-The Island
-Terminator
-Matrix

Düz adamım ben galiba.

The Social Network

Inception
Blade Runner
Avatar
Alien serisi

tron (eskisini izledim ben)
das netz (belgesel bu)
limitless
existenz

eski olcak ama

hitchikers guide to galaxy

the signal
the truman show
gamer
the thirteenth floor
inception
pi
minortity report
moon

bir de bilimum uzay filmleri var; star trek, star wars gibiler basta gelmek uzere...

The Social Network +1

die hard 4.0

en kolayı gradient ile olur. ayarları ile oynayıp, preset leri karıştırabilirsiniz. yeni renkler ekleyip çıkarabilir, istediğiniz rengi seçersiniz.
www.facebook.com
www.nasilbilgi.com
bu iki video belki yardımcı olur.

bir çok yolu var, ben birini yazayım;

soldaki menüden sayfayı kaplayacak bir dikdörtgen koyun. sonra layer listesinde o dikdörtgenin layer'ına sağ tıklayın, blending options'a girin. orada soldaki listeden gradient overlay'i seçin. gradient overlay tab'ında style kısmını radial yapın. sonra gradient: dediği yerdeki siyahtan beyaza giden bara tıklayın. Yeni açılan penceredeki barın sol alt ve sağ alt köşesindeki siyah kareleri sırasıyla açık mavi ve koyu mavi yapın. okey'leyin, olacak.

açık mavinin boyutunu gradient tabındaki scale ile ayarlıyorsunuz. yeri için ise o tab açıkken sayfaya tıklayıp gradient'i taşıyabiliyorsunuz. afiyet olsun.

ya da, daha basit istiyorsanız;

sayfayı koyu mavi ile doldurun. sonra eraser'ı seçin. sağ tıklayın, boyutunu büyütün işte o çember kadar. hardness'i düşürün, opacity'i de düşürün isterseniz. sonra o açık renkli olmasını istediğiniz yeri silin hafifçe.

nırınınııım! oldu.

büyük ihtimâl, ps değil de illustrator çalışması oradaki :)

doğa ve onunla ilişkimiz üzerine

home: www.imdb.com

ve

earthlings: www.imdb.com

izlenebilir. emsalleri mevcut. food inc, farm to fridge-the truth behind meat production vb..

ayrıca şunlar seri şekilde sırayla izlenince güzel olabilir;
walking with cavemen.....www.imdb.com
the 11th hour.....www.imdb.com
life after people.....www.imdb.com (bu film olarak gösterildi)
life after people.....www.imdb.com bu da tv dizisi şeklinde idi. ancak altyazısı internette mevcut değil :(...

home'u izlemiştim hocam, ikincisine bakıyorum şimdi...

www.imdb.com

documentaryheaven.com

oncelikle, kopek omurgasi olan bir memeli hayvandir. epey gelismis bir hayvandir yani, insanla ayni sinifta bulunur biyolojik siniflandirma basamaklarinda.

bu tarz komplike organizmalarda evrimin islemesi -en azindan gozle gorulur bir sekilde- birkac on bin yili bulur en azindan.

zaten gözle görülür bir fark yok mu? dış görünüşlerden bahsediyorum. evet dediğin gen zenginliği hmm mesela hastalıklara karşı dayanıklılık vs. tabii ki vardır. sakura'nın dediği gibi evrim zırt diye olmuyor, ne gibi bir değişiklik bekliyorsun sen?

birkaç on bin yıldan fazla zamandır var sokak köpekleri?

mesela benim beklediğim çoban yahut bekçi köpeği olarak, ya da eğitim gerektiren her alanda bunların kullanılması.

cins bir hayvanın (kedi olsun köpek olsun) huyu suyu az çok bilinir. şu köpekler genelde şöyledir, şu şu hastalıklara yatkındır, oyuncudur, bekçidir, asabidir gibi bazı karakter özellikleri bilinir. dolayısıyla evine çocuk dostu bir köpek veya işyerine bekçi köpeği almak isteyen birisi cins köpek seçecektir. sokak köpeği almak ise bu açıdan biraz riskli olacaktır. kısmete ne çıkarsa gibi biraz. o yüzden eğitim gerektiren alanlarda cins köpeklerin tercih edilmesi normal.

gen konusunu bilemem ama bir felaket olursa ve insanlar yok olursa ve köpekler bi şekilde kalırsa ev köpeklerinin şansı çok az. en şanslı olanlar orta boy köpekler.

dişiyseniz overkist yüzünden yumurtalık ağrısı olabilir. erkekseniz yediğiniz bir şey dokunmuş ya da apandistiniz azmış olabilir. belirli aralıklarla sıkıştırıyor, nefesinizi kesiyor, bıçak gibi saplanıyorsa hemen doktora gidin. patlarsa zehirlenirsiniz.

Erkegim, boyle karindan kasiklarimdan guc alarak hareket yaptigimda agri saplaniyor.

Suan etkelimiyor, dedigim gibi ani harekette agri yapiyor.

Neye gore hareket etmeliyim?

apandis ağrısı arada gelir zaten. doktor bi el atmalı oraya.

parmak ucuna kalkıp topuğa hızla düşünce acıdan ikiye katlanıyor musun?

Hic bir sekilde aci yok, bi kalkarken oluyor. Dis gorunumde bisey oluyor mu ? Bende bisey yok ama..

Evet, kediebesinin yazdığı en kısa test medodu. Doktorlarda hemen aynısını yaptırıyor zaten.

dışarıdan değil. sırt üstü uzandığınızda dümdüz olarak, biri oraya bastırdığında nefes alamıyorsanız doktora görünmelisiniz diyorum da cevaptan ne tatmin olmayan biriymişsiniz sayın yazar ya

Test sonucunda ağrı olmadığına göre seninki gazdır, gaz. Turp gibisin maşallah. Bekunis iç bir tane rahatla.

idrar kaçırma var mı diye soruyor doktorlar ve bildiğim kadarıyla o bölgeye bastırıp hop diye çekince accaip bi ağrı olması gerekiyor.

ama herkesin de aklında olsun, arkadaşımın eşi, ööle sessiz sessiz patlatmış apandistini

hiç anlamamış bile.

hastanede biraz daha gelmeseydiniz zehirlenicekmişsiniz gibi bişi demişler. hop ameliyata.

ama sizinki öledir demiyorum, ağrısız da olabiliyora bir örnek veriyorum.

cevap için teşekkür ediyorum, siz dedikten sonra acile gittim.

dediğiniz gibi tetkitler yapıldı, apandis değimiş taş düşürmeden şüphelendi o da değilmiş. gaz sıkışması deyip popodan iğne yaptılar, gönderdiler.

kolay gelsın..

aslında köpeklere yakınlar biraz.

(bkz: caniformia)
(bkz: ursidae)

trt'deki ayı ve insan belgeseli'ni izlemenizi tavsiye ederim. ayı insana da benziyor :)

halk otobüsü şöförleri, taksiciler, minibüs şöförleri. bunlar da günümüz koşullarına ayak uydurabilmiş, doğal seleksiyonda ezilmemiş ayılar.

klitorik var. klitorisle ilgili, klitorise ait demek. tabi nasil bir konusmada gecer bilemedim :)

@ermanen :) yok kıltorik oldugu kesin.. hatta google'da arama yapınca 12-13 sonuç buluyor. herhalde çok az rastlanan bir argo terim olsa gerek.

hmm sünepe gibi bisey o zaman...

kılkuyruk, kıtipiyoz kelimelerini çağrıştırmakta.

torik bi balıktır belki kıltorik onun ince kalmışıdır, çok fena salladım. :)

yörüngesi olur.

goldilocks bölgesi olur.

bir de şöyle bir şey var. yıldızların etrafında yaşam kuşağı diye bir bölge olduğu düşünülüyo. yıldıza çok yakın, çok sıcak, çekim kuvvetli, yıldızdan uzakta gaz ve soğuk vs. gibi. habitable zone veya ecosphere diyolar bu bölgeye.

bir güneş sisteminde yaşamın varolabilmesi için gerekli koşulların oluşması için suyun bulunabileceği tahmin edilen kuşağı tarif eder. ancak bu yaşamın oluşması için yeter şart değildir, misal venüs ve mars bu kuşak içerisinde yer alır ancak bu gezegenlerde yaşamı destekleyen -henüz- bir bulgu mevcut değil.

bir rehberin varlığı önemlidir. kitaplar bu konuda internetten daha faydalıdır. sırlar kitabı var, osho'nun.

