şu anda görünüyor mu?

görünmemesinin nedeni kanal eklenmiş olmasıdır. o kanalı takip etmiyosan görünmez. kaldırdım mesela ben şimdi, görünmesi lazım.

yok halen göremiyorum.

entryi girdikten sonra kanal tag'ini kaldırsanız da göremezsiniz muhtemelen. ilk girişte kanalsız olmalı.

başlıkta kanal gözükmüyor. bir kaç yazar daha başlıkta durumu belirtmiş. ne gündeme ne bugüne düşmüyor bu başlık. anlamadım bu işi.

ilk girişte zaten kanal atayamıyosun ki yazdığın şeye?

yani yeni bi başlık açarken mesela.
entry'yi yazmaktan bahsediyosan o başlığa hiç yazmayan kişinin durumu ne oluyor o zaman.

bu konuyla ilgili bi bug var sanırım.

bu ayakkabidan 2sinden 1ini alacan mı hakkatten

İkisi de bir airmaxe göre başarısız bence. Ama illa ikisinden biri olacaksa ilki. Tabanının fosforlu olması aklımı çeldi. <3

ikisi de kötü

bu fiyatlar ne abi. al güzelinden bi Vans hem rahatlığın hem de paranın tadını çıkar.

Rahat olması açısından tercih etmek istemiştim ama anlaşılan görsel olarak pek iç açıcı gelmemiş size :) Pekala sizi dikkate alarak bu kararı erteliyorum, teşekkürler.

(bkz: vialand)

(bkz: suma beach)

ucuza kurtaramazsınız. veri kurtarma hizmeti pahalı bir hizmet maalesef. keşke böyle değerleri şeyleri tek bir hard diskte tutmasanız.

trinitrotoluen +1

ayrıca verilerinizi kurtarabilirseniz bulut hizmetlerine de yedekleyin lütfen. maneviyatı bu kadar yüklüyken mümkünse birkaç alternatife hem de.

belki sadece usb arayüzünün olduğu devre elemanı arızalanmış olabilir. harddiskin kendisini kutudan çıkartıp masaüstü bir pc de falan deneme imkanınız varsa bir kontrol edin derim.

Şunu kullanıyorum ben, internet bitince geçen ay ek internet paketi aldıydım;

cepmerkezi.vodafone.com.tr

www.avea.com.tr

bi polis bul avea kamuya geç. ben de bi iki hafta aradım sonunda bi komşu buldum geçtim.

avea kamu mega 27tl 1000 dk 5400 dk kamuya 1000 sms 4gb

turkcell tam senlik sanırım:
www.ceplik.com

süresi devam ediyor diye biliyorum.

yalnız kötü yanı şu ki ek paket alınmıyor. yani avantajlı bir ekpaket yok


avea woops tarifelerinde 1 ayda istediğin kadar paket alabiliyorsun siye biliyorum onun da detaylarına sen bak

esnek tarife var yeni yeni reklamları dönüyor vodafone'da güzel gibi o 25 lira onu incele

mobilyacıların üretim yaptıkları siteler var..
istanbulda dudulluda var böyle bir yer mesela

Kalite pahalı marka demek değildir. Pahalı marka yerine araştırıp benzerini marka değeri daha az olan yerden alıyorum. Mobilyada marka takıntısı ne alaka. Hala modoko vb yerlerden alınıyor mobilyalar. İstanbul için ucuz ve çeşitli mobilya Masko'da var mesela. Dolaşmak lazım tabi aynı malın 590 tl si de 150.000 tl olanı da aynı yerde bulunuyor.

valla yenibosna'da bir spotçular çarşısı buldum. ama içinde sıfır ürün satan mobilyacılar var. 1400'e çok tatlı renkte bir köşe takımı gördüm de ne kadar kaliteli çok anlamıyorum. modoko var bir de. hiç gitmedim ama.

Kendiniz yaptırabilirsiniz. Beğendiğiniz modelleri taklit eder ustalar.

ikea kaliteli degil ucuz ürünlerde. pahalilar gene iyi ama icerde calisanlarla konustum, teshir ürünlerini azicik sabote edip (bu masif ahsap olanlar falan) defolular bölümüne ayrilmasina neden oluyorlarmis, ordanda ciddi ciddi cok hos ürünleri yüzde 50-90 arasi indirimle kapatiyorlarmis.

sürekli takip etmekte yarar var onlari cok iyi seyler düsüyor, calisan biri varsa tanidik, istek parcan düsünce haber ucursun sana.

ha ama bence gerek yok, artik insanlar "renginden" sikildigi icin dahi güzel seyler atiorlar. spotcular +1. bir de eski ürünlerde kalite daha yüksek, yeni ve ucuz ürünler genelde ahsap vs degil sikistirilmis talastan imal ediliyor, kokusu bile pis bir sey. en ucuzuna kacma ama anlasiliyor neyin ne kadar güzel oldugu zaten.

ikea +1

ikea diyenler lütfen bi gidip çay koysunlar.

ankarada sitelere gidip dükkan dükkan gez. istanbulun siteleri neresi bilmiyorum ama varsa git orayı gez. mutlaka aradığını bulursun. bi de küçük semtlerde dükkanlar olur, mobilya beyaz eşya ütü masası filan satan yerler. oralar genelde kaliteli oluyo. ben bi kitaplık aldım, sonra gittim bidaha aldım. o tür yerlerin referansı sattığı mal çünkü, kalitesiz satsa bidaha iş yapamaz.

bi de internetten kesinlikle sipariş verme. ucuz oluyo diye alıyosun ama onun monte etmesi senin sandığından daha zor. profesyonel adamın montajıyla seninki arasında dağlar kadar fark var. bi de kargoda kesin bi parçanın köşesi ezilir kırılır. ezilmeden gelmesine imkan yok. sen sen ol netten mobilya alma.

ikea ucuz falan değil abi. bir süredir ben de mobilya bakıyorum, o yüzden kim ikea'ya ucuz diyorsa yalan söylüyor. 25 liraya lack sehpa görüp ordan yola çıkıyorlar heralde.

siklon +1
trinitrotoluen +1

izmir'de karabağlar'da her bütçeye uygun mobilya var, inegöl'de aynen.

kurgusu orijinal, hidden ya da amatör. çook uzun zamandır 'klasik' porno izlemiyorum.

sevmiyorum, sevmem de muhtemelen. yetkim olsa yasaklardım o derece nefret ediyorum hatta.

sonra neden mutsuz cinsel ilişkiler oluyo? bi arkadaşım sevgilisiyle ilk sevişmelerinden sonra zor seviştiler. nedeni ise adamın 'daha güzel bişey' beklemesi.
gerçeği yansıtmıyor, sanat değil, bi halta yaramıyor, ee? bulvar oku, kombi bozulmuş diye fantezi kur daha mantıklı örn: i.imgur.com

bi sorunu atlamışım, ne mi izliyorum? sevişirken sevgilimi izliyorum.

karşı değilim. Şimdilik bunu söyleyebilirim sadece :)

seviyorum. anlattığın tarzdaki pornoları ise kesinlikle izlemem. silikon ve gerçek meme rahatlıkla ayırt ediliyor zaten. silikon hiç hoş durmuyor. izlediğim filmlerde de erkekler kesinlikle hödük gibi davranmıyorlar aksine çok kibarlar. solo sevmiyorum, kendine kendine takılıyor öyle, sıkıcı geliyor. sırf gir çık filmleri de sevmem, başlangıçta iki taraf da giyinik olacak, yavaş yavaş aksiyona girecekler. aksiyon sırasında da diğer şeyler devam etmeli.

insanı seksten soğutur. iğreniyorum.

"hepiniz izliyorsunuz" değil, gerçekten izlemeyen insanlar var. ama sayıları az tabii.

yüz güzelliği takıntım olduğu için, öncelikli kriterim hatunun yüzünün güzel olması. erkek de çok önemli. fit olsun, babafingoyu çıkardığında saygıdan ayağa kalkalım. sonuçta kısa, "tüketmelik" bir eğlence. ve milyonlarcası var, istediğimizi seçebildiğimiz. eh, yüksek performans olsun di mi? :p

profesyonel olan ama bunu çok belli etmeyen videoları seviyorum. amatör falan sevmem. kocaman BRAZZERS logolu ya da sasha grey'li, alexis texas'lı pornoyu izlemem mesela. biliyom çünkü her gün seks yaparken gördüğümüz insanlar bunlar. ama ne bileyim şimdi bir paige turnah izlerim. hem taş gibi hem de öyle çok göz önünde olan, pavyon yıldızı gibi reklamlarda önümüze atlayan biri değil.

tür olarak YARIN YOKMUŞÇASINA SEKS'i severim. rough mu diyosunux hard mı diyosunuz, ondan. dediğim gibi, normal insanlar zaten sevişiyo. androidler nasıl yapıyo diye izliyorum ben. sevişmeli porno izlemek, kardeşim yanımda otururken onun fotoğrafına bakıp "çok özleidm be" demek gibi bi şey.

bakmayın böyle "sevişmek bizim işimiz" dediğime, seviştiğimden değil de yani normal insan şeyi diye

@proletarier, olm niye öyle diyosun kültürüyüm lan ben

edit: hastayım, yan yatıyor ve dolayısıyla yan yazıyorum. kelime hataları bundan kaynaklanıyor. tek elle yazdığımdan değil :(

Amatör

sevemiyorum, çok sahte. hele pro. şirketlerinkiler(brazzers vs vs) çok kötü.

uzmanlık alanımda soru gelmiş cevaplıyım bari.

ruh haline göre değişiyor hunharca bir sikişte izlemek isteyebiliyorum daha romantikli soft şeyler de. ha tarif ettiğin türde şeyleri tercih etmiyorum özellikle takip ettiğim yıldızlar (misal stoya) olmadıkça. daha çok avrupa menşeli ve sanal gerçekliğin içine girebileceğim türden şeyler örneğin genç çiftler gerçek yaşam amtosferi yapılmış işler. bu arada özellikle umumi sikiş (public sex) tabir ettiğimiz işlere de meyletmiş durumdayım. (:

siteleri mesaj atıyım mı?

görsel materyal önemli, isterse telefon kulübesinde halay çeksinler. porno filmi patlamış mısırla izlemiyoruz sonuçta, hikaye değil görüntü önemli.

Bayadır izlemedim ama izlerken amatör izliyordum. En gerçekçisi onlar. Oyunculardan biri en azından bana benzerse o zaman hoşuma gidiyor. Bana benzesimden kastım benim yaşlarıma yakın ve benzer vücut tipine sahip olduğum.

plastik olan hiçbir şeyi sevmiyorum. cam4 iyidir o yüzden.

silikonla kafaları kadar memelere sahip olmuş, makyajı estetiği basmış basmış geçmiş kadınların; bu kadınlara malmış gibi davranan hödük erkeklerin oynadığı porno filmler hoşunuza gidiyor.

romantizm ile hiç işim olmadı. bazen amatör bazen hard kafama göre yani...

eskiden çok. artık hiç.

şu devirde porno izlemek kadar normal bişe yok bence...kaldıki milyonlarca alternatif sunan siteler varken "hiçbiri bana göre değil" demek biraz tuhaf kaçar :)

amatör ve hard videolar tercihimdir...o bahsettiğin videolardan gram zevk almıyorum...tabi direk sexten ziyade ön hazırlığın olması taraftarıyım...ki işin teknik kısmı da önemli :)

Ben konulu seviyom.

