Mba yapıp oradan yürüsün. Bilkent makine mezunu kuzenimin çalıştığı fabrikada (coca cola’ya bağlı) çukurova makine, çukurova mba mezunu adam 45 bin lira maaş alıyormuş (30lu yaşların sonunda üst düzey yönetici)

başka işlere de başvursun. hoşuna giden, gelecek gördüğü işlere de başvursun. belki kolay olmaz, ilk başta tecrübe istedikleri için aramazlar veya is görüşmelerinden sonuç çıkmaz hemen ama illa ki bir şeyler çıkar zamanla. herkes kendi okuduğu bölümle ilgili iş yapmıyor ki. bu süreci daha da kolay atlatmak için çevre, tanıdık önemli bir de. onun yapabileceği işlerde çalışan tanıdıkları varsa haber salsın onlara bana uygun iş olursa haber verin desin.

ne kadar üşüyen biri olduğuna bağlı tabi de bence ankara kışı için yeterli olmaz.

şişme olan sıcak tutabilir. kaşeyi çok kışlarda giyemezsin.

Ben onlardan daha incesiyle kış geçirdim. Ankara soğuğu overrateddır.

Birinci ile götün donar.

Bana ikisi de olmazdi sahsen. Ilki icin 60% yun diyor ustelik bes para etmez. Kaz tuyu ve kat+kat giyinme olayini tavsiye ediyorum. Beni -30C larda kurtarmisti bi sure en azindan.

Edit: Ama erkekler daha az usuyor tabii, belki seni kurtarir :D

Hepsi olur altına içlik giydiğin sürece gideri var.

O içlik giyilecek.

Ankara soğuğu overrated diyen arkadaş tam yememiş Ankara soğuğunu. Gece 3:30'da köprü altında nöbet tuttuğumu bilirim Ankara'da. Şu an kuzey kutbuna yakın yaşıyorum o kadar üşümedim ömrümde.

Ankara -4 derecesi Erzincan'ın falan -15'inden fazla üşütür.

Ozark olabilir mi?

evet ozark'ın ilk sezon 8. bölümdeki flashbackmiş, apayrı bir dizi senaryosu gibi hatırlamışım.

Breaking bad

(bkz: eşek tıraşı)
Gitmeden kendiniz kestirirseniz hem nizami, hem de göze güzel görünen bir saçınız olabilir. Kışladaki berberin nasıl keseceği tam bir muamma. Makinayla önden girip arkadan çıkmak şeklinde vuku bulur genelde. Ama siz bilirsiniz tabii.

kesilen ortam, kullanılan makina ve hijyen.
bence kestir, hatta evde kendin kes daha iyi.

Aga onla mı uğraşcan çak 3’e geç ya

Zaten o bot parka işiyle uğraşıyosun bi de

Mutlaka kendin traş olup git, sıra bekleme.

hiç uğraşma gitmeden kestir. hem sıraya girmekten kurtulursun hem kötü berberden.
polatli topçu ve füze okulu yedek subay bölüğünde askerlik yaptigim sirada herkes berberden sikayetciydi. dusun ki burasi yedek subay okulu.

15 lira için aids olmamak mantığı.

1000 tane adamın kafasından geçen, ne kadar temiz olduğu asla belli olmayan bir makinayla kim neden traş olmak istesin

hijyen diyen arkadaşların düzenli gittiği kuaförler herkese ayrı makine ve makas mı kullanıyor merak ettim.

hijyeni filan boşverin de, ben acemideyken bi kaç kişi traşsız geldi. adamları üstünlerinde giysilerle örtü mortü örtmeden ayak üstü traş ettiler. traşı yapan da yine acemi asker. aslkfajs. banyoyu da bi hafta sora yapabilmiştik. kaç gün kaşındılar boş yere o kadar kıllı kıllı. risk almaya gerek yok yani. 349 kd.

23 yıldır askeriyede birkaç liraya tıraş olurum, henüz eşek tıraşı gibi bir durum yaşamadım. ama normal erlere nasıl yapılır bilmem zaten standart 3 numara değil mi yaw?

Vereceğin para tas çatlasın 15 hadi 20 tl orda sıraya gireceksn 5 saat sıraya bi dünya insan eski pusku bir makina yamuk yumuk kesecek kıllar boynuna girecek fln

traş olup gitmenizi ve askerde traş olmamanızı şiddetle tavsiye ederim. orada oç un birine verdiler aleti saçlarımı yola yola kesti kısa dönemim diye. ortamın yabancısı olduğum için ses de çıkaramamıştım.

@Drakath evet üç numara, ama polatli'da örneğin yedek subay adayi alabulus (?) istiyor, adam makineyi dayiyor üç numara yapiyor umrunda degil. makine de eski oldugunfan merdiven saclar olusuyordu :D berber de kadrolu berberdi ustelik :D

@Delay Fuze, gürler zaferin teranesiyle karşim.. ;)

Benim hayalim o berberin işi gibi bi işte çalışmak abi. Kafana göre takıl, 2 tıraş yap, 4,5’ta çık git. Aralarda çay sigara yap falan. Mis.

@tabudeviren coooşkuuuun sesiiii bir topun deeeeerinden deerine!

orada kestir.
benim acemilikte kestiler. diğerleri güneş altında beklerken yahut birşeylere koştururken beni ve bi kaç arkadaşı berbere gönderdiler. orada sakin sakin, oturarak bekledim. sonra makineyle baya kısa yaptı saçları. geri döndüğümde saçları kestirmiş gelenler daha bitik durumdaydı

şimdi,

öncelikle okulunu araştır, 2. sınıfı bitirdiysen önlisans diploması verebilmeleri lazım sana bazı bölümlerde-okullarda oluyor.

sonra 2. üniversiteye başvurup aldıgın dersleri saydıracaksın. cok bir sey bekleme tarih-turkce-ingilizceden muaf olursun.

başka bir avantaj bildigim kadarıyla yok, normal okur gibi aöf okuyacaksın.

evet önlisans diploması alabiliyorum.derslerin ne kadarından muaf olabiliyoruz ve askerlik ertlemeyle ilgili bilginiz var mı hocam?

Reis terk belgeni aldıktan sonra onu alıp aöf’e git askerliğini tecil ediyorlar.

@bardaki

Tarih-türkçe-ingilizce olur bu genelde bölüme göre değişir muaflar. ha birde bilgisayar.

Askerlikle ilgili bilgim yok.

sadece kötü bi yer.

çok kötü..

yardımınız gerekiyor

İkinci Üniversite kapsamında örgünde okuduğunuz okulu okuyamıyorsunuz, yatay geçiş yapmanız veya sınava tekrar girmeniz lazım. Ki öyle bir durumda bile bir sürü dersiniz sayılmayacaktır.

çok hassas bir durumda olmalısın şu anda kimse bu topa girmek istemez ama ben gireceğim.

Dostum, bu hayata başlamadan ana rahminde ölen çocuklar var,

piyango çıkıp parayı 1 senede yiyip aç muhtaç kalanlar var.

Mutlu mutlu yaşarken kanser olanlar var.

Daha neler var neler.

Demek istediğim hayat düz bir çizgi değil, dengeli hiç değil. illaki mutlu olabileceğin ortamlar ve durumlar meydana gelecektir. Kimseyi suçlama, sabret, sağlığının kıymetini bil.

Ben de senin 23 yaşındaki versiyonunum ;(

Yapacak bir şey yok maalesef:

Şımarıklık yapma yüzsüz herif. Senin yerinde olmak isteyecek milyar tane insan var. Ağlamayı kes de kıçını kaldırıp harekete geç. Küçük bi kız çocuğu gibi görünüyosun.

İntihar deme sakın, arkanda bırakacaklarına acı. Aylardır gidenin arkasından perişan oldum, nolur ya.

severler, paran da olur. onemli olan yasama sanatini ogrenmek. mutlu olma kapasitesi icimizde sakli. dis etkenlerle cok da bagi yok. hayattan tat almayi ogrenmeye calis.

önce biri seni sevecek de öyle mutlu olacaksın kafasından çık. önce kendini sevmeyi öğren. daha 27 yaşındasın, halledersin.

27 yerine 17 mi yazacaktın?
Büyük ihtimal böyle vasıfsız ya da sıkıcı birisin, bu da şaşırtmaz.

mutlu

Klişe olmayan her türlü son, bu yüzden mutsuzlar daha çok. Mesela karizmatik başrol filmin sonlarında asansöre biniyor ve aşağı indiğinde asansör kapısı açılır açılmaz kafasına kurşun yiyor, işte bu klişe olmadığı için etkileyici ve tercih edilir kesinlikle.

Mutlu aşk varsa da mutlu son yoktur xd

Şaka bir yana iksinin ortası olan sonlar daha iyi bence. Ne çok mutlu ne de çok mutsuz.

Orta karar diyeceğim ama mutlu ağır basar.

mutsuz

Mutsuz. Daha gerçekçi geliyo

Mutsuz sonlar hep daha etkileyici gelmiştir

gerçekçi olacaksa mutlu. yoksa mutsuz.
bazıları var ki adamın içine oturuyor, olmaz olsun öyle son.

Mutsuz kesinlikle.

gerçekçi sonları
geneli mutsuz oluyor tabi bunların

Realistik olmasi acisindan mutsuzlari seviyorum.
"oh be islerin iyiye gitmeyebilecegini ve sonunda her seyin tepetakla olabilecegi gercegini kabullenen bir senaryo" diyorum, hosuma gidiyor.

Mutlu.

Atıyorum, iki sevgili ayrılmışsa pembe mutlu son ikisinin çok fena birleşmesi, normal mutlu son ayrılığı kabullenip hayatından memnun devam etmesi ve hayatını mutlu mutlu yaşamaya devam etmesi, normal mutsuz son da adamın bunu kaldıramayıp “Seni özlüyorum” diye yakınması, karanlık son adamın intihar etmesi olabilir.

Komedi filmi izliyorsam ve eğlencelik filmse pembe mutlu sonu severim. Hatta güzel bir oyunculuk ve diyalog serisi varsa pembe mutlu sonu yine severim. Spoiler olacak, bakmayın; Gattaca filminin sonu pembe mutlu idi ama başka son olsa bu kadar güzel olmazdı. Çoğunlukla normal mutlu sonu severim.

klişe olmayan mutlu

Mutsuz

Mesaj attım silme duyuruyu.

1-2 haftada bir çalıştırsan iyi olur. düşük km'de tut satarken iyi fiyata verirsin.

haftada bir çalıştır en azından.

Pazardan pazara bir dolaşmakta fayda var. Duran araba iyi olmaz derler.

ayda 1 olduğu yerde 5-10 dk çalıştırsan bile yeter. Ama araba acil birşey için lazım olur diyorsan. dışarı çıktıkca lastiklerin havasına bak, arada çalıştırmanda aküyü sarj eder.

normal akü ise haftada bir, jel akü ise ayda bir şöyle bir 10 dakika çalışmasında fayda var. yoksa bindiğinde aküsü boşalmış olabilir, canını sıkar.

Akünün kutup başlarını sök yeterli.

