(bkz: umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları)

eminim bircok sey bulabilirsiniz bu baslikta.

gomlek utulemek
pantolonun kırısması
yemege uflemek/sogumasını beklemek
surekli sarj ihtiyacı(ceptel, laptop)
prezervatifin/akbilin/kartların vs vs cuzdana emboss yapması

çöpünüz var sarısının sürekli yanması. her zamanki sade gidince yeniden başladı...

çorabın topuk kısmını bir türlü olması gereken yere denk getirememek. sabahları büyük ızdıraplar çekiyorum bu yüzden.

mouse un altının toz toplaması.

perde takmak. dünyanın en sıkıcı işidir.

Giysilerimin içine saçımın düşmesi, kapalı ayakkabının içine minik çakılların gitmesi, sabah acele ile giyilen külotlu çorabın buruk giyilmesi ve sonrasında yeniden giymek için çıkarılması ve tekrar giymek beni deli ediyor. Yazın giymiyorum da, kışın çorabımı düzgünce bacaklarıma geçirirsem; giyinmiş sayarım kendimi. Buruk giyilen bir çorap sürekli aşağıya çeker ve müthiş rahatsız edicidir. Bir süre sonra da düşer zaten.

çantanın içine el atıp da aranan şeyi bi türlü yaklayamamak. istenen obje ele gelene kadar diğer tüm objeleri bir bir ellemek zorunda kalmak.
saç dökülmesine bağlı sürekli ev süpürme zorunluluğu.
günde bi kere alınan ilacı bugün aldım mı almadım mı bi türlü bilememek.
sigaranın küllükteki izmaritleri yakması.
fast food restoranlarda buzla dolu verilen içeceğin içindeki buzların eriyip içeceği aşırı sulu hale getirmesi.
cam kapalıyken terlemek, cam açıkken üşümek. bi türlü mükemmel sıcaklığı yakalayamamak.

gökçe - içini açar insanın.
karaca - çok hoş.
başak - güzel isim.
mavi - güzel renk, adına bolca şarkı yazılır :)

zeynep hoş isim valla. hatta elif de harika bence.

eylül

Valla çok güzel olduğunu düşündüğümden değil ama ilginç ve sık olmayan bir kız ismi:
Elis.

efsun
şebnem
nesrin

önce tebrikler,

gülru (gül tenli demekti sanırım, kuzenin adı, seviyorum. onlar da çok uğraşmıştı, annesi hamileyken başlamıştık aramaya, çocuk 1,5 ay isimsiz gezdi yanlış hatırlamıyorsam,o kadar zor oldu)

ırmak
şafak
derin (bizim erkek kuzen, ama uniseks gibi geliyor kulağa sanki)
ece (sade ve güzel)
ova (bir kişide duydum sadece, eski sözlük yazarlarından, ama hoşuma gidiyor)

bence ne olursa olsun, tek isim olsun, yasal mevzularla başını derde sokmayın çocuğun

-nihan
-derin

ve belki bir de

-bade

ayrıca evet, derin unisex isim.

e aynilari yaziliyor su anda. 200'den fazla isim yazilmisti sanirim. (abarttim heralde) benim yazdiklarim guzel ve ilgincti mesela.

felizya geldi aklima bir de.

alev...

(bkz: işrun)

-diba (bkz: farah diba) ayrıca kuzenimin adı
-damla
-derya
-feyza
-rana
-seden sevdiğim isimlerdir.
yazınca farkettim ki a ile biten isimler daha bi güzel gibi geldi.

tebriklerimi sunduktan sonra;
niye bilmiyorum ama doğa kaynaklı isimler her zaman bana güzel gelmiştir.

duru
nehir/ırmak
asya
ada gibi.

eylül de güzel isim ayrıca.

arkadaşım kızının adını buğlem koymuştu. cennette bilmem bişeymiş enteresan geliyor insana.

bu yaz magnum'un "magnum evi" diye bi kampanyası vardı, ordaki taş hatunun ismi "lidya" idi. cool bi isim, nüfus memuru arıza çıkarmaz sanırım.

derya. çok öyle egzantrik değil belki ama güzel isim bence.

azra
ece
eylül
nihal

İsim önermeyeceğim. Yalnız isim verirken, ismin soy ismi ile uyumuna, yanına gelecek(hanım, teyze, hala, yenge vb.) ile söylenişine de bakın. Büyüdüğünde de güzel durmalı o isim. Söylenişi ve yazılışı da zor olmamalı.

aybilge
ecrin
yekbun
cihan
ılgaz
nehir
janseli(güneşin dogdugu yer demek)

bilgehan ı unutmuşum her ne kadar ikicinsiyetin de kullandıgı isimleri sevmesem de..
zeynep veya zehra

hazel, delfin, eylem, rozerin, yonca, helin, şeval, ester ... belkim içinden biri hoşunuza gider ;)

hazal ada
senem
yağmur

güzel bunlar. senem (Y)

yağmur

"nisan"
sozluk.sourtimes.org

eyşan : her ne kadar dizi karakteri olarak pek bir revaçta olsada anlamı güzel. güzelliğiyle ünlü demek.

gökçe,berra, serra, eylül, rana, nisa, beril, ..

yasemin.

hep yasemin isimli bir sevgilim olsun isterdim, o yüzden severim bu ismi.

maya. bence en guzel isim.

güneş? kuzenimin adı, baya havalı ve orjinal bence

www.tdk.org.tr

"vera" var değişik ve söylenişi hoş isim deyince ilk aklıma gelen. baktım da birçok dilde bulunan ve farklı anlamları olan bi kelime. arapçada bile varmış, sondaki a harfi uzatılarak söyleniyor sanırım, Nazım Hikmet'in Vera'sından farklı olaraktan :)

burda birçok dilde anlamı var: (bkz: vera)

Zülal,
valla sebebini bilmiyorum ama her duyduğumda şöyle bi efkarlanırım,

ida
balcan
gündüz (favorim bu)

daha önceki sorunda alternatifleriniz arasında seçim yapmıştım ve cümleyide şöyle bitirmiştim; "aklımda güzel bir isim var ancak onu kendi kızıma saklıyorum"

çok ısrarla soruyosun bende söylim o zaman, kızım olursa ismini "berfe" koyacağım ben. kürtçede kar anlamında (satıştan elde edilen kar değil, kışın yağan kar)
"berfin"de bu ismin bir diğer versiyonu, anlamı aynı.
kızınıza isim koyduktan mutlaka bizide haberdar edin, buradan

ayrıca şurayada bir bakın;
(git: 110495)

bige.

(bkz: alaz)

bence cokkk da ugrasmaya gerek yok yahu
bi suru guzel isim var iste bi tanesi koy : )
eger cok takiliyosan ne biliym, soyadinla birlesince guzel dursun, hece sayisi filan uyumlu olsun cok kulagi tirmalamasin filan gibi pozitif seyler arayabilirsin
illa bisey soylemek gerekiyosa "şima" derim, niye hic bilmiyorum

ece müge, ikisini de benım:)

bazıları erkek adı gibi görünse de ben her iki cinste de severim:

dere
ekin
hayal
bulut
esmer
akasya
haziran
rüzgar
çimen
ayda

nihan. gizemli ve karizmatik bir isim olduğunu düşünüyorum.

bence nihal
yada jülide

asyak. asya değil. süperdir, harika bir karakterdir, çok güzeldir, tanıdığım tek asyak'tır. eskimo ismi galiba.

Merhaba hayırlı olsun öncelikle. Ben, kız ismi için öneri isteyenlere Zeynep ismini önerenler derneği' nin kurucu başkanıyım.

"pervin" derim ben. bence ismin söylenişi ve duruşu gayet güçlü anlamı da çok güzel. farsca bir kelime bir takımyıldızının adı.

pervini görünce aklıma geldi, piraye de çok güzel isimdir be.

sofya

Suri.

"deniz" en güzelidir. ötesi yok. düşünmeyin bence.

Ödül

Dirim

Pırıl

Sesil

Alara

Cankız

neşve duymuştum çok hoşuma gitmişti
bide hilal var çok beğendiğim

duru
doğa
azra

ayrıca "vera" da güzelmiş

sizden sonra kızı için isim soran bendim :)

arkadaşlar da sağolsunlar bir sürü isim önerildi, ama biz Dila'da karar kıldık...
bence çok zarif, güzel ve melodik bir kız ismi.

bizim duyuruya da bakın bence, ilk kez duyduğum pek çok isim önerisi olmuştu, belki biri hoşunuza gider.

hayırlı olsun bu arada :) uzun, güzel, sağlıklı bir ömrü olsun..

sahra
sena
verda (gül demek)
azra
layla ( çok aptal görünebilir ama derek and dominos şarkısı nedense bu ismi sevmemi sağlıyor)
eda
defne

dilan diye bi hatun vardı itu cevre muhendisiydi, kara gozlu kara saclı cukulata tenli narin fln bi hatundu. her gordugumde zaman dururdu fln.

Öncelikle tebrikler :)

benim tavsiyem "su"
birgün bi kızım olursa ismini kesinlekle "su" koyacağım.
ikinci tavsiyem "naz" gerçi bu çok moda oldu bi ara ama yine de on numara isim

@ tüm cevap sakinleri

her ne kadar açıklamalarım sizi yolunuzdan döndürememiş ve pek çoğunuz "kızım olsaydı" şeklinde düşünmüş ve ilk açtığım duyuruya benzer isimleri yazmışsa da emeğiniz için çok teşekkür ederim hepinize.. malesef farklı bir isimle karşılaşmadım bi tek nevşe ve asyak ı ilk kez duydum ömrümde..

@dilanın annesi hıçkıran sinek.. :))

şimdiden hayırlı olsun sağlıkla doğsun bir ömür mutlu olsun umarım.. dila çok küçükken türkan şoraydan izlediğim filmin adıydı ve orada resmen aşık olmuştum güzelliğine kız çocuğu olmama rağmen.. demiştim ki büyüyünce çocuğum olursa adını dila koyacağım.. hatta "dila hatun" koyacağım.. 5-6 sene öncesine kadar bu fikrim sabitti ama artık o kadar çok dila ile karşılaşıyorum ki hatta dilara ismindekilere de kısaca dila diyorlar.. o yüzden vazgeçtim.. hem yeğenime hem de kendi olursa kızıma koymak için.. ukte olarak kalacak ne yazık ki..

eğer izlemediyseniz dila hatun filmini öneririm bu arada..

bütün bebekler sevgi ile büyüsün yaşasın inşallah, sevgilerle..

tatonka 30+15 almistik bir zamanlar arkadasa. cok memnun kaldi! zamaninda toros kamp'tan almistik. simdi alpinist'e bakabilirsiniz ya da adventure republic filan. ayrica dagh dash i da oneriyorum. her zaman olmasa da arada guzel seyler bulunabiliyor...

Eastpak öneririm kesinlikle. Hem çok seçeneği var, hem çok sağlam , hem de yenilenen renk ve moellerde...

keyifli.

bence sigara arka arkaya 10 defa söyleyince anlamını yitiren "zevk" sözcüğü gibi.

zevk zevk zevk zevk zevk zevk zevk zevk zevk zevk zevk zevk zevk zevk

şimdi anlamını yitirdi ama canım yine isteyecek, yine 10 defa söyleyeceğim, anlamını yine yitirecek.

goto 10

her nefeste, sanki büyük bir iş bitirmişim gibi hissettirdiği için.

-birayla iyi bir kombinasyon oluşturduğu için. (tad olarak) o iğrenç yağlı patates cipslerini yerken o kolayı içme sebebi gibi bir açıklama. onunu dışında içmiyorum. gayet bireysel.

kız arkadaşım içtiği için. evet mantıksız. aşk öldürür.

vakit geçsin diye içiyorum ben. geçenlerde farkettim. ne zaman aylak kalsam, yapacak bişi bulamasam bir bakıyorum sigara yanıyor elimde. anlamadan oluyor. bırakacam ama el alışkanlığı var çok fazla. nikotin eksikliği çok germiyor beni ama öyle boş boş otururken elimin boş olması o çok garip geliyor.

benim odaklanmamı sağlıyor hacım misal. akşamları evde, otel odasında misafirin evinde sigara içmem. en çok çalışırken iş yerinde ve okurken iş yerinde sigara içerim. yürürken asla sigara içmem. uzun yolda araba sürerken içerim, bazen şehiriçinde arabada içerim.

neden sordundu?

sevgiden, seviyorum ben misal. mumkun olsa yerim yani o derece.

Noluyor'un açtığı soruya cevap yazmışsın ermanen. Sigara içenlere önyargısı olan birisi, bu soruyu neden sorar ki? Neden içtiğimizi öğrenince önyargın değişecek mi? Değişmese de olabilir. Bu önyargı beni rahatsız etmiyor. Sigara ile ilgili söylenenleri ve yazılanları üzerime alınma gibi bir huyum var. Bu beni rahatsız ediyor. Niyeyse. Bırakmaya çalışıyorum. Sigaranın zararları konusunda nutuk çekenlere ve bırakmam gerektiğini söyleyenlere de gıcık oluyorum.

onyargili oldugumu nerden cikardiniz, verdigim cevapta oyle birsey yok. ben hayatla ilgili genel bir cevap verdim. orda verdigim cevabi neden burda irdeliyorsunuz ki, ben burda sadece neden sigara ictiginizi soruyorum, altinda aranacak birsey yok.

ağrı kesici ile? ama sürekli ağrı kesici de kullanılmaz tabi ki

eskiden olsa müslüm babacıların yanında 6 ay staj önerirdim ama hepsi bozuldu, bugün benim doğum günüm hem sarhoşum hem yastayım diye geziyorlar ortalıkta :D acı eşiği zihninizle alakalı, canınız tatlıysa biraz acı eşiğiniz düşüktür. olay kafada bitiyor anlayacağınız. düzenli acı egzersizleri yapın (:S ne diyorum lan ben, kendine gel bloodgroove :)) acı ama gerçek, eşik zamanla yükseltilebiliyor ama biraz acılı bir süreç (bu cümlenin içinde kaç edebi sanat yaptığımı bulana benden selam olsun)

acıya maruz kalmayla olabilir sanki.

psikolojik bakışını değiştirerek..

acıyı çekerken kendini çok daha karmaşık, seni üzen, hayatını etkileyen ve etkileyebilecek olayları/durumları düşün. veya bundan daha büyük acı içinde olabileceğini hayal et.

en düşük ve basitinden şimdi kalorifer varsa ve yanıyorsa bulunduğun mekanda onun üzerine elini koyarak iki farklı şekilde test et. ilkinde acıya odaklan "daha fazla dayanamam" temelli. ikincisinde de aklını uzaklaştır.

