gurbet eldesin de doktor kesinkes mi imkansız? hiç denedin mi? zehirlendin mi acaba? noldun sen? geçmiş olsun.

su asamada doktor cok imkanli gozukmuyor, daha maasi da alamadim zira. cok zorda kalirsam gidicem. zehirlenmis olma ihtimalini ben de dusundum ama cok yuksek bir ihtimal gibi durmuyor.

mümkün

biz öyle yapıyoruz, sen yeni mi farkettin?

sen nasıl dünyaya geldin sanıyorsun?

o 15 çocuğun beyni bile yeterli olmaz...

vücüdun nakledilen organı reddetme olasılığı da var

imkansız bir şey. çünkü bu denli bir bencillik olamaz. genlerinde bencillik varken...

zamanında dr frankenstein denemişti böyle şeyleri de pek kayda değer bir başarı sağlayamamıştı :))

ahahahhahah! mantık şahane

eheh neyse eminim. ölümün sebebi sadece organlarından kaynaklı bişey değil, dokular var arada bağlantılar var, hele hele beyin var. henüz frenkeştayn yapılamadı bildiğim kadarıyla.

onu geçtim, bu çocuklar köklerinin tamımı senden alıyor değil, diğer anası/babası var işin içinde. ondan aldığı genler, hastalıklar bozukluklar var, ki sen hasta olabiliyorsan çocuğunda gayet olur. onu da geçtim, hadi çocuklar über sağlıklı oldu diyelim. her zaman ana/baba <=> çocuk nakilleri yapılamıyor. doku uyuşmazlığı dediğimiz baş belası sayesinde, yine sebebi çocuğun iki ayrı insanın birer yarısından oluşması.

fakat şu olabilir, kök hücrelerini dodurtursun, hasta oldukça onları kullanırsın. organlar ve dokular çözülür böylece. ancak hala işleyişteki aksamalar giderilemez. fizyolojik taraf epey önemli.

onu da geçtim, diyelim ki sadece gözün miden hastalandı tekrar yaptık. bir hücre her bölünüşünde iki yeni yaşlı hücre oluşturur. her kendini yenilediğinde, yenilenmiş olmasına karşın içindeki yönetici molekülü yaşlanır, daha güzel tanımlarsak içinde sakladığı bilgileri kısım kısım kaybeder. bu kaybetmeler gözden çıkarılabilir, önemsiz (enzim ürettirmeyen) ve kaybedileceği için üretilmiş bilgilerden oluşur. ama öyle bir an gelir ki (yeterince bölünürse) tüm bu önemsiz bilgiler (telomer diyoruz kendisine) sonuna dek yitirilir, artık "önemli" bilgilerin olduğu kısıma gelir. hücre bilgiyi kaybetmeyi göze alamaz (hastalık varsa alır, veya göze aldığı için hastalanır (bkz: kanser)) ve ölür. 100 yaşına geldiğinde hücrelerin yenilenme yaşını çoktan doldurmuş olacak, tek yapacakları ölmek :/ (telomeri kaybetmezsen sonsuza dek bölünebilirsin (bkz: kanserli doku) fakat sağlıklı olmazsın)

bunun yanında hücrelerinin dahi temelinde olan elementler var, elementlerin bir yarı ömrü var, metallerin metal yorgunluğu var. yapının temeli sallanıyorken kurtarmak pek olası değil -şuanki bilinenlerle-.

kısacası olmaz o iş.

film tavsiyesi; ağır suçluları klonlayıp öldürüyorlardı, klonlarını insanlardan uzak büyütüyorlardı ve ihtiyaç oldukça organlarını alıyorlardı artık ne kadar yaşayabilirse. adını unuttum ama güzel filmdir.

@hia ada filmiydi o.

onu bunu bırak senin filmin tam olarak;

(bkz: never let me go)

beyin nakli olmasa bile bence nöron bağlarının elektroşoklarla düzenlenmesi mümkün. bu konularda çok ilerleme kaydettiler. yani çocuğun kişiliğini siler, kendi hatıralarını, bağlantılarını yüklersin olur biter, taptaze beden.
he bunu bi de reenkarne olan lamalar yapıyo o da ayrı konu :P

ada filmini biliyorum arkadaşlar ama sadece günümüz teknolojisi ile bu deneyi gerçekleştirmek istediğim için klon yerine çocukları seçtim doku uyuşukluğu falan. ama saolsun @hia sayesinde organların tek faktör olmadığını detaylıca öğrendim.

evrimsel psikolojiyi de göz önünde bulundur...

daha önce de konuşulmuştu burda ama şimdi bulamıycam. bence fake ama gerçek olduğunu düşünenler fazlalıkta genelde gördüğüm kadarıyla.

gerçek olduğunu düşünüyorum.
daha önce de helikopterle böyle bir kabile tespit edilip videoya alınmıştı.

inandırıcı değil

Gercek.

Bu ise kalkisan abimiz icin ise; Jean Pierre Dutilleux

jpdutilleux.com

neden gerçek olacağına ihtimal veremiyosunuz ki? bu kabilelerden daha bile izole yaşayanlar var. daha bi kaç sene evvel iranın mağaralarında kabileler bulundu. adamların dünyadan haberi yokmuş meğer.
www.idefix.com bu konulara ilginiz varsa güzel kitaptır.

verilen tepkiler insan doğasına aykırı tepkiler cünkü....kendi yaşamınızdan hareket etmeden empati yapın tabi bu empati bilgiler dahilinde olmalı zira videoda görüntülenen kabile ve benzerleri son derece içe kapanık izole grup dışı sosyal iletişime de son derece de kapalıdır. video da
bana cok samimi bir ilişki gibi geldi bu yüzden inandırıcı değil gibi

benim gerçek olacağına ihtimal vermememin nedeni hala böyle insanlar mı kaldı gibi bi düşünce değil. var, arada görüntüleniyor, bulunuyor filan evet. ama abilerin hareketleri, davranışları filan çok teatral geldi mesela bana. ne biliyim ben ikna olmadım gerçek olduğuna izleyince. ha öyledir belki tabii olabilir, bilemem.

gerçektir, bizim bazı illerimiz bundan biraz ötede...

insan doğasına göre nasıl tepkiler vermelilerdi? gıcıklık için değil meraktan soruyorum. şimdi kapıdan bi uzaylı girse size doğrultulmuş bi makineyle ve gri teniyle, ne yapardınız? ben olsam aynı bu adamlar gibi yapardım valla :)
bi de öyle bişi ki bu abiler ormanda çok ayrı bi kafa içinde yaşıyo, yedikleri içtikleri nedeniyle. yani gördüklerinin hayal mi gerçek mi olduğunu bile tam ayırt edemiyolar bence başta.
biraz araştırdım bunlar çıktı
video.google.com
www.youtube.com
ben de izliycem daha bakmadım.

ben mesela tamamını izlemediğimi söyliyim en baştan da sonradan başka yerleriyle ilgili bişey söylenirse bilmiyor olabilirim. en başında yerliler bizim beyaz adamları görüyorlar ve yaklaşmaya başlıyorlar dikkatlice. hepsinin gözü beyaz adamda, şaşkınlar da biraz. tamam beyaz adam değişik bişey onlar için, ona ilgi göstermeleri normal de diğer tarafta da kamera var çok daha acayip bişey. ışıkları filan da vardır büyük ihimalle. beyaz adam insan sonuçta onlara kameradan çok daha fazla benziyor. kameramanın kafası da doğru düzgün görünmüyordur filan. yani ilk önce ona ilgi göstermeleri lazımdı gibi düşününce. en azından yaklaşırken gözleri bi yandan da orda olmalıydı. belki korkup daha saldırgan da olabilirlerdi ama olmayadabilirler bu bi olasılık. belki de kameranın yanına giden kabilenin en cesuruydu. ama yine de hazırlıksız olarak gidiyor gibi aynı zamanda. ya da kibritin çakıldığı sahne. orda ellerini görüyoruz sadece ama beyaz adam kibriti çakınca bi tepki bile göstermiyorlar. tamam onlar da ateşi kullanıyorlar ama bi irkilme olurdu diye düşünüyorum. onların da benzer bi aletleri vardır belki de kimbilir ama yine de bişey bekliyor işte insan. yani bu gibi şeyler. belki aralarında gerçekten de ilk defa beyaz adam görmüş insanlar vardır ama en azından biri beyaz adamlarla önceden konuşmuş ve anlaşmış bi rehber tarzı bişey bence.

Gerçek ya da yalandır orasını bilemem ama, gece gece gözlerim yaşardı yeminle. eğer fake ise de muhteşem bir oyunculuk var bu videoda. yerlilerin o şaşkın halleri, iletişim kurma çabaları..tüylerim diken diken şu an...doğal bir "tanrılar çıldırmış olmalı" filmi gibi..:)

cam daha iyidir de cam şişe de süt kaldı mı ya?

herşeyin cam olanı iyidir sağlıklıdır, karton olanların içide metalik bişiler kaplı biliyosun

ruoroni'ye sek ve sütas üretio.

korg'a bilmiodm

cam; su için bile en sağlıklısı.

günlük sütler hala cam şişede. bakkallarda var. tadı pastörizelerden daha güzel ayrıca. cam şişe iyidir.

"cam sagliktir" yazar pasabahce kavanozlarda. cam candir.

cam şişede olanlar pastorize sütler, onların dayanım süreleri daha az.. Bununla birlikte uht sütlere göre pastorizasyon işlemine tabi tutulmuş sütlerde protein ve vitamin kaybı daha çok.
Yani karton kutu daha sağlıklı.

@tamamtamambuldum, ikisi de koruyucu içermiyor.Gördükleri ısıl işlemler farklı sadece, uht sütler de daha yüksek ısılara kademeli olarak çıkartılıyor, içerisindeki sporlar dahi yok oluyor. O yüzden daha uzun süre bozulmadan kalıyor.

metal bişeyler dediğiniz şey bir katman ve en üst yüzeyde değil. ayrıca keşke öyle olsa. plastikten daha "doğal" bir şey metal. en azından petrol kaynaklı değil.

Tetra Pak ambalaj malzemesi, (dıştan içe) 7 ayrı katmandan oluşur:

1. Polietilen: Dış etkilere ve neme karşı koruma
2. Baskı mürekkebi
3. Karton: Sağlamlık
4. Polietilen: Yapıştırıcı tabaka
5. Aluminyum folyo: Oksijen, tat ve ışık engeli
6. Polietilen: Yapıştırıcı tabaka
7. Polietilen: Sıvı tutucu tabaka

kısa süreli oda veya buzdolabı sıcaklığında saklama için hiç biri fark etmez. Ancak sıcaklık alternasyonu söz konusuysa ve süre uzunsa cam degredasyon riski taşımadığından daha güvenilirdir. karton dediğin tetrapaklardaki sıkıntı içindeki alüminyum değil(güldürmeyin adamı) polimer katmanlardır.

arkadaş metal bir şey zararlı değildir. sadece içeceğe metalik bir tat verir. ha karton kutu günlük süt ile şişe günlük süt arasında işlem olarak bir fark yok. (uzun ömürlüler ayrı)

geri dönüşüm açısından bakarsanız camın geridönüşümü çok çok daha önemli. kimse ne yazık ki karton kutularını dönüşüme atmaya kasmıyor ama bir sürü insan camları biriktirip kumbaraya atıyor. (atıyorsunuz di mi lan? şişecamda cam kırığı yok diye 1 hafta ne analar ağladı biliyor musunuz?)

bunun dışında pet şişe-cam şişe su arasında inanılmaz bir içim farkı var. ben şahsen seçme şansım olan yerlerde kesinlikle cam şişe tercih ediyorum.

muratk18: sıkıntı derken?

cam şişe sular eski tip lokantalarda ve kahveler dışında kaldı mı ki yahu?

darnum tetrapak kutuların geri dönüşümü çok zor çünkü ben smyrna nın yazdığı gibi plastik metal ve kağıt içeriyor. bunların ayrıştırılması epey enerji vs vs istiyor.

açıkcası cam ve metal geri dönüşümü konusunda meslekten gelen bilgim var ama kağıt geri dönüşümünü sadece ortaokulda gazete kağıtlarını evde hamura dönüştürdüğüm projem kadar biliyorum. ondan bir şey diyemem.

cam şişe var. mesela gittiğim nargilecide var. plastik şişe de var. ısrarla cam şişede su içiyorum.

bir şey daha ekleyecem :

karton süt kutuları tetra pak firmasının patentinde olan türkiye'de üretilmeyen (ya da üretilse bile patent parası ödenen. detayı bilmiyorum) bir malzeme.

oysa cam öyle değil. tamamen yerli (şişecam hatta şişecam'ın anadolu cam isimli iştiraki) öz sermayelerle üretilen, bu konuda da dünyanın en büyük 2-3 firmasından birinin ürünü olan malzemeler.

o yüzden camı seçin arkadaşlar.

