Yakalarsın en fazla 1 saat 15 dk falan sürer. Gündüz kadıköyden 40 45 dk sürdüğüne göre...

Cumartesi akşam trafiğinde 1,5 saat sürdü geçen hafta. Ama siteye buçukta kalkıyor yazıp çeyrek kala kalkmak gibi şerefsizlikler yapabiliyorlar. Siz yine ucu ucuna hesapladığınızdan 30-45 dk erken gidin

Sabah 3.30 da 1 saate gidebilirm diye dusunuyorum yanılıyormuyum ? Ucagım 6 da

Savastan kactiklarini, kendilerine karsi nefret dolu olan bir yerde istese de istemese de yasamaya calistiklarini, ahir gibi evlerde ya da dukkanlarda hatta cadirlarda yasadiklarini, komik paralara essek gibi calistiklarini, bazilarinin bilinmeyen bir sekilde ortadan kaybolduklarini, kendileriyle ilgili yapilan tek seyin "yaa her taraf suriyeli kayniyo yaaa" demek oldugunu dusunuyorum.

Göçmen değil onlar. Ben sana yakıştırdım böyle düşünmeyi. Nerede yaşadığın az çok belli oluyor. Türkiye o mülteci suriyelilerden aman aman kültürlü mu zannediyorsun sen?

Dar pantolon, dekolte bilmem ne bakmayan insan var mı? Kultursuzluk ile bu bence aynı şey değil. Taşkınlık yapmak falan demiyorum.


Soruya cevap, üzülüyorum. Bu ülkede insan gibi yaşamaya gelen insanlar umduklarini bulamıyor, senin iddia ettiğin gibi kültür farkını hissedemeyen, can güvenliği olmadığını gören, yaşanılasi bir ülke olmadığını gören zaten avrupada insan gibi yaşamak için gidiyor.

Burada kalanlar da büyük yeni türkiyenin bok yemesi sonucu maalesef bu durumdalar. Kendi insanları ölüyorken acken sen kime bakacaksin zaten. Neyse özetle üzülüyorum.

Sen bir insanı aç yaşamaya mahkum edersen bir yere kadar dayanır sonra hırsızlık yapar gasp eder ne yapsın açlıktan ölsün mu. Yoksa iki memeşine bakıldı diye kendilerine evcil hayvan kadar değer vermeyen insanlardan belki iyilik görürüz diye beklesinler mi?

Umuyorum kimse evinden ölme tehlikesi yüzünden kaçmak durumunda kalmaz. Kimse keyfinelden gelmedi bunu unutmayın. Malesef komşuları büyük Türkiye.

suriyeli göçmenler hakkında yazılanları, söylenenleri duyup görünce, dünyanın her yerindeki farklı göçmen ve azınlıklar için, yerel orta sınıf tarafından aynı söylemlerin üretildiğine şaşırarak "faşizm ne kadar tutarlı bi şey" diyorum. düşüncem bu.

Adam göremeyeceği dekolteyi görüyomuş bakıyormuş burdaki her gün görüyo da sanki bakmıyo yine. Abazanın Irkı olmaz kardeşim geçin onu. Arada kalmış bir ırkçısınız bence.

Ek olarak Bkz. Mülteci

@mcfly doğru söylüyorsun bende farkındayım.

Bizleri aşagi çekerken , aynı zamanda daha yukariya çikmamız için zorluyorlar. Hayirlisi...
En çok kalmalarini isteyenler kim biliyor musunuz?
Esnaf kesimi.
Çıkarsız, bir şeyleri sevmeyi öğrenmek lazım ya neyse.

kültür farkından dolayı ırk ayrımı yapmak? seninle isviçreli arasında da dağlar kadar kültür farkı var ona bakarsan :)

neyse, zamanında hükümetin uyguladığı yanlış politikalar sonucu sorun oldular tabii. fakat bu sorunun muhatabı suriyeliler değil dönemin hükümetidir. sayı olarak aşırı fazla olmalarının dışında sen entegrasyon probleminden de bahsediyorsun. bunu sağlamak da ülkeyi yönetenlerin görevi. her önüne geleni alır, hiçbir plan, program, denetim olmadan şehirlere yollarsan tabii ki sorun olur. ancak bu sorun, tüm suriyelileri genelleyerek konuşmamıza sebep olmamalı. hatta tanıdığım birisi evini zamanında iki türk kızına kiralamıştı, evin içine ettiler, komşulardan her dakika şikayet geliyordu, kirayı geciktirip durdular. onlar çıktıktan sonra son 5-6 aydır suriyeliler oturuyor evde, en ufak bir sıkıntı yok. diğer yandan para vermedi diye adam bıçaklayan suriyeli de var, tamamen işine gücüne odaklanmış, bulunduğu yeni çevreye uyum sağlamaya çalışan suriyeli de. suriyeli yerine türk de koyabilirsin, kürt de, fark etmez.

en başta hükümet suçlu. suriyeliler veya afganlar bir fabrikada, "beyler avrupa'ya dağılıp sokaklara sıçıyoruz, çocukları dilendiriyoruz!" talimatıyla üretilen insanlar değil neticede. bugün bu insanlar sokakları birbirine katıp kontrolsüz bir şekilde her yere dağılıyorsa, bunun sorumlusu kaç göçmeni hangi koşullarda ağırlayabileceğini düşünmeden kendi çıkarları adına ülkeyi bok çukuruna atmaktan çekinmeyen devlettir. muhatap alabileceği tek bir yetkili dahi yokken suriyeli göçmenler de kendileri "hadi biz konteynır alalım, orda suriyeliler olarak yaşayalım" demez.

yine de bu suriyelilerin düzeni bozduğu gerçeğini değiştirmiyor. sadece türkiye'de değil avrupa'da da çok ciddi bir göçmen krizi mevcut şu an. suriyeliler, diğer ülkelerin vatandaşlarına göre "öncelikli" sayılıyor savaştan kaçtıkları için ama nasıl savaştan kaçmaksa bu, herifler norveç'e kadar gidiyor. merak ediyorum, suriye'de savaşan bir tane adam kalmadı mı? ne oldu yani, komple ülke olarak mı göçüyor bu insanlar?

biz kendimize bile yetemiyoruz daha. uluslararası anlaşmalarda "şu durumda şu kadar mülteci barındırmak zorundadır" gibi maddeler olsa gerek... buna uygun olarak, imkanlarımız müsaade ettiği ölçüde almalıyız tabii. savaştan kaçan insana "git orada öl" denmez. AMA "hoşgeldiniz" derken de ölçülü olmak lazım. kontrol edilebilecek, toplum düzenini bozmayacak sayıda ve hepsinden önemlisi insan gibi yaşatabileceğimiz, topluma entegrasyonunu ya da toplumdan izolasyonunu sağlayabileceğimiz kadar mülteci almamız gerekir.

özetle, ben sadece x veya y olduğu için insanların "kötü" olacağına inanmıyorum ve mantık çerçevesinde belli oranda mülteci alınmasını destekliyorum ama şu durumda suriyelilerden ve getirdiklerinden nefret etmemek de pek mümkün görünmüyor. dediğim gibi, şu an sokakta kalan insanların bazıları belki çok saygın, çok şahane kimselerdir ama ben "suriyeliler çok kötüdür" diyemeyeceğim gibi, "suriyeliler çok iyidir" de diyemem. şu an gördüğümüz şey ne? sokaklara sıçan, toplumun olmayan huzurunu daha da bozan, tavşan gibi zkişip üreyen ve sayıları kontrol edilemeyen ciddi bir topluluk. eh suçlusu hükümet tamam ama ben bu durumda suriyelilere de kızarım, kimse kusura bakmasın.

kültür olarak aramızda öyle çok büyük farklar yok bu arada, şu an için. iki ülkenin de büyük bölümü kültürsüz çomarlardan oluşuyor.

sınıra yakın bölgelerde kamplarda ağırlanıp, savaş bitince geri gönderilmeleri gerektiğini düşünüyorum. tabii bunun için çok geç. çok aptalca bir hata ile ülkeye ellerini kollarını sallayıp girmelerine izin verildi. şu an takip edilemiyorlar. "kim geldi? ne için geldi? ne yapıyor? ne yapacak?" soruları cevapsız. pimi çekip bıraktılar ülkeye ne zaman patlar bakalım.

