açıkçası 50-100 lira eder bence maksimum.

Sahibinden de 60-400 arası ama 400 nasıl eder. Veren varsa kargoya gidiyorum hemen:D abi 50 tl diyosun da 160 gb harddisk parası olarak düşün, hiç müzik açmasan bile. Daha çok etme mi? Fikir sadece

@bir ileti

bence etmez.

160 gb harddiski ne yapacaksın ki? ya 2. elde isteyen istediğini ister ama satma anlamına gelmez bu.

3. nesil olduğuna emin misin? 6 olmasın?

50 liraya gitmez tabii. 300e falan koy bence. hastası olan var ipodların.

durumuna göre de değişir. eğer durumu iyiyse, meraklısı birine 500'e falan bile satabilirsin.

ama ağzı gözü kaymış bir aleti meraklısı bile almak istemez. daha iyisini her zaman bulabilir çünkü nette.

6. Nesil de olabilir. Sanki 3 yazıyor gibi geldi ama 3 değil sanırım:)

Ben 200 lira veririm sat bana.

kiracı iseniz ev sahibi değiştirecek, avusturyada kanunen 2 iş günü mü neydi wc için.

sanırım sisteme bağlı olarak komple ya da ayrı değişebiliyor, bende geçen sene komple sistemi değiştirdiler. hatta klozet, rezervuar hepsi değişti sırf mekanizma yüzünden. adam sonra mekanizmanın kendisini değiştirebilirdik 50€ ya, ama 1-2 saat uğraşacaktır gömülü çünkü, onun yerine sıfır klozet takımı getirdik 80€ya 15 dakkada değiştirdik demişti.

nerden su kaçıyor? dışarı mı su veriyor? klozetin içine mi? içe veriyorsa iç takım değişmeli, su dolunca suyu kesen mekanizma arızalanmıştır muhtemelen. sen değiştirebilirsin de zor biraz takması.

@cekilmis gayfe
Rezervuar içinde suyu açıp kapatan plastik bölüm deforme olmuş kapanmadığı için su dolmaya devam ediyor oradan da klozete gidiyor.
Peki rastgele aldığım mekanizma rezervuara uyacak mı?
Ya da daha kolayı rezervuarı değiştirsem klozete uymama ihtimali var mı?

sanmam onlar standart oluyor genelde. hırdavatçı veya yapı markete git. rezervuarın fotosunu çek, ona göre versinler. takamazsan tesisatçı çağır 30-40 liraya takar.

muhtemelen şamandıra ya da diger adiyla flatör denen, suyu kesmeye yarayan nane bozulmuştur. en iyisi 30-40 lira. ben de gecen degistirdim. su kesilmiyor ve tahliye borusuna kadar yukseliyor. o boruyu asinca icine akiyor. siz de bunu gozlemleyebilirsiniz.

öncelikle standart değiller tutan dişleri farklı sucu standart abi bu derse bile inanma.
Tecrübe ettim oradan konuşuyorum. Sen şamandıra alacaksın değiştireceksin eskisini sök götür buna uyumlu bir takım alacağım de değiştir. kolay sökülür takılır cinsten onlar

"fikrim" sen haklisin.

ama tum dunyada bu bu sekilde, elbet bir bildikleri vardir diyip bilgimin olmadigi seyde cok tatava yapmamayi seciyorum.

oradaki mesele kanunsuz dinlemelerin önünü açmamak olsa gerek. delil kabul edilecek olsa herkes birbirini usulsüz kaydetmeye başlar. direkt delil kabul edilmese bile karar vermede kanaat oluşturuyordur sanıyorum, bariz kanıtlar toptan görmezden geliniyor olmasa gerek.

hukuk bilgim bir muhabbet kuşununkine denk, fikir yürüttüm sadece.

Mantıksız değil elbette.

Bu sadece suç değil özel hayatın gizliliğini koruyor.

Bunlar dışında en büyük neden ise o kaydı yapan siz, orjinal olup olmadığı belli değil bunların, çok rahatlıkla üzerinde oynayıp iftira atabilirsiniz. Kayıtlar savcılıklarca üzerinde oynama yapılamayacak şekilde kaydediliyor.

Sandiginiz kadar kati bir uygulama degil bu. Biraz arastirmaniz yeterli. Hukukta oyle her sey kesin cizgilerle belirlenmiyor. Ozellikle bosanma ve ceza davalarinin belli durumlarinda gayet delil olarak kullanilabiliyor bu sekilde elde edilen deliller. Baska turlu kanitlama imkani yoksa, delillerin yok edilebilme ihtimali varsa vs gibi durumlar soz konusu oldugunda delil olarak kabul ediliyor. Bir suru emsal karar var bu sekilde. Mantigi nedir derseniz de özel hayatin gizliligi diye bir hak var. Bir zahmet kanunkoyucu bunu korusun degil mi.

aquarium +1. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu meşrulaştırmamak için böyle bir kural konmuş. Suçu başka şekilde ispatlayabilme şansınız yoksa, örneğin o an ses kaydı almazsanız mevcut suçu ispatlayamayacağınız biliniyorsa -ama mutlaka bir suç olmak zorunda- gizli ses kaydı alarak mahkemeye sunabiliyorsunuz.

Ama gizli ses kaydı yapmanın da cezası yok mu ben mi yanlış biliyorum

logitechin yeni logosu bu.

www.logitech.com

ben de google'ladım o arada, yeni logoymuş gerçekten :)

aynısını kullanıyorum, çakma klavye üretilebileceğini hiç düşünmemiştim.

kibar bir klavye ama tuşlarını beğenmiyorum, fazla oynuyorlar ve basım hissi güzel değil. halbuki 10 senelik hp laptopumdaki klavye enfes.

@soft, yorumun için teşekkür ederim.
işyerindeki masaüstü lenovo bilgisayarımın klavyesi bozuldu da onun için almıştım. bozulan klavye ve evdeki iki laptop'ın klavyelerindeki tuşlar yüzeysel tipte, bunlara iyice alışınca o tür bişey alayım dedim ama fotoğraftan bayaa farklı çıktı bu. bana da tuşlarına alışamıcam gibi geldi, akıcı bi şekilde yazılmıyor, elim tuşlara takılıyor. gerçi fazla alternatif de bulamadım ama geri göndericem sanırım.

smallpdf.com

acrobat dc ile de yapabiliyorsun bu soyledigini

pdfsam kullanıyorum ben.

Buranın smallpdf savunucusu benimdr ama benden önce yazılmış. Bakıp sevildiyse demek.

yazdır de, print to pdf seç, istediğin aralığın sayfa numaralarını gir.

Herhangi bir detaya vakıf olmamakla beraber bir tanıdığım organik yumurta işine girdi. Henüz ortada olmayan yumurtayı bile satıyormuş. Talebin çok fazla olduğunu söyledi.

maddi olarak çok riski var aslında.
bir hastalıkta bir gün içerisinde bütün tavukları kaybetme riski var.

ben her defasında yazıyorum bunu. tekrara düşeceğim izninizle.

sadece ama sadece oradan buradan duyduğunuz ve mantıklı gelen işlere girmeyin.

girin bir tavuk çiftliğine 3 ay- 6 ay çalışın. ya da bunu yapan insanlar işe alın. yani körlemesine tavuk işi mantıklı çok para getiriyor ayağına girerseniz batarsınız.

size bu işi öneren bu işin içindeki insanlar ise şu bakış açısından bakın. eğer bu iş 1000 tavukla yıllık 50-60 bin getiriyorsa o adam o çiftlikten 10 tane kurar. bankalar kredi vermek için yarışır o adama. genelde ballandıra ballandıra anlatırlar sizin ürün alacağınız adamlar, sonra gelir düşük olunca "siz beceremediniz" derler.

Ben kesim olayında biraz bilgi sahibiyim ama kulaktan dolma tabi . 500k falan bir çiftlik maliyeti. 40k tavuk var bir çiftlikte ortalama. 40-60 gün arası kesime giriyorlar. 2.5 3 liradan falan satılıyor kilosu. zaman zaman 3,5 oluyor. Bu mevsimde mesela gider daha ucuz. Balık yemi yediriyorlar. Tabi pazarlama olayı da önemli. Sen verirsin parayı çekersin krediyi kurarsın çiftliği. Pazarlamayı yapamazsan bittin. İlk önce pazarlamayı düşün. Kim alır kime satarım, kaçtan satarım?? gibi.

Arayın sorun da gidin. Mesela İstanbul'da mısınız en yakın çiftliklerden birine gidin çalışanlarla konuşun sahibiyle konuşun olmadı bir 4-5 ay çalışın.

satacaksanız ve para kazanacaksanız ben size bunun yolunu söylerim ama her satış başına %3 alırım.

yok herhangi bur sey yazacak kapasitem yok. hello world bile yazamam. brlki matlabde kurcalarsam yazarim hehe. oyle bir sey yok benim icin.

merak ettigim sey bu olabilir mi? engellenebilir mi bu warez olayi?

aklima gelen tek sey programa sahip olsalar da ayni kisilere ayrica online bir hesal actirmak ve programı online kullandirtmak ama bu mantikli degil tam olarak.

Programa sik sik guncelleme yaparsiniz ve yeni versiyonda yaratilan veya kaydedilmis dosyalarin bir onceki versiyonda bile acilmasina izin vermezsiniz. Tam cozum degil ama bir nebze olsun korsan dostlarimizi yildirir.

nesi mantıklı değil peki?

yok, zate buna gerek de yok aslında. çünkü o programı korsan kullanan aslında zaten sana para ödeyip satın almayacak kişi.

mesela yazılım sektöründe büyük firmalar ne yapıyor ? hem programı satın alırken hem de belirli bir yıllık ücret ödeyerek hem destek hem de bakım paketlerini alıyorsun. kendi başına ekibin debelenerek 1 yılda yapacağı projeyi o destek ile 6 ayda bitiriyorsun.

diğer türlü programı kaçak kullanan kişinin teorik olarak firmaya bir zararı yok. mesela elektronik sektöründe kullanılan altium isimli bir yazılım var fiyatı 6000 euro. bunu hiç bir amatör satın almaz ama bir şekilde çoğu kişi başlangıçta kullandığı için işler profesyonelleşince alıştığı programı satın alıyor.

özetle kilit koymak yerine doğru destek ve pazarda doğru konumlandırma daha hayati.

her islemde senin sunucundan onay alır, her işlemden sonra senin sunucuna ufak bir dosya gönderecek şekilde yazarsan korsan kullanan kim varsa keklik gibi avlarsın. yani muhtemelen.

bir de her açılışta lisans dosyası yenilemesi istersin. ansys öyle yapıyor. lisans dosyasını da kendi sunucunda onaylarsın, büyük oranda iş görür.

ben 2. dünya savaşını, tarihini, hikayesini bokunu püsürünü seven biri olarak sevmedim, sarmadı dizi.

Sans vermeye deger. Ben begenmistim bayagi...

fikir guzel uygulama kotu. oyunculuklar karakter yapilari falan baya rezalet.

kitabını okuyun, harikadır.

Özellikle debe kalktığından beri ekşisözlüğe girme sıklığım azaldı. Artık sadece tek başıma yemek yerken okuyorum.
Saçma başlık sayısı arttı senin de dediğin gibi. Ekşi güzel bir hazine, içinde kıymetli ve güzeş yazılar var. Ama çöp daha fazla.

ben çok extreme bir şey aramıyorsam girmiyorum artık.

debe olduğunda her gün okurdum debede ne var ne yok diye, en son o kalktığından beri çok azaldı giriş sayım.

duyuruya girebilmek icin giriyorum mecbur. birde gun icinde aradigim bir teknik terim varsa aratmak icin/

ben de bir şey aramıyorsam girmiyorum.
geçenlerde şimdi hatırlamadığım bir başlığa bakıyordum. sozluk formati, tanim falan yalan olmuş. böyle alt alta karşılıklı sohbet etmişler. zaten rezillesmisti, iyice leşi çıkmış.
eskiden okumaya doyamazdım.

Bir zaman bir badimle konuşurken, "Yahu sözlük hata verdi, 5000 insan engellemişim de sınır oymuş." demişti bana. Çok karşı çıktığımı hatırlıyorum, "Birçok farklı görüş var hoşumuza gitmese de, en kötü ihtimalle okur geçerim." demiştim hatta. Sonra kendisi de bütün bilgilendirici entry'lerini silip kayboldu gitti, tıpkı diğer bütün kaliteli yazarlar gibi.

