ben arabasız olduğum dönemlerde hiç arkadaşımın arabasını istemedim. hatta bazen tek araba gidelim dediğimiz zamanlarda, arkadaşın arabası ile gideceksek, asla kullanmam. arkadaş rahatsız olur, kullanamayacak olur, o ayrı. ama neden durup dururken ben kullanayım ki? karşıma aniden biri çıkar, biri kırmızı ışıkta geçip bana çarpar, arkadaşım bir kere bile "ya sen de şöyle yapsaydın keşke" dese al başına belayı. pimpirik biri değilim, ama neden binde bir ihtimal bile olsa göze alayım ki bu durumu?
arkadaşım da benden istemesin isterim. istediğine göre, eğer acillik bir durum yoksa, taksi tutamayacak ya da araç kiralayamayacak durumda demektir. araç kirası günlük 150 liraya falan da var sanıyorum. o parayı veremeyecek olan, arabanla bir yere çarpsa etse, sen de uğraşırsın.
bunun yanında, eğer ben bir haftalık tatile gideceksem ve araç kiralayacak param yoksa, otobüsle giderim ve biraz eziyet de çekerim. başka vesait yok mu? gitmem. keyfine arkadaşın arabasını almak empati eksikliği gibi geliyor bana.
bütün bunları da maddi konudan bağımsız düşün. yani param kıymetli ve arabamı vermiyorum, değil. tek açıklaması bu değil. olası bir kaza durumunda o an herkes "suç bende, ben karşılayacağım zararı" der. ama aradan geçiyor 4 ay ve sen telefon edip "kazada yan aynalar da kırılmıştı ya, onların orijinal parçaları gelmiş, şu kadar tutuyormuş" dediğinde karşıdaki illaki öffler, puflar.
teklif edemeyecek hale getirmek gerek insanları. konuyu hiç açtırmamak. teklif eden olursa bildiğin yalan söylemek. böyle vakaların çoğu türlüsü insanların arasını bozuyor. zaten birkaç tık uzak kişilerden bahsediyorsun...
0