Açıkça yaz/söyle bir aralık. Benim tecrübem bu yönde.

neredeydi tam olarak hatırlamıyorum ama bu noktada hem şişi hem de kazı yakmamak için en doğru ifadelerden birinin "bu pozisyon için, şirketinizin verebileceği en yüksek maaş" olduğunu okumuştum.

merak etmeyin aşırı abartmadığınız sürece hiçbir düzgün şirket bu çok maaş ister bunu şimdiden eleyelim demez.

Sen ne kadar net bir rakam vermek istemesen de ısrarla rakam duymak isteyen firmalar olabiliyor. Aralık vermeyi kabul ederlerse, ki genelde ediyorlar, piyasa ortalamasına +- 500 yaparak, bir aralık veriyorum ben. Çok geniş aralık olduğunu söylerlerse aynı rakama +- 250 yapıyorum.

@turkuaz
işte esas merak ettiğim buydu yani beklentim adamların skalasına yakınsa ama biraz yüksekse eleme olayına girmezler diyorsun. Ben de direk vazgeçerler mi diye düşünüyordum.

Aklindaki araligi yaz. COk dusuk yazma. mesela 5000 lira istersen 5000- 5500 yaz. Bekledigim maas araligi bu, ancak sirket politikaniza da uyarim de. O zaman yuksek maas istedin diye seni elemezler. Once bir pazarlik yapmaya calisirlar.
Yani hem az maas soylemeyip kotu algi yaratmazsin, hem de pazarliga acik oldugunu belirtmis olursun.

saçma yüksek bir rakam söylemediğin sürece problem yok.
atıyorum adamların tahminen vereceği para 5bin liraysa, 8bin isterim deme. sen 3bin de isterim desen, 5bin de isterim desen zaten adamların ne vereceği belli. önemli olan saçma sapan yüksek bir şey söyleyip itici olmamak.

"ama maaş konuşulabilir demek" direk ezikliktir. öyle bişe deme. piyasası neyse onu söyle. düşük söylersen; kurumsal bir firmaysa ve toplu alım yapıyorsa herkes aynı alıyordur. 1 2 kişi yüksek alır o kadar. yani düşük söylersen yükseltebilirler. onun dışında boş durmak yerine gir işe. 3 5 ay- 1 sene sonra; eğer maaş düşükse zam istersin vermezlerse başka bir iş bulduğunda ceketini alır çıkarsın.

"bu pozisyon için, şirketinizin verebileceği en yüksek maaş" ==> bu topa çıkma kanka. :D bu neylan. american psycho'dan Christian Bale misin mk! troll bu entry sanırım.

ben soyle yapiyorum su anki maasim x (bunu genelde az biraz yuksek soliyorum) bundan asagi bi ucrete ve sosyal haklara calismam diyorum.

Piyasada olması gerekenin 500 lira üstünü söylemen lazım. Aksi senin hakkında kötü bir imaj bırakır zaten.

burada cok kotu tavsiyeler verilmis: "bu pozisyon için, şirketinizin verebileceği en yüksek maaş" veya "maas sikinti degil/sonra hallederiz" cok cok sakat yanitlar. bunlari soyleyenlerin mulakat tecrubelerinin cok az veya varolmadigini saniyorum.

maas beklentisi kritik bir mevzu. on numara makina muh. arkadasim var ama herif bodos oldugu icin su anda uc kurusa calisiyor. 3 ay icinde gotu kasindi tabii yaptigi hatanin farkina varinca da simdi sike sike ayiklayacak pirincin tasini.

"piyasaya gore" de acik bir mevzu. neresinin piyasasi? cerkezkoy'de mesela istanbul'dakilerin aldigi kadar maas beklemek biraz budalalik oluyor. basvurdugunuz sirektin yerine gore degisir.

boktan sirket|iyi sirket ayrimi da var mesela. boktan sirket sana yuksek maas verir ama mudurun/patronun gotunu yalamadigin surece sittin sene adamakilli zam alamazsin. halbuki biraz daha dusuge iyi bir sirketin teklifini kabul etmis olsan simdiye cok daha fazla para kazanirdin....gibi.

ama en kolay formulasyonu soyle:
- zaten kek degilsen averaj bir piyasa degeri belirlersin (sektor, tecrube, uzmanlik vb) atiyorum bu 3k lira
- 3k liraya gore cikmak istedigin is yerinde daha az veya daha fazla aliyor olabilirsin. tabii ki de daha fazla aliyorsak o degeri baz aliyoruz.
- bunun uzerine 1k arttiriyoruz (=4k).
- araligi da ½k tutuyoruz (4-4½k). 1k da aralik verebiliriz. ama genelde bu biraz daha ters tepiyor. hemen alt limiti soyluyorlar.

-Cok yakin arkadasim cizdirdi
-Memnun kaldi
-Atakoy subesu en iyi subeleridir, icerden tertemuz bilgi :)
-Hemen hemen tun doktorlari iyi, aletler son teknoloji ve bu isle ilgilenen tum doktorlar isinin uzmani.

Fiyat 3-5 arasi degiskenkik gosterir

dunya goz hastanesine hic guvenmiyorum.
yerinizde olsam turkiyede ilk lazer yapan adama, istanbul cerrahi hastanesi fulya subesinde yaptirirdim.
zaten su anda lazerle ayni anda 2 kusuru birden yok eden 2 klinik var birisi cerrahi, digeri de bagdat caddesindeki veni vidi vici

ben de dünya göz ankara'ya yaptırdım, -7 numaraya yakındı göz numaram, ameliyattan sonra tamamen sıfırlandı. çok rahat ettim. yalnız ücretini hatırlamıyorum, 4 sene oldu ben yaptıralı. hiçbir sorunum yok şu an.

"4+4+4 mitingi sırasında polisin saldırısına maruz kalan SDP’li Eylem Ataş’ın bir gözü yüzde 80 oranında görme kaybına uğradı.

ETHA’nın haberine göre miting alanına girerken kendilerini aratmak istemeyen DEV LİS ve SDP üyeleri ile polis arasında gerginlik yaşandı. Polis bu sırada Eylem Ataş’ın yüzüne copla vurdu.

Yüzünün çeşitli yerlerinde ödem oluşan ve tek gözü yüzde 80 göremeyen Ataş, hastaneye götürüldü. İddialara göre Hacettepe Hastanesi’ne götürülen Eylem Ataş’a polis baskısı nedeniyle darp raporu verilmedi. Bunun üzerine Dünya Göz Hastanesi’ne götürülen Ataş’a, polis baskısı sebebi ile 2.5 saat boyunca herhangi bir tedavi uygulanmadı. Yaşananlar üzerine SDP ve Eylem Ataş’ın ailesi suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun ardından Dünya Göz Hastanesi’nin, aileye “Tedavi masraflarını biz üstlenelim, olay kapansın” dediği iddia edildi.

Konuyla ilgili açıklama yapan SDP Ankara İl Örgütü, “Yüzde 80 göremeyen arkadaşımızın bu halde olmasının sebebi orantısız polis şiddeti ve onu 2.5 saat boyunca tedavi etmeyen Dünya Göz Hastanesi’dir. Bu olayın peşini asla bırakmayacağız, bu olayın sorumluları ceza alana kadar bu davanın takipçisiyiz!” dedi. (Evrensel)"

Meseleyi doğrudan Eylem'in ağzından öğrenmek isterseniz: www.siddethikayeleri.com

Bu belirttiğim meselenin haricinde de, kendisi hakkında pek iyi şeyler duymadım. Daha farklı bir yer araştırmanızı önermekteyim.

fiyatlar 1000-2000 arası değişiyor. yani 2 sene önce öyleydi, hala öyledir sanırım. ben bağdat caddesi'nde veni vidi'de yaptırdım gerçi.

caddebostan veni vidi, özer bey yaptı operasyonumu.

tüm süreç fatihgunes.co

Bu kokuyu bilmiyorsan denemeden alma derim. Yorumları çok iyidir genellikle ama herkese kesinlikle gitmez bu koku.

Fiyatına gelecek olursak da üretim tarihi eskidir belki, bayatlamış olabilir. Kontrol ettirme olanağın varsa baktır derim almadan önce ;)

Gittigidiyor ve n11'deki satıcılara güvenmem. Hepsiburadada da Satıcı Hepsiburada değilse uzak durun. Geçen sözlükte sahte parfüm rezaleti açılmıştı.

bu parfum top class. bu, tom ford ve aqua di parma bence dunyanin en iyi erkek parfumlerini uretiyor.

dolce gabbana the one var. artik kolonya kivamina geldi, uc sene filan oldu snairim, yarim sisesi bitti. yenilemek lazim :( kararsizim. duty free'den almistim

şu an bvlgari aqua aldım boynerden. çok para verdim ama koku müttiş kalıcı. ucuzunu alırsan yarım saatte uçar kokusu. pintiliğe gerek yok.

blue de chanel edp

Armani Code.
Aldığım yer hep duty free.

evet hepsiburadadaki eski seri sanırım.

resmi sitesindeki şişesi farklı.

usa.hermes.com

eski seri degil. orijinali o. beyaz gibi olan sisesi voyage modeli. limoni kokusu var

Yıllardır dutyfree den ya da yurtdışından aldım. İçine sinerse al internetten. Armani acqua di gio kullanıyorum ben genelde.

zara ve pull and bear'da güzel çeşitler var.

Hermes, Terre D'Hermes.

Aqua di gio profumo

Boyner'den indirim denk getirip aliyorum, ya da duty free'den aliyorum

Bence online alinmamasi gereken 2-3 seyden biri parfum

Avon Full Speed. Annem sağ olsun.

Kendim istesem çok efsane parfümler bulurum da zamanım olmuyor böyle şeylerle uğraşmaya.

hugo boss red edition.
hepsiburada'dan alıyorum.

Tanimiyorum.

ben seviyorum ama biraz vefasızsın. :D

o degil de, cocuklar kimde kaldi?

Sevmiyorum.

sevmiyorum

nasıl tak diye buradayım, saniyede.

tanımıyorum

Yok bolm.

Tanimiyorum

www.mynet.com

sen kimsin mk

Sen kimsin
Tanısam belki severim

ortaokullu falan olduğunu düşünüyorum.

hani her gün yanından öylece geçtiğimiz insanlar..
tanısak belki, en yakınımız onlardan biri olacaktı..
tanıyamıyoruz ama..

belki tanısak, sen de en yakınımız olacaktın..
tanımıyoruz ama..

Tanimiyorum ki.

ilkokullu trollün tekisin işte.

der meister'in yan sanayisi gibi geliyorsun.

sevişelim mi

brad pitt olsan sevilmezsin diye sevimsiz ama günümüz bir espri yapıp kaçıyorum

arkadaş olarak

bilmem

elo'ya yazan.

genelde kaldırımda değil de yolda yürüyorum
(çok asiymişim yaa asdfdasf)

1-metrodaki sarı çizgiyi geçmek.
2-bardak kırmak vs. sonra toplamak zorunda kalıp etrafı süpürmek.

Metronun yürüyen bantlarında yürümeden duran ve trafiği tikayan insanları sağ omzumla rahatsız ederek hizlica sollamak

baslik acip daha cok kisiye ulasmasini ve daha fazla tik almasini mi saglayalim.
thx but no thx

zekaniza hayran kaldim hakikaten, bu mantikla herkes gidip gurses opel'den araba da aliyordur, esra ozcan'a da dugun fotografi cektiriyordur.

Bahsi geçen video doğrudan paylaşılmadan kadın düşmanı oldukları vurgusu yapılabilir. Ama "x rezaleti" şeklinde olmadan yapılırsa ve bunlara propaganda fırsatı verilmezse daha iyi elbette.

Yalnız rezillikleri ben en son 5'te bıraktıysam 55 olmuş. Bravo.

