bu kadar açıklamadan sonra 1. Francis en fazla hak eden bence. Ama sonuçta nobel barış ödülü, bence bir anlam ifade etmiyor.

abu bakr al baghdadi diyorum.

bizim ülkede böyle şeylerin dert edilebileceğini hiç düşünmemiştim helal olsun.

bütün sene boyunca herkese iyi davrandım belki bana verirler

papa francis almasi kesin gibi. o olmazsa denis mukwege.

francis alsin cok takdir ediyorum

savcılığa git

Bıçak taşı, biber gazı taşı. Şaka yapmıyorum, bu ülkede yargı sisteminin ne kadar çürümüş olduğunu bildikleri için bu kadar rahat bu adamlar.

Elbette ki savcılığa gitme demiyorum, ama medya devletin sözde "koruması" altındaki kadınların başına gelenleri yazıyor çarşaf çarşaf.

ders saatlerini bilmesine gerek yok. okulun önünde pusuya yatar aksama kadar yine görür seni. ver savcılığa gitsin ne olmasını bekliyorsun ki daha? ya sana ya erkek arkadasına zarar verecek bi sekilde belli iste. psikolojik olanını vermis bile.

daha önce buna benzer bir duruma şahit oldum. Savcılığa, polise git ama hiçbir şey çıkmayacağını da bil. Ama yine de git. Dedikleri gibi yanında kesinlikle biber gazı taşı. Telefonunu değiştir. Erkek arkadaşını haberdar et ama olaya müdahil etme. Ona zarar verme ihtimali daha yüksek.

çarsamba okula gıtme, hatta bu hafta gıtme.

hayatından endişe ediyorsan karnının, hayati organlarının üstüne kuşe kağıt dergiler sar.(kalın olmalı)

Sinirim çok bozuldu ne yapacağımı bilmiyorum, onun ne yapacağını hiç bilmiyorum. Nolur hayati tehlike falan demeyin sinirim çok bozuldu.

önce bir hava al, yüzüne su çarp. yaşadığın şey gerçekten kötü, ama atlatılamaz değil.
ilk işin savcılığa haber vermek olsun, ailesinin onu zapt edebileceğini düşünüyorsan ailesine de haber verebilirsin.
arkadaşların dediği gibi eğer senin için çok problem olmayacaksa bu hafta okula gitme.
diyelim ki gittin, tetikte ol. tedbir her zaman için iyidir. yanına yaklaşırsa bağır ve polis çağır, yamacından kaç.
psikolojik sorunları varsa ve seni rahatsız ediyorsa mahkeme kararıyla akıl hastanesine zorunlu yatışı yapılabilir. ama bunu nasıl sağlarsın bilmiyorum.
Allah yardımcın olsun. inşallah kazasız belasız atlatırsın.
not: sakın ona acıma. sakın.

Savcılığa gitmeyi kesinlikle ihmal etme..
Ailesine de bilgi verebilirsin. Hem durumu hem de savcılığa verdiğini. İkisini birden yap bana kalırsa.

Okula bu hafta gitmesen de bir şekilde gelme teşebbüsünde bulunacaktır. Okuldan yakın arkadaşlarınla çık devamlı, mümkünse biraz da kalıplı erkekler olsun.. Arkadaşının arkadaşı da olabilir, yanınızda olsun sadece. Kendine güvenmese bu kadar yakına gelmez.

5 ay çok uzun bir zaman, ve hâlâ sizi rahatsız etme cesaretini kendinde bulmasının sebebi nadiren de olsa aramalarına cevap vermeniz ve savcılığa gitmemeniz olabilir. İş bu raddeye gelmiş, artık lütfen en kısa zamanda savcılığa başvurun ve diğer arkadaşların da dediği gibi her ihtimale karşı yanınızda biber gazı falan taşıyın.

Ve lütfen kendisine karşı tamamen tepkisiz olun ki bi noktadan sonra artık umut etmeyi bıraksın.

> Hala engelli olmasına rağmen arıyor, mesaj atıyor

o nasil oluyor? adamin bin tane degisik telefon numarasi mi var?

neyse, ben olsam savciliktan once daha oldschool bir yontem olan baba/dayi/abi "faktoruyle" dalardim. hem daha kisa surede hem de daha etkili.

Savcılık tertemiz çözer bu işi.

@varg kullandığım bloklama app'i aramaları ve smslerin engelliyor ama onları kendi hafızasında saklıyor. kişinin ne zaman aradığını, ne smsler attığını görebiliyorum ordan ama mesela mesaj kutuma düşmüyor mesajlar.

Savcılığa git, karakola git, ailesine git. Gidebildiğin yere kadar git, kararlı ol biraz. Erkeklerin ardına arkasına saklanıp durma.

çarşamba günü biz de ders çıkışına gelelim. alalım aklını oracıkta.

@ernecati sağ olun valla biraz olsun yüzümü güldürdünüz :)

erkek arkadaşımla da konuşmamız neticesiyle şöyle bir plan yaptık: şu an için son bir kez telefonunu açıp derdini sorup çok kesin bir dille onunla görüşmek istemediğimi, bir daha beni aramamasını, aksi takdirde gerekli mercilere gideceğimi söyleyeceğim (telefonunu son bir kez açmanın onu şu an için sakinleştireceğini düşündük) ve her taraftan engelleyeceğim. yine devam edeceği için savcılığa gideceğim. savcılığın caydırıcılığından emin olamadığım için de eğer cidden okula falan gelmeye kalkışırsa araya erkek arkadaşımı sokacağım. ek olarak kafayı cidden sıyırdığı takdirde okulun yönetimini, güvenliğini ve taciz komitesini durumdan haberdar edeceğim (civar polisine hiç ama hiç güvenim yok).

belki benimle aynı durumda olan birileri okur diye de gelişmeleri buradan aktaracağım. herkese cevapları ve desteği için teşekkür ederim.

evleniyorum nişanlanıyorum sevgilim duymasın falan de.

Erkek arkadaşının durumdan mutlaka haberi olsun, benim kız arkadaşımın başında böyle bir dert olsaydı ben bilmek isterdim, söylememiş olmasına da çok kızardım. "Niye söylemiyorsun en başından" atarı yapabilir, çocuğa sakin yaklaş, onu üzmemek için söylememişsindir muhtemelen, tane tane bunu açıkla bence.

Bunun dışında derhal gerekli bilgiler belgeler toplanarak savcılığa gitmenizi tavsiye ederim. Sonradan yaşanabilecek tatsız bir durumda "o da istiyordu yoksa bu zamana kadar şikayet ederdi" yavşaklığına girmesine sakın izin vermeyin.

Aile de bir yöntem, üzerine düşünülebilir. Durumu tam olarak bilmediğim için birşey diyemiyorum bu konuda.

Bıçak biraz ağır bir önlem olabilir, üstelik kullanamazsan ve kapıp elinden alırsa daha kötü olur. Biber gazı iyi bir çözümdür. Güzelinden al, çantanın en dibinde değil cebinde dursun.

Ayrıca Ankara'daysa bu eleman, ağzını burnunu kıracak ekip toplama telaşı varsa dahil olabilirim. Öyle güçlü kuvvetli bir adam değilim ama kalabalık yaparım. Zaten sinirliyim, bari hakeden birine patlasın bu sinir.

Edit: yazdığın son cevabı görmeden bir hırsla yazmıştım, sanırım etkisini yitirmiş. Yine de bu burada dursun :)

@sevgikusunkanadinda yok etkisini yitirdi olur mu, her cevap çok değerli benim için. insan böyle bir şeyin başına gelebileceğini hiç düşünmüyor, ne bileyim eski sevgilisi tarafından otobüste vurulan genç kız imgesi çok uzak geliyor ama durum hiç de öyle değilmiş. bu tür olaylara cılız bir tepki verip unutuyoruz ama yarın öbür gün başımıza gelmeyeceği hiç garanti değil. 5 aydır o da üni mezunu, laftan anlar, hem eskiden arkadaştık diye durumu ciddiye almıyordum ama olabiliyormuş işte. en son yorumuma da dikkat ettiyseniz ne savcılığa ne polise güvenebiliyorum, böyle bir ülkede bunları yaşamak iki kat daha zor. neyse ki erkek arkadaşım yanımda, durumu başından beri biliyor, hatta onunla konuşmuştu ama etki etmedi işte.

ankara'da değilim maalesef ama desteğiniz için çok teşekkür ederim.

kendisi cidden okula geldi. konuştuk, engelleri kaldırmam karşılığında bir daha beni rahatsız etmeyeceğine dair söz aldım. ederse direkt savcılığa vereceğimi söyledim. söz almadan önce savcılığa verebileceğimi, her şeyin daha kötü olabileceğini bildiğini ve umrunda olmadığını söylemişti. umarım bir daha rahatsız etmez ne diyeyim.

paganlık daha genel. ortadoğu'da oluşmuş tektanrı düşüncesine inanmayanları tanımlıyor. Şamanizm ise paganizmin içinde yer alan bir inanış.

Paganizmde Doğa inancı vardır, Doğa Ana bu anlamda tek tanrıdır ama Şamanizmde sadece Gök tanrılarına inanılır, her toplumun kendisine ait farklı tanrıları vardır. Gök Tengri de biz Türklerin tanrısıydı bu çerçevede. Bu da Paganizmi tek tanrılı (Doğa Ana) bir din yaparken Şamanizmi çok tanrılı bir din yapar. Ayrıca, Paganizmde birçok yardımcı tanrı vardır ama bu tanrılar Doğa Ana'nın tek tanrı olduğu gerçeğini değiştirmez.

paganizm eski avrupadaki çok tanrılı dinler. roma, yunan, isveç falan.

şamanizm elemanın tekinin doğa üstü güçleri olduğuna inanılması. onun etrafında ayinimsi şeyler. eski türkler, moğollar vs. kızılderililerde de var.

ikisi bam başka şeyler?

çok fazla bilgi kirliliği yayılmış. Bu sebeple bir düzeltme yapayım. Paganizm doğa inancı demek değildir. Tek tanrılı ya da doğa ana'ya tapan bir inanç da değildir. Aynı şekilde şamanizmin de gök tanrılarıyla bir nedensellik bağı yoktur. Paganizm sadece avrupa'da bulunmaz. Şamanizm de neredeyse bütün toplulukların geçtiği bir evre. Sadece orta asya'ya özgü değil.

Biraz daha açarsak, ana kavramlarımız totem, tabu ve ruh'tur. Tektanrıcılığı geçtim, tanrı kavramının bile bulunmaması gerekir bu antropolojik ögeleri açıklarken. Tanrı kavramı, şamanizm ve paganizm'de topluluk içi iktidar ilişkilerinin tekelleşmesi ve erilleşmesiyle giren bir kavramdır. Ondan önce ata-ruhlar, totem hayvanları söz konusudur. Ne zaman bahsedilen, doğa-gök-yeraltı gibi tanrılar girmişse totemden tabuya geçiş söz konusudur. Yani eşitlikçiliğin, kutsal olanın temsili lehine bozulması söz konusu olur.