Ben yükseltemedim. Acım olduğunda yansıtıyorum. Yanımdakilerin canını yakınca, biraz daha tahammül edebiliyorum sanki. Öyle birileri varsa yanınızda, deneyin görün.

www.painstation.de

ben 26 yaşındayım ve 2 yıldır aynı düşünceler içerisindeyim. ben de icra ettiğim meslekten soğumuş durumdayım ve sevdiğim, yapmaktan zevk alacağım bir iş yapmayı planlıyorum. bunun için ilk iş hangi mesleğe geçeceğime karar verdim ve bu konuda bir vizyon belirledim. meslek olarak yazılımcılık, vizyon olarak da kendi yazılım şirketini kurup türkiye'nin/dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden bir haline getirmeyi seçtim. bunun için hesaplar yaptım, mesleğimi bırakmak için uygun zaman ve koşullar neler, mevcut birikimimle maddi ve ruhsal yapımımla psikolojik olarak ne kadar süre işsizliğe dayanabilirim, kendime yapacağım yeni bilgi yatırımları ne kadar sürer, yeniden üniversite okumalıyım yoksa kurslarla bu işi halledebilir miyim? işler rayına oturduktan sonra evlenme yaşım geçmiş olur mu? bu ve benzeri soruların cevabını ara önce.

sorması ayıp, cebinizde ne kadar sermaye var yeni bir iş kurmak için..
kendinize ait bir ev-otomobil falan var mı? bir de bunların dışında size garanti para getirecek bir yatırım (içinde kiracısı olan bir ev, ya da faizini yediğiniz biraz para veya ne biliyim işte taksi plakanız falan) var mı?

bi kasabaya git muhasebecilik yap boş vakitte balığa çık onları sat.

yeni iş kurmak için sermayem yok. zaten de kendi işimde çalışmayı düşünmüyorum. zaten yaklaşık 7 senedir kendi işimde çalışıyorum diyebilirim. çok acaip di mi, herkes başkasının yanında çalışıp para biriktirip kendi işini kurma hayalleri kurar, ben direkt kendi işimden başladım ama kendi işimden bunaldım. zamanında bi memuriyete girmediğime eşşek gibi pişmanım, şimdi de yaşım geçti.

en güzeli jamswety'nin dediği gibi git bi kasabaya yerleş, ufak tefek defter tut, kendi çapında geçin. ama evliyim, sorumluluklarım var. tek başıma olsam belki alır başımı giderdim. en mantıklısı tribal'in dediği gibi büyük şirketlerin muhasebe departmanı falan olabilir. en büyük riskim, hata yapınca işten kovulmak olsun. ufak bir hatam yüzünden elalem adına yüz milyarlık ceza falan yemeyeyim. zaten kariyer sitelerinden bakınıyorum öyle işlere de. ama sen 9 senedir çalış, yüksek lisans yap, mali müşavir ruhsatını al, sonra git zobidik şirkette kasiyerlik yap da olmaz. yine en azından birikimim ve tecrübeme uygun olmalı. çömez de değilim çünkü.

işim çok zor :(

Bence en iyisi bir psikoloğa git, bu düşüncelerini onunla paylaş, rahatla...

gel beraber inşaat yapalım, ben de sıkıldım. :)

şaka bir yana, zor bi durum be. ama tam tersi halde de sıkıntılarının çok azalacağını zannetmiyorum. anladığım kadarıyla biraz mükemmeliyetçi bir yapın var ve aslında o kadar büyük hata yapma ihtimalin oldukça az olmasına rağmen bu seni boğuyor. belki biraz da yaptığın her şeyin bedelini birebir ödeyecek olma hissi seni kıstırmış ve bu aslında işinde yeterli veya iyi birisi olmana rağmen özgüvenini zayıflatıyor.

bence sorun yaptığın işte ya da çalıştığın alanda değil, sende. emin ol bu kadar donanımlı olmadığın bir alanda çalışmak ya da birilerine bağlı şekilde çalışmak bir müddet güzel gibi gelse de sonrasında çok daha beter hale sokar seni. biraz kendine güvenini arttırmanın yoluna bak. sıkıntını ticaretle ya da kendi işini yapmış aile büyükleriyle paylaş. mutlaka onlar da böyle evreler yaşamıştır ve illa çözüm önerileri vardır.

yaptığın işin sorumluluklarını az çok biliyorum ama emin ol bissürü insan
(mali müşavir) bunları senin onda birin kadar umursamadan yalan yanlış devam edebiliyor işine. işinle ilgili sorumluluklarını azaltacak önlemler al. başkasının (müşterinin) yaptığı hatalar seni de bağlıyorsa bunlara göre önlemler al. sakat müşterilerini, dandik fatura alanları ele. az olsun ama sağlam müşterilerin olsun. az kazan ama daha dertsiz ol.

mesleğin bence oldukça güzel bir meslek. bunu biraz daha güzel hale getirirsen emin ol pek çok insana göre daha mutlu ve sorunsuz bir hayat yaşayabilirsin. memuriyete özenmişsin ama emin ol bu kadar süre kendi işini yapmış birisi beş para etmez bir amirin karısıyla ettiği kavga sonrasında kendisine dandik bişeyden fırça kaymasını kaldıramaz.

sonuç olarak yaşadığın bence geçici bir dönem. atlattığın zaman çok daha iyi hissedeceksin. unutma, taş yerinde ağırdır...

kibritsuyu, birkaç şey söylemek, biraz da sormak isterim. İsterseniz uyuklayankedi et hotmeyl kom adresinden iletişime geçebilirsiniz.

yuksek lisansim var demissiniz, memurluk icin iyi arastirdiniz mi, benim hatirladigim normal memurluk yasi 30 iken yuksek lisans-doktora yapanlar icin 32. bu seneki kpss'ye girip bir sansinizi deneyebilirsiniz, bir yandan ozel sirketlere basvururken. bir de, muhasebe ile ugrasmak istemiyorum demissiniz, ozel bankalarin yas siniri da 30 mudur? ya da kamu bankalarinin? belki onlarda da yuksek lisans sahibi olanlar icin esneklik varsa mufettislik sinavlarina girebilirsiniz. 'ben isimde hata yaparsam" stresi yerine, baskasi hata yapmis mi onu kontrol edersiniz. 32 ise bile yas siniri, bu secenekler icin oturup ciddi ciddi ders calismanis gerekecek ki bilemiyorum ona enerjiniz var midir?

benim babam yaklaşık 30 yıldır muhasebecilik yapar ben de 2 yıldır yanındayım(maliye okuyorum) bi iş önerisinde bulunamayacağım kusura bakma ama üstteki bilgiler ışığında söyleyebileceğim tek şey biraz geniş olmak gerektiğidir. ceza konusunda çok iyi anlıyorum seni mesela geçen ba/bs ler veriliyodu misal son gün saat öğleni geçer gibi olunca elemanlar olarak biz gerildik stres olduk babamda tık yok amaan yetişir nasılsa diyo. biraz da böyle olmak gerekiyo yoksa hakkaten cezalar,vergi daireleriyle muhattap olmalar felan büyük sıkıntı ama en azından biraz daha rahat olmaya kafaya takmamaya çalışın derim naçizane.

ha bir de küçük kasaba da iş yapma fikri babamında idealidir yıllardır. tabi babam memlekete gitmeyi düşler sahil felan yerine. ankaranın hengamesine alıştıktan sonra küçük yerleri kaldırır atarsınız zaten ama kazanç da değişir tabi. memleketi felna düşünün bi (bu çok klişe oldu ama neyse artık)

hem sen kazan müşavirlik mesleğinle, hem biz kazanalım ne dersin? şaka değil ciddiyim ben hocam istersen eğer aklına yatarsa ilgilenirsin yok ilgilenmem dersen de sen bilirsin. [email protected] istersen bi mail atıver :) iyi akşamlar.

Benim de mesleğim, finans ağırlıklı çalışıyorum, özel sektörde. Stresli bir işiniz var. Haklısınız. Benim önerim ise, ofisiniz de var hazırda, gemi acenteliği veya brokerlık yapmanız. Sermaye de gerektirmez. Oldukça da zevklidir. İyi de kazanabilirsiniz. İnsan işini severek yapmalı ve mutlu olmalı. Size kolay gelsin.

Kendi isyerini acmis adamin kapatip memuriyete girmesi, bilemiyorum Altan..

Bence borsa olabilir, benim muhasebeci 2 sene once 10 senedir calisitigi firmadan kovuldu. Bir yandan is ararken bir yanda vakit degerlendireyim diye borsaya sardi. Sonra is aramayi birakti borsadan yardiriyor, en son gordugumde keyfim yerinde diyordu.

uçları kırılmış bakımsızlaşmışsa tel tel olmuşsa o saçlar yukarı doğru da etki eder karısır, açması zorlaşır..

6 ayda bir uçları aldırmak hakikaten iyidir sonucta o uçlar senin 3-4 sene önceki saçların, artık öldü onlar..

gece uyurken karısmaması için yatarken de taramalı ya da örmelisin.. ne örmesi be diyorsan taramalısın gece uykunda karışmayı engeller..

6 ayda bir kestirmekle gecmez kiriklar. benim de sacim belime kadar ama hic oyle 20 dakikada acilacak kadar karistigi olmadi. bazen 2-3 taramam bile sekli duzgunse. sampuan degistirin isterseniz bi, belli mi olur. ayrica mevzu kiriklardan kurtulamaksa en azindan 2 ayda bir 1 cm kestirmeniz lazim. ayrica bir onceki cevaba katiliyorum, yatmadan once mutlaka tarayin ama toplayip yatmayin, saclarin hava almasi lazim. devamli toplanmis gezerseniz hava alamaz saclar ve sagliksiz hale gelir.

ayrica ne kestirmesi canim. insan emek emek uzattigi saca nasil kiyar?

Bazı saçlar; sadece banyoda, kremli iken taranabilir. Neden boğuşuyorsunuz? İki günde bir yıkarsınız. Saç diplerine daha az şampuan ve krem sadece uçlara şeklinde. Bir de bebe şampuanu kullanın, olsun bitsin.

olmadı örün diyeceğim ama o da çözünce dalgalanır.

hemencik sirkeyi alıyor cezveye koyuyor kaynatmaya başlıyorsunuz kısık ateşte.. bi çay bardağı kadar yeterli.. önce sirke de kokucak haliyle ama 30 dakıka içinde hepsi geçer, kaynatırken camlar kapalı olsun sirke önce balık kokusunu çeksin sonra havalandırın..

fenadır bilirim :)

Cezvede tarçın da yakabilirsiniz. Dumanlar tüten cezveyi, balık kokusunun olduğu yerlerde dolaştırın. Cezvenin içi kararabilir. Temizlenince çıkar. Balık kokusuna veda etmenizin ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz. Bu işlemi, balık bulaşıklarını ve ocak filan nerede pişti ise artık, temizledikten ve çöpü de bir zahmet attıktan sonra yapın.

iran
israil

uganda

Günümüzde siyasal sistemi en iyi olan bir ülke yok bana göre. Siz bu soruyu neden sordunuz?

İlk cümlemden sonra, uzun bir yorumum vardı. Sildim sonra. Sorunuzun nedenini merak ettiğimi ve bunları neden yazdığımı düşündüğümü farkettim.

isveç iyi galiba. hem sosyal demokrat (sosyalistimsitrak) hem de para içinde yüzüyor namıssızlar.

ozel bir nedeni yok aslinda. fikrinizi merak ettim sadece. ha bir de ulkenin yasanabilirligi ve refah olmasiyla ne kadar iliskili diye de merak ediyorum. ekonomi ve kalkinma falan da isin icine giriyor tabi.

isveç.

(bkz: sosyal devlet)

(bkz: iskandinav sosyalizmi )

kanada

berlin duvarı, sscb nın yıkılısı, fordist uretim, 29 krizi, dunya savasları, vietnam, cin, vs vs.

ayda ilk adım, afrikanın sefaleti, kuresel ısınma.

bu site tam senin için yapılmış herşey (1899-1999 arası) tek resim ve bir iki cümle açıklama ile veriliyor.

www.byegm.gov.tr

sadece olay söylemeyin ama. unutulmaz bir film sahnesi, ünlü bir tablo, ünlü bir besteci vs... de söyleyin.

evet o site güzelmiş gerçekten. teşekkürler

marilyn monroe'nun eteğinin uçuştuğu sahne
michale jackson moonwalk
andy warhol'un marilyn monroe tablosu
elvis
herhangi bir gay/lezbiyen yürüyüşünden bi sahne
70'ler çiçek çocuklar görüntüleri
vietnamdan bir kaç sahne belki
...

Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Buhran, Adolf Hitler, İsrail, The Beatles, Elwis Presley, James Dean, Churcill, Bruce Lee, Mao, Fidel Castro, Che Gouvera, soğuk savaş, nükleer silahlanma, G-8 ,SSCB ' nin dağılması, cep telefonu, internet vs...Sıkıldım. Bu kadar yeter.

amerikanın-ırak, israil-filistin . afganistan. abhazya-rusya-gürcistan. efenim hep savaş mı diyeceksiniz biraz da ivişelim;
şahin k, playboy un sahibinin villası
windows, bilgisayarların gelişimi vs vs

en iyisi bilgisayarların evrimi olur

Özellikle sinema tarihi görüntüleri için sanırım şu linkten de faydalanabilirsin.

h2.haberturk.com

yeşillikleri unutursanız herkes şişer o kahvaltıda.. tadını alamazlar.. hepsi güçlü yiyecekler.. maydonuzu, taze naneyi limonla harmanlayıp koyun sofraya ki arada onlardan yiyip rahatlatsınlar mideyi, pizza kek yumurta sucuk bal salam derken ay ay ay ..

ellerinize sağlık :)

patatesli yumurta nefis gider bu arada kahvaltıda.. :)

yumurtalı ekmeği nası unuttum şaştım kendime. yes, onu da ekledim listeye. yeşillik, bir izmir sofrası için vazgeçilmez zaten. buralarda rokasız olmaz kahvaltı dediğin :)

krep hiç yapmadım ben ya. hazır yapılmışını yedim :( krep tavası alıp bi yapmaya çalışayım ya da yanımdaki arkadaş biliyordur. onu "acaba" listesine kaydettim.

kavurma tost da olabilir. markette hazır satılan kavurmalar var onlarla yapıyorduk biz. küçük tost ekmeklerinde tost makinesi ile yaparsın.

ayrıca patates, biber, patlıcan, kabak kızartma kombosu da iyi gider, ama uzun bir kahvaltı olacaksa. yok yenip kalkılıp başka aktiviteler olacaksa şişirir.

Patates salatası veya kavurması(önce biraz haşlanıp), değişik omletler, krep, acuka(sarmısak sorun değilse), kızarmış peynir(sofraya sıcak gelmeli), mücver, mutlaka kızarmış ekmek, ekmek hamurundan kızartılmış lokmalar. Bu liste uzar. Ben sevdiklerimi yazdım. En çok sevdiğimi de en başa. Patatesler soğumadan, salata sosunu iyice çekmelerini sağlarsanız, süper olur. Soğuduktan sonra soslarsanız, hiç olmasın o salata yani.

yumurtalı ekmeğin şu modeli var bi de izmirli,

maydanoz, peynir, acı pul biberi bolca harmanlıyorsun bi kapta.. dilimlenmiş ekmeklerin üstüne sürüyorsun, sonra o ekmekleri tepsiye dizip fırına veriyorsun.. mis misss.. çok basit, çok pratik, çok leziz..

mücver.. bak o güzel olur. iyi de yapardım, şu an listede kendisi.
microdalga var evde, birkaç saat öncesinden hazırlayıp da masaya koyarken ısıtabilirim, onda sorun yok.

ya bi de şey sorsam, dün taze meyve sıkacağı aldım ben. ama portakal çıkmamış daha, neyin suyunu sıkıcam ben? nar ve havuç mu? bi de bunda tavsiye alırsam mesut oluciiimm..

pastırmalı yumurta.

Daha ekşimsi olan nar suyu. Havuç suyu değil. Bana sorarsanız, ikisi de değil tek başına. Taze sıkılmışı(kahvaltıda posasızı kesinlikle) kadar olmasa da, gayet fresh tatta olanları var. Portakal suyu da olsun, nar suyunun yanında.

ne bileyim, taze sıkılmış olsun, bol bol da protein olsun dediydim.. portakal yok bu mevsimde işte.. mandalina suyu mu yapsam ya da. aha ilginç olur.

bu arada, yeyip kalkmalık olmayacak kahvaltı. 10'dan 13'e kadar rahat sürer. birkaç saat sonra da ikindi kahvaltısı yaparız :) ona bildiğin hamurişi çeşitleri yapacağım.

Kesinlikle pankek, evet. Hatta bkz. maple syrup ile servis edilebilir.
Rus Salatası.
Közlenmiş biber.
Milföy.
Havuçlu kek ya da vişneli turta ya da tiramisu ypaılabilir bunun dışında.
Şöyle şık bir kanepe tabağı da fena olmaz, brunch olduğunu varsayarak.

yoğurtlu,mayonezli havuç salatası çok güzel oluyor kahvaltıda.birde pekmezin içine çeviz kırıkları koyuyorum tadından yenmiyor.

ekmeği de kendiniz yapsanız? zeytinli cevizli soğanlı filan. makinası varsa hle kesin kendiniz yapın derim. bi de kahvaltıda sizin de oturacağınızı düşününün ve çoğu önceden hazır ama iki dakikada pişecek/ısıtılabilecek şeyler seçin derim. yoksa siz mutfakta arkadaşlar masada, size yazık.

uuu bi de muhammara yahu. hatta bi de zeytin ezmesinin içine taze domates rendesi, az zeytinyağı, sürmelik yemelik aa ağzım sulandı şimdi tuu.

Sapancayı tavsiye ediyorum..doğa,yeşillik,göl hepsi mevcut,kendi halinde sakin şirin bir yer..çok uzakta değil üstelik..(istanbulda oldugunu varsayaraktan)

@myblue

bu sapanca'nın neresine gidilir, otele mi, kampa mı? tavsiye edebileceğin net bir mekan vs. var mı sapanca çevresinde?

Maşukiye. Konaklayabileceğiniz pek çok yer var.

@ tonights the night

Sapanca nın kırkpınar beldesi nde bi otelde konaklamıstım .baya bi otel mevcut zaten beldede. wellness spa lısından tut ki 3-4 yıldızlı baya bi alternatif var.Hatta sonradan öğrendim sakarya üni uygulama otelide mevcutmus bu beldede, biraz daha hesaplı olabileceği kanaatindeyim.kamp olayını hiç bilmiyorum..Mekan olarak göl kıyısında çok harika yerler mevcut göle sıfır :)kahvaltı yapabileceginiz, piknik yapabileceginiz yada aksam rakı balık :) keyfini sürebileceginiz mekanlar var..

bizim masalarda küçük büyük farketmiyor, servis yapmayı en bilen yapıyor devamlı. ve bu, hiç ben olmadım. :)

buyuk yapar her zaman.

@ali erbaş;

büyük yapar peki neden? bi açıklama bi kanıt falan sunabilir misiniz? bende bunun alıp arkadaşımın yüzüne çarpayım :) internette bulamadım pek bişey

başta büyük küçük yapar diye bir şey yok. her iki durumda da büyüğe saygısızlık olur. masaya oturulur büyük doldurmak isterse o doldurur, yapmak istemezse küçük doldurur bardakları. tabi küçük isterse diye bir şey yok. olay büyüğe bakar.

adamin adini hatirlamiyorum ama gecenlerde ntv de bir roportaji vardi sanirsam, raki icmeyle ilgili bir kitap yazmis onu acikliyordu, bilinenin aksine sakiligi kucuk degil buyuk yapar diye bir cumle kurmustu. arkadaslarina ornek olarak beni verebilirsin, ali erbas bile oyle diyor sakiligi buyuk yapar díyor de. arkadaslarin kim yahu bu ali erbas derlerse, ya git daha ali erbasi tanimiyonuz bi de raki icme adabindan bahsediyorsuuz de, cirkeflik yap. nerden bilecekler benim sumuklu biri oldugumu zaten :)

sakiliği masada yaşça büyük olan yapar. kanıtı falan olmaz bence bunun adettendir. :)

ya arkadaşlar güzel söylüyosunuz da , bizim dürzü nerden bulmuşsa 2 tane link gönderdi bana.kaybetmesem buraya yazardım onları. artık bu işin iddası kalmadı, psikolojik bi mücadeleye döndü.cuma akşamı hatay restaurant da şef garsona sorduk. o da büyük yapar dedi.ama işte herif gitmiş araştırmış etmiş bulmuş.ben büyüğün yaptığına emindim.ancak ne bir delil ne bir belge yok.yardım edin de şunun yüzünü bi morartam hele, ötesinde gözüm yok :)

Bence büyüğün servis etmesi abesle iştigal :) Bildiğimden söylemiyorum tabii ama hazır konu açılmış fikrimi belirtmek istedim :p

şöyle bir şey yap. git önce blog.comdan bir account aç. oraya rakı ile ilgili bir iki ıvır zıvır post gir. sonra da en üste sakiliği büyük olan yapar yaz.. o linki kaynak göster : )

bi masada büyük yapar bi masada büyüğün desturuyla küçük yapar yazılı hiç bir kuralı yoktur bu işin, suyunu çıkarmayın.

arkadaşlar sakiliği yaşça en küçük olan yapar. bunun adabı budur. ancak büyüklerimiz doğrudan müdahale ediyorsa ses çıkarılmaz.

rakı içmenin rajonları videosu paylaşıyorum kanıt olarak (yeni rakı'nın)

www.youtube.com

Büyüklerine hizmet etmek ve saygıda kusur etmemek için küçük yapar.

rakının memleketinde doğup büyümüş biri olarak benim büyüklerimden gördüğüm hep sakiliği küçük yapar, eğer arzu ederse büyükte olaya dahil olabilir.
çünkü ne zaman sofraya otursak başta babam, sonrasında sofraya dahil olan büyükler "hadi bakalım aslan parçası doldur bakalım nevaleyi" veya "e hadi bakalım" derler ve bardağı uzatırlar.
Bunun sebebini hiç merak edipte sormadım. bence küçüğün her zaman büyüklere hizmet etmesinden kaynaklanıyordur muhtemelen, ama bu işin detayını, iç yüzünü bilse bilse Aydın Boysan bilir. Kitabını da yazdı diye biliyorum. Açıp okumak lazım.

Gerçek cevabı arıyorsanız, demcilerin piri olan Aydın Boysan dan cevabı bulabilirsiniz. O videodan farklı olarak rakıya buz katılmaz der aydın boysan. Sorunuzun cevabı hangi kitabındadır bilmiyorum ama
kitapyurdu.com
bunda olabilir. Bir kitapçıya gidip inceleneyebilirsiniz.

küçük olan yapar arkadaş. biz babadan böyle gördük.

işte benim bildiğim de want2die ın dediği mantık.masanın kontrolü, yaşça büyük tecrübeli kişide olur.büyüğe servis yaptırılmaz mantığı yanlış bence yani servis olarak yanlış anlaşılıyor.sonuçta yaşı büyük kişi masada bardak eksikse gidip bi koşu kapıp gelmiyor, ya da ne bileyim meze bittiyse mutfağa koşup tazelemiyor.onun tek işi rakı doldurmak( istediğine gerektiği kadar). ama işte bir kaynak yok.dediğiniz gibi aydın boysanın kitabına bakıcam artık biyerlerden.

Rakı sofralarının eski bir adabı da sakiliktir. Usul adap bilen ehli keyiflerden en genci sakilik görevini üstlenir. Masada oturanların bardaklarına rakı döker. Büyüklere ise hiçbir şekilde sakilik yaptırılmaz. Büyüklük anlamı masada daha bir anlam kazanır. Şişede kalan rakı masadakiler arasında eşit paylaştırılır. İstenirse yenisi garsondan istenir.
KAYNAK
www.kenthaber.com

Masadaki en tecrübeli kişi (ki en büyük kişi olacaktır) sakilik yapar.

Kadehi de o kaldırır. O kaldırmadan kadeh kaldırılmaz. Kadeh de zaten 1 kere kaldırılır, ilk yudumda kaldırılır. Şarap içer gibi takır takır vurulmaz birbirine o bardaklar.

kadehi en büyük önce kaldırır o kaldırmadan kadeh ele alınmaz evet, bunun zaten sakilikle bir alakası yok. kırk yıllık adet falan diye saçmalamayın masanın büyüğü sakilik yapar mı hiç ya. sakilik en küçüğün işidir, küçükler doldurur büyükler içer bu kadar basit. babamla içerken "baba bir duble daha koy da demimiz soğumasın" dersem o dubleyi götüme sokar çok afedersiniz. ama babam bana "evlat benim sütü bir tazeleyiver" derse o benim görevimdir işte. kıçımızdan element uydurmayalım sakiliği büyükler yapar falan diye.

Bence de büyük yapar. Sağlam kanıt istiyorsanız, İlber Ortaylı' dan yazıları kaynak gösterilerek, Aydın Boysan aynı şekilde. Metin Akpınar' ı söyleyin. Çok istiyorsa, kendisi bir de böyle araştırsın. Hıncal Uluç, Ertekin Dinçay ve hatta efsane başkan Süleyman Seba da olabilir. İlber Ortaylı' nın yazılarında okuduğumu hatırlıyorum. Aydın Boysan malum. Tanımam ama, bileceğini düşünürüm. Hayatı rakı sofrasında keyifle geçen, güzel insan. Metin Akpınar gibi güzel rakı içen birini görmedim. Görmüşlüğüm var rakı içerken. Kültür konusu ise bildiğiniz üzere. Sonraki saydığım şahsiyetler ise, gerçek beyefendiler. Bu konularda bilirkişi bile sayılabilirler. Yardımcı olabildim mi, bilemiyorum. İspat; her zaman, iddia sahibine düşer. İkna olmamışsınız madem, bunları da istemek hakkınız diye düşünüyorum. Pes etmeyin. Sizin görüşürünüz doğru.

