Kadın yazsın daha hızlı sonuç alırsın. Londra için ben de öyle olmuştu

1- nasil hesap actiginiz farketmez, mesajda "x kisisi de benle olacak, benim kankam/manitam. Merak ediyosan bak fb profili" denir.
2- ben olsam sifir referansli bi profille public trip acmazdim. Ayrica couchsurfingin amaci ortak biseyler paylasabilecegin birilerinde kalmak. Anlasamayacagin, senden cok farkli bi kiside kalirsaniz seyahatinizin rezil olma ihtimali cok yuksek.
3- tavsiyem hostlari arayip anlasip anlasamayacaginiza gore secip allah/guc/ucan spagetti canavari askina kisiye ozel request atmaniz. (Triple ilgili bilgileri elbette copy paste yapabilirsiniz ama diger seyleri profili okuyarak yapmak daha guzel. ) byle olunca musait degillerse bile biseyler ayarlamaya calisiyolar.
4- kadinlar biraz daha hizli cevap aliyolar.

Imza: 2007den beri CSte olan, 2008den beri hem surf hem de host eden kuehles.

@kuehles

hesabımda 1 arkadaşımın referansı var. bir host veya surfer değil ama. yine de public trip açmayalım mı?

@senoll
Public trip acin o farketmez. Ama ona guvenmeyin. Armut pis agzima dus cok da olmuyor yani, onu diyorum. Yine ilginizi cekecek insanlara request yollamayi ihmal etmeyin.

Kodsuz app diye bir şey olmaz. Onun yerine siteni mobil uyumlu yaparsan app'ye gerek kalmayacaktır.

@paraboks

Kodsuz app tabii olmaz ancak benim kodla uğraşmamı gerektirmeden bana apk dosyası verebilecek yerler olabilir. Bir tanesini biliyorum

www.appsgeyser.com

şu linkten bakarsanız url yi yazdığınızda size web sitesinin uygulamasını yapıyor. Yani preview'ü görebilirsiniz kenarda.

Yani daha önce buradan sadece url yazarak apk dosyası elde ettim markete de koydum. Ancak sevmediğim bir yanı var o yüzden başka bir site varsa diye öğrenmek istiyorum. Mobil uyumlu yapmak işimi görmüyor, play store'a koymak istiyorum uygulama olarak.

Cevabınız için teşekkür ederim yine de.

Modern Family.

friends

louie tabii ki.

Community

louie ve friends sevmiyorum :(

baby daddy acayip hafif bir komedi. tam dediginiz sebeple kullaniyorum.

seinfeld

3rd rock from the sun diyecektim, denilmiş. söylenmeyenlerden the middle da tam yemeklik dizi. şans verilebilir.

Modern family +1

yazılanlara ek olarak two and a half man

(bkz: The Office )

Scrubs.

Sadece komedi değil, genel olarak dizi tavsiyesi isteyenlere önerdiğim tek dizi.

the it crowd

the last man on earth
the middle
brooklyn nine nine

family guy

The last man on earth

(bkz: the flight of the conchords )

it crowd diyecektim

www.imdb.com

The Big Bang Theory tavsiye etmem tümör falan olabiliyor tabakta.

it's always sunny in philadelpiha.

community +1
modern family bazı bölümler süper bazıları çok kötü

Scrubs var aslında, onu da pek bir sevebilirsin sen.

gmat ya da gre de alman gerekecek

@lcha bölüme göre değişiyor gmat ya da gre gereksinimi. Ben almadım mesela o sınavları.

toefl dan ziyade ielts isteniyor gibi avrupada.
genel olarak şu dönemlerde başlayacak olan başvurular eylül 2017 için. ocak 2017 de başlayacak olanlar biraz zor ya bitti başvuruları ya da geç başvuruyla birkaç kişi alır. zaten genelde ara dönemde çok başvuru almıyor okullar. ben şu an İsveç'teyim ve tavsiye ederim.

Bakınız vücuttaki dolaşım, sindirim, boşaltım sistemleri vikipedi

belki biraz cevap olur

www.youtube.com

the night of, stranger things, humans, How to Get Away with Murder, Mr.Robot, true detective

Westworld

True detective

narcos

mr.robot

sim yuvasında problem var muhtemelen. marka model nedir?

Sim kart okuyucunun tırnaklarından biri gitmiştir. Benim de başıma gelmişti 2 sene önce. O kısımlar genelde parça olduğu için 50 liraya falan yaparlar. Parça değişimi.

@icim urperiyor, marka sony xperia c2105

@empty man demeee :S

o telefona başka sim kart takıp denediniz mi?

@senolll evet 2 farklı sim kart daha denedim olmadı... teknik servise mecburum gibi görünüyor :'(

ortaköy

Kadıköy

ortaköy alakasız. kadıköy'den de gidişin zor olur (kadıköy'de metro durağına yakın otursan dahi). levent metrosuna yakın metro durakları etrafında bakılabilir, biraz istanbul'un avrupa yakasındaki kuzey semtlerine bak. darüşşafaka bile olabilir.

ortaköy alakasız mı lol.

Bomonti, Kurtuluş, Feriköy

Ortaköy alakasız +1. Levent'e ulaşım zor oradan araban yoksa.
Kadıköy ne alaka zaten hiç anlamadım.

Gültepe falan Kanyon'un arkasında kalan yerlere bakabilirsin. Kira daha ucuza gelir, gezmeye paran kalır. Fiyat/performans oranı en yüksek burası olur.
Nispetiye'de o paraya kiralık daire bulunabilir belki şansına denk gelirse. Ama bence değmez.
Evin eski olması dert değilse Hisarüstü de olabilir.
Esentepe'de de çok eski olmayan evler bulunabilir.
Yokuş çıkarım, ev de eski olabilir diyorsan Fulya da olumlu.

(git: 1104109) burada aynı soruyla birkaç cevap var :)

Bu tip insanlarla ben de karşılaşıyorum ve açıkçası söylediklerine pek inanmıyorum. Çünkü değil bir dizinin tüm sezonlarını birkaç defa izlemek; bir bölümünü dahi birkaç defa izlemekte zorlanan biriyim. Yapıyorlarsa da 2'den fazlası anlamsız geliyor.

Boş insan tanımının yanlış olduğunu düşünüyorum.

Friends'i iki kere bitirdim. O da çok işsiz zamanlarımda. Çok sevdiğim bir dizi, başka diziler aynı tadı vermiyor. Zaten detaylar unutuluyor bir süre sonra tekrar izlemek sıkıcı olmuyor. 7 çokmuş ama 2-3 tekrar neyse de.

Ben 2003ten beri friends isimli diziyi tekrar baştan izleyip dururum. İşinde gücünde adamım, boş insan değilim. İyi günler.

ben friends'i 3 tur izledim. boş insan olmakla ne alakası var? biz dizileri tekrar izlerken siz dünyayı mı kurtarıyorsunuz :)

annem ve babamın 90'larda kayda aldıkları diziler var. inanamazsınız ama her şeyin bu kadar çabuk tüketilip bir kenara atılmadığı zamanlar da vardı.

@ted evet heasapta hata olmuş aralıksız 4.5 gün falan yapıyormuş.

"boş insan" demem biraz yanlış anlaşılmış. Demek istediğim "çok boş vakti olan insan".

cevaplar için teşekkür ederim

ben simdiye kadar breaking bad'in bi bolumunu (ozymandias) ikinci kez izledim. baska tekrarladigim dizi yok. komple diziyi tekrar izlemek sikar, bayar beni.
izleyen nasil izliyor sikilmadan bilmiyorum. Seninle benzer dusunceye sahibim.

