Sene 2016. İnternetten satılıyor biletler. O yüzden farklı gişelerden farklı biletler alınıyor.

Toplu satış demek de 15-20-50-150 bilet demek.

Soruya kaynak yapamayın bende internetten bilet alma işlemi tiyatro ıcın nasıl oluyor

biletiva satıyor. girip koltuk seçiyorsun, kredi kartı ile alıyorsun.
www.biletiva.com

cevaplar için teşekkürler, internetten satışı biliyorum, ancak gişeler daha erken satışa çıkarıyor(10'da) ve internette 10.10'da açılıyor, dün almayı denedim, alamadım. sadece herhangi bir gişeden her oyun için bilet alabilir miyim diye merak etmiştim. alınıyormuş.

İstediğin gişeden bilet alıp istediğin salona gidebilirsin. Yani Üsküdar Tekel Sahnesi'nin gişesinden Beyoğlu Küçüksahne'deki oyunun biletini alabilirsin.

Toplu satış gişesi bütün oyunların biletlerinin satıldığı gişe değil, zaten her gişe her oyunun biletini satıyor. Eğer grup şeklinde bilet alınacaksa (40 ve üzeri sayıda) bu gişelerden alınıyor biletler.

bence değil, zemin kattır orası, asansörle 0'a inersin. bu durumda eğer zeminin altında bir kat varsa oraya mı sıfır diyeceğiz yoksa 1'den direkt -1'e mi geçeceğiz?

ben de hiç anlamam insanlar niye inatla giriş katlarına 1 der :/

Sifir referans noktasi, bir referans noktasi olmadan +1 / -1 sayim yapamazsin. Gayet mantikli yani.

seni japonya'ya alalım, orada rahat edersin, birinci kat diyorlar zemin kata.

cis ülkelerinde de zemine 1 diyorlar. kültürle ilgili bir durum.

abd'de de zemin = 1.

ama her ikisi de normal, garip bir şey yok. aynısı yaş hesaplamada da var. kimisi bitirdiğin yıl sayısını yaş olarak söyler, kimisi içine girdiğin yıl sayısını. skalar ölçümlerde referansı herkes aynı almalı diye bir kural yok, yeter ki ölçek hızı aynı olsun :) (bkz: anders celsius)

hayır mantıksız değil.
zira ora kat değil, düz ayak. kat dediğine merdivenle çıkılır.

gerçekten çok mantıksız.
zemin kat 1. kattır, üstündeki kat da 2.
asansörle 0'a inersin denmiş. siz 1 katlı olan evlere "0 katlı" mı diyorsunuz? 2 katlı evlere de "1 katlı" mı?

bu arada bir Şehir Plancısı olarak bina analizi yaptığımızda yaklaşık 3 metre olan bu katları "1"den sayarız. 9 metrelik bina 3 kattır yani.

ben de kabullenemiyorum.

bu mantıkla şu ev 1 katlı mı ?

www.youngarchitectureservices.com

yok iki katlıysa yine bu mantıkla 2. kat 1. kat oluyor. o zaman bu evin diğer katı nerede? benzer şekilde 3 katlı pasta dendiğinde aklınıza kaç bölümden oluşan bir pasta geliyor? 4 mü?

Bende anlamıyorum o yüzden hep birinci kat diyorum, arkadaşlarım beni bulamıyor.

Mantıksız, ben hala 1. Kat derim.

Saymayı 0 1 2 3 diye yapmıyorsak kat saymaya da sıfırdan başlanmaz.

Bodruma ne diyeceğiz o zaman 0 mı, ne alaka? Yine -1 mi, e 0 nereye gitti? İkisi de anlamsız oluyor. 1. Yüzyılın 0-99 yıllarını kapsaması ama 100. Yılın 2. Yüzyılda olması gibi anlık şüpheye düşüren sonra hee öyle değildi dedirten bir durum bu da. Zihni canlı tutuyor keriz ile kurnazı ayırıyor böyle şeyler. Bence iyi bir isimlendirme olmuş.

Bir programcı olarak zemin kata 0 derim.

$dortKatliBina = array(0,1,2,3);

@sir gawain güzel örneklemiş. hadi bunu da cevaplayın ateyizler

@herp, evet hocam bodrum da -1'dir. Niye illa 0'a bişey densin? 0 Yokluktur, binanın arsasıdır, sadece düzlemdir. Üstüne 3-4 metrelik kat gelince 1. kat, altına gelince -1. kat olur.

çok uzun süredir görmedim, kristal gıda üretiyormuş hala devam ediyor mudur bilmem, iletişime geçmey deneyebilirsin:

www.kristalgida.com

www.forumgozde.com

şurada var ama foruma üye olman lazımmış

edit: üsttekini boşver, buyur: abload.de

Tarih sınırı var, yok.

geri getirme yolunu bilmiyorum ama arşivle seçeneğini kullanabilirsin bundan sonra saklamak için

30 günden eski Ekşi Duyuru mesajlarını siliniyor. Ayarlardan silinen mesajları
• E-mail olarak gönder seçeneğini tikleyiniz mail adresinize gelsin.

Sözlük mesajlarından bahsetmiştim.

Evet, tarih sınırı var sanırım. 6 ay öncesinin mesajları silinmiş. Neyse, sağlık olsun.

Teşekkürler.

bilgisayarına yüklersen depolama için kullandığın sistemi -google drive, yandex.disk vs-, masaüstünde normal bir klasörün içindeki dosyalarmış gibi erişebilirsin. fotoğraf paylaşırken de bilgisayarımdan seç deyip o klasörden seçebilirsin diye düşünüyorum denemedim ama

Kıyafet alırım bi sürü çünkü ne zamandır bişi almadım kendime. Kışın giyecek kabanım yok yemin ederim. Bir kısmıyla da kedilere oyuncak falan alırım, bi de köpek maması alırım birkaç paket şöyle güzelinden.

sozluk. Türkçe.

Motosiklet

Türkiye'de olmayan ama amazon'da satışı olan deli gibi pahalı ama hayallerimi süsleyen kitapların birkaçını alırdım.

Açıkçası öyle bi' para bekliyorum uzundur. Alacaklarım dahi belli:

*Bilgisayar koltuğu.
*Yeni gözlük.
*Jakuzi (2k falan tutuyor bu)
*Yeni telefon.
*Yeni kulaklık.

Jakuzin yoksa al derim, eski hayatımdan özlediğim en büyük şey.

Benim kendimi şımartmaktan anladığım şey bazen köpeğime konserve mama alıp sevinçle yemesini izlemek :D

kendimden ziyade sevdiklerime bir şeyler almak yapmak daha çok hoşuma gider, kendime bir mouse, birkaç kıyafet, bir de kulaklık alırdım.

kıyafet tabii. o parayı elektronik şeylere yatırmazdım. bir de dolabım yok. odaya bir dolap alırdım. almışken de ona uyumlu bir çalışma masası :(

en dandik akıllı telefonu kullanıyorum, inanılmaz eski ve 3 sene geçtiği için çöp olmuş durumda, ite kaka çalışıyor. telefon alırdım kendime. kalan parayla da rock smith :D

seyahate çıkarım tabiki. en güzel şımartma öyle olur.

Pahali sanat kitaplari var almak istedigim. Ya onlar ya da odalarin birini ses yalitimi yapmak.

akrapovic :')

şu an almak istediğim hiçbir şey yok ama gitmek istediğim bir yer var. birkaç günlüğüne oraya kaçardım.

drone :/

macbook alırdım muhtemelen
ya da motosiklet

diyorum ama ben kesin bunların hiçbirini almayıp büssürü kitap alırdım :(

az daha olsa motosiklet alırdım ama yetmez. o yüzden birsürü ayakkabı alırdım 10 çift falan çoğu spor ayakkabı tabi. kıyafet alırdım kalanına da.

seyahate çık. Güzel bir yurtdışı tatili yapılır o parayla.
Drone'la ilgili anın olmaz ama 4-5 günlük bir tatil bir ömür aklında kalır.

Eşyalara değil, deneyimlere para yatır:)

tamamina degil elbette ama guzel 1 viski alirdim mutlaka :)

sevgilime drone, kendime gitar, gitar dersi, motor botu, guzel bisiklet, fotosop kursu, biraz da kiyafet, ayakkabi

O parayla dolar, altın ya da Euro alırdım. Zor günlerde kendimi şımartmak için :D

Not: Yatırımcı tavsiyesi değildir. :D

Kıyafet almam, Sri lanka ve Madagaskar'a uçak bileti alırım mart ayı için önceden. Kalan parayı da oralarda yerim, masaj yaptırırım, resiflerde dalarım, fil yavrularını biberonla beslerim vb.

Üzerine biraz daha para ekleme imkanım varsa istediğim foto makinesi ve lenslerini alırdım.
Yoksa seyahat için kullanırdım.

Fenix 3.

Gecen donem dondurmustum hala pasif yazıyor

Mazeret kayıtları oluyordu. En kotu ihtimal onu yaptırmak için uğraşın.rapor falan gerekiyorsa şimdiden hazırlayın.sonradan geçmiş tarihli rapor almak sıkıntı olur.

@Cesario parayı yatırdıktan sonra mı onaylama yapmıştın?

Mazeret kaydı alınmıyor artık

ulan başlığı görünce ben de bir bakayım dedim bende de pasif görünüyor nasıl olur böyle bir şey, ders ekle işlemini yapıyorsun sonra parayı yatırıyorsun başka bir işlem gerekmediği yazıyordu, ikisini de yaptım. ne oluyor yahu off

Ders secimi para yatırmadan önce yapılıyordu

230 lira çıktı. Bir ders alttandı zaten. Kaydım otomatik yapılmıştır herhalde diyecegim ama niye pasif hala bilmiyorum

@kalinka benimki aktife dönüşmüş pazartesi olunca, sen de bir tekrar kontrol et

bu en büyük lol turnuvası galiba? ödül havuzu ne kadar?

@proleter taban havuzu 1.5m $ galiba, ama buna turnuva boyunca oyuniçi satılan özel worlds içeriklerinden pay da eklenecek, bayağı arttıracak görünüyor o satışlar

denk gelince izlerim ama cs:go'daki gibi skin, şampiyon falan düşse fena olmazdı izlerken. cimriler mi yoksa akıl mı edemediler bilmiyorum ama hüzünlendirdi beni öyle olması. ben de edg'yi tutuyorum.

@golgi cimrilikten bence, çok iyi akıl edebiliyorlar da işlerine gelmiyor ince eleyip sık dokuyorlar tırt bir -veya iki- worlds sihirdar simgesi verecekler turnuva boyunca.

imt gelecek yıl artık.skt grup aşamasını geçse bile eski jungleri olmadan worlds alamaz.ben svenskerenden ötürü tsm i destekliyorum.

edit:bu saatteki maçlar soloq gibi :( tsmin maçı 9 daymış dersteyken izleriz artık Kappa

TSM +1

Bisiklet turuna çık, kamplı.

aklında olan yerlerdeki eşyalı kiralık ev ilanlarına bakabilirsin, çanakkale'de vardı misal öyle, orayı da düşünebilirsin, sakindir. anlaşırsın ev sahibiyle, elektrik-d.gaz-su zaten ev sahibinin üstünde kalır, kira da toplam 3-4bin'e olur herhalde çkale piyasasına göre, geri kalan masrafların da işte ev alışverişindi, faturalardı fistan sen hesapla. benim aklıma gelen bu. çanakkale'yi de düşün derim. denize, boğaza yakın yerleşim yerleri merkezde, kepez'de vs.

sabit yer olması gerekiyor, kafama göre çalışıp uzun tatil sonrasına hazırlanmak istiyorum.