Cam tabii ki.

cam daha saglıklı falan degildir. cam süt dedigin üzeri folyoyla kapalı hava alan birşey nasıl daha saglıklı oldugnu düşünebilirsiniz. hani hava bakteri v.s.
tetrapak denilen daha saglıklıdır. o metal denilen şey üsste durmaz ki zaten gıda yönetmeligine göre uygun degildir. ara katmandadır.
pastörize işlemleri iki süte de aynı şekilde uygulanıyor. kutu süt saha saglıklıdır.

exodia, hangisi daha koruyucudur diye sorulmuyor, hangisi sağlıklıdır diye soruluyor. tabii ki cam daha sağlıklıdır. ancak siz kutu sütü açıp 15 gün dolapta tutarsanız o da sağlıksız olur üstünde sadece bir folyo olan süt kadar. ayrıca artık cam şişelerde de sütler plastik kapak ile kapatılıyor. en azından artık daha güvenli kapakları.

ben smyrna: sıkıntı konserojen olması

combofix

şaka la şaka, neredesin insan bi şehir söyler.

limonata ısmarlayabilirim.

(bkz: format factory)

iphone.istanbulmodern.org

P90X e başla kanka

fm oyna

Parali asker tut panpa.
Edit: erkeksen tabi

(bkz: stumbleupon)

uzun süredir ertelediğin şeyleri yap.

gel denize gidelim.

kendine küçük süprizler yap.

Önce montla sıç
Sonra seviş

çerez bi kitap oku

çerez bi film izle

mutfağa gir kolay ama leziz bi tarif dene

uzun zamandır aramadıklarını ara mutlu et

git kendine gölgelik bi yerde kahve ısmarla gazetelere göz at

dolabını boşalt o bin senedir giymediğin pantolonu artık at

Fuck yourself! :D

araba varsa koy bikaç damla benzin, gitmediğin biyere git, manzara izleyebileceğin biyere. Hatta güzel bi piknik alanı biliyosan al biranı yudumla. Ama bişeyler düşün mutlaka. Beyin stand by modunda olmasın. :P

Çok özür dileyerek

Sıç da pohunla oyna!

hepsi süper... hakkaten dolabımda bin senedir duran elbiselerimle duşa girip, duşu sonuna kadar açıp pipetle kola kutusundan limonata içtim... sonrada çıkıp ıslak elbiselerle arabama geçip sonuna kadar queen i açıp dinledim... iyice şapşal gibi görünüyordum ama işe yaradı... daha yaratıcı, sıkılganlar için modlar varsa, yine sıkılınca kesin karıştırıp yapabilirim :)... elbiseler mi? tabiki şut.

ihtiyaç duyuyosan içmelisin bence. arada maden suyu da iç tansiyon problemin yoksa, mineralleri de tamamlarsın.

2 günde bir onuda içerim ortalamada,çok mu içiyom harbi yok mu benim gibi biri lan!?

ben de yaklaşık o kadar içiyorum yazın. kışınsa biraz düşüyor, 2 litre filan içiyorum.

su iyidir ya 2,5 lt. kola şişesinde ki suyu rahat içerim. arada sodalı ayran içerim kesinlikle süper olur yeaa

günde 4.5 litre rahat gidiyor bende. çok terleyen de bir insan olduğumdan çok susuyorum.

ben de çok su içerim. özellikle içiyim diye değil ama dayanamıyorum, sanki içim kuruyor gibi. :)
hiçbir zaman da bir bardak içip bırakmam mesela, ikiler üçlerim mutlaka. (şişede içmiyorsam.)
benim de günlük 3-4 litreyi buluyordur.
maden suyu da çok içerim, limonlu-limonsuz.
ama mesela kola hiç içmem. sevmiyorum.

4.5-5 litre içiyorum ben de durdurmazsam kendimi.Ama ben diabetim, ortada bir sağlık sebebi yokken bu kadar içiyorsanız bir kan şekerinize baktırın derim.

erkeklerde günlük 3.5 kadınlarda günlük 2.7 lt normal seviyedir.

Böbrek taşı sorunu veya ihtimali (ailede varsa mesela) varsa sudan başka bir şey içmeyin.

günlük 4-5 lt. arası değişiyor, sürekli su içerim. Spor yapıyor olmama yoruyorum.

60 kilo bi insan 2 litre 90 kilo bi insan ise 3 litre içmelymiş ama hiç terlememesi lazım standart rakam yani :D mesela avustralyada yaşayan bi insan 15 litre içmeliymiş aşırı su kaybediyomuş terleyerek çünkü, tabi evde oturuyosa o insan 15 litre içesine gerek yok :D iyi bir örnek olmuştur sanırım

çok tuzlu yiyorsan olabilir

devamı gelebilir bence ne dersin?
bu 'resmi' sözünün gayriresmi gelişmelere gebe olduğunu hissediyorum. hehe.

kasayı yan yatır önce bi.

olmazsa combofix.

kasayı yan yatırıp modemin kablosuna yoğurt sürmediysen olmaz o iş panpa.

Kucuk surprizler yapmamissin o degil de niye ayrildiniz onu deseymissin keske.

iyi oldu lan yakışmıyodunuz zaten sen kısa, tıfıl, kel ve şişman kız 90 60 90.

3 aydır mı beraberdiniz?

kucuklu buyuklu baya surpriz vardi aslinda. ama olmadi iste, olmayinca.

ne kolay oldu ne de acisiz. devami cekilsin cok isterim, ama ayni tat yakalanmiyor ikiden sonra.

daha sicak oldugu icin aciyi tam hissedemiyorum galiba :)

@cinna monster

yazdiklarimi tekrar okudum, 3 ay sonucuna varamadim? 3 yildan fazla, 5 yildan az.

bu ne ki lan daha bu dizinin ilk partı daha bize unutamıyorum diye ağlıcan felan ohooo

ayrılık tamama erdiğinde insanın ya kalbi sökülüyo gibi oluyo, ya da sırtından yük kalkmış gibi. bu ikisinden de yoksa o işin devamı gelecektir.

seviyorsan git sevis bence. yoksa konus muydu hmm :/

@kediebesi

ikisinden de var panpa.

ayrılmak sorun değil de onun yeni bir ilişkiye başladığını öğrenince işte o zaman gerçek rakınrol oluyor

peki o zaman bunu 'resmi' durum olarak kabul edeceksek önündeki maçlara bak diyorum ben. bir zaman sonra bunun olması gereken durum olduğu ortaya çıkacak.

dün sensiz nefes alamıyorum diyenler,bugün başka kucaklarda nefes nefeseler

sana kız mı yok panpa. bana bile var kız.

bu onunuzde yeni kapilar acacak. Belki ruh ikizinizle tanismanizn onunuzdeki yol bu ayriliga bagliydi.

Hep ileriye, hep ileriye, geriye bakmayin.

eskimis sey pis kokar derler.

vay geçmiş olsun kardeş elini mi kestiler. kangren mi olduydun?

vay anasını
noğulmuş panpa? sarılmadan uyuyamıyorum vakası mı :(

Parali asker tut. Ayrilik acisini unutturur.

@benlik bu kadar

:) yok panpa, cok sukur oyle bi duruma gelmedik. sen ne yaptin, cekip vurmadin mi ikisini de?

bir de parali asker degil de, bir kole tutup, unutmamamam icin, daha cok aci cekmem icin bana surekli hatirlatmasini saglayabilirim. 'suskunlar'da vardi boyle bisey.

şükür şükür.
unutulur mu lan. ben 6 aylık muhabbet kuşum ölünce ağlamıştım
4 yıl...

öncelikle kendimden bahsedeyim; 10 senelik muhabbet kuşumun 15 gün önce öldüğünü daha dün öğrendim. konuşuyordu, evin insanı gibiydi. akşamdan beri ağlıyorum. senin durumuna gelince; belli ki kız ayrılmış. acaba neden? uyduruk bir sebepse bir kız olarak derim ki, o kızı sallama. ama problemlerin, hastalıklı bir ilişkinin üzerine kız bu kararı almışsa sende de suç vardır. hem bilmiyorum da, hangi erkeği görsem, isterse aşkından ölsün bitsin, en fazla 1-2 ay üzülüyor, sonrasında oh koş çık eğlen kızlar falan filan. öyle ki, 1 sene boyunca sevgilim olan insan, sırf kendi mantığına göre bu ilişki yürümes diye düşünüp sevgisini bitirmiş, ayrıldı benden. üstüne de gidip arkadaşlarına "o kıza şu çocuğu ayarlayın" demiş. böylesiniz işte. unutursun yani. acaba kız ne durumda?

@letheavendangered

panpa bence kiz/erkek olarak degil de, az seven taraf/cok seven mal olarak bakmak lazim. unutmak da ayni sekilde, kizin/erkegin unutmasi uzun surmuyo, daha cok seven daha gec unutuyor.

bizim hikayemizdeki mal bendim.

enee nawres naptın panpa ya. Zaten bunun üzerine kurulu düzenimiz.
unutamam; elimde dünyanın projesi vardı
2 gün hiç uyumadan (mübala yok) projeleri bitirdim sabaha karşı
Sabah havalanına gittim.
Akşamüstüne bi bilet buldum. İstanbula gittim
Haberi de var halbu ki.
Havalanından çıktım. Gözlerim arıyo onu, yok. Bi sigara yaktım ferhan şensoy bakışlarıyla etrafı gözetliyorum. Acabağ geç mi kaldı lan bu diye düşünüyorum.
Neyse ses yok. Havaşa bindim. Taksimde indim. 3 sigara içtim vakit geçsin diye
Vay amk hala yok. Aramıyo da.
Bindim taksiye evine doğru yola çıktım.
Işık kapalı.
Zile basıyorum açan yok.
Telin şarjıda bitti mi.
Göt gibi kaldım, İstanbul'un soğuk kaldırımlarını bilirim. Oturdum. Ağlicam lan.
Bi markete gittim arıyorum açmıyo.
Derken 3. aramada açtı.
"Uyuyordum" dedi.
Dudaklarım titredi lan.
Kendimi zor tuttum.

Evet bende malım. Gurur duyuyorum bununla.

@benlik bu kadar

panpa mallikla gurur duyulur mu? mal misin?

dogru olan mallik, evet ama guzel olan, iyi olan, rahat olan dogru olan olmayabiliyor. cogu zaman da olmuyor.

sen bi daha istanbul'a geldiginde beni ara panpa. telefonum acik olur, uyumam.

bazen diyorum ki hepimiz o kadar kendi tribimizi yaşıyoruz ki ilişkiler bile aslında iki kişilik değil. benlik bu kadar ın yazdıkları fikrimi pekiştiriyo. sen ne alemdesin, kız hangi alemde, bu alemler acaba ne zaman birleşiyor, bu mümkün müdür? artık ilişkileri bu derinlikte değerlendirmeye başladım çünkü anlamsız yani başka türlü düşününce.

valla bildiğin yvonne strahovski'nin esmeri bu hocu.

fotoşok güzeli.

cokeslilik

çok eşlilik derken?

cokesli ol

öyle yapabileceğimi zannetmiyorum.

Ya sevgi, saygı, aşk falan biraz boş işler açıkcası. İnan bana 6-7 yıl önce aynen senin gibiydim ve o "akıl oyunları"ndan nefret ederdim.
Niye herkes doyasıya yaşamıyor sevgisini, aşkını neden böyle ali cengiz oyunlarına ihtiyaç var diye kös kös düşünüp dururdum.
İddialıydım da, bir gün mutlaka saf, temiz ilişkiyi bulacaktım güya =)
Kısacası dünya üzerinde masum aşk yok ve şeytan malesef azapta gerekiyor.
Bu biraz da her şeyi çok hızlı tüketmemizle alakalı bir olgu sanırsam. Bu hıza yetişemezsen, oyuna ortak olamazsan çok gerilerde kalıyorsun.

Anladığım kadarıyla birçok kişi seni "üzülebilen narin kız" olarak bellemiş. Özet olarak tatlı, şirin ve "iyi" bir kızsın onların gözünde.
Öncelikle bu imajı yık. Biraz kadın ol, hafiften kıvırt, etrafındakilere göz süz. Sana ilgi olarak geri dönecektir. Böyle olunca da sen kendini geri çek.
Aman ha dikkat; ben sana göz orospusu ya da kezban ol demiyorum. Sadece biraz işveli ve cilveli olman gerekiyor.
İnsanlar ulaşamadıklarını/elde edemediklerini arzularlar. Ulaşılmaz olmaya çalış, biriyle beraberken bile.

Bir ilişkiye başadığın zaman, karşındakinin eksik yanlarını direk yüzüne söyle. Onları düzeltmeye, senin gözüne girmeye çalışacaktır. Ha düzeltmek için uğraşmıyorsa o da sallamıyordu emin ol. Anında bırak, başka denizlere yelken aç. Kimseyi sahiplenme. Sahiplik duygusu hataları ve suçları beraberinde getirir. Yarın ayrılıverecekmişsin gibi yaşa ilişkilerini.
Çok kasma, çok kurgulama, çok irdeleme.. Sadece yaşadığın anın tadını çıkarmaya bak.

