mesela bakıyorum robert-üsküdar-alman-avusturya vs hem puanları yüksek hem de hayvan gibi para alıyorlar ama iş üniversite sınavlarına gelince bu yok oluyor. Ancak burslu kontenjanlara yüksek puanla girilebiliyor. Sizce bu durum neden oluyor ? Bir diğer sorum da sizce 30-40 yıl sonra koç-sabancı-bilkent gibi okulların burssuz kontenjanları iyi devlet okullarının puanlarını geçecek mi ?

s.b.

tahmininiz nedir ?

Hangisi daha yakışıklı sizce?

İsimleri merak eden olursa kumral olan Jamie Dornan, diğeri de Francisco Lachowski.

Mezun olunca İş bulma imkanlarına göre.Özellikle mühendislik için

17 yaşında bir erkek var (baba tarafı kel). saçlarının başlama noktası V şekline gelmiş. aynen şu şekilde: img.photobucket.com (fotoğraftaki kişi değil, ama tıpatıp aynısı)

bu erkek 10 gün sonrası için dermatologtan randevu aldı. saçlarını 30 yaşından önce kaybetmekten çok ama çok korkuyor. abisi kendinden 7 yaş büyük, kafasında saç kalmadı. kafadaki o V şeklinde açılan kısımlarda saç çıkarma şansı var mı? (saçlarına eskiden hunharca davranırdı ama tam 1 senedir çok iyi bakıyor). PRP tedavisini falan araştırdı, sizce yapılır mı diye soruyor. ne olur yardım edin şu arkadaşa, 17 yaşında daha yahu bu kadar erken kel mi kalınır...

yani türbanlılara ciddi düşmanlık besleyen, gerekirse ordunun darbe yapması gerektiğini savunan, ülkede sel olsa "sarı saçlım mavi gözlüm" şarkısını son ses açan, kürt ve kürtçeden ürken, özelleştirme karşıtı, uzun sakalları görünce hemen kes diyen bir grup var bildiğiniz. bu arada kesinlikle Atatürkçü olarak nitelendirmiyorum. bu grubun çoğu üyesi 50 yaş üstü kişiler. Ama şu anda genç nesilde böyle bir görüş yok sanırım doğru mudur ? yani bir 10 seneye bu tarz bir görüş bitecek mi sizce ?

new york'da 4 gece kalacağım. ucuz yollu kalabileceğim ve önerebileceğiniz nereler var? hostellara baktım ama günlük 50 dolardan başlıyor. şöyle 30 dolar civarında yok mudur sağlam yerler?

Akatlarda bulunan Mustafa Kemal Kultur Merkezine nasil gidebilirim? Kadikoy istikametinden metrobusle karsiya gecicem once. Zincirlikuyu uzerinden tarif edebilir misiniz, tesekkurler.
Not: O muhiti hic bilmiyorum.

yani yıllık izin var mı yoksa sözde mi ? Varsa ne kadar ? sadece pazar mı iş yok ? cuma akşamından pazara boşluklar oluyor mu ? Ev ödevi veriyorlar mı akşam ?

genç kızların sevgilisi ian somerhalder'a benziyor mu bu vatandaş? kaç puan verirsiniz?

data2.whicdn.com

Aziz romalı gardaşlarım, ben de mecburiyetten baba mesleğini yapmaya başlayan bir insanım ancak müthiş daralıyorum, ofiste zaman geçmek bilmiyor. Ama tanıdık birisi de geldiğinde lan ne güzel kurulu düzen çalış işte diyor ona da hak veriyorum ama gaza geliyorum ama 5 dakika sonra geçiyo etkisi. Diğer yandan baba mesleği seçen 2 tanıdığım oldu ikisi de sonradan kaçıp başka işlere yöneldiler. Kısaca davulun sesi uzaktan hoş geliyor sanki.

Kendim için de düşünüyorum lan neden daralıyosun kır dizini çalış bu saatten sonra memur olmazsın diyorum ama gene de gözüm kirişte.

Sizce bir insan babasının yanından neden kaçar kendini belirsizliğe atmayı tercih eder?

NOT: Baba mesleği holding patronluğu,armatörlük felan değil sıradan normal işler.

Selam akademik insanlar,

Mühendislik okudum, hali hazırda çalışıyorum ama İşletme yüksek lisansı da yapmak istiyorum.

