guney irlanda oturum karti olanlara vize istiyor. Ucretsizmis sanirim vize, bakmak lazim.

Pasaport kontrolu oluyor. UK oturum karti ile Irlanda'ya giremezsiniz, Irlanda vizesi almaniz lazim.

UK ile Irlanda arasinda bir weaver anlasmasi var ama bu sadece UK turist vizesine sahip olanlari kapsiyor. Eger UK oturumunuz varsa Irlanda vize istiyor.

Yukarisi isin legal tarafiydi. Illegal bir yontem Ingiltere'den UK'in bir parcasi olan Kuzey Irlanda'ya ucmak (domestic flight). Oradan da kara yoluyla Irlanda'ya gecmek. Arada sinir yok ama rastgele bir kontrole denk gelirseniz deport edilmeniz yuksek olasilik.

Irlanda:

- www.Daft.ie
- www.MyHome.ie

gumtree, rightmove.

www.zillow.com (ABD)

www.sothebysrealty.com (Uluslararası)

kanada - realtor.ca

immowelt.de - almanya

www.funda.nl hollanda

romanya için

olx
olx'in emlak versiyonu storia
immoradar 24

kiralık evler için tüm işini görür.

realestate.com.au
domain.com.au

Australia

Loopnet USA ticari

Rusya: avito.ru

Before tax dedigi brut ucret, genelde de yillik olarak telafuz edilir.

Her ulke icin online tax calculator oluyor, oradan kendi sartlarinizi girerek elinize gececek net ucreti hesaplayabilirsiniz.

ulkeye gore teklif yontemi degisebilir.
ingiliz sisteminde kontrattaki rakam senelik burut.
odemeler cogunlukla iki haftada bir ama bazi ulkelerde haftalik.

Türkiye'de çalışacağım bir iş yeri için yıllık ücret belirtilerek teklif yapıldı. Türkiye'de işveren maliyeti brüt ücretten fazla, işveren maliyetinde birkaç vergi daha ekleniyor brüt ücrete. Buna göre net ücretim değişiyor. Bana teklif edilen yıllık ücret işveren maliyeti midir yoksa sadece brüt müdür?

Brüt ücret.

turkiye'den bir arkadasina soyle anydesk acsin sana
baglan, o bilgisayarin tarayicisindan islemini yap
islemini yaptiktan sonra yurtdisina da acmayi unutma ayarlardan
turkiye'de arkadasin yoksa ben yardimci olabilirim

edit: simdi aklima geldi de, kimseye guvenin yoksa turkiye'den server da kiralayabilirsin
servera ubuntu kurarsin tarayicisindan istedigini yaparsin

uzaktan baglantiyla arkadasinin bilgisayarian baglanmak en mantiklisi olur.

bu arada yurtdisinda baglantida sorun olmamasi lazim online bankacilikta, baska bi sorun olabilir mi?

Muhtemelen guvenlik sebebiyle bankanin ayarlarindan yurt disi erisime kapatma emri verdiniz oncesinde. Bankanin cagri merkezini arayip yirt disi erisime actirin hesabi, en kolayi o olur.

10 yildan fazladir yurt disindayim ne kendi bankalarima erisimde sorun yasadim ne de cevremdeki Turklerden boyle bir sorun duydum.

1. muhtemelen y.dışı IP'leri engellemişsiniz. Bunun y.dışından erişerek açamazsınız. çözüm olarak tr'den birisi yardımcı olacak. bu en kolay yöntem. ücretsiz tr vpn bulmak da eziyet.

2. bankaya ulasmak icin Türkiye hattınız, wi-fi destekli alt yapısını kullanabilirsiniz (Turkcell Wi-Fi gibi). Bu durum 0 850 numaraları arayabilrisiniz ya da 444 numaraları. 0850 için önüne +9 ekleminiz lazim. +90 850 gibi.

adi gecen hizmet: HD Ses ve Video Arama (VoLTE&VoWifi)
www.turkcell.com.tr

Creme brulee

confit canard ve fas restoranlarında herhangi popüler bi yemek

Guvecte salyangoz guzel.

Çok şey var, gideceginiz yeri soylerseniz ona göre yerel şeyler söyleyebilirim.

Misal la rochelle/nantes tarafı şarapta pişen midye ve patates kızartması, balık çorbası.

Savoie bölgesinde fondue ve raclette gibi.

Ama gelmişken foie gras yemenizi tavsiye ederim. Feslegenli salyangoz da güzel. Onun dışında bence ünlü bir fırından baguette alıp (tradition) yanına şarküteri (benim tavsiyem rosette, saucisson italien, coppa, speck) yanına peynir (buche herkes sever bence, camembert, hangi bölgedeyse oranın tomme peyniri vs bölge neresiyse ona göre değişir tabi) yanına güzel bir bölgenin şarabı yapmaniz güzel olur.

paris ve civarı diyebilirim ilk aşamada.

Paris içinse kesinlikle baguette, şarküteri, peynir, şarap yapın.

Bunun yanında château chantilly gidip hem gezip hem tatlısını yiyin.

Tatli ya da tuzlu krep.

Steak tartare severmisiniz bilmem ama farklı sonuçta.

Boeuf bourguignon da olur.

Paris'ten 1.5-2 saate hızlı tren ile lyon 'a gidip çok daha güzel şeyler yiyebilirsiniz bu arada. Lyon yemek konusunda çok ünlü.

Google Forms'da settings'de "Collect email addresses" diye bir secenek var, onu iptal edip denerseniz iki sorun da cozulur sanirim.

Ben denemek icin simdi bir form olusturdum, gizli pencerede bile girilip dolduruluyor, Google uyeligi istemiyor.

Yalniz ben ucretsiz, standart bir Gmail hesabi ile denedim. Siz kurumunuzun sistemi ustunden, yani bir Google Workspace aboneligi ustunden olusturuyorsaniz isler degisebilir.

Ayarlar -> Yanıtlar bölümündeki tek yanıta sınırlandır işaretli olursa dogal olarak oturum acma gerekiyor. onu kapatırsanız oturum acmak istemez.

bir de siz zaten oturum actiginiz icin o adres size gösteriliyor. browseri gizli moda alip deneyin. adres gösterilmeyecektir.

kurumsal ve bireysel fark etmiyor.

cevaplarınız için teşekkür ederim. Dedikleriniz zaten kapalıymış fakat fotoğraf yükle sekmesi nedeniyle maili zorunlu tutuyordu onu kaldırdım artık istemiyor. Sorun çözüldü, ilham verdiniz sağolun.

coming home - leaving home gibi bir ozelligi vardir. bazi araclarda devre disi birakilabiliyor. genelde otomatik yanan farlarla beraber calisiyorlar.

2022 model olmasi ile ilgisi yok, 2000 model arabalarda da vardi bu eve gelis/evden cikis ozelligi. Arabayi evin onune (driveway) parkedince arabadan evin kapisina (ya da evin kapisindan arabaya) kadar karanlikta yurunmemesi icin olan bir ozellik.

Turkiye'de genelde villa tipi evler degil de apartman dairelerinde yasandigi icin pek bir islevi yok ama bir zarari da yok.

Tamam da kadran ışığı ile eve varma başka yere varmanın ne ilgisi var. Farlardan bahsetmiyorum ki. Önce farlar sönüyor zAten. Ama ekranla göstergeler birkaç daika sonra sönüyor. Arabayı kitlerken de kilit tusuna iki defa basınca bütün ışıklr aönüyor. Tek basarsam yine hemen sönmüyorlar. Ama anahtarı içerde bırakıp gidersen dediğim gibi ekranla gösterge ısıklrı yine hemen sönmüyor.

Guzel gozuksun diye konuyor.

@divit akü biterse de güzel gözükecek mi?

Follow me.

