Ekşi Duyuru

bence çok iyi proje. bi benzerinin belediyelere şikayet versiyonunu yapmıştım.
www.aytwebworks.com böyle bişeydi neyse..

şeyi düşün bence, insanlar nasıl tanışır eder bu platformda çünkü en çok bu iş yapıyor:) mesajlaşma dürtme beğenme ekleşme falan..

beğeni yerine oy olsa eksileme imkanı da vereceğinden daha iyi olur bence. bir de shout'larda "location:" ve "posted:" yazması çok basit kaçmış, yerlerine simge kullanılabilir. "1 saat önce" gibi verilip reddit'teki gibi üstüne imleç getirildiğinde tarih&saat gösterilebilir. konum için de semt, şehir adı verilip açık adres öyle gösterilebilir.

ek özellik olarak kategorileri ve buna göre filtrelemeyi eklemeyi değerlendirebilirsiniz. kategoriler ve shout oylarına göre kullanıcılara badge'ler de verilebilir ekşi'deki ve foursquare'deki gibi.

@entropik: Harika gercekten ayni seyi dusunmusuz neredeyse :) Insanlari bir araya getirme fikri bir arkadastan daha geldi, match making uygulamasina donusur bu diyodu, amerikadan birkac kisi oyle denedi, "buradayim gorusmek isteyen var mi" diye ama kalabalik bir kesime ulasmadigindan daha is yapmiyor.
@inveniam viam: "1 saat once! fikri cok guzel, daha canli tutacaktir gorunumu, bunu uygulayacagim. Oy verme meselesini bilemedim, cok mu negatif etkisi olur acaba daha yeni yeni baslarken? Diger detaylara bakicam, badge konusunu planlamistim ama kullanim basit olsun dedigimden simdilik kenarda. Cok tesekkurler fikirler icin, cok degerli hepsi.

wallit değil mi bu zamanında veysel berk yapmaya çalışmıştı, ne güzel fikir demiştim yürür gider şeklinde. şimdi bu projeyi görünce aklıma geldi baktım ortalıklarda yok. isterseniz göz atabilirsiniz.

@gule gule: Hic duymamistim, siz soyleyince bakindim ama bulamadim projeyi, kapandi belki de. Guzel olurdu ornek gormek.

Simdi Veysel Berk diye detayli aratinca buldum: www.youtube.com
Hakikatten benzer bir fikirmis ama biraz daha farkli konsept kullanmislar. Tutmamasi uzdu benim proje gelecegi icin :)

Bu konuda deneyimli kişiler arasından en az faydası dokunacak kişilerden biri olabilirim fakat uzun zamandır bu konuların "nasıl öğrenildiği" konusunda çok kafa yoruyorum. Bu güne kadar anladığım kadarıyla büyük bir komünite katkısıyla oluşturulan roadmap.sh gidilecek yolu adım adım gösteren en mantıklı seçeneklerden biri. Burada öğreneceklerinizi görsel bir halde anlayıp Udemy gibi sitelerden adım adım proje yaptırarak öğreten ve en fazla+yüksek puan alan bir kursa başlamak, gerekirse bildiğiniz temel kısımları geçmek, yaptıklarınızı GitHub hesabınızda ve portfolyo sitenizde basit ve anlaşılır bir şekilde sergilemek, tüm bunları yaptığınızı LinkedIn'de belli edip aktif olarak iş aramak işe alınma yolunda tavsiye edilen bir yöntem.

Sektörde deneyimli olanlar, lütfen hatam varsa düzeltin.

roadmap.sh
roadmap.sh

Selamlar,

yaklaşık 15 yıldır c# .net ile geliştirme yapıyordum. (arada Java da yazmışlığım var). 2 yıl once Golang'e geçtim. Oturup bi api yazmak ile başlayabilirsin, süreci biraz uzun tutup, günde 1 saat ayırarak max 2 ayda bence iyi bir seviyeye gelirsin.

Birkaç udemy kursuna bakmıştım ama şu ana kadar en faydalı bulduğum Golang eğitimi youtube'daki Matt Holiday'in eğitimiydi. Buradan da başlayabilirsin.

www.youtube.com

Cevaplar için çok teşekkürler.
@alembic bir sorum daha olacak. 2 yıl önce bu geçişi yaparken nasıl bir süreç vardı? Sen C# ile devam ederken firma mı yöntem değiştirdi, sen mi karar verip iş değiştirdin? Sen değiştirdiysen golang tecrübeni nasıl gösterdin?

Piyasada gördüğüm eski büyük PHP sistemleri parça parça Go'ya geçirme trendi var, o yüzden çok iyi Go bilmeseniz de "öğrenmeye hevesliyim" diyerek böyle bi süreçten geçen bi firma bulmayı deneyebilirsiniz.

Ama "akşam evde yazamam" maalesef çok olacak bi iş değil gibi. Yani bizim işin en sıkıntılı tarafı bu zaten, günlük iş harici, akşam evde oturup çalışmak gerekiyor, yoksa kariyer yolları kapanıyor.

Neyse, ben de zamanında Java'dan Go'ya geçmiştim. Akşam evde öğrendim biraz, sonra junior bi role başvurdum, mülakatta Go sordular, cevapladım, işe aldılar. Sizin de bi Go işine geçerken bulunduğunuz seviye değil de belki bi tık altına razı olmanız gerekebilir, çünkü işe girdikten sonra da belki 1 sene öğrenme süreciniz olacak.

Son olarak: kurs tavsiye etmiyorum. Tamamen vakit kaybı. Bi ekrana dökümantasyon, bi ekrana editör açın ve kod yazın. En hızlı / sağlam / rahat öğrenme yöntemi bu. Go'nun dökümantasyonu baya iyi zaten.

Aslında şirket içinde bir değişiklik oldu ve golang yazan takımlara geçtik. Bu olay gerçekleşene kadar ben live'a bir microservice'i Go ile çıkmıştım bile.

Go gerçekten kolay bir dil, ama özellikle object oriented dillerden geçerken ufak bi affallatıyor.

Bilgini nasıl gösterirsin kısmına önerim de open source projelere contribution yapmak olacak. biraz çetrefilli ama çok kapı açacağını düşünüyorum.

Ülkede enflasyon zirvedeydi ve hayat pahalılığı olabilecek en üst seviyedeydi.

Umutlar seçime bağlandı iktidar ve rejim değişssin diye.

Meclis seçiminde iktidar maalesef değişmedi, muhalefetin oyları düştü

Deprem bölgesindekiler bile bunu bir "zafer" olarak gördü, halay çekti

Geride kapatılmış bir 1. Tur CB seçimi var, 2. Tura gideceğiz.

Muhalefetin umudu çok az, milliyetçiler ülkenin kaderini belirleyen faktör oldu.

Ekonominin bırak düzelmeyi, daha kötüye gitmemesi için bile yeni bir yönetim gerekiyordu. Seçim sonuçları malum. Son yıllarda ne olduysa gelecek 5 yılda aynen devam edecek ve ekonomiyi koruyan buffer'lar bitti. Bankalar şirketler döviz kısıtlamalarıyla boğuşuyor vs

Diğer başlıklarda görmüşsündür Türkiye avrupa ülkelerinden de pahalı artık. Arjantin Lübnan olur muyuz diyorduk olacağız gibi

Şu an burada yaptığım bir market alışverişi, istisnasız tüm ürünlere bakınca Türkiye'den daha ucuza geliyor. Migros ile karşılaştırdım geçen gün ama maaşlar da artıyor vs. denince "acaba kurtarıyor mu" diyordum. Yazık oldu.

Söyledigin his genelde ekonomik olarak güven hissetmedigimde yada
yapacagim gezileri kafamda planladigimda geliyor. Kafamdaki introdan sonra oralari gezmis gibi hissediyorum ve artik gitmeye gerek yok hissi geliyor.

Ama en güzeli fazla düsünmeden bileti alip gitmek gerekiyor..

tatilin amacı aslında günlük yaşamından uzaklaşıp 1 hafta keyifli vakit geçirmek. bunu türkiye'de yapacağın bi tatilde de yapabilirsin ama yurt dışındayken her şeyden uzaklaşmak gerçekten güzel bi his. mesela mart başında almanya'ya gittim, altılı masa dağıldı haberleri çıkmış falan. hiç takip etmedik bile, aman neyse dedik. o kadar güzel ki uzak olmak :)

1 haftalık tatilde bile insan bi şeyler öğrenebiliyor. tatil beklentini bu yönde değiştirmek belki daha iyi olabilir. maksat farklı bi yer görmek, o insanların yaşantısına şahitlik etmek ve rutinden uzaklaşmak. türkiye'de herhangi bi yere gitmekle yurt dışına gitmek arasında çok büyük bi fark yok bence. yurt dışı farklı bi deneyim oluyor sadece.

abi tuvalete niye gidiyorsun? yine gelecek. gereksiz. içinde tut boşver. içinden gelmeye devam ettikçe tuvalete gitmenin ne manası var.

bak ne kadar saçma bir laf oldu.

sadece yaşayacağın keyifli şeylere odaklan.

Herkesin söylediklerine biraz az biraz çok katılıyorum. Sanırım bendeki sıkıntı biraz @sert siyah krom'yun söylediğine yaklaşıyor. Düşününce bu tatil gezi konusu ilk büyük şey gibi geldi ama, bakınca, ekşi'de bir entry yazıp, göndermeden sildiğim onlarca yazım oldu son birkaç yılda. Uzun uzun yazıp, "yazsam ne olur, kim okuyacak da yararlanacak" diye çat diye tek hamlede çok sildim, vazgeçtim. Böyle böyle çok kendi hareketlerimi yarıda kesiyorum. Tuvalet tabii ki ekstrem saçma bir örnek ama, sanırım anlatabildim.
Teşekkürler yorumlar için bu arada.

normalde zevk aldığınız şeylerden de zevk alamıyorsanız, anhedoni hali de hafif depresyon belirtisidir. bir psikiyatriste danışılabilirsiniz böyle bir durumda.

Turistlik bos is ya. Gidip de ne olucak, kendi hayatinin rezilligini, kendi sehirlerinin cirkinligini gorup sefil yasaminin daha da farkina variyorsun. Ne hayatlar var, millet yasiyor bu hayati diyip geri donuyorsun sonucta:) Ignorance is bliss demisler adamlar. AKPli dayilar gibi Avrupa'da raflar bos, sise topluyorlar kafasi daha iyi.

@unalub: Yaş ilerlemesiyle, eskiden keyif aldığım şeylerden keyif alamaz oldum. Ama farklı şeylerden keyif almaya başladım. Bu tarz bir sıkıntım var gibi gelmiyor. Örneğin güzel bir çiçek kokusu aldığımda dünyam renkleniyor, ufacık şeylerden büyük keyif alabiliyorum. Sanki farklı birşey yaşıyorum, emin değilim.