Çanakkaleyi hiç bilmiyorum da benim aklım Ege ve Akdeniz taraflarında

Kuşadası.

Medeniyetten uzak değil. Şunlar var mesela:
5M Migros - Süper Carrefoursa - Koçtaş - Tekzen - Vatan Bilgisayar - Teknosa - Bimex - AVM - Hayal Kahvesi

Ayrıca kışın nüfusu 100,000 civarı. Diğer tatil beldeleri gibi ölü değil.

İzmire de 1 saat mesafede, havalimanı vs gerekirse yakın yani.

Kuşadası kaça mal olur hocam?

Hayır Muğla taraflarında fiyatlara bakıyordum da ben pekala Ispanya'da daha ucuza daha güzel yerler var!

ben eski foca'yi onerirdim. zaten her onume cikana oneriyorum ama kimse orali olmuyor. ne kucuk ne de buyuk bir yer ve en cok da kisin guzel oluyor. yukarda da bahsedildigi gibi onceden kiralik studyo ilanlarina bir bakin. eski foca'da her yer denize cok yakindir. kaca mal olacagiyla ilgili bir sey soylemek zor. alkol alir misiniz mesela? sanirim bu tur yerlerde finansal durumunuza en cok etki edecek sey alkoldur.

Alkolü marketten alırız yahu ne olacak ;)

marketten alin, kendiniz yapin. her sekilde foca cok iciriyor. onu demek istemistim aslinda. bi de foca'da balik tutma olanagi cok fazladir. bunu da bir kenara yazin.

didimden ev kira. fiyatlar kisin daha ucuzdur.

antalya-sarısu. dağın dibinde, denize de yakın sayılabilecek mesafede 500-600'e çok güzel evler var. sessiz, sakin, şehrin hem içinde hem dışında.

itici geliyor. gercekten hoslanmiyorum. kullanan kisiden soguyorum, elimde degil.

ok neyse de ben lol ne anlama geliyor nasıl tepki vermeliyim hala bilmiyorum

umursamıyorum.
galeri8.uludagsozluk.com

bence itici değil

@zugas

İngilizce “Laughing Out Loud” benzetmesinin ilk harflerinden oluşur; tam anlamı 'Sesli gülmek', bizdeki anlam karşılığı 'Sesli güldüm'dür.

:D gibi bişey yani :)

İtici veya çekici gelmiyor.

@error ben onu şaşırma efekti sanıyordum ya la

Ok ve lol e o kadar kıl değilim. Türkçe cümle içine yedirilmeye çalışılan ingilizce kelimelere çok kılım. Yozlaşmış insanlar.:/

ben sadece yazarken değil konuşurken de lol diyorum. gülmek yerine el-o-el diyorum işte. berberde mesela saç kestirirken ya da manavda meyve-sebze alırken falan bir espri duyduğumda yapıştırıyorum el-o-el, etraf şenleniyor. kapıyı tutan olursa da çiyrs kardeş diyorum.

şaka bi yana ben kullanmıyorum tabii. bir türkle neden yabancı dilde konuşayım ki?

Lol league of legend değilmi?
Cevap umurumda olmuyor

hiçbir gözle bakmıyorum. tamamen nötrüm.
ikisini de kullanmıyorum bu arada ama kullanana da bilenmiyorum.

@wiillii: tamam, yabancılarla istediği kadar konuşsun millet; alışkanlıktır, oyundan vakit kazanma amaçlı kısaltma yapmaktır vs. bunlar hoş karşılanabilir şeyler. ama bunlar yabancılar arasında olur olsa bile. ama bir türk, türk kullanıcılara türkçe tweet atarken, türkçe mesaj yazarken neden "lol" desin ki? "babam kapıya kafasını vurdu lol" şeklindeki bir yazılış, "i've just drunk the bleach aq" demek kadar abes değil mi? bir türk neden "akşam haberleşiriz, ok?" der ki? işte ben bunları taşlıyorum.

oq bile yazdığım oluyor, sen ne diyorsun :dd

şaka bir yana; bunların kullanıldığı içerikler genelde ciddi bir içerik olmadığından ciddiye alman da gerekmiyor.

tamam da diyorum ok da oki de. o kadar takılmıyorum her şeyin sanalda yaşandığı bir zaman için normal. ayrıca lol ne bilmiyordum bir süre öncesine kadar. ben, ellerini havaya kaldıran mutlu ifade gibi düşündüm çok sevimli geldi :)

lol ü karşılayan bi kısaltma var mı türkçede bilmiyorum. lol kullanmak mantıklıydı bence bi zaman kadar. oyun gelir gerçi artık milletin aklına.

oki doki diyorum ben genelde sorun olur mu?

isteyen keltçe yazar isteyen ingilizce. türk diye illa karşısındakiyle türkçe iletişim kurmak zorunda değil kimse. kendini nasıl ve hangi dilde rahat ifade edebildiğini düşünüyorsa insanlar o dili kullanır diğer herkese de avucunu yalamak düşer. britanya'nın köpeği vs. gibi yakıştırmaları ancak ülkü ocaklarından çıkmış kısır zekalı dangalaklar yapar.
not: ok'i bazen kullanırım lol ise hiç kullanmam

mesaj çekerken veya tivit atılırken zerre umrumda olmuyor hatta çok nadir de olsa ben de kullanırım ama birebir konuşurken kullanılırsa ağzının üstüne iki tane yapıştırabilirim.

ok ve lol internette uzun sürelerde oyun oynamadan ya da sohbet etmekten dolayı dile takılan kısaltmalar. beni asıl rahatsız eden "vs" ve bunu içeren başlıklar.

Almanlar da "moruk" cok kullanirlar, "abi" kullanirlar.

Etkilesim oluyor, yazarken ok da yazarim, lol nadir olsa da yazarim.
Yapani da itici bulmuyorum. Sonucta oylesine yazilmis seyler bunlar.
Ama konum yerine lokasyon vb ya da set etmek gibi kullanimlari sevmiyorum, itici buluyorum. Genelde de kullanmiyorum.

Notr.

dilbilgisi hatası yapanları ve bunu umursamayanları, kelimeleri farklı şekilde yazanları (örneğin; qanqa gibi) itici buluyorum sadece. onlar daha tehlikeliler çünkü. ben de figt club yazmak yerine fayt kılap diye yazabiliyorum mesela. umursamıyorum tabi ne kadar itici olup olmadığını.

özel bir gözle bakmıyorum, hani derdini öpeyim derler ya aynen öyle, yani cidden daha işe yarar gıcık kapacak şeyler bulsanız ya da biraz daha takıntısız yaşasanız keşke.

@bonisnocetquimalisparcit: dilimiz ortak ve bizi biz yapan değerlerimizdendir. onu bozmak, yeni melez ifadeler çıkarmak ne kadar doğru ki? madem herkes istediğini dile getirebilir, ben de karşıt görüş belirtiyorum işte.

@godoşu beklerken: olayın siyasi yönünde de yanlışların olması, duyuruda dile getirdiğim yanlışı (en azından bana göre yanlış) örtmez. evet, siyasi kanatta da bir şeyler düzeltilebilir ama benim bahsettiğim durum daha çok toplumsal çevre ile ilgili.


not: o başlık bana ait değil, ekşi sözlük'te açılmış ve oldukça hoşuma giden bir başlık. duruma uygun olsun diye verdim.

Türkçe konuşurken "lol" yazmak bayağı özenti görünüyor.

lol'a ben de acayip ifrit oluyorum da ok artık çok yerleşti, kısıtlı vakitlerde "yazdığını gördüm, onaylıyorum ancak şu an müsait değilim" manası taşıyor.

lola cok gıcık oluyorum. zamanında ok cok kullanırdım. ama artık tamam kullanmaya çaba sarfediyorum. lol kullananları hor görüyorum şahsen.

ben kültürel ve akademik olarak britanya'nın köpeği sayılırım, ok diye cevap veren insana ayar oluyorum. bunun türkü de yok, yukarı yorkshire'dan pembiş yanaklı oliver da "ok" diye yanıt verse onun da geçmişine tükürürüm. benim gözümde "ok" diye cevap veren insan kadar ciddiyetsiz, hayat damarlarından biri kopmuş, gayesiz, it kopuk biri daha yok. "tamam nerene kaçtı ulan" diye pinata gibi tepikleyesim geliyor böyle tipleri.

lol ise bir anlama sahip, similey koyarak ciddiyeti bozmak istemeyip haha samimiyetsizliğinde gülmek istemyenlerin cool gülme efekti diyebiliriz. kişisel olarak bunu kullanana da gıcık olurum ama öyle tepik mepik isteği oluşmaz, kimsenin yaşam hayatına müdahale etmeyik anadın mı.

ok ve lol oyun jargonunda çok kullanılır, buradan hareketle bunları bir türkün ağzından oyun oynarken duymak hiç rahatsız etmiyor, evrensel çünkü. ok, go, lol vb bir sürü sözcük artık oyun dünyasında herkes tarafından kullanılıyor. adam dil bilmiyor, ama ok ne biliyor, go ne demek biliyor, lol yazdığında güldün biliyor.

ingiliz mandası sayılırım, işgal zamanı yaşasak kesin jurnalci olurdum. yine de gerçek hayatta mesajıma ok diye cevap verilse arayıp küfür ederim, en iyi ihtimalle ok ne amuga diye dalar rencide ederim. masada oturup gülüşürken biri sırıtarak lol dese ağzının ortasına tabağı geçiririm. ok diyen bi' müşterinin suratına delice sırıtarak OK Mİ? OK NE DEMEK ANLAYAMADIM AÇIKLAR MISINIZ demişliğim var. hassasım.

normal gözle bakıyorum, bir şey düşünmüyorum. ama beğenmediği şeyden dolayı insanlara şaka minvalinde "köpeksin lan" diye laf sokanlara hiç iyi gözle bakmıyorum. elimde olsan baya ağzını kırarım.

şaka bir yana, türk kimliğinden önce insanız hacı biz. yıllardır milliyetçi akımların dayatmasıyla böyle kafaları kraldan çok kralcılıkla sahiplenmek gerçekten şaka gibi bir şey. milletler ve vatanlar olduğu ilizyonuna bunu yaratanlardan daha çok inanmak ve sahiplenmek gerçekten çok garip. dünya bizim, tüm diller bizim. türkçe ve türkiye'yle kısıtlama kendini.

dünyada doğdun sen. devletler kavramı seni kandırarak dünyada doğdun lafını türkiyede doğduna çeviriyor. sen buna atlayıp millete köpek falan diyorsun işte. ingiltere'de doğsan ispanyolların yazı dilinde "jajajajaja" diye gülmesini komik bulup onu bir gülme efekti olarak almış olsan ingilizler sana ispanyol domatesisin der miydi?

en nihayetinde öyle rahat rahat köpek falan demeyin herkese.

@m e b
düşünceni dile getirmene tepki göstermedim dikkat edersen. ok diyene sınırsız gıcık olma hakkına sahipsin. ben düşünceni dile getirme şekline karşı çıktım. her ne kadar ekşi sözlükte başkası tarafından yazılmış olsa da sen burada o başlığa bkz vererek ok ve lol diyenlere karşı hakaretvari bir yorumda bulunmuşsun. senden farklı düşünen insanlara karşı hakaret etme hakkına sahip değilsin. dilmiz ve kültürel değerlerimiz olayına da hiç girmedim zaten o konuda bambaşka düşündüğümüzü tahmin ettiğimden hiç yorum yapmaya niyetli değilim.

