Sabo$ bu konu biraz ihtilafli.

Yeni bi yayin var, multivitamin icerisindeki folik asite bagli meme kanseri gorulmesi artti diye iddia ediyolar.

RDA diye bi sey gorursun haplarin ustunde. Recommended Daily Allowance'in kisaltilmisi. Yani gunde ne kadar o vitaminden alman gerekiyo aslinda filan gibi. Bazi vitaminler var, markalar yani, icinde %100 A, %100 D, %100 E vitaminleri var. Yani hic bi seyden A, D, E vitaminlerini almasan, hic bi yiyecekten almasan yani, ben onu karsilarim diye bi iddiasi var bu heriflerin. E peki, bu vitaminler vucutta biriken vitaminler. O nasi olcek? Yani A, D, E ve K vitaminleri vucutta birikir. Hem gidadan hem haptan alinca, ne yapcez? Onun bi cevabi yok. Birikecek ve zarar verecek.

Sonuc: RDA'lari %100 olan ozellikle A, D, E, K vitaminleri icin %100 olanlari her gun bir tane alma. Yarim alirsan da sen bilirsin.

Bu folik asit ve meme kanseri baglantisi da kafami bulandirmis durumda.

Marka farkeder. Ben de basarim bi marka, doldururum icine seker, karbonat, ne bilecen?

Balik yagini cok tuketemezsin. Icinde Omega 3 varsa cok faydali. Her eve lazim.

Bonus: Sigara ve kola iciyosan hic vitamin diye kasma, once onlardan kurtulmaya bak. Sonra vitamini dusunuruz.

@ comp: sizin cevap yazacağınızı biliyordum :)
ayrıca hayır, sigara ve kola yok.

balık yağı neden çok tüketilmez? sırf kemiklerim için istiyorum yaşım geçmeden aslında.

kemiklerin için yoğurt yi günlük sütlerden al iç. :)
allam hem kola hem sigara gidiciyim ben. nikotin ve kafein ımmmmmmıııh
kendi hiç uygulayıcı olamayan birinin tavsiyeleri neggadene faideli olsun beyav tüh :)

he bir de istiridye kabuğunu toz yapıp satıyorlar. kemiklere birebir. en hasını bulmak lazım gelir ama sanıyorum, yalancısı çoktur.

sazan gibi atladik gene di mi?

"balik yagini, seni sismanlatacak kadar cok tuketemezsin zaten" cumlesinin pic edilmis halini yazmisim, ozur dilerim. balik yagi her eve lazim onda bi problem yok. civa miktari biraz kafa karistirici ama saf bi marka bulursan cok faydali bi eser.

sen askerden sevgilisi gelecek sabo$ degil misin? yasin kac basin kac da kemikten bahsediyosun?

mesture degilsin di mi? yani kollar ve bacaklar gunes isigi goruyo her gun 20 dakika filan.

uzun yuruyus yap, sporlarin en iyisi yuzme ama herkesin de o imkani yok. en ucuzu ve her yerde bulunani yuruyus.

bilgisayarin onune cakilip kalma. gece bu saatlerde ne isin var bilgisayarda mesela, kiziyim mi HII?

baharatlardan vaz gecme. zerdecal, zencefil, kimyon, say baba say...

balik yiyeceksen kucuk balik ye.

yumurta yiyosundur herhalde, haftada en az bir kere nohut, fasulye, bezelye, barbunya sulalesinden bi sey ye.

her aksam sarmisak, sogan ye. kokmayayim diyosan, pismislerini ye.

fast food'dan zinhar uzak dur. dusmanina bile yedirme.

hem iskender iskenderoglu dururken fast food'a kim bakar di mi? onu da abartma yani.

sizin or'larda yesillik bol olur. kekiktir, feslegendir, ebe gumecidir kaptir gitsin. semiz ye mesela, teyzengilin bahcesinde maydanoz yetistir.

@ kediebesi: valla günde yarım litre, bazen 1 litre süt içiyorum sırf kemikler için. ama bu yaşıma kadar pek iyi beslenemedim, o yüzden sütün yeterli gelmeyeceğini düşünüyorum tek başına :)

@ comp: yaş 21,5 ama 24'ünde kemiklerin dolumu tamamlanıyormuş diye duydum geçen bi seminerde. o yüzden yıllardır içmediğim halde deli gibi süt içmeye başladım falan...
bronzlaşmamak için de güneşe çıkmıyorum. (kötü bir alışkanlık)

Sabo$cum, deli gibi icme sutu mutu. Bi seyi deli gibi yapma. "Moderasyon"da yap. ILIMLI ol yani, mutedil hava gibi. Bilmem annatabiliyom mu?

Kemigine iyi gelecek sey, kisa kollu ve sortlu en az yirmi dakika gunes. Sutu de ic iste yarim litre filan. %100 RDA D vitamini alma demistik di mi?

Sonra kemiklerini kullanman lazim. En ucuzundan yuruyus onerdik. Camasir legeni tasi dedik. Ev isi yap dedik. Hamarat ol biraz, kalk GIZ evi temizle, sefkilin gelecek.

Yas 24 oluncu kemikler ne doluyomus? Cimento mu, dogal gaz mi? Sen yeterince guneslen, kasar peynirini ye, (beyaz peynirin iki misli D vit var icinde) yagsizindan olsun, yogurdunu gonder govdeye, yuruyusunu, ev isini aksatma da, kemiklerini bebek beklerken, bebek emzirirken dusunuruz. Hadi sindi git yat!

Black sabahat balık yağı yazın çok güneş olduğundan pek önerilmiyor. Kış aylarında alman daha iyi.
Kemiklerin kalınlaşması 30 yaşına kadar sürüyor diye biliyorum.
Bronzlaşmana gerek yok. Yüzün, kolların, bacakların her gün 10-15 dakika güneş görsün yeter.
Kemikleri korumanın en iyi yolu, kasları korumaktır.
Vitamin eksikliğini tahliller yaptırarak öğrendiysen, doktorun önerisi ile al bence. Vitamin kaybını önlemek, avuç avuç vitamin hapı almaktan daha mantıklı geliyor bana.
Sütü abartma. Peynir, tereyağ ve yoğurt da ye.
Bu arada gözün aydın diyelim mi?

taş devri diyetini incele sağlıklı beslenmek o kadar zor diil.
+ destek olarak
cod liver dan a-d vitamini (bunu alınca epa - dha ) da almış oluyorsun.
d3 vitamini
günde 2 gr c vitamini (toz ascorbic acid)
k2 vitamini öneririm.

@july14: evet, gözüm aydın diyebiliriz :)

aş yapan insan - aşçı. bence.

aş-çı tabii ki de.
ah nedir ya?

ben Avçı diyorum. bizim yöremizde öyle derler

ilk gördüğüm günden beri ahçı kelimesinden iğrenmekteyim. tiksinç bir kelime. yeryüzünden silinmeli.

bence de aşçı.
ayrıca tdk sözlüğüne ahçı yazıp arayınca diyor ki:

ahçı

a. bk. aşçı.

Çoğu zaman yanık yanık ah çeken kimse.

Arkadaşlar aşağıdaki yazıyı okursanız, sevinirim.

www.radikal.com.tr

evet doğrusu bu olmalı. Ama tdk sözlüğünde ahçı için aşçı yazıyor.

i ve been mistreated +1. hakikaten aş nasıl ah olmuş ki?

aş-çı olarak bilirim, söylerim.

ahçı daha bi türk filmi gibi, aşçı ise personel listesinde geçiyo gibi.. aşçı.

aşçı

Arkadaşlar cevaplarınızdan genelleme yapamasak da, aşçı demek daha yaygın diyebiliriz bu durumda. Ben de aşçı demektense, chef(şef) demeyi tercih edeyim en iyisi. Kimse neden öyle diyorsun demez en azından.

Ahci diyenler Gardolap diyenler kadar eziktirler.. Halk cocugu tripleri vardir.. Cilekes tavirlariyla eziklik kategorizasyonun kaynagidirlar.. Kendilerine g*tuyle gulenleri otekilestirirler.. Eziklik de zaten burdan gelir

meyve ve meyva arasındaki farka benziyor :)
köylü densin istemiyorsanız şehirde ahçı diyin. köye gidince de aşçı diyin. sorun çözülür.
ahçı'nın diğer tanımı da çok komikmiş. :) bunun için bir kelime olduğunu bilmiyordum. cümle içinde kullanalım.
kediebesi çok ahçıdır canım, ahları tadından yenmez :P

Greenish bu kelimeye açıklık getirse TDK çok iyi olacak. Haklısın. Öyle anlaman normal.
Lewoxl ömrümde gardolap demişliğim yok. Ezik olmak da bana o kadar uzak ki...
Kediebesi teşekkür ederim. Çok güzel açıkladığın için.

sakalından.
saçından.
huylarından.(pozitif olsada)
zaaflarından.

sevgili bağlamında düşünürek söylüyorum ki, sevme derecenize bağlıdır bu. eğer karşınızdaki kişiyi deli gibi ama gerçekten deli gibi seviyorsanız vazgeçebileceğiniz şeyin sınırı sizin hayal gücünüze kalmıştır bence. tabi burada söylemeliyim ki hiçbir kadın yada erkek böyle sevilmeyi haketmez. onun için bazı sınırlarınız olmalı tabi ki..

Sevgili olmakla ilgili değil pek, o da olabilir elbette. Sevdiğiniz birisi için, kendi istediklerinizden neleri bırakabilirsiniz? Daha spesifik mi sorayım?

hayatımdan vazgeçemem de hayatımın içine edebilirim.. eğlendiğim şeylerden, çok isteyip uğruna çaba sarfettiğim şeylerden falan vazgeçebilirim gibi geldi.
ama böyle bir vazgeçim durumu kimsenin başına gelsin istemem.ben de dahil

(bkz: böbrek)

ben vazgeçmezdim ama din'inden vazgeçebilir.

bir tanıdığım askerdeyken sevgilisi ondan ayrılıp bir başkası ile nişanlanınca kendini vurup intihar etmişti.

insanlar sevdikleri için hayatlarından bile vazgeçebiliyorsa, hissedilen sevginin boyutuna paralel olarak vazgeçilebilecek şeylerin sınırı da yok bence.

Bence de Combofix. Ben öyle hissediyorum.

bu tamamen ne kadar sevdiğin ve o andaki ruh haline bağlı. bir an hiçbirşey yapasın gelmezken bir başka an bir saniye için bile düşünmeden hayatından vazgeçebilirsin.

o an neyi gerektiriyorsa ondan vazgeçerim.

@july14
ama belirttiğim gibi hiçbir kişi cana kıymaya değmez. zaten bunu hayata geçirmeyi düşünecek kadar akıl muvazenesini kaybettiyse insan, bir profesyonelden yardım almayı ciddi bir şekilde düşünmelidir.

Once can, sonra canan.

Saglik, ozgurluk, para, mal, mulk, bobrek, karaciger, akciger, dalak

Sakatat kismina kadar yaptim.

Bu sorunun cevabı bende anne olduktan sonra değişti ki çok fedakarlığın göz oyduğunu tecrübe etmiş birisi olarak söylüyorum bunu: Daha bugün böyle bir sevgiyi yaşayabildiğim için çok şanslıyım diye düşünüyordum. Hayatta böyle bir hissin varlığından uzak geçirdiğim yıllar kayıp gibi gelirken sonuç; hiçbir şey için oğlumdan vazgeçmem, oğlum için her şeyden vazgeçerim. Eskiden benim de inanmakta zorlandığım bir cümle bu; ama tamamen gerçekmiş.

sevdiğim için sevdiğimden vazgeçtim, en zoru bu olsa gerek...

yeşil erikten...

'içince sapıtıyorum'

size ne mına koyim de. harbiden ya, kime ne?

"içmeyi beceremiyorum" de.

antibiyotik kullanıyorum.
reflü var bende.

sevmiyorum?

Nereden duyduysam "bir yudum alsan da aynı günah, koca şişeyi içsen de aynı günah" diye duymuştum. Bara gittiğimizde millet iki bira içip kalkacaksa hiç ağzıma sürmüyordum "ya hep ya hiç" diyordum soranlara.

Vicdanen rahatsız oluyorum dediğinde de anlayış göstermeyecek birisi yoktur umarım çevrende.

Yalanla devam etmek istersen "bir yudum aldığımda bile kusuyorum, midem kaldırmıyor artık" dersen kimse ısrar da etmez.

''sen neden ıcıyorsun'' dıye sorsan..

Niye yalan söyleme gereği duyduğunu anlayabilmiş değilim.

Öncelikle sadece pub'larda mı içemeyi sevmiyorsun. yoksa evde dibine vuruyor musun?

Tabi bu arada gittiğiniz mekanda mümkünse kola veya meyve suyu söylemeyin, Sprite veya ice tea tercihiniz olsun.

sevmiyorum?

günah diye içki içmiyosun, ama yalan söylüyosun hmm. madem yapıyosun tam yap. inandığın şeyin arkasında dur.

