Bence güzel ama 260 tl vermezdim.
Lâkin artık marka diyebileceğimiz ayakkabıların fiyatları 200 ve üzeri olduğu için alınabilir.

fiyatı neyse ama rengi :(

İstediğini giymekte özgürsün tabii ama sordun diye söylüyorum (şimdi linç yiyeceğim) beyaz spor ayakkabı çok aşırı kıro duruyor bence. Açık gri vs. alsan daha kullanışlı olmaz mı?

ayakkabı güzel duruyor. rengi sana kalmış. benim diyeceğim o ki ön taraf şu süngerimsi yapı çok sağlam olmayabilir.
bir mağazada benzerini deneyebilirsen öneririm.

normalde de zor beğenirim ama 1000 yıl ömrüm olsa 1 saniye giymezdim.

bi boku beğenmem ama başıma bir şey gelmeyecekse de gelecekse de beğendim. ben de hayret ettim şu an.

Bence beyazligi sorun ben olsam disarda giymem

çok kro

çok kötü. bu paraya çok daha iyilerini bulursunuz, buluruz.

Etmez

bu mu basketbol ayakkabısı sdfafsa basketbolun ne olduğunu bilio musun

iki seçenek;

metroya binip oradan otobüse binmek
ya da direkt otobüse binmek

metrolu alternatif; goo.gl
direkt otobüs; goo.gl

direkt otobüs yok bildiğim. çayyolu metrosu açılınca kaldırdıydı melih.

metro ile göndereyim en iyisi.

Öncelikle sorunun tam cevabını bilmiyorum ancak; Bana da buradan birisi bi' cevabında söylemişti - şu linki; şahane birşey. i.melih yapmış güzel de yapmış;

map.ego.gov.tr

şuradan konumunu ve gideceğin yeri seçiyorsun o seni otobüs metro ve yürüme mesafeleriyle yönlendiriyor.


Ancak ben şimdi caddeye baktım da çok merkezi ve büyük bir caddeymiş. Yukarıdaki adresten genel olarak kontrol edilebilir onun dışında metro ümitköy durağında indikten sonra oraya giden ring illa vardır diye düşünüyorum. Merkezi bir yere benziyor çünkü.

villain bir insanın kendine yakışanı giymesi demektir.

1) kürşattan aklımda kalan tek şey tipi. koştuktan sonra darma duman olan saçı.

2) dizilerden: behzat ç'de memduh başgan ve ercüment çözer. neden çünkü kötü gibi değiller ama aslında kötüler. ne kadar saçma bir tez sundum ya.
filmlerden: yokmuş.

Klişelerden, her daim iyi olanlardan veya iyilere geçilen torpillerden nefret ediyorum çünkü bu gerçekçiliği bozuyor benim nazarımda. Ha, kötü adamlar için de mutlak kötülük işleniyor, onu da sevmiyorum.

1. Buna cevap veremiyorum çünkü öyle güçlü bir yer edinmedi hafızamda bu dizi her ne kadar zamanında çok izlesem de.

2a. Boş küme.
2b. Boş küme.

2- Hades (Selena)

1) valla kürşat bana çok yakışıklı ve çekici geliyordu. karakteri değil oyuncuyu beğendiğim için seviyordum sanırım.

2) savcı turgut. tecavüz olayına kadar puhahah ulan şerefsiz kerata diye izliyordum manyağı ama sonrasında diziyi asla izlemedim, karakterin akıbetini de bilmiyorum umarım hak ettiği cezayı bulmuştur adi mahluk.

tutkuluydu kürşat. ve mücadeleci..

aynı şeyi mesela erkan ağa'da da görebilirsin, o da çok başarılı bir karakterdi. duyguyu direkt veriyorlardı izleyiciye.

ultimate turk dizisi villain'i: kara melek (sanem celik)

herkeese sık sık olur

Evet çok oluyor, hatta yakın zamanda ben de sormak istiyordum. Bizim fark edemediğimiz bir şey bize o görüntüyü hatırlatıyor diye düşünüyorum. Benim genelde çok küçükken gördüğüm, bulunduğum ortamlar geliyor gözümün önüne. İlginç gerçekten.

Yav sana gene anı geliyormuş, ben bilmem kaç sene önce gördüğüm rüyalardan sahneler hatırlıyorum böyle alakasız bir anda. Kim bilir niye oluyor.

çağrışım denen şey tam olarak bu. illa köpek resmi görünce o köpek gelmiyor aklına, beyin bu kadar basit değil. bilinçaltının derinliklerinde senin farkında olmadığın bir çok veri birçok başka veriyi çağrıştırabiliyor.

"akla geliyor bazen rakıyla ankara"

bu sürekli olur bana. çok detaycı olabiliriz biz.

Evet elbette oluyor. Gözümüzün önüne gelen şey, farkında olmadığımız bir ayrıntı ile zihnimize kazınmış olabilir. Yine hatırlamanın gerçekleştiği an farkında olmadığımız bir ayrıntı o eski ayrıntıyla örtüşüp birden kafada böyle bir şimşek çakıyor olabilir. Mesel küçükken o balkonda boyama kitabını boyuyorken, o esnada yolda biri diğerine "Çevre Tiyatrosu neresi" diye sormuş olabilir, sorulan da "aha orası, önünde duruyo ne soruyosun" demiş olabilir. O diyalog o esnada dikkatini çekmiştir, kafanı kaldırıp tiyatroya bakmışsındır ve beyin fotoğrafı çekip bu verilerle birlikte depolamıştır. Şimdi fotoşokta renk seçerken küçük bir ayrıntı birden bu dosyayı açmış olabilir.

Beyin çok acayip çalışan bir mekanizma. Belki de bununla hiç alakası yoktur durumun. Sen işini yaparken beynin arka planda başka uygulamalarda geziyordur. Birden Facebook gibi "Bunu hatırlamak isteyebileceğini düşündük" diye çıkarıp önüne koymuş da olabilir.

Bana çok sık olur ama sıkıntılı olduğum, çaresiz hissettiğim zamanlarda ÇOK DAHA fazla olur. Belki beyin onları güzel/sakin/dingin/mutlu günler olarak görüyordur, özlem duyduğu veya umuda ihtiyacı olduğu için öyle anlarda daha çok ortaya çıkarıyordur.

Bir de bunun kısa vadeli olanlarını anlatayım. Arada bir telefona oyalanmalık yeni oyun yüklerim. O oyunu ilk oynadığımda etrafta kimin hangi cümlesini duyarsam duyayım beynimde mermer bloklara kazınır o cümleler. Sonraki her oynayışımda, üzerinden zaman bile geçmiş olsa, o cümleler kulaklarımda çınlar durur. Film repliği de olur, sepet sarkıtmış mahallenin bakkalına sipariş veren bir komşu da olur, fark etmez. Bak 2002 senesinde ben ortaokul ikinci sınıftayım, "iş teknik/eğitimi" adındaki o... derste hoca kilim dokuma ödevi vermiş. Biliyorsundur, çıtalardan bi tezgah yapılır, karşılıklı uçlar arasına çivi çakılıp aralarından ip geçirilir o iplere yün benzeri iplikler bağlanır halı yapılır. İşte ben o çok gerekli minyatür halımı yaparken, arkada Yedi Numara açıkmış. Vahit Emmi ile Zeliha Yenge yine çocuklarının olmamasından yakınıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam bir an Zeliha Yenge hamile diye ümitleniyorlar ama boş çıkıyor. O konuşma esnasında Vahit Emmi hayallerini anlatırken, "daamat adaylaruna dünyaaayu dar ederdüm!" diyor sesini incelte incelte. Sene 2018, üzerinden 16 yıl geçmiş, ama benim aklımdan hala çıkmadı bu. Soruyu okuyunca da direkt bunu hatırladım :)

ilk yazdığın ikisini biliyorum. ama iş görüşmeleri hakkında bilgim yok. biri bizim iş ortağı öteki de aynı bölgede çalışıyoruz ve bir arkadaşım çalışıyor.

Vampr?

www.multiplayerpiano.com

birlikte çalamazsınız çünkü ping diye bir şey var.

1 gun eskisehir’e gidebilirsiniz ama ankara’da da eglenirsiniz.
Hazir ankara’yi cok ozlemisken biraz tavsiye: eymir’e gidin guzel havada, yuruyun biraz.
Tunali’da dolasin sonra kitir’da bira&kokorec yapin.
Anitkabir’e gidn.
Ozcelik aspava’ya gidin, benim icin de bir soslu soganli yiyin.
Kitir cok tatli demis miydim?
Evet kitir’a gidin. :)

Kale
Kuğulu park
Müzeler -artık merak ettiklerinizi siz seçin-
Eymir
Aqua vega
Severseniz tiyatroya gidin gelmişken. Oradan da gençlik parkını gezin ardından da cermodernde söyle güzel bir sergiye gidin. Oy.

