Batarya bugune kadar yoktu, Mac Mini M4'te de yoktur sanirim, bakmadim ama olsa mutlaka duyardik. Kapansa bile kalinan yerden devam edilemiyor mu?

Mac Mini M4 almaniz durumunda ekstra power kablosunu da takmaniz gerekecek, diger elemanlar ayni pro da oldugu gibi baglanacak. Ben su an Mac Mini 2018 kullaniyorum ama cok mobilite ihtiyacim olmadigi halde, bir sonraki adimda Macbook Pro almak istiyorum, sabit olmak, kablolarin olmasi sinirimi bozmaya basladi.

Normalde bilgisayarı kapatmadığım için uylu moduna girip çıkıyor her seferinde kapatmak yeniden açmak nasıl olur bilemedim. Kaldığı yerden devam ediyorsa iyi.

Ben de tereddütteyim ama fiyat performans çok iyi görünüyor.

Batarya yok her seferinde kapayip acacaksiniz ama M serisi islemcilerde hizli aciliyor.

Ustunde calistiginiz dosyalari kaydetmeyi unutmazsaniz sorun olmaz.

mantıklı değil.
gerekirse macbook air alın ama mobilite olsun.

Moda değişti, 5 10 sene önce popülerdi. Geçen gün gördüm birini bu değişimi hatırladım haha. Var yani yine tek tük kullanan insan ama pek kalmadı. Zaten sağlıksıztek omuzda taşımak, hele bilgisayar falan varsa.

ben kullanıyorum hala.
tipini falan beğendiğimden yoksa ergonomik değil gerçekten.

ben öyle laptop taşıyorum. sırt çantası da var ama gömlek kumaş pantolon üstüne sırt çantası takılmaz. şık olsun diye omuzda taşıyorum

yazın postacı kışın sırt çantası kullanıyorum. Çünkü sırtım terliyor

esim ve ben kullaniyoruz.
daha güvenli geliyor elimin altinda.

sirtimda hep cüzdanimi calacaklar hissi var. zamaninda iyi kapkac oluyordu sokaklarda, ön gözde ne varsa aliyorlardi, galiba o zamanlardan icime islemis sirt cantasi takamiyorum.

sırt çantası veya bel çantası daha konforlu. kulaklık takmak ve kitap koymak çıkarmak daha kolay oluyor.

Çok sağlıksız bir şey.

suç duyurusunda bulunabilirsiniz demiş bence. sana bırakmışlar.

Suç duyurusunda bulun, bizce de suç işliyorlar ama iletmen gereken yer biz değiliz demişler.

bu sefer işlerine gelmemiş, başka başvurularda kendileri şikayeti savcılığa gönderiyordu.

dava mava uğraşmak istemezseniz btk'ya şikayet edin, siteye erişimi engellesinler en azından.

"Mahkemeye gidersen onlar bunu soruşturur görüşündeyiz. Takdir sizin." demişler.

Eğitimin ücretsiz veya cüzi olduğu ülkelerde okullar bu şirketlere para vermiyor. O yüzen çok fazla yer yok.

DAAD subesi Beyoglu´ndaki Almanya uzerine ucretsiz bilgi verir.

Var. Deutschstudent diye bir site var. Forum sitesi her şey var ve ekstra danışmanşık da veriyorlar. 400 euro falan ama kabul alma oranları çok yüksek

Ama internette hatta doğrudan okulların sitelerinde her şey yazıyor. Biraz araştırırsanız bunlara ihtiyaç duymayabileceğinizi görebilirsiniz.
Selamlar

Spree turu hava güzelse cok guzel fikir. Reichstag düsünüyorsan kesin onceden internetten randevu sistemine gir, gün-saat belirle. Cok bekleniyor bazen.

DDR Muzesi´ne gitmeni kesinlikle tavsiye ederim.

Mustafa's Gemüse Kebap dedigin yer.

Neresinde kalacaksin Berlin´in o onemli. Bazi noktalarindan yarim saatten bile az sürüyor cünkü.

Berlin Filarmoni´nin oglen arasi ucretsiz konserleri oluyor. Yanina bir sandvic alip orada dinlenmeye gidebilirsin.

Neukölln´de hip cafeler/yemek yenecek yerler: Frollein Langner, Brammibal's Vegan Donuts(donut yemeyecekseniz de gidin, müzikler cok iyi ve amerikanosu muhtesem!) ama Maybachufer Ufer´a gidip kanal yaninda bira icmek de güzel.



Berlin´de olsam seve seve yardimci olurdum. 4 aya yakin orada yasadim, spesifik sorulariniz varsa tabii cevaplamaya calisirim.

Reichstag bence de cok guzel. Internetten randevu alindigini bilmiyordum ama biz gittigimizde bir gun sonrasina vermislerdi. Internetten aliniyorsa daha iyi. Yani reichstag hem cok bilgilendirici oldu, hem de guzel, aksam gunbatimina yakin daha guzel oluyor.

Mustaga's gemüse kebap bence abartilmis bir balon. Hem yemesi cok zor. Durumun icine o kadar cok sey koyuyor ki, kapkalin bir sey oluyor. Kreuzberg taraflarinda, U-bahnla gidiliyor, Mehringdamm duraginda iniyorsun hemen orada.

Gitmediyseniz Holocaust Memorial gorulebilir. Reichstag'a cok yakin zaten. Ama oyle oha efso fln degil bence.

Edit: Berliner Dom'u begenmistim bir de ben. Onunde fotograf cekilmelik tam hehe.

Mustafa's Gemüse Kreuzberg'de, Mehringdamm'da. Lezzet arayarak döner yenmez ama Berlin'de, meşhur bir şeyi denemiş olmak için tad tadacaksan.

Potsdam bir günde hallolur.

Şehirde yeni sayılırım ve biraz meşgulum bu sıralar, yoksa seve seve gezdirirdim. İyi eğlenceler.

Turistik şeyler yazılmış. Vaktim olsaydı Sony center'da 3D bi film izlerdim ben.

museum island, mitte, pranzlauberg

Mustafa's gemüse kebap'ta 1 saat sira bekleyip umdugunu bulamayacaksin. Lutfen gitme rica ediyorum, zamanina yazik.

Havalar şu sıralar düzeliyor ve Berlin'in en güzel zamanları başlıyor. Açık havada vakit geçirmek ayrı güzel oluyor spree tur bunlardan biri. Sansoucci için bir gün yeterli ve pfaueninsel e gidebilirsin tavuskuşu adası,hem farklı hem tarihi. Çünkü her yer zaten saray Berlin'de.

Kısaca ilgi alanlarını belirtsen daha rahat tavsiye verilebilirdi. Ama eğer modern sanata ilgin varsa başka yerde bulamayacağın "picasso ve dönemi" ismiyle şuan sergilenen yüzün üzerinde picasso -ilk çizimlerinden ölümüne kadar- klee, matisse, cezanne için berggruen müzesini ziyaret edebilirsin.Heinz berggruen un kendi koleksiyonun sergilendiği müzede picasso'nun etkilediği ve etkilendiği dönemi bir arada görünce ayrı bir çarpıcı oluyor.hepsi de çok önemli ve özgün isimler.ilk katta aynı zamanda çok önemli giacometti eserleri ve afrika heykelleri de mevcut.

Mustafa's gemuse denildiği gibi gayet kolay bir lokasyona sahip ama bütün gün 100 mt sıra olması sadece ucuz ve doyurucu olmasi ve turistik bir ziyaret yerine donusmesinden. Defalarca kullanılmış yağda kizartilan yikanmamis sebzeler ile tavuk eti,salata, mayonez ve quark bazlı bir kaç sos , soya sosu , limon suyu (konsantre),beyaz peynir ve yetmiyormus gibi biraz daha tuz dan oluşan dürümü yemek için bekleyeceksen , sen bilirsin tabi :)

Belki de visitberlin.de ve berlin.de adreslerini kullanmışsindir mutlaka, aradığın spesifik bir yer ya da kategoride işine yarar. Bloggerlar da ayni şekilde belirli kategorilerde çok işe yariyor. Tavsiye edeyim dicem ama blogger arkadaslarimin, alman ya da yabancı,hepsi yeme-içme üzerine yaziyor o yüzden bişey diyemiyorum.

Sachsenhausen toplama kampı. 35 dk otobüsle yolculuk sonrası 15 dk yürümüştük. İlginizi çekiyorsa bu tarz konular, gidilip görülmeli.

Potsdam gidiş dönüşünüz neredeyse bütün gündüzünüzü alır. park çok büyük. hepsini yavaş yavaş gezmek ister, kasabada vakit geçirmek isterseniz bir gününüzü ayırın derim ben. onun dışında herşey yazılmış. park bahçe seviyorsanız treptow a gidin. akşam içmek için neukölln sokakları ideal, daha hipster ortam istiyorsanız prenzlauer berg e gidin.
pazar günü mauer park a gidip karaoke dinleyin.
ben de bir sene kadar yaşadım berlin'de. sorunuz olursa cevaplamaya çalışırım.

Farklı bir şeyler arıyorsanız Berghain'a gidin derim ben.
Gitmeden biraz araştırın ama, sonra orada şok olmayın =)

cevaplar icin tesekkür ederim.
Tegel havaalaninin yakininda kalicam. o civarda bisikletle gezmelik güzel rotalar var mi? Tegeler see civari nasil mesela?

bir de mustafa'yi gömenler 2-3 yer önerseymis keske.

