Sahiplenin yavru olmasi sart mi?

İki açıdan mecburen;
1-Sahibine alışan köpek sahip değiştirdiğinde sorun yaşar, yeni yuvasını benimseyemez
2-Eğitebilmem gerekir yaşı zamanı geçen köpek eğitilmez eğitilse bile zordur

www.petarkadas.com

belki coktan bakmissinizdir ancak oneri olsun (:

ayrica yavru istemeniz ne kadar hakkiniz olsa da tecruben soylemek istedim. daha onceki sahibinden ozellikle kotu muamele gormusse yeni sahibindeki sefkate actir. kaldi ki yavruyken egitilmesi kolay olsa da 2 yasina dek egitilebilir, 2den sonrasi biraz uzub surebilir ama yine egitilir. cogu sahiplendirilen hayvanin temel egitimleri oluyor zaten

6-7 yaşında barınaktan gelen köpeğim hala komut öğreniyordu. sizin tavrınızla ilgili. ayrıca bir kez terk edilmeyi yaşamış olduğu için yeni evine ve size daha bağlı olacaktır.her köpek eğitilebilir.
koşullarınızı en iyi siz değerlendirirsiniz ancak beagle bir av köpeği ve sadece bahçede olmak ona yeterli gelmeyecektir. iz süren cinsleri farklı kokular alabileceği yürüyüşlere çıkarmazsanız hafıza gelişimi zayıf olur.
köpek eğitimi hakında biraz daha okuma yapabilirsiniz.
bir de köpeğinizin yavrularından bahsediyorsunuz. (hamile bir köpeği sahiiplenmediğinizi varsayarak yazıyorum.) etrafta fazlaca sefil olan köpek varken neden çiftleştiriyorsunuz anlayamıyorum!

yavru beagle pek bulunulabilinecek birşey değil - ha ne olur, güvendiğiniz birisinden para ile yahut da adamakıllı yetiştiricisinden para ile satın alınabilinir. bir köpeğin hem safkan cins, hem yavru olup hem de parasız olması pek mümkün değil gibi.

genç bir beagle var. www.facebook.com

LG G2

iphone 5 veya 5c

lg g2 ya da nexus 5

nexus 5 ya da lg2

onlar bayağı iyi ama ben s4 mini aldım tüm bunlara rağmen çünkü param yoktu :D

sony xperia z1 compact

www.hepsiburada.com

hala galaxy s3 alabilirsin. tahminen 800-900 lira civarıdır. yukarıda bahsettiğin her şeyi yapar üzerine de 1100 lira cebinde kalır. diğer uygun alternatif de htc one x olabilir.

S3 alacagini 300 lira daha kalir cebine general mobile discovery al

General Mobile kullanıyorum, teknolojiyle aram iyidir, fiyat performans ürünlerini tercih ederim genel olarak araştırıp bilinçli olarak almıştım memnunum kamerası güncellemelerden sonra ek özelliklerde geldi çok iyi oldu harika resimler çekiyorum, tavsiye ederim. Nihayetinde genel olarak akıllı telefonların pil kapasiteleri 1-2 günlük dolayısıyla bu anlamda hepsi aynı fazla para vermeye ne gerek var diye düşünüyorum.

10 binim olsa direk vespa'ya girerim senelerdir tek istediğim şey :(

Bu aralikta kaliteli chopper yok. Cin den uzak durmak lazim. Ayrica ilk motorun olacaksa cruiser onerilmiyor. Baska biseyler dusunsen?

al bi tane megelli naked 250s. alem motor görsün.

bu fiyata hagigatlı çopır var mı ya?

edit: ikinci ellere de açığım

Bu arada hyosung gv 250 ve regal raptor bobber var .

regal o paraya değmez.
hyosung biraz daha makul.

zevkler farklı tabi ama vespa +1

Yamaha virago

24.media.tumblr.com

10.000 lira değil ama. modeli Triumph 650 TR6 galiba modeli.

virago ile 30000 km yaptım 10000 e kadar alınabilecek en kaliteli motorlandardır, şimdi kle var

hyosung gv250 (kanuni adı altında da çıktı bir ara, şu an yine hyosung) ve yamaha dragstar 250. 2. el tabi bunlar, biraz daha çıkarsan 650 dragstar da bulabilirsin.

kawasaki ninja 250r

suzuki savage
mis gibi apartman piston

www.sahibinden.com

groundhog +1

çinden uzak dur.

hyosung iyidir, alabiliyorsan dragstara bak. motordan anlarım dersen biraz yaşlı bir virago alabilirsin.

istanbulda şehiriçi kullanıcaksan ben olsam maxiscooter alırdım, vespa da çok kullanışlı.

Suzuki intruder 250 cc veya kawasaki en 500 alinabilir.

Kask mont vs aksesuarlar icin paran yoksa bu butceyi 8000 e dusur. Suzuki intruder al.

Kaçıcı motor? ekipmanın var mı?

ABS'li olmasına canını seviyorsan dikkat et.

Çaykurun organik çaylara harika.

çaykur 42 no'lu tirebolu çayı

edit: Ayrıca harman da tavsiye ederim. Kaçak ya da seylan çayla siyah çay harmanlayabilirsiniz mesela. Ya da bir kutu çaykur tomurcuk ile, eğer hafif earl grey tadı severseniz.

Doğadan - Altın Yaprak içiyorum bu aralar, tavsiye ederim.

42 no'lu tirebolu çayı +1

pahalı bir çaydır ama gerçekten enfestir.

(bkz: twinings)

layalina.

Türkiye'de inanılmaz pahalı ama ahmad tea harika bir çay.

Mısırda 4 liraydı kutusu burada 16.

ahmad tea earl grey ama sanırım. ben pek aromalı çay istemiyorum. en fazla biraz karıştırabilirim ama sadece aromalı çay sevmiyorum.

herkese teşekkürler çaykur 42 no sanırım tam aradığım çay.

direk bitkisini al evde french press te yap. kendince denersin cesitlerini de.

@idexo ne demek istediğinizi anlamadım. bitkisi derken ? işlenmemiş çay mı demek istediniz ?

Çay seven biri olarak rumuzumdan aratirsan demleme tarifimde olacak cepten girdigim için zor isler bulup link vermek;
Çayda favorileri: 1-Çaykur tiryaki, 2-Lipton doğu karadeniz 3-Çaykur rize cay isi tamamen damak tadi ama yukarda yazfiklarim kaliteli caylardir. Profesyonel caycilar belli oranlarda caykur cay filizi ve cay çiçeğini karistirirlar

Avast iyidir.

Comodo internet security premium free
Nedenleri;
1-Türkçe
2-Antivirüs ve firewall
3-Kurulumun başında comodo dns lerini kullanı seçersen girilmeyen site kalmaz
Not:Yalnız kurarken özlleştir veya dikkat et çünkü ek programlar yüklüyor sadece antivirüs ve firewali kur sadece)

microsoft security essentials

microsoft security essentials

Evet üzerine düşmen gerek endokrin uzmanina gitmelisin, saç dökülmesi sinirlilik belirtileridir kilo sorunun olur metabolizman doğru çalışmaz TSH vücudun orkestrasıdır ilaçla tedaviyle her şey yoluna girer ama mutlaka dr'a git muhtemelen haşimato hastalığın internetten araştır.

primer hipertroidi.
belki.tiroidit
belki subklinik ht olarak. detayini bilemeyecegim. uzmanina gorunmek lazim

kilo alma sorunun olur derken kilo alamazsin demek istemiş heralde ustteki arkadas.
kilo verdirir çünkü

Açıkçası kilo verdiğim söylenemez, tiroid ultrasonum normal çıktı. ama yaklaşık 5 aydır vücudumda bir şeyler yolunda gitmiyordu onun az çok farkındaydım. tekrardan teşekkürler.

doktor muhtemelen antikor testi yapacaktır, antikorlar pozitif çıkarsa graves hastalığı diyebiliriz. bir kronik otoimmun hastalığıdır.

@ceycey e
kilo sorunun olur dedim, kilo alma sorunu demedim alttaki arkadaş

10 bin liraya Renault 19
11-12 bin liraya Fransız hatchback Renault Clio. 50 lira ile 260 km gidiyor abimde var. 2. eli sağlam.

2-3 bin daha koyar efsane kasa corolla alırdım.

10.000 liranin biraz üzerine 2000-2003 1.5 Hyundai accent milenyum kasa alinir çok memnun kalinir; serisi devam ediyor, parçaları ucuz 102 beygir sürüsü mesela triger seti 70-80 TL bujiler 29-25 TL 13 jant olduğu için lastiklerde ucuz, 3-4 senedir kullanıyorum memnunum otomatik vitesini alma güvenlik paketlisini bulursan 2. havayastigi ve ABS si olur camlar antenler otomatiktir

opel corsa 1.4 gls, temizini bulursan çok ama çok tatlı bir arabadır. sürmesi keyiftir resmen

vosvos

yani bildiğim kadar tatlı da yapabilmelisin belki şekeri az tutup ama birebir o kabakla da turta vs gibi çok tatlı tarifi vardır nette.

internette bolca pie ve cheesecake tarifi buldum ama bizim kabak tatlısına benzer bir tarif görmedim hiç. şeker miktarına dair yorum yaptığına göre daha once yemişliğin var sanırım. tat olarak bizim kabaklara benziyor mu? alıp denemeye, kendimizi yormaya, o kadar şeker harcamaya değer mi?

çok emin olamadım çünkü pumpkin ile squash farklı
misal debbidoesdinnerhealthy.blogspot.com
yani uygun kabağı da bulursun belki.

turkishfood.about.com
Bu işinizi görür sanırım.

edit: Burada da biraz daha değişik bir versiyonu var, ortalara doğru. chefindisguise.com

edit 2: Gerçi sorunuz nasıl yapılır değil, yapılır mı imiş, linklerde görüldüğü gibi evet, yapıyorlar.

butternut squashdan süper kabak tatlısı oluyor. o fenerlik balkabakları benim de kafamı kurcalıyor ama tat verecegini sanmam.

Yapiyoruz, kabaği sirt çizgilerinden keserek karpuz dilimi yap sonra kabuk soyacağiyla veya normal bicakla soy sonra kesilmiş kaşar peyniri boyutunda ama biraz etli yani kalin dilimle sonra fırın tepsisine eşit yay sıralaman gerekmez ve üzerine isteğe bağlı yağ gezdir (zeytinyağı) ama tuz at çünkü tuz kabağin doğal şekerini ortaya çikarir rengi koyulastiginda veya üzerleri kurumaya basladiğinda çıkar yada esmerleşerek karamelize olmasini bekle tadı daha farklı olur hafif bir tatlıdır şeker hastalari da yiyebilir tabi ölçülü olmak kaydıyla tadı tiryakilik yapar.

cevaplar icin tesekkurler. mesajlardan aldigimiz cesaretler butternut squash ve diger kabaktan alip sansimizi deneyecegiz.