taciz, hırsızlık, gasp, kapkaç, adam öldürme ve diğer taraftan para ödemeden, karın tokluğuna, insanlık dışı şartlarda çalıştırılma vs. gibi şeyler o göçmenlerin sonu gelip, onlar önümüzdeki 5-10 yıl içinde iyice aramızda kaynayana kadar devam edecek. daha sonra azalacak. asla onlar gelmeden önceki seviyeye inmeyecek ama azalacak.

ingiliz hükümeti nijeryalı kaçak göçmenler hakkında ne hissediyorsa ben de suriyeliler için çoçuk, yaşlı, genç vs aynı şeyi hissediyorum; çözülmesi gereken büyük bir sorun. onun dışında kendilerine karşı herhangi bir sempati beslemiyorum, zira iş hayatımın büyük bir çoğunluğunu avrupa'da geçirmiş ve halen de batı avrupa'da beyaz yakalı olarak çalışan biri olarak avrupa hükümetlerinin yasal koşullarda bana ne kadar toleransları varsa türk hükümetinin bu göçmenlere karşı x3 toleransları olduğunun farkındayım. çözümün onlara acıyıp varlıklarına tolerans göstermekten çok daha büyük ve köklü sistemlerden geçtiğine inanıyorum. ama "dinimiz amin islam" politikalarıyla gelinen sonuç ortada.

giderek çirkinleşiyorlar bunu diyebilirim. Geleceğin karanlık adamları. dekolteye, pantalona baktıkları için değil ama yaptıkları/yapacakları suçlar için nefret ediyorum

Bence Avrupalilar da Turkiye'den guden gocmenler icin ayni seyleri dusunuyor.

göçmenleri bilmem de türk milletinin bakış açısını, evlilik programında ikisi de birbirinden tuhaf olduğu halde birbirini beğenmeyip aşağılayan insanlara benzetiyorum

beach için mi parti için mi?

Suma bayaa iyi.

Suma'ya gittim, plaji iyi guzel de eglence diye bir sey yok. Calan muzik uyku getirecek cinsten, 20-30 kisi hafif hafif dans etme taklidi yapiyor. Muzik, eglence olayina hic girmeseler daha iyiymis. Ozel parti falan oldugunda belki guzeldir, bilmiyorum.

kabak, kelebekler

yerinde olsam aracım altımda fethiye,marmaris,bodrum takılırdım. bir yere bağlı kalmak sıkar.

Kabak kabak tadi verdi ya 3 4 sene once negzel kimse bilmiyordu simdi instagram kabak checkinleriyle doldu. Bodruma git ben haziranda gittim tek basima bi hafta mis gibi geldi

bunu hoca yazdıysa hiçbir şey değiştirme. diğer bütün tavsiyeler daha kötü olacak.

@otonomo: değiştirmek için değil de, asıl amacım kilo vermek. Onun için ekstra birşeyler yapabilir miyim diye açmıştım duyuruyu. yine de teşekkür ederim.

Berbat bir program.

@arnold, hocam peki nasıl değişiklikler yapılabilir?

1. Gün:
Bisiklet vs. kısmını çıkar. 5-10 dk. bantta yürü-jog at şeklinde ısın.(Diğer günler de aynı) Sonra;
Bench Press 3x12
Incline Dumbbell Press 3x12
Pullover 3x12
Sonra yazılan biceps hareketleri.

2. Gün: Off

3. Gün:
Bacağın üstüne;
Dumbbell Lateral Raise 3x15
Shoulder Press 3x12
Rear Delt Dumbbell Raise 3x15
Bu arada bir an önce squat'ı öğren.

4. Gün:

Deadlift 5x5(Form önemli)
Barbell Row 3x12
Lat Pulldown(Enseye) 3x15

Pushdown 3x15(hafif gir)
Narrow Grip Bench Press 3x12
One Arm Triceps Extension 3x15


Antrenmanların üstüne yapabiliyorsan 15 dakikayı geçmeyecek koşu bandında HIIT. Olmazsa Off günlerde sabah HIIT + karın.
Squat yapmadığın için 3 ve 4. günler arasına boşluk koymadım. Gerekirse oraya da bir off gün gelebilir.

ne spinozası abi ben de bu kadar tribe giren adamları anlayamıyorum. seçim meselesi her şey sen kant'ın diyalektiğini tamamen kavrasan da, bütün felsefeyi idrak etsen de yaşayacağınız hayat aynı hayat. hatta onların ki sokrates'in happy pig'i olduğu için senden bile mutlu olacaklar belki de. insanları nasıl mutluysa o haliyle bırakmalı.

görüldüğü gibi bu kadar şeyi okuyan sen onların aksine daha mutsuzsun.

Milleti sık boğaz etme yalnız kalırsın sonra ortak paydada hoşunuza giden şeyler varsa muhabbetiniz devam eder. Mutlularsa problem yok sen de mutluysan problem yok. Kimseye zarar vermeden herkes istediği gibi yaşasın boşver.

yeni arkadaşlar edinin chandler. bunlar da bir köşede dursun ama iki çift laf edebileceğiniz, kitap okuyan, dünyadan haberdar arkadaşlarınız da olsun. bunlarla böyle bir ömür geçmez. tam tersine kendinizi de köreltmiş, kapasitenizi aşağı çekmiş olursunuz.

sana uygun değiller, farklı ortamlara girip farklı insanlarla muhattap olmalısın.

çok fazla düşünme kafayı yersin.

eski arkadaşlarla hayatlar ayrılınca ister istemez bir kırılma yaşanıyor. herkesin birikimini yaşadıkları, deneyimleri belirliyor sonuçta.

senin için çok önemli olan bir şey onlara hiçbir şey ifade etmeyebilir. ayrıca açıkça ilgi göstermeyen bir insana zorla spinoza okutmaya çalışmak da gereksiz bir hareket. bazı arkadaşlarınla geyik yaparsın, bazısıyla film kitap tartışırsın, ötekiyle gezersin, berikiyle içersin, vs.

insanları olduğu gibi kabul etmek gerekir bazen. onlarla geçirdiğin zaman sana iyi geliyorsa görüşmeye devam et. rahatsızsan görüşmek zorunda değilsin. ama onları değiştirmeye, kendine benzetmeye çalışman da anlamsız.

sorgulama acı verici bir eylemdir, o güne kadar bildiğini sandığın şeyleri bilmediğini, hakikat diye inandığın şeylerin saçmalıktan ibaret olduğunu kabullenmek insan psikolojisinin kolay kolay kaldırabileceği bir şey değildir. Ayrıca doğduğun andan itibaren devlet seni güdülüyor, ailen seni güdülüyor, çevren-arkadaşların seni güdülüyor. Dolayısıyla sorgulamak, daha doğruyu daha mantıklıyı aramak, hayatını birlikte ya da kontrolü altında geçirdiğin tüm bu çevreye kafa tutmak anlamına da geliyor.

dünya inandığı şeyin ne kadar zırvalık olduğunun farkında olan dindarlar, düşüncelerinin ne kadar aşağılık ve vicdan yaralayıcı olduğunu bilen ırkçılarla dolu. ama inandığı/düşündüğü şey kendisini tam olarak tatmin etmese bile sorgulamaya yanaşmıyor, çünkü yukarıda söylediğim sebeplerden bu inancı/düşünceyi terk etmekten korkuyor. o yüzden ne zaman mantıklı bir şeyler düşünse şeytan vesvesesi, vatan hainlerinin kafa karıştırması, küresel güçlerin telekinezisi gibi avuntulara sarılıp bilişsel çelişkisini bastırıyor.

cehalet mutluluktur doğru. sonsuza kadar 14 yaşında huri yiyecem diye kendini patlatan adamlar emin ol çok mutlu ölüyor. ama cehaletin kimseye zarar vermediğini söylemek mümkün değil. arkadaşların masumca iç huzuru ve mutluluğu koruma yolu olduğunu iddia ettikleri cehalet aslında hem kişinin kendisine, hem yaşadığı topluma hem de tarihsel birikime ihanettir.

