o mülklerin hepsini araplar alıyor sadece insan olarak aramızda olduklarını düşünenler bu işin ciddiyetini anlamıyor işte

cevap basit.

Çünkü başka iş bilmşyorlar. mikroçip mi üretsinler? kafa ona basıyor.

O evler birileri yaşasın diye yapılmıyor temelde. Soğuyan kapitalin sirkülasyon için kaçış yaptığı bir sektör sadece. Yani o binaları gördüğünde aklına bir yaşam alanı gelmesin maddeleşmiş sermaye bloklarından bir farkı yok. İspanyada inşaat krizinden oluşan hayalet şehirleri hatırla. Tipik verimsiz yatırım örneğidir ayrıca.

para para!
konut fazlası var, hala bina dikiyorlar.
babasının hayrına bina yapmaz kimse.
suudiler, katarlılar mülk manyağıdır. alıyorlar. bizimkiler de satıyorlar.
fazla ağırlıktan çökene kadar yüklenecekler istanbul'a.

suudi, katar, genel olarak arap +1

öyle batırdılar ki ülkeyi. sonun nereye varacağına dair yazılabilecek birkaç şey var ama son istanbul ziyaretimde yaşadığım afallama yüzünden bunu pas geçeceğim.

bu işin sonunu yokuşa sürüyorlar. hiç gerek yokken. sonuç onların dönemine gelir ya da gelmez. ancak suudiler de bitti (katar'ın doğalgazına el koymak için çevirdikleri dolap zaten işi ayyuka çıkardı), sıcak para da bitti, üretim ekonomisi şart, baas ağırlıklı avrasya'ya girip de karşıdevrimci ajandanı sokuşturmaya devam edemezsin. ecnebiler ne demiş, kekini ya yiyeceksin, ya saklayacaksın, ikisini birden yapamazsın. bu yüzyıl ortadoğunun rönesansına ve siyasi islamın bitişine sahne olur da arada insanlar, hayatlar, doğa heder oluyor.

yuto'nun dediğine de katılıyorum bu arada. ancak alıcılar arasında ciddi ölçüde arap var.

satışlar azaldı götleri tutuştu reklama abanıp elden çıkarmaya çalışıyolar gibi geliyo bana

@yuto doğru tahmin. satışlarda büyük düşüş var. özellikle kentsel dönüşüm işi yapan müteahhitler patır patır patlıyor bu ara. bir doygunluğa ulaşılmış durumda.

bana çok basit geliyor iphone. android karmaşık ve zor. mesela android telefonlarda messenger ve sms hep birbirine giriyormuş. düzeltseler bile karmaşıklık oluyormuş yani. ikisinin bağlanması bile saçma. android kanser ediyor beni ya. ebeveynlerimin telefonlarından ötürü az çok biliyorum.

hala statü sembolü olarak görüyorlar.

532li hat almanın mantığıyla aynı. zamanında telefon numarasının bir statü göstergesi olduğu dünyada yaşıyorsun kardeşim.

Turkiyede bu fiyatlarda standart bir kullanicinin (sosyal medya + aramak icin kullanmak) butcesini aslinda asmasina ragmen gidip iphone almasi gosteris tuketim ornegidir. Arkadaslara katiliyorum bu konuda.

Daha detayli arastirma icin iktisat dusunurlerinden T.Veblen i arastirabilirsiniz. Bu konuda cok yazmistir kendileri.

Kitap onerisi --》 The Theory of the leisure class

android telefonu çok uzun süre kullanamıyorsun ama iphone aldığın zaman senelerce kullanıyorsun.

ui/ux

Iphone 5 kullaniyorum. Benimle beraber o zamanin iyi androidlerini alanlar, 2. Telefonlari da alip sikayet ediyolar. Bu arada oyunda oynuyorum inst. snapchat twitter fb da kullaniyorum. Herhangi bi problem yok.

Ek olarak bi tutturmuslar statu statu diye, millet kendini kandiriyor baska bir sey degil.

@c1b2k

2010 da aldigin telefonuda hala kullanabilirsin, senin telefon kullanma olarak algiladigin baska. ben 2 telefon kullaniyorum, 1 tanesi güncel android. 2. si 2012 de cikmis mid level telefon. canavar gibi calisiyor ki cok zor sartlarda kullanildi.

olay kullanmak degil, akillica kullanabilmek. mesela ben 2. telefonuma güvenlik riski olusturabilecek bir uygulama yüklemem(twitter, instagram, bank apps etc.). cünkü bunlar ya android düzeyinde ya da app üreticisi düzeyinde patch almiyorlar. ayni sekilde senin iphone 5te öyle artik security update almiyor. bazi appler kullanilmamaya basladi, kullanilanlar artik update almayacak. kullanmasina kullanirsin ama güvenli degil.

bunun yaninda bi sene önceki flagship androidler iphone fiyatlarinin ücte biri ya da yarisi fiyatina. cok güclü ve kaliteliler. bir iphone alip 2 sene güzel, 2 sene yavas kullanacagima en kötü ihtimalle 2 yeni adnroid alip hem garanti kapsaminda hem de 4 sene hizli kullanmak daha mantikli.

3. türkiyede nasil pek bilmiyorum su anda ama ben kontratla aliyorum telefonlarimi 15-20€ luk kontratla düsük olmayan android telefonu bedava veriyorlar (huawei p9 mesela).

@kurnaz bahsettiğim telefon 5-6 senelik ve evet bu sene yeni sürümü almadı bu da artık değiştirilebileceği demek oluyor ki ben de almanyadan kontratlı aldım. ama zırt pırt telefon degistirmek saçma geliyor bana. bu yeni versiyon almadığı icin bu sene ben de degistireceğim.

iphone 5 ile beraber çıkan telefonlar şu anda %90ı bunun yaptığı uygulamalarla oyunlarla çalışmaz. çalışsa da bunun performansıyla calısmaz bu bir gerçek.

gidicem yine bir iphone alıcam ve en az 4-5 sene daha rahat kullanacağım. siz o zaman 2-3 telefon daha değiştirebilirsiniz.

kontratsız para verip alsan emin ol öyle her sene, 2 sene de bir değiştireyim demezsin ki bu telefonu türkiyeden bu kadar para vererek alacak olan insan bunu asla demez. bir kere alıp adam akıllı telefon kullanmak ister.

bedavaya alınan telefonla, türkiyede normalin iki katı para verilen telefonları karşılaştırmayın.

he almanya'da da ucuza telefon alabilecekken hiç bir zaman da almadım almam da böyle ömrünü tamamlamadığı sürece.

basit. annaneme aldık 2 günde çözdü aleti

benim bulunduğum yerde de yok uydunet. süperonline fena değil. müş.hiz. ilgili. hiç yoktan iyidir

Tum limitsiz aknli paketleri 24 mbite cekmis uyanik superonline. Akn dolunca 8e dusesin diye.

25 mbit ve yukarisi icin bi teklif koparmaya calisin. Hiz 16ya duser akn dolunca.

(Kotali paketleri var bi de aman uzak durun. 100 gb kota bitince internet duruyor)

@iddaaci özellikle de belirttim...

Ben ed aynı durumdayım. Bana bu teklifi vermediler ama 70 lira olacak dediler. Turk neti araştırıyorum.

şu an taahhütüm olmasa türknete geçerdim.

900 ping video izlemekte kolay kolay olmaz. whatsappın google drive yedeklemesidir, bulut uygulama eş zamanlı senkronizasyonudur. o tür upload yapma potansiyeli olan şeyler varsa ayarını kapamalarını rica edebilirsin.

ama bi kablo mutlaka çek. online oyun için o önemli cidden. 20 metre de olsa modemle aranda al bi kablo.

ikinci hat biraz zor gibi geldi bana.

Aynen kablo şart. WiFi ile online oyun pek sağlıklı olmuyor.

@aşksız prens tüm whatsapp yedeklemeleri gece 2'de oluyor. ben kendi telefonumu oyun oynarken mobile alıyorum. bu gece ben bağrınınca "anneme bi şey izlettiriyorum be!" dendi bana. cidden video izlemeyle oluyor. zaten düzgün güzel bir internet değil, hemen bozuluyor o yüzden.

aslında yazarken düşündüm, torrent açtığım zaman 1küsür mb'la indiriyor. ama oyuna gelince ping hemen en küçük şeyden etkileniyor. neden olabilir bu?

kabloyu çekemem çünkü laptobumda giriş yok :(

usb ethernet adaptörler var 10 lira falan gittigidiyor da bulursun onu al kablolu takıl

apartmanın telefon kutusunda boş bir port varsa 2. interneti açtırabilirsin yanlış bilmiyorsam.
daha sonra o porttan dairene bir hat çekilmeli. bu biraz zor bir iş, elektrikçi gerekebilir dairenin konumuna göre.

turknet iyi hem de 60 lira ve akksiz. en sonunda bir servis sağlayıcısıyla görüşürsün. onlara da yeni portu belirtmen de fayda var ki gelip hali hazırda kullandığın porta işlem yapmasınlar. hatta ekip geldiğinde başlarında olman daha iyi olur.

bunlar zor mu geldi? QOS destekli modem alarak işin içinden sıyrılabilirsin. nasıl mı?
bu modemlerde bağlı olan her pc'ye hız sınırlandırması getirebiliyorsun. mesela kardeşine 100 kb/s ver, gerisini sen kullan. biraz zalimce olduysa dengelersin kafana göre.

2. internet yerine internet hızını yükseltip modemden cihazlara internet hız paylaşımı yaptırabilirsin.

@bir sevgi faresi jamal bu yöntemi biliyorum hatta sanırım modemi değiştirmeye gerek olmadan yapılanı da var, ama annemler muhtemelen ağzıma sıçar keşfederlerse. ki babam büyük bir ihtimalle böyle bir şey yaptığımı keşfeder (hele modem falan alıp takarsam peheey), anlıyor bu işlerden çünkü. iyice boka sarar bence :D çünkü sürekli şey muhabbeti var hali hazırda, "sen oyun oyna diye biz hiç mi internet kullanmayalım?" "senin oynadığın oyun ağır." (smite oynuyorum he çok ağır falan değil -_-) "serverdandır kesin" "youtube açılıyor instagram açılıyor bak internette sorun yok ayça"

ben interneti kullanırken kimsenin kullanmasını kısıtlamıyorum ama bunu bir türlü anlatamadım cidden. paso torrent açacağım bundan sonra görsünler -_-

en mantıklısı usb port ve kablo gibi duruyor. girişi olmadığından bunu hiç düşünmemiştim ama modem hala odama en uzak yerde kabloyu nasıl duvarlardan taşırım bilemedim

@gezegen olan plüton ya dediğim gibi torrentle dizi film indirirken çok hızlı. geçen hafta person of interest indirdim 40 küsür dakikadan 24 bölüm yaklaşık 40 dakikada indi herhalde. o sırada açılan video, telefonda instagram gezintileri vs. bölmedi indirmemi ya da hızı düşürmedi. hızıyla ilgili değil sanırım problemim. kafam basmıyor :(

hatta speedtest yaptım şu an www.speedtest.net "bir insan türkiye şartlarında daha ne ister" tadında bir sonuç aldım.

problem bilgisayarımda olabilir mi?

hız düşürmeden de öncelik atayabilirsin sanırım. modem arayüzünden QOS ayarlarına gir, biraz kurcalaman lazım. genelde service priority diye bir bölüm oluyor. oradan oynadığın oyunu seçebiliyorsun tabi listede varsa. bu sayede ona öncelik atamış oluyorsun. hızlar aynı kalıyor. modemin modeli nedir?

bir sevgi faresi jamal'ın dediğinin üzerine arayüzde QOS var ama oyun yoksa oyunun kullandığı portlara öncelik verebilirsin sanırım. Veya mac adresine öncelik verebilirsin (modemden modeme değişiyor ayarlar).

