biri derliyor diğeri düzenliyor.

Derle dersen boşuklar dolacak şekilde sıralıyor , düzenlede kendin düzenliyorsun

90 bine guncel bir araba öneririm.

Mercedes 2018 Volkswagen lerden daha iyi konfor verir o kesin. Kilometred üzmez fakat bilen birine danışarak alman lazım aracı. Yakıtı da dikkate alman gerek. Ciddi manada yakıt tüketimi olacak alacağin aracın.


Ben olsam ama az daha koyar 2010 sonrası c180 alırım. Hem km düşük olur hem de daha uzun süre binersin. Senin makam aracı üzmez ama ne de olsa eski model. 15 yıllık araçtan bahsediyoruz.

hocam markakolik olmayınız. 15-16 senelik araba her anlamda sizi üzer. o paraya kampanyalarla ve ötv indirimleriyle gayet güzel 0 arabalar vardı ama millet kapış kapış kaptığı için bitmeye yüz tuttu ama hala yılbaşından önce alabilirsiniz.

"Old but gold"

yeni ama orta sınıf bir araba alacağıma, eski ama üst sınıf alırım. Ama başımı ağrıtmamalı. Bu yüzden sağlam araştırma lazım.

s320 al derim. kuzene de bu öneriyi yaptım (jaguar alacaktı) şimdi bana dua ediyor. 90k ya çok tatlış 2003 2004 kasa s320'ler var. çok net 1m km görüyor bu meretler.

S320 yi bi kere kullansam yetecek sanki. Aklimda :)

Alinir. Net alinir. Bir gun g.tu toplarsam da alacagim ilk araba.

Bu arada tahmin edemeyecegini kadar iyi piyasasi var bunlarin. Beyazi cok nadirdir. Denk getirebilirseniz beyaz bulun. Cillop gibidir.

Not: eski alim-satimci.

size bağlı, bu aracın işletme(bakım, onarım, yakıt) giderleri yüksek olacak. bu giderler size dokunmazsa alabilirsiniz.

çöpe atacak paran varsa hiç durma.

arkadaşım 266 bin km'den bahsediyoruz. o km'de bi arabaya bu para kesinlikle verilmez. kaldı ki bu araba lpgli, yani motor artık uzatmaları oynuyodur. sadece motor değil diğer tüm parçaların elden geçmesi gerekecektir. otomatiği sorun çıkarsa dünya kadar masraf açar ki açmaması için hiçbir neden göremiyorum. aracın metal yorgunluğu da üzerine cabası.

bu kmde birisi arabayı hibe etmezse kesinlikle ve kesinlikle başıma bela almazdım. hayırlısı olsun diycem ama bu model ve kmde bi araçtan sanmıyorum kimseye hayır gelsin.

12-13 litre tüketim sana koymazsa al. lpg'de dahi 40 kuruşun altında yakmaz bu abi, ortalamada 50 kuruşu bulur.

araba güzel. kilometre de normal.

edit: jpg değil, lig olacak tabi.

edit2: ya arkadaş tamam bu arabayı beğenmemek en doğal hakkınız da, karşısına honda jazz koymak nedir? yağacağınız karşılaştırmaya sıçayım afedersiniz.

bu tip arabaları tecrübe etmeyen kişilerin dediklerini ciddiye almamanı öneririm. Bir önceki kasası var bizde yaklaşık 17 senedir. Rutin bakımları dışında, yaşadığımız sorunlar. Cd çalarının bozulması, arka camı tutan plastik tırnaklarının kırılması. Farların içini temizletme gibi küçük işler. Araç şu an 280 bin km'de. Şehir içi 11 şehir dışı 8 lt civarı yakıyor ve bu sınıf araçların konforunu çoğu arabada yok

benim 98 model 2000 cc otomatik honda crv lpgdeyken 14 lt/100 km yakıyor. 3200 cc motordan bahsediyoruz sağlam yakacak. 20 lt/100 km. lere hazır ol

daha once mercedes sahibi oldun mu?
saglam ustan var mi?
arabadan anlar misin, ufak tefek seyleri kendim halledebilirim diyebilir misin?
bu aracin gecmisi hakkinda bilgi var mi? bakimlari zamaninda ve eksizsiz yapildigina dair kayit var mi?
90bin tl'yi kaybetsem cok koymaz dermisin?

bu 5 sorudan 4'une evet diyemiyorsan bmw/mercedes/audi bunlara bulasma derim. guzel araclar ama genelde bu araclarda ilk deneyimde sen araca degil arac sana biniyor, buna hazirlikli olmak lazim.

Yakıt harici üzeceğini sanmam, @mirty'nin bahsettiği gibi ufak sorunların çıkma ihtimali de önceki kullanıcıyla alakalı.

Km hiç önemi yok, 5 yaşında arabalar bu km'lerde piyasada. Bu arabaya su kaynattırmayın, kayış koparttırmayın motor 1 milyon km gitmezse ben de hiç bir şey bilmiyorum.

Almadan önce yakından inceleyip küçük ayrıntılara dikkat edin.

Edit:

Bu araba 311 bin mil, yani 500 bini devirmiş mesela ;

www.youtube.com

Yurt dışında 500 bin üstü bu tarz çok araç örnekleri görürsünüz, bizde olmaz çünkü çok ahlaklı bir toplum olduğumuz için aracı satmadan önce yeni alıcı üzülmesin diye km düşürüyoruz.

1-sürprizlere (her an ortalama 5k) hazır mısın?
2- yakıt ş.içi 1 tl yi görür
3- prestij getektiren bir işin varsa (örn:avukat, müteahhit vs) uygun bir araç.

mercedes tutkusu olan biriysen sorun yok. eski çalıştığım yerde böyle bir abi vardı. 1994 model otomatik vitesli mercedes'e biniyordu, gayet memnundu. sattı, 1995 modelini aldı. bu araba onunkilere göre genç bile :)

ama o bir araç uzmanı. anladığım kadarıyla sen değilsin. aldığın aracın güvenilir bir araç olması lazım, satıcının güvenilir olması lazım. yoksa feci göçertir seni.

ben olsam, 97.000 liraya 2018 model honda jazz veya 108.000 liraya 2018 model opel astra otomatik alırdım. sıfır kilometre, mis.

O kasadan bizde vardı. E270 cdi olanindan. Şıfır km almistik ve airmaticten tut navigasyona kadar hersey vardi. Ancak araçta cok sayida elektrik arizasi meydana geldi. Fren sistemi bile fabrika tarafından geri çağırılarak ücretsiz komple değişti. O zaman haberlere cikmisti bu fren meselesi Almanya'da. Bunlarin disinda sinyal arızası(ismi basit ama cok masraflı bir tamiratti), airmatic arizasi vs. En sonunda satmistik.

ben o paraya bu arabaya girmezdim.
yaşı küçük bir araç öneririm

bırakın adam mutlu olduğu hayatı yaşasın, her şeyi düzeltmek gerekmez

Öncelikle size sevgilerimi gönderiyorum, ne güzel arkadaşlarsınız.

Hayatımda hiç o online oyunlardan oynamadığım için ahkam kesmek istemiyorum ama bu oyunların ciddi bağımlılık yarattığına inanıyorum. Kardeşim de bir oyun bağımlısı (hatta bununla ilgili benzer bir duyurum olabilir silmediysem). Eşinin saatlerdir evde olmadığını fark etmeyecek kadar bağımlı bir arkadaşım daha var. Müdahale edildiğinde ikisinin de ortak savunması şuydu “boş vakitlerimi nasıl geçireceğime karışamazsanız, bu benim hobim, ben bundan zevk alıyorum, sizin hobilerinize zevk aldığınız şeylere karışıyor muyum vs vs”.
Arkadaşım boşanma noktasına gelince mecburen bıraktı, kardeşim aynen devam ediyor.
Bunları şu yüzden anlattım, başka biri bunu hobi ya da boş vakit eğlencesi gibi değerlendirebilir ama gözleri kan çanağı olana kadar oyun oynayıp işe okula gidemeyen insanlar tanıdığım için bunun bir bağımlılık olarak değerlendirilmesi gerekiyor bence.
Bu yüzden tıpkı diğer tüm bağımlılar gibi önce kendisinin bağımlı olduğunu kabul edip, bu durumu değiştirmeye karar vermeli. Sizin yapabileceğiniz şey bence bunu fark etmesini sağlamak. Dost acı söyler, yüzüne karşı çat çat çat söyleyin. How i met your mother müdahale toplantısı gibi yapın mesela :) Başka da yapılabilecek pek bir şey yok.

Bu yapiklariniza cevap verebildigine gore bagimlilik cok ciddi boyutlarda degil yoksa size cok raat resti cekebilirdi. Tavsiye edebilecegim tek sey bu durum daha kotuye gitmeden kendisinin bunun zararli sonuclariyla yuz yuze gelmesini saglamak. Bir sekilde farkina varmali ama kendisi.. Cunku siz de yardimci olmaya calissaniz, profesyonel yardim da alsa hepsi gelip gecici.

sakıncası yoksa, hangi oyun?

Lan ne arkadaşlar var ya, bizimkiler bokunda boncuk arıyordu.

@102468 İnanın bu tarz konuşmaları defalarca yaptık ama boşuna. Konuşma sırasında haklısınız diyor, değişiklik lazım diyor ama oyuna geçene kadar. Etkisi sadece 10 dakika sürüyor. Gerçekten bu çocuk ne ara bu hale geldi anlamadık. Acaba başka problemleri var da bu şekilde mi uzaklaşıyor diye çok araştırdık ama bizim ulaşabildiğimiz kadarıyla görünürde yok. Umarım hiç yoktur da. Onun dışında, vakit bulabildiği zamanlarda ilgilendiği çok güzel şeyler vardı. Şimdi hepsini bir kenara attı ):

@odyofil elbette herkesin mutlu olduğu şeyi yapmasını destekliyoruz ama bunlar sorumluluklarının önüne geçmediği sürece.


@sanxis çok teşekkürler ^^ hayatımızda doğru ve güzel insanlarla karşılaştık o yüzden birbirimizi korumak istiyoruz.

Konuya gelince, sizin de bahsettiğiniz gibi işler dönülmez bir noktaya ulaşmadan yardımcı olmak istiyoruz. Umarım kardeşiniz de bir an önce normal hayat düzenine kavuşur.

Bu kısım çok tanıdık “boş vakitlerimi nasıl geçireceğime karışamazsanız, bu benim hobim, ben bundan zevk alıyorum, sizin hobilerinize zevk aldığınız şeylere karışıyor muyum vs”. Bazen çok sert tartışmalar yaşanıyor. Biz de yapmamız gerekenleri yerine getirmemeye başladığımızda elbette bize müdahale etmelisin diyoruz, sessizleşiyor. Oyun sırasında fazlasıyla gergin, daha önce hiç duymadığımız küfürler (kendisi çok nadir küfür ederdi), hakaretler havada uçuşuyor.


