Giriş
(30)

Motorsiklete çarptım

liberal
Merhaba,1 saat önce beş km hızla giderken bir motorsiklete çarptım. Motor üzerinde iki kişi vardı ve düşmediler bile, yani ne kadar yavaş çarptığımı belli etmem adına belirtiyorum bunu.Adam indi motordan saga çekti baktı bir şey yok, ben de arabama baktım bir şey yok. Numaramı aldı, servise götürece
Merhaba,
1 saat önce beş km hızla giderken bir motorsiklete çarptım. Motor üzerinde iki kişi vardı ve düşmediler bile, yani ne kadar yavaş çarptığımı belli etmem adına belirtiyorum bunu.

Adam indi motordan saga çekti baktı bir şey yok, ben de arabama baktım bir şey yok. Numaramı aldı, servise götüreceğini belki yürüyen aksamında bir şeyler olabileceğini söyledi.

Şimdi servise gitmiş arıyor, servisteki adam masraflarını söyleyecek. O an tutulmayan tutanaktan dolayı ben bunu karşılamak zorunda mıyım? Adam gitsin motorun bütün arızasını çıkartsın bana yüklesin?

Aracım kaskolu ama benim araçta sorun olmadığı için zorunlu trafik sigortası ödeyecek bir masraf olursa da sanırım değil mi?

Teşekkürler.
0
liberal
(28.02.18)
motorsiklet scooter falansa ucuz tutar ver gitsin, başına bela alma.

Eğer karburator kapağı falan duyarsan hass. de geç.
0
binder dandet
(28.02.18)
Şimdi mesaj attı egzozun içi dagılmış diyor, ben pek ihtimal vermiyorum zira ben elimle yumruk atsam daha sert vururdum hesabı bana kitleme peşindeler.
0
🌸liberal
(28.02.18)
Bana kitleme vakası gibi geldi
0
nodrama
(28.02.18)
elemanın ehliyeti var mıydı? ben motorsiklete istemeden çaptım (hatalı sollama yapıp sağımdan sola girmek isterken bana çarptı) ve düşürdüm. elemana direkt ehliyetini sordum kaçtı gitti.
0
ozdek
(28.02.18)
Adamlar 40-45 yaşlarındaydı, ehliyet olmaması ihtimali düşük, ben şimdi gelin imzalayayım tutanagı desem bana ne zararı olur?
0
🌸liberal
(28.02.18)
adamin samimiyetine inanmiyorsan bildigim kadariyla da sana hicbir yaptirimi yok su anda. kusura bakma kardesim benim carptigimdan o kadar bir sey olamaz deyip gecebilirsin. kaskondan tamir yaptirsan kasko primin artar adam da bunu dusunup senden para alip tamir bile ettirmeyebilir. tabi bu dediklerim adamin durust olmadigini dusunuyorsan gecerli, ki bana da oyle bir durummus gibi hissettirdin seni saf gormus olabilir :) ek olarak gel benim ustama gidelim gibi olaylara girebilirsin ama bence gereksiz.
0
kolonyaa
(28.02.18)
sana kitlemeye çalışıyorlar inanma. (anlattıkların doğruysa tabii)
0
yazar yazmaz yazan yazar
(28.02.18)
5 km/s hızla nasıl çarptın?
0
La Femme D'argent
(28.02.18)
ucuz tutar. kaskı sigortası ve motor ehliyeti varmı onları bilirsen ben ödemiom sen kurallara uy önce de.
0
mikahakkinen
(28.02.18)
2410 tl hesap gelmiş,
Nasıl çarptım, elma yiyordum, elmam bitmişti, elimi silmek için selpak bulamayınca elimi camdan çıkartıp yagmurla ıslatayım derken önüme bakmadım ve çarptım.

Anlattıklarım doğru, mecidiyeköy metrobüsün orada zaten trafik duruyor, akan trafik olsa zaten camı açmazdım :)

2.410 TL'yi kitlemeye çalışıyor farkındayım, Motor 14.500 TL'ymiş, egzoz 2.410 TL tutuyor. Bir yanım gitsin dava açsın diyor bir yanım nasılsa cebimden çıkmayacak diyor. Kaskları vardı adamların.

Not şu an ofiste çalışıyorum. Öğlen gelecek tutanak tutacagız.
0
🌸liberal
(28.02.18)
2410 nedir amk? sakın kabul etme. çok çok gel benim tanıdığım ustaya götürelim dersin. 2410 tl tutmaz hiçbir şey..
0
silah taciri
(28.02.18)
binder haklısın esasında ama artık kötü insanla kötü olmamak adına tutanagı tutacagım, not kısmına 5 km hızla gittiğimi de belirteceğim, trafik sigortası firması dava bile açabilir bu kişiye ileride.
0
🌸liberal
(28.02.18)
Benim zorunlu trafik sigortam ödeyecegi için tutar benden çıkmayacak ki, adamın egzozunu harbiden yenilemiş olacağız.
0
🌸liberal
(28.02.18)
Ahaha 2400e arabanin kaput + bagajini yeniliyorlar. Tutanak tuttur kesinlikle. Aciklama kismina da olayi yaz 5 km hizla carptigini, inip baktiginizda gizle gorulur bi hasar olmadgini vs.
0
brkylmz
(28.02.18)
trafik sigortası senin karşı tarafa verdiğin zararları oder. senin aracındaki hasarı ise kasko öder. adamların seni sikmeye çalıştığı belli. ama trafik sigortası tarafından karşılanacağından çok dert etme derim.
0
twelfth
(28.02.18)
@twelfth ben de sen gibi düşünüyorum.
0
🌸liberal
(28.02.18)
Bir motosiklet sahibi ve motordan çok araba kullanan biri olarak cevaplayayım;

Çağırın gelsin, motora ve eksoza bakın. Sizin çarpma açınıza göre eksoza çarpmış olma ihtimaliniz varsa eğer tutun tutanağı.

Ha yok direkt arkadan çarptıysanız tekere ya da çamurluğa denk gelir eksoz olamaz, eksoz tarafından açılı çarptıysanız olabilir ama.

Evet orjinal eksozlar çok pahalı.

Aslında burada sizin kazıklanıp kazıklanmama gibi bir probleminiz yok, nasıl mı?

Tutanağı tutun, çarptığınız açıyı doğru anlatır şekilde tutanağa çizin. Ayrıntılı olarak yazın, motorun ve sürücünün düşmediğini ayakta kaldıklarını da belirtin. Sonra da çarptığınız andaki gibi araçları yerleştirip fotoğraflayın.

Gerisi sigorta eksperine kalmış bir şey, sizi belki kandırabilirler ama eksperi kandıramazlar. Eksper o kazada oluşmayacak şeyleri onaylamaz.

Tekrar farklı yönden düşünelim;

Kaza yaptığınız an tutanak tutup adamla vedalaşsaydınız gerisi sigorta eksperi ve onun arasında olan bir konu olacaktı. Tutanakta kazayı ayrıntılı anlatıp fotoğrafladıktan sonra servise gidip de sağlam eksoz ve tekeri söküp kazalıyı takıp kazada oldu diyerek sigorta şirketin de dolandıramazlar.

Özetle çağırın ve tutanağınızı tutun, hakkı varsa sigortadan alır. Hakkı yoksa babayı alır eksperden.
0
John Bloor
(28.02.18)
sana kitliyor, üstelik motorcu bi de... hiç güvenme derim.
yine de tutanak tutucam, bana giren çıkan yok diyorsan; zorla biraz adamı. kamera baktırdığını söyle, hız tespiti yaptıracağını söyle, kendi ustana gösterteceğini söyle.. yarın başkalarını da kökmesin adam.
0
delarue
(28.02.18)
Geçen 60-70 km hızla giderken motordan düştüm, sürüklendi motor baya. İkimiz de sağlamız. O hızda o kadar hasar çıkması imkansız.

Egzoz da zaten o kadar pahalı bir şey değil performans egzoz değilse. 40-45 yaşlarındaki adam da kullanmaz zaten.
0
Crowley
(28.02.18)
motor ne marka model? carptiginizda egzoza mi denk geldi? yoksa plakalik kismi veya lastige mi?

bana da ara sira isiklarda beklerken veya geri geri giderken carpiyorlar. bazilari ozur diliyor, bazilari kafasini ceviriyor. kadinlar cok fena ne yazik ki. direkt okuze bagliyorlar. neyse, sizin yaklasiminiz cok insancil geldi o yuzden. ama sanki bir kaktirma niyeti var karsi tarafta.

bence sigortanizla gorusup dogru bilgi alin. parayi sizin odememeniz haksiz bir isleme ortak olmanizi gerektirmez.

bir de hazir konusu acilmisken; egzos, egsoz, eksoz, egzost, eksozt bunlar yanlis, egzoz dogrusu.

motorsiklet degil motosiklet dogrusu.
0
jimicik
(28.02.18)
@jimicik, ben zaten neyse onu yazacagım, motorun görünüründe bir hasar olmadığını ve çalışır vaziyette olduğunu, artık sigorta firmasından alır mı yoksa 2.400 TL masraf kendisine mi kalır bilemem, ben ekstradan yok şoyle haksızım boyle haksızım demeyecegim.
0
🌸liberal
(28.02.18)
tutanak tutulmadıysa hiçbir bok ödemek zorunda değilsin. cevap verme.
0
otonomo
(28.02.18)
@John Bloor +1

1- tutanak tutalım de çağır adamları.
2- eğer tutanakla falan uğraşmam dersen de motoru kendi tanıdığın yer dışında yaptırmayacağını kesin bir dille belirt.
0
naksidil
(28.02.18)
@naksidil, nerede yaptırırsa yaptırsın banane, parasını ben vermeyecegim, sigorta öderse öder ödemezse kendisine kalır.
0
🌸liberal
(28.02.18)
Yanlış kişiye insanlık yapmaya kalkmışsın. Fırsatçının teki. Egzosta gerçekten bir hasar olsa bile onun tanıdık ustası vardır çok ucuza hallettirebilir. Seni silkmenin peşinde.

Tamam sigorta öder ama bir sonraki sigortan yüksek gelir. Sana da zararı var. Risk puanın yükselir.
0
yirmisantim
(28.02.18)
Adam motorla maltepeye gidiyor, şimdi de maltepe'den mecidiyeköye gelecek. Bu kadar masrafı olan araç iyi yol yapıyor. İnsan işkillenmiyor değil.
0
🌸liberal
(28.02.18)
Sigorta yeniletirken sıkıntı yaşarsın. Az masraf değil 2400 kesin primlerinde hayvani artış olur. Sigorta experine paslamışsın durumu ama sigorta experi cebinden vermiyorki o da senin primine yansıyacak.
0
Angelismeee
(28.02.18)
çarpma pozisyonuna yine al arabayı, egzosa geliyor mu bak ? bence sana kitliyor, ben de başka servis biliyorum oraya götür de.

senin cebinden çıkıyor olabilir ama öyle yüzsüzlere sigorta neden para ödesin. en olmadı tutanak tutulsun ama sonra eksperi ara olayı anlat, ben innamıyorum kazada olduğuna de. zaten eksperler çakal anlarlar
0
oscar
(28.02.18)
@oscar bence de sigorta uzmanı beni arayacak o zaman zaten ne olduysa anlatacagım.
Adamla tutanak imzaladık, çakal bir tipi yok, halo etkisi ile yanlış düşünüyor da olabilirim :)
0
🌸liberal
(28.02.18)
kişinin samimiyetine binayen davranmanız daha doğru, ama burada servisinde art niyeti olabilir, adam anlatmıştır böyle böyle oldu diye, servisde ona masraf çıkartmıştır sırf kendisi para kazansın diye, güvenmiyorsanız mesafe de fazla yoksa diyin ki burada bir servise göstereyim ben bakalım o ne diyecek diyin yada yetkili servise götürün.

öte taraftan tutanak da tutabilirsiniz hemen o anda olmak zorunda değil, tutanakta yazdıklarınızda mutabık iseniz problem olmaz.
teknik olarak ise, egzosun içi nasıl dağılabilir ki? içinde ne var bu egzosun.

ek olarak eski egzosu isteyin maden değiştirdin kardeşim bu senin işine yaramaz ben bunu alayım de.

pahalı diyen arkadaşlar için, motosiklet için her bişi çok pahalı :(
0
selam
(28.02.18)
(1)

Düzen, Nizam, İntizam yazılımı

ManikD
Selamlar Güzel İnsanlar,Şimdi bu aralar kafamda çok iş var. Mail atmak gibi bazen 2 saat sonra bazen 10 gün sonra yapılacak ama bir anlık olan işler gibi, bir projenin yazımını bölüm bölüm yapmak gibi uzun vadeli sürecek işlerde var. Yada şu şu tarihlerde toplantıların var, şu seni aradı bugün geri
Selamlar Güzel İnsanlar,

Şimdi bu aralar kafamda çok iş var. Mail atmak gibi bazen 2 saat sonra bazen 10 gün sonra yapılacak ama bir anlık olan işler gibi, bir projenin yazımını bölüm bölüm yapmak gibi uzun vadeli sürecek işlerde var. Yada şu şu tarihlerde toplantıların var, şu seni aradı bugün geri dönmelisin gibi kendime dair notlarım var.

Ben şimdi işleri karıştırır oldum. To-do list, ajanda, takvim, not defteri, hatırlatıcı gibi şeylerin bir arada olduğu, hem android hem pc de kullanabileceğim bir yazılım arıyorum. İşte telefonda widget olur ben to do kısımlarını işaretlerim aynı zamanda pc ile senkron olur. Pc den toplantı girerim telefonda onu to-do olarak gösterir vs.

Şimdi bu benim kafamda istediğim bir yazılımın özellikleri. Bu özellikleri tamamen karşılayan yazılım var mı bilmiyorum. Eğer varsa söylerseniz çok sevinirim. Ama bu özelliklerde yok ama ben şunu biliyorum/kullanıyorum istediğin şeylerden şunu şunu bunu yapmana yardımcı olur dediğiniz yazılım önerilerinize de açığım.
0
ManikD
(26.02.18)
(bkz: evernote)
0
otonomo
(26.02.18)
(6)

uyku getiren bitki çayları

durbikonusucaz
uyku problemim var. aktara gidip bir şeyler alayım diyorum. ne tavsiye edersiniz?
uyku problemim var. aktara gidip bir şeyler alayım diyorum. ne tavsiye edersiniz?
0
durbikonusucaz
(26.02.18)
lavanta kullanıyorum ben bu iş için. gevşeme veriyor bana
0
ManikD
(26.02.18)
Uyku getiren bitki cayi falan yok. Ben denedim ne varsa. Hikaye.
0
stavro
(26.02.18)
Uyku getirdiği kanıtlanmış bir bitki çayı var mı bilmiyorum ama bana bir defa bunun için sarı kantaron denetmişlerdi, bildiğin kafam güzel olmuştu içince. Belki o rahatlatabilir.

Bir daha denemedim gerçi. Ayran, sıcak süt falan deneyebilirsin, belki etki eder.
0
skooma
(26.02.18)
(bkz: melisa çayı)
0
otonomo
(26.02.18)
melisa çayı.
0
kornisch
(26.02.18)
rezene bu iş için birebirdir. ben diyet yaptığım için listemde var, akşamüstü 5 buçuk gibi ve akşam 10 da içiyorum, 10 buçuk 11 gibi bayılıyorum resmen.
0
suppermaster
(26.02.18)
(3)

ingilizce CV'de 'fen lisesi' ibaresi

klar
nasıl yazılmalı? özel olarak belirtmeye gerek var mı? Minik de olsa bir avantaj getirme ihtimali olan birşey diye düşünüyorum. en azından yurtiçinde. lakin bu avantaj ihtimali yabancı dildeki başvurularda kafadan siliniyor. U17 dünya kupasında attığı golü cvsine iliştirmek suretiyle kendini avrupaya
nasıl yazılmalı? özel olarak belirtmeye gerek var mı? Minik de olsa bir avantaj getirme ihtimali olan birşey diye düşünüyorum. en azından yurtiçinde.
lakin bu avantaj ihtimali yabancı dildeki başvurularda kafadan siliniyor.
U17 dünya kupasında attığı golü cvsine iliştirmek suretiyle kendini avrupaya kakalamaya çalışan ozan tufan gibiyim yine bugün:(
öylesine umutsuz ve yağ oranı yüksek..

(öyle bi gol yok bu arada)
0
klar
(26.02.18)
science high school
0
otonomo
(26.02.18)
High school of science yazdim ben
0
The_Lollok
(26.02.18)
is basvurusu yapiyorsun koymana gerek yok bence. hangi universitede okuduguna ve onceden nereden calistigina bakarlar.
0
ubi dubium ibi libertas
(26.02.18)
(7)

Fethiye vs Bodrum vs Marmaris vs Kuşadası

leper messiah
Yaşamak için hangisi? Neden?
Yaşamak için hangisi? Neden?
0
leper messiah
(10.01.18)
hiç birisinde yazın aşırı kalabalıktan rahat edemiyeceğimi bildiğim ve yazları sevdiğim için hiç biri.
0
killerbee
(10.01.18)
Hepsi turistik bölge. Biraz merkez dışında yer tercih edilebiliyorsa Fethiye derdim. Ki yakında yapacağım eylem, az kaldı.
0
baldan kaymak
(10.01.18)
ben bodrumu seçerim. sebebi hiç olmazsa yazın konser falan olur.
fethiye çok içte kalıyor ben buranın ulaşımını sevmiyorum. fethiyelilerden duymayacağın bişeyde söyliyim insanları yobazdır, bizim ailenin yarısı adanalı ben adana da daha rahat geziyorum.

aslında kalabalık önemli değil yani bunların hepsinde belli yerler kalabalık olur. yabancı turist çokken rahatsız olmazsın ama bu yaz denize gitmekten tiskindim tamamen görgüsüz yerli turistlerden dolayı.

fethiyede yaşıyorum burası için soruları alabilirim.
fakat kiraların ucuz olduğunu düşünme. bugün havaşın otobüsünde biz kiraları 500-600 sanıpta gelmiştik diye konuşuyolardı.
500 e de ev var ama köy taraflarında
0
durgunfoton
(10.01.18)
Ne iş yaptığına, nasıl takıldığına göre değişir.

Benim tercihim Fethiye ve köy oldu. Ama yurtiçi piyasaya çalışıyor olsaydım İzmir veya Bodrum'u tercih ederdim. Deniz-tekne ile ilgili bir iş yapıyor olsam belki Marmaris'i de düşünebilirdim. Kuşadası'nı her halükarda direk elerdim.
0
otonomo
(10.01.18)
bir kuşadalı olarak marmaris derdim, kuşadası artık şehir gibi.
fethiye nin köyleri de olabilir gerçi.
0
ravenudon
(10.01.18)
fethiye bunların arasında yaz kış hareketliliğin olduğu daha yerel kalabilmiş ve en uygun yerdir. muğla ilçesidir ancak muğladan daha büyüktür.antalyaya benzer.
bodrum tamamen turistik ve en pahalı olan yerdir. kışın ölüdür.
kuşadası son zamanlarda aydının en gelişen ilçesidir. merkezi hareketlidir selçuğa ve izmire yakındır. aydınada tabiki. ancak suç oranı en yüksek olan aralarından burasıdır.
marmaris aralarında en nezih yabancılarında yaşadığı bir yerdir. insanı izmir gibidir. elitisttir. kışın ölünün ölüsüdür. sakinlik seviyorsan marmaris. hareket seviyorsan kuşadası anadoludan bir parça diyorsan fethiye.
0
mikahakkinen
(10.01.18)
digerlerini bilmedim ama kusadasi degil. ozelliksiz bir yer. beton yigini, estetikten yoksun.
0
jimicik
(10.01.18)
(20)

Kürt veya başka etnik kökenden olduğunuz için ırkçılık ve ayrımcılığa

tahin pekmez yoğurt
uğradığınız mı? Ne zaman ve nerede? Bu sizi üzdü mü? Nasıl tepki verdiniz? Etnik kökeninizi belirtirseniz daha aydınlatıcı olur.Teşekkür ederim.
uğradığınız mı? Ne zaman ve nerede? Bu sizi üzdü mü? Nasıl tepki verdiniz? Etnik kökeninizi belirtirseniz daha aydınlatıcı olur.

Teşekkür ederim.
0
tahin pekmez yoğurt
(09.01.18)
Turk oldugum icin ayrimciliga ugradim. 9 sene once, kiralik ev bakarken. Avusturya'da.
Tepki vermedim.
0
kuehles blondes
(09.01.18)
kürt olduğu için sevdiği kızın ailesinden ret yiyen bir arkadaşım vardı. severek ayrılmak zorunda kaldılar.
0
biravekahve
(09.01.18)
türk ve sünni olmama karşin kürt ve alevi sanıldığım için staj yerim kabul etmemişti.
0
paudi
(09.01.18)
Anadoluluyuz ama kürtlere dükkan kiraladığımız için dükkanlarımız yakıldı.

Ailenin erkekleri otobüs kaldırıp o şehre gitti nöbet tuttu. Bir sorun mu var diye esnafları gezdiler. Kalabalık görünce kedi gibi oluyorlar.
0
jazzabel
(09.01.18)
avrupaya çıktığımızda bir ayrımcılığa uğruyoruz ama fiil olmuyor. eşim kumral ben siyah saçlıyım genelde portekizlimisiniz diye sorduklarında Türk deyince suratlar düşüyor ve muabbet kesiliyor.
0
mikahakkinen
(09.01.18)
Soruya tam cevap olmayacak ama, geçenlerde başıma geldi bu, çok şaşırdım hayatımda ilk defa oluyor diye.
Benim etnik kökenim falan öyle değişik değil. Türkiye zamanında göçmüş ama kimsenin hatırlamadığı bir aile, Türküz, beyazız vs.

Geçenlerde yabancı arkadaşlarımla olan bir grupla sohbet ederken, beni "öteki"lerin olduğu gruba dahil ederek, "white people" hakkında konuştular. Benim "middle eastern" olduğumla ilgili bir değerlendirme oldu. Burada doğruluk, yanlışlık, katılıp katılmamaktan bağımsız olarak yorum yapıyorum, kastettiğim o değil çünkü. Fakat ilk defa kendimi "sopiro vs. white people" gibi bir karşıtlık bağlamında buldum ve ırkçılığa, ayrımcılığa maruz kalmış insanların ne hissettiğini anladım deme aşırılığını gösteremeyecek olsam da, ufak bir "ayrımcılığa giriş" tadında bir tecrübe yaşadım.
0
sopiro
(09.01.18)
Yunanistan'da uğramıştım. Üniversite öğrencisi ufku açık olması beklenecek insanlardan böyle tavırlar gördüğüm için üzülmüştüm. Güruhun hepsi Yunan değildi.
İşin komiği, Çerkes'im.
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(09.01.18)
evet, lisede. bir kere de biri etnik kökenim **gürcüyüm** için ' o ne kürt gibi bir şey mi ? ' dedi. suratı 5 karıştı tabi. aşırı milliyetçi biriydi.
0
cabiday
(09.01.18)
evet.
ardahanlıyım, azeri annem, babam da bildiğin türk. ama ardahanlı olduğumu duyunca "siz kürtler şöyle, böyle...." diye başlayan çok oldu. hiç bozmadım, tartıştım, cevap verdim.

insanlar nasıl bu denli saçma düşüncelere sahip oluyor, kürt olmadığım halde beni kürt düşünüp bile nasıl sert biçimde yargılıyorlar. bunu görmek çok üzdü beni.
0
mojiziku
(09.01.18)
Ev kiralarken ev sahibi memleketimi sordu evi normalden yüksek fiyata söyledi bende gıcıklık olsun diye kabul ettim sonra çark etti hemen bu akşam başkası bakacak tanıdık olmazsa ararsın dedi. ( Ev sahibi doğulu )

Almanya'da yaşadığım olaylar çok sıradan.
0
Fritz-X
(09.01.18)
Tipten belli biraz doğulu olduğum, uzun boylu, esmer, hafif kıllı bi adamım. Her iş görüşmesinde nereli olduğum soruldu eksiksiz(ülkenin en iyi okullarından birinin prestijli bölümlerinden birinden mezunum). Dersim'li olduğumdan kürtlükten mi alevililikten mi elendim bilmiyorum oralarda, en sonunda başka bi dersimlinin yanında iş buldum(ki o işi kabul ettiğimde artık asgari ücretle garsonluğa falan bakmaya başlamıştım).
0
noluyo yaa
(09.01.18)
ben kökenimde kürtlük de var olmasına rağmen ulusalcıyım diye aynen acemi'nin tarif ettiği gibi 5-6 şirketli, taraf okuyan ve özlük haklarından bahseden (özlük haklarını kimlikle karıştırıyordu), hem türkiye'deki varlıklarını korumak isteyen, "ezildiği", dilini konuşamadığı türkiye'de kalmak isteyen, hem de istanbul'un nezih semtlerinden birinde yaşamaya devam ederken hiç gitmeyeceğini söylediği kürdistan için çarpışan bir kürt arkadaştan "kendi insanına nasıl ihanet edersin, faşistlerle nasıl birlik olursun, ne farkın var onlardan, sizin gibiler..." tarzı bir zılgıt yemiştim. bunları söylerkenki vıcık vıcık kıllı romantizm ve ajitasyonun derecesini anlatamam.

o vakit yumruğumu o zamanlar dünyayı kurtardığımız yer olan üniversite kantin masasına vurdum ve kendi şovenizmini bana yansıtma, türkiye'de yokluğunu hisseden pek çok sol parti var, işçiler falan var, hazır duygusallaşmışken bir boka yaramaya başlarsan sonra gelip bana neden bir sürü etnik kökenden fazla ayrıcalık sahibi olmanız gerektiğini şu etnik geyiğini solculuk sosuna bulamaya kalkışmadan anlatabilirsin babında bir şey söyledim. tabii böyle uzun bir cümleyi tek hamlede kuramadım. sürekli böldüğünden parça parça bunu söyledim.

kendi insanımı aşağılarsam nobel alır mıyım, filmlerime ödül verirler mi, entellektüel bir kimlik ilan edilip ihya edilir miyim adamlarının oynattığı vitrin farelerinden boş kalan zamanlarda kimi tc'li, kendisine türk diyen, çeşitli etnik kökene sahip arkadaştan da kürtlüğüme değinen naneler duydum. kötü şeyler de vardı, anlayışla karşıladığım şeyler de. şu ülkede sosyal devlet olma tartışmasını, insanca yaşam (iş, ekonomi, bağımsızlıki, eğitim, sağlık), tartışmasını bunun kadar öteleyen, unutturan, gündemi meşgul tutan, (bir politika olarak başkalarınca)* ihraç edilmiş başka bir kimlik problemi duymadım. bende gürcülük falan da var ama onların bundan ekmek çıkarma girişimiyle en azından politize olmuş şekilde hiç karşılaşmadım.

işin komiği tunceli'den göçmüş olan bir tarafım da kendilerini kürt sananlardan oluşuyor. en son öğrendiler ki kökleri iran türklerine dayanıyor. bunlar aleviliği de kürtlükle harmanlayarak yarattıkları edebiyatta kendi kendilerini boğmuş durumdalar. alevilikteki semahın, sazın nereden geldiğini sanıyorlardı bunlar, kürtlerden mi? o da ayrı bir olay. aslında köken anlamında daha ziyade anadolu insanı olsam da orta asya türklerine acımaya başladım. bunların başına gelen haltı anlıyorum artık. bunlar hiç intikam tarihi yazmamışlar. kölemenlik zamanında bile. kavimler göçünü bir tür kahramanlık hikayesi gibi anlatıyorlar ama, benim anladığım, olay aslında yurttan kovulmak. (bugün uygurların çin'i karıştırmaya çalışması gibi etnikçilikleri dışarıda bırakarak, geçmişe dair söylüyorum bunu. yoksa uygurlar da oligark kaması olmaya devam ediyor.)

sonra önüne gelen asıl seni asimile ediyor. pagan dininden vazgeçiyorsun, içinde olduğun her devletin ordusuna sokuluyorsun iyi savaşçı olduğun için, sana devlet kurduruyorlar ama hiçbir şeyden nemalanamıyorsun vs. sırf türklere değil medeniyetle buluşmak zorunda kalmış tüm barbar toplumlara acıyorum.

neyse, dolmuşum, konu nerelere geldi.

ayrıma başka yerlerde de uğradım. ama en gıcık olduğum, aynı ülkede yaşar ve hiç olmazsa bir dilde konuşup anlaşabilirken hangi kriterleri kaale alıp neden ülke birliğini savunduğumu kabul falan etmek değil, merak bile etmeyen gendaş?ımın savurduğu bu saçmasapan sözlerdi.


edit: dikkat ediyorum da son zamanlarda ithal yerine ihraç diyorum. fark ettim ki ihraç eden ülkeye odaklanmak gerektiğini düşündüğüm için bunu yapıyorum ama aceleyle, dikkatsiz yazdığımdan "başkalarınca bize ihraç edilen" demediğimden, anlam karmaşası oluyor. sonradan dönüp bakarsa diye soruyu soran için, dikkat derecem hakkında not düşmek adına kendim için bu açıklamayı ekledim.
0
godoşu beklerken
(09.01.18)
Türk olduğum için güneydoğu illerine gitmeyi göze bile alamıyorum.
0
catch the arrow
(09.01.18)
uğramadım ama avrupa'da hissettim direk söylemeseler de o küçümseyen tavırlarını.

türkiye'de yaşayan bir türk olarak zaten ayrıcalıklı gruba dahilim. onun dışında farklı ırklar/dinler için de ayrımcı olan insanlarla takılmam, birebir karşılaşırsam da sert şekilde aşağılıyorum. onlar da benle takılmaktan kaçınıyorlar o yüzden :)
0
otonomo
(14.05.18)
Türküm.
Türkmenim de ayrıca daha 1960lara kadar yarı göçermiş bizimkiler.

Ama gel gelelim ben tip olarak kürt-arap-hint arası bir şeyim. Ne olduğum belirsiz.