Mustafa Gemüse Kebab güzel bence.
O kadar sıra beklemeye değmez, o yüzden warschauer straße'dekinde yemek en mantıklısı.

mahfi hocanın sitesi blogspottan gördüğüm kadarıyla. sadece domain almış ve yönlendirme yapmış sanıyorum. .com domainler senelik 8.5 dolar. aynı bu şekilde olacaksa maliyetiniz bu kadar olur. ama hosting alıp bir script kurayım derseniz artı olarak senelik 50-100 arası hostinge gider. totalde 130 tl gibi olur.

godaddy'de .com domain 32 lira,
çok uçuk bir paket ama ben kurulumdan ya da ileride olabilecek sorunlardan anlamam hep bir destek almalıyım diyorsanız yıllık 25 dolara, 25 gb alan, sınırsız bw, 7/24 destek alabilirsiniz.

bahsettiğiniz linkte blogger scripti var, ihs ise wordpress scripti kuruyor. www.ihs.com.tr

bu kadar abartmaya gerek yok derseniz, 1 gb alan, 10 gb bw yıllık 10 dolar da işinizi görür. tabi burada scripti kendi imkanlarınızla kurmalısınız. ileride olabilecek sıkıntılarda da scriptsel olarak kendiniz çözmelisiniz.

www.ihs.com.tr

tabi ben olsam alttakini alırım. internetten 10 dakikalık video izleseniz nasıl kurulduğunu anlar, yaparsınız. buradn bile yardım eden çıkar. herhangi bir sorunla da karşılassanız kendiniz yine yapabilirsiniz.

hosting fiyatlarını başka firmalardan daha uyguna da pahalıya da bulabilirsiniz. ihs, yıllardır var olan bir firma olduğu için ondan örnek verdim.

kebirhostta 10 liralık bile paketler var, içinde otomatik wordpress kurulumu da var. illa kendi hostunuzda barındıracaksanız öyle ucuz bir şekilde girin.

olamazsın. ama garanti ise hesabın sanal kart oluşturup olabilirsin.

biraz tuzlu ama www.nadirkitap.com

www.nadirkitap.com şurada var
edit, ben atana kadar @hkaan atmış

beklerim dersen alibabaya bak

hızlı gelsin derseniz amazon.de ye bakın.

google dan duyuru gören arkadaşlar için yazıyorum. tr deki tüm kılıflar dandik. apple ise kendi case'ini 350 TL ye satıyor. bende en son aşağıdaki logitech kılıfda karar kıldım.

www.amazon.com

bu kılıf logitech'in sitesinde 60$, apple tr de 350 TL amazondan ise herşey dahil 90 TL ye geldi.

Yurt içiyse (bir firma olarak yurtiçi değil, ülke dışına çıkmayan kargo anlamında diyorum) PTT gayet iyi, standart gönderimler 1 günde ulaşmayabiliyor gerçi zaman sıkıntısı varsa.

aslında kargo şirketlerinden ziyade sorun bayiilerde. parası olan adamlar gidiyor bayilik alıyor ve işletiyor. aslında onlarla muhattap oluyorsun ve sıkıntının nedeni de bu. hangi kargoya gitsen bu tarz tiplerle karşılaşabilirsin.

valla ptt büyük sıkıntı.

birkç kere göndereyim deddim, paketleme yaparken adam bana; ' o paket hiç açılmayacak mı? ' diye çıkıştı..

aynen hepsi aynı şeyin laciverti kırmızısı aslında.. ama merka ettim genel olarak hangisini tercih edyorsunuz diye..

küfür gibi gelecek ama bizim buradaki yurtiçi kargo şubesi dakikası dakikasına çalışıyor. olay tamamen şubelere bağlı olarak işliyor diye düşünüyorum. genele vurunca tabii hepsinin sıkıntısı var. mng kargo bu konuda güzel. ayriyetten ptt de iyi.
yurtdışı için ise dhl ve ups günü gününe çalışıyor.

Hangi kargo şirketi olduğu önemli değil, önemli olan ŞUBE.

yurtiçi kargo ile çalışıyorum memnunum.
aras kargo leş kere leş, ölüm kalım meselesi olur ve başka alternatif kalmazsa kullanırım.
sürat allah'a emanet stayla, şube sayısı dağıtımı falan da iyi değil. sorumsuzluk da var.

ups denenebilir ama nasıl bilmiyorum.

genel olarak öncelikle önemli olan şube, sonrasında da nereye gönderdiğiniz. Büyük şehirler ile çalışıyorsanız, en rahatı uzak ara ups. sistemi de senin bilgisayarına kuruyorlar, yanlış adres yazılması, gönderiyi takip etmesi, masrafları takip etmesi çok kolay oluyor.
Burada yurtiçine kargo poşeti için bile yalvarmanız gerekiyor.

Firma önerisi yersiz şube ile alakalı bir durum. Dükkanın olduğu Yurtiçi Kargo Siteler şubesi 1 kere dahi yanlış ve geç bir hareketini görmedim. Adamlar dakikasında getirirler ürünü ve dükkana neredeyse haftada 6-7 kargo gelir ama bu Yurtiçi markasının mükemmel olduğunu göstermez. Aras rezalet mesela bizim orada yine.

mng ile hiç sıkıntı yaşamadım. aman yurtiçinden uzak dur.

Anladığım kadarıyla şubeden şubeye değişiyor sanırım. Ben hepsiyle çalıştım. Ayrı ayrı cins burdakiler. Kimi pahalı, kimi müşterisini azarlar..

Ups'in fiyatları makul mu peki ?

dhl yurtiçi çalışmıyor diye biliyordum, çalışıyorsa ve fiyatı uygunsa iyidir elbette. ben almanyaya 24 saatte gönderebildim postamı. türkiyede apple falan da onlarla çalışıyor sanırım.

türklerden de şubesine göre yurtiçi iyi veya berbat olabiliyor. mesela fatih şubeleri mide bulandırıcıydı en son ama ataşehirdeki şube çok iyidi. mng ile çok az kargo yolladım, aldım ama sorun yaşamadım sanırım ben mngyi denerdim.

ne sever? kitap severse cilt yapsın.

Bitki yetistirebilir.

enstrüman öğrense?

Takı yapma gibi şeyler olabilir, eminönü'nde çok ucuza dünya kadar malzeme alabilirsiniz

yeditepe istanbul

sıdıka

tatlı kaçıklar var.

Bizimkiler'den devam et.

@hkaan
yeditepe iatanbul'u da ara sıra izlemiştim. konusunu biliyorum. şimdi sıkıcı olmaz mi?
sidikayi tekrarından izlemiştim.biliyorum.

@sutlu nescafe
mehmet ali erbil'den hic hazzetmem. başka öneriniz var mi?

@bigbadabum
vur dediysek de öldürme yahu :/ acaba kaygisizlari mi izlesem?

leyla ile mecnun elbette ki

Kaygısızlar on numara beş yıldız.

bence en güzeli recai bilgin çevirisi. sahaflarda meb yayınlarından cildi beş liraya bulabilirsin.

yayınevlerinin internet sitelerinde gerekli yönlendirmeler var. örneğini yollarsın, 6 ay vs. sürede olumlu/olumsuz dönerler. bazıları dönmez. olumlu olursa istedikleri düzeltmeler, öneriler ve sözleşme için çağırırlar, anlaşırsanız süreç içinde basılır.

bu iş oldukça meşakkatli olabiliyor. üstelik verdiğin bilgilere göre ilk eserin olacak, tanınmıyorsun ve tanıdık yok; bunlar işi biraz daha zorlaştırabilir.

Birebir tecrübe etmedim ama bildiğim, eserini değerlendirmeleri için yayınevlerinin editörlerine gönderiyorsun. Ardından uzun bir bekleyiş dönemi geliyor. Tahmin ediyorum editörlerin önlerinde böyle yüzlerce dosya vardır.

Daha hızlı sonuçlanacağını düşündüğüm başka bir yol da şöyle: adı sanı duyulmuş, itibarlı yarışmalar oluyor; öykü, roman vs. bu yarışmalardan bazıları dereceye girdiğinde ödül olarak eserini yayınlıyorlar. Bu yarışmaları takip etmeni tavsiye ederim. Böylece hem adını duyurmuş oluyorsun hem de sonraki çalışmalarında bir referansın oluyor.

peki sırf param var bastırmak istiyorum kardeşim, satışa da sunmak istiyorum parası neyse veririz şeklinde olmuyor galiba. Kendi eserlerini şiir kitabı vs. bastıran tanıdıklarım var ama onlarınki de daha amatörce ve satışa sunulmuyor galiba.

o şekilde basan yayınevleri de var ama tanınmışların çoğu yapmaz. parayı verip bastırıp dağıttırabilirsin elbette.

www.kozalakyayinevi.com bunlar ilgileniyor.

para varsa direkt çıkartıyorlar.

kapak tasarımını düzeltmelerini yapıp basıyorlar sonra istersen tamamen sana veriyorlar ya da dağıtıyorlar.

misalen; www.milenakitap.com veya www.ikinciadamyayinlari.com.tr daha çok var bunlardan.

yahu bu kadar istenmeyen insana gelme demekten niye çekiniyorsunuz ki zaten kimse istemiyorsa kötü biridir ne hissedeceği niye umrunuzda (en azından sizin açınızdan)

sktrolup gittiği firmayla iş yapıyoruz, neredeyse iş ortağımız.
@eksisozluguntatliinsanı

niye istenmediğinin somut bir nedeni varsa arayıp şu haltı yediğin için çoğunluk seni istemiyor de olsun bitsin.

edit: ya da o ağzından kaçıran arkadaşı kurban edip acil bir iş için, başka program için adamı çağırmasını sağlayabilirsiniz belki.

o zaman ortamda kimse onunla muhabbet etmeyecek. istenmediği yere gelecek kadar yüzsüz biriyle muhabbet edilmese de koymaz ya gerçi sıkıntıdan patlasın ibiş :)

suradan anonim bir mail yazin gonderin

www.gizliemail.com

icerik: la noolum hic kimse seni sevmiyor, bi eseklik yaptik seni davet ettik ama gercekten sevilmiyosun... bence sen bu yemege gelme

imza: herkes iyi sen kotu

not: oha yarin is arkadaslariyla bir yerde yemege gidicez, yoksa ben miyim lan bu istenmeyen adam?

istanbul, ancak kargoyu da karşılayabilirim ucuza olacaksa.