Pardon. Bir özür dileme. İlber Ortaylı değil, Murat Bardakçı olacaktı. İlber Ortaylı ile ilgili, taht meselesinden dolayı bir yazı okumuştum. Sabah sabah aklım ona gitti. Daha kendime gelememeşim demek. Rakıdan değil, yanlış anlamayın. Dün hafif zehirlenmeden dolayı garip bir gün ve gece yaşadım da ondan.

jean christophe grange ve tess gerritsen'ın tüm kitaplarını öneririrm.polisiye-gerilim.ilk bi kaç sayfa sarmaz belki bu tarza yabancıysanız ama daha sonra epey sürükleyici olacaktır..

Elif Şafak - Araf: Delicesine bağlanıp tanışmak istediğim bir karakter barındırıyor içinde. (bkz: ömer özsipahioğlu)
Elif Şafak - Mahrem: En çok etkisinde kaldığım Elif Şafak kitabı buydu.
Elif Şafak - Baba ve Piç: En akıcısı buydu sanırım.
~
Iris Murdoch - The Black Prince: Felsefik öğeler barındırıyor ama, kesinlikle felsefeden zerre hazzetmeyen birinin bile okuyabileceği bir kitap. Hayatımın kitaplarından biridir.

Dan Brown tüm kitapları

Masumiyet Müzesi
Hayatın Kaynağı - Ayn Rand
Charles Bukowski tüm eserleri:)
Günlerin Köpüğü - Boris Vian
Uçurtma Avcısı

Dan brown'un kitaplarını da okudum:))

oğuz atay'ı tercih etmelisin bence..."tehlikeli oyunlar" ya da "tutunamayanlar" olabilir.

@derinimsi kisilik;tutunamayanlar'okudum ama 'tehlikeli oyunlar' olabilir.

trevanian - katya'nın yazı
shibumi
douglas adams - otostopçunun galaksi rehberi (5 kitap var bu seride)

paul auster - new york üçlemesi

tom robbins (bütün kitaplarının iyi olduğunu söylüyorlar. ben sadece parfümün dansı'nı okudum oldukça iyiydi.)

dan brown'ın kitaplarına benzer bir şey olsun istiyorsan, adam fawer'ın olasılıksız ve empati'si okunabilir.

alamut var bir de wladimir bartol'un. hasaan sabbah'ın hikayesini anlatıyor. sıkmaz kesinlike.

içlerinden hangisini seçicem diye tereddüt etmene gerek olmayan kitaplar bunlar. herhangi birini seçip okumaya başlayabilirsin.

bir ara şuraya da göz atarsan, çok daha fazla seçeneğin olabilir;

(bkz: okunması gereken kitaplar)

tess gerritsen - cerrah. bu kitabı okursan tüm seriyi de okumak isteyeceğine eminim. biraz kanlı bir kitap ama deliler gibi sürükleyicidir. kesinlikle tavsiye ederim.

maeve binchy,italyanca aşk başkadır, aşk mutfakta pişer, bir dilek tut benim için epey sürükler götürür, yüz bin tane daha da kitabı var kadının.bir de maxime chattam, kaosun sırları, kötü ruh, hatta yeni bir kitabı daha çıktı... diğerleri de yazılmış zaten. hepsi mi bestseller olur yaa! ahah, bir de stephen king.

George Orwell-Hayvan Çiftliği hem sürükleyicidir,hemde vaktini boşa geçirmeyip birşeylerde öğrenirsin aynı zamanda...

benim adım kırmızı- orhan pamuk
cesur yeni dünya- aldous huxley
dava- franz kafka
yeraltından notlar- fm dostoyevski
uğultulu tepeler- emily bronte
anayurt oteli- yusuf atılgan
kurt kanunu- kemal tahir
sahnenin dışındakiler- ahmet hamdi tanpınar

Suzanne Collins - Açlık Oyunları seni temin ederim bırakamassın

Paul J. Nahin - Zaman Makineleri. Yeni aldım ve çok ilginç bir kitap.

Bitirmedim; ancak cehenneme övgü kitabını tavsiye ederim.

Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali
Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali
Kumral Ada Mavi Tuna - Buket uzuner
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk - İskender Pala

wilbur Smith. İlk kitabından başlayarak okuyun. Seri gibi. 30 romandan söz ediyoruz. Büyük keyif alacağınızı düşünüyorum. Yaşayan yazarlardan, en sevdiğim bir kaç ismin başında gelir. Onun romanları ile, kendilerini gelişmiş diye adlandıran toplumların nasıl bir yanılsama içinde olduklarını farkettim. Afrika; onun romanlarını okuduktan sonra, başka bir anlam kazandı benim için. Oldukça da sürükleyici bir anlatım tarzı var. Size ve herkese önerebileceğim bir yazar. Tek tek kitap isimlerini yazamazdım takdir edersiniz.

Zehirlenmişsen bile sanırım peynirden olması daha muhtemel. bi hastaneye veya sağlıkocağına gidiver bence

sevgili july14, şimdi en acilinden bi bol şekerli su yapıp (şerbet) içiyosun, azıcık kendine gelirsin. daha sonra evden çıkacak halin yoksa ambulansı ara telefon yoksa, adresini ver biz arayalım. öptüm by

gecmis olsun, kotulesmiyorsan bisey olmaz gecer.

Vurursa gol olur dediğini yaptım. Tatlı sevmediğimden, bir kaç damla da limon damlattı annem. Sağol. Terlemem de devam ediyor Kurukafa. Boncuk boncuk terliyorum. Hani sütlaç veya muhallebinin pişerken yüzeyinde olur ya kabartılar, öyle kabarcıklar halinde alnımdan terler geliyor. Tüm vücudumdan da. Ben onları görüyorum diye alnım dedim.

Hafif bir zehirlenme geçirmişim arkadaşlar. Serum filan taktılar, içine bulantı önleyici vs. ekleyip. Şimdi daha iyiyim. Hala bitkinim. Sakinleştirici de verilmiş sanırım. Uyumak istiyorum. Hepinize çok teşekkür ederim. Want2die yazdıklarını gelince okudum. Aynen dediğin gibi. Annem çorba yapıyor şu anda. Çorbamı içip uyuyayacağım. Sağol.

çok geçmiş olsun july14, dikkat edersin artık bundan sonra yediklerine içtiklerine umarım. tekrardan çok geçmiş olsun.

git boyner'lerdeki tester'lardan birkaç koku dene, adını aklında tut beğendiğinin sonra strawberry'den al bence :)

cartier roadster kokladım bi arkadaşta geçenlerde. peşinden sürüklendim kişinin. şükürler olsun ki yakın arkadaşım ve başıma bir şey gelmedi! ama muhteşem!!

ben kendi adıma kullanmaktan zevk aldığım ve beğenildiğini bildiğim birkaç tane yazayım sen beğendiğini al, ama boynerdeki testerlardan koklamayı unutma :]

212
Jean Paul Gaultier - Le male
roma
hugo boss
pi
fahrenheit
issey miyake
kenzo jungle

walla böyle bir durumda ben önce gidip bi açık parfüm alıyorum. bir süre kokuyu kullandıktan sonra memnun kalırsam gidip orjinalini alıyorum.

önümüz kış benim en çok bu mevsimde hoşuma gidenlerden biri fahrenheit -ki kışın çok iyi diyor, biri de burbery nin bi kokusu ama modelini bilemiyorum şu an. bu ikisi kışın süper ama yazın berbat gidiyor.

(bkz: bulgari aqva)

rochas man

@ want2die ; paşa eyvallah da dedim belki bu işi iyi yapan bi' yer bilen vardır hani şu tene bu koku ay senin boyun uzun o olmaz saçın kumral bunu kullan gibi o açıdan sordumdu. Kenzo da kullanmıştım vakti zamanında sanki daha başka bi' farfüm bulsam daha güzel olur.

Diesel "Only the Brave" i öneririm.

Gucci pour homme ii.


daha güzel değil diyen insan evladı görmedim.

Yaşınız ve nasıl bir ten rendine sahipsiniz? Nasıl bir kişiliğiniz var? Bunları bilmeden parfüm önermek imkansız gibi bir şey. Herkes beğendiği bir kokuyu söylüyor ama, sizin teninizle birleşip; iğrenç de kokabilirsiniz. Çok genel bir öneride bulanabilirim. Esmer tenli iseniz, daha baharatlı kokuları sürebilirsimiz. Açık tende bunlardan uzak durun. Her seferinde bileklerinizin iç tarafından iki kokuyu deneyin. İlk sürdüğnüzde değil de, en az yarım saat sonra koklayın ve koklatın. Sizin ten kokunuzla birleşince, nasıl durmuş ona bakın.Alttaki notalar önemli. Bunu da sürmeden anlayamazsınız.

Açıkçası istediğim July14' ün cevabı gibi bi' tavsiye idi. teşekkür ediyorum. Beyaz tenliyim. Daha çok fresh, marine kokuları seviyorum.

Uçurum nedir? Bir de aşık olduğunuz kişinin de size aşık olduğunu nerden biliyorsunuz?

Erkeğin aşık olduğunu söylemesinden ve hissettirmesinden.

Uçurum?

uçurumu aşın sorun felan kalmaz.

Birinin daha erken, diğerinin daha geç dünyaya gelmesi diyelim.

Halis Toprak gibi bir vaka değilse çok da önemli değil yaş mevzusu. Geçin.

bunu siz sorun etmiyorsanız kime ne. ha uçurum dediğiniz yaş farkı ise onun cevabını bende bilmiyorum.

Yaş farkı bir uçurum değildir. Abartı olmadığı sürece (bakın kadın ya da erkeğin büyük olmasından bahsetmiyorum, aradaki farkın abartı olmasından bahsediyorum) pek düşünmeyin derim.
edit: Düşünmeyin derken, ayrı olmayın anlamında.

sen hatunsun, erkek senden küçük ya da büyük.

bu mudur? engel? çok aşıksınız, o da size aşık, herşey yalan olmuş ama hala ekşi duyuruda üstü kapalı olarak, ifade etmeye bile neredeyse utanarak "ne yaparsınız" diye soruyorsunuz?

kaçınılmaz olan olacaktır july.. o aşk yaşanacaktır.. bu arada 14 olmadığını ummak istiyorum tabi.. :)

erkek ya da kız olan 18 den küçük değilse, aklı baliğse size güzel bir ilişki dilerim.. "evleniyoruz biz" tadına varıncaya kadar aşkınızı doya doya yaşar evlenir.. evlenmeseniz bile aşkın her halini yaşarsınız.. kendi elinizle imkansızlaştırıp yüceltmeyin gereksiz yere.. kavuşamama halleri öle yapar insanı..

ps: kaç yaşındasın, kaç yaş fark var, erkek mi küçük, sen mi küçük diye sormuyorum çünkü aşıksan bitmiştir, kapanmıştır o fark..

ha deseydin ki evlenmeyi düşünüyoruz, nasıl olur, nedir? oturur onu da cevaplardık 2 nizin sosyo ekonomik kültürel durumlarınıza göre..

toplum yargılarına kurban olmayın, kendi doğrularınızı kendiniz yaratın july14..

öncelikle sevişin geçer want2die, bana kalırsa aşk ve sevgi gibi bir konuda böyle densiz ve sığ bir yorum yapmamalıydın. cevabına tik atılmış ama ben tikime takmıyorum. çünkü o uçurumun ne olduğunu öğrendiğimizde bunun sevişmekle geçmeyeceğini görüyoruz. sevişirken bu önemsizdir pek çok şey gibi, ama bu farklı bir konu.

bu arada aşk başlı başına bir sevişmedir, bedensel anlamda sevişmeyse bunun bir başka tezahürüdür. durum böyleyken sevişin geçer ne demek? peki o zaman onlar sevişsin sonra da hem kendilerine hem cümle aleme aramızda yaş farkı kalmadı desinler. olacak iş mi. değil

ama olmayacak bir başka iş de yaş farkının "uçurum" olarak değerlendirilmesi. bana göre yaş farkı bir uçurum gibi algılanmamalı, sadece iki ayrı bedenin farklı fizyolojik gerçekliklerle karşı karşıya kalmasıdır (ki spor yapıjn arkadaşım her 30 yaşındaki insan aynı mı? herkesin genetiği aynı mı? yani bu geç yaşlanmak da pekala mmkn ama er geç yaşaknacağız o ayrı ama aşkta dert değil bu). bu durumda eğer o iki kişi pek çok alanda uyuşuyor ve birbirlerini akıllılar gibi, deliler gibi seviyorlarsa bu kadarcık önemsiz bir (sahiden çok ama çok önemsiz) bir uyuşmazlığı da hiç takmasınlar. zaten yaşları da uysaydı dünyada değil cennette yaşamaları gerekirdi, her aşkın zor bir yanı olabilir. ama bence en zor yanı sevmek,- sevilmek, tertemiz iki ruhla bir arada olurken mutluluğun ne olduğunu anlayabilmek zordur, bunu yaşayacağınız insanı bulmak zordur.

bu insanı bulmuşken, ve bu bir yanılsama değilken yani iki insanda fikren ve bedenen olgunluğa ulaşmışsa, bulduğunu yitirmemeli.

söyleyin bana kaçınız hayatınız boyunca aradığınız ya da aradığınızın farkında bile olmadığınız harika insanı buldu? bu insanı bulduğunuzda, "evet bu kesinlikle o ve ben ondan başkasını onun gibi hiç istemedim ve o varken de başkasını düşünebilecğeimi bile sanmıyorum" diyebildiniz? bunu dedikten sonra yaş sizin için bir uçurum olur mu?

erkek yaş olarak büyükte olabilir küçükte ama önemli olan ruhların denkliğidir. evet, ruh da zamanla, yaş ilerledikçe olgunlaşabilir ama "olgunlaşmak" farklı bir şeytdir. beden de bir yaşa kadar olgunluğa erişmez ama olgunluğa eriştikten sonra bir süre daha kuvvetlenir işte bu bedenî olgunlaşma olur. daha sonraysa beden yavaş yavaş eskir, çürür. işte burada beden ve ruhun, beden ve aklın büyük farkını anlarız. ruhlar bir hastalık (evet, ruh hastalığı) geçirmedikçe yaşlanmazlar, arzular istekler azalır, ve zeka bir hastalık olmadıkça körelmez, olgunlaşır, daha da tatlılaşır özel bir durum olmadıkça böyledir bu. tabii bazıları yaşadıkalrı sürece ne ruhlarının ne akıllarının gerçek anlamda farkındadır, böyle insanlar 7sinde neyse 70inde de öyledir.

