dedigin gibi uygun dille konuş.
gerilime gerek yok. (kardesin için) korkma falan olarak görme bunu. İşin gereği bu .

sert dille konuşursan aynı çeteyi senin başına da sarabilir, tatlı dille konuş mutlaka. tatlı dilden gayrısı yok bu işin.

dinsizin hakkindan imansiz gelir. yok mu biraz cebine para koyup sarap falan alip onlarin basina saracak birileri?

deki 2 aylık tiner bali paranız benden. hem kardeşimi rahat bırakın hem de o yosmaya musallat olun :)))

bu tarz mevzularda pek fazla alternatif yok. iki türlü yaklaşım olacak, bir grup sakinlik diğer grup saldırı önerecek. yaklaşım tarzı hani kimseye lafım yok.
alttan aldıkça bu yavşakların götü kalkacak yarın bir gün yine sarma ihtimalleri olacak. onun için başka pisliklere söyleyip durumu izleyeceksin. ya da kendin odunu eline alıp üç beş arkadaşınla pusuda bunları bekleyeceksin baktın kardeşine sataşıyorlar çıkacaksın odunu bunlardan bi tanesinin kafasında kıracaksın ama böyle çaaaaaattt diye ses gelecek korkma bir şey olmaz. bunlar dayağa şerbetlidir. hepsini dövmene gerek yok. psikopat mıyım? -hayır. ama böyle ibnelere tamam yapmayın etmeyin diye diye bu hale geldim. şimdi; odunu ben kırıyorum, onlar düşünüyor. dayak cennetten çıkmıştır lafı gerçektir. herkese anladığı dilden konuşmak lazım.

Ya onlardan daha belalısını başlarına saracan.

Ya da okul - semt Değişikliği

Yaşı küçük ve belalı kitleyle asla uzlaşamazsın. Yaşları 18 den küçükse seni bıçaklasa ona bişey olmaz sana olur. Sen onu dövsen suçlu sen olursun. Bence Kardeşini bir şekilde uzak tut. Burada klavye başında vur kır demeye benzemiyor hayat. Höyt desen al sana göt der klavyeciler.

Kucuk zilli kaltagi ara tatli dille konus.

tatlı dil her zaman çözümdür, aksine hiç bulaşma bile çünkü işler daha da sarpa sarabilir.

ha bana kalsa en mantıklısı okul semt değişikliği.

zilliyi gandır

benzeri başıma geldi kız kardeşim değil ama sevdiğim bir abinin kızına oldu, aynı şekilde zilliyi tanıyorduk gittik efendi gibi konuştuk halledelim dedik, konuşurken efendi kız sonra bizimkini sıkışıtırmaya devam edince gidip o serseri tayfasının başındaki malı eşşek sudan gelene kadar döverek işi çözdüm ben, tabi bu bir on sene önceydi şimdi serseri tayfası daha bir pislik sanki bilemiyorum.

tatlı dille konuş tabi ki millete bakma hersey olabılır

tatlı dılle konus ama kız kardesını mumkun oldugu ılk vakıt okuldan al.

orospu cocukları bır dahakı sefer baska sey yaparsa pısman olursunuz, ozgurce semtınde dolasmasından daha onemlısı uzerıne sıgara atan piçlerden korumak

Uc bes adam bul o lavuklari komaya sok yanlarina kalnasin. O kucuk kaltagi ise.. Neyse

tatlı dil tek çözüm.yaptığı davranışın ne kadar çocukça olduğunu anlat, biz de şimdi gelip seninle mi kavga edelim,bunun bi sonu var mı gibi de .yani tamamen alttan alırsan iyice üste çıkma durumu da olabilir çünkü.

Tatli dille ama gozdagi vererek kizla konus, bir daha boyle bir sey olursa polise sikayet edecegini, bunun da siciline islenecegini ve boylelikle sabikali olacagini soyle ve mevzuyu kapat. Tehdit gibi illegal tesebbuslere bulasirsan yine senin basin yanar.

1) o cocuklari tehdit ettin dovdun diyelim, bunlarin arkasindaki abilerinin ortaya cikip senin ve kizkardesinin caninizi daha fazla yakmayacagini ...

2) bu dovdugun/tehdit ettigin cocuklarin bugun yarin size zarar vermeyecegini ...

3) bunlarin polise gidip, bu tehdit/dayak yuzunden polise sikayette bulunmayacagini ...

Nereden bileceksin?

Ayrica ilk gorusmeyi whatsapp dan yap, sonra telefonla yap ve bunu yaparken de sesini kaydet. Her seyi anlattir ve oldu ki kiz uyarini ciddiye almadigi icin gercekten sikayet etmek istedin, bunlari delil olarak kullanirsin:



www.hukuki.net


Ve tekrar ediyorum, yasal yollarin disina cikma.

once tatli dil. baktin olmuyor sopa. oyle de cozulmezse okul degisikligi.

ölümüne dövdür hocam. zaten uğraşamayız diyen polisler sayesinde olaylar bu noktaya geliyor

hukukcular varsa dogrulasın benım bıldıgım whatsapp ve ses kayıdı delil olarak kullanılamıyor?

kızın korkusu yok belli ki, diğerlerinin zaten korkusu yok Allaha emanet yaşıyorlar. bunu tatlı dille bi yere kadar çözersin, ondan sonra yüz verdik astarını isteme moduna girerler. atıyorum bi kalem aldın konuşma için bi kalem aldı bunun devamı da gelir her seferinde kardeşine sarar. konuşmanın çözüm olacağını sanmıyorum. daha belalısı lazım. ya da o çeteden birinin sevdiği bayıldığı bi abi bulacaksın. abi höt diyecek bunlar ses edemeyecekler. semt okul değişikliği de sallantılı, kız direkt gidip müdüre nereye nakil oldu diyip öğrenebilir ya da bi şekilde öğrenir. çeteye söyledi mi yine peşinde olur.

uzak dursun diyeceğim gözünün üstünde kaş var diyip yine arızaya bağlayacak.

buna benzer bişeyi yaşadım ben sınıfta üstüme yürüdüler falan okulumun çevresinde torbacı çoktu. banabişey olmadı da. bizim müdür deliydi ağzına sıçıyordu okulun kimse bi bok yapamıyordu.

benim diyeceğim bu. reşit olmadıkları için polis hiç bişey yapamaz.

sert konuşma ortamı kızdırır sidik yarışına döner.


sahi kardeşine savunma sporu eğitimi aldırsana?

bu soru "diğer markalar neden pahalı" şeklinde de sorulabilir bence. hatta böyle sorulmalı :)

mis sut dost sut gibi sadece sok'ta satiliyor diye biliyorum. kendileri urettirip kendileri satiyorlar. o yuzden daha uyguna geliyor.

Migros Süt'te 1,90. Buna şaşırmamak lazım.

Yağ oranları farklı olabilir onu etiketinden kontrol edin uht sütte su katma gibi aldatmaca yapmak pek mümkün değil markalı bilindik ürünlere güvenebilirsiniz fiyatı belirleyen fabrikanın çiğ sütü aldığı litre fiyatının düşük olması ve üretim miktarlarının fazla olmasından dolayı düşük olabilir.

Bir tanidiğim da şimdi @sekho
gibi söyledi. En önemli faktör yağ oranı.

%100 yagli 1,90, yarim yagli 1,80

gel gel ürün olabilir. marketler bazı ürünleri 0 kar ya da zararına bile satarlar. o ürünü almaya giren kişi ise sadece o ürünü alıp çıkmaz başka ürünler de alır. bim de meyve sebze bulunmasının nedeni de budur.

%100 yağlı ahahassdf yağ almışsın sen süt değil o. :D

farklı mimarı yapısı ve farklı sürümler.

Dur ya dur ne bilgisayarcısı :) az sabret. Önce başka bilgisayarda dene harici hddyi.
Olmazsa farkli işletim sistemli olandan dene bul bir arkadaş, komsudan... belli olmaz onlarda açılabilir.
Sendeki masa üstü sistem ise kasa arkası usb portlarını dene.

bağladığın kablodan başka kablo kullan. ya da şu anda kullandığın bilgisayarı değiştir. başka bilgisayara tak.

Ukim başakşehir tel no internette arayin. orası gerekli bilgiyi verir.
Durumu için de göndericiye verilen barkod tarzı bir kod var onu da arkadasiniz ailesinden öğrensin o şekilde yetkiliye sorun.
tabi o kod türkiyedeki gönderimlerde oluyor da brezilyada durum nasil olur bilmiyorum.

valla benimkine de benzer bisey olmustu. postaya takilmisti. gidip cevizlibag'dan almistim

@1adam,
çok sağol. Tamam o Kod numarasıyla Internetten duyuruyaa yazdığım bilgiler alındı zaten.
Bu durumda TEL bulup görüşmek lazım geliyor muhtemelen UKIM ile.
@mayeskuel,
aynen ben de o şekil düşündüm, arkadaşa öyle diyeceğim belki de oraya gidip almalı.

modemi yeniden başlattınız mi? aynı modemde bir çok farklı cihaz varsa ip'ler çakışıyor olabilir.

olmazsa modem yazilimini güncelle.

Her ikisini de yaptım.

Bandcamp derim başka bir şey demem.
bazı albümleri ücretsiz ve kaliteli olarak çeşitli formatlarda indirebilirsin.