Ne yiyelim derseniz
Çiftlikte kokoreç
Mutlaka bir pide kebap yiyin istanbuldan geliyorsanız. Bi türlü beğenemedim istanbul pidelerini. Çünkü aspava.
Dönerciler var bir sürü meşhur. Şimdi detaylı yazardım da çok uykum var biraz üstün körü oldu kusura bakmayın artık.
onedio.com

olm kimse pavyon yazmamış
edit:oyuna çıkın :D

pavyon

müze seviyorsanız;
ptt pul müzesi
erimtan müzesi (özel müze, koleksiyonu gerçekten güzel)
mke silah ve teknoloji müzesi (kurtuluş savaşı dönemine dair objelerde var, binanın kendisi de şahane)
anadolu medeniyetleri müzesi

4.5 gün ankara için fazla olabilir. Bir gün eskişehire gidin bence. Ulustaki müzeleri gezin, samanpazarındaki antikacılar ilginizi çekiyorsa oralara da bakın. Ulusta gramofon cafeye gidip sonrasında hamamönüne yürüyebilirsiniz. Açıksa mta tabiat tarihi müzesine de gidebilirsiniz.

kimse dememiş hayret. beypazarına gidin kırk kat baklava yiyin. beypazarı kurusu ve maden suyu almadan dönmeyin.

Keçiören şelale-teleferik-Estergon Kalesi üçlüsünü ziyaret etmeden dönmeyin!

Castlevania ben beğenerek izledim 4 bölüm zaten.

Netflix benim tek olayım su an

(bkz: violet evergarden)

anichart.net

sezon animelerine buradan bakabilirsin.

myanimelist.net

Nanatsu no Taizai: Imashime no Fukkatsu

şiddetle tavsiye ederim.Heleki ilk sezonuda izlemiş isen tadından yenmiyor :)

nanatsu no taizai shounen kategorisinde favori animem olur. Olay örgüsü iyi işlenmiştir, hikaye gereksiz yerlere sapmaz. Çoğu salak shounen karakterinden farklı olarak burada karakterler aşklarını düzgünce ilan ederler.

karakter sayısı da fazladır. karakterlerin gecmis hikayeleri saglamdır.

Castlevania, nanatsu no taizai'yi izleyelim bakalım.

attack on titan ve one punch man'i izledim.

2 yumurta
600 gr labne
200 ml sıvı krema
1 su bardağı şeker
1 buçuk y.kaşığı nişasta
1 y.kaşığı un
Vanilya

Tabanı klasik yulaflı bisküvilerle de yapsam kendim de yapsam üstü için bu malzemeleri kullanıyorum. Bir de limonlu yapacaksam üst harcına limon kabuğu rendesi de ekliyorum.

www.nefisyemektarifleri.com

Mobilim ustte gonderdigim tarif ile iki kez yaptim. Videoyu izleye izleye. Mukemmel otesi oldu.

Dr oetkerin var ya o harika

Ykyt +1

Ben senelerdir yapiyorum bu tarifle herkes cok begeniyor. Ustune limonlu sos da yapabilirsin kendin keyfine kalmis artik. Yalniz ben labneyi Bim'in 300gr lik olan bi paketini koyuyorum yeterli oluyor. En onemli husus yakmadan pisirme kismi. Sık sık kontrol edin. Benim firinimda tarifteki pisirme suresi kisa geliyor mesela ben biraz daha uzun pisiriyorum. Gecen bi arkadasim yaparken yakmis hatta yapamadim senin gibi diyodu asdfghjkl tarif ayni halbuki :) Videolu anlatimi da bu youtu.be

Lahmacun.

pizza yiyorum genelde.

Şu an tereyağlı ve soğanlı bir hamburger olsa. üfff

pizza. hatta akşama söyleyeceğim.

Pizza

Kavurmalı kaşarlı pide.

Sipariş verecek olsam kumpir söylerdim tam şu an.

Pizza

ıslak hamburger

pizza

tercihim Boeuf bourguignon olurdu.

tavuklu pilav

adana

tacosking.com.tr

ankara'ya eylül ayında taşındım, haliyle şehri çok iyi bildiğimi söyleyemeyeceğim ve hatta belki ankaralılar "HAHAHAHA" deyu gülecek ama ben şahsen gölbaşı'nda bu konuda çok rahatım. ankara ve gazi üniversitelerinin kampüslerine yakın bir yerdeyim yalnız, çarşı tarafları klasik türk mahallesi gibi duruyor, oralarda problem olabilir sanırım.

benim kaldığım apartmanda aileler, hastane çalışanları ve öğrenciler var ağırlıklı olarak. mesela benim oturduğum kattaki herkes öğrenci. hepimizin evine sürekli olarak birileri gidip geliyor, sülalemiz raad. hadi ben erkek olduğum için sorun yaşamamış olayım, kattaki diğer üç dairenin ikisinde kızların kaldığından eminim, gelenin gidenin haddi hesabı yok. kendimi hiç olmadığım kadar rahat hissediyorum açıkçası burada - bunu tekirdağ'da doğup büyümüş (laiklik rulez), istanbul'da 5 sene yaşamış biri olarak söylüyorum.

merkeze uzak biraz tabii ama araban varsa 20 dakikada gidersin, yoksa da otobüs durağı 5 dakikalık yürüme mesafesinde. atlıyorum, en fazla 45 dakikada yine merkezdeyim. istanbul'da 1 saatte semtten çıkamadığım için ankara'nın trafiği, uzakları vs. hiç rahatsız etmiyor beni.

yerleşmeden önce çekiniyordum açıkçası. kimse iyi bir şey söylememişti gölbaşı hakkında neredeyse. şimdi kendimi silikon vadisi ya da akademgorodok tarzı bir yerdeymiş gibi hissediyorum. her yer öğrenci, akademisyen, doktor falan dolu. nefis.

umitkoy'de 40 daireli bi sitede 10 yildir oturuyorum. kimse kimseyi tanimiyor :D herkes calisan sabah cikip aksam gelior. insanlar saygili. umitkoy cayyolu konutkent yasamkent baglica taraflari boyle.
esatta 2 sene once bi ev bakmistik. evin onunde bi teyze oturuyordu, 40 tane soru sordu. valla ev de guzedi ama artik bu teyzelerle mahalle hayati baya baymis :)
merkeze yakin nezih semtler ayranci tunali ya da gop olabilir. gop'ta yabancilar da cok var. bahceli taraflari da iyidir ama iste apartmanindan apartmanina farkediyor. eski bi apartmanda emekliler eski ev sahipleri falan varsa ister istemez perde aralarindan gozetleme durumlari oluyor galiba hala.

eryaman, batıkent, komple çankaya bölgesi, bağlıca ve aklıma gelmeyen bir yerler. çok sorun olmuyor böyle yerlerde.

ama ben böyle dedim diye komple kolejde örneğin her apartman bunu sorun yapmayacak değil. kolejde evinde partileri veren insanlar da var, apartmana tanımadığı biri girince kovan apartman görevlileri de var.

o yüzden muhit değil spesifik bina numarası vermemiz lazım sana.

Yukari ayranci.

Yıllarca keçiörende yaşamış ailem, kız kardeşimin liseye başlayacağı çağ geldiğinde Çayyoluna taşındı. 10 sene olmuştur. Yollarında lüks arabası olan çocukların tuhaf hareketleri dışında mahallenin bir falsosu yok.

Bilkent harici her yerde sorun olur.

Gölbaşının neresi nezih la? Nezih diyince benim aklıma bahçelievler emek geliyor.

Çankaya bahçelievler. Belki mebusevler

dizi güncel tarihli çekiliyordu.

polislerde cok doner maas muhabbeti. hakettiklerinin altinda aliyorlar biraz

adamlar hergün meyhanedeydi para mı dayanır :)

dizi güncel tarihli gidiyordu ama parayı yetirebilen memur mu var zaten? harun'un maaş komple ailenin borçlarına falan gidiyordu. diğerleri de bir gün meyhane bir gün pavyon kasa kasa bira derken har vurup harman savuruyorlardı parayı.

dizi günceldi, geçmişi anlatmıyordu ama daha güzeli geldi aklıma.

arka sokaklar'da boğaz manzaralı dairede oturan engin başkomiser (ilker inanoğlu), memur maaşıyla geçinemediğinden yakınan bir görgü tanığına "memur maaşını bize mi anlatıyosun kardeşim" demişti asdasdfhjhkjl.

son yıllarda polis maaşları baya arttı. normal memur 4.000 alıyor diye biliyorum. ama bi 10 sene önce düşüktü, belki dizi o günlere atıfta bulunuyordur.

yoksa şuan polis hakim savcı maaşları felan asgari ücrete oranla çok çok iyi.

Ben de onlara oranla kıyasladım yoksa bazı durumlarda polisin maaşı az sayılabilir. Mesela bizim kurumda kadrolu işçi var. Günde 5 dakika falan çalışıyor doğal gazlı kaloriferi falan ayarlıyor 5500 falan alıyor.

Polis memuru ile komiser yrd, komiser, başkomiser, emn amiri vs çok fark etmez maaşı. Hatta 20 yıllık polis memuru 4-5 yıllık tek yıldız kom yrd'dan daha fazla kazanır. Müdürlerin de maaşı çok süper değil ama emeklilikte en azından yarıya inmiyor. Polis memuru ile amirlerin(akademi) en büyük farkı emekli maaşında ortaya çıkar.