5000 sayfa renkli kuşe, biraz fazla masraf çıkarır gibi.

benden daha vakıf insanlar vardır ama kendimce fikir yürütüyorum. 5000 farklı sayfadan oluşan tek kitap sanırım. matbaalar basmaz herhalde. tez basan büyük ozalitçilere yaptırabilirsiniz zaten belki 10 cilt falan olur. ciltcileri yoksa ve ciltlettirmek isterseniz mücellite gidip istediğiniz gibi ciltlettirirsiniz. istanbulda mekanınız neresi bilmiyorum ama fatihe yakınsanız mesela istanbul üniversitesinin oralarda ve cağaloğlunda var böyle yerler.

5000 sayfa tek kitap ise hkaan'ın dediği gibi yapabilirsiniz. sayfalarda taşma varsa dijital baskı pek iyi sonuç vermiyor kağıt boyutlarından dolayı, bir de çok masraflı olur gibime geldi.

5000 sayfa kadar bastiracak olsam on-arka basabilen bir yazici alip boya tanki ekleyip kendim basarim.

Cunku ozalitciler 5000 sayfa icin 350tl alir bana sorarsaniz en az ama Besiktas'taki ozalitcilere fiyat sorun siz yine de.

sana, alışkanlıklarına, eve çıkacağım kişilere vs. bağlı olan bir durum. ben tek başına stüdyo daireyi seçerdim. ama para biriktireceksen bir süre ev arkadaşına da katlanılabilir.

ben de kesinlikle tek başıma stüdyo dairede kalmayı tercih ederdim ama yalnızlığı sevmiyorsan ev arkadaşınla kal.

ev arkadaşına bağlı.
kafa dengi keyifli biridir. olur.
huyunun tutmadığı biridir olmaz.

iki tip evde de kaldım, tek fark ankara da yaşadım

1- Stüdyo tip evde bir yerden sonra depresyon alıp gidiyor. kedi falan arkadaşlık gerekiyor sonra lan benim akşam sıkıntımda bana dost olsun diye aldım ama onu sabah yalnızlığa gark ettim diye depresyona ayrı bir boyut getiriyorsun. yemek yaparken az az yaparsan çok sık yapman gerekir, çok yaparsan 2-3 gün üst üste aynı yemekler sıkmaya başlıyor. Çalışıyorsan yada sabah evde olmuyorsan alışveriş bir dert olabiliyor. ama gelenin gidenine kimse karışmaz başın ağrır vurur kafayı yatarsın vs. gibi tek olmanın getirdiği özgürlük var. canın sıkkındır 1 hafta bulaşık yıkamazsın kimse bişi demez. Ama bununda bir sınırı var bu özgürlük düzensizliğe götürebilir bir yerden sonra koy totosuna diye devam eden atasözünün öznesi olursun.

2- ev arkadaşı oldu mu eğer ev çok pahalı değilse stüdyoya göre daha iyi para birikiyor. yanına çıkacağın arkadaş mümkünse kafa olsun. ama en iyi arkadaşın olmasın. çünkü ne kadar iyi olursan ol gerildiğiniz anlar olacak en iyi arkadaşını kaybetme riskine girme. ne kadar sessiz sakin desende rahatsızlık verebiliyor bazı insanlar. bazı dönemlerde ruhsal çıkmaza girerse evi b.k götürür hazır ol buna. çamaşır vs. gibi konularda sorun yaşamazsanız bile uzaktan uzağa bir gerilim hep olacak. çünkü kendi açınızdan sen daha çok iş yaptın o az iş yaptı olacak. ama bir muhabbet edecek dert dinleyecek insanda iyidir. stüdyoya göre ev daha havadardır.

Özetle bu ikiliyi yaşamış biri olarak ev arkadaşlı opsiyonu tercih ederim. evet mükemmel değil ama idare eder. en mükemmel opsiyon b.k gibi paran olacak büyükce bi eve ay sonunu düşünmeden yaşayacak moda girmek. o da imkansız

eger odeyecegin kira az cok ayniysa bence ev arkadasin ne kadar savruk ve tutumsuz onu olc bic cik cikacaksan. cunku faturalar birlikte odencek, bir takim ev malzemeleri birlikte alincak, ev beraber temizlencek, eve zarar gelince sen zarar vermesen de ortak karsilancak.

bunlarin yani sira ev arkadasinla ortak mi kafa yapiniz? sen sessizlikten hoslaniyorken karsi taraf grulutu delisi olursa sikinti.

ayrica kiyasladigin evlerin lokasyonu isine/okuluna ne kadar uzaklikta? tum biriktirdigin yola da gidebilir.

bunlari iyi dusun astari kilifindan pahaliya gelmesin. ben tek de kaldim cok fazla sayida ev arkadasi da degistirdim de ondan soyluyorum. bi de yani anlasamayip biriniz baska eve cikmak isteyince de yerine birini bulmak veya kirayi feshetmek sikinti.

Para biriktireceksen arkadaşlı ev.

Kafa rahat diyorsan stüdyo ev.

aynen bugün bilkentin tanıtım günlerine gittim. çok yoğun bir programımız var, çok çalışmanız lazım gibisinden şeyler söylediler.

yani şöyle söyleyeyim benim için uls. ilişkiler, siyaset bilimi bölümleri daha baskın şu an ama fikrinizi almak için onları da yazdım.

Boğaziçi İşletme seni bir fabrikanın genel müdürü bile yapabilir. Eğer ileride yönetici olma hayalin varsa direkt bunu tercih etmeni öneririm.

Bilkent'te o bölümü okuyanlarla hep dalga geçilir, tıraş yani yoğun olduğu falan. Ben olsam Boğaziçi İşletme seçerim düşünmeden.

*Hukuk için demedim, Uluslararası İlişkiler'den bahsediyorum. Bütün gün Starbucks'ta oturursun. Hukuk okuyanlar da farklı şeylerden şikayetçiydi, internetten bir iyice bak ama zaten tutar gibi durmuyor.

Boğaziçi işletme ya da ui yazardım ben olsam

ankara ve istanbul dışında hukuk eğitimi anlamında hemen hepsi "traştır." ama mühim olan hukuk öğrenmeniz değil dil öğrenmeniz ve sosyal çevre edinmeniz. bu yüzden belki bilkentte hukuk okumak mantıklı olabilir. boğaziçi siyaset bil. bence en mantıklısı. tabi ne iş yapmak istediğini de düşünsen fena olmaz başka başka bölümler.

Si*ini sallasan muhendise carpiyorken kimse seni fabrika muduru yapmaz buna %100 emin ol. He sigorta sirketinin genel muduru olabilirsin banka bolge muduru olursun vb. Ama fabrika uretim islerini unut. Bu adetlerle HUKUK gibi bir alternatifin varken hic bosuna kafani yorma. İlk 7-8 tercihin hukuk olsun

Bu tercih soyle bir tercih tip ya da mimarlik mi okumaliyim. İsim garanti olur kendi meslegimi yapabilirim kendi ofisimi de acabilirim. Ya da elektrik muhendisligi endustri mihendisligi okuyayim 5-6 sene zorlanirim sonra mudur olurum geldin 10 bin maas 40 yasinda genel mudur olurum gelsin 20-30 bin maas da ole olmuyor iste malesef heleki isletme mezunu olupta teknik bilgin sifir olunca zort diye kaliyorsun piyasada

Kafan karışık belli ki, ne istediğini sen de tam bilmiyorsun. Gerek sonradan istediğin şeyi seçebilme imkanıyla, gerekse iyi yurt dışı bağlantılarıyla vs sabancı diyorum. Çok disiplinli bir çalışma şeklin ve günde 150-200 sayfa bir şeyler okuyabilecek becerin yoksa boğaziçi uluslararası ilişkiler yazma. İyi ihtimal akademisyen olursun, kötü ihtimal kpss kasarsın.

Boğaziçinde belki iyi bir öğrencilik yaşarsın(tartışmalı), ama daha bir kariyer merkezi olmayan okuldan bahsediyoruz en nihayetinde.

Siyaset bilimi okumak isteyip de okuyamayan birisi olarak Boğaziçi Siyaset Bilimi ve Uluslarası İlişkiler yazardım ilk başa ben olsam. Okumalarının, akademisyenlerinin çok iyi olduğunu orada okuyan bir arkadaşımdan duymuştum. Diğerleri sizin ilgi alanlarınıza, ileride yapmak istediklerinize kalmış :) ve tebrikler.

Tebrik ederim öncelikle. Bahsi geçen bölümler çok farklı birbirinden, bu yüzden karşılaştırmanın belirli bir kriteri yok. Verilen her cevap öznellik taşımak zorunda o yüzden.

Ben olsam boun politika yazardım. Çünkü siyaset bilimini seviyorum. Psikoloji seviyor olsaydım koç psikoloji yazardım. Olay cidden bu kadar basit. Bölümlerin hepsi harika. Ne yapmak istediğinize karar vermek konusunda başarısızsanız eğer, size önerim (tercihlere ne kadar kaldı bilmiyorum ama) bu disiplinler üzerine giriş seviyesinde okumalar yapmanız. Bölümlerin sitelerini didik didik etmelisiniz. Hangi bölüm daha çok free elective almanıza imkan sunacak, hangi seneler hangi must dersleri alacaksınız, bu dersleri hangi hocalar açmış, bütün bu bilgileri ve daha fazlasını o süreçte bulacaksınız. Bütün her şeyi göz önünde bulundurup size en uygun olduğunu düşündüğünüz bölümü seçin. Başarılar.

3-5 bira verin düzelir.

bizim kafamız basıyor mu sanki? biz anlıyor muyuz? sadece artık alıştığımızdan istesek de o kadar umursayamıyoruz, garipseyemiyoruz...

normal olanı o, çocuğun ayarlarını bozma.

yayın yasağı olayı haberdar etmemek değil, olay yeri görüntüsü çekmemekle ilgili. haber kanallarında olayı tartışıyorlar zaten, sadece olay yerine gazeteci alınmıyor inceleme için. alman medyası yayın yasağı olmasa da cesed çekip yayın yerinde dolaşmaz zaten.

first defence diye bir sey var, buruna sikiliyor. ben ondan kullaniyorum hep, gribin gelecegini anlayinca kullaniyorum, atlatiyorum bir sey olmadan.

