Hangi yaştasın cinsiyetin ne ona göre oran değişir. Üzerinde yazan değerde günlük ihtiyacın yüzde kaçı yazıyor? Kendi yaş grubun için varsa ona bak.

Çocuk için karşılıyorsa senin için oran daha yüksektir. Menapoz geçiren kadınsan yaklaşık aynı orandır. Gibi.

bazı sebzelerde daha çok kalsiyum olabilir. oranları hatırlamıyorum şimdi ama kalsiyum alacam diye öyle yapay bişeye abanmayın bence. Aşırı şekerli bişey ayrıca. Şeker sebebiyle vücutta dengesizlik olursa makina doğru çalışmaz ki sizin verdiğiniz kalsiyumu alsın..

hayır, zehirleme ürünlerinden birisi. normal iç veya kendin kakao kat, daha faydalı.

önden atayım da devamı gelsin.

meşhur: dionaea.com

bir de şu var: www.dumpaday.com

bir tane de simgeler olan vardı ama onu bulamadım. simge dediğim grubun kendi simgesi değil.

www.boredpanda.com

bunun gibi şeyler için mi?

Toplu derken yanlış ifade etmişim birden fazla grup ama ayrı ayrı canlandırılmış olsun. İlk resmi çözemedim kim kim valla :/

ben yanlış anlamış da olabilirim. zaten oyun bunlar, grupları bulmaca oyunu. başka

bir muşamba bulup bantla pencerenin çevresine yapıştırıyorsunuz.

sonra arada bir şiştiğini görüp "vay be içeri ne kadar da rüzgar giriyormuş" diyorsunuz.

@krem peynir, çorap iyi fikirmiş, teşekkür ederim.
@cikmaz sokaktan cikagelen cocuk, muşambayı tüm pencereye boydan boya? Camı ve plastiği de kapsayacak şekilde?

@neynep evet, duvara yapıştırılacak.

özgüven 1/10

bebe bisküvisi reklamı adamı.

arkada "friends" gibi "fries" yazan marka onun marka tipografisi telifini ödemiş mi?

yumurta gibi oğlan.


@neynep evet ödedik. bu mekanın ortaklarından biriyim.

gülmedim

"The one with the joke"

içkide de en az yüzün kadar vurgu var sebebi neydi ki :O

@narudocko spontane :)

yıllardır bu mekanı arıyorum, neresi burası allaşkına?

en son bir filmde konuk oyuncu olarak oynamıştı magazinlerde geçerken gördüm.

en son vizyona girecek feridun diye bir fragmanını görmüştüm ama?

(Sivil hayatta?)

:D unutmadım ki :)) Hayla orda mı ya? gerçekten mi? hayla mı pide <3 Ben hiç göremiyrum.

Galatasaray lisesi karşısındaki eski ptt nin yanındaki binanın üst katındaki barda hergün 1 şişe rakı deviriyor.

Not: adresi benden aldığınızı söylemeyin. kişisel yaşamını tehlikeye attığım için bana dava açabilir.

o kim ki?

@voyage, temem söz.

Motto Müzik Youtube kanalında bir programa konuk olmuş. Hasretinizi giderebilirsiniz. :)

www.youtube.com

bi de burda gördüm ^^
www.youtube.com

tabak diye bir birim yok. gram cinsinden verin.

edit: en sevmediğim hesaplardır bu işler. bunu şöyle anlatayım, nasa roket yollayacak marsa, basın bülteninde 50 depo benzin koyduk, 20 tabak makarna var depoda, 100 çay kaşığı nitro var gazlasın motoru diye. bunu ciddiye alabilir misiniz? bunun bir geçerliliği olmaz.

@kurnaz nihahahahahhahaha :)

dostum bunu anlamayacak ne var? bi labbak pilav işte :))))

Not: labbak en sevdiğim ölçü birimidir.

@fjack

pardon kardeşim

1 milyon 345 bin 231 kilokalori diyorum, referans tabağım şu
www.worldslargestthings.com

ne bilim kaç gram bir tabak pilav. ölç işte gözünle:)

tabak değil çanak o

@kurnaz

yanlış anlaşılmasın, yaklaşımını çok sevdim. hatta hayal ettim nasa yetkililerini basın toplantısında :))

50 depo roket mazoduna 10 kürek nitro döküp üstüne 2 dımık hidrojen karıştırdık en kötü burdan venüse neyim varın gardaaaş :) çok dur gak yapma amma çok yakan :)))

Baya kalorilidr.

kurnaz'a katılmakla beraber şunu yolluyorum.

www.google.com.tr

şimdi lokantaya göre de değişir. mesela esnaf lokantasında yediğin yağlı pilav ile çin lokantasında yediğin buharda pilav arasında da bayağı fark var hani.

ben de bunu bırakıp kaçayım.

he bi de kalorisini geçin, mazot yağı ile yapılan pilav ile aldığınız yağları dünya çevresinde koşsanız da yakamayacağınız. Pis yağlar hücrelere zarar veriyi.

İngilizce arayüzde var. Ama tam olarak ne arıyorsunuz? Mesela belli bir tarihteki post için "my posts from november 2015" diye aratabilirsiniz.

Ya da "photos posted by me from 2015" gibi aramalar mevcut.

var?

nereye var? search'e mi yazıyorum "11 kasım'da paylaştıklarım" filan diye?

buraya da yazayım da cevap vermemiş gibi görünmeyeyim.


arama boşluğuna postta geçen bir kelimeyi yazıp arıyoruz.
solda by you çıkıyor. en azından ingilizcesinde böyle.

HEY aranmış link: hey değiştirerek deneyebilirsin.
facebook.com/search/str/HEY/keywords_top?filters_rp_author=me

türkçesinde 11 kasımda paylaştıklarım gibi bir şey olduğunu sanmıyorum. ingilizcesinde "videos i posted" filan diyebiliyoruz ama.

yok canım, aç gitsin. basıncında sorun yoksa durma.

basınç göstergesi bozuk. Ama su varken çalışıyordu.

basınç göstergesi bozuksa ve çok eski değilse zaten çalışmaz hata verir.

kalorifer sistemindeki su ile musluktan akan su farklı sistemler. kombi kaloriferleri ısıtırken şebekeden su alıp çalıştırmaz. içindeki suyu ısıtıp dolaştırır. kalorifer sistemi en son sular akıyorken düzgün çalışıyordu ise, sular kesikken de düzgün açılır, bunların birbiriyle ilgisi yok.

sıcak su musluğunu açarsanız elbetteki su akmayacaktır., bunun da kombiye bir zararı olmaz.

uykusuz dergi ilk çıkmaya başladığı dönemlerde fermuar diye bir dergi vardı sonradan kapandı (sanırım 2008de) yine bu ikisyle aynı konsepte elinizde onlardan var mı?

yok, sadece uykusuz + penguen, ilk sayılardan itibaren DEV arşiv (reklam metni gibi oldu ehehe)

kolileyin çocuklara gönderin.

Ek bilgi: Ek iş yaratmayacak bir yol olsa, daha hızla sonuca gideriz:)

Kızılları beğenmeyen nadir insanlardan biriyim. Kadını erkeği hiçbir şekilde çekici gelmiyor bana.

çil sahibi kadın erkek çok hediyeliler sanki bu dünyadan değiller

genel olarak nötrüm ama gerçek ve çilli kızıl kadın ve erkekleri alıcı gözüyle pek çekici bulmuyorum.

Erkeği çirkin de kadını güzel oluyor.

ırkçılıktan ziyade tercih diyelim. "kızıllar güzel, diğerleri çirkin" diyorsan ırkçılık söylemine daha yakın.

bence de farklı ve nadir olduklarından dolayı dikkat çekiyorlar/hoşlar ama bazılarının çilleri zıvanadan çıkıyor, (mesela verdiğin linktekiler) sanki önemli bir cilt hastalığı varmış gibi duruyorlar. benim de bir tanıdık var, onunki daha da garip, yüzünün sol tarafında yoğun çilliyken sağ tarafında ufak tefek vardı. two-face gibi geziyordu.

ha asıl ırkçı olabilecek bir genelleme size: değişik bir kokuları var. ekşi biraz. sorry gençler, burnum hassastır.

@kaportacı, yok, diğerleri çirkin demiyorum, bi kızıllar bi melezler, esmer ve kıvırcıklar çok güzel, diğerleri aynı gibi, diyorum.
- o dediğiniz gibi 2-faced gibi olanlar da var linkte.
çilli koklamadım :) enteresanmış.

@dalgacı, esmer çilli? Saç olarak koyu renk diyorsunuz herhal. Buğday ötesi koyulukta çil olur mu ki?

Kızıllar özel ve güzeldir. Kadın erkek farketmez, sempati duyarım. İlla saç değil, azıcık çil ya da ne biliim sakalda hafif kızıllık bile olsa yeter. Kızıl değilim maalesef ama güneşe maruz kalınca saçımın üst kısmı hafiften kızarıyor, çog seviyorum ^^

Kizil :kalp: :kalp:

çilli kimseyi beğenmedim bugüne dek. yüzde deformasyon varmış gibi geliyor bana. temiz, pürüzsüz, makyajsız bir beyaz cilt hepsinden iyi.

kızıllara karşı özel bir sevgim yok. yeşil gözü seviyorum.

i-d.vice.com

kızıl severler için dergi çıkmış :)

Gaziantep.

ayıntap

Antebe bikac hafta önce gittim, belki 1 ay sonra falan

Eskişehir.

hay eskişehiriniz batsın asasdfsadf
yozgata git

yozgatta havaalanı yok, oraya sen git @cekilmiskayfe

tmm
o zaman kars'a git kaşar alırsın

Uşak'a git, tarhana içersin, kanyonları falan görürsün. Haftada 2 gün uçuş vardı en son.

kütahya ya git.Ciddiyim.

balıkesir.

kars +1

yazlık bi yere kış dönemi git. şehir hayatından bıktığında, gelecek hayallerinde data olarak kullanırsın

ordu da iyi.

Edirne

İstanbul ne ara bitti ya:) Bursa belki

Hatay/antakya

Hatay. Benim yerime de tepsi kebabi ye :(

malatya'ya gel.

Antakya, iskenderun guzel yerler, guzel yemekler, arkeoloji müzesini de pas gecme

Pardon ekleniyorum, mesela toplu derste insanlar bişey öğreniyor, geride kalan biri var. O kendini "yapamayan tek kişi" olarak görmesin diye, bir diğeri, yapabilecekken tam performans sergilemiyor. Bu durum da böyle bişi gibi dimi?

(bkz: altruizm)

@neynep o da olabilir ama genel olarak ikili iliskiler de olur bu olay. mesela bir dilenci para istemek icin yanassa cogu insan "kibarca" reddeder. Direk ana avrat küfretmez, cunku zaten dilencidir ve zor bir hayati vardir, bir de sozlerimizle hayati ona daha da zehir etmeyiz. gibisinden.

