heavy rain
last of us
until dawn

uncharted
god of war

Last of us
Horizon zero dawn
Nier automata

last of us +5454
bloodborne
the witcher 3

last of us
god of war
the witcher 3
fallout 4
tomb raider

Last of us
Uncharted serisi
God of war serisi
Heavy rain
Metal gear solid serisi
Gta serisi
Witcher 3
Batman arkham serisi

pharmaton bende mide bulantısı yaptı ve kusturmuştu.

f/p'si en yüksek medigard diye biliyorum.

Ben sadece Pharmaton'dan fayda gordum.

Prego.

umca hasta olacağınızı hissettiğiniz an kullanırsanız müthiş bir ilaç. ama hasta olduktan sonra bir işe yaramıyor.

supradyn, pharmaton gibi şeyler hastalığı ertelemez veya iyileştirmez, halsizliği alır sadece. uzun süreli kullanımda ise vücut bu takviyelere alışır ve bunlar da yetersiz gelir.

sonst etwas? Başka bir şey var mı anlamında.

whoosie+1

"sonst noch was" da demiş olabilir. aynı anlama geliyor.

Sonst noch was?

"Baska bisey daha istiyo musun" gibi bisey iste.

daha once yazilmamis, sonst etwas? demis olabilir. baska bir sey daha var mi anlamina geliyor.

Ortopedi görsün bi. Belki taban çökmesi belki fazla yüksek taban çatısı vardır. İkisi de farklı çözümler gerektirir, belki de hafif topuklu ayakkabı giymen gerekiyordur.

tabanlık işe yarıyor. bir de işten gelince ayaklarınızı ters dikin. pis kan mı ne toplanıyormuş. birşeymiş.

böyle anlatınca olmadı, ben de bu konunun cahiliyim gerçi ama eski bir arkadaşım öyle yapıyordu. O da bütün mesai yürüdüğü bir işle iştigaldi. Ondan duyduklarım bunlar.

Müthiş rahatlık. Eczaneye git, orada mavi silikon tabanlıklar satıyorlar. Onlardan al, 24 saat ayakta dur, hicbisey hissetmezsin. Ister direkt koy ayakkabıya ister önce ayakkabinin tabanligini çıkar öyle koy.

kullandığım birkaç ayakkabıda da çok rahat etmemi sağladı. yalnız ayakkabı tabanını çıkarıp yerin yeni tabanlığı koymalısın, ben ilk başta çıkarmadan yerleştirmiştim, eskisinden daha rahatsız oldu. oldukça sıkmıştı.

www.tunclar.com.tr

tek çözüm.

Kuruyemis
Dizi izlerken de bitki cayi.

ben sorunu motivasyon ve rahatsızlıkla çözdüm. kilo sorunum vardı, hayatımın toplamda yaklaşık 6 ayını dizi izleyerek harcamış biri olarak da bilgisayar karşısında inanılmaz abur cubur yerdim. hatta öğünlerim abur cuburdan olmuştu.

ailede her türlü hastalık olması ve benim de zaten genetik olarak risk grubundayken yeme şeklimle bunu iyice öne çıkarıyor olmam ve kilolu olmamın hayatımda amaçladığım şeylere ters olmasından dolayı abur cuburla beslenmeyi bir anda kestim.

sana pratik olarak çözüm sunamıyorum maalesef. kuruyemişler de aşırı kalorili besin maddeleri, çaylarla falan benim çok işim olmadı. ama söyleyebileceğim şey ise eğer gerçekten 2 hafta falan bir şeyler atıştırmadan bilgisayar karşısında kalabilirsen o irade noktasına gelmiş ve bu düzene alışmış bulacaksın kendini.

iyi şanslar.

benim benzer sorunum vardı, kola içmezsem öleceğim hastalığına yakalanmıştım.
yaz başında buradakilerin de tavsiyesiyle eve kola almayı bıraktım. eve alan olursa da söyledim bir daha alma diye. şimdi arada içiyorum ama belki 2 haftada bir falan gelen giden birileri alırsa.
yani evde olmazsa yemiyorsun. modun düşebiliyor, elin gözün arıyor başlarda ama sigara değil ki bu, hemen alışıyorsun yokluğuna merak etme.

cevaplar için teşekkürler yalnız olmadığımı gösterdiğiniz ve desteğiniz için. almayarak çözebilirim pek tabi.. ama keyifsiz hissediyorum. öyle olunca almak zorunda hissediyorum kendimi garip bir şey. yedikten sonra da modum düzeliyor diyemem tabi. ne garip şeymiş yahu. ayrıca annemden dolayı şeker hastası adayıyım sanırım zaten bu durum da biraz bu konuya yoğunlaşmama sebep oldu. kilom da sorun derecesinde olmasa da fazla olduğu için sanırım en doğrusu kendimi sıkmam olacak.

son yazdığına binaen; buraların en yardımsever kullanıcılarından olan arnold schwarzeneger'in instagram hesabından bir post paylaşıyorum seninle; www.instagram.com

motivasyonel bir şeyler arıyorsan diğer gönderilerini de inceleyebilirsin. baymadan anlatmış bir şeyleri. bu vesileyle de kendim adına ben tekrar teşekkür ediyorum buradan arnold'a.

Ya boşver kuruyemiş falan. Fırında, tavada sebze pişir, katur kutur ye. Biraz baharatla da bugüne kadar yediğin tüm abur cuburdan daha güzel tat alırsın. Havuç olur, brokoli olur vs.

afedersin cevap değil ama neden öyle kanalları takip edeyim ki? yeni kardiyo ya da ağırlık kaldırma yöntemi falan mı icat ediliyor da takip edeyim? yapılabilecek hareketler, yenebilecek yiyecekler belli zaten, ne amaçla takip etmeyi düşünüyorsun?

Instagram'da: Tugrul Çağrı Yılmazer'i ve duyuru'dan arnold schwarzenegger'i takip ediyorum. Egzersiz konusunda (koşu) Kemal Dündar'ı takip ediyorum.

Youtube'da: Yoga With Adrienne'i takip ediyorum farklı farklı egzersizler için.

Savaş cebeci. Mantıklı konuştuğu ve anlattığı için.

Ayrıca bu tip kanalları sadece öğrenmek için değil, motivasyon olsun diye bile takip edenler var. Illa yeni bir ağırlık kaldırma hareketinin olması gerekmez.

Diffarentiationation,

Çünkü spor yapmaya yeni başladım. Farklı hareketler ogrenmek ve neyi ne zaman ve ne kadar yemeli gibi konularda bilimsel gorusler sunan kanallari araştırıyorum.

Evde egzersiz için fitnessblender, TRXtraining ve Yoga With Adriene'ı takip ediyorum.
Onun dışında instagramda sözlükten Arnold, Michelle Lewin, freedivegirl, Kayla itsines ... bir dolu var.

Kardeşim kedi besliyosan bu işin kaçarı yok gelir yatağa purrlar.
Hayvanın kendini rahatlatma şekli bu, eziyet etmiş oluyorsun bir nevi. Aslında bıraksan sen de seversin yanına yattığı zaman ama neyse. Bu soru canımı sıktı. Ben koynumda yatırıyorum bizim kediyi, tüy döküyor evet her 4 günde bir çarşaf nevresim değiştiriyoruz ama değer.

@boş gezen, tüyle derdim yok ama çalışan ve uykusu çok hafif bir çiftiz. Kedimiz var diye gece uyumayalım mı? Gündüz her yer her şey serbest. Birlikte salonda da yatak odasında da şekerliyoruz gündüzleri, haftasonları vs. Ama gece alamam arkadaş ne var bunda bu kadar canı sıkılacak? Ben uyuyamıyoruz diyorum, gece uykusu sağlık için ertesi gün dinçlik için önemli diyorum sen çarşaf nevresim diyorsun. Seviyoruz diye uyumayalım mı? Bi bitmediniz her şeye faşizan faşizan eleştiri yapan kafalar. Eziyet ediyormuşum kediye. Bak bak bak. Valla gayet mutlu salonda yayılıyor şu anda. Çağırayım mı konuşacak mısın?

"Tatile çıkıcam, anamı babamı görcem, kedim 17 saat yolculuk nasıl olur ne yapsak ki? " diye tavsiye soruyorum 2 ay önce. Tatile çıkıyoruz diye dövmekten beter etti bir kaç kişi burda. Ne yaşıyorsunuz anlamıyorum ki?

şöyle bir alet ve benzerleri işini görür sanırım www.amazon.com ve
www.amazon.com

kedi kovan spreyler var.
bir ara bauhausta satılıyor diye millet lince kalkışmıştı spreyin asıl amacını bilmeden.
spreyin amacı kedilerin, köpeklerin masaya mutfak tezgahına çıkmasını engellemek için. sıkıyorsun o alanlara ve gelmiyor kediler.
belki odanın eşiğine ondan sıkabilirsiniz.

enteresan bir kafaymış. ben de çalışan bir insanım, sabahın köründe kalkarım ama kedimle beraber uyurum. kavga da ederiz arada ama "kedim" sonuçta. kedi besliyorsanız o uyku illa ki bölünecek. kediler insanın olduğu yere gelirler, isterseniz metal kapı koyun, gene gelecektir. hayır yani bu çocuk yaptım ama uykum önemli, gece odama çocuğumu almıyorum gibi bir şey, o yüzden garip geliyor insanlara demek ki.

silinmesin diye cevap: kapının girişine çift taraflı bant yapıştırın biraz genişçe, o bantları sevmiyorlar. bir de kolonya veya aseton kokusundan da kaçarlar, kapıya onlardan bocalayabilirsiniz.

ne tuhaf insanlar var ya. adam/kadın uykum hafif diyo, işim gücüm var diyo, gündüz zaten her şeyi yapıyoruz diyo, siz hala linç peşindesiniz. muhalefet olmak için yaşıyor gibisiniz. yok çocuğunu da odaya almaymış da bilmem ne.

ya arkadaşım, sen kışın bile pencere açık uyuyorsun diye herkes senin gibi öyle uyuyacak diye bi durum yok.

sineklik kedi için tırnaklarını kaşımak için kullanacağı bir oyuncak haline gelebilir bir süre sonra. o yüzden kedi kovan sprey iş görecektir büyük ihtimalle.

benim kediciğim bizim evde doğdu . annesi 3 günlükken geceleri ağzıyla taşıyıp yastığıma bırakıyordu. ben çok minik olduğu için annesinin yanına geri götürsem de gene taşıyor yastığıma koyup gidiyordu.
o da alıştı yastığımda uyumaya . şimdi 8 aylık kocaman ayıcık oldu bütün yastığımı kaplıyor ama sarıla sarıla uyuyoruz bazen gözümü yalıyor ittiriyorum gene de yastıktan bir milim kımıldamıyor .
bir de o kadar uykucu ki 3 gündür hiç uyumamış gibi uyuyor her gece
odada koşuşturmaz yataktan inmez .
kediyle uyumanın tadını bilmiyor olmanıza üzüldüm.

super kahraman olsaydim baba olurdum, ben kışın pencere açık uyumam, benim de işim gücüm var ve benim de uykum hafiftir. hatta uyku konusunda çok titiz bir insanım ama konu kedi ya, bunu anlatamıyorum ve bu yüzden biraz garipsiyorum. öküz gibi uyuyup uyanmayan birisi olsam neyse diyeceğim. her şeye ikşi sizlik linç timi çilişiyir diye girişmeyin arkadaşım. ben de uykum hafif olduğu için çok kez de uyanırım geceleri ama kediyi kapının dışarısına koyarsam içim rahat etmez mesela. bilirim ki o kapının önünde kapıyı açana kadar bekler, gitmez. benim içim rahat etmiyor, edene de şaşıyorum. geceleri çok sapıtırsa 1 saat çıkarıyorum koridora mesela, sonra yine alıyorum içeri. kulak tıkacı aldım kendime mesela sırf bu yüzden.

kedi bireysel takılan bir hayvan olabilir ama siz uyurken ayağınızın ucuna yatmasının bir sebebi var. ayrıca kişi gündüz çalışıyor, evde değil. akşamları eve yorgun geliyor, o sırada kedi uyumuyordur zaten. kedisiyle ilgileneceği sadece haftasonları mı var? neyse seçenekler çok, uyku bahane. üstte sorununa cevap verdim zaten, daha da içine sinerse uygular kendisi.

Ben de kedi kaçıran sprey diyorum. Hatta bence benim de almam lazım.

Pimapenlerin üstten açılanlarının çok tehlikeli olduğunu duymuştum. Kaç defa oraya sıkışıp ölen hayvancıklar olmuş. Galiba en doğrusu sprey. Denemek lazım ama.