çok boş vakti olan insan değil de boş vaktini bu şekilde değerlendiren insan. ben de friends'i 2-3 tur döndüm. bazen yeni bir diziye başlamak zor geliyor. sever miyim sevmez miyim bilmiyorum. sevmezsem vaktimi boşa harcamış gibi hissediyorum. ama friends'in rastgele bir bölümünü açtığımda biliyorum ki gülücem eğlenicem. çok da abartmamak lazım bu mevzuyu.

dizi izleyicisi değilim fakat durumla ilgili şarkılardan benzelik kurmaya gelmiştim, bir şarkıya sardığımda art arda 1000 kere dinleyebilirim, çeşitli sebeplerden keyif veriyor

ikincisi öğrenme evresini tamamladığımızda hazırda bildiğimiz şeyleri yapmak kafa rahatlatıcı yormayan aktif dinlendiren bir eyleme dönüşüyor

onu bunu bilmem de matematikte cigir acmissin kanka :D

breaking bad'in tamamını değil de ilk 3-4 sezonunu (sıkılıncaya kadar) her sene izlerim. benim için "memlekete gitmek" gibi bi şey o açıkçası. öncelik meselesi zaman konusu da... bb izlemezken dünyayı kurtarmıyorum ki. üç saat nette takılıp osbir çekeceğime gidip 4 bölüm breaking bad izliyorum.

hat bozulunca yenisini çıkarıyorlar, kaybolunca da çıkarırlar herhalde.

kartım kayboldu deyip yenisini çıkartacaksın. rehberin gider sadece.

soru çok basit bir soru gibi geldi yalnız, o yüzden yanlış anlamış olabilirim. bilemedim.

cıkarirlar kesin bilgi.

Telefon kaybolduysa içinde numaran da kaybolmuştur. Gidip yeni numara alman gerekli diye biliyorum

Mesela;

www.turkcell.com.tr

Evet. Bayii'ye gidin. Yeni sim kart vereceklerdir ama numara aynı olacak. Numaranın kayıtlı olduğu kimliğin yanınızda olması gerekli sadece.

ben hic gitmedim. giden arkadaslar mutlu donduler.

ççok güzel değil. idare eder. en son 90 liraydı giriş o paraya asla değmez.
az oyuncak var süreleri de kısa bence.

Ben daha pahaliya gittim sanki ama deger diyorum. Ama grup olarak gitmek daha iyidir.

Yuh 90 lira mı :O

Ben açıldıktan birkaç ay sonra 29 tl'ye gitmiştim de roller coaster ve suya girip çıkan trenimsi şey harici pek sarmamıştı. Kampanya falan yoksa gidilmez bence o fiyata.

ben çok güzel bi fiyata gitmiştim. sabah açılır açılmaz girmenizi tavsiye ederim. en büyük trene peşpeşe 2 3 sefer pek beklemeden binebilmiştik böylece. öğlen civarı kalabalıklaşıyor sonra 1 saat falan bekleniyor oyuncaklarda. genel olarak ben epey memnun kalmıştım.

gişeden bilet satın almayın. gişeye gidin internetten hangisini alayım diye sorun. bir yetişkin bir çocuk 190 tl idi. gişedeki kız internetten alırsanız 75 tl dedi. toplam 150 mi yapıyor dedim, hayır toplam 75 dedi. böyle enteresan bir uygulamaları var. ayak üstü internetten aldım. bilet kodunu söyledim. girdik 75 tlye. çok süper eğlenceli şeyler var ama öyle oldukları için çok sıra olabiliyor. genel ortalamasına vasatın biraz üstü diyebiliriz.

ikisi de doğan grubunun diye biliyorum

idefix.

İkisi de aynı.

kitapların elime ulaşma süreci de aynı mı olur bu durumda?

Ben ikisinden de çok memnunum. Ne zaman siparis versem en gec 3 gün içinde elimde oldu. Bir de soylenildigi gibi aynı gruba aitler zaten.

sitelerde genelde fiyatlar yakın oluyor ama kargo fiyatları geliyor üstüne bir de 5-6 lira civarı. şöyle güzel bir şey var; pandora kitabevinin internet sitesinde bi ürün alınca "şubeden alacağım" diye bir seçenek var. üstüne kargo ücreti gelmiyor böylece. Okulum da taksimde olduğu için normalde raflarda 60 tl olan kitabı adıma gelen pakette 45 liraya mağazasından almış olmuştum :)

idefix'ten verdim siparişi bakalım kaç günde gelecek :) sipariş tutarı nedeniyle kargo ücretsiz oldu neyse ki.

alacağım kitapların tamamı pandora'da yoktu maalesef, ama şubeden alma olayı iyiymiş :)

genelde kitapyurdundan alıyorum.

idefix.

İdefix

bana adam sesini değiştiriyor gibi geldi

kesinlikle tek kişi söylüyor. fakat ses değiştirdiği aralıklar çok kısa olduğu için canlıda bunu yapamaz.

ben 1 ay önce falan bakmıştım forumlarında falan, kaldırılmış bu özellik. Listenizi kimin takip ettiğini göremiyorsunuz. Yeni bir gelişme yoksa durum bu.

eğer 40 ayrı delik açmak istemiyorsanız duvara ip gerip fotoğrafları minik mandallarla tutturabilirsiniz.

s-media-cache-ak0.pinimg.com
bu anlamda çerçeve yerleşimi mi? yoksa fotografların kendisine mi bir seyler yapmak istiyorsunuz?

s-media-cache-ak0.pinimg.com

şöle bişi buldum bayağı hoşuma gitti.

www.evidea.com

ayrıca;

www.google.com.tr

www.google.com.tr

www.google.com.tr

www.google.com.tr

www.google.com.tr

şu tarz hoşuma gidiyor benim

media-cache-ec0.pinimg.com

çerçeveli derseniz

s-media-cache-ak0.pinimg.com

kalp severseniz

cdn4.gurl.com

hissedilir tabi, sen hiç bulutların üzerinde oturup lir çalan kişileri görmedin mi?

içinden geçtiğim her şeyi dibine kadar hissederim.

hocam sis içinde olmak gibi bir şey, hissedilecek bir şeyi yok.
dağda snowboard yaparken bulut içerisinden geçtiğimi belirteyim

@gaza gelen sis için bilemedim tam, genelde çok büyük alan kaplar sis. Ancak bulut dediğimiz şey irili ufaklı çok değişken gökyüzünde. Snowboard yaparken hızlı bir şekilde ve üzerinizde kalın kıyafetlerle mi geçtiniz? Benim sormak istediğim illa bir kütle olsun, dokununca hissedilsin gibi değil de belki soğukluk, belki nem tarzı bişeyler çıplak tene değdiğinde belki?

Yani sonuçta su damlacıklarını tutuyor içinde. Az ötesindeki havada ise su buharı var yalnız. Gözle görülen bir fark varken hissedilebilir mi acaba diye düşündürüyor beni.

tabi ki kıyafetle geçiyoruz içinden, yüzümde de bir nemlik oluşmuyor. bulut içerisinden geçilen kısım biraz daha soğuk oluyor diyebilirim, ben bunun sebebini güneş olmamasına bağlıyordum tabi.

Hıza bağlı.uçakla buluta girildıginde sarsıntı hissediliyor.yamaç paraşütünde nem dışında birşey hissedileceğini sanmıyorum.ama gerçek farklıdır belki.