Sayı 5000 olmasa da, sözlüğün kalitesini düşürecek kadar kötü olduğunu düşündüğüm entry ve başlıkları engellemeye çalışıyorum hâliyle. Yönetimin zerre umursamadığı şeyi yazarlar kendi başlarına hallediyor işte. Bir profil değişikliği oluyor, talepler ortadayken futurama sayesinde kullanılabilir şekilde geri kazanıyoruz sözlüğü.

İçerdiği muhteşem entry'lerin hatırı için, hiç girmemek yerine girmeme mani olanları göz ardı etmeye çalışıyorum. Hoş bir yöntem değil esasında ama size de tavsiye ederim. Noktalama işareti yerine küfür kullanılan, okuyana bir şey katacağına "Bu neydi ya?" gibi bir tepki verdiren, sinir krizi geçirtecek kadar aykırı entry'leri görmezden gelin; nispeten çekilebilir oluyor.

Sözlük bozdu klisesi var ama son 2-3 senede okunur olmaktan tamamen çıktı sözlük. Hani o eski eski sözlük markasının altı tamamen boşaldı. Türkiye ortalamasına indi ve her başlık aptal dolu, hangi başlığa girsem silme beyinsizlik kaynıyor. O yüzden buraya girmeye başladım, henüz pek kesfedilmedi burası.

Kanzuk moderatör vs ne varsa kaldırdı zaten, eski sözlük ortamını koruma gibi bir gayesi yok hatta daha fazla çaylak alımını destekliyor. Twitter gibi herkes istediğini yazsın havasında takılıyor ve tek amacı elbette para, kurumsal bir şirket gibi bireysel bir sözlük vizyonu yok.

cok uzun zamandır var sadece spesıfık bır bılgı almak ıcın gırıyorum

aşırı şekilde manipulasyon ve propaganda yapılıyor sözlükte.
ee kapatılmamanın diyeti sanırım bunlar.

düzgün takılınabilecek bir yerler bilen varsa haber etsin.

Troll'leri geçtim. Sözlükte gerçekten "bilgi" yok. Geçen kütlesel debi başlığına bakayım dedim. Başlık "kutlesel debi" olarak duruyor. Bir kişi bile düzeltmemiş başlığı. Fizikte, matematikte var olan en temel kavramları bile bulamıyorsun. Ben sözlüğü hep bilgi edinmek için kullandım. Güzel yazarların kaliteli yazıları sitenin başka bir güzelliği oluyordu. Şimdi onlar zaten gitti. Bilgi zaten yok. Kural yok. Moderatör yok. Çok iyi yazarlar tanıyorum ama ortalık düşük zekalıdan geçilmiyor. Eskiden itü sözlük'te bile küfürlü ve bakınızlı bir entry anında silinirdi. Hatta devamı uçurulma nedeniydi. Bugün bir başlığa bakıyorsun, 35 tane bakınız var. Bazen kafa dağıtmak için okuyorum. Onun haricinde tırt.

mumkun oldukca badilerin yazdiklari & badilerin favladiklarini okuyorum. bunlarin dışında bakmamaya çalışıyorum. çünkü felaket zaman kaybı. bir sürü çerçöp insanın yazdığı şeyi niye okuyayım?

badilerin favladigi yazari badi yapiyorum. bazen bi yazisini begenip badiye eklediğim kişi saçmasapan şeyler yazınca çıkarıyorum.

Allah debeoku sitesini yapandan razı olsun her gün ordan okuyorum özet geçmiş gibi oluyorum, onun dısında sadece spesifik bir arama yapacaksam ekşide şansımı deniyorum.

sözlüğün 2002 yılından beri okuru, 2003'ten beri de yazarıyım. yeni değilim yani.
ilk tanıdığım yıllarda benden her anlamda "üst" (yaş, birikim, statü vs.) insanların cirit attığı bir ortam olduğunu düşünür (öyleydi de), ağzım hayranlıktan ayran budalası gibi "ehe" pozisyonda donmuş okurdum.

hatırlıyorum da, az buz zaman geçirmezdim başında.

şimdi dediğin gibi, bakasım gelmiyor. böyle dudağımın kenarı tiksintiyle büzülmüş, çemçük ağızla göz atıyorum arada. bu sadece benim tadımın kalmamasıyla ilgili değil.

yine de kutsal bilgi kaynağıdır tabii, bu anlamda çok değerli olduğunu düşünüyorum. hâlâ...

ben asıl birkaç ay öncesine kadar duyuru'ya merak edip bakmamıştım bile, burada ne varmış diye. yani duyuru kafamda bir şeyler alınıp satılan, kedilere yuva filan aranan bir yerdi. girdim baktım bayağı frame var, akıyor. zaman geçiyor, takılıyorsun yani...

şaşırdım doğrusu.

var

bende de var sanırım.

mail gelişlerini sesli uyarı verecek şekilde ayarlayın dert tasa kalmaz.

@kurnaz onun zevki beklemede değil kontrol etmede :)

checker plus var. telefonda da bildirim geliyo zaten. hiç inboxa girip kontrol ettiğimi hatırlamıyorum.

Surekli bilgisayar basindaysan normal. Insan hareket istiyor.

bende de var

bende yok.

bende de var o, durup durup bakıyorum

sıkıntıdan aslında ben de sürekli buraya bakıyorum, borsaya bakıyorum. değişen bir şey yok ama dikkat dağınıklığı işte.

bende bunun whatsapp versiyonu var. o sıra aklımda kim varsa onu çevrimiçi yakalamaya çalışıyorum. özellikle de stres altındayken.

Az bir miktar dedigin yuzde 20nerdeyse 5gunde Boyle para kazanacak yol bulursan haber et:) tabi minimum risk ile

@solenkol :)) dogru diyorsun. Tamam 5 bin olmasin 1000 olsun. O da olumlu.

Mesela soyle dusundum. 500 kar ettirecek 10 adet iphone alim satimi 5000 kazandirir sonucta :)

ucuzdan erik falan bul cuma cikisi sat. ya da konfeksiyon urunu.

karaborsa bilet.

iyi para var diyorlar. etkınlıkten once kapatıyorsun biletleri, etkinlik zamanı hem online hem de elden satıyorsun.

yapmadım bilemem ama nasıldır.

4-5 gün içerisinde elindeki paranın %20 sini kazanabileceğin ve düşük riski olan hiç bir şey yok.

Zebramo'da ölücülük yap. Arızalı, ucuz iphone'ları kolla, al, ucuza tamir ettir, sat.

Kâr ne kadar olur bilmiyorum da bir tanesi uçak biletini karşılıyorsa bir iki iphone belki mac vs neyse

www.youtube.com

iphon alimi satimi dediginiz yurtdisindan iphone getirmek mi?

final4 bileti bul maç günü fahiş fiyattan sat.

En aşağı günde %1 getiriden bahsediyorsunuz, imkansız değil ama bütün getiri şansla alakalı olur. Bahis olmaz, alsat(trade) olur ama risksiz olmaz.

Nasil bir web sitesi? Icinde ne olacak? Fonksiyonalitesi ne olacak? Internetten bedavaya bu hizmeti veren yerler de var, milyonlarca dolara mal olacak siteler de var. Seninki "bir araba alsam kac paradir?" gibi bir soru.

Nasil bir sey istiyorsunuz detayli mesaj atarsaniz bakalim

şimdi özelden mesaj yapacak, 50 liraya yaparım, 200 liraya yaparım diyen.

haklısınız, o kadar anlamıyorum yani :)
kişisel bir web sitesi olacak, ben psikoloğum da...
hem uyguladığım tedavi yaklaşımlarını anlatabileceğim, hem de benimle ilgili bilgileri içeren bir websitesi oluşturmak istiyorum. zaman zaman da reklam verebileceğim bir site olmalı

Ucu acik bir soru

Alan adi yillik 15 tl

Hosting(siteyi kurdugun alan) yillik 120 tl

Bunlar temel maliyetler. Ustune tasarim, eklenti vs isteklerine gore degisir

@MiraTaurus peki bunların tamamı için ne yapmam kime nereye başvurmam gerekiyor ?

Simdi bir suru mesaj gelecek ben yaparim ederim vs. diye.

Bir suru profesyonel psikologun web siteleri var. Bir kac kisinin sitesini arastirin. Aralarindan dizayni durusuyla sizin kisiliginize hitap edenleri cikacaktir. Sitenin bir yerinde muhakkak kimin yaptigi yazar bir link vardir. Yoksa da site sahibine sorun. O kisiyle iletisime gecin yapsin sitenizi. Su anda ben cok mesgulum ama bu isi duzgun yapan kisiler taniyorum, gerekirse yollarim bilgi. Ama kimse de yogurdum eksi demez zaten. O yuzden siz begendiginiz sitelere gidip yapan kisiyle iletisime gecin en garanti olsun.

squarespace diye bir site var, ingilizceniz varsa sitenizi ordan acin. cok uygun fiyatlar ve guzel destek var.

bir amatör wordpress ile site yapabilir sanırsam.

hocam
bakın mesela basit bir wordpress bizim site
www.bmtexport.com
kısaca bizi tanıtan bir site - wordpress formatı ile yapılmıs gayet basic
kendin ugrasacaksan word den anlıyorsan yaparsın
www.xxxxxxxx.com vs. bu ismi godaddy.com dan alabilirsin
hosting gerekecek dosyaları koymak icin zaten az bir dosya koyacagin icin sana az yer yeter.
bu halde yıllık 50-60 lira.
ama ozel tasarım vs. bunlar pahalı seyler.

ekran değişecek.tek pixel tamir edilmez.

bir şey olacağını sanmam. sorun çıkarsa açıklarsın, acil almam gerekti vs, konferans davetiyen de yanında olsun. bişi olmaz.

Aynı durumu çek cumhuriyeti için yaşamıştım. İtalyadan almıştım. Kapıda dönüş biletimi sordular. Buradan italyaya geçicem dedim. Onunla ilgilenmiyorum dönüş biletinizi soruyorum dediler. Dönüş biletim çektendi tabi. Gösterdim. Tamam sıkıntı yok dediler. Dönüş biletiniz yanınızda olsun yeter bence. Garantiye almak için italyadan dönüş bileti gösterebilirsiniz bence.

Kapıdan çevrilmezsin ve İtalya'ya hiç gitmeyeceksen mesele yok ama bu vize ile daha sonra İtalya'ya gidersen ya da bilhassa ileride tekrar vize almaya çalışırsan sorun olur.
Bu vize ile gidersen, en fazla niye önce buraya gelmedin falan derler ama sıkıntı olmaz. Bir daha İtalya'dan vize vermeyebilirler ya da tek girişli 10 günlük falan verirler uyarı niteliğinde.
Uzun lafın kısası İtalya'dan vize alıyorsan önce İtalya'ya girmen lazım.
Tavsiyem Fransa'dan al.

2 defa yaptim.sikinti olmadi. ama gene de kil birine denk gelirsen bilemem.

kapıdan çevrilebilirsin. kuzenim yeni alınmış 5 senelik finlandiya vizesi ile avusturyaya gelirken, daha uçağa binmeden türkiyede bindirmediler, "şu aralar kapıda çevirme çok oluyor almıyoruz" diye.

sanıldığından fazla oluyor kapıda çevirme olayı.

şu kadar rahat şekilde "kapıdan çevrilmezsin" diyebilen arkadaşlar nasıl bu kadar rahat konuşabiliyorlar hayret ediyorum.

Çok kez yaptığım için rahat söylüyorum; hatta sonunda uyarı da aldım.
Kapıdan hiç çevrilmedim; en kötüsü Yunanistan'a artık bilmiyorum kaçıncı kez İtalya vizesiyle girerken soruşturuldum. Bir kağıt imzalatıyorlar, yanında kaç para var, nerede kalacaksın..vs sözlü beyanda bulunuyorsun; o kadar; akabinde çıkarken bir sorun yaşamadım.

@tiny penny

sen çok kez yaptın, kaç kere yaptın bugüne kadar? 10? 20? ben son 10 senedir 3 schengen ülkesinde yaşadım, binlerce tecrübe dinledim, bana ve yakınlarıma, birebir tanıdığım insanların başına gelenleri gördüm, dinledim. bizzat benim başıma bile gelenler oldu oturum ile gitmeme rağmen. bu tecrübelerin hiçbiri güzel şeyler değildi ve geleceğini değişltirebilecek sonuçları olabiliyor bu durumların.

mesela senin bu yaptığın sonrası sınırdan çevrilmen ileride master ya da doktoraya giderken 3-6-9 aylık güvenlik soruşturulmasından geçmene neden olabilir. ya da direkt olarak vize verilmeyebilir. bunlar extreme gibi doğru ama olan/oalbilen şeyler.

vizelerle, devletlerle, resmi dökümanlarla oyun olmaz.

senin durumun tecrübesizlik ile yoğrulmuş bir cesaretten başka bir şey değil.

