ben söylemek istediğini anlamadım. biraz daha açabilir misin?

ne yani, tanımadığı etmediği, psikolojisini allak bullak ettiği adamdan bir de çocuk mu doğuracak. neyin kafasını yaşıyorsunuz siz ya, bir kadınlar konuşssun bakalım, kadınların vajinası erkeklerin ağzını yormuş durumda buna eşbaşkan da dahil.

olm siz mal mısınız ya, diyorum ki bu devlet, bu tecavüz mağdurlarını ne diye korumasın, hayvan mı olm tepedekiler, hiç mi karısı kızı yok bi siz misiniz lan akıllı diyorum, ben diyorum. ayrıca, detay olsun diye, bir kadının tecavüze uğrayıp hamile kalmış olma ihtimali nedir diyorum, böylesi mühim bir mesele içerisinde gündeme "tecavüz edilip hamile bırakılmış" kadın senaryosunun oturtulması mantıklı mı diyorum.

bu ülkede kürtaj günah, ayıp, kaka;
tecavüz olabülüüü, kışkırtılma sonucu oluşan bişüüüüü, çocuk da doğduuuuu, biz ona kol gererüüüüüüz'den ibaret.
Allah topunun belasını versin. Ne iyi cehennem diye bir şey var. Orada hepsinin cayır cayır yandığını görmek istiyorum. Allah'a sığınıyorum ben, geri kafalılığa değil.

"böylesi bir durumun olma ihtimallerini"

sen türkiye'de kaç kadın tecavüze uğruyor, istemediği bi adamla evlendiriliyor, istemediği halde kocasıyla cinsel ilişkiye zorlanıyor, istemediği halde hamile kalıyor farkında mısın?

hadi bunu geçtim. hiç bi yetiştirme yurduna gittin mi? tecavüze uğrayıp hamile kalan, kimseye söylemediği için o çocuğu doğurmak zorunda kalan kadınların terkettiği, cami avlusuna bıraktığı kaç çocuk var orada biliyor musun?

devlet yetiştirme yurdundaki çocuklara nası bakıyor ki tecavüzden doğan anası babası istemeyen çocuğa baksın. o çocuk sokakta oynarken senin ana orospuymuş diye dalga geçilince, piç diye oyunlara alınmayınca devlet büyüklerimiz mi gidip mahalledeki çocukların kulağını çekecek???

www.hurriyet.com.tr

istenmeyen çocuklarla ilgili olarak yukarıdaki makaleyi okumanızı tavsiye ederim.

şöyle düşün; erkeksin, karına tecavüz ettiler ve hamile kaldı. adamlar diyor ki bunu bile kürtajla aldıramazsın. artık eşin hamile iken aşerirse gecenin bir vakti avokado aramaya mı çıkacaksın yani. akıl var mantık var. çünkü kuranda yazıyor vs vs. daha geçen ay hadiste, "şifadır" yazıyor diye deve sidiği içip hastanelik olan müslüman kardeşlerimiz var. illaki körü körüne islamda ne yazıyorsa uygulamak yanlıştır. zaman geçer devir değişir düzenlemeler çağa uygun yapılabilir.

"devlet, bu tecavüz mağdurlarını ne diye korumasın, hayvan mı olm tepedekiler"

Şimdiye kadar tecavüz madurlarını hiç koruduğunu yada karuyabildiğini görmedik malesef. Kürtaj meseleside tecavüze uğrayan kadınlar veya kadınlarımızı korumak için kafalarında yanan bir ampulden sonra ortaya atılmış değil. Tamamen ilgiye başka yöne çevirme adına yapılmış iğrenç bir senaryodan ibaret.

"hayvan mı olm tepedekiler" :))))

Ben bu işin prosedürünün çok zorlaştırılmasından yanayım, aynı şekilde sezeryan da öyle, her önüne gelen kürtaj yaptıramasın, tecavüze uğrayanlar tabii ki bu zor prosedürden takılmadan geçer, burada zorlama keyfi kürtaja karşı olmalı.

zorunlu olmayan bir kürtaj cinayettir kanaatindeyim. ayrıca, bizim özgürlüğümüz başkalarını sınırlıyorsa bu nasıl bir özgürlük? annenin özgürlüğü de bu sınırlara dahildir ve kimsenin özgürlüğünü gasp etmemelidir, çocuğu olsa dahi, ki burada bahsedilen yaşama özgürlüğü.

evet maalesef milletimiz senin gibi insanlar yüzünden vahşileşiyor, canileşiyor. hiçbir veriye gerek yok; kalk bir belgesel seyret, haberleri oku, dernekleri yokla.

komik olan ise; sorduğun soruya cevap istiyorsun, cevap veren insanoğluna, aynı dinden arkadaşına ana avrat sövüyorsun. yüce katta ıslah olun inşallah.

şöyle bir önceki duyurunu gördüm, ilgimi çekti.
çüküne sahip çık, olay bitsin. zira bir sonraki gebelik senin spermlerin ile gerçekleşebilir. ondan sonra ER gibi, MERT gibi insanların karşısına çıkıp, bu çocuk benim evladım, ben tüm sorumluluğu kabul ediyorum, kürtaj yasak olsun hakkaten dersin.

2,5 yaşından beri kondom kullanmayan ben, tesadüf kürtaj mağduruna denk geldim.
siyonizmden illuminatiye, kısırlıktan temizlik imandandır tribne kadar her mevzuya atladım fakat hatunu caydıramadım, bu latex fetişi kişiye ne demeli ki bu lanet huyundan vazgeçirmeli? gerçek hayattan kesit olur, ibretlik hikaye olur, bitirme tezi olur, nasihat olur hepsi kabulüm.

bi tarafına kadar geldiyse, o zaman soru sorma arkadaşım. soru soruyorsun, cevap alıyorsun. kim sana laf attı, kişiliğine saldırdı? sen allahından, kitabından, inancından bunu mu öğreniyorsun? yazık. güzel ülkemin insanlarına bak, farklı görüşlere tahammülü kalmamış, sabrı dayanmıyor, sen bence öl. rahat olursun.

bu tavırdaki ve üsluptaki bi insana cevap yazmayın bence.
kürtaj için geç kalınmış bi vaka kendisi.

ara kavga ve küfürleri sie diyerek geçiyorum.

asıl başlığa ithafen; burada hacı biz sevişiyoruz sonra kaza işte mantığı mevcut yönetimin zihnine göre taşlanası bir suç olduğundan(henüz bunun yasası çıkmadı şükür) onların kabul edebileceği en uç örnekle bu konu savunuluyor. kısaca an itibariyle yasal olan kürtaj hem biyolojik hem de dini olarak(ruhun bedene inme süresi vs ile fetva vardı bir yerlerde) cinayet değilken buna cinayet derse biri öteki de böyle ajitasyon yapmak durumunda kalıyor.

kişisel olarak, kadının vücudunun kararlarını devletten önce kadının kendisi tarafından verilmesi gerektiğini düşünüyorum ha bu nokta hassas fakat hem bilimsel hem dinen henüz tam anlamıyla birey(canlı) olmamış fetüsün aldırılması kişinin kendisine bağlı olmalı ki zaten mevcut durum da bu şu an tutup 6 aylık çocuğu aldıramıyor kimse(bu cinayet olabilir) veya sürekli her sevişme sonrası da dişçi gibi yapılmıyor bu olay zaten psikolojik olarak kolay bir durum da değil.

velhasıl kelam; gereksiz çoook gereksiz bir polemik ve yasa uğraşısı bu, desteği ve çıkışı da cehalette benim bundan daha çok takıldığım nokta şurası, sırf başbakan ben böyle düşünüyorum dediği için bunu yasalaştırabiliyor olması diktatörlükten ne kadar farklı? bir yerlerde yazmıştım daha şimdi sayın başbakan bu sene doğan erkek çocukları öldürülmeli çünkü ne bileyim deccal bu sene doğacakmış dese o zaman yine biz azınlık olarak bik bik yaparız sonra yasa çıkar şakşakçılar kendi çocuklarını keser severek yani saçmalama diyebilirsiniz belki de eskiden bu hayaldi artık değil maalesef.

dr.bence asıl mal olan sensın. amk herseyı dın uzerınden yapar hale geldık. soyle bak olaya. o vucut kadının anladın mı ıster dogurur ıster sıcar ıstedıgını yapar. cocuk dogurmak ıstemıyorsa dogurmak ıstmeıyordur. devlet kım kı kadının hayatıyla ılgılı yasa koyuyor. o yasa yuzunden kadın tecavuze ugrasa cocugu dogurmak zorunda kalsa o psıkolojıyle ıntıhar bıle edebılır. kapalı dusunuyorsunuz amk at gozlugu var sızde. doktorlar bıle olaya bılımsel yaklasıyor. artık herkes gızlıce yapmaya baslar dıyor dogurmak ıstemeyen kadın zaten bır yolunu bulup gıdıp o cocugu dogurmaz. devlet babam dogurcaksın dıyyor bende doguraytım barı demez! herkesın bır hayatı var yasamak ıstedıgı hayat var ozgur ıradesı var. ama devlet bunu sankı kadının elınden almaya calsıyor . doktorlar soyluyor gızlı kurtaj yerlerı artar dıyor herkes evınde yapmaya baslar gızlıce olumler artar dıyor.anladın mı! ben ne dersem o olacak havasında gıdıyor. ak partı gercekten dıktatorluk havası katmaya basladı artık. thy nın bıle grev hakkını elınden aldı lan adamlar herseyı ıstedıgı gıbı yapıyorkarç bızım mıllette sesını cıkarmıyor. herkes yavsak yalaka olmus amk.

bak dr. Kissingher:

Ben burada kürtaj meselesini tartışmayacağım. Yalnız şunu bil de konuş:

Tecavüz durumunda kadının isteği üzerine 20 haftaya kadar kürtajın yapılabileceği türk kanunlarında şu anda yazıyor. bunu yazan da akp'den başkası değil. 2005'ten önce yasaktı, tayyip erdoğan döneminde akp yasalaştırdı.