@e haliyle: evet bu olabilir sanki.

baska daha bilimsel bir ad var mi?

sorunuza yanıt değil ama belki buradan bir yerlere ulaşırsınız:
(bkz: ayna nöronlar)

Ben de parmesan sevmeyenlerdenim. Mozzarella ya da kaşar peyniri gayet iş görüyor.

ben tulum kullanacağım. parmesan da aldım ama tulumla da olur

dil peyniri tabiki.

Ama icine degil sarimsak olayina girerken parmesan dokuyor dokmesek de olur herhalde. Icine zaten dil peyniri kakicaz

valla ben parmesanı çok severim ama herşeyle değil, domates çorbası ile, pizzanın üzerine azcık harika olur. ama bu verdiğiniz tarifte güzel olmayabilir.

ben olsam beşamel sosu ile denerdim belkide bunu. daha lezzetli olabilir.

sarımsağı ise hiç bir yemekte kullanmam, yemeğin tadını baskılar, iğrenç bir hale getiri bence.

krem peynir+1

türk peynirIerinden en yakın Iezzeti iyi bir eski kasarIa yakaIarsınız, rendenin en ufak yeri iIe rendeIeyin.

Parmesana alternatif olarak pecorino kullanılır genelde.

parmesan'ı sevmeyen muhtemelen pecorino da padano da sevmeyecektir.

parmesan sevilmez mi yahu? :)

arkadaşların dediği gibi kaşar rendeleyeceksiniz mecbur :9

Tat olarak eski kaşar daha yakın olur diye düşünüyorum.

Yalnız eski kaşar da en az parmesan kadar yoğun kokulu bir peynir bence. Kız arkadaşınız parmesan sevmiyorsa onu da sevmeyebilir. Ben ikisinin de kokusundan hiç hoşlanmıyorum mesela.

edemedi.

0 hayal.Evlenmem asla.

hayal etmiyorum. olursa olur olmazsa olmaz havasındayım.

50 kaat dugun, 50 kaat ev etti 100 kaat. bunun baska masrafları da var.120 diyelim.

120 bin liraya ortalama olarak 350 liradan 342 saat rus çağırırsın. yani bir sene boyunca her gun. 7 seneye vursak haftada bir.

Anladınız siz.

tamam tamam çok iğrencim.

Umut bu topraklardan gitti. De her an bisiler olabilir. Azicik karmaşık bi durum. Ama bakalim. Gerci düğünleri sevmem nikah yeter de kiz ne söyleyecek o var.:) dedim ya karmaşık her sey bir ışık bir hayat belirtisi. He bir de hastalik davasi var onu ne yapsam bilmiyorum.iyice bir kontrole girmem lazim.anlik unutkanligimdan alzheimer şüpheli denmisti. Orada kalmistim.bu yüzden den de hizli koşmak umudunu kirmak istemiyorum kizin.

Hayal etmiyorum, olursa olur olmazsa olmaz +1

ediyorum ama doğal olarak sadece "iyi olacaksa olsun" kafasındayım, yoksa "artık evlenmek lazım" diyerek kendimi evlenmeye zorlamam. evlendikten ve daha da kötüsü çoluk çocuğa karıştıktan sonra ayrılmak zorunda kalmak inanılmaz korkunç geliyor bana. iki kişi olsa neyse de çocuk büyük sıkıntı. bütün o hayat düzeni, birliktelik anlayışı falan... düşünsene, hayatını paylaştığın insan her şey iyi giderken birden sana garip gelen tavırlar takınmaya başlıyor. bir hafta geçiyor, bir ay geçiyor ama hiçbir şey düzelmeyip aksine kötüleşiyor. iletişim kuramıyorsun. heyecanımı kaybettim diyor, eskisi gibi değil diyor vs. kafayı yerim ben. böyle bir şey tecrübe etmeyi kesinlikle istemiyorum. ne bileyim 4 yıldır evlisin, kredi çekip eve arabaya neyin girmişsiniz, akşam portakal soyup dizi izliyosunuz ama ya eşinde ya da sende bir acayiplik hasıl oluyor, aranıza soğukluk giriyor. çözemiyorsunuz da. abov. böyle şeyler çok fena. hani karşılıklı olarak "yok ya biz anlaşamıyoruz" dense eyvallah da bir tarafın "la noliy?" deyip kalakaldığı ilişkiler bana inanılmaz korkunç geliyor.

o yüzden mutlu bir evliliğimiz olacaksa tabii ki istiyorum, hayalimde "mutlu evlilik" var, bu istediğim bir şey. yok öyle olmayacaksa, böyle daha iyi. evlenmeyi istiyorum ben çünkü karakter olarak tam bir "loner" olmama rağmen hayatımda biri olsun istiyorum. hayatının doğru/düz olmasını birine bağlamak doğru değil, bunun farkındayım ama hayatımda biri olsa motivasyonum, sorumluluk bilincim, bokum püsürüm daha yüksek olurdu diye düşünüyorum. sevgilim varken öyleydi çünkü. daha özgüvenliydim, daha "akıllı"ydım, çalışkandım vs... öte yandan, üçüncü senede pat diye çekip gidecek bir kadındansa ömür boyu yalnız kalmayı tercih ederim. daha iyisi olmuyor diye kendimi en dibe çekecek değilim.

hayal? o kadar zor bir şey mi ki?

no
(yazmayı üşendiğim şeyi stavro yazmış. onun dediği+1, bi de balpolen'in dediği:))

Hayal edecek kadar çok istediğim bir şey değil.

Kısmet.

Hayir. Oyle bir hayalim yok. "Kessinlikle hicbir zaman evlenmeyecegim" demiyorum ama evlenme planim, ilerisi icin boyle bir niyetim simdilik yok.

burada hepsi istemem yan cebime koy havasında.
aldılar da siz istemediniz.

Evlilik süphesiz ki cok güzel fakat cok zor bir kurum. Sorumlulukları cok agır. Birgün yalnızlıgımdan sıkılırsam neden olmasın, fakat böyle keyfim cok yerinde.

Hayır.

Benim kafamdaki erkek ile, yani yanımda eşim olarak görmek istediğim insan ile yollarımızın kesişme ihtimali sıfır. Denk gelirsek evlenirim ama olmayacak duaya amin denmez. Ben bunu kabullendim artık.

Bazen düşünüyorum ortalara gelmeden "aman aman eksik olsun" diye bitiriyorum, hayali bile zor.

Valla evlilik zor zanaat. Ve cok büyük bir sans. Bakıyorum kendime o şansın zerresi yok bu yuzden dün geceki gibi rüyalarda yasıyorum o telaşı falan filan.

hayır. aslı çok tatlı insanlarla tanıştım ve doğru zamanda doğru tepkileri verebilseydim şimdi efsane bi evliliğim olabilirdi, ama malın önde gideniyim..

hayal kurmak değil de; ölene kadar seveceğim, daha da önemlisi ölene kadar beni sevecek biri karşıma çıksa keşke diyorum arada. denk gelirsek, yakın zamanda olmamak koşuluyla evlilik de bunun bir sonucu olarak ihtimal dahilinde.

@gkct, yine de umut. "rabbin seni terketmedi" diye düşünmek daha iyi geliyor bana.

o kadar kafa dengi birini nasıl bulacağım... en önemli sorun bu. çok anlayışlı, uyumlu biriyimdir de, karşımdaki de en az benim kadar öyle olmalı.

ama çocuk çok istiyorum bak. iş yerine gelen bebekleri, çocukları seviyorum hep. özellikle o bebişler offf :) yerimmm.

ama gerçekten öyle bir eş bulabilir miyim ki... bilmiyorum.

evlilik değil de kafamın uyduğu biriyle birlikte yaşamayı hayal ediyorum. evlilik gereksiz bir şey bence.

hiç biriniz evlenmek istemiyorsanız bu memlekette yazın günde 5'er düğünü kim yapıyor ulan? diye size sesleniyorum.
çok leş ortamlarda bulunup da düzgün ilişki yaşamaya çalışan ben gibilerin evlilik gibi pembe hayallere dair umutları azalarak bitiyor. chuck palahniuk kitaplarından fırlamış gibi duran gerçekler yüzünüze tokat gibi çarptıkça "kocişimin piremsesi" tarzı mutlu, huzurlu evliliklerin aslında koca bir ilüzyon olduğunu anlayabiliyorsunuz.
insan huzur istiyor ama gerçeklerle birlikte o huzuru yaşamak ne kadar inandırıcı? farkındalık kötü şey. farkındalık gibi duygular evlilik gibi geleneksel mutluluk törenlerinin önünü tıkıyor.
benim genel görüşüm bu. piremseslere ve altın yaldızlı örtülere selam olsun.

Gercekten sevdiğim ve iyi anlaşabildiğim insanla tanışmayı hayal ediyorum ben. Gerisi gelecekse zaten gelir.

hayal etmek değil de istiyorum ya. düzenli bi hayatım olsun, hanımı alıp arabayla biyerlere gidelim falan istiyorum.
şu an ailemle yaşıyorum. sanırım bu yüzden.

evlenmek istediğim kişiyi buldum sevgilim teklif etsin diye bekliyorum :D

"eli eli lema şevaktani" diye verdiğim cevap silinmiş iki kişi arasındaki konuşma gerekçesiyle. Bir cevabın silinmesi ilk kez bu kadar komik bir şey olarak gözüktü :)
Umut etmek veya umutsuzluğa kapılmak kişisel kararlar. Fakat yaşadığımız dönemde öyle ya da böyle mutlu olmanın gerekliliği üzerine sunuluyor her şey. Yıllarca hiç gelmeyecek birini beklemek ya da bir kişiye içtenlikle bağlı kalmak insanlarda vebalı görmüş izlenimi uyandırıyor. Aksi gibi bir durumun gerçekliği sorgulanamıyor bile. Çarçabuk mutlu olmayı isteyenler mutluluğu bekleyenleri anlayamıyor kısaca.

Hayal etmiyorum planlıyorum.

hayal etmiyorum da ne zaman olacak nasıl olacak diye merak ediyorum ve korkuyorum

kesinlikle hayır. hiç o yola giresim yok.

evine göre değişir

şaşırmam ve gülmem.

Sacma mi peki bunu almak

beğenmeyin bence :=)

Nicin burya :(

her seyden once ogretmenligi cok da buyutmemek lazim. ogretmen iste atanmisiyla atanamamisiyla turkiyede elini sallasan ogretmen. ama ogretmenliginiz disindaki vurgular sosyal cevrenize gore degisir.

ben de öğretmenim :( :(

çok kötü, sakın alma.

Bir tane de kendime alirim.

Soru sorarken meslek ve cinsiyet belirtmene güldüm, lambada sorun yok.

beğendiğiniz şeyleri sorgulatan düzene nalet olsun

Şahsen ben de öğretmen olduğunuzu belirtmenize güldüm, lamba gayet şirin.