Eskiden çok izlerdim, üniversite zamanı. Sonra ayda bir iki gibi oldu. 1 senedir neredeyse hiç.

Soft seviyorum.

oynayanlar sevgisini katmamışsa izlemiyorum. para için yapılanını izlemiyorum. yaşasın webcam

izlersem x-art izlerim o da nadiren.
(bkz: x-art)

Değişiyor ruh halime göre. Bazen dediğin gibi master/slave pornoları -gay- da izliyorum. Ama gay pornolarının hetero pornoları kadar yapay olduğunu düşünmüyorum. Genelde oynayan kişiler gerçekten birbirleriyle seksüel anlamda ilgileniyor oluyorlar ve etrafta sürekli mıymıy ses çıkartan veya çığlığıyla ortalığı yıkan aptal salak kız gibi bir figür olmuyor. Büyük porno firmaları dışında amatör insanların porno sektörüne girmesiyle daha doğal olan ama yine de profesyonal işler daha yoğunlukta gay sektöründe. O yüzden gayet izlenebiliyor. Asıl sevdiğim şey ise amatör. Sadece actionın göründüğü veya solo değil de yüzlerin göründüğü amatör.

Amatörden başka bir şey izlemiyorum. Bahsettiğin tarzda filmleri hem komik hem aptalca buluyorum. Öyle seks mi olur amk.

hentai seviyorum

Senin o bahsettiklerin abd yapimi profesyonel filmler. Bizim kulturumuzde boyle silikonlu filan komsular olmadigi icin ilgi cekici gelmiyor sanirim.



Ben
Genelde met-art kizlarinin oynadigi filmleri seviyorum. X-art mesela iyi ornek..

Arada cek kizlarinin oynadiklarini da tercih ediyorum.

Eskiden de moneytalks ya da bangbus izlerdim. Simdilerde kalmadi sanirim bunlar. Oyunculari kendilerine sirket kurdu muhtemel. Baska filmlerde denk geliyorum o 3 bacakli adamlara. Eglenceli olurdu..

Efukt var bak. Ama masturbasyon yapilmaz izlerken. Neden izliyorum bilmiyorum. Ara ara izlerim.

Backroom casting couch izlerdim bi ara ama genelde amatorler iyi oluyor. ama orda da turk izlemem gerci orda da bazen guzel seyler yakalayabiliyorsunuz ama her an bir tanidikla karsilasabilme duygusu cok fena.

Nefret ediyorum o tarz yapay porno filmlerden. Özele giricek biraz ama yazalım nedir yani. İLla izliceksem amatör kategorisine bakıyorum sdffg

aynen amatör en iyisi.

eskiden severdim ama gerçekleri tattıkça sevmez oldum. şaka lan şaka nerede aq. zaten porno da artık neredeyse hiç izlemiyorum.

o plastik bardaklar özel bardak. alt taraflarında mekanizma var bardağı koyduğun zaman makine basınçla birlikte birayı dolduruyor.

www.ziggy.com.sg

ama nasıl ya, orası nasıl kırılmıyo dökülmüyo? ben en son lise 1'de gördüm fizik, o yıl da 1 gelmişti zaten :(

alttan ittirdiğinde altındaki tıpa açılır ve içine sıvıyı doldurmaya başlarsın. doldurma işlemi bittiğinde üstündeki suyun basıncı ile tıpa zaten aşağıya doğru itileceğinden içindeki sıvı dökülmemiş olur.

altında kapağımsı bir sistem var şu resimden anladığım kadarıyla, bira makinesi bu kapağı itip birayı dolduruyor, çıkarırken de kapak içeride kaldığı için bira dökülmüyor.

aklıma bunu getirdi (+18, şiddet/korku): k41.kn3.net

Sistemi satan firmanin web sitesinde nasil oldugu anlatiliyor: www.bottomsupbeer.com

mister ile miss kelimelerinin dilimizde karşılığı olsun diye uydurulmuş kelimeler onlar. ingilizce "are you mrs." (kadın mısın) diye bir kullanım olamayacağına göre türkçe'de de olamaz. yani cinsiyet belirtmek için değil, o cinsiyete hitap edebilmek için var bu kelimeler. bay ahmet, bayan merve gibi kullanılması lazım.

bay/bayan hitap şekli, kadın / erkek cinsiyeti belirtiyor. nasıl ki bay basketbol takımı değil de erkek basketbol takımı deniyorsa, bayan basketbol değil doğrusunun kadın basketbol takımı olması gerekiyor. biraz kalıplaşmış şeyleri değiştirmekle alakalı aslında.

konuşma dilinde de genelde "bayan bir saniye bakar mısınız?" kullanılır örneğin. "kadın bir saniye bakar mısınız?" denir mi? hiç duymadım. hitap ve cinsiyeti karıştırmamak lazım.

kadın / kız ayrımı yapmaktan çekinen insanlar bayan der.
bu da işte kadının üzerindeki baskıyı farkında olmadan arttırır. kadın / kız ayrımını bekaretten değil, yaşa/olgunluğa bakarak yapmak lazım..

"pardon bayan" yerine "pardon hanfendi" diyebilirsin.

hanım-bey
kadın-erkek
kız-oğlan

bunlar kafi gibi.

Bay-bayan su durumda, kadin/erkek su durumda kullanilir degil, bay/bayan diye birsey yok diyorlar direk, altini cizeyim.

Cinsiyet için zaten erkek kadın deniliyor. Senin de dediğin gibi cinsiyet belirtirken de bayan kelimesini kullananlar var zaten itiraz buna. Bayan bay kelimesinden türetildiği için sevilmiyor ve bir hitap kelimesi. Kadın ise hatun kelimesinden geliyor. Hatun han ile eşit konumdadır eski türk devletlerinde. bay bayan yerine de hitap için bey hanım tercih edilebilir.

dikkat etmeye çalışan birisiyim kadın tabirini kullanmaya, fakat konuşma ve yazı dilinde bir hitap şekli olarak kullanılan "bayanlar ve baylar" girizgahı dönüştürülemedikçe başarıya ulaşma şansı az gibime geliyor toplumun çoğu tarafından benimsenmesi bakımından. bu dönüşüm adına yıllardır mücadele verenler var, zor bir süreç hakikaten.

Mr-mrs karsiligi olarak kullandigimiz surece sorun yok, yanilmiyorum degil mi?

baba jo'nun da dediği gibi bay/bayan, mr/mrs. kelimelerinin karşılığı. yani bayan diyorsan ardından kadının adını veya soyadını da söylemen gerekir ki bizim kültürümüzde böyle bir şey yok. o yüzden bu kelimeleri kullanmanın da bir manası yok. bayan kelimesini, kadın demekten korkan magandalar popülerleştirdi ve günümüzde kendisinden hiç beklemediğim insanlar bile maalesef kullanıyor. Kadın, erkeğin karşılığıdır. Aklınıza bekaretle ilgili bir şey gelmesin. Her zaman kullanabilirsiniz. birine hitap edecekseniz de hanımefendi deyin. özellikle hitap ederken bayan demek büyük ayıp. "bay, bir saniye bakar mısınız?" diyor musunuz, demiyorsunuz.

Kadının karşılğı erkek ise, adamın karşılığı ne?

Excuse me miss diyoruz ama ingilizcede, bence bayana gereğinden fazla yükleniliyor, ama kadın denilmesi gereken yerlerde, bayan öğrenciler, bayan arkadaşlar falan demek itici bir olay.
Yani bayan her durumda yanlış değil, bayım bir bakabilir misiniz? Bayan eşarbınızı düşürdünüz gibi
İngilizce de var; mister can you tell me where My love has gone?
Miss can you hold this for a second

dışarıda bulunduğun yere bağlı tabi bu. tarlabaşında olsam ben de korkarım.

istanbul sakat.

Ben çıkmam. En geç 11de dönüyorum, o da trende metroda falan geçiyor önceki bir saati. Arabayla babam gelip istasyondan alıyor. Gece yarısı yuruyuse cikacaksam lojman sınırlarını terk etmiyorum. Canıma susamadim.

@Lim5 ne lojmani hocam? Su an ben de lojmandayim. Yoksa ayni lojmanda miyiz?

köpeklerden korkuyorum iki kez kovaladılar birinde itfaiye ekibiyle eve döndüm diğerinde de bereket adamın biri geçiyodu ona sığındım beraber yürüdük.

Ankara'da sakat. Son metroyla aşti'ye gidiyorum, oradan yurda 20 dk yürüme mesafesi var ama bildiğin tırsıyorum. Tinerci falan olsam yani oralarda dolanırdım hep,suç işlemek,göt kesmek,bali çekmek için çok müsait ortamlar var.

neredesin ki istanbulda? üsküdar beşiktaş ortaköy taraflarında bir şey olmaz meczup tiplere fazla yaklaşmazsan. bağcılar esenler gop falan buraları bilemiyorum. esenyurt'u biliyorum ama, gündüz bile tehlikeli bi yer.

cok sevdigim arkadaslarimla ciksam dahi son metroyla donerim. metrodan yurda kadar sanayinin icinden yuruyorum biraz tirsiyo insan haliyle.

gop'ta doğup büyümenin tek faydası bu heralde. alışkanlık olmuş her yerde sikim taşağıma denk yürüyorum gece 3-4 bile olsa :/ birkaç olay yaşadım ama şimdiye kadar, temkinli olmakta fayda var gerçekten.

hayır. birazdan çıkarım

istanbul'da ne olacağı belli olmuyor hiç. Gündüz vakti bile önünü kesip para isteyenler olabiliyor.Arkadaş grubunla takılıyorsan korkma ama yalnızsan temkinli ol

birfincankahvedahaisteyenadam'a daha fazla katılamazdım. yaşadığım yerde hiç korkmam, umrumda olmaz ama ankarada baya baya tırsıyorum şehri bilmememin de etkisi var tabi.

ben de 20 yaşındayım, normalde gayet "tırsak" bir adamım ama gece korkmuyorum. gece 3'te fikirtepe'de sarhoş vaziyette köprüaltından geçtiğim gün benim için zirve olmuştu, o günden beri hiçbir geceden korkum yok. orada ölmediysem asla ölmem.

Çok aşırı sakat 1 yer değilse korkmam. Istanbul Halkalı'da yaşadım 19 yaşıma kadar. Simdiyse 2 senedir izmir bucadayım. Varoş gülüyüm anlayacağın. Sataşma vb durumlarda nasıl davranacagimi biliyorum.

Boş gezme.

mersin'de korkmuyorsan istanbul'da korkman biraz ön yargı mersin de çok tekin bi yer sayılmaz tabii nerelerde olduğuna bağlı mersin çilek mahallesi vs. istanbul'un herhangi elit bir yeri dersen bambaşka olur ama mersin'in de geceleri baya sakat.

yerine göre değişiyor biraz ya. gece 4te eve rahatlıktan nerdeyse ıslık çalarak dönesimin olduğu yerler de var (bakırköy/kartaltepe), ama bazı yerlerde gündüz ve kalabalık olsa bile korkabiliyorum. aslında belli bir gelir ve eğitim seviyesinin hakim olduğu semtler veya siteler hariç her yerde korkuyorum.
gerçi dünyada bin türlü manyak var en nezih veya güvenli bir semtte bile otursan neyle karşılaşacağın belli olmaz. ama genelde bakırköy'de gece korktuğumu hiç hatırlamıyorum.

gene de bir ara paranoyak olmuştum, arkadaşlarıma 10 da evde olmam lazım, korkuyorum falan diyordum. hala da korkuyorum. gündüz vakti arabaya zorla kız atılıp kaçırılabilen, beşiktaş'ta gündüz vakti çantasını almak için kadının başını defalarca yere vuran şerefsizlerin olduğu bir şehirde yaşıyoruz.