Turkcell müzik

yanında bulunsun bi çeyrek altın, baktın herkes takıyor sen de takarsın.

bir miktar da nakit bulundur, bazen nişan/söz mendili falan dağıtıp tepsiye para konuluyor falan.

ne giyeceğin konusunda da kottan ziyade kanvas vs giyersen daha şık olur tabii.

Kendin yazmışsın işte.sorun yok.

Kuzen veya çok yakın arkadaş değilse nişanda takı takman abartı olur. Olursa takı töreni duruma göre 50 -100 lira takarsın.
Kıyafet olarak da kanvas pantolon gömlek yeterli. Kot ile gitmek hoş olmaz abiyeli takımlı insanların içinde.

bence takım elbise giy. muhtemelen çoğu erkek öyle giyecektir, kendini kötü hissetme sonra. kravat takmazsın duruma göre.

Nişanda takıya gerek yok bence illa takmak istiyorsan düğünü bekle ayrıca kıyafete takılma sonuçta kuzen, kardeş olsa neyse.

Çok kötü fikir.

60 yaşına geldiğinde 24. yaşını 36 bin euroya sattığını görünce çok üzüleceksin.

fena değil aslında lan

baya kötü fikir.

ROKET,

kaç yaşındasın?

iyi fikir

üzerinde ilaç falan denemeyeceklerse, sadece saman balyalarını taşıyıp inek boku süpüreceksen süper bi para 3000euro. seks imkanı varsa ben de gelebilirim. karı kız ortamı yoksa bi hafta sonra koyunlara, ördeklere yan gözlere bakarsın allah muhafaza eşcinsellik başgösterir.

26 yaş hiç de geç değil. amelelik de olsa bir deneyimdir. dil öğrenip, farklı kültürlerle tanışacaksınız, bu yönüyle de bir artı.

@roket adam: burada kalırsa da çalışacak hem de istanbul gibi bir yerde ve çok az bir maaş ile.

23 yaşında (daha bu genç yaşında) 2500 tl kazanip birikim yapamayacaksın. tamam ama hayat pahalı dedikten sonra 5000 tl alan da geçinemezki. geçinemediklerini ben biliyorum
işle beraber geçimi de öğrenmek, para harcayan elimize iyi ayar vermek lazım önce.

bana deseler ki 300k için 2-3 yılını yiyeceğiz. seve seve derim. yurt dışında sosyal hayatın olmayacak tamam ama istanbul'da da farklı olmayacak ki durum. 2500 tl ile tek başına anca hayatını idame ettirebilirsin.

yurtdışı şart mantıklı bence gitmelisin

kontenjan varsa beraber gidelim

iyi fikir. yapan birini de taniyorum. 3 sene calisirsan askerlikten de yirtarsin. türkiyeye göre bir 6 ay oradan karin olur. orada kazanacagin tecrübe türkiyede ise yarar mi yoksa amelelik mi?

gittiğin yerde sosyal olamayacağın fikrini nereden edindin?

eve mi kilitliyorlar?

yorum yapmamız için daha spesifik bilgiler vermelisin. istanbul'da yapacağın iş ne, yurt dışına gidersen orada yapacağın iş ne? belki istanbul'daki iş ortamı seni avrupa'daki iş ortamından daha amele gibi hissettirecektir.

bana kalırsa kazanacağın paralardan ziyade avrupa'da edineceğin her türlü tecrübe için bile ben avrupa'yı tercih ederdim. bunun getirisi olabilecek daha bir sürü şey var. yapacağın işleri de söylersen daha da açabiliriz konuyu.

Bir de bulundugun ülkede haftasonj dil kursuna vs gidersen 3 yilda bülbül gibi konusabilirsin. Yurt disina +1 diyelim.

yanlış hatırlamıyorsam hali hazırda türkiye dışında yaşıyorsun zaten, o yüzden yurtdışı tecrübesi edinirsin laflarını dikkate almamak lazım. yine de avrupa daha iyi görünüyor bu seçenekler arasında, sıkıldıkça kaçabilirsin zaten izin zamanlarında filan. olur o iş yani.

kesinlikle yurtdışı. 3 yılda ye-iç, yine kenara 70 bin euro atarsın. o parayla istanbul'a döndüğünde evini alırsın, hayata 1-0 önde başlarsın.

yurtdışında istersen tuvalet temizle, burada herkes sana "oo yurtdışında çalışmış" diye bakacak. işe girmen de kolaylaşacak.

bir de askerliği de 1000 euro ya aradan çıkarmış olacaksın.

karı-kız işin yoksa burda, durman hata.

23 yaşındayım, biriktir o parayı. hayata bir adım önde başlarsın diye düşünüyorum. en azından birikimin olur.

neye amelelik dediginiz burada bence kilit.

muhteşem fikir.

sanki 23 yaşında burada olsan ne yapacaksın? yine ev-iş-arada bir ortam üçlüsünün dışına çıkamayacaksın.

git çalış. çok pişman olursan dönersin. pişman olmazsan geldiğinde 26 yaşında olursun. hiç bir şey için geç değil 26.

not: 26 yaşındayım, her boku yedim şu güne kadar ama "24 yaşım harikaydı ;)" diyemiyorum.

git.

o bu değil öyle iş varsa bizi de aldırsana panpa :( ameleliğe 3000euro+kalacak yer+yeme içme

emin değilim. ses kartı sürücüsünü bir güncelle istersen

yıl sonu. milleti alışverişe yönlendiriyorlar ciro artsın diye.

Yılbaşı alışverişi rekabeti.

sadece banka değil tekno marketlerde de indirim üstüne indirim olur bu zamanlarda.

kart aidatları zamanı geldi ya iptal ettirmeyelim diyedir.

çünkü insanız

korkuyoruz o yüzden.

Kendimizi üstün görmekten alacağımız hazza ihtiyacımız var, çünkü zavallı bir benliğe sahibiz.

karşıdakimizle kendimizi ölçüsüz kıyaslamanın sonucu.

yani aciz olduğumuzu bildiğimiz için mi kibirliyiz? ne büyük ironi.

sta +1 insan olmamız yeterli bir sebep.

Sizin kibriniz eksiklikten, benimki ekberlikten. Kibir ekbere yaraşır. Ekber olunca da kibir olmaz, kendini bilmek olur.

Paragon bireyin kendini bilmesine kibir diyorlar, ona ifrit oluyorum.

çünkü kibir en sevdiğim günahtır

Hırs var
Sinir var
Stres var
Öfke var
Kıskançlık var
Hepsinin sonunda grur yapmak var

Kendimizi bi bok sandığımızdan.aslında hiç bişey degiliz. Bakınız Carl SAGAN Soluk Mavi Nokta

Çünkü ben John Fante'nin .ötüne tekme vurabilecek bir yazarım. Çünkü ben böcekler arasında tanrıyım diye gezenlerin harçlığıyım. Çünkü ben, vaktimiz olmaz da yapamayız denen şeyin mucidiyim. Çünkü ben cesaretim ve kolayca vazgeçenlerin öğütülmüş sesiyim. Çünkü ben sıradan bir insan olmanın olanca ihtişamını yaşıyor ve sadece sahip olmaya çalışan budalalara gülüyorum. Çünkü öğretilerin bile paraya çevrildiği bir döviz bürosu, benim okuduğum okuldan daha ciddidir. Çünkü annem benden utanıyor. Çünkü her sabah uyanıp bu lanetli "günaydın" deyişlerimizin, parlak dişlerimizin ve deodorantla bastırılmış korkumuzun kokusunun ben farkındayım. Çünkü kibirli olduğumu beni yere göğe sığdırmamanız gerektiğini size söyleyecek cesaretim yok ve kibrim yüzünden saklanmayı öğrendim.Çünkü ben insanlarla tokalaşıyor ve kibirlerini hak edip etmediklerine bakıyorum. Çünkü yalnızca para kazandığı ya da adının başında ünvanı olduğu için aramızda yaşayan maymunları alaşağı ediyorum. Çünkü ben, bu bir defa geldiğimiz oyunda rolümü ezberlemeyi reddediyorum. Çünkü ben aptal bir romantik gibi görünen fakat gerçek dünyanın ne kadar kayıp, yönünü bulamamış olduğunu bilen biriyim. Çünkü ben bozuk paralardan nefret ediyorum. Çünkü ben kavanozun kapağını açan ve hoşlandığım kadınlarla yatan erkeklerden nefret ediyorum. Çünkü ben onlara bir manzara verip arkasına yalanlar iliştirmemeyi marifet biliyorum. Çünkü ben basitim ve basitliğin kimseyi öldürmediğini biliyorum. Çünkü ben, gezegende sürekli sidik yarışı yapanların idrar kokularını kmlerce uzaktan alabiliyorum. Çünkü ben sabahtan akşama kadar kendini diğer insanlardan ayıran ve onlardan farklı, üstün olmaya çalışan insanlara bir tarafımla gülüyorum. Çünkü ben ölümlü olduğumu biliyorum. Çünkü ben işler yolunda gitmediğinde bile gülüyorum ve bunu içtenlikle yapıyorum. Çünkü ben arızalıyım. Çünkü ben, aptal bir sırıtışla gezegene meydan okuyorum ve sivrisinek kadar bile yer kaplamıyorum. Çünkü ben kendimin efendisi, kendimin sadık kölesi ve kendimi asiliğe iten şeytanım. Çünkü ben başkalarına da hak verebiliyorum. Çünkü ben hiçbir yarışı kazanmaya çalışmadım. Yarışıyor olmayı sevdim ve kazanabileceğim yarışlar olduğunda, yalnızca bunu bilmek bana yetti. Çünkü beş yaşında oğlanlar gibi birbirinin bileğini bükmeye çalışan toplumun soluduğu nefes benim ciğerlerime girmedi. Çünkü ben bana ekonomi dersi veren, kapital okudun mu diyen, tarih biliyor musun diyen, bilgiyi güç olarak kullanmaya çalışan insanları itin rektumuna sokuyorum. Çünkü ben gerekirse yumruk yumruğa kavga edebiliyorum. Çünkü ben ağzımda dişlerim dökülse bile o yapmacık sertliği takınmıyor, sakince sevebiliyorum.
Çünkü ben tutkuyu biliyorum.Çünkü bu yazıyı okuduktan sonra "bu ne biçim hergele be" diyeceğinizi biliyorum. Çünkü beni sevmeyeceğinizi, öfke duyacağınızı, lanetleyeceğinizi biliyorum. Çünkü kimseden sevgi dilenmiyorum. Çünkü bir bilgeyim. Çünkü üfürükten sorunlara bile büyük matematik denklemleri gibi yaklaşıyorum. Çünkü büyük matematik denklemleri içinde ketçap kalmadığını bildiğiniz şişenin altına vurmaktan öteye gitmiyor. Çünkü insan olmayı seviyorum. Çünkü insan olmayı beceren insanların var olduğunu biliyorum ve başarısız olanları kabullenen hiçbir mabedi kabullenemiyorum.
Başarısızlık dediğimde insanların aklında canlanan şeyi söküp atmak istiyorum çünkü. Çünkü kibirli olduğumu bilip kendimi terbiye etmeye çalışıyorum. Çünkü ben, benim cezam olarak gelmişim. Çünkü ben, benim cezam olarak buradayım. Çünkü ben, benim lanet olası cezam olarak buradayım.
Bu yüzden kibirliyim.

