daha önce şöyle bir duyuru açmıştım. öncesini okumak isterseniz: (bkz: #1048902)Neyse sınav bitti, sonuçlar geldi. Önceki girdiğim yılların üstünde, bana yetecek bir sıralama elde ettim ama tabii hala aileme söyleyemedim. İki gün öncesi. Ablam mesaj attı, yanına çağırdı. Gel konuşalım diye. Giderke
daha önce şöyle bir duyuru açmıştım. öncesini okumak isterseniz: (bkz:
#1048902)
Neyse sınav bitti, sonuçlar geldi. Önceki girdiğim yılların üstünde, bana yetecek bir sıralama elde ettim ama tabii hala aileme söyleyemedim.
İki gün öncesi. Ablam mesaj attı, yanına çağırdı. Gel konuşalım diye. Giderken yolda, hazır bu fırsat her şeyi anlatayım dedim içimden. gittim, konu psikolojik sorunlarımdan açıldı. Küçüklüğümden beri devam eden mutsuzluğumdan. ''Neden benle hiçbir şeyini paylaşmıyorsun, neden psikoloğa gitmiyorsun?'' vs. konuşup durdu.
Sonra cesaretimi topladım ve söyledim ana hatlarıyla. Geçen yıldan bu yana devam eden süreçten bahsetmedim, sadece bu yıl sınava girdiğimi söyledim. Tepkisi yumuşak oldu. Beni destekleyeceğini söyledi, şehir dışına çıkmam konusunda da cesaretlendirdi. Umutlandım ben de, gösterdim tercih listemi. (İki bölüm yazdım. Özel eğitim öğretmenliği ve sosyoloji) O gün böyle bitti.
Akşam oldu, mesaj attı. ''Yarın gel, tekrar konuşalım tercihler bitmeden önce'' dedi. Tamam dedim ve dün gittim.
Keşke gitmeseydim. Bir gün öncesinde bana cesaret veren ablam, dün tam tersini söyledi, tam tersini. Düşünebiliyor musunuz? Fikirleri bir gecede değişmiş.
Hatta beni tercih yapmaktan bile vazgeçirmeye çalıştı. ''Kendine yazık ediyorsun, yıllarını harcıyorsun. Tercih yapıp da ne yapacaksın? Neden tekrar sil baştan başlıyorsun her şeye?'' şeklinde konuştu. ''sen istediğin bölüme gitsen de mutsuz olursun. Bu gidişle huzur bulamazsın. Bir dikiş tutturamazsın'' dedi.
Allak bullak etti kafamı, hiç anlam veremedim. En sonda kararlı olduğumu anlayınca bu sefer de ''o zaman uzak yerleri, istanbul'u yazma. Babam tek emekli maaşıyla seni nasıl okutsun? Okuyamazsın oralarda.'' dedi. Ablama tam burslu vakıf üniversitelerinde bursun öğrenim süresi boyunca kesilmediğini anlatsam da dinletemedim. İstanbul'u, Ankara'yı listemden tamamen silmemi istedi. Bir gün öncesinde bana cesaret veren ablam, şimdi İstanbul'da okuyamayacağımı söylüyordu. Ne diyeceğimi bilemedim.
Kalktım, hemen gitmek istedim. ''Neden böylesin, bize neden bir şey anlatmıyorsun?'' diye sordu. ''İşte bu yüzden, bu ayarsızlığınız yüzünden'' demek istedim yüzüne, diyemedim, çıktım.
Akşam, tercihlerin bitmesine saatler kala çok bocaladım. Sürekli yerleri değiştirip durdum. Ablamın etkisinde kalıp İstanbul'u silmesem de, biraz geriye attım istemeyerek. Ön sıralara İzmir'i yazdım.
Arkasından yine içim rahat etmedi, cesaretlendim. Kırk yılın başında kendi istediğimi yapmak istedim ve İstanbul'u (Okan üniv- özel eğitim öğretmenliği tam burslu) öne aldım bu sefer. Saat 23.40 falandı. Fakat o an araya ne girdi hatırlamıyorum, kaydetmeyi unuttum. Tam aklıma geldiğinde saat 23.59'du. Kaydetmek istedim hemen, bu sefer de sistem tekrar giriş istedi ve değişikliğimi kaydedemeden süre bitti. Yıkıldım.
Çok kızdım kendime, korkaklığıma. Dün geceden beri belalar okuyorum bu zavallı halime, acizliğime. En çok da güvenip da ablama durumu açıklayışıma kızıyorum. Keşke hiç anlatmasaydım tercihler bitmeden. Böyle olacağını tahmin etmeliydim. Keşke en başından beri kendi istediğim tercihlerde kararlı olsaydım.
Şimdi öyle bir ruh haline girdim ki, normalde tutsa sevineceğim bölüme (sosyoloji), şimdi gelse içimde bir burukluk, yarım kalmışlık hissi olacak. Böyle berbat bir ruh haline girdim.
Gece dayanamadım, ablama mesaj attım. ''Geçen gün farklı konuşmuştun. Neden bir gecede fikrin değişti?'' diye yazdım. Cevap olarak; ''babamın tek maaş olması ve düşük maaşlı olması aklıma geldi. Ben sana İstanbul'u hiç yazma dedim, sen yine de gidip yazdın. En azından İzmir olursa, o kadar kızmaz. Kızsa da siniri çabuk geçer. İstanbul olursa gönderirler mi sanıyorsun?'' şeklinde bir mesaj attı ve konuyu yine benim psikolojime bağladı. Ben tedavi olsam, değişsem etrafımdakilerin de bana olan tepkisi değişirmiş. O zaman arkamda olurlarmış vs.
zaten ben şu anda da çalışarak kendi ihtiyaçlarımı karşılıyorum. Onları 2-3 yıldır zor durumda bırakmadım hiç. Hep kendi paramla karşıladım ihtiyacımı. Ablamın bunu görmezden gelmesi ve sınava tekrar girmemi bilinçsiz bir kararmış gibi psikolojik sorunlara bağlaması çok üzdü beni.
ve bu arada üstelik ablam bana sosyoloji yazma demişti. ben de iki seçenek olduğunu söyledim. eğer sosyoloji yazmamı istemiyorsa seçenekleri genişletip şehir dışına çıkayım dedim ama eğer izmir'de okumamı istiyorsa zaten sosyolojinin gelmesi kuvvetli ihtimal.
Sonuçlar açıklanana kadar içim içimi yiyecek, nasıl dayanacağım bilmiyorum ve hala kendime o kadar kızıyorum ki. allak bullak oldum gerçekten.
okuduğunuz için teşekkürler.