Aralarındaki farka dönelim. Daha önce girdiğim entry'de sadece bir görüşü sundum. Ancak bu daha çok kabul gören bir görüş değil antropoloji'de. Genel kanı ikisinin aşağı yukarı aynı olduğu yönünde. Ancak ben antopoloji alanına dahil değilim. Kendi alanımda kültürel çalışmalar yürüttüğüm için, elimden geldiğince kavramları tekilleştirmeye çalışıyorum. Şamanizm-paganizm ayrımını, kendi aklımda meşrulaştırmak için, din adamı kabul edilen kişinin topluluk içindeki konumuna bakıyorum. Şamanizm'de bir din adamının varlığı, toplumdan ayrılma sinyalleri verebiliyor. Farklı inanışlarda(animizm vs) bu daha az bbelirgin. Bu sebeple toplamını paganizm altında topluyorum. Elbette bu metodolojik bir seçim. Üstelik antropoloji geleneğinin çoğunluğunun savunduğu bir seçim değil.

ben geçen sene şubat ortası başvurmuştum mart başında belli olmuştu. ama tabi ki en mantıklı yaklaşım açıp okulların sitelerine bakman olacaktır.

ielts'i almadan da başvuru yapabiliyorsun. Ön kabul veriyorlar, ardından ielts'i alıp gönderiyorsun.

Ben geçen hafta yaptım başvuruları. Ama ielts ve diplomam daha mevcut değil.

bazılarından son tarih oluyor, bazılarında olmuyor ağustosta başvurup eylülde başlayabiliyorsun(ha vizen yetişmez falan onlar ayrı konu)

Ben Ocak ortası başvurmuştum, Şubatta "conditional offer" geldi iki koşul vardı ielts ve belirli bir ortalama üstü diploma. Haziranda bunları gönderdim "unconditional offer" oldu ve vizeye başvurmak için gereken "cas letter" geldi. Ielts'i bekleme başvur ;)

Burslar için de genelde conditional/unconditional bir offerınızın olması gerekiyor işte, gecikmeyin o yüzden.

abd adına sahada esas olarak savaşan abd piaydeleri değil blackwater gibi katil sürüleridir. blackwater hakkında detaylı bir araştırma yaparsan ağzın 42 numara açık kalır. ama özet geçeyim. abd derinine bağlı bu şirket, ne kadar suçlu, psikopat, amaçsız insan varsa yüksek maaşlara devşirir / hapisten çıkarır ve işgal ettiği yerlere gönderir. öyle adamlardır ki bunlar annesini bile gözünü kırpmadan keserler. motivasyon aracı para amacıda bir ideoloji olarak ellerine verirsin sonra sonucu izlemeye gör:

www.google.com.tr

Amerikan ordusunda iki çeşit askeri "sınıf" var: paralı askerler ve gönüllüler.

Paralı askerleri açıklamaya gerek yok. Çeşitli şirketler, Türkiye'deki özel güvenlikmantığında, kiralık askerler barındıyorlar.

Gönüllüler ise daha çok zorunluluktan gönüllü oluyorlar. Genelde düşük gelirli toplumsal kesimlerden gönüllüler çıkıyor. Çünkü üniversitelerin hepsi paralı, üniversite okumadan işe girmeleri de imkansız. Bu parayı ancak orduda görev yapıp biriktirebiliyorlar. Çünkü orduda maaşlar yüksek. Bazıları da kredi ile üniversite okuyor ve krediyi ödemek için yine orduya yazılıyor. Yani bu neden amerika'dan ırak'a gelip savaşıyorlar.

bi belgesel izlemistim; irak icin afrika'nin koylerinden bir suru asker topluyorlardi.

abd ve bu gibi büyük devletler için savaş bir kazançtır. çünkü bu ülkelerde savaşın her iki tarafına da silah satan adamlar var. çok klasik olacak ama zeitgeist belgesel serisini izlersen söylediğimi daha iyi anlayacaksın.

abd'nin vietnam savaşını başlatması için gerekçe gösterdiği savaş gemilerinin vurulması olayının, abd'nin kendi kendine yaptığı bir olay olduğu ortaya çıkmıştı. daha sonra usame bin ladin diye bir adamı yakalamak için afganistan'a girdiler. böyle bir adamın varlığı bile şüpheli. daha sonra ölü olarak ele geçirdik dediler. tek bir görüntü dahi çıkmadı ortaya. bir de güya adamın cesedini okyanusa attılar. hepimiz de yedi(!).

neyse. daha sonra ırak savaşı başladı. neymiş efendim, ırak'ta kitle imha silahları varmış. hani nerde? neden hiç bulunamadı. madem var, silahları bulup imha etmeden neden abd savaştan çekildi?

işte bu gibi saçma sapan sebepler yüzünden abd sürekli savaşın içinde. şimdi de ışid gibi bir örgüt yarattılar. bak ne oldu, abd'nin en büyük maşası olan biz ırak ve suriye'ye savaş için tezkere çıkardık. şimdi abd buradan gelip savaşacak yine esad'la falan. daha önce gerekçe uyduramadı. çükü esad geri adım attı. hemen bu olayın ardından ışid ortaya çıktı.

Ünlü ressamların tablolarından eskiden ben de bir şey anlamazdım. Sonra sanat tarihine biraz bakınca anlamaya başladım. Olay doğrudan hissetmek değil zaten, önce bilmek, bildikten sonra anlamak, anlattıktan sonra "Vay be, adamlar ne düşünmüş" demek.

Örneğin, en ünlü tablolardan biri ve en ünlü ressam. Picasso'nun Guernica'sı.
www.museoreinasofia.es
Buna bakıp çok bir şey anlamak mümkün değil. İlk başta konudan başlayalım. Guernica kasabasının Nazi Almanyası tarafından bombalanmasını anlatıyor. Ama bomba falan görünmüyor ama örneğin, yerde yatan insanın veya sağdaki kollarını kaldıran insanın yüzündeki ifadenin nedeni belli oldu. Solda da aynı şekilde ölü çocuğunu kucağında tutarak ağlayan bir kadın var. Aynı şekilde oradaki öküz başı da, "Sadece insanlar değil, hayvanlar da telef oldu" kısmını anlatıyor.

Ama hala bir şeyler eksik, bu resim daha etkileyici ve daha duygulu, gerçekmiş gibi yapılabilirdi, değil mi? İşte, burada akımlar devreye giriyor. Picasso kübizm akımının en büyük temsilcilerinden biri. Kübizm analitik ve sentetik kübizm olarak ikiye ayrılır.

Örneğin, şurada mandolin veya gitar çalan bir kadın var, şekli deforme
www.visual-arts-cork.com
Burada, kübizmi anlamak için ilk başta iki şeyi bilmek gerekiyor.
1. Kendisine yol açan akım fovizm akımı. Fovizm, vahşilik demek Fransızca. Fovist ressamlar da daha önce diğer ressamlar renklerin birbirine uyumunu, resmin daha sakin olmasını gözetirke, fovlar cart diye tüm tabloyu aynı ve parlak renge boyamış. Örneğin, aşağıdaki resim çoğunlukla cart kırmızı
upload.wikimedia.org
Aynı zamanda masanın şeklinde de deformasyon var. Kübizm, nesnelerin doğal şeklinde ve renginde olmamasını fovizmden alan bir akım.

2. Bilim: Kübizm bilimden oldukça etkilenen bir akımdır. Kübizmle aynı dönemde çok fazla atomla ilgili çalışmalar var. Atom bombaları gündemde, atom artık bölünemeyen bir parça değil. Hem maddenin parçalaya parçalaya o atoma geliyorsun, hem de o atomu parçalayarak çılgın bir enerji elde ediyorsun. İşte analitik kübizmde de bir atomlara ayırma felsefesi var.

Gitar çalan kadına dönelim, resim atomlarına ayrılmış ama hala şekil görülebiliyor, henüz soyutlamaya varılmamış.

Bir de sentetik kübizm var. Bu da analitiğe tepki olarak doğuyor. Her şey daha bütün ve birleştirici. Aslında o atomlara ayrılıyor ve o atomlar daha sonra yeniden birleştiriliyor.

Gelelim, Picasso'ya. Picasso bilimle de yakından ilgili. Uğraşmasa bile anlamak istiyor ve hevesli. Bu dönemde Albert Einstein 4. boyut kavramını ortaya atıyor. Hepimizin eni, boyu ve yüksekliği var ama 4. boyut da zaman; zaman içinde en, boy ve yüksekliğimiz değişiyor. Picasso da bunu resimlerine katmak istiyor ve "Peki, bunun zamanı nasıl olacak" diye düşünüyor. Buluyor, mankenin etrafında dönerek ve eğilip doğrularak çizmeye, boyamaya başlıyor. Böylelikle bir burnunu tam görüyor, bir gözünü yandan görüyor, vb. Ve ortaya bu çıkıyor.
uploads6.wikiart.org

Resmi bu şekilde yapmanın bir açıklaması daha var, o da resimden heykelciliğe geçiş yapma evresi olarak algılanıyor. Resim gibi gördüğü yerden yapmıyor, heykel gibi üç boyutlu da değil; bir ara form.

Bu dandik resim açıklamadan sonra bir "Haaaa" dedirtecek anlam kazandırmıştır sanırım.

Guernica da aynı şekilde Picasso'nun zaman boyutunu ortaya koyduğu ve sentetik kübizmi kullandığı bir eseri. İşte, bu yüzden bu kadar değerli ve bunları öğrenince insan bu zeka karşısında duygulanmadan edemiyor.

Bundan sonra anladım ki, eğer dünyanın beğendiği resim karşısında bir şey hissetmiyorsam, bunun nedeni altındaki hikayeyi bilmemem.

azizim sanat, sana bir şey öğretmez / hissettirmez zaten, dünyanı yaşanır kılar.

Romantizm(özellikle caspar david friedrich) ve neoklasisizm(mitolojik unsurlar içerenleri) akımı içerisinde bulunan resimler oldukça ilgilimi çekmekte. Uzun süre bakıp, yazarın anlatmaya çalıştığından ziyade, kendi çıkardıklarını düşünmek güzel olabiliyor.

ünlü ressamlar derken?

öyle resimlere bakıp, bir şeyler anlamak, bir şeyler hissetmek kolay değil. öncelikle bunların bilgisine sahip olman, kültürünü bilmen gerek, göz aşinalığı, göz eğitimi gerekli. bu da yavaş oluyor.

sanat tarihi okuyacaksın, bol bol müze ve sergi gezeceksin. yavaş yavaş iyi, kötü, eh kıvamındaki resimleri ayırmaya başlayacaksın. klasiklerin değerini anlayacaksın.

ancak bir de diğer taraftan mona Lisa'nın karşısına geçip beğenmen için hiç bir şey gerekmiyor. en cahil en alakasız insanda bile çeşitli duygular, düşünceler uyandırır, beğenilir. bu tarihle, mekanla, kişiyle değişmez. bir anlamda klasik eserin tanımı da budur.

Şimdi daha mantıklı geliyor. Teşekkürler cevaplarınız için.

ilk bilgi benden:

görünmezlermiş.

bütün ortadoğu dinlerindeki kaynağı için bknz: Zerdüştlüğün kutsal kitabı "Amesha Spenta "

Hristiyan dünyası için bkz: Book of Tobit

Yahudilik için bknz: Book of Enoch

www.dinimizislam.com

stalker
lost highway

(bkz: the mist)
(bkz: identity)

a scary movie :)

hkku yok sana tık -.-'

(bkz: A Fantastic Fear of Everything)

affedersin. peki o zaman herhangi bir lynch filmi diyeyim blue velvet hariç. mulholland dr. olsun bakam lost highway favorim ama onu yazmışlar.

(bkz: angst vor der angst)
(bkz: angst essen seele auf)

a fantastic fear of everything +1

onları okudukça, kelimeleri anlamaya çalıştıkça gelişir. Benim o şekilde gelişebilmişti.

