türkiyenin mi uluslararası mı?
doğal limanlar mı insan yapı mı?

türkiyenin.
farketmez liman olsunda.

tr.wikipedia.org'deki_limanlar_listesi

diş fırçasını koyduğun kap pis olabilir?

yok temizliyorum genellikle.

yosun gibi bişey olabilir.

fırçayı ya da koyduğun bardak/kab vs. temizlesen bile, ıslak koyduğun için her seferinde fırçadan sapın dibine doğru su sızıyor. kabın içinde de yeteri kadr hava sirkülasyonu olmadığı için bu su kurumuyor, küfleniyor.

küf onlar, diş fırçanızı yarısına kadar su dolu bir bardağın içine koyun, bu suya az bişi çamaşır suyu dökün, 3-4 saat bekletin, sora suda durulayıp kullanmaya devam edin.

deme bence hiç gerek yok şu durumda

seni yok yere engellemiş, adam yerine bile koymamış. kırılmakta haklısın amma da çabuk yumuşadın. sen hasta olsan engelini kaldırıp çiçek mi yollardı sence? kuru bi geçmiş olsun de bence. böylece hem kırgın olduğunu anlar hem de insanlığını yapmış olursun.

Kız sana yerini göstermiş; dış kapının mandalısın onun için, gereksiz kibarlık yapıp, ilgi alaka gösterip kendini daha da küçültme. Ha bak sen mesafe koy nasıl yanaşıyor sana. Karı kafası amına koyiim öküz der dururlar sonra nerde maço birini görürler dipleri düşer.

deme tabi ki lan.

hatun bi bok olmadan engelleyecek, konuşmayacak ama geçmiş olsun diyeceğim ha? beter olsun.

ben olsam demezdim. hiç değer vermemiş ki. yokmuş gibi davranırım. insanlık göstermeyenden sen de esirge insanlığını.

deme olm manyak mısın? arkadaş listenden falan da çıkar.

senin için de "herkes gibi biri olsun" ve geçmiş olsun de, doğrudan ama.

deme panpa siktiret

şirkette bire bir çalışmıosanız, sende onu gtalk dan engelle

bence de deme, bi de geçmiş olsun diye arayıp mesaj atsan iyice götü kalkacak, "amma da askıntı oldu ya ezik şey" deyip sağda solda senin üzerinden hava atacak.

not: kadınım

okumadım ama, daha fazla rahatsızlık verme istersen. erkek milleti olarak yüzümüze tükürülmedikçe hep bi umut var diye düşünüyoruz sanırım.. çok feci..

denmez.

(bkz: etekli iktidar)

deme.
ama cok istiyorsan da yanina gidip ozellikle deme yaninda gecerken durmadan kuru bir sekilde de. ama durup da nasil oldun keske gelmeseydin bik bik yapma.
ama bosver bence. sen de sil onu bir yerlerden.

SANA DEĞER VERMEYENE SEN HİÇ VERME.

boş ver deme hacı bundan sonra bağlantını kes.

ses tonunu ayarlayabileceğini bilsem tok bi sesle geçmiş olsun de diye önerecem ama senden o ışığı alamadım,halen olayın duygusallığını taşıyorsun :/

vücut geliştirme yapmamalı.

belin neden ağrıdığına bağlı. Yanlış oturmadan dolayı olan ağrıyla fıtıktan olan ağrı farklıdır, dolayısıyla yapabileceği sporlar da farklıdır.

@whoosie fıtık var belimde. doktor istersen ameliyat olabilirsin dedi.

o zaman doktoruna sormadan spor yapma, acil ameliyatlık olma derim.

çevremdeki bütün bel fıtıklılara yüzme çok yarıyor, düzenli yüzme ağrı vs bırakmıyor.

pilates
ben de skolyoz var, eşimde bel fıtığı. bize verilen fizik tedavi hareketlerinin çoğunu pilatesde yapıyoruz.
ayrıca yüzme +++++++++++++
mekik yapmamalı

moskovada az kalmamıza rağmen biz pek haz etmedik. st. petersburgu gördükten sonra da iyi ki moskovada az kalmışık dedik.

iki erkek için kiev daha iyi bir seçim olabilir mi diye düşünmek lazım..

sadece kiev icin gidilir mi evet ama birden fazla şehri görmek mantıklı geldi petersburgdan moskova ucusu ne kadar tutar ve kac saat suruyor bir de otel hostel falan fiyatları nedir ?

st peter-moskova uçakla 1-1,5 saat civarı bişeydi. fiyatlar değişiyor. aeroflot.com'dan bakın.
st petersburg çok pahalı bir şehir. uygun fiyatlı yerler de vardır ama öğrenci bütçesini aşabilir belki.

Örneğin şu kadar fiyat tutar gibi bir şey söyleyebilir misiniz ?

moskova yı 2 gün görsen yeter, tavsiyem moskova- st petersburg arasını trenle gitmendir. yataklı trenler var, gece biniyorsun, mışıl mışıl uyuyorsun, sabah ordasın.her iki şehirde de havalimanı şehir merkezine uzak olduğu için uçakla gitmenin pek bi mantığı kalmıyor. tren garlarının şehir merkezinde olması da artısı. internetten alabilirsin tren biletini, araştır google dan bulursun.

st petersburgun gezilecek yerleri nişantaşı gibi bi yerde toplanmış durumda. her yerde italyan restorantlar veya suşi barlar var. mc donalds var tabi ama yanlış hatırlamıyrsam bi menünün fiyatı türkiyedekinin 2 katı kadara denk geliyor. hostel fiyatlarını bilmiyorum, couchsurfing deneyin derim. en azından konaklamayı bedavaya getirirsiniz.