Yani devlet bunu zaten yasalar çerçevesinde düzenledi. hatta aynı başbakanın yönetimindeki hükümet bunu yaptı. şimdi de yaptığını değiştirmek istiyor.

OK mi?

28 kişinin tecavüzüne uğrayan çocuk yaşta ki n.ç. yi korumayan, kadın cinayetlerine sessiz kalan, töre indirimi uygulamasına yıllarca devam etmiş bir devletin beni herhangi bir anlamda koruyacağına asla ihtimal vermiyorum!

n.ç davasında adı geçen kamu görevlilerini neden korudu ise aynı sebeple...

bu başlığı açarken ne düşünüyordun.

sınırdan geçiş hem pasaportla hem kimlikle. pasaporyal yaparsan geçişte sıra beklemzsin 5 dakkada biter işin ama 15 tl yut dışı çıkış harcı ödemen gerek. kimlikle girişler 1 tl ama saatine göre saatlerce beklemeyi göze alman lazım.
batuma geldik diye gönye de (gonia) da inmeyin arabadan.
gittiğiniz her yerde mutlaka türkçe bilen biri bulursunuz.
dolmuşta, otobüste, parkta, sokakta size kaş göz yapan hatunlar görürseniz şaşırmayın...
et yemekleri yiyin, bi hamurun ortasını açıp içine yağı basıp yumurta kırdıkları bir çeşit pide var. ben sevmedim ama deneyin.
caminin orası türk mahallesi, orada türk yemekleriyapan yerler de var.
gürcü şarabı meşhurdur. ev şarabını mutlaka alın. vino yada vina idi adı. bir de ev yapımı votka.
oteller pahalı ama pazarlığa açık. saatlik (!) mi gecelik mi diye soruyolar. anladın sen onu.
radisson blue, sheroton dışındaki otellerde hatta oralarda bile odalar çoğunlukla fuhuş için kiralanıyor. o yüzden mutlaka odaya bi bak, ondan sonra tut.
casinoda oyna ama fazla para kaptırtma. unutma kumarda her zaman kasa kazanır.

peki otel fiyatları ne kadar?

şundan mutlaka yemeli : tinyurl.com
kumarhaneye girilir içkiler bedavaya getirilir.
gönye kalesi ve şehir merkezini gezmek yeterlidir.
otel fiyatları pahalıdır ve pek çoğu fuhuş amaçlı kullanılır. en kötü otellerde kişi başı 25-30 tl ye oda bulunabilir.
intourist otelin discosuna gidilir, güzel kızlar seyredilir, istenirse seyredilmekle kalınmaz. girişte kalabalık olacak mı diye sorulmaz, yoksa bir karış etekli bir kızdan görecen sen kalabalık cevabı alınır.

idodan kastın idobus ise, haziran açık. hatta kasıma baktım o bile açık..

sütçü imam - van 100. yıl üniversitesi kıvamında universiteler bunlar.

neresi olursa olsun gitsin, farketmez. erasmusa kimse bişey öğrenmek için gitmez. sosyalleşmek, yurtdışı görmek, ingilizceyi geliştirmektir asıl amaç.

okul olarak değil de romanya çok nezih bir yer değil diye biliyorum ben, yunanistan daha iyidir sanki. hem ada ortamı hoş olur, kumsal partileri falan. gerektiğinde italyaya da akar.

Diğer üniversitelerin de bulunduğu tabloyu şu linkten görebilirsiniz: e1205.hizliresim.com
Diğer üç üniversitede ingilizce değil, kendi dillerinde eğitim veriliyor, o nedenle onları eledik.

ben polonyada erasmustum1 yıl..kesinlikle varşovaya gitsin..

Sanırım Digiturk Plus denen herzede istediğin özellik bulunuyor.

eğer bir internet bağlantısına sahipseniz ve digiturk kutusuna bu bağlantıyı bir şekilde ulaştırabilirseniz digiturk iq ile dizileri bir hafta boyunca izleyebiliyorsunuz. ertesi hafta yeni bölüm geldiğinde bir önceki bölüm kalkıyor yalnız. şimdilik ücretsiz bu hizmet ileride n'olur bilmiyorum.

yabancidiziizle.com
bi süredir buradan idare ediyoruz biz. digiye geçmeden sen de bi dene.

bir kere kesin vardır, çünkü biliyorsunuz ingilizce hukuk eğitimi veren üniversiteler var. şimdi biraz araştırayım internette, yoksa da kitaplarda mutlaka vardır.

hah, aslında yokmuş, yarım yamalak yapılmış ama bunlar hep 2003'ten 2005'ten kalan yorumlar günümüzde çevrilmiş olduğunu düşünüyorum.

buyurun burada büyük bir kısmı var çevrilmiş kaununların
en.hukuki.net

www.tusev.org.tr

@sanal hayvan, o linke bakmistim, marriage law altinda 10 tane baslik var, her birinde de 1 paragraf kismi tercume..

@compadrito, o dosyayi da gormustum, marry veya marriage kelimesi 1-2 kere geciyor. orjinal metinde (www.tbmm.gov.tr) ise cok daha fazla. o yuzden ayni kanunlar degil diye dusunuyorum?

"bu kadar yabancının evlendiği ülkede" derken?
yabancıların evliliği kendi ulusal yasalarına tabiidir. türkle evlenen yabancı için ise "yasalar çatışmasına" bakmak lazım..

marry'nin kaç defa geçtiği önemli değil. orada kanunun bir kısmının çevirisi var. tamamını bulabileceğini sanmıyorum. telefon numarası var compadrito'nun verdiği linkte, aç sor.

Kıyamet (Hayatta Kalma) Çevreciliği

Özgürlükçü Çevrecilik

Vahşi doğa kültü

sonuncusu: Çok teşekkür ederim!!

=)

@enedwaith; ben de böye yaptım ama içime sinmedi çok sözlük çevirisi gibi, google translete gibi çevirince içsel anlamını vermiyo sanki..

@sastim allahimdan sastim, en çok takıldığım yer orasıydı eline sağlık :))

insanların anketlere yanıt vermesi hakkında bi anket yapabilirisn mesela. kaç kere anket cevaplamışlar, neden vs

Gunluk aliskanliklar uzerine bir anket yapilabilir. Uyku, spor, bos zaman aktiviteleri,vs gibi konularda, kadin-erkek, cocuk-yetiskin, yas gruplari gibi degisik alt gruplarla calisirsin..
Kolay gelsin!

o çok ağrı yapar. benim 3 mmlik taşlarım sağ taraftan gelirse sağ bacağım sağ testisim uyuşuyo. kanatma olasılığı çok yüksek ki kenarları keskinse çok sıkıntı yapar.

babamda da var benim. adam mercimek tanesi kadar taşları sızlanmadan düşürüyor. bi doktora göstersin muayenesi ultrasonu falan devlette sigortasız 100 liraya gelir.

iyi gelen bişi de var. ben 6 ay önce yine böyle yatağa düşecek kadar sıkıntılı bir taş düşürme sürecinden sonra bir tane balığın kafasındaki kemiği sodada eritip içtim. 1 hafta böbreklerim ağırdı hep. sonra kesildi. t6 aydır da tık yok. balığın ismini öğrenirim yarın kızarkadaşımdan söylerim.

hafız gilaburu'yu es geçmesin. altın otu da öyle. ben o şekilde pıt diye düşürdüm ki zaten çoğu kişi de aynı şeyi söylüyor.

içsin zarar gelmez, bitki zaten.

kadınım fakat belki fikir verir diye yazıyorum.

ilk düşürdüğüm taş yarım santimdi. öldürücü bi ağrısı vardı. onda doktora gitmiştim ne olduğunu bilmediğim için. o da ilaç yazmıştı. çıkan taşı gözlemledim. yarım santim yoktu, içeride dağılmış olmalıydı. elime alınca da ufalandı zaten.

ama o acı çekilmez... doktora sorun bi bence..

erkeğin idrar yolu daha uzun bu da daha fazla acı demek. bol su bol bira. maydanoz kaybatıp içmek de faydalıymış denemedim.ama kırdırsa daha iyi. taş böbrekteyken sıkıntı yok da harekete geçince acısının tarifi yok uzmanlara göre insanın çekebileceği en büyük acılardan/ağrılardan birisiymiş ki ben 3 mm likte taşta duvarları tırmalıyordum acile morfin dayadılarda kendime gelmiştim.

Doktordan mutlaka destek isteyin. O acı ölüm eşiğine yakın bir ağrı. Öyle kendiliğinden bi gün düşmeyen taşlar da var.

Ben de ameliyat olmuştum. Benimki, en büyük, 3 cmdi :P

kırdırmadan öyle büyük taş zor be. kırılsa bile zaten yada 2-3 ufak taş ya da kum olarak atıyosun onu. gene ağrı sancı oluyo sonuçta.

ben bi kere taş düşürdüm bi kere kum döktüm. (kadın) aklıma geldikçe bile içim cız eder. babam sancısı başladığı zaman küveti iyice sıcak suyla doldurup şişe şişe bira alır girerdi içine. biraz (nisbeten tabi) iyi geldiğini söylerdi ağrısına.

bana salatalık tohumu kaynatıp içirmişlerdi, daha kolay düşer diye, tohumlar da ilaçlıymış zehirlendiydim hatta. bi de iğdeyi kaynatıp içince daha kolay düşüyor. daha kolay dediğim 1 haftada döktüm kumu. taş 3 günde düştü. şimdi azcık böbreklerim ağrısa panik atak geçirmeye başlıyorum acaba taş mı gene diye.

allah kurtarsın ne diyim.

