network- takim eliseleri guzeldir. her seyi guzel ve kalitelidir

fabrika- keza bunun da takim elbiseleri ve gomlekleri kalitelidir. sik urunleri var.

fakir işi bir cevap olacak ama, zamanında no fear'dan bir tişört aldım, 6-7 yıldır giyiyorum. Tişört siyah olduğu halde ne bir solma ne bir cortlama yapmadı.

günlük giyim için mi klasik giyim için mi ?

pantolon için; (bkz: diesel)
smart casual giyim için; (bkz: massimo dutti)
cüzdan ve kravat için; (bkz: vakko)
ayakkabı için; (bkz: camper), (bkz: calvin klein), (bkz: frau), (bkz: sperry)
tshirt için; (bkz: timberland), (bkz: barbour), (bkz: tommy hilfiger), (bkz: lacoste)
güneş gözlüğü için; (bkz: tom ford)

normalde çok zor beğeniyorum. yurtdışına giderken havaalanında yanlışlıkla hugo boss mağazasına girdim.

%70'ini beğendim :)

ama pahalı be kardeş.

network +1

@kamyoncunun vitesi

günlük giyim için

fred perry, tommy, diesel(pantolonlar), lacoste, polo bakabilirsin

giyim tarziniz ?

klasik giyim icin her zaman terziyi tercih ederim. bazen pahaliya kacabiliyor ama hayatimda gomlek giyiyorsam bu adamlar sayesindedir.

terziyle ugrasamam diyorsan sararin indirimleri takip etmem gerekir. cok elestiriyorlar sarari ama bence bu ulkede kaliteli is yapan ender firmalarindan biri.

hani o kadar para cok ama kalitesiz olmasin cesit cesit giyiyim diyorsan da suvari her ay bir kampanya yapiyor. dun 3 gomlek 2 pantolonu 200e aldik.

bunlar disinda asiri ucuk fiyatlarda ki armaniyi falan karistirmiyorum.

normal kot icin sacma ama mavi bence ideal. evet fiyatlari gereksiz pahali ve alakasiz. mesele 150 200 e olan bir kotu outlet de 50ye bulabiliyorsun.

ama siyah-koyu renkten baska kot giyemeyen biri olarak seviyorum. gerci artik mavi disinda da onlarca kaliteli marka var takili kalmamak lazim.

tsirtler konusunda siradan duz olsun diyorsan polo her yerde bulabilecegin bir magaza. kumasi insani huylandirmiyor.

kullan at tarzi pullandbear da tercih edilebilir. yine kot gibi terxih listesi genis abi (lacoste tommy yani markayi degil de fiyati ne icin giuecegini dusunmen lazim. ayrica yaninda indirimleri takip eden bir kadin olmasi lazim. sart.

baskli tsirt icin kaft diyorum.

ayakkabi icin balence'lar harbi rahat ama artik dalga konusu oldu. hummelerlar kot altina yakisiyor. tomslar cok itici.
bot konusunda dockers ve yds kullaniyorum.

dockers sık ve rahat.
yds turk markasi ve gercekten kaliteli.

aklima geldikce eklerim.

ermenegildo zegna

igs

tecrübeyle sabit, 15 yıl önce aldığım paltoyu halen kullanmaktayım, ne rengi ne aslı ne astarı bozulmadı.
tasarım, rahatlık, kalite

sana herkesin söylemeyeceği iki marka söyleyeyim. ortalamanın bir tık üzeri derken, ortalama fiyat olarak neyi baz aldığını bilmiyorum ama, kendime göre söyliycem.

giovane g.: galleria ve mall of istanbul'da mağazaları var bildiğim kadarıyla. muhteşem kaliteli bir marka. pantolon ve gömleklerine hayranım. pantolonları 150-200 tl arasında.

avva: bu biraz daha sağda solda görülebilen bir marka. genelde ykm ve boyner'lerde oluyor ama oralarda pek güzel ürünlerine denk gelemiyorum. halbuki kendi mağazaları bir derya resmen. fiyatları da oldukça uygun sayılır. tişörtlerine ve kravatlarına hastayım.

bence mudo.

efendim.xyz

opucuk

ıslık çalarken çaktırmadan öpmeye çalışıyor gibi geldi.

sıcak bir şey içerken dikkatlice içine çekme ifadesi

kiss yazmışlar da hangi manyak yukarıya doğru öpücük gönderir ki :) benim bildiğim ıslık çalınır öyle.

ıslık çalarken yanaklar içeri göçer. bu öpüyür.

Islık olması için ortada delik gözükmesi gerekli. Kesin olarak öpücük. Ama sen bütün duyurularını silmişsin, muhtemelen bu da gidecek; o yüzden sana ıslık

yanaklar pembik. bildiğin öpüyor.

bence bu bildiğin meme

fotolarda degil de kaliteli aksiyon kameralarla cekilen bu tarz guzel videolarda bir urperme geliyor.

Ben bazen bunlari ruyamda kendi basima gelmis halde goruyorum.Cok pis korkuyom

bir şey olmuyor bana.

altıma bile sıçıyorum sen ne diyosun

adamın nasıl durduğunu değil , fotoğrafı çeken adamın pozisyon aklımı kurcaladı biraz. Tüy ürpermedi ama

aa benim de kaslı ve süzgün olduğum yıllara ait bi tane vardı böyle. Ariim de buliim ben onu. Ayrıca o yüksekten korkmamakla alakalı. Ben yüksekten korkmuyorum

@solem ben de yüksekten korkmuyorum. ama bunlara bakınca böyle çene arkamdan enseme doğru bi uyuşma geliyor:

cdn.listelist.com

Ben tür hareketlerin adrenalin bağımlılığından çok dalyaraklık nedeniyle yapıldığını düşünüyorum. Gördüğümde de küfredip geçiyorum. Çok saçma bir şey. Onun dışında bir şey hissetmiyorum.

Birsey olmuyor ama oraya gidip asagi baksam urperirim.

resme tahammül edebiliyorum ama videoları izlerken başım falan dönüyor, göz ucuyla bakabiliyorum.

www.youtube.com

bir de cilgin ruslar vardi. boyle insaat vinclerine tirmaniyorlar hic bir koruma onlemi olmadan. onlari izlerken eimin terledigine sahit oldum. www.youtube.com

taze geldi: www.youtube.com

yoo hiçbirşey hissetmiyorum

Sakince "oha amaç ne aq" deyip geçiyorum.

i.milliyet.com.tr
serbestce.com

böyle şeyler beni de ürpetmiyor değil.

Fakir şampanyası :D

öğrenciyken şargoz derdik biz ona.

ispanya'da da tinto verano diyorlar. yaz kırmızısı demek.

spritzer

(bkz: spritzer) var ama o soda ile.

değil ya ginseng gibi değişik bi ismi var

içine limonata gazoz biraz da şarap katılıyor biraz yaprak atıyolardı, çok güzeldi yazları müthiş gidiyodu kokteyllerde

içine meyve koyulan sangria var ama?

moscato mu?

mojito mu diyon aceba? gerçi ona şarap değil rom katılır ama...

eksik malzemeli sangria.

sangria doğru cevap teşekkürler :D

Yas 24 bayanım

bu yaşta evlenme, acelen ne?

ben de birazdan kakamı yapıcam, yaş 20 erkeğim. senin bu konudaki fikirlerin nelerdir?

Trolololo

Üzgünüm ama evet, hollow birazdan burada olur.

dalga gecmeden adamm gibi fikrini söleyenlere tik atcam arkadaslar..

alla bi yastıkta kocatsın bebiş. Aldatır ama söyliyim.

bende 24 erkeğim. yumurtaya can verelim mi tatlı kıs?

Melih başgan?

sana da bir çeyrek takarım. çok zenginim amk hepiniz evlenin hepinize takayım.

dahi anlamındaki de'yi ayrı yazacak çocuklar büyütürsün inşallah.

kararı nerede aldığını belirtmen iyi olmuş:)
cv'ni anneme gönderirsen o araştırır:)

bal yut.

genzine kaçmıştır abi, geçer bir kaç saate

her ameliyatın tehlikesi var. anestezi alacaksın sonuçta.
ayrıca spora gitmene ne gerek var. evde egzersiz yap.

80 kilo için lipo mu yaptıracaksın? bu kadar mı aciz ve tembelsin spor yapmaktan? sağlık sorunun olur 130 kilo olursun anlarım ama 6 ay adam akıllı spor salonuna gitsen zaten hayvan gibi zayıflayıp atletik bir vücuda sahip olabilirsin

soru kısmı;

mümkün değil, göbek gider ama çok iğrenç gözükür. her ameliyatın tehlikesi var

şimdi o yağlar gittikten sonra sarkan deriyi düşündüm de.. öghh... spor yap ak ne kadar zor olabilir allasen? 5 ay götü kasıp 95 kilodan 78 kiloya inen 175'lik erkegim.. ki irade dedigin bende de oldukca az.

İnternetten Hakan Fitness'a bak ya da p90-p90x-insanity vs gibi programlarla hem kilo verip hem vücudunu şekillendirebilirsin , bunlarda zor gelir diyorsan günde 1 saat yürü ekmeği azalt yavaş yavaş gider o yağlar

telefonumu 3-4 yılda bir yeniliyorum oda ihtiyacım olursa.

telefonumu aşırı kullandığımdna olsa gerek 2-3 senede 1.

Tamir edilemeyecek derecede bozulmadığı sürece değiştirmiyorum.

5 sene sonra yeniledim en son bu sene.

bravo, çoğu kişi tutumlu burada. Bende xperia s var, biliyosunuz artık guncelleme almıyo zaten cyanogenmodla kullanıyorum ama bazı kozmetik sıkıntıları var. sizi görünce yenilememeye karar verdim.

Şu anda 2 yıllık, yenilemek zorunda olmasam yenilemem ama iyice kalitesiz bir şey çıktı, çalıştırmakta zorlanıyorum.

Normalde de 3-5 yıl.

Bozulmadikca yenilemiyorum, bozulmasi 4 yili bulmustu, su anki telefonum da 2.5 yillik, henuz iyi durumda.

Telefonumi kasim 12den beri
laptopumu agustos 10dan beri kullaniyprum ama is icin kullandigim laptop su an daha popili oldugu icin kendi pcmi kullanmiyorum ama calisiyor yani takir takir.

çok çabuk değer kaybettiği için her sene yeni iphone çıktığında değiştiriyorum

kullanılmayacak duruma gelene kadar. 6 ay öncesine kadar 3gs kullanıyordum mesela. artık hiç bi program çalışmamaya başlamıştı, çok ağırlaşmıştı. bi de suya düşürdüm hepten gitti. şu an discovery var rahat rahat işimi görüyor. tahminen 2-3 sene gider fiziksel arıza olmazsa.

2

Tam 2 sene oldu xperia s, bakalım 3. yılı çıkarabilecek mi?

Ortalama 3 yıl

4 sene nokia 3200 kullandım ondan sonraki 5 sene n73, 2 senedir de s3 kullanıyorum gittiği yere kadar artık

kullanılamaz hale gelince değiştiriyorum. 2 yıldır note 2 kullanıyorum. kendisi betona çakıldı ekran kırıldı, kendim değiştirdim. denize düştü şarj soketi bozuldu, onu da değiştirdim. hala direniyoruz bakalım :)

2.5 filan. Note 2 kullanıyorum. Note 4 çıktıktan 6 ay sonra ona geçmeyi düşünüyorum mesela

9 senede şu anki dahil 5 telefon kullanmışım. İlki ölmüştü, ikinciyi anneme vermiştim o da ölmüş, üçüncü ve dördüncüyü de şu an annem ve babam kullanıyorlar, 5.yi de mezun olunca satıcam sanırım

Ben bozulana kadar almıyorum, bozulursa üzülüyorum bir süre sonra bağlanıyorum o alete. Eski telefonum hâlâ kullanılacak gibiyse de anneme falan iteliyorum, atamıyorum resmen.

Baktım şimdi 2-2.5 senede bir yenilemişim.

annemdeki telefon bozulunca yeniliyorum, ortalama 2-2,5 yılda bir, benim eski telefonu anneme veriyorum, böylece bir telefon 4-5 yıl kullanılmış oluyor:)

Bilgisayarımı 5 yıldır kullanıyorum. İlk telefonumu 6 yıl kullandım. Sonra dandik bir şey aldım, o bozulunca şu an kullandığım telefonu aldım, alırken de ucuz ve sağlam olmasına dikkat ettim. Bu telefonu da galiba 2 yıldır kullanıyorum. Bozulursa yenisini alırım.

Bu ikinci telefonum. İlkini 11 yıl kullandım.

Her sene yeniliyorum. Eskisini internetten satıyorum

ben tek bölge çalışıyorum antrenmanım 2 saat sürüyor en az. eğer kaldırabileceğini düşünüyorsan gir ama bence erken daha

haftanın her günü veya 6 gün gidersen neden olmasın? diğer türlü haftada 3 gün gidersen aynı kas grubuna tekrar sıra gelmesi 2 haftayı buluyor. bu da gelişimi yavaşlatır haliyle.