Karanlıkta yolunuzu bulabilin diye olan birşey. Akü öyle kolay kolay bitmez, akülü araç değil bu.

Yeni tip araclarda akuyu bitiremezsin. Teybi bile acik birak maksimum 1 saat sonra kapaniyor, isiklarin da 15dk falan suresi var.

değişiyor. sorun bence.

kimi şirketler çalışana bırakıyor. kimileri shiftli gidiyor. kimileri 3 haftada bir turn yapıyor. modeli öğrenmelisiniz önce.

Bizim şirket baya küçük o yüzden bize departmanlar kendi aranızda konuşun ve çakışmayacak şekilde kendiniz ayarlayın dendi.

Biz sadece Perşembe cuma gidiyoruz. Ama isteyenler hafta başına belirtip başka güne de çekebiliyor ofis günlerini.

Cuma gitme de hangi gun gidersen git bence

Bizde de 3 gun ofise gitme donemi basladi ama kati degil sirket bu konuda. Tavsiye edilen gunler Sali, Carsamba, Persembe ama gene bir zorlama yok.

Biz önünüzdeki hafta itibariyle 2 gün gitmeye başlıyoruz, Haziran'da daha da artacakmıș. Mayısta 3 haziran'da 4 e çıkacak söylentisi vardı mayıs 2 gün olunca kalıcı düzende max 3 olur ümidi yeşerdi tekrar.

Bize Cumaları birim yöneticisi mail atıyor gün gün listeyi, kendi içimizde anlaşıp kaydırma yapabiliyoruz.

Çok ekstrem bir durumda müdüre haber verip değiştirecek birini bulamadım diyerek eksik ofis gününü tamamlayacak şekilde revize de edebiliyoruz.

Her değişimde ik'ya ofise gidilen / evden çalışılan günleri mail ile bildiriyoruz.

Aylık çalışma günleri ikiye bölünür. Ortalama 10-11 gün işe gidersin, günleri sen belirlersin. Hibrit sistemin geneli böyle işliyor.

1- Hangi ulkede yasadiginiza bagli, vergi ikameti (tax domicile) ile ilgili kurallari okumaniz lazim. Benim bildigim bazi Avrupa ulkeleri ve ABD eger vergi ikametiniz ilgili ulkedeyse sizin fiziksel olarak nerede oldugunuza bakmaksizin tum gelirlerinizden vergi istiyor. Ancak bu noktada bir de cifte vergilendirme anlasmalari var, onlara da bakip durumu netlestirmeniz lazim
2- Ulke giris cikislarin vergilendirme ile cok da bir ilgisi yok
3- Evet paylasiyor: tr.euronews.com

çok teşekkürler cevaplarınız için :)

Gimli, Frodo'nun mithril zirhini gorunce krallara verilebilecek bir hediye oldugunu soyler:

- A corslet of Moria-silver? That was a kingly gift!

Dolayisiyla oyle her askerin uzerine bir mithril zirh giydirelim denecek bir malzeme degil. Muhtemelen sadece kral ve belki ust seviye generallerde vardi mithril zirh.

cikarildigi zamanlarda altindan on kat degerli oldugunu soyluyor gandalf.

Herkeste mithril yok +1

Bi de, iyi bi zırhının olması ölümsüz yapmıyor. Ortaçağda var böyle çok iyi zırhı şövalyeler, 5-10 tane köylü çelme takıp yıkıyor yere, sonra boğazından, koltuk altından, gözlerinden falan bıçaklıyorlar.

Form artik yok, ama ucaga binmeden asi belgelerini soruyorlar (THY sordu).

Bir kac hafta once Turkiye'ye giris yaptim, form doldurmadim, kimse de sormadi. Sadece ucaga binmeden once asi belgelerini sordular.

www.milliyet.com.tr

Butonunun adı Benjamin
“Kelime Oyunu”nda süreyi durdurup cevabı vermek için basılan butonun bir adı var: Benjamin. Buna bir isim verme fikri, butonun bozulduğu bir canlı yayında, tamir edilmesini beklerken Varol’un aklına gelmiş. Birkaç dakika laf kalabalığı yaptıktan sonra “Buton bozuldu” demiş, “Sürekli bozuluyor, ayrı bir karakter oldu artık. Onu bir isim arıyoruz, önerilerinizi yollayın.” Birçok öneri gelmiş. İçlerinden bir “Vurdumduymaz”ı beğenmişler, bir de 14 yaşındaki bir izleyiciden gelen Benjamin Button ilhamlı “Benjamin” adını.. Önce “Vurdumduymaz Benjamin” olmuş düğmenin adı, sonra da “Benjamin” olarak kalmış.

(bkz: benjamin button)

videoların içinde bir sürü reklam oluyor. bu videolar izledikçe gelir geliyor. premium alanlar da youtubea para veriyor sonuçta. onların izlenmesi de gelire dahil.

bunun dışında sponsorlu videolar da var. firma sana reklamını yapman için videoda 30 sn bahsetmen için para veriyor. abone sayısına göre bundan müthiş paralar kazanılıyor. bir videonun izlenmesinden elde edilecek gelirden daha fazla.

Temelde parayi odeyen YouTube gibi dusundugunuz icin kafa karisikligi olmus sanirim.

YouTube sadece arada bir komisyoncu, parayi ya reklam veren oduyor ya da Premium satin alan kisi. YouTube komisyonunu alip reklam verenin/Premium uyenin odedigi paradan payiniza dusen miktari size aktariyor.

Abonelikte direkt ayri bir gelir olmuyor ama abone sayisi cok olursa videolarinizdan daha fazla insan (tum aboneleriniz) haberdar olacak demektir. Bu da daha cok izleneceksiniz yani daha fazla gelir elde edeceksiniz sonucuna cikiyor.

Youtube şu an Türkiye'nin en büyük TV kanalı. İçerik üreticileri de tv programı hazırlayanlar gibi düşünebiliriz. Gerçekten Prime Time'da bile dizilerden fazla izlenen içerikler var yüklendiği saatte.

TV'de programlar reklam kuşağına reklam veren firmalardan kazanıyor.
Programa ürün yerleştiren firmalardan kazanıyor.
Advertorial gibi ürün tanıtımlarından kazanıyor.
Kanalında tanıttığı sitelerin affiliate linkleri üzerinden komisyon alıyor.


Atıyorum Cambly'yi tanıttı. Aşağı da indirim linki bıraktı. O linkle üye olanların gelirinden ufak bir komisyon kanala gidiyor.

Bu arada kanala ücretli abonelik seçeneği de bir gelir kaynağı.

Youtube çok kazançlı bir ortam şu an doğru kullananlar için. Ama zor bu arada. Rekabet yüksek.

Bu arada izlenme oranları da giderek artıyor. Smart TV'ler yaygınlaştıkça, bu iş daha da büyüyecek. Yayıncılar da cesaretlendi. Eskiden 19-23 arası TV'nin en çok izlendiği saatlerdi. Ama şimdi youtube yayıncıları o saatlerde içerik yükleme cesareti gösteriyor. Biliyor çünkü TV yerine o satte içeriği bekleyen insanlar var Youtube'da TV karşısında.

İnanılmaz istatistikler var aslında TV kanallarının işine gelmiyor. ama mesela rating listelerine youtube eklense, bütün kanallar gerilere düşer.

Önümüzdeki dönemde youtube yayıncıları daha da fazla kazanmaya ve izlenmeye başlayacak

İngilizce olması sorun olmayacaksa (closed captioning var onu Türkçe'ye çevirmek mümkün, genelde bu çeviriler fena olmuyor) takip ettiğim birisi kendisinin nasıl para kazandığı ile ilgili yüzdeleri açıkladığı videolar yapıyor her yıl. En sonuncusunu aşağıda bulabilirsiniz:

youtu.be

Aktarabilirsiniz. Chromecast'in farkli versiyonlari var, "Chromecast Ultra" ve "Chromecast with Google TV" 4K destekliyor mesela.

support.google.com

Ama anladigim kadariyla sizdeki Chromecast, TV'ye gomulu halde. Bu durumda teknik ozelliklerine bakip 4K'yi desteklemiyorsa HDMI'dan baglanan harici bir 4K destekli Chromecast takmaniz lazim.