@superfluid Şimdi yazdıklarımı yabancı birisi gibi tekrar okuyunca, sanki tüm hayatımız, onun iyileşmesi için çabalarımızla beraber onun etrafında dönüyor gibi anlatmışım. Haliyle sizi de çabalarımıza her zaman cevap alabildiğimizi düşünmeye itiyor. Şunu söylemeliyim, bizler okul, iş ve diğer sorumluluklarımızı yerine getirdikten sonra fırsat bulabildiğimiz her küçük anda bunları yapmaya çalışıyoruz. Günlük rutinlerimize göre ayarlıyoruz. Bizim bu kadar yoğun olmamız da sinir bozucu insan nefes almak istiyor ama yaşam şartları! Aslında hepimizin yeterli vakti olsa, hep beraber belli süre oynar sonra oyunları kazandığımızda kutlama, kaybettiğimizde teselli için bir şeyler yapar devamlı vaktini orada geçirmesini engelleriz, belki :/


@late viper şu sıralar popüler olan 2 oyun.

@insomnia sadece çabalıyoruz keşke gerçek anlamda yardımcı olabilsek :(

MiG-23 olabilir. Fotoğrafın açısı kötü, emin olmak zor.

SSCB'nin avcı uçaklarına bakın.

Mig-21

Büyükçekmece adliyesinin arkasındaki 2 uçaktan biri değil mi bu? Benzetiyor da olabilirim.

@insomnia, değil yurtdışında bu.

iddia gibi düşün. kazanabilirsin fakat kaybedebilirsin de. hiç belli olmaz bence bulaşma ama.

Kefil olacak arkadaşınız vermiyorsa siz neden veriyorsunuz ki?

Eğer bu sistemi kullanıyorsanız bende talibim.2 bin lazım,2 ay sonra 3 bin olarak trink veririm;) senetlerin pek bir değeri yok diye biliyorum ama güvenebilceginiz biriyle girilir ancak;)

bulaşma kardeş. söz dinle.

Yok bulaşma. Param yok de.

bedava peynir kapandadır.

Aklı başında adam girmez senet sepet işine

asla bulaşma. asla...

Baban olsa belki güvenebilirsin ama arkadaşının arkadaşı olmaz.

(bkz: inanma seni sikecek) senedi siktir et rehin alabilecegin bilgisayar/telefon gibi birsey varsa o sekilde gir. yoksa o para geri gelmez. madem 2000'i bir ay sonra 3000 olarak odeyebiliyor gitsin bankadan kredi ceksin, kredi kartindan avans ceksin. cok daha uygun fiyata olur.

Girdik bi yola bakalım patlamayız inşallah

ikisi bir olmuş sizi tokatlıyor. senedin çöpden farkı yok zaten. bu arada bu tefeciliğe de giriyor, öyle kolay hak da idda edemezsiniz.

Banka ve faktoring icrası yapan bir hukuk bürosunda çalışıyorum, böyle küçük miktarların tahsilatlarıyla kimse uğraşmıyor, sen senedi icra takibine konu edebilirsin değeri yok diyen arkadaşlar dikaltlı olsunlar bu arada. Senet dediğin sebepten soyuttur. Gayet de icra takibine konu olur ancak dediğim gibi 2 bin liralık doayayı icraya koysan bi de bir ton masraf yapıcaksın avukata para vericeksin falan ama avukatlar bile böyle küçük meblağlarla pek uğraşmazlar. Paranın gittiğiyls kalırsın. Bence de mantıklı değil 2 bin verip 1 ay sonra 3 bin olarak geri alman, sıkıntılı gibi, bulaşma diyorum ben de.

Paranın geri geleceği garantiyse kredi çeksin o zaman.

Senetin yaptırımı olabilmesi için o senedi/borcu adamdan neden aldığınızı belirtmeniz gerek.

Bir ürün mü sattınız? Yoksa hizmet mi verdiniz? Senetin elbette bağlayıcılığı var ama borçlu "o senetten haberim yok, ben imzalamadım. Hatırmıyorum" ya da "isteğim ve arzum dışında imalamak zorunda kaldım" derse siz onun neden borçu olduğunu ispatlamanız lazım.

Tefecilik yaptım diyemezsiniz, derseniz daha tehlikeli :)

Kaldı ki yukarıda denildiği gibi 2-3 binlik senet için kimse uğraşmak istemez.

Ayrıca etik de değil, iki bin lira ihtiyacı olan birine %50 faizle borç veriyorsunuz. İnsanlığa sığmaz bu, o adam ya zaten geri ödemeyeceği için o faize razı olur ya da çok mecbur kaldığı için.

1- bulaşma
2- bulaşmışsın madem olumsuza hazırla kendini
3- bir ihtimal ödese bile peşinden 5k isteyecek, 8 vereyim diyecek. Sen de yine vereceksin

Yok daha bişey, eskisi gibi devam. Belki 2-3 aya

direkt soyleyeceksiniz, yetiskin koca koca insanlarin bu tasra kulturunun geleneklerine yenildigini gormek acayip uzucu. hatta karinizin soylemesi lazim. konusacak babasiyla. komik olmayin, bu ne ya kac yasinda insanlarin derdine bak. kelamla cozulecek bisey ne kadar buyumus. hastalik, para, evlat dertleriniz olsa cozumu sizde olmasa neyse.

Hanıma bacı demesin. Kardeş yapma yoluna girsinler utanır gider bence :))

tek çare var. o geldiği zaman bizde şehirdışına cıkıyorduk diyeceksiniz mesela eğitim var oraya gidiyorum yada tatile gidiyoruz gibi. evi tamirat yaptırcaz bizde arkadasta kalacagız gibi şeylerde söylenebilir. yani siz evden çıkın mecbur gitmek zorunda onu gönderince geri eve girin.

Evdeki televizyonu satın

bahaneye mahaneye gerek yok. bahane yalnızca bu durumu erteler. sonra aynısını yine yaşarsın. eşine net bir dille söyleyeceksin o bir yol bulup konuşacak ve bu problemi çözecek. olmuyorsa ayrılacaksın. ha eşin de nasıl konuşur, orası seni hiç ilgilendirmez aslında ama yardımcı olmak istiyorsan bi süre eve gitme. başka yerlerde kal. baba dayanamayıp sorar nerde bu çocuk niye gelmiyor diye, eşine bu ortaya dokunmak kalır.

Sözlükte kaynanasını istemeyen geline ağız dolusu küfürler edilirken bu konuya gösterilen anlayışlı tavır gözlerimi yaşarttı. Biz Türk kadınları da Türk erkekleri kadar sistemli birbirimizi kollasaydık bugün kadına şiddeti önemli ölçüde engellenmesine sebep olmuştuk vallahi de billahi de. Hanım tarafı olunca kayınbabanın erkekliğini bile görmüyorlar, bu ne seferberlik! Bu ne takım ruhu!

Soruya cevap: Yaşlılar zaten sevilesi varlıklar değillerdir. Mühim olan ona rağmen katlanmak. Bunu kalkıp da eşinize söylerseniz size kırılacaktır. Tek çare boşanmak. Bunu söyleyince boşanma evresine gelirsiniz büyük ihtimal zaten.

buyuklere ozellikle anne babaya saygi gosterilmesi gerektigini dusunen birisi olarak en uygun yolun kibarca soylemek oldugunu dusunuyorum. kusturup yollamak bana gore degil. kibarca onu her zaman agirlamaktan mutluluk duyacaklarini ama uzun sureli olunca yoruldugunuzu ve duzeninizin bozuldugunu, gelmek istediginde onceden haber verip haftasonluguna 2-3 gunlugune geldiginde mutlu olacaginizi soyleyip yol vermek lazim. bunu da esiniz soylemeli. kendi cocuguna daha az darilir.

eger amac kusturup kovmak ise, her gece gurultulu pompa yapip hanimi baci mertebesinden or.spu(or.spu lafini kötü anlamda almayin lütfen (bkz: turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması)) mertebesine cikarmak en etkili yontemdir.

televizyonu kaldırın, tuvalete girin uzun süre çıkmayın. en son çare de taşının yeni adresi söylemeyin. aradığı zaman da şehir dışındayız diyin.

@sta ek:

nerdesiniz derse "çok gizli bir operasyondayız ve gizlilik ilkesi gereği bulunduğumuz yeri söyleyemiyoruz." diyin

Baba kumar borcum var senin şu köydeki evi tarlaları satıp parayı bana ver sonra burda istediğin kadar kal desin. Muhtemelen cümlenin sonu gelmeden eşyalarını toplamaya başlar.

"baba eve yatılı misafir gelecek sana yol göründü" diyin.

Televizyonu kaldırmak ve "borcum var tarlayı/arsayı satıp bana ver" fikri süper ötesi.

Kavga, dövüş, küslük de çıkmaz.

Borç para iste, senin şu tarlayı sordurdum şu kadar edermiş, satıp bana borç ver, 10 sene sonra öderim de.

borç para iste +1

tv yi boz, yenisini de alma.

borç para fikrini beğenmeye geldim. çok iyi fikir.
siz ondan bişeyler isteyin. darlayın.
ev alcaz, araba alcaz deyin. bunaltın...
eline işinizi gördürecek cinsten iş verin.

geçmiş olsun.

"Kendi evi var Niğde ‘de ama her sene sormadan etmeden gelip kalıyor bizde."

işte bu ilk olduğu gün "******* böyle işi" diye önce eşinize, sonra da o iyi yansıtamıyorsa bizzat kendisine söyleyip kovmadığınız için şimdi uğraşıyorsunuz, bu dünyada sesinizi çıkartmazsanız her şey normalleşir.

anlattıklarınız kabul edilir cinsten değil bence, şimdiye kadar çekmiş olmanıza yazık. açık açık durumu eşinizle konuşup, kendisine kibar/diplomatik yol için bir şans verin. olmuyorsa da net ve keskin bir şekilde aynı gün gönderin gitsin. sineye çekmeniz sizin için de ilişkiniz için de ileride sıkıntı olur, haliyle dolmuşsunuz bile şimdiden.

ilk yorum haklı, yetişkin koca koca insanların böyle bir derdi olmaması lazım. orası sizin eviniz, kapatın kapısını dışarıda olan dışarıda kalsın.

geçmiş olsun
yetişkin insanlarsınız bunlar problem bile edilecek şeyler olmamalı.
kimse (yakına arkadaş, dost, kardeş, anne, baba..) çok önemli bir gerekçesi olmadığı ve geçici olmadığı müddetçe, kimsenin evinde kalamaz.kalmamalı. aynı evde uzun süre yaşayacaksaydınız aynı evde yaşar; yeni ev almak/kiraya çıkmazdınız. evi beraber kurar, tüm şartları paylaşırdınız zaten.
insanlar tercih ettiği insanlarla yaşasın diye ev kuruyor zaten.
konuşup tane tane açıklayın, ne düşünürse düşünsün. kendi yaptığı saygısızlığın farkında olmayan biri zaten siz ne kadar açıklayıcı olsanız da anlamamaya yakın olacaktır; gelecek tepkiyi önemsemeyin.
öncelikle eşinizin konuşması ama gerekirse(gerekecek gibi duruyor) sizin de makul bir dille konuşup eşinize destek çıkmanız gerekiyor. bu eve bir düzenimiz var, bu düzen bozuluyor temelli bir konuşma olmalı.
hastalık, maddi yetersizlik vs gibi ekstrem bi gerekçe yok ki olsa bile öyle bir durumda da tek çözüm aynı eve çağırmak olmayabilir pek çok kez bunu unutmayın; geç kalmşsınız.diğer kardeşlerin ne yaptığı önemli değil, siz aile olarak tavrınızı koyun.