@freedonia: Öyle bir durumda da değilim maalesef. Türkiye'de yaşamıyorum, İngiltere'deyim ve o tarz "Burası kaka orası güzel" gibi birşey de hissetmiyorum. Zaten sizler yazdıkça bunun turist kafasından daha farklı birşey olduğunu görmeye başladım. Bakalım biraz daha deşmem gerek sanırım.

turistik gezinin en guzel yani oranin yabancisi olmak bana gore. her sey farkli ve ezbere hareket edemiyosun bu yuzden gezmeyi cok kafa acici buluyorum. bir yerlerde saf saf yurumek degil de iklimini, havasini, suyunu hissetmek, yemeklerini tatmak, degerlerini okumak. bunlar da cicek kokusu kadar basit ve buyuleyici. siz useniyosunuz ve depresif buldum yazdiklarinizi. desmeye devam

yani herkesin keyif beklentisi ayrıdır ama bence bir yerin turisti olmanın, yerlisi olmaktan farklı bir havası var. mesela istanbul'da yerlinin bilmediği, ancak turistin girdiği gördüğü bir çok tarihi ilginç yapı vardır. turistik yerlere gitmek de o bakımdan daha keyifli oluyor bence. illa yerel gibi yaşamak gibi bir beklentim yok benim, turistik yerlerini göreyim o da yeter. hatta bazı şehirlerin yerlisi, turistinden daha sıkıcı yaşıyor genelde.

bu dediğin hissi ben sadece avrupada bir çok şehri arka arkaya gezince yaşamıştım, 3 aşağı 5 yukarı tüm avrupa kentleri birbirine benziyor çünkü. ama atıyorum zanzibar, bangkok, bali, luxor, tulum, şeyseller, tokyo, mesela bunların hepsi bambaşka bir dünya. şu an bir avrupa şehrini daha görmeye vakit ayırmak yerine, daha egzotik yerlere gitmeyi tercih ederim, bu sayede seyahat etmeye tekrardan heyecan duymaya başladım.

Mutlaka cenazeleri zarar görecek olanlar vardır, çünkü bazı beton blokları vinç veya ekskavatör tek parça yerinden oynatamayabilir. Onlar kırılırken veya ötelenirken falan, altında görülmeyen cenazeler zarar görebilir. Ama gördükleri an ya daha dikkatli olurlar ya da ekibin çıkarmasını beklerler. Normal kazı çalışmalarında bile mezara falan denk gelirlerse iş durur. Türkiye'deki inşaatçılar dediğiniz gibi enkaz kaldırmazlar zaten. Bir de moloz parça parça olduğundan makinenin kovasına öyle kazı toprağı gibi dolu dolu gelmez, içine başka bir şey karışmışsa ayırt edilebilir.

şöyle garip durumlar da var. Bu işin içinden nasıl çıkılacak hiç kimse bilmiyor bence.
twitter.com

@blackidom: Sormaya korktuğum şey buydu. Bu enkazlar nereye gidecek, denize mi dökülecek ne olacak? İçinde kalanlar olacak fikri beni delirtiyor. Neden böyleyim bilmiyorum ama çok kötü hissediyorum, canlarını koruyamadık, cansız hallerine bile böyle mi davranılacak diye.

ceset bulma konusunda eğitimli köpekler kullanılacak/kullanılıyor öncesinde.

@Improbable: Bu kadar büyük bir coğrafyaya yayılmış enkazda nasıl olur o bilemedim. Yeterli insan bile yoktu arama için, kaç köpek vardır acaba..

@quaker yani işte mümkün olduğunca ulaşılmaya / çıkarılmaya çalışılır. hurraa diye alıp dökemezler. sadece köpekler değil arama-kurtarma ekipleri de olacak zaten. çoğunun yakınları diyecek ki burda şu kişi var sağ çıkmadı en azından naaşını alalım diyecekler. her ölünün ölüm belgesi düzenlenmek zorunda. birçok adliyeden savcı ve katip arkadaşlar gönüllü olarak gittiler deprem bölgelerine, ölü muayene ve teşhis işlemleri için. yani topyekün olarak ince eleyip sık dokumaları gereken bir konu bu.

@Improbable : Umarım dediğin gibi olur. 99 depreminden sonra o kadar şey duyduk ki beynime işledi. İnsanlar en azından acılarını hakkıyla yaşayabilsinler.

tek tek enkazda ceset aramaları pek mümkün durmuyor. hafriyatlar kaldırılmadan önce muhtemelen kırıcılı iş makinalarıyla küçük parçalara ayrılacak zaten, o esnada gözükebilir. bir de bu cesetler artık aşırı kokmaya başlayacağı için cesetlere yaklaşıldığında veya üstü açıldığında kokudan farkedilir diye düşünüyorum.

Valla benim gordugum bam gum giriyorlar enkaza is makineleriyle.

Hatta is makineleri devreye sokulma kadari alındığında bir cok yabanci kurtarma ekibi "is makinelerini sokmak potansiyel hayatta kalanları direkt oldurmek demektir, biz bununun bir parçası olmak istemiyoruz" diyip ulkeyi terkettiler. Cesetleri gectim yani.

Bugün hala canli çıkanlar var, uc bes bina disinda tum enkazlarda arama kurtarma durduruldu yıkıma girisildi. E hala canli cikabiliyorsa bu arama kurtarma isi niye durduruldu, binlerce binayo tek tek termal ile dinleme cihazı ile kontrol ettiniz mi de arama kurtarmayi durduruyorsunuz sorusu geliyor akla. Cevap cok acik, olen oldu kalan kaldi, artik bu saatten sonra canli kalan varsa da...

bugün fox ana haberde vardı böyle bir durum.

kepçe molozu kaldırırken bir kadını taşların arasında farkediyor yaşıyormuş.

Söz ağızdan çıktı bi kere, bu şehirler 1 senede tekrar dikilecek. Bedeli ne olursa olsun.

Evet cenazeler kaybolacak, belki henüz vefat etmemiş bi kaç kişi vefat edecek. Ama bu şehirler temizlenip 1 seneye tekrar yapılacak.

Tek tek enkaz araştırılmaz. Yıkıp kaldırırlar. Buna erken başladıkları yerlerde canlı olduğu halde enkaz kaldırırken ölenler bile olmuştur belki.

gümrükte takılmaktan ziyade dağıtım ve organizasyon konusunda büyük problem yaşanıyor.
ben de berlin yardım gruplarından duydum, yollar tıkalı, öncelik nakdi yardım olsun ki bölgelere yakın yerlerden destek sağlansın diye duyuru yapmışlar.
acil ihtiyaç listesinde iş gücü; kazıcı, vinç operatörü, çevirmen, aşçı, fırın ustası vs ve daha sonra da hızlı ulaşacak gıda ve ilaç yardımı var.

*ahbap veya akutla iletişimde olun derim.

Ben de benzer şekilde maddi yardım diyecektim ama bi baktım torbalarla ofise giriyolar. Ahbap ve akutla iletişim denedim ama henüz cevap alamadım.

Konsolosluklar araciligiyla gonderimler var. Direkt thy tasiyacak diyorlardi. konsoloslugu bir arayin.

@duyulmasi gerektigi kadar: Teşekkürler paylaşayım.

yurtisindan erzak yollamak sacma, gereksiz ekstra organizasyon cikarmak demek. ayrica bazilari garip, depremzedenin tanimadigi konserve corba falansa yenecek mi? (tat, aliskanlilar, ve tabii ki "bu helal mi" sorusu)

onun yerine para yollasinlar veya turkiye'de faaliyet gosteren kendi kizil hac tarzi organizasyonlarina bagis yapsinlar.

burada (Dubai) TC Dubai Başkonsolosluğumuz tarafından yardım başlatıldı. Bölgenizdeki Başkonsolosluk ile görüşün, mutlaka bir listeleri vardır.

zaten oraya kıyafet yağıyor her yerden. yollayacağınız her şey türkiye'de de var. para gönderin bence de. en azından insanların kkafasını sokacak bir yer ya da yiyecekleri şeyler için harcanır ve çok daha hızlı olur.

İki günde 7 tır yükledim avrupadan.

Konsolosluktan kağıt alıyoruz,çeki listesi ve cmr ile gönderiyoruz.

Kapıkuleden afad merkezlerine gönderiliyor araçlar.benim gönderdiklerim henüz yolda ama bu şekilde olacağı söylendi.

Bu en doğru karar çünkü araçların içi rastgele doldurulmuş.yardımcı olmak istemek çok güzel ama deprem alanında kimsenin bunları kategorize etme şansı yok.,

Gümrükte takılıyor gibi bir durum olması mumkun değil ama plansız bir şekilde gönderilirse her gelen koliyi paketi ayırtedemezler.bu yüzden cevrede giden komunite olur,konsolosluk olur,özel şirketler olur,işbirliği yapmak daha faydalı olur.

Bizim sirket konsolosluk ile isbirligi halinde thy ile gonderdi bugun, konsolosla irtibata gectiniz mi?

Herkese teşekkürler, bana da erzak göndermek manalı gelmiyor ama alakamız olmayan bir ekip organize etmiş. Ben ancak fikir vermeye çalıştım ama ne kadar dinlerlerse artık. Zaten paketleri alıp götürdüler bile, bakalım ne olacak.

Et/sut urunlerinin gumrukten gecmesi pek olasi degil ama baklava gibi urunleri pek cok sirket gonderiyor. Ben sizin yerinizde olsam Turkiye'den degil de Turk urunlerinin en cok oldugu Almanya gibi ulkelerden bakinirdim (ozellikle et/sut urunleri icin).

Fikir için teşekkürler. Maalesef oralara çoktan bakındım ama bahsettiğim Taksim/Balık Pazarı tipi ürünleri Almanya'da üreten veya tüketen hiç görmedim. Biraz daha araştırmaya devam edeyim.

Lakerda yapan bir yer vardi sanki. Tan morgul'u takip edip sorabilirsiniz instagramda, ben olup bitmiyorum lakerdaya ana sanki gecenlerde bir sey paylasmisti.

Robinfood, bonvila, bimarket, bakkalim, aytac market gibi yerlerde cogu urun var. Bulunmayanlar icin facebooktaki turk gruplarina sorulunca genelde yapan eden cikiyor

Baklava icin elmacipazari gulluoglu gonderiyor antepten ama genelde kargoda mahvoluyorlar. antepliler'in baklavasini begeniyorum.

Et ve sut urunlerini sokmak yasak. Abc(veya abs) kargo eskiden gida tasiyordu ama sorun ciktigi icin iptal etmisler sanirim. Bi sorun isterseniz.

Baklavaya dahi erişimimiz var ama işte böyle spesifik ürünler (rakı masası mezelerimiz :) ) olmayınca arayalım dedim. Bahsettiğiniz yerlere ve kişilere bakacğaım, çok teşekkürler.

Konservelerden almayin da :) konserve sarma bana sarma sarmayi ogretti...

Boza seviyosaniz instagramda richmond boza diye biri boza yapiyor taze. Baya guzel oluyor

hocam alacaksanız Xiaomi Redmi Note 9 pro alın bence. 64 gb versiyonu ile sizin yazdığınız arasındaki fark 400 tl kadar. pro modelinin ram 6 gb olduğundan uzun vadede daha rahat edecektir kullanıcı. pro olmayan modelde 3 gb ram var diye biliyorum, 1 sene sonra kasmaya başlaması muhtemel. hafızanın 64 gb olmasına da takılmayın, micro sd kart desteklediği için arttırırsınız gerekirse.

@shadowfollower: Bu gösterdiğim modelde ram 4 gb. Yeterli gibi geldi bana, bir de 400 tl üstüne çıkmak şu an zor olur. Zaten 2000 TL idi bütçe ben 2500 e zorladım.

@shadowfollower a katılmıyorum . Ben olsam redmi 9 alırdım sizin gibi. ram 4 gb doğru ancak hafıza daha büyük problem açıkçası 700 lira farka değmeyeceğini düşünüyorum zira bu sıra bende kendim için bakıyorum. 64 gb hafıza artık uygulamalar için bile yeterli gelmiyor. Micro sd veri depolamak için uygun ancak birçok uygulamada hafıza kartına yükleme yapılamıyor. ram içinse 8 pro düşünülebilir belki

Redmi note 9 yeterli bence de, tabi paramız yetse daha iyi modeller alsak :/

Telefonu daha yoğun kullanan biri olarak şu anki telefonum bozulsa ben de redmi note 9 alırım

Video izleme, kağıt, okey oyunları, internet, iletişim için size yeter

bütçe kısıtlıysa bir şey diyemem ama pro modelinin daha uzun süre kasmadan kullanılacağı kanaatindeyim.