Bosch, Siemens, Profilo grubundan biri.

Arçelik, beko, grundig grubundan biri. Almanlara 2-3 kat fazla vermek fuzuli.

LG memnunum.

Alırken Bosch ve LG arasında kalmıştım. Bosch için çok fazla ısınma sorunu okudum ve çevremden de duydum, bu nedenle su soğutucusu da olduğu için LG'yi tercih ettim.

Biz LG'nin asagidaki modelini almistik, yaklasik 2 sene oluyor ve cok memnunuz. Secimimizi etkileyen faktorlerden birisi musluga baglamaya gerek kalmadan su tankinin kendi icinde olusuydu:

www.lg.com

no worries (derdim ben)

İngiltere taraflarındaysan cheers de diyebilirsin. Her selamlamaya cheers diyordum ben çok keyifli :D

Yeap! Ya da yup!
Don’t mention!
Cheers!
Sure

Resmi: "You're welcome"
Beyefendi: "My pleasure"
Casual: "Anytime"
Umursamaz: "Yeah"
Gangster: "Forget about it"


Teşekkürün sebebine bağlı olarak "Don't worry about it", "It was nothing", "Don't thank me yet" ya da "Take your mother and go" gibi karşılıklar da olabilir.

Yani kapıyı tuttuğun kişi mesela "thank you" diyorsa cevap olarak "yeah yeah don't let it hit you on the ass" de denilebilir. Bunlar hep İngilizce işte.

Not problem

Amerikali arkadaslar "sure thing!" kullaniyor cokca.

Avusturalya'da "no worries" cok kullanilir

kapi acma tesekkurunde "no problem" en uygunu bence.

Not at all

no worries,
no problem,
all good,
it's fine,
my pleasure
pleasure

no problem.

Karari insan kaynaklari vermez ki? Kararı işe alım yapan müdür verir. Ben de yabanci sirketteyim hatta yurtdisindayim, ik'nin isi adaylari getirmek ama kararlari vs yönetici verir.

Evet o kisilerdir. Ikci değil bunun kararini verecek.
Yoruma açık degerlendirme derken anlamadim. Başka nasil bir değerlendirme olabilir ki? Devlet kurumu değil sonuçta.

@logisticsmanager,mesela İspanya'daki ki yetki benzer soruları soruyor.Gene ayni sorulari..vs yüzyüze soruyolar.Ama sonuç kararı nasıl oluyor,onda tereddüt etmiştim.

Cevabınız ile netlik kazandı.Yani zaten kararı onlar veriyorsa neden cevabımızı tablet üzerinden yaziyolar.Kanit olsun diye mi acaba?Onu bilemedim mesela.

Kendi çalıştığım yerden örnek vereyim;
-ik cvleri toplar/eler.
-cvler üst yöneticilere gelir. Onlar eler. Bir İlk görüşme yapar.
-sonra bize gelir, bie görüsuruz. Çünkü isin müdürleri biziz.
Iki taraf da not alır. Sonra oturur konusuruz.

Yani sizde iki taraf da unutmamak için not almistir, sonra oturup konusmuslardir.

Kanit olsun da belki olabilir ama bence çok basit şekilde unutmamak için.

Yurt disinda calisan, donem donem siklikla da mulakat yapan birisi olarak logisticsmanager+1, insan kaynaklari ise alinip alinmayacaginiza karar veremez. Bu karar ise alim mudurune aittir.

"Ama acikcasi yazılması bana çok ilkel geldi.Aslinda ses kaydı vs olsa,hem yazan kişi, hem de kanaati getirecek insan kaynakları görevlisi daha objektif karar vermez mi?"

Mulakatlarin sesli/goruntulu kayit altina alinmasi yasa disi. O sebeple dediginiz sey mumkun degil.

"zaten kararı onlar veriyorsa neden cevabımızı tablet üzerinden yaziyolar"

Verdigimiz karari gerekcelendirmemiz lazim. Cok ciddi etik ve denetimsel surecler var, "cunku adaya bunu sorduk, bekledigimiz cevap buydu ama aday su cevabi verdigi icin diger adaya karsi geride kaldi" diye kararlarin sebep ve sonuclariyla beraber uzun bir rapor seklinde yazmmamiz gerekiyor. Her seyi hafizada tutmak mumkun olmadigina ve ses/goruntu yasak olduguna gore tek care not almak kaliyor.

@sertac akın,detayli açıklama ve bilgilendirme için teşekkür ediyorum.Daha önceki iş süreçlerinde bu aşamaları tam olarak bu şekilde yaşamadığım için sorular kafamda net degildi.Suan hepsi daha da netleşti.Detayli açıklama ve bilgilendirmeniz icin çok teşekkür [email protected] sonraki süreçlerde daha bilinçli olurum artik.

kullanabilirsin sorun yok, ödemeyi türk bankasından yaptığın sürece ok. kardeşim 7 senedir her ürünü yurtdışından kullanıyor, ben kullandım 4 5 sene

Benim yurtdışında kullandığımı farketti bir süre sonra. Şu şu tarihten itibaren bulunduğun ülkenin tarifesinden faturayı keseceğim diyince kapatmıştım ben.

Tam yilini hatirlamiyorum ama yaklasik 8-10 yildir yurtdisinda kullaniyorum ben zamaninda Turkiye'de actigim Spotify hesabini. Odeme Turkiye kartindan cekiliyor ama.

bana da bi arkadaşımın annesi göndermiş, 1 yıla yakın oldu hiçbir şey olmadı. kendi yapmış.

Biber salcasi mi? Kuflenmemesi normal.

Kıvamlı (konsantre) ise, yani su oranı azsa olabilir

organik biber salçası (yani ev yapımı) ise normal.

Salca zaten eskiden domateslerin bozulma/saklanamama sorununa cozum olarak uretilen bir sey, gercek salcanin bozulmamasi normal yani. Ben de gercek salca bulunca aliyorum, bir yil gecse bile bozulduguna sahit olmadim.

Mumkundur, ama garanti degildir. Giris yapilan ulkenin gorevlisi hic umursamayacagi gibi bu durumu sorgulayabilir de, ikna olmazsa da geri cevirebilir.

Schengenin hangi ülkeden alındığına bağlı. Almanya dan alınan vize ile giremeyeceğiniz bir avrupa ülkesi yok.

Gerek uçakta pilot ya da kabin ekibinde, gerekse yer hizmetlerinde onlarca yabancı çalışanla karşılaştım. Bu durumda sorunun cevabı evet.

ehh evet, tabiiki. neden etmesin?
thk ile karıştırıyor olabilir misiniz?

Sadece pilot olarak 450 yabanci varmis (sanirim pilotlarin %15 ediyor). Kabin gorevlisinden, teknik elemanina daha bir suru vardir.

The Man from Earth

The Invention of Lying

Dogma www.imdb.com

The Sunset Limited.

meetings with remarkable man

The Man from Earth +1

Ek olarak biraz daha hicivsel yaklasimla PK www.imdb.com

Hristiyanlık özelinde the two popes var.

Winter Light + 1 çok iyi filmdir.
The Sacrifice - 1986 - Andrei Tarkovsky

Life of brian
Luther(2003)
The Twilight Zone: Season 1, Episode 28 (A Nice Place to Visit)

Takva, Book of Eli

gitmedim ama gitmeyi planlarken planladıklarımdan bazıları;
yakın çevredeki Toledo'yu ziyaret etmek, hatta 1-2 gün de Valencia'ya ayırmaktı.