Zaten öyle bir durumda 6 gün giderim. Kardiyoyu da rutine bağlamak istiyorum ben.

Gibson, buna kardiyo da dahil mi? Evetse, ne kadar süre yapıyorsun?

7 sene oldu spor yapalı. ben high intense kardiyo yapıyorum 20 dakika kadar

2 saat falan cok degilmi vucut gelistirmede. maksimum 45 dk yapilmasi lazim diye okumustum bir yerlerde.

20/25 dakikalık hiit egzersizi; aerobik solunumla enerji üretmenin yanı sıra anaerobik solunumla kaslarda oksijensiz enerji/ATP üretebildiği için aynı zamanda kas gelişimini de destekler. Kardiyoyu bu şekilde yaparsanız daha çok faydasını görürsünüz.

zetahead ahah naptın hocam.

45 dakikalık egzersiz valla yarım egzersizdir bana göre. eksik hissederim yani bitirirsem. tamam set aralarında yayık yayık oturun demiyorum ama acele acelede yapmayın. en az 1 saat götürsün atrenman

Miladini doldurdu. Bir de o fiyata mid101, mid2012 alirsin. yani, daha yeni modellere bak.

Fiyatına göre özellikleri iyi değil mi peki ?

2400e falan sifir 2014 model haswell islemcili alirsin. Haswell'lerin isinmamasi ve sarj sureleri muazzam. 3,5 yillik cihaza o para verilmez.

Hocam bahsettiğim ürün macbook pro. O yüzden kafamı kurcaladı.

sana mid 2012 pro 2200'e satarım istiyorsan. ssd vs var kendim taktım. ama 2011 bilgisayarına verme o parayı

Proyu pro yapan upgrade sansi. RAM ve sabit disk miktarini yazmamissiniz. O tarihli macbook sadece upgrade yapildiktan sonra gunumuz cihazlarina yetisir.

15 inc yerine 13 inc sorun olmaz derseniz ayni fiyata macbook air bulmaya calisin. SSD icin extra ucret odemez, hafiflik ve uzun sarj olayinda daha ileride bir model olur.

Air in dezavantaji upgrade sansi hic yok. (SSD degisir denilirse de inanma, ulke icinde fais fiyatlarla ithal ediliyorlar.)

Mumkun ise 200 daha koyup psikolojik fiyat siniri olan 2000 tl butceye kavusup, yeni nesil islemcili bir mac almaniz yarariniza.

caps yolla

edit: özelden de yazdım, aşağıda da aynı şeyi yazmışlar, öyle çok çirkinlik bir durum yok. saçına şekil ver biraz gideri var gayet

bill gates yakışıklı değil. beynin yakışıklı olsa yeter

yolla banada. yada buraya koy değerlendiririz. herkes bir adet johnnnnny depp değil

özelden yolluyorum şimdi

imdat ney la? ağzını yüzünü bu saatten sonra nasıl düzeltelim? ha bak şu var; burnun falan kırılır, yüzünde faça falan olursa, birde apaçi gibi giyinirsen o zaman tipin bir önemi kalmaz.

özelden yollayim ya utanırım ortalığa koyarsam

zap sampiyonu bilmiyorum işte kızlar nasıl erkekleri beğeniyor yakışıklı karizmatik görünmek nasıl oluyor anlayamıyorum. nasıl oluyor bu?

mayanda yoksa bir bok olmuyor. taklitten öteye geçemezsin. kendimden biliyorum.

caps yolla kardeş senin içini rahatlatacak şeyler söyleyeceğim

caps yolladığım iki arkadaş cevap bile vermedi bu kadar motivasyon düşürücüyüm ya lanet olsun allah kahretsin napacam ben ya

yolla

Bana da yolla, benden daha tipsiz olduğunu sanmıyorum.

Yolla abi bana da. Objektif degerlendirme yaparim en azindan.

abi kafamı duvara çarpacam artık. ergen değilim 22 yaşında eşşek kadarım. nediyim napim şaşırdım.

Özelden yumuşak yazdım. Burdan abanayım ehehehe Saçını uzatma. Şuan ki hali bok gibi. Senin saç kıvırcık. Uzatırsan bonus kafa olursun. 3e vurdur. Biraz Kilo al. Sakal bırak. Kas yap.

tipsiz olup da ağzı laf yapanlar işi götürüyor zaten. kendini geliştir ortamlara ak sıkıntı yok.

Yolluyorsan gonder bana da puanini vereyim

Valla şuan iğrenç saçı hemen hallet. Hiç korkma vur 3e. Aynı saç tipi sitedeki bir çocukta vardı. Benden küçük. Kaç kere söyledim sallamadı. Bir gün kafam iyi. Sinirlendim buna. Zorla götürdüm 3 numara yaptırdım. Çocuğun o günden sonra hayatı değişti. Bambaşka bir tip oldu. Baya uzun bir zaman oldu. Hala aynı tip. Çok mutlu.

arkadaşlar daha yollamayim utanmaya başladım. çok teşekkür ederim ilgilenen arkadaşlara.

nasıl yakışıklı olabilirim ne lan? 2 ihtimal var. ya hayvan gibi para kazanıp, estetik ameliyat ile yakışıklı olacaksın ya da hayvan gibi para kazanacaksın paran olunca yakışıklı olmaya ihtiyacın olmadığını fark edeceksin.

ha ikisi de olmazsa öyle klişe olsun şekil yapayım değil de gerçekten "önemli olan iç güzellik" diyen ya da pek de güzel olmadığı için çok da yakışıklıda gözü olmayan insanlara çevireceksin yönünü.

mumin yolla okuyup üfleyeyim.o kadar millete yaptik,bir eksik bir fazla,ne farkeder.

sen hiç çirkin erkek karizması diye birşey duymadın mı?

itinayla değerlendirme yapılır. yolla bakalım.

yolla..

yolla kardeşim

yolla bakalım. seni bir adam edelim. :)

Kafanin ustu kötüyse ki olabilir kafanin altını iyi yapacaksin. Spor kiyafet vb.

Ayrica erkek olduğun icin cok daha sanslisin karakter vücut vb olayindan gelişebilirsin. Kiz olsan daha fena olurdu.

Bana da yolla, bir bakayım :D

kendini başka yönlerden geliştirerek telafi edebilirsin. dış görünüş herkesin öncelikli kriteri olmayabilir. hatta ilişki memnuniyetini de etkilemiyormuş geçenlerde okuduğum bilimsel bi makaleye göre.

yıl oldu 2014, estetik operasyonlar çok gelişti. artık arnold schwarenegger bile olabiliyosun. Korkma corç.

rock + 1
Belli bir yaştan sonra çirkinler karizmatik olmaya başlar. O yaşta diğerleri pörsürken sen ekmeğini yersin.

olmaz. ekran komutları leptopdan alıyor kasadan alsın diyorsun sen olmaz o iş.

abi laptop sadece çıkış olarak gözüküyor. bende ps3 bağlanır mı la acaba diye araştırmıştım, sonuç hüsran

yapan programlar var ama değmez

youtu.be bu var ama zahmetli.

aslında hileli ve basit bir yöntemi var. laptobu da masaüstü bilgisayarı da aynı modeme kablolu/kablosuz bağla. sonra uzak masaüstü bağlantısı ya da team viewer ile bağlan.

tabi böyleyken oyun film vb şeyler hüsran olacak ama sadece kontrol etmek istiyorsan işini görür.

@illegalstar ın gönderdiği video senin istediğinle alakasız.

internet üzerinden splashtop ile mümkün .ben laptop w7 yi ipadden kullanabiliyorum onunla.
www.splashtop.com

bunu yapabilmen için laptopın panelini söküp kasaya bağlaman lazım. @illegal senin dediğin de remote desktop, @washe'nin dediği de. ben de eksik kalmayayım, psp varsa ps3e bağlanıp pspden istenen oyun oynanabilir. mantık aynı

güneş

güneş +1

güneşse niye 3 tane?

Ceku Arif'e dünyanın uydusu var mı diye soruyodu yalnız.

abicim evrende tek yıldızlı gezegenler vardır, bir de ikili yıldızlı vs. gezegenler vardır. gora gezegeninin yıldızı üç tane. üç tane güneş yani. bizim bir tane yıldızımız olduğu için tek güneş görüyoruz çünkü o yıldız güneşin kendisi. onlar uydu değil. uydular o kadar renkli olmaz.

yahu bilim kurgu filminde güneş neden 3 tane demek resmen zebralar neden siyah beyaz demek gibi birşey. sen lightsaber neden lazerli diyor musun. bilimkurguda susup izlemeye devam edeceksin ve peki abi diyceksin heheh

Star Wars'ta Tattooine gezegeninden görülen 2 güneşe gönderme olarak 3 güneş yapmış işte.

Hepiniz çok biliyonuz yok bilim kurgu filmiymiş de... Güneş diyosunuz evrende güneş bi tane var zaten o da bizim yıldızımız. Yani bi tane güneş var. Ha 3 tane yıldız dersiniz tamam. Sinir oldum haa.

Not: Çok cahilsiniz keşke ölseniz.

@ fuzuli

aşırı saçmalamışsın. adam soruyu sorarken uydu mu yoksa güneş mi demiş. biz de yıldızı güneşe benzeterek güneştir diyoruz. literatür anlamında o yıldızlar güneştir demiyoruz. sadece anlaşılabilmesi için güneşe eşdeğer diyoruz. soruyu okumadan nasıl boş yorum yapıyorsunuz anlamak mümkün değil. sanki astronomi kongresindeyiz.

fuzuli, şaka yaptığını yada bayram şekeri olarak promosyondan çıktığını varsayarak cevap veriyorum, adam "sizce" demiş. yani yoruma dayalı bir soru. bize "nasa kaynaklarından kanıtla gelin" dememiş. bu güzel klavyeyi o yüzden yere bırak ve sakinleş.

çakma yuri gagarin seni

ben güzel enerjilerimi sana yolluyorum ve sabır diliyorum! akıl fikir diliyorum ötekinlere de.

öncelikle sana müstehak. bayramda içki içmenin cezası bud.. şaka abi şaka. sana burdan bol geçmiş olsunlar, high motivationlar yolluyorum. frankenstein ol bugün.

afiyet olsun ayrıca, yarasın

makinayı tamir edersende ofisten gözlük takarak kollarını açarak çık. tony stark çıkışı yap yani

"hepinizi sevgiyle kucaklıyor, güzel bir pazartesi olmasını diliyorum..." demişsin de bugün pazartesi değil mesela, ona bile sevinebilirsin :)

Sevgili dostum, bayramın hakkını vermişsin. Helal olsun :D
Şimdi senin üzerinde ki bu sakinlik, halsizlik, karşı tarafa özgüvensizlik olarak yansımış olabilir. Karşı tarafta yüzüne yansımış bitkinlik sebebiyle sözlerine güvenememiş, emin olamamış olabilir. Seni zorlamasını buna yoruyorum.
Bence 5 dakika çık dışarı. Aspirin al bir tane. Bolca su iç. Yanında 1.5 litrelik pet şişeler olsun. Dik kafana. Vücuduna sahip çık.
Ardında da derin nefes al ve durumu net bir şekilde izah et. Vücut pozisyonun düzgün, bakışların keskin, ses tonun tok ve net olsun.
Ölüyü diriltmek mümkün değilse, bunu tane tane ve net bir şekilde anlat.
Unutma ki sen nasılsan karşındaki de öyledir.

Tüm güzellikler seninle olsun.

kıyamam.

(tatilden gönderildi.)

bu müdür milletine bu kadar yüz vermeyin. o egosunu tatmin edecek diye kimse maymun olamaz. bizim ki her hafta toplantı yapardı. sanırsın çok mühim bir iş yapıyoruz. rahat ol sen, kudursun.