-ales puanım iyi sayılır(89) ama ortalamam düşük(2.40) Kabul alma şansım var mı tezli yüksek lisans için?

-ayrıca hiç bir yabancı dil belgem yok. yüksek lisans için üniversitelerin açtığı kendi ingilizce sınavları oluyor, onlara girmeyi düşünüyordum. Fakat mezun olduğum üniversitede(Yıldız Teknik) ingilizce sınavının tarihi geçmiş.İstanbulda başka bir üniversitede var mı bildiğiniz, yabancı dil sınavına girebileceğim ve sonra başvuru yapıp kabul alabileceğim?

Teşekkürler.

Avantajlarını az çok gözlemledim. Temizliği, standart eşyaları, imkanları vesaire vesaire... Oturmak için güzel gözüküyor.

Ama hesaba katmam gereken önemli bir dezavantajı var mıdır dersiniz?

Öylesine örnek: www.sahibinden.com

Merhabalar,

Kardeşim 4 senedir uyuşturucu bağımlısı, cezaevinde 2 sene geçirmiş bir birey. Pek hatrı sayılı tedaviler denemedik lakin uzun süre balıklı rum hastanesinde tedavi gördü ve sonuç alamadık. Methadone gibi ilaçların yan etkisini bildiğimizden bu hususta istekli değilim.

Son çare uzun süredir gündemimizde olan ibogain, fakat Türkiye'de henüz izine rastlamadık.

Konu hakkında bilgisi olan, bizleri bir şekilde bir yerlere yönlendirme imkanı olan herkesten yardımlarını bekliyorum.

Uzun süredir aciz bir vaziyetteyiz.

Moderatörlerden ricam duyurunun görünebilirliği için bir süre yukarda tutmaları.

Her türlü bilgiye ve öneriye ihtiyacım var.

Yer: istanbul, e-posta:fthylmz(et)live(nokta)com

Avrupa'da nasıl oluyor bu?

sınav oluyo mu?

tez yazıyo muyuz?

Tr de geçerliliği var mı?

soru başlıkta yani avmlerde gördüklerimizin hepsi amerikadan çıkma firmalar mı? avrupa'dan çıkan fast food zinciri var mı? ( avm'dekiler derken baydöner, kayseri mantıcısı gibileri kast etmiyorum :) )

jest, mimik falan nasıl sizce? gözleri böyle çok mu büyük bana öyle geldi. güzel mi?

www.youtube.com
www.youtube.com (ortadaki)
www.youtube.com

Merhaba, düşündüğüm birkaç şeyi anlatıp sizden neden böyle olduğum konusunda fikir almak istiyorum.

Özellikle Türkiye'de futbol inanılmaz popüler bir spor. Her kesim takım tutar, en azından önemli gördüğü maçları izler ve futbol muhabbeti yapar.

Küçükken, çocukluğumda yetişkinlik dönemimde futbol beni golften fazla heyecanlandırmadı. Tabii aynı ilgisizlik diğer sporlara da var. Sadece futbolun bu kadar gündem olmasını anlayamıyorum.

Sözlükte maçlar gündemde binlerce entry alır,
İnsanlar (nedense) fanatik biçimde takım tutar,
Kavgalar olur, şampiyon olunca sevinirler, yenilince üzülürler.

Kendimi genel insan psikolojisinin tamamen dışında hissediyorum böyle düşününce.

Bu tür sosyal olaylarla bağlantılı psikolojik bir sorunum da yok, zevkli ve güzel bir hayat yaşıyorum normalde.

Bunun bir nevi psikolojik analizini merak ediyorum.

not: ibrahimoviç'in rövaşata golünü, geçen hafta ismini hatırlamadığım birinin attığı gol gibi şeyleri arkadaşlar izletince "vay be" diyorum.

Dünyanın bir çok yerinde pompacı yok, yakıt almak isteyen kendi dolduruyor hatta çoğu kredi kartı ile çalışıyor, dünyanın en pahalı benzinini kullanan bizler, mümkün olduğunca litre fiyatını düşürmemiz gerekirken, neden böyle bir girişimde bulunmuyoruz ?

Devlet belli noktalara istasyonlar yapsa ve kâr amacı gütmeyen kuruluş mantığında çalışsa, pek bir güzel olmaz mı ?