Bir de çalışılan saate vurursan polis en az kazanan memur olabilir. Haftada 40 saat çalışan düz gih sınıfı ayda 3500 civarı kazanıyor iken haftada 70 saat çalışan polis 4000 kazanıyor. O 4000 de izin veya rapor durumlarında 3400 lere düşüyor.

Üstelik yaptığın iş fiziksel+zihinsel yoruculuğa sahip+can tehlikesi olan dünyanın en boktan işi.

Yani haklılar, polis maaşı saatine göre kötü. Ya daha az çalıştıracaksın, ya daha fazla vereceksin yoksa adil değil. Ama geçirirsin he, o kadar da olsun. Yoksa 80'ler benim memurum işini bilire döner önünü alamazsın.

kolluk kuvvetlerde: asker,polis,infaz koruma memuru... olarak 24 saat durumuna göre çalışır. yani 2.bir emre kadar kimse yerinden ayrılmasın derlerse bu arkadaşlar ayrılamaz. ayrıca bu arkadaşlara resmi tatil, dini tatil ayrımı yapılmaz çünkü nöbetleri vardır. en azından her tatil zamanında 4 günlük tatilde 1 gün nöbetleri vardır.

en önemli neden ise bu arkadaşların hayatlarını kaybetme riskleri diğer memur gruplarına göre daha fazladır. maaşları o yüzden az gelmektedir. sürekli bu sebepten yakınırlar. yapılması gereken ise daha kalifiye eleman alıp maaşları iyileştirilmelidir. yani göbekli polis dayı alacağına git bir italyan polislerine bak derler. adam 65 yaşında george clooney gibi karizma ve feet.

/Mikahakkinen
Polis dünyanın her yerinde göbeklidir. Göbekli polis işini bildiğinden sana gözükmez, önden gençleri salar:) 20 sene arabada oturunca o göbek illaki çıkar yapacak bir şey yok.

Kalifiye polis nerede var bilmiyorum da Türk Polisi çoğu yabancı polis teşkilatlarına eğitim vermiştir.

Sorun şu ki sen bir çalışandan iyi hizmet bekliyorsan o çalışanı haftada 70 saat küsür çalıştırmamalısın. Haftada 40 saat çalışması için de Türkiye gibi bir ülkede bu şiddet düzeyinde çok fazla polis lazım, ülke ekonomisi karşılayamaz.

Adamların yarısı üniversite mezunu mesele profesyonellik ise. Ama o kadar uzun saatler çalışınca kalite falan kalmıyor çünkü hayattan benziyorsun.

Bilmediğiniz konularda kalifiye değiller diye sallamadan önce biraz düşünün neden böyle diye.

@boş gezenin boş ustası bilmediğimi nereden biliyorsun? bende o sektörde çalışan bir kişiyim. benim görüşüm böyle senin görüşüne katılmak zorunda değilim. Türk polisi kalifiye falan değil. çoğu torpille bir yerlere gelmiş insanlar git araştır istiyorsan.

her şeyden önce şu kitabı oku

(bkz: tarih sümer'de başlar )

www.imdb.com

www.thegreatcourses.com

sadece sümer değil tüm antik mezopotamya için 2014 yazında 1 hafta boyunca ruh hastası gibi bunu izlemiştim. (torrentte arat vardır sanıyorum hala)

Bana sorarsan 850 lira değil, 5 lira kaybettin. 850 lira kazanmanın keyfini yaşadın 5 lira karşılığında. Sonra da kazandığını geri verdin, bitti gitti. Eğer arada sinir krizleri, öfke nöbetleri geçirmediysen, 850 lira şu dönemde sana ilaç gibi gelecek bir para değilse, tadını çıkardığını düşün ve sevin.

Yine de kumar oynamayın. Ocağınızı söndürür. Aman diyim. Milyonerseniz oynayın yine. Kontrolünüzü kaybetmeden.

bunu bir bağımlılık haline getirme, 170 kat para kazanıp belli bir miktarı cebine koymalıydın çünkü kar cebe yakışır.

bence artık oynama. çünkü biliyorum şu an "olm 850 lirayı tekrar kazanabilirim ben" kafasındasınç o iş öyle olmuyor.

"kumarda kazanmanın tek yolu kumar oynamamaktır."

5 lirayla 850 kazandiysan bi dahakine 5000le girsen demek ki voleyi vurmaman icten bile de sjjfdjdjjdjd şaka tabi ki, kumarin azı çoğu olmaz, kumar yozlastirir, kötüdür kakadir(sosyal mesaj has sent)

Uzulme, lazor +1

kazaninca zevke gelip hirsinin kurbani olmussun. her kazanmada kasani beslemelisin. paran 170 katina cikmis ama kasayi bosaltmissin.

uzulme, bir dahakine daha dikkatli ol ve kendini kaptirmdan oyna.

cevaplarınızı yazdığınız gün okumuştum ama tikleri yeni atıyorum kusura bakmayın. hepinize çok teşekkürler.

uyumadan önce odanı havalandır. gün içerisinde hafif yemekler ye.

soğukla aran iyiyse, hafif camı açık bırak, iyi örtün
yatmadan 3 saat önce yemek yemeyi bırak. bu konudan çok anlamam daha yazmıyorum.
4-7-8 nefes egzersizi var, uyku getiriyor.
uykuya dalabilmek için birtakım görselleri hayal et.
örneğin bir bilgisayar oyunu içerisindesin, düşmanla dövüşüyorsun. yeniyorsun yenisi geliyor. birkaç takım arkadaşın var. veya bir süperkahramansın, süpermensin. binaların üzerine çıkıp, aşağı iniyorsun. veya denizin üzerinde süzülüyorsun. veya rahat bir günü düşünüp, uykuya dalmak için o gün kanepede uzandığını hayal et.
bunun önemi kafanı serseri düşüncelerden uzak tutacaktır.
uyuyamayınca sinirin bozuluyorsa, buna hazırlıklı olmakta fayda var. bozuk sinir uykuyu zorlar. kalitesini gebertir.
yatış pozisyonunda rahat olanı bul. hangisinde en kolay nefes alabiliyorsan, uykuya dalabiliyorsan onunla devam et. ben sağıma dönüp uyuyabiliyorum sadece.
bacaklarının arasına bir yastık almayı dene.
uykun kaçarsa uzanarak kitap oku veya yan yatarak altyazılı bir şeyler izle.
telefondan yatmadan en kötü ihtimalle 1 saat önce vedalaş.
çok erken yatmamak için uykun gelince dışarı çıkıp 10 dk yürü veya balkona, cama çıkıp kısaca kendine gel.

Soru başlıkta ise geçmişten şu duyurunun aradığınız şey olabileceğini düşünüyorum ilişkilere dair: www.eksiduyuru.com

hiçbir arkadaşıma o kadar değer yüklemem, arkadaşlık kavramına derin anlamlar yüklemiyorum.

ölmem.

ölmem, zaten o kadar yakın bir arkadaşım yok

Arkadaş ve dost kavramları yakınlık farkını da belirtiyor.

Dost dediğin kimse yağlı ballı konuşmaz, acı söyler. Samimiyetine güvenirsin, yeri gelince fedakarlık yaparsın, yeri gelir sırrını paylaşırsın...

Dost diyeceğin kimsenin karakteri olgundur, etik değerleri vardır, ahlakı vardır.

Dostluk karşılıklıdır. Yani aynı kaliteleri senin de göstermen gerekir.

2018'de artık biri için ölmek, kendini feda etmek arabesk ve fazla duygusal. Normal şartlarda ne ben böyle bir şeyi bir başkasından isteyebilirim, ne de ben başkası için böyle şeyler yapabilirim. Buna rağmen zaten senin için ölürüm demenin de bir anlamı yoktur, yeri gelir de birini kurtarmak için kendini tehlikeye atarsan bu gerçek bir anlam taşır.

İkide birde, durduk yere tutup senin için canımı feda ederim diyen kimseyle yakınlaşmaktan ziyade uzaklaşabilirim.

ölmem. ama sevdiğim arkadaşlarım için yapamayacağım şey yoktur. zaten toplasan 2 kişi falan.

Hic bir insanogluna annem ve çocuğum dışında böyle değer yüklemem.

ölmem. hele şu her arkadaşına kardeşim diyen tiplere uyuzum. öz kardeşlerine bu kadar değer vermiyorlar.

Arkadaşlarıma asla bu kadar anlam yüklemem. Biri için ölürüm demek zor. Ama bir keresinde kardeşim gölet düşmüştü yüzme bilmiyor, o an suda çırpındığını görünce ben de hiç düşünmeden suya atladım. Öyle bir hissi sadece aileme hissederim yani.

arkadaş için ölmem ama dostum onun için ölmemem gerektiğini bana söyliyecek kadar adamdır.

hayır ne münasebet

Kadınların arkadaşlığa yaklaşımları zayıf. Önemseme.

Bak facebook'una, erkek arkadaşı vardır yahut evlenmiştir.

edit: cinsiyet fark ediyor.