7sinde 70inde demişken ben ana konuya tekrar döneyim, eğer iki ruh olgunluk durumlarında karşılaşmış ve birbirini mucizevi bir biçimde uyup aşık olmuşlarsa. yaşın ne önemi var?

çoğu insan aşkı yüzeysel yaşıyor, 3 gün sürüyor kimisinin sömzde aşkı, kimisinin 3 ay kimisinin 3 yıl ama bana kalırsa gerçekten olgun iki insanın aşkı bir ömür boyu sürebilir. böyle aşklar azaldı. bulduğunuzu düşünüyorsanız onu kaçırmayın.

sevişin geçer diyen arkadaşa tekrar geleyim, evet birbirini gerçekten aşık iki insan yatağa giridklerinde ordan saatlerce çıkmayabilrler hatta hiç çıkmak istemezler ama hayat yatakta geçmiyor ne yazık ki. geriye ne kalıyor? bu iki kişi aralarındaki yaşı dert etmiyorsa (ki zaten aşk iki kişiliktir, bazen de iki kişilik bir deliliktir -dıaşrdan bakanlar için delilik gibi görünür yani-) geriye toplumun bakışı kalıyor.

nedir toplumun bakışı
kınayacak mı?
övüp imrenecek mi?
toplum anlar mı orası biraz kişilerin sosya-ekonomik konumuna ve toplumun gelenneklerine hatta zaman zaman modaya bağlı ama toplumun içinden bazıları aşkın iki kişilik olduğunu bilip boyun eğecektir ve kınamak gibi bir yargılamaya gitmeyeceklerdir. toplum değerleri değişebilir, bunlara tamamen isyan bayrağı çekmek, kavga etmek abes olur ama topluma mutlak uyum pahasına böyle bir aşkı feda etmek de olsa olsa ahmaklık olur. çünkü aşk insana bir sürü güzelliğin yanısıra huzur ve mutluluk da verir, güzellik verir enerji verir gençlik verir güç verir yaşamın en güzel tatlarını verir. bunlardan da öte bir bilinmezlik taşır aşk, anlatılamaz sadece yaşanır. toplumla mutlak barışık olmak, kimsenin kınamasını ayıplamasını duymamak adına bunlardan vazgeçecek insan zaten aşık olmamıştır.

ve peygamber haticeyi hatice de peygamberi sevdi, birinin ölümünden yıllar sonra bile peygamberin eşlerinden biri düzgün yüzünü bile görmediği ve toprak altında yatan harice için "en çok onu kıskandım" dedi çünkü O hep haticeye aşıktı. onunla geçiridği günler belki de hayatının en güzel günleriydi, keşke daha da uzun sürseydi, ama neyse, cennette kavuştuklarına eminim, hem bu dünyada hem öbür dünyada mutluluğu tattılar.

züleyha ise yusufu sevdi, o kavuşamadı bak o ayrı.
ve halis çıtır kızı sevmişmiş, yeme bizi halis yeme çocuk o daha be. sense 70indesin. sen bir alışveriş yaptın.
aşkta ise alışveriş yoktur o hep vermektir hep almaktır, hesapsız.
aşk bambaşkadır
onunla bununla karıştırmayın
anlık zevklikler dahil
aşk ölümsüzdür
ve "herşeye rağmen topluma boyun eğme"yecek kadar güçlü olmak zorundadır.

daha da yazarım gerekirse, bu arada sese ve uykusuz'un yorumları güzelmiş.
bir de olay bana kalırsa küçük kızların büyüklere duyduğu ve ayakları yere basmayan "bir kafa karışıklığı" değil, olgun, ayakları yere basan ve aynı zamanda sevgililerin ayaklarını yerden kesebilecek kadar kuvvetli bir aşk. yani bir yanılsama değil sanıyorum. zaten öyleyse ben ona aşk demem, diyene de güler geçerim.

ek: bu konuda daha çok yazabilrim toplumla birlikte bi de sevdiğimiz insanlar ne der korkusu taşıyabiliriz çünkü toplumu pek değil ama bu insanları çok önemseriz. neyse july14 sana bütün yüreğimle mutluluklar diliyorum, umarım vuslat gerçekleşir ve toplum da bir süre sonra sadece size saygı duyarak dünkü yargıları için utanır. utandırır sizin aşkınız herkesi.

yine ek: tüm bunlardan sonra bedende oluşturacağı etkileri saymazsanız -ki aşk bedenle yaşanmaz! bednele de yaşanır ama ruhta olduğu için bedene yansır ki neden ileri yaşlarda sevişilemesin?- evet bu etkiler saymazsanız ki bunlarda aşık insan için önemsizdir. neyse sonuç olarak uykusuzun dediği gibi aşıksan bitmiştir. yaş dediğin artık sadece bir kaç rakamdır.

yine ek: halis toprak olayına da herkes gibi bakmadım, kız 18inde falan olduğu için nasıl biri olduğunu bilmedne yorum yapmak istemedim, herkes kafasına göre dan dun konuşurken ben sustum, birbirlerini seven aklı başında iki insan varsa herkese bok yemek düşer. ama neden halis ağaya kızdım yukarıda, çünkü tvye çıkıp "18inde karı bulmuşum kaçırır mıyım ehehe" dedi. bunu düşünmesinde sorun yoktu belki ama kendi durumunu aşkla değil bu şekilde ifade edince anladım ki bu ticaret adamı yine bir ticaret yapmış, genç bir kadın bedeni ve belki biraz da sevgi almış.

Arkadaşlar hepinize güzel yorumlarınız için, çok teşekkür ederim. Sevgili Karluk, özellikle wan2die' nin ''sevişin geçer'' yorumuna, altta tekrar yazdığı ve güzel bir yorumu olduğu için tik atıldı. Sanırım gözünden kaçmış. Hepinizin yorumlarını okudukça, daha da mutlu oldum. Sesee ve Uykusuz' un yorumları harikaydı. Hepiniz bu konuda bana inanılmaz bir güç verdiniz. Karluk kalbime dokundu yazdıkların, sen de mi aşıksın?

sevgili july14,
eğer 1-2 hafta önce bana "sen de mi aşıksın" deseydin konuyu:
"kimsesizlerin kimsesiziyim kimsesizim
yalnızların yalnızıyım yalnızım
dertlilerin dertlisiyim dertliyim
aşıkların aşkıyım aşıkım
ismim mesut göbek adım bahtiyar
yıllarca hep böyle bildiniz siz
mesut bahtiyardan şarkılar dinlediniz"

diye geçiştirirdim ama durum böyle değil, ben de aşığım, hiç olmadığım gibi aşık. ben de zor bir durumdayım, hayatımda aşkımı yaşamama engel olan güçlükler var, aşkım ise bana güç vermeye başladı bile bu güçlükleri aşmam için. ve sana bir sır daha vereyim, aşık olduğum kadın benden büyük, o da bana aşık. belki de bu yazılanları ona okutmalıyım, ama gerek yok, o çok daha fazlasını hissediyor ve biliyor.
onu almak istiyorum
o kendini veriyor
kendimi vermek istiyorum
yaşadığımı anlıyorum onunla
nefes alıyorum onun nefesiyle
gözlerine hasretim gülüşüne hasretim
var bizde de bir ayrılık
ben ruhuna dokunduysam bu benim ruhuma dokunan kadın sayesindedir
bu gecemi gündüzümü ruhumu aydınlatan kadın sayesindedir
sevemeyeceğimi zannederken umduğumdan da fazlasını bulduğum kadın içindir yazdıklarım
neyi bekliyoruz bilmiyorum
ama ikimizin de bir bildiği var
az kaldı az
az
onsuzluğa onun bana verdiği güçle dayanıyorum
hayat çok daha anlamlı şimdi
onunla yaşamak ve yaşlanmak istiyorum ömrüm yeterse
aramızdaki yaş farkını da bir kenara bırakırsak onun durumu iyi bense ilk ay maaş almadığım bir işe yeni başladım
çevrenin saldırılarını göğüsleyecek olan ona ve kendime
bir de maddi dengesizlikten bok atılmasını eklemek istemiyorum
ki zaten ben bir kadının parasıyla yaşamak istemiyorum
o kadını da alıştığı standartlardan çok uzaklaştırmak istemiyorum
Allah görüyor ve biliyor, kalbimize göre verdi ve verecek
bakalım...

uçurumlara merdiven daya. yaş falan önemli değil ki sen sevdikten o da seni sevdikten sonra, bak karluk ne güzel yardırmış yine uzuuun uzun, bence bu uçurumu hiç problem etme aşkını yaşamaya bak. daha mutlu olursun.

Rebound Boy olmaktan kurtul, ağlak kızları gördüğün yerde kaç. Bu tipler uzaktan pek belli olmuyor ama eski dediğin anda kaçacaksın.

Ama asıl suç sende. Dost gibi görünmemeye çalış kıza. Dost olarak kafasına yazarsa seni böyle olur sonu. Erkek gibi yaklaş.

erkek gibi nasıl yaklaşılır peki? vurduğum masayı mı devireyim, nedir?

Ee şimdi efendi erkekten nasıl piç olur dersleri istiyorsun. Ben de maalesef bu dersleri 2000 liradan veriyorum. Sözlük indirim yapabilirim ama:)

huylu huyundan vazgeçmez ama.

sevgilisinden yeni ayrılmış kızlardan uzak dur. tanışırken önce bu konuyu öğren, çünkü bu kızlar yeni bir ilişkinin cazibesi ve yaşanmışlık duyguları arasında ikilem yaşarlar. onları nadasa bırak, hasat zamanı gelmişlere yelken aç.

Bir süre yalnız kalmak gerek bana kalırsa. Daha seçici olmalısınız.

Bir kere eski sevgiliyi güzelce kafadan silmenin yolu 1 sene civarı on night stand kovalamaktan geçer, haa bu yaşa kadar kovalamadım nasıl olucak dersen 3-4 ayda çözebileceğin kadar basit diyorum, ha yol yordam mekan adı istersen yine konuşuruz kib pls tşk bye

seçicilik güzel bir tavsiye. ancak ömür geçiyor, bu fit bedeni yaşlanmaya terkedemeyeceğim. o yüzden "ver allah ver" tercihini kullanacağım sanırım kullanabilirsem.

sanırım sizin bu ver allah ver tutumunuz yüzünden kızlar sizi eğlencelik çerez gibi görüyor, bir süre gönül eğlendiririm nasılsa peşime takılmaz, ayrılsam da nasılsa komaz diye düşünüyor olabilirler.

bravo, güzel yaklaşım.

One night stand zevkinizin içine etmişler yazık. Ne kadar üzücü. Kuyrukta bekleyenleri alın. Belki de sizi memnun eden çıkar. Siz Paris gibi biri olmalısınız. Bana öyle geldi.

bu durum için güzel bir atasözü var: ne ekersen onu biçersin. :)

browser'dan geri deseydin? backspace'e aban filan bir..

yok geriye bassan da gelmez. o soru yok artık. böyle uzun yazınca bi kopyalyıp sonra göndere bas bundan sonra.

mutfağa git su olacak oralarda iç onu.

tekrar olmaması için ; addons.mozilla.org

önce word de filan yaz sonra kopyala yapıştır

Uzun sürüp, bu durum yaşandığında, tekrar kullanıcı adı ve şifre isteyip, kaydetmeliler.

(bkz: emmanuelle)

(bkz: six feet under)

Supernatural ve The Bing Bang Theory. Supernatural hakkında bilgi verilmiş Jangara tarafından.İkinci diziyi ise, çok eğlenceli buluyorum.IQ'ları çok yüksek ve bir o kadar da abazan bir sürü erkeğin, karşı dairelerine taşınan aptal sarışınla ve diğer kadınlarla olan beraberlik arayışları üzerine, komik hikayeler.

the x-files dizinin kendisi 9-10 sezon ama en güzel yerleri ilk 5-6 sezonu. aradığın herbişey var kanımca.

into the west alır senin sıkıntını :)

bi de (bkz: lie to me)

(bkz: californication)

eureka güzeldir, hoştur, hem komik hem heyecanlıdır, ayrıcana seksidir ama erotik bile değildir, bazen agresif ama her zaman mantıklıdır.

flashforward sizin aradığınız.

six feet under +1

carnivale

cok tesekkurler supernatural ve carnivale dısında hepsini seyrettim. six feet under muhtesemdi.. elbette izledim onu da.. su ıkısıne bir bakayım bakayımm..

hiç iyi bir fikir değil bu havada gitmek. en guzel ılkbaharda gitmektir polonezkoye.

Sonbaharda da güzeldir. Brunch için Leonardo' yu önerebilirim. Ata biniyorsanız; hem brunch yapıp, hem de at binebileceğiniz ve üstelik köpeğiniz varsa, eğitime de götürebileceğiniz American Kennels diye bir yeri de görün. Köpeğiniz yoksa, at binmiyor da olsanız, brunch yapabilir, güzel şöminesinin karşısında şarap içebilirsiniz. Atları ve köpekleri seyredebilirsiniz. Harika bir kır manzarasının eşliğinde.