Bir de elektrik hattından sinyal uzatıcı powerline extender diye geçen aletler var 150-300 lira fiyat aralığında, onlardan bi tane edinirsen çekim ve ping derdin çok olmaz diye düşünüyorum.

www.hepsiburada.com

(ayrıca uydunetin hakkını yiyonuz akk doldu 16 yerine 17 küsüre düşmüş hız - www.speedtest.net)

1- modemden bilgisayara kablo çek
2- modemden bilgiayar dışına giden interneti sınırla (modem arayüzünden)
3- arkaplanda çalışan şeylere dikkat et. bende drive falan unutuyorum yükseltiyor pingi.

17. kez aynı tavsiyeyi vereyim: kablo çek, düzelecek.

hayır. bende 12cmlik var bi tane. bi işe yaradığını söyleyemem. atıl duruyor. illa alıcam diyorsan göndereyim sna.

Bende işe yarıyor. Memnjnum. Tek kötü yanı laptopda solda ısınan kısım.aoğutucu ise ortada. O sebeple kaydırıp kullanıyorum ama yenisini alacagım:)

Uygun fiyata birakayim. Valla al benim sogutucuyu gozunu sevem. Duyurudan biri daha sormustu. Umraniye'deyim deyince yazmadi. Ne olur al benimkini.

eli yüzü düzgün bir soğutucu gerçekten çok fark ettiriyor aslında.ama bilgisayarınızın ısınan kısımlarının altına denk gelecek şekilde bir soğutucu almalısınız.

Yok bir ise yaramiyorlar

en dandiğinin bile işe yaradığını fanı şarap dökünce piç olan notebook'umdan ötürü biliyorum. oyun oynarken kapanan alet üç kuruşluk fanı bağlayınca kapanmıyodu. ama tabi onun yerine bilgisayarın soğutma sistemine bi bakım yapıp sonuç alabiliyosan daha sağlıklı olur bence.

elektrik aksamları çok bakım gerektirmiyor diye biliyorum (ama tesla'dan), e motor da atmosferik, dolayısıyla bi kronik durumu yoksa çok sorun çıkaracağını sanmıyorum. bulunduğun ülkede yaygınca kullanılan bi araçsa serviste halledilemeyecek bi sorun çıkarmaz bence.

amerikan filmlerinde falan reklami yapiliyor, statu iste. onu kullaninca daha batili hissediyor kendini

pili çok uzun giden
satış sonrası ciddi destek veren
kasası düzgün tasarlanmış ve stabil
ısı veya ses sorunu düşük olan kaç cihaz biliyorsun?

+ iyi pazarlıyor belki ama value var kesinlikle, uzun vadeli bakarsan. plastik notebooklar birkaç yıla çöp olabiliyor.

İnsanlar renault varken mercedes/bmw neden alıyor diyen pek yok nedense ama çok benzer aslında.

Hafif ve hızlı. Ortalama kullanıcı olmasıyla alakalı değil sürekli kullanıcı olmakla alakalı.

macbook kadar sorunsuz pcler de macbook fiyatına satılıyor. aslında macbooklar parası olan düz kullanıcı için daha uygun çünkü çok daha basit. sırf şarjı ve kullanım ömrü için tercih edilebilir, zira retina sonrası macbooklar evladiyelik sayılır.

ha ben alır mıyım almam, (her halükarda directx için windows kurulacağını varsayarak) işin içine orta üst gpu'lu üst sınıf notebooklar girdiğinde f/p açısından macbook'tan bayağı öndeler.

Şu anda fiyatı astronomik geliyor olabilir ama (dolardan dolayı) 2014'te 2760 liraya almıştım benimkini.

Macbook Air 13" / 120 gb ssd / core i5 / 8 gb ram

Şarjı uzun gidiyor.
Fan sesi yok.
Hafif.

Bu üç özelliği sağlayan DAHA UCUZ cihaz varsa onu alırdım ama yoktu malesef. Şimdi de yok. Ben yazılım geliştiriyorum, bilgisayarı taşımam gerekeceğinden yeni masaüstü almamıştım, masaüstü bilgisayarım da var. Benimle aynı hassasiyete sahip ortalama kullanıcılar da olabilir, tercih sebebi bu olabilir.

Elma görmek için alan yok mudur, o da vardır.

ha bi de windows native touchpad ve çoklu masaüstü olayına çok geç el attı. geçen seneye kadar falan mouse olmadan doğru dürüst kullanılabilen pc notebook yoktu piyasada, zira synaptics bok püsür arayüzleri aşırı gecikmeli çalışıyodu.

İnsanlar para harcamayı bilmiyorlar çünkü genelde. Tüketim kültürünü mantığa dayalı yapamayan, her sosyoekonomik katmandan, insan yığını sizin bahsettiğiniz. Eğer biraz mantıklı davranılsa ne 1 dolarlık kapları, selfie çubuklarını 30-40 liraya kakalamaya çalışan dükkanlar olurdu ne de 2 seneye planlı eskitilen ürünler. Ben 2012 senesinde aldığım kalas asus laptop'u ssd takviyesiyle çatır çatır kullanıyorum. 5 sene öncesine göre yaptığım tek bir değişik aktivite olmadı. İnsanların büyük çoğunluğunun da -yani apple'ı zengin edecek kadar çoğunluğun- bunlara gerçekten ihtiyacı olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.

6 sene önce aldığım samsung u çatır çatır kullanıyorum. Bozulana kadar da değiştirmeyi düşünmüyorum. Günümüzde laptop a büyük paralar ödemek gereksiz.Akıllı telefonlar çıkınca bilgisayar kullanımı azaldı.

Diğer markalar da aynı fiyata diyenler ya sayı saymayı bilmiyor ya da hiç dayak yememiş. Tamam, onlar da pahalı ama çoğu Macbook seviyesinde değil(xps, zenbook, yoga vs).

Zaten her zamanki gibi cevapların çoğu sorudan sapmış.

Bana göre sorunun cevabı reklam. Apple en başından aldı, yürüdü ve standardını korudu. Bunu da çok iyi pazarlıyor. Parası olan ortalama kullanıcının Macbook almasının nedeni, ortalama bir insanın o seviyede genelde sadece macbook'u tanıması/bilmesi. Ha neden ihtiyaç olmadığı halde o paralara çıkılır? Kendi açımdan bakarsam, hoşuma giden şeyi elde etmek isterim. Bunun için de verebildiğim maksimum parayı vermeye çalışırım, diğer insanlar hakkında pek fikrim yok.

Apple hem iyi pazarlama stratejisi olan bir marka, hem de MAC Windows'tan çok daha farklı bir kullanım deneyimi sunuyor. Alışınca vazgeçemedeğiniz kendine has özellikleri var. Bunun için eskiten gidip yenisini alıyor. Direk vazgeçtiğiniz özellikleri de var. Mesela oyun oynanmaz. Oyuncular Mac almaz.

Geri kalan kitle merak edenler ve aha o da bilgisayar bu da bilgisayar, araba ayağımı yerden kessin yeter tarzında düşünenler. Bunlar da birbiriyle kaga edip duruyor niyeyse.

@konetsu hafif ve ince olmasi mac'e de has degil zaten pili daha uzun giden ve daha hafif modeller var(notebookcheck'e baksin merak eden).

Ben ancak aylik 50 bin gelirim olursa alirdim "prestij" icin

Ben Windows'ta olmayan müzik programları kullanıyorum, müzikle uğraşan birinin başka bir seçeneği yok.

Ama diyelim müzikle ilgim yok, ekşi'ye girip sayfalarda dolaşmak bile Mac'te daha üstün bir deneyimle yapılabiliyor. Olaya 42 gb ram 32 gb ekran kartı 9.5 ghz işlemci diye bakmaktan vazgeçip Macos vs Windows diye bakınca anlayacaksınız.

Üstte biri yazmış 16 gb ram seçeneği yok diye, yok öyle bir şey, parasını basarsan var. 1 terabayt ssd de var.

Ha Macos'un Windows'tan üstün olduğu yanların farkında bile olmayan birçok Mac kullanıcısı da vardır tabii, onun da arkasındaki elma hoşuna gitmiş almış demek ki, bizi ilgilendirmez.

Ayrıca her şey dönüp dolaşıp yine Türk lirasının ezik bir para birimi, Türk devletinin rezil ve hortumcu bir devlet olmasına geliyor. Amerika'da tüm özellikleri fulleyip alabileceğiniz en pahalı Macbook 4200 dolar, bizde en ucuz modeli 6300, en pahalısı 20500 lira.

@i was made for you
"ekşi'ye girip sayfalarda dolaşmak bile Mac'te daha üstün bir deneyimle yapılabiliyor."

bunu biraz acar misiniz?

Buradaki cevaplardan da anlaşılacağı üzere Apple ürünlerinin asıl başarısı insanlarda sadece marka algısı yaratmak değil, onlara ihtiyaçları olmadıkları şeyleri ihtiyacı varmış gibi göstererek "evet Apple olduğu için aldım" cevabını verdirmeyip bu kararlarını haklı çıkartacak sebepler uydurmalarını sağlamakla gerçekleşiyor.

Ferrari sahibi insan "ağbi çünkü koltuk derisi öyle rahat ki bel ağrımı geçirdi" diye bahane uydurmaya çalışmaz, "aldım çünkü Ferrari amk, ayrıca sana ne" der geçer. Apple kullananlar da böyle dese valla billa kimse bok atamayacak onlara. "sana ne amk logoya veriyorum parayı" diyen insana ne diyebilirsin ki zaten.

Ama ne yalan söyleyeyim cevaplarda "macos daha stabil" cevabını görmediğime üzüldüm.

logic diye bir program var müzikle uğraşanlar için baya gerekli ve macbookta var sadece, bunu da bir sebep olarak sayabiliriz

Ne aradigina bagli. Spor ariyosan mecbur gibi bisi o markalar. Ekstradan under armour, sketchers vs olabilir. Spor degil de biraz daha 'casual' olsun dersen ben genelde deri satan magazalara gidiyorum. Beta'yı severim mesela. Bonus olarak Lacoste, clarks olabilir. Erkek icin bu dediklerim. Cogunda erkek-kadin ikisi de vardir heralde. Beta tam olarak dedigin noktada bana gore ama spor degil.

spor arıyorum malesef.

hayır yok adidas en iyi.

