keçi yoğurdu sormuştu diye hatırlıyorum. peynir var heryerde. ama yoğurt pek yok.

hmm. ben öyle hatırlıyorum, niyeyse. aoç yapsın o zaman, peyniri yapan yoğurdu da yapabilir. peynire daha çok süt gidiyor, yoğurt daha kolay. belki de vardır.

haklısın smyrna, buldum duyurusunu. keçi yoğurdu soruyormuş. bu arada aoç'nin kadıköy ve beşiktaş' da bayileri varmış, yaşasın.

www.eksiduyuru.com

haberler iyi, keçi sütü, keçi sütünden yapılmış dondurması ve süzme keçi sütü yoğurdu bile varmış. peyniri de var. ehh daha ne olsun?

ben bu entry' den öğrendim, buyurun okuyun.

www.eksisozluk.com

ben her zaman haklıyım :)

(bkz: jimmy jump)

en.wikipedia.org

edit: çıplaklık uymadı tabii. aradığınız kendisi değilse bile, belki buradan başlayarak asıl kişiye ulaşabilirsiniz.

ispanya kral kupası olabilir mi, real-barça maçında? ntv'den önce trt yayınlıyodu ispanya ligi maçlarını. hep de sahaya atlayan çıplak bi adam olurdu ama?

bu jimmy jump harika bir adamdır. facebookda çeyrek milyon fani vardır. sutopu maçında bile yüzerek şaklabanlık yapmış adamdır

zamanla yediklerin/dilin orayı törpüler ve de diş minesi yeniden kaplar etrafını, benim de eskiden başıma geldi, şu an hangi dişime geldi onu bile hatırlamıyorum. görünürde de bir sorunu yok. diş fırçalamanı aksatma bu aralar ama.

Kopan yerin yanındaki parça boşlukta kaldı ve orası da kopabilir. O zaman diş epey eksilecek gibi duruyor. Sorun tırtıklı olması değil, dişin görünümü bozuldu.

o zaman benden kopan parçaya nazaran (ki iğne ucu gibi ufacık bir parçaydı benden kopan) baya büyük. bence bir dentiste git o zaman kesinlikle.

Oraya ayni renk dolgu yapiyorlar cillop gibi oluyor.

eğer çok büyük büyük bir parça değilse dert etmeyin. insanların neleri kırılıyor, kalpleri, umutları, duyguları... yani yine de dişçiye gidin tabii.

oraya yama yapıyor dişçi. farkı siz bile anlamazsınız.

benim de erik toplarken kırıldı uzun zaman önce. dört beş yıldır yaptırıcam diyorum hep üşeniyorum. ama dolgu ya da kaplama tarzı bir şeyle hallediyorlarmış onun o görünümünü.

wwwdelivery.superstock.com
www.invision-images.com

bunlar gibi?

Bu teknik, evet. Daha sade desenler elbette.

şu an elimde siyahı var ama Fas gezisinden kalma. bugün arkadaşımla da konuştuk, elimdeki silinmek üzere. ortadoğu ülkelerinde ya da Hindistan'da tüp içinde hazır kına satılıyor. muhtemelen güneydoğu illerinde bulunur diye tahmin ediyorum.
biz bugün konuşurken kendimiz yapmaya karar verdik. pasta süsleme için kullanılan, çok ince uçlu aparatlar oluyor ya. kınayı hazırlayıp, onun içine koyduktan sonra deseni yapacağız. arkadaşımın ve benim azbuçuk çizim yeteneğimiz var. sol ele yapılırsa kendin bile yapabilirsin. 3 renk oluyor, turuncu, kahverengi ve siyah. önemli olan iyi tutan kına bulabilmek. bazı kınalar kaliteli olmuyor.

kimi anneler, nineler bilir, uzun süre dayansın diye içine ceviz yaprağı, çay ve soğan kabuğu ( soğanı sallıyor olabilirim ama öyle kalmış aklımda) koyuyorlar. bir aktara da danışılabilir kaliteli kalıcı kına konusunda.

bu arada aklıma geldi; yapan birisini bulamazsanız, benimkinden randıman alırsak, İstanbul'daysanız size de yaparız :)

montla sıç.

zaman

yaptığın salaklığı söyleyebilirsen belki daha güzel ve spesifik öneriler gelebilir. öbür türlü
bol kepçe +1

anlatırsan rahatlıyorsun.

salaklık değil, hata. HATA, hani her insana dair olan. e siz de insan olduğunuza göre, SAKİN OLUN. ne kadar utanç verici duruma düşeceğinizi falan koyun bir kenara ve düşünün, hiç düzeltme/çözme/onarma şansınız var mı? varsa hemen harekete geçin. yok mu? işteyseniz çıkışta direkt eve gitmeyin, çıkın dolaşın, yürüyüş yapın, sevdiğiniz bir mekanda yemek yiyin, yakın bir arkadaşınızla buluşun, sohbet edin ( sürekli bu konudan bahsetmenizi kastetmiyorum ) v.s.

evham yapmış paniğe gerek yok dağılın.

içimden bir ses bunun yıllar sonra kahkalarla hatırlanacak bir hata olduğunu söylüyor o yüzden rahatlayın.

hani birine allahın malı deriz ya. oradaki allah kelimesi de işte buradakiyle aynı anlamda.

benim isvicre bankalarinda bir allah-in- kurusu param yok ki bunu ispat edeyim demeye calismistir kendisi...hani derler ya bir allahin kulu da yardim etsin falan diye..ama allahin kurusu falan sacma tabi ayrica isim tamlamasini da becerememis ve anlatim bozuklugu olmustur kanimca..

+1 uNwanted.

crue ne anladığını ve +1 nasıl oluyor anlatsana bana.

Espri yapmak değildi niyetim bu arada.

Sana sordum, başkaları cevap veriyor crue. Aynı kişi misiniz yoksa?

@unWanted, takma hocam, tipik "sanane" demeye programlanmış ilkokullu sendromu. bak ben takıyor muyum?

sivrisinek, bunu bir başbakan söylüyorsa ve üstelik ''Abdestimden şüphem yok ki, namazımdan şüphem olsun'' diyerek hem de, çok ciddiye alırım ben. Ciddi ciddi düşündüm. Sizler de düşünün istedim. Kelime oyunları bana ait değil. Mizahi olarak da bakmadım.

İsviçre bankalarında hiç param yok demesi de, yeterliydi. Yemin billah etmesine ne gerek vardı sizce?

bence Allah kuruşu gibi olmayan bir para birimi söyleyerek yalan söylemekten kaçındı...

''bence Allah kuruşu gibi olmayan bir para birimi söyleyerek yalan söylemekten kaçındı...''

Ben de aynı şekilde düşünüyorum jeanluc. Yemin etse başı ağrımaz, etti de zaten kendi üslubunda.

Cevap veren herkese teşekkür ederim.

Beyzbol veya golf sopası da olur divit haklısın. Kılıcı daha ustalıkla kullanıyorum diyelim. Biraz daha korkutucu olabilir diye düşünmüştüm. Şu ana kadar kimseyi kesmedim, kasaptan alınan ete bile dokunamam. Umarım hiç ihtiyacım olmaz. Yine de keskinleştirmek isterim o kılıcı.

Evde kendiniz yaparsanız yüzeyini bozmaktan başka birşey yapamazsınız.. Ancak Bıçak bileyen yerler yardımcı olabilir size ama yaparlar mı - ne kadar sağlıklı olur bilemem..

samuray veya ninja değilsen nasıl kullanacaksın o kılıcı? dış cephe yapan firmaya söyleyin iskele için size güvenlik görevlisi sağlasın.

anarche, samuray ya da ninja değilim elbette. Eskrim sporuna ilgim vardı diyelim. Bir süre yaptım bu sporu. Böyle bir spor ve federasyon var ülkemizde. Haberiniz yok mu?

elektrikli tabanca kullan jul?..

Bildiğim kadarıyla kılıç bileylemek bıçak bileylemek kolay bir işlem değil. Cilalamak, açı filan da önemli. Bence bilmeyen birine verip daha beter hale getirtmeyin.

O değil de, hırsız kılıçlı birini karşısında görürse ne hisseder, onu düşünüp gülüyorum deminden beri :)

Tabanca da olur diesel, bakınayım bir.

cosmicstring, yatak kıyafetimi ve elimde kılıçla nasıl görüneceğimi hayal edince, beni de bir gülme aldı. Hırsızın haline acıdım resmen.

Güzel bir müsabaka olur, anarche. Avantaj bende. Evi daha iyi biliyorum, dikkatini dağıtacak fiziksel unsurlar da cabası.

@july14

ikinizde sağ el kullanıyorsanız hele birde evde kule varsa kesin alırsın maçı.

anarche, sağ elimi kullanıyorum. Evde kule yok, teras var, bahçeye de çıkabiliriz. Bildiğin biri mi var?

solak tilki selim'i tanıyorum bittin sen

2 yıl önce aynı korkuyu yaşayan biri olarak bizim çözümümüz güvenlik görevlisi istemek olmuştu.

@july14 bu duyurunun aklı başında insanlarından biri olduğunu bildiğimden, bu duyuruyu biraz muziplik amaçlı açtığını düşünüyorum.. :)

Güzel bir bıçak yada kuru sıkı alırsan daha rahat edeceğine emin olabilirsin.. Saygılar.

sağlam bi bıçak,ev şartlarında kılıçtan daha kullanışlı olur bence...
alternatif olarak şok tabancası söylenmiş zaten.olmadı biber gazi kullanın.fazla kasmaya gerek yok:)

anarche, teşekkür ederim. Görevli isteyeceğim.

t3hn0, iki gece önce yalnız kaldım evde. Sabaha kadar bin tane ses duydum evin içinde. Alt kattan kapı açılma sesleri, üst kattan ayak sesleri duyuyordum sanki. Sabahı zor ettim. Kılıç da gerçekten baş ucumda filan değil, elimdeydi. Arada balkona ve bahçeye bakmaktan, bütün ışıkları yakıp, tv sesini açmaktan, banyodan su sesi filan, yorgun düştüm. Kabus gibiydi.

Bence kılıcı keskin hale getirmeye gerek yok. Zirâ, siz o kılıçla adamın karşısına çıkınca gülme krizine girecek ve gardının düşmesiyle gevşek bir ortam oluşacak, yani hırsız bey açık verecektir. işte tam da bu esnada, beklenmedik bir tekme tokat girişimi ile halledersiniz olayı.

mrtksn, haklısın. Yalnız kalacağım belli değildi o gece. Öyle bir durum oluştu. İyi ki evdeydi kılıç. O gece geldi aklıma keskinleştirmek biraz daha. Ben yapamam, bozulmasına gönlüm razı olmaz.

kill bill volume III
on theatre
july 14
:)

alidesidero, üzgünüm bununla idare edeceksin. :))

www.dailymotion.com

neymiş bu kadar noluyor, evine hırsız girse senin uyandıgını anladıgı anda kaçar zaten
herif hırsız, katil degil ya.

Elinde kılıç alacak kadar, bi sopa, bi demir, bi vileda sapı falan yok mu?
antika kılıçla? hırsız mı kaçırılır.

Ben yine de umudumu yitirmeyeceğim ve Vol. III'ü bekleyeceğim.
Uslu bir çocuk olursam belki bir gün görebilirim... :)

uslu da olsan göremiyorsun ali desidero...

hırsız başta antika kılıcı çalar, sen de ortada sapla kalırsın.

sanmıyorum önemli bişey olduğunu...giydiği bişeyden de etkilenmiş olabilir...

Koltuk altlarında lenf bezleri var fakat ateş ve şişme yoksa önemli bir şey yoktur diye düşünüyorum. Roll-on falan kullanmışsa vücut reaksiyon göstermiş olabilir.

Not: Doktor değilim.

Ateş ve şişme yok, hafif yanma varmış. Kaşıntı ve ağrı yok.

arada bi birak koltuk altin terlesin.
gnc'nin urunlerini kullan faydasini gorursun.

Uzun bir süre sonra yazdığım için üzgünüm. Şampuandan kaynaklanmış. Değiştirince geçti.

Cevap yazan herkese teşekkürler.

humeyraninyemekdefteri.blogspot.com
www.zeytinportali.com
bu sitelerde epey bilgi var.

Baktım, çok teşekkür ederim. Sağolasın.

sıcak su ve masaj.

kas gevşetici kullanmanı öneririm. bi eczaneden alabilirsin en azından ağrıyı giderir

Annem sar boynunu diye tutturdu. Bunları yapıp, sarayım mı? Çok önceden bir kez daha tutulmuştu. Doktora gitmiştim, bir pomad vermişti. Ne olduğunu hatırlamıyorum.

bengay ya da kas gevsetici krem varsa sür boynuna ondan sonra sar. sarmak iyidir.

susam yagı ve pelesenk yagı alıyosun, bunları ısıtıyosun biraz(direk ateşte değil, benmari usulu mesela), guzel bi masajla suruyosun, sonra sar ve sonra montla sıc

pomad değildir o, pomad açık yaralarda kullanılır.

cryptex, yanlış biliyor olabilirim. Doğrusunu öğrenmekten mutluluk duyarım. Alttaki linke bakar mısın?


www.nenedir.net(pomad)-nedir?.html

muscoflex iyi gelmişti bana. tavsiye edebilirim, biraz daha hızlandırıyor iyileşmeyi sanki diğerlerine göre.
kas gevşetici kremlerin kokusundan da kurtarıyor.
geçmiş olsun.