Ben hissetmedim.
Yamaç paraşütü
Kayak
Dağ yürüyüşü

Ben uçarak geçtim içinden, hayır hissedilmiyor, yalnız soğuk olur ve görsel olarak keyiflidir.
Ayrıca bulutlar yüksekte oluşur diye bir kural yok, yer seviyesinde oluştuğunda ona "sis" deniyor zaten. Yani bulut içinden geçme deneyimini herkes yaşamıştır. Fark şu ki yazın yerden pofuduk görünen bulutların hemen altından geçerkenki manzara yerdeki sisten daha güzeldir.

açılın uçak paraşütçüsü geldi, evet hissediliyor, daha soğuk oluyor.

ben de merak ettim ve biraz bakayım dedim. Şurada anlatılanlara göre;
goo.gl
İrlanda'daki patateslerde olan hastalık sonucu büyük kıtlık için Sebepler başlığına çok şey yazmışlar da sorunun cevabı özellikle şurası gibi,

"Potato dependency
The potato was introduced to Ireland as a garden crop of the gentry. By the late 17th century, it had become widespread as a supplementary rather than a principal food because the main diet still revolved around butter, milk, and grain products. However, in the first two decades of the 18th century, it became a base food of the poor, especially in winter.[21] Furthermore, a disproportionate share of the potatoes grown in Ireland were of a single variety, the Irish Lumper.[22] The expansion of the economy between 1760 and 1815 saw the potato make inroads into the diet of the people and become a staple food year round for farmers.[23]...."

Yani özetle çok temel bir gıda maddesi, fakir ve çiftçi halkın özellikle de kışın birkaç gıdasından biri.

edit: İrlanda başlığında da şöyle bir şey yazıyor.
Hayvancılık[değiştir | kaynağı değiştir]
Topraklarının yaklaşık üçte ikisi çayırlık ve meralardan meydana geldiği için hayvancılık çok gelişmiştir. Yılın on ayında hayvanlar otlaklarda otlayabilir. Sığır yetiştiriciliği hayvancılıkta başta gelir. Dağlık bölgelerde ve cılız otlaklarda koyun yetiştiriciliği yapılır. Koşum hayvanı olarak at beslenir. Dört tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen İrlanda’da balıkçılık çok gelişmemiştir. 1977’de Balıkçılık Bakanlığının kurulmasıyla bir sanâyi hâlini almıştır.

senolll güzel araltırmış

Bir de hangisiydi hatırlamıyorum. Bir Doğu Asya ülkesinin kıtlığıydı. Günah, ayıp diye avlamamışlar.

Dil seçimi ile görülebiliyordu sanırım

Son durum olarak uygulamaya yapılan yorumlar görünmüyor ama verilen yıldızların ortalaması görünüyor.

twitter için bir uygulama vardı, siz sayfayı söylüyordunuz, 500 kullanıcı seçiyordu random, onların fake olup olmadığı analizliyordu. instagram için aynısı var mı bilemiyorum.

şu varmış bir de ama bilemiyorum ne kadar iyi.

www.followercheck.co

@kurnaz, o siteden bakmayı denedim birinin adını yazınca giriş yapılmasını istiyor, kayıt olurken de mail password yazıldıktan sonra instagram adı ve password istiyor. güvenilmez

Allah Allah peki o haberler ne anlama geliyordu? ünlülerle ilgili yazdılar bunu kaç kere?

pomodoro

marka model popülerse gider, gittigidiyora koyabilirsin ama yüzde 10 komisyon kesiyo, oda acıtıyo yani. öteki türlü düşük fiyatlı aletleri satmak zor ve çok popüler olmayan markaları da satmak çok zor oluyor çoğu zaman satılmıyor malesef.

ne yazık ki türkiye'de öyle. özellikle müzik aletlerinde sıfır ayarında dahi olsa yarı fiyatına kapatmaya çalışıyor insanlar. yapacak bir şey yok, koyup bekleyeceksin.

Letgo'yu deneyebilirsin

istanbuldaysanız unkapanındaki imç çarşısındaki enstrüman satan yerlerden bazıları satın da alıyor. ne kadar iyi fiyat verirler bilmiyorum da deneyebilirsiniz. gerçi 3ü biraz ağır ve hacimli görünüyor, ilk sadece fotoğrafla gitseniz olur mu bilmem. ben bi ara bongo satmıştım orada.

benzer şeyleri ben de yaşıyorum, sonradan bakabileyim ben de tavsiyelere

Runner's Knee denen bir şey var, muhtemelen sizinki de bu:

kadınlarda erkeklere nazaran görülme sıklığı daha fazladır. patella adı verilen diz kapağının diz eklemi içerisinde ideal konumlanmamasına bağlı kıkırdak deformasyonu ve sonucunda ağrı gelişir. bunun temel nedenlerinde; konjenital olarak patellanın ideal konumda bulunmaması ile birlikte zayıf harmstring ve quadriseps kaslarının patellayı ideal konumunda tutamaması yer almaktadır. sonuç olarak patella ideal konumunda kalamadıkça kıkırdak deformasyona neden olur ve patellofemoral ağrı denen semptomlar ortaya çıkar. kişi dizini rahatça bükemez, uzun süre oturup ayağa kalktıktan sonra ağrı hisseder, alt bacağını yukarı kaldırırken hafif bir ağrı hissedebilir.

özellikle koşuya yeni başlayanlar ve bilhassa kilo fazlası olanlar böyle bir tablo ile karşılaştıklarında ağrıları geçesiye kadar fazla dizlerine yük bindirmemesi ve iyileşmesini beklemesi tavsiye edilir; sıklıkla da erken dönemde iyileşme görülür. eğer kıkırdak deformasyonu ileri boyutlara varırsa; işin ucu cerrahi operasyona kadar gidebilir.

runner's knee denen bu koşucu dizini önlemek için ise;

kuadriseps ve hamstring, abdüktör ve addüktör kasları düzenli çalıştırarak güçlendirme ve kas dengesi oluşturma hedeflenmeli.

düz tabanlık varsa; ayak tabanındaki kavisi arttıracak ayakkabı tabanlıkları kullanılmalı. (düz tabanlık olmasa bile koşu ayakkabılarının önemi burada devreye giriyor)

bu önlemler en azından dizlere gelen stresi bir nebze azaltıp, patellayı ideal konumda tutmaya yardımcı olacaktır.

(kendi entrymden kopyaladım bu arada başka kaynaktan değil o yüzden link vermedim)

Daha herhangi bir eklemin koşmaya hazır değilıen koştuğun için oluyor, birkaç hafta yürü sonra koşarsın. Bir de Nike Air gibi tabanı dengesiz ayakkabılarla koşmak riskli.

Agriyorsa birak, devam etme. Sakin zorlama. Aman diyim.

Nike air tam kosu ayakkabisi degil galiba, belki lunarglide, pegasus gibi kosu ayakkabisi alabilirsiniz.

Önce yürü +1

Ayrıca ayakkabı tabanı sana uygun olmayabilir şekil açısından. Örneğin sen dışa basıyorsundur ama ayakkabı içe basan bir ayağa göre tasarlanmıştır. Bu da başta diz olmak üzere eklemlerde ağrı yapıyordur.

Teknik bir terimi vardı bunun ama şu an hatırlayamadım. Google'layınca çıkacaktır.

Faydasız işlerle uğraşma, bisiklet teknolojisine geç.

Çok teşekkürler herkese.. ağrı azalana kadar dinlenip tekrar yürüyüşle dönüş yapacağım. Eyvallah

Ah işte birkaç yıldır herkese profesyonel sporcuymuşcasına antrenman yapma fikri dayatılıyor.
ÖZellikle koşu konusunda insanlar 30 yaşından sonra maraton koşmaya çalışıyor. Sonra böyle sakatlıklar.