Wasabi?

bu mu?

www.tabasco.com

yok wasabi değildi ya,

jalapeno sosu muydu bilmiyorum; şimdi internette mekanın resimlerinden çekilmiş bir fotoğraf buldum, hatırladığım kadar yeşil de değilmiş. ama vardı bi yeşillik, partikül falan.

prntscr.com

çok net ve anlaşılır değil ama işaretledim kastettiğimi. yanındaki acuka idi galiba, beraber aynı tabakta gelmişlerdi bunun gibi. any idea?

Tirokafteri, yalnız neden bunu bu kadar merak ettin anlamadım.

shop.kaufhaus-xl.com

Bu mu

@naberabi yok, tirokafteri imiş sanırım yani diğer arkadaşın dediği.

@funl teşekkürler bu herhalde, tadını beğenmiştim aklıma takıldı öyle, ne ki bu diye

yapabilir misini bilemem sana bağlı, ama burada sorun alkolle değil senin alkolle ilişki kurma şeklinle, ne zaman hangi durumlarda içme ihtiyacı hissetmenle hatta ihtiyaç da değil de onunla neyin eksikliğini giderip neyin yerine koyduğunla alakalı.

ilişki kurma şeklini zevk için olmaktan ibaret bırakabilir misin? yani bu soruya nasıl cevap verdiğin önemli.
yoksa her şarap içen niye alkolik olmuyo, ilişki kurma şekli farklı.

kimisi yatmadan önce kitap okur, kimisi vardır bir marifeti onu icra eder, kimisi sevişir, kimisi survivor izler, kimisi çıkar yalnız ya da yanındakiyle güzel bir yürüyüş yapar, kimisi gider bir mekana bankonun önünde bir başına iki bira içer, kimisi alır arkadaşlarını gider bir mekana iki bira eşliğinde sohbet eder.

ben bunların bir kısmını yapıyor, yaparken yanında da şarap içiyorum. olay bundan ibaret.

ben kendim tecrübe etmedim, yani hiç alkolik olup sonra bundan dönmedim, ama doktorların dediği bedenin kimyasının değişimiyle alakalı, o hep verdikleri cevaplar da ondan. alkol olmazsa olmaz haline geldikçe, bünye de kendini ona göre ayarlıyor, sonra bir aşamada hani şekerin düştüğünde şekerli bir şeyler yeme isteği gelir ya, bünyendeki alkol oranın düştüğünde de öyle bir istek geliyor. benzetme kötü de demek istediğim, mikdarı içme sıklığı aynı olsa da her insan alkolik olmuyo, yani ırsi bir tarafı da var işin.

doktorların dediği, o evvelinde olan süreci tetiklemesiyle ilgili, yani ona tamamen yasak koyma dışında bir çözüm bulamıyolar. sigara için de benzerini söylerler. ya da diyetisyenler de sanırım o mantıkla hareket ediyor, yani benim gittiklerim öyleydi. yani senin işi tadında bırakamıycağını varsayıyolar.

bırakırım diyebiliyosan, dedikleri boşa çıkar. ama olmazsa, yine aynı yere çıkarsın.

günde 2+ litre şarapla sağlıklı bir hayat mı? birkaç seneye kalmadan mefta olursun.

hayata ayak uyduracaksan ayarını tutturman lazım.

zevklerden vazgecerek yaşanmaz diyon da vazgeçilmeyecek zevk yok bence ya olmamalı. birini bırakıp başka bisürü şeyle yerini pekala doldurabilirsin. ya da birine müptela olup diğer herşeyi kaçırabilirsin. ki öyle de yapıyoruz. bunun adı zevk değil bağımlılık. ve bence en büyük keyif, zevk, haz her neyse işte o da iradeli olmak.
ben de tam sigarayı bırakmayı ciddi ciddi düşünüyodum şimdi. galiba bırakcam.

Hocam eger gunde iki kadehle yetinebileceksen bir sey olmaz ic diyecegim ama sen de biliyorsun ki sorun zaten bunla yetinememen bu yuzden bence dikkatli ol derim. cunku genclik baki degil.

metrobüs ile zincirlikuyu şirinevler arası yarım saat sürüyor, onu biliyorum

metro ile yenikapı şirinevler de yine 25-30 dk sürüyor, onu biliyorum.

bulunduğun yerden yenikapı ya da zincirlikuyu'ya ne kadar sürede geçeceğini bilmiyorum.

Metrobusu kullan kesinlikle daha kisa surecektir.

10 dk

bekliyorum

genelde kısa sürer yarım saate unuturum. ama bazen bazı olaylar üzerinden zaman geçse öfkem dinse bile tekrar tekrar aklıma gelip beni delirtebiliyor.

Benim çok çabuk geçer . Çabuk sinirlenip çabuk sönerim

Taş çatlasın 5 dk. Çok sinirlenirsem hemen spor salonuna gidiyorum hayret ettiğim ağırlıkları kaldırıyorum.

genelde çabuk sinirlenir, çabuk sönerim ön bilgi olarak bunu vereyim.

günlük hayat akışında olan ufacık şeylerde sakin kalamıyorum, çünkü genelde böyle şeyler devamlı karşıma çıkan şeyler oluyor. kendi kendimi doldurup dururum. sinirim üç-dört gün geçmez, hatırladıkça söylenir çok pis takarım. mesai gibi bişeyse zaten iki hafta filan surat asarım, işimden nefret ederim.

ama insan ilişkileri öfke kontrolünde adeta nirvanaya ulaştım. gerçekten sinirlendiğim bir şey olsa bile sakince söylüyorum, hiç öfkeli kalmıyorum. bazen gündelik şeylere sinirlenip yakınımdakilere patladığım oluyor, o zaman da gönül alıyorum.

2 gün önce saçma bişeye sinirlendin ve geçmiyorsa enerjini atacak bir şey yap, ne bileyim yüzmeye git, koşuya çık, saatlerce bi' küvetin içinde yat, hala geçmiyorsa bi' uzmana görün.

en çok sinirlenip sinir krizi geçirdiğim olay bile yarım saat sürdü. sonra normal halime geri dönüyorum. ama sinirlendiğim zaman olmadık şeyler yapabiliyorum, sonra hatırlamıyorum bu yaptıklarımı-dediklerimi.

Günlük olaylar yarım saat-bir saat.
Biri bir ahmaklık yapmışsa tüm gün veya o kişi ortadan kaybolana kadar.

Yemek yiyene kadar sürüyor. Yemek yedikten sonra sakinleşiyorum. Zaten çok sinirliysem onu da yapamıyorum. Ağlayarak uyuyorum. Uyanınca yatismis oluyorum bi nebze

Kısa süreli sinirle ,öfkeyi ayirirsak gayet sakinimdir.anlik parlama oluyor arada. Ama öfkemi dindirmek için ordan uzaklasmak iyi oluyor.

Sabah kız arkadaşıma sinirlendim, dışarıdaydı. "Eve geçtiğimde arayayım, şimdi kapatıyorum" dedi. "Kapat ama tekrar aradığında daha ciddi olacağım" dedim.
15 dakika sonra aradığında sinirim geçmişti. Bozuntuya vermemek için sinirli gibi davranmak zorunda kaldım :)

Bence sizin durumunuz biraz uç.

Öfke nöbetim kısa geçse de içimdeki sinir geçmez.
Acısını fazlasıyla çıkarınca bile tam geçmiyor azalıyor sadece.
Biri bana bir yaptıysa benim karşılık olarak ona on yapmam gerekiyor ki içimdeki öfke azalsın.
Bir uzmana göründüm şimdi bıraktım, toparlamaya çalışıyorum.

Galiba 5-10 dakika. Hiç uzun süren bir şey yaşamadım. Parlayan bir insan da değilim.

cok kinlenmissem bir hafta sinirlenirim. sacma bir huy. asabi olmak kotu bir sey.

"biat eden" faktörü yeterli, geri kalan özelliklere ihtiyacı yok. suudi arabistan.ın şeriatla yönetiliyor olması umurunda mı amerika'nın?

ha amerika'nın değilse de avrupa'nın umurunda, türkiye'yi köprü ve duvar olarak kullanmak istedikleri için.

Cumhuriyet değil islami başkanlık sistemi kuracak. Kuracak dediğin zaten şeyle yönetiliyoruz şuan zaten.

Ben Tayyip'in İslam Cumhuriyeti kurma gayesinde olduğunu düşünmüyorum. Bugün dalga dalga solcu düşünce yayılsa bu topraklarda, başarılı 1 şekilde solcu siyaset yapmaya başladığına tanık oluruz.

abd ve ingiltere'nin ortadoğuyu wahhabileştirme vs ile, ikilikler, içişlerini karıştırma, darbe gibi yöntemlerle gericileştirdiği bir teori değil, istatistiklerini falan arasanız bulabileceğiniz bir gerçek.

afganistan abd devreye girmeden önce şeriatçı bir ülke değildi mesela. iran değildi. ırak gayet moderndi. libya öyleydi.

yani bunu istedi zaten abd. sadece şimdi durumlar biraz değişti. ama ne olursa olsun sürdürülebilir kaos bir strateji ve epeydir uygulanıyor. abd'nin birkaç yıldır en büyük derdi tsk'yı sıfır noktasına getirmekti. iyi zarar verdi başarısız darbesiyle. diğer derdi kürt koridorunu açmak. özellikle bu olayda. şimdi temizlenen yerlerde aktivite göstermeye tekrar başlamış mesela pkk'lılar. suriye savaşı'da kürdistan'ı yaratabilmek içindi. 11 eylül ile finişe kavuşturulmak istenen olay zaten bu. ve bunun için ne gerekiyorsa yaparlar.


uzunca bir süredir "türkiye'nin kemalizmden kopmaması lazım, laik kalması şart" diyen tek bir ülke var bildiğim, o da rusya. a olursa ne olur, diğer ülkeler nasıl etkilenir, ülkenin kendisi nasıl etkilenir; be olursa ne olur, ülke içeride nasıl etkilenir ve etrafını dışarıda nasıl etkiler? bu sorular bazen insan fikir veriyor.

abd'nin otokrasiyi vs'i bahane ve iddia ederek gericileştirdiği ülkelere karışmak istediği durumlar oraya koyduğu kuklanın artık laf dinmemeye, baş kaldırmaya başladığı durumlar.

rte'nin yaptığı şu an bu. ama rte'yi getiren dinamik onu götürmek istiyor. bu ne demek? bu işi sen çözmez de o dinamiğe bırakırsan yine istemediğin yönetimleri çekmek zorunda kalacaksın. bu ülkede ardı ardına imam hatip açmak tayyip erdoğan'la başlamadı mesela. aman çocuklar okumasın, köylüler cahil kalsın diye marshall yardımı karşılığı enstitülerimizi kapattıran da rte değil. o enstitüler kapatılmasa belki bugün yaşaması çok zevkli bir ülkeydi tr anlatabiliyor muyum. bu dinamikten tam kurtulma şansı varken ondan medet ummamız hayatımızın hatası olur.