Tamamen şans. Daha once estanyoya giriş yapıp yapmadığına, tipine ve görevliye bağlı bir durum.
Ben hiç yapmadım ama yapan ve önümüzdeki ay yine bu riski alarak yapacak arkadaşlarım var. Tipin uygunsa ve kalacak yer, dönüş biletini gösterebiliyorsan yüksek ihtimalle geçebiliyormuşsun.
Fakat, kural olarak vizeyi hangi Schengen ülkesinden aldıysan ilk once o ülkeye giriş yapmalısın.

Acik ve net söylüyorum. Fransa,almanya,italya bu 3 ulkeden aldigin vize ile herhangi bir schengen ulkesinden geri cevrilme ihtimalin SIFIR.

kurnaz +1

ben farklı bir nedenle hollanda'dan geri çevrildiğimde, benim gibi geri çevrilen Türkler olarak bir araya geldik. Bunların yüzde doksanı Fransa dahil farklı yerlerden vize alıp da Hollanda'ya girmeye çalışanlardı. Hatta o dönemde döndükten sonra grup kurduk, dilekçe falan yazdık falan, pek bir şey olmadı.

diğer taraftan beraber gittiğim arkadaşım da başka bir yerden almıştı ama tur ile gittiğimizden dolayı o elini kolunu sallayarak girdi. yani bu işler tamamen kapıdaki gümrük memurunun insiyatifinde.

insanlar nasıl bu kadar kesin konuşabiliyor ben de şaşkınım.

Drum denilen bir parça ömrünü doldurmuş olabilir.

bilgisayarcıya götür, reset atsınlar. ya da nette ara, resetting *model no* diye.

yazılım aracılığıyla modele göre resetleniyor ama yazılımlar genelde ücretli oluyor. biraz araştırma gerekli belki bulursun ücretsiz.

İnternette resetleme programları oluyor bulursan kendin de yaparsın.

o 90 gun genelde 180 gun icerisinde 90 gun oluyor. 90 gun bir yerde kaldiktan sonra komsuya gecip 90 gun kalirsaniz dondugunuzde bir 90 daha hakkiniz olur.

180 gün içinde 90 günü aşmadan evet. mesela hollandada 15 gün geçirdiniz, hollandadan çek cumhuriyetine geçtiniz, 16. günden devam ediyor. maksimum 90 gün 180 gün içerisinde.

Su an gecerli olan izni iptal olmaz, fakat eylul ayinda tekrar uzatmak icin basvuracak mi? O zaman sikinti cikabilir, sigortasini kapattiktan 6 ay sonra tekrar acabilir(daha pahaliya ozel sigorta da yaptirabilir), banka hesabindan emin degilim, daha kolaydir herhalde. Ne tip bir oturma izni vardi, ogrenciler icin olandan mi?

siz doğrudan ilgili kurumlardan bilgi alın.
en güncel, en kaliteli bilgi onlardadır.

Common of demons+1

Simdikinde sorun olmaz ama uzatmak isterse sikinti cikar. Zaten banka hesapsiz ve sigortasiz uzatamaz.

İptal olmaz, ama banka hesabını kapatırken elli kere onay alsın, birden fazla kişi hesabını kapatmasına rağmen, açık kaldı arkadaşlarımdan sonra borç ceza etc çıkıyor.

Yok uzatmayacak sadece Eylül'e kadar gittiğinde bir daha giremezse diye korkuyor. Oturma iznini pek bilmediğim için soruyorum

bilgisayar muhendisi bi arkadaşım General mobile'ın 1000 küsür tl olan modelini cok övdü gecen. Bende asus var iyi hos ama GM daha iyi sanki

bende gm in 5 plus mı ne onu öveceğim, ailedeki herkes onu kullanıyor en az 1 senedir.

asus zenfone 3, samsung galaxy c9 pro, lg v10 da belki bir ihtimal

Lenovo Vibe P1 veya P2 ihtiyacııza göre bakın derim.

P1 kullandım çılgın bir bataryası var, P2 ile çok az farkı var.
Fiyatı da 1.100 tl sanrım.

C5 samsing

Hiç düşünmeye gerek yok. Oneplus 3t

Sözlükte yazılan gm 5 entryleri pek iyi şeyler söylemiyor. moto g4 tavsiye ederim...

"göt" argodur. çevirdiğiniz videoda argo kullanım varsa öyle çevirmelisiniz.

"meme" tabii ki argo değildir. normal bir kelime. göğüs ve meme iki ayrı şeydir.

çeviriyi kontrol etmedim ama bence şöyle olmalı:

orijinali: ass
çeviri: göt

orijinali: butt
çeviri: kalça/popo

orijinali: boob(s)
çeviri: meme(ler)

orijinali: breast / chest
çeviri: göğüs

bu şekilde çevirdiysen bence tepki gösterenler mal.

duruma bağlı. blatta hiberna ayrı yorumlar burada az sonra ama normali bence izleyecek kitleye uygun çeviridir.

porno film çevirisi ile amerikan gençlik komedisi çevirisi bir olmaz. birinde "son of a bitch" "orospu çocuğu" olarak çevirilr, öbüründe ise "pislik", "lanet olası", "allahın belası" etc. olarak .

Diğerlerini geçtim de Meme ile göğüs aynı şey değil. Bu tür yorumları yapanların alayı beyinsiz.

yapma!

Bunlar hala yapılıyor mu, çok ilginç.

Daha "özgün" şeyler denerdim.

dünyanın en klişe dövmeleri listesi yapılsa, bel üstü garip şekiller, kolda dikenli tel, omuzda tribal çizimler ile birlikte ilk dört-beşte olur herhalde. Bence çok çabuk pişman olursunuz.

bel üstüne de kelebek dövmesi yaptırman lazım bunu yapacaksan

hoşunuza gittiyse yaptırın yahu, buradakilere bakmayın, sizin bedeniniz, sizin zevkiniz.

allaşkına hollywood yıldızları yaptırınca moda oluyor, adamın zevkini millet koluna taşıyor etc.

kısaca hoşunuza gidiyorsa ki bence kesinlikle kötü değil, yaptırın.

Sıradanmış veya çok orjinalmiş vs bunlara bakma. Şimdiki popüler modeller de 10-20 sene sonra sıradan olacak. Seviyorsan, senin için anlamlı ise yaptır. Bütün bir ömür boyunca bedeninde taşıyacak olan sensin, hatta mezara bile götüreceksin:)

Ama linkteki çizimi başarısız buldum, alternatif çizimleri de araştırabilirsin.

dövme çok subjektif bir olay. öyle bir olay yaşarsın öyle bir anlamı olur ki bir şeyin senin için ne kadar sıradan olsa da önemli olmaz çünkü ne kadar sıradan olursa olsun o senin vücudunda olacak ve senin için anlamı hiç bir zaman sıradan olmayacak. ya da sen derin anlamlara gerek yok çok çok çok seversin yine yaptırırsın.

Burada kritik olan şey ani bir kararla yaptırmamak..Bir süre beklemek tartmak bu sırada desenin varyasyonlarına bakılabilir ama en önemlisi kendini test edersin belli bir süre sonra hala aklında mı hala hevesin var mı anlamı var mı? evet ise kaliteli bir desen kaliteli bir işçilikle yaptır geç..

Dövmeyi başkası görsün diye yaptırıyorsan başkalarının yorumları için yaptırıyorsan yaptırma..sıradan bir şey üzer sonra..kendin için yap.

yapma

Gayet varoş ve emo olur.

Dövmeyi neden yaptırdığınızı biliyor musunuz? Önce onu düşünmekte fayda var.

Bence aşırı sıradan olur ama bu kadar seviyorsan yaptır tabii ki.

bisiklet forumlarında sorun bence, işi bilenler yardım eder.

youtube'da deneme videoları var onlara da bi bakın.

teşekkür ederim, bakacağım hepsine.

KED almanizi tavsiye ederim. Almanya´da bir sürü testten gecip fiyat/performans listeleri yapiliyor her sene. KED birinci geldi bu testte.

www.bisiklet.com

Kask, bisikletten daha onemli bence. Bisikletiniz eski, ikinci el vs. olabilir, performansi iyi olmayabilir, ama kask cok cok onemli.

ilk kask için Decathlon'dan almak her zaman iyidir. kasklarda fiyat aralığı yükseldikçe hafifliği, komfortu ve aerodinamikliği artar genelde. 150 TL altı aldığınız kasklarda pek fazla rahatlık ve performans değil de güvenlik durumlarına öncelikli bakın.

Temmuz başında yapın bence bayram kalabalığı ve tatili geçtikten sonra. Yazın gereksiz uzun sürebiliyor bazen.

yaz dönemi olduğu için, minimum temmuz ayına randevunuzu alın. hatta randevuyu mümkünse şimdiden falan alın, çünkü randevular dolar. randevu gününe kadar da vize için gereken belgeleri toplarsınız yavaş yavaş.

Valla randevuyu alın şimdiden 2 ay sonrasına dolu olduğunu bilirim.

Randevuyu bir an önce alın. erken olsun da isterse uzun sürsün. Sanki her gün mü gideceksiniz. Pasaportunuzu bırakıp bekleyeceksiniz. Bu süreçte, acil pasaport ihtiyacınız olmayacaksa ne zaman gidelim diye birşey düşünmek gereksiz.
Kısacası, bir an önce başvuru yapın.

Geçen yaz temmuz ayında 4-5 gün sonrasına randevu almıştım. Cuma günü belgeleri trslim ettim. Çarşamba günü passaport elime geçti.

kuzen bu hafta başvurmak istedi 15 gün sonraki gezi için, tüm schengen ülkeleri 4 hafta öncesinden başvuruyu zorunlu kılıyormuş artık.

Macaristan icin orange dan bi iki hafta sonraya randevu aldim. Tesekkurler.

Seyahat tarihinizi söylediniz mi? Bazen en fazla 3 ay öncesi için kabul ediyor pasaportu konsolosluk.

Whoosie dediginiz gibiymis tesekkurler

o yasak hala sürüyor mu yahu?

Yasak ekime kadar geçerli, muhtemelen uzatılır da. Aynı yasağı İngiltere de uyguluyor.

www.skyscanner.net

Oradan buraya gelirken yok. Alabilirsin kabine.

ben de aynı şeyi geçen ay ingiltereye giderken sormuştum.
havaalanında da sordum, sadece buradan çıkan uçuşlarda var yasak. dönüşte kullanabiliyorsunu

bavulların kalitesi aşağı yukarı aynıdır. evladiyelik bavul olmaz. ne kada gezerseniz o kadar yıpranır.

kesinlikel hardshell almayın. hardsheller duruma göre çok kullanışlı, sağlam gibi, ya da şık gözüküyor olabilirler ama bir kere zarar görürlerse çok ters bir zamanda tatilinizi zehir edebilirler.

ben bundan dolayı kesinlikle soft alın derim.

Samsonite..kullaniyorum, memnunum.

standart kabin boy valize 2 takım elbise girmez, girse de sonradan hayır gelmez o elbiseden.

Takım elbiseleri taşımak için özel çantalar var, bunlar 2 çeşit.

1.si takım elbise kılıfının-gamboç denir-daha gelişmiş versiyonu,katlanıp çanta haline geliyor omuzda taşıyorsun örnekler=

urun.gittigidiyor.com

urun.n11.com


urun.gittigidiyor.com


2. çeşit gene buna benzer ama daha geniş, tekerlekli ve çekçekli tipler

urun.gittigidiyor.com

www.cantas.com.tr

www.kemerdunyasi.com


Bence 1. tip takım elbise çantası + kabin boy herhangi bir çanta. kabin boy çanta pahalı bir şey olmasın hepsi aynı ama mutlaka 4 tekerlekli olmasına dikkat et

Gamboç tipi çantalar pek işime gelmiyor açıkçası, hem evrak çantası hem valiz hem de bunu taşımak zor iş ve 3 çantayla kabine girmeye çalıştığımda sorun çıkma ihtimali yüksek.

2. Tipteki çantalar aklıma yattı aslında, yarın onlara bakayım. içine takım elbise dışında birkaç t shirt çorap vs koyabileceğim bir şeyler bulmaya çalışayım.

Bunların ingilizce ismi nedir? Amazonda deri olanları falan da var mıdır acaba?

vizesiz ulkeye giderken gerekli oldugunu soylemislerdi burada. ek belge olarak isteyebilirler. sigorta lazim zaten, basina bir sey gelse yardimci olurlar.

Yeşile vize istemeyen ulkelerde sigortaya gerek yok. Ama vize istiyorsa sigorta da lazım doğal olarak.