Bir de sıfır mı almalı ikinci el mi , daha önce birisi bu tür araçlarda sıfır alırsan zarar edersin demişti , ne kadar doğrudur

şehiriçi kullancaksan start stop lu olan bi modeli varsa onlara bak.
her gün kullanacaksan da dizellere bakmana tavsiye ederim.
(her gün trafiğe kalacaksın ön kabulüyle diyorum bunları tabi)

dod gibi bir firmadan 2nci el almak daha mantıklı.
sıfıra dünyanın vergisi ödeniyor %45

bence 1.16, dizel ve 2. el.

Çok temiz içine sinen olursa ikinci el de olur ama zaten yaşlı araba almayacağın için sıfırıyla aman aman fark olmayacak fiyatta. Vergiyi sadece başta veriyorsun gibi bir şey yok. Sonuçta satan adam ben verdim o vermesin diye vergiyi düşmüyor...

Araç alırken her türlü zarar edersin. Sinemaya gidince de zarar edersin. Bazı harcamalar parayı geri almak için değildir zaten. Yatırım değil bu sonuçta. Şöyle saçma bir durum da var gerçi. Ben üç sene evvel aldığım araçtan kar ediyorum. Döviz kuru yüzünden. Ama 5 yıl taksit alırsan faiz ödersin yine daha çok verirsin. Neyse konu o da değil de. Bunlar çok temel şeyler. Araç alırken para kazanmak düşünülmez. Zaten sıfır aldığında birden çok değer kaybeden araçlar 200bin tl üzeri araçlar. Kalanda öyle çok fark yok.

İkinci el piyasası olan araba alırsın mesela satmak kolay olur, aldığına daha yakın satarsın. Sıfır araç alırken daha uzun garantili alıyorsun bir kere fiyat ondan yüksek, ilk kullanıcı olmak bambaşka bir his bence. Param olduğu sürece sıfır tercih etmeye çalışırım. Bmw nin kullanılmış otoları sattığı sistem var yine iki yıl garantili, sıfıra göre ucuz ama ikinci ele göre pahalı. Garanti de satıyorlar. Oraya da bakabilirsin için rahat etsin.

Yılda on bin km yi aşmayacaksan dizel şart değil. Gerçi hiç bir zaman şart değil de :) fark etmez yani o kadar.

İkinci el satışı ve tip olarak ben 1 serisini tercih ederim. Ama bu çok zevk işi. Bir de 1 serisinde yeni kasa 2 yıllık da var ama mini daha yeni yenilendi, o kadar eskisi yoktur, yine sıfırdan fiyat farkı çok değil.

1 serisine yakında makyaj gelecek eğer önemsiyorsan.

iki arabayı da gidip test etmiştim .(Bmw 118i benzinli vs Mini 5 Kapı Dizel)

- Bmw'nin oturma pozisyonu diğer araçlara göre farklıydı, ayakların öne uzanır şekilde oturuluyor.
- İkisinin de arkası aynı gibi geldi ama mini biraz daha dar yazıyor internette.
- Bagaj hacmi Bmw nin daha iyi.
- Mini'nin direksiyonu daha sert
- İkisini de aynı güzergahta kullandım ve binmeden önce ortalama yakıt tüketim zamazingosunu sıfırladım. Sonuç: Bmw 118i 12,7 litre, Mini: 8 Litre. Kısa yol olduğu için normal şartlarda -1 lt olacaktır. İstinyede çok da trafik olmayan yerde kullandım ama 90'ı hiç görmemişimdir.
- Bmw'nin donanımsız versiyonu binilecek gibi değil, ama Mini oyle değil.
- Kısacası gidip ikisini de test edin derim.

valla şikayet bişeyi değiştirmez, sonuçta ona bi şekilde güvenmişler mağazaya müdür yapmışlar, emin ol senden daha yavşak olduğu içindir

ha şikayet edersen eğer , en iyi ihtimal müdürü bi uyarırlar, seni daha çok huzursuz eder.

öğren abicim karaktersiz insanlarla polemiğe girmemeyi.

Direkt okey mi diyeyim?

ben bilmem deyip çıkacaktın işin içinden, benim anlaşmam böyle diyecektin

çünkü bi bok yapamyacağını kendi de biliyor, baktın yaptı, hemen çat genel müdürlüğe bi yazı, ben sizinle böyle anlaşmadım bitti gitti.

Öğlen geldiğimiz günleri toplayıp o kadar saat daha çok çalışacağız işte mağazada.
17 değil de, 14de gideceğiz mesela oglenci olarak.

götünden kanun çıkarmasın, istersen iş bakın başka kendine.alternatif olarak

bence müdür kafasına göre mesai saati belirleyemez.

acı olan şey böyle birşeyi firmaya yalakalık olarak kullanacak olması

işte ben böyle böyle bi sistem getirdim, öğrencilerin sırtına daha güzel biniyorum diye.

Ben olsam saatimde çıkar, kadını da sallamazdım. Bir sözleşme var ve sözleşmede çalışılan süre belli neticede.

Ayrıca genel merkeze şikayet etmek yerine onun genel merkezden bir mail, bildirim falan göstermesini talep ederdim. Bazı işyerlerinde part time personelin 1 dakika bile fazladan çalışması yasak. Yaptırımı falan var demek ki.

Çalışma saatlerini merkez belirliyor ve zaten ofiste de yazıyor. Hanımefendi kendisi alacaklı sayıyor kendini.

senden daha taşşaklı ve yavşak olduğu için bu karıyla başetmen zor. bir daha muhabbete girme bence ya altta kalıyorsun ya da müdürünü göt ettin diye surat yapılıyor sana.

fazla sallama. üstlere gidersen ona da sana da konuşur geçerler. ikinizde kapitalist şirkete para kazandıran güzelciklersiniz sizlerden vazgeçmez şirket. lakin vazgececek olursalar önce sen gidersin sonra müdür. onun için bulaşma dalgana bak.

mağaza müdürleri her zaman göt olurla mağaza kendisininmiş gibi davranırlar bunu unutma. alayının aq. koydumda...


ekleme: bu arada söylemeden geçemicem , keşke beni de böyle birşey uyutmasa :)

boyle tipleri hukukla korkut yaptiginin yasal dayanagi olup olmadigini ogren ki buyuk ihtimalle yoktur, sonra dava acarim de. en kotu mobbing davasiyla korkut

At kahkahayı suratına, "yav he" de yürü git, geç.
Böyle durumlarda tartışmak hiçbir şeyi çözmez. Sana da gelip "haklısın, afedersin" denmez muhtemelen yani kimse böyle tartışmaz.

Bence güzel cevap vermişsin zaten. Boşver, şikayet etme, görmezden gel.
i.imgur.com

le tout nouveau testament izleyebilirsin.

eksisozluk.com

yardıma muhtaç çocuklara ulaşıp yardım edebilirsin.

bence aklındaki şeyi çok büyütüyor olabilirsin. ölmek istemek öyle basit bir şey değil.

bir psikolog öneririm ben.

spor yap ama kendine hedefler koy.
moralin bozukken koşmak çok iyi gelebilir mesela.
her gün bir önceki günden yüzde 10 fazla koşmayı dene.
koşmak da bir terapi yöntemidir.

spor söylenmiş . koşu gerçekten iyidir , seviye arttırarak koşarsan daha iyi olur.
kolpaçino, çakallarla dans tarzı anlamsız ama seni güldürecek filmler falan izlemeni tavsiye ederim.

bunları yapmadan önce ise seni bu duruma sokan şeyleri kafanda tamamen bitir.

1. Doktorunu değiştir, tedavi olmuyorsun çünkü.

2. Just like heaven izle, ben çok ağır depresyon geçirirken gaza gelmiştim.

3. David Burns'ün İyi Hissetmek isimli kitabını bi oku.

4. Temiz havaya ve güneşe çık. Bol su iç ve günde 2 kere ılık duş al. Et ve hayvansal gıda yeme bi zaman, sebze ve baklagil ye, meyveyi abartma.

5. Çimenlere çıplak ayakla bas. Yeşillik gör. Evden dışarı at kendini. Kuaföre git, makyaj yap, güzel kokular sür.

Kendinle ilgilen. Konuyu olduğu gibi kabul et ve kenara koy, ilgilenme onunla. Kendinle ilgilen.

günlerden bir gün çok üzgünüm yine. evde hem ağlıyorum hem iş yapıyorum. televizyon da açık kendi kendine çalışıyor.
yeni evli sayılırım, 2 küçük çocuğum var, haftanın 6 günü çalışıyorum. o zaman çamaşır makinem elektrikli süpürgem filan yok her iş büyük emekle yapılıyor. gündüz sular kesiliyor tee gece yarısı geliyor, gecenin yarısında çamaşır yıkamaya kalkıyorum sabaha kadar çamaşırları yıkayıp kömür sobasının etrafında kurutuyorum çünkü sabah işe giderken yıkadıklarımı çocukların yanına koyacağım. işten geldiğimde sular kesik olduğu için yemek yapmak zor oluyor çamaşırlar kururken yemeklerin bazılarını hazırlıyorum. biri bebe onun maması ayrı, diğeri her şeyi yiyecek yaşta değil, onun menüsü ayrı, bizimki ayrı. eşim yemek ayırmada uzman çavuş, artı olarak onun yiyeceği gibi şeyler yapmam lazım. sabahları iki çocuğu giydiriyorum, kendim giyiniyorum, kocamın kıyafetlerini hazır ediyorum, kahvaltı yapıyorum ve yaptırıyorum, biri kucağımda diğeri bir elimde diğer elimde koca bi torba kıyafet ve çarşaf vs. kızları kreşe bırakıp oradan işe geçiyorum.
işyerinde manyak bi adam var olmadık pislikler yapıyor. beni kendine rakip görüyor türlü yalanlar, dümenlerle baş etmeye çalışıyorum. işim parayla ilgili, şirketin kasası ödemeleri aldısı verdisi bende. çok dikkat gerektiren bir iş, hata yaparsam mazallah altından kalkamam hem madden hem manen.
annem kanser, 3 kardeşim var, en küçüğü 13 yaşlarında, annemin hastalığıyla ilgilenmek, ev işleri vs hepsi lisedeki kız kardeşimin üzerinde ona destek olmaya çalışıyorum. bir pazar kendi evime bakıyorum diğer pazar anneme gidiyorum.
kayınvalidem bi tuhaf. destek olmak bi yana köstek oluyor, iğnelemeler falan gırla.
düğün takılarıyla bir kooperatife üye olduk, güzel bir muhitte ev alacaktık. evin ödemelerini yapıyoruz bir yandan da ikramiyelşerimi bir kenara atıyorum ara ödemeler olacak çünkü. maaşım ev kirası+kreş masrafı ve ev taksidine gidiyor. kaynım bütün birikimizi borç istemiş, eşim de gelip bana sordu. ben de çok toyum o zaman, hayatı bilemiyorum pek. " vermek istemese hayır diyebilirdi demek vermek istiyor" diye düşünüp sen bilirsin dedim. o para geriye gelmedi, biz ödemelerde zorlanıyoruz. ( sonra o kooperatiften çıktık mecburen, eşim o parayla iş kurma girişiminde bulundu, tüm paramız yemden vergi iadesinin kaldırılması değişikliği nedeniyle bir gecede tavuklara yem oldu)

ben çok gencim, o kadar tecrübesizim ki... yaşadıklarımla baş etmeye, onları çözmeye yönelemedim. dertlenmeye, ağlamaya başladım.

