mantar gibi.
sokakta bulduğum ve bir süre baktığım kedinin kolunda vardı aynısı.
mantar kremi kullanmıştım ve geçmişti.
veteriner kesin tanıyı koymalı tabi.

tanı konabilmesi için kazıntı alınıp bakılması gerekiyor. benim ev arkadaşımın (kendisi bir kedi) benzeri yaraları vardı. mantar olup olmadığını anlamak için kazıntı aldılar. ben birkaç kez ketoral şampuan ile onu yıkamıştım ve yarasını baticon'la temizleyip geniş spektrumlu antifungal krem sürmüştüm. 10 gün içinde geçmişti. laboratuvar sonuçları gelince mantar olmadığını öğrenmiştik. veterinere götürene dek baticon'la o döküntü olan lezyonları temizleyebilirsiniz.

portfolyon saglam. yurtdisinda is bak.

@mayeskuel,

lise mezunu almıyorlar. ayrıca dilim yetersiz. burada bir dil kursuna uzun zaman harcamaktansa yaşayarak öğreneyim istiyorum.

www.youtube.com

şöyle bir şey var belki cesaretlendirir.

@bruceandwayne,

çağrı ile görüşüyoruz. kendisi arkadaşım. o iki üniversite mezunu. ayrıca illüstrasyon yeteneği mevcut. ve ingilizcesi kuvvetli.

o parayla couchsurfing ile en az 6 ay gezilir hacı, hele ki filipin, tayland vs. ye gidersen bir sene yaşarsın.

@selam,

evet aklımı çelmiyor değil, bi diyorum o taraflara gideyim, bi diyorum lan önce avrupa gönüllü hizmetine mi gitsem, malta'ya dil eğitimine mi gitsem diyorum. işin içinden çıkamıyorum sonra.

avrupa gönüllü hizmeti cazip geliyor bakıldığında. ama istediği ülkede istediğin şehirde seni kabul edecek proje denk getirmek çok zor.

şuan arkadaşın çağrı'ya ne kadar imrendim anlatamam. helal olsun adama. tabi ki oralarda hayatını devam ettirebileceği bir altın bileziği varmış elinde. dili varmış felan. ama en önemlisi cesareti varmış... bazen bizi hayat sınırlandırıyor... çalışma koşullarımız, ailemiz, ekonomik durumumuz, ilişkilerimiz... ama tüm bunlara rağmen yapılabilecek şeylerin olduğunu/ olabileceğini de göstermiş helal olsun. bunun bir diğer versiyonu da rotasız seyyah adında bir adam. o ise çalışmadan geziyor :D sana da ne deyim dostum gönlüne göre olsun inşallah =)

valla cesaret konusunda sıkıntım yok şükür. sadece doğru adım atmak noktasında kararsız kalıyorum. rotasız seyyah da ekşide yazar. damenn kullanıcı adı. rotasız'ı anlayabilmek güç. başından beri takip ediyorum. aylık ortalama 3bin lira harcıyor. ben bu birikmişimle en fazla 5 ay yapabilirim yaptığını. yardım gelirleri yüksek.

bu tarz şeyler çağrı veya rotasız gibi genelde bir kişide başarılı oluyor. yoksa detaylı araştırınca rotasız gibi çok insan var.

kilo almaya yatkınlığı yoksa almayın kısırlaştırılmış kedi maması, gerek yok.
zaten kısırlaştırılmış kedi maması ve diyet mama kadar saçma bir şey yok bence. basıyorlar içine fillerı hayvan tok hissetsin diye. normal mamalar bile yarı yarıya filler zaten, bir de onu artırıyorlar, sağlıksız.
kilo almasından korkuyorsanız azaltın biraz yediği günlük mamayı, yeter.

kısırlarştırılmış kedi mamaları yaşlılar için değil aslında. Ben proplan sterilised kullanıyorum, memnunum.

@mutevazi şuan yaşına göre fazla kilolu aslında. 6.9 kilo. günlük ne kadar vermem gerektiğini bilsem yeterli sorun olmayacak belki de dediğin gibi. yalnız yaşıyorum sürekli yanında olamıyorum mecbur önüne koyuyorum o aç kaldıkça yiyor.

@whooise veteriner de proplan önerdi hatta ben açık satıyorum dedi. açık satıyorum deyince kıllandım. sözlükte de bir kaç kişi pek iyi değil demiş.

@krem peynir :) kendisine iletirim :) günlük mama olayını yukarıda belirttiğim gibi az gelirse ya da bazı akşamlar eve gidemiyorum. mesela bu hafta iki akşam arkadaşımda kaldım kardan ötürü. o yüzden fazlaca koyuyorum kabına. royal canin baby cat kullandık daha önce. sanırım yine royal canin alacağım.

bir de kısırlaştırılmış kedi mamalarını idrar yolları için alıyorum zayıflamaktan ziyade.
genelde problem çıkıyormuş.

mama poşetlerinin arkasında yazar günlük yemesi gereken miktar. bir de kedi ölçü bardağı alırsanız veterinerinizden, onunla ölçebilirsiniz.
images.hepsiburada.net
şöyle bir şey, üzerinde ne kadarı kaç gram oluyor falan o yazıyor.

www.monanimalerie.net
aldığınız mamanın paketine bakın böyle bir çizelge vardır.

günlük yemesi gereken miktarı tespit ettikten sonra bir ya da iki öğün halinde verebilirsiniz günlük.

bir de alacağınız mamanın yağ oranına bakın, mümkün olduğunca düşük olsun. içinde tahıl olmayan orijen acana n&d gibi mamaları tercğih ederseniz çok daha sağlıklı olur.

Pek çok pet-shop açık royal canin indoor satıyor. Bende bir Siyam var, 1-2 yaşlarında kısırlaştırma sonrası kilo problem olmuştu. Miktarını ayarladık, şimdi de iri yapılı ama şişman değil. Buna ilaveten Hill's ve ProPlan da iyi mamalar. Değişterek vermeniz iyi olur.

hill's yahut proplan, içeriği mısır ve gereksiz birçok meret ve ne idüğü belirsiz gıda endüstrisi artığı dolu, şişirilmiş fiyatlı mamalar. arkanızı dönüp uzaklaşarak kaçın kitleler halinde bence.

royal canin iyi de değil, o kadar kötü de değil - ama içeriğinde gereksiz bolca şey var gene. biraz daha fazla para verebiliyor isen acana yahut taste of the wild vesaire bak. paketlerin arkasında da yaş ve kiloya göre mama miktarları yazar, ona göre ölçüp, tartıp verirsin.

@kulkke kedilibirhayat.com şurada kısır ve erkek kediler için acana'yı önermiyorlar. bu arada benim kedim 7 kilo.

wellness core yahut evo yahut farmina n&d var madem sanırsam türkiye'de gene.

dünya üzerinde herkesin önerdiği bir mama bulman imkansız. Her mama için beğenmeyen birileri illa olacaktır. Yapılabilecek en iyi şey bu cins kedicilerin takıldığı forumlarda ya da fb sayfalarında bunu sormak ve oradan gitmek. Ha, onları araştırdığında da mutlaka bir sürü kişinin beğenmediğini göreceksin.

Çiş olduğundan emin misin? Bence ergenliğe girdi :/

yani yaptığı haltın çapı 40 50 cm yayılmıştı. bu kadar meni yapamaz diye tahmin ediyorum. bir de yorgan altında havlu çarşaf altında yatağa kadar işlediği için işedi dedim. ha onların menisi çiş gibiyse tabi bilemem.

meni ne ya? o insanlarda oluyor.

erkek kediler kızgınlığa girince oraya buraya çişlerini yapıyor. bu çiş normal çiş değil. hormon kokulu oluyor. ağır bir koku bu.

ilk başlarda çok ağır bir koku olmasına da gerek yok.

veterinerle konuşun diyorum.

@mea, yanlış bilgini düzeltmek adına meni bir isimdir ve memeli erkeklerin spermlerini taşıyan (bulunduran) sıvıya verilen bir isimdir, yani o dediğin bütün memeli erkek canlılarda olan bir şey.

Link: tr.wikipedia.org

kazma sesi dediğiniz sanırım kumu ya da toprağı patileriyle çukurlaştırırken çıkardıkları ses. büyük olasılıkla kediniz tuvalet için kum arıyor. eğer onun istediği tuvalet imkanını sunmazsanız birçok yere tuvaletini yapacaktır. kediler iç güdüsel olarak kum/toprak arıyorlar. 1 aylık kediyii bile kuma koyup patisini birkaç kez sürtünce başka yere yapmıyor. kumunu değiştirdiğinizde beğenmediği için, başka kediyle tuvaletini paylaşmak istemediği için, tuvaletinin yeni yerini beğenmediği için vb. birçok sebeple kediler tuvaletlerini başka yerlere yapabiliyorlar. kedinizin bu davranışı alışkanlığa dönüşmeden önce kapalı bir tuvalet ve kum alın. eğer kediniz erkek ise etrafa koku bırakmaya çalışacaktır ancak bu çişten farlıdır. 1 yaşından sonra kısırlaştırmanız ikiniz için de daha iyi olacaktır. kızgınlık döneminde evden kaçabilir de.

tüy problemi nedeniyle klozete alıştırmaya çalışmışsınız. uzun tüylü kedilerin popo kısmındaki tüyleri biraz kısaltırsanız sorun yaşamazsınız. kediniz neredeyse dokuz aylık. artık poposunu daha dikkatli temizleyecektir.

kum arıyor olabilir
ergenliğe girmiş olabilir
er ya da geç kısırlaştıracaksınız zaten, erkek kedinin işemesiyle baş edilmez. biz kısırlaştırmayalım diye aylarca direndik, yataklara su geçirmez alez koyduk, koltuğa işedi. onun olduğu odadan koltuğu kaldırdık, yere işedi, sonra kendi çişinin içine yattı filan. onu yıkayalım derken küvetin içinde çırpındı durdu patilerini parçaladı, her yer kan oldu, nöbetçi veterinere koştuk gece gece... neler neler ya. kısırlaştırmak da 15 dakikalık bi olay, erkek kediler için çok rahat. sonrasında hem kedi rahatladı hem biz. şişmanlamadı, hantallaşmadı. daha mutlu bi hayvan oldu.

Cevaplar için çok teşekkürler arkadaşlar.

tuvalet için kızdığını düşünmüyorum çünkü yeni bir alışkanlık değil. ki yaazdığım gibi yatağa işemeden yarım saat evvel klozete yaptı. kız arkadaşım geldiğinde odaya almadık kapıyı kapattık. bir de gündüzleri yalnız kalma olayı var. ikisinden birine ya da ikisine trip atıyor bilmiyorum. ergenlik durumu olmadığı da yorumlara ve kedinin hareketlerine bakılırsa belli. çünkü hiç koku bırakmadı etrafa. öncesinde ya da sonrasında. ulumaları da yok.

bu sabah itibariyle veterinerime bıraktım fakat. kısırlaştırılması için. akşam alacağım. bakalım ne gibi değişiklikler olacak hayatımızda.

avustralya.

Avustralya ve Kanada çok popüler son zamanlarda. Yeni Zelanda' ya gidenler de var. Fikir olsun diye dedim bilgim yok oralar hakkında.

Hayattan ya da herhangi birisinden beklentim yok diyebilirim. Tek istediğim kendi kendime yetmek. Son 3 senedir de bu konuda bir sıkıntım olmadı. Sonuçta senin soruna cevabım; sıkıntı yok.

Arada gezme fırsatım olacağı masa başı bir iş ev sevdiğim kişi ile evlenmek. Hayattan başka beklentim yok.

olmadı. hiçbiri olmadı. lanet olası bir okulda bir kıro peşime takıldı ve ısrarla hayatıma sıçmaya devam ediyor. onun etrafımda dolaştığını ve hala ısrarlı ve tehditkar olduğunu fark ettikçe dünyam kararıyor. her şey bombok.

hayattan beklentilerim her zaman çok az oldu bu güne kadar, maddi manevi. hata! beklentiler ne kadar yüksek olursa edinim de o kadar yüksek oluyor. yeni farkettim bunu.
genel olarak beklentilerim kısa vadede tırtken uzun vadede karşılık buluyor.
hayata dair planlama ve beklentilerde 3 gün sonrası için hiçbir güzel gelişme yokken, 1 yıl sonrasında beklentilerimden çok daha iyi bir durumda oluyorum. ha tatmin oluyor muyum? hayır. insan hayatı, karşılaştırmalar, varılası yeni noktalar, bokluk, pislik, tatminsizlik vb...

bu ara küçük büyük hepsi hüsran hepsi ziyan.

güzel cevaplar.

hayattan her zaman büyük küçük beklentim var. ve olmaya da devam edecek. fıtratım bu değiştiremiyorum. belki de değiştirmek istemiyorum. değişime kapalı biri değilim. ancak psikolojik olarak bu ayrımı yapabilecek seviyede değilim.

benim beklentilerim irili ufaklı sonuçsuz kalıyor. çok fazla zamandır bu böyle. yani bir beklentimin gerçekleşmesi için benim onu kanırtmam lazım. bütün her şeyi bırakıp tüm imkanları seferber edip gözleri karartıp beklentime yönelmem lazım. bu bir internet açtırmak, bir pantolon almak, bir yemek siparişi vermek gibi basit şeylerden tutun da araba almak, sevgili edinmek, arkadaş edinmek gibi irili ufaklı her konuda bu şekilde. ve çabalarıma ve karşılıklarına yakınımda bulunan üç beş kişi şahit.

istediği yemeği sipariş edemeyen, beğendiği kotu giyemeyen, aynı hayat görüşüne, algıya, zevklere sahip hiç bir arkadaşı olmayan ve dahi edinemeyen, sevişemeyen, yerleşik yaşama geçememiş, uzun süreler çalıştığı ofislerde yaşayani hatta bu yazıyı yine çalıştığı/yaşadığı ofisten yazan, ayrıntıları önemseyen, tercihleri olan, yaşamdan keyif almak isteyen, görmek, öğrenmek, keşfetmek, üretmek isteyen ve bunlar için çaba gösteren ama yine de karşılığını bir türlü bulamayan birisiyim. hayat beni nereye süreklemek istiyor artık bilemiyorum.