Çok geyik bir soruyla karşınızdayım. Size dediler ki şu aşağıdaki mesleklerden hangisini seçersen seç başarılı (Belki dünyanın en iyisi değil ama başarılı) olacaksın. Hangisini seçerdiniz?

- Politikacı
- İşadamı/İşkadını
- Yazar (Köşe yazarı değil, edebi işler)
- Bilimci/Akademisyen
- Aktör, müzisyen, ressam vb.
- TV Ünlüsü/Yıldızı (Magazin programları gelmesin aklınıza illa. Okan Bayülgen'in halen başarılı kalmış hali falan da olabilir)

Aklınıza gelen başka şık da varsa ekleyebilirsiniz.

Sb? Taksim

soru başlıkta.

gayet sakin bir tonda, bir konu üzerinde yaşanan anlaşmazlık üzerine söyleniyor:

"sen zaten insan ilişkilerinde başarısızsın, şimdiye kadar çalıştığın 3 işyerinde, kaldığın 3 ayrı evde en az biriyle kavga etmişsin. bunu söyleyen sensin."

alınılacak bir cümle mi?

gerçekten ben değil. bir arkadaş.

edit: düzeltme

www.saatturk.com

bir arkadaşla Starbucks'ta ders çalışalım diyoruz. Neredeki Starbucks geniş,ferah, ders çalışmaya uygundur tavsiyeleriniz var mıdır? (avrupa yakası)

merhaba, ne yapayım ne edeyim dedim, şöhreti parayı teptim, çare olarak ekşi duyuruyu seçtim.

yaklaşık 9-10 aydır fena halde aşık olduğum bir kız var.
neredeyse hiç sohbet etmiyorduk ilk zamanlarda.
sonra yavaş yavaş samimiyeti ilerleterek iyi bir noktaya geldik.

iki gün evvel kendisine olan ilgimi itiraf ettim, ben senden çok hoşlanıyorum, seni seviyorum dedim.
zaten o da farkındaymış ona olan ilgimi, bana bir tek itiraf etmek düştü.
ona karşı olan ilgimi, hislerimi herşeyi söyledim.

kendisi bana geçmişte çok şey yaşadığını, fakat hiç böyle sözler duymadığını söyledi.
sözlerin beni çok mutlu etti, utandırdı da biraz dedi.
geçmişte çok şey yaşadım, seni de üzmek istemem dedi bana.
ben de karşılık olarak
"geçmişte ne yaşadın bilmiyorum, aslında bu senin hayatın bilmem bir şeyi değiştirmez. ben sadece geçmişine saygı duyarım başka da bir şey diyemem. ama ben geleceğinde olmayı çok istiyorum" dedim.

her şeyi söyledim anlayacağınız.
"bisikletle gezdiğin yerlere gidiyorum sırf sen de oralara gittin diye, çünkü o zaman sen yanımdaymışsın gibi hissediyorum. hem belki tesadüfen sen de orada olursun da bir kaç kelime konuşabilirim seninle."
"o kadar çok kıskanç bir insan değilim, daha doğrusu kıskançlıkla boğan biri değilim. ama kıskanıyorum seni"
"artık fotoğraflarına bakmak istemiyorum, sen yanımdayken hiç çekinmeden sana bakmak seni öyle sevmek istiyorum"

böyle şeyler işte, tabi bu sözler üzerine iyice utandık bakamadık birbirimize.

kararı soracak olursanız "seni reddetmiyorum, ama bana düşünmek için süre ver. tabi bu süre içerisinde kimse olmayacak emin ol" dedi.
tam ayrılacakken tokalaşmak için ellerimizi uzattık ve ben de dayanamayıp sarıldım ona, bunu biraz da heyecandan dolayı yaptım. bilmiyorum kötü mü yaptım.

evine kadar eşlik etme teklifime ise "gelmeni isterdim ama arkadaşımın yanına gidiyorum bu gece onda kalacağım, eve gitseydim eşlik etmeni isterdim, hem evimi de öğrenmiş olurdun" dedi.
aslında o gün eve gidecekti önceden söylemişti ama işyerindeki samimi arkadaşının evine gitti.
herhalde beni konuştular diye düşünüyorum :)

biraz uzun ve dağınık bir yazı oldu kusura bakmayın ama daha detaylı anlatmam gerekiyordu.