Erasmus Mundus'u bir araştır istersen. Böylelikle gider düşünmekten kurtulursun.

dediğin ülkelerden en ucuzu polonya.

iskandinavlara güç yetmez.

doğu avrupa ucuz genel olarak.

okumadım ama çıkardıkları kitaplara baktım. Soren Kierkegaard, Judith Butler, Jack Goody, Jacques Derrida, Emmanuel Levinas gibi önemli isimlerden çeviriler yapmışlar. Bu nedenle görüşüm oldukça olumlu.

kabalcı yayın evinden ayrılanlar kurmuştu sanırım, böyle buyurdu zerdüşt'ün en iyi çevirisi onlarda ahmet cemal çevirisi

Tavsiye üzerine Grimm masalları 2 cildini de almıştım 2 yıl önce. Henüz 1. cildin yarısındayım başka kitaplar falan derken devam etmeye ancak fırsat bulabildim, ama iyi gidiyor.

İngilizce olması sorun olmayacaksa Stuff You Missed In History Class diye bir podcast var 20-30 dakikalık, genellikle batı tarihi ve daha çok son iki yüzyıldan bahsediyorlar ama genel olarak yelpazeleri oldukça geniş. Her konuda howstuffworks.com'da alakalı bir makale çıkıyor zaten ve bazen kitap referansları da veriyorlar.

World Civilizations: The Global Experience

Giris istiyorsan(kucuk punto ile 1500 sf, giris ancak bu kadar)

Norman davies - avrupa tarihi

Akademik olarak bulunabilecek, giris niteliginde, makro duzlemde en iyi eserdir.

Telefondan ekleme yapamiyorum, soruna bir daha bakinca sunlari da ekleyeyim dedim:

Fernand braudel'in butun eserleri(akdeniz cevresi icin onemli)

William mcneill - dunya tarihi

livescience.com da haber oluyor bu tur seyler.

www.scientificamerican.com

www.sciencedaily.com

Hayir, almiyorlar

Thank you for smoking geldi aklima

yutubda vice'ın kanalına gir bilimum video bulabilirsin

belgesel değil de dram düşünürsen;
(bkz: requiem for a dream)

mirty nin dediği gibi vice da baya bi içerik var
bir de bbc nin yanılmıyorsam 3 bölümlük bir belgesel dizisi vardı ama adını hatırlayamadım şimdi

masonluk.

genleri, karakteri

bir lafa bakması laf mı diye bir adama bakması adam mı diye.

Karakter ve zekası.

görülebilecek en kötü şeyleri görmüş olması. savaşın içine doğması.

1. dünya savaşı
trabslugarp savaşı
1. balkan savaşı
2. balkan savaşı

kurtuluş savaşı

ben de bu kadar savaşta bulunsam özgüvenim olur herhalde amk

nerobianco+1
nat geo da bir belgeselde kurtuluş savaşındaki türk ordusunun dağılımı, yerleşimi vs ile ilgili "askeri deha" ürünü denmişti.

başarılı bir komutan olması
zeki olması ve bunu değerlendirip kendini geliştirmiş olması

bir de çok okurmuş yaf bu adam.

jan jack russo falan kastırırmış.
yurtdışında da epeyce bulunmuşluğu var. etkilemese etkiler sanırım.
özellikle halep görevi sonrası "şu araplardan kurtulmak gerek" diye düşünmeye başlamış diye biliyorum.

inanilmaz cok okudugu bilinen bi gercek. hakkaten her konuda fikri ve bilgisi var.

hatta bi kac hafta once debe entry'si vardi. yunan bi usta ataturk'un evine is yapmaya girmis bi arkadasiyla, ataturk buna firca kaymis falan. yunan videoda sey diyordu: "ataturk bizim yunan okullarinda ogretilen en ufak seyleri bile biliyordu". hatirlayanlar olursa entry'yi yabistirsinlar buraya.

siradisi bi insan. millet ataturk dusmanligindan "abartiyorlar yea" diyor ama hakkaten her yuzyilda boyle 1-2 kisiden fazlasi yok.

Karizma, ait oldugu dusunulen bireyden cok onda karizma bulunduguna iliskin inanctan dogar. Bu inancin nasil olustugu arastirilmali.

Okumasiyla ilgisi yok. Yasadigi donemin populer kulturune hapsolmus bir okuma listesi var.

Subay olmasi avantajlardan biri. Cunku etrafindaki insanlar sorgusuz sualsiz itaat etmeye aliskin oluyor.

Yabanci dil bilmesi degildir. Bulundugu ortamlarda herkes icin normal bir sey yabanci dil bilmek.


İleri gorusluluk degildir. En azindan siyasi olarak bircok sorunun dogmasi(kurt, azinlik, fundementalizm, otoriterlik) onun, 17.yy'da kalmis goruslerinden kalir.

Dusundugum ana sebebi soyleyeyim. Bu ayni zamanda kendisinin sevdigim tek yani. Gencliginde pek cok "ortama" ve gece hayatina bulasmasi. Bu sayede insanlarla iletisim kabiliyetini arttirabilmis ve insanlar uzerinde yarattigi imgeyi guzel sekillendirebilmistir. Dans, yuruyus, otorus, diksiyon gibi imaj yaratmada cok onemli olan butun karakteristiklerini bu sayede elde ettigini tahmin ediyorum.

askdjnasd 100 yil oncesinden bahsediyoruz lan. google'dan ozetlerini okumustur belki? alsdjnas

adam hic alakasiz geometri'ye bile kendinden bir seyler katmis, ustune kitabini cikartmis.

10dan fazla kendi yazdigi kitabi var www.fmv.edu.tr

100 sene oncesinden bahsediyoruz'u soylemis miydim?


Atatürk'ün Kitaplığındaki Türkçe Ve Osmanlıca Kitaplardan Bazıları
Ahmet Vefik Paşa : Lehçe-i Osmani
Ahmet Vefik Paşa : Lehçe-i Osmani
Mehmet Salahi : Kamus-u Osmani
Avram Galanti : Türkçede Arabi ve Latin Harfleri ve İmla Meselesi
Mehmet Ali : Tahsil-i Lisan-ı Alman
Nüzhet : Kendi Kendine Almanca
Ahmet Cevat : Türkçe sarf ve nahif
Kazım Nami : Türkçe Oku, Türkçe Yaz
Mithat Sadullah : Latin Harflerinin Türkçeye tatbiki
İbn Emin Mahmut Esat : Tarih-i Din-i İslam
Osman Bin Süleyman : Kamus
Lütfullah Ahmet : Hayat-ı Hazret-i Muhammet
Abdunnaim Bin Hasan : Ceridetül Evail ve Hamidetül Evahir
Ahmet Halit : İslam Büyükleri
Abdurrahmanil Cami : Tercüme-i Nefhatül İnsan
Mehmet Cemil : Hukuku Düvel
Katip Çelebi : Cihannuma
Feridun Bey : Feridun Bey Münşeatı
Mehmet Bin Sait : Kitabü'l Tabakatü'l-Kebir
Şemseddin Sami : Kamusu Alam (6 cilt)
Şemseddin Sami : Kamusu Okyanus
H.Z. Ülken : Aristo Metafizik
Süheyl Ünver : İbn-i Sina
Ahmet Rifat : Lügat-ı Tarihiye ve Osmaniye
M.Fuat : Amerika'da Tükler ve Gördüklerim
Rıza Tevfik : Kamus-u Felsefe
Cemal Paşa : Hatırat (1913 - 1922)
Mehmet Cemil : Sulhta ve Harpte Hukuku Düvel
Evliya Çelebi : Seyyahatname
Suphi : Tekmiletül'l-iber
Lütfi Simavi : Devr-i İnkılap
Mustafa Necip : Selimname
Osmanzade Taib : Hakikatü'l Vüzera
Ahmet Saip : Vaka-i Sultan Aziz
Ahmet Hilmi : Tarih-i İslam
Mazhar Fevzi : Hayr-i Sahil
Ziya Paşa : Endülüs Tarihi
Resulzade Mehmet Emin : Azerbaycan Cumhuriyeti
Ali Reşat : Tarih-i Osmaniye
Ali Reşat : Kurun-u Cedide Tarihi
Sebahattin : İttihat ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar
Mahmut Esat : Tarih-i Dini İslam
Ahmet Mithat : İnkılap
Ahmet Cevdet : Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa
Mustafa Efendi : Tarih-i Selanik
M. Şemsettin : İslam Tarihi
Ahmet Rasim : Osmanlı Tarihi
Necip Asım : Türk Tarihi
Mustafa Nuri Paşa : Netayic-ül Vukuat
Mehmet Zihni : Neşahir-ün Nisa
Mehmet Şemsettin : Mufassal Türk Tarihi
Ziya Gökalp : Türk Medeniyeti Tarihi

Atatürk'ün Okuduğu Yabancı Kitaplardan Birkaçı
M. Roux de Rochelle : Etats-Unis D'Amerique
M. Dubois de Jancigny ve M. Xavier Raymond : Inde
M. Chopin : Russie
M. G. L. Domeny de Nenzi : Oceanique
Bary de St Vinvent : Iles de l'Ocean
M. Ph. Le Bas : Etats de la Confederation Germanique
M. Van Hasselt : Belgique et Hollande
M. Louis Lacrcix : Iles de la Grece
M. Louis Lacrcix : Chili, Paraguay, Uruguay, Buenos Aires
Champollion Figeac : Egypte Ancienne
M. J. J. Marcel : Egypte depuis la conquete des Arabes
Rozet et Carette : Algerie, Etats Tripolitains, Tunisie
Lavalle ve Gueroult : Espagne
M. Ph de Golbery : Histoire et Description de la Suisse et du Tyrol
M. G. Pauthier : Chine et son Description Historique
M. Chepin ve A. Ubicini : Provinces Danubiennes et Roumanies
M. Ph. le Bas : Suede et Norvege
Ferdinand Denis : Portugal
Ferdinand Denis : Afrique
Ferdinand Deniz - M. C. Famin : Bresil, Colombie et Guyane
M. Larenaudiere ve M. Lacroix : Mexique Guatamala Perou
M. A. Tardieu, M. S. Cherubini : Senegambie et Guinee
M. N. Desvergers : Nubie, Abyssinie
Lacroix Yanoski : Italie Ancienne
M. Le Chevalier Artaud : Italie Sicile
Frederic Lacroix : İles Baleres et Pithyuse
M. Friess De Colonma : Histoires des Antilles
M. Elias Rensult M. Roux De Rochelle : Villes Anseatiques
M. Ferdinand Hoeger : Chaldee Assyrie Medie Babylonie
M. Neel Desverges : Arabie
S. Munk : Palestine Description Geographique historique et areheologique
Jean Yanosky ve M. Jules David : Syrie Ancienne et Moderne
M. Dubeux : Tatarie, Beloutchistan
M. V. Valmont, M. Xavier Raymond : Boutan et Nepal
Ernest Lqvi see ve Alfred Rambaud : Histoire Generale du IV e Siecle a nos jours (12 cilt)
Jean Jaures : Histoire Socialiste de la Revolution Française
Hilaire de Barenton : Le Mystere des pyramides

Atatürk'ün Dil Devrimi Sırasında Çalıştığı Kitaplardan Bazıları
H. F. Kuergic : Psychologie de Quelgues Elements des Langues Turques (1)
Vilhelm Thomson : Inscription de l'Orkhon
M. Guizot : Dictionnaire Universel des Synonymes
M. Brasseur de Bourburg : La Langue Maya
Hilaire de Barenton : L'Origine des langues des Religions et des Peuples


evet abi gece hayati, ortam falan... savaslari "cheats" ile, cumhuriyet'i "install.exe" ile falan..

atatürk'ün asla hata yapmayacak derece kusursuz olduğuna inanılması ve herkese zorla kabul ettirilmesi mesela.
bazı konularda "kral çıplak!" diyemiyorsunuz, derseniz istisnasız vatan haini ilan ediliyorsunuz.

ayrıca "atatürk'ün hataları" dediğiniz anda da bu hataların atatürk yüzünden oluşmadığını bu hataların o dönemdeki bazı sebeplerden doğduğunu söyleyenler çıkıyor ve atatürk'ün yaptığı veya yapabileceği hatalar temize çekilebiliyor.
oysa atatürk hariç herhangi bir türkiye liderine asla bu kadar tolerans tanınmıyor, atatürk harici herhangi bir liderin başarısı "zaen olmak zorunda", "bu başarı ona ait değil ki!" şeklinde yıpratılmaya çalışılırken liderin en küçük hatasında "bu hata bu başbakanın/liderin!" şeklinde karalanıyor. o, "bu, hatalar dönemindeki bazı kişilerden de kaynaklanıyor." gibi bir yaklaşımla hoş karşılanmıyor.


sonra da "en muhteşem atatürk'tü. hiçbirimiz adam değiliz, en son adam 1881'de ışıklara yürüdü" de. ne de güzel bir tutarlılık...

