Cidden guclu led olmali. Ciliz isik kotu oluyor. Kafa lambasi yada elde olmasi farketmez. Her birinin amaci farkli ama ben dinamolu tercih ediyorum. Pil ile ugrasamiyorum. Asma aparati olmali. Dinamoyu ceviren kol hizli cevirmeye elverisli olmali.

cvp lar için çok teşekkür ederim. peki sizce başka ne gibi şeyler olmalı? yani şu da olsa fena olmaz ya da şöyle bi 2. işlevi olsa dediğiniz birşey?
boyutları ağırlığı vs her şey hakkında bilgilendirebilirsiniz ^-^

Aydinlatma icin lumene bakmak gerekir. Ne kadar yuksek o kadar fazla alan aydinlatir. El feneri icin yer kaplamamasi onemli benim icin. Kafa feneri yeni alacagim, onda da lumene ve birkac modu olmasina bakiyorum. (Aydinlik ayari,kirmizi isik, yanip son,e modu vs) . Cadir feneri icin ise asma aparatli olmasi ve pilinin uzun sure gitmesi. Benimkini alali 1.5sene oldu ve hala pilini degistirmedim mesela:)
Cadir fenerine ozellik eklemek istesem sanirim hem sarjli, hem pilli olmasi ve usb girisi ile telefon sarj eden powerbanke donusmesi derim. Cunku kampta powerbank tasimak zorunluluk en az 10000mah.

Yılların kampçısı olarak aradığım feneri söyleyeyim ben de. Üstünde mandal gibi ipli bir şey olmalı asmak için. Yere konabilmeli. Işık derecesi artırıp azaltılabilmeli. Pilli olması bence şarjlı olmasından daha avantajlı. Dağ başında şarj etmek sıkıntı.

kafa lambalari cok pratik gercekten. ama uzun sure takinca lastikler siktigindan oturu benim basimi agritiyor.
onun disinda cadir icinde asmak icin sundan almistim: ae01.alicdn.com
cadir disinda da cok guzel aydinlatiyor. biraz daha capli bisey olsa genisce aydinlatir ama yine de yetiyor ucuz cozum olarak.
ben pilli tercih ediyorum. dinamolu seylerin omru kisaymis gibi geliyor, o yuzden satin almam.
eger asilabilecek cesitliligine cozum getiren bi tasarimi olsa guzel olur. yeri geldimi agac dalina yeri geldimi duz cubuga, yeri geldi mi masanin ustunde kolayca duracak sekilde olsa iyi olur.

pilli, tepeden askılı, açılabilir ayağı olan(denge için iki ayaklı hale gelen), ayağının altında mıknatıs olan, led aydınlatmalı.
aradım buldum 25 teleye aldım.

yardımlarınız için çok teşekkür ederim. işimi bayaa kolaylaştırdınız

Kalorisiz şeyler ye, salatalık falan.

Ben spora başladım o dönemde. 3 senedir hala yapıyorum. Hiç sigara içmedim.
Boşluktan dolayıdır. Salatalık havuç falan ye

hasmetizm'in onerisine aynen katiliyorum.

spora baslayin. beslenmenizi de sporunuza uygun bicimde sıkı tutun. kondusyonunuzu artirin. bir yandan beslenme ve spor konusundaki bilincinizi artirin.

edit: nasil spor yaptiginizi ve nasil gidalar aldiginizi gozden gecirmeniz gerektigini dusunuyorum. belki basit seker alip durduk yere insulin seviyenizin yukselmesine sebep oluyorsunuzdur. bu da sizi ac hissettiriyordur. yine antrenmanlarinizi kendinizi vererek, kondusyonunuzu zorlayarak yapmiyor olabilirsiniz ve belki sonrasinda da vucudunuzun ihtiyaci olan besinleri almiyor olabilirsiniz. bunlari dusunun.

Kabak cekirdegi.

spor yapıyorum demiş ya zaten.

bence sorun değil. yediğin şeyler kötü gıdalar değil. seni idare ediyorsa yemeye devam et, ne olacak. kilo alınır verilir. kaldı ki ekstrem kilolarda değilsen kilo almak kötü bir şey de değil sağlıksız şeyler yemiyosan.

annem gibi "sigarayı bırakınca kilo alıyorum ama, o da sağlıksız :/" gibi saçma sapan düşüncelere girme. iradeni sürdür, sigaraya başlama bahanesi bunlar hep.

Sigarayi birakan kisilerin cogu kisinin bilmedigi bir seyden bahsedeyim: Sigara iciminde nikotin harici kimyasallardan bazilarinin kombinasyonu MAO inhibitasyonu olusturur. Yani bildigin antidepresan. Gunde 1 paket sigara icen biri nikotin bagimliligi yaninda gun icine bolunmus ufak doz olarak alinan antidepresan bagimlisidir ayni zamanda. Antidepresanlarin yaratacagi dopamin dengelemesine ihtiyac duyan bunye yemege verebilir kendini kolayca cunku yemek yemek de benzer bir etki yaratir beyinde (o yuzden yemek yemeyi durduramayan kisilerin sorunu mental olarak gorulur, self medication dedikleri olay). Benzer bir etkiyi spor ile de elde edebilirsin ki onu yapiyormussun. Ac degilken yemek yeme istegi beynin kucuk veya buyuk kisisine gore depresyon etkilerini bastirma ihtiyacidir yani. Eger boyle bir sorunun oldugunu dusunuyorsan bir profesyonelden yardim almayi dusunebilirsin. Bu problemin ciddi boyutta olduguna inanmiyorsan (ki olmayabilir yani) biraz irade ile zaman icinde bu istek azalacaktir (klinik anlamda depresyonun olmadigini varsayiyorum).

www.lcwaikiki.com

Sen bundan kullanıyorsun sanırım? Memnun musun? Ben biraz daha yüksek bütçe ayırabilirim @ exlibris

www.tchibo.com.tr

kadınsan bilemiyorum, tchibo'nun kadın çorapları hakkında fikrim yok ancak erkek çorapları gayet kaliteli ve fiyatları da uygun.

naylon olmayan çorap üreten herhangi bir marka.
tchibo ve penti önerilir ama bambu, %100 koton vs olanları. yoksa bunların da naylonlu çorapları var.

%100 degil ama 5-15 araliginda lycra karisimli pamuk coraplari tercih edin.

Iceriginde lycra degil de elastan yaziyorsa o corap daha az kalitelidir. Lycra bi' markadir ve bunu urettiginiz corapta kullanmak icin ekstra ucret odersiniz patent sahibine. Bu da haliyle daha kaliteli urun yapmaniza sebebiyet verir.

%100 pamuk coraplar birkac kullanim sonrasi ayaginizin formunu alacagi icin asinma suresi daha kisadir.

Ben de bişey ürettin sandım. Remixmiş sadece. Sana puanım 1 kanka

Üretimlerimiz var efendim. Bu işin ithalatını, ihracatını yeri geldi mi imalatını da yapıyoruz.

çok ani başlıyor gibi
bir de ben çok yakıştıramadım şarkıya

Dinleyiciyi sıkmayacak hızlı bir giriş olsun istedim ama abartmışım demek ki. Teşekkür ederim üzerinde çalışacağım.

sen kimsenin ne dediğine çokta aldırış etme, bu işi seviyosan çalışmaya devam. bak çok değişik teknikler kullanıyolar artık günümüzde, sıradan pop parçalarında(yabancı) onları incele taklit et tekniklerini.

Bugüne kadar sırf kendi sevdiğim şekilde yaptım baktım sadece ben dinliyorum bu işte bi terslik var dedim. Teşekkür ederim görüşleriniz için.

açıkcası parça akıp gitmiyor.

genel olarak bi uyumsuzluk var.
kullandığın sesler, armoniler vs. açıkçası beni rahatsız etti.
varsa başka parçalar olumlu bir iki şey söyleyelim.
kullandığın programları yazarsan bir de sevinirim.

Türk kızı

poşetlerin üzerindeki martmart yazısı wall-mart gibi büyük şirketlerin başka ülkelerdeki çocuk işçileri sömürüsüne bir atıf, bu gibi yerlerden alıp tükettiğimiz her ucuz ürünün asıl maliyeti başka çocukların düşük refah seviyeleri, hayatı ve nesneleşmeleri

google da wall mart child labour/violations yazınca konuyla ilgili birçok link çıkıyor, bağlantısı olabilir

sevgilisinden ayrildiktan sonra ensesine şaplak yemişe dönen bir kızın ne yapacagini bilmemesini anlatiyor

Öğrenci evi

Valla anında "nerde çokluk orada bokluk" geldi aklıma.

güya modern toplumdan nefret eden, aklınca kendini özel/bilinçli sanan bir hipster görüyorum.

-birdman
-inside llewyn davis
-grand budapest hotel
-django unchained
-mad max

-black mirror
-sherlock
-mr. robot

her
kaptan fantastik
the fountain
Frekans (2000)yapımı olan
i origins
FAQ About Time Travel

black mirror
rick and morty

bu sene izlediğim en iyi filmler:

hunt for the wilderpeople
remember
the broken circle breakdown
lobster
youth
the hateful eight
bone tomahawk

son yıllar fazla olur, aklıma gelenleri yazayım:

the scenic route
the beaver

scenic route'u izleyince yazarına baktım ve the beaver'ı yazdığını görüp izledim. ikisini de beğendim.

the broken circle breakdown +1
yellow handkerchief


the ghost writer
the girl on the train - 2016 yapımı olan
hard candy
kokuhaku
drive


ve hep yazıp durduğum gibi aamir khan filmleri olan 3 idiots, pk, taare zaamen par (nasıl yazıldığını unuttum böyle bir şey işte)

diziler:

pek güncel değilim ben. bitmiş dizileri izleme huyumm var. house md, breaking bad, six feet under, dexter en çok sevdiklerim arasında sanırım. sonra lost, prison break, fringe gibi şeyler geliyor. en iyi diziler arasına true detective eklemeyi unutmuşum.

Ex Machina
Citizen Kane
İtirazım Var
Çakal
Inside Man
Limonata
The Treasure of Sierra Madre

lobster
le tout nouveau testament

humans
black mirror
utopia
the night of
stranger things

Broadchurch

the killing

True Detective 2. sezon

izlemediysen

the night of

Killing +1

The fall

ev sahibini ara, yönetici ile konuşsun.

yasal olarak sana yaptırım uygulamaları o kadar da kolay değil diye biliyorum detayları birazdan birileri yazar.

Ev sahibinizi dolduruşa getirmedikleri sürece bir şey olmaz. Nerde sevgisiz insan var, apartmana yönetici oluyor! Benim önceki yıllarda kaldığım bir sitede de böyle bir kural vardı, gözlerine soka soka hayvanlarımızı bahçede gezdirip evimize çıkarıyorduk. Onlar kim ki, sizin gönüllü olan evinize aldığınız küçücük bir canlıyı o evden çıkaracak?

hiç bişey olmaz. evine kimseyi sokmak zorunda değilsin. evinde ne beslediğine de kimse karışamaz.