rte orduyu malum gruptan temizlemeye çalışıyor şimdilerde. çok güzel. temizlediği zaman anlayacağı şey, daha doğrusu anlaması gereken tek bir şey var: bu ülkede güvenebileceği tek kesim ordudaki atatürkçüler. çünkü rte gitsin diye ülkeyi bile bile satmayacak kimseler bunlar. yani gerekirse rte'ye katlanırlar. e onların önemsediği şeyi de yok etmeye kalkarsan etrafta güveneceğin kimse bırakmazsın. yani ben öyle sanıyorum ki var olan fiziki koşulların yetersizliği yüzünden rte o istediklerini yapamayacak zaten. tabii bunun için ordunun bu kimselerden tamamen arınması lazım.


abd bir süredir, sürekli tr'de bunların devamı gelecek diye yırtınıyor, getirteceğiz demeye getiriyor. ben söyleyeyim, bunların diplomatlarının bir "biz yaptık" demediği kaldı. inanmayan cidden baksın. new york times'ından washington post'una bakın yani. ışid ve pkk coşabilir.

bizim durumumuzu konuşurken geçmişte yaptıklarını itiraf eden cümlelerini görsen akln çıkabilir. işin bu kısmına daha önce bakmadıysan yani.

odatv'de bugün soner yalçın'ın yazısı vardı. okumanı tavsiye ederim naçizane. bu adam kadar arşivcisini az görürsün.


edit: a olursa ne olur, be olursa ne olur. çok güzel. ders olsun bana, bu aralar bu şekilde ikinci typo'm.

amerikan başkanı çıkıp müslümanlığını ilan etse şaşırmam.
bir çeşit yapıbozum faaliyeti denebilir buna, bir işid var bir ılımlı islam. ılımlı islam o kadaaar o kadaaar iyi pirüpak ki ona itirazların seni işid'çi konumuna koyuyor, şayet müslümansan.
ilk yazdığım cümle de buna binaen, böylelikle "islam" algısını kendi istedikleri ve işlerini yürütücek şekilde oluşturmuş, bize enjekte etmiş olucaklar.

öyle bir şey olmayacak.

15 temmuzdaki darbenin bastırılması çok farklı sonuçlara yol açtı.
bugün "demokratik parlementer sistemin sonuna kadar arkasındayım" lafı bile bu "farklı sonuçlar"dan bir tanesi. kemalist subaylar, anka kuşu gibi kendilerini yeniden doğurdular.

bana da güzel değil

Yaşamak için sebebi olanlara güzeldir herhalde, duygusallaştım lol bana da güzel değil :'(

Orta Doğu ülkelerinde yaşamayı "yaşamak" olarak sayma.

Bayagi amacsiz ya benimki sanirim, yani tutkuyla yaptigim, beni mutlu eden seyler fln yok, gayem de yok. Guzel oldugu zamanlar da var, kotu oldugu zamanlar da. Kotuler agir basiyor genelde. Soyle bir donup baktigimda mutsuz anlarimin daha cok oldugunu goruyorum.

Ben de genelde mutsuzum da mutsuzluğun bi akıl tutulması olduğunu farkettim yıllar sonra. Beynini belli konularda yeterince çalıştırırsan hissettiklerini yavaş yavaş cozumlemeye ve duygularının etkisinden sıyrılıp hayatı olduğu gibi görmeye başlıyorsun. Tabii ben bu dediklerimi yapamıyorum da bize cehennem azabı yaşatan dünya değil zihnimizin düzgün calismamasi. Hayat nötr yani. Tabii kim bizi bu hale getirdi diye sorarsan, bak işte o noktada hayatı suclayabilirsin. Neyse ben bi ereyim de size de ışık olurum dhffgv

@damdanakan ' duygularımızın etkilerinden kurtulup dünyayı oldugu gibi görmek' belki bu beynimizi belli konularda yeterince calıstırmakla değil de alışmak ve benimsemekle alakalıdır. sanki hiç yapamayacakmışım gibi. hayat belki nötrdür evet ama cok iyi ve cok da kötüdür aynı zamanda. totalde nötr ama bir halta yaramıyor gibi bu, hissedeceğimizi hissediyoruz, iş işten geçiyor.

hayat yaşayana güzel sızlanana değil, hangi koşul altında olursa olsun bir mücadele bulursun

bilmiyorum açıkçası, güzel günler göreceğimi umut ediyorum galiba.

fakirsin di mi? fakirler için zor tabii :D ben de fakirim :(

Aga diger turlu de hayat gecmiyo Ki. Hicbir sey yapmamak bildigin kisinin kendisine iskence

Fakir Zengin hepimiz aynı ülkede yasıyoruz. Toplumun kalitesi hepimizi etkiliyor. Olaya ordan bakmak toplumsal yasamın dışında yaşıyorsan birdeğer taşır. Yaşamak mutluluktur ama kaos düzensizlik medeniyetsizlik bu mutluluğu öldürür. Yaşam paylaşılıncagüzel.ahlaki standartları ayrı olan ve farklı levellerden hayatı algılayanlarla o hayatı paylaşmak mutlu değil üzüntü en sonunda yeis getirir. Son zamanlarda çoğu duyurularda bu hisler farkediliyor.

Nickinin basligina entry girin yeni bir eposta yaratip.

"[email protected] adresinden bana ulasmasini rica ediyorum"

buna benzer bir yol izleyeceğim anlaşılan, evet, teşekkürler

bir ilan vermiştim de favorileyen çaylak ilgileniyor diye düşündüğüm için ulaşmak istiyordum, mesaj atılamıyormuş, artık girdime böyle bir eposta adresi ekleyeyim.

dinlemedim(sonra dinleyeceğim) ama videonun başlığına katılıyorum

Ülke kültürel anlamda zaten bölünmüş durumda.

Katılıyorum. O ermeniyi dövdürtmeyecektik.
www.youtube.com

celal hoca sekülerlerin gücü hakkında çok iyimser :/

farfetch'd yapıyordu sanki ama karakteristik bir olay değil de yetiştiricisi yanında öyle yetişmiş belli bir epizodunda oluyordu indigo'nun, başka gelmedi aklıma. gerçek kötü yok, vahşi pokemonlar var bir de yetiştiricisine göre karakteri gelişenler

daha cok icerik olusturma ve tercume tabanli olsa da upwork.com var. aklima baska bu kalibrede bi sey gelmedi.

Takip.

Biounluk diye de bi site var bilmem işini görür mü

en iyi kaynak tanidiklar aslinda. cevrene yay, sektorden cevre edin adini duyur. hem sayi olarak hem maddi olarak en fazla is oralardan geldi bana bugune kadar. yurtdisinda cocuk kitabi basan yayinevlerine gonder mesela portfolyonu, remote calisirim de.

Gelmediler.

hayır, eskiden gelirdi artık gelmiyorlar

gitmedim xd

Ben kucukken, mahallede mac yaparken filan bile hic kapi kapi dolanip seker toplamamistik.

Hayatim boyunca da kimse gelmedi kapiya. Bayram sekerimizi de biz bitiriyoruz zaten

Bi tane geldi o da komsumuzun ogluydu 5 lira verdim cocuk acaip mutlu oldu. cocuk sevindirmek <3

geçen yıllarda yanlış hatırlamıyorsam şeker toplamaya giden üç çocuk öldürülmüştü. o haberlerden beri bize de gelmez oldu çocuklar yıllar içinde.

@kuehles benim şekerleri size göndereyim o zaman. Ben de yemiyorum boşu boşuna aldım o kadar şekeri :(

bize bir kere geldiler onlar da 13-14 yaşlarındaydı.

Yazlikta mahallenin cocuklari gelir ama bu bayram yazlikta degiliz. Buraya da hic gelmedi galiba, ben de gitmedim

Ben daha geçen haftadan eve hem seker hem çikolata aldim; şekerlige doldurup bıraktım. Bugün sordum erkek arkadaşıma gelen, giden olmamış.'duruyor senin şekerler' dedi, üzüldüm. Geçen sene tatildeydik, bilmiyorum geldiler mi ama anne babalar haklı bir yerde gondermemekte.

son 3 senedir dikkat ediyorum,feci düşüş var. her sene azalarak geliyolardı ama bu sene kimse gelmedi.

Sadece komşularımızın çocukları geldi. Yaşınız gençse ve dışarıya kapalı biriyseniz sizi uzunca bir süre kimse ziyaret etmez.

@hpkhga abi nolur bari bayramda giyinik durun ya, bak böyle böyle çocuk kalmadı :/

@dissendium yok komşularla gayet kankayız, benim köpeğim falan var diye bi de çocuklar da seviyo beni, tanıyorlar yani ama gelen olmadı yine de.

@kobuzchu kiz, özelden adres veriyorum gofretleri gönder. yoksa lara gofret'i salarım üstüne.

kuehles blondes +1

sokakta oynayarak büyüyen son jenerasyondan biri olarak hayatım boyunca ne şeker toplamaya gittim, ne bize şeker toplamaya geldiler. :(

Geldiler bikaç kere kapı çaldı ama ben açmadım.

önceden olurdu ama gelmedi bu sene

Iki küçük cocuk ayni anda geldi. Ben unutmusum geldiklerini seker icin. Bakakaldim, sekerim de yoktu. Muz verdim ikisine de, cok sevindiler :)

gelmediler. artık kapılar şifreli dışardan zillere basmak içinde tuş kombinasyonu yapmışlar. nasıl çalsın çocuklar kapıyı :/

Gelmediler galiba, yani gün içerisinde evde yoktuk ama sabahtan gelmiş olmaları lazımdı o zaman da yoktular.

ilginç bir şekilde tek bir çocuk bile gelmedi ki burası kasabadan hallice, herkesin birbirini tanıdığı ve hayatım boyunca bulunduğum sanırım en güvenli yer. üstelik şeker/para kovalayacak çocuğu olmayan aile yok gibi neredeyse. yani bir aşağıdaki evden de mi gelmezler? yok, hiçbiri gelmedi. ulan sahi, niye gelmedi bunlar?

2 ayrı çocuk grubu geldi, şekerleri döktüm çantalarına. Normalde daha çok çocuk gelirdi, gittikçe azalıyor sayıları.

Geldiler, s.ktrn lan bi daha görmiyecem sizi buralarda diye kovaladım. Bir dahakine onlar da gelmezler, tüm çikolatalar bana kalır gene.nihaha

İzmitteyim, geldiler. 7 8 kere çalınmıştır kapı.

geldiler. şeker yoktu evde, vermeden gönderdim.

Gelmediler, gelmesinler de. Mahalleden olmayan kimbilir nereden toplanıp gelmiş garip çocuk grupları dolaşıyor genelde. Para isteyeni mi ararsın, evleri boş mu dolu mu diye kontrol eder gibi birkaç kez gelenleri mi...

Büyükşehirde olacak iş değil bunlar.

geldiler. en azından geldiklerini tahmin ediyorum çünkü zile basıldı bayram günü sabah 11'den öğleden sonra 3'lere kadar falan. ama açmadım. uyuyordum ben.

@Sulfoxaflor ne kadar kötücül düşünüyorsun çok şaşırdım. Çocuk bunlar ya. Kendimizi böyle her şeyden korumaya çalıştıkça hayatı yaşayamaz hale geliyoruz.

Kapısı çaldığı halde açmayanlara da çok şaşırdım. Ben heyecanla, mutlulukla bekliyorum gelmelerini ama demek ki bundan memnun olmayanlar da varmış.

at hırsızı kılıklı irili ufaklı 5 6 çocuk geldi, kapıyı açmadım. bayram filan ipleyen biri değilim zaten, ama mesele şeker vermemek değil, bunlar para peşinde ve bu mahalleden olmadıkları çok belli.

Öyle sigara alınıyor mu?

