tek bir hayatım var çünkü. özellikle mutlu olma ihtiyacı hissetmiyorum açıkçası, biraz "ne varsa onu yaşayalım" kafasındayım. alt tarafı 23 yaşındayım, haliyle ak sakallı bilge gibi yazmam saçma olacak ama bu yaşıma kadar ciddi bir intihar girişiminin yanında hiçbir şey yapmadığım "tamamen kayıp" seneler de geçirdim, insan içine karışıp yaptığım şeylerde başarılı olduğum, düzgün insan ilişkileri yürütebildiğim dönemler de yaşadım. muhtemelen şu ana kadar ne dibi ne de zirveyi gördüm ve hayatımın geri kalanında çok daha farklı şeyler yaşayacağım.
aychovsky bir konuşmamızda hem kişisel olarak söylemişti bunu hem de duyuru'da paylaşmıştı diye hatırlıyorum. motivasyonun "bok" olduğuyla ilgili bir fotoğraftı. uzun lafın kısası; insanın ihtiyacı olan şey motivasyon değildir, çünkü motivasyon güvenilir olmadığı gibi çabucak sönebilir. başarılı olmak istiyorsan motivasyona ihtiyaç duymaksızın koruyabileceğin, alışkanlık edinebileceğin bir düzene ihtiyacın var diyordu. ben bunun yanına bir de şu an kime ait olduğunu hatırlamadığım "showing up is %80 of the success" sözünü ekledim. çünkü asıl güzel ve iyi şeyler devamlılıkla, takiple, ısrarla geliyor. motivasyon bunların hiçbirini sağlamaz insana. sürekli olarak dışarıdan yakıta ihtiyaç duyacak bir mekanizma motivasyon. bunun yerine zaman içerisinde insan kendi kendini taşıyabilen, gavurların deyişiyle self-sustaining bir mekanizma yaratmalı. yoksa saman alevi gibi parlayıp söner, vurkaçlarla yaşar, hep aşırı uçlarda olursun.
benim bugün uyanmak için bir motivasyonum yoktu açıkçası ama uyandım yani. bunu sorgulamak istemiyorum. şu an için bunu sorgulamak bana "musluğu açınca su niye akıyo" diye sinirlenip muslukla kavga etmeye benziyor. ne bileyim yani abi, uyandım işte. uyanmayah mı. maç falan izlerim. uzun süredir yoğundum kendi çapımda, bugün tek dinlenme günüm. öyle camış gibi yatıyorum. keyifli yani. bi şey olmasına gerek yok. mutlu değilsem bile mutsuz da değilim.
"düştüğünüz zaman nasıl kalktınız?" sorusunun cevabı da benim için kendimi sevmek oldu sadece. kendi adıma çok fazla gurur kırıcı, üzücü şey yaşadım. niye kalktım? çünkü "kendine niye bunu yapıyosun aşkım yaaa" dedim. öyle yaşamayı, öyle kalmayı kendime yakıştıramadım. megaloman bi manyak değilim. 5 ay önce giden sevgilim için hala her gün ağlıyorum, her gün "gel" diyorum. seviyorum, özlüyorum. ama sonuç olarak kendime bi değer de veriyorum ve seviyorum kendimi. tartıyorum, hesaplıyorum. bi şeyin sonuna kadar, üzülerek ve kırılarak da olsa gidebileceksem, gidiyorum. çabamın anlamını yitirdiği noktada da "nabalım kankito" deyip geri dönüyorum. yaşıyorum. üzülüyorum, seviniyorum, yıpranıyorum, iniyorum, çıkıyorum... sadece tüm bunları yaparken kendimi yok etmemeye, kaybetmemeye çalışıyorum.
ıyyyy yalnız ne iğrenç bi yazı oldu haa gören de dünyayı kurtardık sanacak amk. ama öyle yani. ben pekala yarın intihar da edebilirim ama açıkçası yaşadığım hayattan memnun olmadığımı söyleyemem. sonuç olarak ben kafama sıktığım, gözümü kapattığım anda hiç ama hiçbir şeyin anlamı kalmayacak. çok benmerkezci olmak da iyi değil ama ben böyle düşünüyorum. iyiyim diyorsam iyiyimdir, yaptığım bi şeyin güzel olduğunu düşünüyosam o güzeldir. başka birisi bana pekala "lan bu mu güzel hayat dediğin, sığır gibi yaşıyosun" diyebilir. ben iyiysem kime ne aq. öyle yani. biraz kendi içime döndüm, gafamı avuçlayıp "iyisin olum, iyisin. sakin ol." dedim. çok zorlanınca falan öyle çıktım.
bi tane hayatım var. iyisiyle kötüsüyle, acısıyla mutluluğuyla, olabildiğince iyi yaşamak istiyorum. uyanmazsam hiçbir şey olmayacağını biliyorum. uyandığımda en azından yeni bir şey olacak. bak mesela rüzgar karayele dönüyor yavaş yavaş. sabah 6 dereceydi, birkaç saate eksilere düşecek belki. kar yağacak. aha mis gibi motivasyon, illa istiyosan. akşam çıkar bi çay çorba içer, cuvaramı tüttürür, dolaşırım kar altında. nedir yani. insan olana yeter jsfskl
0