@sakman, normalde kabaklarin uzerine seker atip biraz bekletip, suyunu birakinca ocakta pisiriyoruz. Senin tarifin tuzla biraz degisik olmus. Bu tarif firin icin mi? Tuz ve yag koyduktan sonra sekerde oldugu gibi suyunu birakmasi icin biraz bekleyip sonra firina mi atiyoruz?

hecha pek popüler ama pahalı olduğundan dolayı korkmaz ikinci tercih olarak epey gidiyor.

edit: Kalın parça eti birkaç dakika kızarttıktan sonra fırına atınca nefis oluyor, o yüzden fırınız varsa içine girecek ölçülerde seçmeyi tercih edebilirsiniz.

Şok markette lava'nin tavasi satildi son 1 hafta icinde belki bulabilirsin kalmis olabilir 40 ayni tava başka isimle esse de 217 TL idi.

lavanın bir ucuzluk marketinde promosyonu vardı, dia yada sok olması lazım et tavası 90 liraydı. ben lava kullanıyorum baya iyi

döküm tava onun adı.arkadaşların dediğine katılıyorum,çok doğru bilgiler.

bütçeni bilmiyoruz ama @Nohut Bey'in dediği gibi le creuset en üst seviyedir,pahalıdır ama evinde hor ateşli bir ocak varsa mükemmel olacaktır

le creuset tavaların en önemli özelliği kolay kolay soğumamalarıdır. eşşek gibi ağırdır ama gerçek fransız malıdır,pişman etmez seni.

eylül sonlarında fazla rüzgarlı olur. o zamana bırakma.

Bağ bozumu şenliklerimi festivalimi ne oluyormuş o dönemde gitmeli biz yıllar önce gitmiştik ekim ayıydı, iki fırını var paskalya çöreği yemeden, domates reçeli almadan, çınarın altında kahve içmeden, adanın tek yükseltisi tepeye çıkmadan, rüzgar güllerinin olduğu adanın en batısından güneşin batışını izlemeden, adada benzinlik bile var adanın yollarında arabayla veya motorsikletle gezmeden, manastırı görmeden, akvaryum plajında denize girmeden gelme pansiyonlar pahalıydı ama şimdi bilmem.

hareketli bir yasam
duzenli beslenme (neyin zararli neyin faydali oldugu artik herkes biliyor)
yapay yiyeceklerden uzak durmak
dogal yiyecekler kullanmak
genetik tabi onemli bir durum

sağlıklı kiloya inmek, sağlıklı beslenme ve spor çok önemli.

meyveyi çok abartmamak lazım. meyve suyu yerine ayran ya da maden suyu gibi içeceklere geçiş yapmak daha sağlıklı mesela.

kilon normal bence, 178 boyla 73 kiloyum normal duruyorum, 75 zayıf kalırsın. işte abur cubura dikkat ediceksin, hiç yeme değil de ölçüsünü kaçırma işte, hergün kola falan içme mesela. kısacası normal sağlıklı beslenme şekli. ani kilo alıp vermemeye bak, stres yapmamayı öğren. illa light ekmek falan gerekli olduğunu sanmıyorum zaten insanın hayatta temel olarak keyif aldığı yemek,uyku,seks. bunlar güzel olmazsa hayatın tadı olmaz. ama abartma işte. tuzu toptan çıkartma hayatından, vücudun ona da ihtiyacı var, bi de misafirliğe gidince yemek yiyemezsin herşey aşırı tuzlu gelir. şekeri çıkart hayatından, çayına falan kesinlikle atma, tatlıları çok az ye. spor falan da iyi yani vücudun sağlıklı olsun direnci artsın güzel. ama hiçbişeyin yüzde yüz garantisi yok.

yağı ve tuzu çıkarman çok güzel.

ama asıl yapman gereken: EGZERSİZ
azı karar çoğu zarar derler ya, bu konuda öyle değil. yapabildiğin kadar egzersiz yap. spor hayatındaki en temel öğelerden biri olsun. diyabetten korunmak adına yapabileceğin en güzel şey budur. gerisi egzersiz kadar etkili olamaz.

bir de sigara ve alkolden uzak dur.

günde 8 porsiyon meyve mi yiyorsun? (4 elma + 4 şeftali?) epey fazla bu. günlük 3 porsiyon meyve iyidir. arada çikolata vs ile kaçamak yapabilirsin

ton balığını ne kadar sıklıkla tüketiyorsun bilmiyorum ama cıva zehirlenmesi riski var. haftalık 300 gr'ı geçmemesi lazım balık tüketiminin. şeker olmiyim derken cıvayla bozma, onun geri dönüşü hiç yok

dediğin şeyler güzel ve işe yarar. diabet hastası olsan da iyi bir tedavi ile komplikasyonları olabildiğince ileriye atmak mümkün. sanırım baban tanı konduktan sonra kendine pek dikkat etmemiş. sende eğer bu irade varsa diabet olsan bile rahat geçirebilirsin. bunu neden söyledim, çünkü diabet olmayacağının bi garantisi yok. diabet dünyanın sonu da değil

bilemedim.com

"light ekmek" dediğin şey de beyaz ekmek oluyor. "asla beyaz ekmek yemiyorum" diyorsun ama aslında hala beyaz ekmek tüketiyorsun. tam buğday ekmeği yemelisin. ama marketlerde tam buğday ekmeği diye satılan ekmeklerin çoğu yarısı beyaz un yarısı tam buğday oluyor.

"tam buğday unlu ekmek" yazıyorsa üstünde, onun yarısı beyaz undur onu almamalısın.

"tam buğday ekmeği" yazıyorsa tamamı tam buğday unu olması gerek bunu almalısın.

fırınlarda falan tam buğday ekmeği diye satılan açık ekmeklere zaten anca %10 civarında falan tam buğday unu koyuyorlar, kalan %90'ı yine beyaz un oluyor. o yüzden üzerinde değerlerini okuyabileceğin paket ekmek almak daha mantıklı.

aslında en iyisini istanbul halk ekmek yapıyor tavsiye ederim. özellikle organik tam buğday ekmeği diye bir ürünü var ki şahanedir.

içinde glikoz ve fruktoz şurubu olan herhangi bir şeyi tüketmemeye çalış (?!)

her bir boka koymuş şerefsizler

Öncelikle aşağıda yazdıklarım tek bir kaynağa dayanmamaktadır ve kendimin bugüne kadarki derlemelerimdir;
1-Günümüzün hastalıklarının sebebi bazı doktorlara göre insülin direncisir, hasta olun olmayın insülin direncini ve risk grubunda olduğunuz hastalıkları öğrenin erken teşhis ve bilmek avantajdır.
2-Diyabet yiyememe hastalığı değildir, ölçülü yeme hastalığıdır. İki türlü diyabetli vardır; 1-Diyabet hastası 2-Diyabetli birey (bu kişiler hastalıklarıyla barışıktırlar, yaşam şekillerini hastalıklarına göre değiştirdikleri için normal sağlıklı bir insan gibi yaşarlar hedef bu olmalı diyabeti kabul edip yaşam şeklini değiştirmeli hem hasta olmamış gibi yaşanmalı hemde diyabetin getirdiği olumsuzluklardan kurtulunmalı)
3-Şeker hastaları (adaylarını aynı şekilde düşünebiliriz) kendilerinin doktorudur, doktorlar onların yardımcılarıdır (bir doktorumun sözüdür)
4-Ailenizde şeker hastası varsa şeker hastası adayısınızdır, kesin olursunuz diye bir şey yok.
5-Öncelikle kilonuzda kısa zaman dilimlerinde aşağı veya yukarı oynamayın uzun zamana yayın.
6-Şeker hastalığının diyeti diye adlandırılan diyet aslında normal insanın diyetidir, şeker hastaları uzun yaşar denilir öyle bilinir doğrudur da yani normal şeker hastası olmayan biride aynı diyet sayesinde sağlıklı yaşayabilir.
7-Diyabette rol oynayan faktörler şunlardır; kalıtım, kilo, hareketsiz yaşam, stres, insülin direncine sebep olan faktörler, rafine beslenme tarzı.
8-Tüm bunlara rağmen diyabetten korunmak geciktirmek ötelemek mümkün gelelim yaşam tarzı ve beslenme tarzına;
a-Yaşam tarzınızı diyabetli hastanın diyetine uyarlarsanız hayat boyu rahat edersiniz çünkü artık yaşam tarzınız olmuştur.
b-Karbonhidrat yani şeker iki şeklidedir; 1-kompleks şekerler besinin tabiatında olan şekerdir, 2-basit şeker bildiğimiz şekerle yapılan besinlerdir.
c-Hareket edin, hayatınızda spor olsun haftada 4-5 gün 30-40 dakikaka yürüyüş bile yeterli olabilir.
d-Basit şeker içermeyen gıdalar tüketin mesela çayı kahveyi şekerini aşama aşama azaltarak nihai hedef şekersiz tüketmek olsun.
e-Her gıdanın glisemiks indeksi yani kana karışma hızı farklıdır ekmekte bile karbonhidrat vardır mesela beyaz ekmeğin, muzun, balın glisemiks indeksi yüksektir, bunlar yerine glisemiks indeksi düşük kompleks şeker içeren doğal yiyecekler tüketebilirsiniz mesela elma, havuç, ayva, tam buğday, çavdar ekmeği gibi.
f-Yine glisemiks indeksi yüksek pilav ve makarnayı özellikle akşam yemeğinde yemeyebilirsiniz pilav yerine bulgur tüketebilirsiniz.
g-Şeker endüstriyel bir üründür o olmadan yaşamak ilk başlarda zor gibi gelsede sonra pek tabi mümkün atalarımız pekmez hoşaf ve meyve yemiş, şekeri hayatınızdan çıkardıktan sonra şeker artık size eskisi gibi tatlı deil acı gelecek çay kahvenin daha lezzetli olduğunu ve baharatları keşfedersiniz.
Not:Karışık gibi oldu ama ilave olursa eklerim

e tabi belli serverlara bağlanılıyor risk var ama ben kullandığım zamanlarda bir zararını görmemiştim

Bilgisayarı çok yavaşlatır, kendince bi şeyler yapar. Hiç gerek yok.

google dns iyidir...

değilim spotflux kullanıyorum

Aynen arkadaşın bilgisayarında kuruluydu virüs çıktı, comodo internet security'nin ücretisz versiyonunu kullanınca, kuruluş aşamasında bir seçenek var comodo'nun dns lerini kullan diye onu işaretlendiğinde her yere girilebiliyor bilginize.

tuhaf bi program o. stealthy kullanıyorum ben. kimi siteler için onlarca kere denemek gerekebiliyor ama sonunda başarıya ulaşıyor :)

İki alternatifin var;
1-İzmir otogarda indiğinde hangi Foça'ya gideceksen ona göre, EskiFoça veya YeniFoça minibüslerine binebilirsin ama kaç saat arayla kalkarlar kaç saatte giderler bilmiyorum.
2-İzban+belediye otobüsünü tercih edebilirsin; klimalı ve konforlu bir yolculuk sunar, hangi firmanın otobüsüyle seyahat ettiysen indiğinde o firmanın şehiriçi servislerini kullan ve seni herhangi bir izban istasyonunda indirmelerini iste, izban+metro+belediye otobüsleri için izban istasyonunda 3-5 binişlik kartlardan veya kentkart alabilirsin, hangi Foçaya gideceksen EskiFoça için Hatundere izban istasyonunda, YeniFoça içinde Biçerova izban istasyonunda inip belediye otobüsleri ile istediğin foçaya gidersin, yalnız bu alternatifi tercih edersen istasyondan inerken belediye otobüsünü kaçırmamak için acele et.

bi avukat bul

tuketici mahkeme karari baglayici degil, tavsiye niteliginde. dava filan acma, kaybedersin. bununla ilgili bir haber vardi ben de orda okudum. adam bankanin masraflarini dahi odemek zorunda kalmis. hukumet arkasinda bankalarin. kartini maas karti filan degilse eger iptal etmeni oneririm.