şu olayı da not düşeyim de içinde bulunduğumuz zamanın vehameti anlaşılsın.
bundan bir iki sene önce tam bizim apartmanın altında olan bir olaya babam şahit olmuş: yolda yürürken bir genç kız bayılıp yere düşmüş. herkes başında toplanmışken birden bir adam gelip 'ben onu tanıyorum, yakınıyım' diye kızın yere düşen telefonunu da cebine atıp kızı arabaya mı taksiye mi ne bindirip gitmiş. kimse de dememiş biz nerden bilelim kızı tanıdığını, neden ambulans çağırmıyorsunuz falan diye. veya kimse o arabanın plakasını alıp polise sordurtmamış. sordurtsa bile polisler onla uğraşmaz o ayrı.

İstanbul'dayım, hiç mi hiç korkmuyorum. Mahallede gece 12'de bile aileler dışarıda oluyor. Gerçi mahalle son geldiğim yer oluyor zaten gece de, oraya gelene kadar da korkmuyorum. Niyeyse birçok şeyden korkuyorum ama gece dışarıda olmaktan korkmuyorum.

Aslında bunda kadın olmanın bir avantaj olduğunu bile düşünüyorum. Çünkü genelde bıçaklı, mıçaklı kavgalar, dalaşmalar, sataşmalar erkekler arasında oluyor. Örneğin, yolda yürüyen iki erkek birbirine çarptığında bir şekilde ondan bir kavga doğabiliyor. "Önüne baksana lan", "Asıl sen düzgün yürü"den kavga doğuveriyor hemen. Ama o belalı tipler kadınları hem kendi güçlerinde kavga etmeye layık görmüyorlar, horozlansalar kazanacakları bir şey yok, "Gücün kadına mı yetiyor" diye bir laf yerler; hem de bir yandan "Kadına el kalkmaz", "Kadın güçsüz ve acizdir" düsturu ile hareket ediyorlar. Mantık çok sakat ve iğrenç ama açıkçası o durumda da işime geliyor. O yüzden de çok bela gelmiyor. Kalkan el değilse o biraz sıkıntı olabiliyor ama o da laf atma ile geçiliyor genelde "Ya tutarsa" mantığı ile. Galiba o tür tacizleri savuşturmayı öğrenmişim. Metrobüsten daha çok korkuyorum.

18im kadinim cok fazla konserlere gidip toplu tasimayla tek basima donerim bazen hic korkmuyorum rahat rahat donuyorum ama mesela bazen taksimden eve donerken bakislarindan rahatsiz olup korkutugum oluyor yanimda kendimi savunmak icin hic bir sey olmuyor karete falan da bilmiyorum. Gecen gun babam isvicre cakisi almis onu hediye etti gerci o sadece bende kalsin diye verdi ama karar verdim eve tek donme durumum oldugunda en azindan toplu tasimadan eve kadar elimde tutucam. Bir sey yapamayacagimi bilsem bile elimde olmasi cesaret verir. Ayrica son olarak cevremdekiler benim icin "basina bir sey gelmedigi icin boylesin, bu kadar cesaretli olma, sort giyme, eve erken don, cesur yurek misin vs." Sekilinde bir suru sey soyler.

Gec saatlerde disaridayken genelde insanlar benden korkuyor:) Korkulacak birseyim yok ama epey hizli yuruyorum eminim ondan tedirgin oluyor insanlar.

çantanızda biber gazı bulundurun o zaman

800'ü geçmesin dediniz gerçi ama Nexus 5'i öneririm. Çok çok memnun kalırsınız.

dediğim gibi, telefona fazla para dökmek istemiyorum. yoksa g2 alıp geçebilirim ama gereksiz buluyorum telefona verilen parayı.

huawei g700 tavsiye edebilirim.

normalde bir iphone kullanıcısı olarak bahsettiğiniz şeyleri tam olarak (hatta fazlasıyla) yaptığım ve inanılmaz memnun kaldığım şu var;

www.teknosa.com


askere giderken iphone götürmeyip orada bir adet bu arkadaştan edindim ve geldiğimde iphone'u bir süre kullanmadım bile.

kamera kalitesi çok çok iyi değil (çok kötü de değil tabi, idare eder), ancak android işletim sistemi ile whatsapp, skype, gtalk, facebook, fb messenger gibi instant messaging uygulamalarının hepsini çok rahat kullanabiliyorsunuz. aynı şekilde askerliğim boyunca gps ve harita en fazla kullandığım şeylerden biriydi.

fiyat/performans olarak ve aradığınız özellikler için kesinlikle tavsiye ederim.

Bu kadar da alt bir model istemiyorum tabi. Bozulan telefonum s5830 ve bundan iyi olmasına rağmen uygulamalarda saç baş yolduruyor bana. Hele Fb messenger falan açmak zulüm.

eskiden buralar gm discovery ile dolardı şimdi de moto g

www.hepsiburada.com

kesinlikle moto g

çözelti yüzdesi kanla aynı oranda olduğu için o isim veriliyor.

Bunun amacı nedir tam olarak?

hücre geçişlerinde problem olmaması, rahatça nufus edebilmesi.

izotonik çözelti dışında bir sıvıyı kana verirsen kanın ozmotik basıncı değişir ve hücreler arası madde geçişinde problem olur. o yüzden izotonik çözelti kullanılmalıdır diye tahmin ediyorum. tıp okuyan arkadaşlar varsa daha iyi cevaplarlar sanırım.

İzotonik nacl, serum fizyolojik ya da izotonik su denilen zımbırtı. Yüzde 0.9 sodyum klorür içeriyor. 1 litre suyu kaynatıp soğutup 1 tatlı kaşığı gibi bi tuz koyarak da bu zımbırtı elde edilebilir. Ama hassas bi uygulama içinse hazırı daha iyi tabii bir de doktora danışmak*.
İzotonik olup olmaması içinde çözünen maddenin konsantrasyonuna bağlı yani. Misal 1 litreye 5 kaşık koyarsan kanınkiyle tutmuyor, izotonik de olmuyor.

direk damara veriyorsun ya serumu, vücudun kompanse etme şansı olmuyor. izotonikten düşük tuz içerirse tansiyonu düşer, fazla olursa tansıyonu yükselir hastanın.

100 ml'sinde 0.9 g NaCl içerir izotonik olan.

inthechaos

bu söylediğiniz doğru değil.

oralarda pek fazla salon yok. emniyetevler metro çıkışından çıktıktan sonra hemen karşıdaki, burak center'ın olduğu sokağa girince, sol taraftaki sokaklardan birinde bir salon var. yer altında kalıyor böyle. oraya bir bak istersen.

bi tane de emniyetevler camiden düz gidince ilerde solda marketin arasında ( beşir sokak galiba) var benzer bi yer.

mövenpick'in salonu var bi de :)

doldurdum.

Ben de doldurdum, bayan değil kadın deyip ortalığı karistirmayacagim ama gerçekten yanlış bir kullanım buradaki.

Doldurdum ama bayana gıcık oldum, söylemeliyim.

Bayan/bay. Kadın/erkek +1

ayrıca bazı sorularda birden fazla şık seçebilmek iyi olurdu. Süt ihtiyacınızı nereden karşılıyorsunuz, hangi marka kısmında vs.

doldurdum.

doldurdum.

dn: bayan diye bir cinsiyet yok yalnız, akademik bir çevredesiniz, düzeltin dilerseniz.

doldurdum.

doldurdum ama belirli bir marka tercihim yok aslında. o an keyfime göre rastgele bir şey alıyorum. o yüzden birden fazla seçeneği seçebilsek güzel olur.

Done..
Sondaki soruya "Eğer" eklemek iyi olabilir..

Doldurdum...süt tüketme nedeni keşke coktan seçmeli olaydi. Süt banyosu yapıyorum diye cevap gelirse haberimiz olsun merak ettim.

Mobil görünümden çıkabilirsiniz böyle bir durumda

Mobil görünümden çıkınca sapıtıyor azcık.

oral b oxyjet

bundan al.

linke bakmadım bile en etkilisi o, diş hekimiyim.

eğer dişlerin doğalsa diş ipi kullan,bunu çok üye protezi olan , implantı olan hastalara öneriyoruz.

Dişi ipi kullanmaya üşeniyorum da ondan bunu alasım var aslında

dişler doğalsa alma, üşenme diş ipi kullan.
bu sana göre değil maalesef :(

Niye doğal dişe sahip olanlara göre değil peki? (Meraktan soruyorum sadece)

Diş ipi > Geri kalan tüm diş bakım ürünleri.

Diş ipi ve diş macunundan sonrakiler fanteziye kaçıyor biraz.

sağlıklı doğal dişlerinin kontağı sıkı olduğu için araya diş ipinin girip sıyırması kadar etkili temizlemez bu.
ama köprüsü olan ya da diş eti bi miktar çekilmiş , papil denilen üçgenimsi diş aralarındaki diş etleri gitmiş insanlardan birisi olan kısacası ağızda ''minik minik'' gıda birikecek alanlar çok olsa diş ipi yorar,kimse uygulamaz dolasıyla bu o durumlarda daha iyi. ama iki dişin yapışık yüzeylerinden ziyade diş etlerine yakın kısımları iyi temizliyor, çok fazla anlatamadım biliyorum görsellik olmayınca anca bu kadar oluyor.

ben kullanamadım.

Ben dis ipi kullanamiyorum.fena mide bulantisi yapiyor.
Bunu aldim. Cok ama çok memnunum. Ancak ben 129a almistim. 185 çok.

neyin şifresi? modem arayüzünün mü wifi'ın mı? wifi'ya bağlanamıyorsan ve şifre yanlış ise erhernet kablosu ile bağlanıp arayüze gir ve şifreyi değiştir.

şifre aynı şifre mi ? mac filtreleme aktifleşmiş olabilir mi ?
bunlarla ilgili bi sorun yoksa modemi arkasından resetlemeyi deneyebilirsin

modeme sizden baska baglanan varsa ipler cakisiyor.
bu cakisma lafini hic sevmiyorum ya.
baska bir kelime var mi bunun yerine.

Daha once baglandigim vi fi. Baglanmak icin sifre giriyorum baglanamadi diyor.

Çulsuz değilsin. 20 liradan ucuza kitap yok anasını satayım. Ben sahaflardan falan alıyorum o yüzden hep.

kitaplar çok pahalı. istisnasız sahaflardan alıyorum ben de. anca başka hiçbir yerde bulamazsam, çok çaresiz kalmışsam alırım kitapçıdan. iyice bilgiyi de endüstriyelleştirdiler.

korsanı bile 15 e satıyor artık adamlar düşün.istediğim kitapların hiç birini korsan bulamadığımdan alıyorum el mahkum. evet aynen el mahkum alıyorum çünkü hayvan gibi paraları yazara değil aracılara veriyoruz.

e kitaplar normal kitapla aynı para neredeyse ne salak bir anlayış var bizde.

hagaten ya
korsan bile orjinalle kafa kafaya yer İzmir!

napim indirim bekleyip dayıyorum parayı kitaba.

kitap fiyatları cidden çok pahalı


eskiden Antalyada 5tl-yazıyla beştl- korsan kitap alırdım be

Kitaplar çok pahalı. Sadece dini kitaplara değil bütün kitaplardaki vergiyi düşürsünler. 3 5 lira da olsa azalsın.

kitap 2. el alınır. en güzeli.

korsana tesvik icin fiyatlari yuksek tutuyorlar.