*ailem ve ben istanbulda ayrı evlerde yaşıyoruz, kendi imkanlarımla kendi evime çıkabilecek param varsa belli bir yaştan sonra aileyle yaşamayı sağlıklı bulmuyorum.
kaldı ki sizin kendinize ait bi aileniz daha var(hatırlatayım eşiniz ve çocuğunuz)

Sizi (arkadaşınızı) yumuşak yüzlü görmüştür o sebeple bu şekilde kalıyor. Normalde herkesin kendi anne-babasına bunu söylemesi gerekir ama konu kayınbaba olduğu için bence bu erkek erkeğe halledilecek mesele. Aynı zamanda 2 ay sizde kalabiliyor olması demek evin erkeği olmaya geliyor demek. Sadece kedilerde olmaz bu iş, erkek evi işaretlemiş işte.

Atıyorum bir rakı masası yapın, ya da bir özel akşam yemeği, akabinde direkt yüzüne "bu cuma seni terminale bırakıyoruz, hadi hayırlı olsun" şeklinde emrivaki yapın. Kem-küm'den başka bir şey beklemeyin. Ney söylüyorum, kış vakti yakıt masrafı olmasın diye geliyordur.

Kullanıcı bilgilerim kendisinde, direk olarak kendisi tek tek cevap verecek. Arkadaşım adına teşekkür ederim ilginize

Kim dedi tuvaleti meşgul et giremesin diye! Salonda boş kavanoza işedi amk!

E ne yapsın yaşlı adam, sen de ne cani çıktın mübarek.
Git karınla konuş

baba kiminse o konuşsun.

@insomnia ben demiştim ama bu kadarı da çok yani. açık açık git diyeceksiniz o zaman yapacak bir şey yok.

Tv kumandasının pilini ters çevirme (akıl edemiyor)
Tv yi av moduna alma (uyduyu göremiyor)
Wc yi meşgul etme (salona işedi)
Site dışına çıktıpında arayan hüvenliğe tanımıyorum o kim deme (hanım gelene kadar dışarda kalıyor)
Araç yolculuğunda e5 en sol şeritten yardırma (benzinlikler yan yolda kalıyor, 5 dk da bir prostattan dolayı wc ye gitmek istiyor)
Evden çıkarken kombiyi kapatma
Tv den a haber ve atv yi silme
Müzik tesisatına zaman ayarı yapıp kulağının dibinde son ses hayko cepkin çalması (2 saatte bir 5 sn, komşular rahatsız olmasın)
Sanırım gitmesini istemiyorum :)

Uzun'u ve yaptigi icraatleri elestir.
Belki soguyup gider.

@chitosan onların arayıp da bulamadığı şey tartışma. Nassı goyduk emmeee

ev sizin, evlilik sizin neden böyle yüzsüz bir insan için, hele ki çat kapı gelen, azıcık kibarlıktan ve medeniyetten yoksun bir insan için bu derecede çözüm aranıyor ben anlamıyorum? ailede adamı kimse umursamıyor, anladığım kadarı siz de aileyi umursamıyorsunuz, otobüs biletini alın, eşyalarını toplatın misafirim geliyor, bir daha da acil bir şey yoksa gelme de sabah otogara bırak vedalaşma bile.

kimse kimseye bakmak zorunda değil evlendi diye, kayınbaba değil de kaynana olsa da evden atarım ben.

Arada eşimin hatırı var, o da durumun farkında ve yoruldu gerçekten. Direk konuşmaktan başka çare yok, nankör damat olacak adım ama yapacak birşey yok artık . Beni bilen biliyor.

sorunun üstünden 4 gün geçmiş, çok merak ettim gelişme var mı acaba? arkadaşınıza mümkünse sorabilir misiniz? teşekkürler. benim önerim de açıkça konuşmak olurdu, eşin rızası alınarak.

Kendisine tarlayı satmasını ve parasını kendine vermesini söyle. Bizim insanımızın canını al parasını alma. Kaçaktır.

Karşısına alıp konuştuğunu ve evlerinin müsait olmadığını söylediğini belirtti. Birkaç güne gidiyormuş.

Adama o kadar saydınız, meğer gayet laftan anlayan bir insanmış bak gidiyormuş.
Arkadaşınıza iletin lütfen, kendisinin yatacak yeri yok. İlerde aynı muameleyi kendi damadından görür umarım.

borç para iste ve televizyonu bozuldu diye kaldır.
olmadı konuş.

@birsürüsorumvar
laftan anlamayıp napacaktı peki? koltuğa mı zincirleyecekti kendini? benzin döküp yakacak mıydı? yüzüne yüzüne söyletecek kadar anlayışsızmış yani.
bi de damadın da yapar demişsin yani insan olan, bugününü kurtarmak için çalıştığı gibi yarınını da planlar. kaldı ki burada aciz, hasta, evsiz vs bir insan yok. bencil ve düşüncesiz biri var.
millet iyice delirdi yaa:D


neyse, geçenlerde şu haberi görünce istemsizce aklıma geldiniz:) *bu adamın evi de yok üstelik
onedio.com

@jimjim
konu sahibinin anlattıklarına bakınca ben bu adamın gitmemek için kendini ordan oraya atmasını veya büyük kavga çıkarmasını bekliyordum. bir defa açıklama yapılınca anlamış işte. eski nesil bazı şeyleri akıl edemiyor, karı kocaymış, başbaşa vakit geçirmekmiş vs. Benim babam da aynı nesil, kendisine kalsa misafirliğe gittiği evlerdeki kadınların hepsi ona hizmet etmekten mutluluk duyuyor. Kadın yaşlı da olsa fırıl fırıl evin içinde ona hizmet etse zerre rahatsız olmuyor, çünkü "kadın böyle mutlu oluyor görmüyor musun". E bir kere de kalk sen bir işin ucundan tut da mutlu ol dediğimde kıyameti koparmıştı. Ki benimki üni mezunu falan. Her neyse. Konu mutlu sona ulaşmış, biz çıkalım kerevetine.

Konuşma üzerine gitmedi arkadaşlar, biletinin tarihi geldiği için gitti ve giderken yolda evin müsait olmadığı ve artık yaşının kemale erdiği, onu görmek isteyenlerin onun yanına gelmeleri gerektiği belirtildi. Seneye yine gelir merak etmeyin,

Durumu anlamayan arkadaşlara gönderebilirim kayınbabayı bikaç günlüğüne.

Hic sanmam

Keşke, bir haftacık yağsa.
Fazlası zaten fazla İstanbul'a

bence yağacak.

3. köprü dolaylarına belki.

Şubat gelmeden İstanbul genelini etkileyecek bir kar yağışından bahsetmek pek gerçekçi değil ama iklim her sene daha farklı şekillere bürünüyor. Ay sonu belki şaşırtır. İstanbul'da kar patlaması uç sınırlarda ve kuzeyde oluyor. Geçen sene yağmur bile yağmamıştı hatırlarsanız.

yağar bence el ele tutuşup totem yapalım.

2 sene önce çok güzel yağmıştı ya. Istanbul etrafına yağsa da şehre gelince ısı adası yüzünden yağmura dönüyor.
Çok sağlam soğuk olması lazım, o da her zaman olmuyor. İnşallah yağar.

yeni yila girmeden bile yagabilir. bu kisin sert gecmesi bekleniyor, 25 aralik - 5 ocak arasinda ilginc seyler olabilir. bu sadece simdilik gorunen kismi.

elinizin altinda internet var, kisin nasil gececegini az cok tahmin eden bir suru model, program, uzman vs. var. ha "ilgilenmiyorum, bakmiyorum" diyen kisiye lafim yok da konu hakkinda en ufak fikri olmadan yagar ya da yagmaz diye iskembeden sallayanlari anlamiyorum. bangir bangir tum modeller bagiriyor marmara ve karadeniz'e 15 gun icinde cok saglam kar ve soguk gelecek diye. adam gelmis "yagmaz" diyor jdjdkd. niye yagmiyor?

İstanbul da tatil olacak kadar kar yağacağını sanmıyorum keşke yağsa da güzel kareler çeksek mikroplarda kırılsa

Bizim buraya yagdi gecen(bagcilar)

Aha yine basladi burada.

son 116 yılın en sıcak 3. kışı bekleniyor diyorlardı.
geçenlerde de hava muhabbeti oldu. arkadaş "4 senede 1 bi kış rahat geçiyormuş" demişti. geçen yılı makul sayarsak önceki yıllarda iyi kar yağdığını hatırlıyorum.
belki sıcak da geçse arada ısının düştüğü karlı dönemler olabilir. umarım olur. genelde ocak sonun şubat başı gibi oluyor bu dönemler ama son yıllarda aralık sonu ocak başına da denk gelmişti.

önce kara doyacağız demişlerdi, sonra bu kış yine geçen seneki gibi sıcak olacak dediler. bence yağsın ya, ben yaz gibi geçen kışları sevmem.

Meterolojinin bi bok bildiği yok. Çatalcata kar yağınca istanbula kar geliyor diye servis ediyorlar.

Geçen sene hatırlamıyor musunuz her hafta "istanbul'a çok sağlam kar geliyor, dışarı çıkmayın dikkat edin bilmemne" diye haber yapıyorlardı, sonra hep fıs çıkıyordu. Bütün bu fıs çıkmalarından sonunda uzmanlar artık ısı adasından bahseder olmuşlardı.

Kar bulutları geliyor ama doğru düzgün kar yağışı olmuyor.

her şeyi var demek çok doğru bir tanım değil sadece nokta atışı yapmak önemli.

adamın tüm kol düğmeleri vakkodur, sen de bir tane vakko kol düğmesi alırsın onu da kullanır, neden kenara atsın?

kadının tüm şalları ipektir, bir tanede sen alırsın onu da arada kullanır.

"her şeyi var" felsefesine göre hareket edersek adamın kalan hayatı boyunca hiç para harcamaması gerekir zira her şeyi var..

ben genelde bu durumda zenginlerde olmayan orijinal şeylerden alıyorum. mesela en son iPhone için kablosuz şarj eden masa üstü telefon standı aldım, aldığım kişinin masasında duruyor.

bunun dışında kültürlü bir insan ise yeni çıkan efsane kitaplardan birini alabilirsin. bir uzmanlık alanı var ise o uzmanlık alanının efsane kitaplarından birini alabilirsin.

çok parası olsa da kimsenin her şeyi yoktur.

Senin maddi gücün ne hediye almana izin veriyorsa onu alırsın kullanıp kullanmaması onun sorunu olur. Adam deli gibi zengin ama başka deli gibi zengin arkadaşı Rolex saat alıyor, adamda belki 10 tane Rolex saat var, yapacak bir şey yok. Zenginsen namım yürüsün der bir tane de sen alırsın, zengin değilsen zaten çok fazla seçeneğin olmaz "İnce" bir şey alırsın.