3 haftadır görüşmek istediğim sevdiğim bir arkadaşımla dışarı çıkmayı bekliyorum, 2 haftadır yeni taşındığımız iş ofisimizin doğalgazının açılmasını bekliyorum, ilk siparişimde yemeğimin düzgün gelmesini bekliyorum, hayatımda biraz da olsun iyi sürprizler olmasını bekliyorum.

tüm bunların psikolojisini günün her anında üzerimde taşımıyorum. çünkü yaratıcılık ve üretim isteyen bir işim var. ve ben imkanlar dahilinde pozitif ve aşırı sosyal birisiyim. ama aynı gün içinde, siparişimi 5 kere yanlış getiren garsonun "hayret hiç de negatif biri değilsiniz" lafı ile, "ne kadar şanssız birisiniz damara taktığımız 3 tüp birden arızalı" laflarını işitmek istemiyorum. quantum muantum gibi, sen olumlu düşünmüyorsun gibi telkin verecek arkadaşlar lütfen sonsuza dek sussunlar.

yahu şu olay kaç kişinin başına gelebilir;

pazar günü bir karşı cinse girişimde bulunuyorum ve red yiyorum.
hemen ertesi günü bir kafede oturmaya gidiyorum ve gördüğüm manzara şoke edici.
8 sene önce lisede girişimde bulunduğum ve reddeden karşı cins erkek arkadaşıyla bir masada. hemen karşısında ise 6 ay evvel girişimde bulunduğum ve reddedildiğim başka bir karşı cins erkek arkadaşıyla bir masada.

daha trajiği varsa söylesin ben de üzülmeyeyim.

Hayattan çok beklentim vardı. Yarısı gerçeklesti diğer yarisi için de it gibi çabalıyorum. Yolumdan sapmadim, hedef değiştirmedim.

Kimsenin ahı kimsede kalmazmiş ben de alicam hakimi.

m.youtube.com

yurt içi mi yurt dışı mı?

yurtiçi. ucuz derken gerçekten ucuz :)

yurt içi, ucuz deyince mersin ve çevresi ideal olabilir. tabii, çadır, kamp vs. için, silifke'den anamur'a kadar olan yerler, tatil için çok ideal.
"yapraklı koy" ilk aklıma gelen ve mersin'e en yakın yerlerden birisi. araştırabilirsiniz. boğsak ve barınak da yine, mersin kapsamında ararsanız, size uygun gelebilir. iyi tatiller...

Olimpos.

Edit: Ucuz.

kaştaki kamp alanlarında kalabilirsiniz çadırda, denize nazır.

Seçil Akın imiş.

yok yahu alakası yok onunla.

www.facebook.com

Videoyu paylasmıs, ben yaptım demiş, zaten besteleyende de secil akın yazıyor.

ama youtube'daki şarkılar ile alakası yok sesin. çok garip. bir de daha genç birinin sesine benziyor reklamda.

ben lens kullanıyodum 1 ay önce çizdirdim kurtuldum. gözlükten lense geçince tabii ki level atlıyosun ama bi süre sonra lens de eziyete dönüşüyo.

bende 2,5 miyop ve 1,80 astigmat var aynı durumdayız. Lens kullandım bir süre güzel bir şey özellikle yazın denizde havuzda çok iyi ayrıca sekste de gayet güzel haklısın. Fakat işin gereği sürekli bilgisayar başındaysan gözün akşama kadar mahvolabilir. Lens zaten göz kuruluğu yapabiliyor bir de üzerine bilgisayarla kombo yapması eklenirse göz aşırı kuruduğu için sıkıntı yaşayabilirsin. Suni göz yaşıyla durumu bir süre idare edebilirsin ama gene de sıkıntı. Lazer olayına gelince benim korneam ince olduğu için riskli ben düşünmüyorum. Ama ameliyat olan bir arkadaşımın gözleri 1-1,5 sene içinde gene bozuldu. Sanırım süre kişiden kişiye değişiyor. Kısacası benim için gözlük en iyisi. Eğer bilgisayarla falan ilgilenmiyeceksem o günlerde lens takıyorum.

günün 10 - 12 saati ekran kaşısındayım malesef. zaten bozulma sebebi de bu. aileden gelen ırsi bir durum yok. erken yaşta gözlüklenen tek kişi benim. o zaman önce kornea testi mi yaptırmak gerekiyor?

benim 4 numara miyop vardı çizdirdim. 2011 de şu an bi sorun yok çok şükür. umarım da olmaz. hem miyop hem astigmat olanların galiba biraz daha meşakkatli ameliyatı bilemiyorum ama. ben memnunum herkese de tavsiye ederim. düşünürsen bütün her yeri araştır sabırla sor soruştur. yine de tavsiye istersen dünya göz hastanesi ankara tunalının o tarafataki, volkan matben. sözlükte de entry yazmıştım.

game of thrones nisan 2015.
true detective ocak'ta başlamalıydı ama son çıkan haberler yaza sarkacağı yönünde. umarım sarkmaz.
sherlock'u unut bence daha çok var ona. ocak 2016 falan olabilir.

dizitakip.com var oradan takip edebilirsin. dizi eklemek, sezonları izledim işaretlemek bir eziyet ama bunları yapınca bölüm çıktıkça mail geliyor artı websitesinde takvimde şu kadar gün kaldı diye takip ettiğin dizilerin yeni sezonlarına gün sayıyor hepsini birarada görebiliyorsun.

Sherlock'un yılbaşı özel bölümü olucak, tabi bu sene değil gelecek sene için. Yani 1 yıldan fazla var.

sherlock bence de yaş fargo'da oynuyor martin freeman.

True Detective: yeni sezon cekimleri devam ediyor. bu sefer kadinlardan olusmasi bekleniyor, cunku ilk sezon cok maco/delikanlilik uzerine kurulu oldugu icin elestiri aldi. Farkli oyuncular ve konu olmasi bekleniyor. Ton ayni olabilir.

Game of Thrones: O oyle devamli yenilenecek. Hodor yok, Bran yok, bakalim baska kimler olmayacak, Cercei cirilciplak dolasacak, Kiraplardan muazzam sapmalar yasanacak falan filan, ki keza basladi sapmalar.

Sherlock: Iyi para kapisi oldugu icin BBC ye devam. Su an zaten 3. Sezon gordum Apple TV/PBS kanalinda, yeni sezonlar cekiliyor.

Dizi durumlari icin ingilizce Google veya Ing wikipedia ya bakarsaniz orada takvimlerini gorursunuz.

Iyi Eglenceler.

--M.

Arkadaş hatunsa, dolayısıyla eşi erkekse
www.youtube.com

Arkadaş erkekse
www.youtube.com

besame mucho

the hollies-the air that I breathe

www.billboard.com

you mean everything to me

www.youtube.com

budur: www.youtube.com

eric clapton - wonderful tonight, elbette.

oha duyuruya gelen ilk cevap buymuş zaten. saygılar.

Kedilerimiz yaşıt. Benimki öyle iğrenç kokmuyor biraz asitli kokuyor. Erkekler genelde 11 aylik civarı girmiyorlar mi?

Saksıya falan işemiştir belki.

@lim5, bilmiyorum ki ilk defa kedi besliyorum. koku çok bariz şekilde ağırlaştı. evin içine yayılıyor. kolonya, oda parfümü falan sıkıyorum kuma ama fayda etmiyor.

@ontheroad, saksıları devirdiği için poşetledim uzun süredir poşetli saksılar. yapamaz onlara.

kokusu derken nesi kokuyor?

bu arada ne zamandan itibaren kızıştığıyla ilgili sallamak istemiyorum şimdi, unuttum açıkçası. ama baya ağır koku oluyor, gözlerimin yaşardığını bilirim. bağırıyor mu hiç acı acı?

son olarak, konuyla bağımsız olarak bentonit kum kullanmaya başla, yazık günah hayvancağızın ciğerlerine.

son cevabı görmemiştim. kuma parfüm falan sıkma yahu, neler yapıyorsun :)

@soso, dışkı kokusu ve kabı haliyle. acı acı bağırması yok hiç.

bertonit kum kullanamıyoruz. iran melezi tüyler uzun çok yapışıyor. denedim. bir de o çok daha tozlu. bence ciğerlerine ve ciğerlerime daha zararlı.

@zetahead, tamam ikisine de danışacağım.

Erkek kediler evde bi çok yeri işaretleyebiliyorlar ya. O da eve epey yerleşiyor. Benim kedim 12 yaşına girdi, zamanında beni işaretlemişliği bile var.

bencesi mi var yahu :) o kullandığın kumların ne denli zararlı olduğu kanıtlanmış zaten. yoruma açık değil yani konu. ama çok fazla çeşitte bentonit kum var. tozlanma sorunuyla ben de karşılaştım, haklısın. ancak temizmama'nın pudrasız, parfümsüz sade kumu gayet yeterli bence. normalde çoğu bentonit kumda aksıran, çeşitli sesler çıkaran kedim, bundan çok memnun. patilere yapışıyor kum biraz ama kalın tanelisini aldığında o sıkıntı da geçiyor. sık sık temizlediğinde de koku problemi olmuyor bu arada.

bağırma yoksa kızışma da yoktur diyorum ben, kediden kediye farkı vardır belki huy olarak bilemem. sanırım anladığım kadarıyla dışkıdan kaynaklı koku. mama değiştirerek halledilir bence. direkt etkiliyor kokuyu mama farkı.

ama kumunu da lütfen değiştir, temizmama'yı dene.

sevgili oraleterya seni çok rahat gördüm.

kedinin kısırlaştırma vakti gelmiş. geçiyor. kaçırma.

kokuyu nereye bırakıyor? vallahi duyduğuma göre evin her bir köşesine çişini oda spreyi gibi yaparak bırakıyormuş erkek kediler. bu koku normal çiş kokusu değil ve çok zor çıkıyor diye biliyorum. eviniz kokudan geçilmeyecek duruma gelmeden götür veterinere.

dişi kediler için 5-6 ay, erkek kediler için 7-8 uygun zamandır diyor veterinerler.

çiş yapma dışında erkek kediler garip davranışlarda bulunmuyor normalde. ancak dışarı kaçmak istiyorlar ve kaçıyorlar.

@soso, ama temizmama bile sağlıklı diye satıyor silikon kumu. kalın taneli bentonit bilmiyordum. onu deneyebilirim. mama olarak ne önerirsin peki?

kum meselesine gelince silikon kumların kedilerin ciğerlerine zararlı olduğu, silikosiz hastalığına benzer bir hastalık olduklarını söyleniyor.

market mamaları fast food kadar zararlı hayvancıklar için. ileri yaşlarda çeşitli hastalıklara, özellikle erkek kedilerde böbrek rahatsızlıklarına yol açıyormuş.

@mea maxima culpa, rahat gördümden kastı anlamadım :)

yani koku ağırlıklı olarak kum kabı ve civarından geliyor. şu anlattıklarınız ışığında kızışma kokusu değil. ama büyümeden ötürü dışkı kokusu ağırlaştı sanırım. çok acayip ağır kokuyor. benim kedi şuan 5 aylık işte. dışarıya biraz uzak. biz 9. kattayız. ama yine de kapıyı açık bulduğunda dışarı gidiyor.

market maması hiç vermedim. başından beri sanabelle kullanıyorum. kum için dedikleriniz dikkate alacağım.


@hayırsız, yok kedi kokmuyor zaten. yukarıda bahsettiğim gibi :)

@oraletarya, satsınlar diye yazmışlardır. pudralı da satıyorlar zaten. pudralı kumlardan çok rahatsız oluyordu kedi. sade, bentonit kumun ne olduğu belli sonuçta, içim rahat kullanıyorum en azından.

mama konusunda çok seçenek var. kedim yıllar önce idrar yollarında tıkanıklık yaşadığı için nüksetmemesi adına mama seçeneğim kısıtlı ne yazık ki. yaş mamaların çoğu ve c/d, s/d gibi mamalar hakkında bilgi sahibiyim. diğer kuru mamaları bilmiyorum pek, öyle fazla araştırmadım. uzmanlarına bırakayım bu konuyu ben :)

dışkı mı kokuyor, çiş mi kokuyor tam anlamadım.

rahat gördüm derken eve çişini bir yaparsa iş işten geçer anlamına. aman hafife alma. o normal bir koku değil. hormonlu acayip bir koku.

bir de 5 aylıkken ergenliğe girmez diye bir şey yok. veterinerinize mutlaka danışın. bazı kediler cinslerine ve gelişimlerine göre erken ya da geç giriyorlar ergenliğe.

@mea maxima culpa, ikisini de kuma yaptığı için anlayamıyorum :)hangisinin koktuğunu. tuvalet alışkanlığı olsa bile evin türlü yerlerine yapar yani o çişi?

koku kum kabından mı geliyor yoksa evin içinde bir yerlerden mi geliyor? bence önce onu tespit etmelisin. kum kabını tamamıyla boşaltıp yıka, sonra da kokunun nereden geldiğini tespit edebilirsin bence. kum kabın kokuyorsa yeteri kadar kum koymuyor olabilirsin. kedim eve geldikten sonra kumu 5-10cm yüksekliği olacak kadar koyuyordum. kum topaklanamadığı için çiş tabana yapışıyordu ve berbat bir koku yayıyordu. kumu çoğalttığımda sorun çözüldü. şimdi topaklanan kumları ve kakasını her gün kaptan alıyorum.
mama olarak orijen kullanıyorum. balıklı olanı tüylerine çok iyi geliyor fakat dışkısı diğer mamalara göre biraz daha ağır kokuyor. sağlıklı olması için ödediğim bedele değer diyorum :)

@boyalı kuş, kum kabından geliyor evet. dediğin şey de önemli aslında. dikkat etmediğim bir durum. tek paket alıyorum her seferinde. çoğaltmak da bir çözüm yolu olabilir. şuan ki maması zaten normalde leş gibi kokuyor. yani o mamadan öyle dışkı çıkması zaten normal. şöyle kokusu az bi mama bulmak lazım.

Özellikle erkek kedilerin, genel olarak da hala küçük sayılabilecek 1 yaş altı kedilerin çişleri ve kakaları daha ağır kokuyo gibi geliyo bana. Belki yedikleriyle (genç kedilere özel mama kullanıyorsanız) belki de sindirim sistemleriyle alakalıdır.
Eczacıbaşı'nın ince taneli Pisi Pisi kedi kumunu kullanıyorum. 2 tane orta yaşlı dişi kedim var, aynı kabı kullanıyolar. Koku konusunda titiz olduğum için sabah işe gitmeden, akşam da gelir gelmez temizliyorum. Şimdiye kadar rahatsız edici bi durum olmadı.