Sağolun.. Biraz önce eski yöneticiyi arayıp görüştüm. Geçen yıl da ilaçlama yaptırmadığımı ve kendisinin bu şekilde problem çıkarmadığını hatırlattım. Evimi ilaçlatmak zorunda olmadığımı, kendisinin de ilaçlatmadığını söyledi :)

Ama malum yönetici ile daha önce de tatsız bir durum olmuştu beslediğim sokak kedileri yüzünden. Eğer evimde beslediğim kediye bulaşacak olurlarsa verin mahkemeye demeyi düşünüyorum :) Ne dersiniz? Hoş olmaz mı? :))

Evet, ilaca alerjim var de.
Hayvan besleme ile ilgili, apartmanin bir yonetim plani veya yonetmeligi vardir. eger o yoneim planinda hayvan beslemesine karsi bir kural yoksa, imza mimza ile hicbirsey yapamazlar diye biliyorum.
Ben haklarimi biliyorum, eger zorluk cikarmaya kalkarsaniz ben de yasal olarak bir aksiyon alirim diye de tehdit edin. tirsarlar.

@acemi aklıma gelmedi öyle demek. Zaten çoğu komşu biliyor kedimiz olduğunu

@innerbliss geçen yıl yapılan toplantıda böyle bir konu olmamış. tutanakta evcil hayvanlara dair bir ibare yoktu. yeni çıkan bir karar yani.

o aldıkları hayvan beslenemez kararını en başta ilk toplantılarında almaları gerekiyordu. şu an almaları hiçbir işe yaramaz. dolayısıyla size hukuken hiçbir şey yapamazlar. haytap.org sitesinde örnek davalar var. dava açmaya kalksalar mahkeme masrafı vs gözleri korkar zaten :) üstüne de bi iki sene sürüyor o davalar. ve de siz kazanıyorsunuz. bu arada balkonunu yıktırıp birleştiren varsa imara aykırı. siz de bunu şikayet edebilirsiniz :)

Öncelikle umarım bir şekilde konu tatlıya bağlanır, kediniz zehir solumak zorunda kalmaz. Fakat ben bir soru sormak istedim, daha önce de ilaçlama yapıldığında dairenizin es geçildiğini yazmışsınız. İlaçlama tüm apartman genelinde yapılmayınca, haşere yaşama içgüdüsüyle sizin dairenize -borulardan, çatlaklardan hangi yolu buldularsa- sığınmadı mı?

@testis +1
ilaçlama yaptirmadiginizda kacan boculerin sizin evi basması muhtemel.
imkanınız varsa kedinizi 2 gün pansiyona alın ve ilaçlamaya iştirak edin.

ya onu bırak kedin olmasa bile ilaçlamayı sağlıksız bulup karşı çıkabilirsin. solumak mı zorundayım ben o kalıntıları dersin. yok artık.

hakikaten nedir bu ya. bir şeyi yaptırmak isteyince topaklanıp insanı zorlamaya kalkmak.

bak acemi daha iyisini demiş. öyle bir yönetmelik olabileceğini sanmıyorum bu arada. tam da olası sağlık sorunları yüzünden böyle bir şey standart uygulamaymış gibi kabul göremez.

bir şey olmaz, apartman sakinleri de sinsi pisliklermiş. @pide'nin dediği gibi balkonunu içeri katan falan varsa git şikayet et, "alın lan develer, hak ettiğiniz komşuluk" de.

bir de o yöneticiye tutuldum, bana sormadan ve iznim olmadan evin içini ilaçlatmaya kalkacak yönetici gelse g*t deliğinden içeri böcek ilacı sıkmakla tehdit eder kovarım, nasıl manyaklarla yaşıyorsunuz ya

@godos...
@aziz...

yazdıklarınızı içinde barındırdığı öfkeyi görerek ve buna üzülerek okudum.

bu ülkede 16 sene yalnız yaşamış bir kadınım. bağımsız olmak, kendi kararlarını almak ve bireysel olmak kavramlarinin ne olduğunu bildiğim gibi öneminin de farkındayım. üstelik türkiye ne yazık ki cinsiyetten bağımsız olarak insanın bireysel olarak yaşaması için zor bir ülke. tamirat yaptırmak istersiniz, servis beklersiniz, arıza için gelecek olurlar; randevu ile calismaz "evde biri beklesin" derler. sınava girecek olursunuz para, araba anahtarı vb almazlar; birinin sizi götürmesi gerekir...bu örnekler çoğaltılabilir.

ancak tüm bunlardan ayrı olarak hepimiz bir toplum içinde yasıyoruz. bu yüzden toplumun iyiliği zaman zaman bizim bireysel iyiligimizin önüne gecer; geçmelidir.

apartmanda ilaçlama yapılması "haşere ile mücadele"nin yapısı gereği bir bütün işlemdir. biraz yapılıp biraz eksik kalması söz konusu değildir. uygulama insan sağlığına en az zarar verecek (bakin zararsız demiyorum) ilaçlarla yapılır. burada zarar/zarar dengesine bakılır (yani boceklenmenin sağlığa zarari/ilacın sağlığa zarari) ve en az zarar verecek olan seçilir.

ilaçlama ve haşere mücadelesi sadece bir apartmana özel değil toplu yaşanılan yerlerde yapılması gereken bir uygulamadır. bazen bireysel olarak istemesek ya da karşı bile olsak uyum göstermemiz gereken durumlar olabilir; kamu yararı bunu gerektirir.

bu durumda yapılması gereken bu işlemden en az zararı alacak şekild e davranmaya calismak; inat edip enerji harcamak yerine evdeki canlilari ve kendimizi korumaya almak daha akıllıca olur.

bilmiyorum; hic öğrenci yurdunda kaldınız mi? yurtlarda da neredeyse 2 ayda bir ilaçlama yapılır. odalarda yiyecek bulundurulması bazı komplo teorisyenlerinin ortaya attığı "kantin para kazansin" mantığıyla değil, kontrolsüz ve uygun saklama koşullarında bulundurulmayan yiyeceğin haşere üretme ihtimalidir. herkesin bireysel olarak dikkat edip etmediği takip edilemeyeceği için, bulunan yiyecekler sorgusuzca imha edilir.

geçenlerde burada bir duyuru vardi; bir arkadas evinde böcek olduğunu, evini ilaclatacagini ancak bunun apartman bazın da yapılması gerektiğini ve buna kimseyi ikna edemediğini yazip; fikir almaya çalışıyordu.

kısacası olayın bir de karşı tarafına bakmak lazım. kaldı ki burada xx'n ya da yy'in yararı değil, haşere mücadelesi gibi toplum sağlığını ilgilendiren bir durum vardır.

o zaman "çöp ev" olarak nitelediğimiz kişilerin evleriyle ilgili de şikayette bulunmamalıyız; çünkü orası kişinin kendi evi ve bizim çöp diye adlandırdığımız şeyler onun kişisel eşyaları?? ? ya da düşünün apartmanınızın alti nda bir gıda işletmesi, depo vb olsa ve kullanıcısı burada yiyecek var; ilaçlama istemiyorum dese ne yapardiniz? kısacası hayatta beraberce yaşıyoruz ve sadece ucu bize olumlu/olumsuz dokunduğu için aşırı tepkiler göstermemeyi öğrenmeliyiz.

buna "uzlasma" denir ve iyi bir şeydir.

evde hayvan besleme ile ilgili kısmına gelince; arkadaşlar alınan karara karşı ne yapılacağını anlatmışlar. katılıyorum. sonuçta orası sizin mülkünüz. evde baktığınız hayvan asılı olduğu, gürültüsü ile kimseyi rahatsız etmediği ya da saldırgan olup tehdit yaratmadığı sürece tabii ki bakabilirsiniz. bunları evinde köpek ve 3 kedi beslemiş biri olarak yazıyorum.

hepimiz için sorunları çözerken biraz daha sükunet, akil davranış ve geri adım atma becerisi diliyorum. bunları insanın ozsaygisina tehdit oluşturmadığı gibi insanı yücelten tavirlardır.

@balikkraker, iki satır yazıya yavru manas destanı yazacak ne vardı?
bir de kendi kendine vay üzüldüm vay kahroldum diye duyar kasmışsın, bak aynaya kendine üzül bence.

ezikliğin adı akil olmak makul olmak ortada buluşmak olmuş haberimiz yok. kendini mini tayyar sanan 3 kuruşluk adam benim evimin içine iznim olmadan ilaç sıkmak isterse ve üstüne diğer hırtlarla bir olup evimdeki ufacık kediyi ve dolayısıyla beni evimden etmek isterse ben de yüzüne yüzüne "senin g*tüne bi kutu raid sıkarım sigit lan burdan! haşereyle mücadele edecekseniz hepiniz evinizde birer kedi besleyin alnına koduklarım" diye hönkürürüm sorun çözülür.

bunun içimizde öfke barındırmayla alakası yok, insan olana insan gibi aha böyle hıyar olana hıyar gibi cevap vermek bu ülkede hayatta kalabilmenin huzurlu yaşayabilmenin ilk kuralı.
sizin yöntemi izlediğimizde tamirat yaptırmak istersek servis bekliyoruz, arıza için gelecek olduklarında evde ağaç oluyoruz, sınava gireceğimiz binaya dadı ile gelmek zorunda kalıyoruz

benim dediğim gibi, yani arka camı tuğralı doblo sahibi gibi davranırsanız o zaman o servis "aman abim/ablam" diye kapınızda biter, arıza için gelecekse "ben gelmeden seni arar haber veririm abi/abla" der, sınava girecek olursanız da seve seve içeri sokar en fazla "salon başkanı almayabilir yannız :/" derler. maalesef düzen böyle, düzeltmek yerine uyum sağlamak gerekiyor.

bu senaryoda da efendi efendi takılıp geri adım atınca o pisliklerin yapacağı ikinci şey tahliyen için adım atmak olur ama böyle hayvanlaşırsan, toplantılarda "evden çıksın yea" diye konuşurlar ama korkudan kimse gidip başvuru yapamaz

"aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın"cı olmayın, ses çıkarın, o pislikler kadar ve hatta daha fazla böğürün ki hakkınızı alabilin, sokmuşum topluma. benim çıkarımı gözetmeyen, fırsat bulduğunda hakkımı yiyen ve beni yok sayan cahil güruha toplum diyeceğim bir de üstüne değer verip uzlaşma zemini arayacağım he mi?
canlı canlı yansın şerefsizler su verenin hortumuna dolanayım...

olur da bir gün başkalarının haklarınsa saygılı "insan"larla yaşama fırsatı bulursam dediğin gibi insanca yaklaşırım ama şimdilik almayalım ya.