Kendisinin almayabileceği bir şey.

Dekoratif bir obje olabilir, hobi ile ilgili bir şey olabilir, etkinlik olabilir (ata biniş dersi, masaj, vb.).

Maddi değerinden çok manevi değeri olan el emeği, işçiliği ile üretilmiş bir hediye olabilir.

Güldür güldürde zengin patrona atlet almışlardı :) el yapımı, sadece bilenlerin ulaşabileceği birşey olabilir .

ben genelde spor araba alıyorum zengin arkadaşlarıma. durumun müsait değilse dupont çakmak da alabilirsin.

yenebilecek birsey alirim, iyi marka cikolata gibi. onun disinda ne alirsan cope gitme olasiligi yuksek.

bende de aynı dert var valla üstad :)

bu değişik geldi hoş bişey gibi,

(git:urun.n11.com )

Fiziksel bir hediye yerine bir deneyim almayı dene.
Gitmediğiniz bir yere uçak bileti mesela.

@gencfb

Hocam güzelmiş ama bizim evde bir tane canavar var geldiği gün kırar bunu:)

@cakabo

Hocam 17 aylık çocuğumuz var. Karda kışta evde olalım dedik.

valla geniş yelpaze, daraltacak olan sensin, Tchibo da kadınların hoşuna gidebilecek ortalama bir sürü şey var oradan ilham alabilirsin (hediye setleri mesela www.tchibo.com.tr ya da www.tchibo.com.tr gibi) ya da yılbaşı hediye setleri gibi ürünler sunan markaları arayıp bulacaksın www.eyupsabrituncer.com gibi. ama dediğim gibi kişisel zevk ve bütçe kriterlerine göre karar sizin.

NOT: ileriye yatırım amaçlı ayrıca bi de döküm tava al, evdeymişsiniz madem yarım kilo da kestane al, soba kıvamında tavada közle, hem hanımı hem canavarı mutlu et. Çay Altınbaş olursa iyi olur:)

yüksek fiyatlı olmayan birkaç hediyeden oluşan bir kutu hazırlayabilirsiniz belki. içindekileri de kişiselleştirip bir not yazarsanız hoşuna gider bence.
kutu içeriği olarak fikir vermesi açısından bendensana'ya bakabilirsiniz.

Zevk aldığı şeyleri yazasaydın ilginç şeyler bulabilirdik.

destek.wwf.org.tr

Kahve, güzel bir kahve kupası, bol çeşit çikolata küçük küçük notlar.ne gerek var kafa yormaya
Yanına birde kitap ilistir.az dersen birde keyifilik diz battaniyesi.ohh miss.

eşini sen tanıyorsun, biz tanımıyoruz ki. bari biraz ipucu verseydin, yardım ederdik.

evde işinizi kolaylaştırıcı bir ev eşyası olabilir. ya da masaj aleti olabilir. valla beni böyle şeyler mutlu eder.

Bebeğiniz de varsa bence saçma sapan şeylere para saçmayın. Ne alabilirsiniz kısmı içinse benim aklıma kitap geldi. İstediği ya da sevdiği konuda bir kitap alabilirsiniz.Tabii bu sıradan bir şey.Farklı olarak da sosyopixe bakmanızı tavsiye ederim. Bir de ev eşyası almak bence hoş değil. Çikolata kutusu hazırlayın hem daha ucuza gelir. Evin ihtiyacını eşinize hediyeymiş gibi göstermek pek hoş olmaz.

@ezio auditore da firenze
valla üstad bende alıcaktım aynı dertten alamadım benimki de ellerinden öper 11 aylık :) artık başka şeylere bakıcaz mecburen bulursan bizide aydınlat fikir olsun.

Mi band 3 al, rengarenk kordon al bi de, değiştire değiştire kullanır. Müthiş rahatlık

ilgi duyduğu bir konuda workshoplar araştırın, seramik, örgü, pastacılık, yemek vs.
siz 1 gün çocuğunuzla ilgilenin o da az kafasını dağıtsın mesela.

@karamell +1

Ayrica masaj seansi falan da alip hediye edebilirsiniz. Normalde kendisi icin para harcayamayacagi ama baskasinin jest olarak alabilecegi seyler güzel olur bence.

şuraya bir bakın: www.instagram.com

sıkmaya geçince sövecekler.

azalmaz.

yaw he he

yıllardır gece yıkıyoruz çamaşırları, gece elektrik daha ucuz oluyor diye. makinenin ayak ayarını yapın, dengeli dursun, üstünde de bir şey olmasın, sesi en aza indirirsiniz bu sayede.

düşük devirde sıkma yaptır, sorun olmaz.

6 yıl saat 22.00 dan sonra kullandık bulaşık ve çamaşır makinasını, bazen de fırını. Gündüz gece puant yokmuş bizde meğerse amk!
Ses gider, yalıtım ve makinenin altındaki odada uyuma durumuna göre vs değişir.

Makinenin dengesinde sorun yoksa fazla titrememesi ve gürültü yapmaması lazım zaten. Yinede gürültüyü azaltmak icin sünger gibi birşey oluyor galiba.

Biz de kavgalar ettik, dayaklar yedik kirve. Fakat aile konusu o kadar da değil tabii. En fazla okuma yazma öğrenme kısmında bir iki sille yediğimi hatırlıyorum ama çevreden senin gibi olan baya vardı. Aniden falan da bir iki yırmıhtır o kadar. Seninki Türkiye ortalaması içinde uyumlu görünüyor yani sıkıntı yok

Aniden ne olm ya. Abiden olacak

Aile öğretmen abi arkadaş çevreden model görüp onu uyguluyorlardı, modeller azalırsa davranış biçimi değişkenliğe gider. Önceden öğretmenin öğrenciyi dövmesi normaldi, şimdi bitarafından kan alırlar adamın. Ebeveynler de önceye nazaran bilinçlendi biraz. Yani senin yaşadığıdı birçoğumuz yaşadık.

hayir normal degil. dermani olmayan bir dert de degil. psikologa falan gidin bence, terapi falan gorun.

isyan etme ile cozume kavusamazsiniz.

Sizi yaralamışsa ve şuan da üzebiliyorsa bir durum, normal değildir.
Birinin kafasını kirarlar umursamaz, başka biri tokat yer unutamaz. O yüzden normal değil.

Anne baba egitimsiz, abi de cocuk olabiliyor ama ogretmenin cocuk dovmesine katlanamiyorum.

Yasadiklarin zor ama sen farkli bir insan ol.

Öğretmen mevzuu da öyle tabii. Bana denk gelmedi de ilkokulda bazı öğretmenlerin en ufak şeyde dövdüğünü duyuyorduk yan sınıflardan. Bana hep mini giyen milf hocalar denk geldi elhamdülillah

Biri sana vuruyosa seni sevmiyodur. Normal değil. Ben olsam ilişiği keserdim.

İnanın bizim de ilkokul öğretmeni dövüyordu hem de çok fena. Adama ne ahlar etmişti öğrencileri. Bir çocuğun kafasını sürekli tahtaya vuruyordu. Hatırladım da Allah bildiği gibi yapsın bu gibi insanları. Kardeş kavgaları da çok oluyor, yerinizde olsam abimle anlaşamıyorsam mesafeli davranırım saygı çerçevesinde. Dövüşmek övünülecek bir davranış değil. İnanın sizin durumunuzda çok insan vardır. Kısacası isyan etmeyin.

Bizim ilkokulda ogretmenin sabah rutini bizi dovmekti. Sopayla girisirdi kari.

Sayesinde derece yaptim :D takma kafaya kac nesil boyle buyudu.

gözünüze yaş getiriyorsa normal değil. Ama bu sizin anormal olduğunuz manasına gelmiyor. Yaşadıklarınız ağır gelmiş ve kaldıramamışsınız gayet doğal bu. Yalnız bu iç hesaplaşma bitmez, kendinizi yer bitirirsiniz. Bence de yardım almalısınız.

Yardım alamayacak durumdaysanız şu kitabı tavsiye ederim. İnsanın içine farkında olmadan yerleşmiş "acaba ben mi kötüydüm de bana ailem böyle davrandı" duygusundan biraz özgürleştiriyor. www.dr.com.tr

Şöyle maddeleyeceğim,
Aile içi şiddet, malesef yakın zamanda daha bilinçli yaklaşılan bir durum. bazı insanların çocuklarına "Kalk lan bi su getir" diye bağırmaları bir 15 yıl önce çoğu yerde kötü görülmüyordu. ama şimdi çocuk da isyan eder, şahit olanlar da. yaşadığınız aile içi şiddeti asla normalleştirmiyorum, ama anne baba dayağı yiyen çok insan var etrafımda. erkenden çocuk sahibi olmuş, maddî manevî sorunlarla boğuşurken anneliğinin ve babalığının tadını çıkaramamış, bu eksikliği sinirle yansıtmış çok ebeveyn var. artık sayıları daha az.
abi konusunda ise, abisinden ya da ablasından dayak yememiş insan sayısının daha da az olduğunu söylemeliyim.

öğretmenlik ise apayrı bir fecaat. ilkokul bir'deki öğretmenin sınıfta çıt çıksa kafaya patlattığını bilirim, hani kulağımızın 10 dakika kadar çınlatığı patlatmalar bunlar. hele ki tembel olanları tekmeyle sınıftan attığını bilirim öğretmenin. şimdi su içmeye izin vermeyen öğretmenin karşısında laf sıralıyor veliler.

her şeyi normalleştirmiş değilim, yanlış anlama sakın. ama şu var, abiden ve öğretmenden dayak yemiş çok insan var. ama de ki, annem burnumu kırdı, bak bu konu isyan etmelik derim.

belirteyim, yüksek sesle konuşmanın, misafir olduğunuz evde sizi susturmak için atılan öldürücü bakışların bile şiddet olduğunu düşünürüm. asla küçümsemiyorum söylediklerinizi. sadece malesef bizde öğretmen ve abla/abi şiddeti yakın zamanda dikkate alındı, diyorum. sorduğun soru da bu zaten, "bunu herkes yaşıyor mu" demişsin. ben yaşamadım pek, ama arkadaşlarımın çoğu yaşadığını söyler. şimdilerde nostalji diye sevecenlikle bahsedilen "anne terliği" de aslında şiddetin dikalasıdır.

orselenmis insanlar baskalarini da orseliyor ve biz epeyce orselenmis bir toplumuz.

gecmise isyan biraz mantiksiz, sanki... gecmis yok ki? varsa ispat edin? sadece bizim anlattigimiz sekilleriyle hikayeler var, bazisini unutmayip, tekrar edip durmaktaki israrimiz niye, belli degil.

siz kendinizi dovmeyin, digerlerinden ogrendiginiz gibi, baskalarini da dovmeyin - fiziksel ya da degil - bu kafi. annenin, babanin, abinin ya da ogretmenin daha becerikli olmamis olmasini bos verin.

patlağa göre değişiyor. Eğer çivi vida girip de hava kaçırıyorsa onda işe yarıyor ama lastik yarılırsa bir işe yaramaz.

