hamile iken regl olmak mümkündür ama dediğiniz şartlarda hamilelik ihtimali gayet düşük gözüküyor.

Hamile iken, tam regl kanaması gibi olmasa da, kanama görülebilir. Emin olmak için, kan testi yaptırın. Sağlık ocaklarında bile, ücretsiz HCG bakıyorlar.

Gizli şeker olabilir.

doktora gidin muhakkak. özellikle yemek sonrası ise çok yememeye dikkat etsin. ama doktora gidin, ikna edin, annesini ikna edin, yine de götürün. hiç bir sorun çıkmazsa mutsuz olabilir, ya da kafası bir şeye takıktır.

(bkz: narkolepsi)

bana da uyku apnesi olabilir gibi geldi. burnu genelde tıkalıysa bir kbb'ciye görünsün, septoplasti ya da konkalara müdahale gerekebilir, ya da en azından eczanelerde satılan burnu açık tutan bantlardan kullanır.

@kurukafa
narkoleptikler boş vakitlerinde uyuyakalmaz, her an uyuyabilir. tetikleyici nedenleri olabilir gülmek, korkmak vd
rutiiin'in anlattığı durumun narkolepsi olduğunu sanmam.

"Ben ona mutfaktan söylenirken" demişsiniz. "Karı dırdırdırı"ndan kaçış sendromu olabilir mi?

"evlenmeden önce de böyleymiş soruşturdum" demişsiniz. Ne kadardır böyleymiş? Çocukken? Orta lise civarı? Bir işte çalıştığından beridir?

atatürkiye haklı gibi geldi bana. Gizli şeker olabilir. Ama belki de işi, şehir yaşamı eziyor onu.

Not: Soldaki kutucuklar iyi cevaplar içindir. ataturkiye ve kediebesi cevapları güzel. :)

(bkz: laktoz duyarlılığı) + gece horlama + bıkkınlık = uyuklama

ama tersi de doğrudur diyemeyiz (uyuklama = .. .. ..)
siz gene de laktoz testi yaptırın.

Önce nörolojiye gitsin. Onlar yönlendirir. Geçmiş olsun.

isyerinde bilgisayar karsisinda bi' elim farede bi' elim klavyede aninda uykuya dalabiliyordum; 8 saatlik sozde saglam bir uykudan sonra. aksamlari da cok cabuk uykum geliyordu; tv karsisinda, kitap okurken hemen uykuya dalabiliyordum.

ayrica uyurken tabiri caizse kukruyordum -anahtar kelime- :-) uyku testi yaptirdim; saglam bir uyku apnesi cikti; tedavi oldum -cpap cihazi kullaniyorum- ve artik problemlerimden kurtuldum; ustune kukremiyorum da :-)

çözümü bulunca (ya da buradaki tavsiyelerin işe yaramadığı aşamaları geçtikçe) buraya not düşeceksiniz değil mi?

haremden kasıt sadece kadınlar mı yoksa böyle hamamlı havuzlu falan mekan da dahil mi? isteğe bağlı değişir işte sorun burada. taylanddan çekik gözlü getirtsem yeter derseniz maliyet düşer. ama millet, ırk farkı fiyatı yükseltir...

bir de modern ne demek tabi. böyle her yerde kameralar falan mı olacak? hd kayıt var, imax experience var... bunlar önemli.

her milletten hatun olcak içerde. evet, hamam havuz mekan dahil. 20 milyon doları geçer mi?

Geçmez.

Ama kriterler önemli tabi. 72 milletten olsa desek; iyi de bunun iyisi var kötüsü var? Havuzun büyüğü var küçüğü var.

Akla ister istemez Playboy Mansion geliyor.

arazi var zaten, mekanı yapmak sorun değil. yüklü bir miktar para da var. kadınları nerden bulcam, ilan falan mı versem?

maliyet analizi yapmak gerekirse; 3 milyon dolara türk hamamı olan, havuzu bahçesi vs olan bir mekan kurarsın. tabi yer seçimi çok önemli. tropikal bir adada, uzakdoğuda falan bu fiyata süper bir yer kurarsın. Gelelim içini doldurmaya. böyle bir mekan kurduktan sonra içini doldurmak çok zor olmasa gerek. dediğim gibi mekan seçimi çok önemli. hatunların içkisini yemeğini yiyip eğlenebileceği bir mekan kurarsan içi otomatik olarak dolar zaten. Buna 1 milyon dolar maliyet veriyorum reklam pr falan. 5 milyon dolara kurariz. Referasnlar için mail atabilirsin :P

yok yahu ne tropikal adası uzakdoğusu, ben mekanı memleketim sivasta kurmayı düşünüyorum

o zaman hatun maliyetini yüksek tutmak gerekir. rusya ve latin amerika ülkelerinden ithal edilebilir (feministlerin sesini duyar gibi oldum) ama bu soruya cevap bu şekilde gerçekçi olmak zorunda. kıbrısta onlarca night club var içinde beyaz rusyadan gelen bayanlarımız aylarca kalıyor. sende kur kontakları bas parayı. ya da riske girme tarikat ayağina yat doldur. Reklam verme

yarışma yapıyorum, birinci olan haremin sultanı olacak, diğerleri cariye olarak kalacak gibi bir format uydur, görüntüleri de sağlam bir internet sitesinden yayınla, harem bedavaya gelir, üstüne para bile kalır bence.
haremin yerinin akp hükümetini çok gereceğini sanmıyorum, ama sitenin yayını küçük bir adadan oluşan bir devletten yapması iyi olur.

Jirki, bu konuda sana net bir cevap verebilecek bir kişi, olsa olsa harem kurmuş biridir. Ekşi Duyuru sakinleri arasında bulunabileceğini pek düşünmüyorum. Elbette pek çok erkeğin düşlerini süslüyordur. Benim aklıma, Silvio Berlusconi geldi. Başkaları da vardır. Hugh Hefner' in haremini Paranormal söylemiş zaten. Araştırmalarını bu yönde devam ettirirsen sonuca daha çabuk ulaşırsın. Kolay gelsin. Her açıdan.

Cevaplardan hoşuna giden ve tatmin eden yok sanırım. Tik atmamışsın da.

haremi kendiniz için mi yoksa amme hizmeti içinmi kuruyorsunuz_?

hugh hafner var. playboyun patronu. onun hayat tarzı fikir verebilir.

hefner'ın bile başı son günlerde dertteymiş. greenaway'in sekiz buçuk kadın filmini izleyin, boşuna başınıza iş almayın. :)
ayrıca aileden kalma şatonuz olması lazım. ya da saray filan.

Tarih kitaplarına veya masal kitaplarına bak biraz. Harem olabilmesi için kriterler eksik. Haremi olanlar, onlara ömür boyu sahip oluyorlar. Haremdekilere maaş veya ücret ödenmiyor. Bir titrin olmalı. Senin yapmak istediğin, haremin tam karşılığı değil. Ona başka isim ver istersen. Adını bilemem de, Türk kafası ile başlarsın, bitince maliyeti ortaya çıkar nasılsa. Bu kadar az done ile, nasıl kesin hesap çıkar?
Sem de söylemiş, cevaplar açmadı mı? Sorunun karşılığı değil mi Jirki? Kimseye tik atmamışsın.

Playboy Mansion'ın yıllık gideri ortalama 3 milyon $ oluyormuş. Bir fikir verebilir belki.

Harem kurulacak olsa? ortada böyle bir para olsa?
bunu ekşi duyuruya mı gelip soruyorsun?.
Kimi kandırıyorsun sen?

1. Oturuma giriyorlar. Genel kültür ve genel yetenek sorularına cevap veriyorlar.
Genel kültürde Tarih(çoğunluğu İnkılap Tarihi), Coğrafya, Vatandaşlık ve son bir-iki soru da güncel olaylardan çıkıyor.
Genel yetenek ise; Matematik ve Türkçe(paragraf ağırlıklı) sorularından oluşuyor.

kanada'da 2 senedır unıv okumakta olan bır arkadasım var.
spesıfık sorularınız varsa ıletısıme gecmenızı saglayabılırım sanırım.

Ben kanada'da yaşıyorum. Beklentilerine bağlı tamamen orada mutlu olup olamayacağın daha spesifik sorular sorarsan cevaplamaya çalışırım. Ha üniversite soruyorsan ben Vancouver'da yaşıyorum oranın üniversiteleri de UBC (University of British Columbia) ve SFU (Simon Fraser University). İkisi de bayağı taşaklı üniversiteler.

Şirig son kararın mı? Önce Finlandiya, sonra sırası ile; Kuveyt, Kanada, Katar ve son olarak yine Kanada. Şirig İkizler burcu musun? Bir türlü karar veremedin de. Yanlış anlama, eleştirmek için söylemiyorum. Ben de İkizler burcuyum. Karar verene kadar, herkesin canına okuyorum. Hakkında hayırlısı neyse, o olsun diyorum.

aynen katılıyorum

blackasat bana msn adresini verebilirmisin seninle bu konuyu konuşmak istyorum

blackbasat vancouverin neresindensin?

[email protected]

(bkz: ikizler burcu erkeği)

Hangi açıdan? Neden sordunuz? Ona göre cevap verelim.

Evdeki 8 aylık, deli biliyorum.

çok fena kendimden biliyorum hiç bulaşma. iyidir kafadır esprilidir falan ama sevgili mevzusuna girince iş değişir. sıkılgan

(bkz: burç muhabbeti yapan kızın ağzına yabayla vurmak) var bi de.

kız olsam verirdim.

hangi yüzünü soruyosun?

hiç iyi bilmem ben yakın ilişkiler konusunda. arkadaş olarak birebir.

sağlık ocaklarında yaptırabiliyorsun tetanoz aşısı. evet yaptırmalısın. dikişlik bi durum değilse pek iz kalmaz, kalsa da bitek sen görürsün merak etme.

Öncelikle geçmiş olsun, başlığa katılma sebebim geçmiş olsun dileklerimi iletmek ve kaval kemiğimi çok sevmem. Çok seviyorum böyle düz falan... Bu arada çok hassas bi yer orası, kıyamam, tabii eğer muay thai yapmıyorsanız hassastır.

Deldi mi kesti mi nasıl metaldi eski mi yeni mi?
Bence metal sizi kıllandırıyorsa bir tetanoz aşısı oluverin, tabii o arada doktorlara da danışma şansınız olur.

Ama ne kadar derinlikte vurdunuz ne kadar kanadı, o kemiğin üstünde pek et yok da.

Kıyamam
(imza: Kaval Kemiklerini Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı, Kamil Kavaloğlu)

Acınız için geçmiş olsun, inşallah şimdi baya bi geçmiştir, zamanla geçer gider. Önemli olan kemik hasar almasın. Biraz kan akması da sağlık için iyidir aslında.

Bi de bence o nazar, nazar duası okuyun. Allah'ın izni olmadıkça kimseye nazar değmez.

Ek: Çaktırmıyorum ama çok üzüldüm, sanki kaval kemiğimi bi yere çarpmış gibi. Bence insanların canı yanmasın, evet evet...

evde falan bir şeyse ve paslı değilse umursamayın ben bir yerlerimi günde ortalama 3/5 arası çarpıyorum kanatıyorum morartıyorum falan. bir şey olmaz. iz de derin değilse kalmaz. tetanoz aşısı olup da bir hafta kolunu kaldıramamaya değmez.

Hala canım yanıyor. Zonkluyor ve sızlıyor. Uyuyamadım. Uyumak istiyorum aslında. Bu gece uyumamam lazım diyen bir arkadaşa cevap yazdım. Sanırım uyudu. Bir ağrı kesici daha alsam, belki uyurum. Aşı konusunda sürekli fikir değiştiriyorum. Karar veremedim.

aşı kesinlikle ol. bacağını çarptığın için de değil sadece, gülün dikeninden bile tetanoz bulaşabiliyor. pek çok inşaat ya da fabrika ortamlarında dahi işe almadan evvel personele tetanoz aşısı yaparlar. koruyucu bişiy sonuçta ve yanlış bilmiyorsam etkisi 5 sene süre ile geçerlidir.

ücretsiz ve koruyucu bir aşıyı vurunmaktan ne gibi bir sakınca görebilirsin sonuçta? binde 1 bile mikrop kapma ihtimalin varsa ol hemen derim.

Cevap yazan herkese, çok teşekkür ederim. Arkadaşlar tetanos aşısı yaptırdım. Bir ay sonra, bir doz aşı daha yapılacak ve bu iki doz 3 yıl koruyacak dendi. !0 yıl koruma için, 5 doz aşı uygulanması gerekiyormuş. Aşı biraz yaktı, şimdi de kolum acıyor, biraz da ağırlaştı. Neyse, korkmaktan iyidir. Anconia aslında dikiş atmak istediler ama, bir kaç strip ile iki tarafı yaklaştırıp, aradaki mesafeyi sıfırladılar. Biraz iz kalacak sanırım. Hevipeyra, deri bütünlüğü bozulunca bu ihtimal hep var, biliyorum. Hatırlatmana sevindim. Karar almamda son nokta, yazdıkların oldu. Diğer arkadaşlar da etkiliydi de, gülün dikeni demen beni bitirdi. Öyle bir olay hatırladım. Gidip aşımı oldum.

halen bakmadiysaniz yazayim: erkekler kisa program 17'sinde 02:15'te, serbest program 19'unda 03:00'da baslayacak gozukuyor turkiye saati ile.

www.vancouver2010.com

18 Şubat 2010 - 05 : 00 pm

Serbest program.

Bir küçük bilgi: Evgeni Plushenko, kısa program sonrasında ilk sıraya yerleşti. Serbest programı merakla bekliyorum. Çok çekişmeli geçecek. Benim favorim ve kazanmasını çok dilediğim Evgeni Plushenko' yu izlemek doyumsuz bir görsellik. Yukarıda serbest programın saati var. TRT-3 canlı yayınlıyor.Seyretmenizi öneririm.

Notorious brklp, bu yazdıklarım, duyurunu okuyanlar içindi.

uyarayim eski bir sarkidir

rush - the spirt of radio

son bir sene içinde üretilen şarkılar anlaşılmasın tabi :)

Infected Mushroom – Ballerium.
infected mushroom dışında,
The Dandy Warhols – Now you love me

reamoon-supergirl natalie imbruglia-torn lady gaga-bad romance kings of leon-use somebody çok şeşitli oldu ama...

radiohead - karma police (duyunca başka parça dinlettirmiyor meret)

travis - flowers in the window

ensiferum - smoking ruins

Pearl Jam-Black
Pink Floyd-Hey you
Empyrium-Lover's Grief

Sadece son 1-2 ayda aklıma gelenleri söylüyorum; halbuki çok çok fazla vardır çok dinlediğim şarkı ama;
Guns N Roses - Estranged
Skid Row - Youth Gone Wild
Skid Row - 18 And Life
Scorpions - No One Like You
Scorpions - Rock You Like A Hurricane
Scorpions - Send Me An Angel
Rolling Stones - You Can't Always Get What You Want
Judas Priest - Rocka Rolla

Biraz daha eskiye gidersek,
Terry Callier - Ordinary Joe :) Çok güzeldir.
Don Thomas - Come On Train
Blue Öyster Cult - Astronomy
Blue Öyster Cult - Don't Fear The Reaper

Boney M - Daddy Cool!
Patti Smith - Smells Like Teen Spirit (Nirvana cover)

Mavi Sakal - İki Yol
Bir sürü vardır da, bunları yazasım geldi, metal ağırlıklı.

Müzik güzel bi' şeydir ya.

Ana Gabriel - Historia De Un Amor
Ana Gabriel - Eres Todo En Me

Bu aralar niye bilmem, bu iki şarkıyı çok dinliyorum.

Her zaman hüzünlü anlarımda dinlediğim ve her şeyi arkamda bırakabileceğimi hissettiren ve garip bir şekilde bana iyi gelen bir şarkıyı da yazamadan geçemeyeceğim. Kendimi Sezen Cumhur Önal gibi hissettim bir an.