Bununla ilgili Türkiye'de olsun yurtdışında olsun milyon tane hikayem var.Hiç aşağılamak dışlamak olarak görmedim hep çok eğlendim ben bu durumla- hep anlatırım dost meclislerine. Ha tam faşist olup aşağılık pislik bakışları atan nazi abiler de vardı ama fiili bir şey olmadı.
0
niye ama
(14.05.18)
ben limonlu bir kekim. hep kakaolu alıyolar. starbucksta. made in türkiye. spesifik olarak hatça teyzenin ellerinden çıktım.
0
godoşu beklerken
(07.09.18)
TUrk oldugum icin irkciliga ugradim bir fransiz tarafindan. Sadece 1 kez basima geldi yurtdisinda. Uzmedi. Fransizlara kil oluyorum zaten.
0
stavro
(07.09.18)
şöyle bir iddia öne sürüyorum.

bu ülkede kürt olup ırkçılığa ve ayrımcılığa uğramayan tek bir insan evladı olmamıştır çünkü ırkçılık cahilllik göstergesidir ve bizim ülkede cahillik oranı çok yüksek.
aynı şekilde türk olupta avrupa'da yaşayan insanlarda aynı şeye maruz kalıyorlar ama orada cahil olmayan oran daha yüksek olduğu için daha az yaşanıyor.
0
hopp
(07.09.18)
türk'üm ve doğudaki bir şehirde 3 sene korkarak yaşadım.
şehir merkezinin dışına çıkmadım.
istanbul'a dönerken de kendi arabamla gelmek yerine arabamı kamyona koyup gönderdim. ben de uçakla havadan döndüm.

sırf türk olduğum için öldürülmeyi ve kaçırılmayı göze alamam.
0
işimdeyim gücümdeyim
(07.09.18)
tek başıma bayan olarak doğunun en ücra köylerinde bile gezdim, çekim yaptım, çocuklarla ve köylülerle vakit geçirdim.
kız kardeşlerimle dağa tırmandım, üstelik yemeklerimi ısmarladılar, bazı şeylerden para almadılar, evlerinden ekmek, peynir, çorap hediye ettiler.

yani türk olduğum için öldürülecektim cümlesine gülmek isterim 3 yaşında bir kız çocuğu değilse yazan.
0
hopp
(09.09.18)
(20)

Psikologlar vergi veriyor mu?

synesthesia
Bir ara birkaç seans gitmiştim ve ücreti elden nakit alıyordu. Ne fatura var ne bir şey. Hepsi mi böyle bunların? Zaten eşşek yüküyle para alıyorlar, bir de vergi mi kaçırıyorlar?
Bir ara birkaç seans gitmiştim ve ücreti elden nakit alıyordu. Ne fatura var ne bir şey. Hepsi mi böyle bunların? Zaten eşşek yüküyle para alıyorlar, bir de vergi mi kaçırıyorlar?
0
synesthesia
(24.12.17)
vergi verince o parayı yine senden alacak. eşek yüküyle dediğin paranın bir bölümü görüştüğün ofisin / odanın kirasına gider. aynı paradan cafede günde 10 kişiye özel ders veren bir öğretmen her nedense hiç akla gelmez.
0
roe
(24.12.17)
Vergi vermemek için bahane mi şimdi bu? "Ülkede öyle herkes vergi vermiyor zaten, biz de vermeyelim."

Günah keçisi aramıyorum. Özel ders veren öğretmen de gözüme batıyor, ofis açıp iş yapan adam da, milyar dolar kazanıp vergisini vermeyen şirket de.
0
🌸synesthesia
(24.12.17)
benim özel sektördeki maaşımdan her ay devlet nasıl vergi kesiyorsa herkes vergisini verecek. Fatura isteyin vermek zorunda vermezse de maliyeye şikayet edin.
0
kompisko
(24.12.17)
Görüldüğü üzere vergi kaçakçısı oranı bir hayli yüksek psikologlar arasında.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(24.12.17)
Valla kusura bakmayın. Komisyon vs. beni ilgilendirmiyor. Ben özel sektör çalışanı olarak maaşımın yıllık %40'ını gelir vergisi olarak devlete bırakıyorsam, ofisini açıp 400 lira seans ücreti isteyenin de 40 lira isteyenin de verdiği verginin hesabını yaparım.
0
🌸synesthesia
(24.12.17)
Serbest meslek erbabı mesleki faaliyetleri kapsamında yaptığı tahsilat için sizlere serbest meslek makbuzu vermek zorunda. o vermiyorsa bile sizler de istemek ve almak zorundasınız. Vergi usul Kanunu bu konuda serbest meslek makbuzunu salt vermeyene değil almayana da ceza öngörmekte. Nasıl olsa kimse vergi vermiyor onlar da vermesin demek çok yanlış.
0
mevsimler
(24.12.17)
@synesthesia senin fatura istediğini belirtmek tabiki de hakkın. sana bu hizmeti veren kişi de fatura istediğinde ücretin üstüne vergi ücretini ekleyerek isteyecek. Burada sorun psikologun değil çünkü ücreti ödeyecek kişi sensin. 400 se 450 ödeyeceksin. O para senden çıkacak yani. Sen fazladan para ödemek istiyorsan neden kabul etmesin
0
roe
(24.12.17)
vergi vermemek için bahane değil tabi ki ben bunu kast etmedim.

siz bunu algılamışsınız

saygılarımla
0
regardless of what they say
(24.12.17)
O halde arayıp seans ücretini sorduğumda 400 değil 450 diyecek.

Seans sonunda makbuz istediğimde fazla ücret talep etmesi "400 lira fiş almazsan sana olacak fiyatıydı. ben 'benim vereceğim vergi' kendi cebimden çıksın istemiyorum. o yüzden senden 450 alayım, benim vergimi sen öde" demekten başka bir şey değil. Kendi verginizi danışana ödetmektir bu.
0
🌸synesthesia
(25.12.17)
Belki de sana iyilik yapmaktır bir de bu perspektiften bak. her iki durumda da aynı parayı kazanacak birinin ne çıkarı olacak bundan ? Daha fazla yazmayacağım. Psiköloglar saniyede 100 katrilyön tele kazaniyör. evvet.
0
roe
(25.12.17)
gittiğinde vergi levhasını iste. bir şikayete bakar.
0
pinkpeony
(25.12.17)
O halde arayıp seans ücretini sorduğumda 400 değil 450 diyecek.

tüketici olarak haklarınızı arayacağınız yer burası değil.

gerekli yerler bellidir.
0
regardless of what they say
(25.12.17)
Her esnafın yaptığı bişey bu. Bugün bir esnaftan alışveriş yaptım kartla ödeyecektim kart olursa fiyat şu olur deyip daha da arttırdı. Ben de kartsız ödedim. Enayi miyim durduk yerde kazıklanayım. Soruna gelirsek de tabiki de vergi içindir. Bu birşekilde kılıfına uyduruluyor. Yoksa berber ve bakkallar çoktan batmıştı.
0
empedokles
(25.12.17)
Mantığa bak lan, 400 yerine 450 lira alacakmış vergisini verecekse. Söylediğin ücrete yasal tüm masraflar da dahil olur, yok öyle sonradan ama bu vergisiz fiyat demek diye.
0
i was made for you
(25.12.17)
@Roe

Psikologlar ''fiş almazsak kaça olur'' diye sorulan esnaf zihniyetiyle çalışıyor ve bunun adı ''iyilik yapmak'' oluyor öyle mi?

Bence bu zihniyetle ticaret yapan mahalledeki beyaz eşya dükkanına, hatta bakkala bile RUH emanet edilir, bu ''iyiliksever'' psikolog bozuntularına hiçbir şey emanet edilmez :))
0
otonomo
(25.12.17)
Şunu da belirtmeden geçmeyeyim. Bu yapılan kimseye iyilik falan değildir. Vergilendirilmemiş her kazançta devletin kasasına girmeyen bir miktar para söz konusudur. Ben hayatımda hiç psikoloğa gitmemiş olsam, hiç görmediğim iki insan arasındaki alışverişten devletin kasasına girmemiş para benden çıkartılıyor olacak. Ben aşağıdaki bakkaldan fiş almadan makarna aldığımda devletin kasasında eksik olan parayı başkası ödüyor olacak. İnsanlar kendi harcamalarının değil başkalarının harcamalarının bedelini ödüyor bu şekilde.

O sebeple, iyilikten falan bahsetmeyin bence.
0
🌸synesthesia
(25.12.17)
Ciddi ciddi Fiş fatura alırsan şu kadar olur almazsan şu kadar olur söylemine başvuran kaldı mı ya?

Psikolog diş hekimi ya da herhangi bir başka serbest meslek erbabı size hizmet bedeli 400 tl dediyse 400 tl dir. Ekstra ücret talep edemez. Parasını alır makbuzunu verir gider vergisini öder. Olması gereken budur. Bu dediklerim olmuyorsa kimsenin kimseye bir iyilik yaptığı yoktur bilakis kamuya kötülük yapılmaktadır.
0
mevsimler
(25.12.17)
psikologları bilmiyorum da aynı şey diyetisyenler içinde geçerli. bi seans en fazla 20 dk sürüyor. gün içindeki dönen parayı siz düşünün artık.
0
dedim ben sana
(25.12.17)
@Sour

Dünyada böyle derken dünyayı gezmiş ve biliyor olmak gerekiyor. Yoksa 'dünyada böyle yaa! diyen RTE söylemi gibi kalıyor :)

Amerika'da ücretini elden alan psikolog, o elden aldığı paraların vergisini daha sonra kuruşu kuruşuna beyan edip vergi ödüyor. Yoksa IRS nasıl öttürür o psikologu sanırım siz daha iyi birisiniz.
0
otonomo
(25.12.17)
yasal boşluk var. dolayısıyla gayet mümkün ve de kolay.

ama ondan daha kötü olan, kimin ne yaptığının ve neye göre yaptığının bir kontrol mekanizması olmaması. vergilendirme kısmı da bunun bir uzantısı zaten.
0
dafaisss
(25.12.17)
(9)

mantık evliliğinde evlenmemiş olarak boşanmış biriyle evlenir miydiniz?

mslny
Özellikle hanımlara soruyorum. Gerçekçi düşünerek mantık evliliğinde çocuğu olmayan boşanmış bir erkeği mi yoksa evlenmemiş birini mi tercih ederdiniz? cevabınız boşanmış erkeğe Hayır ise sebebi nedir?
Özellikle hanımlara soruyorum. Gerçekçi düşünerek mantık evliliğinde çocuğu olmayan boşanmış bir erkeği mi yoksa evlenmemiş birini mi tercih ederdiniz? cevabınız boşanmış erkeğe Hayır ise sebebi nedir?
0
mslny
(23.12.17)
Mantık evliliğinde tek kriterin bu olması çok saçma. Yeterli veri yok.
0
rahip janick
(23.12.17)
Her halükarda evlenmemiş erkeği tercih ederim.
0
i m cool with that
(23.12.17)
evlenmemiş erkek +1
0
rayde
(23.12.17)
Arasındaki bağlantıyı kuramadım. Mantık evliliği ise zaten boşamış olup olmamasının ne önemi var ki.
0
mr sherlock
(23.12.17)
Mantık evliliğinde de aşk evliliğinde de erkeği evlenilesi kılan şey daha önce evlilik geçirmiş veya geçirmemiş olması değil bana göre. Evlilik geçirmiş olanın da geçirmemiş olanın da kendine göre artıları da eksileri de var. Önemli olan benim insan tanırken kullandığım mihenkler ve karşıdakinin dürüstlüğü, değerlerin ortaklığı, sevgi ve saygının kalitesi. Boşanmış veya evlenmemiş olmak bence hiç de öncelikli bir kıstas değil ve olmamalı da.
0
yaren
(23.12.17)
ya, evliligi sonlanmis erkeklere karsi hafif bir onyargim var maalesef. cunku kadinlar hakikaten aci cekmediklerinde kolay gitmiyor.
0
e haliyle
(23.12.17)
mantık evliliği yapan bir kadın için ilk kriter, erkeğin kadının beklentilerini karşılayacak maddi gücünün olması, diğer kriter de erkeğin manipüle edilmeye yatkın olmasıdır.

dolayısıyla evlenmemiş (tecrübesiz) erkek ikinci kritere daha uygun gözüktüğünden tercih sebebidir. ha maddi gücü çok üst düzeyse, o zaman önceden 5 kez boşanmış olması bile bir önem arzetmeyebilir.
0
otonomo
(23.12.17)
İki adet aynı özellikleri taşıyan ve aynı derecede mutlu eden erkekten hiç evlenmemiş olanını tercih ederim.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(24.12.17)
bir şey tercih etmem, kişisine göre değişir. sonuçta insanlar birlikte uzun yıllar yaşayıp resmiyette hiç evlenmemiş de görünüyorlar. evlenip boşanmış ya da uzun birliktelik yaşamış bir kadının/erkeğin duygusal ağırlığı ve önyargısız/sıfır duydurum ile yeni ilişkiye yaklaşacağını düşünmem.
0
pinkpeony
(24.12.17)
(2)

Pasaj denemesi

simderun
Sevgili duyuru halkı! Aşağıdaki pasaj hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Cevaplar için teşekkürler....Bugün neye tanık oldum biliyor musunuz Mahur bey? Benim vesikalık bir fotoğrafım vardı, bilmem hatırlar mısınız? Hatırlarsınız elbet Mahir bey, zaten bana ait olan tek şey o fotoğraftı, yoksa siz n
Sevgili duyuru halkı! Aşağıdaki pasaj hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Cevaplar için teşekkürler.

...Bugün neye tanık oldum biliyor musunuz Mahur bey? Benim vesikalık bir fotoğrafım vardı, bilmem hatırlar mısınız? Hatırlarsınız elbet Mahir bey, zaten bana ait olan tek şey o fotoğraftı, yoksa siz nereden tanıyacaksınız beni? Neyse Mahur bey, uzun lafın kısası, bugün Beyoğlu'na çıktım ben. Çıkmasına çıktım da bir de ne göreyim. Hani o cadde var ya Mahur bey, insanın her yüzünü gördüğünüz o cadde, işte o caddedeki bütün direklerde benim vesikalık resmimin büyükçe bir kopyası! Üzerine de "Kayıp" diye yazmışlar büyük harflerle. Altta bir irtibat numarası, en altta da: "İnsanlık namına gören olursa bizimle muhakkak irtibata geçsin.". Mahur bey sorarım size, böyle korkunç bir şeyi kim neden yapar? Tahayyül edebiliyor musunuz? Birisi benim o vesikalığımı nasıl temin ettiyse etmiş ve her bir direğe yapıştırıvermiş. Sonra bir de güya insanlıktan bahsetmiş. Hangi insanlık Mahur bey? Bu düpedüz hırsızlığa girmez mi? Üstelik ben kayıp mıyım Mahur bey? Sorarım size! Kaybolan ben miyim yoksa benim hayatım mı? Ah şu insanlar! Gördünüz mü Mahur bey, "kayıpları" bile birbirine karıştırıyorlar artık!...
0
simderun
(22.12.17)
Cok guzel.aylak adam-kurk mantolu madonna karisimi bir tad aldim.kesinlikle kendine ozgu bir dili ve derin, akici bir anlatim.
0
zargana75
(22.12.17)
camus-dostoyevski-yusuf atılgan üsluplarından etkilenildiğini düşündüm ben de. özgün bir üslubu olduğunu düşünmedim ama. bir de bir metni, içinden seçilmiş bir pasaj ile değerlendirmek çok mantıklı gelmiyor. tüm hikayeyi okumadan yorum yapmak eksik olur ama, yine de metnin tamamını okuma isteği oluşturan, iz bırakan bir 'alıntı' olmadı benim için.

çabanızı takdir ettim, o ayrı konu.
0
otonomo
(22.12.17)
(10)

Mutlaka canli dinlenmesi gereken efsane isimler

rusyalı kozmonot
Ve hala konser veren tabii. Sizce kim?
Ve hala konser veren tabii. Sizce kim?
0
rusyalı kozmonot
(21.12.17)
Camel
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(21.12.17)
Beyoncé.
0
m e b
(21.12.17)
Robert Plant
Patti Smith
Ozzy Osbourne hatta grubun final turnesi yapılmış olsa da Black Sabbath üyelerinin her biri
Brian May
Judas Priest
Aerosmith
The Rolling Stones...

Daha yazmaya üşendiğim onlarca grup ve isim var sanırım. Keşke Türkiye'de yaşamasaydık diyorum bu konuyu her düşündüğümde. :(
0
ms brownstone
(21.12.17)
Pearl jam isterdim dünya gözüyle, bi gözü toprağa bakanlardan dünyada fazla zamanı kalmayanlardan da Neil Young (geldi ama gidemedik)

Mark knopfler da isterim, dire straits döneminden bol çaldığı konseri varsa, solo albümleri bayıyor
0
freebird5406_2
(21.12.17)
foo fighters, roger waters geliyor aklıma ilk. aslında tüm efsane rock grupları-insanları canlı dinlenmeli; efsane kategorisinde olup da canlı performansı "kötü" olan kimseyi hatırlamıyorum. yeni nesil rock biraz daha yumuşadığı ve içine stüdyo etkisi girdiği için kayıt ile canlı farklı olabilir ama ms brownstone'un saydığı babalar ve nesildaşları çatır çatır çalıyor canlı; hepsini izlemek lazım.
0
Bruce
(21.12.17)
Judas Priest

Yaşlarına göre performansları çok iyi.
0
halitkin
(21.12.17)
dünya gözüyle bu ülkede gittiğime en sevindiğim konser (bkz: 4 ağustos 2013 roger waters istanbul konseri)

aynı şekilde sevineceğim bir diğer konser Pearl Jam konseri olurdu benim için de. freebird +1

ondan sonra da Tom Waits olurdu.
0
otonomo
(21.12.17)
Linet
Bir provasında boş stüdyoda kendi kendine prova yaparken dinledim çıplak sesle. Mikrofon falan yoktu. Bu şarkıcıysa diğerleri ne dedim. Yok böyle bir ses.
0
insomnia
(21.12.17)
Feryal Turkoglu
Rammsstein
Aslinda isimden ziyade senfoni orkestrasi canli dinlenmeli. Arada fark yok, canli ile kayittan dinleme arasindaki sey farktan ote bir sey. Diger muzik turlerinde ozellikle canli dinlenmeli diyemem bana sorarsan aslinda.

Bu arada Judas priest birakti diye biliyorum. En son tr ye geldiklerinde son turneleriydi.
0
stavro
(21.12.17)
benim için en önemlileri:

tool
camel
rush
neil young
pearl jam
iron maiden
ve asla efsane olamayacak olmasına rağmen pain of salvation.
0
rahip janick
(21.12.17)
(6)

amerika'dan turkiye'ye ucretsiz para yollamak

norwegian wood
merhaba,amerika'dan turkiye'deki bir banka hesabina hem tek batimda (yaklasik 3000 dolar) hem de aylik duzenli olarak para yollamak durumundayim. bu transferi en rahat, en ucuz masrafla nasil yaparim?
merhaba,

amerika'dan turkiye'deki bir banka hesabina hem tek batimda (yaklasik 3000 dolar) hem de aylik duzenli olarak para yollamak durumundayim. bu transferi en rahat, en ucuz masrafla nasil yaparim?
0
norwegian wood
(17.12.17)
(bkz: transferwise)

her ay kullanıyorum. hiç sorun yaşamadım.
0
sen git ben geliyorum
(17.12.17)
transferwise.com var orayı bir incele derim.
0
magicprism
(17.12.17)
bitcoin ile yolla :) hem hizli gider hem de masraf az olur.
0
fakyoras
(17.12.17)
bitcoin +1
0
kveldulv
(17.12.17)
bitcoin yerine litecoin kullanın. daha ucuz transfer ücreti ve daha hızlı.
0
tom creo
(18.12.17)
teb'den dolar hesabı açıyorsunuz. masrafsız havale yapıyorsunuz. test edildi onaylandı.
0
otonomo
(18.12.17)
(6)

patron çildirdi!

rahip janick
edit: aaand it's gone!burada bir şey denemiştim:edit: aaand it's gone!we're all mad here!edit: aaand it's gone!ps: ölene kadar başka ifşa yok artık. hepsini tükettim bu gece.
edit: aaand it's gone!

burada bir şey denemiştim:

edit: aaand it's gone!

we're all mad here!

edit: aaand it's gone!

ps: ölene kadar başka ifşa yok artık. hepsini tükettim bu gece.
0
rahip janick
(17.12.17)
Vayy okuldaşım. Zor zamanlardı umuttepe falan hey gidi :))
0
eazy
(17.12.17)
Yeter ama :(
0
md11
(17.12.17)
bitti bitti, valla bitti. çok sıkılıyordum...
0
🌸rahip janick
(17.12.17)
okul bitti

o güzel kızlar o güzel kepleri fırlatıp gittiler...

jiletin körüne, suratın kılına tüyüne kaldık...
0
otonomo
(17.12.17)
yıllar önce bir ara kendini ersin karabulut olarak tanıtan biri vardı kızlarla takılmak için o sen misin?

3'lü fotodaki hallerin bence en iyisi

edit : )
0
idexo
(17.12.17)
@idexo teşekkür ederim

hayır o ben değilim
0
🌸rahip janick
(17.12.17)
(14)

ilhamlı ifşa

skooma
Diğer bir ifşadan görünce bir tane de ben paylaşayım dedim.Before:-İfşa was here-Bu da after (gerçi bunun da üzerinden biraz geçti ama olsun):-ifşa was here-Son zamanlarda bulk yapıyorum bir de üzerine sinir stres derken g.tü göbeği biraz saldım ama olsun.Birazdan sileceğim zaten.
Diğer bir ifşadan görünce bir tane de ben paylaşayım dedim.

Before:

-İfşa was here-

Bu da after (gerçi bunun da üzerinden biraz geçti ama olsun):

-ifşa was here-

Son zamanlarda bulk yapıyorum bir de üzerine sinir stres derken g.tü göbeği biraz saldım ama olsun.

Birazdan sileceğim zaten.
0
skooma
(17.12.17)
Bence bunu başa tuttursunlar. İstikrarın ifşası olsun.
0
IncredibleMau
(17.12.17)
kılları alınmış vücut. erkeklerin de kadınların ne nefret ettiği tek şey. tebrikler.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(17.12.17)
oha!
0
dilemma of subscribtionability
(17.12.17)
wow
0
burya
(17.12.17)
helal süper devam
0
fragile lady
(17.12.17)
vaaay, iyisin iyi, tebrikler.
0
birfincankahvedahaisteyenadam
(17.12.17)
Tebrik ederim, muhteşem irade.
0
yirmisantim
(17.12.17)
İrade nokta.
0
lion de la Turquie
(17.12.17)
OWWW YEAH MAN! OWW YEAH! (masaya vurarak)
0
otonomo
(17.12.17)
azim dolu bir ifşa
0
sanquis
(17.12.17)
Ooo saygılar. Bunu silmeyin bence ilham alalım. :)
0
md11
(17.12.17)
kafa vücut uyumsuz olmuş lan. naptın kendine steroid bastın de mi.
0
qazedcsrfvtyhngujmkol
(17.12.17)
büyük değişim olmuş. çok daha iyi
0
runagain
(17.12.17)
@prolatarier, şşt, bozma :) o öyle olmuş bir kere işte, kökü bende isteyen olursa :))

@qazedcsrfvtyhngujmkol, stereoidli vücut böyle olmaz ama yine de sağol.

Merak edenler için, aradaki fark 50 kg

PT'lik yapılır, özel eğitim verilir :P

Herkese teşekkürler.
0
🌸skooma
(17.12.17)
(13)

yeni evimizdeyiz, yine biz bizeyiz ifşa

otonomo
^:^
^:^
0
otonomo
(17.12.17)
kıl komşu tipi var bro sende. kusura bakma.
0
benaslindayohum
(17.12.17)
Nedendir bilmem ben sizi kadın kullanıcı sanıyordum.
0
cabiday
(17.12.17)
Aa garfield ve sahibi gercekmiş. :O
0
six packsiz
(17.12.17)
kıl komşuyu da açıklayayım:D
böyle her şeyin kanunla yasayla hukukla açıklamaya çalışan itiraz eden tipler:D asdasd
0
benaslindayohum
(17.12.17)
çokbilmiş misindir normalde? :)
0
burya
(17.12.17)
o kediye ne yediriyorsun abi sen kaplan gibi olmuş
0
eksimeksi
(17.12.17)
çok nazik ve insanların üstüne titreyen bi tip.
astrofizikçi tipi var.
ve kıl komşu evet adfllgld
0
thomaswantsmore
(17.12.17)
ahhahadhfakfsafhka

kıl komşu, sivil polis'ten sonra sırf tipim yüzünden yediğim en üzücü ikinci yafta oldu :(

siz haksızsınız. sizi kınıyorum ve size laflar hazırladım :D
0
🌸otonomo
(17.12.17)
Kedi tam bir oğluş. Erkek mi?
0
ofelia
(17.12.17)
abi böyle sakalı olan herkes kıl komşudur:D
kes sakalları ya da başka tarza geç
0
benaslindayohum
(17.12.17)
Huzurun fotoğrafı.
0
md11
(17.12.17)
tam bir keyif adamı tipi var. keyfin bozulmasın hiç
0
runagain
(17.12.17)
Zaten bu kadar yardımsever birinin kedisever olmaması şaşırtırdı :)

Kıl komşuya +1'ledim; ama memuriyetten emekli apartman yöneticisi temalı bir hayat yaşadığım için severim kıl komşu stereotipini ahaha :D
0
g man
(17.12.17)
(10)

Ayasofya'nın ibadete açılmsası hakkında

apolitikherif
Ne düşünüyorsunuz?Benim bir yanım diyor ki, ülkede adım başı cami var ayasofya müze olarak kalsın.Diğer yanım diyor ki, ayasofya fethin simgesidir. Konstantinapolisin İstanbul oluşunun sembolüdür. İbadete açılması gerekir. Avrupa'da camiden kiliseye dönen yapılar mevcut, biz niye yapmayalım?Son zama
Ne düşünüyorsunuz?

Benim bir yanım diyor ki, ülkede adım başı cami var ayasofya müze olarak kalsın.
Diğer yanım diyor ki, ayasofya fethin simgesidir. Konstantinapolisin İstanbul oluşunun sembolüdür. İbadete açılması gerekir. Avrupa'da camiden kiliseye dönen yapılar mevcut, biz niye yapmayalım?

Son zamanlarda ikinci yanım ağır basıyor. Sizce ne olmalı, neden?
0
apolitikherif
(11.12.17)
her b**muz düzgün sıra buna geldi.
0
kimlanbu
(11.12.17)
Yıllardır söylerim. Ayasofya'yı cami yapmakta ısrar etmek aslında "fethin" kesinlikle gerçekleşmediğini gösterir. bu olay bana hep Ortadoğululara has bir özgüvensizlik gibi geliyor. Bu öyle bir şey ki, 500 değil 5000 yıl da geçse, İstanbul'un Müslüman Türkler tarafından ele geçirildiğine ikna olmayacak adamlar var Ayasofya cami olmadığı takdirde.

Valla tutup freudyen tespitler kasmak istemem; ama bir bakıma el değmemiş, kendisinden başkasının anılarını taşımayan partner arayan "erkeklik" düşüncesinin politik tezahürüdür Ayasofya'nın camiye döndürülmesindeki ısrar.

Düşünün ya, yüzlerce yıl geçmiş, adamlar hala "İstanbul bizim" diyemiyor gönül rahatlığıyla. Çünkü bilinç dışlarında yatan özgüvensizlik ele veriyor kendilerini. Biliyorlar ki layık değiller İstanbul'a.

Öte yandan ülkedeki bazı mütedeyyinlerin Fatih'i, kendi çarpık ahlak algılarına alet etmelerinden ise tiksiniyorum. Kazer-i Rum, onların sandığı gibi kafasına at gözlüğü takmış vizyonsuz bi' mürteci değildi. İskender'in, Sezar'ın, Agustus'un ardılıydı. Onun vizyonunun zekatını bile taşıyamayanlar kalkıp Ayasofya'da provokatif eylemler yapıyor ve sıradan halkın kafasını karıştırıyor.

Dünya'nın en büyük şehrini; alelade, önemsiz kalabalık bir şehir haline getirenler Ayasofya'yı kendileri gibi yapmak istiyor. Gri, değersiz, anlamsız; çünkü hem dinde hem de kültürel tarihinde var olan yağma duygusu onları buna itiyor.

Öte yandan Ayasofya'nın bir kuyruk acısı olarak gelmesi elbette ki yeni bir mesele değil. Karşısına en az onun kadar heybetli bir İslam şaheseri diktikten sonra bile Ayasofya'nın heybetiyle yaraşamadığını düşünüp yine onun için çığırtkanlık yapmaları bunun en güzel örneği.

Burada her birini 2'şer cümleyle açıkladığım her paragraf aslında başlı başına sayfalarca açıklamaya sahip. Konuyu kısa kesmek mümkün değil; ama özetle, Ayasofya'nın 21. yüzyılda ibadete açılması (cami olması değil bakın) dünyanın en ironik olayı olur. Hele ki bu Fetih Ruhu diye boyanırsa vay haline.

eksisozluk.com

eksisozluk.com
0
g man
(11.12.17)
istemem.
asli kilise olan bir yapiyi illa ki ibadete açmak gerekiyorsa, kilise olarak acilmalidir.

kaldi ki su anda muze olarak işlevini gayet güzel yerine getirmektedir.
0
for the record
(11.12.17)
Kendimi müslüman olarak tanımlamam ama bence açılsın. Batılılara cici gözükmek için müze olarak tutulması çok saçma. Açılsın millet gitsin namaz mı kılıyor ne yapıyorsa yapılsın. Böyle eziklik olamaz. Aynı konumda batılılar olsa ibadete açmayı bırak o yapıyı yerle bir ederdi.
0
catch the arrow
(11.12.17)
bilmemkaçyüz yıldır istanbul sende zaten, neyi kanıtlayacaksın ki? istanbul'da kiliseden camiye çevrilmiş onlarca yapı var, hepsinin kültür mirasına sıçılmış. zeyrek ve fenari isa mesela, ne hale gelmiş. zeyrek'i kim kaç kere gitti gördü mesela, nerede olduğunu da semtin adından tahmin edersiniz anca. mis gibi heybetli bi cami, al sana sembol. fatih camisini yapmak için oradaki mezarları da piç etmişler, o da gayet heybetli bir yapı, al sana sembol.
ya bi kere turistik açıdan düşün, bu saatten sonra ibadete açsan turist sayısı düşer oraya giren, ekonomik açıdan da zararlı.

yani yararı sıfır, zararı çok, hem kendine hem dünya mirasına.
0
Bruce
(11.12.17)
@g man +1

Ülkede cami mi kalmadi da ibadete aciliyor.
AKP'nin göz boyama siyaseti iste. Dikkati Reza'dan ve bakanlardan cekebilmek icin simdi de bununla milleti oyalarlar artik.
0
chitosan
(11.12.17)
Camii olarak ibadete açılmalı. İstanbul fethedildikten sonra bizlere öylece miras bırakıldı. Esas olan bu.
Şu an varsayalım ki elden (Allah celle celaluhu korusun) çıkacak olsa ele geçirenlerin müze olarak kullanacağını düşünmek büyük bir saflık olur.
0
1adam
(11.12.17)
kocamustafapaşa camii 6. yüzyılda yapılmış bir manastır iken fetihten sonra camiye dönüştürülmüştür örneğin. böyle yüzlece camii var bu ülkede.

ayasofya meselesi cumhuriyet dönemindeki dinci-laik çatışmasının sembolü oldu sadece. milletin duygularını manipüle etmek için siyasi olarak kullanılan bir konu.

ayasofya camii yapılsın diye kuduranlardan kaç tanesi camide namaz kılıyor acaba? abuk sabuk şeyler bunlar. lozan'ı da güncelleyecekmiş bizim reis.

allah akıl fikir versin, herkese :)
0
otonomo
(11.12.17)
cami olunca süleymaniye'nin başına gelenler gelecekse bırakın dokunmayın kalsın.

süleymaniye yi restore edicez diye tahrip ettiler bu çok dindar! vatandaşlar.
akustiğini bile bozdular.
0
herhaltibiliyoring
(11.12.17)
kiliseden camiye çevrilip halen kullanılan bir sürü yapı var. ayasofya, istanbul'da da tek örnek değil.

evet ülkede adım başı cami var, bence de eksik olsun. cami var ama hak yok, hukuk yok, adalet yok, eşitlik yok. özgürlük yok, düzen yok, kültür yok, görgü yok...