486 dx'leri hatırlıyorum, notepad açsan gelmesini beklersin o makinede:)
etrafta kimsenin kullanmadığı 10 yıllık bir PC bulsan muhtemelen büyük teknolojik gelişme olur. bir ilan falan ver istersen, belki bulursun öyle bir şey.

ay ben de uykusuzluktan gebericiiiim. dün çok sıcaktı ve ben de içtim ayıptır söylemesi :P

douchebag, fak yü canım <3

ben yıkamıyorum. et yıkanmamalıymış zaten, bakteri üretirmiş.

ulusal kırmızı et konseyi: Etin Yıkanması: Etin pişirilmeden önce yıkanması gerekli değildir. Yüzeyde bulunması muhtemel her tür bakteri pişirilme esnasında yok olur.

gıda güvenliği derneği: Çiğ et yıkanır mı?
Çiğ et yıkanabilir, ama ilave bir hijyen sağlamaz.

normalde yikanmaz ama, soule suyla kanini akit tezgahtan falan ustube surulen partikulleri uzaklastirmismolursun. iyice suzmeyi unutma. soguk su kullan yikarken. ama oyle hasir husur yikama

(pişerken) kanlı kanlı mide bulandırmaması için şöyle hafifçe yıkamak iyi olur.
kanlı su akmasın yemeğe yoksa.

yediğiniz etlerde ki o kırmızı sıvı kan değil protein sıvısıdır.

et yıkanmaz

Ben yıkıyorum.

ben kanı gitsin diye yıkıyordum ama arkadaşlar taşak geçmediyse aydınlandım şu an.

yine de et yere mere düşer geri soğutucu tezgaha koyarlar güven olmaz. ne de olsa buz gibi soğuklukla bakteri üremiyor diye. bir kere yıkansa iyi gibi. öyle alıştım ben.

su taşmadığı sürece sorun yok. canavar gibi alet. elinize sağlık, afiyet olsun :)

burayı unutmayın. harika tarifler mevcut: www.tefaltv.com

şu alet internetten bile büyük bi buluş. sen kitaba sadık kal.

yanlış mı anladım, mantı yapmak için actifry mı kullanıyorsun?

cevapzingo: sorun çıkmaz dökersin

İşi vardır cevap yazamamıştır, bekleyin hele.

koskoca doktor dediğin kişi de bu evrende bir bit parçası kadar değersizdir. kasma. saygısızlık yapmadığın sürece hepimiz eşitiz.

olay profesörlükten çok senin ona göstermen gereken saygıyla ilgili.
yani esnafa "hacı bayram günü dükkanı aç iki kilo peynir alcam" dediğini düşün. ya da "hele şurdan ikametgah ver bayram günü" dediğin memuru düşün.

bayram günü adam tatil yapıyor sonuçta. sen de whatsapp sms vb. ile "hele şu rapora bak boş durma bayram günü" muamelesi yapıyorsun.

ben olsam ben de yanıt vermem. mesai denen bir olay ve herkesin sınırları var. muhtemelen acil durumlarda başvurulması için verilmiş bir telefon numarası var. ama sen bekleyebilecek bir şey için insanı rahatsız ediyorsun.

ben tasvip etmedim. o bilmiyorum ne düşünür.

aile hekimiyken gece saatlerinde, bayramlarda çocuğun ateşi çıktı napayım hocam diye arayan, aradıklarında anlayıp açmamak için açma1, açma2 falan diye diye telefona kaydettiğim hastalar vardı. biraz onlar gibi olmuş. adam tatil yapıyor. mesai sırasında telefon açıp görüşme olsa tamam ama adam çocuklarıyla bayram ziyaretindeyken whatsappa mesajla röntgen sonucu geliyor yani. çoooooook görev aşkıyla yanıp tutuşan birisi değilse gıcık olmuştur.

bişey olmaz. ben 65 yaşındaki üroloğuma her gittiğimde "noldu rafet amca eline verdim yine hıhıhı" yapıyorum, "şerefsiz küçükken daha sevimliydin" diyor.

kendisi koskoca profesör

koskoca doktor derken umarım sadece yaşından bahsedyorsundur. yok eğer mevkii falansa sıkıntıların var.

cevap: bir şey olmaz. gayet doğru olanı yapmışsın. cevap atmazsa ara. madem yakınsınız.

@fayfim

Üzdün doktor.

@sen git ben geliyorum

Yani yaşın da etkisi var tabi. 30-35 yaşındaki doktor benimle goygoya giriyor, küfürlü falan konuştuğu oldu hatta. Ama onun uzman doktor olması da farklı bir etki yapıyor doktorun kendisine ve hastasına. Ama bu mesaj attığım adam da beni içten bir şekilde sarardı kontrollerden sonra, şimdi niye tersledi anlamış değilim.

Bu arada mesele ölüme kadar gidebilecek bir mesele. Tırt bir mevzu değil.

Doktor cevap verdi. Ama verirken de tersledi biraz, kötü hissettim kendimi.

mesai sırasında samimiyet farklı bir şey. ben de hastalarımla samimi olmayı seven biriydim mesela. zaten o yüzden akşam arıyorlardı :D ama yani ben hiç görmedim akşam hastası arayınca mutlu olan doktor. biraz özellikle ters davranmıştır ki anla da mesai dışı tekrar arama gelmesin :)

he benim uyuz olduğum bir doktor tipi var. hastaya yağ çekmek için kartını verip istediğiniz zaman arayabilirsiniz der, arayınca da laga luga yapar. ben kimseye telefon numaramı vermedim. kendi yöntemleriyle buluyor adamlar arkadaş :D

valla ben samimi olduğum arkadaşlarıma facebook'tan 23:00'ten sonra bir şey sormaya çekiniyorum.

olay samimiyetten çok tatil mefhumuyla ilgili.

ayrıca tırt bir mevzu olup olmadığına doktor zaten karar verir, gerekli bir durumsa o senden raporu ister, merak etme ;)

@sıradışı

he valla aynen. bayramın birinci günü tansiyonumu ölçtüm 180 çıktı. daha öncesinde mikroskobik hematüri durumları da vardı. nefrotik sendrom falan fişman olabilir mi bi sıkıntı var mıdır falan diye sormak için üniversitedeki ev arkadaşımı aramayı düşündüm, adam tatildedir, ayıp olur diye aramadım.

profesorse profesor. o da bir meslek neticede. burhan kuzu da profesor, ilber ortayli da. etiketlere fazla anlam yuklememek gerekir. ama hangimiz yapmiyoruz ki bunu? suc da bizde degil, "okudugumuz kitaplar yaziyor bir doktorun isciden serefli oldugunu".

bir oto tamircisini yolda kalmis bir araba icin aramakla garajda bekleyen araba icin aramak farkli tepkiler dogurur. ya da kisinin karakterine gore farkli tepkiler dogurmasi beklenir. ancak buyuklere de mesaj yoluyla hal hatir sorulmasini saygisizlik olarak kabul edenler var. ben gelenekleri iyi bilmedigim icin buyuk bir kesim mi boyledir, yoksa bu artik tarihe mi karismistir bilmiyorum, ama belki de asil mevzuya gelmek icin boyle bir sekilde yaklasilmasi rahatsiz etmistir kendisini.

e: bu arada gecmis olsun ya. iyice insanliktan cikmisiz kusura bakmayin ilk soyleyecegimizi son soyluyoruz.

@fayfim @siradisi00

Haklısınız abiler. Önceki sefer daha önemliydi. MR'ı yeni çekmiştik ve önemli bir sıkıntı vardı. Randevu vermemişlerdi yakın tarihe. Ondan dolayı mesaj atmıştık. 1 ay sonrasına ultrason istemişti. Onu çektirdik. Olay daha önemli bir hal aldı ama yeni bir şey değil sonuçta. Zaten haftaya gideceğiz, niye sabırsızlık ediyorsun dimi...

yaşının da büyük olmasından dolayı size hafif laf sokma hakkını bulmuş kendisinde.

tatilde olmasına rağmen de cevap yazmış.

fazla takılmayın derim, görüştüğünüzde rahatsız ettiğim için üzgünüm diyin. adam haklı.

@maleficent

Tümör çıkmış da... Bildiğin gibi önemli bir mevzu. Ama aciliyeti yok. Adam benim bacakta tümör çıktı diye yarın mı muayene edecek beni? Tabi ki hayır. Sadece randevusu doluysa araya sıkıştırır ama adam hasta bakmayacakmış önümüzdeki 4-5 gün. Daha önceden de çıkmıştı zaten tümör, çok şokta değiliz.

- elbette ki meslekler toplumsal açıdan önem taşıyor da adam da sıradan bir doktor yani. "koskoca" filan demek onun egosunu şişirmekten ve diğer insanlara daha da yüksekten bakmasına yol açmaktan başka bir işe yaramaz.
biz geliriz, böyle görevini yapan ve yapmak zorunda olan kişilere, meslek sahiplerine kutsalmış veya ulaşılamazmış gibi sıfatlar addedip onların egolarını şişirip sonra da ölümden dönen bir işçinin "çizmelerimi çıkarayım mı sedye kirlenmesin?" gibi bir tabloya acıyoruz. neyse.


-adamınn işi vardır, geri döner belki.

doktor, hakim - savcılar falan gerek yoğunluktan gerek ünvanlarından bazen normalden fazla egolu olabiliyor. ben de memurum ve cumartesi günü ola ki numaramı verdiğim bi vatandaş aradı mı çok fena sinirleniyorum. he ama whatsapptan hatrım sorulsa önce istersem vekil olayım bozulmazdım. misafirlikte, tatilde falandır. üzerinde durduğunu sanmıyorum adamın, sen de fazla üzerinde düşünme :)

babam da aynı, prof. mesai saatleri dışında da telefonu susmaz, devamlı hastaları arar bir şey sorar o da yanıtlar. hiç yakındığını duymadım. mesajın çok normal, hal hatırla başlaman çok daha iyi olmuş hem direkt soru da yöneltmemişsin zaten. görüp de yazmayı unutmuştur, bayramdır vakit ayıramamıştır yüz yüze olduğunuzda söyleyecektir vesaire. ayıp bir şey yok.

damsız almıyoruz işi sadece türklere işliyor malesef. eğer arkadaşın fransızca konuşursa güvenlikle, sende yanında "ouiii ouiii bonjour" falan dersen istediğiniz cluba girersiniz. tecrübeyle sabit

yer kısmında ise pek yardımcı olamayacağım. en son 2 sene önce infernoya gitmiştim güzeldi. fiyatları hatırlamıyorum sarhoştum

bahsettiğiniz yerlerin çoğu kemerde ya. ayrıca biraz araştırdım ya 35lik votka 200 lira diyor vay babayın kemiğine dedim. türkiye'de öğrenci adama eğlenmek de yasak demek.

düğme yok maalesef :/

dostum 22 liraya sana sadece powerbankin plastik kasasını satmışlar sanırım. içinde pil vs yok yani bence

adi birşeye benziyor zaten ama kabloda falan bir temassızlık durumu olmasın ?

Linke bakamadim ama, benim aliexpress den 6 dolara aldigim seyi bu turk sitelerinde 40 50 liraya satiyorlar. Ayni mantikla bu aldigin seyin maksimum 3 5 dolarlik bi sey oldugu asikar. Gibsonun dedigi gibi hile de olabilir, veya ucuz malzeme oldugu icin icinde kalbosunda temassizlik vs. De olabilir.

store.donanimhaber.com

eğer gg den aldıysanız ürünü onaylamadan geri gönderebilirsiniz bu arada.

kablo sağlam, doğrusunu isterseniz orijinale benziyor, o kadar dandik görünmüyor. vallahi bilemedim. satıcıyla temas kurdum. teşekkürler.

Sigara ureten onlarca yuzlerce fabrıka ve bunlara baglı yuzbınlerce ıstıhdam var. Sıgaranın toptan yasaklanması demek işsizliği doğurabilir. Ayrıca toptan yasaklanması demek özgürlüklerin kısıtlanması demektir bence. İsteyen istediğini yapsın. İçen insan o zıkkım yuzunden olebilecegini zaten biliyordur.

Not: sigara kullanmıyorum..

Neden yasaklansın? İçmiyosan içme sana zorla içiren mi var? içen adam da bu bokun zararını biliyor. İşimize gelmeyen herşeyi yasaklayalım ne güzel hayal dünyanız var ya!

@son müzakereci

eroini içen de zararını bilerek içiyor ama o yasak.
sigara eroin ve kokainle eş değerdir bana göre.
diğerleri daha çabul öldürüyor sadece.

(bkz: tütün lobisi)

@darknum_

bu saydıklarınızın içinde sigara en tepede.
evet bana kalırsa fast food da yasaklanmalı.
insanları özür bırakırsanız böyle saçmalıyorlar işte.
dayatmadan bazı şeyler gerçekleşmiyor.

demolition man'deki gibi bir gelecek hayal etmiyorum. ama gelecekte sigara komple yasaklanacaktır buna eminim belki 50 yıl belki 100 yıl sonra.

sana nasıl bir otorite lazım biliyor musun?

böyle özgür bırakılmayacaksın, sabah eline 2 tane hap verecekler(domates hormonlu, zararlı), öğlen yemeğinde 3 tane hap ve biraz çinkolu su(nede olsa tavuklar hormonlu, zararlı) akşam yemeğinde yine 3 hap ve biraz saf su(balıklar son senelerde civayla dolup öldürüyor çaktırmadan aman diyeyim) verilecek eline ve biz sizi düşünüyoruz, bunlar size iyi gelecek diye verecekler. rakı balıkta zararlı o zaman? zararlı diye herşeyi yasaklayalım nasıl bir zihniyet anasını satayım? özgür bırakınca böyle oluyormuş. insanız lan özgür irademiz var bizim elbet sigarada içicem yağlı big mc burger'da yiycem.

hani böyle robot gibi yaşatacaklar seni, o yasak, bu size kötü diye tokatlayacaklar ve böyle yaşatmaları lazım senin gibileri çünkü istediğiniz bu

soruya gelince, yasaklamamalarının sebebi insanların kafasını güzel yaptırıp saçma şeyler yaptırmamaları. hani bi eroin alıp karısını öldüren adam vardır. ama big mc yiyip birine tecavüz eden yada sigara içip kendini kesen adam yoktur. aralarında ki fark bu. eğer sağlık açısından kıyaslıyorsan eroin ve sigara evet belki yarışabilir ama devletin vatandaşın sağlığına müdahale etmeye bu şekilde yetkisi yok. çok ciddi söylüyorum senin yediğin domates sigaradan daha masum değil. fastfood içinde geçerli bu dediklerim.

ve ayrıca şu anda kahveyle sigara içiyorum, çok güzel bir zevk bence bir dene sonra bu duyuruyu siliceksin kendin zaten

Çünkü devlet %70 e yakın bir civarda vergi alıyor. Yani 10 liralık bir sigara satışından devlet 7 lira kazanıyor. Daha yüksek bir gelir kaynağı var mı? Sigarayı yasaklasan ülke batar amk :D

not: sigara kullanmıyorum.