(bkz: camper)

Onitsuka tiger-harandia modeli
Asics- tüm modeller

decathlondan al

adidasın dümdüz siyah modelleri var.
stan smithlerde de var normal modellerinde de var.
onları tercih edebilirsin.
hadi al sana link de vereyim.
shop.adidas.com.tr
shop.adidas.com.tr

spor için kullanacaksanız olmaz muhtemelen ama günlük kotla vs giyecekseniz zara'nın uygun bir modelini bulabilirsiniz belki.
bazıları garip ama :D düzgün modeller de var bence.

www.zara.comı-c269244.html

edit:zara'nın linkleri sorun oluyor buraya ekleyince, neden bilmiyorum erkek / ayakkabı/ spor ayakkabı diye bakarsınız .

ayrıca yine belirli markaları eleyinece şurada da farklı markada ayakkabılar bulabilirisiniz.
sol menüden numara fiyat seçip bakabilirsiniz.
www.asos.com

1) uygun duy ile bağlantı yapılırsa direk çalışır. Ampul dc ile çalışıyor kabul ettim?
2) 600w yük ile teorik olarak 2 saat gider ama 1.5 diyin belki daha bile az. Sürekli 50 amper çekmek pek iyi bir fikir değil bu arada.
3) sürekli şarj-deşarj olacaksa sulu akü ile olmaz. Jel akü kullanılması lazım hatta lazım olan kapasitenin en az iki katı akü lazım ki aküler sürekli sıfırdan şarj olarak erken ölmesin.
4) sigorta kullanın.

elektrikçi değilm ama watt değerine ihtiyacın olduğunu zannetmiyorum.

teoride 1 numarada geçen ampulden 10 tanesini aralıksız 26 saat çalıştırabilirsin (104 / (0.4*10))

yalnız yüksek akım aynı voltaj aralığında elemanlara zarar verir mi onu bilmiyorum.

@reactionic 600w yük olmayacak. Saatte 50 w kullanım olacak. Saatte 50 w kullanımla kaç saat kullanılabilir? Aküyle ilgiliyse; arabamın aküsü 12v 105 ah. Yedek bir akü alıp arabayla sarj edip dönüşümlü kullanmayı düşünüyorum?

O zaman
2) 25 saat olur yine o kadar dayanmayacaktır veya iyice sönük yanar lambalar.

Akünün yarısından fazlasını kullanmamaya özen göstermek lazım. Sulu aküler çok fazla sıfırdan şarj olmaya gelmiyor, kapasiteleri çabuk düşüyor.

bi görsel görsek?

Winrar arayüzünden ayarlarına girip en sonda integration diye bir kısım var orada menüde görünecek komutlar seçilebiliyor. Bendeki sürümünde öyle yani.

www.youtube.com

bulvar 216 önünden geçiyomuş sarı dolmuşlar. bostancıya giden öteki dolmuş da duraklardan kalkıp ataşehir üzerinden dolaşıyomuş.


yalnız taksim dolmuşları gibi ara duraklarda yolcu almama durumu olabilir belki bilmiyorum.

otobüs olarak da 16m geçiyormuş
www.iett.istanbul

Palladıumun oradan 8a geçiyor dolmuş yok. Az aşağısındanda yenisahra kadıköy minibüsleri var

Hedef Palladium'sa Ataşehir'den kalkan Üsküdar/Harem minibüsleri 7-8 dakikalık yürüme mesafesinden geçer. Memorial Ataşehir köşesinde bir yerde inseniz yeter.

mac'ten kasıt ney macbook'mu imac mi mac pro mu onu açarsanız ona göre daha rahat yardımcı olunabilir, zira hepsi birbirinden farklı donanım yapılarına sahip aletler.

İmac

sırf sansürlü diye inatla izlemiyorum ama içim içimi yiyor :/

İlkini izleyip sevdiysen git. İzlememiş isen, türü sevsen de alacağın zevk %40 azalacaktır.
Bence çok iyi bi devam filmiydi.

boyle bir zorunluluk yok. sorun olmaz.

Valla 8 kişi gittiğimiz tatilde Hollanda sınırında arkadaşımı beklettiler. Diğer 7 kişi 1 saat sonunda ikna edebildik. Türklerin yoğun olduğu ülkelerde Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda gibi.. bu mevzuyu takıyorlar. Riske ederim diyorsan sen bilirsin. Bence değmez.

yapabilirler.

ben avusturyada yasiyorum, kuzen 5 yillik finlandiya schengen vizesini yeni alip ilk girisi avusturyadan yapmaya kalkinca thy izin vermemisti, neden olarak cok fazla kisinin sinirdan cevrildigini ve thy nin bu sikintidan dolayi ceza ödedigini söylemisler, yasal olarak haklari varmis bu yolcularin ucaga binmesini reddetmeye. oradaki amir thy genel merkezden izin almisti ucaga girisleri icin. ben bunu ilk defa duydum ama oluyormus.

teoride sikinti yasayabilirsiniz, pratikte cok cok sikinti olmaz ama bir risk var.

ucuz bir bilet bulup avusturya'dan fransa'ya gün içinde ya da sonraki gün geçeceğini gösterirsen bir problem olmaz. sonraki gün geçeceksen bir de otel rezervasyonu ibraz etmen gerekebilir ama. en garanti böyle olur.

Zorunluluk yok ama sikinti cikarabilirler ozellikle de Turk pasaportun oldugu icin.

THY'nin sitesinden Avusturya - Fransa arası bir uçuş için rezervasyon yaptırıp çıktısını al.

Booking'den Fransada kalacağın bir otel rezervasyonu yap. Dikkat etmen gereken iptal etme ücretsiz olacak. Rezervasyonun çıktısını alıp iptal et.

Sorarlarsa bu iki belgeyi ibraz edip "Fransa'da daha uzun süre kalacağım için oradan aldım vizeyi" dersin.

Ama bence sormazlar. Ben Almanya'dan alıp Yunanistan'a gittiğimde suratıma bile bakmadan mühürü vurdu.

birkaç ay önce bizim şirkettekiler iş nedeniyle almanya'ya gittiler.
içlerinden birinin 2 senelik fransa vizesi varmış ama fransa'ya hiç giriş yapmamış.
diğerinin de 6 aylık italya vizesi varmış ve o da italya'ya giriş yapmamış.

6 aylık italya vizesi olanı türkiye'ye geri göndermişler havaalanından. 2 yıllık fransız vizesi olanı kabul etmişler. sorduklarında polis demiş ki, "uzun süreli vizeniz olduğunda başka ülke vizesi de olsa sorun değil, istediğiniz schengen ülkesine giriş yapabilirsiniz. ancak kısa süreli vizeniz varsa vizeyi aldığınız ülkeye giriş yapmış olmanız gerekiyor"

ki bu bahsettiğim adamlar iş seyahatinde yani düşün belgeleri falan var. biri tıpış tıpış geri döndü.

bir başka arkadaşım da gene bu sebepten amsterdam'dan döndü.

yukarıda yazanları da göz önünde bulundurursak bu işin belli kuralı falan yok. kafasına göre alıyor ya da almıyor her polis. işini riske atma. özellikle siyasi olarak her şey çalkantıdayken hiç değmez.

fransa bana uçak biletini rezervasyon yaptığım için vize vermedi 3 hafta önce, başka ülkeye gideceğim için bu yolu denedim. biletiniz başka ülkeye alınmış ise ne derler bilemem.

Bir risk, göze alıp almamak size kalmış; ancak geri gönderildiği olayı bir şehir efsanesi değil. Bilginiz olsun, gayet de yaygın bir olay.

avusturya'da kalacağın yerin konaklama bilgilerini (fatura vs.) ve avusturya'ya gideceğin otobüs/trenin biletini önceden alıp yanında çıktı olarak bulundurursan sıkıntı çıkması ihtimalini minimuma indirirsin.

Bu yaz sizin gibi Fransa vizesiyle viyanaya giriş yaptım. Sorunsuz olmuştu.

10.000'a motor gerçekten mantıklı, güzel bir scooter + ekipman alabilirsin o paraya.hem yaşadığın yer de sıcakmış elverişlidir motor sürmeye.arkadaşımda 2001 model araç var her ay sanayiye gidiyor, parçası para tutmuyor ama o eziyet çekilmez bence de.

@Trollziya Tüplü olmazsa olmaz zaten, altından kalkamam başka türlü. Benzin 5.30 olmuş memlekette.

Valla motor da düşündüm de ehliyet+ekipman+eğitimi işin içine katınca çok farketmiyor. Bir de trafikte arabayla bile sıkıntı çekiyorum gerçekten insanların içindeki pisliği çıkardığı yer trafik. Bütün param 10bin değil fakat benzine diğer ihtiyaçlarıma ayırdım parayı, haftasonları arabayla bol bol gezmek istiyorum şehiriçi-şehirdışı.

mazda 323 olabilir, o 10-12'ye çakal kasaları bile vardı bi ara

hiç uğraşma, doğan/şahin al geç. hiç olmazsa istediğin zaman satarsın. parçası bakımı da ucuz olur...

Skoda Felicia ları değerlendirin derim
klima olmaz ama gariban işi hatchback araban olur
yakıtı parçası ekonomiktir

@yuto 323 ler cok hosuma gitmekle beraber yakit tuketiminde canimi sikacagini dusundum. Geneli 1.6 motor. Bir de onlar cok hor kullanilmiyor mu genelde?

@cinarim Felicia aslinda cok hosuma gitti baya bir arastirmistim bir ara. Tanidik bir usta uzak dur kronik sorunlari olan bir arac dedi ama cok saglam diyen de cok. Zaten dedigim gibi her araba hakkinda iki zit yorum var, canimi sikan da o. Siz ekonomik demissiniz mesela dun aksam skodafanclub tarzi bi sitede felicia araci olan biri ne kadar cok yaktigindan yakiniyordu.
En bilinen sorunu olan harareti nasil cozerim bilemedim internette bir seyler yaziyor ama sicak memlekette yasiyorum, hallolacak tarz bir sikintiysa olabilir.

az bilinen, zor satılan ama sorunsuz araçlara bakmalısın mesela fiat bravo sx

10 bine alacağın corsa-clio-fiesta çok daha yüksek km ve kötü durumda olur çünkü piyasa bu araçlar üzerinden dönüyor talep çok.

not: 10 bine az yakan araç olmaz. en iyi şehir içi 8-9 lt benzin gibi düşün.

@babamasoliimbananickaldirsin sahibine bağlı tamamen. özellikle sedanlarda çok piyasası olan bi araç olmadığı için yaşına rağmen ilk-ikinci sahibinden bulma olasılığı var hala.

yakıt olayını bilmiyorum ama zaten lpg'siz bulabileceğini zannetmiyorum, ki diğer cevaplarda da milletin söylediği gibi o fiyat aralığındaki araçlar eski araçlar, dolayısıyla benzinli ve çok yakan araçlar. bu yüzden neredeyse hepsi lpg'li zaten.

yine de daha az nası yaksın diye düşünüyosan enjeksiyonlu modellerini araştırabilirsin, ne olursa olsun güncel fiyatlarla kilometrede 35 kuruşu geçebileceğini zannetmiyorum zira 98 model 2000 boxer motor enjeksiyonlu ayarsız subaru forester bile 40 kuruşu geçmiyor.