King Crimson - Epitaph

depeche mode-walking in my shoes
metallica-enter sandman
gary moore-walking by myself
the doors-people are strange
guns'n roses-don't cry en cok dinlediklerim

fahir atakoğlu- hayatın içinden
shadows in silence- enigma
tenderly- louis armstrong & ella fitzgerald

augustana - boston - slow seviyorsan -
alice in chains - sea of sorrow
eddie vedder - rise
Rise against - paper wings, prayer of the refugee
blind guardian - another holy war
johnny cash - hurt

(bkz: #18223052)

yaş kaç? ona göre doal çözümler onericem

cildi sıkılaştıran kremler tavsiye ederim minimuma indirio

yoğurt yiyin bol bol, su da için çok su için ve de yüzünüzü mümkün olduğunca az kozmetik malzemesiyle doldurun. bu kremler falan güzeldir belki, bilmiyorum doğrusu denedim ama pek bir şey anlamış değilim. benim tanıdığım birçok yaşını göstermeyen kırışığı az bayan, bunun doğal beslenmekle, yuzunu sabun ve sudan başka bir şeyle temizlememekle, bol yoğurt yemekle mümkün olduğunu söylerlerdi...

rahmetli babaannem susadıkça ayran içerdi valla, kendisini 90 lı yaşlarında kaybettik ve yüzünde çok az miktarda kırışık vardı. çok daha genç gösterdi hep hayatı boyunca.. kendisinin izini takip ediyorum, yüzümü yıkadıktan sonra havluyla deli gibi çekiştirmiyorum, böyle hafifçe bastırıp nemli nemli bırakıyorum. hep öyle yapardı rahmetli:))

gözalti icin bugday yagi kullanabilirsin, ben o kdr krem kullandim en etkilisi bugday yagi cikti, yüzünü canlandirmak icin boş bir sprey şişesinin icine soda ve biraz portakal yagi damlat ve günde iki kere yüzüne sık. sivilce varsa sivilcelerin üzerine direkt portakal yagi uygula, ertesi gün kücüldügünü goruceksin. onun dişinda lavanta ve aynısefa yaglarini yüzüne sürüp 15 dk bekle sonra sebamed sabunla veya kullandigin temizleme jeliyle yıka durula. mucize yaratmior ama dedigim gibi kremden fayda gormedim ben bunlardan gordugum kadar.

Göz çevrende kırışıklık olmasın istiyorsan, 24 yaşındasın, geç kalmadın diyelim ve yaz-kış güneş gözlüğü kullanmanı önereyim. Çantandan hiç çıkarma. En çok göz çevresi kırışıklığı, gözleri kısarak oluşturulur genç yaşlarda. Gözlerle ilgili her türlü sorun giderilmelidir. Kısma hareketi olmasın. Güneşin zararlı etkilerinden yüzün tümünü, aslında tüm vücudumuzu korumalıyız. Güneş ışınlarının yaşlandırıcı etkisi çok fazla. Gereksiz mimiklerden kaçınmak da önemli. Uyurken de göz bandı tak Yüzün yastıkta, şekilden şekile girmesin. Mart Ay' ında ciltte lekeler oluşur, buna da dikkat et. Cildi nemli tutmak, bol su içmek ve düzgün beslenmek(vitamin eksikliği olmasın) önemli. Aşırı makyaj da zararlı. Cildini, temiz ve nemli tutmaya dikkat et. Uykunu al. Kaliteli ürünler kullan. Sabahları aç karnına oda sıcaklığında bir bardak su içip; ardından kabukları ile, bir elma ye. Her gün yaparsan, bu sana çok iyi gelecek.

ahşap tutkalları geliyor aklıma, işe yarar mı bilmem.

Yakınlarında Marangoz Varsa Onlara Sorsan Daha İyi Onlar Ne Yapılcağını İyi Bilir Oraya Uygun Birça Bulabilirsin

anladığım kadarıyla dilin girdiği oyuğu güzel yapmışsınız =)) tamamiyle haşat olduysa duruma göre ek parça eklenebilir üzerine tabi kapının açılıp kapanmasını engellemesi lazım bunun doğal olarak. yok sadece yontulduysa önce zımparalayıp ardından belki vernik belki ahşap boyası ile üzerinden geçilerek perfecto sonuçlar elde edilebilir.

parca kopmadiysa azicik bi tutkal surdukten sonra camcilardan veya nalburlardan isteyebileceginiz cam çivisi cakabilirsiniz. yalnız dikkat edin, cekici umarsizca savurmayin. ufak ufak sokun çiviyi. sonra da civinin basinin oldugu yere kapinin rengine gore bi sey surun de belli olmasin.

aslında adı dilimin ucunda ama bir türlü gelmiyor. bu tip ahşap üzerinde küçük ve orta çaplı hasarları gidermek için repair kit'ler satılıyor. türkiye'de de mevcut. bir kaç ay önce astoria'da stand kurmuşlardı hatta ve detaylı olarak incelemiştim ürünlerini, neredeyse yenisi gibi onarabiliyorsun, inanılmaz ürünleri var ama adını bir türlü hatırlayamıyorum.

marangoza onarttırmakta bir çözüm elbette ama evde kendiniz de yapabilirsiniz.

wood repair pen diye bir aratın isterseniz..
www.carpentersofyork.com

formika tutkalı ile birleştirin parçalar tamsa. değil se kalıp gibi dökebilirsiniz tutkalı donunca plastik gibi olur tutar her şeyi

Hepinize çok teşekkür ederim arkadaşlar. Bu bilgiler ışığında, kapıyı kendimiz onarmaya karar verdik. Sonucu buraya yazacağım.

Diabet hastalığı ile ilgili olabilir. Kandaki şeker seviyeniz her yükseldiğinde, vücudunuza hasar veriyor. Bu harabiyeti en belirgin olarak fark edebileceğiniz yerlerden birisi(çok dikkat etmeniz gerekiyor aslında) ayaklarınız. Ayaklarda çok fazla sinir ucu var. Şekerinizin her yükselişinde, bu sinir uçları zarar görüyor. Önce yanma hissi, sonrasında donma hissi ve onun da sonu nöropatiye kadar gidiyor. Hiç bir şey hissetmez oluyorsunuz ayaklarınızdan. Bir şey batsa anlamıyorsunuz. Yansa veya donsa haberiniz olmuyor. Ayaklarınızdaki yaralar zor iyileşecek veya hiç iyi olmayacak. Dolaşımınız da bozulmuştur. Aslında diabet bir damar hastalığıdır ve çok sinsi ilerler. Benim size naçizane önerim, üzücü durumlar yaşamak istemiyorsanız, diabeti çok ciddiye alın ve bilgi sahibi olun. Kronik bir hastalıktan söz ediyoruz. Ölene kadar sizinle. Geçmeyecek. İçinizi karartmak istemedim. Sanırım şekeriniz kontrol altında değil ve diyet yapmıyorsunuz. Yürüyüş gibi hafif bir spor da.

Eğer isterseniz, merak ettikleriniz varsa, seve seve yardımcı olurum.

Tesekkur ederim, sagolun.

hacı bütçen nedir? (Bende seninle aynı durumdayım. evli olmak dışında)

Ben şu blogtaki şeyi çok beğendim. Basit bir çerçeve. Bir de çarçur edilebilecek bir kitaba bakar

mervedeyiz.blogspot.com

Kibritsuyu, sevgi ile verilen her hediye güzeldir. Tek bir kırmızı gül ve öpücüklerle, boynuna dolayacağın ipek bir fular geldi aklıma. Ufak jestlerden mutlu olan bir eşe sahip olduğun için de, çok şanslısın. Birlikte yaşlanmanız dileği ile.

tarzı nedır? ıpucu verınız bıkac konuda.

charles & keith de sıkı indirim var, şık bir ayakkabı ya da çantaya kimse hayır demez ;) ya da body shop ta %50 indirim var, koca setler 30-40 lira ;)

liseli delikanlı bu saatte internette takıldığına göre senin ders çalışma performansın sıfır.

össden bir hafta önce kızı terk et, böylesi büyük bir sürprizle hayatına renk kat

*fantezi yapın demedim ki.

*da vinci uykusu uyuyorum ben 2.5 saat yetiyor.

maymun olma kız için; ona, onu çok sevdiğini ve kaybetmek istemediğini ne kadar belli edersen o kadar soğur senden. bu gidişle birkaç aya terk edileceksin/aldatılacaksın benden söylemesi. bi anda olmamak kaydıyla yavaş yavaş "olmasan da olur" mesajını verirsen kıza; eğer seviyorsa değerini anlar, eğer sevmiyorsa zaten sevmiyordur ilişkiniz biraz daha erken biter. kesinlikle bahsettiğim şeyi yapmanın bütün nörönlarına aykırı geldiğinin farkındayım, büyük ihtimalle yapmayacaksın zaten ama birkaç vakit sonra kötü şeyler olduğunda "acaba dinlese miydim" diyebilirsin.

seçim senin.

he illa farklılık yaratmak istiyorsan dahi anlamındaki deleri ayrı yazabilirsin.

Yavrım,

Ben 26 yaşına gelip okunacak tüm okulları çoktan bitirmiş bir ablan olarak deyim:

Bu sene dedikleri gibi hayatının en önemli senesi, o yüzden ne yaparsan yap kimsenin seni bu yıl hiç bir anlamda rahatsız etmesine izin verme. Belli ki bu bacımız da sıkılmış ÖSS stresinden, hayatına biraz romans ve hareket katma görevini de sana yüklemeye çalışıyor. Fakat bu inanılmaz bencilce bir davranış, bunu ona açık açık anlat. Şimdi birbirinize anlayış gösterip omuz vermenizin vaktidir, birbirinizi aşağı çekmenizin değil.

Ama da vinci uykusu da neymiş, bi mandalina ye de vakitlice uyu evladım. Hadi bakiim.

sen onu bırak öss denen şu boka hazırlan sonra üni de her gün bir tane bulursun bafilersin salarsın. seviyom ayağınnı bırak senin evlenmen en erken 26 yaş sen o zamana kadar bu kızla ayrılmadan yapabilecekmisin imkanı yok eee gel sen biraz gerçekçi ol bu hayat böyle yani sen takıl kafana göre yorma zihni bu kadar. allah sana cillop gibi manitalar yemek nasip etsin gençliğini doya doya yaşa.
ışık seninle olsun

17 yaşının sonlarında olan er kişi Turkishjohndoe, ÖSS hazırlığına ağırlık ver. Dahi anlamındaki -de ayrımına da dikkat et ve pek çok şeye. 17 yaşının sonlarında, Da Vinci uykusunu bilebilmen ve başarabilmen harika. Tebrik ederim. ÖSS de kız-erkek ilişkileri konusunda pek soru çıkmaz. Bu konuya ağırlık vermen dahi beynini dağıtabilir. Sen sıradan ÖSS sorularına odaklan bence. Hadi kolay gelsin sana.

Ne kadar kızsan da tıpış tıpış eve gidip giyineceksin. Kızmak ancak sana vakit kaybettirir.

Bu adil değil belki ama hayatın adil olduğunu kim söyledi ki?

izin al gz dolas kıyafetını degistir gel.

kot pantolonla sunum yapıcam diye diretsem?
o da önce haber verseydi. son gün mü haber verilir böyle şeyler, üstelik pazar günü yahu.
resmen yoga'ya falan başlayacağım.

Bence hiç direnme, vakit kaybediyorsun. Git evine güzel güzel giyin, makyaj filan yap. Stresin de azalır hem.

araştırmalar gösteriyor ki patrona karsı direnişlerin %5 başarı oranı varmış ki bunlar da genelde hastalık izni/sevk durumları, doğum izni, nadiren zam talepleri, ve ihbar süresini doldurmadan işten ayrılma durumları imiş. senın de gordugun gibi bunların içinde kıyafetle alakalı bi durum yok.

e ama patron ofiste yok ki, muhtemelen evinde fosur fosur uyuyordur. izin almadan eve gitsem de problem olur şimdi. o da canımı sıkıyor.

ofisten bi kac kisiye haber ver git sonra da, sorarsa analtırsın durumu.

11-12 gibi çıkayım bari paşa paşa. sonra da 2-3 saat dönmiyim. ya sorması ayıptır böyle şeyler herkesin başına geliyor mudur? sadece bana mı özel son anda toplantı akşam saati, pazar günü emaillara bakmak zorunda olma durumları, hastalık izni bile alamama vs?
ben iş aramalıyım belki de bunların hepsi işarettir.

yanlış anlamayın, ben sizin tarafınızdayım ama, patron olarak da akşama bir sunum koyamayacaksa adam, kendini atsın pencereden aşağı yaa :) ha mesela hazırlanması imkansız bir sunumdur akşama kadar, haklısınız, ama sunumu yapmak problem olmayacaksa sizin için, kıyafet de olmamalıydı bence. şimdi adam, bu kız converse giyer, bol kot giyer, kıyafet sorun olur, en iyisi sunumu 1 hafta sonra yapalım, hem alışverişini yapar vsvs gibi düşünür mü sizce.

bunları gözönüne alın, sinirinizi yatıştırıp bir daha düşünün ne yapacaksınız. ama başka işlerde de sunum kıyafetlerine ihtiyacınız olacak, alışverişe başlayın, bana geçen yaz ki stajımda depolattılar bol bol sağolsunlar.

ya defalarca müşteriye gittim sunum yaptım, evde bir ton kıyafetim var, sadece ofise serbest geliyoruz. ben de istisna olmayacak şekilde iş kıyafetleriyle dolaşma gereği duymuyorum. ama bu işlerin bir yöntemi yok mudur, en azından birkaç gün önceden haber verilmez mi? ona göre hazır gelebilirdim. ve hafta sonu kim iş maillarına bakar ki?

bugün öyle veya böyle geçecek, o sunum kıyafetli veya çıplak yapılacak. patron aferin diyecek veya kızacak. sonuçta ölmeyeceksiniz. hayatınızda çok dramatik bir değişiklik olmayacak. sinirlenmenize gerek yok. kendinizi rahatlatın. gece saat 11'i düşünün evinizde rahat rahat uzanıyor olacaksınız.

Ben de çalışan bir kadınım. Biz de rahat kıyafetler giyebiliyoruz. Zaman zaman toplantılar ve bazı görüşmeler için, daha farklı giyinmem gerekebiliyor. Eve gidip gelmektense, iş yerinde kıyafet bulunduruyorum. Mevsimine göre, her aksesuarı ile. Hem de bir kaç tane. Kerbela gibi bir yerde olduğumuzdan, bazı özel şeyler de. Bunun için küçük bir oda oluşturuldu kadınlar için. Toplantı için kıyafet gerekmeyenler bile, bazen zorunluluktan kıyafetini değiştirmek isteyebilir. Böyle bir oda oluşturun bence. Oldukça rahat edersiniz. Benden söylemesi .

tikler/rep ler nerde ?

ayrıl ya yemişim o işi boşver. iş yerinde bu kadar triplere girebildiğine göre sana hava hoş başarılısın iş bulursun hemen . bu arada iş yerinde elbise değişim olayına falan girmeyin temizlikçiler kamera falan koyar tüm yurt tüm detayları görür.

(sen bu yazıları okuduğunda muhtemelen üstünü değiştirmiş takmış takıştırmış bir durumda olmuşsundur.)

Seyduna6687 bu tehlike her yerde var artık. İnsanlarda akıl ne için bulunuyor? Ne işe yarıyor? Biraz düşünmenin kimseye zararı olmaz.

sende haklısın ama bende haklıyım culy.
şerefsiz mi yok o tehlike herbiryerde varbayanlar tikkat etsin

Sağol Seyduna. Ben ediyorum. Bu önemli bir konu. Neler de oluyor, dikkat edilmeli.

yok değiştirmedim, patronu aradım önceden arayıp bilgilendirmediniz şimdi ya sunum yapmiyim ya da bu şekilde sunayım dedim, tamam böyle kalabilirsin dedi. ha ofise geldiğinde bir laf edecektir eminim ama eve gitmemekle iyi ettim. çok sinirlendim ama sabah, yani böyle şeyler 1 gün önce söylenemez mi? doğru düzgün dolap oda vs olsa ben de eşya bırakayım bundan sonra.

hadi gözün aydın kıristin işin halolmuş.
bu arada gurban olduğum cenabı mevlam kameraya el sallamayı nasip etmesin :DD

tuvalette değiştirilir gerekirse ya, ama eşya koyacak dolap lazım doğru düzgün.

