rezalet bir arkadaş/dostum.

evet sahibim.

biraz vefasızım ancak iyi bir arkadaş/dost olduğumu düşünüyorum.

iyi arkadaşlara/dostlara kesinlikle sahibim.

süperim.

değilim.

hani bazı konularda mütevazılık yapılmaz ya, bu konu da onlardan biri.
ben de çok iyi bir arkadaş, dost olduğumu düşünüyorum. hatta çevremdekiler de genelde bu cümleyi çok kullanırlar benim için.

ama ikinci soru için pek emin değilim. evet, iyi dostlarım var ancak bunlar da bana gitmek istedikleri yere kadar eşlik ediyorlarmış gibi geliyor zaman zaman. hatta bunu da kendileri söylüyorlar. ne garip değil mi?

Arkadaşlarımın/dostlarımın iç işlerine karışmam; bireyselliğine, kararlarına, kararsızlığına saygı duyarım. "Kendine zarar veriyorsun"u ancak çok uç durumlarda, hayat memat meselesi ise veya hastalık söz konusu ise söylerim. Yapacaklarını engellemektense, onu yapmasına izin veririm, üzüldüğünde yanında olurum. "Bir musibet bin nasihatten yeğdir" kafasındayım. Bazıları için bu iyi bir şey, bazıları için kötü bir şey. Öyle bir arkadaşım. Onun dışında, standart arkadaşlık/dostluk paketindeki her şey var. Arkadaşlarım iyi olduğumu söylerler.

İyi arkadaşlara/dostlara sahibim ama yukarıdaki şeyler benim için de geçerli. Bazıları iç işlerime burun sokuyorlar, onlarla ne kadar iyi olsam da her şeyi paylaşmıyorum. Bazıları serbest bırakıyorlar, onlarla daha çok şey paylaşıyorum.

İyi bir arkadaş değilim.
Bazı arkadaşlarım gerçekten çok iyiler iyi ki varlar diyorum ama genelde arkadaşlıklar hep çıkar ilişkisi gibi geliyor.

iyi arkadas eger,
-bilmediginiz size anlatan, ogreten,
-gittiginiz yolun dogru olmadigini soyleyebilen,
-fedakarlikta sinir tanimayan

biriyse, evet.

ancak hic arkadasi, dostu olmayan biriyseniz, bu durumda, siz kendinizi her ne kadar yukaridaki gibi saysaniz da "demek ki degilmisim" diyorsunuz, bir sure sonra.

arkadaşlığım, dostluğum iyidir...

ama bir filmde de geçtiği üzere benim durumum aynen budur;

"adım smalls. leonard smalls. arkadaşlarım bana lenny derler. ama hiç arkadaşım yoktur..."

vefasızım ben sanırım, iyi arkadaş ve dostlarım da vardı da,

onları da uzaklaştırdım sanırım...

en iyisiyim.
kesinlikle.

emin değilim.
emin değilim.

iyi bir arkadaş / iyi bir dostum
iyi sayılabilecek arkadaşlara, gittikçe kötüleşen bir dosta sahibim.

Eskiden iyi bi dosttum, artik degilim. Vefasizim biraz. Biraz da dostluk muessesine olan inancim azaldi. Ikinci sorunun cevabi da ayni, eskiden iyiydi. Giderek yuzeysellesiyo gibi tum iliskiler

iyi bir arkadaş değilim sanırım. kimseyi arayıp sormam.
gerçi bunca yıldır beni aramaktan vazgeçmeyen birkaç kişi olduğuna göre yanlışlıkla bazan iyi arkadaş gibi davranıyorum sanırım, çözemedim.

hakedene evet.
evet biri yakın diğeri uzakta iki tanesine sahibim.

iyi arkadaş değilim. (çeşitli durumlarda tecrübesiyle klasıyla farkındalık yaratan adamlar "iyi arkadaş"lardır sanki.)
iyi dostumdur ama. (gidip derdini paylaşabileceğin, güveneceğin adam)

iyi dostum var. iyi arkadaşım yok.

arama sorma konusunda vefasızım onun dışında arkadaşlıkta elimden geleni fazlasıyla yapmaya çalışırım.
tek de olsa sahibim.

çok amaçlı faydalı arkadaşım

içkim sigaram internetim,

bunların lüks olması apayrı bi tartışma konusu tabii

ps3'üm ve doğal olarak led tv olmadan yaşayamam. yaşım 32.

Koşu ayakkabım, koşu taytım, koşu tişörtüm, koşu ceketim, koşu çorabım; kışın koşu bandım, atlama ipim; birkaç ağırlık ekipmanım. Bunlardan mahrum kalmayayım gerisi teferruat.

Soru yanlış anlaşıldı, herkes mal varlığını yazıyo.

Örnek vereyim; cebinizde iki liranız var. Karnınız aç olmasına rağmen bu iki lirayla gidip parfüm ya da sigara alıyorsunuz gibi gibi şeyler...

Parayla alakası yok ama duş alma özgürlüğü. Makyaj malzemelerim ve fön makinem. Bunlar olursa çuvalda bile gezerim. Allahım ne kolay insanım.

bazen kendim bile çok gereksiz bulsam da lüks restoranlardan pek vazgeçemiyorum. sadece yemek de değil, kahve veya birşeyler içmek için gereksiz pahalı yerleri seviyorum.

lig maçı izlersem diye lig tv, şampiyonlar ligi ve uefa için de dsmartım var.
Playstation hariç oyun oynamıyorum, bütün oyunlarım mecburen orjinal.
ios de clash of clans'a rahat 2 bin harcamışımdır.
Columbia hariç ayakkabı giymiyorum son 3 senedir 10 dan fazla almışımdır (takım elbise giyiyorsam başka tabii)
benzini parça parça almam, illa fullerim.
iphone ve ipaddaki bütün şarkılarım itunes'dan parası verilerek alındı, 1 tane bile korsan mp3üm yok.
senede 8 - 9 kere yurtdışına çıkıyorum, çin, brezilya, o bu gibi.

51" plazma ve gtx 680 4gb ekran kartı sahibiyim, oyun ve film izlemek benim için lüks, çünkü fakir büyüdüm. bunları da kendim aldım.

taksi
yeme içmeye hiç acımam, afilli mekan olsun isterim

şarap
viski
fetiş şarküteri ürünleri (bilhassa peynir)
sarma tütün

sabah uykusunu fazla kaçırmamın ardından yürüme mesafesi işime taksiyle gitmem. her sabah böyle 7-8 lira. artık yapmıyorum ama. iş artık 80 m uzağımda.

ihtiyacım olmadığı halde alışveriş yapmayı çok seviyorum, yeni şeyler almak, giyim konusunda özellikle, artık bunlar lüks çünkü ihtiyacım yok düşününce.

bir de biz şu anda birçok şeye sahip olmaktan, zaten lükse dönüşmüş şeylerin ne olduğunun çok farkında değiliz bence. yani mesela çok hijyenik olmayan bir otelde konaklasam ertesi gün evimdeki hijyen bana lüks gelir, bunun gibi.

ay sonunun nasıl geleceğini düşünmeden deli gibi çizgi roman alıyorum. hala daha akıllanmayıp almaya devam ediyorum...

lüks otelde, suit. geceliği 1000 liradan fazla verdiğim çok oldu. 2-3 odalı, jakuzili, manzaralı oda olmalı. evimi boyattığımda 3 gün hilton'da kaldım, evimi boyatmak 1500 tl, 3 günlük otel 3500 tl, ne de güzeldi ama.

akşam evde demleme çay yanında da kuruyemişçiden açık beyaz ayçekirdeğim olsun yeter.

eski oyunları özlediğim için geçenlerde de playstation 1 aldım sözlükçünün birinden. arada onla keyif yapıyorum eski günleri yad edercesine.

tuvalet kağıdının hep en kalitelisini alıyorum, diğer market ürünlerinin gider uygunlarını alırım ama tuvalet kağıdının en iyisini alıyorum, popom değerli tabi

yalnızlığım.

gurme restoranlar. veya evde yapicagim yemek icin iyi malzeme. ufacik evde yasarim ama yemeklerim kaliteli olucak.

marlboro touch gray, ardbeg, talisker, baileys. bu dördü en birincilerim.

kozmetik/makyaj malzemesi. ruj takıntım var. ve cilt peelingi, toniği, değişik kremler, acayip kokulu duş jelleri falan. üçer beşer alıyorum. paramın biteceğini ve ay sonunda sıkıntı yaşayacağımı bile bile alıyorum resmen.

bir de yemek. illa güzel bir yerde olacak, güven verecek falan. son param olsa da güzel bir yerde yer gerekirse eve yürüyerek giderim. öyle manyakça.

taksi (araba kullanamıyorum, dolmuş/otobüs de çok zor geliyor artık ya, insan rahata alışmayagörsün)
parfüm (yeni bir parfüm mü keşfettim, hemen edinmeliyim)
cilt bakımı (2 ayda bir en rahatlatıcı 2 saati yaşıyorum o odada)

motosiklet, her sabah duş alma.

duş almak ucuz diyeceksin, çok pahalı olsaydı da vazgeçemezdim.

mal mal duvara bakiyorum ben zaten. bana sorarsan kacmak neredeyse imkansiz. ne yaparsan yap beynin de seninle oluyor cunku.
ben maddi gucluklerden dolayi yapamiyorum ama dil kursuna, dans kursuna vb gitmeyi deneyebilirsin. onun disinda mal mal tavana bakmak da faydali olabiliyor zaman zaman :)

keşke vaktim olsa da yeni hobiler edinmek yerine hali hazırda uzaklaştığım güzel şeylere geri dönebilsem. bu tempo bitene kadar böyle devam yani o zaman.

ot.

Kısa ve yoğun spor.

ben de giyerim hiç de garip gelmedi şu ana kadar.
hem 2 tane yakalı nasıl beraber giyilmez gömlek de yakalı ama üstüne ceket giyiliyor.öyle olsa takım elbise tamamen fiyasko.
asıl kötü gözüken v yaka t-shirt giyip üstüne armalı blazer giyenler bence.
edit:verdiğin örnekteki blazer hiç bişeyle güzel gözükmez

hiç hoş şeyler düşünmüyorum.

imagecache.asos.com

g.nordstromimage.com
bu sonuncusu o kadar kötü gözükmüyor ama kumaş farkı var. yakından kötü gözükür.

tshirt + ceket iyidir de polo yakayla asla denenmemeli

normal yuvarlak yaka o adı her neyse işte bisiklet mi onun üstüne giyilir ceket.

ya abi illaki belgelerle konuşucaz şimdi foto tamam öyle moda dergisinden fırlamış gibi değil de gündelik hayat için gayet ortalamanın üstünde bir giyim
hizliresim.com
edit:filmden alıntıdır - kaybedenler kulübü

ödiycen abi öyle veya böyle muhalefet bu konuyla ilgili gıkını çıkarmadı. bizim bi taraflarımıza giriyor anca. gelir tespiti için başvurun itiraz edin borca durumumuz yok deyin tekrar değerlendirsinler bi de.

Şu an borç sorgulama yapılamıyor. "22:00 ile 00:15 saatleri arasında işlem yapılamaz!" diyor.

En son 2013 sonlarında gittiğimde sgk ya 1000 lira civarı toplam borcum vardı. Şimdi 1500 e yakındır tahminim.

Hiç bir şey olmasa hastanede kağıt imzalarsın

acilde muayene olunuyor hemen kalk git ama ilacı bilmiyorum

acilde de muayene ücreti istiyorlar.

dışarıda bulunduğun yere bağlı tabi bu. tarlabaşında olsam ben de korkarım.

istanbul sakat.

Ben çıkmam. En geç 11de dönüyorum, o da trende metroda falan geçiyor önceki bir saati. Arabayla babam gelip istasyondan alıyor. Gece yarısı yuruyuse cikacaksam lojman sınırlarını terk etmiyorum. Canıma susamadim.

@Lim5 ne lojmani hocam? Su an ben de lojmandayim. Yoksa ayni lojmanda miyiz?

köpeklerden korkuyorum iki kez kovaladılar birinde itfaiye ekibiyle eve döndüm diğerinde de bereket adamın biri geçiyodu ona sığındım beraber yürüdük.

Ankara'da sakat. Son metroyla aşti'ye gidiyorum, oradan yurda 20 dk yürüme mesafesi var ama bildiğin tırsıyorum. Tinerci falan olsam yani oralarda dolanırdım hep,suç işlemek,göt kesmek,bali çekmek için çok müsait ortamlar var.

neredesin ki istanbulda? üsküdar beşiktaş ortaköy taraflarında bir şey olmaz meczup tiplere fazla yaklaşmazsan. bağcılar esenler gop falan buraları bilemiyorum. esenyurt'u biliyorum ama, gündüz bile tehlikeli bi yer.

cok sevdigim arkadaslarimla ciksam dahi son metroyla donerim. metrodan yurda kadar sanayinin icinden yuruyorum biraz tirsiyo insan haliyle.

gop'ta doğup büyümenin tek faydası bu heralde. alışkanlık olmuş her yerde sikim taşağıma denk yürüyorum gece 3-4 bile olsa :/ birkaç olay yaşadım ama şimdiye kadar, temkinli olmakta fayda var gerçekten.

hayır. birazdan çıkarım

istanbul'da ne olacağı belli olmuyor hiç. Gündüz vakti bile önünü kesip para isteyenler olabiliyor.Arkadaş grubunla takılıyorsan korkma ama yalnızsan temkinli ol

birfincankahvedahaisteyenadam'a daha fazla katılamazdım. yaşadığım yerde hiç korkmam, umrumda olmaz ama ankarada baya baya tırsıyorum şehri bilmememin de etkisi var tabi.

ben de 20 yaşındayım, normalde gayet "tırsak" bir adamım ama gece korkmuyorum. gece 3'te fikirtepe'de sarhoş vaziyette köprüaltından geçtiğim gün benim için zirve olmuştu, o günden beri hiçbir geceden korkum yok. orada ölmediysem asla ölmem.

Çok aşırı sakat 1 yer değilse korkmam. Istanbul Halkalı'da yaşadım 19 yaşıma kadar. Simdiyse 2 senedir izmir bucadayım. Varoş gülüyüm anlayacağın. Sataşma vb durumlarda nasıl davranacagimi biliyorum.

Boş gezme.

mersin'de korkmuyorsan istanbul'da korkman biraz ön yargı mersin de çok tekin bi yer sayılmaz tabii nerelerde olduğuna bağlı mersin çilek mahallesi vs. istanbul'un herhangi elit bir yeri dersen bambaşka olur ama mersin'in de geceleri baya sakat.

yerine göre değişiyor biraz ya. gece 4te eve rahatlıktan nerdeyse ıslık çalarak dönesimin olduğu yerler de var (bakırköy/kartaltepe), ama bazı yerlerde gündüz ve kalabalık olsa bile korkabiliyorum. aslında belli bir gelir ve eğitim seviyesinin hakim olduğu semtler veya siteler hariç her yerde korkuyorum.
gerçi dünyada bin türlü manyak var en nezih veya güvenli bir semtte bile otursan neyle karşılaşacağın belli olmaz. ama genelde bakırköy'de gece korktuğumu hiç hatırlamıyorum.

gene de bir ara paranoyak olmuştum, arkadaşlarıma 10 da evde olmam lazım, korkuyorum falan diyordum. hala da korkuyorum. gündüz vakti arabaya zorla kız atılıp kaçırılabilen, beşiktaş'ta gündüz vakti çantasını almak için kadının başını defalarca yere vuran şerefsizlerin olduğu bir şehirde yaşıyoruz.