nevsky caddesinde fast food tarzı yapan bi yer var. bi rus markası adını hatırlayabilirsem yazarım. hamburger, rus krebi falan. orda geleneksel rus çorbalarını ucuza yiyebilirsiniz. zaten genellikle nevsky civarında dolaşacaksınız. gene nevskiye yakın, kanlı kiliseye giderken sağlı sollu geleneksel rus yemekleri yapan yerler var. turistik ama nisbeten ucuz fiyatları.

zaten metro ucuz ve yaygın. çok da ihtiyacınız yok. dedeiğim gibi genellikle nevsky üzerinden yürüyereke gideceksiniz her yere. belki bir tekne turu yaparsınız hava güzel olursa. bi de mutlaka petergof a gidin. yazlık saraya. konaklamayı couchsurfing ile halledebilirseniz, yeme içme ve müze girişleri dışında çok da para çıkmaz aslında cebinizden.

ruslar couch surfing olayına olumlu bakar mı tastamam ters geldi bana.

bir arkadasim petersburg icin cok pahali dedi avuc yakarmis konaklama.

fakat biz iki kisi nasıl yer bulacaz bilemiyorum cs ile.

ayrıca bende bir korku var bu rusyaya gitmek hep tekinsiz gelmistir adamı kacirirlar falan :)

bir donem yabancıları kacirip fidye istemek cok modaydı rusya da 90 ların aktuel ve tempo dergileri vardı bizim evde orada uc bes sayida bir bu konuyu islemisler.

ha ha organ mafyası da var allah korusun, ufak çocukları da kaçırıp dilenci yapıyolarmış hatta.

80-90larda olabilir de ben uzun zamandır duymadım rusyada kaçırılıp fidye istenen bi türk. zaten gideceğin yer ya moskova ya st peter. taşraya gidiyo olsan neyse.

iki erkek cs için zor olabilir. ayrı yerlerde kalmayı belki düşünebilirsiniz. moskovada cs biraz daha rahat ama st peter daha turistik olduğu için insanlar bıkmış olabilir, ama imkansız değil. ya da aynı bakış açısıla daha tursitik olduğu için cs ye daha sıcak bakıyor da olabilirler. şimdi turist zamanı olmadığı için şansınız da yüksek. denemekten zarar gelmez.

booking.com'dan hostel fiyatlarına bakıp fikir edinebilirisniz. ayrıca bayramda gitmeyi düşünüyorsanız bir an önce cs'den request göndermeye başlasanız iyi olabilir. hatta bakmadıysanız önce uçak fiyatlarına bakın. tarih yaklaştıkça uçak fiyatları artar, en kısa sürede almakta fayda var. belki uçak fiyatları kararınızı değiştirmenize sebep olabilir.

Önceden kadın koymuştur , söğüşleme mekanizması anlayacağın. Bir arada gözden diliyle taş alan kadın vardı yavaş çekimde dilinin altında taş sakladığı meydana çıkmıştı :D

not:O zaman şöhret peşindeymiş. Ne zannediyorsun yani gözde yaşayan kurtlar var ve tıp hala keşfedemedi falan mı ?

evladım onları ben koymuştum, inandırıcı olsun diye. sonradan bizim ekip komple tutuklandı, alcatraz'dan yazıyorum şu an.

öyle bir şeyi annem de anlatmıştı oluyormuş gerçekten:) ilginç

otlardan düşmüş olamaz mı o kurtlar ?

insan vucudunda yaşayan sinek larvaları mevcut ancak türkiyede yok diye biliyorun. afrika vs oradaki bataklıklarda var.

eğer türkiyede olsaydı çok daha yaygın bilinirdi köylerde falan. illaki duyardık.

yıllar önce, saadettin teksoy da mı ne, diliyle milletin gözünden taş çıkartan bir kadın vardı. yazdıklarınızı görünce o aklıma geldi. bunlar hep dolandırıcı. teyze, ayağınız alışsın diye önce para istememiştir. 2 hafta sonra "karnım ağrıyor" diye gitseydiniz, bu sefer de karnınızdan kurt çıkartırdı. ufak bir ücret karşılığı tabii.

aynı şeyi ben de duydum. aynı işyerinde çalıştığımız adam , motoksiletle giderken gözüne böcek kaçmış. adam haftalarca gözü şişmekten kapanmış ve kıpkırmızı bi halde gezdi. köyde aynı senin dediğin gibi bişey yapmışlar ve ondan da kurt dökülmüş. bana da pek mantıklı gelmedi ama, ertesi gün adamın gözü iyileşmişti. büyük ihtimalle yakılan otlardan döküldü kurtlar. göz de buharın ve dumanın etkisiyle iyileşti. ya da kim bilir, belki gerçekten gözde kurt vardı???

okumazlar bile.. dogru cope gider.. gonlunu ferah tut, burasi turkiye, burdan bi bok olmaz.

böyle kaç tane mail alıyolardır günde. hepsi hakkında işlem yapmaya kalksalar ohooo. zaten uyku semesinin dediği gibi okumazlar bile. okusalar da işlem yoğunluğu, ilgileniyoruz, maddi kaynaklar vs gibi standart bi "farkındayız, ilgilenmeye çalışıyıouz ama yetişemiyoruz" cevabı yazarlar sana. zaten başını belaya sokacak bişey de yok. hakaret, küfür, tehdit vs gibi...

hicbir sey olmaz.