Uygun bir zaman Christine. Patronuna söyle bence. En azından bir dolabınız olsun, dediğin gibi.

abazanlık dönemleri ergenlikte tavan tapar korkacak bişey yok. olmasaydı şayet korkmalıydın.

o dönemde olur öyle evladım

gayet normal, becerebiliyorsan seviş, beceremıyorsan 31 e devam.

kamyonu deviriyor musun?

sen yine de her seye ragmen bi urologa gorun. varikosel falan bi seyler var.

günde üç kere fazla bir rakam bir hafta bu şekilde gitsen arada bir ağrı yapmasını normal karşılaman gerekir. o kadar sık yapma bu işi. çok genç bile olsan herşeyin bir sınırı var.

bir de sürekli olarak bokser giymekten kaçın. arada slip ya da fit dedikleri donlardan giy. aksi halde varikosel olabilirsin.

Kahvegibi bu konuyu açar mısın ?

(bkz: varikosel)

kendini spora ver

bir de benim hatirladigim asil slip varikosel yapiyordu.

aslanım benim be kamışa su yürümüş :))) normal koçum fazla sürttürmüşsün kıvılcım falan çıkartıp ortalığı yakmamışsın allahtan. kafana takma çavuşu tokatlamaya devam bir süre daha el değirmeni ile işleri hallet.

july14 seni neden ilgilendirki ön takımlar.
varikosel: testisteki damarların herhangi bir sebep olmaksızın (yani kendiliğinden de olabiliyor ve bu aralar çok moda) genişlemesi durumudur,
ki bu durumun sonuçları nelerdir:
performansı zerre etkilemez tabanca tek ve seri atışlarda randıman kaybına uğramaz yani,
ağrı sızı horozlanmama sorunu olmaz bunlar yaşanmaz
kısa vadede bir sorun arıza açmaz
tek sorun şudur müdahale edilmezse uzun vadede kısır olunur.
müdahale nasıl olur: kasıkların biraz yukarısından beyle şiş gibin şeyleri daldırıp yaparlar. yani sana fazladan 2 delik açarlar. ürologlar bunun tespitini elle yoklayarak bile anlayabilirler.

not:kahvegibi nin bahsettiği bahsırlar likralı olanlardır hani malzemeyi sıkıştıranlar varya onları kastediyor galiba bununla ilgili bir yazı gazetede çıkmıştı ama tıbbi yönü hakkında bir şey duymadım. bide silip yapmaz kardeşim bende bahsır kullanıyom nedense.

Bu açıklamayı yapmaya mecbur hissetmedim kendimi Seyduna6687. Merakını gidermek için söylüyorum. Öğrenmenin sonu yok diye düşündüğümden ve bir gün bir yerde, bir şekilde, bir erkek çocuğa sahip olduğumdan/olacağımdan dolayı ilgilendim.
Bu kadar zor mu, biraz kapsamlı düşünmek? Sana da bir iki seçenek bıraktım. Düşünürsen, bulursun.

culy umarım bir gün anne olduğunda sağlıklı ve hayırlı çocukların olur.
şunuda söylemeden edemeyeceğim çocuklarını bu siteye bakarak tedavi etme çünkü o zaman kocan zaten bu durumda sana yardımcı olacaktır. en güzeli ürologa gitmektir ki bu ayrı bir konu. seçeneklerden pek bir şey anlamadım aslında algılamamda iyidir.

Seyduna güzel dileklerin için teşekkür ederim. Öğrenmeyi seviyorum. Traktor gibi biliyordum ben de. Kahvegibi' nin cevabı ilgimi çekti, o yüzden sordum. Tıbbi konular daima ilgimi çeker. Bir rahatsızlık durumunda, teşhisi doğrulatmadan( ciddi rahatsızlıklarda) tedaviye başlanmamasını düşünen biriyim.
Seçeneklerden birini daha söyleyeyim o zaman, algısı açık arkadaşım. Bunu da benimle ilgili diye düşünme lütfen. Varikoselin sonuçları, karşı tarafı da ilgilendirir diyelim mi? Eğer ciddi bir durum varsa er kişide, beraberlik de ciddi ise.

culy seçenek olayı ile beni algıda kendime olan güvenimi yerin dibine soktun. çokmu iyiyim neyim anlamadım ki o kısım hiç aklıma gelmedi. kusura bakma

Selamlar

Şimdi bu durumu biraz şey gibi düşünmeni istiyorum, bir bebek anne karnında cigerlerini hiç kullanmaz, dogup ilk nefesini alınca cigerleri açılır ve avazının çıktıgı kadar aglar.

Sen de çocukluktan, erkeklige geçerken, hiç kullanmadıgın bazı organların ilk defa kullanılıyor. (Penisinden bahsetmiyorum).

Bu hormonlar sende ilk defa salgılanıyor, bazı dönemler çok, bazı dönemler az olabilir bu.
Bu hormonlar, sen az ve ilişkiye gir diye degil, bedenin erkek bedeni olsun, tüylen, boynun kalınlaşşın, boyun uzasın, kasların belirginleşşin diye salgılanıyor.
Uzun lafın kısası, normal birşey yaşıyorsun, kendini nasıl rahatlatmak istiyorsan öyle rahatlat, 17 yaşında varikosel olma şansın pek yok, merak etme, boyutları degiştigi için testislerin agrıyor olabilir.

kondom demek ? temizlik demek ?

kesinlikle bukkake den uzak durun demek.

pis kokulari onlemek icin lavman iyidir demek.

Hepatit virüsleri sıvı alış verişi ile bulaşabilir. Ve başka virüsler de. Korunmasız olmamak, bilinmeyenlere karşı dikkatli olmak, intim bölgenin temizliği(kadınların pek çok yanlışı var bu konuda)ve aslında bence tek eşlilik. Her iki cins ve hatta 3. cinsler için de...

(bkz: 2 girls 1 cup)

a2m olmasın demek.

rimming ne demek? ass to mouth kendi kendini anlatmıyor mu? anlatmıyorsa, lan ciddiye alıp wiki linki bile veriyorum bak en.wikipedia.org

"doğru kişiyle seks yapmak" demek

tanımadığın hatun kişilerin verdiklerini yememek içmemek :D

hijyen nedirr?? hijyen kendi yemediğini başkasına yedirme demektir...

peynır gibi kokan am istemıyoruz demek, mantar kapmıs, akıntısı olan hatunlar olmasın demek. ya da tersi tassak kokusu nalet biseydır. yagmur ormanları gibi pubik bolge kılları fln fln.

Bu konuda çok eksiğiniz var anlaşılan. Bebek bakımı ile ilgili kitaplar alın, okuyun. Bebeğinizin beslenme ve uyku düzenini iki ayı bitirdikten sonra oturtabilirsiniz. Gece beslenmelerini akşam ve sabah saatlerine çekerek. Azaltarak. Bir anda değil. Sorduklarınız kısaca cevaplanacak sorular değil. Bebeğiniz, analı babalı büyüsün. Sağlık ve mutlulukla.

dövelim ? gerçekten ? adam olur ?

yatağa bağlatıp ayağına tuz basın bir keçi getirip yalatın.

başka ne yapabilirim adam olması için?

kendi kafasina göre hareket ediyorsa istedigin kadar konus fayda etmez.

1) ya takinacaginiz tavirla duzelecek (sabir cok onemli!)
2) ya kendisini duvara carpmis gibi yapacak bir olya sokacaksiniz, yani hic beklemedigi bi sey olacak, cok sasiracak, ulan ne dusunduk ne oldu diyecek. dumura ugrayacak harbiden de.
3) ya da gercekten de ciddi ciddi dovecen, kulaga kotu geliyor ama gercekten de bazilari icin en hizli ve kesin cozum, bildigin istiyor adam yani.

baska demissin:
insani, olduktan sonra degistirmek zor bence. acigini yakalamak lazim uzerine gitmek lazim, ve tekrar diyorum: sabir. hamken pisip olmak gibin.

bence eşek sudan gelinceye kadar dövsem bile adam olmaz bu kuzenimin adı ibrahim biz ona kısaca uzaylı diyoruz bu yüzden

sorumluluk verin.

sevdiği insanlar önünde,eksik olduğu konularda küçümseyin.

başkasının kafasına göre mi hareket ettirmeye çalışacağız adamı, anlamadım ki?
meşe odunu var diyeceğim ama..

kendi haline bırakıp kendi kendine ögrenmesini beklemelisiniz sanırım. tabi olan bitenlere üzülünür, içiniz el vermez ama başka yapacak bişey yok. nasılsa bir gün akıllanacak.

arkasını kollayan, toparlayan biri olduğu sürece adam olması mümkün değil.

bir de neden adam etmeye çalısıyorsunuz ki; kendisi bu durumdan memnundur belki, böyle olmayı seviyordur, para, pul, iş, okul, sevgili gibi şeyler umurunda değildir ya da. o zaman adam olmasına da gerek yok.

Kendi kafasına göre değilde başkalarının kafasına göre hareket edince adam mı olunuyor?

(bkz: meşe odunu yoluyla karakter kazandırma sanatı)

bende de aynı sorun var omar diye bir kuzenim var genelde sitelere çok salak isimlerle üye oluyor mesela şıkıç. şimdi tersten okusan bunu çıkış oluyor. bize açıkladı bunu. çok salak bir isim oldugunu düşünüyorum. bizde ona şalgam burun diyoruz aramızda.

kuzeniniz birey olmuş, hemen girişip hizaya sokun!

Uğraşmayın. Her erkek, adam olmaz. Adam olacak bir hamuru varsa, olur zaten. Kendi haline bırakın. Yaşı çok gençse, ön lob devreye girmemiş olabilir. Biraz bekleyin. Erkeklerde biraz daha uzun sürüyor. Bazılarında ise, hayat boyu devreye girmiyor. Onları böyle kabul etmekten başka çaresi de olmuyor ne yazık ki.

ayrıca askere gitmediyse, askere göndersinler acilinden. belki adam olabilir.

Kablo Net üzerinden internet bağlanabiliyor. Gayet de uygun. Hızı da iyi bana göre. Pek çok seçeneği var. Sınırsız paket kullanıyorum. Kampanyaları da var. Şu an var mı, bilmiyorum.

a- henuz degil

b- kablo net, smile, quicknet fiber,

Vurursa gol olur tebrik ederim. Allah tamamına erdirsin ve de kavuştursun. Böyle hissetmen normal. Henüz bugün gitmiş. Elbette çok zor, özleyeceksin, burnunun direği bile sızlayacak. Katlanmaktan başka çaren yok. Kavuşacağın anı düşün, biraz iyi gelir. Şarkı dinle. Msn' de konuş. Telefon et, sesini duy. Asker olduğunu farz et, günlerini say. Her şey gönlünce olsun.

teşekkür ederim sevgili july14. eve gelirken bile ah şu ayrılığı yaşayacağıma bi araba çarpsa da kendime gelsem diye dua ediyordum nerdeyse. kavuşacağım anı düşünüyorum sadece başka yapıcak edicek bi şeyim yok, ama işte aşk öyle demiyor, insanın psikolojisini alt üst edip moralini bozuyor. uyku ilacı alsam uyusam iyi gelir mi ki? ... g*tü kaybettim resmen.

skype gayet yararli oluyor eger imkan var ise. En azindan depresyonu hafifletiyor.

Ben de tebrik ederim :)

benzer bir durum yaşıyorum ben de. 6 yılı aşkın süreli bir ilişkinin son 3 yılını farklı şehirlerde yaşıyoruz. 2-3 ayda bir bir kaç gün görüşme imkanımız var. alışıyor sanki insan. ben gün saymadım saysam bitmezdi sanki günler. yeni yeni saymaya başladım o da üç beş aya evleneceğiz o yüzden. normal bir ilişkide olması gereken bir çok şeyi yaşayamayacaksınız bir süre, bence bunu kabul et başta. beklentini buna göre ayarla. normal bir ilişki yaşamayı bekleme.

hacı daha yeni olduğu için böyle oluyor zaman geçsin biraz alışırsın ayrılık olayını düşünmemeye çalış bence.

bide nasıl teklif ettin merak ettim şimdi :)

voip vs. görüşmeler falan o şekilde yapılıyor zaten thefin :)
beklentilerim ona göre zaten ama yine de çok tuhaf oluyor insan inş. evlenicez biz de ama şu anda çok boktan bi duruma sokuyor insanı bu durum.
pposeidon; dediğin gibi uludağ da yemekte ettim teklifi lakin, öyle dışarıda vs. değil akşam yemeğinde restoran'da kimse yokken şef garsonu da ayarlayıp bi şekilde ettim teklifi. gittiği zaman öyle bi üzüldüm ki nerdeyse "ismail yk - isterim seni" dinlicektim, ama bi an silkelendim kendime geldim ve dinlemedim.

Pposeidon hala teklif etmedin mi? Darısı başına olsun diyeyim.

yok birader yaa daha teklif etmedim zamanı var daha beklemedeyim darısı herkesin başına july14 . vurursa gol olur kardeşim valla benimki bana evet demiş gibi sevindim allah mutlu huzurlu hep birlikte bir ömür geçirmenizi nasip etsin diyim :) (dedim...)

eyv. sağolasın hocam "allah bozmasın mutluluğu" da işte gittiği için pek bi hüzünlüyüm.

sünger+cif = mükemmel sonuç.

Ama hangi cif? Beyazı mı yeşili mi?

beyaz cifler var ya? o ele gelince kıtır kıtır eden. hah işte onunla temizle çok iyi oluyor.

Beyaz cif.Limon kokulu olanlar daha güzeldir.Hatta;

3.bp.blogspot.com

Teşekkürler derim.

Uzun süredir temizlenmediyse, koku da oluştuysa, nemli bir bezi karbonata batırıp silin. Temizledikten sonra elbette. Bütün kokuyu alacaktır. İçindeki bölmeleri ve raflarını da temizleyin, çıkarıp. Kolay gelsin.

sirke diye biliyorum ben.

içini kimyasalla temizlemeyiniz.
karbonat su en güzelidir..

Temizledim bitti bile. Rahat 2 saatimi aldı.

kendini nişanlı erkekarkadaş yerine koy bakim sonra git kızla konuş. niyeti ne ogren.

olmuşa ve ölmüşe çare yok derler. zaten sizi yargilamak da bize dusmez o ayri.
bu olay icin bu saatten sonra kendinizi suclamaniz da bir seyi degistirmez. nacizane gorusum, kendisinin kafasini karistirmamaniz ve en azindan bir sureligine uzak durmaniz. selamlar.

bence suçun yok ilk hamle hanım kızımızdan gelmiş, sanırım alkolün de etkisiyle. bence sen de çok takılma bu olaya, unut gitsin. nişanlılık evresindeki bi kızla bu tarz bi etkileşim de sağlıklı değil zaten.

@Ingrad, Daha neler, ne demek klozete gömerdim? Arkandan iş çevirecek kadınlara tahammül edemiyorsan bunun hesabını direkt ilişkin olan insana kesersin ya da güven duyabileceğin birileriyle birliktelik yaşarsın.