@devilone ve @dedim mi, bekarsınız sanırım. Çift kişi yatakta uyumak, cinsel hayat ve onu yatak odanızda rahat rahat yaşamak ve sonrasında deliksiz rahat uyku vs. gibi konular hayatınıza girdiğinde yeniden gelin yazın lütfen.

Ayrıca kediyle uyumanın tadını yaz boyu öğle uykularında, yatak odasında ve salonda çıkardık. Yine çıkarırız. Kış geliyor oh mis gibi şekerlemeler yaparız yine yanyana sıcacık. İster eşime gelir ister bana. Canı nasıl isterse artık.

@dedim mi rahat bir işimiz var çok şükür. O yüzden kediyle ilgilenmeye kalan vakit çok fazla. Bazen ehh yeter lan diyip gidiyor iligden sıkılıp.

Kedim eve geldiğinde 1.5 aylıktı, şimdi 5 aylık. 3.5 aydır bir kez bile oda kapımıza gelip miyavlamadı. Özgür, güçlü bir kedi demek ki. Gece o da salonda tepedeki yerinde uyuyor. Sabah uyandığımızda o da uyanıyor güne başlıyoruz. Herkes mutlu. Siz hariç :)

haklisiniz. 6 yildir kedimiz var ve essek hsonu da dahil sabah 6 da yatak odasinsa ortaligi yikiyor. bir tek hsonu uyuyabiliyorum ama sayesinde uyuyamiyorum. ben kumunun mamasinin oldugu yere kapatiyorum sabaha karsi. mantiga bak ya kedi besliyoruz diye uyumayalim mi, hayvan her istedigini yapsin ses cikarmayalim mi. essek gibi calisicam bir tek hsonu uyuma firsatim var onda da kedi var diye erken kalkicam. olaya gel.

bizimki de geceleri hic uyutmazdi. 2 yasina geldi simdi bazi geceler uyutuyor bazi geceler gurultu yapiyor. yari yariya diyelim. gece kediyi koyabileceginiz dar/bunaltici olmayan bir odaniz var mi? kumunu oyuncaklarini vs koyarsaniz geceyi orada gecirmeye alisir. biraz daha buyuyunce beraber uyumaya gecebilirsiniz.

Essenso var, Schaffer var. Ben fısları çıkarken hep korkuyorum ama henüz patlamadılar. Tefal bir kere hayatımı kurtarmıştı. Annem altını aç demiş, ben kapağını aç anlamıştım. Gittim anne açılmıyor dedim, iyi ki açılmamış. Beynim dağılacaktı yoksa.

www.tefalshop.com.tr
bunu kullanıyorum, son derece memnunum. hepsiburada'da vs daha uygun fiyata bulabilirsin.
düdüklü tencerenin ucuz olanları hava kaçırıyor. ayrıca çeliğine alüminyum karıştırıldığı için yiyeceklere son derece zararlı.

wmf perfect 4,5 lt

yesil cay icebilirsin.

maydanoz suyu acayip ödem atar.

İnternette şöyle diyor:
Maydanoz çayı. Ödem atmak için maydanoz suyu çok iyi bir seçimdir. Ancak fazla su kaybına sebep olabileceği için günde 2 bardaktan fazla maydanoz suyu içilmemesi öneriliyor.

1 bağ maydanozu 1 litre kaynayan suya ayıp 3-5 dakika kaynatabilirsin. İçerisine yarım limon suyu da sıkabilirsin.

Ananas, limon, zencefil, tarçın çayı. Hem ödem attıran hem de ağzını tatlandıran bir çay. Aynı zamanda içerisindeki tarçın kan şekerinin düzenlenmesine de yardımcı olacaktır. 500ml su içerisine 1 dilim ananas, 2 adet çubuk tarçın, başparmağının ucu büyüklüğünde zencefil ve yarım limonu içerisine ekleyerek 5 dakika kaynatabilirsin. Dilersen 1 çay kaşığı bal da ekleyebilirsin.

her şeyden önce günlük içtğiniz sudan fazla su içmelisiniz. 2-2,5 litreden az olmayacak şekilde. ödemi en çok atan şey sudur. yanına kiraz saplı, mateli, mısır püsküllü bitki çayı ya da yeşil çay da tüketebilirsiniz ama bunlarla birlikte suyunuzu da yine tüketmelisiniz.

Hiit aslında çok fazla ödem atmaz tamam egzersiz anında çok terlersin ama sonrasında low intensity çalışmalardan daha anarebic olduğu için kas mikrohasarı daha fazla olur ve daha fazla ödem tutarsın :D epoc değeri yüksek olan çalışmalarda ödem tutma miktarı bir tık daha fazladır ağırlık çalışmasında da öyle.

Bu aşamadan sonra yeşil çay ve kiraz sapı. Kiraz sapının antienflamatuar özelliği de var ama günde 1 bardaktan fazla içme.

Normalde olmayan akut bir ödem varsa ekstra bir şey yapmana gerek yok vücut zaten atar onu, ha yok ben illa hızlı hızlı atayım dersen attığın suyu içtiğin her yudum suda yine depo edersin, gerek yok yani bunlara. Birkaç gün fazla karb. tüketme, normale dönersin. İlla cevap istiyorsan bol su+kiraz sapı.

sifir karbonhidrat alacaksin.

karbonhidratı kes (sadece yesil yapraklı sebze yiyebilirsin carb olarak- marul, ispanak, broccoli)

agirlik calis

4-5 gun sonra atmis olursun.

öncelikle güldüm. gömleği bir bahane sunmadan iade edebilir veya değiştirebilirsiniz.

İade süresi firmadan firmaya değişiyor Sarar için kaç günse onu aşmadığınız müddetçe:
super kahraman olsaydim baba olurdum +1

büyük ihtimalle zeytin ağacıdır ve bu parça dediğin şeyi 1000 tl'den aşağıya alamazsın. alırsan da ince veya çok çatlak vs olur.
bostancı gösteri merkezine çok yakın, minibüs yolu üzerinde doğal ahşap ev dekorasyon mobilyaları satan bi dükkan var. adını tam hatırlamıyorum. ama yol üzerinde kime sorsanız gösterir.

www.mozilya.com mozilya imiş adı.

www.bilenor.com.tr

www.youtube.com

cemal açar amca belki yapıp satıyordur da :)

ayrıca scalica boya olayları var epoksi felan siz de birşeyler yapabilirsiniz.

www.youtube.com

alez denilen bişey var çarşaf gibi ama leke geçirmiyor. ondan alıp iki yüzüne de geçirebilirsin.

alez işinizi görecektir.

karbonatla yatak temizlenebiliyor.

yemek.com

S sport yayınlıyor.

Gece 1de alt maclar başlıyor. Asıl maç sabah 6:30da :)

Evet 6:30

çok teşekkür ederim dostum

rica ederim. skysport sitesinden ücretsiz yayınlayacak. ama türkiyede hizmetleri yok. belki vpnle falan olur, bilemedim.

alttak su boşaltma zımbırtısını açın, belki içinde su kalmıştır ondan açılmıyordur.

eğer makinenin yıkayıp bitirdiğine eminsen türk usulü işe yarar.

kilit kısmına elinin ayasıyla tatlı sert bi zumzuk oturtmayı deneyebilirsin.

en kısa programda tekrar çalıştırın. bitince büyük ihtimalle açılmıştır. bu sırada elektrik, su vs gidip geldiyse program tam olarak bitmediği için kendini kitlemiş olabilir.

makineyi tekrar çalıştırıp direkt durulama programını seçtim, kısa bir döndükten sonra bitirdi. sonradan kapak açıldı :)

ilgilenenlere teşekkürler,

şimdi çamaşırları asmaya gidebilirim :))

İşediysem dokunmuyorum. nasıl bulduysam oyle.
Yoksa alt kapak kapalı, üst açık
E

hepsi kapalı erkek

pardon, benim verdiğim cevap sorulmayan kısım imiş. diğer yerlerde nasıl kullandıysam öyle bırakırım işim bittikten sonra tekrar temasa girmem. oturduysam resimdeki gibi, işimi ayakta gördüysem ikisi de açık. hala erkek.

Alt kapak kapalı, üst açık
KADIN

nasıl bulduysam öyle. erkek.

Alt kapak kapalı üst kapak açık kullanmak durumunda olduğum için kullandıktan sonra olduğu gibi bırakıyorum.
İki kapağı da açık bırakanlardan nefret ediyorum ki bunlar genelde erkekler oluyor.
Cinsiyet, kadın.

alt kapalı üst açık - kadın

alt kapalı üst açık bırakıyorum.

üst kapalı bırakılmış klozetlerden nefret ediyorum.

kapağa dokunmak istemiyorum. kapağı kaldırınca bokla püsürle, limonata rengiyle karşılaşmaktan ya da dönen naylonun bitmiş olduğunu görmekten hiç hazzetmiyorum. lütfen kapağı açık bırakın.

Nasıl bulduysam öyle, ellemem kesinlikle.

Kapagin ustune 10 kat kagit serip oyle oturuyorum. Bunu soyleyince insanlar sevmiyor ama Bati'da hicbir ulkede halk tuvaletini bizim kadar kotu kullanani gormedim. Bizden dogudakiler bizden de daha kirli kullaniyor o ayri. Bir Fasli bir Kazak is arkadasim vardi. Fasli, isedigi yere bir de oturuyordu. Fark etmemiz biraz garip oldu ama bunu anlamakta bile zorlandi. Hatta namaz falan da kiliyordu. Kazak kiz da tuvalete konulan tuvalat kagitlarini caliyordu.

türkiyede çok fazla kadın ve erkeğin ortak kullandığı tuvalet mi var yahu?

evde-işte alt kapalı, üst açık bırakırım.
çişimi de oturarak yaptığım için özellikle evde alt kapağın kalktığı pek görülmemiştir zaten.

@teritori, staj yaptığım yerde, hele de staj döneminde 10 erkek 10 kadın gibi bir popülasyon vardı ve tek tuvalet vardı. Belki çok fazla yok Türkiye'de ortak ama olan yerler de var.

bence güzel bir tablo olabilir. hani insanların "olsa hoş olur" dediği ama "sonra alayım, şimdi buna para vermeyeyim" dediği şeyler hediye olarak güzel geliyor bana.

eksik bi ihtiyaçları var mı öğrenme şansın varsa o şekilde daha iyi olur.

onun dışında paşabahçe mağazasında çok güzel şeyler var, oraya bakabilirsin ev için herhangi bişey varsa yakınında.

Ben yukarıdaki iki cevabın karışımını yapıyorum. Yani 'olsa hoş olur' denilen şeyleri almayı tercih ediyorum ama almadan önce soruyorum. Zira ihtiyaç olanlar bir şekilde alınıyor da bu tarz hafif lükse kaçan şeylere insanların eli gitmiyor. Hediye gelmesi güzel oluyor. Sizin de kuzeniniz olduğuna göre sorabilirsiniz bence.

Yok ben sormayayim sürpriz olsun diyorsanız; kahve seviyorsa starbucks'tan bodum marka prench press, güzel bir kahve ve başka bir yerden güzel iki kupa alinabilir.

tablo, biblo gibi dekorasyon ürünleri kesinlikle dünyanın en saçma hediyesi. bir kere adamın yaptığı dekorasyona senin alacağın tablonun uyacağı, daha doğrusu ev sahiplerinin bunu beğeneceği ne malum? en hoşlanmayacağım hediye bana sorulmadan alınan, evimin dekorasyonunu etkileyecek garip gurup ürünler olur herhalde.

bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sorabilirsiniz. çok daha makul olacaktır. eğer yok derlerse, sembolik bir hediye yeterli olacaktır. minik bir mutfak aleti, borcam(evet yeni evli insanlar bunu almayı unutuyorlar), battaniye vs.

Dekoratif hediye konusunda super kahraman +1
Beğenmeseler de ayıp olmasın diye göz önüne koymak zorunda hissedecekleri bir süs eşyası almayın.

Kahve içicilerse mesela bir aeropress, chemex seti ya da moka pot alabilirsiniz. Ya da waffle makinesi?

Çok şubesi olan bir yerden alış veriş yap, içine değişim kartı da koydurursun, yeni evlilerse her şey vardır zaten. Eğer çok özel, şık bir hediye almak gibi bir düşüncen yoksa, bir evde birden fazla olsa da işe yarayabilecek bir şeyler al. Mudo'ya bakabilirsin, fikir edinirsin, hediyelik güzel şeyler oluyor. Hem değiştirmek isterse seçeneği bol olur.

Kahve fincan takımı olabilir. İkili ya da altılı. Değişim kartı da olsun mutlaka.

ara, kuzen su an marketteyim de, hemen soyle neyin eksik de, kafasi karissin, bosluguna gelsin, soyleyiversin ne lazimsa.

