Origami cicek verirdim ben.

Hiç gerek yok.

kitap al. çiçek falan karıştırma. romantik misiniz nesiniz iyrenç

dün sözlükte başlığı vardı, ilk buluşmada kitap almak gibi. güzel bence

Aman diyim alma, ne gerek var, çok yokluk çeker gibi bir görüntü yaratma.

alma ya hu.

Gereği yok.

Kadin gözüyle, alma tabi ki.
Unutma senin de ilk buluşman. Sen de onu tanimak istiyorsun. Senin de hosuna gitmeyecek seyler olabilir. Bu olayi erkegin kizi etkilemek zorunda oldugu bir şeye çevirmeye gerek yok.sonraki bulusmalarda alirsin hoş olur.

erkeksen eğer çiçek al.
artık kimse almıyor olsa da, çiçek mutlaka alınması gereken bir şey aslında bana göre.

kadınsan bir şey almana gerek yok.
çok içinden geliyorsa falan alabilirsin ama.

edit:
çiçek almaya yokluk göstermek diyenler olmuş.
1930'larda falan mı kaldım?
kadına çiçek almak zarifliktir, ne yokluğu?
yani illa sevgili olmaya gerek yok çiçek almak için.
gerçi şimdi kadınlar da tuhaf, bilemiyorum.

Kadın olarak yorum yapıyorum, ilk buluşma ise hediye almayın. Henüz zaten aday imiş, birlikte olmaya başlarsanız alırsınız.

ilk buluşma da hediye alınmaz, niye alıyorsun.

Alma, illa bir şey almak istiyorsan kitap +1 ama alma.

Bence ilk buluşmada almayın. İkinci buluşmada zarif bir çiçek ya da kitap alabilirsiniz.

Bana erkek arkadaşım 3. bulusmamizda şirinler minyaturu ve bir demet papatya almıştı (sirinleri çok sevdigimi soylemistim) hala basucumuzda duruyor. Bence ilk bulusmalardaki bu minik hediyelerin ayrı bir yeri oluyor.

İçinizden gelmiş, bence alın. Neyi seveceğine siz karar verin ama.

Aranızdaki muhabbete ve seviyeye bağlı biraz. Çiçek alabilirsin ama gül çok abartılı olur, papatya al.

Gerek yok bencede ama ille beni animsatacak birşey olsun derseniz bir kitap hoş bir bileklik falan olabilir pahalıya kacmadan

alma, gerenk yok.

almazdım. çok riskli hareketler.

@nekolaytezla, +1

illa bir şey almana gerek yok, oracıkta origami çiçek yapıp versen çok daha cici bir hareket bence ilk buluşma için.

alma

Noooo. Buluşmak istemediğimde apartmanın önüne çiçekle gelen eski erkek arkadaşımı hatırlattın ıyh. Ya da gerçi al ya, çok muybuy bi tip olarak bulucaksa seni ilk buluşmada anlasın kız. Muybuy da neyse artık.

Hiç gerek yok.

İlk görüşmede hediyeye gerek yok

NAsıl geçti?

okurken gozlerim doldu, kaldi mi olm boyle asklar ya..


tebrikler simdiden

Ben olsam çiçek alırdım. Hoşlandığım kızla buluşmuşum, ona bir şekilde değerli olduğunu hissettirmem gerek.

alma. hiç gerek yok. buluşma bittiğinde çok mutlu ayrılıyorsanız teşekkür edersin.

i.hizliresim.com

hocam bu değil, oradan video ile oluşturduğumda benim gösterdiğim gibi olmuyor. i'nin üzerine tıklayınca açılıyor. gösterdiğim videoda bir şeye tıklamaya gerek yok. tıklayınca başka 2 video var zaten

sanırım şunlardan biri, bilemedim :/

support.google.com

sadece seçilmiş özel kanallara bu uygulama hakkı verilmiş. ilerde tüm kullanıcılara gelirmi bilinmemekte. şirket sayfası için araştırdım birazcık. beklemek durumundayız.

powerade alternatifi olarak daha doğal olan soda+ayran karışımını tercih ederim.
1 saatlik yüzmede ne kadar efor harcandığı da önemli. yavaş yüzüp kasları çok zorlamadıysan su bile yeterli olur bence.

100 ml'sinde 3.9 gr şeker olan bir içecek. Yanılmıyorsam şişesi 500 ml. bu kadar şeker yüklemeye gerek yok.

şöyle de bir yazı var
www.p90xtr.com

powerade'i çok nadiren, alakasız zamanlarda tadı hoşuma gittiğinden alıp içiyorum :) bunun dışında haftada 2-3 kez, gün ortasında (öğle yemeği vaktinde) 45-55 dk 800-1.000 metre arası freestyle yüzüyorum. çıkarken otomattan aldığım soğuk su yada çay harici bi yiyecek / içecek ihtiyacı hiç duymadım. bunlar da keyiften genellikle. izotonik bir içeceğe gereksinim duyduğunuzu nereden anladınız?

Teknik olarak şekerli su onlar. Verdiği hızlı enerji oradan geliyor. Gatorade onun orjinali bu arada

Powerade terle kaybettiğin mineralleri yenilemek için kullanılır genelde. Yüzmede pek terlemiyorsundur, o yüzden gerek yok bence.

içtiginde enerji basar bi işe yarıyor sanırsın ama şekeri gömçürmüş olursun @hasmetizm'in dedigi gibi..Karatay z.yagı için diyor antreman öncesi en saglıklı enerji alımı budur sonra antremanla yakarsın..benzerlerine de (şeker içeren içecek ürünlerine)hiç bulaşma derim

Çok gerçekçi durmuyor, sadece gerçekçi duruyor. Olayı basitçe anlatayım. Trump tam ilerken kendisine benzer bir adama uçan kafa atılıyor. Sonra bu adam alınıp bu sahneye After Effects tarzı bir programla videoya profesyonelce yerleştiriliyor. 1,02'de görüldüğü gibi suratı kapalı, tabii adam Trump değil ama bu tip şeylerde surat gösterilmesi imkansıza yakın. Çünkü açı bakımından suratı videoya oturtmak çok zor.

hocam surat kısmında haklısın, oralar çok belli bana gerçekçi görünen çarpma kısmı, siyahi adam konuşana kadar.
başka birini oynatmışlar da kameranın o tarafa dönmesi otobüsün devamlılığı falan gayet olmuş bence.

edit: otobüs baya değişiyormuş ya.
iyi iş yapmışlar ama.

surat göstermesi de aslında imkansız değil, www.youtube.com bu videoda çok da profesyönel olmayan birinin yaptığı bir çalışma var, bunun daha profesyönelleri muhtemelen bir kaç saniye trumpın kafasını da montajlayabilir oraya...

@luchetti,

Yerde yatan adama Trump'ın suratını koymak açı bakımından uygun değil, yapsan bile fazla sırıtır. Sinan Engin'in yüzü genelde düz ya da sağa sola bakan açılar, ki adamın internette binlerce videosu var, o yüzden Sinan Engin'i her açıdan koymak daha kolay bu durumda.

Sorduğun şey Calisthenics.

Ağırlık çalışmalarında kasların gelişimi için artan yükleme şart, bunlara izotonik egzersiz diyoruz. Yani ağırlıkları itip çekerek, yani kas boyunu uzatıp kısaltarak yapılan egzersizlerdir bunlar. Bu şekilde kaslara zarar verip daha sonra iyileşip büyümesini bekliyoruz. Vücut ağırlığıyla yapılan egzersizler izometrik kasılma prensibine göre gerçekleşir. Burada kas boyları sabit kalır ama kasa uygulanan gerilimin tonu artar ve bu şekilde kaslara stres uygulanıp gelişmesi beklenir. Burada ağırlık çalışmasında olduğu kadar büyük kütleler olmaz ama yine de belli bir dereceye kadar miyofibril hipertrofi olur. Fakat bunlar yogayla ya da pilatesle olmaz tabii.

seç, beğen, al.

www.google.se

çoğu aletsiz, yalnız kendi vücudunu kullanarak, evde veya istediğin başka yerde yapabileceğin hareketler.

canlı oyun bence. kayıt değil.

maalesef gerçek değil sanırım. başka bir oyunda daha oynuyormuş oyuncu ve o da benzer tarihlerde var görünüyor. iki farklı oyun sergilemezler herhalde aynı dönemde.

Havaalanlarında uyuma konusunda rehber niteliğinde bir websitesi var

www.sleepinginairports.net

charleroi avrupanın en berbat yerlerinden biri. brükselde evsizlerle sokakta kalın, gene de charleroi'da evsiz yurtsuz kalmayın. derim. ben.

ben öğrenciyken tam o dediğin miktarda parayı tek seferde aldım, hemen bitti. sonra pişman oldum aldığıma. eğer çok önemli bi işi yoksa acil borç vs (-ki bunu da ispatlamasını nasıl isteyeceksin nasıl emin olacaksın bilmiyorum?) taksit taksit alması daha makul olabilir. belki 6000 lirayı bu hafta galatasaraya basacak 10000 yapacak? o zaman da toplu alması mantıklı. bilemeyiz.

Parayla gezmiyorum ben de aylık maaşımın bir bölümünü senle paylaşacağım derdim ben.