64 gb uygulamalar için yetmez diyenler telefonlarına ne yüklüyorlar cidden merak ettim. oyun dışındaki uygulamaların hiçbiri aman aman yüksek yer kaplamıyor ki aile büyüğünün de oturup bu şekilde onlarca oyun indireceğini zannetmiyorum. ben babama 2 sene önce 16 gb hafızalı telefon aldım, hala rahat rahat kullanıyor hafızas orunu olmadan ki ek hafıza kartı bile almadım.

Biraz fazla detaylı düşünmüşsünüz.

Muhtemelen denemişsinizdir ama tam zili kapatacak şekilde "ÇOCUK UYUYOR ZİLİ ÇALMAYIN, KAPIYI TIKLAYIN" diye not koymayı denediniz mi? Sipariş notuna yazılanlar veya telefonda söylenenler atlanır ama kargoyu getiren tastamam gerizekalı değilse bunu atlayamaz.

Tabii ki, bu not kapının üstünde büyük harflerle var. Ancak zil iki şekilde çalıyor. Birincisi güvenlikten ve dış kapıdan, ikincisi de iç kapıdan. Biz notu iç kapımıza koyabiliyoruz. Güvenlikten veya dış kapıdan gelen aramalara-zil çalmalara karşı not bırakma şansımız yok. Bu sebeple bu yöntemi düşünüyorum.

bahsettiğiniz zil mekanizması ile, ışık yakmak istediğiniz oda arasında ne tip bir bağlantı var? ikisinin arasında fiziki bir kablo çekebilir misiniz mesela? Yoksa mutlaka kablosuz mu olmak zorunda?
Kablosuzdan kasıt mesela, her iki alan da aynı WLAN içerisinde mi? değilse mesafesi ne kadar?

tinyurl.com

zildeki kablolara gelen sinyal kaç V bilmiyorum ama zili şu linkteki cihazın ziline bağlayabilirseniz hazır. alıcı kısmında da buzzer ı sökün. sadece LED kalsın. veya buzzer ın üzerine bant vs yapıştırın (dışardan değil, içini açıp), sesi olabildiğince düşük hale getirin.

@burfak: İki alan arasında herhangi bir bağlantı yok. İki alan da ev içinde, aynı wifi sistemindeler. Arduino bağlamayı düşündüm ama onlar da iyice pahalılaşmış vazgeçtim. Elimde basit bir wifi board olsa telefonda notification göndermeyi dahi planladım ama dediğim gibi maliyet.
@sttc: Bu harikaymış, Türkiye'de arayıp bulabilirsem direk kullanabilirim. Çok teşekkürler.

O görüntülü sistemlerin ses kapananları var onla değiştirebilirsiniz ama aç kapa sorunu bitmez.

Gecekondu çözümü olarak zile giden devreye bir switch takarsınız bu switchin diğer ucuna çocuğun oyuncak ayısını titreten vibrasyon kutusunu veya alacağınız bir titreşim motoruna bağlarsınız.bu üniteyi zilin yanına takacağınız basit bir tanta ünite üzerine koyarsınız.titrediğinde size duyurur ama çocuğu uyandırmaz.

Bunun bir üstü sizinde istediğiniz arduinoyla mümkün ama teknik bilgi olmadan zor.

@duptıs: Arduino üzerinde yazılımı geliştirip parçaları da bağlayabilirim. Teknik bilgim mevcut. (Konuya hakim değilim derken, parçaların isimlerini bilmem diyerek yazmıştım)
Ama dediğim gibi maliyeti en altta tutmayı planlıyorum.
Biraz evvel şu aletin siparişini verdim: www.hepsiburada.com
Bununla çözerim muhtemelen.

Ben olsam switch off yapınca kırmızı led yakan bir devre eklerdim. Aurdino/wifi falan gerek yok. Kırmızı ışığı da görünce fark edersiniz hala kapalı olduğunu.

sana tavsiyem evin zilini değiştir ve mekanik zil tak. Zilin çalmasını istemediğin zaman iki metalin birbirine çarptığı yere kağıt sıkıştır. Çok hafif bir ses çıkıyor ve hayat kurtarıyor.

mekanik zil:
www.okulstore.com

mantık olarak zilin sesini size veren bir hoparlör vardır. Buna gelen +/- iki adet kablo vardır. kablolardan birinin önüne anahtar koymanız sesi açıp kapatmanızı sağlar. bu anahtar öncesine de paralel bağlayacağınız her ışık (led), zil, tetikleyici devresi işinizi görecektir.

Bu satın aldığın kablosuz zilin tuşuna bir adet telekom tipi minik röle takıp bu röleyi tetikleyerek zili çaldırabilirsin.

Fakat burada sorun tetiği nereden alacağınla alakalı, daire kapısının hemen dışındaki zil butonundan içerideki üniteye gelen kablolada enerji yok. O kablolar sadece devre üzerinde kısadevre oluşturuyor.

Yani ünitenin arkasına bakıp bu iki girişi tespit ettiğinde kabloları söküp girişi kısa devre yaparsan zil çalar. Bu söktüğün kabloları da sonradan kurduğun sistem için kullanabilirsin, çelik kapının yanından zile basınca eski zil değil de yeni modifiye ettiğin zil çalar.

Gelelim asıl probleme; bina girişinden ya da güvenlikten arandığında çalan zilin nereden voltaj aldığını bulman lazım, yani iç üniteye giren kablolarla çözemezsin, devrenin içinden çözmek gerekli.

O kablolar tüm sistemle beraber bağlantılı, görüntü/ses/enerji/data kablolarıdır temel olarak, ekstredan bir de yukarıda bahsettiğim kapı önü kısa devre buton girişi.

Yani bina girişinden ya da güvenlikten sen arandığında o kablolarla herhangi bir enerji gelmiyor, sistem sürekli enerji altında besleniyor ve tüm aboneler ana üniteye bağlı, hangi abone tuşlanırsa ana ünite o abone ile iletişim kuruyor.

Zil çaldığında ses çıkaran hoparlör/buzzer'a gelen enerji ile çözülebilir belki, voltaja uygun bir röle ile hal olabilir.

Çok bir fikrim yok ama İşçilik nasıl olacak ve malzemenin kalitesi nedir soruları asıl belirleyici unsurlar. "Tamir için gereken ne varsa"nın ucu açık

"Boyacı tanıdık" derken aslında işçilik kısmını garantiye alıyorlar. Çevrelerinde sevilen tipler, insanlarla araları iyi ondan sıkıntı çıkmaz ama, malzeme kalitesini bilemedim gerçekten.

Bu saydığınız ürünlerin internette satışları var. Fiyatlarına bakabilirsiniz. Hangi marka boya kullanılacağına, nereden alınacağına dikkat edilsin. Siz koçtaş gibi yerlerden bunların fiyatını hesaplayın, ne kadar tutuyor diye,duruma göre malzemeleri siz alın, işçilik için para ödeyin.

saten alçı yapılacak alan fazla ise fiyat iyi.

Kaan sekban

sizin yerinizde olsam geceden yola çıkarım. sabah 9-10 gibi orada olacak şekilde ayarlarım kendimi

Geceden yola çıkmak+1

Bodrum yolu zaten uzun, git git bitmiyor. Trafikte eklenirse yol çilesi kaçınılmaz olur.

ehliyeti dahi olmayan biri olarak belki önerim saçma olacak ama aracı siz kullanacaksanız nispeten geç bir saatte oraya varmanız daha mantıklı değil mi? otobüs ya da tren olsa gece çıkın diyeceğim de 9-10 saat yol gittikten sonra öğle vakti uykusuzluktan gözünüzü zor açacaksınız. ben olsam günü yolda geçirir, gidince birkaç saat çay çorbanın ardından yatar, gece güzelce uyurdum. ertesi gün de zımba gibi uyanır, arkadaşlarımla vakit geçirirdim.

sabah 6 da çıkmanızı tavsiye ederim 7 gibi feribotla yalovaya oradan biraz ilerleyince oksijen dinlenme tesislerinde starbucks'tan kahvenizi alın. her 2 saatte bir 20 dk mola verin. güle eğlene gidin. yollar tertemiz güzel, korkunuz olmasın.

yola çıkmadan önce herkes tedirgin olur çok normal. çıktıktan sonrası çok kolay....

Herkese teşekkürler.
Bu ilk uzun yolum değil, daha önce çok sefer 2000 km üzeri araç yolculuklarım oldu :)
Asıl sormak istediğim trafiğe çıkacak çok insan olur mu, benim gibi yarın tatil yapıp yollara dökülür mü insanlar diyodum.
Ama anladığım kadarıyla klasik "gece çık temiz git" mottosu olacak. Sabah 5 gibi çıksak bile iş görür gibi.

Kılıfın ve ekran koruyucunun kötüsü nasıl oluyor bilmiyorum da. Aliexpress'ten 10 tane alıyorum temper cam kırıldıkça değiştiriyorum memnunum bu durumdan. Bir adet düz silikon arka kılıf alıyorsun bir de önlü arkalı sapasağlam kullanıyorsun. Rengi ve şekli keyfinize kalmış. Öyle spigen falan gerek yok 1000 kere telefon düşürmüşümdür hiç kırılıp dökülmedi.

+koyuyorum takip için.
Bende de aynı telefon var, kılıfım güzel de buna uyumlu kavisli cam bulamadım.
www.hepsiburada.com

Piyasada kırılmaz cam diye satılan ürünlerin %99'u kolpa. Sözde kırılmaz cam hepsi. 10 larca marka denedim hepsi bir zaman sonra kırıldı, kenarları soyuldu falan. Hatta bazıları takarken kırıldı.

Bufflabs diye bir marka var en sağlamı o. Plastik gibi bir malzemeden yapılmış. O yüzden kırılma ihtimali yok, yok yani. YouTube'da incelemeleri var bakabilirsiniz. iPhone kullanırken almıştım 3 sene boyunca değiştirmedim. Sonra zaten telefonu sattım.

Xiaomi için varsa başka marka bakmayın bile. Biraz pahalıdır ama haberiniz olsun.

Kılıf bilmiyorum.

@bos gezenin bos ustasi: Kılık ve koruyucunun kötüsü olunca darbeyi engeller diye aldığın şey bir düşmede çatlatıyor teleofnu, bu manada biraz daha destekli birşey arıyorum.
Aliexpress'e bakayım hemen.
@red g: Bulursam yazarım hemen.
@lana del rey: Bu markayı hiç bi yerde görmedim, biraz araştırayım belki dışardan getirtirim.

nillkin

tam bi f/p markası bu konuda. g2, mi5s ve a1 de kullandım, kullanıyorum.

nillkin demeye gelmiştim ben de. bilgisayardan daha detaylı yazarım.

Quaker.
Temper camın olayı asfalta betona kafa üstü düşen telefonda telefon yerine kendisinin kırılması. Silikon kılıf da zaten yumuşak bir şey darbeyi emiyor. Yere çaldığımı bilirim kendi telefonlarımı seramik zemine sinirle fırlattım birinde hiçbir şey olmadı.

Zaten telefonun üstünde gorilla glass 5 var daha iyisi anca safir camdır. O cam da kırılır elbet ama temper camlar çizilmeyi değil kırılmayı engelliyor kafa üstü durumlarda darbeyi emerek.