şu olayı da not düşeyim de içinde bulunduğumuz zamanın vehameti anlaşılsın.
bundan bir iki sene önce tam bizim apartmanın altında olan bir olaya babam şahit olmuş: yolda yürürken bir genç kız bayılıp yere düşmüş. herkes başında toplanmışken birden bir adam gelip 'ben onu tanıyorum, yakınıyım' diye kızın yere düşen telefonunu da cebine atıp kızı arabaya mı taksiye mi ne bindirip gitmiş. kimse de dememiş biz nerden bilelim kızı tanıdığını, neden ambulans çağırmıyorsunuz falan diye. veya kimse o arabanın plakasını alıp polise sordurtmamış. sordurtsa bile polisler onla uğraşmaz o ayrı.

İstanbul'dayım, hiç mi hiç korkmuyorum. Mahallede gece 12'de bile aileler dışarıda oluyor. Gerçi mahalle son geldiğim yer oluyor zaten gece de, oraya gelene kadar da korkmuyorum. Niyeyse birçok şeyden korkuyorum ama gece dışarıda olmaktan korkmuyorum.

Aslında bunda kadın olmanın bir avantaj olduğunu bile düşünüyorum. Çünkü genelde bıçaklı, mıçaklı kavgalar, dalaşmalar, sataşmalar erkekler arasında oluyor. Örneğin, yolda yürüyen iki erkek birbirine çarptığında bir şekilde ondan bir kavga doğabiliyor. "Önüne baksana lan", "Asıl sen düzgün yürü"den kavga doğuveriyor hemen. Ama o belalı tipler kadınları hem kendi güçlerinde kavga etmeye layık görmüyorlar, horozlansalar kazanacakları bir şey yok, "Gücün kadına mı yetiyor" diye bir laf yerler; hem de bir yandan "Kadına el kalkmaz", "Kadın güçsüz ve acizdir" düsturu ile hareket ediyorlar. Mantık çok sakat ve iğrenç ama açıkçası o durumda da işime geliyor. O yüzden de çok bela gelmiyor. Kalkan el değilse o biraz sıkıntı olabiliyor ama o da laf atma ile geçiliyor genelde "Ya tutarsa" mantığı ile. Galiba o tür tacizleri savuşturmayı öğrenmişim. Metrobüsten daha çok korkuyorum.

18im kadinim cok fazla konserlere gidip toplu tasimayla tek basima donerim bazen hic korkmuyorum rahat rahat donuyorum ama mesela bazen taksimden eve donerken bakislarindan rahatsiz olup korkutugum oluyor yanimda kendimi savunmak icin hic bir sey olmuyor karete falan da bilmiyorum. Gecen gun babam isvicre cakisi almis onu hediye etti gerci o sadece bende kalsin diye verdi ama karar verdim eve tek donme durumum oldugunda en azindan toplu tasimadan eve kadar elimde tutucam. Bir sey yapamayacagimi bilsem bile elimde olmasi cesaret verir. Ayrica son olarak cevremdekiler benim icin "basina bir sey gelmedigi icin boylesin, bu kadar cesaretli olma, sort giyme, eve erken don, cesur yurek misin vs." Sekilinde bir suru sey soyler.

Gec saatlerde disaridayken genelde insanlar benden korkuyor:) Korkulacak birseyim yok ama epey hizli yuruyorum eminim ondan tedirgin oluyor insanlar.

çantanızda biber gazı bulundurun o zaman

"müezzin vokal" diyoruz.

Hıristiyan olanlar Hadim ediliyor sesleri hep meleklerin gibi kalsın diye

yusuf güney, ceceli, bkmden çıkma şarkıcı çocuk bide mabel matiz müezzin sesli geliyo bana bilmem size de öylemi.

tizlere iyi basıyolar

Karakterini güçlendir. Herkesinki ayrı yolla güçlenir, seninki nasıl olur bilemem...

çok para kazan. güç kazan her anlamda.

kimseye ihtiyacın yok. kimsenin acımasına da, merhametine de.

Sürekli içinden "insanlar, hiç umurumda değilsiniz" diye tekrarla ve bu fikri benimsemeye çalış.

bu konu parayla kariyer ile çözülmez.

büyük ihtimal temelinde çocukluktan gelen ebeveynlerini mutlu etme kaygısı var.

herkesin birbirine ihtiyacı vardır.

@orpheus aynen oyle buyudum ama bunu hic dusunmemistim.

engin geçtan, insan olmak isimli kitabı okumanı tavsiye ederim.

En kısa ilişkimde de en uzun ilişkimde de yalan olmadı hiç.

En kısası 2 ay, en uzunu 3 yıl sürdü.

Sıkılma değil, genelde karakterlerin uyuşmaması sonucu bitiyor benim ilişkilerim. Hiçbiriyle kavgalı, yalanlı, olaylı ayrılmadım. Memnunum.

Kısa bir hafta,uzun olan 3 ay.

5 yil. Devam ediyor.

Yalanlar karsindaki kisiye gore degisir. Karsidaki psikopat ve baskici bir tipse 1. gunden baslayabilir.

Acikcasi hic buyuk yalan soylemedim sevgilime ufak tefek, gercegi ogrense de bir seyin degismeyecegi yalanlar soyledim. Zaten anlayislidir, yalan soyleme geregi birakmaz, canim benim :)

ben sevgilimden hic sikilmadim, sikilinca da gecici oldugunu biliyordum. gercekten cok iyi anlasabilecegim birisi degilse sevgili olmuyom. en uzunu 2,5 sene surdu sanirim, hep terk ettiler amk. 20E

en şerefsiz benim heralde.

2 yıl sürdü, ilk gün tuvaletteyken utandığım için söyleyemedim kıza ve playstation oynuyorum lütfen sonra konuşalım diye artistlik yapmıştım.

o aldattığı için ayrıldık bu arada, bu ilişkimde çok insaniydim

sıkılma konusundada bir kez bile sıkılmadım, her sabah aynı aşkla uyanıp her gece onu düşünerek yatıyordum. bazen çok konuşuyordu harbiden ağzını bantlayasım geliyordu ama tam böyle sıkılma raddesine gelecekken yine büyülüyordu 2 saat dinliyordum armut gibi

4.5 sene SÜRDÜ

4 sene sürdü. 3. senede çatırdadı.
yaş farkı + toy olmak + aşırı kıskançlık falan filan gibi sebeplerden bitti

4 ay. yalanlar başından itibaren vardı, karşı taraf kendini çok farklı tanıtmıştı zira. benim tarafımdan yalan hiç olmadı, onu istemediğimi anlayınca da yol verdim zaten.

En kısa ilişkim 1 sene, en uzunu 4 sene sürdü diyeyim de nasıl bir uslanmaz uzun ilişki insanı olduğumu görün adkjhaskjdhs :D

Sıkılma ve yalanlar karşındaki insanla ilgili daha çok. O çok değişken.

Ek: şu anki de 3. seneye doğru gidiyo.

Hesaplayınca 39 yaşında çıkıyorum.

3 yıl, 4e yaklaşıyor. yalan benim tarafımdan olmadı öyle saçma bir vicdan duygusuyla yalan söylesem bile dayanamayıp ititraf ediyorum çünkü.
o da gereğinden fazla dürüst.
sıkılma zaman zaman olmuyor desem yalan, hele ki uzak olunca. ama ciddiye alınacak bir sıkılma değil de tatlı sıkıma diyelim.
benim tarafımdan böyle algılanıyor süreç en azından.

4.5yıl hala devam etmekte. tertemiz de gidiyor hacı. sıkılmadır yalanlardır vs henüz kendisini göstermedi. ağzınızı hayra açın lan

2.5 yıl sürdü, 1.5 yılı ayrılmayalım diye götümü paralamakla geçti. 8 kere falan terk edildim bir yerden sonra sayamadım tam. sonra bir gün ehh yeter be deyip bitirdim. ilk ve son oldu.

sıkılmamla aynı zamana denk geldi muhtemelen.

Bir buçuk yıl sürdü.

5 yil. hala devam ediyor.

iliski lineer sekilde ilerleyip, azalarak biten bir durum degil. inisler, cikislar oluyor.

5. senemizi devirdik hala sürüyor. Ne zaman yalanlar başladı, evlendikten sonra başladı bende. Ekonomi ortak olduktan sonra aldığım şeylerin fiyatını biraz eksik söyler oldum. Geçen "queen of the kitchen" yazan bir mutfak önlüğü aldım, eve çıkarmadım daha mesela.

3.5 yıl en uzunu, 7 ay en kısası.

rekor bende. 6.5 sene oldu devam ediyor.

arada ayrılıklar oldu, çok sıkıldığım ve sevmediğim zamanlar oldu. hatta başkalarından da hoşlandım. hepsini söyledim ona. affetti, ben olsam affetmezdim mesela.

eskisinden daha çok seviyorum. bi şey oldu ve son 5 aydır aşığım sanki ona. çok saçma.

en uzunu 1 ay en kısası 1 hafta

en uzun 3.5 sene en kısa 3 ay. hiç biri sıkılma ya da yalan yüzünden bitmedi.

5 sene oldu, hala devam ediyor. Cok mutluyuz, hic sikilma da olmadi henuz. Ben yalan soylemeyi beceremiyorum, karsi taraf da soylemiyor. Gerek gormuyoruz. Sevgiliden ote en yakin arkadasim, birbirimize en olmadik seyleri bile anlatabiliyoruz.
En kisasi da bir hafta. Iliski bile denmez belki hatta.

1 gün(evet gerçekten ilişkiydi, ağlatan romantik film gibiydi)
3 yıl.
ideal ilişki 10 aydır derim ben.

Saçma buluyorum aşırı derecede.

ben seviyorum, oruç tutarken aklın bir nevi meditasyon yapmış oluyor. ruhunu terbiye ediyorsun.

sacma +1.

1500 yil once belki mantikliydi bunu yapmak ama, simdi adam butun gun ac duruyor, sinir stres, sonra milletle kavga... gunaha gir. aksam da tika basa yemek ye. guya aclik nedir onu ogrenecek? milletin ramazanda kilo aldigi herkesce bilinen bir sey. kilo alarak acligi ogrenmek de logic 9000.

edit: ruh terbiye etmek icin daha iyi yollar var.

@she was my baby; işte marifet onca sinir strese rağmen milletle kavga etmemekte, çeneni tutmakta, sabretmekte.

aslında mesele sadece açların halini anlamak değil bir nevi meditasyon. tabii bunu ben söylemiyorum islam bunu söylüyor ama ben bunu zerre anlamıyorum. 12 saat aç kalmanın bana hiçbir faydası olmadı daha önce tabii oruç tutmuyordum anca sinirli oldum, etrafıma sataştım midemin ağzına sıçtım ama en ufak bir ruhsal fayda göremedim yani ben daha çok bunun açıklamasını bekliyorum. yani aç kalmaya rağmen sükunetimizi korumanın ne anlamı var bunu 1 ay yapıp 11 ay oburluk, aç gözlülük, müsriflik yapmıyor mu herkes e o zaman bu riyakarca bi şey. 12 ay bu dediklerimi yapmayan düzgün islama göre yaşayan birinin ise oruca ne ihtiyacı var o zaman ?

evet ruhunu terbiye etmek için müslümanlar oruç tutuyor, her dinin yöntemleri elbetteki farklı. bu arada bildiğm kadarıyla oruç tutmak (farklı şekillerde olsa da) bütün dinlerde var.

çok anlamsız bulduğum bir ibadet şekli.

eskiden çok severdim, artık sevmiyorum. ramazan'ın kendisiyle derdim yok ama fakirlerin halinden anlamak için akşam restoranlarda iftar yapanlar, milletin yiyip içtiğine karışanlar, nefsini terbiye ederken oruç başına vurdu diye insanlara sataşanlar, açlıktan ağzı kokanlar, yemek yediği için tacize uğrayan hatta dayak yiyenler... kaosa dönüyor koca ay resmen.

dediğim gibi ramazan'ın kendisiyle bir derdim yok, kendi halinde orucunu tutan hiçbir insana ağzımı açıp bir şey demem ama bu insanlar toplamın %20'si ancak ediyor.

yani düşünün sabaha karşı ymek yiyorsun ve o saatten itibaren etrafında bir sürü yiyecek ve içecek olduğu halde ve kimse senden bunları almadığı halde tamamen kendi iradenle yememeyi tercih ediyorsun.

hah aynen pescador eskiden severdim inanmasam da ki çocukken de inanmazdım ama severdim ortamı falan güzeldi e bir de çocuk olduğum için bana bi şey diyen eden de yoktu yani ramazanın bana zararı değil yararı vardı akşam güzel yemekler toplanmalar falan ama sonra büyüdük ve ya dünya kirlendi ya da kirlenmiş dünyayı fark edecek kadar aklımız kesti.

kışken severdim.

güzel sofraların kurulması, insanların sosyal iletişime girme kısmını seviyorum.
gündüz aç kalıp sağa sola çatan manyakları sevmiyorum.
eskiden pideyi seviyordum ama artık çok dandik yapıyor gibi fırınlar.
dışarda su ve içki içer yemek yerim kimse karışamaz tabii ki bence oruç tutmayan insanlar gereksiz kısıtlıyor kendini. kendini kısıtlaması gerekenler oruç tutanlar. (siz yine de gidip de esenler, sultangazi gibi semtlerde falan ramazan'da içki içip dayak yiyip bana gelmeyin:)
ps. ateistim

hayatımı mümkün olduğunca izole yaşıyorum şu sıralar (ev-iş). sikimde değil açıkçası. elimde suyla falan gezdim geçen sene kimse dönüp bakmıyor zaten.

@füt: aslında tam olarak kendi iradesiyle olmuyor etraftaki yiyeceklere yeltenmemesi. cezası var, 61 gün oruç olarak. onun da bir caydırıcılığı var. o noktada oruç zaten benim için samimiyetini tamamıyla kaybediyor.

ruhu terbiye etmek için, fakirleri anlamak için veya türlü türlü olumlu amaç için oruç tutuluyor. peki orucu bozunca/tutamayınca ceza vermek niye lan madem?

müslüman değilim ama ben ritüel olarak güzel buluyorum. oruç tutmam ama tüm aile birlikte ezanı beklemek, birlikte yemek yiyip sonradan çay içip muhabbet etmek falan, hoşuma gidiyor benim. tabi son zamanlarda ailemle birlikte değildim ramazan'da, çok tadına varamıyordum ama 1 haftaya gidicem, güzel olacak.
yiyip-içme konusu ise çok problem olmuyor bana. sokakta gayet içiyorum suyumu, şu insanlar oruçluymuş ben de önlerinde içmeyeyim demiyorum. ha gidip de kimsenin yüzüne yüzüne içmem ama ben içerken kimse görmesin gibi bir kısıtlamaya da gitmem kendim için. yemek işi ise biraz farklı, normalde de sokakta bişeyler yemem, o yüzden burada bir sıkıntı olmuyor. yemek servisi yapılan yere ise bir oruçlu geliyorsa o kendisinin problemidir, kendimi kısıtlamam.

ramazan'ı seviyorum aslında mutlu eden bir tarafı var beni. bunun sebebini bilinçaltıma sormam gerek.

oruç tutuyorum, tutmadığım zamanlarda da yemeğimi ortada yemiyorum, suyumu çayımı oruç tutanların yanında içmemeye özen gösteriyorum ama bu da beni hiç rahatsız etmemişti. içselleştirmişim galiba. bunun da dışında agresif, anlayışsız insanlar sıkıntı oluyor ki ona da pek rastlamadım.

ama açlıkla sınanmak, aç insanların halinden anlamak, ben gerçekten bu anlamda bir şeyler kazanıyorum. normalde elbet farkındayım açlığın kötü bir şey olduğu fikrinin ama akşama kadar olan açlığın bile beni ne hale getirdiğini görünce duyarlılaşıyorum; bu anlamda ramazanın etkisi yadsınamaz her ne kadar akşam tıka basa yiyip doysak da.
şu anki tek düşüncem kurs, ders vs derken bu ramazanda çok zorlanacağımı düşünmek. hava çokk sıcak, kurs uzak, ders yoğun. bunları düşününce içimi sıkıntı basmıyor da değil.