"Değerlerimle/prensiplerimle uyuşmuyor." gibi karşıdakine de rahatsızlık vermeyecek bişey söyleyebilirsin. Tabi derdin rahatsızlık vermemekse. Utanıyosan da (ki dalga mı geçecekler? bunla dalga geçecek adamı niye takasın o da ayrı konu) "kokusu rahatsız ediyo/sevmiyorum." falan dersin. Ne var çay bahçesine gidip çay içmeyen insanlar yok mu?

madem günah diye içmiyorsun, "günah diye" de o zaman.

bir de şöyle bir şey varmış: (git: sozluk.sourtimes.org

Yalana ne gerek var? Günah diye içmeyebilirsin, buna hakkın var. Onlar da seni neden kınasın ki? Sana böyle bir soru sormaya ne hakları var? Sen de onlara sor o zaman, neden içiyorlar diye. Alkol almayan biri olarak, onların yanında bulunman bile aslında zor olmalı. Bir de hesap mı soracaklar? Bu kadar ezik olmana gerek yok. Çok çeşitli nedenlerle alkol almayanlar var. Alkol almadan eğlenilmiyor mu yani? Yanlarında ayık birinin olması da iyi, ona bakarsan. Hiç kimseye açıklama yapmak zorunda değilsin. Yaparsan da, doğruyu söyle bari. Her yerde rahat ol, kendin ol. Utanılacak bir şey yapmadığın takdirde.

bir müslüman olarak içmemenin yanında, içenleri uyarman gerektiğini de biliyor musun?

not:müslüman değilim. alkolü de pek sevmem. ayda yılda bir kaç kadeh anca. sevmem dediğimde sorun çıktığına hiç şahit olmadım. sevmem demek yeterli sanırım.

ben içerim; ama günah diye içmiyor olsaydım "günah olduğundan içmiyorum" derdim açık açık

Günah işlememek adına gösterdiğiniz çabadan utanmanızı sağlayan insanlardan uzak durun, yalan söylemek günahında da uzaklaşmış olursunuz.

alkol kullanmıyorum demek tek başına yeterli. gerisinden kime ne. aa neden fln dediklerinde de sevmiyorum de. bu kadar basit. kasma (:

valla ben denemedim ama bir arkadaşım bunu yaptığını belli bir derinlikte sağlam bi hınkırınca böyle sarı sarı iltihap burnundan çıkmış filan diye anlatmıştı...

sudan çıkınca beyniniz burnunuzdan akıyor zannedersiniz.

Pposeidon_1 ve Kibritsuyu bunu denemeyi düşünen biri, hata mı etmiş olur? Çok iyi yüzebilen ve dalabilen biri. Nefesini de normalin üzerinde tutabiliyor. Bir kaç kez belli bir derinliğe kadar indi. Denemeden çıktı suyun yüzeyine. Yine sardı bu düşünce. Denemek istiyor. Doktora da soracak. Tehlikeli mi? Akdenizin tuzlu sularında denesin mi?

genelde sinuzit hastalarinin dalmasi tavsiye edilmez. ciddi sekilde bas agrisina yol actigi soylenir. ancak dediginiz gibi tuzlu suyun acici etkisi var, derine gitmekten ziyade 2-3 metre civari dalislarla ciddi sekilde temizlik saglanabilir.

tuzluluk ile ilgili bir durum olduğunu sanmıyorum daha çok basınç ile ilgilidir.

doktora soracakmışsın, en doğrusunu o söyler biz sadece duyumlarımızı tecrübelerimizi aktarıyoruz sonuçta. şahsi fikrim denemekten pek zarar gelmez. yinede dalarken biri olsun yanında.

basınç farkından dolayı burnunuzun göz çukuruyla birleştiği yerde(kaşların hemen altı ) bir acı hissedersiniz. Katlanılmayacak bir acı değildir. sıkışma gibi daha çok. Yukarı çıktığınızda geçiçektir.

Ben kendim bizzat kronik sinüziti olan ve tüplü dalış yapan bir vatandaşım. Her sene sezon başında 8-10 metrede bu acıyı yaşarım. bir kaç metre derinde bu sıkışma geçer. yukarı ya çıktığımda maskemin içinde böyle cıvık bir mukus olduğunu görürüm ,tuzlu suyla burnumu temizlerim. o sene uzun bir süre sinüzit ağrısı çekmem.

Sinüsler bildiğiniz gibi yukarıda tarif ettiğim yerde ve bir kaç yerde daha olan hava boşlukları. Bunların girişleri mukus ile kaplanıp kuruyunca içeride kalan hava ani hava değişimlerinde (klima, aniden güneşe çıkma gibi) ısı farkından dolayı hareketlenerek sizi rahatsız eder. Dalış yaptığınız zaman dış basınç sinüsün içindeki havayı sıkıştırarak sizi rahatsız eder. (Kulak eşitleme yapmanızın sinüslere bir etkisi yoktur)
Bir kaç metrede daha derinde o tabakadan içeri hava girmeye başlar ve ağrınız geçer. yukarı çıkarken ise içerideki hava genleşerek tabakayı açar. Var olan mukus tabakası burnunuzdan maskenize gelir oda Kibritsuyunun dediği gibi beyniniz burnunuzdan akıyor gibi bişeydir. (azıcık kanlı böyle vıcık bir görüntü).kendi kendinize geçiçi olarak sinüs tedavisi yapmış olursunuz . Eğer aşağı inerken ki acı katlanılmayacak şekilde ise daha yavaş alçalma yapılır, biraz yukarı çıkılıp takılınır sonra tekrar denenir vs gibi methodlar mevcuttur. En son çare olarak dalış iptal edilir. Kimse size vaz ezik demez..

Dediğim gibi ister tüplü ister serbest dalışta önemli olan kontrollü bir şekilde alçalma ve yükselme yapmanız.
Düzenli bir şekilde (tavsiye edilen :verdiğiniz hava kabarcıklarının hızını geçmicek şekilde) yukarı çıktığınızda bir sıkıntı olmaz.

PS:
Arkadaşlarla sinüsün patlamasına(?)bakireliği kaybetmek diyoruz =)

ailecek sinüzitiz.
dayım da müzdaripti bu durumdan, doktor derine dalmasını söylemiş, derine daldığında alnından burnundan her yerinden çıkmış sarı sıvılar. rahatlamış.
o bunun bana anlattığı, onun yalancısıyım.

Ne olabileceğini geçtiğimiz günlerde gördük aslında;

Antrenman dalışı esnasında vücudunda oluşan probleme ilişkin bilgi veren Yasemin Dalkılıç;

“Dalış esnasında burun ve ağzımda oluşan kanamanın akciğerimde oluşan bir sorundan değil, daha önce yaşadığım fakat dalışa etki edebileceğini düşünmediğimiz ***sinüzit*** probleminden kaynaklandığı tespit edildi. Burnumda oluşan kanamanın akciğerime sızması nedeniyle böyle bir olay yaşandı ve bilincimi kaybettim. Fakat aldığımız geniş güvenlik önlemleri sayesinde yapılan iyi bir kurtarma operasyonu ile çok ciddi, çok trajik olabilecek bir kazayı hiçbir sorun çıkmadan atlattık.

Sinuzitten cok cekmis birisi olarak size yazilan cevaplari da toparlayarak anlatayim.

-Eger sinuslerde hava yerine iltihap varsa suya daldiginizda 2 metre bile asagiya inseniz basiniz agrir ve yuzunuzde inanilmaz bir basinc hissederseniz. Butun sinuslerin oldugu yerleri farkederseniz zaten. Sanki birisi yuzunuze bastiriyormus gibi.

-Sinusler acilmaz ancak yazilan ilk cevap gibi cok derine inerseniz sinusleri basincla patlatarak yani acarak tamamen boslamasini saglayabilirsiniz. Hic denemedim ama yapan cok duydum. Yine de daha kolay cozumleri olduguna eminim. Bu isi doktora sormadan yapmamanizi sahsen tavsiye ederim. Bir kac kez denemeye calismis birisi olarak bence cok zor zaten.

-Tuzlu su buruna cekildigi zaman acar dogru ama dalmak icin dibe inip burnunuza cekerseniz zaten bogulursunuz niye daldiktan sonra tuzlu su sayesinde burunlarin acilacagina dair fikir verilmis anlamadim. Zaten deniz gozlugunun burunlari kapayan yeri suyun girmesine engel olacaktir. Tabi dalma islemini balik avlamak veya keyif icin yaptiginizi dusunuyorum yoksa gozluksuz dalmaya gerek yok. Boyle kiyida suyu elinize alip burnunuza cekmek veya boy hizasinda denizi girip kafayi daldirdiktan sonra burna cekmek gerekir tuzlu sudan faydalanmak icin.

Sonuc olarak dalmak sinuslerde cok agri yapar basinctan dolayidir ancak patlatabilirseniz kurtulursunuz.
Tuzlu su burunu acmak icindir. Dalmakla bir alakasi yoktur.
Gecmis olsun.

Bence bu "herkes beni kıskanıyor, aman yarabbi !" durumu biraz egoların tavan yapmasından . :)

belki sana öyle geliyordur?

kız/erkek arkadaşından ayrıl. o sana göre değil.

inanmıyorum aynı sorun bende de var.annem arkadaslarımı,arkadaslarım arkadaslarımı ,kocam oglumu,oglum kopegimizi benden kıskanıyorlar.herkese yalan soylemekten bıktım ,nerde kımle oldugum konusunda .acaba july14 dogumgunun mu cunkı ben de yengec burcuyum.acaba paylasılamayan insanlar burcumuyuz?

Egoların tavan yapması değil, annem en yakın arkadaşımı ve duyuruyu kıskanıyor, en yakın arkadaşım diğer bir arkadaşımı, kuzenlerim diğerlerini. Bu böyle devam ediyor.

Arwen73 İkizler burcuyum, yükselenim Terazi. Ben de anlamadım, ne sıkıntılar yaşıyorum. Sen beni anlarsın. Çok sevindim, beni anlayan birini duydum ya, rahatladım.

buyuk yorgunluk hep plan hep program hep aynı sitemler yine kimse memnun degil en cok beni uzen de annemin sitemleri amasehir hayatında 24 saat neki işte hicbırseye yetişemiyorsun sonuc ortada. hayırsız evlat, vefasız arkadas, ilgisiz anne, sevgisiz es oluyorsun bir cırpıda. cok dertliyim cok. hepsını cok seviyorum .sadece yetisemiyorum.....

Şu dünyada beni kıskanan bi kul bile yok, keyfini çıkar.

bu iyi biri olduğunun göstergesi değil mi july? kötü kimseyi kim kıskanır?
iyi olmanın da bir bedeli var işte. beni tek kıskanan şey ise annem. ha bir de kaktüsüm olabilir..

seni seven seni başkasından kıskanır..baskasına yardım etmenden, baskasına soru sormandan-yardım almandan..hele hele bu kişiler tanımadıgın kişilerse daha da sorun olabilir..sığ bir dusunce de olabilir bu ama gorece değişir..benim de basıma fotokritik uyeliğimle ilgili sorun gelmişti böyle..pek kayda degecek bir sey degil ama bence..
sonucta biz yoğuz, sadece bir iki kelamdan ibaretiz burada..o da digitalinden bir ortamda kayıtlı durumda...

düşünsene seni şu dünyada hiçbir şeyden hiç kimseden kıskanan kişi olmasaydı daha kötü olmaz mıydı?

Arwen73'ün dediklerini yaşıyorum. Sevilmek çok güzel gerçekten. Paylaşılamamak ve istenilmek de öyle. Çok şey mi istiyorum bilemiyorum ama benim sevdiklerimi, beni sevenler de sevsin istiyorum. Aynı cümlede kaç sevgi sözcüğü? Bu da dert değil gibi gelebilir sizlere, bilmiyorum. Sitem ediyorlar, küsüyorlar. Ben de üzülüyorum haliyle.

gözümde canlandı da..olmaz bence ya

olmaz

bence giyilmemeli.

sakın ha
www.facebook.com

Olmaz Diesel giyme. Giyersen de kimse sana neden giydin demez.

tam hazırlanamadan acilen dışarı çıkmışsın gibi bir imaj oluşur, olmaz bence hacı.

"zorlama imaj" dediğimiz olay gerçekleşir. hani clubber ve tarz olmaya çalışan, böyle umursamaz bir giyim yapmaya çalışırken aslında gereğinden fazla umursadığını hissettiren insanlardan olursun aman diyim.

ben giydim - valla apaçi deilim oaksdpoaksdpoaskdas -

tişört üstü kısa kollu gömlek giydim altına da aşofman:) spor ayakkabı tabi

şimdi iki tane güzel kısa pantolon aldım onlarla gömlek daha şık ya da işte nası' desem kabul edilebilir duruyor.
:)

peygambersin dostum.

duymak istediğim şey işte! bu cevap yeterlidir. artık şüphem kalmadı.

dur la mail atsana bi lagoongreen gmail e

ben mi atayım? ne yazayım?

ben de küçükken çok korkarmısım ama büyüyünce geçmiş belki de daha büyümedin?

ilk ayeti fln yaz lan, en basından takip edebilelim su dini.

tamam hacı ilk ayeti yazayım hemen...

obsesif kompülsif bozukluk olabilir mi? kimi insanlar sese karşı acaip takıntılı olabiliyor. mesela bizim hanımda da var böyle bir rahatsızlık. yanında sesli şekilde kabuklu yemiş, ya da ne bileyim, kütür kütür bir elmayı ısıra ısıra yiyince deliriyor kendisi. psikolojisi kaldırmıyormuş. elinde olmadan sinirleri bozuluyormuş.

bir psikiyatr'a görünmen fayda sağlayabilir. eğer peygambersen takılma ama bunlara. allahın işidir de geç.

ilk ayet ne olsun moruk? bişey bulamadım ben.

evet yaa seslere karşı çok takıntılıyım. özellikle sakız sesine, öksürüğe ve hatta sigarayı çekerken gelen çıtırtı sesine. sanki beynime çivi çakıyorlar gibi oluyor.