BU MEMLEKETTE GÖTE GÖT DENİR. ONLAR DA GÖT OLDUKLARINI BİLDİKLERİNDEN BİŞEY YAPMAZLAR.
zaten dava edilebilecek bir durum da yok..

küfrettin sandım. ne var yahu bunda. ben bazen sövüyorum da bazı şirketlere maille. onlar bi şey demiyolar tabi, müşteri kaybetmek falan. :) ama doğru yapmışsın bence.

zamanında bir daireye değil, direk resmi dairede yönetici bir kişiye "hepiniz orospu çocuğusunuz" yazmıştım, bi b.k olmadı. raad ol panpa.

bu mailde bişey yok.

hakaret veya tehdit içermediği sürece sorun olmaz.

bundan korkmuş olamazsın?

korktum, cunku vaktinde benzer bir olay yasamistim. gittigim kursu bir forum sitesinde bu sekilde elestirmistim. kim oldugumu tespit edip cepten aramislardi size dava acabiliriz diye. belki bloftu tabi dertsiz basima dert aldigim icin korkmustum.

ben cok daha sert bir versiyonunu yollamıştım. İşin içinde hakaret,aşalayıcı ifadeler olmadığı sürece (işini iyi yapmamak buna dahil değil) sorun olmaz.

ben küfür de etmiştim e devlet sitesi eskiden çalışmıyordu düzgün. geri dönmediler. ağır sövmüştüm. sitenin değişmesinde katkım varmı bilmiyorum.

balçovada agora, bornovada forum, alsancakta kıbrıs şehitleri, gül sokak fln, mavişehirde de ege park, karşıyakada da çarşı.

eğer marka takıntın yoksa bornovada cumartesi günleri bostanlıda çarşamba günleri ve hatayda perşembe günleri giysi pazarları kuruluyor. mağazada gördüklerini orada daha ucuza alabiliyorsun hep ihraç fazlası ürünler var. bir de alsancakta gül sokak vardır orada mangonun outlet mağazası çok gözdedir. kıbrıs şehitlerinin sonunda da koton un outleti var o da iyidir.

gaziemir de optimum var. bütün markaların outleti var. koton batik zara mango mudo vakko..........

evet, kendi makalenize akademik referans vermeniz lazım.

kesinlikle kendinizden alıntı yaptığınızı göstermeniz gerekir.

suyunu çıkartmadan kendi kendinin alıtnı yap. böylece okuyanlar senin o konuda sürekli olarak çalıştığını, bir anlamda uzmanlaşmış olduğunu anlamış olur.

bizim bölümde, doktoradan bir arkadaş, kendi yazdığı ödevden yaptığı alıntıyı yazılı referansla belirtmediği için (hocaya sözlü olarak söylemiş olmasına rağmen), "kendinden intihal" yapma gerekçesiyle doktoradan uzaklaştırıldı. daha başka hangi fantastik suçlamayla karşılacağınızı bilemezsiniz. verin referansınızı.

zamanında bi yerlerde okumuştum hatta resimler vardı. ama mevzu evlenecek olanların değil de evlenenlerin 30-40 yıl sonraki halleriydi.

var cidden benzeyen de var. sebebi mimiklerin ve yüz ifadelerinin benzemesiymiş, bir nevi 30-40 yılda evrilip benzeşiyorlar işte.

evlenecek değil, evlenmiş olanlar birbirine benzer. zaman geçtikçe birbirinin davranışlarını, hareketlerini benimsiyorsun, hatta konuşman, mimiklerin, jestlerin bile benzemeye başlıyor.
ne demiş atalarımız üzüm üzüme baka baka...

sürekli aynı yemekleri yedikleri ve aynı iklimde yaşadıkları için benzediklerini duymuştum.

ben ve karım. evli olduğumuzu bilmeseler kardeş derler. o derece.ikimiz de suyun öbür yanındanız.

görsel olarak değil ama huysal olarak var sanki galba olabilir bence..

bu hem fiziksel hem de zihinsel anlamda sürekli yanında olan bir insanı istemsiz kopyalamaktan geliyor.
gözlerini açarak konuşan bir arkadaşınız varsa da bunu yaşarsınız, ama etkisi limitlidir, uzaklaşınca siz de gözlerinizi açmazsınız. ama yakın ve uzun süreli bir arkadaşınızsa, çoktandır onun belli fiziksel eğilimlerini vücudunuzda taşımaya başlarsınız.
ya da evli çiftler ortak mental hastalıklar da geliştirirler. bu konuda şizofreni örneği verilebilir belki. ikiliden birinde şizofreni var ise, diğerinde de şizoid kişilik bozukluğu gözlenebiliyor.
yani hem fiziksel hem sosyal hem kültürel hem de mental anlamda başkalaşıma uğruyoruz. hem de herrrr ilişkimizde.

ananem ve annem dua okurken esnemelerini nazara bağlarlardı. kim için okuyolarsa o kişiye nazar değmiş demek olduğunu iddia ederlerdi.

buna zerre kadar inanmadığımı ayrıca belirteyim.

ben de ne zaman dua okumaya başlasam esnerim.

yaşlılar nazar der.

benim bildiğim şeytanın işi bu..(ciddiyim)

feodal moruk; bizim din örtmeni dua ederken esnersen, ağzına kapatmazsan içine şeytan girer demişti.

genelde şeytana bağlanır bu. hatta şey vardı, cübbeli ahmet hoca teke tek'e çıktığında şuna benzer bişe demişti:

geceleri uyuyamayanlar film açıp uyumaya çalışıyor, şeytan seni o filmden diğerine götürür nasıl uyicaksın. uyuyamayanlara tavsiyem 1000 allah desin kesin uyur. çünkü şeytan bakıyo uyanıkken zarar fazla, uyusun daha iyi.


---

islamda, esnemek aslında genel olarak şeytandan geliyor şeklinde bi inanış da var. ama dua esnasında, namazda filan esneme kesin şeytandandır denir.

edit:

@halaanne

öyle bi muhabbet de var ama içine şeytan girerden kasıt, exorcism'lik bi durum olcak anlamında değil. seni duadan alı koyacak şeyleri aklına getirebilir anlamında daha ziyade. yani seni daha çok etkiler gibi. ama tabii o ağzı kapama filan çok sembolik oluyo..

dua etmeye gece başlamışsındır. yani esnediğin zamanlarda. sonra yerleşmiştir. gece olmasa bile esniyorsundur.

genelde gece yatarken dua et çocuğum diye nasihat verdikleri için gece başlanıyor.