Kim diyor 20 liradan aşağı kitap yok diye ya. 7 liraya milyarlarca şiir kitabı var, 10 liraya 12 liraya birçok kitap var alınabilecek. İyice araştırın bence.

Ama haddinden pahalı kitap yok mu var. Özellikle iletişim, can, doğab kitap bence olması gerekenden çok fazla.

O yüzden kitap okumak istiyorsanız internetten alışveriş yapın derim. Daha indirimli oluyor, belli dönemlerde de daha fazla indirim oluyor. Yky ve iş bankası yayınları zaten uygun fiyatta ama kendi mağazalarında da indirim yapıyorlar.

(bkz: kütüphane)

Nasil oluyorsa tek normal fiyat is bankasinda. Bir de varlik uygun. Onun disinda telif hakki olmayan eserleri 40 tl'ye satmaya calisan can yayinlari umarim batar

bir ara kampanya yapıldı ama olmadı yine de..

çok fazla ne yazık ki. klasiklerde iş bankası yayınlarının çeviri kalitesi yüksek, fiyatı daha uygun diğerlerine göre. kendi mağazalarından alınca da %20 indirim yapıyorlar. 20 liralık kitap geliyor 16'ya. 16 da az sayılmaz yine.

ucuz diye şiir kitabı okuyacak halimiz yok. kaç aydır almak istediğim kitap yky yayınlarının 36 lira. alamıyorum. sahaflarda da daha ucuz değil.

Kitap fiyatları her türlü pahalı. Yazarı öleli bin yıl olmuş, adamlar hala Don Kişot'u 40 liraya satıyor. Tamam verdim 40 lirayı aldım ama içime de oturmadı desem yalan olur. Korsanı yoktu olsaydı onu alırdım.

çokk fazla değil hayvanı fazla, baya kitap fuarlarını beklemeye başladım o zamana para biriktirip toplu alım yapıyorum.

izmirde adam gibi korsancıda bulamadım ne güzel önceden 3 kitap 10 tl korsancıları vardır

ayrıca korsana bu kadar muhtaç kaldıysak neyse.

ya var, 40 liraya da var, tutunamayanlar 36 lira mesela ama internette 26 lira. şimdi o kitabın kalınlığına baktığınızda 15 liraya satılması da yazık çünkü belki farkında değilsiniz ama sadece yazarın emeği yok ortada. editör var, düzeltmen var, grafikçisi var, ama genel olarak internetten alındığında çok pahalı olduğunu düşünmüyorum ben. daha doğrusu, çok pahalı olan onca şey varken kitaplara verilen paraya acınması bana garip geliyor.

dediğim gibi çözüm olarak sahaflar var, nadirkitap.com var bulunduğunuz yerde sahaf yoksa, idefix d&r (site olan) kitapyurdu babil var, mağazalar var yayınevlerinin, okumak istiyorsanız var yani.

ya arkadaş misal istediğim bir kitap var 100 küsür tl. nasıl alayım bunu üzülüyorum vallahi.
bunu gaa gelip de yazdım, asıl soruyu açmaya iten kitaplar bu seviyede olmayan güya ortalama denilen kitaplar.

arkadaşlar ben internetten ziyade elimle dokunarak, koklayarak almayı sevenlerdenim. mantıksız bulmayın öyle işte. gidip görüp almaya karar veriyorum bazen de. hem kredi kartım yok ki.

yooo dostum yoo öyle içime işlemişler ki 'korsan ööeeğğhh' diktesini o yüzden kitaba saygısızlık deyip almıyorum.normalde ben ki kitapla eve dönnce mutlu olan insan korsan alınca huzursuz oluyorm

Zorunlu kalmadıkça sahaftan kitap almayı tercih ediyorum ben de.

marquis de sade'in kitabına dost kitapevinde 20 tlye bulmuştum. Adam yüzlerce yıl önce ölmüş varisi yok bi seyi yok kime gidiyor bu para. Sahafta aynısı 2 tl.

Türkiye'de kitap sahaftan alınır yoksa pahalı dedigin gibi.

sikerim oyle isi deyip ekitap olayina daldim dini kitaplar olmak uzere 9000 taneye yakin kitabim var ugrasmam bi kitaba 20 lira oksurmeyle.

tutun, e kitap bana uymuyo. okuyamıyorum. en ufak şeyde bile çıktı alırım ben :/

Izmir'de dokuz eylül hastanesi kapısında 1 stand var her kitap 3 tl. Çok bilinmeyen şeyler var genelde ama benim hoşuma gidiyorlar gibi. Okuldan izinli satış yapıyorlar.

bizim burada eskici var bi tane, ben oradan alıyorum. arada bir inanılmaz güzel kitaplar denk düşüyor. tabii ki bu yeni çıkan kitaplar için uygulanabilecek bir çözüm değil :(

bunun dışında ansiklopediler ve sözlükler de çok pahalı :(

klavye mi?

bilmem ki, bence telli bi şey :(

synthesizer, yani klavyeden çıkıyor. ha hangi enstrümanın sesi dersen bilmem.

stres yaptıkça daha çok dökülür.

minoxil kullan

kısa sürede çok fazla dökülme yaşadıysan önce bir doktora gidip kan değerlerii ölçtür. normalse erkek tipi saç dökülmesidir zaten. onun için de minoxil dene. bir ihtimal yavaşlatabilir. aktarla falan olacak iş değil bunlar. saç ektirme işi şans işi. saçının tipine, ekilecek kök sayısına, eken kişiye bağlı olarak çok farklı sonuçlar alırsın. genellikle de bir boka benzemiyor ama benim gördüğüm kadarıyla. zaten amaç eski haline dönmek değil "saçsız" görünmemek.

minoxil işe yarıyo ama min.4ay kullanmam gerekiyo
ama 4aydan sonra ne olur bilemem.
dökülmesi kesilebilir de devam da edebilir.

sen bi doktora git.

doktordan bi şey çıkmaz genelde. yine de bi git. minoxil önerir. kullan bi süre. yavaşlatıyo en azından. son çare kaliteli bi yerde ektirmek. saç ektiren ünlüleri bi araştır sonuçlara inanamazsın.

farkederse kuran çarpsın.

şaka lan şaka akıllı ve tatlı olan kadın.

minyon.

uzunlar erkek gibi oluyor. Bir de uzun kadınlarda memeler genelde daha küçük.

Minyonun da uzunun da çirkini ve güzeli, salağı ve zekisi var. :)

minyon ile kısa ya da orta uzunluktaki boya sahip kadın aynı şeyler değil yalnız. sorudan da ikincisinden söz ettiğini tahmin ediyorum.

orta boylu bir kadın olarak erkeklerin bu boyları sevdiğini söyleyebilirim. aslında bunu ben değil, onlar söylüyor. ergonomik oluyormuşuz.

Ben uzun ve iri kemikli seviyorum. Yabancı kadınlar gibi özellikle bacakları uzun ve iri kemikli olsun.

perdeleri takacaksa uzun. yoksa her türlü minyon karı. ama ben şimdi 1,88 olduğum için minyon karılara biraz mesafeliyim. iyisi mi en azından 1,65 iyidir.

c) 2 bira içen kadın

eli ayağı büyük kemikleri iri olmamak şartıyla uzun kadın.

yeti gibi olmasın yani, anladınız siz onu.

1.75 ve üstü kadın. Benim boyum 1.82, 1.80 bile olur. Zamanında bir belgesel izlemiştim uzun kadınların düşük yapma riski çok daha azmış belki bu istek beynimde kodlanmıştır bilemiyorum.

şişman olmayan kadın

minyon ama çocuk değil.

minyon kadın. hatta bir tane tanıyorum. kedi canını onun.

Minyon.. minyon olmasi sadece "tanisma" asamasi icin + puan kazandiriyor ama yeterli degil..

Mesela minyon cok cok cok sevmeme ragmen hic bir sevgilim minyon degildi. ki en ciddisi, bir ton hayal kurdugum olan Gayet duz, benim boyumdan 3-4 cm kisa biseydi.. Keske minyon olsalardi diye sevgiliyken demedim hic.. ama minyon birine asik olsam.. minyon biriyle sevgili olsam.. minyon biriyle yaslansam ne guzel olur.

Minyon Bayanlara selam ederim. ;) Kips..

biraz mesafeli ama mizah duygusu olan aynı zamanda da algısı yüksek (mal gibi bir durumu uzun uzadıya anlatmak zorunda kalmayacağın) bir kişi olması önemli.

bunlar genelde minyonlardan çıkıyo.

ha bi de belçikalı mignolet var o ayrı tabi.

uzun kadınları daha çok seviyorum hem hem bacakları daha uzun hem ayakları daha büyük ama kendim uzun olmadığım için (1.78) biraz nasıl desem yani şey gibi geliyo hani sevişirsek küçük kalırmışım gibi yetersiz hissediyorum ksjfhsjk

Minyon. Minyon diye.

kadin.

uzun.

çünkü minyonla sevişince malzemeden çalmışlar gibi hissediyorum. bildiğin deri mt2si yarı yarıya düşüyor.

Orantılı kadın. Uzunların orantıyı kaybetme riski daha fazla oluyor. Minyonda bir de sempati faktörü var.

devilred güzel bir konuya değinmiş. minyonluğun sınırları nedir acaba? Minyon 1.50-1.55 midir?
1.60 üzeri-1.65 civarı da minyon sayılır mı? Lütfen, buna göre sevinip eşe dosta haber salacağız.

hoşlandığın kadın.

altın oran.

orantılı kadın. fit kadın, kilolu olmayan kadın.

bir de seksapeli olan kadın.

Bunu yapanı ilk duyduğumda harbi şaşırmıştım. Mantıksız geldi. Bir kitabı alıp gün boyu içine girmek onunla yaşamak daha güzel sanki

duruma bagli olarak evet okurum, ama bir hafta birinden biraz degil, cok yakin araliklar okudugumdan hikayeyi ya da karakterleri kaybetmiyor karistirmiyorum.

bu durum okumam gereken bir kitapla okumak istedigim bir kitap arasinda kalmamla basladi, muhtemelen okul yüzündendi, sonra harry potterlarin ilk baskisini ödünc alarak okudugumdan (yoktu baskisi tükeniyordu her yerde ilk ciktigi birkac gün) alistim. genelde A kitabina baslayip ortasinda B kitabina baslayip Byi bitirip Aya devam ederek yapiyorum artik.

cok istedim ama yapamadım hi c bi zaman

ben okuyorum iyi olmuyor.

roman-biyografi okursun ya da roman-ders kitabı-inceleme olabilir de roman-roman-roman tadı kaçıyor. bir oturuşta okumadığın, aklına geldiğinde heyecanlanmadığın kitabı (roman) okumasan da olur gibi.

Yapıyorum ama aynı seviyede kitaplar olmuyor. Mesela biri farklı dilde oluyor veya biri ağır diğeri çerezlik oluyor. O anlık ruh halime göre okuyorum.

Eskiden bari yapıyorum. Ama sadece 2 kitap olarak sürekli. Sorunsuz oluyor bende.