@advocatusdiaboli: evet, keşke kurtulabilsek o tiplerden.

@acem ve @shewassmybaby size denecek bir sey yok. Simulasyonun icinde takilin siz. Biri populer kultur 2. Dunya savasindan sonra diye sallayip wiki linki vermis, oburu de adlari tarihin tozlu sayfalarinda unutulmus kitaplarin listesini gosteriyor. Merak etmeyin, okudugu iddia edilen(!) Kitap listesini 2-3 kere inceledim, bir tane dusunce, siyaset, sosyoloji alaninda kult haline gelmis kitaplari okumamistir.

@advocatusdiaboli, gece hayatini oylesine bir fikir olarak attim. Bulunsun bir kosede diye. İlgilendigim ya da ustunde oturup cokca kafa yordugum bir konu degil. Elbette cok sig, dar ve eksiktir. Sadece farkli bir perspektif sunmasini istedim. Limon von sanders'e cikisi konusunda ise cok abartmissin. Bir kere emirlerine uymamistir. "Siktir cekmek" karsi tarafin yuzune hakaret anlamina gelir. Boyle bir sey yapmamistir. Otoriterlik 18.yy'dan kalan bir sey degil. O tercih ettigi bir sey. 18.yy'dan kalan ulus anlayisi, soyut egemenlik anlayisi ve elitist bir burokrasi/burjuva birlesmesi. Otoriterlik ise kendi tercihidir. Her donemde olabilen bir seydir. Sartlardan cok liderin isteginden kaynaklanir.

Kurt probleminin ana sebebi, mustafa kemal'in 1921 anayasasi'nda da verdigi ozerklik sozlerinin hepsini geri cekmesidir. Altta neden olmadikca nasil kiskirtilsin bir halk? Sen kurtulus savasi sirasinda adamlara ozerklik hakki ver, savas bitince(1924 anayasasi) bunlari kaldir. 2. Meclis secimlerinde adaylardan hepsini disla. Sesini cikaran bir iki milletvekilini de fail-i mechule ugrat. Sonra da suc ataturk'de degil mi yani?

olum cok degisik kafalar. gunumuzun suriye'sinde, irak'inda yasasalar mavi ekran verebilecek insanlar, 100 yil oncesini tv dizisi gibi elestiriyorlar ya anlamak mumkun degil.

2-3 kere incelemissin ve bi tane dusunce, siyaset, sosyoloji kitabi bulamamissin, ne diyeyim ki ben.

bonus: www.youtube.com

Acem ve she was my baby bos bos devam etmisler neyse.

Advocatusdiaboli, katildigim tek nokta bunlar burada konusulmayacak seyler. Cunku ilkokul, lise bilgileriyle gelip kirletenler kayniyor. Senin "kurtlere soz verilmedi" deyisin de, ulus kavramini 1789'a baglaman da orneklerden.

Neyse sorun degil.

Richard Sennett - Karakter Aşınması / Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki Etkileri (maalesef internet üzerinden kaynak bilmiyorum)

hatırlattığınız çok iyi oldu, kütüphanemde vardı bu benim ama bu yazı için okumak aklıma bile gelmemişti :) bakacağım, çok teşekkürler..

teşekkürker! kitap, kaynak önerisi olan var mıdır acaba?

www.bilgiyay.com

Bulent Duru ve Ilhan Uzel - AKP Kitabi: Bir Donusumun Bilancosu

inceliyorum önerileri teşekkürler. yabancı kaynaklar da olabilir. almanca ve ingilizce de çok işime yarar açıkçası.

yine gezi için şu var:

www.amazon.com

Neyi sorduğunu tam anlayamadım; ama elbette psikanaliz uygulaması var. Uygulama yapan kişi sayısı, özellikle de Türkiye'de, çok az. Çünkü çok büyük bir interdisipliner bilgi istiyor. Ancak bu uygulamaları genelde uygulayıcının kendisi kullanır. Kendi bilimsel çalışmasını yayınlamadan paylaşacak olan birisinin olduğunu sanmıyorum.

Umarım sorun buna ilişkindi.

bence soruda "internette gerçek psikalaniz seanslarının kayıtlarını bulabilir miyim?" denmek istenmiş.

doğru mu?

Heinz heimsoeth - kant'in felsefesi

Gilles deleuze - kant uzerine 4 ders

Bu sirayla okursun.

a torinói ló, bela tarr ve diğer bela tarr filmleri

@argadini teşekkürler. bela tarr'ın da filmlerini izledim.

ingmar bergman
François Truffaut
Krzysztof Kieslowski
David Lynch(bir nebze)

waking life,naked

klasikleri saymaya gerek yok sanırım, izlemişsin çoğunu anlaşılan.

ancak mike leigh'nin başka naked'da olmak üzere erken dönem filmlerinde varoluşçu fikirlerden etkilendiği aşikar. kendisine göz atabilirsin. ha tabii tarkovski ile çok da benzer yönleri yok, sadece felsefi açıdan tutarlı bir ilişki kurulabilir belki ikisi arasında.

Teşekkürler. İnceleyeceğim.

waking life

(bkz: mr. nobody)

www.nadirkitap.com

kitabın linkini atayım, diğer soruların hakkında bir fikrim yok. Ama merak ettiğin bir şeyle uğraşmaman hata olur.

Öncelikle genelleme yapmamak lazım. Filistin'e yapılan katliama karşı duran birçok yahudi ve israil vatandaşı var. Ben sadece en katı-dindar israillilerin düşüncelerini yazayım

1. evet
2. hayır. İsrailliler Tanrı tarafından seçildiklerine ve kutsal olduklarına inanıyorlar. Geri kalanların hizmet etmesine gerek yok, işlerine karışmasınlar istiyorlar.
3. Antik Mısır'dan kaçtıklarında Kenan topraklarının kendilerine vaadedildiğinin Musa aracılığıyla bildirildiğine inanıyorlar. Ancak bu toprakların sınırı kesin değil. Sadece bugün filistin-israil-ürdün olarak adlandırılan bölgeyi içerdiğini söyleyen de var, fırat-nil arasındaki toprakları içerdiğini söyleyen de.
4. Hepsi destek olmuyor. Destek olanlar her ülkede görülebilen(bizim ülkemizde de) fanatizmin içinde kavrulmuş insanlar. Her ülkede var bu kişiler. İsrail'e özgü değil.
5. Bunu bilmiyorum ama vardır diye tahmin ediyorum.

1 evet
2 evet
3 tevratta tanrı o toprakları onlara vermıstır
4 hitler-almanlar tayyip-akp israil-yahudiler bu cok basit bi soru
5 kısmen haklı ben varım.

bu arada ben israilli olsaydım kesinlikle desteklerdim. bu bakış açısıyla alakalı. bir hocamın israil'de yaşayan akademisyen bir arkadaşı var. onunla konuşmuş adam diyor ki buradaki insanlar sokakta yürümekten bile korkuyorlar hamas saldırıları yüzünden. çok fazla sivil terörist de varmış. yani gerçektir değildir bilmiyorum belki devlet bu korkuyu yaratmıştır destek bulmak için. ama o psikolojiyle yaşasam ben de destek verirdim muhtemelen

adamlarin tevrattan paylastiklarina gore degil direk irklsr kendi irki aralarinda bile rekabetin zirvesi var.

turkiye de cikip pkk'yi bombalasa sen cikip sevinmez misin. cikip israillere niye seviniyorsun demek sacma olur


israilde hamasi bombaliyor.

bunu yaparken sivil can konusunda arti bir ozen gostermiyor. hamasinda canina millet.
olan cocuklara oluyor aminakoyum.

cogu insanin tepkisi israile ya da hamasa degil. ama sözde muslumanlar israil deyince oo ne dedin sen cani moduna girdikleri icin sinirler geriliyor.
bu savas yillardir suruyor ve bu bize belirli araliklarla servis ediliyor.2 ay onceye kadar bir haber kanalida bile bu konuyla ilgili bir sey gordun mu.
abbas ulkemize geldi. ilk geldigi gun konusmasi dinleyen biri olarak sanki filistin degil de norvec baskani aq. o kadar rahat ki. ha sabah da gorduk zaten unlulerimizle iftar yemegi yemisler resim cekilmisler.

sana garip gelmiyor mu.





vaad edilmis topraklar icineksisozluk.com

Okunan kitaba bagli. Teorik kitaplari bunlari yapmadan okumak bosuna olur. Alt cizmeyi hic kullanmiyorum. Cizilcek yeri tirnak isaretine aliyorum. Edebi eserlerde sadece tirnak isareti, teorik eserlerde kucuk notlar ve isaretler kullaniyorum

Hayır, sayfa ayraci yapistiriyorum.

ben de kitaplarıma kıyamıyorum. ama şimdi kindle aldım bir tane, onda altını çizip notumu alıyorum. normal kitaplara yapıyorum.

kitabına göre değişiyor. karton kapaklı, normal kitaplara alabildiğim her notu alıyorum, çiziyorum. ama ciltli, eski basım kitaplara dokunmuyorum. notları ufak kağıtlara yazarak sayfanın arasına koyuyorum. eğer çok fazla not almak gerekiyorsa, farklı bir deftere sayfa numarasını belirterek alabildiğine not alıyorum.

kıyamıyorum, aklımda tutuyorum sayfasını

Çiziyorum fosforlu kalemle ama, fotokopi çekildiğinde falan gözükmesin diye. Yazı yazmıyorum ama.

Bir de çizdiklerimden çok içime işleyenleri deftere geçiriyorum

ben başka bi yere not alıyorum o tip şeyleri. ya da twitter'a falan yazıyorum daha sonradan hatırlayabilmek için.

ne kadar değerli kitaplarınız varmış.

ilginç. kitap dediğiniz kütüphanede tozlanan, sararan bir şey. yüzde 99'una geri dönüp bakılmıyor zaten.