özet: nekedar çok çiş yaparsan o kadar hızla ilerler içerde taş gibi düşünün. bol bol su veya bira veya ıhlamur gibi idrar söktürücü şeyler içilecek. gazoz gibi suda eritilip içilen bi toz ilaç var, o da idrar söktürücü. ağrı kesici olarak hafifken buscopan, dayanılmayacak kadar olunca emedur+novalgin iğne.

sayko

66 iki kişilik
poker iki-dört kişilik
king dört kişilik

en güzel kağıt oyunları bunlar..

alkol kullanıyorsanız, 21 oynayın derim. kaybeden shut yapsın ben uydurdum şimdi, belki önceden de vardır ama güzel dimi:))

tabu

mavi boncuk. emel sayın.

filmin adını bilmiyorum ama mavi boncuk değil kesinlikle.

mavi boncukta emel sayın direkt emel sayın olarak oynuyor ve kaçırılıyor. o filmdeki emel sayına da çirkin kadın diyosanız, allahın şerri üzerinizde olsun.

değil.

aklıma bir detay daha geldi. bu kaçırılan kadına yemek yapacaklardı sanırım, zeki olsa gerek, deterjanlı tavuk gibi şeyler yapmıştı böyle etrafa saça saça. tam bir hengame.

öztürk serengil de olabilir filmde.

bu aktrisin adına ulaşabilsem aslında bir şeyler çıkacak ama... yetmişli yıllardan, böyle esmercene bir kadındı. kafamdaki görüntüsü de net değil ki be ya.

doğrudur.

parçaları dağınık dağınık da olsa bir yerlerden çıkıyor, ama o koca benli kadın çıkmadı hiçbir yerden. horoz nuri'ye baktım orada da yoktu sanki, var mı?

her ne kadar scengenle vize işlemlerine bi standart geldiyse de davet mektubunda hala bazı değişiklikler oluyor. en garantisi gideceğiniz yerin elçiliğini veya konsolosluğunu arayıp sormak.
www.portugalembassy.org.tr

hiç bir sorun çıkmaz hocam. litvanya'dan girip-çıktım bizzat, hiç bir arıza çıkmadı.

yalnız 3 günden fazla kalacakların, kalacakları yeri polis karakoluna gidip bildirmeleri gerekiyor demişlerdi. biz daha kısa süre kaldığımız için bu nasıl yapılır, yapılmazsa ne olur bilemem.

pasaportunuzun en az 6 ay geçerli olması gerkiyor. onun dışında bişey yok.

gecen sene cek cumhuriyeti'nden gitmistim rusya'ya, hic bir sorun cikmadi. kac gun kalacaksin bile demediler (1 hafta kadar kalmistim)
sadece bir form doldurtuyorlar giriste, onu pasaport kontrolunde damgaliyorlar, cikarken yine pasaport kontrolunde teslim edip cikiyosun.

arkadaslar.. karistirdiginiz bisey var.
ulkeler, cikis yaptiginiz ulkeye degil, pasaportunuzun ait oldugu ulkeye vize uygular/uygulamaz.
o yuzden, sahip oldugunuz pasaportla, isterseniz amerikadan ucun, vizeye gerek olmadan rusyaya girebilirsiniz.

kuş adası artık bir şehir oldu, bildiğin trafik var ve heryer apartman kaynıyor iş ticarete döküldü, bodrum derseniz iyi yerleri pahalı( benim için), fethiyeyi tavsiye ederim. fiyatları kuşadası ve bodruma göre uygun ve kalacak yerler daha sakin en azından ölüdenizin oradaki dağın üzerinden(ismini şimdi cıkaramadım) paraşütle atlar manzaranın tadını cıkartırsınız.

muğla merkez ve izmir için bilgim yok.

bence kuşadasına gitmeyin. güzelçamlı tarafı ve milli park hariç denize girecek yer yok.

muğla izmir hariç her hangi biri.

bulaşıcı betonarme hastalığından mütevellit, kuşadası öldü, allah rahmet eyleye...

Muğla merkez kuşadası gibi bir yer. Kuşadasında en azından porta nova yıkılmadıysa orada takılabilirsiniz ama muğla için tek şansınız muğla'da kalıp civar yerlere gitmek: Gökova, sarıgerme, bodrum, marmaris gibi.

Kaş?

süper bir icat olduğuna diyecek bir lafım yok fakat patates düdüklüde haşlanmaz diye aklımda kalmış. çok çabuk ve etkili pişirmesi yamultur patatesi diye.

düdüklüde haşlamamak gerek mümkün olduğunca. yani haşlanır, haşlanmaz değil de; dediğin gibi olabiliyor. mümkünse normal tencerede haşla.

minifırın dediğin mikrodalgamı?

patates düdüklüde haşlanır,sorun yok ama yarım saat çok fazla.
15 maksimum 20 dakika yeterli.
sıcak suyu süzdükten sonra çeşmeden akan soğuk suya 1,2 dakika tut.
dolaba koyduğun tencerenin kapağını mutlaka kapat.
en fazla 3 gün içinde tüket.

normal tencerede de denedim. sonuç farklı değildi.
kapalı bir kapta tutmadım hiç buzdolabında, sorun o olabilir.
sıcak sudan çıkınca soğuk suyla yıkamak ne derece doğru emin olamadım ama deneyeceğim.

@05, miktodalga değil. normal minifırın. ızgarasına birkaç tane atayım.

fırında yapmak için genelde folyoya sarıp bir kaç yerinden çatalla patatese de geçecek denli deliniyor ama pişme süresini bilmiyorum. folyo sağlığa zararlı, folyo olmadan da yapılabilir. bu tip pişen patates püre olarak da güzel oluyor sade yemelikte..

mikrodalga olaydı çok güzel kumpir yapardın, buzdolabı poşetine koyup ama normal fırınlarda eriyo galiba buzdolabı poşeti

kabuklarını soymadan yapıyorsun değil mi? soyarak haşlarsan tarif ettiğin gibi oluyor.
ben hiç normal tencerede yapmam, hep düdüklüd yaparım. gayet de güzel olur.
bir de yarım saat çok hakkaten. patatesin büyüklüğüne göre, düdüğünü indirdikten sonra fıslamaya başladıktan sonra 10-15 dk yeterli.
pattisin kalitesi de önemli özellikle tadı için. bazısı acı acı olur mesela. sarı temiz gibi görünen patateslerden değil de tozlu gibi görünen, kahverengi patatesler var ya, onlardan al.

kısacası, normal tencerede, kabuklarını soymadan haşlamyı dene.
senin dediğin gibi bir şey hiç başıma gelmedi.

bir de patatesin haşlama suyuna 1 çorba kaşığı kadar sirke ekleyin. tadı şeker gibi oluyor.

sporcu mayosu istiyorsun sen. spor kıyafetleri satan mağazalarda vardır ama pek ucuz şeyler olmadığını söyleyebilirim.

decathlonda vardı sanki. en azından çeşit çeşit yüzücü mayosu var, bi tanesi illaki uyar.

edit: hiç işim gücüm yokmuş gibi üşenmeden aradım buldum.
www.decathlon.com.tr
www.decathlon.com.tr
www.decathlon.com.tr

sporcu mayosu değil. tesettür gibi.

tesettür mayosu satan yerlerde olması lazım. taytlı, yarım etekli falan oluyor. istanbul avrupa yakasında da fatih'te bulabilirsin.

dostum bikini nerede haşema nerede?
mayo desen yine bir nebze anlayacağım ama şu anda boş küme. bir trollük de sezmiyor değilim şimdi.

haşema markasının yarım kollu elbise+ dizaltı taytlı modelleri var, sitesinden görebilirsiniz. satan yerler de envai çeşit bulunuyor.

www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

gökhan güney gücenme tanrım :)

Anathema - Parisienne Moonlight
my dying bride - the deepest of all hearts

anathema - angelica (girişi falan her yeri vurucu. adamlar hayvan ya hiç derdin olmasa dertlenirsin yine)

radiohead - creep

hastasıyım...

www.youtube.com

öncelikle izmirin bir ucundan öteki ucuna gideceksiniz. en temizi taksiyle gaziemir merkeze gidip oradan bornova minibüsüne binmek olur diye düşünüyorum. taksiciye sizi bornova minibüsüne binecek bir yerde bırakmasını söylersiniz.

biraz ucuza kaçayınm diyosan havaalanının içinden izbana bin, halkapınarda inip metroya bin bornovada in. hemen ordan çıktıktan sonra garaja giden dolmuşlar var ya da yine aktarma yap istersen bornova metronun ordan garaja giden otobüslere (505 var bi hatırladığım) binebilirsin.

denenmiştir ; gaziemir' e izban veya taksiyle ulaş.
akçay cd. (ana cadde) minibüse bin, 30 dk.da otogardasın.

hiç uğraşma taksiyle falan, havaalanından otogara direkt otobüs var, o saatte 30-45 dakikada otogarda olursun.

bu da saatleri:
www.eshot.gov.tr

zxcv'ninkinden daha kısa ucuz çözüm:

izban'la halkapınar'da in, istasyonun önünden evka-1/yeni garaj dolmuşuna bin..

legolar ve chucky'e benzettiğim oyuncak bebeğim Ayşe :D

uzaktan kumandalı araba,
misket
bilyalı
taso

(bkz: kuzey kalesi)

çocukluğun en güzel yanı, sadece doğruların olduğu yalansız bir dünya olması, tek üzüldüğümüz şeyin oyuncağımızı kaybetmek olması. sanırım bnm oynamaktan bıkmayacağım bir oyuncağım olmadı. ama bir bebeğim vardı etli butlu bişey sindy bebek almaya param yetmemişti hemen yanında balık etli bi bebek vardı onu almıştım. yıllarca sakladım onu ama kuzenim kaybetti :(

Tasolar, gazoz kapakları, mahalle maçları, misketler, atariler, kola kutusuyla maçlar, solo testler, sanal bebekler...

