parayı aynı şubeden çekip yatıracaksanız sıkıntı olmaz. çünkü para zaten sistemde olan bir para sadece el değiştiriyor.

tabi ben olsam bunu gişeden böyle halletmem gişe memuru polis bile çağırabilir zorla annesinin parasını alıyor diye. :)

yok mu internet bankacılığı falan havale en kolayı ve kimseye açıklama yapmadan gerçekleşeni..

@ozdek Dediğim gibi ben de pek anlamıyorum. Daha 1 sene önce ilk defa kredi karti aldım. Annemin zaten alakası yok. Herhangi bir durumda klasik yoldan hallediyoruz. Şubeye git gel. Eğer dediğiniz gibiyse polis kısmını goze alıp bir deneme yapalım. Bakalım sonumuz ne olacak. Yardım için sağolun.

Çok buyutmussunuz gözünüzde ya. Gidin bankaya halledin işinizi. Annenizin aklı dengesi yerinde ve Türkçe anlama ve konuşmada problem yasamiyorsa bir sorun olmaz.

Ustteki arkadaslara +1
Madem banka islerinden anlamiyorsunuz. Tavsiye: O paranin tamamiyla doviz alin. vadeli doviz faize koyun, paranin degerini anca o sekilde korursunuz. Musteri temsilcisinden pazarlikla alinan faiz internet oranlarindan daha yuksek oluyor. Tl faize koyarsaniz o para kusa doner.

Özdek abartmışın abi,daha neler.

Hic bir sıkıntı olmaz,bankaya gidin,müşteri temsilcisine söyleyin o halleder.cok göze batmasın derseniz parayı ikiye bölün 50000 altında tutun,ilk yarısını şimdi ikinci yarısını daha sonra senin hesaba transfer edin.

Annene internet bankacılığı açıp kendi hesabına EFT/havale yapsan da olur. Şubeye gitmeye de gerek yok aslında.

para ciddi bi miktar oldugu için seni o alandan uzaklaştırıp annene gerçekten rızası olup olmadıgını sorarlar. daha önce babannemin emekli maaşını çekmek için kart başvurusu yaptıgımızda benzer bir şey oldu. kendisi çok yaşlı ve banka işlerinden korkuyor, şubeye gitmesi gerekmesin diye kart çıkarmaya karar verdik ama veznedeki görevli ben kadının parasına çökeceğim sanıp vermek istemedi kartı. sonrasında benim olmadıgım ortamda konuşup ikna oldu öyle aldı başvuruyu.

Annenizle bir notere gidin ve size bankacılık işlemlerine istinaden süresiz vekalet versin. Daha sonra annenizin bankaya gitmesine gerek kalmaz. Siz de elinizde vekaletle annenizin bankasına gidip kendi adınıza hesap açtırıp, vekaletle annenizin hesabından parayı çekip kendi hesabızına yatırırsınız. Anneniz noterden vekalet verdikten sonra bankayla işi kalmaz.

başka kardeşiniz var mı? havale yaparsan ilerde anamın parasına çöktü diye dava edilebilirsin. kayıt kalmayacak şekilde yapmak istiyorsan annen parayı çeksin sana versin sen kendi hesabına yatır. miras kavgası olmayacak diyorsan havale yap geç.

Ortada kotu bir niyet yok. sorsunlar yani ne olacak? hemen orada size karsi suclama mi yapacak? para benim veriyorum der cikar isin icinden. Anneniz birileri bu parayi sana zorla mi cektiriyorlar diye sorduklarinda hemen afallayip akli bulanacaksa zaten boyle bir soru sormalari daha iyi. Sorarlarsa cevabini verir, parayi aktarirsiniz..

Hali hazırda anne internet bankacılığı kullanıyorsa, ve de eft/havale limitleri daha önceden limitlenmemişse kendinize aynı bankadan bir hesap açıp işlemleri internet bankacılığı ile halledebilirsiniz.

Eft/havale limiti varsa bir kaç günde parça parça yollarsınız. 80-100 bin için de kimse size hesap sormaz, çok normal rakamlar bunlar.

Ben insanların neden bu duruma ses çıkarmadığını bilmiyorum.

ilk defa duyuyorum.
mesela şimdi ben usd ile maaş alıyorum desem geçen sene 5 tl idi dolar. bu sene 8 tl. bir tatil diyelim 5000 tl idi şimdi ise 8000 tl mi olacak?

ekmek 1 liraydı şimdi 1.6 lira mı oldu? amanın.

Bilmiyor,

Memleketin yarısı okumamış ( kitap ya da okul okumaktan bahsediyorum) ve vasıfsız. Sorgulamayan kişiler.
Bir kısmı zaten kaymağını yiyor onlar için sorun yok.
Diğerleri olarakta burada bunu konuşuyoruz işte.

"Yukselirse yukselsin bize ne gavurun parasindan. Bakkala, pazara ciktigimda benden dolar mi istiyor? Gene Turk parasi kullaniyoz. Dolarla isimiz ne?"
Ulkenin yarisinin kafasi bu?

Biliyorum. Aferin bana. 10 puan.

Herkes herseyin pekala farkında. O hacı amcalar tonton dedeler de biliyor bu dediklerinizi. Hepsi farkında günden güne fakirlestigimizin. Adamın derdi bizim fakirlesmemiz değil. Kızına memuriyet oğluna bekçilik arsaya imar. Sen bakma Allah hukumetimizden razı olsun. Avrupa da Amerika da japonya da bu kadar voliyi vurma şansın var mı? Yok. Gecekondu diktiğin arsanın imara açılıp, 4 5 daire sahibi olma şansın var mı? Yok. Sence hükumetimiz başarısız mi? Tekrar düşün.

evet. ama şunu da merak etmiyor değilim. örneğin yıllık gelirimizi harcadığımız günlük hayata dair şeylerden bir sepet yapsak. 2 sene önce ile şimdiyi kıyaslasak alım gücümüz sabit türk lirasına göre ne kadar değişti. tüik in pinpon toplu enflasyon sepetinden bahsetmiyorum tabii ki. yani ekmek mazot vs temel ihtyaçlarda ne kadar eridik.

Yuzde 40 oy aliyor cunku hakikaten dolar 50 lira olursa olsun umrumda degil diyo Adam. Boyle bir kitle yaratti akp.

Saati 1 dolar, ama adami 1 saat calistirip para yerine 2,5 litre kola versen ben kole miyim der kavga cikarir. Inanilmaz bir iluzyon.

evet biliyorum.

türk borsası da bu yüzden çok ucuz. yakın zamanda yabancı yatırımcılar çökmeye başlarlar yine.

Yuzde 20 sosyal yardım alan kitle. Bunların ucuz marketlerden karnını doyurmak ve hastaneye ücretsiz gitmek dışında hayattan bir beklentisi yok. Yüzde 10, akp giderse tehlikeye düşeceklerini düşünen İslamcı/tarikatçı tayfa. Yüzde 10 devleti/belediyeleri emikleyen tayfa. Ediyor yüzde 40. Biraz da alavere dalavare ile yüzde 45-50 ye çıkıyor işte.

oldu olacak, eli kulağında veya
oldu anlamı var bence.

enerjik veya kararlı bir şekilde bir işe başlamak anlamında kullanılır.

dictionary.cambridge.org

be set to do = be likely to do olarak dusunun. Buyuk ihtimal olacak, olmasi bekleniyor.

Ya da set'i adjective olarak dusun set=ready bilmemne yapmaya hazir seklinde.

Her yerden kurtariyor. 3 harfli ingilizce kelimeler zaten ayri bir fenomen zaten.

@perrin sizin dediginiz farkli, burada phrasal verb degil

tureng.com

Ucu ucuna doldurduk demiş.

Yeni nesil coluk cocuk izliyor bunlari iste. Benim cocuklugum misket, taso, futbolcu kagidi, gazoz kapagi, mahalle maci yaparak gecti. Bu zamanin cocuklari apartmanlarda eve tikili halde tablet bilgisayar karsisinda buyuyor. Youtube'da cok yararli icerikler de var ama iceriklerin buyuk cogunlugu ozellikle turk youtuberlar cop. Cocugu kendi haline birakinca da bunlarin eline dusuyor. oyun oynamayıp oynayanın videosunu izleyen nesil falan diye sozlukte de basligi vardi sanirim, garip acayip bir genclik geliyor kisaca

@neverletyougodown doğru söylüyorsun da benim burada demek istediğim fake olaylar dönüyor burada. yani bot hesaplarla abone ve izlenme kasmış hem de ne kasma. Yazdıktan sonra biraz daha baktım diğer videolara, yapılan yorumlara rastgele harfler girilmiş cümle falan yok sadece yorum olduğu gözükmesi için. Bazı kullanıcılar zaten "300.000 izlenme var 20 tane yorum 70 tane like var ne ayak bu" diye soruyorlar. Youtube buna neden engel olmuyor ya da burada engel olunması gereken bir durum var mı? Ayrıca bu sayılarla gelir elde ediliyor mu?

Organik izlenme ve takipçi olmadığı belli. Youtube'un, daha doğrusu Google'ın bunları tespit etme yeteneği çok yüksek. eminim bu arkadaş para kazanamıyordur youtunbe'dan.

çok ciddi paralar ödüyor youtube. böyle kanallara binlerce dolar ödeme yapacağını hiç sanmıyorum. kanalı kapatmıyor ama para da ödemiyor.

edit: zaten youtube kullanıcılarının organik olmadığı instagram ve twitter hesaplarından belli. instagramda 3 bin, twitterde 200 küsur takipçisi var.

@himmet dayı, peki bir yaptırımı var mı bu tür durumlarda youtube'un? adama mavi click bile vermişler :):) bazı videolarında reklam var, yanlış bilmiyorsam para kazanma açık oluyo böyle durumlarda?

Yaptırım konusunda bir fikrim yok ama Adsense kullanıyorsa (Google'ın reklam servisi), o iptal oluyor, hak ettiğin hiçbir parayı alamıyorsun ve bir daha da Adsense üyeliğini onaylamıyorlar.

Diğer yaptırımlar konusunda da bir fikrim yok. Yani para ödemezler o kesin de, kanalı kapatma vs. olur mu bilmiyorum. Bu tarz inorganik izlenmeler dünya yıldızlarında bile var. Birçok yeni müzik klibi trend olsun diye botlar tarafından izleniyor. Bu kadar büyük paraların döndüğü yerde olmaması şaşırtıcı olurdu gerçi.

Pizza ustası elbet vardır. Kurye yoktur

5000 euro avrupa standartlarinda cok yuksek bi miktar (ozellike ele gecen net miktar 5000 ise). asgari ucretin 1600, iyi ajanslarda calisan tasarimcilarin 2500-3000 ve yazilimcilarin 3500-4000 euro kazandigi bi cografya. pizza ustasi olarak 5000 euro net kazanmak icin ancak pizza restorani ortagi olmak gerekir bence.

ornegin Londra'da Franco Manca sevilen bi pizzaci, is ilanlarina bakarsan saatine brut £8.5 veriyor, zaten asgari ucret saati £8.

yani cok mumkun degil

tinyurl.com

pizza ustasinin Avrupanin herhangi bir yerinde net 5k almasinin neredeyse imkani yok belki michelin yildizli olan, set menuleri en az €250-€300 olan restaurantlarin sefi bu paraya yaklasabilir ama zaten o seflerde ya restaurant sahibi ya da ortagi oluyorlar.

Pizza dagitim elemanlari heryerde asgari ucret arti bahsis calisirlar, bu da hicbir yerde 2.2k yi falan gecmez, cok guzel bahsis alsa bile.

Monaco'da ya da isvicre'de lüks yerlerde belki. Yoksa 5bin euro net cok cok yuksek bir para. Endüstri örneği verirsek bu para 50 yaslarina gelmis direktör maaşı. O da büyük şehir büyük firma.
Bu parayi kazanacak pizza ustasi gidip 4 euroluk mozzarella ile calismaz da truf mantari falan koyar pizzaya diye düşünüyorum. Çünkü o maaş başka türlü cikmaz.

pizza dagitan adam alamaz o parayi. Dagitimi yapanlar gocmen, 2.3. dunya tayfasi cogunlukla dil mil de gerekmediginden alt gelir grubu kuryeciler. bahsis olayi var ama gene de dusuk kalir kuryecinin aldigi. Usta da zor alir gibi geliyor bu sartlarda covid nedeniyle. Turizmin zirve oldugu sehirlerin gobegindeki mekanlarda ya da lux restaurantlarda usta sefler alir daha fazlasini bile alir. Zincir restauranlar Domino, Franca mancalar dogru duzgun para vermez, onlar sef, usta bile istemezler, robot gibi calisan ortalama adam lazim onlara.