Fobin var. Akustikofobi büyük ihtimalle. Elektrikli süpürge sesinden korkmanla ilgili olarak söyledim.

elektrik supurgesi olayi farkli. kucuk seslerden (yemek, sakiz, kemik kitirtilari falan) rahatsiz olma olayini ise "selective sound sensitivity syndrome" adi altinda arastirabilirsin. cok kiside bulunan bir durum.

Dostum küççükken o sese tepki vermeye koşullanmışsın. Muhtemelen süpürge sesini kötü bir şeyin gelişiyle birleştirmişsin. Korkunu kademeli olarak aşmanı tavsiye ederim. Mesela, çalışmayan ve de ses çıkarmayan bir makinayla biraz vakit geçir.

pavlovun kopegi dedi sana

ilk ayet: Dinle!

yani bilimsel bir köpek olmak zoruma gitmez ama, hacı şimdi sen de her içinde koşullanma kelimesi olan şeye pavlovun köpeği aklına geliyorsa yani...nası desem..

ikinci ayeti de söyleyin söz gerisini kendim yazıcam.

yok direk o aklıma gelmedi, sonuncuydu o.

doyuracağını sanmıyorum ama mayonez et vs. barındırmayan bir kumpir olabilir.

corba soyle.
ustune de, sekreter misir patlatsin. bugun olmaz artik da, misirlari ve zeytinyagini alirsin. hic tuz koyma dersin. tencerenin icine az bi zeytinyagi, bi avuc misir. orta harli ateste, biraz basinda beklesin. tencerenin kapakli olmasi sart. cam kapakli olursa cok sugar olur. misirlarin patlama sesi biraz azalinca ocagin altini kapatsin. yoksa yakar lan o sekreter o misirlari...

bol bol tuzsuz patlamis misir ye anasini satiyim. hem mis kibin kokar her yer, hem saglikli yagli, hem tuzsuz, hemi de bol fiber diyet. ertesi gune saglam sicirtir. kolesterolunu dusurtur. dunyanin da en ucuz yiyceee heralda. bi tutam misir atiyon, bi tencere fos bi sey cikiyo sonunda.

cevap bu degil dersen de canin sagolsun, maksat gonuller bir olsun, afiyet olsun.

unonun esmer ekmeklerinden al. ortalama 60 kalori 1 dilim ekmek. ona dana jambon (kalorisi ve yağı çok çok azdır), light kaşar, domates, salatalık kat.200-250 kalori arası sandviç olur sana.

Evden getirin. Salata malzemelerinizi de temizlenmiş getirin. O sekreter bu kadarını da yapabilir sanırım. Yemekleri ısıtıp, salatayı da (hatta sadece yeşil olanları o veya siz bölün/doğrayın diğer malzemeleri evden hazır getirebilirsiniz) hazırlayabilir yani. Hem eşinizin mis gibi yemeklerinden mahrum kalmaz, hem de sağlıklı beslenebilirsiniz. Eminim bunu siz de düşünmüşsünüzdür. Ben erkek olsaydım, karım olsaydı, kendi ofisim ve sekreterim de olsaydı, böyle yapardım. Hem eşinizi de mutlu etmiş olursunuz. Bir taşla iki kuş, hatta üç kuş. Daha ekonomik olduğu için.

evden salata yapıp götürebilirsiniz ya da hanımın yaptığı mis gibi yemekleri kaba koyup götürebilirsiniz. buzdolabı vardır heralde.
burger ve mcdonaldsın light menüleri oluyor onlar fena değil.
ev yemeği yapan bir yer yok mu oralarda? paketle getirsinler işte.

monulerinde diyet urunler bulunan bir catering firmasi ile anlasabilirsiniz.maddi olarak pek fikrim yok ama hergun disaridan yemek soylemekten daha pahaliya gelecegini sanmiyorum, ustelik daha saglikli olacagi kesin.

Patates (kumpir) ve yoğurt (ayran, cacık). Hem sağlıklı, hem de şişirir çok yedirtmez.

Sunun treatment ve prevention bolumlerine bi goz at.

en.wikipedia.org


en.wikipedia.org

sozluk.sourtimes.org

aftın sebebinin ne olduğunu söylemek biraz zor. ben uzun bir süre çektim bu aft olayından. çocukken hem vücudum hem de bünyem zayıftı ve gerçekten adam gibi beslenmeyen, yemek ayıran bi insandım ve bu dönemlerde ağzımda sık sık aft çıkardı. yani aftların sebebi vitaminsizlik ve bünyenin zayıf düşmesi olabilir. büyüyüp adam gibi beslenmeye başladıkça gerçekten çok daha nadir çıkmaya başladı. bunun dışında da özellikle insanın stresli ve sinirli olduğu dönemlerde çıkıyor aft. en az on defa bu sorundan dolayı hastaneye gitmişimdir, her seferinde bana bunlar söylendi. sadece bir kere doktor "behçet" olabilir demişti ama o da yanlış tahmin çıktı. bunun dışında aftın ağız temizliğiyle alakalı olduğunu söyleyemiyorum, çünkü aynen senin gibi benim dişlerimde de hiç çürük yok ve küçükülğümden beri düzenli fırçalıyorum.
Kenacort-a diye bir ilaç var, aft çıktığında kullanırsan işe yarar, tavsiye ederim.
içinin rahatlaması için bir doktora görünmende de fayda var. ama çok büyük ihtimalle belirli bir sebep çıkmayacak. sadece moralini düzgün tut ve sağlıklı beslenmeye dikkat et diyebilirim.

bağışıklık sistemindeki en ufak bir düşmede çıkar bu aftlar. patlıcan yersin çıkar, çilek yersin çıkar, hatta kivi, ananas, portakal, bunlar benimkileri tetikliyor. bunları yememeye gayret ediyorum ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirici vitamin alıyorum. beta-glukan ve b vitamini içerikli ilaçlar iyi geliyor. diyelim bunlara rağmen çıkmaya başladı - ki çıkıyor- kişniş bayağı bir önlüyor büyümesini. aktardan kişniş tohumu alıyorsun, 50gr-100gr yeterli olur. bunu robottan geçirip, ya da havanda dövüp bir çay bardağı sıcak suya bir çay kaşığı koyup karıştırıyorsun. ılınınca ya da soğuyunca da içiyorsun. benim kullandığım en etkili bitkisel çözüm bu. diyelim ki bu da etkili olmadı ya da küçük bile olsa çok acı veriyor, adaçayı yap, ve ılınca çayla gargara yap. iyileştirmiyor ama uyuşturuyor.
cildiyeci, kbbcı, dahiliyeci,enfeksiyon hastalıkları uzmanı hepsine gittim. en son geçen yıl bu meretler bütün boğazımı kaplayıp, 3 gün serumla beslenmek zorunda kaldığımda doktor, olur öyle yapacak bir şey yok deyince boşuna doktora para dökmememek lazım diye düşünüyorum(yanlış yönlendirmeyeyim kendim için bu düşüncem).
geçmiş olsun.

benim bildiğim kadarıyla ağız yaralarına en iyi gelen şey kara dut reçeli. biraz araştır bunu.

iki tane ilaç önerebilirim. eczanelerde sağlık karnesine yazdırabileceğiniz mürekkep gibi bir ilaç "pyraldine" diğeri ise satın alabileceğiniz "imunex" adlı hap(10 tl civarı)

düzenli olarak listerine kullanın. tamemen unutacaksınız belli bir süre sonra. hem sadece aftlar için değil, genel ağız sağlığı için de çok yararlı bir gargara..

Aslında ilaç olarak değerlendiremeyiz ama alternatif tıptan karanfili öneririm.Ağzında biraz çiğne ve yaranın üzerine koy.En başta çok fazla yakacak ama yaklaşık yarım saat aftın olduğu bölgeyi uyuşturuyor.Bir de tarçını da önermişlerdi.Ama onu denemedim

Compadrito'nun linklerini oku. Bağışıklık sistemini güçlendir ve dut şurubu sür.

bir bardak suya bir kaç yemek kaşığı tuz atıp karıştırırsın gargara yaparsın bir dakika falan (yaranın olduğu yer biraz sızlar tabi)ertesi gün geçer. geçmiş olsun

kendi kendine kapanma ve bir süre sonra tekrar açılma olayı fazla ısınmış işlemcinin yaratabileceği bir sorun gibi görünüyor. işlemcilerin yanmış olma olasılığı geldi aklıma.

hadi biri fazla isiniyodu bunu biliyorum da oburunun hic sorunu yoktu..

saçma gelebilir fakat kullandığın prizde voltaj problemi olabilir ablamın notebooku bu yüzden yandı.

Voltaj kaynaklı bir sorun olabilir diye düşünüyorum. Alien 17X diye birşey dediğin şey piyasadaki en hardcore laptoplardan biri. Kesinlikle bir ısınma sorunu olcağını düşünmüyorum, hele hele gta 4 ü rahatlıkla çalıştırıyor olması lazım. Bu durumda tek ortak nokta voltaj oluyor. Ayrıca Dell ile bir görüş, bu adamları Alienware i satın alalı seneler oldu, ne demek ilgilenmiyolarmış? izmirdeki best buy da alienware satılıyor, eeee bunla Acerin ya da Casperin ilgilenceği yokya, seve seve tamir de edicekler, parçada getirticekler. Bu koordinasyon bozuklukları resmen asabımı bozuyo, boş beleş iş yapıyolar ne yaptıklarını bilmeden. Sen hakkını ara arkadaşım, yanlız bu voltajdan dolayı Alienware kızartma olmuş olabilir :/

su an mantikli gorunen tek sey dediginiz gibi voltaj problemi. packard bell'i henuz servisine goturmedim ama turkiyeden almis olmama ragmen burdaki servisi de ilgilenir buyuk ihtimalle.. ote yandan, alienware gotumde patlayacak gibi gorunuyor

@mccknight, evet gta iv'u bir-iki ozellik disinda en yuksek ayarlarda rahatlikla, hic kasilmadan calistiyordu ama isiniyordu iste.. cogu oyunda isiniyordu ustelik.

Evdeki prizlerle ilgili bir sorun olabilir, voltaj diyenler dogru söylemiş.

Burada ilgimi çeken bir nokta, bir bilgisayarı pert edip, digeri ile devam etmek.
Hani evde 3. bir laptop olsa, bunlara da bakmayıp, onu kullanacaktın sanırım.

Elinde bizimle paylaşmadıgın başka ip uçları var mı? mesela bir koku aldın mı?, en önemlisi başka adaptörlerle denedin mi? belki voltaj sorunu vardı ve sadece adaptörleri yaktın?.

adaptor calisiyor. 2 bilgisayar da elektrik almiyor. koku falan da yok.. pillerini cikarip bi kac saat bekledikten sonra takmayi dusunuyorum son care olarak. biraz arastirdim, bazi bilgisayarlar kendilerini kitliyomus bu sekilde. umarim olur.
ne kadar ipucu sayilir bilmiyorum ama, dun hava asiri ruzgarliydi.. belki bu yuzden elektrikle ilgili sorunlar olmus olabilir.

Bazı bilgisayarların kendilerini kitleme devreleri vardır ama bu kadar uzun sürecek birşey olmaması lazım, pilleri çıkartıp takmışın (pilsiz çalıştırmayı denedim diyerek), hala olmuyorsa kalıcı bir hasar olabilir, bir de adaptörlerin çalıştıgını nereden anladın?

cpu fazla ısınıyor bende de oluyordu. fanını değiştirin veya yeni bir fan falan alın.

hicbir zaman. ben bir yildir kahverengi tenli insanlarin bagirislarini, sarkilarini ve insaat seslerini cekiyorum.

Erich, beterin beteri bir durum gerçekten. Dağ başında oturmayı düşündüğüm zamanlar bile oluyor. Yalnız kaldığım dönemler olmasa, bunu yapardım çoktan.

o bina muhtemelen bizim bina...:D
4 saatlik uykuyla duruyorum.
cumartesi günü matkap sesiyle uyanmak...hayatın tadı!

erich ve sana SÖZ veriyorum, gerçekten söz veriyorum, eğer dağ başında oturmaya niyetiniz varsa siz ikiniz için cudi dağının eteklerinde kocaman havuzlu bir villa yaptırcam, içini de dilediğiniz gibi döşetecem. hadi cudi dağı olmaz nemrut dağı olur, olmadı gabar dağı... playstation 3 de alırım size. aha bütün ekşi sözlük şahit! yani şu kahverengi tenli insanların bağırışlarından şarkılarından rahatsız olduğunuzu duyunca içim parçalandı, babamın hayrına size böyle bir iyilik yapayım dedim.

not: ben çok ciddiyim. ciddi bir cevap bekliyorum; sırf artislik olsun diye "yap lan yapmayan toptur" demeyin lütfen. sonradan "yaa aslında biz şaka yapıyoduk" falan derseniz kahverengi derimin altındaki kalbim çok kırılır.

hıyarlar.