Biz bu haftasonu gunubirlik Madrid'e gittik, gezecek cok bir yeri olmadigi icin kalmak istemedik. 5 gun bence Madrid icin cok fazla ama gitmisken cevre sehirleri de gorelim derseniz olabilir.

Zaten biliyorsunuzdur ama gorulecek yerler olarak El Retiro Park, Plaza Mayor, Royal Palace ve food market'lari var.

Bir de, muhtemelen turist ceken bir sehir olmadigi icin neredeyse kimse Ingilizce bilmiyor. Sehri gectim, havalimanindaki kafeterya calisanlari bile Ingilizce konusamiyorlar dolayisiyla Ispanyolca bilmiyorsaniz buna hazirlikli olun.

(bkz: el escorial) ziyaret edebilirsiniz, arabayla yaklaşık 40 dakika.

Earth masa üstü indir orda tarihi geri çekme şeysi var.

Yalnızca street view için ise onu browser üzerinden de geriye gidebiliyorsunuz 2014'e kadar gidiyor mesela izmirde.

Google Earth Timelapse de belki isinizi gorur: earthengine.google.com

street viewda iken sol üst köşede aşağı yukarı geri dönüşüm işaretine benzer bir simge var. onunla yapabilirsin

ulkeden ulkeye degisir. havayollarinin sitelerinden ilgilendiginiz ulkelere bakabilirsiniz. hollanda turkiye'den gelenlerin booster asisi yoksa karantina uyguluyor mesela.

Sanki 1buçuk sene önce olduğunuz aşı, Biontech değildir gibi düşündüm. Bildim mi?

Eğer öyleyse, gideceğiniz ülke 2 doz Çin aşısını hiç dikkate almıyor olabilir. Buna da bir bakın.

yok ya misal verdim onu. şimdi çıkmayacağım, olur da yaza çıkarsam 8 9 aylık biyontek iş görür mü diye merak ettim.

almanya icin 2. biontech asisinin 1 yildan eski olmamasi gerekiyor.

Her ulkenin kurali farkli, kimisi kabul goren asilarin (her asiyi tanimiyorlar) ustunden maksimum 270 gun gecmis olmali diyor.

Su siteden ilgili ulkenin ustunu tiklayip sartlarina bakabilirsiniz: www.iatatravelcentre.com

Çarkçıbaşı tanıyorum 13k USD alıyordu aylık

Kendi işini yapanlar (startup vs) var, onlar milyoner zaten, onları geçiyorum.

Maaşlı çalışan liseden sınıf arkadaşım. Google'da çalışıyor, developer, 300k $ almış bu sene. İyi para valla.

Bizim sirketteki ust duzey yoneticilerden birisi yillik 50 milyon dolarin ustunde aliyordu. Sonra bir kac sirket degistirdi. Baktim simdi, en son gectigi sirkette 128 milyon dolar aliyormus.

Net olarak tanıştığım, muhabbet ettigim maaşli çalışan;
Izmir, şirket emea president.
15-20 bin dolar aylık. Son zamlarla nasıl oldu bilmiyorum ben 15 bin dolarda bıraktım.
Onun öncesi Türkiye müdürü vardi, mercedes araba, villa, sirket kredi karti, fabrikada duşlu falan oda bir de 10 bin euro euro civarı maasti.

Yöneticimin aylık maaşı 1 milyon TL civarı. Prim de alıyor.

bir teknoloji şirketinde üst düzey yönetici. aylık 50 bin dolar alıyor. abi-kardeş gibi olduğumuz için birebir biliyorum.

Gumus Bocegi bu, Google'a yazarsaniz neden olur, nasil yok edilir bir suru kaynak var.

(bkz: türkiye'deki adres karmaşası)
(bkz: gelişmiş ülkelerde adres tariflerinin basit olması)
imgur.com

sorunuza tam cevap olmasa da, bu başlıklardan birisine iç dökebilirsiniz diye bkz'ları verdim.

Bilmez miyim o başlığı :D
Benim merak ettiğim yurtdışı için cv hazırlayan arkadaşlar adresi nasıl yaptınız

CV'ye adresinizi yazmaniza gerek yok ki? Sehir ve ulkeyi yazip gecin eger CV'ye bakip size mektup gonderecekleri bir senaryo yoksa.

Ha isler olumlu ilerler, kontrat gonderilmesi gerekir o zaman zaten iletisimde oldugunuz kisiye tam acik adresi verirsiniz.

Aslında adresleri biraz da biz karmaşık hale getiriyoruz, gereksiz bilgiler yazıyoruz.

Cadde ya da sokak ismi telafuzu zor bir osmanlıca isim vs değilse aslında bizdekide çok karışık değil.

Örnek veriyorum, kimsenin adresine denk gelmesin diye de hayali şehir ismini vereyim şahsiyet dizisindeki;

Atatürk mh Duyuru sk 16/4 Kambur Kambura

Mahalle - sokak/cadde - numara - ilçe - il

Gelin bunu karışık hale getirelim;

Atatürk mh İnönü cd Duyuru sk no:16 d:4 Göztepe Kambur Kambura

1: Bina kapısı direkt caddedeki bir numara değilse cadde ismi yazmak gereksiz, çünkü bir mahallede aynı isimde iki cadde ya da sk olmaz.

2: No: ve D: kısaltmaları gereksiz, bir adreste 16/4 yazıyorsa bu hemen hemen dünyanın her yerinde bina numarası 16 daire numarası 4 anlamına gelir.

3: Semti ve bölgeyi belirten ya da eskiden o bölgenin genel adı olan Göztepe gibi bilinen semt isimlerini yazmak da gereksiz.

Göztepe örneğini özellikle verdim, adamın adresi kadıköy/osmanağa ama ısrarla göztepeyi de yazıyor faturaya da kartvizite de. Oysa ki Osmanağa başka bir mh Göztepe başka bir mh.

ben cadde ismi yazmıyorum.

Cevdet Mah. Mahmut Sok. no:4 d:6 Şişli/İstanbul

Yazıyorum. Bir sorun olmadı şu ana kadar.

gerçekten mektup bekliyorsan; posta kodu + sokak + numara yeterli oluyor.
Hepten kısa bir şey elde etmek istersen adres.nvi.gov.tr adresinden adres kodunu temin edebilirsin.
Aşağıdaki, uydurduğum koda benzer bir şey verecek ve içinde daire numaran dahi var.
2011348085

1. cv'de adrese gerek yok
2. cv'de adres isterse 10 satır olsun, adam şaşırır ama seni alacaksa alır
3. o adresi okuyacak kişi senin kapına gelen ptt memuru. Gidip ingilizce adres yazmaya çalışma, "çiçek street" falan diye. Ptt memurunun anlayabileceği kadar kısaltabilirsin.

sehir ulke yazip gectim pekala.
fotografim da yoktu, dogum tarihim de.

not: 5 yildir yurtdisinda calisiyorum. is degistirdim, adresim kisa olmasina ragmen yine sadece sehir yaziyorum.

UK normalde griye vize istiyorsa, yine vize isterler. İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda iki farklı ülke.

Ben mesela UK vizem uzun süreli olduğu için İrlanda'ya girememiştim (turistik kısa UK vizesi olan direkt girebiliyor)

cumhuriyet olan irlanda griye de vize istiyor

Gri, Yesil, Bordo farketmez, Irlanda Cunhuriyeti tum Turk pasaportlarina vize istiyor.

