iş bankası iyidir işte klasiklerde, özellikle rusça çevirilerde. bende var rusça aslından çevrili tek cilt. artık öyle basılıyor sanırım. tam metin gibi bir not var mı bakarım akşam ama öyle olmalı.

iletişim iyi o konuda. ergin altay çevirmişti iletişim yayınları'nda suç ve ceza'yı. o olmazsa sabri gürses'in çevirisi can yayınları'nda. en olmadı iş bankası'nın var, mazlum beyhan çevirdi.

bildiğim kadarıyla nihal yalaza taluy'un çevirisi yok suç ve ceza için. olsa ilk onu önerirdim. o olmadığı için ergin altay diyorum. tam metinden çevirmiştir o da.

iş bankası veya iletişim. tam metin ikisi de. ikisinden de okunabilir. seçim yapamadım şimdi.

ışıklı aletleri öneririm, türkiye'den alınmayan kobo ve kindle arasında karşılaştırma yapamıyorum ama türkiye içi olsa kobo derdim cevap olarak. kobo'nun satıcısının d&r olması sebebiyle ülke içinde kitap alması kolay çünkü.

Okumak durumunda olduğum kitaplar genellikle ingilizce ve fransızca. Türkçe'yi kendi özel okumalarım için soruyorum. Türkçe kitaplar ikinci planda yani. Işıklı olan da paperwhite oluyor sanırım.

evet ışıklı olan paperwhite. en son çıkan nesil paperwhite 3. 2015'te çıktı. eğer korsan takılacaksanız ikisi için de bir fark yok diyebilirim. sadece kindle'da dosyaları mobi'ye çevirmeniz gerekiyor. onu da calibre yapıyor. kindle direk olarak amazon kindle store'a bağlanıyor. devasa bir kitap arşivi var ama türkçe yayınlar yok.

şu ışıklıyı bir ben sevemedim galiba. eğer kitapların çoğu ingilizceyse amazon'a göz atın. bulunuyorsa çokça -ki bence bulunuyordur- kindle alın derim. türkçe kitap işini halledersiniz.

paperwhite fazla pahalı geldi şimdilik ışıksız bir model buldum sanırım onu alıp daha sonra gerekirse ışıklı kılıf alacağım.

işte ben de buyum. kindle touch var bende de. ışıklı kılıfım var bir de tepe lambam var. paperwhite modeli beni rahatsız ediyor biraz. ama seveni çok.

paperwhite ücretinin hakkını fazlasıyla veren bir cihaz, zorlayıp onu almanızı tavsiye ederim.

klasikleri gutenberg.org üzerinden arama yapıp ücretsiz bir şekilde indirebilirsiniz. kindle formatında da bulunuyor kitaplar orada. yeni kitapları ise ya amazon'dan satın alacaksınız ya da torrentten indireceksiniz.

ben sahibinden.com üzerinden ikinci el kindle paperwhite almıştım. çok da memnunum. ordan kovalayabilirsin.

ingilizce okuma yapacaksan paperwhite 3 al.
ben kullanıyorum acayip memnunum.
türkçe kitap konusunda sıfır ama.

b rh + :)
istanbul.


ekleme: şimdilik kan değerlerim üşük. kan verme durumum yok ama kendimi toparlamış olduğum zamanlar için burada kalsın yine de.

AB+

0(-)
Edit: 0+ hanım kızlarımız selam mesajı gönderebilirler. Neticede zıt kutuplar birbirini çeker diyorlar.

Edit: Oha şaka yaptım atmayın mesaj falan.

O +

A +

0+

Veritabanı yapıyorsak şehirlerinizi yazsanız iyi olur.
AB Rh(+) İzmir

0 Rh + (İzmir)

Yalnız 16 Ekim öncesi kan veremem kızılay'a verdiğim için :)

0 Rh -

0+ lakin benim kanım bana yetmiyor, başkasına hiç veremem.

0 rh+

0+

0 rh + oha bizden ne cok var.

istanbul, brh+

0+ izmit.
ama 22 yıldır bir kere bile kan veremedim, almıyorlar :/

b -

ama askerde baktırmıştım, ana-babayla uyuşmuyor. o yüzden yanlış da olabilir.

"belki lazım olur bulunsun burda:)"

emin ol kan ihtiyacı olan birisi kan aranıyor duyurusu açmak yerine,

eski duyurular arasında kan grubuyla ilgili başllıkları aratıp kim bilir ne zaman yazılmış başlıklardan yazar beğenip o yazara mesaj atıp sabırla cevap gelmesini bekleyecektir, kesin yani.

A - (ankara)

0 Rh +

a rh+ buenos aires

A rh (-)

İstanbul

0+ ankara

aynen yazın bunu favorilere atalım

sigaram yok içkim yok hastalığım yok.
mis gibi tertemizim çok şükür.

0 rh+ dediler en son.
istanbul

A +
istanbul

AB+

B- ist

hortlatalım da lazım olur

0 rh+

hortlamışken devam ettirelim bari...

0 rh +

ankara

Edilmeyebilir. Bence telefonla arayıp sorun.

Ya ben bunu yaptim, kabul etmislerdi. Bence dene.

Mart'ta doğdum ama sonbaharı daha çok seviyorum ben.Kış ikinci tercih ama Mart- Nisan arası ne giyileceği belli olmayan ayarsız mevsim olduğu için pek sevmiyorum :)

Mart dogumluyum. Mart aslinda ilkbahar geciyor ama ben kistan sayiyorum, ilkbaharda depresyona giriyorum genelde, kis <3

kışın doğdum. kışı, karı severim.
karı derken yanlış anlaşılmasın..

Nisan'da doğdum ama ilkbaharı hiç sevmem. Sonbahar iyidir.

Yaz doğumluyum, kış insanıyım.
Yazı hiç sevmem.

ilkbahar doğumluyum sonbahar en sevdiğim

kışın doğdum, baharı severim, yaz insanı olduğumu söylerler.

Ben güneşli cıvıl cıvıl hava seviyorum yaz sıcağı yaşatmayan. Bahar aylarını çok seviyorum aslında ve mayıs doğumluyum.

Ancaaak..Şu bahar alerjisi...Ne zaman bahar gelse mayıs gelse ben hapşu hapşu, gözler yaşlı dolaşıyorum polenlerden falan.

Yani ben seviyorum da o beni sevmiyor :..(

kışın doğdum kışı severim. askerde olmadıkça tabii.

Kışın doğdum ama tam bir yaz insanıyım:)

Kış doğumluyum ama ilkbahar seviyorum = yok

Martta doğdum, ilkbaharı seviyorum ama Mart ayını çok sevmiyorum çünkü soğuk oluyor. Kıştan da tiksiniyorum :/

kışın doğdum, kışı seviyorum.

Aralık ayında doğdum ve kış mevsimini çok severim. Bana soğuk olsun, buz olsun, kar olsun, pus olsun!

Kış mevsimi bana mutluluğu çağrıştırır her zaman çünkü doğum günüm var, birkaç gün sonra yeni bir yıla giriyoruz, herkes yılbaşı telaşı içinde oluyor, birbirine hediyeler alıyor, heyecanlanıyor. Gerçekten şahane bir ayda doğduğumu hissediyorum.

Kış haricinde ilkbaharı da çok severim çünkü doğa uyanıyor, her yer mis gibi çiçek kokuyor, hava açık olsa da serin olmaya devam ediyor. Hem çocukluktan beri ilkbahar okulların kapanmasının yaklaştığını müjdelerdi bana, hala bu şekilde hissediyorum, mutlu oluyorum çünkü öğrenciliğim bitse de meslek dolayısıyla okullardan hala kopamadım.

Var. Ocakta doğdum kış seviyorum. :)

petekpare +1, belki egeliyim diyedir bilemem. bahar-yaz geçişi benim sevdiğim havalar.

aralıkta doğdum. en çok sonbaharı, sonra kışı seviyorum. özellikle yağmuru o kadar çok seviyorum ki az önce yağmur başlayınca işi gücü bırakıp yağmuru seyretmeye cama koştum.

Mart doğumluyum, ilkbaharın sonu + yaz insanıyım

Eylül doğumluyum ve çöl sıcaklarını seviyorum. Güneş enerjisiyle yaşayan insanım.

İlkbaharda doğdum. İlkbaharı sevmiyorum, en sevmediğim mevsim olabilir. Sonbaharı seviyorum.

yazın doğdum, yaz insanıyım. kışın beyin hücrelerime kadar donuyorum.

ağustos doğumluyum allah belasını versin her sene geberiyorum 40 derece yapış yapış nemli istanbul sıcağında

var. sonbahar çocuğuyum (:

1 haziran doğumluyum. kışı o kadar seviyorum ki 60 yaşına gelsem bile çocukluk heyecanımı kaybetmeyeceğim tek alan kış olabilir. istisnasız her sene eylül-ekim dedin mi özellikle sibirya'daki şehirlerin hava durumlarını takip etmeye başlarım. keza yaşadığım yerin de. sonbaharın üşüten, "üzerime bi şey almam lazım" dedirten ilk anı kadar özel ve güzel şey azdır. bir yere taşınacaksam, şehirle ilgili aklıma gelen ilk sorulardan biri "kışın soğuk olur mu, kar yağar mı?" olur mesela... örneğin italya'ya yerleşecek olsam roma'da yaşamaktansa küçük bir kuzey italya şehrinde yaşamayı tercih ederim. kışın kar yağıyo çünkü. evet.

nisan'da doğdum. ilkbaharı severim. sonbaharı severim. kışı çok çok severim. yazı hiç sevmem. misal şimdi yaz bitti bitiyor ya, bayram ediyorum. adeta dirilmeye başladım.

