dibek kahvesi çok daha yumuşak içimli bir kahve iken menengiç kahvesinin daha kekremsi fıstık acısına yakın bir tadı var bildiğim kadarıyla. Hangisinin daha güzel olduğu sizi ndamak zevkinize göre değişir. ben yumuşak şeyleri sevdiğim için dibek tercih ederdim.

pardon ekleniyorum, sütlü kahveye benzer bi tadı olan hangisiydi?

Dibek bildiğimiz kahve çekirdeğinin dibek taşında dövülmesiyle oluşuyor adını öğütme işleminden alıyor

Menengiç kahvesinin çekirdekleri biraz farklı, hafif bir şam fıstığı tadı bırakıyor ağızda, sütlü ve sütsüz hazırlanabiliyor

Menengic direkt menengic bitkisinden yapiliyor.
Yabani antep fistigi gibi bir sey. Ben bayiliyorum.

Menengiç kahvesini daha çok seviyorum ben. Daha yağlı yoğun bir dokusu var sütle hazırlanınca.

Sütle hazırlanınca menengiç o hafif sütlü kahve gibi oluyor

ev arkadaşım mardınli'ydi, memleketinden getirirdi dibek kahvesini, o ne güzel bir kahveydi öyle. menengiç kahvesinin de seveni çok seviyor ama ben sevememiştim. bence dibek kahvesinin tadı daha çok benziyor sütlü kahveye, rengi de açık oluyor zaten.

eksisozluk.com bu konuda @kahvedelisi'nin bir entry'si vardı okumakta yarar var.

@sudo su sorumun cevabını içermiyor ama türk kahvesinin hangi kalitede olması gerektiğini anlatan ve pazarlama teknikleri ile alakalı bir entry okudum, teşekkürler.

Dibek bence de yumusak icimli ve @neynep'in sorusuna ithafen, ilk ictigimde sutlu kahveye benzetmistim ben de.

Menengic'i ilk deneyecegim zaman, calisan bana "bu biraz farklidir, her insan begenmez" demisti, ben de "oo tamam getir o zaman" olmustum. Ve cidden cok farkli bir tadi vardi. Yani sert ve aciydi sanki. Ustelik sekerli icmistim. Sonuc olarak yarisina kadar zorlama bir sekilde icip, yarisindan sonrasini yanimdaki arkadasa iteledim, o da begenmemisti ve kalmisti kahve.

Sonuc; bence dibek daha guzel.

sene 2007

edit: albüm 2003 evet ama ben anca 2007 denk gelip döndüre döndüre dinlediğim zamanlar yanlış anlaşılmadan dolayı özür diliyorum :)

nası ya, 2003 filan değil miydi

2003

hiç duymamıştım, şimdi dinledim. güzelmiş ama bir closer değil benim için.

travis'in hala dinlemediğim bir şarkısı yok ki.

cranberries'in de...

They were following me, they were following everyone

They had visions of me holding hands walking into the sun

<3

Arkasindan da bi the monkees-i'm a believer acalim da modumuz duzelsin

ya gece gece <3

Maalesef +1

Battleships bunun onundedir ama benimçin,

Bi an basligi gorunce heyecan yaptim desem anlasilir sanirim :)

direk 12 memories albümünün benim için ayrı bir yeri var.

Kadikoy carsisi + moda gezebilirsin.

Caddebostan sahili + bagdat caddesi gezebilirsin.

Adalar'a gidebilirisn bostanci'dan.

7'de işin nerede?

hava buz gibi, fazla dışarda durmak iyi değil. moda'ya gidip kafelerden birine oturabilirsin, page önerilir. barış manço evine falan da gidersin.

bağdat caddesi tavsiye etmem. Hani inşaatlara, işçilere, inşaat araçlarına ve gürültüsüne özel bir ilginiz yoksa tabii.

Dişi iseniz, Cadeebostan'da işsizler tarafından dikizlenebilirsiniz.

Kadıköy'de tramvay yolunu takip ederek yürüyüp, taksi durağından sola dönerek devam ederseniz, moda sahiline inen yola varırsınız.
O yolun sonunda sağda sıtarbak, solda nero var. yorulduysanız orda nero'nun yanındaki kahvecide (fatcat) dinlenebilirsiniz. (instagram'da "iyi kahve yapmak, rocket science değil" yazmıştı, hipstır kafalarından tiksinen bi insan olarak, sevmiştim bu bakış açısını)
sonra, sola doğru giderseniz, (orda sorun) Barış manço'nun evi var, oraya bakılabilir filan.
Figürcü var oralarda.
Belki bunlar bikaç saat şeyapar.

@fakyoras
7'de kadıköy civarında olacağım.

Cevaplar için teşekkürler. Yapacak çok fazla şey verdiniz bana. Birkaçını değerlendireceğim. :)

sabah namazına gitmeye kalkarsan işine geç kalıyorsun. hani öyle bir niyet varsa bile onu da becerememişler kanımca.

akp hukumetinden bahsediyoruz. yani para > din. bu durumda daha cok isik yakmamiz ve elektrik uretmemiz isteniyor. amac bu. muhtfemelen canimiz kanimiz berat albayrak'in fikri bu.

Kızmayın ben de muhalifim de beni hiç etkilemedi bu saat işi. Niyetin iyi olmadığına da eminim tabii. Nasıl bu kadar eminim? Çünkü lafa değil icraate bakıyorum.

Onun dışında ben kendimi islamiyete itilmiş de hissetmiyorum.

islamiyet'e itilmek değil de, ezanın şiddeti ile uyandırılmak vardı, şimdi karanlıkta işin başına oturmak için ezan sırasında uyanık olmak gerekiyor mesela.
Hiçbişey olmasa, "insanların topunun moralini enerjisini çökertecek ne yapabiliriz" diye düşünülse, en başarılı cevap bu olurdu diye düşünüyorum: en pratik, en hızlı sonuç, en yüksek yüzdeli dönüşüm oranı.

Bi de şeyi merak ediyorum,uluslararası ticari ilişkilere nasıl yansıdı bu? Saatlerimiz ortadoğu ülkelerine ayarlandığına göre, psikolojik olarak "biz doğu= müslüman center = kötü batının karşıtı bir coğrafyaya daha yakınız algısı oluştu mu? Böyle bi geri dönüş/ deneyim yaşayan oldu mu acaba iş ilişkilerinde?

yıllardır aynı geyik bıktı artık

saatler değiştirildiğinde "yok ne gerek var" "sanki çok tasarruf ediliyor" "bi tek değiştiren biz kaldık" "mum dönemleri geçti" "boş boş işler" geyikleri dönerdi her yerde tamam değiştirmeyelim dendi şimdi saçma sapan başka teoriler türedi.

hemen yaftalayacaklara: hükümet yanlısı falanda değilim.

Öncelikle; muhalifim.

2017'ye girdiğimiz ve enerji tüketiminde ampüllerin çok çok minimal bir etkiye sahip olduğu dünyada, yaz saati uygulaması diye bir şeyin halen var olması gerçekten çok saçma. Tüm dünyada yaz-kış tek saat olmasını destekliyorum ben. Ancak...

Türkiye'nin yaptığı gibi yaz saatini esas almak da saçma oldu. Sabah gün doğmadan uyanmak kışın büyük ızdırap. Bu mantığa göre kış saatinin tüm yıla yayılması gerekirdi.

Öte yandan; Türkiye hükümetinin, benim düşündüğüm gibi "artık bu çağdışı kararı kırmak adına dünyaya öncülük edelim" düşüncesinde olduğunu da düşünmüyorum. Sebep siyasiyse bile çok saçma, zira orta doğu ile bir saat daha az ya da Avrupa ile bir saat daha fazla fark olması gerçekten de hiçbir şeyi değiştirmiyor.

@Cesario'nun söylediği "daha çok tüketim, daha çok vergi"den başka sebep aklıma gelmiyor.

Elektrik harcaması +1

Elektrik harcaması artırılarak para kazanmak? Hani sanki yasa dışı yollardan kazanamayacakmış gibi? Bu kadar küçük hesaplar yapılmış olabilir mi ya (yakışır tabii ki, ama ilk defa düşündüm bu ihtimali)

Makyaj malzemelerinin bi kenarında alarm etiketi kalmış olabilir. Üzerinizdeki giysilerde de olabilir ya da çantanızda. Saçma sapan en küçük ceplere, dikiş arkalarına falan gizlenebiliyor o etiketler. Onu arayıp bulmanız lazım :)

babamın ayakkabısında bandrol gibi bir alarm etiketi vardı girdiği her yerde öterdi çok geç fark ettik

Bana da cüzdandan olmuştu. Yeni aldığın bir eşya varda ilk ona şüpheyle bak, alarmı ölmemiş olabilir.

Aldığınız ürünü kasa civarında bişeye sürtüyolar ya, o alarmları "öldürüyor", bir süre sonra onlar tekrar aktifleşiyor, -muti'nin dediği gibi. Ve böyle durumlar oluyor evet.
Alarmın yanında durup, "ya ne öttü şimdi, hayır tamam da çıkarken de ötecek, üf" diye çanta karıştırmak çok tatsız bişey, ama oluyor.

Benim Zara cüzdanım aldıktan 2 yıl sonra ötmeye başlamıştı. İçine gizlenmiş manyetik şeridi kasiyer çıkarttı da kurtuldum.

sıcakken koyunca sarımsak pişer gibi oluyor
serinleştirip, önceden hazırlanmış ve bekletilmiş sosu soğuk haline karıştırıp az bi bekletin, diye tavsiye ederdim.

Kıyıda köşede kalmış bir şey değil ama The Sopranos'u şu boş günlerimde o ilk heyecanla izlemeyi isterdim.

fringe dizisi

Prestige

miyazaki animeleri

the mighty boosh

gotham :(

mad men.

shameless

Battlestar galactica.
Unutmama gerek yok senede bir muhakkak izliyorum gayet, ilk defa gibi.

Harry Potter derdim ama demiyorum. Her şey vaktinde yaşanınca güzel. İyi ki 9 yaşında izlemişim. Yoksa 30 yaşında kendime asa yapıp ortada büyücü gibi dolaşmam pek normal karşılanmazdı.

the x files ve fringe.