Sadece ramazan pidesi bile sevmek için yeterlidir bence..

iftarla sahur arasındaki o ambiyansı seviyorum. muhafazakar bir sitede oturuyorum, cıvıl cıvıl oluyor gece yarısı çoluk çocuk herkes dışarıda. bir de bir sürü yerde iftar çadırları kurulduğu için mutlu oluyorum durumu olmayan insanlar için. ayrıca dinle alakası olmamasına rağmen oruç tutan insanların olduğu yerde saygılı davranan, değil yemek yemek, yemekten bahsetmekten dahi imtina eden insanları gördükçe daha bir seviniyorum. o kadar umutsuz vakalar değiliz lan aslında diyorum.

fakat bir yandan da 17 saat aç susuz kalmayı beceremediğim için de suçluluk duygusu hissediyorum hafiften. bu da olumsuz tarafı.

hiç sevmiyorum. ailemden baskı, iş yerinde baskı, sokakta baskı. her yerden baskı altındayım. şimdiden ruhum sıkıldı.

Ateist olduğum için hiçbir dini organizasyonu mantıklı bulmuyorum. Haliyle sevip sevmeme gibi bir problem de olmuyor bu şekilde.

@jacknife: pardon ama ne cezası? tamamen manevi birşeyden bahsediyoruz, kapına ceza müfettişleri gelip ceza makbuzu bırakıp mı gidiyorlar, ne cezası? oruca inanıyorsan cezasına da inanırsın, kaldı ki çok çok hayati şartlar olmadıkça orucunu bozmazsın, yani şuana kadar bilerek isteyerek oruç bozdum 61 gün cezasını tutuyorum diyeni hiç görmedim. yaaaaani kısaca tamamen gönül işi çocukken öğlen ezanına kadar tutardık, unutarak ağzına bişey attığında günah olmaz derdi büyüklerimiz, gönül işi bunlar.

Ben sadece oruc tutarak sigarayi, ickiyi ve daha pek cok kotu aliskanligi birakmayi basardim.
Insanin iradesini hakkiyla tutuldugunda inanilmaz gelistiriyor.
ama bunu bir vazife olarak yapmayacaksin gercekten inanarak ve bunun senin icin bir gereklilik olduguna inanrak yapacaksin ki oyle sinirlenip iyi bisey yapayim derken kotu birsey yapmayasin.

ben gercekten deneyip faydasini gormus bir vaka oldugum icin sadece teorik konusarak "ayyy cok sacma" diyenlerin ne kadar sacma oldugunu da belirteyim.

Mantik acisindan bakacak olursak, insani kotu davranmaya iten her zaman bitmek bilmeyen istekleri olmustur.
Ozellikle icinde bulundugumuz tuketim caginda insanin surekli herseye sinirsiz olarak erisebildigi bu zamanlarda oruc tutmak, insanin kendini bir sureligine de olsa kontrol edebilme yetisini gelistirebilmesi icin son derece gerekli.
Bunu baska turlu de yaparim diyenler kendini kandiriyor.

Herseyden cok bu devirde tutulmasi gerekli orucun. Zaten oruc tutmaya basladiktan bir sure sonra hayatta onem verdigiiniz seylerin oncelik sirasinin degistigini sasirarak goruyorsunuz. Ve iste insani gelistiren de bu deneyim.

ben seviyorum. bence derin anlamları var. açlikla sinanmak çok başka bir şey. yaşamayan bilemez. ramazanda sadece belli bir süre aç kalıyorsun ama yılın bütün günü aç kalan adamın halini düşün bir de.

pide güzel.

Cok seviyorum.cocuklugumuzdaalistik ve dinimin inancimin geregi tutuyorum.son nefesime kadarda tutarim ins.ailecek yapilan iftarlarin sahurlarin tadi hic birseyde yok bana gore.pide kuyrugu bile beklemek guzel.tutamadigim zamanlardada etrafimda tutan vardir diye dikkatliyim.

Ramazanı seviyorum. Oruç tutanları gördükçe o durumda kalmadığım için seviniyorum. Ayrıca içki içmek yemek yemek problem olmuyor. Musul sokaklarında problem olabilir. Ama İzmir, istanbul veya turistik batı şehirlerindeki iyi muhitlerde problem olmaz.

Yaz günlerinde çok zor olmasına rağmen seviyorum. Oruç tutabildiğimde de mutlu ve huzurlu oluyorum.
Bu arada oruç Allah'ın her şeyin sahibi olduğunu idrak etmek ve bize verdiklerinden ancak O'nun istediği zaman faydalanıp böylece emrine yerine getirmektir. Bu sayede de çayın, suyun aslında bize verilmiş ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlayıp şükretmek. Tabi ki fakirleri anlamak ve bunun yardımlaşmaya teşvik etmesi de diğer etkileri. Ama esas olan Allah'ın bizden istediğini yerine getirmek.

bana/insanlara karışıldığı sürece sevmeyeceğim. yoksa isterlerse aylarca aç kalsınlar. sokakta su içtiği için dayak yiyen insanlar olduğu sürece sevmeyeceğim keza. hep bahsettikleri nefsini kontrol etmekse olay, ister su içer insanlar, ister bira. onlar da kontrol etsin kendilerini.

edit: davulcuyu nasıl unuturuz? beynimi sikmek zorundalar çünkü her gece. alarm diye bir şeyin icat olduğundan haberleri yok tabii ki. 3-5 tane gereksizin cebine para koymak zorundalar.

pide güzel + 1
ve de güllaç güzel.
başka hiçbir şeyini sevmem ramazanın. soruda bahsedilen problemler + sabahın dördünde davulcu gürültüsüne uyanmaktan nefret ediyorum.

ozzpwnz hakkaten lan ! o davulcuların ben ! illa oruç tutan tutmayan herkesi uyandıracaklar sanki herkes mecburmuş gibi kaldı ki davulla uyanan var mı hala merak ediyorum.

orucu tutan biz sicagi acligi susuzlugu ceken biz yine de sukreden biz tribi atan tutmayanlar olmus. Ulan siz azinlikken bu kadar kafa utuluyosunuz allah esirgesin cogunluk olsaniz ortada musluman birakmaz kursuna dizersiniz. Sevmiyorum sizi.

yüz vermemek lazım. şahsen şu güne kadar tek başıma değildim, ailemden ayrıldığımdan beri ilk ramazan olacak. kapımı çalacak olan davulcuya kapıyı açıp siktir çekip göndereceğim.

bak sevindim lan böyle düşününce, tavsiye ederim benim durumumdakilere.

sizin gerizekalı triplerinizi çeken biziz ya lan? artisliğe bak. istersen 365 gün aç gez bana ne amk? yok bira içmeyin, yok su içmeyin. yok yemek yemeyin. gören de iftar çadırının önünde bira içiyoruz nazire yaparcasına sanacak. sokakta su içenlere önce adam gibi davranmayı öğrenin.

ben seviyorum,

Sen istediğin kadar dışarıda ye, iç, oruç tut, tutma benim umurumda olmuyor.
Başka insanları bilemem.

Ha sanki insanlar normalde melek herkes iyi geçiniyor da, oruç tutunca sinir stres oluyorlar komik bir bahane bence.

Ha bide çok insan ben dinsizim haberiniz olsun demek için fırsat kolluyomuş burada onu gördüm.

ben islama inanmadığımdan şahsen kendi davranışlarımda etkisi yok, ne aç kalıyorum ne susuz... ne de başkaları ne der diyip dışarıda yiyip içmeyi kesiyorum. aynen devam benim için...

ama o oruç tuttuğu için kendini üstün gören, tutmayanı yargılamaya çalışan, ateist olduğumu söylediğimde hakaret etmeye kadar işi ilerletenler...
açlıktan ağzı kokanlar, orucu bozar diye dişini bile fırçalamayanlar, herkesi kendi gibi olmak zorunda sananlar... bu gerizekalılar yüzünden nefret ediyorum.

ozzpwnz yazınca hatırladım sahi, şu ramazan davulu denen rezalet de sabah ezanı ile birlikte en nefret ettiğim gürültülerden...

ucan spagetticanavari güzel açıklamış ama bu ishak gibiler yok mu işte. empati diyor bir de. ah canım. ah kıyamam. oralara medeniyet uğramamış garibim napsın.

bak gerizekalıya anlatır gibi anlatayım.

ben ne senin davulcunla uyanmak zorundayım. ne ben senin "kafirler içki içiyor" muhabbetini çekmek zorundayım. hoşgörü bekleyen kim ayrıca? gelip kadıköyde barlar sokağında ben biramı yudumlarken yapsana şu artistliğini? mecbursunuz. katlanacaksınız. istediğiniz kadar kudurun.

yoksa kendi halinde oruç tutana lafım yok.

2-3 yıl önce, ramazanda, kadıköy'de barlar sokağında -shaft ve hayal kahvesi olan barlar sokağı- bıçakla milleti yaralayan 3-4 arkadaşı unuttu herkes galiba.

son 10 yıla bakınca hiçbir sarhoşun dininin ibadetlerini yerine getiren birine saldırdığını hatırlayamıyorum ben oysa.

Kucukken hosuma giderdide simdi pek sevmiyorum.

ben kadıköyde yaşıyorum. kimse de kimseye karışmıyor. çünkü burası kadıköy. cesareti olan arkadaşlar fatihe falan gidip su içsin, iran'dan afganistan'dan farkı var mı görsün. iki üç semtten yada şehirden ibaret değil bu ülke.

Seviyorum. Kimin ne yaptığı umrumda değil, isteyen istediğini yapar. Ben kendime bakarım.

@esmeralda ve ishak, siz oruç tutmayın bence. size farz olduğunu sanmıyorum, o erişkinliğe ulaşamamışsınız daha. içki içenlerin ağzı 12 ay kokuyormuşmuş adjsfdasjfkl. bahaneye gel. ulan her şeyden mi mağduriyet çıkarılır. ne utanmaz, ne arsız insanlarsınız be.

@esmeralda dünya üzerindeki suç oranını içki 230% arttırıyorsa din 2300% arttırıyordur(en az)... emin olabilirsin.

burada inanan herkese değil lafım.
düzgün içen adama da tüm alkoliklerle aynı muameleyi yapma hakkın yok.
yobaz olan şerefsiz dincilerin sayısı alkolik olduğundan çevreye zarar verenlerden daha fazla.

Gerizekalı toplum yüzünden sevmiyorum. Aç olduğu için en ufak şeye sinirlenen, trafikte terör estiren, oruç tutmasına rağmen her türlü pis şeyi (kıza laf atmak, kavga etmek, küfretmek, yere tükürmek...) yapan insanın yavşaklığına tahammül edemiyorum. Fırınların pide ve ekmek dışındaki ürünleri 1 ay boyunca üretmemesine uyuz oluyorum. Bir de ramazan davulcusu var, dürbünlü tüfeğimi hazırladım bekliyorum.

Not: Kimsenin oruç tutmasıyla, inancıyla ilgili sorunum yoktur. Öfkem yukarıda saydığım kişileredir.

diğer aylardan bir farkı olmasa severdim ama bu fark insanların yaşamını sekteye uğrattığı için tabii ki sevemiyorum.

oruç turmak aç insanları anlamak için olamaz kesinlikle. aç insanın yiyecek bulabileceği meçhul, bulabilirse de yaşamını sürdürecek miktarda/çeşitte bulabilir; ama oruç tutanlar yemeğe kavuşacağını bilerek hareket ediyor, bu sebeple anlamaları imkansız. haa, iftarda da sadece su, ekmek, buğday vs. gibi(veya sadece karpuz-ekmek, zeytin ekmek falan olabilir) şeyler tüketerek olacaksa o zaman açları anlamak olur.

olay sadece allah'a itaat ettiğini kendisine kanıtlamakla alakalı bence.

Seviyorum çünkü değişik bir atmosfer oluyor.Ayrıca da iftar ve sahur saatlerinin tadına doyulmuyor.Bir de dört gözle benden yardım bekleyenler var onlar adına seviniyorum.
Sevmediğim bir tarafı belediyelerin bitmek tükenmek bilmeyen gereksiz eğlenceler tertip etmesi..
Otuz gün boyunca gün içinde yemek yemedi diye sinir stres yapan kişilerden de hoşlanmıyorum. Strese neden oluyorsa oruç tutmazsın olur biter.Aç kaldım diye sağa sola salça olmanın anlamı yok.

seviyorum. getirdikleri hoşuma gidiyor. çocukluğumdan beri oruç tutarım. namaz falan kılmam ama. cumaya bile zor gidiyorum. çoğu zaman gitmiyorum hatta. fakat ramazan bana çok farklı geliyor.

yalnız "gündüz aç insanların sinir stresiyle karşı karşıya kalmak, rahat rahat yemek yiyememek dışarda, rahat rahat içki alamamak ve en önemlisi de rahat rahat dışarda içememek." bu yazdıklarından dolayı sevmiyorsan, düşüncen yersiz bence.

birincisi, sinir stres çekmeye mecbur değilsin, karşındakini bu minvalde uyarmalısın. "sen oruç tutuyorsun. herkes oruç tutmak zorunda değil. bu yüzden benimle konuşurken lütfen daha dikkatli konuş." gibi gibi. bu minvaldeki cevaplara tavır takınırsa zaten orucu da boşuna tutuyor demektir. sal gitsin.

ikincisi, rahat rahat yemek yiyebilirsin. o senin tercihin. pek tabii oruç tutmayabilirsin. göstere göstere, inadına yemiyorsan sorun yok bence. ki bu bile senin tercihindir. adam/kadın senden etkilenip oruç tutamayacak raddeye geliyorsa tutmasın zaten.

üçüncüsü, rahat rahat içki alıp rahat rahat dışarıda içebilirsin. bu senin hüsnü kuruntun gibi geldi bana. şahsen ben önümde yemek yiyen, önümde içki içen adam/kadın hakkında bir şey düşünmem. aklıma gelmez bu tarz şeyler.


isteyen istediği gibi yaşamalı. takma bence. içinden nasıl geliyorsa öyle davran. diğer insanların özgürlüğüne müdahale etmediğin sürece sorun yok bana kalırsa.

haziranı seviyorum.

"sen oruç tutuyorsun. herkes oruç tutmak zorunda değil. bu yüzden benimle konuşurken lütfen daha dikkatli konuş."

trafikte gözünü hırs bürümüş, açlıktan sağlıklı düşünemeyen, dünya üzerindeki en doğru ve kendince en kutsal işi yapmışcasına bir tavır takınan, sözde aç insanları düşünüp iftarda yemeğin neredeyse içerisine düşen insana bu cümleleri kur bakalım o gergin anında. fazla iyimsersiniz ne yazık ki. keşke herkes senin gibi olsaydı papillon.

Cok seviyorum.

yazdiklarin salt onyargi.

@papillon7 türkiye'de yaşamıyor ya da kurtarılmış, steril bölgelerde yaşıyor sanırım.

papillon7 +1

1-2 saat sonra dün ve önceki günlerde yaptığım gibi biramı alıp atıcam kendimi kadıköy sokaklarına ;
kişisel olarak sevmiyorum ramazan ayını.. saygı göstermek zorunda olduğumu da hiç düşünmüyorum ; köpek sahibi olarak gördüğüne itaat ediyorsa bu köpeğin seçimi beni bağlamaz diyorum.

sevmiyorum genel olarak

1. oruç tutuyor musun, tuttun mu, şu tutmamış, yok bu tutarmış da artık tutmaz olmuş... abi gına geldi yemin ediyorum. her yıl milletin oruçsayarı gibi sağı solu tartıp ölçen uyuz tipler var. hepsi sevapsayar, günahölçer amk.