Teşekkür ederim tavsiyeler için, şimdilik çok da yağış yok gibi.. yani gidiyoruz;)

(bkz: sonsuzluk için yedi gün)

susanna tamaro-yüreğinin götürdüğü yere git-diyorum

öneriniz için teşekkürler, ilk sefer de bu kitapları alıcam, ayrıca "neyapsam" canım arkadaşım bu 3 kitap mı oluyor anlamadım hani aralara - koymuşsun:o saygılar.

önerin için çok teşekkür ederim @judagor bir sorum daha olucak
eski bir kitap sanırım
bakırköy "beyaz adam" da veya "D&R" da bulma ihtimalim var mıdır?
yoğun istek üzerine @dambil sana da teşekkür ederim.

ihsan oktay anar oku. hatta bu adam ne yazmışsa okumalısın.
bunun dışında yeraltı edebiyatı da ilgini çekecektir, metis yayılarının bir dizisi var böyle, yeraltı edebiyatı dizisi diye; onları okuyabilirsin hatta:
kitap okumuyorsan büyük ihtimalle film izliyorsundur ve fight club'ı da beğenmişsindir. chuck palahniuk diye bir adam var ve bu adam fight club'ın yazarı, onun kitaplarıyla yeraltı edebiyatına girebilirsin, beğenirsen dizinin diğer kitaplarını da okursun..

o değil de; chuck palahniuk diye bir adam var cümlesi bir yerlerden tanıdık geldi, nerden geldi acaba bilen var mı?
metis değil yahu ayrıntı olacak... eyvallah baldur

catcher in the rye

durukafa, senin dediğin yeraltı edebiyatı ayrıntı yayınları'nın bir serisi metis edebiyat'ın değil ve oldukça güzel bir seri. evet ayrıca ihsan oktay anar'ın amat kitabından başlayabilirsin. film gibi bir roman. ama dili ağır gelebilir. okumadıysan, harry potter serisi'ni de okuyabilirsin bence. okunaklı , basit ve sürükleyici isteddiğin gibi.

hayatın kaynağı - ayn rand ( bunu okuduktan sonra bi' süre " daha iyi bi' kitap okuyamayacağımı düşünmüştüm.- kişisel beğeni tabi )

yeraltı edebiyatı mı? charles bukowski:)

ntv yayınlarının cahillikler kitabı ikincisi de çıktı onun şimdi onu oku,doğru bildiğimiz yanlışlardan bahsediyo,eğlenceli hem.ya da kimya hatun'u okuyabilirisin mevlana'nın üvey kızının hayatını anlatıyo,ama bunun yanında tabi ki şems ve mevlana'nın ilişkisi hakkında bilgi edinmiş olursun

sozluk.sourtimes.org

@ tueio;
3ü de çıktı cahillikler kitabının.

cahillikler kitabını okudum birinciydi sanırım okuduğum, ayrıca şems ve mevlana hakkındma ufacık bir bilgiyi "aşk" kitabında okudum yamulmuyorsam. yeraltı edebiyatı ilgimi çekebilir gibi ama ağır değildir umarım. sağolun yüce romalılar.

orhan pamuk-benim adım kırmızı
orhan pamuk-beyaz kale

artık iyi bir okuyucu olduğunuzda; hasan ali toptaş.

sonrası için umderto eco olabilir. italo calvino'da önerebilirim. peyami safa da iyidir. siz önce bi yerden başlayın da gerisi gelir. :)

bu nick tam yirmi altı karakter'e, 3-4 kitap okumuş birine, Orhan Pamuk kitaplarını önermişsiniz. Oldu olacak ''Ve Durgun Akardı Don - Mihail Şolohov'' deseydiniz tam olsaydı. 4 cilt. Yanlış anlaşılmasın. Orhan Pamuk ile, Mihail Şolohov'u karşılaştırmıyorum. Örnek diye verdim. O kitaplarla başlamasın diye açıkladım. Sizi de eleştirmek değil niyetim. 3-4 kitap okuduğunu atladınız sanırım. Benim aklıma, Kelebek ( Papillon ) Henri Charriere'nin romanı geldi. Önce romanı okuyun. Sürükleyici ve gerçek bir hikayesi var. Sonra da filmini izleyin. Filmi de güzeldir. Baş rol oyunucusu Steve mc Queen.

benimde işime yarar;)

@july 14

bi yerde haklı olabilirsiniz ama orhan pamuk'un adını verdiğim kitapları sizde bilirsiniz ki sürükleyicidir. fazla da yormaz. lise öğrenimini bitirmiş her türk genci anlayabilir okuduğu zaman. türkçesi çok ağır değildir. ha, içidenki derin bazı durumları anlayamabilir, ama sonuçta cin ali tavsiye edecek halimiz yok.

e adama raviyan-ı ahbar nakilan ı asar diye başlayan ihsan oktay anar kitapları da tavsiye edilmiş neticede. bunu göz nüne alırsak, sanırım orhan pamuk'un kitapları ihsan oktay'ın kitaplarından daha anlaşılabilirdir. -üslup bakımından, kullanılan türkçe açısından konuşuyorum- bu arada kitap tavsiyesinde çok iyi olduğumu iddia etmiyorum, ama orhan pamuk türkçesinin anlaşılabilieceğini iddia ediyorum.

gördüğünüz gibi hasan ali toptaş'ın anlaşılması daha zordur diyerekten "iyi bir okuyucu olduğunuzda" diye de belirtmişim. arkadaşın durumuna binaen.

yanlışta olabilirim bilemem. okuyup okumamak neticede soran kişinin elinde. ben tavsiyemi yaparım.

bu arada aşk ı okuduğunu söylemişsin. mevlana ve şems ilgini çektiyse polisiye romanlarının yazarı ahmet ümit'in, bab ı esrar'ını da tavsiye ederim.

kelebek güzel tavsiye. Ama ben de Orhan Pamuk okuyabileceğini düşünüyorum. Masumiyet müzesi mesela. of ki ne of.


Uçurtma avcısı olabilir sonra. Maeve Binchy geldi şimdi bi' de aklıma.

hepinize yardımlarınız için çok teşekkür ederim, nihayet bu cumartesi kitapları alıyorum param da var lan. :o

@vurursa gol olur

hocam kitap furaı başlıyor, istanbul'a yakın bi yerde isen onu bekle derim ben. o da bu cumartesi başlıyor...belki de oradan alıcaksın zaten. şimdi aklıma geldi :P

şarküterilerde, carrefour ve metro gibi büyük marketlerde bulabilirsiniz.

(bkz: rokfor)
(bkz: gravyer) ve hatta (bkz: kars gravyeri)
(bkz: mozzarella)
(bkz: gouda)
(bkz: gorgonzola)
(bkz: emmental)
ilk aklıma gelenler

peynirin dışında da ikramlar yapılabilir; (git: 94703)

@mahallenindelisi

valla linke tıklayınca boş bir sayfa çıkıyor:)

dışarıya kapalı çünkü

güney amerika şaraplarını tavsiye edebilirim..max 20 tl civarında çok iyi şaraplar var..ama şarap zevki kişilerin damak zevkine göre çok değişir.Bence riski en az olan MERLOT cinsini dene..
Peynirlerden de parmasan,emmantel,gravyer ve rokfor şarapla iyi gider.
Yanında üzüm,kuru incir kayısı..
Yine soğuk füme etler..mesela karabiberli füme et..migrosta var..
Afiyet olsun

öküzgüzü ve eski kasar

kars gravyeri almalısın bence ve isli peynir.
şaraplarla sorun yaşarsan beyazı gazozlayabilirsin. kırmızıyı sangria ya ya da sıcak şaraba çevireblirsin. kızlara dömisek al bence.
hayyam da çok ucuz ama güzel bir şarap.

@huseyinali; pardon dikkat etmemişim. peynirin yanında üzerine türk kahvesi serpiştirilmiş ve ince dilimlenmiş elma (özellikle sıcak şarabın yanına), mandalina ve türevleri de iyi gidebilir...

Camambert peynirini söyleyen olmamış. Cheddar da olur. Yeni kaşar da olabilir. Epey peynir söylemiş arkadaşlar. Hangilerini bulursun bilemem. Ben peynirlerimi(özel toplantılar için illaki) genelde Büyük Klübün yakınındaki bir şarküteriden alıyorum. Sabah, öğle ve akşam masada peynir tabağı vardır. Bunların tümünü ve fazlasını bulabilirsiniz. Bütçenizi ve kaç kişi olduğunuzu da bilmiyorum. O yüzden marka değil de, şarap cinsi olarak ben de merlot diyorum. Zevkinizi bilemem. Aslında değişik şaraplar ve peynirlerle tadım partisi gibi yapın. Peynirler sert ve tuzlu olmasın. Cipsler de az tuzlu olsun. Şarabın tadını örtmesin. Veya çareniz yoksa, tuzluysa peynirleriniz, araya meyva alın. Dengelensin tatlar. Ben şarabın yanında fondü de severim. Kar yağdığında özellikle. Merakınız var sanırım. Şarap tadımı organizasyonlarını takip edin.

iyi bir kırmızı şarap + teflon tavada zeytinyağ ile kekik eşliğinde kızartılmış keçi peyniri. tanrısal lezzet!

büyük marketlerde içinde 6 çeşit ufak peynir olan bir set satılıyor. sanırım 3 lira filan. o peynirlerden alabilirsin ya da onun içindeki peynirlerden kilo usulü tarttırıp alabilirsin.

şekerli cins şarap + sarı peynir...

bildiğim en iyi ucuz şarap (hatta neden ucuz anlayamıyorum, bence o kadar iyi) dia'da satılan avanos vadisi'nin iki çeşidinden üzerinde kale resmi olanı. sanırım öküzgözü, ama emin değilim. çünkü biris öküzgözü ile bişeyin karşımı, diğeri sadece öküzgözü olan. sen üstünde kale resmi olanı al :) fiyatı da 7 lira.

tabi içimi yumuşak şarap sevenler için. afiyet olsun..

hocam klasik üzüm şarabı dışında vişne şarabı tavsiye edebilirim

şarap-peynir olayı yapılıyorsa meyve şarabı abes kaçar :)

eğer pek sosyetik bir gece düzenlemeyecekseniz büyükçe bir marketin şarküteri reyonundan yerel peynirler alarak güzel ve değişik bir sofra kurabilirsiniz, ben son tansaş'ın reyonundan almıştım memmnun kaldım.

kadın sıgınma evleri var onları deneyin bi.

kadın ben şikayetçi değilim diyor sığınma evine mi gidecek ? anlatamadım galiba durumu

benzer durumlar birkaç defa benim de komşularımda olmuştu. olanlardan öğrendiğim şu, polisin tutumu şu oluyor "aile içi bir olay, birinizi öldürmedikçe birşey yapamayız" evet inanılır gibi değil. bu şekilde polis müdahale etmediği için annesinin burnunu kıran bir üst komşumuz, kardeşini hastanelik eden bir başka komşumuz vardı.ama eğer evden biri valiliğe ya da kaymakamlığa (tam hatırlamıyorum)can güvenliğim tehlikede diye dilekçe verirse bir ekip gönderiliyor(psikiyatrist, hukukçu, sağlıkçı vs..)

peki sonra ne oluyor yani sonra ki aşama ne olabilir ?

''şikayetçi değilsen kapıma gelme ve dayağı yediğinde az bağır bizide rahatsız etme'' diyeceksiniz.

@jamswety

çok haklısın.. öyle yapmalıyım sanırım..

e iyi de, sen dedin gidecek bi yerı yok diye sikayetci degilim diyor seklinde. gidecek bi yeri var iste, sıgınma evi.

sığınma evleri 3 ay ile 6 ay arasında bakabiliyorlarmış araştırdım ama kadın şikayetçi değil oraya da gitmez sanırım bu durumda yapacağım(ız) bir şey yok

kadın sizden yardım istemeyi bildiği gibi başının çaresine de bakmalı bence.baksanıza onun lehine olan davranışınızı gözardı edip zor durumda kalmanıza neden olmuş.belki korktuğu için belki başka sebeplerden şikayette bulunmuyo..bence bi daha kapıyı falan açmayın naparsa yapsın.

Hiç karışmayın. Hayatımda hiç dayak yemedim. Bu çok onur kırıcı. Kadın olduğum halde, dayak yemeye katlanan kadınları da anlamıyorum. Çok ekstrem durumlar hariç, her kadın namusu ile çalışıp kendine bakabilir görüşündeyim. Bir erkeğin eline bakmak zorunda değiller. Ayrıca o kadın boşandığı halde, dayak yediği adamla aynı evde kalmaya devam ediyorsa, bence ikisi de dengesiz. Konu komşuyu rahatsız etmeye de hakları yok. Apartman sakinleri olarak şikayette bulunup, binadan attırın bence.

köpeğin ne düşündüğünü bilemiyorum ancak sizin bunu düşünmenize bir anlam veremedim doğrusu..

yanlış mı okuyorum, yanlış mı anlıyorum diye yüz kere okudum cevapları, anlayamadım.

cevap veren arkadaşlar. niye bu soruya tepki verdiniz? "kediler niye kuyrukları havada gezer, niye gurr gurr ses çıkarır, niye ön patilerinin birini indirip birini kaldırır" gibi bir hayvanın anlam verilemeyen hareketini sormak niye size bu kadar acaip geldi? yok kendisine sorsaymışız. dilinden anlıyorsanız bir zahmet siz sorun da bize de tercüme edersiniz. yok böyle bir şeyi düşünmesine anlam verememiş. ben de sizin niye bu soruyu bu kadar saçma bulduğunuza anlam veremedim. soruda görmediğim bir saçmalık, bir ibnelik mi var diye ellibin kere okudum, anlamadım. anlamadığım bir şey varsa açıklarsanız sevinirim. saçma olan nedir ki dalga geçiyorsunuz?