önceden çok yakın olduğum insanlar ile yolda görünce birbirimize selam vermez hale geldik. cinsiyet fark etmiyor.

umursama.

klasik kezbanın teki. cinsiyet baya farkediyor bence.

kimse kusura bakmasın ama kesin net : cinsiyet.

Bazen insanlar öyle durumlarda selam vermekten kaçınabiliyor basit bir anksiyete sonucu.

Hemen kezbanlığa kadınlığa yormak gereksiz bence. Şunu şurda başkasının ağzından 1 paragrafta okuyup hmm kezban diye emin olmak nedir ya. Kesin net filan. Sanki kendisi yürüyen rasyonellik timsali. Aklınızı başınıza alın artık ne kadar gereksiz şeyler üzerinden nefret yayar oldunuz?

Zamana bırak.

Senin ilişkiden beklentilerine bağlı. Bence insanlar kendi beklentileri karşılanıyor mu diye düşünmek yerine karşı taraf beni seviyor mu yok hisleri ne ona takıyor boşuna. Bu baya gereksiz çünkü 1) başkasının hislerini asla tam olarak bilemezsin 2) bilsen ne olacak önemli olan sana ne hissettirdiği. Dolayısıyla biri beni seviyor olsa da ilgisizse dinlemiyorsa umrum dışıdır. Bu mantık dışında ilişkilerde tatminsizlik garanti bence.

bahsettiğin bu durum genelde simetrik olmuyor; ilişkilerde taraflardan biri her zaman daha fazla şey ifade ediyor, daha fazla şey gösteriyor, daha fazla şey istiyor, beklentileri de daha büyük, daha belirgin, daha "hayati". bu ilişkide de bu konum sana ait gibi gözükmekte.
sanki kontrol etmek istiyorsun, sevgiline karşı bir şeyler hissediyorsun ve bu yüzden önüne bir tepside nazikçe dilimlenmiş bir şekilde gelsin istiyorsun. hayatı dar etmek anlamında söylemiyorum. kafanda bir ideal var ve yaşadığın şey bu ideale uysun istiyorsun.
ama uymayabilir, muhtemelen de uymayacaktır: bunu aklında bulundur. yazdığın kadarıyla sana gayet olgunca ifade etmiş kendini hem. bir şey yapmayıp, zamana bırakmanda fayda var.

Zamana bırakabilirsin, fakat şu noktada sana dair bir heyecanı yok gibi görünüyor. Seni kaybedene kadar da olmayacaktır. Belki kaybederken de olmayacaktır.

Aşk zamanla artan bir şey değildir. Normal ilişkiler aşkla başlar, sevgi zamanla aşkın yerine oturur ve ilişkinin ömrü böyle uzar. Sizin ilişkinizde aşk yok. Bana bu kişinin çevresindeki en mantıklı adaysın diye düşündürttün. Bu kişi sana meşhur karikatürdeki 'bedava ve ekstra bir gıda' gözüyle bakıyor da olabilir.

1.bp.blogspot.com/-RFRZtwDRlOA/T_YNQGPZi9I/AAAAAAABHf4/sEydEcCD_Tg/s640/ıb.jpg

Yani seni sevmesi bir tarafa ideal bir ilişkide sana aşık da olması gerekir. Çünkü sevgi bir arkadaşa duyulabilir, bir yemeği de sevebilir. Senin farkın nerede?

Bunun dışında maddi manevi sömürüldüğünü düşündüğün başka davranışları var mı?

Özetle insan elinin altındaki için çabalamayı bırakır, sen de böyle bir duruma düşmüşsün.

Sömürüldüğünü düşündüğün noktada muhtemelen sömürülüyorsun.

Kolay gelsin

benden bitane daha varmış.

yapman gereken şey beklemek. fakat beklerken kendini geri çekmemen lazım. yani "o ne zaman isterse o zaman" kafasına girersen o da senden uzaklaşır.

içinden geldiğinde istediğini söyle istediğini yap. yaptıkların şeylerin belki çok küçük bir yüzdeliğinin geri dönüşünü alacaksın. ama olsun. sonra beklemediğin bir gün o yapmaya başlayacak sonra dünyanın en mutlu insanı olursun.

beklentilerinin seni üzmesine izin verme.

bir de "artık çocuk değiliz susarak da konuşabiliriz"

Aşkın 5 Dili diye bir kitap var. Orada dediğine göre insanlar aşağıdaki kriterlerden en güçlü ikis hangisiyse ona göre öyle severlermiş.
1. Dokunma: Kişi öıncıklaya mıncıklaya sever ve sevilmek ister.
2. Olumlama kelimeleri: Kişi sürekli sevildiği ile ilgili şeyler duymak veya sevdiğini söylemek ister
3. Kaliteli zaman: Kişi birlikte çok zaman geçirmek ister. Örmeğin, “Bu ne, haftada üç kere görüşmek kime yeter” gibi isyanlarda bulunur.
4. Hediye: Kişi sevdiğine hediyelerle ilgisini gösterir ve hediye bekler.
5. Hizmet/yardım hareketleri: Kişi sevgilisine sürekli bir şeyler yapmak ister, kendisine de bir şeyler yapılmasını bekler. (Ör. Sana kek yaptım, atkı ördüm)

Bir grup çalışmasında bizi en çok yansıtan iki taneyi istediler ve bir de sevgilimiz varsa onun iki tanesini de seçmemizi istediler. Sevgililerde o iki tane eşleşmiyorsa “”Acaba beni sevmiyor mu” soruları çok olurmuş. Örneğin, “Bana dokunmak istemiyor, sevmiyor mu” soruları.

Sevgiliyi tanıdıkça insan “O şunu sever, şunu sevmez” diyebiliyor ve hangisine ağırlık verdiğini biliyor. Örneğin, belki sürekli “Seni seviyorum” demiyordur da, sana sürekli bir şeyler yapıyordur. Bunların cevapları da zamanla ve tanıdıkça verileniliyor. Hiçbiri yoksa ya da hepsi yarım ağızla ve şevksizse o zaman telaşlanırdım ben ama benim beklediğim bir şeyi başka şekilde kompanse ediyor ve böyle olduğunda mutlu oluyorsa “O da öyle” diyrbilirim o zaman. Bunun cevabını da zaman veriyor. Tabii bu da kesin bir algoritma değil, %100 çalışan bir yöntem değil. Bunları formülize etmek de anlamlı değil bence ama en azından güzel bir yol haritası sunuyor. Böyle durumlarda içgüdülerime güveniyorum ve zamanın fikrimi oluşturmasını bekliyorum.

tuzlu olduğu için böbreklere zarar. su iç bol.

yakar o çok ya gece falan. istemeseniz de su içirir zaten, için bol bol.

Karaciğer yağlanması yapar

susamasan dahi su iç.

ilke basit: her şeyin fazlası zarar.

turşunun ne kadar fazlası zarar bilmiyorum, ana asidik ve arkadaşların dediği gibi tuzlu. Sürekli ye ama az az ye. Bir zararı olmaz bu durumda.

Bağırsaklara faydalı bi şey diye biliyorum, sindirim için iyi yani. Ama fazlası zarardır elbette

Sivilce de yapar bildiğim.

Ama kışın bol bol özellikle lahana turşusu tavsiye ediyor doktorlar. Osman Müftüoğlu'ndan dinlediğimi net hatırlıyorum. Karatay ve Küçükusta da söylemişti diye hatırlıyorum emin olmamakla birlikte

Michael Ende-Momo

O yaşlardaki her çocuğa hediye edilmeli.

Momo +1

bu jazzopedie'yi ilk defa dinledim pek hoşuma gitmedi açıkçası.
besteci adı istemiyorsun ama tüm parçaları istediğin gibi bence. yiruma.

www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Gymnopedie değil mi bu parçanın adı? Bir de gnossienne var, ikisini de çok severim.

gymnopedie değil, farklılıklar var. jazzopedie olmuş :D

Max richter
agnes obel

open.spotify.com

Sayılmaz canımmmm hiç sayılır mı?
Aynen devam et. Ama 1000 yetmeyebilir kıza, biraz arttır. Elini korkak alıştırma.

Bensiz yapamıyor kız demişsin ya bende olsam sensiz yapamazdım :) Koşarak uzaklaş kardeşim.

yahu güldüm trollük mü yapıyorsun gerçek mi anlayamadım valla.

Tabi ki kullanıyor 2 ay sonra 1 gün geciktir parayı bak neler söylüyor.

bence troll.

Serin hikaye kardes.
Ama bence ona 20-25 gibi gitmesi lazim.

akbil ve sodexo da verseydin, yapmışken tam yap karşim, nasıl sevgilisin, kınıyorum seni

paran için kullanmıyor paran için seviyor o yüzden sevmiyormuş gibi sinyal alamıyorsun. para yedirmeyi kes bi de öyle bak.

evlenince bunu her erkek yapıyor eheh

yol yemek ssk performansa bağlı primde ver. bunlar olmadan çok durmaz o sende.

Ayrıl coco.
Yok bu o değilmiş pardon.

i.hizliresim.com

Erkek halimle gerekirse kızdan ayrılırsan ben sevgilin olurum diyorum.

