İdealtepe sahilde Poyraz Balık var. En üst katı komple tutabilirsiniz. Bir arkadaşım öyle yapmıştı. Çok da güzeldi.

anadolu yakası 1. köprü ayağında bridge restaurant var..

öyle bir belge yanlış bilmiyorsam var, ikcılar daha iyi bilir tabi. olmazsa da oluşturulur 2 kaşe falan al şakkadanak belge.

Binden+1. Öyle bir belge yoksa bile “x kişisi şu tarihler arası firmamızda şu görevde çalışmıştır” yazısı. Kaşe imza, imza sirküleri, faaliyet belgesi ve ticari gazete yeter. Gözüne çok gelse de hazırda vardır bunlar. Yoksa bile edinmesi yarım saat sürer.

Onun dışında tahakkukların ve bordron da yeterli olabilir.

Yarın bir gün polonyayı gezmek istersek de airbnb yerine sana mesaj atarız haberin olsun :))

@darkrocq evet gerek yok da, yurt dışı sonuçta. Nolur nolmaz her şeyi tam yapsın arkadaş ki sıkıntı yaşamasın.

Belge var. ik’ci ben isten ayrilirken vermisti. Su kisi su su tarifler arasinda bizimle calismistir gibi bir sey yaziyordu. Kase, imza falan vardi uzerinde sadece. Sirketin ik’sindan isteyebilirsiniz rahatlikla.

Konu ile ilgili tecrübem yok ancak E-devletten alacağınız 4a hizmet dökümü o şirkette resmi olarak çalıştığınızı belgelemiş olur, bu belgede sigortanız hangi ücretten yatmış o da görülür.

önce sakin ol, herkes hata yapabilir. birşeyi vermeden önce iki kere kontrol et. formüllerin doğruluğunu her zaman kontrol et. kendine güven tabii ki ama kopyala-yapıştır'a güvenme.

sakin ol öncelikle. işe tutunamamak demek 1 haftada olmaz, 6 ayda olur, 1 yılda olur. neden böyle hatalar yaptığını bulmaya çalış. neden böyle hatalar yapıyor olabilirsin? seni rahatsız eden bir şey mi var? heyecan mı yaptın? kendini kanıtlamaya mı çalışıyorsun? daha mı hızlı çalışman gerekiyor? eskiden excel 10 kullanıyordun da şimdi excel 11 mi kullanıyorsun? windows aynı windows mu? yoksa mac'tan windows'a ya da windows'tan mac'e mi geçtin? klavyede elin takılıyor olmasın, fare elinden kaçıyor olmasın? ya da iş dışında mı dertlerin var, problemlerin var?

yapacağın işi sakin sakin yap. hızlı yapmaya çalışma. 2 kere tekrarlamak yerine, 1 kere yap ama tam yap. 1-2 güne kendine gelirsin.

Önce sakin ol +1£4838292992

Otokontrol sistemini arttır.
Kendi kendinin şevkini kırma

merhaba

kontrol kontrol kontrol

yaptığın işi her zaman en az iki kere kontrol et.
bu yaptığın işe güvenmeme değil, kendini sağlama almak olur.
hataların ortadan kalktığını görecek ve gördükçe kendine güvenin daha da artacak.

işe tutunmak co2s2'nin de dediği gibi 1 hafta 10 günde olmaz. çok daha uzun sürer ve iş veren bunu tolere eder. kimse kolay kolay "bu da ne verimsiz çıktı" demez.

1000 kere ölç, 1 defa kes.

Hayat mottomdur bu. Çok belli olmasa da 1000 kez ölçüp 1 kez keserim. Bugüne kader çok şükür yanlış adım atmadım.

Ayrıca dönemsel bir durumdur. Senin de farkında olmadığın bir “dalgınlık” döneminden geçiyor olabilirsin. Hepimize olur.

Eğer Tavuk dünyası varsa bulunduğum yerde mutlaka ilk tercihim o olur.
Tavuk + bol salata (makarna / patates istemiyorum)
Yoksa ızgara yiyebileceğim bir yer.

Hiçbiri yok sadece fast food var ise yememeyi tercih ediyorum.

Edit:veya yerine ve yazmışım yukarda. Kilo vermeye ihtiyacı olmayıpta, sağlıklı beslenmeye çalışan kişiler var,anladık.Birileri üzerine gelmeden söyleyeyim dedim.

Tavuk dünyasında acaba tavukların sosu kaloriyi çok artırır mı?

klasik avm'lerde bile sağlıklı yemek yenecek bir sürü yer oluyor. ilk aklıma gelen

- ızgara yapan herhangi bir yer
- midpoint, kirpi tarzı yerler (özellikle başlangıçlar kısmında hem sağlıklı hem doyurucu baya şey oluyor)
- sushico
- starbuck's (salata)

Bence o soslarda yüksek kalorili şeyler vardır.
İçeriği bilmiyorum, tamamen tahmin.

Şöyle örnek vereyim;
Normal zamanımda: sosluları yerim.
Diyetteyken sadece şefin tavası yerdim onda sos yok gibi diye.

dışarıda tavuk yemem, eve de belli zamanlar sadece organik/köy tavuğu falan alırım. AVM tarzı yerde ızgara et ya da yine ızgara balık yapan yerden takılırım. Duruma göre sulu yemek yapan Kayseri bilmemnesi isimli yerlerden gözüme hoş gelenler ile de takılabilirim (sağlıklı gibi görünen bu ev yemeği tadındaki yerlerde de özellikle monosodyum glutamat, rafine şeker gibi zararlıları sulu yemeklere farkettirmeden dayayabileceklerini düşünerek son tercih yapmaya çalışırım).

Kişisel olarak, belli sağlık problemleriniz yok ve gün içinde başka karbonhidrat alınmadı ise lavaş dürüm muhabbetlerini de severim, ama içine neler girdiğini bilmem, görmem lazım, sosla falan işim olmaz, saf döner ya da ciğer+salata favorimdir.

ben asla tatlı, çikolata, dondurma türevi şekerli gıda tüketmiyorum. yalnızca meyve. koladır meyve suyudur şekerli hiçbir şey yok. kalori almam oldukça zorlaşıyor bu şekilde, dolayısıyla karbonhidrat marbonhidrat düşünmeden rahatça yiyorum istediğimi.

fast food yemem ürünler doğallıktan oldukça uzak olduğu için.

dışarıda tavuk da yemem zorda kalmadıkça, hormonlu hep.

avm'lerde sulu yemekçi varsa orada yerim, yoksa lahmacun-pide yerim, et döner yerim belki düzgün bir yerse, hafif fast food'a girse de.

biraz daha gelişmiş yemek bölümüne sahipse avm, ızgara ürünler yerim

Köfteci Yusuf gibi yerlerde köfte/sucuk v.b ürünlerle yanında ikram olarak verdikleri salatayı yerim. Getirdikleri ekmeği yemiyorum. Zaten etin yanında herhangi bir şey vermiyorlar, sadece et yiyorsun. Sonra da şekersiz çayımı içer çıkarım. Kısacası et+salata olayı ekmek ve şekerli/gazlı içeceklerden uzak durdukça ideal.

sırasıyla; tavuk dünyası, pidem, lahmacuncu.

Gider gösterip vergilerinden düşmek istiyorlar işte. Eğer siz makbuzu kullanmayacaksanız sorun olmaz.

Şöyle düşünün sadece sizden değil başka kişilerden de istiyor olabilirler. O zaman 139 TL'Lik giderden fazlası olur. Gerçi yine de küçük hesaplar. Ben olsam vermem, ben gider olarak kullanacağım derim geçerim.

@skobo, sorun olması veya olmaması değil ki mesele. Benim üzerimden ve muhtemelen kendilerine gelen her müşteri üzerinden vergi düşürterek bir kazanç elde etme çabası var.

@elikası, Muhtemelen herkesten istiyorlardır. Ben de bu usulsüz kazanca karşıyım. Her ne kadar sözlü bir istek olduğu için ispatlayamasam da varsa yapılabilecek bir şey, yapmak istiyorum.

çeviri bürolarının en büyük sıkıntılarından birisi gider gösterememektir.
bi tek bürodaki tercümanın maaşı gider gösterilebilir, serbest çalışan tercümanların çoğu gider makbuzu bile imzalamaz.
dahası siz noterden işlem yaptırdınız noter onu x büro için yaptığını kaydediyor yani oradan tercümanın sayfa başı ücretini büro gelir olarak almış oluyor (noter o parayı versin veya vermesin, ki normalde yasal olarak vermesi lazım ama noterler mafya olduğu için vermeyeni de var)
şimdi siz düşünün: gelir geliyor görünüyor ama gider yok görünüyor. bunun hayvan gibi vergisi çıkıyor, büro bir yerlerden gider gösteremezse, ne yapacak?

