cureforlove'ın dediğini diyecektim, sözlük girdirmedi. Ona ekleme yapayım.
Birine ya da birkaç kişiye bir hayalinizi anlattığınızda, daha doğrusu, ötesinde heyexanınızı paylaştığınızda, o hayale kavuştuğunuzda elde etmeniz gereken başarı hissinin bir benzerini yaşarmışsınız. Yani, o gazla anlatırken beyniniz "Başardım da, onu anlatıyorum. Başardığım için heyecanlı heyecanlı anlatıyorum" dermiş. Dolayısıyla, yalandan ve küçültülmüş bir baları hissi yaşarmışsınız anlatırken. Bu yüzden de, yeterince kişiye anlatırsanız, artık beyin iyiden iyiye başarıya ikna olduğu için daha fazla o şeyin peşinde koşmak istemezmiş, "Zaten başardım, daha ne koşayım" diye kendini salarmış.
Buraya kadarki zaten cureforlove'ın dediği, ekleyeceğim kısım şu: Hayal etmek de hayallerimize ulaşmamıza engel. Yani, o başarılı günleri hayal ettikçe aslında hak etmediğimiz, yalancı bir başarının zafer sarhoşluğunu yaşıyormuşuz; o yaşadığımız hayalin heyecanı değilmiş. Dolayısıyla, hayal edilmesi gereken başardığımız zaman ne olacağımız, nasıl olacağımız değil; nasıl başaracağımız kısmı imiş. Yani, diyelim ki bir şarkıcı olmayı hayal ediyorsunuz. Hayaliniz uluslararası bir star olmak. Başarılı halinizin hayali uzun sürmemeli, bir noktadan sonra beyin "Ben kendimin starı oldum zaten" deyip sallamıyoe. Hayakiniz gerçek etkisi yapıyor. Balarılı döbemlerin kısa kısa, bir iki ekran görüntüsü eşliğinde, atıyorum, şan eğitimi almanın hayalini kurmak gerekiyormuş. Hayalin öyle tatmin edecek kadar uzun tutulmaması, hayalden düşünce aşamasına geçilmesi gerekiyormuş. Daha doğrusu, hayal düşüncelerin ve planların Powerpoint sunumu gibi olmalıymış.
0