Arkadaşlar babamın işyerindeki yan komşusu (lada servisi) bir müşterisinin çok temiz bir lada vega sattığını söyledi, 2005 model 1.5 motor. kilometresi 150binin altında sanırım. Muayenesi yeni yapılmış, 4 lastik yeni vs. Temiz kullanıldığını, bir sıkıntıda zaten servisi biziz bizle muhatap olacaksınız demiş. Tavsiye etmiş arabayı, bakalım haftasonu gidip bakacağım.

Aslında 323 ler baya hoşuma gitmişti ama tanıdıktan temiz olduğunu bildiğin arabayı almak daha mantıklı sanırım, özellikle para çok kısıtlıysa. 92 model mazda'lar tip olarak lan acaba? dedirtiyor, herkes de çok sağlam 400-500bin km rahat gider dese de yarın öbür gün 3bin lira masraf çıkarırsa biterim.

Lada konusunda da çok farklı fikirler var, 25 senelik mazda 12 yaşındaki lada'dan iyidir diyenler olacaktır, belki de haklılardır ama 25 senede kim kullandı nasıl kullandı nasıl bileyim nasıl güveneyim? Bu araba işleri karışıkmış cidden :)

@babamasoliimbananickaldirsin araba işi her halükarda şans işi. genel olarak usta milletine güven olmaz derler, ama gerçekten güvenilir tanıdıksa kafa yormak istemiyorsan gör aleti içine sinerse al gitsin, en azından sıkıntı çıkarırsa başına çökebileceğin bir olur.

Sözlük yönetimi zahmet edip kaç artı kaç eksi oy alındığını göstermediği hatta kişilerin bile girdiği entrylere artı alıp almadığını bilmediği için fav butonu mecburen like butonu işlevi görüyor. Ben de beğendiğim bir entryi favlıyorum, hiç artı eksi oy kullanmış sayılmam belki birkaç tane, çünkü insanın oylama yapası gelmiyor o tırnak gibi sıkıcı ve göstergesiz butonlarla.

artı eksi oyun işlevi kalmadı. en kötülenenler yok debe yok ne var lan it. *

ben sonra okurum falan diye uzun entryleri favlıyorum. iyi emek verilmiş paylaşılmış listeleri falan.

Ben oyluyorum; favorilediklerimi daha sonra dönüp okuyorum. Zaten arada bir de favori listesini güncelleyip temizliyorum ara ara. Genelde uzun olanlar favoride oluyor. Böyle 'Varım diyor', 'Anan zaa' gibi şeyleri hayatta favorilemiyorum. Belki en fazla birine göndereceksem, kaybolmasın diye kısa bir süre olur. O da 10 dakikayı geçmez muhtemelen. Hatta, böyle entry'leri katma değeri olmayan çöp entry'ler olarak görüyorum ve görmemek için elimden geleni yapıyorum. Birinin laf sokması benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Argümansız, fikir tartışmasız laf sokmaları çöpten sayıyorum; görüşü ya da konusu fark etmiyor.

Almıyorum. Ben de sonra okurum veya ulaşırım dediklerimi alıyorum.
Badilere duyurma, en çok favlananlarda çıksın diye de favlıyorlar olabilir.
Ben de anlam veremiyorum.

fav'lamayı sadece sonradan dönüp okumak istediğim ya da referans niteliğindeki entryler için kullanıyorum. diğer türlü beğeni göstergesi olarak yukarı/aşağı oylamayı tercih ediyorum. dolayısıyla bu türlü entryleri fav'ladığım olmadı.

bunları fav'layanların, o entryi yüceltmek için değil de, yazanı esprili bulmaları gibi sebeplerle sonra diğer entrylerine bakmak için fav olayını kullandıklarını düşünüyorum.

Çok saçma buluyorum bu tarz entrileri favlamayı. Oylamayı sık sık yapıyorum. En son on yıl entri girmiş bir yazarın entrilerini bile oyluyorum. Debe vs olması önemli değil benim için. Beğeniyorum artılıyorum.

Aychovsky +1 bunları favorileyenlere iyi gözle bakmam.

bu gene formata uygun ona şükür

- + nın nasıl işlevi kalmadı? yazdığım bir entry sonrası ertesi gün karma puanım 50 puan değişmişti.

Eski bil ile aynı performans verir.

çöp

Neden çöp?Biraz detaylandırsanız.:)

ucuz etin yahnisi yavan olur derler ya o misal. herhangi bir sıkıntısı olsa ki olması çok muhtemel muhatap dahi bulamayabilirsin karşında. çok güzel bir söz var ucuz mal alacak kadar zengin değilim diye. astarı yüzünden pahalıya gelir bu ben sana söyliyim

maria
eski pc ne ssd tak
rami 4 ya da 6 ya da 8 yap
temizlet kullan

kim dedi hometech berbat diye? kullanmıslar mı hic ?

hometech hb14 modelını kullanıyorum. cok hafif, cok ıyı. 6 saat pil omru var. mükemmel yani.

çöp +1

işlemcisinden dolayı. tavsiye etmiyorum. hometechi tanımıyorum sıradan bi oemcidir en fazla. yolladığın iki bilgisayarda da Celeron N3350 var.

kaliteli tablet al bunların yerine bence.

işlemcilerinden ötürü ikisi de çöp. şirketten çıkma ince thinkpadlerden al bence i5'li, bütçe için ideal.

www.sahibinden.com

constellation

aardvark

kids.nationalgeographic.com

Ground sloth.

Cartilage

mantelpiece

(bkz: façade)
dictionary.cambridge.org

enthusiasm

"first day on internet" meme görseli de uygun bence kendisine
i.pinimg.com

Kaçken aldın? Hafta sonu alarak bir kere hata yapmışsın. Düşük seviyedeyken aldıysan ve mesela şu anda sattığında zarar etmiyorsan sorun yok.

Bene 4 olmaz. Şu andaki seviyede biraz daha yükselir / düşer. Sonra 3.6 civarına geriler. Yaşanan suni bir kriz. Büyüyeceğini sanmıyorum.

Not: YTD

çift taraflı olarak yasak kısa süre sonra kalkar gibi görünüyor

3.6 olarak aldım şu anda zararım yok biraz yükselse satarın hedefindeyim:d

ayrıca dollar yükselmiyor, türk lirası değersizleşiyor, euroda alsan sterlingde aynı oranda kâr yapardın.

geçen sene yıl sonu dolar tahminim 4 lira dediğim zaman millet bana gülüyordu. Dolar bu yıl 4 liranın üzerine çıkar diyorum. YTD ne bileyim.

Dün bir ara 3.8'leri gördü. Şimdi 3.72'lerde.

Her an her şey olabilir. Yarına 4'te olabilir, Ufak ufak düşebilir de... Ancak uzun vadede artacağı bariz.


Adettendir, yatırım tavsiyesi değildir.


.

Hayır.

sene sonunda beklenen 4 tl.

3.85 seviyesini gördü, bizim inatlaşacak halimiz yok ama bu cahil sürüsü aç karnına bakmadan rest çekmeye devam ederse rahat görür 4ü. Zaten Trump denyosu yerine istikrarlı bir ABD hükümeti olsaydı çoktan görmüştü o seviyeleri.

aylardır 3.79'dan beklemedeyim. seve seve çıkacak er ya da geç.

yatırım tavsiyesidir.

tamamen amarikayla türkiyenin atarlaşma durumuna bakıyo. tatlıya bağlanırsa - ki öyle ya da böyle bağlanacak - 3.5 ila 3.6 civarlarına döner muhtemelen.

helalleşme haberi gördüğün gibi sat bence.

kayıt için soruyosun galiba.
midi + program daha iyi. şu anda her şey pahalı. yeni alet almak zor. 5000'e de düzgün bi şey yok.
ne tarz bi şey yapacaksın ona göre program önerilir. biraz daha detay.

bir de parayı verip kötü midi programlama ile kötü sonuç almak da var. baştan söyleyeyim. nice yiğit böyle telef oldu.

synthesizer değil de vst bak bence. bi de 2. el midi klavye

Logic Pro X güzel bir program bir sürü enstrüman var.

merhaba.
aydos'a çıkarken solda sürekli kaynak su satan yerler vardır. bildiğim kadariyla kayışdağı'nda da var.

Yakacik

Beykoz korusunun içinde bi çeşme var. Suyu çok tatlı, düzenli tahlilleri de yaptırılıyor semt halkınca.

sahrayıcedit camisinin arka tarafında var (ethem efendiden çıkan tünelin sonunda)
bayar caddesi üzerinde böcekli caminin karşısında ve erenkör ruh sağlığın karşısında var
bayar üzerinde sultan sokak'da var (kâzım karabekir iöo'nun arkası)
bi de mehmet çavuş camisinin yanında var ara sokakta.

bunlar benim bildiklerim bildiğin hayrat çeşmeler beleş.

parayla diyosan beykoz dereseki'de karakulak suyu var dolum yapıyolar
www.google.com.tr!4m5!3m4!1s0x409fdf43f8d4d41b:0xc9e9efb1fbe2c415!8m2!3d41.150499!4d29.1330968?hl=en

şu haritada gözüken yukarı doğru kanca gibi çıkan sokakta da başka çeşme gibi bi dolum şeysi var dayının biri veriyo ordan da alınabiliyo

şimdi bakınca bildiğin sucu dayılar gibi olmuşum :/

yeditepe üniversitesi'nin orada bir çeşme vardı, önünde kuyruk olurdu. şu an durumu nedir bilmiyorum.

open.spotify.com

open.spotify.com

todays toplist

apaçiye kaçmadan cuppa cuppa şu playlist var arada dinliyorum
open.spotify.com

çekim gücü bok gibi, 2 ayrı kanaldan yayın yapıp, ac (5ghz) destekleyen desteklemeyen olur diye, iyice karıştırıyo ortalığı (bu olay kapatılabiliyo). kutu gibi evde range extender almayı düşünüyorum sağ olsun :/

schubert ler başarılı. c3 pro öneririm.

Hiçbir motosikletçi çeneden açılır kask önermez. Bir kaza anında darbe alma ihtimali en yüksek olan bölge çene bölgesi. Un helvası gibi dağılıverir.

kolaylık olsun diye (gözlük vs) çene açılır istiyorsun sanırım ama bi kere öylesini alan sık sık çenesi açık kullanıyor, bu da ciddi güvenlik zaafiyeti getiriyor. ayrıca @yirmisantim +1 darbe halinde koruyuculuğu zayıf olduğundan önermek zor. dolayısıyla soruya cevap olamadı, kusura bakma.

tik almama, soruna cevap vermemis olma pahasina herkes+1

o cene bolgesi cok saglam oluyor o kasklarda vs ama gene de manuelin dedigi gibi olacaktir. yani acik kullanirsin, kaza sirasinda da yere ilk carpan, en cok hasar alan bolgen olur orasi.

full face almama sebebin afakanlar basiyor olmasi ise garanti veriyorum, kapali kaska alisman max. birkac binis. sonra da yarimlarla guvende hissetmeyeceksin zaten. kendimden biliyorum. ilk baslarken oyle kask bakiyordum. ama sagdan soldan uyardilar, ikna ettiler sagolsunlar.