Eğer okumakta olduğum kitap çok kalınsa çantama alamayacağım büyüklükteyse onu evde okuyup, yanıma daha ince ve diğerine göre daha eğlenceli bir kitap alırım, birini yolda, bir yerde otururken vs. okur diğerini evde okuduğum oluyor ama sürekli yapmıyorum bunu..

yapıyorum arada ben de.

ama iki romanı aynı zamanda okumaktan ziyade kitaplardan biri kısa yazılardan oluşuyor. misal jj rousseau'nun yalnız gezenin düşleri. kitap kısa düşünce yazılarından oluştuğu için 2 yazı arasında başka kitaplara da bakabiliyorum.

yani öyküler kitabı + roman gibi bir formülle sıkıntı olmuyor.

Okuyorum ben de. Ama sayns'ın dediği gibi farklı türde şeyler oluyor. Aynı anda iki roman okumam.

ben de yapıyorum. aynı akşam ikisini de okumuyorum ama.

okuyordum. her kitabı her zaman canımız çekmiyo, bir ondan bir bundan yapmak iyi. Bir kitabı bitireceğin sürede 3'ünü bitirebiliyosun.

non-fiction tabir edilen kitaplarda yapiyorum. roman falan olunca birden fazla olmuyor.

Bir dönem evde ayrı, serviste ayrı ve işyerinde ayrı kitabı okuyordum. Püf noktası türlerinin ayrı olması. Aynı olursa eğer karakterler birbirine karışabiliyor zamanla. Bunu fark etmeden önce işyerinde okuduğum kitapta, serviste okuduğum kitabın bi karakterini arayıp bulamamıştım iki saat.

bir kitabı bile ancak odaklanırsam, kendimi rahat hissedersem hakkıyla okuyabiliyorum. aynı anda iki kitabı okumam mümkün değil, kafam o kadar çalışmıyor.

severek yabıyorum ben de. ama bana bakma, pizza ile cheesecake i aynı anda yiyen bir insanım.

ben genelde roman-roman dışında başka bir tür şeklinde gidiyorum. çünkü tek bir kitaba takılı kalmak sıkabiliyor beni. bir de kitap taşımayı seven bir insanım. romanlar da 500-600 sayfalık kitaplar olduğu için çantamda taşıyasım gelmiyor. onun yerine ince ve çok kafa yormayan diğer bir türü müsait olduğum yerlerde okumaya çalışıyorum.

bir de öncelik her zaman romanda olmalı yoksa konu dağılıyor, karakterleri unutmaya başlıyorsunuz vs vs.

aynı anda deyince ben de sağ eline bir kitap sol eline bir kitap alıp ikisine de aynı anda bakıp okuyup anlıyorsunuz sandım. vay arkadaş neler varmış diye düşünmüştüm :)

Günün her saatinde zihnin aynı berraklıkta olmuyor. Kitapların ağırlığına göre farklı zamanlar ayırmak daha güzel.

iyiymiş ama yaşı küçük sanırım. bir 5-10 sene sonra tam oturur.

Yuz puan oys

kız olsam verirdim. (puan)

kızım ama beyenmedim. cıks.

güzel bir abimizdir bu, yenir.

çok yanlış anlamışım ben yalnız, yenecek olan bizzat ian.

kadın değilim ama; yüz çok parlak göğüs çok kıllı olunca bir acayip olmamış mı ya :S

gözler çipir
dudak erkek için çok büyük
kaşlar biçimsiz
burun sanki estetik.
cıks ben şu ünlü için demiştim.

haaa baktığımızda çok benziyorlar ama.

Ben benzetemedim. Sağ taraftaki fotoğrafta kollar fotoşoplu gibi sanki bi gariplik var. Ayrıca göğüs kıllarından 5 puan eksilttim.
3/10

eh biraz andırıyor, şu an değil ama ileride biraz daha olgunlaşınca benden 9 alır. şu an 7 diyorum.

Gozler dusuk, bobrek hastasi gibi gorunuyor ayrica, alin cok genis, burun bicimsiz (domuzcuk burun) boyun kutuk, kafa monte gibi kalmis, genel orantisizlik, genel cipil bir gorunum. 5. Cok uzuleceksen 6.

erkeğim
tip var ekmek yer.

Adam yakisikli ve kalipli

Erkegim

hayatımda gördüğüm en çirkin tiplerden biri ve saçma bi yüz ifadesine sahip.

puan: 4 (kollara o da)

bence herif yakışıklı ama burun ve dudaklardan dolayı 10 üzeri 6'da kalıyor.

bu arada erkeklerin beğenip de kadınların beğenmemesi kadın algısının farklılığını gösteriyor xdxd

Kötü. Yoklukta bile gideri yok.

sallıyorum ama ilaç olarak geçiyorsa internet sitesinden satılması yasaklanmış olabilir.

öyle olsa hiç satılmazdı. farklı bir isimle satıyorlar.

sözleşme imzalanana kadar her şey mümkündür.

imzalamadıysan herşeyi yapabilirsin yakışıksız olur ama olur.

söz uçar yazı kalır dostum. sözleşme yoksa, her şey mümkün.

Peki sirket tarafinda da oyle midir yani onlar da bana siktiri cekebilir mi biz yenisi bulduk hih diye.

evet onlarda sana yapabilir. İmza yoksa her şey olur.

geçen aylarda ben de sordum bu tarz sorular ve inan kafaya takacak bir şey yokmuş. daha iyi teklif geldiyse hiç düşünüp dert etmeden ötekine tamam de. zira dediğin gibi yeri geldiğinde aynısını sana da yapabilirler.

aynısını yaşadım, sorun olmadı ben gelmiyorum dedim tamam dediler

ben yapıldığını biliyorum. ilgili kişi sözleşme imzalamaya gelecekken arayıp yerinize başka birini tercih ettik kusura bakmayın şeklinde oldu.

bence şirketlerin yaptığı etik değil ama kişilerin yapması daha doğal. sonuçta hiçbir şirket kişiye bağımlı olmamalı ama kişilerin iş değiştirmede geleceği söz konusu olduğundan şirketlerin yapması etik değil.

yani sizin sorduğunuz soru normal. şirket bir ay zorlanır belki yerinize sizden daha verimli olacak birini bulur.

Yazili bir sey yok derken soruda da yaDim gerci ama teklif mailine verilen cevap var. yani sirket baskasini buldum diyebilir mi bu sekilde ortada mail olsa da

isterse yemin billah demis olsun cayabilir iki taraf da, bozulacak bi durum yok, iki taraf da kendi menfaatlerini düsünür dogal olarak.

aksi durumda sorgulamak lazim profesyonelligi

Pislik mi yapacaksıniz?

yapar. yapan gördüm. yeni tekliften önce işi kabul ettiği firma hiç hoş karşılamadı tabii, ama yaptırımda bulunamadılar.

@nano

Merak ettim sadece. daha teklif falan da yok zaten ortada. hayallerde yasiyor baggzi condomlar.

bot pakedi ne yükledin?

podbot yüklediysen backspace tuşunun solundaki tire işaretine ya da soru işaretine basıp denesene bir de. menü açılması lazım.

edit: h de olabilir evet.

h gibi bir tuşa basıyodum galiba yanlışta olabilir ama, orda bi menü çıkıyo botu hangi takıma ekleyeceğini soruyor

doğru ürün. sıkıntı yok.

3 saat çok uzun bir süre değil. bekleyin biraz daha bir şey olmaz.

8 saate kadar sürebiliyor etkisi

ayrıca fasial paralizi riski alt çenede vardır, üstte değil.

n.mandibularis ile n fasialisin yakın seyretmesi nedeniyle (bu kısmı doktor olduğun için açtım)

eyvallah. yani bana çok saçma geldi lokal anestezi ile paralizi olması ama aynaya bakınca resmen gram hareket yok kaslarda. dudağımı yukarı çekemiyorum resmen. insan işkilleniyor. ne bilim. bekleyeyim bakalım bir iki gün daha. paralizi bile olsa tedavisi de yok sonuçta.

korkma fayfim o paralizinin sebebi muhtemele premolar dişin yapıldığı için.
n.maxillaris alveolaris medius trigeminusun maxiller dalı olduğu için burun kanadına giden dallarıyla da anastomozu var. ondan oluyor.

alt çenede lokal anestezi yüzünden geçici paralizi olabiliyor , parotis bölgesine fazla girildiğinde fasial sinire değmesi bile hafif bi paralizi tetikleyebilir, anestezi yakın yapıldıysa 2-3 gün bazen 1 hafta bile sürebiliyor.

kalıcı paralizi olması için anca cerrahi işlem ya da anestezi ile bayağı bi hırpalanması lazım :D

neferkitty çok teşekkür ettim. dediğin gibi şuanda hiçbir şey kalmadı. önce yavaş titreme hareketleri, sonra azalmış fonksiyon ve şimdi eskisi kadar simetrik gülümseyebiliyorum:D daha önceki dolgularımda falan hiç böyle motor paralizi olmamıştı o yüzden biraz panikledim sanırım.

şimdi geriye sadece sancısı kaldı o da kalıcı dolgu yapılana kadar sürer herhalde yapacak bişey yok :D

www.msa.com.tr
şunlar var isimlerini duyuyorum. Bi inceleyebilirsin.

Bir okulun doğrudan türk mutfağı eğitimi vereceğini zannetmiyorum. Asıl amaç işin mantığını, kimyasını öğrenmek olmalı ki eğitimler de genelde o şekilde oluyor.

kadir has üniversitesi'nin içinde proschool var yemekler çok güzel kokuyo, bi kaç kere de yedim çok güzellerdi valla.ama türk mutfağı eğitimi yok sanırım direk

hala orada olmalılar.

Hala ordan kalkiyorlar.

25 yıldır bahsettiğin şekilde besleniyorum (hadi süt emdiğim dönemi sayma) bir zararını görmedim.

Kızartma dahil her yemeği zeytinyağı ile yapıyorum, keza ailem de öyle. Henüz bir sağlık sorunu yaşamadım.

ev yapımı zeytinyağı sızmadır, işlem görmemiştir. aksine, gayet sağlıklı bir yağdır, tüketiniz.

lakin bildiğim kadarıyla sızma zeytinyağı, herhangi bir işlem görmemiş olduğundan yanma ısısı düşük. yani yüksek ısılarda yanıp bozulabilir, trans yağ dedikleri hale dönüşebilir, emin değilim. yemeklerde belki ama kızartmalar için olmaz gibi geldi bana.