5k+ euro brüt uzman yazılımcı maaşı Avrupa'da.

net maaş olarak 5000eur gerçekten büyük bir meblağ dendiği gibi. çok zor. belki liechtenstein olabilir zira 10 tane dağıtıcı vardır zten.

refah ulkesi demek herkesin zengin oldugu degil kimsenin fakir olmadigi ulke demektir.

luks bir restaurantta deneyimli isim yapmis bir sefin aylik net olarak o rakama ulasma olasiligi var. ha bunu sadece pizza acarak yapacagini zannetmiyorum, baska meziyetlerinin de olmasi lazim.

obur taraftan paket dagitan eleman olarak ayda 5000 civari para yapan tek bir kisiye denk geldim, o da ne dagittigini soylemiyordu ama pizza dagitmadigina eminim :)

Az ye reyiz. Bol su iç. Bi de günde 5 km yürüdün mü toparlarsın yakında

Diyetisyen doğru hareket olur. Hedefin min.100 olsun yine. Demek verebiliyorsun, iradene hakim olabiliyorsun, vücudun da müsait. Devam o zaman.

evet acil önlem almalısın
az ye. bu kadar basit

Diyetisyene gittikten sonra ne oldu? Eger surekli kilo alma durumu varsa "3 ay diyet yapayim" kafasi her zaman daha yuksek kilolara donmeye mahkumdur. Yemek aliskanliklarini degistirmek lazim.

surdan bakin, obese oluyor sanirim www.nhs.uk

@fortisvita diyetsyenden memnun değildim. Verdiği liste iki 10 kilo verdim. Sonra ben bu listeyi kendimde uygularım neden para veriyorum dedim. Sonra listeyi uygulamayı bıraktım. Yeni diyetisyen buldum ama gitmedim. Çünkü gittiğimde kan değerlerimi görmek isteyecek ve ben asla aç karınla kan veremiyorum. Öyle saçma bir döngüye girdim. Kan değerlerime bakmayan birini bulursam yine başlayacağım

50 kilo fazlan var. yemegi azalt, ekmek, makarna, pilav, seker gibi seyleri birak, bol bol yuruyus yap.

120 kilo bir hanım kızımızın (boy 1.47) 99a inmesine yardımcı olup, çok şımarınca bırakmıştım. Yap dediklerimi hatırım için yapıyor moduna girmişti.
Şekeri bırakacaksın, spora başlayacaksın, if yapacaksın. Bu üçünü harfiyyen yaparım diyorsan birkaç püf noktası daha verebilirim.

ketojenik diyet araştır. inanılmaz tok tutuyor, hızlı sonuç veriyor, beyin olarak çok zinde oluyorsun, uykuların verimli hale geliyor.

aralikli oruc. hem yapmasi kolay, hem de hizli sonuc veriyor.

Başka bankaların oranları daha yüksek. Google'dan bi araştır. Yüksek oran veren var ama dolar zaten kendi başına gittiği için TL'ye göre faiz oranları zaten çok düşük.

Normal. Ekonomik gerceklerden bagimsiz faiz haramdir kafasi ile yonetiliyoruz.

Sağolun, cevaplar için. Daha iki yıl öncesine kadar %1 faiz veriyorlardı. şimdi 0.05 olması gerçekten rezalet.

dolar faizi hep dusuktu zaten. ben simdiye kadar en fazla yuzde 3 gordum sanirim

www.qnbfinansbank.enpara.com

enpara'da yuzde 0.5

bi suredir boyle, dunyada da durum farkli degil. negatif faizler falan konusuluyor bati ulkelerinde. hem dolar tutayim hem de yuksek faiz alayim dersen binance ya da bazi defi projelerinin usd'ye bagli stable coinlerine bakabilirsin.
onlarin faizleri baya yuksek, ve tabii ki riskli.

www.binance.com

Burganbank dijital den 2.75 alıyorum. İşbank kusura bakma ama babaanne bankasıdır.

@ Mistyimage kardes seninki epey uzun bir vade sanirim, kac sene once verdiler o orani sana? Belli ki senelerdir hic bozmamissin o vadeyi?

@neverletyougodown aylık yeni vade. Bu oranın altına hiç düşmedi. www.burgan.com.tr

demek istediğinizi anladım ülkemizde sağ olsun enflasyon nedeni ile şuan ki 500 tl ile 10 ay sonra ki 500 tl aynı değil. ancak gelirimiz aynı olduğu sürece değer açısından ne kaybederiz bilemedim. taksit ile alınca geri kalan parayı yatırım ile değerlendiririm diyorsanız o ayrı tabi.

Uzun vadede tlnin degeri her zaman duser, dusmustur, dusecektir burasi Turkiye. Tr'de Enflasyon her zaman maas artisindan da yuksektir. K.bakma kardesin hep 50 liralik benzin aliyorum diyen, dolarla euro ile ne isimiz var diyen tayfadan sanirim, iflah olmaz o.

5000 tl'yi bugün ödersen o para gider.
10 taksit yaparsan 500tl'yi bugün ödersin, 4500tl'den 1 aylık faiz alırsın, sonraki ay 4000tl'den 1 aylık faiz alırsın...
9. ayın sonunda 500tl'den 1 ay faiz alırsın ve son ödemeyi yaparsın.
10 ay boyunca aldığın faizler sana kalır.

Peşin vereceğine o paranın tamamiyle dolar yahut euro alsın. Taksidi gelince ihtiyacı kadar bozdurup ödesin her ay. Hala anlamıyorsa bırak a haberde kola döküp, gavur parası yakma eylemlerine katilsin çevre yapsın

Sizin söylediğiniz doğru.

Araştırmak isterseniz eğer kavramların adı : Net Present Value ve Annuity.

reel demek o paranın para olmaktan çıkıp mala dönüşmesi demek. şimdiki 500 tl ile döviz vs. bile değil en sevdiği maldan ne kadar aldığını, 10 ay sonra ne kadar almayı beklediğini sor. konuyu da fiyatlar genel seviyesi ile açıkla.

bazen muhtarlara veya 1 haftada belli puan toplayanlara ödül oluyor.

bana bi faydası olmadığı için ublock ile engelledim o sağdaki sikindirik bildirimleri. tavsiye ederim.

yemeksepeti tekel olduğu için yaptığı şeylerin bir amacının olması gerekmiyor. takılıyor öyle kafasına göre.

gamification yaklasimiya yapilmis ve son kullaniciya hic bir faydasi olmayan uygulama

bana gecen 10tl indirim verdiler, puanla mi alakaliydi hatirlamiyorum 3-4 ayda bir siparisim olur yuksek puan durumum yok bu arada

Al bunu burdan

m.youtube.com

çok teşekkürler

@allah yazdiysa bozsuna alkislarimi sunuyorum, ben de aradim epey kayip kizlar, tele kizlar miydi falan diye bulamadim:) Cikolata nerde, ne yaptiniz ona falan replikleri vardi, star tv yayinliyordu paso h. avsarin sekreter filmiyle bu filmi

Kurzgesagt – In a Nutshell ?

eksisozluk.com

restoran, hotel degil ki bu? Hangisi yakinsa gidin iste, alt tarafi rutin kontrolmus

@kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili Tamamdır şimdi belirlendi hangisine gitmeyeceğim:)

@neverletyougodown İkisi de yakın birbirine. Yukardaki cevap işime yaradı demek farkediyormuş.

Ben yeditepe’de sinan tatlipinar’a gidiyorum. Cok memnunum.

Umma, küsme. Beklentilerini düşür. Kimseden bir şey bekleme.

İşinizi çok ciddiye almak, işte yükselmek etmek sizin kendi seçiminiz. Herkes o yolu izlemek zorunda değil.

Size yük olmadığı sürece umursamaz olmaya bakın.
Yük oluyor, işi başkalarına bırakıyorsa orada el atın tabii.

Size yazmaması da normal. Her insanın sosyal becerileri gelişmiş olmuyor.

Sıfırdan başlayın. Sosyal iletişiminizi gereken ölçüde tutun. “Aaa işte şuradan tanışıyorduk, nasılsın?” gibi cümleleri bırakın o kursun, sonuçta işi bilen, o departmanda daha fazla vakit geçirmiş olan sizsiniz. Soru sorması ve çabalaması gereken karşı taraf ve onun mentörü.

stajyer sozlesmesiyle calismasi falan sizi ilgilendiren bir durum degil, isterse karin tokluguna calissin alan razi veren razi olduktan sonra. Bir kere arkadas sizin departmana yeni geliyor, ise yeni baslaayanlarin oryantasyonu, islerin nasil devredilecegi gibi konularin departmanca planlanmasi organize edilmesi lazim. Sizde ise yeni girenlerin diger calisanlari sosyal medyalardan ekleyip, telefonlarinizi bir yerlerden bulup bana bunu ogretin falan diye pesinizden mi kosmasi gerekiyor anlamadim ki? Belki de rahatsizlik veririm diye dusunuyor

kendisi içe dönük ve çekingen yapıda biri olabilir bu anlattıklarına göre. elinden tutmayı deneyebilirsiniz ekipçe. eğer olur da olumlu bir geridönüş olmazsa kendisinden, o zaman bir şeyler düşünülür. çok çok erken endişelenmişsin biraz zaman geçmesini bekle bence.

çekingen olabilir +1

neverletyougodown'a da katılıyorum, ekibe yeni biri geldiğinde hoş geldin vs vs ekibin demesi gerekmiyor mu ? belki part-timea geçmeyi kendi istememiştir başka nedenlerden

@ Neverletyougodown

Sosyal medya yok, hepimizin sirket maili ve telefonu var, sirketin intranetinde de isim soyad yazinca cikiyor.

Hosgeldin seklinde yaptik zaten, biz iletisime gectik daha dogrusu. Isi devralacagi arkadas zaten toplantilari vs yolluyor. Ben de basladigimda herkese gidip ben toplanti rica etmistim.

Kisaca aslinda onyargili oldugum biraz “uzumun copu, armudun sapi” diyip her seye gicik oluyorum sanirim.
Bunun ustesinden nasil gelecegim? :( boyle olsun da istemiyorum aslinda, sonucta evet bana karsi yapilmis bir sey yok ki.

Çekinik gördüğün için ezesin gelmiş bence. Kendi işine odaklan.

biz iyi usta icin; iyi kalfa yetistirendir deriz.
sizin icin de test olur dediginiz kadar iyi misiniz. bence cok iyi olmus cok da guzel olmus.
iyi yonetim kisilere degil sistemlere bagladir kisiler degisse de isin yururse o is olmus demektir. 3 ay sonra guzel.haberler aliriz umarim.

kendin de kabul ediyorsun ki fazla önyargılısın
baya baya gıcık olmuşsun hiç bir şey yapmamış olmasına rağmen
sosyal becerileri gelişmiş değil, bu kadar yerin dibine sokman gerekmezdi.

çünkü dibine kadar kapitalist, çünkü ırkçı, çünkü gerici. erdoğancıysanız diyecek bir şeyim yok ama trump'a sempati duymak için akli dengesi bozuk falan olmak lazım.

bugün amerikan gettolarında herkes sıra sıra ölüyor. Türkiye'deki gibi değil, bazı sokaklardan onar onar cenaze çıkıyor.

beyaz ırkçıların da kafasını çin düşmanlığıyla meşgul edip, kitlesini konsolide ediyor.

Konuşmakla olmuyor. ABD şu an hala vaka ve ölüm sayılarında açık ara birinci.

Saka mi bu? Adam kriz yonetimi degil algi yonetimi yapiyor cunku. Obama olsaydi batmis olmustuk, domuz gribinde Obamayi gorduk, diger ulkelerden daha iyiyiz, test sayisinda diger ulkeleri gectik falan surekli bir sidik yarisi. Oysa bize yuzlerce yil ne ogretildi ne asilandi hollywooddan, basindan, medyadan amerika dunyanin abisiydi, lideriydi, uzayli basar, meteor carpar Amerika dunya liderligini alir kurtarirdi bizi. Simdi o palavralari kendi milliyetcileri bile yemiyor:) Amerika'yi hepten icine kapali sadece kendini dusunen bir ulke olarak kral ciplak dedirtti butun dunyaya. Remdesivir ilacinda adam tum uretimi toptan kendi ulkesine satin aldi mesela. Hidroksiklorur koronaya iyi geliyor falan temmellenmemis cikislari var, siringayla lavabo acici enjekte edin falan sarkaszm yaptim dese de sarkazm yapilacak zaman degil. Liderlik yapilacak zamandi. Yani kisaca ABD feci cuvalladi bu salgin doneminde karizma falan kalmadi. Illa Trump oveceksek Pentagon''daki oraya dalalim buraya dalalim diyen sahinleri dizginlemesini ovelim, asker cekip, eskisi gibi ota b.ka mudahale olaylarini birakmasini ovelim.

