[]

Evcil hayvanlar için takip cihazı?

Marka ve model öneriniz var mıdır? Annemlerin 2 köpeği var. Dağ evinde yaşıyorlar, evin her tarafı çevrildi ama yine de bir delik bulup, yaratıp kaçabiliyorlar. Yerli köylü de tehdit etmiş bunları zehirleriz bizim bahçemize girerlerse diye :/ Başka önlemler de alınacak ama aklımıza bir de bunlardan takmak geldi.

Bütçe köpek başı 400TL civarı, kullanışlı, konum doğruluğu konusunda çok baş ağrıtmayacak, tasmaya takılabilen, f/p takip cihazı önerileriniz var mıdır?


 
remote collar ya da e collar da alabilirsiniz. bu tasmalara kumanda ile sinyal gönderilebiliyor titreşim ya da bip sesi olarak. eğitebilirlerse bu remote collar ile gittiklerinde çağırabilirler. bu tasmaların gpsli modelleri var. tabi en kesin çözüm çıkmalarını önlemek çünkü etraftaki insanlar gerçekten o kadar şerefsizlerse sıkıntı çıkarırlar :(


  • ofelia  (11.05.21 23:13:54) 
o fiyatlara bu konuda çözüm yok.
zamanında telefon şirketleri petfinder diye cihaz satıyorlardı. içine sim kart takıp lokasyon takibi yapabiliyordunuz ancak tutmadı ve kalktı tamamen.

profesyonel çözüm ise köpek gps'i için Garmin ürünleri.
buy.garmin.com
ana el cihazı + köpek başına tasma alırsın ama adres verirsen bu cihazları çalmak için bende gelirim açıkçası.

özet: ekonomik çözüm yok. Bluetoothlu cihazları saymıyorum lakin 10metre ötedeki köpeği zaten cihazla değil gözle kontrol etmek daha mantıklı.
  • qxgviper  (12.05.21 00:00:26) 
[]

AİHM konusunda uzman avukat

Sizin bildiğiniz, duyduğunuz, tecrübe ettiğiniz, bu konuda uzman avukatlar kimlerdir? Babamın davası AYM tarafından da reddedildi. Sanırım bu durumda TR’deki tüm yargı yollarını tüketmiş oluyoruz. İşinde uzman kişilere ihtiyacım var. Bir de bu tarz başvurularda tecrübeli avukatların hizmetinin rayiçi nedir fikriniz var mıdır?
Tavsiyeleriniz olursa şimdiden teşekkür ederim.
*Şehir önemli değil, her yere gidip görüşebilirim.


 
katıldığım bi eğitimde aihm davalarıyla ilgili yetkin biri olarak sunum yapıyordu: avukat veysel siyar ok


  • phoenixbucklesby  (28.02.21 18:58:00) 
Veysel siyar ok +1 kendisini bir ara takip ediyordum.

İham’ın sitesinde türkçe karar tararken denk gelmiştim, iham kararlarını türkçeye çeviren sayılı yerlerden biri, serkan cengiz’in bürosu. Sitesi falan da var, bir bakabilirsiniz.

İnsan hakları alanında çalışan üniversite hocalarına danışabilirsiniz, bazıları bu tarz işleri alıyor olabilir. Benim bildiklerimden tekin akıllıoğlu var, her işi almıyordur tabii. Bir de artık yaşı var, almayı bırakmış olabilir.
  • kojonotsuki  (28.02.21 19:13:52) 
[]

I'm back! :)

Selamlar herkeseee, çok uzun zaman oldu :)) Çok zamandır aklımdaydınız ama bir türlü ilk adımı atamıyordum. Bugün o gün millet! :D

Öncelikle güzel dileklerle başlayayım. Umarım tanıdığım/tanımadığım herkes bu uzun süre zarfında iyi ve mutlu kalabilmiştir. Özellikle içinde bulunduğumuz ekstra garip dönemde hepinize sağlık, geçim kolaylığı ve yaşam motivasyonu diliyorum can ı gönülden.

Kimler gitti kimler kaldı pek bilemiyorum ama beni hatırlayıp merak edenler için bir özet geçeyim. Ben kısa tutmaya çalışacağım ama çok söz de veremiyorum :D Durumu olmayanlar şimdiden kusuruma bakmasın :))

Geride bıraktığım 5 senenin neredeyse her saniyesi kabus gibiydi diyebilirim. Güzel şeyler de oldu yalan yok ama geneli gerçekten kalitesiz bir yeşilçam filminin saçma sapan bir bollywood versiyonu gibiydi. Daha fazlası olmaz herhalde artık dedikçe her şey üst üste gelmeye devam etti :D Son 5 senem bir film olsaydı ilk 10 dakikasında çıkmıştım, öyle bir şey :D

Belki hatırlayanlar vardır tiroid problemlerim vardı. Öncelikle tiroide bağlı gelişen başka bir rahatsızlık sebebiyle minnoş gözlerimi kaybettim :D Çok şükür hala görüyorum ama şekilleri ve boyutları değişip büyüyüp yuvarlaklaştılar :D Sonra ameliyat geçirip tiroid problemimden kurtuldum ama gözler yadigar kaldı :D

Sonra evlendim ve Bodrum'a taşınıp ufak bi cafe/pub açtım. Sanırım buraya kadar bilenler biliyordu. Bodrum'un ve evliliğimizin ilk 6 ayı tek kelimeyle mü-kem-mel-di. İstanbul'da yaşarken benim de eşimin de güzel işlerimiz ve güzel maaşlarımız vardı. Çok şükür yiyip içip gezmemize hatta balta girmemiş ormanlardaki orangutanlara bile yardım etmemize rağmen paramız artıyordu ve biz de biriktiriyorduk :D Ne güzel zamanlarmış. Önce düğünümüze, ev eşyalarımıza bir yatırım olur diye biriktiriyorduk. Bu hastalıktan sonra ben dedim ki düğünü eşyayı boşverelim, dünyayı gezelim. Beğendiğimiz yerde kalabilmenin imkanlarını araştıralım ve yerleşelim. Şimdiki eşim, o zamanki erkek arkadaşım da iflah olmaz bir kurumsal kimlikti ve bu maceralara pek yanaşmıyordu. Bana dedi ki "son kez müdür pozisyonlu başvurularımı yapayım 15Ocak'a kadar geri dönüş olmazsa dünyayı gezelim. Eğer istediğim işlerden birine kabul edilirsem kariyer yapmak istiyorum" :D Naif planlar. Dedim hay hay. Gayet adaletli bir bakış açısı. Ama tabii onun işine çok ihtimal vermediğim için ben dünya gezisi rotasını oluşturmaya başladım :D Derken boş zamanlarında sahibinden.com'da hiçbir zaman almayacağı tekneleri, motorları ya da dükkanları gezen her Türk genci gibi biz de hiç aklımızda yokken Bodrum'da bi dükkan bulup tutmaya karar verdik. Tarih 31 Aralık 2015. Dedim ki yeter ki İstanbul'dan gidelim de bir işimiz olduktan sonra dünyayı sonra da gezebiliriz. NAAAH gezersin! :D 15 gün sonra başvurduğu işlerden olumlu geri dönüş alan eşim için de benim için de artık hayat başka bir yola savurmuştu bizi çoktan. Sonra işte şipşak düğün dernek, işlerden istifa, dükkanı kurmaca derken kendimizi burada işletmeci olarak bulduk.

Normalde kendi paramız dükkanı tutmaya ve düzeltmeye; aşçı, barmen vs tutmaya yetiyordu ama kocacıııım yine her Türk gencinin hayali olan "liseden arkadaşlarıyla ileride bir bar açma" hayaline tutunarak, çocukluk arkadaşını ve eşini de bize ortak etti. İlk FAIL! Ta daaa :D İlk 6 aya dönelim, mükemmeldi dedik. Çocukluğumuz ve ilk gençliğimiz berbat geçmiş olduğundan "Hayatımızda ilk defa mutlu ve huzurluyuz" diye düşündük. Ortağımızın eşi "ben mükemmel bir aşçıyım, sana her şeyi öğretirim" dediği; ve onun kocası da "ben mükemmel bir barmenim" dediği için bir süre insanlara pişmemiş pirinç yedirdik ve bara gelip cin tonik isteyenlere bira verdik. Ona rağmen mutlu, çözüm odaklı ve iyimserdik. Her şeyi zamanla, çalışkanlığımızla, dürüstlüğümüzle, gençliğimizle çözeceğimize inanıyorduk. Bu arada ben 25, eşim 27 yaşındaydık.

6.ayımızda babam bir cinsel istismar iftirası sonucu tutuklandı. Huzurla uyuduğumuz bir gecenin sabahına birçok yalan haber ve ölüm tehditleriyle uyandık. Bana göre bu mümkün olamazdı ama yine de beşer şaşar diyerek apar topar İstanbul'a gidip babamla yüzleştim. Kafamdaki plan çok netti. Eğer bu şerefsizliği yapmışsa, ölmüş kabul edip yoluma devam edecektim. Yapmamışsa yolumuz uzun ve sancılıydı. Babam olanlardan, hakkında söylenenlerden, tehditlerden, gazete ve televizyonlarda dönen yalan haberlerden habersiz, masum ve şaşkındı. Avukatlar tuttum, onun varolan borçlarını ödedim, dükkanını araştırmaya gelmeleri için aylarca kirasını ödedim, tüm masraflarını üstlendim kısaca. Hakkında ortaya atılan tüm iddiaların aksi kanıtlanmasına rağmen, iftirayı atanlar söyledikleri şeyleri geri çekmelerine rağmen, polis raporları bizden yana olmasına rağmen, bilir kişi raporları bizden yana olmasına rağmen, tanık beyanlarının tümü bizden yana olmasına rağmen, görüntülü kayıtlar, fotoğraf ve videolarla da birçok şeyi desteklememize rağmen; her celse değişen hakim ve savcılar, karşı tarafın medya ve belediyeyle olan yakın ilişkileri; dosyayı açıp okumadan karar veren sözde yetkililer sebebiyle dosyamız okunmadan, hiçbir delil değerlendirilmeden babam 25 yıl hapis cezası aldı. Günde 15-16 saat kafede çalışarak, her hafta İstanbul'a gidip geldim. Düğünden gelen tüm takı ve paraları bu iş için harcadım, yetmedi krediler çektim (sağolsun eşim inanılmaz destekledi), yine de başaramadım. Hukuki sürecin devamı çok uzun ama yıllar boyunca tüm sosyal mecralardan taciz edilmeye devam ettim. Esasında duyuruyu bırakmam bu olaya dayanıyor.

Biz bilim ışığında, akılla mantıkla sunulan kanıtlarla kendimizi bozmadan süreci ilerletelim, vicdanımız rahat, kanıtlarımız tam, nasılsa birileri okuyup bu konuyu aklına mantığına sığdıramayacak dedik ama ne yazık ki kurunun yanında yaş da yandı ve dosya hiçbir zaman okunmadı. Sonra yargıtay cezayı 17 seneye düşürdü. Şu an anayasa mahkemesindeyiz. Hala bekliyor ve mücadele ediyoruz, bakalım.

Bu süreçten birkaç ay sonra ortaklar da tüm yaşadıklarımızı bilmelerine rağmen, girerken koydukları paranın 2,5 katını talep ederek ayrılmak istediler. Toplamda 9-10 ay beraber çalışmıştık. Dedik ki madem kardeş dediğimiz insanlar 9 ayın sonunda, tüm sıkıntılarımıza rağmen bu şekilde ayrılarak böyle bir para talep ediyorlar; verelim. Dükkan bi marka filan olmadı, daha sandalyelerde minder yok :D 5 sene öncenin parasıyla 45bin tl istiyorlar şaka gibi :D Yine kredi çektik. Onlara istedikleri rakamı ödedik ve ayrıldılar. Sonradan öğrendik ki "İstanbul'dan varlıklı arkadaşlarımız geliyor, işi kurup sonra ayrılıp para alıcaz" diye yapmışlar zaten planlarını :D Fail 2! :D Varlıklı olsaydık keşke gerçekten. Aynı parayı bölüşüyorduk; bu herif kumar oynayıp bütün parayı kaybedip devamlı ailesinden destekle yaşıyordu. Bizse hem kendimize, hem baktığımız hayvanların tüm giderlerine (sokaktaki 20 kedi, 5 köpek filan, kısırlaştırmalar, mamalar, aşılar:D), hem babamın giderlerine, hem benim her hafta İstanbul'a gidip gelmeme yettiriyorduk. Kendi kıçı kırık motorumuzu bile onlara vermiştik, işe kolay gidip gelsinler diye izinli günlerimizde, yaz gününde Bodrum'da yeni evli çift olarak evde oturuyorduk aracımız ve paramız olmadığından :D Neyse, öyle ayrıldılar. Sonra biz dükkanda ikimiz kaldık eşimle.

Benim İstanbul süreci ayda 1-2'ye düşmüştü. Dükkanı toparlamaya çalışıyorduk. Buradan da gelenler oldu bu arada :D Sağolsunlar, yolunuz düşerse hepinizi bekleriz :D

Bi 6 ay da böyle geçti. Borç ve kredi yükümüz çok ağır geldiğinden dükkana yeni bir çalışan almadan her şeyi kendimiz yaptık. Mutfağa ben, bara eşim geçti. Sabahlara kadar çalıştık, denedik, alışverişi de kendimiz yaptık, tuvaleti de kendimiz temizledik, servisi de biz yaptık, hazırlığı da, müziği de, bulaşığı da... Aklınıza ne gelirse, gece gündüz çalışıp, hiç es vermeden kendimizi babamı kurtarmaya ve borç ödemeye adadık. Bir yandan da hizmet sektöründe her ne kadar sabah güne yeni bir tehditle, hakaretle, kötü haber veren bir telefonla uyanmış olursan ol, insanlara gülümsemek ve onları eğlendirmek zorunda olmanın psikolojik yükü de ekleniyordu ama yine de güçlüydük. Sonraaa tam yeniden hayata karşı umutlanacakken eşimin babasının akciğer kanseri olduğunu öğrendik. Bu sefer de o süreç başladı.

Önce Eskişehir, İzmir, Ankara, İstanbul vb yerlerde çeşitli profesör ve hastane arama süreçleri, sonra tedavi süreci başladı. Kayınpederim bu dönemde artık çalışamaz duruma geldiği için onun ailesinin masraflarını da biz üstlendik. (İkinci eşinden 20 yaşında bir oğlu ve 8 yaşında kızı vardı).

Gece yarısına kadar çalışıyorduk, dükkanı kapatınca eşim Marmaris'e gidip babasını alıp İzmir'e götürüp kemoterapiyi bekleyip, yeniden Marmaris'e gidip babasını bırakıp, Bodrum'a dönüyor ve çalışmaya devam ediyordu. Bazı zamanlar 10-15 gün dükkanı tek başıma açıp kapattığım oldu. O dönünce ben aynı matematikle İstanbul'a gidip, babamı görüp, avukatlarla görüşüp aynı gün geri dönüp gece çalışmaya devam ediyordum. Kayınpederlerin mutfak alışverişi, çocuğun okul giderleri vb destekçileriydik.

Sanırım gençliğin verdiği güçle gerçekten her düştüğümüzde daha güçlü kalktık hep ayağa. Biraz da enayilik. Ama çok şükür artık iş yeri azıcık daha profesyonel olmaya ve para kazandırmaya başlamıştı. Ne duruyoruz o zaman helva yapalım dedik. Eşimin, son 5 senedir odasından hiç çıkmamış 20 yaşındaki kardeşine iş verelim, onu hayata hazırlayalım dedik. Bak bak :D:D Fail 3'ün zemini geliyo :D Bu çocukcağız da 15 yaşında liseyi bırakmış, işte 5 senedir odasından çıkmıyor, eli bir iş tutmuyor, akşam okulunun borcu biriktiği için okula devam edemiyor filan. Marmaris'ten geldi, bize taşındı. İlk etapta 6 ay kadar birlikte yaşadık ve çalıştık. Çok şükür, iki kelimeyi yan yana getirmeye utanan çocuk açıldı, özgüvenlendi; barı, kahveyi, mutfağı öğrendi; para kazandı. Biz kazandığı paradan ayrı olarak okulunun geçmiş borçlarını ve yeni gelen taksitlerini ödedik, cep telefonunu aldık, üst baş alışverişini yaptık ve sezon sonunda bir sonraki yaza da görüşmek üzere vedalaştık.

Bu arada kayınpederim de kanseri atlattı, güzel bir kutlama yaptık; derken çok kısa bir zamanda nüksetti ve yukarıda anlattığım süreç yeniden başladı. Sonra da tam her şey yeniden iyi gidiyorken kendisini aniden kaybettik.

Bu arada ben devamlı mahkemelere gidiyorum, her celse büyük umutlarla gidip aşağılanarak dönüyorum, yeniden televizyonlarda, gazetelerde dönüyoruz filan çok zor. Kayınpederimin hastaneye kaldırıldığı haberini duyar duymaz dükkanı kapatıp yola çıktık. Yolda eşim arabayı süremeyeceğini söyleyip yanımızda da bir büyük olsun diye annesini çağırdı. Kayınvalidemle gittik Marmaris'e ama kayınvalidem kayınpederin eski eşi. Validenin de 25 senelik yeni eşi var. Bütün hikayelerin üstünden 25 yıl geçmiş ama kadıncağız insanlık yaptı bize.

Biz Marmaris'e giderken, babayı kaybettiğimizin haberi geldi. Yıkıldık. Neyse gittik, gerekli işlemleri hallettik ve 24 saat geçmeden Bodrum'a geri döndük. Günlerden Pazar. Pazartesi günü benim babamın İstanbul'da mahkemesi var. Salı günü ise eşimin babası yine İstanbul'da defnedilecek. Pazartesi sabahı 6.30'da uçağımız var diyelim.

Kayınvalidemi evine bıraktık, eşim de üvey babasının yanına çıktı, sarılıp teselli ettiler birbirlerini. Aksi bir şey yok gibiydi. Biz de eve geldik. Aramız 15dk. Eşim artık ağlayabilirim dedi. Kahve yaptım, içerken telefon çaldı. Telefonda sadece kayınvalidemin çığlıkları geliyordu "yapma, vurma, yeter" gibi :( Eşim "annemi dövüyo" dedi. Valla yalın ayak arabaya nasıl atladık, nasıl gittik oralar bende yok. 4-5 dk içinde oradaydık. Yolda jandarmayı aradık, biz içeri bi girdik ki kadını 40 dk darp etmiş şerefsiz. Kıskançlık sebebiyle ve alkol problemi bahanesiyle. Kadıncağızın ayakta duracak gücü yok, her yerden kanlar süzülüyor, bir yandan şoktan mıdır nedir "o çok iyi bir insan, onu polise vermeyin" diye yalvarıyor :/ Allah'ım son 3 sene kesin kabustu diyorum artık. Birazdan uyanacağım, uyanmam lazım yani. Daha babayı kaybedeli 24 saat geçmedi, bu nedir.

Üvey kayınpeder daya atmaktan yorulmuş sandalyeye oturmuş, oturduğu yerden kayınvalideye ve eşime ve hatta daha vefatının üzerinden 1 gün bile geçmeyen babasına küfürler hakaretler ediyor. Eşim önce üvey babayı dövdü, sonra jandarmalar müdahale etti. Ve de yanlış bi hareket yaparsa artık onu da nezarete atacaklarını söyledikleri için başına bir şey gelmesin diye kalanında da ben dövdüm. Bir yandan eşim sinir krizi geçiriyor, bir yandan herif kayınpedere küfrediyor, bir yandan kayınvalide "o çok iyi bir insan, onu götürmeyin" diyor, jandarma ultimatom veriyor asjdha o ara ben de yerlere düşürüp tekmeledim adamı, bi de suratını yumrukladım :/ Yaşadığımız her şeyin içinde vicdanım bi tek bazen buna sızlıyor. Hala utanıyorum yaptığım şeyden. Ama yine olsa yine yapardım...

İstanbul uçağının kalkmasına 4-5 saat var, günlerdir uykusuzuz, kayınpederi kaybetmişiz, kayınvalide öldüresiye dövülmüş, sabahında babamın mahkemesi var, ertesi gün cenazemiz var ve sabaha kadar hastane, karakol vs dolaşıyoruz. İşin kötüsü kayınvalidem de hastanede yaralarını saklıyor, karakolda hayır dövmedi diye yalan söylüyor, inanılmaz bir şey yaşıyoruz.

Uçağa birkaç saat kala, güvendiğimiz bir ablamızı kayınvalidemin yanına yerleştirdik ve biz gelene kadar buradan ayrılma dedik. Sonra gittik, babam bu sefer kesin çıkıyor dediğimiz mahkeme de g.tümüze girdi. Ertesi gün de cenaze... Sonra Bodrum'a döndük.

Kayınvalideye gittik, uzaklaştırma çıkarıldı, tehditler alıyor adamdan ama bize söylemiyor. Jandarmaya da söylemiyor öyle bekliyor ve adamı koruyor. Yanına koyduğumuz abla vardı ya bize o anlatıyor gelen mesajları. Bu arada bi de eşimin anneannesi var, alzheimer hastası, kayınvalidemlerle yaşıyordu. Bizim gittiğimiz o bir haftada her geçen gün kadının hareketleri kısıtlanıyor, birkaç gün sonrasında da tamamen felç geçirmiş gibi oldu. Hop yine hastaneler, meğer herif bunun kafasına telefon fırlatmış annemi dövdüğü gün. Anneanne de o günden beri ufak ufak beyin kanaması geçiriyormuş. 85 yaşında kadın. Masada kalabilir denerek ameliyata alındı. Daha kayınpederin yasını tutamadan yine hastane süreci. Bu arada çalışmaya devam ediyoruz. Ben dükkanda kalıyorum, eşim anneannesinin yanında hastanede. Neyse ki ameliyat başarılı geçti ama bu olaydan sonra anneanne tamamen yatağa bağımlı hale geldi...

Tekrar bahar geldi, kardeşimin erkek kardeşini geçen sene söz verdiğimiz gibi yeniden yanımıza aldık. Bu arada maddi anlamda götü biraz doğrulttuğumuz için bir arkadaş daha bizimle çalışmaya başlamıştı. Toplamda 4 kişi olduk dükkanda. Derken bu sefer eşimin üvey annesi tutturdu ben de Bodrum'a taşınacağım diye. Yapma etme dedik, buralar pahalı, küçük kız babasını yeni kaybetti, okul ve çevre değişikliği iyi gelmeyebilir filan. Yok dedi taşınacam. Ok dedik o zaman yakınımıza taşın ki tanıdıklarımızı kullanarak sana iş bulabilelim. Okul çıkışında kızı alabilelim filan. Evler bulduk, gönderdik, bak sakın bize sormadan ev tutma çünkü burada yeni gelenleri çok kazıklıyorlar, arada bir tanıdık buluruz, bize farklı davranırlar dedik. Dedik de dedik. Fail vol. 45764
Anaaa bi baktık kadın bize haber vermeden bize oldukça uzak bi yerde, oldukça yüksek fiyatlı bi ev tutmuş. Bize tuttuktan sonra haber veriyo. Hayırlısı dedik, belki kadın 50 yaşından sonra özgür kalmak istiyor hayatında ilk kez. Saygı duyalım. Duyduk da.

Biz erkek kardeşe hayat yolu çizmeye odaklıyız. Bu sezonun sonunda lise bitince MSA'ya gönderelim, masraflarını da biz üstlenelim, eli artık iş tutuyor, mesleği de olsun planları yapıyoruz. Annesi dedi ki ben bayramın 1. günü taşınıyorum. Yardıma gelir misiniz...

Bilenler biliyor, tatil yöresinde bayram günü hizmet sektöründeki yoğunluğu. Bütün kış beklediğimiz gün gelmiş. Kadın o gün taşınacak. Hay hay babamızın emaneti. Erkek kardeş yine bizimle yaşıyor bu arada. Eşim dedi ki "yarın şu saatte uyanıyoruz, bu saatte evden çıkıp, şu saatte anneni taşıyoruz, akşam da bu saatte dükkana dönüyoruz rezervasyonlar full". Ok, sabah oldu, kardeşi uyandırıyoruz uyanmıyor. Belki 10-15 defa uyandırdık. Evden çıkma saati geldi geçiyor, eşim de kendi başına çıktı, üvey anneyi taşımaya gitti. Yarım saat sonra kardeşi uyandı, abisini sordu, anlattım. Tamam deyip evden çıktı. Gidiş o gidiş :D Yukarıda fail 3 zemini olarak anlatmıştım ya :D Cebine henüz çalışmadan verdiğimiz maaşını da koyup kaçtı herif akdljhsa :D Bayram günü dükkanda iki kişi de kaldık mı :D Arıyoruz açmıyor filan sonra arkadaşları haber verdi, Türkiye turuna çıkmış lkdsjla :D Neyse biz bütün yazı güç bela 3 kişi hallettik ama sezon ortasında yeni eleman da bulamadığımız için iflahımız s.kildi afedersiniz.

Bu arada babadan 400.000tl filan borç kaldı dahgsd kafamız çok karışık ama üvey anne abuk subuk harcamalar yapıyor, atıyorum 6 tane kahvaltı tabağına 1.000 tl veriyor, saçma sapan bir elbiseye 900tl veriyor. Sonra param bitti diye bizden destek istiyor, veriyoruz; evden kaçan kardeşin okul taksidi diye para istiyor, veriyoruz filan saçma sapan bir durum :D Küçük kız için yine okul ve üst baş harcamaları, onu gezdirip yedirip içirmeler, helali hoş olsun, tüm hikayeler içindeki en masum kişi kendisi...
Abi 6 ay sonra, kadın dedi ki ben Bodrum'da yapamıyorum, burası çok pahalı, kız okuldan eve geliyor tek başına, ev sahibi beni dolandırıyor vs. Be amk, biz 6 ay önce bunları söyledik zaten sana. Peki ne yapalım? Ben tekrar Marmaris'e taşınacağım, bana nakliyeci ayarlayın. Bi de bilmem ne kadar para. Ok. Bunları da yaptık.

En son benim doğum günümden önceki akşam saat 9'da eşimi arıyor. Sabah 8'de taşınıyorum, yardıma gelebilir misin diye. Ben de kendimce yasta olduğum için senelerdir doğum günü kutlamamışım; o sene Antalya'dan annemler ananemler geliyor, dükkanda müdavim müşteri ve arkadaşlarla kutlama yapacağız. Eşim de durumu izah ediyor, evde 4 kişi misafirimiz var, yarın kızın doğumgünü, dükkanda organizasyon var vs. derken telefon suratına kapanıyor :D Kapanış o kapanış :D Bi daha ulaşamadık. Taşınıp bizi sildi hayatından. Küçük kızı da taşınmadan iki hafta önce Marmaris'e yollamıştı zaten. Veda bile ettirmeden :D

Bu arada eşimin annesi adamdan ayrılma arifesindeydi ya, o da yanında bir erkeğin eksikliğini hissetmesin filan diye ona da maddi manevi yardımcı oluyoruz. Gece 5'te dükkanı kapatıp, sabah 7'de eşim kapı montajına gidip, birkaç saat sonra dükkanı açıp 15 saat aralıksız çalışıyor filan öyle bir şey.
Ama annesi yalnız kalma kısmını kabullenemeyip adamla tekrar barıştı. Çok boktan hissettik.

Aileden yediğimiz bu son kazıklardan sonra bizim psikolojimiz baya gitti bitti. Çok garip oldu. Peki dedik, öldürülmek istiyorsan artık senin kararın ama madem kocan yanında o zaman bizden maddi manevi bir desteğe gerek kalmadı diye blöf yaptık. Yeniden birleşme denemeleri 1 ay sürdü. Ama o 1 ayda çektiğimizi Allah biliyor. Her gece evlerini gözetledik kavga var mı, kötü bir şey var mı diye. Her uykudan kabusla uyandık.

1 ayın sonunda herif yine içip sıçmaya başlayınca anne nihayet uyandı ve adamı kovdu. Bu sefer de onun bozulan psikolojisiyle yaptığı işler batmaya başladı. Bir yandan yatalak annesine bakıp bi yandan çalışmaya çalışıyordu ama başaramadı. Dedik ki bu böyle olmaz, hiçbir şey yapmasan aylık giderin (dükkanın masrafı, ev kirası, bakıcı parası, çalışan maaşı vs) 20.000TL. Gel bizimle yaşa, dükkanını da kapat, tüm masraflarından kurtul.
Böylelikle kayınvalide bize taşındı. Bu arada 2+1 evde 2 kedi, 1 köpek, 1 kayınvalide, 1 yatalak anneanne bir de biziz ashdkajsdh :D Bu şekilde 7 ay kadar birlikte yaşadık. Zaten melek gibi insanlar, başımın üstünde yerleri. Ama bu sayede kadıncağız son 1 iş daha yapıp, ufak tefek borç kapatıp, cebine de bir miktar parasını koyabildi. Geçtiğimiz Mayıs ayında onu Antalya'da ufak bir köye taşıdık. Şimdi tarım yapıyor, annesiyle emekli maaşlarıyla tatlıca geçiniyorlar.

Anam ne uzun oldu :D Aralarda bi sürü şey daha var onları geçiyorum artık. Tam yine her şeyi yoluna koyduk, artık bi Avrupa yapabiliriz derken bu sefer de pandemiler çıktı işte oralar zaten malum. Dolar euro da öyle :D Bu bir senenin yaklaşık 6 ayında kapalıydık. Bu aradaaa yaş da 30 oldu :D

Sonuç, işler ve dükkan genel olarak gayet güzel oturdu. Bu yaz dükkanda çalışan nihayet 5 kişiydik. Küçük kız kardeş Darüşşafaka'yı kazandı :,) Annesi telefonlarımızı açmadığı için görüşemiyorduk, geçtiğimiz aylarda ona güzel bi telefon hediye ettik kendisine ait, artık rahatça görüşebiliyoruz :)

Borçlar bitti sayılır; yeniden borca girmeden kendi birikimimizden harcayabiliyoruz en azından pandemi sürecinde. Kendimizden çokça ödün vererek belki bir güzel ev ve araba parasını havaya üfledik ama vicdanlarımız rahat diye bakıyorum.

Geçenlerde eşimin annesi ufak bir kanser tehlikesi atlattı, ameliyatı için Antalya'ya gittik, anneanneye ben baktım, eşim de annesinin yanında durdu mesela. Annem de bize yardıma geldi kayınvalidelere. Sonra hep beraber benim Anneannemlere gittik. Yetişemiyorlarmış perdelerini yıkadık, yemeklerini yaptık :) Dedem kalp krizi geçirmişti, onu bi daha göremem diye çok korkuyordum, onu gördüm. Ailenin kalan kısmıyla mutlu zamanlar geçirebilmek çok değerli bence. Nolur size değer verenlere sıkı sıkı sarılın. Küsseniz barışın.

Şimdi de benim annem tiroid kanseri oldu sanırım. Pazartesi günü belli olacak, bakalım. Özet olamadı ama özetle benim de duyuruya ara verme sebeplerim böyle şeylerdi.

Şu sıralar artık daha fazla vakit ayırmaya çalışacağım. Umarım başarabilirim. Bana ulaşamayan mesajlarınız olduysa hepinizden özür dilerim.

Hatırlayanlara bol sevgiler, ve bir de kapanış fotoğrafı gönderirim :))

İlk kedimi sahiplenmeden önce duyuruya sormuştum. Herkes sende kalsın lütfen sokağa bırakma demişti. Buradan aldığım en güzel cevaptı. Çünkü tüm bu boktan süreçlerde hiçbir terapi, hiçbir ilaç olmadan, hayata tutunmamı sağlayan en güzel şeydi kendisi. Sonra sorunlar arttıkça, evdeki terapicilerin sayısı da arttı asdhajga :D Teşekkür ederim tekrardan. Onlardan bi hatıra bırakıyorum buraya.

Sorularınız varsa sorun, umarım modlar silmez :p Sağlıcakla kalın.

Sevgiler.

 
Çok üzgünüm ben de bunu amaçlamamıştım ama başlayınca çok uzun sürdü 4,5 senenin özeti :D Bazı yerler çok detaylı olmuş ama beynim sulanınca geri dönüp silemedim de kaldı öyle artık hayırlısı :))


  • pandispanya  (31.01.21 00:08:01) 
korkunç, nutkum tutuldu. çok çok geçmiş olsun babana.
! gördünüz mü millete nasıl iftira atılıyor. nasıl hayatlar karartılıyor. ahh ah
kötünün kötüsü bi haber ama yalnız değilsiniz
www.hurriyet.com.tr iftira 2009
www.hurriyet.com.tr iftira 2018
www.hurriyet.com.tr iftira 2021

ileri okuma:
false accusation of rape
  • esref  (31.01.21 00:13:42 ~ 00:16:03) 
@esref çok teşekkür ederim. Başımıza gelenlerden sonra duyduğumuz, okuduğumuz her şeyi önce sorgulama konusunda çok hassas olduk. Bu konu bu ülkenin en iğrenç gerçeklerinden birisi olmasına rağmen, hiçbir suç işlemeden mağdur olan da çok insan var maalesef. İşini düzgün yapan kurum yok denecek kadar az. Suçlu elini kolunu sallayarak dışarıda, suçsuz içeride olabiliyor. Teşekkür ederim tekrar.


  • pandispanya  (31.01.21 00:17:17) 
Allahım film gibi! Geçmiş olsun gerçekten ve hoş geldin :)


  • mor oje  (31.01.21 00:19:17) 
Çok teşekkür ederim, çok hoş buldum :)


  • pandispanya  (31.01.21 00:21:20) 
ben seni hayal meyal hatırlıyorum. çok uzun süre olmuştur gerçekten ama. tüm yazdıklarını da okudum okurken de kolum uyuştu bu kadar olay nasıl üst üste gelir diye hayatı sorguladım. allah güç kuvvet versin ve yardımcınız olsun demekten başka da elimden bi şey gelmiyor. gerçekten çok zor şeyler yaşamışsınız.


  • lata  (31.01.21 00:21:59) 
Bende burada çok aktif olamadan da oldukça eskiyim ve pandispanya yi hatırlıyorum. Söyleyeceğim tek şey; Helal olsun size... Hoşgeldin.


  • primetime  (31.01.21 00:24:04) 
sen dağ gibi bir insansın. kocan da öyle. ve evet, Allah dağına göre kar veriyor.
biliyorum, dağ olmayı ben istemedim ki diyeceksin. benim de istemediklerim oldu. nasip.

ayrıca rahmetlinin mekanı cennet olsun.
  • esref  (31.01.21 00:25:19) 
@lata, çok teşekkürler, yazdıklarınız ne kadar değerli bilemezsiniz, sağolun, hepimize güç kuvvet diliyorum :)

@prime time, hoşbuldum, çok teşekkür ederim <3 :)

@esref, insanlar ne zorluklar yaşıyor, bizimki de dert mi diye düşünüyorum aslında. her şeye rağmen şükür. Bazı çok keskin hatlarımızı törpüledi, önem sıralamalarımız değişti, alabildiklerimizi alıp yola devam etmek gerekiyor, hayat işte. Güzel sözleriniz ve temenniniz için çok teşekkürler, çok sağolun gerçekten :)
  • pandispanya  (31.01.21 00:35:36 ~ 00:37:21) 
vay be, ne dönüş ama :D
hepsini okudum, daha önce de bu nicki duyuruda görmüştüm, hatta isminin geçtiği/arandığın zamanlar da oldu.
gerçekten helal olsun. okurken kaç kere dedim "oha lan MtKrt, buraya kadar kaç kere intihar ederdin?!".
yaşanabilecek her kötü olayı yaşayıp atlatmışsınız. bundan sonrası önünüz umarım aydınlık olur. hoş, olmasa da siz üstesinden gelirsiniz:D
tekrar hoşgeldiniz.
ve bol şans.
  • MtKrt  (31.01.21 00:37:40) 
hahahasjkdhakj kahkaha attım valla çok sağolun ya. ben de sizin isminizi hatırlıyorum, o zaman artık moderasyonlarda görüşürüz :p Çok teşekkürler gerçekten, intiharlık bir şey yok, nasılsa kendiliğimizden ölücez bi gün, daha bölüm sonu canavarı çok :D hoşbuldum.


  • pandispanya  (31.01.21 00:40:42 ~ 00:41:46) 
woaw film gibi okudum. ne kadar güçlüsünüz...
bodrumu çok severim. mekanınız nerede adı nedir bir uğrarım :)

  • omonia  (31.01.21 00:41:05) 
tamamını okudum. inanılmaz şeyler atlatmışsınız. çok çok geçmiş olsun.
yıllar sonra yeni bir dönüş yaptığım için nick yeni olsa da çok net hatırlıyorum ben seni :) bundan sonra her şey daha güzel olur umarım sizin için.
iyi ki geldin, hoş geldin!
  • juliette  (31.01.21 00:41:19) 
Acilen dünya turuna çıkın ;) kaç kaç kaç kaç
Şaka bir yana geçmiş olsun...

  • intihar etsem de kendime gelsem  (31.01.21 00:46:52) 
@omonia, çoook sevinirim, biz Yalıkavak'tayız, mesaj atıyorum ismini :D

@juliette, ya çok çok teşekkür ederim. çok mutlu oluyorum, hepimiz için kabul olsun bu dilekler :)) çok sağol, hoşbulduk! :)

@intihar.. asdhaha dünya buna hazır mı bilemiyorum benim şansımla başedemeyebilir :/ :D Çok teşekkürler.
  • pandispanya  (31.01.21 00:47:39 ~ 00:49:39) 
ben hatırlıyorum.
eskilerden şöyle 3-4 yıl önceden.

hoşgeldin.
  • alt4y  (31.01.21 00:47:50) 
Tanımıyorum ama geçmiş olsun.


  • dissendium  (31.01.21 01:01:40) 
Aa hatirliyorum seni, o kadar oldu mu diye baktim da son duyuru uzerinden 5 sene gecmis. cok cok gecmis olsun. Sonunda toparlayabilmenize cok sevindim.

Mekanin adini ben de isterim :)
  • fakyoras  (31.01.21 01:09:45 ~ 01:10:20) 
Müthiş hikaye, çoğu filmde bu kadar aksiyon olmuyor. Süper kahraman olsa çoktan kostümünü çıkarıp emekliye ayrılmıştı. Çok iyi bir iş başarmışsınız, umarım güzel günler gelmiştir ve hiç geçmez.


  • alfred  (31.01.21 01:10:12) 
@alt4y, tanıdık isimler görmek çok hoş :) hoşbuldum.

@dissendium, çok teşekkürler :)

@fakyoras, çok iyi hatırlıyorum seni de, çok teşekkürler :) gönderiyorum hemen :d

@alfred, çok sağolun, güzel dilekler hepimiz için gerçek olur umarım.
  • pandispanya  (31.01.21 01:13:08 ~ 01:13:58) 
vay be... senin nickini çok net hatırlıyorum. 4-5 sene geçmiş en son yazdığından beri
neler neler yaşamışsın saygı duydum. karıştırmıyorsam sanki ifşalardan birinde eşinizle açık alanda bi fotonuz vardı ya da o aycovskimiydi bi dk...:/ hee bi de duyuru kızları buluşmaları yapılıyordu orda da vardın sen sanki :)

  • mr.brown  (31.01.21 01:13:23) 
@mr. brown yok, eşli fotoğraf benim değildi, kimindi hatırlamıyorum ama yine de helal valla :D kızlar buluşmaları düzenliyorduk doğru :D güzel zamanlardı. sizi de hatırlıyorum. çok teşekkür ederim.

not: tekrar düşündüm, fotoğraf benim de olabilir emin değilim :D
  • pandispanya  (31.01.21 01:16:36 ~ 01:18:22) 
Hiç konuşmadık sanırım ama ben çok iyi hatırlıyorum sizi. Hatta Bodrum’a taşınmadan önce Bodrum ve mekan açmakla falan ilgili duyurularınızı çok net hatırlıyorum. Hoşgeldiniz :))

Yaşadıklarınız okuyana bile çok zor gelirken 5 sene bunlara dayanmanız ve hala pozitif kalabilmeniz gerçekten olağanüstü. Umarım annenizin hastalığı kanser değildir de bu kadar şeyden sonra güzel bir haber alırsınız pazartesi günü.

Bu arada mekanınınız adını ben de isterim. Hatta yemin ederim zamanında burda açtığınız duyurulardan beri merak ediyordum :D Yazarsanız Bodrum’a gelince uğramayı çok isterim :)
  • ms brownstone  (31.01.21 01:18:00 ~ 01:20:09) 
süreçten haberim yoktu ama hatırlıyorum elbette.
hastalıklar ve başa gelenler nedeniyle gelmiş geçmiş olsun diyebiliyorum ancak.

hoş geldin.
  • blatta hiberna  (31.01.21 01:22:09 ~ 01:23:06) 
Ya okuduğunuza inanamıyoruum :D Ben bile ne yazmışım diye dönüp okuyamadım, çok teşekkür ederim, kim okuyacak diyordum, öyle içimi dökmüştüm, çok sağolun gerçekten :,)

@ms brownstone, hoşbuldum, hemen gönderiyorum, iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim, umarım bundan sonrası güzel olur. Görüşmek dileğiyle :))

@blatta hiberna, tanıdık isimler çok güzel geliyor, hoşbuldum, çok teşekkür ederim :)
  • pandispanya  (31.01.21 01:25:59) 
zaman ne çabuk geçiyor, hatırlıyorum seni. aktif kullanıyordun duyuruyu :)

o değil de film gibi geçmiş 5 yıl.
  • kaptan maydanoz  (31.01.21 01:30:23) 
hayret ve hayranlıkla okudum. türlü zorlukların içinden geçerken iyilik yapmaktan da geri durmamışsınız, ailenin her bireyine yetişmişsiniz. helal olsun vallahi. ailenizle güzel günler görmenizi dilerim. duyurunun epeydir kullanıcısı olmama rağmen pek girmezdim o sebeple sizi bilmiyordum, ama geri dönmenize memnun oldum, kendinize çok iyi bakın..