Ayrıca bunu kullanırsanız sonra lastikciye gittiğinizde içini iyice temizletmeyi unutmayın.
Yukarıda dendiği gibi, yarilmadiysa ise yarıyor.

Lastik patladı, bunu sıkayım yoluma devam edeyim olayı değil o spreyin amacı. En yakın tamirciye gitmeni sağlamak, bunu unutma. Sadece çivi, vida girmesi sonucu oluşan küçük patlamalarda işe yarıyor. Stepne ve kriko en kesin çözüm bence. Ama o bisiklet lastiği gibi olan stepnelerden değil, aracın üzerindeki jant ve lastik ebatlarıyla aynı bir stepne taşımanı öneririm.

Sehirici lastikciye kadar götürsün amacli ürünler bunlar.

Bikere işe yaramamıştı, siboptan geçmedi sprey

Kulagina dayadığın zaman ekran kapansin diye sensör var.

Fever; bu ayarı nasıl değiştiririm.

Arama sırasında değil zaten.

Işığa duyarlı sensör, pil daha çok gitsin diye.

ultra zoom kameralarla muhtemel

Benim dediğim kısım kaçmış bu arada. Benim dediğim sahnede bir arı ve fare vardı. Farenin yuvasındaydı ikisi de. Ve sanki dizi setiymiş gibiydi sahne. Farenin uzun yuvası içten değil de yandan çekiliyordu. Halbuki o kısımda toprak olması lazımdı vs vs :(

Kamerayla

Hesap makinası

hocam ortamları kendileri hazırlıyorlar. yer altındaki tavşan, fare, gelincik vs için.

muhtemelelen içeriye gopro koyuyorlardır.

başlangıçtan beri ne kadar para birikti-kabaca

“De bağim, nağadar para biriktirdin”

Motor derken? 1400lerde ne arıyor motor? Santa Maria yelkenli imiş.

Turbo dizel injection, dsg’ymiş

sene 1492... olsa olsa gaz turbinidir..
Santa Maria diye aratip bulamadiysaniz bir de Pinta ve Niña diye deneyin derim.

Vergisi yüksek olmasın diye 1300 cc motor taktırmış, o yüzden gecikmiş, yoksa yola çıkalı çok olmuşmuş. Multijet diyorlar.

Ciddi soru mu troll mü anlamadım ama thanks mr obvious yapıp gidiyorum..

Yelkenli gemiler var o zaman. Belki kürek de vardır onu bilemiyorum. Motorlu gemiler 1800lerde kullanılmaya başlandı

Yedekte bekletme hissettim anlatımından.

ya arkadas akil var mantik var. bir kadin kendisini kimliginden bulan ve instagramda ekleyen birini neden takibe alir?

1- ekleyen kisinin o oldugunu anlamadi henuz. yani rastgele biri olarak dusundu

2- ekleyen kisinin o kisi oldugunu anladi.

ancak iki durumda da geri takibe almasi konustuklarina isaret. adam heralde hastalik durumunu merak ettiginden eklemedi. bariz yurumek icin ekledi. kiz da geri takip ettiyse konusmaya baslamislardir bile.

bence 1-2 gun bekle, takibi birakmazsa yol ver gitsin. herkese mavi boncuk dagitan kizlardan bi halt olmaz. ustelik sen bu durumu bile bile nasil guveneceksin?

Evet bence de

yeterince midesizsen (ben öyleyim, o açıdan bakıyorum) kendini kaptırmadan devam edersin gider.

ya kendini takip eden herkesi geri takip ediyorsa. asistana ozel bir durum degilse. cok da umurunda olmadan geri takip ediyor da olabilir

Ben instagramda ha bire selfie atan kişi en yakın arkadaşım da olsa takip etmem. Hiç tanımadığım ya da belki bir yerde 2 çift laf ettiğim kişi de olsa güzel, sanatsal, ilginç fotoğraflar paylaşan birisi ise takip ederim.
Hatunun da böylesi bir kriteri varsa boşa yere tribal enfeksiyona girmiş olabilirsin. Ha öte yandan ben swarm'ı da civardaki arkadaşlarımı bulmak, mekan önerisi almak vs için kullanıyordum ama sonra anladım ki işin aslı öyle değilmiş.
Yani herkes illa ki her uygulamayı çıkış amacına göre kullanmıyor olabilir ama hala bazı antikalar da mevcut, bilin isterim.

Şu an sevgilisi değilsin, trip atmaya da hesap sormaya da hakkın yok. İstediği gibi başkalarıyla konuşabilir. Ne zaman ki sevgili olursunuz o zaman sadakatin her türlüsünü beklemek hakkın.

Ben de senin gibiydim, hoşlandığım çocukların başkalarıyla da flört etmemesi, konuşmaması gerektiğini düşünüp tribe giriyordum daha ortada ilişki yokken ama doğrusu bu değil. Karşındaki senin onunla gönül eğlendirip eğlendirmediğini nereden bilecek. Bazı çocuklar var ki aşırı sosyallikten ölüyorlar. Belki senin de herkese mavi boncuk dağıttığını düşündü ve ciddiye almadı.

Şu anda bu durum rahatsız ediyorsa açık açık konuş, benim seninle olan arkadaşlığım biraz başka türlü olsun istiyorum de. O zaman ikiniz de hareketlerinize dikkat edersiniz.

Sen başlayamadığın için başkaları başlamış artık, geçmiş olsun, ders olsun, küpe olsun.

Sen bakma yukardaki genişlere aynı anda çok kişiyle flört adaylardan ilkini ciddiye almamakla ilgili. Yok sevgili olmadan hakkın yok filan, geçiniz.

Artık sosyal medya kullanmıyorum ama tüm samimiyetimle söylüyorum kullanırken ne takip ettiklerime dikkat ederdim, ne likeladıklarıma. Meraklıyım da tüm müzik blogları, müzik sayfaları sanatçılar vs takip ediyodum bin tane şeyi. Bi gün erkek arkadaşım aradı bi viski fotosunu beğenmişim farkında bile değilim. Likeladığım kişi gram alakamın olmadığı ergen bi çocuk beni de unf etmiş zaten. Bin tane syf takip ediyodum ve umrumda bile değildi unf edilmek filan kimseye bakmamışımdır beni takipte mi diye. Geri takip ettim diye de sıkıntılar yaşadım. Bu arada dikkat eksikliği tedavisi görüyorum ciddi seviyede bendeki. Karşındaki insan ne seviyede dalgın bilmek lazım. Ben inandıramamıştım erkek arkadaşımı. Ama benim seviyemde dehb sahibi kadın oranı yüzde bir filan.

Kız ağır hafif. Eğlenilecek hatunlar klasörüne atıp arada maluk işler için ararsın.

Aslında daha ağır konuşurdum ama gerek yok kanka.

Ahah biz erkeklerin iyilik yaptikca kazik yemesi :)

Kustugunda baskasini ara isim var deseydin simdi senle beraberdi.

Görüşmeye devam et. Şimdi karar vermek için erken.

sormayı denedin mi neden geri takip ettiğini ?
sanırım hayır. kolay gelsin küçük hayatında başarılar.

birkaç gün sonra sana:

"Acildeki (sansür) teknisyen" bu akşam bana gelecek, şarap kuruyemiş falan alıp getirir misin bana canım <3

diye mesaj atar..

...ve sen de elinde poşetlerle koşa koşa ikisinin birlikte tüketeceği siparişleri eve götürürsün :)))

Girebiliyorsun, yani ben de öğrenci olmadığım halde çok defa girdim, sormadılar bana

sınavların olduğu haftasonları giriş serbest. Her fakültenin önünde bir de ortadaki Atatürk heykeli bulunan yuvarlağın arkasında kocaman park yeri mevcut.

sınavda başarılar

the north face 800 fill kaz tüyü dolgulu mont. -5'te test edildi. ipince şey nasıl ısıtacak beni diyordum.

Decatlon 250-390 falandı kaz tüyü kayak montu gri renk içi yeşil kapşonlu

decathlonda koltukalti fermuarli mont var, sonra sadece koltukalti farkli daha ince kumastan olan montlar var, cok terleyenler icin harika cozumler kesinlikle bir bakin derim. diger alternatif bunlarda aradiginiz model numara renk bulunmazsa kesinlikle sik sik yikayabileceginiz bir mont, oyle de rahat edersiniz. tchibo nun montlari super oluyor, bu aralar indirimli modeller var, farkli subelerde farkli indirimler olabiliyor, mutlaka bir bakin derim.

hastene de sağlayabilir sağlık birimleri de,bşb'lerin evde bakım hizmetleri var ordan da destek isteyebilirsiniz.geçmiş olsun.

şirketler var bu işler için onlarca

işi bu olan, hastabakıcı servisi veren firmalar var
mesela ankarada numune hastanesinin karşısında bi dolu böyle ilan filan vardır da istanbulu bilmiyorum. illa semti vardır onun.
ama senin asıl sorun şu:
1)nerede olacaksın ameliyatı özel mi devlet mi
özel oda filan olacak mı?
zira malum erkeksin, erkek bakıcı ne kadar var bilmiyorum (illa vardır da aradı mı bulunmaz ya). devlette her yer karşı cins refakatçı almıyor. önce hastaneye bir sor. anlaşmalı bir yerleri bile olabilir.
2) riskli kararı elin adamı/kadını veremez
hastaneye irtibat telefonu olarak onun numarasını verirsin, malzeme gerekir gider alır gelir, ilacı yemeği takip eder vs. o olur ama bir müdahale ile ilgili kararı senden, bilinçsiz olursan da illa ailenden isteyecekler, olur formunu sen veya yine ailen imzalayacak. evli değilsin; o zaman annen-baban bundan kaçışın yok. hastane çıkışı komposto filan ye yahu kebap mı söyleyeceksin? insanı delirtme.
3) onlarca kez refakatçı kaldım, kaç kere eve hasta getirdim. açık kalp ameliyatı olmuyorsan normal araçla gelebilir olursun. -gerçi 2 hafta pert diyince biraz işkillenmedim değil...

Sonunda "şeyi" aldırıp aramıza katılacaksın galiba. Geçmiş olsun.

hsatabakıcılar/ hemşireler de insan sizinle 7/24 ilgilenemezler. max haftada 6 gün günde 12 saat yardımcı olur. illa birilerini tutacaksanız 2 kişi tutmanız gerekir en az.

Ben bakarım abi sana.

Ankaradaysan yatalak hasta bakıcı çok kral bir arkadaşım var.

yemek yedirmek ne demek, altını bile temizler hemşire. fakat biraz tuzlu olur. hiç mi arkadaşın yok? çünkü sadece bir hemşirenin yapmasını gerektirecek bir şey barındırmıyor ameliyat sonrası evde bakım. insafı olan eli ayağı tutan herhangi birisi de pozisyon almana, yemek yemene, tuvalete çıkmana falan yardım edebilir yani.

riskli karar vermek legal olmayabilir birinci derece yakının olmadığı için. acil bir durumda anana babana eşine acilen ulaşamıyorlarsa yasal kararları senden sorumlu doktor verir. aaa annesi açmıyo telefonu neyse ölsün bari durumu yok. tanımadığın birini de tek seferliğine yasal varis ilan etme bir zahmet. doktoruna bırak kararı. onun dışında yukardaki arkadaşın dediği gibi diğer işlerini yapar eder elbette hastanede. karşı cins almama vs. gibi bir durum da olamaz hiçbir devlet kurumunda. denk geldiyseniz şikayet edin. ne saçma.

bir yanlış anlaşılmayı da düzelteyim parası verildiği sürece yatılı kalan hemşireler sağlanabiliyor şirketler aracılığıyla. ilgilenirler yani.