Lotr ve Matrix serisi

tam olarak bu durum aklımda bi süredir,her gün.. mad men'i izlediğim her bölümde, bi parça daha gitti diye üzülerek izliyorum, sapıkça bi hayranlık.
bu kadar seven var mıdır ki başka. fena takıldım ben

Lost un ilk dört sezonuna şimdi başlamak harika olurdu. The missing ve bron broeni de tırnak yediren bir merakla tekrar izlemeyi çok isterdim.film olarak da a perfect murder, usual suspects, the game, se7en

Film;
Lotr, fight club, marvel filmleri, karayip korsanları, 12 kızgın adam, iyi kötü çirkin.
Dizi;
Doctor who, westworld, got ve sherlock.

lost, prison break, how i met your mother, fringe diziler

lotr, mulholland drive, memento, the game, shutter island filmler

yaşamam çünkü kadınlardan hoşlanıyorum. aynı durumdaki kadın olsa uzun vadeli bir şey düşünmem, böyle bir sorumluluğu almak istemem.

ilgilendiğim biriyse kesinlikle denerdim. ilerde çocuğuyla da anlaşabilirsem devam ederdi ama çocuğu beni hiç sevmezse ayrılırdım..

yaşamam çünkü erkeğim esprilerini gör şimdi burda...

erkek olarak konuşuyorum çocuğu olan birisiyle ilişki yaşayamam.. hele ki 30 yaşında daha genç birisi ise

hayır

yaşamam. yaş değil de çocuk problem. o riski alamam.

bu kişinin tek özelliği 30 yaşında, boşanmış ve çocuklu olması mı? değil tabii ki. ilişkide aradığım tek özellik bunlar olmadığı için bu kriterlere göre karar vermezdim. soruyu düzenle bence: kime göre ve neye göre?

kardeş 30 yasında evlenmemiş boşanmamışla bile ilişki yaşamıyorlar :)

Yaşamam.
Boşanmış bi adamla ilişki sıkıntı.
Bkz caner erkin asena atalay vr şükran ovalı üçlüsü. Asena kocasını boynuzladı boynuzladı ama adam evlenince kıskançlığından ne yapacağını şaşırdı. Psikopat bi hemcinsimle üstelik de çocuk kozunu kullanarak sürekli rekabet halinde olmak zorunda kalmak istemem. Çünkü çocuğu her zaman koz olarak kullanıp üstelik bana karşı doldurup huzursuzluk yaratma şansına sahip olacak.
Öyle olmayan düzgün bir eski eş ise bile o riski almam.

insanlarla iletişim kurmak, anlaşmak, hayat birleştirmek zaten oldukça zor süreçler. Fazladan bir çocuk da sadece beraberinde fazladan sorunlar ve zorluklar getirir. bence denemeye değmez.
ama boşanmış ve çocuksuz erkek ya kadınla denenebilir.

22 yaşında bekar bir erkek olarak yaşamazdım ben, tövbe estf

"hayır tabii ki" derdim ama, son zamanlarda izlediğim bi dizide bi karakter var, o da öyle bi tip, hani o olsa hayır diyemem herhalde. Ama bir sorumluluğum olmadığında anlaşmış oluruz.
aklım başımdayken böyle bişeye girmem, ama işte insan bilemiyor..
(yok yok, kesinlikle hayır. Hayat zaten zor, böyle ekstra bişey, artı bir değişken ve sonsuz problem ihtimali demek.)
(he bi de uzun vadeli düşünmek gibi cevapladım.)

boşanma sebebinin bilinmesi lazım. şiddet veya kıskançlıksa yaşanmaz. şiddet ve kıskançlığı erkeek için söyledim.

Çocuğu dolayısıyla hep bir bağı olacak,o bağda dengeyi iyi kurabiliyor olmalı.
Eski eşi ile olabilecek sorunları ilişkisine aktarmamalı vs.
Bu şekilde olursa benim için sorun olmazdı.
İnsanlar birbirini tanımadan evlenip aynı hızla boşanıyorlar artık.Dolayısıyla aldatma ya da şiddet gibi bir olaydan dolayı boşanma olmadıysa sebebi de beni ilgilendirmez.Anlaşamamışlar der geçerim.

yaşarım... çocuk yapmakla uğraşmamış olurum. hazırdan yapılmış çocuk :)
adam da belki biraz olgunlaşmıştır diye dusunurum..

büyük konuşmam bu konuda.

SGK varsa, evet.

15-20 t-shirt vardır.
10 diyelim pantolon
25 falan eteğim vardır. pantolon giymeyi çok sevmiyorum.
kışın giydiğim 4 elbisem var.
çanta 5
ayakkabı 18-20

30-40 arası tişört
7-8 tane sütyen
8-9 pantolon 2-3 etek
10 kadar elbise yalnızca yaz kullanımına uygun
günlük kullanım için 4 tane çantam var
5 bot ve mevsimlik kullanıma uygun 8-9 çift ayakkabı

ya bu konu çok utandırıyor beni.
saymadım ama

- ~40
- 36
- ~20
- ~15
- ~6
- ~15
bunlar sadece kışlık mesela. Böyle olmamalı :( Bi de azalttımdı güya.

yaklaşık 20 tişört
2 sütyen, 1 spor bra
5 pantolon 1 etek
2 gündelik elbise
2 abiye tarzı elbise
2 gündelik çanta, 1 sırt çantası, 1 abiye çanta
6 günlük ayakkabı, 1 bot, 1 çizme

+30 tişört
10 civarı sütyen
Normalde 15 pantolon 5 etek 20 şortum var ama kilo verdim şu an sadece 3 pantolonum oluyor. Etekle şortlar da bol gelse de güzel duracak cinsten.
15 civarı elbise
Yazlık ve kışlık 20 tane de ayakkabı
Çanta sayımı bilmiyorum çünkü çok çok fazla ve çoğunu kaldırdım bir yerlere

Yaklaşık olarak:
-20 tişört
-10 sütyen
-5 pantolon
-3 Etek
-5 elbise
-10 çanta
-10 ayakkabı

Yine Türksat'tan tarifenize ek olarak "Docsis 3.0 Modem" alabilirsiniz.

Evde NetMaster CBW-383ZN modem kullanıyorum, tavsiye etmem kesinlikle. 100mbit bağlantıda 5m ötedeki odada 2-3mbit hıza düşüyor.

www.netmaster.com.tr

Asus kullananlar baya mutlu, bence asus al, yakın zamanda ben de yenileyeceğim zaten.

teknikekip in dediğini yapmak mecbur gibi bir şey. bahsi geçen netmaster modemi kullanmaya başlayınca da wi-fi ile sorunların olacak muhtemelen.

şahsen ben netmaster modemi bridge moduna alıp arkasına taş gibi asus router ı koydum. reklamları bile router dan engelliyorum. kafa rahat.

edit: kimlanbu da asus demiş. sadece asus modemle kablonet kullanamazsın. docsis desteği olan yani eve gelen o koaksiyel kabloyu takabileceğin bi modem lazım.

turksat'ın verdiği modem iş görüyor, zaten onlarla uyumlu modem piyasada hem çok değil hem de pahalıdır diye düşünüyorum.
www.netmaster.com.tr
ben bununla 25mbit alabiliyorum, çekim gücü çok kuvvetli değil ama yetmezse basit bir router ile iş çözülür. teknikekip'in dediği gibi tarifeye taksitli ek de yapılıyor.

evet, bi o ihtimal var, türksat'tan almak. Hiç bilmediğim için tek yapabileceğim o, onun dışında ne vardır aceba dedim. Düşünmem gereken bişey var mıdır? Belki ordan daha uyguna gelir, daha uzun ömürlü olur vs.

Dışarıdan alacağınız modemin daha uyguna geleceğini sanmıyorum. Netmaster modemlerin kronik sorunu kablosuz bağlantısının çok kötü olması. @washe'nin önerisi çok doğru.

wifi ile sorun olmasın lütfen ya. Netmaster docsis 3.0 ile randıman alınamayacak muhtemelen diyorsunuz, bir de router mı lazım, yoksa o modem için asus mu lazım? Bendeki www.zyxel.com çöp mü yine?

@neynep Netmaster'dan elinizdeki routera bağlantı yapar ve onun kablosuz ağını kullanırsınız. Böylelikle sorun kalmamış olur.

Çok teşekkür ederim. netmastersatis.com Bu da iş görür mü?

kablonet in sana vereceği, bizim de bahsettiğimiz modem zaten o :)

ben 3+ senedir kullanıyorum. yeni abonelere başka bi model vermeye başladılarsa benim bilgim yok

Yeni abonelere infinity 401 veriyorlarmış

infinity 401 5ghz destekli falan. çekim kalitesini bilemiyorum ama alacaksam ondan alırdım.

144 liraya infiniti veriyorlarmış. ok dediğim anda aradılar, daha telefonu kapatmamıştım :)

nalet olsun ya. YENİ MODEM ALMANIZ LAZIM dediler, aldık infiniti'yi. Aynı sorun devam ediyor. müthiş problem tespiti ve çözümü :(

Infinity 401 eski modemden kat kat daha iyi ve aynı fiyata. çok ilginç :)

@neynep

servis sana kablosuz ağ kanalını değiştirmeyi önerdi ya da yaptırdı mı? çevrenizde bulunan kablosuz ağlar bu dalgalanmaların nedeni olabilir.

yok, kablosuz ağlardan bahsedilmedi. ilk arızada, router'a bağlayan kablo için "bu kablo eski, bundandır" gibi genel bi tahmin yapmış olması gibi bi geçmiş de olduğundan,internet stabil olduktan sonra ertesi gün aynı arıza devam edince modeme suç bulunması mantığı da beni şüpheye düşürdü. Sorunu anlamak yerine "her şeyin yenisini al, her şey güzel olsun" mantığı kolaycılığı gibi.
Yeni modemde de kopuşlar olacaksa, kesinlikle modemden olduğuna emin olup sonra bu tavsiye yapılsaydı keşke.

Durum şöyle sanırım, bu dalgalanmaları eski modem -ilerde- kaldıramayacağı için, zaten almam gerekecekti, ama şimdi zorunlu değildi.

@teknikekip, (bu arada) sayenizde fark ettim ki, biri benim nikimi almış sözlükte.

Selamlar,

bende bu modemi kullanma talihsizliğindeyim.Modemin yanında cekim gücü cok iyi ama biraz uzaklasınca wireless özelliği cok cok kötü olduğu için ciddi yavaşlama sözkonusu.

router ile access point arasındaki fark nedir?yüksek hızlı erişimi odamdan alabilmek için ne yapmam gerekir?

iyi ki varsın lan

1. Olan olmalıydı.
(Pişmanlığı bırak!)

2. Olacak olan olur.
(Kuruntu yapma!)

3. O halde olan olur.
(Telaş etme!)

Yalniz degilsin. Bu aralar benim de moralim bozuk.

her gece sabahına kavuşur paşam, takma kafana. sağlığın yerindeyse moral bozuklukların olsa da önemli değil.

yavrukuşşş kıyamam sana

Ne de olsa kışın sonu bahardır.

sen nasıl çalıştın nasıl yoruldun
acep kimi sevdin kime darıldın
altı arşın bir beyaza sarıldın
işte akıbetin bu insanoğlu.

meme.

Hayır olandadır. Şimdi anlamıyorsun ama bu halinde bir güzellik var. İlerde çok işine yarayacak. Gözlemle bak.