500 lira burs için güzel para, toplu almak istemesinin sebebini sorabilirsin (sağlık falan belki) ama o zaman aylık vercem demen zorlaşabilir

bence de mantıksız olur. siz 500 500 verin bence

başarılı olması her istediğine sahip olacağı anlamına gelmez. para ihtiyaç gidermek içindir ve önemli olan kimin daha çok ihtiyacı olduğudur. sigarası dahi varsa bursu hak etmediğini düşünmekteyim.

bursun temeline ters dediğiniz, toplu halde istemesi bile hafif tabirle yüzsüzlüktür bence. ben taksit taksit verilmesinden yanayım.

baştan da söleyeyim sağlık gibi sorunları göz ardı ediyorum. burs dendiği için.

bursu verdiğiniz kişiyi nasıl belirlediniz bilmiyorum ama kesinlikle toplu vermeyin. burs yardımdır, öğrencinin derslerine odaklanmasını sağlamak içindir.

burs zenginleştirme yapmamalı, amacı öğrencinin odaklanmasını sağlamalıdır. aylık giderlerini karşılamalısınız.

bunu böyle istemek biraz garip olmuş.
Ancak aklıma gelen benim durumum oldu, diğer arkadaşlar gibi sebebini öğrenin diyebilirim.
Benim durumum ise 6 yıllık bir laptop kullanıyorum, artık epey yarıyolda bırakacak gibi bir hali var. Sene başında yeni alacaktım, 6 bin civarında bir laptop (tasarım için yüksek donanımlı) hatta bunun için kredi çektik ama sonra kira mira ödemeleriyle gitti o para. Benim de kredi kartımın limiti yok o kadar alamıyorum taksitle falan.
Yani kısaca böyle bir ihtiyacı olabilir. Olmayabilir de...

Neden toplu olarak istediğini sor. Çok önemli bir durum yoksa aylık vermeye devam et bence.
çok ciddi bir konu vardır ve gerçekten o miktarda paraya ihtiyacı vardır, sende ikna olursan bütçen uygunsa düşünebilirsin tek parçada vermeyi.
Burs veriyor olmandan dolayıda tebrik ve takdir ediyorum kardeşim.

Veremeyecegimi söyledim, yeni bilgisayar alacakmis biraziyla, taksitle al dedim.Bursunla ödersin.

benim gözlemim:
1-) müthiş özgüvenleri var
2-) ağızları laf yapıyor
3-) kırılgan alıngan değiller

böyle olunca arkadaş sayısı artıyor. popüler oluyor.

nasıl olunur bilmem ama ne zaman olunacağını söyleyebilirim.
kendini beğendirmek için çabalamadığın,
kendin olduğun,
kimseyi takmadığın,
ve abartmadan bir miktar özgüvenle karışık burnu havada olduğun zaman
it happens.

aptal olduğunda otomatik popüler olursun.

bazen popüler olduğum dönemler oldu, ağzın laf yapması bunda epey etkili.
popüler bir arkadaşım biraz burnu havada. hatta bazen ayranı yok içmeye atla gider sıçmaya durumu da oluyor ama çaktırmıyor pek.

wuthering place?

@rajaz, daha çok insan uğultusu olan, avm gibi yerleri kastediyorum.

humming olabilir. mırıldanmak dışında düşük ses arka plan gürültüsünü de tarif etmekte kullanıldığı olur. buzz falan da olabilir.

humming place. iğreti geldi ama arattım ve bu şekilde çokça kullanılmış olduğunu gördüm.
yalnız bağlamda sesten ziyade yerin meşguliyetine vurgu var. o nedenle bu sefer sözlükte baktım.

sadece hum- kullanıldığında:

To give forth a low continuous drone blended of many sounds: The avenue hummed with traffic.

(free dictionary)

bir yerin uğuldadığını anlatırken diğer anlamı da ifade etme riski taşıyaraktan yine de humming place diyebilirsin. dissonance aranan bir özellik bunda da, yine uyuyor yani.

noisy bence bu ya. başta emin olamadım bakınca şöyle bir şey buldum

www.200words-a-day.com

background noise

Cacophonic sıfat.

chit chat derim ben.

1. elden tecrübem yok fikrimi belirticem;
bir kişinin kendisiyle evlenilir, ailesiyle evlenilir düşüncesinde olduğum için ailesini çok önemsemem. Ancak maalesef ülkede aile işin içine çok girdiği için aileler de evlenmiş gibi oluyor. Yani iki kişi anlaşıyorsa sorun olmamalı ama aileler arasında uçurum varsa bir şekilde sorun oluyor gibi. Eğer aileler çok işin içine girmezse her şey güllük gülüstanlık olabilir.
Maddi konuda da bilmem neyi kız tarafı yapar bunu erkek tarafı yapar gibi über adetler olduğu için burada da sıkıntı olabilir. Yok şurada böyle yaptılar, biz bunu yaparsak çok altta kalır gibi belki.

ilk cevapta tecrübem yok dedim ama böyle ailelerin işin içine girdiği tecrübem yok.
kültür olarak farklı olduğum biriyle çıkmıştım ama zamanında. sonradan epey farklı olduğumuzu anladım tabii. 2 arkadaşımla otururken bizim bahsettiğimiz yabancı dizileri ve şarkıcıları bilmemesi, hesabı ödemeli kafası vs vs çok farklı olduğumuz anlaşılınca birkaç ay sonra ayrılık getirdi tabii.

Hayata bakış açısında (tatil mi, konser mi, tiyatro mu o da ne? - ucuz bile olsa lügatta yok, anlaşılamıyor), temel görgü kurallarında (bıçak kullanmama, her ortamda masada ortadan saldırıp yeme/sini mantığı vs.), yakınlık-samimiyet anlayışında (köylümüź/ıdısının dıdısının bıdısı yakınimdır düğününe mutlaka gidilir/samimiyet adı altında her özel durumun sorulup konuşulması e çünkü yabancı yok herkes yakın), kadına bakış açısında (karı hizmet eder, hizmet anları dışında görünmezdir kaale alınmaz, neo-anadolu modeller aynı zamanda calışsın eve para da getirsin erkege "yük" olmasın der) vb. farklılıklar olabiliyor.
Aileleri neredeyse hiç bulaştırmamak, evlilik gibi geleneksel olaylarda orta yol bulmak (doğrudan nikah ve toplu arkadaş yemeğiyle işi çözmek gibi) gerekiyor. Çocuk konusunda neye göre nasıl yetişecek kısmı da karışık.
Çiftimiz birlikte mutluysa, köy tarafı genlerinden gelen bazı kalınlıkları kontrol altına alabiliyorsa, iki tarafın da aileleri bulaşıcı türden değilse ve iki taraf da "anam da anam babam da babam her hafta mutlaka onlar gelecek/biz gideceğiz" demiyorsa, az miktarda stresle işi götürmek mümkün.

o degil de light ne yahu? nasil arkadas o oyle? yani o arkadasin samimiyetini bir degerlendir bence. kiskaniyor olabilir mi? niye seni ezmeye calisiyor?

iliski kismina gelirsek, oyle hesapli kitapli olmaz o isler. yasadikca anlayabilecegin bir durum bu.

ayrica zenginlik ve okumusluk insani otomatik ust sinifa yerlestirmiyor. bu gozler ne kirolar gordu cift diplomali, lv cantali ama daha agzinda lokmayla konusulmamasi gerektigini bilmeyen, fesat, kotu ama maldivlerde tatil yapan insanlar.

yani aileler karakter olarak duzgunse sizin mutlulugunuzun icin her seyi yaparlar zaten.

@jimicik, cok sagol aynen ben de o lafı ettiginden beri konusmak bile istemiyorum. ki hayatının her zamanında destek oldugum, kendim asla yapmayacagım yanlıslarını kabul ettigim bi arkadas bu.

aile mevzusuna gelirsek sıkıntı işte, benim ailemde o bahsettiginiz kalınlıklar pek torpulenmemiş. daha dogrusu babamda, canı sıkılınca aşırı agresifleşen bi insan. hf zor işler.

Sıkıntı olacak.

işin doğrusu karşı taraf bunu size belli etmese de iyi kötü bir rahatsızlık duyacaktır muhtemelen. hiçbir zaman size bakıp suratlarını ekşitecek halleri yok, böyle bir şeyden bahsetmiyorum. ama muhtemelen kızlarının/oğullarının kendi sınıflarından biriyle birlikte olmasını tercih edeceklerdir. benim ablam da doğulu, arap kökenli biriyle evlendi. annemler damadını da, damadın ailesinden de birçok kişiyi seviyorlar, bir sorun yok aslında. ama zaman zaman "keşke dünürlerimiz bizimle aynı kafa yapısında, ortak zevklerde, bize benzeyen insanlar olsaydı" gibi bir düşüncede olduklarını ifade ediyorlar.