Öncelikle sonuçtan emin olunmalı. Sonuç lehine sonuçlandıysa yani bankanın size ödemesi yönünde karar varsa; ben benzer bir durum yaşadım lehime yani karşı tarafın tarafıma iade veya ödeme yapması yönünde çıkan karar neticesinde karşı taraf bana herhangi bir ödeme yapmamıştı bende karşı tarafın tüketici mahkemesine başvurabilme ihtimalini de düşünüp bir süre daha bekledim sonra karşı tarafı aradım ve sonuçlanan tüketici hakem heyetini hatırlattım karşı taraf oralı olmadı. Bende bunun üzerine vekaletimin olduğu bir avukata tüketici hakem heyeti kararını verdim sonuç olarak karşı taraftan hem ben almam gereken tutarı aldım hemde sıradan bir icra işlemiyle avukat vekalet ücreti almış oldu.

40 derece bişey değil, 80 90 a kadar yolu var.

Diğer sıcaklıklar nasıl? Everest Ultimate Edition kur ve diğerlerine de bir göz gezdir. İşlemci sıcaklığında sıkıntı yok çünkü. Diğer sıcaklıklar da normalse sorun donanımsal olsa gerek.

Şu da olabilir geçici internet dosyaları şişmiş yani boyutları çok artmış olabilir İnternet explorer-internet seçenekleri-genel sekmesi-gözatma geçmişi-ayarlar-geçici internet dosyaları ve geçmiş ayarları bölümüne ulaşarak, kullanılacak disk alanını düşür, ve bilgisayarı kapatmadan önce veya ilk açtığın zamanlar cclener programıyla gezinme geçmişini, çerezleri ccleaner da önce analiz sonra temizliğe başlayı tıklayarak bilgisayarını temizle

Hayır, geçici internet dosyaları böyle bir soruna sebep olmaz.

Lojistik sektörünü bilen biri olarak şunu tavsiye edebilirim, istanbula gelmiş yük indirmiş adana mersin civarına dönüş yapacak bir araç bulman sana ekonomik olarak fiyat avantajı sağlar, diğer yandan nakliye komisyoncularının bulunduğu bölgelere git kendin sor özellikle ev eşyası olduğunu belirterek fiyat iste çünkü ev eşyası hafif olduğundan araç daha az yakıt yakar bunu fiyat avantajına dönüştür. Kurumsal bir firma istersen www.lojistikhavuzu.com patron cüneyt beyle görüşmeni öneririm.

asker tanıdıgın varsa ona sor.

@tadutadu, neden anlayamadım?

sureklı bı yerlere atanıp ev tasırlar onlar. en tecrubelılerı onlar dıye dedım.

Yaklaşık 20 yıldır gözlük kullanıyorum bence gerek yok, gözlükçülerin verdiği gözlük bezi yeterli sadece bazı püf noktaları var onlara uy yeter. Gözlük camları çevresel etkenler, ter, kirpiklerin değmesi vs etkilerden kirlenirler gözlük bezlerini her zaman aynı tarafından parmaklarınla tut ve yine her zaman bezin aynı tarafıyla camları sil çünkü ellerinden vücut yağı beze geçer daha önce tuttuğun tarafla silersen camlara bulaşır ve camın yüzeyinde yağ tabakası oluşur buzlu cam gibi olmasının sebebi bunlardır. Gözlük bezini arada bir yıka ve kurut yukarıda yazdığım bez kullanma şekliyle sil temiz olur. Daha uzun temiz kalsın istersen camlarını deterjan veya sabunla yıka sonra sirkeyle silerek cilala bu sayede leke tutmaz uzun süre temiz kalır kolay temizlenir. Kağıt peçete ve mendil kesinlikle kullanma çizer.

önce suyu kaynat, demliğe üzerinde çay koy, kaynamış suyu demliğe dök, biraz çalkala demliği, içindeki tüm çay ıslansın
çaydanlıkta kaynayan suya ister soğuk su koy kaynamasını bekle, ister sıcak su koy, kısık ateşte demlenmesini bekle

çaydanlık 2 parça, üst parçası demlik, alt parçası ne ?

demliğin boyutu önemli ama sana tahmini ölçülerle anlatayım, ona göre yap.

demlik porselen olsun filan diyorlar ama onu geç. ben alüminyum seviyorum. suyu bi kere kaynatacaksın, öyle önceden kettleda filan kaynatıp koymakla olmaz. o su kaynarken demliğe çayı da koyacaksın, o hafiften sıcağı hissedecek. sonra kaynattığın suyu 3 - 4 dakika kadar bekleteceksin ki çay haşlanmasın. daha sonra suyu gezdirerek demliğe boşaltacaksın. işte burada ölçüler önemli. benim kullandığım yaklaşık .75 litrelik bir demlik. içine 1 su bardağı ya da 4 çorba kaşığı kadar çay atıyorum (çaykur tiryaki). suyu demliğe döktükten sonra alta kafi miktarda normal su (sıcak ya da soğuk değil, musluk suyu gibi) eklemesi yapıyorsun, ve tekrar kaynamaya bırakıyorsun. su kaynamaya başladıktan 4 5 dakika sonra altını kısıp, çayı demlemeye bırakıyorsun. bu da demlikte suyun üstünde oluşan çay tabakası kendiliğinden çökene kadar sürmeli. sakın ha çay kaşığıyla filan karıştırıp sen çökertmeye kalkışma, olmaz o zaman.

bardağa çay koyarken de çay kaşığının boğumuna kadar dem, üstüne de su koyuyorsun. ne bardağı tam doldur, ne de çok pay bırak üstte. 2 3 mm iyidir. afiyet olsun.

Önce suyu kaynat, fokurdasın. Ardından altını en kısığa getirip durulmasını bekle bu sırada demliğe 4-5 kaşık çay koy. (Tabi, ne kadar içeceğine göre değiştirebilirsin) durgunlaşan suyu demliğe boşalt. yalnız yavaş yavaş koy ki çayı yakmasın. çayda acı bir tat olmasın. mümkünse demliği eğip tek bir kenarından koy. ardından demliğin ağzını kapat. çay demleninceye kadar altına yeni su koyma. altındaki su sıcak olmalı ki demlikte ki çay güzel demlensin. Yaklaşık 10 dk sonra demlenmiş olur. Çay tanelerinin suyun altına batması demlenmesine işarettir.

herkes altlı üstlü anlatmış ben şey yapıyodum sadece demliğe suyu koyuyor kaynayınca da üstüne çayı atıyordum.

peki altlı üstlü uğraşmadan sadece demlik ile nasıl yapabilirim? illa çayın üzerine mi eklemek lazım suyu?

çay böyle demlenir arkadaşım: www.youtube.com buyrun. amin. yani afiyet olsun.

herkes aksini iddia etse de, çayı önceden demliğe koyma. kaynar suyun üzerine yavaşça bırak, karıştırma. 12 dakka sonra kıvama gelir. bekle biraz, ilk çayını içtikten sonra, demlikteki çayı süz, posasını at. en az 2 saat güzel kalır o çay.

İyi yani kendimin ve çoğunluğun beğeneceği çay demlemek konusunda epey araştırma ve deney yaptım bugüne kadar sonuç;
Çaylardan favorilerim Çaykur Tiryaki (demleme süresi 12-15 dkk), Çaykur Turist demleme süresi 15-20 dkk), Lipton Doğu Karadeniz (demleme süresi 15-20 dkk)
Çaydanlık çelik veya porselen demlik veya o mavi emaye demlikler (alüminyum demlik hariç metal tadı alırsınız)
a-Öncelikle çay geniş yüzey sever demliğinizin üst kısmı yani çayın su üzerindeki alanı geniş olmalı üst kısmı geniş demlikler tercih edilmeli.
b-Su önemlidir, su kaynama noktasında kaynamasına izin verilmeden ısı kaynağı kapatılmalı çünkü kaynamış suyun özelliği bozulur yavan hale gelir daha iyi diye bir şey yok suya göre çayın tadı değişir ben çeşme suyuyla demlenen çayı seviyorum.
3-Ben iki şekilde demliyorum;
a-suyu kaynatıyorum çayıda demliğe koyup çayın rahiyasının çıkmasını sağlıyorum sonra ısınmış suyu üst demliğe aynı noktaya yavaş yavaş çay alt üst olmayacak şekilde döküyorum böylelikle çay demlenirken yavaş yavaş aşağı çökerek demlenir sonra çayı markasına ve bekleme süresine göre bekleyip süresi içerisinde içiyorum.
b-suyu demliğe döküyorum çayı da suyun üzerine belirlediğim ölçü de ölçü aletimle (yemek kaşığı) yayarak dağıtarak döküyorum ve yine çayı markasına ve bekleme süresine göre bekleyip içiyorum.
4-Çay oranına gelince 2 kişilik sabah kahvaltısında 4-6 bardak çay için 1 yemek kaşığı çay kullanıyorum.Günün herhangi bir zamanında ki keyif çayı içinde 6-8 bardak çay için 2 yemek kaşığı çay kullanıyorum. Çaykur Tiryaki çayı aromasını en beğendiğim ve demleme süresi kısa olan çaydır, Lipton Doğu Karadeniz çayıda tadı ve aroması sabit değişmeyen istikrarlı çaydır, yukarıda bahsettiğim 3 çayı dönüşümlü olarak kullanıyorum, afiyet olsun. En güzel çay ateşte mangalda hazırlanan çaydır.

@sigaraicilmeyenevdekimahzunkultablasi'nin dediği gibi, önce kaynar su konur. rizede öğrendim, eminim =) üzerine de çay dökülür ki demlendikçe zaten o çay yüze yüze dibi boylar. çayın demlendiğini de buradan anlarız.

sirkecideki bisikletçilere, mecidiyeköy deki aktifpedala, caddebostan daki delta bisiklete bakabilirsin. 50 lira civarı ortalama birşey alabilirsin. zgayet kullanışlı oluyor.

@naylonlee, şimdilik Sirkeci'ye gitme şansım pek yok. Zaten yaz dönemi geldiği için kazığın dibine vurma telaşında olduklarını okuyorum sık sık forumlarda Sirkeci tayfasının. Yine de teşekkür ederim.

@Sheriff Woody, flaşör olarak şimdilik şöyle bir şey var;

dx.com

Aynısı değil ama boyutları ve işlevi aynı, silikonlu tipte, borulara takılabiliyor. Bilemedim, bazen daha güçlü bir şeyler lazım olur mu diye düşünüyorum. Kaskta flaşör var, fosfor var. Paça bandını da yine bileğime takıyorum. Pedallarda da kısmen reflektör var. Bir de bu ikili var işte. Yeterli olur mu ki? İnsanlar pek iplemiyorlar, acaba akşamları fark edilmiyor muyum yoksa mallara mı denk geliyorum anlamış değilim.

ben bunu kullanıyorum, birçok arkadaşım da kullanıyor, uzun, kısa ve flaşör özellikleri var, tam şarz da 4 - 5 saat kullanabiliyorsun, benim bir turumda yetiyor da artıyor. uzunlar açıkken karşındakinin gözünü alıyor, flaşör açıkken görülmemene imkan yok.
(git: dx.com)

otomobillerden ziyade yayalar ve diğer bisikletler için bu aydınlatmaları aldığınız için ona göre harcamayı yapmak en iyisi. otomobiller zaten görmüyor araba veya motosiklet farı takarsanız belki görürler.