eziğiz kendimizi o yüzden daha yükseklerde göstermek istiyoruz. tabi bunu aşan insanlar var.

işin içinde para varsa geleceği garantiye almaya çalışmak-zengin olmak yeni kapılar açmak için burnumuzdan kıl aldırmıyoruz.

30 snlik bir ses kaydida mı yok?
o kadar dinlemişsin.
saçindaki papatyalar...
ya telefondaki voice recorder?
:)

Cant feel my face - the weeknd

www.youtube.com

bu aralar meşhur jacksonlı şarkı bu var

yapılan değil yapılmayan eft'dir o.

yess

şu ihtimali de düşün. geçen haftalarda yaşadım. iban numarandan sana gönderdi ise iban numarasi ve senin adın yazilmalı (birbirini tutmalı) eft işleminde. harf hatasi yapti ise ya da sen başkasının ibanini vererek kendi adini yazdirdi isen para eft oluyor ama hesaba geçmiyor. gönderilen bankanin para havuzunda kaliyor yani.
o kisinin para gönderdiği kesin ise senin yapacağın bankaya gidip (hesabın sahibi isen) bunun düzeltilmesini istemen. olmuyor ise bu kez bankadan paranin geri gönderen kişiye iadesini talep etmen gerek.
para geri o gönderen kişiye gidecek ve düzeltme yapip sana geri gönderecek. Olay bu
(yapi kredi ve ziraat arasinda oldu.)

@1adam ismimi ve iban numarmı doğru verdim. Hatta kendisi de sordu ismin şu dimi yanlış olmasın diye. İbanıda zaten copy paste yaptım hem adama mesaj atıyorum dönmüyor. Durum senin dediğin ihtimale malesef çok uzak.

Muhtemelen dolandırıldın gibi duruyor. Adam sana dönmüyorsa, eft kontrol numarası elinde yoksa, yapabileceğin pek bir şey yok. Yine de bankanı arayıp havuzda senin adına bekleyen bir eft olup olmadığını sorabilirsin, ama muhtemelen yoktur.

Bir arkadaşından para gelecekse ibani ve ismi senin doğru vermen bişi degistirmio o lanet olası klavyede arkadaşın senin ismini iban numaranı hatalı yazdiysa para onun hesabına geri dönmüştür.

Ama ilgili kişiden adam die bahsetmen ve dolandirildim mi die şüpheye düşmen karşıdaki kişinin senin tanımadığın biri oldugu karşılıklı bir alışveriş yapıldığı hissini uyandırdı ve dostum üzgünüm o adam parayi hiç gondermedi ve göndermeyecek de sanirim

@bysb doğru söylüyorsun, burdan biriyle sözlük hesabı alışverişi sonucu dolandırıldım 20saat oldu bir mesaj yok mail attım büyük ihtimal fake o da.
Bende şikayet ettim ekşi iletişimden.
Yahu dolandırılmak ne kötü bişeymiş be arkadaş, hiç mi vicdan yok bunlarda!

bankanıza gidip sordunuz değil mi? bi iki kere para gönderildiği halde hesabıma düşmemişti, internetten falan göremedim bankaya gittiğimde anladık, ama aramanıza falan dönmüyorsa düşündüğünüz gibi olabilir:(

Şimdi enpara ile konuştum ve tarafıma yönelik Bir transfere dair hiç bir şey olmadığını söylediler.

Bende dolandirildim tel sattım itin birine 50 tl eksik öğrenciyim dedi bende sorun değil sonraki ay ödersin dedim. Kargo ücretini bile ben ödedim ozaman ki aklımı zikiyim. Tabi o 50 tl nin üstüne suç içtim. Para çok büyük değil ama o enayi salak yerine konmak insanı sinir edior

seheryeli'yle alışveriş yapmadın umarım?

Aynen, bu duruma düşmek beni asıl üzen.
İşin sonunda 150tl alıcaktım. tamam büyük para değil ama bugün ihtiyacım var diye sattım zaten lanet olsun o paraya da şuan tek moralimi bozan aldatılmış/kandırılmış olmak, kendime de çok kızıyorum orası ayrı.

Ama dediğim gibi ekşi iletişimden mail gönderdim resimlerle kanıtlarla umarım gerekeni yaparlar.

" santi " diye bir nick.

Aslinda bu gibi durumlar icin en azından alisverise guvenli database i oluşturulsa super olur. Geçmiş olsun :(

şu sitede her yaş grubu için uzun listeler ve listedeki kitaplar hakkında yazılar mevcut. www.birdolapkitap.com

uzun vadede de işinize yarar. ama bence okudukça alsanız da hevesi canlı kalsa daha iyi olur.

klasik olacak ama ergenliğe girmeden okunacak kitaplar arasında keloğlan masalları da lazım.

Hakan, yeni kıtap okudukça zaten alınır da doğum gününde tek kitap olmaz. Bu sekilde de hoş olur diye düşündük. İlk etapta 10 15 kitap zaten, cok değil.

Dünyanın Merkezine Yolculuk

Bozkurtların ölümü
Bozkurtlar diriliyor

Ömer Seyfettin - kisisel gelisimi icin de etkili olabilir.

-kırmızı balon (filmi de var hem çocuklara hem yetişkenlere)
-pinokyo
-binbir gece masalları (çocuklar için olan basımı)
-oscar wilde'ın çocuk öykü kitapları var.
-alice harikalar diyarında.

Rifat ilgaz'in bacaksiz serisini mutlaka alın.
Bir de pıtırcık serisini şiddetle öneririm.
Yalvaç ural'in kitapları için de şimdi tam zamani ( or: gozuboynuz ile iziyaldiz)
Muzaffer izgü'nün kitapları 10 yas civari mutlaka olmali.
Yine o yaşlarda aziz nesin serisine başlanabilir. (Or:pirtlatan bal)

Bir kütüphane defteri de oluşturun isterseniz. Ben çocuklara ilkokul zamanlarında hazırlamıştım, okudukları tarihleri yazıyorlardı, ödünç verdikleri kitapları takip ediyorlardı. Kütüphaneyi benimseme, değer verme gibi kazanımlar sağlıyor. Ayrı bir deftere de kısacık özet yazıyorlardı. Geçen gün eski eşyaları ayıklarken o defterleri buldum. 20 yıl önceye döndük :)

Ocak - Mart 2015
Nisan - Haziran 2015
Temmuz - Ağustos 2015
Eylül - Aralık 2015

konu konu yapınca bi yerden sonra çok karışıyor. fotoyu çektiğim aletle de alakası yok olayların. yıllar sonra bakmak istediğimde "lg g3 ile çekilen fotolar"ı listelemek hiç bir anlam ifade etmeyecek ama ulan 25 yaşındayken ne yapıyordum çok daha anlam ifade edecektir.

alet/yıl/ay/gün (varsa etkinlik ismi) şeklinde bir klasör yapım var. lightroom otomatik yapıyor

Ben ay ay yapıyorum. Ocak 2015, Şubat 2015 Şeklinde. Eğer o aylarda böyle 100 fotoğraflık özel bir gün varsa ona ayrı bir albüm açıyorum. Temmuz 2015 (İspanya) gibi. Sonra bunları 2015 adındaki genel dosyaya koyuyorum.

Şöyle oluyor kısacası:

Fotoğraflar > 2015 > Ocak 2015, Şubat 2015, 07.02.2015 bilmem kimin konseri, Mart 2015... gibi.