şöyle örnek vereyim: evde nişan yapıldı ve nişan sırasında herkes alkışlarken damadın ailesinden kadınlar zılgıt çektiler. tabii böyle bir şeyi hiç beklemiyorduk, korktuk bi anda bağırmaya başladıklarında hahah annem baya bi bozuldu. işte "sonuçta burası köy değil, apartmandayız, biraz uyum göstermeleri lazımdı" falan diye söylendi.

bizim yaptığımız çayı beğenmiyorlar, kaçak çay seviyorlar. ne bileyim, yemeği yerde yemek istiyorlar. böyle şeyler uyumsuzluk yaratıyor bir araya gelindiğinde. damadın annesi türkçe bilmiyor, annemle oturup konuşamıyorlar. kadın kapalı, biraz yaşlı, annem spor falan yapar, makyajlıdır vs. işte bir uyumsuzluk oluyor en nihayetinde.

ama bunlar gerçek anlamda sorun değil bence. yani eminim onlar da bizim hakkımızda farklı şeyler düşünüyordur ama ne biz onlara, ne onlar bize bir şey belli etmiyor. insan ilişkileri böyle zaten. şimdilik bir problem yok. yani bu saydıklarım da aslında herhangi bir soruna yol açmadı hiç. zaten damadın ailesi memleketinde yaşıyor, pek bir araya gelmiyoruz. önemli olan iki insanın kendi evindeki mutluluğu. dünürler hiç görüşmese bile olur.

benzerini ben yaşadım/yaşıyorum, iki çocuğumuz var şimdi. karşı tarafın ailesi çok yapıcı haklarını yemeyeyim.

neyse, size tavsiyem mümkün mertebe ailelerden uzak durmaya çalışın. onların davranışları bir yerde sana batmaya, sizinkilerin davranışları bi yerden sonra eşine batmaya başlar. ne kadar uzak o kadar iyi.

ayrıca iş ciddiye binerse eş adayınızla oturup karşılıklı konuşun. karşılıklı beklentilerinizi ve isteklerinizi açıkça söyleyin. zamanla karşı taraf değişir diye sakın düşünmeyin, ya değişmiyor yada değişirken çok çok acı veriyor. duygularınızı kenara koyup baştan anlaşın, yoksa kültür farklılıkları bir yerden sonra büyük sorunlara neden olabiliyor.

Olmaz davul dengi dengine.

senin bu konuda ne düşündüğünün zerre önemi yok. o bu konuda ne düşünüyor tek önemli olan o. eğer o sorun yapmıyorsa sen hiç yapma. o sorun yapıyorsa zaten kıçına bas tekmeyi.

nerede hata yaptigimizi düsünerek.

çok vakit harcayıp bir şey yapmayarak

"hep bana"cılık yaparak, başkalarının hayatının en iyi yargıcı, kendi hayatımızın en iyi avukatı olarak.


turabi gibi konuşarak bir de.

Empati kurmayı unutarak.

Hem kendimizden hem başkalarından çok fazla şey bekliyoruz.

çok şeyde hata yapıyoruz. mesela o an vaktimizi daha değerli geçirebilecekken gelmeyecek şeyi bekliyoruz.

seks. etraflıca bi sevişsek pamuk helva gibi olucaz hepimiz.

Çok fazla tüketerek, stres altında çalışarak, her şey için acele ederek, sabah 5te elimize kahvemizi alıp güneşin doğuşunu izleyemeyerek, elimizden telefonu düşürmeyerek, dedikodu yaparak, sade yaşamak yerine her şeye sahip olmayı isteyerek... Bunlar sadece 1-2 dakikada aklıma gelenler kısacası sade yaşamayı bilmediğimiz için mutlu da olamıyoruz hep daha fazlasını istiyoruz. Kıyafet alıyoruz kıyafetlerimiz sığmıyor dolabımızı büyütüyoruz, dolabımız sığmıyor daha büyük bir ev satın alıyoruz. Sizce de yorulmadık mı?

Disiplinsiz, prensipsiz ve mantiksiz davranarak.

çok fazla hayal kurup beklentileri uçurup olmayınca çakılıyoruz

Bildiğimi sanmıyorum. Çok fikrim var, bir görüşüm vs. Ama günün sonunda sanki içimdeki hayvan en ilkel haliyle "umursamamak" diye fısıldıyor. Yani ne bahaneler bulursam bulayım bunlar ne kadar makul olursa olsun, yaşamın kimi acımasız kuralı ne kadar net olursa olsun, sessizlik olduğunda bu hayvan bölüyor: "bırak ya, kime anlatıyorsun"

Başkalarının kederlerine, yıkımlarına "nasıl olsa benim veya tanıdığımın başına gelmedi" deyip sessiz kalarak, çok hızlı yaşayarak, çok hızlı tüketerek, ona-on beşe bölünüp aslında hiçbir şeye odaklanmayarak, nasırlaşmayı göze alıp yaşadıklarımızın değerlendirmesini yapmaya bile vakit ayırmayarak, sanki anamız bizi bunun için doğurmuş gibi başkalarının bizi istismar etmesine izin vererek...

tembellik. armut piş ağzıma düş...

Kargo NE kadsr

iyi, ucuz işte neden kötü olsun? bizim de evin dibinde toptan market var, gıdada fiyatlar pek farketmiyor ama içme suyu ve meşrubatları oradan toplu alıyoruz. bakkaldan marketten ucuza geliyor.

Kola icme bence ama fiyat iyi. Restaurantlarda icecek gecirmelerine cok kılım ya.

kola içmesen daha iyi olur tabii, fiyat iyi de gelince son kullanma tarihine bakmanı tavsiye ederim.

kargoyu bilmiyorum da sorun olmaz. standart 3.50 gibi bişey.

Çok tüketen biriysen metroya gidip ordan almak daha mantıklı bir çözüm olabilir. Orda da çok ucuz diye biliyorum.

gitmiyorum istiyorum ben genelde. teşekkürler :)

Yemek satan yerler esas karlarını içecekten yapıyorlar örnegin toptan fiyatı 20 kuruş olan suyun en az 1 den kaktırılması gibi. Eğer eve sipariş veriyorsan tabiki toptan içecek almak çok mantıklı. Avm lere gittigimde marketten içecek alıp yemeģimi ortak alanda yiyorum.boylelikle fahiş içecek fiyatlarından etkilenmiyorum. Dükkanın içine ise maltana gibi dukkanda bulunmasi pek mumkun olmayan icecek soktugum oldu.

Her seyi gectim ama restorant diyorsun. Bakkal, market vs. olsa tamam ama restorantta normal.

abi küçücük dönerci bile en az 2.5 liraya satıyor. üzerine 1 lira koysan 2.5 litre alacağın şeyi 1 lira düşürüp 330cc olarak satmak düpedüz dolandırıcılıktır.

europass.cedefop.europa.eu

şurdan hazırlamak yardımcı olur belki sana.

yapacağınız işle alakası olsun olmasın 9 aylık stajınız bulunsun cv'de.

1 sayfayı geçmesin. Bugün de 20 sene sonra da ;)

Yazım ve noktalama işaretlerine çok dikkat et. Düzgün bir yazı tipi ve boyutu seç. En başta adını, soyadını, iletişim bilgilerini yaz. Ondan sonra iş deneyimleri yazılır genelde ama sen eğitim bilgilerini yaz. Basit görünümlü olsun.

Tecrübelerinden ziyade cv'nin çok güzel kısa ve okunaklı bir görünüme sahip olması, yani düzenli ve anlaşılır oluşu, içerik olarak ise sahip olduğun temel edinimler (dil, varsa yurtdığı tecrübesi, not ortalaması projeler, dereceler vb.)önemli.
Bir sayfa olsun +1, bu çok önemli, anlamsız uzatmanın manası olamaz.

@va +1

25 tane is tecruben olsa bile cv tek sayfa olmali. (Cok sayfali olmasi icin cok cok dolu olmali.)

Uni ogrencisiyim diyorsun. Olmak istedigin yere olman gerektigini dusundugun zaman diliminde basvur. Oncesi de sonrasi da eksi puan.

Son olarak da staj yaptigini belirtmissin. Staj senin en alt calisabilecegin seviyedir. Ben Hilton'da staj yaptim 2003 yilinda. Stajdan ogrendigim tek sey; gorebilecegim en alt nokta, calisabilecegim en alt nokta oldu.


Emin ol su an dunya piyasasinin ilk onunda bulunan sirketlerin ceo'larinin cv'leri, en fazla 1 bucuk sayfadir. Bucuk olan sayfa da verdikleri ve aldiklari konsferanslardir.

sağlıklı yağlar iyi ama aşırıya kaçmamak lazım,
mesela ceviz fındık kuruyemişler günde 50 gr,
et tavuk göğsü en yağsız kısım, kırmızı et yağlı olur, tavuğun butu falan çok yağlı.
kaşar epey yağlı bunu da günde daha az yiyebilirsiniz.
bunların dışında makarna, mercimek, fasülye falan da iyi protein kaynakları
tam buğday ekmeği de

Doymuş yağların bir zararı olmaz, bitkisel yağlardan da omega6 zengini çoklu doymamış yağlara bulaşmadığın sürece sıkıntı olmaz. Yağlar iyidir ama her yağ çok iyi değildir.

Doğru yağı tükettikçe, problem yok.

çok amatörüm ben ama yaka mikrofonu düşündünüz mü?

Rode Videomic ve Videomic Pro güzel mikrofonlar. Fakat mesela:
1. Direkt kameraya kaydedeceksiniz anladığım kadarıyla. Pro'da +20db olayı var dipses sorununu çözüyor ama videomic ve o tarz diğer mikrofonlarda güç yetmediği için makine kendisi gain artırıyor. Dipses / hiss yapıyor. Sorun. Bazıları ek preamp kullanarak çözüyor. Bir de "magic lantern" adlı firmware'i araştırın ben onunla manuel ses ayarlarıyla ve agc(auto gain control)u kapatarak falan daha temiz ses almıştım. Hafıza kartınıza kuruyorsunuz. 60D'nin yazılımını hackliyorsunuz gibi düşünün. Vİdeo çekerken kullanılacak birçok ek özellik de geliyor.