Sanırım yaşlanıyorum

mekanik adamlar vardı biz çocukken.

veya adı neyse artık. plastik şeylerdi. ayakları falan hareket ederdi.. diyecektim ki vay be:

erdemcapar.blogspot.com

bende yüzlercesi vardı bunların.

mini mutfak malzemeleri, aralarındaki minik ekmek ve margarin.

looney tunes tasoları.

kırmızı uzaktan kumandalı kamyon

he-man'in kılıcı sandığım kerata. (şöyle bir şey: images.gittigidiyor.com )

kupon biriktirip aldığım legolar.

yeşil saçlı lahana bebek.

gelin-damat ve iki nedimeden oluşan barbie ve ken zımbırtısı ve onlara kot etek-ceket dikme çabası. (burada oyuncaklara kumaşı da katabiliriz o zaman)

bildiğimiz plastik top, lastik oynamak için 2 metre don lastiği, ip atlamak için de nalburdan alınan 3 metrelik ip.

benim çok fazla oyuncağım vardı ama, oyuncaktan ziyade okuldan çıkıp çantayı ve önlüğü bi kenara atı, salça sürülmüş ekmeği aceleyle mideye indirdikten sonra koşa koşa sokağa çıktığımı hatırlıyorum. hava kararıp annem balkondan avaz avaz bağırağana kadar mahalleli çocuklarla oynadığımız oyunlar, oyuncaklarımla oynadıklarımdan çok daha keyifliydi.

kokulu kağıt ve gazetelerdeki burak kut, tarkan'ın vs. 900lü hat ilanlarının kolekyisonu <3

tombiş şirin ile barbi çakması aslı bebeklerim. arı mayalı kokulu silgi, haftalık ünite dergilerinin arkasındaki karikatürler, renkli renkli kabartmalı yapıştırmalar, mıknatıslı kalem kutusu, küçük bir orgu andıran üzerinde sayılar olan müzik aletiyle 3-2-1-3-3-2-1-3-3-3-3 notalarını çalmak, lodos (bursa evet), el örgüsü kazaklar.

Legolarım, sırtında pikap olan oyuncak bebeğim bir de gogoş ayım.
Sonra dışarıda oynadığımız seksek için evden getirip götürdüğüm kaymak taşım.
Bir de 3 arkadaş oynadığımız lastik oyunu için birkaç metrelik don lastiği. Kızım neredeyse 7 yaşında, seksek oynayamıyor :(

Glade - Clean linen. tam aradığın koku.

glade'in clean linen isimli kokusunu kullanıyoruz biz.
ağır da değil, adı üstünde temiz çamaşır gibi kokuyor.

oda kokularının ciddi derecede kanserojen olduğunu biliyorsunuzdur umarım...

50 ml süt için 2 yumurta diyor:

www.videojug.com

romanyadaki hostel mi budapeştede olacak?

bükreş yazıcaktım pardon, düzelttim.

biirisi demeden ben diyeyim.
couchsurfing.com
hostelden çok çok daha keyifli...

couchsurfing'i de biliyorum bakıcam da ordan bişey bulamazsam diye sordum.

bükreşte olmasını istiyorsunuz sanırım. romanyada couchsurfing bayağı yaygın. eğer profiliniz varsa güzel bir seçenek olabilir. biz çadır & couchsurfingle gezdik. sadece sibiuda flying time hostelde kaldık, yer/fiyat/performans süperdi.

bükreşe 2 gün fazla. o kadar da gideri yok bence.

güneyde ne yapılabilir? bükreşten karadenize gidilebilir. tulcea'dan gemiyle delta'ya gidilebilir. tuna deltası gördüğüm en güzel yerlerden biriydi. köstencenin güneyinde, bulgaristan sınırında "vama veche" adında ufak bir yer var. eski hippi plajı. şimdi de her türlü gideri var. herkes plajda çadırda kalıyor, plajın %30 civarısı nüdist. ama deniz bizimkilerle karşılaştırılamaz tabi. güneybatıda craiova var. bi albenisi yok ama.

karadeniz istemiyorum derseniz, bükreşten kuzeye çıkın. braşov var. romanyanın en güzel kentlerinden biri. görülmeli bence. braşova geldiyseniz transilvanyaya geldiniz demektir. kuzey ve kuzeybatınızda yoğun bir macar nüfusla karşılaşacaksınız. çokça macarca duyacaksınız.

kuzeydoğu kısmısını ben pek beğenmedim (yaş, suceava, bacau civarları). tavsiye etmiyorum ama zevk renk falan..

şehir tavsiyesiyse; cluj çok güzel. ferah bir şehir. genç nüfus çok. öğrenci şehri denebilir. timişoara'dan "küçük viyana" olarak bahsediliyor eski kaynaklarda. çok çok güzel bir şehir. oradea'da 8 ay yaşadım. objektif olamıcam. benim için süper bir şehir ama turistik nasıldır bilemem. ama yok lan turistler de seviyodu. sibiu'yu ben çok sevmedim ama herkes bayılıyordu. sighişoara, haarika bir yer. çok ufak zaten. 3-4 saatte bitiyor. kesin gidilip görülmeli. ortaçağ modu var hala. biraz turistiğe kaçıyor artık tabi. bran'da sözde drakulanın şatosu var. zamanınıza yazık. bu kadar turistik bir yalan olamaz.

genel olarak romanyayla ilgili verebileceğim tavsiye otostop çekmeniz. milli spor gibi bir şey, 7de 70e herkes yapıyor. tüm ülkeyi bu yolla gezdim 'elimin hamuruyla'. şehirler arasındaki ufak köy, kasabalar şehirlerden daha güzeldi bence. ama araca binmeden önce para vermeyeceğinizi söyleyin. sonra sorun yaşayabilirsiniz.

hostel değil ama merkezde tempo hotel var, türkler işletiyor. Mecidiyeköyde falan şubeleri/merkezleri vardı.

aile hekimi verir. git durumu anlat yardımcı olur.

bürünmeye gerek yok. gidin aile hekiminizle delikanlıca konuşun. bürünmek daha komik oluyor.

rapor almakla alakalı duyurumu sürekli silip silip tekrar açıyorum dersen rapor verirler bence..

@elikasi, truvaiti daha önce sorun çıkartmıştı, misafir olarak başka aile hekimliğinden almam mümkünmüdür ?

@buzzlightyear kendimi yanlış ifade ettiğimden dolayı, o duyuruyu silip, bu duyuruyu açmayı uygun gördüm.

Durumunu anlat, yardımcı olacaktır. Baktın iş inada binecek gibi, ishal olduğunu alt metin olarak belirt.

Ekleme: Başka bir aile hekimine misafir olarak gidebilirsin ama misafir olduğun ve hekime bağlı adresi ve isimleri vs. soruyorlar. Bunları bildiğin bir aile hekimine git.

normalde:

hekim size istirahat raporu vermısse, okul KABUL ETMEK ZORUNDADIR. okul hekimi, hekimin aile hekimi mi yoksa özel mi üniversite mi olduğunu SORGULAYAMAZ.

size ancak ZORLUK ÇIKARIR. ama sorgulama hakkı YOKTUR.

edit: çok da zorluk çıkarmaya niyeti varsa, "hakem hastanesi"ne sevk eder, orada da yüzde 99.99999 sorunsuz rapor geri döner. zaten yüzde 99.99999 hakem hastanesi raporu kağıt üzerinden inceler. hani erkeğe gebelik kadına prostat raporu gibi tamamen akla mantığa tıbba aykırı bir rapor olmadıkça, hele hele rapor 1 günlük ise yüzde 99.9999999 o rapor geri dönmez. bu hakem hastanesi olayını da okulda yapanı duymadım ancak memuriyette o da çok uzun raporlarda yapıyorlar.

yani siz herhangi bir hekimden bulun da kimden bulursanız bulun.

artık aile hekimleri çok çok tanıdık olmadıkça rapor vermeye yanaşmıyor. ciddi bir tahkikat açılmış aile hekimlerinin rapor vermesi konusunda. tırsmışlar yani. bizimkinin kapısında kocaman "rapor verilmez!!!" yazıyor mesela.
özel hastane varsa şansını orda dene, biraz pahalıya gelir ama garanti olur.

Kaynağı bulup alıntıyı direk ordan yapmak en iyisi ama şöyle bişey var:

"Çeviri ya da tahkikli eserin çevireni ya da tahkik edeni tarafından yazılmış giriş kısmı, kaynaklar listesinde çevirenin/tahkik edenin adı öne alınıp yazının başlığı tırnak içinde gösterilerek kaydedilir, sonra yazar adı, eser adı, çeviren/tahkik eden, basım yeri yılı, cilt sayısı yazılır."

