Jet Fadıl.

Sülün Osman

tr.wikipedia.org

Zekice mi sanmıyorum ama çok eskiden boğaz köprüsünü satma meselesi vardı. nette arayabilirsin.
....

Düzenleme: evet üstteki cevap olacak

buradan birseyler cikabilir ha
www.quora.com

efsanevi olmayabilir ama
bizim orada bu yaz gerekli mercilerden film çekmek için izin alınıyor
film de islami bir film olacak kabeli filan (memleleketim çöldür de)
figüranlar filan bakılıyor, ilkel bir set kuruluyor, jeneratörler araçlar, makineler vs.
millet bunlarla uğraşırken esas amaç; bölgenin kalesindeki tespitini nasıl yaptıklarını tam bilmediğimiz yerde kazı yapmak, normalde bozkırın ortasındaki bu kaleye gidip bişey yapamazsın film tamamen dikkat çekmeden oraya insan ve ekipman çıkarmak için düzenek
sonuç: kazı yapılıyor, gömü (yani define) bulunuyor, tüm ekip vınn
bence zekice tam dolandırıcılık değil sanırım (gerçi para vaad etmişler vermemişler filan bazı kişilere ama çok cüzi miktarlar zaten)

selçuk parsadan reyiz.
örtülü ödenek gibi bir para kaynağını zamanın başbakanı vasıtasıyla tırtırlamıştı hey gidin hey koca reyiz.

yenilerden de cointellect

Şu 2000lerin başındaki batık bankalar konusu da maalesef milletin ve devletin nasıl dolandırıldığına bir örnek olabilir.

Parsadan +1

Çiller'i arayıp ben generalim diyerek para istemişti :))))

d.b. cooper olayı. tam dolandırma sayılmaz ama herif 40 yıldır ortada yok:(

not: başlıgı favoriye aldım, lütfen silme.

"benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. on tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. kuyumcunun kapısındayız. ve dükkân kapalı. karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. hakiki olsalar bileziklerin fiyatı bin lira. diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın... adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. o arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. telaşlanıyor adam kazanç imkânı kaybolacak diye. 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, be de kayboluyorum ortalıktan. adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım, diye karakola gidiyor. ben aranıyorum. demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım."

muhtelif semtlerde bu numara hala yapılır. gecen sene bizim bi kekoya altın kol saati satmaya calismislardi 200 liraya.

Bankamatikten para çeken adamlara altın diye altın görünümlü çakmak satmak.
Nueve reinas filmini izle mutlaka.

hahah @bigbadabum duyuruyu gordukten sonra soyledigin filmi izlesem mi diye dusunuyordum :)

Usb sürücülerini kaldır tekrar yükle.

sürücüyü nerden bulacağım ben yahu:S

Masaüstü ise anakart cd sinden, notebook ise üreticinin sitesinden ya da alirken yaninda verilen kurulum cd sinde olur.

Tamam tamam devre dışı bırakıp yeniden başlat sonra tekrar etkinleştir diyince düzeldi

dil konusunda evet.
okul hayatımda ve biraz daha sonrasında yabanı kelimeleri çabucak öğrenip hafızamda tutabiliyorken daha dün bu kelimenin anlamı neymiş diye baktığım şeyi bugün görünce neydi ulan diyorum.

ama onun haricinde her şeyde öğrenme yetim şimdi eskiye göre çok daha iyi.

kesinlikle zorlasiyor bence. bence bunun konsantre olma ve uzun sure konsantre kalabilme ile alakasi var.

vakti zamanında bir şey okudum, ne kadar doğru bilemem; 21 yaşından sonra öğrenme daha da zorlaşıyor diye okumuştum.

bana hiç zormuş gibi gelmiyor.

Doğru tabi ama böyle olmaması için ya da en aza indirgemenin de yolları da olmalı, uygulamak gerek.
istediklerimizi hemen öğreniyorken istemediğimiz ya da zorunlu olarak öğrenmemiz gerekenleri hafizaya almak ve hafizada tutmak daha zor oluyor.

Dil zaten öğrenmesi zor olan bir bilgidir. Yaş ilerledikçe yeni öğrendiğiniz dilde düşünmeniz zorlaşır. Tabii bu dediğim dili ezberden öğrenmeyenler için.

Evet, gittikce gerizekali oluyorum. Eskiden hicbir seyi, asla 2. kez sirmaz ya da okuma ihtiyaci duymazdim.

Ote yandan soyle bir sey var, bir seyler ogrebmeye devam etmek beyinde hucre yenilenmesini arttirir. Yani ogrenme kabiliyetinin korelmemesi icin ogrenmeyi birakmamak lazim. Ayni sekilde uyku duzensizligi, stres, cok yuksek kalorili beslenme, alkol tuketimi de hucre yenilenmesini engelleyen seylerden. Yasin ilerlemesi de bu etkenlerden biri.

ben zorluk çekmiyorum.
@stavro o bilginin bir kaynağı var mı? benim bildiğim beyin hücreleri hiçbir zaman yenilenmiyor.

nöronal plastitite yaşla beraber azalır.

belli lokasyonlar aktive, belli lokasyonlar deaktive olur.
kabaca söylersek: o güne kadar eğitim alıp kendinizi yetiştirdiğiniz alanlark daha iyi;
yeni başladığınkz alanları daha zor öğrenirsiniz.

öğrenme zorluğundan ziyade herşey boş geliyor. aman napıcam diyorsun :)

ogrenme zorlugundan degil de tembellikten ogrenmeye ugrasmiyorum.
stavronun dedigi de dogru olabilir, kafayi calistirdikca korelmiyor kendimde onu gozledim.
tembellik yaptigin zamanlarda ogrenmek guclesiyor.

@safepassage
Aksama paylasirim kaynagi, su an mobildeyim. Mesaj atabilirsin hatirlatma icin.

ben olsam almam. en az i3 o da celerona razısın diye.yoksa uygun i5 işlemciler de var.

laptop alırken işlemciye ve ekrana dikkat edilmeli bence ekran mat olmalı özellikle iş için alınacaksa mat ekranlı bi pc seçilmeli onlar da i5 den başlar heralde.

ativ 9

o paralarla 4-5 tane 2. el thinkpad alip digerlerine oranla daha uzun sure kullanirsiniz.

Bizde var çok memnunuz 800-900 tl bandında hafızası geniş olsun buna dikkat edin

Bizdeki netbook olanlardan ufaklardan büyük ekranlıları bilemiyorum

Celeron, zaten dediğin işler için ideal.

kaledekiyalnizlik +1

Ağır çalışır, mutlu etmez. Ama iş görür mü, görür.

Bildiğim, ışık ve gölge etkisini iyi vermen gerekiyor. yine ürünün arkaplan kısmını (düz bir renk değilse) asitmetrik yap ya da ürünün sağinda kalan arkaplan bölümünü solundaki arkaplana göre biraz daha yakın olsun. ben denemedim bunları ama farkettiğim okuduğum şeyler.

ArkaPlanı nasil asimetrik yapacam örnek falan var mi

Hadi ama :) bunlar basit şeyler.
Asimetrik şeylere bakarsan anlarsın. mesela yüzünün sağı soluna göre simetriktir. ya da aynadaki sanal görüntün kendi bedenine göre simetriktir. işte karşılıklı iki parça/bölüm birbirini tamamlıyorsa arada fark olmadan bunlar birbirine göre simetrik oluyor. Asitmetrik ise nitelik olarak ayni olmalarina rağmen eşleşmeyenlere deniyor. bunu sen yapacaksın. bu kadar kopya yeter. tiklerimi unutma :)
encrypted-tbn2.gstatic.com

konusma ben konusuyorum daha bitirmedim +1

gevşek bireyler gevşek bireyler yetiştiriyor, sonra böyle oluyor.

@satgound aslında eğitimlilerin yaptıklarından ziyade eğitimsizlerin böylelerine prim vermesine değinmiş.

Benim de yasadigim bir dilemma oldu bu cokca. Cozum ikisi de degil. Kisiye gore muamele. Yaninizda calisanlari taniyorsunuzdur artik. Insanca davranisi ve inceligi gucsuzluk/eziklik gibi gorenlerle duvar gibi olun. Kotu davranmaya ve bilhassa ezmeye gerek yok kimseyi. Hani bazi insanlar vardir ortama girince buz gibi bir enerji hissettirirler etraflarina etrafinda gorunmez bir cit vardir. Bu tip insanlar icin o kisi olun. Direktiflerinizi verirken ricaci veya azarlayici olmaya gerek yok. Gayet mekanik bur sekilde kisiden gorevini yapmasini isteyin. Bagirip cagirarak degil aba altindan sopa gosteren sekilde disiplin saglamak daha efektif. "Bunu bunu niye yapmadin!?!" yerine sakin bir bicimde "Bunu yapmadiginiz icin su, su aksadi. Bunun tekrarlamasi durumda sizinle performansinizi gozden gecirip seceneklerimiz uzerine konusacagiz" gibi bir cumle karsida soguk dus etkisi yaratiyor. Tabi ozel sektor yonetici jargonu bu devlet dairelerinde ise ona gore uyarlayin. Ornek zaten sadece farki gostermek adina yazdim duruma spesifik seyler kullanirsiniz.