çok kaynak var ama son zamanlarda keşfettiğim bi tekniği paylaşiim hemen :) rahatça otur, dilin damağında olsun sakince, belin rahat olsun, göbeği sal, popon dizlerinden yüksekte olsun. veya yat. sonra da burnunu düşün. insan burna odaklanmaya çalışırken hemen nefese odaklanıyor, ama nefese odaklanmaya çalıştığında genelde düşüncelere kapılıp aklı dağılıyor. bi de arada bir dünya üzerinde acaip bi hızda dönerken bi yandan da toptan galaksi hatta galaksi kümesi olarak inanılmaz hızlarda bir yerden bir yere doğru gittiğimizi de hatırla... :)

bunların dışında belli konulara odaklanmalı meditasyonlar da var. mesela belli düşüncelerinin kaynağına gitmek gibi. veya zıttını düşünmek. çok çok teknik var. oşo nun en büyük olayı dinamik meditasyondur, hareketlidir. bunun yürümelisi bile var yani var oğlu var. yeter ki kafanın içine bi göz at bakalım neler oluyo.

www.saglikkutuphanesi.com

ilk denilen bu.
kötü birşey olduğunu sanmıyorum. intradermal deri altı demek nevüs ben demek retiküle sanıyorum ki parçalı demek. yani kanser ile ilgili bir durum göremedim ben.

endişelenilecek hiçbir durum yok. seboreik keratoz'lar genellikle kanser riski taşımayan lekelerdir. ki bulgularınızda da tehlikeli bir durum gözükmüyor. tabi ki uzman hocalarımız daha iyi bilirler, o yüzden ben birşey yok dedim diye ihmal etmeyin. bir görünün.

en iisi colgate qanqa

(bkz: sensodyne)

nası bişi arıyosun bilmiorum ama sensodyne ii bence cnm

en iyisi her seferinde macun markasını değiştirmektir hep aynını kullanırsan diş tembelleşir.çoğu diş macunu sadece beyazlatırken hatta boyarken paradontax nefis bakım yapar.

diğerlerinden pahalıca diye mi iyi geliyor bana bilmem ama sensodyne

colgate total.gerçekten fark ediyor.senso dişleri zayıflatıyor.10 günden fazla kullanmayın derler.

ben colgate kullanıorm ztnde 60 kurusa alıorm marketten trible action mu ne ama dandikmi bilemedim de dis hekimim sensodini cok uzun süre kullanma dedi die
cekimiorm sensodinden cok tavsie etmio

şimde beyazlatsın die arm and hammer aldim tadi cok kotu bunnda. bizde zararlı galiba buda

diş macunu değil, diş fırçasıdır asıl önemli olan. o yüzden en ucuzunu alabilirsin. hatta macun o kadar önemsiz ki kullanmasan dahi olur ama verdiği tazelik hissi harika. (diş doktoru tavsiyesi)

sensodyne +111 ama tüplü köpüreni alma sürekli silmek zorunda kalıyorsun iğrenç bi görüntüsü oluyor ama normalini kesinlikle tavsiye ederim ciddi anlamda fark ediyo beyazlatıcı olanı

signal white now. on numara. kimya biyoloji muhendisine ve diş hekimine sordum. onaylattım. kullanıyorum. gargarası da on numaradır.

karbonat kullan, karanfil çiğne. :) misvak da güzel. ama tadı biraz garip. (misvaklı diş manucu değil, bildiğin çubuk misvak) (alternatif olsun dedim :P)

vücut geliştirme. veya evde sırt ve boyun kaslarını güçlendirecek hareketler yapmanı öneririm. omurganı daha rahat taşırsın böylece.

bir tespitim var ki zayıf uzun boylu erkekler genelde kamburları çıkık dururlar. dik durmazlar tam olarak. ama kilo aldıkları vakit, daha dik durmaya başlarlar.

hani diyorum ki çok zayıfsanız belki kilo alınca bu sorun giderilir. tabi anatomik bir bozukluksa onu bilemem, ben gözlemimden çıkarım yapıyorum.

(git: 256151)

edit: disariya kapaliymis linkteki duyuru.. farketmemisim..
neyse oraya yazdigim cevabi yazayim ben madem:


sirt ustu yuzme tavsiye ederler hep ama denemek lazim tabi.. ben de kamburum oradan biliyorum :/

ailene ve arkadaşlarına söyle uyarsınlar seni dik durmadığın zamanlarda.
okulda sırana ve en çok kullandığın deftere dik dur falan yaz, sürekli aklında olsun. fizyolojik bi sıkıntın yoksa biraz azim biraz kararlılık yavaş yavaş problemini çözer diye düşünüyorum.

İyi bir Ortopedi uzmanına gitmeniz gerekiyor. Skolyoz gibi bi' rahatsızlıktan kaynaklanıyo' olabilir. Doktor çeşitli egzersizler verecektir, kafanıza göre sakın vücut geliştirmeye falan kalkışmayın. Önce doktora gidin, eğer duruş bozukluğunuz önemli ölçülerde değilse, zaten o da klasik yüzme-okçuluk gibi önerilerde bulunur. Ben de lise yıllarımda alışmıştım tembelliğe, kambur duruyordum sürekli. Doktora gittim, egzersizler ve kendi çabalarımla da dik durma alışkanlığını kazandım. Ve iki sene boyunca sırtımdaki yamukluk hadisesi artarak devam etmişti(tifoz). Bu sene gidip bi' kontrol olayım dedim, çabam işe yaramış.

yastıksız uyu diyolar bi zararı olurmuki?

www.365alisveris.com

bir de şöyle bir şeyler var, belki işe yarar.

yoga
kalbini aç :)

yoga.

bir de akşamları 10-15 dk duvara yaslanıp öylece durun. sırtınızı tam yaslamaya gayret edin. bir süre sonra duruşunuzun değiştiğini ve hatta varsa bel ağrılarınızın azaldığını göreceksiniz. yoga hocamın tavsiyesi idi vakti zamanında.

500
gugıla sorabilirsiniz böyle şeyleri.
12,110 CZK=? EURO şeklinde.

tabi koyacağın salatanın vs büyüklüğü de önemli ama 3-4 kişilik salataya ben şöyle yapıyorum fena olmuyo. göz kararı yapıyorum ama tahmini olarak: iki yemek kaşığı veya biraz fazla zeytinyağı, bi tatlı kaşığı sirke (veya limon s.), bi tatlı kaşığı hardal, bi çay kaşığı bal. mayonezi ayrıca üstüne döküyorum böylece dünyanın en sağlıklı şeyi bile hamburger gibi olabiliyo :) ama karıştırmak istersen iki tatlı kaşığı filan yeter herhalde. hatta fazla gelebilir.

edit: aynen.

ya balıkta kullanıcam da bunu heralde biraz daha asitli bişi yapsam daha doğru olur demi. şu masterchefin videosunu izliyorum da, zeytinyağı bal hardal bi de asitli -portakal, limon sirke- bir malzeme katıyormuşuz. tadı ağza güzel gelene kadar karıştırıyormuşuz. bakalım.

burnunu hafif büzüştür, çok az nefes ver, hani ses çıkarır gibi, nefes bile denemez. zaten biraz kaçsın su burnuna, öyle öyle alışacaksın. kulak tıkacını ihtiyacın oluyorsa kullan bir şey diyemem ama burun tıkacı kullanma, alışırsan ihtiyacın olmaz alışamazsan öyle gidersin.

2. muhtemelen kafanı sokmaktan çekiniyorsun, bırak kulakların da batsın, bikaç defa ters batmaya fln çalış, alışırsın

nefes tutma verme egzersizlerini suyun sığ olduğu, ayakta durduğunuz zaman kafanızın dışarda kalacağı bir derinlikte deneyin. hem korkunuzu aşmanızda hemde egzersizde faydası olur. tıkaçlar kişiden kişiye değişiyor ben hiç rahat edemem, ama kalabalık bir havuzda hijyen açısından takmakta fayda olabilir.

yatma konusu tamamen alışkanlık ve güvenle alakalı, yardım edebilecek biri varsa sırtınızdan destek versin 1-2 kere sonrasında alışırsınız zaten, ayrıca havuz ile deniz suyunun kaldırma kuvveti farklı olacağından denizde yatar durumda olduğunuz sürece su sizi kaldıracaktır emin olun.

1) Gözünü açmayı dene ya da gözlük kullan
2) O vaziyete geçmek için mesela kollarınızı ve kafanızı geriye atabilirsiniz kafanız değmeden / şu şekilde durmuş olursunuz, bu da bir aşamadır.
3) Ben burun tıkacına gerek duymuyorum, havuzun temizliğinden emin olduğumda kulak tıkacı da kullanmıyorum.

ikinci sorunuz için havuzun kenarına tutunun ve ayaklarınızı çalıştırın. suyun yüzeyine yakın çırpmanız gerek. kollarınızı olabildiğince uzatın.

1)zamanla alışırsın bence özel bi çabaya gerek yok. sudan korkmaman gerektiğini öğrendiğinde alışırsın. bide şu varki su altında basınç olduğundan suda nefes tutmak biraz daha zordur
2)sudan korkuyorsun ondan. başını arkaya bırak. kulakların tamamen suyun içinde kalsın. kendini kasarsan yatamazsın. su seni kaldırır zaten. bide deniz mi göl mü? gölse pek kaldırmaz. bide suya sal kendini korkma en az 1 dk nefes almadan durabilirsin sen bunu bilmesende.
3)gerek yok kaçsın. zamanla alışırsın.

1) ayakta duruken çömel. burun deliklerin suya değer değmez seviyesindeyken nefes ver. yani kafanın yarısı suda olsun ama burnun ne suda ne dışarıda gibi olsun, verdiğin nefesin bi kısmı suya bir kısmı havaya gitsin. sonra yavaş yavaş burnunu bir iki santim suya sok öyle nefes verme denemesi yap. böyle adım adım ilerle, en son kafanın tamamını suya sokarak nefes ver. suda oturup kalkarak, suya kafanı dalıp çıkararak nefes al-ver. alışırsın.
2) sırtüstü yatmaktan bahsediyorsan kulakların suyun içine girince dengeyi bulursun. yüzüstü suyun üzerine yatmaktan bahsediyorsan havuzun kenarına ya da deniz makarnasına vs tutun ve vücudunu dümdüz tutmaya çalış. bacakların, belin, sırtın hepsi aynı hizada olsun. su yutmaktan korkma, batmaktan da korkma. yüzme öğrendiğinde istesen bile suda batmanın çok çok zor olduğunu göreceksin.
3) burun tıkacı kullanma, sorunlu kulakların yoksa kulak tıkacı da kullanma.

1. ve 2. sorularınızdan, ben yüzmeyi bilmediğiniz sonucunu çıkarıyorum.

bir kaç saat en azından, özel ders alsanız?

teknik, hem yüzmenin bir spor olarak işe yaraması açısından, hem kendini sakatlamamak açısından, hem de yüzmenin zevk alınabilir bir eyleme dönüşmesi açısından çok çok önemli.

doğru teknikle yüzemiyorsanız, zaten kısa bir süre sonra bu iş çekilecek dert değil bırakacaksınız muhtemelen.