Xavi, 2009'dan aktaran; Arda, kitabın adı, yayınevi, ....

edit: arda kısmından sonra farklı yöntemler var. tez vs yazıyorsanız okulunuzun sayfasından hagni yöntemle atıf yapılacapını kontrol edin. sonra kafayı yemeyin.

imza: kocasının tezinin atıflarını düzeltirken kafayı yemekten kurtulabilmek için duyuruya giren ve bu soruyu gördüğünde allahım ben kimim nerdeyim diyen manyamış halanne..

MLA mi APA mi Chicago mu kullaniyorsunuz atif yaparken? ona göre degisir.

APA sistemi

www.nova.edu
owl.english.purdue.edu

suralara bir bakin isterseniz.

@halanne metin içerisinde gösterirken nasıl göstereceğim asıl problem o bendeki ?
mobbing yıldırmadır(aktaran Arda,2010) gibi mi ?

çiğlide katip çelebi açıldı yeni

balatçıkta bulunan ve özelliştirildiği için kapatılan tekel binasında açıldı.

play off için yeni bir ödeme istiyorlar

taahhütlü abone iseniz, ek ücret istemiyorlar. eğer bir taahhüt yok ise isteyebilirler.

ben 13 yıllık üyeyim, çok kavga ettim illa ödeyeceksiniz diyolar.
ayrı bi üyelik varmış onun için paket yükseltme gibi oluyr yani.

kobretti; taahhütlü falan farketmiyor. senin üye olduğun paket kapsıyorsa sorun yok, kapsamıyorsa extra...

Üyeliğini iptal etmek istediğni söyle.

Taahutle istemediler benden de.

çok seksii

kocaman resmi dönen griliyi beğenmiştim ben meğer seninki aşağıdaymış ama o da güzel bi açık rengi gibi dimi?

koltuk güzel ve pahalı, güzel olduğu için pahalı yahut pahalı olduğu için güzel denilebilir.

koltuk piyasasına hakim değilim ama 100 liraya çekyat ilanları hatırlıyorum, bence çekyat alın artar parayla öküz kesersiniz hem.

ama koltuk güzel.

koltuk güzel ama bir süredir burada dönen bir ilan var. hani istanbul^da olsam düşünmeden alacağım. hatta çevremdekilere de gösterdim, nakliyesini halledebilecek olan alsın diye, iş orada tıkandı bizde :)

www.eksiduyuru.com

hem özel yapım, hem kaz tüyü dolgulu hem açmaya gerek olmadan yatak olarak kullanılabilir ki 1+1 de yatak açmak zor oluyor.

100 lirayla aldığı çekyat hem kıçını acıtır hem de evi çirkin gösterir + olarak eve girip karsında ucuz bir sey gördüğünde seni gülümsetmez ama bu koltuk her oturduğunda sana mutluluk verir

@neira bn de tam olarak bunu düşünüyorum ki 100 tl lik çek yatım vardı bu evime taşınırken attım zaten.

koltuk güzel sehpa daha güzel.

koltuk güzel, yerden yüksek olduğu iyi, altı kolay temizlenir. (kadın bakış açısı işte)
amma velakin, evim 1+1 demişsin, demekki yatılı biri gelse yatacak yeri yok, koltuk yatak da olabiliyor mu? olsa iyi olurdu yani.
gene kadın bakış açısı olcek amma, evin küçükse koltuk altlarındaki sandık bayağı işe yarıyor. tekrar düşün derim.

@halanne annemi gordm yemin ediyorm :) annem de oyle diyor ama yatakli olunca cok pahali oluyor, cift kisilik yatagm var gelen misafire yatagimi verip ben koltukta yatmayi dusundum (ciftlerse tabii) yoksa da dar bi koltuk deil yatsn nolck. Bi de yataklilar hep cirkin yine de cumartesi modokoyu gezicem ama bunu cok begendm o yuzden sordm.

koltuk dar değil ki ayrıca arka minderleri alınca çift kişilik gibi bile olabilir. çok yumuşak bir görüntüsü var misafirin olabilir miyim?

@neira ahah alayım gel beklerim :)

rahat görünüyo.

Odan biraz büyükse aynı fiyata şu köşe takımını tavsiye ederim:

www.enzamobilya.com

Yataş boogie olarak geçiyor, ben çok memnunum.

hangi semt?

o sizin performansınız efendim
zuahuah

daha bu pazar , izmir baumax yanında doğtaş'ın showroom'u açılmış gittim bütün koltuklara popumu koydum en son bunu beğendim, zevkli adamsın aferim :)

köşesini

yazilanlarin hepsini okumadim.bence 3lu alacagina daha kucuk iki tane al.

üçünü de izlemedim ama "evde tek başına" serisi uyar mı ki?

flipped vardı uyarsa
www.imdb.com

the human mind'a bi bak derim. 147 dk ama kesip devamını öyle izlersin. ben öyle yapmıştım okulda ilk bölümünü izlettiler diğer bölümleri ben izledim falan filan.

elegant universe olabilir
veya documentaryheaven.com a takılabilirsin özellikle full of life öneririm.

terliksi haycvanın solunum aşamaları hakkında bir belgesel izleyebilirsin

ben sana film tavsiye etcem pişman olmazsın
(bkz: black mirror) 3x40 dk lık bi dizi. evet sadece 3 bölüm.

clash of gods: antik yunan tanrılarını anlatıyor. her bölüm bi tanrı.
planet dinosaur: adı üstünde dinozarlar
özetle, seç beğen al...
dizimag.com

www.imdb.com

son bir kaç aydır izlediğim en iyi şeydi. ama konu sarar mı bilemem.

oranları eve gidince anneme sorayım :)
biz 5 kilo filan alan bir kutuya filiz, çok az tomurcuk veya bergamot, biraz da kaçak karıştırıyoruz.

öğrencilik zamanlarımda (adana'da iken) 1 ölçek kaçak çayla 3 ölçek çaykur rizeyi gazetenin üzerinde karıştırıp çayın tozunu da eledikten sonra kullanıyordum, o zamanlar süper geliyordu tadı. adana'dan ayrılınca bir daha denemedim, şimdi aynı tadı alır mıyım bilmiyorum. şu sıralar evde doğuş'un kiloluk sarı paketini kullanıyoruz.

çaykur tiryaki
çaykur kamelya (favorim)
1 demliğe 5 çorba kaşığı

biz evde bir demliğe 3 tatlı kaşığı koyuyorduk galiba,

ayrıca normal çaya 4 te biri oranında tomurcuk atıp içmeyi bir dene, bne öyle içerim genelde

çaykoliklerin gizli tercihi (bkz: tirebolu 42) denemediyseniz şiddetle tavsiye edilir. başka çayla karıştırmaya gerek yok. çaykur'dakiler 2 çorba kaşığı ve 15 dk dem diyor. ama ben bol bol atıp epey demli yapıyorum.

lipton yellow label 1 kg lik paket
+
ahmad tea bergamut aromalı olanından yarım kilo

oba çay ın bergamotlusu

tabi ki bi de çaykur organik hemşin çayı. çaykur bambaşka.

Çaykur Tirebolu 42. oran falan istemez.

Lipton vs. Bizim damak tadimiza uygun degil.
Ben Caykur turist cayi icerim ve icine biraz bergamut koyarim.
Iran'in Ahmad Tea adinda bir cayi var cok kaliteli ve biraz da pahali. Onu da harmanlayarak kullandiginda cok güzel bir tat veriyor.
Sallama cay iceceksem A101 de Karadem Demlik Poset Cay var. Pakedi sadece 1 tl ve gayet güzel.

Çaykur Kamelya ve Rize Turist çayı direk 1/1 karışım + istenirse ahmad tea bergamut

Not: Ben bergamutlu cay almiyorum. Bergamutu ayrica aktardan alip kendi zevkime göre cay demlerken ilave ediyorum.

giggs+1

çaykur mavi paket

bi de çay demlerken demliğe ilk önce kaynamş suyu koy onun üstüne çayı at.öyle demleyin.kesinlikle daha lezzetli.

bir kg çaykur tiryaki (sarı paket), bir kg lipton, 100 gr tomurcuk, serçe parmağı büyüklüğünde 3 parça tarçın dalı ufalanmış harman katılacak, eğer içilir raporu varsa çeşme suyundan, değilse hazır suların sertlik oranlarına bak, en yukseginden demle, mutlaka porselen yemlik, ve mutlaka çayı dinlendirmeden doldurma. harmanlayan dikkat et, nerden alırsan al bi avuç çayda hepsinden aynı oranda eline gelecek.

afiyet olsun.

şunla bunu karıştıriim kaçak çay koyup çayın tadını boziim derdi yok.Zaten çayları birbirine karıştırılmsına karşıyım. doğadan-gizli bahçe.mis gibi çay. oranı bilmiyorum,deneme yanılma yöntemiyle belirleyebilirsin.Biz hep onu içiyoruz.Çaykur iyi çayları ihrac ediyor,dandik çayları bize içiriyor.Doğuş çay desen ondan da bişi anlamadık,su gibi geldi.Lipton biraz farklı geldi, pek sevmedik.Ne idüü belirsiz çaylar, açık çaylar denemedik. doğadan-gizli bahçe hem kokusu hem rengi mis gibi.bizim hoşumuza gitti.
(biz: ben,annem,babam,kardeşim den oluşan heyet.)

söylemeyi unuttum, demleyecegin kadar çayı ılık sudan geçirip öyle demle.

*imla hataları için özür dilerim, telefondan yazıyorum.