Öncelikle kibritsuyu adlı arkadaşımıza katılıyorum.

Şahsen, köpeğin o anda bizim gibi bir şeylere kafa yorarak yattığını düşünmüyorum. Çünkü hayvan o anda sadece kendini dinlendirmeye çalıştığından, dışarıya böyle bir görüntü yansıtıyor olabilir

Lisede biyoloji hocamın söylediği birşeyi sanırım bununla ilişkilendirebiliriz. söylediğine göre; tüm hayvanların gözü dalarmış, yani bizde de oluyor ya bazen gözümüz bir noktaya dalar, o anda çok net bişey düşünmeyiz düşündüğümüzde hemen gözleri tekrar kıpırdatmaya başlarız. Yani bu bir nevi bir algıyı dinlendirme durumuymuş. Sıcakkanlı hayvanlarda (köpek, kedi ve insanı da içine katabiliriz) gözler uzaklara bakarak dalar, soğukkanlı hayvanlarda ise (yılan, timsah, kertenkele...) gözler yakın bakarak dalarmış.

Yani anlayacağınız, birşey düşünmekten ziyade zihni dinlendirmek için yapılan bir hareket.

bazen dinliyorlar, bazen kokluyorlar. benimki öyle yattığında hop diye fırlayıverebiliyor mesela.

yıkanması gerektiğini söylemeyinde arabaya glade'in yada airwick in kokulu şeyslerinden alın.

yıkanmadığı için kokup kokmadığını bilemezsiniz ve bunun gururunu incitmeden yapabileceğiniz bir yanı yok bana göre.

yıkanmadığı için koktuğuna eminim. cünkü saçları sürekli kirli. yıkandığında onlar temiz oluyo ve kokmuyo. üstelik kıyafetini de değiştirmiyo. evli barklı adam halbuki. hadi kendisi önemsemiyo karısı da mı ilgilenmiyor ya.

kesnlkle 1. şık. en sevmediim şey arkadaş bu devrde hangi insan evladı diyebilir ki bana haftada en az 3 kere yıkancak zamanım yok die. (extreme örnekler dışnda) git idari işlere bu adam yüzünden boğuluyoruz de onlar nası söyler nası ikaz eder bırak onlar düşünsün. kırmaktan korkma ayrıca neyinden korkuyosun bugne kadar uyarlmaya uyarlmaya adamın geldiği hale bak.(sinrlendm eet=)

selam canım allah sabırlar versin öncelikle ajkshdkjash
onun dışında serviste erkek bir arkadaşınız varsa ona bi söyleyin, bu olaylar genelde hemcinsten gelince insanlar daha az kırılıyor galiba. o böyle şaka yollu da olsa uyarabilirse iyi olur bence. ama idari işler en mantıklısı gibi duruyor. birinin uyarması lazım, bizim de bi memur bu durumda. başka bi memura söyledim. o da gitti orangutan mısın ya ne biçim kokuyosun oğlum yıkan sık sık dedi ajksdhakjshda. işe yaradı ama. ajksdhjkahs tabii burdaki örnekler birbirini 15 yıldır tanıdığı için sorun olmadı.

bence de 1. şık. yalnız, servis firmasına direk olarak, hangi şöförden dolayı bu sorunun yaşandığı söylenmemeli bence. firma bütün şöförlerini toplayıp, genel bir problem olduğu, bir sürü insan taşıdıkları, bu yüzden firma prestiji olarak kılık kıyafet ve temizliklerine bundan sonra daha fazla dikkat etmeleri gerektiği konusunda uyarıda bulunabilir. bi adama gidip de daha çok yıkan kokuyosun demek hiç hoş bişey olmasa gerek.

Şoförün arkasına, üzerinde(BENİ YIKA) yazan bir kağıt yapıştırın. Öyle dolaşsın.

red g: hfdkjhfdkjfhksd orangutan mısın ya hahahahaha çok iyi

libera: öyle yapıcam sanırım. genel bi uyarıyı dikkate alacak binsan olsa şehir çöplüğünden daha kötü kokmazdı gerçi(burda mübalağ yapmıyorum hergün şehir çöplüğünün önenden geçiyoruz ve ben yine de camı kapatamadım koca yaz boyunca.)

genel uyarıyı dikkate almayan insanları çalıştıran firmanın sorumluluğundadır aslında herşey, ne demişler; balık baştan kokar, kişileri değil zihniyetleri hedef almalısınız.

bence siz de yıkanmayın siz de kokun böylece adamın kokusunu almazsınız. sarımsak yedik siz de yiyin hesabı.
ya da ıraktaki amerikan ajanları ter kokan deodorant kullanıyorlardı kokmadıkları için onlardan kullanabilirsiniz.

Adamla muhabbet edin evinize yemeğe çağırın yani bir şekilde yakınlaşın daha sonra ''of nasıl terledim çok kötü kokuyorum ''diyin ben denemiştim bunu daha önce etkisi olmuştu yani o adam da farkındadır koktuğunun ama vardır elbet bir sorun o yüzden yıkanamıyordur.Onu yakından tanıyın.Gerçekten hayıtında kötü giden şeyler ve maddi olanaksızlıklar nedeniyle banyo yapması onun için büyük bir güçlükse o zaman başka birşey düşünülebilir.Ayrıca suya alerjisi olan insanlar da varmış geçen gün öğrendim.Öyle birşey de olabillir.

Çok özür dilerim bayan olduğunuzu bilmiyordum.O zaman bir erkek arkadaşınız bu görevi üstlensin.

ahahahahah ben de bi an kokmasını engellemek için servis söförüyle sevişmem gerektiğini düşünmüştüm sdfhskdfhds

eşimin işyerinde müdürleri yazılımcıların bulunduğu bölümü gezerken benzer şekilde ağır kokular almış. kimseyi kırmadan durumu düzeltebilmek adına tüm şirkete deodorant ve roll on hediye etmişlerdi. bu sayede hem hediye vererek jest yapmış hem de insanların "bu hediye nerden çıktı ki acaba" şeklinde düşünmelerine sebebiyet vermişlerdi.

çok çok çok zorda kalırsanız siz de tüm servise "dayımın kozmetik dükkanı var, orda stok fazlası kalmış bunlar" falan diyerek deodorant dağıtabilirsiniz. nasıl olsa 6-7 kişiymişsiniz. :)

öneriler dahilinde ve kafama yattığı için öğle yemeğinden sonra gidip idari işlerle konuştum. adamı işten çıkarmışlar : (( oha ya.

Açıkçası ben de anlamadım...

burunda havayı filtre eden kıllar vardır, hem temizler hem de ısısını düzenler
ağızda böyle bir şey oladığı için boğazda ve ağız içinde leş gibi bir tat olması normaldir ve iğrenç bir şeydir, evet.

burnunuzun neden devamlı tıkalı olduğunu bulun, kemikle falan ilgiliyse ameliyatını bile olun derim.

+ alkol kullanıyor musun?

hayır kullanmıyorum. hatta sigaralı ortamlarda dahi bulunmuyorum.

çok az kullanırım alkol. 2-3 ayda bir iki kez falan. o da çok az.

sigara yoksa, ağızdan nefes almaktan değildir de boğazındaki enfeksyondan kaynaklıdır o çamur tadı. mantık yürüttüm öyle olmayabilir de, ama o mantıklı geldi...

o enfeksiyon da devamlı ağzından nefes aldığın için bademciklerin mikrop dolmasından olmuştur muhtemelen

bademciğim ve geniz etim yok. küçükken ameliyatla alınmışlardı.

geniz akıntısı var mı ?

Dr. Mehmet Öz'ün video ile tanıttığı tuzlu su uygulamasını deneyin. Faydasını görürsünüz. Buğu ile 5 dakika havlunun altında(vicks koyun sıcak suyun içine) soluk alıp verin. Her ikisi de zararlı değil. Bol su veya sıvı alın. Burnunuz açılınca, rahatlarsınız. Ağızdan nefes almak zararlıdır tabii. Sizin durum geçici değil mi? Gripten dolayı diye anladım. Sürekli tıkanıklık için doktora görünün. Buğu ve tuzlu su uygulamasını yine de yapın. Bu iki uygulamanın üzerine, ılık bir duş da alın, süreyi fazla tutmadan. Bir de ıhlamur içip, yatın.

Geçmiş olsun.

geniz akıntısı? tam olarak nasıl oluyor acaba?

genellikle gece uyurken başlar hatta uyutmaz burundan akması gereken iltihap ağız boşluğuna akar dolayısıyla kötü koku yapar

hımm yok sanırım öyle bir şey. ağzımda kötü bir koku yok zaten. sadece sabahları uyandığımda iğrenç çamurumsu bir şey oluyor, damağımdan gırtlağıma kadar. yutkunduğumda rezil bir tadı var ama koku yok sanırım.

calimdor sorunu yeniden okudum.1-2 sene kısmını atlamışım. Uykusuzum. Burun tıkalı olduğundan, ağızdan nefes alınca; ağız içi ve boğazın kuruyor. Acımsı tat bu yüzden. Geçici olarak, gece yanında su olsun. Biraz su iç. Burun içinde deviasyon, konka büyümesi ve tıkanıklığa bağlı olarak da sinüzitin var büyük ihtimalle. Sık sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiriyorsundur. İyi bir KBB doktoruna görün. Daha önce yazdıklarım da hala geçerli. Biraz rahatlatır seni.Tekrar geçmiş olsun.

nawres içim şişti. Zaten bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Bitmeyecek mi? Doktorlar tekrarlayabilir filan boşuna demiyorlar. Söylemiştik diyecekler. Kısmi de olsa yüz naklini yapmaya başladılar. Burun nakli de yapsınlar o zaman.

benim anladigim: sacmasapan sarki sozleri yazalim bir anlami olmasin, el yuz duzgun olunca altinda derin manalar anlayacak kisiler cikiyor

Mahsulü yanmış tarlalar (artık hiçbir işe yaramayacak tarlalar) gibi kendini yetersiz hisseden bi kişi (aşık) var. Kendini yetersiz bulduğu için de küskünmüş. Çok gururluymuş. Elinde tek bir kalesi (tek bir şansı, yapacak hamlesi gibi bişey) kalmış, o da yalnızlıkmış hatta. O kadar kötü bi durumdaymış.

(Bu saatte iyi bile yorumladım.)

bir kere bir tarla mahsul veriyorsa bu onun yetersiz değil yeterli olduğunun ispatı değil midir?
yanması bir yetersizlik olamaz. ayrıca yetersizliğine neden küskündür, yetersizliğinden ötürü küskün olabilir ama yetersizliğine küsmek ne ya?

gururu pek yani çokmuş sağlammış, elinde tek kalan buymuş. bir önceki dizeleri mantıklı kabul etsek bile yetersizlik hissi yaşayıp bu hissine küsen birinde gurur beklenmiyor. eziklik beklenmesi gerekmez mi? yoksa hem yetersizim hem at kafası mıyım demesi beklenir.
son dizede ise kalesi yalnızlığı kalmış diyor, orada güçlü, oraya sığınmış başka bi boku kalmamış, yalnız sığınma durumu da gururuna yakışacak biçimde "kale" yani öle ufak tefek bi yer değil artık nası bi yalnızlık nası bi gurursa... bu dizede de "bile" kelimesinin ne boka yaradığını anlamıyoruz.

buradan yalına sesleniyorum bana para ver sana ders vereyim öle aklına eseni yazmakla olmaz bu işler, şarkıda söylerken kimse farketmiyor ama işte ikinci kere dinleyince üçüncü kere dinleyince.... bu popüler kültür öğütür seni yalın skim kadar akılda kalamazsın. ders vereyim saa

sanırım iktidarsızlığına yanıyor bu dizelerde

aşkından ayrılmış ya da hiç kavuşamadan(birlikte olamadan) kaybolup gitmiş bir aşkın ardından söylenmiş dizeler bunlar. mahsulu yanmış tarlalar gibi, elindeki değerli bir şeyin (ki burda yari oluyor)yok olup gittiğini(ayrıldığını,birlikte olamadığını) falan anlatıyor. tek kalesi yalnızlığıymış bunun:D

Pazubant ben de anlamadım. Şu ana kadar cevap verenler de pek anlamamış. Yani yardım edemedik bu durumda. Sezercik Yavrum benim yorumlamış. Henüz okumadın sanırım. O kadar derin sözler değil ki, saçma yani. Kafanı yormaya değmez. Dinle geç. Farzet hiç bilmediğin bir dilde. Yalın'ı boş ver,Cem Adrian dinle.

işin özü bu dizelerin anlamı olmadığı için sen de anlam aradığın için her dinlediğinde farklı anlam çıkartıyorsun yukarıya yazdık okuyun bunnnarı.

cem adiranda dinleme onun söz kabiliyeti daha berbatt, sesine laf yok ama o dandirik o skindirik sözler ne ya?
sen beni dinle beni
sözüme laf yok ama sesim berbatt

birbirine uymayan iki puzzle parçası?

defterden koparılmış bir kağıt olabilir mi? veya ormanı kesen bir baltanın sapının ordaki ağaçlardan birine ait olması.

ait olmama, birbirine benzer seylerin icinde benzemeyen ya da alakasiz birseyin olmasiyla aciklanabilir. konuda insan varsa, konumu benzer insanlar arasina farkli bir insan konulabilir.