3. soru, öğrendikten sonra, kesinlikle gerek yok. en azından ben kullanmıyorum. gözlük ve bone yeterlidir.

Hepinize çok teşekkür ederim arkadaşlar çok yardımsversiniz.Yüzmeye tekrar gittiğimde verdiğiniz teknikleri uygulayacağım umarım bu sefer olur..

@neysene: Girdiğim yer havuz

@magara adami:Zaten yüzme kurusuna gidiyorum.Ama grubumuz kalabalık olduğu için hoca herkesle tek tek ilgilenmiyor.Ve mesela sizin bu dediklerinizi hoca söylemiyor, gittikçe alışırsın diyor.Tekink bilgiye ihtiyacım olduğu için size sordum.Tekrardan çok teşekkür ederim sevgili eksisözlük yazarları :)

Birde bir sorum daha var arkadaşlar ağızdan mı nefes vermek daha kolay yoksa burundan mı?Hangisi daha avantajlı?

Birde yüzmeyle ilgili bildiğiniz püf noktaları benimle paylaşırsanız çok minnettar kalırım.Yardımlarınız için teşekkürler..

?

yüzey gerilimi, sıvılar için tanımlanmış bir kavramdır. balon?

Sümük balonu? :)

mesela sabun kopukleri icin sorsam gecerli olabilir mi?

sumuk balonu da olur :)

evet olur, zaten belli bir dereceyi aşınca o yüzden patlar. (bilimsel değilim, içimden attım.)

sümük balonunun hacmi arttıkça yüzey gerilimi azalır. yüzey gerilimi, her sıvı molekülünün çevresindekilerle olan çekim kuvvetinden kaynaklanıyor çünkü.

içindeki gaz basıncı arttıkça moleküller birbirinden uzaklaşır, yüzey gerilimi azalır, gaz basıncının yüzey gerilimini geçtiği noktada balon patlayıp surata yapışır.

yani balonu bir şekilde biraz söndürürsek gerilim artacak öyle mi? kafama hiç yatmadı nedense.

sakura balonu şişirirken diye sormuş, ben sümük eklenmesi bitmiş bir sümük balonunun, sadece içine daha fazla gaz eklenmesi ile şişirildiğini düşündüm (fiziksel olarak gerçeklenmesi zor tabii).

yani sümük sabit, gaz artıyor. çekimi sağlayan da sıvı molekülleri. gaz miktarıyla yüzey geriliminin alakası yok.

@kediebesi, termo üstadı değilim ben de ama, yüzey alanı ile yüzey gerilimi ters orantılı. mantıken, söndürünce yani yüzey oranı azalınca, yüzey gerilimi de artacak evet.

bende de sığmadı. "e sığmıyor bu" dedim "bir kez daha katlayın" dedi. ben de öyle yaptım.

aynen, evet'in bir kısmı katlanmış oldu hatta bende.

aynı şey bende de oldu. ee bu girmiyor dedim. ortadan ikiye katladı kadın =S bişey olmaz inşallah.

yerel seçimde 3 ayrı pusulayı sığdırdım tek zarfa, düzgün katlanınca rahat rahat sığıyor.

ben daha oy kullanmadım. nasıl katlamak gerekiyor yani?

pusulanın enini zarfın boyundan uzun yapmışlar, problem orda.

@magara adamı

valla ben de öyle dedim annem de niye pusulanın enini katlayarak zarfın enine koymadın dedi. kadın doğru diyor beyler. dağılın =/

yoo pusulanın eni zarfın boyuna uygundu. enine doğru akordiyon gibi katlayınca girdi. sizinki heyecandan olmuş bence :)

sordum nasıl katlayacağız diye. istediğin gibi katla dediler. yani önemi yok.
benimki de zarfa sığmadı bu arada. enden de katladım.

ozellikle duzgun katlayip ust uste koyup olctum, benim pusula zarftan uzundu.

en son enini de katladik da, zaten 2 metrelik pusulayi boyuna katlamisken bir de enine katlayinca maksimum katlama sayisina ulasilmis oldu. siskin oldu zarf yani.
benim hic hosuma gitmedi bu is.

ortadan katlamalarda maksimum sayı vardı, 7 miydi neydi. onu kastetmedim ben, yani en son zarfa koyduğum kağıt o kadar kalın olmuştu ki bir kere daha katlamam gerekseydi katlanmayacaktı.

you give love a bad name'i biliyorum ben de bir tek.

www.lastfm.com.tr

(bkz: wanted dead or alive)
bu da güzel

crossroads albümü best of tadındadır

always en sevdiğim şarkıları. kliple beraber dinlenmeli.

konserlerde çalarlar mı bilmem ama (bkz: my guitar lies bleeding in my arms)

lie to me ve these days de iyidir

bed of roses da söylerler herhalde. bi de bad medicine.

patch adams. bilinmeyen değilse de.

chunking express.

sana en izlenmedik filmi söyliycem. bulabilirsen ne mutlu. urga

tek urga vardı izlemediğim, onu da bulamadım zaten :/

the big lebuwski boyle mi yaziliyordu emin degilim ama muthis film.

o zaman şunu dene.
eagle vs shark. daha kolay bulursun. bu da tam aradığın şey valla.

groundhog day

eminim tam senin aradığın film.

svmediğin bir işte çalışmamalısın. aynı dert şu anda bende de var.

nişanlınla aynı yerde olman gerçekten - bir neden ama aynı departmanda olmayacaksanız yani çok sık birbirinizi görmeyecekseniz 2.yer mantıklı gibi geldi. ayrıca ben de ithalat ihracatçıyım sevmeden yapılacak iş değil o katlanamıyorsan çık bence.

@zenc abi bilirsin o zaman, telefonum susmuyor gece 2 3 allah ne verdiyse adamın birisi arayıp çin aksanıyla ingilizce konuşuyor ki tam ye kafayı kudur durumları. kapattığım zaman müdürümü aradıkları için adam ertesi gün bana giydiriyor

sen bilirsin ama hastane daha mantıklı geliyor tai.
bir iş ne kadar kolay olursa olsun, ne kadar iyi maaşı olursa olsun eğer çalişma şartları(ortamı) kötü ve saatleri yoğunsa, vur dibine rahvan gitsin.

Sen aslında kararını hastaneden yana kullanmışsın ama şimdiki firmanın ismi var diye mantığın seni zorluyor. Olaya üniversiteden yeni mezun birinin bakış açısıyla bakma artık. İsmi duyulmuş diye rahat olmadığın bir yerde çalışma. İnsan hayatını devam ettirmek için çalışır, çalışmak için yaşamaz. Hastane iyi görünüyor derim.

hastane daha mantıklı

ben de lojistik mezunu olarak 3 yil hava kargoda calistiktan sonra sikerler dedim ve sektor degistirdim. lojistik cekilir is degil, stresi fazla genelde de getirisi az. hastaneyi denemelisin diyorum.

hastahane derim ben de.

hastane. düşünme bile.

hastane +1

denemekle kaybedecek bişeyin olduğunu sanmıyorum.

istemedğin sevmediğin işte çalışman senin karakterini etkileyecektir.o yüzden hastane derim.

1-şu an çalıştığın işte senin dışında senin temponda çalışan var mı?
2-hastanelerin kendine has bir kokusu ve ışık rengi var, ben tahammül edemiyorum bu yüzden hatırlayatım dedim.

başka bir yerde yemek verin, ilgisini çekin. olmuyorsa alın altından, çok bekletmeyin. bulaşıcı veya genetik bir durum olması ihtimaline karşı veterinere de götürün diğer yavruları. bazen kediciklerin kimyası yavrulamaya yetmediğinde böyle durumlar olabiliyor. diğer bebeklerin iyi meme emdiklerinden emin olun, sütleri azsa takviye yapın.

Veterinerimiz geçen hafta ki muayenede çok sağlıklı olduklarını söylemişti. Sabaha karşı ishal olmuş bulunduğu kaptan anladığımız kadarıyla. Diğer 2 bebek zaten bu bebekten daha gelişmiş görünüyordu anne sürekli başlarında hem onu vitaminle destekliyoruz hem de yemek yiyor sürekli. Diğer bebişler de oldukça iyi emiyor ama üzgünüm çok :(

doğduktan sonra kedileri sevmek için hiç dokundunuz mu?
siz yemek bırakın ve uzaklaşın oradan, sakın ola diğer kedilere el sürmeyin..

Yer değiştirdik ama bir kaç gün sonra.

insanlar elleyince yavru kedilere birşey olmuyor. bu bence bir şehir efsanasi. geçen gün annesinin yanında yavru alıp sevdim, hala canavar gibiler.

bir biyolog ve bir veteriner hekimine danışırsanız eğer insanın yavru kediyi ellemesinin ne demek olduğunu size anlatır..
anne kedi 500 tane yavru kedinin içinden kendi kedilerini seçebilir.. nasıl ama?
gidin bir de o kedilere dokunun bakalım sonuç ne olacak.. kedileri bulabilecek mi?

@her yer kara biraz fazla abartmıyor musunuz? insanın kendi kedisi, kendi evinin içinde yavrularına dokundu diye yavrularını tanımamazlık etmez ve bu yüzden yavru kedi ölmez.

benim kedilerimden birisi benim evimde doğdu. annesi ve kardeşi ile bence 4 ay kaldılar. yavruları aldım, sevdim hiç bir şey de olmadı.

kedilerin koku duygusunu ve kokularını bir insan dokunuşu ortadan kaldırmaz.

değişimdir. insanlar değişir. siz de değişmişsiniz. arkadaşlarınızdan eski tadı almıyorsunuz.

aynen. en kanka arkadaşımla dahi 20 dakikada tüm sohbeti bitirip birbirimize bakmaya başlıyoruz. eskiden ne konuşurdum da vakit geçerdi diye düşünüyorum da yok. çıkamadım işin içinden. yalnızlığa alışmakla ilgili olabilir.