Forbest alışveriş merkezlerinde mevcut fiyatı 5,5 Tl ben aldım ledli ve ön arka için takım halinde ve pilli 5-6 fonksiyonu var, düz yandığı gibi farklı şekillerde çakarlı yanıyor her ikiside almak isteyenlere tavsiye ederim.

Bende mi bir tuhaflik var bilmiyorum ama inek sutunden yapilan peynir disinda hicbir peyniri yiyemiyorum.Sadece peynir icin gecerli degil bu, genel olarak sut urunlerinde sadece inek sutu olmasini tercih ediyorum,diger sutler sutmus gibi gelmiyor ve midemi bulandiriyor nedense.

3. inek sütü, diğerlerini yiyemiyorum.

Tahsildaroğlu ezine keçi

ben 2 ve 3ü sorunsuz yiyebiliyorum. uzun sürek inek sütünden yapılan peynir yedikten sonra keçi peyniri yersem, sanki keçi çok daha güzelmiş gibi geliyor. ama sürekli keçi peyniri yiyip, sonra inek peyniri yemeyi denemedim bu da var şimdi.

2. 3. diyorum, koyun nedense benim de hoşuma gitmiyor.

Bildiğim kadarıyla tüm peynirlerin içinde az veya çok keçi sütü var lezzet vermesi için, bana göre en lezzetlisi gerçek keçi peynirine mandıralarda rastlanamıyor sadece saf keçi sütünden yapmıyorlar sanırım, ama keçi sahibinden alırsanız gerçek keçi peyniriyle dolayısıyla lezzetiyle karşılaşırsınız yalnız 30 dakika önce buzdolabından çıkarmanız gerek rahiyasını tam olarak almak için.
Keçi peynirinin gerçek tadını almak için şöyle bir şey yapın ağzınıza atın hemen yemeyin uzatın işte tat rahiya orda.
(Atatürk Orman Çifliği ürünlerinde var keçi peyniri dinlendirme aşamasından sonra satışa sunulduğu bilgisi var, gerçek keçi peynirini ve lezzetini bilen biri olarak deneyip buraya yazarım)
07.07.2013 peyniri denedim lezzeti iyi ama pahalı

şahsi kanaat olmakla beraber; en yoğun lezzeti daima keçi peyniri verir, kahvaltıda tercih edilmez ama tüm özel durumlarda, özellikle meze olarak tercihtir. kalan her durumun peyniri inek sütündendir.

inek sütünden yapılan bana yalancıktan peynirmiş gibi geliyor
yörüğüm, keçinin koyunun içinde büyüdüm ondan olabilir tabi :)
peynir hadi yine yiyorum da inek yoğurdunu (bildiğin ambalajlı yoğurtları yani) hala yiyemiyorum...

her zaman;
keçi>> koyun > inek

şimdii peynir var peynir var... bazı insanlar koyun çok kokuyor falan diyor mesela, hakikaten çok kötüleri de var; ancak hepsinin en iyisini baz alırsak ben daha aromatik olmaları sebebiyle koyun=keçi>inek derim...

inek sonra keçi sonra koyun benim için.
sormadın ama et olarak da inek sonra koyun
sakatat olarak da koyun sonra inek.

Var tabi;
1-Balgam için; iki kez denedm çok başarılı, malzemeler ıhlamur ve ebegümeci, ebegümecini aktarlardan bulursun, yapılışı ıhlamur ve ebegümecini çay gibi demleyin demleme süresini uzun tutarsanız etkin maddeler suya daha çok geçeceği için daha iyi, akşam yatmadan önce içerseniz sabaha etkisini görürsünüz.Gün içerisinde de içecek olarak adaçayı içerseniz o da fayda sağlar.
2-Gribi atlatmak istiyorsan;1 limonu ikiye bölün bir yarısını bardağa sıkın üzerine su doldurup için, diğer yarısını da avucunuza sıkın ve burnunuza çekin hafif yanma ve hapşırma olacaktır. Akşam yatmadan önce yaparsanız sabaha etkisini görmüş olursunuz gündüz yapacaksanız da uyguladıktan sonra uyuyun, burnunda tahriş varsa acıyorsa yağlı arko krem birebirdir yatmadan önce ve sık sık sürün.

bol su iç

Bilgili olduğumdan değil, burada bu tip sorulara verilen yanıtlardan hareketle;

LPG var LPG var, fiyatı, kaç yaktığı, nasıl olduğu hep buna bağlı şeyler.

Genel hatlarıyla, yılda xx (20.000) km mesafe katedildiğinde amorti edeceği söylenir lpg sistemlerinin, lpg'de benzine göre 1 litre fazla yakar hesabını buna göre yap, dezavantajı hangi araç olursa olsun iki hassas sistem araç üzerinde birbiriyle uyum içinde çalışacağı için taktırmadan önce aracnız bakımlı olmalı, sonra gaz takıldığında meydana gelen arızalarda arızayı bulmak zorlaşır o yüzden aracınız önce de sonrada bakımlı olmalı, özellikle elektrik aksamı buji kablosu bujilerin kullanım ömürlerine riayet edip değiştirilmeli, keza hassas sensörlerde (oksijen sensörü vs.), her araca özgü lpg sistemi yani genelde tercih edilen markalar vardır aynı aracı kullananlar arasında bir araştırma yaparak bu bilgiye ulaşabilirsin, opel için sanırım zavolli kullanıyorlar genelde ve fiyatı da 1.300 Tl civarı lpg sistemini kaça taktıracağından çok liyakatlı işini iyi yapan bir yer araştır bul biliyorsun türkiye usta cenneti herkes usta, montaj yapan montajın ustaca gereği gibi yapılması en önemli konudur bu işte son olarak kaç lira yakar gibi bir istatiske kullanıcılara sorarak ulaşabilirsin, aracın az veya çok yakması şoföre aracın bakımına, gazın kalitesine, aracın kullanıldığı parkura şehiriçi şehirdışı yokuş vs. aracın yüklü veya yüksüz oluşuna göre değişir, ama en düşük yakıt değerlerine sabit hızla giderek ulaşabilirsin.

önce lpg ile uyumlu mu değil mi aracın onu öğren... Eğer uyumluysa taktır. Yarı yarıya masrafın azalır. sıralı lpg 1500 tl civarı idi yanlış hatırlamıyorsam...

Lovata olmadı BRC marka iyidir.

benim hiç alakam yok ama; "lpg'de benzine göre 1 litre fazla yakar" sanki çok saçma bir cümle. burada bir değişken eksik değil mi? kaç kilometrede ya da benzinin kaç litresinde lpg 1 litre fazla yakar?

bi aralar biz de aynı soruyu buraya sormuştuk ve sonunda takdırdık. memnunuz. eskiden 200 tl.ye dolan depo şimdi 70 tl.ye doluyor, bu bile yetiyor.

@destinova; Evet bilgi eksikliği var, bir araç 100km'de ortalama 5litre benzin yakıyorsa lpg tüketimi bunun 30% civarında fazlasıdır yani lpg 100km'de ortalama olarak 6,5litre olur, bunu demek istemişler.

2001 model renault clio 1.4 motor.

benzin deposu kitaba göre 50 litre ama ışığı yandığında depoyu fullememle 40 litreden çok benzin almadım. yani hep bir depo=40 litre benzin kullandım ve bu benzinle şehir içinde yaklaşık 450 km. yol yaptım.

40 litrelik lpg deposu taktılar. lpg buharı sıkışmasın diye güvenliği var, tamamı doldurulmuyor, o yüzden bomboş depoya 32 litre alıyorum. bu gazla da yaklaşık 320 kilometre yol yapıyorum.

şu sıralar benzin deposu 180 liraya doluyor. gaz deposu 80 liraya doluyor. lpg sistemini de 1500 liraya taktırdım.

bir de lpg'nin devreye girebilmesi için motor suyu sıcaklığının 35-40 derecenin üstüne çıkması gerekiyor. yani özellikle soğuk havalarda lpg kullanımı başlamadan önce ciddi bir benzin tüketimi de oluyor.

artık kıyaslamayı siz yapın.

o limitlerde dükkandan biraz zor bulursun sahibinden den ikinci el bişeyler baksan daha faydalı olur.

500 tl ye sıfır anca salcano alırsın. ikinci el bak, forumlarda dolan. bu fiyata kron xc 500 gider bulabilirsin bence.

sahibindene bak. ayrıca eski ince çelik yarış bisikletleri de o kadar kötü değil.

Pekala sıfır bir bisiklet alınabilir 2 ay kadar önce hepsiburada'dan 374 tL ye almıştım fiyat performans ürünü alüminyum kadro, ön arka disk fren, çift kat jant ağırlığı 15.3 Kg www.dukkan360.com

1

ikincisi

2

saat her zaman yuvarlak olmalıdır. her zaman.

Sana başka bir öneri benimde almayı düşündüğüm sıradışı bir saat kadranı 24 saat Utinam orbis 24 H www.utinam.eu

hiçbiri

@tchuck, nedenmiş o?

@sakman, benim istediğim bu değil..

@hiçbiriciler, neden hiçbiri? alternatifle gelirseniz sevinirim ..