2. bilgiçlik taslayanlar: "şöyle yaptın oruç gitti, oruçsun ama küfrettin, oruçken karı kıza baktın ne anlamı kaldı orucun, oruç ağız yalan söyleme..."
herkes bir anda n. hatipoğlu oluyor. ilahiyat mezunu gibi her kafadan bir ses.

3. tv'de aptal programlar, nerde o eski ramazanlar geyiği...

4. arkadaşlar dışarda iftar açmazsa ölecek hastalığına tutulur, normalde yemeyeceğin yemeğin 2 katı miktarına 5 kat fiyat bayarsın. daha bir de bunun için rezervasyon ıvır zıvır yaptırırsın.

5. iftar vaktine yakın trafik allak bullak, ortalık sinirli insan dolu, herkesin ağzı açlıktan kokar. millet sıcaktan çıldırır.

6. orucum diye kimse efektif çalışmaz, devleti de özeli de salar, millet işte uyuklar, işi olmayan evde uyur. sonra biri çıkar "orucu uykuya tutturmayın" he amk. ölek.

7. şeker hastası, kalp hastası oruç tutmaya kalkar, sonra komaya girer, kimi ölür kimi acile gider. aciller iftar sonrası çılgın atar, yemeği yiyen acile koşar.
bir de bu ara "serum orucu bozmuyormuş, ilaç içmesem serum taksanız" çıktı, hastaneler mundar olur.

8. ekmek için bile sıraya girersin, bir ton beklersin. her şeyin iyi kötü ilerlediği şehirler allak bullak olur. her şey iftar saatine göre planlanır. çoğu proje 1 ay ertelenir. çokça duymuşumdur "hele ramazan geçsin halledelim. "

uzun oldu, kusruma bakma hocam. içimi döktüm. oh

o nedir?

filmin adını hatırlıyor musun?

Hayir maalesef

kimlerin oynadığını hatırlıyor musun?
hangi yıl?
kaç yaşındaydın nerede izledin filmi?
vs.
buradan yürürüz.

hiçbir şey hatırlamıyorum ama ben o sahneyi bulacam kafaya taktım

ya ben de merak ettim. bulalım da azcık detay hatırlamaya çalışsana. rüya olmasın?

benim rüyam mı filmin adı mı anlamadım ihtimal dahilinde değil benim rüyam olması hatta en yakın arkadaşım da yanımdaydı ama asla bulamadık yıllardır

filmden baska sahne hatirliyor musun? sadece bu sahne mi var? bulalım catliycam burda ben.

valla ben çatladım bile.

www.imdb.com

bunlardan biri olabilir mi?

işi epey çıkmaza sokuyorsunuz. döner istiyorum ama dönmesin istiyorum hesabı.

bırakırsanız kendi söner.
illa sönmesinden emin olmak istiyorsanız biraz dumanlı bir yol ama su dökünce cozz diye söner ama ortalık toz duman olur.
su da dökmem diyorsanız kapaklı bir mangal alırsınız, işi bitince mangalın altındaki ve kapağın üstündeki deliği kapatıp kapağını da örterseniz çabucak söner.
kapaklı mangal alamam, illa kendi mangalım derseniz benim aklıma başka çözüm gelmiyor.

patatesleri folyoya sarıp o sönmemiş köze gömerseniz sabah kahvaltısına eşlik edecek çok şahane bir malzemeniz olur. merak etmeyin, ormanda kampta değilseniz, hava da mangalı veya içindeki közü uçuracak kadar fırtınalı değilse sönmeden bırakınca bir şey olmaz.

içine üstünü kapatcak kadar toprak dökün, sabah toprakla birlikte külünü dökersiniz.

toprak yada kum iş görür. şehir alanındaysanız ve bunları bulamıyorsanız marketten büyük pakette tuz alıp dökerseniz o da söndürür.

mangal söndürülmez. ona göre kömür konur ya da iyice köz bitene kadar bir şeyler pişirilir

insan vücudu dünyadaki en güzel şeylerden biri bence yaptırma.

bir çok varyasyon yapılabilir
ben en düz sade halini seviyorum ama
yaptır gitsin ufak bişi

senin vücuduna mı kaldı dünya barışı. boşver.

bence klasik olsa da güzel valla

yaptır gitsin ya. x yaptırsan klişe, y yaptırsan klişe. dövmenin klişesi olmaz bence kişiye anlamlı geliyor yaptırır. başkasında var diye sen niye yaptırmayasın ki.

Ne yaparsan yap kendin ol. O dovme de sen isen eger gyaptir gitsin. Ama iyi dusun.

yaptır.

istiyorsan yaptır tabi ki.

Yaptır bence.
media-cache-ec0.pinimg.com

bi de koray karagözler in işlerine bakın derim,çok beğeniyorum ben.
Farklı seyler cıkabilir.

nemlenir tadı bir boka benzemez.

Uzun süre kalsa ya kururdu ya da rutubetlenirdi ortama göre. Ama cumaya kadar bir şey olmaz diye tahmin ediyorum.
----kamu spotu----
sigara sağlığa zararlıdır.
----kamu spotu----

Cok guzel bir yontem oneriyorum: camel soft paketinin dis jelatini var ya, 2-3 dal ictikten sonra onu cikarip ters takiyosun pakete. Alt kismi paketin ustune gelecek sekilde. Cantaya koysan dokulmuyor, disarda kalsa kurumuyor, bence cok guzel.

kurur. aldığım paket 3.gunde bi hoş oluyor, tadı acılaşıyor.

öyle iki dakkada olmaz. birkaç ayda böcük olur

bence yok. tayyorun karsisina kimi koyarsan koy ikinci adam olur en fazla.

bir tane vardi bence ama rahmetli oldu. ismail cem

bence rte kıvamında bir seçenek çıksa bile rte'nin karşısında esamesi bile okunmaz. çünkü bu şerefsiz işini çok iyi biliyor.

alternatifi ne demek ya seni koysak da olur yani milyonlarca alternatifi var

O kişi Rifat Hisarcıklıoğlu olacak. Sağ gelenekten gelen, gerçek anlamda lider olan ve halkın genelinden oy alabilecek, AKP dışından gördüğüm tek isim kendisi.

akp seçmenini tanıyorum. rte vefat etmedikçe başta. hazırlayın kendinizi buna.

Ne alternatifinden bahsediyorsunuz allah aşkına.. Atatürk bile çıksa mezardan, gene tayyip kazanır, bu bir gerçek..

yeryüzündeki herhangi bir seçimde rte'yi yenebilecek potansiyelde kimse yok. rte'nin karşısına rte'yi çıkarsan yine de kaybeder. diyoruz ya adam dini kullanıyor falan filan diye. adam aslında başından beri kara propaganda yapıyor. dini kullanıyor, atayizler pis diyor. milliyetçilerle konuşurken cehape'nin tunceli milletvekili bilmem ne yaptı diyor. kürtlerden destek almak için cehape zihniyeti burda katliam yaptı diyor.

yahu hatırlamıyor musunuz kılıçdaroğlu'nun başkan seçildiği kurultayda giydiği gömlek 600 lira mıydı neydi. adamın seçildiği ikinci gün, yandaş medya 'halkın adamı 600 liralık gömlek giyiyor (!)' diye manşet atmıştı. düşün ya yeryerinden oynuyor chp'ye yıllar sonra ivmelenme umudu doğuyor; kılıçdaroğlu dediğimiz adam o zaman en verimli zamanlarında. tv'de gökçek'in bi eline vermediği kaldı. rte'yi sıkıştırıyor çık karşıma diye. tam bu sırada bi şekilde başkan seçiliyor tak ertesi gün adamın eleştirilecek neresi var adi medyanın manşetlerinde. neymiş aleviymiş de alevi olduğunu söylemiyormuş, sgk'da aynı soyadlı insanlar varmış.

hayır abi kk çok temizdir değildir bunu tartışmıyoruz. bir şekilde 2002'den bu yana rte ve yandaşları tarafından kendilerinden olmayanlara karşı bir karalama kampanyası yürütülüyor ve akp'li adamlar da bu kampanyayı ana sütü gibi yutuyor.

var,var olmasına ama adamda ilke olmadığı için belli bi standart içinde karşısına çıkamıyorsun alevi diye yuhalatıyor bunun çocugu yok çükü kalkmıyor diyor adamın kendinden başka kimseye tahammülü yok.Ayrıca ağzından çıkan lafa sorgusuz sualsiz inanacak milyonlar olduğu için sivrilemiyorsun.Bir kere tayyibin karşısına çıkan adam direk vatan haini diye yaftalanıyor medya gücü sizin tahmin ettiğinizden daha çok.Direk bütün medya organlarıyla taarruza geçiyor.Temsil edilemeyen senin benim gibi kişilerde tayyip yıkılmadığı için enerjimizi birbirimizi yiyerek bitiriyoruz.Olacak olan şu tayyip o ya da bu şekilde dönülmez bir yola girdi siyasi ömrü 3 yıldan fazla değil bir yerde patlayacak bu toplum. çok birikti her şey nasıl olur ne olur bilmiyorum ama patlama yakındır o zaman hepsi çil yavrusu gibi dağılacaklar.

Şuanda tek alternatif ve rakibi ekonominin kötüye gitmesi + herhangi bir rakiptir. Akp'nin 10 yilda oylarinin yalnizca ekonomik buhran döneminde azaltigi kacinilmaz bir gercektir.

ne konuda alternatif? 21. yüzyılda yaşıyoruz karizmatik bir lidere değil doğru düzgün yönetecek birine ihtiyacımız var bence.

arkadaşlar boşa ümitlenmeyin.
tayyip'i ekonomik kriz de yıkamaz.
dış politikada rezil kere rezil olduk, tayyip'i suçladılar mı?
adama peygamber gibi tapan bir kitlesi ve medya gücü var.
tayyip ölene kadar başımızda bundan emin olun.

Reis in alternatifi olmaz... Bundan sonra gelecek her siyasetçi reis in gölgesinde kalacaktır.
Daha da böyle bir adam gelmez siyaset sahnesine herhalde....

Tayyip i muhalefet ayakta tutuyor, Bahçeli falan ne kadar oy kaybetti Yalova için CHP yi destekleyeceğim diye,yakında o partide kaybolur gider.ama hala lider kalacağım diye partinin başında duruyor

osmanoğlu ailesinden çıkacak bir aday ,çıktığı ilk seçimde recebin oylarını oldukça aşağı çekebilir , bölebilir..
neden diye soracak olursanız..
turk solunun aldığı oy oranı belli .
Milliyetçi sağ kesimin kemik oy oranı belli.
recep efendi ise oylarını osmanlı özentisi , özlemlisi ,eğitimsiz, cahil anadolu insanından alıyor , taşralar köyler olduğu gibi büyük şehirlere taşınmış durumda kültürel olarak. kim olursa olsun soyadı osmanoğlu olsun , bilmemkaçıncı padişahın bilmemkaçıncı göbekten torunu olsun biri çıkarsa bu cahil kitlenin , '' göt kılı olmaktan haz duyan'' primatların aklını çeler.

emin olun, mehdi gelse aday olsa geçemez tayyip erdoğan'ı. haşa hz muhammed gelse tekrar aday olsa sahtekar diye yaftalarlar, kimse yüzüne bakmaz, yüzde 3 oy alır.

im-kan-sız. tanıyorum abi akp seçmenini.

hele o götüne yaptıkları iğne fena sakinleştiriyor adamı. ameliyat için sabırsızlanıyorsun hatta:)

ameliyattan çok korkuyorum. en çokta ameliyat sonrası saçmalama durumları olabiliyor. saçma sapan şeyler söyleyebilirsin. ameliyattayken rüya görülür mü, görülüyorsa ne tip şeyler olur bunlar, o da bana çok ilginç geliyor.
en çokta eniştem ameliyat olduğunda utanmıştım. ameliyattan çıktı yanında bekliyorum. doktorların, hemşirelerin arkasından hareket çekiyor, sürekli 'gel öpeceğim' diyor. öptürmekten bir hal oldum. o sessiz sakin adam gitti, deli gibi bişey geldi. neyse ki 1-2 saate eski haline döndü. ben bunları mı yaptım deyip çok utandı :))

Evet, ilginç bir şey. Beynin en ilkel yerine kadar uyuşturuluyor. Sonra kaldığın yerden devam ediyorsun.

Ameliyat sonrasi da ayri zor be. Aglayarak cikiyorsun sedyedesin seni odana goturuyorlar gozunu ilk actigin anda yukari bakiyorsun bir serum var yavas yavas damlayan sonra etrafina bakiyorsun bir suru onluklu insanlar neler oluyor diye sorgulamaya basliyorsun. Ruya gibi bir girdigini hatirliyorsun bir de cikisini oysa o ara saatler gecmis oluyor falan degisik cidden.

zamanında askeri hastanede bunu yaşamıştım hatta öncesinde ve sonrasında yalnızdım. kabus gibiydi.

Anestezi aldıktan sonra heyecan oluyor mu ?
Uyumaya benziyor mu ?

Uyumaya benziyor bence. Ve evet, gerçekten heyecan verici bir an. Ama aldıktan sonra olan tek bir şey var, o da senin orada olmaman.

doktor olarak çok daha farklı herşey. hepsi aynı geliyor, hiç de soğuk değil :)) hatta çoğu zaman esas eğlence içeride oluyor.

ilginç.

bir kere ameliyat oldum, cidden soğuktu mekan. anestezi ise mükemmel birşey. ayda bir alsa herkes, ne dert kalır ne tasa :p o ilk gidiş anı bilincin. profesyonel uykucuyum, böyle tatlısı yok, yaşamadım. ben asansörde odaya çıkarılırken uyandım ilk, uyanma denirse. ezel yayınlanıyordu o dönem, ezel başladı mı diye sormuşum afdfads eşim de odanın anteni bozuk, söyledim bakacaklar demiş, skerim böyle hastane mi olur diye söylene söylene bayılmışım geri. ikinci uyanmamda telefonu isteyip millete mesaj atmaya çalışmıştım, merak etmeyin diye. herkese afdsfsdagfdsdkjn şeklinde mesaj atmışım. çok eğlenmiştim ben :p

Anestezi almak iyi bir şey mi kötü bir şey mi şimdi ?

Ya da kimler için eğlenceli kimler için sıkıntılı ?

ameliyat faydalı bi eser. genellikle hayat kurtarıyo. bazen de ölüme sebep oluyo.

fayfim haklı beyler. ben ameliyat olduğumda henüz daha o derin ve güzel uykuya dalmamışken doktorlar kendi aralarında geyik şamata yapıyorlar, bir yandan da net göremediğim şekilde beni ameliyata hazırlıyorlardı. Bir an anestezide farkındalık yaşadığımı düşünüp 'siz orada eğleniyorsunuz ama ben burada farkındalık yaşıyorum' demiştim sarhoş ağzıyla :))

uyanma sonrası ben herşeyi çok güzel hatırlıyorum ya. çiçekler, böcekler, kafa fena güzel, acayip bi duygu! bence anestezi rulez!!

bu duyguyu geçtiğimiz aylarda yaşayan bir zat olarak ben de bunları hissettim.

özellikle ameliyathanede geyik yapan sağlıkçı arkadaşları hayal meyal hatırlıyorum da, ne sinir olmuştum lan!

hele ki yoğun bakımda uyanman için senin adını sayıklayıp dürtüp duran hemşireler yok mu! gözünü açamıyorsun lan!

ama hiç unutayacağım bir şey var ki; ameliyattan sonra elimi yıkamak için sıvı sabuna basacak gücüm yoktu. ne kadar acı lan!