Sadece koşuyor bile olsanız, kaslarınızı güçlendirmeniz lazım. Bunun için de sadece bacakları değil tüm vücuda güç antrenmanları yaptırın. Spor salonuna gidemiyorsanız, freeletics'in hiit egzersizlerini deneyin.

Bu arada bir miktar kilo fazlanız varsa o da dize yük bindirebilir. Bir süre antrenman yapmayın.

"önce yürü" fikrine katılıyorum. "ee çocukluktan beri yürümüyor muyuz" diyebilirsiniz belki ama "hayır, gerçekten yürümüyorsunuz/yürümüyoruz." yürümenin bile doğal hali var ve etraftaki insanları gözlemlediğimde çoğunun bunu doğru şekilde yerine getirmediğini gözlemliyorum. oysa evrim bizi yürümemize doğru geliştirdi. mesela yürürken kırıtmak gerekiyor. :) şaka gibi di mi? ama gerçekten de öyle. beden bir süre gerçek yürüme şekline erişsin. ondan sonra koşmaya doğru gelişecektir o.

şurada kabaca fiyatları görebilirsiniz:

www.mastersportal.eu

Ortalamanın 2.5 altı olması önemli bir dezavantaj fakat yine de imkansız değil. Gidememiş olsam da son 7-8 ayını Almanya'da yüksek lisans için burs ve okul başvurularına ayırmış biri olarak söyleyebilirim ki; çok ciddi koşturma, araştırma gerektiriyor. Çalışma imkanı yılın üçte biri kadar bir sürede resmi olarak mümkün. ortalaman dolayısıyla burs alman çok zor. okulları ikna etmek için de çok iyi hazırlanmış motivation letterlar gerekli, eğer mülakatı kaparsan onları ikna edebilirsin. public üniversiteler genellikle yıllık 300-500 euro kadar bir ücret tutuyor. yaşam masrafları da bölgeden bölgeye ve kişiden kişiye değişmekle beraber ortalama 550-850 euro arasında. daha spesifik soruların olursa mesaj atabilirsin.

2.5 alti ortalama ile mümkün ama sonucta bir siralamaya göre gireceksin. motivasyon mektubun, almanca/ingilizce seviyen, referans mektuplarin, mezun oldugun okul ve ülke önemli faktörler. yani sadece ortalama degil.

Master icin burs zor, ben master sirasinda bircok yere basvurdum hicbir sonuc alamadim.

Almanyada egitim ücretzsiz, o yüzden burssuz ne kadar olur diye birsey yok. ama 250-500 euro arasinda eyaletten eyalete degisen dönemlik harc ve elbette gecinme masrafi önemli. gecinmek icin alman devletinin aylik belirledigi miktar 680 euro. ama 400 euro ile de gecinilebilir. en önemli gider kira olacktir.

tüm yil calisma imkani cok zor. senelik 90 tam gün, ya da 180 yarim gün calisma hakki veriyor ögrenci oturumu. ben de bilgisyar mühendisligi bitirdim ve masterim da o alanda yaptim. almanyada calistigim sirket ne kadar ugrassa da izin alamadi benim icin. gerekceleri "calisan bir ögrenci okulu yarida birakma riski tasir" di. o yüzden legal yollardan tüm yil calisma durumunu unut. ama bir istisna var, eger okulda (kütüphane, labaratuar) calisirsan calisma izni almak zorunda deigilsin.

telefonda android kaç kurulu ? senin sorunun şundan kaynaklı muhtemelen

medium.com

eklemeyi unutmuşum, telefonda android 4 küsür kurulu ve uygulama 2.3 ve üzerine uyumlu görünüyor.

bu da developers sayfasındaki bilgi
i.imgur.com

google destekten cevap geldi, özetle kendi uygulamamızda öyle görünüyormuş

Thanks for contacting Google Play Developer Support.

It’s against Google Payments policies to purchase your own app, and you'll receive an error message if you try to purchase your own app on Google Play. It’s also normal to see the message “This app is incompatible with all of your devices” due to the same reason.

If you’d like see what your paid apps look like from the perspective of a Google Play user, I recommend logging into Google Play with an email address other than the primary email address for your Developer Console.

Also, we do provide a method for developers to test their licensing-enabled apps. You can find more information about setting up a testing environment in the Android Developers Help Center.

Please let me know if you have any other questions.

Fav.

bilimkurgu seçtim,
www.imdb.com

puanı 7 ve üzeri olanları tavsiye ederim, 6.5 üstü düşünülebilir

ya da şu linkten
www.imdb.com

sağ tarafta tür seçip yukarıdan Year seçip diğer türlere de bakabilirsiniz
burada da Gizem türünü seçtim
www.imdb.com

Imdb search kismini biliyorum genede tesekkurler. Daha cok tavsiye film istiyorum

pek bilgim yok, kullanmadım ama merak edip bir bakayım dedim şöyle şeyler var
www.youtube.com

nasıl iyi bağlanması gerektiğinden falan bahsediyor. Yani test de ediyorlar bir yandan ama bilemedim.

bir de şunu bırakayım
www.youtube.com

insan kendini bağlanmış hissediyor

hımm şunu yapsam gelirse olmaz, o zaman şunu yapayım olmaz ya orasıda uzak, şunu yapsam yok oda olmadı, en iyisi evde oturayım oluyor. kötü bir durum

film izleyebilirsin, izlemeyi çok istediğin bir film yerine haber geldiğinde rahatça yarım bırakıp çıkabileceğin

sıfır fiyatının %50-60'ından fazlasını vermem, satacak olursam da istemeye utanırım. internetteki ilanlarda sıfırından daha fazla isteyenler bile oluyor..

elektronik eşyada garanti biraz etkiliyor,
her türlü eşyada temiz kullanılmış olması, hasarsız olması biraz daha değerli yapıyor.
Bence mobilya gibi büyük eşyalarda nakliye ve emek işin içine girdiği için fiyatları düşüyor.

yani elektronikte kullanım süresine de bağlı olarak %60 70 normal bile sayılabilecekken, diğer eşyalarda temiz ve hasarsızlığına göre %50 civarı, büyük eşyalarda daha bile düşebilir bence.

Yalniz diyalektik geregi, iki kutbun da yogun radikallesmesi de sozkonusu olurdu. Yani iki tarafinda radikal uclarinda artis olurdu. Orta karar herkes kutuplara kayardi diyelim.

çok artardı. insanlarda denilene inanma özelliği var. dinler de öyle yayılıyor zaten. kendilerinin düşünmelerine gerek olmayan milyonlarca insan var, var denilince ha varmış, yok denilince başta şaşırsa da sonradan ha yokmuş diyecek...

%90 oranında.

Millet korkuya kapılırdı. O yüzden ateist oranı azalabilirdi. Dini bazen siyasi bir kavram olarak görüyoruz, ama değil. Din, insanın doğasıyla ilgilidir. Lafla değişmez böyle şeyler.

dissensium +1

ortalık karışırdı, eser miktarda artış da olurdu ama fazla artmazdı.

kayıp daha çok agnostiklerde olurdu. konuyla ilgisi yok ama darbe oldu diye haftalarca haberler oldu, nöbetler tutuldu buna rağmen ısrarla darbe olduğuna inanmayanlar görüldü. bir uçak havada akrobasi gösterisi yapar herkes hayret eder, hainler şehrin içine bomba bıraktı hala oyundur tiyatrodur diye inanilmadı. demek ki insan kulagi ve gözünün belli frekanslardaki ses ve renkleri algiladigi gibi beynin inanmayi saglayan noktası da belli frekans üstündeki olayları algilayamıyor. ama bu standart ölçüde bir durum olmayıp kisiden kisiye değisen bir hadise.

bir insanı kandırmak kandırılmış olduğuna ikna etmekten kolay.
insanlar uzun bir süre kandırılmış olduklarına inanmayacaklardır.
Sonraki nesiller bambaşka yetişir ama.

taptıkları liderleri ve cemaatleri deseydi bence tereddüt etmeden muhammede sövmeye başlarlardı "vay yalancı" diye. çünkü halihazırda zaten nitelikli insanlar bunu söylemeye/anlatmaya çalışıyor. dediğim gibi başları kabul etseydi oran çok büyük olurdu.