Portakal vitamin vs. Bi de yatmadan önce bi grip ilacı içerim ben.

şu soruyu 2gün önce soramadın mı? 2gün önce farkettim geliyor lanet olası. dün hafif hafif kırgınlıklar kendi gösterdi ve muhteşem şov bugün başladı.

ben geldiğini farkettiğimde hemen kalın giyiniyor. c vitamini ağırlık veriyordum. yüzde 50 50 gibi bir şansın oluyor. kesin çözüm değil.

sabah ac karnina ufak bir dis sarimsak.

mümkün elbette ama şans işi.

günde 3 kez alınan grip ilacına başlıyorum. günde 3-4 bardak nane, ıhlamur tarzı bitki çayları içiyorum ama bunlar poşet çay olmasın aktardan almanı öneriyorlar uzmanlar. bu çaylara bal ve limon da ekle. böyle yapınca ağırlaşmadan geçiyor.
c vitamini +1

umca.

Bol limonlu karabiberli domates çorbası. Tylol ve arkasından temiz bir uyku.

Ad Soyada bağlı.

Cem Uslu. cemuslu.com BU güzel olur mesela ama şu:

Ramazan Çayırbiçer ramazancayirbicer.com

ad soyad +1

kenanisik.com olmaz mesela

bir de böyle marka değerinde duran isimler falan oluyor, onun karizması da ayrı

rezalet.

içeriğine bağlı. sunabilecek bir sanat ürünün, herhangi bir konuda ciddiye alınabilir makalelerin veya diğer değere sahip yazılı içeriğin varsa, başka bir deyişle internet dışında da imzanı altına atabileceğin bir eser varsa olur. Çer çöp sunacaksan itici elbette.

ismi veya soyadı kısaltarak da yazabilirsin, mserdark.com gibi gibi.

pm

ef ve kaplan bilindiktir. ef daha uygun sanırım.

ben st giles'a gitmiştim, brighton'da. şehir olarak tavsiye ederim. londra'ya trenle 50 dakika mesafede, yaşaması inanılmaz güzel bi yer.

oluyormuş sanırım. benim iki yüksek lisans kaydım var 258 lira çıkarmışlar. aöf li arkadaşa da 158 mi öyle bir şey.

Bunu nasıl öğrenebilirim? Okul bilmiyor bekle diyor e ay sonu aöf kaydı var ona göre ya kayıt sildireceğim ya da bilmiyorum ne yapacağım?

ikinci olarak hangi okula kayıt yaptırdıysan onu ödüyorsun. benim de milyon yıllık bir aöf kaydım vardı, doktorada harç çıkarmışlar, öğrenci belgesi almaya gidince öğrendim. harcı ödememek için ne yapmam gerektiğini sordum, aralık sonuna kadar aöf kaydımı sildirmemi söylediler. zaten okuyup etmediğim bir bölüm olduğu için kaydı sildirdim, okula bildirdim, harç düştü. bu hafta içinde aynı harcın tekrar yüklendiğini gördüm öğrenci sistemimde, destek hesabına bildirerek yine düşürdüm harcı. ikisini birden okuyacaksan ille ödeyeceksin yani o harcı. geçen dönemin harcını muhakkak alırlar hatta.

Kaplamak için kullanılanları mı diyorsunuz? Bim'de vardı dün

kaplama değil, torba gibi. ağzı yapışkanlı şeffaf dosya düşün. kitabı komple içine koyuyorsun.

şu galiba eğer şeffaf ise www.ofix.com

Anladım, ismini bilmiyorum kırtasiyelere sormak lazım. Sahaflarda eski gazete posterlerini onların içinde satabiliyorlar, onlara da sorulabilir hiç olmadı nereden aldıkları

baskın oranın türk dış politikası. dışişleri sınavlarına hazırlanan arkadaşlar bunu okuyor. cilt cilt.

"büyümseyen" demeyeydin iyidi :)

böyle insanları tercih edenler bu insanlara layık zaten. firma ne kadar büyük olursa olsun.

çoğu insan kendini önemli veya farklı hissetmek istiyo. bi anlamda çağımızın vebası bu. sosyal medya dediğimiz mevzu tamamen bunun üzerinden şekilleniyo mesela. şimdi düşünsene, ortalama bir facebook kullanıcısı ne yapıyor? sanki dünya yıldızıymış, herkes onun ne yaptığını merak ediyomuş gibi affedersin sıçtığı boku bile paylaşıyo. ha bunu ben yapmıyo muyum? yapıyorum. ben de mesela burda ulusa sesleniyomuş gibi çarşaf çarşaf yazıyorum mesela. bunların hepsi bi çeşit kendini kabullenme ve kabul ettirme isteği bana kalırsa. eskiden insanlar iyi hissetmek, iyi olmak için ya hiçbi şeye ihtiyaç duymuyomuş ya da bayağı uğraşıyomuş. e şimdi kolay. facebook'ta iki beğeni alsan komedyen, iki fotoğraf çeksen fotoğrafçı oluyosun. ne ala memleket. bu illüzyonun cazibesine kapılmamak mümkün değil. anca benim gibi çok zeki adamlar farkına varıyo bunun...

benim için bu yurtdışı olayının zirvesi şudur: bi arkadaş bükreş'e erasmus'a gitmişti, 5 ay mı ne kaldı. profilinde, okuduğu okul olarak bükreş'teki yazıyo. karı burda istanbul hukuk'ta okudu amk 4 sene, gitti bükreş'i yazıyo profiline.

Her sey kendini satabilme, pazarlamayla alakali. Bu insanlar bunu daha kolay yapiyorlar.

@rayde : sebebi nedir daha kolay yapmalarının? kaybedecek bisileri olmamaması mı?

Yukarida dendigi gibi illuzyon yaratiyorlar cevrelerinde. Eger cok iyi tanımıyorsan etkileniyorsun. En basta kendileri inaniyor bunlara. O sebepten sorgulamak gecmiyor akildan cogu zaman.

şu an sen de kendini "büyümsedin" gibi geldi bana.

"dipnot: lan ben dünyanın 2. en büyük çeviri firmasıyla çalısıyorum ben bile cevirmenim demiyorum cogu zaman.(birincisi ABD ordusu)"

bunu diyen mi çevresini eleştiriyor?

@kuzeyli

Azcık ego patlamasını bana çok gördün ya alacağın olsun.

bu insanların piyasada iş bulması ya da diğerlerinden farklı görünüp belli bir yere gelmeleri için böyle davranmaları gerek.
work and travel cı arkadaşı örnek verecek olursak;
patronun karşısına 2 tane benzer özellikli kişi çıkarsa ve biri wat yapmışsa bu kesinlikle +1 dir. Çeşitli şekillerde yorumlanabilir
1- özgüveni yüksek (yoksa gidemezdi)
2 - ingilizcesi iyi (ya da geliştirmek istiyo)

gibi.

bunu hep linkedin yaptı ya:)

tezgahtarlar Sales and Marketing Manager oldu.

call center çalışanları Key Account Sales Representative oldu.

geri kalanlar da ceo oldu hep:)

-youtube'dan birkaç tane grafik çizim öğrenen ve tüm yapmaya çalıştığı şeylerde aynı şekilleri grafikleri kullanan ve ben grafikerim diyen insanlar tanıdım.
- yine youtube'da "Discovery Science" kanalının "How It's Made" videolarını izleyip, o izlediği şey hakkındaki konuşmada; ben, " o öyle mi oluyor?" diye şaşırdığımda -ki itiraz değil şarşırma- "sen ne zannediyordun, ya?" diyen ezikleri gördüm.
-yine aynı ezik ile aynı ortamda bulunduğumuzda, başka birine 'mühendis' kelimesinin kelime anlamını arapça kökünden gelerek açıklamıştım. ben bunu anlatırken sinsice bana bakan -bakışları bile hatırlıyorum- bu ezik, başka bir ortamda mühendis kelimesini sanki kendisi keşfetmiş, sanki kendisi türetmişcesine üstten üstten başkasına anlatırkenki kibirini gördüm. üstelik bunu benim yanımda yapıyor. benden duyduğunu unutmuş ve hatta bana duyurmak istercesine sesli yapıyor ki ben duyayım istiyor. "ben bunu biliyorum, sen bilmiyorsundur cahil" demek istiyor.

böyle ezikler var velhasıl. hayatta bir başarısı olmayan tek bildiği şey başkasından duyduğu olan kişiler bunlar. ya bu konu hakkında örnekler vererek saatlerce (abartmıyorum saatlerce) konuşabilirim. hayatta bir kere kitap okumayan, bilgi edinmek için çabalamayan, hazır olarak başka birisinden duyan ve duyduğunu adeta ilahi bir emirmiş gibi kabullenen kişiler. çok çok çok iyi tanıyorum bu tipleri. insanlar kendilerini bir sik sanıyorlar. herkes böyle herkes ama herkes. hep demişimdir nacizane. "bir insan hiç birşey bilmediğini kabullendiği zaman birşeyler öğrenmeye başlayacak" diye. ha bunun da birşeyler bildiği anlamına gelmediğini bilmesi lazım ama.
bu kişiler hayal ettikleri, olmayı istediği yani özendiği kişi gibi davranmaya gayret ediyorlar. ama bu da; kumaşında olmadığı yani rol yaptığı için o konuyla ilgili bir şey sorunca da agresifleşebiliyorlar. gördüm bunları.yapmacık hareketler. at yarağına konmuş kelebek gibi sırıtıyor konuştuğu konulardaki bilgisizlikleri cahillikleri. çok gördüm çokk. onlarca, belki yüzün üzerinde örnek veririm.
değersiz insanlar. ve böle yaşamaya mahkumlar. zira araştırmayan, okumayan bir insan kendini manen ne kadar terakki ettirebilir ki?

neden rağbet gördüğüne gelince de nacizane şunu söyleyebilirim; bu insanlar kendilerinden daha az şey bilen insanlarla çok muhatap oluyorlar. yani hakimiyet kuracakları ortamları seçiyorlar. "çok şey biliyor ya şuna bak" densin ve bunların gururu okşansın. rağbet gösteren insanlar emin ol ki nagıs kişilerdir. neyse siktir et takılma bu canına okuduklarıma. çok sinirliyim çok..