Zararlarindan ziyade, digerleri uyusturucu ve uyarici kapsaminda ele alindigi icin kullanildiklari takdirde gunluk yasami etkileme ihtimalleri oldukca yuksek. Alkol de yine ayni sekilde gunluk yasami etkileyebilir diyenler olacaktir fakat alkol cok uzun suredir bilinen kullanilan daha kulturel bir sey, hem cesitli alan ve organizasyonlarda kullanimi ve alkolu sekilde katilim yasaklaniyor zaten. Yani kisacasi mesele saglik degil, devlet bizim kole gibi ona hizmet eden gunluk rutinlerimiz bozulsun istemiyor ve sigarada boyle bir sey soz konusu degil.

Koskoca sigara endustrisi var yasaklanmasi ha deyince olacak is degildir heralde.
Sigara endustrisini bir kenara birakalim, sigarain yasaklanmasi dunyanin en sacma fikirlerinden biri. Sigaranin komple yasaklamasi bir toplumun kendi kuyusunu kazmasi demek. Sigara tiryakilerinin durumu hakkinda bir fikrin varmi? Toplumda kaos olur, bildigin kaos. Sigara icmediginde sinir krizleri geciren insanlar var.
Sigara kullanan insanlarin icinde doktor da var, sofor de var, terapist de var, muhendis de var, yonetici de var, asistan da var, var da var. Bu insanlarin isine nasil yansiyacagini dusunsene?

Not: Sigara kullanmiyorum ve feci sekilde nefret ediyorum.

ülkenin nerdeyse %50si bu mereti içiyor. bu kişilerin hepsinin tedavisi gerekiyor. bu da bir anda yapılacak bir iş değil.

sigarayı yasaklarsan insanlar kaçak içmeye başlayacak, çözüm değil.

koca dini tarikatlar bile sigara yasağını başaramıyor (örnek: menzil)

ayrıca sigara güzel bir gelir kaynağı, sağlık sistemine yük bindiriyor ama sigara içenler genelde erken öldüğünden eğitimsiz toplumlar için dolaylı bir doğal seleksiyon da oluşturuyor. yani mesai boyunca soliter açan ve işinden atamadığın devlet memuru sigara içerek ölürse devlet kara geçiyor.

kimse zorla içmiyor. içipte zararını bilmeyen de kimse yok. sen dünyayı ele geçirince yasaklarsın.

Almazdim, hic estetik degil

Almazdım.

Is amacliysa alirim.

Onun disinda almam. Oyun oynayacaksam masaustu alirim, bu paraya guzel bir masaustu ve mobilite icin de MacBook Air daha mantikli.

hayvan gibi çizim yaparım la ben bunla. gözlerim belerdi yemin ederim.

Bu öyle hobi olarak alınacak bir laptop değil. Ortalama bir kullanıcı 2bin liralık laptop ile bunun arasındaki farkı hissedebileceği herhangi bir işlem yapmayacaktır muhtemelen.

almam

Tam bir gerizekalı makınası.

almam

gider cillop gibi bi doğan alırım la o paraya

cidden cok para, yani muhendislik yada grafikerlik icin kullanilsa bile sadece bunun acabildigi herhangi bir program yoktur. oyle bi yazilim yapan firma bacagina sikar zaten. kayit etme suresi 2 saniye daha az surecek diye bu kadar para verilmez.

abi 1 sene sonra yeni nesil bi islemci cikacak, 2 sene sonra ssd fiyatlari acayip dusecek, 3 sene sonra ram'lerde gelisme olacak vs derken inanilmaz bi hizla dusecek bu aletin degeri.

spesifik amaçlı bir alet bu, iyi oyun oynatır veya günlük yaptığınız işleri daha iyi yapar diye bir şey yok.
her kullanıcı kendi ihtiyaçlarına göre tercih yapar. mesela bende 11 inçlik retina ekranlı laptopla gezen adamın ne yaptığını anlayamıyorum, ama sorsan o da anlatır bir şeyler:)

O paraya öküz alınır :)

İşim gereği olsa bile alacağımı sanmıyorum. Daha uygun fiyata aynı işi belki biraz daha yavaş yaparım, zaman kaybım olabilir ama bunu almam. Zaten teknoloji sürekli geliştiği için o farkı ufak takviyelerle kapatabilirim diye düşünüyorum..

@divit olm niye eziyon bakmadik iste ozelliklerine :d hem ben daha yaninda server tasiyan adam gormedim koca sap projesi icin bile eve kuruyordu serveri bizim elemanlar.

abi bunun parayla ilgisi yok ki. bu alete ihtiyaç duyan insanın zaten almaya parası vardır. aleti alacak parası ve kazancı yoksa konu zaten otomatikmen kapanmıştır.

alacak olan insanda estetiğinden ya da interneti hızlı kullanmak için değil, projelerinde ve işlerinde çok çok önemli miktarda rol sağlayan işlemcisi ve taşınabilirliği için alacaktır. ((yanında koca bir server taşımamak adına))

tartışılacak bir konu değil bence.

Kim niye ihtiyaç duysun ki bu alete? İhtiyacı olan alır demişsiniz de. Tasarımcılar bilmemneciler hep Apple kullanmıyor mu? Eee demek ki kimsenin ihtiyacı falan yok, laf olsun diye üretilmiş bir ürün. Trilyonlarım olsa almam.

@i was made for you

bir tasarımcı olarak cevap vereyim, apple kullanıyorum fakat apple övüldüğü kadar fiyat orantısı yok.
en basitinden ideal bir minimum cihaz 4000 liradan başlıyor, 4000 lira karşılığında ise i5 işlemcili bir imac alabiliyorsun. şuan tasarımda çalışırken bile donmalar yaşıyorum, halbuki 4000 liraya güzel bir bilgisayar toplayabilirdim. demek ki apple bu konuda yetersiz.

"kimler ihtiyaç duyar" sorusuna cevap vereyim, film - video - dizi sektöründe olan profesyonel insanlar çok rahat ihtiyaç duyar, o filmler-diziler-videolar kaç yüz saatte renderlanıyor tahmin etmek istemezsin.

mimari konuda çizim yapan, projelerle ilgilenen insanlar çok doğal olarak ihtiyaç duyabilirler gibi gibi örnekler verebilirim.

konu proje - çizim - render olunca bu tarz yüksek işlemci ve donanıma ihtiyaç olabiliyor. tabii ki ben burada makineyi savunmuyorum, 32 gb ram i ve bunun taşınabilirliğini göz önünde bulunduruyorum.

tabi konu burada "trilyonlarını" hangi sektörden kazanacağınında önemi var. :)

@tek terk, sağ olasın. Hemen bir Google araması yaptım, yanlış yazmadılarsa eğer workstation kullanılıyormuş böyle yerlerde, o kadar ağır işlerde dizüstü kullanmaları normal olmazdı zaten. :) Yani kim alıyor bunları belli değil Monster'a mail atmak lazım. :)

Quadro'dan anladığıma göre çizim bilgisayarı. Mühendis falan olsan, mükemmel işler çıkarsan bittabi alınır. :)

Ama ben 26.000,00 TL'ye çok güzel bir oyun odası (ODA DİYORUM BAK) hazırlarım.

6000 TL falan bilgisayara gider kafadan.
Kapıya parmak izi kilidi.
Stor perde. (motorlu)
Özel sese duyarlı ışıklandırma sistemi.
Bilgisayar masası. Masa aydınlatma sistemine sahip.

Duvarlar için eski mahzen tasarımı.
Bir duvar için ödül ve sertifika bölümü.

Lan daha neler neler ya.

Ortalama üstü bir laptop işimi fazlasıyla görürdü yine de. Teknoloji kendisini 2-3 yılda bir ıskartaya çıkarıyor, o yüzden bir notebook'a bu kadar para vermek anlamsız bence de.

5.5 kg laptop mu olur yahu. diyarbakır karpuzu gibi.

donanım özellikleri solidworks yada ansys gibi araçlar için uygun kendi mesleğim açısından ancak yine de almazdım. onun yerine iş yerinde masaüstü çözümlere bakardım arta kalan paraya da kendime bir ultrabook alıp geri kalan paraya da biraz daha para katıp altıma araba çekerdim heralde.

yada sadece böyle bir cihaz alacaksak şunu alırdım www.apple.com

kargo ücreti yoksa alırdım. bi de koşulsuz şartsız geri iade olayı varmış napsak bütün duyuru birleşip bu laptop'a girsek herkes bikaç tur binse sonra da geri mi göndersek ?

kanka tipsizsin kusura bakma

shit happens

türkiyede pek işe yaradığını göremedim de, almanyadaylen sürekli yeni birisiyle tanışıyorum. bi kaç tanesiyle muhabbeti ilerlettik artık whatsapp dan konuşuyoruz.

Yeminlen ben match edicem kendimi seninle, yeter lan kac oldu ayni duyuru

@balpolen, ilk kez böle bi duyuur açıyorum çünkü programı yeni kurdum?

werewolf olman lazım

werewolf olmadan da düzeliyor
www.gamefront.com

yarım çay bardağı sıcak suya 2-3 kaşık şeker atıp şurup yap önce. sonra 2 limonu sık büyük bir bardağa, bolca soğuk su o şerbet ve çok az nane koysan güzel bi limonata olur. ama evet eğer bulabilirsen %100 portakal suyu koy bir shot kadar baya güzelleştirir

ha bide buz, bolca buz

çikilop: unutmuşum, arkadaşların dediği gibi aroma için kabukları kullanabilirsin

gibs sen o limonun kabuklarını nasıl şekerle ovdurtmadın ya da hiç olmazsa kabuktan az biraz rendeletmedin, şaşırdım.
olur tabii öyle de olur da, kabuğun tadı girmeyen limonataya limonata denir mi? :)

titikaka tam tarif bilmiyorum ben şekersiz yaptığım için. ama portakal şart değil.

içine 1 limonun kabuğu şekerle ovulup limonatanın suyunda bekletilecek. çok güzel bir tat veriyor.

edit: icemint benden hızlı çıkmış.

ben sana hemen pratiğini söliyim. 4 tane limonu alıyosun kabuklarını rendeliyosun. sonra kabukların üzerine 1 su bardağı toz şeker atıp ovuyosun güzelce. rendelediğin 4 limonun suyunu da sıkıyosun içine. az daha ovup üstüne 7 bardak su ekle. çok şekerli gelirse 1 bardak daha ekle. sonra süzüp bi şişeye boşalt dolaba salla al sana buz gibi limonata

diğer duyuruyada ben atladım biraz garip oldu askdjasd

greystone manor bence en güzel club la'deki. megan diye kumral bi barmaid'i var hatta kesin duruyordur, inanılmaz cana yakındır(!) gidersen selamımı söyle. gengis khan from istanbul says hello desen yeter hahah

ismim cengizhan değil bu arada :D

saolasın dostum diğer 2 sini de adres olarak da not ettim. bunu da not aldım .
hepsine gitmeyi düşünüoruz şimdilik :)

dostum bu arada cengiz han olmadıgın halde neden cengizhan dedin o hikayeye hiç girmiyorum :)

adım cenkte o an çok sarhoştum kızda isminin anlamı ne dedi bende cehgizhan dedim asdkjalskdja :D

buzdolabında kesilmiş halde beklediği için kurumuş ve solmuş biraz ama bozuk değil rahat olabilirsin

hindi göğüs füme bu, roast beef değil. tütsülendiği için siyah. kokar bi de.

duç, hindi füme değil bu. hindi fümede lifler böyle olmaz, daha geniş ve yaygın olur. kırmızı et bu=rozbif

Ben hayatımda bir kere bilkent şubesinde yedim. Resmen marketten dondurulmuş eti alıp, ısıtıp koymuşlardı bayat ekmeğin içine. Daha da yanlarına yaklaşmam.

gibson reyiz haklısın evet

doktora git tabiki de.

gözüna gözyaşı damlası damlat
ya da ağla
hafifçe oğuştur çıkart
büyütülecek birşey değil

çoktan çıkmıştır bence o. benim gözüme sinek vs kaçıyor 5 dk sonra ya vücuda giriyoryada dışarı çıkıyor. gözde kalmaz kaçan cisim yani. ama yine doktora git tabi bana güvenme ben manyağım

problem şu ki çok küçük bir parça muhtemelen gözümde kalan. O yüzden gözümü kurcalayacak durumda değilim. Şu an varlığı ile yokluğu belli değil gözümde. Doktor nasıl alacak acaba onu, bir de İngiltere'deyim doktora gitmem ayrı dert, lensçi optikçiler falan bir şey yapabilir mi acaba?

madem bize inanmıyosun :
www.livestrong.com

gözkapağını üstten parmağınla yokla. acı varsa lens var. acı yoksa yapacak bir şey yok. kendi kendine çıkmaz ama göz kenarına gelir batma yapar parmağını sokup çıkarırsın. koca lens katlanıp gözün içinde kayboluyor bazen saatler sonra kayıyor aşağı bu küçük parça da oralarda bi yerlerde olabilir.

lens solüsyonunuz varsa gözünüze bol bol dökün. yıkayın bu solüsyonla.

o küçük parça yere düşmüş de olabilir, bunu da unutmayın.

doktor nasıl görecek, nasıl alacak?

büyüteçli aletle bakacak. göz doktorlarının işi bu. göze kaçan, takılan cisimleri çıkartıyorlar. bu onların işi. ameliyat filan yapıyorlar inanır mısınız?