Sıcak su ve kas gevşetici.

Masaj yapma sakın.

Tutukluğun geçtikten sonra düzenli olarak boyun egzersizleri yapmanı şiddetlen tavsiye ediyorum
.

Boynum bugün biraz daha iyi sayenizde. Önerilerinize ve ilginize teşekkür ederim.

t-box'da yok mudur ?

t-box da var mı bilmiyorum. Bakacağım.

t-box ta var ama şeffaf değil ne yazık ki

tahtakalede pazar muşambası var şeffaf..

Bisikletcilerde. Zira yarislarda filan numaranin okumasi gerektigi icin mecbur seffaf oluyor... :P

moral verici film izle.
müzik dinle.
spor yap.
dışarı çıkıp dolaş.
arkadaşlarınla dertleş.

askere git.

www.youtube.com

İyi fikir hollowlife da, cinsiyetim tutmuyor.

Haftasonuna daha zamanınız var. Çalışıyor veya okuyor musunuz bilmiyorum. Ama feragat edebiliyorsanız tam haftasonundan önce veya boşsanız şimdiden başlayarak şunları yapın sırasıyla

Gerekenler
* iyi ısıtılan bir ev
* güzel bir film (komedi veya sevimli diye kategorilendirilen filmler mesela)
* kaliteli bir sütlü tatlı veya pasta (çok önemli)
* temiz pijamalar
* temiz çarşaflar
* temiz ev
* hazırlanmış ısıtılmayı bekleyen yemekler
* bir yatak
* oyalanacak şeyler (internet/kitap/müzik/hobi)
opsiyonel: süper matrak arkadaş

* Önceki günü 9 10 gibi yattığınız 8 saat veya 9 saat süren bir uykudan sonra uyanın
* Sıcak bir şey için (kahve içiyorsanız sütlü yapın ya da sıcak kakao)
* Hafif bir kahvaltı yapın
* Uzun uzun duşunuzu alın.
* Pijamalarınızı giyip oyalanın biraz, o hafiflikle bir şeyler yapmanın tadını çıkarın.
* Öğleni boş boş veya yatakta oyalanarak geçirebilirsiniz. saat 16 00 gibi filminizi başlatın ve tatlınızı yanınıza alın. (Perdeleri çekip sinema havası yakalanabilir)
* Film bitince yanınızda opsiyoneliniz varsa zaten 2-3 saat uzar onun kritiği.
* Yemeğinizi yerken dışardaki insanları izleyin şayet görülüyor veya dışarda insan varsa.

Yatağınıza girene kadar yapacaklarınız tamamen hayal gücünüze kalmış. Madde madde yazdığıma bakmayın. Aslında en önemli olan şey yakın bir arkadaş burda. Ama yoksa da, ne demek istediğimi anladınız yukarda yazdıklarımdan sanıyorum ki.

Nesin sen iki kollu adam falan mi, ne harika öneriler. Sağolasın çok.

"Hayırsız insanlar?" varsa hayatında, uzak dur.

insanın başına neler neler geliyor, senin başına gelen ne kadar önemlidir bilemiyorum.
Başka şeylere yogunlaş, yurtdışına çık.

ben 1 haftadır yurtdışındayım, önümüzdeki 1 2 hafta da öyle olucam.
başka ülke, başka dil, başka insanlar iyi geliyorlar

Cevap veren herkese teşekkür ederim. Sağolun çok.

çok ciddiyim; pilates.

+1

yoga da çok iyi gelir.

topların üstünde zıplamaya başlamadan veya garip gurup şekillere girmeden evvel, çabucak bir FTR hastanesine götür anneyi! Misal, Anadolu yakasında Erenköy Fizik Tedavi hastanesi vardır. Hatta al şuna bak www.istanbulsaglik.gov.tr

fizik tedavi egzersizleri = pilates = yoga

@anlam: ilk önce bir ftr uzmanına görünmesi, o ='ler için temel ön koşul olacaktır. Ne olursa olsun, o uzmanlar önersin bunları; biz değil.

@jesterdvine

elbette haklısın. kendimden yola çıkıp cevapladım zaten. önce fizik tedavi gördüm sonra pilatese başladım çünkü egzersizler aynı. elbette ki önce doktora gidilecek o zaten üstüne konusmanın bile gereksiz olduğu kısım.

Çok teşekkür ederim arkadaşlar. Sorumun cevabını aldım sayenizde. Sağolun çok.

alışveriş konusunda bir kızdan bunları okumak değişik oldu :D

fiyat bütçeye göre değişir tabiki. durumunuz iyi ise Network tavsiye ederim eğer "oha o kadarda değil" derseniz Koton uygun olabilir. Güneşli tarafına yakınsanız yada gidebilecekseniz 3M mağazası var hem çeşit hem fiyat tatmin eder. onun dışında 212 AVM ve starcity AVM de iyidir. birde okmeydanı tarafında crispino var onada bakabilirsiniz.

eğer belirli bit bütçe gözden çıkarılmışsa beymene gidin onlar baştan aşağı giydirirler zaten. diğer aklıma gelenler de damat tween, sarar.
daha ucuza kaçsın derseniz kığılı olabilir herhalde.

Gidin airport avm'ye yada metrocity avm'ye, girin damatlardan birine, tween takımların kesimleri de güzeldir. Oralarda fiyatlar da uygun outlet tarzı yerler oralar, 400 liraya hepsini alın çıkın. Ben de eziyet çektiririm aynen sevgilime öyle, benle de alışverişe çıkmak derttir, o da teslim ediyor beni satıcıya, satıcıyı delirtiyorum ben de ama anlaşıyoruz sonunda.

Pposseidon, değişik bir durum haklısın. Hemcinslerimden biraz farklıyım bu konularda.

Cnky, sevgilim değil de, çok sevdiğim biri. O hem satıcıyı, hem de beni delirtebilir bu konuda.

ABİ KESİNLİKLE CACHAREL DERİM. BELLİ Kİ SEN DE BENİM GİBİ ÇOK NADİR TAKIM ELBİSE GİYİYORSUN. BU YÜZDEN DE DENEDİĞİN HİÇ BİR TAKIMI KENDİNE YAKIŞTIRAMIYORSUN. AMA EMİN OL BU BAŞKA. LAN NE REKLAM YAPTIM YAW. :)

Sarar, Kiğılı, Network. Damat olmasın da :) Bir de Sarar şu aralar dört mevsim giyebileceğiniz takımlarda indirim gibi bir şey içinde. ayakkabı dahil 500-600 TL arası gayet hoş bir şekilde çıkabilirsiniz oradan.

Bir de para sorun değil, x bin TL verebilirim diyorsanız Rubinacci. İstanbul'da yok sanırım ama mağaza sahipleri aracılığıyla sipariş verilebildiğini duymuştum.

viaport vs gibi outletlerde network, damat, pierre cardin,cacharel tarzı markaların seri sonu fırsatlarını bulabilirsiniz, her model ve bedenden mevcut oluyor genelde ve cok hesaplı.tüm takımı bir dükkanda halledebilirsiniz.

Rakam verirseniz daha da nokta atışlı tavsiyeler gelebilir.

Kabaca şöyle diyeyim alt sınır 150 diyorum - bunun da altı için Aksaray yeraltı çarşısı

150 200 için koton
300 400 civarı için kesinlikle efor ilk seçenek - ki favorim efordur -
onun dışında diğer söylenen firmalar da iyidir - şahsen Sarar' ın kesimlerini çok tutmasam da -

Sarar'a git ve 15 dakika sonra kendini kasada bul. ben öyle yaptım.

Cevaplar için herkese çok teşekkür ederim. Fiyat belirtmedim özellikle. Kaliteli, yakışan ve beğenilen bir ürün için verilen paraya değer diye düşündüğüm/düşündüğümüz için. Gerçekten çok yararlı oldu yazdıklarınız. Başka aklınıza gelenler olursa, yazmaya devam edin lütfen. Biraz daha zamanımız var. Yeni cevaplar var mı diye, bakacağım.

Sağolun çok.

dün yada önceki gün, 27 yaşında bir bayan arkadaşının sosyal fobisi ile ilgili bir duyuru vardı. hatta aynı kelimeler kullanılmış "topluluk önünde sunum" tesadüf olamaz. hayır istediğin kadar duyuru açma khakkına sahipsin bana giren çıkan yok ta. sanki 27'lik bayan arkadaş senmişsin. ve cevaplarda tatmin edememiş o yüzden yeniden açılmış gibi bir durum var. sen olduğunu nerden çıkardım? duyurunu iki kez açmandan, sosyal fobinden falan puzzle'ın parçaları gibi bir araya getiriyorum da, içinde büyük fırtınalar kopuyor sanırım.eğer tahminlerimde yanılmadıysam profesyonel destek almanı tavsiye ederim. bu kadar entrika, hoşnutsuzluk, tatminsizlik falan bünyeyi bozar mazallah. tenkit amacıyla söylemiyorum. dostane olarak söylüyorum. yoksa koyim duyurunun gtüne.(yanlış anladınız moderatör bey ben şey...)

Madagaskar kendimden şüphe ettim resmen. Gece bir ara uyandım ve duyuru mu açtım acaba? Sana zahmet o duyuruyu bulsana, merak ettim. Ayrıca soruda anlatılan kişi ben değilim.
Kullandığım cümleler kendimi anlatıyormuş hissi uyandırabilir. -miş -muş diye anlatımın, anlatılması zor bir konuyu, içinden çıkılmaz bir hale getiriceğini düşündüm. Böyle yazdım.

Benzerlik varsa bilemem de, buradaki insanları bu kadar hafife almıyorum hiç. Kandırılabilecek kadar da, saf bulmuyorum. Soruya odaklansaydın da, keşke cevap verseydin, daha anlamlı sonuçlar çıkardı bence.

saksının toprağı fazla gelmeye başlamış.bir süre kenara çekilsin kafayı dinlendirsin fuzuliyi kenara bıraksın yer açsın içerde kendisine gelir.birde kendine tanı koymayı bıraksın.yorar insanı.

ille kategorilendirmeye gerek yok, çok ilginç bir çok sıkıntı yaratan durum mevcut, istenmeyen durum ve kendiniz hakkında biraz daha içgörüye sahip olmanız gerek, not alarak olabilir, çeşitli sorular sorarak olabilir o konu hakkında iç görünüzü bira daha artırırsanız, engellenme durumu anındaki hisleriniz düşüncelerinizi takip ederseniz neyin yanlış gittiğini daha rahat görürsünüz.

insanlar abartmayı ve ilgi görmeyi çok sever. depresyonda olmayan, çevresinden azıcık iyi ya da kötü ilgi görme şansı olduğu için, sürekli depresyondayım diye gezen çok insan var çevremde, herkesin de olduğuna inanıyorum. bu da başka bir psikolojik sorun ;)

hiçbirimizin yaşamı, saf mutluluktan oluşmuyor. beyaz ve pembe tonlarda huzurla yaşamıyoruz. her yer bir anda kapkaranlık olabiliyor. bu anlarda tabii ki mümkün kendi başına ışığı bulmak ve takip etmek. zifiri karanlığı depresyon olarak tanımlamayı seçiyorsan, çok yakından tanıdığım birisi var. psikolojik destek şart değil ama bir şekilde desteğe muhtaçsan, artık kendini tamamen kaybettiysen her kafadan çıkan sesi dinlemektense, profesyonele başvurmak en mantıklısı.

İlgi çekmek için numara yapanları bir kenara bırakırsanız, modern dünya depresyone girmek için çok elverişli, hele büyük şehirlerde yaşayanlar için.

istatiksel olarak en çok görülen psikiyatrik rahatsızlık ve bir çok diğer psikiyatrik rahatsızlığa eşlik eden eşantiyon rahatsızlık.

Geçer geçer çok güzel etkili haplar var ama çıkılı kalmak zor sürekli düşüncelerini ve kendi kendine konuşmalarını kontrol edilmesi gerekiyor.

www.amazon.com

konuyu güzel özetlemiş. Elektronik versiyonları da var bu kitabın. İnternet'ten indirebilirsin.

Kişiye yardım etmek için bir yol haritası:
Kişinin " her şer çook kötü, ölmek istiyorum" modundan çözüm psikolojisine girmesi gerek. Bunun için (bence) psikiyatrik ilaçlar gerekli. Tabii ki karşınızdakine doktora git git git demenin bir anlamı yok tedirginlikle karşılayabilir doktora gitme düşüncesini güzelce teskin edilmesi gerekiyor. Ama elinden tutup götürmeyin onun sorumluluklarını almanız onu dahada pasifleştirebilir. İlaç alması ile birlikte kişi çözüm psikolojisine girer ve işlenebilir hale gelir. Buradan sonra konu ile ilgili kitapların okunması ve psikolojik yardım uygun oluyor herhalde. Ama off işte zurnanın zırt dediği yer. Kendi içlerinde kollara ve farklı dünya görüşlerine ayrılıyor. Her birine göre insan doğası farklı farklı ve dikkat çektikleri şeyde. Daha bu noktayı anlayabilmiş değilim şahsi olarak. Bir o dala bir bu dala konarak inceliyorum. Olaya pratik olarak bakarsak kişi bir şekilde depresyondan çıkmış oluyor ama hayatın getirileri kendisini başlangıç noktasına getirmesi çok kolay. Sonuçta zihin alıştığı şekilde düşünmeye-davranmaya vs... devam ederse eskisi gibi depresyona giriyor.