@tirebolu 42 diyenler
nerede bulunur istanbul da?

doğadan gizli bahçe

porselen demlik kullan.

tirebolu 42 +1

bu tirebolu fln olan çay kur un özel çayları neden her yer de bulunamıyor ???

ben çok seçici değilim doğuş çayın breakfast ve bergamotundan birer demlik poşeti koyuyorum. evde tek ben içtiğim için yeterli oluyor ama işin uzmanından şöyle tavsiyeler almıştım vaktinde deneyeceğim bir gün:
1-demlik poşeti tercih etmeyin :)
2-çayınızı yıkayın
2-yıkanan çay, altta kaynayan suyun etkisiyle aromasını daha yoğun şekilde bırakacaktır. sonra demleyin işte normal bildiğiniz gibi... demişti bir bilen. denemekte fayda var.

Ofçay efsane

çaykur organik rize diyorum başka da bir şey demiyorum.

doğuşta olabilir ondan da memnunuz gerçi.

ayrıca poşet çayları sen direkt çöpe at. poşet çay içtiğinden zevk alamıyosun çaydan. poşet çay içip de çay içiyorum deme. demle çayı ohh mis :)

bizde çayları babam demler. organik çayı bayağı uzun süre demliyordu. ne kadar uzun süre demlenirse o kadar güzel oluyormuş. ölçüsünü bimiyorum valla. ama öyle çok az koymuyordu içine pintilik yapmıyordu çay demlerken.

@giggs dediği de çok doğru. çayı öyle demle. daha güzel oluyor.

bende erisiliyor.
basina www. koymadan dener misiniz?

diziport.com

bende de noproblem

dns değiştirince çalıştı.

dizimag.com u deneyininz...

baba nubar terziyan mı?
htmlce.blogcu.com afişlere bak belki hatırlarsın.

eğer repliğin filmini arıyorsan ediz hun deil o, cüneyt arkınla gülşen bubikoğlu oynuyor o filmde.
gülşen bubikoğlu'nun babası, bi mafya babasının oğluyla evlendirmek istiyor. o da kaçarken cüneyt arkın la yolları kesişiyor. cüneyt abi de meşhur bi yazar. bi adada inzivaya çekilmiş, gülşen kızımız da gizlice onunla adaya gidiyor vs vs...

ahan da filmin adı da vahşi gelin

www.sinemalar.com

vahşi gelin

hulise kentmen değil zaten o adamın adı hulusi kentmen.

nubar terziyan + 1

google takvim
cep telefonuna sms atıyor daha ne olsun

ipad için de reminder ve organize olma applicationları var.. yükledim ama kullanabildim mi? yok.

bence en etkilisi minnoş bir cep defteri. heran el altında.

renkli postitlere yazıp, masamın tam karşına, göz hizasına yapıştırıyoum..
sabah ilk işse bilgisayar ekranına... (sabah uyanınca ilk iş evdeki bilgisayarı açmak oluyor da... )

üzerinde "unutmayınız" yazan kartlara not alıyorum genelde. milletvekili tadında.
image5.sahibinden.com

çok önemliyse hatırlarım zaten.. az önemli ve normal olanları da telefona hatırlatma olarak eklerim ki zamanı gelince uyarsın..

bi de alışkanlık olmuş tükkandayken aklıma gelen ya da gördüğüm ama sonra bakmam gereken bi şey varsa kendime mail atıyorum..

ajandaya kaydederim ben telefondan. "yıldönümü" olarak da kaydedince alarm çalıyo. oh mis.

sabah günlük planımı yapıyorum, kendi kendime 4-6 kere tekrarlıyorum her yaptığımdan sonra da bir sonrakini tekrarlıyorum oluyor. hafızanızı kullanmaya çalışın bence nacizane tavsiyem

ajandama yapılacakları saat saat not alıyorum sonra yapınca başına bi tik. çok demode ama çok seviyorum

Belki 'philip'in okunuş halidir filip. Çeviren öyle çevirmiş neyin olmasın?

gırgız

ingilizce flip fiilinden geliyor olabilir, urban dictionary uyuşturucu kullanan/satan anlamlarına gelebilir diyor.. www.urbandictionary.com

"fiili livata"nın buna yakın söylenişleri var. muhtemelen odur.

filipçinin anlamını blmiyorum ama hapishanelerde tecavüzcülere iyi gözle bakılmaz. özellikle çocuklara tecavüz edenlere... öyle bi anlama geliyor olabilir...

denk gelmedim.
yer: istanbul.

lüks semtlerdeki makroları deneyin. kanyondakinde ya da istinye parktakinde bulmanız mümkündür.

türkiye'de cok fazla yetistirilmiyor ve yetistirilenler de tursu yapiliyor genelde.
Onun icin bulmasi kolay degil. Lüks marketlerde olabilir. Real gibi...
Ben de cok severim kahvalti da bile yiyiyorum ama sadece tursu olarak.

etiler(hatta biraz akatlar a kaciyor yeri) carrefour express'te var, sebze reyonunda acikta bulk yoksa paket halinde soguk sebze dolaplarinda oluyor.

jalapeno poppers yapmak istiyorum ama bulamayınca bütün hevesim kaçıyor =(

www.google.com.tr

sanırım daha zamanı değil, yaz sonuna doğru izmirde pazardan alıp turşu yaptığımı hatırlıyorum..

acuvue ben de kullanmıştım ve devamlı bir an önce çıkarıp rahatlama isteği oluyordu. purevision kullanıyorum şu anda rahatım oldukça. ( lensle uyuduğum da oluyor.) ama buna da kalın diyenler var. solüsyonda renu kullanıyorum.

şu an acuvue advance kullanıyorum, idare eder diye düşünüyorum kendisi için.

bunu almadan önce ciba vision air optix aqua'yı denemiştim. muhteşem bir şeydi. gözümde lens olduğunu bile unutmuştum. (bir saflık yapıp acuvue aldım sonra, evet)

solüsyon olarak bio true kullanıyorum. biraz daha pahalı ama kesinlikle çok iyi.

Daha önce bauch&lomb kullandım ama çok kalın lensleri ve çok rahatsız edici.
solo care'i kullandım solüsyon olarak, eh işte pek bir özelliği yok bana göre.
arkadaşım senelerdir all in one light kullanıyor solüsyon olarak, pek memnun.

bence en iyi lense acuvue oasis ve en iyi solüsyon renu.

belki gözünüz lense toleranssızdır. her göz kabul etmiyor sonuçta lensi.
15 yıl boyunca ciba veya bosh & lomb kullandım. solüsyon olarak da eczanede satılan en ucuz yada kamoanyalı olanlardan aldım. bi kere bile sorun yaşamadım.

en sonunda laser yaptırdım. oh be dünya varmış. lens, gözlük çekilir şey değilmiş arkadaş. herkese tavsiye ederim..

airoptix kullanıyorum üç dört senedir. bu süre zarfında 20 kişiye önermişimdir, bazılarının ilk lensiydi bazıları eski markaları ile uyuşamıyordu, hepsi çok memnun kaldı.

yazipdurrum.blogspot.com

yoo ne özür diliosun öle hisettin ve yazmışsın. öyle hisettim ve seninle paylaşmak istedim de, arkasında dur.

edit: sapıkça bir şey yazdığın yok.

bi kokla önce havayı, hemen özür dileyip şansın varsa da bitirme. bak bakalım tavırları sıcak mı mesafeli mi, bi bok anlayamazsan halinden tavrından kendin aç konuyu.

ha eğer ki o açarsa sakın ola özür dileme hatırlatmasının tek sebebi onay almak istemesidir, durum olumsuzsa zaten konuyu açmadan tavırlarıyla belli eder.

Ben de öyle düşünüyordum yazarken. Böyle saf saf mutlu oldum felan ama bilmiyorum mesajı attığım gecenin ertesi sabahından beri kötü hissediyorum.

"sıkı sıkı" yazarken ingilizce karakter kullandıysan, kız da yanlış okuduysa vay haline...

attığın mesajın üstüne görüsmeyi kabul ettiyse özür dilenecek bir sey yok

evet özür dile ve sıkı sıkı sarıl ona.

Görüşmeyi kabul etme gibi bir durum yok benim olduğum yerde olacak diyeyim o zaman.

haaa senin mesajına bir cevap vermedi yani
oo iyiymiş. o zaman ya utandığından cevap yazmadı ya da senin gibi hissetmiyor. karsı karsıya geldiğinizde sana olan tavrından anlarsın artık (ergen olmadığını varsayıyorum-çünkü öyleysen anlayamazsın)

Mesajıma cevap vermek gibi bir huyu olmadığından yorumlayamıyorum da. Sms'i yoktu ilk telefon numarasını aldığımda. Hala da cevap atmaz. Gerçi ben de cevap isteyen şeyler yazmam genelde ama.

mesajına cevap vermeme huyunu söylerken çok ezikledin ve cevap isteyen şeyler yazmam diye tribe girince combo yapmış oldun. ergen olduğunu kanıtladın bravo valla :) yapacak bir sey yok git özürdile bence. sarhoşken yazdım de.

Karşıdakinin moralinin içine .çmak pahasına çıkarım yapmak için bi tarafımı yırtarım diyorsun yani. Senden psikolojik tahlil istemedim farkındaysan. Dedektifçilik oynamayalım hani.

Göbeği şeker mi şişiriyor yani? Lise biyoloji bilgisi.

azicik fark ve kocaman:

(bkz: gender advertising)

zero'nun tadı bariz daha güzel light'a göre.. halen light üretiyor olmalarına anlam veremiyorum bu yüzden ben mesela..

vücut gerekli şekeri alır,fazlasını direkt yağa çevirir.

içlerindeki tatlandırıcılar farklı.