%52 olurdu.

benim değil de spotify'ın buna benzer sanatçılar önerileri;

The Record Company
Fantastic Negrito
Lera Lynn
Welshly Arms
Shakey Graves
St. Paul & The Broken Bones
The Ragged Jubilee

Country

:/

Çıktı alıp, doldurup verilen adrese götüreceksin.

@zontşcan madde 4'te elektronik posta ile gönderebileceğim yazıyor.

www.tbb.org.tr

Canım çıktısını al, elinle doldur, scan et gönder madem. Firmaların anlaşmaları falan da böyle olur genelde. pdf'yi çıktı alırsın, doldurur imzalarsın sonra scan edip mail atarsın.

Cikti al doldur resmini cek gonder baska alternatifi yok zaten

İndir, online worde çevir, doldur, gönder ya da online tekrar pdf yap gönder.

buyrun, sizin için word'e çevirdim.
we.tl

adobe acrobat readerla pdf dosyalarını düzenleyip imzalayabilirsiniz.

imgur.com

emin değilim ama ororo.tv de var sanırım bu özellik. yalnız kötü yanı paralı üyelik alınmazsa günlük 1 saat izleme limiti var

İzleme limiti sorun değil, nasılsa diğer dizi izleme sitelerinde de aynı aynda yüklenmiş olur. Oralardan izlerim.

Benim takıldığım yer; onca işin arasında dizilerin yayın zamanlarını kaçırmam.

Hani şöyle bir site dese ki mail ile "Season 3xEP2 yüklendi, git izle". Çok güzel olacak :/

yani soruyu görünce baktım bildirimlere ekle diye bişey vardı. Hesap kısmında da "TV programı bildirimleri" başlığı altına gelmiş dizi. yani tahminim bir şey eklendiğinde mail gelir yönünde ama daha önce denememiştim.

episodecalendar ?

gremots masaüstüne bildirim yolluyor maile yolluyormu bilmiyorum bi dene

Gremots sadece masaüstüne bildirim yolluyor, mail malesef onda da yok :/

Da Vinci dizisinde oluyor bu. Vinci kan veriyor birine.

Evet Jack, Boone a veriyordu. Sezon 1 bölüm 20de oluyormuş.

Çalıkuşu Doktor Kamuran, emin olmamakla birlikte öyle bir sahne vardı, herhalde.

Mad max fury roadda da var benzer bir sahne

Ben Lost ve Mad Max'tekini kafamda birleştirmişim biraz ikisini de hatırlamışım galiba. Diğer cevaplar için de teşekkürler

Lisans tezi anladığım kadarıyla, yüksek olsa olabilirdi ama yine de bir ihtimal belki bir okulun kütüphanelerinde bulunabilir ya da internette.

Bizim üniversitede öğrenciler okusun diye 10 yıldan sonrasını ortalığa saçıyorlar tezlerden bazılarını. En iyisi bölüm sekreteriyle görüşmek.

canlı bahis diyor.

bahisten az çok anlayan biri iddaa bayiinde canlı bahis olmayacağını bilir ;) arkadaş yeni başlıyor sanırım, tabi hiç başlamamak en iyisi diyorum yine sdfsdfds

edit:arkadaşın dediğini çifte şans mantıklı bu arada ya

sallıyorum 50 tl ayır ama bu parayı gözden çıkar tamamen. kazanmak için oynama yani. elencesine oyna.

50 tl ye 10 ar liralık 5 kupon yap. ya da sırf eğlencesine 15 kupon yap.

gole filan oynama, maç sonucuna oyna. çifte şans oyna mümkün olduğunca. kaybetmezsin kolay kolay.

yeni başlıyorsan hep limitlerini önceden belirlemeni tavsiye ederim. haftalık 50 lira 20 lira ne kadarsaartık.
kaybedince hırs yapıp limitlerini aşma.

oyun çok basit, maça tahmin yürütüp kupona yazıyorsun. oranlar çarpılıp tutturduysan kazanıyorsun.
çok fazla maça oynama. unutma ihtimaller artıkça kazanma ihtimalin düşecek.
bir maçın 3 sonucu olur 1 0 veya 2. sen 5 maç oynarsan 3 üzeri 5 ihtimaldir o kupaonun tutma ihtimali. yani 1/243
tabii bu bahis matematik değil ama her zaman düşük oranlı da kazanmadığı için bütün ihtimaller gelebilir.

şöyle tahmin edilebilir diye düşünüyorum

mobili kapatın.
mobili açın
lig tv yi açın ve 30 saniye kadar izleyin.
mobili kapatın.

kullanım detayı geliyordur (turkcellde geliyordu)
ya da ayarlarda data kullanımında görebilirsiniz.
maç sırasında kalite değişmezse artık kullanımı şöyle bir 200le çarparsak en az o kadar harcar.

800 mb ile 1.5 gb arasında bir şeyler yiyor. görüntü kalitesine göre değişiyor bu.

senolll'un dediği gibi yap ama operatörden beklemene gerek yok. Hücresel veri kullanımından digiturkplay'i bulup ne kadar götürdüğüne baksan yeterli.

kharkiv rusların çoğunlukta olduğu bir yer rusça konuşabilirsiniz.

TL;DR harkiv'de ikisini de konuşursun, kimse bi şey demez. detay,

en başta şunda anlaşalım: turist olduğun için neyce konuştuğunla pek ilgilenmezler, dili bilmediğinin farkındalar. en fazla somurturlar, ona da takılma. hep somurtuyorlar. genel olarak, dinyeper nehrinin batısı ukraynaca, doğusu rusça konuşur. başkent kiev ve nehri takip eden diğer nispeten büyük şehirler hem ukraynaca hem rusça konuşur. önemli olan şehirden ziyade bulunduğun ortam. odessa'da mesela hem aşırı milliyetçiler hem de rus yanlıları var bissürü. ama dediğim gibi, birincisi sen bu insanlarla zaten muhatap olmayacaksın çok yüksek ihtimalle. ikincisi, olsan bile turist olduğun için en fazla "x nerede?" diye soracaksın falan. umurlarında olmaz. düzgün cümle kuramayan adama "UKRAYNACA KONUŞ!!" deseler ne olacak ki? bi de şahsi gözlemim, ukrayna'daki rus nefretinin fazlasıyla abartıldığı yönünde. ben lviv'de (ukrayna milliyetçiliğinin kalesidir) hep rusça iletişim kurdum. rusça gazete, tabela vs. de gördüm. putin'i seviyorum, keşke rusya'ya bağlansak vs. demediğin sürece kimsenin umrunda olmaz. ha ukraynaca konuşursan o nemrut tipler bi seviniyo ki görmen lazım, şapşikler.

harkiv özelinde konuşacak olursak, harkiv savaş başlayana kadar bayağı rus yanlısı bir şehirdi. savaşta tıpkı bugün donetsk ve luhansk'ta olduğu gibi mevzu çıkarılmaya çalışıldı ama başarısız olundu. ondan sonra harkiv de hafif ukraynalılaşmaya başladı. tabii ki hiçbir zaman "biz ukraynalıyız hüloğ" demeyecekler, harkiv sovyetlerin en büyük şehirlerinden biriydi ve dolayısıyla daima özel bir statüsü, kimliği var. yani rus yanlısı ama şu an ukraynacanın/ukraynalının da kötü karşılanmadığı bir yer... hem ukraynaca hem rusça yürür, problem yok.