Gözümde hiç rahatsızlık vermediğinden, doktora falan gitmedim. bugün çıktı kendiliğinden. 9 gün olmuş ya la.

10ak ve provocateur mükemmeldir gidebiliyorsan git direk

kurayibe sayılır mı bilmem ama bence selanik gevreği o tür yiyeceklrin en iyisi.

neli bişeyler istiyorsun :)

selanik gevreğini pek sevemedim ben. belki iyisini yemedim bilmiyorum.

sevgili gibson, öncelikle hoşgeldin. senin tarifin ne ise o bana makbuldür biliyorsun :)

ben bir kaç gün önce cafe fernando'dan bir kurabiye denedim enfes oldu resmen. Tarifi de şu hatta cafefernando.com

edit: yazmayı unutmuşum ben marmelat için boşluk yapmadım ama isteyen nutella sürdü isteyen gene de marmelat döktü. Bana kalırsa sade hali bile çok güzeldi.

ugurbocegimmutfagi.blogspot.com.tr

Hiç evde yapmadım ama kavala kurabiyesi favorim :) Tariflerini incelesene, şu cahideninkiler tutuyor diyorlar.

Ben en çok zencefilli tarçınlı kurabiye seviyorum, namı diğer yılbaşı kurabiyesi. Ama düzgün tarif bulamadım bi türlü ya da benim elim kurabiye yapımına yatkın değil bilemedim.

aptallıktır. net.

erkeğim.

getir ne olcak. dünyada 7 milyar insan var. öyle yada böyle yaşasın gitsin.

ben de istemiyorum çocuk. çocuk doğurmak bencilliktir. bu kadar kötü bir dünyada yaşarken hiç günahsız, masum bir varlığa bu kötülükleri yaşattırmak bencillik. insanlar sadece güzel şeyler düşünerek çocuk yapıyor. en kötü ihtimalleri düşünmek zorundasın.

Böyle bir kadının Türk aile yapısında mutlu olma şansı keşke olsaydı ama yok sanırım. Evlenmemek, evlenmek istememek, evli olup çocuk sahibi olmak istememek nedense aileler bunu hakaret gibi görüyorlar ve mutlaka bunlar olmalıymış gibi davranıyorlar. Benim yaşadığım hayattan daha iyi bir hayat yaşayamayacaksa o çocuğu dünyaya getirmemek kadın olarak benim en büyük hakkım değil mi?

Bazılarına göre olmaz öyle şey.
Aptallık değil, buna da kimse karar veremez senden başka. Sen doğuracaksın sen bakacaksın sen fedakarlık edeceksin, hatta belki doğururken öleceksin kimbilir? O çocuğa bir şey olduğunda en büyük acıyı sen çekeceksin. Kimsenin buna Aptallık demek gibi bir hakkı yok.

Sen öldüğünde o cocuk senin acını çekecek. Ölürken kendi acısını çekecek. Hayat ona kimbilir ne sıkıntılar getirecek. Bence dogurmamak cok akıllı bir davranış.

Türk aile yapısında mutlu olur mu demissin, olmaz. Toplum baskısını takmayacak kadar ferah olursa durum başka tabi.

ben de istemiyorum. ve getirmeyeceğim.
türk aile yapısındansa kendi iç dengemiz çok daha mühim.

dış çerçeveyi önemsemiyorum.
ama daha çekirdeğe baktığımda,
yani annemler ve dedemler açısından baktığımda: bir torun hasretleri var, nereden kaynaklanıyorsa...
kardeşim karşılar umarım bu hasretlerini diyorum.

değil bence, senin kendi hayatın içinden geldiği zaman zaten kararını verirsin ben erkeğim, iki tane ablam var biri evli diğeri evlenmedi, evli olan sadece çocuğu olduğu için mutlu sürekli onunla, iyi bir işi vardı çocuguma bakıcam diyip bıraktı eşiylede arası çok iyi değil sadece çocuk odaklı bir hayata döndü içten içe depresyonda. Evli olmayan da geziyo, sürekli bir aktivite peşinde mutlu gibi tam emin değilim, ikisinin yaşı da 30 üzerinde. bizimkiler ikisine de evlen ya da evlenme diye baskı yapmadılar hiç, durum bu şekilde...

yalnız olmadığımı bilmek çok güzel! çok çok güzel!

bu tamamen senin seçimin neden aptallık olsun, türk aile yapısında da mutlu olursun bu seçimle yaşayıp gayet mutlu olan arkadaşlarım var

bence de bu tamamen senin kendi özgür seçimin. Türk aile yapısı konusuna pek girmek istemiyorum ama eşinin de senin de ortak kararınızda pek tabii çok doğal bişi. insanlar çocuk sahibi olmak için çok ciddi düşünce süreçlerinden geçmel bence. maddi olanaklar da çok iyi olmalı manevi olarak da hem anne hem de baba çok sağlam olmalı bence. aksi halde o çocuğa da yazık o çocugun yaşayacağı çevreye de yazık. ki annelik duygusu tabii ki güzeldir hoştur ama biraz fazla demogojisinin yapıldığını da düşünmüyor değilim. "anne ol da anlarsın" vs tarzı söylemler mesela bana çok saçma geliyor. ki ben anne olduktan sonra psikolojisi bozulan ama bunun hiç de farkında olmayan çok insan tanıyorum. sıkışık bir toplumda yaşadığımız için insanlar anne olunca kendilerini bunun üzerinden tanımlamaya ve burada şu an saymaya üşendiğim daha bir çok saçma psikolojik durumlara girebiliyor. sonrası ise mutsuz çocuklar, sorunlu insanlar. karakteri oturmuş, akli dengesi yerinde ve kişisel gelişimini tamamlamış kişiler anne olmalı bence. ha ben kendi açımdan konuşayım sürekli ölçüp biçiyorum ve ne yazık ki henüz yeterince gelişmiş olduğumu görmediğim için ne zaman buna hazır olurum onu bilemiyorum.

edit: kadın

cevap verirken cinsiyet de belirtir misiniz? çok değişik oluyor böyle fikirleri okumak. benzer düşünceler kadınlarda mı baskın yoksa erkeklerde mi mesela merak ediyorum.

neden aptallık olsun? sevmediğin ve istemediğin bir şeyi güzelmiş diye yapamazsın. türk aile yapısında mutlu olabilmesi zor ama. mutlu demeyelim de huzurlu. hiç tanımadığın biri dahi sana bebek yüzünden baskı yapabilir.

eğer çocuk istemeseydim (ki ben ileride istiyorum) bir tek ileride pişman olma olasılığımdan korkardım. 40lardan sonra çocuk için enerji ayırmak çok zor. gençken bile zor.

Ben aslında çok istiyorum bi çocuğum olmasını ama yapmayacağım sanırım. Kronik ve genetik geçişli hastalıklarım var benim. Genetik sicilim bozuk yani. Göz göre göre, benimle aynı zorlukları yaşayacağını bile bile, sırf ben çok istiyorum anne olmayı diye, kendi bencilliğimden dolayı dünyaya getirmek, çocuğuma haksızlık olur diye düşünüyorum. Çok istiyorum ama muhtemelen bu yüzden yapmayacağım.

herkes belli yaşlarda böyle konuşur, evlendikten sonra iyi ki yapmışım seni lan der. o yüzden boş muhabbet gibi geliyor bana bunlar biraz. tıpkı çoğumuzun çocukken ben büyüyünce evlenmeyeceğim, kızları sevmiyorum zaten falan demesi gibi.

çocuk şu kıytırık dünyaya tat getiren tek varlık. benim çocuğum yok ama çocuğu olup da şu cümleyi söylemeyen tek insan görmedim. ben erkek halimle böyle düşündüğüme göre böyle söyleyen kadınların direk kendini kandırdıklarına inanıyorum. yani istisnalar kaideyi bozmaz ama eline 6 aylık bebek verilip ay çok tatlııı demeyen kadına rastlamadım ben daha.

erkek.

@fayfim ama mesele zaten bebekleri sevmeme meselesi değil ki. Burada şartlardan kaynaklı çocuk yapmama ya da çocuk yapmayı istememe durumunu konuşuyoruz. yoksa altı aylık bebeği evet kadınların büyük bir çoğunluğu eline aldığında ay çok tatlı der, tatlıdır da ancak bu o kadının çocuk yapmayı istediğini gösterir mi? hayır.

evlenmemek ve çocuk sahibi olmamak bir eksiklikmiş, kusurmuş gibi davranıyor insanlar. bunu bende anlamlandıramıyorum. özellikle çocuk istemiyorum veya yeniden evlenmek istemiyorum diye bir durumum yok. ama illa ki evlenmeliyim ve çocuk sahibi olmalıyım gibi bir hissiyatımda yok. olursa, güzel olur, ama olmazsa da bunu kendimde bir mutsuzluk sebebi gibi algılamam ve eksiklikte hissetmem.

evli ve çocuklu arkadaşlarla görüştüğümde istisnasız hepsi yalnızken ( kadın-erkek farketmiyor ) ne kadar bunaldıklarından, evliliğin dezavantajlarından, çocuğun insanı ne kadar yorduğundan, en güzelini yaptığımdan, hayallerinin yarım kaldığından vesaire vesaire şikayet edip duruyorlar ama hakikaten ses tonlarında ki o karanlık ifade çok net. ne zaman sofraya oturuyoruz kalabalık bir şekilde, kafalar böyle hafif yan yatık, acıma ve şefkat karışımı sahte bir ses tonuyla, phoebecim artık sende bir hayat arkadaşı edinsen, çoluk çocuğa karışsan diyorlar. bazı anlarda kendimi zor tutuyorum, ikiyüzlüler daha 15 dakika önce başka konuşuyordunuz dememek için. demem o ki; evli ve çocuklu olanlar mutlu diye bir şart yok.

kesinlikle hafife aldığımdan değil ama anne olan kadınların yaşayacakları o güzel duygularında önemli bir kısmının öğretilmiş ve empoze edilmiş olduğunu düşünüyorum ben. özellikle bizim gibi doğu toplumlarında. türk erkek arkadaşlarım yabancı bir kadın ile evlendiğinde evin tüm işini üstüne yıkmak, çocuk doğunca işini bırakmasını beklemek gibi beklentileri yokken, aynı arkadaşımın ilk eşi olan türk kadına neler yaşattığını bizzat biliyorum. bu sosyal rollere mümkün mertebe yenilmemek lazım. tabii ki insanın enerjisinin düştüğü ve acaba dediği anlar oluyor, ama neden-sonuç ilişkilerini zihninizde doğru kurarsanız bu çok nadiren oluyor ve çabucak geçip gidiyor.

bir defa evlenip ayrıldım, bir defa da evliliğin eşiğinden döndüm, çocuksuzum, gayet de mutluyum, iç huzurum yerinde.

maalesef çocuk çok farklı amaçlara hitaben yapılabiliyor bu ülkede. "yaşlanınca bakacak birisi olsun"culardan, "evliliğimizi çocuk kurtaracak"çılara, "doğurganlığım bitmeden yapayım da, sonra pişman olurum"cular da dahil olmak üzere bir çok farklı sebepten çocuk yapıyorlar insanlar, esasen çocuk istemeseler bile. son grup biraz da, indirim bitmeden ihtiyacı olmasa bile kenarda dursun diye alakasız şeyler alanlara benziyor hatta...

bu yukarıdakiler bana göre benciller grubu. bir de hakkaten o sevgiyi yaşamak isteyenler var ama. bir çocuğa bakmanın tadı, onu büyütmenin, geliştiğini görmenin keyfi, çocuklarının da hakkaten donanımlı olması için çabalamalarıyla birleşince çok da güzel insanlar yetişebilir. ama nasıl bir dünyaya? onu da düşünmek lazım. dolayısıyla bir +/- tablosu oluşuyor bu tip insanların kafasında istemsiz. hangi taraf ağır basarsa onu yapıyorlar. istemeyenler de var, isteyenler de. ama yetişen düzgün insan sayısındaki azlığı göz önünde bulunduracak olursak, istemeyenler çoğunlukta gibi...