Oluyo' ve kahroluyorum :( Yeni insanlarla tanışmaya bak.

bahsettiğiniz insanlar ne yapıda olursa olsun, ortak bir nokta bulup eğlenmeye çalışmalısınız. kişisel ve iş hayatınızda, sık sık bulunmak istemediğiniz çevrelerde, bir araya gelmek istemediğiniz insanlarla beraber olacaksınız. "sıkıldım, gidiyorum" diyemeyeceğiniz ortamlara gireceksiniz.

genelde kabul edilmez bu ama, muhtemelen karşınızdaki insanları küçük dünyalı insanlar olarak görüyorsunuz. siz kendinizi geliştirdiniz ve geliştirmeye devam ediyorsunuz ama onlar bu süreç içerisinde yerlerinde saymışlar.

basit tabiriyle "esnaf", elastik tabiriyle "esnek" olmanız gerek. aksi taktirde siz zamanla yalnız ve mutsuz olursunuz, o insanlar küçük dünyalarında eğlenmeye devam ederler.

not: o süreçten geçen biri.

Bence bunun nedeni yabancılaşma diye düşünüyorum...

güzel bir noktaya parmak basmışsınız. daha önce üzerinde hiç düşünmemiştim ama tespit doğru sanırım. arada oluyor bana da.

ancak edit'iniz uymuyor bana. böyle düşünmediğim arkadaşlarım çok fazla.

ben onları garipsemiyorum veya kötü olduklarını düşünmüyorum da kendimi aralarında tuhaf hissediyorum, orada olmamalıymışım gibi. :) herkese dönem dönem oluyor herhalde bir dereceye kadar normal.
yalnız biraz düşününce fark ettim ki bu durum bende doğuştan beri var sanırım, o yüzden benim normalim de pek doğru olmayabilir.

çok normal.. ama çözümü de kolay..buluşmamak..yeni insanlar tanımak vs..

brittish shorthair gibi

bildigin tekir. anneden babadan tekirlik ve beyazlık almış. bir olayı yok yani.

Bana da british shorthair gibi geldi. Bi de düz kulaklı scottish foldlar var onlardan olabilir.

brittish falan değil. dümdüz tekir bu.

british short hairin yüzü daha basık ve düzdür. keinlikle değil.

bence japon kedisi bu.

www.pet.gen.tr

www.pictures-of-cats.org


japon kedisidir muhtemelen : )

Papa, Katoliklerin dini lideri. Bir nevi Halife işte. Papazsa bir din adamlığı türü.

papaz imam papa halife

papaz hangi mezhebin? her mezhebindemi? ortodox catholic protestan

türkçe'de papaz, peder, rahip var ve eminim bunlar arasında fark vardır ama tdk bile bişi dememiş. bence önemli bir konuya parmak bastın. :)
papaz rumca olduğuna göre ortodoks demek doğru olur.
peder farsça, rahip de arapça imiş.

@kediebesi ama bi kitapta papazların katolik mezhebi diye geçiyor?

papaz, peder, rahip karışabilir ama koskoca Papa karışmaz bence.

"Ordained Catholic clergymen are deacons, priests or bishops, i.e., they belong to the diaconate, the presbyterate, or the episcopate. Among bishops, some are metropolitans, archbishops, or patriarchs, and the Pope is the Bishop of Rome. With rare exceptions, cardinals are bishops, although it was not always so; formerly, some cardinals were unordained laymen and not clergymen."

Şurdan anlarsın ki konu çok karşık. Ama papazla peder teknik olarak aynı şeyler değil diye biliyorum. Boşver sen onları aslında. Bak bizde ne güzel sadece imam var :)

PS: Buna bak, oha de!
en.wikipedia.org

şimdi biraz baktım da, katolikler kendi sitelerinde filan peder diyor. ben tdknın yalancısıyım valla kitabını bilemiycem.

papa katoliklerin dini lideri, ortodokslarinki ise bizim Bartholomeos.

papaz demek ise hrditiyan din adami demek mezhebe bakmazsizin, ortodokslar pastor derler mesela, papazin nerdeyse tam karsiligi priest. Peder ise ingilizlerin onlara father diye hitap etmesinden kaynaklaniyor. Yani baba diyorlar, peder de farsca baba anlamina geliyor.

papanın erkek oldugu %100 bilinir, ama papazın bilinemez.

halife ile imam gibi düşün.

nezaket her zaman iyidir. sonuçta birebir bir görüşme söz konusu değil. öyle olsa idi rahatsız edici olabilirdi. fakat netten rahatsız olacaklarını pek düşünmüyorum.

bence de teşekkür edilmeli. tekrar teşekkür ederim, saygılar yaz bitsin. bu kadar düşündüğüne değmez :)

yolla tabii

soru sorduğunuz mailin sonuna teşekkürü ekleyin. peşinen teşekkür etmiş olursunuz. bi daha mail yollasam mı derdi kalmaz. diye düşündüm.

Tekrar teşekkür edin ama ilki kadar abartmayın :) Peşinen teşekkür etseniz bile yine teşekkür edin. Teşekkür etmek iyidir.

her mail'in sonuna zaten tesekkurler bazen de saygilar ekliyorum. ek olarak tekrar tesekkur mail'i atmaktan bahsediyordum

Beklediğiniz bilgi geldikten sonra cevap yazıp teşekkür etseniz iyi olur.

into the universe with stephan hawkings var ama Discovery Channel, ha neden yabana attığınızı da anlamadım.

(bkz: Baraka)

home, microcosmos, baraka, qatsi üçlemesi var mesela. internette bunlar üzerine araştırırsan daha çoklarını da bulursun.
bir de madem konu önemli değil demişsin o zaman exit through the gift shop ve das netz'i de tavsiye ederim. biri banky ile diğeri de unabomber ile ilgili.

Bilim hakkında seviyorsan, Known Universe ve Cosmos'u dene. İnsan vücudu hakkında Human Body ve Human Atlas harika. Gezegenimiz hakkında "Earth: Power of the Planet"i mutlaka izle. Charles Darwin: Tree of Life da güzel.

evet, BARAKA. iki defa söylendi izle bence.

topdocumentaryfilms.com her türlü belgeseli bulabilrsin.

Exit Through the Gift Shop.
Grafiti sanatcisi banksy'nin istemeden yonetmenligini yaptigi muhtesem bir belgesel
www.banksyfilm.com

bir de böyle bir derleme site var pek faydalıdır.
documentaryheaven.com

özellikle full of life ı izlemeni şiddetle tavsiye ederim.

gevşeme egzersizleri var normalde psikologlar derneğinde satılıyordu cdsi..
sanırım netten de bulup rahatlayabilirsin..

eğer bu ataklar sık tekrarlıyorsa en iyisi ilaç tedavisi diye düşünüyorum..

yok biraz stresli bi dönem. dün de tavana vurdu. o sebeple. onun dışında öyle sık tekrarlama durumu yok. işyerinde yapılabilecek egzersizler var mıdır içlerinde acaba?

1 hafta önce bende de başladı aynısı,3 4 gün dayandım sonra paxera almaya başladım ama onda da doz aşımı yaptım geberiyodum az kalsın.
açık alanlarda fazla kalabalık olmayan rüzgarın estiği boğucu olamayan yerlerde bulunmaya çalışın,tansiyonunuzu da kontrol edinçok ağır yemekler yemeyin.
geçmiş olsun.

öncelikle ilaç kullanmayı düşünme. çık git deniz kenarına in,sevdiğin bir arkadaşınla buluş sohbet et. kendini yormaya çalış fiziksel olarak.

papatya-rezene karıştır.

şöyle denesen.. o atak geldi ya, "sktiret gelirse gelsin, öldürürse öldürsün" de.. geçiyo valla tecrübeyle sabit.. ben böyle böyle avuç avuç içtiğim anti depresanları bıraktım..

meditasyon yapmayı dene. dene ama lafta kalmasın.

bütün koçtaşbauhaus zırdavatçılar her yerde bulursun adı da nitril eldiven. paketlerde 10lu 20 li satılıyo.

tek de satılıyor.3 lira.(dün aldım)

komik olan anlatış biçimi. mimikleri, sesi. insanların eğlenmesi neden bu kadar rahatsız etti ayrıca senin komik bulmadığın bir şeye gülen insanlara aptal yığını demek nedir?

kıskanma. adam bir anda böyle olmadı ki. kaç yıldır komikliğini oturttu sonuçta, öyle bir geçmişi var, artık suratına baksak gülüyoruz.
bak mesela biz little britain adlı diziye anırarak güldük. ama kime gösterdiysek bu ne diyip suratını ekşitti. bu adamlar ödüllü, çok ünlü komedyenler. yani yapıcak bişi yok, kimine komik, kimine değil.

Cem Yılmaz'ın hayranı değilim. Ama iyi tespitler yapıp bunları pazarlayabilme yeteneği de yok değil.

Düzeltmeyle karışık kaynak yapma: Bu arada kendimi tutamıyorum ve yazıyorum, evet. Sayın ''mori'' her duyuruda bu kadar olumsuz olmanın öğrenilmiş depresyon ile bir ilgisi var mı, hayata bakışın gerçekten hep böyle mi?

kimisi osuruğa güler, bazısı Woody Allen'a güler, ya da Cem yılmaz'a..
burada mühim olan gülmeleri... neye güldükleri değilki
gülmek gibisi var mı ya!

bir arkadaşının dünyadan haberi yok diye, algısı kapalı ama herkes güldüğü için gülüyor diye bütün cem yılmaz hayranlarını aşağılamak neyin nesi?

bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

kaldı ki daha iyisi gelene kadar en iyi cem yılmaz'dır. alternatifi yoktur. tektir.