Bu adamın tek suçu efendi olması mı? Empati yapıyor fazlasıyla. Okuduğunuzu anladıysanız içten içe hoşlandığı kadının kendisini yönlendirmesiyle durum buralara kadar gelmiş. Bence daha fazla empati yapma, git açık açık söyle "Neden öptün beni, ne bu ilgi alaka? Daha dün gelinliğinden falan bahsediyordun sevgiline saygın yoksa birlikteliğine de mi saygın yok. Bir açıklama bekliyorum" diyerek sürüncemeden kurtarmalısın durumu. Bu şekilde bıraktığın takdirde karşındaki insanın işine gelecek, keyfine göre seni yönlendirmeye devam edecek. Senin hiçbir suçun olmadığını düşünüyorum ben kısaca, en fazla ne yapman gerektiğini kestirememişsindir o anda -Hoşlandığını, değer verdiğini de göz önüne alırsak-...

bence dillendir git kendisine sor yani. nişanlısını sevmiyorsa onunla evlenerek nişanlısına daha kötü bişe yapmış olur. eğer aklı karışıksa ya da senden hoşlanıyorsa evlenmesi doğru olmaz. bu durumun açıklığa kavuşması lazım. seni nişanlısını sevip sevmediğini test etmek amaçlı kullanmış da olabilir. kızla konuştuğun zaman bunu söyleyebilir sana, o an dumur olmaman için bu ihtimali de bil istedim. bence neden bunu yaptın die sor hiç deilse kendinden utanır çünkü burda senden çok o suçlu bana kalırsa.

Sadece sarhoşmuş ve öpmüş, altında fazla bir şey aramaya gerek yok bence. Suçluluk duygusu yaşaması gereken de siz değilsiniz zaten, nişanlı olan o, sizi öpen de o. Karşı koyamayışınız da gayet doğal. Nişanlısı da sizi değil, kızı klozete gömmek isteyecektir, en azından öyle olması gerek...

bence senin o kadının ağzına sıçman lazım. yani dolaylı yollardan.... kendini bok gibi hissetsin, hem seninle ilgili hem de nişanlısıyla ilgili. yapabiliyorsan, mümkün mertebe muhabbeti sıfıra indir. o akşamla ilgili hiç ama hiçbir şey sorma, onun yapmak istediğini önce sen yap: yaşanmamış gibi davran. bu onu çıldırtır. sana kafam karışıktı mavalı okuyacak da olsa sonunda, o eminim senin "neydi bu şimdi" demeni bekler. daha beklesin dursun. tamamen ilgisiz davran, yokmuş gibi, sümükmüş gibi davran. biraz acı ol. seviyor da olsan bunu yapabilirsin gibime geliyor. bunları söyleyen de bir kadın ve bana böyle yapılsa herhalde çıldırırdım her ne kadar kendi bok yemem olsa da neticede.

(delikanlıysan) kızın nişanlısına "o kız seni aldatıyor, bir dost" temalı bir mesaj at, belki bir genç yanlış yapmaktan kurtulur, sen de kıza kavuşursun.

bence kız bekarlığa veda etmiş bu öpücükle, seninle ilgili sayfayı kapatmıştır zaten.kurcalama unut.

Bence, sizin tabirinizle o hanım arkadaş alkol almasın hiç. Bünyesine ve çevresine çok zararlı. Nişanlısını ve kendisini o hanım arkadaş düşünsün. Siz de kendinizi düşünün, uzak durun. O hanım arkadaş alkol almaya ve siz de yanında olmaya devam ederseniz, her şekilde sizin başınız ağrıyacak. Aynı iş yerini paylaştığınızdan dolayı en azından.

Valla olan olmuş diyeceğim de, olan bir şey de yok ortada. Öpüşmüşsünüz sadece. Tabii bu hikayedeki kızın yaptığı büyük yanlışı örtmez. Senin o gece 2 seçenegin vardı:
1.si, olayı opüşmekle bırakıp, ertesi gun hiç olmamış gibi davranman.
2.si, öpüşmeyle başlayıp, koklaşmayla devam eden ve sabah yanında çıplak bir kadınla uyanıp; sonrasında da içine düştüğün durumun stresiyle, kelimelerin kifayetsiz kaldığı, çok fazla şey konuşup da aslında, hiç bir şey konuşmadıgınız muallak dialoglar çerçevesinde ilerleyen, bir muhabbete dahil olurdun. Bunun yanında, gece alkolün etkisiyle yaşadığınız yarım yamalak ilişki, senin bu hikayedeki kötü karakter gömleğini giymenle ve butun ihalenin sana kalmasıyla sonuçlanırdı. O kadın arkadaş da nişanlı olduğu için; olay açığa çıktığında baloda çılgınca eğlenmiş, prensle yapmadığını bırakmamış ama, sonrasında evdeki şöminenin başında ağlak ağlak Küçük Emrah masumiyetine bürünmüş halde, paspas yapan kül kedisi gibi, kendisinin masum Banu Alkan, senin ise, onu içkiyle sarhoş edip, bi güzel kayymışş Nuri Alço gibi görünmeni sağlardı. Halbuki o Yeşilçam filmlerinde bana göre suçlu, hep Banu Alkan' dı. Nuri Abimizi gaza getiren, ona kuyruk sallayan ama, bu arada başkasıyla sevgili olan hep Banu' dur. Senin kız da aynen öyle. Uzun lafın kısası, sen en iyi hareketi yapmışsın. Bu kızdan uzak durman bence en iyisi. Olay büyümeden kapanmış. Sana da, kurcalayıp pek yeşillendirmemeye bak derim. Ama bakarsın ilerde bu kız, nişanı filan atar, düğün dernek iptal olur. O zaman yardır derim kardeşim. Çünkü potansiyel var o kızda ama, sakın ciddi düşünme. Hadi iyi bakasın kendne:)

lan o kadardan bi şey olmaz yani olur da ucuz atlatmışsın demek istiyorum, mesajı al yeter sana. şimdi kendi ahlak yargılarına göre bi bok yemişsin sebepse elbette alkol ve iradesizlik. hayır bi kere gitmen de hata senin ya neyse.

bi şey olmamış işte sarılmış marılmış, elbette doğru değil zira sarılırken o memeler göğsünde "memeye has dokularıyla" ezildiler, kadının teninin kokusu burun deliklerinden *burun beyne bağlıymış ya- beynine gitti, belinden kavramak "yerim evliliğini de seni de yakarım bu şehri içerem bu zehri ne zehri be ne zehri şeker bu şeker" demek vardı bile dersin sen. demezsen de "derler" (fıkrasını hatırlayın)

hata yapmışsın, ileri gitmeden dersini almışsın.
kendi değer yargılarına göre de ileri gitmemişsin.
esas soruyu kaçırmışım: nasıl çıkacak aklından?
şimdi bir yerde iki kişi duramaz, fizik kanunlarına aykırı. başkasını sok, öbürü kendiliğinden çıkar.

imza:h.dümen

Arkadaşlar cevap yazıp fikrini söyleyen herkese çok teşekkür ediyorum. İnanın benim için çok değerli hepsi.
Bu olayı burda anlatmak / itiraf etmek bi nebze de olsa rahatlamamı sağladı. Sonuç olarak ondan birşey beklediğim yok, gidip onunla konuşmak gibi bir durumda söz konusu değil benim için. Yaptığım hıyarlığın verdiği vicdan azabı çok can sıkıyor sadece. Ne olursa olsun kontrolü kaybetmeyip engel olmalıydım ama olamadım işte...

Tekrar teşekkürler

Bu arada, @ ingrad, klozete gömülmek denenip onaylanmış bir şey mi? Vicdan azabına iyi geliyorsa erkek arkadaşına gerek yok ben kendim de girerim klozetin içine :)

ben değilim. çok sıkıcı. dışarı çıksan çıkamazsın. çocuk da değilim ki artık bayır aşağı poşetle kayıp keyfe geleyim.

Üşüyorum,Yolda yürürken mahallenin veletleri kartopu attılar ensemden aşağı indi,Ve hala üşüyorum

Her kış, kar yağmasını beklerim. Hep duyduğum da'' Sen fakirleri düşünmüyorsun '' olur. İyi de; kar yağmasa soğuk olmuyor mu? Kar yağması da gerek. Bu böyle yani. Üşüyenler de olacak. Donanlar da. Tabii çok üzücü hiç olmasa keşke. Onları da düşünüyorum elbette. Üzülüyorum da. Bu kar yağdığında sevinmeme engel olmadı hiç.

kar çok güzel ama senin semtinde güzeldir.üstyapısı kötü olan yerlerde sorun sadece soğuk değil.aynı zamanda yollar kapanıyor,ulaşım,üretim aksıyor.kepenkler açılamıyor vs..

neyse zorla cvp veriyormuşum gibi hissettim.kar'ı bende çok seviyorum keşke hiçbiri olmasada sürekli kar yağsa.

çok mutluyum, kar yağıyor diye mutlu olunca kimse bencil olmaz. biraz düşünün de konuşun. kar beni hep mutlu etmiştir. yine ediyor.

2-3 gun yagsin iyi oluyor, ben de ozledim. yilda birkac gun disarda lapa lapa kar yagarken iceride sicak icecek kari izlemek ayri bir keyif.

Karlar düşer
düşer düşer ağlamam
hep ismini
hep ismini anırırım

sevgili july kar bende de çok farklı etkiler uyandırıyor. bambaşka bir tadı var. fakirleri falan düşünün diyenlere: july mi yağdırıyor karı? dilese de dilemese de yağıp yağmamasının herhalde kimseyle alakası yok.

bu arada crusoe sevgilinden neden ayrı kaldın, belediyenin kar aracıyla alıp gelelim sen başka o başka şehirde mi hıyrola?

dün gece yine yağdı
e bende sözümü tuttum
img69.imageshack.us

Abuzittin çok teşekkür ederim . Çok harika . İnanamadım . Unutmamışsın . Bana çok güzel moral oldu . Çok sağol .

çarşamba kar var
heryeri kapatıp her yanı bembeyaz yapmadığı sürece bir boka yaramaz

gazli bezle sarip ayakkabiya carpmasini engelleyebilirsin. bende dort-bes yildir var, tembellikten ve got korkusundan ameliyat olmadim daha.

eğer çok ileri boyutta değilse bir manikürcüye de gidebilirsin, onlar belli bir yere kadar müdahale edip iyileştirebiliyolar...

kullanacağın en iyi şey baticon. günde 2-3 kere baticon dök oraya.

bende gazlı beze bepanthene sürüp baş parmağımı sarıyorum ama hiçbir işe yaramadı 2 gündür.. Manikürcü zor zira bizim nahiyede erkeğin gidebileceği manikürcü tarzı bi yer yok :)

öyle sadece baticon sürüp bekleyerek geçmez, sorunu ortadan kaldırmalısın. güzelinden bi tırnak makası alıp iyice dezenfekte ettikten sonra batan kısmı bulup yeniden batmayacak şekilde keser (burası bir miktar cerrahi müdahale sayılır), üstüne de yarayı temizleyip baticonlarsan 3-4 güne kendi kendine iyileşirsin. dikkat etmen gereken tek şey tırnağa yeni şeklini verirken sivri uçların tümünü yok edip o batan kısmı kavisli olacak şekilde kesmek ki üstüne bastığın zaman o henüz kapanmamış yaraya yeniden batmasın.

bepanten yarayı sulandırır. operasyon dışıdna verebileceğim tek tavsiye manikürcü. ya da sen yapabiliyorsan yap, ki bende de eskiden vardı batma, ama ileri boyuttaydı, yani öyle kolay değil orayı kendin yapman.

bu arada tabi ki batikon tek başına yetmez.

aynı şeyi ben de yaşadım ve şöyle kurtuldum. bir kova sıcak su alıyosun ayağını komple suyun içine sokuyosun. ayağın buruşana kadar bekleyebildiğin kadar bekliyosun. sonra ayağını çıkardığında o turnak batması olan yer zaten halihazırda deforme olmuş olduğu için iyice yumuşuyor. bundan sonrası tamamen senin ustalığına kalmış. küçük bir tırnak makasıyla derinin altına doğru tırnağın battığı yere kadar ilerleyip o küçük tırnakçığı kesmeye çalışacaksın. bunu yaparken biraz canın yanabilir ama tırnak batmasından kurtulduğun o an hissedeceklerin yanında lafı bile olmaz. ilaç milaç arama bi işe yaramıyor. cerrahi operasyona da gerek yok tırnağı komple söküyorlar zangoçlar.

tırnağı komple sökmüyolar. ya da benimkini sökmediler. sadece batan kısmın kemikteki uzantısı bulunup kazınıyor ve çok ufak bir noktadan kemik çıkışı engelleniyor.

tırnağıs akın çektirme bu arada. trınak yolları mı ne bozluyormuş daha da beter olurmuş. aşırı iltihaplanma olduğudna arkadaşların dediği kendin yaparsın olayı olmuyor işte, boşuna kendine acı çektirirsin ya.

Tırnaklarını hatalı kesiyorsun büyük ihtimalle. Ayak tırnaklarını düz kesmelisin öncelikle. Özellikle baş parmağının tırnağına çok dikkat ederek kes. Şu an problemli zaten de, her zaman için batma tehlikesi olan bir tırnak. Parmağının et hizasından düz bir şekilde kes. Yanlarını da alma batmasın diye. Oraya et doldurur ve daha çok batar. İstanbul da ayak bakım merkezleri var. Sen küçük bir yerdesin. Bunu geçelim. Orayı rahatlanman lazım. Pedikürle ve batmış tırnaklarla ilgili bir iki şey seyret önce. Sonra biraz bilgin olunca, yine yaz. Öyle yardımcı olmaya çalışayım.

batma başladıysa geçmez. uğraşmayın. en kısa sürede doktora gidin. ne kadar geç giderseniz iltihaplanma o kadar artar. iltihap artınca operasyon sırasında bölgenin uyuşması zorlaşır, acı çekersiniz. erkenden giderseniz anlamazsınız bile, 5 dakikalık iş. doktora gidin.

yıllar önce benim de iki ayağımın başparmağımda yaşadığım bir problem idi, daha sonra öğredik ki tırnağımızı yanlış kesiyormuşuz, neyse.

öncelikli tercih elbette doktor olmalı, doktor tamamını çekmeye kalkışmayacaktır zaten hiç bir şekilde böyle bir sorundan ötürü ama olur da kalkışırsa sakın müsaade etmeyin. doktora gidemiyorsanız diğer seçeneğe geçiyoruz.

cerrahi müdahaleyi kendiniz de yapabilirsiniz. tırnak makası kullanabilen bir insan olduğunuzu varsayarak söylüyorum ki bu aslında tamamen acıya tahammül ile ilgili. eğer imkanınız varsa bir hafta kadar sadece batticon ile müdahale ederek ayağı dinlendirin ve bu süre zarfında antibiyotik kullanın, darbelerden kaçının. bu sayede iltihap biraz dağılacaktır.

eğer dinlendirme şansınız yoksa yine antibiyotik kullanmanızı öneririm, iltihap ile müdahale çok sancılı oluyor nitekim, neyse.

bu süreçten sonra diğer arkadaşların da yazdığı üzere ayağı sıcak su içerisinde öncelikle bir güzel bekletiniz, bu iyice yumuşatacaktır eti ve tırnağı lakin duyacağınız sancıyı da bir miktar arttıracaktır. sonra bir güzel dezenfekte ediniz. daha sonra batan kısmı, ete yarım santimlik bir mesafeden, 'tırnağın dibine kadar' kesip çıkarmanız gerekiyor. üstten yapacağınız müdahaleler ne yazık ki hiç bir işe yaramıyor.

insanın canını oldukça yakıyor açıkçası ama sonrasında yaşanan rahatlama hissi bunu rahatçana kompanse eder.

benim de aynen ayak baş parmağımda olmuştu. komple tırnağı çektirdim anca öyle düzeldi. ama çok kötü olmuştu benimki, ileriydi bir hayli. antibiyotik, bepanthen, baticon, sıcak su filan işe yaramaz pek, hepsini denedim. çok ileri değilse tırnağın batan kısmını cımbız gibi bir şeyle biraz kaldırıp tırnakla et arasına peçete, pamuk gibi bir şey sıkıştırabilirsin bir süre, bunu yaparken korkma mümkün olduğunca kenardan geniş yüzeye sıkıştırmaya çalış, öyle kalsın, gerçekten rahatlatıcı oluyor, iltihabın ilerlemesini de önlüyor, kurutuyor. çok ilerlememişse tam düzelme bile sağlayabilir :) hem tıp okuyorum hem de bizzat tecrübe ettiğim bir şey.
çok geçmiş olsun.

iğneler var, kırıp yanığın üzerine döküyorsun, eczaneye veya bir doktora danışmalısın bence.

bence doktora gitmelisiniz. ablam da çayla yanmıştı, iz kaldı baya.

eczaneye git yanık için ağrı kesici kremler vardır al sür

bu arada faydasını bilmiyorum ama yanık acısına silverdin çok iyi geliyor. başka bişeyden fayda görmedim daha.