Adamına göre muamele yap sende kardeşim insanlıktan anlamayana ver küsküyü bazısı iyi niyeti eziklik olarak algılıyor çünkü.

sanırım arada cinsiyet ayrimi yapmadan, beklenmedik (duruma uygun, meşru) cezalar, fırçalamalar yapmak gerekiyor ibret olması adına. yavaş yavaş iş yükü ve denetim de artmalı.
aşırı rahatliğın sonu hep rahatsızliktir zaten.

ama esas olarak her şeyin öncesinde ihtar, uyarı lazım.

bu ancak eğitimle aşılır.
ülkemizde akp tarafından eğitimin içine edildiği için.
uzunca bir süre böyle devam eder.

bunun herkesin bildiği biraz uzun bir cevabı var. üşendim. özetle hayat böyle. bu tercihi iyi/insancıl bir karşılık olmadığını bile bile yapacaksın.

godoşu beklerken+1

bu mesele sadece çalışma hayatında değil, evinizde iş yapmaya gelenlerle (kapıları, fayansları, elektrik/su tesisatını yenilerken, ısmarlama mobilya yaptırırken, vb.

burada dert şu ki, karşı tarafa göre tutum almak, zamanla kendinizden son derece uzaklaşmak anlamına gelebilecek demek. yani size yönelecek davranışı elbet bir şekilde yönete-yönelndirebilirsiniz, ama bunu neredeyse sürekli olarak yapmak zorunda kalınca, olağan tutumunuzu (bir anlamda kendinizi) değiştirmeniz gerekecek. sorun da burada: öyle olmaya başladığınızda artık kendiniz olarak kalmamaya razı olacak mısınız? mesele bu.

(bkz: 4s kuralı)

başka bir şey yazmaya gerek görmüyorum, verdiğim bakınız her şeyi açıklıyor.

insanin dogasi kotu zaten. sadece turkiyede bu daha sik gorulebilen, daha cok kabul goren bir durum.

Hayır çünkü o insanlar inanılmaz ezik ve itici.

en iyi yol ( tam model adını da yazarak) donanimhaber, shiftdelete gibi yerlerin forumları ilk aklima gelen. yine maliyetli olacak ama o modellere ait kartı yanmamıs hdd'leri satın alman. yine facede ikinci el eşya alım satım gruplarına ilan verebilirsin tamir ya da alım için.

HDD'lerde donanım şifreleme olayı varsa kart değiştirmek işe yaramıyor. Veri kurtarma merkezleri de oldukça fazla para alıyor ama en azından sonuca ulaştırırlar. İçindeki bilgilerin değerine göre tercihini yap, HDD'lere tornavida bile değdirme. Oldukça hassas oluyorlar.

Eski versiyonlarından birini dene bakalım. (kurulumundan sonra güncellemeleri kapat)

secure-appldnld.apple.com

bunu bir dene.

olmadı yeni güncellemeyi istiyor yine :(

Service pack 3 yüklü mü xp'de?
yüklemeden sonra yine normal güncel sürümü dene.

imza inkarı durumunda mahkemede imza incelemesi yapılır.

mahkeme kişinin imza örneklerini alır, daha önce resmi kurumlara verdiği bazı imzaların ıslak imzalı halini talep eder. ve bilirkişi incelemesi ile karar verilir.

yani siz attıysanız şayet bir şekilde ortaya çıkar.

@isyan devrim beşiktaş

peki ya imzamızın çok iyi şekilde taklit edildiğini iddia edersek? kesinliği olamaz sanırım bu durumun.

Varsayılan başkasının imzasını taklit veya yerine imza atmak suçtur.
Evrakın cinsine göre "resmi" veya "özel" evrakta sahtecilik suçu olur.
İmza sana ait olduğu gerekli incelemeler sonucu ortaya çıkıyor. Elin titremesini bile görüyorlar.

imza sadece şeklen benzerlik olarak değerlendirilmiyor, elin şekli kalemin kağıda baskısı, kişiye özel bazı karakteristik durumlar vs de değerlendiriliyor imza incelemesinde.

bu işleri garantiye almak için noterden yapmak gerekiyor sanırım.
ama onlar da baya para alıyor.

isyan devrim beşiktaş +1

öyle dandik değil baya baya inceleniyor. ayakta, oturarak, sağ el, sol el imza attırılıyor ve inceleme yapılıyor.

Olay derin ise: eksisozluk.com

normalde imza ile birlikte kişinin elyazısı ile tam adını da yazması gerekir. ama kesin çözüm için mahkeme, noter gibi bir merci önünde imzalamak.

yeni ticaret kanunu'nda çıkan sözleşmenin her sayfasının imzalanması zorunluluğu buradan geliyor olabilir.

Bizim de bir tanıdık arabasında imzalı not bırakarak ölü bulunmuştu. Öncesinde intihar düşünüldü, ama daha sonra araştırmalarda cinayet olduğu ortaya çıktı. Notu yazan o kişi değilmiş. Her türlü belli olur sahtemi değilmi.

sözleşmenin her sayfasının imzalanması, her sayfa için kişinin kabul iradesini yansıtması açısından gerekiyor. yani sadece son sayfa imzalanırsa ben aradan bir sayfayı çekip istediğim değişiklikle koyabilirim. oradaki amaç daha farklı.

Tedbirli kişiler imza ile birlikte el yazısıyla ad soyad da yazdırırlar sahteciliği önlemek için.

pazardan alıp evde pişirebilirsin.

ben üçler markette gördüm haftasonu.

ben bu sabah altunbileklerde mi ne gördüm. dikkat etmedim dükkana. ama çıkmıştı yani.

Kastamonu'lu arkadaşlara da sormayı unutma.

beşiktaş üçler markette var. 16 falandı sanırım kilosu.

Çevrenizde işporta arabalarda sebze-meyve satılan yerler-sokaklar vardır. Genelde buralarda olur.

Ben en son Üsküdar'da gördüm. Ama henüz çok güzel kuzu kestaneler çıkmıştı, o uçlarındaki püskülleriyle falan.

Centilmen kokarca :)
net bir şey diyemeyeceğim ama forumlarda gezmeyi unutma.

sorma ya bayılıyorum ona :) geziyorum da dublajlı olarak bulamadım bir türlü :/

giriş katı mı? binanın yanı boş arsa mı? drenaj yaptırmak icap ediyor olabilir. yükümlülüğü olduğunu sanmam, varsa da yaptırmak zor zira tüm binayı alakadar eden masraflı bir iş.

Sağlığın için de çok zararlı. Değiştir evi.

Ev sahibini bilemem ama nem alıcı cihazlar var. Onlardan alabilirsin.

nem alıcı cihazlar sağlığına fayda edebilir ama duvarlardaki rutubetin önünü almak çok zor ancak köklü bir çözümle olur.

2 yıl kadar bir süre benzer bir evde yaşadım. öyle ki, kapının arkasındaki askıya asılı bıraktığım deri ceketim küflenmişti. evet, bildiğin deri ceket yeşil küf olmuştu. balkonumuz da yoktu, kurusun diye salona serdiğimiz çamaşırlar 4 günde falan kuruyordu. nası dayandık o evde boşver:)

sorunu ise temelden çözemezsin, zira çözmek için basitçe evi yıkıp baştan yapmak gerekiyor. kısa vadede çözümün nem alıcı tabletler. aha şunlar: www.hepsiburada.com

uzun vadede ise evi değiştirmekten başka şansın yok.

evi değiştirmek, nem alıcı cihazlar +1
ayrıca, leonardit bulabilirsen çok iyi nem alıyor. kedi kumlarında da var. bebek bezlerinde de kullanılıyor. yerli malı olduğu için fiyatları da uygun.

nem alici granül. uhu marka kullaniyorum, oldukca yararini görüyorum.

kaldıracağın zaman belini kilitle, yani beldeki kaslarını kasarak yüklen.

soylediginin disinda bir sey yok. beline kemer takip destekleyebilirsin de, bu seni sinirlarini zorlamaya iter. o yuzden onermem.

dizlerini kirarsin, eyvallah da, dikkat etmen gereken bir diger sey omurgan yere tam olarak dik olsun, one az dahi olsa egilme.

egona yenik dusme, kaldiramayacagini dusundugun seyi de kaldirma, sagligini bozmani dert etmeyip seni kovacaklarsa da birak kovsunlar. oyle uc bes gun agriyip gecmez bu meret, bel onemli.

benim bir arkadas aynisini yapti, fit'in onde gideniydi, simdi spor falan yapamiyor. kste biriyle birlikte bir sey kaldiracakmis, eleman butun agirligi buna kitlemis. "o an belimden bi ses geldi" diye anlatiyor.

Bel kası çalış.

ağır yük kaldırma ve indirme ömür boyu sıkıntısını çekersin

patrona linkteki istifleme makinalarından birini aldırmaya çalışın. çok pahalı değil. patron almazsa 3-5 kişi kendi aranızda para toplayıp alın. sağlık her şeyden önemli.
www.netlift.com.tr
www.sahibinden.com

Kemer ya da benzeri olan beli bir iki kere saran kumaş,bez gibi (eni geniş ) uygun bir şey kullan. ayrıca bel kasını çaliştiran hareketleri yapman iyi olur.

Akşam eve gidince kalça ve hamstring kaslarını esnet.

ben empatiyle açıklamıyorum kendimdeki bu durumu. mesela birinin başına gelen kötü bir durumda da empati yapmıyorum. "ya benim/yakınımın başına gelseydi" diye aklımdan bile geçmeden, doğrudan o durumu yaşayan için üzülüyorum. utanma da bu şekilde...

kültürü oluşturan taklitsel durumlar ve ayna nöronlar falan geliyor aklıma, tabii antropoloji veya nöroloji uzmanı olmadığım için iddialı değilim.

psikolojik yönünü bilemiyorum ama bi ortamda arkadaşım dediğim kişi saçma salak bi espri yaparsa onun adına utanırım. sonuçta onun espri seviyesi dolaylı yoldan senin espri seviyen hakkında bilgi verir.

her şeyin ucu kişisel psikolojiye çıkıyor. aslında utanan sensin, başkasının yaptığı bir hareket sonucu olsa bile.

o ortamda bulunduğun için; o kişinin senin arkadaşın olması ve bu olaya şahit olan kişilerin de bunu bilmesi etkili olabilir. en basitinden, konu uluslararası bir durum ise, o kişiyle aynı ülkede yaşadığın için. yani ortak noktan olduğu durumlarda olabiliyor bu. kounya göre değişiyor. örneğin, uluslararası politik bir durumda kimileir aynı ülkeye mensup diye RTE yüzünden utanabilir, kimi türler arası bir mesele olduğunda Yulin'deki durumdan ötürü toptan insanlığından utanabilir.

empati değil durum yani bence, birinin seni dolaylı yoldan rezil etmesinden utanmak tamamen.

sözlükte dün biri açıklamıştı. "ayna nöronlar" bir incele istersen.