Sorununuzla alakalı olarak:
1. Koku kumundan yayılıyorsa, pet marketlerde satılan odour neutralizer tarzı ürünler var. Belli bir alana değil de kumun bulunduğu odada havaya doğru sıkabilirsiniz.
2. Eğer başka alanlara çiş yaptığını düşünüyorsanız, uv ışığı veren bi fener çiş yapılan alanı tespit etmekte epey faydalı oluyor. 1. maddede bahsettiğim ürünle bu alanları temizlerseniz hem koku ve varsa lekeyi giderir hem de kedinizin bu alana bi daha çiş yapmasını engeller.

kum kabından geliyorsa çözümü basit aslında. ben kum kabını max. 10 günde bir çamaşır sulu deterjanla yıkayıp iyice duruluyorum. temiz kum koyuyorum ve dışkı vs'yi günlük temizliyorum. temizledikten sonra da kapağını açık bırakıp kabı havalandırıyorum. evime gelen herkes de "evin kedi kokmuyor." der.
mama olayına gelince, mamaların hepsi kokuyor. ben de madem kokacak, bari kedime yarayanı koksun diyorum :)
kolay gelsin şimdiden.

birincisi kedi kumuna kolonya parfum falan sikmayin. ikisinin de kokusundan nefret eder kediler. tuvalete isemek yerine saksi diplerini tercih ederse sasirmayin yani.
ikincisi, kedi tuvaletini camasir suyuyla temizlemeyin. mumkunse deterjan turevi hicbir sey kullabmayin hatta. kimyasal kalinti oluyor sonucta ve hayvan ona surekli temas ediyor. bu sebepten ben evde bizim tuvalet disinda camasir suyu kullanmiyorum bile. deterjan turevi olarak da arap sabunu kullaniyorum sadece, yerleri silerken bir seyleri temizlerken falan. siz de kedinin kum kabini yikarken illa deterjan kullanacaksaniz arap sabunu kullanin.

yani olabilir de, eğer o kullanıcı eskiden beri buradaysa ve hiçbir şekilde ilgili markayı ddaha önce dile getirmemişse böyle bir iddiada bulunmak yanlış olabilir.
mesela bu iddiayı görünce o kullanıcının geçmiş duyurularına baktım ve benim gibi sırada bir kullanıcı olduğunu gördüm...

bu arada nivea men, erkekler için güzel ürünler piyasaya sürüyor, değil mi? :P

Bim de hem ucuz hem kaliyeli :P
Mujde bim geldi...

ben çok beğendim hocam. fikir çok iyi. 30.000 çok ciddi bi sayı. arayüz de sade ve şık. elinize sağlık.

Ben beğendim. Sadece bir tavsiye navbardaki sekmelerin hoverını backgroundla yapsaydınız menüler arasındaki geçiş daha rahat hissedilirdi. Şu an atlıyor ama göz tam seçemiyor geçişi, çok hızlı geçiyor. Bi' de login ekranındaki efekt rahatsızlık verici biraz. Sadece popup olarak kalsa olurmuş.

@episantr1, teşekkür ederiz efendim :)

@ay nov kung fu, navbar için dileğini değerlendireceğim ivedilikle. Login efektinden kastın geliş efekti değil mi?

Düşünce güzel ama site olarak ustaları toplamak dışındaki hizmetler önemli. İlk aklıma gelen gittigidiyor, yemeksepeti gibi sitelerin kullanıcı ve satıcı arasındaki problemleri çözme aşamaları geldi. Bu site sadece ustanın telefonunu, iletişim adresini verip kenara çekiliyorsa pek de bir anlamı yok.

tasarım guzel

harika! çok beğendim. tebrik ederim. hızı çok hoşuma gitti ayrıca.
30 bin kişiyi bulup eklemek ayrı bir marifet.

@jugador, sallama derken kastı anlamadım? fakat arama motoru google prensibiyle çalışmakta. sonuçların alakasız olması kullanıcıların hatalı etiket girmesinden ötürü. sahibinden gibi düşünebilirsiniz. Öte yandan yola armut.com ile birlikte başladık. lansmana yeni giriştik. armut ile benziyoruz evet ama biz daha kısa ve net çözümler sunuyoruz. ayrıca özel ders veriyorsanız dahi yer alabiliyorsunuz. yani usta kavramı uzman, master anlamında kullanılmakta.

tasarim gayet basarili. sade ve kullanici dostu oldugunu dusunuyorum.

freelance olarakta calisiyormusunuz acaba?

Evet evet. Hangi efekt olduğunu seçemedim çok hızlı geliyor zaten. :) Bence sadece overlay kalsa olur yani. Üstten soldan uçmalara gerek yok.

@osurdum, ilerleyen aşamalarda planlarımız dahilinde. bahsettiğiniz tarzda benzeri projeler armut.com, ekolay.net, gibi firmalar teklif sistemi ile yapmakta. ama şöyle düşünün. bir gece vakti bir çilingire ihtiyacınız var, veya evinizde kombiniz bozuldu kışın, girip teklif mi açarsınız yoksa ustanın telefon numarasına mı ihtiyaç duyarsınız? :)

@brkylmz, teşekkürler :)

@teknikekip, teşekkür ederiz :)

@trolleybus, teşekkürler. projeye şartlarına ve zamanıma göre evet çalışıyorum. :)

@ay nov kung fu, tamamdır ilgilenilecek :)

fikir güzel, arayüz basit. hızını etkilemeyecekse yukarıdaki barlara ufak bir animasyon gelse daha smooth bir görünüş olabilir.

ellerinize sağlık

@oreleterya responsive değilmiş :( Onu ne yapmayı düşünüyorsunuz?

@ay nov kung fu, şuan iphone, ipad, android ve windows phone için yazılım aşamasında. ama 992 ve 768 px çözünürlüklerde tam randımanlı olmasa da sitemiz aktif.

@jugador, dire bu şekilde mi arattınız? www.ustasiburada.com ben göremedim.

edit: evet altlarda beykoz'da bir usta çıkmakta. ustalar kendileri girdiği için etiketleri bizim müdahalemiz doğru olmuyor. ancak hatalı ilanları kendilerine bildiriyoruz düzeltmeleri için. biraz interneti doğru kullanmamakla ilgili problem var. ama büyük çoğunluğu marangoz çıkmakta. bir de blgenizde henüz usta sayısı az ise böyle sonçlar ile karşılaşmanız engellenemiyor.

Güzel fikir, tasarımda işlevsel ve hoş. Umarım para kazandırır.

ben beğendim basit ve kullanışlı.
favorilere ekledim internet çubuğumda ihtiyacım olduğunda işime yarayacak mı göreceğiz.
Umarım başarılı olursun.

Edit: hava araçları kısmın boş kalmış usta olarak ekliyim ekibi ve kendimi :)

@basond, teşekkürler :) elbette ekleyin. doğru etiketler ile hem sitemizde hem de google'da üst sıralarda çıkacaksınız.

malatya boyacı
elazığ yalıtım
bingöl sucu

yazdım sırayla üçünde de bişey çıkmadı.
bu 30000 usta hepsi büyükşehirlerde mi nerede? ki üstelik malatya da büyükşehir.

@etna, :) malataya'ya bir kastımız yok. ya da diğer şehirlere. sitedeki usta profilinin bir miktarı sahadan bizim topladığımız bir miktarı da kendisi ilan bırakan kişiler. biz üç büyük şehirde belli yerlerde sahaya indik. bundan sonrası biraz zaman ve ilgi ile alakalı. siz malatya'dan uzmanlık alanınızla ilgili ilan bırakabilirsiniz ya da tanıdığınız esnaf, usta, uzman arkadaşları sitemize davet edebilirsiniz.

kullanım koşullarını okumadım ama ustayım diyip dolandırıcı olan varsa nasıl tespit ediyorsunuz?

bir de böyle bir sitenin tutunmasının koşulu @osurdum'un dediği gibi problem çözebilmek.

@merhum, biz sadece veri bankasıyız aslında. aracılık hizmeti şu aşamada vermiyoruz. belki ilerleyen planlar içinde özel ustalara kefil olma durumu olabilir. @osurdum'a da belirttiğim gibi amacımız ihtiyaç duyulan anda kriterlerinize uygun profil sunmak. hız ve alternatif öncelik tanıdığımız konular. ve tekrar belirtiyorum usta kelimesi kapsamlı. işi ne olursa olsun sitemizde yer alabilir. öğretmen, fotoğrafçı, ressam, özel ders vs.

internet üzerinden iş yapmadığınız için dolandırıcılık hususu eve başka bir yerden usta çağırmanızla aynı riski taşıyor. bulunduğunuz muhitte iletişim adresi doğrulanmış ustaları tercih edebilirsiniz. Diğer türlü risk her yerde var.

ehil.com var buna benziyordu bir iki defa işim düşmüştü ama işimi göremediler.

umarım bu proje yaygınlaşır ve işlevsel olur. nitekim lazım böyle bir şey.

ehil, ustaiste, sahibinden hizmetler, ekolay ve armut gibi benzeri firmalar mevcut. bizim ayrıştığımız nokta üyelik işlemleri, teklif işlemler, geri dönüşler olmadan direkt iletişim kurulması. hızlı ve alternatif çözüm sunmak yani. armut hariç hepsi girişimimizden sonra gerçekleşen projeler. sitemiz uzun süredir aktif fakat hazır hissetmeden lansmana girmedik.

ya bi de güzel bi logo yaptırın.

@merhum, logo tasarımcısı da benim, seçenekler içerisinden bu tercih edildi.

iphone ve ipad uygulamalarımız yayında!
itunes.apple.com

uzmanlarindan.com ya da armut.com da iyi siteler . Bir bakmakta fayda var.

yolda otobüste adımı soran adam benimle neden tanışmak istiyor sence? yazdığı için değil de arkadaş olmak istediği için mi? bi partide arkadaş ortamında sorulunca biz de terslemiyoruz ama abuk sabuk ortamlarda sorulunca haliyle söylemek istemiyoruz. yalan isim verip ne diye muhabbeti uzatalım ki?

sözlükte söylemeyenler belli ki kimliklerini ifşa etmiyorlar. ben ilk yazar olduğumda yere göğe duyurdum lanet olsun, şimdi aklımdan geçeni asla rahatlıkla yazamıyorum okununca tanıdık biri gelip illa ki tepki vereceğinden dolayı. isimsiz devam edin madem sanal ortam, çok takılmayın bence. ifşa etmemek isteyenlere saygı duyulması gerekiyor.

adını öğrensen ne olacak ki? bu kadar kasma ya.

@dafuq, oha kasan ben miyim? benim bildiğim, normal olan yani insanlar tanışır.

e bu çok doğal. kimisi prenses sendromuyla yetişiyor kendisini adeta bir piremses zannediyor cidden, ulaşılamaz bir insan olarak görüyor. kimisinin ise bu ülkede ciddi taciz geçmişi var ve kendini her anlamda korumaya almış, anonim kalmayı güvende kalmak olarak görüyor. bir kısmı ise kuyruk sallayan olmamak adına mesafeli davranıyor. malum toplumda kadına bakış açısı belli.

bir de türk toplumunda kadın ve erkeğin arkadaş olamayacağı algısı çok çok yaygın. benzeri birçok durum birleşiyor ve bahsettiğin olay yaşanıyor.

benim buradaki mesajlaşmalardan beklediğim azalarak bitmesi, yani biri mesaj atar (ben veya karşı taraf) konu hakkında konuşulur, konu konuyu açabilir mümkün, sonunda beklentim taraflardan birinin :) koyarak mesajları sonlandırmasıdır. çünkü ilk mesaj mevzusundan öte bir beklentim yok. bu mesajlaşmayı ya skype var mı ot var mı püsür var mı diyerek olmadığı bir eksene çekmeye çalışmak tuhaf geliyor. ben sevgilisiyle telefonda konuşmaktan sıkılan, arkadaşlarıyla iletiimi minimumda olan, insanlarla muhabbet etmekten fena bunalan biriyim seninle ne konuşabilirim amk? azalarak bitsin işte bırak.

parti olunca aynı ortamı paylaştığın biri oluyor. birebir ilişki içindesin yani. yoksa aynı otobüste gidiyor olmakla toplantıda partide tanışmak değildir.

genel için söylüyorum ben. yoksa utanmasam alnıma yazıcam mine diye. bi çekincem yok anlatmak istediğim bu ortamda -sözlükte duyuruda- adını söylemek istememesi normal. ifşa olmak istemiyordur. dünya çok küçük.

Aslında bir kısmının sağlam nedenleri var evet ama bu dile getirmek zor olmamalı diye düşünüyorum? doğru dile getirmek. En azından karşındakine saygı gösterdiğin hissedilsin değil mi?

kızların böyle savunma mekanizmaları var hacı. bi yerde haklı da olabilirler, bir keresinde ilk buluşmada sevişeceğim kız, oturduğu yeri, hangi ünide okuduğunu falan söylemiyordu. ilginç bir durum. bir de şöyle bak mesela sevişilmek istenen çizgi film karakterleri başlığına erkek bir karakter yazılsın, direkt 10 tane mesaj gidiyo. bu nedir aq?

biri, sana adını söylemiyorsa tanıdık çıkma ihtimalinden dolayı söylemiyordur. yalanla da uğraşmak istemiyordur. asıl bu türk erkeğinin "ay hep asılıyoruz sanıyorlar :(" yaygarası anlamsız, konuyu her seferinde oraya yoran siz oluyorsunuz ne yazık ki.

@baldur, elbette ama saçma değil mi? karşıdaki bir kadın olsa bile sadece bir nickten ibaret nihayetinde. hangi şehirde? evli mi? yaşı uygun mu? senin tarzın mı? bir sürü değişken var. sadece bir entryden yürümeye çalışmak saçma geliyor bana.

@devilred, adını söylemedi bak ona yazdığımı düşünüyor değil muhabbet. verdiği cevap bana yazıyorsun havasında olan kızlar içindi bu yazdıklarım. dikkatli okursan eğer.

tersine çevireyim bir nebze: duyuru kanalıyla yazıştığınız herhangi bir erkeğe adını sordunuz mu? :)
sorduysanız, soruyorsanız: bu bana saçma geliyor.
yani kadın/erkek olayını geçelim, şurada birisi ile duyurusu ya da bir duyuru hakkında konuşurken bana kalksa "adın ne" dese, "ne alaka?" diye cevap alması olasıdır.
ismimi öğrenince ne olacak yani, ben de bunu anlamıyorum :)
dediğiniz gibi, yalan da söyleyebilir. son derece boş ve gereksiz bir bilgi.
ha öyle bir yeri gelir ki önemli bir bilgi halini alır, yani soruşunuzun bir sebebi vardır, o durumlar için bir şey demiyorum.
dolayısı ile: "her adını söylemeyen kendine yazıldığını düşünüyordur" gibi bir kabulden vazgeçin.