2

bilgisayar başında oturmaktan?

ağır grip, nezle olanlarda da bu tür şeyler görülüyor diye hatırlıyorum ben

Tansiyonunu kontrol et, trigliseritin de yükselmiş olabilir. Baş dönmesi de oluyorsa yada dene kafanla ve boynunla daireler çiz her iki yönde ses geliyorsa kireçlenme vardır ve sinirlere baskı yapıyor olabilir.

belki tıbbi olarak başka bir şey de olabilir bilemiyorum ama bende de olmuştu. ben de bilgisayar başında çok vakit geçiren birisiyim.

eğer bilgisayara bakış açınız aşağı doğru ise ve kafanız da aşağı doğru sürekli eğik kalıyorsa bu yüzden olabilir. en azından bende öyle olmuştu.

yani mesela dizüstü bilgisayar kullanıyorsanız kafanızla aynı hizaya gelecek şekilde altına bir şeyler koymayı deneyin. bilgisayar aşağıda kalmasın, kafanız eğilmesin.. uzun süre kafa o şekilde kalınca o omurlarda iğrenç bir ağrı, sızı oluşuyor ve günler boyu devam ediyor.

bilgisayar başında oturmaktan olabilir.bir de ben de sinüzit var.ve grip tarzı soğuk algınlıklarında azıtıyo bu.ve de dayanılmaz bi ağrı ense köküm de bitiyo..benzer bi durum olabilir...

mobilyaların ne renk?

beyaz-krem kitaplıklar yatak da böyle demir karyola aynı aysel'in odadakinden

bakmadım ama indigo mavi

mavi hiç düşünmüyorum ya ama gri tonları soluk maviye daha yakın gri+1 sayıyorum seni :D

yeşilin en açık tonu. apapapapaçık yeşil. www.evdose.com

bence ilk 3 renkten biri daha iyi olabilir.
hatta 2. linkteki iyi sanki.

griler beyaz-krem mobilyayla çok soğuk durur.
hiç değilse biraz toprak tonuna dönük bir renk olması büyük fark yaratır sıcaklık ve ferahlık açısından.

eğer gri tonlarını canlı renklerle dengelemezsen bir süre sonra basabilir.

ikinci linkteki renk güzel. annemin evi o renk. odamdaki mobilyalarım da çoğunlukla beyaz. (siyah ve açık ahşap da var gerçi.)
perdelerim fuşya tonluydu. acayip uyuyordu.
salonda da bordo isteyip de yine pembemsi gelen koltuklar vardı. onlar da güzeldi.
en.wikipedia.org şuna benzer bir renk.

açık gri lavanta arası bir şey deneyebilirsin. beyaz ve krem ile güzel gider.
www.google.com.tr

bütün hepsi gri :D

Renk seçimi dekorasyon uyumundan fazlasıdır. Odanın hangi oda olduğu,(yatak odası ile herkesin ortak kullanımı salon boya rengi farklıdır) odanın güneş alıp almadığı, pencerenin büyük oluşu dolayısıyla yeterli veya fazla ışık alıp almadığı, o odayı kullanacak kişi veya kişiler (mesela öğrenciyse sarı ve tonları uygun olabilir, antre turkuaz olabilir) yani renklerin insan psikolojisine etkisi ve etkileşimi vardır bu yönden de değerlendirin. Mesela çabuk terkedilmesi yada tahliyesi istenen mekanlar kahverengidir, ama hiç bir işadamı kahverengi takım giymez çünkü karşısındaki kişiyi iter. Gıda yemek mekanları kırmızı turuncu vb iştah açıcı renkler içerir.

hacı için kararmış senin.
yok mu şöyle sarı, açık yeşil, açık mavi bir şey.
odaya biraz canlılık kat.
bu ne bakarsan daraldım.

evet yahu, gri basar, daraltır. illa ki depresyonu çağırır.

(bkz: işte bunlar hep seks)

Vallahi seksten başka her şeye benziyor. Mastürbasyona bile daha çok benziyor resmen.

sanal medyada dikkat çekmek ve hit arttırmak için bir kurnazlık olabilir. rating sistemi değişecek diyorlardı.

(git: michaelsikkofield.blogspot.com)

keşke bunu yapanları bulabilsek de sorsak :D

Star ile alakası yok Acayip Hikayeler ile alakası var onun. Bir dizi yapımcısı olsam yapacağım ilk şey bunlar masonik simgeler koymak falan. İnternet ortamında hit olmak için

ben göremedim ama, velev ki orda "sex" gördük, ne oluyor yani? beynimiz o kadar gerizekalı mı da "hmm sex diye bişi okudum, gideyim bari sex manyağı olayım ya ben" falan diyor?

"it's not a bug, it's a feature" diye bi' deyiş vardır kompiter programcıları arasında. ona benzetiyorum böyle şeyleri. belli ki kasten yapılmış hani aynı desen biçok yerde. belki cidden ellerinde bi tek bu varır ve asıyolardır. belki de insanların bunu konuşmasını istiyolardır. yıllardır kafa sikiyorlar zaten yeterince "subliminal subliminal" diye.
diziler de acayip hikayeler falan zaten. edebî şeyler sanatsal şeyler var yani dizide. elbette olabilir böyle easter egg tarzı şeyler.
her şey sex her şey beynimizi ele geçiriyolar amk.

bugün azılı bir seksomanyaksam sebebi star tv yapımlarıdır. hımpfhss..

sikko sikkolamış

google'da subliminal advertisement vs yaz.araştır oku, bunun örneği çok var, coca cola vs. zamanında az uğraşmamış.

Subliminal mesaj, konu daha önce 06.02.2013 habertürk tv öteki gündem programında konunun uzmanları tarafından işlenmişti;
haberturk.tv

tamamen subliminal mesaj açık ve net . zaten medyayın neye hizmet ettiği çok aşikar neyse tartışmaya girmek istemiyorum..

işe yarar mı bilmem ama böyle birşey varmış www.ciceksepeti.com

şöyle bir yer var: www.cikolata.co

bir de şöyle bir şey var: www.cikolatasepeti.com

Tv'de izlemiştim butik çikolatacı www.marieantoinette.com.tr

Mutlu dukkan diye bir yer var ama cikolatadan ziyade cupcake pasta uzerine. blog.mutludukkan.com

www.tatliharfler.com

Ben işin detayını bizzat kendisi inceleyen birinden duyduğuma göre, ambalaj üzerinde yazan oranda protein içermiyorlar. Konuyla ilgisi olmayan birisi ve sadece teorik ve yüzeysel olarak söylüyorum, bezelye ve tahıldan protein alınabileceğini söyleyebilirim.

sindirimi zor olabilir. bu açıdan karaciğeri fazlasıyla yorabilir. bu arada yiyebileceğiniz bir sürü şey var, kendinizi niye tavuk-yumurta olarak kısıtladınız ki? peynir var yulaf var, hindi, dana eti, daha bir sürü şey... bunları araştırın bence.

gezmeden büyüyen tavuk diye markette tavuklardan bahsediyorsanız sadece gezmesi değil olay. yüksek miktarda antibiyotik ve diğer ilaçlarla beslenip kısa sürede büyütülüyorlar. tek sorun oturmaları olsa keşke.

olay gezmekte değil. fabrikasyon tavuklar doğal şekilde yetiştirilmiyor* basıyorlar ilacı antibiyotiği hormonu. adı üstünde fabrikasyon, çabucak "normalden hızlı" büyüyen bir şey ne kadar sağlıklı olabilir?

lezzet açısından bile fark var. köy tavuğu çok daha lezzetli fabrikasyon tavuklara oranla

Şöyle birşey duymuştum fast food şirketleri tavukları daha çok yağlansın diye sıkış tıkış çiftliklerde yetiştiriyorlarmış, hareketsiz kalan hayvanlar da yağlanıp şişiyormuş. buradan yola çıkarak gezen tavuk daha yağsız denilebilir belk.

@trinitrotoluen e katılıyorum. olay sadece oturmaları değil. isterseniz food adlı belgeseli izleyin. daha iyi anlayabilrsiniz.
www.imdb.com

Sadece lezzet tada odaklanmamalı hayvanın doğasına uygun yaşayıp yaşamadığı önemlidir, çünkü doğal olan budur.Biz onlara mutlu tavuklar, mutlu inekler diyoruz görünce, mutluluk bulaşıcıdır sizede geçer.

Burdan arattır bul en azından kiraya verenler ve verilen yerler hakkında değerlendirmeler var www.airbnb.com.tr

wordpress'ten blog açın. izlemek için kayıt olanlara her hareketiniz mail olarak gider zaten, ayrıca grup üyelerinizin her biri kendi hesabından bloga'a yazı yazabilir. mobil uygulaması sayesinde telefonlarınızdan da gönderi yapabilirsiniz, istediğiniz gönderileri de facebook'ta paylaşırsınız.

İstediğiniz şeyi tam olarak anladım ve bunu kendi imkanlarınızla yapmanız mümkün tek şartı bilgisayarınızda Microsoft Ofis (2007) programı olması yeterli. Zamanında kendi şirketimde kendi imkanlarımla kendi bilgisayarımdan bir nevi CRM yürüttüm, bana göre daha mantıklı;
1-Bir başka sisteme, araca bağımlı değilsiniz bilgisayarınızın yanınızda olması yeterli.
2-Müşteri veritabanınız sizde, başka sistemlerde veritabanınızı paylaşmak durumundasınız bu da güvenlik istismar vs durumlar yaratabilir.
3-Hatta bilgisayarınızda veritabanınızdaki müşterilerinizi istediğiniz gibi kategorize edebilir istediğiniz kriterlere göre çalışma yapabilirsiniz.(örnek:adresleri zarflara yazdırabilirsiniz, belirli ildekilere yönelik çalışma yapabilirsiniz)
4-En güzeli de veritabanınıza kaydettiğiniz her müşterinizin kişisel bilgilerinden istediğiniz bölümünü gönderdiğiniz mail başlığında yeralmasını sağlayabilir -kişiye özel- bir gönderim yapmış görünürsünüz.
5-Veritabanınızdaki müşterilerin listesini veya kişileri, kişisel bilgilerinden istediğiniz bölümünü başka bir programda kullanmak üzere aktarabilirsiniz.(Örnek:sms gönderme programında kullanabilirsin)
Tüm bunları yapmak için bilgisayardan anlayan bir kişi olması yeterli, yardımcı olurum.

the mongol var orta çağın biraz daha gerisinde sanırım 395'li yıllarda mıydı neydi. savaştan ziyade mö10000 gibi hikaye hakim filme.

SPARTACUS: BLOOD AND SAND şu an 3. sezonda www.dizi-mag.com burdan eski sezon ve bölümleri altyazısı içinde izleyebilirsin, ayrıca kriterlerine göre siteden film bulabilirsin

bıçakla tepesine küçük bi delik aç

bıçağı kapağın arasından sokup havasını al.

kapağını azıcık aralayıp hava almasını sağlayın. bunun için bir kaşığın ince sapından faydalanabilirsiniz. vakum etkisini yitirince rahatlıkla açılacaktır.

bir kaseye sıcak su koy,
kavanozu baş aşağı suyun içine koy, 5 dk içinde kolayca açacaksın. elini yakma.

yöntem bir: kavanoz sıvı ile doluysa ve metal kapaksa ocağa ters koyup azıcık ısıtıp genleşmesini sağlayarak açabilirsiniz.
+kolay açılabilir
-metal kapağın altındaki lastik yanabilir, fazla ısıtırsanız başka negatif yönleri olabilir.

yöntem iki:kapağı delersiniz.
+temiz yöntemdir.
-kapaktan olursunuz.

yöntem üç:kapağın kenarı ile azıcık bıçak ucuyla zorlar ve kavanozun tırtıklarıyla kapak arasına girmeye çalışırsınız.
+yapması kolay
-camın tırnaklarını kırma ihtimaliniz ve cam parçalarının karışma ihtimali korkutucu olabilir. asla zorlamayın

yöntem dört: kavanozu kırarsınız. çok uzun süre içinde katı şeylerin kaldığı yiyecek olmayan şeyler için denenebilir.
+kolay ve acısız ve zevkli kırması
-kendinizi yaralama ihtimali

Yöntem basit açamadığım kapak yok :) şöyle; bir elinle kavanozu tut diğer elinle kapağın orta yerine destekli vur dene olmadı tekrarla mutlaka açılacaktır açtım.Herhangi bir aletle kapağın kenarından hava aldırmak kapağı tekrar kullanılmaz hale getirir. Elleriniz kayıyorsa bulaşık eldiveniyle giymeden dahi sıkı tutabilirsiniz.

konserve acacagin varsa onun acacak gibi bir kismi oluyor, onunla cok rahat hava almasini saglayabilirsin. böylece bicaklarin ucu yamulmamis olur. simdiye acmissindir da bir dahakine aklinda bulunsun.