Ama bunları yaparken atlamaman gereken çok ince bir nokta var, bir gün karşına hayatının adamı çıkacak. Ona bunları yapmamaya özen göster. Onu sımsıkı elinde tutmayı bil.
Ha ben nasıl anlayacağım onun hayatımın erkeği olduğunu dersen, işte zaten bu oyunun en pis kördüğümü burada. Bunu çözen direk Tibet'e yerleşiyor zaten ;)

senin durumun dogru soyleyenı 9 koyden kovarlar sozuyle ozetlenebılır..
bir erkek olarak tavsiyem şudur : sakın değişme.. sana hep yanlış insanlar denk gelmiş.. elbet dogrusunu da bulacaksın..çevreni biraz değiştir..(eger yapabılıyorsan) baglanmamaya çalış.. ama milletin duygularıyla da oynama.. yoksa senınde onlardan bir farkın olmaz..

kendi karakterine uygun erkekler bulamamışsın. nasıl ki herkesten arkadaş olmuyorsa herkesten sevgili hiç olmuyor.
hep yanlış kişilere denk gelmişsin. bi kere de biri gelmesin. sen gidip başlatmayı dene. kendine en uygununu böyle bulabilirsin. hemde özgüvenin de yerine gelir.

bir erkek birey olarak cevap veriyorum.

bence yaptığın en doğrusu, yani bana göre. bu davranışından umarım vazgeçmezsin çünkü doğru kişiyi bulduğunda bu özelliğin sayesinde çok mutlu olacağına inanıyorum.

bir düşün dediğimi hemen değişmeyi planlama.

kendin gibi ol. değişmeye çalışma. taktik maktik boş işler. sonra yaptıklarından kendin de tiksinirsin. ha, bi de telefon numaranı mesaj at. =P

adım gibi eminim seni sen olduğun gibi sevicek ve aslında senin gibi bir kızı yana yakıla arayan 1500000 erkek var dışarda, bu böyle değilse dişimi kırarım. kim ister lan manipülatif şıllığı

geçenlerde ki bi duyurundan 18 yaşında olduğunu hatırlıyorum. yani suana kadar keybeden ben oldum cümlesi için erken sayılırsın. daha neler görceksin. bu kadar kasmana gerek yok. başkası içinde kendini değistirme illa ki karşına senin istediğin gibi biri çıkar.

bir kız olarak ,aynı kaderi paylaşan bir kız olarak kesinlikle kendinden taviz vermemeni tembihlerim neysen nesindir, ufak tefek değişimler hariç kendini başkaları gibi olmaya zorlarsan artık o sen olmazsın kendinle çelişmeye başlarsın, üstelik mutsuz da olursun ... yok ben de adamları köpek yapıcam eteklerime kapansınlar modunda olmak istiyorum biraz da ben çektirmek istiyorum diyorsan buyur,inan bana tatlı kız modundan cilveli kız moduna girmek hiç zor değil sadece gözlemlersin olur biter,ha gerçek bir ilişki yaşayacağım diyorsan kendin ol ama sana naçizane tavsiye hiç kimsenin vazgeçilemeyecek olduğunu düşünme eğer çok kırılgansan bu özelliğinin üstüne git,bir şeylerin üstesinden gelmeye çalış.o ilişki oyunları olayının iç yüzü de tamamıyla tarafların egolarını tatmin etme isteğidir sakın kanma, bu tarz oyunlar oynamayacağın birini bul,umarım şans yanında olur...

"erkeklerin "sözde" nefret ettiği ama köpeği olduğu kızların yaptıklarından." çok katılıyorum bu cümlene ve seni çok iyi anlayabiliyorum. sorsan o kızlardan kötüsü yoktur ama her zaman onların peşinden giderler. çok gördüm bunu arkadaşlarımdan,kız çocuğu insan yerine koymuyo artık çocuğa ben acıyorum.kırk yılda bir bi iki cilve yapıyo,sonra yine aynı,yerin dibine sokup sokup çıkarıyo çocuğu. benim umrumda değil,o benim peşimden koşsun havaları. ama sonuçta gerçekten köpek gibi de koşturuyo peşinden. net olmak kolay elde edilmek,kolay vazgeçilebilmek mi demek illa,ben anlamıyorum.valla şimdi üzüldüm kendi halime bu duyuruyu görünce. umarım işine yarar bi cevap bi ilham alırsın bu duyuruna.

azıcık iradeyle çözersin. sabırlı ve iradeli ol. kendini karşındakine hayran, tapıyor şeklinde gösterme, biliyorum insan söylemek istiyor içinden gelince ama, mesela her gün sevdiğini söyleme de, kırk yılda bir söyle. kıymetli olsun söylediğin. azıcık kıymetin bilinsin, direk buna çalış. her türlü yolu var, köpeklenmeyen adam köpek olmuyor peşinde ben bunu bilirim.

şimdi öyle bişi var ki, senin bu sevgiyi açığa vurma şeklin biraz sahiplenici, bağlanmacı türde olabilir. insanlarda bu duyguları uyandırıyor olabilirsin, bunun sonucu uzaklaşma da doğal tabi. biri sana gelip sensiz olamam, seni çok seviyorum, hayatım sensin gibi bir tavır takınsa (sana biraz abartılı gelecek şekilde) sen de dengeyi bulabilmek için aynı şekilde takılırsın. insanları kendi yolunla değil de onların arzuladığı yolda sevmek lazım sanırım. kimi ilgiden hoşlanır, kimi dertleşmekten. kedinin tüylerini tersine sevemezsin mesela sırf senin tarzın bu diye. bilmem anlatabildim mi... yaptığının iyi ya da kötü olduğunu söylemiyorum bu arada, ya da değişmen gerektiği. ama başkasını severken kendi içinden çıkıp onunla da empati kurman gerek biraz.

maalesef taktik gitmekten baska caren yok, bu sorunlar aynen tekrar edecek baslamazsan.
bir erkege onu ne kadar cok sevdigini, ondan ayrilamayacagini yani ona muhtacligini kesinkes belli etmeyeceksin. hah edersen bitti orda zaten. yaptiklarinin alasini yapacaktir. her zaman gidecekmis gibi davranacaksin. gitmenden kusku duymayacak erkek sana deger de vermez. kanun bu.
hic bir zaman kisisel eksikliklerinden, sorunlarindan, zayif anlarindan erkege bahsetmeyeceksin. aglayacak haldeysen onunla gorusme. hep guclu dur yaninda.

bunlar cok da taktik degil, yalancilik degil sonucta. insanoglu bu, 100% elinde olan ve hukmedecegi seyi sonuna kadar eziyor. ikili iliskiler de de boyle. bunlari yapmaman da sana kar saglamaz. o zaman yap.

taktik değil ama, özgüven meselesi için belki şu yardımcı olabilir; kendinde "hoşlanmadığın ama değiştirebileceğin" şeyleri bi düşün,ve değiştir. Atıyorum kısa boylusundur,ona yapacak bir şey yok ama fazla kilon varsa diyet yap spor yap. atıyorum burnun büyüktür, yapacak bir şey yok ama saç modelini sevmiosan git düzgün bir yerde kestir... vs vs. gibi. kendi kendine batan bir tarafın kalmasın.Demiyorum ki manken gibi ol, neyi sevmiosan ve değiştirebiliosan değiştir. Mesela ben çilliyim,çillerimi de çok seviyorum ama hangi kozmetikçiye gitsem "şu fondoten çillerinizi kapatır bakın süper" gibi bir tavsiye alıp sinir oluyorum. Ne demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım.
taktik konusunda da sana %100 katılsam da, kendini insanlara kolay açmamanı ve kolay bağlanmamanı önerebilirim. Zaten karşındaki insanı doğru düzgün tanımadan ve samimiyetine güvenmeden samimi davranmayı ve bağlanmayı doğru bulmuyorum... Bir de, bu her şey için geçerli sadece ilişki değil, kolay elde edilen şeyler kıymetli değildir. Bırakın karşınızdaki sizin sevginizi ve bağlılığınızı hak etmek için birşeyler yapsın, kendisi de mutlu olsun,siz de mutlu olun.

çok bi işin yoksa bence oralara git, bahaneyle gezip tatil yaparsın oh. insanlarla röportaj filan.

denizi, plajı harika. çok pahalı ve kalabalık sayılmaz halkı henüz kurnazlaşmamış ama gidip görmeden ondan buradan duyarak ta ne yazacaksın. git keyif yap bikaç gün.

adrasan bölgesinde koy çok.
Defalarca gidenlerin bile rastlamadığı, çıplak denize girebilecek kadar insansız yerler var.
En iyisi gidin siz oraya.

tekne turları tüm koylara götürüyor zaten. bir çok da irili ufaklı adalar var.
geçen sene gitmiştim oralara isimlerini pek hatırlamıyorum.
bir fotoğraf eklemiştim koylardan birisinin:
www.eksibition.org

Ben pembe sıçanını buldum, kafam rahat.

göt dediğin ötmeli ötmeyen götü dürtmeli. boşver çatır çatır sıçsın.

doğruları söyle.
ayı gibi sıçıyorsun, istemem ben evimde öyle birini de.

ya bazen gidiyo da sonra geri geliveriyo belki öyle bi durum oldu kız habersiz? bi de böyle düşün. hepimiz sıçıyoruz. yapıcak bişi yok. bence bunu ona söyle. gitmemiş arkadaş bi dahakine dikkat et de.

halbuki bayanlar sıçmaz. İşin olduğu için başka şehre gitmen gerektiğini söyleyebilirsin, ya da evden uzakta olacağını, ve sen yokken evde onun tek başına kalmasının komşular ya da ev sahibi tarafından sorun yaratacağını anlatırsın.

bu arada sıçıp sifonu mu çekmemiş onu da merak ettim, bu analizi nasıl yaptın :D

Yollama, temizlettir ve daha dikkatli olmasını iste. Zaten alınıp gider o kendiliğinden.

@kediebesi, yahu nasıl gerı gelebılır kı sıcılan bok. ben sıcıyorum o kadar hıc gerı geleni olmuyor?
@bonjurkes bilemedim sifonu cekıp cekmedıgını o an sağlıklı düşünemedim, büyülenmiş gibiydim.
konu komsu ev sahibi gibi bahaneler gecersiz olur yok oyle sıkıntılar.

panpa, bence evinde rahat olamadıgından sana gelmıs. burger king tuvaleti gibi olmus senın ev.

yuh yani, bi de taksim meydanında sallandırsaydınız kızı!!

temizlettirmekmiş söylemekmiş falan nası sıçmışın hacı diye.

tamam, kabul ediyorum, iğrenç bişi. soğumuş olmanızı da anlarım.

ama düşünün aynı şey sizin başınıza gelse bi şekilde? sifon çalışmasa, bok geri gelse, acil bişi olsa sonra sifonu çekmeyi unutsanız? ve hoşlandığınız kişi size gelip

naber dokuzeylül? hoşgeldin. ya ne diycem, sabah nası bi sıçmışsın yaaa,lütfen temizle çabuk tuvaleti,sonra da evimden git.

dese, nasıl hissederdiniz? bi insana böle davranmaya değer mi? çek sifonu gitsin..

ha kızın kendi kendini sizin evde misafir etmesi falan, onlar başlı başına bir duyuru konusu.

belki dışkı onun değil iri yarı bir erkeğin ^^ sen yokken evde olmuş olamaz mı ?

Soru "göndermek istiyorum" olunca cevapların göndermeye odaklı olması normal. Nasihat istense nasihat de verirdik :)

valla ne bileyim anlamadım ki bilerek de yapılmaz herhalde diye düşünüyorum ama... su kesilmiştir gibi. belki sen alıştın sifonun ayarına filan, o hafifçe çekti gitmedi. kim bilebilir. bence iki insan boktan konuları kasmadan konuşabiliyorsa o ilişki sağlıklıdır :)

canım kardeşim şu belgeseli izleyip tekrar bi analiz yapmanı isterim www.youtube.com

@mahnita ben asla kendımı bu pozisyona sokmam ki. Bunun bahanesi olmaz zaten. Sıçtın mı kardesım? tamam, güzel temizleyeceksın orayı. yok telefon geldı, yok yemek yandı unuttum olmaz. üstelik baska seylerde var. bulasık yıkamıs, tamam eywallah ee? catal ustunde yemek artıgı falan. 2 x dikkat etmeliydi bence, direk kırmızı kartlık durum olarak değerlendiriyorum.

soğuma sebebi olarak görmenizle ilgili sorunum yok zaten.
bunu suratına söyle, diyenlere insaflı olun diyorum sadece.
sen bok, bulaşık, lavaboda kıl meselelerinde büyük titizlik gösteren ve büyük titizlik bekleyen biri olabilirsin.
ki birçok kişi de eminim hazetmez. ben sadece bi kızı, bi nsanı rencide etmeyin diyorum.

yani evden gönderme kararına da bişi demiyorum. ama bokuyla yapma bunu diyorum. başka bir yol bul. yolla yani.

ha bu arada çok büyük konuşuyorsunuz ya, dilerim çok önemli bi yerde bokunuz tuvalet boşluğundan geri gelir, kayınvaldeniz falan yakalar.