@niye ama, benim merak ettiğim, bu beni niye bağlıyor? Zaten bu büro beni doğrudan belirli bir notere yönlendirip konuşmam gerek kişinin adını dahi söylediler. Belli ki anlaşmalılar. Kaldı ki ben çeviriyi doğrudan büroda yaptırdım zaten, noter beni yönlendirmedi veya noter üzerinden de yaptırmadım. Büroda çeviri için 25 tl ücret zaten benim cebimden çıktı. Hatta belki de o ödeyeceğim 139 TL içerisinde çevirmene verilecek ayrı bir ücret de var sizin belirttiğiniz gibi (internette de okumuştum benzer bir şeyler). Haliyle, noterden ayrı olarak çeviri parası alma ihtimalleri yine var. Üstüne bir de makbuzu istiyorlar.

Onların gelir giderlerinin planlaması beni ve hiçbir müşteriyi de ilgilendirmiyor. Babamın oğlu da değiller hayrına 139tllik makbuz vereyim. Babamın oğlu olsa da vermem zaten.

sizi bağladığı filan yok.
illa verin diyen de yok zaten
büro, böyle bir sıkıntı olduğu için, ihtiyacı olduğu için istiyor, siz istemiyorsanız vermezsiniz.
--
umarım bindiğiniz her taksiden, çeyrek aldığınız kuyumcudan, dişçinizden, terzinizden, düğün fotografçınızdan, cilt bakımcınızdan ..herkesten faturanızı alıyorsunuzdur.
bu ülke kayıt dışı bir ülke, neredeyse her sektör böyle...hoşlanmayabilirsiniz, bunun bir parçası olmak istemeyebilirsiniz. noterler büroların canını okuyor, ama elbette bu sizin sorununuz değil, merhem olmak zorunda da değilsiniz, istemezseniz "uğraşamam" deyip geçin, noter kamu hizmeti yapmasına rağmen devlet kılını kıpırdatmıyor 1000 tane usulsüz iş varken ortada..olayı açıkladık, lazım olmasa istemezler, vermiyorsanız vermeyin bunu neden bu kadar mesele ettiniz?

Iyi yapmissiniz vermemekle. O tercume burosu eminim calistigi tercumanlari zerre umursamiyordur, siz de onlari onemsemeyin.

@niyeama bayağı dolmuşsun :')

havacılık sektörü bu sektörde her iş döviz üzerinden dönüyor.

üretim sıfıra yakın ve her şey ithalatla yürüdüğü için, hepimiz dövizle iş yapıyor sayılırız aslında. O nedenle, çoğu kimse kilit bir şekilde beklemeye aldı kendini.

ithalat

bisiklet alıp satıyorum. 2 hafta önce 32 bine satmaya çalıştığım bisikleti şu an 42 bine satamıyorum tabi. bu yüzden bisiklet alıp satamıyorum desem daha mantıklı, evet.

ithalat.

uretim yaptirdigimiz fabrika %80 kapasite bize calisiyordu. bugun yaptigimiz gorusmeyle uretimi durdurttuk. bizim icin uretmis olduklari halihazirdaki mallari da uzun doneme yayip cekebilecegiz. eldeki stok bitince de allah kerim. piyasadaki diger firmalar mal satisini kesti bile.

elektronik ithalati,lojistik.

ihracat. herhangi bir sorun yok.

ithalat. satışları durdurma kararı aldık.

euro ile çalışıyoruz, işler yavaşladı. yakında durur, diğer ofis satışı durdurdu.

Madem derdin deniz vs değil. Yol parasını da bütçene ekle. O parayla 2-3 gece krallar gibi bulunduğun şehirde iç, ye, tozut.

şu sıralar konya'da ikamet ediyorum :D

Ankaraya gel iyi ortam var burada.

Sanmam. Zaten yüksek kârla satılan şeyler. Gelse bile 6 tllik kahve en fazla 6.75 olur.

Döviz çok yeni bu kadar arttı. Etkileri 2019'dan itibaren görünür. Starbucks şu an Türkiye'deki stoklarından kahve satıyor. İthalat fiyatları etkilenince satış fiyatları da değişir muhtemelen.

Çekirdek fiyarları için söylüyorum, üst kalite kahvecilerin bir çoğu zam yapmış. Sitelerinden bakabilirsin

7000 kaloride 1 kilo vereceğini düşü. 7 kalori 1 gram. 10 dk yürüyüşle 80 calori yakılır mı bilemedim ama yakılıyor herhalde hıza ve kilona bağlı olarak

Bu hesap her zaman %100 doğru değil maalesef. Aldığınız kalorinin gerçek enerji karşılığı metabolizma hızınıza, kilonuza, yaşınıza, cinsiyetinize göre değişir. Yürürken yakacağınız kalori de ona keza. Bu sebeple aşırı şişman insanların aynı beslenme ve spor programıyla bir ayda vereceği kiloyla "biraz fazla kilolu" insanların vereceği farklıdır.

10 dakika yürümeyle hiçbir halt olmaz. ayrıca hesap hiçbir zaman bu kadar basit değil. hızlı tempoda mı yürüdün, sallana sallana mı yürüdün, boyun-kilon nasıl, eğimli yerde mi yürüyorsun vs. hepsi vücudu etkiler. tek bildiğim 10 dakikalık yürüyüşle yakılacak kalori ya da gramın dikkate değer olmadığı.

10 dakika ne yaparsan yap vücuda kalori/kilo verme açısından 0dır. İstersen 10 dakika boyunca deli gibi koş.

Günde 10 bin adım ve üstü makul olan.10 bin adım 400 kalori yaktırıyor. 7000/400= 17,5

yani 17,5 günde her gün 10 bin adım 1 kilo yaktırır. ama diyetini bozmazsan. ayda da 1.5 kilo yakarsın. doktoruna danışmadan başlama.

trafik içerisinde mi yoksa izole bir yer mi?
maltepe belediyesinin karşısında BP den girin oradaki arka sokaklar hem geniştir hem de akşamları sakindir.
bunun yanında (hala girilebilir mi emin değilim) hemen o yolun sağ tarafında bir ara sabit pazar yeri gibi kullanılan brir alan var. orada da deneyebilirsiniz.
bir çok kişiye öğretmiş birisi olarak br tavsiye: akşam gece boş saatte yola çıkın, kendinize bir rota belirleyin. hep aynı rotada kullansın eşiniz. totalda 2 km lik falan bir pist gibi. hep aynı virajları geçince direksiyon haimiyeti çok artar. bir de siz de yanındayken sürekli ama sürekli (yol bomboş olsa ve konya ovası gibi geniş olsa bile) şeridinde kalll diye uyarın. hep şeritten giderken aynı virazjlara girmesi çok büyük katkı sağlayacak .

direksiyon sinavlarinin yapildigi pazar yerleri var. anadolu yakasinda bildigim bir goztepe tarafinda pazar yeri var, bir de pendi sahil tarafinda bir tane var.

İzole olarak Pendik pazar yeri veya yanındaki otobüs durağı

pendik pazarı +1

ama öncesinde maltepe sahildeki cevahir otelin arka kısmı dümdüz gidiş geliş, küçük göbekli (dönmek için) bir yer. orayı da öneririm. ben de eşime ilk orada verdim arabayı.

ben yeni yapılan sahil dolgu alanında çalışmıştım.yazın kalabalık oluyor ama gündüz vakti sıcak olduğu için pek insan yok bu yüzden uygun olur. bi de maltepe parkın orda boş bir arazi var dediler ama söylenen yer halen boş mu bilmiyorum

Nerde yaşıyorsun? Eğer istanbul'sa otomatik olsun

Ankara’da kullanacağım

Ankara’nın o yokuşlarında kesinlikle otomatik.

Hem otomatik hem de hill holder ozelligi olsun

Bütçe 40.000 tl'nin altındaysa manuel daha mantıklı. Otomatik vites zengin oyuncağı. 3 4 ayda manuele alışırsın.

İstanbul’da trafiği ve yokuşu olan yerde işe gidip gelmek için manuel kullanıyorum. Keşke otomatik olsa dediğim ancak çok uzun süren dur kalk trafikte oluyor. Onun dışında manuel kullanmak gayet zevkli. Bütçe sıkıntısı varsa hiç boşuna yorulmuş otomatik araba alıp kumar oynamayın.

@signore bütçem 40bin civarında. En fazla 42-43 olabilir.

otomatik varken ozellikle buyuk sehirlerde manuel'i napacaksiniz; kac yildir otomatik kullanirim buyuk rahatlik her anlamda

otomartik de kullandim duz vites de kullandim. benim acimdan bir farki yok. 10 yil istanbulda duz vites kullandim hhic de ayagim vs kopmadi. insanlar biraz abartio bana gore. otomatik vites hhem daha pahali olur hhem de daha hassas olur ariza vermeye daha yatkindir. tamiri de daha masrafli olur. otomatik vites alacagin paraya bir ust segment daha yeni ve donanimli bir araba almayi tercihh ederim. ayrica her markanin otomatik vitesi de kullanilmaz bazilari cok dandik oluyor ve hem yakit hem performans noktasinda insani sogutuyor. eger otomatik vitesi iyi olmayan bir marka alacaksan hic alma daha iyi. bir de bazi durumlarda otomatik vitesin tepki vermesi daha gec oluyor. bu da ani hareket etmen gereken yerlerde kaza yapmak ile yapmamak arasinda gidip gelmek demek.

butcen cok dusuk o paraya duzgun otomatik vites araba olmaz bence. ben olsam manual alirdim. iki-uc haftaya alisirsin debriyaja. zaten bir sure sonra artik elinin ayaginin bir uzantisi gibi oluyor debriyaj ve vites. hhic dusunmuyorsun ve farketmiyorsun bile vites degistirdigini vs

vdf filo var. doğuş grup.

altur
otoplan
zeplin
Ldr

derindere

Multiplayer oynamak hoşuna gidiyorsa orijinal. Ben oyunların hikaye modunu oynarım, online oynamam diyorsan kırılmış.