ben bu durumu biraz şuna benzetiyorum; arabaların motorlarında "sağırlaşma" denen bir hadise meydana gelebiliyor. özellikle yeni araçlarda, fazlasıyla sakin, düşük hız/yüksek vites/düşük devirli kullanımlarda ortaya çıkan kurum yüzünden motorun performansı düşüyor. söz gelimi 200'e çıkabilecek araç, 150'yi geçemiyor. ancak kalıcı bir problem değil. bu durumdaki bir araç biraz normalin üstünde yüklenerek kullanıldığında, motor açılıyor, üretmesi gereken gücü üretebiliyor. bir nevi silkinme yani.

bu da aynı. aslında biyolojik olarak insanlar arasında dağlar kadar fark yok ama belki zamanında fazla atıl durduklarından, belki benzer başka bir sebepten dolayı insanlar ortalama performansa ulaşamıyorlar. kafayı zorlayan durumlarda en basit seçeneği seçip, fazla sorgulamayıp hayatlarına devam ediyorlar.

yanlış anlaşılmasın, bu bir "onları aşağılama, kendini üstün görme" değil. sadece sesli düşünüyorum.

uzun lafın kısası; ben olsam boşverirdim. onlar öyle mutlu, sen de böyle mutlu ol.

yapacagın şey, üzülmeden tedaviye devam etmek. bunlar ilaçlara bağlı ve geçicidir.

1adam a katılıyorum. 1 ay çok kısa bir süre, hayatını zorlaştıran problemler nedeniyle ilaç kullanıyorsun, bu kadar bir yan etki seni üzmemeli. sürekli bir partnerin/sevgilin varsa durumu onunla paylaş ve onunla alakalı olmadığını açıkla. doktoruna danış, ama ilaçları bırakıcam şeklinde değil. bu yan etkiler ne kadar sürer, yan etkileri minimuma indirmek için yapabileceğin bir şey var mı, alternatif bu yan etkisi olmayan ilaç var mı sor. alkolden uzak durmanın da faydası oluyor.

viagra verim 10 kutusu 5 lira yanında da 2 kavanoz bal.

sıkma canını. geçici, mümkünse geceden geceye al.

"...isteksiz durmam onlarida uzuyor"

grubu değiştirseniz?

Rammstein'dan gelsin.

www.youtube.com

desert rose:

www.youtube.com

white rabbit:

www.youtube.com

nelly furtado - wait for you

içinde direk muhlis akarsu türküsünden arak barındırır.

Türk ezgisi mi bilmem ama bana bir yerlerden tanıdık gelenler:

talk dirty - jason derulo
worth it - fifth harmony

(bkz: kimin tavuğuna kışt dedik raporu)?

Şu olabilir: eksisozluk.com

Metin Çözümlemeri diye bir kitap var onda geçiyor söylemler uzun uzun ve analizi yapılıyor.

(bkz: akp kurmaylarının fantastik beyanları)

www.decathlon.com.tr

sorun olmaz

ne bileyim yahu, bu da herşeye başvuruyor demesinler :)

bence en çok istediğini seç. ne iş olsa yaparım dediğini düşünebilirler. kararlı olmak her zaman iyidir.

haklısın freya ama bazen beklemediğin yer aramaz, hiç beklemediğin yer arar ya, o hesap, ne bileyim belli olmaz gibi

şirket küçük de olsa büyük de olsa işe alımı yapan bir veya iki kişi. o yüzden iki ilanda birden adın olmasındansa sana en uygun olduğunu düşündüğün pozisyon daha mantıklı.

aynı alandan birden çok ilana başvurabilirsin yahu tabii ki.

örneğin finans alanında senin kıdemine uygun 3 pozisyon varsa başvuracaksın tabii.

geçtiğimiz günlerde aynı firmadaki iki farklı pozisyona başvuran mühendis arkadaşıma lafı geçirmişler görüşmede. başvurduğu pozisyonun müdürü, görüşmenin ortasında "arkadaş zaten proses mühendisliğine de başvurmuş, ne iş olsa yaparımcı galiba" deyivermiş.

siz bir pozisyona başvurun, diğer pozisyona düşünüyorlarsa onun için çağırırlar zaten. cv aynı cv, ik aynı ik çünkü.

gayet olur. Is aradigim zamanlar da oda olur buda olur diye ilanlara basvuruyordum. Gorusmeye gittigim de ona da basvurmussin buna da hangisini istiyorsun ki ikisi de kel alaka die yapistirdi ik ci. Hem satis alanina hem finansa basvurma. Satisa basvur pazarlamaya basvur. Finansa basvur muhasebehe basvur gibi

Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurun. İlinize en yakın heyeti şuradan bulun:

www.tuketici.gov.tr

Biraz daha detaylı bilgi sahibi olan birisi varsa çok makbule geçer. Fatura geldiğinde ne süre içinde nasıl itiraz etmeliyim vs. Ortada bir anlaşmazlık değil kasıtlı dolandırıcılık var. Buna göre hareket etmek istiyorum.

btk sitesinden şikayetinizi iletebilirsiniz, ben genelde oradan yaptığım tüm şikayetlerde olumlu sonuç aldım

tuketici.btk.gov.tr

Sen de popülerliğe oyna sürekli, illaha ilgi gösterenin olur bu ülkede. Bu kadar basit.

Edit: Kitabı okumadım. Ece Vahapoğlu'nun yazdığı herhangi bir şeyi bırak almak, PDF olarak bile indirmem.

asdhafsfa

videoyu izledim karı mal. sulu sulu bana bana gibi bi şey çevirecek ispanyolca yırtmak için ingilizce çevirmeye çalışıyor onu da watery watery diyor. kim la bu napmış da buraya çıkmış.

nasıl zengin olunacağı ile ilgili kitaplar yazıp kitap geliri ile zengin olan şarlatanlarınki ile aynı sebepten.

halkımız tembel ve aptal ne yazık ki.

Aha, bu kadın bizim salonda antrenman yapıyor. Ünlü müymüş?

salladiklarini sanmiyorum. adsense' den ekran goruntusu paylastiklari oluyor. ayrica o dandik tasarimli sitelere kimse girip de reklamlara tiklamaz diye dusunuyorsun ama sasirtici bicimde tiklayanlar oluyor. en son ne zaman bir web sitesindeki banner ilgimi cekti de tikladim hatirlamiyorum. icerige gelince: hakkinda az bilgi olan ama arama potansiyeli fena olmayan bir konu bulup hakkinda duzenli ve kopya olmayan icerik girmek ilk kural. sonrasi arama motorlari icin optimizasyona bakiyor ki burasini cok detayli bilmiyorum.

not: ev-araba aldiklari sitenin ne kadar surelik calismanin bir urunu oldugu da onemli burada.

ev araba olmasa bile ayda 200 300tl getirecek bir sitenin günlük ziyareti ortalama kaç kişi olmalıdır tahminen?

Gunluk ziyaretci sayisi tek basina bir kriter degil. Ziyaretcilerin hangi ulkeden oldugu, reklam tiklama aliskanliklari, hangi konularla ilgilendikleri vs hepsi onemli.

5X cop ziyaretci olur kazandirmaz, X ziyaretci olur kazandirir kalitesine gore.

reklamin tiklanma oranina ve tik basina kazandirdigi paraya gore degisir. bir konu ile ilgili reklam verenler yuksek ucret odemeyi kabul etmislerdir ama baska bir konuda o kadar istekli olmayip daha dusuk teklif verirler yayinlanacak reklam icin. yani 1 tiklama = 10 kurus gibi standart bir deger yok. ayrica sitedeki reklam yerlesimleri falan da onemli. misal reklami sidebardan ana icerigin altina tasimak, o reklamin tiklanma oranini arttirabilir veya azaltabilir.

neden gerçekten ev, araba alma dedin bakayım?

valla 8 aydir kullaniyorum.daha 100 TL anca birikti hesapta. benim hatam tabi de, yine de ev arabaya kadar gitmez diye dusunuyorum.

ev şimdilik zor da, bende ikinci el bir araba alıcam. daha doğrusu arabamı değiştiricem üzerine 9-10 bin daha koyup.

bu arada ortlamam 800-1200 arası değişiyordu. bu ay 1400ü geçtim şimdiden. hobi olarak uğraşıyorum. yoksa mesleğim muhasebe :)

çevremde aylık 30k+ çeken bir çok insan var. mümkündür

20k+ olursa vergi verirsin diye biliyorum.

mümkün tabii ki. ama mesela mesela 1 milyon tekil hiti olan bir siten varsa mümkün. ya da on binlerce hiti olan bir sürü siten varsa.