Her kim ki birini kınıyor veya ayıplıyorsa, o şeyi yaşamadan ölmeyecektir.

Temizliğine dikkat etmeyerek arkadaşınız zaten size saygısızlık yapmış. Sonuçta ne olursa olsun misafir olarak kaldığın yerin ortamına ayak uyduracaksın. Bir bayan olarak okumaktan bile öğğ geldi. Bazı şeyleri aman rencide olmasın, aman kırılmasın diye saklamaktan ziyade ona düzgün bir şekilde söylerseniz kendisine faydanız dokunacaktır, emin olun.

sen sifonu çektiğin anda gitti mi yoksa belini kırmak zorunda kaldın mı?

Yahu sanki kız hergün bunu yapıyo ısrarla da dikkat etmiyo temizliğe,saygısızlığa falan vardırmışsınız olayı.

Olay bi kereye mahsus bişi değil mi? Ben mi anlamıyorum?

Hiçbirinizin burnunun ucunda sümük kalmadı, hiçbiriniz hasta/sarhoş polup ortalığa kusmadınız, bütün boklarınız kanalizasyona vardı sanki ya. insanlık hali.tabii ki hoş bişi olduğunu savunmuyorum, nolcak yeaaa da demiyorum. gayet nahoş bişi ama ağzına da sıçmaya gerek yok kızın diyorum. (bu ironik oldu s<dklflksjhjglsdg)

sifonu ben cektım ve gıttı zeytinyağı gibi aktı gitti beyler, üstüne işedim.

@kakam gelmis olamaz mi :D

Bokun türü neydi?



==>>(hayalet bok: sictiginizi zannedip de tuvalete baktiginizda goremediginiz bok.

temiz bok: sicip tuvalette gordugunuz ama kiciniza bulaşmayan bok.

vicik bok: ozellikle eger bati dunyasinin taharet musluguna sahip olmayan tuvaletlerinden birindeyseniz 50 kere sildikten sonra hala kicinizda kalan bok ceşidi. eger kicinizi yikama imkanina sahip degilseniz, kicinizla donunuz arasina tuvalet kagidi koymaniza neden olan bok.

ikinci dalga: tam sicip ayaga kalkmişken daha kakaniz oldugunu anlamaniza neden olan bok

diet bok: o kadar cok sicarsiniz ki 3-4 kilo kaybedersiniz. işte o bok.

anaconda: o kadar uzundur ki, tuvalet fircasiyla parcalara ayirmadan sifonu cekmeye korkarsiniz. (cunku sifondan gelen su anacondaya carpip her tarafa sicrayabilir)

tersine havai fişek gosterisi: cok kisa bir zamanda icinizdeki bok parcaciklarini bol gazla birlikte fişkirttiginiz durum. genelde tuvaletin her tarafinin kirlenmesine ve “bu muyudu?” demenize sebep olur.

misir ****: eh… misira benzeyen bok.

ah keşke sicabilseydim ****: bu bok kicinizdan cikmamakta israr eder ve uzun sure oturmaniza ve bir kac kere osurmuş olmaniza ragmen icinizde kalir. kabizlikla yakindan alakasi olsa da kabiz olmadiginiz durumlarda da bu boktan uretebilirsiniz.

demir bok: cikarken o kadar cok acitir ki, cikan şeyin demirden ve enlemesine cikiyor oldugunu duşunursunuz.

islak popo ****: bu bok kicinizdan o kadar hizli cikarki, tuvaletteki suyu poponuzun her tarafini az cok islatacak şekilde sicratir. bu sicişin ardindan duş almak dinimizce tavsiye edilmektedir.

sivi bok: adi ustunde kicinizdan cikan kahverengi siviyla tuvaletin her tarafini berbat etmenize neden olan bok. o kadar sividir ki, bunu işemenin mumkun oldugunu duşunursunuz.

bol sarimsakli işkembe ****: o kadar kotu kokar ki, evin tamamini havalandirmak icap eder. bu bokun muhtemel nedeni icerken yediginiz onlarca sarimsakli mezenin ustune ictiginiz bol sarimsakli işkembe cormasidir.

sosyete ****: koca cussesine ragmen kokmadigi duşunulen bok.

kucuk şirin pipildekler: ozellikle kamuya acik tuvaletlerde sictiginizda, defalarca sifon cekmenize neden olan bok. iki uc kere sifonu cekmiş olmaniza ragmen, hala bazi kucuk top gibi parcaciklarin suda yuzdugunu gorursunuz.

isyankar bok: bu osurmaya calişirken kacirdiginiz boka verilen isimdir. genelde evinizde degilken başiniza gelir ve donunuza bulaştigi icin butun gun sizi rahatsiz eder.

komando bok: kicinizi temizlerken, poponuzun kenarina asili kalarak duşmemeyi başarmiş olan oldukca buyuk bok parcasina verilen isim.

buzul ****: yarisi suyun icinde yarisi da suyun dişinda duran bok.

gulle bok: cok kuvvetli bir osurukla birlikte kicinizdan firlayan buyuk bok parcasina verilen isim. genelde klozetin kirilip kirilmadigini kontrol etmenize neden olur.

şakaci bok: kicinizdan cikar gibi olur, fakat cikti sanip gevşediginizde geri girer. yarisi gozukur, sonra tekrar iceri girer. bunu cikarmak pek zordur. en iyi yontem yarisini cikarmayi başarinca cikan ksimini tuvalet kagidi ile silmektir.

keci ****: kucuk kucuk parcalar halinde cikan ama sic sic bitmeyen bok. bir nokta da sikintidan sicmayi birakirsiniz, cunku hic bitmeyecek gibidir.

simge ****: kicinizdan yavaş yavaş cikar ve yayila yayila serilir. kalkip baktiginizda kesin bir harfe ya da simgeye benzetirsiniz.

yanici bok: kicinizi o kadar cok yakar ki, kibrit caksaniz yanacagina emin olursunuz.

cifte yogunlukta bok: sicitiklarinizin bir kismi su da yuzerken, bir kismi suya batmiştir. aralarda bazi “buzul bok”larina da rastlanir.

tikac: sictiginizda tuvaleti tikayan, sifonu cekince de suyun taşmasina neden olan nadir bok ceşidi. uzun sureli kabizliktan sonra iyi bir siciş bu etkiyi gosterebilir.

ruyalarinizin ****: uzun sureli kabizliktan sonra hayal edeceginiz bok ceşidi.

beton: ruyalarinizin bokunun hayata gectigi bok. bazen tikac şeklinde de gorulebilir.

kayip bok: sictiktan sonra dogrudan tuvalet deliginden gecip gozlerden kaybolan bok.

gokkuşagi ****: ceşit ceşit renkte meyve sebze etc.yi yedikten sonra iyi sinderemeden sicarsaniz oluşacak olan bok..

sarkit: sicarken kicinizdan ayrilmayan, bir sure asili kalan bok. biraz sallanarak duşurmeye calişabilirsiniz.

utangac bok: tam sicacakken, tuvalet kapisinin onunde birileri oldugunu hissettiginizde iceri kacan bok.

uyuşturucu bok: cok uzun surede ciktigindan ayaklarinizin uyuşmasina neden olan bok.

beklenmedik misafir: tam işerken kicinizdan kacan bok.

gokgurultusu: bu bok kicinizdan cikarken o kadar cok ses cikarir ki hem inanamayip gulumsersiniz, hem de ev ahalisine rezil oldugunuz icin kontrol etmeye calişirsiniz fakat kontrol etmeye calişikca daha cok ses cikarabildiginizi anlayip daha cok gulumsersiniz. Aradıklarım çoğu insanın üretim adına ortaya çıkardıklar tek ürün !!!herhes bok yapar.sokakta yururken gordugumuz insanlar.aa ne kadar guzel dedimiz hatunlar.herkes kakasini yapar.ama bunu saklarlar.neden?kaka yapmak her insanin bir ihtiyaci.sokak ortasinda yururken benim karnim acikti diyebiliolar.ama kakam geldi su lokantaya giriyimde bokumu yapiyim demiyolar sokak ortasinda.kakamizi saklamamaliyiz diger

işin boku çıktı slfdhlksajdfhkjsdgıyseghkxjbg

sevgili mahnita, saygı kavramı herkes için farklıdır. eğer ilk günden tuvallette bok, yıkanmış çatalda artık görürsem bir bayan olarak benim için de bitmiştir olay. yine de biraz daha süre veririm. aynı şeyler süregelirse açıkça konuşulur. bir insana düzgün bir şekilde yanlışını ifade ederseniz, o insana faydanız olur. bunu zamanında bize de yaptılar. iyi ki de yapmışlar.

sevgili dessy, bir de şöyle düşünün, bu kızcağızın -belki- hayatında ilk kez başına gelen bişey ve dokuzeylule denk geldi. neticede nasıl şartlarda olayın gerçekleştiğini, kızın neden orayı öyle bıraktığını bilemiyoruz.

dokuzeylülün soğumuş olmasına hiç lafım yok, birinin dişinde maydonoz kalır,soğursun. pembe derken "e"yi ezerek söyler ya da amcamgiller dün bize geldi der soğursun vs. sadece kızı bu kadar ağır yargılamayın tek bi olaydan yola çıkarak diyorum. ha bunu 3 kere yapar 5 kere yapar, pistir vs o çok başka bişey.

sen sifonu çekince akıp gitmese iyiydi. demek ki kızcaaz gitti sandı derdik. ama bu durumda kız hem sifonu çekmeyi unutmuş olabilir hem de sifonu çekmesine rağmen gitmediğini farketmemiş olabilir. çünkü o vites kolu mu diyeyim bekçi sopası mı diyeyim her neyse suyun içinde kaldıkça yumuşar, bir sonraki sifona dayanıksız hale gelir.

uzun lafı kısası, bak beyim, her 2 durumda da kızın aman neyse canım bu da dursun burada diyecek hali yok. o yüzden utandırma kızı, yazıktır. sevgili olursanız ilerde bu tatlı anıyı hatırlar gülersin. zaten kızların sıçtığını da yeni öğrendim, egsoz falan mı dedin ne dedin bi acaip oldum ben.

Kizi guzelce rezil edip, utandirip daha sonra kovardim. Hic bi insan boyle bi sey yapamaz hele bi kizsa igrenirim. Biraz kadinlik kazanir siz tepki gosterirseniz.

@manhita bu durumun acıklaması olamaz. yeni girdiğin ortamda, bi de sevgili olmak istediğin kişiye karsı yapıyosan bunu, adama kırmızı kartı gosterırler.

@zıcanadam bok; künt, kalınca, yanı tornadan çıkmış gibi bir yapıdaydı. hanı boyle suya düşünce "lööpck" diye ses cıkarabilecek cinsten. kalındı yanı.

bence montla sıç. sıç ki bu olayı kolayca unutabilesin.

vay arkadaş.

bence bokunu yedir o zaman.

sevgili aday adayı demişsiniz ya hani, belki de kız sizi öyle görmüyordur. ve sizin onu öyle gördüğünüzü biliyordur. o da böyle bir şey yaparak sizi kendinden soğutmaya çalışmıştır?

ya da ne bileyim işte "beni her halimle sev" fikriyatının 'bokunu' çıkarmadan duramıyordur.

beyler, "surdan burdan biri gelıyor ve bu aksam bende kalmak durumunda mecburen" gibisinden bir olaya girişeyim istiyorum telefonla hemde. basit ama napalım duyuruculardan fikir cıkmadı. çok da sallamıcam.

@deckard ilk paragrafta belirttiğin gibi bir durum soz konusu degıl. aksine onu kabul ettiğim için eve beni sevgilisi falan sanmaya basladı. ben ona bakınca baseball sopası gibi birsey goruyorum.

arkadaşlar ne var yani kız sıçmış altı üstü bak ne diyor filozof herkes sıçar mankenler bile...(Ama abi ölede sıçılmaz ki.Dostum Dürüst ol bence öle de sıçılmazki yaa de anlayışla karşılayacağından eminim)

@cro magnon ihtimaller üzerinde durmam, elimdeki data benim için kıstastır. bunun için bir referans aralığı veremem. pis olan pistir. adamın yüzüne bile vurur bu. 1 gun denedım, gordum.
@5 no'lu seceneği düsünmek dahi istemem, en azından bu konuda fikir edinebilirim.

@vexations düzgün bir fiziği var. kalın sıçıyor.

ya ne olacağıdı penbe mi sıçacaktı. bu şekilde bir sıçar iki sıçar, hep bu şekilde sıçacak değil ya.. unut sen bu bok işlerini, takılın işte ne güzel. amaa baktın kızın sıçma tarzı bu, o zaman hiç acıma postala gitsin. kıza direk söyleyemiyosan da kızdan sonra tualete gir, kız görsün sifonu defalarca çek, o bakarken klozeti fırçala temizle falan, anlar heralde o zaman..