Kullanmak ne az kelime resmen enayi yerine koyuyor.

"bende olsam sensiz yapamazdım :) " +1500

Hahahah iyi güldüm valla ya :)

Gerçekten gökten akıl mantık yağsa şemsiye açacak tip var sizde. Böyle devam.

Ne hayatlar var be.Birak kiyafet aldirmayi 100 tl borc isteyemem sevgilimden. Baskan arada evlilik yok bisi yok,napiyonuz siz ya? Hadi arada hediye babında bişiler alırsın da bu baa abartı olmuş.Yavastan kes bakalim muslugu sevgi devam etcek mi?

Ayda 1000 1000 arabaya girsin kız, dökülen paraya acıdım valla

Ahaha aynen devam. Şu durumda her şey müstahak görünüyor.

ah benim saf hemcinsim.

doğru tahmin etmişsin. seni kullanıyor. zaman kaybediyorsun.

kızla alışverişe çıkmayınca arkadaşlarıyla çıkacak büyük ihtimalle çünkü başkasından fikir almadan alışveriş yapamıyor anladığım kadarıyla.. bu durumda yanında hesabı ödeyecek biri olmadığı için yediğini, içtiğini kendi ödeyecek. üstüne alışveriş de eklenince 1000 lira yetmez. maaşa, harçlığa, kızın aylık kullanma bedeli neyse adı işte ona 1000 lira + yemek şeklinde düzenleme yap bence.

Yol harcırahı ve aylık setcard da yükle sen de onu elemanın olarak kullan. Maaş boşa gitmesin :)))

Hayır be, nerden çıkartıyorsun böyle şeyleri. Ritüel ilişki süreçleri hep bunlar herkes bu yollardan geçti. Ne ayıp şey bunları konuşmak.

aliexpressten çinli getirirsin direkt.

sigortasını ödemeyi unutma dostum

Muamelem iyi degildir herhalde emin degilim ama kiz arkadasiniz olarak nisan basi baslayabilirim.

Merhaba. Aylık geliriniz ne kadar? Bir noktada bu da önemli. 50bin mi 2200mü?

Kız kötü niyetli o kesin ama acaba ne kadar kötü niyetli?

Ben hesabı ödemeye yanaşmayan hatunla yollarımı direkt ayırıyorum

süpersin dostum. sigortasını yatırmayı ve araba kiralamayı unutma. ayrıca bireysel emeklilik hesabı aç ve her ay düzenli olarak para yatır.

trolse komik, gercekse daha komik :)

tüh sigortasını unutma demeye gelmiştim benden önce yapmışlar espiriyi :(

Sen de bana aylık bin lira bağlasan ben de seni seviyormuş gibi davranırım.

yol+yemek var bi de sigortasını yap tamam olsun. :)))

trolse komik, gerçekse daha komik cidden.. vay arkadaş..

aylık 1000 tl'ye sarılıp uyumak fazla değil bence.

Agir troll.

düşündüm de yok troll mu:)

Soru belki troll sorusu ama tepkiler tam bir ikiyüzlülük örneği

+1 for day to break
Ayda 1000 liraya gezme dolaşma, sarılma, sohbet etme, sinemaya gitme ve sarılıp uyuma çoook ucuz. Seksi katmıyorum bile.

Bir de karşısındaki öğrenci ile kendi çalışan halini karşılaştıran arkadaşlara tavsiyem: öğrenci halinizle karşılaştırın :)

Sonuç olarak yanında mutluysan ve keyif alıyorsan paranın hesabını yapma, kız seni kullansa da yapma

meriçlik çok iş zor arkadaşlar. herkese ikiyüzlü derken kendi verdiği cevaba bakmayan insanlara hitaben.

biraz param var deyip, buradan dusururum diye ne senaryolar boyle :D

aileler tanışsın söz keselim de, yanaşmazsa kullanıyor. yanaşırsa daa... sözü kesin bakarsın işte. sende hata, baştan ilişkini bunun etrafında kurmuşsun, şimdi de kuruntuya düşüyosun.

büyük konuşmak gibi olmasın ama kocam kişisinden bile makyaj/giyim ihtiyaçlarım için para istemek gururuma dokunur.

archive.ismmmo.org.tr


5 yıl

tc kimlik numarasının son hanesi

0 ise 6'sında
2 ise 7'sinde
4 ise 8'inde
6 ise 9'unda
8 ise 10'unda yatar.

6sında yatması lazımdı işte bana yatmamış

www.kyk.gov.tr

ilk fotoğraf telefon ama ikincisi değil. lightroom ve snapseed isimli uygulamalarda eskitme-grenleme-soldurma ayarları var güzel. lightroom'un soldurması daha başarılı olabilir hatta.

lightroom abicim.

kontrastı arttırıp fade atıyosun biraz, biraz da satürasyonu düşürüp warmth'ı arttırmış olabilir.

bi de değişik bi gren filtresi kullanmış, az pozlanmış analog fotoğrafları sonradan açtığında çıkan sonuçlara benzemiş genel olarak.

Ender oyunları

yaşlı adamın savaşı diye bir seri var, dört kitap, çok karmaşık değildi. sürükleyici bir kitaptı.

Başka bi duyurudan cevabımı copy paste yapıyorum:


+percy jackson serisi ve aynı yazarın diğer mitoloji serileri
+ulyssess moore serisi(harikadır mutlaka okusun)
+talihsiz serüvenler dizisi(bu da harikadır hatta netflixte dizisi var şu an)
+bu kitabın adı sır kitabıyla başlayan bi seri var ilk 3 kitabını okuyabilmiştim ama o da iyidir
+erkekse ve futbol seviyosa vahşiler futbol takımı(gerçi bunu 10 yaşında falan okudum bi tık küçük gelebilir ama eğlenceli bi seri)
+tomas brezina'nın bilimum kitabı, şu an coğrafya ve ülkeler konusunda deli gibi bilgi sahibiysem ilk tohumları onun kitaplarından başlıyor

şu an aklıma gelenler bunlar

edit: 1-2 yıl sonra da(gerçi şu an da olabilir belki çocuklar erken büyüyor artık) açlık oyunlarını okuyabilir.

şirketinizin bu pozisyon için düşündüğü rakam ile ortak mutabakat sağlayabiliriz diye düşünüyorum derseniz işi kapabilirsiniz.

Ben istediğim rakamı yazdım 500 tl aşağı çektiler. Ama bi hafta düşünmüşler bu herif bu para eder mi diye.

Istediğin rakamı yaz görüşme olumlu geçerse zaten kafalarındaki ücrete seni çekmeye çalışırlar

"Kurumsal" firmalar teklif aşamasında bordro da isteyebiliyorlar, ve piyasada üç aşağı beş yukarı pozisyonlar bazında genel bir bilgi vardır, bu nedenle maaşınız x iken siz y istiyorsanız evet bu bilinebilir. Bu y rakamı x'in ve piyasanın çok üzerindeyse elenmenize de neden olabilir. (Ancak anlaşılabilir bir fark ise, evet, bu konuda geribildirim alabiliyorsunuz) "Beklentim y, ancak uyum sağlarım" denebilir. Zaten örneğin a-b bandındaki 2 yıllık bir uzman yrd. için kimse bandı aşarak c'ye taşıyacak bir teklifte bulunmayacaktır. Tersi de geçerli bence, eğer aradıkları aday sizseniz zaten kurumsal bir firmada deneyiminize yakın standard bir rakam gibi teklif alabilirsiniz- eğer sektör bazında vb çok farklı istisnalar yoksa.

PS. İK'cı değilim -olmak da istemem :) Yorumlarım genel.

hem gündemin ağırlığı, hem haberlerin clikcbait başlıkları, kötü görsellleri, özensizlikleri nedeniyle haber sitelerine girmiyorum.

-bianet günlük e-posta bülteni
-twitter'da takip ettiğim kişilerin politika, gündem, sanat vb. konularda paylaştıkları üzerinden direk yazılara gidiyorum. k24, artı gerçek, gazete duvar ağırlıklı olabiliyor yazılar.

kafka okur, bavul, ot dergisi vs yazili olanlardan. her telden bir seyler var bunlarda. genelde insanlarin hayat oykuleri, siir, biraz tarih..

sozcu, sputnik (ingilizce, turkce ve diger versiyonlari..), diken, agos gazetesi, bbc.news, new york times, der spigel, mirror... farkli bakis acilari gormek istiyorum. ee neden milliyet, vatan vs okumuyorsun diyebilirsin ki bunlarda bakis acisi, dusunce yok, hicbir sey yok.

Magma basılı olarak okuyorum.
Populer Science, Atlas, National Geographic Dergilik üzerinden okuyorum.
Bilim ve Teknik dijital dergi abonesiyim.
Gazete pek okumuyorum. Ama hafta sonları dergilik uzerinden okuyorum.
Saydıgım dergilerin içeriklerini çok seviyorum.