Yanıklarda genel kural önce ilk anda soguk suya tutman ya da buzu birşeye sarıp yanan bölgeye uygulamak. Sonuçta deri yandığı için, derinin işlevi de engellenmiş olur. Kremler bu konuda devreye giriyor. Deri sürekli nemlidir. Yanan deri bu işlevi tam gerçekleştiremez, bu yüzden bül oluşturur. Kremle derinin nemlenmesini sağlaman gerekli. Altın kural; bunu nasıl deri her zaman yapıyorsa, sen de yanan bölgeyi sürekli yanık kremi ile kremlemelisin. Bepanten gibi kremler derinin onarımını sağlar. Furacin antibakteriyeldir. Yani hasarlı deri üzerinde mikrop oluşmasını önler (yeni litaretürde işe yaramıyor deniyor) Olabilir. En azından nemlenmeye katkıda bulunur. Anestol ağrı kesici olarak sürülür. Silverdin gümüş nitrat içerir.Derinin hem nemlenmesi, aynı zamanda kendini toparlaması için, kuruması lazım. Kurutma işlemini gerçekleştirir. Kırılan ampül rifocindir. Rifocin o bölgede yara mikrop kapmışsa kullanılabilir. Hızlı onarımı sağlar ama, gerekmiyorsa verem ilacını kişiye sürmenin anlamı yoktur bence. Tabii bu senin hastaneye gittikten sonra sana pansumana evde devam et diyecekleri için anlatılmış ayrıntılar. Yanığını önce doktor değerlendirmeli. Önemsemediğin bir yanık özellikle bebeklerde hızla ilerleyip istenmedik sonuçlar doğurabilir. Yine öneri: Gerekmiyorsa yanık pansumanı sarılmaz. Kremleri karıştırıp uygulayabilirsin , daha kolay olur. Bunların hepsi birer öneri. Sen yine de uzmanına danış.
Geçmiş olsun.

Bütün cevap yazan arkadaşlara teşekkür ederim. Sem önerilerini uyguladım. Şu an elim pek acımıyor gibi. Oligomer, Cereal killer ve Svarte dauen yardımlarınız için çok sağolun. Cruseo senin önerin de güzel. Kremleri süren birileri var evde şu an. Cevabını da okudular. Nöbetleşe sürecekler. Zaten sabaha kadar oturuyorlar.

sağlıkçı değilim gerçi biyomedikal teknikeriyim ama sağlıkçı sayılmam. Elimi yaktığımda ilkyardım olarakanestol ve silverdini karıştırıp sürüyorum çok işe yarıyor. Özellikle anestol bütün ağrıyı alıyor

çok geçmiş olsun. ben de elimi yakmıştım kaynar suyla ve hemen buz gibi suya 10 dakka kadar tuttmuştum. bence en iyi akut tedavi. yani soğuk suya tutmakla çok iyi etmişsin.

yeterince öneri yapmışlar
ben soğuk su seviyesinden sonrasını bilmiyorum
inşallah hiç iz kalmaz
benimkinde kalmadı misal

bi kaç gün olmuş, iyice geçmiştir sanırım?

(bkz: jack on the rocks)
sadece buzlu

tecavuz etmeyin kolayla sodayla

sadece buz demek istiyorum. ama madem ille yumuşak olsun diyorsunuz soda katılabilir evet.
yine de bire bir çok bence, deneyerek bulun. yanında çikolata veya antep fıstığı - badem olabilir.

kola filan katmayın gözünüzü seveyim...

burnle karıştırıp çikolata eşliğinde enfes gider. redbull değil burn.

ilk kez deneyecekseniz viski+soda+buz olsun.
simdi soyle birsey var.
hizli icenlerdensen , kirik buz kullanip on the rocks yaparsin. dedigim gibi , hizli iciyorsan. beklersen buzlar erir , viski pic olur. yok aga ben yavas iciyorum dersen max 2 tane küp buz at.
karistirma olcusu vermek mantiksiz zira ben 1 e 1 viski soda tovbe ki icemem. bence sen viskini doldur sonra sodanin olcusune ,azar azar ekleyerek karar ver.misal ben su an kullandigim viski bardagina %80-90 viski koyup %5-10 arasi su ekliyorum. eskiden daha cok su/soda koyuyordum.

he birde buz eklemek istemiyorsan viskiyi cak buzlaga (kapali siseyse , acik sise de donmaz ama acilmis sise koyulmaz derler buzluga) iyice sogusun. buzsuz ic. yaninda muz falan cok iyi gider.
he birde tabi kisisel zevktir ama... redbull / kola gibi tatli seylerle karistirmayin. illa tatli icecem diyorsan elma suyuyla dene. de tatli viski mide bulandirir soyleyim.
neyse hadi afiyet olsun.

@acemi rallici..
viskiyi suyla icenler mi gerizekali oluyor ? )

Sek. İsterseniz soğutabilirsiniz önceden. Ben öyle severim sek yani.

hem ilk kez deneyeceğiniz için tadını alabilmeniz, hem de yumuşak içim için çok soğuk su ekleyerek (1 ölçü viski, 1/2 ölçü su) içebilirsiniz.arzu edilirse yine buz atabilirsiniz az bir miktar.
evet viski soğuk su eklenerek içilebilir.
sodayı yanında içebilirsiniz, içine katmayın aromayı değiştirir tadını alamazsınız.
afiyet olsun.

katmayin denmis de jack coke inanilmaz bir icecek yahu. bagimli olmustum ben bir ara zor biraktim.

bir chivas regal veya macallan olsa o zaman tecavuz olur.

ozetle: tadina varmak icin sek icin tabii ki ama birde kola ile deneyin mutlaka.

Chivas Regal tercihim bu arada.

Normalde sek ve buzsuz kesinlikle ama ilk içim olduğundan az bir miktarda soğuk su katabilirsin. Her halikarda buzun viskiye karışan suyundan daha mantıklı bir hareket olur.

ben ya tek buz içerim, ya buzdolabında sğutur içerim ya da shot içerim. en güzel öle bence.

kuru temizlemecilerin hepsi ütü de yapar. artık ev kadınları bile pantalon-ceket ütülerini oralarda yaptırıyor.
gömlek ütüsünü de, nasıl olsa üstüne ceket giyeceksen sadece yaka ve düğme kısımlarını kendin de yapabilirsin. ütünün ısı ayarını doğru tuttur, gerisi kolay.her ürünün etiketinde hangi sıcaklıkta ütülenmesi gerektiği yazar zate. yalnız acil bişey olur da ceketi çıkartmak zorunda kalırsan orası senin mahcubiyetin olur.
kıyafet alırken de eğer rahatsız olmayacaksan, saf coton-pamuk değil de biraz sentetik karışımlı gömlek alırsan hem kolay kırışmaz hem de kolay ütülenir.
nası bi yerde oturuyosun bilmem ama, eğer kapıcınız varsa, onun karısına da 3-5 lira karşılığında yaptırabilirsin. (ki ütüyü nasıl yapıcam diye sorduğuna göre anne-kızkardeş-eş yok, bu durumda evin temizliğini de yaptıracak birini bulman gerekecek, o zman aynı kadına ütü de yaptırırsın)

Ya ev temizliği konusunda sorunum yok yapıyorum ama para verip ütü yaptırabileceğim birisi yok ne yazık ki, kuru temizlemeci-çamaşır evi formülüne bakacağım mecburen galiba.

terzi yok mu yakınlarda, utuler onlar.

apartmanızın kapıcısı varsa, belki eşinden ücreti karşılığında yardım talep edebilirsiniz ya da komşularınıza temizliğe gelen birisi, iş çıkışında 1 saat ütünüzü yapsa daha ucuza gelebilir. kuru temizleme ya da diğer yıkayanlardan fiyat alıp kıyaslama yapabilirsiniz.

kuru temizlemeciler pahalıya yapar terziye ver hakikaten.

O zaman bir terziden fiyat alayım ben, tanıdık terzi filan olsa hallederdik ama, periyodik olarak gidecek pantolon+gömlekler.

gomlek utusu 2-3 tl kuru temizlemecilerde. eve gelen temizlikciler de utuluyor ama eve temizlikci cagirmayinca en kolay yol kuru temizlemeci.

Gömleklerini fazlalaştır. Her gün değiştir. Kuruturken düzgün kurut. Hafif nemli iken, daha kolay ütülenir. Biraz sentetik karışımlı kumaşlar daha az buruşup, daha kolay ütülenir. Halanne de yazmış zaten. Bence gömleklerini ütülemeyi öğrensen, çok iyi olur. Nereden başlayacağını bilirsen, başarabilirsin. Öğrenmek istersen, tarif edebilirim. Gömleklerin iyice kirlenmeden, yıkamalısın. Kendin yapmıyorsan da, kırıştı diye kirli bir gömleğin yaka ve manşetlerine sakın olaki sıcak ütüyü değdirme. O kirler bir daha asla çıkmaz. Bir de gömleklerini, kesimi iyi markalardan al. Kendin ütüleyince, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın. Kolay gelsin.

Yanıtlarınız için hepinize teşekkürler :)

Östrojen hormonun fazlalaşmış sanırım. Bir baktır istersen. Ciddiyim.

evet

filmlerin arka çekimlerini bulup izlemek yada komik seslendirmeler yapılmış ise onları izleyerek pekala bu psikolojiden kurtulunabilir. ersin için ise bişey diyemem.

evet dostum... boyle bi soruyu sordugun icin delisin. olmadi insansin.

ben de ne zaman hrant dink gorsem gozlerim doluyor, simdi deli miyim ben?

Bayan olarak bende cok duygusallıktan yakınıyorum herseye aglıyorum kurtulmanın caresı varmı nefret edıyorum aglamaktan ama olmuyor gözlerimin sulanmasından bıktım

@chaud; Östrojen sebebiyle olsa gerçek ölümlere neden bu tepkiyi vermiyorum?

@jack of shade; :)

@kabaday; Sinefil olmasam da çok film izleyen kamera arkalarını da genelde izleyen biriyim. İşe yaramıyor. :)

@ninonino; Zaten bayansınız. Sizin için normal. :)

@no avalon; Bu ırkçı ülkede hala her dine/dinsize ve ırka saygı bekleyen bizler, evet galiba deliyiz. :(

biraz sinirlerin bozulmuş olabilir. duygusal bir insan olabilirsin. yaş ilerledikçe insan daha da hassaslaşır. kötü birşey ya da delilik değil bence.

not: yalnız dikkat ettim daha kimse seviş geçer yazmamış. kınıyorum.

gerçek ve yan anlamlarıyla boşalmaya ihtiyacın var, birikmiş bişeyler olmalı bilinçaltında, rüyalarını yorumlamaya çalış en basitinden

öncelikle ağlamanın ya da duygusal anlamda hassas olmanın "karı"lıkla ilgisi yoktur. ama konu elbette ki bu değil.
bence psikiyatriste görünün çünkü ağır depresyon geçirdiğim dönemlerde aynı sizin gibiydim. her şeye gözüm doluyordu, sonradan en ufak bi olayda bir yerlere saklanıp salya sümük ağlama krizlerine dönüştü ve çok rahatsızlık veriyordu. tedaviyle derhal düzeldi.
dolayısıyla bi uzmana görünün derim...diye düşünüyom...adeta...
sevgilerimle :)

NOT: hayır efendim deli değilsiniz =p

yahu erkekliğine bişi demedim sadece östrojen hormonun fazlalaşmış dedim. Hipofiz bezinde bile bir sorun olabilir. Gerçek ölüm dediğin şeyler haberlerdedir. Allah korusun bir arkadaşın ölürse o zaman görürüm ben seni. Cidden bi baktır.

fazla empati yapıyorsun sanırım. benim de zaman zaman aşırı duygusal olduğum zamanlar olur ama bundan çok da şikayetçi değilim.
ben de 76 doğumluyum ve iki çocuk babasıyım, çocuklar olunca biraz daha hassas oluyor insan, birisinin başına kötü bir şey gelince farkında olmadan empati yapıyorum ve ben de çok üzülüyorum ama bu beni rahatsız etmiyor, ağlamaktan da fazla çekinmiyorum(en azından yalnızken)

Pichoscosama2 ağlamanın kötü bir yanı yok bence. Erkek olup, ağlamanın da. Ben de çizgi filmlerde bile ağlayan biriyim. Ben kadınım ama, erkek olsam da ağlardım çekinmeden sanırım. Bunu tam bilemiyorum, erkek olmadığımdan. Ağlayabilen erkekleri de, daha normal buluyorum ayrıca. Tabii bu benim görüşüm, başkaları ne düşünür bilemem. Bir problem olarak görüyorsan, tıbbi yardım almalısın. Bence çok insani bir duygu. Depresyon olduğunu pek düşünmüyorum da, tiroid kaynaklı olabilir gibi geldi bana da. Safra kesesindeki taşlar bile, insanın duygularını değiştirebiliyor. Gerçek olaylarda böyle olmaman, kendinle kaldığında yoğun empati yapman olabilir. Bunu da sen bulacaksın. Karı sözcüğüne pek takılan biri değilim, bazı kadınlar bundan hoşlanmayabilir. Bir erkeğin ağlamasını pek bir hoş bulmuş olmalılar ki, bu sözcüğe de takılmamışlar. Beni çizgi filmlere bile ağlarken görenler, dalga geçiyorlar bu arada, kadın olmama rağmen. Şöyle rahat rahat ağlayamıyorum, yanımda birileri olunca. Ağlamak güzeldir diye, bitireyim. İnsanın içi temizleniyor, yıkanıyor adeta. Erkek de olsanız ağlayın, çekinmeyin.

keişke ben de ağlayabilsem. kadınların bu özelliğine hayranım. ne kadar güzel ağlayım içlerindeki sıkıntıyı boşaltabiliyorlar. son iki gözyaşımı bile hatırlıyorum. sonuncusu 2005, bir önceki 1991. sizin deli değil sağlıklı olduğunuzu gösterir.

depresif bir döneminde olabilirsin. neşelenecek şeyler bulmaya çalış bence.

@merry shelly; :)

@ditriell; Rüyalarımı hatırlayamıyorum.

@infamis; Tabi ki karılıkla alakası yok. Başlık dikkat çeksin istedim. Açılışı ne kadar dikkat çekici yaparsan dediklerin/yazdıkların o kadar dikkatli dinleniyor/okunuyor da.

@chaud; Dediklerini yanlış anlamadım. Merak etme. :) Gayet normal bir şey hormonal dengenin oynaması. Ama gerçek hayat ölümleri beni üzmüyor nedense.

Mesela dedem öldü 6 sene önce, ağlamadım. İçimden gelmedi. Ki severdim dedemi.

Veya ailece 35-40 yıllık aile dostumuz olan ailenin babası kalpten öldü pat diye. Adam beni ben de adamı çok severdim. Çok şeker biriydi. Ağlamadım. Kendimi tuttuğumdan değil. İçimden gelmedi.