İşte o gün ben ağlayıp dururken vakur sesli bir kadın "ağlama" dedi. "ne ağlayıp duruyorsun? " ses televizyondan geliyordu. sanki odada sadece o kadınla ikimiz varmışız da benim ağladığımı görüyor ve bana söylüyor gibi irkildim. Konuşan Deniz Adanalı'ydı. Sonra neler dedi hatırlamıyorum, o ses bana güzel bir soru sormuştı ben soruda kaldım. Hakkaten ne ağlayıp duruyordum ki..

O günden sonra ağlamayı kestim. Sonrasında mücadele etmeyi akıl ettim. Üzüntü modundan çıkamasaydım mücadele moduna giremiyecektim. Bunu 30 yıl sonra bu gün çok daha net görebiliyorum. Mücadele modu ilerleyen dönemlerde beni tahmin bile edemeyeceğim yerlere getirdi.

Öncelikle ölmek istiyorum lafını sil at kafandan. Bilinçaltı tuhaf bi mekanizma. Aleyhine de çalışabilir lehine de . Senin düşüncelerine bağlı onun neye göre çalışacağı. Sana bunun garantisini verebilirim. Kafadan kitaplardan falan sallamıyorum, yaşayarak öğrendiğim en değerli bilgilerden biri bu benim. Düşüncelerini hemen elden geçir, olumsuz hiç bir cümle kurma kendinle ilgili.
Sonrası düğün bayram demek isterdim ama öyle değil tabii, bol emek, ter, zorlanma...
Emek verdiğin yönde ilerleyeceksin,kazanacaksın. Kazanmanın tadını alınca da mücadelenin kıymetini öğreneceksin.

Film önerisi vermekten çekiniyorum böyle zamanlarda ben. Bana önerilen filmlerin bazıları daha kötü hissettirmişti çünkü. Behzat ç bana iyi gelmişti bir vakit yaşadığım bi zorlukta. İşte onun o bitmişliği filan yalnız olmadığımı hissettirdi galiba.
Son zamanlarda izlediğim filmlerden aklıma gelen Castaway on the Moon' a bir bak istersen. güzel bi film, denişik.

Psikoloğuna ilacın bi halta yaramadığını söyle. İlacı değiştirebilir.

gez. başka şehri, mümkünse başka ülkeyi. benim kafamda bu var.

videoların hepsine bakamadım ama pilates bantları al 5-10 lira bişi onlarla birçok hareketi evde yapabilirsin.

5 barfiks (ön koldan çekeceksin.)
15 şınav(şınavda zorlanırsan kadın şınavı ile başla)
20 mekik
15 ters mekik
40 squat (ağırlıksız)

kurallar
1-hareketlerin hepsini peş peşe yapacaksın tek set halinde.
2-tekrar sayıları sana fazla gelecektir kendine göre ayarla tekrar sayılarını.
3-kendine göre ayarladıktın sonra tekrar sayılarını yükselterek devam et.
4- 4 set olarak uygulayacaksın.
5-hareketleri yapmadan önce ufak hareketler ile vücudunu tamamen ısıt.
6-ek olarak dumbell alıp ön kol kasını çalıştırabilirsin.(nedeni barfiksi tam çekebileceğini sanmıyorum onun için ön kol gelişimine destek olur.

sırt, önkol,arka kol,göğüs,karın,bel ve bacakta bulunan başlıca kas gruplarını çalıştıracaktır. peş peşe yapacağın için kendini daha güçlü ve formda hissedersin.
ek olarak calf çalıştırması yapabilirsin. bunun için internetten arat calf antrenmanı diye.


3 gün yapman yeterli olur.
bir problem ya da eksiklik hissedersen mesaj atarsın.

kısa süre sonra ben de aynı programa başlayacağım yüksek tekrar sayısı ile.

migrosta ne cok buyuk ne cok kucuk esmer sandvic ekmekleri oluyo onlar hem cok lezzetli hem de cok doyurucu tavsiye ederim....

tavuk salatalı sandviç yapın hocam. tavuk göğsünü haşlayın sonra bıçakla ince ince kıyın parça pinçik edin kıyma gibi olsun. içine yoğurt, çok sağlıksız olur demiyorsanız mayonez, hardal, dereotu, maydanoz, turşu vs. kafanıza göre baharatlar koyun. mis gibi. afiyet olsun.

uno sandviç ekmeğin arasına 80 gr. ton balığı koyup limon sıkıyorsunuz, en son marul veya isteğe göre yeşillik ekliyorsunuz. yanında da tropicana vişne suyu... hadi bakalım.

turk japon karmasi bir sandvic isterseniz, beyaz krem peynir, somon fume, zencefil tursusu, marul azyagli aztuzlu beyaz peynir cok az wasabi ekleyip harman haline getirin diger ekmegin uzerine surun, julyen julyen kesilmis salatalik parcalari. balina ekmegini onceden tost yaparsaniz bu malzemerle harika bir oglen gecirebilirsiniz. eger eve sushi istediyseniz onceden, dolapta fazladan kalan soslari degerlendirmek icin palnlamis bir menudur.

www.sahibinden.com

skoda fabia/seat ibiza tdi dsg.
konu kilit.

Otomatik seçeneğiniz olduğu için taş gibi araba bulmanız zor. Eski model passat olabilir. Ya da az kilometreli clio alacaksınız.

volkswagen için çok değişmiyor. yorulma.

200-700tl arası fark olabiliyor benim tecrübeme göre.

not: vwspor

zubizu uyelerine yuzde 6 falan gibi bi indirim vardi bi arastir bence

zubizu bineklerdeymiş sadece :(

sağlam pazarlık yapın emin olun fiyatı indireceklerdir

2014 aralık ayında fiesta liste fiyatı 56.000₺ idi

Tüm istanbul ford bayilerini aradım. En düşük 52.000 söylendi. Gittim otokoça 50.200e aldım çıktım

siparisi verdim ama henuz kargoda okuyunca haber vereyim

Okumadım ama yorumları hiç sekmeyen bir dostum okumakla vakit kaybetme dedi.

okudum beğenmedim ama yoklukta okunabilir.

Şuanda okuyorum, murakami yi seviyorum ben, kitap elime kapaksiz gecseydi mesela a ha murakami yazmis bunu derdim,
Ben seviyor gibiyim, ama daha bitmedi,
Kardesim de okudu ve begenmedi, imkansizin sarkisi, sinirin guneyinde gunesin batisinda daha iyi diyor,

oyuncak araba ve eski toto oyuncakları(süpriz yumurta)

dostlarımın...
"iyi dostlar biriktirdiiiim hepsi ailem ooooolduuuu"
a tribute to ŞEBO
=)

şakamı yabdım cevabım babamın pul koleksiyonu bulunuyor, o sayılırsa o var...

Koleksyonculuk biraz farklı algılanıyor türkiyede. Her toplanan şeyle kolekyon olmaz, rare ürün toplamaktır makbulü, amazonda satılan şeyin koleksyonu olmaz.

Ben koleksyon yapmıyorum, eski ve hoşuma giden ilginç kitapları satın alıyorum. En güzeli sanırım 1873 basımı almanca "reise nah konstantinopel" konstantinopole yolculuk isimli kitap. Bir de 1843 basımı bir cep incili var, kemik haç var üzerinde de kaplama olarak. Bunlar ama koleksyon kitapları değiller.

Bu ikisinde de bana hoş gelen şeylerden biri, o ürünler yapıldığı sırada dünya üzerinde yaşayan kimse kalmadı, hatta geçende okudum 1800 lü yıllarda(1899) doğmuş sadece 2 kişi kalmış dünyada. Ölmmüşlerdir belki şimdiye.

eski para koleksiyonu

gittiğim ülkelerin paraları,

bburago küçüklükten beri,

bileklik, küpe

koleksiyon olarak gittiğimiz yurt dışı ve yurt içi gezilerin yol biletleri, şehir içi biletleri, yerel paraları, kullandığımız haritalar, guide booklar ve oradan ladığımız magnet ve oraya özgü olarak aldığımız/topladığımız/çaldığımız (!) küçük minnak souvenir tarzı şeyleri biriktiriyorum. bi de geleneğimiz olarak gittiğimiz her yerde köprü üstünde bi selfie çekiyoruz. şimdilik çekmecede bi kutunun içinde duruyorlar ama ileride şunun gibi bir şey yapma fikrim var. tr.pinterest.com

Yerde bulduğum kuş tüylerini biriktiriyorum.

alışveriş merkezlerinin poşetlerini biriktiriyorum ama lazım olunca da kullanıyorum. hemen her şehirden var.

eski bozuk para koleksiyonu, hatta kapsamlı bir koleksiyonum var. bazı parçaları bayaa para ediyor :)
bir de değişik şehir ve ülkelerin metro biletleri

magnet
dvd
müzik cd'leri

-Plak
-Bardak altlığı
-Dergi
-Film, konser, tiyatro, seyahat biletleri
-Kaset

Mutlu oluyorum ben. Pek fazla güdüsünü sorgulamıyorum o sebeple.

3 yıldır toplamaya çalıştığım içki koleksiyonu(yapmaya çalışıyorum).başlangıç şişelerini buldum,şimdi kalitelileri arıyorum. single malt viskilere odaklandım
farklı ve hoşuma giden kupalardan oluşan küçük bir birikim var.
baykuş biblo koleksiyonu
yeni toplamaya başladığım plaklar da var.

Eski kağıt paralar ve yarı değerli taşlardan tesbih biriktiriyorum.

tam anlamıyla koleksiyon sayılmaz ama

* 2004 yılından itibaren tüm beşiktaş formaları

* şahsi olarak gittiğim her şehirden buzdolabı magneti.

ucuza sağlıklı ve sağlam çalışan bişi bulman ne yazık ki zor.
paraya kıyacam diyosan da garmin'lere bakacan...

bana sorarsanız en ucuzu ve etkilisi (ama nispeten kullanışsızı) göğüs bandıyla nabız ölçen saatler. ama akıllı saat değil, decathlon'da falan satılan spor ekipmanları. bir bakın isterseniz.

sim kart değişikliğiyle ilgisi var mı acaba?

@rentts

hayır. o sms onay blokesi. bi aramayla açtırılıyor. ondan bahsetmiyorum. sim kart değişmesi de yok zaten.

profsa zaten milyarlık bıçağı vardır :) bütçen 500₺+ değilse sembolik bir bıçak alman daha mantıklı. ben de aynı durumda birine geyik boynuzundan saplı bir bıçak aldım 200₺ civarındaydı. kullanmayacak ama epey sevindi ve zarif bir hediye. mısır çarşısı civarındaki bıçakçılara bir bak

Bütçem bıçak güzel ve kaliteli oldukça sorun değil. Dayım daha çok ucuz olsun iş görsün tarzı takıldığından en fazla üstün körü bir bıçağı olduğunu düşünüyorum. Varsın milyarlık bıçağını ben alayım o kadar hakkı var üzerimde :)

browning hunter knives araması yap.

Tavsiyelere hala açığım arkadaşlar up

www.eyb.com.tr

böker'in hayvanlar gibi kaliteli av bıçakları var. her avcının rüyasıdır, emin ol.

www.hepsiburada.com

harika bıçaklar.

Özel olsun istiyorsanız onun için güzel bir bıçak yaptırın, üstünede kendisinin adını yazdırın. Kendini çok iyi hissedecektir.