Neynep +1
Beğendiginiz şeyi alamayacaksanız niye çalışıyorsunuz ki ne anlamı var? Alın gitsin.

yoo gayet guzel. ne alaka

epey hos, begendiysen al :)
ama o kabloyu bi sekilde saklaman lazim.

bu sorularınızın çözümü çok basit. snapchat kullanmayın.

2. var settings --> apps --> her app için ayrı ayrı tıklayıp, bildirim gösterme diyorsunuz.

@kurnaz, teşekkür ederim. Bundan sonra kullanamayacağım da, var olanı kurtarmak için soruyorum

Ya ben şu anda kendimi tam olarak nasıl hissediyorum biliyo musun; böyle su da değil vıcık vıcık çamur gibi ve ağır bir şeyin içerisine artık sadece burnum dışarıda kalacak şekilde batmışım ve etrafta da yardımcı olacak kimse yok gibi.

Pisliği ve sıkışmışlığı artık gerçekten fiziksel olarak hissetmeye başladım. 7'den 70'e, yerden göğe, batıdan doğuya, erkekten kadına, hayvana, insana, bitkiye, ağaca, kuşa, ormana, dağa, kıra, denize kadar güzel olan, kötü olan ne varsa ayırt etmeden sikmedikleri şey kalmadı. Siktiler, öldürdüler her şeyi. Ya anlayabilsem, anlayabilsem ve katılmasam olan bitene yine bi derece rahatlayacağım haa şu şu yüzden oluyor anladım diye. Ama anlayamıyorum ve boğuluyorum.

yorumsuz artık her şey sözün bittiği yer, diyecek gerçekten bir şey yok

Bu derece saçmalıkları gerçekten aklım almıyor. Düşünemiyorum yani. Tahayüül edemiyorum gerçek olabildiğini. Algılayamıyorum. Düşünebildiğim tek şey, bunlar neden yapılor, ne amaçla bu sinir ve nefret yaratılıyor? Neden destekleniyor? Cevap bulamıyorum. İnsanlık, yani kalan son insanlar yaşamaktan hayattan insanlardan bu derece soğutulabilirdi. Kilit nokta buydu herhalde ve bastılar. Daha ne olabilir bilmiyorum.

Yeni demokrasi getirme hazırlıkları. Başka hiçbir mantıklı açıklaması yok. Olamaz. Mümkün değil.

Ya cidden meteor düşse ülkeye de topluca ölsek. Başka isteğim yok. Bu lafladı güya eğitimli kişiler söylüyor. Galiba hiç hayvan sevmemiş, başını okşamamışlar. Amk ya! Ölelim ya hemen.

akp insanların sinirini nasıl bozacağını hangi tepkileri uyandıracağını sosyopsikolojik olarak çok iyi biliyor o yüzden gündemi deforme etmek için bu tip şeyleri durduk yere ortaya atıyor. mantıklı açıklama bu insanların dikkatini buraya çekmek için. ve ne yazıkki işlerinde çok iyi gerçekten eğer "insan" isen dikkatin çekiliyor. ülkedeki tüm berbat şeylerin uçsuz bucaksız uzunluğuna rağmen

Lut kavimi bile daha edep sahibiydi

ben de bi 5 senedir sevemiyorum. sevmek istemiyorum gerçi o da var. kimseyi de kırmıyorum ama.

oluyor öyle. üzülmüyorum ben. Öyle gerekiyor demek ki.

bu kadar uzun süredir sevemiyorsanız kendinizi aşırı fazla seviyor olabilirmisiniz acaba?

turkuaz +1. Bencil olmuşsun. Bende de var ondan.

acaba içinde bitmeyen bir şey mi var? yoksa bir şeyden dolayı kalbin mi kırıldı da taşlaştı? bu ciddi bir durum bence. sevememek berbat bir duygu. bir de kalp kırma ya yapma gerçekten.

Beklentilerin çok yüksek olabilir mi acaba? Ben de yaklaşık 7 senedir böyleyim. Kimseyi hunharca sevemiyorum çünkü karşı cins konusunda gerçekçi değilim. "Hmm bu iyi çocukmuş ya, eli yüzü düzgün, normal bir tipe benziyor işte, dur şununla bi' deneyeyim" diyemiyorum ben asla. İllaki gördüğüm anda "oha oha oha ohaaaa!!!! :O" diye tepki vereceğim biri olmalı. Dolayısıyla hayatıma giren, ulaşabileceğim, çevremde bulunan kimseyi sevemiyorum. Belki sen de öylesindir.

ayrıl hocam. her aşk leyla ile mecnun olacak diye bir şart yok. kızı da mutsuz etme

camcılar satıyor. metrekare nasıldır bilemem ama en ucuz genelde onlarda olur.

bauhaus

Bauhaus'ta yok :/

gece uyanıp dinlediğin sabah ezanıdır. sabah ezanını biraz daha yüksek volumle okuyorlar. bu yüzden belki rahatsız edici gelmiş olabilir. ama aslında doğru okunduğu takdirde sabah ezanı çok rahatlatıcıdır da öyle güzel makamıyla falan okuyan müezzin pek kalmadı sanırım. diğer vakitlerde ben herhangi bir farklılık fark etmedim. muhit istanbul maltepe.

ben ses seviyesinde hiçbir değişiklik hissetmiyorum. bizim sokaktan ve evden cami sesi de duyulmuyor mesela evin öyle çok aşırı yakınında cami yok, yani "nerede cami yok ki" söylemin biraz yanlış. ayrıca kişi sayısına göre cami olacak tabi, bu resmen "her yer okul" diye söylenmeye benziyor. ülkede müslüman nüfusu fazla, çoğu da camilere gitmek istiyor. hadi gençler neyse de 80 yaşına basmış ve hala camiye gitmek isteyen dede kilometrelerce yürüyemez ki.

sanki biraz abartıyorsun gibi yani.

ben de namaz kılmam oruç tutmam vs ama herkes birbirine hoşgörülü olacak. yazın sahilde bira içtiğimiz için laf edenler oldu, deliye döndük. sonra sustular. biz de camilere ezanlara laf edersek onlar da haklı olarak sinirlenir.

gerçi son zamanlarda ses seviyesinden rahatsız olmaya başladıysan da bu konuda haklısındır, kimseyi rahatsız edecek kadar ses açılmamalı tabiki. belki sizin caminin imamı kafasına göre iş yapıyordur, sesi daha açayım da herkes dine dönsün falab kafasındadır ne bileyim. çevrendeki insanlarla durumu konuşup onlar da sesten rahatsız oluyorsa imama şikayetinizi iletebilirsiniz belki. ya da muhtara veya belediyeye.

Yanlışsın. Hatta bizim buradaki caminin sesi kısıldı.

Şikayet imkanı asla yok, nasıl böyle bişey düşünebilirim ki. Bi kere ben bundan rahatsız oluyorsam, Müslüman değilimdir, Müslüman olmayanın da bişeyden rahatsız olması ne kelime, yaşamaması, ya da Müslüman olması lazımdır. O yüzden "bu rahatsızlığın kaynağına gidip iletişim kurma" düşüncesini bir kenara bırakalım.

"Herkes birbirine karşı hoşgörülü olacak", maalesef hayatta karşılığını bulmayan bir cümle. Daha doğrusu, güçlü çoğunluğun, karşı tarafı "insanlık" açısından uyarma, "hani sen de az değilsin" gibi. Neyse. Benim şahsi fikrim, bira içenler kendilerine içiyorlar, ama din bireysel değil kitle ve cemaat hareketi olduğu için, dışarı dışarı, inanan, inanmayanı kapsayacak uygulamları oluyor. Ezan gibi. Anlatabildim mi, yani daha toplulukça, duyurmacı, yayılmacı bi mantığı olduğu için o ses merkezden dışarı duyurulmak isteniyor.

Bu hiçbir çözümü olmayacak bir konu, çünkü inanan ve inanmayan arasındaki zıtlık ve düşmanlıktan ötürü, (biri, diğerini "yanlış" gördüğü için) ama dinlerin yayılma amacından ötürü nötr insan üzerine yayılmacı karakteri yadsınamaz bence.
O yüzden de kendi fikrinin yanında olmayanı düşman tanımlamaya müsait bir sistem. O yüzden de ezan sesi sonsuza kadar yükselebilir. Çünkü bir müslüman bundan rahatsız olamaz.

Bizim oradaki camiyi 2-3 sene oncesine kadar duymaZdik. Artik bangir bangir masallah.

Istiklal caddesinde de mesela, eskiden aga cami duyulmazdi pek, gecen gittigimde ezan basladi biraz yakininda, kulaklarimi kapattim o kadar yuksekti ses.

"Sizin camiyi bilmem ama burada böyle" var, bi de "Yanlışsın". :)

"Herkes birbirine karşı hoşgörülü olacak" mı? ahahah.

benim içtiğim biradan kime ne allahaşkına hayatımda böyle sapan bir karşılaştırma duymadım. parasını veren ben, o maddeyi vücuduna sokan ben (vücut da benim bu arada), sonra pisliğini temizleyen de ben olduğuma göre bunda hoşgörü duyulacak nokta nedir?

@istanbul, her yerde cami, söylemi doğru olmamış, haklısın.

@piremses, bira içenler onlara göre yanlış olanı yaptığı için, bu mantıkta senin "kendin için, kendi kendine, kendini ilgilendiren, kendi sınırında yaptığın bişeye" bile müdahale etme mantığı olduğu için, bunu yapmamak, hoşgörü sayılıyor.

Sesini aşırı açıyorlar +1, ezan okunan bir caminin yanından geçerken yanındakiyle konuştuğunu duyamıyorsun.

Geçen dışarıdayken, yurt dışından işle ilgili biri aradı. Konuşmak için kapalı bir yer aradım, bulamadım. Ezan bittikten sonra konuştuk, çünkü seslerimiz birbirimize gitmiyordu. Bu sırada yanlış giden işler oldu tabii.

Bu kadar bağırtmanın gereği yok. Biraz kısılsa, normal seviyeye getirilse iyi olacak. Ama gösterişi seviyorlar.

diğer yandan bunları da böyle sanki çok medeni bir ülkedeymişiz gibi tartışmamız sitcom dizisinde gibi hissettiriyor beni :) ülkenin tamı tamına yarısının bağnazlık derecesinde dindar olduğunu düşünürsek, bu duyuruyu gördükleri anda "dinsizler imansızlar, ezan sesinden rahatsız olmak ha? kafaları kesilmeli bunların" diye düşüneceğine eminim. o yüzden iş biraz bize düşüyor, biz mümkün olduğunca, elden geldiğince ekstra hoşgörü göstereceğiz ve örneğin ezandan rahatsız olsak bile çok dillendirmeyeceğiz ki; onlar bize iyice gıcık olmasınlar ve zaten bize karışmaya hakları bile olmayan konularda (bira içmek, mini etek giymek, kızlı erkekli takılmak, ilerisi için konuşursak türban takmamak vs) seslerini çıkarmasınlar.

benim fikrim böyle

sanki clubtaymışsın gibi yanındakini duyamayacağın seviyeye gelmiş gibi geldi bana da.
saçma bi cümle kurdum :)

Evet, @istanbul, tam aynı fikirdeyim, açıkladığım sebepler sebebiyle. "Taşı bana atın" demek gibi, çünkü inanç oldu mu, anlayış olamıyor. Sistem öyle çalışmıyor.