Kimse asılıyor diye düşünmemiştim ama anonim kalmak buranın güzelliği zaten. İsim ve bilgi vermeme isteğim şundan; buraya her türlü özeli çekinmeden yazıyorum. Yeri geliyor, oturup orgazmdan bahsediyorum. Beni asıl tırstıran şey tanımadığım birinin beni böyle tanıması değil; tam tersine tanıdıklara yakalanmak. O da beni yakından tanıyanlar öyle tanısın, dert değil ama bir ton hocam ve öğrencim var. Onlardan birileri de pek ala buralarda olabilir. Sonra "aychovsky hoca bunlardan bunlardan hoşlanıyormuş olm" muhabbeti dönse pek hazzetmem sanırım.

Gerçi nick yüzünden adım kabak gibi ortada, entry'lerden de ne yaptığım, nerede olduğum ortada ama hepsini birleştirmek zaman isteyebilir, bununla da kimse uğraşmaz. Burada sürekli konuştuğum ve "arkadaş" diye düşündüğüm insanların da adını sormadım pek. Adı Mahmut olsa ne, Cevriye olsa ne, Ekmelettin olsa ne? Bir yerlerde, atıyorum bir crazygirl94 ya da repçiboy* yaşıyor ve kim olduğunu bilmesem de, bir şekilde tanıyorum, anlaşıyorum ve birçok arkadaşımdan yakın olabiliyorum.

Hatta çok az kişiye söylediğim şeylerden biri de (artık çok kişiye söylüyorum bu sayede), böyle böyle tanıştığım insanların sadece semtlerini veya şehirlerini öğreniyorum yeteri kadar yakın olduktan sonra. Sonra onların semtlerinden geçerken, evlerden herhangi birinde olabilecekleri için tüm evleri, ortaya bir selam atarak selamlıyorum ve "Nasıl olsa bu evlerden birinde, selamımı evler alsın ve duvarlar ona iletsin" diyorum. Böyle de doğaüstü, mistik ve duygulu anlar yaşıyorum.

Bir de sırf hatun olduğun için o kadar çok "Tanışalımmı?", "Filiz sevişelimmi?" tarzı mesajlar geliyor ki, "Öehh, yeter" diyesi geliyor insanın.

*Nickler tamamen sallamadır, aklıma ilk geleni yazdım. Olmaz olsun böyle nick ve bu nickleri düşünen akıl.

arkadaşlar neden bu kadar zor anlamak. aynı şeye takılıp kalıyorsunuz. ben tanışmaktan bahsediyorum. tanışmak da önce isim vererek oluyor. hayatıma dair önemli detayları konuştuğum biri var ama kendisiyle tanışmıyorum? yarın ölse haberim dahi olmayacak ama bütün sırlarımı biliyor. sizce saçma değil mi?

ısrarla "aa adını söylemedi. kezban seni, bak asıldığımı düşündü" ye çekmeyin konuyu ben öyle bir şey demiyorum. sözlükten & duyurudan tanıştığım görüştüğüm diğer sosyal ağlarımda ekli erkekler de var. arada çorba içmeye bile gidiyoruz.

salla hacım durma üzerinde boşver.
sosyal medya denen olayın poku bunlar.
muhabbeti derinleştirmemek lazım eğer bunu yapıyorsan sen hatalısın.
gündelik hayat yerine burada sosyalleşmek herkes için hata olur.

@oraletary Çözümü var bunun. İnternet üzerinden arkadaşlık kurmayacaksın veya kurmaya çalışmayacaksın. Niye soruyorsun ki adını, sanını bilmemnesini? Gerekli değil ki o yüzden. Ne olacak yani her şeyini öğrensen? Bundan sonra ölümüne kanka mı olacaksınız sanıyorsun? Bu yüzden anlamsız geliyor bana, bilgi kirliliği. Aklı boş şeylerle doldurma. Yapman gereken bir duyuru mu açtın? Bir sorunun mu var? Direkt ona odaklanmak. Gerisi zaman kaybı bence

gelen geçen sana yazsa sen de her şeyden korkar kaçarsın. kaldı ki onlar dişi. bana evrim anlattırma. tartışmaları kapattım.

Ukalalık +1

düzgün yazması.

Dis, tirnak temizligi olmazsa olmaz, boyu benimle es veya kisaysa da hayatta olmaz

bu yaştan sonra yeni bir dostluk, sevgililik, evlilik kesinlikle olmaz. yani hayatımın bundan sonraki kısmında uzun süreli yer alacak ekstra/yeni bir figür ihtimali/düşüncesi dahi beni boğuyor, böyle bi takıntım var.

Ister sevgili ister arkadaş olsun iki takintim var, temiz olmasi ve ak partili olmamasi. Temizlikten kastim oz bakim bu arada. Akplilerle neden anlasamayacagimi aciklamama bile gerek yok sanırım.

cimrilik

Erkeğim. Yaş 25

Sevgililikte

Karakter olarak:

Bencilse kesinlikle olmaz. Merhametsizse, hayvan sevmiyorsa kesinlikle olmaz. Ama en en önemlisi de birey olamamışsa olmaz.

Fiziksel olarak:

Bıyıklıysa olmaz. Sigara içiyorsa olmaz. Ağzı kokuyursa olmaz. Piercing, hızma falan varsa da olmaz.

Başka kriterim yok. Tabii sadakat, güven falan gibi bariz şeyleri yazmıyorum.

partiye-dünya görüşüne göre insan eleyenlerle(faşist diyorum ben bunlara) samimi olmam. konuşamıyosun ki..

ama genel olarak bakarsam gerizekalılık ve terbiyesizlik en katlanamadığım şey.

ilk baktigim sey tuy... kollarda varsa, veya alinmissa sakal gibi batiyorsa olmuyor. Jessica Alba olsa sogurum. Biliyorum kotu bir huy ama elimde degil.

Bizim milletimiz niye faşist kelimesini bir doğru anlamında kullanmayı öğrenemedi merak ediyorum. Kişi dünya görüşü hoşuna gitmeyen insanlarla birlikte olmak zorunda değil, faşizm falan değil bu. Aksine eğer o kişi ile birlikte olmaya zorlanırsa o zaman faşizm olur.

(bkz: nerdlük) yani ne bileyim, çok sevdiği, hakkında konuşurken gözlerinin parladığı bir şey olsun. bir de iç karartıcı, ölümüne ciddi birisi olmasın, geyik yapabileceğin birisi olsun. ukala insanlara ben de tahammül edemiyorum.

yaş 25, elde var 0 neden acaba? :)

Oğlan çocuğu gibi konuşuyorsa ışık hızıyla soğurum.

Sonuçta çok enteresan bir tedavi ya da malzeme söylememiş. Broşürü başka medikalciye de götürsen verir aynısını. Omuz ağrısı varsa askılık takmayıp yapabileceğin bir şey yok, özellikle spor hayatına devam etmek istiyorsan.

her gün voltaren jel sür, hafifçe zorlamadan masaj yap.

klimanın vs önünde durup çarptırma, kısa sürede toparlarsın çok ciddi bir şey yoksa.

benim omuzda da odem olustu. hem de durduk yere. agrisi cok olur ustune gitme, al askiligi bir haftada geciyor. yurtdisina cikacaktim fizik tedaviye gerek kalmadan gecmisti.

geçen gün yüzerken bende kolumu çıkarmıştım. sonra doktora taktırdım.2 gün askı taktım geçti sayılır. takman yararına olur. ilerde bu şekilde sonuçlar yaşamazsın duyurum aşağıda.
www.eksiduyuru.com/mobil/duyuru/818884/omuz-cikigi-uyusma-bi-kisimda

ben ilk defa duydum ilginçmiş. daha çatlak sesler herhalde sana uyarıcı gelen. aklıma vermicem vermicem diyen kız geldi o da mı öyle geldi mesela sana, onun da sesi bu şekilde çatlak gibiydi?

@kaputt, evet özellikle son kısımdaki gülüşü mesela.

hmm evet o kısmı kastetmiştim ben de..

değişik bir durummuş ama, hiç duymamıştım. ama anlaşılmaz da değil, o tarz tınılar biraz iç gıcıklayıcı olabiliyor. british aksanı ve fransızca da aynı şekilde. british aksanlı erkek çok süperdir mesela ses tonu da güzelse. fransızca konuşan kız da keza.

var böyle bir şey. hatta bir adı vardı ama hatırlayamıyorum. hatırlarsam ayrıca yazarım.

edit: heh @zebragibi yazdı, hatırlayamadığım şey ASMR'ydi.

@comptrol, yok ebesinin amı. ne alakası var biz ne olduğumuzu bilmiyor muyuz? sesin örneğini veriyoruz orada.

ASMR incele.

güzel örneklerinden biri: www.youtube.com

@zebragibi asmr ne acayip bişimiş yahu. tşk bilgi için:)

yabancı hatunların konuşmasından niye tahrik oluyoruz, izlediğimiz pornografik içerikler hep o yabancılardan da o yüzden.

bu ASMR ne güzel şeymiş yahu. Ağzını şapırdata şapırdata yemek yiyenlerden tiksinirim ama bu sakız çiğneme videolarında içim gıdıklandı resmen. çok rahatlatıcı hoş bir duygu :)

farklı.
ailem bilmiyor, bilmesi de gerekmiyor herkesin inancı kendisine.
ben deistim, her defasında bilmem neyin selamı var muhabbetlerine ''a.s'' cevabı vermekten gına geldiği için tepki gösterdiğimde anladılar hafiften benim müslüman olmadığımı. hemen ''aaa ne diyor bu kız '' filan oldu, tartışmadım, uzatmadım.
gerek yok.
bizimkiler de namazında niyazında değil zaten yani çok da muhafazakar değiller ama yine de yaşam görüşü farklı insanların birbirlerini anlayabileceğini düşünmüyorum, kişinin ailesi de olsa.
alttan alma, fazla muhabbete girmeme ile anca geçiştiriyorsun işte.

Annem namazında niyazında bir kadın; ben bildim bileli ateistim. Annem "Sen yanılıyorsan benim sevap point'ler hepimize yeter" diye küçük mümin şakaları yapıyor arada. İyiyiz yani.

evet farklı, son bir senedir. bilmiyorlar. muhafazakar bir ailede yetiştim. çok belli etmemeye çalışıyorum, genelde alttan alıyorum. sıkıntılı bir mevzu. şu okul bitsin, buradan kurtulayım daha rahat yaşayacağım.

anam babam ateist sayılabilir, çok da sormadım açıkçası. ama inançları olduğunu düşünmüyorum. üvey babam var, tam bir müslüman. ve benim de islam inancım var.
anne ve babam nikahsız yaşamaya karşı değiller, oldukça modern insanlar. hatta nikahsız yaşıyorlar(birbirleriyle değil tabi boşandılar). ben bu konuda biraz geri kafalıyım diyebilirim.

ben bu aileden nasıl böyle çıkmışım onu düşünmem lazım asıl.

ben de agnostigim ve ailem musluman. hic uzerine gitmedigim bi mesele bu. yani eskiden daha farkliydi belki. cikip ben dine allaha filan inanmiyorum, hicbir seye inanmiyorum, benim icin somut ve "bilinebilir" seyler onemli filan demem icin herhangi bi sebep yok. musluman degilim dememe de gerek yok. yilda iki kez bayram namazi kilip bir ay oruc tutar gibi yapiyorum, yapmak da zor gelmiyor, bi gelenek olarak gormek lazim bunlari daha cok. tabi bunlarin otesinde bi baski mevcutsa senin ailende mesela niye cumaya gitmedin bilmemne tadinda devam ediyosa "size ne aminakoyim rahat birakin beni" tavrina burun, isi piclige vur, ozgurlugunu biraz kaziya kaziya eline al bence. onun haricinde inanc kisilik bilmemne gibi konularda aileyle yuzlesilmesi ve carpisilmasi gerektigini dusunmuyorum, bos yere akillarini karistirir basina dert alirsin, siktiret.

farklı. biliyorlar ama bilmemezlikten geliyorlar. malum ramazan ayındayız. oruç konusu açıldı, artık dayanamadım söyledim. kavga ettik. tabii özellikle babam bu konuda biraz bilgisiz. direkt hristiyan olmakla suçladı. sanki bir dine inanmak zorundaymışım gibi. sonra başka şeyler de geldi tabii. serseri falan da oldum sağolsun. baktım ben açıkladığım halde anlamıyorlar. onlara neden mantığıma oturmadığını söylediğim şeylerde cevap verme konusunda başarısızlar, (özellikle baba tarafında bir agresifleşme var) çıktım gittim dışarı. öyle kaldı konu.

bugün kadir gecesiymiş. sahurda hala annem de babam da "oruç tutacak mısın?", "bugün oruç tut oğlum" falan diyorlardı. kabullenmek istemiyorlar. ben eskiden babam gibi "kendine müslüman" bir tiptim. sonra agnostik olunca da aileye biraz belli eder gibi oldum ama rahatsız oldukları için onlar mutlu olsun diye dikkat çekmemeye onları üzmemeye çalıştım. hani bu farkında olmadan yaptıkları oruç, kandil, bayram, din dayatmaları beni gerdiği için bu ramazana denk geldi patlama.

annem müslüman, babam klasik türk-müslüman ben ise agnostiğim.

bana bi yaptırımları yok. yani liseden beri. (liseden beri kendi hayatımı kazanıyorum) istemediğim hiçbir şeyi yapmıyorum zaten. hani anlamasınlar diye oruç bayram namazı vs şeyleri de tutar gibi yapmıyorum. bunu sülalemden de gizlemem. ama işte dillerinde iyi niyetli de olsa sürekli var. ben zaten tiksiniyorum üzerine bir de teklifler gelince artık boğulacak gibi oluyorum. misal kardeşim hacdan geldi ziyarete gittim. darısı senin başına inşallah. hacı ol o günleri de görelim vs. falan. hep böyle muhabbetler. alttan alttan soğuk olduğumu belirtmeme rağmen böyle.

ha söylemeyi unuttum. bir de daha konuşabilir olduğum eş dosta aktardığımda konuyu, onlar da olur mu öyle şey gel hadi kelime-i şehadet getirelim, düzelteceğim ben seni, saçmalama gibi tepkiler veriyorlar iyice deliriyorum. Lan amına koyayım bu kadar basit mi ya? Bunu bir moda, özenti zannediyorlar. Adamın kapasitesi de yetmiyor açıklamaya.