Motorum yok ama bell rogue ve shark raw çok hoşuma gidiyor(malum gözlük de var) ama bunlar da kapalı gibi darbeden tam olarak koruyamaz muhtemelen.

@troll, gözlüğü ince saplılardan seçersen kaskı taktıktan sonra yerleştirmesi zor değil.

Arkadaşlar değerli cevaplarınız için teşekkürler yalnız hayatımda ilk defa kask kullanmayacağım. Daha önce hem kapalı hem çene açılır kasklar kullandım. Ben de biliyorum çene açılır kaskın daha güvensiz olduğunu. Neyse keşke bu açıklamayı en başta yapsaymışım. Hem sizin vaktinizi, hem kendi vaktimi zayi etmiş oldum.

Valla ben cevabımı acemiye göre vermedim, yineliyorum; açılır kask alma.

kız arkadaşıma caberg duke aldık memnun bayağı. ama ls2'den geçtiği için de olabilir bilmiyorum :/

lisans diplomanızı alın ayrıca yüksek lisans öğrenci belgenizi de alın gidin yoklama yaptırın askerlik şubesinde. şu an yoklama kaçağı gibi duruyorsunuz. anlamadığım bu işi neden üniversite yapmıyor? bu adam bizde öğrenci demek bu kadar zor olmamalı.

lisans mezuniyetinden sonra tecil için askerlik şubeye gittiğimde sanki haftaya gidecekmişim gibi bir sürü prosedür yaptırtmışlardı. sen lisans diploman, öğrenci belgen (giriş tarihi yoksa transkript falan da götür) falan ile git askerlik şubesine, zaten yönlendirirler. olmadı önden bi ara sor.

normalde yüksek lisansa giriş yaparken askerlik durum belgesi istiyolar, senin okulun leylalığından böyle değişik bi olay olmuş sanırsam.

duyuruda belki yüzüncüye bu konuda yazıyorum. doktor olan arkadaşlar haklı olarak bana uyuz oluyorlardır ama antibiyotiğe karşıyım. hadi ben doktor değilim, ne bilirim ama doktor tanıdıklarım da karşı. daha doğrusu böyle basit hastalıklarda kullanımına karşılar. yoksa tabiki ağır enfeksiyonlar, ameliyatlar falan olunca elzem bir şey, ona lafım yok.

bak ben sağlık ocağına ne zaman gitsem bana antibiyotik yazdılar. bir kere tatilden döndüğümün ertesi günü işe gitmem gerekiyordu ama çok yorgun ve uykusuzdum, işe gitmedim. rapor almak için sağlık ocağına gittim. şikayetin ne dedi doktor, halsizim falan dedim. bir iki öksürüğümü dinledi ve gene antibiyotik (augmentin tabiki) yazdı. ulan sapasağlamım ya. tabiki bu güne kadar bana reçete edilen antibiyotiklerin -biri hariç- hiçbirini almadım. o aldığım antibiyotiğe de lanet olsun almaz olaydım. neyse, görüğün gibi hala yaşıyorum.

grip olduğunda antibiyotik kullanma. doktor yazarsa "ben kulanamıyorum alerjim var" dersin. doktorların, hepsinin demiyorum ama bir kısmının bu işten büyük çıkarları var çoğu o yüzden antibiyotik yazıyor.

bir de şöyle bir araştırma var, "eğer antibiyotiğe başladıysan bitirmelisin" olayı aslında yıllardır doğru bilinen bir yanlışmış galiba.
www.theguardian.com
ama tabi çok kesin sonuçlar yok burada da. ben senin yerinde olsam bırakırdım, gene sen bilirisin.
geçmiş olsun.

Hayır

antibiyotiği herhangi bi doktora danışmadan yarıda kesme bence. şu ara medyada dönen antibiyotik direnci mevzunun başlıca sebeplerinden biri yarıda kesmek zira.

kullan bitsin, sonrasında da başlamadan önce karar ver bu mevzulara, gerekirse başka doktora danış ne bilim.

geçmiş olsun bu arada :/

baska doktora danismadan kesmeyin. antibiyotik gercekten gerekli miydi degil miydi muayene etmeden yorum yapamam malesef. gercekten sagliktan anlayan hic kimse de muayene etmeden kullan veya kullanma diyemez, diyene aldirma o yüzden.

genel olarak grip vakalarinin yüzde 90i viraldir gercekten, antibiyotik gerekmez. geri kalan yuzde 10una vermek gerekir. 3 gündür ise yaramamis olmasi o antibiyotigin gereksiz oldugu anlamina gelmez. belki gercekten gereksizdir, belki degildir ama antibiyotik öyle 1-2 günde etki etmez. aslinda antibiyotik aldiktan 1 gün sonra iyilestiyseniz esas o Zaman antibiyotik gercekten gerekli miymis soru isareti bence :)

bunun yaninda gercekten gereksiz antibiyotik kullanmak istemiyorsaniz bunu mutlaka doktorlara soyleyin. cünkü doktora giden insanlarin büyük cogunlugu bi de antibiyotik yazsaniz kafasinda oldugu icin bir yerden sonra bazi meselektaslarimda hasta memnuniyeti toplum sagliginin onune gecebiliyor. eger gercekten gerek yoksa antibiyotik istemediginizi ama gerekliyse tabi ki iceceginizi soylerseniz gercekten emin degilse antibiyotik yazmaz akli basinda hicbir Doktor.

no

Ben de bir doktor olarak cevap vereyim. Boğaz ağrısı gibi durumlarda erişkinler için konuşuyorum yaklaşık 10 hastadan birinde antibiyotik gerekir. Kendi kriterlerim şunlar: Eğer ateş varsa, boğaz ağrısı ön plandaysa ve burun akıntısı ve öksürük gibi semptomlar yoksa, boğazda beyaz eksüda görülüyorsa, boyun lenf nodlarında şişlik mevcutsa antibiyotik yazarım. Yoksa yazmam. Hastanın ısrarıyla da yazmam.

Senin durumunda muayene bulgularını bilemeyeceğimiz için bu soruya cevap veremeyeceğim. Ama grip de olsa bakteriyel boğaz enfeksiyonu da olsa 1 haftadan evvel geçmez. Şahsen antibiyotik kullanımını çoğu zaman gereksiz buluyorum. Yaklaşık 10 yıldır ağzıma antibiyotik sürmemişimdir. He gerçekten antibiyotik kullanmamı gerektiren bir hastalık olsa (misal zatürre, idrar yolu enfeksiyonu vs. gibi) kullanırdım. Kendimce gereklilik görmedim ve bir sorun da yaşamadım bununla ilgili. Ama her gün onlarca hasta geliyor ısrarla antibiyotik istiyor. Niye çünkü antibiyotiksiz geçmiyormuş. Adam her seferinde bir şekilde o antibiyotiği bir yerlerden alıp kullandığı için antibiyotiksiz halini bilmiyor zaten :) Ben yazmıyorum ama gidip başka yerlerde yazdırıyorlar muhtemelen. Ne kadarını caydırırsak kardır ne yapalım :)

ne iş yapıyosun?

açıkçası bişey üreten insanın romantikliğini ben mantıklı buluyorum. muhasebeci ile, satışçı ile ne bileyim temizlikçi ile bir değiller tabi ki.

gayet doğal bir durum. fatura bilgilerini gir fatura kesilsin, tuşlara bas üretim yapılsın, belgeyi gönder izinler alınsın gibi bir iş yapmıyorlar.

söz konusu cam işini ele alırsak tutuşu, üfleyişi, döndürüşü hep farklı ve özgün bir madde ortaya çıkartıyor. bu yüzden bir bakış açısı, el beceresi ve yeteneği olması ve duygu/düşüncelerini esere aktarması başka bir olay.

ben çektiğim bir fotoğrafın bir yerde yayınlandığını ya da kullanıldığını gördüğümde bi gururlanıyorum. evet basıp çektim ama o kadraj, ışık, pozlama bana ait.

yani oluşumunda sizin katkınız çok ise böyle bıraksanız 10 saat anlatabilecek bir olay oluyor.

sıradan bir iş değil ki, sanat.
Tasarımı, üretimi ,verilen emeği sıradan bir "iş" ile kıyaslamanın anlamı yok çünkü bu bir meslek dalı değil bence. Kimsenin para kazanmak için cam sanatçısı olmaya karar verdiğini sanmıyorum.

Sanat olduğu için duygu içermesi, sanatçının kendi duygularıyla birleştirerek eserini anlatması kadar doğal bir kafa yok.
Sizinki mühendis kafası, onlarınki sanatçı :)

anlamlandırma çaresizliği

Cam uflemeciligi siradan bir is mi sizin cevrenizde? Ben hayatimda bunu yapan kimseyle tanismadim, dinlerdim mesela.

Common of demons +1

Ayrıca dünyayı kurtarıyor moduna girdiklerini hiç hissetmedim izlerken.

Sanatla ilgisi olmayan, merakı olmayan insanların böyle düşünmesi gayet normal. Yaptığın bir resmin her dokunuşunda emeğin ruhun vardır, tabloyu bitirdiğinde yaşadığın hazzı kaç kişi bilebilir, anlayabilir ki. Çoğuna göre fırçayı almış sürmüş ne var ben de yaparım der, işte ona fırçayı-kalemi ve hatta camı verip izleyeceksin ne yapacak. Cam bir sanattır, ve herkesin istekle severek yapabileceği kadar kolay değildir, para için hiç değildir. Yapmak isteyip henüz zaman ve mekân bulamadığım sanattır, o zaman malesef bu arkadaşlar gibi konuşucam muhtemelen, kusura bakmayın.

@sour, adhominem ve dis gorunuse gore ayrimcilik yapmasan?

illa edebiyat cevirisi yapmak mi lazim?

2 ay ismek kursuna gidip, biz de o zaman cam ufleyerek "sanatci" olabiliyormusuz:

www.ismek.ist

demek, sanayiye gitseniz, orada cekic sallayan her ustayi sanatci olarak goreceksiniz; nihayetinde o cekici tutusunun bir acisi, örste dövdüğü demirin optimal bir sıcaklığı var. her ürettiği bıçak birbirinin aynısı olmuyor, ona terini, emeğini "nakşediyor".

buyrun, hipster olmadığı için toplumca sanatçı kabul edilmeyen ve dünyayı kurtardıklarının farkında olmayan dedeler:

www.youtube.com

Bilmediğiniz şey sanat ve zanaatın farkı.

ulan adam sanat icra ediyo, bırak da romantikleşsin azcık. videonun tamamını izlemedim ama sonuçta reklam sektörü için yapılmış bi iş, mevzuya fazladan drama katılması normal.

@yuto, ulan sensin.

tekrar degerlendirelim, bu sise ufleyenlere sanatci diyoruz, cunku

- emek var.
- ruh var.
- alin teri var.
- ozgunluk var.

comlekcilik de sanat o zaman, ustelik 4 dakikada yapiyor ve 10tl ye alabiliyorsunuz

www.youtube.com

benzer olarak gunumuzde endustrilesmis gecmiste elle yapilan butun isler sanatti. hali dokumak, elbise dikmek, kazak ormek, igne oyasi yapmak, havlu kenari yapmak, nakis dikmek vs. siz o kisilerin ruhunu o islere verip vermedigini biliyor musunuz? belki oyle hissediyorlar ve huzur buluyorlar yaparken? bu durumda, kazak oren anneannelerimize de sanatci mi diyecegiz?

sanat, para icin yapilmaz diyenlere ise mabadimla guluyorum. zaten sanatcilarin hepsi havadan gelen parayla geciniyor.