  • denizince  (31.01.21 01:45:14) 
ækaptan maydanoz, ben de seni hatırlıyorum, hihi :) evet inanılmaz hızlı geçmiş zaman :) yani normal şartlar altında insanların başına daha ileriki yaşlarda gelen ya da bazısı hiç gelmeyecek sıkıntıların hepsi peşpeşe all in one şeklinde geldi gibi oldu. sağlık olsun ne diyeyim, beterin beteri var.

@denizince, ben de çok memnun oldum, çok teşekkürler, sevgiler :)
  • pandispanya  (31.01.21 01:46:18) 
Merhaba. Sizin kadar eski değilim o yüzden hatırlamıyorum sizi. Ama hoş geldiniz. Ne badireler atlatmışsınız. Çok geçmiş olsun. Umarım bundan sonra üst üste mutlu haberler alırsınız :)


  • black holes in the sky  (31.01.21 02:29:18) 
allah askina ozet gec kanka :D


  • baldur2  (31.01.21 02:34:28) 
@black holes, çok teşekkür ederim, tanışmış olduk, sevgiler :)

@baldur, özet geçiyorum :D 5 yıla yakındır, ölümler, hapisler, hastalıklar, tehdit, kan, göz yaşı, açlık, sefalet, hıyanet, sel, susuzluk, toprak kayması vb sebeplerle yoktum, sular biraz duruldu, geri döndüm, hoşbuldum :D
  • pandispanya  (31.01.21 02:42:40) 
e hadi, şimdi sıra güzel günlerde. hoşgeldin yeniden.


  • antihero  (31.01.21 02:44:11) 
Ben 2013-2014 gibi aranıza katıldığım icin nickinizi cok net hatırlıyorum. 19 yaslarinda falandim. Ama kisisel olarak pek tanımıyordum. Duyurarinizi falan da hatırlamıyorum yani ama duyuruda popüler birisi olduğunuzu biliyordum. Hatta gözüm mözüm kaydı diyorsunuz ama simdilerde pek olmasa bile siz gittikten sonra buralarda yapılan ifşalarda, duyurunun en güzel kizi tartismalari ortaya çıkıyordu ve oralarda halen adinizi gördüğümü hatırlıyorum. Eger bu animsamam yanlis değilse, kendinize hakaret etmeyin bence. Çünkü ifsalarda gayet iddiali arkadaslar vardi :D

Benim nickimi belki gormus olabilirsiniz. Gecen senelerde ufak bir travma yaşayınca tüm duyurularimi sildim bir süre uzak kaldım. Toparlayınca ve guzel bir iliskiye, guzel bir ise başlayınca geri döndüm. Benim süreç biraz kisa sürdü şanslıydım. Sildigim 1000e yakın duyuruya yanıyorum. Bir suru guzel data vardi. Basond uyarmisti yapma etme dedi ama dinlemedim. O an iyi gelmişti ama sinirimi beni duyuruya sokan kisiden cikaramadigim icin duyurudan çıkarmıştım sdhfjg Neyse sonra güçlenip asiyorsunuz, hem datalar da belki cok onemli değildir, dunya icin kucuktur de.. benim icin büyük bir sey gibi hissetmisimdir :) (yok oyle bedavadan dert dinletmek siz de bizi dinleyin diyomusum shfjf) Neyse kisa kestim ben tamam. Sizinkinin yaninda devede kulak.

Yazıya gelirsek, okurken hikayede gecen hemen her kahramanı nasıl boğasım geldi anlatamam. Suan gulerek anlatmaniz bir miktar çoğumuzu rahatlatsa da gerek sizi kullanan insanlara gerekse sizin eşinizle olan polyanaciliginiza ve iyi kalpliligine sinirlenmeden edemedik bence ona eminim :D

Fakat böyle olmadan da güçlü duracak enerjiyi, azmi ve motivasyonu sağlayamaya bilirdiniz orası da ayrı bir konu.

Ölüm ve hastaliklara cok uzuldum, basiniz sag olsun. Insanlik olarak çoğumuzun asamadigi tek sey şu ölüm ve hastalıklar bence. Hayatin akışında olsa da kimse hazirlikli değil.

Olaylara donersek, ne yazık ki akraba da olsa arkadas da olsa yolunacak insan ariyor herkes. Ben hep dedemin veya babamin insanlar tarafından nasil kullanildiklarinin geçtiği hikayelerle büyüdüm. Dinlemeseydim benim de basima cok sey gelebilirdi. Cunku asiri iyi niyetli, herkese çabuk guvenen ve yardımsever bir insanim. Bu karakteristik bir özellik sanirim, doğuştan geliyor pek yapacak bir sey yok ama dikkatli oluyorum işte. Normalde "ya şimdi laf ederler arkamdan şöyle derler" diyerek yaptigim fedakarliklari biraz olsun azalttim yani. Cok da umrumda değil kimin ne düşündüğünü. Bisey diyecek olan yapsan da diyor yapmasan da.

Anlattiklarinizdan sonra, 5 parasiz 1995te Londra'ya gidip, sefaletler cekip, simdi zincir markalara rakip olacak büyüklükte bir coffee shop/restaurant açmış amcamın, davranislarinin altinda yatan sebepleri anladigimi düşünüyorum. Çünkü anlam veremiyorduk. Cok konusmadigimiz icin hikayesini de cok bilmiyorduk. Gecen senelerde yanina gittigimde de davranislarina anlam vermemistim cunku. Melek gibi bir insan ama kimseye kesinlikle güvenmiyor. Çok şüpheci. Cafeyi kesinlikle kimseye emanet etmiyor. Ise alimlarda 40 kere dusunuyor, arastiriyor. Kendini fakir gibi gösteriyor. (Cevreye de ailesine de.) Öyle giyiniyor. Bankada milyon poundlari olduğuna eminim. 400 poundluk arabayla geziyor ama.

Tabi bu biraz isin hastalikli boyutu sanki ama adam orada hala tek basina. Sanirim boyle davranmak zorunda. Sizin gibi seyler mi yasadi yoksa boyle yapmazsa basina bunlarin geleceğinin farkinda mi bilmiyorum. Ama ben kisa hayat hikayenizden cok guzel dersler aldim. Kotu biri olmayacagim tabii ki. Cunku 3-5 kurus ugruna onurunu da serefini de satan, sagdan soldan uckagitcilikla indirdikleri paralarla kendilerini zeki zanneden insanlarin mutlu olabilecegine inanmiyorum ben. Gecici mutluluklar onlarınki. Onlara verilecek en büyük cevabi her dusus veya tokezlemede daha güçlü kalkarak vermissiniz zaten. Bu hikayenin sonunda da iyiler kazanmis gibi duruyor, sevindik. Umarim daha güzel yerlere gelir, daha büyük mutluluklar yaşarsınız.

Cafe ismini biz de istiyoruz, muhakkak geliriz!!

Bu arada durumları buraya anlatsaniz da kesinlikle her türlü yardim gelirdi fakat kendi basiniza mucadele edip cogu zorluğun ustesinden gelmeniz de ayri takdire şayan. İlk defa simdi duyuyoruz. Cogu eski duyurucu bireylerin saskinlikla okuduguna eminim.

Tekrar gecmis olsun, hos geldiniz ^^
  • ananiyimioguz  (31.01.21 04:08:50 ~ 04:52:29) 
Gerçekten hoşgeldiniz. Ne bitmez bir heyecan, okurken hem çok sinirlendim size yapılanlara hem de çok duygulandım sabrınıza, iyi niyetinize. Karşınıza bundan sonra iyi insanlar çıkar inşallah. Keşke arkadaşım olsaydınız, öyle ısındım size ve eşinize.


  • curukturpkokusu  (31.01.21 04:58:21) 
@antihero, çok çok teşekkür ederim :)

@ananiyimioguz, ben de seni çok iyi hatırlıyorum, yanılıyor olabilirim ama sanki ilişki tavsiyeleri üzerine gelişen bir sohbetimiz vardı ve yaşına rağmen olgun bir insan olduğunu düşünüyordum. Eğer doğru hatırlıyorsam, görüyorum ki yıllar senden bu anlamda hiçbir şey eksiltmediği gibi, üstüne eklemiş. Ne büyük bir kazanım. Öncelikle zaman ayırıp okuduğun ve bu kadar emek vererek yazdığın için çok teşekkür ederim gerçekten. Çok şaşkınım. Çok teşekkürler.

Basond'u dinlemeyen yanar :D ama hiçbir şey için pişman olmaya gerek yok, belki ileride kullanabileceğin güzel bir tecrübe edinmişsindir, onca emek ve yaşanmışlığı silme kararınla. Bi dahakine belki bi yedek alırsın aksjd :D

Başıma bu hastalıklar gelmeden önce her gün aynaya bakıp ne kadar çirkinim diye ağlardım ashdhah :D Daha kaslı olmak için, daha az yağlı olmak için vs :D Sonrasında gözümü kabul etmem de zor oldu, zaman aldı, ama şu an artık gerçekten umrumda değil, kafam kopsa da üzülmem, öyle gezerim. Gerçek dert görmemektenmiş o dertler, biraz da ergenlik :D

Bizimle ilgili söylediğin her şeye katılıyorum. iyi niyetle enayilik arasında bir çizgi var. Biz biraz enayi davrandık belki. Babam dışında kendi ailemden pek bir sorun yaşamadım, genel olarak destek gördüm, belki kendi aileme yapmayacağımdan fazlasını eşimin ailesine yapmış olabilirim. Çünkü eşimin ailesiyle ilgili konularda karar verirkenki kriterim mantık değil vicdan oldu. "Ya benim yüzümden/benim etkimle yaptığımız ya da yapmadığımız bir şeyin sonucunda eşim mutsuz olursa/ vicdan azabı çekerse" diye düşünerek her şeyi fazlaca yapmak için çabalayıp onu da gaza getirdim. Açıkçası benim de etrafımda genelde kadınlar çok baskın karakterli ve karar mercii olduklarından, ben de kendime çocukluğumdan beri bunu tembihlemiştim: Kimsenin vicdan azabına sebep olma, kimsenin ailesiyle arasına girme, 50 sene sonra "senin yüzünden" diye başlayan kavgalara sebep olma, gibi... Benim kendime verdiğim dersin sonucunda fazlaca yıpranmış olduk ama en azından sevgi, saygı içinde, birlikte ve birlikte olmaktan mutluyuz. Kendi ailemle ilgili vereceğim kararlar beni bağlar ama başkasına kötü etki etmemeliyim diye düşünerek fazla verici davrandım. Bence doğru bir davranış olmayabilir ama pişman da değilim yine olsa yine yaparım. Bunun bedelleri oldu ama diğer türlü davransaydık onun da bedelleri olacaktı. En azından kabul etmeye razı olduğum bedelleri ödedim. Sonuç olarak bence vicdan rahatlığı; akıl ve ruh sağlığını korumanın en iyi yoluydu. Benim için en azından.

Aslında zeka, başkalarının tecrübelerinden de ders çıkarabilmeyi de kapsıyor. Tek sorun, çıkardığın tecrübelerin de hesaplanamayan birçok başka şeye gebe olacak olmasında :) Yine de içimden bir ses, senin bu konuda daha başarılı olacağını söylüyor :)

Dükkanın ismini yazacağım, yeniden çok teşekkür ederim, çok hoşbulduk :))

@r evolution, çok teşekkür ederim :D Dosyayı silip, silinenlerden de silmeyi umuyorum. Çok sağolun :))

@curukturpkokusu, bence iyi insanlar eninde sonunda birbirini buluyor. Biz bir şekilde genel olarak ailelerimizin hatalarının bedelini ödedik gibi oldu. Kendi seçtiğimiz çevremizde genel olarak şanslı olduğumuzu düşünüyorum, gerçekten hayatı pahasına kendisini bize siper eden arkadaşlarımız oldu. Bin yaşasınlar. Sizinle de arkadaş oluruz neden olmasın, merak etmeyin siper etmelik bölümü geçtik gibi :P :D Çok teşekkür ederim tekrardan güzel sözleriniz ve dileklerinize <3 :))
  • pandispanya  (31.01.21 05:28:02) 
Sonuna kadar okudum (:
Hoşgeldiniz.. Mekanın adını ben de öğrenebilir miyim? Bu arada 3. Hata erkek kardeşin akıbeti noldu?

  • Ven  (31.01.21 05:29:36) 
@ven ajdghsga ya çok tatlısınız hepiniz valla allah razı olsun yüzümü güldürdünüz:D
3. hata, önce bi iki ay değişik şehirlerdeki arkadaşlarında memleket turu yaptı. Sonra annesiyle yaşamaya başladı ama hem çalışmayıp hem evdeki herhangi bir işe de yardımcı olmadığı için onunla da anlaşamadılar. Şimdi varlıklı bi kız arkadaş bulmuş, İstanbul'a taşındı. Onunla e ticaret gibi bi işler yapıyorlar. :D iyi gibi, sağlığı keyfi yerinde bildiğim kadarıyla. mutfak ve bar becerileriyle göz dolduruyormuş :D duyuru dedikodu birimi gururla sundu ajksh :D

  • pandispanya  (31.01.21 05:41:24) 
nickinizi hatırlıyorum :)

ne kabus ama! çok büyük geçmiş olsun hepsi geride kalmıştır umarım. mekanın adını ben de isterim bu ortak belamızı da def edince bir biranızı içeriz belki.

paticanlara selam.
  • Ufuk  (31.01.21 06:47:07) 
Hafızam kötü oldugundan hatırlayamadım sizi.

Sabahın yedisinde bir solukta okudum. Direksiyon sınavından kaldım diye perişan haldeyim bir gündür. Kendi derdim inanılmaz manasız geliyor şu an.

Göz kısmını anlamadım. Görüşünüzde problem yok, sadece şekil olarak mi değiştiler? Olabiliyor mu öyle? Geçmiş olsun.

Maddi konularda fazlaca verici olmuşsunuz. Enayi demek istemiyorum, ayıptır, ama öyle gibi biraz. Sizin sorumluluğunuzda olmayan kişiler için sırf kan bağınız var diye bu kadar masraf yapmamalısınız. Üvey anne mesela çocuk dogururken size mi güvendi? Ne diye Kahraman olmaya çalışıyorsunuz ki? Tamam on sene sonra vicdanınız sizlamayacak ama siz de tekrar yirmili yaşlara dönemeyeceksiniz, giden gitmiş olacak. Kavga sebebi olmaktan bu kadar çekinmeyin. Yoksa daha çoook sömürülürsünüz. Bunca şeyin üstüne artık farklı bir konu olur ve hayır derseniz, eşiniz de bunun kavgasını ederse ona yuhh zaten.

Babanızın başına gelen iftira mi gerçekten? Umarım öyledir. Ben bu konuda kendi babama dahi güvenmem.

Her şey için geçmiş olsun. Umarım toparlarsınız.
  • elorelia  (31.01.21 07:27:31) 
Ohaa 5 yıl mi olmuş :///


  • abuzer  (31.01.21 07:32:54) 
Hoş geldin tekrar :)

Ben de çok net hatırlayanlardanım. Hatta buradan bi arkadaşla "duyuruda şu arkadaşlar vardı artık girmiyorlar" dedikodusu yaparken seni de saymıştık.

Yaşadıklarınız gerçekten film gibi. Ama siz de çok naifmişsiniz. Özellikle verdikleri paranın 2,5 katını isteyen dolandırıcı tiplere keşke istediklerini vermeseymişsiniz dedim içimden. Neyse artık olan olmuş. Zaten okudukça o parayı unutuyorsun.

Başınız sağ olsun, geçmiş olsun :/
Umarım artık bugün milat olur ve çok güzel şeyler sizi bekliyordur.
  • himmet dayi  (31.01.21 08:17:27 ~ 08:19:10) 
ayrica dunya bu kadar iyi olmak icin fazlasiyla kotu bir yer. dark side'a gecme ama bu kadar da iyi olma :D


  • baldur2  (31.01.21 08:20:01) 
Ben babada kaldım. SÖzlüğe falan taşıyın, twitterda yayın, esra erola çıkın, cimerden yazın. Gerçekten tecavüz edince salıveriyorlar, iftira atında tutukluyorlar. Bugün sizin babanız yarın bizim babamız, başkasının eşi, erkek kardeşi. Üzüldüm.


  • gelmeistemem  (31.01.21 08:50:51) 
hoşgeldiin, kedileri öp, iti mıncır. bir mekanda müdavimler varsa orası olmuştur artık, sırtınız yere gelmez.


  • selam  (31.01.21 09:37:35) 
hosgeldin. birebir hic tanismadik ama nickini hatirliyorum. butun bunlari su anda bu kadar rahat anlatabiliyor oldugun icin seni ve esini tebrik ederim. bu surecte bu kadar guclu kalabilmeniz harika. umarim bundan sonra hayatinizda her sey cok daha iyi olur!

daha guzel yarinlara, cheers.
  • eksi sozlukte eksiyen adam  (31.01.21 11:45:14) 
welcome back


  • paranoyak kedi  (31.01.21 12:01:18) 
ben de nickini hatırlıyorum. hatta sanıyorum birkaç defa mesajlaşmıştık farklı konularda.

her şey için gelmiş geçmiş olsun ve de hoş geldin diyelim o halde :)).
  • Phoebe  (31.01.21 12:18:03) 
Duyuruyu aktif kullanmasam da bir süredir, nickinizi hatırlıyorum. 5 seneye ne hikayeler sığdırmışsınız valla helal olsun diyorum, eşiniz ve siz çok güçlüymüşsünüz. Mutlu yarınlara diyorum :)


  • birfincankahvedahaisteyenadam  (31.01.21 12:46:45) 
@ufuk, onların da selamı var çok teşekkürler, birazdan mesaj atacağım, umarım birlikte kadeh kaldırabiliriz :)

@elorelia, ben seni hatırlıyoruuum :) ifşalarda da vardın, çok aktif kullanıyordun duyuruyu, ne güzel seni görmek de. Görüşümde de problem var aslında. Sürekli acı çekiyorum, bazen çift görüyorum, ilerlerse körlüğe kadar götürebilecek bir şey. İlerlemesi için de elimden geleni yaptım açıkçası ama o başka bir duyurunun konusu olsun :P

Söylediğin şeyler doğru, katılıyorum ama olanlar oldu bi kere, su akıp kendi yolunu biz iyi davranmaya çalışsak da yine buldu. Babamla ilgili olan kısımda, gerçekten anlattığım şekilde her şey. O kadar akla mantığa aykırı ki yıllar sonra üniversitede ders olarak okutulabilecek şekilde bir hukuksuzluk örneği sergilendi. Bazen keşke gerçek olsaydı, şimdiye kadar ne psikolojim, ne maddi manevi hayatımız bu kadar yıpranmazdı diye düşünürdüm. Birisini öldü kabul edip, hayatımdan silmek, bu geçirdiğimiz süreçten daha kolay olurdu. Hatta karşı tarafın yanında yer alıp, aldırabileceğim en yüksek cezayı aldırdığıma emin olmak isterdim. Bi de utanırdım ve bunu buraya bile yazmazdım, sonuçta nereden bilebilirsiniz :) Ne yazık ki suçsuz yere yatıyor.

@abuzer, valla dile kolay, 5 yıl olmuş :))

@himmet dayiiii, teşekkür ederim ben de seni hatırlıyorum, hayvanlarla ilgili güzel tavsiyeler veriyordun bi de aynı görüşte olmasak bile senin yazdıklarını okuduğumda "he himmet dayı geldi şimdi görüşüm değişecek kesin" diyordum :D Sizi görmek çok güzel, çok teşekkür ederim :))

@baldur, bir ara deneyeceğim dostum :d

@gelmeistemem, kesinlikle katılıyorum, bu geçirdiğimiz 5 sene, daha önce hiç karakolun yolunu bilmeyen, bu kadar olay kimlerin başına geliyor diye düşünen bana, 3. sayfa haberlerine düşmenin aslında pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterdi. Çok toy ve tek başımaydım, kimseyi tanımıyor, yol yordam bilmiyordum bu konularda. Diğer yandan da dosyayı okuyan, birbirinden bağımsız bütün eski savcı, hakim, avukat vs ne kadar uzman kişi varsa hep sakinleştirdiler. Hayatımızda gördüğümüz en saçma dosya, merak etmeyin bu celse çıkar, yok merak etmeyin toplumun lincine uğramamak için tutuyorlar (medyatik bi dosya olmuştu), merak etmeyin başına bir iş gelmesin diye tutuyorlar (devamlı tehdit alıyorduk) vs dedikçe inanıp sabrettim. Sonuçta geldiğimiz noktada da bu tarz baskı yapılabilecek bir noktada değiliz artık. Açıkçası hala inanıyorum, AYM'de çözülecek, orada çözülmezse İnsan Hakları Mahkemesi'nde çözülecek. Bu inancı taşıyorken, bi şeylerin benim yüzümden bok olmasından korkuyorum. Herkesten tek ricam, her haberi enine boyuna değerlendirmeden, boşlukları mantıkla doldurmadan linç uygulamamaları. Hayırlısı, bakalım, artık gelişmelerden haberdar ederim, çok teşekkürler :))

@selam, selam! :) çok teşekkürler, bebelerin de selamı varmış, görüşmek dileğiyle :)

@cesarioooo, vay be doğan büyüyor resmen :D evet bıraktığımda 22 yaşındaydın hatırlıyorum, çok sevindim seni gördüğüme :)

@e bana nick bırakmamışsınız: bu saydıklarının hepsi gitti mi ya? :( O kadar güzel isimler hatırlıyorum ki yazmaya başlasam iyice uzayacak. Ne kavgalar ne dövüşler :D Şimdi bakınca hepsi çok güzel ve değerli günlermiş, herkese selamlar :)) çok teşekkür ederim.

@eksi sozlukte eksiyen adam, ben de senin ismini hatırlıyorum, güzel dileklerin için çok teşekkürler, hepimizin hayatında dertler bir bir düzelebilir umarım, cheers! :)

@paranoyak kedi, çok hoşbuldum, teşekkürler :)

@phoebe, ben de seni hatırlıyorum hihi :) çok teşekkür ederim, hoşbuldum.

@birfincandahakahveisteyenadam, mutlu yarınlar hepimizin olsun, çok teşekkürler! :)
  • pandispanya  (31.01.21 13:06:49) 
Ben de hatırlıyorum, çok çok geçmiş olsun :) zor günler geçirmişsiniz ama belki biraz da siz zorlaştırmışsınız. Problemlerin hiçbiri size ait değil çünkü ama gereksiz sahiplenmişsiniz. Belli şeyler yapılır tabi ama kardeşe, üvey anneye vesaire Her şeye okey demek zorunda da değildiniz. Bana enayilik ya da aşırı iyilikten ziyade aslında eşinizle “karşılıklı“ birbirinizin ailesini tolere etmişsiniz gibi geldi. Babanızın böyle bir olayı olmasa ve babanız için bir şeyleri feda etmeseniz onun ailesine karşı belki de bu kadar verici olmazdınız, en azından bu kadar vicdan yapmazdınız. Belki yine de yapardınız bilemeyiz tabi. Umarım bundan sonra kendi iki kişilik dünyanızın tadını çıkarırsınız biraz :)


  • aquarium  (31.01.21 13:08:16) 
ben de seni hatırlıyorum ama o zaman duyuruda yatagants nickiyle yazıyordum, sözlük hesabı uçunca o da gitti.

Zor süreçler geçmiş, hoş geldin bundan sonrası aydınlık olur umarım.
  • hayaletimsi  (31.01.21 13:19:53) 
@aquarium, o kadar doğru tespitler ki ne desem boş :) o kadar çaresiz zamanımda eşimden beklediğimden çok daha fazla destek gördüğüm için gerçekten sonrasında bunları ödemek istemiş de olabilirim. Haklısınız. Benim de en büyük dileğim bundan sonra 2 kişilik yaşayabilmek, ben de seni hatırlıyorum, hep böyle mantıklı tavsiyeler veriyordun :D Çok teşekkürler :))

@yatagants, geçmiş olsun sana da sen de hoşgelmişsin, sen de benim hatrımdasın, çok teşekkürler :))
  • pandispanya  (31.01.21 13:23:54 ~ 13:26:36) 
yeniden hoşgeldin pandispanya. zor şeyler yaşamışsın ama çoğunu atlatmışsın, çok geçmiş olsun. babanın son durumunu yazmış mısın göremedim, tekrar okumaya enerjim kalmadı ama umarım o da atlatır kısa zamanda.

bu arada enişte de buralarda galiba, "bodrum'da mekan işletiyorum, sorularınızı alayım" diye soru açmıştı, "aa neresi, benüm bütün yazlarım bodrum'da geçiyor, tarif et gelelim" diye sordum, bilbo'yu tarif etti asdfsdaklja kocanmış meğer, aldım selamını.

modlar silmez derken? sen de zaten mod değil misin ya :)
  • kibritsuyu  (31.01.21 13:44:20 ~ 13:49:19) 
@kibritsuyu, asjdhajk evet ben de senin selamını aldım :D babamın süreç devam ediyor, şimdi AYM aşamasındayız. Umut her geçen adımda tükenmiş gibi gözüküyor ama benim bi yerlerde işini doğru yapan insanların hala olduğuna dair inancım tam.

Valla ben yolu bu kadar Bodrum'a düşüp de bize hiç uğramayan bi seni gördüm, yani şey, göremedim :D Umarım bi gün yan yana kadeh tokuşturabiliriz.

Evet, modum ama modlar da modlara müdahale edemiyor mu modum? :) İnsafınıza sığındım, bundan sonraki duyurularımı daha dikkatli açacağım, bütün emekleriniz ve iyi niyetleriniz için çok teşekkür ederim :))
  • pandispanya  (31.01.21 13:57:42) 
ya bu arada kızmazsanız, dün gece upuzuuun duyuruyu ve i'm back başlığını görünce okumadan önce nick'e baktım, cocodancer mı diye :)) sonrasında olaylar olaylar zaten..


  • denizince  (31.01.21 14:35:21) 
@denizince, hahahah aaah cocodaner ya :D Dün bu duyuruyu yazıp gönderirken entity is too large diye bi uyarı aldım önce. İlk olarak düşündüm dedim ki "aaa duyuruya karakter sınırlaması gelmiş herhalde. ama daha önceden yoktu, cocodancer yazabiliyordu" diye geçti içimden :D Sonra baktım, yüklediğim fotoğrafın boyutu büyükmüş. :D Sanırım sonra başka nicklerle geldi. Umarım hayatta ve mutludur, selam olsun :D


  • pandispanya  (31.01.21 14:40:34) 
Hoşgeldiniz, sizi çok iyi hatırlıyorum. İyi ki geldiniz çok güzel tavsiyeler verirdiniz gözlerim sizi arardı valla:)


  • medusa  (31.01.21 14:55:54) 
Hatırladım sizi 2013'ten beri duyuruyu takip ederim. 5 sene önce İstabul'da bir plazada çalışıyordunuz ama mutsuz bir yaşamınız vardı. Plaza yaşamını pek sevmiyordunuz. O zaman duyuru açıp bu işleri eşimle bırakıp Ege'de bir kafe açacağız diyordun ama o zaman duyurudakiler uyarmıştı sizi "yapma etme bilmediğin bir işe girme"diye.
Baya ağır şeyler yaşamışsınız ama güçlü bir şekilde çıkmışsınız olaylardan. Hayırlısı olsun. Güzel günler dilerim.

  • komando kani var bende  (31.01.21 15:17:22) 
Hatırlamaz olurmuyum ameliyatlarımız birbirine çok yakın zamanlardaydı. Sen yeşim hocaya, ben yusuf hocaya ameliyat olmuştum. Benim ki tiroid ca ydı. O dönem bana çok destek olmuştun. Benim ameliyat izim niye böyle, benim sesim niye kısıldı, kesin hep böyle kalacak, al işte yine beni buldu gibi vs şeylerle seni çok darlamıştım. O dönemde ameliyat sonrası fotoğraf falan da paylaşmıştık birbirimizle. Sonradan numaranı bir şekilde kaybettim.

Yaşadıklarını büyük üzüntüyle okudum. Bundan sonrası için iyi şeyler yaşamanı tüm kalbimle diliyorum. Sen ve sevdillerin mutluluk sağlık ve huzur içinde yaşayın. Babanın yaşadıkları da çok üzücü. İnşallah en kısa zamanda bu durumdan kurtulur. Anneciğine de çok çok geçmiş olsun.
  • nick konusunda kararsizim  (31.01.21 15:51:44) 
Hoşgeldin tekrar, umarım annende korktuğunuz gibi bir şey çıkmaz. Görmeyeli Florance Nightingale olmuşsun. Kocanı da al kaç bence, okurken panikatak geçirdim.

Annenin bir rahatsızlığı yoktur umarım bu arada.
  • epistemic_regress  (31.01.21 16:11:13) 
@medusa, selaaaam :) çok teşekkür ederim, çok hoşbuldum, ben de sizi hatırlıyorum, yeni cevaplarda görüşebilmek dileğiyle :))

@komando, vallahi şaşırıyorum, çok doğru hatırlıyorsunuz :D neredeen nereye :D güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim :))

@nick konusunda kararsızım, ya ben seni çok aradım ama nickini her defasında unuttumm! Bir ara mesajlaşmıştık buradan ama sonra yine benim başıma olmadık işler gelip girememiştim, bir sonraki girişimde de bütün mesajlar silinmişti askjdh :D Çok üzülmüştüm. Güzel dileklerin için çok çok teşekkür ederim. Beni hiç darlamamıştın, birbirimize destek olmaya çalışıyorduk :)) Umarım sen de sağlıklı ve mutlusundur. Benim yara izim tam olarak geçmedi bu arada :D

@epistemic_regress, çok teşekkür ederim umarım çıkmaz, çıkarsa da savaşmaya devam :) çok hoşbuldum, yeniden teşekkür ederim, sevgiler :))
  • pandispanya  (31.01.21 18:54:15) 
Kedili duyurulardan hatırlıyorum ama gerçekten "oha 5 yıl mi olmuş" diye şok oldum.

Ne yalan söyleyeyim bana da çok çok güçlü ve pozitif bir insan izlenimi verdiniz. Herkes demiş zaten ben olsam ilk büyük sıkıntıda pes ederdim sanırım, belki ikincide.

Bundan sonraki hayatınız umarım huzurlu olur, annenizin de inşallah bir şeyi yoktur. Kocaman bir geçmiş olsun, uzaktan sarılıyorum ve tebrik ediyorum duruşunuz için
  • piremses  (31.01.21 19:32:02) 
okudum ama simdi cevap yazmak icin scroll yapinca fark ettim ki bayaa uzunmus :D

ben de hatirliyorum seni, ifsalardan guzel bir kiz oldugun aklimda kalmis :) ama fekat 5 yil olmus mu, inanamadim.

ilk duyurumu 2008'de actigimi gorunce de sasirmistim.

hosgeldin tekrar. umarim tatsiz olaylar geride kalmistir.
  • supergirl  (31.01.21 21:13:52) 
''Allah allah nerede ki bu pandispanya son zamanlarda hiç görmüyorum'' dediğim şey 5 senelik bir süreç miymiş?! Yuh :)

Her şey için çok geçmiş olsun.
Tekrar hoşgeldin ^^
  • megalomaniac  (31.01.21 22:50:58) 
@piremses, yihuu seni de gördüm :) çok teşekkür ederim, güzel dileklerine, güzel sözlerine. sevgiler benden :))

@supergirl, çok teşekkür ederim, o ifşalar çok abartılmıştı, hakettiğimi düşünmüyorum. Zaman ne çabuk geçiyor gerçekten, size de güzellikler diliyorum, sevgiler :))

@megalomaniac, hahaha :D senin ismini gördüğüme de çok sevindim. hoşbuldum, çok teşekkür ederim :))
  • pandispanya  (31.01.21 23:57:37) 
Pek iletişimimiz olmamıştı sanki ama senin nickini -ve cevap yazan kişilerin nicklerini de- görünce ekstra mutlu oldum. Tekrardan hoşgeldin :)


  • physcos physcos  (01.02.21 00:30:36) 
hatırlıyorum :) hoşgeldin ve hatta, helal olsun :)


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (01.02.21 15:14:14) 
Merhaba pandispanya, ben hatirlamadim, cok eski uyeligim ama 5 sene oncesinde pek aktif degildim.

Hatirlattigin cok onemli ve degerli bir sey icin tesekkur ederim. Aileyle fiziki uzaklik sart. Iyi ki de yapmisim, cok da guzel yapmisim.
  • buf-e kür  (01.02.21 15:37:44) 
Sevgili pandispanya ne çok şey olmuş ^^ Neden okudum yazdığınız her şeyi hiç bilemiyorum üstelik işten çıkmama 5 dakika var ve yapmam gerekenler vardı ahhaha.. Bodrumu sever Atanlyada yaşarım. Bol şanslar dilerim hikayenin devamında. :)


  • denizmaniaherif  (01.02.21 15:56:25) 
@physcos physcos, hoşbuldum, evet belki konuşamamış olabiliriz ama ben de nickinizi hatırlıyorum. Tüm nickler de çok güzel oldu sanki sadece bi hafta girememişim gibi :) çok teşekkürler :)

@kitap arasında kalmış silgi tozu, hoşgeldim, çok teşekkür ederiiim :))

@buf-e kür, işte başka tecrübelerden herkes farklı dersler çıkarabiliyor :D Verdiğiniz karardan ötürü mutlu olmanıza sevindim :))

@denizmaniaherif, hahaha çok üzgünüm çok vakit aldım :D yolunuz buralara düşerse uğrayın, çok teşekkür ederim :)
  • pandispanya  (01.02.21 21:31:39) 
Canım pandispanya’m <3 bir yandan gözlerim dolu dolu oldu okurken bir yandan sinirlerim hopladı. Neler yaşanmış ya gerçekten inanılmaz. Ne kadar da güçlüymüşsünüz gurur duydum sizinle.


  • sta  (03.02.21 11:59:17) 
yaaa pandispanyaaaaa senin güzel yüreğini severim <3 çok aradı gözlerimiz seni, neler neler yaşamışsın meğer. benim sanırım duyuruya ilk katıldığım zamanlarda aktiftin pek severdim yazdıklarından seni :) yaşadıklarının hepsi geçmiş bitmiş olsun bundan sonrası çok daha güzel olsun inşallah sevgiler...


  • dedim ben sana  (04.02.21 13:56:48) 
@sta & @dedimbensana, ya nasıl teşekkür etsem az. Çok sağolun gerçekten. Ben de burada olmayı çok özlemiştim. Paylaşmak da çok iyi geldi. Ne desem az. Güzel dilekleriniz karşısında ben de günlerdir duygu seli içerisindeyim :)) güzel günler hepimize gelsin. Sevgiler.


  • pandispanya  (05.02.21 09:17:43) 
emek veren her zaman kazanıyormuş hakkaten


  • bir soru sorcam  (08.02.21 16:45:00) 
hoş geldin. umarım bundan sonra her şey güzel olur.

"Taşınıp bizi sildi"

sizin yap(a)madığınızı o yapmış ve bu sizin için de çok iyi olmuş bana göre.

"biz biraz enayi gibi davrandık belki"

maalesef. karşı taraf sadece kendisini düşünüyor, sizi bir güzel sömürüyorsa şahsen ben öyle birine yardım etmem, ne hali varsa görsün derim. herkesin yardımına, yardım istemeyenin bile yardımına koşmak (öldürülme tehlikesi olan anneyi hariç bırakıyorum tabii) çok fazla yorar insanı.

eşinizin çocukluk arkadaşının sizi satması sonrasında biraz arkadaşlıklara olan inancım azaldı ama sonrasında "bir sürü arkadaşımız hayatı pahasına bize siper oldu" demişsiniz. o güzel bir olaymış :)

biraz hızlı okudum. babanız hala hapiste sanırım? peki özel değilse bu iftira atan kişi neden iftira atmış?
  • hlot  (08.02.21 17:24:19 ~ 17:27:12) 
@bi soru sorcam, hahah öyle diyelim fakir tesellisi olsun bizimki de :))

@hlot, uzunca anlatmıştım aslında ama cep telefonumun azizliğine uğradım ve tüm cevabım gönderemeden kayboldu :) bu yüzden yeniden yazmak için güç toplamayı bekledim. nihayet topladım :))

söylediğiniz şeyler çok doğru. Kesinlikle yardım talep etmeyen insanlara ısrarla yardım etmek yanlış. Yardım talep edenler de bir süre sonra mantık dışı taleplerde bulunmaya başlıyorsa orada da dur demek gerekli. Teoride hepsini her zaman biliyorduk ama pratiğe dökemedik maalesef :D Umarım ileride bu konuda biraz daha başarılı olabiliriz.

Evet babam hala cezaevinde. İftiranın sebebini gerçekten net olarak kestiremiyorum. Birkaç boyutu var. İftirayı atan kızın annesi, babama devamlı eşinden boşanmak istediğini, evlilikten çok sıkıldığını, sevildiğini hissetmediğini anlatıp babama yanlıyormuş. Babam da her fırsatta ikisi arasında böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını dile getirmiş, kendi kız arkadaşıyla tanıştırmış, her fırsatta kadının eşi olacak adamı övmüş, aralarını yapmak için çabalamış vs. Buraları kadın da reddetmiyor. Kadın devamlı babama birikmiş parası olup olmadığını, malı mülkü olup olmadığını soruyor sohbetlerde. Diğer yandan bu ailenin ekonomik durumu kötü. Babam da durumu kötü olan 4-5 çocuğa aynı anda ders veriyor. Bazı dersler 1-2 sabit yetişkin de katılıyor. Ders verilen yer 8-10m2'lik bir alan. Bütün öğrenciler yanyana oturuyor. Zaten aynı zamanda malzeme satışı yapılan bir yer. Devamlı müşteri de var, hiç bir saniye boş kalmaz. Şikayetçi olan kız, eğer babama yakın olan sandalyede oturmazsa ağlayıp ortamı terk ediyor, yalvar yakar başka öğrenciyle yer değiştiriyorlar her defasında önde ve babamın yanında olmak için. Derste çekilmiş o kadar çok fotoğraf da var ki. Kız babama devamlı arkasından sarılıyor, şakalar komiklikler yapıyor vs. Bu fotoğrafların hiçbirinde de babamın bir teması yok. Öğrenci gelip arkasından elini atmış yani babama, son derece güven dolu bir ilişki gözüküyor.

Babam bu çocukların maddi durumu kötü ama çok yetenekli oldukları için, normalde verdiği fiyatın 5'te 1'ine filan veriyor dersleri. Gerçekten komik rakamlara. Hatta bu olaylar olmadan önce babam bu çocukların yaramazlığından çok şikayetçiydi, enerjimi emiyorlar diyordu. Ben de tartışmıştım babamla, sen deli misin günde kaç saatini 25 lira için tüketiyorsun diye. O da ileride iyi bir sanatçı olduklarında benim de bir katkım olmuş olsun, yoksa heba olacaklar demişti. İdealist bir adamdı maalesef. Sonunda g.tümüzde patladı.

Neyse uzatmayayım. Babam devamlı ailelerle tartışıyor bu çocukların yaramazlıkları yüzünden. Dersleri bitirmek istiyor. Çocuklar ağlıyor hocam bizi bırakmayın diye. Aileler de yalvarıyor bi şans daha verin diye. Böyle diye diye 3-5 defa tam bitme aşamasındayken zorla devam ettirdiler babamı. Bu arada şikayetçi olan kızın ailesi çocuğun yaptığı şeyleri satarak para kazanıyor. Mesela babamdan aldığı ders ve materyal 100 tl'ye malolduysa 500tl'ye başkasına satıyorlar gibi. Çocuğu fabrika gibi kullanıyorlar. Hatta çocuk babama arada şikayet ediyor "hocam annem sattığı şeylerden bana hiç para vermiyor" diye. Çocuklar derse gelmeyi sevdiği için devam etmek istiyorlar ama ailenin kaygısı da geçim kapısı olması.

Sonra kurs bitiyor, yaz tatili başlıyor. Bunlar köylerine dönüyorlar. Ertesi eğitim döneminde ilk olarak yine bu kız yine babama geliyor derslere devam etmek istediğini söylüyor. Babam bu sene yapamayacağım diyor. Yine ısrarla başlıyorlar. Derken son derste yine öncekilerle benzer sebeplerden babam önce kızı azarlıyor, sonra da annesi babamın sanatına hakaret edince annesiyle tartışıyor ve onları atölyesinden kovuyor. Bi daha buraya gelmeyin artık yeter başka kurs bulun diye gönderiyor. Hatta tartışmada kadının kocası da orada ve babama hak veriyor, adam babamdan özür dileyerek ayrılıyor, o da inkar etmedi bunu da mahkemede.

İşte ertesi gün babamı gelip tacizci diye alıyorlar. O gün bugündür babam yok. Babama bütün fotoğraflarda kendiliğinden sarılan çocuk, bir anda "ilk günden beri beni taciz etti, telefonundan devamlı porno izletiyordu" diyor. Bu arada 7-8 ay kursa güle oynaya gelip, ertesi sene de devam eden de kendisi. Annesi ücretsiz kurs bulup o kursa göndermek istediğinde kız "anne ben attan inip eşeğe binmem" diye ağlıyor herkesin gözü önünde askdjha. Babası olan adam belediyede en alt kademe çalışandı (tam görevini özellikle söylemiyorum), kadın da ev hanımıydı. Bu olaydan sonra yarattıkları o yalan mağduriyetle öyle büyük bir destek aldılar ki, herif milletvekili aday adayı oldu, kadın delege oldu filan öyle bir hikayeler :) Bütün kapılar açıldı sonuna kadar.