bu konu hakkında görüşlerinizi bekliyorum, düşünme süresi sert mi olacak yumuşak mı olacak
tatlı mı olacak tatsız mı olacak ?

bir de bu düşünme süresi evresinde onunla normal konuşmama devam mı edeyim yoksa hiç konuşmayayım mı

ocağınıza düştüm, yardım :)

edit: 2 gün boyunca kendisine hiç mesaj atmadım, biraz zor oldu ama dayandım. ama dün kendisi halimi hatrımı soran bir mesaj attı ve sohbet ettik 1 saat kadar.
ilgim onun hoşuna gidiyor bunu anladım :)
şu an şehir dışında, cuma günü gelecek ve o gün sanırım her şey kesinleşecek dostlar.
tavsiyeleriniz için teşekkürler

şimdi bizimokulda bi kız var önce yan sınıftaydı kız beni kesmiyodu hiç net burası..gerçi bi kaç kez rastlaştık ama.sonra aynı sınıfa düştük kızdan bu sefer bana ilgi var ama çok az burasıda net.velhasıl kelam ben dış görünüşünden hoşlandığım bu kızı tanıyınca karakterinide sevdim.yalnız kızın iki yıllık bi ilişkisi var da pek sevmiyo onu buda net.kızda bana çok kuulsun falan diyoda biraz dengesiz ve ağırbaşlı bi herifim donuk olabiliyorum yani karakterimden hoşlanmadığını düşünüyorum.fazla uzatmim geçen metro çıkışında sana bişi dicem dedim bu anladı desem farkedermi etmezmi falan dedim farketmez dedi bende zaten sıçtık bide sıvayalım senden hoşlanıyorum babında bi cümle ettim.şimdi farkettimi dedim hayır anlamında kafasını salladı ama böyle kız beni ciddiye alıyo böyle bi afalladı kırmızı ışıkta falan geçiyo araba çarpıcaktı az kala.ben sıfıra yakın görüyorum şansımı.siz de aynı fikirdemisiniz la? edit:geçen bi konu geçti işte bi kız sevgilisinden ayrılmak istiyo hayatına yeni biri gircek falan diye kızda beni anlatıyo gibisinden bişi dedi

bugün bir avmde yürüyen merdivenden çıkarken önümde harika kalçalı bir kız vardı.ama yok böyle bir kalça :)) tanrı özenerek yaratmış sanki.biraz takip ettim iç çamaşırı satan bir dükkana girdi oraya bile girdim ama tanışamadım :( cesaret edemiyorum yani.ne tepki verir bilemeyeceğim için biraz korkuyorum.

ya direk gidip konuşsak mesela çok şaşırır mı ya da sapık deyip çantayı kafaya geçirir mi ?

Ya bu akşam bir cafe'de bir kız gördüm. Önce içeri girdim, sipariş falan... Sonra kahveyi beklerken gördüm kızı. Neyse sonra biraz baktım falan da öyle öküz gibi değil, 2-3 defa kısa kısa baktım. Başka bir kızla oturuyordu.

Ben normalde bölümdeki arkadaşımla bile konuşurken bir çekinirim, gerilirim biraz. Yolda birine adres soracaksam genelde (belki hep) erkeğe sorarım. Şimdi benim bu güzel kızın yanına gidip konuşma ihtimalim pek yok. Zaten burada çok da önemi yok gidip konuşmanın.

Şimdi bu işler nasıl oluyor onu merak ediyorum. Nasıl gidip konuşmak gerekiyor? Bir kağıda telefon numaramı yazıp ona verip kaçsam oluyor mu?

şu an size güzin teyzecilik oynamak zorunda bırakacağım ama bir sürü kafadan ses çıkmasına ve bir yerlerde duyulduğumu hissetmeye ihtiyacım var. Çünkü hayatımda her zaman olduğu gibi yine kimselere bir bok anlatamıyorum ve kapana kısılmış gibi hissediyorum.