@kibritsuyu

hangisini içmeliyiz?

@mehmetoloji hiçbirini

@pisiklet

zaten ayda bir-iki kez filan tüketiyorum.artık onu da tüketmeyeyim bari.gazozlardaki şeker oranı da yüksek mi acaba.

"Göbeği şeker mi şişiriyor yani?"
Yuh artık.


Zero her ülkenin delikanlıları için üretildi. Emekli yöneticilerini getirip düşen satışlarını arttırmak için yardım istediklerinde yaşlı amcanın oluşturduğu bir proje olarak ortaya çıktı. Çok başarılı oldu ve reklâm piyasasında da parmakla gösterildi. Hatırladığım kadarıyla bizdeki reklâmında Kadir Çöp'müydü neydi o oynamıştı ve mafyözzi konsepti kullanılmıştı. Hedef kitlesi farklı. Anahtar sözcük; Pazarlama.


Not; Mısırdan imal şeker meyve şekeri diye yutturulur ruhunuz duymaz. (Zaten Tr'de tüm gıdalarda böyle.) Mısırdan imal şeker sağlık için tam bir pisliktir.

ben de light olanı seviyorum mesela. zero yokken light vardı :P
yani aslında biraz daha tatlı geliyor, ondan belki de daha çok seviyorum.

zaten ayda bi-iki kez içiyosan adam gibi cola içsene. light yada zero, onların içindeki tatlandrıcı ve fenilalanin var

soğan hangisi?
elma yazan kutunun üstündeki nesnenin ve çekmece kulbunun gölgesi ile fincan tabağının gölgesi farklı yerlere düşüyo gibi sanki
bu bardak da hiç olmamış yani
öbürü içön bir şey diyemicem pek anlamadım ztn

fincanin tabagi ayri duzlemde takiliyo sanki.

ayrica necefli masrapada da dik durma sorunu var gibi.

soğan ikinci sürahili resimde

ilk gördüğüm, iki resimde de resmin sol tarafında aşağıya doğru bir eğim var. hele ki şu kahveli resimde kutu gibi şey bildiğin yokuş aşağı duruyor. diğer resimde ise sürahinin ağız kısmında bir orantısızlık var. sürahinin ağız bölümünde kolay dökülsün diye bir dar vadi oluşturulmuş, bizim gördüğümüz açıdan tamam ama tam paralel kısmındaki (yani sürahinin diğer tarafında) paraleliyle aynı oranda ayarlanamamış

birinci resim:
kutu, bardağa göre çok eğik duruyor.
bardağın kulpunun perspektifi çok yanlış.
neiranın dediği gibi kutunun, kulpların ve bardağın gölgesi hepsi farklı bir yere düşüyor.
kutunun üstündeki şeyin ne olduğu hiç anlaşılmıyor.
kaşık bardağa göre çok çok büyük olmuş.
bardağın tabağı yamuk.
masanın üstündekiler kahve çekirdeği ise eğer; bardak, kaşık, kahve arasında çok saçma bi büyüklük orantısı var.

ikinci reim:
sürahinin sağ tarafı ile sol tarafı birbirine eşit değil.
kavanoz gibi şey eğri duruyor.

eğer sınavlara hazırlanıyorsan, öncelikle fincan sürahi vs olmamış elipslere bakarsan anlayacaksın. ilk resimde o dolap sol taraftan aşağı düşecek gibi görünüyor. 2. resimde de eger kağıdın tamamına bakıyorsak kompozisyon çok sıkışık, aşağıda değil de üstte daha çok boşluk bıraksan daha iyi görünecek.
bana sorarsan sırayla yoğunlaşman gereken konular
-komposizyon: bol bol tablo fotograf vs incele, eline içi boş bir cerceve al ve önündeki objelere onun içinden bak, hangi yerleşim daha iyi?
- perspektif: hem iyi gözlem yapman hem de elini rahatlatman gerek, önüne basit bir boru, şişe vs aşağıdan yukarıdan vs bakıp defalarca çiz. kagıt üzerinde daireler elipsler calış.
-ışık-gölge.
-doku.

bence gölgelerin baya gelişmiş. ilk resimdeki düzlem hatası dışında baya iyi. bazen çizilen şeyler biraz yamuk olduğu için ne kadar gerçekçi çizersen çiz yanlış çizilmiş gibi durur, soğanda bu olmuş galiba :) gölgeler tek tek iyi gibi ama resmin genel olarak gölge-ışık değerini iyi bulman lazım ki bütünlük olsun.

düzeltmeler yapacağım olduğunca. ama o kahve kutusu cidden yamuk duruyo fincan tabağı daha hatalı gibi.

incelemedim ama hangisinde kısa yıkama seçeneği varsa onu al. ikisinde de varsa arçeliği al. annelerimizin vazgeçilmezi...

bosch

enerji sınıfı arçelik'in daha iyi ama bosch genelde daha kaliteli oluyor.

bosch alırdım.
neden?
adamlar her programdaki elektrik ve su tüketimlerini yazmış daha ne olsun.

bosch kullanıyorum, memnunum.

8 kglik disinda alma.
siemensi oneririm.

bosch çünkü arçelikten daha temiz yıkıyor.

samsunglara da bakın, gayet iyidir.

çok yanlış zamanda gidiyon be kardeş. kar buz ve hava çok erken kararıyo şimde peterde.
aktarma konusunu bilemiycem. ama rus firmaları hep rötor yapar, şimdiden kendini hazırla.
st peterde hermitaja git mutlaka, dünyanın en büyük müzelerinden biri.

kanlı kilise mutlaka görülmesi gereken bi yer, adı korkunç olsa da görünüşü renkli krema kaplı pasta gibi.

meydanda bi eski katedral vardı mutlaka görürsün. ana cadde üzerinde zaten.

bi de kulesine tırmanılan bi katedral daha var, ama ona da çıkamayabilirsin.

peterhofa gidebilirsen git, yazlık saray olarak kullanılıyormuş zamanında. ama kışın ortasında yazlık saraydan ne zevk alabilirsin bilemem, bahçeleri ve girişteki altın fiskiyeki havuzları güzeldi. yazın bile resin ve rüzgarlı bi havası vardı, kışın bi yerlerin donar heralde.

kanallarda tekne turu da yapamayacaksın maalesef, sokaklarda yürü artık.

gene yazın milletin yüzdüğü ve gezindiği bi park var, manyaklık derecesinde uçuk lunapark zımbırtıları var. ama kışın???

vitrinler güzel, her marka var ama alışveriş yapmayı aklından geçirme, türkiyenin 2-3 misli fiyatlar. galeria diye bi alışveriş merkezi var, gez , bizimkilere e selam söyle.

şimdi gitmeyeceğim zaten, daha sonra ama şu vize işini öğrenmek için erkenden sorayım dedim. Yani vize falan istiyorlarsa o parayı ekleyip aktarmasız uçarım diye. Çok teşekkürler bilgiler için.

meydanda bi eski katedral vardı mutlaka görürsün. ana cadde üzerinde zaten.
şimdi hatırladım. cadde nevsky, katedralin adı da nevsky katedral.

bi de kulesine tırmanılan bi katedral daha var, ama ona da çıkamayabilirsin. bunu da hatırladım, st isac katedrali.

rusyaya giderken ben de bi ara kiev üzeri gitmeyi planlamıştık, hatta ukrayna elçiliğini telefonla arayıp sormuştum. yanlış hatırlamıyorsam, havaalnından çıkış için vize olması gerektiğini, eğer havaalanından çıkmayacaksak transit vizenin yeterli olacağını söylemişti. biz de oyüzden moskova aktarmalı gitmiştik. bu şekilde moskovayı da görmüştük, zaten mokova da kremlin ve kızıl meydan, nazımın mezarı vs dışında çok bişey yok, 1 gün bile yeter.

Transfer için Vize konusu muamma. Ama Türk vatandaşlarına vizede kolaylık var, o yüzden sıkıntı olmaz sanırım.

Kiev'de iki terminal var, biri eski birisi yeni. Geçiş yapmanız gerekebilir. Transfer deske gidin inince.

Havalimanında bozdurmayın, kur çok kötü. taksiciye söyleyin döviz bürosunda dursun iki dakika


www.mfa.gov.tr

Ukrayna: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
10 Eylül 2011 tarihinden itibaren, geçerli umuma mahsus pasaport hamili vatandaşlarımıza Ukrayna’ya yapacakları turistik amaçlı seyahatleri için Kiev Borispil, Odesa ve Simferopol Havaalanları ile Odesa Limanı’nda 30 ABD Doları karşılığında 14 gün ikamet süreli tek giriş vizesi ita edilmeye başlanacaktır.

isveç. en sakinleri o.

danimarka'yı otomatik olarak elemenizi öneririm. zira insanları avrupanın en kaba insanları sanırım. türkiye'de gibi hissetmeniz olağan.

objektif bakarsak finlandiya derim. bana tam bir huzur ülkesi olarak geliyor. ama isveç'in de yeri ayrıdır ben de daima. stockholm'den güzel neresi var ki :)

danimarka da 6 ay kaldim, isvec ve norvec e de gitmistim
danimarka
cok sosyal, surekli etkinlik,insanlar kil ama barlar,clublar cok guzel
kaynasmak,tanismak cok kolay.
trafik yok,gurultu yok,tertemiz her yer. muthis bir huzur var tum ulkede kimse kimseye karismaz en buyuk sorun bu tum iskandinav ulkelerini kapsar gocmenler her 3 4 kisiden biri gocmen ozellikle arap ve somalili gocmenleri cocuklari taskinlik yapiyorlar kimse de sevmiyor zaten onlari

onun disinda,
otobusler dakik,nerdeyse 24 saat topplu tasima var,mimari super, tum binlar ayni boyda caddeler genis bisiklet yollari harika hemen hemen herkes ulasim araci oalrak bisikleti tercih ediyor.

isvec,
danimarkadan gidince daha fakir bir ulkeymis gibi duruyor.onun idisinda nerdeyse ayni.

finlandiya ya gitmek kismet olmadi. ama stockholm icin iskandinavyanin en guzel sehri diyorlar ben oslo da bir hafta kaldim bi bok yoktu hic begenmemistim, neyse.

isveç. "kızlarından ötürü"

www.youtube.com

kizlar oalrak:
isvec,norvec,fin,dan

finlandiya huzurevi, isveç güzel ama fazla sakin.
danimarka hem avrupaya daha yakın hem de kuzey komşuları kadar sakin sessiz değiller.

devlet memuru yada sözleşmeli devlet personeli iseniz ocakta ve haziranda 15 günlük maaş farkı ödemeleri yatar. hani 6 ayda bir zam alıyoz y onun 1-15 ocak tarihleri arasındaki tutarı.