Bu arada demiştim ya, o 8m2 alanda ders alan 4-5 kişiler sabit diye. O kişilerden biri kızın kuzeni. Aynı süre yan yana ders alıyorlar ve çocuk hiç böyle bi olay görmediğini söylüyor. Çocuklarla aynı anda derse giren yetişkinler de aynı beyanı veriyor. Daha detaylı biçimde. Sonra avukatları "yalan söylüyorsunuz, çocuklar bu yetişkinleri hiç tanımazlar" dediler, bi dolu fotoğraf ve video verdik dosyaya. Çocukların o yetişkinlerle beraber ders aldıkları, kutlama yaptıkları... Ama hiçbiri dikkate alınmadı. Bu arada babamın telefonuna porno iddiası için ilk dakika el koyuyorlar zaten. Babam da diyor ki "bahsettiğiniz türden en ufak bi görüntü bulursanız, beni yargılamayın direkt idam edin" diye veriyor telefonu. Nitekim hem polis, hem de bilirkişi ayrı ayrı detaylı inceleme yapıyor ve ikisinin de raporu babamın lehine, çocuğun söylediği tarzda herhangi bir görüntü hiç olmamış telefonda. Yani ortadaki yalan gün gibi ortada. Ama bunu da değerlendirmedi mahkeme.

"Şu da tacize uğruyordu" dedikleri yetişkinler vardı. Onlar da mahkemeye gelip bu ülkede her gün sayısız tacize uğradıklarını ama bunu yapan kişinin hiçbir zaman benim babam olmadığını" söyledi sağolsun.

Bir tek bu alfa kızın en yakın arkadaşı olan, yine aynı sınıfta bunla ders alan diğer kız dedi ki "beni de taciz etmiş ben görmedim ama arkadaşım ayşe (diyelim) görmüş, öğretmen benim popoma elini sokmuş, şikayetçiyim" adshakd. O kızın ailesi kızlarının gerçekten tacize uğrayıp uğramadığını bilmek, hak aramak isteyen insanlardı mesela. Onlara kızmıyorum. Ama yani 1.80 boyunda bir yetişkin, herkesin içinde bir kızın pantolonundan içeri elini soksa, bunu o kızın farketmeyip arkadaşının ona sonradan haber vermesi mümkün mü... İçerideki diğer insanları geçtim. Sana yapılan şeyi sen farketmiyorsun da arkadaşın sana haber veriyor. Hiçbir yerde de yalnız kalınıp yalnız ders yapılmıyor bu arada. Bi tek bu esas kız ilk ifadesinde öyle bi yalan söylemişti. Ben de babama sormuştum, "yok kızım hiç tek başına ders yapmadık" demişti. Sonra kız mahkemede ifadeyi geri çekti, öyle bişey olmadı dedi. Off bunlar minik detaylar. Çok daha majör şeyleri atlıyorum sürece zarar verir mi bilmediğimden.

Mesela çocuk izlem merkezi diye bi yer var, oradaki uzaman 2 çocuğa da defalarca soruyor, "hiç vücudunuza kıyafetlerinizin içinden dokundu" mu diye, iki çocuk da birbirinden habersiz defalarca "hayır hiç öyle bişey olmadı" diyorlar. Sonra adli görüşme bitiyor, çocuklar aile ve avukatların yanına gidip sonra geri dönüp aslında söylemeyi unuttukları bişey olduğunu ve öğretmenin onlara kıyafetlerinin içinden de dokunduğunu ekletiyorlar rapora. Bu da raporda aynen böyle "adli görüşme sona erdikten sonra çocuklar aile ve avukatların yanına gidip döndükten sonra bıdı bıdı eklettiler" diye yazıyor. Sonra mahkemede bunu da geri aldılar "yok öyle bişey olmadı" diye.
Yani çocukların görüntülü ifade vermesinin bi amacı var. Görüntülü ifade bitip her şey kapandıktan sonra bunu rapora kim ve nasıl yazdırdı, bu raporu tutan kişi 50 kez bu soruya cevap almasına rağmen bunu nasıl sonradan rapora ekledi, mahkeme bu geçersiz rapora nasıl riayet etti, hadi etti diyelim, çocuklar sonradan yalan söylediklerini kabul edince neden bir şey değişmedi? Bir sürü bilinmez...

Neyse sonuca geleyim. Bu işlere ömrünü adamış bir profesör ve klinik psikolog bizim dosyamızı, çocukların beden dilini, sesini, mimiğini, verilen ifadeleri filan inceleyerek bi rapor sundular. Bu raporda söylenene göre, esas kız annesinin etkisi altında, ikinci kız da esas kızın etkisi altında yalan söylüyor. 15 sayfalık aşırı detaylı bir rapor. Ben bir cümleyle özetlemiş olayım.

Sebebini bilmiyorum, sonuç olarak belki başta bi ceza vermek istediler ama bir yerde kontrollerinden çıktı. Ardından gelen imtiyazlar, işlerin büyümesi ve yalancı çıkmaları durumunda ceza alma ihtimalleri sebebiyle geri adım da atamadılar. Düşüncem bu yönde.

Dosyayı okuyup isterlerse 200 sene ceza versinler ama okusunlar yeter ki. Bugüne kadar okunmadı maalesef. Hala son kararda bile geri çekilen ifadeler sanki yeni verilmiş gibi yazıyor. Tüm kararlar kopyala yapıştır şeklindeydi. İnanıyorum bir gün okuyacaklar.
  • pandispanya  (11.02.21 02:06:16) 
mahkeme heyeti oluşan kamuoyunun-birilerinin etkisi altında olabilir mi


  • esref  (11.02.21 02:19:26) 
@esref, detay veremiyorum ama kesinlikle öyleydi. O dönem ne yazık ki gerçek olan birçok iğrenç olay peşpeşe oluyordu, hepimiz zaten artık patlama noktasındaydık. babam ne yazık ki bu gündemin içine düştü. ailelerden biri medya çalışanı, diğeri belediye ve bazı mezhepçilik işlerinin içinde olunca çok büyük bi kamuoyu oluştu ve finans programlarına kadar babam dönüyordu haberlerde.


  • pandispanya  (11.02.21 02:31:02) 
Off cok kotuymus ya. Kiz da butun ifadelerini geri aliyor da o porno ifadesini niye geri almiyor :(


  • hlot  (13.02.21 13:23:03) 
@hlot, onu geri almasına gerek kalmadı zaten, yalan söylediği 2 ayrı inceleme ile, devletin kurumları ve kanalları ile kanıtlandı zaten...


  • pandispanya  (13.02.21 15:37:33) 
vay! uzun bir süredir çok aktif değilim ben de burada ama net hatırladığım kullanıcılardansınız.

bu kadar şeyi yaşadığınızı bilmek üzdü fakat bu kadar şeyin altından kalkabildiğinizi görmek bana gerçekten hayat motivasyonu oldu.

umarım bir daha ayağınıza taş değmez!

cafe ismini alabilirsem ben de mutlaka uğramak, yönlendirmek isterim.
  • bir ileti paylastim  (23.02.21 09:10:45) 
@bir ileti paylaştim, ben de sizi net olarak hatırlıyorum :) eveet bazen dert dinlemek de dertlere bir nebze derman olabiliyor xD çok teşekkürler güzel dileklerinize. Kafenin ismini paylaşacağım :) Duyuruculara ömür boyu indirim var, mutlaka haberdar edin! :D


  • pandispanya  (23.02.21 09:41:29) 
Seninle tanıştığımız dönemden farklı bir kullanıcı adı kullandığım için şu an beni hatırlamayacaksın muhtemelen ama hem mesaj atıp kendimi tanıtacağım hem de mekanın ismini alacağım ki yazın gelelim :)
Ben seni çok iyi hatırlıyorum, saç rengini seçtiğimiz zamanları falan. Böyle uzun sarı/soğan kabuğu gibi bir saçın vardı çok güzel dalgaları olan. Keyfin de yerindeydi o zamanlar. Güzelliğine özenmiştim yalan yok. Geçtiğimiz haftalarda da duyurudan bir arkadaşımla oturup milletin duyurularıyla dalga geçerken senin cevabını gördük :D dedik aaa dönmüş, yoktu uzun zamandır falan... o zaman şöyle bir yorum yapmıştık “yea benim de öyle fıstık gibi hayatım olsa hayatta uğraşmam yani duyuru falan” şu konuşmadan ve önyargıdan utandım okuyunca, hepsini de okudum. Öncelikle babanın başına gelenler için çok üzgünüm, empati yapıyorum, anlattıkların benim mental sağlığımı geri dönüşsüz bozardı. Sen çok güçlüymüşsün. Başınız sağ olsun ayrıca ve umarım annenin sonuçları da iyi çıkacaktır. Gözlerine gelince, minnoş gözlerin daha da minnoş olmuştur eminim. Hayat bu, görme yetimizin ömür boyu bizde kalıp kalmayacağını da bilemeyiz. O yüzden “insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir, gerçeğin mayası gözle görünmez.” Diyorum. Sen ve eşin duyduğum en güzel kalpli insanlardansınız. Umarım isteyen herkese böyle hayat arkadaşları nasip olur. Hoşgeldin canım.

  • irene  (23.02.21 11:07:54 ~ 11:08:29) 
@irene, hay allah ya gerçekten gözlerim dolu dolu okudum. ne güzel yazmışsın :/ çok teşekkür ederim. bütün güzel düşünce ve dileklerine. hayat işte durduğu yerde durmuyor :D
aaaa ama o zaman güzel haberi de vereyim, annemin sonuçlarını daha birkaç gün önce alabildik, temiz çıktıııı :) bence de bir gün bir yerlerde yeniden güzel şeyler olacak. kimse umudunu kaybetmesin yuhuu :d

çok hoş buldum. gerçekten. tarif edemeyeceğim kadar çok teşekkür ederim... <3
  • pandispanya  (24.02.21 01:09:24) 
[]

Kedilerinizi neyle besliyorsunuz?

Elimde 1 aylık bir yavru kedi var. Birkaç gündür benimle yaşıyor; sanırım sahipleneceğim. Bu süreçte yoğurt ve ezilmiş kuru mama ile besledim ama eğer ömürlük arkadaşım olacaksa onu en sağlıklı şekilde büyütmek isterim.

Bunun için ne yapmak lazım? Hazır mamalar da paketli bütün gıdalar gibi sağlıksızmış gibi geliyor bana. Nedir bu işin Aslı astarı? Market mamalarına güvenebilir miyim? Yoksa nereden ne almalıyım? Sadece bizim yediğimiz şeylerle de beslenebilir mi kedi? Et, tavuk, yumurta, sebze, çorba vs? Bunlara alıştırsam daha sağlıklı olur mu? Kesinlikle yemesi ve yememesi gereken şeyler nelerdir?

Ha bi de bonus soru, ilk aşısını neye karşı ne zaman yaptırmalıyım?

 
1 aylıksa mutlaka anne sütüne ihtiyacı vardır. annesi varsa ondan emmesini sağlayın yoksa hepsiburada'da anne sütü yerine geçen süt tozları var. onlardan alıp suyla karıştırıp verebilirsiniz. kesinlikle normal süt vermeyin, sindiremiyorlar.

1 aylık kedi kuru mama yiyemez. yavru kediler için püre halinde konserve mamalar var. onlardan verebilirsiniz. benim kedim konserveyi sevmişti, şu an 4 aylık olmasına rağmen ıslak/kuru karıştırıp veriyorum.

eğer durumunuz varsa ev yemekleri yerine kaliteli mama kullanmanız kedinizin sağlığı açısından çok daha doğru olacaktır.

edit: son soruyu atlamışım. bu dönemde en önemli tehlike iç parazittir. veterinize danışarak bilgi almanızı tavsiye ederim.
  • croneec  (28.08.16 23:27:22 ~ 29.08.16 00:12:39) 
Sadece bildiğim soruları cevaplayacağım,
1 aylık yavru kuru mama için küçük ama ezerek veya ıslatarak yiyebilir, şuan 2 aya yakın yavrularım var, dişleri çıkınca kendileri annelerinin mamasını yemeye başladılar (emzirdiği için ona da yavru kedi maması veriyorduk besleyici olması açısından). Ev yemekleri konusunda dikkat edin, ben evde yokken tavuklu biberli börek aşırmış anne kedi yavrular da yemişler ve hepsi 2 gün ishal olmuştu kanlı falan, 3. gün düzeldi. Herşeyi vermeyin, şuan bagışıklığı olmadığı için et ürünleri de vermeyin. Yoğurt ve haşlanmış yumurtayı severek yiyorlar ayrıca kitten milk dedikleri tozu sulandırıp verdiğimde kabı temizleyip bana veriyorlar :) Kedilerde şeker hastalığı vardır, şekerli şeyleri çok severler ama yememeleri lazım, yılda bir bi tatlı kaşığı dondurma falan yerse sorun olmaz ama fazlası konusunda dikkat etmelisiniz. Biraz büyüdükten sonra ev yemeklerine geçebilirsiniz et tavuk gibi özellikle ama sorun şu ki sürekli evde olup, yemeğini veremeyecekseniz kuru mama çok önemli. Çünkü koyduğunuz ev yemeği özellikle sıcak havalarda bi kaç saatten sonra bakteri yuvası olacak. Ve sağlığını tehlikeye atacaksınız. Ancak tek öğünlük porsiyonlar için yaş mama ya da ev yemeği gibi şeyler verebilirsiniz.

  • i am a legal alien  (29.08.16 01:05:48) 
Market mamaları güvenilir değil. O yüzden ucuzlar zaten. 3-4 marka öneriliyor genelde klasik olan.


  • Cursed Chico  (06.05.18 23:55:26) 
1 aylık yavru kedinin biraz büyümesi lazım kuru mamaya geçmesi için. daha sonrasında, yavru kediler için olan kuru mamalarla besleyebilirsiniz. konserve mamaları sık sık vermemek lazım, arada bir verilir o. ben kedime iki üç günde bir zeytinyağı ile karıştırılmış yoğurt veriyorum, bağırsağını düzenlesin diye. yine, ara ara yumurta ve yoğurtla beslenmesinde bir sakınca yok. diğer konularda bilgi sahibi değilim, yanlış yönlendirmek istemem. aşı için erken görünüyor gerçi.


  • nice tnetennba  (07.05.18 00:19:54) 
[]

1 aylık kedi buldum, ne yapmalı?

Bu fotoğraftaki yavrucağı(i.hizliresim.com ) iki gün önce ana yolda tek başına koşarken bulduk. Çevredeki yeni doğum yapmış anne kedilerden hiçbiri kendisini kabul etmedi. Ben de çaresizlikten eve aldım. İki gündür çok az miktarda junior kedi mamasını eziyor, yanına da yoğurt koyuyorum hapır hupur yiyor :) ama az gelmesinden ve yetersiz beslenmesinden korkuyorum. 1 aylık kediye başka ne yedirmek gerekir? Bebelac filan diyen oldu. Onu yapayım mı, nasıl yapayım?

Dükkanda baktığım 1 anne ve 4 tane yavru kedi daha var. Doğum zamanında bi duyuru açmıştım o zamanlar :) ama onlar şu boya geldiler, büyükler biraz: i.hizliresim.com
Bizim minik kediyi bu büyüklerin arasına koysam ne olur? Geçinirler mi birlikte? Benim çok alerjim var ama evimizin balkonu büyük baya. Genişçe bir terasta üstü kapalı bir yerde ömür boyu beslenebilir mi bu kedi? Eve kedi sokmaya hem sorumluluk hem de alerjiler sebebiyle pek hazır hissetmiyorum. Ama çok da alıştım kerataya; ne yapayım da bir orta yol bulayım bana bir akıl verin... Öncelikle hepsini sahiplendirmeye çalışacağım ama çok umudum da yok açıkçası. Evde biraz daha büyüttükten sonra bu küçük kediyi de dükkana mı alsam? Dükkanın arkası bahçe gibi ama kedicik bi kere eve alıştıktan sonra ona kötülük yapmış olur muyum? Of bilemiyorum :( önerilerinizi dinliyorum.

 
Birakma lutfen. Omurluk arkadasin olsun. Lutfen. Emin ol Allah bunu karsiliksiz birakmaz. Seni karsiliksiz sevecek bi cana anne baba olmus olursun.


  • brad pitt  (25.08.16 22:00:58) 
eğer korunaklıysa dükkanın arka bahçesinde büyütebilirsin. böylece eve alışmış olmaz ve mutlu bir kedi olur.
önemli olan beslenmesi ve çişini yapabiliyor olması. eğer bir aylıksa besini süt. mama yaşı daha gelmemiş demektir. süt derken markette satılan inek sütleri değil tabii. o sütler laktoz içerir. insan laktozu sindirebilir ama kedigiller sindiremez. inek sütü (ya da onunla yapılmış herhangi bir süt ürünü) vermeyin. veterinerlerden kitty milk alabilirsiniz. severek içecektir. bir de çişi yapabilme meselesi var. eğer annesi öğretmediyse sizin öğretmeniz gerekecek. çünkü her gün en az bir kere çiş yapmazsa (annesi aracılığıyla, kendi kendine ya da insan destekli) kan zehirlenmesi tehlikesi var.
iki aylık oluncaya kadar ağırlıklı kitty milk ve uygun yaşa ait mamalardan verin (başka da bir şey yemesin), çişini de yaptırın yeter.zekidir bunlar hemen herşeyi öğrenebilirler.
  • tururo  (25.08.16 22:27:21) 
Çişini kakasını çok güzel yapıyor maşallah. Kuma da alıştı :)


  • pandispanya  (25.08.16 22:28:28) 
opmeli :)
göbeğinde gülen surat var

  • sadegazoz  (25.08.16 23:18:28) 
ya çok güzel bir şey bu, masumiyetini yerim :)

öncelikle evde bakacak durumda değilseniz eve çok alışmaması daha yerinde olur. hem siz de alışmamış olursunuz, sonra bırakması çok üzüyor. :(

tururo da demiş; dükkanın arka bahçesine güveniyorsanız hem hayvan özgür olur, hem arkadaşları olur. biraz toparlansın, minik kuru mamalardan yemeye başlasın, çok vakit geçirmeden diğer minnoşların yanına koyun. gözünüzün önünde de olur hem.
  • piremses  (26.08.16 08:28:28) 
Küçük kediyi diğerlerinin yanına koy pandiş, 2 gün tıslayıp 3. gün alışırlar birbirlerine. Birkaç gün sonra birlikte anneyi emer ve hoplar zıplar halde bulabilirsin.


  • kaymaktutmayansicaksut  (26.08.16 11:43:18) 
ya bu o kadar güzel ki, ben bulsam asla bırakmazdım kesin göbeğine bak, şapşik <3

eve katiyen alamam konusunda ısrarcı iseniz dükkana koyun bunu, zaten arkadaşlar da benzer önerilerde bulunmuş. diğerleri de alışır gençken hem, toti toti oynarlar hemen.
  • evde liyakat kalmamis  (26.08.16 11:48:37) 
***1.5 SENE SONRA GELEN GÜNCELLEME***
Kediciği sokağa bırakmaya kıyamadığımız için kendisi bizim oğlumuz oldu ve sonra ona bir de kardeş bulduk :) Şimdi ikisi de ayı gibi oldular maşallah ve evin altını üstüne getiriyorlar. Hayatımda verdiğim en güzel karar oldu :)

Bunlar da güncel fotoğrafları:
hizliresim.org
hizliresim.org

Burada tavsiye veren herkese sonsuz teşekkürler! :)
  • pandispanya  (12.01.18 21:30:06 ~ 21:32:58) 
[]

Son kullanma tarihi 1 ay geçmiş pilici

Pişirip kediye versem zehirlenir mi? Buzluktan hiç çıkmadı, hiç çözülmedi ama bilemedim...




 
evet. sakın.


  • she was my baby  (08.08.16 17:32:19) 
alındığında hemen buzluğa atılıp hiç çıkarılmadı ise bir şey olmaz bence.


  • inheritance  (08.08.16 17:33:33) 
bence bir şey olmaz.


  • basond  (08.08.16 17:38:45) 
ya bi şey olmaz abartmayın kurban eti aylarca buzlukta duruyor. cıkarıp cıkarıp yıyoruz. olay şu çözülüp geri dondurulduysa sıkıntı.


  • sizofren06  (08.08.16 17:40:44) 
ya neye göre evet, sakın falan diyonuz.

ben de böyle şeyleri ayda bir alıp buzluğa dolduranlardanım. hiçbir şey olmaz. o skt hangi ısıda geçerli yazıyor zaten üstünde.
  • ack3000  (08.08.16 17:45:36) 
Buzluktaysa hiç sorun olmaz, verin minnoşa:)


  • peggy  (08.08.16 17:49:11) 
Son kullanma tarihi buzdolabında ya da marketlerdeki muhafaza için. Buzluktaysa 3 aya kadar hiçbir şey olmuyor.


  • fraise  (08.08.16 18:08:03) 
hiçbişi olmaz. sende minik kedinde mis gibi yersiniz :)


  • sarlatan  (08.08.16 18:10:03) 
Eğer dondurulduğu tarihte tüketim tarihi geçmediyse ve dediğiniz gibi hiç çözülmediyse siz de kedi de afiyetle yiyebilir :)


  • dostlarorkestrasi  (08.08.16 18:36:37) 
kedi yemezse sen ye.


  • sutlu nescafe  (08.08.16 19:14:00) 
Soğukta üreyen extremefil bakterilerde vardır....

Kediyi sevme derecene bağlı olarak verebilirsin.
  • anonymice  (08.08.16 19:32:52) 
Biz aylarca donmuş şekilde beklettiğimiz tavukları kendimiz yiyoruz.


  • delicevat  (08.08.16 19:39:55) 
ben hep atarım mahalledeki kedilere kapışırlar.


  • for day to break  (15.01.18 20:50:15) 
[]

Konserde hangi şarkıları çalalım?

Merhabalar,

Rock, Jazz, Blues ağırlıklı; içinde 80'ler 90'lar, eski 45'likler de bulunabilecek, Türkçe ya da yabancı şarkılardan aklınıza gelenler; böyle bi konsere gitsem dinlemek isterim dediğiniz şarkılar hangileridir?

Yaş grubu olarak 25-55 civarı bir müşteri kitlemiz var. Çalacak olan kişiler Bülent Ortaçgil tipli abiler; enstrümanlar da iki akustik gitar ve bir perküsyon :)

Teşekkürler.

 
tears in heaven.


  • nathanieltroy  (15.07.16 13:00:19) 
Doobie Brothers - Long Train Runnin'
Sweet Home Alabama + 1

Herkesin bildiği şeyler olacaksa
Eagles - Hotel California (illa herkes bilir)
Beatles - Yesterday
Barış Manço şarkılarının bir kısmı
  • aychovsky  (15.07.16 13:04:37 ~ 13:13:08) 
boat on the river


  • dostlarorkestrasi  (15.07.16 13:05:23) 
hardal diyorum ben. çok az bilinir ama duysam vayy be hardal çalıyorlar deyip tekrar tekrar gelirdim. yavuz çetin de olsun.


  • nice tnetennba  (15.07.16 13:05:45) 
sweet home alabama - lynrd skynrd
american pie - don mclean
layla - eric clapton
more than a feeling - boston

bahsettiğiniz gibi bir konsere gitsem yukarıdaki şarkılardan en az birini dinlemek isterim, hem hepsi epik şarkılar hem de bilinilirlik düzeyleri yüksek olduğu için topluca keyif alınırdı diye düşünüyorum.

ayrıca sizin kafe nerde? :)
  • evde liyakat kalmamis  (15.07.16 13:06:26) 
@evde liyakat kalmamis, kafe Bodrum'da; yolunuz düşerse mutlaka beklerim :))


  • pandispanya  (15.07.16 13:07:40) 
la bamba :)

ve yavuz çetin +1
  • la noix  (15.07.16 13:09:47 ~ 13:10:16) 
bence bu çok güzel olur: youtu.be (bad company - seagull)

bu da canlısı: youtu.be
  • pokemonk  (15.07.16 13:17:43) 
eric clapton - cocaine


  • probiyotik  (15.07.16 15:55:45) 
[]

Cafede masanızın toplanmasıyla ilgili bir soru

Günaydınlar, aklıma bir şey takıldı. Diyelim ki bir kafeye oturdunuz, bir kahve ısmarladınız. Başka bir şey istemediniz. Yanında ufak bi ikramla kahveniz geldi, içtiniz. Aradan yarım saat civarı geçti, oturmaya devam ediyorsunuz; kafenin sahibi sizi görüp "hoşgeldiniz, kahvemizi beğendiniz mi, başka bir isteğiniz var mıydı" diye soruyor. Siz de "elinize sağlık, kurabiye de çok güzeldi, başka bir şey istemiyorum" filan diye muhabbet ediyorsunuz ama hesabı da istemiyorsunuz.

Heh işte bu durum için bir sorum var. Benim için hiç problem yok. İsterse bir su bile içmeden isteyen istediği kadar otursun; ya da bir kahveyi bütün gün içsin, hiç önemli değil. Yani insanların bir şey ısmarlama baskısı olmadan oturabildikleri bir yer olmasını istiyorum zaten kafenin. Ama yukarıdaki senaryoda muhabbet sonrasında adamın bitirdiği kahvenin bardağını önünden alırsam "içeceğini içtiysen o zaman hadi s.ktir git" demiş gibi hissediyorum kendimi. O bardağı almazsam da "bak içeceğimizin bittiğini görüyorlar ama bi kaldırma zahmetine girmiyorlar, ne kadar özensiz bir yer" diye düşünülebilir diye düşünüyorum. Orada durmaya devam eden bardak, o adamın orada rahatça oturmaya devam edebilmesi için kendisine psiolojik bi güvenceymiş gibi geliyor bana. Adam "bardağımı da alabilirsiniz" diye eklememişse bardağa dokunmuyorum. Rahatına müdahale etmek istemiyorum ama emin de olamıyorum.

Bu durumda size nasıl davranılmasını isterdiniz?

 
Güzel bir ikilem, ben de müşteri olarak hem boş bardak alınsın isterim hem de önüm boş görünsün istemem. Sanırım en mantıklısı çok uzun / çok kısa olmayan bir süre sonra almak. Sonuna kadar kalması pek de anlamlı değil.


  • whoosie  (13.07.16 10:13:09 ~ 10:13:15) 
ya siz ne kadar ince bir insansınız.

böle şeyleri bi ben düşünüyorum ve deliyim sanırdım :)

şahsen ben güvence istesem son bi kaç yudum bırakırdım dibinde almasınlar diye.

ama masayı çok kalabalık eden bişey değilse kalsa da olur bence.

en güzeli beğendiniz mi falan derken o ara boşu almak.

ay bilemedim.
  • hushhush  (13.07.16 10:15:39) 
bu durumda bardağım kişiye ne kadar yakın durduğu önem kazanabilir. kendinden ileriye ittirdiyse alınmasını istiyordur diye düşünürüm.


  • freya  (13.07.16 10:16:53) 
özensiz bir yer diye yemek yediysem ve toplanmadıysa düşünürüm, sadece bir şeyler içtiysem aklımın ucundan bile geçmez.

öneri olarak bardağın orada durması sizi kafe sahibi olarak rahatsız ediyorsa kaldıracağınız zaman muhabbet etmenizi; başka bir isteğiniz var mı diye sormanızı öneririm. bana usul buymuş gibi geliyor.
  • evde liyakat kalmamis  (13.07.16 10:16:56) 
freya'nın dediği mantıklı geldi bana. ittirdiyse alın bence :D

whoosie'ninki de iyiymiş, zamana bağlı da değerlendirilebilir.
  • hushhush  (13.07.16 10:18:23) 
Çok ittirenleri alıyorum evet :D İçine peçete atılmış tabakları da hemencik alıyorum. Ama bikaç patates kaldıysa hemen almıyorum. İlerleyen dakikalarda iyice bakıyorum patatese yelteniyor mu diye. Yeltenmediğine ikna olursam "tabağınızı kaldırabilir miyim" diye sorup öyle alıyorum. Böyle böyle deli olacağım sanırım ahaha :D


  • pandispanya  (13.07.16 10:20:56) 
Keşke her mekan sahibi böyle düşünceli olsa diyerek lafa giriyorum. Bence gelen kişi istemeden bardağı/fincanı kaldırmaya gerek yok. Zaten bir bardak/fincan masanın üstünü dağınık veya kirli göstermeye tek başına yeterli olmaz diye düşünüyorum. İlla bir öneri de yapılacaksa, belki masaya günlük gazete vb. tarzı bir şey bulundurulabilir belki masada hiçbir şey kalmamasının getirebileceği hissin önüne geçebilmek için. Bilemedim ama bence çok da şey yapmaya gerek yok yani.


  • skooma  (13.07.16 10:21:39) 
Kahve lezzeti-zaman grafiğine göre (Şekil-1) müşteri zaten bir süre sonra içmeyi bırakacak, kalanı azar azar içecek veya bir kerede dikleyecek. Ben müşteri olarak bir süre sonra o kahvenin alınacağını bildiğim için hadi siktir git olarak algılamazdım buz gibi olmuş fincanın önümden alınmasını. He almadan yine de nezaketen sorabilirsin "Devam ediyor musunuz/muydunuz?" gibisinden. Öteki türlüsü de bu ne ya kahveyi bıraktı gitti pezevenk düşüncesi oluşturuyor bahsettiğin gibi.

Şekil-1
1.bp.blogspot.com
  • chicha  (13.07.16 10:24:13) 
insan profiline bağlı, zengin veya orta-üst kısım geliyorsa toplanmadı diye kızar, fakirse siktir çekti sanıp kızar. açıkçası masa genişse bardağın olması sorun yaratmaz bence. ya da gözlemleyebilirsiniz, boş olan bulaşığı kenara çekme ihtiyacı hissetti mi, yoksa varlığını bile fark etmedi mi, ona göre de aksiyon alabilirsiniz.

ben alınmasını istediğim şeyi masa kenarına iterim, hesap olsun tabak çanak olsun. o haldeyken beni rahatsız ediyorsa biraz bekler, boşları alır mısınız derim. elimi kolumu ya da herhangi bişeyi rahatsız etmiyorsa durmasının benim için sakıncası yok.
  • baba jo  (13.07.16 10:26:43) 
Sizi hizmet sektöründen sorumlu devlet bakanı ilan ediyorum. :)


  • mhm  (13.07.16 10:28:57) 
Toplanmasini beklerim.


  • f_d  (13.07.16 10:34:08) 
valla yunanistanda masayı hiç toplamıyorlar kalkana kadar. üst üste biriktiği dahi oluyor çanak çömleğin. uğraşmak istemediklerinden mi yoksa baskı yaratmak istemediklerinden mi bilmem. hiçbir zaman da gelip bir şey ister misin diye soran olmadı.


  • cekilmis gayfe  (13.07.16 10:44:39 ~ 10:47:32) 
Ben de fincanın/tabağın ileriye itilme olayına katılıyorum. Yeni bir şey söylemediğim sürece alınması pek mantıklı değil. Özellikle sürekli etrafımda dolaşan ve ilgileniyor gibi yapan garsonlar rahatsız edici. Bence arada bir göz ucuyla müşterilere bakabilir garsonlar. Sürekli gözler üzerimde olunca apar topar kalkasım geliyor :D.

Bir de kahvem bitince gelip masayı falan silen koltuğu düzelten bir yere denk gelmiştim ki bu herhalde rahatsız edici en uç noktaydı :D.

Yine masamda bulunan önceden konulmuş bir şeyi (su vs.) benden izinsiz alanlar da rahatsız edici.

Neyse sizin durumunuzda tavırlarınızdan niyetinizin kötü olmadığını anlarlar diye düşünüyorum.
  • Abdurrahman  (13.07.16 10:45:42) 
sorarım?

"bardağınızı alabilirim isterseniz?"

hayat satranç değil ya iletişimle çoğu şey çözülüyor.
  • sir gawain  (13.07.16 10:50:49 ~ 10:54:19) 
cidden pandispanya çok ince bir işletmecisin, bence bardak alınabilir orda sorun yok ama bu tarz konularda sürekli git der gibi rahatsız edici bakışlar olmaması ve adam çağırmadıktan sonra ikide bir bir isteğiniz var mı diye sıkboğaz etmemek önemli. Bunlar yoksa benim için sorun dayok


  • limoncello  (13.07.16 10:55:36) 
Servisi alırken, başka bir arzunuz var mı denebilir. Bunu öyle bir söylersin ki musteri de rahatsız olmaz.

Eğer önü çöplük gibi değilse, bilg kitap gibi alana ihtiyaç duyduğu şeyler yoksa, toplamayı erteleyebilirsiniz.

Bir de servisi topladıktan sonra müşteriyi fazlalık hissettirecek şeyler yapılmamalı. (bakışlar, sürekli yanından geçmeler, sipariş alma ısrarı)

Bu işin okulunu okuyanlar daha iyi bilir, gözlemlerinden yola çıkarsak bunlar benim fikrim.

"Cafelerde özellikle masada hesap ödendikten sonra müşteri kendini fazlalık hissediyor. Hesabı ödedikten sonra da sipariş vermesini engelliyor. Bu nedenle bazı yerler tarzı olmasa dahi kasada ödeme alıyorlar" - diye okumuştum
  • EasyTiger  (13.07.16 10:55:45) 
bu arada geçen bir yere gittim adamlar o kadar meraklı ki toplamaya, patates tabağını alıyor patates varken hala falan. Önümden tabağımı alana da az bir şey kalmış yiyecekken yuh dedim, iyi ki sizin gibiler var:)


  • limoncello  (13.07.16 11:00:39) 
bence bakışlarınızla taciz etmediğiniz müddetçe sorun yok. yani müşterinin oturmasından rahatsız olan mekanlar zaten ya dediğiniz gibi gelip soruyorlar "başka bir arzunuz var mı?" diye ya da bakıp duruyorlar. yani boş bardağı almanız bence sorun yaratmaz. belki zamanlaması iyi yapılmalı. yani biter bitmez koşarak almak yerine (bu "hadi içtin, şimdi gidebilirsin ya da başka bir sipariş ver," mesajı gibi algılanabilir), belki bir yarım saat sonra alınabilir; herhangi bir bakış ve soru ile rahatsız edilmeden tabii.


  • nathanieltroy  (13.07.16 11:02:01) 
bu sikintini tatli bir sekilde yaz kagida, masanin ustunde veya kafenin duvarinda dursun. aramizda sessizce anlasalim gibi bir not dus. iste kasiginizi fincanin ustune koyarsaniz almam gerektigini anlarim gibi. ama bunu insanlara gorev yuklermis bigi ifade etmicen tabi.

benim icin diger mekan yetkilisi davranislariyla birlesince bir anlam ifade eder fincanin alinma sikligi. bitmeden almasinlar da.. bir ona sinir oluyorum.
  • jimicik  (13.07.16 11:17:24) 
Aynı ikilemi müşteri olarak ben de yaşıyorum. Ben önümde durmasını isterdim, durmayınca "E o zaman ne diye oturuyorum, defolup gideyim" derdim ama bir yandan cafede falan oturasım da oluyor, sırf önüm boş diye kalkıp gitmek zorunda hissediyorum.

Aklıma bir şey geldi, ne kadar geçerli olur bilmiyorum ama. Bu otellerde "Çarşafınızı değiştirmemizi istiyorsanız kapıya hazırda bulunan notu asın" tarzı kartlar oluyor ya, ya da "Rahatsız etmeyiniz" kartları. Müşterilerin "Önümü temizlemeyin ya da temizleyin ama rahatlamaya geldim" tarzı bir seçeneği belirtebilecekleri ve masaya koyabilecekleri bir şey olsa ona göre siz de müşteriyi dürtüp dürtemeyeceğinizi bilseniz ya da masa boş diye çekip gitmeyeceklerini bilebilecekleri bir not olsa. Şu an çok pratik bir şey gibi gelmedi ama belki bunu bildirmenin değişiik şekilleri vardır. Bir cafe bana duygu ve düşüncelerini bir şekilde iletse, ben de rahatlardım. Hem böylece müşteri de "Aaaa, ne istersem onu yapacaklar" deyip mutlu olabilir.

Ekleme: jimicik benzerini yazmış zaten. Aradığım pratik çözüm öyle bir şeydi. jimicik + 1

Bir de "Başka bir şey ister misiniz" denince "İstemiyorsan kalk git" olarak yorumluyorum ben.

"Her müşteri bir kar tanesidir, eşsizdir, su damlasıdır, kum taneciğidir. Sizin şekliniz nasıl" komik bir şekilde sunulsa etkilenirim ben oradan.
  • aychovsky  (13.07.16 11:25:46 ~ 11:30:05) 
makul bir süre içerisinde toplanmalı. bence bittikten sonra 30-45 dk içerisinde alınabilir.


  • o kadar da degil aga  (13.07.16 11:45:38) 
Amerika'da Bubba Gump diye bir restoran zinciri var, duymuşsunuzdur belki, Forrest Gump filminden esinlenerek kurulan. Oradaki tüm masalarda iki tane tabela var, "Run Forrest Run" ve "Stop Forrest Stop" yazan, eğer garsonun masanıza herhangi bir nedenle uğramanızı istiyorsanız Stop yazanı çeviriyorsunuz, gören garson hemen geliyor. Run yazan durduğu sürece masaya kimse uğramıyor, rahatsız da edilmiyorsunuz. Öyle esprili bir açıklama ve işaret düşünülebilir belki? Böylece kimse kırılmaz, sizin de kafa rahat olur.

farm8.staticflickr.com
  • opucuk baligi  (13.07.16 11:58:25) 
sorabilirsin alayım mı diye, alın derse alırsın konu kapanır. sonuçta evet o bardak müşterinin ama tek müşterin o değil, diğer müşterilerine hizmet verebilmeye devam edebilmek için kısıtlı kaynaklarını iyi yönetmen lazım ki bardak kısıtlı kaynaktır sayısı belli sonuçta.


  • selam  (13.07.16 12:01:39) 
Normal olan masadaki kirli tabagi canagi kaldirmaktir. Soyle ki, bardagini kaldirirsiniz ama "baska ne istersiniz?" gibisinden bir sey sormazsiniz, musteri de bu cafede boyle sorular sorulmadigini, rahatca oturabilecegini anlar. Bardagini alir ve rahat birakirsiniz, musteri de buna alisir. Bos fincani aldiktan sonra kendisi seslenmedikce yanina ugramazsiniz. Fincani birakirsaniz kimisi yanlis anlar, ne umursamaz muessese diye dusunebilir.
Mesela bos fincani alirken;
+ Afiyet olsun, kahvemizi begendiniz mi?
- Evet, harikaydi tesekkur ederim.
+ Biz tesekkur ederiz, keyfinize bakin.

Ikilemde kalmaya gerek yok, musteriyi belli bir duzene alistirmak lazim huzursuz etmeden. Musteri onundeki bos tabagin fincanin alinacagini ve rahatsiz edilmeyecegini bilirse harika olur.
Turk esnafligina tezat bir incelik var sizde, harikasiniz:)
  • stavro  (13.07.16 12:25:31 ~ 12:28:26) 
İçecekler için değil ama yiyecekler için aslında bunun kuralı var ama maalesef yurdum insanı bu bilince sahip değil. Çok basit çatal bıçak tabakta yan yana duruyorsa "toplayabilirsiniz" demek yok çapraz konulmuşsa, tabağın yanına gelişigüzel konulmuşsa vs. "henüz işim bitmedi, kalsın" demek.Yurtdışında standard bu. Yurtiçinde müşteriyi de eğitmek gerekiyor.


  • SiyamkedisiZorro  (13.07.16 13:12:48) 
En mantıklısı sormak. Bardağınızı almamı ister misiniz? diye sorulabilir.


  • safepassage  (13.07.16 13:33:02) 
Ben bardağın alınması gerektiğini düşünüyorum. Bir müşteri olarak önümdeki boş kahve bardağı alınmasa bu beni rahatsız etmezdi. Yalnızca önümdeki bardağın alınması da gitmemi istediklerini düşünmemi sağlamazdı. Eğer kafe olarak böyle bir tutumunuz yoksa(ki olmadığına samimi bir şekilde inandım), bunu müşteriniz zaten bir şekilde hissedecektir. O yüzden ben bardağın, bittikten hemen sonra olmasa da, makul bir süre sonra alınması gerektiğini düşünüyorum. Şunu da ekleme gereği hissettim, "eğer almamızı istiyorsanız şöyle bir sinyal verin, istemiyorsanız şöyle" tarzı bir uygulama nedenini bilmediğim bir şekilde beni gererdi. Kafe sahibinin gelip kahvenizi beğenip beğenmediğinizi sorduğu bir ortamda bence yeteri kadar iletişim kanalı vardır. Bunlara bir yenisini eklemeyi gereksiz buldum. Son olarak, incelik sahibi kaygılarınızı hayatınızın her alanında muhafaza etmeyi başarmış olduğunuz için sizi kutlarım.


  • man of constant sorrow  (13.07.16 13:53:18) 
"Bardağınızı almamı ister misiniz?" diye sormak iyi bir fikir degil. Asil bu soruyu duyunca tam da dusunmesini istemediginiz seyi dusunur musteri.


  • stavro  (15.07.16 10:07:43) 
ben toplanmasını isterim, zaten genelde masalar ufak bir de üzerinde boşlar kalınca rahatsız edici oluyor.

beni bozacak şey boşların alınması değil çalışanın davranışı olur, "afiyet olsun" derken ses tonu hali tavrı mimikleri "söğüt gölgesi mi la bura?! yedin bitti galg git" diyorsa canım sıkılır, olabildiğince kısa sürede mekanı terk eder ve bir daha gitmem.

edit: boşlar toplanırken "başka bir isteğiniz var mı" vb sorular bence kesinlikle sorulmamalı, adam isterse zaman ulaşır söyler.
masaya gelen kişi "afiyet olsun" desin, müşterinin vereceği karşılığa göre de "beğendiniz mi" "beğenmenize sevindim" "umarım beğenmişsinizdir" diye tamamlasın.
  • azizakin  (15.07.16 10:32:50 ~ 10:39:05) 
[]

Doğurmak üzere olan kedicik hakkında sorularım, bol capsli :D

Duyuru ahalisi, merhabalar efendim :)

Bizim dükkanın önünde bir kedi var, iki ay önce miyav da miyav diye gelip bizi sahiplendi, kapımızın önünden kıpırdamaz oldu. Ben de gidip mamalar alıp beslemeye başladım ve aramızda süper bi bağ oluştu derken bu kızcağızım hamile kalıverdi.