İslama göre esnemek şeytandandır. Peygamberimiz (sav) hayatında hiçbir zaman esnememiştir. Namazda, dua ederken vs. esneme gelirse tutmamız daha hayırlıdır.

youtu.be

pms kanamanın kendisi değil. öncesindeki sendroma verilen ad. "pre menstrual syndrome"

2 hafta nedir ya 2 ile 10 gun arasında degisir o

1. pms; pre menstural sendrm demek. yani regl dönemi vücutta yaşanan hormon değişikliği sebebiyle, kadının psikolojisini bozulması, hassas ve duygusal olması. bu dönemde niye ilişkiye girilmesin ki? sen reglin kendisiyle karıştırıyosun onu sanırım. regl döneminde ilişkiye irilmez denir ki bence gerekli hijyenik koşullar sağlandıktan sonra girilebilir. ayrıca pms kesin 2 hafta sürcek diye bişey yok. kişiden kişiye değişir. bende hiç olmaz mesela..

2. gene pms de değil, regl döneminde yumurtalar vücuttan atılır. kadının hamile kalabilceği en uygun dönemim reglin 1günü ile bir sonraki reglin birinci gününün tam ortasındaki 3-4 gündür. yani regli 5 gün süren kadın, 21 günde bir regl oluyorsa 21+5:26 26/2:13 reglin ilk gününden sayarsan 13. gün ve bi öncesi bir sonraki günler hamile kalabilir. buna takvim hesabı denir bir çeşit ilkel doğum kontol yöntemidir. ama riski çok fazladır. 1 günlük gecikmenin bile, 9 ay sonraki kucağınızda sonucunu görebilirsiniz.

3. regl 3-9 gün arası sürer. genelde 20-25 günde olur. azcık hesap kitap yapabilen her kadın kendi periyodlarını tahmin edebilir. ancak bazı kadınların hiç günü şaşmaz, dakikasına kadar tutar, bazı kadınlarınsa 3-5 gün oynar. bu dıurumda hesaplaması zor olur. mevsim gçişlerinde, ağır hastalıklarda, ağır üzüntü ve bunalımlrda bazen çeşitli ilaç kullanımlarında da günler oynayabilir.

1.günü kanamanın ilk günü olarak sayılan döngüde 21.gün pms başlar. 28.gün yeniden kanama olur. 21-28 arası bir haftalık dönem hormonal olarak bir dengesizleşme duygusallaşma vs olsan sıkıntılı bir dönemdir. Ovulasyon= yumurtlama dönemi 14. günde olur artı eksi iki gün kadar hamile kalmaya uygun bir dönemdir. Dolayısıyla pms'e denk gelmez.

1) 2 mi hafta yuh 3 gün sürer regl. bekaretini yeni kaybetiysen ya da bi kastalığın varsa da 10 güne kadar yolu var
2) evet yumurtaları düşürüyor ama bu dönemde zibilyonda bir hamile kalma riski oluyormuş
3) yine aynı cevabı vericem, kanama 3 4 gün sürer. kanama bittikten sonra kimse 28 gün saymaz çünkü genellikle regl başladığı günden 30 gün sonra tekrar olur. yani regl bittiğinde sayamazsın önemli olan başladığı gün. bana hep aynı gün oluyor bu yüzden kafam rahat, oldum mu olucam mı demiyorum. ha ama stres vs düzensiz regl olumunu etkiliyor böylece kimisi 20 gün sonra ya da 40 gün sonra regl oluyor.
pms de güzel bir şeydir. kafana balyozu indirir :)

Kendinizi ruhsal olarak bunlara hazır tutmanız daha yararınıza olur. Tüm bu ilaçlar ve türevleri bir süre sonra 'sıçırtır'. =]

o anestezik ilaçların bi de beyninden atılmasını bekle bakalım. aynı mutluluğu yaşayabilecek misin!! 3 kere anestezi aldım uyanırken iyi ama, bikaç gün geçtikten sonra noluyo lan bana dedirten şeyler oluyo. doktorun dediğine göre, en son beyin temizlermiş kendini anesteziden. sigara ve alkol kullanımı da varsa biraz daha geç ve ağır oluyo galiba.

panpa bardakta 5 dk. da hazır olanlardan değil de yarım saatte pişenlerden alma şansın var mı? o daha faydalı olur. yoksa da bardakta hazırlanandan al bari.

bir de içine mutlaka limon sık.

sıcak olduğu için içinizi ısıtır, sıcak bir şey içmeniz göğsünüze falan iyi gelir.
ama pek bir besleyiciliği olduğunu sanmıyorum.
bir kereden bir şey olmaz elbette, ama en çok katkı maddesi bulunan şeylerin başında gelir hazır çorbalar.

şehriyeli tavık,
tarhana,
ezo gelin.

ve de bol bol bitki çayı.

öncelikle geçmiş olsun. sonralıkla çorbalar faydasız, imkanlar imkansız...

msg nedeniyle hazır çorbalar içilmemeli, o kadar lezzetli gelme sebebi msg zaten. cipsler de malesef aynı şekilde.

bulabilirsen kaynamış suya bal ve limon ekle, ondan çok dah afaydalı olur.

konudan bağımsız ama bir hafta önce aynı şekilde kilolarca mendil tükettim, ondan bilgi vereyim dedim. Benim soğuk algınlığıma doktor advil ve sudafed verdi, bir gecede burun akıntısı bitti. Bunlar ünlü markalar, yani bulunduğun ülkede olabilir. Değilse, birinin etken maddesi ibuprofen (200g) diğerinin de psödöefedrin (60 g). Belki eczaneden reçetesiz bulabilirsin, çok yaygın ilaçlardır bunlar.

en iyisişehriye çorbası yap sen.üstünede bol limon sıkkk tamamdırrr hemde kolayyy

gurbet ellerde marketlerde, meyve suyu gibi sebze suyu da satılıyor. onlardan al, içine şehriye kat kaynat, istersen azcık da tavuk gögsü falan ekle. boool limon sık. iç. al sana hazır çorba.