bir de "uğraşamam ben çocukla, ayak bağı resmen, ne işim var?"cılardan, "çocuk çok büyük sorumluluk, altından kalkamayız, yavrucak rezil kepaze olmasın sırf biz yapıyoruz diye"cilere kadar, direkt istemeyenler var.

bunların hepsi insanların kendi kararları, aile ile yakından uzaktan alakası yok. torun hasretiyle yanan ebeveynler de bana göre sadece sevmelik çocuk arıyolar, derdini çekmeden sevmelik... ortada dert olmadan sevmek en kolayı. onlar da bencil.

türk aile yapısında mutlu olmanın yolu da, kendinden başka kimsenin görüşüne bağlanmamak bana kalırsa. herkes istediğini söyleyebilir, sen hangisinin doğru olduğuna kendi gerçeklerinle karar verebiliyorsan hiç de huzurun bozulmaz. aynısı aileden gelen evlenme baskısı, okulu bitirme baskısı ve bilimum diğer baskılar için de geçerli :)

-erkekim

fayfim; bebek seviyoruz ama doğurmak istemiyoruz. çocuk seven bir kadınım. 6 aylık bebek verseler bana çok tatlı da derim, öperim de, şebeklik de yaparım ona. ama doğurmak istemem.

cinsiyeeeeeeeeeeeeeeeeeeeet :)))

cinsiyet arkadaşlar!

phoebe çok güzel anlatmışsın, tebrikler.

ve fayfim, olay çocukları sevmemek değil. ben çocukları çok seviyorum. hatta isterdim ki bir çocuk yapabileyim. ergenlik yaşlarını da çok geçtim. ama ben hala böyle bir dünyaya bir çocuk getirmek istemiyorum. onun yerine terk edilmiş bir çocuğa bakmak istiyorum mesela.

yaşayabileceğim en güzel duygulardan fedakarlık etmek falan diye düşünmüyorum bu konu hakkında, ne de olsa yaşadığım duyguların en güzelinin hangisi olduğuna karar verecek olan benim. (kadın tarafıyım) eşimle 10 senedir beraber 1 senedir de evliyiz. çocuk konusunda da aynı fikirlere sahibiz, olmayan bir şeyin eksikliğini hissetmiyoruz.

mutluyuz fakat insanların gevşek gevşek çocuk ne zaman, ne zaman çocuğunuzu sevicez çocuksuz hayat geçer mi pişman olursunuz vs. muhabbetlerinden kaçış yok ne yazık ki. lan çocuk doğursam çocuğu senin gibi denyoya değil göstermek, adını bile bilmesini istemem demek istediğim bir dünya var hayallerimde.

evet, kimse kimsenin görüşüne ve kararına karışamaz, doğru söylüyorsunuz da cosmicstring'in belirttiği de bir gerçek var ortada. hadi aileyi geçtim ama 'neslim devam etsin' düşüncesinin hakim olduğu bir toplumda yetişen hangi erkek bu karara saygı duyar?

bence toplum oraya doğru gidiyor yavaş yavaş. 3 çocuk yapmanın salavat verildiği bu ülkede, çocuk yapmaktan iyice soğuyor bazı insanlar. dünyanın ve ülkenin gittiği yer malum. yukarıda saydığım bencil kesim dışındakiler de düşüncelerini çocuk yapmama üzerine fikslemeye başlıyorlar ciddi ciddi. o yüzden aslında belli bir süre sonra bu soru da ciddiyetini yitirecek bence toplumumuzda ve umuyorum kısa süre sonra...

@fayfim
çocuk yapmayacağım. bahsettiğin yaşları ise geçeli çok oldu. çocukları da çok severim ayrıca. hatta fazlaca sevdiğim için yapmayacağım bile denebilir.
kıytırık hayata tat getirsin/getirecek diye çocuk yapılmasını çok çok yersiz buluyorum. bu açıdan baktığımızda onun da kıytırık bir hayatı olacak zira.

hem ilgiye muhtaç yeterince çocuk var zaten, dessynin de dediği gibi.

Evli ve iki çocuklu bir anneyim. Bu dünyaya çocuk getirmek isteyip istememek kişinin kendi hayat görüşü. "Masum varlığa kötülük yaşatmak..." bana fazlaca abartılmış bir tanım geldi. Ben evlatlarımla mutluyum. Ama mutlu olmayacağını düşünen varsa yapmasın zaten çocuk. O zaman hakikaten yazık çocuğa.

Türk aile yapısında böyle birinin mutlu olabilme şansı tamamen bu düşüncesini eşiyle - evlenmeden önce - net bir biçimde paylaşmasıyla mümkün. Karı-koca aynı görüşteyse diğerleri karışamaz.

Ben de hormonlarima yenik dusmezsem yapmayacagim. Her turlu mantiksiz, sacma geliyor. Dogacak cocugun sartlarin dusuk ve orta sinif icin giderek kotulestigi bir dunyada ve ulkede, bir suru riskten siyrilip mutlu ve saglikli bir yasam surmesi cok cok dusuk ihtimal. Yine orta sinif bi aile cocuk yaptigi an yasam standardi dusuyo, e cocugunki de. Manevi olarak da buyuk risk, hayatin geri donusu olmayan bi sekilde degisiyo, baska bi hayattan ve bireyden tamamen sorumlu oluyosun vs.

Neyse milyarlarca olumsuz nedene karsilik "yumuk yumuk ayaklariii" veya "yaslaninca bakar" diye cocuk yapmak bencilce bi delilik gibi geliyo bana. Ama bunu gel de ozellikle bu toplumdaki insanlara anlat. Boyle bi insanin mutlu olabilmesi oncelikle ayni kafa yapisi ve ayni kararliliktaki bi esi olmasina bagli, bu kadar kritik bi konuda esinizle catisirsaniz iliski de siz de cok yipranirsiniz. Ikinci olarak da insanlarin soyleyeceklerine hazirlikli olup onlari takmamayi ogrenmek gerekiyor, bicok konuda oldugu gibi.

Çok insan var ve çok tüketiyoruz. Bu kadar insan yetmiyor gibi bi de çocuk yapmak düşüncesizlik bencillik gibi geliyor. Olur da evlenirsem ve çocuğumuz olsun istersek de ailesiz binlerce çocuk var yurtlarda, onlardan birini bebekken almak daha insanî geliyor. Elalem de "demek ki çocuğu olmuyor o yüzden evlat edindi" der muhtemelen. Bizde çocuk sahibi olamamanın alternatifi olarak görünüyor bu durum malesef. Çocuk yapabiliyor olsam da yapmayıp evlat edinmeyi seçmek isterim. Kadınım.

Konuyla ilgili duyuru açmışlığım, uzun uzun yazmışlığım bile var.
eksiduyu.ru

Gerçi o günden sonra değişen şeyler oldu, "Belki bir gün isteyebilirim, bir gün ben de böyle şeyi ister miyim acaba" durumundayım; isteme umudum var.

bir de cinsiyetleri belirtseydiniz dadundan yenmezdi :(

Merhaba,

30 yaş, kadın.

Ben de çocuk istemeyenlerdenim. Çok büyük fedakarlık ve riskli bir durum gibi geliyor o sebepten istemiyorum. Ama ben şanslıydım, eski eşim de çocuk istemiyordu dolayısyla ailelerden hiç baskı falan görmedik. Bazen densiz insanlar "artık sıra sizde", "aa çocuksuz olur mu, en azından kedi köpek alın" gibi aptalca fikirlerini dayatmaya çalışıyorlar ama zerre kadar umrumda olmadığı için alınmıyordum.

Oliver Burkeman'ın Help isimli kitabında bazı araştırmalar alıntılanmış ve çocuk sahibi olmanın insanın hayatına mutsuzluk getirdiği sonucu çıkmış bu araştırmalarda. Detaylarını hatırlamıyorum ama özetle bir süre sonra ebeveynlerin "eh yani, öyle çok da süper bir şey değil" dediklerinden bahsediliyordu.

Ha şunu da söyleyeyim, bir bebek görürsem bacağını falan ısırmaya da kalkarım yani, çocuklardan tiksinmiyorum, sadece benim olsunlar istemiyorum.

30'umdan önce doğuracağımı zaten zannetmiyorum ama komple doğurmamak isterim açıkçası. bir sürü hayalim, bir sürü planım var ve farkındayım bu hayallerim 30 yaşını geçmeden gerçekleştirilebilecek şeyler değil. tüm bunları bir kenara bırakıp hayata bir kere geldiğimi bile bile neden çevre, aile gibi etkenlerin etisinde kalıp çocuk yapayım ulan ben? istemiyorum işte. tutturmuşlar bir çocuk çocuk. ya ben o çocuğu koleje yollayamazsam çıldırırım mesela. bir dediğini eksik edersem çıldırırım. ben ciddi sıkıntı içinde büyüdüm, ya ona aynı şeyleri ben yaşatırsam? düşüncesi bile tüylerimi ürpertiyor. onu rahat, konforlu ve izole bir ortamda büyütemeyeceksem neden doğuruyorum? ciddi takıntılıyım evet ama ben atacağı her adımı düşünüp balatayı sıyırcağım bir varlık istemiyorum. zaten savaşın eşiğindeyiz, kim öle kim kala, su kaynakları kuruyor su savaşları çıkacak bir de üstüne. iğrenç beton çevre. hastalıklar. biz sınırdayız siz farkında değilsiniz, bizim doğuracağımız nesil tamamen dış etmenlere bağlı sıkıntlar çekerek yaşayacak. bunun vebalini alıp da doğuranlara helal olsun diyorum. 19K

çocuk sahibi olmadan önce şunları düşünmeli insanlar:
ben çocuğumu iyi bir evde, iyi bir semtte oturtabilecek miyim?
güzel kıyafetler giydirebilecek miyim?
sağlıklı besleyebilecek miyim?
resim kursuna, baleye, spora, kendini geliştirebileceği bir aktivite yaptırabilecek miyim?
iyi bir eğitim aldırabilecek miyim?
iyi bir anne/baba olabilecek miyim, yeterli miyim bu konuda?
çocuğum engelli olursa, yatalak olursa 70-80 yaşımda 30 yaşına gelmiş bir insanın bezini altından almaya gücüm olacak mı?
sorunlu bir çocuk olursa hayatımın sonuna kadar onun peşinden koşabilecek miyim?
ben ölürsem kim bakacak ona, suistimal ederler mi?
koruyabilecek miyim?
sapığın biri tebelleş olursa napıcam?
iş sahibi olabilecek mi?
dünyadaki kaynaklar yetmiyor insanları beslemeye, hormonlu, yapay besinlerle mi besleyim çocuğumu?
savaşlar var, insanlık bitti. bunlara rağmen kabul diyorsanız yapın.

Ne güzel. Yalnız olmadığımı bilmek çok güzel. Sanıyorum çoğumuz fikirleri yavaştan oturmuş yaşta olan insanlarız. Bir de çocuk sahibi olmak istemiyorum denildiğinde 'seni çılgııııın' tarzı bakışlar atan ve sözler sarf eden ama aslında kendi hayatlarında o ifade etmeye çalıştıkları çılgınlıkları kendileri yapan insanlar olmasa keşke. Halbuki ben normal bir kadın, normal bir insanım. Bazen enerji düşüyor işte.

bir de olaya tersten bakmak lazım: ben doğmamış olsaydım...
gerçekten objektif düşünmeye çalışıyorum ve: çok da önemi yok.
ssg'nin kürtajla ilgili dediği "bundan gocunmazdım" lafı gibi oldu sanki ama samimi olarak böyle düşünüyorum.
dolayısı ile "yapmamak da bencilliktir" fikrine de katılmıyorum bu yüzden.
tartışılabilir elbette.

d3dsacqprgcsqh.cloudfront.net

bir çocuğun mutsuz olmasın diye yaşam hakkını elinden almak doğru mu? bırakın da mutlu olup olmayacağına yaşasın kendisi karar versin bence. ne bileyim annem ev hanımı babam öğretmen benim. bana öyle bir elim yağda bir elim balda bir hayat da sunamadılar. ellerinden geldiğince en iyi şartlarda yaşatmaya çalıştılar ama.

yine de onlar çocuğa istediği şartları sunamayız diye çocuk yapmasalardı ben var olmayacaktım şimdi. var olduğum için son derece mutluyum, hayatta mutsuz dahi olsam. büyük ihtimal siz de mutlusunuzdur. olası çocuklarıma da yaşam hakkını sunmak isterim yani. benim de onlara mükemmel bir yaşam sunamayacak olmama rağmen.

bunlara rağmen kızdığım bir nokta var, 3 kuruş maaşı olmayıp da 10 çocuk yapan tipler. sen yap rızkını allah verirciler. 1-2 çocuk yapmak insanlık hakkıdır herkesin ama 6 çocuk yapıp da para bulamayıp altıncı çocuğa bez alamadığın için altı pişik olup ağlıyorsa o çocuk seni allah kahretsin.

fayfim, anacım, senin dediğin kürtaj gibi bir konuya giriyor ki onu burada değinmiyoruz. doğmamış bir çocuğun ve hatta döllenmemiş bir yumurtanın nasıl olur da yaşam hakkını elinden almış oluyoruz?

green.blogs.nytimes.com :P

@fayfim
son yazdığına, sen yazmadan önce cevap vermiş olmuşum. :)

bence hiç çocuk yapmamakla kürtaj arasında felsefi olarak bakınca çok da bir fark yok. kürtajla alınan cenin yumurtayla spermin birleşmesiyle oluşuyor. sonuç odaklı baktığınız zaman birleşmesini engellemekle birleştikten 2 hafta sonra almak bana aynı gibi geliyor. ikisinde de olası bir çocuğunuza yaşam hakkı vermemiş oluyorsunuz. o ya da bu nedenle.

ikisi aynı şey demiyorum tabi ki. baktığım mantık örgüsünü açıklamaya çalışıyorum. nasıl ikisini aynı kefeye koyarsın demeyin şimdi.