Kolayina geldigi şekilde klasör adlandirabilirsin.
Ben arşivlerken ayni anda benzer bir çok fotoğraf çekiyorum. sonrasinda pc de en güzeli bu diyip digerlerini siliyorum.
Arşiv icin önemli bir konu da diskte boş yer sıkıntısı.
Bunun icin en iyi yazilim gördugum kadariyla fast stone photo resizer.
Güzel bir ayarlama ile bir fotoğrafı neredeyse kalite kaybi yaşamadan farkedilemeyecek ölcüde yeniden boyutlandirabilirsin.
Program ücretsizdir.

Ben bir tek telefondan cekyorum, onlar da dropbox'a otomatik yukleniyor bir sey yapmiyorum. Arkadasimdan gelenleri de gelen kisilere gore grupladim, birden fazla arkadasimdan ayni etkinlik icin geldiyse etkinlik ismiyle gruplandiriyorum.

yıl yıl yapıyorum. başka şehir ya da etkinliklerde çok fazla foto varsa ona da ayrı klasör açıyorum.

-s4 ile çekilenler
--(GG/AA/YY)
--(GG/AA/YY)
--(GG/AA/YY)
--(GG/AA/YY)
--(GG/AA/YY)
-d3100 ile çekilenler
--(GG/AA/YY)
--(GG/AA/YY)
--(GG/AA/YY)
--(GG/AA/YY)
.. diye gidiyor. yoksa ispanya tatili diye yazacaksan da (GG/AA/YY)(ispanya tatili) yazarsın ki, aramalarda hemen bulasın. şahsi bilgisayarına picasa kur, işlerini çok kolaylaştırır.

Dijitalde tutabilmek adına en rahat indexleme yy/mm/dd şeklinde oluyor, dolayısı ile 2015 Aralık ayı için 151201 - [Etkinlik Adı] gibi bir klasör yapıyorum. Bunun altında da eğer farklı aletler ile çekilmiş fotoğraflar varsa alt klasörler oluyor. Örneğin;

151201 - [Aralık Ayı]
-iPhone
-GoPro

Indexleme açısından çok rahat.

Arada eğer günü başa alırsan 15 Aralık 2003 ve 15 Temmuz 2014 alt alta gelecektir ki o da karmaşa yaratır.

2015 Ocak - Paris Gezisi gibi yapıyorum ben

Yıla ait ana klasor, ve hem olayı hem de alt tarihi de kapsayan isimli klasor içi album

2014 / Doğumgunu.11.02.2014 ; iphone.ocak-mart2014 ; canon.ekim2014 gibi

Cute pdf
ya da
bullzip pdf dene

tam olarak hatırlayamadım ama köylünün misafirleri için sahip olduğu tek bir koyunu kesmesi hikayesini aklıma getirdi.

İngilicce soyle bisey hatirliyorum. Sen o eleman 50 verdi diye ona daha cok onem veriyosun ama ben cebimdeki 10 lirayi verdim onun 500 lirasi vardi. Gibi bisey.

az veren candan çok veren maldan.

"Hang in there" falan gibi bir şey mi acaba? Nasıl yani :(

www.thediabetesresource.com

buysa cliffhanger

Holding on to the edge

Arat gugılda tam dediğin çıkıyor

thefitnessgeneral.files.wordpress.com

Yardımcı olan, olmak isteyen herkeslere tik atmadan edemiyorum. Sağolunuz. Ama aradığım şey, holding on the edge kelimeleriydi. Danke şönler.

saat çok temiz. o siteden ise alışveriş yapmadım, o konuda bir şey diyemeyeceğim. ama saat bayağı temiz.

Bence dandik duruyor. 2011 yılında bunu almıştım ben hala kullanıyorum.

(git: www.hepsiburada.com)

@gözü açık sevişen yahudi;

ben senin kullandığın modeli kullanamam mesela. fazla iri ve kaba gibi geliyor bana. o sebeple @flame of feanor'un gösterdiğini çok daha güzel buldum.

@fuel oil

doğrudur işte zevk meselesi benim ki sana kaba geldiği için senin ki de bana basit ve o paraya değmezmiş gibi geliyor. Hangisi hoşuna giderse onu al. :)

bu türden deri kordonlarda renk değişimi, yıpranma olduğu için (belki de ben kalitesiz olanlarına denk geldim) pek sevemedim ama saat güzel, sade.

siteyi bilmiyorum ama saat güzelmiş.

Guzel bir saat ama vereceginiz fiyata gore biraz basit durdugunu soylemeliyim

burada biraz değindim:
www.eksiduyuru.com
----
bu arada aylık kirası 600 tl olan evi convert edip gözlük çerçevesi haline getirme mantığını bir anlayabilsem. hoş zaten onlar da haklı ya. bazı insanlar pahalı bir şey almadıkları sürece kaliteyi yaşamadıklarını düşünüyorlar. arz talep işleri :)

Kemik gözlük çerçevesi alırken ağırlığına dikkat etmeni öneririm. Bundan önce hep yarım ince çerçeveli gözlüklerden kullandım. Bu sene kemik gözlük aldım ve ağırlığının kulağımı bu kadar acıtabileceğini düşünmemiştim. Gerçi bu acı tüm gün boyunca taktığımda akşama doğru falan baş gösteriyor ama göz ardı etmemek gereken bir şey.

Ben önü kemik yanı metal aldım. Toplam 600'e geldi. Yakaşık yarısı cam.

Pazarlık et. Çerçeveye ne olursa olsun 200 den fazla verme.

Cam önemli. Camı bilinen markalardan tercih et. Hoya, zeiss, essilor, Kodak, rodenstock marka camlar iyidir. Kodak fiyat açısından uygun. Diğerleri Pahalı ama harbi kalite

tenisi çıkar aradan @mimikikili nin dediğini düşün.
olmazsa wood working işlerine el at.

animasyonsuz (hareketsiz) duvarkağıdı kullan. ayarlardan,arka planda gereksiz gördüğün çalışan uygulamaları durdur.

Androidin fıtratında var :( cyanogenmod falan yüklemeni öneririm. 1 senedir formatsız vs ilk günkü hızında.

arama olarak :
Changing Animated Gif Backround
dene. program kurmadan site üzerinden de halledebileceğin sonuçlar çıkmalı.

aradım ama pek bir sonuç elde edemedim.

sayfadaki tüm linkleri highlight yapacak ve benim sececegim alan icerisindeki tüm linkleri yeni sekme olarak acacak eklenti. benzeri var, denemeye devam ediyorum, memnun kalmadim henüz.

aynı sitede bulunanların anlık sohbet etmelerini/bilgi paylasimini sağlayan bir eklenti

tweet butonu. tıklayınca tweet box açılacak ve tweet yazıcam. göndere basınca kapanacak kutu.. önceden istiyodum hatta şeklen çizmiştim.

sekme gruplama, kaydetme.. bunu yapan bi suru eklenti denedim ama hepsi cok kullanissiz geldi bana. bu benim yaklasik 300 tab acmis olmamdan da kaynaklaniyor olabilir bilemiyorum. surukle birak vs gibi basit sekilde gruplayayim, kaydedeyim, kendime mail atayim vs istiyorum.

muzik dinleyenler icin sag veya sol tarafta farketmez sarki adini winampteki gostersin, play-stop gibi basit tuslari olsun. bunlari last fm ile scrob etsin. video ozellikle vimeo, youtube gibi basta olmak uzere bu aglardaki videolari orta buyuklukte yine oynatabilen mouse ile uzerine gelince ekrani gosterip sonrasinda kaybolan ama arka planda oynatabilen (sesi duysak da olur) boyle bir eklenti gelistirilebilinir.

Geçenlerde birisi daha sormuştu bu tarz. Ve evet tam olarak söylediğin şeyi yaşayanlar var ben de onlardanım. Bir simülasyonda hissettiğim oluyor.

Bu his dozunda kaldığı sürece, hayatin geçici olduğuna, çok fazla önemsenmemesi gerektiğine iyi bir örnek olabilir.
Zaten sosyal çevre, maddi imkanlar ne kadar geniş olsa da hep yalnız değil miyiz düşüncelerimizle?

depresyon sonucu değil de bende de dış dünyaya karşı ilgimi kaybetme sonucu böyle bir şey oluştu. etrafımda konuşuluyor ama ciddi manada duymuyorum, bir fanusun içindeyim sanki bazen. konuşulanlar o kadar anlamsız geliyor ki. arada anlamlı şeyler söylüyorlarsa da duymuyorum bir kere kendimi kapatınca.

resmen unagi. asnkdfdfg

Bunlar bir Norveçlinin bir isveçlinin yaşayacağı şeyler, bizlik duygular değil.