İyi ki varsın +1

Yarin sicacik citir citir simitle taze beyaz peyniri demli, buhari tuten bir cayla mideye indirebileceksin.

Şu an bir zengin sitesinde, kapıda, kar altında nöbet tutuyor olabilirdin asgari ücret kazanmak için. Kanserin son evresinde olmadığını da varsayıyorum.
Muhtemelen evdesin, doğalgaz yanıyor ve aç değilsin. Daha ne iyi olsun ki hayatında. Gocunmayın bak, hep böyle böyle geliyor kazalar belalar..

Nickini sevdim:)

umarım sağlıksal bir problemin yoktur. bazen bu öylesine söyleniyor ama, sağlıgın yerindeyse daha ne olsun.

değiştiremeyeceğin şeyler için moralini bozma.

keskin kürpe sikine zarar.

stres kapıdan içeri girdiğinde "öleceksin ve ardında kalacak her şey bir gün ölecek. bunu bir kere daha düşünmeye çalış" diyorum.

Estonyalı Lennart Meri diye bir yazar varmış ve şu güzel sözü söylemiş: Durum b.ktan ama geleceğimizin gübresi de buradan geliyor. Geleceğe güzel bir gübre olsun bugünler!

HAYIR, evet'e göre önde görünüyor.

yarınlar daha güzel olacak Allah'ın izniyle.

Hiçbir duygu kalıcı değildir. Bu his de birkaç saate geçecek. Düşüncelerine odaklanma ;)

Her şey geçiyor. Ama her şey. Unutmak olmasa devam edemezdik. Bi de gerçekten çok yaşayınca herşeyin küçülüyor. 10 yıl olur, 3 hafta olur, bir gün olur, zaman geçtikten sonra sen aynı kişi değilsin aslında. kümülatif zaman ile çarpılan sensin.

az bozukmus. cok da olabilirdi :)

Geçecek inşallah. Merak etme her gecenin sabahı var. Sevdiğin yerde huzurlu bir tatil nasıl yapardın onu düşün. benim hoşuma gidiyo düşününce:)))

sen protein yememeye devam et. en acısız yöntem bu görünüyor.

(lor gayet lezzetli bir şey, ne istiyorsun başka? yumurtayı da kayısı pişirip, burnunu kapayıp ağzına atacak, hızlı hızlı çiğneyeceksin)

hem şeyim şey olmasın, hem bi tarafım acımasın.

protein tozu diye bir şey icat ettiler. süper!

he yok tarhana içsin asgfasfsaf
bu arada lor diye takma. lorda 15 gram protein varsa tulum peynirde 10 gram vardır. ama vardır. öyle bişi ye.

yahu lor ve yumurta dışında protein kaynağı mı yok!

www.greatveganathletes.com
vegan vücut geliştirici bunlar.

nohut, fasulye, mercimek, bulgur yersen proteine doyarsın.

nohut protein oranı: %19
www.google.com.tr

bulgur protein oranı: % 12
www.google.com.tr

mercimek protein oranı: %9
www.google.com.tr

kırmızı et protein oranı: %26
www.google.com.tr

Yani 100 gram kırmızı et yerine 130 gram nohut yiyeceksin, nerden protein alırım diye dert etmeyeceksin.

hayvansal/bitkisel protein diye bir şey de yok bu arada. tüm proteinler aminoasitlerden oluşur, yukarıdaki tahıllarda da hepsi var bu aminoasitlerin. yoksa inekler ot iyip et üretemezdi zaten. vegan bodybuilder da olmazdı. ama çok var.

bakliyat ye bol bol o zaman. kinoa protein yönünden oldukça değerli bi gıda , biraz pahalı ama.

Loru ben de yiyemezdim, ama üstüne kekik, zeytinyağı ve pul biber atmaya başladıktan sonra öğünü iple çeker hale gelmeye başladım.

Yumurtaya da ara ara tabasco atıyorum ama hiç sevmiyorsanız o da güzel hale getirmez herhalde.

Bu protein olayları her açıldığında konunun vegan vücut geliştiricilerine gelmesini ben çok doğru bulmuyorum; zira alanlar farklı sınıflar farklı, her şey farklı. O nedenle yanıltıcı oluyor. Öncelikle vegan olsun olmasın, bir vücut geliştirmecinin "Doğal" yollardan şu kütleye ulaşması bugünkü genetik şartlarda mümkün değil: www.greatveganathletes.com O zaman ne oluyor? Şu oluyor: Bu adamlar anabolik steroidler kullanıyorlar. Ancak bu şekilde bu yağsız kas kütlesine ulaşabilirler. Ben doğal olarak ulaştım diyen varsa da yalan söyler. Hal böyleyken, bu adamların vegan olması, bunlara bir dezavantaj sağlamamış oluyor. Zira bir insan anabolik steroid kullanıyorsa eğer bırakın vegan olmayı hayvansal ürün kullanmamayı, her akşam ağaç kabuğu kemirseler yine bu kütleye ulaşırlar. Zira önlerinde kas kütlelerini engelleyecek bir sınır kalmaz; protein sentezleri artar, yağ yakımları en üst limitlere ulaşır. Ayrıca bu adamlar bunu hobi olarak yapan ya da sağlıklı yaşamak için yapan değil para kazanmak için bu işi yapan insanlar, yani profesyoneller. Profesyonel bir insanla bu işi sağlık için yapan insanları bir tutmak çok doğru değil. Ne dedik, bu linkteki adam steroid kullanmadan sadece et yumurta yiyerek de bu vücuda ulaşamaz. Yani et yiyerek bu vücuda ulaşamayan adam nohut mercimek yiyerek hiç ulaşamaz. Bunu da bilmek lazım.

Ne yiyebilirsin konusunda da diğer arkadaşlara yapacak bir ek bulamadım, ben de asla soya proteinine bulaşmaman konusunda bir hatırlatma yapabilirim bu noktada.

Hocam shake hazırla kendine.
100gr lor
1 yumurta
1 muz
1 ölçek whey(varsa tabi)
1 yemek kaşığı pekmez
2-3 yemek kaşığı yulaf
Üstüne de istediğin meyveden at ve bunları güzelce blenderdan geçir. Yumurta çiğ diye korkma ben de soğuk yumurtadan çok tiksiniyorum kokusu falan. Yumurta ve lorun tadını hissetmeyeceksin bile, muz ve pekmez tadı bastıracak kesinlikle. Çok güzel oluyor, denemelisin.

Edit: lor kesinlikte tuzsuz olacak aman diyeyim.

Vegan vücutçuların, diğer ekstrem vücutçular gibi steroid kullandığını ben de biliyorum. Ancak o steroidin etki göstermesi için vücuda bir şekilde protein sokulması gerekiyor sonuçta. O kaslar, ne kadar hileyle de olsa, proteinle dolduruluyor. O protein de bitkisel kaynaktan alınabiliyor.

Yoksa steroid olmadan öyle vücudu sabah akşam ineğe tapsan yapamazsın.

Yumurtanin kokusunu ben de sevmem. Omlet yaparken icine deli gibi nane atiyorum. Oyle bastiriyor. Nane yoksa kekik ve pul biber.

@harzem, 100 gram kırmızı et eşit değildir 130 gram nohut.

nohuttan aldığın 100 gram proteinin anca 10 gramını vücudun kullanır. gerisi yaramaz çünkü kalitesizdir. kırmızı etten aldığın 100 gram proteinin ise yüzde 90-95'i kullanılır.
balık proteinlerinin de yüzde 70'i falan kullanılır.

kısacası ot çöp yiyerek bu iş olmaz :)

yumurta ve lora kori veya grammasala gibi agir kokulu baharat katmayi deneyebilirsin.

diğer süt ürünlerine yönel. mantarlı, sebzeli vs. omlet tarifleri de seni idare edebilir.

ve pardon, bir vegan yine alenen yanlış bilgi veriyor. hayvansal besinlerde vücut için gerekli olan protein tiplerinin tümü bulunur. bitkisel besinlerde bu proteinlerden bazıları ya eser miktardadır, ya da hiç bulunmamaktadır. sağlık açısından dezavantaj oluşmaması için bu bakliyatların ya da diğer bitkisel besinlerin doğru kombinasyonla alınması gerekir. bir de bir b12 meselesi var ki girmiyorum ona. kendin araştırırsın.

besin takviyelerine muhtaç hale gelmemen dileğiyle.

kokmayan/ az kokan yumurtalar var. organik olandı galiba, annemin de öyle bi hassasiyeti vardı çünkü. üzerinde sarı çiçek resimleri olan, 4+4 kutuda satılan marka alıyodu.
Bi de tatlı lor'u denediniz mi, ben bu duyuruyu gördüğümde şunu yiyodum bayaa ısırarak :)
i.hizliresim.com

cekilmis gayfe ve zgrydn konuya değinmiş ben atlamışım orayı, ben de birkaç ek yapmak istiyorum: Kaliteli bir protein sentezinin oluşması için, ki burada sporcu ya da sedanter insan ayrımı yapmıyorum herkes için olması gereken bu, tüm aminoasitlerin aynı öğünde alınması gerekiyor. Bu relative bir olay değildir olması gereken bir kuraldır. Bilim dünyası günümüz satın alma ve ürünlere ulaşmanın zorluğu nedeniyle bunu biraz yumuşatır. Misal der ki; Hepsini bir arada alabileceğiniz ürünleri alamazsanız en azından bir kısmını barındıran ürünler tüketin, o da iş görür. Tüm aminoasitleri barındıran ürünler hayvansal ürünlerdir, eksik aminoasit barındıranlar da baklagiller. Yani et yiyemezseniz eğernohut yiyin derler. Tabii biliyoruz ki bu tamamen ortamı yumuşatmak için söylenen bir şey, zira aynı bilim der ki; Bir protein sentezinin kalitesini, alınan aminoasitlerin toplam miktarı belirler. Bu çok net. Yani sen tam protein barındıran, yani temel aminoasitleri ve temel olmayan aminoasitleri barındıran hayvansal ürün yersen, protein sentezin kaliteli olur; eksik aminoasit barındıran, tüm aminoasitleri barındırmayan ürünler (Bakliyat) yersen, protein sentezin kalitesiz olur. Bu olay haftada birkaç gün olursa vücut bunu tolere eder ama vegan olup bunu hayatını kalanına yayarsan, vücut bunu tolere edemez ve metabolik sıkıntılar yaşarsın. Zira vücut her gelen proteini derhal kullanır, tasarruf etmez. Sistemin hayatta kalması için günlük olarak ihtiyacı olan bu proteini "TAM" olarak vermen gerekir. Vermezsen sağlıklı bir insan olamazsın. Bakın buraya kadar yazdığım her şey, sıradan insanlar içindi, yani sporculardan falan bahsetmiyorum. 6 yaşındaki çocuk için de 17 yaşındaki ergen için de 60 yaşındaki teyze için de bunlar gerekli. Sen günlük beslenme programını bu da protein bu da aminoasit deyip bakliyat üzerine kuramazsın. Bakliyat türü gıdalar tamamlanmamış proteinlerdir. Yani 20 aminoasitin yirmisini de barındırmazlar, sağlıklı bir protein sentezi sağlıklı bir işleyiş için tüm aminoasitleri tam olarak almak gerekir. Alamıyorsan ya da almıyorsan, sağlıklı bir yaşamın olamaz.