Sokrates- düşünen spor dergisi sloganları var. Caner eler için takip etmeye başladım. Biraz ucundan spor seviyorsanız kesinlikle okunması ve takip edilmesi gerekiyor.

gececi

socrates +1

daha önce aynı tarz bi duyuruda da yazmıştım, çok kaliteli bir dergi.

gazete olarak, evde birgün okunduğu için alıp göz atıyorum arada, twitterda da t24, bbc türkçe ve birgün takip ediyorum. bunlarda clickbait pek olmuyor.

Psikeart

Her sayinin bir teması var ve o temayi her alanda didik didik yazdiklari icin cok seviyorum, edebiyatta, tiyatroda, sinemada, tıpta, resimde vb.

yakit tipi dizel mi?

Dizelse kurum gibi gozukuyor. Yada enjektor pompa elektronik sistemler sirayla bakilmali.

direkt bir tamirciye git. bujilerden başla elektrik ölçümünden çık

Araç dizel mi? Dizelse kızdırma bujilerini kontrol ettirin.

Benzinli ise bujiler ve enjeksiyon/karbiratör gözdenn geçirilmeli.

Mevsime uygun motor yağı kullanılması bir nebze işe yarayabilir.

araç benzinli arkadaşlar.

masrafı çok olur mu acaba? pek anlamıyorum.

Araç benzinli ise ve lpg varsa lpg de çalıştırmak zor olur soğukta.

Arabayı vurdurmayı dene.

bullet in the head - ratm (they say jump ya say how high)

edit: earl greyhound - shotgun

shawn james & shapeshifters - the number of the beast

metallica - (minus) human

puscifer - the rapture (fear is a mind killa mix)

puscifer - undertaker (renholder mix)

buckethead - malbert's strut

buckethead - alone the river bank

osi - blood

osi - go

riverside - celebrity touch

moğollar - ıssızlığın ortasında

midlake - core of nature

edit 2: gorillaz - clint eastwood

Icinde ask var ama temasi ask degil.

"They sentenced me to twenty years of boredom for trying to change the system from within."

open.spotify.com

Pull me under - Dream Theater

bruno mars - the lazy song

"Oh father, tell me, do we get what we deserve?
Oh we get what we deserve..."

open.spotify.com

yeni bir collaborative playlist açıp linki paylaşabilirsin burada, eklenenlerden beğendiklerini kendi listene alırsın.

kfko dinleyen biri harika. ağladım.

Long Train Runnin'
The Cardigans - Carnival
Dan Owen-Hideaway
Cake-The Distance
Yedinci Ev- Sarhoşum
Gorillaz-Saturn Barz
Dandadan-Hayaletler
123-Binalar
Gevende-Vigeland
Skrillex-Make It Bun Dem
Kamufle&Eskiz-Sallan Yuvarlan
Büyük Ev Ablukada-Benim kafam siktirmiş gitmiş
Böbrek Soundsystem-Ekmek Lucky
Son Feci Bisiklet-Reklamlar
Radansa-Eve Gideyim
G-Eazy-Guala
Wax Poetic-Girl
Yüzyüzeyken Konuşuruz-Bodrum
Can Kazaz-Öğrenmemek Ayıp

Adamlar'a ve Neyse'ye bakabilirsiniz.

open.spotify.com
open.spotify.com

yeni bir collaborative playlist +1, her keşif duyurusu açılınca niyetlenip üşeniyorum. biri açsın da şöyle kolektif bir şey yapalım ya.

Böyle durumlarda kimseye etmem şikayet dinleyip sakinleşiyoruz. Cuk oturuyor da kendileri.

kağıda yazmak sonra da yırtıp atmak çok etkili oluyor. :) ayrıca yarın yeni bir gün olacak diye içinizden düşününce motivasyonu arttrıyor. her şey geçiyor çok da şaapmamak lazım.

Benim 3 tane derdim var o şekilde kimselere söyleyemediğim. Ne yapıyorum peki? Hiçbir şey.

Duyuruya yazarım. Kablelvukuya anlatmam ama o anlamaz ne anlatacam.

Çok var öyle düşüncelerim. Ama öyle ya da böyle bir yerde fazla vakit geçirince, örneğin burada, yine anlatamadığım dertlerim, düşüncelerim oluyor çünkü yine etiketlemelerden, yargılardan kaçamıyorsun. Anlatmaya karar versen bile kırpıp anlatıyorsun, bu sefer de tam anlamıyla içini açmamış oluyorsun. Mesele de kafanda hala tam açıklığa kavuşmamış ya da bir noktadan kafanda yer etmiş oluyor. Sadece dert konusunda değil, hayatta genel olarak hepimizi rahatlatacak bir alıntı vardı Peyami Safa'nın Fatih-Harbiye romanında. Kaba taslak olarak da şöyleydi:
-Halbuki karşı tarafı tam anlamıyla dinlesek, ama kendi düşüncelerimizi, yargılarımızı ve eleştirilerimizi bir yana bırakarak dinlesek her şey ne güzel olacak.

Şu an var öyle bisıkıntım. Kimseye söyleyemiyorum. Hatunla ilgili.

öncelikle: Jay-z 99 problems : youtu.be

Sıkı bir yumruk gibi içimde tutuyorum.

Hatun problemleri? güldürmeyin.

Olay hatunla ilgili. Kendi de bilmiyor.

Var anlatmıyorum kimseye.

evet. söylemem. çekiyorum derdimi napayım...

valla anlattığın zaman genelde arkadaş kısmıysa yüzüne farklı konuşup arkandan dedikodu yapabiliyor. o yuzden çok yakının değilse güvenme. ailene anlatabilirsin kardeşine falan ona da anlatamıyorsan sürekli böyleyse ve kafana takıyorsan bence psikologa git büyümeden çöz derdini

ortama niye maruz kalıyorsunuz ki? kalmayın, dedikodu yapılan ortamdan uzaklaşın. zorla sizi tutmuyorlar ya?

açık ofisse mecburen maruz kalıyordur. ya ofisler hep böyle. :(

kulaklık takıp müzik dinliyoruz

Aynen şöyle söyleyin;

izl.sn

kedili video aç, izlet.

Eger yapabiliyorsan o kisiler hakkinda duydugun dedikodulari onlarin yüzüne vur. :D

Birbirlerini yesin dursunlar :)

Yapabiliyorsan kulaklik takip isine bak, kendini izole etmeye calis.
Bir de böyle bir ortamdan tanistigin insanlarla is disinda görüsme. Facebook, instagram veya diger sosyal medya kanallarindan ekleme ve seninle ilgili sorduklari sorulara hep belli belirsiz yuvarlak cevaplar ver.

torrentte falan vardır hala da spotify/youtube varken uzun zamandır girmedim o işlere.

o iş bitmedi ama ben spotifya geçtim sadece arabaya cd çekerken kullanıyorum. onun içinde malum siteler hala var ASİMP3 ne güzel sitedir.

yerli mobilya fabrikaları online satış yapmıyor maalesef. en azından home tarzında yok. bi iki tane var onlar da ikea'nın üzerinde fiyatlı satış yapıyor ve sistemin sağlıklı çalıştığını düşünmüyorum.

ben sana indirimde olan ve önümüzdeki günlerde bu indirimlerin biteceği mağazaları sayayım

enza
tepe home
doğtaş

kelebek'te baya güzel şeyler var. eskisi gibi değil. ama bi ayı buluyor teslimatı.
kadıköyde de berberoğlu mobilya'ya beğendiğiniz bi ürünü yaptırabilirsiniz. ürünün fotoğrafıyla gidin, istediğiniz ölçüleri özellikleri söyleyin, size fiyat verecekler. gerisi size kalmış.

masko ya git

iyi şeyler bitmez ki demeyi çok isterdim ama

"ve bazen iyi şeyler biter ki daha iyileri başlayabilsin"

başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır. iyi yahut kötü bitmesi ise tamamen sana bağlı.

@blue serenity, hahah oraya nasıl bağladın ya. Gönül işi değil demiştim oysa ki.

Yüksek lisans tez aşamasındayım ve maalesef sakız gibi uzadı 1 sene oldu ve ben çok bunaldım, yoruldum. Çalışamayıp çok vakit kaybettim dönem dönem. Ve şimdi salı sunum var ancak benim bütün çalışmalarım yarım yamalak, hiç memnun değilim bu aşamada bu materyalle. Çok daralıyorum son haftalarda o yüzden böyle bir dert yandım burada.

tuhaf karşılanmaz. ne kadar iyi/kötü karşılanacağı karşı tarafın ilgisine göre değişir.

Yoo

içebilir miyiz - yanlış
içelim mi - doğru

doğal davranırsan garip karşılanınca durumu toplaman da kolay olur, karşı tarafın yapay görmeyip akışa dahil olması da...

Ben tuhaf karşılarım. Böyle damdan düşer gibi söylenen her şeyi garip karşılıyorum ben.

Damdan düşer gibi mi ??? Yoo adamla az cok muhabbetimiz var üstelik tek konuştuğu kız benim.
Bence şansım var gibi ama bilemedim erkek kafası nasıl çalışır bu tekliflere?

erkek olumlu bakar bence sorun olmaz
tek konuştuğu kız da sensen hayli hayli kabul etmesi lazım.

