hayatımda her şeye geç kaldığımı hissetmişimdir-ki geç de kalıyor(d)um. emre aydın'ın "ne yapsam, ne söylesem, o geç kalmışlık hissi..." şarkı sözü iç dünyamı özetleyen durumlardan biri.ilkokulda herkes severdi beni ama yalnızdım. lisede herkes severdi ama yalnızdım. üniversitede de durum böyle. der
hayatımda her şeye geç kaldığımı hissetmişimdir-ki geç de kalıyor(d)um. emre aydın'ın "ne yapsam, ne söylesem, o geç kalmışlık hissi..." şarkı sözü iç dünyamı özetleyen durumlardan biri.
ilkokulda herkes severdi beni ama yalnızdım. lisede herkes severdi ama yalnızdım. üniversitede de durum böyle. derslere bile girmiyorum samimi olduğum insanlar yok diye. ama bakıyorum da herkes gezmelerde, tozmalarda oluyor ama bana haber verilmiyor. kiminle konuşsam sevildiğimi öğreniyorum ama yalnızım. hani, zeki müren "
alkışlarla yaşıyorum"u söylemeden önce "ayakta dakilkalarca alkışlanan, her gün onlarca, yüzlerce mektup alan ama yalnız, evet, hayret edeceksiniz, yapayalnız bir zeki müren" diyor ya, ben de öyle gibiyim. herkes beni sevdiğini söylüyor ama yalnızım. üstelik en samimi olduğum insanlar da olmasına rağmen her biri adeta "olmasan da olur" mantığındalar en ufak bir hatada.
şimdi bazen buralarda kullanıcılarla ilgili duyurular açılıyor, "en sevdiğiniz, sıcak, samimi bulduğunuz yazar kim?" tarzında vs. ya da ortamdan kaybolunca "aa, nerede ki bu?" diyen yazıları görüyorum.
ha, seviniyorum aslında, imreniyorum. "birbirini sadece sanal ortamda tanımalarına rağmen birbirlerinin eksikliğinden veya varlıklarından haberdar olan insanlar. ne kadar güzel..." diyorum. ama canımı da yakıyor açıkçası, "sen neden öyle biri olamadın hiç?" diye kendime kızıyorum.
ben buraya da mı geç kalmışım yoksa?