(bkz: total perspective vortex)

"... kişinin orantı duygusu diye bir lüksü kaldıramayacağını kesin olarak kanıtlamasıdır."

bu anlattığına yakın olarak derealizasyon var bende, sonrasında bazen panik atak gelişebiliyor. iğrenç bir duygu. o anda sanki dünyaya ilk defa gelmiş, gördüğü şeylere hiçbir anlam veremeyen biri gibiyim, insan formunun şekli bile çok garip geliyor, bir boşluğa düşüyorum ve panik oluyorum haliyle. ama artık alıştım buna. tavsiyem, bunun gibi hislerin geleceğini anladığın vakit hemen kafandaki konuyu değiştir, yanında biri varsa onunla konuş, aç bir komikli video izle vs.
ve cidden rahatsız edici boyuta ulaştıysa profesyonel yardım al.

yaşamıyorum. dünya anlamsız zaten. amacımız falan yok. ya da tek amacımız mutlu olmak.

simülasyon hissi oluyor bende de. zaman ve gerçeklik konusunda net hissetmiyorum ama olay örgüsü mantıklı bir çizgide yürüdüğü için sorun etmiyorum.
6-7 yıl önce depresyondayken boşluk hissi duyuyordum o da acayipti.

yaşıyoruz tabii. sanırım herkes hayatının en azından bir döneminde, ağır veya hafif, yaşar bunu. kendin söylüyorsun "büyük depresyondayım" diye. çiçeklerin ve böceklerin güzelliğini düşünecek değilsin ya! ben bu konuda uzman neyin değilim ama 6 yaşından beri depresyona giren birisi olarak şu düşüncenin çok faydasını gördüm: öncelikle hasta olduğunu ve iyileşebileceğini kabul et. gerçekten, depresyondayken diğer her şey boş. bunu anlamak lazım. iyi düşünmeye çalış, yok efendim spor yap bilmem ne... hikaye. bunlar "iyi" olan insana keyif verir. senin farkına varman gereken şey şu: sen iyi değilsin ve düzelebilirsin.

bunu idrak ettikten sonra gerisi kendiliğinden geliyor. kaybolmuşluk hissini de dozunda yaşadığın zaman iyice hafifliyorsun. çok garip aslında. bence bu hissi dibine kadar yaşayanların en mutlu kişiler olması lazım.

angelus +1 genelde dertler, sorunlar, mali problemler vs. kaybolmamam için baya yardımcı oluyorlar. ilerde zengin olup, dertsiz tasasız bir hayatım olunca bu tür hisler yaşamayı planlıyorum.

Yaşıyoruz. Genellikle depresyonda olanlar bu tarz konuları çok düşünür. Belki de çok düşündükleri için depresyona giriyorlardır.

Düşüncelerinin üstüne gitmek ve hissettiklerim neymiş diye daha çok düşünmek istersen:

1. Sisifos Söyleni'ni oku.
tr.wikipedia.org

2. De ki İşte'yi oku.
"yaşamın ancak boydan boya dolu olmuşsa;
baştan sona anlamlı, önemli olabilmişse,
bir şey olmuş demektir.
öyleyse, yaşamının anlamını
gerçi her bir yaşam anında sınayabilir, ölçebilirsin;
ama en son hesabı,
ancak en sonda çıkarabilirsin.
- yani, çıkaramazsın..

yaşamın ancak ölümünden sonra "belli" olacak.
- yani hiç belli olmayacak.

yaşayacaksın hep - hiçe dek; sonra da,
hiç
olacaksın."

Ya da bunları boşver, çünkü düşünmek bir şeyi değiştirmeyecek. Zaman her türlü geçecek, sen kaybolmuş hissedip kendini düşünce dünyasına hapsetsen de, her gün kendini geliştirip, öğrenip, yeni deneyimler yaşasan da ve eğlensen de. Sonuç ya düşünmek ve bir sonuca varamamak, ya da yaşamak ve neler olduğunu görmek olacak.

bi önceki ve bi sonraki duyuruna bakarsan hayatın sana niye anlamsız geldiğini görürsün.

kullanmiyorum ama senin icin kitaptan bir sayfa buldum:
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

aktarirken değil, ses dijital bir hal aldiktan sonra düzenleme yaparsın. walkman da kullanabilirsin. Bir de iki tarafida erkek girişli jack kablo. bir program adi biliyordum ama şu an unuttum ondan ayri olarak
www.google.com.tr

Öncelikle, iyi bir teyp almalısın. Okuyan cihaz dandikse olmaz. Walkman falan geç o işleri. İkincisi, bu analog sesi dijitale çevireceğin alet en azından 100 dolarlık basit bir ses kartı olmalı ki empedans farkından falan boş yere sinyal kaybı yaşamayasın.

Ondan sonra için (bkz: digital audio restoration)

Çözüm ortağıyım. Kıps.

ben kulaklık çıkışından bilgisayarıma girmiştim. 3.5mm to 3.5mm kablo yani.
hışırtı uğultu varsa bilemiyorum belki biraz düzeltebilirsin ama olduğu şekilde dijitale aktarmak bile güzel bence.

3-5 yıl önce, taa benim çocukluğumdan kalan kasetleri aktarmıştım. Annem ilk konuşmalarımızı kaydetmiş :D Sony güzel bi kaset çalar(büyük radyolu amfili vs) ile çaldım laptoptan Adobe Audition ile kaydettim. Sonra "boşlukları kes" bölümü vardı otomatik olarak kestimm. Cillop gibi oldu bence.

bi de madem o kadar aktarıyorsun wav olarak kaydet.

@alperz
arkadaş, yeni albüm hazirliğında değil. kaset çıkarmayacak.
kasetten kayitlari dijital ortama ev ortaminda aktaracak.
nedir bu cevabı begenmemezlik, yukaridan uçmalar teknik terim kasmalar...

benim de yaş 30 küsürlerde. ben de seçemedim. eğitim gibi değişim de şart herhalde

24 yaşında yolunuzda ilerliyorum. Yaş geçtikçe çok da şeyin değişmeyeceğini farkına vardırdığınız için teşekkürler.

kesinlikle hayır. biliyor olsaydım çok daha farklı bi yerde olurdum herhalde.

+1

yalnışta olsa bi karar vermek lazım sanki. ben 32 olucam. biraz akıllanıyor gibiyim. ama geçici olabilir. ama her an cayabilirim.

en ufak detayına kadar biliyorum. kısa ve uzun vade planlarım ilerliyor. ölüp mölmediğim sürece bir sıkıntı yok.

Sylvia Plath'ten gelsin o zaman:

“Yaşamımın, öyküdeki yeşil incir ağacı gibi önümde dallanıp budaklandığını görüyordum.

Her dalın ucunda tombul, mor bir incir gibi eşsiz bir gelecek beni çağırıyor, göz kırpıyordu. İncirlerden biri, bir eş, mutlu bir yuva ve çocuklardı. Bir başkası, ünlü bir ozan, öteki parlak bir profesör, biri şaşırtıcı editör Ee Gee, öbürü Avrupa, Afrika ve Güney Amerika, biri Constantin, Socrates, Attila ve garip adları değişik meslekleri olan daha bir yığın aşık, bir başkasıysa Olimpiyat takım şampiyonu bir kadındı. Bu incirlerin üzerinde ve ötesinde, ne olduklarını pek çıkaramadığım bir sürü incir daha vardı.

Kendimi dalların çatallandığı noktada otururken görüyordum. Ve incirlerden hangisini seçeceğime bir türlü karar veremediğim için açlıktan ölüyordum. Hepsini ayrı ayrı istiyordum incirlerin ama birini seçmek ötekilerin hepsini kaybetmek demekti. Ve ben orada karar veremeden otururken incirler buruşup kararmaya başlıyor ve birer birer toprağa, ayaklarımın dibine düşüyorlardı.”

ve hatta: zenpencils.com

iyi benim gibi düşünen başkaları da varmış. yaş otuza dayandı. o rakamsal değişiklik meydana geldiğinde hayatta nasıl bir değişiklik olacak ya da olacak mı bilmiyorum. yalnız şöyle bir şey var ki hayatla ilgili hiçbir beklentim de yok. yani arabayı yenileme, daha çok nasıl para kazanırım çabası gibi maddi şeyleri saymazsak hayatta hiçbir şey yapmıyorum ben de.

çok şey yapmaya çalışırken hiçbir şey yapamıyoruz malesef.

Evet biliyorum, iyi vakit gecirmek istiyorum, cok sey ogrenmek istiyorum.
Evli olmayip da mutlu olmayi anlamamayi anlamiyorum ama.

bende 27'yim. ne istediğimi de biliyorum ne istemediğimi de.

ancak o evli olup mutlu olan herkesin oyun oynadığını düşünüyorum. oyun oynamayanlara helal olsun. evlilik çok çok zor iş çünkü.

"biz bu kurumu batırdık arkadaşlar"
şevket ç

bence evlenme. çocuğunla aranda yaş farkının olacağını düşünüp kaygılanmıyorsan hiç düşünme. daha erken.

her gece bir yerde de sızma. dünyayı gezme imkanın varsa bunu dene. hiçbir şeyler kıyaslanmaz bile.

25 yaşındayım, mesleğim beden eğitimi öğretmeni, ücretli öğretmenlik yaptım 2 ay sonra istifa ettim çünkü beni amacıma ulaştıracak daha kârlı bir iş vardı oraya geçtim, amacım kpss'ye çalışmak atanabilmek sonrasında da evlenmek, he belli mi olur belki bu sene atanamam ama birbirimize çok destek olduğumuz değer veren, değer verdiğim sevdiceğim var çok şükür o yüzden çoğu şey hayatımda şekillendi. istediklerimi biliyorum iyi insan olabilmek gerisi gelir zaten.
hı bu arada, çocukları sevin, onları hor görmeyin, sokakta küçümsemeyin, onlar bizim hor görmemizden, aşağılamamızdan çeşitli yollara kötü durumlara başvuruyorlar, her çocuk özeldir unutmayalım. saygılar.

kullandığı bilgisayarın bileşenleri.
arabam mini cooper aksldaklsdja gibi
çocuksu bişey yani

bilgisayarlarının, teknolojik eşyalarının özelliklerini yazıyorlar. hava atıyorlar işte bak bende şöyle özellikli şu var. bu var, teknolojinin kralıyım diye.

ergen imzası:) hey gidi gençliğmiz heyy...