öyle bir konu bulayım, yabancı makaleleri çevireyim kafasındaki webmaster kardeşler için değil yani.

zamanında ayda $1200 getirisini aldım. eskiden çok fırsat vardı ama şimdi azaldı biraz.

125 cc başlamak için ideal ama çok çabuk sıkar. 125 cc alacaksan 8.450 tl'lik cbr125 yerine 4.900 tl'lik ybr 125 almak daha mantıklı.

ya da direk cbr 250 al.

bence iyi seçim honda ikinci elde değer kaybetmiyor bir iki yıl kullanır daha büyük cc'li bir motosiklete geçersin.

700 TL'ye kaliteli bir İtalyan markasından takım elbise alamazsın. Ama güzel slim fit takımları olan Network, Fabrika, Damat, Tween işini görür.

Gömlek beyaz olsun da kravat çok farketmez. Genelde siyah tercih edilir ama çok renkli olmayan her türlü kravat da iş görür.

Zegna takım elbiselerde indirim başlamış.

kendi ısıtıyorsa neden iki hortumu da bağlamak gerekiyor? 40 dereceye kadar sorunsuz yıkıyor çünkü ama 40 derece üstü bir program seçersem su alıp 2 tur dönüp stop ediyor.

e hava alır öbür girişten ondan iki hortumu da bağlamak gerekiyor musluğa şundan takıp bağlayın iki ucu da : www.muslukcu.net

@rexex

problem şu ki o resimdeki çoğaltıcı zaten takılı ama diğer uca da bulaşık makinesi takılı :)

sorun diğer hortumdan hava alması ise bir şekilde o hortumun ucunu tıkayıp filan çözebilir miyiz?

beyazlar.

vitiligo var mı?

ohoo ben 20 yaşındayım bende beyaz, sarı, kızıl hepsi var.

benim yaş 28 beyaz sorunu var bende de sorun mu desem bilemiyorum gerçi.
geçen minibüste bi çocuk yer verdi la bana (:

derhal bir şekilde getirtin o adamları, sözleşmeyi imzaladığınız tarihten itibaren faturalamaya başlıyorlar, bilginize.

@gonion gerçekten mi?

peki bu şerefsizlik yanlarına kar mı kalıyor? yoksa tüketici hakem heyetine filan gidip sonuç alabiliyor muyuz? nasıl oluyor?

ciddiyim hocam. bana aynı oyunu oynadılar, hatta gelip bağlayamadılar vs vs, en son ben kendim parasıyla usta getirtip bağlatabildim interneti. ama ben internete girene kadar geçen 15 günlük faturayı şak diye tahsil ettiler. işim gücüm çok olduğu dönemlerde olduğu için uğraşamamıştım da. aklınızda bulunsun.

İmzalayacaginiz taahhutnamedeki şartları dikkatlice okuyun. Orda yazmaya bir ücret talep edemezler

emin ol 40 lira ödemezsin. biz 12 aylık ttnet'i 10. ayında kapattırıp 140 tl ödedik. bence başka masraflar da çıkar. 100+ tl diyorum ben.

taksitlendirdikleri aktivasyon ücreti, hizmet ücreti, aldıysanız modem ücreti vs. onları alıyorlar zaten de,

benim sormak istediğim, taahhüt ettim diye kullanmadığım ayları da alma ihtimalleri olup olmadığı.

taahhütname kalktı diye biliyorum son 2 aydır, daha önceden para alınmış olanlara bile paralarını iade ediyorlar şöyle bişey ; www3.ttnet.com.tr

"fesih sonrası alacakların iadesi" taahhütname kalktı demek değil. o başka bir şey.

sen mesela taahhüt içinde 24 ayın indirimli 6 ayı sonrasındaki 18 ayında 50 liralık normal ücret ödeyeceğim diye imza atıyorsun, sonra ttnet normal ücreti 55 lira yapıp senden 55 lira almaya başlıyor. bu durumdaki kullanıcılara aradaki fark geri ödendi.

arabanla mı? yoksa toplu taşıma ile mi?

toplu taşıma ve tabi yürüyerek (:

mesela üsküdar olur deniz yolu ile 10 dakika da beşiktaşta olursun. üsküdar iskelesine olan mesafende 10 dakika olursa 20 dakika da beşiktaş. sabah işe giderken kahvaltını çayını da motorda gemide içersin oh mis. benim görüşürüm bu. fiyatlarda uygundur eğer paranın önemi varsa.

paranın önemi en az zaman kadar var.
ulaşım çözümlerinde sadece iett kullanmak istiyorum ve 2'den fazla araç değiştirmeye yanaşmıyorum.

mesela tavsiyeniz üsküdarsa hangi semtleri uygundur dediğime
, bu semtleri araştırıyorum..

bu arada tercihim avrupa yakasında olması..

yanıtlarınızı bekliyorum.

ortaköy. trafik varsa bile max. 40 dakikada falan beşiktaş'tasın.

başka başka.. şişlide nereler olabilir, sarıyerde nereler olabilir, fatihte olabilir mi, kadıköyde iskeleye yakın nereler bar, efendim bunları belirtebilir misiniz?

üsküdarda doğancılar, salacak buralar iskeleye yakın.

sarıyer'de nereler olabilir bilmiyorum ama şişli'de fulya, mecidiyeköy bunlardan sonra da şişli merkez olur. ortaköy, gayrettepe, kabataş, fındıklı, levent, karaköy, taksim, eminönü olabilir. fatih de olur aslında. özellikle aksaray, fındıkzade, çapa, cerrahpaşa, k.m.paşa gibi semtler uygun.

ama en yakın yerler ilk yazdığım yerlerdir.

sarıyer'i kafadan ele bi kere, o kadar uzağa gerek yok.

trafik olsa da olmasa da en iyi, en temiz ve en rahat ulaşabileceğin yer kesinlikle üsküdar. motorla 10 dk. araba, otobüs falan filana hiç gerek yok.

beşiktaş çevresinde genelde trafik vardır. ortaköy burnunun dibi gibi görünür ama iş çıkış saatinde trafikte harcanırsın.

edit: gerçi sadece iett istiyormuşsun şimdi gördüm. neyse yazdım o kadar silmeyeyim :)

Tabii ki Galaxy S ama i9000 olanı. i9003 olanı var, özelliklerinin bir kısmı kırpılmış, güncel olan model. En büyük fark SuperAMOLED ekran olur. Ekran büyüklüğü de var tabi, S biraz daha büyük.

İşlemciler denk sayılır, W'deki işlemci 400 MHz fazla ama ufak bir root işlemiyle S'in de işlemcisi o seviyeye çıkabiliyor zaten. PowerVR SGX540 daha güçlü bir grafik işlemci ayrıca.

S ne kadar eski olursa olsun hala caziptir ama dediğim gibi i9000 olanını bulabilmek mesele.

İkisi de değil, HTC One V ya da Galaxy Nexus derim. Söylediğin iki telefonda eskidi, yazılımları eski, donanımlarının hakkını veremezler, HTC One V bu ikisinden daha iyi, Galaxy Nexus ise One V'den daha iyi.

Galaxy S kullanıyoum, Galaxy W kullanmadım ama az bir şey baktım, oyunlar da dahil olmak üzere genel olarak W'den daha fazla performans alman mümkün ama Galaxy w'ye pek developer ilgisi yok. En son iki üç gün önce baktığımda kimse daha 4.1 romu yapmamıştı w'ye ben ise neredeyse 1 aydır 4.1 kullanıyorum ve performansı şu anda muhteşem. Ekranı da daha iyi olduğundan Galaxy S'i 4.1'e yükselten şartıyla tavsiye ederim. Isınma gibi şeyler arasında pek bir fark yok, çok da önemli bir şey değil bence zaten. Çoğu telefon ısınıyor, S3 falan da gayet ciddi ısınmakta. Bir de eğer ikinci el almayı düşünüyorsan (sıfırını bulamazsın muhtemelen zaten de) ekranını iyice incele çünkü ekranları çok uzun ömürlü değil, ekranı hep yüksek parlaklıkta kullanan biri 2 yılda içine edebilir.