Balıkkraker:

Öfke mi? Apartman sakinine katakulliyle baskı yapılışının ne ilk ne de son örneği burada anlatılan. Buna duyduğum kızgınlığın makul ölçüde olduğunu düşünüyorum.


Ek olarak:

Böcek ilaçlarının nasıl işlediğini henüz bilmiyorsanız bakmanızı öneririm.

Kalıntısız kimyasal bir böcek ilacı olabileceğini sanmıyorum.

Dolayısıyla bu tercih sağlık etiği açısından zaten bireysel olmak zorunda.

Son olarak apartman çalışmalarında evlere girilmez. Bu belki ciddi böcek baskınlarında söz konusu olur. Zaten apartman ortak alanından ilaçlama sonrası böceklerin ev içlerine kaçması da kaş yaparken göz çıkarmak gibi bir ahmaklık içerdiğinden apartmanlar da kolay kolay ilâçlamaz. Sitelerin bahçeleri falan ilaçlanır. Keşke onu da yapmasalar, uzun vadede evrimsel anlamda hatalı bir şey bu. Önemli olan bunların topluca alınabilecek kararlar olduğu yanılgısı. Kişisel deneyimlerimizin çok geçerli olduğunu düşünmüyorum.

Ha bir de çöp evden bahsinizdeki amacın ne olduğunu anlamadım.

Kimse evine özellikle böcek toplamıyor. Böcek popülasyonunu dengelemek istiyorsanız hayvanlara hayatı şehirlerde zindan edip ekolojik dengeyi tanrıcılık oynayarak bozmayacaksınız. Bu sistemik bir sorun. Yayılmış durumda ve tepeden kanunla çözülmesi için talep toplamaya uğraşılacağına bireysel kısa vadeli çözdüğünden de fazla sorun üreten çözümleri dayatmak çok anlamsız bence.

daire alırken yapılan sözleşmede evcil hayvan besleyemez ibaresi varsa(yüzde 90ında yoktur)kimse bişey yapamaz siz HE deyip geçin.

Dün akşam cevap yazmıştım ama internetteki anlamsız yavaşlık sebebiyle yayınlanmamış. C.tesi günü ilaçlama yapılmış, ancak zilimiz dahi çalmadı :)

@pide
malesef yok :)

@testis agrisi
hayır zaten dairede hiç böcek yok. hatta geçen yıl ilaç yaptırmadığım için önlem olarak sprey böcek ilaçlarından aldım ama 1 kere dahi kullanmadım.

@godoşu beklerken
kesinlikle…

@azizakin
yönetici aklınca işini yapmaya çalışıyor ama yanlış yerlerde debeleniyor.. ortak alanlarla ilgileneceğine daire içlerine karışma hakkını görüyor kendinde. cuma gecesi uykum kaçtı ya sabah erkenden gelip kapının altından ilaç sıkmaya çalışırlarsa diye.. psikolojim bozuldu resmen

@balik kraker
eğer bu karara sadece ben karşı çıkmış olsam, esgeçilmeyi sadece ben istesem söylediklerinizde sonuna kadar haklısınız.. lakin benim dışımda da diğer dairelerden -üstte de belirttim, eski yönetici dahi yıllardır yaptırmıyormuş- ilaçlama yaptırmayanlar var.
@godoşu beklerken ve @azizakin'a cevaben yazmışsınız ama bence gereksiz bir tepki olmuş. yöneticinin görevi apartmanda düzeni sağlamaktır. her ne kadar genel kurul vs. yapılmış olsa dahi hiç kimsenin bu uygulamaya insanları zorlama hakkı yoktur, olmamalıdır. ki benim başıma gelen, zorunlu olmadığı halde sırf kedimden dolayı mecburmuşum izlenimi verilmesi.
verdiğiniz çöp ev örneği de son derece afaki..

@she aint you
ev kiralık, sözleşmede öyle bir ibare yok, hatta ev sahibine de evi tutarken söylemiştim.

Ahududu

+ Böğürtlen

çilek

incir?

Nar

Domates de olabilir, bozcaada taraflarında yaparlar.

Bisküvileri rengarenk boyayınca ooo, şapkayı aromalı yapınca aauuvvv. Aynı mantıksız mantık.

daha ziyade koku yuzunden sanirim. kisiden kisiye bakterilerin cesidi degisebiliyor. o yuzden kendi kokumuza oldugumuzdan daha duyarli olabiliyoruz yabanci kokulara. ayrica yataga girilmeden dus almak imkani olmamis olabilir, bazen ozellikle kadinlarda beklenenden agir bir koku gelebiliyor vs.

edit: ozetle alisik olmayan insanlarin midesi bulanabilir, igrenebilir.

tabi en etkili yontem degildir ama iste psikolojik de olsa bir etkisi vardir.

oral seks yaparken de prezervatif kullanılabiliyor.

1- ağız yoluyla bulaşan std'ler mevcut.

2- fantezi amaçlı yapılabilir.

3- dendiği gibi, prezervatifi çıkarıncaki lateks kokusu/kayganlaştırıcı tadı bastırılsın diye de tercih edilebilir.

her ikisi için galiba hem bireylerdeki kokuyu bastırmak hemde kendi maddesi olan latexden olabileceğini düşünüyorum.

ve genelde düşük gelir grubuna hitap eden hayat kadınları condom ile oral seksi tercih ediyorlar.

bana kalırsa koku, zira prezervatif takılıyken oral neden yapasın

Şuan bende de gidik

taş gibi. istanbul, uydunet.

uydu net sorun yok Ankara

izmir uydunet, internet korkunç kötü

Vodafone mobil, kötü.

edirne uydunet iğrenç. sinyal problemi yaşıyorsunuz yarın ekiplerimiz gelecek dediler.

istanbul uydu sıkıntı var gibi şu an

çorlu, uydunet. kesiliyor, geliyor, kafasına göre takılıyor.

Istanbul kadikoy uydunet leş bi haftadir

Kuru mama ve su bırakabilirsin. Başka bir şey istemez. Doğurunca da hemen çıkmaz yerinden. Beslenmesi lazım, emzirme döneminde çok zayıflar kediler. Ben teşekkür ederim ayrıca ilgin için

kakasini nereye yapiyor?

billmiyorum-z. çatıya galiba. hep kaçıp saklanıyor. gezerken görmedik hiç.

birkaç aydır tarif ettiğin gibiyim. bunu yazarken kendimi zorlamam gerekiyo. niye bilmiyorum, sebep de bulamadım buna sonra aramadım da. ben de kendime amaan bu boşluğa durukluğa erişmek için millet alkolik oluyo ot mot peşinde koşuyo bak seninki kendiliğinden oldu kurcalama bırak

1 hafta hiçbir elektronik alet kullanma. Havası temiz bir yerde tstil yap, kitap oku düzelirsin

tam olarak böyleyim. hatta bir şeyler sorucak oluyorum suraya yazmaya üşeniyorum. mesela cevap olarak daha bir şeyler yazmak istiyorum yazamıyorum. ( ama bunu yazdım ooo)

mevsimden olabilir mi.............

Beynimin bir tarafı son devirle çalışıyor sanki. Diğer tarafı orayı pek sallamıyor. Arada bir tarafım nezaketen "pardon?" diyor ama düşüncenin başını hatırlmaya çalışırken sonunu unutuyor. Yatamıyorum, bir saat sağa bir saat sola dönüyorum. Sanki otursam 15 saat ders çalışacak kadar temiz bir zihnim var ama stabilite yok. Neşe, keder hepsi geçer, bize kar kalan nedir bu dünyadan ?

bence kendinle çok başbaşa kalmaktan oluyor bu. bizim kimyamıza ters aşırı yalnızlık. sürekli meşgul olacağın vaziyetler içerisine girersen, sosyal olmaya da özlem duyarsın belli bi süreden sonra ve hatta belki de meşguliyetin sana bi sosyallik yaratır.

Tencere, evet mevsim olabilir, olamayabilir de. Ya da mevsim dengesizliği mi desek bilemedim. Dün aslında çok yoğundu. Okula gittim, rastalı ablalara kondisyon bisikleti sattık, spotçularla tartıştık, ders çalıtşık falan ama bir şeyler eksik gibi.

Doğada kamp yap.

powerade alternatifi olarak daha doğal olan soda+ayran karışımını tercih ederim.
1 saatlik yüzmede ne kadar efor harcandığı da önemli. yavaş yüzüp kasları çok zorlamadıysan su bile yeterli olur bence.

100 ml'sinde 3.9 gr şeker olan bir içecek. Yanılmıyorsam şişesi 500 ml. bu kadar şeker yüklemeye gerek yok.

şöyle de bir yazı var
www.p90xtr.com

powerade'i çok nadiren, alakasız zamanlarda tadı hoşuma gittiğinden alıp içiyorum :) bunun dışında haftada 2-3 kez, gün ortasında (öğle yemeği vaktinde) 45-55 dk 800-1.000 metre arası freestyle yüzüyorum. çıkarken otomattan aldığım soğuk su yada çay harici bi yiyecek / içecek ihtiyacı hiç duymadım. bunlar da keyiften genellikle. izotonik bir içeceğe gereksinim duyduğunuzu nereden anladınız?

Teknik olarak şekerli su onlar. Verdiği hızlı enerji oradan geliyor. Gatorade onun orjinali bu arada

Powerade terle kaybettiğin mineralleri yenilemek için kullanılır genelde. Yüzmede pek terlemiyorsundur, o yüzden gerek yok bence.

içtiginde enerji basar bi işe yarıyor sanırsın ama şekeri gömçürmüş olursun @hasmetizm'in dedigi gibi..Karatay z.yagı için diyor antreman öncesi en saglıklı enerji alımı budur sonra antremanla yakarsın..benzerlerine de (şeker içeren içecek ürünlerine)hiç bulaşma derim

www.1v1y.com

Timsah derisi çakması olan her şey bence berbat, çok ucuz duruyor.

Dolayısıyla ya senin beğendiğin ya da www.1v1y.com

Ben Diesel'i daha çok beğendim.

www.1v1y.com

Senin beğendiğin veya diesel olan güzel, hatta ben bu dieseli çok beğeniyorum. Mesela giyim tarzı nasıl daha sporsa diesel'i al, biraz daha klasik gibiyse armaniyi al.

senin begendiğin baya hosmus.

hocam en en önemli kriter, altın renkleri kullanıp kullanmadığı

seninki güzel bide sarı tonlu 759 tl olan güzel

ben katiyen altın tonları kullanmam mesela, bana bunu alsan ömür boyu saklar ama belki 2 3 defa takabilirim, saatte önemli konu bu.

site reklamı gibi olmuş senin saat seçimi. sözlükte başlığına baktım memnun olan pek yok. uyarayım.
cevap olarak da senin beğendiğin güzel.

Yok ya ben seviyorum o siteyi. Şuana kadar hic sorun yaşamadım. Neyse nazara gelmeyelim.