Bir yandan imza ote yandan diger kullanicilar icin referans.

Yani foruma biri girdi toshiba 500 gb hakkinda bilgi almak istiyor diyelim. Bu imzayi gorup direk kullaniciya mesaj atip bilgi alabiliyor.

forumda sahip olunan donanımla hava atma dizeleridir. başka yerde görürsen (ekşi sözlük gibi mesela) forumdaki bu erge tavra gönderme, yerme anlamına gelir.

ekşi sözlükteki entrylerin altında görürseniz, başlığı açan kişiye "ekşiyi foruma çevirdin a.q" diye sitem etmek için kinaye olarak yapılmıştır.

neyi var neyi yok yazıyo işte, yersen

img.a24.com.tr

forum imzasi. aslinda en temel bilesenlerin modelleri aciklansa daha iyi ve gercegi boyle. neden?

forumda bir soru sorarken onu bunu aciklamak yerine cozum bulacak insanlar buradaki imzaya bakip hizli bir sekilde soruyu yanitlar fakat bunun artik bu formattan cikip "bak neyim var" mantigina donustu.

araba forumunda araba modeli vs. detaylar belirtilip, soru soruldugunda cozum de bu sekilde gelir.

yapilmasi gereken sey, konu eger bilgisayarda yapilan bir seyle alakaliysa, inceleme ise, yorum ise, ya da bir sorun hakkinda soru sormaksa, budur. sistemin nedir, bilmeliler ki sana yorum yapabilsinler. ya da oyunu cok kötü, berbat buldun, cünkü sistemin aslinda buna elverisli degil, farkinda degilsin, ama yaptigin yorumda sistemine bakip, bu oyundan degil senden kaynakli ki desinler.

amac bu, cogu forumda hala bu sekilde isler. hatta genelde dump files atarsin yanina, crash screenler ekranda ucar.

ama sürekli degil. sürekli olani görmemisler yapiyor.

Hava olması bulunulan forumla alakalı birşey. Bir donanım forumunda kullandığın donanım bileşenlerini yazarsın; bu parçalarla ilgili bilgin/ilgin vardır, referans olabilirsin. Bir araç forumunda da sahip olduğun aracı/araçları yazarsın, modelini detaylarını belirtirsin. Programlama forumunda bildiğin dilleri/teknolojileri belirtirsin. Vesaire vesaire...

eskiden hava falan değildi. mesela bir ekran kartı problemin var; problemini forumda anlatırken "benim radeon 9000 pro da şöyle böyle problem var." demen yeterli değildir. bunun yanında sistemin diğer bileşenleri de bilinmelidir. işte bu durumda imza devreye girer, her seferinde donanım bileşenlerini yazmassın.

bunun gibi pratik kullanım amaçları vardı aslında ama bu dediğim 15 sene önceydi.

lan bi aciklamayi kac kisi ayni sekilde yazar arkadas ? burasi da donanimhaber.com'dan farksiz.

Chill out araması yap youtube da

voyageı aç, 107.4
istanbul dışıysa bilmiyorum

kitaro'yu tavsiye ederim. bazı yerde zihin açıcı bile olabilir.

erik satie.
daniel licht.

Öyle bir müzik türü yok. Her türlü müzik öğrenmeyi olumsuz etkiler.

bak bir sır vereyim. Sabah akşam 4 ay boyunca sarımsak ye. (en azından küçük bir diş, aç karnına) beyazlar gidiyor böylece. bir kitaptan öğrenmiştim. bende de var ama denemedim. zaten rahatsız da etmiyor o kadar.

erkeksen hayır kadınsan evet.

26 yaşımdayım, normal şartlarda beyazınız önde ayırdığınız yerde bir tutamdır. ben kimyasal boyalara alerjim olduğundan boyatamıyorum ama boyatabilen bütün arkadaşlarım, saç dökülmesi, naylon gibi olması, beyazların artması, saçların tel tel ayrılması gibi sorunlarla karşılaştı. genelde kadınların dip boyaları çıktığında kullandığı, bölgesel rimel ya da ruj gibi boyalar var. günlük boyuyorsunuz, yıkanınca çıkıyor. ben saçımı ayırdığım noktadaki 4-5 tel beyazla fazlasıyla mutluyum. siz de ille mutlu olun demiyorum ama, yüz makyajı yaptığınız 10 dakikada onu da kapatmak öyle kolay ki.

senin yaşlarda boyatmaya başladım çok pişmanım.çok artış gösterdi boyadan sonra.seyrelme falan da oldu hafiften.bence yapma.kısa tutabilirsin saçları.

boya

boyama. beyaz sac neden kotu olsun ki ya?

sarımsak yutardım bir aralar.çiğnemden yuttuğun için kesinlikle koku yapmıyor. kokusunu ancak tuvalette ya da gaz çıakrınca anlıyorsun.Tavsiye ederim,sayısız faydası var.
saç aslında renkli değildir. saça renk veren maddeler bazı sebeplerle özelliğini kaybeder.beyaz saç konusunda genetik faktörler önemli. ben 26 yaşındayım tek tük beyaz gördüm aynada, toplasan 5 tel falan. hemen araştırdım ve karşıma çıkan ilk şey diyet oldu yani beslenme şeklin. şekeri ve tuzu azalt.dengeli beslenmek çok önemli. sinir stres gerçekten saçı beyazlatıyor. ama işte genetik olarak beyazlayacaksa senin yapabileceklerin çok kısıtlı. sarımsak konusunu lisede biyoloji hocam söylemişti ve işe yarayan bir şey. miden rahatsız olmuyorsa, hassas değilse hiç olmazsa günde bir diş sarımsağı soyup bol suyla yut. ama mümkün olduğunca yerli sarımsak olsun.
yazdıklarımı okudum da cinsiyet belirtmemişim, erkeğim.

Saç tebeşirleri var. Onlardan kullanabilirsin.

Sacini boyatma :(
Benimki boyadsn mi bilmiyorum ama boyatmaya basladigimdan beri cok seyreldi.
Son 1 senedir boyatmiyorum. Biraz daha iyi durumda gibi.

müslümanlar için çözümü oruç tutmaktır.

Sertleşmeye olumsuz etkisi olmaz. Ama erken boşalmaya neden olabilir.

Bagimlilik haline gelmis ise buyuk ihtimal.cima gunu icinde de bu bagimliligi tatmin edecek eylemler icinde bulunulmustur hal oyle olunca; evet isteksizlik, sertlesememe gibi sorunlar olabilir.

Bununla birlikte uzun sure boyunca ve sik sik masturbasyon yapmak bu sirada kayganlastirici kullanmamak sinirlere zarar verdiginden hassasiyet azalir cimadan alinan zevk azalir buda insani karsi cinsten uzaklastirabilir, seks yuk olarak gorulmeye baslayabilir vs.

1) erken boşalmaya neden olabilir

2) Gerçeklik algını bozabilir.

Çok alışma

Hatuna gitmeden 3 posta şarjör boşaltırsan sertleşme problemi yaşyabilirsin tabi.

Çocukluğumu çok özlüyorum

Hayir. Hic. Sifir. Her gecen gunu ardimda birakiyorum.

Ne pis geyik yaptim be ama hakkaten oyle.

bence ağaçlardan inmemiz hataydı.

Hayır, 2,5 ay önce şehir değiştirdim sonra eşyalarımın bir kısmını almak için geri giderken biraz stresliydim ''acaba içimde bir şeyler beni geri çağırır mı?'' diye.

Geri ayak bastığımda emin oldum, güzel ya da çirkin olan her şey orda kalmış. Artık yerimin orası ya da geçmişe dair herhangi bir yer olmadığını çok net hissedebildim ve çok rahatladım böyle olmasına.

Yepyeni bir hayata başlamak, yeni şeyler yapmak ve yeni insanlar tanımak bana çok daha iyi geldi, eskiye dair hiçbir özlemim yok. Ailemin evi bile bir ''garip'' geldi.

hayır, hiç.

çok.

şu an otobüsteyim. ve deli gibi özlediğimi düşünüyordum tam da.

Bazen, evet. Şu anki hayatımdan memnun olmamamdan kaynaklanmıyor bu. bazen düşünüyorum. Güzel günlerdi be diyorum, o kadar.

geçmişimi iyisiyle, kötüsüyle özlerim her zaman. bunun şimdiki mutluluğumla ya da mutsuzluğumla bir ilişkisi olmaz. nostalji daha çok.

Hayir, ozlemiyorum. Past is past.

bazen. salakca, tabii...

cok ozluyorum, cocuklugum eskiler aklimdan cikmiyor. Ama hayatimda yasadigim kayiplarla boyle oldu,

ömer üründül sesiyle: çoook.

Saate bağlı olarak değişiyor.

2 sene öncesine dönmek için böbreğimi veririm.

büyüdük ve kirlendi dünya.

Eskiden özlerdim üniversite yıllarını falan. Şimdi sadece geçen yazı deli gibi özlüyorum.

Eskiyi sadece vefat edip aramızdan ayrılan büyükbabalar,anneannem açısından özlerim.Gidenlerin yerine koyabileceğimiz birileri gelmiyor mağlesef.