Anneni babanı çağır

2.si daha hos gorunuyor.

Mobilde fotoğrafları göremiyorum ama decatlonda var düper bişey, 59 tl idi sanki

Decathlondan aldim 60 liraya super.

hangi spor? futbol? basketbol? voleybol? kosu? hiking? ikincisi kosu ayakkabisi sanirim. ilki gunluk giyinmelik gibi daha cok.

Fitness için. Branş ayakkabısı bakacak bir bütçeye sahip değilşm eğer buna göre seçim yap diyecekseniz.

Yerinde görüp deneseniz daha iyi olur, anladığım kadarıyla sadece salonda giyeceksiniz. Çok fazla bütçe ayırmanıza gerek yok, yerli markalar gayet kaliteliler.

bunlardan 2.si

2. güzel. Decathlon'un kendi markalarına da bir bakın, bunlardan kalitelidir ve daha uygundur.

decathlon'a mutlaka bakın.

Decathlondan aldım. Klasik modeli var ya

benzer ürünleri almıştım daha da asla almam ama bimden almıştım

fiyatı ne kadar? balıkçıdan en fazla 5-10 lira fazla verip alırsın ama daha iyi olur(yine donmuş olur ama daha lezzetli olur)

Yarımşar kilo fiyatları
Kalamar 20tl
Karides 15tl

onlarda yüzde 35 falan glaze vardır büyük ihtimalle. yani aslında 325 gram 20 tl. ha tabii ucuz mu evet valla ucuz ama kalitesini bilmiyorum valla. bi kere pınar veya superfresh almıştım o bile eh işteydi.

kotu, ben de almıştım

File market bim’in migros versiyonu, ordaki kalamarı beğenmiştik

dondurulmus kalamar ve karides'in basarisi dondurulma zamanina gore degisiyor. ucuz olanlari taze satilamayan urunlerin dondurulmasiyle elde edildiginden genelde arzu edilen kadar diri olmuyorlar pisince.

A101'i bilmiyorum ama eger bir yemek icinde kullanicaksaniz basari fiyat orani gayet yuksek olur. ama bence denemeye deger.

Glaze yüzde 50 diyor

ikinci resimde saç göremedim.

saç ektirmiş gibi gözüküyor.

Saç similasyonu bence, ekim bu kadar sık olamaz. Parlıyor ayrıca.

gerçekte kel kendisi, youtube videolarında falan belli oluyor doğal hali, dizide çok kel durmasın diye böyle bir şey yapmışlar galiba. kötü görünüyormuş.

youtu.be

yanlar orjinal, üste ektirmiş ama uzatmıyor.

Kafasına ayakkabı boyası sürülmüş gibi gözüküyor ekim olmasına pek imkan yok, ekim dediğin şey arkadan 10 tane saç alıp önlere eklemek zaten, o kadar sık ekim olmaz.

@cadmused, linkteki videoda saçıyla ilgili de soru gelmiş, orada "kelim, saçım uzayınca kelliğim daha çok belli oluyor" falan demiş.

Benim icin cocukken kiyafet hediyesi en kotu hediyeydi.

Bizimkiler Vakko'dan gomlektir yelektir biseyler alirdi peder zengindi.
Ulan bi caki bicagi almadiniz diye kendimi yerlere calardim.
Aytek'in gercek hali bendim.

Ailem disinda bana hediye alan olmadi pek.

birkaç yıl önce bir arkadaşım bana gözlük kabı almıştı. gözüm bozuk değil, gözlük kullanmıyorum. hala anlam verebilmiş değilim :)

15 yaşımdayken yengem bana bi gömlek almıştı, 35 yaşındayım gömleğin kolları ve etekleri dizlerime geliyor, 110 kilo olmama rağmen içine 2 tane daha ben sığar.

markası da kalite bişeydi, ben ömrümde daha o kadar büyük gömlek görmedim.

Doğumgünü değil fakat sünnet düğünümde onlarca borcam gelmişti, sanki annem sünnet olmuş gibi :D

beyaz atlet.

kadınım.

Sigaralık. O sene doğum günümde sigarayı bırakmayı planlamıştım eski eşimle de düşüncemi paylaşmıştım. Doğum günü hediyesi olarak sigaralık almıştı^_^

en kötüyü hatırlamıyorum da en iyi hediye galiba lego setiydi. yıllardan 1989-1990 olduğu düşünülünce çok büyük kıyakmış. set dediğim de herhalde içinde 1000 parça falan olan mega bir setti. uzaylı muzaylı. nerdedir acaba şimdi o set.

Doğum günü hediyesi değil fakat çok güldüğümüz için yazmak istedim. Sınıfta bir yılbaşı çekilişi etkinliği sonucunda; sınıfın tiki kızlarından birisi, bizim saf anadolu çocuğu arkadaşa hediye alacaktır. Gün gelir hediyeler alınır,verilir. Herkesin birbirine aldığı hediyeyi sorduğu bir ortamda, bizim bu arkadaş hediyesine göz ucuyla bakıp çantasına koymuştur. Bizim ısrarla ne ne diye sorup durmamız sonucunda, çantasından çıkartıp bize hediyeyi gösterir. Hediye bir çift pazardan alınmış ev terliğidir, ayrıca süslü mü süslü bir paket içerisindedir.


Gülmemizin ve aynı zamanda kıza bilenmemizin nedeni de, bu hediyeyi alan kızın çok zengin olduğunun bilinmesidir.

10-11 yaşlarındayken mahalleden bir arkadaşım McDonalds'larda Happy Meal'den çıkan oyuncağı vermişti. Hayır bir de sevinmiştim o zaman, kız resmen kaktırmış kendi oyuncağını.

Onun dışında akrabalar terlik, don, tişört, kazak vs. almıştır hep

Hayvani boyutlarda ( ben s giyiyorsam xxl işte) bok sarısı yakalı tshirt. Kendine almış beğenmemiş demek ki..

Ekspertize soksa da işkillenmelisin. Bence alım satım işlerinde işkillenmek çok iyi bi şey.

satışı mutlaka adama ver ve parayı banka kanalıyla yapıyorsa mutlaka alan kişi yollasın. eğer sana parayı falanca yollayacak satışı bana vereceksin derse yapma. parandan da arabandan da olursun.

Aldigim hicbir arabaya ekspertiz yaptirmadim. Dolandirici miyim acaba.

Bir de 50bin tl zaten cogu insan icin dusuk bir rakam. Ben daha satisi almadan eft'yi basmistim.

Herkes expertiz yaptıracak diye bir kural yok, güveni aldıysa karşıdan az da anlıyorsa arabadan alabilir expertiz olmadan. (Kafiyeye bak )
Ama!
Hayati kural!
Noterde parayı almadan imza yok.
Eft ise satışı yapacağın ismin yani noterdeki seninle beraber olan kişinin tarafından gönderilen tutarı gör cepten.

yukardakilere ek olarak, odemeyi nasil alirsan al, sozlesmede mutlaka bunu belirt. "51000 TL X kisisinden nakit aldim". "Y kisisinden Z bankasi W IBAN nolu hesaptan 20000TL EFT + X kisisinden 30000TL nakit aldim" vs vs seklinde.

galericidie çok çok büyük ihtimal, kendi bakacaktır.

prasinos + 1

arabayı kime devredeceksen mutlaka ama mutlaka para o kişiden gelsin sana. devralacak kişi ahmet demir ise para ahmet demir den gelmeli.

şu da olabilir adam da vekalet vardır, satışı başkası üzerine yaparsın ama alan kişiden gelir para. bu durumda da vekalete bak, fotokopisini al.

böyle bir durum yok ise keisnlikle satışı verme, yoksa parayı başkası gönderince yanlış havale yaptım diyip parayı alıyorlar, araban da gitmiş oluyor

ben de, alırken 30bin km'de olan (şu an kullandığım) aracı hiç ekspertize sokmadan almıştım.. satan kişinin yüzünden belli oluyor belgelerden belli oluyor zaten.. adam daha 1000km'deyken gitmiş aracın yağını değiştirmiş, onun bile belgesini saklamış.. sıfır araba alıyor gibi teslim etmişti herşeyi..

Bu işi yapıyordur zaten, alıp satan biridir elinde de bir boya kalınlık cihazı vardır. Ya da cihazsız bile anlayacak kadar tecrübelidir.

Ya da tamamen satıcıya güvenmiş de olabilir, oluyor yani.

En önemli nokta para/çokomel, önce para sonra imza. Satışı alan yeni sahip ile parayı gönderen hesabın aynı olması gerektiğini tekrarlamaya gerek yok.

Lipstick’te şov izlenir, playboy, redlove, hanedan’da sevişilir. Fly da fena değil.

Amma ve lakin güzel kadından daha çok zevk alacaksın diye bi şey yok. Bazen standart bi hatundan aldığın zevk Margot robie’den bile daha güzel bi kadından aldığın zevkten iki kaz fazla olabiliyo. Güzelliğe çok takılma yani. Şans, kader kısmet işi bunlar.

Sarılarak ayrıldığımız, bi türlü ayrılamadığımız hatunlar da oldu, bitince hemen kaçtığım hatunlar da.

Gecelik alacaksan dışarı çıkar hatunu. Yemek olayına kesinlikle dikkat et. Şovdan sonra çok acıkmış oluyolar. Çok içirme, hatta içirme, salak saçma hareketler yapıp ufak bi sinirli anında sesini azıcık yükselttiğinde ağlamaya başlayanlar olabiliyo. Kendinde olsun. Dadı değilsin sen.

Kiev otobüsündeki abi gibi hissediyorum şu anda.

Şovdan sonra aç olduklarını bilemediydim. Açız açız dediler, oda servisine ulaşamadım, arkadaşlarımı aradım kumar +alkole sattılar beni.
Sen yemeklerini hazırla
Otele çağırırsan çekinme, gayet normal karşılıyorlar, 250 tl alır otel
Gündüz almanıntavsiye ederim, gece yorgun ve halsiz oluyorlar, sabaha kadar olayı yalan, 3-4 gibi uyumak istiyorlar. Zaten otelin uzaksa gelmeleri 1 saati geçiyor.
3 posta kuralı varmış bana söylemedi adiler.
Concorde süper otel ama biraz uzak.
Alışık değilsen araba kiralama. Çok sor sağdan direksiyon.
Bulgaristandaki gece kulüplerinden sonra kıbrıs çöp

İmparator’u eklemeliyim. Onun hakkını yemek olmaz. Güzel mekan

Harem’de miydi neydi. Arjantinli buldum bi tane. Azerice iş adamı anlamına gelen işle meşgul olan adamla konuştuğumuz esnada dans eden koca popolu koca memeli hatunu gösterip “şu hatun arrrrrrjantinli” dediği gibi kredi kartımı uzattım. Tanıdığım en iyi hayat kadınlarından biriydi. Keşke o işi yapmasaydı.