İkincisi: Biyokimya der ki; Her besinin vücutta kullanılabilirliği farklıdır. Yani bir ürünün protein barındırıyor olması, onun çok şahane bir besin olduğu ya da içerdiği besin değerlerini sonuna kadar vücut tarafından kullanıldığı anlamına gelmez. Bunun ne oılduğunu anlamak için "Biyoyararlılık" konusuna girmek gerekir. Misal biyoyararlılık bakımından en kaliteli ürün, yumurtadır. Zira vücut yumurtanın tüm besin değerini %100 oranında kullanır. Proteinini yağını kolesterolünü, her şeyini sindirir ve kullanır. Bu oran kırmızı ette %80'e beyaz ette %79'a düşer. Yani sen 100 gramında 30 gram protein barındıran kırmızı et yediğinde, vücut bu proteinin %80'ini kullanabiliyor: 24 gramını. Tamamını değil. Yani tam protein içeren bir ürün yediğinde bile sistem bunun tamamını kullanamıyor. Peki tam olmayan protein kaynaklarında durum ne? Durum şu: Vücut bitkisel proteinin %49'unu kullanıyor. Yani sen 100 gramında 30 gram protein içeren nohut yediğinde, vücut bunun %49'unu kullanıyor. Yani ortalama 14 gramını kullanıyor. Vücut etin %80'ini kullanırken nohutun %49'unu kullanıyor, üstelik nohut tamamlanmamış protein olduğu için de protein sentezi kalitesini yitiriyor. Ki bu saydıklarım da yine sadece sporcular için değil sıradan insanlar için de geçerli bir durum.

O nedenle; "Etteki proteinin aynısı nohutta da var bulgurda da, neticede hepsi aminoasit" diyerek konuya yaklaşmak çok doğru değil, neticede hepsi aynı aminoasit değil.

peki çokbilmişler, söyler misiniz bir inek nasıl o kadar et üretebiliyor?

sizin on katınız araştırma yapmış birisiyim, "complete protein" denen şeyin tahıllarla da edinilebildiğini biliyorum mesela, siz bilmeseniz de.

(Soru ekliyorum konuyla ilgili) esansiyel proteini üretememe fikrine yakınım ama karara varmamı zorlaştıran soru işaretleri şunlar:
1- ot- inekler meselesi (bi olasılık, onların mekanizmalaırnın farklı olması)
2- sıfır hayvansal protein ile yaşayan insanların DEV ve bu sebep kaynaklı sağlık sorunu
yaşamaması, çeşitli örnekler.

Harzem; Sen konuyu "Peki dünya koca boşlukta nasıl düşmeden duruyor" boyutunda tartışmaya çalışıyorsun ama o olay öyle değil. Yani bir ineğin aminoasit üretmesiyle insanın üretmesi çok farklı konular. İstiyorsan onu da anlatırım ama seni o yeterlilikte görmüyorum ben. Fakat yine de çok küçük bir ipucu vereyim sana: Misal inekler işkembelerinde bulunan bir takım mikroplar sayesinde, yedikleri otlardan geleni azotu proteine çevirebilirler. İnsanlarda böyle bir metabolizma yok. Yani protein olmayan maddelerden protein üretmek gibi bir özelliği yok insanların, ineklerin var. O yüzden bu kadar çok et üretebiliyorlar. Oluşturdukları bu proteinlerin yapıtaşını da insanlar için gerekli olan esensiyel aminoasitler oluşturur. Biz de bunları yediğimizde bizim için gerekli olan esensiyel aminoasitleri almış oluruz. Yani burada insanları bıraktık hayvanların metabolizmasını da anlatıyoruz artık.

selülozu bile sindirebilen otçul bir hayvanla insanın sindirim sistemini bir tutmak nasıl bir kafadır, hakikaten anlamak güç (temel biyoloji lan?) . "madem evrim doğru, niye şimdiki maymunlar insan olmuyor" gibi bir şey bu. tutucu veganların söylemlerini bir tarafa bırakarak nesnel bilgiler üzerinden araştırma yapmak en sağlıklısı.

@angelus eline sağlık karşim
@harzem, inekler ot yiyip süt de veriyor. mucize gibi bir şey bu :) et yiyen et üretiyor olsa aslan kaplan falan yerdik herhalde :)

Miden almıyorsa, boşuna zorlama. Ben kendi zorlayıp 2-3 gün kusmanın eşiğinde yaşadığımı bilirim:/
Uzmanı değilim ama kendi deneyimlerimi anlatayım.
Ben yumurta yiyorum ancak arada oeeh geliyor, öyle bir şey ki, uzun bir süre (10-15 gün) kadar ismini bile duymak istemiyorum, midem bulanıyor. Bir süre sonra tekrar normale dönüp yemeye başlıyorum.
Lor da sevmem genel olarak.
Eti acaip seçerim, her eti yiyemem. Yiyeyim diye alıp, pişirdikten sonra midem almadığı için kedilere verdiğim çok olmuştur.

Ve spor yapıyorum. Şimdi bunlar birleşince protein bakımından fakir kalan bir vücut ortaya çıkıyor, kastan veriyorum, yağdan alıyorum.
Benim çözümüm whey oldu. Sürekli değil tabii ancak etten, yumurtadan eksik kaldığım zamanlarda whey kullanıyorum.

Tabii vegan olmadığını düşünerek yazıyorum?

Lor yerine, süt, beyaz peynir, süzme yoğurt, kefir vb. besinler tüketebilirsin. -Burada yine konu kaynamış ama- yine de bitkisel protein kaynaklarına da ağırlık ver, bakliyatlar, kuru fasulye, mercimek, ıspanak, kuruyemiş, kinoa, chia tohumu vb.

Deli spor yapayım, kas yapayım gibi bir derdin yok anladığım kadarıyla, amaç sağlıklı beslenmek, o zaman bunlar seni idare edecektir.

Kolay gelsin.

Amerikan sağlık bakanlığı:
www.ncbi.nlm.nih.gov

"With a proper combination of sources, vegetable proteins may provide similar benefits as protein from animal sources." >> doğru kombinasyonla, bitkisel kaynaklar da hayvansal kaynaklardaki proteinin faydasını sağlar.

Hardward:
www.hsph.harvard.edu

"Animal sources of protein tend to deliver all the amino acids we need." >> "Hayvansal proteinlerde gereken tüm aminoaistler vardır". Bunu tartışan yok zaten.

"Other protein sources, such as fruits, vegetables, grains, nuts and seeds, lack one or more essential amino acids. Vegetarians need to be aware of this. People who don’t eat meat, fish, poultry, eggs, or dairy products need to eat a variety of protein-containing foods each day in order to get all the amino acids needed to make new protein." >> diğer protein kaynaklarında bir veya daha fazla aminoasit eksiği vardır. vejetaryenlerin tüm aminoasitleri alması için birden fazla çeşit proteinli besin alması gerekir.

Yani diyor ki proteinli bitkileri çeşitli çeşitli yerseniz tüm aminoasitleri alabilirsiniz.


Purdue University (Amerika):
www.four-h.purdue.edu

"Vegetable proteins must be combined in a way that makes them “complete” so that an individual’s protein requirements are met."

Georgia State University:
hyperphysics.phy-astr.gsu.edu

"They can be supplied by a combination of cereal grains (wheat, corn, rice, etc.) and legumes (beans,peanuts, etc.). Tillery points out that a number of popular ethnic foods involve such a combination, so that in a single dish, one might hope to get the ten essential amino acids. Mexican corn and beans, Japanese rice and soybeans, and Cajun red beans and rice are examples of such fortuitous combinations."

>> buradaki her bir besinin türkçesini yazmayacağım ama diyor ki çeşitli tahıl kombinasyonlarıyla tek bir tabakta tam protein seti alınabilir. Belirli bazı geleneksel yemeklerin içinde tam protein vardır (meksikan bilmemne yemekleri çoğu türklerdeki gibi fasülyeli tahıllı yemekler).

Akademik dergi alıntısı:
circ.ahajournals.org
Yazının tamamı bitkisel besinlerle protein alımından bahsediyor.

Livestrong:
www.livestrong.com

"you can combine complementary plant sources to create a nutritionally complete protein." >> bitkileri birleştirip tam protein elde edebilirsiniz.

Columbia Üniversitesi soru cevap sayfası (cevaplar akademisyenler tarafından veriliyor):
goaskalice.columbia.edu

"if these vegetarians added legumes to their diet, they would be able to obtain all of the essential amino acids needed to remain healthy." >> vejetaryenler baklagillerden yediği sürece tüm aminoasitleri alabilir.

Daha yazayım mı? Beni "yeterlilikte görmeyenler" için sadece akademik kaynaklardan bilgi paylaştım. Bunlar google'da ilk sayfada bulduklarım. akademik referanslı olmasına rağmen akademik websitelerde olmayan onbinlerce yazıyı koymadım. (livestrong dışında, çünkü o beslenme konusunda oldukça kabul gören bir kaynak).

Şimdi devam edelim tartışmaya. Buyrun.

Kimsenin savına karşı çıkmak istemiyorum, ama, bilim ve araştırma işine azıcık bulaşmış bi insan olarak, tavsiyem,
araştırmaları okuyalım, analizlere bakalım, fikir sahibi olalım; ama mümkünse, bu araştırmaları kimin finanse ettiğine de dikkat edelim.

Ama aslında biz, hedef kitle olarak, bunlara erişemiyoruz, erişemeyiz. sadece sonuçların savaşımını izleyebiliyoruz.
Ama eğer mümkün olsaydı adım adım geri gitmek, bilime güveninizin sarsılacağı şeyler öğrenebilirsiniz. maalesef. nalet olsun ki.. bilim bağımsız olamıyor.

harzem; Tüm aminoasitleri ayrı ayrı yersen bir işine yaramaz; hepsini tek öğünde alacaksın. Zira protein/aminoasit depolanmaz vücut tarafından direkt kullanılır. Ha sen hepsini aynı öğünde kombinasyonlayayım dersen bir kere hangi aminoasit hangi bakliyatta hangi bitkide var bunun bilmen gerekir. Velev ki öğrendin, o zaman da bunların hepsini tek bir öğünde topladığında önünde ne kadarlık bir öğün çıkacağını hesaplaman lazım. En iyi ihtimalle, ayrı ayrı her üründen kombinasyon yapmaya çalıştığında, vücudun kullanabileceği proteini de hesapladığında, önüne 1 kiloluk bir bakliyat yemeği çıkar. Yani tüketmen gereken öğün 1 kiloluk bir yemek olur. 1 kiloluk yemekten 30 gram protein almaya çalıştığında vücuduna girecek karbonhidrat/gluten/lektin miktarını da hesaplaman lazım. Yani 30 gram kullanılabilir protein alırken 300 gram karbonhidrat alacaksın tek bir öğünde. Yani her yemekte bunları kombine etmekle uğraşmak ne bileyim 30 gram protein için her öğünde 300 gram şeker alman sana mantıklı geliyorsa, ki anladığım kadarı ile geliyor, böyle devam et ne diyelim şimdi sana.