Temelde var, küçük bir açıdan yok. Yazın hastasıyım ve Ağustos ayında doğdum. Bu açıdan tutuyor ama ben Ağustos ayını hiç sevmem çünkü yazın son ayı. İçimi hüzün ve telaş kaplar, zamanı tutmaya çalışırım. Mayıs'ın ikinci yarısı ve Haziran'ı çok seviyorum. Yazdan başka mevsimi mevsimden saymam, geri kalan zamanda sadece yazın gelmesini beklerim.

mart basi dogumluyum, yazi severim. kistan soguktan hoslanmam

Yazin dogdum kesinlikle yazi severim.

aralık'ta doğmuşum.

soğuğu hiç sev-e-miyorum, herkes daha tişört giyiyorken ben çoktan üşümeye başlamış oluyorum. ve alerjim var muhtemelen.

fekat çok sıcağa da dayanamıyorum, bodrum'da bir akşam vakti havuz başında sıcaktan bunalıp bayılmışlığım var.

istanbul için söylüyorum; mayıs, haziran, temmuz'u seviyorum.

deli gibi var hem de... kasım doğumluyum; sonbahar ve kışta bildiğin mutlu oluyorum.

lanet bir yazı geride bırakmaya çalışıyorum hala. hava güneşli olduğunda mutsuz oluyorum. 2-3 haftaya tam anlamıyla istediğim havalar gelecek. bu mutluluk işte. yaklaşık 6 ay da kalacak o istediğim hava.

şimdi onlar düşünsün...

İlkbahar doğumluyum, ilkbaharı çok severim ama yaş ilerledikçe sonbaharı daha sever oldum.

yazın doğdum, sonbahar ve ilkbaharı severim. yazı sevmem pek hatta :)

Yaz doğumluyum yazı seviyordum. Son sıcaklık artışları sıktı, artık yazı sevmiyorum. İlkbahar ve sonbahar güzel. Kış zahmetli. Bir yere gideceksin on kat giy çıkar. Atkısı eldiveni şemsiyesi paltosu çizmesi...

kışı severim mayıs doğumluyum

Yaz kis spor ayakkabi giyiyorum ben. Beyaz spor ayakkabiyi her kombine yakistiriyorum. Cok kurtarici bi parca.

Spor ayakkabı. Bot icin de erken degil bence hani cok kislik botlardan degilse, giyenler gordum ben yagmurda.

Normal spor ayakkabi, bazen goretex spor ayakkabi.

Ben de yaz kış spor ayakkabı giyenlerdenim. Kar çamur olmadıktan sonra bot giymem kolay kolay.

spor ayakkabı giyiyorum ben de, bugün keşke biraz daha kışın giyilecek bi ayakkabı giyseydim diye düşündüm açıkçası maç yapmış çocuklara döndüm çünkü.

sipor ayakkabı ve casual.
örnek: www.google.com.tr
www.markafoni.com

ben son raddeye kadar spor ayakkabı giyiyorum artık olmayacak durumda 12839123 kilo harleyleri devreye sokuyorum sonra spora devam.

gün itibarıyla yağmur çizmesi sezonunu açtım.

Spor ayakkap giyerim. İzmir'in yağmurlu günlerinde su geçirmeyen spor ayakkap giyiyorum ama.

az yağmurlu ise spor ayakkabı, çok yağmurlu ise www.decathlon.com.tr

deri ayakkabı. sizin dalga geçtiğiniz deri ayakkabılarım ;_: ne ıslanıyor ne terletiyo.

babet giyiyorum.

Son iki gündür bot giyiyorum çok mutluyum :) İzmit soğuk yağmurlu

spor ayakkabı. kar zaten yağmıyor. çılgınlar gibi yağmur yağmadığı sürece bot giymiyorum. bazen deri oxford. gerçi el yapımı oxfordlarim çalındı geçen. acısı çok taze :((((

evet, evlat sevgisi gibi. çocuğum olsa belki bu kadar sevebilirim. ama uzun bir süre bir hayvanla vakit geçirmek, onun sorumluluğunu üstlenmek gerekiyor. sonrasında hayvanlara karşı daha yakın hissediyorsun kendini.

Tarif edemem. Saygıyla sevdiğin insanlar vardır ya, onun gibi.

Bunun cevabı da anne olunca anlarsın gibi bir şey. Yavru bir kediye birkaç gün bakmıştım. Bebekten hiçbir farkı yok. Çocuğun gibi oluyor bi süre sonra...

Henuz connection kuramadigin icin cok anlamiyorsun.karekteri sana uyan bir hayvanla karsilastiginda bildigin aileden birisi olup cikiyor.

Su duyurumda resimleri var,bu arkadaslar dogduklari gece ilk ucaga esek yukuyle para odeyip turkiyeye geldim ben.evden cikmadik uzun sure.

www.eksiduyuru.com

normal hissettiklerin geçen bir yerde okudum insanların sadece %15 i kedi seviyormuş çok küçük bi azınlığız aslında.

Kedi sevmeyeni anlarım da hayvana neden "hafiften tekme atmak"? Pamuk gibi insanım normalde, sokakta kendi halinde oturan kediyi kovalayan iki katım yaşındaki kadına bağırdım, size zararı yok, ellemeyin yeter.
Bu azarlama seansından sonra, kedi sevgisi galiba çok acayip bir şey ya. En yakın arkadaşımın kedisi beni ailesine kattı, otururken gelip saç diplerimi temizlemeye çalışıyor falan, kendimi seçilmiş hissediyorum, "aman da teyzesinin tontiriği" diye saçma sapan seviyorum hayvanı.

ne güzelmiş ya siz anlatınca imrendim. ben de öyle bir şey yok maalesef. köpeklere karşı büyük merhametim vardır gözlerinin içine bakamam. veek veek diye ağlar gibi ses çıkardıkları zaman canım çok yanar ama öyle sadece bir kediyi bir köpeği sorumluluğunu alacak kadar sevemem. ama çocukken tavşan görmek için büyük risklere girmiştim. birde leyleklerle atları çok severdim. belki de eğitimle alakalı çocukken hayvan sevgim pekiştirilseydi şimdi kedilerle mutlu olan biri olabilirdim. ya da yue'nin dediği gibi doğuştan.

bir kaç haftalıkken aldık, annem kendi oğlu gibi sever. ev kedisi ama bir misafir bile tekme atmaya kalksa muhtemelen komaya sokana kadar döverim, kimse alamaz elimden.

kardeş, evlat sevgisi gibi.

edit : çocuk gibi karakterleri var hepsinin, dışardan bakan için hepsi kıllı tüylü yaratıktan öte görünmez.

tekme mi? sevmek zorunda değilsin de, hafiften de olsa "tekme" nedir? savunmasız bir canlıya ne tekmesi?

evet evlat sevgisi.

dostum kedileri sen korkutuyorsun galiba çağırınca çoğu gelmiyor

evine taş koysan seversin ya bi süre sonra. ben deli gibi korkardım kedilerden şimdi ikinci kediyi kafamda yatırıyorum yani çünkü benim. bi kere kendi hayvanını sevmeye başlayınca da diğerlerine daha empatiyle yaklaşıyor daha tatlı buluyorsun ama sokaktaki kedilerin %1ini falan seviyorum. sonuçta sokaktaki insanların %1ini bile sevmiyorum görece iyi. ayrıca hafiften tekmeden kastın inşallah ittirmek falandır :')

senin gibi biri bunu asla anlayamayacak.

freya bazen gözlemliyorum bazılarında hayvan sevgisi ile insan sevgisi ters orantılı işliyor gibime geliyor. facemde hayvanlarla ilgili bir sayfa var, sayfa admini hayvanlara övgüler düzerken o. çocuğu insanlar, sizin kafanızı şöyle kırmak, burnunuzu böyle dağıtmak isterdim gibi yazılar yazıyor. mesela bak burda da adam yazmış kedime zarar veren olursa onu komalık ederim gibi. bence bir hayvana çocukca sevgiyle bağlanan insanlarda böyle piskopatça davranışlar olmaz diye tahmin ediyorum. masumca seven vardır elbet ama kimileri dışlanmışlıktan hayvanlara sığınıyor, kimi de show yapıyor diye düşünüyorum ben.

Boyle kucagina alip sikmak minciklamak istiyorsun. Sahsen her kediyi o kadar sevmiyorum. Bazi kedileri kucaklayip uyumak istiyorum ama bazilari o oyle degil. Kedisine gore.

Senin gibi adamları dövüyorum ben. Çocuklardan daha çok seviyorum kedileri. Sevmesem gene döverdim gerçi senin gibi adamları. Kendinden güçsüz ve zararsız bi canlıyı tekmelediği için.

Ben de senden güçsüzüm ama sen de beni döveceğini söylüyorsun. Abim de seni dövsün mü? :)

Benim kedim öldü, iki sene once 8 martti tarih. on bes yildir arkadasimdi o benim, o gun tum hayatim degisti. kedi sevgisi boyle bisey abi, sevgisi baska paralel, ayriligi baska.

o kedinin gırrr yapması yok mu?
o yeter.

ya bir tane resim görmüştüm, kedi vardı ve şöyle diyordu:
-bana yemek verme ama yemeğimi de dökme, bana su erme ama su kabımı da devirme, beni sevme ama bana zarar da verme.

o aklıma geldi nedense.



cevap olarak da şöyle diyeyim; evet, hiç kimse bir şeyi/birini sevmek zorunda değil. bu yapısal bir şey bence, hamurunda yoksa olmuyor işte. bazıları gibi "hayvan sevmeyen insanı hiç sevmez!!!111!!" diyemem çünkü cidden hayvan sevgisi aşırı olanlar insan da sevmeyebiliyor ya da hayvanları sevmese de insanlara çok değer verebiliyor, bunu çoğu kişi de görebiliyordur zaten. ben kedileri, köpekleri görünce üzülüyorum. çünkü bana göre, insanın bir eksiği olsa "ben açım, susadım." vs. diyebiliyorlar ama bunlar maalesef öyle değil. bu şehirleşme giderek onları daha da zor duruma düşürüyor, doğal yaşamlarını giderek daraltıyor, yok ediyoruz. üzülüyorum işte. elimden gelse hepsini doyuracağım, bakımlarını üstleneceğim ama yapamıyorum.

Bir defasında hasta olmuş ve iki gün yatağından kalkamamıştı. Onun başında iki gün boyunca üzüntüden ağlamıştım. Çevremdeki bütün insanlardan daha çok sevdiğim bir evlattır benim için.

Haysev'e mail atın,
[email protected]

Ekleme: Haysev'in acil grubunda paylaştım fotoğraflarla birlikte.