Özel olması çok önemli değil. Ha butik bıçakçılarda bıçak yaptırmayı düşündüm ama kaliteli olur mu bilemiyorum. Kullandığınız ya da duyduğunuz bıçak tavsiyelerine hala açığım bu arada. Şu an buck frontiers knife ile böker bıçakları arasında kaldım. Link link şu ürün güzel diye bildiğiniz bıçakları atarsanız çok memnum olurum :)

vay be zamaninda ibo kutluayin giydigi ayakkabiydi.
ebay de ya da amazonda varsa vardir.
Tr de bulman cok zor

birebir aynısı olmasa da ikeada var, bu ergonomik gibi olanlar ama kötü, çünkü 1 saat sonra götün başın ağrıyor.

www.ikea.com

düz olanlar her zaman daha mantıklı.

bunlar dışında ergonomik gibi olan oturma koltukları şunlar
www.ikea.com

bunun ayak uzatma aparatını da alıyorsunuz
www.ikea.com

bir de şöylesi varmış
www.xxxlutz.at

bu sizin istediğinize yakın.

bence ama en güzeli ve rahatı, tamam çok şık değiller ama rahatlar
www.xxxlutz.at

poang lar inanilmaz rahat tavsiye ederim

teşekkür ederim hocam da yalnız biraz pahalı gibi geldiler bana. Öğrenciyim de ben :)

@devekuşu

aslında ikeanın poangın aynısı olup ucuz olan versiyonu pello var

www.ikea.com

ama tr de yokmuş sanırım.

bu arada poanglar ya da pellolar güzel ama ben daha geçen gün şunu denedim, harika.

www.ikea.com.tr

www.koctas.com.tr şundan aldık. hayatımda bu kadar rahat bir şey görmedim. fiyatı da uygun.

dockers in cantalari fena degil onlara bi bak

Kahverengi ayakkabı-kemer kullanmıyorsan düz siyah kaliteli bir çapraz geçirmeli deri çanta işini görür çoğu kombinasyonla. Üzerinde belirgin marka reklamı olmaması ve boyutununda içine bir A4 kağıdının sığacak kadar olması daha anlamlı olur, diğer türlü çok büyük veya küçük olabilir.
Ek: daha önce defalarca sorulan bu soruya verdiğim benzer cevabı hatırladım www.eksiduyuru.com

Postaci canta al. Deri olsun.

kaft'tan şu çantayı aldım, bugün ulaştı elime. son derece beğendim, fotoğraftakinden daha şık duruyor, kumaşı da kaliteli.
www.kaft.com

elindeki pc nedir ona bakmak lazım
konfigürasyonun güçlüyse boşa masraf yapıp mac almana gerek yok.
ama dandikse mac e geçip adobe premiere kullan derim.

Alacağım mac de güçlü olmayacak aslında. Dediğim gibi hobi maksatli olduğu için late 2012 mac mini alıp ssd ve ram takviyesi yapmayı düşünüyordum.

Mevcut pc de Pentium g3258 işlemcili 16gb bellekli, ssd'li ve geforce gtx 750ti strix oc ekran kartli bir makine.

Varsın yavaş render yapsın, orası problem değil. Önemli olan uygulamanın becerisi ve kullanışlılığı. Ona gore tavsiye verebilirseniz harika olur.

Genel olarak os x sanki Windows'a gore bu işlerde daha kullanışlı gibi geliyor bana (gordugum kadarıyla), o yüzden aklım mac'de ama bilemedim...

mac mini al full hd falan çalışırsın rahatlıkla fakat 4k biraz zorlayabilir seni içerik ve süre kısmıyla alakalı- realtime göremeyebilirsin cogu sekansı. late 2013 var ram takviyesi yapmıstım 16gb - hem windows hem macos kısmında montaj yaparım evde şimdiye kadar sıkıntı cıkarmadı. premiere kullanıyorum. arada bi davinci resolve. after effects falan da kullanırım yeri geldikçe sıkıntı çıkarmıyor.

Hmm durum berabere su an :) ama en azından şimdilik para harcamadan adobe'u denemek mantıklı. Tabii bir yandan os x'i de tecrübe etmek istiyorum ama...

tamam o zaman ben bir süre windows'ta adobe deneyeyim, olmadı alayım bir mac mini :)

ayni spesfikasyonlara sahip mac os x ve windows 7 isletim sistemlerine sahip bilgisayarlarda adobe premiere cc kullanarak 10 saatlik bir video renderledim. mac sorunsuz cikartti videyou, windows kilitlendi. cevap acik

ayrica mac mini icin kasim sonuna kadar beklemenizi oneririm, yeni nesil macbook prolar ile birlikte yenilenecekler, simdi alirsaniz 3 yil eski teknolojiyi almis olacaksiniz

@bollocks44

evet aslında biraz da bu yüzden aklım mac'e kayıyor. windows'un sağı solu belli olmuyor çünkü. yıllardır çeşit çeşit windows kullandık. yukarıda bahsettiğim ve şu an kullandığım pc windows 10'a güncelledikten sonra durduğu yerde mavi ekran verdi birkaç kez. aynı konfigürasyon windows 8'de tık demiyordu örneğin. bir garip...

yalnız ben ikinci el, nispeten ucuz bir mac mini bakıyordum. yeni macbook/mac mini epeyce tuzlu gelir haliyle. ikinci el fiyatlarını etkiler mi dersiniz?

1400 lira falan ya giris seviyesi sifir macminiler, butcenizi asiyor mu?

yok aşmıyor ama hobi maksatlı uğraşacağım için verim alabileceğim en ucuz makineye yönelmeye çalışıyorum. yoksa ara ara gözüm macbook pro'lara ya da mac mini'nin en üst modeline kaymıyor değil :)

render süresi hiç önemli değil, nihayetinde yaptığım videolar 6-7 dakikalık şeyler. edit aşamasında takıla takıla çalışmasın yeter. umarım derdimi anlatabilmişimdir. giriş modeli de işimi görür mü acaba?

ihtiyaciniz olan sey islemci, bende de mac mini var, late 2014 model sonradan kendim ssd ve ram taktim 2.7ghz 16 ram ve ssd, canavar gibi en ust seviye modeli 2250 liraya almistim ama o zamanin dolar kuruyla simdi bir degil tabii

late 2014'lere sonradan bellek takılabiliyor mu? sanki 2014'lerde bellekler anakarta lehimliydi diye hatırlıyorum.

aslında en güzeli dediğiniz gibi güçlü işlemcili ikinci el bir mac mini alıp ssd+bellek takviyesi yapmak gibi duruyor.

Gul suyu denediniz mi?
Benim bi arkadasimda vardi gul suyu kullaniyodu ve ise yaradigini soliyodu

saç derisi yara ve kepekten dolayı hava almıyor ve saç dökülüyor. kalıcı bir durum değil. yine çıkar saçlar. kafada yaralar varsa ilk etapta ilaçla tedavi gerekli. yani bir uzman doktora görünmenizi tavsiye ederim. şampuan olarak vichy dercos anti dandruff öneririm. düzenli kullanımda benim sorunumu tamamen çözdü.

yok denemedim sözlükte falan okudum. cilt doktoru baktı erkek tipi saç dökülmesi dedi halbuki bariz yaralar vardı saç derimde.

saçımda bir dönem yaralar çıktı, acayip döküldü bayğı seyrekleşti saçlar. doktor bir krem ve losyon verdi dönüşümlü kullandım. kafamdan kabuk halinde yaralar düştü. ardından sana önerdiğim şampuanı kullandım. şuan saçlarım yine eskisi gibi gür.

Ketoral şampuan var, doktora danışıp kullanabilirsin. Bende de bu zıkkımdan vardı Ketoral kurtardı beni diyebilirim ama yine de doktora sor.
Ayrıca mevsim değişikliklerinde ve stresli dönemlerde azar bir de yağlı yemekleri fazla tüketmemeye bak.

@delidir yakalayin haftada kaç kullandınız daha sonra bıraktınız mı?

haftada en fazla 3 kez saçını yıkayacaksın. bırakmadım sadece bu şampuanı kullanıyorum. başka şampuanla yıkadığım an geri dönüyor. berbere bile şampuanımla gidiyorum. maalesef bu illettin çözümü yok. belki bilirsin kolsuz agop var ona bile gittim. onun önerdiği t/gel'i kullanıyordum ama artık ithal edilmiyor. yine sözlükten bu şampuanı tavsiye ettiler çok iyi geldi.

Hisar intercontinental hastanesi, funda ataman a bir gorunmeni tavsiye ederim. Bana eczaneye yaptırdığım özel bir ilaç vermişti. Benim de oyle yaralarım ve dokulmelerim vardi, ertesi gün kaşıntılar bitti, kepekler çok çok azaldı. 1 haftanın sonunda tamamen toparladım.

@delidir yakalayin anladım internette kür şeklinde yazıyordu ondan sordum.

@vampir akrep istanbulda değilim malesef :(

babası kongolu annesi türk olan bi bebek biliyorum, dünyanın en güzel bebeği olabilir...
babasının rengi aşırı koyu annesi de beyaz tenli çocuğun rengi de rihanna gibi diyim...

Orta okulda vardi boyle bi bebe. Vucut yapisi, tipi, saclarinin kivircikligi tam zenciydi. Ten rengi de tam bi sutlu cikületaydi.

Zenci ciftten tek yumurta ikizi dogup biri zenci biri beyaz olan bile var. Ayni cocugun bir beyazindan bir siyahindan var. Bu cok nadir bir durum tabii:)

soru: zenci ile beyaz sevişirse ne olur.

cevap: zenci ile beyaz sevişiyor zaten...

asıl cevap: a) genelde melez oluyor.
b) zencilerin ana babasının beyaz olma ihtimali sıfır değil hatta ebeveynlerden biri siyah ise siyah olma ihtimali daha yüksek.

bunlar kişisel tespit, görüş ve değerlendirmelim sonucu oluşan verilerdir. bilimsel bir çalışma, test, anket ve seks sonucu ulaşan bilgiler değildir.

dip not: hep melez çocuğum olsun istiyorum lakin ben siyah değilim, nasıl siyah olup beyaz bir bayan ile sevişip melez çocuk yapabilirim. (akıl yakan sorular)

@stavro onlar tek yumurta ikizi degildir, cift yumurtadir.

Sütlü kahve oluyor. Hiç mi neskafe'ye cafe cream katık etmediniz? Hıammına.

Peki zenci olmanin kurali nedir ? Yani demek istdigim:D cok cok esmer insanlar goruyorum bildigin siyahlar. Birine zenci demek icin ne olmasi gerekir? Melez degil zenci.

interracial olur.

defne joy foster olur

anne ve baban has zenci olursa sen de zenci olursun

iki zencinin çocuğu kireç beyazı, iki beyazın çocuğu kömür siyahı olabilir. bunlar çok olası değil tabi. ten rengi bir sürü gen kombinasyonu sonucunda belirleniyor.

sakiz cigne bogazdaki kaslari harekete gecirir

ekmek ye.

soluk boruna kaçmamıştır ya. soluk alış verişinde bir zorluk yoksa yemek borunda kalmıştır. ya da sen boğazını zorladıkça orada var gibi hissediyorsundur.

Bol su iç. Bazı hapların içindeki maddeler bu hissi veriyor. Boğazında kalmamıştır.

Bu sebeple ilaçları bol si ile içmek ve yarim saat kadar yatmamak gerekiyor

soluk borusuna kaçar mı, lütfen arkadaşlar, ölürsünüz.
bol su iç, gövdeni ve omurganı esnetecek bir şeyler de yapabilirsin.

eger su icmene ve bir lokma bir sey yemene ragmen his devam ediyorsa bogazina yapismamistir. bazen ilac icerken ilac yemek borusunu cizerek gecer, oradaki tahris bize oraya bir sey yapismis gibi bir his olarak doner ama aslinda tahris olmustur sadece.