3 yıllık arabam 2 ayda bir kere çalıştı sadece. Aküde bir problem oluşmadı.

her hafta bi yarım saat tur yap bence.

lastikler de dönsün.
hem şanzıman yağlanır, hem motor ısınır, hem difransiyel döner yağlanır(2 saat çalıştırsan da yükte kullanmayacağın için ısınmaz rolantide, yağ da ısınmaz,)

arada alışverişe falan git avmye şkfdşlsk

Çok araba yatırmış biri olarak tavsiye;
1. Ağaç altına park etme.
2. Haftada bir yıkamaya sok benzincide falan.
3. En az haftada bir tur at ve tüm vitesleri kullan, motor ideal sıcaklığına çıkana kadar sür.
4. Uzun süre yatacak arabaya branda şart. Yoksa tüm hava ve su giderleri tozla, yaprakla, polenle tıkanır, araba içeri su almaya başlar.
5. Lastik uzun süre aynı noktada park halinde kalınca yapısı bozulur, balans tutma sorunu çekebilir.

Yatırmak yerine satmak en mantıklısıdır.

6. Sürmesen ve hiç km yapmasan bile 1-1,5 senede bir periyodik bakıma girmesi şart. Yağ eskimeye başlar, filtreler tozla dolar, hatta lastikler bile sertleşir zamanla diş derinliği olsa bile tutmaz. 2 sene yatırdım arabamı ben en sonunda perte çıktı.

Asla 2. El bir şey almam. Bunu satsam sıfırını tekrar alamam. Niye satayım o halde? Temmuzda aktif olarak kullanmaya devam ederim.

Araba zaten sitenin kapalı otoparkında. En kötü ayda bir kullanırım zaten ama ya kullanmazsam diye düşündüm. Aldığımdan beri 1 seneyi geçeceği için 1 ay sonra doğuş oto’ya bakımına götürcem.

@caletti çok doğru ve teknik bir cevap vermiş ama dalga geçiyor sanıp tik atmamışsın.

Araç kullanılmayacaksa ilk yapılması gereken şey akü kutup başını sökmektir, lastiklerin sağlığı için aracı takoza alıp lastiğe yük bindirmemek de gerekli.

Durduğu yerde 10 dk çalıştırmak hiç bir işe yaramayacağı gibi zararı olur. Akü dolmanın aksine her marş basışta 10 dakikalık dolumdan daha fazla enerji harcar.

Motor tam ısınmadan kapatılacağı için terleme/buhar yapar eksoz sistemlerinde.

Tam ısınmayacaksa haftada bir çalıştırmak gereksiz.

15 günde bir otoparktan çıkarıp bir kaç km dolaşıp gelmeniz yeterli olur, hatta akü sağlıklı ise ayda bir bile yetebilir.

bol pratik.

Pratik +1

tamam pratik eyw da kaynak vs tavsiyeniz var mıdır?

ben yıllar önce ygs fem konu özetli ve karekök sb bitirmiştim. 40'da 40 yapmıştım. hala güncel mi bunlar bilmiyorum.

pratik de bir yere kadar. ösym problem soruları ile analitik zekanızı ölçüyor, tavsiyeye çok açık bir mevzu değil.

Ürün yorumlarında birisi de aynen sizin gibi düşünmüş ama eline geçmiş bence en azından bir iş günü bekleyin.

adamlar maile fatura yolladı ama kod yok, telefonları açmıyorlar, 12 saatten fazla oldu.

Bi bilgi bulamadım site hakkında, Sanal kart kullandınız umarım? Direkt kart bilgilerinizi verdiyseniz internette harcama seçeneğini kapatın hemen şüpheniz varsa. 20 gider belki ama gerisi gitmesin...

Erasia.com.tr ye bagli. Oradaki numaralardan ulasmaya calisin. Dolandirici degiller yerleri yurtlri belli baya buyuk firmanin kolu gibi duruyor

10 lira için neyini dolandıracak yaw.

Hayatımda ilk kez dolandırıldım. İlkler unutulmazmış :D mesele 10 lira değil, ben böyle salaklıklar yapmazdım da boşluğuma geldi işte ;(

durmaplay'den neden almadın ? gayet güvenilir ve üzmeyecek bir site.

vay be koskoca windowsa bak, zamanında bir lisans için 50 dolarlar 100 dolarlar havada uçuşurken şimdi düşe düşe 10 liraya kadar düşmüşler.

gerçi bana sorarsanız 10 bile çok, 1 lira anca eder.

bütün yorumlar 5 yıldız. bu bile kanıt zaten dolandırıcı olduklarına. geçmiş olsun.

Oluyor. Normal. Tek eşlilik dnamıza uygun değil. Toplumun uydurması.

olmuyor, olması da etik degil. toplum uydurması olan poly olan versiyonu.

yokken bile olmuyor.

Erkekler için cinsellik diyorum başks bir şey demiyorum. Hatunlar için ilgi açlığı.

aşık olmayan erkekte olması çok normal

Osmanlı torunuyuz oluyor tabii ki.

2 yıldan sonra biten ilişkim için konuşuyorum. Hiç olmadı, kendimi karşı cinse tamamen kapatmıştım. Bittikten sonra da bir 6 ay hiçbir kızla konuşmadım flört amacıyla.

oluyor tabii
ancak kontrol dahilinde

Olmaz olur mu? Gece duvardan duvara vurarak seviştiğimin sabahında bile görüp de ağzımın suyunun aktığı kadınlar oluyor.

Tabiki bunu kontrol etmeye çalışıyor ve zorlanıyoruz, günah haram etik değil vs. Ama sağlıklı erkek doğası böyle maalesef, beynimizle düşünemiyoruz bazen.

6 yıllık ilişkim var. olmuyor, olmadı. ne duygusal ne cinsel olarak.

2.5 senelik ilişkim var hiç olmadı

hayır.

arzulamak biraz tehlikeli bir tabir. beğenmek veya sevişmek istemek normal ama arzulamak biraz daha uzun dönemli bir anlam içeriyor gibi, hatta tavlamaya çalışmayı da peşinde istiyor gibi duruyor. bu açıdan bakınca arzulamak olmuyor ama anlık olarak beğenmek ya da sevişmek istemek olmuştur, çok doğaldır. hayata geçirmedikten sonra sıkıntı yoktur, hatta başkalarını beğenmesine rağmen hala partnerine sadık kalıyor olmak daha büyük bir saygı sebebidir.

saniyelik falan oluyordu da öyle güçlü bir his ya da istek hiç olmadı.

arzu oluyor ama düşüncede kalıyor

Arzulama her zaman var. Mastürbasyon kesin çözüm. Bir sonraki arzuya kadar bir şey kalmıyor, ne ruhen ne bedenen.

tek eşlilik doğaya aykırı goygoylarına girmiyorum hiç, saçmalık zira. evet arzulayabilirsin, anlık bir şeyse sorun yok, onun çözümü bottomless ın dediği gibi masturbasyon. ha ama uzun süreli, istek arzu varsa orada iş değişiyor biraz. bu durumda ayrılmak en iyisi. ne kendini küçük düşür ne de karşı tarafı üz.

Twitter'dan bbc Türkçe, birgün haber takip ediyorum. T24 de ediyodum ama birgünle aynı haberleri paylaşiyordu neredeyse. Onun dişinda twitterda zaten gündem muhabbeti oluyor, duyuyorum bi şekilde

BBC Türkçe en tarafsız davrananı. Tarafsız haber okumak için BBC Türkçe'yi takip ediyorum. Eskiden Al Jazeera Türk vardı, o daha da iyiydi. Ama maalesef kapandı.

Sputnik Türkiye'yi de takip ediyorum. Genelde tarafsız haberler çıkıyor. Ama Rusya'yı ilgilendiren konularda Rus yanlısı olduklarını çok belli ediyorlar. Yani Rusya'nın bir konu hakkında ne düşündüğünü, onların yorumunu, hissiyatını anlamak için güzel.

Bir de NTV'yi takip ediyorum. Ensonhaber, Yeni Akit falan kadar abartı bir yalakalık yok. Ama yine de hükûmet yanlısı olduklarını biliyoruz. Maksat her görüşten haberi alabilmek ki doğrusu neymiş kendimiz karar verebilelim :)

Mynet
Webaslan

wsj journal tr ve al jazeera tr kapandı. bunlar iyiydi. 140journos vardı iyiydi ama şu an belgeselcilik yapıyorlar. takip etmiyorum.

diken ve birgün

hiçbir müzikle çalışamıyorum. müzikle kitap bile okuyamıyorum.

ben yapamıyorum, aklım müziğe gidiyor, konsantrasyon falan kalmıyor.

Özellikle başarılı akademik hayatları olan veya sınavda derece yapmış kişilerin cevabını merak ediyorum.

Lisede çok çalışıyodum. Bilimum şarkiyla baya guzel gidiyordu. Ama şimdi tıp okuduğum ve sözel ağırlıklı olduğu icin pek yapmiyorum. Anca bu konstanrasyon müzikleri falan

I can't Elaine, I can't, I won't.

sadece piyano sesiyle çalışabiliyorum bkz. spotify'daki peaceful piano. Sözsüz bile olsa diğer müziklerde konsantrasyonum dağılıyor.

Sayısal derste konuya hakimsem, evet, müzik dinleyerek çalışabiliyorum. Hatta beethoven 5. senfoni dinleyerek ritme göre çözümde hızlanıp kendi kendime challenge yaptığım oluyordu hoşuma gidiyordu. Sözel derslereyse müzikle çalışamam. Kavramam gerekiyor çünkü.

müslüm baba ile kaldığım 4 tane dersi vermiştim. ama kimi insan tam sessizlik arar. yani kişiye göre değişir o işler.

çalışılır.

calisan calisir. calisiyorlar da. bu da moda olmus sanirim. muzik dinlenerek ders mi calisilir?

ben calisamiyorum.

ben müziksiz çalışamam, iş hayatımda aynı şekilde

genelde burayı açarım: www.youtube.com

Müzikle birlikte arkada bir white noise varsa (bkz. Starbuckslar) evet. Sadece müzikse işimi gücümü bırakıp müzik dinliyorum.

ben çalışamam ya şarkıyı söylemeye başlıyorum ya da kafamda derse dair çok ses oluyo.

yahu lise mi bu? düz lisans mezunu nedir? ağrıda işletme okursun 5 sene iş bulamazsın. boğaziçinde mühendislik okursun havada kaparlar.

İş bulma hızı bölüme, üniversiteye ve kalifikasyona göre değişir. Lisans mezunu olup girdiği ilk işte bahsettiğiniz maaştan daha fazlasını alan insanlar var. İş bulmak için yüksek lisans şart denemez her bölüm için.

Üniversite, yl, doktora falan bunlar güzel şeyler de son tahlilde önemli olan ne mezunu olduğun ya da ne kadar okuduğun değil ne işe yaradığın.

Meslek lisansa göre daha zor

Bilkent bilgisayar mezunu (orta halli) arkadaş savunma sanayide 5.500 lira ile iş buldu. Okul ve bölüm çok önemli. Bırakmasam ben de o civarda çalışıyordum :(

Akla gelen ilk 10 civari okuldan birinde okuyorsan degil. Yuksek lisansin is bulmaya etkisi az. İse girip isinde uzmanlastigin alana gore yuksek yapmak daha evla.