Çok ucuz bir şey, ihtiyaç halinde faydasını görürsünüz. Bence yaptırın, kafanız rahat olsun. Avrupa ve Amerika'da sağlık hizmetleri çok pahalı diyorlar.

Gereksiz ama yaptırırsan olası aksi bi durumda fayda sağlar. Zaten 10 günlük bi gezi için taş çatlasa 30-40 Tl veriyorsun.

Yeşil pasaportla birçok ülkeye girdik çıktık kimse bizden sigorta vs. istemedi. Biz de yaptırma gereği duymadık açıkçası. Sadece ABD'de araba kiralayacağımız için nolur nolmaz deyip sigorta yaptırmıştık, o da yeşil pasaportla ilgili değildi zaten.

Orada basiniza bir sey gelirse birkac bin euroyu cuzdaninizdan cikarirskniz 30-40 tl kar etmek isterken.

bordo pasaporta da sigortan var mı diye sormuyorlar ama senin faydana bu. 20-30 liradan kaçma, pintiliğe lüzum yok.

yaptırın, zorunluluk, ama bunun yanında binlerce euroluk bir potansiyel masraftan kurtulabilirsiniz.

isim vermeyeyim kuehlesinde tanıdığı birinin geçirdiği kaza sonucunda helikopterle taşınması gerekmişti, bu kişi habersizce yaptırdığı bir sigorta sayesinde hafızam beni yanıltmıyorsa ya 6 bin ya 8 bin euroluk masrafı ödetmişti bir sigortaya.

zorunluluk, bu sigorta yeşilliler için, kapıda sorabilirler, duruma göre deport edebilirler. geçenlerde skandal olarak günlük 30-40€ parası olmayan yeşil pasaportluyu ülkeye almamışlardı.

Geçmiş olsun. Kaburga bir köpürcük iki... Bisiklet sporcusunun belalısı bunlar... Köpürcük kemiği çok uzun süre ister kaynaması, tedavisi, ağrı kesici alın ve kolunuzu kıpırdatmayın, mümkünse oturur pozisyonda uyuyun.

bence sen peşini bırakma sık sık git.bizim arkadaşın eli yanlışş kaynamıştı ona döner alırsın aşına belayı.sana şöyle söyleyeyim aslında inflamasyon azaltıcı iğne filan var uygulanıyor mu bilmiyorum ama başka doktorlara da görün bence.

geçmiş olsun.

bu tarz kritik durumlardan birden fazla doktora danışın. varsa bunu geçirenlerin tecrübelerini öğrenin. denildiği gibi bisikletçilerde yaygınsa forumlarına kaynak olup sorun, sallıyorum varsa "köprücük kemiği kırıklar derneği" ne başvuru yapın, illa bunu geçiren 100lerce kişi var oralarda bir yerlerde.

Benim kırılmıştı 8banfaj yaptıkar 3hafta takmiştim sonrasında iyi oldu ama öanta falan 2ay takmadım, takamadım.
Ağrım benim de olmamişti doktor bana da bandaj takıp 1hafta sonra gel demişti sıkıntı olmadı şimdi iyi.

bu arada ben bir anı yazayım yorumuma, köprücük değil ama radius kemiği çatlamıştı bende, doktor alçıladı, 2 hafta sonra gel dedi, gittik, "yeaa geçmiş bu çıkaralım dedi", bi işkillendik zaten elemandan, sonra başka ortopediste gittik, "manyak mısınız en az 1-2 hafta daha kalmalı" dedi. 10 gün sonra çıkardık bizde.

Kapalı alanın havalandırması iyiyse doğru değil, havalandırması kötüyse doğru. Havalandırmadan kastım klima değil bu arada.

kapalı alana bağlı kutu gibi havasız ortamsa boğulursun doğru demiş derim
ama havalandırması güzelse sıkıntı olmaz fikrimce.

havalandırmanın aksine psikolojik yönleri var bence. kapalı ortam motivasyonu oldurur. sahilde yuruyusle bir tutulamaz.

he yav he, der geçerim.

Doğrudur, 3 kez uzun süreli abonelik yaptırdığım spor salonlarını her seferinde havalandırma yüzünden bıraktım. Rezillik çünkü. Ortamda bulunanların terini solumak istemiyorum.

uzmanlık alanı dışında çok konuşuyor kendisi.

kapalı alanda spor yapmak olsa olsa ideal değildir. ancak hiç spor yapmamayla kıyasladığında candır.

bu kadini dinleyen insanlari anlayamiyorum, oturup oturup icat cikariyo, insanlar da aa ben karatay diyetiyle yuz kilo verdimmm diye dinliyor. ben de bir ara sirf hazir/dondurulmus seyler yiyerek 30 kilo vermistim, cunku sadece onu yiyodum, kalorileri az oluyodu. saglikli miydi, hayir.

vayhınştefane(r)

vayhınşitefana sanki

Ya bu almanca yazildigi gibiydi hani? Vay sesini nasil cikiyor o ilk heceden? :(

@lucky

kim dedi almanca yazıldığı gibi diye :D ?

www.youtube.com

Lisede almanca hocam :(

vayhınstefana ama ı eye yakın söylenecek. ei olunca a sesi verir, sch nin ş gibi olması gibi.

r çok bastırılmaz sonda ise.

Bu sorunun aynisi sorulmustu.

Vağyenştefaner ya da Vağyenştefana


Sonunu -er ya da -a okumak artik nereliysen ona gore degisir.

Vağyeınştefanaeğ.

eı dediğim şey e ile ı arası bir harf. ae de a ile e arası bir harf. Bizim a e değil tam bence.

lim5 biraz daha kassa duyardık herhalde :)

bir de alman bacımızdan dinleyelim: tr.forvo.com

vayhenşıtefigraffe

sizinle çalışmamız mümkün değil bayım diyerek ayrılacaksın. açıklama isterse açıkla gönlünden geçeni.

nick de güzelmiş winning elevencı kardeşim haha

bir yerle daha görüşeceğim yarına, öbürgüne diyip ben size salı bildireceğim dersiniz.

hocam yazdığın ilk iki satırı okudum ve devamını okumaya gerek bile duymadan evet o işe git diyorum.

Bu sekilde gidersen buyuk ihtimal onlar almaz seni ise. Anladigim kadariyla zaten calisasin yok.

Kalite muhendisi isteyen yer cok kotu cikmaz diye dusunuyorum. Tecrube kazanana kadar en kotulerini bile begenmek zorundasin. Muhendisligi yanlis anlamissin hocam. Dersen ki ingilizce ikinci anadilim odtu bogazici de okudum askerlikte tamam okey. Ama kendini cok buyutme gözünde cunku sen hicbirseysin :) Senin gibi yuzbinlerce insan var onlardan sadece birisin.

oldukça tembelce geldi bana. olsun ama hayat sana limon vermiş işte, sende oturup yemişsin limonata yapmak yerine. senin suçun değil bence, hayatın sana getirdikleri.

@kurnaz ne demek istediğini anlamadım gerekli sınavlara girdim puanlarım da iyi ama hiçbir işe yaramıyor.

o sırada başka şeylere bakman gerekirdi.

puanlar hiç bir şeye yaramıyor değil aslında, senin isteğinle ve belkide motivasyonunla alakalı bir durum var.

@kurnaz motivasyonla ilgili olduğu muhakkak. başka şeyler derken ne gibi. sistem o kadar kötü ki motivasyon falan kalmıyor.

Bu bir yillik donemde, ikinci bir dil ogrenmek, meslegin ile ilgili bilgisayar programlari, degisik hobiler, mesela gitar calmak en basitinden, gibi şeyler yaptin mi? Eger bu sekilde bir yili gecirdiysen bosa geçmiş sayilmaz.
Sonucta yuksek lisans falan yapiyorsun. Erkeksen ve askerlik yapmamissan ozel sektoru unut. Thy ye gitmiyorsan zaten baya rahat birisin demektir.

Devlet yatma yeri mi?

Sen ben misin ya? İlk cümleden son cümleye kadar Ankara, THY, yüksek lisans falan her şeyimiz aynı baya şaşırdım şu an -_-

With honors

Best offer

Transporter

Interstate 60

holy motors
mulholland dr.
dogville
waking life

Jason statham filmlerine bakabilirsin.

Yüzüklerin efendisi ve hobbit serileri de güzel.

Ondskan.

ya kusura bakma da "inanıyorum kıyıda köşede hala izlemediğim güzel filmler vardır" nasıl bir kibirdir?

kaç tane film izledin hayatında yılda ortalama 8 bin tane film çekiliyor dünyada. kaç tane lindsay anderson filmi izledin kaç tane andrzej wajda filmi izledin kieslowski dekaloglarının kaç tanesini izledin

üç tane iron man izleyen sinefil kesiliyor. inşallah güzel film kalmıştır izlemediğim :(((

öneri olarak da sırf cevabım silinmesin diye şunları veriyorum:

jurassic park
star wars
spider man
transformers

mickybo and me
mandariinid

Thé skin i Live in.

Üzerine Film Attırdıkları Cehennem 2

fazla iddialı bence. ama olabilir tabii ki.

just let go
www.imdb.com

thirteen days
www.imdb.com

solace
www.imdb.com

mcfarland
www.imdb.com

the after
www.imdb.com

childhoods end(3 bölümlük dizi)
www.imdb.com

race
www.imdb.com

parallels
www.imdb.com

moon kesinlikle izlemelisin

American honey

arlington road.

yeşil sokak holiganları ve swiss army man

6 ay olması gerekiyor. ama emniyete bir telefonla teyit edebilirsiniz.

oradan veya bratislava'dan sofya'ya bak, sofya'dan otobüs yap.
viyana-sofya 335 lira çıkıyor bu arada.

@gayfe, sofya'dan dönmek, saatleri uydurabilsem benzer fiyata geliyor. baktığım tarih için otobüs dönüş saatlerine denk gelen bi sefer yok malesef.
bratislava'dan sofya 2500 tl fiyat verdi :D

başka aktarma önerin varsa alırım.

400 bence uygun bir rakam vie-ist arasında. zaten gidiş geliş en ucuz 120-140€ şu aralar, tek yön içişn 400 bence oldukça iyi. onur air varken 70-90€ idi gidiş dönüş artık değil.

kısaca o bileti hemen satın alın fiyatı artmadan. 27 hazirana uçar fiyatları.

bratislava-kiev 177 tl
kiev-ankara 242 tl
bu olur mu?
sofya'dan nasıl otobüs olmaz? sınıra yakın bir yere gidip oradan otostop falan yaparsın en kötü.

viyana-midilli 235 lira
oradan ayvalık ferry ile
daha ne yapayım sana :)

@gayfe, bulgaria air seferini diyorsan, onu inceledim. çıkan fiyat bavulsuz seçenek, bavul hakkı alınca 500 tl oluyor, sofya-istanbul da 100 tl=600 tl. bir de o durumda en az bir gün önce dönmem gerekecekti, uçağın iniş saatine denk gelen otobüs olmadığı ve ertesi güne kaldığımdan iki gün önce dönmem gerekiyor :)

kurnaz, 400 bir kaç ay önce ilk baktığım zamanlardı, şu an 600'e yakın.

@gayfe, son cevapların sonrası 600'lük bileti almaya karar verdim :D
sana da bu çaban için çikilata getiricem, söz :)

uygun olsun isterim ama otostop ve çok aktarmaya girişemem açıkçası. teşekkürler yine de.

@manuel

600 oldu oda olumlu, bak bayram o tarihler sanırım, o biletlere 2000 tl vermek zorunda kalabilirsin benden uyarması. viyananın nabzı bende, hem bayram hem ünilerin tatile girmesi ile 20 haziran-10 temmuz arası uçar fiyatlar, yatırımlık kağıtlar olsa eldeki tüm paramı bilete yatırırdım.

blablacar uygulamasını araştır. bir sürü imkan çıkacaktır, muhtemelen çok daha ucuza.

@kurnaz, bayram dönüşü, evet. zaten vizeye başvurmam gerek artık, daha oyalanamıcam da işte bir umut sorayım dedim.
alayım ben en iyisi, mersi :/

@kitap, sağol ama tercihim uçakla dönmek.

istemez :/

genel kural itibariyle uçak biletleri tarih yaklaştıkça pahalılaşır, çok çok düşük bir ihtimal daha ucuza bilet bulman.

@desdinova, bundan iki hafta önce de biletler bu fiyatlardaydı, sonra bi kaç low cost firmanın aktarmalı biletleri çıktı, 150 tl falan daha uygundu. aktarmaları 4-5 saat beklemeli olunca almadıydım, şimdi pişmanım bayaa. aslında beklediğim mevcut sefer fiyatlarının düşmesi değil de, bahsettiğim gibi ekstra sefer açılma olasılığı idi.