Sayın demedim zaten, tahmini ne kadar kullanıyorsunuzdur?

heralde 500 kelime falan

500 ü geçmez, daha çok yazar ve çizerim..

3

soru net değil.

sözlü mü, yazılı mı, toplam mı?

toplamda kaç kelime mi, kaç "farklı" kelime mi?

2178
erkek

evdeysem bütün gün 100'ü geçmiyordur. iletişim eksikliğimiz var :) dışarıda olduğum zamanlar en az 500'dür herhalde. erkeğim.

nerede hata yaptigimizi düsünerek.

çok vakit harcayıp bir şey yapmayarak

"hep bana"cılık yaparak, başkalarının hayatının en iyi yargıcı, kendi hayatımızın en iyi avukatı olarak.


turabi gibi konuşarak bir de.

Empati kurmayı unutarak.

Hem kendimizden hem başkalarından çok fazla şey bekliyoruz.

çok şeyde hata yapıyoruz. mesela o an vaktimizi daha değerli geçirebilecekken gelmeyecek şeyi bekliyoruz.

seks. etraflıca bi sevişsek pamuk helva gibi olucaz hepimiz.

Çok fazla tüketerek, stres altında çalışarak, her şey için acele ederek, sabah 5te elimize kahvemizi alıp güneşin doğuşunu izleyemeyerek, elimizden telefonu düşürmeyerek, dedikodu yaparak, sade yaşamak yerine her şeye sahip olmayı isteyerek... Bunlar sadece 1-2 dakikada aklıma gelenler kısacası sade yaşamayı bilmediğimiz için mutlu da olamıyoruz hep daha fazlasını istiyoruz. Kıyafet alıyoruz kıyafetlerimiz sığmıyor dolabımızı büyütüyoruz, dolabımız sığmıyor daha büyük bir ev satın alıyoruz. Sizce de yorulmadık mı?

Disiplinsiz, prensipsiz ve mantiksiz davranarak.

çok fazla hayal kurup beklentileri uçurup olmayınca çakılıyoruz

Bildiğimi sanmıyorum. Çok fikrim var, bir görüşüm vs. Ama günün sonunda sanki içimdeki hayvan en ilkel haliyle "umursamamak" diye fısıldıyor. Yani ne bahaneler bulursam bulayım bunlar ne kadar makul olursa olsun, yaşamın kimi acımasız kuralı ne kadar net olursa olsun, sessizlik olduğunda bu hayvan bölüyor: "bırak ya, kime anlatıyorsun"

Başkalarının kederlerine, yıkımlarına "nasıl olsa benim veya tanıdığımın başına gelmedi" deyip sessiz kalarak, çok hızlı yaşayarak, çok hızlı tüketerek, ona-on beşe bölünüp aslında hiçbir şeye odaklanmayarak, nasırlaşmayı göze alıp yaşadıklarımızın değerlendirmesini yapmaya bile vakit ayırmayarak, sanki anamız bizi bunun için doğurmuş gibi başkalarının bizi istismar etmesine izin vererek...

tembellik. armut piş ağzıma düş...

olmaz.

Antivirüs kullanmamak büyük aptallık. 2015'in Aralık ayında CryptoWall virüsü bulaştı bilgisayarıma. Millet yılbaşında eğlenirken ben olayı kontrol altına almaya çalışıyordum. Tahminime göre bir e-mail'den bulaştı. Yaklaşık 10 GB dosyam kullanılamaz hala geldi. İçinde 1000'e yakın fotoğrafım vardı. En kötü bir Avast yüklenmeli.

okumadım yazanları açık söyliyim, avira var bende.

bir de sızmlara engel olmanın tek yolu offline bilgisayar kullanımı.

ben çoğu datamı dropbox, google drive ve amazon cloudda yedekledim. biri gitse diğeri kalıyor. google drive anlık yedekleniyor, dropbox ve amazon haftalık.

dropboxta geçmiş versiyona dönüş var.

hocam
5 yıldır
cift pc kullanıyorum iş + ev
virus yemedim
3-4 kisinin pcye de kurdum kimsede sıkıntı yok
ara ara bakıyorum

kullandıklarım
usb disc security
microsoft security essentials
browser da da adblock plus kurulu ( chrome ve firefox )

sana tavsiyem
bir ssd al
onda windows 7 kurulu kalsin ( sp1 den sonra guncellemesen de olur )
onun dısında varolan harddiskin depo olsun
windows sicsa bile format basar gecersin

avira kulanıyorum yıllardır. ücretsiz olduğu halde malware dahil herşeyden kurtardı bu zamana kadar. pc yi kastığını düşünmüyorum. oyun oynarken bile kapatma ihtiyacı hissetmedim hiç kasmıyor. kendi kendine update ediyor hergün.

Bende de sakızla uyursam ne olur gibi korkularım vardı sonra sakızla uyudum ama uyanırken o evrede aklıma sakız geldi herhslde dehsete ugramıs gibi uyanmıstım sonra baktım sıkıntı yok bi süre sakız çignerken uyumustum. Dene yani o bilinc ve sinir sistemi seni tetikte tutuyor zaten

Bkz: Uyku apnesi

nefes alışverişin az düzensizleşsin elektrik sinyali gönderiliyor beyinden ölüyon aq götünü devirmişin uyan diye..

Uyku apnesi var gerci onda nefes almayi birakiyorsun/unutuyorsun ve uyanmama ihtimali var.

uyanırsın, küçükken kardeşime şaka olsun diye uyurken burnunu tıkadım 4-5 sn de uyandı uyandı.

havyar geldi aklıma. hayatımda yemedim hatta adece fotoğrafarda ve videolarda gördüm.

İçinde leblebi olan çikolata kaplı yiyecek geldi aklıma. Ruhum fakir sanırsam. Havyar falan gelmedi aklıma.

Black pudding :((

İlk anda kömür geldi, yiyecek deyince uzun süre bir şey gelmedi aklıma ve bir 10 saniye önce önüme kömür getirsen 'Ne yapayım, aklıma bir şey gelmiyor' deyip kömürü dişlemeye başlardım çaresizlikten. Birkaç dakikadan sonra üzüm geldi. Kara üzüm.

mürekkep balığı mürekkebi geliyor. jel şeklinde satılıyordu, çok ilgimi çekmişti.

bir de (bkz: salmiakki)

patlıcan. her ne kadar temelinde mor varsa da aklıma gelen bu.

BİĞ - BİĞ - Sİ! BİG BLEK KAK!

www.youtube.com

***

soruyu görünce şöyle bi düşündüm, ilk olarak browni intense geldi. sonra fark ettim ki browni intense yanımda, o yüzden düşüncem amariga tarafından yönetiliyor olabilir dedim. ben öyle demeye kalmadan zeytin beliriverdi aklımda.

siyah fasulye geldi ilk.
foodandstyle.com

zeytin.

hayret yazılmamış.

benim aklıma ekler geldi ilk olarak çok severim :)

zeytin.

çörekotu

ıslak kek.

sufle

havyar +1

Midye. Aslında ilk anda aklıma paella geldi mürekkep balıklıydı yanlış hatırlamıyorsam, simsiyah kötüydü.

Zeytin

kara turp

www.google.com.tr

Siyah üzüm

kestane

Zeytin

siyah pirinc geldi ama bugun alisveris yaparken reyonun onunde 15 dakika durup alsam mi almasam mi diye dusunmemin etkisi olabilir.

Siyah gül geldi benim aklima

Uzum

zeytin geldi şu an

çok mu zenginiz hınakoyam zeytinden çok havyar denmiş. zeytin benim.

ZEYTİN

kara üzüm geldi

Zeytin+1

ben de sasirdim ama ilk karpuz cekirdegi geldi aklima.

Kuru erik ve tadı iğrenç olan siyah haribo

Turp

çikolatalı pasta :(

zeytin. herkes her gün havyar yiyor glb.s

zeytin.

suşi

ekmek

patlıcan

pancar.

ilk turp geldi

eti negro.

Markaya güveniyorum.

İlk baktığım ürünün tuşesi. Dokusu kadar hammaddesi de önemli fakat beğendiysem pek önemsemiyorum. Zaten tarzınıza göre belli markalar ve ürünler yer etmiştir. O markaların da bazı ürünleri çok kaliteli olabiliyor mesela polyester içerikli bir t-shirt yerine full pamuk olan ve ince olmayan bir t-shirt kat ve kat daha fazla dayanıyor hem de sağlık açısından bıdı bıdı biliyosun. Latifeyi kesip sadede gelirsem hem tarzına ve modaya uygun olup hem de son kalite bir ürün bulmak güç, bulsan da money money. Biraz daha çeşit bulundurup az az kullanırsan daha fazla dayanır gibi.

tecrübelerimden yola çıkarak markalara güveniyorum.
kumaştan falan zerre anlamam. gömleğe dokunup "oo kumaşı güzel" falan diyen insanlardan olmadım hiç. o yüzden x markasından daha önce alıp giydiğim ürünün performansını bütün markaya mal ediyorum. kafamda da markaların belli yerleri var, ona göre alıyorum.

Çok kıyafet parçaladım ne demek ya? 12-13 yaşında sokakta top oynayan biri değilsen durumun normal değil. Bir de BDSM partileri yapmıyorsanız. Dikiş bölgelerine bakmak gerek. Kalın ve sağlam görünüyorsa iyidir.

pantolonun ag bolumu. Tisortlerin yakalari. Ayakkabinin tabani. Gomleklerin kollari vs vs parcalamak derken bu kisimlarin cabuk yipranmasi ve sokulmesini kastediyorum. Duyurunun butununden deyim kullandigimi anlayamadiysan sen normal degilsin.
Once tusenin ne oldugunu ogrenmekle basliyim.

@yons, bence hala sen normal değilsin. 23 yaşındayım, hayatımda hiçbir tişörtümün yakası aşırı yıpranmadı. Ki yıpranmakla parçalanmak çok farklı şeyler. Yıpranmaktan parçalanmak anlaşılmaz. Türkçe de bilmiyorsun sanırım. Ayakkabı tabanı demişsin. Yıpranmayan ayakkabı tabanı var da biz mi bilmiyoruz? Bakımsız birisin demek ki.

iyi bir markadan alınca güveniyorum. kumaşlardan da anlıyorum

@dissendium duyurunun ozunden kopup tanimadigin insanlari yargilamak ve kucumsemek gibi davranislar sergiliyorsun. gayet acik anlasilir iki cumleyi anlamak icin caba sarfetmeyip saldiri ve dalga moduna geciyorsun. sirf bu cevabi yazmak yerine hicbirsey yazmamak senin ve duyuru acanlar icin en faydali secenek olurdu.
uc tane cumle ustunden normal olmadigimi, turkce bilmedigimi, bakimsiz oldugumu cikarmissin. Sherlock bile bu kadar az veriden fazlasini cikaramazdi. Umarim sanal olmayan hayatinda bu kadar on yargili degilsindir. Cevrendeki insanlara acirim oyle ise.