2. bu tür mikrofonlar çok uzakta olmamalı. Tele lensle uzaktan arkayı bulanıklaştırıp yakın plan çekeceğiz derseniz olmaz. Mikrofonu kamera üstüne değil uzatıp kişiye yakın tutarsanız olur.

Ayrıca, www.compel.com.tr bu tarz kablolu yaka mikrofonu edinseniz iyi olabilir. Bence rode videomic + bu olmalı, ikisi belirli oranlarda karıştırılabilir ve gerekirse backup olur işte. Videomic shotgun mikrofon tuttuğun yeri daha çok alıp yanlara arkaya doğru azalıyor, yaka mikrofonları genelde omni directional her yönden alır ama kişinin ağzına yakın olduğu için diyalogda daha iyi olabilir.

Bu linkini attığım en ucuzlardan (çin malı olanları saymıyorum) ve telefona kaydetmek için. Daha kaliteli, zoom h4n vb. cihazlara kaydedilebilecek xlr çıkışlı olanlar da var ama bütçeniz yok herhalde. Kablosuz yaka mikrofonları zaten bin liralar seviyesinde.

illa dslr mikrofonu olması şart mı

zoom un çok başarılı audio recorderleri var

çeşitli mikrofon çeşitleri ile beraber

video ayrı ses ayrı kaydedilip montajlansa olmuyor mu?

karşı taraf hattını ulaşılamaz bir hatta yönlendirmiş olabilir. *21*numara#

engellemiş olabilir, metro gibi dışarıdan aranamayan ama dışarıyı arayabileceği bir lokasyonda olabilir.

metroda olunca böyle olmuyor mu. içerideki dışarıdakini arayabiliyor ama dışarıdaki içeridekini arayamıyor

Tarayıcı pluginlerinden bir tanesi (muhtemelen flash player) bug'da kalmış ve işlemciyi tavan ediyor. Görev yöneticisinden performans sekmesine gelip işlemci durumuna bakabilir misiniz? Aynı şekilde ram de. Bunları Facebook açıkken yapın. Sorunun olduğu zamanlar yani.

@empty man, az önce sorunu çok yaşarken rame bakmıştım 4.4 gb civarıydı şu an yine o civarda. Faceteki lag biraz daha hafif gibi. İşlemci de %30 civarında

----tavsiye olarak almayın----

fikrimi söylüyorum, konut fiyatları düşüşe geçmekte. bunu çok duydum daha önceden epey para teklif edilen yerler şu zamanda daha azına satılmıyormuş. almak istediğiniz yer fiyat kırabilir. satmak istiyorsanız da şu an alıcı bulursanız istediğiniz fiyata güzel olur. yoksa fiyatı düşürmek zorunda kalabilirsiniz.

----tavsiye olarak almayın----

gecen sene 850 istedikleri evi 745ten goruyorum su aralar. bi olcut olamaz bu ama gozlemledigim kadariyla durum bu sekilde.

Halen İsveç'te devam ediyorum.
Şu videomu bırakayım birtakım sorulara cevap olur, www.youtube.com

benim bursum yok, çalışmıyorum da, babamın işleri çok iyi değil ama çok da zorlanmıyoruz. Çalışılabilir part time olarak.

Askerlik durumu için burada konsolosluğa başvurup öğrencilik tanıtılıyor, Türkiye'de de öğrenci oluyorsunuz yani. Özel öğrenci statüsü olayın adı da. Türkiye'deki yüksek lisanstaki prosedür işliyor o zaman da.

fransada basladim ama ilk yildan sonra biraktim.
devlet universitesi, fransada yabanci ogrenci olabilmek icin campusfrance.org diye bir site var oraya mecburi kayit oluyorsun. zaten o site uzerinden pek cok uni lerin bolumlerini falan gorebiliyor basvuru yapabiliyorsun. bunun disinda kendi web sayfalarini takip edip ogrenci basvuru donemlerinde gerektigi sekilde basvurmalisin (subat mart ta olur bir de mayis haz, bunun disinda eylule kadar ogrenci alimi yapan yerler de var)
zaten burada yasadigim icin gelir gider falan gibi dertlerim cok olmadi. uni ye yillik ucret 240€ gibi bir rakam odedim.
fransizca sarti kosmayan yerler var toefl 80 isteyen vs. ingilizce bolumler yani.

Ayin 29u cumartesi tursabin.konferans salonunda fransada egitim konferansı varmış az once gördum istanbuldaysan eger faydali.olabilir fransadan katılımcı prof lar falan geliyormuş.

sarji tumleyip denediniz mi?

yok kablo yanımda değil deneyemedim. yani o ses gelmeye başladı bir süre sonra dedi şarj az diye. ben de merak ettim bir problem mi oldu diye.

Aynbayi kullan bence. Spor salonlari ayna ile donatilmis oluyor zaten genelde.

Başlat videoyu koy kenara. Ben çok çekiyorum. Tripod iyi olur tabi ama bir ağırlığa falan da dayayabilirsin.

salondaki hocaya sormak daha mantıklı değil mi acaba ? para ödeniyor ya sonuçta oraya.

ben garip karşılamazdım. artık insanın kendi kendini çekmesi epey "normal" olmaya başladı.

Antrenör değerlendirmeli pozisyonu. Ben saçma karşılarım açıkçası.

Antrenör doğru düzgün ilgilenmiyor. Zaten ona baksam omuzumdan olacaktım. Makinelere yönlendirip duruyor. Kendide bilmiyor bence.

mini tripodlar var telefonlar ve küçük makineler için

goo.gl

Selam. 100 lerce video çektim gelişimime ve formuma yorum almak için. Ben yan tarafı düz olan Dumbell ı yere yan koyuyorum. Üzerine su şişesi koyup telefonu dik şekilde şişeye dayıyorum. Telefonu yan koymanın amacı yukarıya doğru görüntü alabilmek. Kimse napıyon demedi 1 senedir.

Kopenhag'ta yaşamadım ancak yakın yaşıyorum. Öncelikle epey pahalı bir yer. kiralar falan baya pahalıymış. Kopenhag'ta çalışıp Malmö'de yaşayan çok insan var, çünkü maaşlar orada daha iyi, yaşam İsveç'te daha ucuz. 1000 euro ile açlıktan ölmezsin ama nasıl yaşadığına ve ne için gittiğine de bağlı. Tek başına stüdyo dairede biraz zor yaşarsın muhtemelen.

şunu da şöyle bırakayım,
www.numbeo.com

bu civarlarda genel olarak fiyatlar.

bir de bakayım dedim bir tane emlak sitesi buldum, Kopenhag'ta kiralıklar www.boligportal.dk "Husleje" kira, 10000 danimarka kronu 4580 tl

şu Malmö'de yaşama olayına kaynak da vereyim dedim
www.quora.com

www.thelocal.se

bende direk merkezde kalmadim ama yakin bi suburbandaydim.
550 eur sirf yurda gitti ama icinde banyosu mutfagi vardi, 1+0 studyo daire diyebilirim.
elektrik su isinma vs dahildi kiraya.
diger buyuk masraf yiyecek. ama onun icinde fakta,lidl vs gibi indirim marketleri var. temel seyleri oradan alabilirsin daha ucuza.

1000 eur'dan az harciyordum sanirim aylik, tam hesap yapmadim.

cok tesekkurler cevaplar icin. bi staj mevzusu var kopenhagta ama verecekleri para 540€. gorunuse gore sadece barinmaya yetecek bu para. 1000 eurodan az harcaniyorsa iyi, cepten karsilamaya calisacagim bir sekilde.

Danimarka'da nasıl bilmiyorum ama muhtemelen İsveç'le aynıdır, burada işyerleri öğle yemeği vermiyorlar :) insanlar ya evden getiriyor mikro dalgalarda ısıtıyor işyerinde ya da dışarıda yiyor. Bunu da belirtmek istedim, öğle yemeği masrafları da olur yani.

before sunrise'da boyle bir sahne var.

Sanırım o değil, izlediğimi hatırlamıyorum o filmi. Sahneyi verme imkanınız var mıdır?

@homeless'ın verdiği filmi sizin tarifinizle aradım ve şunu buldum

youtu.be

Aradığım şey bu değil, teşekkür ederim @senoll ilgin için.

Vay arkadas sanirim ilk defa boyle bir sorunun cevabino dogru bilecegim.

Cevap veriyorum, bir kucuk eylul meselesi.

Tesekkurler.

it is getting worse.

It keeps on getting worse.
It is deteriorating.

things get worse

kaynak: www.nasildenir.com

arkadaşların dediklerine ek "day by day" eklenerek günden güne, gitgide anlamları veribilir

It keeps getting worse "kötü gitmeye devam ediyor" demek değil, "kötüleşmeye devam ediyor" demek.

2 daha iyi geldi.

1

yeşilli, yoksa sarı mı, o.

kırmızı

1

2

1

2 diyorum.

kırmızı

1

kırmızı

1

algoritmayla oluşturulduğundan uniktir. aynı merkezden değil yani.