"Espri anlayışı" diye bir şey var. Hatta ingilizce konuşan ecnebiler buna "humor" derler. İş burada bitiyor. Espri anlayışınız uyuşmuyorsa, değil Türkiye'ni,n; dünyanın taptığı komedyen dahi olsa hava-cıvadır sizin için. Öncelikle sizin güldüğünüz espri türü ne ise, o tarz espri yapan kişiler doğal olarak size daha komik gelecektir.

Cem Yılmaz'ın olayına gelince;
Sizin "öğrenilmiş çaresizlik" diye adlandırdığınız olgu, Cem Yılmaz'ın kendi rüşdünü ıspatlamış olmasından başka birşey değildir. Cem Yılmaz'ın yorumlarında ne kadar ciddiyet olursa olsun, insanlar gülmeye devam edecektir. Çünkü adam bugüne kadar yaptıklarıyla çıtasını belli bir seviyeye çekmeyi başarmıştır. Onu sevip sevmemek, sizin hoşunuza gidecek komiklikleri yapıp yapmamasından değil, tamamen 'Cem Yılmaz' kişiliğinin sizin değer yargılarınız karşısındaki seviyesiyle doğru orantılıdır. Farz-ı misal, ben çok sevmeme ve takip etmeme rağmen annem ısrarla nefret eder Cem Yılmaz'dan. Ancak bazı esprilerini beğendiğini hatta güldüğünü de gizlemez. Ne zaman biri bir hastalıktan bahsetse "amaan, benim kaynımda da var ayyynı!" demeyi ihmal etmez.

Sözün özü; çoğunluğun güldüğünü sizin komik bulmamanız kadar doğal bir şey olamaz. Bu durumda sorunu çoğunlukta ya da kendinizde aramanız ise yersizdir, vakit kaybıdır. O yüzden bu konuya çok fazla takılmayınız bence...

Kesinlikle espri anlayışı diye bir şey var. Çocukluğumdan beri Hıbır-HBR, Gırgır, Limon-Leman sonraları Lombak, Uykusuz vb. okuyan ve bu espri anlayışı ile yetişmiş biri olarak Cem Yılmaz'ın tespitli esprileri bana feci komik geliyor. Bakın, Cem Yılmaz fazla taklit yapmaz, tespitleri vardır. Umut Sarıkaya gibi. Benim kuzenim ise tam tersi doğal gelişen şeylere, kamera şakalarına, anlık mimiklere daha çok güler. Şu aralar beni dumurlara uğratan program olan Şanslı Masa ile kopuyor ama Cem Yılmaz da ise sıkılıyor. Kimisine de Ata Demirer'in Bülent Ersoy, Faatih Terim şu bu taklidi komik geliyor. Yani, medyada en çok görünen, en çok üreten Cem Yılmaz olduğu için bu kadar öne çıkıyor ve sevenleri takip ediyor. Çaresizlikle, öğrenmeyle, öğrenmemeyke ilgisi yok :D

six feet under?

onu hep duydum ama izlemedim biteli de 7 sene falan olmus. izlemeye deger demekki pilot bolumu listeye alayim.

baska?

carnivale.

film olaraktan tek önerim var:

Mary and Max

twin peaks deneyebilirsin. çoğunun atası. fekat çok meşhur ancak bizde bilen azdır.

Şu nasıl? Bence harika.

The Adventures of Sherlock Holmes (1985)

tinyurl.com

ilk aklıma "six feet under" geldi! aradığın tüm özellikler kendisinde mevcut! aklımı aldı dizi! kaç kere izledim hemde! 7 senelik olmasına bakma kesinlikle çok taze! hatta onun gibisi yok benim bildiğim henüz.


diğer "carnivale" çok sürükleyici değil ve ikinci sezon sonunda pat diye iptal etmişler diziyi ama atmosferi enfes!

twin peaks'i henüz izlemedim ama izleyenlerin yalancısıyım...tavsiye edilir bu türde arayışlara!

mary and max diyen arkadas hislerime tercume olmus. hayatimda izledigim en depresif filmdi animasyon olmasina ragmen, tam olarak onun gibi bisey ariyorum.

carnivale iptal oldugu icin baslamiyim diyorum,

tim burton filmlerini izledim ancak pek aradigim tarz denmez. atmosferleri guzel ama bi basitlik var hep.

twin peaks efsane gibi duruyor 1990

sherlock holmes oneren arkadas, hayraniyimdir sherlock holmes ile ilgili butun film ve dizileri izledim. gonderdigin seri dahil.

Tavukların neden karşıdan karşıya geçtiğinin sorgulanmadığı bir dünya hayal ediyorum.

"Bir tavuk neden caddenin karşısına geçer?" şeklindeki espriye gönderme var.

"tavukların karşıya geçmekteki amaçlarının sorgulanmadığı daha iyi bir dünya hayal ediyorum" da olur efem.

tavukların, nedeni sorgulanmadan karşıdan karşıya geçebildikleri daha iyi bir dünyanın hayalini kuruyorum.

bayılıyorum böyle çevirileri evirip daha da çevirmeye oh canıma değsin.

o zaman bi daha çevirelim:

tavukların yolun karşısına geçme motiflerinin sorgulanmadığı daha iyi bir dünya hayali içerisindeyim.

"Tavuklar karşıya geçmesin şeker de yiyebilsinler."

okudum ve şaşırdım. elit kesimin oldugu yerde köpeklerin ne işi var yahu. açık adres ver geliyorum temizlemeye oraları

köpek işte adı üstünde nerden bilsin elitlerin oturduğunu. ben de gelirim temizlemeye.

nası ya
elitin çöpü gibisi var mı :)

akp nin bir oyunu olabilir. "oyunuzu cehape ye vermezseniz temizleriz, yoksa köpekler kalir dostum, ne dedigimi anliyor musun" tarzi bir tehdit olabilir.

burjuvaist sokak köpekleri onlar.

yaw şimdi ben de şikayet edeceğim de derenenin öbür tarafından geliyor sesler tam olarak neresi göremiyorum. Kesin akp'nin işi zira belediye başkanı da bu muhitte oturuyor. Yazık la bu elitlerin çektiği nedir akplilerden.

o zaman seni oldboy üçlemesinin diğer ikisi paklar
sympathy for mr vengeance
sympathy for lady vengeance

oldboy gibilerse aradığım tarz değil pek. (dikkat spoiler geliyor) oldboy'da filmin sonuna kadar intikam olayını anlamıyorduk. sonunda çıkıyordu sürpriz. saw serisinin kimi filmleri de öyle. aradığım o gibi değil de daha çok film boyunca ezildiğini gördüğümüz adamın filmin sonunda bir şekilde kendisini ezenden intikam alması.

law abiding citizen aradığın film.

imdb keyword search: revenge
www.imdb.com

son dönemden edge of darkness geldi aklıma mel gibsondan ve de intikam diyince tabiki de monte kristo kontu ( film olarak kalitesi tartışılır ama kitap olarak esaretin bedeline emsal oluşturur klasik sonuçta kendileri:) )

law abiding citizen izlemediysen kesin izle.

ayrıca;

kill bill
the shooter
karate kid(2010)

tabii ki first blood

kesin filmleri izlemeden önce araştırırsın ama ben gene de söyleyeyim: law abiding citizen'ın son 5 dakikası bütün filmi öldürüyor. harcayacağın 2 saat varsa, sen bilirsin. yoksa boşuna zaman kaybetme derim. seslendirdiği bir kaç yüzeysel anti-sistem mesajından başka olayı yok zaten.

yine seri cevap olayına girmiş bulundum sonum hayrolsun.
eğer 20likler duruyorsa ve çenede yer yoksa dişler aniden üstüste binebiliyor. bana oldu oradan biliyorum. meğer yanyana zorlukla durabilen ön iki dişim ufacık bir dil hareketi ile çotok ederek üstüste binmiştir zamanında. deprem gibi düşün, sıkışıyo sıkışıyo bi anda hareket ediyor, sıkışma tam geçmediyse tekrarlayabilir.

dişler genel olarak sıkı ise(neredeyse aralıksız ise) -ki buna yukarıda yazdığı gibi 20lik dişlerin basıncı sebep olabilir- küçük bir etki ve çat dişte minik kayma.

bence 20lik dişler olmasa bile erik çekirdeği baya bi yamultabilir hatta kırabilir dişleri.öyle erik çekirdeği diyip geçmeyin.

bir yerden duyduğum bir bilgi, köpekler ceza kediler ödül yöntemi ile öğrenirmiş en kolay...

birinci soru için en kolay çözüm ilgisini başka yerlere çekmek olacaktır. tırmanacağı, peşinden koşacağı, zıplayacağı düzenekler yapabilirsin. bi kaç raf alıp üstüne yumuşak bişi örtüp merdiven gibi yukarıda yatabileceği bir düzenek olabilir. bir kapı eşiğine lastikle asılmış oyuncak olabilir... hayır demek, hafifçe kolonya gibi sevmediği kokuları sıkmak da kediyi oralardan uzaklaştırır, ama illa ki oynayacağı başka şeyler olmalı, bu yaşta çok ihtiyacı var harekete.

burnu ıslaksa sorun olduğunu pek sanmıyorum. hayvanlar taze su sever, o yüzden sık sık değiştir. arada yiyebileceği başka yemekler de ver, kuşbaşılı pidenden, köftenden vs tatsın. ama masadan verme azgın olmasın. hep kabına koy.