Düz bir sekilde mezun olduysa zor. Okulu iyidir, daha az zordur falan.
Yuksek lisansa da guvenme, 20, 30 kisilik kontenjanlar aciliyor lisans gibi, herkes y.lisans mezunu. Ben kac kisi biliyorum derse bile gelmediler ve ayni tezin farkli versiyonlariyla mezun oldular. Sorsan master degree.
Yuksek lisans biraz ara donem gibi, ben yuksek bittikten 1 yil sonra is buldum. Arkadasim doktora 3. Sinifta. Ama proje falan oldu, burs aldim. Cevrem oldu. Bos gececegine, bu sekilde gecti.

memnunum açıkçası mutluyum

Maaş az geliyor ama. Onun dışında süper valla

Değilim, hayattan bıktım.

okuduğum bölümden memnun değildim, o alanda işe girmedim. akademik kariyer için uğraştım. 5 yıl akademisyenlik yaptım yine memnun olmadım bıraktım.

30 yaşında daha önce hiç eğitimim olmayan, 2 yıllık eğitim gerektiren bambaşka bir işe girdim. bir nevi lisans+yl+doktora eğitimimi yaktım, yeniden 2 yıl eğitim aldım.

şu an işimden memnunum. 5 yıl sonra memnun olmazsam yine değiştiririm.

huzur önemli.

Değilim ama mesleğimin başka bir alanında çalışsam da yine mutlu olmayacağımı biliyorum. Yıllardır alternatif düşünüp duruyordum ama en son üşengeçliğimden ve cesaretsizliğimden bıkarak bu konuya eskisi kadar çok kafa yormamaya karar verdim. Ben de bilmiyorum yani şu an ne yapacağımı iş hayatında.

Memnun olduğum yönleri olduğu gibi negatif tarafları da var. Şimdilik negatif taraflar daha fazla. Düşünmüyor değilim, değiştirmek için araştırmalarım var.

memnunum ama çok yoruluyorum ve stres de cabası. para kazanmak zorunda olmasam hiçbir işte 6 aydan fazla kalmazdım sıkılıyorum mk.

işsizim...

Öğretmenlik okurken bırakıp gsf ye girdim derece ile ama çok uğraştım hem çalışıp hem hazırlandım.
Sonra bölümden düzgün para kazanamayacağımı / işe giremeyeceğimi gördüm. Zanaat eğitimi aldım. Şimdi kendi yerim var istediğim saatte açıp kapıyorum. Çalışır çabalarsam para var çalışmaz yatarsam yok. O yüzden zorlanıyorum.
Onun dışında çok şey öğrenmem gerekti gerekiyor bu kısmını seviyorum.
Memnunum

memnun değilim. değiştirmeyi düşünüyorum.

Memnunum

Memnunum.
Değiştirmeyi düşünmüyorum ama ek işler yapıyorum.

Sanırım hayatımda verdiğim en doğru kararı üniversite sınavı sonrası vermişim. Hiç pişman olmadım. Hem de herkesin aç kalırsın dediği bölümde okudum. Zengin değilim ama sevdiğim işi yapıyorum.

genel anlamda çalışmak zorunda olmaktan memnun değilim. fırsat bulursam bu durumu değiştirmeyi çok isterim.

İkisinden de memnunum.

Ne yaptigim ise bayiliyorum ne de isyan ediyorum. Oyle calisiyorum iste. Sikayetci de degilim mutluluktan ucuyor da.
Degistirmeyi dusunuyorum evet.

firma turkiye pazarindan cekiliyor. is ariyorum ama bulamiyorum:/

Analitik zeka ile doğrudan alakalı bir mevzu.

Mantığını kavramak lazım, soru tipi ezberlerseniz başarısız olursunuz ;)

bendim bu matematiğim oldukça iyiydi sadece üniversitede matematiğe sıkı çalışmak zorunda kalmıştım. Dersi dinlerdim.

valla ben hayvan gibi calisarak yapabilenlerdenim. derste dinleyip yapan da var ama onlarin da saglam bir temelleri var bence ya da matemetik alaninda ozel zekaya sahipler. sonucta kimse anasinin karninda trigonometri ogrenmiyor.

matematik calisinca saate bakmayi unutuyorum, icinde kayboluyorum, o derece zevkli benim icin.

Lise 2'de başladım çalışmaya. Lise bittiğinde iyi bir durumdaydı. 3 yıl boyunca konu çalıştım ve soru çözdüm. Daha sonra 1 yıl kendim çalıştım sınava. Sonra da matematik bölümünde 1 yıl okudum. Sonra onu bırakıp 4 yıl makine mühendisliği okudum. Toplam 9 yılda iyi diyebileceğim bir duruma geldi. Sürekli ilgilenmek gerekiyor. Zamanla olan bir şey. Konu çalışmak önemli. Bir de fizik, kimya ile ilgili problemler çözerken farkında olmadan matematik kullanılıyor.

en son 12. sınıfta matematik gördüm üniversitede tıp okuduğum için ama okul hayatımda hep iyiydi matematiğim. Bence temelin iyi olması önemli. Matematik biraz dil öğrenmeye benziyor. Dilde de nasıl belli kurallar varsa ve işte temel kuralları tense çekimlerini falan bilmek gerekiyorsa matematikte de temel bir algılama var. Kafada oturttuktan sonra onu iş çok kolay. Lisede falan dersi derste dinleyip öğreniyordum konuyu, evde çalışmam sadece pratik olarak işe yarıyodu.

Ama mesela geometride hiç iyi değildim, karneme 4 gelen tek ders geometridir öğrencilik hayatımda. Sınavlara en çok geometri çalışırdım ama yine yapamıyodum.

matematik nasıl çalışılır, nasıl çalışılmaz sitemde makalelerimi okuyabilirsin

www.ersinkaban.com

Evet lisede oyleydim. Matematik de dahil hicbir derse oturup calismazdim, derste dinlerdim yeterdi. Zorlamayla olacagini dusunmuyorum, bazi beyinler sayisala yatkin. Ben de edebiyat dersinden tiksinirdim mesela.

bence ilk şart derste anlamak. çünkü evde kitaptan anlamak benim için daha uzun sürüyor.

derste dinlemek soruyu hangi yoldan çözmen gerektiğini öğretir ama çözümü öğrenmen için kendin pratik yapıp çalışman gerekir.

kendin çalışmazsan yine çözersin ama hızlı olmaz.

genelde polisin oluyor
flightradar24 sitesinden izleyebilirsin

Polis güvenlik uçuşu yapıyordur. Ankarada Vanda falan her gün oluyor. Tam olarak neyi kontrol ettiklerini bilmiyorum ama :/

gta v den bildiğim kadarıyla 2 yıldızık bir durum önemli değil.

4-5 olursa kork ama

Zorlu geçiyordur zırt pırt helikoptere biniyor adam.

Meydanlara inelim bir kalkışma olabilir

kırıklar online'a giremiyor.
cd alırsan oynarsın ama

Kırık konsol. Tamam ₺20-25 olsaydı bir oyun eyvallah da... 250-300-370... Ne lan bu?!

zaten eski oyunları indirimle 50 liraya alırsın(en fazla o da yani en iyi oyunları) sen onları bitirene kadar zaten yeni oyunlar indirime girmiş olur falan.

bence kırdırma.

Kırık konsol ile online olamıyorsun. Atari gibi kullanırsın işte, tak kaseti oyna gibi. Ben sevmiyorum.

Haa oyunlar çok pahalı evet. nasıl çare buluyorum? Eskiden beklediğim oyunlara ön sipariş verir çıktığı gün otururdum başına. Artık oyun çıkıyor, o oyunla ilgili bir şey okumuyorum, bir şey izlemiyorum 3-4 ay sonra ucuzlamış oluyor öyle oynuyorum. Gerekirse 5 ay bekliyorum. Mesela god of war serisini severdim ama son oyunu çıktıktan 3 ay sonra bitirdim.

İstersen zengin ol, dünya kadar gelirin olsun ama bi oyuna 300 lira verilmez. Fiyatlar çok uçuk olmaya başladı. Yeni nesil cihazlar gelince ne yapacağız hiç bilmiyorum.

Bu sayfayı da bir okuyun yine. Son karar sizin. www.ps4oyun.com İyi bir PC'niz de varsa internetsizliği size pek koymaz. Ama ileride satmak isterseniz belki sıkıntı olabilir, bilemiyorum. İyice düşünülmesi gerek.

online olunamıyorsa çok anlamı yok. eazy nin dediği gibi oyunları bekleyip almak en mantıklısı. zaten şun ps4 aldığımda oynayabileceğim bir ton oyun var. teşekkürler.

Donanimhaberi iyi takip ederseniz ps kardesligi ile hicbir oyuna para vermeden oynayabilirsiniz. Daha dogrusu bir miktar verip oyunu alip sonra aldiginiz fiyata (aylarca oyunu tutmayi dusunmuyorsaniz) satabilirsiniz. Aylardir bu sekilde bir suru oyun oynadim, maliyetim 10 tlyi gecmemistir. Dolayisiyla orijinal diyorum.

Valla ben de ikilemdeydim gidip 1050ti ekran kartlı laptop aldım.

Sifir. Kitap okumaya karsiyim.

ortalama 1.

edit: niye tiklemedin ki? tuhaf

Haftada bir veya iki tane okurum normal şartlarda. Tatildeysem daha fazla.

çok gezen bilir olm.

Okumuyorum

Haftada bir okumaya gayret ederim.

her ay aynı performans olmuyor. bazen bir şeye merak salıyorum makine gibi o dönem onunla ilgili şeyler okuyorum. misal latin edebiyatı; llosa, allende, fuentes, galeano... ne varsa okuyayım diye yardırıyorum ayda ortalama 4 kitabı buluyorum 2-3 ay boyunca. sonra ilgim başka şeylere kayıyor o 2-3 ayda toplam 2 kitap anca okuyorum.

ama yıllık okuduğum kitap sayısını 15-18 civarı oluyor. ayda 1,5 ortalama diyebiliriz.

günde 50-150 sayfa. değişiyor. ortalama uzunlukta desek ayda 3-4 kitap eder.

9 ayda 41 olmuş.

Düzenli bir aralığı yok. Temmuz ve ağustosta 7 kitap bitirdim ondan önce 1 yıl elimi bile sürmemiştim.

Ayda minimum 1000 sayfa.

Bu arada mobildeyim, fazladan bir mesaj daha yazıyorum, kendi cevabımın arkasına iliştiremedim.

* "ya da"

ortalama haftada 1 kitap bitiriyorum.

Çok değişken. Günde 10 sayfa okuduğum da oluyor 100 sayfa okuduğumda oluyor. Ortalama ayda 3-4 kitap bitiriyorum.

zamana gore değişiyor.
ama bir sey okumadigim gun yoktur. hicbir sey okumasam takip ettigim kose yazarlarini okurum.

ayda 100-200 sayfa
ama genelde zamanım varsa dil çalışıyorum

ayda 0.

internette çok okuyorum. öyle olursa günde ort. 10 sayfa. makale, kültürel yazılar vs.

owencan'ı bilmiyorsun belli ki. zamane trollerinin örnek alması gereken bi troll idi kendisi. efsaneydi. şimdiki troller onun tırnağı dahi olamazlar.

mağara soğuk muydu?

owencan o yaw, senelerin troll'üdür arkadaş

onun döneminde sözlüğü bilmiyordum. efsane olduğunu okuyorum sadece arada.