@illegalstar hocam açabilir misiniz biraz?

en.wikipedia.org Burada hangi kodun neye göre eklendiği yazıyor. Belli bir merkeze falan bağlı değil yani. Haliyle ihtiyacınız olan bilgiyi isterseniz paintte bile kareler oluşturarak oluşturabilirsiniz.

qr kodu essiz (unique) degildir. örnegin "elma" kelimesinden olusturulan qr kodu ayni algoritma kullanilyor ise tüm qr üreticiler tarafindan ayni üretilir. "elma" kelimesindeki harfler tarayicilar tarafindan okunmasi zordur. örnegin "l" ve "I" harfleri neredeyse aynidir. bizim gözlerimiz bu harf ayrimini daha yavas, bazen hatali, ama genellikle dogru okurlar. diger tarafta elektronik tarayicilar cok hizli okumak durumundadir, o nedenle uygun olmayan isik, gölge, mesafe durumunda hata yaparlar. o nedenle adamlar düsünmüs bilgisayarin daha iyi ayristirabilecegi, yanlis okursa yanlis okudugunu bilebilecegi, hatta belli bir oranda yanlislik var ise "yok bu olamaz, büyük ihtimal su sekildedir" diyebilecegi kare hücreleri seklinde isaret düzeni olusturan karekod algoritmasi olusturmuslar. yani her qr olusturucu ayni kelime düzeni icin hep ayni algoritmayi kullandigi icin ayni sekilde karekod olusturur, bir merkezden yönetilmez.

insanlar doğum günümü bilmez söylemem, sosyal medyada da göstermem bunu. sevmiyorum bu tip olayları. annem bile kutlamaz, hatırlamaz çünkü orası ayrı ama kırılmıyorum yani özetle.

ha kutlayana da niye kutladın demiyorum tabi, ben kutluyorum başka insanlarınkini mümkün olduğunca.

16 senedir annem hatirlatmasa ciddi anlamda kendi dogum gunumu unutuyorum. bu sebeple sahsen hic takilmiyorum, diger gunlerden cok farksiz.

Önemsiyorum, kutlanınca mutlu oluyorum. Kutlamayanlara tavır almam ama yakın arkadaşlarımdan falan unutan olursa bi burulurum yani.

6 şubat doğum günüm, hepiniz kutlayın tamam mı.

kutlamayanlara tavır almıyorum unutulabilir ya da bilmiyor olabilirler ama kutlanınca hoşuma gidiyor. e biraz yakın arkadaşlarım kutlasın diye bekliyorum, kutlamazlarsa üzülüyorum az.

Önemsiyordum ama aynı anda çok da saçma buluyordum. Önemsememek için doğum günümü saklamaya başladım. Bir şekilde bilip kutlayan çıkınca mutlu oldum. Gerisi hikaye bence.

Önemsiyorum. Kutlayanlarınkini kutlamaya özen gösteriyorum. Kutlamayanlar da çok yakınımsa kırılırım ve tepkimi gösteririm; yakınım değilse yine hafiften kırılırım ama doğum gününü kutlamamak dışında tepki göstermem.

Yok, hiç önemsemiyorum ya da tavır almıyorum. Kutlanınca 'Hehe, sağ ol' diyorum, 3-5 saniyelik mutluluk oluyor da, önemli bir olay da değil. Geçen doğum günümde sabah kalktığımda Facebook'ta birtakım kişiler kutlamışlardı, 20 kişi falan sanırım. Ben doğum günümü zaten unutmuşum. Kalktığımda 20 civarı bildirimi görünce 'Eyvah, bir şey mi oldu acaba? Neden böyle olay oldu?' diye yüreğime indi, doğum günüm olduğunu anlayınca rahatladım ama o yarım dakika elim ayağım titredi. Kim kutladı, kim kutlamadı unutuyorum ki zaten :)

önemsemiyorum. çoğu kişi bilmez.

ama yine de uyandığımdan itibaren o gün bütün dünyanın bana bir sürprizi varmis gibi hissediyorum hiçbir şey olmuyor :D

kutlanınca çok mutlu ve mahcup oluyorum, eziliyorum büzülüyorum neden acaba.

Ben herkesin doğum gününü bilirim ve kutlarım. Facebook'tan öğrenme filan değil biri sorsa ilkokul arkadaşın Kadir ve Mustafa'nın doğum günü ne ya da liseden Merve'nin doğum günü ne deseler hemen söylerim. Ama benim doğum günümü hiç kimse hatırlamaz.

Bu yıl bu yüzden arkadaşlarım ile kavga ettim. Konuşmuyoruz. Benden 2 hafta sonra doğum günü olan birine bir hafta önceden plan yapıyorlar ve beni de çağırıyorlar. Tabiki gitmedim ve yüzlerine çemkirdim.

Çok üzülmüştüm.

Kadir 23 Mayıs'ta, Mustafa 6 Haziran'da ve liseden arkadaşım Merve 12 Mayıs'ta doğdu.
Başak burcuyum.

Kutlama derken organizasyon ise gerek yok fakat bir mesaj isterim tabii. Kutlamayana da bir şey demiyorum, tavır almıyorum.

Kutlanınca hoşuma gidiyor . Ama kutlamayanlara tavır almıyorum . Kimse kutlamak zorunda değil .

Ben kendi dogum gunumu kutlamiyorum. İs yerinde pasta vs kestirmiyorum.

Birkac kisinin kutlamasi disinda takmiyorum

Sevgilim ve ailem dışındakileri takmıyorum zira ben de onlarınkini kutlamam. Doğumgününü sosyal medyadan ögrendigim insanı neden önemsiyormuş gibi yapayım? Aynı yapayliktan hoşlanmadığım için sosyal medyada benim de yoktur doğumgünüm falan.

Çok yakınlarım dışında (ki 3-4 kişi falanlar) kişilerin kutlamamasını hiç önemsemem. Zaten pek kimse bilmez benim doğum günümü. Parti vs. olaylarına tümden uzağım zaten, en son ilkokul 4. sınıfta bir topluluk ile kutlamıştım doğum günümü. Pasta kesilmesi, hediye alınması vb. şeyler hoşuma gitmiyor. Yalnızca doğum günü kutlamaları için değil, her türlü kutlama mesarimi için aynı şeyleri hissediyorum. Bana çok yapay ve çocukça geliyor böyle şeyler. Ne bileyim kazık gibi bir insanın (20-30 yaşlarında) bir cafeyi kapatıp çılgınca doğum günü kutlaması falan bana çok komik geliyor. Bence sadece çocuk iken olmalı böyle şeyler, bir yaştan sonra çok eğreti görünüyor.

Öte yandan, yukarıda da dediğim gibi çok çok yakınım olan, değer verdiğim insanlar doğum günün kutlu olsun deyince seviniyorum tabii, mutlu oluyorum. Sonuçta robot değilim, olumlu bir şeyler hissediyorum o anlarda. Ancak geri kalan herkes kutlamasa da olur çünkü ben de onlarınkini kutlamıyorum.

Kutlandığında mutlu olurum ama kutlamayanlara tavır almam çünkü ben de herkesin doğum gününü unuturum ve kutlamam doğal olarak. Facebook kullanmadığım için sadece kendi hatırlayanlar kutluyor mutlu olma sebebim bu sanırım yoksa pek bi olayı yok benim için öyle organize kutlamalardan hoşlanmam zaten.

Ya ben bilmiyorum. Pek kutlayan olmuyor zaten. Yıllardır da zaten kimse benim için böyle bi doğum günü kutlaması işine girmedi. Unutuluyor genelde, ben bile sonradan fark ediyorum gün ilerleyince veya akşam olunca.
Pek tadı yok. :)

tipik ağır vaka başak burcu olduğumdan ortaokuldaki aşkımın doğum gününü bile hatırlayabilirim aahah
ama kutlanmasını beklemem istisnalar dışında kutlamam. ama kutlansa hoşuma gider. zaten herkes de hatırlamıyor. hatırlayanlar zaten benim için özel insanlar. ama hatırlamazlarsa da canları sağolsun çok şeyyapmamak lazım.

Doğum günlerinden nefret ederim.

Önemsiyorum, doğum günü güzel bir şey, benim için önemli biriyse unutmasın doğum günümü ben de onunkini unutmam. Ama normal arkadaşım unutursa sallamam, olabilir ben de onunkini unuturum muhtemelen.

Doğum gunlerini onemserim. Hem kendiminkini hem baskalarinin dogum gunleri. Bir kere ogrenirsem kolay kolay unutmam alakasiz cok kisinin dogum gunu aklimdadir. Sevdigim biriyse de kutlarim. Benim her sene unutmayip kutladigim biriyse ve benim dogum gunumu kutlamamissa bozulurum. Yani onemsedigim birkac kisinin onemsemesini bekliyorum acikcasi. Gerisi mühim degil.

valla cool bi şekilde umursamıyorum demeyi isterdim ama önemsiyorum. tabii kimseye küsmem, hayatın koşuşturması içinde unutulabilir ama en azından daha sonra "ya kusura bakma unutmuşum" demesini beklerim. gene de büyütmem öyle.

önemsemiyorum. hatta tanımadığım bir numaradan doğum günü kutlaması gelince "bu da amma işsizmiş" diye düşünüyorum.