2. En büyük çevirmen firmayı vurgulamak için ters psikoloji uygulamak. Güzeldi genç.

mumkun degildi, suriyeli multeci krizinden sonra degil bu sene onumuzdeki 5-10 sene icinde de imkansiz

mümkün. türkiye giriş çıkışları daha denetli hale getirecek, mültecileri de avrupa yollayınca geri kabul edecek.

çok ekstrem bir durum olmazsa 2016 sonuna doğru kalkar vize.

Ben hic sanmiyorum. Avrupa'nin boyle bir risk alacagina inanmiyorum. En azindan yakin zamanda.

ekimde kalkıyor vizeler.

ne kalkmasi daha da zorlastiracaklar.
bi balya evrakla 5 gunluk vizeyi zar zor aldim daha gecen hafta

inanmak komik olur.

hükümet suriyelilere kimlik ve vatandaşlık verme gibi bi saçmalığa girişmezse gayet mümkün.

inanmıyorum. bunlara kalsa milattan önce avrupa birliği'ndeydik. hikaye. türkiye "ülke" olsa zaten böyle işlerle uğraşmazdı. mülteci çöplüğüne dönmüş, ışid'in kol gezdiği ülkeye vize kolaylığı mı sağlanır allasen. 75 milyonluk ülkeyiz. potansiyel terörist sayısı nereden baksan 1 milyona yakındır. bu adamlar pasaport alıp öyle avrupa'yı gezebilecek he hiç vize mize almadan? oldu.

iktisat mezunlari ne is yapiyor ben hala ogrenemedim. artik beni aydinlatin

İddialı olmasın diyorsan sıradan adama basitleştirerek anlatabilirsin ekonomik mevzuları.

zaten işim var, bu sadece bir hobi. ilgilenen arkadaşlar için.

Mahfi Eğilmez'i zaten takip ediyorsunuzdur. Bazı yorumlarda çok kaliteli soru-cevaplar olabiliyor. Onları takip edip konuyu daha da açabilirsiniz.

Mülakat sorularının başında krizler, dış açıklar, uluslararası antlaşmaların yorumlanması geliyor. "Uzman/Müfettiş adayının başucu kaynağı" olma yolunda ilerleyebilirsiniz, niş pazarlama gibi küçük fakat sürekli bir kitleye hitap edersiniz.

Yazarını hatırlayamadım, Keseden Bankaya Tezgahtan Borsaya adlı bir kitap var. Ekonomik yapının nasıl evrimleştiğini ilginç tarihsel bilgilerle anlatıyor. Oradan bol bol yararlanabilirsiniz.

Sorumu yanlış anlama ama ne anlatacağını bilmiyorsan neden bu işe giriştin?

Senin sorunun cevabı olarak önerim Keynes mi klasik mi?

iktisatı biliyorum ama blog için popüler ne tutar onu bilmiyorum diyelim. yoksa konu çok :)

Ekonomi bilgisi olmayan insanlara sağda solda sürekli duydukları güncel ekonomik haberleri basite indirgeyerek anlatabilirsiniz. Mesela FED faizleri arttırdı, bunun ne anlama geldiğini ve kimleri nasıl etkilediğini yazabilirsiniz. Dolar yükseliyor, TL nasıl değer kaybediyor, para birimleri arasındaki bu değer ilişkisini anlatabilirsiniz. Örnekler çoğaltılabilir tabii.

@pike senle duyuruchat'te bir grafik mi ne konuşmuştuk onu hatırlasam yazacağım ama yine unuttum :)

@passion, Gini ratio ve Lorenz curve :)

Her bel fitigi vakasini ayni kategoride saymak dogru olmaz sanirim. ama hepsi icin de ameliyat söz konusu olamaz. Bir ara tv de uzman yardimi ile belli hareketler yaparak bu hastaligi yenenleri anlatiyordu.
Yine baska sekilde de tedavi mümkün oldugunu biliyorum.

bel fıtığının da farklı türleri, şiddet dereceleri var. buna göre ne tür bir işlem gerektiği, nereye ne yapılacağı belirleniyor. bildiğim kadarıyla disk dejenere olmuşsa "tamamen iyileşme" diye bir şey söz konusu değil, orası iflah olmuyor ama bu demek değil ki ömür boyu fıtıklı gezeceksin. egzersizle veya başka müdahalelerle, ameliyat olmadan ve fıtığın etkilerini yaşamadan yola devam edilebilir sanırım.

kaynak: belim. iki yıldır doğru düzgün yürüyemediğim, on dakika boyunca ayakta duramadığım için "madem oturuyorum çok okuyayım" dedim. tüm nörologlarımıza saygılarımı sunarak iddia ediyorum ki elime malzemeleri verip "yap lan" deseler bel ameliyatı yaparım, o kadar araştırdım bunları. shotgun hanımdan daha çok tıp kitabı okumuşumdur, heheyt...

fizik tedavi için, fizyoterapiste gideceksin.

ameliyatla bile iyileşme oranı düşük
doğal yöntemler de sıkıntılı
en iyisi beli kuvvetlendirmek egzersizler ile ve bunu düzenli hale getirmek...
ameliyatla fıtığı alsalar bile 10 farklı yerde fıtık oluşabiliyor ya da 8 emin değilim birini onarsalar bile 2 gün sonra diğerinde fıtık oluşma ihtimali var
bu fıtığa lanet olsun kafam girsin!!! :(

Çok dikkatli olursan, egzersizleri yaparsan ve fıtık çok ilerlememişse ağrıların geçiyor, hiç yokmuş gibi oluyor. Ne zaman ki ağrısız hayata alışıp, fıtık olduğunu unutup hiç fıtığı olmayan biriymiş gibi yaşamaya başlıyorsun, anında nüksediyor. Aynı döngü devam ediyor. Kaynak belim.

Genel konuşmak çok yanlış dostum. Ayrıca üstte söylendiği gibi sinirler alınmıyor, sinire baskı yapan fıtık alınıyor siz de ağrı duymuyorsunuz.

İmkanınız varsa iki-üç tane doktora gözükün. Eğer fıtık sinirinize baskı yapıyorsa ve fizik tedaviye vs. rağmen ağrınız geçmiyorsa ameliyattan çekinmeyin. Çünkü fıtık sinire baskı yaparken bir an gelir sinire hasar verebilir. Ola ki öyle bir şey olursa bunun bir tedavisi, geri dönüşü yok. Sinir zarar görürse topal kalabilirsiniz, felç olabilirsiniz. Ameliyat olsanız da sinir yerine gelmez ondan sonra. O yüzden eğer birkaç doktor ameliyata mecbursun derse kaçmayın. Ama çoğu hasta için ameliyat gerekli değil, fizik tedavi ve egzersiz ile birçok insanın ağrıları geçiyor. Şahsi fikrim sakın ola saçma sapan insanlara belinizi ittirip çektirmeyin. Çok tehlikeli. Sonra doktor da kurtaramaz.

Ameliyat eğer çok sıkıntılı değilse durumunuz kolay bir ameliyat ve kendimden biliyorum çok büyük oranda çözüm sunuyor. Fıtıklı halinizden çok daha rahat oluyorsunuz ama ömür boyu dikkat etmek, bol yürümek ve yüzmek gerekiyor. Kilo almamak gerekiyor. Ve elbette farklı yerden tekrar fıtık olma ihtimaliniz var çünkü genelde fıtık hastalarını omuriliği yatkın oluyor. O zaman da platin takıyorlar vs.

Kısaca umarım ameliyat olmaya gerek duymayacağınız kadar ufak bir fıtıktır ama değilse kaçmamanızı öneririm. Bu konuda herkesin fikri vardır ve kesinlikle ameliyat olmamanızı söylerler ama gerçekten gerekiyorsa ve ameliyat olmazsanız sonra sizi ameliyat dahi kurtaramayabilir. Böyle topal kalan bir insan tanıyorum.

Negatif basınç uygulayan bir cihaz var, birkaç ilde yapılıyor. Bi araştırın derim.

Her vaka aynı değil +1

açılan kadronun kriterlerine bağlı. b bölümünden lisans mezunu olmak şartı varsa girersin. c bölümünden yüksek lisans yapmış olmak şartı varsa girersin ama b bölümünde yüksek lisans yapmış olma şartı varsa giremezsin.

Hangisi daha çok oluyor

o tamamen kısmete bağlı. benim gördüğüm ilanların çoğu lisansın o bölümden olmasını istiyor ama.
örnek verelim. sosyoloji mezunusun ve sosyal psikoloji alanında psikolojiden yüksek yapıyorsun. ilana çıktıklarında psikoloji mezunu olup sos psiden yüksek yapanı istiyor olabailirler. veya lisansta psi şartı aramayadabilirler. ama benim genelde gördüğüm, ilki. ilahiyat gibi çok disiplinli ve farklı branşları isteyen bölümler ilana çıktıklarında daha geniş bakabiliyordur belki ama psikoloji gibi lisans fetişçilerinin olduğu bir alanda sırf yüksekle kadro bulman zor.

bedi eşsiz demek. estetik demek belki. bedi sene olmaz. özel bir kalıp duymadım. sene-i devriye manası en yakın bildiğim kalıp ki o da çok uzak.

'Sene-i cedid' diye kullanılır Muharrem'in ilk günü dualarda.
'Sene-i devriye' yıldönümü demek. 'Vefatının sene-i devriyesi' gibi mesela.
'Re's-i sene-i rumiyye' ya da 're's-i sene-i hicriyye' tamlamaları da var ama, bunlar rumi/hicri senenin başı demek, senenin başı kastediliyor. Sizin sorduğunuz şey, 'sene-i cedid' anladığım kadarıyla.

kahverengi daha güzelmiş. (sahiden)

ben de kahverengiyi alırdım. güle güle kullan

@Ufuk @hkaan teşekkür ederim, içime su serptiniz :d

giymeyin bu ayakkabıları pls :(

kahverengi daha iyi siyaha göre.

araştırma görevlisi mi oldun :D

@try again fail again fail better niçün ?