"Buna bence Çin virüsü demeliyiz" dedi ki dibine kadar haklı."
Yarın bir gün Türkiye kökenli bir virüs ortaya çıkarsa (ki gayet mümkün) ve "buna Türk virüsü demeliyiz" dese o zaman da dibine kadar hak verecek misin?

Mikro patlama;

Niye olmasin.

@mikro patlama
çin virüsü denmesinin sebebi çin'den çıkması değil. Çin hükümeti bile kabul etti bunu.

www.bbc.com

eksisozluk.com
bu entry'de doğru söylemişsiniz aslında.

Valla haklı. Ben de sabah akşam Çin'e sövüyorum. Akşam 10'da sigara almaya gidiyorum, bizim aşağıdaki ışıl ışıl olan kafe kapatıp gider oldu. Sokaklar boş, Kadıköy falan dolu ama ben gidemiyorum artık. Hayat bok gibi oldu anasını satim. İlk çin'de görülen ve hayvan pazarı yüzünden çıkıp dünyayı ortaçağa çeviren virüs için ne diyecektik. Her virüs, her bok bu pisliklerden çıkmış. Pis millet işte, nerede boş beleş iş var, nerede sahte ürün var, nerede bir virüs bela pislik var bunlardan yayılıyor.

Dsö konusunda da haklı. ''Çin çok güzel idare etti kırmızı alarma gerek yok ya'' diyenler bunlardı. adamlar çin'de savaş çıkmışcasına adam ölürken ''Paniğe gerek yok yeaaa'' diyorlardı. Şimdi çıkmışlar söyle böyle diyorlar. Sizi bu saatten sonra anca pakistan falan ciddiye alır.

Amerika başkanı olsam aynı tepkiyi verirdim. Hatta bunlara su bile vermezdim. allahtan amerika şu an dünyanın lider ülkesi, kendi çaplarında demokrasi şeffaflık falan var. Çin ve rusya falan olsa tüm dünya pislik içinde yüzerdik. Adamlar virüsü saklıcaz maymun olmuştu. Hey gidii.

Sadece ben ve Trump değil. Herkes Çin'e küfür ediyor haberiniz olsun. artık yıllar geçse bile unutulmayacaklar ve herkes bunlara bela olarak bakacak.

eksisozluk.com

Preparatory class yazıyordu sistemde.

prep school. prep. prep class.

yabancili ortamda english eklemek bence daha aciklayici olur, universite hazirlik kursu(bizim dersane tarzi) gibi bir sey algilayabilirler.

Koç Üniveritesi English Prepatory Program demiş. 1 yıllıysa 1 year program diyebilirsiniz. international.ku.edu.tr

Bu tip şeylerde iki dilli sitelerden önce Türkçesini bulup sonra İngilizcesine bakıyorum ben.

ulaşım iletişim kıyafet

he onlarda var tabi de, bazen deniyor ya tamam alım gücü yüksek ama bazen öyle giderler oluyor kii... işte o giderleri merak ediyorum :) sağlık sigortası zannediyordum ama o da ucuzmuş zaten

Ben 6 ay kirada kaldığımda council tax ödemistim, miktarını hatırlamıyorum ama, kaldığınız yerde bu şekilde vergi ödemeleri mevcut mu bakmanizda fayda var.

sayet Londra disi ise araba olmazsa olmaz. Sifirdan ehliyet, araba, sigorta vs bir suru basagrisi

nerede ve hangi statu ile yasamak istediginize gore degisir..2 yatak odali bir eve ortalama £650 verirsin (tek yatak odali yerler £500-550 olur), bunun council tax'i (emlak/belediye vergisi) £150 civaridir (bir odali olursa £100-120) ortalama, tek kisiyseniz %25 indirim alirsin.enerji+su+internet faturan en az £100. saglik sigortasi, en son yillik £400 idi zam geldi diyorlar. gida, kisiye bagli degisir; ama £200-250 olur (bunu 150ye kadar dusurursun biraz dikkatli olursan). ulasim, gunluk gittigin yere gore degisir. ben universitede calisiyorum, benim aylik sinirsiz otobus biletim £30; fakat, sirketinin ulasim firmasiyla anlasmasi yoksa 2 katina en az cikar. londra'da falan bu en az £100dir bellki..

evi birileriyle paylasirsan, 700-800 civarina yasarsin birkac metropol haricinde. cambridge'te yasacagim dersen, sana £800 lira oda kirasi cikarirlar..

local restaurant

valla konuşmas esnasında local restaurant der geçerdim.

esnaf lokantası kavramı yoktur sanırım ya da ben bilmiyorum

aradiginiz cevap greasy spoon

artisan restaurant diye kullanima hic raslamadim, artisan food icin kullaniliyor. Artisan el yapimi, usta isi anlami katiyor. Yani fabrika, endustriyel uretim degil, bu da o kelimeyi posh, havali yapiyor. Artisan kesinlikle olmaz bence, tam tersi anlam verir.

Karşı taraf doğu avrupalı ise milk bar derseniz anlar.

Valla ben de bir yunan havaalaninda ugradigim irkciligi yazdim, hava alaninin google yorum bolumune. yorum bende yayinlanmis gibi gozukuyor, Hesabimdan cikip anonim olarak girdigimde ise yorum gozukmuyor. Adiler yayinlamiyor mu silmis mi naapmislar. Insan gibi derdimizi anlatiyoruz, kufur yok, yalan yok. Yorumumu yayinlamiyor adiler. Isletmelerin kopegi bu Google her sey beklenir.

sanırım yorumun eksilendiği zaman çıkmıyor ama tam emin değilim.

spam olarak ya da bu yorum yararlı değil şeklinde işaretlenmiş olabilir.

Ben şu anda gitmem çünkü artık hastalık riskinden çok maske takmak öldürüyor beni. Sırf maske takmamak için evden dışarı çıkmıyorum gerekmedikçe. Kapalı ortamda minimum 2 saat maskeli oturma fikri çok korkunç geldi şu an.

Gittim, 9 buçuk seansı, tenet.

Maske takmamak için dışarı çıkmıyorum. Gitmezdim.

gitmem

Gitmezdim çünkü kapalı ortam. Artı ortaklık şu an salgın başlangıcına kıyasla daha karışık.

Gitmem.

Gitmem...

gidecektim ama rezervasyon gerekiyormuş. bir de işim çıktı erteledim.

belki sabah ya da öğle saatlerinde, salon boşsa olabilir ama 22 seansına gitmem.

gitmem, normalde de gitmiyorum:)

Pandemiden önce bıraktım sinemayı

Valla ben genel olarak festival filmler ya da çok beklediğim bir film harici sinemaya gitmiyorum. O yüzden bu süreçte de gitmem.

Çok tehlikeli bir lüks oldu. Ben gitmem . Çevremde gidecek insan yok.

Sinemayi uzun süredir boykot ediyorum. Bir de bu şartlar altında.

İmkansız.

gitmem

gittim 6 kişiydik salonda, maskeyi de takmadım bi süre sonra

tenet'i sinema perdesinde izlemeyi çok istiyorum ama bu dönemde asla gitmem. malum ortamlara kaliteli versiyonu düştüğünde evde projektörle izleyeceğim.

Gitmem. Pandemiden once de gitmiyordum zaten, sinema kitlesi asiri malozlastigi icin(son 7 yilda 3 kere anca gitmisimdir)

Gittim hem Cinemaximum 10 liraya düşmüş hemde salon bomboştu geçen cuma.

normal dönemde bile gitmiyordum.

mısır yiyip ambalaj şangırdatanlar, full ışıklı ekranla telefonla oynayanlar, telefonda konuşanlar (yuh) falan oluyor.

haftaiçi 22 seansının kalabalık olmayacağını ve bu yüzden güvenli olacağını düşünüyorum. ama izlenmeye değer bir film olduğunu düşünüyorsanız muhakkak sizin gibi düşünenler olacaktır.

böylesi bir durumda gitmezdim.

ben normal dönemde de gitmezdin, şimdilerde hiç gitmem!
nedense sinemaya gitmenin artık bir espirisinin, bir tadının kaldığını düşünmüyorum.
keyif vermiyor artık.

europass? 3 sablon var gerci

novoresume.com

tek sayfa ücretsiz. tek sayfaya sığdırırsan çok güzel taslaklar var.

Canva

350000 civarında kira getirili ev alabilirsiniz, kalan parayı euro, altın ve dövize yatırabilirsiniz.

faizler enflasyonla aynı zaten. 10 yıl sonra elinde kuş kadar para kalır.

Hocam eğer türkiyedeki bankalardan bahsediyorsan 1 milyon tl, 136bin dolara yakın yapıyor. O da %2-2.5 faiz oranı veriyor en yüksek. Bu oran aylık 200 dolara o da 1500 liraya denk geliyor.

Dediğiniz miktar 1 milyon tl değil, dolar için geçerli.

@teacher Kirayı tavsiye etmiyor kimse

O paraya ömür boyu geçinilmez

para mi ulen 1 milyon lira ? yatirim yap, yan gelip yatmanin hayalini kurma, calis biraz

yüzyıllardır milyarlarca insan birikmiş parasına altın alıyo sanırsam.

Ara: Reel faiz

yatırım, yatırım ve yatırım diyorum.

Aylik 5000 lira faiz derken? faiz oranlarina en son ne zaman baktiniz? 136342 dolar falan yapiyor sizin total para. Is bankasi dolar faiz orani su an 0.1 mesela.

Dediginiz gibi 5 bin lira garanti para istiyorsaniz tl'de tutup fazie vermelisiniz. O zaman da su soru ortaya cikiyor, dolar o zaman kac olur, tl daha ne kadar kaybeder, yani iki ucu b.klu degnek hesabin

Eurobond gibi döviz cinsinden bonolarda değerlendirirsen aylık 5 bin liraya yakın bir getiriniz olur ancak, mevduat fazileri ile dediğiniz olmaz.

anadoluda evler çok ucuz. üniversite olan ilçelerden en az 5 daire alıp ölene kadar bedava yaşayabilirsin.

Gerçek enflasyonu düşündüğünüzde, o para 5 sene içinde pul olacaktır.

ev önermiyorum ankarada gayet bilinen bir yerde 2009 da 105 bine aldığımız bir ev şu anda 350 ye satamıyoruz. dolara bassaydık 600 olmuştu o para. dolar olarak m2 bazında TL kadar olmasan ev fiyatları bariz düştü.
105 binin enflasyona göre karşılığına bakarsam 350 bin fln ediyor. 2020 nin parasına göre. enflasyona göre sorun yok ama yabancı para olarak %40 civarı zarardayım.

o ayda gelen 5000 bin tl'nin erime parası. aslında daha fazla eriyor. 5000 biz fakirlere çok paraymış gibi geldiği için oooo para kazanıyormuşuz gibi geliyor. yani parayı bankaya atıyımda yatayım ömür boyu olmaz o miktar para ile. ya yatırım yapıp çalışacaksın yine yada birikim yapıp yine çalışacaksın. yoksa tlde kalırsa erir her gün.
yatırım tavsiyesi değildir.

Basit bir yatırım tavsiyesi nedir o zaman?

bana kalırsa vadeli altın hesabı olabilir. ama vade süreli uzun olduğu için işinize gelir mi bilemem.

veyahut bir yatırım danışmanına danışıp temettü emekliliği yapabilirsiniz.

altın, hisse, dolar/euro sepeti de güzel olur.

ingiltere tabi ki. burada yasal olmamasına rağmen ot kokusundan tiksiniyorum. hollandada her yer ot.

oyy.

@ozdek ironiyse anlamadım :/

Nihai hedef sponsorlu is bulup kalmaksa sponsor olma gucu olan pek cok sirketin Brexit sebebiyle Ingiltere ofislerinde kuculmeye gittiklerini de goz onune alin.

Ne kadar onemlidir bilmiyorum ama bir de Ingiltere'de yasiyorsaniz vizesiz Ingiltere disinda bir ulkeye gidemezsiniz. Ama Hollanda'da iseniz Schengen ulkelerine istediginiz gibi girip cikabilirsiniz. Ek olarak expat'lara Hollanda daha fazla imkan sunuyor (vergi avantajlari, esler icin calisma izni vb).