@kurnaz yaz bileti icin gec mi kaldik yani? gidemeyecek miyiz memlekete?

manuel mandalina, sofya'dan trene de binebilirsiniz, biraz sancili olur ama fiyati komik oluyordu genelde.

@kassi, yukarıda yazdığım gibi sofya'dan dönmek aynı fiyata denk geliyor.

kurnaz benim için konuşuyor, bayrama denk getirdiğim için pahalı malesef. yoksa gidiş biletini 150 tl'ya aldım. bayram harici dönüşler de uygun yani.

@kassi

gidememek diye bir şey yok elbette. ama fiyatlar uçuyor. şimdi ben böyle yazdım diye tarihteki en düşük seviyeye düşer anasını satiyim bana inat.

dediğim gibi o tarihler çok extreme denk geliyor bu seneye, hem bayram hem üni tatili (1 temmuz-1 ekim) olunca hareketlilik tr yönüne çok olacak. gurbetçiler genelde son 1-2 hafta bilet alıyorlar, ondan acilinden alın derim ben herkese.

Tek yon almak da sikinti, tekrar istanbula gwlisini filan biliyosan cift yon ara derim. Weihnachtenda vb ucuyorsan mesela donusunu o araya al.

En son yaz ucusum uia ile kiev aktarmaliydi, 80$a almistim 2 hafta oncesinden asiri sevincliydim :D

gidişimi bi süre önce almıştım. yalnız dönüşe ihtiyacım var.
uia'ın geçen haftaya kadar 450 lita civarına aktarmalı uçuşları vardı ama birden kayboldular. pegasus ve thy'ye kaldım yine anlaşılan.

@manuel

Elbet bir ara donmeyecek misin? Her weihnachtenda trye donuyorsan mesela, her zaman dondugun tarihe yakin bir tarihte al.
Ya da sadece yazin doneceksen ortalama bir tarihe al, uydurursun zaten kendini ona.

@kuehles, turistik amaçla 5 günlüğüne istanbul'dan viyana'ya gidiyorum, olay bu :)

peki siz viyanaseverlere son bir soru;
yalnızca viyana'ya gidiyorum, başka bi yere geçme düşüncem yok. perşembe akşama doğru varıcam, akşam program var, pazar gecesi de program var. normalde salı dönmeyi planlıyordum ama pegasus'un salı öğlen uçuşu ile thy'nin pazartesi akşam uçuşu yaklaşık aynı fiyat. sizce 3.5 gün yeter mi iyice gezmeye? öyleyse pazartesi döneyim.

Tarihi yapılar, müzeler gibi yerler ilgi alanım.

ne yapmak istediginize bagli aslinda. bence baya bir gezmis olursunuz 3.5 gunde. ama butun onemli muzelere girecegim derseniz yetmez mesela.

pazartesi fazladan kalsan müze gezemezsin o gün kapali olduklari icin ama gezilecek baska yer elbet bulunur.
viyana icin konusmuyorum, konaklama zaten cepteyse yarim gün de olsa ben fazla kalmayi tercih ederdim.

3.5 gün yeter ama ne kadar fazla o kadar güzel bence.

eğer havaalnı transferleri ayarlanmadıysa kesinlikle cat kullanın dönüşte, çünkü bu sayede direkt şehir içerisinde check in yapabiliyorsunuz, ve bagaj teslimi yapabiliyorsunuz daha çok gezme şansı ortaya çıkıyor kısa süreli gezilerde(thy ya da pgs ile bu imkan var mı emin değilim).

şehirde gelmeden güzel bir plan oluşturun, istediğiniz müzeleri önceden ayarlayın kafanızda, ilginize göre khm(sanat tarihi müz.), nhm(doğal tarih müzesi), albertina bence oldukça güzeller, ilgiye bağlı olarak technisches museum wien(teknoloji müz), hgm(askeri müze), müzisyen evleri, tıp müzeleri, kraliyet sarayları gibi yerler oldukça hoş.

bunlar yanında hava güzel olursa kahlenberg ya da donauturma gidebilirsiniz. grinzinge kesinlikle gidin, çoğu turist gitmiyor, 1. viyanada bolca turlayın, çok güzel cafe var- cafe central, havelka, cafe schwarzenberg, landtmann, cafe frauenhuber gibi bunlara uğrayın kesin. bibliothekleri gezin-nationalbibliothek ve uni wien bibliotheklerini mesela.

zaten bunlar doldurur tüm zamanı.

tavsiyeler için çok mersi <3 şu aralar biraz yoğunum, henüz açıp araştırmam mümkün olmadı. yıllardır beklediğim bi temsil vardı, iki gece opera'ya gidicem, planlayıp bilet aldığım tek şey o. anlattıklarınıza bakılırsa zamanı maksimumda tutmakta fayda var. teşekkürler.

sır kapısından geliyorum, sıkı durun! :P

istediğim bilet salı günü öğlen vakti içindi ve pegasus'ta 610 tl idi. gelen cevaplar doğrultusunda, daha fazla oyalanmamak adına biraz daha uygun olan pazartesi akşamı için THY'den 550 liralık bilete rezervasyon yaptım. akşam olmadan alır, kur farkı da yemem diye düşündüm. fakat unutmuşum. akşam kur farkı yiyecek olmanın siniriyle söylenerekten bileti alacakken, son bi arama yaptım ve son iki haftadır ve bugün gündüz de baktığım üzere 610 tl olan salı günü bileti 375 tl çıktı! onu aldım nihayetinde :)

uzun lafın kısası, viyana'dan dönüyorum, müjdeler olsun! xD

uzun uzun arıyoruz ya da bazı ilçelerde ev sahiplerinin daha anlayışlı olması sayesinde böyleyiz.

apartman yönetmeliğinde de normalde olan bir kural değil. özel olarak eklenmesi gerek ve ekleyen çok az bina vardır. ama evet, Üsküdar gibi bir yerde komşularla sorun yaşarsınız. çomarlık başa bela.

Üsküdara özellikle kısıklı bölgesine hem lokasyon olarak hem de fiyat olarak önerebileceğiniz nispeten hayvana ılımlı semtler nereler? Acıbadem ve kadıköy civarlarına baktık sahibinden üzerinden ancak orada da ucuz, karşılalayabileceğimiz dairelerin doğru düzgün pencereleri dahi yok

yalan söyleyip ev tutarsanız çat diye kapının önüne koyarlar sizi, açıkçası hiç hoş olmaz.

insanlar köpeğin evde büyütülmesi ve beslenmesini sevmeyebilirler. bu çok çok normal bir şey. hayvan haklarının çok ciddi olduğu ve yarı insan muamalesi yapılan köpeklere bile yasak konulabiliyor bazı evlerde. ev sahibinin ve komşuların kararı.

ben kedi köpeği çok sevmeme rağmen özellikle köpeğin evde beslenmesine karşıyım. 200 metrekare evbiniz ya da bahçeniz vardır eyvallah ama aksi halde köpeğede eziyet.

komşular rahatsız oluyor olabilirler. adam belki gece çalışıyor, 7 de uyuyor, köpeğin sesi rahatsız ediyor. olabilir.

@kurnaz; kimse kimseyi kapının önüne koyamaz. yasal olarak koyamaz yani. baş ağrısı vererek insan kaçırmaktan bahsediyorsak orası ayrı konu.

daha önce hiç köpek besledin mi? köpeğin sesi dediğin bir olay yok çünkü, çoğu köpek evdeyken sessiz sessiz seninle oturuyor. evde köpek beslenmesi fikri dediğin gibi aslında bir özgürlük kısıtlaması olsa da o özgürlüğü alıp bir hayvana kaliteli yaşam sunuyorsun -sunulması gerek, sunmayan kalpsizlere lafım çok.- ve dolayısıyla bu ikisini bir arada tartınca ben köpeklerin günümüz koşullarında böyle evcilleştirilmesinin onlara daha yararlı olduğunu düşünüyorum.

pain of liberation +1 kim kimi kapı önüne koyuyor? hayvan düşmanı çomarlar yüzünden köpeğinizi eve mi alamayacaksınız. bırakın ağlasınlar. polis çağırsınlar. komşuyla dedikodu yapsınlar. kendilerini sevememiş insan müsfetteleri başkalarının evlerindeki köpeklere salça olacak öyle mi? sevgisizler.

@pain
@brk

sözleşme içerisinde, ya da anlaşma içerisinde köpeksiz olacağı geçiyor ve siz buna imza atıyorsanız bilerek ya da sonradan gelişen olaylar neticesinde köpek besliyorsanız o sözleşme koşullarında ne kadar süre var ise (avusturyada sözleşme ihlalinde ihlale göre 2 gün ila 2 ay arasında değişiyor) o kadar süre içerisinde çıkmak zorundasınız.

çomarlıkla alakası yok bunun, sizin fikirlerinize her karşı olana çomar diyip 2 destek bulup garip sataşmalar yapmayın.

kapı önüne koyarlar şartını okuyun tekrar, yalan beyan.

ben köpeklerin evde beslenmesine karşıyım. siz ya da ben ne kadar köpek seversek sevelim, onları sırf bizim gönlümüz olsun, seviyoruz ya da yalnız kalmayalım diye evimize kapatıyoruz. köpek beslemek ve bunun yeterli olabilmesi için açık alan, bahçe gerek. köpek her an bahçede olabilmeli. bunu sunamıyorsanız kusura bakmayın, bana çomar diyeceğinize biraz daha fazla çalışıp para kazanında müstakil eve çıkın.

Öncelikle köpeği sahiplendiğimiz dönemde 300 metre kareye yakın bir evde oturuyorduk maalesef taşınmamız gerekiyor. Bahsi geçen köpek ise sokakta veya doğal ortamında yaşayamayacak bir köpek. Aynı şekilde bahçede de yaşayamayacak bir köpek. Evin içinde, insanların yanında olmak isteyen bir hayvan.
İkinci olarak biz illegal bir iş yapıp apartmanda hali hazırda yasak olan bir daireye köpek sokalım demedik. Zaten çoğu apartmanın kurallarında bağımsız ve ortak olanlarsa evcil hayvan beslemek yasaktır gibi bir madde olmuyor. Bu maddeyi koymak çoğu ev sahiplerinin aklına gelmiyor. Ancak emlakçıya ev arıyoruz ancak köpeğimiz var diyince muhtemelen köpekle ilgili bir sorundan dolayı çıktığımızı ve problem yaşayacaklarını düşünüyorlar.
Bu yüzden en baştan söylememeyi sözleşmeye ve apartman kurallarına bakıp ev tutmayı düşünüyoruz. Mantıken hukuki bir yasak yoksa bir şey yapamayacaklarını düşünüyoruz.

bu ülke şerefsiz arkadaşlar.
bu ülke insanı şerefsiz.

zavallı hayvanlara yaptıkları bu şerefsizlik affedilemez.
sanki köpek eve zarar verecek, sanki onların evini mahvedecek.

size yemin ediyorum o köpeği gizlice evde 5 sene besleyin. hiç kimsenin ruhu duymasın. hiç kimse sesini bile duymasın.
5 senede asansörde biri köpeği görsün, cingar çıkartır.

çünkü bu ülke insanı şeref yoksunu.

üsküdar ortalama olarak muhafazakar bir bölge. islam'a mensup kişiler arasında da köpeğe karşı hassasiyet mevcut diyebiliriz. zorlanmanız biraz da bundan. mantıksız mı, sonuna kadar. bu konuda mutabıkız. ancak yine de doğal yaşam ortamından koparılmış köpeciklere "kaliteli yaşam" sunduğu iddiasındaki hayvan sever kafasına erişebileceğimi sanmıyorum.

daha az muhafazakar semtlere bakın. ev sahipleri aşırı muhafazakar kafada ise zaman kaybetmeden sıradakine bakın.

Saçmalayanlara ve bilmeden konuşanlara bakma. Doğal hayat, eziyet vs diye durumu bilmeden insanları yargılamaya kalkanlara bakma. Biz köpeğimizle 16 sene aynı evde yaşadık, bütün bu saçmalıklarla karşılaştık ancak yasalar bizim yanımızdaydı.
Apartman yönetimi öyle bir kural koyamaz, ortak alanlar için yasak koyabilirler ancak (kira sözleşmenizde aksi bir madde yoksa) evinizin içine kimse karışamaz.

Tek nokta, ev sahibinden gizli beslemeyin köpeği, öğrenilince illaki sorun çıkar. Aramaya devam edin, mutlaka bulursunuz. Bizim apartmanda şu an var köpekli bir aile, köpeğin varlığı yokluğu belli değil, hiç sesi çıkmıyor. Hem de sıfır bina ve ne mutlu ki insanlara nasıl yaşayacaklarını dikte etmeyen, herkesin hayatına burnunu sokmayan bir ev sahipleri var.