Sert plastik arka kılıflar mesela tamamem kullanışsızdır, esnek malzeme olması lazım.

Servet ödemeye de gerek yok 1 dolarlık temper cam, 15 liralık arka kılıf her türlü işini görür. Kalkan, kırılan soyulanlar da düzgün takılmadığı için öyle olur.

www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

bu ikisini kullanıyorum. telefonu bir iki kere düşürdüm, bir şey olmadı.

Xiaomi al geç. Kvk garantilisi varsa onu al. Yoksa ithalatçı garantilisini alacaksınız mecbur.

Şimdi bişeyler okurken One Plus 5 yorumları gördüm, ama ekranda garip bi efekt varmış fabrika çıkışlı vs. kıllandım. Xiaomi KVK garantili 64 GB 1999 TL, ithalatçı garantili 128 GB 1979 TL.. Garanti için Bu fiyat farkı değer değil mi?

Bir de ek soru: KVK garantili olarak hepsiburada'da cep port diye bir yer satıyor. Başka yerler de var mı daha bilinen kvk garantisiyle satan? Denk gelmedim ararken.

illa android istiyosan xiaomi üzmez.
ios da olabilir diyorsanız se yapıştır.

Xiaomi al geç. Kvk falan da hikaye boş yere para verme. N11 den kuponla al. Ben hepsiburada üzerinden aldım bonus vardı o dönem o yüzden. N11 de hem bonus hem kupon yaparsan güzel bir indirim yakalarsın.

Ben xiaomi mi max2 aldım 1250 TL efsane telefon yemin ederim 2 gün netflix izle şarjı anca bitiyor.

KVK şart değil aslında, hanım telefonu 4 yılda 2 sefer kırdı. Garanti tabii kabul etmedi parası neyse verip yaptırdık. İthalatçı geyiğinden tırstığımdan söyledim, sorun yok diyorsanız daha ucuza daha iyisini alırım ithalatçı garantisiyle.

Bir de ben bu telefonu hiç görmedim tutmadım. Dükkandan falan alabileceğim bir yer var mı? Yoksa abanıcam n11 veya hepsiburadaya direk.

250 daha verebilirseniz delta garantili Galaxy note fan editiona da bi bakin derim. Daha uyguna da j7 pro var. Ben de bu ara ikisi arasinda kaldim.

xiaomi tarafında mi 6 üçüncü android tecrübem.. miui dolayısıyla yeni telefona geçtiğimi anlamadım ama performans artışını her anlamda yaşıyorsunuz.. yine xiaomi telefonları ithalatçı garantili kullandım ve herhangi bir sorunla karşılaşmadım.. inanıyorum telefonu eline aldığında ulan iyi ki bunu tercih etmişim diyeceksin.. çünkü elimde kim görse güzel tepkiler veriyor.. miui ekibi de güzel çalışıyor.. telefon sürekli güncel, hakkını verelim.. şimdiden hayırlı olsun..

toplu taşıma için en mantıklı yol tabii metro ama metrodan inince havaalanına sağlam bir yürüme var valizlerle gözünüz alıyosa sorun olmaz. onun dışında taksimden havaşa da binebilirsiniz daha konforlu olabilir.

Metro+1

tarihleri bilmiyorsaniz acik bilet acentadan aliniyor diye biliyorum. ancak size cok pahaliya gelecektir. arkadasinizin babasi muhtemelen belli tarihler icin almistir. benim de bir arkadasim orada yasarken taa subat-marttan alirdim kislik biletlerimi ama tarih belirtmek gerekiyor ve pegasus'un kampanyasi ile gercekten cok ucuza geliyor. o zaman gitmeseniz de dert edilmiyor.

Tarihlerim belli, sallıyorum 2 haftada bir Pazartesi öğlen toplantıya katılmam gerekecek.
Bu şekilde pegasustan almak mantıklı olur mu? Web sitesi hep pahalı çıkıyor.

Pegasusun kampanyalari oluyor ama kis icin bitmis bile olabilir ben subat martta aldigimi hatirliyorum. Emailinizi siteye birakirsaniz mail gelir size, kampanyaliyken alirsiniz.

Ihlamurdere 'de Viyana Kahvesi diye bir yer acildi "sahura kadar acigiz" tabelasi koymuslardi oraya gidebilirsiniz. Ust katinda rahat calisilir.

www.google.com.tr

Ramazan döneminde zaten sahura kadar hemen hemen her yer açıktır.

Cevapta geç kaldık sanırım ama daha dün şişli caminin orda 40tlye aldım. Özel ekıncıler polıkınıgınden. Diğer ozeller 75civarı alıyor fyi

Sarıyer devlet hastanesinde 50 liraya hallettim, soran olursa :)

Bar masasi diye aratin

Hayır, TC kimliğini de göstermek gerekiyor. Zira sadece İtalya vatandaşı olsa ülkeye girişte bir belge alması (adı tam aklıma gelmedi), çıkışta da onu göstermesi gerekir.

Hem ABD hem Türkiye kimlikli akrabalarım var, gayet sadece ABD pasaportlarıyla gelip gidiyorlar. (En son birinin kimlik numarası lazım oldu, tatile gelmişti ve nüfus cüzdanı bile yanında değildi.)

ben eu-tr vatandaşıyım. yurtdışına çıkarken eu pasaportunu, türkiye'ye girerken de eu pasaportunu ve bazen de tc kimliği gösteriyorum. kimliği her seferinde sormuyorlar, neden anlamadım.

tc pasaportum yok.

Tam onu soracaktım gmzo'nun yazdığı üzerine.
Ben Türkiye vatandaşı olduğumu söylemek zorunda mıyım ki?
Neden bir belge almalıyım?

Buna benzer olayi polonya uzerinden belarusa giderken yaptim.

Polonyadan cikarken eu pasaportumu gosterdim, belarusa girerken tc pasaportumla girdim. (Eu pasaportumla vize var cunku belarusa ve polonyadan giris yapmam yasak)

Cikarken de tc pasaportumla ciktim, polonyaya eu pasaportumla girdim.

Bu hafta tr ye gelicem, burokratik birkac problemden oturu havalimaninda tc vizesi alip eu pasaportumla giris yapicam. Normalde o ulkeden cikarken eu pasaportumla cikip trye tc pasaportuyla girebilirim ya da o ulkeye viZe istemiyosa yine eu pasaportumla girerim tr ye. Cikarken de ister istemez eu pasaportumla cikmak zorundayim, tc pasaportumu uzatirsam "vizen nerde kardes, cikamazsin" der bana.

@quaker çifte vatandaşım ve diğer vatandaşlığım isviçre'de. geçtiğimiz temmuz'da ülkeden çıkarken polise sadece isviçre kimliğimi uzattım "x belgesi vermediler mi girişte?" dedi. şu an biraz mantık yürütüyorum ama, isviçre vatandaşları türkiye'ye yalnızca kimlikleriyle girebiliyorlar. bu durumda yine de ülkede bulunabilecekleri süre kısıtlı olduğundan, takip edilebilmesi için girişte belge doldurtup onaylatıyor olabilirler. çıkışta da onu soruyorlardır. kısa süreli giriş çıkışlarda yabancı pasaport veya kimlik yeterli olabilir ama sürekli ikamette ayrı bir prosedür var belli ki. polis iki kimliğinizi de gösterin giriş çıkışlarda dedi hatta.

gordon ramsay izlemenizi öneririm.
ben çok şey öğrenmişimdir.
youtube'dan takip edebilirsiniz.
teknik öğrettiği videoları da var.

www.foodnetwork.com
www.marthastewart.com
www.saveur.com

tarifler açısından en zengin siteler bunlar bence.

bana sorarsanız, tarzı size uyan belirli şefleri takip etmek önemli.
mesela türklerden uğur volkan uysal'ı beğeniyorum ben.

anlatırken öğretiyorlar da çünkü.
televizyon kanalları ya da yemek programları artık çok güzel, izletiyorlar kendilerini.
böyle böyle geliştirirsiniz.
sonra belki ufak çaplı bir kursa falan gidersiniz, dediğiniz gibi.

kendinizi geliştirip, bir cafefernando olabilirsiniz.
neden olmasın?
yemek kitabı falan, güzel olur yani.

Instagram hesabı açarsan deli takipçi yaparsın. Bi de erkeksin ha, baya ilginçli olur. Videolu tarifler çok tutuluyor. Para da kazanırsın tanıtımlardan.

@blatta: Son 3 yıldır tv'de bir tek 24 kitchen açık, sakallı motorculardan sekip jamienin 30dk'lıklarını ezberliyorum. Programlarda hep aynı trickleri veriyor diye kızıyorum bazen. Rudolphun fırını izleyip "yeaa ne tatlı!" diye mal mal kalıyorum falan.

Youtube'da da aynı şekilde, boş zaman oldu mu direk yemek kanalları şu bu, "hayatımı kapladı" derken bunları yaptığımı yazmayı atlamışım kusura bakmayın :) Uzakdoğu olsun, balık ayıklama videoları olsun, içinde ocak ve bıçak geçen herşeyi izliyorum.

Hayal tabii "keşke bu işten para kazansam" ama, çok uzak şeyler.

@mandalina kokusu: Instagramı bir türlü sindiremedim içime. Kendi bireysel hesabım var, bir de marka gibi farklı bir hesap açmak mı daha iyi olur? Tüm yemek tarifini videoda göstermek çok uzun sürer gibi geliyor orada. Belki 60 saniyede tüm işlemleri hızlandırıp göstermek belki?

bunlar olabilecek şeyler, neden olmasın ki?
bence hevesini hiç kırma.

sevdiğin, zevk aldığın sürece yap.
zaten o enerjiyle fazlasını da çekersin, önüne fırsatlar çıkar.

instagram bence de iyi bir fikir.
instagram+youtube kanalı.
yani aynı videoyu iki yerde yayınlamak gibi bir şey daha iyi olur.

kendine göre bir video/çekim stili ve bir tarz oturtursan, oradan yürürsün bence.
ya da mesela julie & julia'yı izlemiş miydin?
oradaki gibi kendine bir challenge belirleyip, ona yönelik bir blog falan açabilirsin.

İzlemedim ama şimdi hikayesini okuyorum, ilham verici :)

İkinizin de dediği gibi "Ev Erkeği" diye bir kanal açıp bunun üstünden basit de olsa yürümek güzel olabilir sanki.
Basit telefon çekimiyle, yukarıdan görüntü alıp videoyu daha sonra seslendirmek bile iş görebilir. Aklıma gelen ufak tariflerle başlayıp daha sonra geliştirebilirim sanırım.
Moral verdiniz, güzel oldu :)

Instagram şu an hata veriyor, tarif profilleri verecektim, duzelirse eklerim buraya.

Kadınlar 60 saniyeye sığacak şekilde tarif videolarını hizlandirarak yüklüyorlar, açıklama kısmına tarifi vererek müzikli/muziksiz video şeklinde. Bi kadının 1m takipçisi vardı, kakulelimutfak galiba. Hatta yabancı yemek profilleri bunun videolarını repost yapıyor. haticemazi var, daha başkaları da vardı, düzelse bi.

Evet, 5xx veriyor. Gerçi ben bi isim bulmaya çalışıyorum şu an.
Mutfak adamı, mutfaktaki adam, ev erkeği falan hepsini birileri kapmış :)

mandalina nın yazdıklarının üzerine facebooktan örnek vereyim
www.facebook.com

şöyle kesip biçilerek hızlandırılmış 60 saniyelik videolar hazırlanabiliyor

@freebird5406_2: Aynen, tasty kafasında şeyler düşünüyorum.
Bu kadar kaliteli produksiyon yapamam tabii ama, bozuk mozuk samimiyet olur :)

Beyler bayanlar, isim olarak "Erkeğin Şef Hali" nasıl sizce?
Saçmaladım biraz ama her şeyi almışlar :)

fidanları sök. yeni tohumları ek. toprakta çürüyüp besin olsun diye o fidanlar saksının derinliklerine gömmeyi düşünürdüm ayrıca.