Kendisi dünyanın en uyumlu, en uysal varlıklarından biri. Kedi değil, adeta insan bebeği gibi, devamlı kucakta uyuyup sevilmek istiyor; hiçbi kediyle kavga etmiyor, mamalarını paylaşıyor (beyle: i.hizliresim.com ), tam bir tatlış ^^ :)

Benim, bu tarz dışarıdan kedi beslemeler dışında hiç derin bi tecrübem yok :( Kediciğim doğurmak üzere sanırım. Sorularıma gelelim:

-EV-
Yağmurdan rüzgardan korunsun diye ona bi ev almıştım ama içine çok fazla girmiyor, genelde evin kapısının önünde uyuyor. Onu evin içine alıştırmak için yapabileceğim bir şey var mıdır? Ben minderi evin önüne koyup bi süre o minderin üzerinde yattıktan sonra minderi içeri almayı filan denedim ama pek bir işe yaramadı. Acaba sıcaktan dolayı mı girmiyordur?

Ev bu: i.hizliresim.com
Minderle deneme yaptığım hali de bu: i.hizliresim.com İçine giriyor ama 5 dk sonra çıkıyor yine. Evin çatısını açık kullanmayı denedim, mamasını içeride vermeyi denedim. Sonuç yine değişmiyor.

-DOĞUM YERİ-
Bi de bu aralar bizim dükkanın ve komşu dükkanın içine girmeyi deniyor, galiba kendisine doğum için kuytu yer arayışında? Benim bu süreçte yapabileceğim neler var? Eve götürmem saçma olur değil mi? Sonuçta biz günün 20 saati dükkandayız. Eve günde bikaç saat uyumak için giriyoruz sadece. Burada devamlı gözümüzün önünde, güzelce besleyip ilgilenebiliyoruz. Bu süreçte ona mekan değiştirtip bi yere kapatmanın faydalı olmayacağını düşünüyorum, doğru mudur? Bugün mutfakta patates soğan dolabının oraya girdi ve uzun süre çıkmadı. Sonra çıkardık mecbur :( Ben bu yukarıda gösterdiğim evi alıp, bi merdiven altı kuytu bi yere koysam, ona öğretsem olur mu? :/

-BESLENME-
Nasıl beslemem gerektiğini bilmediğim için ben genellikle kuru mamayla; bir iki günde bir dükkandan artan yemekler, tavuk, peynir vb şeylerle; haftada 2-3 kez de yaş mamayla besliyorum. Hamileler için olan mamalar var, onlardan alıyorum; suyunu hiç eksik etmiyorum. Başka bir şey yapmam gerekir mi? Doğurduktan sonra nasıl beslemeli?

-ETRAFTAKİ DİĞER HAYVANLAR-
Çevrede şuna benzer çok tatlı köpekler de var: i.hizliresim.com Bu canlarım da uysal hayvanlar ama bebekler doğunca kediye sataşırlar mı? Yavruları yemek isterler mi? Öyle bir şey olmaz değil mi, olmasın ne olur :(

Sizce şimdi bu yavrumun doğumuna ne kadar kalmıştır? Etrafımda hazır bulundurmam gereken bir şeyler var mı? Bu kediyi ve yavrularını herhangi bir şeylere karşı aşılatmam gerekiyor mu? Gerekiyorsa ne zaman gerekiyor? Sonuçta sokak kedisi, kendi başının çaresine bakmak durumunda belki ama bu kız biraz fazla saf ve naif olduğu için yapabileceğim ne varsa yapmak istiyorum. Bu yüzden aklınıza gelen her konuda yardım cevaplarınızı bekliyorum, çok teşekkürler.

Bonus: Bu da kocası :D i.hizliresim.com Çocuklar çok güzel olacak bence :D

Bi de aklıma şimdi geldi, hala bi ismi yok, isim önerilerinize de açığız :D

 
*EV*
Hava soğuk olmadığı için pek tercih etmiyordur. Biraz serinleyince evini kullanacaktır. Özgür ruhlu hayvan sonuçta. Zora gelmediği sürece tıkılmaz bir yere kolay kolay.

*DOĞUM YERİ*
Kedilerin doğum yapmak için kuytu bir yere girmesi doğrudur. Ancak istisnai durumlar da mevcut. Çok eskiden bizim evdeki kedimiz kanepenin üstünde yapmıştı doğumu. Salonun ortası bildiğin.

*BESLENME*
Kedinin yaşına göre ya da kısırlaştırılmış olup olmadığına göre değişen mamalar var. Bunlar için bir tavsiye veremeyeceğim ama en basitinden işini bilen bir petshop bile size yardımcı olabilir. Dandik mama vermemenizi öneririm (süper marketlerde satılan goody falan filan çok iyi değil. Sağlık açısından söylemiyorum ama hayvan bir süre sonra sıkılıp yemeyi bırakıyor bu mamaları)

*ETRAFTAKİ DİĞER HAYVANLAR*
Kediler zaten etraftaki hayvanların besin zincirinde olan bir hayvan değil. Yavru olduğu için belki bir risk teşkil edebilir ama anne izin vermeyecektir. Hiç duymadım, şahit olmadım yani böyle bir şeye. Sonuçta Mart-Nisan dedin mi etraf bir sürü yavru kediyle doluyor. İnsan da düşünen bir hayvandır tezine dayanarak yavruların gözü açılıp etrafı keşfetmeye başladığı döneme gelene kadar elinize alıp sevmemeye çalışın. Anne bundan etkileniyor ve bildiğim kadarıyla başka bir koku sinerse yavrunun üstüne reddedebiliyor.

İsim konusunda bir öneride bulunamayacağım. Uzun süre benim de dişi kedimin ismi yoktu. Başka birine sahiplendirmek zorunda kaldım daha sonra. İsimsiz kaldı yani.
  • himmet dayi  (23.06.16 12:20:25) 
ya çok tipsizmiş <3

bu kediceğiz sizin belirlediğiniz değil, kendi belirlediği güvenli bir yere doğum yapacak öncelikle. patates soğanların oraya doğurabilir, genelde kuytu köşe karanlık yerler seçiyorlar doğum için. miniği gayet iyi besliyorsunuz anlattığınız kadarıyla, bence değişik bir şey yapmanıza gerek yok, o da halinden oldukça memnun görünüyor fotoğraflarda :)

bebekler doğunca anne belki biraz agresifleşebilir, köpeklerin saldıracağını düşünmüyorum. saldıracak gibi olsa anneye de saldırır bence.

kedilerin hamileliği yaklaşık iki ay sürüyor diye biliyorum, doğuma aşağı yukarı ne kadar kaldığını buradan çıkarabilirsiniz. etrafınızda kedi biberonları, terramycinler filan bulundurun her ihtimale karşı, ilk defa doğuruyorsa bakımda yetersiz kalabilir, siz gerek beslemede, gerek göz temizlemede desteklersiniz. ilk aşamada aklıma bunlar geldi, daha sonra hatırladıkça yazarım.

bu arada ismi simit olsun mu? :)
  • evde liyakat kalmamis  (23.06.16 12:21:34) 
ne tatlı bi insansınız yemin ederim kalbim ısındı :)

karnına bakılırsa doğurmak üzere o tontiş. çocuklarını doğurması için kuytu yer bulun beraber o yattığı yastığı falan oraya koyarsanız belki kendi kokusunu alıp güvende hissedebilir.
Yavrular anne sütünden kesildikten sonra veterinere götürüp aşılarını yaptırın. sokakta yaşadıkları için yaşları uygun olduğunda kuduz aşılarını ihmal etmeyin ve lütfen anneyi ilk fırsatta kısırlaştırın.
ismi de Nazlı olsun mu? Adaşım olucak ama pek bi Nazlı :)
  • matilda  (23.06.16 12:22:20) 
şöyle şeyler olacak sizin de pandis; i.hizliresim.com ^.^

bizimkiler 1 aylık oldular, açıkçası anne çok fazla değişik şeyler yemek istiyor, emzirdiği için ihtiyacı oluyor sanırım, sizin kafeden kızarmış etler çıkar, pek seviyor bizimki, dün mantı yedi mesela.

başka bir hayvan olmamalı, başka kediyi bile istemiyorlar genelde, köpek açık tehdit olur.

doğuracak yer konusu sıkıntı, bizimki doğuracağı sabah yanımızdaydı kahvaltı yaparken, sonra yerde kan gördük, kaymak zaten yer hazırlamıştı ona, oraya gitmiş doğurmak için, bir yeri benimsetmen gerekli, aslında evi gayet uygun gibi, alıştırman gerek, bizimki sıcak olunca kafayı yedi evde yavruları aldı bizim odaya masanın altına götürmeye çalışmıştı.

kafasındaki siyahlık çok güzelmiş :)
  • devorgilla the gunslinger  (23.06.16 12:24:17 ~ 12:24:57) 
öncelikle şimdiden tebrik ederim. daha önce canlı canlı doğum izlemiş biri olarak önerilerim şöyle.
1. kediler doğum yapmak için kuytu yerler ararlar (sizinki gibi). Dolayısıyla dışarıda da kendini güvenli hissedebileceği bir yer arıyor. Çok güvenmemekle birlikte çocuklarını doğurduğu zaman içine girecektir diye düşünüyorum. Eve götürüp orda doğması -sizin için de mümkünse- daha sağlıklı olacaktır. Çünkü son zamanlarda yerinden ancak yemek ve tuvalet ihtiyacı için kalkacak. Doğum öncesinde kendi kedim çok ilgi istememişti (ilgi manyağı olmasına rağmen) çünkü dediğim gibi günün çok büyük çoğunluğunu uyuyarak geçirecek. Kedicik sırf siz gösterdiniz diye o merdiven altı kuytu yerde yaşamayabilir (yaşaya da bilir).
2. Kendi kedim son zamanlarında neredeyse hiç yemiyordu. Sizin aldıklarınız ona yeter de artar bile. Doğumdan sonra yeni doğum yapmış kedi mamaları var (galiba reflex marka almıştım ben).
3.Etraftaki diğer hayvanlar konusu. Gösterdiğiniz köpüş çok tatlı bile olsa o köpüş yeni doğanlarla oynamak istediğinde (kendi gücüyle onların gücünü ayırt edemediği için) zarar verebilir ya da anne kedi içgüdüleri ile etraftakilerle sert bir kavgaya girişebilir yavrusunu korumak adına.Diğer erkek kediler oyundan ziyade yeni doğmuşlara saldırabilir (saldırır hatta). Dediğim gibi ev daha mantıklı bir çözüm korunma açısından.
4. Zaman konusunu en iyi veteriner bilir. Etrafınızda hazır bulundurmanız gereken birşey yok, kediler kendi işini kendi görüyor. Doğumdan önce anneyi aşılatabilirsiniz ama ne aşısı gerektiğine vet. karar verir.

Not: kulağındaki siyahlık tüy mü yoksa mantar mı bilemedim ama bir vete danışırsan iyi olur bence.
  • rakicandir  (23.06.16 12:30:18 ~ 12:31:19) 
benimki bi yavrusunu mutfak halisina, birini kamp sandalyesine (yere dusurdu tabi sandalyeden) birini de koltuga dogurdu.

sana sikinti olmayacaksa eve alabilirsin. daha rahat bir ortam olur. gozunun onunde olmasina gerek yok. simdi coluk cocuk da dadanir basina. ev iyi.

genel olarak kedinin tercihlerine guven, o isini bilir.

isim olarak da brexit (erkek) ve bremain (disi) oneriyorum.
  • jimicik  (23.06.16 12:46:43) 
@evde liyakat: simit çok güzelmiş, düşüneceğiz :D

@matilda çok teşekkür ederim, o sizin tatlılığınız efendim :))

@devorgilla, aynen benim de hayalimde öyle kedicikler var, muhtemelen çok benzeyecekler :D ben dükkanın içine doğursun diyorum da bizimkiler izin vermiyo :D

@rakicandir, kulağındaki siyahlık kendi tüyleri ya :D ama kafasında bi yara çıkmış bugün. Onu çözemedim, onu ayrıca göstereceğim.

ev olayını düşüneceğim ama doğumdan sonra ne kadar süreyle evde kalmaları gerek acaba?
eve alışan hayvanları sonra yeniden sokağa salmaya kalbim elvermeyebilir, beni nefessiz bırakan alerjim var, ömürlük sahiplenmem şu an için zor, o zaman ne yapacağım? :(
  • pandispanya  (23.06.16 13:28:12 ~ 13:28:49) 
facebook'ta onlarca grup,sayfa var sahiplendirmek için. bunun dışında normal web sayfaları da var. yavrular yeteri kadar büyüyüp sütten kesildiklerinde ilan açıp yuvalandırabilirsiniz.


  • rakicandir  (23.06.16 13:34:54) 
Bu kızdan ufak ufak kan damlamaya başladı, karnına da sanki kramp giriyor gibi kasılıyor ara ara. Bugün doğurur mu ne dersiniz? :(


  • pandispanya  (24.06.16 17:26:32) 
bizimki de yeni doğurdu, hem de doğumu canlı izleme şansımız oldu:D
bayağı tavsiye verilmiş, ben de deneyimlerimi yazayım:)

-evde sıkılıyordur şimdi, kışın soğuklarda girer eve:)

-doğum yeri - kediler doğurmak için kuytu ve rahat bir yer arıyorlar. geçen sene bahçeden baktığımız kedi bir şekilde evin içine girip koltuğun altında doğurmuş, daha önce de biri elbise dolabına girmişti. o yüzden dikkat edin, gözden kaybetmeyin:p bence de yerini değiştirmeyin. kolileri seviyorlar, üstü açık bir koli yaparsanız onun içine doğurur, bizimki öyle yaptı.

-beslenme - doğumdan sonra özel bir beslenme çeşidine gerek yok, aynen devam.

-diğer hayvanlar - ya maalesef bazı köpekler yavru kedileri kaçırabiliyorlar, daha önce başımıza geldi:/ yemez ama hırpalayabilir, öldürebilir. etraftaki erkek kediler de yapabiliyor bunu. her köpek yapacak diye bir şey yok ama siz dikkat edin yine de.

kolay gelsin ve sorunsuz bir doğum diliyorum minnoşa:)

edit: bizimki doğurmadan önce acı acı miyavlamaya başlamış, kutunun içine girip bir ayağını kaldırmıştı yukarı doğru. onlarda da doğum sancısı oluyor herhalde:(
  • peggy  (24.06.16 17:36:13 ~ 17:37:21) 
Yavrularin resimlerini de isteriz <3 :D


  • neferkitty  (24.06.16 17:38:33) 
Bu kedi yaklaşık 7 saattir kasılıp duruyor. Kanaması da minik minik devam ediyor ama hala doğan bir şey yok. Her şey yolunda mıdır arkadaşlar? :/


  • pandispanya  (24.06.16 22:34:32) 
doğum saatler önce başlayıp saatler sürebiliyor pandis, bizimki de öyle olmuştu, zor oluyor zaten. biraz daha gözlemleyin.


  • devorgilla the gunslinger  (24.06.16 22:46:17) 
Peki son soru: ben şimdi bunu dükkanın içine koydum. Kendisi kendine bir yer bulamadı. En sonunda dükkanın içindeki evine girdi. Ama biz bi 3-4 saat sonra dükkanı kapatacağız ve yarın akşam 4-5 gibi döneceğiz. Bu durumda ben gece eve giderken yanıma alayım mi bu kediyi? Hem karanlıkta kalmaması hem de gözümüzün önünde olması açısından? Ama bir sorun var ki arabamız yok. Motorla 5 dakikalık bir yolda ev de. Korkar mı, olumsuz etkilenir mi kutusuyla götürsem?


  • pandispanya  (24.06.16 23:09:20) 
Bence almayın ya, yer değişikliğini sevmiyor kediler, başka yerde huzursuz olabilir, stres yapabilir, ayrıca motordan korkabilir:(
Kasılması ok de beni asıl kanaması düşündürdü, o kadar uzun sürmesi ne bileyim hiç şahit olmadığım bir şey. Bir veteriner yok mu duyuruda ya cevaplasa.
Başka bir gariplik var mı kedide? Miyavlaması, hareketleri vs? Yoksa büyük ihtimalle normaldir ya.

Umarım sağlıklı bir şekilde doğarlar. Bir bakarsınız yarın gittinizde minikler var:)
  • peggy  (25.06.16 01:03:40) 
Hiç sorun yok mis gibi doğmaya başladılaaaaaaarrrrrr :)))

i.hizliresim.com
  • pandispanya  (25.06.16 01:38:45) 
yavru kedileri korumanız gerekenler köpeklerden ziyade erkek kediler olmalıdır. erkek kediler, dişileri tekrar çiftleşmeye hazır hale getirebilmek için yavrularını öldürürler. gözümün önünde kedinin yavrularını çaldılar da kurtaramadım.


  • nice tnetennba  (25.06.16 01:43:41) 
yiaaaa simit'in kendi gibi minik simitleri olmuuuşşş <3

pardon yine kendimi kaybettim, sadece iki tane mi çocuk var? çocukları anneye yapıştırın ki vücut ısılarını kaybetmesinler, emicekleri zaman da daha kolay olur hem. :)
  • evde liyakat kalmamis  (25.06.16 10:08:38) 
ev
evet sıcaktan girmiyor. yavruları olunca evini kuytu serin, korunaklı bir yere alırsanız girebilir. ama evin asıl olayı kışın.

doğum yeri
içgüdüsel olarak kuytu bir yer arıyor. varsa, dükkanın deposunda rahat bir yer hazırlayıp oraya koyabilirsiniz. doğuma tanık olmanızı istemeyecektir ancak rahatsız etmeden ara sıra kontrol etmeniz iyi olur. doğum bir kaç saat sürebilir.

beslenme
hamile maması en iyisi. doğumdan sonra da süt verirken de aynı tip mama işinizi görür.

etraftaki diğer hayvanlar
çevredeki o "tatlı" köpekler hem anne hem de yavruların hayatı için tehdit. anne yavrular doğduğu anda bir ihtimal size bile olumsuz yaklaşabilir. köpekleri kesinlikle tehdit olarak algılayacak yavrularını korumak için gerekirse ölümüne mücadeleye girecektir (ölümüne kelimesi mecazi manada değil gerçek manada). kaldı ki köpeklerin saldırması için beslenme ve tehdit gibi sebeplerin olmasına gerek yok. anne ve yavrular kesinlikle köpeklerle temas kurmayacakları yerlerde olmalı. bunun yanında erkek kedileri de uzak tutmanız lazım. erkek kediler de annenin çiftleşmesi için yavruları öldürebilir. kısaca ne köpek, ne erkek kedi. ikisini de uzak tutun.

bonus
yavrulara mümkün olduğunca dokunmayın. zira anne yavrularını kokularıyla tanır. eğer sizin kokunuzu alırsa o yavruyu terkedebilir. bir de kediler büyük kuzenleri aslan, kaplan v.b. gibi güçsüz yavruları terketmeye eğilimlidir. böyle bir durum farkederseniz o yavruyu sizin büyütmeniz gerekebilir.

isim
yavrular için önce kendilerini bir görelim. anne içinse perçem.
  • tururo  (25.06.16 10:59:26) 
Çok şekerler, hayırlı olsun:)

Yavrulara çok fazla dokunmayın +1

Güle güle büyüsünler:)
  • peggy  (27.06.16 10:51:50) 
[]

Hangi motor?

Motor almak için 6.000TL civarı bi bütçem var. Evden işe-işten eve gidicem daha çok 5 dakikalık bir yol için. Bi de arada belki paket servis götürürüm ^^ Kıyaslamamız Yamaha delight 115 cc vs Honda spacey 110 üzerine. Hangisinin avantajı-dezavantajı nedir? Var mi bir fikir ya da öneriniz? Bu fiyata şuna da bak diyebileceğiniz başka modeller de olur. En önemli kriterim yokuş çıkarken çok kasmaması. Teşekkürler.




 
honda'nin deposu daha buyuk ve idle stop (yakit tasarrufu saglayan start-stop var), combined braking (es zamanli frenleme) tek eksisi bana gore kampana fren. yamaha'nin on freni disk.

bu fiyatlarda japonlardan vazgecme derim. elbet baska bulursun da sonra basin baya agrir.

edit: ileride satmak isteyebilirsin. ikinci eli de çok ölü fiyata gitmemesi de ayri bir etken.
  • evimin paspasi  (25.04.16 08:28:28 ~ 08:40:39) 
spacey'nin tipini hiç beğenmiyorum ben. delight daha güzel gibi ona göre.

ama ben olsam sym fiddle alırdım.
  • contavolta  (25.04.16 10:35:12) 
[]

Altını ne yapmak lazım?

50.000 tl'lik altını, bozdurup vadeli yapmak mı (galiba en saçması bu?), bozdurup döviz yapmak mı (öyleyse hangisi? Dolar/Euro?), yoksa oldukları şekliyle altın olarak kasaya koymak mı daha mantıklı sizce?

Kısa vadede ihtiyacımız olmayacak gibi duruyor ama bu konularda cahilim biraz. Gidişat nasıl, ne yapalım?


 
uzun vade kasa


  • Frederick Co  (19.04.16 13:25:38) 
altın uzun vadede kesinlikle kazandırır. uzun vadeden kastım en az 5 yıl ki bana kalsa 10 yıl kalabiliyorsa kalsın. altın halinde koyun kasaya, üstüne de başka bişeyler koyun unutun kalsın orada.


  • baba jo  (19.04.16 13:39:11) 
Kısa vadede ihtiyaç yoksa, banka kasası kiralayıp oraya koyun. Kasa içinde bile olsa evde bulundurmayın böyle yüklü miktarda altını.


  • battal gemalmaz  (19.04.16 13:50:21) 
pandispanya hasılat iyiymiş :)


  • kakao  (19.04.16 14:09:44) 
Biz de 4 senedir kasada tutuyoruz ama her sene bir çeyrek altını kasa ücreti olarak ödüyoruz.Altını satacaksan şimdi satma maksimumu gördüğünde sat.Gerçi ben de aynı durumdayım hala ne zaman satsam diye bekliyorum
not: Mutluluklar bu arada

  • turkuaz  (19.04.16 14:15:16) 
öncelikle tebrikler. kasa +1 diyorum.
bankacı bir yakınınız varsa kasa indirimleri oluyor, aklınızda bulunsun.
kardeşim ablamın indirimi ile yıllık 50 tl gibi bişey ödüyor.
  • manuel mandalina  (19.04.16 15:16:55) 
Hocam hiç kasayla felan uğraşma. Bankaları araştır en uygun makas aralığı olan yıllık para kesmeyen bankaya gram altın olarak hesap açtır dursun. Fiziki altın alıp gram değerinde hesap açtırabillirsin. İstediğin an da internetten bozdurup alıp satarsın. Elindeki altını kasaya koysan kasa parası vereceksin bozdurmak istesen gidip uğraşacaksın kaldı ki küçük altın vb emtialarda bi de yıl muhabbeti oluyor. Kuyumcuya versen işçilik kesiyor felan. At bankaya unut gitsin.


  • sutu seven kamyoncu  (19.04.16 15:20:58) 
Hatta bazı katılım bankasının altına altın hesabı var. Yıllık 6 aylık veya 3 aylık vadelerle altın karından sana pay veriyorlar. Paran durduğu yerde artıyor.


  • sutu seven kamyoncu  (19.04.16 15:23:13) 
Kiralık kasa


  • basond  (19.04.16 17:09:47) 
[]

Bu aksesuar hakkında 4 soru :)

Ben gelinliğin üzerine böyle biraz hellenistik bir aksesuar takmak istiyorum saçıma. Saçlarım da çok basit, açık, dalgalı bi model olsun, ortasından da örgü geçsin istiyorum. Örnek olması açısından daha önce yaptırdığım bi saç bu: imgur.com Düğünde de buna benzeyecek. Sadece saçlarım o zamankinden birazcık daha kısa ama daha sağlıklı.

Takmak istediğim aksesuar da şu: imgur.com


Şimdi sorularıma geleyim:

1) Bu akesuara 75TL dedi satıcısı. Ama instagram üzerinden satış yapıyor. Ürünü görmeden almak çok riskli geliyor bana da. Bu fiyat, bu ürüne sizce değer mi?

2) Buna benzer aksesuarları İstanbul'da daha kolay ve uygun fiyatla alabileceğim bir yerler var mı?

3) Duvak bu saç modelinde, o aksesuar varken nereye ve nasıl takılmalı? Çok cahilim gerçekten.

4) Koyu renkte çok güzel durmuş ama kızıl saça, gümüş renkli aksesuar çok sırıtır mı?

Komple düşündüğümüzde özetle, bu saça, bu tarz bir model üstüne, o aksesuar olur mu? Fiyat uygun değilse ya da internetten almak riskliyse daha iyisini nerede bulurum?

Her soruyu bilemeyebilirsiniz :D İstediğiniz soruyu yanıtlayabilirsiniz, teşekkürler :D

 
bu aksesuarlar eminönünde gelinlik çiçek buket toka duvak sapkası satan dukkanlarda bol bol bulunur. istedigin gibi seçersin. internetten alma, teneke gibi gelebilir.

bu aksesuarlarda duvak pek gitmiyor aslında ama sac altından duvak cıkabilir illa duvak dersen. ben bakırı daha yakıstırırım kızıl saca ama tabi zevk meselesi gonlun nasıl isterse.
  • bordeaux  (24.03.16 09:16:46) 
gelinlik diyosun düğün diyosun 75 tl verirdim ben olsam :) intagramdan da almazdım, tutup bi kafaya filan koymak gerek önce.

saçlarında çok canlıymış. yakışır bence gümüş.

duvağın asıl olayı kapatmaması gerekiyor. bu durumda aksesuarın altından saça tutturulacak mecbur. ama bu sefer de yüzünü örttüğünde kapanıcak. valla bilemedim.
  • elorelia  (24.03.16 09:24:01) 
Eminönü'nden bulunur diyorum ben de. Görmeden alma, iade etmem vs. derse uğraşırsın canın sıkılmasın. Eğer duvak mevzusunu sadece nikah anında kullanacaksan üstten kapatıp, nikah sonrasında da bi kenara atabilirsin. Ancak sürekli takmak istiyorsan bu tokanın altına monte edilmesi gerekir o da havasını bozar sanki ya.. Bilemedim.

Kızıl saça gider bence. Aslında bronz toka daha çok gider tabii de, gelinliğin kalan aksesuarlarıyla uyumlu olması için gümüş iyidir.
  • lcha  (24.03.16 09:25:52 ~ 09:26:51) 
1) ürünü görmeden almak bana da riskli geldi. şık bir aksesuar ama düğünde kullanılacaksa materyali önemli. basit görünmesini istemessiniz. kapıda ödeme seçenekleri varsa ürün iptal olitikası da konuşularak denenebilir, böylece önce ürünü görmüş olursunuz.
2) kadıköy'de uzak ışıklar'da aynısı değil ama benzer modelleri görmüştüm birkaç ay önce. hala var mı bilmiyorum.
3) duvak konusunda mutlaka kuaför uygun biryer buluyor :) büyük ihtimalle arkadan tutturacaktır ama ben olsam duvak takmazdım bu tokayla. zaten gelinliğiniz de helenistik bir modelse duvaksız daha şık olur bence.
4) kızıl saça gümüş de olur altın da. sadece bronz olmaz diye düşünüyorum. emin olmak için başka model olsa bile gümüş ve altın iki tokayı saçınıza tutup fotoğraf çekip bakabilirsiniz.
  • avonkatalogu  (24.03.16 09:30:02) 
pandispanyaa saçlarına bayıldıııım ^_^ o istediğin aksesuar da eminönünde esmer bijuterinin yeri var kocaman, orada siyahı, beyazı, bakırı, sarısı hem bu şekilde hem de taç gibi olanı vardı çok güzeldi hem de 15 lira gibi bişeydi sanırım. ben de kuzenimin düğünü için bakıp beğenmiştim ama saçım kısa olduğu için güzel durmadı diye alamadım. dandik de değildi hatta farklı yaprak şekilleri de vardı seçenek çok. hem saçında görerek alırsan daha çok içine siner :)


  • kakamelsokoban  (24.03.16 09:33:26) 
4-O renge çok çirkin ve alakasız olur. Ayrıca basit görünüyor, olmasa da olur.


  • harvey  (24.03.16 09:41:35) 
1) instagram üzerinden sadece bir kere alışveriş yaptım, ondan sonra daha da bir şey almam dedim zira kumaşı görünüş olarak güzel olsa da kumaşı çok kötüydu. E iade de kabul etmiyorlar genelde, bu aksesuar da cok basit bir şey gelirse nolacak? Bir de saçında denemen her zaman için daha iyi olur diye düşünüyorum.

2) zaten söylenmiş, Eminönü taraflarına bakabilirsin. Hem daha fazla çeşit görme fırsatın olur ama gelinlikcilerde de bu tarz şeyler satılıyordur diye düşünüyorum.

3) duvak kısmıyla ilgili hiçbir fikrim yok :)

4) kızıl saç için gümüş olur ama dore ve bakır renklerini de bir dene bence saçında.

Bu arada gelinliğini seçtin mi? Gelinlik modeli de önemli diye düşünüyorum çünkü, sade bir modelse şık duracagi kesin.

Kısacası zamanın varsa Eminönü taraflarına git ya da bir iki gelinlikciye uğra, saçında renk ve model denemesi yap. Fiyatlarına da bak. En garanti yöntem bu olur sankı :)
  • fraise  (24.03.16 10:06:52) 
bu saça bu aksesuarı taktıracaksan duvaktan vazgeçeceksin..


  • oligomer  (24.03.16 10:47:12) 
[]

Neydi bu ilacın adı?

Zamanında doktor, erkek arkadaşıma kabızlığı sebebiyle bi ilaç yazmıştı ama o ilacı kullandıktan sonra sabah yarım saat hareket etmek, yürüyüş yapmak filan gerekiyordu. O da bunu yapamayacağı için ilacı almamıştı. Şimdi sabahları yürüyüşe başladı ama ilacı hatırlamıyoruz. Eczaneye böyle anlatsak bilirler mi? :D Sizin fikriniz var mı?




 
  • aliyoni  (16.02.16 09:18:45) 
bekunis draje


  • siradisi00  (16.02.16 09:41:56) 
[]

Cerrahpaşa'ya nasıl gidilir?

Kabataş'ta vapurdan indikten sonra en kolay yol hangisi? Direkt taksi yapsam çok trafik olur mu bu saate? Yoksa tramvay yapıcam sanırım değil mi? Hangi durakta inip ne yöne ne kadar yürümem gerek?




 
taksiye gerek yok eminönüne gelip 35 kocamustafapaşa eminönü otobüsüne binip cerrahpaşada inebilirsin ya da tramvayla yusufpaşaya gelip oradan yine 35,35c taksim kocamustafapaşa, 35a beyazıt kocamustafapaşa otobüslerinden birine binip cerrahpaşada inebilirsin :)

he tramvaydan beyazıtta inip oradan da 35a'ya binip gelebilirsin yine cerrahpaşa durağında inersin.

cerrahpaşa durağı hemen hastanenin önünde zaten
  • kakamelsokoban  (09.02.16 08:33:21 ~ 08:37:02) 
tramvaya binip yusufpaşa da in yürü ister 35 lere atla +1


  • mr fusion  (09.02.16 10:16:07) 
[]

Marka tescil işleri?!

Şimdi ben anlamıyorum. Yeni bir yer açıyoruz diyelim. Biz başka cafelerin isimleriyle çakışmasın diye henüz tescil edilmemiş bir isim arayışındayız. Ama etrafa bakıyorum, ülkede binlerde "Çınaraltı Cafe" var mesela. Bu nasıl oluyor?
Bu adamların şirket adı farklı, tabela adı farklı olabilir mi? Kanuna göre bu mümkün mü?

Bizim irtibat halinde olduğumuz patent firmasındaki temsilcinin de bir dediği bir dediğini tutmadı. Bi diyo ki "bulduğunuz ismin hangi dilde olduğu farketmez. eğer herhangi bir dilde patenti alınmışsa siz alamazsınız" . (yani mesela uyduruyorum, umut cafe varsa sen hope diye isim koyamazsın). Sonra aynı kadın bi de diyo ki "yok, yazılışı ve okunuşu farklı olan kelimeleri alabilirsiniz". Aklımı oynatacağım. Bu konuda ya da mevzuatı nasıl araştırabileceğim konusunda bilgisi olan var mıdır?

 
eksisozluk.com

Çınaraltı Cafe örneğinden gidelim.

1- Markalar, kullanılacakları sınıflara göre alınırlar. Örneğin cafecilik hizmetleri, yanlış hatırlamıyorsam 43. sınıftaydı.
2- Markalar, Türk Patent Enstitüsü tarafından tescil edilir. Ülkemizdeki pek çok kişide marka tescil bilinci olmadığı için, tabelaya koydukları ismi marka sanmaktadırlar.
3- Bazı istisnalar dışında, bir kişinin 43. sınıftaki cafecilik hizmetleri (yeme içme hizmetler esasen) için tescil edilmiş Çınaraltı markası varsa, o kişinin benzer başka markaları engelleme hakkı vardır.
4- Bu kişiler bazen markanın kendilerine sağladığı avantajları kullanmak isterler ve diğer Çınaraltı isimli cafeleri, lokantaları vs. engellerler.
5- Nasıl engellerler?
5a- Başka bir işletme Çınaraltı markası için başvuru yaptığında TPE'ye itiraz ederler.
5b- Başka işletmeler herhangi bir marka tescili yaptırmadan Çınaraltı ibaresini kullanmakta iseler, marka hakkına tecavüz davası açarlar.

Danıştığınız kadın muhtemelen farklı bağlamlarda söylemiştir o dediklerini. Umut diye tescilli bir marka varsa, siz de aynı sınıflar için UMUT marka başvurusu yaparsanız TPE zaten kendiliğinden reddeder. Bir şekilde gözden kaçsa bile Umut markasının sahibi itiraz edebilir.

Özetle diyeceğim şu: Orijinal bir isim bulun. Ne kadar anlamsız o kadar iyi. Hiç kimse gelip "benim markama benziyor" diyemesin. Sizin iyiliğiniz için diyorum bunu. Bir kişi size dava açsa, o davayı sürdürmenin getireceği finansal yük bile çok fazla olabiliyor. Ne kadar orijinal o kadar iyi.
  • starborn  (08.02.16 09:45:02 ~ 09:54:44) 
yok. bu konuda zihnini aydınlatacak bir mevzuat falan yok.

çalıştığın firma dandik, onu değiştir.
  • eksi sozluk e bir daha geldim  (08.02.16 12:56:00) 
[]

Eminönü'nde tabak çanak satan yerlere nasıl gidilir?

Bunların daha çok öbeklendiği bir yerler varsa, vapurdan indikten sonra nasıl gidilebileceğini tarif edebilecek var mıdır?




 
mısır çarşısının arkası işte.


  • greenplease  (02.02.16 11:45:49) 
Aradığın yer Mahmutpaşa.


  • angelus  (02.02.16 11:46:54) 
eski sirkeci adliyesinin sokagında da büyük zuccaciyeler var


  • bordeaux  (02.02.16 12:13:08) 
[]

Çok saçma değil mi? [Fiyat Kıyaslaması]

İki aynı marka, aynı model set var. Biri 12 kişilik çatal bıçak vs takımı; diğeri de 6 kişilik. Normalde fiyatlarının da birbirinin yarısı/iki katı olması gerekirken, burada 6 kişilik olan diğerinden çok çok çok acayip daha ucuz.

1) www.hisar.com.tr (12 kişilik olan)
2) www.hisar.com.tr (6 kişilik olan)

Görebildiğim aralarındaki tek fark da 12 kişilikte ayrıca verilen 1'er adet adet kürek, kevgir ve kepçe :D Yani 6 kişilik olan takımdan 3 tane alıp 18 kişilik bi takım çıkarsam bile, 12 kişilik takıma kıyasla 112 liram daha cebimde kalıyor??? O paraya da kürek, kevgir ve kepçe alırım herhalde :D:D

Benim göremediğim bir şey mi var burada, çok saçma değil mi bu hesap?

 
Az olanı saydım 38 parça var. Muhtemelen 6 tane çay kaşığını eklemeyi unuttular listeye. Onun dışında neredeyse aynı gözüküyor. 6 kişilik olanda indirim mevcut, indirimsiz halleriyle karşılaştırınca bile bi saçmalık var bence de.


  • saygilarefendim  (27.01.16 09:51:30) 
@saygilarefendim: Hayır, bir eksiklik yok tam 44 parça var. Çay kaşıklarını araya yazmışlar, siz gözden kaçırmışsınız :))


  • pandispanya  (27.01.16 10:00:13) 
Cevap degil simdi mobilden cikmaya da usendim :p

Evlenirken bilimum catalbicakciya gidip bakmistik. Hisarda falan takimlarda hep cizik vardi. Esse'den almistik sonra. Cizik var mi diye mutlakakontrol et
  • la noix  (27.01.16 10:15:03) 
öbüründe kevgir kürek vs var. sen bu altılıktan iki tane yapıştır. eksikleri de tek tek satıyorlar alırsın.


  • ayiadam  (27.01.16 10:50:10) 
paşabahçe'ye de bak. çok tatlı şeyler var.


  • [silinmiş]  (27.01.16 10:55:48) 
[]

Bu gelinliğin önü nasıl olsun?

Gelinliğin arkası bu ekteki gibi.

Önüyse şuradaki gibiymiş ama ben açıkçası pek beğenmedim: i.hizliresim.com Fazla atlet gibi geldi gözüme.

Sizce ön kısmı böyle olsa daha iyi olur mu? i.hizliresim.com (bunun daha taşsızı olacak şekilde).

Elbisenin ön kısmı için sizin önerileriniz var mıdır? Daha kapalı da olabilir önü, farketmez. Sadece tek omuzlu ya da straplez bir model istemediğimi biliyorum; benzer farklı model gelinlik önerileriniz varsa o da olur. :)

Bonus soru olarak da: Gelinliği dikecek işinin ehli bir terzi arıyorum, tercihen Anadolu yakası, Kadıköy dolaylarında. Gören, duyan, bilen var mıdır? Böyle bir model için şuraya bak, diktirmekle uğraşma da diyebilirsiniz tabi o daha harika olur :D Teşekkürler.

 
Kalp kesim benim hosuma gidiyor. Zaten ozel diktireceksen sana gpre yaparlar. Onerim fazla dekolte vermemen :)

Dikis icin degil ama cadde'deki husniye ve oleg cassini modellerine bi bakmani oneririm. Dikisten daha hizli bi sekilde aradigini bulabilirsin
  • la noix  (26.01.16 08:50:50) 
bence ilk linkteki daha iyi. tabi daha az dekolteli olmalı. senin beğendiğini ben beğenemedim pek.


ayrıca yeter artık evlenmeyin ulan allahsızlar :'(
  • elorelia  (26.01.16 09:13:01) 
İlk linkteki cok daha başarılı ikincisi basit durmuş . Wedding world bu ısın merkezi cok iyi butikler var. Evaluz veya Akay gelinlik tavsiye edebilirim. Akay'ın cadde de ve Nişantaşı'nda da şubeleri varmış. Oleg casini demis biri sakin gitme seri üretimle basit dikişlerle meşhur ikinci sınıf mekan. Üstünde emanet durur ürünlerin cinden geldiğini kendim biliyorum araştırdım çünkü bu surece girerken fazlasıyla. Suadiye pronovias var ama cok gereksiz pahalı ayni ayarda Bi gelinlik wedding world de 4-5 bin civarında


  • turuncuwoswos34  (26.01.16 09:44:03) 
Bu gelinliği diktiremezsin, mutlaka hazır bulup al. Bu arada 1. linkteki bence de kesinlikle daha iyi, 2. si sibel can'ın sahne kostümü gibi duruyor.


  • ekaterina  (26.01.16 10:58:37) 
Ben de ilk linki beğendim çok. Sade geldiyse ağır taşlarla süsletebilirsin. Sadece omuz kısmı bile olur taşlı.


  • dessy  (26.01.16 11:01:12 ~ 11:01:40) 
Aslında ilki sade gelmedi yahu, ben zaten sade istiyorum. Bu yüzden ikinci linktekini özellikle belirttim ya "bunun daha taşsızı" diye :)

İkincinin modelinde yaptırırsam sadece "modeli/kesimi" almış olacağım yani. O taşlar yerine basit, saten bi beyaz şerit filan olabilir diye düşünüyordum :)
  • pandispanya  (26.01.16 11:03:13) 
çok pardon, ben o kısmı atlamışım.

şu tarz bir şeyi de kendine göre uyarlayabilirsin: www.google.com.tr
  • dessy  (26.01.16 11:07:47) 
öncelikle bu sürecin tadını çıkar demekle başlıyorum..

tavsiyem sakın diktirme çünkü bunu dikemezler bende diktirecektim yaşanan hüsranları görüp görüp vazgeçtim. birebir aynısı olmaz ama inan bulursun bu tarzda özellikle sırtı böyle olan modeller zaten pierre cardinde var önünü de açıksa kapattırır kapalıysa açtırırsın yani kol omuz bu kısımlarda oynama çok rahat oluyor benimki 8 kez değişti en sonunda skandal oldu ama mecbur o halde çıktım düğüne :) sen öyle yapma dene gör karar ver kimsenin etkisi altında kalıp beğendiğin şeyle uğraşma.

bir de bende böyle bir model denedim henna gelinlikte. balık üstünde duran o tül fotodaki gibi durmuyor eğer bulabilirsen böyle bi model diktirmeyede kararlıysan önce bir gör derim üstünde..
mutluluklar :)
  • mantarliborek  (26.01.16 11:25:47) 
ilki benim gözüme gecelik gibi göründü. ikincinin de gögüs arasi yirtmaci gereksiz derin bence. hem sirt hem gögüs dekoltesini bir geline yakistiramiyorum.
sahsen form olarak ikinci gibi ama gögüs arasinin acik olmadigi bir modele meylederdim.