Son olay mesela gene 35 yıllık bir aile dostumuzun kızı 33 yaşında sarkomadan öldü 3-4 sene önce. Kız, hani derler ya yer yüzüne inmiş bir melek. Örnek bir evlat, örnek bir öğrenci, arkadaşlarının sevgilisi, kocasının bir tanesi olan biri. Kaç sene geçti aradan. Kocası hala toparlayamadı kendini. Hani filmi çekilse "Love Story" filmine 5 basar (Ulen o filme de ne ağlamıştım zamanında). Kızcağız ölünce sevinmiştim tam tersi acıları bir son buldu. Kurtuldu çektiği çileden diye. Eminim filmi çekilse veya romanı yazılsa gene ağlarım. Ama gerçeğinde taş kalpli oluyorum nedense. :(

@frown; Tamam, çok güzel. Empati iyi bir teşhis. Ama neden sadece filmdeki hikâyeye empati kuruyorum da, gerçek hayattaki bir olaya Mr. Spock gibi yaklaşıyorum?

@july14; :) İşin enteresan yanı, acıklı bir filme ağlayan biri varsa yanımda, mesela annem :D, ağlamak yerine katıla katıla gülüyorum. Yok yanımdakilerin bir tepkisi yoksa ben ağlama noktasına geliyorum.

@trocero; Sağlıklı olsam filmlere üzülüp, çevremdeki gerçek ölümlere buz adam gibi takılmazdım. :)

@arnold schwarzeneger; Aslında cıvık bir kişiliğim var ama neyse belki de sen haklısındır.

Albino olabilir..

maiev veya shandris

podimos

gölge

lale

kopeklerin kulaklari bazi harflere daha duyarlidir: $, j, z, t gibi. bu harfleri iceren bir isim koyarsaniz adini daha kolay ogrenir.

bir isim oneremiycem ama kedimin adini bir tori amos sarkisindan araklamistim :))

tundra

ben de sormustum zamaninda :)


maya olabilir (eight below filminden)

Osman. Şaka yapmıyorum ciddiyim.

şarap, viski.

başka şey bulursanız da iki heceyi geçmesin.

kurt

wolfgang

çeyrek

ısırgan olsun

zımba

Belka - sonra bana dua edersiniz. Ben de gelir seviveririm yavrucagi... :)

Bize de iki aylık gelen köpeğimizin adıydı, herkesin hala hatırladığı. Şu ana kadar kimseye önermedim. Belki seversiniz. Abel. Çağırırken de çok güzel. Eybıl diye çağırdık bu arada. Siz nasıl telaffuz edersiniz, bilemem. Yaşlandığı için uyuttuğumuz köpeğimizin adını söylediğimi, anladınız sanırım. Umarım köpeğinizin de seveceği bir isim verirsiniz. Bize de duyurursunuz diye umuyorum.

Sebebimyok çok büyük bir hata yapmışım. İşteyken yazdım. Dişi olduğunu şimdi okudum. Bir isim düşüneyim diyemedim, öyle utandim ki. O zaman biraz değiştirip, Mabel yapalım.

Moda'da gezdirilen bembeyaz tüylü açık mavi gözlü asalet timsali gibi görünen bir köpek vardı. sahibi "abrek" diye çağırıyordu. ilk duyduğumda epeyce gülmüştüm, şimdi merak edip baktım da "çerkes savaşçısı" demekmiş.

oyle kirmadan falan degil aksine agzini burnunu kiricaksin adam olucak daha yapmiycak. anlamiyorum su modern ayaklarini. cocuk dedigin korkacak biraz yanlis yapmaktan. her yanlis yaptiginda aman iyi yaklasalim aman kirilmasin derseniz o cocuk ilerde parazit olur yavsak olur. agac yasken egilir derler. hirpala biraz.

Teşekkürler cevap için ama ben başkalarının çocuğunu hırpalayacak pozisyonda değilim, kendi çocuğuma da öyle davranmam. Beni böyle yetiştirdiler ve sonucun pek de fena olmadığını düşünüyorum. Modern/medeni/bilimsel türde bir cevap arıyorum dersem sanırım biraz daha açıklayıcı olurum.

yahu bizide dovmedi kimse. de her zaman olurdu o korku. modern yaklasicam derken robot yapiyorsunuz bebeleri... bebede hakli. lan diyor nasilsa yaptigim hersey yanima kaliyor gene yaparim ben bunu diyor. sen dinle beni korkut bi sekilde illa vurmak zorunda degilsin.

psikolojiden anlamam..çocuğu yaratıcı işlere daha çok yönlendirmelisin.çocuğa güzel olsun yada olmasın çeşitli görevler ver,kendisinin emek vermesini sağla ve yapığı işlerin iyi yanlarını göster.çocuğa yapacağı işlerde daha çok cesaret ve bunlardan zevk almasını sağlamalısın.

Bunun cevabını öğrenmiş olmanız gerekirdi diye düşündüm ben de.

çocuğa, kendi yaptığı bir resmi başkası gönderseydi nasıl hissedeceğini sorabilirsin. hırsızlığın sadece para çalmak olmadığını, başkasının yaptığı bir şeyi kendi yapmış gibi göstermenin de bir çeşit hırsızlık olduğunu anlatmak gerek. muhtemelen kendini kanıtlama çabası içinde, bir şekilde bir alanda iyi olduğunu göstermek istiyor, böylelikle anne-baba ilgisi çekmeye çalışıyor olabilir, yada anne-baba sürekli onu eleştiriyorsa, beğenmiyorsa, o da bu şekillde "ben başarılıyım" izlenimi vermeye çalışıyor olabilir. bu alanda ufak bir araştırma yapıp, duruma göre çocuğun gerçekten iyi olduğu bir konuya yönlenmesi sağlanabilir. hatta gerekirse ebeveynlerle görüşmek de gerekebilir.
not: psikolog yada pedegog değilim.

Yarışma zaten Lego ile tasarım yarışması, olayın özü yaratıcı bir şeylere yönlendirmek. Çocuğa söyleyeceğim şey utanmasına ve üzülüp gitmesine neden olabilir. Lego ile ilgisini kesebilir. Onun için ne diyeceğimi bilemedim.

a) Bu eserin sahibi bana mesaj attı, niye resimlerini kullandığını soruyor. Göstediklerinin sana ait olduğuna emin misin?
b) Yarışmayı yanlış anlamışsın, kendi yaptığımız şeylerle katılmamız gerekiyordu, başkasının yaptıklarıyla değil. Kendin bir şey hazırlamıyor musun?
c) Bu yaptığın hiç hoş bir şey değil, başkasının eserini alıp buraya kendinin gibi koymuşsun. Yarışmaya katılamazsın.
d) Yumruk, uçan tekme, karate chop, saç çekmek, cimciklemek
e) Bir kenara çekip özel olarak konuşmak, topluluk içinde olayı hissettirmemek.
f) Herkesin ortasında söyleyip utandırmak, ders vermek.
g) ...

Gibi hani?

Bence c. Yanlış bir şey yaptığını ve bu davranışın onun istediği bir şeye ulaşmasını engellediğini fark ettirin. Ağzını burnunu kırmak kötü ama, canım cicim de çok iyi değil bence.

P.S. Çocuk sahibi bir insanım, çocuğa gerektiğinde kızılması gerektiğine inananlardanım.

Ödül de var fakat bana övgü için gibi geliyor. Ödül olmayan bir konuda da böyle yaptığını gördüm.

Ama bunun altında hemen ilgisiz ebeveynler, mutsuz çocuk gibi şeyler aramak gerekli mi acaba? Her çocuk yapmaz mı böyle şeyler? Hatta tamamen sağlıklı bir birey var oldu mu şu dünyada :D

bence kesinlikle baş başa konuşulmalı, başkalarının yanında asla çocuğa bişey söylenmemeli. önce b şıkkı, gelecek cevaba göre "ben yaptım" diye ısrar ederse a olabilir, kimin haklı olduğunu anlamak için gel aynı şeyi bi daha yapalım dersin.
başkasının yaptığını kabul ederse de c ile devam edersin.
not: hala psikolog yada pedagog değilim.

Ben öğretmen olduğunuzu düşünerek verdim o cevabı. Çocuk da olsa yalanın yüzüne vurulması, hoş bir davranış değil. Hayli de incitici. Bir çocuğu eğitirken de, toplum içinde değil de özel olarak konuşmak en doğrusu. Bunu anne babalar da böyle yapmalılar aslında. Yanlış davranışlarını, daha sonra çocuğa açıklayarak anlatmalılar. Yalan konusunda ise, yalanın kötü bir şey olduğunu, çocuğun kendisinin bulmasını sağlayacak örnekler verilmeli. Endrekt yollarla ve örneklerle, yalanın kötü bir şey olduğu, çocuğun zihnine yerleştirilmeli.

belki çocuğun yaptığının yanlış olduğunu anlamasını bekleyemeyiz.ben sorun aile kaynaklı kendine güven eksikliği derim.
övgü mü?..kendi yapacağı şeylere güvenemiyor.çalışmalarını öv.
çalışmayı yaparken kontrol et gerekirse sen yardım et.

aklından dayak geçiriyorsan ben bilmem tabii.

kimse çok önemli bir ayrıntıyı sormamış ben sorayım.
bu çocuk kaç yaşında?

kakoy, kusura bakma ama dedigin tamamen sacmalik. asil senin onerdigin yontem (hirpalamak korkutmak) robot yetistirmeye yariyor. cocuk yaptigi seyin neden yanlis olabilecegiyle ilgili bir dusunce surecinden gecmeden zarar gorecegi sebebiyle senden korksa ne olur korkmasa ne olur? dusunsene, cocuk yanlis yapiyor, neden yanlis yaptigini anlamiyor ama senden korktugu icin yapmiyor. bu mudur cozumun yani? kimsenin bri tarafinda degil ki yaptigi, dogrusunu nasil ogretiriz diye ugrasiyor insanlar, nasil korkuturuz da yapmaz bir daha diye degil. yaptigi seyin reel anlamda kimseye bir zarari yok.

ne yaparsan yap neden yaptıgını bılsın , yanı baskasının emegını calarak bır basarı elde edemeyecegını anlasın.
kalbı kırılacak dıye korkma , kırılsın .. sonucta yaptıgı sey baskalarının kalbını kırıyor zaten bunu hıssetsın..

Sabah sabah sinirim bozuldu. Mrtksn' ın sorusuna uzun uzun cevap yazdım. Hepsi gitti. Kaydetmedim. Neden bu konuya bir çözüm üretmediğinizi çok merak ediyorum ben. Uzun sürünce ve cevap da uzunsa, tekrar şifre isteyip alın ve bu arada o cevap da bir yerlerde kayıt edilsin. Bu çok mu zor? Bence değil. Yapanlar var yani. Bu başlığı görünce hazırda, yazmamak olmazdı.

timeout sorunu var evet.
Ya timeout süresi uzasın, ya da yazılan şeyler session da saklanıp, login sayfasından sonra da yine o başlıga post edilsin sayın sinan bey :D microsofttaki işinize 2 dk ara verip halkınıza yardım edin.

duyuruya birbirinden farklı 2 resim eklendiğinde ikisi de aynı resim oluyor.
edit edilip farklı resim gösterildiğindeyse sadece yeni resmi gösteriyor.

şöyle anlatmak daha mantıklı: 1.jpg ve 2.jpg dosyalarını ekliyorum ancak duyuruda 2 tane 2.jpg görünüyor. düzeltip birini 1.jpg yapıncaysa 2.jpg görünmüyor.

Bende dambilinkine benzer reklam banneri ile ilgili bir screenshot koyuyorum:

img13.imageshack.us

Bi de yeni duyuru açarken jpeg dışında başka bir dosya ekleyip gönder dersek (mesela tif) hiç bi uyarı vermeden ekşi duyuru ana sayfasına dönüyor. Duyuru kaydedilmemiş oluyor, yazdıklarımız boşa gidiyor...

ekşi duyuru beni hatırlamıyo, her seferinde tekrar giriş yapmayalım be abi/abla.

july14'ün bahsettiği sorunda bir gelişme var mı? Bence çok yerinde bir önerme ve gerçekleştirilmeli.

zaten mantikli oldugu icin silmedim. Su anda sunucu sorunlari var, bu istek ne yazik ki ikinci planda. Oyle dunyanin en kolay seyi degil, cunku sitede cevap yazabileceginiz birden fazla kutu var hepsini bir sekilde takip etmem lazim. Nasil yapilacagini biliyorum ama hemen degil.

sevgili compu. çok anlamam bu işlerden ama kututakip etmek değil de, login olduktan sonraki timeout süresini uzatsak, yani login olduktan onsra 5 dakika hiçbir yere tıklamayan adam login oluyorsa bu 30 dakika olsun mesela. ya da bilemedin 20 dakika olsun. banka değil secure bi site değil. tmeout süresinin kısa olması bize ne kazandırıyor ki? uzun olsun, uzun uzun yazıp vakit harcayan süresi bitip logout olmasın.

eğer bu yapılabiliyorsa illa ki sözlükteki gibi logout olduğunda yazılanların saklanması opsiyonuna gerek kalmaz.

ya da biraz saçma olur belki ama cevap yazan kişi gönder'e bastığında pencere açılsın sözlüktek dr. watson gibi. "logout olmuş olabilirsiniz, geri dönüp yazdıklarınızı kopyalamak için buraya basın, yollamak için şuraya basın diye.

reklamlara tıklayınca ayrı bir sayfada açılsın.

sitenin resimlerinde css'inde vs herhangi bir sorun varsa haberim olsun... tesekkurler.

sourlemonade'in sözlükten mesaj atma fasilitesi değişmiş. "x demiş ki:" diyor. en altta da cevap yazana mesaj atma linkinin yanına duyuruya ulaşma linki eklenmiş.

lakin o linkten tıklayarak gelince login olarak gelmiyoruz, ayrıca login olmak gerekiyor. hani zor bir şey değilse oradan tıklayınca login olmuş olarak açılsın. nasıl olsa mesaj kutusundan tıklayıp geldiğimize göre ekşi sözlük yazarıyız di mi :)

akıl vermek gibi olmasın ki php dende hiç mi hiç anlamam ama july14'ün bahsettiği sorunu çözmek için cevap yazılabilen denetimlerde değişme olduğunda kişinin zaman sayacı sıfırlanırsa(bu imkan var ise) kişi birşeyler yazdıkça süre sıfırlanır böylece uzun yazılan cevaplar time out yüzünden heba olmaz gibi... Demek istediğimi C# win. applicationda anlatmam gerekirse TextBox denetiminin TextChanged eventini kullanarak kişinin zaman sayacını sıfırlamaktır... Yalnıca fikir vermesi açısından bunu yazma gereği duyduğumuda belirtmek isterim.

bugüne kadar direk sözlük üyesi kısmından ekşiduyuru'ya hiç login olamadım. hep kullanıcı adı veya şifre hatalı dedi. illa sözlükten girip subethadan gelmem gerekiyor, NİYE?

ekşiden girince es gözüküyor fakat direk siteyi acıp nick ve şifreyle girince baska kullanıcı gibi olup es iken yazdıklarımı bile göstermiyor.

@yamyamorganizma seni sitenin yardim bolumune davet ediyorum...
www.eksiduyuru.com site'ye internetten girersen farkli bir kullanici, sozlukten girersen farkli bir kullanici olursun. Sozlukten girersen girdigin duyurular, eger internet'e acik degilse internetten geldigin zaman gozukmez.

İnan aynı şeyleri ben de yaşadım. O davutpaşada ağaçların arasında elimde sigara "bu okul bitmezzzz" diye çok düşündüm ama bitiyormuş işte. Üstelik şimdi okulu bitirmen daha kolay. Seneye sadece finallere gireceksin 30 alsan geçiosun. Üstelik bu sene de şöle bi 40 kredi kurtarabilirsin. Finallere iyi hazırlan bırakma hocam son senem diye sıkıştırmayı unutma. Ben beceremezdim öyle şeyleri ama yapmak zorundaydım işte.