Ben gecen gun soyle bir sey okumustum; domatesin arkasina tekrar domates ekilmezmis topragin verimi azaliyormus. Tohumlari tamamen temizlemeniz gerekiyor. Ispanak, kabak gibi daha farkli seyler ekmek gerekiyormus. Onlardan sonra tekrar domatese gecilebilirmis. Bu aralar ben de boyle sebze ekimi ile guzel kitaplar aradim ama bulamadim, kitap tavsiyesi bulunursa burdan ben de nemalanirim bol sans!

@sutlu nescafe: Teşekkürler, hepsini söküp toprağa iyice gömebilirim. Oldukça derin zaten 30 cm toprak var.
@neferkitty: Aynı saksıda domates ve biber yetiştirdim belki bu sayede kurtarırım bu durumdan :)
Zaten şimdi havuç, salatalık falan da ekicem, bakalım nasıl olacak. Birşey bulursanız ben de beklerim.

açılın ben çiftçiyim. (hep bunu demek istemişimdir. hahaha)

kurumuş fideleri tekrardan gömmenizi tavsiye etmem.O tür gömme işlemi büyük alanlarda, üstüne farklı tür bitki ekilecekse veya nadasa (boş) bırakılacak araziler için uygun olur. Zira gömeceğiniz aynı tür bitkiler mantar veya hastalık taşıyıcı görevi görebilirler.

En iyi yapacağınız şeyleri sıralayım

1- toprağı değiştirerek,çiftlik gübresiyle karıştırırsanız en iyisi olur.(şehirde yaşamı için zor)
2- toprağı değiştirerek, çiçekçilerde satılan torf ile 1/1 oranında karıştırabilirsiniz.
3- toprağı değiştirmeyip, 60 kg torf-30 kg toprak karışımı ile
4- toprağı değiştirmeyip, alt-üst ederek havalandırılması ile ekebilirsiniz. (geçen sene yetişen bitkiler toprağın mikro ve makro besinlerini çektiği için takviye yapmanız gerekebilir.)

@dorylaion: Iıııhm cevap veriyorum! 4. seçenek!

Eheh, çok teşekkürler. Fidanları söküyorum o zaman. Bir gün havalandırmaya bırakırım.
Yeni toprak alıp taşımak hakikatten belime büyük zarar veriyor.

Blackout perde olarak aratabilirsiniz. Aslında onların amacı ışığı kesmek.

Perdecilere aynı bu şekilde tarif ederseniz, otellerdeki karartma perdesinden derseniz çıkarırlar, beğendiğiniz renkten dikerler.

Blackout olarak arattım ancak kimse anlattığım gibi muşamba vs. diye yazmamış nette.
Sanırım unkapanına gidip bi araştırmak gerekecek.

2. saç kremi ve saç maskeleri bu işi çözer.

@devilred: Saç kremlerim/spreylerim de var duş sonrası için, ama hep sağlıksız geliyor vıcık vıcık. Hatta tam şu var: unfadewhatfades.blogspot.com.tr

Gaza geldim sıktım şimdi biraz.

Merhaba, senin kadın halinim. :)

Saç kremi ile güzelce saçlarını yumuşatmadan (2-3 dakika bekle krem kafadayken) o saç açılmaz.

Yapıyorum ama yine de açılmıyor diyorsan ciddi kırıkların var demektir onlar düğüme ve sıkıntıya yol açıyordur.

Şimdi kremledin duruladın güzelce çıktın duştan. Hemen saçın daha ıslakken bir ürün sürmelisin.

Jöle olur briyantin olur köpük olur her ne olursa olsun. BİŞEY SÜRMEK ZORUNDASIN. Ben kışın jöle ve köpük yazın yeşil elidor sç şekillendirici krem kullanıyorum. Yumuşacık bebek poposu gibi saçım oluyor.

Kabarmasının ve düğüm düğüm olmasının nedeni duştan sonra kullandığın ürün. O yüzden.

Bu arada ciddi bir kestirme tavsiye ederim evet iyi bir kadın kuaföründe.

Yani,

Kaliteli bir saç kremi
Duştan sonra saça sürülecek ürün
Kombosunu doğru çözersen sorun olmaz.

Yani spreyin pahalı ama yanlış bir seçim. Bir kez yeşil elidor dene tamamdır. goo.gl

@medre: Söylemeyi unuttum, elidorun buna benzer bir ürününü kullanıyorum. (Yeşili markette bulamıyorum uzun zamandır.)
Duşta kullanılacak kremi de es geçeli uzun zaman oluyor.
Şampuanım şu: boots.scene7.com
Buna uygun bir krem bulmam gerekecek o zaman.

Bi de dediğim gibi, duştan sorna böyle krem kullanmak çok sağlıksız gibi geliyor.
NE kadar süreceğimi de bilemiyorum, boca etmekten çekiniyorum.

Bnim combo at sampuani ve argan yagli maske.muthis ikili oldular benim icin saclar gayet iyi durumda su an.birde suda onemli cok seyahat yaptigim icin bilmedigim yerlerde saclari icme suyuyla yikiyorum.
Senin saclar icin zenci sampuani ve kremi bakman lazim.

Köpük kullanmalısın. O saçtan bende de var ve bunun başka yolunu görmedim şimdiye kadar. Nivea önerebilirim.

Şampuanın da sonrası ürünün de çok pahalı şeyler ama sonuç? Duyurunu dön oku istersen.

Ben hergün şampuan reklam filmi teklif ve önerisi alan biri olarak bile dove kullanıyorum. Şampuanım ayrı, saç kremim ayrı.

E sen şimdi hem duşta krem kullanmam hem de çıkınca ürün kullanmam sağlıksız geliyor diyorsan o zaman ya doğaya yönelip çare arayacaksın ya da bu saçlarla yaşayacaksın.

Yeşil elidor her yerde var, kozmetikten ahmet bakkala kadar. Miktarı ise diplere asla sürmeden kulak yanlarından başlayarak aşağı doğru inmek. Miktar, tüm saçın için yarım çay bardağı kadar. İyice yedir saçlarına sonra tara ve bırak.Zamanla miktarı kendin belirlersin.

Sağlıksızlık algına bir şey diyemem. Doğal yolları araştırman gerek o zaman.

@medre: Ben ürünlerin fiyatları hakkında bir yorum yapmadım lütfen yanlış anlaşılmasın.
Denediğim şeyleri gösterdim hata var mı yok mu anlamak için.

Ayrıca söylediğim yanlış anlaşılmış, ben "duşta krem kullanmam" demedim, kullanacak krem bulamadım demek istedim. Dove deneyip mutlu olduysanız ben de aynısını yapmak isterim, maksat rahat etmek.

@khiron: "Hemen hemen her şartta" gibi bir kıstas yok aslında.
Hanım iş yerindeyken bir anda telefonlar kesilip internete ulaşamaz olunca, tık diye bana ulaşabilecğei bir alet arayışındayım.
Belkide en büyük ihtiyaç mesafe ve iletişim kalitesi.

Bu tarz ürünleri tavsiye etmem 12 km menzil dediğine bakma. Bizzat kullandım ondan biliyorum.

"lora meshtastic" anahtar kelimeleri ile olan ürünlere bakın. Kısa dalga (uzun anten) sayesinde menzili binlerce kilometre olabilir (abartmıyorum).

Yeni nesil sahra telsizi gibi düşünebilirsiniz. Üstelik bilgisayar veya cep telefonuna da bağlanır, vs.

bulgaristan için biliyorum sadece. dilekçe ile beraber başvurulduğunda vize ücretini ödemeden çat diye alıyorsun.

@pinman: Oha gerçekliği var yani.
Vay be, hayat bazıları için çok kolay olsa gerek :)

İsviçre için konuşayım; zaten uzun süreli isviçre vizesi verdikleri için schengen ülkelerine de giriş çıkışında sorun olmuyor.

@fraise: Merakım arttı; schengeni uzun süreli veriyolar derken, ne kadar süre mesela?
Ben 2 sene önce hanımla turist vizesi aldım, 3er ay verdiler ikimize de.
Böyle bişey mi yoksa "gel babacım nasıl olsa senin kocan avrupa birliği üyesi al sana 2 yıl" mı diyolar?

Kuzenim eşine önce 6 aylık sonra 2 yıllık en sonunda 5 yıllık verdiler mesela.

Ben erkek arkadasim için konsolosluğa sordum; kişinin durumuna göre ilk verilen vizenin süresi daha uzun olabilir dediler. zaten normal şartlarda evlenince isviçre'de oturma hakkı da elde edebilecegi için (tasinirsak mesela) normal bu durum.

bulgaristan için +1.
ek olarak eşim bulgaristan vatandaşı, bulgaristandan oturma iznim var böylece ab'ye girerken hiç vize almıyorum. oturma iznim ve yanımda eşim olduktan sonra istediğim yere girip çıkabiliyorum. vize almak istersem de ücretsiz ve hızlı biçimde çıkıyor.

Kocam ispanyol
Pasaport, evlilik cuzdani, vize basvuru kagidi ve 2 foto ile gidip cat diye aliyorum vizeyi ustelik para da odemiyorum
Ilki 1 senelikti, ikincisi 2 senelik

öncelikle beş dk vize diye bir şey yok.eş durumundan nüfus kağıdı evlilik cüzdanının tercümesi bir kaç basit evrak alarak fransız konsolosluğunun anlaşmalı olduğu harbiye de veya altunizade de ki ofisine başvuru yapıyorsun.3 ile 10 gün içinde 6 aylık vizen hazır.
eş durumunun avantajı sana gereksiz dolu evrak yerine üç dört basit evrakla işini halletmeni sağlıyor.
kesin bilgidir yayabilirsiniz.olay yaşanmıştır :P
(vize parası almıyorlar sadece başvuru için şimdi unuttum 20-30 euro gibi bir para alıyorlar.tl kabul etmiyorlar.)

Fişini çekip arkasından da şarjını çıkarıp açma tuşuna 30 saniye kadar basmayı deneyebilir misiniz? Benzer bir durumda bende işe yaramıştı bu yöntem.

@kingdom of rust: Maalesef, pil sabit çıkartılamıyor. Pilin anakartla bağlantısını kessem dahi işe yaramadı.

22.5a inince ben de donuyorum. şu anda kalorifer yanıyor ve 23.5 derece.

Kalorifer yakmak için kaç dereceyi beklemek lazım onu da şaşırdım.
Dijital derecenin dışarıya bağlı bir alıcısı daha var, o 16.0 derece diyor şu an..

Usumeyi beklemek lazim kalorifer yakmak icin. 25 falandir.

Sunset

Suada'da var. baya mekan

Gidin mis gibi mükellef e
Ulaşım kolay yemekler on numara içkinizi de içersiniz
Bi de girişte sol tarafta yer ayırtın manzara da süper
Temiz

meydanlarda olan insanların %50'si ulaşım ücretsiz olmasa gelmez çünkü.

komplo teorisine gerek yok ki zaten açık açık söylüyorlar yeni bir hareket olabilir, sokakları terketmeyin vs. vs. diye.