@g man'in bahsettiği "fethin şu kadar yüzüncü kutlamaları" bahsini ilber ortaylı da yazmıştı bir ara. ve "tamam, sakin fethettiniz. sizin artık, her yıl bunu kutlamayın" minvalinde bir şeyler yazmıştı.

siyasal islam ve onun tabanı olan tarikatler, cemaatler bu tür sembolleri çok sever. onlar için gelir ve oy kapısıdır.

bir yandan evet ben de bazen cami olsa diyorum ama şimdiki halinde de sıkıntı yok. bildiğim kadarıyla ibadete açık bir bölümü de var. çevresinde zaten ibadete yeteri kadar uygun camiler var. kaldı ki, ibadet etmek için camiye de ihtiyaç yok! işte bunlar hep güç, iktidar mücadelesi/gösterisi.

afrika'daki misyonerlerin, yerel halkı hıristiyanlığa çekmek için, halkın kutsal kabul ettiği kişileri aziz ilan ettiğini söylemişti murat belge. bizim eyüp sultan semti ile ilgili anlatılanlar da istanbul'a bir aidiyet sağlamak için kurulmuştur.

avrupa/batı da çok samimi değil, kabul. hala bir haçlılık ve özlerindeki inançlarının varlığını kanıtlayan eylem ve söylemleri bir gerçek.
0
runagain
(12.12.17)
(21)

28 yaşınızı nasıl hatırlarsınız / 28 yaşında nerede olmayı hedefliyorsun

roket adam
geçen yılki sorunun aynısını yine sorayım.mutlaka yaşınızı da belirtin. yine insanları düşündürecek bir anketle karşınızdayım.28 yaş üzeri için --> 28 yaşına gelince neler değişmişti, o yılı ve o dönemi nasıl hatırlıyorsunuz?28 yaş altı için --> 28 yaşında nerede, nasıl olmayı hedefliyorsunuz? aklın
geçen yılki sorunun aynısını yine sorayım.

mutlaka yaşınızı da belirtin. yine insanları düşündürecek bir anketle karşınızdayım.

28 yaş üzeri için --> 28 yaşına gelince neler değişmişti, o yılı ve o dönemi nasıl hatırlıyorsunuz?
28 yaş altı için --> 28 yaşında nerede, nasıl olmayı hedefliyorsunuz? aklınızda neler var?
0
roket adam
(11.12.17)
hayatı çok da doğrusal görmemek lazım.

28 29 30 31 32 görmüş ve geçirmiş bir insan olarak, maddiyat olarak birçok değişiklikten bahsedebilirim fakat manevi, ruhani, spritüel vs. olarak mühim şeylerin çoğu sabit.

edit: anlatım bozukluğu.
0
ateyist_
(11.12.17)
rockçıların neden genelde 27 yaşında öldüğünü şimdi daha anlıyorum.

son 5-6 yılımı resmen uyutulmuş gibi hissediyorum..sonrası karanlık gelmeyin.
0
redeath
(11.12.17)
28 yaşındayım. Dört senedir çalışıyorum. Maddiyat açısından bakarasak birkaç hafta önce beş haneli bir maaşla üçüncü işime başladım. Fakat hala dört sene önceki hayat standardımda devam ediyorum. Enflasyon ve dolardaki artış sebebiyle çalışıp çalışıp hayatımda hiçbir şeyin değişmemesi beni psikolojik anlamda çok yıpratıyor. Anca kenara köşeye az bir miktar para atabiliyorsun ama kenara attığın anca para ufak tefek şeyleri finanse edecek kadar oluyor.

İş hayatında tam olarak istediğim yerde olamasam da iyi kötü ilerlemeye çalışıyorum. Önünüze hangi fırsatların çıktığı ve bu fırsatların size ne tecrübe kazandıracağı önemli olduğu için gelişim konusunda işin içine biraz da şans giriyor. Fırsatları bazıları erken yakalıyor, bazıları geç. Çok takmamaya çalışsam da yaşım itibariyle biraz daha tecrübeli olmam gerekiyordu.

Sosyal olarak da bitik durumdayım diyebilirim. Arkadaşım yok. Pek konuşkan biri olmadığım için yenilerini edinmekte zorlanıyorum. Edinsem de öyle eksikliği hissedilecek biri olmadığım için düzenli görüşmüyorum kimseyle. 10 sene önce çözmüş olmam gereken problemleri hala hasır altı ediyorum. Sebebi de ne zaman üstüne gitsem hüsranla sonuçlanması. O yüzden bu saatten sonra sorunları çözmek yerine bunları kabullenmeye çalışmayı planlıyorum. Zira bu saatten sonra karakterimde değişiklik olacağını zannetmiyorum.

Hayatım işe gidip gelmekle geçiyor. Tek başıma tiyatro, konser gibi etkinliklere katılmaya çalışsam da onları yapmaktan da sıkıldım artık. Evden çıkasım gelmiyor. Hayatta hiçbir şeyden zevk almıyorum, hiçbir şey beni heyecanlandırmıyor. ölmek istememek ama yaşamaktan da zevk almamak durumunu oldukça uzun süredir yaşıyorum. çok sıkıldım gerçekten.
0
kakaolu kremali biskuvi
(11.12.17)
Yaş 24.
Şu an ki işimin en azından 3 katı maaşa sahip olmak ve düzenli bir ilişkiye başlamış olmak hedefim. Hatta evlenmeye bile karar verebilirim ilişkimin geçmişine göre.
0
bigcaptain
(11.12.17)
Kadın 40+
28 yaşımı çok güzel hatırlıyorum. 25 yaşında işe başladığım düşünülürse ben ilk hedefimi 30 yaş için koymuştum. Yurtdışı iş tecrübem olsun istiyordum. Tam 30 yaşında expat oldum. Ondan sonra ülkenin durumu vs. 35 yaş hedefimi ancak 40'ından sonra gerçekleştirdim.
Bundan neyi çıkartıyoruz; hedef belirlemek iyi, ama gerçekleşmezse moral bozmak yok, devam...
0
SiyamkedisiZorro
(11.12.17)
30 yaşıma gireli 3 hafta oldu. acayip bir şekilde 27-28den sonra fiziksel olarak yorulmaya başladım. hem de belirgin bi şekilde. gün içinde fiziksel aktivite olarak yorucu işler yapmasam da eve yorgun olarak geliyorum. en çok da bu canımı sıkıyor. 28 yaşıma kadar görmek istediğim yerleri belirlemiştim. 1 tanesini geçen ocakta olmak üzere hepsini gerçekleştirdim. sırada görmeyi istediğim yerler var ama onlar hakkında şu an plan yapamıyorum. iş olarak üst kıdeme geçtim ama parasal olarak asla tatmin etmiyor. belki tekrar eski pozisyonuma geçebilirim bilmiyorum. dünya görüşüm de aman aman değişmedi ama artık olaylara daha az şaşırıyorum ya da hiç şaşırmıyorum. önceden bana yapılanlara çok takılırdım şimdilerde pek umursamıyorum. sosyal çevrem yok denecek kadar az öncesinde de öyleydi. yakım çevremde çok kalabalık insan olmasını sevmiyorum zaten. 28 yaşında hiç görmediğim, hiç bilmediğim bir şehre taşınarak sıfırdan başladım her şeye. yeni bi düzen kurdum kendime. şu anki halimden de yaşadığım şehirden de memnunum. kendime daha çok değer vermeyi öğrendim. hayatta istediklerimi nakit ve vakit olduğu müddetçe ertelemiyorum artık.
0
dedim ben sana
(11.12.17)
şu an 38,99 yaşındayım :)

ilk kez yurt dışına çıktım. uzun yıllar çalıştığım (9 yıl) ve artık bunalımlara girdiğim işten ayrıldım ve nefes almaya başladım. mali müşavirlik stajımı yapıyordum o yıl ayrıca. ufak ufak siyasetle ilgilenmeye başlamıştım.
0
naksidil
(11.12.17)
28'e 1 senem kaldı.

valla ben genelde pozitif bir insan olduğumdan mıdır bilmiyorum ama keyfim çok yerinde. geçmişte yaşadığım kısa süreli bir-iki sıkıntılı dönemi saymazsak bu hep böyleydi. hayattan ne istediysem oldu. atla deve bir şey de istemedim gerçi, çok kanaatkar bir insanım genel olarak. iyi insanlarla karşılaştım; bu büyük bir şanstı. beni bulunduğum konumdan yukarıya taşıyan, bana huzur veren, mutlu eden insanlar. şu 27 yıl içinde yaptıklarımla gurur duyuyorum. bir kez daha hayata gelsem bu kadarını başarabilir miydim bilmiyorum.

gelmiş olduğum yerden memnunum kısacası. sevdiğim adamla, 2 kedimle, hafif çılgın ev arkadaşımla, en çok yaşamak istediğim semtte oturuyorum. severek yaptığım bir işim, iyi yöneticilerim var. çalışma arkadaşlarım yükselme hırsından gözü dönmüş tipler değiller. zaten benim de "ceo olayım milyor dolarlar kazanayım" gibi bir hedefim yok. şirkette yükselip daha fazla iş sorumluluğu alıp rahatımı bozmayı kesinlikle istemiyorum. aslında maaşım fazla değil ama gereksiz harcamalarım pek olmadığı için bana yetiyor. sık sık kamp yapıyoruz, doğada olmak çok iyi geliyor. düzenli olarak yoga yapıyorum. ideal bağyanlara göre biraz tombiğim. boğzıma düşkünüm, yoga da kiloya fayda etmiyor ama neyse ki erkek arkadaşım böyle seviyormuş ^^ yarım dünya olduğumda da "böyle seviyorum" der mi acaba.

28 yaşım için de hedefim şu anki hayat standardımı korumak. belki ufak tefek iyileşirmeler yapılabilir.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(11.12.17)
yaş 27.

1 buçuk senedir anksiyete ve majör depresyonla başa çıkmaya çalışıyorum. çok yorgunum. ruhsal olarak o kadar yorgunum ki hiçbir fiziksel aktivite yapmasam da yorgun hissediyorum. iş konusunda zor bir sene geçirdim.

28'le ilgili hiçbir planım yok somut olarak. biraz akışına bıraktım sanırım. hayalim de yok. hayal kurmayı elinden alan bir hastalıkmış bu. herhangi bir sağlıklı insanı çok mutlu edecek şeyleri gözünün görmemesiymiş. 28'le ilgili planım yok. daha beteri beklentim var. şu lanet hastalıktan kurtulmak istiyorum. mutlu geçirdiğim günüm olsun istiyorum. başından sonuna mutlu olduğum, huzurlu olduğum bir gün. tek beklentim iyileşmek.
0
kulakligin calismayan teki
(11.12.17)
Kadın, 23'e 2 hafta kaldı.

Daha yolun başında bile değilim gibi geliyor bazen. Okul bitti iş güç bir şeyler yapmaya başladık işte. 28'e 5 yılım var. Bence bu her yaşın önündeki 5 yıl'lar hedef koymak ve gerçekleştirmek için ideal bir zaman dilimi. Çok uzun vadeli değil fakat önünü görebileceğin kadar da yakın. 28'ime geldiğimde mesleğin ilk yıllarında kendini kanıtladı olarak anılmak istiyorum. Birçok yeri gezmiş görmüş, kendini daha da geliştirmiş, kendi kazandığını dilediği gibi harcamış ve hala bekar kalabilmiş biri olarak kendimi hayal ediyorum. Hayatının en güzel günlerini yaşamış biri olarak 30'larıma adım atmak istiyorum.
0
principlei
(11.12.17)
30 yıl geçti üstünden, yine de çok net hatırladığım yaşlardan biri 28 yaşım.
Evli ve iki çocuk annesiydim, çalışıyordum. Büyük kızım o yıl okula başladı, iş hayatımdan memnuniyetim zirveye yakınsadı, güzel olaylar oldu... Aynı zamanda annemin rahatsızlığı yıl sonunda vefatıyla hayatımın o zamana kadar en büyük üzüntüsünü ve acısını yaşadım.

İçsel olarak çok kuvvetli, iyi hissettiğim yaşlardan biridir 28 yaş. Sanki öncesinde mutfaktaymışım da o sene sofrayı kurma zamanı gelmiş, tadını çıkarma zamanları başlamış gibiydi. Pek çok eksiğim, yapmak istediklerim vardı ve ben hepsini yapabilecek gücü hissedebiliyordum. O sene çarşaf gibi bi liste yapmıştım, 5 yıl sonra listedeki hemen herşey gerçekleşmişti. Gerçekleşmeyenler de zaman içinde vazgeçtiklerimdi.

Güzel bir yaş 28.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.12.17)
Şu an 26 yaşındayım. Ilkokuldan beri sadece 1 sene okumaya ara verdim. Artık şu okulları bitirmiş ve isg b sinifi uzman olup çalışıyor olmak istiyorum.
0
verbanadüşlerimi
(11.12.17)
28 yasimdan sonra evlenmek istiyorum, butun eyaletlerde storelarim olacagini dusunuyorum, kendi sirketimi marka yapmayi hedefliyorum, olur da 4 yil sonra bu entryi okursam, neler degistigini editleyecem 4 yil sonra :)
0
purple rain
(11.12.17)
23 yaşındayım.

28 yaşında olduğumda, iş yerinde yükselmiş ve sevgilimle evlenmiş olmak istiyorum.
0
mutlusismankedi2015
(11.12.17)
1 yil kaldi. Pek bir somut hedefim ya da hayalim yok.

28'e kadar kendime hedef koyma hedefi koydum. :)
0
rusyalı kozmonot
(11.12.17)
28'i azıcık geçtim.

27 kırılma oldu bende. aslında hayata dair yaptığım para, iş, kariyer vs. vs. planlarım iyi kötü yolunda gidiyordu. ama olmayan bir şeyler vardı, bilmediğim bir şeyler vardı, beni boğan bir şeyler vardı.

o zamana kadar, hayatı ve kendimi iyi kötü çözdüm, yolu da buldum güzel bir hızla gidiyorum diyordum.

aslında hiçbir şey çözmemişim. bunu çözdüm. 27 ve sonrasının bendeki en büyük etkisi budur.

mayış kaç katına çıkarmış, hatunla evlenir miymişiz filan... bunlar vakti nasıl geçirdiğimizle ilgili şeylermiş sadece :)
0
otonomo
(11.12.17)
hayatımı değiştirecek kararlar vermemi sağlayan yaş olmuştur.
Aynı zamanda ev-iş-ev-iş azıcık kalan zamanda arkadaşları görme ve sevgiliyi görmek için sehir değiştirmeceler derken kafayı yemeye başladığım, hayattan soğuduğum yaştır. iş yerinde yaşadığım zam alama/sorumluluk artışı/yükseltmeme
(1yılı geçkin süredir yok o müdür alınsın yok bu fabrika bölünsün yok holding kurulsun titlelar netleşsin diye oyalamalar) derken yurtdışına gitme kararı aldım. ailemin desteği ve o zamanki sevgilimin engel olmayışı sayesinde 28yaşımın sonuna doğru yurtdışına çıktım. sonuç: birlikte gelmeye karar verdiğim ex-sevgili gelemeyeceğini söyledi, prestijli işlerde çalışmak yerine daha az prestijli işlerde çalıştım ama net bir şekilde daha mutlu bir sene geçirdim. hatta hayatımda verdiğim en güzel karardı diyebilirim. o yüzden hiç bir zaman geç değildir ister 18 ister 38 olun sevmediğiniz bir döngüye girdiyseniz söylenen birisi olmayın. dur diyerek çözüm arayın.
0
part time pollyanna
(11.12.17)
28'e nereden baksan 4 ay kaldı.(kadın) Krediyle araba aldım şuan feci belim büküldü. Enflasyondu, kiraydı, faturalardı derken sürünüyoruz.Benim 4 ay sonrasından tek beklentim iyi anlaştığım, eğlendiğim, düzenli bir ilişkimin olması, bir de şu lanet hayatta yalnız kalmamak o kadar...
0
kismisolungac
(11.12.17)
28 oldum sayılır.

Daha evvel iyi bir iş iyi bir eş ve 2 çocuk olan hedefim gerçekleşmiş durumda.

Hedef degiskenlige uğradı ülkenin mevcut durumundan ötürü.

Şu anki hedefim önümüzdeki yildan itibaren Almanya'da çalışmaya devam edip master yapmak. Bu hedefime çok yakınım. Hali hazırda zaten çalışıyorum. Almanca ogreniyor ve master için şartları oluşturuyorum. İş kendiliğinden olacak gibi. 33 yaşımda çok iyi bir pozisyon yakalamayi ve artık maddi konuları dert etmeyi bırakmayı hedefliyorum. Çocukların gelecegi bu anlamda benim icin hedef belirlerken ilk kıstas oldu. Yoksa şu an gayet rahatım. Arada türkiye deki sacmaliklardan bunalsam da eşimle beraber maasimiz 5 haneye ulaştı sayılır. Bu da çocukları dusunmesem bana yeter. Ama olmuyor. Herşey Almanya da bu kadar iyiyken neden olmasin?
0
lion de la Turquie
(11.12.17)
28 yaşıma birkaç gün kaldı. sanırım 28 yaşımı tamamlayamayacağım diye hissediyorum.
0
tchuck
(11.12.17)
28 yaşındayım.

25 yaşında doktoraya başlamak yerine sıfırdan yeni bir kariyere başladım. yaşıtlarımın yarısı kadar maaş alsam da ben kendi seçimim olduğu için isyan etmiyorum. geçen hafta hayatımı değiştirecek bir teklif aldım ama sıçtım batırdım. dünyanın en büyüklerinden birinde çalışabilirdim. şu an paralel evrende olmuştur inşallah diye düşünüyorum.

özet: yine de allahtan ümit kesilmez
0
bir yudum
(12.12.17)
(16)

Sadece Türkler Tarafından İngilizcem'in Eleştirilmesi

bos gezenin bos ustasi
9 aydır yurtdışında yaşıyorum. Geçmişte toplasam 1,5 yıl da öyle yaşamışımdır. Şimdiye kadar Türkler hariç hiç kimse İngilizcem'in kötü olduğunu veya anlamadıklarını falan söylemedi bana. Anlamadıkları bir şey de yok da bir şeyi hatalı söyleyince hemen bir düzeltme çabası falan...Amerikalı, İngiliz
9 aydır yurtdışında yaşıyorum. Geçmişte toplasam 1,5 yıl da öyle yaşamışımdır. Şimdiye kadar Türkler hariç hiç kimse İngilizcem'in kötü olduğunu veya anlamadıklarını falan söylemedi bana. Anlamadıkları bir şey de yok da bir şeyi hatalı söyleyince hemen bir düzeltme çabası falan...

Amerikalı, İngiliz vs dünyanın her yerinden adama meramımı anlatıp, söylediklerini anlayabiliyorum ama Türkler'e ben bir türlü şu İngilizcem'i beğendiremedim.

Sizde de oluyor mu bu? Neden bu akademisyen/erasmuscu tipler böyle kompleksli oluyor?
0
bos gezenin bos ustasi
(10.12.17)
boşver hacı beğendirip napıcaksın, adam demek ki hiç pakistanlıi hindistanlı, çinli görmemiş.
0
dedim dedim de kime dedim
(10.12.17)
Ingilizceyi bir iletisim araci olarak degil bir statu sembolu olarak gordukleri icin oyle oluyor.
0
crown
(10.12.17)
aşağılık kompleksi.

kendileri de mükemmel konuşamadıkları için yadırganacaklarına inanıyorlar. o yüzden yansıtıyorlar. (bkz: yansıtma)
0
otonomo
(10.12.17)
eğer kompleks veya "ben öyle bilmiyorum, şöyle biliyorum" kaynaklı değilse muhtemelen uyarı yapan kişinin kendisi zaten öğrenme süreci içerisinde hata ayıklayıcı bir moda geçecek şekilde odak değiştirmiş oluyor. meramınızı anlamak dert olmuyor, siz de düzgün kullanın istiyor hatta sizin öyle isteyeceğinizi sanıyor ve kendi kulağını da yanlışa alıştırmaktan kurtarıyor. (biz arkadaşlar arasında birbirimizi düzeltirdik. ben yabancı forumlarda özellikle native'lerden rica ederdim ama tek tek sormadıkça genel düzeltme hiç yapmadılar: ya ayıp görüyorlardı, ya zaman kaybı olarak. bir fikrim yok.)

kompleksten ise bu aslında sadece dilde değil pek çok alanda kendini gösteren rahatsız edici bir insan tavrı.

(uzun cevabı çıkarıp özeti bıraktım sadece. cevaplara bakıyorum da çok spesifik bir durumdan bahsediliyor galiba. ben burada anlatılan gibisini -lisede sınıf içi hariç- hiç yaşamadığımdan bildiklerime göre cevap yazmıştım ama geçersiz oluyor bu noktada.)
0
godoşu beklerken
(10.12.17)
Kesinlikle aynı kanıdayım. Türklerde sürekli düzeltme, yadırgama dalga geçme modu hakim üstüne bir de hayatında hiç yurtdışına çıkmayan insanların söylediği "aaaa kaç ay geçti hala konuşamıyor musuaann? ana dilin gibi konuşuyor olman lazım oysaaa" tarzı ayıplama ve kınamalar mevcut.
biz Türkler her şeyin en iyisini bildiğimiz için herkesi eleştirme, yadırgama ve kınama hakkına sahibiz.
0
part time pollyanna
(10.12.17)
Bırak şunları sen nasıl mutluysan öyle git yolunda en yakın arkadaşım sırf kıskandığı için işim gereği öğrenmeme rağmen ne gerek var yahu dil öğrenmene dedi ve hala eleştirir beni biliyorsun da ne oluyor diye..
0
vasilias
(10.12.17)
ben anlamadım ya, durup dururken mi oluyor bunlar? soru üzerine veya hata üzerine düzeltme olmuyor da "ıyy iğrançsan" mı yapıyorlar?

hata yapıyorsanız düzeltilmesini istemez misiniz ki? everything is something happened?
0
godoşu beklerken
(10.12.17)
İletişimi kesiyorum ben böyle tiplerle.

(bkz: aşağılık kompleksi)
0
hayirsiz
(10.12.17)
yabancılar seni umursamıyor olabilir ya da nezaket gösteriyorlardır ya da ikisi birden.

türkler seni umursuyorlar çünkü sen de diğer türkler gibi davranışlarınla, konuşmanla milliyetin hakkında bir kanı oluşmasına sebep oluyorsun. ekstrem örnek olarak: gidip yurtdışında onu bunu taciz eden bir tip olsa sen de türklerin imajını zedeliyor diye düşünmez miydin? çünkü yarın bir gün mekanlarda 'türkler giremez' yazıları asılabilir, türk olduğunu öğrendiklerinde hiçbir suçun olmadığı halde farklı muameleye maruz kalabilirsin.

dil konusu bunun daha zararsız bir versiyonu olabilir. münferit olaylarda mesele egoya da gelebilir fakat temelinde imaj çabası gibi görüyorum ben. bunun diğer milletler için de doğru olduğunu yukarıda 'pakistan, hindistan ve çin'i olumsuz örnek olarak veren biri belirtmiş zaten.

o zaman 'akademisyen, erasmusçu' dediğiniz tipler de diğerlerini eleştirme hakkına sahiptir çünkü onlar da bu cahillik imaj/stereotiplere maruz kalabilirler.

aklıma küçük prensteki fesli akademisyen geldi: 1909'da fesiyle şalvarıyla gidip avrupa'da keşfettiği meteoru anlatan bir astronom karakter. Bu akademisyeni kılığından dolayı kimse dikkate almıyor. kılık kıyafet devriminden sonra 1920'de bir daha gidiyor... kitabı okumadıysan tavsiye ederim.

öte yandan hayat boyu yanlış İngilizce mi konuşmak istiyorsun? bu cahilliğin yüceltilmesi olayını ben sevmiyorum. hata varsa eyvallah dersin düzgününü de öğrenirsin. mesele burda 'hata yapmamak' değil 'öğrenmemek' olmalı.

benim de kafamda, internette ve gerçek hayatta, bağlaçları, soru edatlarını... yanlış yazanları görünce maruz kaldığım yazım yanlışlarından dolayı karşımdaki kişi hakkında bir kanı oluşuyor.

ekstrem mesela: galeri2.uludagsozluk.com/203/yaran-yanlış-çeviriler_292124.jpg

stereotiplerin oluşmasının tek sebebi stereotiplere inananların cehaleti değildir, bu imajın oluşması için karşı tarafa malzeme verenler daha önemli bir etkendir.

yabancıların eleştirmeyerek sizin gelişmenize fayda sunmamaları da kötü niyetli değildir, türklerin de eleştirirken genelde niyetleri kötü değildir. şu devirde artık yabancı dili doğru bilmemek için bahanemiz yok, yaşlılarımızın da interneti/teknolojiyi kullanmamak için bahanesi yok.

tembellik hakkını çalışarak kazanmalıyız, cahillik hakkını öğrenerek kazanmalıyız.
0
idexo
(10.12.17)
@idexo
Ben yurtdışında yaşıyorum türk arkadaşım da var yabancı da. Ben ingilizce'yi iletişim aracı olarak kullanıyorum. Kültür mirası veya tüm Avrupa'ya Türkler'in nakkadar mükemmel konuşabileceğini kanıtlamak için değil. İngilizce'yi de kendi imlanlarımla öğrendim, okuldan falan değil. Hal böyle iken elbette gramerde, telaffuzda kusursuz olamam. Native speaker değilim ben. Ama buna kafayı takan, dile getiren 2-3 tiple karşılaştım şimdiye kadar. Bir de elin Oklahomalısı i ain't understand word you just said boy derken sorun olmuyor da ben were ile was'ı karıştırınca veya neither i veya me too yu gramer olarak yanlış ama meramımı anlatma noktasında doğru kullanınca, ki bunu da bir başkasıyla konuşurken 3. Olup yapılınca tabi yadırgayacam.

Az önce biri mesaj attı, insanlar Elif Şafak'ın ingilizcesini eleştiriyor diye. İyi de babacım bu kadının ana dili Türkçe ise elbette ingilizcesinde aksamalar olacak. Herkes anlıyorsa, herkes de onu anlıyorsa uzatmanın ne manası var. Çeviri kısmına gelince o iş profesyonel bir iş. Öyle de düzgün olması lazım. Günlük konuşma dili değil bir şey değil.
0
🌸bos gezenin bos ustasi
(10.12.17)
@otonomo saçmalamışsın. ya okuduğunu anlamamışsın ya kötü niyetlisin. her durumda şu yaptığın yanlış.

@bos gezenin bos ustasi benim özetle anlatmaya çalıştığım şey şu: 'bu bir reflekstir.'

sana katılıyorum bu konularda mükemmelliyetçilik gereksiz bir çaba. etkin iletişim kurduğun sürece sorun yok.

verdiğin örnekten hareketle amerikalı'lar hakkında avrupalı'ların stereotipleri de yok mu? var. 'cahil', 'kültürsüz' diyorlar. bir kısım amerikalı dahi bunu kabul ediyor. öte yandan ne her amerikalı cahildir, ne her avrupalı kültürlüdür. böyle bir genelleme olamaz. yine anlatmaya çalıştığım bu kanının oluşmasına sebep olan bir kitle var.

'50 sene almanya'da çalıştım bir kelime almanca öğrenmedim, her işimi de gördüm' gururu boş bir gurur. bunu da yapan var. bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp diye çok alçakgönüllü bir atasözümüz var bizim. neyse öğrenmekten kaçınmamak, işi ego meselesine getirmemek lazım.

birkaç hatadan da bir zarar gelmez, birkaç düzeltmeden de bir zarar gelmez. karşıdan bir ego, kompleks, sevmediğin bir titreşim hissediyorsan ya konuyu bu kişiye aç konuş bari, ya da uzaklaş, kafana da takma bunları. çünkü kimseye kendini ispatlamana gerek yok.

benim noktam şu: hata yaptığını fark ettiğinde bir şekilde düzeltmek bir olgunluktur. kendini kendin için geliştiriyorsun. başkasının ne düşündüğünün hatta bazen ne şekilde uyardığının bile bir önemi yok bence. büyük bir hata yaptıysan azar da işitebilirsin yani. bunların senin cesaretini kırmasına ya da duygu durumunu etkilemesine izin vermemek senin elinde.

sana kolay gelsin.

ek: Elif Şafak hakkında da kadının kendisini ve karakterini sevmiyorum ben. bana göre içten biri değil, bu da eserlerine yansımıştır gibime geliyor. bu güne kadar kitaplarını hiç okuyasım gelmedi. ingilizcesinden ziyade şöyle bir şey duydum: kadın önce ingilizce yazıyormuş sonra da türkçeleştiriyormuş. bu da bana itici geldi.

kendimi onun yerine koyunca ben de yabancılara hitap etmek isterim ama önce kendi dilimde kendi kültürümü anlatırım, sonra çevirmenin yollarına bakarım. azıcık okumuşumuz hemen kendi kültürünü unutursa olur mu? 'sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.'

bu anlamda Pentagram'a ve Murat İlkan'a çok değer veriyorum, Barış Manço'ya da aynı şekilde... sanatçı dediğin önce kendi kültürlü olacak. sonra kültürünü dünyaya tanıtacak. benim eleştirim de böyle.

bir ekleme daha yapayım: buraya gelen turistlerin mutlu ayrıldıklarında türkler çok iyi insan, türkiye çok güzel bir yer diye genellediğini fark etmiyor musunuz mesela?

niye? çünkü deneyimleri pozitif. bu yüzden: evet ülkeyi temsil ediyorsunuz.

ben fransa'ya gidip 'adamlar götünü yıkamıyor' genellemesi yapabiliyorum.
japonya'ya gidip adamlar dakik genellemesi yapıyorum.

herkes kendi deneyimini geneller.
0
idexo
(10.12.17)
ingiltere'de epeyce düzeltiyorlar.

yanlış olmasına da gerek yok, bir kelimenin amerikancasını ya da bir kavramı amerika'da yaygın haliyle söylediğinizde kibarca, nerdeyse çaktırmadan düzeltiyorlar.
0
fever
(10.12.17)
Bu arada duyuru/soru sahibinin Türkçesi de sıkıntılı :-)
0
fever
(10.12.17)
Kesinlikle katılıyorum. Aynı muhabbet telaffuz konusunda da var. Almancam var benim mesela, ona rağmen vw'ı vosvagen diye okuyorum ki millete artislik olmasın. Dingilin biri çıkıp o folksvağgın falan diyor. Teşekkür ederim öğrenmiş oldum deyip geçiyorum.
0
roket adam
(10.12.17)
@idexo saçmalayan veya kötü niyetli olan tarafın sen olduğunu düşünüyorum. bu sorudaki cevabımda tam olarak nerede saçmaladığmı açıklarsan bu sataşmanın altındaki nedeni bulabiliriz.

soru için fikrim, cumhuriyet döneminde (hatta daha da eski tanzimat öncesi) konulan ''batılılaşma'' gibi muğlak bir hedefin, batının kültürel birikimine sahip olmayan, hatta ciddi bir kısmının komple kültürel birikim düşmanı olduğu bir toplumda yanlış yorumlanması.

daha ileri bir medeniyet seviyesine ulaşmak için özgün bir çabayla bilim, sanat ve teknoloji üretmek yerine, aşağılık komrpleksl ile abisini kıskanan küçük bir çocuk gibi sadece daha uzağa işemeye çalışan bir toplum olduk.

yüzleşmek zor gelince de, kendi yetersizlik duygumuzu böyle şeyler üzerinden biribirimize yansıtıyoruz. (bkz: yetersizlik duygusu)
0
otonomo
(11.12.17)
Bir de Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes'da İngilizce konuşmaktaki problemi üzerine birinden duyduğum bir yorum aklıma geldi:

''Ya adam o kadar Boğaziçi'nde okumuş, İngilizce'yi bile konuşamıyor amk...''