Çevredeki insanlarla olan samimiyet/yakinlık/resmiyetle ilgili bir durum sanki. yani insanlarin "kişisel alan"ımızla olan mesafeleri arttikça daha duyarli bir hale geliyoruz.

sürücüye sağ tıklayınca eject diye bir seçenek olmalı. belki düzeltebilir.

denedim çıkar desem bile silinmiyor.

Unlocker kur. sürücülerde olur
oluyor mu bilmiyorum ama sürücünün üstünde sag tikla unlocker seç sonra da - sil - yap.

Tekrar kur magic isoyu. Sonra kaldir o surucuyu. Sonra tekrar sil.

@floydian teşekkür ederim o şekilde sorun çözüldü.

profesyonellik. kurum kültürü. yönetmelik ve uygulama talimatlarına tam uyum. görevler ayrılığı. saygı.

kurallara uyulması, sistematik çalışma, sıfır savsaklama, tıkır tıkır işleme demek bana göre.

düzgün iş tanımları, saygılı çalışan ilişkileri, kişilerle değil sistemle yürüyen iş.

sonuçları ne olursa olsun doğruyu yapmak.

şirket için çok kötü sonuçları olacağını bilinmesine rağmen, yaşanan kötü bir olayı kamuoyuyla ve otoritelerle doğru bir şekilde ve zamanında paylaşmak.

rüşvetin adını bile anmamak.

liyakata göre terfilerin gerçekleşmesi

mesela, 3 gün beklese zaman aşımına uğrayacak 3 milyon tl borcu, farkına varıldığı gün ödemek.

mesela, soma'ya tedarik ihalesini kazanmasına rağmen, şirketin güvenlik testlerini geçmeyen işletmeye tedarik yapmamak, rakip firmanın yapması ve bunu bir pazarlama stratejisi olarak kullanmamak. (viral ya da başka bir şekilde kamuya paylaşımla rakibi çökertebilirdiniz.)

her anlamda otonom çalışan sistem, kurumsallık.

Oturmuş süreçler ve sistemler. Adamlar değişse bile tıkır tıkır yürüyebilen altyapı.

@douchhebag, ne güzelmiş o firma öyle.
yalnız kötü olayı paşlaşıp iyi olayı paylaşmamak bence iyi değil. kendine adil olmuyorsun bi kere. hadi bunu geçtim, erdemli bir tutum diyelim.
kamuoyunu güzel haberlerden mahrum bırakmak da oluyor bu. negatif enformasyonların içinde boğulurken bu tür pozitif bilgiler ne kadar iyi oluyor halbuki.

soruya cevabım:
çoğu şey yazılmış zaten, ek olarak; çalışan yönünden bakınca, haklarını alabildiğin güvenilir iş yeri.

Kanunen ve uygulamalı olarak iş odaklı, tanımına uygun hareket eden, ne kurum yapısını ne de çevreyi (müşteri, çalışan, devlet...) olumsuz etkileyecek faaliyetlerden uzak durması.
kurum egosu ya da kurum homeostazisi

1. ppt dosyasını pdf olarak kaydet.
2. pdf'i ac. yazdir menusunden "coklu secimi" tercih et. sayfa basina 6-9 hangisini istiyorsan onu sec.
3. istedigin gibi buyuk yazdiracaktir.

Yazdır dedikten sonra ayarlardan, slayt yerine dinleyici notları seçimini yapsan?

Bir ucunu kaldirip havlu,bez,vb koy.sıkıştır.diger taraftan da sen it.yerde kaydir.

Tek basinaysan ve zemin de kaygansa alttan en fazla 20-25 cmlik yere ayaklarinla sürekli baskı uygula itmeye çalış. yavaş ol.

iple bağla sıkıca.yayılmasın ağzı burnu.altına patates koy ittir

dolabı tekrardan sök. ya da usta çağır yapsın. diğer çözümler uzun vadeli değil. geçici.

www.beetlebox.com.au

böyle bir şey ödünç alıp yatırıp taşıyacaksınız.


veya bu:

www.cartonboxsupply.com

büyükçe bir eski çarşaf /nevresimle taşıyabilirsin safsafinazın dediği gibi. ben tek başıma bişey çekeceğim zaman öyle yapıyorum. bezi kaldırmadan çek, köşelerden yırtılır yoksa.

en güzeli dolabı söküp taşımak, durduğu yerde düşecek gibiyse yerinde de devrilebilir. köşeye dayarım diyosan bilemem de ben olsam o riski almazdım. evde kedi köpek varsa üstüne çıkarlar ederler dolap köşe olmayan yana devrilebilir, neme lazım..

millete yaranmak. maksat is olsun.

d- 15 sene sonraki cahil ve fakir seçmen topluluğu

a ve b. bağımlı nüfusun oranının azalması lazım gelecek için. bunun için de çalışacak genç nüfus gerekiyor.

c seçeneğinin kimsenin umurunda olduğunu sanmıyorum..

- ucuz iş gücü (en büyük neden)
- ideolojik süreklilik (3 cocugu kendi ideolojisine yakın aileler yapacak, diğerleri ise tam aksine daha az çocuk yapacak veya hiç yapmayacak, doğal olarak dindar bir gelecek hedefine daha kolay yaklaşılabilir.)

Nedenleri tam olarak belirtilmese de türkiye'deki nüfusun artmasını kendileri açısından tehdit olarak gören dış kaynakların olduğu yönünde bilgiler var. yani mesele basit bir aile meselesi olmaktan öte toplumsal, coğrafi, siyasi vs olarak önemli boyutlarda. bunun ciddiyeti ilerleyen zamanda daha da anlaşılacak.

Nüfus arttıkça kişi başına düşen gelir de azalacak ve insanların her bir çocuğun eğitimine ayırdığı zaman ve para da düşecek ve cahil popülasyon artacak dolasıyla cokponcik+1

d) genç nesilleri kendi kafalarına uygun olarak kindar ve dindar yetiştirmek istemeleri.

ama bu istek patladı çünkü genç nesil yasakların ve statükonun kaynağı olarak akp yi görüyor.
aşırı islam baskısı da gençleri dinden soğutuyor.

'en az 3' kuralının demografik açıklaması basit;
nüfus artışı istenen toplumlarda 3 çocuk o aileyi genel nüfusta +1 kişi olarak yansımasına neden olur. şimdi bir aile anne ve baba olmak üzere 2 kişidir. o aile sadece 1 çocuk yaparsa anne baba öldükten sonra o aile 1 kişi kalır. yani genel nüfustan 1 kişi eksilmiş olur. yine aynı hesaplamayla eğer aile 2 çocuk yaparsa, yine başlangıçta 2 kişi olan aile anne baba öldükten sonra yine 2 kişi kalır ve nüfusta bir hareketlilik yaşanmaz. ancak eğer bir aile (anne-baba) 3 çocuk yaparsa anne baba öldükten sonra geriye başlangıçta 2 kişi olan aile 3 kişi olarak devam edecek. bu da nüfusun 1 kişi artması anlamına geliyor.
bu yüzden, başta da bahsettiğim gibi, nüfus artımı istenen toplumlarda ailelerden en az 3 çocuk yapması beklenilir.

en az 3 çocuk 'isteğinin' arkasında ki neden bu. zaten senin sorunda bu bağlamda 'neden nüfus artımı isteniyor' olması gerekiyor. devletlûmuz neden nüfusun artmasını istiyor, bilmiyorum. tabi buna da birkaç tahmin eklenebilir.

1-ülkenin demografik yapısını değiştirmek (kindar-dindar nesil konusu)
2-ucuz iş gücü
3-asker 'gücü' (ne de olsa nitelikten çok nicelikle övünülür bizim ülkemizde)

bana en yakın sebepleri sıraladım ancak veridiğin 'c' şıkkı mantıklı gelmedi pek. en az 8 doğuran bir topluluktan bahsediyoruz sonuçta...

Türk nüfusuna yönelik bir amaç yok. Kürt nüfusu zaten Türkiye'deki en kalabalık nüfus oluyor. (Bölgelere ve şehirlere göre gözlemleyecek olursan görürsün)
Ondan sonra Lazlar, Araplar, Türkler, Ermeniler geliyor.
Yani anlayacağın maalesef Türkler zaten azınlık durumunda.

3 çocuk isteğinin altında ise genç nüfusu ve buna bağlı verimli üretimi artırmaya yönelik bir amaç var.

d: hicbiri.

genc nufusa sahip olmak. gayet mantikli. yoksa avustralya gibi ortalik yaslilardan gecilmez ve agir isler icin surekli ortadogu ulkelerinden adam aliriz.

gerçek cevap a+b

d) yetiştirilmek istenen dindar nesil ve hiç bitmeyen akp=rte yönetimi.

bir sebebi olmayabilir de, belki de biz bu ihtimalleri tartışıp birbirimizi yiyelim, bir türlü bir araya gelemeyelim hiçbir meselede diyedir.

eksisozluk.com

Ben kesinlikle egitimsiz saf bir nesil ve beraberinde ucuz is gucu diyorum. Adamlarin bu zamana kadar yaptiklarina bakarak ne yapmaya calistiklari acikca goruluyor, aptal olmak lazim gormemek icin;

-Okullari imam hatibe cevirmek, imam hatip disinda okumayi zorlastirmak
-Unversite sinavlarinda surekli degisiklik yapip universiteyi git gide zorlastirmak.
-Fazla cocuk yapmayi tesvik etmek
Ve hemen simdi aklima gelmeyen diger seyler.