Aslında sen olayı detaylandırmayıp evimde bir kız var nasıl göndereyim diye sorsaydın istediğin cevabı alırdın.ama millet kıza acıyıp gönderme tavsiyesi yapmış.Bence durum senin kıza olan yakınlığına göre değişir.Bir daha görmeyebilirim.Onunlada ortak arkadaşımda yok dersen sorunun çözümü kolay açıkca söylersin.Bir dahada görmezsin yüzünü.Yok bir taraftan göndermek sonrada görüşmeye devam istiyorsan.Örneğin acil evden ayrılman gerektiğini söyleyebilirsin.En son olarak bokuna çöpünede katlanacak bir türse bu defalık sineye çek sonra pişman olma

Evet beyler, okkalı zıçan arkadaşımıza; bir akrabamın ani şekılde bana gelmek durumunda kaldığını soyledım, böyle üzgün bir ifade takındım:
"hadi ya ee ben gideyim o zaman eşyalarım burda kalsın" !? dedi
"hımm, sen al gene onları nolur nolmaz lazım olur falan bana ulaşamazsın"?!?
"ne zaman dönerler ki"?
"hele bi gelsınler de "

evet kendi ellerimle evine bıraktım beyler. ohh. ha bu arada kendine yemek yapayım demış, elini kesmiş, sonra uzanmıs uyumus kalmış yemek ocakta tencereyi yakmıs. neyse evi falan kurtardık beyler.

@vexations kız güzel olabilir, güzel diye salonun ortasına sıçmasına izin mi vereyim yanı? katlanamam ben pis insana. benim çalışma masamı falan parsellemiş, makyaj malzemeleri benım calısma masamın üstünde yuh artık. şortunu çıkarmış kirlilere falan atmış.rahatlığa gel. dağanık notlar defterler ne lan bu. sie.

hehe hatun baya hayvani iç güdülerle seni (veya evini artık bilemiyorum) sahiplenmeye çalıştı ama yemedi :P

hehe hatun iyiymiş hakkaten. ben de yerleşebilir miyim sana? ince sıçıyorum =)

"O nasıl bir sıçmaktır ha? Klozet kabul etmemiş o derece."

hem egsoz borusu capinda hem de zeytinyagi gibi akip gidiyor beklemis olmasina ragmen (cunku sen eve gelene kadar epey zaman gecmistir). pek inandirici gelmedi bana.

sen eve gelene kadar başka bi herifi atmış olmasın lan eve? oha iyi yöntem bu!

@ikilem edebi sanatlarla ilgili sorunun var nedir :) inanılmayan olan nedir..kullandığım söz sanatları mı?

bokunu da al git de.

cihazı tds cihazı olarak geçiyormuş, kalitesini neye göre sınıflandırabilirim?

Muhtemelen fiyatıyla.

hammaddeler.com a bi bak istersen.

ağalar "aslında çeviririm ama ingilizceme güvenmiyorum sonra alay konusu ederler" diye korkuyorsanız özelden atın, bak ben hiç bilmiyorum ingilizce. şarkı hoşuma gitti merak ettim sözlerinin anlamını, ama üşeniyorum diyen adam haklıdır. ben olsam ben de üşenirdim.

ayışığı, mehtap, aman ne hoşsun, çok muhteşemsin, ben daha ne isterim, gerçek misin oy oy

bu minval bişiler.

hatta biraz tepedeki çimenlikte şarkısını andırıyo. sadece, sadece diyen kısım gibi. hepsi bu, diye de bitirmiş.

Herşeye sahipsin
Altı yedi defa
Herşeye sahipsin
Benim iyi hissetmemi sağla
Ve hepsi var

Bu tipik sen
Dışarda yağan yağmurda ayakta
Bu tipik sen
Yapar gibi gözüküyorsun

Ve birgün gözlerini yakalayacağım
Başka bir şansım daha gelmeli(olmalı)
Ben gerçekten bunu bilmeliyim
Zaten bunu sormalımıyım?

Bu tipik sen
Dışarda yağan yağmurda ayakta
Bu tipik sen
Yapar gibi gözüküyorsun

Herşeye sahipsin
Altı yedi defa
Herşeye sahipsin
Benim iyi hissetmemi sağla
Ve hepsi var

Herşeye sahipsin
Altı yedi defa
Herşeye sahipsin
Benim iyi hissetmemi sağla
Ve hepsi var

Bu tipik sen
Dışarda yağan yağmurda ayakta
Bu tipik sen
Yapar gibi gözüküyorsun

Dışarısı sıcak ve ayışığı var
Sadece küçük bir esintinin gelip
Beni gezintiye çıkarmasından korkuyorum ve sonbahar
Herbirini yaşadın mı hiç?

Bu tipik sen
Dışarda yağan yağmurda ayakta
Yani tipik sen
Beni severmiş gibi yap

Herşeye sahipsin
Altı yedi defa
Herşeye sahipsin
Benim iyi hissetmemi sağla


Herşeye sahipsin
Altı yedi defa
Herşeye sahipsin
Benim iyi hissetmemi sağla
Ve hepsi var
Var
Yani
Hepsi var
Yani
Hepsi var
elimden gelen bu çeviri %100 doğrudur diyemem ama yakındır ingilizcem iyi seviyededir =)

@mumcho, sağol hocam daha bir hoşuma gitti şarkı. isabet olmuş, bilemeyecektim.

rica ederim parça kime ait bende merak ettim =)

altı yedi defa değil de
altı yedi kat.

yok estafırıldak benimkisi meslek hastalığı, baksana hem üşenmişim bi de .k atıyorum afedersin. :)

@kediebesi gecenin 2 si ve işten gelmişim yorgunluk vs. bırakta okadar olsun :D

@mumcho, Flunk - Six Seven Times. youtube'ta akustik versiyonu yok o yüzden buradan dinliyorum. soundcloud.com

@kediebesi, yalnız senin dediğin ayışığı, mehtap gibi şeylerden eser yok. liseli avutur gibi geçiştirmek için söylediğin ortaya çıktı. kaldırıyorum senden tik'i. bkz. alırım senden tüm yetkimi (ne iğrenç cümleymiş lan bu yazarken kendimden utandım aq)

There's moonlight
:) valla tekrar etmiş durmuş hoşsun ne güzel ne güzel ne mutlu. çevirecek bişi yok ki beyav. türkçe söyleyince de çok anlamsız olmuyo mu?
herşeye sahipsin
aslında adamın demek istediği ne ararsam sende var.
amaan uzattıım yine.

@kediebesi, hehe no problema. çok zor kelimeler yok şarkıda o belli de, bende hiç yok angliski. anca fm oynayacak kadar.

www.genctur.com

böyle bişi var düşünürseniz

ben geçen sene araştırdım da epey pahalıya geliyordu sanki. bi de bi kaç ülke geçiyosun, geçişlerde sorun ederler mi güvenemedim. bir iki aktarma oluyo, buradan sanırım sofya ya oradan budapeşteye ayrı hat gibi. maceracıysanız çok güzel bi rota olacağını düşünüyorum.
bi de karadenizden tuna nehrinden gitmek gibi bi kavram olabilir sanki, o da çok iyi olabilirdi doğrusu, ama uygun bişi görmedim hiç.

reiseauskunft.bahn.de

biz insanlar olarak hangisinin cenneti daha çok hakettiği hakkında bir yorum yaparsak 2. adam gibi olmaz mıyız?

valla ne desek boş. bunu biz bilemeyiz :) ama mantıken 1. kişi derdim

niyet önemlidir herzaman.
niyeti saklayamaz kul allah'tan.

bu devrin müslüman alemi cennete gitmektense cehenneme nasıl gitmemi düşünüyor bence. ikinci adamın da inancıyla çıkan zorunluluk hali de bundan kaynaklı diye düşünüyorum.

2 alır.

@erty'nin de dediği gibi ameller niyetlere göredir.

Obür taraftaki hesabı tam olarak bilemeyeceğimiz için net birşey söyleyemeyiz ama bence 2.
Aslında bu ikisi arasındaki kıyas tam manasıyla kontrollü bir deney olamaz. Zira 1)bu ikisi hakkında daha fazla parametreye ihtiyaç var 2) bildiğimiz ilahi dinler iyilik ve kötülük kavramları üzerine kurulu değildir.

Gönderdiği iddia edilen kitap/kitaplar bile ahlaksızlık kokan bir Tanrı, kendi mantığı içerisinde tabii ki 2'yi tercih eder.

herkes ektiğini biçer.

1. Hristiyan 2. Müslim herhalde

Nasıl oldu abi, anlatsana.

valla arkadas anlatacak gucte degilim..icerde sabah aglayan simdi bagiran bi baba,yanimda ise yari glamali anne ve ablam var..su kadrini soyleyeyim bi tane amcam ve bikac yalakasi elbirligiyle amimza kodu.uzgunum,bu gece uyku yok,yazayim,ibretlik oykuler okuyayim diye suyuru yaptim.ibretlik oyku okuyayim,her seyi allaha havale edeyim,sonra da babami "elinden bi kaza cikmasin,bak bole bole yapan bole bole oluyo onlar da bi gun soyle soyle olacak" diyebilmek icin..

Döküp ortaya varını yoğunu,
bir yazı turada yitirsen bile,
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu.
Yüreğine, sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da,
herkesin bırakıp gittiği noktada,
sen dayanabilirsen tek.
her şeyi ile dünya önüne serilir,
üstelik oğlum, adam oldun demektir..

rudyard kipling..belki aydınlanma falan olur.

Bende hikaye çok da, şu an anlatamayacak kadar yorgunum. Olayı tam olarak bilmiyorum da, az buçuk tahmin edebiliyorum. Çok yakınınızdan ailecek bir kazık yediğiniz ve devamının da geleceğini anladım. Maddi bir kayıp söz konusu ve büyük bir öfke, üzüntü yaşıyorsunuz haliyle. Ne babanız, ne de siz veya bir başkası sakın ha sakın, elinizi kana bulamayın. Lütfen bunu yapmayın. Hem paranızı, hem de özgürlüğünüzü kaybetmiş olursunuz, olaylar daha da büyür. Dünyadaki hangi para bir canın karşılığı olabilir? Ya vicdan azabı, ona nasıl dayanır insan? Belki bir çözümü vardır, belki insafa gelirler, nadim olurlar. Olmasalar da, siz insanlığınızı yitirmeyin, canınıza kastetmedikleri sürece de, siz de onların hamlelerine göre davranın. Hukuki yollar tıkalı mı, elinizde hiç mi bir belge vs. yok? Biraz ayrıntı olsaydı keşke.

cok saglam avukatlarimiz var,ama her sey kilidina uyduruldugu icin coook uzun bi surec olcak.zaten 1yildir basimiza gelmeyen kalmadi. sinirlerimiz hukuk surecinde iyice boUlacak.bugun yedigimu 2.darbe.cok yakinda bulundugumuz ilcede olay olacak bu,yanlarina kalmicak..para degil derdimiz,son 1 yildir fakir hayati yasiyo olsak da. yahavle demekten baska sey yok.ailenin en mutlu,20li yasindqlarindaki kizi olarak benim de umudum bitti.oyle yani..icimde cok kotu bi his var.oyle sabaha kadar duyuruda takilip vakit geciricem,teselli aricam.oyle iste. Ailemin goUmun onunde eriyisini izliyorum,yapabilecegm tek sey bu.

Az önceki yazdıklarını okudum. hukuki süreç uzun sürebilir, umarım istediğiniz gibi sonuçlanır. Hep bunu düşündüm, olayı tam olarak bilmeden üstelik, söylesem mi söylemesem mi diye tereddüt ettim de, söyleyeceğim. İnsanlar yabancılara karşı daha dikkatli olurlar, daha temkinli hareket ederler. Yakınlarımızdan kötücül davranışlar beklemeyiz pek. Bu yüzden de maddi ve manevi olarak verecekleri zarar da büyük olur. Üzülerek söylüyorum, aslında bu izni biz veriyoruz. Savunmasız bırakıyoruz kendimizi, madden ve manen büyük kayıplar yaşayabiliyoruz maalesef. Şerefsiz, ahlaksız ve kötü kişiler de birilerinin yakını sonuç olarak. Sizin payınıza da düşenler olmuş.

dogru dediginiz..benim babamin salakligi.adam calismaktan baska bi sey dusunmemis.kazik yiyebilecegini dusunmemis.ama cefasini biz cekiyoruz.dediginiz dogru.

Gerçekten üzgünüm, bunu bilin. Size Dante' nin ölümsüz eserinden kısa bir pasaj yazayım istedim.