Kendisi hayatında ne Edirne'den ötesini, ne de Boğaziçi'nin kapısı görmüş bir vatandaş bu arada. Anlatabildim sanıyorum :)
0
otonomo
(11.12.17)
(6)

Anlatım Bozukluğu

grobet
"Richard Bey'in notlarından bugünkü konuşmasındaki önemli hususlar aşağıda sıralanmıştır" Merhaba, Yukarıdaki cümlede herhangi bir anlatım bozukluğu var mı sizce?
"Richard Bey'in notlarından bugünkü konuşmasındaki önemli hususlar aşağıda sıralanmıştır"

Merhaba,
Yukarıdaki cümlede herhangi bir anlatım bozukluğu var mı sizce?
0
grobet
(07.12.17)
Richard bey'in notlarında bugünkü konuşmasında yer alan önemli hususlar aşağıda sıralanmıştır.

Bence daha iyi.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(07.12.17)
önemli hususlar notlarından mı? bugünkü konuşmasından mı?

notlarından veya bugünkü konuşmasından, bunlardan biri fazlalık
0
otonomo
(07.12.17)
cümlede bir sıkıntı var ama sezemedim ne olduğunu sadece sanki notlarından yerine notlarındaki kullanılsa daha iyi
0
gezegen olan pluton
(07.12.17)
evet, anlatım bozukluğu var.

"Richard Bey'in bugünkü konuşmasındaki notlarından önemli hususlar aşağıda sıralanmıştır"

bu haliyle kurtarıyor
0
noxell
(07.12.17)
bu arada anlatım bozukluğu sorularında cümleye, sorudaki her kelimeyi kullanıp anlam kazandırmaya çalışmayın.

her zaman ilk önce anlamı bozan(veya karıştıran), fazlalık/yanlış yerde kullanılmış kelimeleri veya eksik/fazlalık/yanlış yerdeki noktalama işaretlerini bulmaya çalışan.
0
otonomo
(07.12.17)
notlarından kelimesini at cumleden.
0
imelih
(07.12.17)
(9)

araba aldım, aşırı benzin yakıyor

kivanc1
selamlar, yeni bir fiesta aldım 2010 model. 100 km'de millet 5 litre 5.5 litre yakarken benimki 10 litre yakıyor (benzer şartlarda kullanılıyor araçlar). sıkıntı ne olabilir? motordan anladığını belirten bir arkadaşım ben bu sıkıntıyı dile getirmeden önce arabayı denemiş ve sübap ayarı yapılması laz
selamlar, yeni bir fiesta aldım 2010 model. 100 km'de millet 5 litre 5.5 litre yakarken benimki 10 litre yakıyor (benzer şartlarda kullanılıyor araçlar).

sıkıntı ne olabilir? motordan anladığını belirten bir arkadaşım ben bu sıkıntıyı dile getirmeden önce arabayı denemiş ve sübap ayarı yapılması lazım motor gaz yemiyor demişti. bu şikayeti dile getirdiğimde e ben dedim böyle böyle diye, ondan dedi. bununla alakası olabiir mi? başka ne etkiler? sıkıntı neyse giderilirse her şey normale döner mi?
0
kivanc1
(06.12.17)
onlarin arabasi dizel olabilir mi?
0
kosun lan mevzu var
(06.12.17)
otomatik mi manuel mi? benzinli mi dizel mi?
0
sta
(06.12.17)
Benzinliyse bogaz kelebegi kirlidir, temizlettir ve adaptasyon yaptirt.
Hava filitresi +1
0
ykyt
(06.12.17)
hiçbir benzinli araç istanbul-ankara gibi büyük şehirlerde 5-5.5 litre ile gidemez. o düşük değerler dizeller için.

1.4-1.6 bir araç için 7-8 lt gibi değerler aslında normal.

yakıt ekonomisi en yüksek olan honda bile uzun yolda benzinde 5.5lt ancak yakalıyor. o da kağıt üstünde pratikte daha fazla olacaktır.
0
orpheus
(06.12.17)
motordan çok iyi anlamadığım için sıkıntı nedir bilemiyorum (kesin bir sıkıntı var ama)

ancak benzinli arabayla 100 km'de 5 lt derken fabrika verilerini baz alıyorsanız almayın.

o veriler rüzgarsız ortamda, tamamen eğimsiz yolda ve aracın ideal tork ürettiği devirde sabit hızda (sallıyorum 4. vites 80 km/saat) hesaplanıyor. sürtünmesiz ortam misali çok gerçekçi olmayan şartlarda yani.
0
otonomo
(06.12.17)
bildigim kadariyla aldiginiz fiesta 4 ileri vites olan modelden ve bu benzin tuketimi normal, cunku o yillarda uretilen fiestalar cok yakiyor. lpgden baskasi kurtarmaz sizi.
0
bim tribi
(06.12.17)
o araci ben de aldim 1. ay sonunda sattim
istanbula uygun arac degil
0
technicalte
(06.12.17)
Hocam benzinli ise normal 8-9 civarı yakması. Yeni başladıysan devirli kullanıyorsundur, ondan 10 yakıyordur.
0
roket adam
(07.12.17)
Belki lastik havaları iniktir. Sonrasında bakımları için geç kalınmıştır. Ayrıca hava filtresini çıkarın ve ters düz ederek çevirip silkeleyin isterseniz. Tozları dökülür en azından üzerinden. Sonrasında da havalar soğuduğu için bir miktar artabilir. Ama 10 litre çok. Evden çıkınca kaç kilometre sürüyorsunuz. 2 kilometre ise yakması doğal. Daha motor ısınmadan kapatıyorsunuz kontağı.
0
ceyhan prensi adana
(07.12.17)
(5)

Olum tehditi aldim

brad pitt
Konusmayi kaydetmedim ama. Telefonda. Polise mi gitmek gerek. İspat edemem sonucta.
Konusmayi kaydetmedim ama. Telefonda. Polise mi gitmek gerek. İspat edemem sonucta.
0
brad pitt
(06.12.17)
Gecen burada biriyle karsilikli gider yapiyodun. O muabbetse burdaki ekran goruntusunu al?
0
hailtothethief
(06.12.17)
Telefonda konuşmayı kaydetsen de delil olarak kullanamazdın diye biliyorum.
0
himmet dayi
(06.12.17)
Savcılık telefon kayıtlarını telefon şirketlerinden alamaz çünkü telefon görüşmeleri kayıt altına alınmaz. Alınabilmesi için öncesinde iletişimin denetlenmesi ve kayda alınması koruma tedbirine ilişkin karar alınması gerekir. Karardan sonraki konuşmalar kaydedilir.

Ani gelişen olaylarda tehdit, hakaret içerikli beyanlar bir daha elde edilemeyebileceğinden kaydedilebilir. Delil olarak da kabul edilir.

Savcılığa gidip ihbarda bulunabilirsiniz. Ama bir şey cıkacağını sanmam.
0
cloudybloody
(07.12.17)
ben de geçen aldım ne var ki bunda :D
kan kusturacakmış bana :D
0
regardless of what they say
(07.12.17)
türkiye'de genel olarak savcılığa gidilir, ama bi şey çıkacağı sanılmaz (özellikle de avukatlar tarafından)

niye bi şey çıksın ki? adam mı vurulmuş?

biriniz ölene kadar devam. yoksa rica ederim devletimizi böyle önemsiz şeyler için yormayın. bırakın muhalefet olan herkese kurdukları iddanamesiz çok önemli kumpas davalarıyla uğraşsınlar.

hukuk tramvayına biz hep yoksul çocuklar misali dışından tutunarak binebiliyorduk zaten, şimdi oradan da attırlar, kırık bacakla seke seke devam edeceğiz. işine gelmeyen raylara yatsın.
0
otonomo
(07.12.17)
(3)

farkettiniz mi

ivettivett
hafta ici őgleden sonra sorulan sorulara daha mantikli cevaplar geliyor?
hafta ici őgleden sonra sorulan sorulara daha mantikli cevaplar geliyor?
0
ivettivett
(05.12.17)
Öğle yemeğinden sonra milletin beynine glikoz gidiyor. Ama dikkat etmedim böyle bir şeye. Örnek verir misin?
0
dissendium
(05.12.17)
bi de daha mantıklı başlıklar açılsa keşke :')
0
since1907
(05.12.17)
ona dikkat etmedim de benim gözlemime göre bazı kullanıcılar var, bunların online olup olmamasına göre seviye düşüp yükseliyor :)
0
otonomo
(05.12.17)
(16)

Benim hakkımdaki düşünceleriniz nelerdir?

otonomo
Böyle bir duyuru açmak kendimi fasülye gibi nimetten sayıyormuşum gibi hissettiriyor ama popüler veya önemli biri olmadığımın farkındayım.Yıllardır üyeyim ama, özellikle son 6-7 aydır Duyuru internette çok fazla zaman geçirdiğim bir yer oldu.Yazdıklarımı okuyan, arada gözüne çarpan, özellikle takip
Böyle bir duyuru açmak kendimi fasülye gibi nimetten sayıyormuşum gibi hissettiriyor ama popüler veya önemli biri olmadığımın farkındayım.

Yıllardır üyeyim ama, özellikle son 6-7 aydır Duyuru internette çok fazla zaman geçirdiğim bir yer oldu.

Yazdıklarımı okuyan, arada gözüne çarpan, özellikle takip eden vs. insanlar varsa eğer, nasıl bir izlenim edindiklerini merak edesim tuttu.

Sadece küfretmek, hakaret etmek veya öfkesini kusmak isteyenlerin bu soruya cevap yazmamalarını, o işler için özel mesaj veya dahil olduğum başka duyuruları kullanmalarını rica ediyorum.

Sevgiler,
0
otonomo
(04.12.17)
Nickini ilk defa gördüm, hiçbir fikrim Yok.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(05.12.17)
Merhaba,

Bence cok guzel birisisiniz.

Sevgiler,
0
lamira
(05.12.17)
ilk defa +1
0
kuzey li
(05.12.17)
Bir iki kez nickini gördüm ama kafamda olumlu olumsuz bir şey yok.
0
yirmisantim
(05.12.17)
İlk defa +1
0
acckr
(05.12.17)
ilk kez gordum
0
rentts
(05.12.17)
Bende ilk kez görüyorum
0
gozu acik sevisen yahudi
(05.12.17)
cevaplarını sevdiğim birkaç kişiden birisin.
0
fragile lady
(05.12.17)
nickini ilk kez görmüyorum bende ve bu sorundan hareketle naif birisi olduğunu düşündüm. başkalarının düşüncelerini önemseyen,kırıcı olmaktan,öyle görünmekten çekinen birisiymişsin gibi geldi.tüm bunlar benim hüsnü kuruntum da olabilir tabi :) tanısak sever miyiz sen onu söyle?
0
denef
(05.12.17)
kediniz var çok güzel.
0
pispinti
(05.12.17)
güzel cevaplarınız var ben uzun cevapları okumam genelde ama sizin cevaplarınız ilgimi çektiği için okuyorum
0
vedatchilipeppers
(05.12.17)
senin ikiz kardeşin vardı di mi?
0
limoncello
(05.12.17)
ilk
0
kablelvuku
(05.12.17)
Verdiğiniz cevaplar benim de ilgimi çekiyor, nickiniz aklımda yer etmiş.
0
noexpectationsnodisappointments
(05.12.17)
cevap veren herkese teşekkür ederim. fekat hala doymadım, o yüzden UP! :)
0
🌸otonomo
(05.12.17)
on numara bes yildiz birisinizdir eminim ama ilk defa +1
0
imnotsureabout
(05.12.17)
(10)

maksimum mutlulukla uyutulmak mı? Acılarla yaşamak mı?

binder dandet
Ap var diyelim bir adet, ictiginizde maksimum mutlulukla hayatınızın sonuna kadar uyuyorsunuz- diğer seçenek ise ap'ı almamak ama acılarla boğuşmak.Diceksiniz ki onun filmi var matrix diye. Evet var, asıl anlamak istediğim ise mutluluk dereceniz ve yıpranma payınız.Saygılar.
Ap var diyelim bir adet, ictiginizde maksimum mutlulukla hayatınızın sonuna kadar uyuyorsunuz- diğer seçenek ise ap'ı almamak ama acılarla boğuşmak.

Diceksiniz ki onun filmi var matrix diye. Evet var, asıl anlamak istediğim ise mutluluk dereceniz ve yıpranma payınız.

Saygılar.
0
binder dandet
(04.12.17)
acı bizim işimiz. since 1986.

cevap : b
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(04.12.17)
Tatlı uykulu ölüm
0
kablelvuku
(04.12.17)
Bildiğimiz fiziksel uykudan bahsediyorsan, yatağa girip pofuduk yorgana falan sarılacaksam, acılarla uyumayı bile mutlulukla yaşamaya tercih edebilirim. Uyku öyle kutsal, öyle yücelerden yüce bir şey.

Matrix’imsi gibi diyorsan, fark etmez. İster acıyla yaşa, ister tatlı tatlı uyu; kendinlesin ve kişi değişmedikten sonra çevre koşullarını (uç durumlar değilse, açlık sınırının üstündeyse ve güvenlik varsa, acı dediğimiz fiziksel acı değilse) tamamen şinanay olduğunu düşünüyorum. Mutlu olanilen kişi zamanla kötü duruma da bulabilşyorsa çözüm bulur, bulamıyorsa zaman alsa bile bir noktada alışır. Mutsuz kişiyi Phuket’e koysan bir süre sonra yine mutsuz olur. İyi şartlarda yaşamak varken kötü olanda kalıp mutsuz olmak değil kastım ama çevre koşulları mecburen değiştiğinde bocalama döneminden sonra yine kimsen ona dönüyorsun. Kendinden kaçılmıyor özetle. Her koşulda kimsen osun.

Bir de “Hayatımız simülasyon” diye panik yapmaya da gerek duymuyorum. Yaşadığımız şey yalansa bile gerçeği bulacağımız bir çözüm olmadığı sürece, bu yalan şey elimizdeki tek gerçek. Onunla ne yapıyorsan osundur.
0
aychovsky
(04.12.17)
Ap koyup ex koyup, içine de roj koyup uyumak. Kaynanamın adını da kuyruklu yılan koymak.
0
otonomo
(04.12.17)
bunun filmini yaptılar.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(04.12.17)
Böyle bırakınca troll deyip kızıyorlar, o yüzden ciddi cevabımı da yazıcam.

Bence sizin senaryonuzdaki iki seçenek arasında pek bir fark yok. Fark olmamasının sebebi şu ifadede gizli: ''...hayatınızın sonuna kadar...''

Varoluşun yegane amacı varoluşu devam ettirmek, yani ölümsüzlük. İnsanlar bunun mümkün olmadığını (henüz) kesin olarak bilmelerine rağmen hala geride bırakacakları halde çocuklar yapıyorlar. Tüm sevenleriyle tanışamayacakları halde kitaplar yazıyor, şarkılar söylüyor, filmler çekiyorlar. Meyvesini yiyemeyecekleri ağaçlar dikiyorlar. Tanrıya ve öbür dünyaya inanıyorlar. Bilimi ve teknolojiyi geliştiriyorlar. En azından kahramanca ölmenin fantezisini kuruyorlar...

Acı ve zevk, keder ve mutluluk, biri olmadan diğerinin bir anlam ifade etmeyeceği duygulardan ibaret.

Ha, fiziksel mevcudiyet içeren ölümlü bir hayat veya bir gün gerçek olma ihtimali taşıyan bilimkurgu senaryolarındaki gibi fiziksel varlığın olmadığı ama bilincin dijital de olsa sonsuza kadar varolduğu bir hayat arasındaki tercihimi soruyor olsaydınız, hiç düşünmeden ikinciyi seçerdim.
0
otonomo
(04.12.17)
bence mutlu mesut simülasyonda yaşamak iyi fikir.
0
gezegen olan pluton
(04.12.17)
ikisi de değil. acıdan zevk almak. böylece hiçbişey canınızı sıkamaz.
0
dafaisss
(04.12.17)
Astanede ayılmayı tercih ederim be.
0
[GODDARD]
(05.12.17)
deveye sormuşlar: inişi mi seversin, yokuşu mu? diye. "düz yola kıran mı girdi" demiş.

ortası yoksa hapı içip leyla yaşayalım, uyuyalım, ölelim; ne olacaksak olalım. yetti gari...
0
runagain
(05.12.17)
(27)

Bu kızı napsak

sorunvar
Bir yere çağırıyorum görüselim diyorum kız altımızda araba olmadığı için onu yapmayalım diyip duruyor.Geçen kahveme baktı araba diyor :)) Kızla sadece 2 hafta flort evresindeyiz .Ne yapsak sallasak mı :))
Bir yere çağırıyorum görüselim diyorum kız altımızda araba olmadığı için onu yapmayalım diyip duruyor.

Geçen kahveme baktı araba diyor :)) Kızla sadece 2 hafta flort evresindeyiz .Ne yapsak sallasak mı :))
0
sorunvar
(03.12.17)
dur bakalım belki faldan anlıyor, belki araban olur, birlikte gezersiniz.
üç vakit bekle, araban olmazsa sallarsın :D
0
attirmayin makedonun kafasini
(03.12.17)
kahve içmeye mi çağırıyorsun dağın başında piknik yapmaya mı? o detay önemli.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(03.12.17)
ortaköye kahve içmeye falan :D
0
🌸sorunvar
(03.12.17)
arkadaşa teşekkür et ve yeni adaylara yönel.
0
acckr
(03.12.17)
arabayı alırsın kız seninle birlikte olur. sonra arabanın markasına takar daha iyi bir araban olsun ister. salla gitsin dostum. yol ver gitsin.
0
tahtelbahir
(03.12.17)
Salla. Arabayla doğmuş anasından.
0
yaren
(03.12.17)
Sabaha birak kizi
0
yarey
(03.12.17)
araba kirala. (bu mevzuyu tereddüt edip sorma ihtiyacı hissedene göre cevap)
postala (normal cevabım)
0
dafaisss
(03.12.17)
Çek bi tofaş altına.
0
noluyo yaa
(03.12.17)
''araba için vermek'' diye bir şey gerçekten var. güzel anadolumuzda (çoğunluk için) kadınlar da erkeklerden farklı bir seviyede değil. kendi seviyenizdeki insanlara yönelin derim.
0
otonomo
(03.12.17)
Araba kirala, istediğini al. Bu taktiği fiyat/fayda analizi ile bütcem elverdigince surdurebildigin kadar sürdür. Ona istediği seyi ver ve ondan istediğin seyi al.
0
karacigerim vur kadehlere
(03.12.17)
@gang leader of wasseypur

"yahu benim kız da orospu oldu ama ben senin kadar güzel anlatamıyorum."

eksisozluk.com
0
sen git ben geliyorum
(03.12.17)
Göte gör demekten kastınız orospuya orospu demekle benim için sıkıntı yok. Verdiğim linkin ana teması o zaten. Size göre bir kadının bir erkekten ona vereceği cinsel haz karşılığında maddi herhangi bir şey talep etmesi gayet doğal. Benim için de gayet doğal. Sadece kadının orospu olduğu gerçeğini kabul etmek gerekiyor şu noktada.

Ayrıca o kadınlar ya da o erkekler benim zerre umrumda değil. Umrumda olan o kadınları savunmak için bir sayfa yazı yazıp orospuluğa mazeret bulmaya çalışmak.
0
sen git ben geliyorum
(03.12.17)
Hayır efendim, alakası bile yok. Sizin savunduğunuz kavram, en yakın haliyle, “erkek seks ile karşılığını alıyorsa kadın da buna karşılık bekli materyalist taleplerde bulunabilmelidir.” Bu da düpedüz orospuluk zaten. Üstelik benim selam karşılığı para alanlarla ya da bu tarz araba mevzusu yapanlarla en ufak bir derdim yok. Her körün topal alıcısı olur. Alan mutlu veren mutluysa beni bağlamıyor.

Ancak, çıkıp da kadının orospuluğunu “ama erkekler sekste başarısızlar, keyif alamıyoruz,” sığlığına ve ağlaklığına getirip kendi kötü tecrübelerinizi başka kadınların orospuluğunu haklı çıkarmak için kullanırsanız orada dur derler insana işte. Hele ki, saçma sapan kelime oyunlarıyla gelip bana orospu ruhlu demeye kalkarsanız zaten haddinizi fazlasıyla aştığınızı kanıtlamış olursunız ve aynı zamanda da gözümde kayda alınmaya değen biri olmadığınızı pekiştirirsiniz. En nihayetinde, son kertede, neye inanıyorsanız onu savunmaya devam edin. Tartışma benim için bitmiştir.
0
sen git ben geliyorum
(03.12.17)
Araba al da binelim de.illa erkeğin arabası olması gerekmiyor günümüzde.araba bu nereden baksaniz en az 50 bin.bakkaldan sakız almıyorsun uz.
0
bugunolmadiamayarinkesinolacak
(03.12.17)
Araba kirala, al gülüm ver gülüm yap yapabildiğin kadar; anladığı bu demek ki.

Ayrıca, sen git ben geliyorum +1
0
skooma
(03.12.17)
Eger universite öğrencisi isen gec o kizi eger çalışan isen hakli talep.
0
i m sick tired
(03.12.17)
önce duyuruya cevap: salla

sonra @sen git ben geliyorum'un sabrını takdir ettim.

son olarak da materyalist olmak sorun değil, dengesiz olmak sorun. maddi manevi bir olayın veya durumun bütün riskini ve maliyetini karşı tarafa yıkamazsınız veya üzerinize almanız da sağlıklı değildir. sizle bu riskleri ve maliyetleri maddi manevi paylaşmayan kişi ideal değildir.

'iyi seks' ise üzerinde çalışılması gereken bir konudur, iki taraf elinden geleni yapmak zorundadır, olmazsa da olmuyordur, iş 'kötü sevişiyor ama parası var o zaman bana lojistik sağlasın'a gelirse o noktada niyet başkadır. buna ister eskortluk deyin ister orospuluk...
0
idexo
(03.12.17)
Bu kizin simdiye sana siktir cekmesi gerekiyordu aslinda ama baskasi yok demek ki su anda elinde. Yanlis anlama sorun sende degil, genelde araba yoksa muhattap olmayi birakirlaer cunku.
0
baldur2
(03.12.17)
gençler olayı felsefik boyuta getirmişsiniz :) Salladım bilesiniz :))
0
🌸sorunvar
(03.12.17)
Böyleleri tehlikelidir şimdi buz dolabında herşey olsa bile ciklet yok deyip kavga çıkartırlar en iyisi ayrıl
0
Sandman
(03.12.17)
kızı çağırdığın yer ona ters, uzak bir yer olabilir mi acaba?

Onlarca satır felsefe yapmadan evvel düz mantık bakmak lazım bazen.
0
turkuaz
(03.12.17)
erkeğin sırf seks amacıyla çeşitli eylemlerde bulunmasının toplumca "orospuluk" gibi kötü bir etiketle belirtilmiyor olması, aksine kadının karşıdan gelen bu isteği "kendi şartları altında" kabul etmesinin "karşılıklı alışveriş" olarak düşünülmeyip "orospu" diye yaftalanması gibi ikiyüzlülüklerden bahsetmek gerek bu soruya cevap verirken.

soru özelinde erkeğin tek amacının seks olup olmadığını bilmiyoruz ama kadın hayatını bu ön kabülle yaşıyor olabilir. nasıl ki duygusal olarak çöküntüye uğrayan erkekler "nasıl olsa kadınlar hep üzüyor, bağlanmayacağım, bundan sonra siker geçerim" diye bakabiliyorsa ilişkiye, kadın da "nasıl olsa tek istekleri seks ve beni önemsemiyor, ben de onu değil kendi hayat kalitemi önemserim" diye düşünüp ilişkilerine bu yolla bakabilir. benim için iki tarafta da sorun yok ama bu hareketi erkek yaparken "normal" bulup kadın yaparken "orospu" demek bu tip sorunların kökenini oluşturuyor.

kadınların erkekten beklentisinin maddiyat olmasının ana sebebi erkeklerin kadınları maddi güçleriyle kazanmaya çalışması; toplum olarak hala yerleşik hayata adapte olmuş ilk insanlar seviyesinde olduğumuz için bu tarz çarpıklıklar yaşanıyor. olayı "kadınlar orospu olmuş ağbi" sığlığında düşünerek bir yere varamayacağımız için toplumca biraz daha sorumluluk hissedip farklı bakış açılarıyla düşünmemiz lazım.

senin bir ilişkiden beklentin somut açıdan karşılıklı alışveriş değil ise tabii ki sallayacaksın, ben senin yerinde olsam "kirala da gezelim o zaman :))))" derdim. ya da samimiyetine mi inanıyorsun, "at 100 lira kiralayalım bebeyimmm" dersin.
0
Bruce
(03.12.17)
Kendi alsın madem araba alla alla ya. Şu maddi olanaklarına göre partner seçen hemcinslerime sinir oluyorum.
0
old possum
(03.12.17)
Böyle para yiyen erkeklere (bkz: jigolo) deniyor.

Kavramlar ve kafalar karışmış iyice.

'nasıl ki duygusal olarak çöküntüye uğrayan erkekler "nasıl olsa kadınlar hep üzüyor, bağlanmayacağım, bundan sonra siker geçerim" diye bakabiliyorsa ilişkiye, kadın da "nasıl olsa tek istekleri seks ve beni önemsemiyor, ben de onu değil kendi hayat kalitemi önemserim" diye düşünüp ilişkilerine bu yolla bakabilir.'

verilen bu örnekte aradaki çelişki hala orada duruyor. adam kadının parasına veya maddiyatına bakmıyor, sevişmeye bakıyor. Arada değiş tokuş yapılan şey adam için cinsel birliktelikten alınan haz. Örnekteki kadınsa buna karşılık 'siker geçerim demiyor' aksine cinsel birlikteliği metalaştırıyor, maddileştiriyor, alınır satılır hale getiriyor. Zevk almadığı halde birinin kendi vücudunu maddiyat karşılığı kullanmasına izin veriyor... Burada bir iki yüzlülük varsa o da bu çelişkiyi kadın lehine 'ne var yani?'ye getirmektir.

Özetlersek: Maddi beklentiyle seks yapana kadınsa 'orospu', erkekse 'jigolo' denir.