@buff çok çok teşekkür ettim, link paylaşabilir misin?

@vcellist mesaj attım

kayipkopek.com sitesinde de ilan açın, facebook sayfalarında paylaşıyorlar. ordan da çok kişiye ulaşır.

www.facebook.com

Buraya da ilan verin lütfen paylaşırlar hemen

BULUNDU ! mıncır evine döndü arkadaşlar, yardım eden destek olan herkese ve tüm ekşi duyuru ailesine teşekkür ederiz. duyuru saatlerdir başta kaldı bu beni çok mutlu etti modlara ayrıca teşekkür eder, iyi geceler dilerim.

evet

var, kullanıyorum.

şu ana kadar sadece askerlik işleri ve gss için kullandım. başka fonksiyonlarından haberim yok.

yurtdışında yaşıyorsan işine yarıyor. ben de var.

vardı eskiden. sonra şifreyi kabul etmedi nedense. ben de gidip yeni şifre almadım. ara sıra banka sayfaları üzerinden giriyorum. eski şifreyi istemiyor :)

Yok bende hic almadim kullanmadim.

yok, gerekince internet bankacılığından hallediyorum girişi.

Evet

var bende kullanıyorum

Var, kullanıyorum.

evet?

Evet.

Kullanmadim, yurtdisinda yasiyorum. Ihtiyac da duymadim ama hic

Benim yok, çok sıkışırsam banka üzerinden girebiliyorum.

yok ama mahkeme için lazımmış sanırım, almam gerek şifre.

Evet. Kurcalamayi da seviyorum.

var da şu an kullanamıyorum, unuttum.

Evet çok pratik

Şifrem yok ama internet bankacılığı üzerinden giriş yapıyorum.

yurt dışında yaşıyorum. yok. hiç ihtiyacım olmadı.

ilk defa şifre alacaksan 2 lira. unuttuysan 5 lira.

evet , ben de vize için sigorta dökümü almak için bazen de sigortayı yatırıyolar mı diye kontrol etmek için kullanmıştım.
başka fonksiyonlarından benim de haberim yok.

kullanıyorum. şifremi de en az iki kere unutmuşumdur. boşuna gidip pttye para vermeyin. şifreyi unuttum kısmından basitçe çözülüyor. yakınından biririnin tc'sini falan istiyor.

Herkesin yok, alırsan oluyor. Postaneden alınıyordu şifreler. Unutursan yeni şifre almak zorundaydın. Şimdi unutunca ebenin tcsini falan verince yeni şifre alabiliyorsun AMA internet üzerinden SIFIRDAN şifre oluşturma imkanın var mı bilmiyorum.

El-cevab; benim var, kullanıyorum.

passiflora.

Ot

papatya çayı iç.

Kedi.

Passiflora

Sevdigin herhangi bir icki

1.

Ben 2. Ye yakın bir sey kullanıyorum ama 1 daha şık duruyor.

görüntü olarak aynı gibiler ikiside.bu sebeple markadan ötürü spigen diyorum.

1 çok kalın, o ne öyle, telefonun yarısı kadar kapak kalınlığı var.

2 diyorum.

spigen al pişman olmazsın. ancak adamların ofis numarasını ara ellerinde stokta kalmıyor bazen :)

2 diyorum

2. aldım gayet memnunum.

Roll on guzel. Sebamed var, butcen varsa cok guzel o. Yoksa da axe al.

bence en iyisi deotak. bunlar aynı gün kokutabiliyor. deotak çok etkili.

cildine katman şeklinde olacak bi şey sürme bence. bunlar kimyasal hep :/

bana stick daha etkili gibi geliyor. ama tamamen kıçımdan sallıyorum tabii.

Dus sonrasi karbonat ve pudra kullaniyorum, dus almadigim gun ise rool on kullaniyorum.

stickler çok iyi ya. rexona kullanıyorum ben, pembe olan

poyraz karayel ilk sezon

elbette ; kayıp.

'Kuzey Güney'i izlenebilir bir dizi olarak nitelendiriyorsan bütün dizileri izleyebilirsin; onlarca var.

Poyraz karayel

tesbihi koluna tak daha güzel olur

Kötü dostum ya, Osmanlı tuğralı doblo kullanmıyorsan gerek yok bence.

güzel değil. deri bileklik tak takacaksan.

izmir'de bu bileklikten takmayanı zikiyorlar sanırım.
bunu takıp cool olduğunu sanan gerzekler çok.

İdo değilsen çok korkunç.

an engineer & Lim5 +100000

tuğralı doblo ve tespih+1

ben takmazım. hoşuna gidiyorsa tak, abartılara kulak asma. hayat senin hayatın, masaya yumruğunu vur ve kendi kararını kendin ver beybi.

ben begenmedim alma bence.

çirkin

cok baydı bunlar. biraz modası gecti.

'tuğralı doblo ve tespih'i görüyürum ve arttırıyorum "semt çocuğu" modu. hiç gerek yok +1

Nein.

Alma, çirkin.

yapma. deri kullan.
massimo dutti de güzel bileklikler var.

sürekli cafede nargile içip herkese "sıkıntı yok karşim" diyorsan tak. araba anahtarı cüzdan ve sigara paketini masanın üzerine koymayı unutma

Erkek sadece saat takar ha bir de küpe.

kötü yahu bunlar :/

illa bileklik istiyorum dersen aşağıdaki linke bakmanı tavsiye ederim 5 senelik bi bilekliğim var buradan hala taş gibi. ankaradaysan karumda şubeleri var görüp deneyip alabilirsin

www.facebook.com

Alma, çok çirkin.

Çok istiyorsan bu tarz bir şey alabilirsin;
canlidergi.com

marketten jacobs bildiğim en ucuzu
ha bi de tchibo var pardon

çibo

tchibo guatemala grande veya african bulu , 2x250gram vakumlu pakette satılıyor, dikkat et hem çekilmişi var hemde kavrulmuş tane olarak. sonra pirinç havan blender kasmayasın :D

en ucuzu kurukahveci mehmet efendi. kendi dükkanında 35 tl mi ne kilosu.

Makinem öğütücülü. Çekirdek olması daha iyi olur killerbee.

hocam şahsi tecrübelerimden bir aneyykdooot paylaşmak isterim.

en güzel içimi ethiopia kahvesiyle aldım,annem ethiopiya dan yaklaşık 5 kilo kadar getirmişti, çok ucuzmuş kilosu 1 dolarmı demişti ne demişti. kavrulmamıştı, kendim 2 3 günlük vok tavada kavuruyordum, muhteşem oluyordu. eğer hakkaten çok meraklıysan bu işe , kendin kavurman çok daha fazla lezzet sunacaktır sana.

kavurma olayı da son derece basit, vok tava dedim elimde o vardı, hani ister istemez bir tabaka bırakıyor tavada temizlemesi zor olabiliyor, kazıma telle ovalama şeklinde. 3 günlük tahminen 2 avuç kadar bir kahve çekirdeği oluyor. açıyorsun altını çok aşırı olmayacak şekilde, tahta kaşıkla yada vok tavayı oynatarak kavuruyorsun, zaten bir süre sonra kararıyor, çok güzel kokmaya başlıyor.

sonra plastik olmayan bir geniş tepsi olur kap olur, aralıklı şekilde bırakıyorsun, soğudunda çıtır çıtır oluyor. ben pirinç havanda dövüyordum, taze ve iyi kavrulmuş olduğu için havanın ağırlığğıyla dağılıyordu hemen.

ve soğuduktan sonra demleyeceğim kadar dövüyordum, hava almayan her hangi bir kapta saklıyordum, yoğurt kabı, cam kavanoz olur,dondurma kabı olur. bekleme süresi 1 haftaya kadar uzatılabilir.

ve ben bunu çaydanlığın üstüne soğuk su koyup üzerine kahve ekleyip tıngırdayana kadar ateşe verip, 3 dakka demleyip içiyordum.

bir çok arkadaşıma eşime dostuma ikram ettim hepsinin poposu tavana vurdu.

Tchibo

Tchibo'da kahve alınca sana bir kupon veriyorlar. Sanırım 400-500 gramı tamamlayınca(emin değilim) 100 gram da hediye veriyorlar. Tabiki bir donanımölücüsügillerden olarak sürekli oradan alıyoruz.

internet sitesi ne zaman açıldı bilmiyorum ama tv de ilk reklamını gördüğümden (2013 ten de önce) beri, tchibo dan kahve alırım internet üzerinden, genelde 1 kilodan aşağı kalmıyorum 2 ay için çünkü anneme falanda götürüyorum evimiz ayrı. bir kere bi kupon verdiklerine denk gelmedim, en fazla bi broşür 1 2 3 tane poşet bu kadar.

hatta bavul mavul , mug falan bi sürü de abuk şey almıştım ama aldığım mug benimle dünyayı dolaştı hala sağlam orası ayrı.

bir kere sorun yaşadım, ciddi manada paranın üstüne yatma sorunu onun dışında bişey olmadı.

abi sipariş verdim 1 ay boyunca göndercez bu gün göndercez yarın göndercez dediler. sonra gelmiş geri gitmiş haberim yok ,sonra tekrar gönderin dedim göndermediler, 6 7 ay boyunca ticketleştik, ne parayı iade ettiler buna dair bir açıklama yapıyolar nede kargonun ne olduğuna dair, geriye döndüğü kesin onlar da ama sonrası bok.

ben kotu bir sey olacagindan korktugum icin icmiyorum. nadiren icersem bira icerim; o zaman da ikinci bardaktan sonra midem bulaniyor.

Benim. Fakat dînî sebepler DE var, sadece dinden ötürü sevmemek değil, anlamsız geliyor mesela. Üzgünken alkole sardırmaya çok müsaitim, eskiden sigara içerdim ve üzgünken sigaraya sardırırdım. Alkolü hiç içmedim değil, içtim, fakat çoğu zaman çok anlamsız ve tehlikeli buldum. Dinen de haram kılınmış olduğu için kullanmayı bıraktım.