Şu çocuk tecavüz meselesi gibi; birileri orda "yahu böyle şey olmaz" diyor, diğerleri din sebepli oldukça bir şeylerin ne kadar doğru olduğu mesajlarıyla yükleniyorlar cuma hutbesinde.

İstanbul Gayrettepe'de bir süre kaldığım eve, 3-4 ay aradan sonra geçen gün tekrar gittim.
Kaldığım süre boyunca duymadığım ezan sesi, kapı pencere bu soğukta her yer kapalıyken evin içinde yankılanmaya başladı.
Ne oluyoruz diye pencereyi açıp baktım hakikatten.

Bazı yerlerde artmış olabilir ama bu hocanın bile insiyatifi olabilir.

ezan sesinde bir değişiklik olmadı bizde. en yakın cami 600 metre, ondan da olabilir ancak sizinki rahatsız edici boyuttaysa kesinlikle diyanet işleri'ne bildirin kıstırsınlar. onun da kuralı kaidesi var, 65dB'den yüksek olamıyormuş.

t24.com.tr

edit: düzeltiyorum 300 metre diğer yönde bir cami daha var.

Gece ezana uyanıyorsan sizin hoca bir değişikmiş. Sabah ezanı artık 7'de okunuyor neredeyse. İnsanlar o saatte işlerine doğru yola çıkıyorlar. Güneş 8'de doğuyor olabilir ama gece filan değil. Onun dışında yükseldiğini fark etmedim. Ezan duymuyorum bile sabah dışında.

@kaichi, kural kaide, orada dursun diye var. Bunun bi adı var mı ya, hani herşey var gibi, ama aslında pratikte yok.
Dediğim gibi, mesela gitsen şikayet (haaşaa, dimi) etsen, ne haddine senin açık başınla, tabii ki rahatsız olursun münafık, bu şeytanı rahatsız eder vs vs.. Yani sistem tam kapalı. Çaresi olan bişey değil.
Uygulamada hiçbi sonucu olmayacak bişey.
o sınırı aşmak, aşmamak, ne kadar duyurmak istediği, ne kadar ALLAH SEVHGİSİ olduğu ile ilgili.

ben arada namaz kılan, kendini müslüman olarak tanımlayan biriyim.

bizim caminin sesi son zamanlarda artmadı, her zaman inanılmaz fazlaydı. şöyle ki, yazın kapı/pencere açıkken evin içindeki televizyonun sesi duyulmuyor.

ve bu konuyu yobaz teyzemle ve eniştemle tartışma gafletine düştüm.

argümanları şunlar;

-yaşlılar duymuyor, onlara yazık değil mi?
-herkes saygı duymak zorunda.(en çok tav olduğum nokta bu, ulan sen duymuyorsun?)
-chplisin.

ve ülkenin en az yarısı böyle düşünüyor :/

@çıkmaz sokak, Müslüman olup inanırken objektif bakabilmenize şaşırdım ve oldukça saygı duydum. İnanın benim rahatsızlığım tarafında şeyler söylediğiniz için değil, bu kadar güçlü, (teorinin niyeti böyle olmasa da, pratikte) kendinden olmayanları dışlayan bir düzene yansız bakabildiğiniz için.

@neynep turkiye'de makul insan bulmak zor. sadece din ekseninde bakmayalim. cok radikaliz ve maalesef bu kisa zamanda asilabilecek bir problem degil.

Bir söz var; namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış derler, diye. Ben şahsen pek duymuyorum. Selaların okunduğu makamı sevdiğim için bir tek onu duyuyorum, algıda seçicilik olmuş sanırım.

Ancak böyle bir şey genel olmasa da bölgesel olabilir ve bu da yanlış bir şeydir.

22 yaş civarı kişilerde düzenli ve sürekli bi ilişki algısı olmuyor. Yani yanlış anlaşılma olmaması için daha net şöyle söyleyeyim, okuldur, iştir, hayattır ideallerin, girilen ortamların filan sürekli değiştiği bir dönem. "Ben bu adamla evlenirim" bile deseler hayatın getirdikleriyle beraber bu düşüncenin değişme ihtimali yüksek. Senin nasıl bi ilişki istediğine bağlı biraz bence. Yani anlaşırsak güzel giderse ciddi düşünürüm diyebiliyosan, karşındakinin aynı şekilde düşünmeme ihtimali çok yüksek. Şimdi düşünse bile sonra düşünmeyebilir. Bence.

İyidir iyi, bence sinyalleri receiver üzerinden transmitter ile geri gönder.
Genç olgun, olgun genç istiyor işte. Herkes yeni bir heyecan peşinde, ben olsam affetmem.

olur olur hiçbi şey olmaz. biraz hassas davranman gerekebilir kızın toyluğuna göre. deneyimsiz olunca insan kolay bağlanıyor ve üzülüyor.

bi de tabi çevreden hoş karşılamayanlar olucaktır ama onlar işlerine baksınlar yani, onları ilgilendiren bi mevzu olduğunu düşünmüyorum.

kız 30, siz 39 falan olsanız daha iyi olurdu.
ama bence yine de adım atılamayacak bir durum yok.
tek sorun, 21-22 yaşındaki kızın olgun davranamama ihtimali olabilir.
onu da yaşamadan bilemezsiniz.
belki de çok iyi anlaşırsınız, belli olmaz.

İlişkiden ne beklediğine bağlı. İnsan formunda, kadın gibimsi, ama 22 yaş. Çocuktan bi adım sonrası.

bugün konustum kızla..

bir gülümsemesi var sanırsın dünyaya barış gelmiş.:)))

yaş farkınız normal yürü bence.
ben de o yaşlardayken daha büyük erkeklerle çıkardım

Kart zampara muamelesi görecek kadar yaş farkı yok arada. Güzel sinyaller de almışken deneyin, olmazsa da yapacak bir şey yok.

damga yemek gibi durumları göz ardı ederek istediğin şeyi yaşa. yaş, fark, ergenlik, olgunluk hikaye.

facebook arkadaslık ıstegımı kabul etmedi :( şimdi napıyoruz?

Kısmet değilmiş deyip yolumuza bakıyoruz.

ya abi 21 yaş çocuk değil mi ya? ben 27 yaşındayım, 22 yaşında kızlar fiziksel olarak çok çekici gelse de konuşmanın otuzuncu saniyesinde kaçma isteği uyandırıyor.

@dalgacı mahmut: google senkronizasyonu öyle bişey işte. telefonunuzun sim kartındaki kontaklar, gmail ile senkron oluyor, sonra da aynı gmail adresi ile hesap açınca o kişileri gösteriyor

aynştayn: google topladığı o kadar veriyi hem kendi kullanıyor hem de satıyor demek ki.

telefonda konuştuğunuz kelimeler seçilip karşınıza reklam olarak çıkıyor olabilir mesela. bi de öylesi var. korkalım da ne yapabiliriz ki karşim. Big bradır.

ekşide ya da diğer sitelerde sidebar daki widgetlar ile takip yapılıyor. eşantiyon olarak gözüküyorlar ama asıl amaçları yukarıda yazdıklarınız.

Avrupa Birliği ile o yüzden çok papazlar bu privacy sorunları nedeniyle.

ublock yada facebook disconnect kullanmalısınız.

Akıllı telefonunu atmadığın sürece kurtulamazsın. Google ve facebook izinsiz mikrofon dinlemeden yakalanmıştı. Benim de başıma geldi.

gerçek gayet neden çekilmesin. sporcu bu insanlar durabilirler öyle.

Normal.

havada duranların titremesi lazım. ağırlık kaldıran titremese kasları titrer. bilemedim şaibe var gibi :)

Bence gerçek.

İlk videoda; tek ayak üzerinde durup öteki ayağını kaldıran kız, bir de iki elinin üzerinde amuda kalkan kızın işi zor, dengede durmak falan. Diğerleri çok zor değil; stabil pozisyonlar. Bir de geri dönüş rotası gelişle tamamen aynı, yani muhtemelen video çekimi bitti ve geri sardılar, tek çekim.

Diğer videolarda pek zorlayıcı bir pozisyon yok. Hepsi bir yerden destek alıyor vs.

Kolay demiyorum ama yapılabilecek şeyler. Bisürü denemeyle yapmışlar sonunda muhtemelen. Bir de şu var; kamera sürekli hareket halinde olduğu için, insanlardan biri birazcık kıpırdasa bile görüntüde belli olmayabilir. Kamera sabit olsa belli olur ama zaten görüntü hareketli olduğu için o kıpırdamayı gözlerimiz ayırt etmiyordur.

ya o halterin tepesindeki, bi de yerdeki damarlı büyük şüpheli:) Bi de yeşilli donlu abla. Bi de yeşil şapkalı yan duran. Bence fotoşok. (Yani vidyoda düzeltme kullanıldığı kesin de, bence tekniğini bilmediğim daha büyük bişiler var)

yok ya, ben ikna olmadım. 3d bişiler var sanki. Kaslar o hareketi yaparkenki durağan şeklinde değil, ara gerilim pozisyonunda gibi geliyor bana.

yok yahu böyle çekimler var. bir reklam filmi de vardı böyle. kamera arkasını izlemiştim ama unuttum nasıl olduğunu. post prodüksiyonda hallediyorlar.

cinemagraph tekniğine benzer bir teknik kullanılıyor post prodüksiyonda. bu aralar bu tarz videolara fazla denk gelmeye başladığım için sadece bu tekniği içeren, kullanımı kolay bir aplikasyonun piyasaya çıktığına kanaat getirdim.

Bankalar işletim ücreti olmayan kart da veriyorlar ama bonus, taksit gibi imkanları olmuyor sanıyorum.

Bonus ve taksit imkani olan, hem de garantiden flexi var.

Bildiğim kadarıyla garanti o ücreti kart kullanma taahhütü verirseniz bonus olarak yüklüyor, ücreti iade ettiğini hiç görmedim.

o lanet garanti, kart ücretini iade almak için dava açanlara karşı dava açarak çirkeflik yapıyormuş.
Hiçbi şekilde iade vermiyor, düşük yüzdeli bir miktar bonus yüklüyor, ama 1 sene kullanmak zorundasın diyor. (Ben aradım ve böyle yaptı) Seneye o gün gelip iptal ettiğimde de bunu harcama olarak yazacağını düşünüyorum, bir çirkeflik yolunu bulmuşlardır eminim.

Her bankanın kanuni mecburiyet sebebiyle "aidatsız" kredi kartı var, tabi pek bahsetmek, öne çıkarmak istemiyorlar.
Siz talep ederseniz verirler,
Garanti'deki adı Flexi sanırım

temassızlık olabilir mi ?