Merhaba,

Yüksek lisans süreniz 1 yıl ile sınırlı ise UK seçmenizi tavsiye ederim. Hollanda’da 1 yıllık yl programları sonrasında doktoraya kabul almak biraz zor, nispeten rahat bir eğitim var. UK’de ise neredeyse bütün yl programları 1 yıl üzerine tasarlanmış durumda, aslında 4 aylık 3 dönem gibi. Fakat eğer Hollanda’da 2 yıllık research master programlarında okursanız mezuniyet sonrası hem akademide hem diğer sektörlerde iş bulmak çok daha kolay oluyor. İngiltere’de genel olarak kalite de biraz düşük zira öğrencilere müşteri gözüyle bakılıyor, sınıflar kalabalık oluyor genellikle vs.

ingiltere.
yabanc dil açısıdan hollandada ingilizce konuşmak sorun olmasa da ilerisi için hem entegrasyon hem de iş açısından zorluk.
türk göçmen profili açısından ingiltere.
genel göçmen profili açısından yine ingiltere.

ama aşırı spesifik bir alanınız nebileyim zaten iş bulması zor bir alanınız falan vardır, mühendissinizdir ve "daha" kısa yoldan vatandaşlık almak istiyorsunuzdur falan yani çok çok özel sebepleriniz varsa ancak o zaman hollanda bu versusta galip gelir.

Cevaplar için çok teşekkür ederim! Benim kafamdaki parametreler de üç aşağı beş yukarı sizin dediklerinizle paralel.

UK’in en büyük avantajı dil sorunu olmaması (hiç yok değil tabi aksan mevzusunu düşününce). Dil mevzusu Hollanda’da başvurabilecek iş imkanlarını sınırlıyor. UK’in diğer avantajı avrupanın genelinde olan Türklere karşı önyargı Hollanda’ya göre daha az. UK’de bir de şöyle bir durum var, okulların eğitim kalitesi içeriği Hollanda’ya kıyasla üstün olsa veya olmasa da algı olarak dünya genelinde daha iyi bir konumda olması.

Hollanda’nın avantajları yaşam maliyetlerinin genel olarak UK’den bir tık daha uygun olması. Schengen’de olması nedeniyle vizesiz diğer avrupa ülkelerine rahatça gidebilmek ve bence daha rahat güzel bir sosyal hayat.

UK ile ilgili tek kestiremediğim husus iş piyasasındaki rekabetin Hollanda’ya göre kıyası ve Brexit’in iş bulma şansını genel olarak ne kadar olumsuz etkileyebileceği.

Ingiltere kolay kolay master'a burs vermez oyle cok uc basarilar olmadikca. Kabuller alindiktan sonra konusalim bence:)

Güzel olur, benzer örnekleri çok.

twitter.com

Varmış ama çok da talep görmemiş, bir şeyleri eksik yapmışlardır belki

Operasyonu kim nasil halledecek? Kabzimallarin ustlendikleri en onemli sey urunlerin iyisini hizli ve saglam bir sekilde sehirlere ulastirmak. Ufak ureticiye siparis geldi diyelim nasil gonderecek 2 kilo domatesi? Bu islem olsa olsa kargo ile yapilir. Uretim nerede yerlesim olmayan ucra alanlarda ve tahmin et kargolar nerelere hizmet vermiyor?

Ha dersen ki baska bir teslimat agi kurulur o zaten direkt imkansiz

Hatta hemen de salca fiyatlarina baktim. Cok pahali saka gibi tutmamasi gayet normal

yemeksepeti mi kuruyon kardes? Uretici nerde, tuketici nerde aradaki mesafeden haberin var mi? K.bakma ilkokul ogrencisi boyle bir fikir ortaya atsa neyse

Avrupa'da bunu yapan var ama lokal olarak. Misal yaşadığim yerde (totalde 300-400 bin kisilik yer) lokal ureticiden alip et, meyve, sebze satan var. Ama bunlar lokal haliyle lojistik vs hep bu aracı hallediyor.
Türkiye'de denildiği gibi zor. Çünkü lokal üretici çoğu yerde kalmadi. Misal izmir'de 4 milyon insan var. Sen bunlara lojistik hizmeti nasil vereceksin? E peki üretici var mi İzmir'de, varsa ne üretiyor?
Kısacası bunu ufak yerde yaparsan olabilir.

www.findamasters.com

www.timeshighereducation.com

benim aklıma buralardan örnek olarak şu geldi (bkz: erkam yildirim)
bir sürü örnek vardır. tabi hakkıyla kazanan varmıdır. bilmiyorum gözümle görmeden pek inanmam.

o paralar maaşla kazanılmıyor. Aylık kazanç dersen hala yanlış yere bakıyor olursun.

Bir ihaleye bir işe giriyorlar, toptan milyonlar kazanıyorlar. Aktörleri düşün, bir reklamdan yüz binler hatta milyonlar alıp işine bakıyorlar.

Kimisinin sermayesi var (bildiğim bi örnek), oyun şirketi kurup iş yapıp deli para kazanıyor. Tabii fikrini iyi yönetmesi, uygulaması bir yetenek, ama sende de o yetenek olsa da başlangıç için paran yok mesela. "yeaa işte 100 bin lira ile başladık yolumuza baktık" diyip o parayı riske edebiliyor o. Sonra yatırım alıyor vs.

O 700bin rakamı nereden geliypr bilmiyorum da şirket araçları, kiralık araç sunan şirketler de varsa sayı artıyor tabii.

Öte yandan şöyle düşün, tüm nüfusu hane geliri olarak yüzdelik dilimlere ayıralım. İlk yüzde 10, yüzde 10-20 arası vs. Hah burada sen mesela kendini nereye yerleştirirsin. Bir dükkanı olan esnafı, 3-5 dairesi olan adamı, fabrikası olan adamı, koç holding ailesini vs herkesi yerleştirelim şöyle bir kafada. O zaman 700bin yeni araç 80 milyonda çok olmuyor aslında. Aile olarak 5-10 arabası olanlar falan var.

Çalışarak(yani sadece çalışarak) hiç bir sosyal ve ekonomik düzende “zengin” olamazsın.
Senin ve aileden gelen sınıfsal mirasın yeri; “çalışan” olmak. Bir firmada sigortalı mümkünse geliri iyi konforlu bir iş sayesinde karnın doyar, ufak tefek giderlerini hobilerini karşılarsın, mutlu gibi sanarsın kendini, biraz oyalanırsın yani. Sonra yaşlanır ve ölürsün, yerine yenileri gelir.
İş kurmak, yatırım yapmak, kazanç elde etmek, birikim yapmak;

Aile avantajı
Önceden bir varlık (zengilinlik demiyorum varlıklılık diyorum)
Kaçak kazanç (müslümanların haram dediği şey)
nispeten adil bir ülkede yaşamak
Risk almak
Şans
Kendi işin için çok çalışmak, uğraşmak
Alanında iyi bir donanım/strateji .....

yukarıdakilerin bir veya birkaçı lazım. Yoksa yani işe uğraşır belki o arabayı alırsın bu sefer de sepet gibi hayatın olur, gezip görmeden yani bi şekilde yine yeterli olmaz falan.

En pahalı otomobilleri alanlar elbette maaşlı çalışanlar değil, ticaret yapanlar ya da konusunda işini iyi yapanlar, kendilerini iyi paralara satanlar.

Yılda satılan 700 bin aracın fiyat ortalaması senin alamayacağın tutarda değildir.

Kusua bakma ama 8 senede 70 bin birikim yapman biraz da senin kusurun, ne demişler "işten artmaz, dişten artar"

Maaşın kötü değil, idareli kullansan her türlü krediye girilir ve ödenir.

Alayi insaat, rant zengini. Buyuk sehirlerde bos arsa kalmamis, kumes gibi evlerde alt alta ustte oturulunuyor, iste bu binalarin sahipleri var sasilacak bir durum yok kac milyonluk ulkede

yılda satılan 700 bin aracın belki de neredeyse 650 bini standart orta halli arabadır. bunlar da en kötü bir kaç yıllık krediyle alınır. illa inanılmaz zengin olmaya gerek yok.

diğer pahalı arabalar için zaten gerekli açıklamayı diğer arkadaşlar yapmış.

bu arada asgari ücretin 2.5 katını alıp kirada vermeden 8 yılda anca 70 bin biriktirmekte biraz beceriksizlik.

Satılan arabaların çok çok yüksek kısmı en düşük segmentlerde (clio, symbol, dacia falan yani) Lüks araba sayısı çok değil yani.
İnsanlar çok ciddi borçlara giriyorlar. 70 bin tasarrufun varsa ve bir yerde değerlendirmiyorsan o para durduğu yerde duruyor, ama 3 ay önce 70 bine dandik bi araba bile alsaydın şu an o para 100 bin olacaktı.
Yani işin özeti borca girmen lazım hocam.

Turkiye nin nufusu 80 milyon. hic mi zengin insan olmasin? Sen ve ya cevren orta halli diye herkesin mi ayni sekilde olmasini bekliyorsuun ? instagramda bir foto paylasip/story atip 50 bin alan insan da var mesela..

Mesela fiyatı 1.5m usd ev var. Adam tekstil ihracatçısı. Adamın a8 long u ve 12000 m2 üzerine fabrikası var. Bakmayın, orta ve üst ölçek işletmeler iyi kazanıyor. Ya da adam iki inşaat yapıyor altına range rover çekiyor tüm kazancıyla. Sırf piyasada zengin müt. gözüksün de daha iyi yerlerden iş gelsin diye.

Bir senede 60 bin biriktirdim 100 bin kredi çektim aldım. Çok sorun olmadı. 4 sene önce evimi de öyle aldım. Zengin değilim

200 bine sıfır araçlar var. türk insanı da gerekirse aç kalır ama araba alır. o yüzden krediyle falan alıyorlar. bunun için çok büyük paralar kazanmaya gerek yok. ama insanların çoğuna göre 4 yıl araba kredisin ödenir. bunda bir sıkıntı görmüyorlar.

calisarak o paralar kazanilir, kafasi calisan düzgün bir devlet lisesi + devlet universitesi mezunu aylik ortalama 15.000 tl ile işe başlayabilir ve 8,9 senelik çalışma sonrasında aylık kazancınız 40.000 tl nin üzerine çıkıyor. mckinsey ,bain ,microsoft ,bcg ,birçok güvenlik danışşmanlık firması gibi firmalar rahatlıkla bu rakamlara çıkıyor. dolayısı ile 700bin kişiden biri olmak o kadar da zor değil.

düzgün devlet okulu mezunu aylık ORTALAMA 15 bin lirayla işe başlayabilir mi? ahahahaha bu duyuru ne güzel yer, her gün yeni şeyler öğreniyorum.

@der meister benim gonderdiğim firmaların çalışanlarının cvlerine linkedin den erişebilirsin, maaşlar konusunda da glassdoor, indeed gibi siteleri kontrol edebilirsin

@akiskan 90'lar çocuğu belli. Evet eskiden devlet okulları iyiydi fakat artık o kalmadı. Şu an devlet lisesinden mezun olanların çoğu ne yazık ki çok kötü, devlet üniversitelerinin de çoğu çok kötü. Düzgün demişsin tabii, ama onun yerine Koç, Bilkent vb. mezunu demek daha mantıklı şu an.

O şirketler o maaşı veriyor olsa bile yılda kaç kişi alıyorlar? Ortalama tam tersini söylüyor. Çoğu şirket eskiden ilk girene 1000 dolar verirken şimdi 600 dolarlara kadar düşürdü. Arkadaşlarla konuştuğumuzda yıllar önce 2500 liralarla işe başlayıp (o zamanın 1000 doları falan) şimdi hala 1000 dolar veya altı maaş aldıklarını görüyoruz.

@akiskan
15binle işe başlamak mı hahahahah iyi güldük sağol valla.
soruya gelecek olursak.bankalar eskisi kadar katı olsa kredilerde memlekette araba alımları yarıya düşer direk. suan yoldan 10 kişiyi çevir 9'u bankaya borçludur.

Hala var mı bilmiyorum da araba kullanmayı bırak yürürken önünü doğru düzgün göremiyorsun o damladan sonra.

Ben göz tansiyonuma fısfıslı makine ile baktıramıyorum. Gözüme bu damlayı damlatıp doktor kendisi bakıyor. Bu işlem dışında hiç kullanmadılar bende.