Nesini seviyorlar anlamıyorum. Hadi içerken keyif alıyorlar diyelimki. Hangover olmak kadar kötüsü yok. Baş ağrısı, ağızdaki iğrenç tat vs ...

buyrun benim.
ne dini ne çevresel hiçbir sebebi yok
içmeyi de sevmiyorum içmeyi bilmeyeni ve sarhoş olup götü başı dağıtanı da sevmiyorum hatta nefret ediyorum bile diyebilirim sigara da aynı şekil
ergen de değilim :D

23 yaşındayım, alkol ve sigara kullanmıyorum, kullanmayı da düşünmüyorum. İlgimi çekmiyor bunlar. Lisede bira falan içmişliğim var, ama o zamandan beri hiç içmedim. Zaten o da arkadaş ortamında olan bir şeydi.

Tamam çok güzel, bu konuda yalnız olmadığımı bilmek harika. Merak ediyorum acaba seven birileri de çıkıp neden sevdiğini açıklayabilir mi :D

içkiden içkiye fark ettiriyor.genel bira,rakı flan içerken bi haz vermiyo evet veriyosa da mesela cola içerken aldığım zevk daha fazla.ama iyi bir şarap ya da baileys benim için gerçekten guzel içkiler.

@valkin rockefelle bak güzel bi noktaya deyindin. Ben rom severim mesela, biraz daha tatlı alkolleri.. Ama onun da aşırısı sıkıyor..
Daha çok "oo 6 bira alayım da evde demleneyim" ya da "dışarıda içtim yetmedi eve geçerken de bir şeyler alıp devam edeyim" gibi insanları merak ediyorum.

sosyal içicisin. güzel olan da o. kafaları çekmek kadar itici gelen bişey yok bana.

tadını sevip tüketen varsa viskiden ve şaraptan başka bişe içmiyodur zaten.olay tadı değil zaten hocam. arkadaşlarınla eğlenmek alkolle daha kolay.

ikisinin de tadı kötü ama insanın tat alma duygusu eğitilebilen, yönlendirilebilen bir şey. bir süre sürekli zorla da olsa içersen, 1 aya tadına alışırsın, 1 ay sonra da zevk alırsın. sonuçta farklı bir ruh haline de sokuyor, belli bir süre sonra keyif almak çok az sarhoş olmakla eşdeğer oluyor. sigarının da çok kötü tadı var, ama alışınca kötü gelmiyor ve seni bağımlı yapıyor. başta tadı kötü geldiği için bağımlı olmayacağını düşünüyorsun, ama öyle olmuyor. yemek yerine sigaraya para veren insanlar var.

ikisini de çok fazla kullandım birkaç sene. önce alkolü sebepsiz yere bıraktım. sadece artık istemiyordum. sigarayı ileride kanser olmaktan korktuğum için bıraktım. şimdi senin gibi yılda 1-2 kere bira olmayan bir şey içiyorum. birayı hiçbir zaman sevmedim.

susamışsam ve sıcak da bir gün ise bira içmeyi severim. ama normal vakitlerde ben de pek keyif almıyorum sadece bir müddet sonra oluşan sarhoşluk hissini yaşamayı seviyorum

Ben de bira içmeyi sevmiyorum, midemi bozuyor ve zorluyor. Ama tat olayı çok çeşitli bir şey, neler denedin ki?

@Adramelekhh rom, rakı, tekila, vodka, viski, absinthe, şarap, likör(malibu,baileys,jager vs) , çeşitli barların kokteyl ve mixleri...
Romu Cuba Libre olarak, şarabı şargoz, malibu'yu çikolatalı sütle içen biriyim yani o derece düşün. Arada bir de kahveye tat katsın diye baileys :D

tamam işte alkol kullanımının en doğrusu o zaten. alkolün en eğlenceli olan kısmı 2 3 bardak yada 2 3 duble olayıdır. bakma bizim millet bokunu çıkartıyo bende dahil.

iç baba iç. iç , doldur içecek o kedi buraya gelecek falan.

ben bi ara günde en az, 2-3 düzenli içiyordum. anahtar kelimeler "en az" ve "düzenli". Bunu fark ettim. Buna bağlı, bağımlı, devam etmek için alkole ihtiyaç duyan, aciz bişey gibi hissettim kendimi. içmiycem demedim, ama yokluğunda bi garip olmak, garip. Uyuşmaya ihtyiaç duymak, ayık olmaya dayanamamak. Ayık yaşasaydın bambaşka düşüneceğin şeyleri kaçırmak.. Neden yani. Bunları düşünürken isteğim azaldı. bayaadır içmiyorum.

Bira sevmem hiç, içmiyorum o yüzden çok uzun süredir. Ama rakı şarap vs sevdiklerim var.

Olabilir ya herkes sevecek diye bir şey yok. Ben de hiç şarap içemem,dokunuyor galiba.

bugün avrupa bile gençlerini alkolden korumak için çeşitli önemler alıyor, sınırlamalar getiriyor. hatta avrupanın en batılısı (coğrafi olarak) bile kendi kültürlerinden dolayı alkol alımını halka açık yerlerde yasak. amerikadaki durumu zaten biliyorsunuz. bence bu sebepler altında içmemen beğenmemen çok normal. akıllıcı davranıyorsun. paran cebinde, bedenin seninle :)

Çoğunluk baskısına kurban gitmişsin. Bu o kadar güçlü ve korkunç bir şey ki tamamen normal bir tercihte bulunsa bile insan kendini anormal hissedebiliyor. Normalliği çoğunluğun tercihinde aramanın tamamen kusurlu bir düşünce olduğunu düşünüyorum. Üzerine düşünülürse alkol kullanmanın ne kadar ahmakça bir iş olduğu görülebilir. Üç kuruşluk bir zihnin var ve sen onunla bir şeyler yapman gerekirken sırf gerçeklerden, düşünceden kaçmak, rahat hissetmek için onu yok etmeye kalkıyorsun?

Ben de alkol tuketmeyi hic sevmiyorum. Cunku cok pahali. Ocagim söndü.

23 yaşındayım. şu ana kadar ne sigara ne de alkol kullandım. dini sebeplerden değil, zararlı olduğu için.

bira içmekte zorlanıyorum tadı berbat geliyor. rakıyı mezeler güzelse seviyorum ama kötüyse onu da seve seve içmiyorum. votka rom viski vs sırf sarhoş olmak için içiyorum. yani aslında alkol sevmiyorum ve sürekli de tüketmiyorum fakat nadiren sarhoş olmak istiyorum o zaman içiyorum işte sevmediğim bi yemeği yemek gibi bi şey işte sonra kafayı buluyorum o hoşuma gidiyor...

aşırı kontrolcü insanlar içmez alkolü, benimde bi arkadaş var öyle , biraz rahat olun alkol rahat adam işi , kasıntıysan bulaşma sen alkolü değil alkol seni sevmiyordur zaten

adamin durusundan oturu.

oyunculuğundan ziyade duyarlı bir insan olduğu için seviyordum ben.

senin neslinin oyuncusu olmadığı için de fazla üzülmemen normal.

solcu olduğu için.

pek çok yeşilçam oyuncusunun yandaşlığa oynadığı şu günlerde politik olarak doğrunun yanında olma konusundaki kararlılığı ve tavizsizliği bunca övülmesinde asıl etken.

Siyasi acidan. Kendisi aktif bir kisiydi. Siyasi kimligiyle alakali tamamen. Ayni sebepten bir kesim yere goge sigdiramazken bir kesim de yerden yere vuruyor.

İdeoloji.

tamamen ideolojik...bakın bu tarık akan'I yere göre sığdıramayanlar orhan gencebay'I yerin dibine sokacaklar...

siyasi görüşünden dolayı.

ps: münir özkul tarık akanı bile gömdü. allah ömür versin tabi münir özkul'a cok severiz.

Anlatayım bilmediğiniz şeyi, soma'yi hatırlar mısınız? Hani 301 madenci ölmüştü, yalandan üzüldü herkes iki hafta, heh o.

Kendisi o yaz geldi somaya halkla birlikte zamanında çektiği maden filmini izledi, konuştu, yanına gidenler sohbet etti, isteyenler fotoğraf çektirdi, yürüyüş yaptı ve sonra birlikte yürüyerek arabasına uğurlandı ve gitti. Samimiydi, üzüldüğünü gösterdi. Ve ben kendisini yerlere göklere sığdıramıyorum, iyi bir insandı.

Bol keseden ideoloji sallayan pek bilgili arkadaşlara duyurulur

Siyasi duruşu +1

Ben de vefat haberini aldığımda çok üzüldüm ama ideolojik nedenlere bağlı olarak değil. Tarık Akan benim Türk sinema tarihinde Salih Güney'den sonra en yakışıklı bulduğum aktördü. Bu ikisinin hemen arkasından da Engin Çağlar ve Ediz Hun gelir benim için. Ama nedense Tarık Akan içlerinde en samimi ve sıcak bulduğum adamdı. Filmlerinde genelde zıpır çocuğu oynardı, onun o hafif piçimsi ve ukala hallerine bayılırdım, filmlerini tekrar tekrar izlerdim. Bilhassa Gülşen Bubikoğlu ile olanlarını. Huzur içinde uyusun.

@arkadaşlar

işte ben bu görüşlerini hiç görmedim duymadığım için sordum. hiç duymadım hiç görmedim ondan çok ilginç geldi. denildiği gibiyse cidden üzüldüm yahu.

bana sorsan memoli baya bir sesini çıkarttı. onda anlayabiliyorum.ama tarık akanı görmediğim için şaşırdım.

demekki en iyisini yapmış adam ya ortalığı velveleye vermeden iyilik.

bir de ölen adamn arkasından söven insanlara karşı bir duruş gelişti spontane olarak. akil insan olmaması bile yeterli benim için.

türk sinemasının en yakışıklı jönü diye. herkes hayrandı. eski yeşilçam filmlerini izleyen tüm kadınlar kendisinin hayalini kurardı. bütün kadınların hayalindeki beyaz atlı prens modeli oydu.

erkekler de haliyle saygı duyuyordu. bu kadar ilgi çekici olabilmek saygı duyulası ender bir özellik.

solculuğuyla falan alakası yok. solcu olmasaydı da ölümü büyük yankı uyandıracak efsanelerden.

bilmediğin şey galiba tarık akanın siyasi duruşu. bundan da öte, para kazanmak için ideallerinden vazgeçmemesi ve bildiği yoldan gitmesi. bu bile günümüzde bence büyük saygıyı hakediyor. ben üzüldüm, toprağı bol olsun; çok acı bir kayıp.