Niye bazıları hiiiç böyle aşamalardan geçmeden bir yaşam sürerken diğerleri bu kadar çook çaba harcamak zorunda kalıyor. Niye birileri sakat doğuyor ya da kaza geçirip genç yaşta sakat kalıyorsa ondan.

Depresyonda olmak kendi cehenneminde hapsolarak yaşamak gibidir. Ayaklarında pranga vardır;yürüyemezsin. Aldığın nefes ateş gibi içini yakar;soluk alamazsın. Gözünü çevirdiğin yerde yıkım ve umutsuzluk vardır;aksini göremezsin. Etrafındaki herkes sana hayatın ne kadar güzel olduğunu söyler durur ama tüm sözler boştur;duyamazsın. Kaçmaya çalışırsın ama bilirsin ki kaçacak tek bir yerin vardır;kaçamazsın.

Ama işkencenin en kötüsü bu umutsuz durumun içinde bulunmak değil umudun ta kendisidir. Karar verirsin bu durumdan şu gün kurtulacağım eminim dersin. İçinde bir umut doğar ve bir anlık güneş açar, mutlu olursun. Ama bu geçicidir hava gene kapanır, fırtınalar başlar, umudun kırılır;tekrar ve tekrar. İşte bu hepsinden daha kötüsüdür.

Sonra bir gün gelir anlarsın. Kendi kendini yenemezsin;depresyonu yenemezsin. Kendini kendinden gene ve ancak kendin kurtarabilirsin. Kendini kurtarmak içinse öncelikle hayatın senin baktığın gibi olduğunu anlamalısın. Değişmelisin ki değiştirebilesin. Onun öznesi sensin. Bunu bir kez tam anlamıyla idrak edebilirsen belki de hayatında ilk kez yürürsün, ilk kez nefes alırsın, ilk kez görürsün, ilk kez duyarsın ve artık istediğin her yere kaçabileceğinden kaçmak aynı şeyi ifade etmez sana ve kaçmazsın.

Herhangi bir psikiyatri kliniğinin insidans-prevelans, sıklık vs. gibi bir istatistiği varsa rahatça görülebilir ki depresyon giderek artan bir rahatsızlık. Yaygın demek hiç yanlış değil.

bence depresyona girdiğini yada yaşadığını sananların %70i depresyonun ne olduğundan bile bihaber.

Depresyonda olanların, %62.8 i depresyonda olduğunu bilmiyormuş.

eğer fırça dilimin üst ve yan kısımlarına ya da allah muhafaza azıcık geriye bi yere değerse hemen öğürürüm ben. hassasiyet işte, doktor çubuğuyla muayene edilmem mümkün diil mesela. kusmak istesen çok kolaydır, parmağın ucu şöyle bi dokunsun yeter. ben de küçük, çocuk fırçalarını tercih ediyorum, değdirmeden fırçalamaya çalışıyorum. bu hassasiyetin tedavisi olduğunu sanmıyorum. bilen varsa ben de öğreniyim :)

doğru fırçalama yapıyorsan normal. çünkü dişten çok dilde bakteri var. dili, damağı hatta yanağı bile fırçalamak gerekiyor. zaten sabah kalktığında, fırçalamana rağmen ağzında ekşi berbat bir tat oluyorsa; büyük ihtimal ii fırçalayamışsın demektir.

ben mesele fırçayı dilimin son kısmını fırçalayacak şekilde sokarım ağzıma. zaten bilinçli kusturma da bu şekilde. dilin dip kısmına bastırarak. o yüzden yaşadığın bu durum normal. çok sıkıntı yaratıyorsa orayı biraz az fırçala veya bastırma.

Doğru fırçalama yapıyorum. Benim için işkenceden farksız olsa da.

kustumdu bile bi kere... sonra sordum, olurmus oyle. bazi insanlar daha hassas oluyormus bu harekete.

babam ve abim her fırçaladığında öğürüyor, benim de midemi bulandırıyor bu durum. hatta annemin bi arkadaşı da böyleymiş, korkmayın yani tek değilsiniz. :D

Diş macununuzu değiştirip deneyin bir de.

Önce az sürmeyi de deneyebilirsiniz.

Eczanelerde tuzlu diş macunu da (bkz: parodontax) bulabilirsiniz, denemeye değer.

her seferinde kusacak duruma geliyorum. hatta çoğunda kusuyorum. dilimi yada damağımı fırçalama gibi bir şansım olmuyor bile. aynı sorun ablamda da var. biz tekiz sanıyordum. seni duydum mutlu oldum

bana da oluyor, her seferinde öğürüyorum, yüzüm kızarıyor, gözlerim yaşarıyor, diş fırçalamaktan nefret ediyorum. neyse ki yalnız değilmişim, rahatladım valla.

valla direkt hayır değildi neden olmyacağını mantıklı bir şekilde anlatırsın ama yinede kırılacak karışındaki. en temizi bir yalan uydurman v işi ertelemek ve kazandığın zamanda da o kişiden uzaklaşmak

teklif etmesine engel olsanız.

ne bileyim.. kendinizden soğutarak falan..

Teklif yapıldı zaten. Hemen cevap istenmedi. Düşünülüp, cevap verilecek. Cevap kesinlikle hayır olacak.

bu yaşta evlenmeyi düşünmüyorum, henüz çok erken. veya uzun bir ilişki sonunda evlenmeyi düşünüyorum. birbirimizi yeterince tanımıyoruz.

dilediğiniz kadar üzebilirsiniz.zamanla alışacaktır. yaşadıklarıma dayanarak kafamdan geçen yorumdu bu paylaşmak istedim sadece..
cevabıma gelince gerçekten üzmek istemiyorsanız evlenmeyi düşünmüyorum bekarken gerçekleştirmek istediğim projelerim var diyebilirsiniz.bir başkasının varlığını sezmediği zaman erkekler çok fazla üzülmez.fakat daha sonraki dönemde hep arayıp ulaşmaya çalışacaktır.tek çare artık daha az görüşmek.3 ay boyunca haber alamazsa araya bir soğukluk girer.

Klasik cevaplar olsun işte.Kendimi hazır hissetmiyorum ile başlayanlardan mesela.Her ne kadar düşünsemde böyle bir durumda sağlıklı bir karar alabileceğimi sanmıyorum falan.Hiç olmadı bu adam ile bir geçmiş yaşanmamışsa eğer bu teklifi bir başkasından bekliyorum da diyebilirsin.Yani sevdiğim biri var manasında gibi.

Böyle bir durumu yaşamadan bilemeyiz tabiki ama hayal gücü ile yola çıkarsak şayet ben kalbimde bir başkası olduğunu uygun bir dil ile söylerdim.Sonucunda her türlü üzülecektir zaten.Üzmemek adına yalanlarla olayı uzatıp iyice zora sokmanın manası yok derim.

bu iş için en kırıcı olmayan yöntem doğrudan onunla evlenmeyi düşünmediğinizi söylemk. çünkü,bu yaşta olmaz,şimdilik olmaz filan ona gelecek için ümit verir. onun kafasında acaba kalmadan doğrudan söylerseniz,en azından sizi aklından rahat çıkarabilir.

Bence düşünüp te hayır demeniz daha yaralayıcı. Direk deseniz daha iyi olurmuş. Çünkü genelde filmlerde dizilerde gördüğümüz odur. Düşünür ve evet der...

vala az vicdansız degilmıssınız. işler bu noktaya gelene kadar naptınız yahu ? vay babayın kemune.

sevgili değilken evlenme teklifi etmek/almak?

kısa vadeli veya uzun vadeli düşünebilirsiniz.

kendinizi bahane edecek şeylerle karşınızdakini kısa vadede rahatlatıp uzun vadede daha çok üzebilirsiniz.

net bir şekilde bu işin olmayacağını söylerseniz kısa vadede karşınızdakini daha çok üzer ama uzun vadede onun daha rahat etmesini sağlarsınız.

seçim sizin.

aranizdaki iliskiyi bilmeyen birinin buna verecegi butun cevaplar yuzeysel, yapmacik ve bunu anlayan biri icin kirici olacaktir.

Ben kirilacak olsam bile neden olmayacaginin acik olarak soylenmesini tercih ederdim. Gerci daha once evlilik sohbeti yapmadigim, ve dogru zamanda olacagindan emin olmadigim takdirde boyle bir teklifte bulunabilecegimi dusunmuyorum. Eger aranizda boyle bir iliski olmadiysa acikca neden olmayacagini anlatin derim.

üzülmeme ihtimali yok bi kere mecbur üzülecek karşı taraf. henüz kendimi buna hazır hissetmiyorum denip yavaş yavaş uzaklaşmak en mantıklısı gibi. ayrıca bryan fury'a katılmadan edemeyeceğim ne yazık ki.

önemli olan reddedildikten sonra ilişkinizin nasıl devam edeceği. evlenmedik ama beraber olmaya devam edelim lafını bu raddeye gelmiş hiçbir erkek kabul etmeyecektir.

İçtenlikle cevapladıkları için, herkese tik attım. Çok teşekkürler. Mesaj atan Johan Sebastian'a da teşekkür ederim. Verilen cevaplara şu an bakabildim tam olarak. Gecikerek de olsa, bir açıklamada bulunmak şart oldu. Bu konuda üzgünüm gerçekten. Soruda olmalıydı. Sevgili olmak ve beraberlik durumu söz konusu değil. Ortak bir çevrede tanışıklık ve sonrasında erkeğin yaptığı bir teklif. Sevgi, aşk var mı? Belki teklifi yapanda vardır. Bu yüzden daha az kırıcı olmak, üzmemek için, biraz düşünmeye ve görüş almaya değer diyerek açıldı bu duyuru.

Sağolun çok.

bilmilyoncularda vardır.

Gerçekten mi? Ne iyi.

ikealarda bulunmakta.

muhtemelen denemişsinizdir ama (0216) 305 57 55 - 305 91 99.

Saati uygun diye o firmadan bilet alındı. Servise binilecek yeri değiştirecektik. Telefonla ulaşmak mümkün olmadı nedense. Bileti aldığımız yerden hallettik işimizi. Bu da bize kapak oldu.

Saleen o numaraları da denemiştik. Teşekkür ederim.

gecen hafta arkadasim motosiklet ile kaza yapti, sol ayak bileginin uzerine dustu motosiklet, kalkti, biseyi yoktu, sicak diye anlamamis. sonra eve geldik, gece agrisindan uyanmis, hastaneye gittik, rontgen falan cektiler, kirik cikik yokmus, agri kesici bi igne vurup gonderdiler. kirik cikik ya da baska onemli bisey olmadigindan eminseniz agri kesici yeterli olur, ama bundan emin olmak icin de hastaneye gitmeniz gerekir.

o kolu keserler sakın gitme doktora

Ben de ağrıdan uyuyamadım gece. Gideceğim hastaneye. Röntgen yüzünden kırıtıyorum ağrı çeke çeke. Röntgen cihazları yeni bir hastaneye gideceğim. Randevu aldım.

bundan 1,5 ay önce idi. halı sahada kaleciydim,sol elim serçe parmağımda hafif bi ağrı vardı,devam ettim.maç bitti eldiveni çıkardım,elim şişmiş ve morarmış.eve gittim sardım 3 gün öyle oturdum.acı ağrı pek bişey yoktu.sonra doktora gittim emin olmak için,film çektirdim.Sonuç:
serçe parmağı ele bağlayan kemik çatırt diye kocamaan ikiye ayrılmış ve ben tüm bu olanları farketmedim 3 gün boyunca.Haydi geçmiş olsun.

Konuyla ilgili hiçbir tıbbi bilgim yok fakat:
Sıcak , sabunlu suyla bir yakınınız elinizi ovalasın , güzelce bide sarın , işe yarayabiliyor ezilme durumlarında.
Ama ovalarken çok da narin olmasın.
Damar damar üstüne binmiştir , bişey olmaz.

ağrı çoksa kırık çıkık olabilir, elimin üstüne düşmüştüm ve bilekten kırılmıştı, ağrıdan duramıyordum.

benimde başıma küçükken gelmişti boylesi, annem babam bişey yoktur dediler, diğer gun ağrıdan duramıyordum, gittik rontgen çektirdik ince bi çatlak çıkmıştı. mutlaka git bişey olmasada senin sağlığından önemli başka bişey yok.

Kırık veya çatlak yokmuş çok şükür. Cevap yazan herkese teşekkür ederim. Biraz geç haber verdiğim için de, ayrıca üzgünüm. Sağolun çok.

soğuk duş iyi gelir.

amonyak sür

afterbite gel

advantan kaşıntıyı alır, dün gece öyle uyuabildim. bir de bol kolonya rahatlatabilir.