Yanlış olmasın diye ekleme yapmak isterim, bana damlatılan hem uyuşturuyor gözü hem büyütüyor. Sonrasında pati nin dediği etkileri yaşıyorım yine

evet hala var bu uygulama. bu uygulama daha çok yakın görmeyi etkiliyor. yazıları hiç göremiyordum. araba kullanmayı yarım saat / bir saat içinde yapabilirsin bence
ama muayene sırasında gözüne ışık tutarsa o uzağı görmen için daha büyük sıkıntı yapabilir.

bazen sikiyorlar bazen sikmiyorlar neye gore bilmiyorum, toplu tasima kullanin bence

iki sene önce hala vardı. yan etkisini söylemeden sıkmışlardı önümü bile göremiyordum kapıda arabayla mal gibi kaldım :) etkisi yaklaşık 6-7 saat sürüyor. kör gibi dolanıyorsun ortada. araba kullanmak mümkün değil. yoldan falan da karşıdan karşıya geçmeni tavsiye etmem. baştan söyleyin arabayla geldim sıkıntılı bir durum oluşur mu diye.

hala kullanıyorlar evet :/

hala kullanıyorlar, geçende eşimde kullanmışlar, eve yürüyerek dönmekte bile zorluk çekmiş. bence hiç riske etmeyin, yanınızda biriyle birlikte gidin ya da kimsenin yoksa taksi kullanın şu korona zamanında.

Eğer gözün arka kısmına bakılacaksa (retina vs.) sıkılıyor.35 yıllık gööz hastası olduğumdandır belki,bende hafif ağrı dışında,görmede vs bi sıkıntı yaratmıyor,araç kullanabiliyorum.

Concept veya notion yerine kullanabileceğiniz sözcükler: www.thesaurus.com

"we are talking about two different concepts here."
ya da duruma göre;
"they have different contexts."

"the fact is that these two are different concepts." olabilir. kavram kelimesinin ingilizce karşılığı tam olarak concept. belki de -kavram- kelimesinin anlattığı yerine başka bir düşünce var aklında ama karşılığını bulamıyorsundur.

bahsedilenler ne bilmiyoruz ki yukardakilere ek olarak subject, issue, point, topic, case, affair bir suru kelime gelebilir different da discrete, disparate falan gibi daha carpici kelimelerle vurgulanabilir

Bahsedilen konuya göre kullanmalısın. Fikir ise argument da olabilir mesela.

günlük konuşma dilinde guys ifadesi (çoğul) genelde gender free olarak kullanılıyor. ama tabii bir yandan da öyle değil ama günlük konuşmada artık ihtiyaçtan mıdır bilmem bu şekilde kullanımında sorun yok gibi.

tabii bir yandan da günlük söylevlerimizde bile ne kadar erkek merkezciyiz diye bakanlar olabilir. ona da çok lafım yok. çok da şey etmemek lazım.

Bana gore cinsiyetci. Non native biri ilk ogrendiginde sasiriyor zaten nasi yani biz bunu kizli erkekli grup icin de kullanabiliyoruz mu hadi ya falan oluyor. Ingilizce o konuda biraz fakir kalmis, gerci you plural da oluyor you all, you lot, y'all falan var ama you guys hepsinden daha iyi agza oturuyor sanki gruba hitap ederken

yabancılarda bildiğim kadarıyla, özellikle Fransa'da, bir topluluk eğer kadın-erkek karışıksa, hem kadınlara hem erkeklere hitap edilebildiği gibi yalnızca erkeklere de hitap edilebiliyor.
fakat toplulukta yalnızca kadınlar varsa o zaman sadece kadınlara hitap ediliyor.

bunu ben şuna benzetiyorum, mesela bir çift yemekteyken garson sadece erkekle muhatap olur ya? bu da onun gibi bence, kadınların yanındaki erkeklere hitap ediliyor.

Her iki cins icin de kullaniliyor gunluk dilde ama evet kok itibariyle cinsiyetci oluyor.

Günlük hayatta kullanılan bir kalıp, çoğu zaman bir itirazla karşılaşmazsınız ama yine de dilin cinsiyetçi tarafını yansıtan bir kalıp o yüzden sevmeyenler de var. Hey all gibi daha nötr hitaplar daha şık oluyor. Hem sonuçta değişim dilde başlar. Ayrıca y'all'ı da yazılı olarak kullanmayı çok sevmiyorum, özellikle Amerikanlar ile konuşurken çünkü belli bir yöresel bir kesim tarafından kullanılan bir kalıp o yüzden biraz yapmacık hissettiriyor.

hem erkek hem kadınlara istinaden kullanılıyor doğru; zaten kelimeyi cinsiyetçi yapan da bu.
tıpkı
"adam gibi" yapmak sözünün herkese ithafen kullanılması ama sözün son derece cinsiyetçi olması gibi.

*guys, adam gibinin yanında daha naif bu arada

hey ladies dediği için bir arkadaşım soruşturma geçiriyor şu an pandemiden dolayı 6 aydır soruşturuluyor. dolayısıyla hi guys da gayet sıkıntılı.

sene 2020 artık gender native kelimeler kullanmalıymışız çünkü kimin ne olduğunu bilemezmişiz. bunun için 1 gün eğitim aldık.

ortamina gore unisex bir hitap, bence cinsiyetci degil ama takintili tiplerin hi guys & gals seklinde kullandigina sahit oldum.

Hitap konulari enteresan, "guys"'dan dolayi kimse bana cikismadi ama ilk yurtdisi is deneyimimde "dear xx" diye email yolladigim bir eleman bana "please don't dear me" diye cikistiktan sonra "dear"i kestik :) bu da boyle bir animdir..

Unisex olarak kullanılıyor ama özü guys old için Hey people şeklinde kullanan da var, ben arada böyle kullanmaya çalışıyorum.

flyordie
renkler, sesler, site kullanim acisindan harika, 10 yil oldu galiba benim orda, cizgisini hic bozmadi

Lichess. İlk başta sistemi çözmek için kardeşim göstermişti. Kullanışlı geliyor. Belki de başka uygulama denemediğim için de olabilir.

Edit: Şimdi aklıma geldi, güzel bir özelliği daha var, uygulamayı indirip profil oluşturduktan sonra uygulama sizi 1500 puandan başlatıyor. Oynamaya başladıktan sonra yendiğini/yenildiğiniz oyunlar derecesinde bu puan yükselip düşüyor. Ama sonrasında uygulama, tamam bu kullanıcının seviyesi atiyorum 600 civarındadir diye kodluyor. Ve yeni oyunlarinizda genelde sizin puaniniza yakın kişiler karşınıza çıkarıyor. Tabii yendikçe puanınız ve karşılaştığınız rakiplerin puanları yükseliyor.

chess.com kullaniyorum arayuzu cok guzel

ios icin uygulamasi da var. android de vardir herhalde essek degilseler yapmislardir

www.chess.com

Plato diye bir mobil uygulama var. İçinde envai çeşit oyun var satranç da dahil. Online olarak oynuyorsun, sıralamaya da giriyorsun istersen.

Ben LiChess kullaniyorum.

Nedeni de varmis:d hem tek basina oynanabiliyor hem de telefon ekranini direkt tahta olarak kullandiriyor. 2 arkadas karsi karsiya oturup bormal satranc tahtasinda oynar gibi ayni ekrandan oynuyorsunuz. Onu seviyorum.

Lichess. Pratik, tum site/uygulama ozellikleri bedava ve online oyuncu sayisi cok fazla.

Cok iddiali degilim. 5+3 oynamak isteyen kullanici adini mesaj atabilir.

Lichees reklamsız, arayüzü çok güzel. Yeni kullanıcılar için öğrenme ve alıştırma ayrıca bulmaca özellikleri var. Oyunların analiz bölümünde ustaların ve yüksek puanlıların yaptığı oyunları görüntüleyip hamle karşılaştırması yapılabiliyor. Yayıncıları grupları komuniteleri var. Tavsiye ederim.

Lichess +1
tv'sinden dolayı.

bu görüntüler adamların ticari ürünü ve parasını vermeyene kullandırmamak tabi ki kendi inisiyatiflerinde. ister tv, ister youtube. hatta evinin balkonundan tv'yi dışarıya versen bile karışabilirler :)

teritori +1

yangını göstermek için koydukları videonun tamamını sansürlemeleri de çok komik olmuş :) "işte yangın" diye veriyorsun görüntüyü ama hep sansür, sansürü izliyoruz.

krt, halk tv nin youtube kanali da yapiyor bunu. Haber ajanslari dha, iha iktidarin elinde bunlara yuksek fiyat cekiyorlar sanirim, bunlar da biz zaten haber- yorum kanaliyiz goruntu olmasa da olur kafasinda

Ajanslara muhtemelen paket şeklinde abonelik teklifi sunuyorlardır. Böyle bazı kanallar düşük paketleri alıp sadece tv de göstermelik anlaşmış olabilirler.

AçıkBeyin

Bebar Bilim

KALT

kök sohbetler

Murat Soner

Argonomi

Barış Özcan

Haluk Tatar

Evrim Ağacı

140 journos

Özgür Demirtaş

Erol Mütercimler

Temettü Hisseleri

Emre Durmuş

Murat Muratoğlu

Umut Yıldız

Birkan Erdem

321GO

Kurzgesagt – In a Nutshell

Enis Kirazoğlu

Hatay Sandık İçi

bunlar dışında onedio,blutv ya da çok sık takip etmediğim bir kaç yazılım öğreten kanallarda var tabii.

Kurzgesagt

Flu tv

youtube kanal listesinden yazıyorum(bu sıralama da sürekli değiştirmekte, neye göre sıralıyor çözmüş değilim):

Strange Parts
Flu TV
KALT
Teknolojiden Anlamayan Adam (ölü kanal)
Peter Mckinnon
Kamusal Mizah 2
Röportaj Adam
Zeki Enes Akkan (bu kanal da bitti galiba)
sWooZie
FBE
BEME news (bir ölü kanal daha)
CaseyNeistat
REACT
Açık Büfe (Pınar Fidan linç yedikten sonra faaliyeti durdu)
Mesut Süre ile İlişki Testi
Mesut Süre
Kamusal Mizah
Tahsin Hasoğlu
You Up with Nikki Glaser (bundan da epeydir ses yok)
KURCALA
Deniz Bağdaş
jimgaffigan
Edd China's Garage Revival (ölü proje)
Unbox Therapy
Konuşanlar
pena

tele1, halk tv, krt
nevsin mengu
bt sport, sky sports football, fifa tv
Online Training for Everyone
Let them talk tv
Learn English with Papa Teach Me
Ridvan Kevrek
Huysuz Virjin
Life with Malamutes

140journos
32. gün arşivi
anlatan adamlar
bbc news türkçe
deep turkish web
deniz dülgeroğlu
deus ex machina
evrim ağacı
flu tv
gayrisafi fikirler
iphonedo
kamusal mizah
kurzgesagt – in a nutshell
mesut süre
socrates dergi
teyit
özlem gürses

KALT
flu tv
konuşanlar
ilişki testi
electroboom
shortoftheweek
AvE
oxfordUnion

Flu Tv
Atilla Yeşilada
BBC news
Murat Muratoğlu
KEXP
DW News

medyascope
enis doko
akademiklink
batesmotelpro
thegarostudios
çağlar almendi

Yeni yok pek, "recommendation"larla işi götürüyorum.

evet doğru buluyorum.

öğretmenlerin çok büyük bir kısmı tatillerini, memlekete gitmelerini ve gezmelerini eksik etmedi.

elbette evinde oturanları da vardır ancak gezmeye geldiğinde geri durmayan öğretmenlerimiz seminer olunca riskli diyorlar.

gitsinler de bu süreçte uzaktan eğitimde nasıl eğitim ve öğretim yapılacak biraz görüş, fikir belirtsinler, eğitimlerini alsınlar.

Yani şöyle düşünüyorum; bütün konserler veriliyor, bütün tatil mekanları tıklım tıklım dolu, anaokullari açık, insanlar büyük plazalarda çalışıyor, kurs merkezleri, dershaneler açık. E o zaman öğretmenlerin seminere gitmesi de o kadar abes bir durum değil. Kaldı ki eeb'in dediği gibi de hepsi karantinaya girmış de oturmuş durumda değiller. Birbirlerinin dibine girmeyip, maskelerini takip gayet de seminerlerde bulunabilirler. Ki benim öğretmen arkadaşlarımın çoğu bu karari destekliyor.

Avrupa'daki cogu ülkede vaka sayıları artmasına rağmen okulları komple açtılar bu arada.

Edit: Westblack+1 bu sene komple uzaktan eğitim yapılacaksa öğretmenler okuldaki materyaller ile birlikte bu işi götürmeyi bence de.

Bu lafım istisnalarını kapsamamakla birlikte çevremdeki bütün öğretmen tanıdıklarım maşallah tatilinden gezmesinden eksik kalmadı.

Hatta bazıları sağlık çalışanlarına da laf etti işleri bu zaten diye.

Hepimiz çalışıyoruz, hepimiz risk altındayız.

İşlerine gelince tatil, işlerine gelmeyince pandemi.

Senin de işin bu, git seminerine yeni düzende eğitim konusunu tartış.