Araba varsa bindir arabaya koy torpidoya ufak bi pasta sıgarsa.arkada da iki arkadas olsun torpitoyu açinca versin konfetiyi sende sarampole yuvarla o ara. Yatan koltuklar varsa bagajdan da cikabilirler arkadaslar. Sarampol kismi önemli unutulmamasını sağlar.

100 tane kazı kazan al

(bkz: the Game)


(:

yaşadığınız şehir neresi bilmiyorum, mümkün olur mu onu da bilmiyorum, biraz da tuzlu olabilir belki ama gündüz dalışa götürün onu bir havuza. işte sana doğumgünü hediyesi falan diye gidildiği yerde öğrenir. sürpriz olan kısmı ise o ve siz havuzun içindeyken bir şekilde onun bakmadığı sırada havuza 3-5 arkadaş, akrabanın girmesi ve havuzda döndüğü sırada onları ve ellerindeki yazıları görmesi şeklinde bir fikir geldi aklıma. havuzdan çıkınca da kutlamalar pasta falan artık :)

buna ek su altı çekimi de yapılırsa anlık komik ve güzel anlar oluşur diye hayal ettim ben

valla ben en büyük süprizi 2006 yılında yaşamıştım kısaca anlatayım

bursada yaşıyodum tek başıma ama arakdaş çevrem falan iyiydi

doğum günüm geldi, bekledim bekledim bekledim kimse kutlamadı

bende söylemedim kimseye

sonra bi arkadaşıma söyledim kerem bu gün benim doğum günüm falan diye, ne yapmak istersin dedi, k-bar a gidelim içelim bahçesi çok güzel demiştim, atıparmaktan taaa oralara kadar yürüdük tam oturduk, kerem beni kaldırdı kalk gidiyoruz diye

nereye gidiyoz olm falan filan derken ya şuraya uğramamız lazımmış, önemli dedi ben kızdım

içimden yol boyunca söylendim, amk yerinde benim doğum günüm ben burada oturup içmek istiyorum içemiyorum derken

altıparmakta yürürken ara sokaktan çat diye bütün arkadaşlarım yolumu kesti, ellerinde pastalar balonlar happy birthday falan

sonra toplaşıp yine k bara gittik

beni bu kadar mutlu eden bi süpriz olmadı artık burdan bi pay biçin

Girdiginde girdigin gorunuyor. Mantikli da bu. Chatte offline gorunme secenegi vardi en son diye biliyorum.

masaüstünde chati kapatma var sayfayı kapatıp tekrar açtığınızda da hala kapalı oluyor. bu durumda başkaları göremez diye düşünüyorum ben

@sckxyss Nesi mantıklı? Uygualamaya giriyorum sadece chate girmiyorum ki. Chat zaten offline.Ona ragmen sanki chatte online olmusum gibi su saatte girildi ibaresi var. Umarim masaüstünde olmaz.

Telefondan girildiginde hep online gozukuyor illa ki. Masaustunden girince de offline olsan da cikinca kac dk once girdigin baskalarinin chat kisminda gozukuyor ve maalesef bu durumu onlemenin bi yolu yok facebooka girmemekten baska..

masaüstünden girince de kaç dakika önce girdiğin anlaşılıyor.

baharat olabilir az karabiber az pul biber ve tuz

bide yanına tam yağlı peynir almak lazım yumuşak

yağ kızgın olcak ama çok kızgında değil az kızgın olursa yağ çeker, çok olursa bi kerede kavurur

o yumurtanin icine biraz süt koy. istege bagli olarak cok ufak ufak küpler halinde dogranmis peynir, zeytin parcalari, biber parcalari, salam sosis parcalari koy. o sekilde pişir.

Ben biraz süt koyuyorum yumurtaya, bi de baharat artık ne seviyorsan. Ben kimyon karabiber veya sadece biberiye

uzun süredir yapmıyorum ben de, iyi ki aklıma getirdin bir ara yapayım.

ben şöyle yapıyordum:

bir kaba biraz su, biraz süt, biraz kaymak koyup içine tuz ve karabiber atıyordum ardından güzelce çırpıyordum ve ekmekleri o karışımın içine batırıp çok az yağda kızartıyordum. çok güzel oluyordu. yıllardır yapmadım bunu sanırım.

küçüklüğümden beri yumurtalı ekmeğe bal sürerek yemeye bayılırım, deneyebilirsiniz

Yumurtayı süt ve seviyorsanız çok az vanilyayla karıştırıp ekmeği öyle batırın. Ekmeği pişirdikten sonra da üzerine şeker ve tarçın dökün. Sonuç: en.wikipedia.org

geçenlerde telefonda ayarlarına denk geldim, arama geçmişini aktarmayı kapatabiliyorsun. Bir de gizli mod tarayıcıda bir "delil" kalmasını engelliyor, kulandığın site aramalarını başka şekilde işleyebilir.

hocam gizli mod'ta kendi hesabını açmışsın bunda bir anormallik yok bence. hesabını açmadan arama yaparsan kaydetmez.

@kimlanbu ayari olsa da default u bu olmamali bence çok yavan.
@senolllllll hesabimi acmadim mail adresimi actim. gizlilik kelimesinim anlamini tam olarak bilmiyor google.

1. mevki ve 2. mevki olayını uçaklardaki business ve ekonomi sınıfı olarak düşünebilirsiniz. sadece konfor farkı var

yok hızlı trenler rezervasyon istiyorsa 1 de olsa 2 de olsa yapılır ona işlemez.

reklamı şimdi eklersen bi işe yaramaz. sonuçta videonun değil reklamın izlenme/tıklanma sayısı önemli

eğer o kadar çok ilgi toplayan bir videoysa @sttc ye katılmayarak zararın neresinden dönseniz kârdır diyerek, reklamları şimdi açsanız, bir de birkaç yerde paylaşsanız hatta belki facebookta reklam yapılabilir küçük meblağlara, ilgi topluyorsa daha da fazla izlenir ve getirisi olur diye düşünüyorum.

Beğenmedim. Bu kadar çeşitli alanlarla anlaşma yapmanız pek mümkün gözükmüyor. Gelinlikçi ile anlaşmak bambaşka bir olay, mobilyacıyla anlaşmak apayrı bir olay. Bunların hepsi evlenecek kişilere doğrudan ulaşmayı tercih ediyor. Aracı olarak başka bir şirketi kabul edeceklerini sanmıyorum. Kod olayı da biraz komik. Senin kodun 123456 diyelim. İki yıl sonra evlenecek arkadaşın şirkete gidip merhaba, bizim bi kodumuz vardı demesi ve görevli arkadaşın hemen sistemden sorguluyorum demesi biraz bilim kurgu tadında olurdu çünkü evlilik bu kadar sık gerçekleşen bir şey değil. Bir Romalı olarak evlenecek kişilerin evlilik heyecanını hissedebilmeleri için bunların hepsiyle tek tek uğraşmaları gerektiğini düşünüyorum.

girişimcilik güzeldir, kişiler desteklenmelidir ancak eleştirilere de hazır olunmalıdır girizgahıyla eleştirilerimi yapacağım;

- bence pek tutacak bir sistem değil
- ilk gelecek kişiye pek bir şey vaadetmiyorsunuz, 10k yerine 11k harcayacak. Tamam işleri hallolacak ama sisteme göre kendisine bir iskonto yok onun koduyla arkadaşına var. Ben geldim 1k fazla para verdim bu kadar, arkadaşım iskonto almış almamış bana ne.
- anladığım kadarıyla sadece 1 kod verecekseniz ilk gelene. onun artık bir kârı olmayacağı için aklına gelirse verecek bir arkadaşına 2 yıl içinde unutulmazsa.
- en az 1 tane ile anlaşılacak demişsiniz şirketler için, ya çift oradaki hizmeti beğenmezse? ki o alanların birini muhtemelen beğenmez. bu sefer seçenekleri artırmak için çok fazla şirketle anlaşmak gerek. e fiyatlar da çok değişecek. siz komisyon usulü çalışınca ne olacak, 10bin tl masrafı tutan adamdan 11bin aldınız hadi 100bin tl masrafı tutanın sanmıyorum 10bin tl vereceğini. insanlar ne borçlara giriyor düğünler için vs. Yani uğraş aynı uğraş (salon, çiçek, araba vs 3 şirketle anlaşılacak diyelim) onlar hizmeti pahalı satıyor diye siz de fazla kâr edeceksiniz. ben olsam direkt gider kendim anlaşırım çünkü o %10 yüksek meblağlarda çok para edecek.
ha derseniz kodla gelene iskonto yapıyoruz bizi kullanırsa indirim alacak, bu sefer de gelinlik satan adam sen belki 2 sene içinde müşteri getireceksin diye niye %30 indirim yapsın?

daha başka şeyler de geliyor aklıma da ilk söylediğime ek olarak saadet zincirinde ilk girenler en kazançlı çıkanlar olur. siz ilk girenden fazla para alıyorsunuz.

sonuç olarak ben pek mantıklı bulmadım.

ben tam anlamadim olayi, ilk gelen insanin bir kari olmuyor bu durumda? yoksa kodu mobilyacida mi kullaniyor mesela? yanlis anladim sanirim. neyse sadece soyle bir durum var, masraflari kim belirliyor, yani ben size gelip bin lira butcem var beni evlendir mi diyecegim, yoksa soyle bir sey istiyorum bunu ne kadara yapar misin mi diyecegim. sizin belirlediginiz gelinlikcilerden gelinligi cicekcilerden cicegi mi almak gerekiyor?