normal evde yaptigin, bakkal, manavdan aldigin sebzelerden yaptigin corba 100% saglikli desek hazir corba 50% sagliklidir.

su anda domates corbasi yapicam desen gitsen domates alsan ,hormonlu domates corban olur, icine katacagin en ufak sey, mesela süt, yogur, tuz, baharatta, kimyasallar olur, yine sagliksiz olur.

böyle abartiya kacmayin, "aayyyy hazir miaaa cok sagliksiaazzz" seklinde yorum yapanlara itibar etmeyin. her gün su iciyosunuz di mi damacanalardan, her gün cay iciyosunuz dimi, her gün hormonlu sebzeler yiyosunuz, icinde damla süt olmayan peynirler yiyosunuz, ne üdügü belirsiz etler yiyosunuz, deodorant sikiyo, makyaj yapiyosunuz di mi, hatta sigara, icki iciyosunuz di mi?

bunlari yapiyosaniz zaten yeterince zarar veriyosunuz vucuda corbanin faydasini düsünecek pozisyonda degilsiniz.

hele sigara icen adamlarin böyle sacma önerilerine aldirmayin bile...

İstanbuldayim ben bu arada, baska ulkede degil. Adana'da yasiyordum da iki hafta oncesine kadar, universite icin burdayim.

İşletim sisteminiz nedir? Bilgisayarım'a sağ tıklayıp özellikler diyerek görebilirsiniz.

format atılıp geldiyse ses kartının sürücüsü kurulmamıştır. onu kurunca düzelir. hangi kart olmadığını bilmeden şunu kur diyemeyiz.

windows xp professionel version 2002

Ses kartında sorun olmadığını var sayarak; ses sürücüsü yüklemeniz gerekiyor. Anakartın marka, modeliyle arama yapıp driverı bulup yükleyebilirsiniz. Eğer bulamazsanız driver genius adlı programı bulup indirerek otomatik yükleme yapmasını sağlayabilirsiniz.

Anakartın marka modeli olmak zorunda değil. Bilgisayarın marka\modeliyle de arayabilirsiniz. Annem aklıma geldi :|

yapamazsan teamviewer üzerinden yardım edebilirim.

soldakiler bcg, verem asisi.

çocuk felci, tetanos ve kızamık da var unutmayalım.

grip aşısı aşı takviminde değil beyler. 2012 için şu takvim geçerli ama zamanında yapılan neydi bilemedim.
www.burdur.saglik.gov.tr

biri kesin tetanos ve çok şişip çoğunlukla iltihaplandığı için kullanmadığın tarafa yapılırdı diye hatırlıyorum. solaklarda sağa sağlaklarda sola.

sol omuzdaki yuvarlak çiçek aşısı diye biliyorum ben. eğer ilkinde tutmazsa ikinci kere vuruyolar aşıyı. ben de bi tane var mesela, kocamda iki.

karma aşılar sonradan çıktı galiba, iz bırakmadan yapıyolar artıkın. bizim omuzlar kaldı böyle damgalı damgalı..

83 dogumluda cicek asisi olmaz. annemde vardi kocaman o. ben 87liyim. bende de iki tane var. birisi karma asi, digeri de tetanoz yada verem olmasi lazim.
karmanin icinde hepatit, kizamik vs vardi sanirim.

okulda grip asisi da vurmazlar. eger yapiliyorsa grip asisinin her yil yapilmasi lazim. okulda 5 yilda bir asi olurdu.

alakasiz not: bosuna grip asisi olmayin, hicbir ise yaramaz. grip mikroplari her sene farklilik gosterir. olunan asilar hep onceki senenin mikroplarina karsi bagisiklik sagliyacagi icin yeni mikroplara karsi bagisikliginiz olmaz. ayrica yok yere mikroplari gelistirmis olursunuz.

@wertyu sallamak da bir yere kadar 83 doğumluyum diyor eleman, orta okulda vurulduk diyor sen grip aşısı diyorsun grip aşısı 2000'li yıllarda yaygınlaşmaya başladı o da okullarda uygulanmadı zaten.

tetanoz muhtemelen. 7 yilda bir tekrarlanir.

edit: hm evet iz birakma kismini okumamistim.

tetanoz aşısı iz bırakmaz. kolunuzdakilerin biri verem, diğeri çiçek aşısı izleri. diğer yapılan ve iz bırakmayan aşılar: karma (tifo, tifüs, boğmaca vb) , çocuk felci, kızamık.

timberland ise gayet rahattır al gitsin. ama önümüz kış ve maksimum 2 ay giyer

Bokunu çektin de koydun sandım insan 4chane alışınca böyle oluyor demek ki.

Soruya gelecek olursak rahat diye biliyorum ama denemedim tabi. Bir arkadaş giyiyor o öyle diyordu. Hem neneler de giyiyorsa o rahattır hacı.

bence çok iyi bu modeller yakışır!

iyidir, al.

kutuya ayakkabının fişini koymayı ihmal etmeyin, beğenmezse değiştirebilsin..

sevdiceğinizin tarzına uyuyorsa alın. ben asla böyle bir model giymem.

rahattır ama lacivertle kahve tonlarını falan bir arada kullanıyorlar bu ayakkabılarda. bence onlar daha hoş.

çarık gibi ayakkabı, bana alsalar hakaret algılardım.

bu tip hediyeler kişinin zevkine göre değişir. mesela ben bunu ziksen giymem ama erkek arkadaşın giyebilir.

al al, bence çokoş. çok da yakışıyor erkeklere.