Gelelim ailene. Aile için 2 yol var :

1.yol (zor olan) : Gerçeği söyle. Ben işe yaramazım çok fena depresyondayım çok utanıyorum kimsenin yüzüne bakamıyorum öyle de böyle de işin içinden çık.Birkaç ay başın ağrır askeri disipline girersin ama için ferahlar.

2.yol (kolay olan): yalan söyle ALES e gir ve belgeni gösterip yüksek puan yapmışım master yapıcam de 2 seneyi de öyle geçir.

3.yol : Okulu kesin bitiremicem dersen kendini başka yollardan geliştirmeye bak. Mesela yazılım uzmanlığı eğitimi al. Sonra bir yazılım firmasında staja başla orada kendini göstererek yükselmeye bak. Bizim yazılım hocamız lise mezunuydu ama adam işinin piriydi. Zaten havada kapmışlar adamın okumaya vakti kalmamış.


Ben 1 ve 3. yolu denedim ve diploma tam karşımda. Mutlu değilim elime aldığımda midem bulanıyor çünkü meğerse omuzlarıma daha da büyük bir yük bindirmişim. Ciddi ciddi barista olmayı düşünüyorum. Çünkü başıma ne geldiyse aklım yüzünden geldi.

hacı zor iş be ne desem ki, hayatına tam bir yol çizmeye başlamışsın diycem ama ,hala çizgiyi bitireyim diye uğraşmamışsın ( 7 sene olmuş ) herkes hayatında iniş çıkış yaşıyor ( fazla klişe ) mesela ben müthiş bir kredi kartı borcu deneyimi yaşadım , fakat 10 sene önce ki borcuma dönüp bakıyorum şimdi olsa kafasını kırarım o borcun diyorum. farkındayım hep anı yaşıyoruz bu yüzden şu an önemli dediğini duyar gibiyim, bir kapı açılır bir kapı kapanır, ama bilmelisin ki kafana koyduğun bir şeyi yapıyorsun ,eğer hayatımda bazı şeyleri düzene sokmak istersen çok çalışmalısın emin ol düzeliyor..

Bence ailene yalan söyleme. Otur karşına al konuş. Gençken yaptığın hataların bedelini ağır ödediğini ama üzgün olduğunu da anlat. Benden sana tavsiye ama bunu yap. Ders çalışman gerekiyor ve bunun için kütüphaneye git. Çok ciddiyim.

Annenlerle konuş. Dünyanın sonu değil ya. Üzülürler ama doğru söylediğin için zarardan dönersin ve bu da kardır. Zarardan dönmek için yine kötü yollara başvurma. Hemen git ailenle konuş.

Dipteki prens akşam bu duyurunu geç girmişsin biraz. Ancak şimdi yazabiliyorum. Ne durumda olduğunu gayet iyi anladığımı düşünüyorum. Diğer arkadaşlar da güzel önerilerde bulunmuşlar. Onların yazdıklarını okuyunca biraz daha iyi olduğunu belirtmişsin kendince. Buna da sevindim. Anladığım kadarıyla bu yalanlara, kardeşinin ölümüne üzülen ailene, sıkıntı yaratmamak için başladın. Bir evledın kaybı, en büyük travmalardan biri. Asla eskisi gibi olmayacaklar, bu doğru. Senin için beklentileri ise, normal haliyle. Bu da seni daha çok yaralayan bir durum sanırım. Maddi gücü zayıf ailene, okulu uzatarak ve kendi başının çaresine bakamamakla daha fazla yük olduğunu düşünüyorsun. Yalanların altında da eziliyorsun. Hadi biraz daha söylemediğini düşünelim. Bu arada bu sorunlarını halledebilecek misin? Kalacak yer sorunu ve bu borç konusunu ne şekilde halledebileceğine odaklan önce. Okulu da devam ettirmen gerek tabii bu arada. Şu an hiç bir şey yapamasan da, bari derslerine odaklan. Bunların hepsini çözebilirsin. Biraz uğraşırsın, sıkıntı çekersin ama çözülür. Sen iste yeter ki. Umutsuz da olma. Ölümden başka, her şeyin çaresi var. Bir önceki duyuruna, Cruseo '' İstanbul' daysan buraya yaz'' demiş. Sanırım atladın. İyi haberlerini bekliyoruz.

merhaba,

yıllar sonra eski hesabıma bakayım, neler yaşamışım falan dedim. hepinize teşekkür ederim tekrar.

o yıl okul sonunda söyledim aileme gerçek durumu. hemen hemen tüm çıplaklığıyla. ağladılar, üzüldüler, kızdılar, ağladık. beraber psikoloğa gittik, hep arkamda oldular. kaldıramazlar falan diye düşünmüştüm ama bunu bile kaldırdılar. insan her şeye alışabilen bir şeymiş gerçekten. 7. yıldan sonra benim bulunduğum şehre taşındılar ve onlar sayesinde 2 senede bitirdim okulu. hatta çok zor demişim burda o kadar zamanda ama bu kadar tembel olmasam 1 senede rahat biterdi, yine benim tembelliğimden uzadı. 4 ay kadar önce iş de buldum. yeni mezun için türkiye şartlarında fena bir gelirim yok. çalışırken insan okuldaki gibi bir tembellik de yapamıyor veya yapmıyor sanırım.

o zamana göre iyi durumda olsam da süper falan da değilim. herkesle aynı boktan dünyanın, çoğunuzla aynı boktan türkiye'nin içinde, çoğunuz gibi boktan bir şekilde yaşıyorum.

öyle haber vereyim dedim.

arkadaşım, neden sen neden savaşmadan kaybetmeyi direkt hazmediyorsun. okuduğun bölümle ilgili, olmak istediğin kariyer hedefin bişiyin yok mu? amaçsız insan yaşar mı? herkesin bir amacı var. en basiti, kimisi sözlük'de hatun kaldırmak ister, kimisi yazarak paylaşmak. paylaştıkça yazmak. yazdıklarıyla tanınmak. Bundan mütevellit hayatta herkesin, yaşayan tüm canlıların, sokaktaki kedinin bile hedefi vardır. ''abi, kedinin hedefinin nedir?'' diyeceksin. farenin peşinde koşar, onuda beceremezse, ciğercinin önünde pusuya yatar. bunun akabininde kendine,

benim hedefim nedir gibi bir soru yöneltmen gerekiyor. borçlarını, harçlarını temizlersin, ödenir. okulda bir şekilde biter. nasıl bu duruma geldin, bilmem lakin, seninle gurur duymak isteyen, başarılarınla övünmek isteyen illaki biri vardır. onun için başarmalısın.

hayat bir mücadeledir. mücadeleye devam...

bazı kararlar alman gerekiyor.

- ailene anlatman lazım durumunu, bir şekilde birilerinin sana destek olması gerekiyor çünki. ilerde durumun daha kötü olabilir ve o zaman öğrendiklerinde, toparlanması daha zor durumda olduğu için "keşke daha önce söyleseydin" diyebilirler. ne kadar zor olsa da ailene anlatmak zorundasın.
- hedef vs gibi şeyleri şu an için düşünmek zor olabilir. fazla düşünmeden detaya kaçmadan, kendini zorla, okula git, başka ne yapıyosan her şeyi bırak, sadece derslerini geçmek için çalış. ilerleme görmeye başladıktan sonra iyi hissetmeye başlayacaksın, kafan rahatlayacak, daha kolay mücadele edebileeksin o zaman.
- kendini zorlaman lazım bunlar için.
- faydası olur mu bilmem, ben geçen sene aynı senin durumundaydım ve süre olarak aynı senin uzattığın sürede ailemi haberdar ettim durumdan. tabii ki geç olmuştu ama bir şekilde öğrendiler. şu an devam ediyor okul. ve biterse senin kendin için öngördüğün süreden daha uzun sürede bitecek.
- bahsettiğin rahatsızlıkları anlıyorum, aynen bende de var, boğuşmaya çalışıyorum sürekli, olduğu kadar oluyor olmadığı kadar olmuyor. öyle "hiç vaz geçme pes etme" vs diyemem, çok zor biliyorum ama; yapman gereken bu yani onu bil. başka kurtuluş yolu yok.
- başka yolunun olmadığını bilmek, bir mecburiyet hissi veriyor insana, kriz anında mecburen çözümler buluyosun. ki zaten ilerde göreceksin hayat hep böyle malesef.
- devam etmek için genelde arkadaşların tavsiyeleri hep eğreti kalır. aile desteği biraz daha farklı. daha farklı bir güven veriyor insana. gerçekten ihtiyacın var buna. bir şekilde anlat onlara, samimi ol. anlayacaklarını ve yardım edeceklerini düşünüyorum.
- son olarak tekrar kendini zorlamanı tavsiye ediyorum. yani aileden biri sana sağlam azar çekse de sarsılıp kendine gelsen iyi olur hatta. çünki durumunu böyle düşünüp düşünüp çözüme ulaştıramayacağının garantisini verebilirim, birçok tecrübeyle sabit bu söylediğim. cümlelerinden, arada sık sık "bilmiyorum, sanırım" demenden, içinde bulunduğun delikten nasıl çıkmaya çalıştığını anlayabiliyorum..
- yani öyle mıy mıyla olacak çözülecek bir şey değil. eşek gibi mecbur hissedip yine eşek gibi çalışarak kurtulunur bu durumdan. gereksiz olan herçeyi devreden çıkaracaksın, odaklanıp çalışacaksın; gereksiz melankolilere girmeden.
- üniveristeyi kazanıp girdiysen belirli bir kapasiten vardır. hani o konuyle ilgili bir kompleksin olmaması lazım.
- "nasıl böyle oldu, neden bu hale geldim" vs soruları kesinlikle sorma. tekrar söylüyorum, kesinlikle sorma. hiçbir işe yaramıyor çünki. çünki sebepsiz olmuş ne olduysa. geçmişin muhasebesini sonra yaparsın, şu anda bu lüksün yok.
- ilerleme oldukça kendine güvenin gelir, daha rahat ilerlersin, o zaman da "yaptık bitirdik" diye rehavete kapılmazsan biter okul.
---
kararlı ol, sadece okulu bitirmen gerektiğini düşün, derse git ödevini yap sınavına gir. formül çok zor değil. sadece sebat gösterip yapman gerekiyor. düşünerek daha da çözülmez hale getirme. bir an önce harekete geç.

ha bu arada ortak ders aldığın insanlarla arkadaşlık kur bir şekilde. çok zor bile olsa, çok alakasız insanlar bile olsa, hepsini boşver direk yavşak modda arkadaşlık kur. üniversite ortam sayesinde çok daha kolay biter. birlikte çalışırsın, ödev yaparsın, sınavdan önce 2 soru söylerler sınavın iyi geçer. bunlar önemli.

okuldan kopma sürecinde en önemli etkenlerden biri, derslerden başarısız olma durumuna ek olarak insanlarla samimiyetin yavaş yavaş azalması ve bitmesidir. o zaman işte hırsız gibi girip çıkıyosun okula. bir şeyden haberin olmuyo, moda giremiyosun. en inek kimse gözüne kestir arkadaş ol bir şekilde.
---
şimdi yapması zor gelen ve kendine belki yediremeyeceğin şeyler, emin ol bir dönem sonra "keşke yapsaydım" diyeceğin şeyler olacak. o yüzden, savaşta her yol mübahtır diyerek, ne gerekiyorsa, ne yapmak lazımsa yap.
- hocalara da anlat durumunu, danışman hoca filan yok mu, yardımıcı olmaları lazım. hocalarla bundan sonra dönem başından beri konuş, her derse git öne otur kendini göster, o zaman daha çok yardımcı olurlar, yüzünü tanırlar. durumunu anlat.

bok gibi geçmiş bir sınav kağıdının sonuna "hocam okulum uzuyor bir şeyler yapın lütfen" diye not yazan insanlar bile biliyorum. ayıp değil bu. türkiye'de çoğu kişi araştırma yapma aşkından değil mecburiyetten, daha iyi bir işte daha iyi koşullarda çalışmak için üniversiteye gidiyor. kazanmış olmak avantaj. bunu da kaybetmemek lazım. bunun için de insanlardan yardım istemek yanlış değil, ayıp değil. hani yani olmaz ya, en kötü ihtimal tersler belki, ki hiç sanmıyorum ama, olur başka hoca olur başka öğrenci olur.

hocalarla ve öğrenci arkadaşlarla iyi ilişkiler kurarak, ve daha az çaba göstererek bir şekilde üniversiteyi bitiren çok insan gördüm.

3 sene okula gitmeyip atıldım.
Sonra ailemin destegi ile yeni bölüme gidip başarılı oldum.

Aileler, sana başına birşey gelmesini engellemek için kızarlar!.
Başına birşey geldigi zaman yardım ederler, seferber olurlar.

Onlar senin herşeyin mutlaka ve mutlaka ailen ile konuş.
borçlar falan ile ilgili konularda parttime bir iş bul, istanbuldaysan buraya cevap yaz.

Akşam oldu. Dipteki prens daha ayrıntılı yazmak için ne bekliyorsun? Arkadaşlar gayet güzel önerilerde bulunmuşlar bu arada. Ben ayrıntılı yazacaklarını bekliyorum. Nasıl olsa uygulamayacaksın önerilenleri. Ayrıntılı yazınca, biraz daha rahatlarsın belki. Hadi yaz bakalım.

ilginiz için teşekkürler.
(git: 116609)

@cruseo: evet istanbul'dayım. istersen mail adresi: [email protected]

merhaba,

yıllar sonra eski hesabıma bakayım, neler yaşamışım falan dedim. hepinize teşekkür ederim tekrar.

o yıl okul sonunda söyledim aileme gerçek durumu. hemen hemen tüm çıplaklığıyla. ağladılar, üzüldüler, kızdılar, ağladık. beraber psikoloğa gittik, hep arkamda oldular. kaldıramazlar falan diye düşünmüştüm ama bunu bile kaldırdılar. insan her şeye alışabilen bir şeymiş gerçekten. 7. yıldan sonra benim bulunduğum şehre taşındılar ve onlar sayesinde 2 senede bitirdim okulu. hatta çok zor demişim burda o kadar zamanda ama bu kadar tembel olmasam 1 senede rahat biterdi, yine benim tembelliğimden uzadı. 4 ay kadar önce iş de buldum. yeni mezun için türkiye şartlarında fena bir gelirim yok. çalışırken insan okuldaki gibi bir tembellik de yapamıyor veya yapmıyor sanırım.

o zamana göre iyi durumda olsam da süper falan da değilim. herkesle aynı boktan dünyanın, çoğunuzla aynı boktan türkiye'nin içinde, çoğunuz gibi boktan bir şekilde yaşıyorum.

öyle haber vereyim dedim.

bisikletle boğaz turu

Eğer tek başıma geçiriyor olsaydım doğum günümü; İstanbul' a yakın bir yerlerde doğanın harika olduğu bir yerde, tercih olarak bir dağ kulübesinde olurdum. Uzun yürüyüşler yapar, sonra da şöminenin karşısında şarap içerdim kızarmış peynirle. Ateşe dalıp hayaller kurardım. Kendimi dinlerdim. Sonra gece olunca kulübeden dışarı çıkıp, yıldızlara bakardım bir süre. Tertemiz dağ havasını soluyarak. Sonra yine şarap içer, ateşi seyrederek uyurdum. Hayalimdeki(burası bana kalsın, sen kendine bir hayal bul)ile.

@ july14 ; aşağı yukarı budur planım:) başka öneriler varsa onları merak ettim:)

Ben planını bilmiyordum ki, yazmamıştın. B planı düşüneyim bakalım. Bende plan çok. Bulurum sanırım.