@comptrol yüzeysel yaklaşacağınıza sebepleriyle açıklasaydınız keşke.

ben iki islamcı aday arasında seçim yapmak zorunda bırakıldığım için çok üzgünüm. herkesi mutlu edecek aday çıkarmak başka, aynı adaydan bir tane daha çıkarmak başka.

ben müslüman değilim. bir müslüman tarafından yönetilmekte sakınca görmüyorum, ancak bir islamcı tarafından yönetilmek zorunda bırakıldığım için son derece sinirim bozuk.

kesinlikle ama kesinlikle oy da atmayacağım.

kamera motor +1

öyle el beşir'i savunmasını, gezi'ye olan akpvari bakış açısını...vs geçtim, benim de üzüldüğüm ve sinirlendiğim nokta, çözümü direkt olarak muhafazakar adayda aramamız. onun dışında tabii ki adamcağız bir çıksın derdini anlatsın, nedir ne değildir dinleyelim ama bir ön yargım var doğal olarak, şimdilik kendisine uzağım diyeyim ve oy verebileceğimi düşünmüyorum.

kamera motor +∞

herkesin beğeneceği birini çıkartmak zor, ama rte mi bu adam mı? kesinlikle bu adam. daha ılımlı, mantıklı birine benziyor. okumuş, kültürlü. şu kızlı erkekli evler meselesine reşit adamlar biz karışamayız demiş. karısı da okumuş birisi. gezi meselesini tamamen desteklese zaten olmazdı. taraf seçmiş olurdu. en azından çıktığı yer haklıydı sonradan ortalığın yıkılmasını haklı göremem demiş. bu gezizekalılar diyen adamla vs. yapın bakalım. adam biraz fazla islamcı kaçmış olabilir ama mhp ile ortak aday çıkacaktı, o yüzden çok solcu birini beklememek lazım.

edit: ılımlı dediğim islamcılığı değil kişiliği. şikayetini dinleyecek biri gibi duruyor.

ya arkadaş bu adam mı rte mi gibi bir kıyas umurumda değil.

niye beni rte mi bu adam mı gibi bir seçeneğe sürüklüyorlar olay o. niye ben muhafazakar ya da muhafazakardan birini seçmek zorundayım yani?

"rte mi bu mu dersen bunu seçerim çünkü bu ılımlı islamcı"

al sana teokratik devlet.
başa muhakkak bir islamcı gelecek, sadece hangi islamcının geleceğin ibiz seçeceğiz. türkiye'nin, rezil muhalefet anlayışıyla getirildiği nokta bu.

@kamera motor canım solcu birini seçecek kadar oyumuz yok, anlayabiliyor musun? ne yapalım, milleti seçim günü evlerine mi kilitleyelim pay artsın diye? mhp ile uzlaşmak zorundasın. hatta aslında hdp ile de uzlaşmak zorundasın. evde zor tutulan yüzde 50 senin elini kolunu bağlıyor.

edit: bir de akp ile bağı olmayan sağcı partiler var. onlardan da oy alabilecek bir isim.

lim5e katılmakla birlikte, gerçekten benim de hiç içime sinmiyor ama yine de mantıklı bir çatı adayı olduğunu düşünüyorum. o yüzden de koyunun bulunmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi diyerek gidip oyumu atıcam kendisine.

@Lim5, aslında eli kolu bağlayan evde tutulan %50 değil, chp'nin hep aynı şekilde "oylar bölünmesin, akp kazanmasın" edebiyatı. gerçekçi olmamız gerekiyorsa, bunu da görmek gerekir. nitekim senelerdir aynı edebiyat sürüyor, kime ne faydası dokundu bu düşünce tarzının biri söylerse sevinirim.

ama düşünecek olursan ben çatı adayının böyle bir profilde kişi olmasını yadırgamıyorum, daha doğrusu muhalefetin başka çaresi de kalmadı gibi gözüküyor, bu yönden yadırgamıyorum yoksa kendi içerisinde sorgulanması gereken bir durum bu bence ama çırpınıyorlar işte, cesaretlerinden ötürü kutlamak da gerekiyor. ayrıca ülkenin ne denli muhafazakarlaştığını göstermesi adına hoş bir örnek oldu.

ama senelerdir aslında hiç onaylamadığın insanlara oy verip durdun, durduk çaresizlikten. böyle de sürecek gibi gözüküyor. boşa umut işte. ne olacak sanıyoruz acaba şu an? ekmeleddin ismini duyan muhafazakarlar gelip oyunu chp-mhp'nin adayına mı verecek? kürtler saçma bir düşünce yapısından yola çıkarak mhp'nin onayladığı adaya oyumuzu vermeyiz diyordu bir ara misal, o da ayrı konu. chp'nin ulusalcı tabanı da bildiğin öfkeli, asıl onlar oyları bölecek, aday çıkaracaklar gibi söylentiler çıktı ortaya, ne kadar doğrudur bilemem tabii. tayyip ise gözünü milliyetçi oylarına dikmiş durumda.

yani özetle, seçenlerde numara olmayınca adayların ne olmasını bekliyoruz ki? ne verseler yiyoruz sonuçta.

bugun tayyip meclisteyse bunun sebebi , jet fadıl olayında onun seçilme yeterliliği olmadığını bile bile sırf tayyip o an yasaklı , seçime giremiyor diye jet fadıl ın aday olmasına göz yuman chp ve mhp dir ! tayiip in yasağı kalktıgı anda jet fadıl ın milletvekilliği düşürülmüş yerine de siirt den recep efendi milletvekili seçilmiştir. yine bu olay o dönem mecliste şuankinden çok daha güçlü olan chp mhp ortaklığı ile yapılmıştır.
ha ekmel ya recep ikiside muhafazakar ikisi de islamcı
abd nin türkiyeye uygun gördüğü model ılımlı islam !! recep ılımlı islam için biraz aşırı .. ekmel'i öneren isim ise kemal derviş !!

tartışılamıyor bile, şu laflara bak. metin feyzioğlu? ortası yok, ilginç.

gözümüzü açacakmışız, taşın altından çıkacakmışız. memleketteki türkçe olmayan isimlere hayret etmek yerine senelerdir izlenen aynı tavrı daha geniş bir şekilde ele alsaydın keşke comptrol, ki sorgulama konusunda gayet başarılı, meraklı bir insansın. demek ki sadece din konusuyla sınırlıymış bu durum.
yoksa direkt olarak gerizekalılar, mal değnekleri gibi tanımlamalarla karşındakiyle tartışabileceğini düşünmezdin sanırım.

ortak noktanın bulunmaması... umrumda mıydı ortak noktamın olması? sorun adayın beni yansıtıp yansıtmaması değil. kendin de dediğin üzere 12 yıllık siyasal islamcılığa karşı alınmış yenilgi var ortada. böyle bir adayla çıkıyorsan gericiliğe karşı mücadeleyi kaybetmiş sayılıyorsun, gayet net. yeni bir yetmez ama evet vakasıdır şu. gerici hiçbir politikayı desteklemem, bu kadar basit. ömrümü çürüttünüz şu "bizim adaya oy verin ha, yoksa kurtulamayacağız bunlardan" kafa yapısı yüzünden. senelerdir tatava yapmadan veriyoruz oyumuzu istenilene zaten, eh ama ipin ucu kaçtı, göremeyen sizsiniz. lakin adayın makyajı etkileyici gelmiş olabilir, doğrudur, hak veririm.

ancak "bas geç, fazla konuşma!!!" diyenler olarak daha tartışmaya bile açık değilsiniz ki oturup iki kelime konuşalım, karşılıklı fikirlerimizi sunalım. nasıl bir hırssa bu. her daim yobaza laf edip, yobazlık yapmanın mantığını kavrayabilmiş değilim, bu tür çelişkilerle arama mesafe koymayı tercih ediyorum. dolayısıyla aynı agresif, karşısındakini anlamamak konusunda direnen bir tavır karşısında verilecek cevap dahi yok esasında. bu ülkede insanca tartışmak bile güçleşmiş, yazık.

müslüman ne islamcı ne? o kadar uzak kalmışki birileri mevzuya. her halinden belli oluyor müslüman olmadığı.

bilmiyorsanız susun bari de rezil olmayın amk

comptrol + 3*45394

şu durumda oy vermemek kadar mantıksız bir hareket yok. İsveç Norveç seviyesine gelince, oy vermez ve bu tepkinin anlaşılmasını beklersin de 6.sınıf bir dünya ülkesinde böyle bir lükse sahip olamazsın.

Algoritma çok basit: Senin seçmediğin adam kazanmışsa, sen bir sonraki seçimde (yine) kendisine vermediğinde değişen hiçbir şey olmayacak. Ama senin/bizim oylarımızla seçilen bir adamdan, karşına daha iyi bir aday çıktığında oylarını çekersen, dımdızlak ortada kalır. Şu durumda daha önce tayyibe/akp'ye oy vermiş hiçkimse oyunu abdullah gül'den esirgemeyecek. Ama kalan %55'lik kesim bir şekilde ortak paydada birleşir ve mantıklı bir karar alırsa, önce istedikleri gibi tayyip'i gönderebilir; sonrasında da istedikleri gibi yerine gelen daha iyi adamı başa oturtabilirler. Sadece cumhurbaşkanlık seçimleri için değil; yerel, genel her tür seçim için ülkenin şu şartlarında gayet mantıklı ve makul bir anlaşma.

Oy vermeyenlerin vatan hainliğinden başka bir mertebesi yok. Dayatılan her şeyden tiksinen, İslam'la uzaktan yakından alakası olmayan bir insan olarak oyum, tayyibe karşı çoğunluğun benimseyebileceği kişi; üzerinde topluca karar kılınan kişi kimse ona gidecek.

Nasıl ki mhp'lilere istanbul'da sarıgül'ü, ankara'da yavaş'ı desteklemeleri için rica ettik; şimdi de sıra bizde. Oyunu benim vermediğim kişiden hakkımı geri alamam (ve rte'ye oy veren kitle zaten bunu hesaplayabilecek bir kafaya sahip değil); ancak oyunu benim verdiğim kişiyi yeniden birleşerek ve organize olarak aynen oradan indirebilirim.

muhalefet kimi aday koysa kazanma ihtimali olacaktı?
meral akşener mi? kemal derviş mi? deniz baykal mı? her ne kadar sevsem de büyükerşen mi?
allasen hangisine tayyip ilk dakikadan yüklenmeye başlamayacaktı? emin olun şu isimlerden biri olsun tayyip şimdi halay çekiyor olurdu. saldırmaya da çoktan başlardı.
ama suskun, nedeni belli. hamle beklemediği şekilde oldu. bu suskunluk bile muhalefetin seçiminin başarıya ulaşabileceğini gösterir. muhalefetin karşısına bu ismi çıkaracağını tahmin etmiyordu. daha adaylığını bile açıklayamadı yahu, kim bilir belki de kendisi yerine başka birini koyacak. ihsanoğlu'nu görünce işi ciddiye aldı rte.

chp cesur bir adım attı bence, hemen vurmamak gerek diye düşünüyorum. önce bir soluklanmak, tartmak lazım.
tamam içimize sinen olsun istiyorsunuz ama nur serter gibi düşün düşün nereye kadar?
yani sonuç ''yeter ki içimize sinen aday olsun, yenilikçi adımlar lazım değil, yüzde 20-25 aralığında oya razıyız. tayyip de cb olur'' mudur?

şahsen ben nur serter gibi yenilik dışı, fosil chp'liler gibi düşünmüyorum. şu an için saldırmıyorum ve kılıçdaroğlu'nun arkasındayım. muhalefet, tüm eleştirileri göze alarak kalıpların dışına çıktı.

edit: ayrıca comptrol, pandispanya ve lim5'e kesinlikle +1
kimse kusura bakmasın, oyum boşa atacak kadar değersiz değil ve rte'yi cumhurbaşkanlığı makamında görmek istemiyorum.

ben abdullah gül'ü protesto ettiği için gözaltına alınıp mahkemeye çıkmış biri olarak vermeyeceğim oyumu ekmeleddin'e mesela. mertebemin vatan hainliği olduğunu düşünmüyorum. gerizekalı da değilim bence.

mevzubahis durum ve ekmeleddin tercihi reformizm ile paralellik gösteriyor bir çok açıdan. ilk defa bir toplum bu ikilemle karşılaşmıyor. bu yol göstermeleri yaparken bunları da düşünün bence, üslubunuzu buna göre belirleyin.

Şu AKP karşıtı olupta ben oy atmayacağım diye zırlayanların kafaya dürülmüş gazete kağıdı ile haldır huldur girişmek istiyorum. Tarihimizin en büyük salaklar ordusu "yetmez ama evetçilere" kardeş geliyor.

Mal olmayın, biz de sevmedik adamı ama Tayyibin karşısına adolf hitler çıkarılsa oy atmamız lazım. Bu adamın yediği hurmaların burnundan fitil fitil getirilmesi için başka seçenek yok.

Anlıyor musun?

Görüldüğü üzere comptrol'un sorusunu kimse cevaplamamış. Gerçi biraz retorik bir mesaj ama olsun, ne diyorduk aklınızı başınıza devşirin. Tayyibin seçilmemesi için tek yol AKP'den oy aşıracak bır adaydı, bu adam da bunu yapacak. Tatava yapmayın artık. Ben oy atmam bana uymuyor diyen gidip AKP binasına partiye kaydını yaptırsın.

"partim olan cumhuriyet halk partisinin genel başkanı.

eğer benim başkanım "ki bir alevi olarak" bu kadar sorumluluk alarak, içine sindirerek ekmeleddin ihsanoğlu'nu aday gösterebiliyorsa ve güveniyorsa; ben de bu adama güvenirim ve oyumu veririm.

bu adam aşırı sağcı olmasından korkmuyorsa, şeriat getirecek diye korkmuyorsa, ülkenin en üst makamını ona vermekten korkmuyorsa eğer ben de korkmuyorum."

şeklinde yazdım ve böyle düşünüyorum. o yüzden oy vermemek çok çok yanlış olur diye düşünüyorum ki oy kullanmayan insanların(özellikle 2. turda) sonrasında konuşma hakkı da yoktur bana kalırsa.

BU ADAMI CHP GENEL MÜDÜRÜNE TAVSİYE EDEN KİŞİ KEMAL DERVİŞ .
recep İSİMLİ ŞAHSIN SİYASET ENGELİNİ KALDIRAN PARTİ CHP VE MHP!! kimlere ne koşullarda güveniyorsunuz ??