İlahi Komedya, 12. Manzume, 7. Daire: Saldırganlar, Birinci Bölüm: Soydaşlarına karşı zor kullananlar;
(ilgili kısmı yazıyorum)

''Böylece bir Kentauros'un yanında ve himayesinde, fokur fokur kaynayan bir kan nehrine varırlar. Bu, Plegethon denilen nehirdir. Soydaşlarının mal ve canlarına el uzatmış olanlar, cezalarının ağırlığına göre, bu kaynar kan deryasına derece derece batmış durumda azap çekmektedirler''

iki tane dayım yedi kardeşin bütün mirasını yedi bitirdi. Bir ara her görüşümde altlarında farklı 0 (sıfır) arabalarla görmeye başlamıştım. 8 tane beyaz eşya ve mobilya dükkanı ve benzin istasyonları vardı.
Büyüdükçe büyüdüler, büyüdükçe ahımızı aldılar. ve battılar

2 yıl kadar önce dayılarımdan birisi paçavra halde gelip bizden yardım istedi. Çocuğunu yani yeğenimizi okutuyoruz şu an.

1 ay kadar önce annem dayılarımdan diğerini hapisten kurtarmak için kefalet ödedi. Yine de görüşmüyoruz hiçbir şekilde.

Bunun yanında ayrı bir hikaye olarak babamı ve birkaç kişiyi daha dolandıran bir adam vardı. Ardından babamı tehdit etmişlerdi bu işin peşini bırakması için. Babam tamamen bıraktı o zaman takip etmeyi.

Bizi tehdit eden adamın büyük para yatırdığı otobüsü yandı ve büyük para kaybetti.

Babamı asıl dolandıran adam birkaç yıl sonra yakalandı ve cezaevine kondu. Ardından orada öldüğü haberi geldi babama bir şekilde. Çok büyük dolandırdığı adamlardan birisi tarafından (tahminim) cezaevinde öldürüldü.

Yani demem şu ki: Bir şekilde unutulur gider, bu olaylar yaşanırken babama birşey olacak diye çok korkmuştum. Herşeyi içine atardı. Aradan yıllar geçti ve şu an herşey unutuldu. Kötü bir deneyim olarak kaldı hepimizde.

Not: Hepsi gerçek.

anladığım kadarıyla olayın doğrudan ortasında değilsin. birinci elden çözecek kişi de baban. ya da zamandır, bilemeyeceğim.
bu iki durumda da senin bunu düşünüp durman, kendini kahretmenten başka bir işe yaramaz.
üzerine düşenleri yaparsın, gereklerini yerine getirirsin, durum ne gerektiriyorsa yaparsın, ama bunun dışında arpacı kumrusu gibi düşünmenin gereği yok. bir manası da yok.
bencil biri olmayabilirsin, olmana da gerek yok, sadece bunları doğrudan kendine dert edinme. öyleyse öyle*, kabul edip hayatına devam et, biraz daha iyi olursan ailen de senden güç alabilir. rol yapma iyiymiş gibi, üzerine düşenleri yaptıktan sonra biraz umursamazlık en iyisidir.

anladığım tek ihtiyacın teselli, biraz kendi hayatına dönmeye çalış.

not: ataların, babaların hatalarının cezasını, olumsuz veya olumlu yönlerini her zaman çocuklar da çeker. insanda da hayvanda da böyledir. doğanın kanunu işte.

ne kadar çok şeye sahipsen, kaybedecek o kadar çok şeyin var demektir. büyük başın büyük derdi olur. bakın bakalım onlar büyük baş olup bu derdi taşıyabilecek mi? :) yoksa hazmedemeyecekleri malı yedikleri için midelerine mi oturacak... hiç bir zaman son değildir, hayatta olduğumuz sürece.

eh pek teselli olmayacak ama, habil kabil olayından itibaren bı soz vardır, kardesın de olsa ortak ıs yapma diye. myas itibariyle ilk kez akrabaların pisligiyle karsılasıyorsun sanırım, cok normal bisey. hanı "kaynım bana kaydı", komık de olsa trajık bı vakadır ozunde.

oyle sınırle kaba uvvetli iş yapmayın katiyen. hanı uzun yorucu da olsa, legal yolları deneyın, o yolları asındırın. adamlarkıtabına uydurmus la iş olmaz, kitap da bastan yazılır gerekirse, allah kelamı degil. zararı azaltın olaildigince, cana gelmedikce de bi cozumu olur.

selamlar.

culi, selam beybi.

teşekkür ederim hepinize. birazdan yüzyüze gelicez söz konusu kişilerle. yıllardır sabrediyoruz biz,tamtamına 10 yıldır. bu ilk olan bir şey değil. ne oalcak zaman gösterecek.geberip giderler inşallah.

the game
silence of the lambs
identity
memento
jacob's ladder
the machinist
donnie darko
the others
the skeleton key
se7en
buried
pi
psycho
1408
no country for old men

hitchcock filmlerinin birçoğu
www.imdb.com

The Shining !

The Shining +1000

bir rosemary'nin bebeği vardı, yıllar önce seyretmiştim. sanırım o da türünün tipik örneklerinden. fakat belki artık demode kalmış olabilir.

bir de (bkz: les diaboliques) var eskidir biraz ama yine de gerer adamı

identity
1408 +1

bi de the number 23

funny games

(bkz: das experiment) de bu sınıfa girer bence.

şu ana kadar gelen cevaplardakilerin hepsini izlemişim.
daha başka?

(bkz: çünkü eşeğin zikinden dolayı)

tatil olunca belki yaş ortalaması düşmüştür.
ben de geçen bir iki başlığa bakayım dedim. cümleler yarım, düşük, anlatım sıfır. hiç hoşuma gitmedi valla. bir de insanların tuhaf bi saldırganlığı/düşmanlığı var. sanki insanları sevmemek, yermek havalı bişi olmuş.

7.nesilden sonrasinin boka sarmasi neticesinde. Yeni bi sey degil.

biraz uzun ama

(bkz: #24415245)

boağzıma nane yağı sürüyorum

karbonat ve tuzlu su

sinus rinse kit diye bir zımbırtı satılıyor eczanelerde, 20 lira civarı. bir burun deliğinden basıyorsun, öbüründen ne var ne yoksa boşaltıyor.

ilk sıktığında dünyan bir alt üst oluyor onu diyim. ama rahatlatıyor..

damağın tırtıklı yerinin bittiği, çukurlaştığı bir nokta var. oraya 20 sn kadar dilimle bastırıyorum, ileri geri. bana çok iyi geldi doğrusu. bi de bi yoga hareketi var o da işe yarıyo. www.ehow.com
evet her yerde görenin dediği gibi temizleyiciler de var, baya iyi diyo kullanan arkadaşlarım, ben denemedim.

geniz akıntısı için ilaç. ve tabi doktor.

en yakın eczaneye danışın, en iyi medikal çözümü sunacaktır.

bence bi otlattır. çünkü onlar kendilerini rahatsız hissettiği zaman ot yeme ihtiyacı duyuyorlar. kontrolunuzde bi otlatmayı deneyin.

Stress kaynaklidir. Gecmezse veterinere

dışarı çıkmak istemesi eve dönmek istediği için de olabilir. sıcaktan tabi etkilenmiştir. bir süre normal mama deneyebilirsiniz bence. sık sık tararsanız ve çok yalandığında da oynarsanız hairball işi azalır.
kusmuğu açık renkte demişsiniz, bana yediklerini sindirmiş gibi geldi o yüzden, yani safra vs mi kusuyo yoksa mama çıkıyo mu dışarı? bir de tuvalet hadisesi ne alemde? su içmesi, yemesi azaldı mı? hareketliliği? derisini çekip bırakınca eski haline hızlıca dönüyo mu?

sıcaklar aniden bastırdığında bizimki de bir haftada üç kere kustu. sonra alıştı, artık iyi. o ara çok da tüy dökmüş ve yutmuştu. belki öyle bir şeydir. ya da stres yapmıştır. bi de ağzını koklayın bakalım, kokuyor mu?

felemez

Atikon

yeğenime apiko derim ben. apiko iyi bence :)

totu

apiko ne be:D türkçe bişiy lazım. sözlüğe de bakıyorum bi yandan yumurta kapıda bi saate bu isim çıkmalı:)

bıldırcın

kuzey

Affan: Kendini kötülüklerden uzak tutan demek.
Bala: Küçük çocuk, yavru, korunması gereken.
Balaban: İri cins bir kuş.

bulut?

Kuzey ve bulut;) iyi gidiyor.
ben deniz düşünmüştüm ama "dennise" çakması olduğu için kullanamıycam :P

atakan de ya

hasan :)

Çocukları hedef aldığınız bir projenin izleyen minikler tarafından benimsenmesini istiyorsanız öyle garip isimler bulmaya gerek yok. Hani bir şeyi çok ararsınız ama aslında burnunuzun ucunda bitiverir ya: bence her zaman rastlanan bir erkek ismi verin çocuğa. Ömer, Sami, Hakan ya da Ferit gibi. Ha, ille de ilginç birşeyler düşünüyorsanız küçük bir lakap ekleyebilirsiniz bu isme. Böylelikle çocuklar o karakteri daha yakın hissederler kendine. Yine de siz bilirsiniz.

kroket, şinitsel, cordon bleu? filan yağı çok emiyor. ben hep yağsız ısıtıyorum, yağlı halinden daha güzel oluyor.

tavasına bağlı eğer yağsız tavaysa olur ama diğer tavalarda yapışır kararır değişik bişey olur tecrübeye sabit.fırın varsa eğer fırına da koyabilirsin.

O şeyler ne yaparsam yapayım hep bir çiğ geliyor bana nedense. Tavuğun neresinin neyini koydukları da belli değil içine.

şimdi yağın yokmuş tabi ama olduğu zamanlar için ben tavada ısıtıyorum güzelce, olmaya yakın az yağ döküyorum, çok hafif kızarıyor, yağ da çekmemiş oluyor.

en iyisi koşu bandı alın siz. bisiklete binemeyeceksiniz yazık etmişsiniz verdiğiniz paraya.

koşu bandı olunca yürüyün koşun her haltı yapın gayet güzel olur. bende de bisiklet vardı üstüne koşu bandı aldım.

1: bisiklet bi halta yaramıyor, bacaklarda kas yapar. bisiklet yeterli değil ekstra egzersiz yapmanız lazım.

2: size kalmış bir şey canınız sıkıldıkça binebilirsiniz bisiklete. hiç bi ısınma hareketine gerek yok lönk diye binebilirsiniz.

3: o pedal sertliği olan şeyin üstünde numaralar olması lazımdı eğer yoksa silinmiştir siz nasıl rahat edicekseniz o seviyeye getirin pedalı. çokta boş kalmasın.

4: sürekli oturmayın arada bi ayağa kalkın yahu olur mu öyle şey.

5: bacaklar sütun gibi olmayacak.

6: sürekli dik durmayacağınız için belki sorun olabilir bu konuda pek bilgim yok

1: Bisiklet bacakları inceltir , kas da yapabilir. bunu belirleyen sizin sürüş tarzınızdır.
1,5: vücudun alt öğelerini çalıştıran bir spor olduğu için ilk basta yeterli olabılır.

cevap2: normal spora yenı baslamıs bir vatandaş için proteın-kas yıkımı bir tür sehır efsanesidir. bu ancak cok ağır ve aşırı sporda vücudun enerjı kaynağı araması neticesi oluşabilir. 45 dk nedir ki?

cevap2,5:hafıf tarzda bacak açma germe hareketleri yapmanız ıyı olabılır. ileriki zamanlarda bisiklet üzerinde hafif tempoda ısınabılırsınız.

cevap 3: Rpm: round per minute. bir dakıkadakı donus hızıdır. pedal sertliğini kondusyonunuza göre ayarlayınız hepsı bu. ustundekı zamazıngolar cok belirleyici olamaz.

cevap 4: arada ayaga kalkıp dans edebilirsiniz?
cevap5: tabi kullanın.
cevap6: yetkili abilerimiz cevap versın.

Yeterli yoğunluğu sağlarsan, bisikletle bal gibi yağ yakarsın.

Bacaklarda ya da vücudun başka bir yerinde depolanan yağ tamamen senin genetiğinin bir sonucu. Sen bacak ve kalçada yağ depolayanlardansın.

HIIT tekniğiyle, hatta kademeli olarak daha ileri giderek tabata antrenmanını uygulayarak bisikletle çatır çatır kilo verilir. Bacakların elbette biraz kaslanacaktır ama şunu unutma ki, yağ kastan daha fazla yer kaplar. Ve bacakların neticede incelir.

Ayrıca bir kadın olarak da çok fazla kas yapma şansın yok. Öyle "yanlışlıkla çok kaslanmak" görülmüş duyulmuş bir olay değil.

Tavsiyem sözlükteki HIIT ve tabata ile ilgili yazıları oku ve o gördüğün dönen anahtar ile zorluk seviyesini ayarlayarak bir interval çalışması yap.

Diğer vücut kaslarını da çalıştırman karınadır. Onun için de "Youtube -> bodyrock.tv" diyorum.