Uğraşma bırak yak bi dal kendine gel. Alışmışsın bi kere eziyet etme kendine.

Sigara alacak param yok diyelim. Bırakmaya çalıştığımdan değil. Para falan teklif etmeyin sakın, yanlış anlaşıldı diye açıkladım.

Damdanakani seviyorum.

Damdanakan sigara icme ,birak.

Beni sevmeyin, bana sigara verin :|

Eyvallah, bilmukabele.

Ise yarayan careler.elma.sigara istegini bloke eder.
Patlican,nikotin destegi atar.
Cekirdek,her derde deva,otur balkona tukure tukure ye,puffff sonra bir gun diye anlat.ama simdi tadim cekirdek nerden baksan 3 dal sigara eder,olmadi,patlicana kaldik.

Çay sigara içmeye aliskin isen icme.canin ister kafan tutmaya baslar.

sakız oyalayabilir.

Bundan sonra tütün alıp iç. Marka tütünler var, mesela mavi drum çok güzeldir.

Hatta onu da siktir edip gidip açık tütün alırsan paket sigaraya verdiğin paranın 10da, belki 15te birine denk gelir. Hatta neredeyse verdiğin paranın tümü sadece kağıda ve filtreye gider.

Bunlar bundan sonrası için öneriler.

Çay içme, canın sigara çekebilir.

2 gün dayanabilirsin o kadar da abartma bence.

Abartmakla ilgisi yok. Bi saat icmeyince ter basıyor.

Yakında olsam gel tüttürelim derdim bi yerde. Bende var iki üç paket, biri arabada biri iş yerinde biri evde. Normalde içmiyorum da alkolle sadece. Uyu bence. Uyku çok şeyin ilacı aslında. Çoğu psikolojik ilaç o yüzden uyku yapıyor.

tütün alaydın keşke 2-2.5 lira paketi

Zengin parasıyla fakir karısıyla oynar. Küresel bir gerçek.

devlet destekli aylık kondom yardımı

soykırım

menşei tanimlamalardan çok cahillik ve fakirlikten yola çikarsak aslinda mizah ötesi seyler var bana kalirsa. simdi o çocuklar büyüse ilkokul yada ortaokulu zar zor bitirseler ya da terk etseler zenginiydi, orta direğiydi, beyaz yakalisiydi, mavi yaklisiydi her neyse onlara canlarini emanet etmek zorunda. çünkü şöför, aşçı, çocuk bakicisi, inşaat ustası vs. diğer bu türden işçi ve çalişanlar bu insanlardan çıkıyor ekseriyetle. o nedenle onları sevelim, koruyalım, aşşaağlamayalım. en alt tabaka ve en üst tabaka ister istemez bir birine muhtaç.
o sitelere 30 dakkadan önce servis yapan pizzacimiz da bu kesimden. bahşisini bol verin bi zahmet.

(bkz: fakirliğin kısır döngüsü)

(bkz: coğrafya kaderdir)

Bahsettiğin 9 kardeşli insanlardan biri benim. Annem her hamileliğinde günah diye aldırmak istememiş. Sonuç olarak 9 kardeş biz doğmuşuz. Ama acınacak durumda da değiliz. Birimiz matematikçi birimiz mühendis birimiz öğretmen birimiz doktor dişhekimi iibf aramızda okumayan tek bir kardeşim kaldı. Onun için de elimizden geleni yapıyoruz. Bildiğim kadariyla birçok akrabamız da böyle. Yani gelen kuşaklar o kadar da bozuk yetişmiyor. Kendini yetiştirmek için elinden geleni yapıyor. :)

insanlar bilakis maddi açıdan zor durumdayken daha çok ürüyor. savaş dönemlerinde doğum oranı fırlıyor, fakir ülke ve coğrafyalarda nüfus artış oranı her zaman daha fazla oluyor. bir tür "zor zamanlarda hayatta kalabilme-soyu devam ettirebilme" içgüdüsüyle alakalı sanırım. gerçi eğitimli ama fakir kişiler yine çok çocuk yapmıyor, sanırım eğitimsizlik ve fakirlik kombinasyonu anahtar :)

Bu ülkeye çöpçü de lazım diyolar ya... O hesap.

Ne kadar çok eğitimsiz, gariban olursa, zengin de o kadar konfor içinde yaşar, parasının geleceğini o kadar garanti altına alır.

İzle 0.o

Şimdi önceki bölümde cüce demişti kral şehir düşecek gibi olunca tüm şehri yakacak o yüzden kingslayer kealı öldürdü dediydi
O yeşil şeyler kimyasal patlayıcı

Cerceinin ajanları veletler
Bilge onun düşmanı idi cercei herkesi harcadı

1-çılgın ateş(wildfire)
2-o çocuklar varys'in minik kuşlarıydı ilk sezonda, daha sonra işte o diğer adamın kontrolüne geçtiler. kimsesiz çocuklar böyle bu adam şeker veriyo, ilgileniyor, manipüle ediyor; karşılığında da bilgi toplattırıyor, istediklerini yaptırıyor. büyük kinleri o yaşlı adamdan ziyade yaşamın adaletsizliğine karşı. evde anne babalarından dayak yiyen, hayata küstürülmüş, nefretle yaşamış çocuklar. işte bu adam gidiyor anne babalarından kurtarıyo bu çocukları, korkma artık sana kimse zarar veremeyecek diyor çocuklara. çocuklar da güveniyor, istediğini yapıyor ve öfkelerini hıncını o adamın istediği yönde dışavuruyorlar.

Ben de sevmem ne oyle eksi eksi. Kiraz forever.

Vişne ekşi kiraz tatlı kiraz iyidir

bir miktar vişneyi tabağa koyucaksın, üstüne biraz tuz serptikten sonra başka bir tabağı üstüne kapatacaksın. şöyle 2-3 dakika sallayacaksın onu. sonra ne süper bişey oluyo var ya. uff canım çekti valla oruç oruç :D

edit : adı da vişne terletme imiş

vişne benim için öyle alıp da yenen bir meyve değil. kompostosu, reçeli, turtası falan yapılır, kafamda öyle bir algı var. insanların genelinde de böyle sanırım. hiç eline vişne alıp yiyen insan görmedim hayatımda. ayrıca çok ekşi lan, 10 tane yesen dilini hissetmezsin. sürdürülebilirliği yok.

vişne süperdir.

@sir gawain duygularıma tercüman olmuş.

Vişneli her şeye (reçel, marmelat, hoşaf, pasta, kek, dondurma...) bayılırım ama taze meyve olarak yemem.

Edit: Bu arada ekşi meyveleri çok severim hatta günde 2-3 limon tükettiğim oluyor ama vişne hiç aramam nedense. Aynı şekilde erik de yemem ama erikli tatlılara bayılırım. İlginç gerçekten.

Nefret ederim. Çok ekşi. Suyunu da sevmem vişneli hiçbir seyi de sevmem. Ama ağacını severim çok.

vişnenin reçeli güzel oluyor, suyu güzel oluyor. kendisini meyve olarak göremiyorum :(

Dostum visne pek satlmaZ zaten, visne recelliktir veya suyu superdir.

Insanlar visneyi sevmiyo degil, insanlar meyve suyu veya recel olarak tuketiyo. Herkesin favorisi kiraz mesela ama kiraz suyu diye bir sey yok mesela

suyunu çok severim, reçelini de. hatta reçel ve meyve suyunda #1'de yer alır.

suyuna bayılırım hatta vişne suyu içmeden günüm geçmez diyebilirim öyle delisiyim ama meyve olarak hiç para verip alıp yemedim. anca eş dost bahçeden diye getirirse 2 3 tanesini yiyorum kalanı komposto falan oluyor hemen. neden bilmem sanki vişne hiç vişne olarak yenebilecek bişeymiş gibi gelmiyor.

en yakın arkadaşın tayyip di mi doğru söyle.

Gezicilerden nefret etmeme rağmen ben bile ağaçları severim lan. Sen nasıl bir galibiyetin mümessilisin?

evde liyakat kalmamış +1

ben diyecektim ki o demiş.

"bir insan ağaçtan neden nefret eder" üst başlıklı tez konususun yeminle. bok mu akıyor da üstünden sevmiyorsun? oksijen ve yazın serinlik kaynağı. sinek için xaten ilaçlar var.

biz g**ümüze sokuyoruz o ağaçları, güzel oluyor. yoksa ne faydası olacak. ağaç altı üstü.

Bakın sorumu doğru anlamıyorsunuz, ben her gördüğüm ağaç kesilsin demiyorum. Parklara dikilsin ağaçlar, meydanlara vs. Ara sokaklardaki ağaçların ne faydası olabilir, şu faydası var deyin, mantıklı birşey söyleyin eyvallah diyeyim. Bir de sorumu şöyle düzelteyim, kaldırımda yayaların bile yürüyemediği İstanbul'da yaşıyorum.

Daracık kaldırım var, ortada sap gibi ağaç, e buradan bebek arabası olan geçecek, engellisi geçecek.

Caddede çok güzel yerler var yıllar önce dikilmiş. Kesilsin mi şimdi onlar? Şu anda kaldırıma yeni ağaç dikildiğini sanmıyorum.

yok yok kesin tayyibin ark.ı.

(bkz: bakın sorumu doğru anlamıyorsunuz)

@ikcı; Caddede dikilen eski ağaçlardan bahseden kim? Mesela Dolmabahçe'nin orada dikmişler ama orada geniş bir cadde var, ev var mı orada? Bak ben ev diyorum, ara sokak diyorum, insanların yürüyemeyeceği dar kaldırım diyorum. Siz de yok gezi, yok tayyip diyorsunuz. Gezi'de kesilecek ağaçlar da evin önündeki ağaçlar değildi, parkın içindeki ağaçlardı, ben parklardaki ağaçları da keselim apartman mı dikelim dedim?

ben sorunu gayet doğru anladım, kaldırımda ağaç olduğu için bebek arabası filan geçemiyorsa belediyeye bir sor bakalım, bu binaların imar izni nasıl alındı, neden kaldırım alanı bırakılmadı diye. yani o kadar mantıksız ve geçersiz bir şey söylüyorsun ki, bahsettiğin gibi kaldırıma ben pek rastlamadım öyle bir şey varsa da dilekçe yazılır, ağaçlar maalesef kaldırılır.

ilkokul eğitimi almış olduğunu varsayıyorum, çünkü zorunlu eğitim falan fıstık, yahu ağacın ne faydası olduğunu hala bilemiyorsan ne desek boş. ara sokakta olsun, bahçede olsun ne farkeder? ağaç demek oksijen demek, esinti demek, cıvıl cıvıl öten kuşlar, gölgesinde ferahlayan insanlar demek. camdan bakınca ağaç yerine beton görmek nasıl hoşunuza gidiyor anlamıyorum, gerçekten de çok üzülüyorum sizin gibi insanlar adına. umarım her camdan baktığınızda karşı penceredeki barzolarla göz göze gelir, mutsuz olursunuz, ne diyeyim.

Agacin en temel faydasinin oksijen oldugunu biliyor olmaniz lazim. Onun disinda gorselligi harika. Yesillik her zaman huzur verir. Faydasi cok. O yuzden seviyoruz. Agactan adim atacak yer kalmasa sokakta yine rahatsiz olmam.