Sabit tutarken de aynı :/

Niye çöp ya? :( Çöp olsa hiç aktaramaz olmasını beklerdim. Böyle olmasının mekanizması ne ki?

temassızlık +1. sürekli tak çıkar bazı pinlerin yuvayla temasını kesmiş olabilir. sırasıyla başka laptop / başka kablo ile deneyin.

Görüntü projeksiyona gelse ve gitse, temassızlık daha olası gelirdi sanki. Projeksiyonda mavi ekran sabit, bilgisayarda gönderememe var. Sanki son windows updeyti buna vurmuş :( (win 7)

o mavi ekran projeksiyonun herhangi bir input yokken / ararken gösterdiği düz default ekran değil mi? projeksiyona güç geldiği sürece kablo takılmazsa da görürsünüz bence onu. başka bir mavi ekransa bilemedim.

evet, o default olan. Yani bilgisayardan hiçbişi gitmiyor oraya.

projeksiyonun input ayarlarıyla oynanmış olabilir mi? önceden otomatik seçiliyken şimdi söz gelimi yalnızca S-video girişine bakıyordur vb.

Bağlı haldeyken windows tuşu+P dener misiniz ? Bazen cihaza bağlanamayıp böyle sapıtabiliyor.

Input-a seçili :(

win+p ile de olmadı. Yine bilgisayarda bi hareketlenmeler, projeksiyon sabit, mavi ekran. :(

Çünkü kimse kitap okumuyor. Bu sebeple dikkat gerektiren bir durum halini alıyor mesele.
Yazım kurallarından yakınırken sizin bile büyük harf kullanımına dikkat etmeyişiniz (sözlük yazım alışkanlığı diyelim) sanal ortamlarda bu gibi şeyleri pek önemsemememiz gerektiğini gösteriyor gibi.

benim icin degil. cunku iyi bir ogretmenden ogrendim ve ozen de gosterdigim icin zaman icinde dogru yazmak olaganlasti. bazen bilerek geliyom, yapcaz vs. yaziyorum gerci.

dogru yazmak istemesine ragmen zorlananlar ogretmenleri yuzunden ogrenemedi bence. daha turkce hocasi neyin nasil yazilacagini bilmiyor ki baskalarina ogretsin.

bir de yeni neslin umrunda degil. bu tip seyler onlar icin cok "lame"

Ben de hayret diyorum. Bize küçükken bir kere anlattı Türkçe öğretmenimiz o gün bugündür doğru kullanıyorum. Çok basit bir kural, insanların kafaları bu kuralı bile almıyorsa diyecek söz bulamıyorum gerçekten. Gerçi bu kafa basmamasından değil, umursamazlıktan kaynaklanıyor çoğu zaman. Adam önemsemiyor, kimseyi takmıyor. Ağzına geldiği gibi konuşuyor, yazıyor. Dilmiş kuralmış şuymuş buymuş umrunda değil.

Ben hayret ederek yorulmamaya çalışıyorum. Ortalama seviye o kadar düşük ki, hayatının geri kalanında, hayata ve insanlara çok özenli davranıp yazısının özensiz olacağını düşünmüyorum. İnsanların ne yaptığına çok takılmamak lazım. Çünkü sonu olmayan bi yoruculuk. Hayvanların ne yaptığını sorgulamaktan farkı yok.

Eğitim sisteminin büyük etkisi var.İlkokulda ingilizce öğrenmeye başlayan çocuk lise itibariyle hala başlangıç seviyesinde ise benzer bir durum türkçe ve diğer derslerde de söz konusudur muhtemelen.

Onun haricinde yazım yanlışları o kadar gözümüzün içinde ki koca koca afişlerde,reklam panolarında hatalar var,firmaların,markaların sosyal medya hesaplarında dikkat edilmeden yanlış kullanımlar yapılıyor dolayısıyla bunu gören kişi de ya orada öyle gördüğü için onu doğru biliyor ya da kimse umursamıyor diye o da umursamıyor.

Zor gelmekten ziyade bircok kisi ayri yazilacagini bilmiyor bu eklerin.

@demoniclewinsky, aynen dediğin gibi ahsdashd, koca afiş panolarında hatalar var. O baskı sonucuna kadar zincirde kimsenin dikkatini çekmemiş demek ki! İmla hassasiyeti olan dostlarım, şunu tavsiye ediyorum: Böyle şeylerle karşılaştığımda "Bu insan bile hayatta kalıyor, iş buluyor, para kazanıyor (baskı örneğindeki herkes) hayatını idame ettiriyor, kendine saygı bile duyuyordur, benim olumsuz bir fikre kapılmam için bi sebep yok, ehehe" diyip gülüp geçmek :)

adamlar cahilliklerini "aceleyle yazdım yav ondan şeyolmuş" diye örtmeye çalışıyor. kitap okumamaktan ve cahilliğin el üstünde tutulduğu bir ülkede yaşamaktan kaynaklı bir şey. birazdan "elitistsiniz olm siz size ne istediğim gibi yazarım"cılar damlayacak.

Hayatımda toplam 10 tane kitap okumamışımdır ve fevkalade özen gösteriyorum eklere DE anlatım bozukluklarına DA. Kitap okuyarak dünyayı kurtaracağını zanneden kitap fetişistleri azalarak bitse DE biz DE kurtulsak.

@stavro'ya katılıyorum aceleyle bir alakası yok tamamen bilgisizlikten. harf hatasını anlayabilirim ama -de ve -ki için durum tamamen farklı. Adam diyor ki oda gelecek hangi oda amk oturma odası mı gelecek bizimle? o da yazamıyor herif ya bilmiyor!

Sadece eklere takılmak da problem bence. Mesela soruda kullanılan Türkçe oldukça güzel. Ama cümle başlangıçlarındaki harfler büyük değil. Sözlük'ten gelen bir alışkanlık bu biliyorum. Ama aynı gözle bakınca bu da dilbilgisi hatası sayılmaz mı?

Özellikle özen göstermem, düşünmem yazarken ama doğru yazarım. Neden? Çünkü dili sindirmiş bir bireyim çok şükür. Hata yaptığım nadir olur. Bunu Türkçeyi ve edebiyatı çok sevmemle ve okuma alışkanlığımla ilişkilendiriyorum.

Sadece bağlaçlar/ekler meselesi de değil, her türlü yazım yanlışını gördüğümde kan beynime sıçrıyor. İçimden salak, cahil diye saydırıyorum.

Sözlükte de değil bu sadece. Araştırma görevlisi olarak çalışıyordum yakın zamana kadar, çocuklar sınav kağıtlarında bile deliler gibi yazım hatası yapıyolardı. "Oluyo" falan yazan var sınav kağıdına. Yazım hatasının da ötesinde, mallık artık bu.

biraz odaklanmayla da ilgili. soru dilin duzgun kullanilmasi olunca cevaplar daha bir ozenli oluyor. misal; normalde 'daha bi' derdim, ama dikkat edip 'bir' dedim. ozenli kullananlarin da tek tek duyurularina baksan zibilyon tane hata bulursun. bayagi yerine baya yazivermistir mesela. ;)

valla benim de çok gözüme takılıyor, hatta az önce bi duyuruda dikkat ettim, ama insanlar artık whatsapptı, smsti, forumda takılmaktı derken bunlara önem vermiyorlar, ilokulda da öğrenmemiş oluyorlar heralde. Tek sıkıntı okurken anlatım bozukluğu oluyor birkaç sn geömesi gerekiyor ne yazıldığını anlaman için. Benim önem verdiğim bi konu şahsen, başkası ne önemi var diyebilir. Çok daha rezalet yazılar da var neyse ki.
Özellikle sıfat yapan ve birleşik yazılması gereken ki'nin bağlaç zannedilerek ayrı yazılması, de- daların yanlış yazılması hatta te,ta şeklinde birleştirilmesi.

yani bilen biri için dikkat gerektirmez tabii. sen dersen ki "aceleyle yazdım, dikkat etmedim," sie qo derim içimden, bunun herkesin de değindiği gibi cahilliğinden, bokunu örtmeye çalışmasından ileri geldiğini anlarım.

ha bir de sanal ortamda bu gibi şeyleri önemsemememiz gerektiğini, büyük küçük harf olayına atıfta bulunarak belirtmek biraz da boşa duyar kasma olayına kaçıyor bence.

niye büyük harf kullanmadığımı şöyle açıklayayım: ekşi ile alakalı her türlü mecrada bilakis büyük harf kullanmıyorum. ekşi'nin teması gibi bir şey sonuçta büyük harf kullanılmaması. onun dışında bir de sms/whatsapp gibi anlık mesajlaşmalarda uğraşmıyorum büyük harfle. geri kalan her yerde özellikle dikkat ediyorum, en kıytırık facebook bildiriminde dahi.

niye bir anda savunmaya geçtim bilmiyorum :P

Benim özen göstermem gerekmiyor çünkü çok önceden otomatiğe bağlandı. Ciddi ya da iş ile ilgili yazışma yapması hiç gerekmemiş biri için durum farklı olabilir.

iphone'u olup adam yerine ada'm yazan var yahu daha ne diyelim :) ben yanlış olduğunda elli kere inatlaşıyorum autocorrect tekrar yanlış yapıyor tekrar düzeltiyorum falan...

ki ve de olayı daha farklı bence. Ben onun cidden sözel zeka vb. beynin farklı bir kısmının aktif olup olmamasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Gayet kitap okuyan ama yanlış yazan arkadaşım var. Hiç kitap okumayan ama doğru yazan da var. İşte o tür zekası olmayanın "dikkat etmesi" gerekiyor.

bu arada inşallah oral seks sorusudur diye tıklamıştım ben :/ :D

@rodriguez2: :)

seni mi kıracağım, al sana oral seks sorusu: oral seks orucu bozar mı? 2017 için soruyorum, son durum nedir?

sözen ne?

3. elektrikli öğütücü pratiktir.

1- Biz ofiste hario kullanıyoruz, epey memnunum. sözen konusunda fikrim yok.
2- fikrim yok.
3- 3-4 kişiye kahve yapacağım zaman el mecbur kullanıyorum, yoksa 10-15 dakika kahve öğütmekle uğraşılmıyor. yanlış değilsem delonghi var bizde, fena değil.

Pardon, eklenme soru: ben "firenç pires'e göre" dediğimde verdikleri boyutta çekmek istiyorum. sinbo elektrinkliylen olmuyor öyle. Neyle olur?

1- sözen kullanıyorum, memnunum. boyut önemli mi, sanmıyorum. klasiklerden al işte. hario denmiş, onu da alabilirsin tabii istiyorsan.

2- altında vidası var, onunla ayarlanıyor. yalnız mesela french press için oldukça kalın öğüteceksin, sözen öğütücülerse özünde türk kahvesi için yapılıyor. ve vidayla ayarlanmasına rağmen bazısı yeteri kadar kalın öğütmüyor. hani fabrikasyon değil, el yapımı olduğu için üründen ürüne değişiyor. dolayısıyla istanbul'da oturuyorsan eminönü'ne git direkt sözen'e, ne için kullanacaksan söyle, küçük bi ayarlama yapıyorlar. zaten deneme de yapabilirsin orada.