Jirki sen niye gocundun anlamadım. Böyle bir durum yok mu yani? Yok mu sayalım? Ben bir rahatsızlığımı dile getirdim. Katılırsın, katılmazsın ayrı konu. Erich ve bana villa yaptıracağına, daha hayırlı bir iş yapmak istiyorsan, yolda yürümesini bilmeyip şehirde insanlara ömür törpüsü olanlara hızlandırılmış kurs aç. Sen de bulun yanlarında, belki kendilerini ifade edemezler.

bunca adama kurs açıp hepsini eğitmek falan...off çok zahmetli ve pahalı bir iş. en iyisi iki tane sosyolog tutalım anlatsınlar bize meselenin özünü.

üst katımızda 1 aydan fazla tadilat sürdü. Gidip "yeter lan sktiniz kafamızı" temalı konuşmamızdan sonra öğlen saat 12 den önce tek bir çivi sesi bile gelmiyordu.

Karşılıklı iyi niyet olduktan sonra orta nokta bulunuyor. Adamlara kalkıp yapmayın diyecek halimiz yok, sadece "mantıklı" saatler içinde gürültü yapmalarını isteyin.

Evet Jirki, iki sosyolog tutmakla başlayabiliriz. Ya da vardır aramızda sosyolog olanlar. Pahalı ve zahmetli bir iş, böyle bir misyonu sana yüklemeyelim. Hiç bir mecburiyetin de yok ayrıca. Gocundun diye, söyledim. Benim de böyle bir yaptırım gücüm yok ne yazık ki.
Jirki hakaret içeren sözleri ne söylerim, ne de üzerime alnırım. Ben söyledim diye veya birileri bana söyledi diye, öyle olunmayacağını bildiğimden.
Kimlanbu, ne yazık ki kadın olduğumdan, öyle bir küfürü etme şansım yok benim.

evet. hatta haftasonu tadilat yapanı otomatik tüfekle taramak da mübahtır. hiç başıma gelmedi ama tahmin edebiliyorum az çok, hafta içi yapsın, olmadı akşama doğru yapsınlar.. ama gariban inşaatçı türkü çığırıyor diye vay efendim nasıl bir ülkede yaşıyoruz demek ne biçim birşey arkadaş. düşündükçe delleniyorum. efendim bu ecnebilerin proletarya, bizim amele dediğimiz insan kısmı yaptıkları işlerin ağırlığı, düşük ücretle çalışmaları vb. şeyler yüzünden kaba saba bağıra çağıra konuşan yemek yerken ağzını şapırdatan kirli pasaklı paldır küldür insanlardır. allah çarpsın gidin norveçin en kuzeydeki şehirlerinden birinde bir inşaatı ziyaret edin aynı şeye orda da şahit olacaksınız..

Bir tek onlar değil ki Jirki. Sokak satıcıları, klakson hastaları, gürültülü müzik dinleyenler, merdivenden paldır küldür inenler, gecenin bir vakti gürültülü bir şekilde temizlik yapanlar, arabasının alarmını bir tatil sabahında saatlerce insanlara dinletenler, hemcinsim olan ve lafları bitmeyip kapı önünde sohbetlerine avaz avaz devam edenler, çocuklarını parka götürmeyip evde top oynatanlar. Hangi birini sayayım? Bir arada yaşıyorsak, kim olursak olalım, hiç kimseyi rahatsız etmeye hakkımız yok. Başkalarına rahatsızlık vermediğimiz noktaya kadar özgürüz. Daha fazla değil. Ben çocukları çok severim. Zaman zaman dış hatlarda deniz otobüsü ve feribotlarda en gıcık olduğum şey ise, anne babaları keyifle gazetelerini okuyup, sohbet ederlerken, diğer yolcuların tepesinde zıplayan çocuklardır. Sayısız anonsla bile, rahatlarını bozmazlar. Bunlar da başka tür insanlar. Toplumumuz çok karışık. Her türden insan var ne yazık ki. Biraz eğitimin, medeni olmanın, kendini yetiştirmenin nesi yapılamıyor? Neresi zor geliyor ki? Hepsini devlet mi yapsın? Çocuk yapmayı bilen, yetiştirmesini de bilsin. Çocuk yaparken, bize mi soruyorlar? Devlete mi soruyorlar?

önce noktalama işaretlerini düzgün kullanıyoruz. virgülden önce ve sonra 15 boşluk bırakmanın gereği yok.

sorunun çözümüne gelince, semirttiğiniz beyaz tenli çocuklarınızı inşaata veriyorsunuz. onlar da birbirlerine "utku bey rica etsem şu 'beşe on'u usulca alır mısınız?", "sayın duru, kalasları salıyorum aşağıya doğru" diyerek şirinler gibi inşaat yapıyorlar.

yok ben kendi çocuğumu inşaatta çalıştırmam diyorsanız da çenenizi kapayıp, tüm çocukları inşaatlarda çalışmak zorunda olan halkın haftasonları söyledikleri türküleri ve yaptıkları kabalıkları dinliyorsunuz.

Dehri beyaz ırkın adı kökenimden geliyor. Yine de bunu vurgulamadım. Ben kendini yetiştirmemiş saygısız insanları ve kural koymayan yerel yönetimleri kast etmiştim. Hiç hapishanesi olmayan bir topluluğun ferdi olarak bunları söyleme hakkını görüyorum kendimde. Kimseyi hedef almadığım gibi, toplum kurallarının herkes için olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Bu benim için de geçerli. Her sözden eziklik çıkaracağınıza fukara edebiyatı yapacağınıza, az çocuk yapıp insan olmayı öğretin.
Noktalama işaretleri konusuna gelince, bu duyuru ile ilgili bir şey. Çok sıkışık görünüyor. O yüzden öyle yapıyorum. Rahatsız oluyorsanız, bakmayınız.

road to wigan pier diye bir kitap var, george orwell'ın benim gözümde en önemli eseridir.. hazır fırsatını bulmuşken burdan reklamını yapayım dedim.

işte bu wigan iskelesine giden yol, zırtpırt çocuk yapan, çocuklarına terbiye vermeyen, görgü kurallarını bilmeyen pasaklı ameleler hakkında bilimsel/objektif çıkarımları olabilecek en edebi dille anlatıyor.. kitabı okurken bir orta gelirlinin, bu ameleler karşısında hangi refleksleri kullanacağını, onlardan rahatsız olduğunda nasıl da çirkinleşip o kişilerin çocuklarına dil uzattıklarını, nasıl çaresizlik içinde görgü kuralları/toplum kuralları gibi şeylere sımsıkı sarıldıklarını -eğer biraz bilincin açıksa- dehşete kapılarak okuyacaksın, okurken harflerin arasında kendi silüetini göreceksin.

Jirki niye bu kadar öfkelisin? Beni suçlu ilan etmeye ne hakkın var? Sen rahatsızlık duymuyorsan, bundan bana ne? Vandallar gibi mi yaşayalım? Ya da öyle yaşamak isteyenlerin, aramızda ne işi var?

sivrisinek, konu icinde en mantikli mesaj senin yalniz polis tahtalari hayvan gibi gum diye asagi atma, diger binadaki arkadasina anirma ya da insaattan cikarken tekerleri yika ki butun yol toprak olmasin demeyecegine gore 1 ay daha sabredip insaatin bitmesini beklemek gerekiyor sanirim.

Sivrisinek konu nerelere geldi böyle. İş yerlerinde gürültü olması ayrı bir şey, konutların olduğu yerde gürültü olması ayrı bir şey. Yerel yönetimlerin bu konuda gevşek olduğunu söylemeye çalışıyordum aslında. Nasıl ki tatil beldelerinde sezonda inşaat yasağı vardır. Kimse yapamaz, yasaktır. Herkes de buna uyar. Dün resmi tail günüydü. Bu tadilat devam etti. Pazar dahil her gün böyle. Hiç olmazsa tatil günlerinde gürültülü inşaat işleri yapılamasa demeye çalıştım. Tatil yöresindeki insanlar oralardaki belediyelerin kısıtlamaları ile dinlenebiliyorsa, şehirdeki insanların da böyle bir hakkı olabilmeli. Matkap gibi ses çıkaran aletleri de ancak kısa bir zaman diliminde kullanabilsinler konutlarda. Bunun gibi standartlardan söz ettim. Elbette şikayet etmeyi biliyorum. Bu zor bir şey değil ki. Ben insanların anlayışlı olması ile ilgili serzenişte bulundum. Yasalarda boşluk var diye, sabahın köründe milleti niye rahatsız ediyorlar? Cevap veren arkadaşların bazıları bu seslerle kalkıp oynuyor sanırım coşku ile. Öyle konuşmuşlar ki, çok seviyorlar diyesim geldi. Şehirler yeterince gürültülü zaten. Gürültü sağlığı tehdit eden bir unsur. Azaltmanın yollarını aramak yerine, biz de gürültü yapalım hep birlikte. Aman ne iyi olur. Onlar çalışıyor da, başkaları yan gelip yatmıyor sanırım. Herkesin dinlenmeye ihtiyacı var. Bunu anlamak niye bu kadar zor geliyor ki bazılarına? Herkesin işinin farklı zorlukları vardır. İnsanları tanımadan yargılamayın. Emeğe sonsuz saygısı olan bir insanım. İnsan olan herkese de...

Sivrisinek yasalardan haberim var. Ben çok gürültülü bir iş yerinde çalışıyorum zaten. Bir tersanede. Umarım bu sana bir fikir vermiştir. Resmi tatil günlerinde ve hatta 24 saat çalışma iznimiz var. Orası bir bölge. Her yer aynı. Ben hiç iş yeri olmayan sadece konutların olduğu bir yerden söz ediyorum. Yapılan bir tadilattan. İnşaat olsa çalışma izinlerini kontrol ederdik. Bu arka binadaki bir dairede yapılan tadilat.
Konu nerelere geldi de, dün de çalıştılar ses yapamadılar. Bu insanların elinde olan bir şey. Sonuç olarak o kişiler de orada yaşıyor. Tadilatı yaptıranlar yani. Herkes tarafından dışlanmak istemezler. Oldukça bilinçli insanların yaşadığı bir yer aslında. Genelde pek kiracı da yoktur. Arada böyleleri çıkıyor. Onlar da öğreniyorlar bir şekilde. Bu konuyla herkesin başını ağrıttım sanırım. Haftada bir gün tatili olan ve çok gürültülü bir yerde çalışan biri olarak, canları istedi tadilat yapacaklar diye niye olur olmaz saatte gürültü çekeyim? Şikayetse, evet edildi. Kimse başlarında durup, beklemiyor yani. Of sıkıldım artık. Şu an itibariyle, dünden bu yana gürültüsüz çalışıyorlar. Ben rahatım, komşularım da, siz de rahat olabilirsiniz artık. Ekşi Duyuru ahalisine gürültü konusunda verdiğim rahatsızlıktan dolayı üzgünüm.

sadece yüzüne değil kafasına bile vurmalı. tabi buna değecek adam var değmeyecek adam var. değmeyecek adamın yüzüne vursan da tükürsen de yarabbi şükür diyceği için boşa efor sarfetmeye gerek yok.

kim olduğuna bağlı tabi yalana da bağlı :) çokta önemli biri değilse vur yüzüne gitsin...

pattadanak yuzune vurmak yerine cok zekice, onun yalanini yakaladiginizi ima etmek daha etkili olabilir. yalan soyleyeni kucuk dusurmez ama sizin de aptal olmadiginizi anlamasini saglar. ayrica zarafetinizden bir sey kaybetmezsiniz.

yüzüne vurmadan,sadece yalanını yakaladığınızı ima ederek işkence edebilirsiniz.çok daha etkili olur bu bence.

konuya göre degisir. aldatmayla ilgiliyse vurun ki sonradan canınız yanmasın.

Bugüne kadar hiç kimsenin yalanını yüzüne vurmadım. Bunu yapmak çok zor geliyor. Ben daha çok utanıyorum neredeyse. Bu yüzden yapamıyorum.

- Compadrito , aptal yerine konmak çok zoruma gidiyor.
- Rentts haklısın , yüzsüz insanlar bir de kendilerini haklı çıkarırlar utanmadan.
- Olkol , önemli mi değil mi buna karar veremedim henüz.

alttan alttan vermeli ayarı, inceden, etrafa çok sezdirmeden göndermeleri peşi sıra yapmalı, bi o yalan söyleyen eşşek bi de sen anlamalısın o göndermeleri.

metaforlar havalarda uçuşmalı ki anlayabilirse eğer itin götüne kendiliğinden girmeli yalanın sahibi.

haaaa, tabi yalanı kimin söylediğine göre bunların hiç biri yapılmasa da olur hacı, sen bilirsin.

kaba olmayan biçimde direk söylenmesi en sağlıklısı bence. hemcinsiniz ise "hadi lan sallama" diyerek başlayabilirsiniz örneğin. Eğer daha az tanıdık biriyse de diplomatik dilden "ben şöyle şöyle diye biliyorum böyle böyle olduğunu bildiğimden" tarzı cümleler kurulabilir.

ben de hayatimda birinin yalanini yuzune vurdugumu hatirlamiyorum.
uzun vadede ise bu davranisimin cok faydasini gordum. karsidaki yalaninin ortaya ciktigini bilmiyorsa gozluyorsunuz, ornegin yalaninin uzerine yeni yalanlar mi insa ediyor (o yalana bagli olarak dedigi her seyin de yalan uzerine kurulu bir sey oldugunu anlayabilirsiniz ornegin, zincir seklinde), yoksa mecburiyetten yaptigi bir seyi size hissettirmeden cozmeye mi calisiyor... soylerseniz bunu gorme firsatiniz kalmiyor.

siz daha önce yalan söylediyseniz ona ve o yüzünüze vurmadıysa siz de vurmayın. o vurduysa siz de vurun.