Trolluk tanimini yurda sokanlardan olmasa da bayrak tasiyicilarindandir kendisi

Hahahsa Owencan'landın. Kendisi ortadoğu ve balkanların en vasat troll'ü.

eskiden troller bile kaliteliydi.
(bkz: demirin tuncuna insanin picine kaldik)

Onurcan kartal. Var mısın yok musun’a katılmıştı. Xd

marvelları dc'leri falan izlediysen upgrade vardı geçenlerde çıkan benim oldukça hoşuma gitti.

İzledim onları.

Upgrade güzeldi onu da duyurudan bir arkadaşın önerisi ile izledim.

izlemediysen:
arrival
Blade Runner 2049

İzledim ;(

Başyapıtları zaten herkes biliyor, ben arada kaynama ihtimali olan orta halli yapımları da yazıyorum.

2036 Origin Unknown
A Quiet Place
Anon
Colossal
Deadpool 1-2
Extinction (henüz izlemedim)
Pacific Rim Uprising
Rampage

unsane
the endless
a cure for wellness
happy death day

fakir misiniz arkadaşım monster almayın gözünüzü seveyim saçma sapan kasalar kullanıyorlar allağaşkına o nedir ya. 6 ay sonra menteşeler kırıldı, klavyede sorun var, fazla ısınıyor diye duyuru açacaksın.

not: 5 yıllık monster kullanıcısı ama o zamanlar msi kasa kullanıyorlardı.

Şuanki kasalara iyi diyorlar.

5700’ü bir lira aşmayacak şekilde başka ne önerirsiniz? Bu donanıma başka laptop da yok ki.

Asıl merak ettiğim fan sesi

valla bire bir aynı modeli kullanan birkaç kişiden "iyidir, hiçbir sorunu yok 1 yıldır kullanıyorum" gibi şeyler duymadıkça almazdım ben olsam.

çift fan ise biraz daha fazla ses olabilir.

abi fan sesi yapmayacak bilgisayar yok.

al en sessizlerinden biri macbook pro kullanıyorum.

alet ısındımı jet motoru gibi çalışıyor

nasıl ses çıkarmasın ki? 6500 rpm yapıyor bi fan bunda var iki.

seninkiler daha da güçlü olabilir.

çok istiyorsan istanbulda sanırım yerleri git, bi benchmark testi yaptır ısıt aleti gör oradan ver siparişini bekle al git.

başka bişey gelmedi aklıma.

Hocam ankara’dayım bakma imkanım yok. Demek istediğim şu; oyun oynarken değil de normal kullanımda fan sesi çok var mı? Kütüphanede falan rahatsız etmesin. 14-15 saat pc kullanan biriyim. Uyurken bile açık bırakıyorum.

4 sene önce 1200 liraya aldığım 840m ekran kartlı asus laptopum tarayıcıda dolanırken ses yapmıyordu pek

o kadar da yapmaz. yalnız bu alet çift fanlı o yüzden boşta da, yük altında da daha çok ses yapar. mesela benim alet tek fanlı ama devasa geniş ve yüksek bir fanı var o yüzden çok sessiz. tabii bu sefer de tuğla gibi bilgisayar kullanmış olursun. yani böyle performans laptop'larında her şey bir arada olmuyor. büyük ihtimalle oldukça optimum seviyededir ve ses konusunda çok bir fark olmaz. bu arada, 5700 lira bayılacaksın, adamları ara bana boş kullanımda kaç desibel fan sesi çıkarıyor bunun verisin verin de. satmak istiyorlarsa verirler(hem de ne istiyorlar)

300 lira daha verip i7’li olan 13.4’e bakın derim. Abra a5 bir modeli kullanan arkadaşımın bilgisayarı oldukça sessizdi. Turbo açınca uçak motoru gibi oluyordu ama onun dışında hiç sesi çıkmıyordu ki Office programlarının bilgisayarı o kadar kastıracağını düşünmüyorum.

Çift fanlı olduğu için daha az ses yapar. Çift fan yük altında daha çabuk soğusun diye koyuluyor, daha çok ses yapsın diye değil :( fan kontrol yazılımlarıyla istediğin rpm e ayarlarsın zerre ses çıkarmadan çalışır. Standart notebook fanları 2000 rpm ve üstünde ses yapmaya başlıyor. Zaten bir çoğu 5500 rpm de %100 gösterir. Bu bilgisayarda iki fan var, ikisinin de max rpm değerini %70 ile sınırlandırır ve 60 dereceye kadar 2000 rpm i geçmemelerini sağlarsan sessiz bir pc edinmiş olursun. Yukarıda yazdıklarımı basit şekilde yapmaya yarayan birden fazla yazılım var. Ben tpfc kullanıyorum mesela senelerdir.

bende monster var. hoparlör ve fandan çıkan ses dışında memnunum. servisleri de baya iyi. bir problem oldu mu ücretsiz bir şekilde yararlanabiliyorsun.

aralarında 300tl kalmış az daha silkelen :) ti da karar kılmışsın anlaşılan.

Hocam 300 tl çıkmadı maalesef

Adalete kaydoldum ben, askerden kaçmak için.

adalet değildir. adalet bundan 5 sene önce falan iyiydi. kimse çok bilmiyordu, aday sayısı azdı hukuka geçiş yapmak için. şimdi adalet okumayanı ıslak odunla dövüyorlar aöf burolarında.

ben okuyacak olsam programlama dili üzerine olan 2 yıllık bi bölüm vardı. onu okurum kesinilikle. dgs ile bilgisayar mühendisliğine geçiş imkanı var hem. hem de çok fazla aday yok en azından adalet kadar değil yani.

Sosyal hizmetler iyidir, adalete göre şu an önü daha açık

günde milyon kez oluyor bana bu. bi on dakika boş yapıyorum sonra işe dönüyorum

bknz tam da şu an

yak bi cuğara.

@mor bembombo yazacak enerjiyi bulamıyorum kendimde şu an
@kablelvuku 10-15 dk boş yapıyorum hala devam ediyor
@datnet sigaryı bahsediyorsak bıraktım

Ben genelde çıkıp bir hava alıyorum. Sonra ofise dönünce Duyuru'dan çıkıyorum. Telefonun da internetini kapıyorum. Böylelikle dikkat dağıtacak hiçbir şey kalmıyor. Mecburen çalışıyorum.

Bir bahane bulup sefere çıkıyorum (başka birimlere), bahane bulamazsam da bizim binanın etrafında bir tur atıyorum ben. Bir açık havaya çık iyi gelir yani.

Tam olarak bu yüzden alkolik oldum.

ac origins?

son dönemde oynadığım en iyi oyun ori and the blind forest. direkt indir platform seviyorsan. doom da baya gaz bir oyun. erkeksi hissettiriyor :D witcher, ac originsten çok çok zevk almadım henüz. tomb raider 2013 ve 2015yi oynayabilirsin.

Oynamadıysan canımız Witcher 3. Sonra Ac origins, grafikleri harika çünkü ama fiyatı bilmiyorum. Yenisi çıkacak yakın zamanda o yüzden uygun olabilir.

Witcher 3 steam hesabımda var ama oynamadım. 300 saat falan sürüyormuş bitirmesi, o kadar vaktim yok maslesef. 1-2 günde bitecek oyunlar lazım bana.

Torchlight 2 çok hoşuma gitti benim grafiği vs yok ama zevkli..

Witcher 3 demeye gelmiştim..

güzel grafikli oyun arıyorsan son çıkan bütün oyunlara bakabilirsin. bence bir oyunu oynanır kılan şey grafikleri değil oyunun atmosferi ve sürükleyiciliğidir. eğer oynamadıysan ve savaşa ve tarihsel motiflere merakın varsa mount & blade warband oyna. zaten o oyunun grafikleri ve oynanabilirliği çok daha gelişmiş ikinci oyunu çıkacak: m&b bannerlord. tabi ne zaman çıkacağı belli değil ama o oyun çıkınca da ona geçersin. geliştiricileri de türk bu arada.

Witcher 3 300 saat sürmüyor yahu. 300 saat oyun mu oynanır :) O 300 saate bitiyor muhabbetleri genelde oyunun her şeyini bitirme süresidir. Ana hikayeyi yapsan, yan hikayelerden de sadece güzelleri seçsen 50 saate falan biter.

MB 800 saatim var, taleworlds’te staj yapmıştım xd

mide bulantıma iyi geliyor. Kızılay en iyisi.

Yemekle beraber gazlı bir şeyler içmeyi seviyorum, ağızdaki o pıt pıt olayını seviyorum. Diğer gazlı içecekler şekerli olduğu için tek seçenek kalıyor.

hoş ve zararsız, doğal bir soğuk içecek olduğu için. dolaptan hiç eksik olmaz. tok karına sade içerim. meyvelisini asla içmem (şeker koyuyorlar) Özkaynak favorim. Beypazarı'nı severim. Kızılay'ı çok sevmem. Sarıkız'ı gördüm mü kaçarım.

bir de banyodan sonra yahut antrenman, egzersiz'den sonra mineral kaybı bahanesiyle içiyorum. lezzetli işte.

bir de limonlu ve tuzlu (churchill diyenler var) maden suyunu da severim. ara ara yaparım kendime...

* asitli, köpüklü, gubarmalı, yoğun içecek istediğimde en zararsızı olduğu için sodayı tercih ediyorum. ara sıra "doldur da vücudumuza mineral girsin yeğenim" diye içtiğim de oluyor ama nadiren tüketirim.

* soda içme motivasyonum şekerli ve asitli içeceklerden uzak durmak, minerale doymak, büyüklerimi saymak ve küçüklerimi sevmektir.

* meyveli soda içerken motivasyonum safi şerefsizlik, pislik. zehirden farksız, şeker deposu, tamamen zararlı bir şey. içersem tadını sevdiğim, nefsime yenik düştüğüm için içerim. sade içerkenki motivasyonumu zaten yazdımdı.

* sigarayla içiyom ben, yanında bi şey yemem genelde.

* üstte verdim cevabı.

* soruyu anlamadım. ankara'da yaşadığım için beypazarı alıyorum. daha yerel hissettiriyor, kendi kankilerimi koruyormuş gibi hissediyorum.

Sade soda içmiyorum, içenleri de anlamıyorum.

Meyvelileri içmiyorum, sade olanın tadı hoşuma gidiyor, içmek için başka bir motivasyonum yok.

Mineral almak için ara sıra soda/maden suyu içerim.

Meyveli soda içmem.

Yiyecek ile soda içmem.

Daha sağlıklı olduğunu bir şekilde iddia/ispat edeni tercih ederim.

tadi guzel.

gazli icecek ihtiyacimi sekersiz bir sekilde karsiliyor. meyveli hayatta icmem. yemekle ve yemeksiz icerim. her markayi deneyebilirim.

Maden suyu....

Bağımlılık yaptı. Normal su ferahlık vermiyor.

Yemekten yarım saat sonra içerim genelde, yemeğin ağırlığını gideriyor. Az yediysem de tokluk hissini arttırıyor.

Meyveli sodayı çok mecbur kalmadıkça içmem. Beypazarı forever. Yoksa Kızılay.

Nadir olarak fazla yediysem hazmı kolaylaştırsın diye içerim, bir de dolapta içecek başka bir şey yoksa.