çok güzel bnce

mart ayında alındığı için kabul etmezler

6 ay geçerli oluyor.

en pahalısı yani nivea

kardeşim oriflame ürünlerini satıyo. bana ordan bi tane mini minnacık kutuda bi balm getirmişti acayip bişi. her kurumaya birebir. hem ben sadece dudağımda da kullanmadım onu =) ayak bileğimde yıllardır süregelen madeni 1 TL büyüklüğünde bi kuruma vardı, oraya da akşamları sürerek yattım falan 1 haftaya kalmadan geçirdi.

kesinlikle neutrogena

blistex

blistex +1
yves rocher

neutrogena +111111111111
nivea ilk sürdüğün an iyi geliyor fakat etkisi geçince öncekinden daha kötü hale geliyor dudaklar

eğer renk de versin diyorsan kesinlikle clinique chubby stick. biraz pahalı ama hem nemlendirici, hem ruj niyetine kullanılıyor.

mesai saatinde işbaşında olacaksan olmaz diye düşünüyorum.

olmaz.

hatta 6 ayı doldurduysan yıllık izninin bir bölümünü kullanabilirsin. bu yöneticine kalmış bi olay. onay verdiği takdirde 1 yıl sonunda kazanacağın izinden borçlanarak izine çıkılabiliyor.

önüne arkasına gün eklemedem sadece resmi tatil olan kısımda çıkacaksan sorun olmaz. ama devlet memuruysan gene de "tatilini yurt dışında geçirieceğini" işyerine haber vermen gerekiyor.

Bayram hs tatilinde ise gitmiyorsan sorun olmaz tabi..

her parmağına üşenmeden yara bandı tak.
sürekli tak.
böylece düzelmesi için zaman tanımış olursun ve hemen elleyemez, ısıramaz hale gelirsin.

acı oje babam çocukken almıştı, öyle daha güzel oluyo evet o yüzden onu kullanmıyorum. direk irademle bırakıcam ya. gerekirse günde 1 paket fazla sigara içicem ama tırnak yemicem artık..

bu yazanların hepsini alıcam ya. eczacıya da sorcam onun tavsiyelerini de ayrıca alıcam. başarısız olursam doktora filan gidicem ama bu iş biticek.

:D senin duyurunu öyle bi dikkatle okurken kendimi tırnak yiyorken buldum :D yarabandı işe yaramıyor öncelikle. yaralar konusunda şöyle diyim irade falan diyoz ya işte asıl irade orda baslıyor. benimde tırnaklarım cok beterdi hatta öyle bi yiyordum ki tırnagı cekilmiş insanlar gibi olmustum. öncelikle yerken kendini frenle yeme ya iyileştir orayı tut kendini sigara içme onun yerine su iç sürekli sakız cigne agzın gercekten bos kalmasın. sonra aklına gercekten tiksinc olabilecek seyler getir. mesela en fazla mikrop bankamatiklerdeymiş orayla bulundugun temasla belki alacagın mikroba viruse vucudun direncini gösteremez yani. ben mesela misafirliğe gittiğim zaman tırnak hiç yemem. çünkü bilmediğim yer bana da korkunc geliyor nasıl bi mantıksa benimkide :)) kendini bu sekilde tut özetle:)

ya irademe güveniyorum şu anda. mesela bugün hiç elimi ağzıma götürmedim ki böyle bi şey normalde mümkün değil. yani tırnak yemesem de sakalımla bıyığımla filan oynardım ama artık yok. inançlıyım, başarıcam.

şu anki planım gündüzleri renksiz olacak bi şey sürmek. nerinosa bepanthen filan onlardan hangisi renksiz ve görünmezse onu sürücem. eve geldiğimde de basıcam batticon u üstüne de yara bandı kapatıcam allah selamet versin. şu an çok güvenli gibi. zaten o ellerim düzelince yemeye kıyamam gibi geliyo..

acı oje +1
tırnaklarını uzamadan, sık sık kesersen yiyecek bişey de kalmaz (bence, tırnak yemediğim için bilemiyorum saçma da olabilir.)
bir de manikür yaptırmek iyi olabilir. hem güzel görünüyo hem de üstüne bi de para veriyosun ya, yemeye kıyamazsın belki.

kıtalar birdi, sonra ayrildi.

antropoloji falan bilmem de kıtalar varken insan var mıydı? insanın ortaya çıkışı aşağı yukarı kıtalar bu hali aldıktan sonraki jeolojik zamanda değil mi?

(bkz: pangaea)

o zaman avustralya kıtası ile asya kıtası bugün ki kadar ayrık değildi aradaki bölge mevsimsel yağışlarla yılın belli kesiminde yağışlarla suya gömülüyor geri kalan zamanda sular çekiliyordu aborjinler'de bu şekilde geçtiler avustarlya'ya sonrada kıtalar ayrıldı işte .

kıtalar birdi, sonra ayrildi. tik konması gereken doğru bir cevap.

değil. doğru olsa her bölgedeki insanların ayrı yerlerde aynı türe evrimleştiğini kabul etmek gerekir ki; o da öyle değil.

doğu asyanın ucundan insanların bering boğazıyla amerika kıtasına geçmesi en geç mö 12.000 yıllarında gerçekleşti, o zamanlar da glacial dediğimiz son buzul çağı vardı.. kıtalar birleşik değildi, kıtaların ayrılması milyon yıllar önce gerçekleşen ve hala devam eden bir proses.

aborjinlerin yeni gine/avustralya'ya geçmesi de yaklaşık en geç m.ö. 40000 yılına kadar gerçekleştiği düşünülüyor ki bu durumda evet, sal-tekne denilen alet yapma yeteneğine sahiptiler.

pangea zamanında insan yoktu.
bu konuda begesel vardı, adını bulursam yazarım. orda dediğine göre, buzul çağında buzların olduğu dönemlerde belli yerlere ilerliyolar. ayrıca kuraklık zamanlarında da denizler çekilince karalar doğal olarak birbirne yakınlaştığından gene geçebiliyolar. mesela bu kuraklık zamnalrından birinde malezya,endomezya ve avustralya neredeyse bitişik. kısa mesafeleri aşabilecek kadar ilkel sandallar yapabiliyolar zaten.