Tuzlu su bir süreliğine kaşıntının geçmesini sağlar.

sabun kopuguyle ovalamak da iyi geliyor.

kaşınan yere kesme şekerini iyice emip ıslattıktan sonra bas sürekli tekrarla bunu.

anneme danıştım, belgelerim var :D
giriş: zeytinyağlı enginar (tam mevsimiymiş)
ara sıcak: milföy hamurunda pastırmalı börek
ana yemek: karamelize soğanlı bonfile, haşlama sebzeler(iglo, superfresh filan olabilir), patates püresi (taze patatesi kabuklarıyla ezerek, sütle karıştırmaya filan gerek yokmuş)
salata tabii ki.
tatlı: çilekli crumble (çilekleri biraz şekerle tereyağında hafifçe çevir, güveç kaplarına koy,üstüne; yarım paket tereyağı, bir bardaktan biraz az toz şeker yine bir bardaktan az unla hazırladığın ufalanmış, kum tanesi görünümündeki hamuru koy, fırına ver.

krema mantar çorbası,rosto,güzel bi mevsim salatası,barbunya-pilav.dondurma olsun bide..yeter artar daa ne yicekler..
off dağıldım resmen canm istedi..

ben daha klasik bişey soyleyeyim

taze fasulye/bamya gibi bir zeytinyaglı
pilav
güveç -biber, domates, patlıcan ve kuşbaşı etle-
cacık
peynirli börek
tatlı olarak da dondurma

mutlaka bir zeytinyağlı (et ağır gelecek olursa tercih şansı olsun), mesela taze fasulye. domatesli biberli biftek veya uğraşmamak için sade biftek, yanına patates kızartması (dondurulmamışından, irice bir patates yeter de artar bile, 4-5 de biber kızartırsınız yanına, renk olur lezzet olur). salata afili olsun, türlü yeşillik içersin, ferahlık versin. yanına da şehriyeli pirinç pilavı yahut biftek sossuz olacaksa domates soslu makarna olabilir. tatlı bence şart değil, erik-kiraz-şeftali yahut kavun-karpuz iş görür.

fasulyeyi önce pişirin, hem biraz dinlenir çok güzel olur, onu ateşe koyunca salata malzemelerini yıkarsınız, fasulye piştikten sonra dinlenirken pilavı/makarnayı koyun ateşe. bu arada salatayı yapın. patates ve biftek kızarırken de meyveleri yıkayıp dolapta bekletin, soğusunlar.

maksimum iki saat, yemek pişirmeye aşinaysanız birbuçuk olur; çok sayılmaz sanırım.

afiyet olsun.

(bkz: yalnızlığın anlaşıldığı anlar/@compadrito)

beyin böyle zamanlarda zaten kendini kapatmaya meyilli oluyor. Maket yapmak vb. gibi bi masaya oturup saatlerce meşgul olunacak bir uğraş varsa çok işe yarıyor.

basketbol oynuyorum. bütün hırsımı potadan çıkarıyorum.

yaz.. edebiyatla azıcık aran iyiyse yeter.. al eline kağıt kalem içinden geleni yaz, kağıda dök, yazarak isyan et hayata.. ne biliyim kıl olduğun insanlara falan küfredebilirsin. rahatlarsın emin ol. sonra ölümü düşün. onla ilgili yaz. felsefe yap kendi kendine. hayatı sorgula. neden mutsuz olduğunu iyice irdele. ve unutma her şeyden vazgeçmedikçe asla özgür olamazsın..!

geçmiş olsun...

film izle
kitap oku
hava serinse camı açıp boş boş otur
dışarı çık amaçsızca dolaş

ben çok üzgün olduğumda hiçbir şeyle uğraşmak istemiyorum. neticede kitap okumak bile düşündürücü. tv izlerken, oyun oynarken dahi o konuyu düşünüyorum. bu kadar düşünürken uyuyamayacağımdan da beni garantili uyutacak bi ilaç alıyorum.

Kafanı dağıtacak, derdini unutturacak bi şey yapabilirsin. Mesela oynamayı sevdiğin bir bilgisayar oyunu varsa ona takıl. Ya da alışverişe çık...

sürekli olarak su içiyorum.nedenini ben de bilmiyorum ama sinirlenince sıvı tüketesim geliyor.

Taze yaşadığım bir durum: Öyle üzgündüm ki, sürekli içim kalkık gibiydi, nasıl desem midem filan yer değiştirmiş her şey kalbimin üstüne binmiş gibi. Fiziksel olarak.
Uyku zaten yok. Kitap okumak, film izlemek gibi eylemler neredeyse imkansız. Televizyon, uyuşturucu dandik diziler, evlilik programları vs. de olmadı.
Sonunda yazdım, ama kusar gibi böyle. Elimden hangi kelime çıkarsa, hakaretler küfürler, kimseye ayrımcılık yapmadan. Epey iyi geldiğini söyleyebilirim.
Velhasıl, olebole+1

Ney dinliyorum ben ağır gelebilir düşündürüyor fakat gecenin karanlığında beyaz tavana bakarken rahatlatıyor.
Mercan Dede - Selahattin Eyüb önerilir.

böyle durumlarda bir kenarda liman olarak bıraktığım komedi dizileri falan oluyor..sırf bu yüzden seinfeld, southpark gibi dizileri bitirmiyorum.

evden cık yuruyebıldıgın yere kdr yuru yada bi denız kenarında saatlerce otur klıp gibi oldu ama ıyi gelito

bir savunma sporuna başlayıp kontrollü şekilde dayak yemek, psikolojik acıyı unutturup iyi gelebilir.

bugun asansor duvarina sertce bir kafa attim, indigimde guvenlik gorevlileri tuhaf tuhaf bakiyordu. onlerindeki monitorde asansor kamerasinin goruntusu varmis.

alkol. net yani.

bunalım şarkılardan, filmlerden ve dizilerden uzak dur. komedi filmleri de romantik komedi olmasın. gır gır şamata olsun sadece. big bang theory iyi gider.

4chan... animated.gif...

Cevap veren herkese teşekkür ederim. Yaklaşık olarak dört saat dolaştım. Yağmurda yürüdüm, ıslandım. Duyurumu açtığım ve cevapları okuduğum yarım saati saymazsak, avarelik ettim. Sonrasında ise, sevgi dolu, dost ve sıcak bir sesin sahibi ile yapılan sohbet de iyi geldi. Hala üzgünüm. Biraz rahatladım sadece. Önerilerin hemen hemen hepsi, çok yerinde. Umarım üzüntüm biraz daha hafifler. Sağolun çok.

benim de gönlüm her kupada brazil den yana olmuştur ama dunga ronaldo ronaldinho ve diğerlerini kadroya almadı diye pek bir gıcık oldum gruptan çıkamasın idneler:)olmayacak gibi ama olursada yine italya olsun.

takım tutmuyorum açıkçası sadece güzel bir 1 ay geçirebilmek istiyorum:) ama arjantin - ispanya finali izlemek de isterim açıkçası.

arjantin ve hollanda'yı tutan klişe manyağı nutellacı-lostçu tayfa yüzünden bu iki takımı tutmayacağım kesin. her turnuvada bu takımlar hiçbir şey yapamasa bile yok turnuvaya renk getirdiler yok süper oynadılar da şanssızlıkla elendiler. ulan her seferinde mi şanssızlıkla çeyrek finalin ötesini göremiyorlar. amma doluymuşum o değil de:)
italya diyesim var.

takım tutmuyorum ancak meksika'nın süprizler yaşatıp turnuvayı güzelleştirebileceği kanısıyla onlara sempati ile bakıyorum.

avustralya.

messiye ve ispanyaya da çok büyük saygı duyucam :)

forza kuzey kore hafız.

mod falan değilim ama öncesinde ben bir soru sormak istiyorum sana, niye silinmeli?

i've been mistreated, kerhane mi burasi?

Fake bir kullanıcı olduğunu görmüşsündür sanırım. Sence bu ilan normal mi? Yeri burası mı?
Normal bir ilansa ve ilgileniyorsan ara hemen derdim ama, çok kibar sormuşsun. Demiyorum.

deckard'a bunun için bir mesaj attım ama henüz bir cevap veya eylem gelmedi. herhalde girmedi henüz siteye. tüm modlara da mesaj atmayayım dedim.

edit: silmişler.

online degildim ben, baskasi da yokmus demek ki. neyse, sildim. tesekkurler.

ne bileyim, beyaz paintball hakemi arayan arkadaşın ilanı üstte bir haftadır bekleyebiliyorken yine benzer bir ihtiyaç - eleman ihtiyacı..- üzerine eskort kız arıyor olabilmesi mümkün olan bir adamın böyle bir ilan vermesi ve silinmemesi de pek garibime gitmedi. yani ne fark eder ki o ilan orda dursa, cevap veren çıkar mı bilmiyorum ama paraya ihtiyacı olup başvuran birinin çıkacağını teoride düşünebiliriz, bu da bi çeşit emek bence. dalga geçiyo gibi oldu ama bu tür ilanlara izin vermenin tek zararının zamanla buranın benzer ilanlarla dolup taşması olabileceğini düşünüyorum, ancak tekil olarak rahatsız olmadım o ilandan. yine tekrarlıyorum, çok absürd görünse de: belki birisi başvuracaktı, belki ilanı veren ciddiydi?

@ i ve been..

bir ilana basvurabilecek birinin cikma ihtimalinin olmasi, o ilanin icerigini mesru kilmaz. ya da siteye verdigi manevi zarari azaltmaz diye dusunuyorum.

"beyaz tenli" gibi ırkçı bir söyleme sahip bir ilan bi haftadır tepede durabiliyorsa o ilan da pek tabii durabilir. hatta durmalı. ırkçı bir duyuru sitesi olmakta sakınca görmeyen yönetim neden fuhuştan sakınca duyuyor?

herkes haklı kendine göre, ne diyeyim.

jul14.. o duyurudan bi cok kişi ekmek yiyecek. 100 kişi kadar.. buna nasıl engel olabilirsin.. beyaz demek , solaryum delilerinden olmasın demek. nası anlayabiliyorsunuz boyle ırkcı filann. afferim ciddennn.!!
ilanı verdirten benim mudurumdur ve benden eleman bulmam icin ricada bulundu. sözlükten olsun ya da olmasın cidden ilgilenen insanlar cıktı. hepside gorusmye gitti.. h.sonu icin 70 lira kazanmalarını cok mu gordunuz.!!!
yeşilliklerin arasında olacagı icin esmer birini istememisler heralde.

ayrıca fake kullanıcı lafınada cok guldum. bkz: lady laura yazınca sayfalarca yazı cıkıyor.
onur mudurumdur, telefon iş telefonudur. arastırmadan fake demek iftira gibi, gibi degil oyle

beyaz ten ile eskort kızıda bagdastırdınız helal olsun.

biri degil, bir cok kişi basvurdu. ve sizler yazımı indirtmeseydiniz belki daha da basvuran olacaktı.. sizler zenginsiniz heralde gunluk 35 lirayı kucumsediniz.

neyse tebriklerrr!! el birliği ile basardıgınız icin.

zenci ne arar la duyuruda?

ahaha nasıl bir kafaya sahipseniz, ben de aynısından istiyorum. demek beyaz tenli bir çalışan aranınca ırkçı olunuyor:\

Üzgünüm de, ben bunu üzerime alınmam. O söz de bana ait değil. Kaç gündür vardı bu duyurunun tartışması. Keşke bu açıklamaları duyurunuzun altına yazmış olsaydınız.
Günlük 35 Liraya çalışmaya gelecek kişilerin, solaryumda yanmış olabileceğini nasıl düşündünüz? Geldiklerinde de söyleyebilirdiniz, ya da bu şekilde açıklasaydınız.

O duyuru bir gitti. Yeniden geldi. Düzeltip yazın. Çok mu zor yani? Neden bana kızdınız anlamadım hiç. Ben mi sildim?

Sizin fake olduğunuzu hiç söylemedim ben.

Moderasyondan rica edin. Düzeltilmiş haliyle yayınlasınlar.

bende o paraya calısyorum solaryumada giriyorum. kaazanıp kendi keyfim icin harcayanlardanım.
fake yazan kimdi,
ake bir kullanıcı olduğunu görmüşsündür sanırım. Sence bu ilan normal mi? Yeri burası mı?
Normal bir ilansa ve ilgileniyorsan ara hemen derdim ama, çok kibar sormuşsun. Demiyorum.

july14

sizin nick gosteriyoo.

şimdi efendim, orası bir ajans.
mesela beyaz tenli gibi ırkçı! yaklaşımın yanında
göbekli ve gözlüklü de olmasın demiş. şu sıralar boş olan ben sırf göbekli olduğum için başvurmadım(:
hoş bildiğin manken aramışlar göbeksiz olsam da o kadar yakışıklı iken, o paraya oraya başvurmazdım.
ama gel gör ki o paranın ciddi anlamda işe yarayacağı insanlar var. ki birçok başvuru olduğunu, sırf lady laura arkadaşım olduğu için ben biliyorum.

sözümü şu sözlerle noktalayayım. personel arayan yer bir ajanstır, elbet ki belirli bir kriterleri olacaktır. sırf göbekliyiz diye ırkçı söylemlerinde bulunmak yanlış.

ilanın üstte kalmasına gelince, efendim o ilan birçok kişiye gelir sağlayacak. siz ilginenin ya da ilgilenmeyin, ama en azından milletin ekmeğine saygı duyun.

O duyurunun numarasını da yazmıştım. 151196. Sizin duyuru ile bir ilgisi yoktu.
Benim nickimin nesi var? S. Bastill Günü. Fransız Devrimini okuyun. Tarihte önemli bir gündür.

july14, yanlışı biz değil sen yapıyorsun zaten.

bahsettiğimiz yorumları, diğer ilana "ırkçı", 1 haftadır üstte duruyor diyenlere yazıyoruz

hayir.

Jugador girmemeyi akıl edebiliyorum çok şükür. Ekşi Duyuru çok sevdiğim bir oluşum. Tamamen gitmek istemiyorum. Aslında henüz karar da vermedim. Öğrenmek istedim.

ne manası var ki, ekşi sözlükte tekrar kolayca yazar olamıyorsunuz ama burada iki tıklamayla tekrar üye olursunuz. Böyle bir özellik olmaması normal.