Doğru düzgün bir diyet olmadan bu çabanın çöpe gideceğini de unutmaman gerek.

gel sahilde yürüyelim ya sonra starbuck dan sana diyet kahve ismarliyim,boylece tempolu mis gibi hem geyik hem spor oh ne mis:)
uğraşma bisikelt misiklet.

yogatic.com burada yoga for killer legs gibi bi çok video var. biraz dene belki seversin. skolyozla ilgili doktoruna da danış tabi.

izlemediysen "the cell" kadın bir psikiyatrist ve ilginç bir yöntem. görsel olarak da çok iyi filmdir.

eski filmdir ama prince of tides. george carlin bile oynamış vayvay

One Flew Over the Cuckoo's Nest

milla jajovic in bi filmi vardı
hatta hatırladım
The Fourth Kind .

cennet gibi(just like heaven) müthiş bi film. iyi seyirler...:D

Hocam film değil ama 6 sezon devam eden "The Sopranos" adlı dizide bir kadın psikiyatr var ve eminim çok ilgini çekecektir. Hatta dizinin başlangıç sekansı da psikiyatrın muayenehanesinde başlıyor. bir göz atıver istersen...

çok teşekkür ederim sopranos çok iyi geldi cennet gibi çok iyiydi diğerlerine bakma fırsatım olmadı tüm öneri sahiplerine teşekkürü borç biirim

gelinliği diken kişi ile konuşun. o malzemeyi tanır.

malzemeyi tanıyo da, böyle şeyleri temizlemekte deneyimli bir yer arıyoruz.

duşa sokup elde yıkamak bozar mı ki?

böyle bir riske girebileceğimizi sanmıyorum.

at gitsin :)

sabunlu ılık suyla hafifçe yıkayacaksın. sonra dolabına asacaksın. öyle yer kaplayacak. ah bi arkadaşın evlense de ona gazlasam diyeceksin. böyle oluyor bu işler.

benım kuru temızlemecım var. gereken her türlü özeni gösteren, çok iyi çalışan biri. taksımde. yakınsanız oraya verın mutlaka.
(bkz: avrupa kuru temizleme)

@fenerliyim ama feneri delgado: maalesef ankara'dayız.

@kullanıcı adı: ben beceriksiz bir insanım, parası neyse vereyim, bilen biri yapsın istiyorum. sonra dırdır dinlemek istemiyorum :))

ankaradaysan tunalıda misuri kurutemizleme vardır, ya tunalı pasajında ya da bitişiğindekinde (hep karıştırıyorum) gidip sorarsanız düğmesi erir mi sararır mı ne olacaksa söyler, elde yıkanabilecekse onu da söyler.

Bence değer. Kepek ekmeği olarak da şu doygun'un ekmekleri ya da bulamazsanız unonun böyle çavdarlı falan tahıllı ekmekleri var. Bence beyaz ekmekten daha güzel hem de yemeğin yanına 2 dilim yiyince doyma hissi yaratıyor.

bu açık renk melez olanları değil de gerçek esmer kepek ekmeğine geçersen değer. hem daha tok tutar hem de sindirim sistemini çalıştırır. tabi çavdar ekmeğinin de hakkını yememek lazım.

uno daha güzel deil mi doygundan?
acık melez olan hangileri?

uno çavdar gayet uygundur. benim söylediğim marketlerde satılan kepeklerin çoğu melezdir, renginden de tadından da anlarsın. yine unonun bide halk ekmeğin kepek ekmekleri gerçek kepekler.

bazı marketlerde satılan bi alman ekmeği var. ince dilimler halinde. malt ekmeği. o çok iyi. bol b vitaminli. çok başarılı bişi, bulursan dene. tadı da çok güzel. pahalı diye de az yersin. :P

eğer paketli ekmek alıyorsanız içindekilere bakın ne alırsanız alın. uno'nun içinde bilmediğim maddeler kaynıyor. doygun'un naylon poşette olmayan, kağıt gibi bir kılıf(?)ta bulunan ekmeklerinde 4 tane madde var, maya su bişey bişey. ne yediğini bilince insan rahat oluyor. o yüzden ben diyorum ki doygun'un kağıt ambalajlı ekmeklerinden seçin.

yalnız her yerde olmuyor onlar ya, migros'ta bazen oluyor, olduğunda bazen kurumuş oluyor filan. taze bulunabilen bir yer biliyorsanız bana da söyleyin :)

kesinlike değer. birde ibb'nin levent metrosunda ekmek şubesi var. çeşit çeşit kepek ekmekleri bulabilirsiniz.

büyük ihtimalle sorun burnundadır doktora gitsin açsınlar.

tek burun tıkanıklığının tek açıklaması deviasyondur...
geçici çözüm için ottrivine önerilebilir. sevgiliniz en yakın kbb uzmanına görünmeli.

solunum testi sonuçlarım önümde şu an ve aynen utkin graznikov un dediği gibi yapıldı bana da. nefes alma sorunlarım vardı. sigara dahi içmiyorum fakat değerler 50-60 lı seviyelerde çıktı 1,5 ay önce ve nefes yollarımın dar olduğu bunun da nefes alışlarımı etkilediği sonucuna varıldı. astım başlamış yani...
fakat alerjik rinit hastası olduğum için normal benim bu durumum.
neyse sizi korkutmuş gibi olabilirim burunla ilgili bir sıkıntı da olabilir fakat sizde geç olmadan bir kbb ya da göğüs hastalıkları doktoruna görünün derim. geçmis olsun.

his konusunda pek birşey diyemeceğim ama algı kapasitelerin biz yetişkinlere göre çok daha fazla olduğunu biliyorum.
Beyni bir çimenlik alan gibi düşünürsek
Zaman içersinde, sürekli düşen ağacın gölgesinde zamanla kuruyan çimler misali
artık kullanılmayan kısımlar köreliyor.
Bizlerin ayırt edemediği şempanzeleri, onlar 10 tane de göstersen
birbirlerinden ayırt ediyorlardı bir belgeselde.

edit

bence ilk başta pek tepki vermezler bizim kadar. çünkü biz canımızın yanacağını öğrenmiş vaziyetteyiz ve bu şartlanma yüzünden daha da çok yanıyo normalde hissedeceğimizden. ama bebekler daha bunu geliştirmediği için daha rahat oluyo. çok bebek gördüm düşüp kafa göz yarıp da ağlamayan. canı bile acısa normal yoluna devam ediyo, dert etmiyo.

ama sinir uçları vs diyorsan eğer, mesela bebeklerin cildi daha hassastır, henüz dünyaya alışmadığı için. tabi bu nedenle de sinirler daha çok uyarılıyor olabilir ama beyin hemen bunlarla baş etmenin yolunu bulur. sonuçta sinir uçlarından gelen acı sinyallerine kendini kapatabiliyo.

@benlik bu kadar sen insanları ayırt edebiliyosan şempanzeler de tabi ki birbirini ayırt edebiliyor. bütün japonlar aynı gibi bi muhabbet olmuş bu :)

@kediebesi yok panpa yanlış anladın.
Bizim birbirinden ayırt edemediğimiz şempanzeleri
Onlar tek tek seçebiliyordu. Şempanze dedim de koala da olabilir.

valla bizim birbirinden ayırt edemediğimiz penguenler bile milyarlarca arkadaşı arasında kendi ailesini şıp diye bulabiliyo.

@kediebesi sen yanlış anladın galiba. kendi türü içinde penguenlerin ya da şempanzelerin birbirlerini ayırt etmesi değil bahsettiği, insan bebeğinin 10 tane şempanzeyi ayırt edebilmesi, ya da 20 tane pengueni ayırt edebilmesi.

kediebesi; biz yetişkin insanların ayırt edemediği penguenleri bebekler ayırt edebiliyormuş.bebek derken insan yavrusunu kastediyorum.bunu demek istedi sanırım "benlik bu kadar".

evet panpalar biraz karışık yazmışım editledim.
Koala idi sanırım yetişkinlere gösterildi ayırt edemediler.
Ama bebekler tek tek seçti. Bende şaşırmıştım.
Beyin komple ekili çim bahçesi gibi düşünürsek, zaman içerisinde ağaçların gölgesinde kuruyan çimler misali, algımızın düştüğünden bahsetmişti.
Neyse ya bu anlattığımın konu ile ne alakası varsa artık...
Harici Hdd yi alınca yazarım belgeselin ismini.

evet sinire kestiğim anlara denk geldiği için yine algım kıtlaşmış :) kıtım ben.
evet belki de yine beyinleri şartlanmalarla dolmadığı için gördüklerini gördükleri gibi algılayabiliyo bebekler. bizim gibi kıllı görünce hah şempanze işte demiyo. ama biz de şartlanmaları kaldırıp baksak biz de farkları görüyoruz. heh
kıtlığım beni benden alıyor bu aralar, yine de zahmet edip bu kıt beynime açıklama yaptığınız için tenk yu.

Bebekler acıyı bizden daha mı fazla hissederler?

Düşen ateşini eliyle tekrar sigaraya monte edenle ilk nefesini içine çekerken acı çeken bebeği düşününce evet diyesim geldi.

evet canları daha fazla acır. hem acı eşiği olayından hem de bilmediği bir acıyı aniden hissetmesinin korkusuyla daha çok etkilenirler.
mesela biz iğne olacağımız zaman ne kadarlık bir acı olacağını hissederiz kendimizi ona göre hazırlarız. bebekler bir anda beklemediği anda iğneyi yerler. o acı daha fazladır.

inanmazsan inanma +1. ne olduğunu bilmemeleri algılarını ve tepkilerini etkiliyodur heralde. bi kitapta okumuştum,biz iğne olacağımız zaman bizim yararımıza olacağını biliriz. ama onlar sadece acıyı hisseder,sanki onları öldürmeye çalışıyomuşuz gibi düşünerek aşırı tepki verirler. nedenini anlayamadıklarından acıya daha duyarlı olduklarını düşünüyorum.

bugs bunny, tom ve jerry, ayı yogi, tazmanya canavarı, sünger bob

speedy gonzalez

coyote

louie

garfield, goofy, sylvester, foghorn leghorn,scooby-doo, bianca dupree.

roğdranır.

Clementine, Remi, Esteban, Snoopy.

ash ketchum, pikachu, charmender, bulbasaur, squirtle diye gider :) tsubasa, takao, wakabayashi diye de devam eder.

betty boop

VOLTRON
Spiderman
Kene (The Tick)
Calimero
Fred Çakmaktaş
Barny Moloztaş
Kaptan Mağara Adamı
Hulk
Ironman
Laseryon
Songoku (Dragon Ball)
Şirinler
Gargamel
He-Man
She-ra
Orko
İskeletor
Hayvan Adam
Atılgan-Titrek
Var yemez amca
Duckwin Duck (böyleydi galiba ismi)

candy, smurfs, arnold, taş devrindekiler, jetgiller, aslan kral, kungfu panda, nemo, şu herşeye sinirlenen çizgi adam, pipi uzun çoraplar, sailor moon usagi ve ekibi, animaniacs, brainiacs, daha geldikçe yazarım... miyazakiler de var tabi. o kadar çok çizgi karakter var ki. pluto, heman ve ekibi, transformers... cedric

aang sokka zuko
wakabayashi
andy anderson

heidi

Transformers-voltran-Ghostbusters-Real Ghostbusters-Thundrcats-Heman -She-ra-Flinstones-Jetsons-Top Striker-Tsubasa-Teenage Mutant Ninja Turtles-Tiny Toons-Garfield-Heathcliff-Sailor Moon-Saber Rider and the Star Sheriffs-Bravestar-Müfettiş Gadget-Afacan Çocuk Dennis-Beetle Juice-geleceğe Dönüş-Teen Wolf-Dr slump-Casper ve Arkadaşları-Ağaçkakan Voody-Maske-Hong Kong Phooey-Monçiçiler-Arı Maya-Rahan-Yakari-Clementine-Güneşin Oğlu Esteban-Robotech-Laserion-Rambo-jimbo-Turbo Teen-Dragoon Ball-Bionic Six-Defenders of the Earth-Captain Planet-Hulk-Street Fightter-Şirinler -Beverly Hills-Sokak Kurbişleri-Şnorkeller-The Last Dinosaur-Red Kit-Vücudumuzu Tanıyalım-Mock and sweet-Ayı Yogi ve Çetesi-Lafalimpik Olimpiyatları-Heidi-Richie Rich-Scooby Doo-Şeker Pembe-Star Blazers-Şeker Kız Candy-Tazmanya canavarı-TigerShack-King Arthur-Calimero-Alvin and the Chipmunks-Pink Panther-Jem-Alice Harikalar Diyarında-Aoki Densetsu Shoot-Cesur Ayılar-Karate Baka Ichidai-Karate Kat show-Plawres Sanshiro-Slam Dunk-Kont Duckula-tao tao-Pepe'nin Balonu-Usagi Transformation-Uçan Kaz-Pokemon-Disney'in Tenefüs zili

süper kene, rocco, henery hawk, snoopy..

ten-ten (biliyorum aslindacizgi roman karakteri ama)
dennis mitchell
clementine
seker kız candy
temel reis
snoopy- charlie brown
lulu
esteban
haku
chihiro
müfettiş gadget
düldül
rintintin
avarel
tiger
calimero
yakari
judy
anne shirley
marilla cuthbert
mathew cuthbert
arnold
helga pataki
rocko

öncelikle sözlükten "deli" sözcüğünün anlamına bakın. sonra bunları araştırın.