Sadece ihtiyaçları olan bir şey varsa alın. Onun dışında hediye almayın lütfen. Adet diye diye bize bir sürü gereksiz şey geldi, şimdi onları çaktırmadan atmaya çalışıyorum.

İlla bir şey alınacaksa bir mağazadan hediye kartı alın.

Kahve fincanı takımı evet bizde yaklaşık 16 takım var hepsi eş Dost arkadaştan hediye geldi. :)

Bir şişe şarap veya monopoly jenga tarzı bir oyun olabilir. Tabii ne kadar eğlenceli insanlar ona bağlı biraz da.

aman diyim kahve fincanı olayına girme. ev fincan dolu anasını satim.
kuzeninin annesini ara, bir ihtiyaçları olup olmadığını sor. eğer öğrenemezsen, yaşadığınız yerde boyner varsa oradan kendi zevkine göre bir şey al ve değişim kartı koy içine. boynerde istedikleri bir şeyi mutlaka bulurlar en kötü ihtimal.

oteller var, titanic, green park vs.

Fenerbahçe tesisleri. Günlük ücret ödeyerek girebiliyorsunuz.

Idealtepe aydınoğlu otelin havuzu var. 75 tl gün boyu.

fb tesisleri, 65 tl olması lazım hsonu almıyorlar

eski kimliğin nerde? yeni kimlik verirken eskisini almıyorlar. onunla geçersin.

@super kahraman olsaydim baba olurdum

yeni çipli kimlik ile geçilebiliyor sadece :/

burada 1 ay diyor.

www.mfa.gov.tr

kimse 2 gün sonra bitecek pasaportla ülkesine adam sokmaz

kardeşim yeni kimliğe başvurduğunda 1 hafta 10 gün içinde geldi demişti.

benim yeni kimliğim de 2 ay sonra geldi. pasaport ile çok zor, nrmnm'nin de dediği gibi kimse 2 gün sonra bitecek pasaport ile ülkeye birini sokmaz. kimliğinin ne zaman geleceğinden emin ol.

@giovanne

kimlik sürecini hızlandırmamın bir yolu yok gibi gözüküyor. en kötü pasaportun süresini uzatırım. o 4-5 günde hemen geliyor.

even en garantisi bu, risksiz.

hayır o pasaportla almazlar ülkeye.

selam. bir tavsiyem yok ama ağustos ayındayız. şu an çanakkalede bile deniz girmek isteseniz su soğuk olmayacaktır. neyin telaşını yaptınız anlamadım.

selamlar, eşim uzun yıllar karayiplerde yaşadığından malesefki bizim çok soğuk sularımızda yapamıyor. bu sebepten.

@super kahraman Su soğukluğuna ne kadar alışkın olduğunuza bakar. Hep Antalya, Bodrum gibi bir yerde denize girmiş olanlar Akçay, Ören, Burhaniye gibi yerlerde denize alışamıyorlar, anca dalıp öıkıyorlar. Aynı şekilde İzmir kıyısında Seferihisar'ın suyu soğuktur, kalan kişiler zamanla alışır ama Ağustos'ta girilebilir hale gelir mesela ama yengem "Çok soğuk" deyip beş günde toplam beş veya on dakika girebilmişti mesela.

Ben de Mordoğan-Karaburun taraflarını önerecektim. Oralar sakindir, ancak denizi kayalık ve deniz kestanelidir. Ona göre önlem almanız gerekebilir. Biz plaja denk gelmemiştik çok, genelde kayadan atlama şeklinde yüzdük ama ortalık çok sakindi.

Merhaba,

• Karaburun: bodrum koyu: küçük bir koy ama suyunun sıcaklığı ve temizliğinden çok memnun kalmıştım
•Çeşme: Kocakarı plajı: çeşmede gittiğim tek plaj. Hem halk plajı hem de paralı plajı ic ice. Yüksek sesli müzik yayını yok. Tuborg gold plajdaki büfede bu sezon 12tl idi. Şezlong fiyatları da uygun. Suyu çok güźel.
Mordoğan: Ardıç plajı: beachleri çeşmedekiler gibi görgüsüzlerle dolu değil. Suyu soğuk. Beni hasta etmişti.Ondan sonra bir daha gitmedim.
Seferihisar: Akarca plajı: Beachleri aileler icin genelde. Suyu haftasonu pis. Sıcaklığı fena değil.

Ye.

Hayır canım yeme. O ne saçmalık? Mideni iyice genişleteceksin. Acıkınca az ye.

Trainer sana uygun bir şey vermemiş gibi geldi bana standart protein göm koçum mantığını dayamış geçmiş gibi duruyor. Mide genişlemesi diye bir şey yok bu arada mideniz kas yapıdadır esner geri eski halini alır.

o beslenme şekli ile kilo verebilmenin tek yolu çok sıkı antreman yapmak.

canın istemiyorsa yememenin pek zararı olmaz. sadece bunu sürekli yaparsan bir süre sonra antreman yapamayacak kadar halsiz kalabilirsin.

arkadaşlar zaten çok sıkı antrenman yapıyor olduğumuzu en başta b elirttim. yürüyecek halim kalmayana kadar çalışıyoruz her gün. gayet de iyi yağ yaktım bugüne kadar.

Yahu niye uzatıyorsun. Yaptığın ağır antrenmanın karşılığını "tam" almak için yemelisin. Tok olsan da yiyebildigin kadar ye en azından.

Antrenman yaparken ortasinda "çok yoruldum" deyip bırakıyor musun? Hayır.
O zaman tok olsan bile, en azından yiyebildigin kadar ye.

Bişey olmaz.

tek bir tanesi patladıysa bir şey olmaz.
aksi halde altına kriko koymanı tavsiye ederim.

D r

starbak. baristalık iyi meslek, ilerde farklı bir mekanda da değerlendirilebilirsin.

Ben sturbucks cuyum

starbucks. baristalık ayrı bir kültür. buradan başlarsın işte negzel

Dr. Starbuck amerikan dr Türk.

amelelik dediğine göre kariyer olarak baristalıktan devam etmek gibi gibi bi hedefin yok. ben de d&r diyorum o zaman.

Dinlenmene en çok hangisi müsaade ediyorsa o olsun ya da en çok hangisinde dinlenme fırsatı bulabileceksen o olsun. Kendini ne kadar az paralarsan iyidir.

Kesinlikle Starbucks. Barista olmak apayrı bir şey. Belki mutfağı sevdiğim için öyle diyorum. Nasıl yapıldığını öğrenip kendi evimde de uygulardım arkadaşlara fln. Starbuksta çalışan arkadaşlarım vardı. Hepside farklı firmalara geçti daha sonra. Bence baristalık daha güzel.

starbucks a gelenlerin egolarını tatmin etmekle kendini çürüteceğine d&r tabii ki.

starbucks,kahve kültürün olur.bir şeyi iyi biliyor olursun.d&r sıradan tezgahtarlık.

o zman dr'ye çevap veriyorum arkadaşlar, ikisiyle de gittim görüşmeye ikisi de olunça böyle arada kalmıştım. herkese teşekkür :D

dr. arada bir iki sayfa karıştırırsın daha ne.

starbucks'ta calisacaksaniz soyle bir ikilem var, ordaki baristalar icin. avm starbuckslari yogun olur, ama genelde tuvalet olmaz bu starbuckslarda, tuvalet temizlemek zorunda olmazsiniz.

caddelerde bulunan starbuckslar yogun olur, ama avmler kadar yogun olmaz, cogunda tuvalet vardir ve tuvalet temizlersiniz.

ben tuvalet temizlemem gibi bir dusunceye sahipseniz bunu goz onunde bulundurun.

D r tabii ki. ne baristalığı allasen ya, starbucksta barista mı olunur.

günde 300 tane şımarık tipin gevrek gevrek konuşmasını (arada istisnalar var tabi) çekmek istemiyorsan d r kesinlikle.

ahahaha ellaaam kapitalizm nelere kadir yaaa, barista olursun kanki starbaks iyidir diyor adamlar sfjsfksl. kahvehanedeki çaycılara da çayista, çay operatörü, bölge dağıtım sorumlusu falan diyelim oldu olacak aq. nasıl da bayılıyonuz hayatta kalma mücadelenizi çok güzel bi şeymiş gibi parlatıp satmaya ya. biri de demiş d&r türk o yüzden d&r ahahaha sorsan kullandığı 100 üründen 99'u türk değildir halbuki, türk olunca ne oluyosa. neyse.

ben olsam d&r'ı tercih ederim. ortam daha sakin ve nezih olur gibime geliyo. kişisel olarak da kahve satmaktan daha ilginç benim için kitabın, oyunun, dvd'nin olduğu yerde bulunmak. daha az sıkılırdım diye düşünüyorum.

İyice soğudum starbuckstan :)

merkezde kalmayın ya, saçma sapan bir yer. köylere, koylara, sahillere gidin.

gün içinde motorla çevre köyleri ve merkezlerini gezin. akşamları da kalacağını yerdeki tavernalara gidin.
yollar virajlı ama virajlar keskin değil.

şahsi fikrim, adanın merkezinin adada gidilebilecek en kötü yerlerden biri olduğu yönünde. bana kalırsa taverna, uzo, sirtaki, canlılık falan, bunları boşverip içkilerinizi alıp en güzel ve huzurlu koylardan birinde sabaha kadar kafa çekip muhabbet etmeniz. önerim olacak koylar: mavra volia, elintas (elinda), agia dynami, vroulidia, trahili. buralarda akşamları kimseler olmaz. gündüz ise mutlaka bu koyları gezin, hepsinin denizi ayrı güzel.

komi plajında, kuzeydeki volissos köyünde, bir de batıda kalan lithi adlı kasabanın sahilinde birçok restoran ve kalmaya yer falan var. gece gündüz çok kalabalık olurlar. (tabi eğer kalabalık seviyorsanız.) onun dışında; mesta ve vessa birbirine çok yakın ve çok tatlı köyler, görmeden geçmeyin. ama gece büyük ihtimalle sakin ve sessiz oluyorlardır.

karfas ise sadece fazlasıyla popüler ve herhangi bir vasat türkiye sahilinden daha iyi değil. zaten türk dolu. gerçekten ada havası istiyorsanız ilk paragraftaki yerlere mutlaka gitmelisiniz.

motorla rahatça gezersiniz, özellikle merkezin güneyi ve batısında kalan bölgelerin yolları çok düzgün ve asfalt.

taverna önerim: meltemaki.
otel önerim: ostria

Uygun bir dille açıkla. Yalana hiç gerek yok. Gönlünü alırsın bir şekilde. Ama cidden eşin haklı.

Cinsiyet?

Siz erkekseniz ve arkadasiniz da kadinsa böyle demesi normal.

evleneceğin kişi haklı.

@chitosan kadınım, arkadaşım da kadın.

adam haklı. sıfır eşya geliyor adamdan önce başka biri oturacak.

ben seni erkek sandım. Afedersin ama biraz klasik, kaba bir erkek düşüncesizliği olmuş. şaşırdım. O birlikte daha hiç oturmadığınız evinize erkek arkadaşını getirip 2 ay kalsa hoşlanır mıydın ? çok sorun edilecek bir şey olmayabilir ama ondan müsaade istemeliydin arkadaşını çağırmadan önce. Bence arkadaşın da düşünebilirdi. Eviniz daha yeni sen bi eşinle otur önce tadını çıkar, gerek yok derdim ben olsam.

bencilce bir karar olmuş sormadan teklif etmeniz. adam haklı.

bencede düşüncesizce davranmıssın keske once esıne sorsaydın. bi empati yap anlarsın.

bence boşanmak üzere olan arkadaşın yalnız yaşayan ya da boşanmış başka bir arkadaşının yanına gitmeli .
sen henüz yeni evleneceksin , onun yerinde ben olsam gelmek istemezdim . sana evlilikle ilgili sıkıntılarını anlatıp duracak kafanı karıştıracak . hoş olmaz .
bir bahane bul ona söyle gelmesin .

eşe sormamak ayıp ve düşüncesizce olmuş ama ucunda ölüm yok, yeni eşya diye üzerine çıkıp tepinecek de değil sonuçta. sırf sormadığın için trip yapıyor olabilir, gönlünü al güzel bi şekilde, büyüyecek bir şey değil normal şartlarda. arkadaşın yakın mı sana, belki arkadaşı değil de elalemi getiriyor diye düşünüyor da olabilir bi yandan.