Ciddi bir problemin olduğu doktora gitmek yerine buraya yazmandan bile belli oluyor.O derece yani.

Arada beyin tutulması herkese olur ama devamlı ise doktora gitmek lazım. Seninki çok ciddi durum gibi. Kafa gitti mi geriye bişey kalmıyor

kafanın gidik olmadığı wc ikonlarına internetten bakmayı akıl etmenden belli, kafan gidik olsa öyle duruk mal mal bakardın kapılara, şaka yapmıyorum. sadece yorulmuş olabilirsin, gereksiz ayrıntılardan, yüksek beklentiyle öğrendiğin şeylerin sana geri dönüşü olmamasından, insanlardan, adlarından, görünüşlerinden. her şeyi aklında tutman gerekmiyor zaten, bunu kendine dert ettiğin için sana hatırlaman gerekiyormuş gibi görünüyor.

sana tavsiyem biraz insanlardan uzaklaş, yaptığın her şeyi büyük bir dikkatle yapmaya çalış, ana odaklan.

Aynı sorunu ben de yaşadım. Yaşadığım şehirde yanlış durakta inip kayboldum :/ madde madde yazı yazarken 3'ten sonra 6'ya geçiyordum. Böyle bir durumda hemen nörologa gittim. Testler yapıldı olumsuz bir şey çıkmadı. Psikolojik denip antidepresan verildi ve tamamen geçti :)

Kuruyemiş olabilir belki diğerleri çok malca.

Sandviçler falan işin süsü olmuş. Yemek ile uğraşacak vaktin yoksa çiğ kuruyemiş en güzeli. Kalorisi çok yüksek olduğu için dikkat etmek gerekli biraz.
Ben sıkı diyete girdiğim dönemlerde yulaf ezmesi yiyorum iki saat önce.

amacin yag yakmaksa bildigim kadariyla kendini ac birakmaman lazim, yoksa vucut kitlik psikolojisine girip yag depolayabiliyor.

bunun yerine yemek yedigin saatler belli olsun, sabah 7 gibi kahvaltini 12 gibi ogle yemegini 6 gibi aksam yemegini ye.
ogunlerde saglikli beslenmen gerektiginden, sekerli besinler, meyve sulari ve hamur islerinden kacinman gerektiginden bahsetmiyorum bile.
daha sonra yatmadan once kardiyo egzersizleri yaparsan saglikli bir sekilde kilo verebilirsin. onemli olan aksam ogununden sonra artik birsey yememek.

Karbonhidrat alımını azaltıp, yağ alımını arttırdığında, o arada geçen sürede o tarz açlık atakları yaşamazsın.

Nick altına yazmışsın illaki görüp okur. Gereksiz zorlamanın alemi yok bence.

Çok popi olduğu için mesajları kapatmıştır. Abartmaya gerek yok +1

vlc

Gom, kmp.

Gom player a alıştım. Yıllardır memnunum.

media player classic

Potplayer.

muhtemelen içindeki dosya aradığınla alakasız birşeydir hiç uğraşma

Günümüz kişisel bilgisayarları için ne yazık ki öyle bir program yok.

Böyle bir şey söz konusu değil. Var olan programlar da 3 ya da 4 karakterden oluşan şifreleri kırabilir. Süper bilgisayar bile güçlü şifreleri çözemiyor.

şifre çözen programlar brute force, yani olabilecek tüm ihtimalleri deneme yöntemi ile çözmeye çalışıyor. 4-5 haneli şifreler için birkaç saatte, olması birkaç günde sonuç alınırkeni uzun ve işin kötüsü küçük/büyük harf içeren, özel karakter içeren şifreler için ya süper güçlü, ya da yıllar boyu açık bırakıp yıllarca deneyecek bir bilgisayar lazım.

şifre olarak o yönlendirilen adresi girin.

Bosver kanka. Rar sifresi kiramaZsin

indirdiğin sitede yazar şifresi

ucretli ve recetesiz yaptirdim ben

reçeteye falan gerek yok. ücretiyle yapıyorlar.

Hasta olmadıysan yaptır tabi. 15 liraydı sanırım bu sene ücreti.

Bir ton daha koyu çıkar ilk yaptığı kadar siyah olmasını bekleme. Aşırı soluk bir görüntü varsa bir problem olabilir. Tamamen düzelene kadar nemli tut

kabuklu halindeki koyuluk kalmayacaktır, biraz açılacak renk ama soluk da olmaması lazım.

bu arada bir hatırlatma, kabukları yolma. vazelin sürerken kendiliğinden dökülsün.

Kabukların altında zar vardır. rengi zamanla oturur diye düşünüyorum. kabukları kesinlikle siz kaldırmayın. nemli olması gerekiyor.

Bepanten işe bakım yapman lazım. Hiç kurumayacak şekilde. O zaman kabuk bağlamazdı. Kötü bakmışsın dövmeye.

kötü bakmışsın dövmeye +1 sürekli nemli tutman gerekiyor kabuk bağlamaması için. neyse artık bağlamış. sen kabukları yolma. aşırı soluk anormal bir görüntü yoksa normal.

bepanthen veya thiocilline'le bakman gerekirdi.
vazelinle hava almaz.

bu süreçte vazelini banyo yapacağın zaman, üstüne kalın şekilde süreceksin ıslanmaması için.

bütün olarak ya da büyük parçalar halinde kabuk tuttuysa, evet kötü bakmışsın demektir.
hafif pütürler olması normal ama.

kabukların altından 1-2 ton soluk çıkar, ama eğer çok soluksa rötuş gerekebilir.

Su an ne surmeliyim?

bepanthene merhem sürmelisin, artık bepanthol oldu gerçi bebek poposu için olandan.

www.google.com.tr

ilacsaglik.com

4 tane merrell ayakkabım var. hepsinden de memnunum. çok rahat ve aşırı sağlam.

şehir için alacaksanız merrell salomon falan alın yeter size. ciddi trekking yapacaksanız ona göre daha ciddi ayakkabılar önerebilirim. outdoor olayı biraz pazarlık ve peşin paraya biraz da indirim takip etmeye bakıyor. 400 liralık çantayı 120 liraya aldım ben mesela bir defasında.

gittigirdiyor'da 45 numaraya kadar 59 tl'ye su ve ruzgara dayanikli guzel bir outdoor ayakkabi firsati var. uyarsa bakın

önerilere bakınca, burayı baz almamakla başla derim

vodafone' ve avea(turktelekom) un da o tarz hizmeti var. vınn gibi yani. ya da data hattı + data modem. ucuz kampanya bulursanız tabi.

Komşu ile anlaş yarı yarıya öde

Bölgenizde kablo internet varsa ona başvurabilirsiniz. Adı Metronet oldu galiba.

yine o genel merkeze gidip dilekçeyi hızlandırma dilekçesi verebilirsiniz. ve sık sık giderseniz süreci ekstra hızlandırırsınız. bizim gide gele 5 ayda açıldı port.

mahallende uydunet varsa onu bağlatabilirsin. o port beklediğin şirketlere bin basar internet hizmeti zaten.

eğer o yoksa komşuyla anlaşma +1

o da olmazsa turkcell'in falan kablosuz vınn'ları oluyor 20GB'lık falan. belki iş görür. (evet biraz pahalı ama internetsiz kalmaktan iyidir)

www.skynettelekom.com.tr

bunlara bir danışın. kablosuz internet hizmeti veriyorlar.

ilk yapacağın iş o sokağa en yakın elektrikçileri bulup derdini anlatmak. genelde onların bilgileri oluyor hat bile çekiyorlar. port yoksa bile hizmetini verince elemanlara açtırabilirler. denemekte fayda var.

o da olmadı turksat kablonet uydunet, o da olmadı allah kerim.

ne kadar zamandır spor ve squat yapıyorsunuz?

o bölgeyi esnetecek hareketler yapmalısınız bana aşırı derecede gerginlikten oluyormuş gibi geldi. ben 5 ay boyunca squat yaptım haftada 2-3 kere 5x5 olarak. şimdi 2-3 ay oldu hala o bölgelerimi esnetiyorum. tabii formunu kötü yapmıştım.

@kurnaz spor 1 seneye yakın, squat 6 ay falan sanırım. ama düzgün formla yeni yeni yapıyorum, yani SL'ye başladığımdan beri. boş barla başladım zaten.

Gergin hip flexor kaynaklı bir problem olabilir. "Hip flexor stretch" diye Youtube'da bak.

@nathaniel

aslında şundan sordum, squat öncesi vücudu güçlendirin diyecektim ama normal sporda 6 ay güçlenme yeterli squat için. belki bazı şeyler eksik kalmış olabilir ama programa bağlı işte.

ısınmada sorun olabilir ya da o bölgeyi çalıştıracak egzersizlere yönelin 1 ay kadar. abi squat iyi güzel ama sakatlığı kötüdür. dikkat edin.

birebir aynisi sl 5x5'e basladigim zamanlarda basima gelmisti. salondaki personal trainer arkadaslar formdan kaynaklandigini soylediler, yeterince dik durmadigimi ve bacaklarimi yanlara yeterince acmadigimi fark ettim. 5 kg deload edip forma dikkat ederek tekrar denedim duzeldi.

youtu.be

Bu esnetmeleri antrenman öncesi yapıyorum. 6 ayda güzel esnedim. Ayrıca shoulder breaker denen hareket ile esnetme yapıyorum sırt için. Tekrar sıfırdan başla esnetmeler ile. Yaptıkça gelişiyorsun. Ağırlığa çok takılma. Bide güzel ısıt bacakları. Bide direkt 50 ye girme. Boş bardan başlayıp ağırlığa alıştır air 20 30 40 50 şeklinde bi kaç tekrar, yormak için değil ısınmak için. Daha rahat olur.

Ben daha çok kendime ve bulunduğum yere dışarıdan/yukarıdan bakıyormuşum gibi hissediyorum. Bi de kendime sanki her yönden, küresel bir hareketle çekirdeğe ilerlermiş gibi yaklaşıyorum, yani öyle bir his var. Bi de sanki olduğum yerde bütün uzaya açıkmışım gibi, her yere açılan bir kafam varmış gibi. Acaip.

Monotonluktan farkındalığa geçiş yapmışsın sadece.