Ayrıca bu araştırmalar ne kadar bağımsız ne kadar parayla yapılmış onları da bilmek lazım. Daha geçen sene Harvard Üniversitesi şekerler o kadar da zararlı değildir zararlı olan yağlardır diye bir rapor hazırladı da daha sonra bunları hazırlayanların rüşvet aldığı ortaya çıktı. Yani her araştırma çok değerli olmuyor.

Bir de "İnekler ot yiyor o zaman nasıl et üretiyor" noktasından bilimsel veri yayınlamaya geçiş yapman da gözümden kaçmadı tebrik ederim.

Günde 3 öğün yediğini varsayarak bir öğünde normal bir insanın alması gereken protein miktarı 25 gram civarıdır. Bunu almak için 100-150 gram nohut ve 100–150 gram bulgur yeterlidir.

Ayrıca nohut + bulgur , tam aminoasit seti için yeterlidir. Çoğu durumda 1 tahıl + 1 bakliyatta gerekli aminoasitlerin tamanı bulunur. 1000 gram yemek şart değil, her öğünde tahıl yemek de şart değil. Tek öğün yeter günde.

Bitkisel protein olayı ilk defa benim aklıma gelen bir şey değil. Yeterli kaynak var.

Ayrıca "O araştırmaları kim finanse ediyor " noktasında doktorların yemeyin dediği kırmızı et endüstrisi daha çok suç işliyor.

Harzem; Hemen hesaplayalım.

150 gram nohut 7 gram protein içeriyor.
150 gram bulgur 13 gram protein içeriyor.

13+7: 20 gr. protein yapıyor. Bitkisel proteinin %49'u vücut tarafından sindirildiğine göre; 20 gramın %49'u 9,8 yapıyor. Yani sen bir öğünde 25 gram protein aldığını zannederken 9,8 gram protein alıyorsun. Buna göre senin hesap patlıyor gördüğün gibi. Bir de ortalama bir insanın minimum 60 gram protein alma zorunluluğu var. Bu hesaba göre senin kaç kilo bakliyat yemen gerekiyor, sen hesap et. Ayrıca 9,8 gram protein alırken kaç gram karbonhidrat alıyorsun onu da hesapla. Ben hesapladım aslında ama seni üzmemek için söylemiyorum.

Hesaplarında hata var.

150 gr nohut = 29 gr protein.
150 gr bulgur = 18 gr protein.

Toplam: 47 gr

Hadi diyelim senin dediğin gibi yarısını alıyor olalım (o iddianın geçerliliği yok ama neyse) yine 23 gram eder.

Bunun yanında alacağın karbohidrat, proteinin 3–5 katı kadar. Vücudun günlük karbohidrat ihtiyacı, protein ihtiyacının 6-8 katı. Yani aldığın karbohidrat aslında yetmiyor bile. Bu bakliyatların yanında ekstra karbohidrat alman gerekiyor.

Bu söylediğime katılmıyorsan detaylı protein ve karbohidrat hesabını tekrar yapıp yaz buraya, neye katılmıyorsun anlayayım.

Harzem; Biyoyararlık benim icat ettiğim bir şey değil biyoloji bilimiyle ilgili bir konu, yani "Onun da geçerliliği yok ya neyse" diyerek geçiştirebileceğin bir durum yok ortada. Şu saate kadar yazdığım her şey temel biyolojiyle ilgili artık utanmaya başladım bunları anlatmaktan. Nohut dediğin 100 gramında 10 gram protein içeren bir madde, 29 gram proteine nasıl ulaştın anlamadım ette o kadar protein yok. Hadi her şeyi doğru farz edelim, yetişkin bir insanın alması gereken en düşük prtoein miktarı 60 gram. Yani günün 3 öğünü bu şekilde beslensen ancak alırsın bu kadar proteini. ha ben 3 öğün böyle yerim dersen bir şey diyemem tabii, 1 sene sonra obez olursun ama, ki veganlar da genelde bu yüzden obez oluyor.

Yahu 150 gram nohutta 29-30 gram protein olduğu gerçeğine bile nasıl karşı gelebiliyorsun?
www.diyetkolik.com
www.google.com.tr

Ayrıca "veganlar obez oluyor" diyerek batı dünyasındaki aşırı et tüketen obezler gerçeğinin tam tersini savunman da ilginç. vegan diyetin en büyük özelliği kilo verdirmesi. yıllardır vegan olan kaç tanıdığın var? Benim onlarca var. İstersen internetten de bulursun öyküleri.

Bakliyatta yeteri kadar karbohidrat yok bile. Yanında ek karbohidrat alman gerekiyor. Spor salonundaki hocaların uydurduğu şeylerle yıkanmış beynin malesef. Aç kendin araştır biraz, hesap makinesini de al eline.

Kaynakları da kendin bul hatta, ben yönlendirmiş olmayayım. 150 gram nohutta ne kadar protein var ne kadar karbohidrat var, ayrıca günlük karbohidrat ihtiyacının ne kadarını karşılıyor, hesapla ve yaz buraya. Ben yanlış hesaplamışsam bana da göster doğru sayıları.

Ayrıca soruyu çok saptırdık, birer cevap daha verip bitirelim. İsteyen geri kalanını araştıracak kadar kaynak bulabilir artık verdiğim linklerde.

yumurtayla muzu karıştır al sana krep

harzem tamam hepimiz ot yiyek sen haklısın karşim :)) sen tarhanayla protein al biz kırmızı etle alırız. otla etin proteini aynı kalitede demek :) senin mantığınla ineklerin koyunların herkül olması gerekirdi asdfsadf

ya tamam dünya dönüyor. yaa tamam dönüyor dünya asdfsaDFSA

@cekilmiş gayfe, "evrim varsa şimdiki insanlar neden maymun olmuyor?" diye de soruyorsun sen, biliyorum önceki duyurularından. senin fikrini ciddiye alan yok.

ay hakkaten ya neydi o? kafamda çalıyor, ben de bulamadım:/

youtu.be

Mobildeyim link olmazsa şayet. Shamur let themusic play bir bakarmisiniz.

Cekilin 80 ler experti geldi,neden bildigimi bir bilsem,fuzuli bisey.

youtu.be

tayfun27 hocam ne yazık ki değil. vokal erkekti.
duptıs hocam ne yazık ki değil.

:(

sl78 ne yazık ki değil hocam..

ama vokal muhtemelen siyahi bi vokaldi. yani sesi bi beyaz erkek sesi gibi değildi.

Grits- my life be like
www.youtube.com

makinist hocam my life be like değil ne yazık ki. Biliyorum o şarkıyı :/

www.youtube.com

Cevap bulundu:
Vangaboys - Oh Oh Vengaboys

abi bu bir sıfat. cemiyetlerde varlığı belli olan karakter anlamında.

hodri meydan sıfat değil ki.
asdgshdjk

dobra da değil. sağ ol yine de.

kalender?

@neynep

maalesef değil.

haşmetli diyecektim ama fransızca kısmı bozdu

evet, içinde haşmetli anlamını da barındırıyor gibi biraz.
daha çok entelektüel ortamda kullanılır bu sözcük. yani ne bileyim, dönemine göre sert-iddialı çıkışlar yapan bi sosyal bilimci için falan kullanılır mesela.

haşmetmeap ?

maalesef
:/

Hegemonik?

@chicha

:(( maalesef

karizmatik
dominant

maalesef bunlar da değil. kafayı yiyeceğim; aklıma gelmiyor.
:(((

radikal? entelektüel bi kelime değil ama türkçem bitti

kudretli?
ihtişamlı?

arkadaşlar böyle günlük hayatta pek kullanılan bir kelime değil. anne-babalarımızın yüzde90'ı belki hiç duymamıştır bile.
belki de hiç türkçeye geçmemiştir.

ingilizce-fransızca ya da almanca da olabilir sözcük.

:/

iyice karıştı iş.
:)

Terim gibi bir şey mi?

Umarım bulunur, ben de merak ettim.

hıred/ hıredmend
fransızcadan geçen bi kelime. çok çok eskiden ananem zamanında akıl/ akıllı anlamında kullanılır idi. :)

@hayat aklini

teşekkürler ama bu da değil. bu fransızcadan değil farsçadan sanırım ayrıca.

benim söylediğimde hafif kibir, ego, küstahlık da var. böyle tartışmaya açık falan bi eda.

daha çok egoistlere denir ama hodbin mi?

@hicgudu
maalesef.

büyük ihtimalle batı dillerinden birinden. arapça ya da farsça olmas ihtimali çok düşük.

sanmam ya vergisini ödeyip çekersin malzemeyi

aralikta verdigim birkac siparis vardi. ayin 15'ine kadar hicbir hareket olmadi. noel bilmem ne dediler. gecen hafta ve bu hafta geldi bir iki tanesi. normal zamanda 10 gunde gelen kargo 20-30 gunu buldu. gecen ay sonu kargoya verildigi halde hala ulkeye giris yapmamis 1-2 kargom daha var.

mesele fiyati degil. nereden aldiginiza gore kargo isleri hizli ya da yavas olabiliyor. amazon siparisleri digerlerine gore daha hizli geliyor mesela.

vergiye takılma kısmını merak ediyorum gayfe :/

@idexo, sizinki vergisiz mi geldi?

amazon siparişiydi. onlar vergiyi önceden depozito olarak kesiyorlar benden zaten. sadece ürün elime geçti yani başka bir işlem yapmadım.

Maçka Parkı.

Moda sokakları, emirgan sahil ve burgazada.

beşiktaştan nişantaşına çıkarkan taş yolda yürümek, sağda itüyü selamlayıp eserse maçkaya dalmak falan, kadıköyün her sokağı, moda, fenerbahçe-kalamış.

galata kulesi.

En sevdiğim yanı benim gözümde ulaşılamaz olması ve orada yaşamıyor olmam.
Yer olarak da üsküdar tarafını biliyorum biraz oralar hoşuma gidiyor.

sultanahmet, gülhane. (anısı çok fazla)
boğaz hattı.