öncelikle eleştiriler için çok teşekkürler. @dissendium @senoll @kassiopea

olumsuz eleştiriyi her zaman için daha çok sevmişimdir.bu yüzden realite üzerinden konuşmak daima daha verimli olur benim için.

şimdi gelelim eleştirilerinize karşı ne üretebiliriz ya da nasıl sizin fikrinizi değiştirebilirim ortak bi çözüm yazacağım tüm eleştirileri tek tek ayırmadan;

- anlaşmalı olacağımız kurumlara sürekli müşteri garantisi verecek olmamız gerek ki bizimle çalışsın. yani ayda atıyorum 10 müşteri göndereceğim sana %5 komisyon karşılığında gibi, ya da işte atıyorum bi çift gezmeye çıktığında o dükkan diyebilecek ya bu işleri yapan x şirket var gidin konuşun bi hatta bizim gönderdiğimizi söylerseniz %y oranında indirim de yapar gibi. şuna hak veriyorum arada aracı kurum ben dahil kimsenin hoşuna gitmez ama sonuç olarak evlilik demek maliyet ve zaman demek. yani zamansızlık malum o durumlarda büyük sorun oluyor. ayrıca bi rehber ya da bi danışman olması bi çiftin yanında yönlendirecek güzel olabilir.

- kod konusuna gelince ilk gelen kişinin avantajı ne oluyor o zaman denmiş. haklı bi eleştiri. yani şimdi düşününce ilk gelen ben de olsam bi avantajım yok gibi gözüküyor. o zaman şöyle yapılabilir madem sürümden kazanacağız ilk gelen kişiye atıyorum belki bi beyaz eşyası şirket tarafından karşılanabilir. yani çamaşır makinesi ya da buzdolabı yani bu tabi çeşitlendirilebilir illa eşya olmak zorunda değil bi indirim söz konusu yapılabilir ya da eşya hediye edilebilir ya da balayı tatili hediye edilebilir falan.

- anlaşılan dükkanlardaki hizmet beğenilmezse? güzel bi nokta bu. atıyorum otelde düğün yapılacak ve otel hizmeti beğenilmedi. sonuçta bi kere olan bi şey düğün herkes muhteşem olmasını isteyecektir. o yüzden şirket olarak anlaşacağımız kurum ya da kişi her neyse tam memnuniyet şartıyla anlaşılacak. yani müşteri ben memnun kalmadım diyemeyecek. derse eğer bunun garantörü olarak şirket komisyonu iade edebilecek. bu tarz bi şey olabilir. ha misal atıyorum x mobilyacısına gitti 100 lira fiyat biçti y mobilyacısı 80 lira fiyat biçti. olabilir sonuçta serbest piyasa bu bu durumda çok klişe ama teknosa mıydı hani nerde bu fiyatın altına bulursanız biz o fiyata size veriyoruz diye bi uygulaması vardı direkt anlaşmalı olduğumuz yerden 100 liralık mobilyayı 80 liraya alacak(burada rayici iyi etüt edip bu riski minimize edip bu şartlarda bi yerle anlaşmak şart tabi)

- %10 kısmı haklı bi serzeniş. 100k'lık düğün tabi ki 10k çok bi komisyon onun için masraf arttıkça komisyon oranı düşen bi sistem uygulanabilir. yani atıyorum masrafı 0-10k arası %10 ise 10-20k arası %11 olur 20-50k arası %13 olu 50-100k arası %5 olur falan bu tarz ters orantılı bi komisyon sistemi kurulabilir.

-ilk gelene 1 kod biraz az olabilir haklı bi durum bu da sürümden kazanmak amaçlı 3 kod olabilir ilk gelen için.


eleştiriler çok güzel çok hoşuma gitti cidden. teşekkürler ulu romalılar.

@kassiopeia

şöyle ki belki bu konularda 3-4 paket sunulabilir. hani gold paket elagance paket platinium paket falan diye oluyor ya öyle olabilir ya da siz benim şu kadar bütçem var atıyorum 50k bütçem var diye gelip biz 50k'lık bi düğün dernek planı oluşturabiliriz.

kodu hayır alışverişte kullanmıyorsunuz. o kodla arkadaşınız ya da yakınınızın fark etmek sizinle iletişimi olan ya da olmayan kim varsa ona devredebilirsiniz. o kendi düğününde kullanabilir. hatta satabilirsiniz bile. misal arkadaşınız 100k'lık bi düğün yapacaksa siz kendi düğün komisyonunuzu o kodu ona satarak bile çıkarabilirsiniz. yani tabi bu pek tercih etmeyeceğim bi şey ama olabilir :)

tabi kınada yakılan kınaya kadar her şey bizim anlaşmalı olduğumuz ya da bizim tedarik ettiğimiz yerlerden alınmalı.

eskiden kuçu vardi şimdi herkes monte yalabiliyor diye hatirliyorum gerci oldukça zaman gecti. mod onayindan kastiniz ne ilk monteniz mi?

evet hocam ilk 3 monte mod onayından geçiyormuş anca onaylandı :/

herkesi onayliyorlar zaten sikinti yok.

acik adres vermeyeydin iyidi. uzerime spor biseyler bakiyorum, ne onerirsinle baslaya bilirsin.

özgüveniniz olsun gidin konuşun ama bunu akşam 10'a gelirken yapmayın bence :)

sen elorelia'cı değil miydin yav din mi değiştirdin

elo n'oldu elo püü yazıklar olsun!

ehueuhuehu

Bence de kıyafetlerle ilgili soru sor, bak bakalım tavrı nasıl

Soyle git boyle bise de falan diye oneriniz var mi.

Kiyafetle olgili soru sorsam koyafetle ilgili cevap verir. Bende birinin gorup de etkilenecegi bir sey yok.

Iyi guzel de kizin acik adresini vermeseydin.

kızın adresini vermesi niye dert oldu anlamadım ki...kızı mı kaçıracaksınız?

abi senin durumda olup, bir cesaret konuşup evlenen insan tanıyorum...yardır...muhabbet et...

Abi ne diyim ama. Ne dersen bi farkli gozukur yani ne bilim.

Askla uyandim beyler ya

bilgisayarda tarayıcıda mı, telefonda mı nerede? bir de hangi kanal acaba

tebrikler hocam güzelmiş :)

buyurun;
www.dropbox.com

download sağ üst köşede :)

@senolll

cok sagol ya. nasil harikasin.

rica ederim :)

tebrik ederim. son zamanlarda dinlediğim en güzel çocuk korosu.
elinize emeğinize sağlık.
bende indircektim ancak bir arkadaş dropbox linki vermiş bile :)

bu tarz durumlarda idm'nin affı yok valla. şak diye vidyonun sağ üstüne konduruyor logosunu. "indirrrrr" diyen şeytan gibi. videnonun sağında ama bize göre bu. normalde onun solu oluyor. şeytan yani :P

sanırım bu
www.youtube.com

Yabancı diye bakmıyorum olaya. Cahilse "gaylik" diye düşünür. Güreş sadece Türklere özgü değil. Antik Yunanda da güreş vardı.

altında bir sürü yorum var, bir çoğu gaylik olarak yorumlamış. bir de güreşin eski tarihli bir spor olduğunu bunun gaylikle çok alakası olmadığını savunanlar var.

yabancı olsam şaşırırdım ve çok net gay olarak yorumlardım. nedeni güreşmeleri değil, kıspet altına el sokulması, göte parmak atılması, çük avuçlanması, bunların yağlı vücutlarla yapılması vs. bunu izlerken aklına gaylik gelmeyen insan olamaz. aklıma gelmiyor diyen yalan söylüyordur.

ben izlemedim henüz ama gizli bölüm varmış sanırım

eksisozluk.com

pardon soruyu yanlış anladım sanırım bu ilk sezon finali sonrası

---spoiler alarmi---

onu vuran adam gercekti. kendi hayal zannetti, halbuki mr.robot onlem olsun diye adama silah vermis "gerekirse plani bozmak isteyenleri bununla durdur" demis. kendi kendinin "sigorta"sini kurmus.

bize de en bastan beri hikayeyi anlatirken "aslinda" hayal dunyasi icerisinde gostermis oldugunu itiraf ediyor, oysa bunlar olaylarla basa cikmak icin kendince hayal ettigi seylermis. gayet tirto bir hikaye anlatim teknigi.

edit: gozume batti da baglac olan "de" ve "da" lar unsuz sertlesmesine ugramiyor. konusurken sertlestirseniz bile yazarken "da" olarak yazmaniz lazim.

ilk sezonu bitirmeye zorlandım. ikinci sezonun ilk bölümünde çıktım. çok zorlama.

2. sezon bitmiş hala gizli bölüm var diyenler var dskfljdsklfjd

evet bayağı karıştılar diziyi, nasıl toplarlıcaklar belli değil, ama toparlarlar

2. sezonu 3. bolumde yarım bıraktım saçmalamışlar çok egzantirik olucaz diye.

afrikaya gitmedim, gitmeyi de zorunlu değilsem düşünmüyorum. afrika bölgesinde ilgimi çeken tek bölge mısır, o kadar.

mısır 'ı sayıyorsak piramitleri görmek çocukluk hayalimdi onun için gittim, gitmişken de Türkiye'ye göre yarı fiyatına belki daha azına sharm el sheikh'te tatil yaptım. tekrar gideceğimi sanmıyorum açıkçası. güney afrika dışında herhangi bir yerine gideceğimi sanmıyorum açıkçası.