(bkz: 22 adamın bir topun peşinden koşmasını anlamıyorum)

hiçbir katkım veya zararım olmadığı halde 11 adamın kendi çabalarıyla aldıkları skora bakıpta sevinmemin ya da üzülmemin sebebi ne olabilir ?
ben bunu çok düşündüm bir sebep bulamadım :)

cocukken oynadigimiz bi macta beni iyi oynayamadigim icin takimdan attilar. o gunden sonra bi daha ayagima top degmedi. laf olsun diye bir iki maca gittim ama, futbola ilgim o gun sona erdi.

taa ki futbolun aslinda futbol olmadigini anlamama yol acacak su olaylari yasayana kadar:

(bkz: #8014355)
(bkz: #9405647)
(bkz: #9866617)

liseden bi arkadasim acayip fanatikti. fenerbahce yenildigi zaman hungur hungur aglardi. susturamazdik. o zamanlar da universitede ayni odada kaliyoruz. yan odadaki eleman fenerbahce icin ileri geri konusunca kavgaya tutustu bunlar. biri birinin ümüğüne çökmüş, ya dedim ne mal adamlarsiniz. bu kadar olur mu ya. ondan kelli sogudum futboldan.

Sıkıcı gelüyür bana. Küçükken mahalle maçlarında top koşturmuş ve futbolu deli gibi sevmiş biri olarak neden değiştim ben de bilmiyorum.

öyle oluyor ki çoğunlukla 90 dakika boyunca bir "hiç" izliyorsun. pis defansif bir futbol, top kayıpları, saçma sapan şutlar ortalar, doldur boşaltlar, gerzek kademe hataları. fanatizm tamamen ayrı bir konu, kanımda yok. e bu ikisi olmayınca futbol izlemenin bir anlamı yok. açarım senede bir barca maçını izlerim keyfime bakarım. ortada çok büyük paralar dönüyor ve bu insanlardaki salakça fanatizmden kaynaklanıyor.

fanatizmden dolayı soğudum ben. ayrıca gariptir ama üniversite mezunuyla cahil adamın ortak noktada buluştuğu bir futbolu biliyorum. normalde cahil adamla aynı kafede durmayacak enteller futbol söz konusu olduğu zaman aynı kahveye girip izleyip gol olunca birbirlerine sarılabiliyorlar. bu işte sizce de bir yanlışlık yok mu?
Ayrıca fenerbahçe yenildi diye hasta olanı biliyorum.

beraberlik diye bir skor olması bile başlı başına futboldan tiksinmek için bir neden

Sorunuza cevap değil ama, futbola dair okuyabileceğiniz bir kitap (tabii daha önce okumadıysanız) aklıma geldi:

Eduardo Galeano - Gölgede ve Güneşte Futbol

Manfool kadar olmasa da, seçiciyim. Fanatik de değilim. Futbol seyirlik bir oyun ve keyif almalıyım. Evde ya da cafede veya stadyumda, ilgimi çeken maçları izlerim. Heyecanla dünya kupası maçlarını bekliyorum. Yine seçici olacağım. Futboldan keyif alan bir kadın olarak, haddim değil belki de, önünüze konan her maçı izlemeyin diyorum. Sevmeyen sevmez. Sevmek zorunda da değil. Bazı çirkinlikleri futbola değil, hiç bir şeye yakıştıramıyorum. Uykusuzum biraz. Daha çok yazmak isterdim bu konuda.

futbola kiyasla basketbol daha ilgi cekici geliyor fakat spor izleyip iddiaya girecek / adam bicaklayacak / maclara 100-150tl bayilacak turden bi adam degilim ondandir :)

Bir arkadaşım kadınların çoğunun futbolu sevmeme nedenini "oyunun kurallarına, inceliklerine hakim olmamaları" şeklinde açıklamıştı. Yapılan bir hareketin hangi kısıtlamalar altında gerçekleştiği, gerçekte ne kadar zorlu olduğu falan filan bilinmezse, "22 adam bir top" koşturuyordur. Ben de mesela F1'dan hiç haz almıyorum: "Dön baba dön."

Ben süper ligi uzun zamandır izlemiyorum. Beşiktaş'ın şike yaptığını (rize maçı) öğrendiğim günden bu yana. Daha önce de neler döndüğünü öğrenince iyice soğudum.
iki takımın (güç dengeleri eşit olmasa da) 11'erden maç yaptığı ve sonunda adil bir hakemle güçsüz addedilen takımın da kazanma şansı olduğu sporu seviyordum. Oyunu kim sevmez, hele de güzel oyunu. Şimdi bu ihtimal sadece ekşi sözlük birinci pazar ligi'nde var sadece, ben de oradayım. Güzel oyun orada devam ediyor.

en azından Türkiyede futbol için takip edilecek bir şeyi kalmadığı belki hiçbir zaman olmadığı, aşırı cinsiyetçi olduğu,neredeyse tüm yozlukları birarada bulundurduğu için şike, baskı, şiddet,ırkçıklık, siyaset
tüm bunlardan kurtulmaya çalışırken futbolu takip ettiğinde Türkiye'de bunlara kolaylıkla raslayabilirsin
kimin şampiyon olacağının bir önemi yok artık yahu olacakları kadar olmuş adamlar artık buna doyup yeni şeyler yapmaları gerekiyor ama nafile hep aynı terana
onbinlerce insanın neredeyse başka hiç bir konuda böyle bir ağız birliği yapamayacakken nedense bir insana ettikleri o küfürler anlaşılmaz, durup bir kere bir stadda susup,dinlenince ne kadar anlamsız olduğu anlaşılıyor,

çünkü kulüp başkanlarının s.ki kalınlamasın diyedir..öğretmenim

Kafa dağıtacak başka meşgaleleri olabilir. Bunların yanında fitbol gereksiz geliyordur. Ben de bunlardandım, şimdi doğru yolu buldum, onlar koştukça ben koşmuşum gibi mutlu oluyorum :)

yok.

romantik tabi canım. ıslandıktan sonra hasta olmayacaksan güzel bi fantezi :)
hatta hatun kişiysen hafta sonu el ele ıslanıp hoplayıp zıplayabiliriz.

saça iyi gelir.

ilik yagmurda yurumeyi ve islanmayi severim, yaninda sevdicegin olacak bir de...

edit: sehrin gobeginde kastetmedim tabi ben , dogada veya denize yakin yerlerde olsa super olur. zaten nerde oldugunu yazmamissin kendi acindan. istanbul'da olsam yapmam mesela.

edit2: yagmurda denize girmek ve futbol oynamak da cok zevkli. ama denize girmeyi tasvip etmiyorum, yildirim carpabilir :)

normalde yağmur suyu saça iyi gelir, uzatır bikbikbik. ama nisan olmasının anlamı şudur bence; havalar güzel ya. hasta olmazsın sonra. kasım yağmurunda ıslansan iki hafta yataktan kalkamazsın. yağmurda ıslanmak için en mantıklı günler. aferim.

bugün açık radyoda tam da bundan bahsediyordu gökhan abur (ntv deki tok sesli hava durumcu amca) aman diyordu bugünlerde, özellikle pazartesiden sonra yağmurda ıslanaym romantik olayım demeyin asit yağmurları geliyor diyor idi.

bu akşam nisan yağmuru sebebiyle arabamın üstünü yapış yapış bir kum kaplamış. bence saçınıza deysin istemezsiniz aynı maddenin.

yer istanbul.

beraber yürümek için yanında nefes olmayınca neye yarar? saçıma değil tırnağımın ucuna bile şifa getirmez. öyle de kesin konuşuyorum!

çok enteresan çevremde kafası açık yağmurda delicesine ıslanarak yürüme fikri bir tek benim hoşuma gidiyor, bir de hadi kapişonla ya da şemsiyeyle falan 1-2 kişinin. onun dışında herkes ıy yamur yaıyor evde oturalım falan modunda. bana da enteresan geliyor. dünyanın en süper olayı yahu yamurda yürümek ıslanmak, sulara çıp çıp basmak. belki çok romantik deyil ama biraz hzünlü biraz sevecen, az biraz da matrak...

- El magico, teşekkür ederim. Başka birini bulsan...
- Ermanen, İstanbul' dayım. Deniz kenarında ve toprak kokusunu duyabiliyorum yağmur yağdığında. Ayrıca yakın çevrede gayet güzel yerler var, gitmek sorun değil.
- Lovemyself çok haklısın, hasta olmadan yağmurda ıslanmak çok güzel.
- Rentts dikkat edeyim asit yağmurlarına. Sağol çok.
- Eyke çölden geliyormuş o çamurumsu tozlar, demir yönünden de hayli zenginmiş, nasılını bilmiyorum ama, insanlara da yararı var diye okumuştum.
- Beyimsiz haklısın. Yalnız da yürüyebiliyor insan. Yine de güzel.
- Cedric tweedledee tam olarak senin söylediğin nedenle açtım bu duyuruyu. Çok güzel ifade etmişsin. Sağolasın.

yürümeyi geçtim çok fena bisiklete binmek istiyorum artık, yağmurda yürümek kesmiyor. bu sene olmaz ancak önümüzdeki seneki nisan yağmurlarını çamura katıp son sürat geçeceğim.

şubat ayında bileğine kadar su basmış sokaklarda eve koşarken alnını yol tabelasına vurma (yaşanmıştır) gibi deneyimler bile insana romantik gelebiliyorsa (yaşanmıştır 2) yağmur teması ay gün saat şiddet farkettirmeden romantiktir diyebilirim

ıslak edit: bisiklet sürmek de fena değilmiş, 1 damla su ve göz arasında bullseye ilişkisi olmasın yeter.

geceyse ve muzik dinleme imkanim varsa severim yagmurda dolasmayi. dun gece eve donerken yagmur baslayinca biraz dolandim hatta.

(bkz: mein kampf)

soz verdin bak :)

Gündüz Vassaf - Cehenneme Övgü
Bülent Somay - Bir Şeyler Eksik

Mimarlık fakültesi için okumadığım ancak önerilen kitaplar:
Mimarlığın Öyküsü
The Fountainhead

çeviri kitapları "X yayınevinden çıkan çevirisi" gibi bir tavsiye de süper olur.

dinle küçük adam.
freud kitapları ile ufak ufak psikanalize girersin.
sonra reich okuyup ilerletirsin psikanalizi.
reich'in diğer kitapları da çok iyidir tümünü tavsiye ederim.

Montaigne' in Denemeler' ini okumanı öneriyorum.
J.J.Rousseau' dan okumanı isterim. Bak işte kitaplarına, ilgini çeken birinden başla.

Kumru ile Kumru - Tahsin YÜCEL
Din Bu 1,2,3,4 - Turan DURSUN (tercih meselesi ama ...)
Mavi Karanlık - Vedat TÜRKALİ

kafka-dava
albert camus-defterler(3 cilt olması lazım)
alexis carrel-insan denen meçhul
nietzsche ağladığında'yı yazmışlar onu da oku

hayır hayır, montaigne jjr, albert camus ya da kafka ve prost, bunlar değil, cemil meriçleri de okudum zaten.
böyle buyurdu zerdüşt ve nietzsche ağladığında yı da, teşekkürler. alamutu da. amin maalouf listemde var.
bülent somay evet :) çok bilmiş özne yi okumuştum bu kitabını da okurum. biraz daha politik ve siyasi kitaplar bekliyordum, yanlış mı bilmiyorum ama bunlar gözümde hep kirli kitaplar olarak kaldılar. malum bunları yazanların bakışları çok temiz olmayabiliyor,

peki soru değişse yeni bir kitaplık kuruyorum, ve hangi kitapları koyalım desek, nsıl olurdu?

sen devam et görüşmeye, sağa sola davet et ama hamle yapma sakın, olacağı varsa olur zaten.

isyerinde duygusal iliskiler kurmaman gerektigini (calistigin yerdeki hatunlara yazmaman gerektigini) bilmiyorsun anlasilan. eger beni dinlemez, bu isi ilerletmeye karar verirsen, sen de bu yolla (yani uzun ve zahmetli yoldan) dedigim noktaya geleceksin bir gun.

sevgi uğruna yapılan hiçbirşey insana zarar vermez.

el cevap: caizdir.

Aynı isyerinde ki kişiyle sevgili olmayı düşünme bile...

herşeyi geçtimde kan alırlar kamil kan.

hemen anlatıyım kız 3. kişiyle yakınlaşır sevgilisinden bi süre sonra ayrılır 3. kişiyle mutlu mesut birkaç haftadan sonra bi şekilde eski sevgilsiine döner yine bi şekilde mutlu olurlar sonra 3. kişinin arkasından beraber lanet ederler. kız sıkılmış 7-8 seneden sonra. harcaarlar yiğidim seni demek istiyorum.

eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürürsen merak edecektir seni ve yaşanacakları. ama sen düşürme o karpuz kabuğunu. canı gerçekten karpuz istiyorsa bırak o gelsin. tecrübe ile sabittir lütfen sırf enerjileriniz tuttu diye masum bit insanın yolunu aklını çelmeyin. sağlam durun. eğer sizden bağımsız o size karşı bir şey hissederse zaten bunu belli eder bir süre sonra ama bu çok uzun zaman alır. ki o da eğer olursa..

hadi diyelim mucize oldu sizin sevgiliniz oldu, mutlusunuz, berabersiniz.. 1-2 yıl sonra ona tutulan başka bir adam daha "istiyorum ki bıraksın o çocuğu benimle olsun. böyle iş çıkışı el ele gezelim, çimlere çömelim.. çok şey mi istiyorum lan?" diyerek belli etti ilgisini hatuna. ne olur o zaman?

yani kız senle bir kaç kez yemeğe gitti diye seninle iyi vakit geçirdi diye kalkıp da 7-8 senelik ilişkisini bitirme çabası göstermek ne kadar doğru... sen zaten yazının başında yaptığını tarif etmişsin(şerefsizlik, götlük, puştluk...) doğru düzgün git erkek arkadaşı olmayan birisini bul işin ahlaki boyutunuda kendi içinde çözmeye çalış. empati kur, aynı şeyi seninde yaşayabileceğin bir durum olduğunu unutma.