  • pilav  (26.01.16 11:34:31) 
@mantarliborek: aslında bu model bende garanti olduğu için direkt bu modele yöneldim. Nişanımda giydiğim elbise de sırt-göğüs dekoltesi ve balık modeliyle buna çok fazla benziyordu. O yüzden model yakışır, tülü de takıp çıkarmalı bir şey yapabiliriz belki diye düşünüyorum. Fotoğraf çekimlerinde filan güzel durur gibi geliyor.


  • pandispanya  (26.01.16 12:16:10) 
[]

Ruffles'tan çıkan bu şey normal mi?

Ne bu ya?




 
tuketici hakem heyetine basvurmalisin.


  • bim tribi  (24.01.16 16:49:42) 
O ne cidden ya? Yanmış cips desem değil sanki, tuhaf bir şey. Yediğim tek cips kırk yılda bir Rufflesdı. Onu da yemem artık.


  • fraise  (24.01.16 16:50:49 ~ 16:51:11) 
Oeh artık. Yakında at falan da çıkar bunların içinden.

Çok yanmış bir cips falan olamaz değil mi? Tadına bak diycem de bakma bence.

Sosyal medyadan Ruffles'la ilgili heryer mail at, twit at, facebook'tan mesaj at. Uzun bir mail falan döşe.
  • winston insani  (24.01.16 16:51:39 ~ 16:57:58) 
40 yılda bir yapacağım bir cips keyfim vardı onun da içine ettiler ya. Tadına baktım. Kömür gibi bir şey. Yanmış, iğrenç bişey. Başta idrak edemedim, aa cipsten ekmek çıktı dedim; sonra yok yeni bi cips heralde dedim. Mega taso gibi sandım. Sonra baktım alakası yok.


  • pandispanya  (24.01.16 16:52:58 ~ 16:56:05) 
bir yere şikayet et, ya da direkt ruffless a çok güzel bir mail döşe. muhtemelen yıl sonuna kadar bir daha ruffles a para vermezsin.


  • liriamer  (24.01.16 16:56:46) 
Buradan aşırı yanmış bir cips gibi duruyor. Fritolay'indi galiba Ruffles, mail attığında ilgileniyorlar genelde.


  • aychovsky  (24.01.16 17:13:14) 
taş yedirecekler insanlara.


  • hpkhga  (24.01.16 17:16:55) 
hemen amerikan başkanı dahil herkesi devreyi sokun !
:)
daha fazla cips yeyip de sağlılığını bozmaman için allah'ın bir işareti bu bence.
  • titiraprap  (24.01.16 17:17:40) 
topkek koymuşlar tuzlu kuru kuru gitmez diye


  • cekilmis gayfe  (24.01.16 18:05:45) 
Geyiklenmeyin hemen. Toblerone'un içinden de garip bişey çıkmıştı, babam da "bu ne böyle içinden çıktı" yazıp, Toblerone'a göndermişti. Bi koli toblerone göndermişlerdi. Sene 95 filan.
BİR KOLİ TOBLERONE diyorum bak.

Bence yazın. Herkes şikayetini iletsin üreticiye. Bu örnek olsun. Bana çok iyi örnek oldu :)
  • neynep  (24.01.16 19:07:45) 
twitter dan yaz hatta geçen gün birine daha çıkmış baya benzeri twitter.com


  • hıkmıkzık  (24.01.16 21:55:04) 
"şikayetinizle ilgili sizinle iletişime geçebilmemiz için iletişim bilgilerinizi DM ile bize iletebilir misiniz?" kıllığını yapmak zorundalar mı ya. Geçmişsin işte iletişime, konuş ordan.


  • neynep  (25.01.16 09:27:28) 
[]

Spor ayakkabı taviyesi

Benim spor ayakkabılarım hep sadece sporda giyilecek cinsten, görüntü olarak hiç zarif olmayan kaba ayakkabılar. Alışmışım yıllardır öyle alıyorum, günlük hayatta da hiç spor ayakkabı giymiyorum. Ama artık giyinmek istiyorum. Şöyle eteğin ya da skinny pantolonun altına giydiğimde ayaklarımda palyaço ayakkabısı gibi sırıtmayacak cinsten; günlük, zarif spor ayakkabılar konusunda marka ve model önerileriniz var mıdır?




 
airmaxler moda.


  • tescillimarka  (20.01.16 20:15:46) 
nike airmax +1

moda olduğundan falan da değil, giydiğim en rahat ayakkabı. ben de spor ayakkabıyı günlük olarak kullanmayı sevmiorum ama bunların her rengini almak istiyorum.
  • sayns  (20.01.16 20:49:00) 
airmax'in nesi zarif :/ hayvan gibi topuğu var, zarif değil tam tersi odun gibi. skechers gayet iyi bence.


  • nice tnetennba  (20.01.16 21:16:11) 
Asics tiger serisi, boyner'de deli infirim vardı en son, piyasa falan diye burun kıvıranlara da bakma, bir sürü rengi, çeşidi var.

Biraz daha paraya kıyarsanız columbia'nın hafif outdoor modelleri var, adidas'ın da outdoor günlük giyilebilir modelleri var, biraz daha kabaca.
  • crescendo  (21.01.16 18:52:58) 
[]

Nikah Tarihi Kabusu :(

Elimde 2 seçenek var. 9 Nisan vs 16 Nisan 2016.

Elimde iki tane başka seçenek var. Ya sadece nikah yapacağız; ya da nikah sonrası başka bir yerde kokteylle evlilik kutlaması ve İstanbul'a veda organizasyonumuzu da yapacağız.

Kokteyl olması halinde de iki seçenek var. İç mekan / dış mekan. Tabii ki ferah ferah dışarıda olmasını isterim ama o tarihlerde havanın yağışlı olabilmesi ihtimali... :/

Kokteyl olması halinde, kokteyl mekanı nikah salonuna yakın olacak. Özel araçlar ve servislerle ulaşım sağlanacak. O tarihlerin geçmiş hava durumlarına baktığım zaman 9 Nisan hep yağmış. 16 Nisan da bazen yağmış bazen yağmamış.
9'unda yapıp erkenden İstanbul'dan gitmeyi yeğlerim ama 9'unda yaparsak bu sefer de yağmur çamur, kapalı hava, kapalı mekan nasıl olur hayal edemiyorum. Bu sebeple 9'unda yapmaya karar verirsek belki kokteylden vazgeçmeyi tercih edeceğim. 16'sında yaparsak ve şansımıza yine yağmur yağarsa da yazlık yerde sezondan 1 hafta kaybetmiş olacağız. Ama eğer hava açık olursa şahane olacak.

Yarın gün almamız gerekiyor. Bu bilgiler ışığında siz olsanız hangi tarihi, hangi organizasyonla tercih ederdiniz?

(Geçen sene o tarihlerde havanın nasıl olduğunu hatırlayabileceğiniz anlarınız olduysa da paylaşınız :( Hatta o tarihlerde yağmur yağmadığını iddia eden hava durumu raporları ve hissiyatlarınızı bile paylaşabilirsiniz :D)

 
kasımda evlendim bu nedenle iç mekanda oldu düğün tabii ki ama bahçesi falan vardı güzel. hava güzel olursa dışarıya da kokteyl masası koyarız demişlerdi, koydular çiçekler falan da vardı. şansıma yağmadı ama zaten bizim organizasyon hep içerideydi. millet sigaraya ya da hava almaya çıkmıştı

yağmur bereket demektir, yağarsa şans getirir gözüyle baktım ben.
büyük camlı bi mekanda iç organizasyon yapılabilir (bkz fenerbahçe romantika gibi). böylece yağmur da yağsa romantik olur. böylece erken de ayrılmış olursunuz

yalnız nisana yerler dolmuş olabilir (kokteyl için) elinizi çabuk tutun
  • la noix  (20.01.16 08:52:00) 
tarih olarak bir şey diyemeyeceğim ama nikahı da kokteyl ile aynı yerde yapsanız daha pratik olmaz mı? özel araç ve servis ile uğraşmaktansa nikah memuruna para verirsiniz, millet bir oraya git bir buraya git uğraşmamış olur ve yağmur yağarsa daha kolay olur.


  • rachel  (20.01.16 08:57:14) 
@rachel: Nikah ve kokteyli aynı yerde yapmayı da düşündük ama kokteyle gelmesini istediğimiz kişiler maksimum 150 kişilik bir kemik kadro. Nikaha belki 400+ kişi gelecek. Bu yüzden aynı yerde yapmanın manası yok. (zaten aslında seçtiğimiz kokteyl mekanında 400 kişilik yer de yok :D) Biz sevdiğimiz kişilerle son kez hep birlikte bir zaman geçirmek istediğimiz için ayrıca toplanacağız.

@la noix: Şu an kokteyl yapmak istediğimiz yerdeki her iki tarihi de ayırttım, o konuda bir sıkıntı yok :)
  • pandispanya  (20.01.16 08:59:25 ~ 09:03:24) 
@pandispanya e o da doğru :)

ben olsam iş bu şartlar altında 9 Nisan'ı seçerdim, yağarsa da yağsın berekkettir dediği gibi la noix'in. başkaları nikahınıza gelip gidecek, sonrasında doğru düzgün hatırlanmayacak bile ama sizin sezondan kaybedeceğiniz 1 hafta hep içinizde ukte kalır.
  • rachel  (20.01.16 09:27:28) 
Nisan'da hava serin olduğu için incecik elbiselerle kimse dışarıda olmayı tercih etmiyor. Sadece fotoğraf açısından havanın açık olması avantaj, başka bir olayı yok.

Ben 9 Nisan - kapalı ortam derim.
  • lcha  (20.01.16 09:39:39) 
geçen yaz 16 haziranda nikahım vardı, dış mekanda oldu ve yarım saat şakır şakır yağmur yağdı. herkes gelip aman üzülme berekettir filan dedi de, neden üzüleyim mis gibi toprak koktu, çok severim zaten. bazı masalar tentenin dışında kaldığı için sıkıntı oldu biraz, o kadar. yani zaman çok da fark etmiyor, yağacağı varsa yağıyor genelde. hem iç hem dış mekan seçeneği olan ya da böyle sürprizli durumlara karşı hazırlıkları olan bir yeri tercih ettikten sonra tarihin çok da önemi yok.


  • who cares wins  (20.01.16 09:40:47) 
bence her türlü kapalı mekan.haziran düğünleri bile riskli olabiliyorken nisan başı için açık mekan hiç uygun gelmedi bana.6 nisan demek mart sonu gibi bir hava demek ki martta hava bildiğin serin olur.yağmur olmasa bile açık salon için serinlik açısından mayıs hazirandan öncesi uygun değil bence.ayrıca daha nisanın başı bu sezon bile açılmış olmuyor ki anlamadım ben :/
9 nisan kapalı mekan bence.

  • aquarium  (20.01.16 10:17:15 ~ 10:43:16) 
9 Nisan 2015 yurtta hava durumu
İstanbul: Çok bulutlu, yağmur ve sağanak yağışlı (Yağışların öğle saatlerinden itibaren poyraz fırtınası ile birlikte kuvvetli olması bekleniyor.)

16 nisanı bulamadım.23 nisanda kara kış diyor ama.

her türlü risk açıkta olmasın derim. Kapalı mekan 9 nisana yapıştır. Bir an önce git.
  • basond  (20.01.16 10:39:59) 
Ben de 9 nisan kapalı mekan diyorum zira 16 Nisana çok yakın bir tarih benim doğum günüm ve su son 4 senede sadece geçen sene hava kapalı değildi, onda da akşam saatlerinde montsuz dışarıya çıkmak pek mümkün olmuyordu.

Her durumda 9 nisanda kapalı mekan garanti gibı duruyor.
  • fraise  (20.01.16 11:19:51) 
26 nisanda marmariste evlendim, düğün kapalı mekanda oldu. İnadına da hava yaz havası gibiydi ama 27 nisanda öyle bir yagmur ve fırtına vardı ki tüm marmarisin elektrikleri kesildi. Garanti olsun iç mekan tercih edin.


  • physcos physcos  (20.01.16 13:36:49) 
hiç belli olmuyor yağmur durumları. iki tarih de aynı olasılıkta. kapalı mekanda yapın.


  • sayns  (20.01.16 13:43:33) 
9 Nisan arkadaşımın doğum günü oradan biliyorum, pek yağmur yağmaz o günde ama geçen sene yağmıştı sanki, yağmurdan emin değilim ama soğuktu, geçen sene 16 nisanda da hava soğuktu.

Bence çok farklı tarihler değil, ben olsam hangisi içime siniyorsa onu seçerdim. Kokteyl için de hem kapalı hem açık yeri olan bir mekan tercih ederdim, o günkü hava durumuna göre ayarlanırdı içerde mi dışarda mı olacağı.
  •   (20.01.16 18:08:42) 
O tarihlerde hava nasil olacak ayrintili olarak ogren internetten buyuk ihtimalle tutar.


  • oyokbuyoknevar  (20.01.16 18:17:03) 
[]

Çelik Tencere vs Granit Tencere

Farkı ne bunların? Yani birinin diğerine üstünlüğü, avantajı ve dezavantajı ne?
Yeni eve her iki takımdan da alınmalı mı? Hangisi ne işe yarıyor pek bilmiyorum :/ Çelikle yaptığım bütün yemekleri granitlerle de yapabiliyorsam sadece granit alayım mı? Yoksa "şu parçaları çelik, şu parçaları başka bir şey al" mı dersiniz? Yoksa her ikisi de mutlaka olmalı mı dersiniz, ne dersiniz?



 
granit teflon özellikli. telle ovamazsın. çelik gibisi yok bence.


  • 9kuyruklukedi  (19.01.16 10:37:57) 
Granit hemen asiniyor, bence de celik.


  • neferkitty  (19.01.16 10:41:13) 
Şu an evimizde kullandığımız tencereler seramik. Ama alışveriş öncesi kime sorduysam "aman seramik alma, aşınıp çatlıyor; granit al" dedi. Ben de o yüzden granite yöneldim :( Kafa karışıklığına gel.


  • pandispanya  (19.01.16 10:51:50) 
Bu nası granitmiş la diyip üstündeki noktalardan birini tırnağımla kazıyabildiğimi farkedince, anladım ki bu granit tavalar boya püskürtmeli teflonmuş (marka yapmış bi isimdi bu arada).

Bu olaya kadar gerçekten granit taşından yapildiklarini zannediyordum asfhs. Çelik takımımız var, evladiyelik öyle söyleyim.
  • mandalina kokusu  (19.01.16 11:00:10) 
çelik tencere seti olmazsa olmaz. yemeğini çorbanı yaparsın mis gibi, çizilmez bozulmaz bulaşık mak. rahatça atılır. yağsız sote falan yapmak için granit tava bir adet yeterli. pilav çok yapıyorsan bir adette tencere alabilirsin granit. yapışmaz rahat olur.


  • yue  (19.01.16 11:05:15) 
[]

Evlenmek için böyle bir yer var mı?

İstediğim nikah dairesinde istediğim tüm tarih ve saatleri almışlar :(

Şu fotoğraflardaki gibi sadece çardak ve 300 tane sandalyeyle işi çözebileceğim yerler var mıdır? Belki basit bi kokteyl olabilir ve bi quartet de gelip bir iki bişeyler çalar. Ama asıl istediğim, İstanbul içinde, fahiş fiyat çekmeyen, ulaşımı çok zor olmayan bir yerler varsa irtibata geçmek. Çok fena gg oldu yoksa :D Teşekkürler.

Mobiller için link:
1) i.hizliresim.com

2) i.hizliresim.com

 
İTÜ'nün tesisleri vardı. Valla fiyatını filan bilmem de, bi aracı olursa çok uçmaz heralde.

Manzara lazım değilse Turk Telekom tesisleri var. Yine fiyatını bilmiyorum ama fotodaki gibi ortamı
  • lcha  (15.01.16 09:09:47) 
Alkollu mu?
Alkolsuz guzel yerler biliyorum 10 numara manzarali ama alkolsuz diye oralarda yapamamistik :/

Bi de yaz icinse gg olabilir coktan
Fotoyu goremedim de hayal ettim
  • la noix  (15.01.16 09:13:57) 
Ha bu arada kokteylle yemek fiyati cok farkli olmuyor cunku mekanlar o gunu size ayirmis oluyor (hele ki high season'da)


  • la noix  (15.01.16 09:14:58) 
@la noix: şu saatten sonra alkolsüz de olabilir, hiç farketmez. High season da olmuyor sanırım. Nisan'ın 16'sı istiyorum. Mobil için link de ekledim :)


  • pandispanya  (15.01.16 09:17:24) 
Kucuk camlica tepesinde belturun yeri, cemile sultan yalisi, uskudar'da bi yer daha vardi kiz kulesinin karsisinda ama ismini unuttum :/


  • la noix  (15.01.16 09:21:23) 
izmir inciraltı


  • kupigometa  (15.01.16 09:32:53) 
nisan 16da gelinlikle açık hava biraz riskli değil mi istanbul için? :(


  • freya  (15.01.16 09:56:08) 
izmir inciraltında böyle bir yer var sankinlik yok. urlaya bakabilirsin


  • paranoyak kedi  (15.01.16 09:58:35) 
@freya, geçmiş tarihli hava durumlarına baktım, yağdığı zaman da olmuş ama geçen sene güneşliymiş mesela :( illa açık hava da şart değil; böyle bir şey de olur: i.hizliresim.com

Benim tek istediğim şey, bana sadece evlenebilmem için gerekli olan nezih, sakin bi ortam sağlamaları. 300 kişilik sandalyeyi dizebilmeleri. Bunu yaparken de şehrin çok dışında ya da Bağcılar'da filan olmaması. Bu kadar.

Arkadaşlar İstanbul diyorum, İzmir ve Urla diyorsunuz :D
  • pandispanya  (15.01.16 10:12:25 ~ 10:17:40) 
İtu'nun macka tesislerinde bir arkadasimizin nikahına gitmistik. Kokteyl tarzı bir şey vermişlerdi. Güzeldi gayet ama açık hava değildi bizim gittiğimiz. Sen yine de bir sor açık hava bölümü var mı diye zira aşağıda bahçesi, terası vs de vardı.


  • fraise  (15.01.16 10:21:57) 
biz burda yapıyoruz. telefonla bilgi almaya çalışmayın. kadın biraz ters. adı zübeyde. zamanınız varsa gidin görün. nisan gibi orası baya güzel olur. bildiğin sera ve her yerde bitkiler var. biz çok beğendik.

dugun.com
  • zam sampiyonu domates  (15.01.16 10:30:43) 
Secret Garden'a da bak, açık hava olursa kır düğünü ve deniz manzarası bir arada oluyor.


  • cakabo  (15.01.16 11:06:02) 
bambi'nin böyle bir mekanı vardı kır bahçesi konseptli düğün. oraya bakılabilir.


  • halitkin  (15.01.16 13:54:29) 
Alakasız cevap veriyorsun diye kızacaksın belki ama gene de yazacağım.Düğün mekanı ne kadar ucuz ve dandik olursa o kadar şükredersin sonradan.


  • turkuaz  (15.01.16 14:27:53) 
@turkuaz

Bombayı ortaya bıraktınız, birinin "Neden?" diye sormasını beklemeden sebebini de açıklasaydınız bari.
  • pulsartgr  (15.01.16 14:33:41) 
@pulsatgr, çünkü düğün dediğin şey 3 saatlik bir olay.Yazık değil mi verilen o paralara.Nereden baksan en az 25-30 bin TL çıkacak cepten.Ele geçen ne peki ? Eşe dosta rezil olmama duygusu mu.Bir saygınlığımız var onu koruyalım duygusu mu yoksa.Tüm ömrümde bir kere yapılıyor eğlenelim diye düşünüyorsanız aynı yollardan geçmiş biri olarak söyleyeyim bu yaşıma kadar düğününde eğlenmiş bir gelin-damat görmedim.Geçiniz.
Eldeki paraları havaya saçmaktan hiçbir farkı yok.

  • turkuaz  (15.01.16 23:00:51) 
[]

Kaşlarım devamlı çatık :(

Kaşlarım devamlı şu şekilde st1.uzmantv.com ve orada artık kalıcı izler oluşmak üzere! Nedense farkında olmadan kaşlarımı çatmış halde buluyorum kendimi devamlı. Mimiğim de öyle alışmış. Konuşurken, düşünürken, sevinirken, üzülürken devamlı o hareketi yapıyorum galiba. Sorular şunlar:

1) kaş çatmaktan nasıl vazgeçebilirim? resmen kontrol edemiyorum oradaki kaslar devamlı çatılmaya programlanmış gibi; uyurken bile kaş çatıyorum.
2) şu anda var olan belli belirsiz izleri geçirmenin ve daha da ilerletmemenin/ilerlemesini geciktirmenin yöntemleri neler?

Böyle giderse o izler gittikçe derinleşecek çünkü. Botoks denen şey bunun için mi var mesela? Bi kere yaptırsam ne olur?

Teşekkürler.

 
1.Uyurken bile yapıyorsan, gece orana selobant yapıştır derdim ama evlencen iki gün sonra asdgadfg nası yabıştırcan bilmem.


  • mandalina kokusu  (14.01.16 20:24:52) 
garip bir şekilde ara sıra bana da oluyor bu. alnına masaj yapıp kendini öyle durmamaya telkin edebilirsin.


  • who cares wins  (14.01.16 20:26:52) 
sorularına cevabı bilmiyorum ama daha geçenlerde aynı şeyi düşünmüştüm. niye böyle dolaşıyorum ki şimdi filan diye. neden acaba.


  • tepedeki psychedelic adam  (14.01.16 20:28:42) 
derin nefes almayla geçmiyorsa masajı da deneyebilirsin. kolay gele. silme olur mu, kalıcı bir çözüm öneren birileri çıkarsa biz de görürüz :)


  • godoşu beklerken  (14.01.16 20:32:13 ~ 16.01.16 15:13:00) 
Çare boatox.

Ben de yaptırcam.
  • [silinmiş]  (14.01.16 20:48:08) 
youtu.be
Bu teyze cok tatli. Ben de gecen gun agzimin ke arindaki cizgiler icin olan videosunu izledim.

  • innerbliss  (14.01.16 20:49:15) 
youtu.be

Aklıma direk bu şarkı geldi :)
  • şapşiko  (14.01.16 20:59:11) 
botox yaptır


  • shotgunwoman  (14.01.16 22:35:18) 
Stres altındaysan onun etkisidir.


  • arnold schwarzeneger  (15.01.16 07:55:36) 
[]

Cafe Bar Malzemeleri

F/p en uygun nereden alınır?

Masa, sandalyesinden, servis tabak çanağı, tencere tavası, bar ekipmanlarına kadar hepsi için ayrı ayrı ya da genel tavsiyeleriniz varsa çok makbule geçer.

Eminönüne mi gideyim, internetten mi bakayım, normal bildiğimiz markalı mobilyacı ya da tabak çanakçıları mı gezeyim ne yapayım?

 
kasımpaşa da Bahriye Cad. ne gidiceksin bütün irili ufaklı mutfak ve diğer ekipmanalrı satan firmalar 2 . elciler buradadır.


  • jamswety  (05.01.16 18:32:18) 
istoç var
oradan almıştık biz pansiyon için epey şeyi. bar ekipmanlarını bilmem epey spesifik. masa-sandalye için ama geçerli.

ümraniye modesa mı ne var mobilyacılar sitesi. orada da epey şey var.
  • liriamer  (05.01.16 18:40:38) 
[]

Evlilik sebebiyle işten ayrılmak istersem

Normal şartlarda 2016 içinde kullanacağım 2 haftalık iznimi kullanma hakkım olur mu?

Özetle, ben Nisan ayında evlenip, evlendikten sonraki ilk Pazartesi günü bu sebeple istifamı vereceğim. Bu durumu da bu hafta içinde işverenime açacağım. Önümüzde daha 3 ay var, bilgileri olsun, arkadan iş çevirmek gibi olmasın diyerek. Ancak bu konuşmayı yaparken bu seneki 2 haftalık tatilimi de ara ara ihtiyaç duydukça bu 3 ay içinde kullanma isteğimi dile getirmek istiyorum.

Bu hukuki bir hakkım mıdır; değil midir yoksa işverenin insiyatifinde midir? Bu işin aslı astarı nedir?

 
yıl bazlı olarak hesaplamayın yıllık izninizi, işe giriş tarihinize göre hesaplamanız gerekecek.

eğer ki işe giriş tarihinize göre yıllık izin hakkınız mevcut ise yıllık izninizi kullandırmak zorunda elbette. aksi durumda izin süreniz karşılığı ücret ödemesi gerekir.
  • arma aski  (05.01.16 10:19:29) 
Yalniz bazi sirketlerde yillik izni bolerek kullanamiyosun


  • la noix  (05.01.16 10:25:27) 
Bizde kullanabiliyorsun normalde. Zaten parça pinçik etmeyeceğim. 1'er haftadan 2 kez kullansam yeter fazla fazla. İsterlerse tek seferde 2 hafta da kullanabilirim. Benim için farketmez. Bu hakkım mı değil mi onu merak ediyorum sadece.


  • pandispanya  (05.01.16 10:26:36) 
kural olarak; personel, en az bir ay önceden izin talebini yazılı olarak işverene bildirmesi gerekir. işveren izin kullanma tarihi ile bağlı değildir, işçinin talebi ve iş durumu dikkate alınarak izin dönemi belirlenir.

bu nedenle farazi olarak, izin istediğiniz dönem çalıştığınız işyerinin en yoğun dönemi ise ve bu tarihte kimse izin kullanmıyor ise, ya da sizin işlerinize bakacak kişi o dönem için izin istemişse işveren sizin talebinizi tarih uygunsuzluğu sebebiyle reddedebilir. yani işverenin tarih konusunda belirleme hakkı mevcuttur.

o nedenle "kesinlikle kabul etmek zorunda" denemez, ama kabul etmemesi için makul bir gerekçesi yok ise, o tarihlerde izin kullanmanıza izin vermesi gerekir.
  • arma aski  (05.01.16 10:33:29 ~ 10:34:29) 
Eğer yıllık izni hak ettiysen kullanabilirsin. İşten ayrılacak olman bunu engellemez. Evlilik sebebiyle istifanı, evlilik tarihinden sonra 1 yıl içerisinde yapabilirsin. Bu da sorun teşkil etmez.

Ancak yıllık izin talebini işverenin iş yoğunluğu vs. gibi sebeplerle reddetme hakkı her zaman vardır.
  • accorbite  (05.01.16 10:33:42) 
@arma aski, çok teşekkür ederim çok doyurucu bir bilgilendirme olmuş. Peki son olarak "iş yoğunluğu" vb bir gerekçe ile bana iznimi kullandıramadığı vakit, 2 haftalık ek bir ücret ödemesi mi yapması gerekir diyoruz?


  • pandispanya  (05.01.16 10:36:17) 
normal şartlarda, uygun bir dönemde izin kullandırması gerekir. fakat uygun dönem gelene kadar siz işten ayrılırsanız, fesih nedeniyle izin hakkınızın karşılığını maddi olarak size ödemesi gerekir.

rica ederim ayrıca.
  • arma aski  (05.01.16 10:37:27) 
aslında 2016 içinde kullanacağım diye bir izin kavramı yok :) işe 2015 kısmda girersen izin hakkın 2016 kasımda başlıyor ve kullanmazsan yıllar boyunca devrediyor.

2016 ocak ayı itibariyle hak edilmiş (ya da en kötü nisana kadar hak edilecek) 2 hafta iznin varsa işveren sana kullandırmalı- kullandırmazsa da çıkışta parasını ödemeli. bu para dödemenin zaman aşımı 5 sene.
  • niye ama  (05.01.16 10:56:01) 
Bu işe 2013 senesinde girdim. Sonra 2014'te 2 hafta kullandım, 2015'te de 2 hafta kullandım (bu 2014'teki çalışmam içindi değil mi?). Öyleyse şu durumda 2016 senesi için 2015'teki çalışmamdan kazandığım 2 haftam daha var diye düşünüyorum, doğru mudur? Muhasebeciden öğrenebilirim bunu zaten sanırım değil mi?


  • pandispanya  (05.01.16 11:13:45) 
Eğer işe Nisan ayından önce girdiysen, istifana kadar 1 yıl daha tamamlamış olacağın için 2 hafta daha izne hak kazanmış olacaksın. Eğer işe nisan ayından (istifa edeceğin tarihten) sonra girdiysen o zaman 1 yıl daha tamamlanmış olmayacağı için izin hakkın olmayacak.

Evlilik nedeniyle istifada kıdem tazminatına hak kazandığını bildiğini düşünüyorum ama yine de hatırlatmak isterim. Hayırlı uğurlu olsun şimiden.
  • whimsical  (05.01.16 11:20:34) 
2 Mayıs 2013 işe giriş tarihim.

Şimdi anladım, Nisan'da istifa edersem bu sene için hak kazanmamış sayılıyorum sanırım :(
  • pandispanya  (05.01.16 11:20:47) 
[]

Siz olsanız dener miydiniz?

Aldığım riskin ne derece makul gözüktüğünü merak ediyorum, bu sebeple içinde bulunduğum durumu açıklayarak sorucam sorumu. Asıl amacım tavsiyelerinize bir kez daha dönüp bakmak, kendi içimde değerlendirmek ve emin olmak olacak.

Ben 7 göbek İstanbulluyum. Hayatımda buradan daha küçük bir şehirde hiç yaşamadım. Yaz tatillerinde gittiğim bir köyüm filan hiç olmadı, başka memleket bilmiyorum. Ama bu şehirden çoğumuz gibi nefret ediyorum. İşim, yoğun olsa da iyi becerebildiğim ve kendimi geçindirebildiğim bir iş. İş saatlerim ve tatil günlerim mükemmel. Ben çıkmak istemezsem 100 yıl boyunca beni çıkarmayacakları kadar da garanti. Ama çok berbat ve travmalarla dolu bir sene geçirdim. Sağlık problemleri ve bir dolu talihsizlikler peşimi bırakmadı ve aslında sevmediğim bir işi sadece iyi yaptığım için yapıyor olmaktan ötürü çok mutsuzum. Bu sebeple iyice daraldım. Bu yüzden radikal bir karar aldım. Henüz 2 gün oldu netleşeli. Çat diye evlenip, pat diye İstanbul'dan taşınacağım ve hiç bilmediğim bir iş alanına atılacağım. Bir de bunların hepsini 3 ay içinde yapmak durumundayım.

25 yaşındayım, hiçbir zaman çok zengin olmak, sahip olduklarımı arabalara ya da lüks bir şeylere yatırmak gibi bir tutkum olmadı, olmaz. Hayatta istediğim tek şey, kendimi geçindirecek kadar kazanıp, hayatımı da güzel yiyeceklerle taçlandırıp, güzel dostlarla paylaşmak.

Bu yüzden taşınmak üzere seçtiğim yer, arkadaşımızın bol olduğu küçük bir sahil ilçesi.

- Özellikle de İstanbul'dan ayrılıp daha küçük bir şehre taşınanlar hayatlarında olumlu/olumsuz neler hissettiler merak ediyorum.

- İş alanını alakasız biçimde değiştirenler (özellikle de kariyer yapmaktan vazgeçenler), aldıkları riske deyip değmediğine günün sonunda neye göre karar veriyorlar merak ediyorum.

- Planlanan evlenme tarihini ani bir kararla 6 ay öncesine çekmek zor olacak. (Bahsedilen şehirde ev bulunması, buranın döşenmesi, buradaki eşyalarımızın oraya götürülmesi vb ekstra iş yükleri; ayrıca düğün ihtimalinin ortadan kalkacak olması dolayısıyla ailelerin mutsuz olması vs). Bu konuda, işimizi kolaylaştırmak adına tavsiyeleriniz olursa merak ediyorum.

Bu gibi durumlarla karşılaşan, ani ve radikal kararlar alan insanlar olarak; yaşadığınız olumlu ve olumsuz şeyler sizin için nedir? Sizce bunların gerekçesi nedir?

Ben bu yaşta bu riski almaz ve en azından 1 kez olsun denemezsem ömür boyu mutsuz olacakmış gibi hissediyorum. Siz olsanız dener miydiniz?

 
o kadar aynı durumdayız ki seninle. ben olsam göze alır giderdim. mutsuz bi şekilde burada durup her gün günü geçirmeye uğraşmaktansa mutlu yaşama ihtimalim olan yerde şansımı denerdim. eşimin tayin hakkı açılsa anında ben de tayin dilekçesini yazacağım mesela. işten güçten her daraldığımda oturup nakliye kamyonunun yola çıktığı anın hayalini kuran bi insan olarak kesinlikle denerdim.


  • kakamelsokoban  (29.12.15 13:08:23) 
denedim.
ebemin amını gördüm. (iş olarak söylüyorum)

  • etna  (29.12.15 13:10:26) 
Git
Mobilim ayrıntı yazarım

  • basond  (29.12.15 13:11:38) 
çok güç olacağına eminim kısa zamanda çok iş yapmanın, ama birincisi istanbuldan taşınmaya değer, ikincisi istanbuldan nasıl aniden gidebildiysen o kadar hızlı da dönebilirsin, koca şehir hiçbir yere gitmiyor. ben olsam denerdim.


  • freya  (29.12.15 13:12:15) 
Ben bir güney şehrinde mütevazı bir hayat kurmak ihtimalim varken şu an sadece İstanbul'a gelmek istiyorum. :) Başka bir şey beni kesmiyor. Belki pişman olacağım ama bilmiyorum. Ağzım yanmadan bilemem. Denemeyip pişman olmaktansa deneyip pişman olmak daha iyi sanki.

Son cümlem senin için de geçerli.

"Same rules apply!"

youtu.be
  • yirmisantim  (29.12.15 13:20:38) 
Alınabilir bir risk olmasaydı zaten almazdınız herhalde. Kimse kabul edilebilir şartları bırakıp büyük riskler almaz. Sevilmeyen işten ve nefret edilen şehirden daha kötü şartlara düşmeden kurtulma şansı varsa bunu kullanmak tabi ki mantıklı. Fakat yeni iş ve şehrinizi beklediğiniz ölçüde sevebilecek misiniz, orası soru işareti. İstanbul sonrası küçük yerler bazıları için sorun yaratabilir.


  • harvey  (29.12.15 13:42:37) 
biraz riskli değil mi? iş değiştireceğim ve evleneceğim diyorsun ve üstüne bambaşka bir şehire gideceksin. istanbul'da yaşamaya alışmışsan başka şehirler sıkıcı gelebilir. hepimiz nefret etsek de aslında bir yandan da bağımlıyız bence. ben başka şehirde çok rahat edebileceğimi düşünmüyorum. bu bir.
iki, iş değiştireceğim diyorsun, yani onca tecrüben boşa gidecek. tecrübesiz eleman sıfatıyla işe başlayacaksın, daha az maaşla çalışacaksın.
üç, evleneceğim diyorsun. bu kadar olayın üzerine bir de evleneceksin, iyi güzel de evleneceğin kişiye yazık değil mi? ya istediğin gibi bir hayat seni beklemiyorsa? bence hepsini bir anda yapmak yerine. önce işini değiştir, sonra yaşadığın şehri sonra baktın oluyor o zaman evlen.
  • mesene  (29.12.15 14:24:17) 
"keşke deneseydim, belki her şey farklı olabilirdi" mi yoksa "denedim olmadı" mı ağır pandis? bence 1. daha ağır.

yaparsan hoegaarden almayı unutmayın, biz geliriz hatunla yemek için.

oturup birlikte uzun uzadıya düşünüp mutabakata varın, içinizden geleni yapın.
  • devorgilla the gunslinger  (29.12.15 14:25:37) 
25 yaş bu riski almak için güzel bir yaş. bu mutsuzluğunun farkına erken vardığın için şanslı hissetmelisin. denemelisin bence, en fazla pişman olana kadar deneyerek, pişman olduktan sonra da onun çözümünü bulana kadar mutsuz olursun. bu şekilde yaşayarak ömür boyu mutsuz olacağına eminsen.

istanbul kaçmıyor gerçekten de, bir giden bir daha gelemez diye bir kuralı da yok.
  • amelie poulain  (29.12.15 14:28:42) 
@mesene: burada iş değiştirmem demek yine kurumsal hayatta kalmam demek. Ben topuklu ayakkabılar üzerinde o toplantıdan bu toplantıya koşturmayı, hayatta hiçbir kesişim noktamın bulunamayacağı insanlara sahte gülücükler verme olayını, bitmeyen projeleri, ne işe yaradığını anlamadığım organizasyonları sevemedim. Yeni gideceğim yerde kendi işimi kuracağım. Erkek arkadaşım da kendi kurumsal işini bırakıp gelecek. O yeni işi birlikte yapacağız. O sakal bırakacak, ben artık milyonlarca yeni elbise almayacağım filan; düşüncesi bile beni çok heyecanlandırıyor.

Zorlukları var, komple batırabiliriz de. Ama @devorgilla'nın dediği gibi, denemeden yaşamak daha ağır sanırım benim için.
  • pandispanya  (29.12.15 14:29:51) 
İnsan niye yaptımdan daha çok niye yapmadım diye pişman olurmuş. 25 yaşında delikanlı adamsın, taşı sıksan suyunu çıkarırsın hemen evlen, git taşın enerjin varken.

Bu samimi gazlamadan sonra biraz da realiteden bahsetmek lazım. Başka yere taşınınca hayatın birden sorunsuz olmayacaktır bunu sen de biliyorsundur.

Ama bu benim de hayalimdir. Sadece yederi kadar para, eş, çocuklar; hem mekan hem yiyecek anlamında doğal ve şehirden uzak yaşam.
  • ssiradanbirigibi  (29.12.15 14:34:22) 
Bu arada kadınmışsın, ehehe pardon. Editleyemiyorum mobildeyim.

Neyse sonuçta enerjik demek istedim, gençsin, yaparsın
  • ssiradanbirigibi  (29.12.15 14:37:00) 
Bence denemeye değer. İlerde denemediğiniz için duyacağınız pişmanlık > deneyip duyacağınız pişmanlık.

Siz de kararınızı vermiş gibisiniz, şu noktada önemli olan bu yola girdiğinizde karşılaşabileceğiniz olası sorunları listelemek ve alternatifler üretebilmek bence. Mesela küçük sahil ilçelerinde işletmeler genelde sezon dışında sinek avlarlar. Yazın elde ettiğiniz kazanç ile diğer aylar rahat edebilecek misiniz? Bir de metropolden küçük bir ilçeye geçince başlarda iyi gelse de sonrasında sıkıcı olabilir, özellikle kış aylarında iş yoğunluğunun da azalacağını düşünürsek bunaltıcı bir hale dönüşebilir. Bunlar sadece örnekler, gidecekseniz bu tarz şeyleri de hesaba katmakta fayda var.
  • pike  (29.12.15 14:58:53) 
Eski duyurularınıza baktım. galiba erkek arkadaşınızla bodrum'da cafe bistro tarzı bir yer açacaksınız. bu alanda pek bilginiz yok zannedersem. yanınızda bu işlerden iyi anlayan güvenilir bir insan olması lazım. yoksa batarsınız. bu işler o kadar kolay değil. iyice araştırın.
seni tanımadan birşey diyemeyiz. "ben bu hayattan ne istiyorum?" bu soruyu kendine sor. en çok neyi istiyorsan ya da en çok neyden mutlu olacaksan onu seç.
"7 göbek istanbulluyum ve istanbul'dan hiç çıkmadım demişsin." işin zor. istanbullular her ne kadar da nefret etseler de kopamazlar.

seni ne mutlu edecekse onu seç.
  • komando kani var bende  (29.12.15 15:41:56) 
dene, bu yaşlarda çok sorumluluk yokken denemeyeceksin de ne zaman deneyeceksin; ayrıca hayat deneyim edinmek ve keyif almak için vardır; her şey illa bir sonuca ulaşacak diye bir şey de yok. Zaten şu aşamaya geldiyseniz o kadar da imkansız görünmemiştir gözünüze. Deneyin kaybedeceğiniz bir şey yok, en kötü deneyim olur.


  • limoncello  (29.12.15 17:29:27) 
Duyuruyu ilk kez bu kadar tek yürek gördüm ya çok çok teşekkür ederim. Ben çok sarsıcı şeyler duymayı bekliyordum konuyu yazarken. Herkes istediğine en büyük ölçüde kavuşsun inşallah ya başka bir dileğim yok benim de :,)

Adımız sanımız belli olduğunda paylaşırım buradan, her zaman bir kahve ve bira eşliğinde bi sohbet için yolunuzun düşmesini bekleyeceğim!
  • pandispanya  (29.12.15 19:17:07) 
[]

Kuzenime ne diyeyim?

14 yaşında bir kuzenim var. Kızcağızın annesi babası ayrı, lise sınavlarına hazırlanıyor, ergenlik filan, zor bir dönemden geçiyor. Biraz önce bana telefon etti, beni ne zaman alacaksın seninle görüşmek istiyorum diye. Ben de şehir dışındayım, bir sonraki hafta sonu alayım dedim. Sonra bir anda dökülmeye başladı "seninle görüşmemiz lazım, kafam çok karışık, kendimi keşfetmeye çalışıyorum ve kendimle ilgili sevmediğim şeyler var" dedi. Ben de "kendinle ilgili sevmemen gereken hiçbir şey olduğunu düşünmüyorum, gönlünü ferah tut" dedim. "Ama tüm dünya görüşümüze aykırı şeyler" dedi (ergenlik gazlı biraz büyük bir cümle :)). "Çocuklara ve hayvanlara zarar vermek istemiyorsan hiçbir problemin yok ablacım, sana kendini kötü hissettiren dünya görüşüne de tüküreyim, hiç kafanı yorma, konuşup hallederiz" dedim ve pat diye ağlamaya başladı. Senden başka kimseyle konuşamam, lütfen görüşmemizi çok geciktirmeyelim diye.