Neyse yaklaşık iki aylık nişanlıyım. Nişanlımla şu ana kadar ciddi bir şekilde hiç tartışmadık, arada küçük şeyler oldu ama hiç beş dakika bile dargın kalamadık.

neyse bu adam 31 yaşında bir insan. Benden önce hayatında bir sürü kadın olmuş falan filan. ama ciddi ilişkileri az. uzun süreli daha az ve darılmalı barışmalı bir sürü şey. hep bana beni bulduğu için çok şanslı olduğunu ve daha önce başka hiçbir kadınla böyle olamadığını söyler falan. ben henüz 24 yaşındayım. benim de benzer bir hayatım oldu bu yüzden geçmişi üzerinde hiç düşünmedim.

nişanlım ailesi ile aynı şehirde, ki ailesi de çok tatlı insanlar, hiç hoşlanmadığım bir arkadaşıyla kaldığı bir ev daha var bu arkadaş bana karşı çok kaba, onun önceki hayatını bir fiil devam ettirmekte. bu arkadaşına da çok takılmıyorum çünkü çok tatlı bir sürü daha da arkadaşı var. ama bu adam ve çevresi ona benziyor.

nişanlım arkadaşlarına çok düşkün ve onlarla senede bazı zamanlar seyahatlere çıkar ve hiç karışmadım buna üzülmedim ve hatta onun adına sevindim. hiç bir zaman ona karışmam, gamsız bir insanım biraz ve bundan tevekkeli hayatımda hiçbir zaman kıskanç da olmadım. telefon konuşmalarımızda hep nereye gideceğini, kimlerle olduğunu söyler. ilişkimizin başında benim biraz benim gamsız biri olduğumu fark ederek kendisi buna benim de dikkat etmemi rica etmişti. biz hep kartlar açık oynadık. hiç birbirimize yalan söylemedik( en azından ben böyle düşünmüştüm.) hatta eski sevgilisini aldatmış olduğunu altındaki sebeplerle anlattı.

sadete geliyorum. 3 hafta önce kadar birlikteyken, işe giderken telefonunu evde unuttu ve ben bir altıncı hisle telefonu elime alıp kurcalamaya başladı. beni güdüleyen ve buna iten ne oldu bilmiyorum. ama kadının birine onu özlediğini söyledğini gördüm. evde yalnız olduğunu özenle belirtmişti. kadın terslemiş ve mesajları bana göstermekle tehdit etmiş. sonra kadının numarasını silmiş ve kadın buna atarlanmış falan. sohbet içeriği bundan ibaret. bir sürü kızdan gelen, saçma sapan selamlar. hepsi cevapsız ama bu mesaj bana yetti diyebilirim.

bir öfke nöbeti geçirdiğimi anlatmama gerek yok sanırım. evi terkedemeden o eve geldi. yalan söyledi, yalanını düzeltti, yalvardı, yakardı, ağladı, özür diledi, öfkelendi beni bir kaşar ve aile terbiyesi almamış biri olarak dahi suçladı... konuştu, alttan aldı tekrar öfkelendi. bu arada işe geri döndü bir ara. aralarda geldiğinde bunlar oldu. nişanı attık. yalvararak geri taktı. sonra bir mesaj yüzünden beni terk mi edeceksin dedi ve bana çok mantıklı göründü.

terk etmedim.

ama paranoyalarım gün geçtikçe artıyor. telefonun şifresi değişti. bu konuyu açmamamı ve kafamı toparlamamı söylüyor. o zamandan bu yana arada bu konuyu açtım ama asla kavga halini almadı.

ve her şey o kadar kötü ki. ailem ayrı, uzun zamandır hiç ailem de olmadı üstelik. senelerdir derin yalnızım. işim kötü ve sürekli baskı altındayım, bunalıyorum ve bunu biliyor. ben onun yanında çok mutluydum ama artık nerde mutlu olabilirim bilmiyorum. bütün bunlardan ona sadece espriler yaparak bahsettim ve bunların hiçbirini ona yansıtmadım. neyi yanlış yaptım bilmiyorum ve elimdeki her şey un ufak oluyor. bunu da kaybetmek istemedim. ve üstüne üstlük bu hafta kıbrısa gidiyor. bu planı yaptığı bir grup vardı ama iptal oldu sonra başka bir arkadaşını buldu ve dahil etmediğini söylememe gerek bile yok sanırım.

böyleyken böyle ve ben çok uzun yazdım. çok yorgunum sizi de yordum ama biraz vakit ayırırsanız beni çok mutlu edersiniz. yoksa kadınlar kulübüne gideceğim :D

ikisi aynı şey değil mi ?