Japon pazarlarinda bulabilirsin tornavidayi.
Tek catal bicagi da karaca’da bulabilirsin veya kizilay metronun altinda gaz satışı yapilan yerin orda bir yer vardi(kalitesini bilmiyorum)

1.2 mm diye mi aramam lazım Tornavidayı?

internetten satan yerlerin adını googlelayıp gidip alabilirsiniz aslında.

koçtaş'da var hem de kaliteli bir arkadaş.

Hangi Macbook tornavidası Unibody'ler sıradan philips kullanırken (yıldız baya) Retina ve Touchbar modeller torx tipi tornavida kullanıyor.

(Ayrıca eğer disk sökülebilen bir model ise diski sökmek için yine torx t6'ya ayrıca ihtiyacınız olacaktır)

@hedef 2012 model. Hangisi olduğunu nasıl öğrenebilirim? Dış kapak yıldız. Ana trackpadi sökcem

@Giovanni Koçtaş ta direkt bu boyutta mi var? Başka yerlere baktım hep 2 mm var

mid 2012 macbook pro 13"/15" (hangisisyse) teardown

diye ifixit sitesindeki makaleyi okuyun zaten trackpad diye bi kısım olacak. Orada ihtiyacınız olan alet edevat belirtiliyor.

Benim hatırladıklarım dış kapak için philips, ve trackpad'e ulaşmanız için pili sökmeniz lazım bunun için de triwing tornavida lazım, track pad'de torx istiyorsa kolay yoldan bi pro's kit çoklu tornavida takımı alın kafanız rahat eder.


~
13"
www.ifixit.com

15"
www.ifixit.com


(Ayrıca trackpad şişkinliği probleminiz varsa eğer, her zamankinden daha kabarık durup tıklamıyorsa probleminizin kaynağı trackpad değil pildir.)

15 inc. Trackpad e su kaçtı biraz. O yüzden sorunlu çalışıyor. Duyurudan bir arkadaş yağsız kontak sprey sıkmayı önerdi. Onu denicem. Gerekirse Trackpad takicam ya da tamir götürcem.

Bütün aletleri almam gerekir mi? Set 120 liraymis. 1 kere kullancam o kadar para vermeyim diyorum.


Sanırım bi 00 Tornavida bir 3 köşeli bir de torx gerekiyor. 3 köşeli olan kaç mm'dir? Siteden anlayamadım

aliexpress'te dolu. 3 haftaya kadar geliyor.

Tek catal bicak icin ikea

Binde var kaldıysa tek çatal bıçak. A101 de de var ama bim kadar kaliteli değil. Ayrıva tornavida da dahil hepsini ne alırsan bimilyonculardan bulabilirsin. Koçtaş praktiker, tekzen hepsinde var

tek çatal bıçak için kızılay metro istasyonundaki görse.

tornavida için, eğer aceleniz yoksa cep telefonu tornavida seti diye ali'de aratın free shipping'leri. 2-3 haftaya gelir. içinde de her tür tornavida ucu olur. 10-15 lira falan tutar (2-3 dolar).

Ceza puanı yüksek.

Son zamanlarda kontroller epey sıklaştı, ondan olabilir. Polisler hiçbir şey bulamazsa kemerden, yangın tüpünden vs. yazar cezayı çünkü.

eds'ler kemer takılı değilse bile ceza yazıyor.

Artis var cunku takmazsan bipbip otuyor

@nax
ötüyor derken?
www.aloparca.com ?

Eds ceza gönderdi arkadaşıma kemer yok diye.

6 yıldır ehliyetim var. Sene başından beri sürekli takıyorum. Çünkü sürekli bir polis çevirmesi var. Ceza yemek istemiyorum.

The Departed

Departed demeye gelmiştim içimde kalmasın.
The departed.

m.imdb.com

A Perfect World

oz ve six feet under tabiki.

ikisi de efsane dizilerdir ayrıca.

oz +1

kimi sevdiysem öldü asdfgsd

agora

Vikings

oz tabii ki. kimseye acımıyolar (=

leonardonun butun filmleri..

merit royal

Concorde süperdir, 6-7 aylık bir otel vE buna rağmen herşey süper. Merit yanında çok basık ve demode kalıyor.

Cratosu bilmiyorum ama Nuh'un gemisinde kaldım iyiydi

koroplast’ın bu işler için taşıma poşeti var

Bir dondurmacıdan kuru buz alabilirsin belki. Gülyurt pastaneleri vardır Afyon'da. Orada olabilir.
Bir de gitmişken Aşçı Bacaksız'a uğramadan dönme geri.

afyon sucuk diyarı olduğu için vakumlu poşetleri vardır o etçinin onlara koyarak rahatça taşıyabilirsiniz. eğer otobüsle seyahat ediyorsanız rica ederek otobüs soğutucusunda da taşıyabilirsiniz. araçla gidiyorsan bagajda çok rahat taşınır bu mevsimde.

Balıkçılarda köpük kutu ve kuru buz vardır.

Decatlon’da gri renkte termos çanta satılıyor. Farklı boyları var. 37 litre olanını almıştım, çatır çatır güneşin altında plajda 2 gün boyunca buz gibi tutmuştu içecekleri. Öyle birşey al, ömürlük kullan.

hangi firmaymış o merak ettim
sucuk alacaksan, vakum yaparlar söylediğinde

Site manager diyolla buralarda

Superintendent.

Şantiye şefi "site manager" ama birden fazla firmanın içinde bulunduğu şantiyelerde her birinin şantiye şefinin olduğu düşünülürse yazışmalarda "Construction site manager" veya "site manager of construction" daha uygun olur.

site chief, turkiye disinda pek isitmedim.
construction supervisor pek olmaz, supervisor aslinda ustabasilikla, dogrudan imalatla alakali gibi.

site manager uygun olur. (bunlarda genelde trade background olabilir, sahadan, ustabasiliktan gelebilir, muhendis de olabilir. uretim odaklidir)
daha buyuk islerde construction manager olur. (bizdeki kullanima denk dusen aslinda budur)

Chief of chantie

www.hemenalkullan.com siteyi bilmem, daha önce hiç kullanmadım, internette aratınca karşıma çıkan ilk yer.

o dediğiniz bardaklar Türkiye’de yok maalesef ama karton olanları var. 16 oz karton bardak diye aratırsanız daha kolay bulabilirsiniz.

nerdesiniz bilmiyorum ama bir 5-6 sene once metro grossmarketlerde vardi. hatta kirmizi olanlardan bazi videolardaki meshur bardak.

Metro +1

www.tedarikyerim.com

stokta yok görünüyor ancak aramayı genişletmek ve bütçeyi öğrenmek açısından faydalı olabilir diye bırakıyorum.

bir de bu var ancak stok ve fiyat bilgisi yazılmamış.

www.filcup.com

www.hepsiburada.com

metro +17
eminönü tarafında da illa ki vardır

metroda vardı ama renkli değil, şeffaf.

HGS satın almak daha ucuz, sehir dışı gişelerde ve kuzey karayolunda OGS için ayrı şerit var ve daha boş oluyor.

OGS ile giselerden daha yuksek hizda gecebiliyorsun. HGS ile 80-90km/h dan sonra okumama ihtimali var. OGS ile 180km/h ile bile giselerden gecebilirsin.

+ HGS alması kolay ve ilk maliyet ucuz.
- HGS'de okumama olayı çok oluyor.

hgs benim evde duruyor. Yapıştırmadım hiç. Plakadan algılayıp hgs hesabından düşüyor. Yani ogs den tek farkı otoyollardaki gişelerden geçiş

ziraat bankasından almıştım ogsyi, başka kredi kartına bağlamıştım. Mesaj gönderdiler, güncelleme olursa kartınızda sadece ziraat kredi kartları kabul edilecektir diyor.

ogs artık satılmıyor diye biliyorum. Bankalar da artık hesaba bağlı hgs satıyorlar.

Ben içeri düştüğümden beri

güneşin etrafında on kere döndü dünya.

Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine,

ben içeri düştüğüm sene

ONLAR için yazdığımı:

“Onlar ki toprakta karınca

suda balık

havada kuş kadar çokturlar,

korkak, cesur,

cahil, hakîm

ve çocukturlar,

ve kahreden

yaratan ki onlardır,

şarkılarımda yalnız onların mâceraları vardır.”

ÖNDEYİŞ

Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar...

Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.

Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukla tamamlar.

Omuzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar.

Ah kavaklar, kavaklar...
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.

Metin ALTIOK

sezen aksu'nun bestesiyle tanidigim siir. bestelenmis hali de guzel.

Kimi sevsem sensin.

Herkes şiir yazmış ama soruda "dize" sorulunca ne kadar klasik ve kısacık bir dize olsa da bana hissettikleri sebebiyle bu dize geldi aklıma ilk.

bir misafirliğe gitsem
bana temiz bir yatak yapsalar
herşeyi, adımı bile unutup
uyusam...

kalktığımda yatağım hala lavanta koksa
kekikli zeytinli bi kahvaltı hazırlasalar
nerde olduğumu hatırlamasam
hatta adımı bile unutsam...

Senin ağzın tarçın kokardı,
Benimki karanfil.
Birbirine karışırdı
Soluklarımız.
Tek başınayız şimdi ikimiz.
Bende karanfil,
Sende tarçın kokusu
Yapayalnız, kimsesiz.

Ben seni yalansız
Bahar gibi sevdim.
Sevgi adınaydı
Milis beraberliğimiz.
Sabahtan akşama
Günü tarar örerdik
Ve kedileri
İkimizde çok severdik.

İkimiz de yıldız düşkünü;
Bakmaya doyamazdık
Gökyüzüne.
Koynunda terli ferman
Bir atlı geçerdi
Samanyolundan,
Kimsenin göremediği
Kibrit çakımı bir an.

dize denmiş yeni farkediyorum o halde: değerli adnan yücel'in suskunum sana adlı şiirinden,

''yürek boşluğunda bir of kadar suskun''

sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.

pablo neruda - bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim

"en" diyerek hiçbir şiire haksızlık etmeyeyim, fakat yeri ayrı olan birkaç dize paylaşabilirim:

Haydar Ergülen- Sis
"...Gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa, şiir niye?"

Ferhan Şensoy- Vira Demir
"...kenefleri denize akan dünyanız varsın sizin olsun"

Turgut Uyar- Su Yorumcularına- 1
"bir sürekli kaşınmadır yaşadığım
törelere ve alışkanlığa karşı"

süreya’nın “20 şiir”ine bakınız.

Bağır bağır bağırıyorum

"Güneşi özledim, sonra seni"

Ben seviyorsam sen bahanesin

Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım

unutmaya yaşıyoruz günleri, doğru mu?

halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti

Sensiz nar çatlamaz, bebek gııı demez.

resim? genel olarak kargaburunla çıkar. plywood a çaktılarsa biraz zor ama gene karga burun iş görür

Fırsat bölümündesiniz muhtemelen. Oradaki görevliler size alet edavat tedariği yaparlar demonte için.