alaskadan yurumuslerdir? bildigim kadariyla orada baglanti var. hatta rusyadan amerikaya tren yolu projesi bile vardi

crucio, alaskadan avustralyaya nası geçsinler :)) onlar amerikaya gidenler.

benim izlediğim belgesele göre afrikadan bir grup mısır üzerinden dağılıyor. bir grup da etiyopyadan yemene, yani arap yarımadasına geçiyor bu kuraklık zamanlarında, sonra kıyı boyunu takip edip lübnan üzeri pakistan, hindistan, oradan endonezya ve avustralya.

baktım ama belgeseli bulamadım..

parisin bi günlük işi var: eyfel, etrafında bi tur, oradan şanzelize (Champs-Élysées)de yürüyüş, louvre müzesi (her ayın ilk pazarı beleş aklında olsun), dağın tepesinde bi kilise vardı mountmarte bütün şehir ayaklarının altında, oraya akşam gidersen çıkışta moulen rouge a uğrarsın.
asıl amsterdam'a 2 gün ayır bence.

benelux'u kesin yaparım diyorsan vaktini paris'e ayır tabii. paris iyidir, 3 günde anca gezilir. @halanne'ye katılmadım ben. eğer aşırı bir ot,mantar vs. hevesin yoksa amsterdam çok büyük değil. 1 tam günde gezebilirsin bence.

ben olsam paris'i gezerim iyice. paris'e hic gitmedim ama amsterdam'in coffee shoplari haric pek bir olayi yok bence, taksim'in arka sokaklarinda kafasi güzel bi dünya insanla geziyormus hissine kapiliyor insan, pek isinamadim ben.

aynını yaptın 2011 şubatta. trenle 3-3,5 saatte amsterdamdasın. süper olur.

cevapları toplayınca hala kararsızım. sıgarayla falan işim yok pek. o zaman parıste kal mı dıyorsunuz? amsterdam esıttır uyusturucu ıse bosverıyorum ama gidip şöyle iyi bi klüpte eğlen demek de var. (gideceğim partnerimle malesef takılamam, baska bı sefere olur o ıs)

gezmelik istiyorsan paris derim, 3 gün yetmedi bana

yumoş ve vernel.
ikisi aynı bence.
uzun süre kalma diye bir şey de yok. mesela dışarda kururken çok kalırsa koku gidiyor, kurur kurumaz hava almayacağı kapalı ortama koymak gerek.
giydikten sonra da hava aldıkça uçuyor koku.

vernel max lavanta
vernel max perfume essence amber (favorim bu)
bingo soft pembe (bu cidden kalıcı)

yumoş extra lilyum&lotus çiçeği, bi denersen bir daha asla vazgeçemiceksin:)

yumoş un konsantre olanların çingen pembe renkli olanı

bim bulut yeşil olan + veronika. bu kadar kalıcı başka hiç bir kokuya denk gelmedim ben.

1) state lerde az da olsa var..yani benim gittiil california state university de vardi en azindan..

3- o ucretlerin oldugu sayfanin linkini bana da mesaj atabilir misin?

State university değil de community college'lar için geçerli olabilir söylediğin. Onlar da dönemlik değil, kredi başı alırlar ücreti.

cccbehzatccc +1 bana da atar mısın o linki ?

yale dönemlik 4000 mi güldürme allasen :) arkadaşın dediği gibi kredilerdir onlar.

yok ya link atayım da benden önce başvuru yapıp, kontenjanları doldurun di mi!!1!1!!

secilmis; "For academic year 2012-13, the fee is $4,000 per term, or $8,000 for the year." demiş bana cevap yazan kadın. ben onun yalancısıyım..

www.uzmantv.com

49 bin dolar yıllığı, kadın seni yemiş

google dan arayınca o dediğin şeyin accommodation olduğu anlaşılıyor. ingilizce nasıl senin ya buralara başvuruyonda???

1) yanlis. sen international oldugun icin hatta, amerikali 4000 oderken sen 10000 odeyeceksin, o da semester basina.

2) per point, kredi demek. international ogrenci en az 12 kredi almak zorunda. law school'un aylik odemesi olmaz ve kredi basina 300 dolar asla olmaz georgetowna.

3) law school = graduate school. yani once baska bir dalda kendini kanitlayip, undergraduate olarak universite bitirmis olman lazim. master gibi dusun ama cok daha uzun. bu kucuk hesaplarla senin bu tip bir law school'a gitmen mumkun degil. paran yoksa bence hic bulasma bile. cunku okul parasi disinda burada yasama parasi da gerekecek ve cok zor.

ilk iki soru için banko cevap italya. her türlü en kolay vize alınan ülke, hem de tek başına sıkılma ihtimalin %0,1 (yaptım biliyorum). yalnız ucuz uçak bileti konusunda şanslı olman lazım. geçen hafta baktım 8-13 eylül için gidiş dönüş 365 tlye bilet vardı pegasustan. gel gör ki, vize yok diye alamadım caanım bileti :( dertliyim :(

Yerinde olsam 30 liraya Plovdiv'e gider oradan Ryanair kullanırdım. ORadan Ryanair kalkıyor. Sofya'dan da Wizzair kalkıyor. Yenice Schengen ile Bulgaristan'a girmek te serbest oldu. Sofya-Paris arasını 35 euro'ya gitmiştim.

yerinde olsam easyjet'le kendimi basele atar, oradan aktarma yapıp avrupanın istediğim yerine giderdim.
ryanair değil ama airbaltic istanbuldan sefer yapıyor. onunla da kuzey ülkelerini deneyebilirsin. rigaya gidip oradan ryanairle istediğin yere.
yani sonuç: avrupa için önce easyjet veya airbaltic sonrasında rynair.

avrupa olması şart değil dersen gürcistan-batum. vize derdi yok. trabzondan otobüsle 25 tl.