3- genellikle bıçaklı olur onlar, kahveyi öğütmekten ziyade parçalıyorlar. bu yüzden kahvenin nispeten acılaşmasına sebep oluyor. ekonomik olarak en iyi çözüm sözen değirmenler bu konuda. ha biraz çevireceksin ama insan alışıyor. her sabah üşenmeden yapıyorum. hareket oluyor hem, iyidir. yalnız, tek kişi için konuşuyorum tabii, birkaç kişiye yapmaya kalktığında eziyet oluyor biraz.

el ile öğütme işi ne kadar sürüyor merak ettim.

delonghi kg79 var. espresso dışında her türlü incelikte öğütme yapabiliyor.

cevabı vermişsin: tüm kızlar lezbiyen.

bence hepsi presbiteryen.

Erkekler de yapiyor.

Mesela bi yerde karsilasinca yanak yanaga opusme olayi cok gay aslinda. Sokakta kol kola girip yuruyen erkekler de.

Sozlu olarak da yarraam, tasagini yedigim, naber lan ibne, siktir, amk, amina koyim vb tabirler gayet bastirilmis escinsellik geliyor bana.

tuttuğu takımın çok sevilen oyuncusu gol attığında ya da kurtardığında (muslera) twitter'dan gelen taraftar tepkileri der, susarım.

evet

Erkeklerle ilgili şöyle bir örnek vereyim; İrakli erkekler birbirlerine 'hayatım, canım' diye hitap ediyorlar. Bir yerde gorduklerinde de sapır supur opuyorlar. Bu onların kulturlerinde gayet normalmiş.

Bizde de kadınlar için normal bir durum bu. Ha ben o kadar samimi davranmaktan hiçbir zaman hoşlanmadım. O yüzden bana donuksun derler mesela.

Şapır şupur kimseyi öpmem. Teması sevmem. Kız arkadaşlarıma canım demem. 30 k

değil kültürel bir şey
ama eklemek istediğim bir durum da var. son yıllarda fake biseksüellik moda oldu. kızlar aman bence de kadınlar çok cekici öpüşmek vs. gb şeyler söylüyorlar erkekleri ortamlarda tahrik etmek için ama çoğu fake. öpüşmekle bisex olunmuyor. bu kızlara am yalar mısın diye sorduğunda suratında limon yemiş bir ifade oluyor. bu şekilde ayırabiliriz :D

Gönül ilişkim olmayan kadınlarla sürekli öpüşüp, aşkım canım hitaplarıyla iletişim kurmam, sırnaşmam, sırnaştırmam.

imza: bir lezbiyen.

siz de yapın? allah allah hesap verdiğimiz şeye bak.

bi daha düşündüm sen öpme ya.

çoğu lezbiyen evet :D

çakıstes delikanlı lezbiyen :P

Kızlara da aşkım filan demem, öyle konuşanları da sevmem pek. onla bunla selam kisvesi altında öpmeyi filan da sevmem. Tüm insanlık bir anlaşma yapsın, cinsellik dışında öpüşülmesin isterim.

kız hareketleri işte. öyle yapınca çok "sevimli" ve "sempatik" oluyorlar.
ayrıca biz erkekler de kendi aramızda gayet gay tabirler kullanıyoruz, yalan söylemeyin.

ne kadar ağır?

15 kilos

oeh bi çuval bulgur mu getirtecen :) hafif bişi olsa ayarlanırdı da bu şekil zor.

:( çelik iskelet gibi bişi. Bi de gümrükte de mesele olur sanki ya, of.

uçak kargo firmalarıyla görüşsene bi
airtranskargo.com onlar getirebilir bence

Ali baba, ekspresin yaptığı ödeme aracılığıni yapmaz. Sadece toptan satıcılar için ilan hizmeti verir. Bahsettiğiniz ön ödemeyi satıcı firma istiyordur ve alibaba tecrübelerime dayanarak tek ürünle uğraşan satıcıdan hayır gelmez diyebilirim. Dolandırıcı olabilir.

Ön ödeme filan var, nakliyattan 5 gün sonra geçsin dedim, ama şimdi sipariş verince iptali filan daha mı zor öbürüne göre, ne bu iki sayfa şey soruyo :(

bildiğim kadarıyla aynı site.
aliexpress'ten siparişlerim oldu. yaklaşık 15 taneye yakın. sadece 1 tanesi gelmedi galiba kargoda kayboldu. onun da parasını istediğim günün ertesinde iade ettiler. yaklaşık 15-30 veya en geç ihtimalle 45 günde geliyor. satıcıların iletişim konusunda ilgileri yüksek.
bazı ürünlerin türkiye'ye kargosu yok. filtreyi ayarlayıp öyle arama yap. muhtemelen senin almak istediğin ürün öyle.

para bende +1,
alibaba toptancılar için, b2b sitesi deniliyor sanırım.
sizin alacağınız şey eğer 4 haneli ücretlerdeyse belki bir tanelik satış açmıştır ama eğer ucuz bir ürün alacaksanız hiç bulaşmayın.

Benim cocuk/genc odamda gaysan marka vardi.

15-16 yil kullanildi.
(5 yasimdan 20 yasima kadar)
Bir kere tik etmedi, bir kere bozulmadi. Masallahi vardi yani. 130 kiloluk birini de tasir ama mesela belki o demir ayaklarin daha kalin olmasi gerekir vb. Neden tasimasin yani.

Kisaca, gaysan.

Benim de küçükken gaysan vardı. Hatta geçende andım. Yani düşünüp özlenilecek bişey. Bence gaysan çok harikaydı

Mesaj atma yolu da bulamadım ki alman kişisine sorayim durumu. Ben bulamadım dimi, vardır herhalde?

Çok borç ve çok ihtiyaç var. Yetişemiyom. Babam taktı sırtıma borcu...

Memur, kadın, 34.

borç, aile, yalnızlık.

30-sahaf

her şeyin gittikçe daha kötü olacak olmasının önünde hiçbişeyin duramayacak olması

iyi bu dunyada tek dertli olmamak ne kadar güzel :))

bir çok şeyi ertelemek zorunda kaldım. boşu boşuna aylar geçiyor elde bir şey yok. ha bir de sevgilim askere gidiyor.
mühendis 25 k

22, öğrenci. tek derdim para. genelde böyle olmuştur zaten. param olunca bir şey yapacağımdan da değil. sadece param olduğunu ve istediğimi yapabileceğimi bilmek istiyorum. aslında ek olarak iki işim var ama birisinin getirisi az, diğeri de çok düzensiz ve uzun vadede güvenemiyorum. ayrıca biri çooook rahatken ve kimseyle muhatap olmamı gerektirmezken diğerinde çok fazla belirsizlik, yerine göre anlaşmazlık içerebiliyor. yurda çok fazla para veriyorum. eve meve çıkamıyorum çünkü tanıdığım yok, öyle netten bulup biriyle de çıkamıyorum geçimsizin tekiyim, olmuyor. ısınamıyorum, rahat edemiyorum. amk şöyle her ay babasından 500-600 lira harçlık alabilen biri olsaydım o kadar rahat ve mutlu olurdum ki. lisedeyken bana hep "yazları boş durma, çalış, tecrüben olsun" falan diyolardı. huzursuz hissediyodum ben de çalışmadığım için. şimdi "okurken çalışın" diyenlere gtümle gülüyorum. kendi bölümünüzle, geleceğinizle ilgili güzel bi fırsat falan çıkmamışsa ve ihtiyacınız yoksa çalışmayın abi manyak mısınız. gezin, tozun, hiçbi şey yapmayın ya da ama çalışmayın aq ne gereği var. ömür boyu çalışmayacak mısınız zaten.

sevilmiyorum, yeni mezun oldum, işsizim, sürekli evdeyim, ot gibi yaşıyorum.

26, erkek.

ölmek istiyorum.

32 yasinda Alzheimer olma ihtimalim.. Kesin degil su an ama testleri de yaptirmadim.bazi sacma sapan anlik unutmalarin aktif halde yasanamsindan dolayi.

Borcum var, bi de ofiste sürekli bir entrika dönüyor. Milletin dedikodusundan bıktım.

25, avukat.

satışçıyım. ailemden ve sevgilimden uzakta bir şehirde tek başıma yaşıyorum. her lanet günde satış stresi var. dün iyi satış yapmışsın bugün idare ederiz yok. sürekli saçma sapan bir stres. bazen geceleri uyuyamıyorum yarın satış yapabilir miyim diye. dışarıdan bakınca 'maaşın iyi senden iyisi yok' diyorlar. öyle değil amk işte. exotic shorthair alacağım sanırım geceleri sarılırız. hiç itiraf edemezdim kendime ama sanırım sevgiye ve sarılmaya ihtiyacım oluyor bazen.

25, erkek

Can sıkıntısı, maddi imkansızlıklar. yaş 18, erkek

*24/k öğretmenim. adana'nın en kötü ilçesindeyim. ingilizce öğretmeniyim. ama bizim öğrenciliğimizdeki düzen bile kalmamış. Ama kendimi çoban gibi hissediyorum.

*Çok soğuk donuyorum. Ek ders yatmadı

*24 kasım 15 temmuz ve demograsi şöleni etkinlikleri devamı gibi kutlanacak.

ders çalışamamak, odaklanma problemi. su sınav gecsin psikiyatriye gidicem.

23k, tıp öğrencisi

Madrid candır.

lyon...

lyon gece hayati nasildir?

atina

budapeste.

prag

lyon gece hayatı ortalama fransız gece hayatından daha iyi,
ama ortalama fransız gece hayatı nasıl dersen bence vasat...

şehir harika, şaraplar harika, mutfak harika...

tek gidecegim icin daha cok sosyallesecegim yerleri ariyorum

istediğin yer berlin.

Vize falan sorun değilse bu sorunun cevabı belli. Londra. Sana ne istiyorsan verir.

Berlin <3

ben hamburg ve koldeki turkleri gordukten sonra almanyada turkum demeye cekiniyorum acikcasi

sadece almanya için mi bu hizmet?istanbula da geliyor mu ürünler?
yoksa çok mu cahilim?
bende sorayım istedim.

Tr'de yalnızca Yozgat'a gönderim yapıyorlar

yozgat'ta sadece boğazlıyan'a yapıyorlar yalnız.

Kargo ücretsiz derken ben kablo alayım dedim, 29 euro üzerine ücretsiz yazıyordu?

prntscr.com

49 eur ustu kargo ucreti yok.

eheueheu herkes baska 1 rakam yazmis :D

evet alinabilecek bir sey varsa alalim

valla ben pek ucuza bisi gormedim. dandik termoslar bile pahali.

Türkiye'ye gönderim yapmıyor diyor :((((((((((

amazon un avrupa siteleri pek mantıklı olmıyor. amazon.com a bakın direkt.

depresyon seviyesindeyim, aramıza hoş geldin.