@nrmnm: Bunun söylenmesi zaten bana garip gelen aslında. Halkın böyle bir olayda öleceğini bilen, askeri bastırdığını söyleyen bir hükümet neden bunu yapar?
Altındaki asıl sebebi merak ediyorum işte..
Halkın "darbeyi durdurma" yeteğine falan güveniyor demeyin..

psikolojik baskı yaratıyor o sokağa çıkan insanlar. gecenin 1 buçuğunda kornalarla geziyorlar, "uyumayın lan" diye bağırıyorlar, rte şarkısı çalıyorlar. darbe protestosuyla alakası yok, her kesime mesaj veriliyor "bizim borumuz ötüyor, haberiniz olsun" diye. dün gece polisi aradım artık, neden göz yumuyosunuz buna, uyuyamıyoruz diye. bebeği olan var, hastası var yaşlısı var. ama sikinde değil kimsenin bunlar.

@nathanieltroy: Bu da mantıklı bir bakış açısı aslında.. Sokağı denetleyen mekanizma artık değişiyor gibi..
Havaalanında çıkmaya çalışırken, "Ya polis yok mu, havalanı kapısını kapatmış adamlar" diye soföre konuştum, "abi polis de onlarla beraber kapatıyolar" dedi.. Ki gerçekten bir şekilde çıkışa ulaştığımızda kapıya paralel parkeden arabaların arkasında polis de vardı.

Nasıl bir mekanizma işleyecek artık bilmiyorum.

halkın darbeyi durdurma yeteneğine güveniyor. durdurmadı mı? durdurdu. askerin sivil halkı vuracak hali yoktu. can kayıplarının çok yüksek olmaması ve hatta iç savaş çıkmaması tamamen şanstı. olay tekrar ederse diye insanları sokakta tutmaya devam ediyorlar. altında başka bir sebep görmüyorum ben şahsen.

@sane ego: Tabii ki darbeyi eliyle tank durdurmaya çalışan masum vatandaş mı yoksa mit ile irtibatta olup gerekli yerlerde zaten engellemeleri yapan asker ve polis mi engelledi tartışmaya açmıyorum.
Ancak benim sorum hala baki duruyor, "halkın öleceğini bile bile" niye hala sokakta durmalarını istiyorlar diyorum.

Halkın öleceğini bilmeleri veya halkın ölmesi onlar için sorun değil çünkü. Her şeyi ve herkesi kendi menfaatleri doğrultusunda kullanıp hedeflerine ulaştıktan sonra, 3-5 kişinin ölmüş olması nedir ki? Hem şehit sıfatını da veriyorlar direkt. Hem de çogzel duygu sömürüsü yapıp nemalanıyorlar. Sömürülecek drama ve rte'nin hiç susmadan konuşabilmesi için malzeme çıkıyor. Bir de tabi prova bir anda gerçeğe dönüşür diye ödleri kopuyor ve halk evlere hiç girmesin istiyorlar. Sonra biz de işte böyle 1 m2 alana 25 kişinin düştüğü metrobüste, otobüste, metroda işe güce gitmeye çalışıyoruz. Nefret ettim bu ücretsiz ulaşımdan ve şu 15 günlük süreçten ama yapacak bir şey yok! Hayat bu iğrenç ayrıntılarla birlikte devam ediyor sonuçta.

Yani sonuç olarak, hep beraber mevcut iktidarın beklediği bu darbeden de büyük bir olay için kalkan vazifesi görüyoruz.
Gerçekleşecek olan her ne ise, iktidarın "halk engelledi" diyebilmesi için bedava araçlarla sürekli sokaklara dökülüyor ve onlar için, onların istikbali için "vatan kurtarıyoruz"
Süper..

Bu arada bursada ulaşım ücretsiz değil, ama meydanlar tıkabasa dolu. şehir merkezinde yollar kapatılıyor, geçen 1:30da yeni açmışlardı.

@Absinthe75c: Bu güzel bilgi, bedava falan hikaye o zaman..

mantıklı bir cevap arıyorsan o yok ama cevap insanların kalkan olması. ölenler, yaralananlar falan karar alıcıların umrunda değil. tabi bunu bu şekilde değil de bir kahramanlık destanı olarak sunuyorlar. günlerdir tv'de yaralananlarla, şehitlerin yakınlarıyla yapılan röportajlar uzun uzun yayınlanıyor. ölen ve yaralananlara/yakınlarına yardım kampanyası yürütülüyor, üniversitelerde burs kontenjanı ayırıyorlar vs. vs. dolayısıyla o gece uykusunda olanlar bile şu an olayın bir parçası olmaya çalışıyor.

ayrıca darbenin başarılı olmamasının nedenlerinden biri de halkın sokakta olmasıydı. bu reddedilemez..

@nrmnm: Halkın sokakta olması ve darbenin başarıya ulaşmasını engellemesi hiç yadsınamaz.
Bunda hem fikirim. O halk sokakta tankın içindeki veya silah tutan konudan habersiz askere gerçekleri anlatmasaydı, sokaklar boş olsaydı, şu an çok daha kara günlere uyanıyor olurduk.
Ancak demek istediğim, bunu halk olmadan da engelleyebilecekken, bu hale getirmenin yarattığı kafa karışıklığı işte.. Kalkan meselesi gibi..
Neyse, alıcaklar hepimizi içeri :)

@quaker

abi ulaşım olayı hikaye gibi, pazar akşamı bile gece 2ye dışardaydı insanlar, onbinlerce insan meydanda toplandı.
Sanırım belediye çalışanları vs. biraz mecburiyetten yani memuriyetten olmamak için gidiyorlar gibi geliyor bana. Yani sırf tarafını belli edip menfaatini korumak isteyen önemli bir grup var.

@mirandaiam: Komplocu olduğumu kabul ederek yazdım :)
Ne kadar duracaklar, ne için duracaklar?
Bir sürü soru..
Keşke durmalarını isteyene sorabilsek..

Aslına bakarsan, keşke meydanları hiç bırakmasalar..
Ama gerçek demokrasi ile insan hakları ile, bireysel haklar için vs vs vs..
Neyse ben ne biliyorum zaten..
Senin dediğin olacak muhtemelen :)

Kimsenin canına zarar gelmeden evlerine dönsünler temennim o..

e-devlette Sigortalılık Tescil Ve Hizmet Kaydı Tespiti başlığı altında buldum daha detaylı ve yazılı biçimde basılıyor. doğrulama için barkod üretiyor. bunu kabul edeceklerini düşünüyorum.

o olabilecek maksimum zam miktarı.
konuşun bence ev sahibiyle, takip edememiş olabilir.

@want2die: Tam onu düşünüyodum. Ama ne bileyim sonra zor durumda kalmayalım istiyorum.
Sözleşmede "Taraflar kira süresinin bitiminde kira akdini devam ettirmek isterlerse yıllık kira miktarı artış oranı TEFE-ÜFE yıllık endeks oranının ortalamasınıdır, bu oran %10'dan az olamaz" yazıyor..
"Sen bana zamlı yatırmadın kira sözleşmesini fesh ediyorum" derse diye tırstım..

@true blond: Sorun zam oranı değil aslında, ben de max. üfe'ye göre yapıcam da, adam birşey demiyor zamla alakalı..
Zam yapma işi kiracının insiyatifinde mi? Yoksa ev sahibi arayıp "Zamlı yatırın" mı demeli..
Orda kafa gitti.

Üfeden yap zammını... Fazlası sözleşmede vardı derse, emlakçıya git. Bu %10'dan az olamazı hangi kanuna göre yaptınız? tüm sözleşmelere ekliyor musunuz? diye çemkir. Avukat dostlarım var kendilerine iletiyorum de, gör bakalım yüzde kaç zam diyecekler...

Ben de gittim "%10 yapıyolar yeaa" filan dedi emlakçı, araya "avukat arkadaşlara sordum"u bi sıkıştırdım "aa evet haklısınız üfe, %5" dedi.. Konuşmasınlar hiç.. Enayi avı mı ev piyasası mı çözemedim.

Ev sahibini araman şart değil, yap zamlı yatır gitsin. Fazlasını isterse o arar, sen de açıklamanı yaparsın.

Arayın konuşun. Evden, ev sahibinden memnunsanız %10 zam yapmaya çalışın.

Ev sahibi %10 isterim diye başta belirtmiş, siz de kabul eder gibi geçiştirmişsiniz. Siz şimdi kanunen böyle derseniz, aranız bozulur. O da kanuni haklarını kullanmaya başlayabilir. %6 yapacaksanız bile anlaşarak yapın...

Kanunen %6 deniyor ama enflasyon %30-35 civarında. Devlet tefe-tüfe oranlarında çok 3 kağıt yapıyor.

Ev sahibim olan çift, tecrübeli iki avukat..
Yasa falan onlara çemkirmem bi işe yaramaz.
Ama sözleşmeyi yaparken "Yasal limit üfe" demiştim, "evet ancak biz yinede ekliyoruz. Yapacağımızdan değil ancak daha önceki tecrübelerden dolayı ekledik" dediler.. üfe/tüfe'ye göre zam yapacağımı söyledim yani onlara ilk anlaşma esnasında..
Öyleyse ben ağustos 1'de kirayı yatırırken, o ayın tüfe'sine göre zamlı yatırayım, başım ağrımasın.

Var mı başka fikri olan :)

Eğer öyle konuştuysanız sıkıntı yok, yasal oranda zam yapıp devam edin...

www.telegraph.co.uk

Şuradaki app'leri deneyebilirsin.

gobotany.newenglandwild.org

Bir de bu var.

İsmini bilmiyorum ama yabani bir ot bu. Benim saksılarda da çıktı kendi kendine. Çiçeği ya da meyvesi yok. Bir süre sonra da beyaz beyaz değişik bir hastalık geldi yapraklarına, ben de diğer çiçeklere zarar vermemesi için söküp attım.

Ot +1

Babama sordum.

Çok da kuvvetli meret, diğer bitkiler egöre kökü falan baya sağlam..
Merak da ediyorum ne diye..
Kopartıcaz madem..

Pl@ntNet diye bir uygulama var. Konumu açıp fotoğraf çekiyorsunuz. Yaprak, çiçek, meyve ne arıyorsanız seçip bulunduğun bölgeye göre tarıyorsunuz. Başarılı sonuçlar veriyor.

bunun adı salmanca (ığdır yöresi)
ak kazayağı türkçesi. yenilebilir bir bitki. tıpkı ıspanak gibi tadı var. ketenin içerisinde çox hoştir

bal yiyerek geçiririm.
ne yapacam hacı gider memlekette zaman geçiririm.
babaannem ve dedem yaşlılar gidip dönmemek dönüp görmemek var.
her gün odun ateşinde kara demlikten çay içerim, ağaç gölgesinde türkü söylerim.

ne olarak gidilecek? nereye gidilecek, o önemli.

amerika, avusturalya ise her gün bıkana kadar kebap, lahmacun yerim. avrupaysa dil, sanat öğrenirim. japonyaysa ninjalığın püf noktalarını öğrenirim. çinse ameliyatla çekik göz yaptırırım.

25 - erkek - ilişkisi var


maddi birikim yaparım, kendime yatırım yaparım. gideceğim ülkenin dili vs. için.

türkiye için de uzun vadeli planlar yapmam, ne bileyim gidip de bana çok şey katacağına inandığım, maddi olarak o kadar da iyi olmayan bi işe girmek yerine direkt maddi düşünür, ona göre iş seçimi yapardım.

bu arada belirtmezsem olmaz, buna benzer şeyleri yaparsan daha çok bağlanırsın, gidemezsin, gitsen 1 sene sonra memleketim diye geri dönersin.

son yapayım, bir kere daha yapayım derken sürekli aklın kalacak, kopamayacaksın. şey gibi bu, 30 yıldır temelli dönüş yapmaya çalışan türk aileleri gibi.