"deli" diye aratırsanız mizah dergisi tipleri ve karikatürlerle karşılaşırsınız. yoksa sizin aradığınız bunlar mı zaten? anlatımınız yakın aslında.

yok delirdiğini fark edemiyosun. çünkü gerçeklik sen nasıl algılıyosan öyledir. deli olarak algılıyosan gerçekliğin de bu şekilde oluyor, gerçek sandığın için de deli olduğuna imkan vermiyosun. öyle olsa herkesin kendini biraz yargılaması lazım ve boğulduğu şizofrenik fikirleri fark etmesi lazım ama olmuyor, çoğu insan sağlıklı bir iç duruma sahip olmasa bile, normal davrandıkları için veya herkes tarafından kabul görmüş durumlar olduğu için normal olduklarını sanıyorlar.

erasmusun deliliğe övgüsünü okuyabilirsin.

nasıl desem..halk tipi deliler işte..yani bu mahalledeki kendi kendine ya da herkesle konuşan laf atan tipler, köyde evin önünde duvarın dibinde oturup önünden geçen çocukları kovalayanlar, ..aklını kontrol edemeyenler..bilimsel karşılığını bilmiyorum..

halk delisi dediğiniz kişiler genelde ya mental retardedir ya da kimi bozukluklara sahip bireylerdir, örneğin tikler. sizin delilik dediğiniz kimi durumlar genlerle aktarıldılabildiği gibi -bunların başında şizofreni gelir- bir hastalık sonucu ya da vücuttaki kimi işlevlerin yetersiz ya da bozuk olması sonucu oluşabilir. kendi içinde yüzlerce türe ayrılan psikiyatrik teşhis ve tanı konusu vakaları "delilik" olarak tanımlamanız bence asıl delilik. neşriyattan önce biraz internet okuması yapmak bile faideli olabilir.

düzelti: kalinixta agapi mou'ya katılıyorum.

öncelikle bu tarz vakaları şurda "deli", "deli kafası" vs diye tanımlayıp ardı sıra saçma sapan sorular sormak büyük terbiyesizlik. bu kadar ilkokul seviyesinde bi zihin yapısına sahipsen ne diye böyle bi sitede yazıosun? sana daha fazla yazardım ama senin seviyene düşmemek için yazmıyorum. deli diye kendince kendini akıllı sanarak yazdığın şu sorular ve deli deli diye diretmelerin son derece çiğ ve terbiyesizce. soracağın sorunun belli bi düzeyi olsun, özellikle böyle hassas bi konuyla ilgili ardı sıra bi sürü soru soracaksan, "psikolojik rahatsızlığı olan insanlar" diye başla cümleyede sinirimiz kalkmasın sabah sabah.
he bu arada 2. çoğul ekiyle yazdığın için daha sevimli yada saygılı olmadın şu format duyurundan, onu da bilesin.

Deli kelimesinde bence bi sikinti yok art niyetle soylenmedigi surece. Yillaraca sakatalara sakat demeyin engelli deyin denildi. Bu durumdan ozurluler bile rahatsizdi. Cunku acima duygusuyla yapilan bi riya sadece.
Birakalim bu sahtekarliklari.

bu duyuruda gayet art niyet görüyorum valla ben, soru biçimi olsun, ardı sıra sıralanmış sorular vs olsun... ailenizde bir engelli, yada psikolojik rahatsızlığı olan birileri olsun da o zaman göreyim ben sizin bu kelime sahtekarlığı vs muhabbetlerinizi.
allah kimseye rahatsızlık vermesin, azcık saygı ve empati diyorum ben sadece, kalkıp burda bu saçma sapan sorularla kendince kendini akıllı sanan bi duyuruya bile "deli şudur budur" açıklama yapmışsınız, o da ayrı mevzu.

delilerin hepsi pozitif enerji yaymazlar. pozitif enerji yayanları sevilirler ama.

yoksa delinin hası aslında arızasını kaybetmemiş olan (arızaya bağladıktan sonra uçuş moduna geçen insanlar bunlar). arızayı kaybeden tüm mevzuyu taşağa sarıyor. diğerleri hala iddiasından vazgeçmemiş ama tutunduğu materyalleri hallaca çevirip öyle takılıyorlar.

henüz tam deli olmamış, geçiş evresinde, eli kulağında, götü huniye yakın bir tanesini buldun mu o adamı iyi bir yere konduracaksın imkan sahibiysen. böyle patron, yönetici, sanatçı (kasedini çıkarmak için) falan bir şey. işte o zaman araştırman verimli olur.

geçiş evresindeyim.

yani sanıyorum, henüz tam olmadım.

...

bilmiyom lan.

@kalinixta agapi mou daha nasıl bir insan olduğumu bile bilmeden deli kelimesini görüp üstünkörü bir yargıya varıp hakaret derecesinde cevap yazan birini ve onaycısını kale almak zaman kaybı olacak ama aşırı hassasiyetin yüzünden istemeden böyle kabalaştığını varsayarak herhangi bir artniyetim olmadığını belirteyim. deli kelimesi anlatmaya çalıştığım insanlar için halk arasında çokça ve masumane bir şekilde kullandığımız bir tabir. ardarda sorduğum soruların herbiri farklı ve içinde deli kelimesi geçmek durumunda. deli kelimesini çıkarıp psikolojik rahatsızlığı olan sözünü koy ve birdaha oku istersen...kafana göre..yani art niyetli iğrenç bir insan olduğumdan eminsin de sorduğum şeyleri gerçekten merak ediyor olma ihtimalim hiç mi aklına yatmıyor? deli kafası, xxx kafası, xxx ruh hali anlamında bir tabir. ilk defa duyuyor olmana ihtimal veremiyorum. burda yazılanların da doktora tezi ciddiyetinde olması zorunluluğu yok heralde. ayrıca bizim sülalede de deli var. fadime halam delirdi diyorum anlatırken..ve evet haklısın, azıcık saygı!! ve empati!! lütfen...
edit:gerçekten zaman kaybı olmuş..

halk arasında kullanılan herşeyin masumane olduğunu sanacak kadar toy olmana bağlıyorum o zaman bu yaklaşımını.
bu sorularının cevabı senin tabirinle "delirerek" bulmanı temenni ederim, ancak o zaman anlarsın hem neyi kastettiğimi, hem de o ardı sıra sorduğun saçma sapan soruların cevabını.
iyi günler.

www.eksisozluk.com

bizim köyde deliye deli derler. psikolojik rahatsızlık dediğin çok başka birşeydir şizofrenik deliden. sokakta gördüğün her insanın psikolojik bozuklukları var ama deli bi tane.

öyle bir kural yok, ama genelde bir bilimi ele aldığınızda uluslararası bütünlüğü olduğu için o bilimin terimleri değişmiyor. tıp bilimi zaten latince bazlı.

latince kaynaklı çoğu terim olduğu gibi kullanılır, pek değişmez.

eh almancada tıp terimleri de almanca, o yüzden hayır öyle bir kural yok.

belli olmaz belki de vardır google sadece translate olayına odaklanmıyor sonuçta şansımızı deneyelim.

biz işsiz mi kalalım yani? :) veya bunca yıldır boşa mı kasıyoduk yoksa?

öyle bir site de yok program da. en mantıklısı yine google translate.

paylasta biz cevirelim ?

hala uçan araba yok mu ya?

ehehe komik insanlar baya artmış. inancsiz deve teşekkür ederim iş başa düştü kendim çevirdim =)

tebrikler.

sanıyorum bağlantıları sağlam...

(bkz: yengeç burcu kadını)

yaşlı ama bence gayet güzel ve seksi. Sesi de çok tahrik ve tatmin edici :)

akıllı

gercekten seksi bi hatun. hele bi filmi vardi. sevisme sahnesi olan. enfesti.

kendini sergilemsini biliyor hanım abla. vucut kıvrımları olsun ses tonu olssun. tabi bunların en basında akıl var..

alah verdimi veriyor kardeşş..

yüksek mi?

marka standartlarının aktarılmasına odaklanın. (anlamının aktarımı zannımca)

orada "drive" yanılmıyorsam enerji veya dürtü anlamında kullanılmış.

drive için itki de denilebilir.
delivery of da bence uygulanma/gerçekleştirme gibi daha çok.

"marka standartlarının sağlanmasına..." gibi geldi.

türk tarihi mi? öfkeli yıllar olabilir.

yakın türkiye tarihi mi, yoksa yakın dünya tarihi mi? muhtemelen türkiye tarihinden söz ediyorsunuz ama yine de dünya tarihiyle de ilgilenirseniz diye söylemeden duramadım: oral sander'in 2 ciltlik siyasi tarih serisi nefistir. özellikle yakın tarih dediğiniz için ikinci cilt daha çok ilginizi çekecektir.

İlber ORTAYLI-Türkiye'nin Yakın Tarihi

İlber Ortaylı'nın kendi tuttuğu notlardan topladığı bir kitap. İçinde güzel analizler, değişik bilgiler var. Çok ayrıntılı ve geniş bilgiler içeren bir kitap değil. Bu yüzden konular hakkında hiç bilginiz yoksa verilen ayrıntıları, çarpıcı bilgileri yakalamanız mümkün değil. Önce bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi veren birkaç kitap okuyun, üstüne bunu okuyun.

Küller Altında Yakın Tarih ve Yakın Tarihin Kara Delikleri - Mustafa Armağan

atatürk'ün yaşamının anlatıldığı 10 ciltlik seriyi önerebilirim. (bkz: küçük anılarda büyük sırlar)

Malesef yakın tarih yok elimizde, çünkü belgeler yok.Bir 20 sene sonra okumayı denesen daha iyi..

kesinlikle (bkz: paradigmanın iflası)zürcher'in (bkz: modern türkiye'nin tarihi) de iyidir.

cevap veren herkese çok teşekürler. çok yardımcı oldunuz.

arıların kaybolması ile ilgili yazıları okuyun.

daha geçenlerde bi tanesini kemikli kaleci eldivenleri sağolsun tutarak pencereden dışarı attım, havada iki süzülüp bana doğru bi kamikaze dalışı vardı ki pencereyi kapadığımı anlayamaması yüzünden güm diye kafa göz cama girdi.

istanbul'da ben görmedim ama giresun'da bol miktarda görüyordum.

sıcakta (güneşte) pek çıkmaz, sabah akşam serinliğinde geziniyolar.

oy oy, ben hiç görmedim bunlardan hayatımda. anam nasıl bişiymiş o öyle.

şehirde görmedim ama kırsalda bol bol gördüm bu yaz.

giresun ordu da bol bol var, şehir merkezlerinde yok genellikle

geçen ankarada göördüm çlene kadarda görmek istemiyorum bir kerede mersinde görmüşdüm nesli tükenmedi yani

dalai lama mesela biraz öyle bi insan. sürekli mutluluk denemez belki ama dengeli diyebilirim bu tip kişiler için ve bence varlar.

Sıfır beklenti ile yaşayan bi insanı hayatta üzebilecek ne vardır mesela?
- sıfır beklenti ile yaşaması.

Ya da ne olursa olsun başına gelen hiç bir kötü şey için kendini üzmeyen, siktir et diyebilen bir insan düşünelim bu insan ne için üzülebilir ki?
- kaybedecek değerli bir şeyi olmadığı için.

+ sürekli olan bir şey, bulduğunuzda kaybetmek istemeyeceğiniz kadar değerli olur mu?

çünkü mutlu olmak herşeyin mükemmel olduğu anlamına gelmiyor. eksikliklerin ötesine bakmak anlamına geliyor, gelebiliyor. kişiye göre anlamının ne olduğuna da bağlı. hayatı tamamlayan şeylerden biri üzülmek de olsa gerek, o yüzden hep mutlu olmak bir eksiklik olabilir...

çünkü insan oğlu hep daha fazlasını ister ondan başka bi açıklaması yok.

@saiko haklı, sahip olduğundan fazlasını istemeyen insan zengindir demiş cicero, hep daha fazlasını istiyoruz çünkü. siktiret diyen insanda ister mutlaka ve istediği gün fakirleşir, mutluluğu kaybeder çünkü artık onunda bir amacı vardır.

yaşadığın coğrafyada ve dahil olduğun sistemin içinde böyle birşey imkansız. bence herşey alışkanlıktan ibarettir. eğer saçma sapan adet, görenek ve kurallarla hayatımızı zından etmek yerine her daim güzelliğe odaklanılan bir düşünce yapısına sahip olsaydık bu mümkün olurdu. doğulu abilerin de aslında yaptığı budur.