Adam bu durumda geneleve gitse maddi açıdan çok daha karlı bir seks yapacaktır. Konuya buradan da bakarsan bu noktada 'Orospu'dan da öte 'Fahişe' kavramı devreye giriyor. Pahalı orospu'ya da fahişe denir.
0
idexo
(03.12.17)
@idexo, kadının buradan zevk almadığını hangi ön kabulle varsayıyoruz? "sırf" para için biriyle beraber olmaktan bahsetmiyoruz, öyle olsaydı erkek de tavlamakla uğraşmadan direkt kerhaneye giderdi. burada bahsedilen şey bir ilişkiden beklenti. kadın kendi rızasıyla takılmak istediği erkeğin seksinden zevk almak istemesinin yanında zengin olmasını da isteyebilir. kadının bir ilişkiden beklentisinin bu olması onu orospu yapmaz, orospuluk olması için tek alışverişin para olması lazım. ruhen orospu, pahalı orospu=fahişe gibi tanımlar senin için geçerli, öznel ve bayağı.

aynı şekilde, değiş tokuş edilen şeyin "değeri" de bakan insana göre değişiyor. değiş tokuş edilen şeyin cinsel haz olması bunu daha kabul edilebilir yapmaz, kadın için cinsel haz erkek kadar bulması zor bir şey olmadığı için uğruna takas edebileceği şeylerin farklı olması çok doğal. senin elinde iphone x var 2 tane, bir tane android'in olsun istiyorsun, karşı tarafta da note 8 var. iphone x'in daha pahalı olması senin note 8 tercihine leke sürmez çünkü senin ihtiyacın ya da istediğin o.
illa böyle olmak zorunda da değil tabii, kim için hangisi değerli buna kim karar verecek; kişinin sadece kendi. "isteyen istediğini versin ama ben edep-ahlak olarak bakarım" mı diyorsun bilmiyorum da, bahsettiğim "ahlak" ikiyüzlülüğü de burada geçerli oluyor zaten.
0
Bruce
(03.12.17)
Neden insanlar birbirlerini durmadan yaftalama ihtiyacı hissediyor? Şunu yaparsan böylesin, bunu yaparsan şöylesin. Merak ediyorum, hayatta hiç oturup, "acaba benim kendime bile itiraf edemediğim duvarlarım var mı? " sorusunu soruyor muyuz?
Bir insanla birlikte olmanızın ilk koşulu, o insanla anlaşıp anlaşamadığınızdır. Eğer sizi daha ilk başta bu soruyu sormanıza neden olacak bir lafı rahatsız ediyorsa, ki edebilir, o zaman bu insanla birlikte olamayacağınız apaçık ortadadır. Ama bu kişiyi yaftalamak kimsenin haddine değildir.
Diğer yandan ise geçmiş tecrübelerimizden yola çıkarak ilişkileri ve özellikle kadın/erkeği yargılamamalı. Ben cinsiyetten çok toplumsal anlamda kurgulanmış bir cinsiyete inanıyorum. Elbette ne kadar uğraşsak da içimizde bu toplumda yaşamanın getirmiş olduğu bazı etkileri davranışlarımızda ve ruh halimizde görüyoruz. Kadın ya da erkek fark etmez. İlla ki olumsuz olarak değil. Bazen olumlu olarak da bu kurgulanmış cinsiyetin getirdiklerinden haz alıyoruz.
Lakin böyle bir soruyu sormanız aslında sizin ciddi anlamda karşınızdaki kişiden haz etmediğiniz sonucunu doğuruyor. En güzeli de, "ben onun istekleri ile mutlu olabilecek biri değilim. bu düşünce tarzından hoşlanmıyorum. herkes kendi yoluna" deyip, uzatmamak. Karşımızdaki insanları belli bir kalıp içerisine sokmaya çalışmadan yaşamaya devam edebiliriz.
Ama burada araba istediği için birini yargılamak bana çok doğru gelmiyor. Aynı şekilde erkeğin de kadından istekleri olabilir. Ya da olmayabilir. Umarım bir gün hepimiz, ben de dahil, yargılamadan yaklaşmaya çalışırız. Tabii ki olabildiğince.
0
Khalkedon
(03.12.17)
(10)

Yapılabilecek her şey yapıldı mı?

dead and broken
Selamlar,Geçenlerde arkadaş ortamında konu sosyal medyaya geldi. uzunca bir sohbet sonrasında, sosyal medyanın gelişimini tamamladığını, bundan sonra "bilmemne app kurulalı 1 sene oldu, şu an marka değeri 20 milyon dolares" denilebilecek bir sosyal medya uygulamasının(veya sitesinin) var olmayacağın
Selamlar,

Geçenlerde arkadaş ortamında konu sosyal medyaya geldi. uzunca bir sohbet sonrasında, sosyal medyanın gelişimini tamamladığını, bundan sonra "bilmemne app kurulalı 1 sene oldu, şu an marka değeri 20 milyon dolares" denilebilecek bir sosyal medya uygulamasının(veya sitesinin) var olmayacağını söylediler.

ben scorp örneğini vererek karşı çıktım ama adamakıllı düşününce hak vermiyor da değilim hani.

siz ne diyorsunuz bu konuda.
0
dead and broken
(23.11.17)
arkadaşın ünlü biri olsaydı, dünyanın en çapsız kehanetleri listesine adını yazdırırdı muhtemelen.

(bkz: Charles Duell )
0
otonomo
(23.11.17)
Bence işin cılkının çıkacağı bir aşama daha olacak, sadece bizim şu an aklımıza gelmiyor. scorp nedir bilmeyen ve sosyal medya ile ilgisiz biri olarak o aşamadan benim haberim olmayabilir o ayrı.
0
mslny
(23.11.17)
seks üzerinden düşünmek lazım. sanal seks. şu an oyunları olan şekilde sanal seks. o var daha. sanal sex.
0
papazi dovdurmeyecektik
(23.11.17)
insan, toplum ve populer kültür sürekli değiştiği için bunun sonunun geleceğini düşünmüyorum.
0
orpheus
(23.11.17)
yani arkadaşın şimdi 2040'da falan sosyal medyada daha da gelişim olamayacağını mı söylüyor ciddi ciddi? bari "önümüzdeki 10 senelik zaman dilimi" gibi bir sınır koysaymış oturup tartışırdık da böylesi baya saçma.
0
soso
(23.11.17)
@soso, muhabbet "önümüzdeki 10 yılı" kapsayan bir muhabbetti. bu konuşmaların çıkış noktası, internet girişimciliğiydi aslında. ulen şuradan mı yürüsek buradan mı yürüsekten, olay sosyal medyaya geldi.

işte ne bileyim, facebook, instagram, twitter, snapchat gibi uygulamaları sarsmayı bırak, sitelerde buton olarak bile yanlarına eklenebilecek bir uygulama gelmez demek istiyorlardı.
0
🌸dead and broken
(23.11.17)
ben ilkokuldayken çok zeki bir sınıf arkadaşım vardı. bu cümleyi bana o söylemişti. "artık yapılabilecek her şey yapıldı, yeni bir şey keşfedilemez." demişti. şu an 25 yaşındayım, o yıldan bu yana birçok şey keşfedildi. yani fikirler şelale, ama güzellerinden bulmak lazım.
0
dedimmidemedimmi
(23.11.17)
İnsan değişiyor. İhtiyaçları aynı kalmıyor. O yüzden arkadaşın haksız. Yoksa tv başta olmak üzere birçok icat önceleri yararsız diye nitelendirilmişti
0
EasyTiger
(23.11.17)
Her şeyi bir kenara bıraktım. Bir konuda bu kadar kesin konuştukları için bile haksız olduklarını söyleyebilirim.
0
monogram
(23.11.17)
önümüzdeki 10 yıl için tartışmak daha mantıklı tabii ki. ben yine de bu 10 yıl içerisinde de yeni gelişmelerin olabileceğini düşünüyorum. yani bundan önceki 10 yıla bakacak olursan epey bi gelişme yaşandı değil mi? twitter dediğin 10-11 senelik bir geçmişe sahip. instagram keza 2010 sonlarına doğru kuruldu. ondan önce yonja falan vardı, 13-14 sene önceydi herhalde. mesela o dönemde yaşarken şu içerisinde bulunduğun sosyal medya ağının gücünü tahmin edebiliyor muydun? sanmıyorum. şimdiyse gelişim var, gelişim oldukça da büyüme hızı artıyor. dolayısıyla önümüzdeki 10 sene içerisinde bundan önceki 10 seneye nazaran daha hızlı bir değişim olacaktır. şu anda sadece bir duraksama ya da olgunlaşma dönemi var, ki bu da gayet doğal, bundan sonraki adımın ne olacağını tahmin etmekse güç aslında.

ancak artırılmış gerçekliğin hayatın içerisinde daha fazla yer bulacağını düşünüyorum kendimce. pokemon go bir denemeydi, belli bir süre ne kadar tuttuğu ortada. sosyal medyanın geleceğinde de rol oynayacaktır bence. akıllı telefon, akıllı saatten sonra artırılmış gerçeklik destekli akıllı gözlüklerin hayatımıza girmesi çok mu güç yani? hadi belki 10 sene olmasa da en azından bi 20 sene içerisinde bunun olabileceğini düşünüyorum. bu ne demektir? facebook, instagram, pinterest, twitter...vs gibi araçlar aracılığıyla zaten çeşitli datalara sahip insanlarla bir konuşmaya başladığında hayatlarındaki son güncellemeler hakkında bilgi sahibi olabilirsin. black mirror bölümü gibi oldu ama gayet mümkün. dizideki gibi puanlama falan da yapar mıyız acaba :) ama o kişiyle yaptığın sohbet kaydolabilir mesela. daha sonra tekrar görüştüğünde sana tüm verilerini, güncellemeleri sunabilir. daha birçok olanak sağlayacaktır bu artırılmış gerçeklik hayatımıza girdiğinde.

bu noktada artırılmış gerçekliğe göre düzenlenmiş yeni dev bir oluşum da ortaya çıkabilir, facebook kendisini yeni duruma adapte edip tüm rakiplerini eleyerek hayatımızın iyice bi parçası haline de gelebilir, onu bilemem tabii. benim gibi hiçbir sosyal medya aracını kullanmamakta inat etmiş kişiler ise nasıl barınacak bu dünyada ben onu düşünüyorum asıl :)
0
soso
(23.11.17)
(10)

10-13 bin TL civarında alınacak en iyi tomobil nedir?

otonomo
sebepleriyle birlikte olursa süper olur
sebepleriyle birlikte olursa süper olur
0
otonomo
(18.11.17)
R9 Broadway
0
lion de la Turquie
(18.11.17)
2000 model broadway.

-yedek parçası ucuz.
-az yakar.
-ikinci elde kolay satılır.
0
komando kani var bende
(18.11.17)
broadway'e binmiştim. düşmanıma satmayacaksam almam o yüzden.

97 polo 1.6 ?
0
🌸otonomo
(18.11.17)
mazda 323. çünkü o bir japon....
0
Delay Fuze
(18.11.17)
mitsubishi carisma 99 model glx
0
kveldulv
(18.11.17)
iki tane bisikleti yan yana dizip üstüne tahta koy bin.
0
semitika
(18.11.17)
broadway, toros
ikinci eli hızlı gider, parçası çok ucuzdur
dikkat edeceğin tek husus, fenni muayenesi yeni olsun
eşek niyetine bin, sat zarar etmezsin
tecrübeyle sabit
0
tamamhosdiyonda
(19.11.17)
Palio Van tek kapılı olanlarından bulabilirsin. Parçası kolay bulunuyor, çoğunda airbag var, otomatik cam ve Hidrolik direksiyon.
0
comedian
(19.11.17)
@wishes bir şey demem. sadece tofaş ve reno mais'in yerli malı tenekelerini almak istemiyorum. yedek parçası bedava olsa yine almam.

97 clio 1.4 buldum tüplü hidrolik direksiyon, klimalı 12 bine

hyundai accent 98 1.3 filan var o paraya, ama kliması hidroliği yok galiba
0
🌸otonomo
(22.11.17)
Yamaha xmax 250 scooter. Şehir içinde arabadan daha kullanışlı olur. Pazarı da çok iyi.
0
uyuya kalip kavimler gocunu kaciran adam
(23.11.17)
(3)

Arac muaynesi arac sahibi tarafindan yaptirilmak zorunda mi

sonhakan
...
...
0
sonhakan
(18.11.17)
Hayır
0
shenergy
(18.11.17)
Değil ama racon öyle. Muayeneden geçemeyecek bir arızası olup olmadığını nereden bileyim de almak isteyeyim.
0
otonomo
(18.11.17)
İstasyonlarımızda araç muayenesi yapılırken, ruhsat sahibi olması şartı aranmamaktadır. Aracınızı siz ya da farklı bir kişi istasyonlarımıza götürerek muayene ettirebilir. Ancak yalnızca aracı getiren kişiye muayene bittikten sonra araç teslimi yapılmaktadır.
Not: Muayeneye getireceğiniz araç size ait değil ise bu konudaki esaslara uyunuz.

www.tuvturk.com.tr
0
nrmnm
(18.11.17)
(11)

harun kolçak ve ahmet kaya arasında gay ilişki var mıydı?

Erkut
harun kolçak ve ahmet kaya arasında gay ilişki var mıydı?bknz kaynaklarHarun Kolçak'ın vefatının ardından bir paylaşımda Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'dan geldi.Dün sevenlerinin gözyaşları içinde Gemlik’te toprağa verilen Harun Kolçak’ın vefatının ardından sosyal medyada çok sayıda paylaşım yapıldı
harun kolçak ve ahmet kaya arasında gay ilişki var mıydı?

bknz kaynaklar

Harun Kolçak'ın vefatının ardından bir paylaşımda Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'dan geldi.

Dün sevenlerinin gözyaşları içinde Gemlik’te toprağa verilen Harun Kolçak’ın vefatının ardından sosyal medyada çok sayıda paylaşım yapıldı. Onunla birlikte aynı sahneye çıkmış insanlardan birlikte düet yaptığı sanatçılara kadar çok geniş bir yelpazede insan Kolçak’la ilgili paylaşımlarda bulundu. Son derece duygusal satırların yazıldığı bu paylaşımlardan birine de Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya attı. Önceki gün yaşamını yitiren Harun Kolçak’la aynı yemek masasında göründükleri bir fotoğrafı paylaşan Gülten Kaya yorum kısmına şunları yazdı: “Sevgili kumam, canım Harun; Güzelim varlığını çok özleyeceğim. Sadece sen değilsin bu dünyaya kırgın olan. Hepimizi çok kırdılar, kırıyorlar. İzlerin kalacak yanımızda ve hayatımızda. Yani, sen de kalacaksın bu tarafta…”

www.sozcu.com.tr

www.milliyet.com.tr

odatv.com

www.kizlarsoruyor.com

eksisozluk.com

foto.haberler.com
0
Erkut
(10.11.17)
vardı.
0
mungojerry
(10.11.17)
yoktu.
0
sen nasıl bir insansın
(10.11.17)
Linkleri açamadım, internetim yetmedi, durumum olmadı.
Sadece "kumam" lafından bunu düşünmek anlamlı değil.
Kuzenimin eşi en yakın arkadaşı ile eşinden sık vakit geçiriyor, bazen ailecek de vakit geçiriyor. Kuzenim eşinin o arkasaşı geldiğinde "Kumam geldi" der. Bu da "Sevişiyorlar" anlamında bir şey değil, "Neredeyse benimle olduğu kadar zaman geçiriyor. Benim kadar seviyor. Ben de bunu kabullendim artık. Hatta durumla dalga bile geçiyorum" gibi bir anlmı olur. Bu sevgi de aşklı, cinselliikli olmak zorunda değil. Bir arkadaşım kocasının motosikletine kumam der. Annem de babamın bazı tutkuları için "Kumam onlar benim" der. Ben de eski sevglimin sürekli oyun oynadığı arkadaşları için "Kumalarım geldi" derdim. O da benim hocam için kuma derdi.

Aralarında belki bir ilişki vardı, belki yoktu, belki gang'li bang'lilerdi ama "kumam" cinsellik içerikli konseptte kullanılmak zorunda değil. Bu kelimeden hiçbir sonuca varamayız. Teşbih olarak bolca kullanılan bir kelime, heşe o yaş grubunda.
0
aychovsky
(10.11.17)
kuma kelimesi çok kullanılır gerçekten ve bu anlama gelmesi çok uzak ihtimal sadece o kelimenin ama ahmet kaya'nın homofobik tavırları düşünülecek olursa ihtimal veririm ben yine de.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(10.11.17)
ilk defa duydum böyle bir şeyi. gerçekse bile iki rahmetli hakkındaki muhabbetim değişmez. ama @aychovsky'nin açıklaması bana mantıklı geldi.

@proletarier aller lander vereinigt euch, ahmet kaya'nın o tür söylemleri olsa da, özünde homofobik olduğunu sanmıyorum. bazen ortam, şartlar bilinçsizce şeyler yaptırabiliyor insana. ben yaptığım için söylemiyorum ama anlıyorum o psikolojiyi.
0
runagain
(10.11.17)
oscar
(10.11.17)
böyle bir ilişki olsa ve böyle bir ilişkiye gülten kaya tarafından atıf yapılacak olsa, o atıf böyle mi olur sizce?
0
otonomo
(10.11.17)
Sanmam.
0
antik depresan
(10.11.17)
ben de sanmıyorum öyle bir ilişki olduğunu. en yakın arkadaşımı aradığımda annesi "kocan arıyor" diyormuş. ikimiz de eşcinsel değiliz. oluyor öyle şeyler.
0
rahip janick
(10.11.17)
bu mu yani? karısı böyle bir şeyi ima eder mi sence? ahmet kaya'nın harun kolçak'ı çok sevdiğinden bahsediyor kadın. benim kadar seviyordur belki de diyor. Nalaka gay ilişki ile?
0
justinho26
(10.11.17)
Bazen kadınlar eşleriyle kendilerinden çok vakit geçiren kişilere veya eşyalara kuma diyorlar. Bir abimiz, sürekli bilgisayarla uğraştığı için bilgisayarına eşinin "kuma" dediğinden bahsetmişti.


.
0
kartallar yuksek ucar
(10.11.17)
(11)

cinsiyete göre psikolog

neynep
Er kişiler, psikolog seçimlerinizde kadın psikologla çalışmakta zorlanıyor musunuz? Erkek bi kişiye psikolog tavsiyesi bulmaya çalışıyorum ama erkek kişi mi aramalıyım acaba? Daha mı rahat olur acaba?
Er kişiler, psikolog seçimlerinizde kadın psikologla çalışmakta zorlanıyor musunuz? Erkek bi kişiye psikolog tavsiyesi bulmaya çalışıyorum ama erkek kişi mi aramalıyım acaba? Daha mı rahat olur acaba?
0
neynep
(09.11.17)
ben sosyal fobinin ve kadınlarla iletişimimin dibe vurduğu bir dönemde şaşırtıcı biçimde cesaret örneği göstererek psikiyatristimin ve psikoloğumun özellikle kadın olmasını istemiştim. çok faydasını gördüm. bu kişiden kişiye değişebilir elbette ama ben kendi adıma kadın psikoloğa gitmiş olmaktan dolayı çok memnunum. belki cinsiyetçi bir yaklaşım olacak ama konu ruh sağlığı olduğunda bir adamın karşısına geçip de dert anlatmak bana "profesyonel" gelmiyor pek, adam her an masanın altından iki bira çıkarıp "siktir et kankito yav o değil de geçen çelsi-yunaytıd maçı ne biçimdi beeee öyle değil miydi aga" diyecekmiş gibi hissediyorum eheh.
0
der meister
(09.11.17)
bu erkek olan arkadaşınız kadar psikologun tecrübesine bağlı, yani rahat olup olmaması. kaynağının fizyolojik olmadığı tescillenmiş olan erken boşalma gibi spesifik bir sorunu yoksa rahatlık sorun olmaz. ya da arkadaşınız psikolog olarak dişi bir uzmanı seçerseniz "aşık oldum uleen ya benimsin ya kara toprağın" diyerekten başını belaya sokcak cinsten biri değilse yine sorun olmaz.

rahatlık demişsiniz, sorun alanını bilemediğim için farazi dediklerim ama; erkek bir psikologta da rahatlık-rahatsızlık açısından bir rekabet durumu gelişebilir mesela; içinden "bana nasıl bunları der" cinsinden şeyler geçirir diyelim ve kendi konuşmasını engeller.

nihayetinde psikologun kabiliyeti ve tecrübesi ile ilgili yine de. verdiğim uydurma örnekler bile kabiliyetli/tecrübeli için zorlayıcı şeyler olmaz, olmayabilir.
0
dafaisss
(09.11.17)
kendi cinsiyeti daha iyi bence. seni daha ii anlıyor.
0
for day to break
(09.11.17)
Psikologa gitmedim hic ama sanirim erkege giderdim. Mesleklerim dolayisiyla gunde yuz kadinla muhatap olup 10 kadinla tanisiyorum. Psikologa gitmemi gerektiren bir kac sorunum var ama dunyanin en rahat adami olmama ragmen bu konularda kadin psikologa derdimi anlatmak istemezdim.
0
a r a m i s
(09.11.17)
ben kadina gitmistim daha iyiydi +1
istedigim zaman kufrediyordum ama yine de kadin olmasi ortama bir nezihlik katiyordu sanki kendime bir ceki duzen veriyordum kendimi topluyordum seans sirasinda
0
ezeriko
(09.11.17)
İşinin ehli olsun, kadin erkek olması cok farketmez.

Kişisel görüşüm, bu konuda kadınlar bi’tık daha iyi
0
fever
(09.11.17)
evet, cinsiyetten bağımsız olması en ideali tabii ki, en iyisi de her iki durumu da idare eder, ama, diyelim ki ideal şartları bulamadık;

toptan cinsiyetçilik olmasın, yanlışsam düzeltin ama kadınların yapısına biraz daha uygun bi iş gibi, detay vs. Ama insan sosyal varlık da olduğu için, karşısındakini izole ve cinsiyetsiz olarak göremiyor, kadına açılmak, zaten zor açılan, kapalı biri için daha zor olur gibi geldi. kapalı olduğu için sormak da kolay değil :)
@dafaisss dediğin de doğru olabilir, inatlaşır gibi bu tip. öyle şeyleri sorun olabilir hakkaten, düşününce mantıklı geldi. "bana ne konuşuyo bu lavuk" durumu olabilir savunma hallerinde.
bilemedim.

zor bi karakter.
öneriniz varsa çok sevinirim, iki cins de vereyim, kendisi seçsin.

teşekkürler ederim
0
🌸neynep
(09.11.17)
Valla ben her zaman kadınları tercih ediyorum. Erkekler sanki "ya derdini skeyim, gel iki bira içelim bir şeyin kalmaz" diyecekmiş gibi hissediyorum. Daha rahatım kadınların karşısında.
0
synesthesia
(09.11.17)
kadın ya da erkek olması bir şey değiştirmez.

''terapistlik kadınların yapısına daha uygun'' , ''erkek olunca 2 bira açacakmış gibi geliyor'' falan bunlar tabii ki saçmalık ve gerçek ile alakaları yok :)

ha siz ya da tanıdığınız muhafazakar veya utangaç biriyse, belki o zaman hemcinsi olması bir fark yaratabilir.
0
otonomo
(09.11.17)
@otonom, gerçek nedir?

terapi epeyce öznel bir mevzu ve insanlar öyle hissetmişlerse, onların gerçeği de oymuştur. niçün bu kadar tepeden baktınız ki?
0
fever
(09.11.17)
@fever

gerçek gerçektir. tepeden baktığım filan yok, siz öyle algılıyorsunuz.
0
otonomo
(09.11.17)
(8)

80ler nasıldı?

oddyseus
95li bir bebeyim. ve dizilerde filmlerde portrelenen 80ler atmosferine bayılıyorum. araçlar, müzkler, kıyafetler, saç stilleri. zaten insanlığın en üst seviyesine çıkmışsınız neden değiştirdiniz tüm alışkanlıklarınızı?yoksa gerçeklikten uzak bir 80 havası mı aşılanıyor bize bu dizilerde?mesela bir ö
95li bir bebeyim. ve dizilerde filmlerde portrelenen 80ler atmosferine bayılıyorum. araçlar, müzkler, kıyafetler, saç stilleri. zaten insanlığın en üst seviyesine çıkmışsınız neden değiştirdiniz tüm alışkanlıklarınızı?

yoksa gerçeklikten uzak bir 80 havası mı aşılanıyor bize bu dizilerde?

mesela bir örnek: stranger things
0
oddyseus
(30.10.17)
biz değştirmedik bir baktık değişmiş :/
0
sta
(30.10.17)
81 doğumluyum. 80'ler çok güzeldi.Müzikleri olsun,insanlar arası ilişkilerin bozulmamış olması olsun,şehirlerin daha insani olması olsun her şeyiyle dört dörtlüktü.Sanki kaynaklar kısıtlıydı ama her şeyin kıymeti daha iyi bilniyordu gibi.

Bu arada ben asıl şu 90'lar nostaljisine çok şaşırıyorum.İddiam o ki Türkiyenin en karanlık ve sorunlu zaman dilimi 90'lardır.
0
turkuaz
(30.10.17)
80lerde oyle diziler yoktu, tek kanal vardi trt o da gece 12 gibi istiklal marsi calar kapanirdi. gece tv falan yoktu yani. cogu evde telefon bile yoktu nasil yasiyorduk aklim almiyor. babani aksam yemegine bekliyorsun mesela, iste mesaiye kalmis olsun, haber alma ihtimalin yok bekle ki gelsin. biriyle randevulasacaksin mesela, son bulusmada randevulasman lazim ki bir dahaki sefere gorusebilin. yoksa gorusmek icin birbirinizi bulmaniz gerek. ilginc ya

90lar daha civcikliydi ozel kanallar falan geldi telefon melefon geldi. internet geldi sonlarina dogru iyiydi yani.
0
robokot
(30.10.17)
80'ler Türkiye ve Amerika'da çok farklıydı. Ben direk görmesem de hayat ve medyadaki etkilerinden biliyorum. Amerika'da 80'ler yeni finans kapitalizminin ve teknolojinin atılım çağıydı. Türkiye ise darbenin tramvasından yeni yeni çıkmaya çalışan, neoliberalizm'in yeni doğmuş bebeği gibi karmakarışık bir şeydi. Bir yanda umutlar, bir yanda disko, uyuşturucu, bankerler, reklam filmleri, mcdonalds...

Ama 90'lar başka bir alemdi ama. Onun canlı tanığıyım :)
0
otonomo
(30.10.17)
80'lerde insanlar çok daha ufak ve izole bir dünyada yaşıyordu. düşünsene internet yok onlarca tv kanalı yok. dünyayı birkaç radyo ve devletin işlettiği tek televizyon kanalından takip ediyorsun. geri kalanı gazete ve dergiler. pazar günleri fazladan bir gazete daha alınırdı mesela. hayat şimdiki gibi bizim isteğimize uymaz biz ona uyardık. sabah sinemasi, pazar akşamı sineması. izlemek istiyorsan o saatte orda olmalıydın. başka şansın yoktu.

ilginç gelebilir ama bilgisayar kullanmayı ve programlamayı bile dergilerden kitaplardan öğrendi 80 kuşağı.
0
orpheus
(30.10.17)
Ne tarafından baktığına göre çoook değişiyor 80'lerin gerçekliği.

Ben 1983 doğumluyum, 80'li yıllara dair çok hatırladığım şey yok. Son birkaç yılını iyi hatırlayabiliyorum ama başka bakış açılarını anlatabilirim.

Abim ve kuzenim metalciler. Kuzenim ilk üniversite heavy metal gruplarından birini kurduğu için Hürriyet'e çıkmış. Onun küpürünü hala saklar. Abim de ilk lise metal müzik gruplarından birindeydi. Onlar için altın çağ gibi bir şeydi. Müziksel açıdan bakıldığında Serpil Çakmaklı bir filmde şöyle diyor 'Az parası olan arabesk, biraz parası olan türkü, parası olan pop dinliyor' diye. Tam böyle bir segmentasyondan bahsedemesek bile gerçekten müzik sosyoekonomik sınıfı net bir şekilde belli ediyordu. Arabeski zenginler ve şehirliler çok fazla dinlemezdi mesela.

Babam eski solculardan. Ona 80'ler deyince böyle nostaljik şeyler yaşamıyor; çünkü ona 80'lerin hatırlattığı şey arkadaşlarının ölmesi, kaybolması, işkence görmesi, hapse girmesi. Aile dostlarının işkenceler sonucu hasta olması veya ölmesi. Babam ve Oğlum'da olanları çevremizde çok gördüm ama hayal meyal hatırlıyorum. Geçenlerde Seksenler dizisine kuzenim 'Çok güzel yapmışlar, tam da böyleydi' derken babam 'Hiç de böyle değildi, acılar içindeydik' derdi. Bugünkü kadar olmasa da totaliter bir ortam vardı. Çocukluğumdan hatırladığım şeylerden biri kitapları saklamamız, Zülfü Livaneli ve Ahmet Kaya'yı gizli gizli dinlememiz, 'Çocuktan al haberi' olmasın diye bana sıkı sıkı 'Bunları dinlediğimizi, okuduğumuzu kimseye söyleme' tembihleri. Zülfü Livaneli zamanında Rumeli Hisarı Konseri vermişti de, babam 'Hey gidi, biz gizli gizli dinlerdik. O gün bunu sakladığımız kişiler şimdi biletleri satın alıyor. Zaman ne garip' demişti.

Abime sorduğunda yeni dünyaya açıldığımız için, daha doğrusu dünya bize açılabildiği için her şeyin yeni bir keşif olduğu ve heyecan verici bir dönem.

80'ler anladığım kadarıyla hem gelişmede hem yozlaşmada çok atılım yaptığımız bir dönem. Küreselleşmeye kendimizi açmamızla birlikte bir yandan tüp kuyruğu, yağ kuyruğu gibi kavramlar hayatımızdan çıkarken ve bu konularda belirli refaha kavuşurken, diğer yandan İngilizcenin Türkçeye saldırısının, İngilizce kelimelerin Türkçe cümlelere serpildiği dönem. O yozlaşmayı en iyi bu skeç anlatıyor sanırım.
www.youtube.com

Amerika'dan farklı olduğumuz gerçek. Bunun en büyük kanıtı da şu. Y jenerasyonu veya millenial dediğimiz jenerasyon Amerika'da 1981 doğumlulardan başlıyor ama Türkiye'nin sosyal yapısında bu jenerasyon 1988-1989 gibi başlıyor. İki ülkedeki dinamikler çok çok farklı ama herkesin birbirinden haberinin olup aynı modanın dünyanın aynı anında yaşanması sürecinin başladığı dönem olabilir.

Giysilere, makyajlara bakıldığında '100 years of Beauty' videolarında görülüyor ki 80'lerin modası dünyayı kasıp kavurmuş ve dünya da yeni yeni bir şeyleri keşfediyor. Her şey parlak parlak, makyajda neon neon binbir renk, her şey çok cesur.
i.pinimg.com
ghk.h-cdn.co
Şu mavi far-pembe ruj ikilisi kabuslarıma girer. Ayrıca, aynı ikiliyi 10 yıl öncesine kadar gelinlerde yapıyorlardı ara sokak kuaförlerinde.
3.bp.blogspot.com
Bazen uyumlu bazen uyumsuz. Şu en sağdaki kız gibi geziniyordum ben.
s-media-cache-ak0.pinimg.com
Modada zaten 80'ler abartı, 90'lar basitlik olarak belirtilir. 90'lar 80'lere tepki olarak doğmuş gibi bir anda. Aynı şekilde, güzelik anlayışı 80'lerde biraz daha etli butlu ve dişiyken, 90'larda 'heroin chic' modası ile çok zayıf ve androjenik kadın geldi. Aradaki fark şöyle oldu.
i.dailymail.co.uk
i.dailymail.co.uk
s-media-cache-ak0.pinimg.com
cdn1.lockerdomecdn.com
2010'da ise durum şöyle
greatist.com
www.racingfashion.com.au
0
aychovsky
(30.10.17)
Yaşarken filmlerde portrelenen atmosfer gibi değildi. Benim için 60 lar ikincil olarak 70'ler gibisi yok. Çünkü 60'lar çocukluğum 70'ler gençliğim.

80'ler ise darbe sonrasının çok ağır acıları yaşanırken hiç bir şey olmamış, olmaya devam etmiyormuşçasına yaşanılan zaman dilimiydi. Hiç unutmam, o dönemde patates zammı haberi için bile bir gazete cezalandırılmıştı. öte yandan kolay para kazanma olanakları vardı, malum özal dönemi...