özetle turist olduğun için aşırılığa kaçmadığın sürece kimsenin tepkisini çekmezsin. hatta şöyle söyleyeyim, lviv'de biri bana yolda bi şey sordu. ukraynaca olarak, "özür dilerim ukraynaca bilmiyorum" dedim. güldü, aynı soruyu rusça sordu. esmerim, turist olduğum da belli yani. ingilizce sormadı ya da "ha tamam o zaman" deyip gitmedi.

nefret edilen şey rusça değil yani, çok şeyapma. bi de genel olarak şöyle bi şey söyleyebilirim, sovyet etkisinden dolayı sanırım, yaşı 35-40'ı geçkin olan insanlar rusça konusunda çok daha anlayışlı. belki turistiz diye mi öyle tercih ettiler bilmiyorum ama taksicisi, ev sahibesi, şusu busu benim muhatap olduğum 40 yaş üstü herkes direkt rusça konuştu. rusça bildiğimi de söylemedim hiç. gerçi zaten bilmiyom.

ben tam olarak ne istediğinizi anlayamamış olabilirim ama belki şu linktekiler işinize yarar:
www.tuik.gov.tr

ben sql veritabanı istiyorum. tüik'tekiler xml veriyor. onları sql'e çevirebiliyorsak işime yarar. ona şu an yaramıyor. teşekkürler.

nette uğraşırsan türkiye seçmen database'i var. performans testi vs yapacaksan tam senlik.

Turkish bank ın nakito kartını kullanıyorum, bildiğim en düşük ücretli banka gayet de memnunum

berlinde denizbank kullaniyorum. türkiyeye para gönderip alirken 1000 euro icin 6 euro masraf cikiyor, para 1 gün icinde karsi tarafa ulasiyor. subesi de cok merkezi yerde (friedrichstrasse)

alman bankasi olarak da postbank kullaniyoru, cünkü cok yaygin ve online bankaciligi cok iyi.

Alman Bankasi olarak Deutsche Bank. Almancam iyi olmadigi icin mailleşmelerde vs. İngilizce hizmet vermesi önemli benim icin. Bir de burada ogrenci olacaksaniz sizden para almiyor debit card hesabi icin.

e-devlet şifrenizi kesinlikle kimseye vermeyin.

saçmalık. öyle bir şey yok. sgk ya bakmanın başka bin tane yolu var.

hayatımda duyduğum en büyük şerefsizlik.

kenar mahalle yerlerinden araç kiralamayın arkadaşlar. bi bakmışsınız paranıza da, banka hesabınıza da konmuşlar.

e devlet sifresi kisiye ozeldir, kimseye vermeyin! arac kiralama sgk'nizi napacakmis ?

Bunun hicbir sekilde hakli bir gerekcesi olamaz. Hicbir sekilde e-devlet sifrenizi istememeliler, vermeyin. Sebebi ne olursa olsun. Sgk'ya bakmak icin e-devler sifrenize ihtiyaclari yok, dokumu siz alip verirsiniz kendilerine gerekirse.

Edit: Arac kiralayacagim kismini atlamisim, ben de bir firmaya ise gireceksiniz saniyorum . Oyleyse zaten sacma olurdu da arac kiralayacaginiz yer istiyorsa sacma da degil direkt art niyet.
Sikayette bulunun, vermemekle kalmayin. Hatta tekrar arayip e-devlet sifresini niye istiyorsunuz, vermesem olmaz mi falan diye konuyu acip konusmayi kayda alirim. E-devlet sifremi istediklerini kanitlamak icin.

muhtemelen dolandiricilardir.

Skype ile arayabilirsin skype kontoru yukle daha ucuza gelir sanirim ya da bazi ulkelerde turkiyeyi aramak aksam 6dan sonra bedava

hangi ülke?

fransa'dan aldığım bir freemobile hattım vardı. şengen ülkelerinden türkiye'yi aramanın dakikası aylık 2euroluk faturana ek dakikası 0,20 euro idi (sanırım şimdi 0,27). sabit numara daha ucuz. farklı tarifeler (aylık 20euro'luk tarifeyi alınca snırım fiyatlar düşüyor).

@dahinnotha sabit hatlar için demek istedim çoğu avrupa ülkesinde vardır, almanya belçika ve hollanda da vardı

skype ile 63 ülkenin (tr dahil) sabit hatlarını sınırsız aramak aylık 14 dolar.

secure.skype.com

1 ay boyunca bedava sinirsiz arayabilirsiniz skype ile. kart numaranizi gireceksiniz, 1 dolar provizyon koyuyor ama onu da cekmiyor. sonra subscription'ı iptal edin. turkiye cep numarasini arayamiyorsunuz ama
www.skype.com

ülke söylememişsiniz ama kimi ülkelerde çok uzuz sim kartlar var. hatta kartlar ücretsiz. Mesela Danimarka'da Lycamobile var, Türkiye'de sabit hat aramanın 100 dakikası 1 dkk- 45 kuruş. Mobili aramanın dakikası 0.55 dkk-24 kuruş.

İngiltere'de de buna benzer bir hatla ceptelefonunu arayıp 100 dakikası 2.5 liraya falan konuştuğumu hatırlıyorum, ancak o hattın adını hatırlayamadım.

edit: düşündüm de İngiltere'deki de lycamobile olabilir.

edit2: merak edip baktım baya ülkede varmış.
www.lycamobile.se
bakkal gibi yerlerde verilebiliyor ya da küçük telefoncularda. Danimarka'dakini havaalanında standttan almıştım, "Free sim :)" diye yazı koymuşlar kimse yok başında.

ikea fakir markası değil. en azından türkiye'de. çakma sosyetelerin gözü çok yüksekte. hepsi bu.

fakir değil aslında bazı şeyleri çok pahalı ve kalitesiz bazı şeyleri yaratıcı ve kullanışlı.

İnsanlar ucuz olduğundan çok pratiklikten tercih ediyor.

Bir de kendim yapmayı çok seviyorum ben.

Fakir mekanı değil zengin mekanı hiç değil

İkea ortalama kalite ortalama fiyat sunan bir mağaza. Ürününe göre daha pahalısını da daha ucuzunu da bulabilirsin dışarda. Kalite için de aynı şey geçerli.

Ekşisözlük yazarları malum hiçbir şeyi beğenmedikleri için boşver sen. Fakir markası diye bir kavramı dillendiren kişiden ne beklersin, çöp fikirli biriymiş de geç.

ikea bence biraz da her şeyi tek tek alabildiğin için fakir markası olarak görülüyor. ben pek görmedim oturma odası takımının ayrı ayrı ayrı satıldığını diğer markalarda ama burada bir tane tekli iki tane 3lü al. adamlar takım yapmıyor ama seri yapıyor birbirine uyan ürünler çıkarıyorlar.

ikea'nın 1. dünya ülkelerindeki imajı fakire daha yakın, en azından bizdekine göre. tam fakir de diyemeyiz de; deadpool izlediysen görmüşsündir, değişik isimli kendin yap mobilyacısı imajı var. buraya ilk geldiğinde vardı o zengin imajı, biraz da fiyatlarından dolayı ama giden gördü ki çok ucuza şeyler de satılıyor. ekşicilerin birilerinin kaliteli bulduğu şeylere bok atma sevdası da buna dahil tabii, türkiye için kesinlikle fakir ürüncüsü diyemeyiz.