Haklısın Kimlanbu, bunu düşünmemiştim. Elbette değişik bir kullanıcı ismi ile, tekrar yazabileceğimi biliyorum. Benim derdim bu değildi. Bu kullanıcı adımla ve yazdıklarımla bir süre burada olmamak gibi bir düşüncem vardı. Bu mümkün değilmiş, öğrendim şu an. Başka bir yolu olmalı. Uçurulmayı talep edebilirim sanırım.
Bazen en çok sevdiğinden bile vazgeçebiliyor insan. Yanlış anlaşılmasın, Ekşi Duyuru en çok sevdiğim değildi elbette. Üzülsem de tamamen gidebilirim.

kafa izni dondurmaya yetmiyor mu yani.

Dccl Ekşi Duyuru'da da kafa izni var mı, bilmiyorum.

Cok zor bi soru.

Oncelikle gecmis olsun. En kisa zamanda duzeleceksiniz, bundan emin olunuz.

Bu kadar terlemek normal degil.

Susuzluk hissiniz olmadigi halde bol su iciyor oldugunuz icin terliyor olabilir misiniz?

Ilaclarin yan etkisi olarak terleme olabilir mi?

Beslenemediniz, kan sekeriniz cok dustu ona bagli bir terleme mi?

Vucutta birikmis toksinlerin bir an once atilmasi icin reaksiyonel olarak terliyor olabilir misiniz?

Soruya sorularla karsilik veriyorum belki aklimiza bi sey gelir diye.

İyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Bu kadar terleme ve böbreklerim de çalışıyor haliyle, susuzluk hissimin olması da gerek diye düşündüm. İlaç aldığım dönemlerde daha çok su almaya özen gösteriyorum. Yanlış mı yapıyorum? Enfeksiyon varsa özellikle. Böyle yapmalıyım diye biliyorum. Son günlerde beslenememiş olabilirim. Genelde bu konuda dikkatliyim. Bu aralar biraz düzensiz beslendim.
Dört yıldır ağrı kesici bile almamıştım. Vücudum tepki veriyor olabilir. Haklısınız. Ne yapmalıyım?

terlemeler sunlardan biri veya bir kaciyla beraber oldugunda doktora gorunme vakti gelmis demektir:


ates,
kilo kaybi,
gogus agrisi,
nefes darligi,
kalb atislarinin hizlanmasi,
kalb atislarinin gum gum hissedilmesi,

izah edilemeyen ve uzun suren asiri terlemeler
gogus agrisini takib eden veya gogus agrisina eslik eden terlemeler
kilo kaybini takib eden veya daha cok uyurken olan terlemeler

ilaclara bi ara verin, terlemeniz azalirsa ilaclardan oldugunu anlarsiniz.
kendinizi ve hastaliginizi fazla inceliyorsunuz gibi bir izlenime kapildim. bu kadar alakadar olmayin. gececek.

Enfeksiyon nedeniyle biraz ateşim var. O da bol sıvı aldığım, ılık duş ve terlemem nedeniyle sorun olacak düzeyde değil. Diğer söz ettikleriniz yok.
İlaçlardan diyoruz bu durumda. Bakalım ilaç almayı bırakınca ne olacak?
Çok teşekkür ederim.

aş yapan insan - aşçı. bence.

aş-çı tabii ki de.
ah nedir ya?

ben Avçı diyorum. bizim yöremizde öyle derler

ilk gördüğüm günden beri ahçı kelimesinden iğrenmekteyim. tiksinç bir kelime. yeryüzünden silinmeli.

bence de aşçı.
ayrıca tdk sözlüğüne ahçı yazıp arayınca diyor ki:

ahçı

a. bk. aşçı.

Çoğu zaman yanık yanık ah çeken kimse.

Arkadaşlar aşağıdaki yazıyı okursanız, sevinirim.

www.radikal.com.tr

evet doğrusu bu olmalı. Ama tdk sözlüğünde ahçı için aşçı yazıyor.

i ve been mistreated +1. hakikaten aş nasıl ah olmuş ki?

aş-çı olarak bilirim, söylerim.

ahçı daha bi türk filmi gibi, aşçı ise personel listesinde geçiyo gibi.. aşçı.

aşçı

Arkadaşlar cevaplarınızdan genelleme yapamasak da, aşçı demek daha yaygın diyebiliriz bu durumda. Ben de aşçı demektense, chef(şef) demeyi tercih edeyim en iyisi. Kimse neden öyle diyorsun demez en azından.

Ahci diyenler Gardolap diyenler kadar eziktirler.. Halk cocugu tripleri vardir.. Cilekes tavirlariyla eziklik kategorizasyonun kaynagidirlar.. Kendilerine g*tuyle gulenleri otekilestirirler.. Eziklik de zaten burdan gelir

meyve ve meyva arasındaki farka benziyor :)
köylü densin istemiyorsanız şehirde ahçı diyin. köye gidince de aşçı diyin. sorun çözülür.
ahçı'nın diğer tanımı da çok komikmiş. :) bunun için bir kelime olduğunu bilmiyordum. cümle içinde kullanalım.
kediebesi çok ahçıdır canım, ahları tadından yenmez :P

Greenish bu kelimeye açıklık getirse TDK çok iyi olacak. Haklısın. Öyle anlaman normal.
Lewoxl ömrümde gardolap demişliğim yok. Ezik olmak da bana o kadar uzak ki...
Kediebesi teşekkür ederim. Çok güzel açıkladığın için.

sakalından.
saçından.
huylarından.(pozitif olsada)
zaaflarından.

sevgili bağlamında düşünürek söylüyorum ki, sevme derecenize bağlıdır bu. eğer karşınızdaki kişiyi deli gibi ama gerçekten deli gibi seviyorsanız vazgeçebileceğiniz şeyin sınırı sizin hayal gücünüze kalmıştır bence. tabi burada söylemeliyim ki hiçbir kadın yada erkek böyle sevilmeyi haketmez. onun için bazı sınırlarınız olmalı tabi ki..

Sevgili olmakla ilgili değil pek, o da olabilir elbette. Sevdiğiniz birisi için, kendi istediklerinizden neleri bırakabilirsiniz? Daha spesifik mi sorayım?

hayatımdan vazgeçemem de hayatımın içine edebilirim.. eğlendiğim şeylerden, çok isteyip uğruna çaba sarfettiğim şeylerden falan vazgeçebilirim gibi geldi.
ama böyle bir vazgeçim durumu kimsenin başına gelsin istemem.ben de dahil

(bkz: böbrek)

ben vazgeçmezdim ama din'inden vazgeçebilir.

bir tanıdığım askerdeyken sevgilisi ondan ayrılıp bir başkası ile nişanlanınca kendini vurup intihar etmişti.

insanlar sevdikleri için hayatlarından bile vazgeçebiliyorsa, hissedilen sevginin boyutuna paralel olarak vazgeçilebilecek şeylerin sınırı da yok bence.

Bence de Combofix. Ben öyle hissediyorum.

bu tamamen ne kadar sevdiğin ve o andaki ruh haline bağlı. bir an hiçbirşey yapasın gelmezken bir başka an bir saniye için bile düşünmeden hayatından vazgeçebilirsin.

o an neyi gerektiriyorsa ondan vazgeçerim.

@july14
ama belirttiğim gibi hiçbir kişi cana kıymaya değmez. zaten bunu hayata geçirmeyi düşünecek kadar akıl muvazenesini kaybettiyse insan, bir profesyonelden yardım almayı ciddi bir şekilde düşünmelidir.

Once can, sonra canan.

Saglik, ozgurluk, para, mal, mulk, bobrek, karaciger, akciger, dalak

Sakatat kismina kadar yaptim.

Bu sorunun cevabı bende anne olduktan sonra değişti ki çok fedakarlığın göz oyduğunu tecrübe etmiş birisi olarak söylüyorum bunu: Daha bugün böyle bir sevgiyi yaşayabildiğim için çok şanslıyım diye düşünüyordum. Hayatta böyle bir hissin varlığından uzak geçirdiğim yıllar kayıp gibi gelirken sonuç; hiçbir şey için oğlumdan vazgeçmem, oğlum için her şeyden vazgeçerim. Eskiden benim de inanmakta zorlandığım bir cümle bu; ama tamamen gerçekmiş.

sevdiğim için sevdiğimden vazgeçtim, en zoru bu olsa gerek...

yeşil erikten...

valla ben denemedim ama bir arkadaşım bunu yaptığını belli bir derinlikte sağlam bi hınkırınca böyle sarı sarı iltihap burnundan çıkmış filan diye anlatmıştı...

sudan çıkınca beyniniz burnunuzdan akıyor zannedersiniz.

Pposeidon_1 ve Kibritsuyu bunu denemeyi düşünen biri, hata mı etmiş olur? Çok iyi yüzebilen ve dalabilen biri. Nefesini de normalin üzerinde tutabiliyor. Bir kaç kez belli bir derinliğe kadar indi. Denemeden çıktı suyun yüzeyine. Yine sardı bu düşünce. Denemek istiyor. Doktora da soracak. Tehlikeli mi? Akdenizin tuzlu sularında denesin mi?

genelde sinuzit hastalarinin dalmasi tavsiye edilmez. ciddi sekilde bas agrisina yol actigi soylenir. ancak dediginiz gibi tuzlu suyun acici etkisi var, derine gitmekten ziyade 2-3 metre civari dalislarla ciddi sekilde temizlik saglanabilir.

tuzluluk ile ilgili bir durum olduğunu sanmıyorum daha çok basınç ile ilgilidir.

doktora soracakmışsın, en doğrusunu o söyler biz sadece duyumlarımızı tecrübelerimizi aktarıyoruz sonuçta. şahsi fikrim denemekten pek zarar gelmez. yinede dalarken biri olsun yanında.

basınç farkından dolayı burnunuzun göz çukuruyla birleştiği yerde(kaşların hemen altı ) bir acı hissedersiniz. Katlanılmayacak bir acı değildir. sıkışma gibi daha çok. Yukarı çıktığınızda geçiçektir.

Ben kendim bizzat kronik sinüziti olan ve tüplü dalış yapan bir vatandaşım. Her sene sezon başında 8-10 metrede bu acıyı yaşarım. bir kaç metre derinde bu sıkışma geçer. yukarı ya çıktığımda maskemin içinde böyle cıvık bir mukus olduğunu görürüm ,tuzlu suyla burnumu temizlerim. o sene uzun bir süre sinüzit ağrısı çekmem.

Sinüsler bildiğiniz gibi yukarıda tarif ettiğim yerde ve bir kaç yerde daha olan hava boşlukları. Bunların girişleri mukus ile kaplanıp kuruyunca içeride kalan hava ani hava değişimlerinde (klima, aniden güneşe çıkma gibi) ısı farkından dolayı hareketlenerek sizi rahatsız eder. Dalış yaptığınız zaman dış basınç sinüsün içindeki havayı sıkıştırarak sizi rahatsız eder. (Kulak eşitleme yapmanızın sinüslere bir etkisi yoktur)
Bir kaç metrede daha derinde o tabakadan içeri hava girmeye başlar ve ağrınız geçer. yukarı çıkarken ise içerideki hava genleşerek tabakayı açar. Var olan mukus tabakası burnunuzdan maskenize gelir oda Kibritsuyunun dediği gibi beyniniz burnunuzdan akıyor gibi bişeydir. (azıcık kanlı böyle vıcık bir görüntü).kendi kendinize geçiçi olarak sinüs tedavisi yapmış olursunuz . Eğer aşağı inerken ki acı katlanılmayacak şekilde ise daha yavaş alçalma yapılır, biraz yukarı çıkılıp takılınır sonra tekrar denenir vs gibi methodlar mevcuttur. En son çare olarak dalış iptal edilir. Kimse size vaz ezik demez..

Dediğim gibi ister tüplü ister serbest dalışta önemli olan kontrollü bir şekilde alçalma ve yükselme yapmanız.
Düzenli bir şekilde (tavsiye edilen :verdiğiniz hava kabarcıklarının hızını geçmicek şekilde) yukarı çıktığınızda bir sıkıntı olmaz.

PS:
Arkadaşlarla sinüsün patlamasına(?)bakireliği kaybetmek diyoruz =)

ailecek sinüzitiz.
dayım da müzdaripti bu durumdan, doktor derine dalmasını söylemiş, derine daldığında alnından burnundan her yerinden çıkmış sarı sıvılar. rahatlamış.
o bunun bana anlattığı, onun yalancısıyım.

Ne olabileceğini geçtiğimiz günlerde gördük aslında;

Antrenman dalışı esnasında vücudunda oluşan probleme ilişkin bilgi veren Yasemin Dalkılıç;

“Dalış esnasında burun ve ağzımda oluşan kanamanın akciğerimde oluşan bir sorundan değil, daha önce yaşadığım fakat dalışa etki edebileceğini düşünmediğimiz ***sinüzit*** probleminden kaynaklandığı tespit edildi. Burnumda oluşan kanamanın akciğerime sızması nedeniyle böyle bir olay yaşandı ve bilincimi kaybettim. Fakat aldığımız geniş güvenlik önlemleri sayesinde yapılan iyi bir kurtarma operasyonu ile çok ciddi, çok trajik olabilecek bir kazayı hiçbir sorun çıkmadan atlattık.