Ders kitabı hariç hiçbir kitaba kıyamam.

Hayır, tek bir çizik bile atmam.

kindle aldığımdan beri aktif olarak yapıyorum bunu. daha önce bu alışkanlığım yoktu, amacım kitaba kıymak falan değil ama, üşenirdim hep.

romanları genelde başkalarına da verdiğim için yapmıyorum.
bana öyle bir kitap gelmişti ve sürekli dikkatimi dağıtıyordu.

onun dışında herhangi bir konu üzerine olan kitaplara da kitap işaretliyici post-it yapıştırıp daha sonra bir deftere notları alıyorum.

Küçük postit'ler var plastik gibi yapısı, yapışıyor çıkıyor yıpranmıyor yıpratmıyor, ideal yani. ben onları kullanıyorum

Kiymak degil de, useniyorum. Onun yerine fotosunu cekiyorum sayfanin, o fotolari da bi klasorde tutuyorum. En begendiklerimi goodreads'den buluyorum falan.

Fotografini cekiyorum hemen

Alıntıları topladığım bir yerler var oralara yazıyorum hem daha çok aklımda kalıyor. kitaba kıymam.

akmar pasajının üst girişinden çıktıktan sonra, sağ tarafa 15 atım atıp soldan yukarı doğru çık. çıkarken hemen solda senelerdir bu tip kıyafetler satan bir yer var.

İnternet: urban outfitters

Aklinda bulunsun. Turkiye'ye shipping'de sorun yasamadim hic.

sarisin ingiliz icin londra disindaki bolgelere yoneleceksin, enfield civarinda vardi bitane ama pasaport'a bakip aliyolardi son zamanlarda apaci hucumundan dolayi, ismini unuttum maalesef.

@mavijojobatanecigi zeki arkadaşım Konya'da olsam niye Londra'dan tavsiye sorayım. Londra'da sarışın az diyen adam çarpılır bu ramazan günde yeminle:)

Para sovu yapmayacaksan ya da olaganustu bir vucut/tip yoksa bu hayallerinden vazgec. Ortanin altindaki kisilerle iletisime gecme sansin olur sadece.

Oneri istiyorsan fabric cok guzeldi

Öncelikle bir süredir Londra'da yaşıyorum. Protector'ın dediği paran olucak, olağanüstü vücut/tip olacak tespiti klasik, dünyanın her yerinde geçerli temel gerçeklerden bir tanesi. Fakat "bunlar olmazsa hayallerinden vazgeç" kesinlikle yanlış bir ifade. Ha gündüz vakti, tube girişinde, çıkışında, kafede bilmem nerde kızlara teklif edeceğim diyorsan O zaman protector'ın dediği para, vücut olayı olmazsa olmaz. Ama Londra gece hayatı, gündüz 12'deki gibi değil, alkolün su gibi aktığı, ayık adamın olmadığı ortamlar. Gece otobüsünde bile işeyen, kusan, striptiz yapacak kadar uçmuş tiplere millet dönüp bakmıyor bile, normal her şey. Cuma, cumartesi geceleri yaşadıklarımı, gördüklerimi anlatırsam İngiltere vizesi için sistem kitlenir, yığılmalar, kuyruklar oluşur:) Bir sürü iğrençlik de cabası. Ama bu bar, club ortamlarında insanın kendi tipini bilmesi ve doğru kızlara hamle çok önemli. Bunlar da hep tecrübe ile, hatalardan ders çıkararak, reddedilerek oluyor. Bu demek değil ki x kadarlık adam 3x'lik kıza yazmasın, 3x'liğe yazsın ama 5x'liğe yazmasın. Çünkü burda rugbyci vucütlu tipler, bebek yüzlü sarışın Brad pitt'ler, hipster akımını başlatan şekilli pçler, ceo gibi giyinip ortalığın amına koyanlar neler var neler. Bu adamlar Türkiye'de olsa zaten, önemli bir kesim kitlesel olarak gay olur. İlk zamanlar ben de bu yakışıklı erkek güzellerini görünce moralim bozuluyor, nerdeyse depresyona giriyordum. Ama bir taraftan da at hırsızı tipli, sizden çok daha çirkin tiplerin de olduğunu ve bunların yanındaki güzel kızlar benim moralimi düzeltiyor, hayata tutunmamı pes etmemem gerektiğini tokat gibi çarpıyordu:) İtalya ve Fransa'da 1-2 yıl yaşadım. Ordakiler ırkçı, göçmenlerden nefret ediyorlardı, Afrika'dan her 5 dakikada bir mülteci botu sınırlarına girmeye çalışıyor, onları anlıyorum. İngiliz kızları öyle değil, yerim onları:) Ha dersen bunca gereksiz belki de sikko bilgi şey yazdın, hani mekan tavsiyesi? Valla türklerden bıktım hocam, ya barzolara denk geliyorum ya zengin, züppe Türklere. O yüzden isim verip, reklam yapmıyorum.

Kategorizasyon yapıp sarışın yazdık diye mi cevap gelmiyor? Beyaz tenli, süt gibi olsun, sarışın olmasa da olur.

Böyle yazınca da ırkçı gibi oldum. Zenci de olur, onlar da insan:)

Neyse özüme döneyim. Nefes alsın yeter:)

Soru: hani kız gruplarının gidip, dağıttığı yerler falan işte.

@mavijojobatanecigi soho civarına gitmiştim geçenlerde, tam da gay pride haftasına denk gelmişiz, öğle pride'dan gelen gecelere akmış:) Yolda zor yürüdüm, el sallamalar, hello demeler, öpücük atmalar, namusumu zor kurtardım:) Bir daha gitmem o soholara

türkler olarak ingiltere gece hayatı hakkında çok bilgi sahibi değilizdir. bilgi sahibi gibi davranırız. verimli tavsiyeler alabileceğini sanmıyorum. tavsiyem "what to do tonight" veya "where to go tonight" tarzı özellikle ingiliz menşeili sitelere bak.

King's Arms
Fabric (x)
Roundhouse (x)
The Den
Koko (x)
Apres

22 / F / LANDAAAN
Yanina (x) koyduklarimda cok saglam uyusturucu muhabbeti doner, ellerinde ici su dolu pet sise tasiyan insanlardan anlayabilirsin zaten

Britanya

protector'un dediği gibi britanya. Vikings dizisini izliyor musun bilmiyorum ama britanyanın soyu Rollo'dan geliyor. Ragnar Lothbrook öldükten sonra onun yerine geçen Rollo Lothbrook krallığı Ragnar'ın hayalinde ki gibi Britanya topraklarına taşıyor. Bu durum da günümüz İngiltere Krallığının temellerini atmış oluyor.

abi üniversite öğrencisi olayını da kafanızda ne büyütüyorsunuz. sanki bütün gün oturup profesorlerle bilimsel analiz falan yapıyor tüm üniversiteliler. okutun geçer diyen doktor var ya bu ülkede. tamam çocuğun sözleri katıksız mallık içeriyor ama e de geç yani. genellemeye yapamaya ne gerek var.

Turkiye'nin siyaset felsefesi uzerine yetistirdigi en onemli akademisyenlerden biri, girdigi ilk derste bizde universite yok serbest kiyafetle gelinen liseler var demisti. Yuksek lisansa verdikler badiou - etik kitabini lisans birinci sinifa veriyorlar iyi universitelerde.

Neyse gozun acilmis, turkiye'de universite kafasi(hocasiyla, ogrencisiyle) bu(istisnalari tenzih ederim)

uzun saça/küpeye takan koca(!) profesörler var. ilk dersinde uzun saçlıları tahtaya çıkartıp(tahta diyorum da koca anfide kürsüye çıkarttı işte) şakayla karışık dalga geçtiğini biliyorum. eski de değil daha geçen sene.

bu ülke böyle :)

daha bu ne ki bende neler neler var. hem de üniversiteli, bir gün gel de dersime alayım seni asıl o zaman görürsün üniversitede kimler var neler var.

Uluslararasi iliskiler ve avrupa birligi bolumunde okuyup bir ulke ismi soylediginde avrupada mi degil mi cevaplayamayan ogrenciler var bir de :(

üniversite iq ile girilen bi yer değil kardeşim ya
haklısın çok haklısın ama tüm dünyada olduğu gibi türkiye de de mal insan bolca var.

ekmeleddin başkana "kuran iptal olacak mı?" diye soru soran bir jeofizik mühendisinin var olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

saçı uzun aklı kısa diye bir lafın olduğu ülkede normal.

Bizim sınıfta Türkiye Cumhuriyeti devletinin yasama organının ne olduğunu bilmeyen öğrenci var. Sorsan gezi eylemlerine falan gitmiştir belki. Gitsen ne olur gitmesen ne olur amk cahili? Hoca sınavda bunu sormuş diye sınava zor dedi lan.

Babayla olan cocuk iliskisi, eger odipal karmasanin icinde kalirsak diyalektik olarak yorumlanabilir. Cocugun babayi olumsuzlamasi(babaya duyulan korku) ve pesinden bu olumsuzlamanin olumsuzlamasi(babayla ozdeslesme) diyalektik bir surec olarak gorulebilir.

Ama odipal karmasanin icine girdigimiz icin buradaki baba da soyut bir varliktir. Somut iliskilere yansitilabilir mi? Kucuk bir ihtimal

Sadece almanya'yı ele alan ve türkçe'ye çevrilmiş en önemli eser Mary Fulbrook - Almanya'nın Kısa Tarihi. Ancak kültürel tarih, mikrotarih, siyasi tarih gibi seçenekleri belirttiğiniz zaman daha fazla kaynak önerebilirim.

Tamami dogru. Ek olarak genira pasayeva diye aratirsan hicbir bok arastirmadan "ermeni soykirimi oldu" diyen eksicilerin gorusleri yerine daha dogru seyler ogrenirsin. Burada humanizm adina salakca gorusler siralanir birazdan

evet 40 bin civarı ermeni kaçak olduğu söyleniyor. ntv'de bir programda görmüştüm ben de.

Dogru, ayni aciklama yusuf hallacoglundan da gelmisti.
Tayyibin dedigi donemde turk tarih kurumunun baskaniydi

tayyipcim bu konuda sapina kadar hakli, fekat gec kaldik hocam.
Ati alan uskudari gecti.
lobicilik faaliyetleri ile avrupa amerika baya bizi soykirimci olarak dusunuyor ( dusunmekle kalmayanlar da var)
Karabag olaylari: srebrenitsa gibi ruanda gibi ayan beyan ortada.

Tayyip'in söylediklerinde katılmadığım noktalar var:

1. 1915'de Türkiye Cumhuriyeti ortada yoktu. Halbuki Tayyip Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı.
2. dergiler.ankara.edu.tr

Söylediklerinde bu ikinci madde eksik. Ama o konuyu gündeme getiren gene Tayyip olmuştu yanlış hatırlamıyosam. Hiçbirimiz doğru dürüst bişey bilmiyoduk o konuda.

Kaçak Ermeni çalışanların sayısını bi ara 70 bin olarak okumuştum. Türkiye barış ülkesi olduğu için değil, insanların karnı aç olduğu için geliyorlar. Orada biraz siyaset yapmış.

Bir de bir röportaj hatırlıyorum. Bir Ermeniyle yapılmış bir röportajdı. Türk vatandaşı değildi ama o kişi. Başka bir ülkedeydi. ''Şu dünya üzerindeki Ermeniler arasında, 'Ermeni soykırımı olmamıştır' diyecek tek bir Ermeni bile bulamazsınız'' gibi bir cümleydi.