Onun dışında geçmişe özlem duymuyorum.

Masum ve samimi olan her şeyi özlüyorum. Güzel günleri özlüyorum. İnsanların değişmeden önceki hallerini özlüyorum. En çok da insanların değişme sürecini " izlemekten " , " farketmekten " hüzün duyuyorum.

devamlı özlüyorum. film gibi geliyor şu an.

özleyemiyorum bile lan orda kaldım zaman geçmiyor.

özlemiyoruz. ben ve ekibim asla özlemeyiz. evet biz buyuz.

yaşlı da değilim ama sürekli 10'lu yaşlarımı özlüyorum, hem de her gün. sürekli rüyama girmeye başladı.

Çok.

eski sevgilimi... hem de ne...

eskininde yenininde amına koyayım ne tükenmez derdiniz varmış kardeş sizin

Spotify ve benzeri uygulamaları kullansan daha kolay olmaz mı?

edit: bu arada streamus'ın fişini çekmiler ama öldürememişler. şurada detaylar var: www.reddit.com

amaç youtube'daki şarkı çeşitliliğinden kotaya zarar vermeden yararlanmaksa (deneysel bir amaç değilse yani), muzofon diye rusça bir site var, onu önerebilirim. aynı şarkı çeşitliliği orada da var. sadece audio.

muzofon.com

Ne dersin buna ? :navarr.me

su

glikoliz+krebs döngüsü. sadece insan değil, oksijenli solunum yapan bütün canlılarda bu böyle gerçi.

oksijen

patates diyerek hammaddeleri tamamlıyoruz.

Zahirde su, batında umut.

motivasyon

Hormonlar. Mutluluğu ve yaşam motivasyonunu kimyasal anlamda sağlayan bu hormonlar olmasa 1 saat yaşayamaz intihar edersin.

sinoatriyal ve atriyoventriküler sinir düğümlerinin uyumlu çalışması vasıtasıyla yaşar. bu yapıların umut ya da motivasyona ihtiyacı yok. doğduğun anda çoktan çalışmaya başlamış oluyorlar.

motivasyon

kapalı sistem bi yapısı vardır. kan ile çalışır. yakıt olarak çeşitli yiyecek içecekler tüketebilir. bazen kan farklı bölgelerde toplanabilir telaşa gerek yok.

Tolstoy'a gore sevgi.

Realist olursak, gida, oksijen vb

Bana gore ise insan hicbir seyle yasayamiyor. Ölüyor.

fanta diye biliyorum ben

para para para

vişne reçeli.

Insan sevgiyle yaşar. Sevgisiz çocuk bile büyümüyor.

İnsan insanla yaşar...

-kendinden daha büyük şeyler ile.
-kendinden daha küçük şeyler ile.

Bir amaç ile.

çay

Çay yazana tik veriliyor da vişne reçeli diyene neden verilmiyor, mantığı nedir?
Vişne reçeli yiyince mutlu oluyorum ben.

Seylan çayı ise doğuda sınır hattinda bulunan bir ilden de alabilirsin. (kapalı kutuda ya da açık olarak)

şansa kalmış bir durum. ben yeşil çay getirtmiştim tarım bakanlıgından izin almanız gerekli dediler geri gönderdim ugrasamadım.

ben kahve için aradım gümrüğü (siparişten önce), kahve, çay, şekerden imal edilmiş şeyler ve çikolata yasak dediler. ama sözlükten birisi getiriyormuş kahve, zaman zaman takılıyor sipariş verirsen 1 kg'den fazla verme dedi.

benim arkadaşım ebay üzerinden beyaz çay getirtmişti. biraz şans işi

Online word to html converter araması yap.

Word'un kendi içerisinde .html olarak kaydetme seçeneği var.

Rusya gerçekten vurdu. Hala da vuruyor ama sivilleri, çocukları ayırt etmeden...
O dağın stratejik önemi var doğrudur.

Resim arıyorum bulamıyorum. her kaynakta 2. ağızdan verilyior yok şunu şöylemiş bunu söylemiş. Işide karşı savaşan Türkmenler diyor guardianda biri, öbürü tam tersini. Hİç de resim yok bombalanan evlerle ilgili bulabildiğim. Bir türkmen demiş kadın şocuk yok burda, biz erkekler varız savaşıyoruz sadece.

Kimekarşı savaşıyor cihatçı olmayanları, esada mı

allahu ekbercileri vuruyor putin reyis.

Resim yetmez. Alın size rusyanın marifetlerine(!) ait bir video:
ekim ayı, yer hama kenti
youtu.be

Dogru saklandiysa yenir tabi.

gerektiği gibi muhafaza edildiyse yenir.

dün akşam marketten alıp buzdolabına koydum bugün de çıkardım. dondurucuya değil ama normal kısmına.

dün, t.e.t.t. 1 gün geçmiş tavuk eti yedim, bugün at gibiyim çoğavedersin.

biraz da kokuyor diyorsanız kesin bozulmuştur. riske atmayın.

Ye gitsin bir şey olmaz. Dondurucuya atsan daha iyiydi ama en nihayetinde markette de dondurucuda muhafaza edilmiyor etler dikkat edersen.

Bozuk etin kokusunu anlamamak mümkün değil, direk atarsın zaten. Renginde de bir sıkıntı yoksa bir şey olmamıştır.

Putin istediğini açıklasın, isterse Tayyip'in uzaylı olduğunu belgelesin, yine de kimse istifa etmez, üzerine oyları bile artar.

Dediğin olay olsa bile bu Akp'nin oyunu artırmasına sebep olur. Milletimiz dış güçlerin bize yaptığı bu oyunu bozar :D.

chp hdp ney ya asdfasdfas
hayallerde yaşıyor bazı solcular sdafasd

neyse whoosie +1, memlekette yüzsüzlük had safhada

Elinde bi b.k olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca üstteki arkadaşlara da katılıyorum :)

akp seçmenlerine göre tayyip ne yapıyorsa bu milletin yararı için yapıyor. bir şey olmaz.

bir gün bu yaptıklarından dolayı yargılanacak ama, inanıyorum.

seçimler çok kere gösterdi ki, bu iktidarın muadili yok. dışarıdan yapilacak böyle etki hükümete değil milli birlik ve beraberliğe karşı düşünülür vatandaş/kamuoyu tarafından. oyları da artar. rusyanın yardimiyla iktidara gelecek parti :) rus uçaklarının meclisin önüne inmesine dahi pek bir şey diyemez.

17 Aralık sağlam değilmiydi.Adam kendi ses kayıtlarına montaj,dublaj dedi halk ne diyon sen aga beni aptal yerine mi koyuyorsun diyemedi.Ses kaydından öte kanıt mı olur.

Bu arada HDP'nin gelmesindense AKP'nin kalmasını tercih ederim ama bu başka tartışma konusu

güzel bir senaryo mu bu yani? yani akp gidiyorsa temelli chp tek başına iktidar olsun bari, niye akp olmamasına rağmen koalisyon yapıyorlar ki? adamları hayal kurarken bile tek başına iktidar yapamamak üzücü.

hükumetin tüm üyelerinin şöyle bir görüntüsü, bir videosu çıksa, onu bırak seçmen birebir gözüyle görse bile akp nin oyu %1 düşmez

static1.businessinsider.com

hükumet istifa edecekmiş :D yeni zelanda dan yazıyorsun sanırım, nasıl oralar ?

hükumet istifa edecekmiş . kahdkjhsa. valla gram güleceğim yoktu. bu lafı duvar kağıdı yapayım

normal beyaz peynir kat biraz lora mis gibi olur.

Pek de güzel olur, isterseniz tuzlu bir patates püresi yapıp ikisini karıştırıp da kullanabilirsiniz.

olur. sorun olmaz.

Tuzsuz lor peyniriyle yapar annem hep böreği. Diğeri kahvaltılık olarak geçiyor zaten bildiğim kadarıyla.

maydonoz kat, mis gibi olur :)

Aynen içine tuz koyarsan gayet güzel olur

Bak bi de lor tatlisi var, tuzsuz lorla, o da gayet guzel

Evin yalıtımı yoksa senin yapabileceğin tek şey pencerelerle ilgili düzenlemeler olabilir. Kapı/pencere bantları var, çok pahalı değil, onlardan kullanabilirsin öncelikle. Ama pencere komple sorunluysa onun için bir uzman yardımı gerekebilir. Duvarlara yapacak bir şey yok, dışardan yalıtım şart. En üst olduğu için üste yalıtım yine senin dışında olan bir şey. Alttaki ev de pek sıcak değilse yine yapacak bir şey yok. Yani içini kararttım biraz ama üzgünüm :D.

Ev sahibi ile anlaşip pencereleri pvc yaptirin. Ederi ne ise o miktarda kira almasin.
bu arada, evin sahibi yeni pencereleri gördükten sonra da kira arttirimi gibi bir kurnazlik düşünmez umarım :)

ev sahibiyle işi çözemezseniz akşamları kalın perde kullanmak bir miktar yalıtım sağlar. hatta DIY sayfalarında görmüştüm, kara kış yaşayan ülkelerde camlara darbeden korumak için kullanılan hava kabarcıklı plastikler kullanıyorar. ahşap çerceve için macun yenileme dışında sünger kullanmak işe yarayabilir. sizin asıl ısı kaybınız çatıdan olur (ısınan hava yükselir) apartmanın çatı yalıtımı yapması gerek.