Tabii ben sadece söylediğin iki telefonu karşılaştırdım, Galaxy Nexus bulursan ucuza elbette ikisinden de daha iyi ama One V'den uzak dur, altı ay sonra herkes unutacak hiçbir şey geliştirilmeyecek. Sony için bu önemli değil çünkü uzun süreli yazılım desteği veriyorlar, HTC ve Samsung içinse popüler modelleri almak daha mantıklı.

@nurigagarin;

HTC One V her yerde adı geçen ama donanım olarak 2011 model herhangi bir Sony Ericsson Xperia modelinden farkı olmayan bir telefon. 1 GHz işlemci, Adreno 205 GPU ve 512MB RAM, bunlar Neo V modelinde aynen mevcut. Galaxy S ile bile mukayese etmem şahsen. W ile rakip olabilir en fazla. Son zamanların balonudur HTC One V. O fiyatlarla nasıl satılıyor, onu da anlamış değilim.

htc one v yi pahalı olması nedeniyle zaten eledim. ben de o fiyat farkını hakeden bir ayrıcalık görmüyorum. nexus haketse bile çok pahalı benim için ben bu ikisinden birini alıcam.

Bu arada şunu da ekleyeyim, ikisi de resmi olarak 2.3'ten yukarıya yükseltilemiyor, benim anlattığım işlemi kendin yapman gerek. Eğer ben beceremem öyle işleri falan diye düşünüyorsan ( bi numarası yok gerçi de) sony modelleri daha başarılı xperia sola örneğin galaxy w ile yakın fiyatta ancak hem halen güncellenen bir telefon hem de performans olarak bahsi geçen telefonların hepsinden daha üstün.

vergi dairesinde gördüğün herkes gelir uzmanı veya gelir uzman yardımcısı.
türkiye şartlarında çok güzeldir daha ne olsun.

güzel ruşveti var.

rüşveti temiz kemiksiz para bırakır.

rüşvet yemiyorsak bir manası yok mu yani?

yatışı da iyi..

kızartmalar dahil en sağlıklısı zeytinyağı diye biliyorum ben de. ayrıca yıllardır yerli-yabancı yemek programı seyrederim. zeytinyağı haricinde yağ kullanan şefe rastlamadım. yağın yanması öyle kolay bir şey değil ayrıca. yağın saatlerce ateşte kalması, o yağda defalarca üst üste kızartma yapılması gerekiyor (fast-foodlarda olduğu gibi).

zeytinyağı ile kızartma yapılmaz. kokuyor çünkü deli gibi kızınca. ayçiçek beğenmiyorsanız fındık yağı var. biz evde ondan kullanıyoruz.

Yuh üstüne yuh diyorum.Zeytinyağının zararlı olduğunu düşündüğünü söylediğiniz yerden sonrasını okumadım.En sağlıklı yağ zeytinyağıdır.Pahalı derseniz ayçiçeği alınız.Mısır yağı almayınız GDO var.

Zeytin yağı diğer yağların aksine yüksek ısıda kızdırılmamalıdır, duman çıkmadan önce kullanılması gerekir yoksa yağ yemeğin tadını kötü etkiler.

@freekara

o dediğin trans yağ oluyor.

zeytinyağı zararlı dememiş. zeytinyağı kolay yanar ve yanan yağ da doğal olarak zararlı demiş.

doğrudur zeytinyağı kızartmada kokar ve çabuk yanar. fındık yağı benim oyum.

Zeytinyağ kızartmalarda zararlıdır diyenler yanlış biliyorsunuz.Sadece zeytinyağ kızartılınca eskisi kadar sağlıklı olmaz olay budur.

kesinlikle kızartma dahil zeytinyağ kullanıyorum kullandırıyorum.

Zytinyağı kızartmada zararlımıdır bilemem ama iğrenç bir koku ve tat bıraktığı tartışılmaz.

Annem bütün yemeklerde zeytinyağı kullanır ama kızartma yaparken zeytinyağının içine çok azıcık ayçiçek yağı karıştırır.

sanırım en sağlıklısı zeytinyağıdır. ama şu da bir gerçekki evde sadece zeytinyağı kaldıysa kızartma yapmamayı tercih ediyorum. kokusu ve tadı yüzünden. ama salatalarda da favorimdir.

kızartmada ayçiçek yağı. zeytin yağı ağır bir tat bırakır kızartmalarda. zeytin yağı pişmeden yenilince güzeldir. sebze yemeklerine ve salatalara konur.
not:giritliyim.

zeytinyağı 250 derecede yanar ve yanmaya karşı en dayanıklı yağdır. annenize doğrusunu anlatın. kokusundan şikayetçiyseniz fındık yağına yönelin.

rol. ayın elemanı seçilmece filan herhalde. bana nemrut olanlar denk geliyor ama hep.

kurumsallık böyle birşey işte. işler arttıkça sevinenleri de var. kendileri kazanıyorlarmışçasını.
burada küfür edilecek tek yer kapitalizm. insanları bu hallere sokan o.

motive edici operasyonel sistem. ayrıca nispeten eğitimsiz ve bu nedenle yönlendirilmesi daha kolay personel. gaz vererek haydi hoppa daha hızlı vs diyerek çalıştıran müdürümsüler.

bu tür bir işi nimet olarak gören elemanlar da var.

nasıl, ben de hiç anlamıyorum. hele o mcdonalds/burger king'teki tezcanlıların gözüne acılı ketçabı basasım geliyor her seferinde. sonra diyorum, "boş ver hank, o da emir kulu n'apsın?". her seferinde bağışlıyorum onları. her seferinde. her.

öyle dansetmeden çalışanların kovulduğuna şahit olduğundan ve o aldığı asgari maaşa şiddetle ihtiyacı olduğundan olabilir.

ülke belirtirsen dogru cevabi alirsin.

Turkiye'de yeni mezuna verdikleri maaslar bile bazi sirketlerin stajyerlerine verdikleri maastan dusuk. Yani eger para icin staj yapacaksaniz zaman kaybedersiniz.

yani asgari ücret veriyorlar, 300 veriyorlar falan gibi bir bilgisi olan yok mu.

@crown yeni mezunlara 1500 civarı veriyorlar. stajyerine 1500'den fazla varan şirketler?

600 700 civari olmasi lazim. Departmana gore 3 5 fark edebilir.

Ey den bildiriyorum.

Evet 1500'den yuksek maas alan intern'lerin oldugu firmalar var.

sadece tipine bakarak honda

CB125E yeni bir model.Şimdiye kadar hep YBR125 ile CBF150 kıyaslandı.İkisinin de çok güzel motorlar olduğunu kanısı ortada.CB125E hakkında yorum okumadım.YBR için çok iyi yorumlar var yani illa bu ikisi arasında olacaksa.

ikisi de iyi aslinda, japonlar sonucta.

cb125'ler yeni olmasina ragmen bayagi tutuldu, bi arkadsimda da vardi, memnun motordan.

bu arada ilk motor olacaksa bence ikinci el al daha iyi.

@nawres
ne ilk ne de son:)

honda çok seksi duruyor.