Günde bir taneden fazla içilmesinin zararlı olduğunu okumuştum, dikkat etmek lazım.

Soda icmiyorum, maden suyu iciyorum. Meyvelilerini icmiyorum. Cok istersem limonu kendim sikip ustune maden suyu ekliyorum.
Hem saglikli hem de yazin cok guzel serinletiyor meret.

Beypazari rocks, kizilay bence felaket. Sirma fena degildi bir de. Akmina filan da i-ih.

soruya maden suyu da dahil sanırım.
birkaç sene evveline kadar yanında gazlı içecek, ayran ya da müskirat tüketmeden bir akşam yemeğini yiyemezdim. sağlıklı yaşam, güzel vücut fasaryasına kendimi kaptırdıktan sonra bunları bir şişe maden suyu + yarım limondan (suyu, kabuğunun rendesi, posası) oluşan bir içecekle ikame ettim. yemek dışında hiç içmem. aslında artık içeceksiz de yemek yiyebiliyorum ama artık alışkanlık olmuş, hem de bu vesileyle içerime limon da girmiş oluyor diye pek elleşmiyorum.

kızılay ya da beypazarı -hangisinde o sıralar indirim varsa onu alıyorum. aldığım ürünler, büyük ölçüde, bir şekilde sabit fikre dönüşmüş şeylerden oluşuyor. kolay kolay kırılması zor oluyor bu döngünün. anca güvendiğim birinden "bu da iyiymiş" falan diye duyarsam ve aldıklarımla arasında fiyat farkı yoksa o ürüne yönelebilirim.

Serinletici ve kalorisi yok - suyun gazlı hali, mineralli üstelik, bu sebeple içiyorum.
Meyveli içmem.
Yemek yanında içmem.
Son soruyu anlamadım ama Beypazarı, Kızılay, Pınar sıralamasıyla soda içiyorum. Akmina sulu soda gibi geliyor. Sırma filan tadı çok kötü.

içmiyorum, anam börek yaparken böreklere koyuyor.

ben de kızarmış soğan halkası yaparken ona koyuyorum, 45 yıl içmesem aramam.

-tadını seviyorum
-tadını seviyorum, mineral ihtiyacımı karşılıyorum
-meyveli soda içmiyorum
-her yiyecekle içerim, dışarıda yemek yediğimde hep maden suyu söylerim
-hepsiyle
-promosyon olsa kaçırmam.

Ben çok seviyorum ilk defa neden diye düşündüm.
Normal içtiğim suyun içinde bi şişe maden suyu ve bi dilim limon attığımda gün boyu o suyu içmek daha keyifli oluyor. Ferahlatıyor sanki.
Herhangi bir yiyecek içecek ile içmiyorum gün içinde gidiyor susadıkça.
Meyveliler bok gibi.

1 - evde yatağımın ve çalışma masamın hemen yanıbaşında araçlar için kullanılan mini buzdolaplarından var (karavan sağolsun) içleri maden suyu dolu. bunaldığım zaman patlatıyorum bir tane. günde 2 tane içiyorum, bu bazen 3 oluyor.

2- yukarıdakiyle aynı.

3- yok

4- sade içiyorum bir yiyecekle değil.

5- yukarıdakiyle aynı.

6- kızılay yeni ürün çıkarırsa içerim. onun dışında at esanslı yeni maden suyu çıksa içmem.

Soda içince böğrün yanıyor ha hani, o hoşuma gidiyor.

-normalde gazlı içecek sevmem hiç ama sade maden suyunu çok seviyorum. Babam çok içer muhtemelen ondan alıştım ki zaten bence tam bir baba içeceği. Öyle bi ferahlık hissi, yemeği sindirmeyi kolaylaştırma amacım falan yok ama zevkine içiyorum.
-Tadını sevmek
-Meyveli içmem. Çok şekerli. Ki öyle yediğime içtiğime dikkat eden biri değilim. Ama zaten normalde meyve çok sevmem ve yapay meyve tatlandırıcılı içeceklerle aram çok yoktur. Limonlu maden suyu tek içebileceğim ama o da işte çok şekerli onun yerine kendim evde yapıyorum limonata gibi ve limonataya maden suyu çok yakışıyor.
-Dünden kalmış makarna yerken içmeyi çok severim. Bi de sandviç yanında falan. Ağır yemeklerle su dışında pek içecek içmem.
-Mevcut aldığım bi marka yok ya babam ne alırsa eve onu içiyorum.

Marka ayırt etmiyorum. Yorulunca, susayınca içiyorum. Elektrolit dengesine katkısı oldugunu düşündüğüm ve tadını sevdiğim için içiyorum. Meyveli sodaları sevmiyorum ve sodayı yemekle değil bağımsız olarak içerim. Bazen de türk kahvesinin yanında.

içine seker-glikoz şurubu basılmamış, doğal aroma ile tatlandırılmış maden suyu aklımı çelip başka bir markaya yönelmeme yardımcı olabilirdi.

tat derken şekerli olmayacak, maden suyunun içine birkaç yaprak nane atarsın veya bir dilim limon koyarsın ya, öyle işte

- boğazı yakma hissini seviyorum ama asitli şeyler içmiyorum. sade soda gayet karşılıyor.
- halsiz hissediyorsam mineral almam gerekiyormuş gibi bir algım oluyor bazen.
- meyveli içmiyorum içinde şeker/glikoz şurubu vs. olduğu için.
- birçok yiyecekle içiyorum özellikle bu sodayla içilir diye ayırdığım yemek yok.
- genelde kızılay alıyorum. kızılay'dan daha sağlıklı olduğunu ispatlarsa alırım.

- tadini ve verdigi hissiyati seviyorum, ayrica midemi rahatlattigini hissediyorum.
- ozel bi motivasyonum yok, yani aslinda hic dusunmemistim ama dusununce de yukaridakiler disinda ozel bir sebep bulamadim. sudan sonra en cok tukettigim icecek olmasina ragmen bir fikrim yok.
- meyveli soda icmiyorum asla, tadi berbat ayrica cok sagliksiz.
- yemek esnasinda icemem, ancak yemek sonrasinda iciyorum. gun icinde de ara ara canim istiyor, o zaman da icerim.
- genelde 6li paketler halinde satilan 6li paketlerden topluca aliyorum, yaklasik 2 hafta gidiyor (evde iki kisiyiz). ama marketten alacaksam sadece tek 6li paket aliyorum, onceligim uludag (bursaliyiz :) ) ama baska markada uludag'a gore buyuk bir indirim gorursem onu da aliyorum, zaten en fazla 2-3 gun gidiyor 6li paket. uludag disinda ozellikle tercih edecegim bir marka yok ama ozellikle tercih etmeyecegim markalar akmina ve (dikkatimi cekmedi ama varsa) diger plastik ambalajda satilanlar.

ay ne doluymusum mevzuya meger :) neyse iste cevaplar boyle bende.

Bahriye Üçok caddesinin karşısında beş katlı evler var hastanenin hemen karşısında İsa'nın park yerlerine veya hastanenin e blok tarafındaki sokağa saat sekizden önce park edebilirsin. Daha geç kalırsan yer bulmak zor

Oranın diyecekken İsa'nın olmuş.

Yer bulunmuyor valla. 1 saat için 10 lira verdim mecbur :(

Kullanmadığımda rahat edemiyorum. Kokan bi insan olmadığım halde. Alışkanlık olmuş. Roll on’suz asla

Her gün duş alıp önce deotak sonra üstüne deodorant kullanıyorum. Bi tane de kesmiyo. Yoksa içim rahat etmiyo.

Siz dr hayrına toplu taşıma kullanmayın emi?

Elbette!

İnsanın kendi kokusuna karşı burun hassasiyeti kayboluyor koksa bile. Nereden biliyorsun ki ter kokmadığını?

en soğuk ve kuru kış gününde roll on + deodorant kullanırım, az terleyen birisi olmama rağmen.

Kullanmiyorum

offf kokun buraya kadar geldi :(:( kullanıyorum tabi ki.

Bizzat sabahını akşamını dip dibe geçirdiğim insan şaşırarak kullanmadığım halde temiz olduğumu söylemişti.

Bunu kullanınca terliyorsunuz ve kokular karışıyor. Daha mide bulandırıcı oluyor. OLMUYOR MU?

Kullanıyorum
Ofiste kullanmayan arkadaşlar odama girince arkalarından deodorant sıkıyorum

Her gun duş alıyorum + deodorant kullanıyorum, gün içinde de sıkıyorum bazen.

kullanıyorum, kullanmayanlara sövüyorum.

O kisilerden biri sensin demek :'(

Zaten herkes kendini temiz gorur.

Acaba diger insanlar o kokan insanlari nasil algiliyor

Edit: Yukarida akillica bir soru gelmis ama begenmemis tik atmamissin, cidden kokmadigini nereden biliyorsun? Insan kendi kokusunu her zaman almaz sonucta.

deotak varken sümüğümü atmam

@howfarsthesky

Cevabını yukarda verdim. Cevapları oku.

kullaniyorum.

kullanmayinca sen hissetmiyorsun zaten, etrafindakiler hissediyor.

@scheherazade teşekkürler durumu güzel özetledin. Yahu kullanmiyorum, bir sabah bir akşam duş alıyorum diyorum. Yok sen kokuyorsundur da bilmiyorsun diyor. Hadi ben bilmiyorum sabah akşam benle olan insan da mı bilmiyor...

Hayatım boyunca kullanmadım. Ter koktuğumu da hatırlamam hiç.

Kullanıyorum stick olanlardan. Kullanmadan çıkmam.

senelerdir kullanmıyorum. Deotak krem kullanıyorum. Ekstra güzel kokmak istersem parfüm kullanıyorum boynuma, koluma.
Koltukaltı bence deodorant-parfüm için uygun deri yapısına sahip değil, acıtıyor.

Kullaniyorum. Ama takıntılı değilim kullanmadan dışarı çıkınca kendimi pis hissetmem. Kullanmiyorsun diye sana da pis demem.

Ama iğrenç ter ya da ter+deodorant ya da leş gibi parfüm kokanlar var etrafta.

hiç ter kokmadığım halde kullanıyorum. temiz hissettiriyor kokusu.

Kullanıyorum çünkü pisim. Bir arkadaşım da böyle ben her gün banyo yapıyorum o yüzden ter kokmuyorum diyordu. Ama kokar ve diyemezdim.

Deodorant kullanmıyorum ama roll-on ve parfüm kullanıyorum. 10 yıldır deodorant kullanmamışımdır.

deodorant kullanmıyorum.
her sabah duş alırım.
duş alamayacak kadar geç kaldıysam koltuk altlarımı sabunlu suyla yıkarım.
ve mutlaka ama mutlaka her sabah deotak sürerim.

deotak varken kim öper deodorantı.

roll-on ve gazsız deodorant kullanıyorum. eksikliğini hissediyorum her ne kadr temiz olsan da ter bezleri cayır cayır çalışır

Düzenli duş alan ve koltuk altını temiz tutan biri, beslenme tarzı da buna uygunsa kokmayabiliyor gençler. Sakin olun, deodorant kullanmak zorunda olmayan bir sürü şanslı insan da var genetik olarak.