Arkadaşı kıracaksın, mecbur.

bence eşin haklı ve gayet haklı. sonuna kadar haklı,

bu yüzden eşini değil, arkadaşına uygun bir dille açıklayıp kabul edemeyeceğini bildir, sonuçta artık bir aile kuruyorsun. o evin öncelikleri sen ve eşin. arkadaşın dış kapının mandalı kusura bakmasın.

arkadaşının hiç ailesi, akrabası kardeşi filan yok mu? umarım özel durumları sizi de etkilemez.

Yeni eşyayı ilk ben kullanmalıyım muhabbeti olduğu için ben de eşini kadın tarafı zannettim. Erkek çıkınca şaşırdım.

Bence sen haklısın. Tamam eşine de sorsan iyi olurdu ama eski ev arkadaşım diyorsun. O insanla birlikte yaşamışsın, mobilyalara sıçacak işeyecek hali yok ya? Zor durumda kalan bir arkadaşına yardım etmek istemişsin sonuçta. Onun yerinde sen olsan ve arkadaşın "eşyalar daha yeni" diye seni kabul etmese ne hissederdin.
Eşinin yeni gelin muhabbeti yapmasını saçma buldum. Eşyalara gereğinden fazla değer veriyoruz.

Bence sıkıntı olmamalı böyle şeyler. Nolur, 2 ay kullanılmış koltuğa otursa götü mü incinir...

Nişanlınıza "kız zor durumda. söz verdim ayıp olur" diye biraz bastırın. İlle de istemem derse, arkadaşınıza "Nişanlım karşı çıktı, kusura bakma" diye hemen haber verin ki zaman varken başka bir yer ayarlasın.


.

ben sıkıntı etmezdim. açıkçası hatta bi erkeğin bunu dert etmesi biraz tuhaf geldi. bende evlilik arifesindeyim erkek arkadaşıma git evde arkadaşlarınla takıl diyorum. haklı haksız bilemem. ama uzun süreli kalacak bi kadın arkadaşınıza ben evdeyken çağır demesi daha tuhaf geldi.

bence arkadaşa güzel bi dille anlatıp sende kalamayacağını söylemelisin. gerçekten yakın bi arkadaşsa bunu anlayabilir diye düşünüyorum.

Eger ikiniz birden kadinsaniz evde kalmasinda bir problem olmamasi lazim. arkadasiniza yardim etmek istemeniz normal.

Ben de erkeğim ve evime eşyalarıma çok düşkünümdür. asla ben daha oturmadan birinin gelip evimde oturmasını istemezdim. eşiniz haklı

henüz partnerinizle birlikte yaşama ve bir olma fikrine adapte olamamışsınız. bu fikre adapte olmalısınız; zira artık tek başınıza yaşamıyorsunuz. eve dair her şeyi, kendinize dair de pek çok şeyi onunla paylaşmalısınız. orası onun da evi ve bunu bilmeye hakkı var.

@fragile lady galiba haklısın, yıllardır yalnız yaşıyorum :(

@blue serenity arkadaşım karşıda oturuyor, sık sık görüşemiyoruz, genelde yazışarak iletişim kuruyoruz. mecburen yazarak anlattım :/

öncelikle "evim" değil "evimiz". "evime taşındım" değil "evimize taşındım". bence bu çok şeyi açıklıyor zaten.

@halanne gerçekten sen yazdıktan sonra farkettim :/ haklısın.

peggy + 1

Sizin yerinizde değil de, eşinizin yerinde olduğunu düşündüm. Eşya aldığım evime nişanlımın bir arkadaşı gelecek ve kalacak diye. Evimizin eşyası neden zor durumdaki arkadaşlarımızdan önemli olsun ki? Hani, evi hallaç pamuğuna çevirecekse, orayı burayı lekeleyecekse, kötü bakacaksa ayrı konu, evi leş gibi kulkanan biriyse ben de bir garip olurum ama bınların dışında zor durumda kalan bir dostun, evliliği bitmek üzere olan arkadaşın köpeği olsun eşyalar. Birine kucak açmayacaksa, birini mutlu etmeyecekse ben o eşyayı n'eyleyim.

Diyelim ki siz ayrıldınız bir gün, arkadaşa sığındınız. O da "Eşyalar yeni, olmaz" dedi. Anlayışla karşılamasına kariılardım, kimseye evinde rahatsızlık vermek istemem ama bir yandan çok da kırılırdım.

Burada eşinizin yerinde olsam benim için sorun olan şey bana haber verilmeden karar verilmesi olurdu, ona bozulabilirdim belki ama sonuçta hayır diyeceğim bir şey değil.

Aynı eve geçeceksiniz de, o evin "evimiz" olması ve o algının yerleşmesi aynı evde olanlarda bile zaman alıyor. Daha taşınmadan "evimiz", "yuvamız" olmaması normal.

peggy & aychovsky +1

eşya nedir ki? hangi taraftan düşünürsem düşüneyim anlamsız geliyor. arkadaşın kulu köpeği olsun o eşyalar. hem zaten arkadaşına arka çıkamayacak bir kişinin de benim eşim olabileceğini sanmıyorum.

Zaten bu evlilik/düğün ile ilgili bir sürü olaya ifrit oluyorum. insanlar anlamsız eşyalar alıyor, garip tavırlar takınıyorlar.

Ev yeni olsun, kadın yeni olsun, eşya yeni olsun. hepsinin yenisini yine bulurlar da, arkadaşın yenisi biraz zor bulunur. Eşiniz ile birlikte yeni bir hayat kurmayın, hayatınızı paylaşmayı ama kendi hayatınızı ve kişiliğinizi korumayı öğrenin.

Arkadaşının başka alternatifi yoksa ayıp olmuş.

Herkesin bu olaya yaklaşımı farklı olacaktır yukarıda görüldüğü üzere, önemli olan ise o evi paylaşacağın insanın ne düşündüğü. Ortada ortak mallar varken tek başına karar vermek doğru olmaz, dolayısıyla ona sormadan davet etmekle yanlış yapmışsın belli ki.

Ayrıca yukarıda birinin de dediği gibi evlilik öncesi, en iyi ihtimalle keyifsiz, muhtemelen de depresyondaki birinin sana iyi geleceğini düşünmüyorum. Eski üniversite arkadaşından daha yakın bi aile ferdi falan vardır muhakkak bu süreçte ona destek olacak. Seni seçmesi zamanlama olarak doğru değil, o da hatalı.

evleneceğin kişi tamamen haksız. bu kadar mülkiyetçi olup halden anlamamak bana çok saçma geliyor eşya lan bu.

Müstakbel eşin haklı. Doğru yaptın bence.

bence esin kesinlikle hakli, kararini dogru vermissin sonuc itibariyle

yahu yakın arkadaşsa eşya daha mı önemli? varsın eşya olmasın. kadın kafa dağıtmaya geliyor. boş bulunmuşsun eşine danışmadan davet etmişsin ama büyük bir sorun değil bu da. kalması bence kötü bir şey değil.

müstakbel eşin haklı.

ayrıca olayın eşyaları başka birinin kullanması/kullanmaması olduğunu sanmıyorum. sıfır ev, sıfır eşyalar ve sen onunla birlikte orada sıfırdan yaşam kuracaksın. oysa sen eşinin o evde bazı şeyleri ilk senle yaşama hakkını elinden alıyorsun.

editini şimdi gördüm. hayırlı olsun.

fikrimce arkadasiniza zor anında yardımcı olmalısınız.

Bence de adam haklı. Basit gibi gözükse de Yeni evlenecek ve Yeni kurulan bir evin masumiyeti vardır. Böyle deyince pıtırcık tepkisi oluyor gibi gözükse de aslında değil psikolojik altyapısı var. Ayrıca arkadaşınız boşanma gibi bi durum yaşıyormuş yani yukarıda da çok güzel ifade etmişler biraz düşüncesizlik etmiş. Eşiniz haklı

cevabları okumadım, söyleyen olduysa bilmiyorum ama bence bu hikayede senin hatan eşine danışmadan iş yapmak. ben olsam evimizin mobilyalarını başkasının kullanmasından değil, bundan çok rahatsız olurdum. kimisi "mobilya arkadaşımdan kıymetli mi" der, kimisi "her gün mü ev döşüyoruz, ilk biz oturalım" der vs. bence bunun doğrusu yanlışı yoktur ama eşine sorup etmeden birlikte yaşayacağınız eve birini davet etmen hoş değil. bu konuda düşünceli davranman gerekirdi.

yoksa vay efendim mobilyayı o ısırmış da arkadaş daha kıymetliymiş falan bu mesele değil bence. sorun senin hala yalnız yaşıyormuş gibi davranıp eşini devre dışı bırakman.

Şarküteride bulunur diye tahmin ediyorum.

carrefour migros gibi marketlerde veya şarküterilerde bulursun.

Tuzlu peyniri suda bekletince tuzu gitmiyor bence. Zeytinin de gitmiyor. Aksamdan sabaha kadar beklettim zeytini defalarca da yikadim ama hala tuzluydu.

Ben aradım böyle bir peynir yok. Varsa direk adres verin

Tuzsuz peynir diye bir şey yok ama görece daha az tuzlu olan peynirler var, mesela Migros'ta satılan Akpınar marka köy peyniri. Yine bazı lorlar tuzsuz, böyle parça parça olan değil de daha kalıp tipli olan lor peynirleri, onların bir ayırımı vardı ama unuttum şimdi. Ünal lor peyniri olabilir yanlış hatırlamıyorsam, emin değilim markadan.

Bazı peynirler günlerce de suda dursa tuzu gitmiyor, bazısı da bir gece dursa tatsızlıktan yenemez hale dönüyor. Sütaş ve Yörsan beyaz peynir tuzu çabuk gidenlerden.

Teksüt'ün üçlü peyniri var, oun örgü olanı da suda bekleyince bayağı tuzsuz oluyor.

Tuzsuz mozerella vardi migrosta hatta kunefe bile yapiliyordu onunla

Bimde satilan lor tuzlu mu?

Bimi bilmiyorum ama a101 deki lorlu tuz resmen.

Kendiniz yapın. En azından ne yediğinizi bilirsiniz.
www.google.com.tr

abim mecburiyetten 2-3 yıl kadar oturdu o semtte. toplamda 4 kere falan ancak gitmişimdir bu sürede. gidişlerimin 2 si yeğenlerimin doğumu, diğer ikisi de doğum günü sebeplerindendi. yani zorunluluk olmasa misafirliğe bile gidilmeyecek bi semt bence.

genelde çocuk parklarını uyuşturucu satıcılarının mesken tuttuğu, yazın sabahlara kadar sokak aralarında düğünlerin yapıldığı, arabaların önüne nerden çıktığı belli olmayan bir sürü çocuğun fırladığı, kiracının evi harabeye çevirip çıktığı bir semt.
aynı paralara gidin kurtköyden alın bence. evet, istanbul'un iki ucu ama eğer yatırım amaçlı düşünüyorsanız kurtköy, beylikdüzü'ne göre daha güvenli.

1 yıldır beylikdüzü'nde yaşıyorum. yukarıdaki arkadaşın bahsettiği durumların hiçbiriyle karşılaşmadım henüz. Esenyurt tarafı için geçerli bunlar. Beylikdüzü'nde Adnan Kahveci Mah. ve Beykent tarafları en güzel mahalleler. Ancak burada evler biraz pahalı olabilir.

Tüm bunları bir kenara bırakırsak Beylikdüzü'nde yaşayıp Maslak'ta çalışmak bence çılgınlık. Sabahları o yöne doğru inanılmaz trafik oluyor. Ben olsam hayatta böyle bir şey yapmam.

beylikduzu/maslak cilginligini bir yana birakirsak, cokta fena bir yer degildir, e/5 in gidisten sol tarafini secmelisiniz, migros tarafi yani, burada da bizimkent denen yer idealdir, beykent te biraz uzak olsa da iyidir, profil acisindan fena degildir, yollari genistir, park sorunu falan olmaz, eskiden fuhsiyat baya fazlaydi, su an biraz innovia/esenyurt tarafina kaydi gibi..

6 sene Beylikdüzü'nde oturdum. Hafta içi her gün Beylikdüzü-Beşiktaş yaptım. Abim hala orada, 7. senesi. Beylikdüzü-Maslak çalışıyor ve servis var. Şu anda günlük programınız nasıl, bilmiyorum ancak abim 6:30'ta evden çıkıyor sabah, 6:40 gibi servis alıyor ve 8:15 gibi işte oluyor. Bazen 9:00'a doğru vardıkları da oluyor. Akşam 17:30'da çıkıyorlar, eve gelişi min 19:00 ama genellikle 19:30'a doğru. Kendi hayatınızın şu anki halini düşünün ve ona göre karar verin.