İlk defa duyuyorum. Bolca deja vu var ama bu ilk. Hani önceki hayat(lar)ımda da böyle bir an yaşamıştım bile kabul fakat seninki olmamış bence :)

İnternet kafelerde oluyodu bunlarda hic sevmezdim duzgun kapatmiyo kulagi gibi gelirdi. Bi de ordakiler dandikti herhalde kulaklarimi sicak yapıyorlardı

bence bunlar kulağı kavramıyor tam -en azından benimkini- o yüzden ben böyle bir şey alırım eğer alırsam, marka tamamen öylesine aklıma bu geldi: www.dr.com.tr
çok da kaba değil ya sanki

Güzel ve iyi kelimeleri kulaklık seçiminde pek işe yaramıyor. Bu modeller sesi çok fazla dışarı verir. Çevreyi rahatsız edersin. Rahat olduğunu düşünüyorsan pahalı kulaklık denemelisin onlar da oldukça rahat. Ses kalitesine hiç girmiyorum. Müzik keyfinde şekil takılmayalım en azından.

çok rahatsız ve kulağa oturmuyor bunlar.

Aynbayi kullan bence. Spor salonlari ayna ile donatilmis oluyor zaten genelde.

Başlat videoyu koy kenara. Ben çok çekiyorum. Tripod iyi olur tabi ama bir ağırlığa falan da dayayabilirsin.

salondaki hocaya sormak daha mantıklı değil mi acaba ? para ödeniyor ya sonuçta oraya.

ben garip karşılamazdım. artık insanın kendi kendini çekmesi epey "normal" olmaya başladı.

Antrenör değerlendirmeli pozisyonu. Ben saçma karşılarım açıkçası.

Antrenör doğru düzgün ilgilenmiyor. Zaten ona baksam omuzumdan olacaktım. Makinelere yönlendirip duruyor. Kendide bilmiyor bence.

mini tripodlar var telefonlar ve küçük makineler için

goo.gl

Selam. 100 lerce video çektim gelişimime ve formuma yorum almak için. Ben yan tarafı düz olan Dumbell ı yere yan koyuyorum. Üzerine su şişesi koyup telefonu dik şekilde şişeye dayıyorum. Telefonu yan koymanın amacı yukarıya doğru görüntü alabilmek. Kimse napıyon demedi 1 senedir.

Ben sallamıyorum da havada birkaç saniye tutuyorum, sonra elim havadayken kafamı eğiyorum, daha sonra elimi indirip yürümeye başlıyorum. Çok hızlı sallamıyorsan sorun yok.

Ne alaka ya el sallamak niye geylik olsun ki?

kızlara karşı ünlü görmüş gibi elimi vücuduma çok yakın şekilde sallayıp gülümsüyorum. erkeklere hafif kafamı eğip selam veriyorum sadece. gizli homofobik olabilirim

El sallarken bacaklarını da kıvırıyorsa net gaydir.

Gabile'yi bilir misin sen? Orda da bi mayeskuel var galiba o sen olmayasın :)

Bence gayimsi falan degil. Biri bana sallasa hic tuhaf karsilamam.

ilk defa duydum böyle bir şeyi.

Daha kötüsünü yapıyordum. Hatunların el kaldırıp parmakları ileri geri oynatıyordum istemsiz. Resmen master gay. Şimdi ise göz kırpmaya çevirdim yavaş yavaş. Hala riskli kişilere sadece el kaldırıyorum gerçi.

Not : no homofobi. Gay değilim.

Nasıl salladığına bağlı biraz.

oi39.tinypic.com

çekmedi

150 gb kotamdan giden 1 mb'a yandım şu an.

Çeker. Eski yapımı da uzun süredir izlenecekler listemde.

Düzeltme: İzlenecekler listemde olan bu sanırım, yenisi çekiliyor gibi algılamışım 2017'yi görünce. Emin olamadım sonuç itibariyle.

bak orada bir isim var. " Dario Argento." buna güvenebilirsin. tek şart türü seven, türün bağımlısı biri olman. bu ve bunun gibi filmler, şu anda o türün bu hale gelmesinde tohum etkisine sahiptir. sırf buna saygıdan ötürü bile izlenir tatlı tatlı.

çekmedi

tilda varsa izlerim

2017 diyor ama bu 78 yapımı mı neydi, dario argento'nun anne üçlemesinin ilk filmidir. çok sevmiştim şahsen.

remake mi acep?

upload.wikimedia.org

posteri buna çok benziyor eksi puan.

cocuklugumun en birinci korku filmi.

ben de gülmedim :(

tembel dışında görmedim.

Adaletin eli haklısın farkettimcama editleyemedim mobildeyim :*

ben motivatedı tercih ederim. o değil de şu hatundan gözlerimi alamıyorum :(

black mamba evet bu hatun çok ünlüymüş yaa bende tesadüf bugün keşfettim twitterda falan yıkmış ortalığı bıyıklı yozfatlı bir Türke evlenme teklifi falan etmiş

genelde spor salonuna verdiğiniz paradan hariç bu adamlara ekstra para vermedikçe ilgilenmiyor. bir tür devlet memuru gibiler işte. başlarından savma politikasındalar. onların size öğreteceği herşeyi kendiniz de başarabilirsiniz.

bilmedikleri şeyi öğretmemek için didiniyorlar. hepsinde bi ben antrenörüm havası. kendine şef antrenör diyeni gördüm. anırarak spinning dersi vermek tek yaptığı. herkesi skinyfat yaptı dersteki, berber gibi oldu millet kötü beslenip pedal çevirmekten. her besyoda okuyan otomatik hoca zaten memlekette. bide plates dersi veren kızların, esnek olmadıkları halde saçma sapan pozlar verememeleri var instagramda. jimnastikçilere de özeniyor garipler. yazık. en güzeli merdiven altı salonlarda çalışmak. bilgiyi de yutuptan how to videoları izleyerek almak. kendi çalışmanı videoya çeki,p işi bilen üç beş kişiden yardım almak (@sage gibin)
not: motive olmak için hocalara ihtiyaç duyuyorsan işin çok zor. özel ders bile alsan bi yere kadar olur o motivasyon. en güzeli disiplindir bu işte. adanmışlıktır.

bizim salondakiler genelde karıların peşinde şirinlikler, hoşgeldinler, nerelerdesin hiç gözükmüyorsunlar vs.. 4 aydır salona gidiyorum daha yüzüme baktıklarını görmedim.

4-5 senedir bu işin icinde biri olarak bence eğlenceli bir video olmus kanaatindeyim. Spor salonundaki hocalar eger hicbir sey bilmiyorsaniz sadece makineler ve temel hareketleri gösterir. Iyi ve elit bir salonsa biraz daha ilgililerdir.

Siz yeter ki çalışmak isteyin, motivasyonunuzu kaybetmeyin, elinizin altında internet deryasi ve binlerce video var, hocalara da soru sormaktan cekinmeyin. Fakat asıl güç ve zihin sizsiniz. Ilk 3 - 4 aydan sonra her sey yerine oturacak ve kendinize programlae yazacaksınız. Spor bu, dunyanin en rahatlatici aktivitesi kasmayin kendinizi kimse sizi motive etmek zorunda değil.

Videoya gulmedim, 3 yildir spora giden biri olarak ben de tespit sicayim:

Bu isi yapanlarin ve antrenorlerin yuzde 80'i barzo oldugu icin pek siklemiyorum salonda bu gibi tipleri. Adam gibi gelip sporunu yapip giden 10 kisiden 2'si. Antrenor kalitesi de ayni yuzdede. Bizim salonda gelen guzel kizlara yavsarlar ve tum hareketleri gosterirler. Veya bu bahaneyle yaklasirlar diyelim. Erkek biri yardim istediginde ise kendi de gunundeyse ilgilenir, degilse sallamaz bile bay barzo.

Ben yardım ettiğim arkadaşlara karşı hep motive eden oldum. Perverted modeli Türkiye'de ciks salonlarda çoktur. 45+ zengin kocayı mezara yollamış/boşamış ablalar arasında da talep var o modele.

salonda 1 insan gibi hoca var, diğerleri çöp. ona ne zaman soru sorsam resmen vakit ayırıp bir ton bilgi veriyor

videoyu izleyemedim nedense

Dahili grafik işlemcili anakart + güzel işlemci + su soğutma = sıfır ses.

heatsink dediğimiz işlemci ile fan arasındaki parçayı kaliteli bir modelle değiştirirseniz daha büyük ve düşük devirde dönen fan kullanabilirsiniz. böylece ana ses kaynağını ortadan kaldırırsınız.
kasa fanı ve psu fanını da kontrol etmek gerek. gerekirse bunlar da değişecek.

sessiz fanlara rağmen ses varsa fan kontrolörü alıp devirlerini düşürebilirsin.

veya su soğutmaya geçebilirsin ama pahalı bi opsiyon.


bazen hdd de ses yapabiliyor. bunu da kontrol edin.

izlemenin üzerinden çok zaman geçti tabi, yanılıyor yanlış hatırlıyor olabilirim.

cylonlar kendilerini insan olarak görüyor, hatta bazıları cylon olduğunun farkında bile değil. yani gerçek insanlar ortadan kalkarsa tek kendileri kalacak, yani insan olacaklar. ama düşündüm de tamamen hayal gücüm de olabilir bu teorilerim.

takipteyim.

Bunların ekiplerinden başında bir Cavil modeli var. O insanlardan nefret ediyor. Kendisini bu şekilde (duygular, dandik beden vs) yaptılar diye.

Yıllarca insanların köleleri olarak var oldular. Onlardan ayrıldıktan (savaş ile) sonra başka bir yerde kendi çaplarında takılırlarken, insanların askeri birliği keşif görevi sırasında sınır ihlali yapıyor. Bunu da tehdit olarak görüp, hazırlanıp, saldırıya geçiyorlar. İnsanlar var olduğu sürece bu tehdit devam da ediyor.

Böyle büyük modeller var. Caviller, Capricalar, Boomerlar falan hep alt model. Bu büyük modeller onları bu şekilde düşünecek, davranacak şekilde dizayn ettiler. Bu şekilde derken soykırımcı değil.

Bir de klasik "insanlar zararlı varlıklar. Kontrol altına alınmalı ya da yok edilmelidirler" konusu var.

Açılın ben açıklıyorum. Caprica dizisinde anlatılana göre aslında sebebi dini terör örgütü. Bu cylonları üreten bilim adamının kızı bu dini terör örgütüne takılırken kendini öldürüyor babasıda kızının yokluğuna dayanamayıp kızın bilincini cylona aktarıyor bu şekilde bütün cylonlara din virüs gibi kollektif bilicinde yayılıyor kendinilerini ilahi göreve hizmet ediyor sanıyorlar. Bu hulahopmudur nedir sanal evren muhabbetide var bi de işte kızın bilinci orada kalıyor oradan cylonlara atıyolar. Yani cylonların böyle psikopata manyağa bağlama sebeni insani bir din. İnsanları yanlış yolda kafir olarak görüyorlar jihad ilan ediyorlar.

Edit: Çok sene oldu izleyeli yamuluyorda olabilirim böyle kalmış aklımda.

Edit2: Kendilerini insan gibi sanmaların sebebini bu kızın bilincinin cylonlarla paylaşılması açıklıyor ayrıca.

Edit3: Ulan tekrardan bütün sezonları komple izleyesim geldi ne diziydi be.