Merhaba,
Kadıköyde apartmanda yaşıyoruz bizim apartmanda çok köpek besleyen var. Küçük de büyük de besleyenler var. Karşıkapı komşumuzun çok büyük ve uzun bacaklı bir köpeği var. biz de kediler var. esasen bizim mahallemizde çok köpek gezdiren var herkes apartmanda yaşıyor.Sorun çıkarmıyor buradaki insanlar. Burası kozyatağı bu taraflara gelin.

Köpeği doğal hayattan koparmak demişler ya, ona katılmıyorum. etrafta doğal hayat yok apartmanlar ve trafik var, ayrıca yemek yok. Çöplükte yemek yiyip görmediğiniz bir yerde kıvrana kıvrana ölen köpekler var. Dışarda sevgiye aç, başı okşanmaya muhtaç gördüğü her insandan, acaba benim sahibim olur mu diye çocuk gözüyle bakışan, peşinizden sizi evinize kadar uğurlayan zavallı çocuklar var.

Dogan cocugunu da at o zaman disari dogal hayata. Evrimlessin. Mantiga bak amk.

Altintepede bizim evimiz var 1+1. Yani olacak. Yapiliyor ama bitecek galiba kisa zamanda. Orda yasarsiniz size uygun olursa ne olacak. Bizim kopegomiz var. Evde istemeyen herhnagi birini tasmayla dolastiririm sokakta. Herkes haddini bilsin.

@ brad pitt kelimesi kelimesine katıldım

DÖVİZ

80 sterlinle carpmak neyin mantigi ki? o ulkedeki adam yilda 50 bin sterlik kazaniyor, sen burada 8 bin sterlin kazaniyorsun.

hep bunlar tayyep.

Çünkü yurtdışında maaş oranla çok normal olan fiyatlar bizim burada kur ile beraber yarım milyara dayanıyor.

döviz artarsa artsın banane diyen arkadaşlara sor

tabii canım, nike da "efendiler, türkiye'deki alım gücü düşük, ucuza satalım madem insanlar giyinsin fakirler sevinsin" diyecekti.

hatta direkt oran orantıya gitsin.

8/50*80=12,8

gb'de 80 quid'e satılan ayakkap tr'de 58 lira olsun. dimi ya? ne güzel.

@baldur2

ben sterlin kazanmıyorum euro kazanıyorum, ama çarpmanın nesi var anlamadım, kurla direkt çarpacaksın bunları hesaplarken zira bu ürünlerin %99 u yurt dışından geliyor, orada tl ile almıyor bu distribütörler. dolayısı ile euro ile çarpılacak, sterlin, dolar ile çarpılacak.

çok bahalı

gereksiz pahalı

eger separator olarak da kullanacaksaniz ya da kitaplik harici estetik bir amaciniz varsa bilemiyorum ancak cok fazla kitap almaz bu. yani salt kitaplik anlaminda, iki adet 'billy kitaplik, bundan cok daha fazla kitap aliyor, asagi yukari ayni paraya.

duvara ve evin şekline bağlı olarak güzel fiyatıda aslında bunun 100€ avrupada, normal. 500 küsür biraz fazla gibi tr için.

bunun yerine şu daha güzel ve şık bence. ama daha pahalı ve küçük sizinkine göre.
www.ikea.com.tr

alacaksanız bu kaplama hiç güzel değil, beyazını alın.

ikea beni geçenlerde göz göre göre kandırdı. defalarca aradım mail attım yapacağımız bir şey yok dedi. ben de herkese beni nasıl kandırdığınızı anlatıcam dedim. sonra markayı kötülemiş olmak gibi olmasın diye ortamlarda anlatmadım diyorum. yoksa gerçek belli. yerinde olsam asla buradan alışveriş yapmazdım. tüm evim ikea olmasına karşın ben tekrar iğne bile almayacağım bu markadan. ayrıca çok pahalı bu nedir. 200 liraya mahalle arası marangoz yapar bunu.

bende bundan 2 tane var

www.ikea.com.tr

ben tanesini 100 liraya aldığım için çok memnunun. her işimi görüyor. 1 tane de tv altına koymak için almayı planlıyorum

fiyat normal.

özellikle klasör koyacaksan aynı ebatta bütün seçeneklerinden ucuz. ofise almıştım, oradan biliyorum. ama normal boyda kitap koyacaksan rafları yüksek olduğundan (33 santim) az kitap alır.

büyük boy kitap için de iyi.

rengi çok kötü sadece

Bunun küçük boyunu kullanıyorum. Derin olduğu için çift sıra kitap konuluyor ama kapaklı kitaplık candır. Toz çok fena bir şey kitaplık alacak olsam kapalı almaya çalışırdım.

Standart boylarda kitap koyacaksanız dendiği gibi derinliği fazla olduğu için önde boşuk kalıyor ya da 2 sıra yapmanız lazım ki o da kullanışlı olmuyor.
Yüksekliği de aynı şekilde.

Seperatör olarak değil de duvara yaslayarak kullanacaksanız billy kitaplıklar daha kullanışlı ve şık.
kapaklı olduğu için toz derdi olmuyor.
raf aralıklarını istediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz ya da ekstra raf alarak sıklaştırabiliyorsunuz.

www.ikea.com.tr
www.ikea.com.tr

fiyatı da normal.

Çok pahalı

iyi iyi. ikea'dan televizyon sehpası aldık geçenlerde 500 tl. artık fiyatlar böyle. kurlar demiş comolokko.

ikea evleri oldu butun genc evleri. sehpalar, koltuklar, tv uniteleri, tabureler, kitapliklar vs. fotokopi gibi ayni hepsi.

kitapligin fazla genis olmasi onde kalacak boslugun haftada bir tozlanacak olmasi, kitaplarin ustunun tozlanacak olmasi ayrica sikinti.

cam kapakli kitaplik diyorum ben de.

@jimicik, cevabında fiyatla ilgili herhangi bir yorum var mı?

soruyu yanlış anladıysanız, yanlış gördüyseniz belirteyim.

"sizce fiyatı nasıl? kitaplık olarak kullanmak istiyorum."

Bizde 16'lısı var beyaz. Kapak da taktık 4 tanesine. Gayet iyi oldu.

baştan konuşulduysa sıkıntı yok da ben böyle bir şeyi kabul etmem anlaşma olarak. senin benim diye bir şeey olmaz olmamalı. bir hafta birisi yıkar diğer hafta öteki. bana çok tuhaf geldi...

hiç birinin kirli çamaşırlarını yıkamadım. bazen annemin çamaşırlarımı yıkamasını garipsiyorum. ama o da şeyden yani, utanmaktan..

ama eşim böyle davransa garipserim. evdeki klozete de kağıt serip mi oturcak ben çıktıktan sonra? kınamıyorum tabii.... asahsdkls

olabilir niye garipseniyor ki? olabiliyor böyle sınırlar çiftler arasında.

+Canım ya ben kocişimin donlarını hiç yıkayamıyorum elleyemiyorum bile kendi yıkıyor uf mırın kırın etmeye başladı bizim azman.
-Nasıl canım ya cinsel açıdan bir sorun var mı peki?
+Cinsel açıdan sorun yok hayatım.

adasdasfasd şu tarz bir muhabbet mi oldu nedir. İyiki o noktayı belirtmişsiniz sorunuzda çok faydalı oldu.

Karı koca arasındaki yatakodası ilişkilerini birbirine açan insanların azalarak yok olması ümidi ile. İğrençsiniz.

Cevap: Olabilir psikolojik.

Saçma geldi bana, ev arkadaşlığı değil ki bu, evlilik

ayrı ayrı yıkanınca, bir makinayı dolduracak çamaşır geç birikiyor da adam sürekli giymek istediği favori giysilerine geç kavuşuyorsa eğer çamaşır yıkama işini o üstlensin hepsini birlikte yıkasın eşinin özel durumundan dolayı.

adam çamaşır kadının işi pfff diyorsa, ayıp ediyor öyle olmaz.


tabii esas sorun atıyorum yarın o adam bir ameliyat olsa bir süre bez bağlamak zorunda kalsa eşi bu sefer ne yapacak? kadın mecbur kalınca yapabilecek mi bazı şeyleri? titizlik takıntısı varsa profesyonel yardım alsın adam mırın kırın eder tabii bunları düşünüyorsa.

Ben kendi kirli donumu tutarken iğreniyorum ve annem kirlilerime ellediğinde utanç duyuyorum "Bu kadının çocukken altımı değiştirme eziyeti bitmedi mi hiç" diye. Sevgilim yabancı değil, sonuçta eşler, sevgililer birbirlerinin nerelerini tutuyor ama kaç günlük kirliyken oralar da tutuşmuyor pek. Kirli çamaşır benim için de zor bir durum. Kendi donuma kendime yabancılaşarak bakıyorum. Birlikte yıkanması dert değil de, onları makinaya yerleştirmek dert benim için. Arada denk gelir ve koymaktan iğrenmem de, ara ara yapaım da, hep yapamam. Yıkanacağı zaman makineye o onunkileri, ben benimkileri atsam sorun olmaz da, kirli sepeti ayrı durursa sevinirim. Kendi kirlilerime de birinin ellemesi utandırır beni. Terlesin, terini yalayayım ki terinin kokusunu çok sever ve zorla bile terletirm; hasta olsun, altını değiştireyim, o ayrı ama kirli çamaşır ayrı bir boyut benim için. Anlık bir kir değil, birikmiş yığılmış kir. Sepette daha da pislenip kemikleşmiş kir. Böyle "Tuvaletten yeni çıktım" kiri değil.

Yıllarca abimle beraber yaşadık. İkimizin sepeti ayrıydı, yıkayacağımız zaman kendimiz koyardık makineye. Birlikte yıkanırdı. Temiz çamaşırları da genelde birlikte asardık ya da o an işi olmayan asardı.

Titiz bir insan değilim, hatta titiz insanlara göre çok pisim, titiz olmayanlara göre sıradanım.

adam camasir yikamaya mi mirin kirin ediyormus yoksa yahu ayni yatakta uyuyoruz, camasirlar neden ayri sepetlerde duruyor mu diyormus onu anlamadim.
adamin derdi kendi donunu kendisinin yikamak zorunda kalmasi ise, az yesin hizmetci tutsun.

benim kuzenlerden biri de butun kirli camasirlarini kirli sepetinde utulu gibi katli katli tutar yikayana kadar mesela. okb midir bilemem ama o da oyle iste, kocasiyla da temizlik konusunda bir sorun yasadiklarina sahit olmadim. herkes farkli farkli.

+1 tekila shot bardagi

Ne insanlar var ya. Eşiyle aradındakileri ona buna anlatıyolar. Allah göstermesin.

Saçma geldi bana da.

Yani adam altına sıçıp donunu bırakmıyor herhalde. En fazla iki gün giyilmiş don atlet çorap vs. Ne kadar iğrenç olabilir.

Haydi bilinçaltında başka bir şeyi tetikliyor olabilir desek bir lateks eldivene bakar. Tutar atarsın makinaya.

Cinselliği belirtmesini de dongoz düşünceliler hemen yatak odasını anlatıyora çekmiş ancak burada kasıt eşinin kirli çamaşırlarından iğrenen biri cinsel olarak da iğrenip yaklaşamaz diye düşünebilir diye detay olarak eklenmiş.

Evliyim, ben normal karşılarım bu durumu. İsterse eşi yıkayabilir hepsini birden mırın kırın edeceğine.

Eşinden cinsel açıdan iğrenip iğrenmediği hakkında muhabbet etmeyi de normal karşılayan da varmış.

Ya şimdi bi şey diycem, ondan sonra içkiliydi bilmem ne...

"Eşimden yatakta iğrenmem "

Hadi ya. Vay ak. Hahahahah

evliyim, erkek tarafıyım.

olabilir.

eşler arası düzenlemelerde hiçbir standart olmadığı için eşler kendi aralarındaki ilişkinin tamamını kendileri belirlerler. ister çamaşırlarını ayırırlar, ister hepsini dışarıda yıkatırlar. paşa gönülleri bilir.

bizde bulaşık hanımda, çamaşır bende. ben bulaşık işine karışmıyorum, eşim çamaşır işine karışmıyor. çamaşırları ayırma gibi bir durum yok. üçümüzün (çocuk var) çamaşırları aynı kirli sepetinde duruyor.

ev arkadasi olmayla evliliği birbirine karistirmis insanlarin yapacaklari seyler bunlar.