"ait olmamak farksa, farkedin, ait olsun..."

konuda ölçeğin ne derece önemi var onu bilemiyorum.. mesela iki puzzle parçası, 20 kat büyüyünce bir anlam ifade etmeyecektir.. bu nedenle ne derece soyut çalışılabilir şüpheliyim.. dedim ya, pek anlamadım da..

benimkisi biraz yer bulamama ile ilgili ama belki isinizi gorur:

tika basa dolu bir "nuh'un gemisi". her turden hayvan - cesit cesit! ama, bir tur hayvan disari konmus.

mesaj1: "hepimiz ayni geminin yolcusuyuz. - we are all in the same boat."
mesaj2: bu mesaj sececeginiz hayvanin turune gore metaforik anlam tasiyabilir. mesela atiyorum at secerseniz - cok calisti babayi aldi vs.

kolay gelsin...

resme-makete bakana dogru uzanmis iki adet kol-el olabilir bunlarin ikisi de sol ya da sag kola ait olabilir.

yine el-kol figurleri uzerinden: ayni vucuda ait oldugu belli iki adet el ama biri fark edilecek kadar kirli ve beyaz irka sahip birinin eli, digeri parlayacak kadar temiz ve siyah irka ait birnin eli.

soguk ve yagmurlu bir gunde sokakta kalan ve yerde yatan bir kimsesizin usumemek icin uzerini orttugu gazetenin uzerindeki disaridan gorunen kislik battaniye-yorgan reklami.

ayakta ve elleri bacaklarinin arasinda cinzel bolgesini orter gibi duran -tukenmis ama guzel- bir kadinin vucudundan bir kac parcanin bir yapbozun parcalari gibi eksik olmasi ve bu eksik parcalarin zengin oldugu anlasilan bir baska erkegin uzerindeki esyalara deri-kilif olmasi. (sadistce gibi durabilir ama durmayadabilir)


tamamen kagit paradan yapilmis bir tavlanin uzerine normal tavla pullari yerine etrafi zar deseniyle kaplanmis satranc taslari.

icinde ozel hic bir sey bulunmayan disarisi ile ayni zemine sahip sadece kucuk ve yuvarlak bir citle cevrili bir alan.

oyle bi seyler iste.

sayısız gökdelen ve aralarında 1 adet bahçeli, 2 katlı müstakil ev.

Bir çukur olsun. Çukurun dibinden sütun gibi, baca gibi doğal yükselti yapın. Onun en tepesi toprak parçası. O toprak parçasına kökleriyle(insan formunda da yapabilirsiniz) tutunamayan ağaçlar, birbirini aşağıya çeken, iteleyip düşüren şekillerde olabilir. Çoğunu savurun filan. Bir kısmı kurumuş, çukurun dibi sular içinde ve çürüyenler. Temayı, tutunamayanlar, kök salamayanlar, köklerinden kopanlar, savrulanlar diye düşündüm.

sizin kendi yaratıcılığınıza dayanan özgün bir maket daha iyi olmaz mı?

(bkz: zahid bizi tan eyleme)
(bkz: divane asık gibi)
(bkz: ağrı dağı efsanesi)-yedi karanfilden
(bkz: giresun'un içinde iki sokak arası)

Sevdiğim altı tane türkü var:

-Bitlis'te beş minare,
-Çanakkale İçinde Vurdular Beni,
-Çökertmeden Çıktım da Halilim,
-Mihriban,
-Uzun İnce Bir Yoldayım
-Dido.

Bu kadar. Bunların tümünü de erkek sesinden dinlemeniz tavsiyesi ile, bitireyim.

kesinlikle (bkz: Osman fethi ark)
hem 1-2 sene sonra "ben bu adamı populer olmadan keşvettim" der, hava atabilirsiniz.

www.eksiduyuru.com

"erzurum dağları da kar ile boran"
(net adı bu olmayabilir ama bu türküyü dinlemiş olanlar anlamıştır)

sabahat akkiraz'dan kerbela namı diğer ab-ı çeşm ve değme felek..

keklik gibi(Volkan Konak ve Erdal Erzincan, iki farklı yorum,ikisi de çok güzel). Erkan Oğur un Anadolu Beşik ve Gülün Kokusu Vardı albümleride bıkmadan dinlenir.

(bkz: çamdan sakız akıyor)
(bkz: karaman'ın bayırına)
(bkz: hazal gelin)
(bkz: başındaki yazma)
(bkz: yayla çiçeği)
(bkz: tahtalıkta galbır var)
(bkz: hış hışı hançer)
(bkz: el vurup yaremi incitme tabip)
(bkz: başta garip hal dolaşır)

bir sürü, bir sürü var ama şu aralar sıklıkla dinlediklerim bunlar.

yani genel olarak grup çığ diyebilirim.

Şunu da dinleyin bi GÜL KURUTTUM çok hoşuma gidiyor bu türkü.Erkek sanatçılardan Özelliikle de <Hüseyin TURAN > dan dinlemenizi tavsiye ederim.Bir de Altın Hızmav Mülayim i çok severim.

activia yogurt satiliyor var o yardim edebilir sindirim sistemini duzenliyormus 1-2 hafta icinde.sahsen ben denemistim ise de yaradi.

yagsız yogurt, patates haşlama, pirinç lapa, muz
vitamini de alabilirsin,yararı olur mu bilmem ama sıkıntı yaratmaz....

Yatan hastalara, yaşlilara ve nekahat dönemindeki, sizin durumunuzdakilere de verilebilen eczaneden alabileceğiniz, yüksek protein takviyeli mamalar var. Metal kutuda. Açıp içiyorsunuz. Şeftali, kakao vs.değişik tatlarda. Hatta diabetikler için olanları bile var. Değişik markalarda. Hasta ve yemek yiyemeyen babama vermiştik. Seve seve de içti meyve suyu gibi. Epey de faydasını gördü. Sizi de toparlar. Sizin durumunuzda benim yemek listem şöyle olurdu: Tavuk suyu çorba şehriyeli ve parça tavuk etli,haşlanmış patates, sütlaç, kızarmış ekmek ve beyaz peynir. İçecek olarak da, açık çay, komposto veya hoşaf. Bir de takviye mamadan bir kutu. Geçmiş olsun.

oha cidden yapmış olabilirler mi böyle bir vahşeti?

evet ya birisi bunu bulsa süper olur gerçekten. bir de ceza verilmemiş sanırım yapanlara.

İnanamadım gerçek mi?

ironman, ne zaman kendimi bitmis hisetsem izler gaza gelirim.
ama yegenin gibi dusunmek / anlamak gercekten cok zor..

gecmis olsun.

kesinlikle "little miss sunshine"

belki "The Truman Show" da olabilir. onca zorluğa rağmen özgürlüğüne kavuşmak gibi.

children of men
the shawshank redemption
i am sam
schindler's list
the ultimate gift
big fish
forrest gump
the green mile
dan in real life
sideways
thank you for smoking
about schmidt

not: bazilari agir filmler tabi

Transformers 1 ve 2. kesinlikle izlet Çok harika!

yüzüklerin efendisi
indiana jones
narnia günlükleri
riddick
gelecege dönüş serileri

bu arada diil kanser saglikli adama schindler s list gibi filmler izletsen kanser olur, aman diyim, ermanen iyi nietle yazmiştir kesin ama önerdigi filmleri kendin izlemeden cocua izletme

little miss sunshine mi umut verecek? ciddi olamazsınız.

Kemoterapi görürken ve sonrasında da, sadece komedi filmleri ve dizileri seyredebildim. Filmler değil de, yanımda sürekli ağlayan annemi ve babamı istememiştim. Beni geren insanların tümünü çıkardım hayatımdan. Çatlak(bana göre) kızkardeşimle 3 yıldır telefonda bile görüşmüyordum. Yeni yeni konuşuyoruz. O da hala mesafeli. Şu an iyiyim. Bence buna daha çok özen gösterin. Ona kendini iyi ve keyifli hissettirin. Hasta hikayelerinden uzak tutun. Diğer hastaları da uzak tutun olabildiğince. Kötü durumdaki hastalarla konuşunca çok etkilenip, kendime gelemiyordum. Her hastanın durumu kendine özeldir. Başkaları ile karşılaştırmayın. Canı ne çekiyorsa yesin. Kısıtlamayın. Vücudu ancak öyle ayakta kalacak. Sevdiği, mutlu olduğu yerlere götürün. Onu da kendinizi de üzmeyin. Üzülmekle değiştirebileceğiniz birşey yok. Benim yaklaşımım şu olmuştu: Nefes aldığım her anı keyif alarak yaşayacağım. Öyle de yaptım. Yeğeninize acil şifalar diliyorum. Hepinize geçmiş olsun.

çook teşekkürler JULY
harika tavsiyeler

vallah bence adidas sambalari dene ben 4 sene önce almistim ayni bu ayakkabilardan ve hala cok iyi duruyorlar
gercek deriler ve baya dayanakli ayakkabilar

link vereyim bak nasil bir sey :)
www.planet-sports.de

tiger dene. hem acayip rahat hem de dayanıklı:)

tank gibi bir ayakkabı istiyorsan eğer adidas nrtn. 5 senedir giyiyorum, hala çok sağlam duruyor.
www.spormarketim.com

buna benzer bir sikintiyi bende yasiyordum boy olarak 45 e denk ayaklarim olmasina karsin tarakli ayaklarim yuzunden 47 giymek durumundayim ve bende surekli adidas ve puma giyiyordum ta ki outdoor ayakkabilar ile tanisana kadar.

columbia ve lafuma nin sehir icerisinde de giymeye musait oldukcada dayanikli ( sonucta outdoor faaliyetler icin uretiliyor) ayakkabilari mevcut ustelikte cok rahatlar ki onca adidas ve pumadan sonra ayaklarim bayram ediyor. seklen pek ic acici olmasalarda dayaniklilik ve rahatlik uzerinde daha iyisini giymedim.

ayak yapınızı basit testlerle öğrenerek buna uygun ayakkabı alın

Karluk söylemiş. Ben biraz daha açayım. İsveç Ayak Sağlığı Merkezi gibi yerlere gidip, bir-iki yer daha var, yürüme testi filan yaptırın. Anatomik bir bozukluk veya yürümeden kaynaklanan bir bozukluk varsa işte, öğrenin. Yürürken nerelere ağırlıklı bastığınızı filan tespit edip, size yol gösterirler. Naçizane benim önerim ise; her gün aynı ayakkabıyı giymeyin. Ayakkabılar aynı model ve aynı renk olsa bile, her gün değişik ayakkabı giyin. Aslında kapalı bir ayakkabının tüm gün ayakta kalmasından dolayı, ertesi gün giyilmesi herkes için yanlıştır. Temizlenip, bırakılmalı. Ertesi gün başkası giyilmeli. Markaları yazmış arkadaşlar. Kadın olduğum için, o konuda bir fikrim yok. Hiç eskiyen ayakkabım olmadı. Bu benim için böyle olabilir. Benimle aynı cinsten kardeşim, sizin gibi bir ayda ayakkabılarını tanınmaz hale getiriyor. Nasıl yaptığını anlayamadım hala. Aynı ayakkabıyı bıcırgasını çıkarana kadar giyiyor diye, yorumluyorum.

ben de july14'e katılıyorum eğer her gün giyecekseniz geceleri ayakkabınızın içine tablet şeklinde formaldehit koyun dezenfekte amaçlı

2 duble rakı iç hiç bişeyn kalmaz..

Papatya çayı rahatlatır derler ama ne kadar doğrı bilemiyorum. Denemek lazım.

Ayrıca böle bişilerde var:
www.frmtr.com

ders çalış, kitap oku, çık 1 saat spor/koşu yap, ılık bir banyo yap. bunların herhangi birini yaparsan kesin sonuç.

pasif lora iç.

uyudu galiba..cvp yok.!!

Yatmadan önce ılık süt yada melisa çayı içmeni öneririm. Aynı sorun bendede var ben alerji ilaçlarından ve melisa çayından yardım alıyorum. Pasiflorada bahsedildiği üzere bitkisel kaynaklı bir ilaçtır fakat yine de dikkat etmek lazım, mesela çok enteresan bi şekilde bende şiddetli çarpıntıya yol açtı. Bahsettiğim otlar bile kişiden kişiye göre etki gösterebilir. En iyisi en doğalları fiziksel yorgunluk ılık süt ılık duş gibi.. Geçmiş olsun

bence biraz daha uyuma en sonunda mutlaka yorgun düşüp uyuycaksın . olmadı çeşitli doktorlara görün . o da olmadı 10 yıldır uyumayan insanlar var , onlara hiçbirşey olmuyor belki seninde böyle bi durum başlangıcı vardır , kolay gelsin

Cevaplara tik atmadığına, göre uyumuş olmalısın. Ben de zaten bir gün sonra yazıyorum. Bu önerimi sana ve diğer uyuyamayanlara yardımı olur diye, gönderiyorum. Baktım uyuyamıyorum ve giderek sinirlerim bozuluyor, ertesi gün nasıl olmuşsa, 3 dersten sınavım var(bir kere olmuştu, kabustu resmen)diye düşünürüm. Beynime mesaj atarım hemen. Yarın üç sınavım var ve ben hiç hazır değilim diye, kurarım kendimi. Anında tatlı bir uyku basar beni. Hemen uyurum. Beyin derhal uyku moduna çekiliyor. Etkili, deneyin.

öyle olsa ve o amaçla takılıyo olsa bile rahvan git derim ben...

türkçesi: bunu bir işaret olarak algılama.

lezbiyenim ben demek oluyor.

hiç bi anlamı yok yahu. ne saçma şeyler bunlar.