ha bir de sihirli kelime catnip :)

süt vermeyin, gerekli değil kediler için. hem yaz vakti bozulur o süt. süt içtiği için su içmiyordur.

daha çok küçük tırnaklarını içeri çekmeyi henüz bilmiyor. zamanla öğrenicek. verebileceği zararlar minimuma inecek.

evden çıkarken yalnız kalacağı zamanlarda girmesini istemediğiniz yerlerin kapısını kapatın, girmesin oralara.

yaramazlık yaptığında kızın ona, anlasın yanlış yaptığını. kötü durumlarda tuvalete, banyoya kapatmak gibi cezalar verebilirsiniz.

kediler eğitilemez, böyle şeyler işlemez kedilere. tekniği filan yok. en çok benim söylediklerimi yapabilirsiniz. kediler domuz gibi herşeyi anlar, bilir ancak canları istemeyince yapmazlar. onun için hoş tutacaksınız kendisini :)) çok bağırır çağırırsanız işe de yaramaz. inadına yapar.

orta karar bir disiplin anlayışınız olacak. kediye ceza verilmez, karışılmaz, ay ben bunu tutamam filan derseniz tepenize çıkartırsınız. o zaman başa çıkılmaz. artık yöntemleri kendiniz bulacaksınız.

böyle tırmalama tahtaları var, uçlarına oyuncak bağlı filan. onları çok severler.

kediler eğitilemez diyenlere gelsin
www.youtube.com

he bir de en etkili cezalardan biri de kulağa fiskedir.

kediler eğitilemez demiyorum ama köpekler gibi eğitilemez diye düzeltelim.

en etkili ceza diyorsanız burnunun ucunun üstüne fıske kulaktan daha etkilidir.

sözde kedileri uzak tutan ilaçlar filan var, onlardan deneyebilirsiniz ama bilemiyorum.

catnip almıştım ilk zamanlar. sıktığım yerlere pek gitmedi kedi. ben epey mücadele ettim yatakta yatmasın falan filan ama başa çıkamadım. kedilerim hiperaktif. kedi manyaaa mı olacağım diye bıraktım.

başka içki karıştırmazsan bence çok bişi olmaz. bi şişe içmezsen tabi.

ölebilirsin.
ama emin ol çiğ köfte yüzünden olmaz. korkma iç yav erkek adamsın.

İbo'ya dönüşüyorsunuz, dikkat edin, kurşun murşun gelmesin kafaya.

eğer ki mide sorunun yoksa bir şey olmaz

mide sorunum olmasına rağmen 10 şat vodkayı çiğköfte yerken kaldırdı bünye. hiç birşey olmaz

büyük ihtimalle bittir, yani afit. sigara içiyorsanız izmaritleri bir pet şişede suda bekletin, sonra süzüp arkadaşların üzerine sıkın bi kaç gün.
bi de bu bitleri karıncalar taşır, yerleştirir, sağar. açıkta bahçede ise ortanca bu durumu da gözleyin. karıncaları önlemek gerekir o zaman.
yaprak bitinin de tipi şöyle: www.ipm.iastate.edu

bit gibi değiller, 2-3mm uzunluğunda ve aynen çekirge gibi zıplayabiliyorlar 8-10cm kadar uzağa.

pire olmasın onlar?

pire? abi ne piresi, kıllandım durduk yere şimdi, nasıl pire, insana zararı falan olur mu? Ne zormuş şu çiçek yetiştirme işi evde...

o zaman çekirge yavrusudur. yine ilaç yapmak gerekir bence.
iki tane ev yapımı ilaç buldum. biri çay kaşığı yemeklik yağ, aynı şekilde sıvı deterjanı suyla karıştırıp spreylemek, diğeri de bir gece yağda sarımsak bekletip (kıyılmış), yine deterjan (azıcık) ekleyip suyla çoğaltıp sıkmakmış.

hocam zıplıyor ise trips olabilir..
yakınlarda bir zirai ilaç bayii var ise bir tane örnek götürerek ilaç satın alabilirsiniz...
ya da böcekleri seçebileceğim bir mesafeden resmini çekip koyarsanız yardımcı olabilirim ne olduklarıyla ilgili.
tabi yine ilaç almanız gerekecek :)

ben araştırdım ki bu tripsler de afitler gibi yumşak gövdeli olduğundan bence sigaralı karışım ve diğer karışımlar onlara da etki edecektir. benden tavsiye zirai ilaca hiç bulaşma.

@kediebesi neden hocam ya (:
eğer ev yapımı bir şey istiyorsanız, biber ekstraktı işinizi görecektir (: yine de kimyasal şart diyorum (:

Bir arkadaşım zat-ı şahanelerinin çekirge yavrusu olduğunu söyledi bizzat görerek. Hiç o kadar küçük çekirge yavrusu görmemiştim. Açıkçası 2 gün sonra hiç görünmemeye başladılar ve hala ortalıkla yoklar neyseki.. Ortancalar ise, yaprakları sanki küflenmiş peynir gibi olmaya başladıkları için, sanıyorum gidiciler..

2-)lakpoştha pervaz mikonend filmin başındaymış intihar sahnesi.

anti christ filminde de vardı, intihar şekline değil ama bir çocuğun intiharıyla ilk karşılaşmamdı, içim ezildi çok etkilendim..oyunculuktan bağımsız olarak bu gerçekle karşılaşmak kötü.

les diables adlı filmde küçük bir erkek çocuğu nezarethanede kendini asmaya kalkıyordu. tesadüfen gardiyan görüp kurtarıyordu ölmek üzereyken. oyuncu çocuğun psikolojisi bir yana izlerken ben kahrımdan ölmüştüm. müthiş etkilenmiştim.

bu da sıpoylır olacak


le temps du loup da vardı ve aynen dediklerini düşünmüştüm, o rol o çocuğa nasıl ağır gelmedi diye.

o kadar uzağa gitmeye gerek yok, öyle bir geçer zaman ki dizisinde de intihar eden çocuk sahnesi vardı.

Aslında rahatsız edici bir sahe olsa da, sanatsal açıdan iyi şekilde çekilirse başarılı olabilir.
-spoiler-

intihar değil ama walking dead dizinin ilk bölümünde zombi olmuş ufak bir kız çocuğunun polis tarafından vurulma sahnesi var, bir yandan rahatsız edici olsa da yapımın cesareti ve sahnenin başarısından dolayı takdir etmiştim.

o sahneler hep pedagog eşliğinde çekilir. ayrıca türlü hilelerle oynayan çocuk ne olduğunu bilmez bile. yoksa çocuğun ailesi katiyen izin vermez oynamasına.

Polisi ve İETT'nin kendi otobüslerini bilemem ama İETT'nin kendi şikayet hattı var. Ben ÖHO şikayet etmek için aramıştım. Yine seninle aynı sebepten. Ha işte o hat işe yarıyor.

Bu arada plakasız veya plakalı bütün otobüsleri üzerlerinde yazan 9x xxx kodlu numaralarıyla şikayet edebilirsin.

İşe yarıyor derken, sonuçtan haberin var mı?

O numarayla şikayet ettim zaten de, İETT'nin sitesinde hat numarasını da istiyordu, ona bakmayı unuttum. Aslında niye plakası olmadığı ve plakasız trafikte olmasının yasal durumunu ve yasadaki hangi boşlukla ilgili olduğunu sormak istemiştim.

Bedrettin Dalan zamanından kalan bi durum sanırsam. Plakalı ticari aracın vergisinin olmasıyla ilgili bir durum. Aslında ben de merak ediyorum yasal olayını. Yenilerde plaka var mesela.

zamaninda ankara'da sikayet etmis ve tarafima geri donus yapilsin demistim ama haliyle geri donen olmadi :))

yıllar önce bizi sıkıştıran bir kamyonu şikayet etmiştik polis durdurdu, şikayetimizi aldı, takometreden çıktı aldı (yani elinde kanıt da vardı). ben işlem yapıcam diyerek bizi yolladı. artık yapmış mıdır bilemiyorum ama en azından ihbarımızla ilgilenilmişti.

yok, en iyisi kadinlarsiz yasamayi ogrenin siz. zaten bu lanlarla falan pek durmazlar yaninizda.

yoo, bolca duruyorlar sevgili sevgili sevgili arkadaş.

hehe. ben bize has sanardım :).

we don't like sivilce and siyah nokta. siz de biraz bakımlı olsanız fena olmaz hani.

bunun kadını ve erkeği yok, ben hayatta dokunmam ilişkinin erkek tarafı sivilcesi çıksa da patlatsam derdinde. öyle işte bazı inlar seviyor demek böyle şeyler.

@african rain
ben sırtımda ki aynada bile göremediğim siyah noktamla mutluyum. oraya nasıl bir bakım yapilabilir anacım..

sırtındaki görmediği siyah noktaya bakım yapan mı varmış? bak ondan benim de haberim yok. not: yanlış anlamışım, kendi siyah noktasına bakım yapandan bahsediyorsun sandım. başkasının siyah noktasına takılmak kötü tabii, böghh!

maymunlukla ilgili bir durum. bir nevi bit kırma hadisesi. çiftleri yakınlaştırır.

bornova da 4 çeşit yemek diye bi yer var. 5milyon ev yemeği işte, ordan yiyebilirsiniz.
hava çok sıcak, pişiyoruz burda, en fazla 1saat yol gidip denize girebilirsiniz.
bira falan mekanda içerseniz 5-6 milyon değişir ama marketten alıp çimlerde içerseniz güzel ve ucuz olur.
ha bi de bornovadaki pidematikte pideler 1milyon aklında bulunsun.