Ancak soyle bir durum var, eger UK vizeniz varsa UK seyahatiniz sonrasinda Visa Waiver programi cercevesinde Irlanda Cumhuriyeti'ne ayri bir vize almadan girebilirsiniz: www.irishimmigration.ie

the americans: amazon prime
mr. robot: netflix
dexter
hannibal
fargo
undercover: netflix
ozark: netflix

Bence the terror bizim buralarda kar yağmasa da soğuk atmosferiyle mevsime uygun

Herman melville, joseph conrad tarzı denizci hikayelerini seviyorsan bu diziyi de seversin, bu hikayenin anlatıldığı ilk sezon 10 bölüm, ikinci sezon başka bir japon kültürü hikayesi

The Fall, Dark, The Crown, Peaky Blinders, Altered Carbon, Stranger Things, Ozark, House of Cards

The terror amazon prime değil miydi.

@gabe

Doğru ya terror amazon prime da var netflixde yok

Homeland, Netflix'te de var.

kesinlikle ozark.

The Chestnut Man
The Assassination of gianni VERSACE (American Crime Story)

Aradığın şey belli;
The fall
Ozark
Bodyguard
Homeland

öncelikle house of cards'ı kesinlikle izleyin. sanırım seri katiller ve suç senaryolarına ilginiz var. o yüzden netflix'te olup olmadığını bilmeden dexter'ı kesinlikle öneriyorum. bunlara ek olarak netflix'te çok fazla true crime belgesel serisi var, onlara da bakın.

the blacklist de bu listeye uyar gibi görünüyor, netflix'te var. yine benzer konularda biraz daha fantastik iki dizi daha önereceğim ama yine netflix'te var mıdır yok mudur emin değilim. ilki the mentalist, ikincisi fringe.

mr. robot olur gibi. ona keza sherlock da hoşunuza gidecektir diye tahmin ediyorum. peaky blinders netflix'te var mı emin değilim, yanlış hatırlamıyorsam olması lazım.

narcos yazmışsınız diye el chapo diyorum. narcos kadar akıcı ve güzel bir dizi, netflix.

bir tane de listenizden bağımsız ama hoşunuza gideceğini düşündüğüm kişisel öneri bırakıp gidiyorum. to the lake (netflix).

kuruluş amacı orta üst düzey bir marka olmaktı fakat geldiğimiz noktada orta seviyeye geldi pierre cardin.

balkanlarda ve almanya'da ürünlerini görmüştüm.

Turkiye'de orta ust degil yahu, gayet alt seviye. Tasrada bile ufacik dukkanlara bulunur.

soyle bir sey buldim: eksisozluk.com

Sizin dediginiz Turk mali olan Pierre Carden sanirim. Orijinal markanin bir harfini degistirip Cardin'i Carden yapmis uyanik(!) Turkler.

Pierre Cardin yurt disinda cokca taninan, hatta muzesi de olan Fransiz bir modaci ve modacinin markasi.

pierrecardin.com
www.britannica.com

geçenlerde bu konuyu araştırmıştım.

1. pierre cardin büyük bir marka. isviçre'de bir kotunu 10.000 tl'ye falan alabilirsin.
2. türkiye'de aydınlı grup satışını yapıyor.
3. türkiye'de saçma şekilde çok ucuzdur.
4. kağıt üzerinde isviçredeki marka ile türkiyedeki aynı. ama bu kadar fiyat, kalite farkına anlam veremiyorum.

Hollanda’da çorabını aldım wibra diye dandik şeyler satılan yaygın bir mağazadan. Çorap da dandik çıktı.

Pierre cardin'de harf hatasi falan yok, bir uyaniklik da yok.

Lisans parasi verip satin almis adamlar zaten sitesinde yaziyor bunlar.
ilk basta pahali satiliyordu vakko kadar olmasa da bir havasi vardi.
Sonra surumden kazanma yoluna gittiler ama kalitesi yine fena degil urunlerinin.

Lcw de benzer olay.
En basta yabanci firma kendi satti sonra markayi komple aldilar.


Harf degisikligi olan Dockers var.
Dockers by gerli yaptilar.
Polo assn mi oyle bisey var o da harf uyanikligi.

Hic harf lisans almadan uretilen markalar da var.
North face, jack wolfskin falan.
Cayir cayir esenyurt uretimi hepsi.

Eric Clapton - tears in heaven www.youtube.com

Çocukken İngilizce hocamız Zombie'yi dinletip, şarkı sözlerini yazdırmıştı bize. Kaç yıl geçti, hâlâ unutmadım. O zamanlar tabii internet yoktu, belki şimdiki nesil the Cranberries'i çoktan yalayıp yutmuştur :)

Beatles sarkilari iyi olacaktir.

çok klasik şarkılar olacak ama (sıkıcı da olabilirler bilemedim) bize ingilizce derslerinde şu ikisini dinletmişlerdi hatırlıyorum:

bob dylan - blowin' in the wind (bundan tam emin değilim gerçi ama sanki dinletmişlerdi)
www.youtube.com

şunu kesin dinletmişlerdi, "i would rather be x than y" kalıbı öğretmek için sanırım :D
simon & garfunkel - el condor pasa (adına bakmayın, kendi komple ingilizce)
www.youtube.com
başka simon & garfunkel parçaları da dinletebilirsiniz belki, temiz içerik genelde.

bunlara ek olarak "kansas-dust in the wind" dinletilebilir belki. sözleri anlaması kolay diye. beatles'tan bişeyler olabilir, "yesterday" falan mesela, ya da daha eğlenceli şeyler de bulunabilir. "rod stewart-sailing" de olabilir belki. "elvis presley - always on my mind" da olabilir. sanki bize bunlardan dinletilmişti gibi ama çok zaman oldu hatırlayamıyorum, belki kendimiz dinlemişizdir.

bunların hepsi çok eski şarkılar ama sözlerin anlaşılabilirliği ve ingilizcelerinin düzgünlüğü sebebiyle iyi bulunuyorlar sanırım. daha yeni bir şeyler istenirse aklıma "coldplay-the scientist" geldi. sanki onun sözleri de düzgündü. bu tür gruplara ya da sanatçılara bir bakılabilir. sting'den falan bir şeyler olabilir mesela.

ek: aynı metinde rod stewart ve sting kullanınca aklıma birden onların bryan adams'la söylediği "all for love" geldi, onu da ekleyeyim dedim :) çok iyi midir dinletmek için bilemiyorum ama güzel şarkıdır. hem üç silahşörler filminden, hikaye de bağlanabilir belki uygunsa.

Hep mi Beatles ama bizim bir hoca da Imagine dinletmişti bize.
Lemon Tree keyifli şarkı.
What A Wonderful World, Louis Armstrong olur, Israel Kamakawiwoole olur. (Böyle miydi bu adamın soyadı?)

bize dinlettiklerinden aklimda kalanlar: every breath you take, baby can i hold you, i just called to say i love you ve hello

hepsini hala ezbere biliyor ve cok seviyorum :)

what a wonderful world(ingilicce kursunda)

bir de let it be (orta okul müzik dersinde)

ben olsam her dersin sonunda bi efsane ile tanıştırırdım öğrencileri. çoğu zaten biliyor da olabilir ama önce david bowie ile başlardım: www.youtube.com

bana sanatçıların kliplerdeki hal tavırlarından dolayı bazı eski şarkılar komik geliyor (abba, modern talking vs baktıkça YouTube önerir), belki çocuklar da eğlenir.

dido dinletiyordu bizim hocamız ve dünyanın en iyi ingilizce öğretmeniydi.

Ortaokul için
Bruno Mars- Count on me
Fools Garden- Lemon Tree

Ya guzel bir fikir diyorsunuz da ortaokul ve lise ogrencilerinin Beatles'i, Eric Clapton'i bilmesi falan imkansiza yakin. Bilseler de ilgilenen belki 100 ogrenciden iki kisi falandir. Nesil ve kulturel farklari unutuyoruz biz bazen.