Afrika'ya hiç gitmedim ama gitmek isteyenlerdenim. Ancak hiç gitmek istemediğim yerleri var.
Gitmek istediğim yerler Fas; Casablanca ve Marakeş. Filmlerden ve gidenlerden gördüğüm kadarıyla güzel görünüyor. Bir de çöl görmek istiyorum az.
Mısır'a olay oluyor diye çok gitmek istemiyorum ama piramitleri görmek için gitmek istiyorum bir kere.
Bir de Güney Afrika. Sadece Afrika kıtasının değil dünyanın iyi ülkelerinden biri. Cape Town falan güzel. Safari falan da güzel olur.

Mozambikli arkadaşım var oralar da güzel görünüyor ama bundan emin değilim ve son olarak Madagaskar da düşündürüyor.
Geri kalan ülkelere gitmem, pek güvenli değil zaten

güney afrika dünyanın en iyi yerlerinden biri demek biraz cesaret işi, tam tersi dünyanın aslında en karışık ve suç oranı yüğksek yerlerinden biri.

hocamın karavanına saldırı yapıldı 3 sene önce 6 kişiden 2sini öldürdüler. bu çok normalmiş orada her sene 100lerce böyle olay oluyormuş, zaten bunu göze alıp gitmişler.

iş için de gittim. tatile, gezmeye de.
yeni yerler görmek, farkli seyler tanimakti amacim.
halen de amacim ayni.

gittiğim yerler ise;

misir
tunus
fas
Libya
Tanzanya
güney afrika
nijerya

@for the record
Guney Afrika'da, Tanzanya'da nasil tatil yaptiniz mesela? Hic bilmedigim icin soruyorum. Italya'da gidenin ne yapacagi, tatilini nasil gecirecegi, ne icin gittigi az cok bellidir mesela. Roma'ya gittiysen sehir merkezini gezersin, Kolezyum'u gorursun, Vatikan muzesini gezersin, tarihi cezbeder genelde. Izlanda'ya gidiyorsan dogasini gezmek icin gidiyorsundur, gayzerleri selaleleri gezersin, belki kuzey isiklari falan, kisaca dogasidir seni Izlanda'ya ceken gibi.
Tanzanya icin, Guney Afrika icin durum nedir? Cape town falan? Umarim merakimi anlatabilmisimdir.
Aslinda ozellikle Guney Afrika icin soruyorum ama Afrika'nin geneli icin gecerli sorum.

Return label, iade etiketi olabilir.

@dissendium
yo gayet öncesinde iade alacaklarından bahsetmiş. Yalnız bu "iade etiketi" denen şey nasıl çalışıyor onu bilmiyorum ben. Tahsilatı düzenlemekten kasıt ne ayrıca? iade edince parayı zaten verecekler e bu durumda 2 ayrı seçenek olmuyor ki?

iade etiketi ücretsiz oluyor genelde. sen onun çıktısını alıp o şekilde kutuya yapıştırıyorsun.

edit: collection da ürünü senden teslim almaları demek. yani kargo gelip senden paketi teslim alıyor. ama her ülkede öyle destekleniyor mu bilemiyorum.

arrange a collection burada tahsilattan çok kargoyu alacak birini göndermek manasında kullanılmış gibi. konu hakkında aşırı bilgili değilim, benzer tecrübelerimden yola çıkarak fikir yürütüyorum. return label iade etiketi oluyor yanılmıyorsam, siz bu şekilde ürünü göndermek için para ödemek zorunda kalmıyorsunuz; ya da onlar size ürünü almak için birini gönderiyorlar. size sanırım bunu sormak istemişler.

1
2
02
1
0
0
0
0
1
1
0
2
0
2
1

ya bu saçmasapan totoyu oynayacağına içinden 3'er 4'er kombine bahis kuponu yapsana çok daha mantıklı değil mi? geçen hafta 14 maçı bildin 5 lira kazandın bunları bahis kuponunda bilsen milyarı geçerdi kazancın. he illa oynayacam dersen sürpriz oynayacaksın totonun olayı bu zaten. dolayısıyla;

2
0
1
1
1
1
0
1
1
2
1
2
1
0
2

@yazar yazmaz yazan yazar hocam iyi diyorsun da şöyle bir şey var, totoda iki hatta 3 ihtimali de işaretleyebiliyoruz. öte yandan 3-4 kombine yapsam da şöyle bir şey var zaten garanti gibi olan maçların oranları düşük çok etmiyor. az yükseklerde de sürpriz olabiliyor.


cevaplar için teşekkürler

2013 ten bir şey buldum. Gelen mailde şu resim varmış cdn2.loyaltylobby.com

son 1 senede 24 rezervasyon yani. kız arkadaşınız ve diğer arkadaşınız bunu tamamlamış olabilirler ve belki sizin rezervasyonları daha çoktur ama son 1 senede yeterli sayı olmamıştır.

24 de çokmuş. Bende 10 var en çok. Bu sene 5 olmuş da 24 olması imkansız:)

aslında şu an 5 rezervasyona veriyor. hatta benim sonuncu kaldı. sonra genius olacağım. bir kontrol edin hesabınızdan.

nereden kontrol ediliyor? yani ne kadar kaldığı falan. yoksa genius değilim, yazmıyor.

Totalde 5 kere rezervasyon yaptım ve iptal etmeden kaldım onlarda. Sonrasında genius vermişti. Yanlış hatırlamıyorsam böyleydi durum.

Araya gireyim; ben genius'um, bu nedir tam olarak? Ne isime yarar genius olmak?

Aslinda yaziyo bookingte ne ise yaradigi. Yuzde on indirim. Erken ve gec giris cikis suresi. Bazen ucretsiz hosgeldin icecegi

bir gecede cahil kaldık de alman müttefiğimize. hep siz yenildiniz diye oldu biz aslanlar gibi geleni gideni tokatlıyorum demeyi unutma.

google it dersem anlarsın.

google'ladim, osmanlica bilen arkadaslara okuttum, fakat uzerinde yazanlarin arka planini bilmiyorum, ya da tugranin manasini bulamadim, belki de yoktur. ayrintili bilgi almak icin size sormustum.
coin yazarak ayip ettim, aceleden oyle oldu, cok ozur diliyorum. duzelteyim hemen.
yasadigim kulturden haberim yok, cahilim.

sikkedir o coin olsa duramazdın.

osmanlıca çeviri forumları +1

ya da tarih yazıyorsa üzerinde (sayılar ve alfabe burada var tr.wikipedia.org)
o yıla ait paralardan zaten anlamları bulunabilir.

@senolll cok tesekkurler, oradan inceleyeyim olmazsa. coin icin tekrar ozur diliyorum, eksi duyuru hata affetmiyor, duzelttim :)
ne kadar cahil oldugumu da yurtdisina cikinca anladim, beni Turkiye'ye geri almasinlar bence. tekrar yuzume vurdugunuz icin tesekkurlerimi sunuyor, sizi selamliyorum.

Ptt ile yollayabilirsin. Agirliga ve mesafeye gore degisiyor. Birkac kitap gondereceksen Polonya'ya, tahminim 70-100 tl arasi bir fiyat cikabilir.

ptt koli ile gönderebilrisiniz, ücretini de şuradan hesaplayabilirsiniz
ptt.gov.tr

evim yok ancak şahsi fikrim gayet güzel kira çıkarılır kâr da edilir. Yalnız evi komple vereceksiniz baya eşya lazım. güven problemi var da referanslı kişilere verilebilir. onun dışında her giden kişiden sonra temizlik problemi var çok kötü bırakabilirler. merkezi bir yerde olmazsa çok iş yapmaz. ben istanbula gelsem beşiktaş taksim ve kadıköy civarı dışından tutmam mesela.

eskiden çok iyi kar yapılıyordu ancak artık zor. turkıye turızmının hali herkesi etkiledi.

artik zor turizm cortladi.

Önceden iyi para getiriyordu ama oteller ve hosteller de airbnb ye el atınca kötüleşti.

türkiye için zorlaştı. merkezi ve güvenli bir semtte katalogdan fırlamış gibi duran o meşhur airbnb evlerinden bahsediyorsak hala avrupalı turiste verebilirsin ama bunlar dışındaki seçeneklerde kaliteli güvenilir müşteri bulman zor. ülkeye gelenlerin profili ve milletleri ortada.

zaruri giderler (kira+fatura+giyim+yemek vs.) dışında kalan paradan sizin işinizi kurmayı ne kadar çabuk istediğinize göre lüks harcama ve birikim arasındaki çizgiyi kaydırarak bence siz belirlemelisiniz.

maaş değişir, oran tutturun.

TR'deki birikim çok düşük: insanlar gelirlerinin %8-10'unu anca biriktiriyorlar. ideal oran = %33

mayecan
iş kurucam diyorsan aylık giderlerini çıkarman lazım bir kağıda
ev de dahil
genelde tavsiyem 1 yıllık giderini koy kenara
ama 6 ay da olur işe güveniyorsan

sana tavsiyem
avm de franchise dukkan alırım kose olurum diye dusunme