müstakbel çocuğumu otobüste kim taciz edecek, hangi sevgilisi çok üzecek, kapkaça uğrasa kaç ayda kendine gelecek, evliliği mutlu olacak mı, komşusu dedikodusunu yapacak mı, eltisi iftira atacak mı?
aslında başımıza gelme ihtimali olan kötü (!) olan o kadar çok şey var ki. hatta başımıza da gelmiştir çoğu.
duygusal olduğumuz için zayıfız. çabuk etkileniyoruz. ama bi o kadar da güçlüyüz. zekiyiz, vicdanlıyız, cesuruz.
dünya her zaman kötüydü. ve mutlu olan insanlar vardı. bu mutlu insanlar illa zengin, tüm dünyayı dolaşan, etrafında 40 hizmetçi olan insanlar değil ki.
sevdiği adama kavuşan bir kadın, yıllar sonra çocuğu olan bi çift, hayalindeki mesleği yapan biri, muhtaçların yüzlerini güldüren bi yardımsever, vatanı için savaşan bir asker, sınır tanımayan bir doktor, amacı uğruna ölen her hangi biri olabilir.
dünyada kötülük çok fazla, ama iyiler de var. onlar daha da azınlık olmamalı. aksine kötülüğün karşısında duracak daha çok insan olmalı.
sırf üzülmesin, sıkıntı çekmesin diye bu dünyanın ihtiyacı olan iyi insanları doğurmak istememek bencillik gibi geliyor bana.
ben çocuğuma önce diğer canlıların haklarını öğretmek isterim. öğrensin ki kimsenin canını yakmaya yeltenemesin bile. ve haksızlığın karşısında da dimdik dursun. gerekirse bu uğurda savaşsın. belki bi kaç kişinin iyiye dönmesi için yardımcı olsun. benim kızım gelse 'anne okula gitmedim kadın hakları yürüyüşüne katıldım' dese alnından öperim.
zaman zaman üzülecek, diğer insanların dertleriyle dertlenecek ama insan olmak da bu değil mi zaten? yeni doğan bebeğe kıyamadığından 'ağlamasın' diyebilir misin? yaşadığını, var olduğunu hissetmek için ağlamak lazım.
iyilik-kötülük savaşında daha çok iyi 'asker'e ihtiyaç var. eğer sizin doğrunuz kaçmak değil de savaşmaksa sizin yetiştirdiğiniz bilinçli çocuklar olacak bunlar.
ben çocuğuma kıyamam, benim çocuğum başkaları için yaşamasın diyosanız da kaygılarınızda haklısınız. o çocuk üzülecek, o çocuğun canı yanacak ama o çocuk belki bi gün tüm dünyayı değil ama birinin dünyasını değiştirecek.
yazdıklarım ütopik gelebilir, hatta çocuklarım oksijen israfı da olabilir. ama denemeye değer.
yorumları okumadım, sorunu yanlış anlamamışımdır umarım.
25 gadın.
yorumları okuduktan sonra gelen edit: kaygılarınızın çoğu başına gelmiş, çocukluğu fakirlikle geçmiş, hiç bi zaman istediği şey alınmamış, ataerkil ailede ve yobaz bi şehirde büyümüş, bahsettiğiniz hobileri üniversitede kendi imkanlarıyla yapmaya çalışmış, hatta istediği okula gidememiş biri olarak yazdım üsttekileri.
ama akşam sevgilimle sahilde iki çekirdek çitleyip sohbet etmek büyük keyif benim için, tartışan iki sevgiliyi barıştırmak büyük mutluluk, ilerde hayat kurtaracak olmak büyük haz.
yaşanan her sıkıntı insanı olgunlaştırır, tabiri caizse adam eder. parayla, seyahatle, ilgisi bile olmayan kurslara göndermekle mutlu insan daha doğrusu 'insan' yetiştirilmez. şu an beğenmediğimiz zengin aile çocuğu şımarık insanlar öyle yetiştirilmiş zaten.
sanırım kafamızdaki 'ideal insan' kavramları çok farklı. ben tüketici olarak değil üretici olarak mutluluk ve içsel tatmin yakalanabileceğini savunuyorum.
edit2: ne çok yazmışım, çocuğum benim kadar çok konuşmasın :)
0