Sinuzitten cok cekmis birisi olarak size yazilan cevaplari da toparlayarak anlatayim.

-Eger sinuslerde hava yerine iltihap varsa suya daldiginizda 2 metre bile asagiya inseniz basiniz agrir ve yuzunuzde inanilmaz bir basinc hissederseniz. Butun sinuslerin oldugu yerleri farkederseniz zaten. Sanki birisi yuzunuze bastiriyormus gibi.

-Sinusler acilmaz ancak yazilan ilk cevap gibi cok derine inerseniz sinusleri basincla patlatarak yani acarak tamamen boslamasini saglayabilirsiniz. Hic denemedim ama yapan cok duydum. Yine de daha kolay cozumleri olduguna eminim. Bu isi doktora sormadan yapmamanizi sahsen tavsiye ederim. Bir kac kez denemeye calismis birisi olarak bence cok zor zaten.

-Tuzlu su buruna cekildigi zaman acar dogru ama dalmak icin dibe inip burnunuza cekerseniz zaten bogulursunuz niye daldiktan sonra tuzlu su sayesinde burunlarin acilacagina dair fikir verilmis anlamadim. Zaten deniz gozlugunun burunlari kapayan yeri suyun girmesine engel olacaktir. Tabi dalma islemini balik avlamak veya keyif icin yaptiginizi dusunuyorum yoksa gozluksuz dalmaya gerek yok. Boyle kiyida suyu elinize alip burnunuza cekmek veya boy hizasinda denizi girip kafayi daldirdiktan sonra burna cekmek gerekir tuzlu sudan faydalanmak icin.

Sonuc olarak dalmak sinuslerde cok agri yapar basinctan dolayidir ancak patlatabilirseniz kurtulursunuz.
Tuzlu su burunu acmak icindir. Dalmakla bir alakasi yoktur.
Gecmis olsun.

Bence bu "herkes beni kıskanıyor, aman yarabbi !" durumu biraz egoların tavan yapmasından . :)

belki sana öyle geliyordur?

kız/erkek arkadaşından ayrıl. o sana göre değil.

inanmıyorum aynı sorun bende de var.annem arkadaslarımı,arkadaslarım arkadaslarımı ,kocam oglumu,oglum kopegimizi benden kıskanıyorlar.herkese yalan soylemekten bıktım ,nerde kımle oldugum konusunda .acaba july14 dogumgunun mu cunkı ben de yengec burcuyum.acaba paylasılamayan insanlar burcumuyuz?

Egoların tavan yapması değil, annem en yakın arkadaşımı ve duyuruyu kıskanıyor, en yakın arkadaşım diğer bir arkadaşımı, kuzenlerim diğerlerini. Bu böyle devam ediyor.

Arwen73 İkizler burcuyum, yükselenim Terazi. Ben de anlamadım, ne sıkıntılar yaşıyorum. Sen beni anlarsın. Çok sevindim, beni anlayan birini duydum ya, rahatladım.

buyuk yorgunluk hep plan hep program hep aynı sitemler yine kimse memnun degil en cok beni uzen de annemin sitemleri amasehir hayatında 24 saat neki işte hicbırseye yetişemiyorsun sonuc ortada. hayırsız evlat, vefasız arkadas, ilgisiz anne, sevgisiz es oluyorsun bir cırpıda. cok dertliyim cok. hepsını cok seviyorum .sadece yetisemiyorum.....

Şu dünyada beni kıskanan bi kul bile yok, keyfini çıkar.

bu iyi biri olduğunun göstergesi değil mi july? kötü kimseyi kim kıskanır?
iyi olmanın da bir bedeli var işte. beni tek kıskanan şey ise annem. ha bir de kaktüsüm olabilir..

seni seven seni başkasından kıskanır..baskasına yardım etmenden, baskasına soru sormandan-yardım almandan..hele hele bu kişiler tanımadıgın kişilerse daha da sorun olabilir..sığ bir dusunce de olabilir bu ama gorece değişir..benim de basıma fotokritik uyeliğimle ilgili sorun gelmişti böyle..pek kayda degecek bir sey degil ama bence..
sonucta biz yoğuz, sadece bir iki kelamdan ibaretiz burada..o da digitalinden bir ortamda kayıtlı durumda...

düşünsene seni şu dünyada hiçbir şeyden hiç kimseden kıskanan kişi olmasaydı daha kötü olmaz mıydı?

Arwen73'ün dediklerini yaşıyorum. Sevilmek çok güzel gerçekten. Paylaşılamamak ve istenilmek de öyle. Çok şey mi istiyorum bilemiyorum ama benim sevdiklerimi, beni sevenler de sevsin istiyorum. Aynı cümlede kaç sevgi sözcüğü? Bu da dert değil gibi gelebilir sizlere, bilmiyorum. Sitem ediyorlar, küsüyorlar. Ben de üzülüyorum haliyle.

hicbir zaman. ben bir yildir kahverengi tenli insanlarin bagirislarini, sarkilarini ve insaat seslerini cekiyorum.

Erich, beterin beteri bir durum gerçekten. Dağ başında oturmayı düşündüğüm zamanlar bile oluyor. Yalnız kaldığım dönemler olmasa, bunu yapardım çoktan.

o bina muhtemelen bizim bina...:D
4 saatlik uykuyla duruyorum.
cumartesi günü matkap sesiyle uyanmak...hayatın tadı!

erich ve sana SÖZ veriyorum, gerçekten söz veriyorum, eğer dağ başında oturmaya niyetiniz varsa siz ikiniz için cudi dağının eteklerinde kocaman havuzlu bir villa yaptırcam, içini de dilediğiniz gibi döşetecem. hadi cudi dağı olmaz nemrut dağı olur, olmadı gabar dağı... playstation 3 de alırım size. aha bütün ekşi sözlük şahit! yani şu kahverengi tenli insanların bağırışlarından şarkılarından rahatsız olduğunuzu duyunca içim parçalandı, babamın hayrına size böyle bir iyilik yapayım dedim.

not: ben çok ciddiyim. ciddi bir cevap bekliyorum; sırf artislik olsun diye "yap lan yapmayan toptur" demeyin lütfen. sonradan "yaa aslında biz şaka yapıyoduk" falan derseniz kahverengi derimin altındaki kalbim çok kırılır.

hıyarlar.

Jirki sen niye gocundun anlamadım. Böyle bir durum yok mu yani? Yok mu sayalım? Ben bir rahatsızlığımı dile getirdim. Katılırsın, katılmazsın ayrı konu. Erich ve bana villa yaptıracağına, daha hayırlı bir iş yapmak istiyorsan, yolda yürümesini bilmeyip şehirde insanlara ömür törpüsü olanlara hızlandırılmış kurs aç. Sen de bulun yanlarında, belki kendilerini ifade edemezler.

bunca adama kurs açıp hepsini eğitmek falan...off çok zahmetli ve pahalı bir iş. en iyisi iki tane sosyolog tutalım anlatsınlar bize meselenin özünü.

üst katımızda 1 aydan fazla tadilat sürdü. Gidip "yeter lan sktiniz kafamızı" temalı konuşmamızdan sonra öğlen saat 12 den önce tek bir çivi sesi bile gelmiyordu.

Karşılıklı iyi niyet olduktan sonra orta nokta bulunuyor. Adamlara kalkıp yapmayın diyecek halimiz yok, sadece "mantıklı" saatler içinde gürültü yapmalarını isteyin.

Evet Jirki, iki sosyolog tutmakla başlayabiliriz. Ya da vardır aramızda sosyolog olanlar. Pahalı ve zahmetli bir iş, böyle bir misyonu sana yüklemeyelim. Hiç bir mecburiyetin de yok ayrıca. Gocundun diye, söyledim. Benim de böyle bir yaptırım gücüm yok ne yazık ki.
Jirki hakaret içeren sözleri ne söylerim, ne de üzerime alnırım. Ben söyledim diye veya birileri bana söyledi diye, öyle olunmayacağını bildiğimden.
Kimlanbu, ne yazık ki kadın olduğumdan, öyle bir küfürü etme şansım yok benim.

evet. hatta haftasonu tadilat yapanı otomatik tüfekle taramak da mübahtır. hiç başıma gelmedi ama tahmin edebiliyorum az çok, hafta içi yapsın, olmadı akşama doğru yapsınlar.. ama gariban inşaatçı türkü çığırıyor diye vay efendim nasıl bir ülkede yaşıyoruz demek ne biçim birşey arkadaş. düşündükçe delleniyorum. efendim bu ecnebilerin proletarya, bizim amele dediğimiz insan kısmı yaptıkları işlerin ağırlığı, düşük ücretle çalışmaları vb. şeyler yüzünden kaba saba bağıra çağıra konuşan yemek yerken ağzını şapırdatan kirli pasaklı paldır küldür insanlardır. allah çarpsın gidin norveçin en kuzeydeki şehirlerinden birinde bir inşaatı ziyaret edin aynı şeye orda da şahit olacaksınız..

Bir tek onlar değil ki Jirki. Sokak satıcıları, klakson hastaları, gürültülü müzik dinleyenler, merdivenden paldır küldür inenler, gecenin bir vakti gürültülü bir şekilde temizlik yapanlar, arabasının alarmını bir tatil sabahında saatlerce insanlara dinletenler, hemcinsim olan ve lafları bitmeyip kapı önünde sohbetlerine avaz avaz devam edenler, çocuklarını parka götürmeyip evde top oynatanlar. Hangi birini sayayım? Bir arada yaşıyorsak, kim olursak olalım, hiç kimseyi rahatsız etmeye hakkımız yok. Başkalarına rahatsızlık vermediğimiz noktaya kadar özgürüz. Daha fazla değil. Ben çocukları çok severim. Zaman zaman dış hatlarda deniz otobüsü ve feribotlarda en gıcık olduğum şey ise, anne babaları keyifle gazetelerini okuyup, sohbet ederlerken, diğer yolcuların tepesinde zıplayan çocuklardır. Sayısız anonsla bile, rahatlarını bozmazlar. Bunlar da başka tür insanlar. Toplumumuz çok karışık. Her türden insan var ne yazık ki. Biraz eğitimin, medeni olmanın, kendini yetiştirmenin nesi yapılamıyor? Neresi zor geliyor ki? Hepsini devlet mi yapsın? Çocuk yapmayı bilen, yetiştirmesini de bilsin. Çocuk yaparken, bize mi soruyorlar? Devlete mi soruyorlar?

önce noktalama işaretlerini düzgün kullanıyoruz. virgülden önce ve sonra 15 boşluk bırakmanın gereği yok.

sorunun çözümüne gelince, semirttiğiniz beyaz tenli çocuklarınızı inşaata veriyorsunuz. onlar da birbirlerine "utku bey rica etsem şu 'beşe on'u usulca alır mısınız?", "sayın duru, kalasları salıyorum aşağıya doğru" diyerek şirinler gibi inşaat yapıyorlar.

yok ben kendi çocuğumu inşaatta çalıştırmam diyorsanız da çenenizi kapayıp, tüm çocukları inşaatlarda çalışmak zorunda olan halkın haftasonları söyledikleri türküleri ve yaptıkları kabalıkları dinliyorsunuz.

Dehri beyaz ırkın adı kökenimden geliyor. Yine de bunu vurgulamadım. Ben kendini yetiştirmemiş saygısız insanları ve kural koymayan yerel yönetimleri kast etmiştim. Hiç hapishanesi olmayan bir topluluğun ferdi olarak bunları söyleme hakkını görüyorum kendimde. Kimseyi hedef almadığım gibi, toplum kurallarının herkes için olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Bu benim için de geçerli. Her sözden eziklik çıkaracağınıza fukara edebiyatı yapacağınıza, az çocuk yapıp insan olmayı öğretin.
Noktalama işaretleri konusuna gelince, bu duyuru ile ilgili bir şey. Çok sıkışık görünüyor. O yüzden öyle yapıyorum. Rahatsız oluyorsanız, bakmayınız.

road to wigan pier diye bir kitap var, george orwell'ın benim gözümde en önemli eseridir.. hazır fırsatını bulmuşken burdan reklamını yapayım dedim.

işte bu wigan iskelesine giden yol, zırtpırt çocuk yapan, çocuklarına terbiye vermeyen, görgü kurallarını bilmeyen pasaklı ameleler hakkında bilimsel/objektif çıkarımları olabilecek en edebi dille anlatıyor.. kitabı okurken bir orta gelirlinin, bu ameleler karşısında hangi refleksleri kullanacağını, onlardan rahatsız olduğunda nasıl da çirkinleşip o kişilerin çocuklarına dil uzattıklarını, nasıl çaresizlik içinde görgü kuralları/toplum kuralları gibi şeylere sımsıkı sarıldıklarını -eğer biraz bilincin açıksa- dehşete kapılarak okuyacaksın, okurken harflerin arasında kendi silüetini göreceksin.

Jirki niye bu kadar öfkelisin? Beni suçlu ilan etmeye ne hakkın var? Sen rahatsızlık duymuyorsan, bundan bana ne? Vandallar gibi mi yaşayalım? Ya da öyle yaşamak isteyenlerin, aramızda ne işi var?

sivrisinek, konu icinde en mantikli mesaj senin yalniz polis tahtalari hayvan gibi gum diye asagi atma, diger binadaki arkadasina anirma ya da insaattan cikarken tekerleri yika ki butun yol toprak olmasin demeyecegine gore 1 ay daha sabredip insaatin bitmesini beklemek gerekiyor sanirim.