Bir de bildiğim bişeyi söyleyeyim. ABD'de en az 1 eyaletteki ilköğretim okullarında, derste, Ermeni soykırımı diye belgesel film izlettiriliyor çocuklara.

@comp..., tarih mirasina biz baska bi ulkeyiz diyemezsin.
Elbetteki tayyip benim ulkem soylemini kullanacak ( yarayisli biseye kullaniyor ilk kez)

davalanin auuuu videosu geldi aklima siyaset yapmis beyanatinla :)
Pardon sas :)) Hasan Şaş (Auuv - İsyan - Hagi)): youtu.be
##

Tayyip savunuyorum tarihe not dusun

objektif olarak bakıyorlar(hepsi değil tabii) ve dünya akademik camiasının tamamı gibi ermeni soykırımı olduğunu söylüyorlar. Resmi tarih anlatımının dışına çıkamamış ve bu şekilde "düşünce" yaratmış bazı türkiye vatandaşları konuyu saptırıyor. Literatürde bulunan ve açık bir epistemolojik hatada bulunmayan birçok kitapta kaynak bulabilirsin ancak boş boş konuşacakları önceden engellemek için "talat paşa'nın evrak-i metrukesi"ni öneriyorum ilk olarak. Bunu düşünerek ve inceleyerek okuyan her kişi, osmanlı kaynaklarını kontrol etmenin bir işe yaramayacağını görür. Çünkü dahiliye nazırlığı vasıtasıyla kayda geçen emirler ve talat paşa'nın bizzat göderdiği kayda geçmeyen emirler farklı.

Bunun dışında, sscb'nin çöküşünün ardından kaçak işçi olarak türkiye'ye gelmiş 40 bin civarı ermeni mevcut.

Karabağ'da Ermenistan'ın işgalci olduğu da doğru.

Müslümanlar nasıl çıldırttıysa artık sessiz sakin adamları, dayanamadılar demek ki.

Tipik Türk ateist kişisini yine bize göstereb duyuru olmuş. Beddua etmem normalde buda beddua sayılmasuın. O sözde çıldırtan Müslümanlara yapıldığı gibi üzerlerinize çivili sopalar ile vurulsa , eviniz içindeyken yakılsa , sevdikleriniz gözlerinizin önünde kafalarına sopalar vurularak öldürülse ve çocuğunu kaçıran eşinizi yakalayarak gözlerinizin önünde önce çocuk sonra eşiniz öldürülse ne olur merak etmedim değil.

Saygı bekliyorsunuz değil mi? İnşallah kimse size saygı göstermez ve bu iki yüzlü tavrınız nedeniyle her zaman kaybettiğiniz gibi yine kaybedersiniz herşeyi bildiğini zanneten Türk ateisti.

Bölgeyi görmeden sırf insafsız olduğu için konuşanların aksine ben cevap vereyim. Hükümet arakan taraflarında budistlere yüzde yetmiş destek verirken uluslararası baskı ile desteği her iki taraf in yüzde elli yani eşir yaptı buda olayları arakan için çıkarttı.


Sinirim yatışınca özelden devamını anlatırım.

bildiğim kadarıyla bu budizmin de mezhepleri, tarikatları falan var. bunlardan barışçıl olanları da var böyle radikal olanları da. bu radikal olanlar müslümanlara saldıranlar.

Bir sürü budizm mezhebi var. Bu mezhepler arasından bazıları Ahimsa denilen şiddet karşıtlığını içinde barındırır, bazıları ise barındırmaz. Bildiğim kadarıyla(umarım yanılmıyorumdur) hem tarihsel olarak hem de güncel olarak en güçlü mezhep olan Mahayana, şiddet karşıtlığını içermemekte.

Gerçek budizm bu değil.

Haberlerde yazana bakma, yapanlar budist değil, budist olamaz.

slumdog'takiler hindu bu arada

Müslüman da olsa Budist de olsa insan insandır.Bazen olaylar özel nedenlerle çığırından çıkabiliyor.

misir bize arapcadan gecmis, egypt ise misir'in islam oncesi ismi aigyptos

hollanda ingilizceden gecmis butun dillere, aslinda netherlands'in bi parcasi. sakarya-adapazari gibi bi sey... "alcak ulke" anlaminda yanlis hatirlamiyorsam bu vesileyle "who are the dutch" www.youtube.com :)))

algeria= al jazair zaten.

Bence en garip ceviri galler-wales. Cunku gal dedigimiz insanlar fransa'da yasamakta, welsh halki ise bambaska bir halk.

kaynak veremiyorum, cunku bulamadim.

muhammedin deve ve kuzu ticareti yapiyor olmasiyla iliskilendirilmis.

eksisozluk.com

ben şöyle okumuştum. domuz ticaretini o bölgede yahudiler yapıyormuş. onların işlerine ket vurmak için yasaklamış.

domuzu bilmese bile domuz çok eskilerden beri yerleşik kavimler tarafından haram kılınmıştır haram demek illa dinen değil ahlak olarak falan domuz gezgin kavimlerin hayvanıydı bununla ilgili bir şey olduğunu okumuştum.

bir de ben sana bi şey söyleyeyim kuranda oruç konusunda güneş doğana kadar son yemeğinizi yiyin der e peki kuzeye veya güneye gidelim günlerce veya aylarca güneşin batmadığı yerlere orada oruç tutacak müslüman naapsın ?

Oncelikle islam peygamber'inin bunu bir magarada uydurdugunu ve okuma yazma bilmedigini soylemek tarihi ve sosyolojiyi goz ardi etmektir. Oncelikle peygamber ortadogunun en onemli cografyasini(filistin) dolasmis ve yarattigi toplumsal duzen de(islam) diger orta dogu duzenlerinden cok farklilasmamakta. Yani buyuk bir gelenekten etkilenmis ve neredeyse butun uygulamalari bu etkilenmeden almis. Ancak islam'in digerlerinden kucuk farki, peygamber'in dogdugu toplumdan kaynaklaniyor. Peygamber anaerkil yani esitlikci ozelliklerini yitirmis kandas bir topluma dogar. Bu toplumda esitlik bozulmus ve bu iki aile iktidar kavgasi icindeydi. İslam'daki kucuk farki yaratan ise anaerkil esitlikci dusunceleri canlandirmakti. Ancak bu amaci kuran'da bulamayiz, peygamber'in amaci bu olabilirdi ama yaziya gecirilmis kurallarda bundan uzaklasilmis.

Domuz meselesine iliskin iki teori var. Oncelikle ortadogu kokenli her sistemde(din) domuz yasaktir. Hristiyanlik romaya ve cermenlere yayilmadan orada da yasakti. Bunun sebebi olarak:

1) Anadolu'da asiri derecede domuz yetistirilmesi(cok ucuz bir et kaynagi) ve ortadoguda o kadar kolay yetistirilememesi sonucu, ekonomik teori

2) Domuzun besin tuketme ve enerji elde etme hizinin, tarimin zor oldugu kurak topraklardaki insanlardan cok daha fazla olmasi. Bu da biyolojik teori

Domuz çatal ve yarık tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır. Bu hayvanların etini yemeyecek, leşine dokunmayacaksınız, sizin için kirlidir. (Yasanın Tekrarı 14:8)
... Domuz eti yerler; kaplarında haram et var. (Yeşaya, 65:4)
"... Domuz, fare ve öteki iğrenç hayvanların etini yiyenlerin ortasında duranı izleyenler hep birlikte yok olacaklar." diyor Rab. (Yeşaya, 66:17)

birçok diğer şey gibi tevrattan(eski ahit) aşırma. keza tevrat da başka yerlerden aşırma.


ek: ateistler kuranı tamamen muhammed uydurdu demiyor. yani bunu hepsi demiyor. kimisi şizofrendi böylelikle uydurdu der, kimisi idealist birisiydi bunun için uydurdu der. kimisi hristiyanlar tarafından ona yazdırıldı der, kimisi gezgin birisi olduğu için biriktirdiği bilgileri din şeklinde ortaya döktürdü der. bir sürü teori var. mesela benim teorim haticenin kuzeni varakadan(zannedersem kitabı mukaddesi ilk arapçaya çeviren adamdır bu, o dönemde en iyi bilen arap yani) aldığı kitabı mukaddes bilgilerini kendi fikirleriyle harmanlayıp dine dönüştürdüğüdür.

Ateizmin Muhammed'le veya yaptıklarıyla/yapmadıklarıyla bir ilgisi yok ki, o konuda kafanızın karışmasına gerek yok.

önce şunu bi açıklığa kavuşturalım, "ateistler diyor ki" diye bir kalıp kullanmak doğru olmaz çünkü ateistler dinleri ve allahı kendi aralarında toplaşıp manifesto hazırlayarak reddetmiyorlar. haliyle inanmayan herhangi birinin düşüncesini ateistler diyor ki diye genellemek doğru olmaz. müslümanlar diyor ki diye bir şey diyebilirsin dinle ilgili, "müslümanlar ateistlerin cehennemde yanacağını söylüyor" gibi ama ateistler topluca "şu şu şöyle olmuş" diye bir fikir bütünlüğüne varmazlar, hepsinin ayrı ayrı düşünceleri vardır. bunu belirtme gereği duydum çünkü böyle şeyler ateistliğin bir dinmiş gibi görülmesine sebep oluyor.

ben ateist değilim, kuranı muhammet bizzat kendi yazdı da demiyorum o yüzden temellendirmen üzerinden gidemiyorum ama tevrat'ta da yer alıyor bu domuz eti yememe işi, oradan görülüp alınmış olabilir.

atesitlerin iddiası Hz. Muhammed'in mağarada kendi kafasına göre yazdığı değil. Önce bunu bir düzeltelim. İddia kitabın bir yaratıcı tarafından gönderilmiş olmadığı. Bir kişi mağarada kendi kendine yazdı der, diğeri kaynına yazdırdı der o kısım ateizmle değil kişiyle alakalı görüş.

Domuz eti Hz.Muhammed zamanında gayet bilinen tüketilen bir şeydi. Yasakladığı şey fıstık ezmesi falan olsa anlarım da domuz etini yasaklamanın neyine takıldınız onu anlamadım.

ne tip şeylerde sebep arayabileceğini inanan arkadaşlara sorabilirsin.

onlar izin verirse veya sebep aramanı uygun bulurlarsa sebep aramaya başlayabilirsin.

aksi durumda senin ilmin tıbbın çöker biter.

Kur-an'i kerim cebrail a.s tarafindan nur daginda hz.muhammed s.a.v indirildi
Ve diger ayetlerle tamamlandi,oyle bir seferde indirilmedi yani.domuz da islam dininde haram,onunda tam aciklamasini bulup yazarim.

downloading uzun sürer.

bu gün temmuz ayı diye bildiğimiz bir ay var ya? mitoloji'den gelir, ve tammuz'dur, simgesi domuzdur, kadınlar venüsden erkekler marsdan hikayesi, o da bir tanrıçadır, simgesi kadın'dır ve venüs'de ikamet eder adı iştar'dır , benim şimdiye kadar ki yaptığım araştırmalar sonucunda, bu duumun eski (şaman) dinlere bir saygı duruşu olduğunu düşünmekteyim,

tammuz bahar ayında doğuyor, sonbaharda ölüyor, o ölünce iştar taa venüsden kalkıp geliyor, yer altından kurtarıyor ve tekrar yaşam buluyor, tammuz yaşam bulunca bahar geliyor, ortalık şenleniyor kuzular me'liyor falan.