Caprica da açıklanıyor işte imgesel olarak. Bütün olay o kıza bağlandı. Güzel diziydi çabuk bitti o da. Uzay boşluğunda ateş eden viper sesini özledim :( o yankısız huzur dolu ses <3

Tek bir sebebe indirgemek yanlış bence, saylonlar zekası olan birbirinden farklı düşünebilen bireyler. Hatta bir bölümde (BSG) Freudyen bir yaklaşımla: çocuğun sadece ebeveynleri ölünce "gerçekten" yetişkin olabileceğini, saylonların da üstüne yapışan "insanlığın yaramaz çocuğu" etiketinden kurtulmak için bile olsa insanlığı yok etmesinin yeterli neden olduğunu söylüyordu erkek modellerden biri.

Bir model de bunu evrimin bir yolu olarak görüyordu. Organik evrim homo sapiens ile sonuna geldi, evrim artık mekanik - biyomekanik devam etmeli ve tabii ki yeni eski ve çürümüş olanı yok etmeli şeklinde bir perspektife sahipti.

Bu sahneler 3-4 dakikalık küçük nüanslardı.

Aslında dizi bittikten sonra çekilen film var. Adını unuttum. Onda bu konu üzerine uzun muhabbet dönüyordu. O beşliden ikisiydi sanırım. Bayağı bildiğin sarhoş muhabbeti gibi irdeleme vardı.

spoiler------


bi bölümde de yıldız patlaması vardı. bunu izleyen bi cylon bizi kendinize benzetmek için duyularımızı körleştirdiniz demişti. evrenin en nadir olaylarından biri olan şu patlamadaki ışıkları bile daracık bir spektrumdan izliyoruz demişti.

yani kapasitelerine ulaşamadıkları, insanların sadece kopyası olarak aşağı seviyeye çekilmiş olmaktan şikayet ediyordu.

ama öfkenin temelini hatırlamıyorum.

Boomer'ın hafıza dosyalarına sahip olan diğer sharon yani sonra alacağı athena callsignı ile bildiğimiz sharon agathon ablamız, yani mitokondriyel dnamızın geldiği cylon-insan melezi heranın biricik anası, bu soruyu kendisine soran adama'ya bizzat kendisinin cylon saldırısından evvel yaptığı konuşmadan alıntı yaparak, 'belki de tür olarak yaşamayı haketmediniz' demiş, adama bu soruya cevab veremediğinden, işte tam o an, tarihin akışı değişmiştir.

Kulaklarımda açılış jeneriği çalmaya başladı, dikelmeyen tüy kalmadı, sempatik deşarj hali..

25 yaşında uyuşturucu bağımlısı evsiz olmaz. Sivil toplum kuruluşları var, camiler var. Toplaşıp yardım etsinler. Gerçi bizim memlekette uyuşturucu bağımlısı yokmuş gibi davranıyor herkes. Ki herkes keş artık.

ya maalesef evsizlik çok kolay çözülebilecekmiş gibi durup aslında tüm dünyada bir türlü çözülemeyen bir şey. halbuki prefabrik evler, düzenli temel gıda yardımları hem insan gücü hem maddi olarak çok büyük şeyler istemiyor. inan elini taşın altına sokmak isteyen çok insanla tanışırsın bu süreçte ama sonuca varabilir misin bilmiyorum. evsizliğin büyük sıkıntı olduğu ve çözümlerin de çeşitlenme ihtimali olduğu amerika var, sabah da hala aynı fikirdeysen orada neler yapılmış bi göz atabilirsin. hem yapılan projeler hem nasıl engellere takılmış sonuca ulaşabilmiş mi falan bi fikrin olur.

camiler, sivil toplum kuruluşları var denmiş. ben bir camii düşünemiyorum ki evsiz ve uyuşturucu kullanan bir gence yardım etsin, bünyesinden destek olsun. bence o adamı kapıdan sokup bir su vermezler. zaten verseler de çok yardımı olmaz çünkü tedaviye ihtiyacı olacaktır her şeyden önce.

linkeki oluşumu daha önce görmüştüm ama maalesef biraz farklı şartlar söz konusu orda, ufak bir köyü doyurmakla koca şehirdeki evsiz - aç insanı doyurmak çok çok başka organizasyonlar gerektirir diye düşünüyorum.

bir insanın kendi hayatını mahvetmesinin hiçbir mazereti olabileceğini düşünmüyorum açıkçası bu konuda da biraz bencil olabilirim.

@hazmetizm'e katılıyorum burda. Götümüzü kaldırması gereken en son kişiler biziz.

Şu hayatta bir tek hayvanlara maddi yardım yapmanın ne kadar mantıklı olduğunu her gün daha net anlıyorum.

@piremses e hem katılıyorum hem katılmıyorum. mesela "zamanının çok zengin film yıldızı nasıl yalnız ve fakir öldü" şeklinde haberlere hiç üzülmem. o kadar parası varmış, çevresi varmış akıllı olsaydı tutsaydı arkadaş derim. ama öylesine karşılaştığımız bir evsiz insanın o hale nasıl geldiğini bilmiyoruz, belki çokçok fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi 5 yaşından beri sokakta yaşıyor, şartlar onu bu noktaya sürükledi. tabii herkesin her zaman zararlı maddelerden uzak durma şeçeneği var katılıyorum, ama işte hiç evsiz kalmadık, nasıl bir hayat bilmiyoruz, ayık kafayla beyaz yaka hayatını kaldıramayanlar var bir de evsizliği düşün.

erkan alaca'nın derneğine bakmanızı öneririm. erdemliler derneği. kendisi aktif biridir bu konuda.

www.ritm.net

böyle bir yazı gördüm. kargalar parlak cisimleri seviyormuş :D

korkuluk :)

Mümkünse kabı toprağa göm, uçup gitmez, yerinden oynamaz. ve mümkünse kavgalara da ayrı bi noktaya mama bırakabilirsin. Onlar ne yiyorsa artık.

başlangıç için decathlon iyidir bence.
daha pro ürünleri hilal av'dan alıyorum.

çadırı ve botu kesinlikle dechatlon'dan alma ama fener, mat, baton, çanta gibi ıvır zıvır aksesuarlar konusunda dechatlon fiyat/kalite olarak çok çok iyidir.

çadırı dağcılık malzemeleri satan dükkanlardan satın almanı öneririm. dechatlon'dakilerle aynı fiyata çok daha kalitelisini bulursun. mesela ben kutupayısı'ndan almıştım. onun dışında atlas, everest, adrenalin gibi mağazalar da iyidir. internet satışları var hepsinin sanırım, ama mağazalarına gidersen indirim de yaparlar.

2 saniyede kolayca kurulan çadırlardan almanı kesinlikle önermem. iki katlı (iki ayrı kumaşı olan) ve 3 mevsim bir çadır seni türkiye şartlarında her mevsim idare eder. (dağ zirvelerine çıkmayacaksan)

Husky çadır al. Gerisini decathlon dan idare eder. Ayakkabı tamamen ayrı bi soru olmalı yürüyüş yapacaksan. Yükün olacak çünkü. Çanta da aynı zamanda önemli.

Tüm malzemelerini Decathlon'dan alabilirsin. Almak istediğin ürünü öncesinden bana sorarsan seni yönlendiririm.

İzmir'e Decathlon açıldıktan sonra Dağ Evi'nin satışları geriledi. Çok iyi hatırlıyorum bir dağ botunu 450 liraya almıştım zamanında. Ne geçirmiş Levent abi... Neyse sonra her şeyi Decathlon olan bir insan oldum. Özellikle ayakkabı konusunda çok iyiler.

Çadırı oradan alma diyen arkadaşlar kaç gün çadırda kaldı merak ediyorum doğrusu. Quechua çadır konusunda çok başarılı. Bu konuda da seni yönlendirebilirim.

Ayrıca, kamp vs heves işidir. Gidip Husky alırsın, 500 liralık bot alırsın, hevesin geçer satmak istersin. Ama buradan aldığın ürünleri her zaman kullanırsın.

hah yaşasın, nurtopu gibi cevap hakkım doğmuş.

kendim quechua çadır kullanmadım ama yıllardır her tatilde beraber kamp yaptığımız 15 kişilik grubumda 9 kişi quechua kullanıyor, ikisi memnun diğerleri hiç değil. bu yazın son kampından sonra çoğu kendi çadırını letgo'dan satıp bizim çadırdan almaya karar verdi. 320 liraya almıştık bu arada bizim çadırı, dechatlon'dan farklı değil pek.

kaç gün çadırda kaldığım merak edilmiş. bilmiyorum. saymadım.

Ben cevabımı aldım. Yaz kampıymış. Biz yazın mat üstünde yatıyoruz.

Yine de size yazın kullanmanız için bir çadır tavsiyesinde bulunayım; www.decathlon.com.tr Güneşten korunmanın, sabah olduğunu anlamadan uyumanın en iyi yolu bu çadırdan geçiyor.

Kışın kamp yapmak isterseniz bana ulaşın. Sizi Ağrı'da 4.200'de ağırlayayım. O zaman kamp yaptığınızı anlarsınız.

Sportsdirect.com ingiltere bazli uygun fiyatli urun bulabilirsin.

*tek bir magazaya odaklanmani onermem. karakoydeki outdoor'cularda da uygun ve kaliteli urun bulabilirsin.

*parca parca git. cadir sor once mesela. su su hava sartlarinda kullanacagim, su fiyat araliginda cadir bakiyom, ne onerirsiniz?

*decathlon a burun kivirmamak lazim. fiyat performans konusunda iyiler. yurtdisindaki tirmanisci arkadasima cadir soruyorum, o da gidip decathlon oneriyor.

*kamprail diye bir facebook grubu var. orda ayni sorular zibilyon kere soruldugu icin artik kaliplasmis cevaplari da var. cadir mi? arpenaz! gibi.

*esyalarini kullanacagin araca gore de belirlemen lazim. yuruyeceksen superlight alicaksin. araban varsa yapistir koca koca pofidik tulumu, mati.

Kullanmayın işte arkadaş yurt içi kargo böyle. Zorunlu kılan siteyi de kullanmayın. Kargonun tipini beğenmeyip yükleme bile yapmazlar. Şikayet edemezsin, muhatap bulamazsın. Sözlükte başlığı var daha hala bunlardan kargo bekleyen var sorunsuz.

Hafta sonuna denk gelmiş. Ben Cumartesi gelen ürünümü gidip şubeden aldım. Tipik yurtiçi işte abi. Dağıtımları öğlene kadar sürüyor sanırım.

Hatta orada çalışan tanıdığa Cuma günü özellikle kaça kadar çalışıyorsunuz diye sordum -5'e kadar- demişti. Siz getirmeyin ben alacam abi ürünü dedim, gittim aldım.

gittim aldim. gelmisler de yokmusum. lan nasil yoktum, anbean takip ediyorum kargoyu burada. yurtici'nden baska alternatif yoktu, yoksa yanasir miyim hic.