şimdi haksızlık olmasın, herkes siyasi duruşu demiş. Ben normalde bir sanatçının siyasi yönünü de önemserim ama benim üzüntümün bununla hiç ilgisi yok. düpedüz filmlerinden dolayı üzüldüm. Tarık Akan gibi değerli benim için, Ediz Hun'u da çok severim. Aynı şekilde Türkan Şoray, Filiz Akın, bu kişiler bir dönemin gerçek yıldızları, filmleri defalarca izlenmiş, bir toplumun bilincinde yapı taşları oluşturmuş kişiler. (kişi olarak daha az sevsem de haksızlık edemem Hülya Koçyiğit, kadir inanır da bu gruptan galiba ama onlara bu kadar duygulanmam.)
ya gerçekten çok üzüldüm...
Biraz da şeyden olabilir, muhalifti, sahip çıkamadık sanki, değerini bildiğimizi göstermedik, bende biraz onun burukluğu da var.

Bizden sonraki nesil ne izledi, ne dinledi büyürken bilmiyorum ama benim tüm çocukluğum yeşilçam filmleriyle, zeki müren'le barış mançoyla geçti. Mesela tanımıyorum, hakkında fazla bir şey bilmiyorum diyenleri de ben garipsiyorum, yani herkes sanki benim gibi büyümüş gibi. Tarık Akanlı, Kemal Sunallı çoğu filmin repliklerini ezbere bilirim, hala tv'de rastlasam değiştiremem izlerim sonuna kadar oturup. Bu şekilde evinin içine televizyonla girmiş, sonra bu mesleğe sıcak bakmama vesile olmuş çok usta var böyle, kaldı ki tarık akan yahu, öldüğünü öğrenince hüngür hüngür ağladım sabah.

ikinci kısım da elbette duruşu. Bu adamlardan herhangi biri bir gün akil adam olsaydı bu kadar sevmeye devam edemezdim doğruya doğru, siyasetle de çok ilgili mi bilmiyorum, insanlıkla ilgili bence.

Çocukluğumuzda sevdiğimiz bu adamlar bizi hiç hayalkırıklığına uğratmadılar, masum geldiler masum gittiler gönlümüzde. Ondan sebep...

Hem büyük oyuncu, hem de onurlu adam. Saray soytarısı olmadı. Güçlüden değil ezilenden yana oldu.

ben pek katılmıyorum. Hele en sonunda birileri yardıma gelir tarzı bişeyler demiş ki bu ülkede nice kadınlar sokak ortasında şiddet görüyor kılını kıpırdatmıyor insanlar. erkeklerin kavgasına zor girer insanlar.

öte yandan laf atma tamam kötü ama sadece o laf attı diye olay çıkarmaya bence gerek yok. gerçekten o adamın ya da adamların ne kadar it kopuk olduğu bilinemez. bunun korkmamla da alakası yok, ben niye öleyim ki? salaklık.

bir taraftan da genelde böyle durumlarda kız arkadaş, dur, yapma etme diyip, çekiştirmeye çalışır arada o da zarar görür ki öyle bir şey olmasını da hiç istemem.

kadınım ve öyle bir durumda cevap veren erkek benim için net maldır. türkiye'de yaşıyoruz yani. yanında erkek olan bir kadına laf atmayı göze alan bir erkek aranıyordur, başka bir şey değil. bok yoluna gitmek mi akıllıca?

öyle bir durumda erkeğin müdahale etmesi gerektiği düşüncesi de saçma. kadının ağzı yok mu? niye illa kadın korunması gereken kişi oluyor? eğer arzu ederse kadın cevabını verir, yola devam edilir.

Kadın olarak katılmıyorum, tam tersindeyim. Öyle bir manzara oluştuğunda çok utanırım. Eskiden, bir erkek arkadaşım yolun ortasında biriyle laf dalaşına ve 'Kimsin sen, sen kimsin' döngüsüne girmişti. Onun varlığından öylesine utandığım başka bir anı hiç hatırlamıyorum. O kadar utanç verici ki onun öyle alçaldığını görmek.

Çocukken biri salak dediğinde, 'O salak deyince sen salak mı oluyorsun' derlerdi ya, bu da aynı hesap. O insana acıyarak bakmasını isterim, belki çok rahatsız oldu ise uyarabilir ya da yeterince kanıt varsa, yapabilecek durumda isem büyük bir şeyse benimle karakola gelerek şikayette bulunmasını, o sırada bana destek olmasını isterim. Hayır, zaten laf yiyen bensem üstüne bir de annesiymiş gibi olay sonrasında sevgiliyi sakinleştirme ve teselli etme işiyle ben uğraşamam.

Bir de 'hayır sen cevap verdiğinde adam seni bıçaklayıp kız arkadaşına tecavüz edecekse tiyatro buysa bunu sen karşılık vermezsen de yapar. hiç olmazsa karşılık verirsen bir şansın var' demiş, tam tersini düşünüyorum. Adamın laf söyleyip geçeceği varsa, sırf sen tersledin diye altta kalmamak adına kavganın şiddetini yükseltebilir.

O adamın yaptığının yanına kar kalması güzel değil. Her zaman işleyen adalet mekanizması talep etmeyi daha mantıklı buldum. Herkes kendi cezasını kendi verirse; suç-ceza arası oran orantı kalmaz. İlgisiz bir örnek olacak ve aslında çok da sevmem Sezen Aksu'yu ama Beyaz'ın programına çıktığında canlı yayına bir kadın bağlandı 'Sezencim, neden şarkılarını herkese veriyorsun? Güzelim şarkıyı nasıl okuduğunu görmüyor musun' demişti. Sezen Aksu da 'Ben Allah'ım terazisi miyim? O şarkıyı söyler, iyi olup olmadığına dinleyici karar verir, ben değil' demişti. Buraya uyarlayayım; 'Allah'ın terazisi sen değilsin; hakim, avukat, vb. değilsen adaletin terazisi elinde değil. Mağdur da benim. Kim olarak başka birine layık olduğu cezayı yakıştırıyorsun' derim. Koruma- defansta sorun yok ama en büyük defansın saldırı olması sorun bence.

Kaldı ki ilk elden mağdurun da verdiği cezaya güvenmem. 'Yaralı olan, yaralar' derler. Dan Ariely'nin bir kitabında intikamla ilgili koca bir bölüm var. Sonuçta mağdur kendi zararına da olsa intikam isteyebilir. Aynı durumda ben de tepki veririm, vermişliğim var ama bu veya iç rahatlaması hareketin doğru olduğunu göstermez. Siniri anlıyorum, anlık tepkiyi de anlıyorum ama bunun çığ gibi kavgaya dönüşmesi benim açımdan çok utanç verici.

Bir kadın olarak görüşüm şu;

Hangi serseri ne kadar kötü bir laf atarsa atsın, eliyle taciz etmediği sürece ona karşılık vermek, onun seviyesine inmek demektir, bu da ona bulaşmaktan bile sayılabilir. Kış kışlığını puşt puştluğunu yapar demişler, cevap vermekle kaşımış olunur. Gerek yok. Ama elle taciz, en ufak bir dokunma bile bana göre onları hastanelik komalık etmeye yetecek bir harekettir, lazımdır, haktır. Eğer yanımdaki adam bana biri dokunsa onu hastanelik edemeyecekse yanımda gezmesin. Nerede nasıl davranacağını bilmeyen adamın yanımda dolaşmasına hiç gerek yok, ben onsuz da korurum kendimi.

ne yani herifin teki laf edince düelloya mı davet ediyor arkadaş, yenen kızı mı alıyor nedir?fiziksel bir hareket yapmadığı sürece umursamadan devam etmeli.

Tabii ki katılmıyorum. Elin pezevenklerine uymaya gerek yok. Belki bıçaklı belki silahlı başımıza iş mi alalım? Türkiye'de yaşıyoruz. Fiziksel tacizde ise durum başka, ben kendim de karşı koyarım zaten öyle bir durumda. Ama sözlüde hayır, tekin değil.
Kadınım.

uzun uzun yazmaya gerek yok.

yolda yürüyorsun, laf attılar. bu lafı atan adam(ların) zaten HAYATTA KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİ YOK, AMA SENİN KAYBEDECEK ÇOK ŞEYİN VAR. Bir video izlemiştim, eleman gelin arabasının önüne atlayıp "benim hayatımın bir önemi yok zaten" diye bağırıyordu. Önünü kesen de bu adam gibi biri olacak büyük ihtimalle.

cevap vermeyip yürürüm, yanımdakine de (annem, kardeşim, vb) eğer yakında güvenli bir yer varsa oraya yürümesini söylerim.

işin fiziksel saldırganlığa dönüşmesi halinde olayların seyri değişir.

yanında erkek olan bir kıza laf atan kişi zaten kaşınıyordur.Kaşınanı kaşımak sevaptır. Yanındaki kıza laf atıldığında boynunuzu büküp yürüyen erkek net ılıktır benim gözümde

laf atılan kişiyle kavga etmek sevdiğini korumakla ilgili değil, erkekliğini kanıtlamakla ilgili. sevgilim kendi canından çok erkekliğine önem verirse ondan ayrılırım. kendi canına önem vermemesi, benle geçireceği zamana, bana önem vermemesi oluyor. beni koruması için önlenebilecek bir kavgadan kaçınması lazım. sonuçta bana laf atılırken hissettiğim rahatsızlık duygusu sevdiğim kişiyi kaybetme hissinden ya da kaybetme ihtimalini düşünürken hissedebileceklerimden çok çok daha hafif bir duygu.

Sadece seks amaçlı katlandığım bir kız arkadaşımsa duymamazlıktan gelirim, olaya karışmam. Ama gerçekten sevdiğim bir kız arkadaşımsa laf atanlara cevap veririm kavga da ederim.

Fiziksel olarak taciz olmadığı sürece ben de ne laflara ne de küfürlere vs tepki verilmemesi taraftarıyım, aksi mallık. Gururla falan da alakası yok, iki üç 3 iqlu herif konuşuyor diye kavgaya vs girmek çok saçma geliyor bana.