Sonuc olarak kalabalik ve asalak bir toplum. Vasifsiz, gunu kurtarma pesinde, karnini zor doyurup Dunya'dan haberi olmayan milyonlarca insan. Kalabalik ve egitimsiz nufus ve ucuz is gucuyle Avrupa'nin sanayi mahallesi oluruz. Cin gibi uzak degiliz, Avrupa'nin dibindeyiz. Avrupa'da is gucu pahali. Hem Cin gibi Banglades gibi ucuz is gucu olup hem de Avrupa'nin dibinde olsa super olurdu degil mi?

İlişki var bence. İnsanlar senin tipine fiziksel ozelliklerine göre sana davranıyorlar. Buna göre senin karakterin, hayatı algılayış biçimin hareketlerin değişiyor.

evet siskolar cok asabi mesela. (╯°□°）╯︵ ┻━┻

aha op de sisko sanirim, soruna cevap verdim iste ama kanitladin bir nevi tesekkurler ^^

Evet. ekseriyetle var.

bugüne kadar tanıdığım tüm şişkolar, bencil, kibirliydiler. hiç şaşmadı.

kelepir+1

uzun boyluların iş hayatında daha başarılı olduğu gerçeği var misal...

@kelepir güzel bir bakış açısı. Lakin bunun ters tepme olanağı da var diye düşünüyorum. Örneğin baby-face denilen insanlar orduda en çok rütbe alanlar ve akademik hayatta da gayt başarılı noktalara gelen insanlarmış istatistkiklere göre.

@chaotic, 1.78 boy ve 68 kiloyum. Yağ oranım 2 hafta önce ölçtürdüğümde %4'dü. 2 haftada da kastettiğin kilolara gelebileceğimi sanmıyorum. Sadece "şişko" terimimnin siyahlara kullaılan "n"li terim gibi hakaretvari olduğunu düşünüyorum. Aynısı @hzben için de geçerli. Ama tespitiniz de katılıyorum. Ne kadar kilolu insan tanıdıysam agresif şahıslardı.

@ j r r tolkien, bildiğim kadarıyla darwin dış görünüşe bağlı verilen yargıları evrim sürecinden kalma doğrular olarak görüyor. Yani bi ortama girdiğinde sivri çeneli kaşları gözlere yakın şekilde bir tip gördüğünde hayvansı iç güdüler eşliğinde beyin tehlike sinyalleri üretiyor. Yani senin dediğin belki içine kapanıklı ve sosyallik bağlamlarında mantıklı olabilir ama karakter kategorisi çok geniş.

kilolu insanlar daha agrasif tespitine çok katılmıyorum. en azından benim çevremdeki kilolular çok rahatlar valla, hele bir tanesi bi kahkaha atar sokak inler.

yalnız şöyle bişey varmış; ana karnındayken annenin zor koşullarda olması, doğan bebek için aynı zor koşulların devam etmemesi sonucu fazla kilo alımı olabiliyormuş. mesela 2. dünya savaşından sonra doğan bebeklerin sonradan obez oldukları gözlemlenmiş gibi... belki sözünü ettiğiniz agresifliğin de nedeni aynı şekilde zor etkenler olabilir.

kelepir+1

Ek olarak insanlar da kendi tiplerine ve fiziksel özelliklerine göre kendi karakterlerini belirliyorlar çoğu zaman. Mesela yakışıklı olmayan erkekler kompleksli ve kıskanç oluyorlar. Çünkü kendinde olmadığı için çocukluğundan başlayan kıskançlıklar, kompleksler zamanla karakter biçimine dönüşüyor. Bu konuda binlerce analizim oldu diyebilirim. Yine kısa boylu insanlarda da aynı şey mevcut. Özellikle erkeklerimiz boy konusunda daha takıntılılar, kendilerinden uzun ya da çevresindeki bir kadının uzun boylu bir erkeği beğendiğinde sorunlar çıkabiliyor. Oysa kadınlar genelde kısa olup; bunu bildikleri için kendilerine fazla sorun etmiyorlar. Tabii ki kadınlardaki işleyiş biraz daha farklı; onlarda da kilo olarak adlandırabiliriz. Kilolu kadınlar kompleksli, hırçın ve tercih edilmemenin getirdiği sinirlilik ruh haliyle karşımıza çıkıyor. Uzun boylu, yakışıklı, birçok noktası düzgün olan erkekler ise daha rahat, kendinden emin diyebiliriz.

Tabii bunların hiçbiri yadırganacak bir şey değildir.

Ben böyle bir bağ olduğunu düşünüyorum, bilinçli/bilinçsiz bir yüze baktığımda karşıya dair düşüncelerim şekillenmiş oluyor. Hatta bbc'de bi' yazıda çoğu insanın istemeden de olsa yüze dikkat ettiği ve bunun iş hayatında ve sosyal hayatta face-ism diye nitelendirilecek kadar faşizme kaydığını yazmışlardı: eksisozluk.com

Gözü büyük olan, güvenilirdir; alnı geniş olan, zekidir; kulağı küçük olan, diğer insanların laflarını pek önemsemez, gibi kalıplaşmış şeylerin gerçekten tuttuğu da oluyor ama bence fiziksel özellikle karakter arasındaki bağın en sağlam/güvenilir olduğu yer: yüz.
Kullandığımız mimikler/karakterimiz yüzümüze belli bir ifadenin oturmasını sağlıyor: agresif insanın kırışık alın ortası, tatminsiz insanın aşağı doğru eğimli dudağı, samimi insanın bakışı... Bunlara dikkat edince gerçekten bi' korelasyon mevcut. Ama bazen de tv'de filan denk geliriz ya: herif, yapmadığı psikopatlık kalmamış bir ruh hastası ama tam bir bebe surat, yüzüne baksan kefil olursun...
Ancak bir yere kadar genelleyebiliyoruz demek.

Başlı başına tek bir uygulamaya has özellik değildir herhalde.
Video akım çizgisinde belli bir alan seçilip (mesela 3:00 ile 3:05 arası ) slow motion efekti uygulanıyor olmalı.

çeşitli videoları birleştirmiş olabilirler. ya da gelişmiş cihazlarla çekmiş olabilirler. instagramdaki çoğu kalite iş yapan kullanıcılar sadece paylaşmak için kullanıyor orayı. çektikleri makineler ve yazılımlar prof. çoğunun. yani normal kendi halinde bi kullanıcıysanız masraflı işler.

ben yazarken dikkat ederim ama yanlış yazandan rahatsız olmam.
bunun normal olduğunu düşünüyorum

Vermek istediği anlam bununla bir bütün olduğu için.

Bölük pörçük kelimelerle uçuk kaçık mesajlar yazanlar özensiz ve güvenilmez insan izlenimi oluşturuyor bende.

ben de yazarken dikkat ederim fakat yanlış yazana da çemkirmem.

düzgün yazıp, konuşmak? normal olan bu değil mi?

Hayir olay su. Vakitten kazanmak hayati hizlandirmak icin kullandigimiz teknolojik servisleri kullanirken bile tamamen vakit kaybina sebep olan yazim sekillerine saplanip kalmak ve aksi sekilde davranan insanlari hor gormek. Yoksa dili duzgun kullanmak tabii ki dogrusu ben detayli yazmadigim icin soruyu biraz sig kalmis anlam.

snn be slk .s.s

ben dikkat etmeme rağmen karşı tarafın dikkatsizliği beni rahatsız etmiyor. örneğin kankimle geyik yaparken imlaya dikkat etmemesi bana dokunmaz, buna sinir olanları da biraz kaçık buluyorum :)

vakitten kazanmak için slm nbr npson yazanlara zaman lordu madalyası takalım o zaman, ha?

en önemli sebep okumayı zorlaştırması. insanların okuması için bir şey yazıyorsan onların okumasını kolaylaştırman lazım. sen burada satıcısın, alıcı malın olması gerektiği gibi olmadığını fark edip bunu belirtince boynun kıldan ince olacak. ayrıca, özensiz yazılmış yazı okurken benim zamanımı alıyor, niye kendi açından bakıyorsun?
tamamen vakit kaybı olduğunu sen düşünüyorsun, bana göre değil mesela.
en fenası da hor görüyürler muhabbeti. bir şeyleri eksik/yanlış yaptığın için uyarılırsın, sen düzgün yaz kimse de uyarmasın hor görmesin seni. günlük yazarken istersen yazım kılavuzu yak. ama insanlara hitap ederken iletişimi kolaylaştıran belirli normlara uyman lazım. hem uymayıp hem de "bana ne istediğimi yazarım" demek olmuyor.

he bi de, fetiş objesi haline getirilecek bir şey değil bu. kimse bundan zevk almıyor, aksine sinir olduğu için belirtiyor. insanların hatalarını kovalayıp bu durumu takıntı haline getirenlerden bahsetmiyorum tabii.

bunlardan öte, kimse mükemmel olmak zorunda değil. bahsedilen fetişistler de hata yapıyor. kimse de niye hata yapıyorsun diye sinir olmuyor zaten. sorun bunun pişkin pişkin dile getirilmesinde.

Aha iste hor goren bir beyin fakiri geldi. Adam daha tartisilan konunun muktedirlikle alakasi olmadigini anlamamasina ragmen verdigi cevaba bak. Adam duzgun yazmak icin o kadar zorluyor ki kendini dusunmeye beyin kalmiyor. Hadi bi ipucu vereyim bahse konu olan sey muktedirlikten ziyade bilincli yapilan seyler. Hadi kompleksli sincap uza.

Böyleleri best seller olan bir kitaptaki basım hatasını görüp kitabı çöpe atma düşüncesi ile yayınevini arayıp eleştirme arasında gidip geliyor olmalılar.
temel olarak insanlar arası ilişkiden, anlayıştan bihaber ama ascii düzen konusunda titiz olanların sanal alemdeki gereksiz serzenişlerinden biridir bu.