@mesglsn sanirm bn yatiyrm ya demeyin öyle baya rahat bot :D

3. toplumda gördükleri hukuksuzluklara karşı bir mücadele olabilir. mühendis olup 30'dan sonra iyi bir üniversitenin hukuk fakültesini bitirip kendi bürosunda başarıyla çalışan tanıdğım böyle mesela.

1- hukukçular normal hukuk tercih eden gençlere bile kızıyor onu çok dikkate almamak lazım.

2- elbette olabilir. elverişli bir yapısı varsa zaten hukuk dediğin şey adam gibi okunursa 22-23 yaşından sonra tam randıman verir.

3- ideali, hayali hukuk olan çok insan var ama olmamış, okuyamamış. fırsatını bulunca da hayalini yerine getirmek istiyor. benim rastladıklarım böyle.

hukuk fakültesi ve öğrencisi sayısı astronomik değerlerde olduğundan bırakın sonradan okuyanları, 22'sinde mezun olanların bile işi çok zor. hayat avukatlar için her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.

25 ten sonra hiçbir bölüm okunmaz. Okumayı geç hocam hocam diye milletin Peşinde koşmak bile o yaş insanına Yakışmaz. Beni bozar şahsen

Problem hukuk okumak değil, hukuk okuyan herkesin sınavsız çekilişsiz avukat olabilmesi.

Hayat avukatlar için zor değil. hayalinizde varsa okumanızı tavsiye ederim.

avukatlık sınavının muhakkak gelmesi lazım. bir de noterlik sınavı.

hukukta hala açık var.

www.memrise.com
bu sitede liste oluşturabiliyosun yanlış bilmiryosam.
bi karıştır istersen

quizlet en kolayı bu iş için. uygulaması da var sitesi de.

anki tam olarak ihtiyacını karşılayacaktır. istediğin kelimeleri dosya halinde programa yükleyip oradan çalışıyorsun. vocabla da kelimelerini yazabildiğin bi program ama onda toplu yükleme yok.

bu quizlet aradığım şey gibi ama bu kelimeleri daha kolay bir şekilde nasıl giricez. 4000 kelime var hepsini yazmak zor geldi.

Ordaki listelere gözat istediğin gibi bir şey vardır zaten kayıtlı

kitapları bilmem. dizi çok iyi. benedict ve freeman reis yardırmışlar yani. çok severek izledim. tavsiye ederim.

Dizi bu zamana kadar izlediğimin en iyisi diyebilirim

Son sezonu sevmedim sahsen ama 1-2 iyi bayagi. Benedict cuk oturuyor role.

kitapların hastası biri olarak diyebilirim ki dizi kitapları iyi yansıtıyor. aferin onlara.

bir de sherlock holmes değil. sadece sherlock. öyle dümdük.

Dizideki haşarılık yok tabi kitaplarda. Dizide ekstra şeyler var seyirci ilgisini çeksin diye. Bi de günümüzde geçiyor tabi.

dönemsel uyarlama iyi de hikayeleri piç etmişler

Agatha christie ve sir arthur'un neredeyse okumadığım kitapları kalmadı. modern teknolojiye, dönemselliğe uyarlama yapacağız diye güzelim kitapları perişan etmişler.
Sherlock holmes benim için Jeremy Brett'tir. Hem hikayelere sadık kalmışlar, hem o dönemi, atmosferi güzel yansıtmışlar hem de oyunculuklar gerçekten çok iyi.

Benedict fizik olarak sherlock'a uyumlu lakin kitapları okuyan birileri için bu diziler biraz tuhaf geliyor.

elemanın tipi çok itici olduğu için izlemiyorum ben ilk birkaç bölümünü izledim.

sherlock holmes 1'i izledim, arkasından sherlock dizisini ve sonra sherlock holmes 2'yi izledim. bence filmden çok daha iyi, hatta izlediğim diziler arasında black mirror'la birlikte ilk 2 sırayı alacak kadar iyi. kitaplarını da okudum (yayınevine göre kalite çok farkediyor), ama dizisi çok daha başarılı bence.

şu sitede her yaş grubu için uzun listeler ve listedeki kitaplar hakkında yazılar mevcut. www.birdolapkitap.com

uzun vadede de işinize yarar. ama bence okudukça alsanız da hevesi canlı kalsa daha iyi olur.

klasik olacak ama ergenliğe girmeden okunacak kitaplar arasında keloğlan masalları da lazım.

Hakan, yeni kıtap okudukça zaten alınır da doğum gününde tek kitap olmaz. Bu sekilde de hoş olur diye düşündük. İlk etapta 10 15 kitap zaten, cok değil.

Dünyanın Merkezine Yolculuk

Bozkurtların ölümü
Bozkurtlar diriliyor

Ömer Seyfettin - kisisel gelisimi icin de etkili olabilir.

-kırmızı balon (filmi de var hem çocuklara hem yetişkenlere)
-pinokyo
-binbir gece masalları (çocuklar için olan basımı)
-oscar wilde'ın çocuk öykü kitapları var.
-alice harikalar diyarında.

Rifat ilgaz'in bacaksiz serisini mutlaka alın.
Bir de pıtırcık serisini şiddetle öneririm.
Yalvaç ural'in kitapları için de şimdi tam zamani ( or: gozuboynuz ile iziyaldiz)
Muzaffer izgü'nün kitapları 10 yas civari mutlaka olmali.
Yine o yaşlarda aziz nesin serisine başlanabilir. (Or:pirtlatan bal)

Bir kütüphane defteri de oluşturun isterseniz. Ben çocuklara ilkokul zamanlarında hazırlamıştım, okudukları tarihleri yazıyorlardı, ödünç verdikleri kitapları takip ediyorlardı. Kütüphaneyi benimseme, değer verme gibi kazanımlar sağlıyor. Ayrı bir deftere de kısacık özet yazıyorlardı. Geçen gün eski eşyaları ayıklarken o defterleri buldum. 20 yıl önceye döndük :)

yüksek lisans ilanlarına göz atın yabancı kontenjanlarla ilgili kıstaslar orada yazar.

üstüne para bile verirler.

www.studyinturkey.gov.tr

O kadar da kotu degil bence.

hırsız orospu çocuğu memurlar tarafından işletilir, tavsiyem başka firma kullanın. benim 3 tane paketim hacılandı

O kadar kötü değil benim deneyimlerime göre de. Ptt ile çalışan sahaflar falan da var. 1/10 kayıp seni zarara uğratmayacak bir ürünse bence başla.

bence iyi.

İş hacmine gerek yok, sanalpazar'da indirimli kargo paketi satanlar var onlara bir bak.

Bir sene türkiyede mi öğrendiniz?

@hkaan hayir orada ögrendim.
@hayirsiz eskiden daha cesaretliydim ben, orada böyle korkak, kendimi ise yaramaz hisseder oldum...

Korkmayın hiç, en fazla ilk birkaç ay yalpalar sonra emin adımlarla yürürsünüz.

İngilizce eğitim veren okul hiç yok mu, onlara neden bakmıyorsunuz?

Okulda normal hizdan daha yavas ilerleyeceksin, milletin 1 saatte yaptigi konunun sen anca yarisina geleceksin vb vb

Daha fazla efor sarfedip alisirsin.
Zamaninda bitireceksin diye bir zorunluluk yok sonucta.
Benim merak ettigim, neden yuksek lisansa basvurmadin? Yukseklerde ingilizce dersler daha fazla. Lisanslardaysa belki derslerin %25-30udur.


Ps. Merak ettim, herhalde almanyadan "erkek arkadasimin yanina yerlesmek istiyorum" diyip vize almadin?

@kuehles blondes vize sorunum yok. Yüksek lisansa kabul oldum fakat vazgectim. is alani daha genis ve dilin cok önemli olmadigi bir bölüm okumak istedim. Cünkü bambaska bir ülkeye de tasinabilirim yarin öbür gün.
@green knight oldugum yerde amerikan dili edebiyati disinda hic ingilizce yok maalesef.

ben olsam dilden değil informatikten korkardım

(almanyada master doktora geçmişim var)
benim gördüğüm kimse dil sorunu yaşamadı okurken (dil sorunu yaşayacak olan zaten sınavı veremiyor, verdikten sonra o ülkede yaşıyorsunuz, illa ki alışırsınız, üstelik başka dil biliyormuşusunuz, burada 4 senelik okul mezunusunuz yani illa ki bir geçimişiniz var)

ancak almanyada mühendislik hele ki mekanik ve informatik hakikaten zor okunuyor. buradaki gibi değil burada hemen herkes 4 sende lisansı bitirir orada 4 sende töbe bitmiyor. buradaki sayılı anadolu liselerinden gelen, 1. yabancı dili almanca olan tonla arkadaşım var, (tamam bi kısmı aachen filan gibi en baba yererde okudular ama) geneli 7-8 sene lisans okudu :)

bence gidin master yapın, iş arayın, lisansta sürünürsünüz. Dili sıkıntı etmeyin, bol bol iletişim kurun yaparsınız, korkmayın.

ben sağlamcıyım. riske girmezdim. sabahtan erkenden inerdim ankara'ya. kaldı ki mülakat bide.

muhtemelen geç kalmazsın, kalsan bile dediğin gibi toplu saat yazıyorlar. ama burs senin için önemliyse, ciddi ciddi düşünüyorsan kesinlikle riske girme. ben böyle durumlarda kesinlikle riske girmem ve genellikle de boşa erken gelmiş vs olurum ama üzülmem, ne olacağı belli olmaz.

sağlamcıyım uçuşu ileri saate kaydırırdım 5 falan gibi,

Sağlamcıyım+1 uçuşu öne alırdım.