Senin o hiçbir işe yaramıyor dediğin ağaçların gölgesini kovalıyorum ben hep güneşli havalarda çünkü güneş alerjim var. Ya ağaç altında gezeceğim ya da şemsiye açacağım, ikisinden biri. Şapka da takamıyorum çok terletiyor ve ağırlık yapıyor. Güneş kremleri de hiçbir işe yaramıyor bende. Keşke daha fazla ağaç olsa her yere ağaç diksek ben de gölgede efil efil gezsem.

Bir de ağaç görsel bir keyif sağlar, o yeşillik o güzellik hiç mi gözlerini okşamıyor, içini açmıyor? Ben de kendime enteresan insan diyordum daha neler varmış.

evde liyakat kalmamis +1

meyve ağacı dikilmesin. dut ağacı var evin hemen önünde, mayıs-haziran ayında eve gitmek istemiyorum, yapış yapış oluyor yerler hep.

meyvesiz ağaç iyidir sokaklar için.

gölge yapıyor, etrafı serinletiyor. havayı temizliyor. kökleriyle toprağı tutuyor (toprak kaymasına karşı). kuşlara sığınacak bir yer sağlıyor. güzel görünüyor. maddi yarar sağlıyor (ağaçlı bölgelerin gayrimenkul değeri yüksektir).

şimdi bunların hiçbirini düşünemedin mi?

gerisini de sen araştır o zaman.

edit: kaldırımdan bebek arası, engelli vs geçememesinin öncelikli nedeni başarısız kaldırımlar ve park etmiş araçlardır. sorun bu ise, çözümü çok yanlış yerde arıyorsun.

la sehrin icinde park mi kaldi ki agaclar oralara dikilsin??! yer gok beton oldu.

sokak aralarina zaten meyve agaci dikilmez, meyvesi toplanamayacagi icin yerlere dokulur, sonra onlar eksir pis pis kokar.

kaldirimda yuruyecek yer olmamasinin sebebi de agaclar degil belediyeler. yola veya kaldirima verecekleri mesafeyi imar iznine veriyorlar ki paralar cukka ceplere. 1 metre geriden baslayan apartmanlar daha genis cadde daha geniz kaldirimlar daha ferah sokaklar daha aydinlik ve serin evler demek ama bunlar ne belediyelere ne de insaat firmalarina para kazandiracak seyler degil tabi. elin gavuristanlarinda adamlar 50-100 yil sonrasinin nufus ve arac sayisini hesaplayarak yol planlamasi yapiyor, daha insaatlar baslamadan agac dikip peyzajlarini yapiyor, ama bizimkiler once ev yapip sonra aa bu insanlar nasil eve gidecekler diye akillarina glince got kadar kaldirim ve sokak yapiyor. sonra da trafik sikisiyor, birak arac parkedecek yeri yuruyecek yer bile kalmiyor.

az biraz google earthden sokak manzarasi bak tavsiye ederim. hangi ulkelerin sokaklarinda agac var hangilerinde yok. spoiler verirdim ama sen de tahmin edersin bence.

otopark diye bir şey var, o kaldırımlar arabalar park etsin diye de değil; bir şey eleştireceksen otopark eksikliğini eleştir; imar iznine uymayan kaldırım genişliğini eleştir. ağaçlara sallaman çok absürt. camdan bakıp da iki tane ağaç gördüğümde daha geçen sabah mutlu oldum, hışırtısı huzur veriyor, 10 sene öncesinden bu yana ne kadar büyümüş olduğunu fark etmek muazzam bir his. hiç ağacın olmadığı bir yerde rüzgarın bile tadı olmaz. sokağa, caddeye canlılık, yaşanılırlık katan tek varlık bu ağaçlar. herkesin yaşanılır dediği semtlere bir bak ortak özellikleri ne görürsün. kadıköy'de bir caddede yürü onlarca asırlık ağacın gölgesinde yürümenin zevkini bir tat.

Reçine dediğin şey aslında şu; ağaç böcekleniyor, böcekler de püüü diye tükürüyor.

Plansız kentleşmenin bir sonucu olarak kaldırımlar dar kalmış. Ağaçlar gölge yaparak sokakların daha fazla ısınmasını önler. Bu anlamda önemli, ama ağaç için yer bırakılmalıydı.

Meyve ağacı sokak aralarında pek olmaz, sebebi böceklenmeye yatkin olması ve meyvesinin düşüp yerin kirlenmesi. O yüzden sokaktaki ağaçlar genelde gölge ağacıdır.

Konyanın Cihanbeyli diye bir ilçesi var. Ağaçların ne işe yaradığını anlamak için orayı görmek gerek.

benim yaşadığım mahallede kaldırım yok. hem de kentsel dönüşümün tamamlanmak üzere olduğu bir mahalle. kaldırımları komple söküp her apartmanın önündeki boşluğu otoparka çevirmişler. sokakta yürürken yoldan yürümek zorunda kalıyorsun.

aynı durum ağaçlar için de geçerli. rant kafası yüzünden 1 metre daha fazla inşaat yapacağız diye 30 cm kaldırım yapıyorlar, e hali ile kaldırımdan yürümek olanaksız hale geliyor. burada ağacın bir suçu yok, o imara izin veren odunun sıkıntısı bu.

ayrıca bir ağaç üzerinde meyve varsa değerlidir mantığınız da oldukça hatalı.

selam linçe katılmaya geldim xd

ben de başka bi yerden giricem. diğer canlılar insan türünün keyfi için var olmuyolar. onların da bir sistemi, habitatı, aradığı çevresel koşullar var. ağaç sana meyve versin diye allahın ürettiği bi şey değil bi canlı. meyve vermese de kuş gider oraya yuvasını yapar, kurt yaprağını kemirir bi şey yapar. sadece insanlar olarak yaşamıyoruz dünya üzerinde, bi sürü börtü böcek hayvanla paylaşıyoruz yaşadığımız yeri. hiçbi yer sadece bize ait değil yani, şurası şöyle ağaçsız olsun demek çok hadsiz bi şey böyle bakınca. bunun adı da var, egosantrizm/antroposantrizm. aç bak biraz google'dan falan. belki farklı düşünürsün sonra.

gölge yapar, altında soluklanırsın. kuşlara yuva olur cik cik öterler, rüzgarda hışır hışır ses çıkarır oturur balkonda dinlersin. hele kavak ağaçlarının sesi yok mu bayılırım.

küçükken anneannemlerin evinin etrafı hep kavak ağacı ile çevriliydi. Antalya'da yaz olunca dama çıkıp cibinlikle yatardık. bütün gece o kavakların hışırtısıyla uyurdum ninni gibi.

ağaç sevilmez mi len. keşke heryer ağaç olsa.

şöyle tam yolun ortasında falansa yada kaldırımın ortasında bebek arabası ile falan geçmek zor oluyorsa o anda kızıyorum neden etrafından yol yapılmadı diye ama ağaca kızmıyorum.

EZGİNİN GÜNLÜĞÜ - Sigaramın Dumanına Sarsam

ama açıp da dinlemem özlemem yani

zerdaliler. a dusununce aslinda ilk ask'i da cok severim. bi de mutlu ask vardir.

kuşlar da gitti
sevgi duvarı
bir eflatun ölüm
eksik bir şey

bonus: bekle beni

Teninle konuşmak.
Roman kızı hareketlilerde severim
Çekirdek dinleti evi kayıtları var ya o albüme hastayım komple hakan yılmaz ın sesinden

Sardunya,kirazmevsimi

sadece husnu arkan sayilirsa eger;
birsen tezer yorumuyla www.youtube.com

martı
hişt
ebruli

basond onun ismi 1980 yahu.

önemli olmasa söylemem. duvarda birini görüyorsun, sene 1980. e önemli.

rüya.

isimlerini bilmiyorum ama şu şarkılar:

eksik bir şey mi var
geçmem bir daha kadıköy'den
sigaramın dumanına sarsam
nazeleme
bir kuş konsa badi parmağıma

bu 5'li en sevdiklerim.

balık ağzı
kral ve soytarı
martı
sarhoş balık ile topal martı
şimdi sevişme vakti
gülçehre
sabah türküsü
elma
vazgeçtim
bilinmeyen ülke
galata köprüsü'nün şarkısı

yan kalbim
bana kalsın
gemi
gemiler gibi
zerdaliler
ayrılıkta söylenmemiş bir yaz türküsü
gelmiyorsun
seni düşünmek güzel şey
eksik bir şey
leyla
aşk bitti
yağmurlar( bu hüsnü arkan'ın )

Yan kalbim,
Eksik bir sey,
Sigaramin Dumanina Sarsam

Dargın mıyız
Yan kalbim
Alagoz
Nazeleme
Son tertip

Evet ilk albümlerini ve dargın mıyız albümlerini pek seviyorum.

ebruli
düşler sokağı
aşk bitti

terminale otobüse binmek için gittiğinizde alırsınız. önceden almanıza gerek olmaz.

istersen adını, koltuk numaranı söyleyip yazıhaneden direkt döktürebilirsin ya da döktürmeden biletsiz de binebilirsin sorun çıkmaz. öyle didiklemiyorlar kimlik bile göstermeni istemiyorlar zaten pek bir anlamı yok, kolayca ortaya çıkabilecek bir şey olduğu için

oyuncu çok kötü. ama karakter güzel yazılmış. güçlü kadın, kendinden emin, net. devrimci vs.

tam bir kezban

ise yaramaz ama iyi niyetli olarak goruyorum. ejderhalari haric ortada savas stratejisi yok . varsa yoksa ates, zeka i ih.

Her turlu uyar bana,hastasiyim.

son sezonu izlemedim, degistiyse bilmiyorum ama benim izledigim kisimda agir kezonun ve salagin tekiydi. ejderham var diye poz kesip duran sinir bozucu, aptal bir tip. jorah reyize vermiyor ama daario denen at hirsizina veriyor falan tam les.

Çok sıkıcı ve tam bir zeka yoksunu karakter. Tabii yaşının çok küçük olmasının da etkisi var. Okurken sıkılıyordum. İzlerken de sıkılıyorum.

fiziksel olarak da, dizideki karakter olarak da pek sevmiyorum. varsa yoksa ejderhalar işte. onlar benim olsa ben de kalesi olarak dolaşırdım ne var ki? bir de kendi ismini böyle uzun uzun her seferinde anlatma haline kıl oluyorum. batman'li caps karikatürlerindeki gibi tam o esnada ağzının ortasına vurasım geliyor.
bu arada fiziksel olarak da kocaman bir poposu var ki genelde o açıdan asla göstermiyorlar. terminatör filminde de böyleydi bu. görüntü yönetmenliğinde sevilmiyorum onun poposu :D tercümanı olan kız kalesi'ye bin basar.

Nefret ediyorum, keşke geberse patlıcan kol.

O göt kalkıklığı, o böyle aman düşmüşe yardım edelim ama bunu da gizli yapmayalım prim sağlayalım bundancı iki yüzlü yardımseverliği, 14 dakika boyunca adını ve sıfatlarını söylemesi (allah mısın amk), britney spearsvari bön bön bakan gözleri, beyin özürlü ejderhaları... kusucam valla şimdi.

Ben Ramsay Bolton'u ve Cersei'yi seviyorum/dum.

memelerini

ya bi olmamıslık var, aslında guzel karakter olacakmıs da tam direkten donmus gibi.

bu arada der meister'a cok katılıyorum, jorah gibi bi efsane varken alakasız adamlarla dusup kalkması terbiyesizlik.

bu kadın güzel değil, sadece tatlı. hani aysun kayacı da güzel değildir ama tatlıdır, çekicidir, seksidir ya, bu da öyle.

güzel kavramı ise missandei ile hayat buluyor.