İnsanlar arası ilişkilerin bozulmaya başladığı yıllardı. Gammazlıklar oldu, güvensizlikler başladı. Öncesinde Ecevit'çi, Demirel'ci, Erbakan'cı aileler bir araya geldiğinde şapka kadayıf karaoğlan der tatlı tatlı şakalaşırlardı. Asla ilişkilerinin merkezinde siyaset olmazdı. İnsanlık, komşuluk, akrabalık ilişkileri ön planda olurdu. Şehirlerde apartman hayatının yaygınlaşmaya başlaması ve kadınların çalışma hayatına girişiyle komşuluklar eskisi gibi olmamaya başladı. Ben gelin gittiğim apartmanda 1 komşumla görüşüyordum. Diğerleriyle merhaba merhaba seviyesindeydik. Bayramlar keza eskisi gibi değildi. Herkes tatile kaçmaya başladı. Diziler bu yönü anlatmadan daha eskiden kalan durumları sergiliyor bu nedenle eskiyi bilen biri olarak bana pek bir anlam ifade etmiyor. Eskisi hakikaten çok güzeldi.

Müzik konusunda otorite değilim ama 80'lerin müzikleri iyiydi diyemem. Ban hala 60'larda 70'lerde dinlediğim müzikleri dinlemektan zevk alıyorum, benim özelimde 80'lerden çok az parça bu güne gelebildi.

Kıyafetlerse tam bir faciaymış. Giyerken bize öyle gelmiyordu tabii. Ben terziyim eski zaman burda dergilerinden sadece 80'leri kullanmıyorum, kutulayıp kaldırdım. 60'ların kalıpları daha zarif, 70'ler daha özgür 80'ler facia. Eski kitap dergi satan yerede de 80'lerin moda dergileri ellerinde kalır kimse almaz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(30.10.17)
Bu konu, pek çok bilimsel araştırmaya da konu olan bir olgu. Şu entry'de güzel bir derlemesi var;

eksisozluk.com
0
sarap dumani
(30.10.17)
(5)

çıldırma, cinnet, etrafı kırıp dökme temalı filmler

uyusam iyi olur
önerilerinizi bekliyorum.benim izlediklerim ve öyle olduğunu düşündüğüm filmler fallind down,filth şu an aklıma gelenler bunlar.the shining, american psycho,clockwork orange izlendi
önerilerinizi bekliyorum.
benim izlediklerim ve öyle olduğunu düşündüğüm filmler
fallind down,filth şu an aklıma gelenler bunlar.

the shining, american psycho,clockwork orange izlendi
0
uyusam iyi olur
(28.10.17)
american psycho
bronson
0
otonomo
(29.10.17)
masumiyet'de böyle meşhur bir sahne var :)
0
gezegen olan pluton
(29.10.17)
hulk :D
0
Apocalypse
(29.10.17)
i was made for you
(29.10.17)
noi albinoi
0
tinerci penguen
(19.11.17)
(5)

Türk/dünya edebiyatındaki en karamsar dize?

heves mi sandin
nedir, hangisidir? aklınıza gelenleri yazar mısınız? sevdiğim kıza yollayacağım.
nedir, hangisidir?

aklınıza gelenleri yazar mısınız? sevdiğim kıza yollayacağım.
0
heves mi sandin
(26.10.17)
''Bence artık sen de, herkes gibisin''

birine söylenecek en ağır laftır kendisi..
0
Fayfa
(26.10.17)
Küçük İskender'in herhangi bir dizesi olabilir bence :)
0
kaptan memo
(26.10.17)
Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak.
Bana göre en ağırı, acı dolu olanı bu ama ilişkisel açıdan bir şey ifade etmeyebilir.
0
aychovsky
(26.10.17)
aşk bu kızıl ötesi yaralı müzesi hareket edemem.
0
otonomo
(26.10.17)
Ben seni hep sevgilim, ben seni hep, yüzünden geçen dalgalardan okudum.
Gözlerine sevgi okudum ellerine şefkat okudum.
Annen seni inkar etmişti, aldım etime dokudum
0
blacksky
(26.10.17)
(6)

Bu nasıl squat böyle? (Bir dakikada max squat yapan kadın)

zunkatsar
Yarım hatta çeyrek değil mi bu squat? Ayıp etmemiş mi?https://youtu.be/4pI_6Wi6okE
Yarım hatta çeyrek değil mi bu squat? Ayıp etmemiş mi?

youtu.be
0
zunkatsar
(26.10.17)
Yoo gayet güzel bence.
0
diffarentiationation
(26.10.17)
Ayıp bencede.
0
Depik
(26.10.17)
Squat yapmıyor ki dizlerini kırıp öne eğiliyor biraz.
0
angelus
(26.10.17)
herkesin squatına kimse karışamaz!

ha nasıl karışamaz? ben bu şekil squat yaparım, bu bayan şu şekil squat yapar, şu şekil yapar. hiç kimse kimseye karışmaya bi hakkı yoktur, özgürlüğü bidir.
0
nrmnm
(26.10.17)
Yaşlı teyzelere uygun versiyon olmuş.
0
hasmetizm 2046
(26.10.17)
belden çok fazla bükülüyor. dizler ayakları geçmeyecek efsanesi sayesinde yerleşmiş yanlış form.

1 dakikada kaç tane yaptığı değil, kaç kilo ağırlık ile yapabildiği önemli. max odur. bu kadın omzuna boş bar alsa bile baya bir bel ağrısı çeker bu form ile. doğrusu için halterci kadınların yaptığı squat'ı izleyin...
0
otonomo
(26.10.17)
(12)

"öylesine" bir televizyon almak

sopiro
Herkese merhaba,Benim bayağı küçük bir evim var. Televizyonum yok. Arada sırada film vs izlersem diye bir tv alayım diyorum. Ne bileyim, belki birisi gelir bir şey izlemek ister? Niye biri benim evime gelip bir şey izlemek istesin hiçbir fikrim yok ama kendi varoluşsal sorunlarımı bir kenara bırakır
Herkese merhaba,

Benim bayağı küçük bir evim var. Televizyonum yok. Arada sırada film vs izlersem diye bir tv alayım diyorum. Ne bileyim, belki birisi gelir bir şey izlemek ister? Niye biri benim evime gelip bir şey izlemek istesin hiçbir fikrim yok ama kendi varoluşsal sorunlarımı bir kenara bırakırsak, bu televizyon sadece apple tv bağlamak veya laptop bağlayarak Netflix'te falan bir şeyler izlemek için kullanılacak. Maç izlenmeyecek, normal kanallar kullanılmayacak, digiturk, kablo tv vs olmayacak. Ev bayağı küçük olduğu için de devasa bir şey olmasına gerek yok. Ne alınır böyle bir durumda acaba? Kaç ekran, hangi marka? Neye dikkat etmek gerekir ki?

Teşekkürler şimdiden,

Edit: 13" Macbook kullanıyorum ben Netflix ile. Film vs daha rahat izlenir diye tv düşündüm.
0
sopiro
(25.10.17)
Bence TV alma Tivibu al online izle derim.
0
lcha
(25.10.17)
32 ekran normalde yeter ama kac metre uzakliktan seyredilecegine göre 40 ekran daha makul.

benim evimde tv yok, monitör var 24 ekran. bircok monitörde artik ses cikisida var ek olarak. bende sürekli laptopa bagli zaten. yetiyor ama bir ara projektör almayi düsünüyorum.
0
kurnaz
(25.10.17)
www.mediamarkt.com.trç-81-cm-full-hd-monitör-1174425.html
0
edgenabby
(25.10.17)
İkinci el projeksiyon al lambası yenilenenler 6000 saat filan gidiyor.
0
demirKamil
(25.10.17)
edgenabby
(25.10.17)
40inç iyidir.
0
sutlu nescafe
(25.10.17)
ben benzer bir durum için, teknosanın vatanın vs teşhirlerine bakıp bi aksen almıştım, 700 lira civarına 40 inç. fazlasıyla da işimi gördü. ekran önemli görüntü önemli diyorsan da kendini kanıtlamış bir markadan iyi bir tv almak lazım. az izliyor olmak maliyeti düşürmüyor.

boyutu da mesafeye göre seçmelisin ki eğer mümkünse bi arkadaşından 5 dklığına tv borç isteyip deneme yap
0
tum haklari saklidir
(25.10.17)
iki metre kadar uzaktan izleyeceksen 40 inç güzel oluyor. duvara astırırsın yer de kaplamaz. samsung ya da lg'nin herhangi bir modelini al, yeter de artar.
0
sir gawain
(25.10.17)
tivibu al +1
benim de televizyonum yok evim küçük çok nadiren de olsa birileri gidip geliyor ama televizyon alma ihtiyacı hissetmedim. tivibum var rahat rahat her türlü kanalı da izleyebiliyorum. televizyon bence öylesine alınacak bi şey değil alacaksan düzgün bişey alman daha mantıklı.
0
dedim ben sana
(25.10.17)
aynı durum bende de var. tv'ye xbox bağlayarak youtube izliyorum, internetten film izliyorum ve oyun oynuyorum. zaten normal tv kanallarına hiç gerek ve zaman kalmıyor bunlar olduktan sonra.

televizyonum LG'nin 32" LCD tv'si. artık LCD tv üretmiyorlar bile sanırım o kadar eski :D ama ben çok memnunum. LED tv'ler bana çok ışıklı geliyor. LCD'de renkler daha yoğun ve doygun. tabi gidip bir incele ama eğer bulabilirsen ikinci el falan bir LCD tv al bence. çok paralar vermeye, hele ki apple tv ve netbook bağlayacaksan hiç akıllı tv almana gerek yok. usb ve hdmi girişi olsa yeter.

ebat konusunda ise ben 32" aldığıma biraz pişmanım, keşke 40 alsaymışım diyorum. ki benim salonum da baya küçük, yani koltukla tv arasında 3 metre falan vardır en fazla. almışken 40" al derim.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(25.10.17)
Tarif ettigin cihaza monitor diyorlar.
0
dunal
(25.10.17)
ben aynı durumda 32 inch smart tv aldım, 4 senedir filan kullanıyorum. netflix, tivibu, digiturkplay, spotify... her şey için işe yarıyor.
0
otonomo
(25.10.17)
(25)

Türkçesi bozuk insanlara direkt ön yargı ile yaklaşıyor musunuz?

gezegen olan pluton
Özellikle yazılı Türkçe, yazım kuralları, noktalama gibi olayları bilmeyen insan eşittir kültürsüz, popüler kültür beslemesi, ilgisiz, cahil midir sizin için?Bir de son bir soru sorayım karşı cins değerlendirirken iyi bir filtre midir Türkçe'yi bilme seviyesi?
Özellikle yazılı Türkçe, yazım kuralları, noktalama gibi olayları bilmeyen insan eşittir kültürsüz, popüler kültür beslemesi, ilgisiz, cahil midir sizin için?

Bir de son bir soru sorayım karşı cins değerlendirirken iyi bir filtre midir Türkçe'yi bilme seviyesi?
0
gezegen olan pluton
(23.10.17)
şahsen ben son zamanlarda çokça tekrarlanan konuları bilmeyenleri eleştiriyorum.
nasıl got izlemeyen insan eleştirilebiliyorsa, bağlacı ayıramayan, soru ekini yazamayan insanlar da eleştirilebilir ve daha da haklı bir şekilde eleştirilir.

yıl olmuş 2017, sesli harf kullanmadan konuşanlar var. özellikle mesaj yazarken nbr, slm, ii, napysn falan yazıyorlar.

herkes yazamayan, her şey yazamayan haliyle değersiz oluyor gözümde.
geri kalan dil bilgisi kuralları böyle sanal ortamlarda biraz esnetilebilir ama genel olarak bence düzgün yazmak gerekiyor.

karşı cins de olsa eğer değerlendiririm ama karşı cins yok hiç buralarda.
0
attirmayin makedonun kafasini
(23.10.17)
Iki soru icin de cevabim evet.

Ayni sey sive icin gecerli degil, yani sive buyudugu cevreye bagli olabilir kisinin ve yoreden yoreye degisir. Ama Turkce yazim kurallari degisiklik gostermez, agir siveli konusan birisi bile dogru sekilde yazabilir.
0
crown
(23.10.17)
evet
0
burya
(23.10.17)
Evet. Kesinlikle objektif bir kriter.
0
doxanikee
(23.10.17)
Herkesin fark etmeden de olsa dikkat ettiğini düşünüyorum. Konuşur gibi yazdığı için, yazılı olarak anlattığı şeyi anlamadığım insanlara, kelimeleri eksik ve yanlış yazan insanlara, dilimizi kötü kullanan insanlara önyargım var, bunu yapan bir üniversite hocası bile olsa, bulunduğu yeri hak etmediğine inanırım.
0
patty duke
(23.10.17)
''okumuş insan'' sayılıp doğru cümle yazamayan birisini çok ciddiye almam. ama gündelik konuşmada yazışmada filan çok takılmam, fazla obsesif buluyorum alakalı alakasız yerde ''ama de ayrı'' diye konuya giren tipleri.

ama dediğim gibi, anayasa profösörü adamın maymun gibi tweet atmasını sevmiyorum.
0
otonomo
(23.10.17)
Bence karşıdaki kim olursa olsun çok iyi bir filtre. İnsan kendi dilini doğru kullanmaktan aciz olmasın yani bir zahmet.
0
ms brownstone
(23.10.17)
Mesleğim gereği fazlasıyla takılıyorum ve bazen hataları düzeltmekten konudan kopabiliyorum. İnsanların bu kadar basit ve şekilsel şeyleri yapamamaları bana garip geliyor. Kültürsüz vs. değil ama dikkatsiz, özensiz olduklarını; zaman zaman ise zeka ile ilgili problemlerinin olduğunu düşünebiliyorum. Olumsuzlar hakkında net olarak karar veremesem de Türkçesi iyi olan insanların kültürlü vb. olduğunu düşünüyorum kesinlikle.
0
duyond
(23.10.17)
Evet. Kültürsüz, cahil demem ama popüler kültür beslemesi, ilgisiz olduğunu düşünürüm.
Bağlaç konusu özellikle önemli çünkü cümlenin anlamı kayıyor, saçmasapan bişey oluyor. Kelimedeki harf hatalarına çok takılmıyorum, noktalamaları da anlam bozulmadığı sürece tolere ediyorum. Edebi metin, makale vb. değilse tabii.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.10.17)
Evet ve evet
0
bloodymoon
(23.10.17)
Üniversite mezunu biriyse, yazdıklarını dikkate bile alamıyorum bazen. Böyle bir e-posta geldiğinde Word'e kopyalayıp yapıştırmıştım ve yazım yanlışlarını düzelttikten (de'leri, ki'leri uygun yerlerine koyduktan sonra) sonra okuyabilmiştim. Başka türlü yazılanı anlayamıyorum, okurken ana fikre gelemiyorum, içeriğe odaklanamıyorum.

Arada bir birkaç kelimenin yanlış yazılması önemli değil, herkesin başına gelebilir. TDK bazı dilbilgisi kurallarını 5-10 yılda bir değiştiriyor, senin öğrendiğin 10 yıl sonra yanlış bir bilgi haline gelebiliyor ama üniversite mezunu biri sürekli bir yazım yanlışı yapınca eğitime ve kendini geliştirmeye kapalı olduğunu düşünüyorum. Cahil olduğunu değil; cahil olmayı benimsediğini ve eğitimi reddettiğini düşünürüm. Okumamış biri bunu yapsa yargılamam. Virgül kullanımı çok zor, her yerde doğru kullanılamıyor; yanlış yerdeki virgülü de yadırgamam.

Şive ise apayrı. Şiveleri kültürel zenginlik olarak görüyorum.

Bu 'nbr', 'slm' gibi ifadeler bir mesajın iki kontör olduğu dönemden kaldı. Akranlarımın bir kısmı alışkanlıktan hala öyle yazar. 10 yıl 100 karaktere sığdıracağım diye maymun olmuş bir nesil helak oldu arada.

Karşı cinsle iletişimimde karşımdaki okumuş bir insansa çoook önemli. Şöyle söyleyeyim, 'İçkisi, kumarı yok. Karıya, kıza yan gözle bakmaz. Bir de bağlaç olan de'leri ayrı yazar' derecesinde.
0
aychovsky
(23.10.17)
evt yaklaş mamak mümkünmüki!
0
robokot
(23.10.17)
hepsine evet
0
sporty
(23.10.17)
Benim için yazım kurallarını bilip bilmemesi önemli açıkçası. bildiği halde kendi istediği gibi yazan kişilere karşı pek bi gıcığım yok. Çünkü ben de öyleyim. Mesela arkadaşım da öyle, cumhuriyet savcısıdır, ama internette beraber oyun filan oynarken ya da Chatlerde çok üstünkörü yazar. Hatta argo. Yazışmalarımızı o an görsen bizi kültürsüz filan görebilirsin belki yani...
0
ssiradanbirigibi
(23.10.17)
Evet.
0
jazzabel
(23.10.17)
nerede ve nasıl yapıldığına göre değişiyor. mesela yakın bir arkadaşımla mesajlaşırken, bir gönderi altında goygoy yaparken pek takılmıyorum ama konu ciddiyse yani en azından bir şeyleri anlatmayı amaçlayan bir yazıysa dikkat ediyorum. tabi tek tük hatalar göz ardı edilebilir bence, o an insan aklındakileri yazıya dökerken bir iki bağlacın, soru ekinin birleşik yazılması önemsiz yazının genelinde buna dikkat edilmişse. lakin bazı yazılar var ki okurken nasıl küfrediyorum anlatamam. bu yazım yanlışları arttıkça karşımdakinin cehalet kat sayısı da gözümde artıyor.

yazım yanlışları bir yere kadar ama şahsen karşımdaki insanı tamamen bitiren asıl şey türkçe kelime yerine özellikle yabancı kelime kullanmasıdır. içimdeki cengiz han açığa çıkıyor resmen, cahilliği falan geçtim doğrudan gerzek statüsüne ulaşıyor gözümde.

ölüm vuruşu ise hem yazım yanlışı yapıp hem yabancı kelime kullanıp üzerine bir de bunları matah bir şeymiş gibi savunması.

yukarıda yazdıklarım aynı zamanda her iki sorunun da cevabı.
0
issiz karga
(23.10.17)
Disleksi denen şeyden müzdarip olduğum için çok kötü yazdığım dönemler oluyor ve insanlar bana direk gerizekalı muamelesi yapıyor.
Elde olmayabiliyor bazen o yüzden çok çok saçma bir şey olmadığı sürece takılmıyorum.
0
fasulyek
(23.10.17)
tek başına yeterli bi filtre değildir tabi ki. adam düzgün türkçe ile yazıyor diye bu onun cahil olmadığı anlamına gelmez.

ama benim için filtrelerden biridir. türkçesi bozuksa karşı tarafın, baştan bi soğuma ve önyargı oluyor.
0
elorelia
(23.10.17)
evet evet evet!
(ayağa basar...)

karşı cinsi değerlendirirken çok iyi bir filtredir, düzgün yazıp da "benim bununla ne işim var" dediğim kimse olmadı. düzgün yazmaya çalışan insan özenlidir, hayatına da özen gösteriyordur. biliyor olması yetmiyor çünkü, bilip kullanmaması haklı çıkartmaz benim gözümde.
bilmiyorsa zaten kesin filtre, yazım kuralları ve imlayı bilmeyen biriyle ayrı dünyaların insanıyızdır, uyuşamayız. önyargıdan öte bir fikir oluşturur bende.

insanların buna dikkat etmemeyi tercih etmesini anlıyorum ama aynı empatiyi "niye bu kadar takıyorsunuz" diyenlerden bekliyorum.

disleksiyi görünce eklemeden edemedim, tabii ki bir bozukluktan ötürü yazamayanlar dahil değil bu genellememe.
0
Bruce
(23.10.17)
Evet. Kesinlikle.
0
MaNOfTheYear
(23.10.17)
Evet
0
i m cool with that
(23.10.17)
Bence de evet.
Cahil ağır kalır belki, belli bir bilgi birikimi olabilir ama bunu aktarma biçimi yanlışsa okuyamıyorum yazdıklarını. Şuna da rastladığım oldu; sohbeti çok iyi bilgili kültürlü duruyor, belli bir zeka seviyesinde falan ama bir yazışmaya başlıyorsun felaket. Haliyle ikinci durumun cevabına geçiyor olay, değerlendirme kriterime takılıyor ve soğuyorum.
0
Aman Sen de
(23.10.17)
kesinlikle bir önyargıyla yaklaşıyorum ama bunun çok da doğru olduğunu düşünmüyorum.
he ama "bu adam net kültürsüz, popüler kültür beslemesi, ilgisiz, cahil" falan da demem. o kadar abartmamak lazım bence.

ben çocukluğumda çok fazla kitap okudum. hep ablam sayesinde ama. yani ona özeniyordum, o çok kitap okuyordu ve ben de öyle oldum. ablam da annem babamdan görüp özenmiş onlar da çok okurlar. biz böyle bir ailede büyüdüğümüz için çok şanslıydık. her hafta sonu eve kitap alınırdı mesela çünkü bir önceki haftasonu alınan kitaplar okunup bitmiş olurdu. bizim yaşadığımız ilçede çok deli kitapçılar olmadığı için haftasonu yarım saat uzaklıktaki daha büyük ilçeye gidip oradan alırdık kitapları. kitap konusunda inanılmaz şımartıldım yani, bir gün bile "alamayız çok pahalı, daha yeni aldık ne gerek var, şimdi kim gidip alacak taa oradan kitap, bi haftasonumuz var zaten oturalım dinlenelim evde" falan demediler.

ama kitap dediğin pahalı bir şey aslında. hadi günümüzde e-book'lar var bi şekilde ucuza da okuma şansı var okumak isteyenin ama biz çocukken (90'ların başı) pahalıydı yani. hele daha eskilerde daha da pahalıydı. o yüzden çok da "cahil cühela, allah belanı versin" diyemiyorum. gene de istemsizce uyuz oluyorum ama. çünkü bu imla kuralları en çok çocuklukta öğrenilip yerleşiyor ama büyüyünce de öğrenilemez diye bir kaide yok. yazım kurallarını çocukluğunda öğrenememiş bir insanın büyüyünce bu eksikliğini fark edip oturup öğrenmesi lazım.

ama mesaj yazarken sesli harfleri yazmayanlara inanılmaz sinir oluyorum. onlar lütfen azalarak bitsin. iş maillerindeki kısaltmalara da sinir oluyorum. "FYI" ne ya. yıllarca "bye" gibi bir şey sandım onu ben :D

karşı cins değerlendirirken çok iyi bir kriter bence. tabiki trt spikeri gibi olun demem ama çok göze batan yanlışlar yapıyorsa ve sürekli yapıyorsa aramızda bariz bir kültür farkı var diye düşünürüm.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(23.10.17)
Evet, ister istemez fikirlerimi etkiliyor.
Arkadaşımla yazışırken ateşli ateşli bir şeylerden şikayet ediyor, anlatıyorsa vs "bende dedim ki" yazsa, "yuh, cahile bak" falan demem. Diğer bir çok durumda derim sanırım.

Benim en sinir olduklarımdan biri, "eylenmek, deyişik" falan diyenler. "Değim yerindeyse" vs yazanlar. Yahu hadi duya duya alıştın öyle sanıyorsun, hiç mi bir şey okumuyorsun da doğruyu öğrenmiyorsun?

Whatsapp/ Instagram/ Facebook vs gibi yerlerde de garip noktalama işaretleri kullanılmasını veya kelimelerin arasına emojiler sokulmasını hiç anlamıyorum. Biri bunu yaparsa hangi cins olursa olsun itici buluyorum. "Yine güzelmi güzel (kalp) (kalp) (kalp) bir Pazartesi (top emojisi) den herkeze (yonca yaprağıx4) şans diliyorum" falan yazan insanlar hayatın anlamını söylese, dönüp bakmam. Bilmesem daha iyi.
0
sopiro
(23.10.17)
Gercek hayatta tanistiysam takilmam, kisi onayimdan gecerek yazili iletisim safhasina ulasmis.

Cook gecmis zaman olur ki Resat Calislar'in "Bir ortamin/toplulugun ritmini yakalamak" ana fikrinde sahane bir analizi vardi bu konuya yakin sayilabilecek.

Bir ortamda/toplulukta yer edinmis, o ortamin ruhunu ve ritmini yakalamis kisiyi internet ortaminda "tabiki" derken bulabilirsiniz fakat bu kimsenin umrunda olmaz. Kisi gercek hayatta kendini kanitlamis ve ait oldugu grubun sartlarini saglayan bir bireydir.
0
perfectum
(24.10.17)
(20)

tıbbi işlemlerde çok sıkıntı yaşayan erkek karizması? (tik garantili anket)

zunkatsar
bir adam düşünün. avukat, mühendis, iş adamı, mimar vs. adam karizmatik falan.ama tıbbi işlemlerde çok sıkıntı yaşıyor. popodan iğne yaptırırken korkudan geberiyor, tahlil için bir tüp kan verirken bayılıyor, korkuyor, diş hekimine gitmesi gereken çürükleri var ama ödü patladığı için gidemiyor.adamı
bir adam düşünün. avukat, mühendis, iş adamı, mimar vs. adam karizmatik falan.

ama tıbbi işlemlerde çok sıkıntı yaşıyor. popodan iğne yaptırırken korkudan geberiyor, tahlil için bir tüp kan verirken bayılıyor, korkuyor, diş hekimine gitmesi gereken çürükleri var ama ödü patladığı için gidemiyor.

adamın bu durumu karizmasını gözünüzde düşürür mü? ilk başta 100 birim karizması varsa kaç birime iner?

- evet sıfırlar? 0 birime düşürür.

- çok düşürür? 20 birime indirir.

- yarı yarıya düşürür? 50 birime indirir.

- biraz düşürür? 80 birime indirir.

- hiç düşürmez. aynen 100 birim kalır?

KENDİ CİNSİYETİNİZİ de eklerseniz sevinirim.
0
zunkatsar
(21.10.17)
Çürükleri var -30 puan.
K
0
Lim5
(21.10.17)
Yüzde 30 düşürür. Erkek
0
doxanikee
(21.10.17)
karizmayla ilgisi olmayan bir durum
0
burya
(21.10.17)
%60 karizması düşer.
Ben biraz “erkek erkek” adam seviyorum.
K
0
powerpufgirl
(21.10.17)
aynı anda hem iğne yaptırıp hem kan verebiliyorsa evlenirdim ama aseksüelim.
Karizmayla ilgisi ne onu anlayamadım.
0
nocturness
(21.10.17)
"adamın bu durumu karizmasını gözünüzde düşürür mü?"

adam derken? 27, alfa male
0
benim adim kerim hepinizi severim
(21.10.17)
Erkeğim.

İğne yaptırmak 30 saniye sürüyor. Acı çok az.
Kan vermek 30 saniye sürüyor. Acı çok az.
Diş hekimi işlemden önce iğneyi basıyor, hiçbir şey hissetmiyorsun.

Psikolojik bunlar hep. Nötr.
0
hayirsiz
(21.10.17)
Karar verebilmek için suits dizisindeki Harvey nin igneden korktuğunu düşündüm. Fakat karizmatik adam zaten karizmatik olarak bu durumu anlatıp bir şekilde atlatırdı. Karizmanin olayı o.
Hiç düşürmez aynı kalır. 27 e
0
kismisolungac
(21.10.17)
karizmatik adam ayaklarının eski havası yok, "ben ne korkucam iğneden iğne korksun!1" diyip türlü bahaneyle iğneden kaçan adamdansa iğne olurken sevgilisini çağırıp elini tutturan erkek yavru kedi minnoşluğunda "kıyamaaağm :(" sempatikliğine erişiyor.

karizma diyince niye insanlarda korkusuz rambo imajı oluşuyor onu da düşünmek lazım aslında.
0
Bruce
(21.10.17)
25 E, bence sıfırlar hocam yani biraz soğukkanlı olmak her zaman avantajdır.
0
norek
(21.10.17)
popodan iğneler, tahliller etkilemez. hem zaten kim bilecek?
herkesin korkusu olabilir.
benim mesela köpek korkum yoktu, gayet normal yanından geçip gidicem derken bi tanesi üzerime saldırdı, o günden sonra çekinir oldum.

iğne korkusu vardır sende ama belki yılandan korkmazsın mesela. bilemeyiz.
dişçi fobin de varsa özel hastanelerde anestezi ile yapılıyor böyle şeyler. benim refleksim var, herkes gibi dişçiye gidemiyorum. oradan biliyorum. zart diye uyuyon, kalkınca çürük mürük kalmıyor.

ama tabi böyle mızmızlanmak, ne bileyim işte saçma sapan triplere girmek söz konusuysa, iğneyi yapacak olan da genç ve güzel bir hanım kızımız ise karizma onun gözünde biraz düşer. normaldir.

(yukarıda da söylendiği gibi; zenginse bana da farketmez. bay,24,izmir)
0
attirmayin makedonun kafasini
(21.10.17)
Ben de aynı derdin bi tık aşağısı var. Benim -50dir. Senin -80. E
0
izmitcan
(22.10.17)
Düşürmez. Her insanın fobisi olabilir. Hatta, müsmükemmel bir robot olmadığı, hepimiz gibi insan olduğu için mutlu olurum. Aynı şekilde, kendine yabancılaşmadığı ve korkusunu bildiği için, bunları itiraf edebildiği için de mutlu olurum.
k
0
aychovsky
(22.10.17)
Abi ben bir kere mikrop kapıp hastalanmıştım. Acil serviste sabaha kadar 5 şişe serum yedim, gıkım çıkmadı. O zaman 19-20 yaşında falandım. O gece tam karşıma bir tane adam geldi sevgilisiyle beraber. Hemşire iğne yapacaktı adama. Adam hemşireye dedi ki, çok acıyacak mı? Sevgilisi bile tip tip baktı adama. Kız gözünden karizmanın düştüğünü bire bir gördüm. Ben erkek olarak çok abartılı bir korku olmadıkça karizmanın kolay kolay gideceğini sanmam. Dişçiden normalde korkmam ama bazen benim de korktuğum oluyor. Erkek olmak korkusuz bir manyak olmak demek değil. Yüzde 20 diyorum ben.
0
dissendium
(22.10.17)
duruma ve birime göre diyelim.

cinsiyetten bağımsız olarak;

- dişçi korkusu üşengeçlikle karışık şekilde 13 yıldır dişçinin kapısından uğrayamayacak, çürükleri 7'li kanal tedavisine taşıyacak boyutsa: 0'lar. (acımasız puanlama :)

- kan tutması çok engellenebilir olmayabilir: etkilemez

- iğne fobisi: komik gelse de fobi fobidir :) max 80'e indirir.

Tik için teşekkürler! :))

PS: K
0
hana bi
(22.10.17)
Baskalari ne diyecek,ne dusunecek diye takinti yapan bir kafayi ben bir turlu anlamadim.korkun varsa vardir,ay bu igneden korkuyormus bundan uzak durayim ben diyecek bir biriside varsa cevremde bir an once sektor olup giderse menun olurum.bu insani bir durumdur bendeki etkisi sifir.