çok uzun zamandır ateistim, ailem klasik türk müslümanı. hani alarında oruç da tutan olmaz, arada çakallık edip kadir gecesinde tutan olur. namazla hiç araları yoktur. işte kadercilik, bayram görüşmeleri, kurban kesmeler, böyle şirin adetlere önem verirler. babam gayet iyi biliyor ne olduğumu da annemin her sene mütemadiyen "dilek tut bak evladım bugün, kabul olurmuş" gibi laflar etmesinden dolayı durumumu hala idrak edebildiğinden şüpheliyim. ilk zamanlar anlatıyordum kendimi tekrar tekrar, kendisi "yine de evladım, sen dileğini tut" derdi :) artık tamam tamam deyip gülüp geçiyorum. bayramlarda da görüşürüz, zaten nadiren görüyoruz birbirimizi, bayram bu tip aile görüşmelerine önayak oluyor. din dışı muhabbetlerdeki klasik düşünce yapısı çok daha fazla yoruyor beni.

alınma yav ona, o araba alan biline hayırlı olsun dedikten sonra 'daha iyisi senin olsun' demek gibi bişey. özel, yakıtlı araca karşı olabilirsin sonuçta. kötü niyetlerinden değil.

ayrıca bir dini konuşmak için illa ona inanmak gerekmez ki. bi budist kendi dininden bahsetse niye rahatsız olayım ben. saçma/farklı gelen yerleri olsa bile o da onun inancı der dinlerim. anti-islamcı değilsen konuştuklarının rahatsız etmemesi lazım.

ben de ailem de müslüman ama biz bile farklı yorumluyoruz çoğu şeyi. bana göre onlar hep yanlış düşünüyo tabi :) çok takılmamak lazım. herkesin inancı kendine.

yurtta alevi bi arkadaş vardı mesela, dikkat ederdim sözlerime ama küçük yaştakiler pek ayrımı yapamazdı. sınav muhabbeti olunca 'hadi inşallah' dese sinirlenirdi, anlam veremezdim. bi hristiyan bana 'isa seni kutsasın' dese, ya da bi ateik 'doğa ana hep yanında olsun' dese iyi niyetinden ötürü mutlu olurdum. rahatsız olmak biraz faşistce geliyor bana.

ekleme: o seni düzelteceğini söyleyen insanlara 'önce kusursuz yap herşeyi sonra söz müslüman olcam' dersen hepsi vazgeçeceklerdir. başkasını eleştirmek kendini düzeltmekten daha kolaydır.

Benim ailem de inançlı ama kimse inançlı olup olmama konusunda baskı yapmadı bana. Uzun zamandır agnostik takılıyorum. Değişken gerçi ruh halim, tam net değil ama genelde böyle :)
Evlilik dışı ilişkim olmadı ama ona da karışacaklarını sanmam. Sevdiğim adamla nikahsız yaşasam ona da kızmazlar sanıyorum. Kılık kıyafet konusunda en ufak zorlama yok ama toplum baskısı yüzünden ben istediğim şeyleri, beni mutlu edecek kıyafetleri giyemiyorum. Başka bir şehirde yaşamak isterdim sırf bu yüzden.

Bunlar 19 yaş değil 12 yaş cümleleri, biri sizi kandırmış olmasın. Bursaya gelip sizi bulmaya cesaret eden biri böyle saçma sapan cümlelerle yazmaz. Sizin verdiğiniz tepkiyi verirdim ama sürekli özür dilemene gerek yok biraz sert cikmis, sizli konuşur yaş farki var, ilişki düşünmüyorum, dünyayi algilayisimiz farkli falan derdim.

Yaşım da 19 bu arada ve bu kız hiçbir arkadaşıma benzemiyor bu yazdıklarıyla.

gerçek ise bile oldukça sorunlu bir kız gibi geldi bana. her durumda uzak durmanda fayda var.

yok zaten yakın durmam sildim ettim de şaşırtıcı sadece.

bende ilahi aşk sandın :D

Yaşadım hem de 2 kere. Kızlar benim vahşi cazibeme takılıyorlar yapacak bir şey yok.

O değil de cidden yaşadım ve ikisini de reddettim. sanal sanalda kalır. hiçbir şekilde gerçek hayatımla paralel bir şekilde götürmem sanal alemi. çok aşıksa gelir konuşur, kimseyi yemiyoruz neticede. kızın da erkeğin de özgüvensizi çekilmez hacı.

gerçek olduğu ne belli?
erkekler bu kadar saf olmayın lütfen, sonra yok böbreğim gitti yok param gitti..
kız normal değil +1

hiçbir normal kız tanımadığı etmediği adamı 6 ay takip edip, bursaya gelip geri dönmez vs.

adını kapatmamış evet merak edip baktım arkadaş fena değil. troll değil mümkündür.

dostum adımı neden kapatayım. ben gizlilik ya da kendimi afişe etme ihtiyacı duyan biri değilim. isteyen internet üzerinde telefon numarama bile ulaşır yani. trollükle de işim yok.

Hem "nerede yaşıyorsunuz, bir bilgim yok" demiş, hem de "Bursa'ya geldim" demiş. Gerçi bunları toparlayınca "Bursa'da kısmı cepte ama devamını bilmiyorum" çıkıyor ama kim gelir ki "Resimlerini beğendim" diye başka şehre. "Bulgaristan'dayım para gönder" gibi bir şey bu büyük olasılıkla.

ya tezatı çok fazla evet. ben bunun kandırmaya yönelik bir şey olduğunu düşünmüyorum. zira uzaktan aptal gözüktüğümü düşünmediğim için. daha çok ortaokul öğrencisinin yaptığı bir şey gibi. yaşı da yalan çok büyük ihtimalle. kırmadan ne söylenir nasıl ifade edilir bilemedim tabi. niyetim bozmak değildi. olabilir insalık hali çünkü.

Bursa'ya sizin için gelmemiş Bursa'da da bulunmuş ama size yazamamış. Hatun troll değil de kafadan kırık gibi geldi. Bana da açtığım forumda tanıştığım 15 yaşındaki bi kız kaçmıştı üniversitedeyken. Kız bulunana kadar bi gece karakolda kaldıydım. Aklıma geldikçe ürperiyorum, uzak durmak lazım. :)

geyik yaptım ya amaan. bilerek herşeyini açık bırakmışsın zaten, ya dalga geçmişler ya da küçük bi kız takıldı sahiden. torunlarına anlatacak anın olmuş negzel.

@bana da mı lolo, senin ki daha enteresan ve anı derecesindeymiş :)

@shiranai, haha torunlarıma anı mı :) ahaha

aklıma geldi de, bir adam vardı, facebook'u hacklenmişti, adam model olarak çalıştırdığı tüm kadınlarla yatmaya çalışyordu, daha kötüsü giriş cümlesi şöyleydi; "selam, bakire misin merve?"
bazılarıyla yatıyordu da.
bir de arkadaşlarıyla zaman üniversiteli kızlar zamanı, onlarla yatmalıyız geyiği yapıyorlardı.
o gün bugündür izmir'de fotoğraf ajansı görür görmez ayaklarım kıçıma vura vura kaçıyorum.
kavruk, kıvırcık saçlı bi sahibi varsa uzak dur o ajanstan. :(

erkeğim la :) bi arkadaşa staj yeri arıyorum. ki o da muhafazakâr.

o zaman daha da uzak dur abi. :d

www.karanlikoda.org işinizi görür mü?

@phoebe, burası iyiymiş. gölge stüdyo'nun sahibi de eğitim veriyor.

Arabayi taksiyle 20-25 lira yazacak guvenli bir bolgeye park et. Sana 1 haftalik park ucreti 50 lira olur.

sabihanın park fiyatlarına bakmıştım internetten bana 180e falan geliyordu 1 hafta kalması, gidiş dönüş benzin şu bu
komple taksiyle gittim, taksiyle geldim, arabam da evde park yerinde durdu
10 günlük tatil dönüşü bir de araba kullanmakla uğraşacağını düşün
ben küçükçekmece'den 150 ye gitmiştim, sizin o kadar uzak değilse daha bile ucuzdur

ben bursa'dan geleceğim arkadaşlar. 5 kişi geleceğiz. kişi başı 30 tl servis ücreti. git gel 300 lira. 300 lira ile ben 1000Km yol yapıyorum arabayla.

sabiha gökcene yakin bir alisveris merkezinin otaparkina parket, oradan da taksiyle git. havalimanina yakin bircok alisveris merkezi var en fazla 20 tl taksi parasi verirsin. dönüs saatine de dikkat et döndügünde alisveris merkezi kapali olabilir.

Daha önce kullandım, arkadaşlara da burada tavsiye ettim 2-3 duyuruda..
www.eksiduyuru.com

15 günlük abonmanlık 213 liraymış.
www.sabihagokcen.aero

evet sabiha gökçen fiyatları çok uçuk. iş adamlarına göre fiyatlar onlar. avm ya da ispark daha mantıklı.

alışveriş, seri ilanlar.

Ben de kendimi bahtsız sanırdım. Pozitif düşün , evrenin kötü enerjisini üzerine çekme dersem söver misin bilmiyorum. İkinci olarak da kurşun döktür dicem.

Hayat bu zaten. Problem senin bakis acinda bi terslik olunca bosvermek yerine ona takiliyorsun. Ayrica bu kadar sınırlayıcı olmamalisin. Her seyi kontrol edemezsin. Hayat sana biraz esnek olman icin tekrarlayan mesajlar veriyor olabilir.

aramaya devam :) yenilgiyi kabullenme

şu örneğe ne dersiniz o halde;

tasarımcıyım. lise mezunuyum. 15 ay askerlik yaptım. askerde beni gemiye verdiler motorcu olarak (anadolu lisesi mezunuyum ve motorlar uzaktan yakından alakam yok). gemi dediğim fırkateyn beklemeyin. 31 metrelik sahil güvenlik botu. fazla asker olarak gittim. botlarda doktor, revir, terzi, berber, kantin gibi şeyler yok. limanda iken hastanelere ya da esnafa uğruyorsunuz her şey için. ben hayatımda gemide yaşamadım. 30 metrekare alan.
en son ve zamansız gelen asker benim. pencere yok. güverteye çıkartmıyorlar yeni asker olduğum için. fazla asker olarak gittiğim için 3 ay yemek kamarasında yerde uyudum. yastıksız battaniyesiz.

gemilerde ki askerleri kontrole 3 ayda bir psikolog gönderip denetleme yaptırılıyormuş. bu olayı 14. ayımda öğrendim. firar ettikten, kavga ettikten, hapse girdikten sonra. (gemide disko olmadığı için askeri hapisaneye gönderildim) askerliğimin bitmesine bir ay kala psikolog bir abla geldi.

p= psikolog, b= ben.

p - sen ne zaman geldin gemiye yeni asker misin?
b - yeni mi? 1 ay sonra tezkere alıyorum?
p - nasıl ben kaçıncıya geliyorum hiç görmedim seni?
b - valla ben de seni görmedim. ilk ne zaman geldin?
p - 5 şubat.
b - 5 şubat benim gemiye geldiğim gün ama gece geldim ben.
p - ikinciye gelişimde yolda kaza geçirdim gelemedim.
b - üçüncüye ne zaman geldin?
p - 12 ağustos.
b - 12 ağustos benim izinden döndüğüm gün gece geldim gemiye.
p - yani en sonunda karşılaşabildik.
b - evet.
p - ilk geldiğimde karşılaşsaydık seni karaya transfer ederdik.
b - ....

Bu kafayı değiştirin hocam:

www.eksiduyuru.com

fleet foxes- mykonos
www.youtube.com

Komple albüm atıyorum, tüm şarkılar öyle çünkü.

www.youtube.com

erkek kediler kadınlara daha düşkün oluyor evet.

benim kedi de erkek hayatta erkeğin olduğu odaya girmez bile.

içgüdüsel olarak başka erkeği bölgelerine tehdit olarak algılama, güç kavgası gibi bir şey sanırım.

kedim kısırlaştırıldıktan sonra da aynısı devam ediyor, cinsel ilgi olması imkansız gibi.

erkek kedi erkekleri pek sevmiyor ve bizdeki cinsiyeti ayırt edebiliyorlar diye okumuştum.

belki kokudan falan farkediyor olabilirler içgüdüsel olabilir.

ayrıca memelere filan sokulur o daha yavru, anne şefkati arıyor :)

sıcak bulduğu yere kafayı sokarlar dkhgkjfg
benim kedi fular gibi boynumdan düşmez misal.

sana da zamanla alışır.

Benimki 3.5 aylık erkek sabah kalkar kalkmaz koşup beni kardeşimi yalamaya başlıyor. Annemle babama o kadar düşkün değil. Babamı hatta hiç yalamaz. Cinsiyet seçiyor hain.

cinsel bir durum, tipinden belli.

Arkadasimin erkek kedisi vardi biraz iri yapili harika birsey. Ilk zamanlar bana hic yuz vermedi ama gide gele bana da yanasmaya sokulmaya basladi. Ben erkegim.

after effects'te swf işi sıkıntı sanırım. after'dan flv çıkış aldıktan sonra flash'ta swf'ye dönmek işe yarayabilir belki.

dediğin yöntemle daha da büyüdü boyut :/

ben web işinden ziyade işin video tarafında olduğumdan flash deneyimim yok, daha fazla ayar vb. şeyin olacağını düşünmüştüm flash'ta açıkçası.

ilk önerim video sıkıştırma yöntemi gibi bir sonuç doğuruyor galiba, kaliteyi koruyarak istenen boyutlara inmenin imkanı yok o şekilde muhtemelen. flv'yi dinamik olarak yüklemek şeklinde bir çözüm sunmuşlar ancak web jargonundan uzak olduğum için bana bir şey ifade etmedi belki sana eder:

forums.adobe.com

flash içine farklı video formatlarında yerleştirdim dosyayı. ama otomatikman flv olarak görüyor. flv'ye dönüştürdüğümüz .mp4 .mov vsyi de kaliteyi koru dememize rağmen bozuyor. eğer kaliteyi bozmadan flv yapabilsek (ki bunu adobe media encoder'da da denedim aynı sonuç) sorunumuz çözülecek. daha büyük dosya boyutunu içine gif atınca yapmıştı. ama flv ya da mp4 atınca tam istediğimiz sizelara çekti ölçüyü. 35 kb falan çıkıyor sonuç ki bu mükemmel. biz de 50kb olsun ama kaliteli olsunun peşindeyiz. muhtemelen flv encode ederken bir şeyi kaçırıyoruz flash'ta. farklı varyasyonlar da denedim misal compress seçeneğini iptal ettim ama nafile.

adamın kartından eksiye mi ineceksin ? çüşşş bırakta parası olunca versin

:) evet aynen öyle olacak. 8 aydır verecek hatırlatmıyorum bile :)

Acıma, paranı nasıl alabiliyorsan al.