Bence yapılan her iş iştir. Yaptığınız işi saatlerce anlatabiliyorsanız, hikayelerini biliyorsanız da sanattır.

Muhasebeci diye küçümsenen insanlar bile koca şirketin para kazanması, herkesin maaşını almasını sağlıyorlar ve pek çok ustalığı ve hikayesi olan bir iş yapıyorlar. 10 dakikada çömlek yapan adam da o 10 dakikaya verdiği değer oranında sanatçıdır ve emekçidir evet.

Ya sevdiğiniz işi yapın, ya yaptığınız işi sevin, ya da napacaksanız yapın başkalarının işini küçümseyip değersizleştirip ahkam hesmeyin.

lüzumsuz romantizm. bu tiplerin kafasını eritilmiş cama basarsam acayip mutlu olurum.

sanat kavramı çok muğlak. belirtilen video reklam amaçlı, dolayısıyla her şey çarpıtılabilir istenildiği kadar. bir script işliyor sonuçta. belgesel değil.

Videoda sıradan meslek sahiplerini küçümseme durumu yok ki, insanlar işlerini seviyorlar, anlamlı buluyorlar. Hangi meslekten olursa olsun işini seven anlamlı bulan biri onlar gibi konuşur.

İşleri sıradan, değerli, ulvi, vb. gibi katagorilere ayırmak doğru gelmiyor bana.
İşe, karşılığında para aldığın emeğin ve zamanın olarak bakarsan sıradanlaşır. (Emeğine zamanına değer verme konusunu bi kenara alıyorum.) Ama bütünün içinde bi yerlere koyuyorsan / tutkuyla vaya severek yapıyorsan/ sonuç seni tatmin ediyorsa.. o iş artık senin için sıradan değildir. Ne iş olursa olsun bu böyle. Kağıt toplayan adam için de geçerli bu, muhasebeci için de geçerli, mimar, mühendis, dokor avukat, pasta şemsiyesi yapan adam için de geçerli.

Kağıt toplayıcısını ele alalım. Mecburiyet olmasa yapılmayacak sıradan bile görülmeyen bir iş. Fiziksel riskleri var, sosyal alanda statüsü yok onu bırak hor görülüyor. Oysa bana göre topluma, geleceğe, doğaya katkıları mesela bir cam üfleyenden kat kat fazla. Olduğunu sanmıyorum ama farkındalık geliştirmişse o iş onun için artık anlamlıdır. Aynı videoda konuşan kişiler gibi tutkuyla yaptığı işi anlatabilir.
Muhasebeci , satışçı denmiş,
Cam üfleyen kadar önemlidir muhasebe ve satış işi. Sanat olarak bakmıyoruz tekrar altını çizeyim. İş kapsamında değerlendiriyoruz.
Şimdi ben bi cam atölyesi kursam, müthiş güzellikte ürünler çıkarsam diyelim. Satış ayağı olmazsa ürünler elimde kalır, muhasebe olmazsa vergi dairesi yakama yapışabilir, hesabımı bilmediğim için açık veririm, zarar ederim.

Çalıştığınız yerlerde çay ocağına bakan eleman ya da temizlik elemanının işleri savsakladığını ya da olmadığını varsayın. Telefona bakan sekreter kız gelen aramaların ikisine bakıp birini meşgule atıyor, ara dediğinizi aramıyor, not almıyor, satış laklak yapıyor muhasebe soliter oynuyor. Siz oturmuş mükemmel sanat içerikli işler yapıyorsunuz. O işin sonucu hüsran olur, işiniz değil uğraşınız olarak kalır.

"benzer olarak gunumuzde endustrilesmis gecmiste elle yapilan butun isler sanatti."
yanlış. o zaman da zanaattı.
birbirinin benzeri ya da elle yapıldığı için ufak da olsa farklar içeren fakat bir maddeye olan ihtiyacı gidermek için yapılan üretimler sanat kapsamına girmez.
o yüzden eskiden ya da şimdi elle toplu üretim yapan kimseler sanatçı değildir.
Sanat eseri olma şartı "biricik" olmasıdır.

Para mevzusunda da sanatçı tabii ki yaşamak ve üretmek için paraya ihtiyaç duyar ama bence farkı birinin ben çok para kazanacağım diyip cam sanatçısı, heykeltıraş olma amacıyla yola çıkmayacağı yönünde. Yeteneğin varsa, şanslıysan vs. bundan para kazanabilirsin ama sanatçı olma isteğinin arkasındaki güdü, meslek gruplarının aksine para olmaz.
Çoğu zaman da para kazandırmaz zaten.

Sanat kavramı üzerine onlarca görüş var farklı farklı.Bunlar benim fikirlerim ancak yazdıklarınızda beni ısrarla rahatsız eden kısım esasen sizin videoda yapılan işi küçümsemeniz.
Bu nedir ya, ben bunu 3 dakkada yaparım dediğiniz , hipster uğraşısı olarak nitelendirdiğiniz şeyleri denemenizi tavsiye ederim :)
o zaman fikriniz değişir bence.

Vurun az daha, henuz olmedi adam:)

menüsküs gibi duruyor
ameliyat genel olarak kalıcı çözüm
hap vs işe yaramıyor.
merdiven çıkmak en büyük düşmanın

aramıza hoş geldin.

dizlik kullanmanın faydasını görürsünüz. geçmiş olsun.

ameliyat daha kotu yapti diyeni de duydum, dogrulugunu bilemiyorum. doktor kas gevsetici merhem ve agri kesici vermisti bana. ve bacagi dumduz uzatip kasip birakma egzersizi. her gun yapmaya usenmeseydim ise yarayip yaramadigini soyleyebilirdim. dizinizi bukmemeniz gerekiyor. her egzersiz oncesi ve sonrasi isinma, germe, soguma, esneme hareketlerini mutlaka yapmaniz gerekiyor. coook onemli. zaten yapmiyorsaniz o sebep olmustur.

ağrı kesici önerisi istediydim püüü arkadaşlar ben ölmüşüm bitmişim ya. neyse ufuktaki istifa artık daha bi yakın bana, teşekkürler.

menisküs değil gibi geldi ama emin de değilim.

her halükarda şu resimdeki 3 ve 5 numaraları egzersizleri bi dene, belki bi işine yarar. bende yaramıştı ama ben çok yürüdüğümde resimdeki adamın sağdaki işaret parmağının boğumunun hizasında ağrıdan muzdarip oluyorum.

www.whyiexercise.com

Başına gelen olursa şeysi:
Doktora göre aşırı zorlama yüzünden diz kapağının oralardan sıvı çıkıyormuş. Bunu menisküs diye biliyordum fakat sadece dizimi kırmamam tavsiye edildi memisküs tanısı koyulmadı. Öyle işte.

Menisküs olabilir veya olmayabilirde. Yan bağlarda zedelenme ya da kopma da olabilir.
Hastaneye gidip film ya da emar çekilecek başka türlü anlaşılmaz. Biz ne desek boş.

php ile ajax post yapmayı bilmen yeterli.

aşina değilsen php tarafında json ve obje mevzularına bak, datayı obje formunda alıp json'a çevirip yollarsın.

arayüz tarafında öğrenebiliyosan angular, react veya en kötü vue öğrenmeni tavsiye ederim, bu bahsettiğin yapı için biçilmiş dalgalar. uğraşamam dersen de jquery ajax fonksiyonu ve bi timeout ile çözebilirsin olayı.

veya başka bi kombin olarak da socket.io ve nodejs kullanabilirsin bu da daha gerçek zamanlı bi alternatif olur.

kaynak açısından spesifik bişey söyleyemem google'dan çözersin ama.

android istemiyorsa ikinci el temiz bir ıphone bakın?

www.hepsiburada.com

1 laptop
1 netbook
1 ipad
1 telefon

netbook şimdilik pasif durumda.

1 notebook 7 seneyi devirdi.
1 cep telefonu 2.5 seneyi devirdi.

Toplam 5. 1 masaüstü, 2 bozuk laptop, 2 çalışan laptop. Teşekkürler.

3 pc, 1 server, 1 notebook var bir tane de telefon.

Biri oyun, dördü iş için bilgisayarların.

herkeş havasını atmış, sıra bende

5 laptop 1 desktop 3 tablet 2 tel

1 laptop
1 ultrabook
1 tablet
1 akıllı telefon

Laptop biri 3 biri 4 biri 9 senelik. Aktif olarak en eskisini kullanıyorum. Telefon 1 adet, tablet yok.

2 laptop (Birisinin kısa devre sorunu var ama kabloya ellemeyince problem çıkarmıyor)
1 tablet (Eski laptop bozulduğunda müşteri görüşmesine gitmek için amcamdan ödünç istemiştim, hediye etti sağolsun)
1 telefon

1 desktop
1 kişisel laptop
1 iş laptop'ı
1 kişisel telefon
1 iş telefonu

1 macbook

1 ultrabook

1 tablet

2 telefon

20 civarı laptop
14-15 civarı masaüstü
7-8 civarı tablet

var mı artıran

0 laptop
0 netbook
0 ipad
1 ps4
1 telefon

2 laptop, 1 windows, 1 android tablet, 3 adet linux sbc, 2 android telefon. laptoplar ve telefonlardan biri aktif diğerleri lazım oldukça.

monitöre bağlı tek notebook ve kendi halinde takılan tek bi telefonum var, haliyle ikisini de aktif olarak kullanıyorum

1 desktop (ben ve oglum ortak)
2 laptop (ben ve esim)
1 ipad 1. nesil
3 eski laptop (dolapta duruyorlar)
2 eski akıllı telefon (lg g3, iphone 5)
birer de mevcut telefonlarımız var

10 Notebook
1 masaüstü
1 telefon
1 Kindle :)
Notebookların çoğu satmalık aktif kullanmıyorum.

oblomov belki..

pedro olabilir. geçen haftasonu akşam önünden geçtim. o zaman bile sakindi. ya da aynı sıradaki yer de olabilir.

nazım hikmetin içi olabilir belki

liberta.

Hocam arduino ile kısıtlı tecrubem var, ama alırsan en önce çıkmışını velhasıl en fazla dökümantasyona sahip olanını al, herhangi bir durumda kaynak bulasın.

ben de acayip uzmanı değilim, set içeriğinde neler oluyor bilmiyorum. sensör, led, servo vs mi oluyor? biz o tarz şeyleri ayrı ayrı almıştık. lazım olan her şeyi kadıköy'deki yazıcıoğlundan alabilirsin. üstelik çok ucuz ürünler genellikle. ayrıca binder'in dediği doğru olabilir ama gene de arduino uno'yu alma onun bir üst modeli var adını unuttum onu al. uno bizde yetersiz mi gelmişti çalışmamış mıydı ne çok sorun olmuştu.