Muhasebe demişsin ama stok cari çek senet bunlar önmuhasebe programı yani bu modülleri içeren yazılım size uyar önerim Mikro yazılımın Hesapçı ürünü işinizi görecektir, mikronun programlarını kullanmışlığım vardır, kolay akılcı bir program ve bildiğim kadarıyla borsaya kote ve büyük firma web:www.mye.com.tr

Evinizin önünde yüksek gerilim hattının olmasındaki tek tehlike ihtimali, direğin devrilerek ya da kabloların koparak evinizin üstüne düşmesi olur. Bundan başka en fazla çirkin bir görüntü olur evinizin önünde, hepsi bu? Bu tip güç hatlarının zararlı radyasyon yaydığına dair ciddi bir inanış vardır ancak o yükseklikten size verebileceği zarar, tüm gün cebinizde taşıdığınız cep telefonunun size verdiği zarardan fazla değildir.

evet. zararlı. sürekli ve yüklü bir manyetik alan. bu gsm'den çok daha bilimsel ve gerçek bir zarar. gsm halen tartışılıyor (ağırlıklı olarak kötü olduğu söylense de henüz gsm de yeni olduğu için gerçek sonuçları ortada değil.) ama elektrik manyetik alanının bu kadar güçlüsü iyi değildir. bu arada bu manyetik alandır. radyasyon değil.

sesinden rahatsız olmuyorsanız herhangi bir sorun oluşturmaz. dedikodular oluşturduğu manyetik alanla ilgili ise o kadar manyetik alanı cep telefonu da, kablosuz modem de oluşturuyor.

uçak düşüp tellerini koparıp kopan tellerin açık ucunun da yağmurlu bir günde balkona düşmediği sürece sorun olmaz. (ne kötü cümle oldu be)

cok sey hakkinda az sey bile... sözlerine istinaden yazmadım. yazıyordum. radyasyon değil manyetik alan. buna dikkat.

burada yazan radiating kelimesi "yaymak" "ışın saçmak" anlamında. radyason (nükleer) değil.

Electric and magnetic fields (EMF) are invisible lines of force that surround any electrical device that is plugged in and turned on. EMF are made up of waves of electric and magnetic energy moving together (radiating) through space. Electric fields are produced by electric charges and magnetic fields are produced by the flow of current through wires or electrical devices.

EMF is commonly associated with power lines. A person standing directly under a high-voltage transmission line may feel a mild shock when touching something that conducts electricity. These sensations are caused by the strong electric fields from the high-voltage electricity in the lines. They occur only at close range because the electric fields rapidly become weaker as the distance from the line increases.

Many people are concerned about potential adverse health effects. Much of the research about power lines and potential health effects is inconclusive. Despite more than two decades of research to determine whether elevated EMF exposure, principally to magnetic fields, is related to an increased risk of childhood leukemia, there is still no definitive answer. The general scientific consensus is that, thus far, the evidence available is weak and is not sufficient to establish a definitive cause-effect relationship.

In 1998, an expert working group, organized by the National Institute of Health’s National Institute of Environmental Health Sciences (NIEHS), assessed the health effects of exposure to extremely low frequency EMF, the type found in homes near power lines. Based on studies about the incidence of childhood leukemia involving a large number of households, NIEHS found that power line magnetic fields are a possible cause of cancer. The working group also concluded that the results of EMF animal, cellular, and mechanistic (process) studies do not confirm or refute the finding of the human studies. The International Agency for Research on Cancer (WHO) reached a similar conclusion.

ben daha çok araştırma olduğunu biliyordum. ama sonuç zararlı etkisinin olduğunu gösteriyor.

www.epa.gov

manyetik alanla ilgili şöyle rakamlar verilebilir,

standart mr cihazı 1,5 tesla iken, en büyük yüksek gerilim hattının 10 metre çevresinde 25-30 mikro tesla manyetik alan oluşur

alma o evi, çalışmasını yaptım biliyorum.

Simdi zararli olup olmamasini gecelim, sen daha bu evi almadan once bu kadar kafaya takiyosun. Googleda da arastirirsan bu tarz evlerde oturanlar bile rahatsiz bu durumdan. Sonucta gun gelir bunu elden cikartman gerekir. Almayi dusunen herkes de yine kafaya takacaktir, sagdan soldan biseyler duyacaktir.Evi kesinlikle rahat elden cikaramazsiniz zaten. Buyuk ihtimalle ucuza geldiginden tercihliyorsunuz ama yuksek gerilim yaninda ev bence sagligi birakin yatirim acisindan cok yanlis.

Daha önce bir yerlerde okumuştum zararlı ve yanılmıyorsam minimum 40 metre gibi bir mesafe gerekli, elektrik mühendisi odaları veya bu konu onların alanlarına da girdiği için biorezonans merkezlerindeki (hemen hemen heryerde varlar) uzmanlarla birebir konuşmanı tavsiye ederim, mesela burayada sorabilirsin www.biosense-tr.com

elindeki pdf resimden değil word dosyasından kaydedildiyse bu site büyük ihtimalle işini görür: www.freepdfconvert.com

abby fine reader kesin çözüm.

Şunlardan biri mutlaka işini görecektir;
www.zamzar.com
www.pdfonline.com
www.pdftoword.com

bu mükemmel ülkede şaşırılacak şey mi bu? tüm kamu kuruluşları tc kimlik istiyor. onların da veritabanı şifreleri 1,2,3,4 gibi dahiyane kriptolama sistemleri ile korunuyor. ve yine google'da "tc kimlik no ile adres bulma programı" yazınca karşımıza güllük gülistanlık şeyler çıkıyor.

TCK Madde 136- (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suç duyurusunda bulunmak lazım.

şu video herşeyi anlatabilir ;)
www.facebook.com

kredi kartı numarası bilinmediği sürece dolandırılma gibi bir ihtimal olmaz değil mi? korktum lan.

Bşr tanıdığım vardı ttnet bayisi ve veritabanına erişimi vardı, ankaradaki tüm ttnet abonelerinin listesini superonline bayisine satmıştı...

Aynı şeyi bende merak etmiştim, meğer ismi malum telefon işletmesinin abonelik sözleşmesindeki maddeden dolayı imza atarak, bilgilerin kullanımına izin veriyormuşuz, Türk milleti olarak okumuyoruz birileri bize bunu yapıyorsa suçun büyüğü bizde.
@nf3
"TCK Madde 136- (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." olsada sözleşmede imza atarak izin verdiğimizde hukuka aykırı bir durum olmamaktadır değilmi yada en azından ortadan kaldırılmaktadır.

okumuş olsaydın o imzayı atmayacakmıydın?

Sözleşmeleri okumamak Türk milletine özgü bir durum değil. Sözleşmeleri kimse okumuyor, çünkü okumanızın bir anlamı yok, okusak da değişiklik yapamayacağız ve o hizmeti almak için o sözleşmeyi imzalamak zorundayız.

Çaresiz değiliz ama... Bu tür sözleşme şartları Tüketici Hukuku kapsamında "haksız şart" olarak adlandırılır ve yazılmamış sayılır.

Kişisel verilerin korunması, anayasal bir haktır ve bu tür sözleşme şartlarıyla bertaraf edilememelidir.

Kanımca böyle durumlarda yine de TCK anlamında suç oluştuğu iddia edilebilir.

Kanun maddeleri ancak siz onlara başvurursanız sizi koruyabilirler. Kağıt üzerinde bir anlamları olmaz. Bu nedenle haklarınızı mutlaka aramanızı öneririm.

@ divit

şöyle bir bakınca sadece masraf olan birşey. ama işte olmayınca da olmuyor be abi. atıyorum kızarkadaşın var buluşup biryerlere gidiceksin. kızı otobüslerde,minibüslerde mi süründüreceksin ? kardeşimle ortak almayı düşünüyorum. hem takside hem aylık masrafa ortak olucak. o yüzden almayı düşünüyorum yoksa imkansız tabi

Kriter vermen gerekir, kaç paraya kadar, şehiriçimi şehirdışımı kullancaksın, ayda yılda kaç km yaparsın, ekonomikmi olsun, karizmatikmi, gelirin ne kadar bu önemli çünkü arabaların segmentleri hedef kitleye göredir dolayısıyla bütçeye göredir mesela d segmenti güzeldir ama işletme maliyeti yüksek olacaktır (parça ücreti+işçilik vs masraf) aldığın arabayı uzun yıllarmı kullanacaksın, yoksa her an satılabilir nakite dönebilir bir araçmı olsun, araba dünyası derya deniz. Bu iş tamamen senin hayat tarzın isteklerin şartlarınla alakalıdır, bunları gözetmeden araç almanın sonucunu mutlaka ödersin ama nakit ama gayrinakit.

Türkiye'de araba sahibi olmamak için çok geçerli sebeplerin var:
1- Akaryakıt fiyatları.
2- Araçlara uygulanan vergi oranları
3- Türk trafiği ve yolları.

Türkiye yakıt fiyatlarında olduğu gibi, araç vergi oranlarında da dünya lideri. Milli gelirine oranla ödettiği vergiler, beyin asidini tüketecek cinsten. Ülkede araç sahibi olmak, gelirinize oranla her türlü yüksek çıkacak olan gider. Araba almak rasyonel bir aklın işi olmamalı.

Sinir sisteminizi muhafaza etmek adına en azından bir bisiklet ya da olmadı küçük çaplı bir motorsiklet önerimdir.

her hafta 100 lira taksi parası versen daha karlı olacağını bil, sonra araba almaya karar ver.

@sakman

30000 tl civarı bakıyorum,şehiriçi kullanıcam(ist),ayda 1600 tl gelirim var,uzun yıllar kullanmayı düşünüyorum,sportif-orta görünüşlü bir araba yeterli olur yani über bir araba istemiyorum,masraflarının yarısını kardeşime dayatıcam. oda yazın 2500 tl maaş alacağı bir işe girecek. yani geliri ayda 4000 tl diyebiliriz aslında. ama işte hem kredisini öde,hem masrafı derken 30binlik bir araç yeterli diye düşünüyoruz

1600tl gelirle iyi cesarat istanbulda araba sahibi olmak. bence ortalama aylık min 400 gideri olur arabanın ona göre bu işe giriş!

tavsiye konusuna gelirsek; öncelikle ikinci el alacağın için eğer sıfıra yakın 1-2 yaşında bir model almayacaksan dizel alma. benzinli + lpg li model işini görür.
hatta eğer çok km yapmam diyorsan benzinli kullanırsın.

masrafı az olan bir model seçmelisin ve oldukça az kmsi olan. eğer aile yoksa b sınıfı parayı zorlarsan c sınıfı bir model işini görecektir.

otomobillerler ilgili ayrıntılara her markanın/modelin forumları olur oralardan çok detaylı bilgi bulabilirsin.

benim kişisel sınırlarım şunlar olurdu. 50 bin km üstü olmasın, 5 yaş üstünde olmasın, çok büyük motorlu olmasın, türkiyede tutulmayan bir model olmasın, yedek parçası ucuz olsun.

aşağıdaki modellere bakabilirsin,
b sınıfında: fiat punto, opel corsa, renault clio
c sınıfında: opel astra, seat leon, hyundai i30

kolay gelsin.