Bi yatak odası takımına 20 bin lira veremiyoruz da ondan.

Bizde bir grup cılgın gibi para harcamayı seviyor. Karşılığında bişey almasına da gerek yok. Bunu ikea'da yapmadığı için de rahatsız oluyor.

Bu gözler evine 20 bin liralık avize alan adam gördü. Inanmazsınız basınca yanıyor biliyor musun?

İşte bu atraksiyonları yapamayınca fakir mekanı sanıyorlar.

Amerikan dizisinde öyle görüyor yavrum burada da küçümsüyor. Çünkü pek seviyor insanları küçümsemeyi, kafa New York kendisi çorumlu olduğu için.

Kim diyor bunlari.......

avrupa'da ve amerika'da daha çok öğrenci evi mekanı diye geçiyor bildiğim kadarı ile.

türkiye'de yeni evli çifler ritüelden buraya gidiyor evini komple ikea'dan döşeyen türk ailesi yok (tek tük elbette var).

herkesi kendin gibi sanma :) bu dünyada wc ye gidip 80 tane selfie çekip dönen insanlar var.

- 16 gb iphone'u 63 app ile kullanıyorum ve 6 gbsi hala boş.

@washe

abi 10 mb lik tek foto çekse abartıyorum yani. günde 200 foto çekse 2 gb yapar günde. zaten bu insan cloud bilmiyorsa cidden laf bulamıyorum.

hava durumu için 8 farklı uygulama kuran insan gördüm ben ya da telefonuna kurduğu hiçbir alarmı silmemiş insan gördüm. alarm sayfasını bi açıyor en alta inene kadar 15 saniye geçiyor, olabildiğince hızlı scroll yaparken. daha nasıl açıklayım sana bilmiyorum, onları savunduğum vs yok. telefondanki saçmasapan fotoğrafı silmeye dahi üşenen kişi cloud u ayarlamaya vs mi uğraşacak?

bu kafadaki insana 1 tb ver yine doldurur. 2 senede olmasa 5 senede doldurur ama doldurur emin ol

Spotify'da offline ettiğim dev listeler var. Ustelik offline listelerim için extreme-quality olarak ayarladım.

Telefonda yalnızca Spotify'ın kapladığı yer bazen 18GB civarında oluyor. Çok fotoğraf çekmiyorum ve iCloud kullanmama rağmen fotoğraflar 12GB yer tutuyormuş.

Boyle bakınca 64GB'lik alanı doldurmak hiç zor görünmedi bana.

ps. 64GB cihaz kullanıyorum. Eskiden 16 kullanıyordum, yetmiyordu.

@fever

zaten 64 ü anlayabiliyorum. ama fazlası çok çok saçma gelmekte.

16gb kullaniyorum ve tek derdim simariklik edip yuzlerce album atamamak telefona. bunun da iyi yani albumleri iyice hazmediyorum :) gunde yuzlerce foto ceken, yuzlerce aplikasyonu olan insanlar var. bence hic gerek yok ama zevkler ve renkler. kimse uzerine alinmasin ama bu telefon sevdasi bana biraz hastalik gibi geliyor yillar gectikce.

@jimmy

telefonların analog ses çıkışı flac için kötü değil mi?

-video olayı kişiden kişiye değişir. profesyonel kullananlar bile var artık bunu. ne taşıyacağım makineyi diyor yanında.
-müzik dediğiniz şey benim 40 gb'lık spotify çevrimdışı şarkım var telefonum 32 gb olduğu için listelerimin çoğunu eledim.
-data benim için problem oluyor çünkü 2-3 gb'lık internet paketim var. girdiğim her ortamda da wi-fi yok. özellikle otobüs yolculuğu çok fazla yapıyorum orada lazım oluyor. bu konuda herkesi kendiniz gibi düşünmemenizi öneririm.
-icloud, dropbox zaten kullanıyorum.
son olarak aslında aralarında 50 lira gibi farklar olsa bana hiç saçma gelmezdi. tamamen tercih meselesi der geçerdim ben de 128'liğini alırdım sanırım. ama bu fiyat farkları çok uçuk kaçık farklar ve yazık. gerçi hoş telefonun kendi fiyatı zaten uçuk :d
neyse elalemin derdi beni germedi ama yine de fikrimi belirtmek istedim.
not: 3-4 sene içerisinde 32 gb telefonların hafızası dahi kimseye yetmeyecek. yeni sistemler, yeni sürprizler yolda teknoloji dünyasında.

@golgi

androidler var sd kartlı.

birde 40 gb çevrim dışı varsa abi niye spotifya para veriyosun ki indirip kullanıyosun :)))

bana da biraz gereksiz geliyor ama şunu şöyle bırakayım

iPhone ile çekilen en iyi filmler
mediatrend.mediamarkt.com.tr

yurtdışında şantiyedeyim. gördüğüm güzel şeyleri çekiyorum video vs. bazen işle ilgili video resim çekiyorum. burada özel bi bilgisayarım yok. eve 7 8 ayda bi gidiyorum. telefona şantiyede odamda izlemek için dizi film atıyorum. müzik var. oyun var filan.

128 olmasa da 64 gb kart var cihaz 16gb. ucu ucuna yetiyor. kaliteli videolar çok yer kaplıyor.

kıymayı köfte harcı ile yoğur
patates dilimle yuvarlak yuvarlak
bi pate bi köfte diz fırına
o olurken salçalı sos yap
köfte pişince sosla bi 10 dk daha pişir

sonra deli gibi göm

Okuyunca çok uzun gibi geliyor ama yapımı çok pratik.

Kıymalı patates yemeği; muazzam.

Kıymalı yumurta
Kıyma sote(biber domates soğanla)
Soğanlı kıyma kavurma
Patates yemeği
Patates musakka
Patlıcan musakka

biraz tereyağını erit içine sarmısak doğra sonra kıymaları göm tavaya biraz kavur sonra yarım soganı kücük kücük kes onları da tavaya at. öncesinde atma soğanlar diri kalsın ağza gelsin. birazcık salça mümkünse biber salçası yoksa normal kullan. tam anlamıyla kavrulup pişince istersen ekmek arasına koy ye. istersen yumurta kır istersen makarnanın üstüne yapıştır. makarnanın üstüne döküceksen 1 veya 2 domatesi ayrıca melemen kıvamına getir içine kıymayı göm. öyle dök gitsin.

kıymalı makarna. on numero olur.

lavaş ve avokado varsa burrito.

kavur ye. en kısa ve lezzetlisi soğan da kır yanına.

türk işi quesadilla yapabilirsin, hazır lavaş satılıyor yoğurmakla uğraşamazsan. kıymayı istediğin baharatlarla pişirdikten sonra lavaşın yarısına koy üstüne kaşar biber (tercihen jalapeno) istediğin malzemeyi koy katla D şeklinde, kaşar eriyip lavaş biraz katılaşıncaya kadar tavada ısıt, dilimle, göm. İnternetten tariflere bak ufak ipuçları için. Yapması çok kolay ve gayet lezzetli.

edit: kurnaz'ın mesajı görmemiştim burrito da iyidir avakado varsa guacamole yaparsın tadından yenmez cidden.

taco yaptım, teşekkürler

Maalesef azizim. Dünyaya geliş amacımız fatura ödemek. Onun için de ..

dostum uzun tatillerin bitişindeki stres için bile değmez aslında tatiller. stresli pazar gecesi ya. ne güzel yatıyoduk öğlene kadar.

maalesef olmaz.
ben de bir ömür boyu çalışmak istemiyorum. bir girişim ile bir dönem çok uğraşsam da sonrasında rahat etmek istiyorum. bence sürekli çalışmak istemeyen herkes bunu yapmalı.

bu düzen insan doğasına aykırı. kendi doğanı bul, kaç kurtul.