Öğretmen çocuğuyum. Onlar gezerken bulaşmıyor, okula gidince mi bulaşıyor? Polis ve doktora ya da her gün işine giden insana bulaşmıyor mu? Market çalışanları da her gün bir sürü insanla muhatap oluyor. Öğretmenler evde oturdukça sağlık çalışanlarının motivasyonu düşüyordur. Adamlar kendi ailelerinden bile uzakta virüsü taşımamak için.

Bence uzaktan eğitim sınıfa kurulacak olan materyallerle ve sistemlerle yapılmalı. Evde verilen uzaktan eğitim olmaz. Hem 3 saat ders ver hem 10 saat ek ders parası al derse girmiş gibi. Asıl sorun burda.

He okullarda internet vs yok doğru, Ama doğru olan bence öğretmenin okulda ders anlatması.

öğretmenlerin daha doğrusu benzer şekilde çalışanların okullara gitmesini/seyahat hareketliliğini "yanlış bulmuyorum". Ancak öğrencilerin okullara gitmesini doğru bulmuyorum.

Öğretmenler eğitimi daha faydalı nasıl sürdürebileceklerine dair planlama, hazırlık vs için yan yana gelmiş olabilirler. Ayrıca öğrenci nüfusuyla kıyaslandığında öğretmen sayısı çok çok daha az; aynı şekilde yetişkin bilinciyle çocukların dur yapma'dan anlamaz hallerini de kıyaslayamayız.

temennim; öğretmenler verimli olacak bir eğitim sistemi için planlama yapsın. okullar daha da önemlisi üniversiteler açılmasın.

Okullar öğretmenlere her birinin ayrı sınıflarda eba'dan uzaktan eğitimi sağlıklı, İnternet kopmalar olmadan verebilecek bir şekilde sistem kurabiliyorsa gelsinler okulda çalışsınlar. Bir haftalık seminer neyse de okullar açılana kadar uzatmışlar. Çoğu okulda bu sistem olmadığına göre çocuklar sadece eba tv' den mi takip edecek dersi? Öğrenciler için böylesi zararlı olabilir.

Liseden yeni mezun oldum, tercih dönemi iki ya da üç hafta önce pazartesi başladı ve tercih danışmanlığı yapan rehber hocamız tatilini tercihler başlamadan iki gün önce bitirdi, Antalya'da orada burada gezmediği yer kalmadı :)) kendini düşünmüyorsun bari tercih yapacak öğrenciyi düşün, mesela.

Öğretmenler seminere başlayıp, önlemlerini alarak planlama yapabilirler elbette. Fakat yüz yüze eğitimin nasıl olacağını ya da daha doğrusu sürdürülmesinin nasıl mümkün olacağını aklım almıyor. Diyelim bir öğrenci covid oldu, tüm sınıf ve sınıfa derse giren öğretmenler kendilerini 14 gün karantinaya mı alacak? E bu öğretmenlerin girdiği diğer sınıflar, dersler ne olacak? Ya da pozitif kişi ile temaslı koca bir sınıf hiçbir şey olmamış gibi derslere girmeye, eve gidip gelmeye devam mı edecek? O zaman nasıl kontrol altında tutacağız bu salgını?

Türkiye'de okulların açılması ile Avrupa'da okulların açılmasını kıyaslayamayız. Avrupa'daki çoğu ülkede sınıflar 20-25 kişilik, öğrenciler okula yürüyerek gidip geliyor. Bizde 40-45 kişilik sınıflarda eğitim almak için uzun süren servis yolculukları yapıyor öğrenciler maalesef.

Ingiliz hukumeti de aciyor. Bu hafta okullarin acilmasi ile ilgili bir suru propaganda yaptilar, halki ikna etmeye calisiyorlar. Risk az diyorlar, burdan takip edebilirsiniz: twitter.com

Elbette doğru buluyorum. Hadi işin kaynağından yazalım, aynı tepkiyi veren öğretmenler maaş,atama,özlük işleri için okulun açık kalmasını onaylıyor ama iş kendilerine dönünce yooo olaaamaz nidaları yükseliyor.

Mart ayında kronik rahatsızlıktan dolayı evden iş yapıyordum , hiçbir şey aksamadı bazı öğretmenlerin okula gelip evraklarını imzalamaları gerekiyorken söylemiş oldukları cümle şu ''synax neden yok ? eee nolmuş ki diyabeti varsa'' şimdi bu öğretmenler (hiç bir sağlık sorunları yok) sabahtan beri şikayet halindeler.

Okul idareleri daha geçen hafta kaymakamlık ve ilçe sağlık kurulu kararı ile filyasyon ekiplerinde çalışma yaptılar, bunlar insan değil öğretmenler minnoş ?

Dahası diğer kamu personeli ne yapsın, temassız kamu birimi mi kaldı ? Saymaya başlasam sayfa uçar gider.

Bu istemezükçülerin fotoğraflarını paylaşsam olay olur , 2 öğretmen haricinde yaz tatilinde evde izole olan yok ama sorsan pandemide okula neden geliyoruz.

Kurslar da açık Haziran başından beri ama tekrar online eğitim için altyapılarını güçlendirmeye çalışıyorlar. Okullar açılacaktır belirtilen tarihte ama yüz yüze eğitimin yıl boyu kesintisiz devam edeceğini pek sanmıyorum. Yaz boyu seyahate, tatile yasak gelmedigi için ülkenin dört bir yanından toplanıp gelen öğretmenlerin okullarda birbirlerinin ve öğrencilerin sağlığı açısından büyük risk oluşturduğunu düşünüyorum. Hibrit ve seyreltilmiş eğitimden tekrar online eğitime geçilecek gibi geliyor bana.

6 aydır hiçbir şey yapmadan maaş alıyorlar, diğer meslek grupları çalışırken onların da artık işe dönmesi normal. bana kalsa yüz yüze başlayana kadar gitmesinler ama o zaman maaş da almasınlar, hatta maaşları sağlık çalışanlarına verilsin. milyonlarca lira çöp, yazık.

bu arada sağlık çalışanı falan da değilim, öğretmen arkadaşlar mesaj kutumu yeşillendirmesinler.

18 yaşından beri çalışan ve çalışmayı çok seven biri olarak 6 aydır evde oturmak gerçekten can sıkıcı bir durum. Ama bir yandan da öğretmenlerin seminer döneminde okula gitmeleri mantıklı bir hareket değil. Bugün iki canlı yayın dinledik, müdürümüz bir konuşma yaptı ve dağıldık. Bunu kendimizi ve çevremizdekileri riske atmadan evden de yapabilirdik.

Kaldı ki daha yüz yüze eğitime başlanacak. Bugün okullar için uyulması gereken tedbirleri duysanız gülersiniz. Öğrencilerin yemek yemesi yasak mesela. Ya da teneffüslerde bir buçuk metre sosyal mesafe korunacakmış. Benim öğrencilerim ikinci sınıfa gidiyor sizce buna ne kadar uyulacak? Her neyse. Ben önlemimi alıyorum. Çalışmayı da dert etmiyorum. Ancak bu mantıklı bulduğum anlamına gelmiyor. Bana kalsa sadece okulları değil, kafeleri, otelleri, hatta iş yerlerini de kaptırım.

i.pinimg.com

@duyurukullanıcısı teşekkürler ama bana direkt "o" ya da "ö" ile değştirdikleri lazım.

www.pinterest.ch

bu geldi benim de aklıma

Teşekkür ederim @foolrules. Yok mu artıran?:)

m.imgur.com

@panzerkampfwagen iv gönderdiğiniz link error verdi maalesef, yine de teşekkürler. Bir de hangisi Umut Sarıkaya? Gönderilenlerin hepsi Yiğit Özgür karikatürleri.

panzerkampfwagen iv dedigi karikatur: birtakimolaganustuseyler.tumblr.com

geçmiş olsun yapacağınız bir şey yok ders olmuş size.

Para üstü alırken sayınız gibi bir durum değil ki bu, kontrol ettiniz alırken densin.
İki günde dolabın arkası kirlenmeyeceğine göre. Bağırıp çağırıp hakaret edip ikna etmeye çalışabilirsiniz en çok. “Gel bak olmuş mu burası şimdi” diye çağırıp boyattırmaya çalışabilirsiniz. 1 saat sürer mi acaba? Parasını verip boyattıracam deyip vermeyebilirsiniz (pis fikir)
Herhangi bir platformdan bulduysanız, kötü yorum yapabilirsiniz. Geçmiş olsun

Ne yaparsan devamını kontrol edemeyebilirim, bosverdim. Başka birini çağırıp o kısmı boyatacagim.

boya evde mi? bir gardırop arkası için yeni usta çağrılmaz ya yazık günah, iki rulo da siz sürün bitsin.

ustaya diyecek laf yok zaten, leş gibi bir adammış.

Bunlar hep tecrübe. Sallamayacaksın. Başında durmadığın iş böyle oluyor malesef.

Welcome to turkey. Emek yoğun işlerde işçinin anasına küfür edermiş gibi konuşup aşağılar şekilde davrandığında en iyi hizmeti alıyorsun. İnsan gibi davrandığında hemen seni sömürmeye başlıyorlar. 37 yıllık tecrübe, eski solcuyum.

Çalıştığınız şirket büyükse, teknik işlerde çalışanlardan rica edip, onlara yaptırabilirsiniz. Hem onlara ek gelir olur hem de işini düzgün yaparlar.

Valla bir şeylerin arkasının boyanmadan bırakılması benim çocukluğumdan beri bildiğim bir durum, yeni değil.

Keşke ne var ne yok her şeyi çekseydiniz duvarlardan.

2de gelicem demesi şaşırttı, bu tarz ufak işler için akşam üstü kendi günlük işini bitirdikten sonra ya da sabah uğrarlar genelde. Nasıl olsa gardrop arkası ya orasi da boyanmayı versin kafasında sanırım, iş ahlakı sorunlu

ne yaparsan yap bir rulo bir nemli bez, 2 kilo boya alıp orayı boyamaktan kolay olmayacak.

ben isin basinda durdugum halde bazen atliyorum.
caninizi fazla sikmaya degmez. o renkler tamamen kendisini cekmeden kendiniz iki rulo surun yoksa ton farki olur.
baska yerlerde de isi varsa ebedi gelmez.
mesela benim sihhitesisatta sorun var. isi tam bitmedi. ben de isin sonunda veriyorum parayi. sozde pazartesi gelecekti. adamin 4.000 daha alacagi var gelmiyor. daha ne anlatayim :)
is gecikmesini de ceza olarak yazacagim 4000 lirayi ruyasinda gorur anca.
caninizi sikmaya degmez. piyasa hep boyle cogu insan boyle sadece iscisi degil.

Rusları bilmem ama Norveç’li hatunların tercihi zenciler oluyordu.

Insanin dogasinda sarisin sevmek yok ki.

sanmiyorum, slavlik arttikca irkcilik artiyor lineer olarak falan da degil exponansiyel olarak hem de.

Kuehles +1
Ben nefret ederim mesela.
Burada az olduğu için seviyor bence insanlar. Hatta o kadar seviyorlar ki ben sevmediğimi söylediğimde yalan söylediğimi düşünüyorlar. Değişik.

Evrimsel olarak bize en çok benzeyen partneri seçme eğilimindeymişiz. Bu yüzden bazı karı-kocalar “kardeş misiniz?” sorusuna maruz kalıyorlar. Tabii bu her zaman böyle olacak değil. Birçok dış etkene maruz kalıyoruz. Soruna cevap: olabilir de olmayabilir de. Genellemek dünyanın en sığ davranışı olabilir.

Bunda modanın çok etkisi var. Güzellik göreceli ve güzelliği başkalarından öğreniyoruz. Örneğin birkaç yüzyıl öncesine kadar kilolu kadınlar begenilirmis. Şimdi zayıflık moda. 10 yıl öncesinde kılsız erkekler modaydı, şimdi kıl moda oldu.

Valla "Blacked" sitesindeki kadın modellerin çoğu rus. Bu sanırım bir fikir vermiştir.

farkli olan tabii ki cekicidir ancak ruslar gibi dunyanin en irkci milletlerinden biri icin bunu istisna tutabiliriz.

Her bankada olmamakla beraber ürün ve hizmet ücretleri sayfasından hangi bankada ücretli hangisinde ücretsiz görebilirsin.
Kimisinde otomatik ödeme talimatı verilirse ücretsiz oluyordu sanırım.
Enparada direkt ücretsiz şimdilik.