Sivrisinek konu nerelere geldi böyle. İş yerlerinde gürültü olması ayrı bir şey, konutların olduğu yerde gürültü olması ayrı bir şey. Yerel yönetimlerin bu konuda gevşek olduğunu söylemeye çalışıyordum aslında. Nasıl ki tatil beldelerinde sezonda inşaat yasağı vardır. Kimse yapamaz, yasaktır. Herkes de buna uyar. Dün resmi tail günüydü. Bu tadilat devam etti. Pazar dahil her gün böyle. Hiç olmazsa tatil günlerinde gürültülü inşaat işleri yapılamasa demeye çalıştım. Tatil yöresindeki insanlar oralardaki belediyelerin kısıtlamaları ile dinlenebiliyorsa, şehirdeki insanların da böyle bir hakkı olabilmeli. Matkap gibi ses çıkaran aletleri de ancak kısa bir zaman diliminde kullanabilsinler konutlarda. Bunun gibi standartlardan söz ettim. Elbette şikayet etmeyi biliyorum. Bu zor bir şey değil ki. Ben insanların anlayışlı olması ile ilgili serzenişte bulundum. Yasalarda boşluk var diye, sabahın köründe milleti niye rahatsız ediyorlar? Cevap veren arkadaşların bazıları bu seslerle kalkıp oynuyor sanırım coşku ile. Öyle konuşmuşlar ki, çok seviyorlar diyesim geldi. Şehirler yeterince gürültülü zaten. Gürültü sağlığı tehdit eden bir unsur. Azaltmanın yollarını aramak yerine, biz de gürültü yapalım hep birlikte. Aman ne iyi olur. Onlar çalışıyor da, başkaları yan gelip yatmıyor sanırım. Herkesin dinlenmeye ihtiyacı var. Bunu anlamak niye bu kadar zor geliyor ki bazılarına? Herkesin işinin farklı zorlukları vardır. İnsanları tanımadan yargılamayın. Emeğe sonsuz saygısı olan bir insanım. İnsan olan herkese de...

Sivrisinek yasalardan haberim var. Ben çok gürültülü bir iş yerinde çalışıyorum zaten. Bir tersanede. Umarım bu sana bir fikir vermiştir. Resmi tatil günlerinde ve hatta 24 saat çalışma iznimiz var. Orası bir bölge. Her yer aynı. Ben hiç iş yeri olmayan sadece konutların olduğu bir yerden söz ediyorum. Yapılan bir tadilattan. İnşaat olsa çalışma izinlerini kontrol ederdik. Bu arka binadaki bir dairede yapılan tadilat.
Konu nerelere geldi de, dün de çalıştılar ses yapamadılar. Bu insanların elinde olan bir şey. Sonuç olarak o kişiler de orada yaşıyor. Tadilatı yaptıranlar yani. Herkes tarafından dışlanmak istemezler. Oldukça bilinçli insanların yaşadığı bir yer aslında. Genelde pek kiracı da yoktur. Arada böyleleri çıkıyor. Onlar da öğreniyorlar bir şekilde. Bu konuyla herkesin başını ağrıttım sanırım. Haftada bir gün tatili olan ve çok gürültülü bir yerde çalışan biri olarak, canları istedi tadilat yapacaklar diye niye olur olmaz saatte gürültü çekeyim? Şikayetse, evet edildi. Kimse başlarında durup, beklemiyor yani. Of sıkıldım artık. Şu an itibariyle, dünden bu yana gürültüsüz çalışıyorlar. Ben rahatım, komşularım da, siz de rahat olabilirsiniz artık. Ekşi Duyuru ahalisine gürültü konusunda verdiğim rahatsızlıktan dolayı üzgünüm.

sadece yüzüne değil kafasına bile vurmalı. tabi buna değecek adam var değmeyecek adam var. değmeyecek adamın yüzüne vursan da tükürsen de yarabbi şükür diyceği için boşa efor sarfetmeye gerek yok.

kim olduğuna bağlı tabi yalana da bağlı :) çokta önemli biri değilse vur yüzüne gitsin...

pattadanak yuzune vurmak yerine cok zekice, onun yalanini yakaladiginizi ima etmek daha etkili olabilir. yalan soyleyeni kucuk dusurmez ama sizin de aptal olmadiginizi anlamasini saglar. ayrica zarafetinizden bir sey kaybetmezsiniz.

yüzüne vurmadan,sadece yalanını yakaladığınızı ima ederek işkence edebilirsiniz.çok daha etkili olur bu bence.

konuya göre degisir. aldatmayla ilgiliyse vurun ki sonradan canınız yanmasın.

Bugüne kadar hiç kimsenin yalanını yüzüne vurmadım. Bunu yapmak çok zor geliyor. Ben daha çok utanıyorum neredeyse. Bu yüzden yapamıyorum.

- Compadrito , aptal yerine konmak çok zoruma gidiyor.
- Rentts haklısın , yüzsüz insanlar bir de kendilerini haklı çıkarırlar utanmadan.
- Olkol , önemli mi değil mi buna karar veremedim henüz.

alttan alttan vermeli ayarı, inceden, etrafa çok sezdirmeden göndermeleri peşi sıra yapmalı, bi o yalan söyleyen eşşek bi de sen anlamalısın o göndermeleri.

metaforlar havalarda uçuşmalı ki anlayabilirse eğer itin götüne kendiliğinden girmeli yalanın sahibi.

haaaa, tabi yalanı kimin söylediğine göre bunların hiç biri yapılmasa da olur hacı, sen bilirsin.

kaba olmayan biçimde direk söylenmesi en sağlıklısı bence. hemcinsiniz ise "hadi lan sallama" diyerek başlayabilirsiniz örneğin. Eğer daha az tanıdık biriyse de diplomatik dilden "ben şöyle şöyle diye biliyorum böyle böyle olduğunu bildiğimden" tarzı cümleler kurulabilir.

ben de hayatimda birinin yalanini yuzune vurdugumu hatirlamiyorum.
uzun vadede ise bu davranisimin cok faydasini gordum. karsidaki yalaninin ortaya ciktigini bilmiyorsa gozluyorsunuz, ornegin yalaninin uzerine yeni yalanlar mi insa ediyor (o yalana bagli olarak dedigi her seyin de yalan uzerine kurulu bir sey oldugunu anlayabilirsiniz ornegin, zincir seklinde), yoksa mecburiyetten yaptigi bir seyi size hissettirmeden cozmeye mi calisiyor... soylerseniz bunu gorme firsatiniz kalmiyor.

siz daha önce yalan söylediyseniz ona ve o yüzünüze vurmadıysa siz de vurmayın. o vurduysa siz de vurun.

cilt doktoruna gitmeli

öncelikle bir cilt doktoruna gitmeli. eğer kızarıklıklar alerjiye bağlı değil sıkıntı, stres kaynaklıysa bir de psikiyatriste gitmesi iyi olur daha çabuk iyileşir.

yok.

romantik tabi canım. ıslandıktan sonra hasta olmayacaksan güzel bi fantezi :)
hatta hatun kişiysen hafta sonu el ele ıslanıp hoplayıp zıplayabiliriz.

saça iyi gelir.

ilik yagmurda yurumeyi ve islanmayi severim, yaninda sevdicegin olacak bir de...

edit: sehrin gobeginde kastetmedim tabi ben , dogada veya denize yakin yerlerde olsa super olur. zaten nerde oldugunu yazmamissin kendi acindan. istanbul'da olsam yapmam mesela.

edit2: yagmurda denize girmek ve futbol oynamak da cok zevkli. ama denize girmeyi tasvip etmiyorum, yildirim carpabilir :)

normalde yağmur suyu saça iyi gelir, uzatır bikbikbik. ama nisan olmasının anlamı şudur bence; havalar güzel ya. hasta olmazsın sonra. kasım yağmurunda ıslansan iki hafta yataktan kalkamazsın. yağmurda ıslanmak için en mantıklı günler. aferim.

bugün açık radyoda tam da bundan bahsediyordu gökhan abur (ntv deki tok sesli hava durumcu amca) aman diyordu bugünlerde, özellikle pazartesiden sonra yağmurda ıslanaym romantik olayım demeyin asit yağmurları geliyor diyor idi.

bu akşam nisan yağmuru sebebiyle arabamın üstünü yapış yapış bir kum kaplamış. bence saçınıza deysin istemezsiniz aynı maddenin.

yer istanbul.

beraber yürümek için yanında nefes olmayınca neye yarar? saçıma değil tırnağımın ucuna bile şifa getirmez. öyle de kesin konuşuyorum!

çok enteresan çevremde kafası açık yağmurda delicesine ıslanarak yürüme fikri bir tek benim hoşuma gidiyor, bir de hadi kapişonla ya da şemsiyeyle falan 1-2 kişinin. onun dışında herkes ıy yamur yaıyor evde oturalım falan modunda. bana da enteresan geliyor. dünyanın en süper olayı yahu yamurda yürümek ıslanmak, sulara çıp çıp basmak. belki çok romantik deyil ama biraz hzünlü biraz sevecen, az biraz da matrak...

- El magico, teşekkür ederim. Başka birini bulsan...
- Ermanen, İstanbul' dayım. Deniz kenarında ve toprak kokusunu duyabiliyorum yağmur yağdığında. Ayrıca yakın çevrede gayet güzel yerler var, gitmek sorun değil.
- Lovemyself çok haklısın, hasta olmadan yağmurda ıslanmak çok güzel.
- Rentts dikkat edeyim asit yağmurlarına. Sağol çok.
- Eyke çölden geliyormuş o çamurumsu tozlar, demir yönünden de hayli zenginmiş, nasılını bilmiyorum ama, insanlara da yararı var diye okumuştum.
- Beyimsiz haklısın. Yalnız da yürüyebiliyor insan. Yine de güzel.
- Cedric tweedledee tam olarak senin söylediğin nedenle açtım bu duyuruyu. Çok güzel ifade etmişsin. Sağolasın.

yürümeyi geçtim çok fena bisiklete binmek istiyorum artık, yağmurda yürümek kesmiyor. bu sene olmaz ancak önümüzdeki seneki nisan yağmurlarını çamura katıp son sürat geçeceğim.

şubat ayında bileğine kadar su basmış sokaklarda eve koşarken alnını yol tabelasına vurma (yaşanmıştır) gibi deneyimler bile insana romantik gelebiliyorsa (yaşanmıştır 2) yağmur teması ay gün saat şiddet farkettirmeden romantiktir diyebilirim

ıslak edit: bisiklet sürmek de fena değilmiş, 1 damla su ve göz arasında bullseye ilişkisi olmasın yeter.

geceyse ve muzik dinleme imkanim varsa severim yagmurda dolasmayi. dun gece eve donerken yagmur baslayinca biraz dolandim hatta.

denemak içün yazoyurum. ama hiçbişü olmodu. sönin tarayucının özalliği olmosun?

Bilmem. Daha önce hiç böyle olmamıştı. Yanılıyor olabilirim. Emin olamadım ben de. O yüzden sordum. Umarım cevap verirler.

google chrome kullanıyor olabilir misin?

Google chrome kullanmıyorum.

tarayıcının denetimcisi o.

Teşekkür ederim Bryan Fury. Sağol çok. Kimseyi yanıltmak istemem. Duyurumu silsem mi?

silme, nasıl oluyorsa bize de anlat.

firefoxta da olüyür ama ingilizce için.
şu altı gırmızı çizihli onu mu diyosun july? kendiliğinden çiziliyor böyle.

Evet onu söylüyorum Kediebesi. Dün de yazdım bu bilgisayardan duyuruya. Böyle bir şey yoktu. Sabah sabah olunca şaşırdım. Dünden bu yana da bu bilgisayarda, birinin bir şey yaptığını sanmıyorum.

kendiliğinden update bişi yapmıştır.
:)

hehe. otomatik yapıyor tarayıcıdan kaynaklanıyor, bryan fury pek doğru söylemiş.

Samimimi olmalısınız, bir şekilde ona karşı samimi olduğunuzu belli etmelisiniz.
Sonra ver elini dedikodu. Millet için hissettiklerini, elinden gelse neler yapabileceklerini anlattırın kendinize, bunları da mini bir kaydediciye kaydedin.

Daha sonra millet'e karşı en ufak bir şirretlik belirtisi gösterirse bunu dinleteceğinizi söyleyip kenara çekilin. Ha gerçek yüzünün ortaya çıkması onu enterese etmeyecek kadar yüzsüzse yapabileceğiniz pek bir şey yok.

Çok mu dizi izliyorum yahu? :)

Kısaacası şirret birine iyi niyet yaramaz kardeşim, sizde dişinizi göstermelisiniz.

ortadan kaldırın

anlaşıldı tamam

ne düşündüğünü bildiğimi ona açık açık hissettiririm. hatta söylerim pat diye.
alavere dalavere ben beceremem ama belki ailedeki insan karşısında maskesinin düşmesini sağlayabileceğiniz bir durum olabilir.

kuruma mail at direk cevap vermek zorundalar bir ay içinde...

tam hatırlayamıyorum ama, herhangi bir malın toplam ekonomik büyüklüğü, ülke ekonomisinin 1000/5'ine ulaşırsa enflasyon sepetine otomatik olarak giriyor, buna benzer bir şeydi sanırım

(bkz: #2290651)
bi de zafer varmis.

abdullah ercan basliginda dünya kupası diye aratinca cikti.

reca ederim.