Evden para kazan.

keşke hobi olarak çalışsam... moraller bozuk :/

spor yapan ve hacim kazanmak isteyen biri için bana biraz az geldi. kahvaltı ekmek ve yumurta gibi görünüyor.

günlük 400 gram tavuk yiyorsun ortalama , bu da 80 grama yakın protein ediyor , diğer besinlerden de 20 alsan 100 gram protein giriyor vücüduna.

vücut ağırlgın 65 kg. 1.5 gram protein ihtiyacını yeterli varsayarsak yetiyor aşağı yukarı.

yalnız proteini sadece tavuk köfte vb etten değil sebzelerdende dengeli olarak alman lazım sadece hayvansal yeterli olmuyor.

onun dışında muz dışında tükettigin meyve yok tamam muz iyidir potasyum falan ama yetersiz.
ayrıca içtigin su miktarıda cok önemli suyu bol tut. benim söyleyebileceklerim bunlar.

çöp program. vücut aynı diyeti sürekli tüketirse bi yerden sonra intölerans gösterir alternatif şart. bunun yanında protein az, karbonhidrat yok derecesinde az. 8 kaşık ne? çorba kaşığı mı kepçe mi? 8 ceviz ne her seferinde sayacak mısın? underground gym'de kopyala yapıştır program büyük ihtimalle. laflar sana değil hazırlayan elemanda.

sana tavsiyem bb.com gibi forumlarda clean bulk makalelerini oku

bu kadar muza kabız olmazsan ben de la noix değilim. çüş

teşekkürler tavsiyeler için ama benim böyle şeyler araştıracak ne altyapım var ne de isteğim :( diyetisyene mi gideyim yada bırakayım mı, anlamadım ya!

KENDİ vücudun için araştırma yapmaya isteğin ve zamanın yok ama BAŞKALARININ senin için bunları yapmasını istiyorsan (buraya duyuru açıp sorarak, referans verilmesine rağmen isteğinin olmadığını söylerek) bence bırak bu işleri

pardon?? talep ettiğim şey hazır program. kimseye bana program yaz demedim. Önce okumayı öğren sonra klavye arkasından artistik tasla

atara gerek yok gayet doğru ve mantıklı bişey söylemiş. eğer araştırmaya zamanın ve isteğin yoksa bu iş olmaz. başkası seni tanımıyor vücudunu sen biliyorsun. eğer kritik sağlık dorunun yoksa kendin yapabilirsin

bsplayer, otomatik altyazı bulma özelliği ile vazgeçilmez playerım
chrome tarayıcım,
antivirüs ve usb tarayan programları unutmayın derim
ha bir de popcorn time olabilir

popcorn time nedir?

ayrıca adobe photoshop ve premiere indireceğim sanırım.

winrar
aimp3 (mp3)
vlc (film)
office
chrome
power iso

win 10 kullanıyorsan power iso vb programlar kullanmana gerek yok.
müzik için spotify ve bazen clementine.
tarayıcı olarak firefox, bazen de chrome.
torrent olarak utorrent -evet modası geçiyor ama ben kullanıyorum hala-
film izlerken gomplayer -bsplayer da severim ama android telefonda daha çok seviyorum-
7zip zip-rar vs için


ek olarak, popcorn time kullanmak istiyorum ama ne zamandır düzgün çalışmıyordu, şimdi bir daha bakayım, çogzel bir program, tavsiye ederim ben de.

bir de whatsapp web.
arada bir skype.
dosya depolama olarak da, dropbox bir zamandır sorun çıkarıyor bana, çok daha pratik ve alanı da daha fazla olduğu için google drive kullanıyorum.

bir de, ekran rengini göze daha uygun hale getirdiği için, f.lux.

eğer gerekiyorsa da mbruler, ekran cetveli, ama x-y doğrultusunda da çalışıyor, gönye gibi de çalışıyor, ölçmeli biçmeli ufak tefek şeylerde süper!

antivirüs olarak eset kullanıyorum ben, okuldan indirdim sağolsunlar :D usb tarayan çok güzel bir program vardı, ismini unutmayaydım onu da indirecektim -ben de yeni format attım sayılır da :D -

@sansar, fotoğraf ve film deyince üretim mi son kullanıcı olarak mı soruyorsun anlamamıştım tam :) popcorn time dizi film izleyebileceğin bir program

photoshop ve premiere +1
ayrıca adobe pdf reader
dropbox +1

Tamam not alıyorum bunları. Sıfırdan pc ayarlamak harika ya :)

i.hizliresim.com

amme hizmeti;

ninite.com

adresinden istediğim programları seçip tek seferde pıt diye sürekli next next demeden kurabilirsin

7.40taki ile biraz telaş içinde kalırsınız gibime geliyor. yani 7 daha iyi gibi

online check-in yaptıysanız ve bagaj vermeyecekseniz 7.40 işinizi rahat görür.

checkin orada yapılacak, bagaj verilmeyecek

Ben 7 diyorum işe otobandan gidiyoruz ve Kozyatağı bağlantısından sonra trafik olabiliyor. 7.40 a yetişemezsin.

2. küçücük ekranda yüksek çözünürlüğün hele de düşük performanslı bi ekran kartıyla anlamı yok. şarj süresini ekran çözünürlüğü tabii ki etkiler.

@washe a katılmayarak 1.
küçücük ekran dediğiniz laptop demiş arkadaş cep telefonu değil ya.
ben laptopumda bazen hd'den bile rahatsız olup full hd kalitesine çeviriyorum görüntüleri.

oyun oynamaya yetmeyecek güçte bir ekran kartı için düşük çözünürlük tercih edilmez. 1080p ile 1366x768 arasında ciddi fark var. 1'i tercih ederdim.

daha yüksek çözünürlük demek daha çok işlem gücü gerektirmek gerek ve elimizde de vasat civarı bi alet var. ssd si olmayan bilgisayarlardan dahi uzak durmaya çalışan bi insan olarak ben 2 diyorum hala. herkesin kendi tercihi tabiikisi de.

@washe ssd ve ram konusunda gayet iyi aletler. sadece ekran farkı var

1. Seçenek

e ikinci ile birincinin ekran kartı farklı değilse full hd al o zaman neden düşünüyorsun ki?

dahili ekran kartları genelde çok tırt olduğu için tercih etmezdim ama ikincisi de çok kötüyse al full hd gitsin.

@bohr aslında aklımı karıştıran şey, ikisi arasında görüntü olarak çok fark hissedemezsiniz diyen satıcılar. bir de tabi harici ekran kartı olmayınca ram'den çok yer mi, şarj, fiyat aynıyken ekran kartsız alınır mı gibi sorular var

belki ekran kartı slotu vardır. bir bak ona. ama ramden yeme gibi bir durum olur mu bilmiyorum en kötü ram eklersin ya.

@bohr bugün sordum ekran kartı slotu yokmuş

kararsız kaldım ya, ekran kartı mı full hd mi :/

pbs.twimg.com

pbs.twimg.com

ya tam bulmuştum :( olsundu, linkini paylaşayım yine de
twitter.com

tam kociş sofrası :)