@Wolfware
Araba seçmenin önemli bir kısmı beğeni olduğu için marka önermeyeceğim ama kriterlerine bakarak kriter yazacağım;
1-1.600 Tl maaşla ayda 1-2 depo gaz kullanırsın, çünkü gelirinin belirli bir bölümünü ayırmak durumundasın @nuisance katılıyorum ayda 400 tl gibi bir harcaman olur bunun içinde yıllık aracın vergi+sigorta ücreti+eksoz muayenesi+yağ değişimi+ufak tefek arıza ve bakımlar dahildir.
2-Alacağın aracın işletme maliyeti 1. kriterin olsun; km'de yakıt sarfiyatı, fren balatalarının ücreti, triger devir daim pompası, kullanılan lastik ölçüsü (bu önemli bir farktır mesela 13 jantla 15 jant arasında 2 katına varan fiyat farkı vardır)aracın parçaları servis dışında ki kanallardan bulunabiliyormu servise mecburmusun parça konusunda vs gibi bilgiler sana o araba hakkında fikir verir.
3-Muhtemelen ekonomik olması açısından lpg kulanacaksın, lpg takılmamış araç alıp kendin taktırman daha mantıklıdır çünkü benzinli+lpg li araç üzerinde iki hassas sistemin çalıştığı bir araçtır bakım kullanış çok önemlidir bir başkasının hatasını bakımsız araç kullanması sonucu başına gelebilecek sorunu bulmak çok zordur, o yüzden lpg'yi kendin taktır, yada tandık bildik bir aracı al biraz fazlada olsa.
4-Lpg taktıracaksan liyakatli bir yere git bünyesinde mutlaka makina mühendisi olan bir yer olsun tercihin.Lpg takılmadan önce mutlaka araç bujilerini ve buji kablosunu orjinaliyle değiştir ve arabayı cihaza bağlatarak sistemi kontrol ettir ilk sistemdeki hata lpg'nin dahil olmasıyla içinden çıkılmaz bulunmaz sorunlara yol açar.
5-Araç alırken aracın geçmişini mutlaka araştır, servis kayıtlarını araştır servisteki kayıtlı km'erle aracın son km'sini kıyaslayın, piyasada km'si değiştirilmiş, pert kayıtlı toplanmış araçlar mevcut, yeni bir araçsa aracın sondan geriye muayene evraklarına bak araçların km'sinin evraklara yazıldığını duymuştum.
6-Şayet yaşlı bir araç alacak olursan serisi devam eden bir araç tercih et ileriki yıllarda parça bulma sorunu yaşmayacağın gibi serisi devam eden bir araç olduğu için güncel bir araç olur.
7-Alacağın aracın piyasa değeri ile kasko değerini karşılaştır bu şu demek kasko değerinden fazla bir fiyata aldığın arabayı kasko yaptırdın diyelim ve aracın bedelini kaskodan almak durumunda kaldığında aracı aldığın fiyattan değil kasko listesindeki rakam sana ödenir, kasko listesindeki fiyatla piyasa fiyatı örtüşen aracın tutarlı olduğunu düşünürüm.
Bende senin gibi 1.600 tl gibi gelirle durumuma göre;15.000-16.000 Tl'lik 2001 Hyundai accent milenyum 1.5,102 beygir, benzin+lpg (lpg'yi kendim taktırdım), güvenlik paketli (abs+yolcu hava yastığı)klimalı, elektrikli camlı, otomatik antenli bu aracı tercih ettim gayet memnunum. Yakıtı makul, uzun yolda çok iyi. Serisi devam ediyor. Yedek parçalarını piyasadan servise göre daha uygun fiyata her zaman bulabiliyorum, örnek vermek gerekirse, hepsi orjinal; triger seti+devir daim pompası+kayışlar+alternatör rulmanları+işçilik 225tl, fren balataları 15-20 Tl, lastik 13 jant 100 Tl/adet, buji takımı 17-20 Tl, yağ hava filtresi 5-10 Tl. Umarım faydalı olmuştur, araç tercih alım aşamaları çok zor ve yorucudur kolay gelsin

ben nane çayı severim. gevşemek rahat uyumak için en iyisi iki bardak süttür aslında

ara öğünlerde süt içiyorum. ama bi faydasını görmedim uyku bakımından. belki benim bünyede reaksiyonu başkadır.

nane olabilir aslında. listeye alıyorum.

melisa ve ıhlamur karışımı güzel olur.

Papatya iyidir, ama daha iyisi oğulotudur diğer adıyla melisa ama onunla karıştırılan limon otu alma, bir tutamını çay gibi demle iç, hiç öyle bir uyku uyumadığını ertesi gün anla. İncele www.eksisozluk.com

yasemin, melisa

gitmediysen ben de melisa diyorum. direk uyutur. uyudun mu yoksa yau?

melis, cansu

bende melissa diyorum, diyorum da bende uykudan ziyade sakinleştirici etkisi yapıyor,

birde dikkatimi çeken bir şey oldu dün gece kullandım ilk defa, dişim ağrıyor diye(çene kemiğim kırık ve açık yara var ağzımda tedavim sürüyor) ağrı kesicilerde etkili olmayınca, karanfil yağı aldım aktardan, çok değil 1 çay kaşığı kadar sürdüm yaraya, 5 10 dakka sonra acayip uykumu getirdi, saat 8 de yattım sabah zor kalktım. sakinleştirici etkisi varmış onunda, google la istersen onuda.

alıntı

Strese, Uykusuzluğa, Depresyona ve Unutkanlığa Bitkisel Çözüm – Karanfil Yağı:

Karanfil yağı hem doğal bir afrodizyak hem de mükemmel bir stres giderici etkisi olan bir bitkisel uçucu yağdır. Zihin açıcı ve dikkat toplamayı kolaylaştırıcı özelliği ile zihinsel yorgunluğu giderir. Aşırıya kaçmamak kaydıyla uygun miktarlarda tüketilen karanfil yağı zihini açar, berraklaştırır ve unutkanlık, hafıza kaybı, aneksiyete, depresyona sorunu çekenlere yardımcı olur. Diğer yandan uykusuzluk veya uyku bozuklukları çeken kişilerin daha rahat uyku çekebilmeleri amacıyla karanfil yağı tüketmeleri önerilir.

alıntı

link : www.dogaldiyet.com

kış çayı var karışık güzel bence.

25 tl aylık fark eder. anlık su ısıtıcısı termosifonun verdiği keyfi vermese de tasarrufludur.

anlık su ısıtıcı sakın kullanma 7kw mnsktimm. tehlikesi de cabası. bizimki ihlasındı apartmanın ana sigortasını attırdı. tedaşı çağırdık da öyle düzelt.düşün artık. ayrıca konforsuz. en soğuk günlerde yıkanabilmen için musluğu iyice kısman lazım. ip gibi akan suyla yıkan yıkanabilirsen. montla sıç daha iyi.

termosifon 2kw en yüksek ayarda. yavaş yavaş ısıtıyor.sadece yıkanmadan bir kaç saat önce aç. anlık devamlı açık tutup suyu sıcak tutma hava soğuk.

Ani su ısıtıcı da kullanmış,son olarak elektrikli termosifon kullanan biri olarak, elektrikli termosifon suyu kısa aralıklarla düşük enerji çekerek ısıtıyor elektrikli termosifonun daha güvenli ve konforlu olduğunu düşünüyorum, çünkü elektrikler kesilse bile suyu mevsime göre bir kaç gün sıcak tutabiliyor. Bence termosifon içindeki suyu ısıtan elektrotu kirece karşı koru ister temizlet istersen şöyle bir ürün var onu kullan www.ekosu.com (su içindeki kirecin yüzeylere yapışmadan akıp gitmesini sağlıyormuş. Elektrik tasarrufu için yeni nesil led ampulleri kullanabilirsin ben tchibodan bir kaç sene önce tanesini 20 tl'ye almıştım lümen değerleri düşük loşla aydınlık arası aydınlatma sağlıyor ve çok tasarruflu, vestel'in led ampullerini denemeyi düşünüyorum lümen değerleri yüksek görünüyor mantıklı olabilir emagaza.vestel.com.tr

Elektrik faturanız gerçekten çok fazla, termosifon olabilir, beyazeşyalar eski tip ise onlar da yapabilir...

2 haftada 1 kere mi!?

1 haftada 2 kere diyecektim pardon :)

merhaba ik ci degilim ama bir deneyimimi paylasmak isterim. forma istedigimden dusuk yazmistim ki biraz daha garanti olsun isim (sacmalik) gibi bise dusundum heralde. sonrasinda baska birsey cikti ben o isten vazgectim, henuz beni aramamislardi da zaten. derken arayip teklif yaptilar ve forma yazdigim miktardaydi teklif. kibarca tesekkur edip reddettim neden dediler ucret mi dusuk, evet dedim ben de, ne kadar olsun dediler istedigim miktari oylesine soyledim iyi gunler dedik kapattik. ertesi gun bir daha aradilar istedigim rakamla teklif yaptilar. demem o ki, istediginiz rakami, piyasaya da biraz hakimseniz direk yazin. abartiya kacmamak sartiyla yazmanizda hicbir sakinca olmadigini dusunuyorum. basarilar.

Her şeyden önce tarafsınız, mülakat karşılıklıdır, sizde karşı taraftan istedikleriniz almaya bakın, mesela işgören devir hızını sorun, en uzun çalışanın kaç yıldır çalıştığını sorun çalışanların çalışma süreleri kısaysa bu önemli bir bilgidir, hem puan kazanırsınız. Ücret konusu stratejik bir durum, o firmada çalışanların veya benzer pozisyondakilerin piyasadaki ücret seviyelerini araştırın, eğer yüzyüze görüşmeyse ancak sabit bir fiyat stratejisiyle gitmekten ziyade önce bilgi alışverişine önem verin, firmayla ilgi araştırma yapın ve görüşeminizde firmayla ilgili araştırma yaptığınızı bir şeyler bildiğinizi farkettirirseniz bu olumlu puan kazandırır, öncelikle sizde istenileni başvurduğunuz pozisyonun görev tanımının yapılmasını, sosyal haklarınızın neler olduğunu, fazla çalışma mesai olup olmadığını öğrenin çalışma sürelerini esnek çalışma saati varsa haftalık veya aylık bazda ne kadar?(esnek çalışma adı altında fazla çalışma saati önemli mesela; 1.450Tl ye ayda 288 saat çalışmakla, 1.000Tl'ye 200 saat çalışmanın birim saat ücreti aynıdır, yani sade totalde verilene yada alacağınız ücrete takılmayın bu ücret karşılığında harcayacağınız mesai saatinide gözetin)Şöyle bir yol izlerseniz; ne ücret istediğiniz sorulduğunda,"ücretin sorun olmayacağını" düşünüyorum, "işgören ücret skalanızda zaten bu pozisyon için ücretler bellidir" gibisinden konuşun puan kazandırıcı olur, kararsız kaldığınızda düşünmek karar vermek için zaman isteyin ne kadar zamanınız olduğunu sorun, beğenmediğiniz hoşunuza gitmeyen yada çalışmak zorunda olduğunuzdan kabul ediyorsanız, olumsuz cümle kurmadan sonu olabilirdi'li olan cümleyle ifade edinki yarın vazgeçtiğinizde işinize yarasın.

sadece birkez is gorusmesine girdim. formda vardi bu soru. bos biraktim. sozlu mulakatta konusu tekrar acildi. bu soruya cevap vermek istemedigmi dogru olmayacagini soyledim. cok israr ettiler ben de "madem cok istiyorsunuz 5000tl" dedim(yeni mezunum). gulustuk vs. sonra onlar kendi ortalamalarina gore bir teklif yaptilar. bence cevap vermemek lazim. cok israr ederlerse imkansiz bir miktar soylenmeli boylece top onlara gecmis olur.

kurumsal bir yerse ve siz cok dusuk soylerseniz istediginizden fazla da soyleyebilirler. cunku her pozisyon icin minimum ve maksimum maas araliklari oluyor. oradaki ik'ci bu araligin disina cikamaz. bu durumu yasayan arkadaslarim var.