özel sektördeyim

downorisitjustme.com

şimdi kitap indirdim oradan, ama benim üyeliğimi kabul etmediğinden arkadaşınkinden otlanıyorum..

Davetiyesi olan bi el atarsa çok sevinirim:

[email protected]

İsvicre vizesi almak en zor islerden biri.
Bir kanada iki isvicre.
Tanidik olsa bile bankada belli bir parasi olmasi gerekir davetiye olayi icin.
Anlatildigi gibi bir ulke degil, amac oraya yerlesmekse tekrar dusunun. İsvicre vatandasi olarak bunlari soyleyebilirim. Gecen ay kesin donus yaptim.

rusya için davetiye prosedürü şöyleydi:
davet edecek kişi bulunduğu yerin emniyet birimine gidip oradaki formu dolduruyor. o frmu ve çalıştığı yerden aldığı belgeyi siz gönderiyor. siz o evraklarla birlikte vize için başvuruyosunuz.

schengen başvuru formunda davetiye gönderen kişi hakkında doldurmanız gereken bir bölüm var zaten. yani davetiye olsa bile schengen şart.

yok yerleşmekle işimiz yk gezmek için gidiyoruz italyaya almanyayada geçmeyi düşünüyoruz eğer schengen olayı varsa. 2 aile davetli evde 1 ailede otelde kalmayı planlıyoruz. bide 3 ailenin büyükleri kardeş, tüm kardeşler gidiyor diye geri çevirlermi bizi?

acikcasi davetie isi ordaki kisiye de belli bi yük olusturacagindan ve cok büyük avantaj yaratmadigindan önermiyorum.

bi hostelde kayit yaptirin,para zaten göstericeksiniz,ucak biletleri zaten alinmis olcak,diger ek belgelerde öyle,dedigim gibi bi hostel,otele kayit yaptirin parasini da ödersiniz vize gelince iptal edersiniz belli miktar keserler ama hem daha az yorulursunuz hem vize cikma yüzdesi daha yüksek olur.

aileden birinin yanina gitmek cok hos bakilmiyor.

hasanağa bahçesinin önünde kafeler var, okulun yanında. neblim kahve diyarı fellini vb. eğitim fakültesinin orda sadabad, hancı falan var. hep okulların etrafına konuşlanmış yerler. bunların dışında pek yok.

araban varsa forum bornova'ya gidebilirsin çevre yolundan 10 dk.
agora'ya gidebilirsin o da 15 dk.

En guzeli bin 70'e ver elini Alsancak. Hatta sirinyerdeysen izban'a binersin. Kordon, Kıbrıs şehitleri takıl.

Başka, Kaynaklarda gölet var. Orda bira içip takilinabilinir. Ördekler kaplumbağalar. Piknik de olur orda.

araba varsa gölet tarafinda kaynaklar ve belenbaşı köyleri var, o köylerde kahvalti gözleme mekanlari falan var.

heykel tarafinda hancı var, sakin gitme. onun yanında bir pide salonu var pidesi iyidir, onun da yaninda bir kahve dükkanı var. orasi da iyi sayilir.

yenimahalle otobus duragi var, sirinyer tansas tan bucaya gelirken ilk durak. oradan aşagıya dogru sap, biraz ilerle. orada solda bir kafe var, mekan güzel gibi. sakin de oluyor.

egitim fakültesi civarinda bir dutlu sokak var, burger king in yanindan iceri girince. oradaki evleri yavas yavas kafe yapiyorlar. oralarda oturabilirsin.

buca ne yazik ki izmir deki semtler arasında en kötü olanı. tüm verilecek tavsiyeler, kücükpark in 10 a biri etmez sayi ve kalite acisindan. kolay gelsin.

bu sorunun cevabını biz 2,5 yıldır arıyoruz. sonunda bulduk:
bizim ev :))

en güzeli gidip konyalıda erzurumda yemek yemektir vakit geçirmek için bence. onun dışında gezmek falan istiyorsan bucadan çık bence, mekan olarak yer güzel olsa da gelenler rahatsız edici oluyo genelde bucada

Grooveshark'in radyo ozelligi isinizi gorur sanirim.

last.fm olabilir.

(bkz: stereomood) var ama uzun süre dinlerseniz tekrara düşüyor. yeni gruplar keşfetmek için ideal.

rock fm türkiye'yi winamp üzerinden dinlersen şarkı adlarını görebilirsin. dj konuşmalarının arasında şarkıları duyduğun sürece tabi :p

akşamları da 2 farklı blues programı oluyor ama onlar sanırım kayıt ve o nedenle şarkı adları yazmıyor. akşam treni ve blues perişan; bunlar bir yerlerde günlük playlistlerini veriyorlar, o da işini görebilir tabii.

www.postrockmusic.com en güzeli (y)

spotify'ın radyosu da güzel. ama üye olup kullanmak için vpn gerekiyor.

www.accuradio.com!/rock/
www.accuradio.com!/search/rock/

www.youtube.com

isveç - huzurlu,düzenli
kısaca sosyo-ekonomik sebeplerden.

orda yaşarken ne yapacağıma bağlı. çalışmayacaksam veya hayat standartlarının altında bir maaşım olacaksa norveçi baştan elerdim. ama iyi bir işim olacaksa tartışmasız norveç derim. değilse hollanda gerçekten çok güzel bir ülke yaşamak için.

isveç derim ben de. arada da diğer ülkelere gezmeye giderim.

@in vino veritas
eğitim amaçlı.

isveç'in doğal koşulları bizim doğamıza aykırı. isveçli bir arkadaşımla hollanda'ya gitmiştim ve kendisi bir çok yönden hollanda'nın kendilerine oranla daha gelişmiş olduğunu söyledi. evleri, yolları vs. vs.

kışları -20lerde kalmaya razıysanız, karanlık havanın sizi bunalıma sokmayacağından eminseniz isveç derim ancak bence hollanda çok daha iyi. yağışlı havası yine var ancak en azından daha sabredilebilir derecede.

eğer isveç, norveç veya finlandiya'da kalmaya karar verirseniz, imkanınız varsa öncesinde orada kışın bir iki ay geçirmenizi öneririim. belki de çok seversiniz.

norveç, balık falan vardır oralarda. ama soğuktur amk oralar. horlanda diyorum ben.

Norveç'in en kuzeyi ne güzel buz gibi

hollanda varken başka yer aramaya hiç gerek yok..

9gag.com

9gag.com

norveç - huzur, sağlık, düzen, doğa

bursla filan gitmiyorsan norveç baya zorlar seni, hatta burslu gidiyorsan fakat orta seviyedeysen ekonomik açıdan öyle bile zorlayabilir. öyleyse ben olsam her durumda hollandayı seçerdim.

kesinlikle hollanda. ama amsterdam'dan uzak dur, orda turist kafalamaya calisan halk seni de kafalar. utrecht'te falan kal, super oralar. arada amsterdam'a eglenmeye gidersin yine.

isvec cirkin, valla bak. insaninin huyu cirkin. oyle bi gizli irkcilik var ki heriflerde bak goruyosun beni bile koca bir irki yaftalar hale getirdi. (her zamanki gibi: iyileri var tabi ki ama geneli/ortalamasi pek yabanci sevmiyor) hollanda ise tam international bi ortam. super.

hollanda tabi ki de..
finlandiya acaip sıkıcı, soğuk, kar buz. hayat saat 4 te bitiyor. sauna, kayak, nordic yürüyüş dışında yaptıkları bişey yok. çocuk parklarındaki çocuklar bile huşu içinde sessiz sesiz oyun oynuyorlar. kendileri bile okadar sıkılmış ki ülklerinden eğlenebilmek için taline yada rusyaya gidiyolar. üstelik çok da pahalı.

ancak 80 yaşında giderim bi daha oraya.

her türlü hollanda.

çetinkaya'nın herhangi bir şubesine git. 20-40 tl arası canavar gibi botlar var.

decathlona git (istanbul forumda) 30-40 tl ye kar botları var. sibiryada bile giydim ben, bana mısın demedi.

library.nu oldu. kitapları pdf olarak değil de epub vb. formatlarda indireceğimiz site daha faydalı olabilir. zira pdf sadece bilgisayar ekranında verimli. e-kitap ise bilgisayar dışında bir sürü ortamda okunabiliyor.

site adı??