Teşekkür ederim La Traviata. Sağolasın çok.

taksim'de gezi pastanesi.

ama taksim uzak dersen, starbucks'larınki de idare eder.

biz lisede yapmıştık bir tane çok eğlenmiştik ama kusanlar olmuştu.

yemekhaneden kurufasulye pilav aldık biraz. poşete koyup ezdik ezdik. böyle leş gibi bişi oldu. sonra en ön sıralara geçtik dört kişi. arkadaşın biri hocam hastayım tuvalete gidebilirmiyim falan dedi başlarda. arada öğürdü falan. sonra hoca arkaya geçince o arkadaş ceketinin içinden o fasulye pilavı dökmeye başladı masaya. sonra kusma numarası falan. hoca noluyor diyemeden biz diğer üç kişi elimizde ekmekler ile oğlum ne yedin lan sen çok güzel duruyo falan diye ekmekleri bandık, sınıfa da gelin siz de yiyin oğlum ziyan olmasın dedik. olayı sadece şakayı yapan dört kişi biliyordu kızların hepsi öğüre öğüre kaçtı tuvalete biri kusmuş. tabi hocalardan sağlam fırça yedik ama biz çok eğlendik.

ilkokul 3 te yapmıştık. hoca derse girmeden önce 3/a sınıfı olarak 3/c ile yer değiştirmiştik. çok komikti.

hizli sperm'in sakasından biz de yapmıstık ilkokulda. sanırım zamanında cok populerdi. cok da eglenceli evet.

Pandik atmak da eğlenceli hoş bir şaka olabilir.

ben kocama hamileyim dedim.
o da bana "ben çocuk istemiyorum" dedi.
evliliğimizi gözden geçiriyorum şimdi.

ya ben de istiyorum sevgilime şaka yapiim ama bilmiyorum ki ne yapiim
korkutmaya üzülüyorum, sevindirsem sonra şakaydı diyince üzülürr
üff acıtmıycak bi şaka olsa da yapsam
ben gana'ya gitmek zorundaymışım filan desem :P
@halanne çok tehlikeli bir yol seçmişsin valla :) ama olsun gerçekleri görmek insanı bi sürü dertten kurtarır.

93'te ben kocama, "temizlikçi kadın evde temizlik yaparken kapıyı açık bırakmış, köpek kaçtı, gitti" dedim.

kemerburgaz'da işteydi, hemen etilere gelmeye kalktı.

sonra şaka olduğunu söyledim.

"ben de sana 'baban öldü' deyip şaka yapacağım" demişti.

ayrıldık sonra, ondan dolayı değil, 6 sene sonra.

söz konusu köpek öldü (2005), ben bir daha evlendim, acaip mutluyum.

babam yaşıyor, çok şükür.

aslında bir yandan da kocama (godless commie), "ergenekondan dolayı beni götürmeye geldiler" diyesim var şu anda..eşek şakası olur değil mi? (inandırıcılığı yüksek olur, tercümanım ve bürokrat müşterilerim var çünkü)

evli bir kız arkadaşımı başka bir kız arkadaşıma aratıp kocan seni benimle aldatıyor gibi bayat bir numara çektim yedi ve gülmekten öldük, öğretmenlik için almanya ya gidecek diğer bir arkadaşıma da (hazırlığını yapmış tası tarağı satmış toplamıştı) oklundan arayıp sorun çıktığını yurtdışı sınavının iptal olduğunu gidemeyeceğini söylettim kalpten gidiyordu, böyle.

okulda yaptığımız bir şakayı anlatıyım. çizimi iyi olan bir arkadaşımız buton tarzı, çay istemek için basılan düğmelere benzeyen birşey çizmişti. hatta yağlı boya, dğüme filan derken ciddi ciddi benzetmişti. sonra hoca içeri girdiğinde butonu göstermiş, biraz muhabbetten sonra arkadaş butona basıp 'iki çay, ahmet hocanınki demli olsun' demişti. tüm sınıf güldük hoca koptu benle kafa bulmayın diye. 5 dakika sonra kat görevlisi elinde 2 bardak çayla gelince hoca dumura uğramıştı :))

www.cafrande.org

bir kadın olarak yukarıdaki linkte yazılanları bütün kadınların biliyor olmasının bu sabaha bırakılan güzel bir söz olacağını düşünüyorum..

bu sabah bir arkadaşımın facebook'taki iletisini yazıyorum:

Women are not some endangered species like Blue Whale to need a special day! Every day of your life is a holiday, as much as you make it that way, cheers ladiez! :-)

kadını insan mertebesinde görmeyen, bugünün zaten hiç bir anlam ifade etmediğini düşünen, kadını yalnızca meme veya doğurma/iş makinası gibi gören, sırf kadın diye, köylü diye, eğitim görmemiş bilmez diye anası yaşındakini bir çocuk gibi azarlayabilen kişilere sesleniyorum buradan; pis faşist şövenistler! analarınızın sütü size helal olmayacak.
sağol july14, rahatladım biraz olsun, bir kadın olarak.

Kadın-erkek eşitliğini savunanların, farklı olduklarını kafalarına vuran bu günü içlerine sindirebilmelerini, hatta kutlamalarını anlamıyorum.

iyi ki varsınız.

kromozom yapıları, ırklar arasındaki farklardan bile öte olan iki cinsin neresi eşit olsun ki hehe :) denk değiliz ama birbirimizi tamamlıyoruz ve hepimiz insanız ;) eşit haklar konusunda "insan olmak" yeterli sanıyorum.

Cosmicstring ben eşitlik masalına inanan biri değilim. Kediebesi gibi, pek çok kadın da bu görüştedir düşüncesindeyim. İnsanlık tarihinin bazı dönemleri ve bazı toplumlarda kadınların insan yerine bile konmadığını hep biliyoruz. Günümüzde de aynı cehennemi yaşamaya devam eden, pek çok kadın bulunuyor. Benim gibi kadınlar ise, çok başka düşünüyor. Eşitlik nerede var? Kadın-erkek eşitliğini bırakın, eşitlik; hangi toplumda, hangi alanda var? İnsanlar eşit mi?

Kadınlar gününde toplanıp kadın-erkek eşitliğinden konuşmaları komik oluyor ama...

8 Mart'ın ne olduğunu, nereden icap ettiğini unutmamak, anımsatmak bence güzel sözden sayılır:

1857'de New York'ta grev yapan 40 bin dokuma işçisine polisin saldırdığı, işçilerin fabrikaya kilitlendiği ve çıkan yangında çoğu kadın 129 işçinin öldüğü gündür 8 Mart. 2. Enternasyonal'e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda bu kadın işçiler için anma günü (kutlama vesilesi değil) ilan edilen gündür 8 Mart.

İmalathanelerde, tekstil atölyelerinde, ev işlerinde çalışan kadınlar; kötü koşullarda çalışmaya hayır diyen, greve giden kadınlar; şiddete ve ayrımcılığa uğrayıp bunun değişmesini talep eden kadınlar; oy hakkı isteyen kadınlar... Ekonomik, sosyal, siyasi alanda hak iddia eden kadınlar.

Sadece kadın olarak doğmuş olmak bunların yanında pek birşey ifade etmiyor sanırım. Anneler Günü, Sevgililer Günü gibi şeyler değil sözkonusu olan.

biz harbiye'de ayni sorunu nerdeyse her hafta yasiyoruz.

her aradigimizda da ya 'harbiye tarafinda genel calisma var' ya da 'sinyallerde bir sorun yok, bilgisayarinizda sorun olabilir' seklinde cevaplar aldik.

daha once ttnet de kullanmistik, onda da sorunlar olabiliyordu. ama bunlar gibi rezil, sorumsuz degildi, en yakin zamanda ttnet'e geri donucez.

ankara bahçelievlerde durum nerdeyse 1 aydır öyle. geçen hafta ttnet bağlattım dayanamayıp.. hayatı yalan o türksat.ın teknik servislerinin. 2 gün sürekli interneti kestikleri bile oldu.

müşteri hizmetlerine sövdüğüm kadar hayatımda hiç kimseye sövmemişimdir.
1. dereceden tüm akrabalarıyla helalleşmem gerek.

Uzun uğraşlar sonucunda, sorunumuz çözüldü arkadaşlar. Kablo üzerinden gelen hızı mı ne düşürdüler. Çok yüksekmiş. Bir kaç kez bina girişindeki kutuya gidip, ayarladılar. Şu an sorun yok. Cevap yazan herkese teşekkür ederim.

sağlık ocaklarında yaptırabiliyorsun tetanoz aşısı. evet yaptırmalısın. dikişlik bi durum değilse pek iz kalmaz, kalsa da bitek sen görürsün merak etme.

Öncelikle geçmiş olsun, başlığa katılma sebebim geçmiş olsun dileklerimi iletmek ve kaval kemiğimi çok sevmem. Çok seviyorum böyle düz falan... Bu arada çok hassas bi yer orası, kıyamam, tabii eğer muay thai yapmıyorsanız hassastır.

Deldi mi kesti mi nasıl metaldi eski mi yeni mi?
Bence metal sizi kıllandırıyorsa bir tetanoz aşısı oluverin, tabii o arada doktorlara da danışma şansınız olur.

Ama ne kadar derinlikte vurdunuz ne kadar kanadı, o kemiğin üstünde pek et yok da.

Kıyamam
(imza: Kaval Kemiklerini Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı, Kamil Kavaloğlu)

Acınız için geçmiş olsun, inşallah şimdi baya bi geçmiştir, zamanla geçer gider. Önemli olan kemik hasar almasın. Biraz kan akması da sağlık için iyidir aslında.

Bi de bence o nazar, nazar duası okuyun. Allah'ın izni olmadıkça kimseye nazar değmez.

Ek: Çaktırmıyorum ama çok üzüldüm, sanki kaval kemiğimi bi yere çarpmış gibi. Bence insanların canı yanmasın, evet evet...

evde falan bir şeyse ve paslı değilse umursamayın ben bir yerlerimi günde ortalama 3/5 arası çarpıyorum kanatıyorum morartıyorum falan. bir şey olmaz. iz de derin değilse kalmaz. tetanoz aşısı olup da bir hafta kolunu kaldıramamaya değmez.

Hala canım yanıyor. Zonkluyor ve sızlıyor. Uyuyamadım. Uyumak istiyorum aslında. Bu gece uyumamam lazım diyen bir arkadaşa cevap yazdım. Sanırım uyudu. Bir ağrı kesici daha alsam, belki uyurum. Aşı konusunda sürekli fikir değiştiriyorum. Karar veremedim.

aşı kesinlikle ol. bacağını çarptığın için de değil sadece, gülün dikeninden bile tetanoz bulaşabiliyor. pek çok inşaat ya da fabrika ortamlarında dahi işe almadan evvel personele tetanoz aşısı yaparlar. koruyucu bişiy sonuçta ve yanlış bilmiyorsam etkisi 5 sene süre ile geçerlidir.

ücretsiz ve koruyucu bir aşıyı vurunmaktan ne gibi bir sakınca görebilirsin sonuçta? binde 1 bile mikrop kapma ihtimalin varsa ol hemen derim.

Cevap yazan herkese, çok teşekkür ederim. Arkadaşlar tetanos aşısı yaptırdım. Bir ay sonra, bir doz aşı daha yapılacak ve bu iki doz 3 yıl koruyacak dendi. !0 yıl koruma için, 5 doz aşı uygulanması gerekiyormuş. Aşı biraz yaktı, şimdi de kolum acıyor, biraz da ağırlaştı. Neyse, korkmaktan iyidir. Anconia aslında dikiş atmak istediler ama, bir kaç strip ile iki tarafı yaklaştırıp, aradaki mesafeyi sıfırladılar. Biraz iz kalacak sanırım. Hevipeyra, deri bütünlüğü bozulunca bu ihtimal hep var, biliyorum. Hatırlatmana sevindim. Karar almamda son nokta, yazdıkların oldu. Diğer arkadaşlar da etkiliydi de, gülün dikeni demen beni bitirdi. Öyle bir olay hatırladım. Gidip aşımı oldum.

gargara yap tantum verde falan ile uyuşturur ağzını, hem daha kolay iğleşmesini sağlar.

dil ve damak oyle nesneleri 10 gun icerisinde kendiliginden atar. hic meraklanmayin 10 gune kalmaz farkina bile varmadan kaybolup gidecektir. ayni sey cekirdek yiyenler icin de gecerlidir. cekirdek kabuklari damaga saplandiginda da cok kisa surede vucut onu atar.

ya bosver napcaksin aciyi azaltip. sabaha gecmis olcak bak gor.

piraldyne iyi gelir bir ihtimal. aftlar için gerçi ama eczacıya anlatın durumu, uygun ilacı verir. 1-2 günde pişer gider o yara.

ahşap tutkalları geliyor aklıma, işe yarar mı bilmem.

Yakınlarında Marangoz Varsa Onlara Sorsan Daha İyi Onlar Ne Yapılcağını İyi Bilir Oraya Uygun Birça Bulabilirsin

anladığım kadarıyla dilin girdiği oyuğu güzel yapmışsınız =)) tamamiyle haşat olduysa duruma göre ek parça eklenebilir üzerine tabi kapının açılıp kapanmasını engellemesi lazım bunun doğal olarak. yok sadece yontulduysa önce zımparalayıp ardından belki vernik belki ahşap boyası ile üzerinden geçilerek perfecto sonuçlar elde edilebilir.