Soluk borusunda değil

Boğazında kalmadı. Oradaki his, boğazında bir şey kaldığı anlamına gelmiyor. Bir keresinde boğazıma kılçık kaçtı diye gece acile gitmiştim. KBB doktoru boğazıma bir cihaz soktu ve orayı görüntüledi, bir şey göremedi. Kılçığın boğazımı hafif çizip boğazımdan geçtiğini, bunun da orada bir şey kalmış gibi hissettirdiğini söyledi. Birkaç gün sürdü bu his ve sonra geçti. Cismi boğazında hareket ettirmeye çalışıp da ettiremeyişin de normal, çünkü orada bir şey yok :) Panik yapmana gerek yok :)

evdeki giderlere bakin, oralari ilaclayin.
kalorifer peteklerinin arkalarina, boru giris yerlerine vs iyice ilac sikin.
ilaclama yapan sirketler de var onlarin ozel solusyonlari oluyo, cok sa bi para almiyolar 50-100 bisi. Tum evi ilacliyolar.

disardan geldiyse sorun degil girebilecegi yerleri kontrol eder onleminizi alirsiniz. ama icerdeyse devami da vardir kesin. kose bucak arastirin.

kedi yesin ki ne zararı var?

ath

ath m50x kullanicisiyim
bundan sora da baska bisi kullanmam

yardıma ihtiyacı olan insana/canlıya yardım ettiğim zaman

Gezerken.

Tamamen anlamis ve pratik etmis bicimde ders calismayi bitirdigim zaman.

Bi kere üniversite öğrencisiyken biber dolması yediğimde çok mutlu olumuştum. Neden bilmiyorum.
Bir de yeğenim bana sarıldığında.

mesela dün koç müzesi'ne gittik, orayı gezerken çok mutlu oldum.

abd'de kendi başıma gezerken.

Sağlığı bir kenara koyarsak en büyük mutluluk verici şey özgürlüktür. Kışladaki son gecemi geçirmek üzere yola koyulduğumda çok mutluydum mesela.

çok acınası bir hayatım olabilir amma herhangi bir kontinental hokey ligi maçı izlerken gtüm tavana vuruyor. tek seferlik daha mutlu olduğum şeyler vardır belki ama genel anlamda bu kadar huzur veren, dinlendiren, mutlu eden hiçbir şey olmadı. bak futbolu da çok severim mesela ama futbol maçlarını bu gözle izlemiyorum asla. khl farklı. laola'dan izliyorum bi de genelde spiker yok. tek duyduğum patenin, buzun, pakın sesi. muazzam bi şey.

fenerbahcemizin sevillayi eledigi macta cok mutlu olmustum,
bir kere gencler basket macinda 40 dakika sahada kalip 27 sayi atmistim, kariyer rekorumu kirmistim yenilmistik ama mac sonu acayip mutlu hissediyordum.

haftasonu sabah 8'de kalkıp bisikletimle gün boyu dağ bayır gezerken. sakin, güzel bulduğum yerlerde de oturup yanıma aldığım yolluklarla dinleniyordum. inanılmaz güzeldi.

Cocuklarin cikarsiz sevgisini gordugumde. Aslinda genel olarak sevildigimi hissettigimde mutlu oluyorum.

canlı liverpool maçına denk gelmek

gecen sene bir myko ya basladik arkadaslarla 1-2 ay bayagi mutluydum.

Kadinlarin guzel ayaklarini yaladiktan sonra mutluluktan kuyrugumu sallayasim geliyor..

Ihtiyaci olan birilerine yardim ettigimde ve bu yardimin gercekten ise yaradigini gordugumde cok mutlu oluyorum ve buyuk bir tatmin hissi yasiyorum.

herşeyin benim elimde olduğunu hissettiğim zaman.

Yurtdışında tek başıma seyahat ederken.

Ilk kez tura gittigimde.

ingiltere'de geçirdiğim birkaç ay, çok tasasız ve eğlenceliymiş. 4 sene önce kuruçeşme'de sezen aksu konserinde çok güzel bi 2 saat geçirdim. geçen kış bi arkadaşımızın in cin top oynayan yazlık evinde baya eğlenmiştim bir de. insanın iyi ki yaşıyorum dediği anlar onlar.

annem mutlu olduğunda.
ve birilerini mutlu edip huzur bulmasını sağladığımda.

Telefonun çekmediği insanın olmadığı dağ taş yerlerde yalnız gezip kamp atarken.

12/13 yaşlarımda babam beni Müjdat Yetkiner'le tanıştırıp formasını aldığımda mutlu olduğum kadar mutlu olduğum an çok azdır.

Ben en son gecen hafta tatilde aptigim raki balik sirasinda acaip mutkuydum bi de

ne zaman dövme yaptırsam çok mutlu oluyorum :D

Ben de araç bakıyorum. Kriterlerimiz aşağı yukarı aynı anladığım kadarıyla. Ben leon fr 1.4 düşünüyorum. 70K'ya sıfırını alırsınız diye tahmin ediyorum.

www.sahibinden.com
ben olsam bunu alırım...

Astra..

pejo 308 dizelde kampanya var şuan 62den başlıyor ama manuel. bayilerde tek tük araç kaldı millet baya yüklendi ona da bi bakın

Benzinlide yakıt tüketimi düşündürüyor açıkçası mesela o tiguan. Lpg uyUmlu olsa gene neyse ama işte çok yakar keza leon fr de bildiğim kadarıyla uyumlu değil. Pejo kampanyasına bir bakıcam sağolun.

bulabilirseniz kampanyalı 0 pejo 308 dizel ( manuel ) çok çok dolu bir araç. Tam 70 bin. Bi bakın isterseniz

Evet tam dolusu 70bin kampanyası varmış. İlk araştırıcağım araç bulabilirsem. Teşekkürler

1.6 dsg dizel leon alacağına 1.4 ya da 1.2 tsi al. zaten turbo motor araba fişek gibi, yakıtı da çok düşük. şehir içi 4.8 i gördüğüm oluyor 100km de.

Dizeliyle yakıt oranı aynı olur mu ki. Senede en az 15.000 km garanti. Farkı kurtarır mı ki?

senede 15 bin yaparak dizelden kar falan edemezsin. dizelden kar etmek için senede 20 bin km falan yapmalısın bence en az. :/

En iyisi lpg de işte yeni motorlarla uyum sorunu var. Neyse aramaya devam yapıcak bişey yok.

Geç öğrenen bir arkadaşımızsın. Aynen öyle. En sıkı fıkı dostluk bile 1 iş değiştirip 6 ay zaman geçirdikten sonra yok oluyor.

Is arkadasi diye spesifik bir sey yok bence. Biri kafa adamsa, arkadas olabilecegin biriyse uzayda da olsan saglam arkadas olursun. Bu uzay arkadasliklari cok iyidir anlamina mi geliyor. Hayir. Karsindaki adam duzgun.

yalan olmasa da ziyan bence iş arkadaşlıkları, bana hep zararı dokundu en azından. bunla beraber iş hayatında edindiğin arkadaşlıklar zorunluluktan edindiğin arkadaşlıklar oluyor, o yüzden iş ortamından bir şekilde koptuktan sonra da kimsenin aramasına sormasına normal gözle bakmam, bakamam mümkün değil.

şöyle bir örnekle argümanımı güçlendireyim. yöneticimle abla kardeş gibiyiz görünürde, gerçekte de hani iş arkadaşlığından öte saçma bi' samimiyet söz konusu. işte herhangi biri yapsa kıyamet kopacak olayları ben sürekli yapıyorum, hiç ciddiye bile alınmıyor gibi gerizekalı durumlardan bahsediyorum. neden böyle oldu ben de bilmiyorum. ben bu kadına belki dört kere istifamı verdim, dördünde de yırttı attı allah belasını versin. istifa vermem gerekecek büyük durumlar haricinde de hep böyle yazık yalnız kalacak filan diye üzülüp gidemiyorum salak gibi. ölüyorum anlasana diyen bihteri çok iyi anlıyorum artık öyle bir ruh halindeyim. gitsem razı değiller, kalsam akıl sağlığım yitti gidiyor. velhasılı ben bugün bir şekilde işten ayrılsam asla aramam, o beni arasa telefonlarına çıkmam. belki ben vefasız bir camış, duygusuz bir moronum. belki de işten nefret ediyorum, iyi ki kurtuldum diye düşünüyorum. bunların hiçbiri ya da hepsi olabilir. aranmadım diye kızmam, aramadım diye kızılmasına da müsaade etmem. iş hayatı adı üstünde her şeyden önce iş hayatıdır, içerdiği her konu da samimiyetten fersah fersah uzaktır. biraz dağıldık ama doluymuştum demek ki. eyyorlamam bu kadar.

beni de yaz...
arada sadece nadiren dışarda görüştüğüm 1 2 kişi oluyor...

evet aynen öyle. hatta sana bir tespit daha: maaş gününü yaptiği işten daha fazla önemseyenlerden de uzak dur. arkadaşlık, samimiyet olarak pek bir şey veremezler.

Aynen öyle. Tamamen çıkar arkadaşlığıdır, herkes satar birbirini

benim en iyi arkadaşlarım iş arkadaşlarım. ama üniversitedeyiz, ofis ortamı değil, öğrencilik de devam ediyor, onun etkisi fazladır eminim.

200 300 tane iş arkadaşım olmuştur. bunların topu topu 6 7 tanesi ile hala görüşürüm.

mesela fabrika dönemimden sadece 1 kişi var. geri kalan 6 kişi de gemide beraber çalıştığım insanlar. gemilerde bide farklı oluyor olay. sürekli beraber ve yapacak bişey bulamadığın için yemekten tut, içkiye, bilgisayar oyunlarına, gezmelere tozmalara kadar kanki gibi oluyorsun. ama maalesef öyle oluyormuş bende bunu biraz geç öğrendim.

iş arkadaşlığının şöyle bir durumu var maalesef, aynı ekibe düştüğün insanlarla geçmişin, zevklerin, hayata bakış açın %99 uyuşmuyor. ama aynı işi yaptığın ve aynı sıkıntılara sahip olduğun için, e taş da olmadığından zaman içinde bir arkadaşlık kuruyorsun. ama bu arkadaşlığın temeli kişiliklerinize değil de tamamen spesifik konumunuza dayanıyor. e haliyle konum değişince arkadaşlığın da bir manası kalmıyor.

ben 4 senedir falan çalışıyorum. aynı yerde çalışmasak da dışarıda tanışsak arkadaş olabileceğim sadece 2 insanla tanıştım. ama sorarsan bir sürü arkadaşım olmuştur, ama ne gereği var.

ya olayı iş arkadaşı bilmemne arkadaşı diye sınırlandırmak saçma geldi bana. söyledikleriniz tüm arkadaşlıklar için geçerli bence. insanın yakın arkadaşının iş yerinden olabileceği gerçeği de yabana atılmamalı bence.

normal bir durum. gözden ırak olan gönülden de ırak olur derler, doğrudur. bence tek istisnası çocuk yaşta edinilen arkadaşlar. çünkü onlar daha naif, daha temiz, çıkarsız. daha paradan puldan, kariyerden, gösterişten ve benzeri şeylerden çok uzakken tanışıp kaynaşıyorsunuz. tek derdiniz kız/erkek kavgası oluyor.

iş arkadaşlığı biraz "birlikte çalışmaya mecburuz, bari keyif almaya çalışalım" mantığından hareketle kurulduğu için fiziken uzaklaşıldıktan sonra ister istemez soğumaya başlıyor. hatta aynı kurumun farklı bir şubesine geçtiğinizde bile böyle olabiliyor. bana da çok kez olmuştur ama elbette istisnaları vardır. hala uzun aralıklarla ama düzenli görüştüğüm arkadaşlarım var. ama çocukluk arkadaşlarıyla yılda bir bile görüşsek hiçbir soğukluk olmadan kaldığımız yerden devam edebiliyoruz. 24 saat birlikte olsak dahi sıkılmıyoruz. iş arkadaşlarıyla böyle olamıyor çoğu zaman.

iş arkadaşlığı yalan diyemem ama biraz zaruri olduğu için çok uzun ömürlü olamıyor bana göre.

is arkadaslarimdan, daha once isten ayrilan arkadaslarimdan, hatta isten cikip yeni ise giren arkaslarimin calistigi isyerinden tanistigim ve gorusmeye devam ettigim 10 kisilik is arkadasi kadrom var. Genelde disarida gorusuruz.
Kafa yapisi onemli aga.