Bir yandan tehlikelerine bakarsanız, Beylikdüzü'nde bir kere kapkaça uğradım. Yani, o kadar süper değil durum. Bu konuda hiçbir yere güvenmiyorum. Nişantaşı'nda da gündüz gözü kapkalabalık Rumeli Caddesi'nde bana bıçak çektiler herkesin içinde, bir kişi de ne oluyor demedi. O yüzden İstanbul'un herhangi bir noktasına diğerinden daha güvenli demem. Ancak, her apartmanın bahçesinde çocuk parkı var ve buraya apartman dışı pek kimse giremiyor. Bunun dışında apartmanda her telden insan vardı. Cemaatçisinden fahişesine, ailesinden öğrencisine kimsenin kimseye karışmadığı bir apartmandı. Daha önce Üsküdar Selimiye'de yaşadım 4-5 yıl, ondan öncesi de Maslak'ta idi. Selimiye'nin mahalle ruhunu seviyordum ama sokakları dardı, gürültüsü fazlaydı, evler çok küçük ve eskiydi. Beylikdüzü'ne gelince aşırı rahatladım. Evin önü ve manzarası gepgeniş, evler gepgeniş ve düzenli, ev yeni, ortalık yalıtımlı. Yan odadaki telefonda konuşurken sesini duymuyorsun. Zaten bütün yaz mevsimini balkonda geçiriyordum önüm açık olduğu için. O yüzden pişman değilim hiç. Zaten işten kalan zamanın çoğunu evde geçiriyorum ve arada bir dışarı çıkıyorum, o yüzden evin konforlu olması benim için daha önemli. Bizim Beylikdüzü'nü alışımız biraz mecburen oldu; İzmir'den ev satmıştı ailem ve onunla İstanbul'dan ev almaya çalışıyorduk. Beylikdüzü'nden başka Mecidiyeköy'de minik bir ev alıyordu. 'Mecidiyeköy mü, tövbe' diyerek Beylikdüzü'ne kaçtık. Ancak, kirada oturacak olsam Beylikdüzü'nde olmazdım sanırım.

Herkesten erken kalkıp çıkacaksınız, herkesten geç eve geleceksiniz. Trafikte bol bol bunalacaksınız. Abim servise biner binmez uyur ve servis geldiğinde 'Biraz daha uyusaydık ya, azıcık daha gecikemiyoruz' dermiş ama akşam dönerken öyle olmuyor. Trafiğin en iğrenç saatinde TEM'de oluyorsunuz. Ben bu süreyi sesli kitap dinleyerek geçiriyordum ve açıkçası trafik çok boğsa da, zevk alıyordum sesli kitap dinlerken ya da uyurken. Kitabın heyecanlı yerinde indiğim zaman mızmızlanıyordum 'Yol niye bitti' diye. Yolda uyuyabiliyorsanız, bir şeyler yapabiliyorsanız güzel. Günde 4 saatinizi yola vereceğinizi ve bu süreçte bir şeyler yapmazsanız kafayı yiyeceğinizi hatırlatırım. Bir de ne kadar eğlenirseniz eğlenin, yol yoracak, kaçış yok.

Bir de uzun yolda servis kavgaları çok olur. Daha önce hiç görmediğim servis kavgalarını Beylikdüzü'nde gördüm. Herkes uzun yola gittiğinden herkes çok gergin olur. 2 dakika garip bir şey olsa serviste kavga çıkar 'O hanımın istediği yerden gidildi, benim dediklerim niye olmuyor' tarzı saçma saçma kavgalar döner ve insanlar böyle saçma şeyler için sürekli gergin dolaşır. Bizim servis hep kavgalıydı mesela ama abimin servisi pamuk gibi. Binen uyuyor. Sakin sakin gidiyorlar.

Mahalle olarak Beykent tarafları da olabilir ama metrobüse yürüyerek gidilmeyebilir oradan. Adnan Kahveci Mah., Barış Mah., Bizimkent Sitesi tarafları güzeldir. Bir de E5'in karşısındaki evler de Beylikdüzü'ne aitti bir 10 yıl kadar önce. Oy nedeni ile alıp Esenyurt'a verdiler. O tarafta da oturan insan profili benzer ama Esenyurt'a geçtiği için evler daha ucuz. (Marmara Park ve arkası oluyor, Mevlana Mah. olarak geçer) ama orada da Innovia tarafına kadar gitmeyin. O taraflar hem uzak kalır metrobüse, hem fuhuş miktarı biraz yüksek. Gerçi fuhuş yapanlar size karışmazlar, umurlarında bile olmazsınız. Ben apartmandaki fahişeden hiç rahatsız olmadım mesela, bir komşu olarak iyiydi. Sonra o da Innovia'ya taşındı zaten.

@aychovsky teşekkürler bilgilendirici bir yazı olmuş eline sağlık.

Sosyalleşmek benim için önemli değil diyorsanız buyurun gelin. Ben zorunluluktan 9 aydır buradayım. Gideceğim gün için şafak sayıyorum.

Burcuokut un tasarımlarına bakın

@fasulyek burcu okut'u takip ediyorum ve beğeniyorum ama renkli taş çalışıyor kendisi genellikle.

Büyük kuyumculara gidiyoruz zevkimize uygun olanı seçiyor, beğeniyor, alıyoruz. Bu alışverişi en iyi gezerek yaparsınız, 3 5 mağazayı ziyaret edip çeşitlere bakın, illa beğenirsiniz birini. Başka hani yolla alınır bilemedim.

(bkz: swarovski)

Ben tamtur seviyorum, her şekilde kullanılabilir.

www.instagram.com

www.instagram.com

www.instagram.com (bir tık daha süslü)

Bunlar şık bence, zarif.

Benim sevgilim elmas istiyor. Demek ki en fiyat performans olan o :)
Satarken de deger kaybetmiyormus..

forum.donanimhaber.com
forum.donanimhaber.com

yukarıdaki insanlar markalardan çok daha ucuza sattığını söylüyor

değerli taş haricinde seninle aynı dertlerden müzdariptim, baya 2 ay boyunca çile çektim aradım bulamadım beğenmedim (bu arada tek taş denen şey çirkinlik abidesi bir şey diyemeden geçemedim) ben pandora diye bir yerde çok uygun bir fiyata güzel bir yüzük aldım onunla evlenme teklifi ettim kabul ettiğine göre (yakında düğün var) demek ki olabilir bir şeymiş istersen olabilir gibi düşünürsen bak derim.

Ben de tek taş istemeyenlerdendim. Ama eşim "nasıl bir yüzük seversin mesela bir göstersene" diye sorunca başka hoşuma giden güzel yüzük de bulamadım. Alma boşver dedim ama yine gitmiş kafasına göre bir tektaş almış.

Tektaş çok popi ve klişeleşmiş durumda olduğu için istemiyoruz, tepki gösteriyoruz. Ama düşününce en sade yüzük yine tektaş. İşçilik mişçilik de yok, adı üzerinde bir tane değerli taş yani:D

burcu okut tasarımları diyorum. <3
instagramdan bir göz atınız.

safir alabilirsin

Annem hirsizlik korkusundan pahali bir sey takmiyor malum 1 lira icin bile adam olduruyorlar. O yuzden gumus takiyor guzel tasli olanlardan.

Bence binemezsin.
Güvenlik duty free falan diye bakmaz, kabul etmez gibime geliyor.

binersiniz. diğer türlü olsa girişte neden duty free olsun ki?

daha öncelerde aldık, bindik, hatta içtik :)

güncelleme: kasada aktarmalı uçuşunuz var mı diye soruyorlar, sormasalar da başka bir uçağa daha binicem dediğinizde farklı bir pakete koyuyorlar ve sorunsuz şekilde kabin bavulunda taşıyabiliyorsunuz.

rahat kullanırsın. kaç senelik 5s'i bile takılmadan kullanıyorum hem de güncelliyorum ios şu anda son sürümde.

2015 başında alınmış ayfon 6 yı kullanıyor kardeşim(16 gb). alındıktan sonra 2 sene boyunca ben bi hayli hor kullandım telefonu. 7-8 aydır da kardeşim kullanıyor. herhangi bi takılma vs de yok.
plus diyosun hele de 256. bence 5-6 sene rahat kullanırsın.

700 liralık androidi alsan 5 sene götürür. 5000 liralık telefon mu götürmeyecek

@glamdr1ng, 700 liralık android nereye götürüyor 5 sene?

rehberin açılması için 2 dakika bekliyorum 3 sene sonra, şarjım 3 saatte bitiyor telefonu kullanırsam.

Iphone 5 kullaniyorum pili bile degistirmedim(degismesi lazim) cok iyi durumda kullaniyorum. Bahsettiginiz telefonun basina bisey gelmedigi surece 5 sene rahat goturur.

2012'de aldığım HTC 4 sene sorunsuz sıkıntısız gitti. 4. seneden itibaren pil sorunu yaşamaya başladım ve başarısız bir root girişimimden sonra telefon kafayı yedi. Yenisini aldım. 2012'de alınan telefon bunu yapabiliyorsa, 2017'de çıkan 3 sene gitsin bence de.

6 kullanıyorum 2 sene oldu sıkıntı Yok. Güncelleme alır 1-2 sene daha. Bozulana kadar devam bakalım

256 çok bence. plus + da boyutu büyük, çok popüler değil.

performans açısından ise en az 4 sene gider. mesela iphone 5s 2013 te çıktı. ben hala kullanıyorum. son ios u destekliyor, takılan uygulama yok vs. pilini değiştirip devam ediyorum.

@sttc, 256 çok mu onu ben de düşünüyorum ama 5 sene kullandığımı varsayarsak doldururuz gibime geliyor. Boyutu seviyorum ben, bana uygun.

ben mp3 atmıyorum. tek depolama foto. 2000 fotoğraf var. eğer mp3 olsun binlerce dersen 256 al. ama ben 32 gb ile idare ediyorum.

@sttc, yok 32 hayatta kurtarmaz beni. 128 ile 256 arasında kaldım sadece.

fiyat farkı sıkıntı olmayacaksa 256 derim ben.

@super kahraman olsaydim baba olurdum, valla hani ucuz olsa daha iyi olur ama tabi 5 seneyi düşünüyorum. Gerçi yeni çıkacak iPhone ABD'de 1000 dolar olacak diyorlar, o zaman 128'i tercih etmek zorunda kalabilirim.

yıllık mı geliyor bu para? günlük mü? haftalık mı? gelir de ne zaman gelir?

aylık gelir ise işi falan bırakır dünyayı gezmeye başlarım helpx gibi workaway gibi platformlar ile sadece yol masrafın olur.

2 yıl ailemle beraber kalarak birikim yapıp sonraki 2 yılı istediğim ülkeleri (couchsurfing ile) gezerek geçirirdim. sonra tekrar aynı döngü.

500 dolar aylık gelirle anca çalışmaya devam edilir. 2000 desen bi durup düşünürdüm.

500 dolar dediğimiz 1750 lira değil mi yahu? ne yapacaksın o parayla türkiye'de bile açlık sınırı. ben olsam o parayla sürekli ve düzenli olarak ödeyerek bir şeyler alırdım. ne istiyorsam artık,motor olur, tatil olur vs vs.

elbette iş bulur çalışırdım. hayat kalitemi daha da yükseltirdim.
ev araba almak değil demek istediğim.

hiç çaktırmam, çalışmaya devam. çatır çatır yerim. yuutup parası olsa keşke böyle

adam 1750 tl ile dünyayı dolaşabileceğini sanıyo.

(bkz: ayda 140 dolar ile dünyayı gezmek)

500 dolar 1750 lira yapar. İnsanlar 1300 liraya günde 10 saat çalışıyor. Tabii ki parayı alıp ömrümün sonuna kadar çalışmadan yaşarım. Bu en kötü senaryo olur daha iyisi de o ek gelir varken bir süre çalışıp bi araba, karavan vs. alıp daha sonradan paraya muhtaç olmayacağım şekle eriştiğimde yine çalışmazdım, o zaman aynı zamanda geziyor olurdum.

500 dolar gelirle geçinemezsin bile.

kira derdi olmasa, 1000 dolar gelir olsa belki

İstanbul'daysan part time bir işe girerdim. İş stresim olmazdı ve üzerine 250 dolar kazansam yeterdi. Boş zamanım da çok olacağı için bol bol seyahat ederdim.

Çalışmaya devam ederim. Ek gelir olur o para.

500 dolar ile başını sokacak insani şartlarda bir evi ancak tutarsın. Faturaları ödeyecek kadar elinde para kalmaz. Asgari ücretle çalışanlar nerede yaşıyor nasıl idare ediyor ben anlamıyorum. 3 öğün simit yeseler bile aşıyordu. Sahibinden'deki kiralık zindan diye sözlüğe taşınan yerlerde yaşıyor olsalar gerek.