Kendi adıma bakarsam, 1.5 saat uçuş mesafesinde bir yere gitmeyi planlıyorum. Bu nedenle özlem falan bi yere kadar. Çok kasarsa atlar uçağa gelirim ana evinde yemeğe.. (Ümraniye şişli bile daha uzun sürüyor akşam trafiğinde)

Ama hacı babalar, 3 yıl boyunca da bal yenmez ya :)
Yatırım açısından bakınca ben de aynı kafadayım. Kenara para koyma konusudna kıç yırtıyorum.

Ayrıca online yapılabilecek iş arayışlarındayım.
Uzağa gidince "meraba ben şu konuda uzmanım" desem kimse takmaz, en azından para getirecek birşeyler lazım.

Ha örneğin, gideceğiz diye kafaya çok koyduk.
Çocuk işini bile erteliyoruz.
Hata mı acaba diyorum sürekli..

Bol bol spor yaparım , ingiliççem yeterince iyi değilse onu daha geliştirmeye çalışırım , oraya gidiş amacım neyse onunla ilgilenirim , bi de hayatım boyunca Türkiyeye geri dönmemek için dua ederim

21-Erkek - İlişkisi var

işkembe çorbası içerdim bol bol.

hayatımızda çok değişen bir şey olmaz sanırım.
33 evli erkek.

Oo beybi..
Arkadaş evi barkı götürdük de, pasaportu yırtıp atmadık ki :)

Gerçi yurtdışına gitmek isteyenin ne durumda olduğu ortaya çıkıyor.

daha erken gidebilmek için neler yapabilirsem onları yapardım. günlük hayatımda değişen birşey olmazdı.

28/evli/baba

uzun süredir biliyordum. 1 ay sonra gidiyorum. hiç bi şey yapmadım normal şekilde devam ettim. çantamı toplayıp gitcem.

2017 son aylarında yerleşeceğim.

büyük yabancı bir firmada çalışmayabaşladım, maksat orada iş bulmamı kolaylaştırsın. bir de deneyim.
ben olsam iş bulma şansı için uluslar arası firmalarda çalışır, firmada olan biteni kafama takmazdım. zaten gidicem amk terfi almasam ne olur.

24-e-evlenerek gideceğim haliyle nişanlısal.

the elder scrolls online derim ben. 89 lira ama şu an. indirimdeyken alabilirsin 39a düşüyor o zaman

@nolmus yan: Skyrimle farkını pek öğrenemedim. Çekici birşeyler var mı içinde single playera karşı?

Overwatch. Tek kelime ile şu an tarif ettiğin en iyi oyun.

cs:go sürekii iletişim içinde olabileceğin bi oyun aslında.
dota 2 yi önerebilirim.

Bir detayı atladım.
Yaş itibariyle de sürekli başında olmayacağım bi oyun lazım.
Cs:go misal içine girsem eski quake alışkanlığıyla hayatımı bırakırım orda.. Yok harita öğren skill kas vs..

Bu arada overwatch 60 euroymuş ya :(

World of Warcraft

skyrim oynamadım hiç, ama oynayan arkadaşlarımın dediğine skyrim'in daha doğrusu diğer tes oyunlarının çok oyunculu versiyonu gibi bişi. baya türk de var etrafta hem, illa yardım ediyorlar lvl atlamana veya build oluşturmana. ben bir türk 3 de yabancı guild'e üyeyim sohbet ede ede güzelce oynuyorum arkadaşlarla.

abi hangi skyrimden bahsediyorsunuz? multiplayer'ı geldi de ben mi duymadım :) (geldi mi yoksa asdf)

neyse hacı tam senin belirlediğin kriterlere göre bir oyun önerdim; kalabalık insan gruplarıyla oynayacaksın hem de emektar bilgisayarını yormayacak. istemediğin halde, hem hikayesi kuvvetli hem de oynanışı zevkli. ve sen buna tik vermedin?

-overwatch şu anda tam bir bilinmez. zevkli, güzel oyun diyen de var, değil diyen de. daha yeni oyun, o parayı verip başlamak biraz macera gibi geliyor bana ve muhtemelen emektar bilgisayarın kaldırmaz.

-tes online oynayacağına indir skyrim, single player takıl koskoca haritada.

-cs:go için mesai harcaman lazım. sürekli kondisyonunu yüksek tutman lazım. burada kondisyondan kastım reflekslerin. oynamadığın her an seni geri çekiyor. hani indirimde alınığ zaman zaman atarsın birkaç oyun ama eski quakeçisin kolay gaza gelirsin ve yapamadıkça üzülürsün.

-wow'u kaç senedir aralıksız oynuyorum, hiçbir bağımlılık yaptığını görmedim :D böyle bir entry vardı, komik. neyse bu oyun güzel işte. biraz önce bahsettim. daha istersen yazarım. başlarsan da yardımcı olurum.

@air: Aman kardeşim, tik meselesini "soruya uygun cevap olmadı" diyerek vermedim.
Yoksa haşa kıllığına değil.
Dediğim gibi bağımlılık yapmayacak birşeye ihtiyacım var.
Wow dediğin şeye ben girersem boşanma sebebim olur.
Daha 2001 yılında UO'da çift bilgisayar bulup macrolar kurup geceleri başında oturan insandım ben. Şimdi tekrar girmek manalı gelmedi aynı oyun yapısına..

Owerwatch zaten para meselesinden elendi, tes online ise inceledim, o da skill kas debelen gibi duruyor. Single playerda zaten zaman harcadım bol bol..

CS:GO meselesine gelince, zaten 40 saatlik bir oynama sürem vardı, son birkaç gündür bir iki tanıdık arkadaşı ekledim oyuna, onlarla competitive falan deniyoruz. Elin ortalama rusu, dediğin gibi quake tecrübesi olan adama karşı pek birşey yapamıyormuş..
Şimdilik götürüyor gibi..

2011
www.itkib.org.tr

2014
www.itkib.org.tr
www.tim.org.tr

2015
izto.org.tr

ihracat.com.tr

italya 'da mal satabilecegi bir cevresi var mi o da onemli hocam

@507 : Teşekkürler hepsine bakacak. (Bana bak diyecek hatta eminim)
@king: O konuda bilgim yok, ama orada mal satacak çevresi olacak kadar git gel yapmadı son yıllarda..

beyaz kadın. hep yabancılar mı gelecek biraz da bizimkiler gitsin.

şahidi varsa mobbing'ı kanıtlasın. haklı fesihte tüm tazminatları allır.

Bildigim kadariyla hayati boyunca calistigi tum sureleri arka arkaya birlestirin ve eger toplam 15 yil calisma suresini tamamladiysa hicbir sebep gostermeksizin istifa etme ve kidem tazminati ne kadar ise alma hakkina sahiptir. Bunun icin SGK burolarindan birine gidip hizmet dokumu almasi ve bu dokum ile ihtarname seklinde tazminatini talep etmesi gerekiyor diye biliyorum. Hukukcu degilim ama isverenim, yine de meslegi hukuk olan birisine sorun lutfen. Bol sans.

8 yıllık tazminat maksimum 30 küsür bin olur.
onun hesaplanmasında bir tavan ücret var.

Maaşı isterse 50.000 TL olsun, kovulursa 4.092,53 TL * 8 TL kıdem alacak.

1. teyzenin sgk primleri tam yatırılıyor mu?
2. teyzenin fazla çalışma veya ubgt ücretleri tam olarak ödeniyor mu?
3. teyzen o hükümden faydalanamaz, teyzen zaten emekli.
4. mobbing olayına girmek büyük sıkıntı, ispatlaması çok zor ve hala içtihatlarda ve mahkemelerde tutarsızlıklar var. mobbinge güvenerek işten çıkmayı avukat olarak tavsiye etmiyoruz.

Bugüne kadar kimseye vurmadım.
Aldığım birkaç dövüş eğitimi hariç yumruk atmışlığım yok. O eğitimler de zaten 10 yıl geride kaldı. Şimdi biri çıkıp üstüme yürüse ne yaparım bilmiyorum.
Yani "Çık deşarj ol" seçeneği dışarıda kaldı. Ayrıca artık tek de değilim, bana gelecek zarar eşime, aileme gelmiş olacak.

Trafikteki gerilimin, başkalarına güvenmeme olduğu konusuna katılıyorum. Ama sadece o değil. İnsanların etik davranmaması, kendilerini zeki diğerlerini aptal sanması, saygısız olması, kendilerini herkesten üstün ve önemli görmeleri beni delirtiyor.

abi clark kent de gözlüklü. ama süpermen. belki senin içinde de süpermen vardır?

araç kullanırken çok sinirli olan biri normalde de sinirlidir. ama sen bi şekilde bastırabiliyomuşsun o sinirini normal hayatta. o zaman cevap senin içinde. ha dersen belki orada bastırdığım siniri araba kullanırken boşaltıyorum, o zaman bi kum torbası al eve akşamları ona vur:)

Ben de sizin gibiyim. Trafikte insanların nasıl bu kadar sığır gibi davranabildiklerini, başkalarının haklarına nasıl bu kadar rahat tecavüz edebildiklerini görünce çıldırıyorum.

Ama aynı zamanda trafikte türlü türlü manyağın da olduğunu biliyorum. O yüzden tepkilerimi 100'ken 2'ye 3'e indirmeye çalışıyorum. Nasıl bir ülkede yaşadığımı hatırlatıyorum kendime sürekli.

Bir de eşiniz çok haklı. Trafikteki hiçbir anlık öfke, siz ve ailenizden değerli değil. Sürekli kendinize bunun gibi telkinlerde bulunun bence.

@victum: Bunu da düşündüm. Belki gerçekten sinirimi bastırıyorum. Ama oturup düşününce, acaba neye sinirleniyorum başka diye bakınca hakikatten birşey bulamıyorum.
Kum torbası fikri güzelmiş :)
@rectoa: Psikologluk olucam neredeyse, insandan tiksiniyorum araba kullanırken. Araba kapısını açıp dışarı çıktığım anda iyilik meleği timsali koşuyorum yardım ediyorum yaşlıların koluna giriyorum torba taşıyorum. Arabaya binince gözümü kan bürüyor.

Bastırıcam bi şekilde ama o yöntemi bulmam lazım..

araça uygun parça daha kolay bulunuyor. ayrıca yanlış parça gelme olasılığı olmuyor.

araç modeli ve tam bilgisi için araç şasi no gerekiyor ki tam uygun parça bulunabilsin artık parçacılar ruhsat ile tam aradığın parçayı veriyor

Sayenizde güzel bir "oh" çektim.. Adamın da günahını aldığım için utandım.
Hem arkadaş tavsiyesiyle gittim, hem de çok iyi biri çıkınca bit yeniği aradım mal gibi..
Neyse artık daha rahat giderim..

Benim Peugeot'un parçalarına açtıkları Service Box diye bir siteden bakıyorum. Parça numarası, vidasına kadar her şey burada yazıyor. Siteden aracınıza ait parçaları görmek içinde şasi numarası gerekiyor. Korkulacak bir durum yok.

public.servicebox.peugeot.com

usta abartmış. ama yinede düzeltmek lazım. 150 den fazla verme

bence usta dogru soylemıs. ön takım sakaya gelmez dagılaverir yolda :D

Usta abartmamis abartmis diyen arkadas neye gore diyor, yolda on takim dagilsa ve kaza olsa olenlerin sorumlulugunu alabilecek mi?