Yetmiyormuş gibi bir de adamın borcunun faizini ödüyorum.

sanalpazardan bir ilan aç, örneğin domain, site gibi sanal bir şey üzerine.

mesela 300 lira alacağın var diyelim, 300/95*100=315.70 TL'lik bir ilan aç. Arkadaşın kartan geçsin sen de ertesi gün paranı al.

%5 komisyon alıyor, hesap ona göre yapıldı. komisyon sana girmesin diye 315 :)

415 e deodarant kullanan biri bindi gecen. lan gozlerim yasardi ya.

istanbul'daki emlak piyasası bana hep "inanamıyorum bu gerçekten mucize!" dedirtmiştir.

bunun dışında cidden mucizevi şeyler yaşadığım oldu ama şu anda hatırlayamıyorum.

çok oldu, ama bilimsel açıklamaları vardır hepsinin.

ama en mucizesi aşık olduğum, imkansız gözüyle baktığım adamla birlikteyim. ben galp o.

Ben ufaklikken apartmanin onunde top oynuyorduk. Kamyonetle patates satan adam (eskiden vardi boyle birsey, simdi gormuyprum.) bizim oynadigimiz yerde turdu balkondan sepet sarkitan kadin icin tartmaya basladi. Bizi arkadaslardan biri topa asirtmali bir sekilde vurdu, top havalandi biz seyrederken, adama dogru gidiyor biz korku icindeyiz:) Top gitti gitti baktikki adama degilde teraziye dogru gidiyor rahatladik derken top terazinin buyuk kefesinin tam kenarina dustugu gibi kefeyi firlatti. Terazi kefesi hava takla ata ata gitmeye baslayinca bu sefer kefeyi gozlerimizle takip etmeye basladik. O kefe de takla ata ata gitti patatesci adamin kafasina kova gibi gecti. Boyle seyler cizgi filmlerde olur:) Biz gulmekten yere yigilip telef olduk:) Ben 9-10 yasinda cocukken buna mucize demistim:)

Edit: Mucize diye birsey olmadigini dusunuyorum, herseyin bir aciklamasi vardir bence.

çocukken komşumuzun oğluyla kuran okuma yarışı yapardık. bu hep benden hızlı okurdu da kıskanırdım. biraz da kuşku duyardım gerçekten okuyor mu diye. bir gün arabadayken dua ettim içimden, okumuyorsa kaza yapalım diye. yaptık, öndeki arabaya hafifçe vurduk. allahım dedim tekrar, bu tesadüf olabilir hakikaten okumuyorsa bi daha yapalım dedim bi daha yaptık. sonradan ateist oldum o ayrı.

27 yil once 2. kattaki evden apartmanin bahcesine cikacaktim. Apartmanin isiklari sonmustu. Isik dugmelerine yetisemedigim icin dugmeye ziplamaya usenip karanlikta ineyim dedim. Iki kat asagi indim ama etraf hala karanlikti. Fosforlu isik dugmesine ziplayip isigi actim. 4. kattaydim. Iki kat asagi inmis olmam gerekirken iki kat yukari cikmisim. Arada uyudum mu ne yaptim anlamadim.

hiçbirine güvenmiyorum. pardon yaa. sadece otacının sabununa güveniyorum dicektim kii gıda soruyomuşşsun. geçenlerde şalgamın üzerinde yazan besin ve katkı değerlerinin yalnış olduğu tartışılıyordu burda yada sözlükte. yani kısacası en büyük değerin para olduğu bi ortamda ben hiçbir şeye güvenmem...

tarlalardan toplayıp satın aldığım domates, biber, kavun bilimum sebze meyve dışında her türlü seri üretim ve paketlenmiş gıdadan şüphem var.

aynes
beypiliç
keskinoğlu (adamlar tek başına savaşa girdiler resmen, herkese gelin çiftliklerimizi görün, fabrikamızı gezin diyorlar. doktorları diyetisyenleri çağırıyorlar)
nuh'un ankara
aroma (meyve suları diğer markalara göre daha güvenilir)

aile gıda sektöründe olduğundan süt, tavuk, yumurta gibi sektörlerin fabrikalarını yakından biliyorum

Bim urunlerine guveniyorum. Hani bu gune kadar onca patlayan firma arasinda tek bir bimde satilan urun cikmadi..

En buyuk sut markalarinda bile "eheh biz degilde, uretici keciye koyun, koyuna inek karistirmistir ondan oyle, ozur dileriz. Hepsine hadlerini bildirecegiz." gibi sacma aciklamalar yapti.

Dost sut dimdik ayakta.

hiçbirinden emin değilim. sadece tipine bakıp alıyorum ürünleri. belki de en sağlıksızları alıyorum, bilemiyorum.

torku banada (bu ne biçim isim lan!)

tavuk etinin helal kesim olduğunu bildiğim markalar var:

erpiliç, beypiliç, lezita, keskinoğlu

et ürünlerinde de danet, dana ürünlerinde bolçi, itina markalı ne olursa güvenirim ayrıca. kasaplık etlerimi de hep ordan alırım.

torku ürünleri de güven veriyor ayrıca ama emin değilim. mısır şurubu kullanmıyorlarmış sözde

erpilic
filiz makarna

Altınkılıç

bunu kimsenin diyebileceğini sanmıyorum. insanoğlu hep daha fazlasını ister. diyen de kendini kandırıyordur. daha iyi bir araba teklif edersen bedavaya "ben tamamım" diyemez. ya da işte araba yerine ev, saat, bilgisayar, telefon vs vs...

...eski dönemlerde ise bunu yapan dindarlar, keşişler, rahipler falan vardı. özellikle uzakdoğu'da yaşayan keşişler bur tarz tiplerdi. belki hâlâ böylelerdir bilemiyorum.

Böyle düşünerek intihar eden bir kaç kişiyi haberlerde gördük. Zengin kesimden oluyor genellikle ancak şahsen ben öyle bir doygunluğa ulaşılabileceğini zannetmiyorum...

hep daha iyi bir ev, daha iyi bir araba hatta daha basit düşünürsek bilgisayar, telefon ya da kıyafet olacak. "ben tamamım" demenin insanı bunalıma sürükleyeceğini düşünüyorum.

"Ben tamamım" demedim, ama "Bu kadarı da iyiymiş, yeter. Devamı olsa da olur olmasa"yı sürekli diyorum. Yaşamaktan zevk almak için dürtüp duran, at gibi koşturtan bir amaca ihtiyaç duymuyorum. En büyük amacım zaten yaptığım şeyi zevk ile yapmak, onu da yapıyorum zaten; devamı çok umurumda da değil. Bu da çok tatmin edici bir şey.

Ben "Tamamım" demekten ziyade insan kanaatkar oluşunu, kanaat etmeyi artırabilir kanımca. Bundan fazlasına da gerek yok diyebilir insan.
Ama nereye kadar bilmiyorum tabi. Sonuç olarak kişiye göre değişir.

tamamım demiyorum, ama benden olup olabilecek olan bu kadar diyorum, gerçi sonuç pek iç açıcı değil, ama ancak bu kadar oluyor işte:)

Ben tamamım diyemem, kafamda bazı planlar ve projeler var birkaç tane. onlar olursa da tamam ben oldum demem gene ama "olduğu kadar, bu da bişeydir" derim herhalde.
ayrıca böyle diyebilecek insanların akıl sağlıklarından şüphe ederim açıkçası.

kariyeri işi gücü bırakıp hoşuma giden her şeyle uğraştığım bir dönemde bunu söylemiştim. mükemmeldi :)

kalan ömrümde bunu sürdürebileceğim şüpheliydi, sosyal baskı ve paraların suyunu çekmesinden mütevellit kürkçü dükkanına döndüm.

sevmediğim işimi bıraktığım ve kafamdaki asgari gelire sahip olabildiğim gün "bundan sonra ne olursa + olur" der öyle bakarım hayatıma. başarı vs. umrumda olmaz.

bazı maddi koşulları sağlayarak istediğim gibi vakit geçirmek dışında başka bir şey değil derdim.

Tam bilimsel karşılığı olmayabilir ancak doku farkındandı sanırım.

eksisozluk.com
Bu kurama bağlı olarak şöyle yorumlanabilir; seks nesnesi olarak bilinç dışımıza kodlamadığımız/kodlanmamış bir nesneye hallenmiyoruz.

aynen karşim ya. ben fabrika ayarlarında ne zil varsa onu bıraktım en son. her sabah "senin gibi zil sesinin amk" diye uyanıyorum. "cour de pirate" güzel olabilir

aynı dert herkeste vardır. sevdiğim şeyleri koyma hatasını yapmaktan vazgeçeli çok oldu. sürekli yeni şeyler aramaktan da sıkıldım. telefonun klasik dııt dııt dııt şeysini kullanıyorum artık sinir bozsa da uyandırıyor.

dişlerin üzerine braket yerleştirip bu braketlerin arasına telleri koyup haftalık veya iki haftada bir o telleri gererek dişleri birbirlerine yaklaştırıyorlar.
ben bir kaç ay kullandım. sonra da teller cıkarıldı başka bir gecici aparat takıldı.

alışmak birkaç gün sürüyor.

Benim anam bir diş hastanesinin yöneticiliğini yapıyordu bundan 8-9 sene evvel. Bu yüzden orada bulunduğum birkaç sene içinde onlarca kez şahit oldum ki 60 yaşında teyzeler bile gelip tel taktırıyor ve sonuç alıyorlardı. Yani yaş sınırlaması yok.

Elbette senin sorununu da çözer bu olay. Ama tedavinin şekli ve süresi için ağzının tamamını gören bir doktor olması lazım. Diş mi eklenecek, diş mi çekilecek, başka yamukluklar var mı, ısırmada ve çenede problemler var mı vs. Yine de hepsi için kesin sonuç sağlıyor evet.

Olumsuzlukları: İlk bir hafta canın gerçekten acır; zor yemek yersin, zor konuşursun. Bu yüzden o haftayı yıllık iznine filan getirebilirsen bence süper olur. Bunun dışında şu an ne kadar bakıyorsan, telle birlikte en azından 2 kat daha iyi bakmaya başlaman gerekiyor. Çünkü çürük oluşmasına çok müsait bir ortam yaratıyor teller. Üçüncü handikap da sosyal olarak kendine çok güvenin yoksa, iş hayatında tellerle bulunmaktan çekinmen. Ama bu bence basit bir problem. Özellikle metal değil de şeffaf tel kullanırsan daha kolay atlatabilirsin.

Başka bi sıkıntın yoksa, 6 ay içinde gözle görülür şekilde kapanır dişlerinin arası. Minimum 1 sene tutarlar sanıyorum. Başka problemlere göre bu süre 2-3 seneye kadar uzayabilir. Ek olarak tedavi bittikten sonra o şeklin kalıcı olması için dişlerinin arkasına görünmeyen başka bir tel takarlar ve o da 5 sene kadar kalır. Ama o seni hiç rahatsız etmiyo ve kimse tarafından görülmüyo. Bende de var şu an misal.

Doktor değilim. Benim bildiklerim annemden dolayı ve bizzat benim tecrübemden dolayı bu şekilde. Bi iki sene sabredersen inci gibi olursun. Geçmiş olsun.

@toldan, teşekkürler.

@pandispanya, dişlerin kendi içerisinde yamukluğu yok. düz biçimde araları açık sadece. ama çenede sıkıntı var sanırım. yerken ses çıkarıyor çünkü. dişlerimde tel olmasından falan çekinmiyorum. o tarz konuları kafaya takmam yani. asıl düşündüren kısmı arkada sonradan takılı kalacak 5 sene. ben biraz pinpirikliyim bu konularda. misal tek dişimde dolgu var. çok sıkıyor geriyor beni. söküp atmak istiyorum. kolye yüzük falan da takamam hiç. asıl bu beni endişelendiren. maliyetler hakkında bilgin var mı?

Fiyatlar çok değişken. Ben işte 7 sene kadar önce yalan olmasın 3.000 lira vermiştim. Biraz fazla asortik bi yerdi ama benimkisi. Şimdi insanları görüyorum yine aşağı yukarı aynı rakamlardan bahsediyorlar. Ortalama 2.000-4.000 arası sanırım; içinde dolgu, kanal, çekim cart curt bu tarz şeyler yoksa.

İnan bana o dişinin arkasındaki tel işin en en en basit kısmı. Ben teller çıktıktan sonra arkaya tel takmayı reddetmiştim, ağlamıştım filan bi ton. Şu anda dilimle bulmaya çalıştığımda bile farkedemiyorum. Hatta bu sene çıkartıcam bile artık.

Tak. Kesin çözüm.

2004 yilinda ahsap bir binanin merdivenlerine oturup ben ne zaman mutlu olacagim diye kendime sormustum. kac yil gecmis. ayni.

şu satırları yazabiliyor olmanız, dünyadaki en şanslı üst %5'lik dilimde olduğunuzu gösteriyor. hadi %10 diyelim ama çok şanslısınız yani.

bi kere ordan başlayalım. çok sıkıntı çektiğinizi söylemeyin yani.

her işinizin ters gitmesinin asıl sebebi, Tanrı sizin daha iyi yetişmenizi istediği için olabilir. İleriki zamanlara daha iyi hazırlıyodur sizi. Ben geçmişime dönüp baktığımda, ağlamaklı hâle geldiğim olayların çoğunu, iyi ki yaşamışım diyorum. İyi ki başıma gelmiş ve tecrübesini kazanmışım. Onu yaşadım, şunu öğrendim, bunu yaşadım, onu öğrendim, çok sağlamlaştım diyorum yani.