çiftler, birbirlerinin bedenlerinden, pisliklerinden, giysilerinden, camasilarindan iğreniyorlarsa, hic beraber olmasinlar daha iyi.

evlilik, karsindaki kişiyi her yönüyle, her aninda sevenlerin olusturmasi gereken bir kurum.

bir yazar yazmis, "hasta olsa ne olacak diye?" gayet doğru.

camasirindan iğrendiğin biri, yârin oburgun yatalak olsa, altini değiştirmeyecek misin? tuvalete götürmeyecek misin? agzindan salyalar aksa yemek yedirirken, silmeyecek misin?

ne alaka şimdi, sanki elinde mi yıkıyor? sepette biriktirecek, sonra da atacak makinaya yıkanıcak nedir yani. eğer öyleyse iş böülümü yapsınlar adam tüm çamaşırların sorumluluğunu alsın, kadın da başka birşey yapar.

bana normal gelmiyor ya. bi arkadaşım da böyleydi. çamaşırları ayrı yıkar dokunmaz vs.
çamaşır sepetini de mi ayıralım şimdi. kadın tarafıyım evlensem de böyle yapmam muhtemelen.

valla ben kocamla böyle bir sorun yaşsam derim ki; "kime ne bundan canım. kocamla aramızda çözeriz. kimseye de bize akıl vermek düşmez."

ha kadının yerinde olsam öyle çamaşır sepetlerini ayıralım triplerine girmem. adamın yerinde olsam da karım çamaşırlarımızı ayırıryor diye mırın kırın etmem. ama insanların türlü türlü huyu var işte. eninde sonunda oturup konuşurlar, kendilerince belli bir düzen sağlarlar zaten. dert edilecek bir konu değil.

asıl cinsel açıyla kirli çamaşırlar nerede kesişti ben onu anlamadım. tekila shot bardağı'na da çok güldüm =)

Kardeşimin çamaşırından falan iğrenirim ama eşiminkinden iğrenmem. Kendisi zaten temiz ve titiz bir insan. Ha öyle olmasa evlenmezdim zaten.
Bence bilinçaltında eşinin pis olduğunu düşünüyor olabilir. Ama o zaman cinsel ilişkiyi nasıl midesi kaldırıyor? Anlamadım:D
Eşinin kirli donunun kendi kirli donun ile aynı sepette durmasına bile tahammül edememek bence biraz takıntılı durum.

Normal degil bence. Ikisinin de ic camasirlariyla normal kiyafetlerini ayri sepete koysa evet normal bir titizlik olur ama sadece eşinin ic camasirlarini ayirmasi eşinin camasirlarindan igrendigini gosterir. Insan eşinden/sevgilisinden tiksinir mi yahu. Adamin normal hijyende biri oldugunu varsayiyorum tabi. Degilse de evlenmeseymis o zaman.

Kirli çamasirdan asiri igrenenler olmus, bir camasir ne kadar kirletilebilir anlamadim ama bence garip bir durum. Bir de gelip cinsel sorunumuz yok falan diye bunu size anlatiyor. Nefret ediyorum boyle iliskisini arkadas sohbetlerinde döken saygisiz insanlardan. saglikli bir iliski degil bana gore.

bence şimdilik ikinci el bir goPro alıp da başla bu işlere.
Baktın aklına yatmadı, hevesin geçti yaklaşık aynı paraya satarsın,

Kamera ile ne çekip ne yapmak istiyorsun? Youtube videoculuğu mu, düğün mü, kısa film mi?

şöyle bir bakış açısı var bende destekliyorum.

siz güzel bi hikaye ve teori bilgisine sahip olun, sizin süper fikirleriniz var ama çekemiyor değilsiniz. önce o fikirleri elinizdeki kameralarla çekin. telefon, 1000 liralık kamera etc.

şöyle örneği değiştireyim lp nin sürekli verdiği örnektir, millet süper bilgisayarları yok diye uzaya roket yollayamıyor değil. istek ve kafayı çalıştırma işi, adam zamanında hesap makinesiyle yollamış aya roketi. olay hardware de değil, kafada ve fikirde bitiyor.

örneğin klip çekeceğim. dağı taşı, kuşu, şehri. burda iyi görüntü kalitesine ihtiyacım var. kısa film değil esas hevesim. ufak tefek bişeyler çekip montajlamak filan. mesela az evvel mete kudur beyin duyurusunda denk geldiğim bir video; www.youtube.com

açıkçası bu konuda teknoseyirin çok kapsamlı ve güzel videoları var.

www.youtube.com

ama dediğim gibi eski belgeselleri açın izleyin görüntü kalitesi mesela çook kötüdür ama izlettiren o değil. elbette artık değişti ama yine de önce elinizdekilerle deneyin, baktınız oluyor gibi sonra proya geçin.

3000 lira aliekspresste harcanacak bir bütçe değil. Hiç başka cihaza bakmayın, o parayla Sony rx100v alırsınız. Video ve fotoğraf ihtiyacınızı fazla fazla karşılar. Gopro ayrı bir cihaz, malum aksiyon kamerası. Mikrofonu kötü, harici birçok aparat almanız lazım. Sony'nin mikrofonu da yeterli. Mükemmel bir cihaz. Hatta V olanı değil de IV olanını da alsanız olur.

@orient blue

Sony rx100 IV yerine sony A6000'a ne dersin? Lens değişebiliyor. Tek boktan yanı mikrofon girişi yok. Olur da ilerde sesten memnun olmazsam biraz uğraşmam gerekebilir.

Güzel makine ama büyük. Rx serisi kompakt sınıfında efsanedir. Sabit lens fakat prime kalitede, hem zum var, hem açık diyafram var, optik sabitleyici var, hayvan gibi işlemci var, var oğlu var... Mikrofonu da güzel, yeterli. Taşınabilir olması da cabası.

RX100 serisi güzeldir ama mesela 4K çekerken ısınıp durduğu, maksimum 4-5dk çekilebildiği söyleniyor.

Bence senin alman gereken kamera şu, eğer sırf video diyorsan, fotoğrafla pek işim yok ve dar açıyla, sığ alan derinliğiyle falan işim olmaz dersen:
fotografium.com

şu da incelemesi: www.youtube.com

kendi stabilizerı var çok etkili, gayet güzel 4k video çekiyor, mikrofon girişi var ki bu iphonedo öyle kullanıyor.

@rodriguez2 vaay bi heycanlandım ya güzelmiş baya bu. fiyat da iyi. ben bunu bi araştırayım.

Evet Sony aksiyon kameraları da çok iyi, gopro ile kafa kafaya. Fakat her ikisinin de sorunu (aslında sorun degil, öyle dizayn edilmişler) sabit odaklı olmaları. İşimi görür derseniz çok amaçlı oldukları​ için alınabilirler. Ama yok ben manuel odak yapayım, diyaframla oynayayim derseniz "fotoğraf makinesi" şart.

Bende hero 5 black var. Çok memnunum fakat sabit odaklı olması nedeniyle bazı durumlarda (örneğin bir insanı yakından kaydediyorsam) kameraya (Samsung nx mini aynasız) geçiyorum. Prime portre lensi ile inanılmaz oluyor goproya göre.

Yani neye ihtiyacınız var, onu iyi belirleyin derim. Gopro/Sony fdr aksiyon tarafında bence rakipsiz. Aynasız fotoğraf makinesi tarafında da rx100 efsane. Bendeki nx mini ise Sony ile kıyaslanamaz ama fiyat performans açısından mükemmel. Tabii artık üretilmedigi için kendisini ve lenslerini bulmak zor. Yine de ikinci el bulunabilir. Sadece body 400-500 lira civarındadir (bedava).

@orient bu gece de kafam karıştı. dediğin de mantıklıymış. ama şu aksiyon kameralarının dezavantajları tam olarak neler? yani diğerlerinden farkları. odak dediğin arka planı blurlu yapması diğmi? ve şu an farkediyorum ki bunlar sadece geniş açı çekebiliyor. öyleyse o da kötü sanki. ben sırf doğa manzara çekmiyeceğimki. yani daha doğrusu hiç tecrübem olmadığından çok büyük eksik mi onu da bilemiyorum şu an. ama yok dar açı da lazım bence.

Karar vermek zor :) aksiyon kamerası adı üstünde, arabaya motora bağlansın, suya girsin, aksiyon kaydetsin diye tasarlandığı için fiziksel olarak daha dayanıklı ve geniş açı çekebilecek şekilde tasarlanmış. En büyük dezavantajı (duruma göre avantajı) balık gözü kayıt yapıyor olması. Bir diğeri de sabit odaklı olması. Yani evet dediğin gibi arka planı fiziksel olarak flu yapabilecek bir yapısı yok. Hani foto makineleri bir objeye odaklanırken lensleri şöyle ileri geri hareket eder, doğru yere odaklanmaya çalışır​ ya, işte aksiyon kameraları bunu yapamıyor. Belli bir mesafeden (30-40 cm gibi) itibaren sonsuza kadar net kaydediyor. Sarsıntıya maruz kalacağı, düşeceği için fiziksel olarak hareketli, zum yapabilen bir lens yok üstlerinde. Balık gözü efekti bu cihazlarda dahili olarak düzeltilebiliyor ama bu sefer geniş acıyı kaybetmiş oluyorsun çünkü görüntünün en çok bozuma uğrayan köşelerini kesiyor yazılımı. En yüksek çözünürlükte geniş açı çekip sonradan bilgisayarda yine bunu gayet iyi şekilde düzeltebilirsin ama uzun iş gerçekten.

Eğer sağı solu, insanları vb. şeyleri de kaydedecegim dersen bence aksiyon kamerası alma. Dediğim gibi Samsung nx mini ayarında bir aynasız ya da bu işin zirvesi olan rx100 serisi bir kamera ihtiyacını fazlasıyla karşılar. Elbette DSLR alıp onunla da çok iyi kayıtlar alabilirsin ama aletler dana gibi. Lensiydi çantasıydı derken adamı bezdirir. Rx100 sabit ve fakat katlanabilir mükemmel lensiyle gömlek cebine giriyor. Tabii fiyatı da ona göre. Bu arada evet rx100v modelinde 4k çekim yaparken ısınma problemi olabiliyormus ve bu yüzden 3-5 dk kadar aralıksız kayıt alabiliyormus. Bunun yerine muadili Canon G serisi kompakt modellere de bakabilirsin. Onlar da 4k çekiyor ve biraz daha ucuz. Isınma problemi de duymadım.

Elbette bütçen el veriyorsa bir normal kamera, bir de aksiyon kamerası alsan tadından yenmez :)

Ev sahibi.

önder kim bilmem ama demirbaş kısmına girer ev sahibi öder.

ev sahibi, benimkini geçen sene değiştirdi.

Eğer siz bozduysanız, kırdıysanız siz ödersiniz. Ama değiştirilme zamanı geldiyse, kendiliğinden bozulduysa ev sahibi öder.

@6 yaşımdan beri

klozetin zamanına bakılır o zaman.

muhasebede kaç senelik olayı bilmiyorum(abschreibung). ama sallıyorum 6 sene ise, ve 7. senede kırıldıysa ev sahibi öder, değerini kaybetmiş ve zaten bozulabileceği düşünülr. zaten ömrü o kadar oldupğu için malzeme her an bozulabilir. ev sahibi öder eğer bu süre geçti ise.

borçlar kanunu'nun kira sözleşmesi kısmında buna dair düzenlenmiş hükümler var (md. 305-308 arası) kanun, aksi ispatlanmadıkça sonradan çıkan ayıpların kiracı tarafından giderilmesi gerektiğini söylüyor. yani yapılması gereken şu aslında, bir tane tesisatçı çağırılacak, normal kullanımdan dolayı mı yoksa kiracının bir kusurundan dolayı mı bu değişimin yapılması gerektiğini tespit edecek. normal kullanımdansa ev sahibi öder, ola ki atıyorum kiracı klozete olur olmadık bir şeyler atmışsa veya hor kullanmışsa kiracı kendisi öder.

kiracı öderse çıkarken götürebilir mi peki? götüremezse ev sahibinin ödemesi gerekir gibi geliyor bana.

JBL GO

Jbl go var bendede çok güzel

hmdx jam var bende.
çok memnunum.

Jam Classic var bende de. Güzel memnunum.

alternatif olarak bluetooth adaptör bakabilirsiniz bunu dilediğiniz alete bağlayıp daha ucuza ve kaliteli sistem kurabilirsiniz.

www.amazon.de

senin attığın sitedeki gibi desenlileri sevmem. giydiğim en renkli çoraplar şu şekilde.

lp2.hm.com

evet ben seviyorum. giyiyorumda. turuncu, sarı, kırmızı, yeşil etc.

geçen sene kız arkadaşım star warslı çoraplar almış hatta, darth vader, stormtrooper filan var üstlerinde çok seviyorum onları. bacak bacak üstüne atınca darth vader çıkıyor.

ben sevmiyorum şahsen

ben seviyorum da giyiyorum da.