Ben derim ki ogrencilerinize sorun, sevdikleri sarkilarin listesini yapsinlar. Onlarin clean versiyonlarini kesin bulursunuz, ya argi kisimlar bloklanmis (sessiz) ya da yerine baska bir kelime soyleyerek yeniden kaydedilmis versiyonlari oluyor ya. Onlari kullanin. Mesela her X defa onlarin sevdigi sarkilar, bir defa da 'benim jenerasyon' sarkisi yaparsiniz o zaman da Bob Dylan mi calacaksiniz ne yapacaksaniz onu yaparsiniz. Muhtemelen meshur K-Pop sarkilari ilgilerini cekecektir.

Not: Lisede ogretmenim. Ogrencilerimin bilmedigi seylerden bir liste sunayim size: Gandalf, Dumbledore, Friends ve dizideki karakterler, Barney Stinson, 90li yillarda populer olan neredeyse hicbir sey, Kamala Harris ve Nancy Pelosi gibi Amerikan politik figurleri, Backstreet Boys, Marvel veya DC serileri disindaki bircok Hollywood filmi vs vs

lemon tree +1
suzanne vega - tom's diner
yellow submarine
dido - thank you

elvis - it's now or never ya da love me tender

Biz Avrupa'da yasamamiza ragmen diger ulkelere gezi planlarimizi iptal ettik, vakalar cogu yerde rekor kiriyor. Gezmek kacmiyor, ortalik biraz normale donsun gene gezeriz dedik.

şimdi tam noel/yılbaşı sonrası, vakalar her yerde çok artmış durumda. böyle zamanlarda aniden lockdownlar, ülkelere giriş yasakları vs. başlıyor çoğu avrupa ülkesinde.

şubat-mart iyi olabilir nisanda paskalya ile birlikte yine benzer durumlar başlar. vize başvurusu konusunda haklısın, hangi ülkeye gideceğine bağlı malum bazı ülkeler son dakika karar almayı seviyorlar (italya mesela) ama bazıları pandemi başından beri biraz daha chill (iskandinavya civarı).

Ailem yeni geldi ziyarete. Sürekli sinirlarin kapanip kapanmayacagini takip ettiler. Ulkelere giris formunu doldururken en yeni onlemleri ogrenebilirsiniz, oradan bakin. Vizede sorun yok. Vize veriliyor, benimkiler davetiye ile geldiklerinden hic sorun cikmadi. Zaten vize islemleri normal donemde de yavas isler, bir ayi bulurdu vizelerin cikmasi. Bir degisiklik gozlemlemedim.

Ancak stresli bir donem. Her ülkenin, hatta eyaletlerin kurallari farkli, bunlarin hepsine hakim olmak zorundasiniz. Biz bile takip etmekte zorlaniyoruz yeni duzenlemeleri. Oyle zevki cikartila cikartila gezilecek bir donem degil. Zorunlu seyahat disinda, gelip gitmek cok mantikli degil. Gitsem bile bir ülke ile sinirlardim, cünkü her ülkenin pandemi onlemi farkli.

Epey niyetlendim Avrupa gezmeyi ama Mayıs ayına bıraktım.

kapıları kapattık kardeşim, olası. Belki az ama yine de olası. Mayıs ayına bırakmanın sebeplerden biri bu. Yüzbinlerce covid vakası açıklanıyor her gün. Gidip, sap gibi kalmak işin için.

Diğer sebep, maddi birikim. Para birikiyorum, ayrı bir konu.

Ben Google Calendar kullaniyorum bu tarz hatirlaticilar icin.

iOS’un kendi hatırlatıcısı ya da takvimi fazlasıyla yeterli.

Kredi kartlarım ve tüm faturalar otomatik ödemede. Kredi ödemesi, ev kirası gibi sabit ödemeler için yapı kredinin düzenli ödeme talimatını kullanıyorum. Rutin olmayan ve otomatik ödenemeyen şeyler için "hey siri, her ayın 10'unda fatura ödemesini hatırlat" derseniz otomatik anımsatıcı oluşturur.

Anımsatıcının tekrar mekanizması da oldukça iyi. İki haftada bir salı günleri gibi bir şey de olabiliyor mesela.

ios'un kendi hatırlatıcısını kullanıyorum ben de. ödemeler diye ayrı bi todo list oluşturdum her ay aynı tarihte tekrar edecek şekilde hatırlatıyor bana, gayet pratik.

hey siri bana her ayın ilk günü şunu hatırlat demen yeterli olmuyor mu.

10 litrelik kumdan yaklasik 7 litresini kullaniyoruz tek seferde ama bizim kedi biraz iri bir cins. Demek ki normal kedi icin 5-6 litre yeterli.

Kaç litre olur değil de kaç litre alır dersen bence bir rahat 15-20 civarı alır çünkü 10 litrelik kum tam doldurmuyor.

Litre olarak genel hacim hesaplamak istersen de cm türünden ölçüleri çarpıp 1000'e böl.

15-20 litre alacağını düşünüyorum ben de. kapalı büyük tuvaletlerden kullanıyorum iki irice tekir için, 10 litrelik paket kum haznesinin yarısını belki dolduruyor.

Yurtdisi hangi ulke? Her ulkenin yabancilar icin is yeri acabilme veya calisabilme kurallari farkli.

Calisma ve is yeri acma izinleriniz oldugunu varsayarsak pek cok ulkede ufak telefon tamircileri var. Bunlar kapak, sarj kablosu gibi seyler de satiyorlar tamir isine ek olarak.

Ben gecen suraya gitmistim, belki fikir verir: pairmobile.ie

@sertac akin iskandinavya veya batı avrupa olabilir mesela.

mantıklı olabilir.

(bkz: tamir etme hakkı)

abd ve avrupa'da çöpe atmak yerine tamir etmek ya da ettirmek revaçta.

bir de bu var www.computerworld.com

apple tamir etmek isteyenler için orijinal yedek parça satmaya başlayacak.

bence güzel bir fırsat olabilir.

kulaktan dolma konuşmayayım ama ben de bi ara araştırmıştım, direkt anne-baba nereliyse orası oluyor diye biliyorum. tabii kanıtlarım yok şu an.

Dogum yeri cogu ulke icin onemli degil vatandaslik konusunda. Onemli olan anne babanin nereli oldugu.

Misal Alman anne Turkiye'de dogum yapinca cocuk Turk vatandasi olmuyor, Alman vatandasi oluyor. Benzer sekilde Turk anne sirf Almanya'da dogum yapti diye de cocuk Alman vatandasi olmuyor.

Bunun istisnasi Amerika, Amerika vatandasligin soydan degil topraktan geldigine gore kanunlarini duzenlemis. O yuzden millet dogum icin Amerika'ya gidiyor, cunku bebek Amerika'da dogarsa Amerikan vatandasi oluyor. Avrupa ulkeleri ise vatandasligin topraktan degil soydan geldigine gore hareket ediyor. Oyle olmasa zaten pek cok Turk dogum icin taaa Amerika'ya degil de ucuz diye Bulgaristan vb yakin Avrupa ulkelerine giderdi, cocuklari da Avrupa vatandasi olurdu.

Ozetle, cocuk hicbir ulkeye ait olmayan bir yerde dogarsa anne babasi hangi ulke vatandasiysa o ulkenin vatandasi olmali.

Tam bu amacla Google Classroom var: support.google.com

moodle

Geçenlerde haber çıkmıştı, yeniden tüm yemek servisleri başladı diye

ben agustosta ekonomi uctum ve her turlu yemek veriliyordu. normale doneli cok oldu.

Business'ta yemek olayi normale dondu, ancak yemek oncesi sonrasi ikramlar azalmisti en son uctugumda.

Ben 2 hafta önce İstanbul-Miami uçuşu yaptım THY ile. Bütün ikramlar olması gerektiği gibiydi. Hatta hizmet kalitesinde ve çeşitlilikte artış olduğunu bile söyleyebilirim ki ekonomi statüsünde yolculuk yaptım ben.