2-3 ay önce ybr 125 aldım ve çok memnunum.

cb 125 i bir alternatif olarak dahi düşünmedim. artık o kadar söyleyim.

püf... rüzgarı bunlarla hissetmek. dostum rüzgar demişsin ama bunlar esinti. motora başlicaksan da cb125 alacağına cbr125 al.

proje bazlı verilen hibeler var. bir takım sosyal sorumluluk projeleri veya tarımsal projeler için verilen AB hibeleri de bu kapsamda.

mısır gibi ülkelerin aldığı türden yılda birkaç miyar $lık bağışlar almıyor mu yani?

predator vs. istihbarat paylasimi yapiyorlr onun masrafi milyonlarca dolar ediormus hibe olarak dusuneblirisin misir afgan pakistan tarzi almiyor

açarsın kayıtlarla ama bişey olmaz. sanmıyorum. ha ama keşke olsa. bunlar iç savaş başlatacak tipler işte.

açılmıyor çünkü hakaret belli bir kişiliğe yönelik olmalı. avukatlar dolandırıcıdır dediğinde avukatlar dava açamaz ama bu apartmandakiler dolandırıcı dediğimizde apartmandakiler dava açabilir. belirli çünkü apartmanda kimin olup kimin olmadığı. belirlilik ilkesine göre dava açamazsın yani.

ayrıca bkz: www.eksisozluk.com

belirlilik ilkesinin alakasını anlamadım. "kürt"lük veyahut "yahudilik" bir meslek gurubu değil ki, hakaret bir "genelleme" çerçevesinde değerlendirilsin.

“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama
Madde 216-
(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


bu gerekçelerle bir dava açılıp mahkumiyet talep edilemez mi?

meslek grubu değil kastım zaten örnek olsun diye dedim onları, hakaret suçu bakımından ele aldım ayrıca. yani hakaret suçu oluşmaz ancak madde 216 oluşabilir mi diye düşünürsek ( ki cevaplarken düşünmemiştim ) 216/2 suçmalasıyla dava açılabilir ve büyük ihtimal kabul de edilir. yapılan -söylenen- bariz suç çünkü bu maddeye göre.

savcılığa suç duyurusunda bulunabilirsin, en azından ifadeye çağrılır o arkadaş diye düşünüyorum, yazdıklarını silmesi birşeyi değiştirmez.

ayrıca istediğin ilçedeki/ildeki savcılığa gidebilirsin.

tek yaşadım, hala yaşıyorum. bence çok güzel bir şey değil. aileyle yaşamak ise hiç güzel bir şey değil. aileye göre, kişiye göre değişiyor hep.

tek yaşadım, sonra aile yanına döndüm. dışarıdayken aklım onlarda kalırdı. şimdi aklım dışarıda. aile böyle bir şey.

Çocuklukta uzun süre ailemden ayrı kaldım, ben geldiğimde onlar biraz dağıldı, şimdi ne zaman uzak bir yere gitsem buruk oluyorum.

11 senedir ailemden ayri yasiyorum. Bazen yanlarindan ayrilirdiktan sonra agliyorum. Bazen kendi evime donunce ne kadar ozledigimi hissediyorum. Ne biliyim. Hoş bişey degil. Ama onlarla da yasayamam gibi geliyo artik. Arada sirada yanlarina gidip 1 hafta 10-15 gun kalmak iyi oluyo.

gurbet sorun değil. yalnız olmak sorun. öğrenciysen ve ev arkadaşın varsa pek sorun olmuyor. ancak yalnızsan, çalışıyorsan, sevgilin veya eşin yoksa zor gelir tabi.

gurbeti bilmem ama ne zaman yurtdisina gitsem turkiyede yasamadigim icin cok mutlu oluyorum geri donunce uzuluyorum

Fransız filmi var yeni. Untouchables.

Dog Day Afternoon

into the wild

hotel rwanda

cidade de deus

something the lord made
fastest indian
remember the titans
we are marshalls

the intouchables

dog day afternoon +1 al pacino faktörünü de hatırlatmak isterim..
hatta ben de mi izlesem tekrar ya:)

good will hunting

das experiment

alive(1992)

-Munich (2005) *Mutlaka izle
-Catch Me If You Can (2002)
-Schindler's List (1993)
-The Pianist (2002)

a beautiful mind

mocking bird don't sing www.imdb.com

Middle Men

bunu bahşisinide unutma dostum.

a2 ehliyetin mutlaka olsun, dikkatli kullan 30 dakikada yetiştiricem diye hem kendi hayatını hemde başka insanları riske atma.

bahşiş çalıştığın semte göre değişir. bağdat caddesinde bir şubedeysen günde 100 lira bahşiş gelebilir ümraniyede günde 20 lira. mümkünse şubede motorcu olarak çalışan diğer elemanlarla biraz muabbet et asıl detayları onlardan alırsın.

İstanbul'da değilim :) Ege illerinden birindeyim diyebilirim, (izmir değil :) )
Bahşiş olacağını pek sanmıyorum, ama kötümser olmamak gerekiyor.

Ehliyetim var, a2, orada bir sorun olacak değil.

Şimdi sigorta takibi için ne yapmalıyım? yani, 15 günlük deneme süresinde, dominos sigortamı başlatmak zorunda değil mi? her ne kadar deneme diye de olsa?

Bunlar tek tek de sorucam yarın.

yaşın kaç ?

motorcu olarak sadece 45-50 yaş üstü elemanları alıyor işe, sigortadan dolayı.

dominos genç motorcu çalıştırmaz, 18 den düşüksen ok.

aga dominostan alan adam 30 dk nın hesabını yapacaktır onun icşn bahsisi unut birde azmıs asgari ucret,pizzanın en buyuk boyunun maliyeti 2,5 lira sana 0.2 veriyorlar ayıp

şurada epey bilgi var:

www.motosiklet.net

@Resulwestbrook yaşım 22 ve buradaki şubede çalışan motorcuların yaşı çok çok genç.

@otonomo biraz baktım bir şeyler teşekkürler.

abi işte insanlar bu şartlarda çalışmasa bu insanlar daha yüksek maliyete işççi çalıştıracaklar ama şu da var milletin ihtiyacı var az ama sonuç olarak para kazanıyor azda olsa.

futbol oynadın mı yakında?
tr.wikipedia.org
bu gibi duruyor, ben de dizimi bir yere çarptığımda olmuştu, bir kaç hafta böyle sabah kalktığımda filan kilitleniyordu dizim, gün içinde ısındıkça düzelir gibi oluyordu, geçti sonra...

Ya bı krem var kırmızı eklemlere sürmelik. İsitip iyileştiriyor hatta elle sürmeyelim diye krem çıkan yeri geniş yapmışlar onunla yayıyorsun. O her bi seye iyi geliyor adını hatirlayamiyorum deliricem. Hatırlarsam yazarım.

teşekkür ederim. dayanamayıp hastaneye gittim. röntgen sonucu tendinit dediler. ağrı kesici ve kas gevşetici geçirmezse haftaya mr için tekrar gidicem.

Ben bu durumda genelde şöyle yapıyorum:

1. Konu ne kadar önemli olursa olsun tekrar cevap vermiyorum.
2. O 5dk sonra yazmışsa ben 6 dk sonra yazıyorum.
3. Madem gördün neden artistlik yapıyosun diye şakayla karışık laflar ediyorum.
4. Karşımdaki kişiye göre merak edebileceği bişey yazıp facebooktan çıkıyorum, ister görsün ister görmesin öyle merakta kalakalsın :)

meşguliyetten oluyor. ben bazen tab değiştirince bile unutuyom birine cevap yazacağımı.

fb'ta şöyle bir şey olmuyor mu o seen olayında. yazdı misal karşıdaki benim bi sekmede o mesaj yeri açık geldi mi pıt diye düşüyor mesaj ama ben başka sekmede başka bir işle uğraşıyorum. o zaman o pıt diye düştüğünde de seen yazmıyor mu karşı tarafta?

nyse işin vr snrm ii gceler sna.

Belki de çok kişiyle konuşuyordur,sana sıra gelmiyordur.Bunu da hesaba katmalısın,biraz paranoyakça ama işte.Kötü bişe...

(bkz: rosetta stone)

ben de aynı işlemi yaptım, yeni bir aktivasyon gerekmedi. kaybolan kartım bile kayıtlı duruyor hala.

Her kart ekleyişte aktivasyon yapılıyor normalde ama verified yazdığına göre aynı banka olunca gerek olmuyor olabilir.

ben plakayı çıkarmadım da yeni çıkarıcam.

hayır, kocaeli plakası alırsın 34 alamazsın o şekilde.