Bi süredir araştırıyorum almak için. Kırma işlemi oldukça basit. Kendiniz yapabilirsiniz. Dilediğiniz an orijinale dönüp güncelleyerek online oynayabilirsiniz. Bence orijinal alın. Müdahale edilmiş olmasın.

super kahraman'ın dediği gibi, kırık cihazlarda online oynayamazsın. Sadece hikaye modu oynayacaksan kırık alabilirsin. Ps store steam gibi platformlara göre inanılmaz pahalı malesef.

Maç uzarsa sıçarsın. Kg var oynanır bu maça bana kalırsa.

kg orani 1.55 cok dusuk, degmeyecek alinan riske, bir de sorayim, kg ye uzatmalar dahil mi?

Uzatmalar dahil değil.

İlk yarı 0, ikinci yarı 0 oynamak mantıklı.

Belçika alırsa ne yapacaksın?

fransa kesin alicak gibi geliyor, belcika japonalari bile son dakikada gecti..
tabi futbol bu, almanlarin rezaletini ongoren tek bir bahosci yoktu..
ama iste bir karar vermek lazim

Valla en başından beri Fransa'nın kazanacağını düşünüyordum. Çünkü Mbappe gibi bir oyuncuları var. Öte yandan Belçika'da çok dişli. Adamlar 2018 dünya kupasının en çok gol atan takımı yine lukaku diye bir dev var. Seçim yapmak çok güç berabere biten maçta penaltilarda yine Fransa alır diye düşünüyorum.

hirvatistan ingiltere de tek mac acilmis simdi gordum ama onu kestirmek baya zor gibi, fikirlere acigiz tabii

fransanın alacağına inanıyorsan H1 oyna.alırsa farklı alır çünkü.oran 4.25

hiç belli olmaz. belcika japon maçında kötüydü ama brezilya maçında skora yönelik müthiş bir taktik yaptı hocaları. fransa güzel futbol oynamasa da kadroları zaten hayvan gibi. hem bu maçtan hem hırvat İngiliz maçından her sonuç çıkar. illa oynayacaksan en yakın ihtimal bence karşılıklı gol.

Bayadır niyetliyim ama bir türlü uygun tornavida bulamadım. YouTube videolarını izledim, baya basit bişey.

bence rahmeti rahmana kavuşmuş toplum nezdinde değer görmüş, birleştirici rolleri ön plana çıkmış bu iki insanı ayrıştırıcı bir soruyla toplum önüne atmayın. yaşasaydılar görürdük o kadar.

onların zamanıyla günümüz arasında epey fark var. bugünkü kutuplaşmış türkiye'de insanlar taraf olduğunu göstermek, işsiz kalmamak vs için bu davetlere katılıyor ya da tepki olarak katılmıyor.

o günkü şartlara göre düşünürsek bence giderlerdi. cumhurbaşkanlığı makamından gelen davete icabet ederlerdi yani. bugünkü şartlarda nasıl hareket ederlerdi onu asla bilemeyeceğiz.

Sorunun cevabı aslında çok basit.

Şener Şen katılıyor mu?

Barış Manço resiçi olurdu. Bir zamanlar DYP'den Kadıköy belediye başkan adaylığı yapmıştı, kaybedeceğini anlayınca sağlık nedenleri diyerek geri çekildi. Tansu Çiller'le arası iyiydi.

@super kahraman +1

Ben de düşünürüm arada. Cevabı bulamazdım, ama Super kahramanın cevabı büyük ihtimalle doğru.

rahmetli olmuş olmaları dolayısıyla haklarında yorumda bulunmak istemiyorum. sevdiğimiz gibi kalsınlar gönlümüzde.

Süper kahraman ne güzel söylemiş ya.

Bence oluye saibeli ve kanitlayamayacagi bir iftira atilmasi ve mezardan cevap hakki dogmasi disinda gibi durumlar disinda olunun arkasindan iyi veya kotu konusmakta bir sorun gormuyorum. "Rahmetli pek kimseyle gecinemezdi", "Rahmetli de pek pis adamdi" gibi kisisel gozlemleri ya da "Rahmetli de evdeki altinlari satip bir kadina yedirmisti" zaten milletin bildigi olmus olaylari konusmayip oluleri apayri bir seviyeye koymayi anlamsiz goruyorum. "Rahmetli benim altinlarimi calmis" gibi belirsizlik iceren durumlar olmadigi surece oluler hakkinda diriler kadar konusabiliriz bence. Herhangi bir olunun kutsalligina, badem gozlulugune, vs inanmiyorum. iftira haric dirisine soyleyebildigimiz herhangi bir seyin, olusune de soylenebilecegine inaniyorum.

Bunlari soyledikten sonra, Baris Manco ve Kemal Sunal hakkinda bendeki izlenimleri sonucu olusan "Bence boyle hayal edebiliyorum" cikarimima gelebilirim. 12 Eylul'de sesi cikabilmis bircok insanin simdi giki cikmiyor. Bir Metin Akpinar'dan ses cikiyor, bir de belki birkac kisiden. Baris Manco'yu cok iyi bir halk ozani olarak gormeme karsin, bana hep kim varsa onunla iyi anlasmaya bakan, etliye sutluye bulasmayan bir insan gibi gelmistir. Onu bir yandan cici gorunmeye calisip "Sayin sayin" derken bir yandan icinden "Bitse de gitsek" der gibi bakan bir yalanci gulumsemeyle hayal edebiliyorum. Orhan Gencebay'da o hava var mesela. Onun gibi hayal ediyorum. Cagrilinca kosan gibi degil ama "Kazasiz belasiz halletsek su isi" diye dusunceli dusunceli yapay gulerken gozlerimin onune geliyor. Kemal Sunal aktivizm konusunda bir Tarik Akan degil tabii ama genelde bir sey soylemeden kosede durmaya calisan ama sorulunca da kucuk cevaplarla gecistiren biri olarak hayal ediyorum ama genelde sosyal adaletsizlikle ilgili degil de, "Tiyatrolarimizin durumu fena. Buyuklerimizden ricam soyle soyle yapilmasidir" gibi kacamak cevaplarla gecistirecegini kafamda canlandirabiliyorum. Ikisi de bir yandan bu yastan sonra basina is acacak kadar yanlis bir sey soylememek icin bir yandan da toplumu butunlestirici kimliginin verdigi sorumluluk nedeniyle "Ne sis yansin, ne kebap" ifadelerinin arayisinda olabilirlerdi.

Tabii ki ne yapacaklarini bilemeyiz, mezardan cikip tepki koyacak degiller ama bendeki izlenim bu sekilde.

Fringe

Fringe

Utopia önerirdim.

netflix'de dark var ilgi çekebilir.

Westworld

Dark

Lost'un sonunu da beğendiyse leftovers, o da lindelof dizisi.

Fringe

Dark

uyeliğim bitti yeni uyelik almam yarim saat sürdü oyle soyleyeyim :) sarki atlayamiyorsun sarki aralarinda reklam cikiyor

Kullanılmaz ya. Sırf şarkı atlayamadığın için kullanılmaz. Eziyet resmen.

Tablet ve pc kullanılır da telefon olmaz.

Yeni hesap ac. 3 aylik 0.99 kurus.

eskiden sadece pcde kullanıyordum reklamlar o kadar sıkıntı değildi ama mobili çekilmez çile. şarkı seçemiyorsun bile şarkının olduğu playlisti çalmaya başlıyor istediğin şarkıya sıra gelirse artık :) bi ara premium bitmişti pc versiyonu da çekilmez hale gelmiş reklamları arttırmışlar.
bu arada 99 kuruş nerde bilmiyorum ilk defa alanlara olabilir bana 3 aylık 12 lira verdi

Çocuklukla alakası yok, hakimlik sınavını kazanmak yeterli. Yaşa bakmıyor yani. 94 doğumlu avukat arkadaşım 1 yıl önce hakim oldu. Normal yani.

günlük. ama üstten ve alttan bir kaç düğme açıp, güzel topuklu bir ayakkabıyla olur.

Gayet güzel, evet günlük ama güzel. Günlük hayatında giysen “aa ne güzel giyiniyor” derler. Düğünde giyersen de kimse “bu nasıl elbise” demez.

Günlük

Bu kıyafetle bir kadın görsem saçı başı topuğu yerinde alımlı yürüyorsa sorun olmaz ama öylesine giyinip geldiyse düğün ortamında ne işi var derim (hoş kime ne :) >
Kısaca günlük ama gideri var

Boyunu birazcık kestirip bilekten bağlamalı açık bir ayakkabı ile olabilir. Ama sanki biraz büyük gelmiş gibi sana. Bel kısmı pot duruyor. Bir de önceki duyuruda partnerim takım giyecek demiştin. Ona da pek uygun değil.