şimdi menemene soğan konmaz diyenler çıkacaktır, aldırmayın. ben de soğanlı severim, gayet de konur. yumuşatmak için kavururken biraz tuzlayın.

soğanları rendeleyebilirsin. pilav-makarna harici hep zeytinyağı kullanılmaz mı zaten? :) yağ da mideni rahatsız etmediyse sorun yok bence. bazı zeytinyağının iyiliğini midemin tepkisinden anlayabiliyorum. yanma vs yapmazsa sorun yok, mis gibi işte.

ev yapımı zeytinyağını kızartmada zebil etmeyin bence. ben yemeklerde riviera zeytinyağı, salatalarda ve diğer çiğ yenecek yemeklerde tanıdıktan alınan sızma zeytinyağı kullanıyorum.

kızartmada zeytinyağı çok ağır oluyor ve çok çabuk yanıyor onun dışında ben de kendimi bildim bileli hep öyle yemek yaparım. midem çok hassastır ve hiç bi sorunla karşılaşmadım. üvey babamın ailesinin zeytinlikleri var, adamlar zeytinyağına domates rendeleyip öyle yiyorlar düşünün nası seviyorlar hepsi allah ömür versin uzun uzun yaşıyor. hele dedem var hepimize taş çıkartır 80 küsür yaşında. yiyin yani :)

komik geldi :D tüm ege öyle besleniyor asırlardır. bende ailemde hayatımız boyunca hiç başka yağ tatmadık mesela..nasıl olduğunu bilmiyorum. zeytinyağı çok sağlıklıdır haberiniz olsun.

ek olarak dedem(baba tarafından) benim doğduğum yıllarda ağır bir şekilde ülser ve reflü rahatsızlığı çekiyormuş. anne tarafından birileri yemek harici günde 1 çay bardağı zeytinyağını zorlansa bile içmesini söylemişler. 2 ayda rahatsızlık tamamen kesilmiş ve bir daha ortaya çıkmamış.
bu tamamen harici bilgi: dedem tabi sonra doktoruna gidip durumu anlatmış falan ama doktor ''inanmayın bunlara geçeceği varmış'' falan gibi laflar eden bir öküzmüş.

olaydan 10-15 yıl sonra ciddi ciddi alternatf tıpta tedavi olarak kullanılmaya başlanmış. -_- o doktor da yarak yesin.


edit:

ayrıca aldığınız hiçbir zeytinyağı sızma falan değil arkadaşım. bilin istedim.
sızma zeytinyağı çok incelik ister. bunun için zeytinciler kendilerine yağ sağlamak için özel olarak bazı ağaçları ayırırlar. o ağaçlardaki zeytinlere özel bakım yapılır. daha sonra toplama zamanında tüm ağaçlardakiler toplanır ve yağı çıkarılır makineyle.. sızma yağ ise yalnızca eski yöntemde olan taş ile çıkarılır. taşın ilk ezdiğinde çıkan yağ'dır ve zeytinci aile bunu kendine,eşe dosta dağıtmak için alır. marketten aldığınız zeytinyağlarının hiçbirisi sızma olmadığı ve olamayacağı gibi zeytinin ömrü uzun olsun diye atılan kimyasal yüzünden aşırı asitlendiği ve bu asit yüzünden kötü tadı gizlemek için sudan geçirilmesi nedeniyle sağlıksızdır bile.. çünkü o sudan geçirme işleminde içindeki tüm faydalı antioksidanlar gider. marka olan zeytinyağı tam olarak budur.

nereden mi biliyorum? dedem(annemin babası olan) 75 yıldır zeytinyağı ihracatçısı da oradan. ve evet adam 94 yaşında holeleyya.. :D

bana da komik geldi :D annemin zeytinyağından başka yağ kullandığını görmedim sanırım bu yüzden herkes yemeklerini zaten zeytinyağıyla yapıyormuş gibi bir algı oluşmuş bende.

biz bir sıkıntısını görmedik şimdiye kadar, severek tüketiyoruz.

doğduğum gündendir kızartma bile zeytinyağıyla yapılır hatta bazen yumurta, pilav falan. ileride kendi evimde de öyle yapmayı düşünüyorum saf düzgün zeytinyağı bulabilirsem.

ek cevap: yaptığın soğan beyazsa o geç pişer. biraz daha uzun kavurun.

Yağın ısıtılması her şekilde zararlıdır. Tabii zeytinyağı mısırözü veya ayçiçekyağı gibi oksitlenmediği veya acılaşmadığı için kızartmalarda kullanılması daha makbuldür. Gönül ister ki kızartma türü beslenmeden uzak durun ama kızartmayı zeytinyağı ile yapmanızın da bir sakıncası yoktur. Onun dışında, çiğ haliyle bol bol tüketebilirsiniz. Hatta enerji ihtiyacınızı karbonhidratlardan değil de yağlardan alacak şekilde beslenmeniz kilo probleminiz varsa veya spor yapıyorsanız oldukça işinize yarayacaktır. Afiyet olsun.

Zeytinyağı oldukça yararlı bir yağdır ama doğru koşullarda saklamak lazım. Bozulmaması için güneş görmeyen ve hava geçirmeyen bir kapta saklayın mutlaka. Ayrıca kızartmalarda kullanmayın. Zeytinyağı yüksek ısılarda diğer yağlara göre daha hızlı oksitlenir bunun sonucunda zeytinyağı ile yapılan kızartmalar diğer yağlara göre daha sağlıksızdır.

zenginlik anılarını sorarsan anı olarak daha cok bilgi gelebilir.

jamswety abicim ya herkes mi zengin :D

açlıktan ölmek üzereyken 250 bin'e çeyrek tost almıştım bir kere. onun da cebimde kalan son para olduğunu fark etmeyip eve yürüyerek dönmüştüm.

şuan arkadaşımdan 1 lira istedim bir püskevit aldım ki sabaha kadar karnım acıkmasın diye. yarın allah kerim.

illa ki vardır hacı aklımda değil çok beteri olmadı sanırım ama parasızlıktan sevgilimle buluşamadığım olmuştur eskilerden

gectigimiz yaz bir gun is bankasinin atm'leri calismaz olmustu, is bankasi kartları pos makinelerinde gecmiyordu. cebimizde de 10-15 lira vardi. kiz arkadasimla ziraat bankasi'na gittik, bakiyeye baktik, sonra kalan 1.73, 1.85 gibi kusuratlari tansas'ta pos makinesinden gücün çektirip marmara gold almistik 4 tane.

ayın son 3-4 günü,cüzdanda var 5 tl. arkadaşım dedi ki (birlikte kalıyorduk o zaman) 5 tl verebilir misin akbilimi dolduracağım. çok zor durumdayım, kadıköy'e gitmem gerek vs.vs.vs. bugün çekeceğim zaten sana para akşam veririm. o an verdim.. sonra düşündüm benim de akbil boş, evden kıpırdayamam. neyse kız akşam gelecek, bekliyorum. gelmedi. sevgilim diyor buluşalım yok diyorum biraz keyifsizim. ertesi gün, diyorum ben bugün dinleneyim.
o gün takı tuku kutularının içinden 5 kuruşlardan 10 kuruşlardan topladım 1 lira çıktı. 1,5 litre su aldım. 3 gün onu içtim. sonra tabi erkek arkadaşım gel dedi ben seni bugün yemeğe götüreceğim azıcık et yedireyim sana. gittiğimiz yerde benim birlikte kaldığım kız ve sevgilisini gördük. donatmışlar masayı. baya keyifliler. o an acayip fakir hissetmiştim kendimi. üç günün ağırlığı zaten. öyle işte.

Fukaralıktan akbil yükleyecek param yoktu, akbili iade edip 6 lira alıyodun o zaman depozito gibi. O parayla eve gitmiştim ;'(

babam iflas etmiş ben daha 4-5 yaşındaymışım.sokakta balon görmüşüm baya da istemişim niye şımarıklık yaptıysam :( babam cebini karıştırmış ve simdinin parasıyla 50 kuruş gibi bişey, 50 kuruşu bile yokmuş.annem babamı ilk ve son kez ağlarken görmüş o gece.duygulandım ben de şimdi anlatırken :(

Arkadaşımdan hatıra diye uzun süredir cüzdanımda sakladığım 20 euro'yu bozdurup yemek yedimdi.

Cebimde 50 kuruş olduğu zaman okula 3 gün boyunca yürümüştüm, tabi eve de. (Darphane-Beyazıt)

Bir keresinde kız arkadaşımla parasız gezerken, normalde para olmadığını bildiğim iş bankası kartımı atm ye daldırdım ve içinde 30 tl olduğunu farkedince havalara uçmuştuk. Karnımız doymuştu.

Lisede kaç kızla parasızlıktan çıkamadım hatırlamıyorum bile..

Domates alırken gecen gün, yeşil sapları mi kocanları mi ne olur ya, onlari temizleyip öyle tarttim ki tartarken daha hafif gelsin. Vay mk iyice boka batmisim.

okulda girmem gereken 2 ders var ve 2 saat boşluk var aralarında. param olmadığı gibi evde de ekmek bile yok. yani okulda geçireceğim 5 saat içerisinde bir şey yemezsem bayılırım heralde. sonra aklıma hala pişman olduğum bir fikir geldi. evde, avrupayı gezerken biriktirdiğim drahmi, forint, kron vs bozuk paralar vardı. bizim okulda da abur cubur veren otomatlardan var. lan dedim o alet en fazla boyutunu anlayıp ona göre anlıyordur kaç tl attığını. ben de o paraları deneyerek aletten tutku almayı başarmıştım. 20 çek kronunu 1 tl mi ne sanmıştı. peh..

numuneden etimesguta yürümek.

kız erkek toplu pikniğe gitmiştik. tüm parayı savurduk , en son içkide aldı arkadaşlar benden para istediler ben de verdim. 0 kaldı. yağmur yağdı üstü kapalı yeri kiralamıştık ona verceğimiz parayı unuttum.parayı veremedik en çok ben utandım sevdiğim kızda oradaydı :D
gitmeden öncede en yakın arkadaşım al şu 50yi lazım olur demişti boşver moruk demiştim :)

babam aylik akbil alayim diye para veriyordu lisedeyken. ilk ve son ay okula fazla gitmiyorum diye yuruyerek geliyordum eve (nisantasi-ortakoy arasi). artan parayla da muzik cd'si filan aliyordum. babamin yine issiz oldugu bir donem olmustu ortaokuldayken. kiz arkadasim oduyordu hesaplari. liseden once dersler iyiydi, dersanemizi kendimiz kazanip gidiyorduk da lisede dersaneye de gidemedik. liseden sonra para kazanmaya basladim, ondan sonra isteyip de yapamadigimiz seyler olmustur, ama fakirlik cektim dersem fakirlik cekenlere ayip etmis olurum.

liseye kadar babamdan neredeyse hiç harçlık almadım. lisedeyken haftalık harçlığım 5 milyon liraydı. bunun 2 milyon lirası yol parasına giderdi, geri kalan 3 lirayla 3 defa simit-çay alma şansım vardı. kardeşlerimse 5 lira harçlık alabildiğim için beni kıskanırdı.
markete aylık alışveriş yapmaya gittiğimiz zaman tek bir çikolata, cips vs alma hakkımız oluyordu. bazen bir şeyi canım çok isterdi gidip babama sorardım bunu da alsam olur mu diye. hiç alma demezdi.
ilkokuldayken bir uzaktan kumandalı araba yarışı gibi bir oyuncak vardı. 800 bin liraydı fiyatı. ne heves etmiştim. hala fiyatını da o an düşündüklerimi de hatırlarım.
zengin değildik belki ama çok fakir de değildik yine de çok şükür. yine orta okuldayken eve bir gün kerhane tatlısı denen tatlıyla geldiğimde ağlamıştı babam. çocukken canı çekmiş, alamamış. benim elimde görünce koskoca adam ağladı. o ağladı, ben şükrettim.
şimdi istediğim her şeye ulaşabilecek bir seviyedeyim çok şükür. ve bunun için allah'a şükretmediğim tek bir gün bile yok. çok şükür.

Isınmak için odun çaldım.