@fayfim o zaman senin dediğine göre her seviştiğimizde bir çocuk doğurmazsak felsefi açıdan yanlış mı yapıyor olacağız? birilerinin yaşama "hakkı"nı elinden alıyoruz diye.

bir de ben "bırakın da mutlu olup olmayacağına yaşasın kendisi karar versin bence." cümlesine anlam veremedim. mutsuz olduğuna karar verirse intihar mı edecek bu çocuk yani? o zaman ne olacak? kürtajdan ya da hiç çocuk yapmamaktan daha mı iyi oluyor bu?

bir de, o bakış açısıyla bakarsak fayfim, kimsesiz çocukların kaderini de etkilemiş olmuyor muyuz çocuk doğurarak? sonuç odaklı bakacaksak madem doğurmadığı çocuk kadar evlat edinmek isteyen bir aile her can verdiği bir bebek için başka bir çocuğun hayatını karartmış olmuyor mu bir nevi? ve yine dediğin şekilde her aile en az bir çocuk doğursa, trilyonlarca insan bir anda üremiş olsa dünya'da tüm diğer kaynakların hayatına son vermiş olmuyor muyuz? sadece kendi bebeğimiz mi düşünülmesi gereken ve sorumluluğumuzdaki şey?

"Aptallık değildir kesinlikle. Kendi seçimi, kararıdır.

Ama ben konuya sanırım biraz daha duygusal yaklaştığım için, mutlu olabilme şansı pek yoktur gibime geliyor. Çevremden de gözlemlediğim kadarıyla, özellikle kadınlar hayata karşı olumsuzluklarla karşılaştıkları zaman, çocukları için direnmeye çalışıyor. O ya da bu şekilde, ayakta durmanın, savaşmanın yollarını arıyorlar.

Ne bileyim ya. Her şeyin üstüste gittiği, bütün olumsuzlukların çığ gibi üstüme ilerlediği zamanda; benim kanımdan, canımdan; tamamiyle benim olan bi canlının bana güç vereceğine inanıyorum. Onunla beraber büyümek, üzülmek, gülmek, ağlamak; bence çok başka bi duygudur. Dünyaya kafa tutabilirmişim gibime geliyor. :)

Tabii çocuk istemedi diye kesinlikle mutsuz olur, diye bir şey asla diyemem. Ama kendi görüşümce, dünyaya çocuk getirdiği için daha mutlu olur. Dünyada yaşanan kötü olaylara rağmen, kafamızı kaldırdığımızda güneşi, gökyüzünü, ayı, yıldızı görebiliyoruz. Yağmuru hissedebiliyoruz. Hayatı tanıyabilmemiz için kötü dostlar, yaralarımızı sarabilmemize vesile olan omzunda ağladığımız başlar var. Niye kendimden olacak birini tüm bu güzellikleri tatmaktan mahrum bırakayım ki?"

diye düşünüyorum ben. Beni bu duygusallık mahfedecek sanırım. :)

23, k.

@fayfim e o zaman gebe kalabileceğimiz her an icraate geçmeliyiz senin mantığına göre. kadın ortalama 30'unda başlayıp 40 yaşına kadar senede bir doğum yapsa 10 çocuğu oluyor. doğal ve ideal olan bu mu sence?

az çocuk yapmak ve çok çocuk yapmayı değil hiç çocuk yapmamakla çocuk yapmayı kıyaslıyorum. o yüzden nefes aldıkça çocuk yapmalıyız o zaman diye bir düşüncem tabi ki yok.

her aile ortalama 2 çocuk yaparsa insan soyu tükenmeye başlar. bir milletin nüfusunun sabit kalabilmesi için ortalama çocuk sayısının 2.3 mü ne olması gerekiyordu hatırladığım kadarıyla. o yüzden 2 çocuk yaparak dünya kaynaklarını tüketmiş olmazsınız merak etmeyin. sıkıntıyı 10 çocuk doğuranlar yaratıyor.

çok hoşuma gitti, paylaşayım istedim => parenting.blogs.nytimes.com

bu kadar pesimist olmak saçma bence. sonuçta o çocuğun sokukta dilenci olmasının ya da tam tersine iş dünyasında çok başarılı bir insan olmasının en büyük etkeni yetiştirilme tarzı ve imkanlar. eğer sen ona bu imkanları sunamayacaksan ve yetiştiremeyeceksen tabi ki çocuk doğurma bu konuda haklısın. ama iyi bir işin varsa ve güzel yetiştirebileceksen bence çocuk dünyadaki en güzel şey

erkekim, çocuğuma annelik yapacak kadını arıyorum duyrulur

Murathan Mungan'ın Yüksek Topuklar romanını öneririm :) Onun başkişisi Nermin de bizim gibi düşünüyor...

Çok çok affedersiniz ama s*kmişim Türk aile yapısını. Hayattaki tek "başarı"sı kedinin köpeğin de yapabildiği doğurmak eylemi olan insanlar bu aman çocuksuzsan eksiksin diyenler.
Tercih meselesi, isteyen yapar isteyen yapmaz. Mutlu da olabilir yapmayan, işi varsa gücü varsa hiiiç takmaz etraftaki mal sürüsünü.

Cinsiyeti unutmuşum yahu, kadın.

Bir de yine hayattaki tek "başarı"sı çocuk yapmak olanların "annelil-babalık dünyanın en güzel şeyi" cümlesine kıl olanlardanım.

Erkeğim
Ben çocuk isteyen bir insanım eşim şu anda istemiyor saygıyla karşılıyorum.
Sağlık sebebiyle yada başka bir sebeple çocuğunun olamaması olabilir sıkıntı değil. Ama ikimiz de çocuk isteyen insanlarız sadece zamanı bekliyoruz.

Bence hiç çocuk istememek kadının kendi kararı olabilir ancak çocuk isteyen bir insanla mutluluğu uzun sürmez. Karı koca ikisi de çocuk istemiyorlarsa ancak mutlu olabilirler.

Yaşanabilir alanlar tükeniyor, hayatta kalmak için gerekli olan doğal kaynaklar tükeniyor, insan ırkı git gide daha kötü bir ırka dönüşüyor ama biz sırf üreme yeteneğimiz var diye kontrolsüz bir şekilde çoğalıyoruz. Ben üremenin tamamen durup insan ırkının yok olması taraftarıyım, umarım yediğimiz içtiğimiz hormonlu gıdalar böyle bir şeye neden olurlar. Erkek.

müstakbel çocuğumu otobüste kim taciz edecek, hangi sevgilisi çok üzecek, kapkaça uğrasa kaç ayda kendine gelecek, evliliği mutlu olacak mı, komşusu dedikodusunu yapacak mı, eltisi iftira atacak mı?

aslında başımıza gelme ihtimali olan kötü (!) olan o kadar çok şey var ki. hatta başımıza da gelmiştir çoğu.
duygusal olduğumuz için zayıfız. çabuk etkileniyoruz. ama bi o kadar da güçlüyüz. zekiyiz, vicdanlıyız, cesuruz.

dünya her zaman kötüydü. ve mutlu olan insanlar vardı. bu mutlu insanlar illa zengin, tüm dünyayı dolaşan, etrafında 40 hizmetçi olan insanlar değil ki.
sevdiği adama kavuşan bir kadın, yıllar sonra çocuğu olan bi çift, hayalindeki mesleği yapan biri, muhtaçların yüzlerini güldüren bi yardımsever, vatanı için savaşan bir asker, sınır tanımayan bir doktor, amacı uğruna ölen her hangi biri olabilir.

dünyada kötülük çok fazla, ama iyiler de var. onlar daha da azınlık olmamalı. aksine kötülüğün karşısında duracak daha çok insan olmalı.
sırf üzülmesin, sıkıntı çekmesin diye bu dünyanın ihtiyacı olan iyi insanları doğurmak istememek bencillik gibi geliyor bana.

ben çocuğuma önce diğer canlıların haklarını öğretmek isterim. öğrensin ki kimsenin canını yakmaya yeltenemesin bile. ve haksızlığın karşısında da dimdik dursun. gerekirse bu uğurda savaşsın. belki bi kaç kişinin iyiye dönmesi için yardımcı olsun. benim kızım gelse 'anne okula gitmedim kadın hakları yürüyüşüne katıldım' dese alnından öperim.
zaman zaman üzülecek, diğer insanların dertleriyle dertlenecek ama insan olmak da bu değil mi zaten? yeni doğan bebeğe kıyamadığından 'ağlamasın' diyebilir misin? yaşadığını, var olduğunu hissetmek için ağlamak lazım.

iyilik-kötülük savaşında daha çok iyi 'asker'e ihtiyaç var. eğer sizin doğrunuz kaçmak değil de savaşmaksa sizin yetiştirdiğiniz bilinçli çocuklar olacak bunlar.
ben çocuğuma kıyamam, benim çocuğum başkaları için yaşamasın diyosanız da kaygılarınızda haklısınız. o çocuk üzülecek, o çocuğun canı yanacak ama o çocuk belki bi gün tüm dünyayı değil ama birinin dünyasını değiştirecek.

yazdıklarım ütopik gelebilir, hatta çocuklarım oksijen israfı da olabilir. ama denemeye değer.

yorumları okumadım, sorunu yanlış anlamamışımdır umarım.
25 gadın.

yorumları okuduktan sonra gelen edit: kaygılarınızın çoğu başına gelmiş, çocukluğu fakirlikle geçmiş, hiç bi zaman istediği şey alınmamış, ataerkil ailede ve yobaz bi şehirde büyümüş, bahsettiğiniz hobileri üniversitede kendi imkanlarıyla yapmaya çalışmış, hatta istediği okula gidememiş biri olarak yazdım üsttekileri.
ama akşam sevgilimle sahilde iki çekirdek çitleyip sohbet etmek büyük keyif benim için, tartışan iki sevgiliyi barıştırmak büyük mutluluk, ilerde hayat kurtaracak olmak büyük haz.

yaşanan her sıkıntı insanı olgunlaştırır, tabiri caizse adam eder. parayla, seyahatle, ilgisi bile olmayan kurslara göndermekle mutlu insan daha doğrusu 'insan' yetiştirilmez. şu an beğenmediğimiz zengin aile çocuğu şımarık insanlar öyle yetiştirilmiş zaten.

sanırım kafamızdaki 'ideal insan' kavramları çok farklı. ben tüketici olarak değil üretici olarak mutluluk ve içsel tatmin yakalanabileceğini savunuyorum.

edit2: ne çok yazmışım, çocuğum benim kadar çok konuşmasın :)

Beni cidden en iyi sen anladın parasite. Ben sadece bu düşünce ile ataerkil bir toplumda ne kadar mutlu olabileceğimi bilmiyorum. Durum yoklaması yapmak istedim ve yalnız olmadığımı gördüm, çok mutlu oldum :)

ben bebeğimi o kadar çok seviyorum ki, bu boktan dünyaya gelmesin, olduğu yerde kalsın istiyorum

diyosun...

tutarlı, geçerli ve mantıklı.

böyle bir kadının Türk aile yapısında yoğun eleştirilere maruz kalma ihtimali çok yüksektir. ama o eleştirileri, ustalıkla ve sabırla savuşturabilir.

sadece şu ilk cümleyi söylemesi yeterli olur.

ama sana bişiy diyim mi? senin bebeğin olacak.

yeni iphone çıkınca eskileri ucuzlamaz. 4 yada 4s belki ama 5 ve 5s aynı kalır. yıllarca hep böyle oldu. eğer imkanın varsa 5s al

5s'in fiyatı öyle pişman edecek kadar düşmez. Bulduğun en uygun fiyattan al kullan..

4S almak çok gereksiz geldi bana, 6 çıkınca 5S'in fiyatı öyle çok ucuzlamaz hatta bence hiç ucuzlamaz. 5S al gitsin.

iphone 6 asla 3000 den çıkmaz 2300 falan

5s al derim

tavsiye isterseniz, gsm hattınızla size uyan bir taahhütlü pakete girip bedavadan (veya ayda 3-5 tl extraya) bir android telefon alın, birkaç ay idare edin, çıkınca da iphone 6'ya geçin. 5'le 6 arasında çok büyük fark olacağını düşünmüyorum.