Şimdi sen domuz'u öldürürsen tammuz'u da öldürmüş oluyorsun, binlerce domuz'dan hangisinin tammuz olduğu da belli değil, ya gerçekten öldürürsen ve bahar tekrar gelmezse, sürekli kış olursa?

bu domuzu yemeyin davasının bu hikaye ile bağlantılı olabileceğini düşünüyorum ben. tabii bu benim çıkarırım her hangi bir din tariidir vs. dir böyle bir akedemik bilgim yok.

iman gücü(kimse söylemeden söyleyeyim dedim)

en elit güç oldukları doğru ama padişahın yakın koruması konumundalar yani en önde allah allah diye koşup çok az sayıyla karşı orduyu duman eden bir birlik gelmesin aklına

ilk olarak ,yeniçeriler üst düzey eğitim alıyorlar ve savaş dışında başka bir işle uğraşmıyorlar(17.yy'a kadar). Bu durum Avrupa'ya göre çok farklı. Avrupa'nın ordularını, 17.yy'a kadar ayyaş gezen paralı askerler oluşturur. Disiplin ve eğitimle önce çıkıyorlar.

ikinci olarak, savaşta yeniçeriler çarpışmazlar. Onlar padişahın etrafında duran birliklerdir.

üçüncü olarak, zırh ve miğfersiz gördüğünüz yeniçeri kıyafetleri barış durumunda, ait oldukları statüyü(yeniçerilik) göstermek amacıyla girilen şeyler. Savaşta zincirli zırhları kesin giyiyorlar. Bazen miğferler de takıyorlar.

Busbecq'te senin gibi düşünmüştür. mektuplarında...

"avrupa'ya korku salan yeniçeri orduları olduklarını bilmesem türk keşişleri sanardım" gibi bir ifade kullanırlar.

yukarıda söylendiği gibi birebir çarpışmazlar pek.

o iş biraz akacak kan damarda durmaz gibi duruyo.

esrar içme. içirtme. depresif adamlardan uzak dur. sülâlende şizofren var mı hiç? zeki misindir?

(bkz: esrar/@compadrito)

sana bir örnek vereyim. "erkek kişisi liseyi bitirdikten sonra arkadaş çevresinden uzaklaşmış, kendi bakımında gerileme olmaya başlamıştır. birkaç kez işe girmeyi denemişse de en fazla birkaç hafta dayanıp değişik gerekçelerle ayrılmış. son zamanlarda ailesiyle birlikte yemeğe oturmak istememekte, karşı apartmandan odasının gözetlendiği gerekçesiyle perdelerini kapatmaktadır. ailesi bunu lys'yi kazanamama ve moral bozukluğuna bağlamaktadır. hasta bir gün karşı apartmana gidip komşusunu cia ajanı olmakla kendi odasına zararlı ışınlar vermekle suçlar."
halüsinasyonlar, sanrılar, duygunun dışa vurumunda bozukluk (kendi kendine gülme gibi), katatoni ve amaca yönelik olmayan hareketler, konuşmalar vardır genel olarak.
düşünceleri fakirleşir yani düşünce üretmekte zorlanır, depresyonda da görülebilen aktivitelerden vs. zevk almamaya başlama olayı görülür, gelecekle ilgili irade ve istek kaybı görülür.
beyninde yer alan özellikle dopaminerjik sistemle ilgili bir hastalık bu. ama korunması nasıl onu bilemeyeceğim.

@compadrito hiç şizofren yok sülalede. ben zeki olarak görmüyorum ama uğraştığım şeylerden mütevellit çevremdekiler öyle olduğumu söyler.

bass solo, esrar'ı sen de oku. ama yalandan okuma. ders çalışır kimin oku. görecen orda, hangi psikozlara yol açtığını, zemin hazırladığını.

oddyseus, o kadar zekâdan bişiy olman merâgitme. zaati sülalede de yok. depresif insannardan, depresif ortamlardan, müziklerden uzak dur. aydınnık insannarnan takıl. her bakımdan aydınnık olsun bu insannar.

uzun saçlı, rak müzik bebelerine fazla dalma. emoculara, dövmecilere filan.

cici çocuk ol. şizofreni cici çocuklara teğet geçer.

2 biçimi söz konusuydu(öncelikle psikolog değilim, bunları uzman görüşü olarak değerlendirmeyin). Biri genetik ve hormonal durumlardan kaynaklanıyor. Ailede şizofren hiç yoksa bu durumun ihtimali biraz zor. Diğeri de ya çocuklukta benliğin kuruluşunda ya da benliğin çoktan kurulduğu yetişkinlik durumunda gerçeklik algısının bölünmesiyle oluşuyor. Bu bölünmede travmalar tehlikelidir ancak her travma bu bölünmeye yol açmaz.

Sizin şizofreni olmayı bu kadar kafanıza takmanız ise panik atağın bir göstergesi olabilir. Günlük hayatta da "ya şizofreni olursam" şeklinde sürekli düşünüyorsanız psikologa görünmekte fayda var.

@compadrito bilmiyorum o yolda gibi hissediyorum kendimi. Değişik takıntılarım var. Anti depresan kullanıyorum zaten ve sürekli ışıktan uzak dururum odamda perdeler her zaman kapalıdır. Mensa üyesiyim bu arada.

tr.wikipedia.org

haa, bi de bu saatlerde bur'larda gezinme. saat 00:00 ile 06:00 arası mutlaka, karannıkta ve yatay durumda ve uykuda geçsin.

bu çoğönemli!

Oha! Mensa dedi!

perdeleri aç olm! manyama!

antidepresanı kim yazdı la?

@compadrito Kimse yazmadı. Paxil kullanıyorum reçetesiz olduğu için.

Oha! Paxil dedi! Üstelik reçetesiz!
Nerde kaldı senin Mensa olm?
Manyama!

Sen (bkz: yeni başlayanlar için depresyon/@compadrito) yazısını okudun nu?
(bkz: seroxat)ı okudun nu?

Bu arada Paxil'i de zort diye bırakma sakın!
O seroxat başlığına yazanlara mesaj at.
Nasıl bırakılıyomuş öğren, eğer psikiyatra verecek paran yoksa.

bu tarz takıtıların varsa psikolojik rahatsızlığın zaten var olabilir

genetik yatkınlığın şizofrenide payı büyük olsa da bence bir psikiyatriste gidip bu korkudan dolayı doktora danışmadan aldığınız ilaçları falan da söylerek sıkıntınızı anlatın. Tedavi edilmeyen ufak sorunlar çok daha ciddi bir duruma dönüşebilir ilerleyen zamanlarda ve bu tedavi rejimini en iyi doktor belirler.

kül var,
blatta hiberna var

Ben de yapabilirim

ne üzerine makale? eğer ilgi alanımsa yardım edebilirim. canım sıkılıyor zaten.

brooklyn down alley

her yerde bulunmayabiliyor ama ben peroni içiyorum.

Guinness.

Carlsberg ile Becks bana benzer geliyor. Tuborg gold yaninda ikisi de kotu.

Ben corona iciyorum, kiz birasiymis.

carlsberg pilsener denilen bira ailesinin içinde. Türkiye'deki diğer pilsenerler efes ve beck's.

Ama Türkiye'de satılan favori biram leffe blonde. Eğer bulabilirim diyorsan da şimdiye kadar içtiğim en iyi bira live oak

senin ilacın heineken.

tuborg gold ve heineken dene.

heineken ;)

heineken ;)

Bence Guinness içme. Başka bira içemezsin yoksa :)

www.dr.com.tr

www.imdb.com

dizi olarak: spartacus ve rome var.

roman olarak: robert graves - ben, cladius

kitap olarak: Simon Baker - Eski Roma: Bir İmparatorluğun Yükselişi ve Çöküşü
Reginald Borrow - Romalılar
Titus Livius - Roma Tarihi

Kitap: Quo Vadis.

rus edebiyatında varoluşçuluk
politik harekette en başta anarşizm ve ardından marksizm
18.yy müziğinde klasisizm olabilir(bu sonuncusundan çok da emin değilim)

-ki'yi bitiştiriver.

ruth benedict - krizantem ve kılıç. Japonya üzerine kültürel bir analiz gayet güzeldir.

Onun dışında tarihsel sosyolojiden örnekler geliyor(yani çin-japonya tek başına ve çok ayrıntılı değil): Barrington Moore - Diktatörlüğün ve Demokrasinin Toplumsal Temelleri

Theda Skocpol - Devletler ve Toplumsal Devrimler

kitap: Jacob Burckhardt - İtalya'da Rönesans Kültürü
Peter Burke - Avrupa'da Rönesans Merkezler ve Çeperler
Georges Duby - Özel Hayatın Tarihi(3. cildi)

dizi: borgias
da vinci's demons

belgesel - The medici

çok iyi bir oyundur. crusader kings, victoria gibi oyunları oynamadıysan bu oyuna alışman epey zaman alır.

evet oyun boyutu normal. zaten oyunda haritadan başka bi bok yok. birinciyi indir gitsin, ikincisi dlc, üçüncüsü de dlc hariç sanırım

paradox interactive'in oyunlarından. Görsel olarak hiçbir şey sunmaz(age of empires ya da rise of nations'dan farklı) ondan dolayı alanı çok küçük. Ancak yeni başlayanlar için karışık bir oyun. Yine de paradox'un oyunları piyasadaki en kaliteli strateji oyunları.

Her oyunu gibi bunun da bir sürü ek paketi çıkıyor ve ek paketler önemli değişiklikler getiriyor. en.wikipedia.org burada altta downloadable content kısmından dlc'lerin isimlerine bakıp onları da indirebilirsin.

@sadakatsiz, @minik donut canavar. ben de sizinle aynı fikirdeyim lakin bir psikolojik sorunları var ise kaynağı ne? çünkü şikayetler aynı. bununla ilgili bir bilimsel çalışma falan var mı?

Infrasound olabilir. Ben infrasound olayina pek inanmiyorum ama size mantikli gelebilir

var: şizofreni

bence böyle insanlara "psikolojik sorunlu" demek çok dar bir çerçeveden baktığımıza dalalet eder.

tersine bize nazaran algıları daha açık kimseler olup, bizim duyamadıklarımızı duyabilen insanlar da olabilirler.

bilim bize "tek bir evren var ve görünmeyen bir canlının bu evrende yaşaması imkansız", demiyor ki. böyle bir iddiası olamaz da.

bilimi, hata etmekten aşırı korkan, ve başka bir çok insanın sorumluluğu üzerinde olan yetkili bir kimse gibi düşünebiliriz. biz oturduğumuz yerden istediğimiz kadar küfrederiz, ama televizyonda mikrofon uzatılan yetkili biri böyle davranamaz. biz tarihi bir konakta yangın çıkınca "otopark mafyasıdır yaa." diyebiliriz, ama bir uzman hemen bu şekilde açıklayamaz. onun sorumluluğu daha büyük.

bilim de tıpkı bu şekilde, kalkıp cin var ya da yok diyemez.