Peki Kocaeli'nden çıkartabilir miyim bir adres versem? Yoksa kendi adres kaydımın olduğu ilde çıkartmak zorunda mıyız?

evet orada çıkartabilirsin ama tavsiye etmem, ilk yabancı plakaları çekiyorlar, yolda yabancı plakayı görünce kendini bi halt zanneden şoförler yol istiyor falan, veriyorsun ağızlarının payını ama ne gerek var.

geçenlerde benim de başıma geldi utorrent sürümünden kaynaklandığını duymuştum isterseniz foruma bir göz atın.

güncelledim, hala aynı :/

upload'ı sınırla.

eğer uploadı sınırlarsan karşı makina senin download hızını da otomatikman keser o yüzden upload hızını kesme. portable utorrent kullanmayı dene veya diğer torrent programlarını kullanmayı dene

yıllardır torrent kullanmıyordum gecen ay eski alışkanlıkla utorrent kurdum. portlar, seederlar falan sorunsuzken aynı şey benim de başıma geliyordu. vuze ye geçtim, sorunsuzum.

uploadı sınırlarsan kimse senin download hızını falan sınırlamaz.

Herhangi bir hesaba aktarmak ücretsiz olduğundan ve döviz hesabı da bir hesap olduğundan pozitif.

deliberte mantıken öyle olması lazım mı diyosun yoksa denemişliğin var mı? mantıksız çok şeyle karşılaştım paypal'da da o yüzden soruyorum :)

paypal hesabınızdaki parayı TL olarak çekebilirsiniz. Döviz olarak çekmeniz imkansız.

Ayrıca facebook ta paypal Türkçe destek veriyor. Oraya da aklınıza takılanları sorabilirsiniz. Yanıt veriyorlar.

www.facebook.com

Paypal döviz dönüştürme işleminden para kazanıyor. Dolar olarak direkt getiremezsiniz.

olabiliyor bir arkadaşım olmuştu. sadece genel kültür genel yetenek çözüyorlar diye biliyorum. ama sonra emniyetin sınavlarına filan da girmişti.

evet pomem oluyor o dediğiniz. o şekilde araştırırsanız rahatlıkla ulaşırsınız bilgilere. dövme de büyüklüğüne küçüklüğüne nerede olduğuna göre değişir.
edit: buradan kasıt götünde dövme varsa zaten göremezler. öyle kolunda falansa eliyorlar.

kpss b grubundan sınava girip p3 puan türünden 60 ve üzeri almak gerekiyor.
dövmesi olanlar polis olamıyor.

joe against the volcano :) 12 yaşındaydım ama.

(bkz: patch adams)

yok kanka ya izledikten sonra değiştirecekmiş gibi oluyor, ertesi gün filmi izlediğimi unutuyorum.

şeytanın avukatı, işte o anda avukat olmaya karar vermiştim bile

nickten karakter analizi. buyurunuz stalkerthefilm. :)

once upon a time in america
gangster olmaya karar vermistim, ama bayagi gec kalmisim meger.

Salò o le 120 giornate di Sodoma (1975)

(bkz: into the wild) bu mesajı ağaç evden giriyorum.

2046 hayatımın dersini aldım

kaybedenler kulübü...

ertesi gün olimpos'a gittik o gazla a.k.

o değil bizim gibi gelmiş olan 2-3 ekip daha vardı. çok feciydi la. bi daha da film izlemedik sonra.

Leon. Tetikçiyim artık.

interstate 60

bende bi haltı değiştirmedi ama hamuru yumuşak olanların şekillenmesine yardımcı olabilir

bildiğim kadarıyla sabıka kaydı olması için mahkumiyetin kesinleşmesi gerekiyor. dava açıldı diye sabıkanız olmaz. yurtdışına çıkış yasağı filan da koyacağını sanmıyorum mahkemenin.

yazdığınız bundan ibaret ise mahkemeden de bi şey çıkmaz bence. o polislerin iddiası ne? "acımasızca adam dövmek şerefli bir davranıştır" diye karar çıkmasını mı bekliyorlar?

daha önce bir suç işlemediysen (bkz: hükmün açıklanmasının geri bırakılması)kararı verilecek ve 1 yıl yada 5 yıl boyunca hakimin takdirine kalmış şuç işlersen bu mahkemede çıkan kararla birleşecek sabıka kaydın olmaz yurtdışınada cıkarsın sorun etme. ama ilaki bir ceza alacaksın kimse kimseye şerefsiz diyemez. sana tavsiye bir kavgada adama tokat at ama hakaret etme hakarettin cezası daha fazladır.

ben de kendisinin bi tane videosunu izledim. koskoca din hocasi da olsa yapiyo oyle seyler.

Adnan Oktar da yapmisti bir zamanlar.
Harem kurmus ünlü makenleri kendine cariye yapmisti.

Ama Cübbeli den hic beklemezdim.

tamamını izlemeni tavsiye ederim. en azından 2:10 dan itibaren izle derim.inanmak ya da inanmamak sana kalmış.
www.youtube.com

Unesco ve uluslar arası destekle patrikhane ile çarşamba cemaati arasında bölgede patrikhane çevresinin Vatikan benzeri şekilde genişletilmesi çalışmaları dolayısıyla bazı ihtilaflar yaşandığı bir dönemde ortaya çıkan görüntülere ben inanmadım. Gidin ve bölgeyi gözlerinizle görün millet evinin balkonuna pankart asmış "terk etmiyorum" diye.. Toprak kayıyor uyanık olun..

fuhuş yaptığını kaydedip bunu yayınlamakla tehdit eden eski korumasını çete yoluyla korkutmak istemiş, çete yakalanınca bu da çeteye ortaklıktan içeri alındı.

müridleri bir liste yayınlamıştı video'daki adam cübbeli değil diye. video'daki adam neredeyse ayı gibi korumayla aynı boyda, halbuki hocamız 1,55 boyunda falan filan diye gerekçeler vardı. çok ilgilendiğim bi konu olmadığı için çok okumadım ama google'da aratıp bulabilirsiniz.

çete +1

Fethullah Gülen'in ve cemaatinin İslam'ı tahrip ederek kendilerine göre yonttukları yönünde açıklamalar yaptı.

ilk soru için uygun olur mu bilemedim ama funny games ve goodbye lenin iyidir. ingilizce yazdım isimlerini ama almancasını bilemiyorum :)

2)Das Experiment

1) Alarm für Cobra 911 var dizi olaraktan. Semih ile Tom un süper aksiyon dolu hikayesi. Mutlaka biliyorsunuzdur onu orjinal dilinde izleyebilrsinz.

bahsettiğin özelliklerde uzak ama benim için değerli bir tanesi:

(bkz: das leben der anderen)

2- Der Himmel über Berlin (1987)

almanca bilgisi asilasin diye bakiyosan filmler degilde dizilere bakman lazim.

csi lar,mentalist,dr house etc her türlü dizinin almanca dublajlisina bakarsan daha cok verim alirsin.

konuştuğunuz kızın türkçe ile ciddi problemleri var lakin sizin anladığınız şeyi demeye çalışmış bence.

e olabilir. neye takıldın anlamadım ki? çivi çivi hesabı söker atarsın taktikleri de kapınca :P

kız, erkek arkadaşı ile pek mutlu değilmiş, bu duruma da o bahsettiğin en yakın arkadaşı baya üzülüyor olmalı ki sana böyle söylüyor. bu yakın arkadaş demek ki kızın seninle daha mutlu olacağını düşünüyor ve bu sebeple yardım ediyor.

erkek arkadaşı değil. resmen platonik yaşıyor sevdiğim kız bildiğim kadarıyla.

kizin yakin arkadasi kizin erkek arkadasina(eski?platonik?) gicik oluyor. seni oraya daha uygun buluyor.
ama tek sebep o unutsun diye degildir yani. sizi iyi bir cift olarak da goruyordur bence..

ne zaman sorsam "sana değil ona yardım ediyorum." diyordu. ya zaten özgüveni gerçekten 0'ın altında bir insanım. üstüne sevdiğim kız da çevremdeki en güzel kız diyebilirim. ne biliyim klasik müziğe tiyatroya kitaba ilgisi, üstüne üstelik bir de dünya güzeli gibi olması falan. bunu dedikten sonra tekrar "sen kimsin ki amk. bi kendine bak bi de o kıza bak. ne demesini bekliyordun ki ? çok bile onun çevresinde dolaşman." gibi bir psikolojiye girdim.

ya ne diyecekti sana bayılıyorum ondan yardım ediyorum mu? zaten öyle olsa kıza değil kendine saklardı seni :P

insan birinden hoşlandığında karşısındakini kendisinden hep daha yüksekte görür zaten sen de bunu yaşıyorsun. hiç takma bunları kafana hele ki en yakın arkadaşını almışsın yanına bas gaza.

art niyet aramayın bence, sizin onu daha çok mutlu edeceğinizi düşünmüştür.

ya tamam da bu bildiğimiz "kullanmak" olmuyor mu ? herkes devam falan demiş anlamadım ki. ha sevdiğim kız beni, başkasını unutmak için kullanmış, ha arkadaşı aynı sebepten beni ona yamamaya çalışmış. bir fark var mı ya ?