Çok yakışmış, fiziğiniz de güzel. Şatafatlı abiye giymektense güzel.

Sözlükten @bettypuffpuf ile irtibata geçmenizi öneririm.

tanıdıklarım var akrabalarım memnunlar ancak bu sebepten ameliyat sonrası rejime uymayıp olenler de var.

ameliyattan sonra da zayiflayamazsa ne olacak?

yapsin intermittent fasting 6 ayda 25 kilo verir.

@baldur zayıflayamama gibi bir ihtimal yok

3.5 ay önce oldum, 30 kilo verdim. Sorularınızı cevaplayabilirim.

benimle geçebilirsin
3 sene oldu olalı, 95 kg verdim.
ilk sene balayıdır, herkes kilo verir, sonrası önemli
95 verdim- 15 aldım, yine verdim 15 i

Bir is arkadasim vardi; muhtarlara akademisyenleri sikayet ettigi donemde "Sikayet etmesini anladim da, niye muhtarlara? Ne yapacak muhtar bana, ikamet mi vermeyecek?" derdi.

Soyle bir teorim var, kaynagim popom tamamen. Bence biraz daha yerel kontrol saglamaya calisiyor olabilir. Yani, kim muhalif, kim degil; bunu en iyi komsularin bilecegini dusunerek ispiyon makami olarak muhtarlari belirlemis ve muhtarlari kendine cekmeye calisiyordur belki. Ileride muhtarlara birtakim yetkileri vererek muhalif sindirmeye calisacak olabilir.

Dinlemiyorsunuz. Gozunuz kor, kulaginiz sagir. Karsit gorusu dinlemiyorsunuz. Dinlemediginiz icin de anlamiyorsunuz.

Ince'nin mitinglerine gitmeyin demiyorum, gidin. Ama arada Erdogan'in mitinglerinde ne olmus ona da bir goz gezdirin.

Erdogan daha yeni, CNN Turk - Kanal D ortak soylesisinde muhtarlari niye cagirdigini, planlarini tane tane anlatti. Gercekten merak eden acar Youtube'dan izler. Ufak bir spoiler vereyim: Cumhurbaskanligi bunyesinde Muhtarlar Daire Baskanligi diye bir birim var.

Dusmanini tanimadan savasa girmek kadar buyuk bir ahmaklik yok. Gecmis olsun Turkiye.

birader bi soru soralim dedik anamiza sovmedigin kaldi
gazete okumuyorum tv izlemiyorum miting izleyecek kadar bos vaktim de yok
aklima geldi sorayim dedim buna cevap vereceksen ver yoksa az otede oyna

Her mahallenin ispiyoncusudur muhtarlar. He bunlar tabi tayibbe direkt söylemiyor ama ilçe başkanları va sürekli takip eder muhtarları. Çıban başı var mı yok mu diye.

Ayrıca üstteki arkadaşa da cevap vermek isterim. Senin mantığında kapatalım duyuruyu. Google var ne de olsa.

Niye çağırdı bilmiyorum da ispiyon falan saçmalamayın yahu. Küçük şehirlerde neyse de istanbulda üst komşu birbirini tanımıyor muhtar mı hakkımızda bilgi toplayacak. Onunla uğraşana kadar zaten o eforla sosyal medya hesaplarımızı falan inceleseler on kat bilgi çıkar. Çağırmasının bir sebebi muhtarların daha halktan görünmesi olabilir. Hani monşerlerle değil sizle muhatap oluyorum gibi.

Bizim muhtar pederin samimi arkadaşı. Bir tane de komşu var adam fetöden firariymiş (sonradan duyduk). Neyse bir gün babama bu komşuyu sormuş. İkisi de fetöcü olduğunu biliyor ama firar mevzularını bilmiyor. Babam demiş bilmiyorum epeydir görmedim.
"Ya ben epeydir evlerini takip ediyorum ışık falan yanmıyor. Birşey mi oldu acaba? Polisi arasam mı?" Demiş. Aklınca nabız yokluyor işte.
Sonra geçen sene ikamet belgesi için muhtara gittim. Telefonda konuşuyor. Kurduğu cümle şöyleydi ben girerken içeri: "ben bu zamana kadar kimseyi şikayet etmedim. Ettin diyen yalan söyler. Ayrıca etmek gibi bir hakkım da var. Fetöcü bunlar sonuçta." diye konuşuyordu.
Beni görünce apar topar kapattı.
Muhtarlara bence böyle bir misyon yüklenmiş.

Güzel güzel. Daha bugün geldi bana 1 tane.

Nihat'ın Çek Cumhuriyeti'ne attığı ikinci gol.

Sabah eşime sarıldığımda.

doktora yeterlik jürimin beni çağırıp oy birliğiyle geçtiğimi söylemesine.

ogle arası bir mağazaya gitmiştim. orada birini gordum, heyecanlandım. benzetmisim.

kızımın tekmelerini her hissettiğimde çok heyecanlanıyorum:)

uc haftadir hemen her gun heyecanlanacak bir sey buluyorum.

bugun iki kol degneginden tek kol degnegine indim, tek koltuk degnegi ile ilk yurumeye basladigimda heyecanlandim.

Geçen sene, onu gördüm sandım benzetmişim...

tatile giderken.

yüksek bi yerden suya atlamıştım geçen yaz, o zaman.

Geçen gün biri bana açık açık yürüyordu. Hakim olamayıp karşılık vereceğim diye korkup heyecanlanmıştım.

Hatirlamiyorum ki.

Iyi heyecanlar var "Gelinlerin tatli telasi" hesabi, kotu heyecan var "Eyvah, basildik" hesabi.

Iyi heyecani dun geyik gordugumde yasadim, kotu heyecani patronun bana verdigi dan-na gibi bir isi uc bes gune yetistirmeye calisirken "Yetisecek mi, yetisecek mi" diye yasadim bu hafta.

Her duyguyu yasayamayi seviyorum ama adrenalinli seyleri hic ararmiyorum. Sakin insanim ben. :)

patron kafasına akıl sır ermez. doğrusu makul biçimde darlamaktır ama onlar emir altında çalışmadıkları için kim olursa olsun sıkıştırarak iş yaptırabileceğimizi sanırlar. o yüzden he he de geç. imkan varsa aradım diye yalan söyle.

cahil patronların yaptıklarıdır bunlar. eger kurye ile gonderdiyseniz, ilgili siteyi acarak, belgenin son durumunu patrona gosterebilirsiniz.

direkt sizin patronun odunluğu olmasın?

senin patron eski kafadan. nato kafa nato mermer ve de ayrıca işsiz. Sende tekrar email atmayıp attım desen olmuyor mu veya aradım diyip arama tekrar. başında durup mu aratıyor.

benim patronun ağzından dürt lafı hiç düşmez. mail atılır, wechat üzerinden mail attık bak denir, ertesi gün cevap gelmemişse hatırlatma maili atılır. biraz zaman geçip yine sonuç yoksa telefonla aranır. dürt kelimesi devamlı kulakta yankılanır.

bu arada gerçekten merak ettim. malı onlar çıkaracakken sizin yanlış düzenlediğiniz hangi belge buna engel olabiliyor ki?

benim müdür de böyle takıntılı oluyor bazı konularda, karşı tarafla onun arasında tampon bölge oluşturuyorum, gerekirse yalan söylüyorum.

"x bey, adamları en son aradığımda açıkça biz haber verene kadar tekrar aramayın dedi sert bir tonla, daha fazla azar yemek istemiyorum" diye kararlı bir şekilde söyle. "ben aramam kardeş istiyorsan sen ara" mesajını vermen lazım inceden inceden.

türkiye'de bu işler ittire kaktıra ilerliyor, iş yaptığın şirket dışı firmalara iş yaptırmak işkence. koskoca kurumsal dediğimiz akbankla bile en ufak şey için kaç kere görüşmek zorunda kalıyorum. sigortacılar, avukatlar; ikiletmeden iş bitirenini görmedim desem yeridir. bu açıdan patron işinin görülmesi için ısrar etmesi gerektiği gibi kodlamış kafasında. ben de nefret ediyorum ama ısrar etmek zorunda kalabiliyorum. yabancı şirket de bu kafada olabilir ancak sen durumdan rahatsız olduğunu belirt.

benim de öyle bir tane vardı.

iş bulup basmıştım istifayı o dönem. "dürt" "bunlar dürtmeden iş yapmaz" "mail at peşine ara" ağzından düşmezdi.

gerçekten ayıp ve işbilmezlik. başka bişey değil.

Patronlukla ilgisi yok. Tamamen Türk insan yapısı işte. Benzer durumları her gün ben de yaşıyorum. Satın almacı, patron, satışçı vs hepsi aynı. Adama malzeme yolda gümrüğe girince haber vereceğim diyorum günde 5 kere arıyor geldi mi diye. Her defasında “gelir gelmez haber vereceğim” diyorum ama anlamıyorlar.