@burka yorumunuza oldukca sasirdim. Yillardir thy ile uzun ucuslar yapiyorum ve son 2 yildir her seyi gidim gidim kisip kaliteyi dusuruyorlar. En son 3 hafta once lax-ist ucusundaydim, yillardir tuvalette olan atelier rebul sabun-krem-sprey uclusu bile gitmis, yerine eyup sabri tuncer gelmis. Ekonomi yemek tepsilerinde standart bulunan kucuk hamidiye sular gitmis, yerine bir sey gelmemis, sadece ozellikle isteyenlere bardak su veriyorlar. Ekonomide raki, viski, cin gibi ickiler gitti, sadece bira ve sarap var artik. Ekonomide chopard tuvalet/ihtiyac cantasi ve icinde neredeyse orijinal boy chopard lip balm olan gunleri vardi thy’nin yakin gecmiste. Ufak tefek seyler gibi gorunebilir bunlar ama hizmet kalitesi ve cesidinde artis olmadigi kesin.

@feliss

Merhaba, yanıtınızı şimdi gördüm. 5 senedir THY ile uluslararası uçuş yapıyorum, gördüklerimi yazayım:

1. Tuvaletteki krem,kolonya değişimini ben de farkettim. Önceden olan Rebul markasını çok beğenirdim şimdi kullanılanı ona kıyasla daha zayıf buluyorum ama kötü bulmuyorum. Seçimlerini neye göre yapıyorlar bilmiyorum ama belki sponsorluk anlaşmaları filan vardır. Neticede THY markasının kozmetik ürünlerini tedarik ediyorsunuz, bence THY ücret ödemiyordur bu ürünlere.

2. Tuvalet/ihtiyaç çantası gördüğüm kadarıyla standardını koruyor. Çantaları vb. değişmiş ama içeriğinin benzer kaldığını söyleyebilirim. Balm gibi ürünleri kullanmadığım için yorum yapamayacağım.

3. Yeme/İçme konusunda şimdiye kadar hiçbir kesintiyle karşılaştığımı hatırlamıyorum. Su, servis saati dışı ikramlar (mutfaktan ufak tatlı/tuzlu yiyecekler ve çay,kahve,su vb almak hep mümkündü) içkiler, ana yemekler hep çok tatmin ediciydi. Hiçbir zaman eksik birşey için talep etmek ya da hostese sormak zorunda olduğumu hatırlamıyorum. İçkileri net anımsamıyorum ama, bira ve şarap dışında opsiyonlar vardı ancak ben uçuşta içmeyi sevmediğimden dikkat etmemiş olabilirim.

4. Yastık, örtü, kulaklık vb. ufak ama uçuş kalitesini artıran şeyler hep mevcuttu. Hepsi de yeni paketinde sunuluyordu. Uçuş dışında da kullanılmaya müsait, gündelik hayata uygun şeylerdi.

Neyse, birkaç ay sonra burayı güncellerim :)

Facebook'taki hareketlerinizden, WhatsApp'taki mesajlarinizdan ve girdiginiz siteler eger Facebook Pixel kurdularsa o sayede sizi siniflandirmistir.

gidip mağazadan yüzüklerin efendisi serisi aldım. google'da aratmadım hiç.
eşimle sık sık konuştum ama yüzüklerin efendisiyle ilgili. instagram'da karşıma sürekli yüzüklerin efendisi film kesitleri çıkıyor. sayfa reklamları, ürün reklamları çıkıyor (instagram sayfası olan yüzüklerin efendisi ürünleri satan firmalar)

italyadaki arkadaşım bana pianodaki yeni parçasını gönderdi whatsapp üzerinden

instagram'a bir girdim piano reklamı

Dinlendiğini henüz farketmedin galiba? Klavyen ve mikrofonun takip altında. İnstagram ve facebook seni büyük bir dikkatle dinler, kullandığın kelimelerden yola çıkarak reklamı dayar. Aynı şey Google içinde geçerli fakat insta ve face arsız bir şekilde dinler, engel olamazsın. Reklamcılık bakımından çok isabetli bir mecra bence.

meta dediğimiz bir reklam firması. instagram - whatsapp - facebook gibi mecralar da reklam verecekleri kişileri bulmak/ayrıştırmak için ortaya attıkları "yem"ler.

takip ettiğin kişilere göre göstermiyor sadece orası kesin. ya sadece şunu düşünsek bile işin içinden çıkarız aslında. whatsapp bedava bir uygulama. hiç bir şekilde reklam vs. içermiyor. hiç bir zaman da içermedi. reklam geliri edinemediğine göre herhangi bir geliri de olmaması gerekir, aksine bu kadar kişinin datasını tuttuğuna göre server maliyetleri, geliştirme maaliyetleri var.

ne biçim bir iş biçimi değil mi? whatsapp'dan sağa sola yaydığınız datalar (yazışma, ses, görüntü ıvır zıvır. )instagram'da facebook'da kullanılıyor. instagramdaki yaydığınız datalar da diğerlerinde... böyle bir sistem yani. mesajlarınız isteseniz de istemeseniz de botlar tarafından taratılıyor, yaş cinsiyet dini inanç yaşadığınız yer vs. her şey ile birleştirilip sizin bir profiliniz oluşturuluyor. kanımca öyle bir profil ki bu kendimizden bile iyi tanıyorlar bizi. siz doğa yürüyüşlerini sevmiyorum ve asla sevmem diyorsunuz örneğin. ama istatistiklere göre bilmem kimin romanını okuyan, 30 yaşlarında, erkek, mahmutya şehrinde yaşayan ve kamilya'ya gitmiş, şu şu markalardan alışveriş yapmış ve şuralara gitmiş insanlarla bir araya gelme sıklığı şu kadar olan insanların hiking sevme oranı yüksek. size getiriyor hiking ayakkabılarının reklamlarını. bir süre zorluyor. zorlamaktan kastım çeşitli kombinlerle deniyor. en sevdiğiniz sanatçının altına koyuyor, üstüne koyuyor. tüm bunları yaparken sizin her türlü verinizi de kaydediyor. sadece üzerine tıklamaktan bahsetmiyorum. aşağı doğru kaydırırken onun olduğu bölümde kaç saniye kaldığınıza bile bakıyor. tüm bu bilgileri farklı şekillerde deneye deneye size özgün bir profil çıkarıyor. telefonunuza gelen bildirimler bile bu tarz algoritmalara bağlı. telefonunuzu bıraktığınız gibi sizin ilginizi çekecek bir arkadaşınızın yeni paylaştığı resminin bildirimini gönderiyor ki dönüp tekrar bakın. bakmadınız mı? başka bir şey deniyor. olmadı mı ? başka bir şey daha. bence 21. yüzyılın devrimi. önümüzdeki 100 yılı şekillendirecek buluş...

tüm bu bilgilere de big data diyoruz. ne kadarı legal, ne kadarı illegal, ne kadarı etik, ne kadarı değil henüz daha 10-15 senelik mevzu olduğu için her şey gri. ileride illa ki çizgiler çekilecektir ve şu anda da çekilmeye çalışılıyor ama neler olur bilinmez.

işin garip yanı savaşa girerseniz kazanmanız da imkansız. siz sadece kendi beyninizle sentezlediğiniz bilgiler üzerinden savaşmaya çalışıyorsunuz, karşınızdaki makine sizin hiç bir yaptığınızı unutmayan ve aynı şekilde 5 milyar kişinin de yaptıklarının hiç birini unutmayan bir database'e sahip ve bunu kullanarak size karşı duruyor. biz insanlar her ne kadar aksini iddia etsek de her alanda sınıflandırılabilir varlıklarız. kadınlar pembeyi sever, erkekler maviyi. pembeyi sevmeyen kadınlar turuncuyu sever, onu da mı sevmedi kırmızıyı sever gibi gibi. bu istatistiklerin 5 milyar insan üzerinden her an tutulduğunu düşünün. ne biçim bir bilgi dağarcığı olabilir adamların ellerinde :) savaşmanın da çok bir anlamı yok zaten. optimize olup kalıcı biçimde kalacak hayatımızda artık yapacak bir şey yok. sizin lehinize olan yerleri de oluyor, aleyhinize de .