Baba jo neden akla direkt o seviyede seyler geliyor ki? Bak ne demisim buyuk kucuk harfinden tut virgulune noktasina kadar kasmakan bahsediyorum veya gidecegim gelecegim yerine gidicem gelcem vs. gibi. Ayakustu yazarken yolda yururken vs. Kolaylastiriyor mu evet peki anlasilmasinda bir sorun oluyor mu hayir o zaman problem?

Edit: ayni cevap senin icin de gecerli devilred.

"ne demeye çalıştı ki acaba şimdi burada?" diye düşünen neden ben oluyorum? o bir zahmet düzgün yazıversin, kendini anlatacak olan kendisi çünkü.

ekleme: virgül dediğin şey can kurtarır. gerekli yerde virgül kullanmamak gayet de "ne demeye çalıştı ki bu şimdi?" tepkisi yaratabiliyor.

o da kendince vakit kazanıyor işte, kimin neden yazdığına karar veremeyiz ki biz. büyük küçük harf ve gidicem gelicem bahsedilen fetişistlerin %90'ını rahatsız etmez, dürüst olalım. noktalama ise bambaşka, direkt etkiliyor anlamayı kolaylaştırmayı. kişisel konuşmalarda karşı tarafın düşüncesine göre kabul ama burası gibi derdimizi yazarak anlattığımız bir mecrada olabildiğince anlaşılır olmak önemli. acelem var diye hebele hübele konuşan insana nasıl "bi yavaş olm sakin" diyorsak burada da aynı durum geçerli.

turkiye fosikler odasi baskaniyim ama ben boyle fosiklik gormedim.
adamin ne dedigini anladigim surece ben dert etmem.
dert edene de anlam veremem.
noktasina virgulune baslatmayin sanki hepiniz vatzapta slm canim yaaa nabr napiosun yazmiyorsunuz, de hadi gidin isinize...

Ya arkadaslar vatsapta kestigin kizi anlatirken arkadasina ne virgulu gozunuzu seveyim azicik samimi olalim vatsabi resmi iletisim kanali olarak mi kullaniyorsunuz.

arkadaşım, whatsapp'te virgül kullanmıyorsam başka satıra geçerim ama yine de veririm o esi. destan gibi yazıp da noktalama kullanmayan insanı anlamam mümkün değil, bunun da trt haber spikeri edasında olmayla alakası yok.

daha neyi elestirdigimizi anlamayanlar kufure baslamis.
sasirdim mi? hayir.

HAYDAAAA. ben bu fetisistler bizi elestiriyor hor goruyor diye duyuru actim ne ara onlari elestiren ben oldum lan.

iş hayatında sıkıtı. sen daha bir e-posta yazarken kelimeleri yanlış yazıyorsan kurumsal olarak şirketini kötü temsil ediyorsun demektir. türkçeye hakim olmayan adamı kurumsal şirketi temsil eden pozisyonlara koymayacaksın. adam günün birinden sözleşmedeki bir kelimeyle şirkete milyonlar kaybettirebilir.

Gündelik hayatta ise yanlış seçilen kelimeler arkadaş, dost, sevgili bile kaybettirebilir.

Olması gereken bu değil mi?

whatsapp'da en çok konuştuğum arkadaşım sağolsun o kadar düzgün bir türkçe kullanır ki kendimi ezik zavallı :P yok canım öyle hissetmiyorum, adamın tabiatı bu, güzel de bir şey. fakat ben o kadar da takmam hal hatır sorup geyik yapıyoruz sonuşta iş görüşmesi değil, TRT türkçesi ile yazmam -burada da mesela trt türkçesiyle yazmıyorum ama iş icabı yazdığım her şeyde TRT türkçesi, muntazam dilbilgisi kullanırım, işim gereği- şimdiye kadar şikayeti olmadı (ondan başkasının şikayet hakkı yok zira hem en çok onunla yazışıyorum hem de kalan herkesten zaten ben düzgün yazıyorum neyi şikayet edecekler?)
ben şikayet eder miyim? atarlanır mıyım? rahatsız olur muyum
anlamayacağım kadar kötü yazan biriyle (sesli harfleri toptan yok edenlerle filan) zaten konuşmam çok şükür öyle arkadaşlarım yok. bir seviyesi var sanırım bunun, cehalet akıyorsa, dilbilgisi kurallarını bilmediği belli ise galiba rahatsız oluyorum.
-de konusuna da takığım de'yi ayırmayanlardan soğuyorum -evet.
uyarıyor muyum? çok genç bir kaç arkadaşı, ah bi de doğru düzgün yazsan diye uyarmışlığım var o da aileden filan yoksa kimseye ilişmem.

benim kötü bi özelliğim bu malesef, başka hiç bir şeyden adam ayırmamaya çok dikkat ederim din,dil,ırk bla bla. fakat yazı stilinden çat diye adam ayırırım mesela. anında biter gözümde. bilmiyorum belki bi nevi takıntıdır. ama en az rahatsız eden takıntım bu. yani bu knuda böyle kalırım ben ölene kadar bu düşüncemin arkasındayım.

Hakkari' de bir ara bulunup kahvalti yaptiğım için diyecegim şey otlu peynir, kavurmalı yumurta, o bölgede üretilen balı da sor, dene. zaten otlu peynir standartdır orada.

sutcu fevzi en meshuru, edremit yolu uzerinde de bir sube acmislardi galiba.

bunu yazici ayarlarindan(ctrl+p) yapsana delikanli.

Pdf editörde sanmıyorum ama pdf sayfasini prnt scrn tuşu ile hafızaya alıp (ya da pdf den jpg formatina çevirebilirsen) bir resim düzenleyicisindeki renk,parlaklik ayarları ile bunu yapabilirsin. bu arada yeniden sayfanin boyutlarini ayarlaman gerekebilir.nede olsa resim düzenleyici programlar pixellerde oynama yapar. yine üstteki cevap gibi yazici ayarlarina da bakman lazım. bir çok sayfa varsa böyle çikti alman gereken ve manuel (el ile ) olarak iş süresi de uzayacağından o zaman bir çok programda bulunan batch convert özelliğini kullanman gerekir. program önceden tanımlı ayarlarla, bir çok dosya üzerinde yapman gereken aynı işi otomatik hale getirip, işi daha kısa sürede bitiriyor.

baskı yaparken kontras ayarları var orda koyuluğu arttırabilirsin

M2 de çok önemli ama.

metrekare basi 750-1250 arasi ama cok degiskeni var. malzeme kalitesi, cinsi falani filani

70 bin tl arsa parası hariç

Metrekaresi 1000₺ ortalama arsa hariç

brüt metrekare * 800-1000 tl (yani duvarlar dahil evin net metrekaresi + ortak alanlar)

müteahhitler dolandırmak için temeli de sayar, kullanılmayan çatıları da sayar vs. yemeyin.

Denizlerdeki gibi kıta sahanlığı söz konusu olabilir.

Münferit bölge olayları var gölün ya da akarsuyun ya da denizin kapladığı alana göre kara sınırları değişkenlik gösteriyor. Mesela Karadeniz in %41 ı Türkiyenin geri kalan %59 u ise karadeniz e bakan ülkelere değişik oranlarda pay edilmiş. Senin ne kadar geniş kıyın varsa, o kadar fazla alana sahip oluyorsun.

kime ne?

hayır zorunda değilsin. üşümüyorsan yakma

kendin ihtiyacın olmayıp komşular için kombiyi yakman son derece verimsiz. ama sen yapmadığın için onların ısınamadığı (daha maliyetli ısındığı) da bir gerçek.

eğer vicdani sorun yapacaksan. komşularına ufak hediye, ikram va yaparak dengele

Biz de Erzurum'da kaldık 6 yıl kadar da ilk defa böyle bi şey duyuyorum. Sana lazımsa yak, komşuya kombi mi yakılır allasen :)

Ya ne alaka abi profesyonel olun biraz gözünüzü seveyim. Kimse tavana elleyip yukarısı yakmıyor pompalıyla girelim demez.

Mecbur değilsin. nerede olursan ol. bunun sözünün edilmesi bile yanlış.

inanın sorun olabiliyor. ben eskişehirliyim. orada yaşasam cevabı belli ama burası farklı. herkes merkezi sistemci.

Yahu ne alakası var, tek yaşıyorsanız zaten bir oturduğunuz odayı yakarsınız, belki arada mutfağı, bir de banyoyu. Onun dışındaki odaları, boş olduğu halde yakmak... soran olursa da yakıyorum dersiniz, öyle saçmalık olmaz da kime ne?

Biz antepdeyken, ne alt komşu ne üst komşu yakardı misafir odasını :D O yüzden annemler küçük odaya geçmek zorunda kaldı oturmak için, bir kere de niye yakmıyorsunuz demedik...

erzurumda yaşama, norveçte yaşa sen. erzurum seni haketmitor

@pascha d: belki inanmayacaksın ama erzurumu çok seviyorum. insanıyla birazcık problemim var o kadar. kinayeni yirim.

tabi ki sana gerekenden fazlasını yakma, yakmadığın için de bir sorumluluk hissetme. komşusunun kombiyi yakıp yakmadığını kendi evindeki ısı farkından anlayan-uyaran ne gördüm ne duydum. zaten yakmadığını komşuların nerden bilecek de sorun çıkaracak onu anlamadım?

ilginç şeyler dönüyor dostum canın cehenneme bana ne de. isteyen o siyah götünü kaldırıp kendi kombisinin ayarını yükseltsin. kahvemi yudumlayacağım toz ol buradan

de

ilginç şeyin kralını görsünler.

sadece Erzurum değil her yerde her oda yakılmalı bence çünkü o ısı kaybı denen olay sana da komşulara da daha fazla yaktırıyor aslında(denilene göre, gerçekte ne kadar fark ediyor hesaplanmalı, ama benim alt komşu evi terkedip camı da açık bırakıp çıkmıştı farkettim ben, bütün kış alttaki daire boş halde camı açık şekilde kaldı)

ha ama bazı odaları kapatıyorsan kapat kimse de bişey demez, sen o odalara girersen donma yeter. Tabii düzgün mantolu yalıtımlı binaysa yakmasan da bişey olmaz büyük ihtimalle. Mesela benim Şişli'de pek güneş görmeyen eski apartmanda tahta çerçeveli camları olan evde aylık 250-300 lira verip ısınamadığım oluyordu.