Ha adam fiziksel olarak bir şey yaparsa o başka tabi.

Entry'deki yazar biraz fazla heyecanlı. Böyle durumlarda heyecan en büyük düşmandır. Çünkü heyecanlı olan biri ne mantıklı düşünebilir ne de kendini ve yanındakini doğru savunabilir. Kendimden şöyle örnek vereyim. Benim karatede kahverengi kuşağım var, siyah olmaya doğru gidiyorum. Biz bazen kuşak sınavlarında ya da müsabakalarda bile çoğu zaman sporcu olmamıza rağmen çok iyi bildiğimiz teknikleri stres yüzünden uygulayamıyoruz. Laf atma durumunda eğer bir kavga öngörülüyorsa zaten bu heyecan yüzünden adam dayak yer. Sonuçta önemli olan hiç düşünmeden adamların arasına dalmaktı gibi bir klişeye hiç girmeyeceğim. Sen orada dayak yiyince seninle beraber gururun da ölür çünkü. Eğer laf çok ağır değilse yürüyüp gitmek daha mantıklı. Ağır bir laf varsa da cevap vermeye çalışmadan direkt adamı orada pataklamak daha güzel bir çözüm. Zaten o anda çok değişik davranılıyor. Açıkça demek istediğim karakter olarak sakin bir insansanız kavgaya girişmelisiniz. Çünkü dövüş aslında teknik bir iş.

bir lafa bakarim laf mi diye,
bir de soyleyene bakarim adam mi diye...

benim gözüm dönüyor ve bir şey düşünemiyorum ve saldırıyorum. türkiye'de de böyle avrupa'da da. bıçaklanmadım ve ağır hasar almadım hiç çok şükür. ama karşı taraftakilere çok ağır hasarlar verdim. çok da keyif aldım ağızları burunları çatır çutur edince yumruklarımın altında. (uzun yıllar boks ve kickboks yaptım.)

ha ama ne yapılması gerekir diyorsan o da şu: sen adamlara doğru yöneldiğin anda yanındaki kadın ne yapacak ne edecek seni engelleyecek. seni oradan uzaklaştıracak.

Belimde tasidigim 19mm'ligi cikartir agizina sokarim.

Krem Peynir+1

Kendi kavgamı kendim verebilirim ki dolu tipi itin götüne sokup çıkarmışlığım var. Yanımdaki veya çevremdeki bir insanın o an destek çıkması tabii ki güzel bir şey, ama olay benimle ilgili ise benden hararetli beni savunmasına da korumasına ihtiyacım yok. Böyle bir sinir anına ihtiyacım yok.

Adam benim yerime olaya müdahil olduğu zaman benim çok pis içimde kalıyor, ''Ulan keşke karışmasaydı da ben şu lafı da söyleseydim, bunu söylemeyi unuttu.'' diyorum.

normal. ilk surusde yakiyor. sonra geciyor. gecmis olsun

Normal evet mucizevi Bi krem o

Yakar evet normal. Yakmasın istiyorsan bir dahakine Hametan sürebilirsin.

efe tur

Avrupa yakasının neresi

avrupa yakası ise esenlerden otobüs. efe veya gürkan mı ne vardı onla. anadoluda kartal metrodan 200 numaralı hat var izmite 8.75 lira

Efetur ama bence geçebilirsen Marmaray ile Üsküdar'a geç hakimiyeti milliye çıkışında yazıhaneden bin. Yoksa esenler

iphone 6s

6s 32 gb

yeni note 7'ler ekim başında geliyor, alternatifler arasında olsun bence.

Hızlı bir telefon istiyorsan ve ayrıca uzun süre de dayansın istiyorsan Nexus al, kafan rahat etsin. Hayatımda kullandığım en hızlı telefon. Nexus 4 kullanıyorum. Hala taş gibi.

Note 5 kullanıyorum takriben 1 senedir; ayıla bayıla kullandığımı söyleyebilirim. Ekran da kocaman, bahsettiğin şekilde işini görür bence ama zevk meselesi telefon artık.

iphone se düşünmüyor musun peki?

Nexus +1

ben de 3,5 senedir nexus 4 kullanıyorum. Nexus efsanedir. Fakat google pek fazla reklamını yapmadığı için bilmiyor millet. ya nexus 6p bul bi yerden ya da bekle nexus'un devamı pixel xl çıkacak 1-2 aya.

nexus4, kasım 2012'de çıkmış, senin s4 nisan 2013'te. düşün artık. hala çatır çutur çalışıyor nexus4

Belirttiğiniz ihtiyaçlar için iphone'a o kadar bütçe harcamanın mantıklı olmadığını düşünüyorum. Malum, adı var. Eşdeğer özelliklerde birçok android telefon çok daha uygun fiyata bulunabilir. Samsung'u hayatımdan tamamen çıkardığım için onu önermeyeceğim. Bunca yorumdan sonra Nexus kullanıcıları yanılıyor olamaz, değerlendirin derim. Ben de bir LG kullanıcısı olarak LG modellerine bakmanızı tavsiye edeceğim.

Kazasız, belasız kullanın. Şimdiden hayırlı olsun.

nexus +1

eşim elli kere düşürüp nihayetinde öldürmeseydi nexus 4'ü hala tereyağı gibi çalışıyordu. şu an da nexus 5x kullanıyor, bende de 6p var. ikisi de cillop gibi, sıfır sorun. (oyun oynamıyoruz, standart sosyal medya uygulamaları, youtube ve chrome çalışıyor)

amerika'dan alma şansınız varsa çok ucuza geliyor. 450 dolara aldım ben 6p'yi. 5x'i de 236 pound'a almıştık.

iphone'un şarjı insanı delirtiyor, iphone sahibi kaç tanıdığım varsa powerbankle dolaşıyor. xiaomi'nin telefonlarının da SAR değerleri çok yüksek. bir önemi var mı yok mu tartışmalı bir konu ama limit değerin hemen altında SAR değerleri çin telefonlarının çoğunda. telefon tüm gün elinde oluyor sonuçta, sıkıntı olabilir. asus'la ilgili bir bilgim yok, bu söylediklerin arasından en uygun telefon note 5 olur bence. onun dışında samsung'un galaxy a serisi fiyat performans olarak baya iyi, onlara da göz atabilirsin.

6s 32 gn

Gb*

www.sneakscloud.com

Herschel'e bir bakın derim.

Cath Kidston çok mu minnoş kaçar?
www.cathkidston.com

Önceki duyurunda sorduğun marka Kipling olabilir mi?

www.hm.com

bu erkek için aslında ama fark etmez bence, unisex gibi. çok hoş bir çanta bence. mavisi de var.

İlk cevaptaki Herschel +1 diyorum.

Biraz daha klasik, biraz marka olsun diyorsanız böyle bir şey olabilir (sepete ekleyince 200 TL oluyor): www.morhipo.com

Ha bu çantaya 200 TL verilir mi, ben vermem.

nike'ın özellikle outlet mağazalarına bakın çohoş modeller var

hibrit bisiklet alacaksınız.(bana göre ilacınız) mtb'ye gerek yok ama almak istersen burada merida marka dağ bisikleti satan bi abimiz var yardımcı olur sana onun bisikletini al bence alınık/satılık bölümünde kontrol etmeni tavsiye ederim.

youtube'da video çeken elemanları takip et. bisiklet forumlarını dolan fikir edinir,anlık fikir değiştirebilirsin.300-400'e sıfır market bisikleti alırsın ikinci elde o fiyata verilen kaliteli alüminyum kadrolu modeller var sahibinden ve letgo ilacın !

o ayırdığın 300-400 lira sadece ekipmana gidecek tutar'da hevesinizi kırmak istemiyorum biraz ucuza kacacaksınız güvenlik ve malzeme kalitesi açısından biraz o kötü olacak.

yollar kötü damperli kamyonlar milleti eziyor otobanda d100'de yanyolda dikkat

giant escape air size çok iyi gider bence aradığınız bisiklet o :D

Herhangi bir bisiklet edinsen bu soruların hepsini çözersin.

Merhaba sevgili tencere. Bende senin boyutlarda bir kadın kişisiyim. Yalnız bir 45 dk lık işim var onu hallettikten sonra kendi deneyimlerimden yola cıkarak butun sorularını en içtenlikle yanıtlayacağım. Endişeni cok iyi anlıyorum cunku bende oyle olmustum eski duyurularımda var silmediysem.

Aksesuar:youtu.be
youtu.be
youtu.be
(bkz: bisiklet alırken dikkat edilecek hususlar)
youtu.be
Yine youtube uzerinde "iki teker bir adam" isimli arkadaşımız var güzel bilgiler var kanalında. Bisikletli ulasim kanali da iyidir.

Size tavsiyem 500 liraya ikinci el bisiklet bakin aliminyum kadro. Celik hi-ten alirsaniz agir olur eziyete dönüşür. Butceniz el verdigince hafif alın. Hibrit demek yol bisikleti ile dag bisikletinin karisimi demektir. Sehir bisikleti denir kısaca.
Salcano, carraro, bianchi, sedona, kron, giant giris seviyesi sizin icin guzel markalar. Sehir bisikleti sizin icin uygun. Dag bisikletine gerek yok. Hem ikinci el alirsaniz aksesuarlariyla satan bircok kisi var.
Kondisyon lazim evet. Fakat yolunuz duz ise 5-10 km sizi yormaz belki ilk bir hafta. Zaman gectikce daha uzun parkurlarda binersiniz. Rica ediyorum marketlerde satilan 300 liralik sacma bisikletlerdrn almayin. Zaten google a bisiklet alirken dikkat edilecek hususlar vs. Yazarsaniz bir suru bilgiye sahip olursunuz.
Sorunuz olursa ozelden ya da buradan yazin cekinmeyin.
Marka model de soylerim ama telefondan giriyorum.

Bir de endiselenmeyin, uzerine gidin, bisikleti sevin. :) seveceksiniz umarim, dünyanın en keyifli icadidir. Her ne kadar Türkiye'de yaşıyor olsak dahi.

ben decatlon'dan aldım geçen ay. 579 lira, bitwin. ama 350-400'e de vardı hafif ve hoş yol bisikletleri. bi bakabilirsiniz.