Yapı kredide vadesiz hesaba bağlı bütün faturalar. Hiç kesinti olmuyor.

yıllardır garantiden öderim faturalarımı. %90 hesaptan nakit ödeme yapıyorum nadiren de kredi kartıyla. hiç böyle ek bir ödeme çıkmadı şimdiye kadar.
(maaş hesabı)

ben e-devletten girip bakip oduyorum, is bankasi kredi karti ile hic kesintiye raslamadim

Bütün faturalar enpara kredi kartı otomatik ödemede 1 yıldır falan. Hiç kesinti olmadı şu ana dek.

ben de sinir oluyorum bu duruma, sırf bu yüzden giriyorum kendi platformlarından ödüyorum kredi kartı ile.

bu arada işcep üzerinden kredi kartı ile ödediğin için komisyon alıyorlar, vadesiz hesabından ödersen komisyon almıyorlar.

Isbank otomatik odemelerim vadesiz hesaba bagliydi ve ekstra ucret odemiyordum. KK yerine vadesiz hesaba baglayabilirsiniz.

sektorel jargona tam olarak hakim degilim de illa bir sey diyeceksen. Is iste ogreniliyor, ogrenilir zamanla

jargon

Terimler ve jargon diyebilirsiniz. Ama enside edilecek bir durum degil, benim yaptigim iste sirkette calismayan birisinin terimleri bilmesi mumkun degil mesela, ise basladiktan sonra ogreniliyor.

üretimden ziyade planlaması gereken daha temel problemleri var diye düşünürdüm. :')

IK dan degilim ama böyle olaylar herkesin basina gelmistir. Bana böyle bir mail gelse, biraz bekleyip düzeltmesini beklerdim. Düzeltme gelmezse mal oldugunu düsünürdüm :)

Fazla zaman gecmeden mail e ekleyip, "üzgünüm ekteki dosyayi unutmusum" gibi bir sey yazip yollayin.

hiçbir şey düşünmezdim. insanlık hali, kurumsal yazışmalarda her gün olan şeyler bunlar.

ik'cıyım, olur öyle, çok takılmayın.

hic bir sey dusunmezdim, is hayatinda bunu yapmamis kisi varsa yakinda yapacaktir merak etmesin

suçu bilgisayara/internet bağlantısına atmayın ama. hataysa hata. hatanızı kabul etmeyen biri olduğunuzu düşünürler.

Bu herkesin başına bir çok sefer gelmiştir.

"CV'yi eklemeyi unutmuşum" diye not düşerek aynı maili ikinci sefer, doğru olarak gönderin yeterli.


.

bu o kadar yaygin ve olasi bir dey ki gmail'de "attached" kelimesini kullanir ama dosya eklemezseniz sizi uyariyor. (tabii bu ayni zamanda mail'in icerigine eristigini gosterir ama konumuz simdilik bu degil)

gavur şirketiyse umursamaz bile ancak türk şirketi ise seni baştan eler. böyle kompleksli insanlar çalışır genelde ik olarak.

Sahte olduğunu kabul ederek konuşayım, öyle sahneler işler var ki, sırıtıyor Kabul ama bu rolü yaparken de ciddi darbeler alıyorlar benim gördüğüm.

hocam tabii ki tiyatro. soruyu sormanız abes. stunt yapıyorlar.

sahte ama ne kadar gercekci gorunurse o kadar daha zevkli. hayvan gibi adamlar 2 darbe alinca gebermezler ya.

o darbeler gerçek olsa her maç en az biri ölür. çocukken ben de gerçek sanırdım.

Gercek olsa kan cikar

Bunlar sahte. Zaten spikerler de komedi programı sunar gibi sunuyorlar.

Bu dövüşlerden önce prova yapıyorlar. Aynı hareketleri bir kaç kez yapıp ondan sonra seyirci önünde gerçekleştiriyorlar.

Provalar esnasında sakat kalan ve sanırım hayatını kaybedenler olmuş. Yani sahte olmasına karşın yine de sert bir etkinlik.

bunu cidden sordun mu sen ya?

dovusler gercek diyen de hakli bu arada.

sahte demek yerine yukarida bahsedildigi gibi kurgu. stunt yapiyorlar. yani gercekten ipten atlayip takla atiyorlar. gercekten masalara sandalyelere dusuyorlar vs. ama bunlar daha onceden calisilmis kurgulanmis hareketler. bu demek degil ki senin benim yapabilecegim bir is.

televizyon dizisi gibi. kotu yapilinca cok kotu oluyor. ama guzel oldugu zaman da sana gayet eglenceli bir zaman gecirebiliyor.

yani sahte derken sanki guresilmiyormus, cgiymis gibi de anlasilabilir. o yuzden kurgu vb. kelimelerle tanimlamayi daha dogru buluyorum.

Dövüşler sahte ama tıpkı gerçek dövüşe hazırlanır gibi antrenman yapıyorlar koreografi çalışıyorlar yaptıları bir çeşit gösteri tekrar tekrar çalışılmış hareketler. Çocuk kadın herkes orda eğlence için geliyor kimse kan görmek istemez. Tabi bazı sahnelerde ister istemez darbe geliyordur ama zaten antrenmanları bunun için. Hem sakatlık çıkmasın hemde karşı tarafa zarar gelmesin diye. Abd De olsam gider izlerdim Trump bile o show'a katılmıştı.

Tekvando ve boks antrenmanı yaptığım zamanda salonda illa ki vuruş açısına göre kanama yada morarma olurdu kaldıki dikkat ettiğimiz hâlde bu adamlar ne kadar çok çalışmış ve profesyonellesmis ki gayet eğlenceli iş çıkarmışlar.

Şiddet gercek ama,önceden calisiliyor hatta olenler bile oldu guresirken

peki kimin kazanacagina da mi onceden karar veriyorlar? sonucta sampiyonluklar var, kemer falan aliyorlar.

baldur2,reytinglere göre,seyirciler hangi güreşçiyi seviyorlarsa ona göre kimin sampiyon olacagi belirleniyor

Beyond the mat diye bir film vardi biyografi tarzi belgesel güreşlerin arkaplanini anlatiyor

The Wrestler filminde işleniyordu bu konu. orada sahte ama kimi zaman can yakıyor.

bir de john cena sakatlanmıştı. yanlış hatırlıyor olabilirim.

Olabildiğince tirişkadan birbirlerine vurmaya çalışıyorlar. Ama o kadar antrenmana ve hazırlığa rağmen ringde ölen, sakatlanan, kolu kanadı kırılan çok oluyor. Bir de bu WWE dışında, bu işleri pay per view kanallarda ya da underground ortamlarda baya kanlı canlı yapanlar var. The Wrestler filmine bir bakın derim.

hayır

tam ben diyecektim. tabi ki de bilinçli yapılıyor.

Öncekiler rastlantısaldı belki ama son video viral kokuyor. Pembe mavi tableti kim satıyorsa...

Buyuk resim gorulmus yine. 10 yil once de vardi ayni tarz videolar. Nope, nein

son video viral kesin zaten. sponsor vardı ama özel olarak bir yeri güzelleme amacı olduğunu sanmıyorum. videoyu çekenler oralı olabilir belki ama büyük bir kampanya falan yok. yarın da edirneli bir grup edirneyi güzelleyebilir.

İnsanı sevmek, yardımcı olmak güzel tabi. Yalnız durduk yere Böyle videoları tweeterda ve diğer sitelerde parlatanların profiline bakmak gerekiyor.
Çünkü bir çok şey, siyaset eksenli düşünülüyor Türkiye'de.

Böyle durumlarda konu, çocuklar üzerinden yürütüldüğü için insan genel olarak art niyet aramıyor.

kugudur daha once cast kullanimina rasladim cunku o adi'nin kanalinda

Diyarbakır Sivas Giresun Kırklareli hepsinde bu şekilde yardım istediğinde benzer tepki ile karşılaşırsın. 30 yaşındayim yanıma biri yaklaşıp selam verdiğinde korkuyorum İstanbul'da.

valla yaptığım işin içeriğine göre değişir ama muhtemelen diğer firmalarla beraber toplantıyı devam ettiririm. bana yeterince söz hakkı verilmediğini hissedersem ancak o zaman toplantıyı terk ederim.

b

benimle birlikte aynı işi yapan beş firma daha çağrılmışsa şartlar eşittir. görüşmeyi yapr, stratejimi belirler gerekirse sonrası için özel bir toplantı talbinde bulunurum.

Daha çok başka etkenler de var aslında.

Kendime, firmama, yaptığım işe güveniyorsam, bu müşteriye muhtaç değilsem, basar giderim.

Benim, firmamın paraya ihtiyacı varsa, söz konusu müşteri bana iyi fırsatlar kazandıracaksa toplantıya katılırım.

Sektorune, verilen hizmetine gore degisir. Atiyorum Migrosun satin alimcisi 5 tane tedarikciyi ayni anda cagirip, malini pazarlamasini, urunu kactan verecegini herkesin icinde sunmasini isteyebilir mi? Oyle sektorler, isler vardir bu durum siritmaz, dogal karsilanir falan

Şöyle bir şey var ki zaten bu firma o saatte tek sizle görüşseydi de başka yerlerden de fiyat alacaktı. Fiyat vermeler o ortamda yapılmayacaksa sorun yok, hatta rakiplerinizi görmeniz açısından güzel. Ben b diyorum.

en dusuk fiyata en yuksek kaliteyi ben sunarim. o gun o masadan ben o isi alarak kalkarim baska bir gune detaylari netlestirmek imza atmak icin ikna eder ve tarih alirim.
o tarihe yaklasinca da yan yattim suya dustum camura battim abi bugun abi yarin diye oyalarim 3-4 gun sallarim o da en sonunda masadaki diger elemanlardan birisini cagirmak ya da bambaska birisini cagirmak zorunda kalacak.
boyle de hem tukurdugunu yalayacaktir hem de diger musterilerin gozunde kuculecektir. o adamlar da onlardan is almaz.

ben olay nereye varacak diye beklerdim.

kafanizdaki fiyattan düsmeyin kesinlikle.

surda guzel bir ozeti vardi: eksisozluk.com

Tabii ki aynı taraftalar. İkisinin de amacı Matrix'i daha stabil hale getirmek. Kahin Neo'nun yazılımına güncelleme yapıyor, Mimar da bu güncellemenin işe yaraması için 'oyunu' oynuyor. Mimar ile kahin karşılaşmasında ona seçenekler sunuyor. Kahin'in asıl amacı da bu zaten. Neo'ya sürekli seçenekler sunuluyor seri boyunca ve bu seçenekler karşısındaki karar verme algoritmasını Matrix ana programına aktarıyorlar. Çünkü bundan önceki tüm Matrix'ler insanların seçim algoritması bilinmediğinden ve neyi seçeceği öngörülemediğinden çöküyor.

e kahin sonunda ölmüyor mu ?

Hayır. Kahin ile Mimar üçüncü filmin sonunda sohbet ediyorlar.

Mimar "bu oynadığın çok riskli bir oyundu" diyor Kahin'e hatta.

edit: bu arada kahin, mimar, neo, morpheus, trinity falan bunların alayı yapay zeka yazılımları. hiçbiri insan değil.

www.youtube.com

Aynı taraftalar.

Mimar matrix'i yıkıp, yeniden kurmak istiyor. Kahin ise, yıkmadan matrix'in ayakta kalmasının yollarını arıyor.


.

Gizli bi anlamı yok bence. Bu tweet üzerinden benzer bi geyik döndü o dönem. Bu fitili ateşleyen tweet oldu.

ilk defa gordum simdi bu tweeti. evlendikten sonra artik hayati 2 kisilik yasiyorsun, eskisi gibi kararlarinda ozgur degilsin temali bir tweet iste neyini anlamadiniz ben de onu anlamadim

olay zaten saçma ve nedensiz olması, buradan sonra da "bebeyim sen her şeyi böyle soracak mısın?" geyiği döndü.

"Evlendiysem 6 dakika daha erken uyanırım ve sevişirim."

(tweeti ilk kez gördüm)

"böyle de tuhaf bir insanım" alt metinli komik olmayan bir tweet işte.

bekar hayatindan evlilige gecisteki bocalama iste. En onemsiz konuda bile bundan sonra hesap mi verecegiz tepkisi

O dönem Avrupa kulüpleri neredeyse bugünkü imkanlarla aynı imkanlara sahipti, buna mukabil ben Rıdvan'ın yırtık kramponla maça çıktığını bizzat gördüm, adamlar A takımla maça çıktıklarında sahalarında çim yoktu yarısı çim yarısı topraktı. Biz Avrupa için o dönem amatör lig takımıydık normal yani bi başarı olmaması.