Yasa diyor ki ev boş da olsa dolu da olsa ev sahibi evi 15 derecede tutmak zorundadır. Zaten o kalorifer hesapları, yalıtım hesapları vs hepsi bu yasanın uygulandığı varsayılarak yapılıyor. Senin bulunduğun mahal 15 derecenin altındaysa, komşun seni mahkemeye verip tüm zararını talep edebilir. Ama Türkiye bir hukuk devleti olmadığı için, kimse bilinçli olmadığı için, "aman ne uğraşcam" diyenler çoğunlukta olduğu için yasal olarak başına hiçbir şey gelmez.

ortamlarda "yakıyorum tabi pampa peteğe el bie sürülmüyo gel bak istersen" dersin.

Öyle az değil :) hamsi çekirdek gibidir. iyi düşün.

600-700 gr adam başı. Hamsiyi ayıklayınca geriye bir şey kalmayacağını hesaba katınız.

O 300 gr insana göre değişir de ortalama biri için konuşuyorsak daha fazlası yakar çıkar, o yüzden bizim oralarda hamsi kuşu salatalıkla servis edilir, rahat rahat 15-20 tane/insan şeklinde tüketilir :)

2 kişi 1 kilo yer sadece hamsi kuşu yenecekse

valla bizde ekmeksiz kişi başı 1 kilo gidiyor.

Daha önceden kimliğin fotoğrafini çektiysen onu bir resim düzenleyicisiyle açıp fotokopi (photocopy) efekti verip çıktısını alırsan şukela şeyler olabilir.

isim veremem ama düşünüp bir şeyler üreten ya da en güzel şekilde bunu ifade eden, hayata bu gibi başka açılardan baka bilen birileri varsa tanımak isterim. ( ben öyle biri olduğumu idda etmiyorum )

10+

Aklı başında çok insan mevcut buralarda.
Öyle insanlarla tanışmak, konuşmak iyidir.
Isim vermeye gerek yok.

Rubenanyukov

Bir şekilde iletişime geçtiğim ve yardımlaştığım herkesi iyi ki tanıdım diyorum. En az 50-60 kişi vardır. Özellikle duyuru yılbaşı çekilişinde, hayvanlarla, sinema ile, akademi ile ilgili konularda konuşup tanıştığım çok güzel insanlar var.

Kuruluma sağ tikla yönetici olarak çalistirı seç.

Şimdi de cihazı görmüyor.

Böyle de zor olacak ama görmüyor derken kurulumu yaptın ama usb ile bağlantıyı mı görmüyor yoksa başka bir şey mi ?

sitesinden indirmeyi denedin mi sürücüyü?

usb değil kablosuz bağlantı kurmaya çalışıyorum. Ben de çok anlamam bu işlerden.

üreticinin sitesinde, destek bölümünde ya da varsa sizdeki kurulum cd si içinde modele ait pdf kullanıcı kitabi olmalı. orada karsilasacagınız sorunlara ait bilgiler olmalı.

Harddisk saglamsa ide/sata dan usb ye çevirici kablo olarak (adaptörüyle bilikte yaklaşık 25- 30 tl) başka bilgisayara harici hdd gibi bağlayıp ya da baska masaüstü bilgisayar kasasina ( 3.5" hdd ise) dahili bağlayip dosyalarini alabilirsin. Harddisk donanımsal/fiziki olarak sorunlu ise işin biraz daha zor ve masraflı olur.

ukala?
www.tdk.gov.tr

yarak suratlı.

bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmak.

dunning-kruker etkisi?

ahkam kesiyor
bilir bilmez konuşuyor
çok bilmiş

çok bilmiş.
boş

Kimler kanun teklifi verebilir diye arama yapabilirsin.

yerine daha az zararlı başka bağımlılık bulmak :)

okb olunca illa bişeye tutturuyosun :)

Yerini başka bir şeyle doldur, evet. Morfin bağımlısıysan +5k koşular yapabilirsin mesela.

O bağımli olduğun şeylere -giden yolları- kapat önce. sabırla biraz mücadele...

kendini ödüllendir, bir hafta bunu yapmazsam kendime söyle bi kiyak cekicem gibi.

Acizliğimden tiksinerek, mümkün olduğunca çok deneyerek, 30-45 gün gibi kısa vadeli hedefler koyarak, sebepleri ortadan kaldırarak, karşı koymanın hazzını düşünerek vb.

var. hemde hiç sevmediğim ama yaptığımda acayip keyif aldığım amaçsız gereksiz bişey.
bazen kendimi durduruyorum sırf yapmamak için kalabalığın içine giriyorum. yanımda insanlar varken yapamıyorum bazen de yapabilmek için kendimi saçma sapan zamanlarda yalnız bırakıyorum hiç bişey yapamazsam tuvalete gidiyorum :D

kafanda yani. durdurabilrsin kendini ben durduruyorum sonrada daha uzun bi vakitte daha güzel şekilde değerlendiriyorum. tamamen saçma bi bağlılık benimki hatta bi tür hastalık

10 güne kadar alkol bağımlısıydım. Spor ve düzenli beslenme programıyla şu an yeniden doğmuş gibiyim. Umarım böyle gider.

vlc

ben vlc kullanıyorum

potplayer kullanıyorum 3 senedir. bi yamuğunu görmedim. 3 senedir hiç de güncellemedim ama.

sıralayacak olursam;

- vlc
- km
- gom

Bu işin ağabeyi bana kalırsa power dvd'dir. Mükemmel ses deneyimi için dolby ses efektleri de içeriyor.

vlc

km akar.

ben klasik media player kullanıyorum, ne kaybediyorum? ses efektleri daha mı düşük kalitede? bu durum codec packle alakalı değil mi?

not: ciddi soruyorum

kmp saçmaladığından beri gom

Splash PRO

Kas spazmı olması muhtemel. Yine de doktorun görmesinde fayda var.

Siyatik olabilir, sinir skismasi. Ama tabi doktorun gorup kas gevsetici filan vermesi lazim. Belki igne yaparlar. Gecmis olsun

Kas spazmı/kramp +1

Yakı ve ağrı kesici/kas gevşetici ile beni toparlıyor. Fakat yine de "anne" olmasından dolayı bu önerilerimi teşhis niteliğinde değerlendirmezseniz iyi olur.

sinir sıkışması+1

iğne iyi gelebilir. benim anneme de olmuştu.

Egilip ani kalkti ise sinir sıkısması oluyor bildiğim. Uzun bir süre sert zeminde uyuması iyi olur.

ben de aynı şekilde bir kitlenme sonucu 3 gün ağrı çektim. sıcak su çok iyi geliyor. evde küvet varsa baya sıcak suyla doldurup uzansın.

arkadaşlar böbreklerinde kum varmış. bende şaşırdım ama dönüşte bindiğimiz taksici de aynı şeyin başına geldiğini söyleyince inandım. bol su içilecek ve hareket edilecekmiş böylece dökecekmişiz kumu.

değerli bilgileriniz için hepinize teşekkürler.

File recovery for android diye arama yap nette.

İçi polarlı olanlara bak. Marka konusunda bir şey diyemeyeceğim.

geçen sene fabrikadan tam şöyle olmasa da benzer bişey almıştım kendisi ince ama soba gibi ısıtıyor

www.yenimarkamodelleri.com

www.thenorthface.com

surdan sec

para konusunda problem yoksa kaz tuyu montlara bakabilirsin. hollanda'da subat ayinda bana misin demedi. icimde de t-shirt vardi. tabi bunye ile de alakali.

ya da sunlardan
www.gore-tex.com

gore tex malzeme var the nortface de hic bisi olmaz

Bende jack wolfskin var memnunum. Normalde cok usurum bir de almanyadayim ama bu montla usumuyorum.

şu ikisi dışında bişi alman lazım:
kaşe olanları gerçekten üşütüyor. naylonumsu şişme olanlar da sıcak tutuyor ama onlar da acayip elektrik yüklüyor insanı. ben çarpılıp duruyorum. benim de kafam çok karışık bu konu da.

Jack wolfskin iceguard modeli bendeki

bende columbia var memnunum. danimarka'nin -15'inde bana misin dedirtmedi, sogugu hissettigim yerler bacaklarim ve kafam oluyordu hatta.
tek kotu yani kosusturunca sirti hafif terletebiliyor. o da sanirim modeline gore hava almayanini mi sectiysem ne. ama bu markalardan birine yonel. bi kere alicaksin senelerce kullaniyor herkes.

jack wolfskin bakabilirsin ben kullandığımdan biliyorum. ne derecede sıcak tutacağını gösteren teknolojiler var almadan kontrol edersen iyi olur

Dadaizm akımı adını nereden almıştır?

20. yy da kurulmuş iki Türk devleti sorulabilir. (KKTC ve Hatay Devleti)

Kürdana benzeyen tahta çubuklarla oynanan geleneksel Çin beceri ve zekâ oyununun adı nedir?

Brezilya'nın başkenti neresidir?

Elektrik verildiğinde titreşen, basınç uygulandığında dışarıya elektrik veren doğal kristalin adı nedir?