Konu bu kadar üstü kapalıydı ama ben sanki biseksüellikle ilgili bir şeyler söyleyeceği hissiyatına kapıldım. Bana böyle bir konuyu açarsa ne yapayım? 2 yaş daha büyük olsa yapacağımız konuşmayı biliyorum ama 14 yaşındakini bilmiyorum ben. Şimdilik bunlara kafanı yorma, en güzel yaşlarının tadını çıkar, güzel bir lise kazan konuşması mı yapayım yoksa bilimsel mi yaklaşayım ne yapayım?

Konu cinsel bir şeyler değilse sizce nedir? Buluşmamızdan önce yeterince düşünmüş olmak, sonrasında apışıp kalmamak istiyorum da. Teşekkürler.

 
cinseldir o konu


  • hpkhga  (28.12.15 16:49:23) 
ben bu konuşmadan cinsellikle alakalı şeyler çıkacağını tahmin ediyorum.

bunun da tamamen ergenlikten ve milletin normalüstü ilgisi sebebiyle şımarıklığından kaynklandığını düşünüyorum. % 80 böyle hep tanıdığım bu tarz insanlar.

genelde annesiyle babasıyla sorunları var. anne baba ayeı olunca ya boş kalıyor ya da el bebek gül bebek büyüyor. farklı şeyler yapmak istiyor.

bence psikolojisi bozulur filan olayına girmeden direkt söyleyin yahu. böyle Anoreksiya olan da var lezbiyenim diyen de gayim diyen de. herkesin türlü türlü şeyi var ama ortak nokta anne baba sorunları. ona da böyle anlatın. şu amda yapacağı şeyler hayatının kalanını etkiler. hiç bi fikri yoksa en azından 18-20 yaşına kadar konuyla alakalı hiç bi şey yapmayıp dersine işine gücüne eğlenmesine filan baksın.
  • ergenpezeveng  (28.12.15 16:49:45) 
bana da cinsellikle ilgili gibi geldi. Ama belki biseksüellik değil de, internetten porno gibi birşeyler izliyordur ve bunun için suçluluk duyuyordur, sanki yaptığı sapıklık gibi. ( o yaşta öyle algılıyor olabilir)


  • innerbliss  (28.12.15 16:50:40) 
@innerbliss, sanmıyorum ya şimdiki tv programlarının, kliplerin filan hepsi porno zaten.

Şımarık bir kız hiç değil. Şımarık insanlarla arkadaşlık kuramayan, devamlı sessiz sakin kitap okuyan, çok sade bir tip.
  • pandispanya  (28.12.15 16:52:21) 
ateist olduğunu farketmiş olabilir mi?


  • instant crush  (28.12.15 16:54:06) 
@instant, mümkün. Ama ailesi pek inançlı sayılmaz zaten. Üzerinde bu sebeple bu kadar baskı hisseder mi bilemedim.


  • pandispanya  (28.12.15 16:55:28) 
Sadece dikkat çekmek istiyor da olabilir, ateist olmuş olabilir. Takdir edersiniz ergenlikte "tüm dünya görüşü" biraz farklı oluyor. Eğer hemcinsine ilgi duyuyorsa bunları düşünmek için erken olduğunu en azından 2-3 sene bunları mümkün mertebe düşünmemesi gerektiğinden bahsedebilirsiniz.


  • koynundakiyilan  (28.12.15 16:56:20) 
belki de sadece kendini beğenmiyordur. ne bileyim arkadaşlarının memesi daha büyüktür onunkiler daha küçüktür ya da arkadaşlarına göre şekli farklı görünüyordur. bu sadece bi örnek yani burnunu da beğenmiyo olabilir. poposunu da. ya da hormonal olarak fazla tüy filan mı çıkmaya başladı arkadaşlarına göre. yani eğer dediğiniz gibi bi kızsa böyle aslında basit bi şey de çıkabilir.


  • ergenpezeveng  (28.12.15 16:57:23) 
kendimi keşfediyorum kendimle ilgili sevmediğim şeyler var dediyse bence olay fiziksel.


  • ergenpezeveng  (28.12.15 16:58:48) 
Bana da cinsel yönelim keşfi gibi geldi.

ergenpezeveng'in dediğine kısmen katılıyorum. Bazen bir grup ergen görüyorum, tavırları vs. ile eşcinselliği bir reklam aracı olarak kullanıyorlar. Şu ülkede illa uçlarda yaşanacak bu cinsellik konuları.

Neyse eğer öyle bir şey söylerse de son derece normal olduğunu ancak şimdilik bunun hakkında çok düşünmemesi ve kendini yormaması gerektiğini zamanla zaten kendini keşfedeceğini söyle bence.
  • lcha  (28.12.15 16:59:07) 
bence de vucuduyla ilgili begenmediği bişey var.


  • galandar kostumu  (28.12.15 16:59:15) 
birisi canını sıkacak birşeyler demiştir oda kendini kötü hissetmiştir kilo saç ayak vs herşey olabilir.
cinsellik de mümkün tabi

  • basond  (28.12.15 17:00:51) 
Vücuduyla ilgili beğenmediği şeyin neresi "tüm dünya görüşümüze ters" olabilir ki arkadaşlar? "Aaa olmaz, kusursuz bir burundan başka burun kabul edemeyiz bu ailemize yakışmaz" mi diyeceğiz? :))


  • pandispanya  (28.12.15 17:01:09 ~ 17:02:29) 
muhafazakar bir aileyseniz, ateist olduğuna dair bişiler sölücek.

değilseniz, muhtemelen lezbiyen olduğunu söyleyecek.
  • tchuck  (28.12.15 17:24:41) 
Cok baska seyler cikabilir. Taciz hatta ilerisi. Bulundugu yas duygularinin manupule edilecegi bir donem. Bilemiyorum. Allah kolaylik versin.


  • duyurumvar  (28.12.15 17:56:56) 
Konunun biseksüellik olduğunu düşünüyorsan konu muhtemelen biseksüelliktir.

Biseksüelliği araştırıp, biseksüel olup da dışlanmamış/işinde ve hayatında başarılı olmuş olan insanlardan oluşan bir liste yapabilirsin mesela onunla paylaşmak için. (Ek: bisexual.org)

Biseksüel bir insanın da tek eşli olabildiğini, biseksüelliğin ahlaksızlık olmadığını, biseksüel olup da sadece karşı cinsle birlikte olma tercihini de kullanabileceğini söyleyebilirsin.

Eğer bir şeyler hissettiği bir hemcinsi varsa, ona açılamamaktan rahatsızlık duyuyor olabilir. Alay konusu olmaktan rahatsızlık duyuyor olabilir. Reddedilme korkusu üzerine bir de farklılığından dolayı dışlanma, "sapık" etiketi yeme korkusu duyuyor olabilir. Bu yönelimin bazı insanlar, belki de çoğu insan tarafından özellikle de bu yaşlarda yadırgandığını anlamasını sağlayabilirsin.

İleride hayatının kolaylaşacağını anlatabilirsin. Üniversite çağlarında insanların birbirine benzer olmanın saçmalığının farkına varacağını, farklılıkları sevgiyle kabul edecek olgunluğa erişebildiklerini kendi tecrübelerinden örneklerle anlatabilirsin.

Başka da bilmiyorum ne yapılabilir...

Sabırlı olsun. Kendisini olduğu gibi kabul edip sevsin.
  • whimsical  (28.12.15 18:04:47 ~ 18:29:26) 
kuzeninden ya da başka bir aile yakınından hoşlanıyor olabilir. dünya görüşü falan deyince bu aklıma geldi.


  • ufukcel  (28.12.15 18:28:45) 
anladığım kadarıyla sana bir şeyler anlatmak istiyor, içini dökmek ve kafasında oturmasını sağlamak istiyor. yani senden bir şeyleri çözmeni, onun yerine bir şeyleri halletmeni istemiyor. o yüzden büyük olasılıkla karışır, yargı bildirirsen bu ters tepebilir.

özellikle, ne söylerse söylesin, bunun geç olduğunu, şimdilik derslerine yoğunlaşması gerektiğini filan hiç söyleme. paylaşabildiği bir sen varsın, seni de kaybetmesin çocuk. bu yüzden onu yargılamadan, geçiştirmeden ya da o sana 'ne düşünüyorsun' ya da 'senin tavrın nedir' gibi bir soru yöneltmeden ona kesin cümleler kurmadan dinlemen çok önemli. anlatmaya, paylaşmaya teşvik etmelisin.

buradan bakınca tamam 14 yaş küçük bir yaş elbette ancak bu konular için o kadar da küçük bir yaş değil. herkes için bu konuşmaların yaşı farklı olur. o düşünmeye ve sorgulamaya başladığına göre, senin tabirinle, 'yaşı' gelmiş demektir. yapıcı olman çok önemli.

konuşmanında genel hattı yanlış olan hiçbir şey olmadığı, hayatın bir keşif olduğunu ve yaşadığı sürece bu keşfin bitmeyeceği gibi cesaretlendiren bir yapısı olursa ayrıca hoş olur.

yani demem o ki düşüneceği şeylerin kaçışı yok. onu eleştirmeden, geçiştirmeden ya da onun yerine düşünmeden dinleyip, teşvik edici olursan bir takım şeylerin o çocuk için daha kolay olmasını sağlarsın. içine kapanır, kendisini izole eder ve duygularını, düşüncelerini bastırırsa bu daha sonra daha ciddi sorunlara yol açabilir.
  • air  (28.12.15 18:34:03 ~ 18:37:29) 
[]

İçkili Cafe İşletmeyle İlgili Sorularım

Dostlar merhaba. Bir cafe bistro devralmak üzereyiz. Yer Bodrum'da. İşin içine girdikçe bilmediğimiz çok fazla şey çıkıyor. Bu yüzden size minik sorularım var. Aydınlatabilen/yönlendirebilen olursa çok makbule geçecek.

1. İki ortaklı içkili kafeterya için en uygun şirket ortaklığı biçimi nedir?

2. İçkili kafeterya ruhsatıyla ev yemekleri, tabldot gibi hizmetler vermek mümkün müdür? Bunu daha çok kış sezonunda yapmayı düşünüyorum. (Ben iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatları diye araştırdığımda şöyle bir madde buldum "Tek ruhsatla açılan ve birden fazla faaliyet alanı bulunan işyerlerinde her faaliyet dalı için ilgili bölümlerde öngörülen şartlar ayrıca aranacaktır." Şartları sağlarsak istediğimizi satabilir miyiz yani?)

3) Yakında bir yerde bizden başka ev yemekleri yapan bir yer varken, civarlarda bir ikincisinin olması belediye nezdinde bir sorun teşkil eder mi? (Biz makarnadan basit sebzelere, kahveden içkiye sunabileceğimiz birçok çeşidi sunmayı istiyoruz)

4) İçkili "kafeterya" için belli bi saat uygulaması olur mu?

5) Bu tarz bir işletme için herhangi bir sertifikaya ihtiyaç var mı (usta aşçı gibi) ve bu sertifikaların belli bir kriteri var mıdır? (minimum şu kadar saat eğitim, gibi)

İstediğiniz sorudan başlayabilir, aklıma gelmeyen şeyler olursa hatırlatabilirsiniz.

Çok teşekkürler.

 
1) boş bırakıyorum, ortaklık yapmadık en azından kağıt üstünde.

2) biz içki ruhsatımız varken önce tabldot yemek çıkartıyorduk, sonradan kaldırdık ve fast food, tavuk, salata, biftek gibi yemeklere yönledik. fakat zabıta ekipleri restorant statüsündesiniz diyerek, mutfakla ilgili şartları yerine getirmemizi istedi (150 cm yükselikte fayans duvar, mutfak boyutuna göre filtreli davlumbaz, yerde kullanılan malzemeler ürünlerin saklanmaşekli gibi)

3) hayır sizi bağlamaz, serbest rekabet piyasası. ,isterse tren gibi yanyana 25 tane olsun

4) kışın 01:00 ,yazın 02:00 diye hatırlıyorum. tabi bu içki satışının bitişi, müşteri isterse 4 e kadar oturur.

5) Sertifikaya gerek yok, genelde bulaşıkçılıktan , yamaklığa, ordan da aşçılığa terfi ediyorlar.


ÖNEMLİ NOT: Aşçıya asla yüz vermeyin, yemekler sevilirse nasılsa benden bşakası yapamaz diyerek devamlı zam istiyorlar, senden daha patron oluyorlar, kafalarına göre işi bırakmak istiyorlar. sonra götüm götüm geri geliyorlar. Servis elemanları devamlı değişir (üniversite, kpss, yazlık mekana gidecem şeklinde bahanelerle devamlı kaçarlar)
  • janavarorion  (28.12.15 08:15:01 ~ 08:21:07) 
Şimdi bunlara işi bilenler hep cevap verir de, sizde sanki küçük tatlı içkili bi kafe hayaliyle yola çıkıp esnaf lokantasına döndürecek bi hava var.
www.zaytung.com

Ayrıca duyuru sakinlerine indirim vs olursa uğramadan geçmeyiz. Gerçi gene de uğrarız :)
  • bigbadabum  (28.12.15 08:15:19) 
@bigbadabum :D hahaha yok, yapı olarak esnaf lokantası işletebilecek bir tipte değilim, çok dönüşeceğimi sanmıyorum :D
Duyuru sakinlerine her daim kapımız açık, lafı olmaz bile :)) Nickini söyleyene ilk bira benden! Oturup iki lafın belini de kırarız, hehe <3

  • pandispanya  (28.12.15 08:19:59 ~ 08:20:45) 
ismini yerini paylaş da yolumuz düşerse gelelim pandispanya :)

kazancın bol olsun bu arada
  • gaza gelen  (28.12.15 08:32:44 ~ 08:32:54) 
@gazagelen: çok teşekkür ederim ya, sağolasın. Sözleşmeyi bugün yapıyoruz. Bir iki hafta içinde isim cisim netleşecektir. Paylaşırım :)

@janavarorion: Aşçısı bir arkadaşımla birlikte ben olmak istiyorum. Aşçılığa terfi ettiğimi nasıl kanıtlayacağım bilmiyorum? :/
  • pandispanya  (28.12.15 08:35:58) 
[]

Devamlı karşılaştığınız ama tanımadığınız insanlarla selamlaşıyor musunuz?

Okul, iş vb ortak bir noktanızın bulunmadığı; sadece bi yolda yürürken ya da bi cafeden alışveriş yaparken aynı saatte orada olduğunuz için gördüğünüz insanlarla bir süre sonra selamlaşmaya başlıyor musunuz?

Benim 3 yıldır Trumanshow misali her gün aynı saatte aynı yerde karşılaştığım, karşılıklı geçtiğimiz, yan yana trafik lambası filan beklediğimiz insanlar var. Ben yapamıyorum :/ Aslında yapmamanın kabalık olduğunu düşünüyorum ama yine de yapamıyorum. Yanlış anlaşılırsa diye korktuğum için sanırım.

Sizde durumlar nasıl? Sizce bu insanlarla göz göze gelindiğinde günaydınlaşılmalı mı?

 
sosyal anksiyete var hafif, yapamıyorum. o derece ki, iş yerinde adını bilip 3-5 kere konuştuğum insanlara bile veremiyorum. bugün verdim ama 3 kişiye, hoşuma da gitti açıkçası, mutlu hissettim.


  • baba jo  (25.12.15 07:39:59) 
Göz göze gelirsem gülerek ve kafa eğerek selam veriyorum, yanlarından geçersem günaydın diyorum. Geçen gün soğuktan titrerken kafasını çevirdi biri, "Uvvv, kış geldi" deyip titremeye devam ettim. Daha da geçen gün birkaç dakika geç çıkmıştım evden, servise yetişeyim diye koştum. O sırada da servis gelmiş, oradan biri de beni koşarken görmüş, servisi durdurmuş "Geliyor, geliyor" diye. Bizim servisten koyu muhabbete girenler de var, onu yapamadım daha hiç.

Ben de biraz içgüdü gibi bu. Hani, yakınlarında biri hapşırır da "Çok yaşa" demezsen kendini bir garip hissedersin ya; bende de böyle şeyleri yapmayınca içimde kalıyor. Onlara söylemezsem, kendi kendime günaydınlaşıyorum.

Ekleme/Cevap: Serviste ben de aynı şeyi yapıyorum da, sabahları inerken binerken muhabbet oluyor. Kalanında millet uyuyor zaten ya da "Oradan gitmedin, buradan gittin. Onun evinin üç milimetre yakınından geçerken, benim evimden yedi milimetre uzaklaştın" kavgası oluyor.
  • aychovsky  (25.12.15 07:46:05 ~ 07:53:13) 
@aychovsky, bizim servisteki insanların büyük bir bölümü benim o serviste olduğumu bile bilmiyor olabilir, haha :D En arkada devamlı kulaklıkla oturup uyuyan ergen gibiyim.


  • pandispanya  (25.12.15 07:49:09) 
bundan 8-10 sene kadar evvel, MSN ve forumların hüküm sürdüğü kaotik düzende şu tip akla zarar fotoğraflar vardı pandispanya, bilmem hatırlar mısın,

(edit: linki veremedim bi türlü. avatar boyutunda "resim mesim yok sonra aşık oluyonuz" yazıyordu)

bu sebepten ötürü, sen zaten selam verme. çok güzel ya da çok yakışıklı olmayanlar versin. burası TÜRKÜYE kardeş ne bekliyon. sen selam verme evet, yanlış da anlarlar, aşık da olurlar.........

soruya cevaben, ben o gün çok nemrut ve "insanların amk" havasında değil isem, veriyorum. bakıyorum şöyle, göz göze geldiğimiz an hafiften gülümseyip başımla selamlıyorum. normalde bu tip küçük ılıklıkları abartan, "güneşin doğuşu bile bir tanrıdır aslında..." deyip çiçek koklayan insanların naifliğini sevmiyorum ama tanımadığın insana selam vermek ve karşılığında şaşırıp onun da gülümsemesi, güne başlarken gerçekten inanılmaz güzel bir şey. hele ki günümüz toplumunda.

sürekli karşılaştığın insanlar bunu kesinlikle yadırgamaz. kendileri ne kadar öküz olursa olsun, bunun "garip" bir şey olmadığını bileceklerdir. o an kah heyecanlarından, kah öküzlüklerinden geri dönüş yapmasalar bile, "hmmm kaşar iş atıyo ;) ;)" demezler.

ama diyorum ya sen yine de selam verme. enişte bey okumuyo inşallah buraları. gerçi problem değil, bu ara canım dayak yemek istiyo. adres verirse kapışırız...
  • der meister  (25.12.15 07:51:05 ~ 07:56:44) 
Sabah işe gitmeden köpeğimi gezdirirken bizim sokakta hep aynı insanlarla karşılaşıyoruz, selamlaşıyoruz.


  • innerbliss  (25.12.15 08:00:31) 
Gülümsüyorum ve kafamı eğiyorum ben de. Güzel şeyler paylaştıkça daha da güzelleşiyor. Bu kadar çekingen olmayın yahu.


  • dessy  (25.12.15 08:01:35) 
akşamları fenerbahçe bostancı arası sahilde uzun mesafe koşuyorum. neredeyse her koştuğumda gördüğüm 3-5 kişiyle artık selamlaşıyoruz. benim hızıma yetişebilseler bi gün beraber de koşarız :)


  • [silinmiş]  (25.12.15 08:09:27) 
Evet selam genellikle başımla selam veriyorum. Bazen de hiç tanımadığım bir insan bir iş yapıyorsa kolay gelsin deyip, yürümeye devam ediyorum.


  • Dr_Stat  (25.12.15 08:09:36) 
hiç tanımadığım bi amca var her sabah hayırlı sabahlar kızım der servis beklerken en nefret ettiğim şeydir iyi yerine hayırlı sözünü kullanmak bir tek o adama sizede hayırlı sabahlar deyip gülüyorum :) tanımıyorum ama 1 yıldır her sabah görür selamlaşırım bi kaç kişi var öyle tanışmadığım halde görünce selam verdiğim saçma belki ama yapıyorum evet insanlara kolay gelsin falan derim noluyosa :D


  • mantarliborek  (25.12.15 08:14:50) 
selamlaşıyorum, çöpleri süpürenler, bizim apartmanda ki çocuğun inmesini bekleyen servis hosteslerine falanda mutlaka kolay gelsin diyorum.

yalnız yanlış anlaşılma dediğiniz için bir anımı paylaşmadan geçemeyeceğim; seksenlerin ikinci yarısı, biz almanya'dan küçük bir iç anadolu şehrine ilk döndüğümüzde, ablamla otobüse inip binerken şöförlere günaydın diyormuşuz alışkanlıktan. mahalle karakolunun komiseri gelmişti eve, kızlar neden herkese günaydın diyor, yanlış anlaşılıyor, lütfen uyarın, mahalleli rahatsız diye :).
  • Phoebe  (25.12.15 08:21:32 ~ 08:22:39) 
@Phoebe, hahahaha benzer bir şeyden bahsediyorum aslında. Lokasyon olarak kurtarılmış bir bölgedeyim diyebilirim ama yine de "güldü, verecek" zannedilmesinden korkuyorum. Böyle olmayı da kendime yakıştıramadığım için ideallerimle toplum gerçekleri arasında iki arada bi deredeyim.


  • pandispanya  (25.12.15 08:27:37) 
selamlaşmıyorum. sosyal fobimsi +1


  • manuel mandalina  (25.12.15 08:29:50) 
orta nokta bulmak en iyisi, asla o mahallenin istediği/beklediği bir insan olmadım, bir tık aşağı çektim davranışlarımı, ortamına göre davranmaya başladım ordan çıkana kadar.

çok samimiyet algılamayacakları bir ses tonu ve yüz ifadesi ile verin selamınızı geçin, yanlış algılayanında kendi sorunu, bu kadar çekimser davrandıkça alışamıyorlar böyle şeylere. bazen üstüne gitmek lazım bu durumların. üzmeyin kendinizi :).
  • Phoebe  (25.12.15 08:32:58) 
Sozlukte baslik vardi herkese merhaba kampanyasi diye

Hep selam verdim. Sanirim selam verilesi bi yuzum de var bana da selam veriyorlar yolda falan. Ya gerci benim yuz hafizam bombok oldugundan yolda default gulumseme seklinde gidiyorum ondan da olabilir hahahahah
  • la noix  (25.12.15 09:03:43) 
Evet.
+ mahalleye girdiğimde cam silerken gördüğüm teyzeden tut, temizlik işçisine, kağıt toplayan kardeşlere, kedileri mamalayanlara, herhangi bişeyle uğraşanlara "günaydın" derim "kolay gelsin derim". Şaşırıp seviniyor insanlar. Çok seviyorum o hissi.

Bu arada öyle kuşlar ağaçlar ne güzel diye dolaşan pozitif bir tip değilim aksine nemrut bile sayılırım.
  • selci  (25.12.15 09:19:29) 
selamlaşıyorum. aynı yerde yaşadığım ya da çalıştığım insanlarla asansörde, otobüste, vapurda falan karşılaştıkça sohbet etmeye de başladık. kimi zaman insanın canı konuşmak istemiyor gayet doğal olarak, böyle zamanlarda bazen ben, bazen de karşı taraf profesyonel biçimde "görmemiş gibi" yapıyor :) ama genelde iletişim kuruluyor bir şekilde.


  • orient blue  (25.12.15 09:29:25) 
günaydınlaşmalı, selam vermeli ama ben de yapamıyorum. bazen yapıyorum, cevap veriyorlar ama bazen cevap vermiyorlar. cevap verseler bile bana yarım ağızla verilmiş bir cevap gibi geliyor bana. onun için özellikle üzerinde durduğum bir konu olmuyor bu.

fakat yurt dışında yapıyorum, çünkü orada herkes selamlaşıyor günaydınlaşıyor. çok da güzel oluyor. mutlu hissediyorum o zaman.
  • bim tribi  (25.12.15 09:45:22) 
Mahallede birkaç tane yaşlı amca var birbirimizi pek tanımıyoruz ama ne zaman karşılaşsak, sanırım sakalımdan dolayı, selamun aleyküm diyorlar bana. Ben de ayıp olmasın diye aleyküm selam diyorum. Üstelik ateistim. Böyle böyle çaktırmadan bonus sevap biriktiriyorum galiba.


  • angelus  (25.12.15 09:47:03) 
sima olarak tanıdığım insanlara duruma göre ya başımla selam veririm ya da gülümserim. şartlar müsaitse günaydın, iyi akşamlar derim. sohbet açan olursa da konuşurum. :)


  • kakao  (25.12.15 10:11:15) 
hatta bu sabah karşılaştığım bir amcayı anlatayım;

otobüse bindim, tanımadığım 70'li yaşlarda, kasketli, yelekli standart bir amcanın yanına oturdum. oturur oturmaz "hayırlı cumalar" dedi, elimi sıkmak istedi. sıktım, "hayırlı cumalar" dedim oturdum. direk "ben de simit satmaya gidiyorum, artık 10-20 ne kadar kazanırsam" dedi, "hayırlı işler olsun amca" dedim, teşekkür etti. 5-6 dakikalık bir yolculuktan sonra inerken "hakkını helal et, hadi kolay gelsin" dedi indi amca.

yani demem o ki çekinmeyin konuşmaktan. bırak konuşmayı, amcaya sarılasım geldi benim :)
  • orient blue  (25.12.15 10:23:40) 
@orient blue: tek seferlik karşılaşmalarda hele de öyle tontiş insanlara karşı ben de çok sıcağım. Lafını bölmeyeyim, ayıp olmasın diye otobüsten inemeyip yolumu yarım saat uzatıp geri döndüğümü de bilirim hahaha :D Ama bu insanlarla haftanın 5 günü karşılaşıyoruz diye bi kere selamlaşmaya başlarsak her gün selamlaşmamız gerekir. Bu şekilde en az 5 kişiyle de karşılaştığım için kestiremiyorum hamlemin doğru olup olmayacağını :D


  • pandispanya  (25.12.15 10:57:06) 
Hiç tanımadığım kişi olunca ben de çekiniyorum. Hatta, bunu ülke dışında fark ettim. Karşıdan biri gelince ilk tepkim refleks gibi göz kaçırmak olmuş. Sonra da kendime kızdım çok "Ayıp ayıp, insan karşındaki. Azıcık insan ol" deyip alıştırdım kendimi ama hala yolda yürürken karşıdan gelenlerle çok selamlaştığımı söyleyemem. Ama durakta her gün bekleyen insanların komşudan, servistekinden, iş yerinden bir farkı kalmıyor. Her gün gördüğün kişi artık. Markette, orada burada görsen tanırsın. O zaman normal normal konuşuyorum.


  • aychovsky  (25.12.15 12:00:53) 
bazen. insanlar hemen ahbap oluyor benle, o yuzden cekiniyorum biraz.


  • e haliyle  (25.12.15 12:03:55) 
Kadınlarda güldü verecek fobisini oluşturmayı başarmış toplumun ben... İnsan gülmeye de çekiniyo yuh lan. Ben de ne cool ne karizma kız diye hayran olup tanıştıktan sonra içinden dümdüz insan çıkanların olayı ne diyodum, bu olabilirmiş.

Ben konuşuyorum ama kimisi cevap vermiyor kıl oluyorum. Kadiyer kız erkeğim diye gözüme bakmıyor fazla konuşmamaya çalışıyor. Medeni semtlerde iyi insan kılığına giriyorum. Taş devri semtlerinde fred çakmaktaş oluyorum. Böylece dengeli ve adil bir mutluluk oranı yakalamış oluyorum.
  • i ve been mistreated  (25.12.15 12:04:22) 
Ben bir zaman sonra yuz ifadesiyle ya da kafa sallayarak selamlasmaya basliyorum ister istemez. Karsi taraf buz gibiyse yapmiyorum ama. Bazisi mahkeme duvari oluyor.

Turkiye'de kadin erkege yaparsa yanlis anlasiliyor ama. Kisir dongu iste bilirsin.
  • stavro  (25.12.15 12:04:37 ~ 12:05:51) 
nedense insanların çok konuşulası bulduğu bir yüzüm, tek anlık dahi olsa ben konuşmasam da karşımdakiler muhakkak konuşuyor. süreklilik durumu olsa neler çıkacak kim bilir. kendi adıma öyle birine uzun süreli denk gelirsem gülümseyip başımla selam veririm, o kadarı da yeterli oluyor zaten.


  • devilred  (25.12.15 12:09:21) 
Ben yaparım da, senin kadın olarak yapman sakat durumlara sebep olabilir bizim coğrafyada. Muhite de bağlı tabi.


  • arnold schwarzeneger  (25.12.15 13:15:50) 
Bir de gecen gun hic tanimadigim biri "naber canim yaa" diye ustume yurudu. İnsanlar cok sicak kanli:))


  • stavro  (25.12.15 14:17:20) 
erkeklere:
milletle selamlasmak istiyorsaniz cok sakal birakin, yuzde yuz calisiyor. sac uzun olmayacak ama.
bir ara sacim kisa sacim kadar da uzun sakalim vardi, vapurda yolda millet selamun aleykum cekiyordu :D
  • baldur2  (25.12.15 14:53:26) 
hatun kişiler için durum daha farklı muhtemelen, ama bir erkek olarak benim şimdiye kadar pek fazla selamlaşmama nedenlerim şunlar oldu; öncelikle çok rastlantısal karşılaşmalar olmaları. tanımadığın etmediğin insanlar, her gün denk gelme ihtimalin varsa yapışabiliyorlar. bir de kendi içine dönük bi halde kalma ihtiyacın varsa, özellikle içinde bir sürü dert, kafanda odaklanmak istediğin sorunların olduğu zamanlar muhabbet çok sıkıcı geliyor. bir de seni azıcık sevdilerse gerekli gereksiz herşeylerini anlatma moduna girip kafanı iyice ütülüyorlar. yani böyle şeyler de başıma çok geldiğinden, tamamen kapatma halinde oldum kendimi çoğu zaman. bir de müzik olayı var zaten, çok daha cazip geliyor muhabbet vs.den, kulaklığı taktığın an da direk kopuyorsun zaten dışardan. ama iyi hissettiğim dönemler çok değişiyor olay, bazen ben bile şaşırıyorum. çok kendiliğinden oluyor o zaman da selamlaşmalar zaten.


  • gloomystorm  (25.12.15 18:06:41 ~ 18:09:19) 
Ben selamlaşıyorum, hatta bazılarıyla epeyce muhabbet de ediyorum. Seviyorum yeni insanlarla tanışmayı.


  • mesglsn sanirm bn yatiyrm  (25.12.15 18:09:14) 
Dengesiz bir sosyofobim var. Bazen yapıyorum bazen yapamıyorum. Yapmıyorum da değil istesem de olmuyor.

O an nasıl denk gelirse çekingenliğim :/
  • orta buyuklukte bir ulkenin krali  (25.12.15 18:09:15) 
[]

Krediyi erken kapatırsam ne olur?

Başkası için bi kredi çekmiştim, kendisi bana ödeyemiyor. 1 yıllık bir kredi, 5 ayını ödedim bitti ama 7 ay daha bu eziyeti çekmek istemiyorum.

Önümüzdeki 2 ay içinde ev kredisi çekme ve bir ufak şirket kurma (bu yüzden belki onun için kredi çekme) durumum var. Bu kredinin bana ayak bağı olmasını istemediğim için şimdi tek seferde kapatsam ne olur? Banka bana kızar mı erken ödediğim için yoksa ihtiyaç kredilerinde öyle bir durum yok mu? Bi de benim ileride isteyeceğim ev kredimi filan olumlu/olumsuz etkiler mi?


 
yok kızmaz kapatabilirsiniz şubeye gidip. ilerideki kredinizi de ödemiş olduğunuz için etkilemez


  • interview with the vampire  (23.12.15 10:29:36) 
banka kim ya sana kızsın, onun agzını burununu...
neyse erkenden kapatılabiliyor kredi borcu ama erken kapatma işleminden dolayı ekstra masraflar çıkartıyorlar mı tam bilmiyorum öyle kulaktan dolma yalan mı gerçek mi bir bilgi kalmış aklımda.

  • Bysb  (23.12.15 10:32:45) 
Erken kapatmadà ekstra masraf değil ekstra indirim alırsınız daha az faiz ödemiş olursunuz.

Kredi notunuza hiç bir olumsuz etkisi olmaz.
  • gozu acik sevisen yahudi  (23.12.15 10:33:46) 
ev kredisi gibi büyük kredilerde erken kapatmaya biraz fazla ödetebiliyor garanti falan ama normal ihtiya kredisinde falan olmuyor öyle, hatta daha düşük çıkıyor.


  • whoosie  (23.12.15 10:36:35) 
[]

Bodrum'da Pub işletmek?

Bu konuda tecrübesi olan var mı? Merkezde bir yer bütçemizi şu an aşar ama Yalıkavak'ta Marinaya 50 metre uzaklıkta, devren kiralık güzel bir cafe bar bulduk. Bodrum'u ya da bu sektörü bilenler, akıllarına gelebilecek her konuda fikir beyan edebilirse çok mutlu olurum.

Mesela bu tarz bi işletmenin ortalama giderleri nelerdir, kazancımızın ne kadarını kar olarak düşünebiliriz? Ya da burada 3-4 ay iş yapsak, kışın ne yaparız? Benim kendi çok alakasız profesyonel yaşantımın yanında çikolata yapımı, organizasyonel işler ve fotoğrafçılık konularında tecrübelerim de var. Kış aylarında da bunları kullandığım bir şeyler yaratabilsem, İstanbul'dan kurtulma isteğim gerçekleşebilir mi, geçinebilir miyiz sizce?


 
Kisin hicbir sey kazanamazsiniz, ona gore dusun.


  • stavro  (18.12.15 21:08:46) 
iş yapıyor olsa cafe niye devretsin önce bu yönden düşün derim.


  • cekilmis gayfe  (18.12.15 22:20:02) 
Tecrubem yok. Bu gibi durumlarda oturup hesap yapmayi, yapilan hesabin ustune belirli bir hata marji ekleyip (operasyonel olarak) karli mi degil mi bakmayi oneririm. Keza tecrubeniz yoksa mutlaka akliniza gelmeyen masraflariniz olacaktir.
Yapacaginiz is once guvenlik marjina ragmen karli olacak, daha sonra bu kar o kadar para yatirmaniza degecek mi ona bakacaksiniz. Degecekse ve mafyatik isler degilse guzel bir hayal. Yalikavak nedense cok populerlesti son zamanlar.

  • f_d  (19.12.15 04:33:57) 
Tecrübem var ve size de uzun zamandır cafe bar işinin içinde değilseniz girmemenizi öneririm bu işe. Biliyorum hayaller çok güzel ama o kadar emek verdiğiniz işletmeyi borç harçla devrettiğinizde daha fazla üzülürsünüz.

Bu işte karı zararı hesaplamak ne yazık ki yeterli olmuyor, normal esnafların aldığı sattığı belliyken cafe bar tarzı işletmelerin ortak sorunu çok fazla öngörülemeyen harcama çıkması. Yeri gelecek vergi memurlarından tutun, polise, ordan belediyeye ordan dükkan komşunuza kadar beslemek zorunda kalacaksınız. Elektrik düzeni, ses sistemi, hizmette çalışanlar, sigortaları dünya kadar masrafla mekan açılacak ki burda kemik ihtiyaçları içinde devraldığınızı varsayıyorum.

Kış bu tür işletmeler için her zaman ölü sezondur. Ölü sezonda ancak kendi kendinize yetebilceksiniz kışı zarar etmeden atlatmak için hesap yapacaksınız. Bu tür işler ne yazık ki zamanı bol mirasyedilere göre ya da büyük bir otele, paralı bir ortağa vs sırtınızı dayayacaksınız turistik yerlerde işletme açacaksanız. Sınırlı bir parayla olabileceğini düşünmüyorum. Büyük umutlarla açılıp gümbür gümbür batanları çok gördüğüm için umutsuz konuştum ama ne yazık ki durum bu.
  • sindustrial  (19.12.15 07:32:02) 
[]

Dedeye çiçek?

Dedem yarın ameliyat oluyor. Uzak şehirlerde olduğumuz için maalesef yanında olamıyorum, onu mutlu edecek bir şeyler göndermek istiyorum ama hayatımda daha önce bi erkeğe hiç çiçek göndermedim, abes olur mu acaba?

Arayışlarım içinde en uygun olarak bunu buldum: www.ciceksepeti.com

Sizin önerileriniz var mı? Odun üzerinde ağacımsı çiçeklerden mi göndersem? Yanına biraz da kurabiye ekliycem.

 
çiçeği odaya almıyorlar.

babamın ameliyatında her gün bi sürü çiçek taşımaktan inanılmaz yorulmuştum. bir de akşamına soluyor çoğunlukla çiçekler. eşim zaten çiçek sevmez, iyice sinir olmuştu. illa çiçekse bonsai daha iyi olur bence. onun dışında bonny food tarzı (ama ben bunun tadını da beğenmiyorum) ya da güzel bir kutu çikolata daha hoş olabilir.
  • la noix  (13.12.15 18:10:53) 
la noix, onun yatacağı yerde çiçek sorun olmuyormuş, bunu teyit ettim. hem kendisi yiyip mutlu olsun, hem de ziyaretine gelenlere ikram edilsin diye kurabiye ve çikolata da yolliycam ama böyle iç açacak bir çiçek arıyorum yanına :/ bonsaiye sonra bakması gerekecek, bakabilir mi bilmiyorum :) gerçi ananeme kalır, o da olumlu :D


  • pandispanya  (13.12.15 18:13:35 ~ 18:16:29) 
çiçek almayınız.


  • sutlu nescafe  (13.12.15 18:13:45) 
çiçeği odaya alıyorlarsa o hastanede ameliyat olmasın :)


  • la noix  (13.12.15 18:20:24) 
[]

Yağ oranı ile ilgili

%16-17 civarı yağ oranım var. Boyum 1.64, kilom 48. Kilo verme gibi isteğim yok ama benim bu yağ oranımı 15'e çekme ihtimalim nedir?

En önemli kısmı, önümüzdeki 6 ay boyunca spor salonuna gitme şansım olmayacak. Evimde bisikletim ve dambıllarım var. Düzgün beslenme programı ve kendi yapabileceğim egzersizlerle bu mümkün mü yoksa şimdilik bu oranı korumak mı tek çarem?

Bi de kadınlarda meme de bu yağ oranına dahil oluyor mu? Yani aynı boy ve kilodaki daha büyük memeli kadının yağ oranının daha küçük memeliye göre daha yüksek çıkması mı gerekir?

Teşekkürler.

 
Çok zor değil, yapılır.

Evde de spor kültürün varsa yağ yakımı mümkün. Kondisyon bisikletiyle HIIT ve ağırlıklarla tüm vücut çalışması yaparsın. Diyeti de düşük karbonhidratlı yaparsan, oldu bitti.

Kadınlarda meme de yağ oranına dahil, evet. Ondan dolayı %15 yağ oranlı kadınların karın kası belli oluyor. Erkekte bu imkansız.
  • arnold schwarzeneger  (10.12.15 09:39:06) 
%16/17 yağ oranı senin için iyi, %15'e düşmek gibi bir amacın olmamalı. Ha düşemez misin? Tabii ki düşersin en nihayetinde yağ bu, gerekli şartlar yerine gelirse onu da yakarsın fakat %15'e çektiğin yağ oranını zaten koruyamazsın bu kadar östrojenle. Onun dışında, bu kadar düşük yağ oranı androjenik anlamda da oldukça etkileyecektir seni. Yani regl düzensizliği hormonal sıkıntılar. Müsabık falan olmayacaksan gerek yok böyle şeylere.


  • angelus  (10.12.15 11:25:58) 
Yağ oranınızı nasıl ölçüyorsunuz?


  • trachemys scripta elegans  (10.12.15 11:32:11) 
o evdeki teraziler, yaş/cinsiyet/boy/kilo oranına gre veriyor o bilgileri diye bilyorum


  • nucleon  (10.12.15 11:32:14) 
@angelus, Aslında kollarım, sırtım ve karnımdan çok memnunum, buradaki kaslarımın görüntüsü hoşuma gidiyor ama bana göre fazla olan yağ bacaklarımda. (mesela @arnold, %15 yağ oranı ile karın kasları belli oluyor diyor ama bendekiler %16-17'yle de belli çünkü sanırım karnımda yağ yok?) Daha fazla hiit, ağırlık vb şeyler ile o bacaklardaki yağları azaltamıyor muyum, asıl istediğim o aslında, daha yağsız ve daha sıkı bir bacak :/


  • pandispanya  (10.12.15 11:49:07 ~ 11:55:43) 
%15 o kadar tehlikeli bir yağ oranı değil. Karın kadınlardaki asıl yağ depolarından olmadığından, meme ve popo ve bacaklardaki yağ dağılımına göre 1-2 puan daha yukarıda karın kası belirginleşebilir. Ki senin de bacakların daha yağlı anladığım kadarıyla. Bunlar zaten çok küçük farklar senin kilonda. Dediğim gibi yapılır, biraz sabır sadece.