Dünyayı gezerim kısmına gelince. Sefalet bence gezmek değil. Paran yoksa sadece sokaklarda boş boş dolaşabilirsin. 140 dolara yaşayan arkadaş parasızlıktan hiçbir büyük şehire gitmiyormuş. Ne gezgin ama.

Erzincan'a yerlesirim. Zaten mutlaka para artar senede bir de tatilimi yaparim artan parayla.

Bir dağ başında kendime yaşam alanı kurardım, hayatımın geri kalanını kitap okuyup, müzik dinleyerek geçirirdim herhalde.

Aylık 500 dolar düzenli gelir işi gücü bıraktıracak bir para değil. 500 değilde 4-5bin dolar aylık olsa, dünyayı gezerdim. tv'den takip ettiğimiz spor, yarış vb. organizasyonlara katılırdım. Çalışmazdım.

kalite süreçtir, ulaşılır. üretimin, servisin her aşamasına yayılmış olmalı ki nihai sonuç kaliteli olsun.

ulaşılır. bir şeye kaliteli diyebilmek için bir şeyle kıyaslanman gerek. dolayısıyla daha sonraki versiyonlarda ulaşabileceğin bir şey.

bence. soruyu pek anlamadım ama anladığım kadar işte.

Kalite, kaliteli demek günlük kullanımdan farklı olarak her zaman en iyi, en üstün performansı göstermek demek değildir.
Kalite kontrolde algı, istenen performansı göstermesi, ihtiyacı karşılamasıdır. Örnek olarak, F1 araçları kendi standartlarında kalitelidir ama dağda bayırda kullanmak için araç aradığımda benim kalite standartlarımı karşılamazlar.
İstekler beklentiler düşük olduğunda o kaliteyi üretmek, ulaşmak kolay olur.

Kaliteye ulaşmak için önce senin kaliteyi üretmen gerekir.

Ben de kalite süreç demek için gelmiştim ama arkadaşlar iletmişler :)

Algı olarak direkt ürün olarak aklımıza bir şeyler gelse de aslında sürecin kalitesi sonucunda kaliteli ürün veya hizmet meydana gelir.

İzlenebilirlik, ölçülebilirlik, süreklilik kaliteyi oluşturan bazı etmenlerdir.

Müşteriler olarak bizler de hangi kalitede ürüne ihtiyacımız varsa o ürün bize kaliteli olarak görülür. ( veya hizmet ) Kalite kişinin neye ihtiyaç duyduğudur yani.

Mesela Iphone kullanıyorum. Neden ?. Kaliteli diye. Nesi kaliteli ? Görünüşü güzel, akıcılığı var, yavaşlamıyor kolay kolay, satarken de değeri çok düşmüyor. İşte benim için kalite kriterleri bunlar. Başka kişiler için başka şekilde değişebilir tabii bunlar.

Youtubedan kedi miyavlama sesi açın. %99 kendini gösterir kedi. Gösterir göstermez tutup çekin.

Not: itfaye de önce bu yöntemi kullanır.

Çok ses yapılmasın ki daha da korkmasın, tavuk eti gibi onun kokusunu alabileceği mama olduğu yere koyup bi de kedi miyavlaması açıp çevre sakinliğini sağlarsanız belki çıkar, çok aç olmalı=( lütfen bizi de haberdar edin.

Yoğurt ye. Peynir de olur

Bunların hiçbiri. Illa da bu ayarda bişey istiyorsa canın o zaman bol marullu çiğ köfte. Ayrıca geç yat.

Bana kalırsa yoğurt iyidir gece gece şimdi..Ancaak kilo dert değilse buyrun;

Ankara ise ASPAVA

kokoreç bir de yanında bira varsa çok değişik bir şey hiç doymuyorsun :D

dilim pizza geçiniz...

köfte ekmek güzel bir yer varsa o da güzel olur.

yer istanbul çiğ köftede akşam olunca tırsıyorum kalan bayat köfteleri bana dayıyormuş gibi hissediyorum

Köfteyi ekmeksiz, marulun arasında ye.

salatalık demeye gelmiştim de seçenekleri görünce bi duraksadım. dilim pizza ye bari porsiyon olarak daha ufak diğerlerinden.

bir süre boyunca marketteki en pahalı ürünleri al. önce onu mal varlığınla etkileyip kıvama getir.
sonra ödeme yaparken telefon numaranı yazdığın bir kâğıdı avucuna tutuştur ve marketten çıkmadan omzunun üzerinden ona bir öpücük at.

(git: 1207557) bu gün o taktiği denedim tam nakit olarak ödedim aldığım şeyleri. En çok korktuğum şey marketin içinde çiyaklaması o kadar insanın içinde rezil olmam. Boynundan öpme vs :) komik geldi bana ama kağıt işi güzel deniyebilirim. Birde abazalıktan mı yoksa psiklolojik olarak öyle mi hisstem sanik parayı verirken hafiften elimi tuttu

Maalesef fişe daha önce bakmıştım ismi yazmıyo

Yahu ne taktiği. Bikac kez alışveriş yap, her defasında kibar ol, güler yüzlü ol. Biraz sohbet et. En sonunda çay içelim mi de akdkakkd

keşke bütün çalışanlar sizin gibi olsa filan de. 2.ci gidişinde başka bir iltifat 3.cü gidişinde kayfe teklifi.

fazla akbilin var mı diye sor. bikoşu basıp getircem de, karttaki ismini al sonra naparsan yap adşaksdlş

@super kahraman a katılıyorum, her gün git gel muhabbeti kurarsın zaten, kaçık tipli birisi değilsen. sonra da bi kahve içmeye çağırırsın.

Güzel harbi insanın moodları bu tarz şeylerde çok etkili

Önce merhaba de konuşmaya çalış. Siz yeni mi başladınız falan de. Okuyor musunuz. Aa benimde tanıdığım o bölümden mezun vs. Çokta ürkütmeden ufak bir muhabbet başlat sonraki sefer gittiğinde verdiği cevaplardan cesaret alırsan size instagramımı versem olur mu de. İnstagramı alırsan ordan rahat yürürsün.

alışveriş yaptıkca onun kasasından geç seni hatırlayacağı bir diyaloğa gir. bunu bir kaç defa yaptıktan sonraki alışverişlerinde bugun nasılsın, yoğundu galiba vs yüzeysel ama onunla ilgili diyaloglara gir.

zaten bu 4-5 konuşma esnasında sana karşı bir ilgisi olabilir mi bunu hissedersin. büyük ihtimalle olmayacaktır. güzel de bir kız ise her gün benzeri şekilde ilgileneler de oluyordur. mecburen işyerinde biraz mesafeli olabilir.

bu durumda acele etmeden kızla ilgili bazı detayları fark edebilirsen. mesela saç rengi-tarzı değişimi. taktığı bileklik gibi buradan bir konu açabilirsin. ancak bu konuda ucuza kaçma. iltifat etmek için ya da konu açmak için açmış olma. bu itici olur.

bunun dışında kızı tanımaya çalış. muhabbet etmeden nasıl tanırım dersen. giyim tarzı, konuşması, senin söylediklerini verdiği tepkiler aslında oldukça fazla ip ucu içerir.

sakın kagıda numara falan yazma, sabırlı ol alışveriş yap zamanla seni simaen hatırlar dogaçlama gelişsin olaylar. Ürün al sonra iade et form doldurtcak sana orda hafiften yürü ama zamanla sonra cesaretini topla açıl kızda saf degilse anlar yürüdügünü. muhtelen kıl bir müdür yada ona yazan başka çalışan vardır kızı işyerine mahcup etmeden dikkatli yürü.

devlette de özelde de çektireceksen, çektirmeden önce gideceğin doktoru mutlaka soruştur! ama mutlaka!

bir tanesiyle mahkemelik oldum. bir yıl hapis cezası aldım, 5 yıl ertelendi ve yeni bu ay bitti cezam! çekimin ardından kanama ve agrı bir hafta sürünce o halde bimer'e şikayet ettim. "adam olsa" filan demişim o da, öyle hakaret küfür de yok. sen bimer, tut bunu doktora ver olduğu gibi.

doktora da özellikle aman doktor canım doktor falan de. korkarım ben de filan ki o da ekstra duyar yapsın. son doktoruma oyle yaptım. geçmiş olanlardan bahsettim. mahkemeden filan bahsetmeden. acısız, sancısız super bir çekim oldu.

bostancı'da, özel. 100 tl vermiştim galiba, iki yıl kadar önce.

devlete gidip özelde çektirmek istediğimi, sevk talep ettiğimi söyledim. sevk ile özele gittim. diş cerrahı ameliyatla çekti, devlete geri gidip teyit için dişin yerini gösterdim. başka bi kağıt verdiler. bunu da sgk ya götürüp özelde ödediğim miktarın üçte birini geri ödediler.

3-4 sene evvel idi. hala böyledir heralde.

özelde cerrahi müdehaleyle diş çekimine 250 verdim bursa. içerde kök kalmıştı, dışarda pek bişey yoktu kırdı dışta kalan kısmı, kesip aldı kökünü de.

kirilan disimi devlette cektirmistim iki sene once falan. doktor iyiydi, bes kurus da para vermemistim.

Özel klinik, 1 hafta önce, 100TL 20lik diş, ameliyatsız. 5 dk sürdü.

Sıradan bir çekim olacak ise özel devlet farketmez hekim önemli. Devlette orta halli bir hekim sorunu çözer bence. İmplant için iyi birini bul bence. Ayrıca implant devlette yapılıyorsa bana da mesaj at :)duyuruna cevap attığima göre yeni dış çektirdim.

2 gün önce özel muayenehanede çektirdim 20lik dişimi. Röntgen dahil 250 tl.

1 hafta önce diş hekimliği fakültesinde çektirdim, para vermedim.

birçok firma 30 gün falan deneme hakkı veriyor. hatta hemen hemen her firmada böyle bişey var, zorunlu bile olabilir..

eğer aylar geçmediyse üstünden değişirler ya.

değişimi zorlayın, yatağın sertliği yaylarının yapısından geliyor, yumuşatmak için herhangi bir çözüm yok. en kötü üstüne 2 kat en kalın alezden falan alın ama çok bir şey değişmez.

maalesef arkadaşlar, zorlamıştık ama değiştirmediler. sonrasında annem eski yatağına geçti. şimdi tekrar deniyelim dedik ve yeni yatağı koyduk. ben daha çok acaba alezlerla falan bir şey değişir mi diye düşünmüştüm.

Yatak pedleri var, onlara bakın.

yataşta görmüş hatta elemana sormuştum. visco tarzı 6-7 cm kalınlığında bir ürün var. yatağın üzerine konulup yatılıyormuş. benimde yıllardır yatağım çok sert ve eskidi bilseydim bunu yıllar önce alırdım dedim. bir de siz bakın isterseniz.

cayma hakkı diye bir hakkın var.
değerlendir tereddüt etme.

haklısın tabi ama şimdi sahaflık da ayrı ve yaşatılması gereken bir kültür. sen bugün bir kitaba dr'daki gibi aynı parayı verirsin sahafa, ama yarın bir gün sittin sene bulamayacağın, hatta bulmak için 10 kitap parası vereceğin bir kitabı sahaftan 3-5 tlye alırsın.
eğer sahaftaki her kitap pahalıysa, bu durum sahafın işgüzarlığıdır.

sorun sahaplar kendini antikacı satıyor. evet efemine ürünleri nadir bulunan, koleksiyonluk eserleri bulunduran sahaflar olabilir. ama baskısı olan baya dediğin gibi dnr'dan alınabilecek okunmuş kitaba aynı parayı istemeleri saçmalık. sahaflar tamam dursunlar antikacı gibi o zaman ikinci el kitapçılar açılsın onlar normal normal iş yapsınlar.

efemine olsa satamaz ayol, Allah muhafaza, "efemera"dır o.

en son 65 lira verdim sahaftan aldigim kitaba. baska sozum yok. :(

1 saat 15 dakka öncesi iyi gibi.(11:30 un kalkış saati olduğunu varsayıyorum)

işin içinde pasaport da olduğundan tedbiren bence en az 2 saat öncesinde giriş yapın.

Ohal vs derken eksik evraklar sebebiyle kuyruklar oluşuyor bu aralar. En temizi 9da alanda olup direkt pasaport kontrolünden geçmek. Uçak kalkana kadar da telefonla vs vakit geçirirsiniz.

Istanbulun neresi?