Ekonomi Uni balcovada,bornova tam tersi istikamette.Dolayisiyla Bornova size pek uygun degil.Cesmeye 30-45 dk uzaklikta olacaksiniz.
Madem arabaniz varmis hafta ici cesmeye gidin.Hafta ici halkimiz suru sepet su kenarina inmemis oluyor. Ilica'ya gidin.Orada denize girin.Kumdur ve sicaciktir suyu. Eger carsamba filan gibi giderseniz de iyice berrak olacaktir.Hafta sonunun pisligi tamamen temizlenmis olur.
Cesmede icip eglenebilirsiniz ama polis kontrolleri fazladir, hem de tuzlu olur.Onerim kordona cikin orada icip eglenin.Gun batimini izleyin birayla.Alsancak gazi kadinlar sokaginda takilin.
Tarihi yer gezelim diyorsaniz Efes'e Meryem Ana'ya gidebilirsiniz gunubirlik ama benzin parasi problemse sizin icin uzak olacaktir.Yine kordonda Ataturk un evi var, giris bedava zaten orayi gezin.Kadifekale ye, Agora ya(alisveris merkezi olan degil,tarihi mekan olan) gitmeyi deneyebilirsiniz ama cingen mahallesidir oralar,dolayisiyla tek basiniza gitmeyen bilen biri yaninizda olsun.

ek:Aklima geldikce ekleme yapiyorum.Cesmeye gittiginizde denize girip hemen donmeyin.Alacati diye bir yer vardir.Uzun bir sokak orada bir yuruyun.Bisiy almayin yemeyin pahali zaten ama gormus olun.Eski alacati tas evlerinin onunde filan foto cektirebilirsiniz ama.Cesme kalesi var ona cikabilirsiniz tarihi yer olarak, cesme merkezde.Ayrica Rumeli dondurmacisi vardir Cesme merkezdeki carsinin icinde orasi pek unludur.Sakizli dondurma yiyin.
Yine cesme merkezde ama en sonda marina vardir yeni yapildi orayi da gormeden gelmeyin.Mumkunse aksam ustu veya gece gidin.Gitmisken orada Kumrucu Sevki ye oturun bir ayran-super(veya yengen) yiyin.Izmirli olmanin sanindandir Sevkide kumru yemek.

Eger denizli bir yerden gelmiyorsaniz, (Istanbul gibi) atlayin vapura bir bostanli filan yapin gelin.Vapursa taze portakal suyu veya cay icin.Superdir o keyif.Sahilde dolanin gezin belki bir yerlere oturur bisiyler yersiniz, sonra geri donun :)
Alsancaga gittiginizde arabayi koyacak yer bulamazsaniz Ataturk lisesinin(fuarin lozan kapisinin tam karsisinda bulunmaktadir) otoparkina koyabilirsiniz.5TL diye hatirliyorum.Arabayi birakir kordonu (alsancak iskelesinden karsiya gecip)bostanliyi her biryeri gezip sonra alabilirsiniz arabanizi.
Bir de eger istanbulluysaniz bizdeki 'karsiya gecmek' sizdeki kadar mesakkatli bir is degildir.Gayet kolay gider gelirsiniz.Ucuzdur da.Ekonomi unili arkadasa soyleyin size bir kentkart ayarlasin.

ek2:Cesmeye otobusle gidilebilir ama cesme cok daginik bir yer,ayri ayri yerlerde ve taksi cok pahali dolmuslar ise inanilmaz yavas.Tum gununuz yollarda gecer.Mumkunse arabanizla gidin ki Cesme icinde hizli hareket edebilesiniz.Cesme de otoparka para vermeye gerek yok.Alacatinin ve marinanin kendi bedava otoparklari var, olmadi sokaklar var.Ilica ve cesme merkez de ayni sekilde.

ek3:Ekstra soru olursa yardimimi esirgemem :)

Günübirlik çeşme'ye gidin deniz için. Balçova'dan üçkuyular terminale dolmuşla gidin, 5-10 dk anca sürer. Üçkuyular'dan da Çeşme otobüsüne binersiniz, ort. 50 dk içinde Çeşme'de olursunuz. Ilıca plajına ve Dalyanköy'deki Kocakarı plajı'na gidebilirsiniz. Ayayorgi'nin denizi de çok güzeldir ancak beachler var genelde paralı, sizin tercihiniz.
Çeşme'ye gitmişken bir de kumru yer, sonra da otobüse binip Balçova'ya dönersiniz , gece 12'ye kadar İzmir otobüsü olması lazım .
balçova'ya yakın inciraltı var , akşamları bişeyler atıştırmaya gezemye fln gidersiniz.
Bar vs. ortamları için de alsancak, pasaport filan tavsiye ederim .

bir gün de urlaya gidin. iskele'de klazomenai var çok güzel, orjinaline göre yapılmış mö600 den kalma bi yağhane filan var, tarihi yer görürsünüz. iskele'de çiğ börek katmer yersiniz. arabayla güneydeki koylardan birine gidip denize de girebilirsiniz.

defalarca yazdım duyuruda tekrar söylüyorum "teos - sığacık"

madem para yok, cesme ye hic gitmeyin. deniz icin teos sigacik cok iyidir, ruzgar da olmaz, cok temizdir. sigacik ta kale icinde ve urla iskele de de gezebilirsiniz. foturaf falan icin iyi yerler oralari. sehir icinde araba kullanmaniza gerek yok. istanbul un tersine izmir de ulasim cok rahat ve hizli halledilir. bir kent kart edinin. 1.7 liraya bir bucuk saat boyunca istediginiz araca binersiniz. otopark a vereceginiz para ile bir bira icersiniz. sehir icinde agora yi, kemeraltinin arka sokaklarini ve asansör ü görebilirsiniz. bunlarin hepsi yürüme mesafesinde. bir günde gider. kemeraltinda hisar camiisi var, onun orada sögüs yiyebilirsiniz. abi hic para yok diyorsaniz caminin arka sokaginda köfteci var. yarim köfte ayran 4 liraydi. ucuz olduguna bakmayin, lezzetli ve doyurucudur. cok da kalabalik olur. oturacak yer bulabilirseniz orada yiyin. bir aksami alsancak'a ayirin. önce bir marketten birkac bira alip kordonda demlenir, aksamin keyfini cikarirsiniz. kordonda muhtemelen bir halk konseri falan olur, ona denk getirirsiniz. gülhane konserlerine benzemez. bildigin florida sahilleri. aksam 11 gibi bir bara gidersiniz kordondaki bira faslindan sonra 3-4 e kadar da orada takilirsiniz. alsancak ta yemek icin kibris sehitlerinin ortalarinda doga kafe var italyan kültür merkezinin bitisiginde. oradan bir menü yersiniz 3 cesit 7 milyon lira galiba. yemekten sonra cayi orada icmeyin, hemen karsisinda bir cay ocagi var oradan 60 kurusa daha güzelini, daha taze demlenmisini icersiniz.

Kardiyolojiye gitmekte fayda var. Sol taraf önemlidir. Bunun dışında sinir sıkışması da aynı belirtileri gösterir. Gösterin, içiniz rahat olsun. Geçmiş olsun.

illa ki boynunuza bakacaklar.

Aynı sorundan ben de muzdaribim bir kaç gündür. sol elimin serçe parmağında sürekli bir uyuşma mevcut ve ben de sinir sıkışması diye tahmin ediyorum.

böyle sol taraf önemlidir konusundan dolayı korktum işte ben de ama biraz hastalık hastalığı durumu da olduğundan bende bilemedim..

aynı problemi yaşamış ve üstünde durmamış biri olarak önerim, yaşadığınız şehirde üniversite hastanesi var ise nöroloji bölümünden randevu almanız olacaktır. Hangi sinirlerde ne tipte bir bozukluğun olduğunun anlamak için elektromyografi çekecekler bu işlem koldaki ve eldeki sinirlere batırılan minik iğnelere elektrik akımı verilerek yapılıyor. İğnelerin batması esnasında hafif bir acı duyuluyor. Eğer uyuşma sürekli ise hemen gitmenizi öneririm çünkü erken safhada fizik tedavi ile çözümü var ben uyuşuklukları önemsemediğim için oldukca geç kalmışım ulner kanaldaki ana sinirin sıkışması noktasında da beyin cerahisinde bir operasyon geçirmek durumunda kaldım lokal anestezi ile yapılan bir operasyondu ve oldukca sıkıntılı geçti.

odanıza koyabilirsiniz. kafesin içerisinde zararsızca kalacaktır. bahçede çalma ihtimalleri var.

laboratuvar mahsülü bir hayvan o, dışarıda ölür yahu.

soruna cevap olmayacak ama kobay faresi (guinea pig) veya tavşan almayı düşündün mü? kedi köpek ördek seven onu da sevebilir, daha az fare gibi. değişik renklileri pofudukları filan var.
hamstera temiz bakarsan pek kokulu olmaz, günün 50 saatini temizlenerek geçiren bir yaratık sonuçta. bahçeye ufak bi kapalı alan da yapıp arada hava aldırabilirsin gezinir filan. o zaman kutusu da daha az kokar. vs vs vs

merhaba,
ben evde besledim, gayet zevkli. kafes içerisindeki talaşı değiştirirseniz hiç koku problemi de olmaz diyebilirim.
Sanırım benim beslediğim gonzalesti.

print de
oradaki printerların yazdığı listeden adobe pdf seç.
en kolayı bu.

office 2007 ya da office 2010 kullanıyorsanız, "save as..." seçeneklerinde pdf mevcut.

printerların yazdığı yerde Adobe pdf seçeneğinin olabilmesi için öncelikle bilgisayarda Adobe pdf reader professional kurulu olması lazım.