Uçuşunuz nereden bilmiyorum ama istanbuldansa, rötarsız uçuş yok birkaç haftadır. Trafik yoğunluğu fazla. Bilmiyorsaniz söyleyeyim dedim.

Sabihadan evet, flightradardan baktım da son 1 haftada ortalama 1 saat rötar yapmış hep :/
bütün olası senaryolar için rezervasyon yaptım pazartesi arayıp sorucam eğer yok illa 13.30'da olucan derlerse mecbur yakıcam diğerlerini.

mulakat stresine bir de ulasimi eklemeyin derim, 17 agustos gunu baska bi isiniz yoksa erken saatlerde ankaraya gitmek daha mantikli.

bol sans

Uçuşu öne alırdım. Uçaklar çoğunlukla rötar yapar ve 20 dakika rötarı rötardan saymazlar. 12:30'da inecek, onun taksisi var, inişi var. Çıkışta beklemesi var. Ankara'ya uzak havaalanı. Riske değmez.

esenboğa'da inince belko'ya bineceğim mecburen, taksi 100 lira yazıyor :( bagajı check-in'e vermem.
uçuşu aynı günün sabahında daha erkene çekemem çünkü sabiha'ya zaten armutlu'dan gidicem, önce ido'la kadiköy- sonra havataşla sabiha. mecburen bir önceki gün için alacağım biletleri riske atmamaya karar verirsem.
zaten thy idi bilet promosyon, değiştiremem de :/ tamamen yanacak bilet ona üzülüyorum.

yeni bilet alıp pazar günü döndüm, pazartesi uçağını da takip ettim rötar yaptı eşşek iyi ki değişmişim. hepinize selamlar.

themeforest ta var böyle temalar, özel adını bilmiyorum

en kesin bilgi için arayıp üniversiteye sorun.

rehberlikçiler bi bok bilmiyor.
hatta öğrenci işleri de bi bok bilmiyor. daha üniversiteye başlamadan öğrenci işlerinin mallığını öğrendim zaten :D internetten okulun açıklamalarına bakın bence.

nasıl bir muamma ulan bu konu kime sorduysam bilmiyor
öğrenci işleri bile biz bakmıyoruz o konulara diyor

duyuruda gerek yok diyorsa yoktur hocam

Evlilikteki mal rejimine göre evin babaya kalan kısmına mirasçı olursunuz yine bu üvey anneyle birlikte. Üvey anne sizi evlat edindi mi, ona göre de ona mirasçı olursunuz.

üvey anne babanın eşiyse;

-babanın önceki eşinden olan çocuklarına evin %75i kalır, tek çocuksa %75i onun olur, geri kalan %25 üvey annenin olur. eğer babanın hiçbir çocuğu veya torunu yoksa ve anne veya babası yaşıyorsa üvey anne %50sini alır, hayattaki anne ve baba kalan %50yi alır.

(üvey anne, ölen babanın üvey annesi değil herhalde?)

---

altsoyu varsa ilk durumda dediğim gibi %75 çocuklara, kaç tanelerse bu %75i paylaşırlar, kalan %25 sağ kalan eşe yan, üvey anneye gider.

ev üvey annenin üzerineyse bu durumda tenkis davası açılır, davada yasal mirasçılar olan çocuklar ve eşlerin saklı payları belirlenir. bu durumda çocukların saklı payı, yasal miras paylarının yarısıdır.

yani diyelim ki 3 çocuk var bir de üvey anne

çocuklar %25, %25, %25 yasal miras paylarına
ve %12,5, %12,5, %12,5 saklı paylara sahipler.

sağ kalan eşin payı %25, altsoyla mirası paylaştığından saklı payı da %25 yine.

tenkis davasında, (eğer baba çocuklara mirasından bu evden başka bir şey bırakmadıysa) evin %12,5 * 3 oranındaki yani %37.5 kısmı ya ev satılır çocuklara ödenir ya da üvey anne çocuklara bu oranlara karşılık gelen bedeli öder mesele çözülür.

ev kadının üzerineyse dava açmadan bölüştürme yapamazsınız

@2 evlat edinmedi.

@3 babanın ikinci eşinden bahsediyorum. ilk eşi öldü. babanın bi kaç çocuğu var anneden, üveyden yok.

ev üvey annenin üzerineyse çocuk bişi alamaz diye biliyorum ben. üvey anne ölünce de çocuksuz kimsenin mal varlığı ne oluyorsa o olur.

ev ölen eşin üzerine olsa sağ kalan eş için önce mal rejimi tasfiyesi sonra miras paylaşımı yapılacağına eminim de ev sağ kalan eşin üzerineyse yine aynı şekilde ölen eşin mal rejiminden doğan hakkı korunup miras konusu ediliyor mu bilmiyorum.


normalde mal rejimi tasfiyesi önce gelir. eğer bu şahıslar 2002 den sonra evlenmişlerse.

hangi yılda evlendikleri önemli mi peki?

@sanguin evet ev hanımı. ama zaten yaşarken bir sorun yok. o ölünce ne olacak o sorun.

peki önce üvey anne ölürse ne olur? babaya mı kalır her şey yoksa üvey annenin kardeşlerine falan mı? dediğim gibi üvey annenin çocuğu yok.

bakın dediğimi araştırın, baba öldüyse muhtemelen anne ölmeden de ev üzerindeki babanın katılma alacağını talep edebilirsiniz.

şimdiii, üvey anne de ölürse yine sadece üvey annenin payına düşen %25lik kısım, üvey annenin mirasçılarına kalacak.

üvey annenin çocuğu yoksa anne babasına, onlar öldüyse kardeşlerine, onlar da öldüyse büyük anne-babaya onlar öldüyse hala-amca-teyze-dayıya

yani çocuklara düşecek olan %75lik kısım bundan etkilenmiyor ama tabi bu durumu yani çocukların miras paylarını alamadıkları ve almaları gerektiği konusu davayla ortaya konması gereken bir durum.

baba ölünce ev üvey annenin olmaya devam eder.

baba öldükten sonra üvey anne ölünce: üvey annenin çocuğu olmadığı için üvey annenin anne ve babası eşit olarak mirasçıdır. anne ve babası yoksa büyükbaba ve büyükannesi yine eşit olarak mirasçıdır. onlar da yoksa miras kardeşlere kalır. hiçbiri yoksa devlete kalır.

baba hayattayken üvey anne ölünce: baba da mirasçı olur. yukarıdaki ihtimallere göre mirastaki pay oranı da değişiklik gösterir. o durumda çocuk da babasının mirasçısı olacaktır o pay oranı için.

üniverrsitelerinki iyidir, bi de british council

mail at mutlaka telafi eder apple. veya canlı sohbetten söyle ingilizce sitesinden. varsa ilgili bi bölüm.

canlı sohbet için direk link var mı?

türkçe siteye yönlendiriyo, şurdn sorununa ilişkin bildirim yapmayı dene belki canlı sohbete atar. ama türkçe sitede olduğunu sanmıyorum getsupport.apple.com

edit: arama planlaması var. yarına saat ver arasınlar seni. veya sen ara türkçe destek veriyolar telefonda.

teşekkür ediyorum

hemen verirler paranı..............

başka dinden olmaları, sadece israil değil türk milleti müslüman olmayan hiçbişeyi sevmiyor

revivo'nun galatasaraya attığı frikik golü.

temel referans dini sebepler,

bir de filistin bölgesinde egemenlik kuran bir devlet olduğu için, ''filistin/osmanlı/eski topraklarımız/eski müslüman ahalimiz üzerinde at koşturan yahudiler'' bilinçaltı travması var, nefret edenlerde.

bir de tipik müslüman/türklerin yahudilere karşı daha fazla antipatisi var, örneğin israil yahudi değil hristyan bir toplum olsaydı ve filistinde değil de mesela, iran'ın doğu bölgelerinde filan olsaydı bu kadar fazla nefret duyulmazdı gibime geliyor.

filistin'li halkla yaşanan sorunlardan kaynaklanıyor. o toprakların daha önce osmanlı devleti ne ailt olması ve o insanların da bir zamanlar bizim himayemizde olması nedeniyle normalden daha fazla etkileniyoruz. ayriyeten ulusal sularda mavi marmara gemisine yapılan saldırı da üstüne eklenince ortaya nefret çıkıyor malesef.

israil dediğin ülke katildir. birçok devlet gibi.

türkler zaten kendisi dahil hiç bir milleti sevmez, ama oradaki durum biraz müslüman kardeşlerimizi oldürdüler olayı, hoş o müslüman kardeşler suriyeliler gibi türkiyeye gelse pis araplar ülkeyi istila etti olur.

Katil ve cani olmalari. Sorsan yahu olduklarini bilmeyen bile cikar, din konusu degil olay.

türk milletinin değil, müslüman aleminin nefreti o. katliam geyiği olsaydı israil düşmanı o şahıslar arapperestlik yapmazdı.

yahudiler

Çoluk çocuğa dahi yaptıkları zulüm.

israil devleti ile ilgili. kökeni derin bir nefret olsa vaktinde o kadar yardım edilmezdi.

@nawar,

yav he he, müslümanlar sadece farklı bir dinden oldukları için nefret ediyorlar zaten. osmanlı da yahudiler ispanya'da zulme uğrarken o yüzden sahip çıkmıştı.

Lütfen izleyince
youtu.be

1. si haberler çok gazlıyor milleti. lübnana savaşı intifa gazze bombordıman haberleri bire bin katılıp israil terör devleti rörörö gibi lanse ediliyor ama filistinlilerin okul bahcesine hastane catısından attıkları füzeler es geçiliyor. 2. si illuminati, abd asıl yöneten yahudi aileler var vs. gibi internet uydurmalarıyla kafayı bozmaları.