şu an bilgisayar başında arkadaşımla çok ciddi bir iddaya girmiş vaziyetteyim. ısrarla aidsin tükürükle kesin bulaşacağını söylüyor ancak internette bununla ilgili kesin bir bilgi yok. ağızda aft bulunması durumunda bahsimizde beraberlik skoru çıkacak arkadaşlar. kaybeden kazanana 50 latlık iddaa kuponu yapacak işin ehli bir uzman net cevap verirse çok berhudar olacağız burada. teşekkürler. biliyorum hafif cahilce bir soru ancak affınıza sığındım artık.

üniversitede okurken yurtta kalıyorum dostlar.

bugün ders çıkışı şunu fark ettim olaki eve filan çıkmış olsam tek başıma sosyal bir varlık olduğumu unuturum ben.

insanların yanına gidip merhaba ben şuyum demem kesinlikle. kızlar yavşıyor sanmasın, erkeklerde kendini bir halt sanmasın diye.

hal böyle olunca birilerinin gelip benimle tanışmasını bekliyorum ki geliyorlar aslında ama vakit geçirmeye değer bulmuyoru hiçbirini. 1.5 aydır yanıma gelip kendini tanıtan bir tane adamın adını hatırlamıyorum mesela.

karşı taraf 1 gelirse bende 1 gidiyorum. hiç gelmezse bende hiç gitmiyorum ve ilk adımı her konuda karşıdan bekliyorum hep.

işte böyle ne yapsamda telefonları çalan, sosyal medya hasapları mesaj dolan bir adam olsam?

çok yalnızım nolur cevap yazın.

Normal mi yoksa bunlar beni ayakta mı siktiler?

edit: Et döner hacılar.

Cle Cavaliers(1.5iy - 3.5ms) - Bro Nets 2/2
Toronto Raptors - Boston Celtics(3.5iy 6.5ms) 1/1

bu maçların tutma ihtimali var mı? hayal mi? ona göre basayım diyorum biraz para?

hayatında kadın erkek ilişkileri üzerine hiç kafa yormamış, bu konularda birileriyle bi şeyler konuşmayı vakit kaybı olarak görmüş, yani ilişkiler konusunda oldukça bilgisiz biri olarak, bi adamla tanıştığımdan bu yana bu konular (ilişkiler) dışında kimseyle hiçbi şey konuşasım gelmiyor.

şimdi kendisiyle bikaç kez zorunlu olarak görüştük, (iş dolayısıyla) ondan sonra o beni çalıştığı yere davet etti, bahane olarak (ya da bana öyle geldi, benden hoşlandığını zannediyorum ya da kendi kendime gelin güvey oluyorum ) da benden ona gelirken bi şey getirmemi falan istedi. ben de istediği şeyi götürüp görevliye teslim edip ona ulaştırmasını rica edip, yanına uğramadan ayrıldım.

yani ben şimdi görüşmeyi reddetmiş gibi mi oldum ? bu birinci sorum?

ikinci sorum ise ben şimdi ne yapacağım ? o benim ne evimi, ne adresimi, ne tel no'mu biliyor, beni görmek istese bile bana ulaşması imkansız, yani sadece ben onun yanına gidersem görüşebileceğiz, ayrıca o beni görmek istiyor mu onu bile bilmiyorum, ama sanki istiyormuş gibi geliyor. fena halde hoşlanıyorum onu görmek istiyorum o halde ne yapmalıyım ? bi bahaneyle yanına gitsem sizce nasıl olur ? sizce gideyim mi lan ?

he ayrıca ikimiz de facebook kullanmıyorduk, ben acaba bir ise yarar mı, bana ulaşmak ister mi belki acaba falan diye bi hesap açtım kendime, bi kaç gün önce baktım o da açmış fotoğrafı falan yok öylesine bi hesap.

Fotoğraf ektedir.

arkadaşlar benim peder yurt dışında çalışıp dünyaya açılmaya karar vermiş,baya da ciddi bu konuda,Cv'si de fena sayılmaz..

kendisi Executive Chef yani aşçıbaşı olarak çalışcak bir kaç yerden teklif varmış sizce hangisi "daha iyi" olur?kriterler; MAAŞ ve TÜRKlere karşı tutum.

Ülkeler;ırak(Erbil),arabistan-kırgısiztan-kuveyt-B.A.E(dubai)

bu bölgelerde çalışmış olan,akrabası tanıdığı olan varsa?