  • arnold schwarzeneger  (10.12.15 12:00:51) 
Genel olarak durumundan memnunsan, antrenmanlarına düzenli şekilde devam et. Yağ oranın zaten düşük, bacaklarında yağ varsa eğer bunlar uzun vadede gider tabii ama antrenmana abanıp ekstrem bir şekilde yağ oranını bu seviyeye çekmek normal değil. Zaten çeksen de, dediğim gibi, o yağ oranında duramazsın. Kadında o oranlar esansiyel yağ oranı. Yani metabolik olarak hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürmen için o yağlar şart. Hadi hepsini geçtim, daha çok hiit daha çok ağırlık daha şiddetli diyetle bacaktaki yağın gitmesi gibi bir garantin de yok. Bu yağlar göbekten de gidebilir koldan da kalçadan da göğüsten de. Zira oralarda hala yağ var. Bacaktaki yağı eritecem diye bu kadar yüklenmen naçizane görüşüm doğru değil. Fakat özellikle bacaklara etki eden ağırlık antrenmanlarıyla probleminin biraz giderilebileceğini düşünüyorum. Ki burada asıl gerçekleşecek olan bacaklardaki kas fiberlerinin parçalanıp birleşerek daha "Sıkı" bir hale gelmesi. Yani asıl amaç yağı eritmek yerine kas gelişimini sağlamak. Tabii tüm bu söylediklerim bir yana dursun, genetiğinde hayal ettiğin görüntünün kodu yoksa istediğin sonuca ulaşman zor. Hele bu yağ oranında olmadıysa benim önerim mevcut halini koruman ve salona gidemiyorsan da vücut ağırlığınla ağırlık çalışması yapmandan yana olacaktır. Yağ oranını daha fazla düşürmene gerek yok, bu bile bir kadına göre oldukça elit bir seviye.


  • angelus  (10.12.15 12:01:59) 
[]

Duyuru Doktorlarımız

Dedemin bacağındaki bir damarın tıkandığını söylemişler. Lazerle bi iğneyle girip damarı kapatalım, sen kararını ver ona göre Cuma günü (yarın) tetkikler için gel, Pazartesi günü ameliyatını yapalım demişler.

Bu bacakta damar tıkanması nedir? Çok varisi var adamcağızın. Bana da sordu "kızım ilaçla tedavisi yok muymuş bunun, damar kapatılınca daha kötü olmasın :(" diye. İçim gitti yahu, avantajı & dezavantajı nedir bu durumun? Farklı çözüm yolu yok mudur? Başka doktorlara da götürelim mi yoksa olağan bir şey midir?


 
bu doktora görünmeden hiç bir şey yapmayın, çok geçmiş olsun.
www.medicalpark.com.tr

  • rachel  (10.12.15 08:36:31) 
Ne yazık ki Alanya'da yaşıyorlar ve dedemin bacağında bu tıkanıklığa bağlı yara vb bişeyler oluşmuş. Şu an seyahat şansı pek yok gibi. O taraflardan bir doktor tavsiyeniz olursa o da güzel olur.


  • pandispanya  (10.12.15 08:39:25) 
buna üzüldüm, bu doktor bu işlerin piri çünkü. doktor değilim, o tarafta da önerebileceğim bir doktor yok ne yazık ki.
bacakta damar tıkanmasının tıbbi adı: Derin Ven Trombozu (Dvt)
buradan yola çıkarak daha yakında bir doktor araştırması yapabilirsiniz belki ancak tek doktorun dediği ile iş yapmamanızı tavsiye ederim.
geçmiş olsun tekrardan.
  • rachel  (10.12.15 08:46:18) 
[]

Evlenince kadınlar imzasını değiştiriyor mu?

Soyadı değişti diye eski imzayı da değiştirmek gerekiyor mu? :/ Hanımlar, ne yaptınız?




 
gerekmiyor. türkiye'de çok çok az kişi soyadını imzasında kullanıyor zaten.


  • devilred  (09.12.15 08:37:21) 
İmza değiştirmeye gerek yok.


  • battal gemalmaz  (09.12.15 08:42:52) 
imza demek ismin soyadın değil ki zaten, istersen kedi çizersin imza olarak. önemli olan tutarlı birşey olması. :)


  • innerbliss  (09.12.15 08:47:15) 
benimki aynı değiştirmedim kızlık soyadımı da kullandığım için sıkıntı olmuyor kullanmasamda yazı karmancorman anlaşılmıyor zaten.


  • mantarliborek  (09.12.15 08:48:57) 
Karalama yaptigim icin değiştirmeden soyadını yazmıyorum imzada - degistirsen bir sürü yere gidip imza sirkuleri vermem lazim gereksiz iş (zaten soyad değişikliği yüzünden yeterince sikinti çekiliyor...)


  • ihan  (09.12.15 08:58:03) 
Imzada ad soyad yer almali esasen. Ama kimse bunu imza atarken sallamadigi icin bir de ad soyad yazdrırlar.

Neyse, ya imza sirkuleri ile isi cozersin ki uzun is, ya da kizlik soyadini sildirmezsin kimlikten.
  • rayde  (09.12.15 09:09:53) 
Şimdi uyduruyorum benim şu anki soyadım yılmaz. imzamı da d. yılmaz olarak olarak atıyorum. Evlenince soyadım yurtseven olacak olsa, imzamı d. yılmaz olarak atmaya devam etmem saçma olmayacak mı? Yani halihazırda karalamalı bi imzam olsaydı ya da soyadımı imzamda kullanmıyor olsaydım tamam da? Ne bileyim, ilginç geldi :/


  • pandispanya  (09.12.15 09:12:46) 
@pandispanya Ne fark eder ki, önemli olan senin elinden çıkmış olması. Kimse imzayı "aa, ismine de benzemiyor" diye incelemez. Ve gerçekten çok evrak işi çıkar değiştirirsen.


  • whoosie  (09.12.15 09:24:16) 
soyadı ile alakalı değil de imzam yıllar içerisinde evrim geçirdi. bu yıllar arasında bir gün bankada işim olduğunda eski imzamla yeni mzamı çok benzetemediler. 3 kere yeni imzayı attırıp bi beyan doldurttular, sıkıntı olmadı bi daha

ota boka imza attıran sistemin ..... hep onlar yüzünden imzalarımız böyle saçma sapan (sözüm isim-soyisim yazanlardan dışarı)
  • la noix  (09.12.15 09:30:03) 
evli değilim ama soyad değişiyor, nüfusa kayıtlı olduğun il vs arka taraftaki tüm bilgiler değişiyor, bari imza aynı kalsın :)


  • şubatsonrası  (09.12.15 09:53:07) 
evet. eski soyadimi kullaniyorum ama resmi belgelerde soyismim degistigi ve imzamda okundugu icin degistirdim.


  • sayns  (09.12.15 15:05:59) 
ben değiştirmedim ama eski soyadımla şimdiki soyadım arasında tek harf fark var :)
ama değiştirmesen de olur bence sonuçta imza o herşeyi yazabilirsin

  • sta  (09.12.15 15:12:36) 
kadınlar için sıkıntı cidden. En iyisi yine iki soyad kombinasyonu sanırım, eski soyad + kocanın soyadı olayı. Diğer türlü dediğin gibi altta isim olarak D.Yurtseven yazarken yukarıda imzada D.Yılmaz olacak :D garip ama yapacak bir şey de yok imzayı değiştirirsen daha büyük sorun olabilir.


  • rodriguez2  (09.12.15 15:28:24) 
İmzanın normalde ad soyaddan oluşması lazım ama uygulamadığı için değiştirsen de oluyor değiştirmesen de. Benimki ad soyad olduğu için değiştirmiştim, galiba ilk kez nikah kıyılırken kullanmıştım.
Nikahtan sonra sirkülerimi değiştirdim. Bankalara da bildirmişimdir herhalde epey zaman geçti o kadarını hatırlamıyorum.

  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (09.12.15 15:58:33) 
[]

Sabah sabah aklıma takıldı [Ağda]

İstenmeyen tüylerini ağdayla alan hanımlar ve eşleri, sorum sizlere efendim.

Hep merak ettiğim bişey ama insanlara da soramıyorum :) Düzenli bi ilişkisi, sevgilisi, eşi olan ve ağda kullanan hanımlar, ağda için kılların bir miktar uzaması gerekiyor ya, bu süreçte ne yapıyorsunuz? Eşinizle münasebetlere giriyor musunuz yoksa ilişkilerinizi o günlere denk getirmiyor musunuz? Aranızda gizli bi anlaşma gibi bir şey mi var, "ilk 10 gün özgürüz, sonraki 10 gün dokunma" diye yoksa hiçbir şey farketmiyor mu? Bu konuda aydınlanabilirsem ufkumun iki katına çıkacağına inanıyorum. Buradan yazmayı tercih etmeyen mesajla da aydınlatabilir :) Teşekkürler.


 
takip!
bi çok kişi lazerle çözdü bu işi artık ama öncesinde nasıl oluyodu ben de meraktayım.

  • manuel mandalina  (24.11.15 08:25:19) 
Lazer yaptıramam, ağda tek çarem. O kadar uzamadan gidiyorum. Cımbızla çekilecek seviyeye geldiğinde alıyor ağdalar. Kaş-bıyık alımından çok farklı değil. Ağdayı zaten ayda bir yaptırmadıkça, ne zaman gidersen git, kılların birçoğu daha çıkmamış oluyor. Çıkan kılın bir tanesi dizde ise, diğeri 10 cm aşağıda oluyor. Onlar da yeni baş vermiş oluyor en fazla. Haliyle 10-15 günde bir gidince de artık ne kadarı çıkmışsa o kadarı alınıyor. Dolayısıyla da hepsi çıkmadan gidilmiş oluyor. O arada çıkan 3-5 kıl da zaten dokununca bile zor algılanıyor. Bebek cildi gibi olmasa da sevişme sırasında rahatsızlık verecek ya da traş sonrası yeni çıkmış kıl rahatsızlığı kadar da olmuyor. Hafif pürüzlü bir ciltmiş gibi oluyor, etek falan giyince de anlaşılacak kıvama gelmeden gidiyorum zaten. Bazen "Bugün biraz kıllı hissediyorum" desem, "Ne kılı" diye cevap alıyorum.

3 kere lazere gidip bıraktım, lazerde daha fazla uzatmam gerekti alınması için. Normalde ona 2 kere ağdayla dalmıştım.
  • aychovsky  (24.11.15 08:28:43 ~ 08:35:51) 
Lazer tabii ki :p Öbür türlü hiç hoş değil =)


  • yahveyire  (24.11.15 08:28:48) 
o kıllar çıkıyor, bilmiyormuş gibi davranılması saçma sonuçta. utanılacak bir şey de yok her an cillop gibi olamayız ve buna takıntılı olan erkek sayısı, olmayandan çok çok azdır diye düşünüyorum. çoğu çift bunu aşmıştır.


  • jrixy  (24.11.15 08:35:48) 
Eski kız arkadaşımla bu sıkıntıyı yaşıyorduk. Daha doğrusu kendisi rahatsız oluyordu ve bu dediğiniz 1 hafta 10 günlük ağdaya gitmeye hazırlık döneminde yanaşmıyor, bana gelmiyor, hatta buluşmayı bile azaltıyordu. Takıntı haline gelmişti yani. Bana sorarsanız da kadın için itici bir dönem ama yapacak bir şey yok. Bizim de itici dönemlerimiz oluyordur mutlaka :). Ama lazer olayı çok maliyetli ve zararlı değilse (detaylarını bilmiyorum) bence süper oluyor.


  • Abdurrahman  (24.11.15 08:49:14) 
2 dirhem kıl için insan sevdiğinden, aşık olduğu kadından uzaklaşır/tiksinir mi?

saçma bence. kadınlar da takıntılı olmamalılar bence.

peşin edit: eşspor
  • paranoyak kedi  (24.11.15 08:56:13) 
jrixy +1, uzun dönem ilişkilerde bu kıl işine o kadar hassas bakılmıyor. birlikte olduğu kadına "ayak kılların uzamış git kestir böyel sevişmem" diyen erkek azdır bence de. neticede uzadığı bilinen bir şey ve kadınların sürekli ağda yapması da mümkün değil.


  • baba jo  (24.11.15 09:00:36) 
Abdurrahmanin yasadigini ben de yasiyordum ancak onun aksine ben kili degil azcik kil cikti diye yanasmaktan cekinmesini itici buluyordum.


  • floydian  (24.11.15 09:10:44) 
Sırf iki tüy için 10 gün bekleyebilen varsa EkşiDuyuru Dirayet Plaketini elden alabilir.


  • r_u_h  (24.11.15 09:50:30) 
Vay be. Gerçekten aydınlandım.

Kılı tüyü büyük bir tabu haline getirmiş azınlıktanım demek ki. Peki iki haftada bir ağdayla uğraşmak gerçekten zor gelmiyor mu? Yazın bi de özellikle? Tüyleri çok açık renk olan kadınlar dışında kalanlar neden epilasyon yaptırmıyorlar? Zannedildiği gibi pahalı ve zahmetli de değil?

Aychovsky kendi sebebini açıklamış ama bana yazın sıcağında ağdacıya koşmaktansa kışın 6 ay zahmet çekip kıllardan sonsuza dek kurtulmak daha mantıklı geldi/geliyor. Vücudunu ömür boyu düzenli olarak bi teyzeye açmak da çok korkunç değil mi? :( Hayatımda bi kez ağdacıya gittim ve konsept bana kötü geldi baya :( Valla erkekler, bu kadınların ellerini öpmeniz lazım :)) Hakkaten.
  • pandispanya  (24.11.15 10:02:36) 
kişisel hijyen ve bakımı kastetmiyorum ama (bence farklı konular bunlar) kıl tüy meselelerden dolayı sorun çıkaracak adamla aynı yatakta işim ne. kadınlar android mi? bugün kıl tüy konuları yüzünden sevişmeyen çiftler yaşlandıklarında allah korusun biri yatalak hasta falan olursa ne yapacaklar? böyle konulara takılan adam ve kadınla yol arkadaşlığı olmaz, çok net söylüyorum.


  • Phoebe  (24.11.15 10:05:55 ~ 10:10:27) 
Ben de kıl karşıtıyım, tüylere dayanamıyorum. Kıl faşistiyim, erkeklerde bile dayanamıyorum. Uykularında ağda ile yaklaşasım geliyor. İyi ki Philips Bodygroom var. Öperken, vb. ağzıma kıl girmesi anında soğutuyor hayattan.

Onu geçtim, dökülmüş saç tellerim, yere dökülmüş insan kılı bile midemi bulandırıyor. Elimde olsa tüm dünyayı damdazlak yaparım.

Genelde ağdacıya gidiyorum 10 günde bir, hiç sıkıntı çekmiyorum. Çok rahatım. Aynı saç kestirirkenki gibi laflıyoruz. Açıkçası bunun bir rahatsızlık olabileceği aklıma bile gelmedi. Bazen "Ben azıcık dinleniyorum, size bıraktım" dediğim de oluyor. Canım hiç acımıyor, hissetmiyorum bile; ortam da temiz. Toplasan kırk dakika sürüyor. Kendi ağdanı açtırıyorsun, yatak örtüsü zaten her seferden sonra değişiyor, toplu toplu satıyorlar. İki ağdacı arasında sıkıntı olursa zaten kendim de yolunuveriyorum. Biliyorsun ki, ülke dışındaydım 6 ay. Kendi ağda makinelerim var, onlardan birini götürüp kendim yaptım ama bu sefer bikini ağdası zorlaşıyor. Akrobatik hareketler istiyor. Bir de gereğinden az ağda götürmüşüm, bu yüzden de son ay hazır ağda bantlarından kullandım. Ve kendi tahammül sınırlarıma göre çok kıllı dolaştım, iki buçuk haftalıktım. (Benim için oha demek) Havaalanından doğrudan ağdacıya gittim zaten "Abla, temizle beni" diyerek. Bavulun zaten büyük bir kısmı ağda malzemesine ayrılı.

Ailemde cilt kanseri var, başka kanserler de var. O nedenle lazere gidemiyorum. Başlamıştım, o sırada cilt kanseri olan akrabam nedeni ile doktor bıraktırdı.Şu anda etkisi kanıtlanmış değil ama kendimi riske atmak istemiyorum. Gerçi birçok bölge için iğneli epilasyona gidiyorum ama o lazer gibi değil. Apayrı bir mevzu.
  • aychovsky  (24.11.15 10:10:34 ~ 12:34:17) 
bizim hanım lazere gidip kurtulmadan önce her hafta braun silk epil'i alıp banyoya girer bızbızbızbız üç saat çıkmazdı. kendi yapardı epilasyonunu.

illa ağdacı değil yani. bi hafta çok uzayanlar alınıyor, ertesi hafta geçen hafta kısa olup alınamayan ve yeni uzayanlar alınıyor, böyle sürüyor.

hele yazın tatildeyken haftada bir falan da değil. tatilden bir önceki gün ağdacıya gider komple aldırır, üç gün geçmeden sabah kahvaltıdan sorna başlayıp denize gidene kadar bızbızbızbız. valla o aletin sesinden kafayı yedim ha. lazere verdiği bütün para helal olsun.
  • kibritsuyu  (24.11.15 11:06:09 ~ 11:07:57) 
vallahi ben de bu konuda amsterdam +1 demek zorundayım, bu nasıl bir yabancılaşmadır, zira kıl kardeşim bu, vücudunun ürettiği bir şey, bazı yerlerinde var olması yok olmasından önemli olabilen bir şey, işlevi var hepsinin. yerlere kadar uzatın demiyorum da yabancılaşmayın bu kadar "hiç hoş değil, kıl mı hiç sevmem" moduna geçmek hoş değil, sosyolojik bozulma gibi bir şey bu.

babajo, jrixy ve phoebe'ye de katılıyorum genel olarak, özellikle kıl tüyden sevişmeyen yarın öbürgün hastalıkta bir şeyde de kıl tüy mü diyecek, insanlar bu kadar köşeli değiller zaten normalde de, bunu bu kadar takıntı haline getirenin, getirmeyene oranla az olduğunu düşünüyorum.
  • nimberjack  (24.11.15 11:12:34) 
lazere gittim ama lazer %100 bitirmiyor kılları, çok seyrek de olsa hala çıkıyor, açık renk ince kılları da görmüyor lazer makinesi.
sevişmeyi planlı yaşamayabiliriz, spontane gelişiyor bazen ve kimsenin oturup kıl kontrolü yaptığını görmedim/duymadım. iki kişi birbirine tutkuyla yaklaştığı zaten kıl mıl kimsenin umrunda olmuyor ya:) temizlik, hijyen olsun yeter.

  • peggy  (24.11.15 11:19:10) 
Aynı evde yaşamaz iken, sevişmeye görüşmeye buluşur iken kolaydı, bir iki gün önce ağdaya git, oh bitti mis gibi.
Aynı eve çıkınca olmuyor o iş, ben olduramadım en azından.
Hafta içi işten çıkışım 6.30, eve varış 7.30-8. Evin oradaki kuaför çoktan kapısına kilidi vurmuş oluyor. Eve gelip dinlenecek miyim yoksa banyoya girip 3 saat bacak kılı mı alacağım?
Anca haftasonunu bekle o da eğer haftasonu için plan yapmadı iseniz, plan yapıldı ise veya regl olduysan vay haline.

Kısacası çok takmıyorum artık. Beraber yaşamaktan ziyade yaşın getirdiği bir şey de olabilir. Senin yaşında iken takardım kafaya, şimdi kaşlarımı kahküller kapatıyor, bugün de almasam olur diye düşünüyorum, yalan yok.

Sevişme kısmında birkaç defa ağda yapmadım demeye kalktım, of saçmalama moduna girdi benimki. En kötü ışığı kaparız yeaa ne olcak modundayım artık.
  • kaymaktutmayansicaksut  (24.11.15 11:32:06 ~ 11:35:27) 
Kıllı bir erkek olarak sevgilim varken kıllarına hiçbir zaman karışmadım. Kadın elinde olsa tamamen kılsız olmak ister zaten. İster uzatsın, ister jiletle alsın. Yaladığım yerlerini kesmek istemiyorsa makasla kısaltsa yeter. :) seçme şansım olsaydı ağda yapılmış olmasını isterdim ama iki ay bacaklarını almasa tepki göstermezdim. :) ben de kıllıyım ve ağdanın nasıl bir acı olduğunu biliyorum.


  • yirmisantim  (24.11.15 12:24:32) 
@manuel mandalina, öncesinde olan durum şu sözde var: "... buldun da kıllısını mı arıyorsun?"
cevaplara bakınca epeyceee eskilerde kalmış anlaşılan.

  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (24.11.15 12:45:48 ~ 12:46:10) 
[]

Aklımdan çıkmayan mevzu - Başka ne yapabilirdim?

Dün ofisin altında, sokakta bi kavga gürültü sesi geldi. Camdan baktım, bir adam bir kadını yerlerde sürükleyip çekiştiriyor. Aşağı fırladım, ofistekiler bizim camları kapıları kapatıp kilitlemişler, çığlık atıyorlar filan (15 tane kadın çalışıyoruz). Dedim çıldırdınız mı, kadını almamız gerekiyor, siz kapıları kilitliyorsunuz. Sekretere polisi arattırıp ben dışarı çıktım. O esnada çok uzaktan seyreden birkaç kişi dışında kimse de yok ortalıkta. Herkes korkudan kaçışmış. Arabalar da gayet umursamadan geçip gidiyor; bu esnada adam da kadını sürükleyerek yolun karşı tarafına kadar götürmüş. Kadına "arabaya bin" diyor, kadın da "binmem" diyor. Bu arada dayak, dövme gibi olaylar yok; olsa direkt allah ne verdiyse adama dalmaya hazırım. Ama böyle bir şey olmadan da harekete geçemiyorum, bi de sokak insanları bunlar; emin de olamıyorum olay kumpas mı ya da ben karışırsam kadın bi anda "sana ne ulan kocam döver de sever de" derse diye... Olmayan şey değil.

Ben bu adamın yanına gidip, polis çağırdık, bırak kadını dedim. Benden bir iki dakika sonra da insanlar yavaş yavaş toplanmaya başladılar. Her ne kadar olay alanının çok gerisinde bekleseler de adam da kalabalıktan biraz rahatsız oldu ve kamyonetine gitti, "o arabaya geleceksin, bekliyorum" dedi.

Adam gider gitmez kadın bana yalvarmaya başladı. Abla kurtar beni, abla polis çağır filan. Kadını aldım, insanların olduğu kalabalık alana getirdim, oturttuk, su, sigara vs içirip konuştuk. Bu adam bonzai içiyo, hap atıyo, beni ve çocukları dövüyo filan bir sürü şeyler anlattı. Şikayetçiyim, polis çağırın, attıralım bunu içeri diyor. Polisi bu esnada 2-3 kez daha aradık, gelen giden yok. 10-15 dakika sonra adam bir hışımla ve bu sefer kamyonetle geri döndü. Dedim ezmeye geliyor heralde. Meraktan toplaşan insanların hepsi çil yavrusu gibi önce bi dağıldı. Ben de kadını onların arasına gönderdim öyle en önde adamı bekliyorum asahksja.

Adam indi, verin o kadını bana, geberticem, öldürücem, tehditler küfürler havalarda uçuşuyor. Bu esnada özel güvenlik de gelmiyor, etrafta erkek olarak da sadece bi otoparkçı bi de bi şoför var ama onlar da adama pek yaklaşmıyorlar. Neyse sonuç olarak adam, kadını yakaladı bir ara ve yine sürüklemeye çalıştı. Kadın bu sefer benim bacağıma yapıştı, abla beni bırakma diye. Ben de bir yandan öyle tek başıma adamla itişip kakıştım, bi yandan kadını tutmaya çalıştım derken adamı kadından uzaklaştırmayı başardım. Adam bana bir şey yapmadı. Daha çok ben ona yaptım. Sonra adamı arabaya bindirdim. Bu arada arabada biri 3, diğer 1 yaş civarlarında iki tane de bebek var zırıl zırıl ağlıyorlar, bağırıyorlar. Adam avaz avaz bağırıp küfür ediyor. Kadına tehditler, hakaretler. Yarım saati geçti, polis hala yok. Adamla konuşmaya yine tek başıma gittim. Sana bu kadını bu halde vermeyiz, git bi sakinleş öyle gel dedim. Yani sadece böyle demedim de, bikaç dakika konuştum daha yapıcı bi şekilde. Nasıl olduysa dinledi ve sakinleşti. Tamam peki gidiyorum dedi, bastı gitti.

Şimdi bu olay, benim için hayal kırıklıklarıyla dolu bir olay oldu. Birçoğu sürpriz değil ama bu kadar yakından görmek çok korkunçtu.

1. Polis yok. Gelmedi. Gelmeyecek. Gelse de bunları barıştıracak ve gidecek.
2. Etrafta güvenebileceğimiz hiçbi kimse yok. İstanbul'un göbeğinde, bir adam bir kadını sürükleyip onu öldüreceğini söylerken yardımcı olabilecek kimse yok resmen.
3. Adam boş olmayabilirdi. Ben de ortamdaki tek enayi olarak 9 kere üst üste öldürülebilirdim.


Olaylar bitip millet dağıldıktan sonra herkes geldi beni tebrik etti, sarıldı, ağladı filan (wtf?!). Akşam eve geldim yine 50 tane kadın cinayeti haberi. Ben de dün şansıma çok uzun zaman sonra ilk kez kot pantolon, bot filan giymiştim. Bu sebeple hareket şansım çok rahat olduğu için, cesaretim de tavandaydı. Dövüşmek gerekse adamla rahatlıkla dövüşürdüm. Ama topuklu ayakkabı & etekle de olabilirdim ve o zaman adama birebir müdehale edemeyebilirdim.

Yine de içim içimi yiyor, bir şeyleri yanlış ya da eksik yaptım mı diye. O kargaşa anında aklıma gelen tek şey, adamı kadından uzak tutmak ve sakinleştirmekti. Çünkü eninde sonunda yine bir araya gelecekler ve adamın sinir kat sayısı ne kadar artarsa, kadına vereceği ceza da o kadar büyük olur diye endişe içindeydim. Gece uyku filan uyuyamadım, devamlı kadını kurtarmaya çalışmaktan. Çocukların hali gözümün önünden gitmiyor. Onların da her yeri çizik çizikti. Kadının ensesinden bir tutam kan akıyordu, eti kopmuş birazcık. Adamın plakasını da aldım, kadının dediğine göre arabada uyuşturucu maddeleri de varmış. Ama adamı bir sebeple ihbar etsem, kadının başına kalır mı diye korkuyorum. Yapılabilecek başka bir şey var mıydı ya da hala var mı sizce?

Bu kadar okuduğunuz için çok teşekkürler.

 
daha dün samsun'da bi doktor öldürüldü kavgayı ayırayım derken

sen her şeyi güzel yapmışsın. başına bi iş gelmemesi ise büyük şans. yalnız büyük ihtimal o adam senin nerede çalıştığını biliyor. musallat olabilir. ihbar et/etme demiyorum ama bu ülkede önce kendini düşünmen lazım
  • la noix  (20.11.15 13:18:11) 
bu kadar hikayeyi niye anlattın anlamadım. bravo kahraman falan diyelim diye mi? yapman gerekeni yapmışsın işte. şu eksik desek geri sarıp onu mu yapacaksın? hayır.
neyse ara polisi aracın plakasını ver bonzai satıyor diye ihbar et tepesine çökerler.

  • cekilmis gayfe  (20.11.15 13:20:56) 
La noix+1

Zaten yapabileceğin her şeyi fazlası ile yapmışsın. Aklın takılmasın.

Arabadan çocukları alamazdın. Ülke zaten akli dengesi bozuklar cenneti. Ortam riskli sonuçta silahlı olabilirdi. E o zaman da erkek de aynı kadın gibi yaralanabiliyor ve ölüyor zaten. Yani milletin korkularını da anlıyorum. Bir de hırsızlık var tabii bunlara ek.

Senin aklın kalmasın düşünce yapın, düşündüklerin ve yaptıklarında eksik yok. Fazla var diyebilirizeklersek. paragraftaki risk konusunu eklersek
  • nawar  (20.11.15 13:23:03) 
Şimdi birileri kızacak da ben yine düşündüğümü yazayım.

Ya okumuş etmiş insansın siktiret ne halleri varsa görsünler. Herkesi kurtarmaya çalışırken canından olsan iyi mi? Sana yapılmış yatırımla o adamdan da kadından da gider elli tane satın alırsın. Muhatap olma riske girme. Bu tiplerden milyonlarca var. biri öbürünü öldürse de bitmiyorlar. kendi paralel evrenlerinde salak salak yaşayıp saçma sebeplerle birbirlerine şiddet uygulayıp yuvarlanıp gidiyorlar. Sorumlu vatandaş olarak takılıp psikolojik yük taşımak, toplumun geleceği falan diye dertlenmek yerine görmezden gelmeyi tercih etmek, kendini tehlikeye sokmadan, superwomancılık oynamadan uzaktan endişelenip sevmek bence en faydalısı. Yani aynı kadından on tane ölse ben senin gibi bir tanesi bok yoluna gitti diye daha fazla üzülürüm.

Seni anlayabiliyorum bu arada. Öküz falan değilim yani. Ben de çelişkili düşünceler içindeyim aslında, Belki dayanamaz müdahale de ederdim de mantığım yukarıdakileri söylüyor.
  • i ve been mistreated  (20.11.15 13:25:26) 
etik olanı yapmışsın ama aynı zamanda şanslıymışsın da. bu şans her zaman yanında olmayabilir, lütfen dikkatli ve temkinli yaklaş böyle durumlara. kimler yok yere hastanelik oluyor ve hatta ölüyor. hesabını istedikleri kadar versinler sonra, giden can olunca geri dönüşü yok. bak adam bonzai falan içiyormuş kadının dediğine göre hem, onun beyninin en az yarısı yanmıştır.

bence kadını mor çatıya teslim edebilirdin, gerisini onlar hallederdi. bu kadar da kendini hırpalama, daha neler neler oluyor her gün. 1000'de 1'ini dert etsek ya kafayı yeriz ya da kanser oluruz :\

kendine de dikkat et.
  • loveinaflipbook  (20.11.15 13:30:39) 
eksik olan hiç bişey yok; bence elinden gelenin fazlasını bile yapmışsın ve evet bu kadar cesur ve duyarlı birine tek bişey denebilir: bravo!


  • reso aga  (20.11.15 13:32:38) 
Öncelikli olarak etraftaki vurdumduymaz kalabalık göz önüne alındığında fazlasını bile yapmışsın, kendi kendini yemen iyi yürekliliğinden. Bu noktadan sonra senin de bahsettiğin gibi elinden sadece ihbar etmek gelir.

İhbar edebilirsin ama oldu ya araba boş çıkarsa kadın çekecek bunun cezasını, bu kısımda bir netleşelim. İkinci olarak eğer ki adam satıcı ise ve polis hala enselemedi ise, habersiz olduğundan değil ya umursamayacak denli ufak miktarda sattığından ya da adamı daha büyük bir operasyona kurban götüreceklerinden bekliyorlardır, bu da ikinci nokta. Sen ihbarı yaptığında adamın içeri tıkılma ihtimali 1 ise dışarıda kalma ihtimali 2 maalesef. Ben sanırım ihbar ederdim, kadın bahsettiğine göre belli ki ihbar etme şansı yok, edemiyor.

Yanlış mı doğru mu bilmiyorum ama senden öyle ya da böyle yardım istemiş bir kadın var; can güvenliği yok. Ben o kumarı oynar ve adamı ihbar ederdim. O kafadaki bir adamın kadını fazla hayatta bırakacağını sanmıyorum.
  • kaymaktutmayansicaksut  (20.11.15 13:36:08) 
@kaymak: adamın sattığını düşünmüyorum, sadece içici bence. Yasaları bilmiyorum da yalnızca içilen miktardaki uyuşturucuya pek bir şey yapacaklarını sanmam? Olay soğuduktan sonra mı ihbar etsem, birkaç hafta sonra? Bi de adam kadını "senin yüzünden geldi polisler" diye suçlayıp, polisler bunu serbest bıraktıktan sonra hiç yoktan öldürmesin?


  • pandispanya  (20.11.15 13:40:04 ~ 13:43:31) 
sen elinden geleni hatta fazlasını yapmışsın. Cesur davranmışsın ama kendine de dikkat et +1
Diğer insanları da gördün işte kimse bir şey yapmıyor. Başta kadının sana laf etmesinden "kocam döver de sever de" diyeceğinden korkmuşsun... Hiçbir şey net değil her şey olabilir. Cidden adamın silahı vs olabilirdi.

Normal şartlarda polisin bir şey yapması lazım ama gelseler bile ifadesini alıp bırakırlar adam eve daha sinirli bile gidebilir. Çok zor ya.

bi sinirle herkesin herkesi öldürebildiği bir ülkedeyiz, dikkatli de olmak lazım.
  • rodriguez2  (20.11.15 14:18:08) 
Sadece kullanıcı ise hiçbir şey yapmazlar; bir gece içeride misafir ederler, ifadesi alınır sonra eve gönderirler. Davası olursa da neticesinde arada gider gelir imzasını atar, bu kadar.

Ne yazık ki, senin kadın için bir şeyler yapmandan ziyade kadının kendisi için bir şeyler yapması gerekiyor artık. Kurtarılmayı beklememeli. Çoluğu çocuğu alıp polis vs biR şekil kaçmalı.
  • kaymaktutmayansicaksut  (20.11.15 14:26:10) 
seni çok iyi anlıyorum ya, kendim yaşamış gibi oldum bi an. bi şekilde sana değmiş ve yardım isteyen bir insan varken üzerine düşünmemek oldu bitti diyebilmek çok zor. yapılması gerekenden fazlasını yapmıssın diyeceğim cunku insanlar işte bu haldeler, sadece izliyorlar. aksama ah vah ederek anlatacakları bir eğlence yeter de artar onlara. allahtan sana bişi olmamış. onlar bu onursuzlugu kendilerine yakıstırabildiklerine göre gercekten cok zor zamanlardayız. adama dalmaları gerekmiyor tabii ki, silahlı olabilirdi ama senden baska kimse sakinleştirmeye arabulmaya bile çalışmamış sorun burda bence. ve en cok da güvenliğe sinir oldum, o neden gelmemiş...

yapabileceğin baska hiçbir şey yoktu kendine yuklenme. belki kadının telefonunu aldıysan, ayrılmaya cesareti ve isteği varsa kadın derneklerine yönlendirilebilirdi. ulaşılabilirse hala da yapabiliriz, yol bulmaya çalışabiliriz.
  • denne  (20.11.15 16:03:48) 
Kadının cep telefonu, parası hiçbir şeyi yoktu maalesef. Adam gidince kadın da başka yöne doğru gitti hemen. Sonradan aklıma geldi, insanlardan para topladım, kadına vermek üzere, yol parası yapsın diye. Ama bi daha gelmedi, veremedik parayı da.


  • pandispanya  (20.11.15 16:06:35) 
  • i ve been mistreated  (20.11.15 16:15:50) 
Söylediklerinizde sonuna kadar haklısınız. Ben de biliyorum özellikle bu ülkede insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu. Ama gözümün önündeki şeye sadece seyirci kalırsam kendimden nefret etmekten korkuyorum. Bu şekilde vicdan azabıyla yaşamaktansa o esnada ölmek daha mantıklı geliyor. Gerizekalıca olduğunu biliyorum gerçekten; çünkü elbette mantıklı değil. Of şiştim valla bilmiyorum. Allah hepimizi korusun. Teşekkürler.


  • pandispanya  (20.11.15 21:43:21) 
Polis gelmiyor beyler, polise güvenmeyin. Hemen gelirler falan diye, bir arka sokakta olsalar bile gelmiyorlar. Ne için maaş alıyorlar bende bilmiyorum. (genellemedir)


  • dunyatuhaf  (20.11.15 21:45:30) 
[]

El bileği çatlağı

Erkek arkadaşım basketbol oynarken bileğini çatlattı. Alçıya aldılar, 2 hafta sonra çıkarıp tekrar film çekeceğiz dediler. Kendisi devamlı araba kullandığı bir işte çalıştığı için alçıdan mümkün olan en kısa sürede kurtulmak istiyor. Süreci hızlandırmak için yapabileceğimiz herhangi bir şeyler var mı? Olay dün geç saatte olduğu için telaştan kimseye bir şey soramadık. Bi de bi hafta sonra alçıyı çıkarttırmak istese mesela; sırf o istiyor diye çıkarırlar mı ki?




 
doktor değilim. ama bu çileleri çok yaşamış biriyim. çatlak, kırık falan süreç işi. çatlak olan yerin kaynaması lazım. araba da kullanmasın, zaten hareket ettirmemesi gerekiyor.

klasik kırık-çatlak durumlarında uygulanan beslenme-takviye yöntemlerinden başka yapabilecek çok bir şeyiniz yok. bunlar da o süreci fark edilir derecede kısaltmayacaktır.
  • uuth  (17.11.15 08:37:41) 
bilek çok hassas bir bölge, çok sayıda küçük küçük kemiklerden ve kıkırdaktan oluştuğu için iyi ve doğru tedavi edilmezse ileride daha büyük sorunlar yaşamak çok olası.

bir arkadaşım vardı, bileğini kırmıştı, üniversite yıllarımızın 2 senesi alçılar, sabitleyici çiviler, kol askılarıyla geçti. alçıyı açıp açıp tekrar alıyorlardı, bir yere çivi takıp, sonra çıkarıp bileğin başka yerine falan takıyorlardı. tabii ekstrem bir durum da olmuş olabilir ama kolay kaynamıyor, yanlış kaynama ihtimali de oluyor. bence risk almayın, ileride daha fazla dert çekmemek adına önerilen tedaviyi uygulayın. geçmiş olsun bu arada :\
  • loveinaflipbook  (17.11.15 08:57:07) 
kaynamadıktan sonra çıkartmazlar. süreci hızlandırmak için yapacak çok bir şey yok. bol bol yoğurt yiyin.


  • fayfim  (17.11.15 13:39:25) 
[]

Erkeklere Anket

Yüz ve kalp güzelliklerini bir tutacak olursak :p

Uzun boylu (1.70 ve üzeri), kolları bacakları ince, poposu ve memesi az olan, daha düz kız mı;
Orta boylu (1.60-1.69 arası), meme ve poposu daha belirgin olan, ince belli fit kız mı?

Bi de neden?

Haydi bakalım :d

 
İlerde salacağını düşünerek uzun boylu tercihimdir.
Not: yatırım tavsiyesi değildir.

  • rhan  (12.11.15 08:37:29) 
Türkiye'de kadınlarda o bahsettiğin orta boylu aralığı gayet ideal bir aralık hala. Ama kilo almaya müsait, o belirgin dediğin bölgeler balık eti kıvamındaysa direk uzun boylu olan derim. Yani kısacası zayıf/fit olana evet, popo ve memesi de orantılı büyüklükteyse ekstra puan kazandırdığı için orta boylu olan. Kadında boy, orta/orta-uzun boylu erkekler için önem sırasında aşağılardadır bence.


  • Abdurrahman  (12.11.15 08:43:12 ~ 08:43:46) 
1.60-70 bence çok uzun olmuş kıyaslama açısından çünkü ülkede bulunan güzel kızların %80'i bu boy aralığında. dolayısıyla erkeğe kısa gelen bir boy değil, haksız rekabet var yani. sanırım uzun ama seksi değil vs. kısa ama seksi karşılaştırması yapmak istedin. kısa kızın ortalamasını 1.50-60 yaparsan daha adil olur bence çünkü bu halde çoğunluk 160-70 arası seksi kızı seçer. ben de öyle seçerim mesela. ama iş 150'lere inerse 70'lik kızı seçerim.


  • baba jo  (12.11.15 08:44:34 ~ 08:45:31) 
Seksilik karşılaştırması yapmak istemedim, sonuçta hangisini seksi bulacağınız çok öznel bir kavram.

Kıyaslamasını yapmak istediğim şey kısa ve uzun boy arası karşılaştırma da değildi.

"Orta" ve "uzun" fizik arasında düz ya da kıvrımlı olmanın etkisini ya da boy farkının buradaki avantaj/dezavantajının ne kadar fazla olduğunu ölçmek istedim :)

Bu arada orta boylu olanın neden illa şişmanlayacağını düşünüyosunuz olm :D Fit dedik kıza. Balık etli filan değil. Memesi poposu var ama bel, kol vs ince diye düşüneceksiniz :D Uzun olan da şişmanlamıyo. Dallandırıp budaklandırmayın :D
  • pandispanya  (12.11.15 08:47:50 ~ 08:48:54) 
zeki olanı.

en önemli seks organı beyindir.
  • izmirlimuh  (12.11.15 08:49:47) 
Bu nasil karsilastirma. Romantikler gittikten sonra okunmasi uzerine cevap veriyorum.

Tabii ki ikincisi.
  • floydian  (12.11.15 08:56:22) 
hee anladım. yani genel olarak türk erkeklerinin de boyu uzun olmadığı için bu durumda boyun pek avantajı yok bence. kız vücuden seksi, e hobbit de değil; daha ne olsun!
bi de uzun kızların vücudu kıvrımsız dolgunsuz olunca hepten fasulye sırığına benziyorlar. en azından biraz götsel biçim lazım.

  • baba jo  (12.11.15 08:57:14 ~ 08:57:51) 
ikincisi abla..

erkeğin şehvet duygusunu ortaya çıkaran şeyler o dediğin uzuvların belirgin olması.. brazzers, bangbross neden koca memeli koca kalçalı hatunları sürekli oynatıyor ? Ben 2 yi seçerdim.
  • joehigashi  (12.11.15 09:15:03 ~ 09:18:11) 
Kızları pazardan mal seçer gibi seçmiyorum sorry ya :( yine de bir kilo alacaksak 10 dk konuşur hangisi daha aklı başında görünüyorsa ondan isterdim


  • i ve been mistreated  (12.11.15 09:25:50) 
Ikincisi
Bir kadindan meme ile kalcayi cikarsak geriye ne kaliyo Ki zaten

  • baldur2  (12.11.15 09:56:29) 
Minyonseverim, tercihim belli.