Aynen kitabı bilmiyorum da dizideki pek sevilecek gibi değil. Dragonu varmış ne olmuş yani Jon Snow'un ölüp dirildiği bir dünyada dragon dragon dediğin nedir ki gülüm XD

Ben de sevmiyorum; fazla mıy miy geliyor ama tahtı o alacak sanırım.

kezban +1

Erzurum khalesi? Ashgkhkhs

Diziyi izlemedim ama birkaç keps gördüm hatun güzel. Ejderhası olan hatunlar bana ayrı bi çekici geliyor.
Pomç pomç pomç.

tam bir mal hiç sevmiyorum.

eksisozluk.com

+

eksisozluk.com

eksisozluk.com

sanırım genelde nazım hikmetten çıkıyor
saman sarısının önemli bir bölümü

bir de

FAKİR BİR ŞİMAL KİLİSESİNDE
ŞEYTAN İLE RAHİBİN MACERASI

çok teşekkür ederim cevaplar için. nazımın şiirlerini epey taradım zaten. aradığım daha çok faşist avrupa ile ilgili sanırım. 2. dünya savaşına giden süreç ve 2. dünya savaşının insanlar üzerindeki etkisi.

awoiaf.westeros.org

ben de hatırlamıyorum ama işlenmiş, bana da absürt geldi şimdi :/

Saçmalığın danikası hem de! Kitapta kale ele geçirildi mi emin değilim. O kısmı ben de hatırlamıyorum. Edmure dışarıydaydı ve kaledekilerin yiyeceğinin bitmesini bekliyorlardı. Aklımda böyle kalmış.

Zaten arya kısmı da oldukça saçmaya bağlandı. Dizi kitaba göre neden gitmiyor anlamıyorum. Kitapla uyumlu olsa tadından yenmez.

dizi kitabı geçti ve grrm haklarını devretti dizi yapımcılarına.

bu ''neden dizi kitapları takip etmiyor artık'' sorusunun cevabı.

bu sezon zaten çok vasattı. son iki bölüm hepten amaçsız, tuhaf bölümlerdi.

Kitapta galiba Jamie Lannister (Lannister ama bana hala borcu vardır kendisinin...) Karabalık'la görüştüğünde, Edmure ile yaptığı görüşmeyi onunla yapıyordu. "Kaleyi ver, yoksa Edmure'un çocuğu, yeğenini mancınıkla surlara fırlatırım" diyordu. Karabalık da "Al lan kale de senin olsun, herbirşey de senin olsun, sen ne biçim bir adammışsın !" diyip, kalenin esprisi olan, içinden geçen nehire atlayıp yüze yüze kaçıyordu. Zaten adamın adı da buradan geliyor.

Kaleyi alan Jamie Beyefendi ise, "Yahu hakikaten, ben ne biçim bir adam oldum böyle. Bir bebeği bile öldürebilecek şekilde gözüm dönmüş." diyerek kendini sorguluyordu.

Daha geçen konuştuk arkadaşımla, aklımızda kaldığı kadarıyla böyleydi... Jamie, borcunu da ödiceksin oğlum bana !

kitapta Jamie Tully hanesine bir dönem sadık olan ama artık mecburen Lannisterlar yanında yer alanları savaşın en önünde sürmekle tehdit ediyordu. birer birer korumakla yükümlüğü olduğun adamları öldürürsün falan diyordu işte. blackfish bunun sonrasında kaleyi teslim edip nehre atlayarak kaçıyordu işte. daha da önemlisi kalede brotherhood without banners'tan birileri vardı ajan olarak. Jamie'nin başına orada bir şeyler gelebilir yani.

Stavrocum sen karpuz sesi cikarabiliyor musun?

@duptıs aksidjdkskdkskdjjs ahahaha

kedi. mırlama purrlama cat fight. her türlüsü.

köpek, kedi iyi.

kurbağa konusunda bir ara iyiydim; bugün dened,m kötüleşmişim. (ecnebinin ribbit'i bizim vrak'tan daha kullanışlı haberiniz olsun)

kargada iyi, martıda eh.

hehe.

yapamıyorum bir şey. Ama şu aklıma geldi:

www.youtube.com

karga sesi +1

Yapamıyorum ama bu işlerin ağası paşası şu abimizdir.
www.youtube.com

Bizim kedinin mavlamasını çok güzel taklit ederim. Maaağv diye bağırıyor eleman. Aynı zamanda tıslayabiliyorum, ödül maması gördüğündeki hırgh pırgh seslerini de çıkartabiliyorum.

acun abi ben almanyadan geldim, bugün size muhabbet kuşu taklidi yapıcam :(

köpek kedi muhabbet kuşu seslerini birebir çıkarıyorum. bunlara hayvancıkların her duygudurumda çıkardıkları değişik tonlamalar dahil.

papağan taklidi yapabiliyorum çok iyi :) bıbıcık bıbıcık falan diye geziyorum evde

Benim kedinin mikmikleme sesini cok iyi yapiyorum boyle iletisim kuruyoruz :D

asdjkals bence bi yarışma düzenleyelim vocaroo'dan kaydedip yollasın herkes, duyurunun saygın insanlarını hayvani yönleriyle görmek çoheylenceli olur.
ben kurbağa ile katılırdım sanırım, bir yaz akşamında biraz uzaktaki göletten gelen minik yeşil su kurbağası sesi...
hırçın pigme köpek rafraf'ını da iyi yaparım ^_^

Gorunuse gore cogu kisi kedi sesi yapiyor.
@baba jo
Yapalim, odul de koyalim.

@neferkitty kuş görünce çıkardıkları sesler değil mi? :)
benim de yapmayı çok isteyip yapamadığım bir ses asdlslkf

@piremses evet o sesi yumusak damaktan cikarabiliyorsun uzun suren gozlemler sonucu sesin analizini yapabildim afahhdjd

Boyle kucuk dilinin oldugu yerden "vah" der gibi ama v harfini cikarmadan dene birkac kez :D

Oo millet master yapmis:)
@neferkitty

Ben değil bi arkadaş: www.youtube.com

@an engineer
Ben bunu izlemistim yahu, yine cok iyi guldum simdi izleyince. Sagolasin:)
Adamin aciklamalar da harika.

seri bitmedi, 6.kitabın çıkması bekleniyor bir yaklaşık 5 yıldır ve 7.kitap da yazılacak daha(öyle planlanıyordu en son baktığımda). yani 6.kitap ertelene ertelene bu yıl sonu veya önümüzdeki sene başında çıksa bile bitmesine var.

dizi kitaplardan önce bitecek yani, grr martin kilit noktaları söylemiş, ama kilit noktalar dışında dizi bağımsız ilerliyor-ilerlemeye devam edecek.

kitaplar sona doğru bozmuyor ama şimdi "pov" karakterler üzerinden hikayeyi anlattığı için son iki kitapta tamamen farklı perspektiflere geçiyordu hatırladığım kadarıyla ve ilkin bir soğuma yaşayabiliyor insan. niye bu adamın gözünden, niye bunların hikayesini dinliyoruz gibisinden, şahsi fikrim tabii. ama nihayetinde güzel yerlere bağlanıyor an itibariyle kaldığı yerde.

Geçmiş olsun. Zamunda.net de ki kategorileri inceledin mi ?

teşekkürler. oraya üstünkörü baktım aslında daha çok ne aradığını bilen birisine hitap ediyo gibi geldi. aynı belgesel 2 sayfa boyunca devam ediyo rusça şeyler vs forum zaten komple kiril alfabesi. çok tatmin etmedi açıkçası orası

yeminle içim cız etti burada, geçmiş olsun demek için geldim

freshon.tv 'de baya bir belgesel var. ama davetiye bulman/bağış yaparak üye olman lazım

(#53588602) şu entrydeki belgesellere bir bakabilirsin. youtube videoları şeklinde ama onları da indirebiliyorsun zaten. çok geçmiş olsun ayrıca. /:

kolibka.com var ama uzun zamandır girmedim, ne alemde bilmiyorum.

teşekkür ediyorum fazlasıyla yardımcı oldu bu bilgiler

hocam pc isindiğindan kapaniyor olabilir mi,içine temizledin mi?

@valkin

ısınmasıyla alakalı da sorunlar yaşamıştım önceden, kapandığında çok ısınmış oluyor aslında ama temizlememe rağmen ısınma sorununu çözemedim bu sefer, fan yetersiz çalıştığı için olabilir mi? yine de ekran kartıyla ilgiliymiş gibi sorunlar yaşamamın sebebini anlamıyorum sadece ısınmayla ilgiliyse. çünkü ısındığında direkt kapanıyordu bilgisayarım. şimdi çöküyor.

bilemedim simdi bi program indirip sıcaklık değerlerine baksana belki anakartin ısıyı kaldırıyodur ama ekran kartı kaldırmıyordur.termal macununu flan da kontrol etmek lazım tabi.

mesaj attım

yettim. sanırım work and holiday ile ilgili bir sorunuz var. aradığınız cevap şu dökümanda var: turkey.embassy.gov.au

transylvania pet shop

www.google.com.tr

Bu kadar aranan bir şey olduğunu tahmin etmemiştim,
Çok teşekkürler, bu gece rahat uyuyabileceğim sayenizde :)

amanıııınn varlığından haberdar bile olmadığım anılarım canlandıııı. çok teşekkürler hepinize :) vay bee en çok o köpeği severdim ben.

abi çok zekisin ya.

tamam taklit iyi de, so what?

hayır bir de şu var zaten, bir insan ırkını öğrendiğinde hüngür hüngür neden ağlasın? komikli video işte.

bir de böyle şey vardı, bir performans sanatçısı. 20 yıl önceki çok sevdiği sevgilisi gelip oturuyor karışısına. ağlaşıyorlar falan karşılıklı. o da komikliydi.

helal sana

kimsenin "hasiktir lan, inanmiyorum" deyip cikmamasi enteresan tabi. Asiri milliyetci insanlari canlandiriyorlar ama sonuclar gelince hepsi Martin Luther King.

DNA testi sonuçları gerçektir diye düşünüyorum. İnsanların ağlaması da gerçek olabilir, çünkü ağlayan tanıyorum. Kendisine bir kavgada "Saf Türk bile değilsin, ne konuşuyorsun. Türklüğün kadar konuş" tarzı bir şey söylendiğinde çok ağırına gidip kavgayı bitirip köşesinde yıkılan birine şahit olmuştum mesela. Bana saçma geldi ama insan kendini tamamen buna bağlamışsa yıkıcı da olabilir.

Belki buradakiler oyuncu olabilir, belki değil de; bunu yapmayan yok değil gerçekten. Bu çok inançlı birine "Allah aslında yok"u kanıtlayıp bütün inandığı değerlerin bir anda yıkmaktan çok farklı değil. Ne bileyim, bilmemkaç yıl sonra evlatlık ve asıl annenin de ölmek üzere olduğunu öğrenmek gibi bir etki yaratabilir.

tirt hocam ya
kart oyunu
sana gelmez yeni basliyorsan bir suru parca harcaman gerekli

"pay to win" dedikleri türden bir oyun, para harcamadan tadını çıkaramıyorsun pek, güzel desteler oluşturmak, rekabet edebilmek için vs

ilk 40-50 oyundan pek keyif alamayabilirsin çunku en başlarda genelde yenileceksin sonra kartların guçlenmeye başlayınca keyif alırsın. pay to win olayına çok katılmıyorum çunku kendi sefmentindeki insanlarla eşleştiğinden hiç para harcamasan da 2 yenilir bir kazanırsın

götürülür bence, türkçe dublaja götür ama, daha uygun bir kitle olur :{

götür götür ama marvel filmleri ile kıyaslayıp beğenmeyebilir. ben geçen gittim arkamdaki ergenler kaptan amerika, iron man ile falan kıyaslıyorlar warcraft'ı. yani yiğen bazlı düşünecek olursak vizyondaki marvel filmi daha iyi olabilir. warcraft dünyasını biraz bilmek lazım bana kalırsa sevmek için.

gündüz matinesine götürün. geceler büyüklere kalsın pls.