Sevmiyorum.
Tarzım değiller.

Bu nedir yahu çocuk muyuz

(git: 887992)

Fazla iddialı

Bütün çoraplarım siyah veya lacivert

bu kadar değil.

sevmem
giyenide sevmem
siyah çorap faşistiyim

önceden düz baba çorabı denebilecek şeyleri giyerdim de son 1 senedir falan giyiyorum. giyim mağazalarında renkli/desenli güzel şeyler oluyor bu aralar.

ben sen diyince fark ettim ben de nerdeyse siyah çoraptan başka fazla yok. Tek tük gri koyu lacivert falan o kadar. Renkli çorabım yok almamışım. Demek ki tercih etmiyorum ama özel bir nedeni yok.

bazıları fena değil çok abartı olmadıkça giyerim bunlar gibi

o kadar ılıklaşmadım çok şükür asdfasdf
giydiğim en renkli çorap bu: www.polyvore.com

bunun harici siyah giyerim fiks.

@cekilmis gayfe Hayret kimse "bu çorapları giyen" ile başlayan cümleler kurmadı diyordum ki cevabını gördüm.

Senin çoraplar da güzelmiş, İngiliz ellerinden mi aldın? :)

@çika asdfsafas cevaplara baktım ve eksikliğimi hissettim. birinin sövmesi gerekiyordu lanet olsun ki o da benim asdgasdfasdf
yok ankara'dan aldım 3 çift idi, birini arkadaşa hediye ettim 2 kaldı. seviyom britanya bayrağı desenini :)

justin trudeau abimize yakışyor.

img-9gag-fun.9cache.com
static.theglobeandmail.ca
i.dailymail.co.uk

ben sade çorap giyerim. takımın altına düz siyah. spor ayakkabıda da soket düz beyaz, açık mavi.

Tipe bağlı biraz bence bunlar. Ben giysem olmaz mesela. Yakisani da vardir ama.
Tum coraplarim siyah

Ben giyerim. Eğlenceli buluyorum. işim dolayısıyla modayı takip eden biri olarak bana tuhaf ya da iddialı gelmiyor. Giyenler hakkında herhangi bir his beslemiyorum.

yok sevmem
siyah giyerim en fazla gri yada lacivert

hayır. o yolladığın linktekileri de asla giymem. çok karışık renkli ve çok renkliler. en fazla durbikonusucaz'ın gösterdikleri kadar olur.

Hayır.

ben iç içe koyuyorum hepsini. ek olarak yazlık kışlık kıyafetleri dönemsel olarak vakum torbasına koyunca bu kutuların içine koyuyorum.

ileride kullanabileceklerini tutun sadece.

insan kıyamıyo di mi sağlam kutuya.

bizim hanım da çok sever kutu saklamayı. ben de işe yaramayacaksa atma taraftarıyım. yeni aldığımız ürünün herhangi bir şekilde iade etme ihtimali ortadan kalkana kadar, 15 gün veya 1 ay saklarım kutuları. sonra yallah çöpe.

biz evlendikten 3 sene sonra taşındık çok işe yaradı :) eşimde bende baya istifçiyiz. tavsiyem kutuları açıp düzleştirip çuval gibi bir şeyde toplayıp varsa bodruma koymanız.

tasinacak olsaniz supurgeyi kutuya koyar da mi tasirsiniz? sanmiyorum. hadi televizyon belki.

kutu arada lazim olabilen bir sey ama eviniz kucukse madem atin gitsin. lazim oldugunda kutu bulmak kolay.

ben petegin arkasinda tutuyorum bir iki tane. istif icin guzel yer, aklinizda olsun.

atın gitsin gençler. biz de 18 yıllık evliyiz. o yarar bu yarar diye diye evde tam 3 römork eşya çıktı hepsini attık. tavsiye ederim.atın gitsin kutuları. kutuya ihtiyacınız oldu mu bim a101 var. her daim koli çıkıyor...

taşınma durumunda illaki işe yarar da köpükleri ile vs mi saklıyosunuz? öyle değilse bi anlamı yok saklamanın. yok köpükleriyle saklıyosanız da boşa yer israfı bence. kömürlük vs varsa saklayın, zarar gelmez. yoksa atın gitsin.

Prensip olarak minimum eşya ile yaşama derdindeyiz. Bütün kutuları hiç düşünmeden attım, atarım. Bence mantıklı değil. Hele ki küçük evde.
"Bir gün lazım olursa" şeklinde bir ihtimal için yaşam alanınızı gereksiz eşyalara kaptırmayın. Atın bence:) (düşündükçe bile daral geldi şu an bana)

malesef bodrumu yok evimizin:/ bazılarının köpüklerini de saklamışız, bazısının yok:D
sanırım bi iki tane bırakıp atmak en mantıklısı olacak, çok teşekkürler herkese :)

küçük bir pozisyona bile 1000+ kişi başvuruyor. hr da napsın, filtre koyuyor en baştan eleniyorsun.

maalesef giriş pozisyonları için çok önemli. bir başlasan 5-10 sene tecrübeli adama üniversite sormazlar bile.

şöyle bir şey söyleyeyim.

ik ya da sizi alacak departman sorumlusunun bağlı olduğu adamlar var. herkes maaşlı işçi aslında.

siz ne kadar iyi olursanız olun, hata yaptığınızda ilk önce çevrenizdeki diğer çalışanlar "bu mimar sinanlı" diyecekler, büyük hata yaparsanız bu üst mevkilerde "koçlu, sabancılı, boğaziçili elemanlar varken bunu niye aldın" diye sizi alana şarlayacaklar. kısaca risksiniz siz. onlarda aynı risk ama kimse bir boğaziçili sabancılı hata yaptığında sizin kadar eleştirmez.

bunun theoryside var hatta, adı false lı filan bir şeydi.

Mimar olsaydın, Mimar Sinan'lı olman öncelik kazandırırdı. Bölüme göre okul adı önemli, evet. Yıllar önce mimarlık ofisinde çalışırken eleman için gazete ilanlarını odtü-itü-msü'lü olmak şartıyla diye verirdik. ytü'lüler başvursa da değerlendirmezdik mesela.

şu sıralar söylenmese de kriz hali yaşanmakta. o yüzden de iş bulmak zor bu süreçte. staj yaptığınız ya da tanıdığınız kişiler aracılığıyla cv'leri içeri verin. her şirket, ihtiyacını kendi içinde çözmek ister öncelikle. yani senin hangi üni olduğun öyle çok da önemli de değil. ayrıca mimar sinan da fena değil dediğin gibi.

özetle tanıdık önemli, ilk girişte böyle yapmalısın.

üniversite etikettir tabii, zibilyon tane üniversitenin olduğu ve üniversite mezunu olmanın bir şey ifade etmediği bir dönemde üniversite ismiyle insanlar öne çıkıyor. ki top üniversiteler olarak saydığımız okullardan bile zibille mezunu ve istediği gibi iş bulamayan bir ton insan var.
msgsü mimarlık olsaydı bir nebze belki öne çıkabilirdi, ama matematik bölümünde tam olarak iş sahası nasıldır, pozisyon nedir bilmiyorum. belki itü, odtü vs. mühendisliklerinden seçiyorlardır. ya da odtü, boün, bilkent matematik falan.
maalesef çok fazla piyasaya sürülen üniv. mezunu var, çoğu dediğin gibi tanıdık vasıtasıyla iş buluyor. o yüzden tanıdık varsa önce onu ayarla. çok afzla başvuru olduğu için belli okullara filtre koyup diğerleri eleniyor maalesef.
kariyer.net gibi siteleri bırak bence, elden cv ulaştırmaya çalış.

geçenlerde iş ilanına başvurduğum pozisyonun departman müdürüyle şans eseri konuştum. bana size çok uygun bir pozisyon vardı keşke başvursaydınız dedi. bende başvurdum ama insan kaynaklarınız cv'mi görüntülemedi bile diyemedim"

keske deseydiniz, en azindan 'evet bana cok uygundu, basvurdum ancak geri donus olmadi/cv'im goruntulenmedi, nedenini ben de anlayamadim' vs. gibi bir giris yapabilirdiniz. buna utanilacak bir sey yok, ciddi bir issizlik var zaten, kaldi ki, bunu cok daha deneyimli biri yapsa belki ayni hosgoru gosterilmez ama 'yeni mezun' oldugunuz icin de bu sekilde bir konusma vs. hosgorulecektir.
is hayatinda networking cok onemli. bu departman muduruyle konusmanizda belki baska bir pozisyon icin 'o zaman sizi degerlendirmeye aldiklarindan emin olalim' gibi bir sonuc alabilirdiniz, ya da okul ismi onemli degil neden oyle olmus diyebilirdi, ya da evet okul adina gore baktilar derdi, ya da baska bir bilgi vs. alabilirdiniz.
ne guzel donanimlisiniz, umudunuzu kaybetmeyin, calismaya baslayip hele de uzerinden bir sure gectikten sonra okulun onemi giderek azaliyor, son calisilan isyerlerine, yapilan islere, alinan gorevlere/sorumluluklara daha fazla bakilmaya baslaniyor.

selçuk şirin diyor ki: bilgiye ulaşımın bu kadar kolay olduğu dönemde üniversite adı üzerinden kimlik inşa etmek doğru değil. çok net katılıyorum. www.youtube.com

iyi üniversitelere iyi öğrenciler gittiği için iyi mezunlar veriyorlar büyük oranda. kurum kültürü, iyi kadro vs de önemsiz değil ama çok kritik değil bence artık.

soruya gelince, işe ve firmaya göre değişir. önem veren yerler var. benim gördüğüm ve çalıştığım yerlerde verimlilik esastı, üniversite adı önemsizdi.

ya klişe olacak ama aslında üniversite adı değil, kişinin kendini ne kadar geliştirdiği önemli elbette. ama yukarıda da bahsedildiği gibi, kariyer net'te filtreleme özelliği var ve istanbul/ankara gibi büyük şehirler ve büyük firmalar için konuşursam eleman arayan firmalar 4-5 tane üniversite belirleyip bunları filtreliyor. onun dışındaki üniversitelerden mezun insanların cv'lerini görmüyorlar. bizim şirkette böyle yapılıyor en azından.

zaten bir sürü iş arayan olduğu için, eleman arayan adam diyor ki, "boğaziçi matematik'ten mezun olmuş ve bu işe başvurmuş 10 adam var. bunlar zaten kafadan en iyi adaylar. ben bunların arasından birini seçeyim. neden diğer üniversitelerle kafamı karıştırayım ki"

ne yapmalı, senin arkadaşlarının da yaptığı gibi tanıdık vesilesi ile cv'ni birilerine elden vermeli ya da verdirtmelisin. yoksa malesef zor.

zaten ben kariyer net gibi sitelere hiç güvenmemişimdir. bütün türkiye'nin cv'si var orada. yani milyonlarca cv içinden benim cv'mi görecekler de, dikkate değer bulup okuyacaklar da, onca kişinin arasından beni seçecekler de.. hep şans işi gibi geliyor. oysa birine elden cv verildiğinde "he dur ya, şuna bir bakayım" der kesin.

ben daha az önce bir arkadaşımın cv'sini verdim müdürüme. müdür baktı etti, bana çocukla ilgili sorular sordu, cv üzerine notlar aldı falan. bişey çıkmasa bile en az 15 dakikasını bir cv'ye ayırmış, incelemiş oldu. oysa arkadaşım kariyer'den başvursaydı belki 2-3 dakika bakıp geçecekti cv'sine.

Maalesef Türkiye'de üniversite adı çok önemli. Mimarlıkta, tasarımda hatta sosyal bilimlerde MSGSÜ'nü adı var ama temel bilimlerde adı pek geçerli değil.

harika. öncelikle şunu belirtmek lazım, boğa burcu güven, mutluluk ve zekasıyla öne çıkar, bununla beraber aslanın aurası, kendine güveni ve olaylardan kolayca sıyrılan kıvrak zekasıyla birleşince en güçlü burç ve yükselenlerden biri olarak göze çarpıyor.

bunların yanında boğa burcunun şu aralar girdiği 3 ay aylık yükselen süreç sürecinde, aslanın negatif etkisi bunu biraz gölgeleyebilir, bence aşk ve iş hayatında ciddi kararlar verirken bir başak burcuna danışıp fikir alınmalı, onun haricinde her şey çok iyi gözüküyor.