Beylerbeyi, Moda, Yeniköy adalar da dahilse Heybeli
Manda Batmaz-Taksim
Yeniköy kahvesi
Beylerbeyi köy kahvesi
Sokak simidi

çocukluğumun geçtiği sokaklar, caddeler. ilkokul ve lisemin olduğu bölgeler.

onun dışında çok sevdiğim bir yeri yok. anılar benim için istanbul sadece, başka şevilecek bir tarafı olduğunu da düşünmüyorum.

Dilenci vapuru
Abdi ipekçi spor salonu

Vapur ve vapura binmek. Ama su yeni igrenc vapurlar degil :)

Onun disinda fenerbahce, kadikoy, caddebostan. Buralarda buyudum, yasadim. Hala istanbulda en cok buralardayim.

Çengelköy ve kuzguncuk tarafları diğer her yerden nefret ediyorum. Modadan yeldeğirmeninden taksimden karaköyden tiksiniyorum. İnsanların kafalarına basa basa yürümek istiyorum öyle bir nefret

Sadece tanıdık ve alışılmış olması, dünyada en iyi bildiğim yerlerin burada olması. Ama hiçbiseyini sevmiyorum. İnsanları da. (sadece çocukluğumu geçirdiğim mahalleye sempatim var anılardan ötürü)

ataturk havalimani!

saka bi yana cocuklugum levent+tarabya tarafinda gecti. oralari severdim cok ama simdi ne durumda hic bi fikrim yok.

Beni huzurlu hissettiren yerler prens adalarından herhangi birinin herhangi ıssız bir noktası; deniz kokusu eşliğinde upuzun maviye bakarken güneşten koruyan bir iğne yapraklı ağaç gölgesi yetiyor.

caddebostan sahil.
moda sokaklarının sessizliği.
tarihi yarımada

Vapura binmek
Vapur iskelerinin kenarlarındaki banklarda oturup simit yemek.
Kadiköy sokakları ve Moda
Bebek parkı, sokakları
Sahil hattında seyahat etmek.
Maçka parkı +1
Akaretler yokuşu

vapurlar,.yıllardır inanılmaz keyif alırım.

her yeri ve her şeyi. doğma büyüme istanbullu olduğumdan başka bir şehirde yaşamaya başlandığın vakit herşeyiyle özlüyor insan istanbulu.

kaosu seviyorum. istanbul bunun için paha biçilemez bir şehir. yer olarak ise çocuklugumun geçtiği kasımpaşayı genel olarak severim.

tarabya tarafları. hem güzel hem sakin.

aslında çoğu yerini seviyorum, kıyı kesimini daha çok. ama en çok kadıköyü seviyorum sanırım, moda sahili, sokakları, caddebostan.
beşiktaş dolmabahçe arası o ağaçlıklı yol da çok güzel.
istanbulun tüm o kaosu, fırsatları, her şeyin burda olmasını seviyorum, insana kendin hem güçlü hem de güçsüz hissettiriyo.

rumeli hisarı civarını

vapur
vapurda simit yemek
kadıköy
laleliden eminönü' ne geze geze yürümek ( eminim şimdi bok gibidir, olsun)

Büyükçekmece Sahili ve Albatros
Adalar
Maçka Parkı ve Akaretler

Sevdiğim tek yanı herşeye kolay ulaşılması.

Kireçburnu sahili...

Aradığın her şeyin olması.
Kadıköy ve Beşiktaş da en sevdiğim yerler.

Bu duyuruyu silmeyin lütfen.

yere balgam atan insanla nasıl güzel anlaşabildin on gündür. bunu düşün bence.

yo iyi yapmışın helal olsun. böyle böyle evcilleşir. tuvalet eğitimi var mı?

dinsiz adam +1

zaruret filan olur anlarım da onda da git çöpe tükür aq yola bırakmak ne demek.

cekilmis gayfe +1
arkana bakmadan kaç. korkunç

Çok iyi etmişsin. Eline ayağına ağzına sağlık.

Hem güldüm hem üzüldüm ya :)

Çok iyi yapmışsın, aşırı tepki falan da değil bu. Az bile yapmışsın. Yola çöp atsa bile yanımdaki nevrim dönüyor benim. Şunu yapsa cinnet geçirirdim herhalde.
Yaptığı şey korkuncun ötesinde terbiyesizlik.

ben orta-okula giderken yazın güzel bir sandalet almıştık. cadde yürürken adamın biri ayağıma tükürdü yeşil yeşil balgamını parmaklarımın arasındaydı. yıllarca açık ayakkabı giyemedim ki hala aynı şekilde az açık ayakabım vardır.
nefret ederim direk öyle insandan bence çok iyi yapışsın ders olsun ayıya

doğal şeyler bunlarhhtüğ..

Aşırı tepki değil. Yaptığı iğrenç bir şey.
Nefret ediyorum bu insanlardan, iyi yapmışsın boşver düşünme bile.

bir şeyler söyleseydin keşke, ayıp olmuş böyle birden yanından gitmen. yakıştıramadım.

ne bileyim "alla belanı versin mağradan mı geldin karaktersiz" gibi.

dinsiz adam +1

direkt soğuma sebebi

Igrenç,temizlik yönünden gelişim sağlayamamış birini bırakıp cok iyi yapmışsın.

Yani o an görmesen belki de aylarca devam edecekti bu ilişki :) Geçmiş olsun, bundan sonra biraz daha dikkat !

ay iğrenç ya

bence yaptığınızda bi sorun yok. Yolda bırakmak şu demek oluyor: "Ben seni insan sanmıştım, şu anda anladım ki değilsin, şu andan itibaren seninle bir saniye geçirmeyi istemiyorum."
İnsanlar böyle detaylarda tanınıyor.

dinsiz adam+1

yere balgam atan hiçbir arkadaşım yok, olmasın.

avm'lerde gördüğüm kadarıyla oralara gidenlerin çoüu lise çağındaki çocuklar, onlar da ucuz ve gösterişli olduğu için gidiyorlar. pek sanmıyorum onları etkileyeceğini.

ayrıca türkiye gibi zengin bir mutfağa sahip ülkede mcdonalds - burgerking nasıl iş yapar anlayamıyorum.

beni etkilemiyor cunku zaten hamburgerlerdeki etin islenmis et oldugunu iyi biliyorum. akil var mantik var, mcdonalds da 3 kurus verilen hamburgerin icinde lop et oldugunu sananlarin problemi bu sanirim. duzgun direk etten burger yapan butik mekanlar var, mcdonalds'in 3-4 kati fiyatina oralarda da yiyebilir isteyenler. cok daha da lezzetli olur ama tam olarak "ne kadar para o kadar kofte"

sosis salam vs. de benzer sekilde yapiliyor en iyisi bile olayi o yani. hayvanin normalde yenmeyen kemik uzerinde kalan falan et parcalarinin islenmesi sonucu elde edilen gidalar. guzel guzel yiyoruz. kimisi islenmis et yemez sevmez vs. o onun bilecegi istir tabii ki. ben islenmis et seviyorum seve seve de yiyorum.

Hayır etkilenmiyorum, düzenli olarak ayda 8-10 kez fast-food restoranından yerim, genelde arby's ve mcdonald's olur.

Önelikle mcdonald's bundan 6-7 sene öncesine göre beerbat durumda denebilir, özellikle double köfteburger'in geldiği hal içler acısı, bunun yanında big mac de eskisi gibi değil ama gideri var ve double cheeseburger taze yapılırsa hala güzel oluyor. Et konusunda mcdonald's'a güvenmesem de pınara az biraz güvenim var, bize hayvanın mükemmel yerini yedirmeyeceklerini tahmin edebiliyoruz ama yine de heralde ingilteredeki gibi berbat bir durum yoktur.

Arby's ise yani tadından anlaşıldığı fast-food restoranları arasında en kaliteli ete sahiptir gibi geliyor ama ne yedirdiklerine yine de emin olamıyorum.

Bu arada bilinmesi gerekir ki semt'e göre değişse de bölgenizde uygun fiyata iyi hamburger yapan yerler olabilir, en azından ben bir steakhouse'dan 18-19 liraya menü şeklinde güzel bir hamburger yiyebiliyorum ve de patatesi de çok güzel.

edit: Bir de fast-food restoranları rahat yerler, işte steakhouse adıyla andığımız yerler biraz kasıntı gibi oluyor, en sevmediğim hesap isteme işi yüzünden öyle yerlere girmek istemiyorum. Eve servis istiyorum :P

benim gozumde fastfood tuketen insanlar pis yagli kokan, kotu kalpli insanlar.

mc donalds türkiyenin köftelerini buradan bir şirket üretiyor galiba. yurtdışındakiyle aynı olabileceğini zannetmiyorum.

fast food yiyeni bırak izleyen bile domuz eti yemiş gibidir.

etkilenmiyorum. çünkü trdeki fast food'culara da banvit, pınar, namet vs. veriyor. dışarıdan alıp evde pişirdiğin etten bir iki tık düşüktür muhtemelen.

bir de fast foodcuların fiyatları da artık normal hamburgercilerle yarışır hale geldi. burger king'de düzgün yenebilecek menü, big king xxl. fiyatı 22.5 lira. onu oraya verene kadar burgerlab'da, virginia'da vs. 30 liraya adam gibi burger yemek mümkün.

@hosein abi 20 liraya düzgün doyabileceğin ne var türk mutfağında? iskender yesen en aşağı 16-17 lira o da kuş kadar. kebap vs. de öyle. ki onlarında ne kadar sağlıklı olduğu şüpheli.

Türkiye'deki McDonalds Pınar'dan alıyor etleri.

Food Inc. isimli belgeseli izlemenizi öneririm, gerçekten bilmek isterseniz. Ama gerçekleri görerek yaşamak zor olduğu için gözünüzü kapatıp devam edebilirsiniz.

encrypted-tbn0.gstatic.com
encrypted-tbn0.gstatic.com

Bunlar gibi değil istediğim. Bunlar açık kızıl kalıyor, ben daha şarap kızılı istiyorum.

isminizle ne güzel uymuş soru :)
saçınızı hiç açmadan, geçici renkli boyaların (su bazlı) kırmızısı ile boyayın bence.

Ha yok, zaten açmayı aklımdan geçirmiyorum. Yaza doğru rengi oturmuş olsun istiyorum, o yüzden şimdiden başlayayım boyamaya. Geçici renkli boyadan kasıt ne, anlamadım ama.

Su bazlı boya. Pembe mavi filan oluyor ya, onun ateş kırmızısı.