İşleri geciktirirler ya da sipariş geç verirler, yani hatalıdırlar ama böylece kendilerini tatmin ediyorlar “işin peşini bırakmıyorum kovalıyorum, elimden geleni yapıyorum” diye.

Aslında yalan duymak istiyorlar. Sen patrona de, mektup ellerine ulaşımş diye, bak bakalım sana bir daha o işle ilgili bişey soruyor mu :)

sadece patron şirketlerinde değil kurumsal firmalarda bile başına gelecek durumdur.

şöyle diyim, bir firmadan ürün gelecek ama bunun için devletten izin alınması gerekiyor. izni aldık tabi doğal olarak malzemeyi alacağımız şirketin de yaklaşık 1 haftalık prosedürü var. bu süreç de devlet kurumlarına bildiriliyor vs.

neyse ben bu süreci kendi müdürüme anlattım. o bi üstüne anlattı. en son bana tekrar arattırdı. ve noldu? adam azarladı beni. bugün 8. kişisin arayan, birdaha aramayın dedi. adam da sonuna kadar haklıydı. ben de sırıta sırıta kendi patronuma birebir anlattım. bir daha da bana ısrar edemedi birşeyi..

tr'de sürekli dürtüklemeden hiç kimseye iş yaptıramayacağını deneyimleyen patronların geliştirdiği alışkanlıktır diyebiliriz. Aklı başında bir patronun klasik kafadaki şirketle profesyonel çalışan şirketin ayrımına varıp yerine göre hareket etmesi gerek.
Yabancı şirkete belki şuna benzer anlamda bir mesaj atabilirsiniz:
"Şirketimizin politikası / yöneticilerimizin talimatı gereği her gün mesaj atıp son durumu öğrenmekle görevliyim. Eğer bu durumun iş ilişkilerimizde sorun yaratacağını düşünüyorsanız bilgi veriniz."
Ya dürtmelerinizi bir daha dikkate almaz rahat edersiniz ya da "evet sorun yaratır" der siz de patrona söyler kurtulursunuz.

ayıp. ben böyle yapanlarla çalışmıyorum, o derece ayıp.

Tom Cruise'un Kaçakçı'sı mı?

blow olabilir dediğin film. türkçe çevirisi hatta "beyaz şeytan" :))
jonny deep oynuyordu.

Kaçakçı değil, blow olabilir ama emin değilim. Ufff delirdim resmen.

(bkz: gazi başkomutan recep tayyip erdoğan) başkan seçilecektir.

Kaç sandık geldi geçti, hala ne tahmini allaşkına ya? Öyle ya da böyle, kapıdan olmazsa bacadan, bir şekilde rte. Ben oyumu veririm ama umidim yok. rte/akp

muhalefet adayı kazanacak fakat r. tayyip erdoğan seçilecek.

16 Nisan'da da aynısı oldu. artık temizlenemez bir pislik var ortada, can verir fakat koltuğu vermez, yeni seçim kanunları da bunun kanıtı. ve bilinenin aksine çok güçsüz, bunların hepsini güçsüzlüğünden yapıyor. güçsüz olduğu için mhp'ye muhtaç, güçsüz olduğu için yol arkadaşlarını tasfiye ediyor, güçsüz olduğu için kendi mvlerine güvenmeyip mecliste açık oylama yaptırıyor. kimse onu istemiyor. o da bunun farkında. bu seçimleri kazanmak ona bir fayda getirmeyecek. yolun sonu gözüktü.

bahçeli'nin bu tür kararları hep kayıpla sonuçlandı, bu da öyle olacak.

Kekolarin bazıları zamanında " sağ kanadı çok etkili kullanan bir fenerbahçe takimi sahadaydı" tarzında söylerlerdi. Yani takımı kelimesi olurdu. O yok oldu zamanla işte.

göklerden gelen bir karar vardır. repliği vardı meşhur bir politik karakterin, ona mı gönderme acaba?

İngilizceden apartma +1

Spor motor spotifyda muzik kesfetmek

sokaklarda olmak.

Ne para, ne pul, ne spor. Sadece vakit. Kesinlikle vakit hatta. Vaktin varsa, dünyalar senin.

Sağlıklı beslenmek, düzenli spor, konser, festival, tiyatro ve sinemaya vakit ayırabilmek.

Anne babalarına karşı,
(anneanne-babanne gibi destekleri de arkasına alırlarsa ve Türk çocuğuysa) hemen hepsi (:

Elbette hepsi değil ama önünü açarsanız hepsi ağlar. Bizim oğlan da mesela istediği şey olmayınca ağlarsa; biliyor ki o istediği şey asla olmayacak. Bunu birkaç kez deneyip "aa evet lan ağladığımda verecekleri varsa da vermiyorlar" kafasına ulaştırabildiğinizde sorun olmaktan çıkıyor. Özetle eğitim yani.

gonion + 1

Küçükken beni bir süre dedemler bakmış, sağlam şımarmışım, sonra annem bakımı geri devraldığında ağlamamı umursamadan devam etmiş. Zamanla ağlayarak başarılamayacağını öğrenip efendi efendi istemeye başlamışım.

merak etme hepsi değil. doğru bir şekilde yaklaşırsan ağlamadan belirtiyorlar isteklerimi.

daha dün aynı konu ablamla aramda geçti. ablamın çocukları 6-7 yaşlarında. başlarda onlar da zar zur ağlarmış, ama asla ablam geri adım atmazmış. şu an problem kalmamış. örneğin uyku vakti dendiğinde "ama uykumuz yok" diyorlar. ablam da "olsun yatağa girin uykunuz gelir" diyor ve çocuklar "tamam" diyerek uyumaya gidiyorlar.

yani işin özeti kolaya kaçıp geri adım atmamak. gerekiyorsa 5 saat evi inletsinler ağlayarak.

Hiçbir belgeye gerek yok. Aracın borcu olmasın yeter. Ruhsatı alıp notere gidiyorsunuz. Bu kadar. (Eşinizin üstüne ise ve siz satacaksanız noter vekaleti lazım yalnız. Eşiniz orada olacaksa sıkıntı yok, nüfus cüzdanı yanında olsun)

Edit: Hatta arabanın borcu için şöyle de bir anektod aktarayım; motosikletimi satarken ödenmemiş MTV'si çıkmıştı noterde. Cepten (internet bankacılığı) ödeyip 15 dakika sonra satışı gerçekleştirmiştik. Öyle atla deve bir olay değil yani. Endişe duymanıza gerek yok.

Vekaletle araç satarken, vekalette eşinizin resminin olmasına dikkat edin. Noterdekiler bu uyarıyı yapmayı unutabiliyor ya da hiç söylemiyor bile. Onun dışında birşeye ihtiyaç yok

Bunu aldım, kullanıyorum. Beni fazlasıyla memnun ediyor: www.amazon.it

Stanley iyi diyorlar genelde

Thermos var bende, gayet iyi. Yanlız yurtdışından alacaksan acele et sanırım 15 gün içinde vergisiz sinir 22 Euro'ya düşüyor. şu an 30 Euro.

Decatlondan geçen hafta aldık. Tipini adını eve gidince bakıp yazarım.

Gerçekten müthiş bişey. 50 tlye aldık. -15 derece soğukta bile sabah koyduğumuz çay, akşam içince bildiğin "kaynar" haldeydi.

Önerim bu, her gün kullanıyorum neredeyse.
www.kutupayisi.com

bu olmasa da Stanley güzel marka.

Contigo cok severek kullaniyorum yillardir.

stanley.
öbür boyu garantili olması bile yeter.

Sms doğrulama ile giriş yap. En sağlamı o bence.

2FA'yı kapat, sonra tekrar aktifleşirken bu kez o barkodun ve kodun olduğu sayfayı PDF olarak kaydet/ekran görüntüsünü al bi şekilde elinin altında olsun.

SMS Authentication da bi çözüm tabi, @super baba'nın dediği gibi

authy diye bir uygulama var. o da aynı Google authenicator gibi, ama farkı telefondan da bilgisayardan da açılabilmesi. yani telefonuna bir şey olsa bilgisayardaki authy'den de kod alabiliyorsun. Google chorme eklentisi de var.

nedense kimse kullanmıyor çok üzülüyorum :(

authy'i indir. binance'daki google authenicaor'unu iptal edip sonra tekrar aktifleştir. aktifleştirirken bi qr kodu taratman gerekiyor. o aşamada authy'nin sana verdiği qr'ı tarat.

authy +1

Telefonun bozulursa ve 2fa'yı girmezsen çok uğraşırsın bir an önce çözüm bul

Telefonum bozuldu ve hesaba erişebileceğim ne varsa telefon içindeydi. Kimlikle beraber selfie çektim attım maili. Okudular mı, ulaştı mı geri dönerler mi hiç fikrim yok. İbret al. 2FA pişmanlıktır.