@super kahraman Avrupa Yakası'nda her yer olur. Beyoğlu, Beşiktaş civarı daha makbul

O zaman hava çok sıcakken git kanyom avmye. Havuzun yanındaki starbucksa otur.

sizin gibi insanlara hiç anlam veremiyorum. biraz genelleme olacak ama kış olur soğuktan, yaz olur sıcaktan şikayet edersiniz ve kendinizi her mevsimde bir şekilde avm'ye atmakta haklı görürsünüz, sonra neden her yere avm yapılıyor diye protesto edersiniz. bu ne perhiz bu ne turşu derler adama :)

avm'ye falan gitmeyin. bilmiyorum herkes genelde ne yapıyor ama biz mesela pazar günü moda sahilde olacağız büyük ihtimalle. kitabınızı alıp yanımıza gelebilirsiniz. biraz muhabbet ederiz, muhabbet sarmazsa kitabınızı okursunuz. gölge hem. az biraz sıcak ama idare eder. en azından temiz hava, bol güneş ve d vitamini. zaten vapur yolculuğu yapacaksınız, bu her türlü iyi gelir.

daha sakin ve avrupa yakasında bir şeyler ararsanız da, beşiktaş'taki yıldız parkı, maçka parkı, emirgan korusu falan tavsiye edebilirim. orada ağaçların altına yayılıp kitap okuyabilirsiniz.

müzelere git

Capoeira yap.

Hiphop seçerdim

Tabii ki hiphop.

bir secenek olabiliyorsa kapoera, sonra modern dans. bir de lindy hop var ki asil eglence orda bence. hipop evde tv karsisinda ogrenilebilir gibi geliyor bana.

ortamlari da dusun sonrasinda. bu lindyciler arada bulusup dans ediyoorlar. modern dansla sonra ne yapilir bilemedim. kapoeracilar ve hipopcularin ortami biraz apaci olabilir.

modern dansı günahım kadar sevmesem de hiphop karşısında modern dans daha mantıklı.
öge: bir dansçı

eger 4k kullanmayacaksaniz pro ya da s almaniza gerek yok. ama ileriye donuk alabilirsiniz. xbox ya da ps4 almaniz hangi oyunlara ilgi duydugunuza bagli biraz, bazi oyunlar sadece ps4'da bazilari sadece xbox'ta. suan evde ps4 pro var, ama ps4a gore cok bir fark gormedim.

4k tv'm yok kimbilir ne zaman olur:)

oyun olarak god of war icin ps4 alayim diyorum ama sirf bir oyun icin de almak istemiyorum.

genel itibariyle fps, araba yarisi severim. bayadir oyun oynamadigimdan isim veremiyorum simdi. :) bir oyun hayranligim da yok. tahminimce o exclusive oyunlarin muadilleri de az cok digerinde de vardir diye tahmin ediyorum. bu sebeple daha cok f/p bazinda bekleme ekranlarinda beni delirtmeyecek olmasi onemli kistaslarimdan.

bir de ek olarak fps oyunlar icin kablosuz fare klavyeyle oynayabilir miyim konsollarda? gamepad'e aliskin degilim alismakla da ugrasmak istemiyorum. :)

Kesinlikle ps4. Xbox düşünme bile. Ps4ün oyunları, ara yüzü ve en önemlisi oyun bulma kanalları cooook daha geniş.

Hepsini geçtim yarın bir gün satman gerekirse anında güzel bir fiyaya satarsın. Xbox elinde kalır.

Her ikisini de kullandım ve her ikisini de alip sattım:)

araba yarışı oynuyorsan kesinlikle xbox one. forza 5, 6, horizon 2, 3... yarışa doyarsın. ps'in kendi fps oyunu yok gibi. xbox orada da başarılı. halo var.

zaten cod, battlefield vs. ortak.

tomb raider tarzı ps4...fps tarzı oyun için xbox..xbox one S alın derim,eski xbox a göre daha az ısınıyor ve daha sorunsuz

not : ps4 ve xbox one s kullanıcısıyım

Motosiklet aksesuarları

internet üzerinden bisiklet parçaları ve bisiklet satışı.

n11'de falan takılırdım ben heralde

En son cikan karayip korsanları.

nocturnal animals

hvö8

avseq01.dat

Charlie chaplin easy street

Sıkıntı yok bence, yabancıların dokunması çok saçma, kucağına aldığında ne niyetle aldığını da bilemezsin. Tosuncuk amcalardan ne iğrenç düşünceler çıkabildiğini de biliyoruz hiç gerek yok o yüzden. Çocuğum olsa asla izin vermem.

Ben şeyi sevmiyorum, tanıdık bildik bebeklerin annelerinin "ay daha aşıları tam değil kucağına almasan daha iyi" demelerini. Hasta olsam zaten almak istemem yani çok saçma geliyor bu.

avrupa'da bu daha çok pedofili kaygısıyla yapılıyor diye biliyorum. yoksa çocuğu steril bir ortam içinde yetiştirmek ona faydadan çok zarar getirir. başa dönecek olursak evet manyak ve sapık oldukça fazla o nedenle daima uyanık olmak zorundayız.

Ben istemedigim birinin beni opmesine de karsiyim. Bana, cocuguma ya da bir esyama bir yabancinin dokunmasi sacma en basta!

Edit: Amcasinin teyzesinin kuzenlerinin opmesiyle onu sevmesiyle otobus duragindaki bir adamin cocuga dokunmasi cok farkli. Bir de konuyu acan kisi umarim cocugunu opturmeye karsi cikanlara antipatisi nedeniyse bebegi onune gelene elletip opturup bebegin zarar gormesine yol acmaz.

ben sana katılıyorum. bazıları akrabaların bile öpmesine karşı. akrabamın, komşumun, iş arkadaşımın çocugunu öpemeyeceksem insan içine de çıkarmasınlar. gereksiz ve kibirli bir davranış.

Oldum olası sevmem öpülmeyi(sevgili harici) küçükken sürekli birileri beni öptükten sonra yanaklarımı silerdim, o yüzden ben de sanırım buna izin vermeyeceğim, fanusta büyütmem çocuğu ama bu öpme koklama olayları gereksiz.

dış dünya konusunda emin değilim.
biraz karşındaki insanla ilgili.
mesela çok sevimli, yaşlı ve tonton bir çift ya da kadın olsa, sevmek istese sesimi çıkartmazdım, hoşuma giderdi.
ama erkeklere daha şüpheyle bakardım belki.
kucaklarına almalarına izin vermezdim muhtemelen, ama hani sevsinler, konuşsunlar isterdim sanırım.

bunun dışında, yakın çevreye bunu yapmanın kesinlikle bir anlamı yok.
evet, bir ölçüsü olmalı elbette.
sonuçta yeğenini taciz eden amcalar/dayılar da var.
ama benim dayımın oğlu oldu, annesinin manyaklığından bir öpemedim çocuğu.
ancak ayaklarını sevdim, o da üç saniye ve onların kucağındayken.
ondan sonra uzaktan sevmeye devam ettik.
bu, dayımın karısına (yenge diyeceğim, ama benden dört yaş büyük sadece) aşırı antipati beslememe neden olan bir şeydir mesela.

bunu ultra saçma buluyorum.
bebek dediğin, ailede belli ölçüler dahilinde elden ele gezmeli, sevilmeli.
taciz korkusunu belli yere kadar anlayabiliyorum.

ama dokunmanın aşırısı rahatsız edici olabilse de, hiç dokunulmaması da doğru değil.
bebek gelişiminde fiziksel temas, ilerideki ruhsal ve zihinsel gelişim için çok çok önemli bir şey.

Çocukların kişisel alan kavramını ve bedenleri üzerlerindeki söz haklarını küçük yaştan itibaren öğrenmeleri ve içselleştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Verdiğiniz örnekler benim için de ekstrem, yani çocuğum olsa tabi ki başka insanlarla yakınlaşsın isterim abartmadan.

Ama önce ebeveyne ve çocuğa sormak lazım (eğer konuşabilecek yaşta ise) ya da sorulmuyorsa da ipuçlarını dikkatli okumak lazım, kimsenin bir başkasının kişisel alanına girmeye hakkı yok.

akrabalar dahil çocuğuma kolay kolay dokundurmazdım. toplum igrenc. izole buyusun temiz buyusun.

mikrobunu da kediden köpekten alır mis gibi.

yakın aile ve akrabalarınızın öpmesinde, kucaklamasında bir problem görmüyorum. biz de seviyoruz canımız gibi ama sokaktaki adamın ya da başka birinin pedofili olmadığını nerden biliyorsunuz. otobüste, dolmuşta sevdirmez ve çocuğumu birine vermezdim. kucağınızda olan çocuğa acıyıp bana verin diyen adam çok üzülüyorsa kalksın bana yer versin. ülkede cinsel açlık var, bence siz de bu kadar iyiniyetli olmayın.

Çocuğun yabancılar tarafından dokunulmayı öpülmeyi yanlış olarak algılayabilmesi için bunun yapılmaması gerekiyor.
Yoksa çocuğun algılarında yabancıların bana dokunması sorun değil gibi bir şey oluşuyor ki bu da çok kötü şeylere yol açıyor.
Yabancıların temasına izin verdiğiniz normal gösterdiğiniz sürece de ne kadar söylerseniz söyleyin çocuk söylediğiniz şeyi değil yaşattığınız şeyi doğru algıladığı için, öğrenemez bunun yanlış olduğunu.

Kastım teyzesi amcası vs değil (ki onlara karşı bile belli bi sınır olmalı) ancak yabancılarla kesinlikle bir mesafe olmalı, ki ileride yaşı büyüyüp tepki verebilecek kadar büyüdüğünde başına bir şey gelirse (allah korusun ama nasıl bir ülkede/dünyada yaşadığımız ortada) tepki verebilsin veyahut bunu size anlatabilsin.

Bu durum aman çocuğum mikrop kapmasından öte, onun psikolojisi sağlıklı yetişebilmesi için önemli.

Ben çocuğumu daha küçücük yaşta dokunulmanın öpülmenin özel ve sadece onun izni ile ve bazı insanlar tarafından olması gerektiğini, o istemediği ve bunu söylediği zaman annesi olarak benim bile dokunmamın yanlış olduğunu öğretecek yetiştireceğim şahsen.

Niyetiniz çok iyi, ancak o yaşlı amcaların arasında otobüste mastürbasyon yapan dayılardan biri de olabilir (umarım asla karşılaşmamışsınızdır ve karşılaşmazsınız bu durumla). Bunun yanında çocuğunuzun bu durumda hoşlandığından emin misiniz, ya da hoşlanacağından, bu da önemli. Hiçbir zaman birilerinin beni öpmesinden hoşlanmamışımdır anne, kardeş, sevgili haricinde. Güvenilir kişiler olmadıkça çocuğumu öpmelerine, ona dokunmalarına izin vermezdim sanırım. Ki sokakta gördüğüm insana da güvenemezdim.

bende yeğenimi 3 yaşına kadar öpmedim. ağız içinde çıkan aft ile ilgili virüsün 3 yaşına kadar vücuda bulaştığını ve 3 yaşına kadar virüs bulaşmadıysa bir daha bulaşmayacağını okumuştum bir yerlerden. başka bebekleri de öpmem. sadece koklarım çok seversem. bunun dışında da avuç içlerinin okşanmasından hoşlandıklarını okumuştum yine bir yerlerden. sakinleştirirmiş. yine bebeği seversem elinden tutarım. Bundan öteye asla gitmem. Gerçekten gereksiz samimiyet. Öpmeden de sevgini gösterebilirsin.
Bunun bir diğer örneği bir şey vererek sevgiyi ifade etmekte. Bozuk para, sürpriz yumurta, şeker,... Çocuğa bir şey vermeden de, sadece sevginin verilebileceğini öğretmek gerek ve bu tavırlar bunu engelliyor. Üstelik bunu yapan genelde ebeveynlerin aileleri olduğundan, çocuğun hem yeme düzenini alt üst ediyorlar, hem de beslenme alışkanlıklarını kökten değiştiriyorlar.
Bu tavırların değişmesi lazım. Ve ne yazık ki Anne Babalar bu tavırlara karşı çok fazla tepki gösteremiyorlar. Kültürümüzün güzelliği! sebebiyle. Ha diğer yandan bir yere kadar tepki göstermemeleri de gerekiyor. Çünkü bebek bir birey ve yine bu toplumda yaşayacak. Hayatını sürdürmek için bu kültüre dair öğeleri zihnine kaydetmeli.

Şu sürekli toplumu gömen insanları anlayamıyorum ben, sanki Buckingham Sarayı'nda yetişme asilzadeler her biri.