şu 2 hafta ile ağ bulamama sorununa pek anlam veremedim ama bende vardı dandik bir tablet, genelde bunların sinyal güçleri mi neyse artık o zayıf oluyor. Yani telefonlarda daha iyi olabiliyor bu. Kaynağa çok yakın olduğu halde görmüyorsa bazen, başka bir sorun olabilir.

evet başka sorun. çünkü o halde görürdü, yetersiz olurdu. Bu yazılımsal bi sıkıntı. VE ARA SIRA olması, ve (bazen) kendi kendine geçmesi delirtiyor. :(

muhtemelen 15 kez filan alışveriş yapmışımdır, 1 kez oldu. ürünün elime ulaşmadığını dispute açarak bildirdim, satıcı bana ulaşarak ürünü gönderdiklerini kargoda olabileceğini filan söyledi (2 aydan fazla zaman geçmişti). durumu bildirdim kendilerine, param iade edildi sorun olmadan.

hayır olmadı. olmaması için de her alışverişimde kargo takip no'su aldım. gerektiğinde 1-2 dolar fazla verdim takipli olsun diye. öneririm.

oldu evet. hatta ibne satıcı iade de yapmadı. ben de çok uğraşmamıştım.

olmadı. en gelmez dediğim bile çıktı geldi :/ bir ara adam yanlış ürün yollamıştı ama yanlış yolladığı daha değerli bişeydi özür diledi ben de teşekkür ettim. yani olmadı :')

Bugüne kadar sıfır hatayla oynuyorlardı son siparişim gelmedi dispute actim. 2 ay onceyle arada kur farki daglari aştığına göre sebepsiz zenginlesecem (:

benim son 3-4 siparişim de gelmedi. bir sorun var heralde bu aralar.

yoğunluk döneminde gecikmiş de olabilir, "elime ulaşmadı" diyenlerin cevabına bu dahil mi? Bi de max teslim süresini geçti mi(bazılarında 3 ay oluyor 0.0), "normal" teslim süresini mi geçti?

Fitness saati almıştım, 60 günlük süre bitti 15 gün uzatma istedim, gene gelmezse iade isteyeceğim.
11 Kasım'da sipariş etmiştim, en son 23 Aralık'ta Türkiye'ye yollandı bilgisi çıkıyor takip sitesinde. Birileri yolda iç etti herhalde günahları boyunlarına. :(
Öteki ufak tefek mallar geldi, bu az daha havalı, elektronik birşey diye indiragandiye uğradı sanırım. :(

Şimdiye kadar birkaç kez olmuştu ama bu son iki aydır bir sürü şey gelmedi.

Son birkaç aydır aldığım ürünler çok geç gelmeye başladı. 3ay bekledigim de oldu ama eninde sonunda aldığım ürün elime ulaştı şimdiye kadar.

brita'ya baktiniz mi?
(bkz: brita)

yok, bilmiyodum. Sürahi de bir seçenek olabilirmiş evet, teşekkür ederim. Onun dışında, bu ayarda, musluğa takılan bişey düşündüm aslında.

İstemez zannetmiyorum benim önerim Senna City.

Rixos: Havuzu çok güzel ben bayağı beğenmiştim.
Senna City: Duşa kabinlerinde değişik bir albeni var sexe teşvik ediyor adamı resmen.
Ada life: Manzara güzel pencere önü sevişme fena olmaz.
İbis: Çok sıradan basit barlar sokağına yakın diye o para ediyor.
Namlı: Aile oteli gibi seks sırasında çok ses çıkarsa sorun olur.

Hayır istemiyor. 15 Temmuz akşamı orada kaldım, soran olmadı.

istemez benim önerim srf otel

Niye ibis

İstemedi.

avantgarde ve ubuntu sans

times new roman :/ düz adamım. her şeyi times new roman'da yazarım istisnasız, değiştirilmesi gerekirse en son değiştiririm. belki biraz da garamond olabilir ama garamond'u daha ziyade okuması zevkli oluyor. yazarken pek sevmiyorum ama times new roman'a erişimimi engelleseler garamond'u seçerdim.

Tahoma Ve Ubuntu

calibri.

Calibri.

verdana ve georgia

Gothic Narrow

bende cevap veriyim :D

Lora, Georgia, Sagoe Uı

webdings. karakterimi yansıtıyor.

bookman old style

Bütün dilekcelerim times new roman 12 karakter :( der meister gibi düzlükte sinir tanımıyorum.

helvetica.

helvetica ve georgia

dosis
neosans

tasarıma göre değişir ama genelde Petal, Everglow, Fairybells Script gibi script fontları çok severim. Brandon Grotesque ve Raleway de favorilerim arasındadır.

Century gothic. Sade karizmasi var.

Constantia

eğer resmi bir kağıt ise (sınavlar, raporlar, cv vb.) times new roman, arial veya calibri.

kişisel bir not vs. ise segeo print.

Sansation

Cambria

comic sans

Calibri.

bebas neue

consolas

Oha niye kimse yazmamis? Myriad Pro bence.

Monaco

helvetica sanirim el aliskanligi ama trebuchet ms, tahoma hatta arial zaman zaman times new roman bile

pull yourself together: kendine çeki düzen ver, kendine gel gibi anlamlarda kullanıyor
take a look at yourself: tipine bi bak anlamında. sanırım bu daha yakın senin sorduğun şeye. ama ikisi de mecazi biraz.

get your shit together

Watch your clothes

you better shape up

benim sorduğım , "evden çıkmadan önce üstünü başına baktı son bir kere"deki anlamı

Check yourself in the mirror one last time before you leave the house - diyebilirsin o zaman

ikinci hesab bilgisayarda ya da tarayıcıda açılıyor mu?

açıldı. (aklıma gelmemişti valla)
Telefonda mesaja girince kasılmıştı. sonra, daha hiçbiyere girmeden kapanmaya başladı. arıza şeysi de gönderdim 30 kere.

uygulama yorumlarını okudum şimdi, başkalarına da oluyomuş. galiba son apdeyt sonrası. Merkez kaynaklı sorun heralde, amariga'dan.

duruş pozisyonunuz yanlış olma ihtimali? Çoğu sporcu hatta antrenör bile kalça-omurga açısına dikkat etmiyor. Çok ince bir çizgi var.

Bel ağrısı bisiklette de oluyor mu? Bisikletin güncel fotoğrafı var mı? Sele gidon ayarı ya da kadro seçimi yanlış olabilir, boy kaç kadro ölçüsü kaç?

Bunnarı yaparken karın ve g't kaslarımızı tüm ahreket esnasında güzelce kasmalıyız. kürekleri biribirine yakın tutmalıyız. Şınavda filan özellikle tahta gibi olmalıyız.

Bisiklet sürerken ağrı sızı yaşamıyorum. Yani plank yaparken hissettiğim gibi bir şey yok. Yol bisikleti kullanıyorum. 53 kadro. Boy 173. Fotoğrafı akşam size yollayabilirim..

karnı iyice içeri çekerek bel boşluğunun oluşmadığından emin olmalı, ağrı bu yüzden oluşabilir. yere tam paralel olmak lazım, kalça ne yukarı kalkacak ne de aşağı düşecek.

aynayla çalışın. gerçekten çok fark ediyor. evde çalışıyorsanız mutlaka ayna ile çalışın

videolar izleyin youtube'da dikkatlice. ben daha yeni yapmaya başlamama rağmen hiçbir ağrı sızı vs. olmuyor. büyük ihtimalle bir şeyi yanlış yapıyorsunuz. yükü belinize vermek gibi. uzmanı değilim ama plank yaparken bende stres en çok karın ve sırt kaslarına biniyor.

İki çeşit kadro ölçümü var, btwin mesela 54 kadro der, gidondan sele dibine giden üst borunun boyudur. 175 olan bendeniz bu kadroyu kullanıyorum tribanımda.
Diğer pek çok marka seleyi tutan boruyu ayna kol ekseninden ölçer, o da 42-46 arası ölçer cm cinsinden. Bisikletlerimden bir kısmı da bu kadro boyunda bu notasyona göre. Yani bisikletin kadrosunda sorun yok gibi anladım.
Sele gidondan hiza olarak birkaç cm yüksekse sele de doğru ayarlı olsa gerek.
Capsi bekliyorum.
Aksi halde teknikten ya da iskelet bozukluğundan kaynaklı bir şeyler olabilir. Belki barfikste bile olabilir sorun.

Yaş farkı çok fazlaymış birader olmaz o iş.

Edit: Bu yorum ciddi değildi he. Millet tribe girmiş nasıl olmaz diye. Olur canım niye olmasın.

bazı şeyler olur, bazı şeyler olmaz. bence düşünülmemesi gereken şeyler bunlar.

gayet olur bence. nice 25 yaşındaki hanım kızlarımızı görüyorum, 25 değil 18 yaşında ya varlar ya yoklar. yani kadın diye 25 yaşında hayatı çözmüş olgunlaşmış, erkek diye de 21 yaşında hala çocuk olacak durumu yok. insanlar hep farklı farklı malum.

25 yaşında kadın kişisiyim, fark ettiğim an uzak dururdum.

Baardım.

Kızın yüzük parmakları kaşınıyordur. Oğlan ise daha yeni açmış gözünü (belki de açamamış? düşünsenize siz ortaokula başlarken kız lise 2, oha)

Gerçi bu tarz evliliklerde eşler iyi servet yapıyorlar hep. Nedenini çözemedim ama var böyle bir şey. Öte yandan siz ilişkinin neresindesiniz? İkisinin de yaşını biliyonuz ama onlar dahi bilmiyor. Bizi yiyor olmayasınız?

olur arkadaşım. çok da güzel olur. tabuları yıkın artık.

23 yaş erkek 28 yaş kadın olanını yaşamış biri olarak neye kime göre kesinlikle olmayacağını merak ediyorum. gayet olabilir, olmayabilir de. sizin bilebileceğiniz bir durum.

valla 25im bi hafta önce 22 olduğunu iddia eden 95li arkadaşım benden hoşlanıyor.

benim için oluru yok. tatlı bir şekilde de bana ümit bağlamamasını daha önce pek çok kez söyledim.

ve çocuk gerçekten çok yakışıklı. neden bana taktı hiç anlamıyorum. ama benim 7-8 yıl önceki halimin kafasını yaşıyor ve ben onun büyümesini bekleyemem. zaten kardeşim gibi filan geliyor bana.

Saçmalık, kesinlkle kendisine ve benzerlerine gerek yok.

Ram zaten bir sorun olmadığı sürece zorla temizlenmemeli, onun yerine telefonunuzun yavaşladığını hissediyorsanız bir kere yeniden başlatırsınız ram de uygun bir şekilde temizlenmiş olur.

Gereksiz dosya temizleyici özellikler genelde uygulamaların önbelleklerini siliyor, özellikle hafıza sıkıntısı yaşamayanların hiç kullanmasına gerek olmayan bir özellik.