@the imp orasi da var tabi ki. Ama deniz baykal gibi bir vatsn hainini ayri olarak degerlendirmeliyiz diye dusunuyorum.

anlatmak istediğim şey gayet açıktı, diğer kişiler de benzer noktalara değindi. bunların üzerine sorulan soruyu kusura bakmayın ama cevaplamaya değer bulmadım.

bakın, klasik ulusalcı kesimin sahip olduğu algıya tamamen uzak, hatta zıt biriyimdir. zaten genel olarak metin feyzioğlu tarzına sahip birisi dışında çıkarılacak olan her adaya yine karşı çıkardı o kesim.

chp'yi solda görmediğim için pek yadırgamadığım da bir adaydır ekmeleddin. ancak benim için chp tarafındaki umut verici nokta ulusalcı tabanını artık dikkate almayıp mhp ile bu şekilde hareket etmesidir. ben bu kadar cesaretli bir karar alındığını hatırlamıyorum, bu yüzden takdir de ediyorum.

benim huysuzlandığım şey, muhafazakarlaşan türkiye'nin mevcut sorunlarının çözümünü yine muhafazakarlıkta aramaya çalışmamızdır. bu kısa vadeye yönelik gibi gözüken hamle uzun vadede zarar getirir demek istiyorum. yoksa tayyip'in gitmesini elbette ki sizden fazla istiyorum ama tek yol bu mudur diye soruyorum sadece. daha doğrusu tek yolun muhafazakarlıktan geçtiğini düşünmek, daha önce de söylediğim gibi, akp'nin yaratmış olduğu o canavara yenilmek değil midir?

kaldı ki, her şeyi geçtim, akp seçmeninin oyunu almak için gerçekten de sadece din üzerinden mi gitmek gerekiyor? akp sadece muhafazakarlığıyla mı öne çıktı zannediyoruz? bu kitlenin tayyip'e sadece islamcı olduğu için mi bu denli bağlandığını sanıyoruz? (tabii bu hamleyle muhafazakar kesimden oy kapmayı düşündüğümüzü farz ederek konuşuyorum.)

türkiye'deki boktan siyaset gündemiyle alakalı sahip olduğum fikirler sizinkiler kadar katı değil ve hırs barındırmıyor. elbette ki, ekmeleddin ihsanoğlu'nun bu süreçte söyleyeceklerine kulak vereceğim. kürt meselesi, polis şiddeti, özgürlük üzerine söyleyeceklerini dikkatle dinleyeceğim. el beşir'i savunmuş, gezi'ye bakışı...vs düşündürücü şeyler ama ilgilenmiyorum şimdi bu tip konularla da gerçekten. sadece geldiğimiz noktadan hoşnut değilim, bunu söylemeye çalışıyorum. hiçbir zaman da alternatif fikirlere kapalı bir şekilde savunmadım kendimi, şimdi de savunmam ancak dediğim gibi gelinen noktanın bazı ayrıntılarıyla kaygı verici olduğunu düşünüyorum, hepsi bu. zaten bugün tatava yapan çoğu kişi zamanı geldiğinde fikrini değiştirecektir, diğer fikir değiştirmeyen kişilerin ise öyle fazla bir etkisi falan olmayacak emin olun. bu yüzden enerjiyi oyunu vermeyecek olanlara değil de, biraz daha kürtlere ve milliyetçilere harcayın derim.

son olarak çoğunuzun şu başlık altındaki tavrını gözden geçirmesi sağlıklı olacaktır bence.

niye bir önyargı oluştursun? çalışıyor işte ne güzel?

ya dairelerde çalışmak -orman, tarım, dsi, karayolları vs- lisede falan hayalimdi resmen, teyzemin kızından dolayı :D haftasonu yok, öğleden sonra 4 te 5 te çıkar üstüne gezmeye güne-müne giderdi. bence şahane bir iş. biz tuttuk ne yollara girdik ama inan şimdi dicekler gel daireye gitmezsem namerdim :/ devlete sırtını dayamışmış. kedi-ciğer onu diyenler bence.

ne bileyim, birbilgisayar mühendisi değil sonuçta ya da avukat falan (gerçi bilgisayar mühedisi, avukat olup bakanlığın birinde işe giren de var) havalı bir ünvan yok, "uu beybi çok manyak zekisin" iması oluşturmuyor zihinde. bunları biliyorum da,çok mu sıkıcı bir fikir insanın kamudaçalışması? baştan 1-0 yenik miyiz şimdi biz? boyumu beşe katlayan kitaplarımın yaptığım esprilerin hiç mi hükmü yok sohbet etmek için?

neden yenik olasınız bence çok saçma. sonuçta o işe sahip olmak için bir şeyler yapmışsınız başarmışsınız ve çalışıyorsunuz. özel sektörde çalışmak her zaman matah bir şey değil zaten. tanıdığım çoğu özel sektör çalışanı devlette çalışmayı istiyor zaten bunun olumsuz bir yanı yok. özel sektörde çalışıp size böyle bakan insanlar varsa eğer bu başka sıkıntılardandır. c.tesi çalışmıyor vay be, bizim gibi fazla mesailerde sürünmüyor vs. bu düşüncelerde kerbee'nin dediği gibi kedi-ciğer ilişkisine gidiyor işte. can sıkmaya gerek yok.

son yazdıkların kompleks içeren ifadeler. insanların özel sektörde çalışıyor olmaları ya da lisans gerektiren bir meslek sahibi olmaları onlar için olumlu bir yargımızın olmasına yeterli gerekçe değildir. olsa olsa, onlar için bir özgüven kaynağı olabilir (özel sektör değil, diğeri)
ha, bir de mesleki dezenformasyon vardır, insanın yüzünden ne olduğu anlaşılır, ya da yarım saatlik bir sohbetten çalıştığı iş hakkında bir tahminde bulunabilirsiniz, çünkü gün boyu yaptığı iş ve işin rutini insanın zihinsel işleyişini de etkiler ve aynı iş-işyerinde çalışan insanları birbirine benzetebilir. (memur zihniyeti dediğimiz şey gibi, yani insiyatif almayı sevmeyen, verilen işin dışında yeni bir yöntem geliştirmek gibi bir derdi olmayan bir dejenarasyon) bu açıdan bakıldığında memur olmanın yarattığı olumsuzluk burada yatar, ama bu gönül işlerinden ziyade hayatın diğer alanları için geçerlidir.

Herhangi bir önyargı oluşturmaz. "Helal olsun aklını kullanmış" derim ben.

angelus +1, bende bilakis olumlu bir izlenim bırakır. devlette çalışmanın her zaman huzurlu bir seçim olduğunu düşünmüşümdür, tabii belki yanılıyorumdur, tecrübem yok. ülkede hayat yeterince zor iken, maddi geçim için sırtını dayamak, hem de yani devlete dayamak bence her şeyden önce takdir edilesi bir yaklaşım.

bende sabahdan akşama aynı işi yapan, evrak tasnifleyip, oraya buraya imzaya gönderen kişi çağrışımı yapıyor, o nedenle hafif bir ön yargı oluyor ama hor görmek gibi bişi değil pek. iki dakka muhabbet edince geçiyo zaten.

neden kötü bir intiba oluştursun ben olsam oooo yeşil pasaport alırım bi dal derim. onun dışında herkes memur olmaya çalışıyor sen memurluğu beğenmiyorsun.

devlette calisan ve gayet eglenceli yasayan insanlar tanidiktan sonra degisen fikirler onlar...

ne gibi bir önyargı oluşturacak ki. millet evlenecek öğretmen kız arıyor, kafalarda yansa yansa bu yanar..

çalışan kadın iyidir.

Devlet memuru, izni belli, geliri belli riski az. Nasıl bir ön yargı oluşacak, oluşsa oluşsa bu kız akıllı devlete girmiş kendini garantiye almış akıllı kızmış gibi bir ön izlenim olulaşabilir.

devlet dairelerinde de çalışması gereken birileri var sonuçta. herkes özel sektörde çalışmak zorunda mı?

çocuklarına eş arayan anneler için idealsin işte
daha ne istiyorsun :)

Ne onyargisi olusturacak? Tam tersine akli basinda izlenimi verir. Devlet memuru kadin diyince benim aklima agir basli duzgun bir kadin profili geliyor.

şu an kaç kişi kpssye giricem de bi yerlere atanıcam diye eşşekler gibi ders çalışıyor farkında mısın?

adsafsd yuh ya. odtü mezunuyum kpss ile atanmak için kendimi parçalıyorum. meslek ünvanım çok havalı bu arada, işallah devlete atanırım da havam söner. amin yarappim. erkek arkadaşım da itü mezunu, devlete gireyim diye o da baya dua ediyor. kendisi ateist bide fadsafds.

merkez bankasında çalışan tanıdığım en tatlı insanlardan birisi var. iş başka hayat başka. work-life balance diye bir şey olmalı. 40-50 yaşların üzerindeysen memur kafası diyerek geri durabilirler ama genç memurlarda böyle bir şey gelişmiyor, eskisi kadar.

bir kadını devlet memuru diye 1-0 geride diye düşünen adamı ıslak odunla dövmek lazım..

bu kadın sevgilisine, bugün git yarın gel demiyorsa tabi:)

ben farklı bir açıdan bakacam olaya,

benim için özgürlüğü olmayan hatta ve hatta hayatının sonuna kadar bu çirkin sistemin içinde çalışacak üç beş kuruş para kazanacak, ne dünyayı görecek ne dünya insanlarını tanıyacak, muhtemelen de evlenince krediyle ev araba filan derken hayat boyu borç ödeyecek, tatil anlayışı bayramlarda seyranlarda akraba ziyaretinden ibaret sıkıcı bir birey yargısı oluşuyor benim kafamda

Ben o kadar çok kitap okumuş olduğunu düşünmüyorum jkhsakljglajsdgja

@hiko seijuro

insanın senin gibi sensei'si olduktan sonra düşmana ne gerek :p

"yav he he" yaparak. "he" deyince kavga çıkmazmış, anne atasözü.

öyle bir durumda kalmadım sevmiyorsam görüşmüyorum görüşmek zorunda kalırsamda soğuk davranıyorum.

yokmuş gibi davranmaya çalışıyorum.

ölü taklidi yapıyoruz. ama gitmiyorlar.

siklemiyorum. bide şöyle bi düstür var. ister bu konuyla bagdastırırsın ister aynı tutarsın. siklersen sikilirsin.

günlerdir bu konuya takıldım kaldım. başka sevdiğim değer verdiğim biriyle alakalı bu kişi. görüşmüyorum gibi durum olmuyor ama ister istemez hayatınızda oluyor. ölü taklidi yapsam, yokmuş gibi davransam biliyorum ki olaylar büyüyecek öyle yapmasam da büyüyecek. kafasını duvara sürtüp kıvılcım çıkaracağınız türden. yani kafayı yicem yahu!

kabullenmiyorum. sonucu ne olursa olsun hayatımda hiç olmamışlar gibi davranıyorum. sevmiyorsam görüşmek, konuşmak zorunda değilim, kim olursa olsun. ablam, babam, abim, yengem, yeğenim ve yanlış yapan eski arkadaşlarımı komple sildiğim gibi kabullenemediğim biri olursa onu da tanımam.

he he + siklememek.

intihar süsü veriyorum.

sosyal mobbing

allah bu insanı benim hayatıma soktuysa bu mutlaka benim iyiliğim içindir.
Bu insan benim hayatımda ebediyen kalmayacak ki, geçici biri bu insan.
Bu insanı sevmesem de hayatımda varolması bana hizmet ediyor, bu dünyadaki eğitimimin bir parçası bu insan.Sevmiyorum ama bana zararı da yok ki,o zaman kafaya takmanın bi anlamı yok, vakti dolana kadar takılsın bakalım hayatımda..

kurumsal bi firmada çalışmaya başla anlarsın. öyle bi alışıyo ki insan en gıcık olduğun adamla şirket moral yemeğinde karşılıklı ankaranın bağlarını oynuyosun hey yavrum heyyy...

sık sık asla sevemeyeceğim türden kötü kalpli insanlara rastlıyorum. böyle durumlar için iki ayrı strateji uyguluyorum:

1) eğer aynı ortamda bulunmak zorundaysak ve/veya o kişiyle aramda sorunların olması bana zarar getirecekse politik davranıyorum. o kişiye zerre kadar sevgi göstermesem de ona mesafeli davranıyorum. saygı oluyor; fakat sevgi, muhabbet ve mecbur kalmadıkça aynı ortamda bulunma durumu asla olmuyor. böylece sorun çıkarmadan kötülerden soyutlanmış oluyorum.

2) eğer aynı ortamda bulunmak zorunda değilsek ve/veya o kişiyle aramda sorunların olması bana zarar getirmeyecekse açıyorum ağzımı yumuyorum gözümü. kötülüğünü yüzüne vurmaktan hiç çekinmiyorum.

2.'yi daha sık uyguluyorum. kırıcı ve yalnız oluyorsun 2. yöntemle ama en azından hayatındaki kişiler gerçekten sevdiğin insanlar oluyor. az ama öz. az çoktur.

açıkçası asla boş geçmem diğer arkadaşlar gibi. hayatını mahvetmek adına illa ki bir şey yaparım. en sevdiğim yöntemler komplo ve pusu.

sevdiğim insanlarla takılıyorum, gerçi pek yok ama.

İş yerinde olabiliyor bu. İş ciddiyetine bağlı kalarak. Laubali olmayarak.

Bir dergide okumuştum, yemek yedikten sonra karaciğer çalışmaya başlıyor ve bu da nitokin depolarını boşaltıyor. Sen de nikotin bağımlısı olarak kritik stok seviyesinin altında düşen nikotini bir tane yakarak takviye ediyorsun.

kendi adıma konuşayım, ben sigara içerken yemek sonrası sigaranın ağzımda bıraktığı kötü tat minimuma iniyordu, o yüzden hoşuma gidiyordu.

tıbbi açıklaması vardır elbet ben doyduğumu hissetmek için içiyorum, içemediğim durumlarda açlık hissi devam ediyor ve yemeye devam ediyorum.

Çok yediğimde midem rahatlasın diye içiyorum.
Bir de tuvalete çıkmak için afedersin...

bende kendi adıma konuşayım, sadece acizlikten ve alışkanlıktan içiliyor başka bir savunması yok.
ayrıca wc içinde hiç bir işe yaramadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştı. kaynak hatırlamıyorum.

tıbbı açıklaması şu:

sigara beynindeki zevk alma bölgesini kontrol altına alıyor ve baskılıyor. yani sana keyif veren sigaranın kendisi değil. yeterli nikotin alınca bu bölge tekrar aktif oluyor.

iyi bir yemek, çay, kahve veya seks sonrası sigara içmek isteme sebebi bu.

sindirim yapsın diye elbette. koşullanma.

yillardir cok yogun kullaniyorum.. 1 kere 20 tl hediye ceki cikmisti o kadar :) o da yillar once :D uzun zamandir tik yok

ben 3-4 defa kazandım. yüzdesi çok olanlardan bi kaç defa seçince geldi.

hiç kazanmadım ama kazanan arkadaşım var. umutla bekliyorum.

sırf deneme amaçlı siber alemden üyelik istedim bir hafta boyunca her siparişimde. onu kazanmıştım. aynen yüzdesi düşük olan hediyelerden yoğun sipariş verirsen çıkıyor illa.

Ben de kazandim. Ama annelutfen.com'dan. Sansim yuzde iki yuze yakindi.
Neyi sectiginize bagli biraz da.

ben de senin gibi dusunmeye basladiktan bi sure sonra cikti ilk hediyem daha sonra arkasini alamadik 2-3 kez daha cikti.
popi olanlar gelmedi ama hic, dusuk yuzdelilerden seciyorum

tam 1 yildir her gun pandora'dan 20tl'lik hediye cekini seciyorum. nasil bi algoritmasi varsa aq sitesinin hic cikmadi.

sikko seyler secince cikiyo ama, fotografinizi kitaba basan sitelerden hediye ceki vs

siriuspirlanta'dan kazanmıştım bir kez ama kullanamadım. en ucuz şeyi bile 500tl falandı. :)

1,5 aydır sennheiser işaretliyorum nerdeyse her gün. hala çıkmadı. umutluyum.