özetle oluru yok arkadaşım!

ikincisi ol ?

Kreider cevabına çok güldüm. Sebgatullah' a da iş ortamında bu çeşit heyecanlardan uzak durmasını ve biraz da empati yapmasını öneriyorum.

şerefsizlik,götlük,puştluk bunların hepsini baştan kabullendinde, bir yanlız kalmakmı kaldı kabullenemediğin?
buda geçer özetle.

anlayamadığım şey, "sevgilisi olan kıza yaklaşma" mantığı. neden ki? zaten sevgilim olup da bir adamın yanında olmaktan zevk alan, onun yakınlaşmasını hoş karşılayan, gülüp eğlenen, onun dikkatini çekmek için her boku yapan kız benim değildir ki. benle olduğu her dakika ziyandır.

yaklaş dostum abartmadan. ama adım atma derim. geleceği varsa gelir. yoksa gelmez. bu kadar basit.

Ksl'nin yazdığının aynısını yazıcaktım, baktım yazılmışı varmış.

7-8 yıllık ilişkisine heyecan arayıp senle gönül eğlendirir sora siktiri çeker sana. tecrübeyle sabittir.

aynısı oldu.. 3-4 ay devat ettik bi aşkı memnu gibi bişi oldu anasıni satim.sonra olmayacağına karar veriyor insan içten içe...fazla kaptırma kendini zarar görürsün...

bide kızın sevgilisi ile tanısma olayı var o da bayağa garip oluyor dikkat et...

kader işte adam naaapsın kaderin işleyiş şekli hemen herkes te aynı
yani yanlış seçenekler sana çok yakın doğru seçenekler sana her zaman için uzaktır
seçenekler diye yazdııım yerlere karşılaştııın herşey olabilir dikkatli ol derim
hemen karar verme...kaderde herkes için mutlaka doğru bir seçenek vardır inşaallah en doğru kişiyle karşılaşırsın...
kaderde yanlış seçenek daha çoktur lakin doğru seçenek sadece bir tanedir ne kadar acı değil miii....

yalnızlığınızın yarattığı bir ilüzyon bu hoşlanma duygusu. o yüzden sizin de dediğiniz gibi şerefsizlik, götlük, puşluk yapmaya değmez :)

@angelofdeath yukarıda benden kaynaklı bi sorun oldu ve anlatamadım sanırım.eğitim ve meslekleri soruyorum açıkçası kim ne yapar necidir diye.Merak diyebiliriz yani.

valla bana cvp yazanlar genelde işinin ehilleri oluyor.verdikleri cvptan şıp diye anlıyorum.seviyorum sizi:)

not : kimsenin yazacağını sanmıyorum.belki biri yazarsa devamı gelir.

herkesin bir ilgi alanı,ilgilendiği,daha önceden yaşamış olduğu konular var.İnsanlarda bir soru soruyor, duyurulularda ellerinden geldiği kadar bilgileri dahililinde cevap veriyor.
Herşeyi mesleki-eğitim durumu olarak algılamamak lazım. Ha eğer herşeyi böyle algılarsak cinsellik,kız-erkek arkadaş sorunları gibi sorulara cevap verenleri naparız ? Olmaz yanlış,çok yanlış. :)

Endüstri mühendisiyim. Duyuruda direk olarak meseleğimle ilgili karşıma 1 kere soru çıktı.

herkes kendi alanindaki sorulara cevap veriyor gibi bir genelleme yapamayiz sanirim. bilgi dahilinde herkes bir sekilde yardimci olmaya calisiyor gordugum kadariyla.

lakin bazen bazi konulardaki seylere yardim etmek icin illa o konuda uzman olmaya gerek olmuyor. bazen soruyu soran arkadaslar google kullanmamak, kullansa da dogru kullanmamak, dogru keywordleri kullanmamak vs. gibi durumlara dusuyorlar. hal boyle olunca bunu dogru yapan ilk kisi zirt diye cozumu bulabiliyor. veya daha once ayni sorunu yasamis kisiler de sorunu cozmede cok yardimci olabiliyorlar. nasreddin'in dustukten sonra "bana doktor degil düsen birini getirin" dedigi hikayesindeki gibi.

yeri gelmisken, sanki biraz milletce hazira konmayi seviyor muyuz ne? "vaktim yok, illa ki bilen veya arastiracak biri cikar, en iyisi duyuruya yaziyim" diye dusunerek cok duyuru da aciliyodur eminim. ben de yapmisimdir cok sıkıştığımda. bundan kacmak, tembellik yapmamak lazim, kaldi ki bu sayede insan o konuda arastirmayi bizzat kendi yaparak kendisini de gelistirmis olur ki, pek sukela.

21 M İst - Şehir Planlama Öğrencisi =))

uluorta eğitim durumu-meslek ifşa etmek hem yazanlara hem okuyanlara rahatsız edici gelebilir bence bu sorudan ümidini kes.

ayrıca mesleki bilgiden ziyade deneyim ve genel kültür paylaşılıyor bence burada. herkes sadece mesleğiyle ilgili sorulara cevap verseydi inan 10 sorudan bir tanesi falan cevaplanırdı.

ilerde bişey sorarken bu duyuru referans mı olacak? sorduğun zaman lütfen konunun uzmanı cevap versin dersen ona göre cevap gelir.

Konu epeyce dallanıp budaklandı konuda ikinci cevabımda yeterince açıklamıştım aslında.Hergün düzenli olarak vaktimi geçirdiğim bir sitedeki insanların ne işler yapıp nelerle meşgul olduğunu merak ettim ve sordum.Yazmak istemeyende elbette yazmayacak.Durum bundan ibaret sorudanda başka bir beklentim yok.

Edit:Tiklerde bazı değişiklikler yaptım.Açıklıyorum ama herkes yine anladığını yazıyor.Sadece sorduğuma cevap verenlerin tiklerini bıraktım çünkü yok anladım yani ne kadar açıklasamda olmayacak.

İşletme okudum. Meraklı biri olarak, ilgilendiğim konularda öğrenmeyi seviyorum. Naçizane öğrendiklerimi de paylaşırım soran olursa. Günlük hayatta da böyleyim. Ekşi Duyuru' yu seviyorum. Okumazsam, eksiklik hissediyorum. Alışkanlık mı yaptı ne?

evet, avukatım ve hukuki sorulara cevap verirken mesleki bilgime göre cevap veriyorum. ama verdiğim tüm cevaplar hukuki sorulara olmuyor, yani diğer cevaplarım tecrübe, bilgi ve araştırma-yorum temelli oluyor.

bu arada emin olmadıgım hukuki soruya da cevap vermiyorum mesela..

bilgi+birikim ve tecrübe. kendi adıma konuşacak olursam, kapsama alanıma girmeyen duyurulara cevap vermeye(geyik amaçlı dahil)yeltenmemekle birlikte, diğer duyurulardan çokça şey öğrenme fırsatım da oluyor.

(bkz: seni seviyorum ekşi duyuru)

denemak içün yazoyurum. ama hiçbişü olmodu. sönin tarayucının özalliği olmosun?

Bilmem. Daha önce hiç böyle olmamıştı. Yanılıyor olabilirim. Emin olamadım ben de. O yüzden sordum. Umarım cevap verirler.

google chrome kullanıyor olabilir misin?

Google chrome kullanmıyorum.

tarayıcının denetimcisi o.

Teşekkür ederim Bryan Fury. Sağol çok. Kimseyi yanıltmak istemem. Duyurumu silsem mi?

silme, nasıl oluyorsa bize de anlat.

firefoxta da olüyür ama ingilizce için.
şu altı gırmızı çizihli onu mu diyosun july? kendiliğinden çiziliyor böyle.

Evet onu söylüyorum Kediebesi. Dün de yazdım bu bilgisayardan duyuruya. Böyle bir şey yoktu. Sabah sabah olunca şaşırdım. Dünden bu yana da bu bilgisayarda, birinin bir şey yaptığını sanmıyorum.

kendiliğinden update bişi yapmıştır.
:)

hehe. otomatik yapıyor tarayıcıdan kaynaklanıyor, bryan fury pek doğru söylemiş.

Bronşlarla ilgili bir sıkıntı olabilir. Ben de ciddi öksürük vardı 2.5 hafta sürmüştü. Doktora gittim astım riski bulunduğunu söyledi ve easyhaler diye bir inhaler verdi. Ertesi gün öksürük ve hırıltı kayboldu ama dediğim gibi astım ilacı sanırım bu. Tavsiye eder miyim? Edemem çünkü doktor değilim. Bence gece acile gidin. İstanbuldaysanız şişli etfalde sürekli uzman doktorlar oluyor. Yardımcı olabilirler. İzin sorununuz da çözülmüş olur.

Geçmiş olsun Teen. Sigaraya yeniden başlaman kötü olmuş. Devam etmemeni dileyerek, doktora gitmeden önce bol su içmeni önerebilirim sadece. Su içmeme konusu devam ediyor sanki. Ne dersin? Duyuru chatte görüşürüz. Tekrar geçmiş olsun.

kendimi bildim bileli astımım var ve 7 yıldır sigara içiyorum 22 yaşındayım. Bu dediğiniz olayı her dakika yaşıyorum. Doktor değilim siz doktora görünmeden ilaç kullanmayı fakat bitkisel bir şeyler söyleyebilirim Bol su için bir kaşık bal ile 2-3 çay kaşığı toz zencefili karıştırın üzerine biraz limon sıkıp sıcak su ekleyip için, Ayrıca tadıda güzel çok etkili oluyor. zencefil bulunmazsa karabiber ile balı karıştırıp su eklemeden yiyin iğrenç ama bu da etkili. Ayrıca keçiboynuzu da işe yarıyor. Kaynatıp suyu içilmeli.

ne söylense boştur. doktora gitmek hoştur. mutlaka git zaman kaybetme.

teşekkürler herkese
july sana ayrıca çok teşekkür ederim :)

bu satirlari yazacak kadar yasiyorsan, anormal kanamali bir durumun yok gibi gozukuyor. agiz ici bogaz vs cok hizli bir sekilde kendini onarir. Bir sure (12 saat falan) cok sicak soguk bir seyler yemezsen sorun gecer gibime geliyor. ha ama cok ciddi bir kanama varsa acile gitmen lazim.

enfeksiyon riskine karşı direkt doktora git, dediğin kadar ciddiyse antibiyotik bile kullanman gerekir.

Böyle kılçık batması gibi ufak bir şey değil sanırım.

Bi sürü hatun var çevrende ilgilensinler ahlkajsdfj :P

olur oyle.geçer sabaha.

hafiften bi öksür veya yutkun. kan tadı gibi bişey gelirse kesmişsindir. gelmezse çızıktır o.

Umarım biraz daha iyisindir. Compumaster' ın dediği gibi çabuk iyileşir. Sıcak şeyler yeme ve içme. Bir süre soğuk ve sıvı gidalar al. Bademcik ameliyatı olanlara dondurma yedirirler. Sert ve tekrar tahrişe neden olacak şeyler yeme. Baharatlı gıdalar ve asitli içeceklerden de uzak dur. Bir süre sıvı alışverişi yapmasan, enfeksiyon açısından, iyi olabilir. Geçmiş olsun.

çok hızlı iyileşecektir. salla gitsin. valla bak.

(bkz: #2290651)
bi de zafer varmis.

abdullah ercan basliginda dünya kupası diye aratinca cikti.

reca ederim.

Teşekkür ederim La Traviata. Sağolasın çok.

iki üç haftada bir dip boyası yaparsan aynı renkle işe yarar sanki..

ona bi çare yok. sık boyamak da anane kafa derisine iyi gelmez bence. kuaföre gitse onlar elbetteki yaparlar ama bi alay madde, açıcı falan kullanılar. dipleri sarımtırak kalıyor işte. annane saçları böyle.