@mysql34 @IncredibleMau 2fa çok gerekli bir şey.
authy kullanın, onda böyle sorunlar olmuyor

eksisozluk.com

Film o kitap değil garip bir şekilde benimde aklıma takıldı geçenlerde tekrar izleyeyim diye ama adı gelmedi aklıma. O borudan geçme sahnesinde kasıldığımı hatırlıyorum :)

Küçük yaratıklar ? Critters

Warriors of virtue

Ben sedanini kullanıyorum. Herhangi bir sorunu yok.

benim zamanımda 3 tercih yapılırdı ama birinci tercihe girerdin girebilirsen itü için diorum

enstitüye, üniversiteye göre değişir. genelde başvuru kılavuzunda falan yazar en fazla x programa başvurulabilir diye.

Yapiliyor. Marmara üniversitesinde 2 sınava ve mülakata aynı gün peş peşe girmiş, her iki bölüme de kabul edilmiştim. İstediğimi seçip kayıt yaptırmıştım.

gold/bakır ve gümüş ve hepsi metal oyy sanırım gözlerim kanıyor.

herkese hitap etmiyor, daha basit bir renk olursa sevmeme ihtimali daha da düşer. bi de orijinal mi bilemedim ama çakma olmasın bence, ne kadar güzel görünürse görünsün hoş olmaz.

Etma!

Alma hocam, kuzenin kirli sakallı, galerici, sonradan görme arabası olan biri değilse alma lütfen.

@elorelia
gözlerinde binbir hüzün laylaylay.....
Bruce: orjinal evet. icimden bu geldi... ben de seviyorum skagen tarzı minimalist tasarımları ama bi davet falann oldumu agırlıgını koyar bu saat bence.
chicha: nalakası var dostum ya, tamam cok renkli ama safi gold degil.

Elo +1
Her yerinden farklı ışıklar saçan Ankara minibüsü gibi saat :(

yoruldum saate bakarken

tissot al gec
www.konyalisaat.com.tr

iğrenç

Saat seven bir insanim, ciddi rakamlar da odedim saatler icin ama bedava olsa takilmaz bence bu saat. Takani da bir adim geriye tasir gozumde.

Ille sade olsun demiyorum ama bayagi cirkin bu saat.

bahisanaliz.com

Olmaz. Aynı anda kullanamazsınız o kadar.

Alınır. Uzun süre (> 5 yıl) sorunsuz kullanırsın, parasını çıkarır.

hayır air artık çıkmıyor bildiğim kadarıyla
normal macbook alın. pro olmayan. yani air in yenisi. sıfır ayarında 3500 e bulunur

alinabilir ama burstan ayrilan parayla alinmasini tavsiye etmem. eski laptop'a aliexpress'ten batarya alip satin ikinci el hafif sarji uzun giden baska bir model bakin. core 2 duo'lu acer almistik babam hala kullaniyor 9 sene oldu 5+ sene uzeri gitmesi mac'e ozel degil.

Air hâlâ çıkıyor, daha temmuzda güncellendi. Normal Macbook daha güzel tabii ama pahalı.

MACBOOK AIR MQD32TU/A olarak geçiyor model,
2017 model mi acaba, nereden öğrenebilirim?

2014'te aldığım Macbook Air'i çatır çatır kullanıyorum, performans düşüşü çok az oldu.

Al derim.

bu duyuruyu macbook air'imle cevaplıyorum. 2015te aldım, hala çatır çatır, ipad hızında çalışıyor. bataryada en ufak sorun yok. ve hiç güncellemedim diyebilirim.

bu modeli arkadaşıma baktık, kendim de macbook kullandığımdan ben tavsiye etmiştim ama maalesef ekranı bariz kötü.canlı gözle bir bakmanızı tavsiye ederim öncesinde, yazdığınız çoğu özelliği karşılar ama ekran da önemli bir unsur bence.

air yerine bunu bakmıştık sonrasında www.vatanbilgisayar.com

Ekranı daha önce retina ile kıyaslama şansım olmuştu çok kez. Evet retina mükemmel ama air'ın ekranı kabul edebileceğim düzeyde.

ben retina ile kıyaslamıştım benim için kabul edilemez düzeydeydi ama sizin için tamamsa air üzmez bence.

2015 macbook air kullanıyordum, elime fırsat geçince 2017 macbook air'e geçtim. bu cihaz gittiği sürece de yeni cihaza geçmeyi düşünmüyorum.

ekran denmiş; tamam retina ekranlar kadar iyi değil ama bence piyasadaki çoğu cihazdan çok daha iyi.

1440*900 çözünürlük ile yine çoğu cihazdan daha verimli bir çalışma alanı sağlıyor.

2015 macbook air'i iş arkadaşıma devretmiştim, 2 yaşında olmasına rağmen bataryası hala 8 saat civarında gidiyor.

yanında taşımak için oldukça hafif, bazen bilgisayarı unuttum mu diye çantayı yokladığım oluyor.

macos sorunsuz, tıkır tıkır çalışıyor. benim beklentilerim için piyasadaki fiyat/performans oranı en iyi bilgisayar.

ilk yorumumda dediğim gibi; kesinlikle öneririm.

alınmaz.

o işler için tablet alınır. her şeyiniz icould'da ise ipad alınır, yarısı kadar para verilir. yanına klavye alınır, mis gibi kullanılır.

bence.

hometech ht14b 700 lira. homtekte alabilirsin.

Bence kesinlikle alınır. Ben de ayni şekilde bursumdan aldım, asla pişman olmadım. Yazılacak her şeyi arkadaşlar yazmış zaten. Fiyatı da çok iyi.

Ray Donovan. 3 bölüm izle, sonra bırakmazsın zaten.

mindhunter

fringe! ilk sezon biraz zorladı "her bölüm böyle mi olacak yeaa, olay oluyor pıt çözülüyor meh" dedik, hatta yarım bırakacaktık ama cidden ŞAHANE bir dizi. kesinlikle fringe diyorum <3

Mentalist'in ikiz kardeşi Castle.

+1 dedi ayça. fringe

Peaky Blinders.

#31# değil ki onun numaraları farklı;

www.afolog.com

@ tamam yanlış anlamışım ne kızıyosunuz :/

o linktekiler çağrı ALAN, daha doğrusu almak istemeyen kişinin yapacağı işlem. #31# ise numarasını gizleyerek ARAMA YAPMAK isteyen kişinin numara başına eklediği ön kod. onu yazınca karşı tarafta numara çıkmıyor. linkteki işlemi yapınca numarasını gizleyen kişinin araması telefona gelmiyor.

yani diyor ki "benim telefonum zaten o linkteki işlem yapılmış ve gizli numara aramaları engellenmiş durumda. #31# yaparak ARAYANların çağrılarını almıyorum, almamam lazım. ama ona rağmen bilinmeyen numaradan arama alıyorum diyor. bunlar nedir" diyor.

kibritsuyu, aynen onu yazmak istedim. yanlış anlaşılmış sanırım.

1. operatörü arayarak kapatabilirsin (turcekll,voda, tt). gizli numaradan aranmak istemiyorum diyeceksin.
2. genelde web sitesinde ya da mobil uygulamada bunu açığ kapatmak için bir seçenek oluyor onu deyebilirsin. web ile mobille uğraşamam dersen operatörü ara kısa bir işlem zaten.

Telefon fena değil. Yalnız bu 'curved' ekran olarak ilk olduğu için bazı sıkıntıları olduğu söyleniyor, mesela telefonu tutarken parmağın yanlışlıkla ekrana değmesi gibi (kendim denemedim, bilmiyorum ciddi ciddi kullanımı etkileyen bir şey mi diye). Pek de para vermek istemiyorum diyorsan ve tek kıyasımız fiyat ise bence fiyat fena değil; hatta iyi.

Ben kullanıyorum 1 yıldır. Şahane telefon. Curve ekranı hiç sorun yaşatmadı, hatta işe yarıyor. Kamera mükemmel, donma yok. Hızlı şarj gerçekten hızlı. Al.

telefonu daha once kullanmamis birinin eline verince curve kismi sorun oluyor ama ben hic sorun yasamadim.

zamanla pembe bir cizgi cikiyor genelde. bende de cikti. (ilk ciktiginda almistim, baya bi kullandim yani).

onun disinda guzel bi telefon, her isimi goruyor. ofiste yaptigim herseyi telefondan yapabiliyorum. hizli da.

fiyat olarak da eger pasaport kaydi falan varsa alinabilir. eger yoksa kayit mayit yaptirmak gerekecek. tr garantili fiyati da 2300 civari zaten.

@brkylmz evet 150 TL daha eklemek gerekecek kayıt için. Yeni giriş yapmış pasaportlar var sadece harç yatırmak lazım. Toplamda 1880 TL Civarına gelecek.

Üstte brkylmzın dediği çizgi bildiğim kadarıyla sadece ilk üretilen serilerde oluyor. Dua et seninki ilk seriden olmasın :) fiyat da çok uygun değil ama alınır bence

Yurtdışında telefonlar inanılmaz ucuza gidiyor alındıktan sonra kullanmadan satsan bile. 400 euro çok para açıkçası bilemedim. Ben Tradera'da an itibariyle 270 euro civarına 16 gb iphone 6 plus 16 gb alabiliyorum ama almıyorum pahalı gibi yaw falan diyorum. Piyasasını anlatmak için yazayım dedim.