Beyler bayanlar, zaten pimpirikliyim, paranoya yapıp arabayı evin önünde çekiciyle aldırırım yeminle..
Tamam tamir edilecğei kesin, usta tavsiyeniz var mı Maslak civarında? 150 TL max. olarak kafaya koyup gidip pazarlık mı yapayım ilk bulduğum yerle?

evet 150 bıle tutmayabılır. benim yok o civarda.

Orjinal servis 300 küsür lira istedi, otosaniyede başka bir servis 400 küsür istedi..
İkisi de orjnail parça kullanıcam dedi..
150 lira hayalim suya düştü..

frankarab - ecosound

play.spotify.com

Gece gece komşulara çok acı çektiricem sayenizde..
Oh oh!

Araç fazla yakıyorsa, aracı değiştirmelisin. otomatik vitesi manuelde kullanarak yakıt tasarrufu sağlamak mümkün değil, sağlasan da kayda değer bir rakam olması zor.

ayda 3 depo, ayda 750 lira demek. 2400 km için 32kr/km yapar ki yokuşlu yol için çok da yüksek değil.

belki hızı biraz düşürmeyi deneyebilirsin.

Depo bilgisi vermemişim..
Depo 165 liraya doluyor.
Araç bir depoyla 350 km yol yapabiliyor.

bahsettiğin yollarda daha aşağı düşürmek zor, o yola ancak dizel araba iş görür. benzinli otomatik aracı en kullanmaman gereken yol tipi seninki. sürüş için tavsiyem yokuş tırmanırken çok yüklenme, inişlerde gazı bırak rolantide kendisi insin. klimayı gerekmedikçe açma, bagajında aracında gereksiz yük varsa boşalt.

@animalman: Yokuş çıkarken aslında olabildiğince sakin sakin çıkayım diyorum, gerekirse 20-30 ile, ama arkadan arabalar geliyor, yok selektör, yok göte girmeye çalışmalar.. İnatla devir verip hızlanmam gerekiyor..
Arabam zaten şu an anca 25bin ediyor.. Satıp otomaitk dizel de bulamam..
İyice çıkmaz yol..

www.hurriyet.com.tr

sualp tansan da kullanıyor

Oscar: Anlayamadım..

25g gece çalışıyor.

www.iett.gov.tr

beşiktaş'a dolmuş ya da taksi, barbaros'un sonundan minibüsler var sabaha kadar.

@baba jo: Minibüs fikri güzel oldu teşekkürler..
@fakyoras: 25G'nin saatinin tutturursam iyi olabilir ama kalktığı durağın yerini tam anlayamadım..
www.iett.gov.tr burası diye gösteriyor da manasız geldi..

Anlık, ufak, kontrolü kaybetme durumları olur, hele de trafikte. Sadece böyle bir örnek dengesizlik göstergesi değil bence. Kaldı ki hata yaptığını düşünüp bunu da burada yazman, ya s.ktir et dememen, daha bi erdem göstergesi. İyisin takma.

bu fotoğraflarda görülenler dışarıdan gelen sudan kaynaklı değil.
pencere kenarındaki ıslaklıklar camın yüzeyinde yoğuşup su haline gelen su buharı kaynaklı. mekanın havasındaki nemin arttığında, nemin fazlasının mekanın soğuk yüzeylerinde buhar halinden sıvı hale geçmesi olayı. aynı yoğuşma duvarlarda olduğunda da duvarlardaki ıslaklıklar oluşur.

zaman zaman mekanı havalandırıp havadaki fazla nemin dışarı atılmasını sağlarsanız yoğuşma daha az olur. denizliğe toz bezi ya da eski atlet gibi bişeyler koyarsanız, biriken suyun sızıp duvarı ıslatmasının önüne geçer bir miktar. duvarlardaki yoğuşmayı çözmek için dış cephe yalıtımı yapılması lazım.

@manuel mandalina: Bundan önceki yoğun kar yağışlarında odadaki sıcaklık farkı daha fazlaydı. Hiç böyle bir durum olmadı. Ek olarak bu son fırtınada bir anda duvarlarda su belirdi. Kuzeye baktığımızdan yağmur direk bize geliyor.
Farklı odalarda cam kenarları ve duvarlarda olduğundan sanki su içeri kaçıyormuş gibi geliyor bana..

Harita daracık, genişletilmiyor mu?

Bir önceki versionda çok yer tutuyo diye daralttım.
Ekran çözünürlüğünüz ne?

1366 x 768

Evet dar duruyor hakkatten :)
Oranlı çalıştığımdan biraz böyle durumlar çıkıyor..
Daha sonra bi çözüm bulabilirim belki..

biletix etkinliklerini vs. entegre edebilirsin. aktivite butonuna tıklayınca haritada ne etkinlik var, saatini belki küçük bi görselini vs görsek falan. uuuv (direkt uygulanamasa da bi kapı açar belki)

güzel bi girizgah olmuş.

Ooo güzel fikir!
Harita üstünde nerde olduklarını bir şekilde çekebilirsem çok işe yarayabilir..

süistimale çok açık bence.. biraz yürüse proje troller feci doluşur. mesela kişi sadece kendi lokasyonundan not yazabilse daha iyi olur.. daha gerçekçi olur..

@dedim dedim de kime dedim: O zaman tek taraflı oluyor.
Ben gideceğim bir lokasyon hakkında da soru sorabilirim.

Trol meselesini login işiyle bi nebze azaltmayı planlıyorum..

@Sour: Kullanıcı haritasının orta noktasını hedef alarak maksimum 25 adet pin gösteriyor sistem..
Bu 25 pin önce uzaklığa göre daha sonra tarihlerine göre sıralanıyor.
1000 tane pin varsa bile browsera sadece 25 tanesi geleceğinden kasılma olmuyor hiç..
Kullanıcı haritasını biraz yukarı kaydırdığında yeni orta noktasına göre yeni pinler aynı kontrollerle geliyor..

ne pazarlayacağız ki?

iletişime geçmek için izninizin olması onların bilgilerini pazarlama için kullanabileceğiniz anlamına gelmiyor.

www.kgm.adalet.gov.tr

@in vino veritas: Asker adaylarına asker paketleri mesela..

@dahili meddah: Bilgilerini pazarlama için kullanmak derken?
Arada üçüncü bir parti yok. İzni bize veriyorlar ve biz kendilerine geri dönüş yapıyoruz. Bizimle bağlantı kurarken "bilgi, fırsat, ürün vs. almak istiyorum" diyerek kabul ediyorlar.
Bu şekilde de mi sorun var?

Asker adayına asker paketleri?! Kişilerden izin alırken "şu firmadan" diye izin alınmıyor mu? Bu insanlar ne olursa olsun bana ulaşın diye mi onay verdi?!

Askerlere: şafak sayar bi uygulama da satabilirsin, sevdiklerinin fotoğraflarını da, çarşı izni eğlencesi de, gitmeden önce don da.. Yani pazarlanacak şey çok da izin ne için alındı önemli olan o.

İzni şu şekilde alıyorlar.. Hangi konuda listeye dahil olduysa kullanıcı, misal bu durumda askerlik:
"Askerlik ile ilgili her türlü bilgi, ürün vs. iletişimi" şeklinde kayıt oluyorlar..
Zaten tek ulaşım yolu e-mail, başka iletişim yapılmıyor. Telefonla ulaşmak istelerse yine form doldurmaları gerekiyor..

dolabın ayarı vardır içerde onu yükseltsene

İlk onu yaptım..
Minimumda 9.5 oluyor.. Yanlış mı kullanıyoruz diye mediuma getirdim, 10 dereceyi geçti..

gazi bitmis olabilir bir ihtimal. 10 seneden eski degilse once bir tamir ettirmeyi deneyin. 150 tl'ye kadar kabul edilebilir rakamlar tamir icin.

yok yenisini alacagim derseniz altus al 370 modelini vs tercih edebilirsiniz. bu ay arcelik ve beko'larda +4 yil garanti hediye kampanyasi var, 7 yil garantiyle geliyor makineler.

@entrapmen: 2001'de alındı alet.. Sanırım tamir işine girişmek pek mantıklı değil..

Merak ettiğim konu, 2000 liralık buzdolabı ile 600 liralık buzdolabı arasındaki fark ne? Biri daha iyi mi soğutuyor hakkatten?

2 binlik buzdolabı daha uzun ömürlü daha dayanıklı oluyor haliyle. buzdolabı alana kadar yemekleri balkona koyun daha soğuk olacağı kesin

neler fiyati degistirir:

1) sogutma sistemi. asil iki tur sogutma sistemi mevcut. standart duvardan gazli sogutma, uflemeli no-frost sistem. bunlar direkt fiyati degistirir. artik no-frost disi dolap kalmadi gibi bir sey.

2) motor verimliligi ve yalitim. bu enerji tuketimini degistiriyor. a makine kalmadi gibi bir sey. a+ var a++ var ve a+++ var. aralarinda ayni litredeki dolaplarda birisi 470 kw/y, 420 kw/y ve 360 kw/y gibi fark olur. bu da aylik bazda baktiginda nominal olarak a+ ile a+++ arasinda 110 kwlik x 0.45 = 5 tllik fark demek. 5 tl aylik x 12 ay x 10 sene dersen yaklasik 600 tl gelecekte seni kara gecirecek a+++ bir buzdolabi. bunlar tabii yaklasik hesaplar.
alis kismina baktiginda A+ bir dolap 1600-2000 tl araliginda iken A+++ bir dolap en az 3000 tl. hesabi kendin yapacaksin.

3) malzeme ve iscilik kalitesi farki. burada sacin kaligindan tut, boyasina ve ic plastigine kadar tum malzeme kalitesi degisiyor. bu da dayanim kismini degistiriyor. ortalama markalarda bu deger esit sayilir. yani bosch-siemens ile beko arcelik arasinda cok fark goremezsin. samsung misal dolaplar arasinda cok degisik malzeme kullanabiliyor. vestel beyaz esyada malzeme kalitesi iyi ama iscilik acisindan biraz sorunludur gibi. marka cok, karsilastirilacak nokta cok.

bazen kampanyalar oluyor ama su anda dolap bazinda benim bildigim herhangi bir kampanya yok. samsung pazarda agresif fiyatlar veriyor bir suredir. ona bakabilirsin.
birebir bildigim tavsiye anlaminda 2000+ butcen varsa beko'nun b1 9540 modeli var. 540 litre a++ enerji, everfresh ozellikli no-frost guzel bir dolap.
ilk onerim olan al 370 ey modeli de guzel bir dolap. beko'daki eslenegi olan b1 9459'dan cok daha iyi ic kullanimina sahip. fiyat olarak da bayagi fark var. 1500- icin onu oneririm. dedigim gibi ben koc grubu odakli satis yaptigim icin bunlari daha iyi biliyorum. belki piyasada cok daha iyi ve/veya fiyat/perf urunler vardir.

simdiden tercihinde kolay gelsin.

@entrapmen: Vallahi gidip dükkanda sorsam bu kadar güzel bilgi verilemezdi, tik atmak yetmedi gerçekten..
Çok teşekkürler..
Bir de hotpoint tavsiyesi geldi akrabalardan..
En iyisi bir gün alışveriş merkezinde tek tek gezmek gerekecek sanırım..

bu arada vestel alma sakın. şu an kullandığın dolaptan daha fazla pişmanlık duyarsın. ben bu kadar dandik bir firma görmedim hayatımda.

bu muhtemelen bu çözüm olacaktır; fişi çekin içini boşaltın ve kapılarını açın bir gün böyle açık kalsın, fırsattan istifade dezenfekte edebilirsiniz, ertesi gün fişi takın muhtemelen buz gibi soğutmaya devam edecektir