Muhabbetin varsa niye kahve içebilir miyiz diyorsun ki? Dersten sonra vaktin varsa bir şeyler içelim de. Erkeğin kafası karşıdaki kızın çekiciliğine bağlı olarak çalışır. Beğenmediğim bir tarzdaki bir kız kahve içebilir miyiz dese hayır derim.

"canım kahve çekti gel kahve içelim" de.Evet yada hayır noktasına getirme.Benimle çıkarmısın tonunda olmasın.Doğal olsun

Cektiysw cekti emenike git ić demez mi ?
Bana biri gelse boyle hoslaniuorsam kabul edrim hoslanmazsam git kendin ic der gecerimm herhalde.
Bunda o kafa yok.
Firsattan istifade edemez.
Suzme odun.
Ulan kiz sana instagramdan istek atmis mesaj da atmış devam et yurusune .
Yok anam yok valla bu erkek milletini anlayana kadar ömrüm biter.

Tarif ettiğin adam imalardan anlamaz muhtemelen. O yüzden düğmelerine basıp durursan bozarsın.

Kahveye çağırınca önce birileriyle görüşüp görüşmediğini sor. Zemin müsaitse ona dair bir gözleminden bahset, bu gözleme bağlayarak senden hoşlandım de. Nedir seni ona çeken?

Sonrasında sen ne hissediyorsun diye duygularını sorabilirsin, muhtemelen duygularını da açıklayamaz, bocalar. Konuşmasından onun da sende gönlünün olduğu alt metnini çıkarıyorsan bunları zamana bırakıp ileride yakınlaşmak üzere bu konuyu kapatıp başka daha az gergin konulara geçebilirsiniz ya da yan yana oturup başkalarını yargılamaya başlayabilirsiniz...

Muhabbeti 4 saate uzatıp uzatmamak size kalmış. Tadında bırakıp evlere dağılırsanız mesaj vs devreye girebilir. Ne kadar az kasılırsanız o kadar az tükenirsiniz.

Ertesinde ortaklaştığınız konuları tespit edip özellikle bu konularda birlikte zaman geçirebilirsiniz...

"Ben kahve içmeye gidiyorum, sen de gelsene" diyerek sorun bence.Teklif etmeyin. O gelmese de gidip kahve için. :)

Yo

turkuaz veya sopiro. burada ben cok seks yaparim diye takilip yo karsilamaz falan diyenlere aldanmayin. tr icin konusuyoruz boyle birsey erkegin gotu her halukarda kaldirir. sonra zaten kolay elde edebildigine ilgisi azalir.

bence o zaten sizin ilginizi hafifce hissetmistir. bu kadari iyi. abartmaya gerek yok. dedigim gibi turkuaz veya sopiro.

daha bilgili abilerimiz gelir şimdi ama. bildiğim kadarıyla en son yüksek lisanstan sonra 1 sene tecil hakkın var. doktorayı bozdurma öteki program kesinleşince bozdur.

www.dunyagoz.com

bu tipe güvenmiycen de kime güvencen? yaklaşık 9 senedir giderim çok severim. bizim ailede 3 kişiyi ameliyat etti katarakt vb operasyonlarda herkes memnun.

fakat maddi durumu yeni okudum ben. emekli bir aile bireyi üzerinde ise kişi dünya göz daha ucuza geliyor çoğu yerden.

kitap hiçbir işe yaramıyor maalsef ama ben şunu denemiştim güzel.

www.idefix.com

endustri muhendisligi en rahati olur. yukselme falan da demissiniz zaten en uygunu o bence. matematik ogrenirseniz halledersiniz

işletme müh diye bir bölüm çıkmıştı, o da olabilir.

endüstri mühendisliği? rahat?

diferansiyel denklemler
yöneylem araştırması
lineer cebir
istatistik

en basitinden aklıma gelenler. bunlar böyle bi matematik altyapısı olmadan geçebileceğin kolay dersler değil. ne analar ağladı o yöneylem araştırması dersi için.

işletme mühendisliği=endüstri mühendisliği.

mühendislik okumak istiyorsan matematik bilginin iyi ve analitik düşüncenin kuvvetli olması lazım.

hırslı bi insanım hallederim diyorsan endüstri mühendisliği çok iyi olur.

3 ana mühendislik ve onların türevleri: elektrik - makine - inşaat
zamanı geçmiş ama zorlayanlar: kimya - jeoloji - jeofizik - maden

bunlar dışındakilerin hemen hepsi

endüstriye kolay diyorlar. ziraat olabilir de ben de matematik sıfır.

Mühendislik bölümlerinin zorluğu okula göre büyük değişkenlik gösterir. Aynı bölüm için konuşursak bir okulda girersin, yaşıtların çocuk sahibi olur, sen hala okursun. Diğer bir okulda aynı bölümde neredeyse herkes 4 senede mezun olur.

Bölümden önce okulu kolay seç.

okul seçme şansım yok bursadayım ve sadece uludağ üni var

şunlar güzel bence. ne kadar benzer, tartışılır tabii.

I feel it coming ve starboy - weeknd & daft punk
high - lighthouse family
get lucky ve lose yourself to dance - pharrell williams&daft punk


daha eskilerden

enjoy the silence - depeche mode
wonderful life - black
over the rainbow - israel kamakawiwo'ole

feel good inc. - gorillaz

jax jones - instruction

C2C
Glass Animals

Son dönemden Portugal The Man - Feel It Still ile yine Bruno Mars’ın Finesse’i eğlenceli.

yeni şöför olarak ben sizin yerinizde olsam 15 bine araba alıp binmezdim. O fiyata alacağınız arabanın artık ahı gitmiş vahı kalmış olacak. Şöförlüğünüz de yoksa canınızdan olma ihtimaliniz çok fazla. Paranız varsa fiyatı biraz daha artırın derim. Yoksa almayın.

eski kasa toyota corolla düşünebilirsin

Taksi cikmasi araba alabilirsiniz. Acemi oldugunuz icin zaten hiz yapmazsiniz. Caninizin cok tehlikeye girecegini dusunmuyorum. Satarken biraz zarar edersiniz o kadar.

Palio olabilir.

Fiesta

Vosvos

çaya karanfil atarım hep. o karanfil gün gelir bıyıklarımda takılı kalır ve kablelvuku a.k.a. karanfil bıyık olur.

Evet
27

ben şahsen artık öyleyim. sinirlenip geçiyorum en fazla. yaş 25

daha çok salak olduklarını düşünüyorum.

ben 25 yaşındayım da bizim ve daha büyük neslin de kayda değer bir politizasyonunu görmedim. hiçbir fark göremiyorum. öncekiler de apolitik ve benciydi, sonrakiler de öyle olacak.

bir fark göremiyorum. 27.

Benden sonraki, onceki veya kendi neslimin neyi nasil yaptigiyla cok ilgilenmiyorum, merakta etmiyorum.
25

@doxanikee +1

ek olarak, insanlar artık daha da bireyci oluyorlar, türkiye'de daha geç oluyor ama oluyor. apolitik olmayanların da bilgisizce politize olduklarını düşünüyorum ben. farklı fikirleri aynı zihniyetle savunuyorlar, aynı saldırganlık, aynı sağırlık, aynı argümanlar. ezbercilik.

dox +1
25

düşünmüyorum.

orta sınıf ahlakıdır bu. akp döneminde de orta sınıf biraz daha büyüdü ve korkaklık arttı.

tam aksine, akp ülkeyi o kadar kutuplaştırdı ki insanlar 90'lardakine göre daha politik. daha donanımlı olmayabilirler, hatta politik görüşleri daha sığ olabilir ama siyasetin hayatımızı bu kadar etkilediği yıllar en son 80'ler başındaymış. galiba akp'nin ülkeye tek katkısı bu.

bizim gibi refah seviyesi düşük ülkelerde insanlar siyasete daha çok dahil olmalı. her şeyin tıkır tıkır işlediği gelişmiş ülkelerde bu durum çok sorun yaratmaz ama bizim gibi ülkelerde insanlar nasıl yönetilecekleri konusunda ses çıkartmazlarsa anında tepelerine binilir.

25

Bizim nesil de böyle. Kırılma 90 larda başlar. 90lardan önce doğan nesil biraz daha bilinçlidir.

80 darbesinde çocuk olanlar ve sonrasında doğanlar ebeveynlerinin haklı endişeleriyle olabildiğince apolitik olarak yetiştirildiler. tüm bunlara darbe sonrasındaki devletin bütün siyasi-sivil toplum hareketleri üstündeki baskısı da eklenince 70-90 arası doğan kuşak tamamen pasivize edildi.

gezi parkı ise bir milattı. gerçek bir devrimdi çünkü internet-cep telefonu-bilgisayar-tabletler ağı devletin adeta yasama-yürütme-yargı organı kadar değerli ve kontrölünde olan "medya"yı bastırmıştı.

şu an tarihte bir ilki yaşıyoruz. devlet gezi parkı süreciyle sosyal medyanın önemini daha fazla kavrayıp sosyal medyaya daha çok yatırım yaptı. tüm bunlara rağmen gezi jenerasyonu sosyal medyada halen daha üstün.