Ayri ayri almak daha mi heaapli?

aliexpress'ten ucuz bi kit al. türkiye'de çok tuzluya gelebilecek her şeyi (jumper kablo dahil) aliexpress'ten al. burdan da lazım olursa buton muton ne biliyim direnç falan alırsın.

aliexpressten kendisini ve diğer elemanları ucuza alabilirsin
www.aliexpress.com

setler pahalı oluyor genelde.
bence ilk önce yapmak istediğin projeyi belirle, malzeme listesi çıkar sonra hepsini aynı zamanda sipariş et. hem sette olmayan ama ihtiyacın olan ürünü alabilirsin hem sette kullanmadığın elemanlar için gereksiz para vermezsin.

Türkiyede ki maliyetli parçaları zamanın varsa yurt dışından getirttir.Klonların bir sıkıntısını görmedim şuana kadar. ZAten arduino dediğin şeyi sen bile yapabilirsin tüm parçaları belli üstündeki.Arduino da biraz oyalan.STM32 öğrenmeye çalış.Ekmeğini yersin.

ön tekerin sibobu bana hiç tanıdık gelmedi ya da ben çözemedim. arka tekerleği herhangi bir benzincide rahatlıkla şişirebilirsin. çünkü araçların sibobu ile aynı. (schrader sibop)

ön tekerdeki dunlop sibop olarak geçiyormuş. ilk defa gördüm, muhtemelen eskiden kullanılıyordu.

bisikletçinin birine gidip şuna kalın siboplu iç lastik taksana usta de 20 liraya hallet, uğraşma hiç bence. o kadar eski iç lastikten zaten hayır gelmez.

Oraya baktım ama varsayılan programlarda vlc çıkmıyor.

VLC'yi silin öyle deneyin.

Yine yüklersme yine aynısı olacak. Bunun başka çözümü yok mu?

Silin ve deneyin, sorun çözülürse vlc'yi yüklerken next next diyerek değil özelleştirerek yüklemeniz gerekecek yüksek ihtimal, hangi dosya uzantılarını açayım diye sorduğu yerde elle seçim yapacaksınız.

bilgisayarı formatlarsanız sorun çözülecektir.

Sildim düzeldi. Tekrar yükledim ve bir sorun çıkmadı. Ancak bu niye böyle oldu anlamış değilim.

vlc'yi kurarken hangi dosyalarda açılmak üzere ayarlanayım diye bişe sorar, orda tüm dosyalar demişsindir muhtemelen yanlışlıkla.

Macbook pro

sıfır olması şart değilse sahibindendeki ibm thinkpad ilanlarına bakardım yerinde olsam.

eksta bataryali thinkpadler is gorur. butce kisitliysa thinkpadi eski bataryayi yeni alabilirsiniz. macbook gibi degil sonradan degisiyor bataryasi yani. carbon x1 falan. 14" de olabilir o emin degilim.

hamburger yap ye.

hamburger +1
ya da kavur, biber salça soğan falan da koyabilirsin, ekmek arasına koy ye.

kıymalı patates.

yemek.com

Ya akşama hamburger yicem :'D

Patlican varsa karniyarik falan uzun surer belki ama patlicanli kiymali sote yapabilirsin.

patatesleri dilimleyip tepsiye dizip uzerine kiymali harç, ustune tekrar patates koyabilirsin.

Ya da minik yuvarlak köfteler yapip köfteli bezelye gibi sulu bi yemek yapabilirsin.

Hepsi zor geliyosa sogan biber domatesle kiymali harç yapip ekmek arasi ye gitsin.

kıyma + tereyağı + soğan + yeşil biber + domates. bu sırayla koyup pişir.

kıymalı patates +1

Kıymalı fasulye ve kıyma konmuş yemekler iğrenç oluyor bence. Et parçalanınca nasıl böyle iğrenç oluyor anlamıyorum.

Patlıcanları yuvarlak ve çok kalın olmayacak bir şekilde doğrayın. Çok az yağ koyduğunuz tavada çevirerek biraz pişirin. Kıymayı soğan ve baharatlar ile kavurun. Patlıcanları bir fırın tepsisine boşluk kalmayacak şekilde dizin ve üzerine kıymayı dökün.yuvarlak domates dilimleri ile kapatın. Biber de koyabilirsiniz. Fırın yoksa aynı yemeği kısık ateşte tencerede pişirebilirsiniz.
Yapmak en fazla yarım sürer
Afiyet olsun

köfte pilav salata en kolay, sade sağlıklı versiyon.

Hamburger olayına gireceksen döküm tavan yoksa girme bence.

Kıymalı patates diyenler de iyi demiş yanına yoğurt vs.

soğanla kavur ekmek ban. ama şurda akşama ne kalmış bişeler atıştır sonra yersin at dolaba

Fiyat konusunda söyleyeceğim tek şey aracı, torpil, tanıdık vs. arkadaş ne varsa çok çok daha uygun alırsın. (markalı güneş gözlükleri de dahil)
Gözlüğün hafif olmasına dikkat et,silmek için peçete kullanma, çizer.

buğulanma bilinen yakını uzağı görememe değil de göz hastalığı gibi duruyor. doktor çözecektir zaten, yalnız nacizane tavsiye tek bir doktorla yetinmeyin göz olaylarında. ben bundan tam 10 yıl önce birşeyler okurken tek gözümü kapatıyorum diye doktora gitmiştim, bakmıştı makinelerle ve birşey yok demişti(özel hastahane). geçenlerde bi' üniversite hastahanesi gittim ve elimle kapattığım gözümü kapatma sebebim göz kaymasıymış. Erken farketseydin daha antremanlarla daha hızlı çözerdik dedi doktor. 10 yıl sonra.

Bunun dışında, gözlük yazıldığında devlet size çerçeve ve cam için cüzi bir miktar ödeme yapıyor. gözlükçüklerde bu devletin ödediği meblağaya çerçeveler var, ama camlarda yok buhar tutmayan kolay kirlenmeyen filmli milmli diye fiyat farkı doğabiliyor.

Alternatif olarak marka çerçeve isterseniz -ki daha öncede belirtmiştim eğer kenarda timsah işaretini görmek sizi memnun etmeyecekse çok bi' farkları olmuyor sadece biraz daha sert kalabiliyor bu çerçeveler, bu markalara göre de fiyat makası çok açık. yani hiç para vermeden de devletin ödediği çerçevelerden alabilirsiniz yada gucci'nin ne bilim dg'nin çerçevelerine de bir maaş bayılabilirsiniz. size kalmış.

gözlük biraz saat gibi, yani ben daha hiç bozulan saat görmedim mesela ama fiyatları çok farklı seyrediyor. gözlük çerçevesi de öyle. düşürürseniz çoğu kırılacaktır, zaten verdiğiniz paranın büyük kısmını sağlamlığına ve şıklığına değil(modellerde neredeyse her markada birbirinin aynısı var) marka değerine veriyorsunuz.)

gözlükçülerde fiyatlar çok oynuyor o yüzden nereden alacağınız sorusunun cevabı belli değil, çok fazla pazarlık payları oluyor. hesap makineleriyle filan çok oynarlar böyle oyunlara gelmeyin birkaç yere sorarak karar verin. gözlükçülerde sizinle bire birde satış görevlisi ilgilendiği için çoğu bu olaya düşüyor. bunu yapmayın, mağazadaki modellere ve fiyatlara bakın pazarlık edin ve sonra da diğer mağazalara bakın. ardından bu baktıklarınız arasında sizin için en uygununu alırsınız

dikkat edilecek pek unsur yok, cam olaylarına 2dk internetten bakın hangi özellikleri size lazım hangisi değil(mesela benim için kolay kirlenmemesi pek mühim değil, o yüzden onun için ekstra bir ücret ödemek istemiyorum gibi) bir de markaları vardı bu camları kalitelerine göre ona bakın ve yüzünüze uygun bir çerçeveyle birleştirin. hepsi bu.

Yerinizde olsam çok fazla markalara para vermezdim -ki özellikle ilk gözlüğüm olacaksa çünkü bir süre sonra sıkılabilirsiniz.

ağır bir çerçeve seçersen çok üzülürsün, burnunda da iz yapar. o agırlık baş ağrısı bile yaratır.

ağır alma, bi de çerçevesiz alma. kenardaki vidaların etrafını temizlemesi çok zor oluyo.

ha bi de özellikle bilgisayar başında kullanacaksan üç kuruş fazla ver o yeşil parlayan filtrelerden de yaptırt.

zamanında koçtaştan almıştım bi model, plastik kolçaklar aynı zamanda sırt kısmını da koruduğu için 2 kere kırdım sonra iade ettim.

daha sonrasında metrodan (grosmarket) aldım sigma marka metal kolçaklı bi model, bayağı memnunum sadece kolçakların çakma derisi soyuldu altı kumaş olduğu için komple soyup kullanmaya devam ettim daha bile rahat oldu.

Adore'nin bir modelini aldım en son(hatırlamıyorum hangisi) ama güzel üründü.

bunu çok tavsiye ediyorlar.

tv uygulamasında o ayarı yoksa olmuyodur. web uygulamasıyla tv uygulamasının o tarz şeylerinin ortak olduğunu sanmıyorum.

nasıl bir cevap bekliyordun? sana tecrübesini anlatmış adam. fikir vermiş. araba zaten kendi kendine öğrenilir temel konular öğrenildikten sonra.

6 dersten, günde 2 saatten araba hala araç sürerken karar veremiyorsan zaten trafiğe çıkma. bu sinir ve öfkeyle kazadan başka bir şeye yol açmazsın.

acemi yorgunluğu bu. dert edip motivasyonunu düşürme sakın. erkekler türlü denyoluklarla öğreniyorlar bu işi. herkes her şeyi kitabına uygun ve hiç hata yapmadan öğrenemez. kadını da erkeği de aynı şekilde. sıkma canını. pratik yaptıkça her şey güzel olacak. bol şans.

bende de oluyordu. gayet normal.

Kendini kasıyorsundur, stres yapıyorsun muhtemelen. Sürüşün doğal, içten gelen bir hale (yani üstünde çok düşünmeden) gelince belki rahatlamak için araç sürersin.

zamanla geçer, imkânın ve zamanın varsa rahat bi hocayla ek sürüş dersi al. teknik konuların sürüşle pek bi alakası yok, yalnızca motor refleks edinene kadar çok düşünerek kullandığın için yoruluyosundur.

efsane yoruluyodum ya sanki 10 saat otobüste gitmiş gibi oluyodum yani normal kasmaktan oluyo sanırım.

kabloyu takıyorsun kopyalıyorsun.

Telefondan bilgisayara kablo ile bilgisayardan telefona mypics programı ile (ücretli)

gmail ile gönderirken hangi boyutta göndereyim abi diye sorması lazım, ki orada full size diye bir seçenek var.

fotoswipe adlı bir uygulamayla kablosuz bile gönderebiliyorsun.

iç içe for'a gerek yokmuş. tr, td'leri kaldırıp tek bir ifade yaptım ve ona böldüm. aşağıdaki şekilde ayrı ayrı kullanabildim.

for (int i = 0; i < newText.Length; i++)
{
if (i % 2 == 0)
{
Console.WriteLine("tarih: " + newText[i] );
Console.WriteLine("icerik: " + newText[i + 1]);
}
}

şimdi aldığım string ifadelerle köşeli parantez, süslü parantez virgül falan ekleyeceğim.

bu amele yöntemi midir? daha profesyonel bir cevabınız var mı?