Burada size düşen görev, pozitif, aktif olmaya devam etmek. Ama çok daha önemli bir püf noktası var: Sebatkâr olmak.
İşin sırrı bu. Sebat ederseniz, sabırlı olursanız, sonunda siz galip geliyosunuz.

compdrito ilk paragrafı acabilir misin ne alaka internete giren mi sanslı oluyor

Her şeyi yoluna koymak sandığından daha kolay. Sadece durup biraz daha bekle

neye karşı sabır gösterdiğimi bilmiyorum ki? yani sabrımın karşılığı ne olacak? bir başkası niye bu şekilde yaşamak zorunda değil ya da? elbette daha kötüleri görmüyorum gibi bir şey değil. ama daha kötüsü somut şeyler. savaş, büyük hastalık vs gibi. bizim ki bir kanser gibi.

o nasıl tavsiye anlamadım @labanon

etrafindakilerin ve senin sagligin yerindeyse sukret. onun disinda her sey olacagina varir. bir de hic bir zaman cok buyuk hayallerin olmasin, gerceklesmediginde daha cok uzulursun.

nacizane tavsiyelerim bunlar

@compadrito nun ilk paragrafina istinaden soyle bir metin var yillardir dolasir internette.
cok klise olmakla birlikte dogruluk payi var diye dusunuyorum

* Eger bu sabah saglikli uyandiysaniz, bu hafta ölecek olan 1 milyon kisiden daha sanslisiniz.
* Eger hiç savas görmemis, hapse düsmemis, iskence görmemis, açlik çekmemisseniz dünyadaki tam 500 milyon kisiden daha sanslisiniz.
* Eger evden çikinca bir belaya, tutuklamaya, iskenceye ugrama ihtimaliniz yoksa, 3 milyar kisiden iyi durumdasiniz.
* Eger dolabinizda yiyeceginiz, sirtinizda giysiniz, üstünüzde çatiniz ve uyuyacak yeriniz varsa dünyanin %75'inden daha zenginsiniz.
* Eger bankada ve cüzdaninizda paraniz varsa, birilerine yardim yapabiliyorsaniz, dünyanin ilk %8 zenginlerindensiniz.
* Eger anne babaniz sag ve evliyse çok ender kisilerdensiniz
* Eger bu yaziyi okuyabiliyorsaniz, 2 milyar okuma yazma bilmeyenden daha sanslisiniz !!!

partizan hemen açıyım:

internete giren değil,

okuma yazma bilen, Türkçe okuma yazma bilen, internete giren, çok büyük bir ihtimalle lise mezunu, büyük bir ihtimalle üniversite öğrencisi, bir ihtimal üniversite mezunu olup, Türkiye'de yaşayan, çok büyük bir ihtimalle başının üzerinde bir çatı olan, evinde buzdolabı, tuvalet ve banyo olan, az da olsa düzenli bir geliri olan, rahat nefes alabilen, kakasını ve çişini rahat yapabilen, rahat yürüyebilen, herhangi bir yeri ağrımayan, her gün cacık ve menemen yiyebilecek bir parası olan, elinin altında öğrenme ve gelişme imkânları olan, kaliteli sağlık hizmetlerine erişimi olan birisi. (Tahmin bunlar tabii).

Hele bir de analı babalı büyüdüyse o kişi, hele bi de o anne baba arıza kişiler değilse,

çok çok şanslıdır bu kişi, dünyada yaşayan diğer insanlarla karşılaştırıldığında...

bakalım artık, bu sene işleri yoluna koyarsam "ben varım" derim, koyamaz ve diyemezsem sesimin çıkabileceği bir mekanda değilimdir.

@compadrito @exlibris bunlarla mutlu olabiliyorsanız saygı duyuyorum.

ancak çabanın karşılığını, mücadelenin sonucunu alamamak başka bir şey. yani ben oturduğum yerden şikayet eden biri olsam eyvallah. ama bazı şeyleri düzeltmek için çaba gösteriyorum, kendimi değiştiriyorum sıkıntı burada. karşılıksızlık. bir de senin kadar çaba göstermeyenler senden daha ileride, mutlu olduğu vakit bu söyledikleriniz işe yaramıyor işte.

compadrito ve exlibris doğru şeyler söyleseler de söylenenler biraz klişe kalıyor, sonuçta kendi dertlerine yönelik algını dünya ortalaması üzerinden soyutlayabilsen bu duyuruyu sana açtıracak itki zaten oluşmazdı.
ben wolinska'nın dediğini kendime daha yakın buldum. bazılarımız hakikaten ahşap binanın merdivenlerine oturmaya daha meyilli oluyor, ben de öyleyim, sen de öyle olabilirsin.
referans verdiğim üç kişinin de ortak yönü -- evet, illa ki işin içinde biraz şımarıklık var. ama eğer buradaysan olmak zorunda zaten.

sana net bir şey söylemem de zor. on senedir ters giden işlerin nelerdir, neden on senedir ters gidiyorlar. bunların içini açmak, irdelemek, gerekirse deşmek gerekir sana anlamlı bir geri dönüş yapabilmek için.

hayatının maddi manevi, ailevi, mesleki, dostluk, aşk vs. tüm alanlarında uzun süre sıkıntı çekip düzelen? refaha kavuşan? gördünüz mü hiç? yoksa yıllardır aynı teraneler sürüp gidiyor mu?

Soru bu. Bu soruda benim itirazım, refah içinde olmadığınızı düşünmeyin. Bulunduğunuz nokta çok iyi. Dünya nüfusunun %90'ından iyi durumdasınız. Ona dair bi şükredin bi kere. Şükretmeden bu işler yürümez.

Sonra o noktadan itibaren ne yapabiliriz, ona bakalım.

Allah etmiye, siz bunlardan şunlardan şikayet ederken, görünmezinden bi hastalık çıkar gelirse, bugünleri arar olurusunuz o zaman. 20 bin çeşit hastalık var hocam. Yanlış hatırlamıyosam böyle bir rakam yani. İnsan bu rakamları duyunca, hâline şükrediyor.

Farklı bi şekilde düşünün yani. Ben ilkokuldayken neden kan kanseri olmadım? diye sorun mesela. Hayat sizinle taşak geçtiği için mi kan kanseri olmadınız ilkokuldayken? (İlkokul 1. sınıf, kan kanseri ve bana karnesini gösterdi. Bak abi! Hepsi pekiyi!!!)

sayın klişe meraklıları. klişe ne demek?

ona bakarsanız 2+2=4. bu da çok klişe. çok banal hatta.

klişe meraklısı değilim, bu duyuruda klişenin anlamını bilmeyen yoktur diye tahmin ediyorum.

başkalarının haline bakıp kendininkine şükretme zavallılığı ve iğrençliğine saplamanın, bu eksende tavsiyeler verenlerin peşinden gitmenin dışında her şey senin iyiliğine olabilir, ama o zavallılar değil; onları dinleme.

sorduğun soru son derece muğlak ve açık uçlu. ayrıntı veremiyorsan, diyebilirim ki beklentilerinin yüksek oluşu, ya da beklentilerini "american dream" eksenli şeylerin oluşturuyor olması da senin 1'i 2 gibi hissetmene neden olabilir. Ayrıntı verirsen daha bişy diyebilirim belki, yoksa dünyanın bin türlü hali var; böyle bir soruya ne desek yalan olacak.

Şu an neden bahsettiğin hakkında pek bir bilgi olmayınca çok net bir şey söyleyemiyorum. "Dağına göre kar vermek" gibi bir konuşmaya da girmeye niyetim yok. Niyetim, hiç bir zaman hiç bir çabanın boşa gitmeyeceğini söylemek. Değerini bulmayabilir, yıllarını da geri getirmeyebilir ama boşa gitmez. Pislediği, ölüsü bile boşa gitmiyor insanın şu dünyada, gübre oluveriyor. Bambaşka bir alanda orada öğrendiği tecrübeden yararlanabiliyor insan. Şu an ihtiyacın olmayan, üzen, sıkıntı veren, anlamsız gelen herhangi bir şey, ileride ya zaman harcamaktan kurtarır, ya daha bilge yapar ya da daha deli, cesur, vb. yapar ya da öyle bir denk gelir ki kilit bir noktada günü veya daha fazlasını kurtarır. "Otur ve şükret bakayım" anlamında demiyorum bunu da, istersen küfret ama boşa gitmeyeceğini bil. Onları seni sen yaparken, büyütürken belki de seni bambaşka bir şeye hazırlıyor, bilemezsin; kimse bilemez. Belki de hazırlamıyor ama ileride zor durumlar için sana bir tecrübe kazandırıyor.

Soruna cevap olarak sabredip düzelen çok tanıdığım oldu. Sonradan tekrar dağıtanı da oldu. Kimse Everest'e çıkıp tahtını kurmadı, kimse Mariana Çukuru'na düşüp orada da boğulmadı, arasında gittiler geldiler. Buna evsizler, hastalar da dahil. Tamamen kişinin olaya bakışı bu gerçekten hayatı tehdit edici şeyler dışında. Pozitif bir insan olduğunu söylüyorsun, bu da gelip geçen bir an olabilir, yarın burada söylediklerini düşünmeyecek bile olabilirsin.

american dream gibi bir beklentim yok. ayakları yere basan birisiyim. tercihlerim var. sadece az ile yetinemiyorum. az ile yetinmek maddi olarak değil. misal mesleki olarak daha iyi daha büyük şeyler yapmalıyım. tasarımcıyım. ama buna ortamım yok. rahat bir hayat, doğru müşteri eğitim vs gerekiyor bunun için. sürekli meşgul olmak istiyorum. gezmek öğrenmek keşfetmek. bunlar zaman ve maddiyat tabi. okuma fırsatım olmadı lise mezunuyum. sırf okumak için okumak değil de üniversite bana çok fazla şey kazandıracaktı çevre, imkan vs. o yüzden eksikliğini hissediyorum. normal memur gibi bir iş hayatım da olmadığı için kendi ayaklarım üzerinde durduğum için okuma fırsatım yok. aslında o kadar fazla detay var ki işte neresinden başlasam diye düşünüyor insan. yani ideallerim ve imkanlarım arasında sıkışığım. bu sıkışıklık da bir de günlük işlerimin sürekli ters gitmesi, kendime özel alanlarımın olmaması daha da sinir bozucu. murphy yasaları işte. öbür tarafta arkadaş çevrem çok kısıtlı. doğru insan eksikliğim var. kafadar insan/eş. biraz da değişiğim bu yüzden. sözlükten bile hacı sen neyi savunuyorsun diye bir sürü mesaj geldi. aslında çok basit. saplantılı, milliyetçi, fanatik, faşist, değilim. hakkaniyetli olmaya çalışıyorum. az biraz elitistlik yok değil. ama gerektiği kadar. özgürlükçü, hümanistim. kemalizmle birlite osmanlı'yı islamı eleştiremezmişim gibi bir done ile geliyor insanlar. yani kısaca doğru yerde doğru insanlar arasında değilim ve ömür geçiyor. çok konuştum.

Sorunuza cevap olmayacak ama size tavsiyem "x'im y'ninki gibi olsaydi boyle olmazdi" demekten kacinmaniz. Her durum kendi icinde degerlendirilir ve imkanlar dahilinde sonuclandirilir. Siz kendi imkanlarinizla en iyiye kosmaya calismalisiniz ve daima bulundugunuz durumun farkinda olmalisiniz. Farkindalik gercekten cok onemli.
Misal universite demissiniz, universitenin sizr katacagi kadar seyi (ki bu isi yaptiginiza gore bu ancak teorik bir katki olabilirdi) kendiniz de internetten ogrenebilirsiniz. Cok fazla bir katkisi olmayacakti inanin. Doktor, avukat olmadiginiz surece universite (buyuk harflerle) "ulkemiz icin" sadece etiket getirir.
Bu dedigimi yanlis anlamayin ama saydiklariniz biraz bahane bulmak oluyor. Kendim de surekli ayni hataya dustugum icin bunu soyluyorum.

tasarımcıdan kasıt web mi, grafik mi, moda mı, ürün tasarımı mı onu tam anlamadım ama, ingilizcede ''self-trained'' diye bir şey var ve alanında sadece kendi kendini eğiterek meşhur olmuş bir sürü insan var.

azimle sıçan taşı deler.

sağlık, gugıl, zaman, emek, kararlılık ve sebatkârlık. sizin bunlara ihtiyacınız var.

psikolojideki frustration yani köşeye sıkışmışlık hissine kapılmanıza gerek yok. siyasete kafa yormanıza, polemiklere girmenize hiç gerek yok. düşüne düşüne çözebileceğiniz bişey diil çünkü. sizi çıkmaz sokaklara sokar sadece.

günlük işlerin sürekli ters gitmesinden, arıza müşterileri, zor işleri, beğenmeyen müşterileri kastediyosanız, bu olumlu bişey. çünkü öyle ortamlarda çok iyi gelişir insan. gavurcada ''hands-on practice'' deniyo buna ve iş hayâtında çok geçer akçe. en boktan sorunları çöze çöze, sonunda en usta siz olursunuz. size daha çok iş gelir.

arayüz, geleneksel ikisi de var. sanat yönetmeni olarak çalışıyorum. arkadaşlar insanın belli sınırları belli yetenekleri vardır. mesleğimde sekizinci senem. zaten bu noktaya eğitimsiz kendi çabalarımla geldim. yani bahane bulup köşeye sıkışmışlık hissiyle bekleseydim lise mezunu bir işsiz olarak kahvelerde sürtüyor olurdum. ilkokul mezunu esnaf bir babanın oğluyum. liseden beri kendi ayaklarım
üzerinde duruyorum. mesele sarf ettiklerime karşın isteklerime kavuşamamış olmam onca sene. siyasete hususu da kafa yormak değil örnek amaçlı verdim. kalıplaşmış insanların fazlalığından.

klişe tabirle relax bir tip değilim. detaycı araştırmacı dikkatli disiplinli. ama bunların karşılığını alamıyorum olumsuz alıyorum.

bu kadar büyük bir adım atabilmiş olmanız, potansiyelinizin çok yüksek olduğunu gösteriyor. demek ki hiç bozmadan bu tempoda 10 sene daha çalışırsanız, özlediğiniz refaha kavuşacaksınız.

size american dream'den bir örnek vereyim. AT&T gibi bir şirketin Ar-Ge laboratuarından emekli 75 yaşında elektronik mühendisinin, 2 bin dolar aylık maaş için, yerde dizlerinin üstünde sürünerek bilgisayar kurduğunu gözlerimle gördüm.

maaş hakkında bir fikir vermesi bakımından,

www.eksiduyuru.com

bence senin sorunun, ne yalan söyleyeyim, biraz da bulunduğun ülke. yani sadece sana bakmıyor.
zaten kolay olmayan ve çok efor isteyen bir işi kendi çabalarınla öğrenmiş ve yürütüyorsun. seni tebrik ederim bunun için. ancak anladığım kadarıyla istediğin şeyler için sana lazım olan şey bir network. yani burada o sığ, kartvizit-değiştokuşu üzerinden ilerleyen networkingden bahsetmiyorum tabii ki... birlikte iş yaptığın, bu süreç dahilinde yardımının dokunduğu insanlardan oluşan bir network, ki yapılacak bir işleri, ya da onların yakınındaki insanların işleri olduğunda sana gelsinler, önce sana danışsınlar.

bunları sen de biliyorsun. ne var ki türkiye'de böyle bir şeyi sağlamak eminim bir avrupa ya da amerikaya kıyasla daha da zor, yani en azından senin alanın için böyle olduğunu tahmin ediyorum. ama şundan eminim, maalesef yüzde yüz haklısın ki doğru okul ve bölümde edinilmiş üniversite eğitimi bu konuda sana çok fayda sağlardı.
ama o konuda da yapılacak bir şey yok (o üniversite eğitimini almak dışında).
açıkcası önerebileceğim şeylerin senin zaten bilmediğin şeyler olduğunu düşünemem. tek somut önerim şu şekilde olur... hani diyorsun ya "gezmek, öğrenmek, keşfetmek" diye... işte öğrenmek ve keşfetmeyi bir yana bırak, daha fazla gez. ama gezmekten kastım şu, daha fazla iş kovala, daha fazla insanla tanış. gene sanatla ilgili, ancak farklı alanlardan insanlarla tanışmaya odaklan, konfor alanının dışına çıkmaya çalış.

biliyorum biraz etkisiz bir tavsiye. ama problemin de kolay bir problem değil.