Londra'daydım, param yavaş yavaş tükenmek üzereydi, gurur yapıp evdekilerden de istemiyorum. Tesco, Sainsbury's gibi marketlerden alışveriş hak getire, kaldığım yerden yürüyerek 30-40 dakika uzaklıktaki 99p (bilmeyenler için: ne alırsan 99pence) denen ucuzluk marketinden alışveriş yapıyorum. Bir gün gittim kampanya mı ne varmış meyve suyunda. 1 litrelik meyve sularından 4 tane alırsan 99p. Önce dedim 8 kutu alayım lan şunlardan. Sonra dedim 12 kutu olsun, sktret 16 alayım su niyetine içerim her gün, zaten yaz günü. Bir daha git gel olmaz, 2 saate kalmaz fakirler üşüşür bitirir stokları. 16 kutu meyve suyu ile marketten çıktım. Normalde insan kasiyerden falan utanır, ama o marketin çalışanları full Hintli olduğundan hiç gocunmadım:) Bir elimde 8 kutu, diğer elimde 8 kutu poşetlere paylaştırdım, ama nasıl ağır geliyor bir de yaz günü. 30-40 dakika yürüyerek, dinlene dinlene kaldığım yere ulaştım. Otobüs desen marketin önünden kalkıp gene evin önünde indiriyor, ama fakirlik işte otobüse 1,5 pound verirsem ne anladım ben bu indirimden:)

cebimde bir liram vardı, arkadaşlar yemek yemek istemişti. küçüktüm de bayağı, "fakir ama gururlu" diye sandviç vardı. onu sipariş etmek zorunda kalmıştım... patatesli ekmekti... :(

adam londra'daydım diye başlayıp fakirlik anısı yazmış ya la. saygılar.

Fakir değildik , babam cimriydi....

lisede büfede herkes sosisli yerken büfeciyi veresiye için ikna etmeye çalısmam acınası bir durumdu.. Ama lise kafası işte. simdi olsa yemezdim o sosisliyi.

Yemekhane'den yemek yiyecek param yokken son paramla poğaça alıp yemekhaneden çaldığım ( çalmak da sayılmaz iki dilim aldım sadece) ekmeğin arasına koyup yemiştim. Neyse ki evim çok yakın da yol sıkıntı değil.

Bir de küçüklüğümden bir anı. Babam iflas etmişti ve annemin memur maaşı ve bir yığın ödemeyle ortada kalmıştık. Annem işe gitti babam da beni anneanneme bırakıp bir iş görüşmesine katılacaktı sanırım. Ama ay sonu ve babamın cebinde yol parası bile yok. Eskiden hatırlayanlar olur cam 5 lt lik depozitolu su şişeleri olurdu, hala vardır belki ama damacana geldi mertlik bozuldu, bakkala onu satıp dolmuş parası yapmıştık. Aklımda kalan tek şey bakkaldan bir tane sakız almak istemiştim ama babam alamamıştı, demek ki para ucu ucuna yetiyordu. Şerefsiz bakkal verseydi bedavaya bir sakızı ne olurdu ki. Lan bak aklıma geldi yine sinirlendim.

Hayir yok..

Fakirlik anım yok ama dedem sağolsun fakir adamın yaptığı birçok işi yaptım zamanında, hayatı öğrenmek açısından. Varlık içinde yokluk çektim yani. Şöyle ki, yaşıtlarım hatta imkan olarak kendilerinden kat kat iyi olduğum yaşıtlarım denizde muza binerken ben bılaşık yıkadım, sanayi de çalıştım, tuvalet bile temizledim. Komik tarafı da işe son model arabayla bırakıp alırlardı. Daha önce de yazmıştım, ne zaman diplomamı elime aldım o zaman ağanın torunu oldum.

7/24

3-10 (1984-91) yas arasini gaziosmanpasaya bagli olan arnavutkoy'un 15-20 haneli bir sokaginda gecirmistik, sokakta elektirik ve su yoktu. su ihtiyacimizi bir kac km otedeki yalaktan doldurdugumuz sular ile karsilardik, bu durum kis aylarinda tam bir eziyet oluyordu.

kira olan evimiz 2 oda ve bir holden olusan bir gecekondu idi. badana, boyasi ve disardan sivasi olmayan evin sag tarafta kalan odasinda cam/cerceve ve zeminde harc bile yoktu. acik pencereyi cuvallar ile kapatmistik, zemini de toparkla doldurmustuk. tuvaletimiz de yoktu, yaklasik 30-40mt ilerdeki komusunun tuvaletini kullandik tum bu zaman boyunca. banyo ihtiyacimizi ise toprak olan odada legende yikanarak karsilardik.

isinmak icin komur kullanilan o donemde komur alacak paramiz olmadigi icin 2-3km ilerdeki ana caddeden gecen terkos tarafindaki komur ocaklarindan gelen as900 vs gibi kamyonlarin dusurdugu ufak tefek komur parcalarini topardik. bir arkadasim bu kamyonlardan birinin arka tekeri tarafindan parcalaranak oldu gozumun onunde.

sadece biz degil mahalle komple fakir ya, boklu dere dedigimiz bir dereden balik tutmaya ve en azindan bununla kendisinin ve ailesinin karnini doyurmaya calisan bir arkadasim da bulundugu yerdeki topragin dereye kaymasi sonucu balciga saplanip gozlerimizin onunde boguldu, su siralar ona dair hatirladigim tek sey ise mahallenin en iyi kalecisi oldugu..

bir keresinde amcam misafirlige gelmisti, gelirken de peynir zeytin getirmis kahvatiyi zengin goren ben laps laps gotururken zeytinleri kulagimin cekilmesiyle beraber "cursedcim, zeytini bir kerede degil, yarisini bi lokmanla diger yarisini da sonraki lokmanla ye" diye uyari almistim amcamdan. 33 yasina geldim hala zeytini yarim yarim yerim bilincsizce.

amk hangi birisini anlatayim bitmezki. bunlardan milyonlarca var bende.

tum bu yasadiklarimdan sonra birileri gelip bana dertliyim, sorunlarim var diyor, bana imkanim yok diyor. :')

o kadar fena şeyler anlatılmış ki benimkine fakirlik demeye utandım. sabah kalktım deli gibi açım, ekmek mekmek bi cacık yok evde. o gün süt alacak param olmadığı için nesquick kahvaltılık mısır gevreğini tane tane yemek suretiyle karnımı doyurdum. sonraları bakkala gitmeye üşendiğim zamanlarda yine tane tane yedim, öyle de güzel oluyor leblebi gibi. işte yokluğun insana öğrettikleri!

ilkokul dershane çıkışı. arkadaşla ben deli gibi açız eve yürüyerek gitmemiz lazım ve beş kuruş para yok ciddiyim beş kuruş yok. neyse yürürken yerde para bulduk 50bin miydi 100bin miydi hatırlamıyorum dedik olum bi tane daha bulursak çubuk kraker alır yeriz. o gün o beynimiz o kadar çalıştı ki o kadar stratejik noktalara gittik ki fazlasını bile bulduk ve bi nebze de olsa karnımızı doyurduk. şu belediyenin parklara kondurduğu kondüsyon aletleri var ya hah oralara bakın bozuk lazım olursa.

var. o anıları hiç unutmayacağım.

Fakirlikten sayılmaz pek ama o anda başka param olmadığı için açlıktan ekmek arası soğuk pilav yemiştim. Hatırladıkça hala midem bulanıyor :D

çocukluğumda çok var, evet.

üniversitede öğrenciyken üç arkadaş evde kalıyorduk. Su faturamız klozette arıza olduğu için çok uçuk bir miktarda geldi. Ödeyebildiğimiz kadarını ödedik ama yetmedi. Elimizdeki parayı bu faturaya yatırdığımız için paramız bitti. Önce suyumuz kesildi, ardından elektrik faturasını da yatıramadık o da gitti. Evde su ve elektrik olmadan yaşamaya çalışıyorduk para biriktirine kadar. Klozette olan arıza sebebiyle wc de tıkandı. Bi iki hafta böyle idare etmeye çalışmıştık. En son daha ne olabilir diye düşünürken tek olan anahtarı evin içinde unuttum, kapıda kaldık. Çilingire para verebilmek için kaç kişiyi aramıştık.

hangisi daha tenhaysa o

hangisi daha tenha?

çok kalabalık diyürler ona da. var mı giden son durum nedir?

hillside varsa hillside a git. o daha rahat. ama ikisde aşırı piyasa

İstinye Park'taki Hillside'a gittim. Çok düzensiz geldi. Akşam mesai çıkışı mekan yetersiz kalıyor bir de.

MAC'i öven çok oldu ama görmedim. "Piyasa" olarak da çok iyi diyorlar.

bir otelci olarak, bu sezonda taksim'de bu fiyata güzel otel bulamazsın derim. yine de lastoda'ya bi bak istersen.

50-60 liraya ortak banyolu bir yer bulabilirsin anca.

Hocam özellikle metallica dediğin için şöyle bir şey önerebilirim:

Guitar Hero Metallica diye bir oyun olduğu için bu oyunun içinde yer alan parçaları dışarı aktarıp Guitar Hero muadili bir oyun için yayınlıyorlar (Frets on Fire, ya da FoFx) Bu parçaların tüm sesleri (gitar-bateri-bass-vokal) ayrı bir ogg dosyası olarak zip arşivinde yer alıyor. İstersen bunlardan istediklerini ogg joiner programlarıyla birleştirebiliyorsun. Metallica dışında birçok rock parçanın yine bu şekilde ogg dosyaları mevcut. Bu yönde bir araştırma yaparsan bulabilirsin.

Konuyla alakasız olarak nick'ini de çok beğendim.

edit: fretsonfire.wikidot.com şurada parçalar var. Bunlara bir bak istersen.

www.youtube.com

yardımlar için sağolun. tabi aslında cob olsun arch enemy olsun daha spesifik şeyler arıyordum da kesin metallica'nın vardır ordan yürürüm diye öyle sordum.

"backing track" ifadesi çok işime yaradı. www.youtube.com

guitar pro tavsiye ederim. istediğin şarkının tabını indirip istediğin enstrumanı kapatabiliyosun.

@spirit crusher abi guitar pro dediğin girilen kodlara göre 8 bitlik sesler çıkaran bir program. %100 doğru tab diye bir şey yok zaten. ben gerçek parçadan bahsediyorum sen yanlış anladın.

rse'de var guitar pro'da.