ticari bir instagram hesabım var benim örneğin. reklam vereceğim. bana bildiğin insanları satıyor instagram. şu şu yaş aralığında, şu şehirlerde yaşayan, şunlarla ilgilenen, şöyle olan böyle olan, daha önce benden alışveriş yapmış insan profiline yakın insanlara bu reklamı göster diyorum. al sana 1000 dolar, bunun karşılığında 1 hafta boyunca elinde 100 bin insanın ilgisini satın alıyorum diyorum. satıyor.


bu alanda artık uçmuş gitmiş iki büyük firma var. birincisi meta yani eski adıyla facebook, diğeri de google. bunlar birbirleriyle veri paylaşıyorlar mıdır bilmiyorum. gözlemim meta'nın daha iyi bir bot yazdığı yönünde. google'da oldukça iyi ve hatta muhtemelen daha fazla veriye sahip ama ibre yavaş yavaş meta tarafına kayıyor.

durum bu :)


not: bununla alakalı çok güzel bir belgesel vardı netflixte geçenlerde izlemiştim. eski instagram mühendisleri ile falan röpörtajlar da içeriyordu. gayet açıklayıcı bir şekilde aslında düşündüğümüzden çok daha ileride olduklarını görebiliyorsunuz o belgeselde.

işin uzmanı insanlardan destek almak gereken alandır.
bkz: dipays.com

Icimleri genelde daha yumusak oldugu icin Irlanda viskileri ile baslayabilirsiniz. Turkiye'de en yaygin bulunani Jameson sanirim.

Johnnie Walker'in hangi ekspresyonunu dusunuyorsunuz bilmiyorum ama kirmiziyi (Red Label) cok onermem. Siyah guzeldir (Black Label) ama ilk viski icin biraz agir gelebilir.

Edit: Herkes tabi nasil isterse oyle icer ama benim onerim lezzetini daha iyi alabilmek adina baska bir siviyla karistirmayin, icine de buz atmayin. Onun yerine viskiyi dolapta biraz bekletebilirsiniz, kadehleri de buzlukta tutabilirsiniz. Sadece icine 2-3 damla su damlatmaniz iyi olabilir, kokunun daha iyi aciga cikmasina yardimci olur.

Yukarıdaki cevap +1
İrish rahattır güzeldir ama onun yerine başka bir şey tavsiye edeyim, migrostan bir jb vs alın bir de yeşil sheveps (şimdi doğru yazilisina bakamam) ondan. İyice soğutun, 3 e 1 karıştırıp için. Yaz için de güzel olur, viski tadına da bir aşinalık kazandırır, çok da keyiflidir.
Ancak sadece viski derseniz evet, irishler bence en uygun seçenek

Öncellikle teşekkür ederim.

Yalnız maalesef evde içebilecek durumum yok, ailevi nedenlerden dolayı. Tek çare eve yakın bir yer.

viskiyi kokteyl yapmayacaksan karıştırmanı tavsiye etmem. zaten ilk defa kullanacakmışsın iç sek bir şekilde al tadını. yanacak ağzın yüzün zaten. jameson black barrel tavsiye ederim. koaly bulursun, içimi de güzel.

çözemedim.
terapi alıyorum. iyi terapist bulursanız çok faydası oluyor.

Mukemmellik tek boyutlu bir kavram degil. Yani siz mukemmel urunu bulmak icin gunler harciyorsaniz bu mukemmellikten cok uzak bir durum oluyor zaten.

Buldugunuz urun mukemmel olsa bile harcadiginiz emek ve zaman mukemmellin tam zitti noktada oldugu icin totalde birbirini goturuyor. Yipranmaniz ve zamanin harcanmasi da cabasi.

Urun ustunden gidersek mesela urunun kalitesine 1-10 arasi puan verin. Bulmak icin harcadiginiz zaman ve verime de 1-10 puan verin(aninda hic yorulmadan bulmaniz bulmaniz 10 puan, 1 hafta ugrasip bulmaniz 1 puan).

10 puanlik "mukemmel urun"u 1 haftada bulduysaniz final puaniniz 10+1 = 11

Ama diyelim ki 1 hafta degil de 1 gun harcayarak 8 puanlik bir urun buldunuz. 1 gun harcamanin verimlilik puani da 8 dersek final puaniniz 8 + 8 = 16. Bir onceki senaryoya gore mukemmele daha yakin bir puan.

Mukemmel olan tabi 10 verimlilik puani ile 10 puanlik urunu bulup finalde 20 puan yapmak ama bunu yapamiyorsaniz 20'ye en yakin olan sonucu hedefleyin.

Sayilari ve puanlamayi tabi senaryoya gore degistirin. Bazen 2 degil 3-4 degisken de olabilir ama demek istedigim mukemmelligi tek boyutlu dusunmeyin.

Ben de aynı durumdayım hem de bayagı ileri seviye hayatı çok zorlaştırıyorım. Sertaç akın’ın dediği çok mantıklı geldi, hiç öyle düşünmemeiştim ama buntarz kitap vs varsa ben de isterim. Teşekkürler

Eskiden gemicilikte "chip log" denen bir ahsap/kutuk parcasi geminin hizini belirlemek icin kullaniliyordu: en.wikipedia.org/wiki/Chip_log#/media/File:Loch_%C3%A0_plateau.jpg

Kaptanlar da "chip log" ile olctukleri hizlari "log book"a kaydediyorlardi.

Bu log book denen kayit defterinden kaynakla kaydedilen hemen her seye log denmeye baslandi.

çok ilginç ve değerli bir bilgi.
O halde bizdeki kütük ile ingilizcedeki log arasında bir bağlantı bulunmuyor?

Bizde organizasyon ve kayit kulturu belki Bati'ya kiyasla daha az oldugu icin direkt tercume ederek almis olabiliriz.

Sanmiyorum ki fiziksel kutukle bir seyler olcup de kaydedelim, sonra o dile yerlessin ve kayitlara kutuk denmeye baslansin.

çok teşekkür ederim sertaç bey, değerli bilgiler için...

böyle saatler genelde rolex oluyor. belki içlerinden model bakıp eşleştirmenize yarar

forum.saatforumu.com
burada sorarsan mutlaka cevap bulursun.

Patek Philippe, Nautilus serisi, celik kasa.

www.patek.com

eywallah sertac kardes.

Amerika'da $50.000'dan basliyor anladigim kadariyla, yakisir Fatih Altayli abimize.

Patek

Uculan ulke sayisi olarak dunyada birinci, rota sayisi olarak 6. sirada, ucak sayisi olarak ise 12. sirada.

Bunlar disinda hicbir kategoride (marka degeri, ciro, yolcu sayisi, uculan mesafe vb) ilk 10'da degil.

en.wikipedia.org

Kolpalık bir durum yok. 2014'te dünyanın 'en iyi' beşinci, 2015'te de dördüncü hava yolu şirketiydi. Sonrasında bir düşüş var.

Büyüklük tabii sayısal verilerle belirleniyor. sertac akin zaten açıklamış. Bunun duşında hizmet kalitesi olarak bir dönem hep en tepeye oynuyorlardı. Şimdi biraz geride kaldı.

Transit Yolcu ve aktarmalı uçuş olarak THY önemli bir yerde konumlaşmış durumda. Resmen dünyayı besliyor.

en büyüklerde en iyilerde demekten ziyade "önemli bir konumu var" demek daha doğru olur.