"uygun görülen"

ortalama bir şeyi yazın, görüşme sonrası iş tanımını öğrendikten sonra beklentinizi değiştirebilirsiniz. sonuçta o fiyatı yazarken pozisyon hakkında bilginiz yoktu. bu sorumluluğa karşı beklentim şu şekilde değişti denilebilir. hem çok uçuk bir fiyat yazmadıkça diğerinden yüksek diye görüşmeyecek değiller. çoğu kurumsal firma zaten pazarlık yapmıyor. standart olarak bunu veriyoruz kabul ediyor musunuz diyor.

oluşur. ben 5 dk bile ara olmadan 2 defa yaşadım

Ben de geçenlerde yaşadım, ilk deneyimimdi. Kulak basıncı vardı hatırlıyorum gerçi bütün vücutta bir basınç söz konusuydu.İşin garip kısmı bu deneyim beni korkutmaktan çok merakımı cezbetmişti.
Not: ateistim

ay ben bi defa yaşadım, bi daha gelmedi başıma. bence de çok heyecanlı. keşke tekrar olsa. kulakta basınç hissi olmuştu sanırım. yataktan kalkmak isteyip kalkamamış, sonra bi anda bütün vücudum gevşemişti. inanılmaz bi deneyimdi hahah.
not: ateistim.

Bilgi olsun, ben küçük yaştan beri karabasan geçirirdim, nedense yüzüstü yatınca yada yüzüstü yakalardı beni sadece gözlerim açık olur ve görürdüm başka hiç bir yerimi kımıldatamazdım, söverdim sayardım geçmezdi tabi o zamanlar sadece karabasan olarak biliyorum, ondan sonra rahmani meziyetleri olan rahmetli babaannem o şeytan "çok korkanla, hiç korkmayana gitmezmiş" korkma dedi ve bazı duaları okumamı söyledi. Sonra yakın bir zamanda karabasanın bilimsel olarak uyku felci olduğunu da öğrendim yüzüstü yatmıyorum ve eskiye göre çok nadir oluyor artık, yatmadan önce veya karabasanım geldiğinde üç ihlas, üç nas, üç felak okuyorum kurtuluyorum, bazen yetmediğinde ezan okuyorum kurtuluyorum.
Not:Müslümanım, kulakta basınç hiç olmadı.

olur olur her tarafta basinc olur. kitlenir kalir insan, gecmesini beklicen yapcak birsey yok.

stresli olduğum günlerde sık sık yaşadığım bir durum. oluşabilir de oluşmayabilir de şart değil. gördüğünüz rüyaya göre değişiyor.

not: mani dinine inanıyorum.

yanıyor şimdi.

Ekim'in 15inden beri yanıyor burda mesela, yaşanılan şehre göre değişebilir de, valilik ya da belediye karar veriyor sanırım tarihe.

aynen 15 inden sonra yanmaya başladı,.

benim de bugün işte dondu, zaten ofis doğru düzgün güneş almıyor, bir de kaloriferleri yakmıyor cimriler. ben de 2 saat erken çıktım "üşüdüğüm için karnım ağrıyor" diyerek. yakında içlik giymeye başlayacağım herhalde..

bilkent'te yanıyor ama, bu satırları huşu içinde yazıyorum.

yöneticiye bağlı. şehre falan bağlı değil:)

şort giyiyordum ve 15 dk önce ilk kez pijamamı giydim

Devlet dairelerinde kaloifer şeysi 1 Kasım'dır. Lojmanda da öyle olabilir.

Ama ben olsam yakmam lan. istanbul'daysan öyle bişiy yakçak bi hava yok. Sen fazla üşüyo olmayasın?

Eskiden bununla ilgili yönetmelik vardı, kalkmış. Yöneticinin insafına veya hakkınızı arayıp sesinizi yükselterek yöneticinizi etkilemenize bağlı başaramazsanız merdiven boşluğundaki ısı 15 dereceye düştüğünde toplayabildiğin kadar imzalı dilekçeyle bulunduğun yere göre kaymakamlık veya valiliğe başvurun(yada daha kolayı olabildiğince çok kişi şikayet maili atsın), ısınırsınız.

Hacettepede bayramdan önce cuma yakılmaya başladı. Şuan odada şortla geziyorum el deymyor kaloriferlere.

3- samsung galaxw w kullanıcısı olarak diyorum ki batarya konusu dışında harika telefon. ben paranoid android rom kurdum. pek güzel oldu. tablet modunda kullanıyorum sistemi ve çoğu programı. samsung muhtemelen 3.0 kernel yayımlamayacağı için 4.1.* güncellemesi zor olacak yakın gelecekte ama 4.0.4 ile de harikalar yaratılıyor. s III alamayacaksa ya da ne bileyim sII o zaman alsın derim w'yi.

1-burun catisina dokunmaycagi icin herhangi bi degisiklik olmayacaktir burunda..estetik dr onerisi istersen yazarsin cevaplarim..
2-ingilizce karakterle kullan.
3-s3 alsin

1-Kışın burnundan nefes alamaman ağzın açık uyumana dolayısıyla seni faranjite yatkın hale getirir, burundaki yapı dış ortamdaki havayı süzdüğü gibi havayı ısıtarak ciğerlere gitmesini sağlar, o bölgedeki kemik kırma işi sinirlere yakınlığından dolayı risklidir, referansa göre doktor hastane seçmenizde fayda var.

1- geçen sene burun ameliyatı oldum. bir tarafta kemik eğriliği, diğer tarafta et büyümesi vardı. iki taraftan da nefes alamıyordum yani. benim burun kemiğim kırılarak yapıldı diye biliyorum. dış görünüşte hiç bir bozukluk olmadı. aksine normalde eğri olan bir kısım ameliyattan sonra normale dönmüş gibi geldi bize. yani sanki içerideki kemik oraya bir baskı uyguluyormuş da o yüzden eğrilmiş gibiydi zamanında. nefes alma kısmına gelirsek, kemiğin olduğu taraftan süper nefes alabiliyorum şuan. ama etin ufaltıldığı tarafta ameliyattan belli bir süre sonra tekrar sorunlar yaşamaya başladım. alerjiden dolayı falan büyüyebiliyor herhalde. ama sizde sırf kemik varsa baya iyi olacaktır burnunuz. her halükarda eski halinden iyi olacak esasında. ama ameliyatı iyi bir doktora olmakta fayda var diye bir klişeyle de bitireyim yazımı. başka sorular olursa sözlükte bununla ilgili yazdığım bir entry vardı. hayvan ara'dan bulabilirsiniz.

Afyon'da tamda istediğin gibi, apart tarzında mutfağı salonu sıcak suyu daire içinde havuzu var, üstelik istediğin kadar kişiyle gidebilirsin, istersen irtibat verebilirim bir telefonla halledersin.

Hilal termal, Akkuş termal, salutaris

sakarya tarafına gelirsen kuzuluk kaplıcaları var.
www.ihlaskuzuluk.com

www.eksiduyuru.com

midende ekstra bir sorunun yoksa hiç zararı yok. gayet iyi birşey yapıyorsun.

mideyi tembelleştirir derler büyüklerimiz. bi süre sonra sodasız hazmedemez hale gelirsin yediklerini demedi deme.

tansiyon yukseltır.

Maden suyu içen biri olarak; baymayself'e katılıyorum yemeklerin arkasından içersen içmediğinde zamanla hazımsızlık yaşarsın, ben yediklerimi hazmettikten sonra içiyorum, kaliteli ve güvenilir markalar tercih edilmeli (Sarıkız favorim, kızılcahamam, kızılay iyidir) bazı markaların suya gaz basarak maden suyu diye sattıklarını okumuştum, bir diğer sağlık riski de radyasyon.

Bazı maden suları nitrat içeriyor, uzun vadede tehlikeli ve zararlıdır.

forum.donanimhaber.com

www.izafet.com

AVG iyidir, kasmaz ve ücretsiz vewrsiyonu mevcut. Bir diğer alternatif te şemsiye (Antivir)

Microsoft security essential, comodo

avast

avira

comodo en iyi ücretsiz korumayı sağlar ama biraz daha üst sınıf kullanıcıya hitap eder. basit arayüzlü olsun, basit virüslerden de beni korusun diyorsanız avg veya avira önerilir.

Bende de dökülüyordu, organicum adlı şampuanı kullandığımdan beri tek teli yere düşmedi. Abim de aynı şekilde. Yalnız bu sefer de ciddi kepek oluyor.

genel anlamda yok aslinda, sadece biraz gecikebiliyor, olay genetik.

en kesin cözüm biraz acildiktan sonra sac ektirmek.

minoxil kullanbilirsin. geciktirir en azından.

Eğer Tsh'ın düşükse saçlar dökülür, sabah aç karnına tam kan tahlili yaptır özellikle Tsh tahlilinin olmasını iste referans değerlerdeyse yani normalse, diğer kozmetik vs. nedenler üzerinde dur. Tsh: Vücudun orkestrasıdır, düşük veya yüksek çalışırsa problemdir, öldürmez süründürür diyebileceğimiz etkileri vardır, düşükse metabolimanız yavaş çalışır, konsantre olamazsınız, saçlarınız dökülür, unutkan olursunuz, kilo alırsınız,şu belgesellerdeki tembel hayvan gibi olursunuz, şeker hastası olma riskiniz vardır. Yüksek çalışırsa hiç bir yere sığamazsınız, ateş basar sıcak gelir, arabada arka koltukta ortada oturmak istemezsiniz daral gelir, pencere kapı yanlarını ve ferah yerleri tercih edersiniz, sinirli olursunuz, kilo verirsiniz.
Saç ektirmek tek seçenek değil, başka bir seçenek daha var çözümü bulan bir türk profesör başarı oranı %90 bir milyon usd para harcamış arge için okan bayülgenin programına çıkmıştı www.folixir.com

Frekans'ı değiştirerek doğru frekansı bul, 75Hz ya da 60Hz'i seçince düzelmesi gerekir.

60 şu an zaten.

tek seçenek 60 gözüküyor şu an, lcd'ler için optimal frekans 60 değil mi?

Monitör arkasındaki kablo bağlantısı veya kasadaki kablo bağlantısı iyi oturmamıştır veya monitörün elektromanyetik dalga yayan bir elektrikli alete yakındır, hala düzelmezse sorun var demektir.

v-sync i acmayi deneyebilir misiniz acaba