Adam tanıyorum kıçını yıkamaz, kuru peçeteyle siler atar. Her türlü yağı baharatı gömer mideye. Ama deodorant kullanmayanı "nasıl kokmazsın ya, kokuyorsundur farkında değilsindir" diye şaşırır.

Düzgün beslenin, temiz yıkanın (ıslanıp çıkmayın), kıl tüy temziliğiğe dikkat edin. Kolay kolay teriniz kokmaz o zaman, hala kokuyorsa genetiktir şansınıza küsün. O zaman kokuyu saklamak için kimyasallara başvurabilirsiniz.

Kullanmıyorum, eksikliğini hissetmiyor etrafımdakiler ("ya bi siktir git dişini fırçala, leş gibi soğan kokuyorsun" diyebilen açık sözlü arkadaşlar edinin.)

Kullanmak zorunda kalana saygı duyarım. Ama duş almayıp, ter kokusunu bastırmak için kimyasalı boca edip, bütün kokuları birbirine karıştırıp iyice iğrenç kokanları da anlamıyorum.

spor salonunun giyinme odasinda, kapali ofiste fosur fosur deodorantlari bosaltan insanlar keske bunu yapmasa.

baska bir insanin nefes alamayacagini, rahatsiz olabilecegini, astimi, nefes darligi olabilecegini, alerjisi olabilecegini dusunecek nezaketleri gorguleri incelikleri olsa.

deodorant değil de roll-on kullanıyorum, giysilerime de parfüm sıkıyorum.
Deodorant veya roll-on veya ne ise artık, kullanmayan insanları kınıyorum.

Ayrıca kıyafetleriniz temiz değilse istediğiniz kadar her gün duş alın, parfüm sıkın, deodorant sıkın, kokarsınız.

Hayır

Ben bi kere buraya bir duyuru açmıştım. Başlık da "artık yapamıyorum" idi. Intihar düşüncesi ile değil iç dökme olarak açmıştım. Bir saat içinde o kadar çok mesaj attınız ki intihar ediyorum sanıp. Çok tatlısınız lan.

Bu da böyle bi anımdı.

Düşündüm, sonra mücadele etmeye ve kendimi kabullenmeye karar verdim.

evet ama nedenini böyle bir yerde söylemek istemiyorum, benim için çok ağır bir şeydi.

Arada bi düşünüyorum. Benimki biraz felsefi. Mutlu olduğumda da düşünürüm bazen. Gitgide yaşlanıyorum. 60-70 yaşıma geldiğimde ne halde olucam acaba diye düşünüyorum. O kadar yaşamaya değer mi? Bir anlamı var mı? Ben burada ne yapıyorum? Öyle de ölücem böyle de... Vs vs.

İntiharımı kaldıramayacak insanlar olduğundan etmemişimdir belki de. Öyle biri kalmazsa belki ileride ciddi düşünürüz intiharla.

Şimdilik koşmaya devam. :)

hiç düşünmedim.

Olmuştur herhalde ergenlik saçmalıkları zamanında ama bir süre önce babamı bu şekilde kaybettiğimden "intihar" konusunu hala zaman zaman düşünürüm. Ölsem keşke, gibi değil de, bu nedir, nasıl olur, niye istenir, vs. anlamaya çalışıyorum bir kabullenişle. Ama kendimi öldürmek gibi bir niyetim olmadığı gibi, bunu bir geyik meselesi haline getirenden de tiksinirim. ("x yaparsanız/yapmazsanız öldürürüm kendimi" gibi yapmayacağını bile bile tehdit unsuru olarak kullananları kastediyorum.)

düşündüm ve hatta girişimde de bulundum. o zamanlar sevgilimin terk etmesi yüzünden bunalıma girdiğimi düşünüyordum ama şu an daha ziyade her şeyin üst üste gelmesi, en tehlikeli yaşlarda tamamen yalnız kalmammış diye düşünüyorum. çünkü o zamandan sonra çok daha fazla sevdiğim bir sevgilim terk etti, çok üzüldüm falan ama intihar etmek aklımın ucundan bile geçmedi.

18 yaşındaydım, üniversiteye yeni başlamıştım. önceki bir yıl içerisinde ailede büyük sorunlar yaşandı, son bir yılı teyzemin yanında okudum. bu süreçte sınıftan birkaç arkadaşım dışında görüştüğüm, sevdiğim vs. kimse yoktu. sevgilimle ilişkim de uzak mesafe ilişkisiydi zaten.

sonra üniversiteye başladım, terk edildim. yurttan nefret ediyordum, okulu ve şehri hiç sevmemiştim, sevgilime çok bağlanmıştım vs. onunla ve üniversite macerasıyla birlikte çok sert bir şekilde uyanmıştım bir nevi: lisede hayalini kurduğum güzel gelecek diye bir şey yoktu. hayallerim paramparça olmuştu, büyük ölçüde yalnızdım, hiçbir şey istemiyordum.

hal böyle olunca hepten içime kapandım ve zamanla çok ağırlaştı durum. en sonunda intihar etmeye kalktım, bir sene tedavi gördüm, 2-3 sene sallandım vs. sonra toparladım. ultra depresyon ve intihar girişimi kısmı 8 ay, "iyileşmeye çalışıyor ama paralize" durumu 1 yıl, "intiharı düşünmüyor ama hala sığır gibi yaşıyor" kısmı 2 yıl sürdü. 18-22 arası yıkıldım.

şu an 24'üm sekste güçlüyüm. kamyon gibi, tank gibi geri döndüm. yaşamayı hiç olmadığı kadar seviyorum, büyük konuşmak gibi olmasın ama intihar edeceğimi asla düşünmüyorum. çok gaza geldim şarkı paylaşayacağım,

www.youtube.com

Dini inancımdan dolayı çok düşünmedim intiharı.
Ama bu konu aklıma takıldığımda, İsmet Özel'in şu sözleri geliyor aklıma, 40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. Bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun."
Yeterli olmuştur bence.

evet. sonra yavaş yavaş ölmek daha zevkli geldi.

"Kendimi öldüreyim, kurtulayım" olarak bireysel anlamda düşünmedim ama bir iki farklı olay sonrasında o ruh halinin nasıl bir şey olduğunu düşündüm.

Birisi bir tanıdıktı, borçlarından dolayı intihar etti ki borçları da öyle atla deve değil, 50-60 bin lira bir paraydı. Sanıyorum uzun yıllar aynı döngülerin ve ticari başarısızlıkların da getirdiği bir yorgunluk vardı.

Bir diğeri ekşi sözlük'te de gündem olan Mehmet isimli kişiydi, videosunu izlediğimi hatırlıyorum, o ruh hali gerçekten korkutmuştu.

Diğeri ise haberini okuduğum yaşlı bir çiftti, kaldıkları otele bir mektup bırakıp çift olarak intihar etmişler. Sebep daha fazla elden ayaktan düşmek, sefalete düşmek istememeleriydi diye hatırlıyorum.

Vücudundaki tüm hücreleri yaşama odaklı bir canlının kendi hayatını sonlandırma fikrini alması çok üzücü. Yukardaki durumlardan ilkinde insan ister istemez bir tarafta o parayı can sıkıntısından gözünü kırpmadan harcayabilen insanları düşünüp sinir oluyor. İkinci durum ise gerçekten ürkütücü; ortada bir hastalık ya da maddi güçlük yokken, birçok insanın imreneceği bir hayat yaşayan bir insanın karanlığa saplanması, bunalıma girmesi ve bir türlü o kısır döngüden çıkamayıp kendi hayatını sonlandırma fikri çok korkutucu. İlk durum için "Ben yapmam yaa" diyebiliyorum ama bunun için o kadar emin olamıyorum, zira hepimizin hayatında amiyane tabirle boktan zamanlar oluyor, o boktan zamanların bitmediği, daha da kötüleştiği, her şeyin soluklaştığı bir senaryoda ayakta kalabilmek, pozitif olabilmek ve devam edebilmek çok güçleşebilir. Son olay ise ilk ikisinden çok farklı, çok daha kaçınılmaz bir gerçek. Etrafımızda sevdiğimiz insanlar da olsa yaşlanıyoruz, hayat gittikçe zorlaşıyor; işin kötüsü kendimizi bir şekilde idare ediyoruz ama hayat arkadaşımız da gözlerimizin önünde adım adım kaçınılmaza yaklaşıyor. "Ben olmazsam ne yapar" diye düşünmemek de, "O olmazsa ben ne yaparım" diye düşünmemek de mümkün değil ama bunları oturup, karşılıklı konuşup "E ikimiz de olmayalım o zaman" diye karar vermek ve bunu uygulayabilmek çok ilginç ve yine bir o kadar ürkütücü bir durum.

Planlı mlanlı düşünmedim hiç, niyetim de olmadı ama dışarıdan bir güçle ölmenin cazip geldiği, “Şu an tır çarpsa da kurtulsam”, “Şuracıkta küt diye ölsem hayat ne güzel olur, çekmem şu an çekmek zorunda kaldığım şeyi”, “Gelecek güzel günlere tüküreyim” dediğim çok oldu. Çözülmeyen sorunların birikimli yorgunluğu, bıkkınlığı, kendimle ilgili hayal kırıklıklarımın olması nedeniyle öyle düşünüyorum; yine düşünebilirim. Ölümden korkuyorum ama isteyerek çıkamayacağım, zemini olmayan bir balkon kapısı gibi o seçeneğin orada olması rahatlatıyor beni. “En kötü ölürüm, ne olacak ki” deyince sorunlar o kadar büyük görünmüyor niyeyse ve çok fena rahatlıyorum, tır çarpma isteği de geçiyor, ironik bir şekilde hayat daha çekici görnüyor. Ölmek çekici gelmiyor, ürkütücü geliyor ama ölmenin varlığı ve arada aklıma getirmek hayatı daha değerli yapıyor.

Bir kere uçakta o kadar çok korkmuştum ki, “Ne olur öleyim, ne olur öldür beni ve bunu çekmeyeyim” diye hıçkırıklarla ağlayarak abime yalvarmıştım. O an elimde kesici, delici bir şey olsa kendime rahat zarar verirdim. Türbülansa girmiştik. :) Sonra zaten utancımdan herkes bavulunu alana kdar tuvalette saklandım, herkesten sonra ortaya çıkıp bavulumu aldım.

14 yaşından beri düşünüyorum

Düşündüm ve uygulamaya da geçtim. O gün için hep "keşke" dedim, "iyi ki" diyeceğim günü bekliyorum ve bu sebeple yaşıyorum sanırım.

niye trolleyelim delikanlı maşallah zira üzerinde büyük bir memnuniyetsizlik var. sen milletin hayal ettiği yerleri resmen ard arda dizmiş tesbih yapmış sallıyorsun.

tecilini güncel olarak edevletten kontrol et önce. okul ilişiğinin kesildiğini bildirince askerlik şubesine tecilin artık 2022 olmayacak. ama kaça düşecek emin değilim.

sen edevleti bi kontrol et önce.

kaydın silinince tecil bozulacak tabi ki. 2 aya en yakın askerlik şubesini ziyaret ediniz ibaresini görürsün e-devlette.