Cevaplar için mesaj atınız. :)

sinemada en iyi avrasyalı kadın sanatçı ödülünü alan yönetmenimiz kimdir/ hangi filmle almıştır?

travial pursait oyunu genel kültür bilgi yarışmasına dayanmakta hasbro nun sanırsam onu hediye edebilirsin içinde yüzlerce güzel kültür sorusu var.

yok illa 3 tane yeterli dersen


1.Tarihteki 100 yıl savaşları ne kadar sürmüştür?
A) 116 Yıl
B) 99 Yıl
C) 100 Yıl
D) 150 Yıl

2. Panama şapkası hangi ülkede keşfedilmiştir?:
A) Brezilya
B) Şili
C) Panama
D) Ekvador

3. Rusların bayramı olan Ekim direnişi hangi aydadır?:
A) Ocak
B) Eylül
C) Ekim
D) Kasım

4. Kral George IV'ün doğru adı nedir?
A) Albert
B) George
C) Manuell
D) Jonas

5. Kanarya adalarının ismi hangi hayvandan gelmiştir?:
A) Kanarya
B) Kanguru
C) Fare
D) Fok balığı


cevaplar
1) 100 Yıl savaşları 116 yıl sürmüştür (1337 ile 1453 arası)
2) Panama şapkası Ekvador'da keşfedilmiştir.
3) Rus Bayramı "Ekim Direnişi" 7 Kasım'da kutlanır.
4) Kral George IV'ün asıl adı Albert'tir. Kral 1936 yılında ismini değiştirmiştir.
5) Kanarya adalarının Latince adı "Fokların" adasıdır ve bu isim fok balığından gelmiştir.

Turkiye'de kadinlara oy hakki ne zaman taninmistir?
Basit bir soru olmasina ragmen kimse bilmez. Ulusarasi ils. okumasayd ben de bilmeyecektim.

İlk yoğurt nasıl mayalanmıştır.
Yüzölçümü olarak en küçük, en büyük ilimiz.
Türk lirasının üzerinde yazan bankanın ismini tam olarak yazınız.
(paraya baksalar da herkes cumhuriyet yerine Cumhuriyet(İ) diyecektir.
Bir futbol topunun ağırlığı ne kadar dır (en yaklaşık sonuç)
Son ramazan ayı, hangi aya denk gelmişti.
Bir ekmek minimum kaç gram olmalı?
RTÜK veya başka bir kurum hangi
bakanlığa bağlıdır?

Tüm tuğ kor generali ast üste göre sıralarını?

Hz musa gemisine her hayvandan kaçar tane almıştır?

Nuh dur o?

Alfabemizde kaç tane noktalı harf var?

Asgari ücret ne kadar?

Adana demir spor kaçıncı ligdedir?

Rıdvan Dilmen 4 büyüklerden hangilerinin oynamıştır.

F s m Bizans fethi için döktürdü toplayın adı?

Millet muhteşem y y izliyor, kanuni den önceki ve sonraki padişah.

Yoğurt

Süt iç.

süt için.

sut +1

Yoğurt

Süt içme.

kefir iç.

elma

mide ilacı yut, rabiza olsun.

iade etme değiştirmek istediğini söyle

sta +1 iade değil değişim iste.

değişim istiyorum dersem aynı ayakkabıyı ekstra para ödemeden alırım yani?

cıngar çıkarma. yasal olarak bir hakkın yok. adamlar keyfi olarak üç ay kullanılmış ayakkabıyı geri alıyorlar. "sen patlatmışsın bunu" derlerse iddia edebileceğin bir şey yok.

cıngar çıkarırsan geri iadeden komple vazgeçebilirler, ya da "üstüne 150 TL fark verirsen aynısından veririz" diyebilirler. sen sakince güler yüzle kendini acındır. en kesin yöntem bu.

harzeme katılıyorum. değişim de kabul ederler. 50 tl fark isterselerde ver çünkü diğer türlü farklı sıkıntılar doğabilir.

@harzem

bu gibi kafalar yüzünden kimse hakkını arayamıyor memlekette.

adamlar inceleme yapıp iade alacağız derlerse anlaşılır ki o ayakkabının yırtılma sebebi üretim hatası. yani kullanıcının bir suçu yok bu işte. kullanıcı hatası olsa zaten mümkün değil iade alınmaz.

hatalı ürün de geri alındığında fakat para iade edilmediğinde müşteri talep ederse aynı ürünün kendisine verilmesi gerekir. sana 299 liralık çek verirlerse sen aynı ayakkabıyı alamıyorsun ve adamların üretim hatasının cezasını sen çekmiş oluyorsun. her türlü hakkın mevcut, gerekirse tüketici mahkemesine kadar giderim de, kendinden emin ol korkut. mağaza müdürüyle konuş direkt sorun çıkarırlarsa.

cevabıma ek olarak;

TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN

Ayıplı mal
MADDE 8 – (1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
(2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.
(3) Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir. Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur.
Ayıplı maldan sorumluluk
MADDE 9 – (1) Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür.
(2) Satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.
İspat yükü
MADDE 10 – (1) Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz.
(2) Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.
(3) Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, üretici, ithalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi içeren bir etiket konulur. Bu etiketin tüketiciye verilmesi veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde açıkça gösterilmesi zorunludur. Teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünler ise hiçbir şekilde piyasaya arz edilemez. Bu ürünlere, Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır.
Tüketicinin seçimlik hakları
MADDE 11 – (1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici;
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,
seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.

Fatura tutarinizda ne kadar yaziyorsa o kadarlik islem yapabilirsiniz. Eger o ayakkabi su an 150 lira olsaydi ve size sorgusuz alin yenisi bu dense hosunuza gider mi? Magazalar iade ve degisimlerde faturada yazan tutara bakar. Eger o ayakkabi 150 lira olsaydi sizden 149 liralik daha alisveris yapmanizi isterlerdi ki siz de bunu istediniz.

Geçenlerde bende değişim yaptım. incelemeden bir kaç hafta sonra aradilar. Gittiğimde magaza görevlisi değişim için ayakkabının (satış zamanındaki değerine göre) çek verdi. baktım o ayakkabının fiyati (yaklaşık 4 ay sonrası) hala aynı. yoğurdu üfleyerek içelim hesabı aynı fiyata başka ürün aldım.
@isott gibi düşünüyorum. satış tarihindeki değer esas alınır/alınmalı. malum verilen çek geçmişe göre düzenleniyor.

incelemeden geçtikten sonra ne yapacağı müşterinin tasarrufundadır. neler yapabilir?

- iade edip parasını alabilir.
- aynı ürünün yenisini alabilir.
- değişim kartı alıp ödediği para kadarlık başka bir ürünü istediği zaman alabilir.
- o anda istediği başka bir ürünü alabilir.

sim kartı takmadan önce yuvasına biraz baskı yap tekrar dene.

8 saat ideal bir uyku süresi. Bu süreden az uyuyup "Ben 6 saat uyuyorum yetiyor bana yea" diyenler genelde öğleden sonra 2/3 gibi mala bağlıyorlar. Ben tavsiye etmem süreyi düşürmeni genel anlamda ama geçici bir süre içinse eğer kafeinden başka çözüm yok gibi geliyor bana. Bir ara Vivarin vardı o da iş görür ama hala var mı bilmiyorum. Olmadı elma ye. O da iyi uyku açar.

akşam az ye ve hamurlu yiyecekleri azalt.

Hayarinin geri kalanini degistirebilecek bir sinava hazirlaniyorsan uyku suresini azaltmaya calisma sakin derim.

Uyku kaliteni artirmaya bak sureyi kisaltmaktan ziyade. Uyku kaliteli olursa suresi de kisalacaktir. 9 saat uyuyup aptal gibi oldugumu da bilirim, 6,5 saat uyuyup zimba gibi kalktigimi da. Bir yetiskinin ortalama gunluk uyku ihtiyaci 7-8 saat, bunun altina dusersen beynin ve bedenin verimsiz calisir. Hafizan zayiflar, analama kabiliyetin duser, dikkat kabiliyetin azalir ve daha bir suru sey. Calisacak daha uzun zamanin olur ama verimli calisamazsin.

Uyku bastigi anda yatip deliksiz uyumaya bak. Yatmaya yakin yemek yemezsen ve uyku bastiginda tv, bilgisayar vs her seyi birakip yataga gecersen kaliteli ve deliksiz uyku uyuma ihtimalini biraz arttirirsin.
Uykulu halden kurtulmak icin caya kahveye abanmani hic tavsiye etmem. Eger ders calisacaksan ozellikle uykuna dikkat etmeni oneririm aksine.

çok fazlı uyku sistemlerine bak
everyman yapılabilir

8saatten az uyuma denildiği gibi bir hayli fazla falan değil. sonra dersleri anlamazsın, mala bağlarsın.
uyku kaliteni arttır+1

Dort saat kadar uyuyorum. Gun icinde hic de mala baglamiyorum. Kisiden kisiye degisen bir sey bu. Vaktiniz de pek azmis bu durumda uykunuz geldikce mumkun oldugu kadar ilik dus alin. Sicak su ile yikanmayin yani. Biyolojik saat ve uyku ihtiyacim bu kadar degildi ama stress buyuk bir etken sayilabilir.

8 saat yeterli . 11 de uyuyorsan 7 de kalkıyorsan uyuma saatinde düzenki fena sayılmaz. sorun kafada fazla taglama kgeçer

Hocam kolay gelsin size, uyku ihtiyacı kişiden kişiye değişir dendiği gibi, bazıları sabah erkenden uyanabilir, bazıları için bu çok zordur mesela ama onlar da gece uyumak bilmez. morning type falan deniyor erken uyananlara hatta. ben diyorum ki uykunuzdan kısabilirsiniz, bence 8 saat hem yeterli hem fazla. önemli bir sınava çalışırken ben de düzenimi değiştirmiştim, napalım buna zorlanıyoruz. uykunuz gelince yemek yiyebilirsiniz hocam, beni uyandırıuor bu taktik sanırım metabolizma uyanıyor. normalde 9dan sonra bir şey yemem ben, herhalde saati şaşırtıyorum bedenime. bir de enerji hapları var pharmaton mu ne, onları araştırabilirsiniz.

driver bulunmaz o modellere hocam.

driver +1

teşekkürler. illa japon kerhanesi gibi win 7 veya 8 kullanmak zorunda bırakıyorlar insanı. hele ki 8'in tablete özenen görünümü insanı deli ediyor ama napalım. ben yine de xp kurmayı denerim. duruma göre sonuçları paylaşırım burada.