şöyle bir fark var, kızın en yakın arkadaşının sizi ayarlama sebebinin pratikte hiç ama hiç önemi yok. Kızı sevmeyebilirsin, bu niyeti beğenmeyebilirsin ama sonuçta sevgili olmak istediğin kız da o değil. duygularının bir önemi yok o yüzden. yardımı sonuna kadar kullan, güzel bir şans yakalamışsın, harcama. Önemli olan sevdiğin kızın samimiyeti, seni samimi bir şekilde sevdiği sürece bütün dünya ilişkinizden çıkar sağlasa önemi yok.

tamam hocam haklısın da resmen sevdiğim kızın duyguları resetlensin diye kullanılıcam işte olay bu. konuştuğumun zaten buradan bir çıkarı yok olamaz da.

resetlenince siktiri çekmeyecekse ben bir problem göremiyorum. bir taşta iki kuş.

bir galaxy tab değil

www.itibardergi.com

edebiyat dergileri icin en populer en cok okunan olmaa kriteri en kaliteli okunasi dergi olmasini gerektirmiyor. Efsane olmus dergiler ne yazik ki omru uzun surmeyen dergiler ayni zamanda. Misal hayalet gemi. Internette tum sayilari var ucretsiz.

k dergi var. oldukça sevilen bi dergi. haftalık çıkıyordu. şimdiki durumunu bilmiyorum.

eskiden "kül öykü" vardı, ne yazık artık kapandı. eski sayılarını bulursanız okuyun derim.

şu anda piyasada en çok satan edebiyat dergisi notos. bana sorarsanız en kalitelisi de notos. genç yazarlara yer ayırmakta başı çeker. yıllık abonelik olanağı da var. dergi etrafında notos'la gönül bağı olan bir okur grubu da oluştu. bunun dışında kitap-lık, sıcak nal, sözcükler, varlık dergileri de zaman zaman alınır. bu saydığım dergilerin o ayki sayısı hoşuma gitmişse, ilgimi çekiyorsa alıyorum. ama notos'un her sayısını alıyorum öyle söyleyeyim. artık çıkmayan dergilerden hayalet gemi, adam öykü, eşik cini dergileri oldukça iyiydi. hatta adam öykü ve hayalet gemi efsaneydi. hayalet gemi'nin eski sayılarına www.hayaletgemi.com adresinden ulaşabilirsiniz. bir de aynı tayfanın başlattığı www.altzine.net adlı türkiye'nin ilk internet edebiyat dergisi var. eskiden internet ortamına uygun, çok özgün işlere imza atıyorlardı. şimdi kadro değişti. web tasarımcıları da artık olmadığı için o kadar özgün işlere imza atamıyorlar ama yine iyiler. aylık güncelleniyor dergi.

özetle yukarıda saydıklarımı da göz önünde bulundurmak kaydıyla benim sizin bütün sorularınızı karşılayan dergi notos'tur. çok ünlü yazarlar yanı sıra genç yazarlara da büyük yer veriyor. internette notos'un çıkardığı önceki sayılarla ilgili haberlere de bakabilirsiniz.

notos'un bloğunun ve facebook sayfasının da adreslerini vereyim, tam olsun.
notoskitap.blogspot.com
www.facebook.com

Notos a bi bakın derim.

1 milyon tl çıkmış. güle güle harcayın.

burda öyle diyor.

shiftdelete.net

ahah
TEBRIKLER
31.12.2011 tarihli cekiliste
1674644 numarali bilet ile son 7 rakamina gore

1.000.000 TL

IKRAMIYE KAZANDINIZ

yeni başlayanlar için aşk:))problemli takıntılı birisi değilsen çok daha mutlu günler seni bekliyor.olmuşu burda var.

(bkz: aşk/@ataturkiye)

bu sözlerin aynısını 3-5 sene içinde 3-5 insan için daha kurarken bulucaksın kendini. sonra bi gülme gelecek. sonra da geçecek. her insan için böyledir istisnası yoktur (roman/film karakterleri hariç) karşı cinse duyulabilecek ilginin sınırları belli arkadaşlar. abartmayalım.

5 sene sadece 2 ay gördüğüm bir çocuga aşık oldum sonra suan 4 yıldır deli gibi sevdiğim adama kavusmamı sağladı meğerse ben aslında o önceki aşkımın acısını da sevmişim suan kendime çok çok acıyarak bakıyorum o yıllarıma neden diyorum ondan başka kımse yokmus gibi ona kitlemişim kendimi hoş karar alırdım tam unutcam bir adım atardı benm köprüler yerde en son baya baya adım attı bende suan erkek arkadaşımın yanındayım seni ararım diye yalan attım ve aramdım o zamnlar erkek arkımda yoktu o beni aradı mesajlar ilgi resmen kıyamet sonra numarasını da sildim bitti gitti en son sözlendiğimi duymus:) imkansız değil sana bağlı

olunabilir. ben köpek gibi sevdalıydım. ilişkimiz bittiğinde aylarca konuşamadım içime kapandım hayat bitti sandım filan.. sonra aradan 1 yıl geçmeden gelsin yakışıklılar gitsin eğlence.. 6 ay sonra da başka birini buldum yıllardır da beraberiz..

ya niye mutlu olunmasın bu derece mutsuzluga meylin olması cok sacma hayat bu 1 kişi için heba edilecek kadar basit bulmuyorum sen de bulmamalısın. kimseyi yerine koyma bırak yeri boş kalsın ne diye kasıosun ki. ben de hatırladıgım ilk dogumgunu kutlamamamı unutmuyorum herkes birarada falan o "anı" n yerine başka bir an koyamıyorum ama bu mutsuzluk için bahane değil. umuda bile ihtiyacın yok inan.

yenibosna'dan metrobüs'e binin. zincirlikuyu'da inin. zaten levent zincirlikuyu'ya çok yakın, ordan levent istikametine giden herhangi bir otobüse binebilirsiniz.

havalimanı'ndan da havataş servisleri ile taksim'e gelip, taksimden metro'ya binebilirsiniz. levent metro durağında inersiniz.

havalimanından metroya binin, zeytinburnunda metrodan metrobüse aktarma yapın, metrobüsten zincirlikuyu durağında inin. merdivenlerden yukarı çıkacaksınız, levent tarafını gösteren yönden çıkın ve otobüs bekleyin, duraktan geçen tüm otobüsler levent'e gidiyor. nisbetiye mahallesini bilemiyorum ne yazık ki.

yenibosnadan gelecek olursanız da direkt metrobüsle zincirlikuyu durağında inin otobüsle levente geçin.

eğer arkadaşların dediği gibi metrobüsle geleceksen ki toplu taşıma için başka alternatif gözükmüyor zincirlikuyu'da inip sarıyer/levent tabelasından üstte çıkacaksın, yukarıdaki duraktanda 559C,43R,U2 gibi otobüslere bin 2. durak leventtir zaten 4. durak akmerkez...eğer nisbetiye diyorsan bu cadde hisarsüstüne kadar gider...ilk iki otobüs bu caddeyi boydan boya kullanır. otobüste çekinme sor birine seni aşağı atar ahanda burası deyu.