Kod:

public class Entry
{
public DateTime date;
public string text;
}

List<Entry> list = new List<Entry>();
list.Add(new Entry() { date = new DateTime(2017, 8, 25), text = "lorem ipsum" });
list.Add(new Entry() { date = new DateTime(2017, 8, 31), text = "dolor sit amet" });
Newtonsoft.Json.JsonSerializer serializer = new Newtonsoft.Json.JsonSerializer();
using (StringWriter sw = new StringWriter())
{
serializer.Serialize(sw, list);
Console.Out.WriteLine(sw.ToString());
}


Çıktısı :

[{"date":"2017-08-25T00:00:00","text":"lorem ipsum"},{"date":"2017-08-31T00:00:0
0","text":"dolor sit amet"}]

Birbiri ile alakasız şeyleri aynı array içine toplamak amele bir yöntem evet. Bir yerden bu datayı alıp parse etmeye çalışıyorsun anladığım kadarıyla. Bu iş için class'lar oluşturup belli bir hiyerarşide bir veriyapısında tutabilirsin. Sonrası için de yazdığım örnekteki gibi serialize edilmiş json string'i üretebiliyorsun. Bunu string birleştirme yoluyla kendin yapmaya çalışmak da çok profesyonelce olmaz.

Tabii ileride Dictionary vesaire kullandığında profesyonel yöntemin de başka zorlukları var.

Parse etmeye çalıştığın sayfa Xhtml compliant ise parse işin dom üstünden de yapabilirsin. Bir ara ekşi sözlük için kitlengeç diye bir başlığı takip etmek için bir şeyler yapmıştım. Ekşi'yi ssg daha yeni xhtml compliant yapmıştı o zamanlar. (Hedef ekşi ise bunu bir değerlendir.)

teşekkür ederim. veriyi c# ta oluşturmuyorum. veri zaten txt olarak başka bir ortamda oluşturuluyor. script dediğim de javascript değil. autohotkey'de yazdığım bir kod.

ben ilk cevabımdaki gibi bölüp köşeli parantez falan ekledim. düşündüğüm kadar zor olmadı, hatta belki birine lazım olur;

Console.Write("data = '[");
//0'ıncı index'i atlıyorum çünkü o null geliyor.
for (int i = 1; i < newText.Length; i++)
{
if (i % 2 == 1)
{
Console.Write("{");
}
if (i % 2 == 1)
{
Console.Write("\"tarih\":\"" + newText[i] + "\"");
Console.Write(", \"icerik\":\"" + newText[i + 1] + "\"");
}
if (i % 2 == 0)
{
Console.Write("},");
}
}
Console.Write("{}]';");

kod çok sağlıklı değil farkındayım, kendi kişisel kullanımım için yazdığım bir şey bu.

client tarafında direk bu işi ufak bir jquery plugin ile yapabilirsin.

jsfiddle.net

işi client tarafında halletmek daha iyi olabilir.

bu tarz html'den data çekmek için php ile phpquery tadında bi eklenti kullanmıştım zamanında. C# ile de bi html parser varsa onu kullanarak çekebilirsin

Amsterdama kıyasla tadını beğenmiyorum ben , içimi zor bir bira bana göre, ve içinde glikoz şurubu var diye biliyorum. Kafası için yorum yapamıycam tadını beğenmediğim için bir taneyi zor bitirmiştim. Ama alkol oranı yüksek. Genelde şarap içerim ama bira içiceksem eğer heineken ya da amsterdamdan şaşmam.

duvel çok içtim. her zaman da amsterdam içiyorum. duvel çok fazla yoruyor. içtikten sonra sanki birkaç km yol yürümüş gibi oluyorum. amsterdam kadar çarpmıyor ama ciddi ciddi yoruluyorum duvel içince.

Duvel gerçek bira, amsterdam'la kıyaslanamaz şahsi kanaatimce. Lezzet derdin varsa %1'lik alkol oranından feragat ederek leffe iç derim.

Bi de st. Bernardus diye hayvani bir bira var metrolarda onu da şiddetle tavsiye ederim ama hepsi pahalı bunların.

Ha bi de bu tarz biraları bardakta içmeni tavsiye ederim

geçen gün haftaiçi gittik, bilmemne teyzenin anı evi kapalıydı. sadece haftasonları açıkmış. onun dışında yapacak çok fazla bi şey yok aslında. biraz gerisinde mesire alanı varmış biz göremedik, mangal için güzel olabilir. veya restoranlarda takılabilirsiniz. bi de ormanlık alan var tabi

Çok gereksiz pahalı bir yer bence. Polonyalı dostlarımız bize çok iyi uyum sağlamış.

netflix türkiye'nin twitter adresine baksana. onlar tam tarihi twitlemişlerdi geçen gün.

"Portal aygıtındaki geçici aksaklıktan dolayı özür dileriz. Rick & Morty 5 Kasım'da tüm bölümleriyle Netflix'te."

twitter.com

:/

5 kasım kötüymüş be

bizimkine ne ilac veriyoruz ne bir sey.
kendini kilitliyor 7 saat. arada cikartsak bile ne su iciyor ne mama yiyor.

arkadaslarim kedileri icin uyutucu ilac aliyor vet'ten. kedinin karakterine de bagli ama genelde kendilerini kilitliyorlar uzun yolda aracta.

biz ilk yolculuğumuzu tavsiye edildiği için sedatif ilaç ile yapmıştık. hayvan gereksiz yere sersemledi ve bu sersemlikten dolayı rahatsız oldu. sonraki yolculuklarımızda ilaç kullanmadık. normalde de çok yumuşak huylu bir kedi olduğu için ilaç kullanmayınca çok daha keyifli ve güzel yolculuklar yapabildik. iyice alıştı zaten arka koltuğa kutusunu koyuyoruz. genellikle içine girip oturuyor. arada camın önünden geçen kamyonları vb. de izlediği oldu. yine arkada yolcu koltuğunun arkasına gelen boşlukta kum kabı ve bir miktar kumu var. genellikle ilk bir saat içinde o kum heyecandan kullanılıyor. garanti olsun diye kutusunun içine de yaşlılar için kullanılan emici yatak bezlerinden seriyoruz (eczanelerde var) sonrasında gayet rahat. ancak yolculuk sürecince ne su içiyor ne de yemek yiyor. yolculuk 12 saati geçmemeli. bir de arka koltuğa tüylerden dolayı bez sermek lazım eğer çok tüylü ve döküyorsa.

Biz 6 saatlik yolculuk öncesi ve sonrası da dahil şunları yaptık.
Yola çıkmadan 2 saat önce su ve mama kesildi.
Yolculuk boyunca sadece arada ödül mamasından 2 parça verildi ve biraz su içirdik.
Bu yukarıdakiler kusmasın diye yapıldı. Kusarsa daha da huzursuz olur diye yolculukta.
Kafeste yaşlılar için emici bez vardı eğer tuvaletini yaparsa hemen değiştirmek ve pislik içinde yoka devam etmesin diye.
Son iki saat çantasından çıkardık ve kucağımızda uyudu sadece. Tırlar veya gürültülü bir araç geçerse huzursuzlaşıyordu ama kımıldamadı pek. Yolculuk bitip eve varınca yine yaklaşık 1 saat mama ve su vermedik.
Sonrasında kendi yemeğe başladı zaten.
Araba da ne soğuk, ne sıcaktı. Az da olsa hiç cam açılmadı.
Bir molamızda bizimle çantasında dışarı çıktı ve kahvemize eşlik etti o kadar :)

kediden kediye değişiyor hepsinin huyu farklı.

eski kedimiz ön konsola yatar ayaklarını da geri uzatır takılırdı. şimdiki sürekli miyavlıyor, kutusunun dışındaylen sürekli birinin kontrol altında tutması gerekiyor pedal altına falan girmesin diye.

tavsiyem 2 saatten daha uzun molasız kalmayın. molalarda çocuğa su ve mama verin az da olsa. kutusunun altına zemin bezleri oluyor bebekler için ondan serin.

kediden kediye degisir. persembe gunu istanbul izmir yaptik. kum kabini arabanin arka da yere koydum. butun arka koltuga ve yere eski carsaf serdim tuyleri yapisiyor. ilk 1 saat kafesinde durdu, esimde yaninda oturdu. daha sonra kafesinin ustunu actik oyle devam etti. her saat benzinlikte durdum su verdik mama verdik ama yemedi. kumuna koyduk bir sey de yapmadi. yolun geri kalanini arka koltuk ta oturarak gecirdi hic sorun yasamadik. ki dunyanin en korkak kedisidir kendisi

Aracın içi sıcak olacağı için ben bırakmazdım. Benzin buharı benzinin kendisinden daha tehlikeli.

eski motosikletimin yedek deposu yoktu. yılarca bagajında 1lt benzin taşıdım. çok da işimi gördü. kola şişeleri vb ağzını iyi sıkarsanız gayet güvenli. bayağı basınca dayanıyor.

o yakıt depoları standart oluyor sanırım. millet motosikletinin/arabasının arkasına takıp güneşin altında afrika'yı geziyor onlarla. bi sıkıntı olacağını sanmıyorum. kapağını sıkıca kapatın ama buhar dışarı çıkmasın kesinlikle.

sidenin denizi niye pis olsun yahu yıllardır gidiyorum gayet güzel yok içime sinmedi diyorsan sorgun taraflarına gidebilirsin.

daha dün akşam oradaydım. tertemizdi

yoo side'nin denizi pis değil. daha 1 ay önce oradaydım.

Mavi bayrak olayına pek inanmayın.
Side çok temiz <3 çolaklı mevkii mesela hem sığ hem temiz. Bebeğiyle yüzen çok insan vardı 1-2 ay önce.

Belki pislikten ziyade yosun tas filan mi kastediliyor.
Cirali cok guzel bence

Side'nin denizi pis miymis hahahahah.
Bi yasima daha girdim.

Ozellikle colakli/gundogdu beldesini tavsiye ederim. Hem side'nin hemen hemen her yerinde oldugu gibi kumdur hem de cok sig ve iliktir.

güney sahillerinde pis yer görmedim/duymadım. kalabalık halk plajlarından uzak dursanız yeterli bence. sonuçta pisliğin kaynağı insan.

ohh ne güzel işte, izmirdeysen alayım ben uygun fiyata..

İstanbul'daysan da ben alırım bir kısmını :)

rakı, şalgam ve ciğer yap

lııkır lıkır icecek onca adam bulabilirsin duyuruda. cok faydali icecek salgam. sık sık iç. he cok bonkersen gönder 1 lt bize:)

acılıysa 1 haftaya biter ki o :))

Izmirdeysen bana ver :))

1er litrelik siselere koyup ese dosta dagit. Kendi 1 litreni de kebabla cigkofteyle gotur.
Off dislerim kamasti:))

içsene :) benim ağzım sulandı burda. düzgün şalgam bulacaz diye bin takla atıyoruz istanbul'da :/

Az önce içmeme rağmen benim bile canım çekti. 5lt dediğin ne ki? Ver bana 3 günde bitiririm.