Ayrica @hezarfen ede samimiyetinden dolayi bravo.
0
duptıs
(22.10.17)
İğneden korkan insanın kız erkek farketmeksizin karizması düşüyor gözümde. Herhangi bir katlanılabilir acıdan çok korkmak itici geliyor bana.
25 k
0
pastörizesüt
(22.10.17)
-%60.E
0
regardless of what they say
(22.10.17)
valla ben meslekten karizmaya 100 vermezdim, fobiler kendi sağlığı ile ilgiliyse 60 filan veririm. uçak filansa çok etkilemez ama. kedi köpekten korkuyorsa 40'a kadar yolu var :D

e29
0
otonomo
(22.10.17)
Kadın, 25. Muhtemelen 20 yaşında da böyle düşünürdüm 30 yaşında da böyle düşüneceğim:
Hiç düşürmez.
0
mojiziku
(23.10.17)
(4)

Kedim ishal ama halsiz değil

rajaz
4-5 gündür cıvık dışkı yapıyor, bir katılaşıyor bir cıvık duruma dönüyor. Kan ya da parazit yok. Royal canin mother anda baby mama ve sürekli su içiyorum. Veteriner takip edelim dedi durumunu iyi gördü ama geçmeyince ishali bugün antibiyotik yapalım verelim dedi. Ama cidden çok hareketli ve cıvıl cı
4-5 gündür cıvık dışkı yapıyor, bir katılaşıyor bir cıvık duruma dönüyor. Kan ya da parazit yok. Royal canin mother anda baby mama ve sürekli su içiyorum. Veteriner takip edelim dedi durumunu iyi gördü ama geçmeyince ishali bugün antibiyotik yapalım verelim dedi. Ama cidden çok hareketli ve cıvıl cıvıl evde. Dokunur mu antibiyotik? Kötü bir sonuç verir mi? Yoksa olması gereken yöntem artık geçmeyince bu müdür?
0
rajaz
(19.10.17)
2. bir veterinerden daha görüş al ilaca başlamadan önce bence. mümkünse biraz soruşturup iyi bir veterinere gösterin. Geçmiş olsun.
0
ingazhi
(19.10.17)
ilaçlı bir hafta ilaçsız 7 gün. bol bol su
0
otonomo
(19.10.17)
antibiyotik aksine ishal yapan bi ilac degil mi ya, tipine gore degisiyor olabilir ama bilemiyorum isterseniz baska bir veteriner hekime daha danisin. reflor ile duzeltilebilecek bir rahatsizlik ishal cunku, baska bir sikintisi yoksa antibiyotik biraz overkill bence. gecmis olsun.
0
evde liyakat kalmamis
(19.10.17)
Ben çok yanlış anlamışım arkadaşlar pardon günah da aldık ya :)

Reflor ve probiyotik takviyesi yapacakmış özel bir diyet programı maması ile :)

Çünkü veteriner kliniği gerçekten ilgili ve iyi. Ben yanlış lanse ettim çok teşekkürler :)
0
🌸rajaz
(19.10.17)
(10)

Boğaziçi Üniversitesi'nin puanları nasıl arttı?

frodox
Merhabalar. Puanların nasıl ve neden arttığını bildiğinizi varsayıyorum. Acaba Boğaziçi Üniversitesi denize karşı diye, insanların denize karşı okumak istemesi gibi basit bir sebep yüzünden mi arttı? Eğer böyleyse çok komik.
Merhabalar. Puanların nasıl ve neden arttığını bildiğinizi varsayıyorum. Acaba Boğaziçi Üniversitesi denize karşı diye, insanların denize karşı okumak istemesi gibi basit bir sebep yüzünden mi arttı? Eğer böyleyse çok komik.
0
frodox
(19.10.17)
her zaman iyi egitim verdi, dogal olarak kontenjanlari da az olunca sadece en iyiler gidebildi.
0
lanc
(19.10.17)
tabi lan manyak mısın... yoksa ne olayı var ki, tırt bir okul işte.
0
zgrydn
(19.10.17)
Tabii ki öyle değil.

150 senelik bir gelenekten bahsediyoruz. Üniversite olduğundan beri de sosyal bilimlerde ülkenin en iyi eğitimini veriyor, mühendislik için de ilk üç üniversiteden biri. Ayrıca her düşünceden öğrencilerin olduğu özgür bir ortam. Denizle n'alakası var?

Not: Boğaziçispor
0
6 yasimdan beri metal dinliyorum
(19.10.17)
tabi lan manyak mısın +1

tamamen jeopolitik konum ve rus'ların sıcak denizlere inmek istemesi...

tesadüfen yaşıyoruz resmen...
0
otonomo
(19.10.17)
ilk zamanlar su soğuk geliyo biraz ama yüzünce alışıyosun...
0
otonomo
(19.10.17)
ekşinin trolleri bitmeden duyuruda da başladı. Türkiye'de adam gibi üniversite sayısı taş çatlasa 10'dur. Bunun en büyük nedeni eğitim kalitesi, geçmişten gelen geleneği vb. Sosyal bilimlerde Boğaziçi'yle rekabet edebilecek hangi üniversite var? Mühendislikte ODTÜ'yle kim rekabet edebilecek. Ciddi anlamda bu mevzunun kaynağı eğitim kalitesi ve gelenek.
0
silah taciri
(19.10.17)
şimdi biraz troll gibi düşününce soruyu ciddiye alabildim.

cevabım hayır. manzara filan etkiliyordur tabii gençleri ama galatasaray, mimar sinan, bahçeşehir filan denize daha yakın manzaralı okullar. boğaziçi kültürü olan eski bir okul. bir sürü etken var.
0
otonomo
(19.10.17)
Haci bi mimar sinan'a da git gor bence.
0
dedim dedim de kime dedim
(19.10.17)
Kontenjan olayı önemli, bunu kimse atlamasın ve küçümsemesin. Herhangi bir bölüm için kontenjan boğaziçinde x kadar ise, diğerlerinde 2x,3x'dir. Tarih boyunca hükümetler popülistlik namına kontenjan arttırın diye baskı yapar. Boğaziçinin kontenjanları y kadar artıyorsa, diğerleri 5y kadar artar.
0
speedy
(19.10.17)
bir de boğaziçi'nin ödeneklerinin içine sıçıyorlarmış galiba hükümet son dönemde. azalan kontenjanlar için de en büyük sebep muhtmeelen.
0
otonomo
(19.10.17)
(7)

fotoğraf filmimin ucu içine kaçmış.

ateslizenci
merhabalar. analog makineye sardım bu aralar. geçen gün abimden film almasını rica ettim ve getirdiği filmi açtığımda filmin ucundaki sarmak için kullanılan ufak şerit tamamen içine kaçmıştı. yani filmden dışarı çıkan ufak parça yok. o yüzden takamıyorum filmi. O uç çıkarılabilir mi yoksa film gitti
merhabalar. analog makineye sardım bu aralar. geçen gün abimden film almasını rica ettim ve getirdiği filmi açtığımda filmin ucundaki sarmak için kullanılan ufak şerit tamamen içine kaçmıştı. yani filmden dışarı çıkan ufak parça yok. o yüzden takamıyorum filmi. O uç çıkarılabilir mi yoksa film gitti mi? teşekkürler. fotoğrafı da ekliyorum.
0
ateslizenci
(18.10.17)
onun bir aleti de oluyo ama yoksa yapması çok zor değil.

www.lomography.com.tr

ayrıca başka bir filmin ucunu hafifçe ıslatıp sokup hızlıca çekerseniz çıkartabilir.
0
otonomo
(18.10.17)
yıkamaya götüreceğiniz yer karanlık odada çıkarır onu sorun olmaz.
bu arada youtube da videolar var içeri ucuna bant yapıştırılmış başka bir parçayı sarıp dışarı çekmek gibi ama çok da gerek yok dediğim gibi.

www.youtube.com
www.youtube.com

filmi ışığa ya da çok sıcağa maruz bırakmadığınız sürece kaybetmezsiniz çok endişe etmeyin.
0
Ufuk
(18.10.17)
verdiğiniz yöntemleri denedim ama işe yaramıyor. çıkmıyor film.

@ufuk, problem şu ki, ucu çıkık olmadığından kameraya takıp kullanamıyorum bile. daha kullanılmamış film bu:(
0
🌸ateslizenci
(18.10.17)
istanbul'daysanız sirkeci'de aşağıdaki aparatlardan bulabilirsiniz belki

www.sanfo.com.tr
www.sanfo.com.tr
0
otonomo
(18.10.17)
fabrika çıkışının öyle oluşuna pek denk gelmemiştim. (: okumamışım bir satır yazıyı djshdkadks hemen atlamışım. neyse biraz dinleyerek gayret edin belki olur.
0
Ufuk
(18.10.17)
banyo ettireceğiniz yerde açıp, ucunu çıkarıp geri kapatabilirler. hatta açmadan çıkarmaya yarayan aletler de var.

sorumluluk almıyorum ama kendin de yapabilirsin. karanlık ama zipzifir karanlık, iğne ucu kadar bile ışık almayan bir odada gazoz açacağıyla veya kapağa zarar vermeyecek benzer bir aletle üst sarafındaki kapağı çıkarıp, el yordamıyla filmin ucunu bulup, delikten çıkarıp kapağı ışık almayacak şekilde tekrar yerine takabilirsin. tabii gazoz açacağı kapağı eğip bükeceği için çok tavsiye etmiyorum. ama iyice ümidi keserseniz deneyin derim.
0
kibritsuyu
(18.10.17)
yardımlarınız için çok teşekkürler. deneye deneye hallettim :)) isteyince oluyormuş.

eski bir filmi biraz suya sokarak filmin içine soktum ve artık daha ileri gidemeyecek seviyeye geldiğinde yavaşça geriye doğru çektim ve ucu çıktı.
0
🌸ateslizenci
(18.10.17)
(5)

Asansörle 5. katdan düşmekmi normal düşmekmi daha ölümcül

topraam
5. katdan herhangibir güvenlik önlemi kalmamış bir asansörün içindeki insanınmı yoksa 5. katdan aşağı atlayan bir insanın alacağı fiziksel hasar daha fazla olur?Neden bilmiyorum ama cok merak ettim.
5. katdan herhangibir güvenlik önlemi kalmamış bir asansörün içindeki insanınmı yoksa 5. katdan aşağı atlayan bir insanın alacağı fiziksel hasar daha fazla olur?Neden bilmiyorum ama cok merak ettim.
0
topraam
(16.10.17)
aşağı atlarken ekstra bir ivme verirsen daha fazla hasar görürsün serbest düşmeden farklı olarak. asansör serbest düşme yaptığı düşünülürse ki tel halatlar ve sürtünme hareketi yavaşlatacaktır.bu da daha az hasar almayı sağlar. 5. kat 3 le çarparsak 15 metre falan eder. h:1/2 g.t^2 den hesapla.
0
illegalstar
(16.10.17)
ulan ikisi de ölüyo işte neden böyle psikopatça şeyleri merak ediyorsun
0
regardless of what they say
(16.10.17)
belirsiz. ilk bakışta direkt olarak atlamak daha ölümcül görünüyor ama asansörü oluşturan parçaların düşmenin şiddetiyle birlikte göğüs kafesini parçalamayacağının garantisini veremeyiz.
0
bir sevgi faresi jamal
(16.10.17)
Yanit aslinda burada:

www.dilbilgisi.net
0
Traveller
(16.10.17)
ölümcüllük ölçülebilse asansörün tipine, materyaline ve ayrıca kişinin düşüş şekline bağlı olarak değişirdi.

kafanı ezen bir asansör (ölüm) vs. bacağının üzerine serbest düşüş (kırık)
sağlam bir asansör kabini (kırık) vs. kafa/iç kanama hasarlı serbest düşüş (ölüm)
0
otonomo
(16.10.17)
(12)

hey you vs. comfortably numb vs. wish you were here

Bruce
üçü peş peşe perişan etti beni bu cuma gecesinde. sizi en çok hangisi perişan ediyor? ya da aralarından sadece birini seçecek olsanız...https://www.youtube.com/watch?v=q1bbE_TOsd8https://www.youtube.com/watch?v=vi7cuAjArRshttps://www.youtube.com/watch?v=tiF-q2h7tSA
üçü peş peşe perişan etti beni bu cuma gecesinde. sizi en çok hangisi perişan ediyor? ya da aralarından sadece birini seçecek olsanız...


www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
0
Bruce
(13.10.17)
secrexv3
(13.10.17)
ben wish you were here ı dinleyemeden intihar eşiğine geliyorum. hey you ve comfortably numb insanı perişan ediyor. gerçekten perişan çok doğru kelime.

bonus:
www.youtube.com
0
fosforlu cevriye
(14.10.17)
hey you'nun özellikle solosu sırasında baya dayak yiyor gibiyim ben.

"together we stand divided we fall"
0
ravenclaw
(14.10.17)
bir şişe şarap içip sabaha karşı comfortably numb'ın ikinci solosunu dinlerken kendimi koyuverip ağlamışlığım var. o ikinci solonun hissettirdiği şeyi hissettiren başka bir şey hatırlamıyorum. bu yüzden çok çok çok nadiren dinlerim. çarpıyor.
0
rahip janick
(14.10.17)
Açık ara confortably numb.
0
doxanikee
(14.10.17)
comfortably numb +1

bence hala gitar ile yapılabilecek en güzel şey
0
otonomo
(14.10.17)
abi bu akşam serkoşum, sorulacak soru muydu şimdi bu. üçü arasından comfortably numb, benim için de tartışmasız budur. ama şu an için 5 sene öncesinin intiharlık şarkılarını dinliyorum sjfjsk comfortably numb'a da sararsam muhtemelen bu gece morga kaldırırlar.
0
der meister
(14.10.17)
açıkcası wish you were here şu an açamadığım şarkılar listesindedir.

Bu şarkının kahraman olduğu eskilerden bir anım var. Açınca koyuyor..O yüzden wish you were here diyeceğim. Yalnız comfortably numb da bu konuda başarılıdır.

Bende de bonus --> perişan olmak için opeth-to bid you farewell de birebir :)
0
AlsterWasser
(14.10.17)
High hopes :/
0
snape i başından beri tanırım
(14.10.17)
Sözleri çok güzel diyerek arabesk şarkı dinleyen tiplerden farkınız yok. Adamlar siz karamsar ergen triplere grin diye mi yaptı o şarkıları. Millet nebula içinde uçuyor onları dinlerken, siz cehennemde tesbih çekiyorsunuz. Selena gomez dinlediğiniz itiraf edin bu iş çözülsün
0
hasmetizm 2046
(14.10.17)
en çok comfortably numb perişan ediyor beni.

tabi ondan önce de high hopes ediyor. versusta yok ama.
0
freetakilir
(14.10.17)
Hicbiri perisan etmiyor da Comfortably Numb severim.
0
stavro
(14.10.17)
(4)

Sağlıklı Vücut İle İlgili Sorular

burka
MerhabaBirkaç sorum olacaktı, fikirlerinizi merak ediyorum. Öncelikle düzenli spor yapmaya başladım ve hemen hergün takip ettiğim bir programım var. Onun dışında düzenli bir yaşamım var, işim, dinlenme vakitlerim, yemek yediğim zamanlar gayet bir rutin çerçevesinde. Alkolü haftada 2-3 kez alan biri
Merhaba

Birkaç sorum olacaktı, fikirlerinizi merak ediyorum. Öncelikle düzenli spor yapmaya başladım ve hemen hergün takip ettiğim bir programım var. Onun dışında düzenli bir yaşamım var, işim, dinlenme vakitlerim, yemek yediğim zamanlar gayet bir rutin çerçevesinde. Alkolü haftada 2-3 kez alan biri olarak onu da neredeyse hiç kullanmıyorum, belki 10 günde bir. Şimdik, sorularıma gelirsek :

1. Spor dışında da işim sırasında sık sık hareket ediyorum, hareketten zarar gelmez kanısındayım öyle değil mi ?

2. Tatlıyı çok seviyorum ve sık sık tüketiyorum. Öyle bir oturuşta yarım pasta, bir sürü çikolata vb. yemiyorum ama örneğin 1 dilim cheesecake yiyorum mesela. Tatlıyı sırf şekerin zararından dolayı azaltmaya çalışıyorum, meyve tercih ediyorum ki bu konuda ilerledim ama gene de yeri geliyor bir parça çikolatayı canımın çektiği oluyor. İstemezsem hiç yemem ama baya arıyorum, yemek istiyorum. Yediğimde de mutlu oluyorum :) Sizce azaltmalı mıyım yoksa daha kontrollü mü yemek gerekli ?

3. Vücudum fit ve sağlıklı. Olması gereken kilo ve vücut ölçülerinde olduğumu sanıyorum. Öte yandan 1 parça daha sıkı olabilir hissiyatındayım. Bunun için yeme alışkanlıklarımı, egzersiz programlarımı değiştirmeli miyim yoksa daha farklı bir yolu var mıdır ?

Şimdiden teşekkürler
0
burka
(13.10.17)
o kadar tatlıdan bi şey olmaz. İş sırasında da hareketli bir hayatınız varsa kaloriyi arttırmanız bile gerekebilir.
0
otonomo
(13.10.17)
tatlı demek zehir demek değil. sadece aşırı şeker vucut için iyi değil. aşırı şekerden kasıt ise aslında pasta veya çikolatadan çok gazlı içecekler. bir kutu kolada yaklaşık 20-25 kesme şekere denk miktarda şeker var mesela.

şekerin bir tür bağımlılık yapıp mutluluk verdiği zaten biliniyor ama kalıcı değil. devamında vucut gene istiyor.

ben adım adım şekeri azalttım hatta bir dönem hiç çikolata-şeker de yemedim. aslında bakarsan o dönemde kendimi daha enerjik daha az yorgun ve kafa olarak da daha dinç hissediyordum.
0
orpheus
(13.10.17)
Şekeri hayatımdan çıkardığımdan beri çok daha iyi hissediyorum kendimi. bir süre sonra aramıyorsun bile. Bunun kilo ile de alakası yok. çok daha sağlıklı olursun muhtemelen.

Canım tatlı istediğinde muz yiyorum ya da kahve (bazen aromalı) içiyorum. Tatlı ihtiyacımı kesiyor.

Bunun haricinde gün içerisinde 3-4 dilim ekmek tüketiyorsan karbonhidrat ihtiyacın karşılanmış olur. Ekmek için de tavsiyem eğer istanbulda yaşıyorsanız halk ekmekte satılan tam buğdaylı organik ekmek. Diğerlerine nazaran daha tok tutuyor.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(13.10.17)
1. Çok ekstrem şekilde hareket değilse sorun yok, zarar gelmez.
2. Ben kontrollü yiyorum çikolata ve tatlıyı. Tamamen kesmedim, arada küçük bir parça yerim o bana yeter (haftada bir, 10 günde bir falan). Dediğin gibi yediğimde mutlu oluyorum, iyi hissediyorum. Yememek için kendini o kadar zorlamak da iyi değil bence, psikolojik açıdan yıpratıyor.
3. Düzenli spor yapmaya yeni başladın sanırım, kendine biraz zaman ver. Zaten egzersizlerin de zamanla level atlayacak, illaki sıkılaşırsın.
0
peggy
(13.10.17)
(15)

Ortalama kullanıcının Macbook vb ısrarı

maria puder
Okulda,çevremde vb yerlerde gözlemlerime göre bir çok kişi de bir macbook hevesi var.Bu bir çok kişi dediğim kişilerin yüzde 90'ı ortalama bilgisayar kullanıcısı.Ne yaparlar?Arada internette sörf(cogunlukla mobil), derste not alma, office programları ile ödev ve proje teslimi,arada sırada dizi film.
Okulda,çevremde vb yerlerde gözlemlerime göre bir çok kişi de bir macbook hevesi var.Bu bir çok kişi dediğim kişilerin yüzde 90'ı ortalama bilgisayar kullanıcısı.Ne yaparlar?Arada internette sörf(cogunlukla mobil), derste not alma, office programları ile ödev ve proje teslimi,arada sırada dizi film.Bu kişilerin macbooka yönelmesinin sebebi nedir?Sırf bunlar için 4000 veya üstü vermeye değer mi?Apple iyi pazarlıyor diyebilir miyiz? Parasının hesabını bilmeyenleri ayrı tutuyorum tabi.İsterse macbook pronun son modelini alsın.Bu bahsettigim kisiler genelde dusuk veya orta halli geliri olan kisiler.Neden bu ısrar? Benim kaçırdığım noktalar mı var?Son olarak bu kişiler çoğunlukla mobil olarak internet kullanan kişiler,macbooku fazla açtıkları da yok. Okulda konuştuk bugün biraz bu konuyu da, sizin fikirleri merak ettim.


Edit: Görüşlerini saygı çerçevesinde belirten arkadaşlara teşekkürler. Diğerlerine diyecek kelime zaten yok. Daha önce kullanmadığım için kaçırdığım noktalar varmış.
0
maria puder
(13.10.17)
amerikan filmlerinde falan reklami yapiliyor, statu iste. onu kullaninca daha batili hissediyor kendini
0
partizan
(13.10.17)
pili çok uzun giden
satış sonrası ciddi destek veren
kasası düzgün tasarlanmış ve stabil
ısı veya ses sorunu düşük olan kaç cihaz biliyorsun?

+ iyi pazarlıyor belki ama value var kesinlikle, uzun vadeli bakarsan. plastik notebooklar birkaç yıla çöp olabiliyor.

İnsanlar renault varken mercedes/bmw neden alıyor diyen pek yok nedense ama çok benzer aslında.
0
christopher nolan
(13.10.17)
Hafif ve hızlı. Ortalama kullanıcı olmasıyla alakalı değil sürekli kullanıcı olmakla alakalı.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(13.10.17)
macbook kadar sorunsuz pcler de macbook fiyatına satılıyor. aslında macbooklar parası olan düz kullanıcı için daha uygun çünkü çok daha basit. sırf şarjı ve kullanım ömrü için tercih edilebilir, zira retina sonrası macbooklar evladiyelik sayılır.

ha ben alır mıyım almam, (her halükarda directx için windows kurulacağını varsayarak) işin içine orta üst gpu'lu üst sınıf notebooklar girdiğinde f/p açısından macbook'tan bayağı öndeler.
0
yuto
(13.10.17)
Şu anda fiyatı astronomik geliyor olabilir ama (dolardan dolayı) 2014'te 2760 liraya almıştım benimkini.

Macbook Air 13" / 120 gb ssd / core i5 / 8 gb ram

Şarjı uzun gidiyor.
Fan sesi yok.
Hafif.

Bu üç özelliği sağlayan DAHA UCUZ cihaz varsa onu alırdım ama yoktu malesef. Şimdi de yok. Ben yazılım geliştiriyorum, bilgisayarı taşımam gerekeceğinden yeni masaüstü almamıştım, masaüstü bilgisayarım da var. Benimle aynı hassasiyete sahip ortalama kullanıcılar da olabilir, tercih sebebi bu olabilir.

Elma görmek için alan yok mudur, o da vardır.
0
hayirsiz
(13.10.17)
ha bi de windows native touchpad ve çoklu masaüstü olayına çok geç el attı. geçen seneye kadar falan mouse olmadan doğru dürüst kullanılabilen pc notebook yoktu piyasada, zira synaptics bok püsür arayüzleri aşırı gecikmeli çalışıyodu.
0
yuto
(13.10.17)
İnsanlar para harcamayı bilmiyorlar çünkü genelde. Tüketim kültürünü mantığa dayalı yapamayan, her sosyoekonomik katmandan, insan yığını sizin bahsettiğiniz. Eğer biraz mantıklı davranılsa ne 1 dolarlık kapları, selfie çubuklarını 30-40 liraya kakalamaya çalışan dükkanlar olurdu ne de 2 seneye planlı eskitilen ürünler. Ben 2012 senesinde aldığım kalas asus laptop'u ssd takviyesiyle çatır çatır kullanıyorum. 5 sene öncesine göre yaptığım tek bir değişik aktivite olmadı. İnsanların büyük çoğunluğunun da -yani apple'ı zengin edecek kadar çoğunluğun- bunlara gerçekten ihtiyacı olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.
0
hincaluluc
(13.10.17)
6 sene önce aldığım samsung u çatır çatır kullanıyorum. Bozulana kadar da değiştirmeyi düşünmüyorum. Günümüzde laptop a büyük paralar ödemek gereksiz.Akıllı telefonlar çıkınca bilgisayar kullanımı azaldı.
0
gölgede aynı
(13.10.17)
Diğer markalar da aynı fiyata diyenler ya sayı saymayı bilmiyor ya da hiç dayak yememiş. Tamam, onlar da pahalı ama çoğu Macbook seviyesinde değil(xps, zenbook, yoga vs).

Zaten her zamanki gibi cevapların çoğu sorudan sapmış.

Bana göre sorunun cevabı reklam. Apple en başından aldı, yürüdü ve standardını korudu. Bunu da çok iyi pazarlıyor. Parası olan ortalama kullanıcının Macbook almasının nedeni, ortalama bir insanın o seviyede genelde sadece macbook'u tanıması/bilmesi. Ha neden ihtiyaç olmadığı halde o paralara çıkılır? Kendi açımdan bakarsam, hoşuma giden şeyi elde etmek isterim. Bunun için de verebildiğim maksimum parayı vermeye çalışırım, diğer insanlar hakkında pek fikrim yok.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(13.10.17)
Apple hem iyi pazarlama stratejisi olan bir marka, hem de MAC Windows'tan çok daha farklı bir kullanım deneyimi sunuyor. Alışınca vazgeçemedeğiniz kendine has özellikleri var. Bunun için eskiten gidip yenisini alıyor. Direk vazgeçtiğiniz özellikleri de var. Mesela oyun oynanmaz. Oyuncular Mac almaz.

Geri kalan kitle merak edenler ve aha o da bilgisayar bu da bilgisayar, araba ayağımı yerden kessin yeter tarzında düşünenler. Bunlar da birbiriyle kaga edip duruyor niyeyse.
0
otonomo
(13.10.17)
@konetsu hafif ve ince olmasi mac'e de has degil zaten pili daha uzun giden ve daha hafif modeller var(notebookcheck'e baksin merak eden).

Ben ancak aylik 50 bin gelirim olursa alirdim "prestij" icin
0
toua tokuchi
(13.10.17)
Ben Windows'ta olmayan müzik programları kullanıyorum, müzikle uğraşan birinin başka bir seçeneği yok.

Ama diyelim müzikle ilgim yok, ekşi'ye girip sayfalarda dolaşmak bile Mac'te daha üstün bir deneyimle yapılabiliyor. Olaya 42 gb ram 32 gb ekran kartı 9.5 ghz işlemci diye bakmaktan vazgeçip Macos vs Windows diye bakınca anlayacaksınız.

Üstte biri yazmış 16 gb ram seçeneği yok diye, yok öyle bir şey, parasını basarsan var. 1 terabayt ssd de var.

Ha Macos'un Windows'tan üstün olduğu yanların farkında bile olmayan birçok Mac kullanıcısı da vardır tabii, onun da arkasındaki elma hoşuna gitmiş almış demek ki, bizi ilgilendirmez.

Ayrıca her şey dönüp dolaşıp yine Türk lirasının ezik bir para birimi, Türk devletinin rezil ve hortumcu bir devlet olmasına geliyor. Amerika'da tüm özellikleri fulleyip alabileceğiniz en pahalı Macbook 4200 dolar, bizde en ucuz modeli 6300, en pahalısı 20500 lira.
0
i was made for you
(13.10.17)
@i was made for you
"ekşi'ye girip sayfalarda dolaşmak bile Mac'te daha üstün bir deneyimle yapılabiliyor."

bunu biraz acar misiniz?
0
qazwsx
(13.10.17)
Buradaki cevaplardan da anlaşılacağı üzere Apple ürünlerinin asıl başarısı insanlarda sadece marka algısı yaratmak değil, onlara ihtiyaçları olmadıkları şeyleri ihtiyacı varmış gibi göstererek "evet Apple olduğu için aldım" cevabını verdirmeyip bu kararlarını haklı çıkartacak sebepler uydurmalarını sağlamakla gerçekleşiyor.

Ferrari sahibi insan "ağbi çünkü koltuk derisi öyle rahat ki bel ağrımı geçirdi" diye bahane uydurmaya çalışmaz, "aldım çünkü Ferrari amk, ayrıca sana ne" der geçer. Apple kullananlar da böyle dese valla billa kimse bok atamayacak onlara. "sana ne amk logoya veriyorum parayı" diyen insana ne diyebilirsin ki zaten.

Ama ne yalan söyleyeyim cevaplarda "macos daha stabil" cevabını görmediğime üzüldüm.
0
Bruce
(13.10.17)
logic diye bir program var müzikle uğraşanlar için baya gerekli ve macbookta var sadece, bunu da bir sebep olarak sayabiliriz
0
vedatchilipeppers
(13.10.17)
(4)

Freelance İş Sorunları

soufigay
Merhaba;İyi akşamlar, bir internet sitesi aracılığıyla bir takım sosyal medyada paylaşılacak görsellerin tasarımını yaptım ve karşılığında 600₺ aldım. Söz konusu tasarımlar iki hafta kadar önce onaylandı ve yayınlanmaya başlandı, normalde iş bitip onaylandıktan sonra revize alınmaz, bir iki revizele
Merhaba;

İyi akşamlar, bir internet sitesi aracılığıyla bir takım sosyal medyada paylaşılacak görsellerin tasarımını yaptım ve karşılığında 600₺ aldım. Söz konusu tasarımlar iki hafta kadar önce onaylandı ve yayınlanmaya başlandı, normalde iş bitip onaylandıktan sonra revize alınmaz, bir iki revizeleri olduğunu söylediler, ben de iyi niyetimle istediklerini yaptım ancak sonradan fark ettim ki bu iyi niyetimden ötürü değişen planlamaya uygun yeni tasarımlar istenmeye döndü iş. Ben de kendilerine kibarca yapamayacağımı ilettim.

Bunun üzerine adam benden ödemeyi geri istedi, aldığı hizmetten memnun olmadığını söyledi. Ben de geri iade edemeyeceğimi söyledim. Sonrasındaysa bana icra takibi başlatacağını, kendisine fatura kesmediğimi bu yüzden de başımın derde gireceğini söyledi. Bu durumda sizce ne yapmalıyım? Karşı taraf bana hukuki olarak bişey yapabilir mi?

1- Para bana bankamatikten yatırılarak ulaştı
2- Aramızda mailleşme yok ama whatsapp yazışmaları var

Bilgi verirswniz sevinirim.
0
soufigay
(12.10.17)
banka gönderiisnde açıklamaya ne yazıyor ?