şansla alakası yok. en çok sayıda aynı hediyeyi seçene çıkıyor.

sahipleri psikopat kopeklerden ziyade.

tek sebebi sahiperi.

köpekler psikopat değildir, insanlar psikopattır.

pitbull'un ayırdedici özelliği güçlü ve çevik olması. (çeneleri de oldukça güçlü)
dövüşe yatkın oldukları için agresif yetiştirilenler de öyle saldırgan oluyor.

sahiplerinin psikopatlığının dışında pitbulllar dövüş için oluşturulmuş bir ırk.
ırk geliştirme sorasında özellikle fiziksel olarak güçlü ve saldırgan özellik taşıyan ırklar arasında çaprazlama yapılmasından dolayı bu yöne eğilimleri çok kolay oluyor.

ama tabi burada sahip durumu da önemli hale geliyor, bneim köpeğimden uysal bir kaç pitbulla karşılaştım. hatta pitbull gibi düşünebileceğin psikopat özellikleri olan akitalardan birisi var tam anlamıyla uysallık nedir gösteriyor.

yetiştirmekle alakalı. çok pitbull tanıdım(tanıdım diyorum çünkü tanıyacak kadar vakit geçirdim, kah besledim kah gezdirdim) tavşanlarla oyun oynayan, evde boğuşan ama kılına zarar vermeyen mi dersin, taşa oturmayacak kadar kibar olan mı dersin. sesleri soklukları çıkmaz sakin sakin takılırlar. ama tabi güçlüler ve enerjileri fazla boğuşmaları biraz daha zorluyor insanı. ama tek bir saldırganlıklarını görmedim.

eskiden dobermanlardı saldırgan, vahşi yetiştirilenler ve saldıranlar. son yıllarda hiç doberman saldırdı diye haber var mı?

bir de şöyle bir şey var. her köpeğin kendini kaybedip saldırganlaştığı bir nokta vardır. bazısı sürü halindeyken, bazısı açken, bazısı çok sinirlendirilirse bu duruma gelir. pitbullar fazla enerjik olduğu için bu kendini kaybetme eşiği bir golden retriever'a göre düşük. ama her akşam dolaştırılan, koşturulan, sevgiyle büyütülen bir pitbullun kolay kolay yapacağı iş değil.

bu arada bu kendini kaybedip sahibine falan saldıran köpeklerin başını chow chow nam-ı diğer çin aslanı çeker.

uzun yıllar pitbull beslemiş biri olarak cevaplayayım. benim köpeğimin orijini american staffordshire idi. 15 günlüktü aldığımda, köpeği öyle bir eğittimki kendisine yaklaşıldığı anda sevgi kelebeği oluyordu. ben öyle istedim herkese gitsin sevdirsin kendini tarzı bir köpeğim oldu. ancak köpeğin ırksal özelliklerinden dolayı içten gelen bir hırsı var. mesela yolda köpeğimle giderken birisi gelip bana dalsın, o iyilik meleği tipli köpek gidiyor yerine canavar geliyor. öyle bir köpekti, sahibine bağlanan bir köpek.

şimdi pitbull besleyince diğer pitbull sahiplerinide az çok tanıyorsun. adamlar psikopat gibi köpek yetiştiriyor. köpeği karanlıkta aç bırakıyorlar. ilk 6ay dışarı çıkarmıyorlarki benim köpeğim gibi ona buna gitmesin. böyle amcıklar yüzünden köpeklerde sahipleri gibi psikopat oluyor.

laboratuvar köpeği. sicili bozuk.

arkadaşımda red nose var. böyle güzel oyuncu munis bir köpek olamaz.

ilk aldığı günden beri biliyorum ve uzun süre beraber vakit geçirdik dolayısıyla çok iyi tanıyorum, ha kedi sevmişim ha o onu.
muammer gibi önüne yatıyorum boynumu yüzümü kolumu bacağımı yalıyor taklalar atıyor sevgisinden çıldırıyor böyle bir şey yok.
ayrıca hiç tanımadığım oto yıkamacının ilk defa gördüğüm pitbull'u ile de alt alta üst üste oynamışlığım var yani o köpek beni tanıdığı için iyi davranıyor derseniz hiç tanımayan pitbull ile de oynadım alakası yok

tamamen sahipleri yüzünden kötü şöhrete sahipler.

Sahibi saldırgan kendisi değil.

Bakma durmadan pitbullara bok atanlara, o adam finodan da korkar ama finodan korktuğu için dalga malzemesi olcağından kendisine hedef pitbulu seçmiştir.

90'larda rotweillerlar canavardı, 2000 başlarında dobermanlar, şimdi pitbullar oldu.

Ayrıca hayvan hayvanı parçalar tabiki de kardeşim ne sanıyorsunuz? Doğada bunlar büfeden köfte ekmek mi sipariş edecek?

İnsan yapımı diyen cahildir; her köpek insanlar tarafından çarpraz çiftleştirmeyle oluşturulur.

Sen o vahşi pitbulun sahibine herhangi bir güçlü köpek ver o da öyle olur.

Başka köpeklere dayılanması doğaldır, bu konuda bu hayvana bok atanlar, kalıbımı basarım hayatında köpek beslememiştir. Bunlar sürü halinde yaşayan hayvanlar, aralarında alphalık mevzusu var anlayacağınız. Erkek erkek karşı karşıya geldiler mi illa dayılanırlar.

Hala bu tip yaratıkların Müslüman olduğuna inananlar var ya. Yav he he Müslüman he.

şeri hükümler nasıl demiyor böyle bir şey? başta türkler olmak üzere, milletler nasıl müslüman oldu? müslümanlık nasıl yayıldı? cihad nedir? bu soruların cevabına bakmanızı tavsiye ederim öncelikle.

eksisozluk.com

müslüman demek katliam demektir. kurban da katliamdır.

www.kuranmeali.org

@sarhosken alınan hesap'ın verdiği linkle kısa bir şok... verdiği linke baktım. son zamanlarda youtube'da takılırken denk geldiğim mehmet okuyan'ın açıklamasını dinledim sonra. bana ikna edici geldi:

(git:www.youtube.com )

bu da caner taslaman ile birlikte yaptıkları programdan:

(git:www.youtube.com )

ama bu tür naif okumaların pek yapılmadığı da bir gerçek.

"şeriat istiyorum" diyen bir arkadaşa sormuştum; "kimin şeriatını istiyorsun?" diye. "Allah'ın şeriatını istiyorum" dedi tabi akıllı. yahu işte mehmet okuyan/caner taslaman yorumuyla mı, cübbeli ahmet yorumuyla mı, işid yorumuyla mı, abdülaziz bayındır yorumuyla mı?.. youtube'a girdiğinizde ya da internette takıldığınızda, milyon tane hoca/hocaefendi/şeyh vs buluyorsunuz ve hepsi de birbirine, "reddiye" dedikleri kapaklar yapmışlar, kendi cemaatlerinde laf vurup duruyorlar karşı tarafa. zaman zaman ağır sözler ediliyor hatta "dinden çıktı" filan gibi ifadeler de kullanılabiliyor.

benzer ve hatta daha ağır şeyler incil'de (ya da yeni ahit mi?) ve tevrat'ta da var. ama ne? vay kafirler diye hiçbir hıristiyan/musevi, gidip misal endonezya'da, s.arabistan'da, türkiye'de filan kendisini havaya uçurmuyor ya da bindiği araçla birilerini ezmiyor vs

ha tabii ki israil'in şerefsiz bir ırkçı/faşist tarafı var. başta filistin'e olduğu gibi, suriye, lübnan filan ve dahi islam ülkelerini istikrarsızlaştırma amacı/politikası var. adama çıkıp sevgi kelebeği pozunda "niye böyle yapıyorsun israil kardeş?" diyebilirsin de, o da kendini koruma içgüdüsü ve tevrattan aldığı yetkiyle bunu yaptığını söyleyecektir.

hıristiyan batının da çok insancıl olmadığı, kan kusturulan dünyada malumdur. ırak, libya bir tarafa, müslüman ülkelerle de sınırlı değildir bu. sadece hıristiyanlık kaynaklı değildir bu zulüm kapitalizm falan filan.

onları boşverelim... gelelim bizim belalarımıza: işid/daiş/deaş ne karın ağrısıysa batasıca adı, el kaide, boko haram vs sapık örgütler. ha bunların besleneceği kocaman bir derya bataklık var. bu halde olması başta bu topraklarda yaşayan insanların suçu ve eksikliğidir.

hiçbirinin diğerinden farkı olmayan cemaatler, tarikatler sürekli birbirini yalanlayıp, tekfir edip duruyor.en temel ve basit şeylerde bile sürekli aşağılayarak bir açıklama, sürekli tekfir ederek anlatma var. bağır çağır konuşuyor herkes. gitmeyeli çok çok oldu ama, bir cuma namazına gittiğinizde bağıra bağıra, hançeresini yırtarak vaaz ediyor hoca... ne bağırıyon aga! sağır mı var karşında!

bir zamanlar normal işittiğimiz ezan sesleri bile artık rahatsız etmeye başladı. bağırıyorlar artık çünkü. önceki gün bir ateist abi dedi: "ben hayatım boyunca ezandan hiç rahatsız olmadım. ama artık nefret ediyorum" diye. "inanan da artık rahatsız oluyor" dedim ama azınlığız işte tabii ki.

hep bir hoyratlık, kabalık, küstahlık, kibir; gösteriş, güç gösterisi sarmış bu cenahı. nitelikten çok niceliğe önem verir durumdalar ve siyasi organizasyonlarında da aynı yansımayı görüyoruz.

inanan biri olarak; boko haram, işid, el kaide gibi örgütlerin çıkmasına şaşırmıyorum. genel kabul gören düz okumacılara karşı akılcı yorumlar yapan insanların hala olmasına, katledilmemelerine şükrediyorum.

Bu ucu arasinda ben Tekirdag'i tercih ederim. Efe zaten klasmana bile girmez. Ek olarak secme sansim varsa da Kulup Raki'yi secerim.

kulup rakisi var %50 alkol ve hepsinden guzel bence.

yeni rakının sonu 1'le bitenini al.onların numaraları oluyo dikkat edersen görürsün 1 baya iyi.

1- yeni rakı ALA
2- tekirdag altın seri
3- yesil efe

Kulüp Rakı candır

en sert kulüp, en leziz tekirdağ altın seri.

kulüp, yeni rakı ala, kara efe ve sarılar diye gider. geri kalanların hepsi aynı. tekirdağ falan bir numarası yok.

kulüp +1

yoksa tekirdağ

kulüp

-kulüp
-yeni rakı âlâ
-tekirdağ

Hem sert hem de içimi rahat olduğu için Kulüp Rakı tabi ki

Soruya soruyla cevap veriyorum ama sinuzit oldugun nasil ortaya cikti?

Şiddetli baş ağrısı, burun akıntısı (bu sürekli var zaten bende), öne eğilememe falan ile çıktı.

neden olmaz da olumsuz etkiler. içmemek daha iyi

ne için kaportamı, 60.000 bakımımı aracın marka modelini de yazarsan daha yardımcı bilgiler alırsın.
Edit:Motor derken motorsiklet mi?

Dostum, scooter benim, su sogutma sisteminde problem var

Dikilitas civarinda genc motor var

Cennette erdogan usta

www.youtube.com

şu kanalda 3 tane deep house listesi var 150+ şarkılık, aç çalsın beğendiğini yazarsın kenara

hiçbirinin alakası yok benimkiyle

bulduramadık

Seni daha once aldattigini soyleyene kadar kolpadir diyecektim ama o kadar sacma bir durum ki her sey olabilir gibi. Tamamen aranizdaki guven ve iletisime dayali bir durum artik.

Tamam madem para sıkıntınız yok eşinizi takibe aldırın, 1 hafta boyunca ne yapıyor nereye gidiyor kimle görüşüyor. Şu an için yapabileceğiniz en mantıklı şey bu. Mesaja cevap verilmez verilse de ne yazılabilir ki? Direkt olaya girmek de patlayabilir elinizde, çünkü elinizde bir şey yok, ters tepebilir

tabii ki cevap at. bu kadar eminse ve sana mesaj atıp uyaracak kadar senin iyiliğini düşünüyorsa, daha somut daha elle tutulur şeylerle sana yardımcı olsun.

Detektif gibi davran. Tamamen sucu ispatlaninca karar alirsin. Aklima gelen su: telefonuna baska bir telefondan mesaj at, "karina her seyi anlatacagim artik bitti." diye bir mesaj at. muhtemelen arayacaktir acilmasin telefon. mesaj atacaktir: "sen kimsin vesaire diye" cevaben "oyun oynamayi birak" seklinde bir mesaj daha. sonra "eger bu aksam karina her seyi anlatmazsan yarin cok buyuk rezalet cikacak" diye bir mesaj daha. sonra bakalim senin koca ne yapacak? ona gore ayari verirsin. bu bir ornek...

Sanıyorum yerinizde olsam dayanamaz,mesaj atıp delil isterdim.
Yani öncesinde bir aldatma geçmişi oldugu için söylüyorum.

Sonrasında net bir bilgi edinene kadar da beklerdim kocamla bir konusma yapmak için.
Bu arada araştırma içinde kaybolup hayatınızı kendinize zindan etmeyecek bir sekilde ilerlemek mühim sanıyorum.
Çünkü şurada mıydı bunu mu yaptı kim aradılarla kendi huzurunuzu kaçırmanız olası.

çok büyük ihtimalle eski bir sevgilisi veya yüz vermediği bir hayranı aranızı bozmaya çalışıyor.

bence eşinle aranızdaki asıl sorun eve geç geldiği zaman ne yaptığını kanıtlamak zorunda olması. daha önce aldatmış olması güvensizlik yaratıyor anlıyorum fakat yıllar geçmiş, bir falsosunu yakalamamışsın, bu kadar sık boğaz edersen adam yıllardır yapmamışsa bile o boku yiyebilir.

@r_u_h
Bu kelimenin sıkıntı yaratacağını düşünmüştüm. Eşimi kesinlikle sık boğaz etmiyorum hiçbir konuda. "bir açıklaması oluyor" diye değiştirebilirim. Mesela, mesaj atıyor "ben geç gelicem X'te problem oldu" diyor, "ok, dikkat et, haber verirsin" diyorum ben de...
Evlendiğimizden beri de aldattığının bahsi hiç geçmedi aramızda, hatta özellikle ben söyledim, "madem aşmaya karar verdik, deşmeyelim" diye.

Dedektif gibi nasıl davranılabilir ki? Adamın gömleklerini mi koklanacak, peşine adam mı takılacak, kişisel peşine mi takılınacak? Paranoyaklığın anlamı yok.

Elinizde kanıt yok. Bu kişi de vermezse büyük olasılıkla da olmayacak. Ne olduğunu, ne bittiğini de pek bilemeyeceksiniz. Sorsanız, doğruysa da yanlışsa da söylemeyecek. Bu nedenle içgüdülerinizle hareket etmek durumundasınız.

Ben olsam evlendiğim şartları gözden geçiririm. Gerçekten baskı ile evlenip evlenmediği daha az kanıt isteyen bir şeydir. O kısmı doğrulanırsa, kalan kısmının doğrulanma olasılığı artar.

İçinize sinmezse Endonezya'ya gidebilirsiniz, içinize sinerse biraz daha bekleyebilirsiniz. Siz aldatmıyorsunuz ya, önemli olan o.

Birisi kadin arkadaslarinizi serbest seks icin Eşinizin üzerine salmayi öğütlemekngibi salakca bir şey söylemiş.
Onu yapmayin esegin aklina karpuz kabuğu düşürmek gibi bir şey olur.

kadına cevap yaz diyenlerin kafası güzel mi? evli insanlarsınız ya, bana biri sevgilim hakkında böyle bi mesaj atsa, kaldı ki sevgilim kocam falan değil direk paylasırım.zaten sizin bunu kocanızla paylasmamanız ve kafanızdaki soru işaretleri ortada güven ortamı olmadığını gösteriyor.belli ki bu adam bişeyler karıştırıyo, sizi aldatmasa bile size ulaşıp sizi aklınca uyarmaya çalışacak insanlarla münasebette olması ilginç.konuşun, paylaşın ama sakın karşı tarafa güçsüz çaresiz gibi mesaj atmayın.eşinize değil de bi anonime güvenmek zaten evliliği bitirmek demektir.

yazanin kadin oldugu nasil belli?

savcılığa git suç duyurusunda nbulun. mesajın sahibini ve ipsini test ederler, sonrası çorap söküğü gibi gelir muhtemlen.

Evlenmeden önce bile aldattıysa evliyken tekrar aldatma olasılığı çok yüksek, en başta evlilik kararı almanız hataymış. Eşinizle yüzleşin, en azından iletişim kurmuş olursunuz ve sonrasında olaylar kendiliğinden gelişir zaten.

Ben gerek evliliklerde gerekse sevgilikte tarafların antenleri devamlı açık gezmesini lüzumsuz bulanlardanım. Diken üzerinde durulmaz, aşkınızı evliliğinizi yaşarsınız.