Örnek:
www.tradera.com

O paraya iphone 7 plus 128 gb jetblack falan alırsın avrupa'da ya hiç kullanılmamış ya da kutusu açık sıfırdan farksız şekilde.

2

2 veya 3

ortalama 2-3. bazen abarttığım oluyor, onu da beleşten kardiyo yapmışım gibi kabul ediyorum.

3 kahve
3 cay

ortalama 0.1 (ayda 3 falan)

Filtre kahve-Americano 5 taneden aşağı olmaz ama 10 olduğu da olabiliyor işlerin yoğunluğuna göre.

2 bardak filtre kahve maks.

hiç

Hiç içmiyorum çünkü içmeye alışınca ve saatim geldiğinde içmezsem baş ağrısından duramıyorum. Kahve bende böyle bir etki yapıyor.

0

Kahve sevmiyorum.

2 birisi espresso macchiato, damla sakızlı türk kahvesiyle birlikte 3.

1 belki olamasa da olur yani çok aramam

0 çünkü kahve iğrenç bir içecek:(

sabah 400 ml french press, öğleden sonra da bir fincan türk kahvesi.

yarim demlik zabaanan yarim demlik ausaminan iciyom.

2-3 bardak ama baya buyuk, çorba fincani, sütlü

5-6

Sabah 1 filtre kahve, öğle yemekten gelince 1 Türk kahvesi, akşamüstü (birkaç dk sonra mesela) 1 filtre daha ^^

2-3 türk kahvesi
2-3 kupa filtre kahve
Akşamları da Starbucks kahvelerinden 1 orta boy (haftada 2-3 kez)

Ortalama 6 fincan filtre kahve, 2 türk kahvesi

şu an 1 bardak gibi
asker iken günde 9-10 bardak içerdim kesmezdi iki kahveyi bir bardağa döker öyle içerdim neyse ki kurtuldum o illetten.

sabah 1 filtre, öğleden sonra türk kahvesi, bazen akşamları da ikisinden biri bir daha.

1 bardak. Kahvaltıdan ya da ogle yemeğinden sonra

1-2

0. acrylamide icerdigi icin biraktim

Hiç bi hayalim olmadi o yüzden bilemedim.

Anlatırdım ama hep bozulduğunu ve insanlara açıklama yaparak daha çok üzüldüğümü farkettikten sonra anlatmamaya başladım. Sadece sevgilimle paylaşıyorum

aile dışına hayır, çünkü rasyonel değiller ve küçük düşünüyorlar.

Asla, asla, asla. 2 hatalık vardı zamanında paylaştım. Saçma sapan, traji komik sebeplerle suya düştü. Içten içe düşündüğüm her hayal ise, örgü örer gibi yavaş yavaş işliyor.

*hayal

benzer durum benim de başıma çok geliyor, bildiğin hevesim de elimde patlıyor ya la :( o yüzden ben de çenemi tutup anlatmamaya çalışıyorum. hayır bilimsel kafalı bir insan olmasam "nazar deyiyi" dicem de...

Paylaşmıyorum kimseyle, yapabilirsem de yapamazsam da konunun tek muhatabı benim. Misal 8 senedir yüksek lisans tezime başlayamadım, artık bu konu hakkında kimseyle konuşmuyorum, ama bitirme hayalim tabii ki var.

cureforlove'ın dediğini diyecektim, sözlük girdirmedi. Ona ekleme yapayım.

Birine ya da birkaç kişiye bir hayalinizi anlattığınızda, daha doğrusu, ötesinde heyexanınızı paylaştığınızda, o hayale kavuştuğunuzda elde etmeniz gereken başarı hissinin bir benzerini yaşarmışsınız. Yani, o gazla anlatırken beyniniz "Başardım da, onu anlatıyorum. Başardığım için heyecanlı heyecanlı anlatıyorum" dermiş. Dolayısıyla, yalandan ve küçültülmüş bir baları hissi yaşarmışsınız anlatırken. Bu yüzden de, yeterince kişiye anlatırsanız, artık beyin iyiden iyiye başarıya ikna olduğu için daha fazla o şeyin peşinde koşmak istemezmiş, "Zaten başardım, daha ne koşayım" diye kendini salarmış.

Buraya kadarki zaten cureforlove'ın dediği, ekleyeceğim kısım şu: Hayal etmek de hayallerimize ulaşmamıza engel. Yani, o başarılı günleri hayal ettikçe aslında hak etmediğimiz, yalancı bir başarının zafer sarhoşluğunu yaşıyormuşuz; o yaşadığımız hayalin heyecanı değilmiş. Dolayısıyla, hayal edilmesi gereken başardığımız zaman ne olacağımız, nasıl olacağımız değil; nasıl başaracağımız kısmı imiş. Yani, diyelim ki bir şarkıcı olmayı hayal ediyorsunuz. Hayaliniz uluslararası bir star olmak. Başarılı halinizin hayali uzun sürmemeli, bir noktadan sonra beyin "Ben kendimin starı oldum zaten" deyip sallamıyoe. Hayakiniz gerçek etkisi yapıyor. Balarılı döbemlerin kısa kısa, bir iki ekran görüntüsü eşliğinde, atıyorum, şan eğitimi almanın hayalini kurmak gerekiyormuş. Hayalin öyle tatmin edecek kadar uzun tutulmaması, hayalden düşünce aşamasına geçilmesi gerekiyormuş. Daha doğrusu, hayal düşüncelerin ve planların Powerpoint sunumu gibi olmalıymış.

Bu yüzden paylasmiyorum. Baskalari sizin kafanizda olmadigi icin ya "Olmaz" Diyecekler ya da "Yapamazsin" Diyecekler. Bu yuzden anlatmak yerine hayata gecirmeye calisiyorum. Baskalarinin ne dedigi umrumda degil.

benden akıllı benden pozitif benden mantıklı kişilerle seve seve paylaşırım bana akıl verirler fikir verir yol gösterirler .
alay edecek küçümseyecek kimse ile konuşmam.

hayır çünkü insanlar eksik arıyor. hayal bu. bugün olmazsa yarın gerçekleşir. ya da 10 yıl sonra. ama insanlar bilirse sürekli şevkini kırmak isteyebilir. ya da gerçekleştirmek istemeyebilirsin. sonradan hevesin kaçar. millet noldu yapamadın mı falan diye kendini tatmin edebilir.

cureforlove ve aychovsky'a ek olarak.

www.hurriyet.com.tr

Ay ben yabıştırıyorum hemen! Zaten hayal, istek paylaştiğim bir elin parmak sayısını gecmez. Yok ya, iki el, iki el. 10 vardır. Içim de ne tutacağim ya, doldu taştı ıçim, yeter. Beynimin de bir sinyal verdığı yok, çatır çatır başardım.

Çok istediğim bir şeyse gerçekleşene kadar anlatmıyorum, hatta gerçekleştikten sonra belli bir süre bekliyorum garanti olsun diye.

İnsanların çok kıskanç ve haset içinde olduklarını düşünüyorum çünkü eskiden her söylediğim şeye nazer değdiriyorlardı.

Kesinlikle hayır.

hevesinin kırılmaması için paylaşma. Bunu sadece biz değil, tüm mentorlar diyor.

yemek yedikten sonra hemen yatıp uyuyor musun?
yeni yediğin/içtiğin/ilaç bir şeyler mi var ?
Acı, turşu, asitli mi tüketiyorsun ?
bunları sorar ondan sonra duruma bakar.

çare www.google.com.tr

ağrı ve yanma oluyorsa gastrit, ağzına acı su geliyorsa reflü. doktora gitsen de aynı şeyi söyleyecek. endoskopi yapalım da diyebilir ama o da gereksiz çünkü belirtilerden belli ve ikisinin de tedavisi aynı. fazla baharatlı hamur işi falan yemeyeceksin. midene dokunan şeyleri tecrübe ederek öğrenir yemezsin. bana kırmızı şeyler dokunur mesela domates, salça, çilek, elma gibi.. yoğurt ve kefir çok iyi gelir herkese, özellikle kefir tavsiye ederim.

Mideyi çok yorduğum 1 dönem sonrası (peşpese alkollü geceler) bende de olmuştu. Çare gaviscon şurubu.

1 hafta boyunca her sabah aç karna nexium iç. Ne mide yanması kalır, ne acı. Nexium içtikten 1 saat sonra istersen kızgın yağ dök midene, bana mısın demez.

Reflü olması için ağza acı su gelmesi şartı yok. Tek çeşit reflü de yok, asit reflüsü var, alkalen reflü var, var da var.

Dahiliyeye gidersen ppi verecek (Nexium mesela), bir ay kullan onu. Geçerse geçer, geçmezse de geçmez, daha fazla kullanma çünkü zararlı. O ilaca güvenip de her bulduğunu yeme çünkü bir şey tedavi ettiği yok, mide ph'ını yükseltiyor sadece.

Aç karna bir parmak kekik suyu gecmezse de bu yöntemi bir daha deneme. Sorunun ne kaynaklı bilmiyorum ama eskiden aynı sorun bende olduğunda çok iyi geliyordu yıllardır icmedim ayrı konu.

turkiye'de ben dilencileri bir sirket olarak goruyorum, greenpeace benzeri. o cocuklardan bir tanesine para verince arkasindan 10 farkli cocuk daha geliyor, bir seyler satmaya calisan insanlara saldiran zabitalar nedense bu dilencileri es geciyor. en iyisi yokmus gibi davranip dusunmemek.