Anneannen saçını boyamasa daha iyi değil mi? İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth' in saçları gibi olsa, bence harika durur. Belli bir yaştaki insanlara, beyaz saç çok yakışıyor. Beyaz saçlı olmaktan mı hoşlanmıyor acaba? Sorunun cevabına gelince, açık tonlardaki boyalar, beyazları kapamada pek başarılı olamıyor. Kuaförlerin de pek kaliteli boyalar kullandıklarını düşünmüyorum. Saç boyama konusu, epey bir sorun. Tercih meselesi. Kolay gelsin. Anneanne ne diyor bu konuda, ben onu merak ettim.

evde kendiniz becerebilir misiniz bilmiyorum ama kuaför (annemin saçı da aynı dediğiniz gibi oluyor ordan biliyorum) önce diplerini normalde boyadığını renkten bir ton koyu renge boyayıp 20 dakika kadar bekletiyor. ardından asıl istediği renge saçın tamamını boyuyor tekrar. fakat şu var ki saç rengi giderek koyulaşıyor.

sorunuza pek cevap degil ama bu sorun kisa sac kesimleri ile asilabilir. sac boyu kisa olursa hem uclar diplere gore daha koyu kalmaz, hem de kullanim kolayligi saglanir.

teşekkürler arkadaşlar cevaplarınız alâ.. julyciğim Hz. Peygamber, ashabına bağımsız bir kişilik kazandırmak için saçı ve sakalı kına veya başka bir boya maddesi ile boyayabileceklerini bildirdi. Ebû Hüreyre (r.a)'tan nakledilen bir hadiste şöyle buyurulur: "Yahudi ve Hıristiyanlar (saçlarını) boyamaz. Siz onların aksini yapınız: yani saçlarınızı boyayınız" (Buhârî, Enbiyâ, 50; Libas, 67; Müslim, Libas, 80; Ebû Dâvud, Tereccül, 18; Nesâî, Zîne, 14). bunun dışında sevgili ananişim beyaz saçlarını görünce çok üzülüyor boyandığında ise çok mutlu oluyor

Eşki Tiyatro.

bugün 3 yaşındaki minik öğrencinin tiyatroya, "tilaytola" diyip durmasına epey gülmüştük. belki siz de beğenirsiniz.

sonuçta hepsi aynı amaç için
puf diye kabarsın maksat.
karbonat koyacaksan diğerlerini koymazsın.
bence en güzeli yoğurt ve kabartma tozu olur.
bizde bir de mayalı ekmek hamuru ile yapılır. öyle de deneyebilirsin.
bilmeyen için hamurun ayarı zordur ama bir zaman sonra o kulak memesi kıvamı ne demek anlarsın :) eline yapışmıycak, iki parmağının arasında sıkıştırdığında parmakların cort diye birbirine değmeyecek, hafif bir direnç olacak. bıçağa çok bulaşmadan kesilebilecek mesela.

İyi bir unla kabartma tozu ve benzerlerine gerek yoktur aslında. Hamurunun çok iyi ayarlanması ve içine konan malzemedeki su ile, öyle puff diye kabarırlar. Çerkeslerin haluju ve çiğ börek de, bu şekilde hazırlanır. Ustalık, unsuz açılabilen bir hamuru elde edebilmektir. Un iyi değilse ve pek usta değilsen, biraz kabartma tozu koyabilirsin. Çok az. Karbonat koku verir. Bence zamanla ustalaşırsın. Hamur konusunda, Kediebesi' nin dediklerini dikkate al. Unla açtığında, hamurların kızartma işlemi sırasında hem çok yağ çeker, hem de yanık görünümlü olurlar. Kolay gelsin.

unu elemek de çok faydalı oluyor.

milföy mü acaba.

bizim burda ev poağaçası adı altında satılıyor tarif ettikleriniz.

milföyden daha ince katlar ama bi sorayım milföyden poğaça var mı diye.

ev poğaçası da değil. ama ev poğaçası denen şeyin de bir standardı yok sanırım. metrodaki kara tren'deki ev poğaçaları tarif ettiğim gibi değil.

@fortran sizin orası neresi oraya gelelim :D

talaş böreği gibi mi?
vay be öylesini hiç görmedim.
boyoz mu ki? o da benziyor.

@kedie

evet! tam onun gibi. ama dışardan bakınca bildiğimiz poğaça. boyoz da değil :|

karaköy poğaçası olabilir.

Kıyı Pastanesi' nde var. Kartal ve Pendik' de. O poğaçaya da kuru poğaça diyorlar. Ben de çok severim. Yolunuz düşerse, kuru poğaçalarının dereotlusunu da deneyin.

walla ben geçenlerde çıtır poğaça dedim verdiler :)

açma?

kruvasan olmasın?

merhaba dostlar,

ne açma ne de kruvasandan bahsediyorum. adını ilk kez duyduğum karaköy poğaçası da değilmiş. şimdi bir tek geriye kuru poğaça kaldı. fakat benim denk geldiğim hep sade idi. inşallah aynı şeyden bahsediyoruzdur. yarın sorarım onu da.

bu arada gül böreği de değil. bunu da aslıbörek tahmin etti.

Le7hal sordun mu? Kuru poğaçanın sade olanı da var. Ben de merak ettim. Yazarsan sevinirim.

Kendiniz ve varsa sorumlu olduğunuz insanlar için sağlık dosyası tutun. İlaçları da bir eczacıya sorun.

emlayı kalın bi tabaka halinde sürüp o bantları yapıştırmanız lazım. hava almayacak yani. krem yedirilmeyecek kesinlikle. 1 saat bekledikten sonra olurmuş. gerçi bende işe yaramadı.

impetex kortizonlu bir kremdi sanırım ve ben egzama için kullandığımı hatırlıyorum.
fucidin ve betnovate ise antibiotikli kremler bunların işlevi benzer olabilir belki ancak ben de bu iki kremi kullaandım ama aynı şeyler için değildi.

isotrexin akne izleri için değil, akne tedavisi için, ciltte çok güzel kuruluk yapar, böyle pul pul dökülür cilt. o yüzden ciddi bi akne sorunun yoksa kullanma, sivilce falan çıkarsa geceyleyin sürersin sadece sivilcenn üstüne, gündüzün yıkamayı unutma. tüm yüzüne sürmek gibi bi planın varsa gündüzün güneş kremi veya doktorun önereceği bi kapatıcı falan kullanman gerek, güneşe karşı hassasiyet de oluşturur çünkü.

not: isotrexin de antibiyotik içerir ama her antibiyotik gereken yere sürme bence

Öncelikle kendinize tanı koymadan önce bir immünoloğa gitmelisiniz. Bir gıdım kan verip neye alerjiniz varsa zart diye ortaya çıkarıp ona göre tedavisini veriyorlar. Tahmin edersiniz ki burada doktorlar dahi olsa sizi muayene etmeden kimse derdinize çare bulamaz.

Alerjik rinit'i olan biriyim, Zyrtec kullanıyorum antihistaminik olarak. Bana iyi geliyor ve alerjimi kontrol altına alıyor. Eğer aynı sorun sizde de çıkarsa (tahlillerden sonra) Zyrtec'i tavsiye edebilirim.

*Dısarıya gunes gozluksuz cıkma, mumkunse at gozlugu gıbı olsun
*Kagıt medıl asla kullanma mentollu mendıllerden al burnunun ustunu nemlı tutmaya calıs
*ruzgarlı havalarda dısarda hıc bı sekılde bulunmamaya calıs -neredeyse en oemlı husus bu-
*evın pencerelerını evde ıken kesılıkle kapalı tut
*vucut derı uzerınden de nefes aldıgı ıcın her gun hatta gunde ıkı kere dus almaya calıs,uzerındekı skım sonık polenler gıtsın,
*bol bol opus -dudaktan- boyle bır sorunu olmayan sevgılı ıle yapılan sıvı alısverısı neden bımıyorum gozdekı sulanmayı kesıyor,
*evde ısenız uzerınızde her daım tenınızı acıkta bırakmayacak bır sey olsun, polen gelır sneı bulur,
*yeterlı mıktarda sıvı tuketın,
*ılac ısmı vermıyorum ama kullanacagınız alerjık ılaclar uyku, halsızlık ve basdomesı yapacaktır, oemlı mevzular -sınav toplantı- oncesı almayın. ılac etkısını yarım saatte gosterır.
*tarrak beledıyeye bir e-posta yazıp sehrın gobegınden o kavak agaclarını sokmelerını ısteyın.

gecmıs olsun,

alerji dönemi başladı polen vs gibi şeylere alerjiniz var muhtemelen. hemen bir doktora görünün. size antihistaminik bir ilaç verecekler onu kullanınca normal bir insan olacaksınız. hemen gidin ama. hatta doktora gitmeye gerek bile yok eczaneden alın çok acilse bir tane alın hemen kesecektir akıntıyı hapşırmayı. geçen senemi zehir etti bu alerji durumu ben 15 günde uyandım işe hiç konduraymıyordum çünkü.

Aynı dertten muzdarip biri olarak, arkadaşların söylediklerine eklemede bulunayım. Hapşırmalarınızı, ancak soğuk suyla burnunuzu temizleyerek durdurabiliyorsunuz. Sakın kağıt mendil kullanmayın. Söylemişler de, hapşırma anında kağıt mendil durumu daha da beter hale getiriyor. Geçmiş olsun.

clairitin kullanıyorum. aynen senin gibi nisan 1de başlıyor.
anthistaminikler bağışıklığı bastırdığı için sürekli kullanamıyorum. kendi kendime bağışıklık kazanmaya çalışıyorum :) ankara'yı atlattım gibi mesela ama izmir'in bitkilerine hiç alışık değilmişim.
kavakları da rahat bırakın lütfen, bu onların suçu değil, siz aşırı tepki gösteriyorsunuz :)

www.ekoses.com

istemiyoruz ya alla alla. pis kavaklar.

hulen sırf kavağın polenini gözünüzle görüyosunuz diye kıllanıyosunuz ben diyim.
halbusümüne gidip test yaptırsanız kavak çıkmaz bile ahhaha
daha başka şeyleri görüp, duysabilseniz kimbilir ne alerjileriniz çıkar.
bünyeler ne hale geldi yaa alerji de neymiş
niye manyak gibi reaksiyon veriyosun abicim ağacın polenine, alla alla. :) (kendim için dedim son cümleyi yanlış anlaşılmasın)

e-5 üzerinden 251(mecidiyeköy-pendik) numaralı çift katlı otobüslere binerek, son durakta inip yürüyerek gidebilirsiniz.aslında önünden de geçiyor tam önüne durak yaptılar mı bilmiyorum ama rica etseniz belki indirebilirler orada. ya da e-5 ten gebze-harem minibüsleriyle pendik köprüsünde inip, köprünün üstüne çıkıp pendik merkeze giden minibüslerle istasyonda inersiniz. alt geçitten geçtikten sonra tarif alabilirsiniz.

iskelenin yakınına cafe tarzı birşeyler yapıldı sanıyorum. ama en kötü ihtimalle 5 dak. yürüme mesafesinde istemediğin kadar mekan var. eğer bostancıyı biliyorsan sahil yoluna paralel yol, mekan yerleşimi çok benziyor.

Pendik-Şişli arası çalışan çift katlı otobüslere binin. Deniz otobüsü iskelesinin önünde inersiniz. İskelenin yanında bir şeyler içebileceğiniz bir yer var. Pek ahım şahım değil. Zamanınız varsa, yolun karşısına geçip, orada bir yerlerde oturabilirsiniz.

gala pub diye bi yer var içilecek mekan olarak. hava guzel olursa manzarası da var.

fenerliyim ama feneri delgado, ben de yemek yenecek yer söyleyeyim oldu olacak. Cooking House. Terası iskeleye ve marinaya bakıyor.
Yolu soran çoktan gitti belki de. Okuyanlar için yazdım.

teşekkürler herkese.

pendik köprüsüne harem-gebzeyle sonrasında da taksiyle gidicem.

gala pub'a bakarım teşekkürler.

www.niyazibey.com.tr

evet bunun avrupa yakasında şubesi yok ama istanbulda daha iyi yapanda YOK MALESEF

Niyazibey bence de.

nişantaşı hacıbey

Valla vaktin var mı bilmem ama büyükada da iskender iskenderoğlu şube açmış.

hem kendisiyle karşılıklı muhabbet etme şansı yakaladım hem de gerçek orjinal hakiki iskenderin tadına vardım...

on numero... kendisi oraya yerleşmiş bu arada...

www.kebapciiskender.com.tr

Ben diyeyim 30 siz deyin 50 senedir bizimkilerin İstanbul'da yediği ve hala vazgeçemediği tek mekan İstiklal Caddesi'ndeki Bursa Kebapçısı'dır. Canım İskender yemek istediğinde tek adresimdir.

Fulya'da süslü karakol var. Oraya şube açtı iskender (bursa'lı, bu esas iskender amcamızın oğullarından birinin şubelerinden). Pahalıdır ama açık ara istanbul'daki en iyi iskenderdir.

Etiler'de Uludag Kebapcisi - Cemal Cemil Usta.

Bursa eski garaj'dakinin Istanbul subesi. Kesinlikle tavsiye ederim.

EDIT: Etiler Gunaydin Restoran'in tam karsisinda.

üsküdar ya da kadıköy'e geçip niyazibey'den yiyin.

bir bursali ve iskender manyagi olarak soyleyebilirim ki iskender iskenderoglu'nu falan geciniz. hayatimda ilk defa 2 ay once cemal ve cemil usta'nin uludag iskendercisinde iskender yedim, yemeden gectigim gunlere, iskender adi altinda yedigim seylere lanet ettim.

gerci ben o bursa'daki kucuk kohne dukkanda yemistim ama istanbul'daki subesinde de benzeri vardir diye dusunuyorum.

kuzu kapamaya benziyore

kaburga?

kuzu kaburgaya benziyor.

google'dan resimlerine bakıyorum da benzetemedim gibi dediklerinize?

sanki iki kaburganın arasına et konulmuş gibi...

kuzu pirzola olabilir mi ?
olamaz sanki.