Maks 3

İnsanların seni yadırgamaması için mi? Anlaşmanızın kolay olması için mi? Ne için?

İnsanlar 20 yaşında bir kızın 30 yaşında bir erkekle beraber olmasını yadırgar. Ancak 30'a 40 olduğunda pek umursanmaz.

Kız 18 yaşındaysa ve erkek 25 civarındaysa da anlaşmaları kolay olmaz. Tabi bu ilgili kişilere göre çok değişecek bir şey.

Erkek büyük olmak şartı ile maks 10

kadın erkekten en az 5-6 yaş büyük olmalı bence. yaşa bağlı olarak erkeklerde cinsel performans düşüklüğü gözlemlenebiliyor zira (bkz: ereksiyon sorunu); fakat kadınlarda (ortada çok büyük bir fiziksel ya da ruhsal problem yoksa) böyle bir duruma rastlanmıyor.

Hümanist tabutcu +1

20 yaşındayken 30 yaşında biriyle anlaşamam ne yetişkin ne ergenim kafalar çok farklı çünkü ama ben 30 yaşındaysam erkek de 40 yaşındaysa pek sorun olacağını zannetmiyorum.

@köstebek
Kadınların mı erkeklerin mi cinsel hayatı önce bitiyor?

Köstebek kurabiye+1.
5-6 değil ama, 3-4 yaş büyük ablalarla denedim. %100 çalışıyor.
Hem yatakta hem normal hayatta ne istediklerini biliyo oluyorlar genelde. Tripleri, naz, niyazları da pek olmuyo. Oldu mu da kararında ayarı kaçırmadan yapıyorlar. Sohbet-muhabbet de 10 numara oluyor. Ama bu durum alışkanlık yapmıyor değil :)

@aklimdakisorular
doğurganlık ile cinsel performansı birbirine karıştırma. kadınların doğurganlığı son bulsa da tahrik olduğu müddetçe cinsel hayatına devam edebilir. erkeklerde ise ilerleyen yaşlarda iktidarsızlık problemi çok sık görünüyor. amiyane tabirle penisleri artık kalkmaz oluyor. tabii istisnalar olabilir, bu herkes için böyledir demiyorum ama genel tablo bu şekilde.

kaldı ki tüm çiftler bebek sahibi olmak isteyecek diye bir durum yok ortada. bu bağlamda kadınların doğurganlığının son bulması bir problem değil ama erkeğin penisinin kalkmaması cinsel hayat açısından çok büyük bir problem.

@köstebek
Karıştırmıyorum elbette ama ereksiyon problemi 60 lardan sonra olan istisnai bir durum diye biliyorum ben. Sadece tahmin tabi ki benim, elimde veri yok.

Böyle bir şey yok.

söz meclisten dışarı bizim milletin her şeyi idealize etme hastalığına ayar oluyorum. ideal yaş farkı diye bir şey yok. kişi kendini tanıdıktan ve tercihini buna göre yaptıktan sonra gerisi boş laf.

erkek kadın farketmez +,- 10 yaş diyorum ama kişiden kişiye değişen şeyler, ideali yok aslında

10-15 arası, kişisel tercihim.
Kadın 24ten sonra/Erkek büyük olan taraf

çocuksu erkek sevmediğim için bana göre erkek büyük olmalı, ama sosyal ve cinsel dengenin sağlanabilmesi için 10'u da aşmamalı yaş farkı sanki.

ama bunun yanı sıra, birine karşı bir şey hissedersem yaşını düşünmek aklıma bile gelmez.

erkek zenginse eşinden minimum 5 maksimum 10 yaş büyük olur, fakirse kafasına göre takılsın bir kural yok.

kadın 25, erkek 30 yaşını geçtikten sonra yaş farkı 20 bile olsa sorun değil. ancak 27 erkek 22 kadın çok fazla yaş farkı.

bir tek müzik konusunda keşke eskilerde doğsaydım diyorum, onun dışında memnunum.

Her teknolojik gelişme ve icatın negatif tarafı var ve olmaya devam edecek.

ben tanimlayayim. ozel bir benliginiz oldugunu dusunuyordunuz, olmadigini gormek sizi rahatsiz ediyor. iste bunlar hep id.

Başta Hawking, Elon Musk, Bill Gates olmak üzere birçok isim gelecekten kaygılı zaten. Yapay zeka geliştirmede biraz dengeli ilerlemekte fayda var. Yani gönderdiğin linkteki bir fizik profesörünün söylediğinin aksine fişi çekmek bir zaman sonra yeterli olmayacak tabii ki.

Bkz: yabancılaşma
Bkz: modernizm

Benzer düşünceler içindeyim. Keşke 80lerde ya da 70lerde doğup 90ları daha bilinçli yaşayabilseydim diyorum.

50'lerde doğup 70'leri cillop gibi yaşamak vardı. ki benim nesil teknoloji ile büyümedi. robot suluk vardı yani en teknolojik alet olarak. şimdiki durum acınası.

Ben gençliğimi 65-75 arası yaşamak isterdim. En sahici çağ o aralar gibi geliyor bana

ben keşke 2200 de falan doğsaydım diyorum. o zamanki teknolojiyi hayal edince...

Hayıflanma hep vardı hep olacak. Bundan yirmi yıl sonra doğanlar da bugün doğmuş olmaktan bahsedip duracaklar. Eskiden de böyleydi şimdi de böyle.

Bilim ve teknolojideki gelişmeler hem insan ömrünü uzattı hem de yaşam konforunu arttırdı. Bu doğru. 30 yıl önceye gidip hastahaneleri gezmeniz tırsıp susmamız için yeter de artar bile. Ayrıca HIV'nin ülserin ilacı yoktu o yoktu bu yoktu şu yoktu. Bunlara ertesi gün yakalanıp yakalanmayacağınızı bilemezsiniz. 50'lerde dişçilerin ne şartlarda çalıştığını görün yeter.


Ama... 80'lerdeki feminizm akımından yani kadınlar erkekleşmeden (Öncesini bilmeyene ne anlatıyorum ki ben?) önce kadınlar erkekleri seksüel olarak 20 kat fazla heyecanlandırabiliyorlardı ve değerleri çok daha yüksekti. Bu da doğru. Sadece bu tek başına yeter de artar bile.

bilgisayarına indirip sıkıldığın yerlerde 5 saniye 10 saniye filan ileri sararak izleyeceksin.
ben öyle yapıyorum.

behzat ç'yi 3. bölümden bırakmıştım. yine leyla ve mecnun'da ancak 4. bölüme kadar gelebilmiştim. gereksiz yere uzun oldukları için zamanım çöpe gidiyormuş gibi geliyor.(dizi güzel veya değildir tartışılır) izleyemiyorum ben de.

abi evet! 2 saatimi filme harcarım ama bir bölümü 1.5-2 saatlik 2-3 sezonluk diziye harcayamıyorum cidden

yerli diziler tv'den aile veya arkadaslarinla izlenir en fazla. Muhabbet olsun diye.
Tek basina sikmadan izlenebilecek dizimiz yok bence.

1,5 hizla filan izliyorum, bakisma vb varsa atliyorum.

Bir de avrupa yakasi vb tak tak ilerliyor, onu pek ileri alamiyorum ama mutlaka bir seyle ugrasirken izliyorum, toz alirken, yemek hazirlarken vb. Oyle olunca isim bitince kafadan dizi de bitmis gibi hareket ediyorum.

İki yaz önce oturup Leyla ile mecnunu ve Behzat ç.'yi izlemiştim. 3 ayda falan. Öyle sarmıştı ki bıkmamıştım

kardeş payı ve işler güçler, avrupa yakası ve yalan dünya hiç sıkmamıştı.

bunlar haricinde sadece ezel izledim onda da sara sara, dizi güzel ama keçiboynuzu gibi. ara ara atlaman lazım. youtube da seyretmiştim ezeli ben.

yabancı dizileri genelde pc başında konsantre olmuş şekilde izliyorum ama behzat ç'yi falan tv karşısında çay çerez eşliğinde aileyle izliyordum, zaman daha çabuk geçiyor öyle:)

kesinlikle ben de izleyemiyorum. tek izleyebildiğim Türk dizisi 20 dakikalık 1 Kadın 1 Erkek

Podcast dinler gibi arkaya aça aça ezeli bitirdim. Zaten izlemelik genelde bi bok olmuyo birbirlerine bakıyolar hep veya dayı böyle kitaba filan bakıyo şiir okuyo :/

Aksiyonlu sahne olursa durdurup diğer işimi halledip dönüyodum "AHA SİLAH SESİ".

Dota, hearthstone filan oynamalık baya güzel bence.

cumba

Galata Kulesi fotoğrafı var bende tablo şeklinde. Beyoğlu'ndan almıştım.

hiçbir şey, apartman dairesinde yaşıyosan hiçbir şey.

istanbul eskiden bir sehirmis, kendi kulturu varmis artik herkes burali olunca istanbul kendi ozelliklerini kaybetmis. yerlesenler de gelip burada yozlasmislar.

mutlaka sana istanbul'u hatirlatsin istiyorsan bence istanbuldaki bir aninla ilgili bir nesneyi kullanabilirsin. bu bir kalem olur, zarf olur, ayakkabi olur...

goren herkes istanbul'u hatirlasin istiyorsan cok klise seyler olabilir. galata kulesi, kiz kulesi, tramvay biblolari gibi...

bence kasmaya degmez.

Kafe icin dersen mesela tuğla duvar şeklinde dekor bende oyle bi imaj birakiyor. Onun disinda sepya bir istiklal tramvay resmi falan da olabilir

galata kulesi, istiklal tramvayı, ayasofya, kız kulesi, boğaz... bunların kullanıldığı objeler

yuksek tavan, 3e1 oraninda dusey surme dogramali ahsap pencere, almasik tas tugla orgu duvar, saksida lale.
ses olarak marti, vapur ve dalga sesi.

Paşabahçenin istanbullu ürünleri var

Hicbir sey dusunmuyorum. Yazin terlik giyilir.

ayakları güzelse içimden mmmm deyip böyle yapıyorum,

66.media.tumblr.com

güzel değilse herhangi bi şey düşünmüyorum.