İnsan hayat çabasının içinde unutuyor. "Aramadılar, sormadılar" demişsin ama iş hayatına girdiğinde zaten 10 ay birkaç hafta gibi geçiyor. En yakın arkadaşımla 3-4 ayda bir görüşünce "Ya biz geçen hafta konuşmamış mıydık. Yapma be, o kadar geçti mi" diyoruz, üstelik hala her şeyimizi biliriz. Bu tarz kopmalar iş hayatına başladıktan sonra, eğer iş hayatı yoğunsa hayatın kendi fıtratında var. Hem iş arkadaşı ve düz arkadaş çok fark etmiyor. Yakında olanla daha çok görüşüyorsun, uzakta olan arkadaşınla yılda bir görüşüyorsun ama bir şekilde yakın hissediyorsun. İş de insanın ikinci evi, zamanının çoğunu orada geçiriyor insan. Haliyle, o ortamdaki kişiyle daha sıkı fıkı oluyor insan.

Bir de 30'lu yaşların başı demişsin; bir kısmı evli ve çocukludur. Onların merhaba diyecek zamanı ve hali olmaz.

En yakınlarımdan bazıları iş arkadaşım ve işi değiştirdim. Artık her gün, her hafta görüşemeyiz. Herkesin kendi hayatı ve koşuşturmacası var ama buluştuğunda her şey kaldığın yerden devam ediyor.

pöfff maalesef ben, bugün geçmeyecek sanırım.

ek olarak gözlemlediğim kadarıyla normalde bayram seyran demeden azimle çalışan, işe gelen maslak beyaz yaka tayfası bugün çok az gibiydi, sanki heryer boş.

Ben :(

inşallah diğer bütün ofislerde havalandırma çalışıyodur, ben yandım siz yanmayın.

been

ben. cumartesi pazar da çalışcam

iyi oldu bugün çalıştığım; yoksa pazartesi istifa edebilirdim..(züğürt tesellisi)

yaz beni de...
hatta bu 3ncü günüm...

me

Dükkandan selamlar her yer kapalı

abim.

Az önce uyandım. İşin güzeli pazartesi de tatil.

Cem :(

bayramın 2. ve 3.günü ofisteydim, bugün çalışıyorum + cumartesi pazar da çalışıcam.

Bütçe dönemi :((

Ofisteyim bir de üstüne mesaiye kaldım. :) İşimi çok seviyorum da. (Aman nazar değmesin, maşallah diyin)

Vermezler banka hesabında para olması ile alakalı da değil, sistemsel bir şey.

Çok acil değilse bir hafta sonra tekrar dene. Olmazsa bir daha. Tecrübe ile sabittir.

kendi banka hesaplarını kullanmadığın orada çok işlem yapıp çok para tutmadığın için vermezler. aynı durumdaydım bana da vermediler. Sözlüğe enpara başlığına yazdım, hemen mesaj attılar lütfen isminizi verin bi kontrol edelim yanlışlık olmuştur vs diye. siyeaaaa dedim. enpara nın hiç bi numarası kalmadı artık benim için yakında da kapatcam zaten. Tavsiyem yaşadığınızı enpara başlığına da yazın.

bankada yapılan işlem ile alakalı olsa ayda min 60bin lira para dönderdim kredime olumsuz yanıt aldım enparada. ing ve iş bankası direkt verdi.

Tekrar tekrar dene diyen arkadaşı dinleme. Her kredi başvurun Kredi Kayıt Bürosu (KKB)'ye düşer ve tüm bankalar da bu bilgiyi görür. Bu da hem KKB'de hem tüm bankaların gözünde krediye ihtiyacın olduğu izlenimi yaratır ve kredi skorunu düşürür.

Bankanın kredini onaylaması için işini, yaşını, maaşını biliyor olması lazım. Bankaya hiç aylık gelirini bildirmediysen reddedilmen normal. Onun dışında vadesiz hesabında da nakit para görüyor olmaları tabi büyük bir artı olur.

Önce diğer bankadaki paranı enpara'ya gönderip, maaş bilgilerinin tam olduğundan emin olup sonra tekrar kredi başvurusu yapabilirsin.

tekrar deneme +1

enpara zaten kredi verebilecek potansiyeli olan kişilere inceden kişiye özel meblalı ekpara diye bi zımbırtı sunuyor ve bu ekparayı kullanıp zamanında faiziyle güzel güzel ödeyince kredi verelim mi diye arıyor paso.

ekpara verene kadar enpara'ya ikinci bir başvuru yapmayın derim.

ekpara hesap hareketlerine göre sunulan kredi nakit sistemidir bu arada onu da açıklayım. bana 1.500 civarı bir şey çıkardılar hesap miktarıma göre, eşime 500 lira çıktı mesela.

ahsdfsadhgsa pek kullanışlı gelmedi aga. sokakta kullanan biri görsem gülerim.

Abi ben bir ara baktım bunlara baya ama güzel durmuyor birde lambır lumbur sallanır bacakta

Bana da kullanışlı gelmedi. Hatta komik geldi :(

ay ilk kez görüyorum, sokakta görsem bakakalırım bir iki saniye. decathlon'daki küçük çantalardan al bence, sırt çantası sonuçta ama hem uygun fiyatlı hem de rahatsız etmiyor çok.

hepinizi kınıyorum1!1!!1 90 lardaki caanım bel çantaları da sizin yüzünüzden pazarcı default item i haline geldi. pis elitistler:)

@rentts aa bak h&m'de de erkek için bel çantası var. daha modern bi' şey. sitelerine baktım ama orada yok. bence yakında moda olacak onlar gene :)

Çok kötü

sinek kaydı mı traş oluyosun?

sinek kaydı için jileti tercih ediyorum. traş makinesinde sıfıra yakın tercihim.

kalburabastı gibi görünüyor.
www.google.com.tr

tatlysa kalburabastı değilse içli köfte...

tabiki kalburabastı.
altı oyuk ve içinde de ceviz var.

kalburabastı +1 izci tatlısı diye de duymuştum

kalburabastı +1

hatta o top top kısımları rendeyle yapılıyor.

Bakin su anda tam 48 kg 600gr bir insanim. Parasutculuk kursuna alsinlar diye 50-60 olmam gerekiyor, saglikli bir sekilde alayim diye bayagidir ugrasiyorum, degerler oynayip duruyor. Yemek sitesine girmem, duyuruda bakiyorum yemek denince, ve su anda canim sunu deli gibi istiyor. Serbetli bir tatlimiz sonuçt. Agalayacagim galiba :( Kalburabasti bu. Ayranla falan da cok guzel olur. Boyle de pis bogaz ol, et tavuk yumurtaya mahkum ol. Kaderim mi bu, isyan ediyorum. Yine edemedim. Yaziklar olsun.

Simdi sekerpareyi de hatirladim. Ona benziyor ayrica tadi :(

Vallahi gozlerim doldu. Sekerpare de cok guzel, kalbuarabasti da cok guzel, hepsi bebeklerim. Yogunu, cevizlisi, uzerinde, tek bir findik olani, boyle dokusu desenli olani, dokusu duz mukemmel bir daire olani. Hepsi agizda dagiliyor :(

Bim'e mi gideyim istiyorsun Asilov ne istiyorsun, açık konus! Anti-parasutcu timinden gizli ajan misin? Kalburabasti ugruna beyni yandi mi diyecekler ardimdan, sonum bu mu olacak? Bim Bim gezip kalburabastilara bakip meczup mu olacagim? Cildirip tahini basimdan asagi mi dokecegim? Bunu mu istiyorsun :D

Cevap: kalbuarabasti :(

ek özellik derken?

ben şundan alacağım sanırım
www.amazon.de

nedeni ise sıfır mouse sesi.

onun dışında fonksyon atayabildiğin bir şeyler için
bu iyimiş
www.amazon.de

3-4 senedir bundan var

www.amazon.com

yine aynısını almayı düşünüyorum.

az önce aynı kafayla şunu aldım az önce dünyanın en iyi mouse u diye geçiyor kendisi...
www.akakce.com

şurada da incelemesi var
www.youtube.com

(git: tr.msi.com)
bunu kullanıyorum son 3 haftadır felan.
hayli ergonomik bişey. tek memnun kalmadığım yanı sol klikte çıkan ses.
fiyatı da uygun.

forum.gfxnews.org

geçmiş olsun
www.sagliklahayatimiz.com

koltuk altında, kasıklarda ve boyunda var mı aynı kitleden?

Sanki öyle olunca yağ bezesi oluyor gibiydi. Saga sola kayma yoksa tehlikeli diye biliyorum.

@pinman Hayir farkedebildigimiz yok en azindan.

benim biladerde vardi omiriligin hemen yaninda,cildiye+dahiliyeye gitti yag bezesi dediler.
Siz yine de bir gosterin doktora.
Gecmis olsun

kardeşim yağ bezesi olabilir o. benim kolumda da var. yumuşak yuvarlak bi tabaka. bastırınca hemen sağa sola kayıyor. ameliyatla alınabiliyor. eğer ciddi rahatsızlık vermiyorsa dursun.

2 cm, kötü huylu bir kitle için epeyce fazla olmalı, yani başka türlü yan etkilerri de görünürdü öyle olsaydı demek istiyorum. Bence yağ bezesi ama her durumda gösterin tabii. not: tıptan anlamam.

Dunyayi degistirmek istiyorsunuz.
Once kendinizi,sonra ailenizi,sonra cevrenizdekileri degistirin.Butun bu insanlari gercekten degistirebilirseniz bir bakmissiniz hepsine birden yetisiyoruz.

isar denir buna. güzel.
suriyeliler demisken bazı fikirlerin varsa mesaj atabilirsin. onların icindeyim. yani bulundugum yerde o kadar çoklar ki biz onlara dahil olduk :)

amacım birisini değiştirmek değil aslında.
bi kıvılcımı ateşleyebilmek.
bilmiyorum yalnızca benim çevremde mi var ama benzer şeyler hisseden çok insan tanıyorum.
öyle bir şey olsun ki görenler "ben de içinde yer almalıyım" demeli. gizli bi ajandası, dini bi temeli, siyasi bi kolu olmamali.
komsusu ac iken tok yatamayan insanlardik hepimiz, simdi ise bencillikten birbirmizi bogazlama noktasindayiz.
olmasi gereken bu degil. en azindan ben buna inaniyorum.

Hissiyat bu işin başlangıcıdır. Hayal kur ve bu amaca ulaşmak için gereken konuma gel. Mesela başbakan cb ol.

Sen böyle gidersin aga.
Hiçbir zaman aksiyona geçmeyeceksin.
Böyle lafta kalacak her şey.
Sende kıvılcım ateşleyecek potansiyel yok.

Ne güzel dertler bunlar. Öncelikle bu dertle dertlenmenizin çok güzel olduğunu fark etmeli ve kendinizle gurur duymalısınız.

Neler yapabileceğimize gelince... Önce kendimizdeki kötü yanları bulmalı ve düzeltmek için üstün bir çaba harcamalıyız. Kendimizle birlikte çevremize de iyilik ve güzellik dağıtmalıyız. Bu uğurda davasına inandığınız bir siyasi partiye üye olup bu dava ve insanlık uğruna mücadele verebilir; gelecegeisiktut ve @umutlucocuklardernegi gibi yardıma ihtiyacı olan çocuklara -tek bir ayakkabı bile çok şey değiştiriyor onlar için- yardım edebilir; gönüllü sesli kitap okuyup İBB Sesli Kütüphaneya da GETEM'e gönderebilir; ideolojik bir eyleme katılabilir; bir vakıfa destek olabilir; hayvanlara yardımcı olabilir; sokak çocuklarına afili bir yemek ısmarlayabilir ya da daha pek çok iyilik fırsatını değerlendirebilirsiniz.