Office 2007 veya 2010 kullanmıyorsanız da yapabileceğiniz şey; openoffice ya da libreoffice (libreoffice daha yeni) kurarak aynı şekilde "save as" kısmından pdf olarak kaydetmek olabilir.

office'in pdf çıktısında header/footer kısımlarında yazı tipi sıkıntı yaratabiliyor. adobe professional'a alternatif freeware'ler var. çıktıda sıkıntı varsa onları deneyebilirsiniz.

office 2007 için pdf paketi kullanmak gerekir.
office 2010'da bu özellik kendiliğinden vardır.
google dökümanlar'dan da pdf'ye dönüşüm yapılabilir.

CutePDF isimli ücretsiz programı kurarsınız, dosyayı print dediğinizde yazıcılar arasından CutePDF'i seçersiniz, bu kadar.

www.cutepdf.com

dediğin ölçüler çok göze batıyor kadında, 160 boyundaki kadında 90 60 90 ölçü ararsan olmaz. bence uygunu 85-65-85'tir 1-3 +/-, hem zaten nefes alsın yetmiyor muydu :)

üstte 90, biraz daha olsa iyi olur gibi
60, ütopik :/
altta 90 iyidir iyi..

not: erkeğim.

90 60 90 kadın nasıl olur ki lan? Bildiğiniz biri varsa bir tane örnek versenize.

Gisele Bündchen 89-59-90 mış.
tr.wikipedia.org

bir zamanlar gülben ergen 90-60-90'dı.

90-95/65/95 erkekim

90-55/60-80-85 seviyorum. bence ideal bu.

ben 95-65-85 erkeğim
sevgilim 95-65-90 165 boyunda. gayet uyumlu bi çift olmuşuz.
ama demekki böyle bir kadın olurmuş :D

ölçü yoktur önemli olan oranlardır aslında.

ideal diye bir şey yoktur, bunlara itibar etmeyiniz. önemli olan kişiye özgü bir stil ve güzelliktir.

tabi değişir boya göre aga. düşünsene 1.45 boyundaki birinde 90 60 90 kum saati gibi olur.

o genelde manken takımı için söylenen sözümona ideal ölçüler. benim gözümde değeri yok. biraz da ağıza oturduğu için klişeleşmiş. medya, popüler kültür v.s

o boylarda bir kadın için de göze hoş gelsin yeter. gözüme hoşgelenleri de izin alıp elimde metreyle ölçemedim. izin vermiyorlar. deneyin bak.

bunlar zaten japonca
グレイヴヤ—ド
ルチオ　フルチ　の　デモンズ
ルチオ　フルチ　の　ホラ—ハウス

yok yazıları copypaste yazacam

ilkinde bir karakter yanlış olmuş,

グレイブヤ—ド

Kedi evde doğuracağı yeri kendi seçecek yada siz ona büyük bu karton kutu hazırlayın içine yumuşak bişiler koyun oraya girip çıksın sonra benimseyecektir orayı orda doğumu seçebilir doğum başlayınca rahatsız etmeyin kediye dokunmayın o halledecektir doğan yavruları ellemeyin o yalayıp halleder, doğum anında kediyi uzak bir mesafeden görüntüleyin. Anne kedi henüz 6 aylıksa kendisi de daha küçük ve deneyimsiz doğum anında bir komplikasyon olursa şayet veterinere götürün. Benim kedim doğum başladıktan sonra bayağı saat geçti ilk yavru öldü diğerlerini doğuramayınca veterinere götürdüm 2. yavruda içinde ölmüş 3. yü kurtarabildik şuan çok sağlıklılar:) Yavrular fazla büyük olduğu için doğuramamış zavallım zaten 3 bebek varmış ölü yavrudan sonra veterinere götürünce sezeryana aldılar teki kurtuldu.

ninonino nun dediği gibi o kendi halleder çoğu şeyi. genelde gezindiği, yatmayı sevdiği bir yere yer yapın. suyunu yemini kumunu yakına alın. doğru gözlemlerseniz zaten belli eder kendini.

koan adı, uzakdoğu paradokslarının..
buradakini de şöyle düşünebilirsin. ortada bir sopa var. bu sopa senin elinde değilse, ben almışım demektir, eğer senin elinde ise ben sana vermişim demektir. yani sopa ile ilgili durumun belirleyicisi benim gibi bişi. biraz yanlış bir çeviri olabilir.
aslında hikaye şöyle çalışıyor. beyinde birbiriyle çelişen iki bağlantıyı hareketlendirdiğinde bunlar birbirini nötralize ediyor. aynı olayı tapping.com da anlatılan sinir ucu uyarımında da görüp faydalanabilirsin.

Manevi bir şey mi acaba?

Cesaret olabilir mi?

abi para galiba. "para parayı getirir "derler ya. sende varsa sana veririm diyor. para parayı getiriyor. sende yoksa senden alırım. parası olmayanın borcu çok olur. parası yoksa ondan alıyor yine. zenginden alamayacağı için.

edit: sopayı işin içine katamadım. şaşırtma amaçlı gereksiz bilgi de olabilir o sopa.

siz yine de güzel yorumlarınızı yapın arkadaşlar, bunları konuşmak bile o kadar keyifli oluyor ki...

ama sanırım kediebesi'nin cevabı yakın oldu. çünkü o gün derste "belirsizlik" konusu işlenmişti.. (evren ve evrende olup bitenler belirli midir belirsiz midir? belirli bir yaşam mı isteriz, belirsiz bir yaşam mı? masadan yere ittiğimiz kalemin yere düşmesi belirli midir? herşey belirliyse özgür irade bir yanılgı mıdır? vs vs..) arkasından bu soru gelmişti.

ve kediebesi'ne sorarım:

peki neden ille birinin elinde olması gerekiyor o ortadaki sopanın?

@gokriver: biz o an "ihtiyaç" diye cevaplamıştık ama değil cevabını verdi hoca.

@ykyt: ben de "borç mu acaba" diye düşünmüştüm bu konuyu ama bu gibi basit ! sorularda pek şaşırtmacalı gereksiz bilgi olmuyor ki zaten sorunun kendisi süper şaşırtıcı olabilir :)

dersleri nerede hangi şartlar ile alıyorsun. ne kadar ilgi çekici ve düşünmeye itecek nitelikte şu örnek bile. ilgilenmek isteyebilirim bu konu ile. aydınlatırsan sevinirim.

şibumi +1 açıklama bekliyoruz :P

tao adı geçiyosa seks olmalı .bu durumda sopa da sanırım kamaşullah oluyo :))

@keller: çok uzaksın :) tao ile sadece seksi birleştirenler büyük bir yanılgıdalar...

şrödingerin kedisi sana cevap verebilir.

ufaktan başla planlara, kafana koyduğun şeyleride yapmaya bak geçer.

Tek çare, gezmek.

Böyle çıkıp bir taksim turlamak değil. Ne iş yaptığını ve maddi durumunu bilmiyorum, ama gez. Dünya'yı gez.

Dediğin her sorun bende var. Ben de insanlarla rahat değilim. Ama atlarım uçağa, İtalya'daki tanıdıklarımla buluşur sabah akşam param bitene dek gezerim.

Şimdi ilk hedefim Safari. Afrika'yı gezebilirsem eğer, sevdiğim bir insanla beraber, o yolculuk esnasında ölsem koymaz, o derece :)

bisiklete bin

durumun köküne inmen lazım. bazen karşılaştığımız bir olayı, durumu tam anlamıyla kavrayıp yediremiyoruz. bilincimizin derinliklerine itiyoruz, ama orada da tabi çalışmaya devam ediyor, sen bile farkına varmıyorsun. beyin bunlarla uğraştığı için diğer şeylere şevk ve enerji gösteremiyor. bu tip korkularına, geçmişteki olaylara filan bir bak bakalım. vardığın sonuçları kendi kendine sorular sorarak pekiştir. ailenle, çevrenle ilişkini gözden geçir. kafandaki düğümü görebildiğin an zaten çözümler de kendiliğinden gelecektir. uykuna, yemene dikkat et. bazen sağlıkla ilgili durumlar da bu hallere neden oluyor, insan onları da atlıyor, sade psikolojik zannederek...

bisiklet +1
hatta ilgini çektiyse yardımcı olması için: www.xn--atillabisikletklinii-7zc.com

bence hayat civa gibidir. herkeste farklı anlamlar kazanır, iyi hayat anlayışı herkes tarafından farklı algılanır. farklı şekillere girer, farklı yaşanır. bu yüzdendir ki mutluluğu ararken diğerlerinin mutluluk kaynaklarından ilham almaya çalışmak ya da diğerlerinin yaşam tarzlarına özenmek, karşılaştırmalar yapmak bence son derece yanlıştır. örneğin bisiklet sürmek bana hiç haz vermiyor. çareyi başkalarının dudakları arasından çıkacak kelimelerde arama. en azından senin tabirinle "komplike çözümler", ya da anahtar cümleler, formüller bulmaya çalışma. farkettiysen ben bile ne yapman değil ne yapmaman gerektiğiyle ilgili tavsiyeler vermekle yetinmeye çalışıyorum. peki çaresi yok mu? var, ve muhtemelen büyük oranda kendine ve hayata bakış açını değiştirmekten geçiyor. bu noktada uzmanla görüşme tavsiyesinde bulunabilirim sana. uzman seçimi de eş seçimine benzer, uyum sağlayacağın, seni anlayabilecek ve bu problemde uzmanlaşmış uzmanı bulman gerekir. tavsiyelerde bulunabilirim fakat konu burda bahsedemeyeceğim kadar uzun. dilersen mail yoluyla iletişim kurabilirsin benle. bu kadar hassas olmamın sebebi de vaktinde bu problemlerle çok fazla boğuşmuş olmam ve sıkıntını anlıyor olmam. mail adresim [email protected]

mutluluklar

milky way samanyolu'nun latince isminden geliyor.
en.wikipedia.org

samanyoluna hiç baktıysanız gerçekten açık renk bir yol, kuşak gibi görünüyor zaten.