1. Ankara Ayrancı antika pazarı var mesela ayda bir kurulur, ama bu antika ağırlıklıdır, Almanya'nın trödelmarkt/flohmark piyasasına nazaran pahalıdır ve bu tür pazarlar TR çapında münferittir.
2. Olay siyaset ise bizim insanımız o pazarda satılan kitaptan müzik cd sinden tut da kıyafete kadar geniş yelpazede siyaset yapacak argümanı rahatlıkla bulabilir.
3. Bu kültürün gelişmemiş olmasında Almanya kadar tüketim toplumu olamamamızın da katkısı vardır, yani biraz da ekonomik koşullar. Bu farklılık kendini Almanya'da belli günler kapı önüne çıkarılan 2.el eşyalarda kendini daha çok belli eder, TR de çıkmaz pek öyle hala kullanışlılığı olan kaliteli eşyalar.

kitap için sahaf olayı var zaten bizde yerleşik. 2. el giysi filan da tek tük var.
bunun dışında bizde kültürel olarak, başkasının eşyasını kullanmak (parayla alıp) çok sevimli görülen bir şey değil. birinin ihtiyacı vardır, yardım edilir, kültürümüzde o var. para için bunun ticaretini yapmak yok.
siyasetten tamamiyle uzak organizasyon--bu artık uzun bir süre mümkün değil. her etkinliğin siyasi bir karşılığı var.

Niye ama+1
Bizde ikinci el alıp daha az ödeyeyim değil de, üstüne biraz daha ekleyip sıfırını alayım mantığı var. Fazlasıyla kişisel bir yorum olabilir ama bir de başkasının kullandığı eşyanın kuru temizleme görse de yeteri kadar temiz olmayacağı gibi bir algı da var, bu konuda pimpirikli bir milletiz bence. Ayrıca, gördüğüm kadarıyla bizdeki bit pazarlarında eski olanı ucuza satayım değil de antika/vintage/nadir sıfatlarıyla pahalıya satayım mantığı var. İşin kaynaşma yönüne geleceksek; normal halk pazarı insanları ne kadar bir araya getirip kaynaştırıyorsa, bit pazarı da o kadarını yapar. Feriköy'de pazar günü bit pazarı kuruluyor, gözlemlemek için gidebilirsiniz.

Var ama anlasilan sen bilmiyorsun

Hem niye ama'nın dediği durum var, hem de 80'lerden sonra azalan bir ortadirek sınıfında bu kültür oluşamaz. Örneğin, bir şey bir kere alınır ve hayvan gibi alınır. O şey de çulu çıkıp kullanılamayacak gale gelene kadar kullanılır. Tüketim toplumu olmamız 20-30 yıl öncesine dayanıyor; ondan öncesi eşyaların suyunun çıkana kadar kullanıldığı, 10 yıl aynı paştonun giyildiği, çulu çıksa da yamalana yamalana yama tutmayana kadar kullanıldığı, yedeğinin olmadığı dönem. Ülkenin çocuğu işçi, memur, köylü çocuğu iken kaç kişi giysisini ikinci el haldeyken beğenmeyip başkasına verecek kadar az kullanmış ki.

Vardır yav istanbulda. İzmirde bile var. Ucuza herşeyi almak mümkün. Pazar yeri gibi oluyor. Ama belediye vergi alamadığı için hoşnut değil. O yüzden afişi unut. Ki internet var zaten afiş mi kaldı.

turkiye'de ikinci el temiz/calisan bir sey bulmak nispeten zor. bulursaniz satan kisi muhtemelen yurt disina tasiniyordur.

ikincisi buldugunuz çürük çarık ikinci el esyalarin fiyatlari sifir fiyati oluyor.

eski ve pasla kaplanmış atıl araba kaputuna 15bin lira istiyorlar oradan hesaplayın. boyle bir ortamda sifir almak genelde daha akillica oluyor.

sahibinden.com ilanlarini da ararsaniz her seyin altina "bozuk ama 100 liraya yapiliyormus, benim vaktim yok. alana hayirli olsun" diye dalga gecer gibi yaziyorlar. amerikada sokaga atilan, cop kabul edilen esyalar burada para ediyor.

izmirdeki çok büyük. defalarca gittim asla tamamını gezemedim.

arkadaşlar, bit pazarı var mı diye sormuyorum, herhalde tek tük bit pazarı olduğundan haberim var. bunun bir kültür haline gelmesinden bahsediyorum. her hafta satmak isteyenler başvurur, çeşitli yemek standları olur, millet evinde yapıp getirdiği yemekleri de satar, bazı bölgelerdeki pazarlarda müzik çalar, bir köşede insanlar ayaküstü sohbet eder...vs. bu her pazar bir ritüel haline gelip tekrarlanır. ama bizdeki tüketim alışkanlığı farklı tabii, haklısınız.

@pike; halk pazarıyla bit pazarını karşılaştırmak doğru olmaz bence. halk pazarında satıcının mesleği o diyebiliriz, alıcı da direkt olarak ev alışverişi yapmak için gidip alacağını alıyor ve alandan ayrılıyor. hatta bunu mümkün olduğunca hızlı yapmak istiyor. iyi bir bit pazarındaysa, kişi yine bir şey almak için gidebileceği gibi, sadece keyfi olarak da orada bulunmak isteyebilir ve tüm gününü o alanda geçirebilir. atmosfer olarak ikisi birbirinden farklı.

bu arada kendimce milleti siyasetten uzak tutmanın yollarını arıyorum sadece. aklıma bit pazarı geldi. onun dışında yaz aylarında, herkesin faydalanabileceği, pahalı olmayan açık hava sineması, yemek etkinlikleri, yine sokakta olabilecek kültürel etkinlikler...vs gibi. yani insanların sokakta bir araya geldiği organizasyonlardan bahsediyorum. hatta evet, yemekle alakalı etkinlikler çok daha ilgi çekecektir herhalde. gözlemeler, börekler, yöresel lezzetler... bir ara bunun için ayrı başlık açayım.

satistaki ikinci el tum urunler hem sifir fiyatlarina yakin, hem de "ambalaji denenmek icin acildi" "cok cok az kullanildi" da ondan.

chelepano burger

armada

Emperador Burger

Cheddar İngiliz, jalapeno İspanyol (aslında Meksika ama dil İspanyolca sonuçta), sosis Alman...Euroburger olabilir.

kumrumger. sosisten dolayı.

İsimden bağımsız olarak gayet güzel bi fikir gibi geldi ha, denemek isterim ;)

türk firması mı?

jasokö burger

İzmir'de yerli bir işletme

Öksüz doyuran.

tombul burger olsun, bi de adres alalım canım çekti :D

Mavişehir Kaptan Börek & Burger
%100 kendi çiftliklerinden inanılmaz lezzetli Burgerler var.
Kesinlikle tavsiye ederim.

etobur sen misin?

Haşmet

'265'

gramajdan ötürü.

neden acil? burgeri yaptınız mutfakta hazır, müşteriye teslim edilecek ama adı belli değil mi? nasıl bir aciliyet olabilir :) merak ettim

Combo veya jalapenodan dolayı Fatal Combo

Acimto Burger

Caesar

basitlik her zaman güzeldir:

(sosisli) meksika ateşi.

tarhana yapanlardan al işte. aynı prensip. ibrahim marka kullanıyoruz biz, çok memnunuz.

Offff hasmetizm surekli ayni seyi yapiyorsun!

Weewell kullanıyoruz, oldukça memnunuz.

arzum almıştım hiç memnun değilim. sütün ısısını kendim ayarlayıp yoğurdu öyle döküyorum içine. zaten marifet o ısıyı ayarlamakta. onun yaptığı tek iş belli saat sonra ışığı söndürüp yoğurdun olduğunu sana haber vermek. ayrıca kabı da cam değil. ben cam da ya da tencerede yoğurt severim o yüzden makinayı rafa kaldırdım.

www.hepsiburada.com

bundan almıştım, memnunum. uht süt kullanıyorsanız direkt maya ile karıştırıp makineye koyuyorsunuz. çiğ veya pastörize sütleri kaynatıp soğutmak gerekiyor. büyük kabı plastik ancak küçük cam kavanozları da var.

burada yazdığına göre simyacı'da geçiyormuş:

www.goodreads.com

bence "gecenin en soğuk anı şafağa en yakın andır" olsa daha mantıklı. karanlık mevzusu bana da hep saçma gelmiştir.

bunu ilk yazıya döken kişi Thomas Fuller imiş 1650 senesinde. kaynak: www.phrases.org.uk

şöyle açıklayabiliriz. gün doğmaya başladıktan sonra hava aydınlanmaya başladığı için, yani ilk aydınlık, şafakta başladığı için, bununla kıyaslandığında, onun hemen öncesi en karanlık diye tabir ediliyor.

mecaz olarak da, en umutsuz olduğun anda karşına bir umut ışığı çıkar maansında kullanılıyor.

Hatta bir şarkıda da geçiyor: florance and the machine - shake it out

Sözün orijinali: the night is darkest before the dawn.

Okuduklarım kadarıyla ayın battığı ve güneşin henüz doğmadığı bir evre(her ikisinin de ufuk çizgisinden en az 18 derece daha aşağıda olduğu) + bazı coğrafi etmenler sağlandığında mümkünmüş. Gecenin en karanlık anı şöyle bulutların şehir ışıklarını yansıtmayacak, yıldızlardan ışık gelmeyecek vb.

Soz eski de gecenlerde seviyor sevmiyor dizisinde yurtta buyumus eleman soyluyordu. Sanirim yurttaki ranzasjnin tepesine yazmisti.

Gerci siz 2-3 sene demissiniz o zaman bilmiyorum ezel gibi aforizmali bir dizide filan geciyordur. Ya da mevlana sozleri facebook dolasimi hikayesi

Batman da geçiyor jokerli olan ikinci film. Kamp yaparken gece yıldızları izlerim hep. Sabaha doğru karanlık iyice çöker ve Samanyolu çok daha net görünür hep. Bana öyle geliyor

Cod modern warfare dan sonra tuhaf bir oyun oldu. Daha gerçekçi savaş oyunu için battlefield oyna direkt. 4ile başlayabilirsin ucuz şu ara zaten.

Half life Orange box alabilirsin

chivalry medievel warfare var.
kılıçlı, kalkanlı baltalı; kelle uçurmalı, uzuv kesmeli online fps oyunu.

Deadlift'in hası barı bırakmadan olur delüğanlı. Şaka bir yana, onu indirmek de ayrı efor ayrı güzellik. Yani 250 kilo falan girmiyorsan bırakma kaldırdığın gibi indir.

Video yollarım istersen bıraktığım yükseklik fazla değil. Sorduğum soru o değil ama işte şuan