Yeter ki yalnızca dilde kalmasın bu fikirler ve hayata geçirilebilsin. Kutlu olsun.

ihtiyacharitasi.org

Senin gibi içi yananların katılıp var ettiği bir oluşum. Ne güzelsin, böyle kal...

@fragile lady
dedigin seyleri hayvanlara, cocuklara zaman zaman ihtiyaci olanlara yardim etme olaylarini elimden geldigi kadar zaten yapiyorum(bunlar soylenmez de yeri geldigi icin bahsediyorum) amacim kollektif bir seyler yapabilmek. Siyasi parti haric verdigin diger onerileri de degerlendiricem cok sagol...
@yaren
evet bunu gormustum daha once ama unutmusum, cok sagol hatirlattigin icin...
onu da inceliycem

@jrr
belli bi amacim su an icin yok, fikir alabileyim diye zaten sizlere danismak istedim.
zaten asil aradigim sey "amac" tan cok kollektifve saglikli isleyebilecek bir "yontem"

Rentts, İzmir'de miydin sen? Çokça gönüllü oluşumla tanıştırabilirm seni. Birinden birini illa ki yakın bulursun kendine.
Ayrıca yıllardır bu tarz çalışmaların içindeyim. Minimum ikincil travma ile neler yapabileceğin konusunda deneyimlerimi paylaşabilirim istersen.

@sour
tüm dernekler hakkında nedendir bilmiyorum bir önyargı var...
lösev dahil...
o yüzden onlara dahil olmak konusunda şüpheliyim...
"ne soruyosun?" sorusuna cevabım yok...
"ne yapabiliriz?" ve "nasıl" diye beyin fırtınası yapmak istedim sadece...

Yalnız değilsin. Çoğumuz hayatın hay-huyu içinde kaybolup gitsek de, azımsanmayacak kadar insan bu şekilde duyarlı yaşayabiliyor. Bu işin birkaç yolu var; kendin bir şeyler başlatabilirsin, başlamış bir yerlere üye olabilirsin. İstediğin aktivist olmak mı, yoksa organizasyonda çalışmak mı; bunları bir düşünebilirsin.

Bazı insanlar derneklere güvenmiyor, 'Verdiğim para derneğin yöneticisine mi gidiyor' diyerek bağışlamak istemiyor. Bir arkadaşım da, nasıl buluyor bilmiyorum, birçok ihtiyaç sahibine ulaşabiliyor ve Facebook'ta durumlarını ve ne kadar gerektiğini paylaşıyor. Açıkçası, tanıdıklarım derneklerden çok, bağımsız ve kendi başına didinen bu arkadaşa daha çok güveniyorlar. Ben de nasıl bu şekilde ihtiyaç sahiplerini bulduğunu merak ediyorum ve ona sorabilirim.

Bunun ötesinde organizasyonlara katılmak için kendine bir hassaslık alanı belirlemek uygun bence. Çünkü o organizasyona üye olduğunda, oralarda uğraşan kişiler 'Boş zamanımda bununla uğraşıyorum' kişileri değil; 'Bu dünyanın en önemli meselesi ve ben bunu şiddetle savunurum' insanları. Sen onlardan olmak zorunda değilsin ama olabilirsin de, bir süre dernej faaliyetlerine katılarak iç yapısını gözlemleyebilirsin. Eğer kişisel çıkar çatışmaları olduğunu görürsen, oradan topuklarsın. Dernekleri daha organize ve planlı buluyorum ben kişisel olarak. Bir hocam afet lojistiği konusunda çalışıyordu ve o dernek Haiti depreminde gönüllü olarak çalıştılar. Örneğin, onlardan deprem yöresindeki insanlara şişe şişe su getirilmemesi gerektiğini öğrendim. Çünkü su kısıtlı ve şişelerle götürsen bile yetmiyormuş bir noktadan sonra. Afet yöresindeki insana sudansa, su arıtıcı cihazların götürülmesi daha uzun süreli fayda sağlıyormuş ve böylece bir şişe su içmek yerine herkes göldeki suyu elindeki küçük bir malzeme ile arıtıp içebilir hale geliyormuş. Bu tarz işlerin böyle püf noktaları var ve ben toplu mücadeleye inanıyorum.

Eğer kişisel çıkar için değilse, bence siyasi parti üyeliği de bunun için uygun. Tabii ki senin kişisel görüşlerine uygun olması önemli. Genelde ve büyük partilerde daha çok çıkar çatışması olsa da, eğer görüşün o yönde ise yerel yönetimlere katılarak o yöre için yapılan plan ve projelere, en kötü taslaklarına katılabilirsin. Bazı partilerin yerel merkezlerde bu tarz şeyler için uğraşıldığını çok gördüm. Belediyenin aş evleri gibi projelerinde gönüllü, vb. olabilirsin.

yazdıkların bana samimi gelmedi. niye bu kadar sinirlendin. daha dün şehit ailelerine para topluyoruz diye bir kaç dallama çaldı kapımı. onların üslubuyla senin üslubun birbirine çok benziyor. böyle üslupların bende dolandırıcı izlenimi bıraktığını söylemem niye sizi kızdırdı ki? bu tür yaklaşımlar bana dolandırıcıymış izlenimi veriyor.
öylesiniz demiyorum dikkat edin.

değilseniz ne mutlu size.

sorunuza cevap olarak öneride bulunmuştum size ama cevabımı silmiş mod.lar.

Çok haklısın, iİyileştirilmesi gereken çok fazla konu var. Yalnız iyileri de görebilmek önemli herşey tümden kötü değil. İçim yanıyor demişsin bunu onun için yazıyorum. Moral bozukluğuyla değil umutla ilerlemek daha iyi sonuç veriyor.

Düşünen, empati kurabilen her insan seninle aynı duyguları düşünceleri paylaşıyor. Senin de çevrende var, benim de, onun da. Burada da var. Çokça. Ben mi kurtaracam, sen mi kurtaracaksın diyenler de var elbet.

Benim önerim resmi gazete bekçiliği yapmak. Bizi birebir bağlayan bize zararlı kararlar alınmadan önleyebilmek en akıllıca hareket olur diye düşünüyorum. Sosyal devlet kavramını hayata geçirmek; saydığın, gördüğün olumsuzlukları kökten çözer. O zaman "birleşelim birşeyler yapalım"ı başka konular için konuşmaya başlarız. Hepimiz paşa paşa vergilerimizi verirken neden hastalar yardım dileniyor, neden okullara kitap, çocuklara oyuncak, hayvanlara yemek düşünüyoruz. Bunlar atla deve rakamlar değil tüme bakınca değil mi?

Arka bahçemizde zeytinler kesilirken, fındıklar komşuya yok pahasına satılırken, bütün şehir yasasıyla meralar talan edilirken, şeker pancarı oyunu oynanırken sularımız satılırken biz gezi parkımıza dokunma diye dellendik.

Ben üç çocuk annesiyim. Çocuklarıma bırakacağım dünyanın daha yaşanılır olmasını istiyorum. Rızklarından çalınmasına kızıyorum. Çünkü atalarım diş tırnak çalıştılar, biz de öyle. Hepimiz ürettik, vergimizi verdik. Fındık, zeytin ülkesinde fındık yağı alırken, zeytinyağı alırkebüç kere düşünmek zorunda kalmak çok saçma değil mi?

Bu büyük bir iş. Öyle kolayına olacak bişi değil. Olur olmaz bilmiyorum. Umarım olur. olana kadar yapılabilecek şeyler gönüllü çalışma gruplarına katılmak.

Ben eğitime destek ayağında çalışıyorum. Eğitim ayağını seçmemin birkaç nedeni var. İki kişilik toplumda bile hayatın basit olanın seviyesinde ilerlediğini bilmek; düşünen sorgulayan insanların doğruyu bulableceğine inanmak, aldığım eğitimin diyetini ödemek...

Suriyeli konusu önemli. Gelen çocukların büyük çoğunluğu travma yaşamış çocuklar. İlkokul çağındakilerin yarısı lise çağındakilerin hemen hiç biri okula gidemiyor. Politik olarak gelmeselermiş denilebilir o ayrı mesele. Şimdi buradalar ve birlikte yaşacağız gibi görünüyor. Bu konu önemli, üzerine eğilmek gerektiğini düşünüyorum.

@for day to break
lütfen cevap yazmayın...
böyle bi duyuruya "camiye git orda anlat bunları para toplarsın" diyen bir insanda zerre iyi niyet olduğunu düşünmüyorum.
iyi niyetli olmayan insanlar uzak dursun lütfen.

Apple tarafından kalır fakat piyasa satıcılarında daha düşebilir.

hayır kesin bilgi.
iphone'da indirim 1 kez olur.
iphone 5s ler bile halen 1300 den satılıyor.

1-2 seneye düşer :)

Apple 2750'ye satacak bunda değişiklik olmaz, fakat piyasadaki marketler kasım sonu gibi bu fiyatın 250-300 lira altına satmaya başlar, tabi kalan 16 gb'lar şu anda 2400-2500'e gitmeye başlar.

Sifir hayatta almam. 2. El temiz passat alirim ugrasmam

Arabadan zerre anlamadigimi en basta belirterek cevap veriyorum, seksen bin liram olsa gider alfa romeo bayiisine desteleri birakir giulietta yi işaret ederekten bu oluyor mu diye sorardim.

Hiç uğraşmam; www.sahibinden.com

güzel araba al abi sen sıfır candır kokusu yeter.

edit: sıfır araba 4 senede nasıl 30000 değer kaybediyor helal olsun.

@sen nasıl bir insansın, sıfır tercih etmeme sebebinizi de paylaşır mısınız rica etsem?

Çunku 8o bin tl alti beni tatmin edecek sifir araba yok. En fazla 3 sene sonra 50bine satacaksin ve sifir aldigina pisman olacaksin.

@sen nasıl bir insansın, 3 sene sonra nasıl 50bine satıyorsun. öyle bir dünya yok. 2012'de 48bine sıfır jetta aldı bir tanıdık. şu an ikinci eline bir bakın bakalım ne kadarmış. araba pisayası her geçen gün artıyor. bu durumda da sıfır almak en mantıklısı oluyor.

@little big

Alim gucu. Suan al jettayi 80bine 4 sene sonra en fazla 60bine satacaksin.

Suan bile 75bine satilan jettayi 4sene sonra ikinci eli 60bine alan adam net maldir zaten boyle mal bulacaksan al kullan tepe tepe:D

şu an çok mu yüksek insanların alım gücü? ya da 4 sene sonra çok mu düşecek insanların alım güvü? söylediklerinizden bunu çıkartıyorum ben. kusura bakmayın ama 3 senede 30 bin tl değer kaybetmesi bir aracın mantıksız geldi bana.

sıfırının 100bin tl olduğu bir dünyada 4 sene sonra 60 bine 4 yaşında bir araç almak çok da mantıksız gelmiyor kulağa bence.

Leon nefis araba, kia ceed de bak bi full.

+ polaroid mercedes on numara beş yıldız

5-10 daha koyar yeni kasa tiguan alırım

akçay-ören

hepsinden öte kafa dinlemek deyince kaz dağları diyorum, deniz olayı yok tabi.

Erdek, zeytinli

Kuşadası ve örende çadır kampı yerleri var.
Asos civarını da tavsiye ederim. Daha az kalabalık olur, denizi de güzeldir.

doktor tavsiye demem ama tedavi olmak için önce rahatsızlığının kesın adı konmalı.skolyozun var ise derecesine göre ve yaş müsaitse ortopedi tarafından ameliyat bile edilebilirsin.Değil ise fizik tedavi ve alternatif yollarla tedavi görürsün.kısacası önce tam teşhis sonra tedavi.gecmiş olsun.