Var. Hissediyorum ve yakın arkadaşlarımla da çok sık konuşuyoruz bu konuyu, onlar da aynı şekilde hissediyorlar.
Ben bir de işimi kaybettim (feto meselesi değil, muhaliflere karşı başlayan cadı avının ilk kurbanlarındanım) dolayısıyla pek çok insandan daha da şiddetli ve yoğun hissediyorum bu durumu.

Ya şöyle diyeyim, olur da bir gün olaylar çığırından çıkar ve şiddet olayları (muhaliflere karşı) tüm ülke çapına yayılır, o zamanda herhalde dağa kaçar kamp hayatı yaşarım diye düşünür oldum. Hatta bayağı bir acil kaçış planı yaptım gibi kafamda. Gidince barınağı nasıl yapacağım, elektriği nasıl üreteceğim, suyu nasıl arındırıp kullanacağımı filan tasarladım. Çok rollendim.

@knight

ben bayadır böyleyim ya.

İnsanların neyin var diye sormalarından çok sıkıldım. İntiharı daha sık düşünür oldum.

@kawaye

biraz açar mısın hocam?

ben değilim ama sanırım apolitik bir hıyara dönüştüğümden. ve de tam olarak sizin gibi düşünmüyor olmamdan. ama böyle hisseden insanların olmasına üzülüyorum. böyle hissetmeniz için böyle yapıyor da olabilirler hem, dimi.

Kafes değil de, bir at düşün, etrafında 6 farklı obje var. Boynu, bacaklarının her biri ve kuyruğu hep ayrı ayrı o objelere bağlanmış, her bir uzvu bir başka objeye. O objeler birer kazık da olabilir birer plastik sandalye de. Ama o at hiçbir şekilde hareket edemiyor, kıpırdayamıyor bile. Kendimi o at gibi hissediyorum işte.

Ve evet depresyondayım, ilaç kullanıyorum.

ülkeye döneli 2 ay oldu, her gün aynen böyle geçiyor.

Hayır. Sakal bırakır şalvar giyer araya karışırım. Nazi subayı avlayan Yahudi gibi takılırım işte sonra belki

evet hissediyorum.
fakat insanliktan ve medeniyetten umudumu kaybetmis degiilim.
en sonunda biz kazanacagiz dusuncesi biraz olsun nefes aldiriyor.

ulkenin boka sarmasi oldukca can sikici tamam bunda hemfikiriz ama ulkenin boka sardigini dusunenler, muhalif oldugunu, laik oldugunu soyleyenlerin uzerindeki ogretilmis bencillik daha da kotu hissettiriyor.

ulke kotuye gidiyor "ben" ne yapacagim, suraya kacarim surda yasarim bilmem ne

herkesin uzerinde bir olu topragi

bu ne lan?

hayir abi ne baska ulkesi ne daga cikmasi

hickimse bizi kovamaz demedikce uzerinizdeki bu kafese kapatilmislik hissi gecmeyecek

baska ulkeye de gitseniz yaylaya da tasinsaniz tek basina da yasasaniz eger ulkeniz kotu durumdaysa o kafes hissinden kurtulamazsiniz. nereye giderseniz gidin olmaz yani.

dolayisiyla cabalamak mucadele etmek her zaman icin kacmaktan iyidir.

Olanlara çok üzülüyorum ama bir çeşit inatlaşmaya dönüştü benimkisi. Bunalıma, depresyona girmeyeyim diye düzenli egzersiz yapıyorum, felsefe ve psikoloji kitapları okuyup güzel filmleri takip ediyorum. Evde kedilerim var, çok tatlılar, onlarla kurduğum dünya sanki dışarıdaki dünyayı da hafifletiyor. Elimden geldikçe dışarıdaki kuşları ve kedileri besliyorum, onlar da hiç politikacılara benzemiyorlar, içim rahatlıyor. Sanırım zor olsa da dışarıdaki dünyayı biraz dışlamak, yakın dünyayı güzelleştirmek gerekiyor bizler bu durum için bir şey yapmayı deneyene kadar da bununla idare etmek... Ben bunları yapmasam da kara kara düşünüp depresyona girsem de şu an için bir şeyi değiştiremiyorum zaten. O yüzden yaşanan insanlık dışı gelişmelerin en azından beni hiçbir şey yapamaz hale (depresyon) getirmesine izin vermemeye çalışıyorum. O zaman toptan uyuşmuş olacağız gibi geliyor. Bu hayat sadece şu an yaşanan durumdan ibaret değil, elbet bir gün geçecek diye kendi kendime moral veriyorum.

ohooo aramıza hoşgeldin. Ben ne zamandır oyle hissediyorum. halkın kandırılmadığını bu kadar da cahil olmadığımı anladığımdan beri. kötüler, kadına hayvana bitkiye saygıları yok. safi kötüler. bir insan nasıl bu kadar kötü olur, nasıl vicdanı olmaz onu hala çözemedim orası ayrı.

He bende napıyorum, ülkem insanlarından uzaklaştıkçça hayvanlara daha çok bağlanıyorum. saf iyi hepsi. kafa dağıtmak için alıyorum mamamı barınaklara gidiyorum. dükkanın arka bahçesinde iki tane kedi besliyorum. evde zaten var. falan filan. yalnız değilsin.
Geçen hafta türk telekom gelip dükkanın bağlı olduğu santrali kesmiş. bir sürü adam kimse de "la kardeş napıyorsun" dememiş. geldim sabah bir ton bağırdım. bu sırada bir sürü esnafız herkes telefonla iş yapıyor biri aramıştır zaten dedim ama aramamış kimse telekom arızayı. türk telekom geldi bi ton da onlara saydım. bekliyorum ki biri destek çıksın kadın başıma 15 tane adamın arasında kaldım iş yaptırmaya çalışıyorum ve onlar gelene kadar zararım en az 500 lira falan ki az değil bu piyasada.
kafayı yedim ya, sus dediler bana. yapılanın saçmalığına itiraz etmek yerine sus dediler. korkunçlar insanlar susmaya alışmış. bu sus diyenlerden bitanesi de gerçi yüzüme baka baka kadınlar çalışmasa asgari ücret 3 bin lira olur diyen bi çomar orası ayrı.
Çok uzattım ama anla işte. herkes safii kötü ülkede benim gözümde. akepe ile alakalısı olan herkesi hayatımdan çıkardım. çalıştırdığım elemanlar içinde var bi iki onları da doğru yola getirmeye çalışıyordum vazgeçtim. bana dinsiz falan diyecek oldu biri, he öyleyim benim tanrım hak yemeyi doğru bulmuyor ama senin ki belli ki çok dert etmiyor. tam da o yüzden aynı allaha inanmıyoruz dedim bi daha da kimse o konularda ağzını açmadı bana.
ufak umutlarım vardı üniversitedeyken ama kabul ediyorum halktan kopuk saçma şeylermiş. halkın arasında gerçek anlamıyla karışınca anladım ki ellerine fırsat geçse hepimizi keserler.
ben adama kant, emperyalizm yok efendim sosyoloji den bahsederken adam bana hala e ama köprü diyor. demokrasiden zerre haberleri yok. öküzün dünyası hesabı yaşıyorlar.
Of ne dolmuşum askdjalkjd evet senin kadar ileri derece de birileri var. :D

ben hissetmiyorum bu dediklerini

krem peynir

son zamanlarda hic ML bakis acili bir yorum gormemistim buralarda

al iste bir umut daha

komandante krem peynir

dünyanın çoğunluğu olarak benzer kıyafetler giyiyor, aynı dizileri takip ediyor, aynı film ve kitaplara ulaşıyoruz. fransaya da gitsen alacağın eşya çin malı, kanadaya da gitsen aynı pantolon çeşitleri. sokaklar birbirine benzer, insanlar birbirine benzer, x'ler çok modern evet ama aynı insan işte.

kaçıp gitme planlarımız bile birbirine benzer: sahil kasabası, dağ evi, bahçede domates yetiştirmek, avrupada insan gibi yaşamak ya da dünyayı gezmek. türkiyeden siktir olup gitmek bile moda akımı haline geldi. ya gidiyorsun ya gitmek istiyorsun ya da içinde yaşadığın hayatta kalmak istiyorsun. alternatif olarak sunulan doğu öğretileri, yoga bilmemne bile bir popüler kültür öğesi haline dönüşüp herkesi aynılaştırıyor. her şeyin içinin boşaltıldığı, herkesin aynılaştığı bir çağda yaşıyoruz.

maksimum hayalimiz evrenin sırlarının çözülmesi, uzayda koloni kurmak, teknolojinin çok ilerlemesiyle acayip şeyler olması ya da zamanda yolculuk. hep aynı bok.

1000 yıl önce de aynı muhabbetler vardı, 1000 yıl sonra ne olacağına dair bir fikrim yok ama bir yöntem keşfedilse de bilinci 1000 yıl sonrasına aktarılacak vip insanlardan olmayacağımızdan bizi çok bağlamaz herhalde. sadece ülkede değil yaşamda sıkışıp kalıyoruz. depresyonda değilim hatta mutlu sayılabilirim ama sadece ülkede değil yaşamda bir sıkışmışlık hissi var.

kaç bin yıldır yaptığımız şeyler: birtakım dini inançlar, birtakım politik görüşler, mantıklı bulduğu görüş etrafında buluşan birtakım insanlar, onlardan rahatsızlık duyan ya da duymayan diğer insanlar, uyumak yemek yemek üremek, mutlu olmak ve olmamak, alışveriş yapmak, bir şeyler izlemek-okumak-dinlemek, yapmak, çalışmak, evlenmek çocuk yapmak, zengin olmak ya da fakir olmak, ya da bunları da yapmamak başka şeyler yapmak, belki karanlık tarafı seçip kriminal şeyler yapmak. bütün olayımız bu yani.

ben de hissiyat paylaşayım :) yattığımda hem kendi hayatımı hem de dünyayı düşündüm, gece uyandım twittera göz attım trump'ın seçildiğini görüp tekrar uyudum, sanırım bu yüzden sabah da aklıma howard zinn düştü tekrardan birkaç söyleşisini izledim ve yazısını okudum bu iyi hissettirdi

”Kötü zamanlarda umutlu olmak aptalca romantizm değildir. Bu, insanlık tarihinin sadece
acımasızlığın değil, merhametin, fedakârlığın, cesaretin, nezaketin tarihi olduğu gerçeğine dayanır.

Hayatlarımızı, bu karmaşık tarihte neyi vurgulamayı tercih ettiğimiz belirleyecek. Sadece en kötüyü görürsek, bir şeyler yapma kapasitemizi yok eder. İnsanların göz kamaştırıcı bir şekilde davrandığı dönemleri ve yerleri hatırlarsak ki sayıları hiç de az değildir, bu bize harekete geçme enerjisi, en azından dünyanın dönüş istikametini değiştirme ihtimalini verir.