+13e takildik. angry birds gibi salak bir filmi izlemek zorunda kaldim :(

www.imdb.com

en az 10.000 oy almış, puanı 8 ve üzeri, 2014-16 arası, abd filmleri.

değiştirmek, kendin yapmak istersen link: www.imdb.com

Donanmada aktif denizaltilar var.

Askeri amaclar disinda su alti arastirmalari icin kullaniliyorlar.

Türk donanmasına ait aktif denizaltılar var tabi ki. Ben Kocaeli'de oturuyorum. Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı burada. Ben körfezde gördüm bir iki kez. Genellikle sefere çıkıyorlar ve uzun süre sonra dönüyorlar. İlkel gibi görünmelerine rağmen çok stratejik araçlar. Olası bir savaş durumunda tespit edilmeden günlerce saklanabiliyorlar. Hele ki ABD'nin ürettiği nükleer enerjiyle çalışan denizaltılar aylarca denizlerde kalabiliyor. Yine Kocaeli'de denizaltı müzesi var ama hiç merak edip girmedim içine. Girenler içinin çok dar olduğunu söylüyorlar. Örneğin yattığın zaman kafanın üzerinde 15-20 cm boşluk oluyormuş. Denizaltılar balistik füze taşıyabiliyor. Bu Ege'deki bir Türk denizaltısının İran'ı vurabilmesi demek. Onun haricinde torpidolar sayesinde gemileri batırabilirler. Savaş dışında lojistik destek amacıyla kullanılabilir.

savaş gemisinden savaş dışında kullanım alanı olmasını bekleyemezsin. sualtı araştırmalarında kullanılanlar 2-3 kişilik sivil denizaltılardır. arama-kurtarma, sat- sas komandolarının operasyonlarına katılma gibi dolaylı görevleri olabilir.

www.dzkk.tsk.tr

şuan 13 faal denizaltımız var, ayrıca kendi denizaltılarımızı üretiyoruz. 2020 yılına kadar yenileri suya inecek.

ikinci dünya savaşı sonrasında nükleer denizaltılar ön planda. kendi enerjisini üretiyor bunlar. los angeles class submarine yazıp araştırabilirsin. tabi yanıbaşında nükleer çekirdek olması bir o kadar aptalca. okyanus aşırı görevler için ideal. ayrıca harpoon denilen sudan karaya füzeler mevcut bunlarda. bizim yeni denizaltılarda da var bunlardan.

1-dünyadaki bütün donanmalarda aktif denizaltılar var. görevleri de gemilerin görevleri neyse o. ancak bunların nükleer güçlü olanları nükleer füzede taşır.
ayrıca araştırma denizaltıları da var. bunlar diğerleri gibi iri olmasalar da çok daha derine dalabiliyor ve su altı araştırmalarında kullanılıyorlar. titaniğin keşfinde bunlardan kullanıldı.
2-yok.
3-nükleer denizaltı der geçerim. ikinci dünya savaşı dönemi denizaltılar belirli zamanlarda su üstüne çıkmak, sürekli yakıt ve su ikmali yapmak zorundaydılar. ancak güncel denizaltılar nükleer güçle çalışır, tüm görev boyunca gerekirse su üstüne hiç çıkmayabilirler. yani ikinci dünya savaşı denizaltıları ile şimdikiler arasında devasa bir teknolojik uçurum var. eğer istanbuldaysan rahmi koç müzesinde ikinci dünya savaşı dönemi amerikan tench sınıfı uluç ali reis denizaltısını gezebilirsin. 1944 te yapılmış ve japonlara karşı savaşmış.
not: pardon müze bölümü gözümden kaçmış :/

çanakkale'de birkaç kez görmüştüm yüzeye çıkmış halde

1)tr.m.wikipedia.org:Türk_Deniz_Kuvvetleri_denizaltıları
Ay gür ve preveze sınıfı aktif şuan
2) uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıyordu Meksika kartelleri, araştırma, denizaltı hatların tamiri Vs var gayet kullanım alanı
3)elbette gelişti özellikle son zamanlarda nükleer olmayan ve atmosferden bağımsız (uzun süre sualtında kalabilen yakıt hücresi Vs kullanan) denizaltılar için araştırma geliştirme sürüyor nükleer olmayıp 15gün gibi süre sualtında kalabilen denizaltılar hali hazırda var ve özellikle almanlar Hindistan Çin Vs bu süreyi uzatmak için uğraşıyor. Nükleer denizaltı için ise maliyet ve ısı imzası düşürmek için uğraşıyor nükleer güç sahipleri. Olayı gizlilik olunca ister istemez teknolojik gelişimini sürdürmek zorunda haliyle. Valla donanması olan her ülkenin öyle veya böyle var denizaltısı.

şu linkteki arkadaşın bu konuda bi sorusu vardı o aklıma geldi;
www.eksiduyuru.com

halihazırda var olan not alma programlarından birini kullansan olmaz mı bu iş için? evernote vs.

Fanda peak sirasinda hareketin es merkezli olmamasindan kaynakli oluyordur.

Eski masaüstü bilgisayarimda güzenli olarak böyle hatali baslardi, fanlari elle durdurup tekrar serbest birakarak yeniden dönmelerini saglar, ses kesilene kadar devam ederdim. Fanlar kalitesiz, ömrünü tamamlamis olabilir. Ritmik bir ses ya da titresim gibiyse gecerli. Hddnin vs kafasinda bozukluk varsa vs elbette götür, ama dediklerinden ancak bu kadar yardimci oluyorum.

böyle bir iki kere olmuş bir arızayı servise izah etmek zulüm oluyor. açılışta o hatayla karşılaşmazlarsa ne kadar test ettiklerini iddia etseler de tamir etmeden geri yolluyorlar. o sebeple tereddüt ettim yollamakta. kesin eminim diyemem ama bana da fan sesi gibi geldi açıkçası hdd'den çok. telefonla sesi kaydedip buraya koymayı düşündüm de bir daha açtığımda ses kesildi dediğim gibi. pc çok pek eski değil yalnız, bu yaz yeni aldım. fanın eskimesi pek olası gelmiyor o sebeple. ancak geçen seferki klavyeye çay dökülme muhabbetinden sonra tekrar assembly edilmesi düzgün yapılmamış olabilir diye düşündüm. teşekkürler cevap için.

benim laptop muntazaman çıkarıyor bu sesi, vurunca düzeliyor bazen yani ses çok rahatsız edici ama ekstra bir soruna sebep olmadı şimdiye değin

Benim sony laptopa da aynısı olmuştu, servise gitti malesef. Ama halloldu.

ses hoş değil ya hiç. baya titretiyor bilgisayarı yoğun bir gürültü eşliğinde, az önce yine oldu. bir dahaki sefere telefondan videoya çekip yeni bir duyuru açıp dinleteceğim.

okumadım ama başlığa hak veriyorum

... cunku insanlar dusune dusune degil, koyala & yapistir'la yasiyorlar.

Ahahahah direksiyon yumuşak
Neden?
Çünkü havası soluk.

Baştan sona okudum, vakit kaybı. Her şeyi bildiğini iddia eden ama onu da bilmeyen ergen feryadı

Virajı dıştan alma dışında katılıyorum. Viraj apeksden yani virajın tepe noktasından alınırsa maksimum hızda en az merkezkaç kuvvetiyle dönersin virajı. Daha düşük hızlarda daha konforlu sürüş anlamına gelir bu. Viraj tipine göre de virajın içinden dışına mı, dışından içine mi girmen gerektiği ve aynı zamanda aracın önden çekişli ya da arkadan itişli faktörü de önemlidir.

Lastik konusunda kimsenin dediğine bakmam. Almanya'da her sene yapılan adac testleri var. İki tip lastik için testler yapıyorlar. Ben binek araçlar için olan günlük kullanım test sonuçlarına bakarım. Marka tercihim de Nokian olur genelde. Lastiklerinin raf ömrü, enerji sınıfı, yağışlı hava performansı, optimum performansda çalıştığı sıcaklık araları da dikkat ettiğim diğer parametrelerdir.

Hepsinde çok haklısın, bir tek viraj konusuna katılmıyorum. Virajlarda dış şerit daha iyidir diye bir şey diyemezsiniz. En hızlı gidilebilen çizgi dış-iç-dış geçişidir. En hızlı olmasının sebebi aracın en iyi bu şekilde tutunmasıdır, bu da aslında en güvenli çizgidir (hızlı gitmekten bahsetmiyorum, normal hızlarda en güvenlidir).

Ama benim de gözlemim insanların viraja olması gerekenden daha erken girip viraja girdikten sonra tekrar direksiyon kırmak zorunda kaldıkları.

ayna konusu garip geldi herkesin ayari kendine :)

change.com araxılığıyla dünyayı kurtarma girişimlerinize bir son verin kampanyası başlatmak istiyorum bende.

KaraSakall ne yapılsın istiyorsun peki? Bir ikinciside change.com değil org

direkt olarak onedioya mail ataılabilir. change.orgun işe yaramadığını düşünenlerdenim.
ayrıca rahatsız olmuyorum. takip etmiyorum çünkü o siteyi.

bence onedio gibi dandik siteleri takip etmesek daha iyi. hep diyorum, adamlar buzzfeed'in turk klonu. buzzfeed zaten clickbait krali berbat bir site, turk klonundan ne bekliyoruz ki?

ayrica change.org tam bir "toplumun gazini alalim" araci. harbiden change.org'da baslayip basariya ulasan ciddi bir hareket var mi?

@sutlu nescafe @fortisvita kesinlikle onedio'nun dandikliği konusunda hem fikiriz. Fakat change.org gibi platformlar bu tür olaylar için organize olmak ve haberdar olmak için birebir diğer türlü böyle durumların varlığından haberdar olmak biraz sıkıntılı. Görüşleriniz için teşekkür ederim.

sebebini @fortisvita belirtmiş.

hayatında hiç bir şey yapmayan tipler bir imza atıp dünyayı değiştirdiklerini ve bir şeyler yaptıklarını zannedip aslında sadece vicdan mastürbasyonu yapıyorlar. Günün sonunda etkisiz değersiz ve işe yaramaz bir şeye dönüşüyor

rahatsız oluyorum. sosyal medyadaki cinsiyetçi dil iğrenç boyutlara varmış durumda, onedio da bunun ekmeğini yiyor.

bu arada change.org üzerinden başlatılıp da başarıya ulaşan bir sürü kampanya mevcut.
soranların bir google'laması yeterliydi.
www.change.org
www.change.org
en.wikipedia.org

her kampanya başarıya ulaşamıyor tabii ki ama en azından birilerinin sesi duyuluyor.

Rahatsızsan girmezsin olur biter. Bu kafaya ne yaparak ulaşıyorsunuz öğrenmek istemiyorum.
Bahsi geçen siteye toplamda 10 kere girmemişimdir bu arada.