2024’e kadar tecilim varmış ama diyor ki öğrencilik bitince 2 ay içinde askerlik şubesine başvurun diyor. Orada tecil edebilir miyim? Babam emekli subay bir yardımı olur mu acaba?

babandan ne gibi bir yardım bekliyorsun?

tecil edersin ama şu var. devlet sana bir kereliğine 2 yıllık tecil hakkı veriyor -yanlışım varsa biri düzeltsin- bunu harcayacaksın. sonra okula girince okul tecil edecek. umuyorum ki bu okuldan mezun olursan, mezun olunca 2 yıl tecil hakkın olmayacak. askere gitmek istiyorsan hemen yüksek lisansa girmen gerek.

Hocam tıp okuyacağım 6 sene sürüyor. Bir daha bedelli gelirse onu yaparım sanırım.

Benim tecilimi okullar yaptı hep, hiç askerlik şubesine gitmedim yine de 2 yıl haktan yararlanabilir miyim?

Şimdi öğrenciliğim sistemden düşünce, şubeye gidersem tecil etmezler mi ya?

Maddi durum elveriyor da yaşım 23, tutmuyor.

şubede sınava hazırlandığını belirtirsen bir şeyler olabilir ama olmazsa da gerilmene gerek yok. okul değişikliği sebebiyle benim okul tecil işlemimi yapmamıştı, 4 sene haberim olmadan yoklama kaçağı olarak gezdim ben. başıma bir şey gelmedi.

okul bitmezse dahi 2 sene tecil hakkını kullanabilir kişi. boş bilmeden konuşmayın.

o tecil bugün yarın bozulur. yapacağın şey okuldan diplomanı miplomanı alıp, kartını teslim edip bütün çıkışını yapmak. terk olduğuna dahil bir kağıt verecekler muhtemelen. o kağıdı askerlik şubesine götürüp 1 veya 2 yıl ( tam hatırlamıyorum ) tecil alacaksın. bunu ciddiye al yap. çünkü kaçak veya bakaya kalırsan yeni okula kayıtta sıkıntı olur.

askerlik şubesinin tel nosunu netten bul. telefona çıkan kişiye ben okulu bıraktım ama yeniden hazırlanıyorum, nasıl tecil ettireceğim dersen sana hakkını söyler. muhtemelen benim dediğimi söyleyecek ama sen garantiye al.

yeni nesil şubeye gitmekten bile korkar olmuş. yemezler sizi korkmayın. sivil memurlar gayet nazikler, tane tane anlatıyorlar her şeyi. kaçak bile olsan elini kolunu sallaya sallaya girer çıkarsın oradan.

dhnin kaç tane üyesi var, teknoloji forumuna öyle saçma genelleme mi yapılır? şimdi muhalif değiller önceden de azılı akpli değillerdi.

Muhalif basliklar gozle gorulebilir derecede artti. Ancak boyle gozukmesinin sebebi dinci yazarlarin cevap verecek yuzu olmamasindandir. Yoksa onlar yine pusuya yatmis bekliyorlardir ve belki de sikayet ediyorlardir cimere vs.

Genel olarak sosyal medyadan kayboldu akp'liler. bunun iki sebebi var: birincisi, seçim dönemindeki paralı ve gönüllü propaganda çalışanları amacına ulaştı, projeleri bitti. ikincisi, ciddi bi kriz olduğu için gerçek savunucularının bile çıkıp bir şey söyleyecek yüzü yok. baya akp'li halam bile bütün gün şuranıza soğan sürün videoları paylaşıyor sadece.

Troller sozlukten de çekildiler gibi gözüküyor.

dh üyelerin çoğu zaten ateist ve muhalifti.

elektronik aletlerin fiyatları tavan yapınca muhalif olmuşlardır.

8 yıldır dh’de takılırım, hep muhalifler çoğunluktaydı. O aktroll sandıklarınız, milleti sinirlendirip akpli gibi troll yapan veletler oluyor.

kullanırsın sıkıntı olmaz

O verileri kurtarabilir miyim yani? Deskopta olan 2gblık bir dosyaydı.

yeah. her dosyana ulaşırsın.

abicim devamlı benzer duyurular açıyorsun, ona eyvallah fakat allah aşkına tedavi olup pir-u pak bir insan ol doktor ya da mühendis olup hayatına bak.

çok stres yapma, sonuçta öleceğiz hepimiz.

soruna cevap: bazı antidepresanlar uyku-kilo-enejisizlik yapar doğrudur ama onlar için de bazı ilaçlar var. güzel bir psikiyatiste git.

Bu son başka benzer duruyu açmayacağım. Yalnız olduğum için yardım alabileceğim tek mecra bura. Başınızı ağrıttıysam kusura bakmayın.

Kafana gore antidepresan alamazsin. Doktoruna bu cekincelerinden bahsedeceksin, o da ona uygun bir antidepresan yazacak.

Benim arkadasim antidepresanla makina gibi ders calisiyor valla. Ilk ay zorlanmisti sadece.

Uygun bir antidepresan hayatını normal şekilde idame ettirmene destek olur. Senin de yardımınla birlikte.

Ben sürekli uyumuştum. Günlük yaşantımı devam ettiremedim. Birgün bile dayanamadım ve bıraktım. Yeğenim var çok sever sürekli psikiyatra yazdırır ve kullanır bu olmazsa kötü oluyorum der. ama şimdi hamile içmiyor.kişiye göre değişiyor. Belki sen tam hapına denk geleceksin.

Ben pek cok anti-depresan kullandim ve sunu diyebilirim ki hepsi beynimi bir sekilde uyusturdu. Almadigim zaman daha kanli canli hareketli ve hizli dusunebiliyorken aldiktan sonra tam bi embesil oluyorum. Ama bazilari yavas dusunuyoken daha iyi odaklanip ogrenebiliyor.

monster kullanıyorum ama yeni kasaları çöp gibi görünüyor. ben olsam almazdım.

laptopta i5 işlemciler baya yetersiz diye duymuştum önceki nesillerde. ama bu işlerden fazla da anlamam, iyi araştırın derim. bu paralara şu makineler... vallahi yazık bize

Bu paralara başka önerisi olan var mı? Bir alet almam şart yabi eski laptopum öldü maalesef.

Al karşim. Fiyatlar koptu gitti zaten.

Senin yüzünden her yerde monster reklamı çıktı.. bir kez tıkladım linke insafsız google.

madem bu kadar para gömeceksin bari i7 8750H işlemcili olan şu modeli al :

www.monsternotebook.com.tr

bu da i5 8300H vs i7 8750H karşılaştırması

cpu.userbenchmark.com

Kimlanbu +1

800 liraya hem i7 hem 1050ti upgrade'i yapıyorsun çok mantıklı.

biraz daha zorlayıp daha üst modellerini al. min i7 7700 serileri olması gerekiyor gen 8i de biraz araştır hangi modeli nasıl diye ben çok hakim degilim ondan öneri tam oalrak yapamıyorum. tek diyeceğim fiyata aldanma sadece bu fiyatlar normal artık.

Mobilim imla için sorry

Tabii lan manyak mısın.

Şimdi sen bi yatağına uzanıp high hopes dinle bakalım sağlıklı kalabilecek misin? Depresif şeyler fazla dinleme. Ne yaparsan o olursun.

(bkz: durduk yere adamın amına koyan şarkılar)

Oyyy, hem de nasil! Karaktere etkisi daha uzun surede olabilir. Uzun vadede dinledigi muzigi artik icsellestirip butunlesiyor insan ama kisa vadede anlik ruh hali ile oyun hamuru gibi oynayor valla. Sarkisi bile var "Coktan unuturdum, ben seni coktan. Ah bu sarkilarin gozu kor olsun" diye.

evet böyle bir bilimsel araştırma var.

Zamanında bilimsel bir araştırma okumuştum, hatta ingilterede yapılmış diye aklımda kalmış, neyse ona göre düzenli müzik dinleyenler dinlemeyenlere göre daha fazla depresyona giriyorlarmış.

Dikkat edin damar müzik demiyor, hangi tür olursa olsun.

O ara son çare hele Bi de bunu deneyeyim dedim, işe yaradı.

Ha şimdi de duygusuz donuk biri oldum çıktım. Orası ayrı

www.youtube.com sence?

Sizin tam da High Fidelity/Ölümüne Sadakat okuma zamanınız gelmiş bence, Nick Hornby romanı.

"What came first, the music or the misery?" diyor orada da.

Listemdeki en hareketli şarkı Tarkan'ın Karma albümündeki şarkılardır o kadar diyorum. Özellikle progresif rock insanı çok depresif bir hale sokuyor. Halim böyle olduğu için mi prog dinliyorum yoksa prog dinlediğim için mi bu haldeyim bilmiyorum...

bilimsel dayanağım tabii ki yok ama şarkılar benim ruh halimi ve hayata bakış açımı çok ciddi oranda etkiliyor. hatta bazen bunun sağlıksız olduğunu, duygusal açıdan sorun yaşadığımı, manipülasyona çok açık olduğumu hissettiriyor.

gerçi şarkıların ve sevdiğim müzik türlerinin beni dönüştürdüğü adamı seviyorum diyebilirim. ben genelde güç bulmakta, kendisini disipline ve motive etmekte zorlanan biriydim. sürekli "demir gibi" müzikler dinliyorum. şimdilik çok şükür çok daha iyiyim, vücut bile çalışmaya başladım 500 kiloluk halimle. şu an bana iki tane katy perry şarkısı dinlet yarın yine saçmasapan biri olurum. ver endüstriyel metali, ver kızıl ordu korosu'nu tek elimle tencere bükerim jsfjsk.

bu arada yanlış anlaşılmasın katy perry dinleyen salaktır demiyorum, kişisel olarak bana hiç uymuyor, o yüzden.

halihazırda depresif olmaya meyletmişsen evet yardımcı olur ama sevgi kelebeği gezdiğim bir gün depresif şarkı dinlemek istemem ki zaten? depresif şarkıyı depresif hissettiğimiz için dinleriz, ben çok mutluyken müslüm gürses dinleyen birini görmedim mesela.

çok mutluyken zorla bir odaya kapatıp müslüm dinletseler depresif hale geliriz ama işin doğası böyle değil, o yüzden uzun yıllar depresif şarkı dinlemiş olmak için halihazırda depresif olmak gerektiğini düşünüyorum; bu da şarkının en fazla "ayak uyduruyor olma" durumunu destekler.

aksine melankolik şarkılar depresif durumu iyileştirir, bununla ilgili yapılmış çalışmalar okumuştum.

man from earth

lord of the rings serisi

Groundhog Day

Fantastik film tavsiyesi isteyen birinin lotr serisini izlememiş olması = oksimoron

iyi bilirdik, mekanı cennet olsun.

şaka bir yana adıyla müsemma bir marka, oyun oynayacaksan ideal.

apple disinda hepsi cop

Burada birisi satiyordu.

öneririm yapıştır daha da zam gelmeden. apple dışında çöp diyene de taksi çağırın.

2 seneye yakın süredir kullanıyorum hala ilk günkü gibi. Not: ssd içerir

apple dışında hepsi çöp olur mu ya...

1050ti oyun için fena değil, 5500 lira civarına alınabiliyor. Ben zaten knight ve lol’den başka bir oyun oynamam. Bilgisayar mühendisliği okuyorum, 4 yıl önce 1200 liraya aldığım 840m ekran kartlı laptopum bile her işimi görüyordu da yere düşürdük alet gg oldu.

15 bin liram olda macbook düşünebilirdim.