Ben genel olarak ayak sevmediğim için hoşlanmıyorum. Yazın en sevmediğim yanı bu hatta. Ama giyilir tabii, giyilecek.

her yerde parmak arasi giyen erkeklerden biriyim, her yerde parmak arasi terlik giyen kadinlari severim.

Kimin ne giydiğine dikkat etmem, hiçbir şey düşünmüyorum.

çok çirkin

Düşünmüyorum

Bayiliyorum onlara. Gozlerim bayram ediyor guzel ayak gorunce.

giyilir kadına yakışıyo.

çok az yürüdüklerini, yürüdükleri yerde toz, toprak olmadığını ve hep bildikleri aynı mekanlarda gezen ve aynı profilde insan görmeye alışmış olduklarını düşünüyorum.

Bir sey dusunmuyorum, boyle kadinlar oldugunu hic farketmedim bile. Hayat ayaklara ne giyildigini analiz etmek icin cok kisa. Kaldi ki yakisiyor kadin ayagina.

Nasil oluyor da ayaklarindan firlatmadan yuruyebiliyorlar diye dusunuyorum. Yururken yururken tek ayagim ciplak kalip geride terlik birakmaktan giyemiyorum :(

open.spotify.com

open.spotify.com

open.spotify.com

enstrümantal listem var bir tane: open.spotify.com

open.spotify.com
Bu liste en çok dinlediğim şarkılardan oluşuyor, Türkçe ağırlıklı denebilir

playlist:1001FNfWy96mBpHTlplk

open.spotify.com

Hocam kohayder'e ilan verdin mi? Çok isterdim ama 5 kedim var evde yer yok :(

türkiye de hiç bir sey yerinde durmuyor. gündem hep degisiyordu. saatlerin sabitlenmesi iyi oldu bu bakimdan.
saatler olsun..

Sabahları 6:15'te evden çıkıyordum. Durakta benim gibi milyon tane insan oluyordu. Hava ise 7:00'den sonra aydınlanıyordu, işe gündüz giriyordu en azından. Şimdi düşünüyorum, hava 8'den sonra, 8:30'a doğru aydınlansa ben işe geldiğimde yeni şafak sökecekti. Gece işten çıkmamak güzel de, sabah güneş doğuşundan 2.5 saat önce kalkmak zorunda olmak fena.
Kış saatine sabitlense daha iyi olurdu. Yazın güneş doğduktan sonra güzel bir saatte uyandırdık ve Temmuz'da güneş 8 gibi batardı.

Saat düzeltmesi yapmadan gölge eğrilerini hesaplayabileceğim için mesudum.

Benim hoşuma gitti , işime yarayacak

avrupa ve amerikayla olan saat farkının artması hoşuma gitmedi.

türkiye bir adım daha avrupadan uzaklaştı.

Amerika ile saat farkının artması işim açısından çok kötü oldu.

Orijinal saat kış saati olduğundan aslında kışa ayarlanmalıydı. Benim işyerim hem Avrupa hem Uzakdoğu çalışır, biriyle yakınlaştık-biriyle uzaklaştık...karışık. Hükümetimiz sağolsun artık her yapılan iş için öküz altında buzağı arar olduk ya, o yüzden kuşkuyla da bakıyoruz.

havanın geç aydınlanmasını ve geç kararmasını çok seviyorum o açıdan çok mutluyum ama uluslararası olayların saati artık izlemesi zor hale gelecek özellikle sonraki gün okul varsa. ayrıca asıl amacın ben de arabistan'a yönelme olduğunu düşünüyorum o da rahatsız edici

Aynen ben de kışı seviyorum. Havanın erken kararmasını da. Gün daha uzun geliyordu...

Hiç hoşuma gitmedi. Hava geç kararsın, gece hep daha çabuk gelsin isterdim.

havanın daha geç aydınlanması benim için süper bi şey ama geç kararacak olması da aynı ölçüde can sıkıcı. yazın bile sürekli "saat 7 oldu amk niye batmadı bu hala" deyip güneşe "kaç yaşındasın utanmıyo musun" bakışı atarak cıkcıklarken buluyorum kendimi. gerçi kışın bayağı erken batıyor, bir saat geç batması çok da can sıkmaz sanırım.

onun dışında şampiyonlar ligi maçlarının 22:45'te başlayacak olması tam anlamıyla facia. bu büyük sıkıntı.

"Ne zaman, nasıl vites atacağım?" gibi sorularım olursa bir3iki7'ye danışıyorum. Çok yardımı dokundu.

Araba konusunda benim de direkt aklima bir3iki7 geliyor. Klasik arabalari bile bayagi iyi biliyor.

araba/bir3iki7 +1 diyorum. elon musk bir, bir3iki7 iki.

saffet üçüncü'nün bir3 olduğundan şüpheleniyorum,arabalar=bir3

bonus youtu.be

Gerek araba almadsn gerekse araba aldıktsn donra bir3iki7 çok yardımcı oldu, emeklerini inkar edemem.

Kıyafet konusunda da, yuzir az fikir yürütmedi ;)

Basonda ne denk gelse danışırım.

Vs vs

araba: bir3iki7 +1 bana da yardımcı olmuştu, ilgili bir arkadaş
yemek: apartman teyze
teknoloji: madafaka, birfincankahvedahaisteyenadam

evde ağzıyla egzoz sesleri çıkarıp ironhide gibi dönüşüm geçirmeye çalışıldığı da bilinir.

Duyond a hep akademik şeyler sordum
Yemekte apartmanteyze tek
Arabada ise bir3iki7 yi tek geçerim.

Arabalardan anlamam sağ olsun ne zaman araba konusunda başım sıkışsa hemen onun adı gelir: bir3iki7 bir3iki7 bir3iki7

çocuk konusunda la noix
konusu farketmeksizin ayrıntılı açıklamarıyla Aychovsky
spor konusunda arnold

onun dışında sta, stavro, nefer kitty, gözü açık sevişen yahudi, cekilmis geyfe, pandispanya, shotgunwoman, evde liyakat kalmamış, köstebek kurabiye sevdiğim yazarlardan.

Bir3 virali olmuş duyuru. Neyse ben spor ve beslenme konusunu arnolda danışıyorum.

olum taylan parayla mı tuttu sizi. Tamam lan arabada bir iki başka konuları yazın.

arabadan ziyade çapkınlıkta bir3'ü takip ediyorum.

ikinci el araç almadan önce muhakkak bir3'e danışır, fikrini alırım. diğer konular için duyuru açarım direkt.

En sevdiğim kullanıcının herkes tarafından bu kadar sevildiğini görmek beni çok sevindirdi. bir3iki7 adamın dibidir. Araba konusunda bilgisi sıfır olan birine bile sayısız şey öğretir, tam donanımlıdır. Bir gün araba alacak olursam onun sözünden dışarı çıkmam.

ben de hep araba almadan önce bir3 e danışırım.

bir3iki7 kim?
hiç mi denk gelmedim acaba?

edit: bir durum var ama anlamadım... sazan oldum gailba.

C-C-C-C-Combo Breaker!

Kadin kullanicilarin ayaklari gayet guzel entersan bir sekilde.. Baska da bir fikir olusmadi acikcasi simdiye dek..

Brad pitt. İlk karsilastigim andan itibaren muhtesem dehasini fark ettim. Yakisikliligi goz kamastirirken, bu kadar mutevazi olmasina inanamadim. İyi ki var.

burada takılan kızlar deli. gerçek anlamda.

Her ne kadar tekerlerin esp'den daha önemli olduğunu savunsa da, araba konusunda 377 iyidir.
Teknik konularda donanımhaber ölücülerine güvenirim: birfincankahvedahaisteyenadam, madafaka.

onu bunu bilmemde finans diyince douchebag geliyor aklıma.

hayat, bisiklet, kasçılık kargn
müzik, pikaplar vs kalte sterne
edebiyat microfiction
hayvanlar, hayvan hakları vs madarch
sinema libertine
sinema, edebiyat, müzik sanal hayvan

ben kişilik bozukluğumdan ötürü kimseye danışmam da bir soru sorsam bu isimlerin cevaplarına daha çok dikkat ederim. ayrıca bu isimlerin genel konularda verdiği cevapları da şuurlu buluyorum. eskilerden de yazdım arama özelliği sayesinde eski cevapları da ulaşılabilir diye.

ya inanamıyorum madarch intihar etmiş bok gibi oldum anasını satayım ya

ayak konusunda çok şükür hiçbir sorum olmadı fakat olsaydı tek adres --> mirandaiam

Kadın yazarları daha çok seviyorum genel olarak. Red g ve littlejack in insan ilişkileri ile ilgili bazı yaklaşımlarını beğenmiştim.

resmen duyurunun tarihini 3 kez kontrol ettim, acaba eski mi diye. adı geçen duyurucuların %90ını bilmiyorum :D

gezi kuehles +1
yemek fraise
hukuk kaymak
diş neferkitty

Beslenme: angelus

Talebi görmemiştir çok yoğun bir hesapsa.

ilgi duyulması hoşuna gitmiştir.

yoğun hesap değil

o zaman neden talebi kabul etmiyor @markasiz

@kassiopeia olay şu ki talep neden kabul edilmiyor esas sormak istedğim bu ?

Stepne yapacak seni.

kız arkadaşı vardır, kız arkadaşının ŞU KİM, BU KİM, NERDEAN gibi sorularıyla uğraşmak istemiyodur. kız arkadaşı hödüktür, kendisi de dangozdur.

@arnold schwarzeneger derken ?

@evde liyakat kalmamis kendisi neden dangoz ?

kız arkadaşı varken tanımadığı kızları listesine eklemeden, aklısıra arkadan iş çevirerek alakasız saatlerde naber nasılsın yazdığı için dangoz bence.

@evde liyakat kalmamis güvenilmez biri o zaman sonucunu çıkarabilir miyiz ?

kendi varsayımım üzerine güvenilmez sonucunu çıkarırım, seni bilemem.

Ben masum düşünüp bildirimi görmemistir diyorum. Ama neden gizli hesap? Bence sevgilisi var :p