Ben sevmiyorum fazla izole hayatları, o çocuk düştüğünde kalkmasını da öğrenmeli. Benim çocuğum olursa öpebilirler, sarılabilirler. "Aman yarabbi, herkes ne kadar da kötü!" diye diye cendereye sokamam kimsenin hayatını. Modern insan elitizminden de midem bulanıyor.

ben şahsen bebeklere yaklaşmıyorum bile. hani derler ya "ele avuca gelene kadar". bu aşamaya gelene kadar dokunmam, öpmem vs. en yakın arkadaşımın çocuğuna bile yapmam bunları.

hele millet pis pis sakallarıyla, sigara kokusuyla bebekleri öpünce vs. deli oluyorum.

ama ele avuca gelince ıstırırım :)

Arkadaşlarım, akrabalarım vs sevip kucaklarına alabilirler sıkıntı yok ama tanımadığım yoldan geçen birine asla sevdirmem bebeğimi. Ben de bazen yolda gördüğüm bebekleri çok tatlı buluyorum sevmek istiyorum ama hiç dokunmam ailesinin rahatsız olacağını düşünerek. Sadece abidik gubidik yüz ifadeleri yapıp güldürmeye çalışırım gülerse sevinirim o kadar. Bence çok saçma yabancı birinin çocuğunu öpüp okşamak. Yetişkin olsa söz konusu bile olamayacak bir şeyi bebeğe niye yapıyoruz ki hiç anlam veremiyorum.
Ben olayı bi tık ileri taşıyıp sahipli köpekleri de sahibinden izin almadan okşamıyorum soruyorum izin verirse öyle okşuyorum.

insanların %95'i avucunun içine hapşırıyor. hatta yetmiyor bir de o elleri ovalıyor. o ellerle çocuğumun sevilmesini istemezdim. isteyen varsa kendi tercihidir. yavrucuğa yazık.

çocuğum olsa ben de o duyarı kasarım. tanımadığım insan neden benim çocuğumu mıncırsın? uzaktan da sevebilir. yakınlarımın da yine öle aşırı abartı öğmesine dokunmasına izin vermem. yanağından makas alsın, saçını okşasın yeter. kucağa almak hele çok saçma neden bebek kucaktan kucağa gezsin. hakkaten mikrobu var bilmemenesi var ve hatta hatta sapığı var.

2 yaşında yeğenim var. toplasanız 20 kere öpmemişimdir yanağından. niye öpeyim ki? ilgilenirim, oynarım, elinden tutar gezerim. sevgi gösterisi budur. illa kucağa almak, ayak öpmek değildir. çocuk bunlardan hoşlanmıyor olabilir çünkü.

Ben miktoptan ziyade gizli sapıklardan korurum sanırım yavrunun. Muhtemelen anne olursam elimde gelse fanusta büyütürüm çocuğumu. İşte bu bile anne olmama engel olur heralde.

Çok yakın çevrem hariç başkasının öpmesini istemem. Bebeğin beni öpmeyin diyebilecek durumu yok, o savunmayı ebeveyn yapmalı. Ciddi rahatsız oluyorum kendi kardeşlerim ve annem babam hariç başkasının öpmesinden. Kokla işte mis gibi. Yüzünde nokta nokta kabarcıklar oluşuyor zaten. Art niyet olayına girmiyorum bile.

Keşke ben de çocuğumu amcaların elinde hoplattıracak kadar cahil olsaydım ama what has been seen can't be unseen.
Öpmeyen arkadaşın gerçekten çok iyi yapmış. Öpenlerin de çocuk yoğun bakımlarına gidip viral ensefalit yüzünden tedavi gören bebekler hakkında bilgi almasını isterim.
Bu ülkede 1.5 aylık bebeğe tecavüz edildi. Organ sokmalı hem de. Çocuklara yapılan tacizlerin tecavüzlerin haddi hesabı yok. ortaya çıkanlar bile öylesine fazla ki bir de gizli kalanlar var. Tabii bunu işin içinde olmayanlara anlatmak çok zor. O tontiş amcalar sandıklarınız aslında kızına, torununa, komşunun çocuğuna senelerdir tecavüz eden, üstelik o tecavüzden doğan bebekleri de öldürüp gömen biri olabilir. Evet bunu uydurmadım böyle olaylarla çok kez karşılaştım.
Buna rağmen çocuğunuzu sevdirmek istiyorsanız, üzülürsünüz.

youtu.be

ve hatta hatta youtu.be

(ilk link'teki hijyen hususunun tamamina katilamasam da george +1)

Ne duyurunun tamamını ne de cevapların hepsini okudum.

Hijyen kısmını çok sallamıyorum. Psikolojik olarak ama çocuğun bedensel bütünlük kavramı oluşturmasına engel oluyor bu tip davranışlar. Kendin severken, öperken bile dikkatli davranman lazım. Ödül/ceza sisteminde öpmeyi, sevmeyi kullanmaman; giydirirken/banyo yaptırırken izin alman gerek. Bırak "ay çok tatlıymış," diye saldıran yenge/teyze güruhunu kendi hareketlerinde bile kontrollü olmalısın.

Toplumun sevgisi samimiyet falan yok. Hani bankada sıra beklerken ensende nefes alan kısa boylu gudik tip var ya, onu da bebekken çocukken sürekli mıncıkladılar, pipisini açtırdılar vs vs. Noldu sonuçta? Adamın ne kendisine ne de başkasının kişisel alanına saygısı var. Elletme abicim bence. Ekmeğimizi bile elletmiyoruz, çocuklarımızı da elletmeyelim.

duyari filan bilmem ama bebek yetiskin farketmiyor gözümde, bazi insanlara kanin kaynar erkek kadin art niyet duymasanda sarilmak istersin, ben "ayyy ne kadar tatli kadin yaa" diyip öpebiliyor/sarilabiliyor muyum? hayir, bebegin kadindan farki yok bence.

kisaca kimse kimsenin cocugunu izin almadan öpemez.

medeniyetle ilgisi olduğunu düşünmüyorum. ama bir gün çocuk sahibi olursam ben de tanımadığım insanların çocuğumu öpmesine, kucağına almasına izin vermem. en fazla eline falan dokunabilir sevmek isteyen bir yabancı. ki sevmek isteyen kişi kendi çevremde de olsa, çok yakınım değilse, bir süre öpmesine izin vereceğimi sanmıyorum.

çocukları, bebekleri virüs kapması ihtimali nedeniyle öpmüyorum. elbisesi üzerinden bacağını, kolunu seviyorum sadece. bebeklerin ellerine de temas etmek doğru değil. ellerini sürekli ağızlarına götürdükleri için hastalık bulaşmasına açık oluyorlar.

kendi bebeğimi öpmemeye dayanamam sanırım. ancak en yakın arkadaşımın bebeğini öpmemeye çalıştım ilk iki ay. sonra dayanamadım tabi :) ama yakınlık derecemiz = daha kırkı çıkmadan annesi, kendisi uyuyabilmek için bebeğin gece benle kalmasını istedi. anne sütü almadığı için bir sıkıntı olmadı. (kız artık uykusuzluktan duvarlara çarpıyordu)

ben çok yakınım olmadığı sürece uzaktan seven insanım. kendi çocuğuma ne yaparım bilemiyorum. benden 15 yaş küçük kardeşim var, kimsenin kucağına vermezdim o zamanlar da. ama temas etmelerinde bence sıkıntı yok. öpebilir, sevebilir ama kontrolün bende olmadığı biçimlerde olmamalı (kucağına almak, gezdirmek, vs).

bize annem okuldan geldikten sonra ellerinizi yıkayın, dişlerinizi fırçalayın ondan sonra sevin derdi kardeşim için. şimdi de eğer bir bebeğe dokunacaksam, bir saniye ellerimi yıkayım diyip lavaboya koşuyorum. alışkanlık. dışarıda ise dokunmam bile. ama başkası yaparsa aşırı rahatsız olmam.

saçları salkım saçak biçimde, makyajlı, çok sakallı/bıyıklı şekilde bebeklerle temas edilmesini sevmiyorum.

Çocuk öpmek bana çok saçma geliyor. Anne baba çok çok yakın akrabalar neyse de geri kalanlar asla öpemez çocuğumu. Çocuğum isterse ancak.

Şu temas olayından vazgeçilmeli.

ohalde 4 kere yurtdışına çıktım, bi allahın kulu memur musunuz diye sormadı. sorulanı da duymadım yeşilli arkadaşım dahi kolayca çıktı. fakat siz işinizi sağlama alın, bir sıkıntı çıkmama ihtimali (bordoluya) yüzde 99.9999999 gibi bir şey. iyi gezmeler :)

bi kaç gün önce de tartışıldı. ben kurumumdan yurtdışına çıkabilir belgesi aldım, malum ohal. benim uçuşum yarın öğlen, istiyosan bilgi veririm.

Havalimanlarinda gbt icin kontrol yapilip bir damga basiliyor yesil pasaport sahiplerine diye hatirliyorum. Ama bence calistiginiz kurumdan belge alin garanti olsun

Bordoluya sormazlar ama kurumdan belge al garanti olsun +1

biz geçen hafta pasaport kontrolünden geçerken sgk dökümü sordular. herkes yanında getirmiş. bizim haberimiz yoktu. pasaport kontrolü öncesi pasaportlarımızı toplayıp başka bi odada kontrol ettiler. sgk dökümü bulundurmanızda fayda var.

Temmuz'da ben de yurtdışına çıkacağım. Kurumumdan yurtdışına çıkışında sakınca yoktur ibaresinin yer aldığı izin belgesi aldım. Ohal nedeniyle uygulama bu şekildeymiş diye duydum.

booking yasaklandı türkiyede.

booking türkiye'de yasak değil. artık türkiye'deki otellere booking üzerinden rezervasyon yapılamıyor.

randevu için genel merkezi arayabilirsiniz belki. telefon 0031 (0)70 770 3884)
Hollanda genel merkez bu.

otel rezervasyonu için ise, turkiye otelleri için vpn kullanmaniz gerekir.

yurtdisi oteller için ise normal olarak işlem yapabiliyorsunuz.

şöyle ben baya fake kredi kartı ile randevu alıp bazen gitmiyordum.Mail adresimi değiştirdim düzeldi ..Neden olmuş olabilir böyle ?

@super kahraman olsaydim baba olurdum, yanlis bilgi. Almanya´dan Türkiye´deki üc hotele bu yaz icin rezervasyon yaptim booking üzerinden, hatta bir tane hotele bu gün rezervasyon yaptirdim. Türkiye erisiminde sikinti olabilir ama yurtdisindan baglanildiginda, sorunsuz rezervasyon yapiliyor.

Ben de vpn'le rez. yaptım Türkiye'den geçen gün. Para da ödedim. Bundan önce de yapmışlığım var vpn'le.

kalem adasi
bozcaada
gokceada

Ben de takip edeyim.

fiyatları uygun, doğası, havası, insanı güzel, ancak 5 yıldızlı otel tadında olmayan önerilerim olacak. aslında duyuruda yazdığınız kriterlere birebir uyuyorlar ama rahatınıza fazla düşkünseniz veya sevgiliniz "ne biçim yere getirdin beni uçan devekuşu .s.s" diye trip atmayacaksa dikkate alınız:

-dikili
-kabak koyu

ama sevgiliyle başbaşa gitmek için en güzeli, en romantiği: sakız adası (kapıda vize veriyorlar)

bodrum - gümüşlük.

başbaşa kısmından emin misin? erkekler öyle istiyor, kızlar gezmek istiyor geceleri. eski foça diyorum ben de. 1 gün tekne turu da yaparsınız. yeme içme gezme işleri ucuz. konaklama pansiyonları güzel.hava alanından ulaşım kolay. arabayla ise karaburun diyorum. mükemmel koyları var.

enez, erikli, Yayla.

kaş yada alaçatı

yurtiçi ise eski foça
yakın yurtdışı sakız adası (oldukça ucuz bir yer)

Hocamlar hepinize çok teşekkür ederim. Ben böyle birbirimizle ilgilenebileceğimiz, kafa dinleyebileceğimiz, birbirimizi daha yakından tanıabileceğimiz sessiz sakin ama güzel bir yer düşünüyorum. Dediklerinizin çoğunu dikkate alıyorum :)

Özel sektör için soruyorsan yok.
Kamuyu bilmiyorum.

devlete raporlanmıyor onlar. insan kaynaklarından öğrenilir anca.

böyle sorular muhasebeye değil, insan kaynaklarına sorulur.

insan kaynaklarından ya da varsa portaldan öğrenebilirsin. e-devletten öyle bi şansın yok

çiçeksepeti?

ciceksepeti icin hep kotu yorumlar duyuyorum.

bi problem olmaz, özellikle de özel bir gün yok bu aralar. özel günlerde yoğuluktan bazen aksama oluyor o kadar.

bloomandfresh.com

biraz fiyatlar fazla ama harika buketler/aranjmanlar var.

çiçeksepeti ölü çiçek yolluyor. hiç bulaşmayın bence.