@inscrutable, iyi bir çözümleme gerçekten. ben de böyle düşünüyorum ama şartlar. misal bunu süper bir projeye dönüştüren çağrı çankaya var. designer on the road diye. ama iki üniversite artı dili var.

dil dediğiniz ne ki? şu sizin yapabildiğinizden daha kolay, sizin işinize yarayacak kadar İngilizce öğrenmeniz.

yapan liseliyse idare eder, daha yasliysa bence kimseye eserin kimin oldugunu soylemesin.

kayıt kalitesini bir kenara koyarsak eğer şarkıyı çok beğendim.

muhteremin ses tonunu sevmedim. ama bu doğal olarak benim keyfim.
prodüksiyon da kötü olmuş.
onun dışında, bu şarkıyı seven insanların olacağını düşünüyorum. hatta kafamda belli bir ekonomik sınıf ve giyim tarzı falan da geliyor. ama onlar arasında da geniş kitleye yayılamaz. müziğini özel kılan bir parlaklık göremedim arkadaşın. bu şarkı için generic indie slowcore. diğer şarkılarını dinlemedim onların da generic indie x olduğuna kalıbımı basarım.

Arkadaşlar parça benim değil yanlış olmasın. can kazaz. başbakan sesleriyle müzik coverlayan arkadaş. soundcloud.com

ben söyleyiş tarzı ve piano uyumunu beğeniyorum. sesin farklı tonlar arasında gezinmesini. meleğim böceğim tarzı sözlerden ben de nefret ederim. bu şarkıda öyle bir çiçeğim böceğim duygusu görmedim. bana acıyı, pişmanlığı ve fantastik şeyleri anımsatıyor.

önce veteriner, cilt sorunu varsa kronikleşmesin

Kedi yıkanmaz. Tüylerine zarar verir. Sadece çok kirlendiği durumlarda nemli bezle silinebilir. Kedi kendini temizler zaten yalayarak.

yıkamayın mantar falan varsa beter olur, hatta genel olarak deri sorunlarında yıkamak iyi sonuç vermiyor. veterinere götürün tabii ki.

öncelikle aile hekimi olmak üzere doktor tavsiyesini mutlaka alın. bazen bahsedilen sorunları bilinçsiz kullanılan vitamin ile örtüyoruz ve aslın bu sorunlar başka hastalıkların belirtileri olabiliyor. belirtileri önlemek hastalıkları önlemiyor! dikkatli olun. doktorunuz sadece bir kan tahlili ile sizi kolayca yönlendirir. artık kan tahlillerini aile sağlık merkezleri de(sağlık ocakları) yapıyor. ardından önerileri alıp eczacınıza danışın.

marka bilmem de rafta 10 ürün varsa fiyatı ortalama olanını seçmekte fayda var. solgar pahalı ve gereksiz. ben multibionta ve imutor kullanıyorum.

bu aralar kullandığım vitamin takviyesi www.amazon.com

yorumlara bakın, bildiğiniz/güvendiğiniz başka yerler varsa oralardan da bakın yorumlara, öyle karar verin.

cliquot'un yorumlarına katılıyorum. Ayrıca demir vitamin değildir. Başka vitamin eksikliklerin varsa B12 gibi, bu konuda doktorun (dahiliye, hematoloji...) sana ilaç verecektir. Dahiliye doktoruna danışarak bahsettiğin ürünleri de almanı öneririm.

Kusmak zaten travmatik bir şey, bir de üstüne korkutmuşsunuz çocuğu. Ne yapsaydı, tabii ısıracak. Onun da cezalandırma yöntemi bu. Siz ona biraz yalakalık yapın, yaş mama ya da özellikle sevdiği bir yiyecek falan varsa ondan verin. Sonra da göbeğini okşaya okşaya kucağınızda uyutun. Bu sıcakta yeterince çile çekmiş olursunuz. O da yeterince çile çektiğinize ikna olunca normale döner. :))

eyvallah ama isteyerek olmadığını anlaması lazım :) ergenliğe falan girdi heralde dedim atarlandı. ya da lan galiba ben kediyim o halde neden kedi gibi davranmıyorum diye düşünmeye başladı heralde. gece constatine çağıracaktım artık şeytan girdi içine diye. wolverine dönüşecekti az daha.

NIVEA'nın PUMP SPREY'i var erkekler için. Ne deodorant ne parfüm. On numara kokusu var ve acayip fresh. Kesinlikle onu denemelisin bence, hastası olacağın kesin.

deotak kullanıyorum ben deodorant olarak.

Dişi mi erkek mi?

şu sıralar bir kedi sahiplenecek olsam kesinlikle adını "arya" koyardım. game of thrones hayranlığından geliyor.

yalnız şekil şeöal olarak ne siyama ne irana benzemiş, bildiğimiz kara kedi olmuş kalmış asdfgh

hayırlı olsun çocuğunuz.
kedi bakımıyla ilgili bol bol okuma yapın.

Teşekkürler :)
Biz de game of thrones severiz olabilir oralardan bir isim.

fotoğraf çok iyi çıkmadı aslında. kara kedilere benzemiyor.

karakacan

(bkz: kedinin ismini legolas koymak)

lütfen.

Hayvanı görünce aklıma direk "torik" geldi. Niye bilmiyorum. aşdlakşd

stephen
nuri
kerem
uche
okacha
emenike
dwide

barichello da orjnal olabilir bence

sherlock

stain.

Yumak.
Bir kedi daha alırsam ben bunu koyacağım. Çok güzel bir isim bence, hem klasik, hem tatlı.

Komurcuk

grisi çok ise mıcır

kahvesi daha çok. gözler altın.

Paçoz.
Aşılarını yaptırın. Uzun ömür için sadece kuru mama verin.
Tırnaklarını nazikçe kesmeyi öğrenin. Düzenli tarayın.

arap

baattin

Bostik

comar

karabas

Huluti :D cem yılmazdan esinlendim :)

torba.karayip

diken bu. bildiğin diken.

köpük.

topak.

karakaçan
kara şimşek

ponçik

Ferudun.

Parlak.

Ben "kedi" diyorum. çok yaratıcı değil ama işlevsel bir isim. Adı "kedi" olsun.

Gelecek sene sahiplenecegimiz kedimiz erkek olursa ismi 'Tesla' olacak, sizin de ilgi duyduğunuz alanda, sevdiginiz birileri varsa boyle bir isim koyabilirsiniz.

Hepati diyorum ve uzaklara bakıyorum

feramüz,samba sow,çite

Kömürcan. Benim kedimin adı :-))

güzel öneriler geldi arkadaşlar teşekkürler. :)

pıfı

rule

cdn.memegenerator.net

ha kendi kedime şirin adını koydum ayrı mesele.

biber

salem

bence kahramanlık yapmasını bekleyin

bobo!

Marcus.

In the Hall of the Mountain King (Peer Gynt) by E…: youtu.be

süpersin şak diye buldun.

www.youtube.com

sen ıslıkla şarkıyı çalmışsın bir de başarılı değil diyorsun :D

eyvallah ya sağol süper makbule geçti :)

www.gib.gov.tr

benim bildiğim, bu listede 299 çeşit vergi, 85 çeşit idari para cezası mevcut.

ben toplamda içeriklerini okumadan 385 saydım. Belki yanlış saymışımdır.

Lütfen bunu doktorlara danışın, burada uzman psikiyatrist olduğunu sanmıyorum

o ruhsal durum kısır döngüye girdiyse kendi kendine durumu düzelmiyorsa ilaç kullanmak gerekebiliyor yaştan bağımsız genel olarak. bunun dışında yalan söyleme garip davranma bu tür şeyler ergenlikten de kaynaklanıyor olabilir. ailevi sorunlar da sorunlu bir ergenliği tetikler. siz ve aileniz çok fazla tepki göstermeyin onun böyle garip davranışlarına. bunun dışında saygı duyduğu sevdiği büyüklerle ve iyi arkadaşlarıyla kaliteli zaman geçirmesi, farklı insanların hayatlarını gözlemlemesi vs onun faydasına olur. kendini tanımasına nasıl biri olmak istediğine yardımcı olur. yalan söyleme konusunda yalanlarını yüzüne vurup gururunu kırmayın sakın :( çünkü zamanla kendisi zaten anlayacak yalan söylemenin onu ne derece gereksiz sıkıntıya soktuğunu ve anlamsız bir şey olduğunu. dediğim gibi saygı duyduğu sevdiği insanlarla sevdiği şeyler yapması kendisine saygı duymasını da sağlar zamanla.
ellerini ısırması biraz takıntılı bir davranış türü gibi geldi, yani obsesif kompulsif bozukluğu çağrıştırdı. böyle psikolojik rahatsızlıkların erken yaşta tedavisi daha mümkün ve daha kolay. 16 yaşındayken 12 yaşından itibaren süregelen sorunlarım için gittiğim psikiyatrist, keşke daha önce gelseydiniz bunları yaşamana gerek kalmadan demişti.

not: ben de 16 yaşımda lustral'in eşdeğeri olan selectra kullanıyordum. 25mg ile başlayıp 50'ye çıkartmıştı doktor. doktor dediğim de babamın arkadaşı olan çocuk psikiyatristi bir doçentti.

o yaşta bir çocuğun parmaklarını ısırması da normal değil (hatta hiçbir yaştaki bireyin) bu nedenle ilaca başlanmış anlaşılan. hatta baya düşük doz başlanmış.

@mmc, zaten doktor vermiş ilacı. bana normal gelmedi sadece.

@lonelily, cevap için teşekkürler. dediklerinin çoğunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. benimle vakit geçirmeyi seviyor. fırsat buldukça ben de üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum.

başka bir doktora danışın.

anlattığınıza göre kardeşinizin durumu ciddi ve doktor kontrolü altında buradan alacağını alakasız, cahilce bir tepki sizi etkilemesin.

içiniz rahat değilse başka bir doktora sorun diyorum.

Hayırlı olsun. Elbette çoğu markanın spor kategorisi de var da direkt spor mağazalarından alsanız? Çanta vs belki internetten alınabilir ama kumaşları, bedeni eşofman ve ayakkabılarda denemeden almanızı tavsiye etmem. Boş vaktinizde bi alışveriş merkezine uğrayıp birkaç spor mağazası gezerek karar verebilirsiniz. Tişörtleri bol tutun o zaman. Bir de sanki sponsorluk almış gibi tek mağazadan doldurmayabilirsiniz, tabi o size kalmış yine de.

ayakkabıda nike ve skechers trend şu ara.

www.decathlon.com.tr

Bilincalti iste. Beyin aslinda gun icinde senin duymasidigini zannettigin, farkinda olmadigin bi seyi hapsedebiliyo sonra bunu ruyanda gorebiliyosun. Ya da gordugun ama hani pek onemsemedigin, saliselik bi sey yani. bunlar bilincaltina gidiyo, ruyanda gorebiliyosun.

(bana boyle demisti birisi)

içten içe birilerine iyiliğin dokunduğunu düşünüyorsun bence. bu işlerden hiç anlamam götümden uyduruyorum.

aslında gördüğün her şeyin bir anlamı var diyor freud. misal bu rüya gizli rüya, o su balık aslında sembolik şeyler. şöyle bir düşünsen aklından geçen, yaşadığın, bu duruma bağdaştıracağın bir şeyler vardır belki.
ha rüyaların gelecekle ilgili olduğunu söyleyenler de var, ama senin inancına göre freud bakışından örnek verdim.

Sadece eklenen numara engellenir.

noyu engeller

yani boşa yaptın

Mobilim sırf takip amaçlı yazıyorum

Lara gofret trol aşırı feminist birisi

-kanzuk avukat. sözlükte daha önce ticari işletmeler hakkında eleştiri yazıldığında ticari itibari zedeliyor bunlar tarzında bir dava söz konusu olmuştu. ayrıca kendisi yemeğe bir hayli düşkün :D
- otisabi sözlüğün çok okunan yazarlarından. bildiğim tek şey bu.
- maksat ilgi çekmek olsun. başka amacı yok
- gök yeleli olayı çok uzun ya. kısaca gök yeleli bozkurt iticiliğiyle kendini sözlükte ifşa ettirdi. tipi vs ifşa oldu
-lara gofrette aslında erkek olan ama kadın taklidi yapan bir arkadaşımızdı. ben seviyodum larayı komikti yani eğlendiriyordu. erkeklerden nefret eden bir kadın rolünü oynuyordu. vs vs sözlükte aratırsan çok şey bulabilirsin zaten bunlarla ilgili ama özetin özeti bu.

Çok eski olmana gerek yok. Bunların hepsi de son iki-üç yılda oldu zaten.

-Kanzuk sözlüğün baş avukatı.
-Bildiğin otisabi kim bilmiyorum. Kimse büyük harf kullanmıyor. Teknik olarak imkansız yani.
-Aslı yok. Geyik.
-GYB diye bir yazar vardı. Öyledir böyledir diye millete sataşırdı falan. Ben süperim siz bitiksiniz muhabbetleri yapardı. Son hava atışı esnasında kim olduğu anasının nikahına kadar ortaya çıktı.
-lara gofret diye bir yazar vardı. neredeyse erkek düşmanı bir profil çiziyordu. sonradan erkek olduğu ortaya çıktı. niye uçuruldu bilmiyorum.

cumartesi olayının aslı yok tabii ki. sazan avı.
bildiğimiz otisabi kim? bir tane otisabi var.

dostum emin olmadan önce bir bak istersen eksisozluk.com