50. Olan bir yakınım var. Öncesinde de hep başarılıydı. Robert kolej mezunu. Temelden hiç eksiği yok

156.olan başka bir tanıdık var. Meslek lisesi çıkışlı. O dönemde üniversiteye girebilmek için derece yapması gerekiyordu. 5.girişinde yaptı. Matematiğe yetenekli biri.

Ben ilk 100'e girdim birkaç sene önce. Şunu söyleyebilirim ki, çalışma planından ziyade okul ve dersanedeki çevrenin büyük katkısı oldu bana. Çünkü çalışma planları kişisel bir durum, her plan herkeste işe yaramıyor kesinlikle. Ama çevrenizde hep sizin seviyenizde ve kendisini sürekli geliştiren insanlar olunca motivasyonunuzu kaybetme ihtimaliniz olmuyor, iyi kötü bir çalışma programınız da varsa gayet güzel sonuçlar alabiliyorsunuz.

2007’de dilden 416 gibi bir şey yapmıştım ama zaten 50000 kişi falan giriyordu. Pek özel bir şey yaptığım söylenemez. Okulda bir sürü ilk 100 arkadaşım vardı. Zeki ve algıları açık insanlardı. Düzenli çalışan, konulara hakim ve bilinçli biri için zor değil muhtemelen.

ben tm-3'te 750. oldum. o sıralamaya uygun bi bölüme girdim. abov çok zekiyim lan diye ortalıkta dolaşırken girdiğim bölümde tanıştığım bir arkadaşımın 60. olduğunu öğrendim.

Ben 200 küsürüncü olmuştum arkadaşım 3. Olmuştu. Sonra gittiğim okulda da bir sürü derece insan vardı. Valla özel bi şey yapmadımdersaneye gidiyodum anlatılanları dinledim kitaplarını çözdüm sorumluluk sahibi bi insan gibi davrandım yani :D ha bi de lisede her yıl ne anlatıldıysa öğrenmiştim onun ekmeğini yedim galiba. Bunun için de ekstra bir şey yapmadım ama iyi bi Anadolu lisesindeydim temelim sağlamdı yani. Son sınıfta sadece tarih felsefe gibi bilmediğim dersleri öğrenip diğerlerini hatırladım. öyle aşırı da çalışmamıştım aynısını tusta yaptım yemedi 900 küsürüncü oldum. Tusta derece için hayvan gibi çalışmak gerekiyomuş daha beceremedim. Hayvan gibiden kastım kronometre tutarak günde 8 saat falan çalışmak aylarca.

İlk 200'e girmiştim, ama bunun için özel olarak çalışmadım. Discman'de karışık mp3 CD'si dinlerken rastgele çözdüğüm testler sayesinde ÖSS'yi kazandım. Okulda anlatılan dersleri öğrendim, dershaneye gidip verilen testleri çözdüm. Herkes okul çıkışları dershaneye etüde koşarken ben ders saatleri dışında yarım saat bile takılmamışımdır dershanede. Ekstradan birkaç test kitabı almışımdır, o da bizim dershanenin testleri beni tatmin etmediği için. Herkes günde bilmem kaç yüz soru çözdüğü programlar izlerdi, dershanedeki hocalar "bu çocuk neden test çözmüyor, bir sorunu mu var" diye eve telefon ederdi.

Okulun önemli olduğuna ben de katılıyorum. Neredeyse herkesin üniversiteyi kazanmak istediği bir anadolu lisesinde okudum ve hocalarımız goygoy yapmak yerine bize ders anlatırdı. Dershanedeki diğer arkadaşlar konuları dershanede öğrenirken ben zaten okulda öğrenmiş oluyordum mesela. Teneffüslerde geyik yaparak test çözerdik; bana birçok soruyu çözmeyi lise arkadaşlarım öğretmiştir. Sonradan Türkiye derecesi yapmış çok öğrenciyle tanışma fırsatım oldu. O haberlere çıkan "çok emek verdim, hem çalıştım hem sosyal hayatımdan ödün vermedim eki eki, çünkü çok düzenli çalıştım" diyen çocuklar vizyonsuzun önde gideni oluyor maalesef; çünkü hayattaki tek gayeleri o test kutularını doldurmak olmuş. Test çözmeye çalışmak insanı daha zeki yapmıyor, orta zekada biri bile ezberleyip o ÖSS'de başarılı olur bence. Robot gibi bakıyorlar, o çocukları o hale getiren anne-babalara kızıyorum içimden.

Şimdiki kafam olsa biraz daha derece yapmaya kasarak adam gibi çalışıp ilk ona oynardım yalnız :)

Sayısal alanda 800. oldum, eğitim hayatımın her evresinde çok çalışan biriydim. Son dene çalışma ile derece olmaz.

ilk 20. hayatin her doneminde tembel biriydim. dikkat eksikligi yasiyorum anaokulundan 30.yasima. cok hirslanip lise 2deki calismamla derece yapmistim. son sinifta bile duzgun calismadim. zekiyim ama yeterince degil. dolayisiyla surdurulebilir bi durum olmadi. okulu uzattim iste basarili olmadim, aslina bakarsan bunlari istemedim de sanirim.
aksine en basarili olanlar en dusuk dereceyle gelip azimli olanlardi universitede.

Ben eşit ağırlık 2 puan türünde 831. olmuştum taaa 2009'da. Boğaziçi İktisat kazanmıştım. Sadece son sene çalışarak yaptım bunu (okulun en kötü öğrencilerinden biriydim - orta hâlli bir Anadolu Lisesi'nin.) ama kimsenin inanamadığı bir konsantrasyonla çalıştım son sene. Şimdiki hâlimle yapamam öyle bir dereceyi.

O dediğin üniversitelere sadece parayla giremezsin

Kafası çok iyi çalışan zengin çocukları gidiyor oralara. Yani türkiye'de okuyacak olsalar zaten derece yapıp en iyi okullara girerler.

edit: alttaki arkadaş girsen de mezun olamazsın demiş, harvard gibi üniversiteler boş beleş öğrenci almaz.

Girsende para ile mezun olamazsın

Zengin cocuklarinin buyuk kismi cok kucuk yaslardan itibaren sistematik bir sekilde egitim aliyor. Bizde atiyorum ygs varken en erken lise 2’de deli gibi calisilmaya baslanir konular birikir yetismez kafa almaz vs. zengin çocuklarda ise o cocuk daha ilk okuldan en iyi universitelere gidecek sekilde egitilir konular duzgun ogrenilir, ozel dersler alinir, özel ders alinan hocalar cocugun eksiklerini bilip o konulara agirlik verir.

Harvard/oxford degil ama ivy league kategorisindeki baska okullara giden tanidiklarim oldu. kasmandan part time goturuyorlar benim gordugum, 4 senelik okul 6-7 senede bir sekilde bitiyor. parasini verdigin surece ve geri zekali degilsen bitirirsin ki aralarinda zekasindan ciddi suphe ettiklerim de var :)

Aileleri genelde başarılı insanlar oluyorlar hatta senin sandığından çok daha baskıcı olabilirler.
Pratt, yale gibi okullardan mezun olan arkadaşlarım var ve donanım olarak üst düzeydeler, işlerinde başarılılar.
Ayrıca küçüklükten itibaren spor ve sanat alanında eğitim alıyorlar. Obua çalıp, yüzüyor bir yandan, lisanslı yüzüyor. Hayatı eğitimle, okulla geçiyor. Sokağa salınıp top oynamıyor. O disiplinle yetişince tabi daha farklı şeyler ortaya çıkıyor.

Cunku sen ÖSS'ye calisirken o SAT odakli bir egitim aliyor zaten. USA baz aldim.

Duvara versen 15 yil o egitimi, ne kadar beyinsiz olursa olsun kotarir bir sekilde.

proje çocuk oluyor bunlar, söylendiği gibi bebekliğinden beri tüm imkanlar sağlanıyor ve "başarılı" olmaları için tüm imkanlar seferber ediliyor. nature vs. nurture konusu için güzel bir örnektir, zengin insanlardan ortalama üstü zeka insan çıkma ihtimali zengin olduklarından dolayı muhtemeldir gibi bir yargıya varamayız; o halde zengin ailelerin çocukları neden temelde zeka isteyen şeylerde nispeten daha başarılı? çünkü zeka direkt iq puanı demek değil ve disiplinli çalışma ile normal bir insan parlak bir insana dönüşebiliyor. ufak yaştan itibaren enstrüman çalmanın beyin gelişimine katkısı malum. işin içine kaliteli beslenme, tüm sağlık olanaklarından faydalanma gibi zibilyon şey de girince ortaya bir nevi übermensch çıkıyor.

çocuğunu şımarık yetiştiren, eğitime değil de caka satmaya alıştırmış ailelerin çocuklarından bahsediyorsun sen ama onların sayısı git gide azalıyor; görgüsüz zengin ana babalar yüzünden o hale geliyorlar zaten.

edit: şunu eklemem lazım, zengin çocukları aslında zeki değil şartlardan dolayı böyle demek istemiyorum, aralarında bataklıkta yetişse bile kendi durumuna göre parlak hale gelebilecek olanları var. genel olarak şartların etkisinden bahsettim ben.

Zengin derken orta üstü sınıf esnafın zengin ama kafası çalışmayan çocuğu bina üniversitesinde. Babası gibi bakkal olacağına isletme okuyor ama hiç okumayacagina bir üniversite ortamı görsün. İngilizce seviyesi A2'ye çıkıyor en azından. Sonra bir iki kez yurt dışına çıkıyor. Yetmez ama azıcık daha kültürleniyor.

Harvard ve Oxford konusunda yukarıdakilere katılıyorum. Zengin de olsan o okullara girmek için para yeterli değil. İngiltere'de 100 yıldır kraliyet ailesinin çocuklarını yetiştiren posh okullar var. Isvicre'de dünyada ünlü yatılı okullar var. 4 yaşından alıyor çocukları ve bir kısmı bu okullara giriyor. Türkiye'de de zaman zaman unlulerin, iş insanlarının çocuklarını bunlar gibi okullara gönderdiğini duyarsın.

Gurbetçi Şaban en dandik filmi olabilir.

Şabaniye

kesinlikle şabaniye +1.

japon işi, şabaniye ve garip benim için en kötüler galiba. şaban askerde, şaban ile şirin ve bay kamberi değerlendirmeye bile almıyorum ama

Hanzo :D

Gol kralı

Japon İşi en dandik film bence.

Turkish ladyboy Şabaniye canımızdır.

aslında çok fazla kötü filmi var ama galiba en kötüsü punkçı olduğu, "hello papa, oğlun geldi almnanya'dan" diye şarkı söylediği film. adını hatırlamıyorum.

Sinema öncesi dönemde Kavuklu ve Pişekar, Sinema döneminde, Cilalı İbo, Turist Ömer, Şaban, Recep İvedik tiplemeleri, Aptallığın, tembelliğin, cehaletin parlatıldığı, alttan alta, 'senin okumaya, çalışmaya, düşünmeye ihtiyacın yok, sen gerektiğinde zaten şeytana külahını ters giydirirsin.' mesajının verildiği filmlerdir.
Tipleri canlandıranların da filmlerinin de sanatla falan alakası yoktur. Hepsi birbirinden kötüdür.

rakivesinema.com