Yapabilirsen harici disk ya da usb belleğe kurulu olarak başlat bilgisayarı.

i7-4700mq işlemci, 16gb ram, gtx760m ekran kartlı bilgisayarda bile xp çalıştırdım. xp olduğundan dolayı haliyle tek sorun ekran kartında çıktı. oyunlarda tam desteği olmadığından tam performans alamadım. onun dışında işlemci performansında herhangi bir eksiklik hissettiğim söylenemez.

illa driver sıkıntısı olur diyenler varsa da drp.su veya driverbooster3 kullansın.

@cetoxim, oyun moyun pek umrumda değil. bana da ekran kartı dışında sorun çıkarmaz gibi geliyor ama bugün sipariş verirsem 2-3 gün sonra sonuçları sizinle paylaşırım.

win 10 kullan

xp'deki ısrarın, win8-10 antipatisinin sebebini tam anlamadım. ama o tablet görünümü olayını toptan iptal etmek istiyorsan bilen biri bikaç rötuşla, yardımcı programla ayarlardı sana..

xp kurunca bi sürü driver'ı manuel arayıp yüklemek durumunda kalcan. çoğu üreticinin kendi web sitesinde bile yoktur.. e orijinal recovery kısmını bozmadan bi dene xp kurmayı.. driver ararken benim sevdiğim bir diğer yardımcı program (bkz: slimdrivers) ..

Yorumlar için teşekkürler. Ubuntu yüklü olarak 3. seçeneği aldım. Şimdilik hiçbir sorun yok. Zaten windows'u linux muadili olmayan veya performansı tatmin etmeyen 1-2 program kullanmak için kuracaktım. O amaç için de virtualbox kullanıyorum. Bilgisayarı bilgi saymak için kullanan herkese tavsiye ederim :)

photoshop gibi bir programda, layer üzerine overlay colour - kırmızı (opacity'i düşürerek) ve texture yapacaksın. bunları nasıl yapacağını hiç bilmiyorsan google'dan aratabilirsin, burada anlatmak çok uzun sürer.

Bir çok yolu vardır ama sırayla gidersek: resme göre belli açida, birbirine pararlel olan, kalınlıkları eşit iki farklı renkte çizgi eklenecek (saydamlık için renk tonu değerleri düşürülecek)
Sonra resmin tümüne etki eden kırmızının bir tonu uygulanacak

yeni bir katman açıp pattern overlay yapacaksın. tabi uygulamak istediğin pattern eğer photoshop kütüphanesinde yoksa, kendi istediğin gibi bir pattern oluşturman gekekiyor.

Polisiye gerilim okusana heyecanlı oluyor onlar öyle öyle gelişir zaten
Yazar istersen

Harlan Coben ve Tess Gerritsen favorim

Kazanamazsin
"Kitap" denen sey de romanlardan ibaret degil.

Sevdiğin türlerden başla, sevmediklerini de merak etmeye başlarsın. Benim aliskanlik 90larda kuponlarla aldigimiz ansiklopedilerle başladı.

Hayatimda hic kitap okumadim. Eksikligini hissetmiyorum.

kısa kitaplara yönel ilk...belki şimdiye kadar okuduğun tarzlar ilgini çekmemiştir bende oturup dünya klasiklerinden okumak istiyorum ama inanılmaz sıkıcı

çok basit.
küçük kitaplardan başla.
mesela küçük prens, şeker portakalı, samed behrengi kitapları gibi. bundan sonra kısa romanlar, şiir kitaplarıyla devam edersiniz. bu sayede kendinize ben kitap okuyorum mesajı verirsiniz ve güveniniz yerine gelir.

ilgini çekecek kitaplarla başlaman önemli. polisiye kitaplar gerçekten çok sarıyor, film izliyor gibi merak içinde okuyorsunuz. ya da fantastik kitaplar olabilir. bildiğin harry potterla falan bile başlayabilirsin. ya da game of thrones falan okuyabilirsin. tonla ilgi çekici fantastik kitap var. denildiği gibi kitap denen şey romanlardan ibaret değil, fakat bu da bir adımdır, bakma sen bu ukala tiplere. kimse anasının karnından çıkınca felsefe okumaya başlamıyor.

bence yapacak başka şeylerin olduğu için okumuyorsun. ben de bir süredir okumuyorum, geçen gün elektrikler kesildi 10 saat, çıktım evden turgenyev'in babalar ve oğullar'ını aldım. oturdum 185 sayfa okudum. o günden bugüne yüzüne bakmadım sonra kitabın. bugün 7 sayfa okuyup bıraktım.

Roman okumayı sevmiyorsan roman okuma. Herkes edebiyat sevmek zorunda değil. Tarih sosyoloji vs ilgilendiğin alan üzerine de bir şeyler okuyabilirsin.

ben kindle aldim, kindle sayesinde bir polisiye seri ile karsilastim, simdi 3.cü kitaptayim bütün kitaplar ayni kisiler üzerinden ilerliyor yani gözü pek bir polis, bir hacker, eskiden bodyguartlik yapmis bir eleman ve bir adli tip doktoru catlak bir hanim. ilk kitabi okuduktan sonra ikinci ücüncü kitaplari da okumak istiyorsun. hatta yazar seriye yeni bir kitap ekleyince hemen alasin geliyor.

edit; isim istenildi: yazarin ismi alexander hartung

seri isimleri (almanca):

-Bis alle Schuld beglichen
-Vor deinem Grab
-Wenn alle Hoffnung vergangen

kitaplarin ingilizce isimleri:

Until the Debt Is Paid

Grave Intent

agatha christie oku.

ilgi duyduğun konularda oku. okumaya alışınca kurgu da okursun, ki kurgu okuman gerekmiyor. esasen öğrenmek için okumak lazım diye düşünüyorum.

edit: ha tabi kurgu var kurgu var; bazıları gayet de öğretici.

İnternete ayrılan zaman kesinlikle ama kesinlikle kısaltılmalı. Diğer türlü insan beyni her zaman kolay olana meyletmek istiyor ve inan kitap o kolay olan olmuyor hiçbir zaman :)

Bir adet Kindle edinmek motive edebilir. Şahsen ben toplamda 40 dakikamı metro gidiş gelişlerinde kitap okuyarak değerlendiriyordum okul zamanlarında. Ayrıca e-kitap beleş bir şey olduğu için "istedim de alamadım" dediğin kitapları bile hemen edinebiliyorsun.

Bir de Nazım'ın oğluna yazdığı mektuplarda öğütlediklerinden birisi "kendine günde en az şu kadar sayfa okuyacağım diye söz vermelisin. bunu da benim için değil, kendin için yapmalısın" idi. Böyle bir limit de konulabilir, çok zorlamayacak ama günden güne geliştirecek bir miktar zamanla belirlenir.

Benden bu kadar :)

İnternete ayrilan zaman kesinlikle ama kesinlikle kisaptilmamali!
İnternette bos beles işlere ayrilan zaman kisaltilmali.

teknik olarak bir yolu yok, tamamen ezbere dayalı. istisnalar olabilir, örneğin bazı dişil kelimelerin eril formun sonuna fazladan -e ya da -ne alarak oluşması gibi. ama dediğim gibi, bu durum bütün kelimelerde mümkün değil.

Ezber

fransızca öğretmenliğini bitiren tanıdığım da üstteki gibi söyledi şimdi : ezbere dayalı

ilk başta ezber tabi, sonradan neye hangi sıfatı yakıştıracağını anlıyorsun. içgüdü halini alıyor.

Ezber +1 birkac minik kural var ama onlarda da istisnai durumlar olabiliyor, dil oturdukca ezber kuvvetleniyor, ezver kuvvetlendikce de kendiliğinden geliyor.

-ette, -ie, -tion ... ekleri dişidir;
-age -ment ile bitenler masculin dir.

genelde böyle, gerisini zamanla vocabulaire in geliştikçe tahmin edebileceksin.

Seni anladım, onu anlayamadim yıllardır :)

ingilizcesi floater
www.youtube.com
en.wikipedia.org

şöyle bir şey değil mi?
i.imgur.com

yaş ilerledikçe renkleri koyulaşıp belirginleşiyorlarmış zaten.

bana da oluyor bu ama istediğimde oluyor ve çok çok küçük taneler şeklinde.

Ulan yemin ediyorum yıllardır bunu nasıl anlatırım diye düşünüyordum. Beni anlayan insanlar da varmış ya ona çok mutlu oldum işte.

geçen gün bbc dergi bunu inceledi, geçen küçük parçaların gölgeleri sayesinde görebildiğimizi vs, anlatıyordu merak eden bakabilir 3 sayı önceydi sanırım

hay allah senden razı olsun yaaa ben de diyorum "ulan kör mü oluyorum yoksa yavaş yavaş, gözün biri 4.5 diğeri 3.5 zaten :( " anlatamadım aileye de. neyse bu şekilde anlatayım ama ilerde hakkaten görme sorunlarına sebep oluyor mu acaba yaa? :/

olmaz vitreus denen saydam sivi var gozde ama bu sivinin icinde yuzen partikuller var sivinin katilasmasindan mi yoksa gozun olen dokusu proteinden mi ondan emin degilim ama sivida serbest yuzuyor gozu oynattikca hareket ediyor. bu sivi yaslandikca akiskanligi azaliyor ve bu maddelerin sayisi artabiliyor ama biraz daha yavas hareket eder.

doğru tanım ve tarif gomugomunoo ya ait.

Başka kaynaklardan yeniden indir ya da şu an var mı bilmiyorum portable sürümüne bakabilirsin.