Bana yalan mı söylüyor, aldatmış mı,neden böyle söylemiş diye her şeyi sorgulayan biri olmadım hiçbir zaman. Kafamda sorular varsa muhattabım sevdicektir-eştir, sorarım. Cevabı tatmin eder veya etmez. Etmezse gözüm daha açık olurum, ederse bir daha bahsini açmam. Bana da böyle davranılmasını isterim. Verilen ama beni tatmin etmeyen cevap yüzünden de karşı tarafı çıldırtmam. Cevap vermiştir neticede.

3. bir kişinin -bilhassa tanımadığım birinin- beni ve yanımdaki insanı üzmesine de izin vermem, elalemin söylediğine de gereğinden fazla önem yüklemem.

Böyle bir mesaj geldi diye kocanıza sorun veya bahsini açmayın. Onun vereceği cevapla da tatmin olun.

bence en mantıklısı bunu eşinizle konuşup durumdan haberdar etmeniz. 4 senelik birlikteliğiniz var yalan söylerse de halinden tavrından anlarsınız muhtemelen. ama böyle yüzleşmeye hazır değilim derseniz juvee+1 diyorum

yorumlama şeklin oldukça mantıklı. arkadaşlarınla yemleyecek biri olduğunu düşünmüyorum.

ben anonim birini yanıtlamazdım. yanıtlarını da eşine karşı kullanabilir.

yazıldığı gibi dedektif tutabilirsin. eşine de tam güvenmiyorsun, en sağlıklısı bu olurdu.

münasebetsiz meraklıya bağlamışsınız iyice yanıt verenler.
eşiniz sevgili olduğunuz sırada hata yapmışsa da, artık yapmıyor olabilir, bu konuda üzerine gitmeniz ilişkinizi olumsuz etkileyebilir.
ilişkinizin ne durumda olduğunu en iyi siz bilebilirsiniz, bu mesaj dışında rahatsız olduğunuz şeyler varsa, araştırın.
ama mesaja yanıt verirseniz, karşınızdaki kişiye eşinize güvenmediğinizi açık etmiş olursunuz, bu da onun belki bazı şeyleri daha fazla göze almasına neden olabilir.

git kocanın baska bir telefon hatti var mi onu bul. zaten 3 5 tane gsm şirketi var eşiyim de kimlik bilgileri bunlar bu kişliye kayitli bir numara var mi de. var ise arama dökümünü iste. ondan sora gg

bir kere aldatan bin kere aldatır, bir kere affeden bin kere aldatılır.

Aldattigindan suphelendiginiz bir gun onunla sevisin.

Aldatip aldatmadiginin en buyuk kanitidir o. Yaslar 30'sa hele.

Hediyeler dışında kalanları gönder elbette.

@pandispanya, öyle yapmayı düşünüyordum tam olarak. Bundan önceki sevgiliden kalanları doğrudan yakmıştım da, bu sefer düzgün bir prosedür izleyeyim dedim.

at çöpe gitsin ya ne uğraşıyorsun.

göndermenin iyi oldugunu düşünüyodum ama sonra eski duyuruyu okuyunca gereksiz olduguna kanaat getirdim.

kargo karsı ödemeli olacaksa iyi fikir neden olmasın:)

Önceki duyurun çok uzun, okuyamıyorum şu an, bu sebeple şöyle diyeceğim:

iyi ayrıldıysanız ve ayrılığın üzerinden en az 2 ay geçtiyse: gönder.
iyi ayrıldıysanız ama daha taze ise: istemesini bekle, 2 ay dolunca hala istememişse, gönder.

Aldattıysa, canını yakarak ayrıldıysa: 2 ay geçmesine rağmen istememişse, gönderme, at çöpe.

Çöpe atmak istemiyorum, bazı eşyaları onun için değerli diyorsan: gönder
çöpe atabilirim ama hoş olmaz diyorsan: gönder

ÖNCEKİ DUYURUYA GÖZ GEZDİRME ARDINDAN EDİT: Gönder tabii, bir aylık ilişki. Uzun yıllarını vermiş olsan gönderme derdim ama istemeye de çekinir şimdi.

yollayin, gitsin.

sut + 1
Tam olarak aynı algoritmayı yazmaya gelmiştim.

5 gönder 3 çöpe at denildi gibi. @all girls dream'i ayrıca takdir ettim karşı ödemeli diye haha :)

Sanırım yarın göndereceğim, karşı ödemeli değil tabiki :) Teşekkürler arkadaşlar.

eski sevgiliden kalan şeyler başkasına hediye edilir. hem kurtulmuş olunur hem de artı puan kazanılır.

Çöpe at gitsin

yakmayın, atmayın, gerek yok böyle şeylere. yolla gitsin. kaymaktutmayansicaksut'un stratejisi güzel, uygulanabilir. 2 ay geçsin gönder. kargoya not falan yazma.

iki gün sonra "lan ne ince adamı kaybetmişim" der hiç olmazsa. o da bir intikamdır :D

hayatta uğraşmam, atarım. ya da sağa-sola dağıtırım. bitmiş gitmiş bana ne kalanlarından.

Soru kendi kendine cevap buldu arkadaşlar. Ben onun yurttan ayrılacağını hesaba katmamıştım aklıma gelince sormak zorunda kaldım, at veya yak istemiyorum geri dedi. Elimde patladı.

2 ay sonra gönder diyen arkadaşlar içinse dediğim gibi yurttan ayrılacağı için pek mümkün değildi ya hemen ya da hiç durumuydu biraz. Ortak arkadaşımızla yeni okul döneminde ulaştırabilirim ama açık açık istemiyorum onları dedi gerek yok yani.

insanların anlamadığı bişey var. biz et yemeliyiz. yanlış olan et yememiz değil. hayvanlara aslanlar da eziyet ediyor. azcık ng wild izleseniz anlicaksınız. bütün vejetaryenler izlemeli. doğa çok acımasız. hayvanları kesmemiz kan, vahşet nolur kendinize gelin bunları yapmamız lazım. ha ama sadece yemlenen hormon verilip şişirilen hayvanları yemememiz? işte bu sistem. ve buna yemeyerek karşı durulmaz. yemeyenler sadece kendilerini kandırıyor. herkesin katil olduğu bir yerde öldürmeyerek vicdanını rahat tutmak gibi; engellemenin yolu bu değil. bence.

soruna cevap vermeyip başka bir şey söylesem ama bana saydırmasan? :)
şimdi eğer et "yiyememe" değil de "yememe" varsa, ye! bak sağlıkçı bir öğrenciyim, şehir dışındayım. parasızlıktan değil, sadece uğraşamamaktan aile yanındaki gibi et tüketemiyorum ve beynimi gerçekten etkiliyor. yıllar içinde farkettim. ayıptır söylemesi, kurban bayramı tatillerinden dönüşte filan maksimum güçte oluyorum. demem o ki "bir güç var"

Başta protein alamıyorlar. Proteini bakliyattan almaya çalışıyorlar lakin bitkisel proteinler eksik amino asitli proteinlerdir, daha anlaşılır olmak gerekirse tırt proteindir. Vücudun günlük ihtiyacı olan proteinleri hayvansal kaynaklardan almak gerekir, bitkisel proteinler hayvansal proteinin ikamesi olamaz.

Gerekli vitamin takviyeleri almak şartıyla sürdürebiliriz,örneğin b vitamini sanıyorum bitkilerden alınamıyor. ha aldığın o vitaminler hayvan deneylerinde kullanılıyorsa iki ucu boklu değnek.

ayrıca doğadaki hayvanın avlanıp beslenmesiyle bizim endustriyel hayvancılığımız bir tutulamaz kesinlikle, gözlerimizi kulaklarımızı kapamazsak tüm vahşeti öğrenebiliriz. ben rahat rahat bahçede gezen eziyet etmediğimiz tavuklarımızın etini yumurtasını tüketiyorum, kendi ellerimle kestiğim hayvanı yiyorum, vahşetime katlanarak yiyorum etlerini. bu bile etik olarak sorgulanmalı, durup düşünülmeli bir.

Hayvansal proteinler bitkisel olanlardan daha kalitelidir. Vücut daha kolay alır ve kullanır. Daha verimlidir yani. Dengeli ve yeterli beslenme diye bir şey var. O gunde yemedigin eti yine etle kapatmak zorundasın. Et yemeyeyim fazladan üç bardak süt içeyim, ıspanak yiyeyim olmuyor. Kafanız çalışmaz, kansız olursunuz, bağışıklık sisteminiz çöker. Et yemeyeyim takviye kullanayım mı diyeceksiniz? Dogamizi inkar etmeyelim. Kedi yavrusunu da vegan beslemiş sahipleri, ölmek üzereyken bulmuşlar. Doğasına aykırı.

Hayvanlara tavuk çiftliklerinde işkence yaptıkları doğru. Bu durumda pazardan köy tavuğu alabilirsiniz. Yumurtanizi pazardan, sütünüzü mahalle sütcüsünden alın. Dikkat edin de Brusella, salmonella olmayın.

giderek salaklaşırsın

gayet sağlıklı sürdürürsün. birsürü vegan arkadaşım var. ben henüz olamadım. compadrito doktor değil mi cevabını idrak edemedim. hayvansal protein kadar pislik bir şey olamaz. sürekli et ye bakalım kanser oluyor musun olmuyor musun?

b12 eksikliği çektiklerinden bunu tablet olarak almaları gerekiyor. Eksiklik aşırı düzeye varınca tablet de etkilemiyor direkt b12 iğnesi vuruyorlar. B12 tableti et gibi koktuğu için içmeyip b12 eksikliği yaşayan bir tanıdığım var oradan biliyorum. Bir de lahana falan fermente edilince b12 üretiyor bakteriler deniyor ama bilemiyorum onu.

Fakat söyle söyleyeyim bir insan gerekli supplementleri dışardan karşıladığı sürece sadece bitkisel veya hayvansal beslenerek hayatta kalabilir. Fakat doğal olanı hayvansal ve bitkisel ürünleri birlikte tüketmemizdir. İnsan evrimi boyunca beslenmemizdeki et veya bitki oran sürekli değişip bir o yana bir bu yana gidip geldiyse de, temel olarak hepçil canlılarız. Vücudumuz için gerekli aminoasitlerin, vitamin ve minerallerin tamamını tek tip beslenme ile doğal yollardan karşılayamayız.

Protein eksikliği çekmezsin büyük ihtimalle bunu insanlar yüz yıllardır ete ulaşmak zor olduğu için baklagillerden ve tahıllardan karşılamışlar zaten, fakat işin daha doğal ve sağlıklı besleneceğim düşüncesindeyseniz veya hayvanlar eziyet görmesin mantığındaysanız tarım alanı açmak için yağmur ormanlarına ve içindeki canlılara ne yaptığımızı inceleyin bir. İnsan nüfusu çok fazla bu yüzden artık dünya'ya yük olmaya başadık ticari hayvan ve bitki üretiminin bu düzeyde olmasının sebebi bu. Eziyet ediyoruz insan dahil tüm hayvanlara ve bitkilere.

Vejeteryanlık bir tercih olarak saygı duyabileceğim bir şeydir her ne kadar vejeteryanlığın tam karşıtı bir beslenme biçimine sahip olsam da fakat veganlığın daha çok birinci dünya insanlarının tüm dertleri bittikten sonra ellerini attıkları bir konu olduğunu düşünüyorum. Ciddi bir pazar payı var vegan ürünlerin vs. Amerika ve Avrupa'da yıl içinde yüzlerce kitap yazılıyor, vegan restorantlar bir tabak fasülyeyi uçuk fiyatlara satıyor falan ama sıkıntı şu ki veganların çoğu kendi küçük dünyaları haricinde pek bir şeyi umursamıyor. Tamam hayvanlar eziyet çekmesin bunda hemfikiriz ama Afrika'da insanlar temiz su bulamıyorken içecek, sularımız kirlenirken vs. sanki hiç bir sorunumuz yokmuş gibi hayvansal ürünler kötüdüre bağlamamalıyız durumu bence. Tamam bununla da mücadele edilmeli ama Dünya'daki tüm kötülüklerin sebebi de Hayvansal ürün kullanımı değil. Organik etiketiyle satılan ürünlerin üzerindeki pestisit miktarının organik olmayanlarla aynı olduğunu biliyor muydunuz mesela? Bununla ilgili bir makale vardı hatta bulabilirsem atarım. Kısaca suya toprağa o kadar işlemiş ki endüstriyel ürünlerimiz. Yan tarafta fosur fosur böcek öldürücü ile tarım yapılırken 500m ileride nasıl organik üretim yapmayı düşünüyoruz ki? Tamam tek sebebi biz değiliz bunun bitkiler ayı kimyasalı doğal olarak üretiyorlar zaten. Bu kadar kimyasala rağmen insan ömrünün sürekli artması da Dünya açısından bir problem ölmüyoruz daha da uzun yaşıyoruz evet belki daha çok hasta oluyoruz ama aynı oranda da kendimizi iyileştirecek teknolojiye sahibiz.

Yani demek istediğim Dünya üzerinde asalak gibi yaşarken buna çözüm ne greenpeace gibi örgütler ne de veganlık gibi felsefi akımlar. Bizim daha farklı bir politikaya ihtiyacımız var...

Niye yazdıysam bunları :D Asıl sorumuza gelirsek özellikle b12'yi dışarıdan desteklerseniz bitkisel beslenerek de gayet sağlıklı yaşayabilirsiniz fakat besinlerinizi ormal omnivor beslenen birine göre daha ciddi planlamanız gerekiyor lahana salatası, çorba ile sağlıklı beslenemezsiniz mesela ülkemizdeki vejeteryanların çoğunda böyle sağlıksız bir beslenme biçimi var. ---İşim gereği günde en az bir vegan/vejeteryan veryansın maili aldığımdan ( facebook sayfamız var da :D ) çoğuyla konuşma imkanım oldu da- Yani b12 seviyesini sağlam tuttuğunuz, protein, karbonhidrat ve yağ açsından da dengeli beslendiğiniz sürece benden çok daha sağlıklı olacağınız kesin en azından. Yoksa insan gerekli maddeleri dışardan alarak damar yoluyla da beslenebilir ( tamam bu çok sağlıklı bir şey değil ama mümkün sonuçta) Unutmayın neyle beslendiğinizden çok sağlıklı beslenip beslenmediğiniz önemli yoksa iki kilo kaldırınca bayılıp kalan, her şeyi unutan, kemikleri sayılan bir insana dönersiniz.

2 senedir et yemiyorum ve gerçekten zekamın gerilediğini çok net hissedebiliyorum. bunun dışında devamlı halsizlik, sabahları rahat uyanamama da cabası. yiyebiliyorsan et ye. bünyeden bünyeye değişir. ben b12 hapı ve iğnesi de kullanmama rağmen böyleyim.

hayatkısa,

cevâbımı niye idrak edemedin biliyon di mi?

Beni seviyor olmasi 19/K (kips)

Ilk goz temasi ve gulusu

Bayan kismiyim

gobei acik olmak, kisa tisortler falan oluyo ya onlar

19, erkek, istanbul, gobek kizlar eklesin

edit: ekleme yapicam; altta @vfgerty'nin dedigi gibi espri anlayisi olan kizlar hep zihnimde cok derin yer etmistir.

Beyaz ten. Duzgun burun. Bi de kaş onemli.
22/K

Kıvrımlı kalça. Göt. Popo. 23/Erkek

beyaz ten, kızıl saç

ten acayip cekici geliyor bana, zaten yaz da geldi. acik omuz, hafif bronzluk ve ferah bi krem kokusu ah tutmayin beni en sevdigim üclü : )

Basketbol şortu =D kafayı yemiş olabilirim, bunu sorgulatmam yalnız =D yaşımı cinsiyetimi söylemem :p

dövme, piercing, hafif goth luk.

Spanking eklersen güzel oluyor. (29 Male)