Ben hepsinden nefret ediyorum. Çocuk vs fark etmiyor. Baya nefret ediyorum. Zarar vermekten başka bişey bilmiyorlar.

normalde insanların bu arkadaşım bile olsa bana dokunmalarından sürekli temas etmelerinden bile çok hoşlanan biri değilim ama çocukları çok fazla seviyorum hatta bazırları çok şirin bile nedense onlara karşı hiç rahatsızlık duymuyorum. 7 yaşa kadar falan tahamülüm var daha sonraki yaşlardaki çocukların bana dokunmalarından rahatsız olurum açıkcası.

Bazen metrobüste otobüste vs küçücük çocuklara çok kötü şekilde bağırıyorlar özellikle şöförler onlara bile kızasın geliyor çocuk şan bunlar sonuçta tertemiz kalpler var ne olursa olsun bu kadar bağırmayı haketmiyorlar sevgiyle birçok şey çözülebilir gerçekten buna inanıyorım özellikle bir eğitmen olarak ama maalesef biz hep kırmayı yıkmayı bağırıp çağırmayı tercih ediyoruz.

siz sevgi gösterseniz dahi bu çocukların aileleri tarafından her türlü şiddeti gördüğünden eminim. siz sanıyor musunuz ki bunların aileleri başını okşuyor ilk okulda önlüğünü giydirip sütünü içirip gönderir gibi dilenmeye gönderiyor. komik olmayın bu çocuklar aileleri tarafından insan yerine koyulsa süistimal edilmezler. ve siz onlara dilenmek normaldir mesajını verdikçe bu sömürü düzeni sürecek.

Kullanacaksan güzel kullanmayacaksan çöp olur yazık günah

döküm ya da krom alman lazım. bunlar dandik oluyo. yorumlarda da belirtmişler zaten. hiç bulaşma buna bence.

paran varsa böle bişi o kadar veremem diyosan da böle bişi al bence.

Resimden tam anlamadim ama bunlar galiba kumlu olanlar. Eğer öyleyse sakın alma. Ilk ay minicik delik açılır, evin içi kum dolar.

Plastik bunlar.Çok geniş. Bar için uygun,dambıl için değil.Bar kısa, sadece kol çalışabilirsin.

plastik ürünler dandik letgo'dan ucuza döküm set al. 2.husus ise sehpa alman gerek yoksa düzgün antreman yapamazsın. yerinde olsam spor salonuna giderdim en kötü belediyenin spor salonu var. evde düzenli saat ve disiplin olmuyor salonun saati belli. az çok ordakilerle kanki oluyorsun sohbet muhabbet vs motivasyon oluyor.

Gittiğim salonda genel ihtiyaçvar var. O nedenle sadece kendimi götürüyorum.

Çıplak dolaşmıyorum, hatta uyarı bile var "nü dolaşmayın" diye..

Lif götürmüyorum.
Havlu, saç havlusu, terlik ve şampuan götürüyorum sadece. Bunlar kullandıktan sonra ıslandığı için torbada alıyorum yanıma.
Dekatlonun şu ince havlularından kullandığımdan çok yer kaplamıyor, tavsiye ederim.

Yedek çamaşır götürüyorum. Dikret gittiğimde terleyen çamaşırlarımı çıkarıp torbaya, torbayı da çantaya atıyorum. Duştan çıkınca da yenileri giyip eve gidiyorum. Temizlik ürünü olarak şampuan sadece. Çünkü maksat terin vücuttan gitmesi. Detaylı banyoyu evde yaparım.

kismisolungac duş kabininde mi çıkarıyorsun?

havlu saç havlusu bir de spor havlsu, 3 havlu mu?

himmet dayı nerde çıkarıyosrun soyunma odasında mı?

Aynen 3 havlu, duş alma kısmında çıkartıyorum.
Himmet dayının da dediği gibi amaç ter gitsin, keselenmeye gerek yok yani :)

şampuan, havlu, boxer.

spordan sonra üstümü çıkarıyorum, boxerla duşa giriyorum. boxerı orda çıkarıyorum. yanıma temiz boxerı da almış oluyorum. duş bitince, duşakabin içinde kurulanıyorum mümkün olduğunca, temiz boxerı da orda giyiyorum. sonra dışarı çıkıp kalan işleri orda hallediyorum.

Ben sadece üst tabakayı çıkarıyorum. Yani tişört ve altımda ne varsa onu. Duşa öyle gidiyorum. Su geçirmeyen torba içinde de duştan sonra giyeceğim iç çamaşırı oluyor. Duştan sonra giyinip havluya sarınıp öyle çıkıyorum. Üstümü dolabın orada giyiniyorum. Ama ilk gittiğimde normal kıyafetten spor kıyafete geçişi tamamen soyunmam gerektiği için kabinde yapıyorum. Sanırım daha karışık anlatamazdım. :/
Yanımda giysiden başka bir şey götürmüyorum. Havlu, şampuan vs duş kabinlerinde var. Çıplak gezmiyorum, gezeni de hiç anlamıyorum. Millet kremini sürüyor, arkadaşıyla sohbet ediyor, telefonda konuşuyor falan. Çok saçma geliyor bana.

Salon yan sokakta olduğu için evimde alıyorum. Uzak salona giderken de evimde alıyordum gerçi. Hiç işim olmaz salonda mantar falan kaparım kesin pis heriflerden.

Üç havlu ve peştemal ile gidiyorum. Spor havlusu, saç havlusu ve banyo havlusu. Peştemal ile duşa gidiyorum, havlu ile sarınıp dönüyorum. Seyahat boyu şampuan ve sabun/duş jeli götürüyorum duş kısmına. Gerçi duş jeli yapılık geldiği için sabunu daha çok götürüyorum poşet içinde. Lif pek götürmüyorum. Terlik, saç havlusu da gerekiyor. Yedek çamaşır ve çorap götrüyorum. Kirliler ve ıslaklarınayrı poşetlere koyuyorum, eve gider gitmez onları açıyorum. Bunun dışında matara ile su ve müzik dinleyecek bir şeyler de götüryoeum.

Tam tersi

Ikisinin de yaninda pirinc.

Benim çevremde ikisinin yanında da pirinç pilavı tercih edilir.

Ben şahsi olarak bu tür yemeklerin yanında bulgur pilavı tercih ederim.
Pirinç pilavından çok hoşlanmam.

Kuru fasülyenin ekürisi, kesinlikle, bembeyaz pirinç pilavıdır. Bu durumda, nohutun yanına da bulgur pilavı kalıyor mecburen:) Ama şahsen, nohutun yanına da pirinç pilavını tercih ederim.

tam tersi +1

zevk renk... bence de tersi.

kadın anam kuru fasulyenin de nohutun da yanında pirinç pilavı yapar. ben böyle alıştım.

açıkçası bulgur pilavının yenebileceği her ortamda pirinç pilavının da gideri vardır ama bunun tersini söylemek benim için mümkün değil. "buna pirinç pilavı değil de bulgur yakışır" diyebileceğim tek bir yemek bile düşünemiyorum. ha bulguru da severim, yanında turşuyla falan şahane gider, daha sağlıklıdır güzeldir vs. ama kuru fasulye ve nohutun yanında bence pirinç pilavı tartışmasız bir numaralı adaydır. nohutla bulgur pilavı mı yenir yav, onun yerine ne bileyim bi çorba salata falan yaparım ben olsam. bakliyat ve bulgur? ABSOLUTELY BARBARIC

Şahsi görüşüm, ikisinin yanına da bulgur.

Çevremde olan ikisinin yanına da pirinç pilavı. Bulgur pilavını etli yemeklerin yanında kullanıyorlar daha çok.

cekilin uzmani geldi :)
pilav üstü kuru/nohut diyince elbet pirinctir o.

ikisinde de pirinç.

Senin dediğin.

bence ikisinin yanında da pirinç pilavı gider ama illa eşleştireceksek nohut&bulgur, kuru fasulye&pirinç olur.

ikisinin de yanında pirinç gider.

ikisi de ikisiyle de gider. hatta dördünü birbirine de karıştırabiliriz o da farklı bi deneyim olur

Kuru fasulyenin de nohutun da yanında pirinç gider, taze fasulyenin yaninda bulgur gider.
Ayrıca çok pis canım çekti.

Kuru fasulye bulgur ne alaka ya

Ben tam tersini yapıyorum ama kuralı yok tabi...

agluna +1
canım çekti +1

Kuru fasulyeyi de nohutu da sevmem ama ikisinin yanında da yaygın olarak pirinç pilavı yeniyor çevremde.

bulgurun yanında nohut gitmez bu kesin ..

sana +1

Bulgurrrrr....

Pirinç pilavı sadece tavukla güzel gider :))

Genel kanı ikisinin yanında da pirinç gider. Bence de pirinç gider. Bulguru daha çok severim, bunuda belirteyim.