öte yandan bilimin sorumluluğu büyük olduğu için, boyunu aşan yerlerde geçici çözüm yolları sunmaya eğilimlidir.

mesela, ben sizin göremediğiniz bir varlıkla iletişime geçsem, siz de beni psikiyatriste götürseniz, muhtelemen bu psikiyatrist psikolojik bir takım yakıştırmalarda bulunacak, hatta ilaç tedavisi yahut başka tür bir tedavi yöntemiyle iyileştirmeye çalışacak ve beni gönderecek. orada benimle birlikte oturup, "ya gerçekten olabilir mi acaba böyle bir şey. dur ben bunu bir araştırayım, demez."
çünkü bilim insanının sorumluluğu ağır ve başka insanlar için de bağlayıcıdır. ayrıca görev edindiği şey klasik anlamda görülür, duyulur, deneylenebilir, kesin ve nettir.

hepsi bu.

bilimin bu tür boyunu aşan noktalarda başvurduğu geçici çözüm yolları da, sanrı, halüslasyon, zihn/kişilik bölünmesi, vs. vs. yani genel olarak diyor ki, olmayan bir şeyleri beynin yahut zihnin bir takım problemler yüzünden var kabul etmesi. hepsi bu.

ama pek tatmin edici olmadığı kesin. çünkü cin dediğimiz şey, esasen bilimin otoritesini aşan bir şey.

not: şu şizofreni hakkında da daha çok şey öğrenmemiz gerekiyor sanırım. ayağı takılıp düşen insanlara bile hemen şizofren demeye başladık. unutun artık bu kelimeyi. bu kadar heyecan verici ve özendirici olunmasaydı keşke bu rahatsızlık konusunda.

şizofreni +1

eğer bir hastalık olmasa ilaçlarla sorunun çözülmemesi gerekirdi diye düşünüyorum.

birde peygamber hastalığı denilen bir şey var onu da araştırabilirsiniz.

etrafta cinlerle konuştuğunu söyleyen ve muhafazakar ailesi tarafından sürekli okutulan bir çocuğa şizofreni tanısı koyulmasına şahit oldum. Ailesinden ve çevresinden yakasını kurtarabildiğinde ilaca başladı. Şimdi görüşmüyorum geçmiş midir bilmem.

@kmtetrfn: keşke, popüler kültüre alet olmuş önemli kavramları eleştirmenin de popüler kültürün bir örneği olduğunu görebilsen. Bu kavramları her kullanan, bir elinde elif şafak öbüründe iskender pala okuyarak konuşmaz.

birincisi cinlerin, perilerin bilimsel açıklaması yok, şimdiye kadar yapılmadı.

prapsikoloji ile ilgili kitapları, yayınları filan incele. ciddi araştırmacılar tarafından yapılan deneyler, kaydedilen vakalar vs vs vs. bunları incele.

dinsel yönden ise inanmak zorundasın çünkü Kur'an-ı Kerim'in kaç yerinde cinler geçiyor. eğer inançlı birisi ise bunlara da inanman lazım. yoksa Hz Peygamber'e de ruh hastası dersin.

yorlamam bu kadar. bir Nas ve Felak suresi okuyayım da nolur nolmaz :)

sana bu konuda en güzel cevabı ''karanlık bir dünyada bilimin mum ışığı'' adlı kitap verir. ama onu da basmıyor lanet olası tübitak. süper bir kitaptır. bulursan mutlaka oku.

özet bir cevap vermek gerekirse; yok öyle bir yorum. hepsi insanların ağızdan ağıza yayılan şeyleri saçma sapan bir şekilde söyleye söyleye kendi başına gelmiş gibi anlatmasından ibaret. hatta psikolojide bunun açıklaması da var. aslında olmayan başımıza gelmiş bir şeyi (gerçekte olabilecek veya olamayacak) söyleye söyleye kendimizi bile inandırabiliriz başımıza geldiğine. o cin min anlatan manyaklar da bu olaydan muzdarip işte. insanlar her türlü manyaklıklarına, halüsinasyonlarına uyduruyor bir şeyler anlatıyor işte.

aynı olay amerikalılar-ufo ilişkisinde var. hepsi zırvalık...

fikir vermesi için seyredebilirsin:
(bkz: gothika)

bu işaret ortodoks-monofizit hristiyanlık için söz konusu. İsa'da Tanrı ve oğulun birleşmesine ilişkin. Yani iki kimlik tek insanda İsa'da birleşiyor

@protector

yani bas parmakla yuzuk parmagi iki kimligi mi temsil ediyor?

evet ama o iki kimlik ayrı değil, birleşik

ayni zamanda bas parmakla yuzuk parmaginin birlestigi resimlerdeki eller IC XC harflerini simgeler yunanca. Yani Jesus Christ.

Paylastiginiz resimlerden ilki baska bir el isareti. yuzuk parmagi ile serce parmagi asagi egilip ilk uc parmagin dik oldugu. Bu kutsal uclunun adina kutsanma amacli bir isaret. istavroz cikarirken kullanilir genelde ya da kutsanirken.

Protector ün yazdığına katılmadım. Bu işaret teslis işareti ya da kutsal üç -holy trinity- işareti.
Baba, oğul, kutsal ruh üçlüsünün tanrıyı oluşturmasını anlatıyor. Yani üç değişken tanrıda birleşiyor.
Google a holy trinity falan yazarsan farklı biçimlerde de aynı işaretin resmedildiğini görebilirsin.

Avrupa hristiyanlığı - ortodoks inanışı, hatta mezheplere ayrılmadan önceki cizimlerde de karşılaşılan baba-oğul-kutsal ruh üçlemesini temsil eder

en.wikipedia.org sağ üstteki resme bakalım. baş parmak+yüzük parmağı birleştirme monofizitlere ait bir ritüel. İlk üç parmak birleştirme ise trinity(teslis) yani katolik inancına ait.

Hep çocuk pornosuna karşı konuşuyorduk da bu tarz bir içeriğe ilk kez maruz kaldım ve beynimden vurulmuşa döndüm.
Benim tivitır taymlaynıma şöyle bir şey düştü konuyla ilgili. Spamlamanın dışında yapılabilir:
twitter.com

spamledim. 710 takipçisi var. onların da o adamdan farkı yok.

ay nov kung fu'nun belirttiği [email protected]'a mail de attım.

fotoğrafları da flagledim. midem bulanıyor.

onları bunlar doğuruyor:
www.bianet.org

spamladim ben de

Ay nov kung fu bunu hemen twitterdan yayalım. Biz de yapalım mutlaka. Takip edenlere bir şey çıkmıyor vallahi ağzımdan şu anda beynimden vurulmuş vaziyetteyim.

şimdi sadico24ün takip ettiklerine de bakıyorum, orası da çocuk pornosu içerikli. Daha fazla hesap var

Isim gücüm yok hepsiyle ugrasacagim demek ki.

bu zırDali denen kullanıcının paylaştığı şikayet şekli işe yarıyor mu? çünkü mail attım ama otomatik noreply cevap gelmedi. Buna verilecek karşılık sadece spam olmamalı

içerik resmen sinir bozucuydu, aklım çıktı ama mailimizi attık, şikayetimizi ettik. umarım twitter hızlıca değerlendirir.

insanlığa güvenim ve sevgim her geçen gün azalıyor. şu koca evrende hem birbirimize hem de başkalarına büyük yanlışlar yapıyoruz ama bakalım ne gelecek ileride insanlığın başına.

Ben de mail attim ama bana da takip numarasi gelmedi:/ sanırım telefondan beceremedim ben bilgisayardan deniyorum şimdi. Yok benim insanlığa en ufak sevgim ve merhametim kalmadi.

bana da gelmedi mail takip bilmemnesi ama ben yine de hep spamliyor hem de mail atıyorum.

takip numarası bana da gelmedi ama zaten takip numarasından bahsedilmiyor twitter tarafından:
support.twitter.com

"Çocuk cinsel istismarı

Twitter'da çocuk cinsel istismarına müsamaha etmeyiz. Çocuk cinsel istismarının kullanıldığı resimlere giden bağlantılar konusunda bilgi edindiğimizde, bunlar bildirimde bulunulmaksızın Twitter'dan kaldırılır ve Kayıp ve İstismar Edilen Çocuklar Ulusal Merkezi'ne (National Center for Missing & Exploited Children - "NCMEC") bildirilir. Çocuk cinsel istismarını tanıtan veya güncelleme bağlantıları içeren hesapları süresiz olarak askıya alırız.

Çocuk cinsel istismarı ile ilgili dağıtım veya tanıtım yapan bir Twitter hesabı görürseniz, lütfen [email protected] adresine e-posta göndererek bize haber verin. İlgili tweet bağlantılarını ve bir profil bağlantısını ekleyin. Tek tek her Tweetin bağlantısını bulmak için yardım sayfamızı inceleyin.

NOT: Lütfen hangi nedenle olursa olsun, çocuk cinsel istismarı içeren öğeleri tweetlemeyin, retweetlemeyin veya yeniden göndermeyin. [email protected] adresine hemen bir e-posta göndererek durumu bize bildirin, bunu kaldırmak için gerekeni yaparız.

Twitter’ın çocuk cinsel istismarı politikası hakkında daha fazla bilgi edinmek için burayı tıklayın."

arkadaşlar ben şöyle bir şey buldum twitter.com Furkan Güzey diye bir çocuğa ait... www.facebook.com facebook profili de bu... bence fotoğraf çalıp twiter hesabı da açıyorlar. Bunu nasıl şikayet etsek sizce?

vala ben o iğrenç herifin takip ettikleri için de mail attım teker teker. gerçekten midem ve beynim bulandı.

sharon and hope bilemedim ki ne yapılabilir :/ bu nedir yahu gerçekten midem kaldırmıyor artık :(

bu arada takip numarası şimdi geldi millet.

takip numarası ulaştı evet. bundan sonra top twitter'da.

askıya alınmış bile :)

bana da ulaştı :)

bu sitede bulabilirsin belki. Türkçe altyazıları var mı bilmiyorum. topdocumentaryfilms.com

en.wikipedia.org

Yukarıda 6000 kişi yazıyor fakat, şehrin başka kısımlarını gittiği bu insanların söyleniyor. Ölü sayısı kesin olarak belirtilmemiş.

Kumkapı Gösterisi olarak biliniyor aslında kısacası.

2. Abdulhamit'in dunya literaturune kizil sultan(dokulen kanlardan dolayi) olarak gecmesine neden olan olaylardan biri. Digeri de hamidiye alaylari.

Telefondan duzenleyemedim ondan yeni bir cevap girmek durumunda kaliyorum: abdulhamit donemi ermeni olaylarini aykut kansu - 1908 Devrimi kitabinda guzel anlatmisti.

Wes Anderson - Moonrise Kingdom
- Büyük Budapeşte Oteli
Quentin Tarantino - Django
Jason Reitman - Young Adult
Martin Scorsese - The Wolf of Wall Street
Woody Allen - Blue Jasmine
- Midnight in Paris
Stephen Chbosky - the perks of being a wallflower

Her

yukarıdakilere ek olarak;

21 jump street

the warrior (2011 dese de izle sen yine de beğenirsin eminim)

ted

son izlediklerimden aklımda kalanlar.

bozulmuş plak gibi her başlığa yazıyorum ama;

we are the millers

A Late Quartet,
Ruby Sparks,
The Master,
Laurence Anyways,
The Conjuring.

mekan: istanbul

Filistin caddesinde manastır club, tunus cd. flat, gop'ta zeki bar(ismine takılmayın :D), çukurambar'da models&bottles, uğur mumcu cd. Suite 34, Filistin cd. The House, Uğur Mumcu cd. Pool Pub. Benim önerilerim ve sevdiklerim bunlar.