Sevmek için neden ne? İsrail halkını kastetmiyorum. İsrail devletini sevmek için hiç bir neden yok.

israil konusu türkiye'de sağı da solu da mümkün sınırlar içerisinde aynı tarafa doğru konumlandıran nadir konulardan biridir.

filistin halk kurtuluş ordusu, filistin genelinde hakim güç iken sol bu konuda duyarlıydı ve israil'i işgalci olarak görüyordu. hatta deniz gezmiş dahil birçok zamane devrimcisinin filistin'de kamplara katılmışlığı vardır. hamas'ın filistin'de gücünü arttırmasının ardından, sağda da dini hassasiyetler başgösterdi ve onlar da "müslüman kardeşlerimiz öldürülüyor" hassasiyetiyle israil düşmanlığı geliştirdi.

vasat da olsa ilgi çekici kitaplardan başlasınlar okumaya. gün gelir vampir hikayesi okumak isterler, mani olmayın. severken nasıl sevdiği mühim değil kitapları kendi yolunu bulacaktır.

edit: ayrıca ortamınızı bilmiyorum ama okudukları kitapların ertesinde bunlarla ilgili ritüeller geliştirebilirler, siz ön ayak olun onlar zaten halleder.

hkaan, ritüel konusu ilgilerini çeker mi bilmiyorum, bence güzel fikir, yaratıcılık geliştirici yönü de var. Teşekkür ederim.

Kitap seçimi için benden yardım talep ettiler.
İlk Küçük Prens'le başlarlar. Sonrasında Küçük Kara Balık, Şeker portakalı şeklinde mi gidecekler araya macera tüneli gibi kitaplar girer mi zaman gösterecek. İlk bir iki kitap sonrası geri bildirimlerden yararlanıp kitap seçimini ona göre belirleriz sanırım.

100 temel esere bakabilirsin.

şöyle yapabilirler. her toplantıda bir tanesi toplantıdan sorumlu olur.

kitabı seçer. kitabın özetini anlatır arkadaşlarına, kurabiye, meyve suyu filan getirir. böylelikle hepsi sıra ile aktif olur :)

mea, dışarıda toplanırlar diye düşünüyorum. Ev ortamı odaklanmayı zorlaştırabilir, konu dağılabilir gibi geliyor.
Yer konusunda da benden yardım istediler. İzmir'de uygun yer bulmak kolay, bu yönden sıkıntı yaşamayız sanırım.

Kitapları kendilerinin seçmeleri daha iyi tabii, başlangıç olarak bir kaç kitap önermeyi sonrasında kitaplarını nasıl seçecekleri konusunda yönderlik etmeyi düşünüyorum. Heyecanlılar ama "olur mu ki, nasıl olur" gibi tereddütleri de var sanırım. Özellikle biri baya ince düşünür, ortamdaki herkesin hesabını yapar filan. Önce bir tadını alsınlar, kitap seçimi gibi biraz zorlayacak işe hemen girişmesinler diyorum.

Edit: Sırayla aktif olma güzel olur. Toplantıyı yürütme görevini sırayla yaparlar. Teşekkürler:)

Belirli zamanlarda kendileriyle herhangi bir edebi konu üzerine konuşacak, edebiyat üzerine bilgili birisini çağırabilirler, bu bir yazar veya edebiyatla uğraşan üniversiteli olabilir.

Evet yaa, kitap fuarı yaklaşıyor. Fuara katılan yazarın kitabıyla başlayabilirler. Sonra yazarla tanışma, varsa sorular sorma olur. Harika olur bu. Fuara katılan yazarlara bakmalı bi.
Edebiyatla uğraşan üniversiteli de çok iyi fikir. Onu ayarlayabilirim sanırım. Kendilerinden biraz daha büyük gençlerle iletişim çocuklar için çok iyi oluyor, onları örnek alıyorlar, daha rahat iletişim kuruyorlar.
Teşekkürler sevgikusunkanadına :)

Rica ederim :) eğer konuşacakları konu belirli olursa, veya gelecek olan kişi için bir hazırlık sürecine girerlerse o da toplantıları canlı tutacaktır.

ben okulda filan toplanacaklar sandımdı.

grup olarak kitap fuarına gitmeleri, ya da kitapçıya gitmeleri de özendirici bir unsur olabilir.

İzmir'i bilmiyorum ama İstanbul'da mephisto, d&r gibi kitapçıların içinde kafeler var. orada toplantı yaparlarsa bu da özendirici olur.

Fuarın katılımcı listesini yayınlamışlar. Eksikler de var gördüğüm kadarıyla. En azından katılacağını bildiğim bir kişiyi listede göremedim. Neyse, bu yazarlardan hangisini okusunlar konusunda fikir verebilirseniz sevinirim. Yazarların hepsini tanımıyorum haliyle.
İzmir ikametlileri sonraya bırakıp İzmir dışından gelenlerden seçmek daha iyi olur. Buradakilerle sonra da buluşma ayarlanabilir çünkü.

www.tuyap.com.tr

www.vatanbilgisayar.com

www.ucuzuburada.com

nope. casper, exper bulaşma. aman.

Mac al akmaz kokmaz.air 13" i5 bulursun o fiyata

casper cidden çok mu kötü?

mac alamam ya windows işletim sistemi lazım bana.

paranın yettiği herhangi bir dell, lenovo, asus vs. al.

evet, epey kötü. içeriği aşağı yukarı aynı cihazların. ama stabil çalışma neredeyse yok. ıslık çalan fan, fazla ısınan bilgisayar, acayip dandik kasa, kırılan menteşeler, sürekli takılan-donan makineler.. her markada olabilir bunlar ama casper-exper ikilisinde epey yoğun. ben ucuz diye packard bell aldım taş gibi çıktı. bi klavyesi saçmaladı, değiştirdim sıkıntı yok şimdi.

asus x550jk-xo012d. daha dün bi arkadaşa zorla aldırttım. fiyat performans canavarı.

hp alma. asus al, lenova al ama hp alma. evde iki tane laptop var. ikisini aynı odada çalıştırınca kaloriferi kapatıyorum. birde çok ses yapıyor. sanki ende uçak kalkıyor.

muhtemelen hangi okulda olduğuna bağlı. kalabalık bir sınıfta kimse farkına varmaz. küçük sınıfsa hocaya sormak lazım.

Bu dediğiniz şeyi yıllarca fizik bölümü dersleri için yaptım. Kaçak göçek girdim başlarda. Sonra dönem başında hocanın odasına giderek izin alıp yaptım. sadece bilgisayar mühendisliği bölümünden bir hoca öss'de kaçıncı oldun sen anlayamazsın deyip almamıştı derse. Ama o hocanın egosuyla alakalı. Onun dışında geri çeviren kimse olmadı. Sizi de geri çevireceklerini sanmam

Olabiliyor, ben de sinema derslerine gireceğim. Hoca kendisi davet etti gelin biz dışarıdan öğrenci kabul ediyoruz diyerek.

hocaya sorman lazım (lise gibi geldi bana öğretmen felan deyince).
misal, benim derslerime dışarıdan katılmak isteyenler oluyor. gelip önden soruyorlar. alıyorum. diğerleri zaten not için alıyor. ayrıca dışarıdan derse katılım olması (katılanlar) daha çok hoşuma gidiyor. zorunlu olmamasına rağmen derse gelen birisi ne güzeldir.
kız/erkek arkadaşı için derse geleni bile biliyorum. onlara bile izin veriyorum. adamın/kızın kulağına ufaktan bir su kaçırabilmeyi bile önemserim ;)

1.hoca ile konuşmanız en doğru yol.sınıf ister büyük ister küçük olsun.bazı üniversiteler adını vermeyeyim (ege üniversitesi) dersleri sadece dinlemek için derse girme isteğimi kendi okulumdan izin almam şartına bağlamıştı.dersi veren hoca olur benim için sorun yok ama bölüm başkanına haber vermen gerek deyince böyle bir cevapla karşılaşmıştım.
(sınıf hınca hınç kalabalık olsa anlarım ama alan kişi sayısı belli dersin işlendiği sınıf belli)
bunun dışında almak istediğin ders açık ders olarak veriliyor olabilir.youtube ya da mocw sitelerinde aratabilirsin.

bizim okulda sorun çıkmıyor hocaya soyleyerek veya söylemeden giriliyor. hatta bir arkadaşım sürekli erkek arkadaşının derslerine giriyordu. dersleri sevmiş, bölüm değiştirdi...

beşiktaşlı bebek şeylerinden al

kıyafet alacaksanız şunu tavsiye ederim.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

www.feestkleding-fancydress.nl

h&m'de vardı.

11 aylık oğlum var. şunlar gelse fena olmazdı:

www.ikea.com.tr
www.ikea.com.tr
www.imaginarium.com.tr

bizim eleman şununla 6 aylıktan beri çok ilgili.
www.hepsiburada.com

giysi büyük ihtimalle olmayacak ve değiştirilecektir.

Kardeşimin doğum gününe ortanca kardeşimin arkadaşları Mother care den oyuncak almışlardı ama ille bişeyler almak istiyorsan oyuncak harici ama yine de oyuncak çok iyidir diş kaşımalı oyuncaklar var. Onlardan bak.

Ya da mama önlüğü
ya da mama seti var silikon kase kaşık falan.

Çıngıraklı melodik oyuncaklar var benden demesi bizdeki lerin hepsinin ismi var

diş kaşıma dönemi geçmiş de olabilir. ikeanın erkek cocukalrı ıcın su oyuncagı guzel. ya da helezon boncuk diye bir oyuncagı var o da olabilir. benim oglan oyuncak tamirci setine bayılıyor mesela 14 aylık. giysi zor. tutturamayabilirsin.

www.google.com.tr

merhum'un önerdiği ses ve görüntü yansıtma zımbırtısı çok iyi olur. o dönemdeki bebeklere bol miktarda bu tarz uyarıcılar lazım. bebeklerin daha rahat uyuması ve zihinlerinin aktif olması için. ailesi çok dua eder bebeğe böyle bir zımbırtı almak akıllarına gelmediyse.

www.hepsiburada.com

doğum günü içinse giysi falan alma. daha 1 hafta önce başıma geldi önüne gelen kıyafet almış yazık 5-6 ay sonra hiçbirisi olmayacak. kolye bileklik tarzı basit bir şey al gitsin.

Tren al