86'lı olarak gezi parkını yaşamış, görmüş, hissetmiş biri olarak gurur duyuyorum ama kendi kuşağıma mal ederek 90 nesline haksızlık da etmiyorum. artık dünya başka bir yöne gidiyor. şimdiki kuşaktan, hele hele böyle bir türkiye ortamında bir gezi parkı daha beklenemez, acımasızlık olur.

özetle ben tam tersini düşünüyorum. gezi parkı ve medyayı düşürdüğü konum babında internet vasıtasıyla her kuşak biraz daha politikleşiyor. ve yakın gelecekte de internet ortamında çok radikal yasaklar bekliyorum.

Yaş 32.

Kendi öğrencilerimden gözlemlerimle aktarıyorum, bence genel olarak haklı haksız her şeye karşı duruş eylemindeler ve bizim neslimize göre daha bencil olmalarına rağmen sosyal medyayı ya da teknolojiyi daha iyi kullanabilmeleri nedeniyle daha kolay örgütlenebiliyorlar. O yüzden ben de apolitik olduklarını düşünmüyorum. Yalnızca yukarıdaki arkadaşların da dediği gibi derinlik yok denebilir ama yaş ilerledikçe o da artacaktır. Umutsuz değilim.

Kesinlikle 29 yaşındayım ve gezi dahil elimden geldiğince katılabildiğim kadar politik ve insanların hayatlarının özgürleşmesinin istendiği fikrinin yanında oldum fakat bir zaman sonra kendi hayatına bakamadığını ve gerçekten politik olayların içinden çıkılmaz bir hal aldığını farkettim,ya da ben bir din veya siyasi görüş için mi dünyaya geldim sorgulamasına da girmedim değil,din ve politikayla alakamı kestim.Kısmen ateist ve apolitik oldum kısacası ve böyle belki daha çok kendimi huzurlu hissediyorum haber, gazete, tv (zaten yıllardır izlemiyordum) olan biten ne varsa hiçbirisini dikkate almıyorum bir boklar olacaksa zaten olacak diyorum,kısacası üzerine çok kafa yorduğun zaman kendi gençliğinden ve zamanından gidiyor,elimden geldiği kadar müzik sinema tiyatro yada sanatsal faaliyetlerin bulunduğu ortamlarda maddi imkanlarım el verdikçe bulunmaya çalışıyorum,aşık olmaya çalışıyorum yada bir hayvanı sevmeye çalışıyorum,bence bunlar da hayat içerisinde herkesin dikkate alması gereken detaylar.

(bkz: kitapyurdu)

Bu konuda hiçbir garanti verilemez. Hepsi birbirinden dengesiz, cok acil ve onemliyse fiziki kitapcidan al. Yukarıda bir arkadas, kitapyurdu demiş ama mesela benim kendileriyle çok kötü tecrübelerim var.

Sahafsalih.com

www.eganba.com'nın yorumları genelde iyiydi ama son durum ne bilmiyorum.
ayrıca @istististist +1

Eganba

yok öyle bir site. alıp unut en iyisi.

Kitapyurdunda siparişi verdiğim gün kargoya veriliyor ertesi gün elimde oluyor. hep böyle oldu. daha dün sipariş teslim aldım. ben memnunum.

Egenba ve odakitap.

Kitapyurdu gerici molla zihniyetin sahip olduğu bir kurum uzak durun.

neyle çiziyorsun? 2b kalem mi? grafit mi? kömür mü?

kaynaştırma kalemi
www.hepsiburada.com

pamuk

@photographer, değişiyor. Once 2b ile çizip koyu olmasını istediğim yere göre 7b de olabiliyor.

eksisozluk.com

ben tatmin oldum açıkçası.

99'da falan internet cafede Collin Macrae oynuyorum. oyun açılırken loading ekranındaki loading barı/çubuğu çabuk dolsun diye klavyede enter, spacebar Allah ne verdiyse çatır çutur basıyorum seri şekilde. orada çalışmaya yeni başlamış bi üniversite öğrencisi tahminimce kafe sahibine yaranma amaçlı yanıma geldi ve yaptığım şeyin yanlış olduğunu söyledi, sonra geçen diyalog;

ben:b yalaka:y

b: çat çat çat çat...
y: dostum eğer o tuşlara öyle basmazsan oyunun daha hızlı açılacağını sana kanıtlayabilirim.
b: yok böyle iyi.
y: bak mesela evde telefon çaldığında kapanmasın diye ilk çalışta açmıyorsunuz di mi?
b: bilmiyom yaa öyledir.
y: aynı şekilde burda da sabredersen işlemci yorulmaz ve oyun kapanmaz, hızlı açılır.
b: çat çat çat çat...
y: deneyelim mi?
b: yea bi dur abi ya, zaten yarım saatlik açtırtdım o da oyuna girmiyor yaa.

Bana telefonun başında çalmasını bekliyormuşuz gibi olmasın diye yapılıyor gibi geldi sadece fikir yürüttüm. İşin komik yani bu alışkanlığı çoğu insan devam ettiriyor ben de dahil biraz çalmasını bekliyorum :) bi de çalar çalmaz açınca karşıdaki de şoka giriyor zaten afallıyor:)

tembelliktendir. eski telefonlar sabitti, evin girisinde holde dururdu genelde. iki kere calinca gercekten birinin seni aradigina emin olursun, bos yere kalkmamis olursun.

ebeveyinlerin cocuklarini uzaktan kumanda olarak kullandigi yillar bunlar.

Hattın düşmesini önlemek için.

Bir diğer sebep arayan kişi aradığına emin olsun diye. yanlışlıkla aramışsa, kapatmasına fırsat verilsin. Telefon açıldığında kontör düşer, yanlışlıkla aranmışsa boşa düşmesin diye. Malum pahalıydı bir zamanlar.

Kablelvuku'nun paylaştığı entrydeki gibi. Hat düşmesi konusu.

1 haftada hazır oluyor. Ptt mesaj atıyor dağıtıma çıktı vs diye.

ekimlikrandevu.nvi.gov.tr

başvurum hangi aşamada kısmından takip edebilirsin.

mesaj gelıyur +1

Ayni parfümü kullanırım parfüm bi nevi imza gibidir

Her gün farklı parfüm sıkmak kadar saçma bir şey yok.

ya, bunlar kilikla, mekanla alakali.

Kıyafete bağlıdır bu.
Çok klasik, iki dirhem bir çekirdek giyinirsen parfümünü de bir tık daha iddialı kullanabilirsin.
Spor giyindiğim günlerde daha hafif bir parfüm kullanıyorum ben.

Mekana baglidir. Ise giderken kullanilan parfüm, arkadaslarla çikilirken ya da daha özel bir durumda kulanilan parfüm farkli olabilir. Is için, mevsime göre, hava durumuna göre degisik parfümler kullanilabilir.

Hep aynı parfüm. Kokuyu alan x’in kokusu bu diyebilmeli bence

1-standart yaşam parfümü orta bütçeli
2-spora gittim kokmayayım parfümü düşük bütçeli
3-özel gün beni beğensinler parfümü yüksek bütçeli
4-özel gün işi bana versinler parfümü yüksek bütçeli

Bunun belli bir standardı yok, ortama ve ruh haline göre değişir. Misal ben tek parfümle hayatta yaşayamam, canım arada değişiklik ister. Ancak genelde kullandığım parfüm bellidir (iki parfümü karıştırıp sıkıyorum aslında). Diğerlerini de ruh halime göre zaman zaman.

Farklı ortamlar için farklı parfümler tercih edilebilir, hatta farklı mevsimler için değişmesi daha iyi bile olur ama her gün işe giderken farklı parfüm sıkmak çok iyi bir fikir değil bence. Mont, atkı vs gibi birden fazla kez yıkamadan kullanacağız şeylere bir parfüm kokusu sinmişken ertesi gün farklı parfüm sıkmak hoş olmayabilir. Kokular karışır, o gün özellikle kokmak isteyeceğiniz biçimde kokmayabilirsiniz.

Her gün aynı olması gerekmiyor bence. 5 gün farklı farklı olması da bir o kadar saçma ama.

Ben kışın daha çok kışlık parfümlerimden, o günkü ruh halime ve giydiğim kıyafetin spor olup olmadığına göre de yazlık sayılabilecek daha fresh parfümlerimden sıkıyorum. Sürekli aynı parfümden sıkılırım. 5-6 çeşit parfümüm var kafama estiği gibi takılıyorum.

Okulda-is yerinde insanin ayni kokmasi, her gün farkli parfum kullanmamasi daha hos bence, akilda kalici oluyor.

Bitene kadar ayni parfumu kullanmak icin, yaz-kis ayni parfumu kullanmak gerekiyor ki, hic iyi bir etki yaratmaz agir bir kis kokusunu yazin sicaginda kullanmak ve insanlara bas agrisi vermek.

aksam/gunduz farkina gore farkli parfum kullanirim, gittigim yere/duruma gore farkli parfum kullanirim...

ama sureklı ayni parfumu kullanan cok tanidigim var

open.spotify.com