Eskiden cok fazla taktik disiplin, oyun bilgisi, sistem, organizasyon yoktu. Yetenekli olan oyuncular bu sayede cok fazla sivrildi. Simdi o ortam yok, yetenekli futbolcuya siki markaj yapiliyor, top aldirmiyorlar zaten. Klasik 10 numara da kalmadi artik. Hiz, fizik, devamlilik on planda. Teknolojiden de yararlaniliyor kim kac km kostu, kim ofsayti bozdu, kim adam kacirdi falan hesabini soruyorlar. Eskiden dogaclama oynaniyordu oyun ve yetenekli olmak yetiyordu. Bu yuzden bu oyuncular bunun meyvesini yediler. Sans meselesi.Ama bugunun kosullariyla gecmisi degerlendirmek de dogru degil. Aykut kendi soyluyor zaten ben bu zamanda Aykut Kocaman'i oynatmazdim diyor:)

eskinin koşullarıyla günümüz futbolunu karıştırmasak/değerlendirmesek iyi olur diye düşünüyorum.

Sadece Türk futbolcular değil bence. Pele’ye tüm zamanların efsanesi denilir mesela ama aynı Pele 2020’nin endüstriyel futbol anlayışında varlık gösteremezdi. Yukarıda da belirtildiği gibi çok fazla teknik taktik uygulanıyor, yetenekten daha çok güç ön plana çıkıyor futbolda. Hal böyleyken bu durum futbolun seyir zevkini ve kalitesi düşüyor gibi iddia edilse de bence futbolun profesyonelleşmesi ve daha da sistemli hale gelmesi açısından da önemli. Futbol robotikleşiyor. Buna en iyi örnek yine futbolun kapitalizmle olan karşılıklı ilişkisini belki de bilmeyerek gösteren ama yine robotikleşmeye en çok neden olan Nike’ın Son Maç temalı reklamı.

youtu.be

Örneğin bir süre fırtına gibi esen “tiki taka” genel olarak paslaşma üzerinden giden ve seyir zevkini öldüren bir taktik olarak görünüyordu. Guerdiola’nın Barcelona’sı ya da işte 2008-2012 döneminde kupaları toplayan İspanya milli takımı buna örnek. Daha sonra neyi gördük? 2014 Dünya Kupasında İspanya ve Brezilya tiki taka ile madara oldu. Özellikle Almanlar Brezilya’yı dümdüz etti. Yeniden atak futboluna dayalı hızlı oyunlar revaçta. Bunu anlatmamın sebebi şu, bir taktik bir süre dünya futbol kültürünü domine etse de bu taktiğin çözülmesi zor değil.

Ben de sergen'in abartılmasına hastayım.
bir video var youtube'da
tek tek tüm futbolcular, matheus falan bile sergen övüyor
neymiş arkadaş
izledik senelerce bu adamı biz, ahım şahım değildi bana sorarsan.
(yaş 39)

Günümüz futbolu ile geçmiş futbol bir değil evet o zamanki futbolu o günün şartları ile bu zmanın futbolunu günümüz şartları ile değerlendirmek lazım yani peleyi bugün koy bi takıma efsane olamaz yada maradona vb.
Ama çok yetenekli futbolcularda harcanmıştır eski zamanda buna katılıyorum.
Eskiden bu endüstri yetenek avcıları vs bu kadar revaçta değildi anca milli maçta kendini gösterecek de araştırılacak gibi.

Eskilerin abartıldığını düşünmüyorum o dönemin yaratıcı futbolu yeni bakış açısı getiren adamları idi onlar. Şimdi işe yaramasada yeni taktikler getirdiler. O dönem izleyenlere efsane gelebilir. Ama günümüze koy madara olabilir.

bence abartılıyor.
eskilerden sadece top tekniği iyi olan oyuncular varsa onlar fark yaratıyor aksi durumda diğerleri bana sıradan geliyor. maç doldur boşalt ile geçiyor. izlemesi zevkli değil. rıdvan, oğuz bunları hiç sevmedim. taktik ve sistem yoktu eskiden. ve gelmiş geçmiş en iyi topçu MARADONA. şimdi getir koy oynasın yine sahayı falan sker atar. adam dünyada nereye gittiyse o kulüpte fark yaratmıştır. kısaca bana göre yeni futbol daha zevkli.

Satılmamış mala, verilmemiş hizmete fatura kesersin mesela.

reddit'de eli5 bunun için var :)

biri şöyle yazmış:

I robbed a bank and made off with a million dollars. Now, I can't go to another bank and deposit it all, because it would raise some eyebrows about where I got the money. If the IRS questioned me about where I got that money, I'd have no excuse.
Instead, I buy a business with money I had before I robbed the bank. Say, a bar. I actually do own a real bar, hire real people, serve real clients. There were 300 drinks served that night. But in the books, I write down that we served 500 drinks. The money I got from robbing the bank goes through the system as money received by selling drinks. Thus, the money is now "clean" and I can use it for whatever I want.

saul goodman reyiz de burda anlatiyor: youtu.be

Better call saul'da vardı mesela. Illegal kazandığı parayı verip şirkette işe girmiş gibi gösterdiler. Maaş gibi parça parça verdiler adama. Maaş olduğu için de aklanmış oldu.

Şener şen milyoner filminde piyango talihlisine bileti bana ver ikramiyeden fazlasını vereyim muhabbeti vardı .

Oldukça kolay aslında, gelin size bu durumu örnekler ile açıklayayım :

Farzedelim siz yasadışı içki üretiyorsunuz ve 1 litre ürünün maaliyeti size 10 lira. Yasal olarak piyasada 200 lira, maaliyetinin çok üzerinde satılıyor çünkü çok yüksek vergi alınıyor. Sizin ürününüz ile piyasadaki arasında hiçbir kalite farkı yok, birebir aynı ve siz içkinizi el altından işletmelere 100 liraya satıyorsunuz. İşletme fabrikadan 130 liraya alabilirken sizden 100 liraya almak ona daha karlı geliyor. Siz de haliyle yüksek vergi durumunu lehinize çeviriyorsunuz ve ürününüzden 10 kat kar elde etme imkanınız var. Şimdi, büyük miktarlarda satış yaptınız. Ödemeyi haliyle nakit olarak aldınız ve elinizde çok yüksek miktarda para bulunuyor. 100.000 litre satış yaparak elinizde 1.000.000 lira geçirdiniz. Gelelim aklama aşamasına.

Bu 1.000.000 TL banka hesabınıza girse maaliyenin dikkatini çeker. Çünkü kayıt dışıdır ve sizin bunu açıklamanız gereklidir. Eğer paranızı sisteme sokmak istiyorsanız nasıl kazandığınızı makul şekilde açıklamalı ve vergisini vermelisiniz (en azından yasaların işlediği ülkelerde bu şekilde işliyor). Peki siz ne yapabilirsiniz, paranızı aklamalısınız. Size hem bu "para aklama" (money laundering) işinin çıkış noktasını açıklayacağım hem de başka bir örnek vereceğim.

Money Laundering aslında İtalyan asıllı Amerikalı mafya babası Al Capone'un kullandığı bir yöntem ile ortaya çıktı. Aslında ilk kısımda anlattığım içki örneğini yazarken aklımda yoktu ama Al Capone da Amerika'da 1900'lü yıllardaki alkol yasağı sırasında bu şekilde para kazandı. İllegal içki üretimi yaparak bunu eczahanelerde el altından satışını yapmaya başladı. Arz talep dolayısıyla çok büyük paralar kazandı. Parayı sisteme sokmak için ise çamaşırhane dükkanlarını kullandı. Bu dükkanlar telefon klübesi gibi içine para attığınız, makinenin ise bir yıkama ile giysilerini temizlediği yerlerdi. Yaptıkları ise şuydu :

1 dükkanda 10 makine olduğunu varsayalım ve yıkama ücreti 10 USD olsun. 1 yıkama 1 saat sürsün ve dükkan 24 saat açık kalsın. Bu durumda 1 gün içerisinde toplamda 10x24 = 240 yıkama yapılabilir ve 2400 USD potansiyel gelir elde edilebilir. Gelir vergisini de %10 dersek devlete 240 USD ödersin. Burada yasadışı para sanki çamaşırhane geliri gibi kasaya konuluyor ve yasal vergisi verilerek yasallaştırılıyordu. Normal şartlarda günde belki 20-30 müşteriye hizmet verirken sanki 200-300 belki de daha fazla yıkama yapılmış gibi gösterilerek para girişi sağlanıyordu. Açıklama makul olduğu, vergi kaçırılmadığı sürece de bir sıkıntı çıkması için sebep yoktu. Tabi sisteme işletmenin kapasitesinin çok üzerinde para girişleri olursa bu da dikkat çekerdi, herneyse.

Ülkemizdeki örneğe gelirsek doğuda bazı otobüs şirketler aslında hiç yolcu taşımazlar, belki sefere bile çıkmazlar. Onlar paravan şirketlerdir. Yasadışı yollardan elde edilmiş (uyuşturucu, kaçakçılık vb.) parayı sisteme sokmak için otobüs filoları "durmaksızın" sefer yapar ve tam kapasite ile yolcu taşırlar. Günün sonunda şirket binlerce yolcu taşımış, her yolcu için "sattığı" biletin vergisini ödemiş ve başka yollardan elde ettiği parayı sisteme "yolcu taşımacılığı" altında sokmuş olur.

150kUSD 1mTL etsin diyelim.

şimdi sen bu parayı direk işbankasına yatırırsan belki bir haftada değil ama 1 yıl sonra falan denetime takılırsan sana bunun hesabını sorarlar nereden geldi bu para vs diye çünkü tr'de zaten 5000TL üstü bankadan göndermek zorundasın ödemelerde vs.

sana bi playstation cafe açarız. 1ekran 1ps4 saati 20TL. günde 10saat200TLcepte 200TL*30gün 6000TLcepte
2. 3. 4. derken kazandığın legal para ile 10makine koydun diyelim. ayda 60kTL cepte 10ayda 600kTL 12ayda 720kTL legal para.

yani sana şu an 720kTL'yi legal olarak akladım.

istersen araç yıkama açarsın, istersen güzellik salonu ne kadar hızlı para aklamayı istiyorsan ona göre bir program yaparsın.

arkadaşlar anlatmış fakat geçen yıl %1 vergi ile "varlık barışı" muhabbeti çıkmıştı. Yurtdışındaki paranı Türkiye'ye getirirsen kaynak sorulmadan %1 verilerek legalleştirilebiliyordu bildiğim kadarıyla. (ek bir detayı yoksa.)

Yani Türkiye para aklama cenneti olabilir aslında.

Genel olarak mafyanin, Turkiye icin soruyorsan ek olarak dogulularin yogun oldugu sektorlere bakacaksin.

surda da guncel bir ornek var Bilale anlatir gibi www.youtube.com

Mümkünse fiziki olarak bir satıș gerektirmeyen, doğrudan hizmet sektörü seçilirse daha kolay olur kanımca.

Mesela tekel bayi açıp gofret satıyor gibi göstermektense (stok alıp eritmek de gerekeceğinden maliyetli olur) danışmanlık daha karlı olur mesela. Yaşam koçu oldun, seansı 500 tl fiyat biçip günde 8 randevu haftada 7 gün full çalıştın dersen ayda 192.000 tl'yi vergilendirerek aklamıș olursun.

Fiziki mal satışı olmadığı için hem daha az kayıpla aklanır, hem de takibi daha zor olur.

Mobil olduğum için editleyemiyorum, 112 bin tl 192 değil

Caykur varsa Goran Mevlana da vardir orda. Avrupa'da Turk pazarinin lideri o. Tavsiye ederim

Çaykur çay çiçeği
Ahmaad, mahmood falan uzak dur.

eğer bahsettiğiniz ahmad tea ise, ingiltere menşeli bir markadır, muhtemelen çeşit çeşit çayı vardır bulunduğunuz yerde. baya kaliteli bir marka, alıp deneyin bence.

ben ceylon çayları ile türk çayı karıştırmayı seviyorum, çaykurları tek başına tüketmektense iri yapraklılarla karıştırmak daha iyi geliyor. en son 100 gr champion pekoe ceylon ile 200 gr altınbaş klasik karıştırdım güzel oldu baya.

benzer bir karışımı iri yapraklı bir uzakdoğu çayını çaykur filizle karıştırarak da deneyebilirsiniz. iri yapraklı çayın oranını çaykurun yarısı olarak tutmakta fayda var, yoksa ben ayarlayamıyorum mesela, çok buruklaşıyor tadı. ama tabi deneme yanılma meselesi biraz, çeşit alıp deneyebilirsiniz.

edit: neverletyougodown'ın dediği mevlana bulursanız o baya güzeldir, ona da bakın mutlaka.

dogusun siyah paketi fena degildir. ya da caykur kirmizi.oaket tiryaki.

Fransa'da biz Çaykur altınbaş bulabiliyoruz. Denk gelirseniz deneyin.