600 tl için uğrsşmaz, seni çömez bulmuş belli ki adam çakal senin gözünü korkutmaya çalışıyor

adamla bir daha arar ise avukatınızın iletişim bilgilerini alabilir miyim, avukatım görüşecek kendisi ile dersin. hönk diye kalacaktır
0
oscar
(13.10.17)
ben de benzer durumda kaldim 3-5 ay once. dava edecez dediler. edin dedim. avukata verdik dediler. peki dedim. 2 gun sonra muhasebecileri aradi 3-4 kez konustuk. "ya bu parayi hak ettiginizi dusunuyo musnuz gercekten :((" falan dedi en son kjsks. fatura kesmedikleri icin onlar da suclu, bu ortaya cikarsa her ikinizin de basi yanacagi icin o yola gireceklerini sanmiyorum.
0
hjarteblod
(13.10.17)
amatör blöf yapmışlar bir şey yapmazlar merak etmeyin ama revizeler başta anlatılan yapının dışında, major değişiklikler değilse yayınlansa bile bu değişiklikleri yapmalıydınız bence, bu tarz işler içinde bir süre bakımını da kapsar; eğer tersi ise de sektörde iş sıkıntınız yok, onlardan sonraki gelecek işler de önemli değilse rest çekmeniz normal.
0
gezegen olan pluton
(13.10.17)
Yurtiçinde piyasaya kendilerini zeki çalışanları salak zanneden bu asalaklar hükmediyor. Korkmayın hiçbir bok yapamazlar.

Bir daha ulaşırlarsa verin lan mahkemeye de. kim daha çok ceza yiyecek bakalım de.

Siz 600 lira için fatura kesmek zorunda değilsiniz bu arada ama onlar gider pusulası kesmek zorunda.
0
otonomo
(13.10.17)
(4)

İngilizce Acı vatan nasıl denir?

noluyo yaa
Kaç gündür düşünüyorum da bir şey bulamıyorum lan bunun için. Çıldıracağım!
Kaç gündür düşünüyorum da bir şey bulamıyorum lan bunun için. Çıldıracağım!
0
noluyo yaa
(11.10.17)
bitter land.
0
secrexv2
(11.10.17)
Acı vatan çok yerel bir kullanım. Birebir ingilizce çevirileceği bir kelime yok ama homesick, expatriate bunlar kullanılabilir herhalde yerine göre.
0
otonomo
(11.10.17)
Hem yerel hem mecazi bir kullanım. Hem de bir hikayesi var; Almanya, göç, parçalanma, ilk nesil, aidiyet problemi vesair. En iyisi bunu "Böyle diyor biz Türkler." diye verip sonra hadiseyi açmak olacaktır derim.

Bir de yukarıdaki cevap için ufak bir ekleme, biliniyordur elbet ama yine de belirtelim, "homesick" ve "expatriate" insanları niteliyor; toprağa karşılık değil.
0
olanlaolunmaz
(11.10.17)
Hot homeland
0
tiarwain
(11.10.17)
(8)

geçmişinize bakınca ne güzeldi mi diyorsunuz, o neydi gız mı diyorsunuz?

for day to break
ya da farklı bir şey diyor da olabilirsiniz, ne diyorsunuz? dününüzde güzel işler yaptığınızı düşünüyor musunuz?
ya da farklı bir şey diyor da olabilirsiniz, ne diyorsunuz? dününüzde güzel işler yaptığınızı düşünüyor musunuz?
0
for day to break
(11.10.17)
Hem çok güzel şeyler vardı, hem "O neydi gız"lar vardı. Özetle, acısıyla tatlısıyla cici cici yaşamış bulundum. Güzeline de, iyisine de geri dönmek istemiyorum; tekrar aynı şeylerden geçmek gereksiz geliyor. Önüme bakıyorum.
0
aychovsky
(11.10.17)
güzeldi ya, özlüyorum ben. ha çok daha dolu ve güzel yaşayabilir miydim, evet. baktığın zaman büyük bi şey mi başardım, süper şeyler mi yaşadım? yoo. güneşli bi ilkbahar günü okul çıkışı kızlı erkekli bi grup olarak İDDAA BAYİİNE gidip yarım saat boyunca çay içerek norveç ligini tartışmıştık mesela jasfhasfjak. millet segs yapar, dünyayı dolaşır, çılgın partilere gider... benim ortamım buydu. ama olsun, kızlıydı. çok mu spektaküler bi şey? değil. ama o gün aklıma kazındı resmen. ergenliğime dair en güzel anılardan biri oldu. özel değildi, önemli değildi ama güzeldi işte. sanırım önemli olan da bu. lise 2'ye geri döneceksin deseler bir saniye bile düşünmeden ÇEKETimi alır ve ışınlanma pozisyonuna geçerdim.

ondan öncesi de kötü sayılmazdı, şükür öyle travmatik ya da acı bi deneyim yaşamadım ama lise 15-19 yaş arası en güzeliydi, çocukluğuma dönmek istemem mesela.
0
der meister
(11.10.17)
geçmişi özleyen insan şu an istediği ya da hayal ettiği yerde olmayan insandır.
0
secrexv2
(11.10.17)
gun gectikce daha boka sardigindan bana ogrencilik yillarimi verin amk
0
içimdeki piç
(11.10.17)
İkisini de diyorum. O yüzden şu anla daha çok ilgilenmeye çalışıyorum.
0
otonomo
(11.10.17)
Zamanımı çok fazla boşa harcadığımı düşünüyorum, dolayısı ile güzel olduğunu söyleyemem.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(11.10.17)
Üniversite dönemim çok güzeldi. Üniversite dışında çöp.
0
jazzabel
(11.10.17)
"keşke..." diyorum. çok diyorum hem de.
0
issiz karga
(11.10.17)
(9)

İstifliyor musunuz ?

mete kudur
Az önce parfüm sorusu sorulunca aklıma takıldı, en son 12 adet almıştım onda da arkadaşım ''lan torbaya sığmayacak kıracaksın yeter'' demişti ölücü mantığıyla paramın verdiği imkanlar ölçüsünde istifleyen birisiyim sanırım ben. Hatta donanımhaber ölücüleri başlığında küfür edilen adamları onaylayan
Az önce parfüm sorusu sorulunca aklıma takıldı, en son 12 adet almıştım onda da arkadaşım ''lan torbaya sığmayacak kıracaksın yeter'' demişti ölücü mantığıyla paramın verdiği imkanlar ölçüsünde istifleyen birisiyim sanırım ben. Hatta donanımhaber ölücüleri başlığında küfür edilen adamları onaylayan bir yazım da mevcut. Keza hala bunun en doğal hak olduğunu düşünüyorum.

Ben kullandığım ve sevdiğim ürünleri aşırı istifliyorum, ve tükenmelerine tahammül edemiyorum. Keza birşeyin eskiyim atılacak duruma gelmesi sanırım benim alışık olduğum birşey de değil. Aklım almıyor yani. Misal; elektronik bir eşya alıyorsunuz ve bir süre o ıskartaya çıkıyor, bu bana çok ağır geliyor bu yüzden satıp para ekleyip daha optimumunu alma taraftarı oluyorum sürekli.

bu bana özel bi' manyaklık mı, yoksa sizlerde istifliyor musunuz ?.
0
mete kudur
(10.10.17)
ben düzenli aralıklarla temizlik yapıyorum tam aksine. bu baharda tüm kışlıklarımı dehleyeceğim mesela. iyi oluyor.
0
alperz
(10.10.17)
Satip yenisini almak istiflemek olmuyor ki?
0
chavezding
(10.10.17)
Çok pis istifliyorum. Ben de kurtulmaya çalışıyorum yavaş yavaş elimdekileri dağıtıyorum.
0
curukturpkokusu
(10.10.17)
Ölücüleri onaylamıyorum ama kalem ve ruj istiflemişim. Onun dışında talın yaşamaya çalışıyorum ama istiflemesem de zorlanıyorum.
0
aychovsky
(10.10.17)
istifleme değil de stoklama yaparım, her zamamn aldığım/alacağım bir ürünü donanım haber ölücüsü gibi ucuza bulunca bayağı fazladan alırım, istifçilğin aksine kullanmadığım /kullanmayacağım eşyaları atarım ya da bağışlarım.
Less is more :)
0
gezegen olan pluton
(10.10.17)
Hayır istiflemekten nefret ederim. Hatta şöyle olur bende bir şey çok işime yarayacaksa sahiplenirim. Azcık pişmanlik duyduğum bir esyayi hemen baskasina veririm. Ama bu aralar corap ve sicak tutacak giysiler istiflesem iyi ederim diye de dusunuyorum.
0
for day to break
(10.10.17)
yemin ediyorum eksi butonunu aradım sorunu okurken :)

normalde saygı duyulması bir şey ama ben duyamıyorum arkadaş dh ölücüleri ve benzerlerine :) üzgünüm.
0
Fusha
(10.10.17)
Hiç istiflemiyorum. Hatta akbile bile 10₺ atıyorum halbuki 50₺ at bitene kadar kullan dimi :)

Öğrencilik hayatının verdiği sonsuz fakirlikten olabilir :)

Biraz istiflemek zengin işi bence bir parfümün en az 70₺ olduğunu düşünürsek o da en iyi ihtimal yani 12 adet parfüm alsam aylarca aç kalırım şahsen.
0
powerpufgirl
(10.10.17)
Hayır. Size özel bir manyaklık değil, epey yaygın bir durum. Eşyayla kurduğunuz bağa bilinçaltında gerçek olmayan anlamlar yüklüyorsunuz gibi görünüyor. Memnun olduğunuz bir ürünün sadece evde tükenmesi bile kaybetme korkusunu tetikleyebiliyor.
0
otonomo
(10.10.17)
(7)

kendini geliştirmek istemek ama nereden başlayacağını bilememek

bass solo take one
biraz kendimi anlatacağım, sonra tavsiyelerinizi alacağım. 25 yaşındayım, doktorum, sınava -tus- girdim fakat sınavın açıklanması davalar sebebiyle uzadı. istifalıydım şu an işsizim, boştayım, istanbul'dayım. yaklaşık 2-3 aylık boşluğum var arkadaşlarımın yanında kalıyorum. bir miktar param var ama
biraz kendimi anlatacağım, sonra tavsiyelerinizi alacağım. 25 yaşındayım, doktorum, sınava -tus- girdim fakat sınavın açıklanması davalar sebebiyle uzadı. istifalıydım şu an işsizim, boştayım, istanbul'dayım. yaklaşık 2-3 aylık boşluğum var arkadaşlarımın yanında kalıyorum. bir miktar param var ama kuracağım yeni hayatı düşünerek minimum miktarda harcamaya çalışıyorum. zorunlu hizmeti yarıda bıraktığım için iş bulamıyorum, çok çok soruşturmadım ama kapıların kapandığını öğrendim denetlemeler sebebiyle. kadıköy taraflarında bir kafede vs. iş bulabilir miyim diye de bakındım biraz.

kız arkadaşımdan ayrıldım sınav ertesinde, geçti gitti, 1 ay falan oldu. önüme odaklandım, ben bu süreçte kendime yatırım yapmak istiyorum, bu günleri bir daha zor bulurum, farkındayım. eğlenirken kendimi geliştirebileceğim şeyler vs. yapmak istiyorum ama tam olarak ne yapmalıyım nereden başlamalıyım bilmiyorum, gerçekten istiyor muyum emin değilim. denemeden tabi ki bilemem, önemli olan ilk adımı atmak farkındayım. bunları bir de minumum giderle yapmalıyım.

genelde evde boş takılmak yerine kendimi kadıköy'e atıyorum. ama yapacak pek bir şey bulamıyorum. kitap okuma, başka sinema'nın vizyondaki filmlerini izlemek, tiyatroya gitmek gibi şeyler yapıyorum ama bana yetmiyor. ev dışında yapabileceğim aktiviteler arıyorum. insanlarla tanışmak pek kolay değil ve gruplarına girmek zor, ben zaten biraz sessiz insanımdır, birilerini tanıdıktan sonra açılırım. arkadaşlarımla her daim de vakit geçiremiyoruz çalışan insanlar sonuçta ve evde oturup ntvspor izlemek onlar için daha eğlenceli :/. güzel bir boşluktayım ama değerlendiremiyorum hissiyle günler geçiyor gidiyor.

ne yapmalıyım? tavsiyelerinizi alayım. siz bana fikirlerinizi sunsanız belki benim kaçırdığım noktalar vardır. biraz isteksiz gibi duruyor olabilirim ama kendimi zorlayacağım her türlü onun sebebi sanırım yaşadığım ayrılık ve biraz tembellik.

*şeytan diyor al bir motor türkiye'yi turla. ama ehliyeti almak dışında tecrübem yok.
0
bass solo take one
(07.10.17)
Net bir önerim olmayacak çünkü kendini geliştirmek çok geniş bir kavram ve yaptığından zevk almadığın sürece bir şey geliştirmiş olmuyorsun bence. Atıyorum Dostoyevski'nin tüm kitaplarını okudun ve edebiyat kültürün arttı ama bu eylemden zevk almadıysan hiçbir anlamı yok bana kalırsa.

Neyden zevk alıp almayacağını da ancak sen bilebilirsin. Klişe ama bir müzik aleti öğrenmelisin hevesin varsa ya da seveceğine inanıyorsan, ukulele olmasın ama çok gereksiz bir şey.
0
i was made for you
(07.10.17)
Kesinlikle spor yap. Tenis tavsiye ederim. İnanılmaz havan olur.
0
diffarentiationation
(07.10.17)
2-3 ay sonra sınavdan geçip göreve gideceksen,
motor işi zor zatenöğrenmen 2-3 ay alır,
takıl hocam işte sağda solda başka zamanının olmayacak zaten.
0
dedim dedim de kime dedim
(07.10.17)
öncelikle ukulelenin gereksizliğinen dem vuran i was made for you'ya teesüf ederim. çok ayıp etmiş. "gereksiz müzik aleti" mi olur ya.

tenis denilmiş, aklıma geldi moda sahildeki tenis kortlarında sürekli birileri oynuyor. gece 2de bile oynayan var. benim ev arkadaşım da oynuyor oradan biliyorum, gidip oynayanlarla iki muhabbet kursan zaten seninle oynamak isteyen birileri çıkar. onlar da oynayacak adam arıyor. aralarında hiç bilmeyenler de var zaten stres atmaya oynuyorlar.

bu önümüzdeki aylar, kadıköy'de cafelerin en yoğun olacağı aylar olacak. havalar hafif soğudu, artık moda sahilde oturulmuyor. üstelik okullar da başladığı için yazın cafelerde çalışan üniversiteli elemanlar artık çalışmamaya başlayacak. bence kafana uyan cafelere iş sorabilirsin. hem onlar birbirlerini de bilir, eleman ihtiyacı olan biri varsa seni yönlendirirler.

dağcılık gruplarına katılıp kamp yapabilirsin, bu mevsimde kamp muhteşem olur. ya da tek başına veya kamp gruplarından birilerini bulup likya yolunu yürüyebilirsin. ben senin yerinde olsam net likya yolunu seçerdim. şu aralar da tam havaları hatta. bir daha bu kadar uzun süre doğada sörvayv etme fırsatı bulamazsın. daha önce kamp yapmadıysan da olur, öyle tecrübe gerektiren bir yer değil zaten.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(07.10.17)
ben olsam giderim sınır tanımayan doktorlara katılırım. bu genç zamanlarda hem şifa dağıtıp hem işimi ve dünyayı tanıma fırsatım olurdu. böylece 40'larda da zaten bambaşka bir kariyerim olurdu.
0
otonomo
(07.10.17)
Şeytana uy.
0
manuel mandalina
(07.10.17)
Sessiz bir insansan tiyatro kursuna yazıl. Tiyatro kursunda kendine güven gelecek ve yeni insanlarla tanışmakta zorlanmayacaksın. bu da senin kişisel gelişime katkı sağlar.
0
komando kani var bende
(07.10.17)
(8)

Bipolar tanısı alsaydınız eşe dosta ya da arkadaşlarınıza söyler miydiniz?

binder dandet
Kendinizle barışık mı olurdunuz yoksa sır olarak saklar mıydınız?
Kendinizle barışık mı olurdunuz yoksa sır olarak saklar mıydınız?
0
binder dandet
(05.10.17)
kendimle barışık olurdum ama yine de pek kimseye anlatmazdım. hiç beklemediğiniz bir konuda insanlar önyargılı davranabiliyor.
0
yellow brick road
(05.10.17)
Yakın arkadaşa, aileye söylerim, benim durumumdan onlar da etkileniyordur ama öyle ortalığa da yaymam.
0
aychovsky
(05.10.17)
bipolar tanısı konulan 2 arkadaşım var. ikiside söyledi bana sürekli dalga geçiyorum kodumun manyağı diye. biri kız bir erkek

edit : kıçımda basur yok
0
xu
(05.10.17)
Ben olsam çok yakınım güvendiğim insanlar dışında söylemezdim, ne gereği var? Kıçında basur olduğunu saklayan adamlar dalga geçer ancak.
0
otonomo
(05.10.17)
ailem ve en yakın arkadaşım harici kimseye söylemem.
0
nice tnetennba
(05.10.17)
ailem ve çok yakınlarım dışında kimseye söylemezdim.
0
duyond
(05.10.17)
söyledim.
0
gadasiz
(05.10.17)
Valla ben çekinmez söylerdim. Uzun yıllar okb ile mücadele ettim ve çekinmeden söyledim çevreme.
Ama yeni girdiğim bi arkadaş grubunda, 30+ insanların -ki hepsi okumuş, işinde gücünde tipler- bu tür bir sorunu olan arkadaşa nası yaklaştıklarını, arkasından neler konuştuklarını gördüğümde fikrim değişti.
0
manuel mandalina
(05.10.17)
(19)

çocuğumuzun konuşmasında bir gerilik var mı sizce?

demirr
merhaba. 1,5 yaşında bir oğlumuz var ve bana konuşma konusunda eksikmiş gibi geliyor. şu ana kadar bilinçli olarak sadece annesine,onu çağırmak için "ade" diyor. bunun haricinde baba,dede bile demiyor.aslında anlama konusunda hiçbir sıkıntısı yok. sorulduğu zaman bütün azalarını gösteriyor. "kapıyı
merhaba. 1,5 yaşında bir oğlumuz var ve bana konuşma konusunda eksikmiş gibi geliyor. şu ana kadar bilinçli olarak sadece annesine,onu çağırmak için "ade" diyor. bunun haricinde baba,dede bile demiyor.

aslında anlama konusunda hiçbir sıkıntısı yok. sorulduğu zaman bütün azalarını gösteriyor. "kapıyı kapat,telefonu getir" gibi birçok şeyi anlıyor. "cip cip" değince banyoya,ellerimizi yıkayalım değince lavaboya hemen koşar. diş fırçasını verince dişlerini fırçalar.

şimdi soruya gelirsek:

1- acaba çocuğumuzun konuşma geriliği çektiği yönündeki endişemiz yersiz mi yoksa bununla ilgili emareler oluşmuş olabilir mi?

2- eğer bu konuda profesyonel bir yardım alacaksak kime başvurmamız gerekir?

3- sizin bu konuda eğitiminiz varsa ya da çocuğunuzdan tecrübeleriniz varsa bilgi aktarabilirseniz çok makbule geçer.

teşekkürler
0
demirr
(05.10.17)
Arkadaşımın çocuklarından tecrübeler aktarmak istiyorum; bazı çocuklar (ki bu hiç az bir olasılık değil) çok gözlemci olup mükemmel öğrenene kadar konuşmayı reddediyorlarmış. Yani 'babbabbaa' diye konuşmak yerine, 'Domatesin suyunu sıktınız mı' kıvamına gelene kadar konuşmuyorlarmış. Bir arkadaşımın oğlu 2.5 yaşına kadar konuşmadı ve bu süreçte doktora gittiler; sonrasında 'Canım çok sıkılıyor, bugün ne yapıyoruz' ile açılışı yapmıştı ama o zamana kadar anne de baba da ömürlerinden yediler. Sizin çocuğunuz da bu yapıda olabilir. Ancak, 'Böyle de olabilir' deyip salmayın, bir doktora (pedagog) başvurun ve önce bazı yapılması gereken testler varsa yapsınlar. Sonra içiniz rahatlasın sizin de.

Şöyle de bir entry var konu ile ilgili
eksisozluk.com
0
aychovsky
(05.10.17)
erkek cocuklar biraz daha gec konusabiliyor. kuzenim 3 bucuk yasinda konusmaya baslamisti. her seye iii diyodu sadece. bi de kokoooo diyordu (kokuyor) :D etrafimdan da 3-4 yaslarina kadar konusmayan cok cocuk duydum.
0
pide
(05.10.17)
Sorun olmayabilir, çocuk erkekse daha da normal. İş arkadaşımın çocuğu neredeyse 2,5 yaşına kadar herşeye “e e” diyordu, devamında ayço’nun dediği gibi kapsamlı cümleler kurmaya başladı. Şimdi hiç susmuyor diye şikayetçiler.
0
manuel mandalina
(05.10.17)
hiçbir sorun yok diye tahmin ediyorum. söylediklerinizi anlıyorsa, göz teması kurmakta ya da sözsüz iletişimde sorun yaşamıyorsanız çok endişe etmeye gerek yok. biz aile içinde benzer bir durum yaşadık. şu an 2,5 yaşında ve son 1 aydır bildiği tüm kelime dağarcığını kusmaya başladı. 2-3 kelimelik cümleler de birden bire başladı. çocuk istediği zaman konuşacak merak etmeyin.
0
yellow brick road
(05.10.17)
psikomotor gelişim ya da çocuk gelişimiyle ilgili kitaplar alıp ya da araştırmalar yapıp net sonuca ulaşabilirisniz. Biz üniversitede derste bile gördük her çocuk belki aynı değil ama belli gelişim evreleri yaşlara göre sıranlanmış durumdadır. (1 yaşında şunu yapıcak 4 aylıkken şunu yapabilecek şu organları gelişecek gibi)
0
powerpufgirl
(05.10.17)
bizim oglan da iki yasina kadar istedigi seyi parmagiyla gösterip "ee" diyordu, simdi "su alabilir miyim lütfen" diyor. bir-iki ay icinde birden cözüldü dili.

bence endiseleriniz su an icin yersiz.
0
pilav
(05.10.17)
Tam girip bir şey yazacaktım ki aychovsky benim düşündüklerimi yazmış. Bakinca göz teması kurup, sizi anladığını belli eden hareketler yapıyorsa çok endişelenmeye gerek yok. Evet, çocukların gelişim aşamaları var ama her çocuk bu aşamalar ile paralel gelişim gostermeyebilir ki son yıllarda geç konuşma vakaları oldukça arttı. 1.5 yaş çok da geç bir yaş değil. Benim erkek kardeşim de 3 yaşına kadar konusmadi, anneme 'anne' bile demezdi. 'Ginga' derdi. Annem çok endiselenirdi, babam bir psikolog olarak durumun normal olduğunu soylemis hep. İlk cümlesi 'annecim parka gidelim' oldu. Kelime bile değildi yani. Sonrasında gayet açılıp konuştu.

Tabii ki içinizin rahat etmesi için bir pedagog ile görüşün. Süreci hızlandırmak için belirli aktiviteler vs onerebilir ama çok büyük bir sorun olduğunu sanmıyorum ben.
0
fraise
(05.10.17)
kreş bu işi çözüyor genelde. kısa sürede çok hızlı mesafe alabilirsiniz kreşle.
0
adivar
(05.10.17)
Kulağında su olabilir. Bu yüzden kelimeleri eksik duyup eksik öğreniyor da olabilir. Sadece bir varsayım. İnşallah hiç bir şeyi yoktur.
0
Restclean
(05.10.17)
allaa çok heyecanlı valla. inşallah genius'tır :D allah analı babalı büyütsün.

çocuk cin gibi bakacak böyle çakır çakır. dili çözülür korkmayın.

*profesyonel sağlık tavsiyesi değildir. kocakarı bilgisidir ^^
0
otonomo
(05.10.17)
Gelişim psikolojisi kitapları konuşmayı 0-2 yaş arası olarak belirlese de son araştırmalara bakıldığında konuşma yaşının 4'e kadar çıktığı görülmekte. Bunun sebebi ise beynin dil merkezinin yer aldığı bölümünün yeni doğanlarda daha kalın olmasıymış.
Tabii ki yine de bir pedagogla görüşün ama bireysel farklılıklar, mükemmeliyetçilik gibi konuları da göz ardı etmeyin.
0
duyond
(05.10.17)
sizinle iletişimi, göz teması normalse herbsey yolundadır. 1.5 yaş kontrolüne gidince doktora da sorun.

ama her çocuğun gelişim evresi aynı degil. oğlum 3.5 aylıkken sürünmeye 6 aylıkken de sıralamaya başladı. ama 8 aylik olduğunda bile oturamıyordu.

şimdi 1.5 yaşında. iki kelimeli basit cumleler kuruyor. "hadi gidelim, anneanne yok" vb gibi bir kaç basit cumle. kelime dağarcığı epey geniş.
gel gelelim henüz anne demedi.
kendi başına (parmak beslenmeye başlayalı daha 2 ay oldu. normalde 8 ay civari söküyorlar bunu.)
hic blenderla ezip ya da rende ile püre vermeye alistirmadigim halde salatalık elma gibi besinleri çiğner ama yutamaz tükürür. ustelik 16 dış var ağzında.

kısacası bu yaşta konuşabiliyor olması diger becerilerinin çok iyi olmasını gerektirmiyor. siz çocuğunuzu kendi ozelinde değerlendirin.

her gün becerileri artıyor mu?
göz teması var mi?
adına tepki veriyor mu?

bir de emzik, tv, tablet konuşmayı geciktiriyor diye duydum. benimki hic kullanmadı bunları.

yavruyu opun benim için...
0
strawberry first
(05.10.17)
2 - 2.5 yaşına kadar konuşmayan çocuklar oluyor. Endişe etmek için henüz erken. İsterseniz bir çocuk doktorundan görüş alın. Gerek görürse işlevsel olup olmadığını anlamak üzere kbb, çocuk nörölojisine yönlendirir.

Konuşma kaslarını geliştirecek bazı oyunlar önereyim.
Üfleme hareketi hem konuşma hem boşaltım kaslarını çalıştırıyor. TBen tvalete alıştırırken ufak balonlardan bi torba alırdım, hem eğlence hem kas gelişimine faydası olurdu.
(arada balonun içine su koyup ağzını sıkıca bağlayın karşılıklı geçip birbirinize atın. atarken 3'e kadar sayın. 3'e kadar sayma kısmı konuşmaya teşvik gerisi el kol kasları gelişimi, motor hareket gelişimi, el göz koordinasyonu için yararlı ve eğlenceli bi faaliyettir. yaşı büyüyünce de bırakmayın, 5-6 yaşlara kadar hatta çocuk oynamak istemeyene kadar yapın. balonları zamanla büyük boya geçirirsiniz. çok yararlı bi oyundur. yalnız büyük balon çalışmasını yazın ve mümkünse bahçe balkon gibi yerlerde yapın. balon patlayabiliyor:)

Kağıttan rüzgar gülü yapabilirsiiz o da yardım eder azıcık. Yaparken küçük kas grubu çalışır üflerken de konuşma ve karın, kalça kasları çalışır.
Kış geliyor cama üfleyip buğu yaparsınız, Bol bol üflesin, üflemek iyidir.

Yanakları sırayla şişirip parmaklarla ağızdan bırr sesi çıkarma oyunu gibi oyunlar oynayın.

Onunla konuşurken daha çok eksiz, uzun olmayan basit kelimeler seçmeye özen gösterin. Bir nesne veya olay için çocuk konuşmaya geçinceye kadar hep aynı kelimeyi kullanmayı tercih edin. Kelimeleri anlaşılır hızda söyleyin.
Dikkatinizi onun konuşmasında olmasın. Hemen anlarlar tedirgin olurlar. Bunlar hep oyun. Siz de eğlenmeye bakın, tadını çıkarın.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
çok kıymetli ve rahatlatıcı bilgiler aldım. tecrübe ve bilgilerini paylaşan ve daha paylaşacak olan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. birbirini hiç tanımayan insanların iyilikte ve iyi niyette buluşması çok güzel
0
🌸demirr
(05.10.17)
sıkıntı yok. benim oğlum 2.5 yaşına kadar çiçek diyordu sadece :)
0
burya
(05.10.17)
Şimdi hatırladım onu da ekleyeyim. Bir de ilk kelimeden sonra bir süre ara veriyorlar. dede dedi mesela bir süre gidiyor o öyle. duraklama devri gibi düşünün. Bir süre sonra başka kelime geliyor.

Konuşmaya başlayınca trt gibi düzgün türkçe kullanılan radyo programlarını açın, fonda çalsın.Kelime dağarcığına katkısı olur (kulak dolgunluğu olur) telaffuza katkısı olur.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
dün görüp cevap yazamamıştım.

ablam 8 aylıkken konuşmuş, 1 yaşında tekerlemeler biliyormuş. 5 yıl sonra doğan ben ise, 2 yaşıma geldiğimde saçmasapan sesler çıkararak derdimi anlatıyormuşum. kaç defa doktora götürmüşler bu çocuk sağır mı, gerizekalı mı diye. en son bir doktor "siz onu anladığınız sürece konuşmayacaktır, size kendini anlattığı için konuşmaya ihtiyaç duymuyor tembellik ediyor, söylediklerini anlamayın" demiş. ondan sonra bizimkiler beni anlamıyor gibi yapmaya başlamışlar ve ben 2,5 yaşında konuşmuşum.

bir daha hiç susmadım.
0
111111
(06.10.17)
aychovsky gayet güzel özetlemiş. Ben sadece Selim İleri'nin anlattığı anısını yazmaya geldim.
Selim İleri 3 yaşına gelmiş neredeyse hiç konuşmuyor. Aile gergin, doktora götürüyorlar, nefesi kuvvetli hocalara okutuyorlar, nafile. Bayram öncesi Selim'e ve ablasına yeni ayakkabılar alınıyor. Ablanın ayakkabıları kırmızı rugan, nasıl güzel ayakkabılar. Selim zaten ablasını çok kıskanıyor ve o hiddetle "çıkart o ayakkabıları ayağından #½ ?!$" şeklinde küfürlü bir konuşmaya başlangıç yapıyor. Aile sevinse mi üzülse mi öyle kalakalıyorlar.
0
SiyamkedisiZorro
(06.10.17)
Her çocuğun hazır bulunuşluğu farklıdır.Siz istediğiniz kadar onu konuşturmak için uğraşın, çocuk o hazır bulunuşluk seviyesine gelmeden konuşmaz. Eğer sizden aldığı komutları anlıyorsa ve tepki veriyorsa sıkıntı yok, kafanıza takmayın. Benim oğlum 2,5 yaşında kelimeleri söylemeye başladı. 3 yaşında cümle kurdu. (cümleden kastım yanyana 3 kelimeyi getirebilmesi)

Endişe etmeyin, bu zamanlarınızın tadını çıkarın.
0
indeng
(06.10.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.