Yeşil çay. İçindeki kafein nedeniyle oldukça etkilidir.

karabiber

kahve

kahve + %70 üstü bitter çikolata. l-cartinin etkisi yapıyo.

ayrıca acı biber ve yeşil çay da hzılandırır.

kahve, yeşil çay?

sanırım kahveyi kavurmadan demleyenler de var bu iş için.

insanlar da özenecek yer arıyor.

zararli bilgi diye bisey yok bence, olmasi gerekiyor bu gibi bilgilerin de sozlukte.

uyuşturucu kullanmadım ama o jargonun yarısını ben de biliyorum.
okumazsınız olur biter.
tabi ergenlik çağındaki gençler için merak konusu olabilir ya da meraklarını besleyebilir.

vakti zamanında sigaraya özenip 15 yıl içmişliğim var. genç yaşta insan merak ediyor ve özeniyor. uyuşturucu hakkında bilgi almak çok gerekli değil. kafayı daha yararlı şeylerle doldurabilir genç beyinler. bonzai smoke başlığına bakarsanız milletin ballandırarak anlattığını görebilirsiniz. keşlerin en önemli özelliği kendilerine ortakçı aramalarıdır. hesabı bölüşecek adamı severler, isterler. çok keş arkadaşım oldu, göründüğü gibi cool değiller.

yazilanlari okuyup boyle seylere ozeniyorsa insan kendini bi sorgulasin zaten.

beynim var mi?
varsa niye kullanmiyorum?
Kullansam ne kaybederim?
...

uyuşturucu maddelerden ve dahi onları kullananlardan haz etmem. çevremde olsunlar istemem. şu varki ekşide ki başlıkları kaldırmanın, pisliği halının altına süpürmekten başka bir işe yarayacağını sanmıyorum.

valla ben bilgi alma ozgurlugune karsi durus sergilemiyorum tam tersi ortaokul liselilerin onlari okuyup ozenmesinin sebebinin bilgi eksikligi oldugunu dusunuyorum. bilgi eksikligi olmasa ozenmezler ama oldugu icin sonuc olarak karsi cikabilirim jargonun yazilmasina.

gecicen o 18 yasindan kucuklerin girmesi bilmem nesini hepimiz biliyoruz binlerce liselinin hatta ortaokullunun okudugunu sozlugu. ben de lisedeyken okuyordum hatta lisedeyken yazar olmustum.

gavurlar ne guzel okullarda egitimini veriyor hem bunun hem guvenli seksin bizde en ufak bir sey yok. duzgun ogretseler sunlari okullarda, bu tur problemler azalir. hakkinda hic konusmamanin problemi cozecegine inaniyorlar heralde. bu aslinda bir cok sey icin gecerli turkiye'de.

ha akli olan zaten yasindan bagimsiz arastirir hangi uyusturucunun ne yaptigini ona gore kullanir kullanmaz ama ortamda yasi kucukler varsa bence de iyi degil yazilmasi.

düşük frekans olup olmadığına derken ?

bode diyagramı sistemin, sinyalin frekansına göre verdiği tepkiyi gösterir. frekans spektrumu ile karıştırmamak gerek. grafik, genlik kısmı genellikle normalize edilerek çizildiğinden evet bazen 1 bazen de 0.1 olarak görebilirsin.

Biz ahlaksız orospu çocukları mıyız? Taksimde takılıyoruz biz de ne yamuğumuzu gördünüz de düzgün adam yk dediniz. Çok alındım teesüf ederim.

edit: cinsiyetten bağımsız yazdım zaten ben de

Kendine güvenip ilk adımı atan kız kadar çekici bir şey yok. Ama genelde ilk adımı biz, gideri olan adamlardan bekliyorlar.

Nerede? Anjelique mesela, beklerim bi gün ;)

bardan mardan bulunan adamdan bir fayda gelmez, bir sure sonra defosu cıkar ortaya. yapmayın yaptırmayın.

Benim var boyle arkadasim. Deli cesareti hakikatten. Birazda ilgi budalasi olmakla alakali.

feysbuk atar öyle arada mesaj ciddi bir şey değil. ben de istanbul'da olmama rağmen, bursa'dan izmit'den giriş yapmışım gibi görünüyor.

Aynı gün gece 4'te gizli bir numaradan arandığı için biraz daha ciddiye aldık hocam, daha önce de hiç karşılaşmamıştık böyle bir maille.

Vpn ile girdiyse ondan olmuştur. İp den yer tespiti yapabilirsin.

babus peki emin misin kiz arkadasinin firefox, win 7 vs kullanmadigindan yani o olmadigindan?

Eminim. O saatlerde bilgisayarı kapalıydı, Firefox da kullanmıyor, Chrome'cu kendisi.

öncelikle facebook ve mail hesablarinin password larini degistirin. iki password da ayni olmasin. bir kagida yazsin unutmamak icin. adres saglayicilarinda (hotmail, yahoo v.b.) ek mail adresi koyma secenegi oluyor, misal birisi hotmail hesabini ele gecirmeye calisti, diger ek mail adresin üzerinden yeni password olusturup hesabi kurtariyorsun. bende almanya'da ögrenci yurtlarinda kaldim senelerce, komsum hintliler bilgisayarimi benden iyi biliyorlardi :) ip sini salak degilse degistiriyordur, bulman o bakimdan zor elemani. alisveris yaptigi siteler icin ayri, sosyal medya icin ayri e mail hesabi kullansin.

bilinmeyen numaradan aramaya devam ederse bildigim kadariyla numarasini cikarttirabiliyorsun polise basvurup. Tabii kendi telefonundan aramasi kosuluyla. Internetten ararsa kayitlardan cikmaz.

hayır aynı

nefes aldığımı hissediyorum o zaman.

sanırım ameliyat olmam lazım.

nefes alamadığı için burun deliklerine tükenmez kalemin dışındaki tüpü sokan kadın vardı, onu hatırladım gece gece www.netgazete.com.tr

evet oluyor, ne güzel oldu, serin serin.

küçükken elim yüzümde uyurdum yüz üstü ,sırf dediğin gibi burnu germek için

benim burunda kemik eğriliği ve et vardı ameliyat oldum artık öyle yatmıyorum. fakat normal insanlar gibi doya doya nefes alamıyacağız

iki şekilde de nefes alamıyorum.

macır kardeşim, hiç mi nefes alamayacağız? ben ameliyat olup ferah ferah nefes alacağım günlerin hayalini kurmuştum halbuki.

bir de, burnumun şu anki şeklinden çok memnunum. bozmaz değil mi doktor o şekli?

nefes aldigimi hissediyorum +1 bir de kafami suni tenefüs pozisyonunda tutunca da süper oluyor. nefes yolu acildigi icin.

Evet

Hayır

Belirgin fark varsa Nazal valv darlığı var arkadaşlar geçmiş olsun :/

oluyor. iste breatheright denen zimbirti da bu isi yapmaya calisiyor

bayağı iyileşiyor.

ölecek miyim?

Aaa bunu fark eden bir ben varım sanıyordum. :D
Bazen yüzüstü yatıp burnumu yukarı doğru çekiyorum yastıkla öyle uyuyorum.

Bazen de abimle annemin burnunu kaldırıyorum bak böyle daha güzel nefes alınmıyor mu diye, onlar da alıştılar, evet diyorlar. ahah

burnumun ucunu sıkınca çok daha iyi nefes alıyorum, bu ne peki?
dskjfhdjf

sayın prenses hazretleri, sordunuz sorunuzu, aldınız cevabınızı.

bir de bu mevzu nedir engin bilginizle bizi aydınlatsanız da biz cühela nurunuza nail olsak.

Arkadaşlar bende de aynı sorun var. Dün gece bu sebepten uyuyamadım, merak ettim sordum. Yalnız şu anda kendi söküğünü dikemeyen terzi kıvamındayım, cerrah değilim sadece tıp okuyorum. Ciddi fark varsa ve günlük yaşamınızı etkiliyorsa problem olabilir. Bir Kbb'ciye muayene olmadan anatomik kusurlarınız hakkında sağlıklı yorum alamazsınız.

Anladım. Geçmiş olsun.

Vakit olsa da doktora gitsek uzun uzun muayene etseler ne güzel.

bu akiza ortaköy tarflarında bir yer miydi? eğer öyleyse benim bir arkadaşım plc eğitimi almış ve memnun kalmıştı. 3-4 sene önce falandı ama bu.

Sözlükte bir olay olmuştu kötü yorumunu kaldirtmak için şikayet mi etmişlerdi neydi ondan altına bir sürü kötü yorum girilmişti.

@trinitrotoluen evet beşiktaş tarafında bir yer. Arkadaşına güveneyim o zaman :)

@Lim5 evet okuduklarımdan onu çıkarttım ama eğitim için de gitmeyin diye yazılanları görünce bir düşündüm.

@khiron haklısın ama yine de insan bir küpe olsun gibisine okuyor işte :)

SQL eğitimi için internetten bir sürü kaynak bulabilirsiniz aslında, hem Türkçe hem İngilizce.

SQL gerçekten konuşma dili gibi bir dil, çok zorlanmazsınız.

Şu var mesela, örnek: sqlzoo.net

Şu var, interaktifmiş: www.sqlcourse.com

Hatta bence direk MySQL Workbench kurarsanız orada arayüzle çalışabilirsiniz. Arayüzde yaptığınız şeylerin kodunu da oluşturuyor kendi, bakarsınız falan.

dün halı saha maçı yaptım.

Pazartesi akşamı yemeğe çıktık, sonra film izledik.

dün liseden arkadaşlarla bir kız arkadaşın evinde buluştuk, bira içtik cips meyve falan yedik, sohbet muhabbet..

dün akşam eski ev arkadaşım son eşyalarını almak için geldi. game of thrones'tan, workingman's death diye bir belgeselden, 16 tons'tan, gravity'den konuştuk. çok entel göründüğünün farkındayım ama şahane bi herif yani, konuşurken boynumda fular oluşuyo.

onun öncesinde en son ne zaman biriyle bi şey yaptım hatırlamıyorum açıkçası. 2 hafta önce falan ev arkadaşım ve başka bi arkadaşımla curvefever oynamıştım birlikte, o var bi de sanırım.

Bugun ogleden sonra arkadasimla kitabevine gidip ders calismaya calistik. :>

2 saat önce jogging yapıp, frizbi oynadık.

iki hafta önce beykoz'da sahilde oturup sinema, edebiyat, felsefe falan konuştuk.

arkadaşım yok en son ne zaman ne yaptığımı hatırlamıyorum.

bugün balık eppek yeyip turşu suyu içtik, arasa köpekler gibi dolandık sonra:D

Karşılıklı salata yiyip, çay içtik. 2 saat önceydi. Bir de koçtaşa girip gereksiz şeyleri kurcalayıp, birkaç gereksiz şey aldık.

sabah sporu yaptım. bu sabah.

hadi kızlar. son kii üç dört.

Pazar gunu alisverise gittik. Sonra canimiz kumru istedi. Kumru yemeye gittik. Ustune de midye yedik. Cok iyi geldi.

telden muzik acip cekirdek yedik, manzara diye bi yerimiz var orda

dun mezarliga gidip cimler ustunde top cevirdik.

Universiteden cok sevdigim, firlama bi arkadasim geldi en son, 14-15 Nisan. Beraber yemek yedik, gezdik, lunaparka gittik, sohbet ettik, karnimiz agirana kadar gulduk. (negzel arkadaslarim var)

Geçen hafta waffle yemeye gittik.

gıybet

Bu sabah kahvaltı yaptık.

3 saat once ahududulu cay ictik, oncesinde kahve muhabbeti

Arka masamizdaki tuhaf bir grup erkegin muhabbetini dinledik.

geçen hafta salı günü caddede kahve içtik, yürüdük, sohbet ettik, kütüphanede sabahladık. çarşamba halı sahada maç yaptık. o gün bugündür evde yatıyorum. ayak parmağını kırdım. bugün ameliyat olacağımı öğrendim. :/

teknik top oynamak sıkıntı be bıradırlar. ansızın bir servet çıkıveriyor...

Geçen hafta Çarşamba ya da Perşembe arkadaşın evine gidip laptopuna format atıp gerekli program kurulumlarını yaptım. Kendisinin ve eve gitmeye çalışırken yolda yakalandığımız komşusunun yazıcısının çıktı/pc tarafından görmeme sorunlarını çözdüm. Ben bunları yaparken o da bana yemek yaptı beraber yedik (alkolsüz) birşeyler içtik falan..

bugün arkadaşıma şort almak için dışarı çıktık.