çünkü google'daki bütün kaburgalar ters duruyor. şu yemeğin alt tarafını görüyorsunuz google'daki imajlarda. bu tarz pişirmediğimiz için pişmiş imajlar da buna benzemiyor.

diye düşünüyorum.

Bir hayvanin kaburgasi bu. Ama hangisi, onu ben de kesin soyleyemiyorum. Domuz diyecektim, onun bu sekilde servis edildigini gordugum icin daha once.

canım acayip çekti ha. lan kurban bayramı olmasa et met yiyemicez:p neyse (şener şen gibi) ay başında gidelim de alalım bari et met yiyelim.
sdöçgmsdg

Yeminle ağzım sulandı.

ahaha. çok iştah açıcı gözüküyor yahu.

Kuzu tandıra benziyor. Ben koyun ve kuzu eti yemem de, evde seven birileri var. Bazen pişmiş olarak alıyorum.

domuz kaburgası gibin.

valla sabah gtseydin kahvaltı salonları var merkezde orayı tavsiye ederdim de akşam o saatte kaburga dolmacısı var bi tane meşhur orda kaburga dolması yiyebilirsin.(ne açmışım arkadaş)

Kaburgacı Selim Amca'da kaburga + kaliteli baklava + çay

Duyurunu yeni okudum. Umarım zamanın vardır. Dağkapı' daki Kervansaray Oteli' ni görmelisin bence. Tarihi bir yapıdır. Ben çok beğenmiştim. Umarım görme fırsatın olur. Dağkapı seni hayal kırıklığına uğratabilir de, otel gerçekten harika.
Dağkapı semtin adı. Diyarbakır tarihi bir şehir ya, Kapıları varmış işte. Kapıların olduğu yerdeki semtler, kapının ismi ile anılıyor. Belirtmek istedim. Surlardan kalanlar ve otelin dışında benim önereceğim bir yer yok. Onlar da aynı yerde.

bir+bir bu ayki ilk sayısında yazıyordu: Roll dergisine övgü Roll adlı bir mekan varmış, duvarlarında eski Roll kapakları filan... Diyarbakır'a yolunuz düşerse uğrayın diyordu.

gemi turu nasıl hoca? o devasa koca gemilerde italyaya gidin mesela? ya da yunanistana? bence çok zevkli geçer.

Suyun parayla satıldığı yerlerden oldum olası korkarım, hele orası gemiyse daha bir korkarım. Güzel fikir aslında araştırmak lazım fiyat olaylarını ama gemi yorucu olur gibi biraz in bin sürekli her limana. Sağol yine de.

mykonos adasına gidin, evliliğiniz pekişsin.

not: yuvanız yıkılırsa beni bulmayınız.

santorini kesinlikle gidin :)
yunan adaları turundan cok memnun kalıcaksınız..süper..

Temmuz ayında Karayip bölgesinde bir adanın hava durumu nasıldır acaba? Yağmurlu hava riski çok fazladır herhalde değil mi?

barselona.

Barcelona'ya gidip gezip tozmamak olmaz..

Gezip görülecek o kadar çok şey var ki orada, yatarak geçirilecek 1 saniye haramdır orada her köşe gezilip görülmeli. Balayı anlayışıma çok ters (bana göre, balayı = deniz-kum-güneş-ye-iç-yat).

avrupa da değil ama şiddetle tavsiye ederim

(bkz: şarm el şeyh)

bu arada gemi çok da yorucu olmaz ya, şimdiden şey yaparsanız çok uygun fiyatlara bulabilirsiniz. süper bir seçenek aslında evet.

Yurtdışına giderseniz mutlaka her yeri gezmek isteyeceksiniz. Ye-iç-yat modu için yurdumuzun güney sahillerini düşünün, sonraki sene de bir turla İtalya'ya gidin derim.

Tuna nehri üzerinden, pek çok avrupa ülkesini yattığınız yerden seyrederek geçip, harika yemekler ve harika müzik, harika manzara eşliğinde ve ye-iç-yat(öyle demişsin) modelinde, nehir gemisi ile Tuna Turu.

Mutluluklar.

mişka

mahmut (ciddiyim)

masa

mimi, mumu vs. (kızsal isimler)

cünyır

mamalut

memati :)

muhittin, 4 farklı hayvanımın hepsi muhittin di

Mıncık

mincap ?

makarna

hem nickine de uygun

mittirivizik

mürsel? (şu an moda ama??)

muhsin. (munis gibi bir tınısı da var)

meme
muzo
müfit

yucin

mişa

müdürüm

erkekse mustaf
dişiyse müzeyyen

- Monic .

- Mar.

- Moises.

- Mandel.

- Malka.

misket

mişka:)

mümkün. sen şimdi bundan önce sevdiğin insanı çok abarttıysan gözünde gayet de mümkün. ona olan aşkın ferhatın şirine romeonun juliete olan aşkı gibi geliyorsa sana milletin aşık olmak dediği şeye sen en fazla hoşlanmak dersin. tabi bu yine aşk acısından oluyor.

aşksız devam etmek çok da mümkün. ohhhşş kafa rahatlığı. yok böyle güzel bişey. o müthiş genlerimi gelecek nesillere aktarma baskısı oluşmasa hep yalnız yaşarım. bilmiyorum belki sperm bankası aracılığı ile gerçekleştirirm bu olayı.

türkiye'de sperm bankasından çocuk sahibi olanlar hapis cezasıyla yargılanacakmış artık :) walla geçen haberlerde duydum

Aşk, istemekle olmuyor Diesel. O gelip seni buluyor. Bazen de hiç beklemediğin anda, hiç ummadığın yerde. Ben aşk olmalı diyenlerdenim.
Sana uyar mı bilmem, yalnızken de mutlu olabilirsen, aşık olmayı bekle. Unutmak, unutturmak durumu çok farklı. Umarım aşık olursun. Bahar da geldi. Sana şans diliyorum Diesel. Her şey gönlünce olsun.

valla sosyal olmayınca aşık da olamıyosun çünkü kimse olmuyor.bu süre bazen öyle uzuyorki flört etmediğin dönem insan aşk istiyor.bence bu bir ihtiyaç.illa olcak diye bir şey de yok ama belli sürede bir aşk olmasa bile flört edilmeli bence...tabi motomom bir düzenden bahsetmiyorum.anlattıklarını bende yaşadım zamanında konuşmak istersen diye mesaj attım...

peki hocam ücretler yüksek olsa bile mi?Mesela doğu tazminatı var.Off çok zor bu işsizlik.

niye ki batman memleketin bir kosesi degil mi?

ayrica macera iyidir. yuksek ucret daha iyidir. kafana esince gezebilirsin :)

1700 km yi yürüyerek gitmeyeceksiniz ya.. uçakla 1,5 saat yol..

Valla hocam ben de 2-3 yıl olsa çalışırım ama batıya dönmek zormuş ondan dolayı sıkıntılıyım.
@helenart kesinlikle katılıyorum benim tek üzüldüğüm memleketime, aileme çok uzak.
@kabablanka ankara aktarmalı olduğu için 2 uçak onların da saatleri farklı.Ankara'da bekleme oluyor 7-8 saat

Komşusu Muş'a gittim. Türkiye'nin herhangi bir şehrinden farkı yoktu.

bendeniz kaptanım singapura avustralyaya gidiyorum
batmandan ne olurki 3-5 sene sıkın dişinizi paranızı kazanın bu ekonomik krizdi falan
iş sahibi olmak guzel olur bence

tpao nun tesislerinin batman ile alakasi yok. dogu da cok daha zor kosullarda yasayan binlerce ogretmen, doktor, asker var. kazandiginiz parayi harcayamayacaginiz icin uzun vadede iyi birikim yaparsiniz.

@atmacaged haklısın tesisleri güzelmiş , hayırlısı gidip görmek lazım olmadı istifa ederim.

Is dolayisiyla gecen yil gitmistik. Sehir merkezi miniminnacik bir yer(istanbulla karsilastirinca). Her yer tertemiz, alisveris merkezleri az ama yeterli. Birde bir Mado'su var ki.... sabah, ogle, aksam orda yemistik. Hem yemekler nefisti hem ucuzdu. Insanlar cok iyi, sakin, guler yuzlu, yardimsever, ozellikle disardan gelenlere karsi. Evcil bir insansaniz, gece hayatiniz yoksa, nudist degilseniz Batman temiz havasi, hormonsuz taze gidasi, gurultusuz patirtisiz komsulariyla bir kac yil gecirebileceginiz ideal bir yer olabilir.

gidilmeyecek yer değil.. bi kaçkere şehir merkezine bir kere de hasankeyf e gittim.
Gitmeni tavsiye ederim..

Hem aksiyon iyidir, dünyanın sonu değil ya baktın kafana yatmadı bırakırsın.

Bak mesela ben daha lisedeyken sırf değişik birşey olsun diye ankarada yatılı olulda kaldım, ev-okul arası 30 km.. :D haftalarca eve gitmezdim. Lise biter bitmez Şanlıurfa'ya gittim çalışmaya.. bu arada açıktan üniv. okudum. 5 yıldır şanlıurfadayım. burdan doğuya doğru epey gittim geldim gezmeye, mardin,batman, diyarbakır, adıyaman.. 5 yıldır urfadaım.. şimdi askerlik için ayrılacağım..

@sekerpare
@ariferol08
Sağolun cesaret kazandım inşallah bahsettiğiniz gibi olur ayrıca şimdi baktım istanbul'dan batman'a direk uçuş da varmış mutlu oldum sadece anadolu jet ankara-batman var zannediyordum , bu çok sevindirici oldu.

kuzenim polislik yaptı orada. gayet memnundu hayatından... hem iş varsa nerede olduğunun ne önemi var ki?

benzer sekilde santiyecilik yapiyorum, santiye kamplarinda yasiyorum. alisirsin problem olmaz, guzel para biriktirirsin. 3 ogun yemek verirler, idare eder yemekler. bilmiyorum ama tpao yapar mi onu. beyse devam edeyim kamplarda spor salonu olur, senin yasin civari bir suru insan olur, aileler de olur eger ile lojmani varsa, guzel muhabbet doner. beles net vardir, problem cikmaz. bence iyidir para kazanmak icin ama is-kamp-is gecer zaman, insan bazen hayati iskalaliyormus gibi hissediyor. ben izmirliyim bu arada, izmir ortamindan sonra ben bile alistiysam herkes alisir aga.

@ jupiterianvibe
senin dediğine benzer bir iş olacak sanırım tabii şantiye daha iyi para verir tahminim..

Bence git. Mızmızlanma. Çok zor değil. Batman küçük bir yer. Alışırsın. Çok daha kötü koşullarda bulundum mecburiyetten. Üstelik sevdiklerim için. Çok da keyif aldım. Hala unutamadığım pek çok anım var, oralardan. Hala rüyalarıma giren, Hasankeyf yakınlarında gördüğüm bir gelincik tarlasıydı. Hayatımda bu kadar güzel bir yer gördüğümü hatırlamıyorum. Nefesim kesilmişti. Pek çok yere gidebilirsin gezmek ve görmek için. Mardin' in evlerini gör. Adıyaman' a git. Nemrut' a çık. Tek tek yazmayayım. Her yere git işte. Ben öyle yaptım. Yaşamış biri olarak söylüyorum, dağın başında da olsam, kendi konforumu yaratır ve gayet mutlu olurum. Özlemek ise, ayrı konu. Hep ailenin yanında, sevdiklerinin yanında olamayabilirsin. Olsan iyi de, bazen de uzak kalıyorsun böyle. Git bence. Hem de bir an bile düşünme. İstersen gelincik tarlasının yerini tarif ederim sana. Yakında açarlar. Batman' a da çok yakın bir yerde. Olur mu?

@july14 sağol isterim tabii ki :)

Batman' dan Gercüş'e giden arabalara bin. Hasankeyf'i ikiye bölen Dicle' nin kenarları hep gelincik tarlası. O arabaların nehrin yakınındaki köylere gidenleri bıraktıkları her yer, gelincik tarlası. Hasakeyf' in ve Dicle' nin de manzaraya dahil olduğunu söyleyeyim.

ha july14 ün dediği gibi, birçok yeri gezersin bu çevrede ( batman, hasankeyf-midyat-mardin vs.... ) görülesi çok yer var tarihi değerleri olan. mutlaka git pişman olmazsın..

haşlanmış patates güzel oluyor.. deniz börülcesi de..

haşlanmış radika güzel oluyor.. havuç rendesi de..

haşlanmış havuç güzel oluyor.. kabak ve bezelye de.. (garnitür)

rakı - roka - balık demiş atalarımız. bilmem anlatabildim mi :)

yogurt.

meze güzel oluyor.

*közlenmiş patlıcan ezmesine sarımsak, az yoğurt ve çok az tahin ekleyip karıştırın.

-yenmez ama- kırmızı şarap..

Envai çeşit ot.

roka şart

mayoneze bandım güzel oldu

hemen arkasından;

helva

Kalamar.

haşlanmış; brokoli, patates, havuç, kabak, bezelye garnitür
veya brüksel lahanası; bol zeytinyağlı, nar ekşili, sarımsaklı soslu.
(brokoli de aynı şekilde soslu salata yapılabilir)
balığın arkasından bal ve limonla ezilerek yumuşatılmış, toprak güveçte fırına sürülmüş helva.

(bkz: mamaliga)