5s nerden baksan bir yıl daha bu fiyat civarından satılır

iphone samsung değil, piyasası düşmüyor. 4s'e 400tl temiz satanı bulursan ben alayım @comptrol
ben 4s kullanıyordum, altı ay garantisi kaldıydı, 1200tl'ye bi gümrük müfettişine sattım, gidip Vatan'dan sıfır 1200 tl'ye yenisini aldım.
5s de alabilecek durumum vardı ama telefona da o kadar para vermeyi istemiyorum. çalışan insanım telefonun o kadar lüksünü gtüme mi sokacam. 4s al geç, paran çoksa 5s al.

not: taahütlü alma pişman olursun, nakit iyidir.

Apple ın fiyat politikası sabit. Yeni çıkan eskisinin fiyatını alır. Eskisi bir öncekinin. 3000 tl tek kalemde telefona verecek adam yok. O psikolojik sınıra gelinmedi henüz.

aslında bende aynı durumdayım, 3 senedir 3gs kullanıyorum. Şimdi 4s(1200 TL) mi yoksa 5s(1900 TL) mi alsam diyorum. Arasında 700 TL fark var. Mevcut telefonumu satabileceğimi bilsem kesin 5s alırım.

kemerburgaz yolundaki düzlüktü. kaza geçirdim zaten araba haşat oldu benimde bacağım yeni yeni iyileşiyor

yeni foçada askeriyeye yakın bir viraj var, az kalsın mıcıra kapılıp uçuyodum aşağıya, zor toparlamıştım arabanın götünü.

Bizim zamanımızda adı öss'ydi, şimdi lys sanırım? Bölüm seçmek büyük bir viraj bence. Hatta günümüz için okuyup okumama kararı vermek bile büyük bir viraj. Bugün çocuğun biri, ben okumayacağım abi meslek öğreneceğim daha iyi dedi. Şimdi bakıyorsun bu kadar üni mezunu işsizken meslek sahibi adamlar para kazanıyor. Haklı lan aslında. Okumayın olm:p Şaka bir yana, çok güzel bir puanınız yoksa(tıp, hukuk kazanacak gibi), ileride iş imkanı bulabileceğiniz bölümler yazın. Okumuş olmak için okumayın yani. Hangi bölümler bunlar? Geçen duyurusu açılmıştı araştırın bulun. İnsanın hayatına yön veren tek şey okumak veya okumamak, okunacaksa da bölüm seçmek.

Benim hayatımda en zorlu dönemeç 25 nisan kararları sonucunda yaşadığım iflastan sonrasıydı.
Annemin erken ölümü kişisel olarak en zorlu dönemeçti. İflas ettiğimde çocuk sahibi olmasaydım iflası zorlu dönemeç sıralamasında en arkalara yerleştirirdim, yaşayıp öğreneceğim hayat deneyimi der geçerdim. Çocuklar varsa üstelik de lise üniversite yaşlarındaysalar iflas gerçekten çok zor bir dönemeç.

kesinlikle meslek seçimi.

gerekirse eşinden boşanırsın, para kaybedersen kazanırsın vs. ama meslek tüm hayatını etkiliyor. değiştirmek de öyle kolay değil.

üniversite sınavına hazırlandığım sene hem aldatıldım hem de babam komadaydı 9 ay boyunca sanırım o zaman diyebilirim.

+23 yaş sendromu

2008 yılı hayatımın en zor yılıydı. gücümün ve sabrımın test edildiği yıl. babam ciddi bir ameliyat geçirdi ve yoğun bakımda kaldı bilinçsiz. ameliyattan 1 gün öncesi çok korkunçtu. doktorlar babamın yanında bize henüz anestezi verilirken bile ölebileceğini söylediler. düşünsene yarın baban büyük ihtimalle ölecek, bunu bilerek o günü geçireceksin.

ikiz bebek babası olmak. 1,5 yaşına geldiler, virajı alıp yola devam ettiğimiz pek söylenemez henüz.

çekme şeklinde en ufak bir değişiklik (daha az kalkma vs) eforda değişikliğe neden olabilir. bir günde bir gelişme olmaz zaten. bir de 20 mekik nedir abi?

20 mekik ne hacı ben sadece ısınma 3 set 100 mekik çekiyorum. zorla kendini en az 3x50 yap. bacaklarıda sabitle bir yere sadece karından gücünü al

Ne yukleniyonuz la adama :) yeni baslamis bakma sen abijim bu baklavali abileri.

1 gun ara birakirsan ayni kas gruplari arasinda cok sugar olur. Sadece mekigin hic bir ise yaramayacagini biliyorsundur umarim. Bir de yok ben karin calisacagim cok seviyorum diyorsan mekik dandik bi hareket internetten daha guzel hareketler bul. P90x programinin ab ripper x videosunu izle oradakileri yap mesela.

babasınanickaldıranadam doğru diyor. en önemli şey dinlenmedir. bunun yanında crunch programlarına bakarsan 6 ayda cillop gibi packlerin olur

hasmetizm kürdan gibi kolu olan 50 kg ağırlığında fakir liseli

Beyler belirtmek isterim ki hemsinsiniz diilim, amacim baklava desenli karin kaslari diil, ramazan munasebetiyle var olan ayva gobegimi buyutmemektir, hala da soruma cevap alabilmis diilim, normal mi daha cok agrimasi?

pardon bacım.

ağrıması çok normal sonuçta ilk defa çalışıyorsun anladığım kadarıyla. 1-2 gün dinlenmeye ver ve bol protein tüket geçer. ama göbek gitmesi için kavurma ve yağı azalt asıl olay orda. ve dediğim gibi sayıyı gittikçe arttır bay bayanlık bir şey yok karın kaslarında

Pardon ablajim. Agrimasi cok normal agrimiyorsa bir sorun var asil. Gobek icin asil yapman gereken yag yakmak,o da beslenmeyle ve kardiyo ile olur anca. Sade mekikle olmaz.

Gibsonun dedigi gibi sayiyi artirmaya calis bir de, yoksa bir ise yaramiyor.

Göbek için karbonhidrattan kaçacaksın, yağdan değil. İlk kez yaptığın için adaptasyon sıkıntısı çekiyorsun. Sen bütün vücudunu çalıştır.

hacı 20 ne ya ben 3 x egom x 1000 tane çekiyorum. ayrıca zenginim.

soruna cevap: mekik her gün çalışılır, tek 20 değilde setler halinde yapmaya çalış. 4 tane 12 gibi. 3 tane 15 gibi. set arasında 2 dakika dinlen en fazla. haftada 5-6 gün tavsiye ederim. önemli olarak mekikten önce bile açma-germe, esneme hareketleri yapman önemli bence. beline, boynuna ters ani bir hareket ile zarar verebilirsin. ısınmak için biraz ip atlayabilirsin ayrıca. normal mekik yerine minder hareketleri daha efektif bence.

neilarey.com

gibi.

bence ilk yapışında yemek yedikten yaklaşık 2-3 saat sonraydı ve miden boştu.(olması gereken bu) ikincisini ise direkt yemekten sonra veya su içtikten sonra falan yaptın, tabi bu da haliyle daha çok yordu.

yok bende öyle yapıyorum. piştikten sonra gidiyor 12 saat falan buzdolabında.

diyetine bağlı değişir. ben protein diyetinde olduğum için sabah 6 tane beyaz yiyorum. ama normal bir beslenme programına göre 2 tane yiyebilir normal bir insan

İzmir de boyoz satıcıları yumurta da veriyo isteğe göre onlar sıcak sıcak satamıyo haliyle bea

Besin değeri azalmaz. 3-4 tane tam yumurta spor yapmayan bir insan için normal. Spor yapan daha da arttırabilir kütlesine göre.

1- kophang diye bir şehir yada ülke bilmiyorum
2- neye göre kime göre hangi bütçeyle seçmek istiyorsun?
3- eğer paran varsa norveçe git oslo'da gece hayatı güzeldir. ama epey pahalıdır o yüzden paran yoksa gidip 4 gününü ziyan etme aç bir şekilde

ha ben gezmek isterim diyorsan 4 günde hiçbir yeri gezemezsin malesef. zaman dar ve norveç'te gezebileceğin yerler arasındaki mesafe epey uzun

@GibsonRulesv2
Kopenhag, editlledim.
Neye gore kime goreyi anlamadim. Butce sormuyorum, gun sayisi ve ekim ayi olmasi dikkate alinarak hangisi tercih edilebilir diye sordum.
Gece hayati icin kalkip gitmem. Sagda solda gordugum manzara resimlerinden Norvec'e gitme istegim var.
Cevabindan anladigim, Norvec icin zaman sinirin olmayacak.

Oslo küçük bir şehir. Asıl amaç gezip bir çok yerini görmekse 4 gün fazla bile gelebilir. Ama ben bir hafta kalmış çok eğlenmiştim orda. İnsanlar çok sosyal ve iyi niyetliydi. Birçok insanla tanışmıştım. Gece hayatı güzeldiri seks turizmi gibi algılamamak lazım. Gerçi arkadaş ne kastetti bilmem de. Bara gidip birçok güzel insanla tanıştım. Tanıştığım bazı kişilerle hala ara ara arkadaş olarak yazışıyorum.

onlar pis ısırırlar yav. ben çocukken baktık. çok sevişgen hayvanlar. aslında onlara bakmak biraz zulüm. onlara yapılan bir zulüm yani. mobilyaları kemirebilü ayrıca.

abi tavşan evde bakılır mı? kedi, köpek nispeten daha evcilleştirilmiş hayvan ama tavşanın doğasında dışarıda olmak var. hayvana zulüm.

ayrıca söylemesi ayıptır daha 2 hafta önce tavşan yedim. epey güzel olur eti. eğer düşünürsen diye şey ettim

aynı zulmü sana yapsalar sen de sevmezdin yapanları

abi şinşilla tipiyse kürkleri de güzel olur onların. (ne pis adammışım be)

o kadar uğraşacağına yanında dursana? 5 dk sürmez fan temizliği

hatta kendin yap fan temizliğini. Sonuçta bakır bir petek var. Arasında da toz sıkışmış. O tozu oradan uzaklaştıracaksın mevzu bu kadar.

şu donanım hırsızlığı olayı benim başıma geldi. Ben o olaydan beri zaten teknik servis seçeneğine tamamen uzak bakıyorum. O hırsızlığın yapıldığı firmaya baya okkalı bir mail attım. Firma sahibi olayın farkında değilmiş anlaşılan. Oradaki teknisyenin halt yemesi. Sonradan bilgisayarı ücretsiz olarak geri aldılar donanımları yerleştirip geri gönderdiler yanlışlıkla olmuş falan dediler de yersen tabi. Bir seferinde de anakartın üzerindeki entegreleri yerinden söküp çaldılar. Evet baya baya lehim yerlerinden anakartın üzerindeki sağlam entegreleri sökmüş teknik servis bana düzeltemedik diye verdiler boş anakartı. Olay bu boyutta arkadaşlar. Teknik servise bilgisayar vermeden bi düşünün derim yani.

benim için büyük bir zevkti.

çok eğlenceli

kendımınkı can yakıcı, baskasınınki tiksindirici olabiliyor.

enfeksiyon kapmaya müsait bir şey bence.

kıçımdan iğne olurum sivilce sıktırmam.

ikisinden feci korkuyorum. neyseki yağlı cildim yok

yaparken zevk alıyorum, başkasına yapılırken iğreniyorum.

youtube da sivilce patlatma videoları açıp izleyecek kadar fetiştim bu konuya

videodaki gibi birseyse kusturur..

www.youtube.com

özellikle organik mi istiyorsun? bir damla mavi gıda boyası yeterli. ama organik olsun dersen şalgam yada mürekkep balığından elde edebilirsin mavi rengi

Evet organik olması önemli, şalgamı nasıl maviye döndüreceğim işte merak ettiğim bu, çıkan mor lahana suyuna da bir şey yapmalılar mavi olsun diye orada tıkandım, bulamıyorum da..

"Mavi renk için mor lahanayı doğrayıp az suyla haşlıyoruz, mor renkli su elde ediyoruz. Ikiye bölüp yarısına biraz karbonat ekliyoruz, mürekkep mavisini görüyoruz, diğer yarısına limon damlatıyoruz, pembe-mor (Fuşya)rengi oluyor." diye bişey buldum şimdi ama ben anlamam hiç yapmadım netten buldum yani.

Lahana suyu ph a göre renk değiştirir. Şu linkteki tabloya göre renklerini ayarlayabilirsin. 7den küçüklere limon suyu, büyüklere karbonat olur. Asidik bazik kısaca, malzemelerden uygun bir şey secersin.
chemistry.about.com

kedilerim ve arabamın fotoğrafları dolu :(

adam akıllı 1 tane selfiem var o da arkadaşlarla.