Ortopediye gidiyorsun dedigin rahstsizlik varsa seni zaten beyine göndercek.

istanbul cerrahi hastanesine git
beyin cerrahi metin beye muayene ol
Sonra bana dua et
asiri pahali degil muayenesi 200 civari olmasi lazim

her ikisi de değil.fizyoterapist muayene yapmaz zaten.fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına görünmen lazım.gerek görürse beyin cerrahisine seni yönlendirecektir.182'yi arayarak sıra almayı unutmayın.

prof sabri narmana gidin. musyenesi 400 tl flndır ama boşa zaman kaybetmezsiniz ve adam akıllı muayene olursunuz.

bir insanın hareket edebilmesi için neler gerekiyorsa onu sağlamak için çalışırlar. masa başı çalışanlarının kamburunu düzeltmekten sporcuların sakatlıklarını iyileştirmeye kadar her alanda elleri vardır. yaptırdıkları egzersizler bir süre sonra günlük rutininiz olur ve 'keşke daha önce gitseydim' dersiniz. mesleklerine derin bir saygıyı hak ederler.

www.fizyoteam.com

ipod nanoyu sat, güzel bir sony mp3 al.

hayatındaki en doğru ve mükemmel karar olacaktır. bu işlemden sonra üzerinde bir hafifleme, stresste bir azalma, insanlara karşı hoşgörü ve sosyal ilişkilerinde ciddi gelişmeler göreceksin.

yıl olmuş 2016 hala itunes...

ifunbox denedin mi?

triceps az da olsa gelişir. avuç içleri karşıya bakacak şekilde tutuş yaparsan daha etkili olabilir.

karın kası için barfiks gereksiz olur. barfikse asılıp bacağını belden 90 derece katlaman gerek. çektiğin çileye değmez. normal mekik yap.

triceps itme hareketiyle gelişir, şınav gibi
barfiks çubuğuna tutunarak bacaklarını bükmeden yere paralel şekilde kaldırıp indirirsen karın kaslarını geliştirirsin

Triceps için çekiç hareketi denen bir şey var, kolunuzu dimdik yukarı kaldırıyorsunuz, sonra dirsek ve üstü hareket etmeden kolun ön kısmını kafanızın arkasına indirip kaldırıyorsunuz (ağırlıkla). Evde ağırlık varsa deneyin. Ama hareketi doğru yapmak önemli, o bölge gelişmemiş olduğu için çoğu kişi bu hareketi yaparken şekilden şekile girip başka kaslara yüklenir. Öyle de gelişmez.

Hanging leg raise, hanging knee raise yapabilirsin karın için.

Plank ve şınav hatta dips varken

Bin lira üstü vermem. Gider bilgisayar alırım 2-3 bine.

Akıllı telefonu mecburiyetten aldım iş sebebiyle 2.5 sene geçti hala taş gibi maşallah en ufak bir yavaşlama bozulma olmadı iphone 5s telefon bozulur kullanılamaz hale gelirse gider gene iphone alırım.
Android ürünlerde kullanıyorum çoğunun arayüzüne alışamadım. Telefonda i phone u seçerim
Edit:haliyle 2 bin veririm ama 3 bine bulaşmam

Note4 ilk çıktığında, 5 ay çalıştım ve telefonu aldım.

Teknoloji, artık bir aşk. Bir üste çıkma aracı. Senin note4'ün, iphone 7 karşısında bir hiç. Çünkü 3 yıl önceki model. Bu donanım özelliği olarak değil, getirdiği prestij açısından öyle.

Sen telefon konusunda anlamıyorsun, ben ilişkiler konusunda, başka biri arabalar konusunda. Tek ana nokta, getirdiği prestij.

ihtiyaçtan aldıklarını düşünmüyorum. çevremdeki bir sürü kişide iphone'un son versiyonları var. telefonda yaptıkları sosyal medyaya bakmak ve arada döküman açmak. e aynı işi benim 1,5 yıllık 450 liraya aldığım android telefon da yapıyorken kimse ihtiyaçtan almıyor bence. tamamen gösteriş. yok stabilmiş bilmem ne hepsi hikaye. ha aylık 10.000 ve üzeri kazanırsın o zaman git bir telefona 3500 tl göm ama bir maaşı kadar parayı ya da onu geçtim kredi çekerek, taksitle, kontratla telefon alanı hiçbir zaman anlayamacağım.

Ben şahsen ne alacağımı bilmiyorum. Eski telefonum s2 idi şimdi note 3. Bu da yakında nalları dikecek, ne alayım bilmem. Özellikleri toplayabilsek keşke bilgisayar gibi.

Bende bu kadar eleştiriyorken senin bu tavrını anlamıyorum. Senin elindeki telefonda zamanında 2500-3000 di anasının karnından 1400 çıkmadı. O zaman kimin parası varda alıyordu seninde paran olsa sende note 7 alırsın kim istemez mk.

Senin bütçen el veriyor kendini 1000 değil 1500 ile şımartıyorsun başkası başka tutarlar ile. Milleti aldıkları telefonlara göre kategorize etmekten vazgeçin artık abi. Her yeni ayfon çıktığında aynı muhabbet dönüyor.

@gozu kapalı esişen ortodox

abi hayırlı olsun yeni ayfonun :)

her anlamda hayat kolaylaştırıyor ve bence değiyor

Isteyen istedigini alir. Isteyen statu nesnesi olarak gorur.

Hoslanmadigin sebeplerle telefona sahip olan insanlarla gorusmezsin olur biter.

adam senin cebindeki parayla mı alıyo?
Hayır
adam aldığı telefonla seni rahatsız etcek bişi mi yapıyo
Hayır
adamın ekmeğini, aşını sen mi veriyosun, anası mısın, babası mısın?
değilsin.
o zaman niye çeneni ve beyninini yoruyosun(uz)?
Asıl soru bu

Telefona 2-3 bin lira gömmem. Eline geçen para aylık 10 binden azken gömen de bilinçsiz tüketici ve statü manyağıdır. Çocukluğundan bir kompleksi filan olması muhtemel. 3 bin liraya yapılabilecek o kadar çok şey var ki.

tiphone7 ya da türevlerini alanlara bakış açım..

Ey Rahmeti sonsuz;
Fakiri donsuz
Seveni onsuz
Görgüsüzü tiPhone 'suz
Bırakma, aminn...

@anonymice Abi ayfon se var bende 1638 TL'ye aldım yani senden 200 lira fazla marjinalim.

Bundan önce en az senin kadar hayatı sade yaşamayı tercih etmiştim ve note 4 almıştım. Beğenmedim android dünyasını ve sattım. Ondan önce de yine sefa pezevenkliğim tutmuştu malum iphone 4s kullanıyordum 2-3 senedir.

Sanırım o kadar para verip alıcam. 2007de Nokia n70 aldım kullanıyorum hala. Arkadaşım eşim dostum yok buna rağmen gereksiz zamanlarda whatsapp soran oluyor. Sadece whatsapp için 2-3bin vermek saçma kabul ediyorum ama bozulmadığı, unutmadığım, çalınmadığı sürece, tamiri çok fazla tutmadığı sürece, sadece yenisi çıktığı için değişirmeyeceğimden o kadar para vermek mantıklı geliyor. En az 5 sene kullanmak için o kadar para vermek normal gözüküyor. Iphone düşünüyorum. Kanada'dan alma şansım doğdu. Oradan getirticem. Iphone 7 yerine 6s veya plus alıcam sanırım.
Note7ye niyetlendik ama o da tabiri caizse elimde patladı :) iphone 6s ile aynı fiyattaydılar.
Benim gibisenelerce telefonu kullanacaksa normal karşılarım.

tamamen gösteriş yapmak ile alakalı bir durum. bir önceki telefonum nexus 4'tü geçenlerde batarya olayından gına gelince vibe p1 aldım. allaha şükür iyi para kazanıyorum istesem alırım en alasını öyle kontratla falan değil şak diye. ama gereği yok. benim kullandığım uygulamalar çalışsın, pili uzun gitsin yeter bana. işte insanlar ne zamana malı kazandırdığı pozitif faydaya göre değelendirecekler. o zaman belki bir yerlere gelmiş olacağız.

1400 lirayi bir telefona verenleri hic anlamiyorum. 500e gm var, lenovo var. Whatsappsa whatsapp facebooksa facebook hepsi bunlarda da calisiyor.

Saf gibi gidip 1400 veriyorlar, cok ilginc !

@brkylmz

kinayeyi anladım evet vefakat gm ve lenovo'nun S-pen denilen kalemi -stylusu- var mı?

1400 de vermem. Duruma objektif bakamıyorsunuz. İlk olarak sizin aldığınız ve söyledikleriniz arasında ciddi bir fark yok. İkinci olarak bu durumda sadece bir s pen kullanmak için 1000 TL fark vermiş oluyorsunuz, değil mi? :)

Isimi telefonla goruyorum genelde o yuzden acimam telefona verdigim paraya. Iphone 6s plus kullaniyorum verdigim paraya hic acimadim bu zamana kadar. Android olarak htc ve samsung kullandim hemen geri sattim telefonlari. Paran yoksa gidip dandik telefon kullanirsin isini gucunu telefonla halletmezsin.

Bana para kazandirdigi surece her zaman en iyisini alirim telefonun.

aylık gelirim 6 bin üzeriyse ve geçim sıkıntısı yaşamıyorsam ben de veririm 2-3 bin lira telefona. ama gidip de taksitle almam mesela o kadar para verdiğim telefonu. trink keş çalışır. he o kadar gelirim var mı? yok. şuan o telefona o kadar para verir miyim? hayır. olay benim için bitti :d

2bin verenler neyse de, yenisi çıktıkça koşturanlara hem çok gülüyorum hem de acıyorum. Telefonla sosyal statü sağlamak ancak ergenlere özgü bi durum.
2bin veren bi insan kafadan 2 yıl o telefonla her ihtiyacını görür. Zaten telefon teknolojisi artık durma noktasında. Mesela iPhone 6 ile 7 arasında temel düzeyde bi kullanıcı için pek bi fark yok. Androidden de örnek vermem gerekirse note4 ile note7 arasında nitelik bakımından öyle abartı bir fark yok. Hep işlemcide, kamerada iyileştirme yapıp biraz da dizaynı değiştirip fanboy avlıyorlar. E bizim gibi toplumlarda da insanlar birikimiyle, ahlakıyla değil de son model iPhone telefonuyla kendini belli bir statüde görüyor.

çok saçma bir eleştiri. hele 1400 liralık telefon kullanıp da bir tık üstünü eleştirmek komediymiş.

gayet normal, herkesin öncelikleri farklı.

5 yıl önce galaxy s2 almıştım 1650 liraydı. o zamanki kurla 900 950 dolar bir şeydi. Amerika'da 600 700 doları civarıydı herhalde.

Şöyle bir durum var yeni çıkan en üst düzey telefonlar yine bu fiyatlardan çıkıyor.
E şimdi 5 yıl önce dolar 1.6 idi şimdi 2.9 3
Kaç kişinin maaşı 5 yılda 2 katına çıktı? Özelde çalışanlardan bazıları belki, kamuda çalışanlar pek sanmıyorum.

Haliyle şu an yeni telefonlar bize pahalı ama aslında o kadar da pahalı değiller biz fakirleşiyoruz.

Geçen yıl 3 gün çalıştığım parayla a101 den microsoft lumia almıştım 350 liraya. Ona bile içim acımıştı. Sen düşün. Teknoloji meraklısıyım diyip telefonlara binlerce lira bayılıp 2-3 app kullanan ise ağır morondur.