Faydasız

hacı onla arada bir temizle yeter
asil silinince faydasi olan ayarlar / depolama / onbelleklenen veriler

benimki donuyor, yavaşlıyor, yeniden başlattığınmda tüm programlar açık oluyor yine.
Hafıza %40 filan boş oluyor, ama yine de donma oluyor. (önbellekte de, sabit diskte de %30-40 boşluk var gibi yani)

Seninki biraz ileri safhası hatta. Kolay gelsin :)

bunlar herkesde vardır
burada önemli olan hayatını aksatacak boyutta olması ve çok aşırı derece olması

psikologla senaslar nasıl gidiyor. her seansta bir rahatlama yaşıyor musunuz kalıcı rahtlama

bu şikayetlerim hem iş hayatımı hem de okul hayatımı etkiliyor elbette.

seanslarımı seviyorum, rahatlıyorum da; fakat iki gün sürüyor etkisi.

bunların hepsi değil de iki üç tanesi şüphe uyandırıyor bence. şu hayatta mutlu olmayan herkeste çoğu var. Yani belirtiler davranış olarak meydana geliyor, mutsuz geçen zamanlara sonuç olarak. Sonra "bende dikkat eksikliği var, sınava çalışamıyorum, ilaç alayım"

Ama belirleyici ayrıntılar var, böyle cümle ile anlaşılmayan. Bence psikolog yönlendirmesi tik, o yüzden gidip genel hayatınızı anlatın, iyi bi psikiyatr o ayrıntıları yakalayacaktır. Umarım.
Ve umarım psikoloğunuz psikiyatr kontrolu / kararından sonra, görüşmelere devam etmenizi istemiştir.
Sadece ilaçla düzelen bişey değil maalesef.

DSM-5 Tanı kriterlerine göz atmanı öneririm. Durumunda tik attığın şeylere psikiyatr kendi karar verecektir ;) Bir de psikologundan senin durumunu anlatan bir yazı yazmasını isteyebilirsin.

bu anlattıklarından dikkat eksikliği gözüküyor. Psikolog da zaten sorunu göndermiş. bir uzman doktora görünmen faydalı olur.

Temizlenmek belki.

Aynısını taze yağmur yağdığında temiz çimlerin üstünde de yapıyor zibidiler :) Temizlenmek için muhtemelen.

goo.gl
Oynuyor pijler.

Evet, onların oyun modu var. Akıllılar diye hep ciddi işlerle uğraşmak zorunda değiller :) akıllı oldukları için oyun da oynuyorlar :)

ise yaramiyor o kar lastikleri... kopuyorlar

Tchibo'nun Ayakkabı Kar Zinciri var

www.tchibo.com.tr

Çibo linkindeki geçmiş döneme ait olsa da, kar zinciri, kar kramponu filan gibi şeyler var. Onlara bakın.

urun.n11.com kar lasitği dediğiniz ve işe yaramayanlar bunlar mı? Başka çözüm var mı, verilen link bende açılmıyor.

havadan ötürü. insanlar mağdur olmasın.

Çünkü diğer bazı araçlar işlemiyor ya da işleyemiyor. Trafik durmuştu ben eve gelirken, vapurlar da iptal.

Kar var kar.

Normalde de zaten 12'den sonra çalışmalı. Umarım bir gün böyle metrolar çocuklarımıza-torunlarımıza nasip olur (ki gidişata göre torunlarımızın torunlarına anca)

Evet ben de ona şaşırdım, 12de bitmesi gerekirdi avropa'nin en muhafazakar metrosunun. Gece sokaklarda dolaşmak ahlaksızlik sonuçta. "Bizi ilgilendirmez" tavrı niye yok, onu anlamamıştım

londra metrosundan yarım saat daha muhafazakar. medeniyeti yanlış noktadan ölçüyor olabilirsiniz :/ (24 saat çalışsın +1).

Evet,doğrudur. Bir dolu muhafazakarlik arasında kaymalar olabiliyor,lütfen kusura bakmayınız.

24 saat çalışamaz bakım ne zaman yapılacak o zaman. Belki en fazla 2 olabilir.

Compound çalışmalar.

ingilizce varsa: www.reddit.com spor salonu faan ugrasmazsin.

İngilizce var da, ben fitnistan sıkılıyorum işte, 1 hafta yaparım en fazla, biliyorum :/

İşte o compoundlari nerde nasıl?

Rack'i olan bir salon bulabilirsen squat deadlift bench press barbell row overhead press gibi bileşik egzersizler içeren çalışmalar ya da barfik şınav dips gibi vücut ağırlığınla yapabileceğin egzersizler. İlki baya yol aldırır, ikincisi geçici.

ama bunlar hep fitnıs?

Senin güçlü olman hızlı olman sağlam dayanıklı olman için yapman gereken şey zaten fitness neyine şaşırdın ki bu kadar? Ha bunlara damacana taşıyarak da ulaşabilirsin ama onun da adı fitness olur.

Yav çok haklısınız, ama soru şuydu: evet fitnıs diye bi seçenek var, ama ben bunu istemiyorum,sıkıyorum filan, o yüzden alternatif ne olabilir? O Sekilde bi soru yazmıştım halbuki yukarı :) o yüzden cevap, fitnıs dışında bişi olmalı diye umuyorum. En ideali en mükemmeli o olsa bile onu yapmıycam çünkü.

yani adı fitness olmasın,resistance training olsun o zaman :)
spartan yarıslarına hazırlanmak için programlar var,daha keyifli :)

d2md0bjwkj5142.cloudfront.net

d1gzvc2c13psez.cloudfront.net

www.instagram.com

bi de su videodaki gibi grupla dağıtmalı bir salon bulursanız bana haber verin noolur:)
www.instagram.com

omen tanrem!
@demoniclewinsky, böyle bişeyi hiç bilmiyordum, süper bişeymiş.

Bu sanırım daha ithal edilmemiş bir spor versiyonu, bakir alan. Keşfedilince grup insan olur herhalde. Paylaştığınız için teşekkür ederim, aday aramaya başlayalım buna mutlaka.

Bunun salonu ve şartları oluşana kadar sorum cevapsız kalıyor ama bunu ilerisi için dev not ettim, teşekkürler:)

Gugıl bile açılmıyor :(

Beyni durdu sanki ya, :( tarama verilerini temizle dedim, o da iki saattir dönüyor öyle, bi sonuc yok. :(

pisi cortlamış ben format istiyorum diyor.

Başka bi yol olsun litfen :/

virüs gözüküyor. trial virüs programı indirebilirsen indir (başkasından indirip cdye yaz atıyorum). sonra güvenli modda kur onu bi tarat bence.

ancak en temiz yol format her zaman. normal zamanlarda da beleş avast kullanmanı tavsiye ederim.

şimdi benim bir kaç sorum olacak. windows hangi versiyonun var? 7,8, 10? Bir de chrome u nasıl çalışştırıyorsun? Masaüstünden çift tıklayarak mı yoksa aşağıgaki görev çubuğundan tek tıklayarak mı?

win 8.1
aşağıdaki çubuktan bi kere tıklayarak.
formatta dosyalar da siliniyor ya, o yüzden tam şeyapamıyorum.

Bunda kendi kendine format atma özelliği vardı, ama mesela google drive kopucak, tekrar mı çekecek drive'da olanları?
Belgelere dokunma, özelliği varsa ve öyle dersem, gereken temizliği yapamayabilir mi?

chrome'ı sıfırla,
yine oluyorsa ram'lerde sorun olabilir.

Yo nicke bakmadan cevaplıyorum ben.

Nicke bakıyorum, daha önceden tartıstıgım biriyse cevap vermiyorum.

Faydalı olabileceğime inandığım bir konu görürsem kim olduğuna bakmaksızın yaziyorum.

nicke bakmıyorum bile.

bence sorunun kolaylığına göre cevap geliyor. mesela yemek tarifi sorsan bilenler hemen üşüşüp veriyor cevabı. ama bazen sağlık konuları olsun, engin bilgi gerektiren konular olsun pek yanaşmıyor kimse.

birde şurda en sevdiğiniz özelliğiniz nedir diye sor 20'yi geçgin cevap gelir eminim. kendini anlatmayı seven bi güruh.

nayn, bi fikrim varsa yazıyorum.

hiç bakmadan cevap veriyorum.

Sözlük hesabından sorarken duyuruyu internet kullanıcılarına açmayı unutuyor olabilir misin?

Yoo soru hakkında bilgim ya da fikrim varsa yanıtlıyorum, nickle alakası yok.

2 kişi var mimlediğim. Yazdıklarını okumuyorum bile duyuruda. Okusam da cevaplamıyorum. Ama tahminimce duyurudaki insanların tutumu böyle o tiplere (tespitlerime göre, kendi duyurularına yapılan yorumlara göre) beyni yok fikri var derler ya heh onlardan.

bildiğim nick'lere cevap yazmak değil ama şöyle bir durum var: birkaç nick var, onların hiçbir duyurusuna yazmıyorum. bazıları aynı şeyi 15 kere soruyor (ben de dahilim bu gruba) ve yazdığını boşuna yazdığını biliyorsun. bazıları ise net gerizekalı oluyor, hiçbir şekilde muhatap olmak istemiyorum. troll'leri falan geçiyorum zaten. onlara cevap verdiğim oluyor ama troll olduklarını bilerek veriyorum, faydam olsun diye değil.

bunun dışında "aa bildiğim nick, yazayım" ya da "aa bilmediğim nick, neme lazım cevap vermeyeyim şimdi" durumu olmuyor ama nasıl desem, verdiğim cevabı okuyacağını ve verdiğim cevaptan yararlanabileceğini bildiğim kişileri kendimce daha öne koyuyorum elbette. bu senin başka hesaptan girmenden ziyade, benim "bu kişiye yazdığım şey boşa gitmez" diye düşünmemle alakalı.

Nicke bakıyorum meraktan ama bildiğim bir konuysa cevap veriyorum, nikine göre ayırmam yani. Tartıştığım tipleri de hatırlamıyorum ben ya.

ben bazı nicklere yazmıyorum bilerek.

nicke hiç dikkat etmem. var aslında bir kaç yazılmayası tip ama ona bile dikkat etmiyorum. bildiğim bir şeyse yazarım hemen.

of çok ergen bi genç var onun sorularını okuyorum. benim üzerinden 7-8 yıl önce geçtiğim konuları görünce bi sıkılıyorum valla.

devilred i çok gergin bulduğum için onun sorusu varsa geçerim, gerisine bakmam, cevaplayabilirsem cevaplarım

Ben de nicklere genelde bakmayanlardanım. Tartıştığım insanları bile unutuyorum, belki de birkaç gün sonra sorusuna cevap veriyorumdur. Ben yapım gereği kin tutabilen biri değilim.

Burada 2-3 kişiyi tanıyorum sadece (ki onlar da sevdiğim insanlar). Diğer herkese eşit uzaklıktayım, hiç kimseye karşı bir şey hissetmiyorum.