Bu benim için güzel olabilir de, cinsiyetten dolayı sana uyar mı bilemiyorum. Bir de bütçene de bağlı. Ben yine de yazacağım. Doğum günün, tek geçireceksin, biraz şımartabilirsin kendini. Ya Slivri veya Sapanca'da, İstanbul da olur, 5 yıldızlı iki otelden birine giderdim. Önceden hazırlardım kendimi çok şımartacağım diye. Bu iki otelin de spa olarak iyi olduğunu söyleyeyim. Ve başka aktiviteleri de iyi. Doğa da güzel. Neyse. Mükemmel masajlar, sauna, sıcak havuz açık havada(Klassis )ve daha pek çok şey. Bütün stresimden arınırdım. Komple vücut bakımı, aromaterapiler filan. Güzel yemekler. Yalnız olduğumdan belki odamda yerdim. Rahat bir kılıkta. Sonra da; rahat, mutlu, yenilenmiş olarak yine şarabımla ve hayalimle devam ederdim geceye. Hayalimle uyurdum sonra da.

ben de mükemmel bi masaj merkezine git derim. en pahalı ve keyifli masajdan yaptır. at tüm toksinleri. ben kendime yaptıracağım doğum günümde :)

masaj pek bana göre olmasa da teşekkürler:)

Her şey sabah duyurudan arkadaşlarla chatte iken, bir deniz ülkesi hayalim ile başladı. Senin sorun da, tam denk geldi. Benim hayalim tam böyle değil de, sana uyduralım biraz. İstanbul' a yakın bir yerlerde, bir sahil kasabasına git. Denizle iç içe yaşayan insanların olduğu. Ağva olabilir. Şile' yi geç. Ağva' da nehir de var. Yolu da çok keyifli. Doğa da güzel. Biraz da tenhadır şimdi. Yürüyüş yap, balık ye, kitap oku, kendinle kal işte. Ve hayallerinle.

Güzel kardeşim üzülerek söylüyorum ki yapabilecek hiçbir şey olmuyor bu durumda. Bu ülkenin sayılı mak.müh.lerinden biri gösterilen ama yukarıda anlattıklarından belki daha kötü şartlarla karşı karşıya kalan bir babam olduğu için bu konuya çok yakınım. Adam yurt dışında diplomasının çok altında bir işi yapmayı kabul ediyor ama burada işe yaramaz adamların altında çalışmak istemiyor. Bizimki 57'li. Adam artık dinazor olmuş. Meslek hakkında kolay kolay yanılmıyor yani. Bu adam ayrıldığı bütün işlerinden kavga dövüş ayrılıyor. Ha ben bunun yer yer uzun süren ama geçici bir dönem olduğunu gördüm. Kendisi için çok değerli olduğunu unutma. Senin arkadaşlığın evlatlığın onun herşeyi.

yazdım da sildim cevabımı, özel hayatımı döktüm resmen.

kimlanbu et gmeyıl a bi mail at copy paste edeyim

Allah yardımcınız olsun. Keşke şu kahve alışkanlığından vazgeçirebilseniz babanızı ve köşedönme merakından antin kuntin işler peşinde koşan zararlı arkadaşlardan :((

Biraz çevresi değişse, değişik insanlar tanısa.

Ben de üzüldüm isko. Babanın yurt dışına gitmesini destekleyin bence. Bu arada da siz okullarınızı bitirmeye bakın. İş kurmasın da, yurt dışına gitsin daha iyi. Hem siz huzurlu olursunuz, hem de o sizi özlesin biraz. Üzülerek söylüyorum, babanız değişmeyecek . Kafaları zehir gibi çalışıp, mesleklerinde çok iyi olup, kendi işinde her şeyini kaybedenler var tanıdığım. Ailelerini çok üzerek hem de. Bana göre babanın yapacağı en iyi şey, birilerinin yanında çalışmak. Burada istemiyorsa, yurt dışında. Kogan' ın dediği gibi, biri melek olmalı aileden. Hiç tartışmamalı onunla. Siz de fazla üzerine gitmeden, kendinizi koruyarak ve nefret etmeden babanızdan,erkek olduğunuz için bu biraz zor didişmemeniz yani, bir an önce okullarınızı bitirin. Sakın bırakmayın ama. Aileyi bir arada tutun. Eminim ileride çok güzel günler bekliyor sizi. Bu günler de geçecek. Şu an çaresiz hissetmen normal, öğrenci olduğun için. Aileni düşünüyor olman bile yeter şu an. Kendini derslerine ver. Umarım her şey gönlünce olur.

(bkz: cançao do mar)

hatta; fizy.com

portekizce ama çok güzel be aaabi.

Besame Mucho :P

Julio Iglesias - Nathalie.

eveeet en sonunda buldum şarkıyı,

historia de un amor!

Restless aradığın şarkının, o olduğunu düşünemedim. En sevdiğim şarkılardan biridir. Çok eski bir şarkı diye yazmadım. Historia D'un Amour' un Sezen Cumhur Önal' ın sözleri ile, Ertan Anapa ve Adamo'nun seslendirdiği bir versiyonu da var. Daha sonra Yaşar da yorumladı aynı sözlerle. Bu şarkının pek çok versiyonu ve yorumlayanı var. Ben en çok Luis Miguel ve Ana Gabriel' in yorumlarından dinlemeyi seviyorum.

Eheh 1 sene geçmedi, aynı duyguları ben hissediyordum. Kitaba son gün 1 saat falan baktım ya da bakmadım kız arkadaşımın zoruyla biraz.

Google'a yazın, son ehliyet sınav soruları ve cevapları diye. Çıkar hemen. İnanın bana, bir sürü soru tıpatıp aynı çıkıyor. Ama benzer değil, hani aynı mantık değil, direk kopyala yapıştır, cevapların yerleri, imla bile aynı çıkıyor. O kadar salıverilmiş bir sınav ki, rahatlıkla yapabilirsiniz. Çok kolay inanın.

Şöförlüğünüz varsa trafikten pek sorun yaşamazsınız sanırım,
İlkyardımda biraz mantığınızı konuşturacaksınız, ama çok da değil, 3-5 bir şey okuyun çözün.
Ben motoru ehliyet sınavından yarım saat önce okulun bahçesinde öylesine okudum, o öylesine okuduğum yerlerden bile bir sürü soru geldi, 72 mi 78 mi ne almıştım. Azıcık okursanız geçersiniz.

www.olcaysurucukursu.com

buradan indirin son bir ikisini, cevaplarını ezberleyin geçersiniz.

ben de giriyorum aynı sınava:)

www.onlineehliyetsinavi.com

dolu test var burda da
sabah kadar soru çöz paşam

en kolay yapılabileni ilk yardım çünkü, doğru olmayan seçenekler salakça oluyor.. trafiği de halledersin bence en kafa karıştıranı motor ama çok da korkma kolay sınav..

ben de 2 sene önce hiç çalışmamıştım. son gece kuzenimin 10 sene önce girdiği sınava girerken çözdüğü sınav örneklerinden 2 tanesini yaptım, yanlışlarımı bi' kere okudum ve hepsinden yüz almıştım. hatta direksiyondan da 100 alınca akrabam olduğu için ücret almayan sürücü kursu bana cumhuriyet altını vermişti.

neyse konu sapmadan sonuca geleyim, internette vardır kesin 2-3 tane örnek sınav çöz olay tamamdır..


edit: evet en kafa karıştıran motor çünkü 21. yüzyılda hala karbüratörle ilgili, jigleyle ilgili filan sorular soruyolar. amk allah enjeksyonu gönderdi hala karbüratör diyolar, ilginç..

araba bozulunca servisi arayabiliyosan tamamdır bu iş. halledersin bence.

Ne kadar büyütüyorsunuz? Doğru dürüst kursa devam edemedim. Aslında hiç gitmedim sayılır. Kitabı da tam okuyamadım.İlk girişte geçtim hepsinden. Motordan 98 almıştım. Teknik konulardan hiç anlamam. Üstelik kadınım. Kitabı bile doğru düzgün okumamıştım. Mantıken buluyorsun bazı cevapları, bazılarının cevabı da biraz daha alt soruların içinde var zaten. O sınavdaki sorular, okuduğunu bile zor anlayanlara göre düzenlenmiş. En az lise okuduğunuzu farzedersek, zor gelmemeli. Biraz baksanız yeterli. Süre de çok uzun. Düşüne düşüne cevap verin. Şu an sınavda olmalısınız. Umarım vermişsinizdir. Direksiyon sınavında ise, sakin olun. Ben hangi arabada sınava gireceğimi bile bilmiyordum. Sizden bir öncekinin bıraktığı yerden devam ediyorsunuz. Benden bir önceki hemcinsim değil, yanındaki hoca durdumuştu arabayı. Yokuş yukarı ve mıcırların üzerinde. Araba da tamamen durmuştu. Bizim bulunduğumuz arabadaki hoca, tırstı resmen. Oradan kalkış yapmak da bana düştü. Hiç kaçırmadan arabayı ve patinaj yapmadan hareket ettirdim. Bir iki soru sordular. Bir köprüden geçerken durdurmamı istediler filan. Durmadım, gerekçesini söyleyerek elbette. Bu kadar. Direksiyondan da 98 almıştım. Geri geri git deseler, ne yapardım bilmiyorum. Arabayı ilk kez görüyordum ve geri vitesini de bulamazdım sanırım. Direksiyon sınavında kolaylıklar. Başarılar.

Sınavdaki sorular genelde klasik, ama bazen böyle acaba bu ne demek dedirten sorular çıkıyor. Trafik işaretlerini iyice ezberlemek şart, çünkü soruların yarısı onlardan geliyor. Öncelik kuralı ve kavşak geçişi soruları dikkat gerektiriyor. Teori sınavı temelde ‘kuralları bil ve dikkatli ol’ diyor. Sakin kalırsan geçersin, panik yapma.
www.surucukurslari.com

bence kesinlikle başbaşa olmalı evlilik teklifi... daha romantik :)

1.herkesin beğenisi, yapısı farklıdır ama ben böyle özel bir anı sevgilimle başbaşayken yaşamak isterdim... ileride o özel günü, "yanımızda da on kişi vardı he" şeklinde anımsamak istemezdim..
gerçi sürprizlerden de hoşlanmam ben, tuhaflık bendedir belki bilemiyorum.

2.kabul edeceği varsa eder, etmeyeceği varsa etmez. "eeöh etraftakiler ayıplamasın,hadi bari evlenelim" diyen bir insanın var olacağını zannetmiyorum pek :)

kısıye gore degısır, belkı ondan hoslanır ama bana o sekılde yapılmasını ıstemezdım.

hayatta yapmam. başbaşa iken yaparım.

pposeidon söledik ya daha önce.. :)) başbaşa yaaaaap... neden çok sevdikleriniz de olsa elalemi karıştırıyorsun.. gerek yok ki? var mı? ne gerek var o insanlara.. hatunun o ana odaklanmasına izin ver.. etraftakilerin tepkilerine değil..

ve yap artık yahu yap! :)

baş başa kesinlikle..

erkek milleti çok ama çok temiz kalpli bazen. sanıyorlar ki, onların samimi olduğu, yakın olduğu herkese karşı sevgilileri de aynı duyguları hissediyor. bu bazen oluyor, ama bazen olamayabiliyor. evlenme teklifini yanlarında yapmayı planladığınız insanlar onun mu sizin mi samimi arkadaşınız, bu konuda hiç uğraşmayın bence, baş başa, yağmur yağarken, söyleyiverin gitsin işte. (şimdi hazır mevsim de müsait falan...)
aklıma geldi ya, bir de böyle stadlarda falan höykürerek evlenme teklifi ediyorlar. beyaz şovda movda.. çok çok kötü.

hocam evlenme teklifini ettiğin zaman cevabını bekliyoruz buraya :( çok merak içerisindeyim ben : p

1) hoşuma gitmez. sevgilinin senle evlenmek istediğini diğer insanlarla birlikte öğreniyorsun sen de, sence hoş mu? bence değil...
2)evlenme teklifi aldığı andaki tepkilerini azaltabilir belki. çok mutlu olup kucağına atlayacağı varsa onca insanın içinde çekinir belki, ya da "biraz düşünelim" diyecekse, başbaşayken bunu söylemesi daha kolay olur, diğer insanların yanındayken soğuk rüzgarlar esmesi muhtemel.

@medre: doğru demiştin :) dur hacı be hemn yap diyince olmuyor yapıcam yapmasına biraz daha zaman var hazır geniş geniş zamanım varken soruyorum öle aklıma geleni.

@vurursa gol olur: hacı haber veririm vermesinede burdan duyuru yapıp hacı evlendim demiyimde teklif ettikten sonra bulurum seni yollarım bi mail :D

@kalimotxo: haklısın valla hoş olmayabilir.

Pposeidon1 teklifin, size özel olmalı. Tüm içtenliğinle yap teklifini. Sürpriz demeyelim de, beklemediği bir anda yapabilirsen, daha da hoş ve etkili olur. Bu arada heyecanını yenip, sakin olabileceksen geçerli bu öneri. Haberimiz olsun, kutlamak için.

@july14: heyecanı yenmek problem değil :) haber veririm "vurusa gol olur" ile birlikte gelirsiniz nikaha düğüne filan :)

Not: çeyrek filan getirin en azından boş gelmeyin :D

Eğer senden zaten evlilik teklifi bekliyorsa istersen sinemada et problem olmaz. Ama beklemediği bir şeyse baş başa kalın derim.

Eller havaya bir mekana gitmiştim, sadece filmlerde olur sandığım şey oldu, adamın birisi şampanya kadehinde yüzük verip evlenme teklif etti, sahnedeki garip şarkıcı da kalabalığı gaza getirip alkışlattı. Böyle olmasını istemezdim açıkçası.

Not : erkeğim.

Kadınına bağlıdır bence. Kimisi stadyumda evlenme teklifi ediyor, kadın ordan "iviiit iviiiiiiit" diye bağırıyor, kimisi baş başa kalalım diye dağ evine kaldırıyor hatunu orada evlenme teklifi ediyor. Bence edene değil edilene göre hareket etmek lazım. Evlenme teklifi edecek raddeye gelmişsen de zaten onun ne istediğini az çok biliyorsundur.

hocam tenhada kuytuda yap,mazallah yok mok der,karizmayı çizdirme yerlere kapanmış elinde bir yüzük tutarken. hayırlısı olsun bu arada.

Ben gelirim Pposeidon1. Teşekkür ederim. Vurursa gol olur için de uygunsa, birlikte de gelebiliriz.

gelin valla o gün gelsinde davetiyeyide koyarım bütün duyurucular gelsin :)

geliriz hocam sen bi teklif et hayırlısıyla da. o da kabul etsin biz de mutlu olalım.

evlenmek istediğinden ve kabul edeceğinden eminsen kalabalık önünde olabilir. genelde seviyorlar öyle sahneleri kadınlar.
ama cevap kesin değilse, başka insanların önünde bunu düşünmek ve o baskıyı hissetmek korkunç olacaktır kendisi için.

arşivde gün yüzü görmemiş dosyalarda böyle mantar gibi bişi oluyor. yani bilinen tozun upgrade etmiş hali. çok pis hasta edermiş. iki arşiv çalışmasında köhürdediğimde kurum doktorunun açıklaması...

No avalon teşekkür ederim. Doktora mı gideyim? Nasıl bir tedavi uygulandı? Uzun mu sürdü tedavisi, tamamen geçti mi?

valla ilkinde gittim... şu gargaradan verdi, tantum verde türü. ikincisinde gitmedim. bir hafta kadar dosyalarla haşır neşir oldum, bir hafta da öksürükle. sonra tamamen geçti.

ama farenjit olmamaya bak... bazı arşivzedeler faranjit oldular

Çok teşekkür ederim No avalon . Söylediklerini dikkate alacağım .

(bkz: maşukiye)

Kerpe. İstanbul'dan gidiyorsanız Kandıra'ya giden otobüslere binip oradan minibüsle ulaşabilirsiniz.

Ağva , Maşukiye veya Termal. Bu mevsimde hepsi de ayrı güzel. İyi tatiller Zaugnakhaldun.

eskişehir. çok sık tren var, 16 tl'ye. zira kafa dinlemek için muazzam bir yer. ben 3 yıldır kafam dışında hiçbir şey dinleyemiyorum örneğin, öyle bir yer...