Valla bir süre ben de öyle bir evde oturdum, ev bizimdi, ertesi sene pencereleri yaptırmıştık. Geçici çözüm olarak perde kullanın. Kaloriferin önünü kapatmayacak ama pencerenin önünü kaparacak kalın perde, cam diplerine polar battaniye, kapı / pencere bantları - sadece idare etmek amaçlı. Çözüm değil maalesef.

lego'dan güzel olur aslında (git: www.instructables.com)

legoyu nerden bulucam abi

bozuk bir flash bellek bulup değişim yap. yada veri kapasitesi düşük olan eski bir flash bellek bile olabilir.

eski bir usb kablo varsa şöyle bir şey yapabilirsin

3.bp.blogspot.com

fimo hamuruyla kaplayabilirsin. fikir vermesi açısından nette örnekleri var.

Sugru?

değişik desenli bi ayakkabı bağcığını dolayıp yapıştırdım iyi oldu :)

Beleşe avast! yükle hiç uğraşma para da kaybetme derim.

Tabi MİT ya da KGB ajanı falan değilsen :)

www.avg.com
bununla başla. iyidir, bedavadır.

Antivirüs almana gerek yok. Windows 10 un kendi virüs yazılımı var normal kullanıcı icin fazlasıyla yeterli.

windows10'un önerdiği programlar içerisinden 360 total security'yi indirdim. şahane programmış yahu. beleş de. hiç kasmıyo nerdeyse. hatta arada güzellik olsun diye ufak bilgiler falan da veriyor pc şu kadar sürede açıldı wow yea man tarzında

şu an kaynak veremeyeceğim ama öyle düşünüldüğü gibi aksi bir durum yok. kaldi ki dini kural ve kanunlara göre yönetilen bir imparatorlukta böyle bir şey düşünülemez.

Yav dini kurallara göre yönetilen imparatorluğun hareminde 7/24 kadınlı erkekli seksler dönüyo da bu niye olmasın

dostum harem öyle bişi değil. dizilerden öğrendiğiniz haremle gelmeyin diye bir cümle kullanmayacağım emin ol.

padişahın evleneceği kişiyi valide sultanın seçtiği söylenir, ancak padişah her karıyla yatmaz, evleneceği kişiyle de zevk sefa peşinde koşmaz. gayet ciddiyet içerisinde bir evlilik yapılır imiş. öyle soyunan cariyeler falan hep batıl ressamların uydurması diye rivayet edilir.

padişah grup yapmıyormuş öyle. padişah hareme gittiğinde haremağası haber salarmış ki kimse orada kalmaz herkes odasına çekilirmiş.

not: cariyeler 3'e ayrılır. bunlar hizmet için alınan cariyeler
İkinci olarak satılmak için alınan cariyeler
Üçüncü grubu ise odalık adını verdiğimiz cariyelerdir.

sizin bahsettiğiniz grup ikinci gruptur. padişahın da bunlarla işi olmaz diye biliyorum.

Eyvallah jesues bey everything is illuminated inşallah.

haremde padişahı bir kez bile göremeden yaşlanan cariyeler olduğu söylenir. yani cariyelerin hepsi halvete girmiyor padişahla. ayrıca padişahın rahlesinden geçmiş bir cariyeyle evlendirilen adamın "içime sinmiyor" diyebileceğini sanmıyorum. bir kaç paşayla evlenip boşanan padişah kardeşleri var. kulluk ettiği adamınkini mi sindirmeyecek.

padişah haremde kimseyle yatmıyodu, harem ilim irfan yuvasıydı gibi lafların çok gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. 1. ahmet'e baktım 27 yıl yaşamış 20 küsür çocuğu var. kaynak vikipedi.

@kitty 7/24 netlikte cevap veriyorsan bu duyuruna bizi niye yoruyorsun. bak kaynak veremiyeceğim diyorum ama bu daha önce okuduğum kaynaklarda var. böyle tv dizilerini kaynak kabul edip karar vermek doğru değil.

Padişahın siktiği cariye bir başkasıyla evlendirilmez. Harem dediğin yer zaten orta ölçekli bir köy gibi; her türden kadın var. Arada evlendirilen olurdu ama onlar da padişahla birlikte olmamış cariyeler.

@1adam mübalağa olduğu açık olan ifadeye niye takıldın bilmiyorum da, dediğim şu, sarayında oğlancılık olduğu NET olarak bilinen bir imparatorluk kız evlendirirken islamiyete uygun mu davranıyorum diye niye düşünsün diyorum, çelişkisinden bahsediyorum

@kitty , sarayda gayri meşru işler mi? bir de bu mu çıktı?
üstte ise harem konusuda -tamamen cahilliğinden- sorduğunu söylüyorsun.
kendi çelişkimize dikkat etsek önce...

@1adam evet bu evlendirilme meselesiyle ilgili olarak cahilim, komple cahil değilim, oğlancılık konusu murat bardakçı'nın osmanlı'da seks eserinde açıkça anlatılıyor

Ben de sadece gözlere bakarak dinleyemem, bazen gözüm kayar başka yerlere. Bu bir tuhaflık olduğu anlamına gelmiyor ama, konuşma biraz uzayınca tek bir yere odaklanamama sorunu.

işi iyi bilenler, yalan yakalamaya çalışıyor olabilir.

flört aşamasında cinsel istek mesajıdır aynı zamanda. onun dışında karma olarak dudak ve göze bakmak ideal.

ben karşımdakinin beni arzuladığını düşünüyorum nedense. normal gelmiyor konuşurken adamın yüzüne bakılır. bu dudaklara bakanlar sonra saçına boynuna falanda bakmaya başlıyor kısaca bence rahatsız edici.
ben direkt gözlerine bakarım konuşurken özellikle dikkat ederim özellikle iş yerinde.

valla ben genelde dudaklara bakarım karşımdaki kadınsa, arada da dilimle dudaklarımı ıslatırım ki mesajı alsın.

Dudağa bakma flört aktivitesi.

bi arkadaşım "ya ben dudağa falan bakılınca çok rahatsız oluyorum bıyıklarım çıkmış gibi hissedip yüzümü çevirmek istiyorum" dedi geçen gün.
komik geldi ama şimdi cevaplara bakınca, siz flörtöz davranmaya çalışırken karşı tarafı rahatsız edebilirsiniz diye düşündüm. kadınların neye takacağı belli olmaz çünkü.
haa erkeklere gelince de aman deyim gözlerinin içine bakmayın, hemen benden hoşlanıyo bu kız moduna giriyorlar.

bi arkadasim yapiyodu (kadin) onunla konusurken cok rahatsiz hissediyodum.

ben doğru dürüst duymadığımdan dudak okuyorum genelde o yüzden dudaklara bakıyorum. yukarıdaki cevapları görünce vay anasını ne flörtözmüşüm dedim :/

file transfer protokol a.k.a. ftp

rar şifreli olması önemli

trafik sikligina gore farkli bir cozum bulunabilir. ilk aklima gelen ufak bir web uygulamasi ile bu sorun cozulebilir. kisiye ozel bir key olusturulup db de saklanilabilir, bu key url'e parametre olarak eklenebilir. indirmek isteyek kisi linke tikladiginda web servisi keyi kontrol eder dogru ise dosyayi serve eder.

diger bir cozum amazon olabilir. s3'de saklanan dosyalar icin signed url generate edilebiliyor. ama arayuzden yapiliyor mu bilmiyorum.

geçici bir link oluşturun, 15 dk, 1 gün içinde indirilmezse silinsin.

(bkz: wetransfer)

dahili alıp takabilirsin sıkıntı olmaz. hariciden de kurup çalıştırabilirsin.

160gb tamamını c yap. hariciyi d yaparsın.

Direkt gidip harici harddisk alsam kullanmaya başlayabilir miyim peki?

Evet olabilir. Mümkünse kullanacaginiz programlarin portable sürümlerine bakın daha iyi olur.
Ya da sadece çok yer tutan dosyalari harici hdd ye aktarin. mesela film, müzik ve fotoğraf dosyalarini.

Yer kazanmak icin sistem temizlik programi kullanin. Ccleaner gibi.

burada bilgisayar önerisi almak isteyenlerin, almak istedikleri bilgisayarin özellikleri ile buna ayirdiklari bütçe arasinda büyük bir uçurum var. sadece müzik, video, internet, office programları kullanmak için istedikleri uygun fiyatlı (!) bir sisteme neredeyse 2000 tl ayiriyorlar. hayret ediyorum doğrusu. bu istenilen özellikleri zaten ortalama 400 tl. ederi olan core duo işlemcili bir sistem rahat karşılıyor. hiç kuşkusuz 2000 tl nin yaklaşık dörtte üçü (1500tl) boşa gidiyor.
(önceleri cevap verdigim bir duyurudan alinti)
Size en uygunu en az i5 islemcili en az 4gb ramli bir makina

photoshop ve birsürü sekme için en az 6-8Gb ram lazım. sessiz usul usul çalışan demek hp'den uzak durmak demek. bu koşullarda alabileceğin 12 seçenek var zaten: www.akakce.com

bu cümleyi kurmayı pek sevmiyorum ama tavsiyem 2000 lira bandındaki şu ürünü alman olacaktır: www.ebrarbilgisayar.com

Lenovo Yoga15 demişsiniz siz.