Ve ne kadar küçük çaplı olursa olsun, eyleme geçersek gelecekteki büyük ütopyayı beklemek zorunda kalmayız. Gelecek şu an var olanların sonsuz devamıdır ve şu an, çevremizdeki bütün bu kötülüklere direnerek, insanların yaşaması gerektiğini düşündüğümüz şekilde yaşamak kendi içinde muhteşem bir zaferdir.”

halen birileri biyerlerde birşeyler yapmaya devam ediyor. kadın hareketleri, ekolojik hareketler, öğrenci hareketleri, lgbti hareketi, işçi hareketleri, aktivistler anaakım medyada görünür olmasa da bu gerçekte olmadıkları anlamına gelmiyor, buralardayız hala ;)

konuşmak bile istemiyorum sonsuz umutsuzluğuma çıkacak hiçbi konuda. o derece işte.

@kawaye
hocam hak veriyorum ve umarım sözlerim yanlış anlaşılmaz ama bir mühendis ile bir işçinin, bir ateist ile bir müslümanın hak arayışının aynı sertlikte olamayacağını düşünüyorum. bir taraf bir çok şey görmüş, önemli ölçüde şeyin farkında ve belli standartlara sahip iken diğer tarafın kaybedecek çok şeyi yok. kısacası evet, bizde aman elimizdekini kaybetmeyelim, aman başımıza bir iş gelmesin, aman bok yoluna gitmeyelim tavrı varken diğer tarafta bu yok. ve gerçekten çok iyi analiz etmişsin, ben de bir şeyler yazarken bile çekinerek yazıyorum. şu an daha fazla mücadele etmesi gerekenin daha az mücadeleci yapıda olması gibi bir çıkmazdayız galiba.

daha gecenler konusuldu, bir aratin bence; isinize yarar belki

3 günde bir soruluyor bu soru da. Ben peşinen söyleyeyim, çoğunluk partnerinin izlemesinden rahatsız olmuyor ve birlikte de izliyorlar.

Evet, kadınlar da...

eksiduyu.ru

1) Normalde etmez ama tek rahatsız edeceği durum şu olur: birlikte yaşıyorsak, delicesine aktif cinsel hayatımız varsa ve ben çok fena dağılmış, kurumuş ve kendimi tanıyamayacak durumdaysam, adam da hala porno izleyebilecek durumdaysa 'Şimdi anam laciverde boyandı' diye korkarım.
2) İzledim. Ama beraber porno izlemek her zaman hoş olan bir şeu değil. Yani, normalde birbirinin üstüne atlıyorsundur zaten, o yüzden o ara pornoyu kim açsın da, arada çeşni olması açısından ilginç olabilir.

Kadınım.

hayır.

sevgilimle de izledim.

1- hayır tabii ki etmez
2- izliyorum, birlikte de izleriz
34-e

1) eder
2) evet. kötü bir durum.

erkek.

mantığımla duygularımın çatıştığı bir konu. karar veremiyorum, düşünmemeye çalışıyorum

1. etmez. arada değişiklik olsun diye değil, tatmin olmuyormuşçasına sürekli izlerse huylanırım, "bir durum mu var?" diye düşünürüm.

2. izledim/izlerim.
birlikte de izlenir.

kadın.

izleme şekline bağlı. yani pornoya bakış açısına.

evet.

kadın

platform windows ise windows movie maker olabilir mesela. virtual dub da olur.

windows evet. peki onlayn olarak? program yok çünkü şimdi :/

eczacının bir ilaç için önerdiği bir ilacı veya başka bir besleyici takviyeyi kesinlikle almam. o size verdiği ilacın firması büyük ihtimal bir şeyler vermiştir eczacıya.

Benim de o yüzden içime sinemedi aslında eczacıbaşının ilaç. bir de supradyn kullanırken hiçbir sıkıntıyla karşılaşmamıştım, bu denemediğim bir şey.

gudket'e katıldım ve ay heyt dis vörld

valla etki anlaminda hissettigim kadariyla aralarinda pek fark yok. pharmaton mide bulandiriyor fakat medigard veya supradyn midemi bulandirmiyor. aslinda medigard'in daha ucuz olmasi lazim. hatta arada epey bir fiyat farki vardi. fiyat farki etki farkina degmedigi icin medigard aliyordum fakat ayni fiyatsa supradyn alinir gibi.

Vazelin petrolün bir yan ürünü. Petrol işçileri arasında bu ürünle temas eden iscilerdeki yaralanmaların daha çabuk iyilestigini gorup ticarilestirmisler. Zararsız olduğunu okumuştum bu yüzden sadece vazelin olarak değil eskiden beri birçok kremde merhemde dolgu maddesi olarak da kullanılıyor.

ama diş fırçasının molekülleri ağzımızda çözünüp sindirime ya da alt sisteme girmiyor sayın düz mantık :)

Karsinojen öğeler üretim sırasında rafine ediliyor, en azından Vaseline'de. Diğer ucuz ya da yan sanayi petroleum jelly'ler tehlikeli olabilir. Bir de içinde ekstra yağlar vitaminler neyin var tabii.
Ayrıca petrol de topraktan çıkan mineral bir yağ, öyle iğrenç tiksinç bişi değil nihayetinde. Rafine edildikçe ilginç ilginç yan ürünleri oluyor, vazelin de bunlardan biri. Önemli olan pek çok şeyde olduğu gibi kalitelisini kullanmak (bu durumda genelde Vaseline oluyor)

ben dövme yaptırdığımda duşa girerken direkt su temas etmesin diye kullandım, zararını görmedim yararı çok oldu.

Vazelinin iyileştirici bir özelliği yok tabii, yani sihirli bir olayı yok yoğunluğu nedeniyle sürülen yerle havanın temasını kesiyor sadece. O da sürülen yerde yara bere varsa iyileşme sürecini hızlandırıyor. İnsanlar genelde vazelin sürdüm iyileşti denildiğinde vazelinde x bir madde var da o bu süreci hızlandırıyormuş gibi düşünebiliyorlar. Öyle bir durum yok yani. Onun dışında, bu tip kimyasallarla ilgili yapılan araştırmalar, bunların kanserojen olup olmadığına kesin bir açıklık getiremedi. Etkisi var da deniliyor yok da. O nedenle kullanımı tamamen kişinin kendisine kalmış bir konu.

açık aldım, geçen cuma aldım pazardan. oraya ne zaman geldi kim bilir. Ama yüksek ateşte su saldı

istiridye mantarı normal mantardan çok su emer. yıkadıysanız ondan olmuştur, sorun yok. ben yıkadıktan sonra elimde sıkıyorum hatta.

Pazardan mantar alınmamalı bence.Marketlerden alın.

Mantarın bolca su salması normal.su salması yememe kararı vermek için yeterli bilgi değil. bayat mantarın pörsümüş bir görüntüsü olur.

www.androidpit.com

Uygulamayı kurup daha sonra AppLock ile kilitleyin tavsiyesi gelmiş.

Daha önce kullanmadım ama eğer telefon samsung'sa

(bkz: samsung knox)

Rootla
Youtube u kaldir
Unrootla

uygulamayi gorunmez yapan uygulamalar falan vardi

Tarayıcı dan girer yine izler.. Kablosuz Modemin ayarlarına girip ilgili cihazın mac adresine Youtube.com sitesine girememe şerhi koyacaksınız. Ama hücreseli açar yine girer.. İnternet böyle bişey, çocuğun eline vermeyin telefonu en basit çözüm.

çocuğu eğitin bence.

@neynep bunu hiç düşünmemiştik sağol

Dr oetker var bi tane süpersonik.
Böyle düz çekirdek gibi değil de burçak var ya bisküvi, onun gibi. Güzel baya o

eti lifalif kuru meyveler (yeşil ambalajlı) aldım ama yağı azaltılmış olanında mısır patlağı buğday bilmemnesi falan var karışık bir şey. ben normal lifalif olanı daha çok sevmiştim biraz sert ama yoğurtla yiyordum. bu yağı azaltılmış olandan hoşlanmadım.

etiform içinde kornfilek gibi işlenmiş bişiler var. onu sevmedim çok. ben de yoğurtla yiyom.

@neynep nestle tropikal meyveliyi çok beğenmiştim ona da bakabilirsin içinde hindistan cevizi falan var parça parça çok hoş

"Her seyi yasadik.bildigin sevgili idik" sıkıntı burada. O kizlarla sevgili olmussunuz evet ama evlilik baska bir sey. Sen olayi biraz yanlis anlamissin. Evlenme teklifi pat diye olmuyor zaten. Altyapisi, birlikte karar verme aşaması falan var yani. Evlenme teklifi yapildiginda o gune kadar dile gelmis olmasa bile yani pat diye yapilmis bile olsa zihnen o yola girmiş oluyor ciftler. Reddedilmeyecegini az cok biliyorlar. Aralarinda sevgilisinin takilmak isteyip evlilik dusunmedigini bilecek kadar bağ oluyordur. Her seyi yasiyoruz takiliyoruz madem yuzuk alayim degil yani.

Evlilik teklif etme aşamasına kadar zaten evet mi hayır mi diyeceği belli olur. Teklifleri reddedilen insanlar ise yanlış zamanda teklif ediyor zaten, karşı tarafın daha ne diyeceğini bile bilmeden buna cesaret edilirse gelen cevaba şaşırmamak lazım.

eksisozluk.com

o "-de"ler hep birleşik yazılacak.

bi de önceden işaret fişeği atılır. Öyle dev süpriz bi iş değildir ki o. Civar dolanmalarından anlaşılır kıvamı.

neynep+1 ahh o bağlaçlar, ağlattı. Kalabalık önünde yapacaksan da yazılı olarak yapmaman lehine olur.

dolap dediğin buzdolabı mı? öyleyse ben yiyorum valla, buzdolabında duruyosa son kullanma tarihine 1 hafta eklemek gibi saçma bir şey edindim kendime. :)

Buzdolabında son tüketim tarihi geçmesine rağmen yediğim çok oldu aynı ekmeği.

katkı maddelerinden oluşuyorlar zaten. Bir şey kaybetmez, diye düşünüyorum.

benim aldığım ekmeğin üzerinde ertesi gün skt var. ben dolaba koyup bir hafta yiyorum.
üzerinde küf görünmüyorsa ye.

Yazık lan o ekmek 5 tl. Çok hassas bir ekmek o. Bozulmadıysa da bozulması yakındır.

ben etkilendiğimi hiç farketmedim, bissürü dolunay fotoğrafı çektim o vesileyle etkilendiğimi düşünmüyorum.

Şeyi merak ettim ben. O etkilendiginiz günler dolunay oldugunu biliyor musunuz yoksa o gunu kotu gecirince aa dolunay varmis bu gun ondanmis demek gibi bir durum mu oluyor

Edit: pardon duyuruda cevabi varmış

Soruya cevap: etkilenmiyorum.

bence tamamen paikolojik.

etkilenmiyorum.

tam olarak cureforlove +1

deli etkileniyorum, dün gece 3 leş bırakmışım arkamda. hala tüy döküyorum