Soru hala geçerliyse;

Çivinin çakılı olduğu plakaya ters yönden yavaş yavaş vurarak güç uygulayın, böylece çivi çakılı olan plaka diğerinden ayrılsın.

Çiviler ilk çakıldıkları plaka üzerinde kalmış olurlar bu sayede, sonra da çivilere terten vurup başlarını duşarı çıkartın ve pense/kelpeten vb bir aletle çıkarın.

triger kayışı dışarıdan ulaşılıp kontrol edilebilir bir şey değil. değiştirilme zamanının da bir kaydı yok.

yani muayenede ne "bunu değiştireli 5 yılı geçmiş" diyebilme şansları var, ne de kontrol edip "bu yıpranmış" deme şansları var.

Onu muayenede anlayamazlar, ilgilenmiyorlar da zaten. Ama aracınız için hayati önemi var, bir an önce değiştirin.

Ben de soyliyim. Triger kayisi ile muayenenin bir alakasi yok. Gonlunuz muayene acisindan rahat olsun.

benim arkadaş zamanında kayışı değiştirmediği için seyir halinde kopartmış ve 4000 tl masraf açmıştı.

5 yıl veya ortalama 60.000 km de değişmesi gerekir. Eper zincirliyse 200.000 km kadar gider. Kayışsa ve koparsa sübapları yamultur, arabasına göre 4.000 ve fazlası masraf çıkarır. Renault için söyleyebilirim 300-500 tl.lik bişey. Muayene ile hiç ilgisi yok.

Yukardaki bilgi çok doğru değil. En az 100 bin km ve en az 7-8 yıl gider triger kayışı.

Zincir ise muhtemelen ekonomik ömrü dolar aracın öyle zamanı gelir.

www.renault.com.tr

şimdi şöyle. tavsiye edilen 4 yıl veya 60.000 kilometre, bu doğru.

ancak 60.000 kilometre dedi diye 65.000 kilometrede kopacak diye bir şey de yok. veya 4 yıl demiş, 5 yıl olmuş. hop aman arabaya sakın binme kopar diyemeyiz. aşınır ve kopma riski artar, koparsa motoru elinize verir, o yüzden garanti sayılabilecek bir yıl ve kilometrede değiştirmeniz öneriliyor.

yatırım tavsiyesi değildir ama 7-8 yıl ve 100.000 kilometre çok rahat gider.

2001 model renault clio arabamın triger kayışını 2007, 2012 ve 2018 yıllarında değiştirdim. 6-5-6 yıl olmuş. öncekileri hatırlamıyorum ama 2012'de araba 90.000 km idi, 2018'de 185.000 kilometre idi. çıkan 6 yıl ve 95.000 km yapmış kayış da hiç öyle yıpranmış falan değildi, taş gibiydi.

bir de triger ve aksesuar kayış seti aynı zamanda devirdaim pompasını da çevirdiği için, pompa her ne kadar bozuk olmasa da, bozulduğu zaman bütün triger setini baştan sökmek gerekeceği için, hazır sökmüşken onu da değiştiriyorlar. değiştirmek zorunda değilsiniz ama o da masrafı epey arttırıyor.

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler arkadaşlar.

Muayeneyi etkilemeyecek olmasına rağmen, aracın sağlığı için triger kayışı değişimi randevumu aldım. Ondan hemen sonra da muayeneye götürürüm.

55.000 de kayış koparan da, 130.000 de 8 senelik kayışı kullanan da biliyorum. Fabrika tavsiyelerinden bahsediyoruz. Sanayide tamirci kafasıyla daş gibi gayış, daha gider 2 sene, kayınım 100.00 km. oldu, 8 seneden beri değişmedi gediyor gavur dersen motoru kucağına alırsın.

Fabrika tavsiyesi sana değil servis ve parça tedarik zincirinden parayı vurmak için var olan bir şey. 55 bin km'de nşa'da kayış kopmaz. Hatalı olmayan bir kayış, düzgün bir montaj ve normal trafik düzeninde kullanılırsa çok uzun yıllar dayanır. Pistte sürer gibi araba sürerseniz zaten fabrika önerisini de dinlemeyin.

Aç yurtdışı kaynaklarda bak 100 bin-120 bin geçmesin yazar. Nitekim batıda işçilik pahalı bu yüzden öyle ha babam servise sokmazlar aracı. Bizde 10 bin olan servis bakım süresi Batı Avrupa'da 15 20 bin civarında yapılıyor mesela.

Aslında optimal süreleri de budur.

Fabrika önerisiymiş:)
İnsan gibi araç kullanıp, usulünce bakımını yapıp da böyle ağır arızalar sorunlar nedeniyle yolda kalan ben hiç görmedim.

1. Avis
2. Aracı alırken gezin. Minicik çizik bile görseniz forma yazdırın. Benzin göstergesi full olmazsa fotosunu çekin.
3. O segmentte ne varsa.

enterprise'in guzel indirimleri var sayfasina bakin.

Enterprise+1

Aracın 4 tarafından tüm kılcal çizik göçükler dahil yakından ve bol fotoğraf + forma işlensin+ full kadko tabikisi de

1- Enterprise. TT Prime'la iyi fiyatları diğerlerine göre. Başkasından aldığınız kodu da kullanabilirsiniz. Online rezervasyon yaptırırsanız son dk sürpriziyle karşılaşmazsınız. En azından mini hasar sigortası yaptırmanızı tavsiye ederim. Sonra en ufak bir sürtmede keşke dememek için. Güzel geçiriyorlar çünkü öteki türlü kurumsal olsun olmasın.

2- Aracın dışını görevliyle beraber inceleyin, yakıt deposunu, bagajı, stepneyi, yangın söndürücüyü hatta güneşlikleri bile inceleyin. Bir keresinde benden önce kiralayan güneşliği kırıp japonla yapıştırdığı için benim elimde kaldı, adamlara ben yapmadım aldığımda da öyleymiş demek hoş olmuyor her iki taraf için de. Aracın farlarını, sinyallerini, stop lambalarını, konsolda ışık yanıp yanmadığını da hızlıca kontrol edin. Başka bir şey aklıma gelirse eklerim.

3- Hayır hiçbir firma bunu garanti edemez. Polo için gidersiniz, elinde yoktur i20 verir, o grupta hiç arabası kalmamıştır, bir üst sınıftan aynı veya daha iyi özelliklerde (dizel manuel kiralamışsındır, dizel otomatik olur vs.) araç verir. Polo almaya gidip Passat'la çıktığım bile oldu yani günümdeysem :)

Rica ederim.

1. Kurumsal firmalar arasında çok fazla kalite hizmet farkı yok. Hangisi ucuz olursa onu tercih ediyorum ben genelde. Avis, Budget, Enterprise, Sixt vb. Ama dikkat edilecek tek nokta kurumsal firma olması, diğerleri mafyavari olabiliyor, sorun çıkabilir. Bir seferinde acil kiralamam gerektiği için boş senede imza atmıştım yerel bir firmada, teslim sonrası senedi geri alana kadar canım çıktı. Mutlaka kurumsaldan kiralayın. Hepsinin çeşitli kredi kartlarına ya da operatörlere göre farklı kampanyaları var hangisi size uyuyorsa.

2. Yukarıda da belirtildiği gibi aracı iyi inceleyin, hasar/kusurları mutlaka not ettirin, teslim sırasında genelde imza atmadan hızlıca almaya çalışıyorlar teslim aldım diye de imza attırın. Onun dışında söylenecekler zaten belirtilmiş.

3. Web sitesinde yazan araçlarla, ilgili şubenin elinde olan araçlar çok başka olabiliyor. Örneğin Mardin'de geçen haftalarda Egea kiralamama rağmen, ellerinde kalmadığı için Ford Courier vermişti bana Avis. Arayıp o sınıfta hangi araç vereceklerini sorabilir, sizin için model çok önemliyse yine arayarak o aracı ayırmalarını rica edebilirsiniz.

enterprise'in hizmeti hepsinden iyi. tek geçerim her seferinde.

Vodafone red kampanyasi ile Budget.
Polo olmama ihtimalo var. Bana dacia gelmisti mesela bir kere.

Pazar 10-11
Pazartesi iş var akşamında hazırlık yapılır

perde?

pazartesi günü akşam saat 4 gibi binaya gir, tüm elektrik sigortalarını kapat. aynı gün akşam 10 gibi tekrar git, kaç tanesi açılmış say.

Affedersiniz, hırsızlara yol göstermiş olmuyor muyuz acaba? :/

elektrik saatlerinden hangileri donuyorsa onlara tasinilmistir.

Supergirl +1,

Elektrik ve su saatlerine bakın, 0 olmaz ama tek haneli rakamlarda olanlar boş dairedir.

Bina rezidans gibi bir şey, çok katli, girişinde güvenlik falan var. İçeri girip saatlere bakamam. Pazar 10 mantıklı gorunuyor.

Yonetime sorsaniz soylerler

daire satınalacak gibi davranıp, dairelerden birini gezin. o sırada sorabilirsiniz emlakçı veya satış ofisine.

Zillerine bas kaç

@megasales
emlakci bilmez. zaten verecekleri cevap da fikstir "yuzde 99 doluluk var. bi bu daire kaldi bi tane de cati kati dubleks var, digerler hep dolu"

Oldum
Sc.

Olmadım.

Aşık olduysam artık fiziksel olarak da çekici geliyordur. Sorun genel nezdinde çekici olmayan birine aşık olup olmadığımsa bilmiyorum, olmuş olabilirim.

oldum.

Oldum. Aşık olduktan sonra bana fiziksel olarak çekici gelen tek canlı kendisiydi.

Tam olayım diyorum bi gülme geliyor :) olmadım olamadım.

nope

yep

ohoo... evet.

Oldum. Ama olağanüstü aşk büyüsü geçtiği ve gözümdeki perde kalktığı zaman "f*ck" dedim var gücümle kaçtım :)

aşık olmadım ama uzun süre birlikte oldum. şimdiki kafamla asla yapmam.

Hayir bu yasima kadar hic olmadi. Hep cok guzel kizlardan hoslandim.

Çok

Olmadim

sadece 1 kere başıma geldi.

Evet :D Hep öyle oldu. Sonradan çok yakışıklı geliyor sddasas

hiç çekici bulmadığım birine olmadı ama görünce "iyiymiş" demediğime oldu. bazen birilerine çekicilik gözüyle bakmıyorsun ama hissettiğin çekimle beraber zaman içinde sana çekici gelebiliyor; böyle oldu.

tabii burada tamamen bilinçli bir seçim yapıldığına inanmıyorum ben, birinden hoşlanılmışsa işin içinde fiziksel çekim de vardır, farkında olunarak ya da değil. ama görünce "wow" dedirten çekicilik diye bakarsak evet, oldum.

eşim oldu.

Hayır. Hep önce dış görünüşünü beğendim, sonra tanıdıkça sevdim ya da soğudum. Çekici bulmadığım birinden zamanla hoşlandığım hiç olmadı. K

iş alanında sıkıntı yaşamamaları

pek sosyal olmuyorlar/olamıyorlar.