  • arnold schwarzeneger  (12.11.15 10:04:03) 
ben zaten 1.74'üm fazla uzun olmasına gerek yok :)

meme, popo önemli değil bu arada, kafalar denk olacaksa iki tip de olur.
  • livaneli kadir  (12.11.15 10:04:57) 
Orta boylu (1.60-1.69 arası), meme ve poposu daha belirgin olan, ince belli fit kız

çünkü meme ve poposu daha belirgin :)
  • dafuq  (12.11.15 10:06:50) 
1.69'da olumlu da 180 cm elbette tercih sebebi. benim kadar oluyor topukluyla oyş ne güzel herkesi döveriz


  • jangling jack  (12.11.15 10:30:51) 
chubby/balık etli nerde? :)

şaka bir yana, gözlerimi kapadım ve elimden geldiğince karşımda bu iki kızı canlandırdım. bir ona, bir buna baktım. fakat sonra kimi ne için seçeceğimi bilmediğimi farkettim. soru bunu açıklamıyordu.

seks mi yapıcaktık? eğer öyleyse meme+popo. çünkü, işte.. daha ateşli.

yoksa sadece güzel bir muhabbet için mi bir araya gelicez? eğer buysa, zayıf olan. çünkü, zayıf ve uzun kadın "bana" daha zeki ve anlaşılabilir geliyor. öyle kodlamışım nedense. ateşli kadını ise daha sıradan diye kodlamışım.

belki de ciddi bir ilişki içindir? eğer öyleyse yine zayıf ve uzun kadın. çünkü, bir ilişkide seks ne kadar önemli bir faktör de olsa, mental tatminin daha belirleyici olduğunu düşünüyorum. (bkz. bir üst)

balık etliler bambaşka bir konu <3 onları hem sempatik, hem akıllı, hem de egoları ön planda olmayan seksi tavşanlar olarak algılıyorum çoğu zaman.
  • givemesomesubstance  (12.11.15 10:57:43) 
Orta boylu


  • tirt star  (12.11.15 11:07:39) 
evrende kapsamadığın kümeler olduğu için küstüm.

erkek olsaydım ikincisi derdim ama.
  • piremses  (12.11.15 11:10:23) 
1.60-.169
öyle ki 1.69 kız candır.

  • Alt4y  (12.11.15 11:11:48) 
orta boylu kız tercihimdir, uzun boyluyu ne yapayım tahta gibi hele birde kürdan gibi bacakları varsa. Ayrıca meme ve popo büyümeleri kadınlık hormonu ile direk bağlantılı yani ne kadar meme o kadar dişi :)


  • blacKk  (12.11.15 11:14:36) 
Benim için ikincide ideal kadın fiziği anlatıldığı için cevabım çok net.

Bunun üstüne bir de zeki olanı olunca 100 yıl sonra da yanında olsun istiyorsun. İstediğin kadar kazanova ol.
  • deliyimben  (12.11.15 13:18:04) 
1.70 + zayıf kız, biraz komando eğitimi ile (yanlış anlaşılmasın squat, deadlift vs) poposu çıkar.

ikinci olarak, bu kızı illaki deniz kenarına vs götüreceğimi düşünerek, tatilin olmazsa olmazları birkenstock lar ile şu hale dönüşmemek için ;
i.dailymail.co.uk
(tamam abartmamak lazım bende 184 civarıyım ;)

üçüncüsü poposu yere yakın olandan korkacaksın diye bir atasözümüz var.
  • Northern Mariner  (12.11.15 17:09:32) 
ilgi çekici bulmama yetecek ortalama bir güzelliğe sahip olması ön koşuluyla; kafa denkliği, karakter çok daha ön planda olan etkenler benim için; bu sağlandıktan sonra çok fark etmez ama illa birini tercih etmek gerekirse; orta boyluyu tercih ederim.

kısa boylu bir toplumuz zaten, ''orta boy'' rahatsızlık verecek ya da itecek bir şey değil.
  • wilhelmwasmuss  (12.11.15 17:21:16) 
2


  • tosunpasa  (14.11.15 02:17:49) 
tabi ki ikincisi :)


  • yüzyıllık yalnızlık  (14.11.15 15:32:41) 
NO SS NO GÜVEN AND NO ANKET


  • patr  (14.11.15 16:00:38) 
benim için bu soru "iskender mi yemek istersiniz yoksa küflenmiş kuru ekmek mi?" kadar anlamsız. hangi insan neden ilkini seçer, anlamıyorum. her yeri dümdüz, incecik, tahta gibi hatunları (aynı şekilde adamları da) çekici bulan insan sayısı çok çok azdır. dangalak şüşkoların uydurması bu hep. "hasta olan biz değiliz sizsiniz, tığ gibi olsun istiyosunuz, o çok sağlıksız bi kere!!!11!!" diye delirip, sanki millet açlıktan kırılan, kemikleri sayılan insanlara bayılıyormuş gibi bir izlenim yaratmaya çalışıyorlar. aq şüşkoları.

o yüzden tabii ki ikincisi. ben normalde uzun boylu, tam olarak "at gibi" dediğimiz hatunlara bayılırım ama 1.60 - 1.69 arası türkiye standartlarında özellikle hiç fena değil. yani 1.65'lik kız minyon veya minnak, efendime söyleyeyim kısa boylu görünmez benim gözüme. ince bel, fit vücut, meme, popo... yahu bu varken başka neyi isteyeceksin zaten?
  • der meister  (14.11.15 16:04:51) 
[]

Genel Müdürle Görüşmeye giderken CV götürülür mü?

Kurumsal bir şirkette İK'cıyla ilk görüşme gerçekleşti diyelim. Sonra ikinci görüşme direktörlere gerçekleşti, adamların elinde CV vardı ama yine de takdim edildi (renkli baskı farkı :p). Son görüşme de bugün Genel Müdürle gerçekleşiyor. İK'cı Genel Müdür'e özgeçmişi sağlayacaktır muhtemelen diye düşünüyorum ama elde CV yine de her ihtimale karşı götürülsün mü?

Bi de genel müdürle ne konuşuluyor genel olarak? Yani CV ile ilgilenilme kısmı bitti, öyle genel muhabbetler mi dönüyor yoksa yine önceki görüşmelere benzer şeyler mi? Adam o kısımla ilgilenmiyorsa elde CV ile gitmek komik olmasın?


 
yanında bulunsun ama sormazlarsa kesinlikle verme....


  • porn star  (11.11.15 07:31:34) 
IK ve bölüm yöneticisiyle görüştüysen, genel müdür görüşmesi genelde formalite icabı olur teklif öncesi. cv deki bilgilerden çok seni tanımaya yönelik sorular soracaktır. zaten dediğin gibi gerekli olursa cv'yi IK verir. hayırlı olsun şimdiden


  • on the road again  (11.11.15 07:45:25) 
yanında olsun ama çantanda dursun, gıcıklığına falan sorar belli olmaz bu genel müdürlerin işleri.


  • baba jo  (11.11.15 07:50:36) 
hiç unutmayacağım bir anım oldu, geçmiş hafta gittim görüşmeye, ilk tur bitti, dediler ki gm ile görüşeceksiniz, ok dedik, gittik görüşemeye. herif 30 dakika bak şaka yapmıyorum yarım saat boyunca maaşı düşürmek için ne taklalar attı. ben sanıyorum ki işin tüm detaylarını falan konuşacaz.
diyeceğim o ki, maaş pazarlığına açık ol.

  • tanjant  (11.11.15 15:52:30) 
[]

[Kızlar] Hangi Şampuanı Kullanıyorsunuz?

ve saçınıza maske yapıyor musunuz? (yapıyorsanız nasıl, ne sıklıkta?)

Ben sanırım çocukluktan beri Pantene kullanıyorum, şampuan değiştirmeye kalktığım her seferim pişmanlıkla sonuçlanmıştır ama özellikle son bikaç senede çok çeşitler çıktı sanırım, bu yüzden biraz özeniyorum yeni bir şeylere. Saçlarımın parlaklığına parlaklık kattı, yıpranmalarını en maksimum şekilde onardı diyebileceğiniz yeni şampuan önerileriniz var mıdır?


 
Loreal elseve'i kullanıyorum. Duştan sonrada hem şekil vermesi hemde beslemesi için pantenein argan yağı içeren bi ürününü kullanıyorum. Memnunum ikisinden de


  • powerpufgirl  (06.11.15 09:06:42) 
Tresan kullanıyorum. İçine de azıcık çay ağacı yağı damlatıyorum. Pambık gibi oluyor. Haftada bir de Watson'ın biralı wax ı var. Onu kullanıyorum.


  • old possum  (06.11.15 09:10:40) 
10 yıldan daha uzun zamandır Blendax normal saçlar için olan sampuanı kullanıyorum, 1-2 defa değiştireyim dedim ama hiç bir zaman değişim yaramadı. Ben memnunum, saçlarımı yapıştırmıyor, özellikle ilk yıkadığım gün gayet hacimli oluyor. Bunun dışında sadece saç uçlarına da Elidor'un normal saçlar için olan saç kremini kullanıyorum. 2 haftada bir Watsons'ın bal özlü maskesini yine sadece uçlarına uyguluyorum, haftada 1'de Elseve mucize bakım yağı yıpranmış saçlar için olanını tüm saça dipleri hariç sürüyorum. Saçlarımda boya olmadığı için kullandığım tüm ürünler normal saçlar için olandan. Ayrıca maşa ya da düzleştirici kullanacaksan ısı koruyucu muhakkak sürüyorum, sık kullanımda ısı saçın parlaklığını söndürüyor.


  • elikası  (06.11.15 09:15:48) 
john friedanın işlem görmüş saçlar için olan şampuanını ve kremini kullanıyorum ben. haftada bir gün de toni&guyın maskesi, memnunum. saçım boyalı olduğu için mecburum biraz :)
şampuan saçı temizler, krem yumuşatır, maske bakım yapar. kullanmıyosan maske ve serum öneriririm. loreal elsevein serumuna iyi diyolar. urban care markası paraben içermiyo ve uygun fiyatlı, genel olarak başarılı

  • turuncu sufle  (06.11.15 09:19:01) 
Şampuandan sonra şunu: images1.sanalmarket.com.tr

Çıktıktan sonra da şunu www.dermokozmetik.com ve bunu www.guzellikdukkani.com kullanıyorum. Saçlarımın yumuşaklığından ve kokusundan bunlarla çok memnunum oluyorum ama daha iyi alternatifleri ve bu işin daha iyi bir sistemi var mı onu öğrenmek istedim.

Watsons maskelerine bakayım öyleyse. Bi de daha doğal formüller mi arayayım nabayım.
  • pandispanya  (06.11.15 09:32:30 ~ 09:33:50) 
Eskiden head and shpulders kullaniyldum 2 senedir falan dove kullaniyorum. Asla ve asla sac kremi kullanmam. Cok gerekmedikce sacimi kurutmam. Inanilmaz saglikli ve kalin telli saclarim var. genetik falan da degil ailede bi tek kucuk dayimin saclari benimki gibi, onun disinda kimsenin boyle degil

Sac kremi ve saca sik islem yapmanin kisa vadede guzel sonu sunmasina ragmen uzun vadede saci oldurdugunu dusunuyorum
  • la noix  (06.11.15 09:40:00) 
Metrix Biolage ile Organix Cherry Blossom'ı dönüşümlü kullanıyorum. Saçım bir şampuana alışınca kaşınmaya başlıyor, o yüzden dönüşümlü kullanıyorum. Matrix Biolage'i bulması biraz da zor, birkaç kuaförde var sadece.

Çıkınca ise şunu www.hairmeetwardrobe.com.tr kurutmadan önce ve şunu hcagla.files.wordpress.com kuruduktan sonra kullanıyorum. Banyodan çıkınca rahmetli Barış Manço'nunki gibi olan saçlarımı ancak ehlileştirip yumuş yumuş yapıyorlar.
  • aychovsky  (06.11.15 09:42:36 ~ 09:44:20) 
cyrene markasının organik şampuanını kullanıyorum. argan yağı kullanıyorum. ve hair care markasının bakım yağını uyguluyorum. market ürünlerini kullanmıyorum.


  • kult ablasi  (06.11.15 09:43:01) 
Tony&guy for fine hairs

bazen sebamed'in kepek önleyicisi

bazen de ducray, dönüşümlü olarak kullanıyorum hepsinden memnunum
  • neferkitty  (06.11.15 09:53:53) 
hedenşoldırs kepeğe karşı olanından kullanıyorum. kepeklerimi yok edebilen tek şampuan kendisi. duştan çıktıktan sonra da saç serumu uygularım, zira saç kremi saç döken, yağlandıran, kepeklendiren berbat bi şey. saç serumu kullandım kullanalı saçlarımdaki dökülme ciddi oranda azaldı.


  • nice tnetennba  (06.11.15 10:01:01) 
Nude ve john frieda kullanabilirsin. Ancak saç kremiyle beraber kullan. Market ürünü kullanmayın lütfen saç dipleriniz silikonla kaplı şuan


  • stiletto heel  (06.11.15 10:21:40) 
zeytinyağlı defne sabunu ve nude şampuan kullanıyorum. nude bitince tresan almayı düşünüyorum.
aklıma geldiğinde badem yağı, yumurta sarısı ve bal karıştırıp 2 saat bekletiyorum. haftadaki 1-2 kere elma sirkeli suyla son durulama yapıyorum.

  • duhan  (06.11.15 10:45:08) 
Bebek şampuanı. saçınızda boya yoksa mutlaka tavsiye ederim. Dünya varmış!


  • selci  (06.11.15 10:46:24) 
John Frieda şampuan + saç kremi, tararken Gratis'ten avokadolu sprey, şekillendirirken chaotic wax.


  • Lim5  (06.11.15 11:21:09) 
hangi şampuanı bulursam onu kullanıyorum farketmiyor. şampuan değiştirince saçlarım yine aynı kalıyor


  • sta  (06.11.15 11:38:34) 
revox şampuan. gratislerde satılıyo. baya memnunum ben tavsiye ederim.


  • shotgunwoman  (06.11.15 12:19:35) 
ben dalin kullanıyorum. hem yumusacık yapıyor, hem kokusu cok güzel. hem de daha az dökülüyor artık saçım.
tresandan da memnun kalmıstım. o da iyi.

  • birtutamkarabiber  (06.11.15 13:03:11) 
ne bulursam onu kullanıyorum +1
hiçbiri değişiklik yapmıyor saçımda, bana göre hepsi aynı.
zamanında maske vs çok denedim, nötr hep.

ama bitkisel ürünlere geçmek istiyorum, eskiden anneannemler zeytinyağı sabunu kullanırlarmış, ben de deneyeceğim.
  • peggy  (06.11.15 13:19:57) 
Yahu bende de o kepeğe karşı etkili olduğunu söyleyen şampuanlar hep asıl kepeğe kendileri sebep oluyor. Misafirlikte filan es kaza kullanmam gerektiğinde mis gibi saçlarımı kurutup kepeklendiriyorlar. Dalin de evde bulunduruyorum, sırf kokusunu sevdiğim için ara ara (özellikle uykudan önce yıkanıyorsam :D) biraz sürüyorum ama o da çok sertleştiriyor, saçımın yumuşaklığını bozuyor :/ Ne kadar enteresan :)


  • pandispanya  (06.11.15 13:26:32) 
Bebek şampuanıyla yıkıyorum, başka da bir şey yapmıyorum. Saçlar boyalı veya yıpranmışsa tavsiye etmem, kazık gibi yapıyor.


  • pike  (06.11.15 13:41:26) 
Hem organik hem de üretimi sırasında hayvanlara zarar vermemiş ürünler kullanıyorum.
Skinblossm şampuanın yanı sıra yüz temizleme jeli vs. de kullanıyorum cildimi çok güzel yaptı.
linkte bütün ürünler hem organik hem de hayvanlar üzerinde test edilmemiş
vegandukkan.com
  • fasulyek  (06.11.15 13:57:45) 
[]

İkinci el kıyafetleri nerede satıyorsunuz?

Öyle birkaç parça değil, çok fazla eşyam var satmak istediğim. İşe yarayabilecek kalın kazak, eşofman, bot tarzı şeyleri ihtiyaç sahiplerine dağıttım ama bi de günlük giyilecek, çoğunun etiketi üstünde olan ya da bir iki defadan fazla giymediğim şeyler, abiyeler, gömlek ve ceketler de var. Bunları da çok komik rakamlara satıp, geliriyle yine yardımvari bir şeyler yapmak istiyorum; bu yüzden en etkili yöntem neresi olursa oradan ilerleyeyim dedim. Bi site yapıp oraya mı koymam gerekir topluca ve detaylı biçimde? Öyleyse en kolay hazır siteyi nasıl yaparım; değilse bildiğiniz başka mecralar, uygulamalar filan var mı?




 
gardrops diye bir site var, kardeşim birkaç parça eşya sattı. %20 kadar komisyon alıyor yalnız.


  • inheritance  (03.11.15 11:04:46) 
Yani, komisyon alırsa sanırım yazık olur; çünkü dediğim gibi hem çok ucuza satıp hem de geliriyle güzel, işe yarar bir şey yapmak istiyorum. Aynı şekilde kargo ücretiyle de alıcıları hiç yormak istemiyorum. Bi de o konu var dimi, pff. :/


  • pandispanya  (03.11.15 11:06:28) 
Modacruz var


  • aquarium  (03.11.15 11:08:08) 
duyuru'da ikinci bir kullanıcı alıp satabilirsin.

craigslist'te satabilirsin.
  • [silinmiş]  (03.11.15 11:09:04) 
facebook'ta "buy sell swap in istanbul" diye bir grup var. gruba katılmak için fb profilinde istanbul görünmesi lazım, yoksa kabul edilmiyor. bir de dili ingilizce. katılımınız onaylanırsa, raptiyeli kuralları mutlaka okuyun.

sıfır veya ikinci el her türlü eşya satılıyor. ticari olmamak kaydıyla tabi ki..

www.facebook.com
  • holy diver  (03.11.15 11:33:58) 
instagram'da bir hesap yaratıp fotoğraflarını paylaşarak detay bilgileri de fotoğraf altında verebilirsiniz. bir kaç hesap var böyle garaj satışı yapan.


  • givemesomesubstance  (03.11.15 11:36:27) 
[]

Pastane/Cafe İsim Önerisi

Dostlar, kısmet olursa ufak bir cafe-pastane açıyoruz. İçinde simitler, atıştırmalıklar, pastalar, kurabiyeler, tartlar, reçeller, limonatalar; işte aklınıza ne gelirse olabilecek tarzda şeyler olacak. Şimdi ufaktan bir isim arayışımız başladı; ben de duyurudan güzel fikirler çıkabileceğini düşündüm.

Var mı "şöyle bi ufak cafem olsa adını da şu yapardım" dediğiniz önerileriniz? Eğer duyurudan bulduğumuz bir isim seçersek tüm duyurudaşlara ömür boyu indirim sağlayacağım :)) Gerçi bulamasak da sağlarım :D Çaylar da hep benden :))


 
Tatlış :)


  • buff  (31.10.15 20:42:47) 
pandispanya diyorum,

en azından amorti olarak kişisel bir indirim kaparım belki:(

benim nickimi de kullanabilirsiniz, güzel diyorlar:)
  • cokponcik  (31.10.15 20:42:57 ~ 20:43:32) 
pandispanya


  • nax  (31.10.15 20:43:01) 
nerde açıyorsunuz? :)


  • sta  (31.10.15 20:43:26) 
pastiş kafe yap yeni moda kocişimle pastişteyiz diye çek-in yaparlar. hem pasta-iş gibi bişeyler de oluyor anlamı


  • masa penisi  (31.10.15 20:43:44 ~ 20:44:05) 
@Sta, Bodrum-Yalıkavak

pandispanya niye hiç aklıma gelmedi ya hahaha :D Söylemesi zor olmasın? :D
  • pandispanya  (31.10.15 20:44:59 ~ 20:46:03) 
pandispanya +1


  • kuzey li  (31.10.15 20:46:01) 
a oraya mı taşınıyorsunuz?
cafer koyun dicem ama çok saçma kabul ediyorum alaksks(cafe-r anlamında alsksjs)
yine en güzeli pandispanya
  • sta  (31.10.15 20:47:33 ~ 20:47:50) 
bodrum'daki mimari veya tarihi,guzelligi harmanlayacak bir isim olmali.


  • evimin paspasi  (31.10.15 20:52:29) 
begonya cafe
begonya pastanesi
masal patisserie
  • ladybug  (31.10.15 20:53:52) 
"dalından".

ama böyle sonunda cafe filan olmayacak, herkes sizden dalından diye bahsedecek. hem böyle kulağa doğal ve temiz olduğuna dair bir intiba bırakıyor.

konsept biraz daha değişirse " sedir" olabilir bu da güzel bence.

pandispanya pek olmaz, yani kulağa tırmalayıcı geliyor.

-kanka nerdesin
-pandispanya'ya doğru yürüyorum.

ıhhh pek olmadı.

nane-limon nasil?
çok şeker bence. bunda da sonuna cafe filan eklemeye gerek yok. böyle sarı temalı bir tabela güzel olurdu. iştah açar.
  • dirty pussy and cock  (31.10.15 20:55:38) 
petrum-potrum ve sonunda bodrum olarak kalmis. petrum olabilir.


  • evimin paspasi  (31.10.15 20:57:47) 
olà melo


  • cenkertem.afc  (31.10.15 21:24:26) 
pandispanya güzelmiş.


  • cashmere  (31.10.15 21:32:28) 
pi çünkü izin verecek buna :)

pandispanya güzel.
  • liriamer  (31.10.15 22:21:23) 
pandispanya +1


  • hayir bu koyden olsam nolcak  (31.10.15 22:36:44) 
Pastahane.

Hastahane'den esinlenme.
  • anonymice  (31.10.15 22:46:20) 
[]

Şok sivilce tedavisi?

Arkadaş, çenemde 3 gündür oluşmaya çalışan bir sivilce var ama oluşmuyor da sönmüyor da öylece kaldı sadece bir şişlik şeklinde. Neutrogena'nın hesapta 4 saatte etki eden jelinden de sürüyorum, clean&clear'ın aynı konulu ürününü de denedim, fayda etmiyor. Başka ne yöntem tavsiye edersiniz bu üçüncü gözümü söndürmek için?




 
tam ucuna iğne batır sonra sağdan soldan sıkıştırmak suretiyle içindeki birikintiyi boşalt


  • hypervaskulerdondurucu  (23.10.15 09:51:47) 
diş macunu. Üzerine sürüp bekletebildiğin kadar beklet. (gece yatarken sür mesela). Bende çok çıkardı o gizli, işkenceli sivilcelerden. İşe yarar diş macunu.

Sakın iğne falan batırayım deme, sivilceyi temizlemediğin gibi temizliycem diye uğraşırken kocaman bi yaran olur.
  • selci  (23.10.15 09:51:49 ~ 09:53:10) 
İğne filan batırmam yahu :/ Zaten içinde bir şey yok, sadece şiş. Anlamadım ben de.


  • pandispanya  (23.10.15 09:54:26) 
çare fucidin

hehehe :)) tüm vücudu fucidin'le.
  • [silinmiş]  (23.10.15 09:54:49) 
sudocrem ise yarar mi ki?


  • jimicik  (23.10.15 09:56:25) 
Bu hafta aşırı yorgun ve uykusuz kaldım. Koşturmacalıydı hep. O nedenle muhtemelen evet. Bekleyeyim madem.


  • pandispanya  (23.10.15 10:37:03) 
yahu iğne falan batırmayın, mikrop kapar. batıracaksanız da önce çakmakla iğneyi ısıtın, sonra soğuyunca batırın.
deli deli öneriler.
fucidinde de kortizon var. kullanmak size kalmış. o boyutta zararlı olmaz.

bana sorarsanız o şişlik bir yağ birikintisi. ama ağrıyorsa iltihap da olabilir.
  • safepassage  (23.10.15 10:40:30) 
Bugün düne göre daha inmiş gözüküyor, dün pik yapmış demek ki. Şimdi kontrol ediyorum, sabahtan bu yana da birazcık daha iyi gibi; sanırım geçecek.


  • pandispanya  (23.10.15 10:43:30) 
Imax (imex miydi yoksa?)


  • la noix  (23.10.15 10:59:30) 
selci +1
diş macunu yöntemi benim de kullandığım bir yöntemdir. (sadece ben yapıyorum sanıyordum, şaşırdım okuyunca)

  • jam  (23.10.15 11:10:54) 
clindoxyl


  • shotgunwoman  (23.10.15 11:13:54) 
[]

Ses Eğitimi?

Benim konuşurken ay ne kadar ince ya da kalın demeyeceğiniz, ne kadarr berbat ya da vaay ne kadar güzel de demeyeceğiniz normal bir sesim var. Lakin bu ses, şarkı söylerken adeta bir karga :(

Bunu düzeltmek için, bir Adele olamasam da en azından detonesiz şarkı söyleyebilmeyi öğrenmek için yapılması gereken şey şan dersi almak mı? 25 yaşından sonra sesi bu şekilde eğitebilmek mümkün mü? Bu soruların cevabı evetse, İstanbul'da önerebileceğiniz birileri var mı?


 
kulak egzersizleri yapmanız lazım önce detone olmamanın ilk şartı çünkü bir müzik kulağına sahip olmak. yoksa ses renginizin bir önemi yok. müzik kulağı olan amatör bile olsa müzikle ilgilenen en azından bir enstruman çalan birisine sorun bakalım önce müzik kulağınız var mı? ondan sonra bir daha konuşuruz.


  • herospower  (19.10.15 09:56:57 ~ 09:57:26) 
  • [silinmiş]  (19.10.15 10:01:19) 
Herospower, birkaç sene piyano çaldım. Çocukken bir müddet gitar da öğrendim. Bunları daha sonra ilgimi çekmedikleri için bıraktım (spor daha ağır basıyordu) ve öyle kaldılar. Bu hocalar müzik kulağımın iyi, ses aralığımın da geniş olduğunu söylüyorlardı ancak bende konsantrasyon sıfır, umursamıyorum ve kendimi dinlemiyorum. Bununla bir ilgisi var mıdır acaba?


  • pandispanya  (19.10.15 10:02:09) 
@douchebag: çok teşekkürler. ben biraz şeyden utanıyorum: kızım biz konservatuvara hazırlananları eğitiyoruz, sen bu sesle direkt başka sanat dallarına yönel en iyisi demesinler? :D öyle olmuyor değil mi? isteyen herkese en azından bi denerler? :/


  • pandispanya  (19.10.15 10:05:44) 
müzik kulağı varsa süper. o zaman bol bol egzersiz :)) yani bu tip kursların amacı para kazanmak olduğu için zaten dilediğiniz şeyi söyleyebilirsiniz benim derdim bu buraya bu yüzden geldim konservatuvara girmicem tabii ama şarkı söylemek istiyorum arkadaş sesimi eğitmek istiyorum dediğinizde size yardımcı olurlar. bu konuda bol bol kendi kendinize şarkı söyleyin ama kendinizi dinleyin sadece sözler falan değil sesin çıkışını falan notalara dikkat edin. müzik tamamen disiplin işidir hocası da en iyi sizsinizdir.


  • herospower  (19.10.15 10:08:19) 
tabii ki de denerler. parayı basınca, sen bizim bakkaldaki çokonatı iyi yiyemiyorsun yüzün gözün çikolata oluyor diye satmayanı, başka bakkala göndereni hiç görmedim.


  • [silinmiş]  (19.10.15 10:17:05) 
Sen aklini mi kacirdin? Piyano calip da birakilir mi?


  • stavro  (19.10.15 11:22:11) 
stavro, küçüktüm ne bileyim :/ 10-15 yaşları arasında olan şeyler bunlar :( Basketbol, ter, adrenalin filan bunlar daha cazip geldi :D Du bakayım bu saatten sonra oluyorsa düzelteceğim bir şeyleri :p


  • pandispanya  (19.10.15 11:26:20) 
[]

Duyuru Doktorlarımız - Tetradox

Göğsümüzün üzerinde kemikler vardır ya, onlardan birisi bi süredir biraz şiş gibi bende. Dün genel cerraha gittim film filan çektirdik, evet gerçekten diğeriyle tam simetrik olması gerekirken biraz daha geniş dedi doktor.

Sebebini bilmiyorum, spordan olabilir, incitmiş olabilirsin ya da kemik enfeksiyonu olabilir dedi. Kemik enfeksiyonuna da şimdi baktım: kemik üzerinde hassasiyet, deride kızarıklık ve sıcaklık, kemik yakınındaki açık yaradan irin akması, hareket ve destek için kemiğin kullanılmasının sınırlanması diyor. Bu belirtiler yok ki bende :/

Sonra da miden iyi durumda mı diye sordu; evet dedim ve Tetradox (100mgx2) yazdı. Ağrı kesici yazdı + günde 4 kez buz kompresi yapacaksın, haftaya Cuma görüşelim dedi.

Şimdi bu ilaca başlamadan önce okuyayım dedim de, zührevi hastalıklar, mantar, kolera, amip tedavisinde kullanılır filan diyor :/ Yan etkilerinde de "hayatı tehdit eden", yemek borusuna hasar veren, "ciltte ya da gözde içi su dolu veya kanlı sıvı dolu kabarcıkların gelişmesi" gibi şeyler var :// Sözlükteki başlığına da baktım, bakmaz olaydım. Sağlam insanları süründürmüş bu hain ilaç.

Şimdi ben çok korktum. Benim için hiç önemi olmayan bi kemik için bu kadar büyük risk almak istemiyorum :/ Kemik enfeksiyonu belirtilerinden hiçbirine de sahip değilim :/ Doktor bugün de çalışmıyormuş, yani kendisiyle görüşme şansım yok. Ne yapsam? İlaca başlamasam ne olur? Ya da muadili yok mu daha risksiz ve acısız olanı? Niye verdi bana bu ilacı? :(

 
midenin içine eden bir ilaç. başka antibiyotik yok mu bunu dayıyorlar anlamıyorum.

şöyle diyeyim, bu ilacı kullanana kadar mide sorunum yoktu. kullandıktan sonra hiç düzelmedi midem.
  • pokerface  (16.10.15 09:59:20) 
bir süredir şiş? tam olarak ne kadar zamandır?


  • hohenheim of light  (16.10.15 12:04:24) 
2 ayı geçmiş olsa gerek. Gözle görülebilir bir şişlik yok. Sadece elimle yokladığım zaman bi kemiğin diğerinden daha belirgin olduğunu hissedebiliyorum.


  • pandispanya  (16.10.15 12:06:06) 
ortopedist değilim ama 2 aylık şişlik için tetradox çok mantıklı gelmedi


  • hohenheim of light  (16.10.15 14:00:52) 
[]

Hangi bölüme gitmem gerekiyor?

Göğüs kafesimin üst taraflarında bi kemiğin biraz çıktığını düşünüyorum. Dışarıdan gözle görünmüyor da ben dokununca hissediyorum. Bi iki aydır da geçmedi. Bununla ilgilenen bölüm hangisi olur?




 
ortopedi


  • kelbukel  (14.10.15 14:28:05) 
gogus cerrahi diye biliyorum


  • partizan  (14.10.15 15:30:15) 
göğüs cerrahi +1


  • cekilmis gayfe  (14.10.15 16:22:35) 
[]

Bağımlılıklarınızdan nasıl kurtuldunuz?

2 tane bağımlılığım var sanırım, basit işler ama ben aşamıyorum. Her defasında "aman boşver bu sefer de yapayım ne olacak bi dahakine düşünürüm ^^" diyorum. Fiziksel değil, ruhsal bağımlılıklar. Kendinize uygulayıp memnun kaldığınız minik başarı hikayeleriniz var mı acaba anlatsanız da feyzalsak?




 
yerine daha az zararlı başka bağımlılık bulmak :)

okb olunca illa bişeye tutturuyosun :)
  • la noix  (14.10.15 11:12:32) 
Yerini başka bir şeyle doldur, evet. Morfin bağımlısıysan +5k koşular yapabilirsin mesela.


  • arnold schwarzeneger  (14.10.15 11:16:35) 
O bağımli olduğun şeylere -giden yolları- kapat önce. sabırla biraz mücadele...


  • 1adam  (14.10.15 11:17:42) 
kendini ödüllendir, bir hafta bunu yapmazsam kendime söyle bi kiyak cekicem gibi.


  • pilav  (14.10.15 11:20:46) 
Acizliğimden tiksinerek, mümkün olduğunca çok deneyerek, 30-45 gün gibi kısa vadeli hedefler koyarak, sebepleri ortadan kaldırarak, karşı koymanın hazzını düşünerek vb.


  • harvey  (14.10.15 11:25:38) 
var. hemde hiç sevmediğim ama yaptığımda acayip keyif aldığım amaçsız gereksiz bişey.
bazen kendimi durduruyorum sırf yapmamak için kalabalığın içine giriyorum. yanımda insanlar varken yapamıyorum bazen de yapabilmek için kendimi saçma sapan zamanlarda yalnız bırakıyorum hiç bişey yapamazsam tuvalete gidiyorum :D

kafanda yani. durdurabilrsin kendini ben durduruyorum sonrada daha uzun bi vakitte daha güzel şekilde değerlendiriyorum. tamamen saçma bi bağlılık benimki hatta bi tür hastalık
  • mantarliborek  (14.10.15 11:31:13) 
10 güne kadar alkol bağımlısıydım. Spor ve düzenli beslenme programıyla şu an yeniden doğmuş gibiyim. Umarım böyle gider.


  • makarnavodka  (14.10.15 13:48:04) 
[]

Şimdiki savaşlar nasıl oluyor?

Yani eskiden böyle deniz/okyanus aşırı bombalarla değil de cephede birebir savaşılan zamanlarda yapılabilecek bir dolu şey varmış. Bireysel silahlanıyorsun, bölgesel kurtuluş hareketlerine katılıyorsun, tuzak kuruyorsun, cepheye mermi taşıyorsun filan ama şimdi o şekilde orduların dahil olmadığı bir durumda halka düşen görev ne mesela savaş halinde?

Sadece bizim devletimizin de kalkıp düşman ülkelere bomba atmasını mı bekleyeceğiz artık? Nasıl oluyor o işler, bilen birisi aydınlatabilir mi?


 
böyle oluyor işte, şu an ülkede ve ortadoğuda yaşadığın gibi.
senle savaşmak isteyen ülke dost gibi yaklaşıp, arkandan sana düşman olanları besliyor. onlar da gelip başkentinde bomba patlatıyor.

  • teritori  (13.10.15 08:50:00) 
eksisozluk.com

Kur savaşları
  • amarat  (13.10.15 09:13:06 ~ 09:13:15) 
Savunmada olan ülkedeysen, karşı taraf kara harekatı başlatana kadar, silah altına alınmamış olanların yapacağı tek şey kafalarını pek ortaya çıkarmamak olur. Çatışma bölgesine uzak yaşayanlar büyük ölçüde hayatlarına devam ederler.


  • arnold schwarzeneger  (13.10.15 09:13:26) 
ABD'nin son dönem ortadoğu projesine bakmak gerekiyor.

Irak ve İran dönemin çok güçlü ülkeleri. Bunları birbirine kırdırdıktan sonra (iran-ırak savaşı) Irak'ın hava sahasını bitiriyor. ardından kara harekatıyla direkt başkente çıkartma yapıyor ve Irak safdışı.

Halk ne yapıyor, ABD tarafından bakmayalım, onlar işgalci. Ama Irak halkı direnemedi, ABD ordusunu çiçeklerle karşıladılar. Irak yerine Türkiye olsaydı aynı şekilde, direnç gösterilirdi ama sonuç değişmezdi.

Artık halkın yapabileceği pek bir şey yok. Savaşlar drone'larla, nokta atışlarıyla uzaktan kazanılıyor. biz hendek kazsak ne işe yarayacak.
  • [silinmiş]  (13.10.15 09:23:49) 
sun tzu değilim amma ben şöyle düşünüyor ve söylüyorum: şimdi en başta savaşın amacı nedir? kazanç sağlamak. şu klasik rusların sıcak denizlere inme isteği geyiği var mesela. şimdi ruslar bunu amaçlarken, bir ayağını akdeniz'e atmak isterken denizi, kumu, güneşi mi düşünüyor? "oğlum buralar çok soğuk yav" mı diyor? elbette ki hayır. stratejik nokta orası. illaki gidip ordusuyla, tankıyla, topuyla tüfeğiyle almasına gerek yok. istediği şey orada söz sahibi olmak. hal böyle olunca, küçük sürprizler ve itlikler, serserilikler ve tabii ki piyon örgütler/gruplar savaşın başrol oyuncuları oluyor.

bugün türkiye'yi işgal etmek isteyen birisi uçaklarını kaldırıp ankara'yı bombalayamaz. belki adam bombaladığıyla kalır ama bir şey elde edemez, ankara'yı yakıp yıkmış olur sadece. bunun için savaşılmaz. ayrıca yiyecekleri bissürü ambargo, casus belli eksikliğinden doğan "vay rospu çocukları" tepkileri ülkenin kendi saygınlığını/güvenilirliğini azaltır.

o yüzden ne yaparsın? türkler kimlerle anlaşamıyor, türkiye'nin ne sorunu var? terör sorunu, kürt sorunu. şahane. şimdi o zaman ne yapıyoz? kürtleri gazlıyoz, ellerine silah veriyoz. hatta hazır ışid falan varken onlarla da aralarını bozalım, oraları karıştıralım. hatta bir tane de böyle FAK KÜRDS diye türk silahlı örgütü kuralım taam mı, onlar da kürtlere dalsın. şehirlerde kürtlerin evleri yakılsın, bazı mahallelerde çatışmalar olsun mesela nefis.

böyle olunca ekonomi büyük oranda çöküyor zaten işte. şu an birisi bize toplu tüfekli savaş açacak olsa, bence rahat kazanır. üretemiyoruz çünkü. euro'nun 3 lira olması benim için avrupa'da okuyamamak veya avrupa'yı gezememek demek. ama fabrikalarımız, üreten insanlarımız için bundan çok daha fazlası. eh ittifaklar da çıkar ilişkisine göre yapılıyor. örneğin amerika, sana bundan fayda sağlayacaksa silah satıyor. üstelik paran yoksa ve "istenmeyen ülke" isen, kimse senin "bu paraya kaç silah olur abi?" tavrını da önemsemez.

günümüzde yakın savaş (bunun adı vardı da unuttum şimdi) hala önemli ama. bu saydıklarım başlangıç aşaması sadece. roket atıyorsun iyi güzel ama, o roketi attığın sistem tahrip olursa mal gibi kalırsın öyle. e o sistemi de uçakla sığır gibi fijuuv diye ülkede uçarak tahrip edemezsin, gelişine vururlar. o yüzden kara savaşları, eskisi kadar kritik olmasa da hala büyük öneme sahip bence. sadece, eskiden savaş bunlarla başlıyordu; şimdi bunlar savaşı bitiren veya sonuç tayininde çok etkili olan hamleler oluyor. havalimanları, mühimmat depoları, lojistik destek sağlanabilecek herhangi bir nokta uçak-füze-top-tankla kontrol edilebilecek yerler değil. burada 2 bin tane asker var diyelim, sen 3 bin kilometre mesafeden "allahıma ordalar, bonba gibi bi şey atalım taramalı füze atalım" deyip onca askeri kek gibi avlayamazsın. zaten öyle bi şey olsa mesela rusya sanki bilmiyor mu bizim en önemli üslerimizi falan? basar butona, ta ta ta ta 10 dakika içinde ülkenin askeri gücünün %20-30'unu süpürür. amma öyle olmaz işte. olmuyor. olsa dünyada sağlam adam kalmaz zaten. bu hamle rusya'nın işine yaramaz. savaşın amacı ise işe yaraması. üçüncü dünya savaşının hala çıkmamış olmasının sebebi de zaten bence ilk iki dünya savaşının ağır ekonomik bilançoları. bunun bize gelişi zaten 50 lira abla diyorlar.

şu gün savaş olsa, tüm duyurucular askere gitse, bunların en azından yarısı elinde silahla fiçu fiçu yakın mesafeden savaşır bence. eskisi gibi 10 bin kişiyle gidilmez ama yine harekatlar, yer kapmacalar muhakkak olur. ve bence yine savaşı bunlar belirler. yoksa bomba atmakta ne var, herkes atıyo onu.
  • der meister  (13.10.15 10:14:45) 
artık savaş olayı biraz değişti. eskisi gibi gidip bir ülkeyi kuşatıp o ülkeyi kendi sınırlarına dahil etme gibi bir şey söz konusu değil hemen hemen. artık savaşların nedeni tamamen ekonomik nedenler. bir ülke ilerde ekonomik olarak büyüyecek potansiyele sahipse bunun önüne geçmek için o ülkede sanal bir düşman bulup ona saldırıp ülkenin ekonomisini mahvediyorlar ya da bazı örgütleri besleyerek o ülkelerde iç savaş çıkmasını sağlayıp daha sonra o ülkeye demokrasi getiricem ayağına o ülkenin kaynaklarını yönetiyorlar. şu anda bir ülke sınırlarını genişletmek için başka bir ülkeye saldırsa buna kendi halkı da dahil olmak üzere bir çok ülke halkından ve direkt büyük ülkelerden çok büyük tepkiler alır. hele hele siviller alenen öldürülüyorsa (bir kılıf bulup yine öldürüyorlar gerçi) o zaman daha büyük tepki çeker, amerika falan müdahale eder.
sivil direniş gibi bir şey kalmadı bence artık. suriye yine suriye diye kalır, ırak yine ırak diye kalır ama o ülkenin kaynaklarını sömüren başka güçler ortaya çıkar. ışid vs gibi örgütleri besleyip içeriden o ülkenin bölünmesi için çaba sarfederler. yani rusya türkiye'ye hiçbir şekilde saldırmaz gibi geliyor bana.

  • mesene  (13.10.15 10:19:56) 
(bkz: proxy war)


  • i ve been mistreated  (13.10.15 10:22:17) 
Bizim dışarıdaki düşmana ihtiyacımız yok içeridekiler 7 cihana bedel.


  • indescribable  (13.10.15 10:26:19) 
1234567  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.