çarşı gezmek isterseniz kemeraltına gidebilir orada türk kahvenizi de yudumlayabilirsiniz.

manzara görmek isterseniz karşıyaka'da seyir tepesi var. oraya çıkıp izmir'i tepeden seyredebilirsiniz.güzel de bir restoranı var. karşıyaka izban'dan taksiyle 18 lira tutuyordu yanlış hatırlamıyorsam gitmesi. yok uzak olur derseniz konaktan göztepe tarafına yürüme mesafesinde asansöre gidebilirsiniz.

Akşam kordon'da vakit geçirebilirsiniz. gün batımı seyretmek isterseniz bostanlı'ya geçmenizi öneririm. pasaport-konak-alsancak iskelelerinden vapur bulabilirsiniz.

şu yaz sıcağında gündüz gezmenizi pek önermem.siz neyse de çocuğa yazık olur. günübirlik foça,kuşadası,özdere veya çeşmeye gidip denize gireblirsiniz gündüz.

* Tabi ki izmir'e gelip şart olan vapura binmek.(1)
* Eğer vaktiniz varsa günübirlik araba ile şirince'ye gitmek de
(90km - araba ile 1-1,5saat) mantıklı.Hatta oradan efese de geçersiniz(15dk).(2)
* eleutheiros dediği gibi asansöre ve kemeraltına gitmek de yerinde olacaktır.(3)
* Gelmişken (kalacağınız yere de yakın), izmir fuarını gezin, lunaparkta radara binin.(4)
* Yemek için, izmir'e geldiniz madem; kokoreç, midye yemeden ayrılmayın. Kalacağınız yere yakın olması bakımından kemeraltını gezerken eski balık halinin orada sıcak midye yiyebilirsiniz. İyi kokoreççi size uzak kalacaktır. Ama hatırda olması için Şemiklerde Baki Usta(forum bornova'da da şubesi var), otogara yakın kartal durağında kartal kokoreç, en güzellerindendir.

o sıcakta hem de arabasız? bence denize git. denizi süpeer.

çeşme
efes-meryem ana-şirince (1 yaşındaki çocukla nası olur bilemedim ama elin gavurları geziyor valla)

akıllı adamlarmış. kaynana derdi kız tarafı derdi yok.

alınıyordu. padişah anaları ve karıları hep yabancı değil.

tr.wikipedia.org

kanuniden sonra padişah anneleri daha çok yabancı uyruklu olmaya başladı. ama bundan önce de tüm dünyada mevcut bir gelenek vardı. bir barış yapılacağı zaman akrabalık olsun ve barış sürsün diye kız alışverişi olurdu. yani padişahın haremine diğer kralın kızı girerdi. paketi açılmadan iade olmuş nice güzellere yazık edilmiştir. peh peh peh.

sanırım ilk 2 padişah hariç diğerlerinin anneleri hep yabancı senin de söylediğin gibi. bunun da nedenlerininden biri sanırım bu cariyelik meselesi. islamda sonuçta 4 eşe izin var ancak eşler müslüman değilse köle-cariye oldukları için herhangi bir sınırlama yok.

müslüman kadınla nikahsz halvet günahtır. yani müslüman kadınla birlikte olabilmek için imam nikahı kıymak zorundasın. padişah da cariyelerine nikah kıymaz. o yüzden müslüman kadınların cariye olması günahtır. gibi bişeyler okumuştum.

hiç alınmamıştır diye kesin bir yorum yapamam ancak hareme alınan kadın özellikle gözde olacaksa Türk olmamasına özen gösterildiği açık. Bunun sebebi de şöyle açıklanıyor bazı kaynaklar tarafından: Osmanlı Beyliği kurulurken malum Anadolu Türk Beyliklerinden müteşekkildi. Sürekli birbirleriyle mücadele halindeydiler. Osmanlı'yı imparatorluk haline getiren de; ileride başka güçlü bir Türk beyliği, devleti çıkmasını önleyecek şekilde Türk soylu ailelerin iltifata tabii tutulmamalarıydı. Ne saraya kız alındı ne de Türk soylu ailelere bir ayrıcalık tanındı. Belli bir bölgede güç kollayanlar da sürüldüler. Detaylarını bilemem ama Karadenizde Tuzcuoğulları Balkanlar'a sürülmüştür mesela.

hortuma su için geliyor olabilirler belki.

hortum uzun zamandır kullanılmamıs, oldukca kuru bir hortumdu 2 numara isgal etmeden once.

havluyu nasıl kopartıyor ya? ayı olmasın o?

balkon, ev bi güzel ilaçlanırsa sorun kalmaz. ilacı ziraat ofislerinden bulabilirsiniz.

ari nasil havlu kopartiyor,harbiden?

evin bi yerine yuva yapıyorlardır. bizim eve de sürekli çamur taşıyordu bi arı. mutfakta kahve yak uzun bi süre, o kokuya gelmiyorlar. sürekli bir çözüm değil ama, belki bikaç gün tekrar edrsen ümidi kesip başka yere giderler.

eşek arası kopartır havluyu, bırakın havluyu et parçasıkopartıp yiyebiliyorlar..

yuva arayışı içindedir o büyük ihtimal, ilaçlamak en mantıklısı..

vallahi kopartıyor gözümün önünde yolup yolup taşıyor havluları.
ben de bakınıyorum yuva yapabileceği yerlere, havlu koparmak tam yuva emaresi zira. balkonları kapatıyorum, uzaktan salon balkonundan dolaşıp buluyor yolunu namussuz.

kahveyi deneyeceğim ilaçtan önce. tek eleman için ilaçlamak çok sinir bozucu geliyor.

evinize geleyim çıkartayım ! ehehe şaka şaka. ilk ilaçlama değilde önce bir tel perde, örtü vs falan takın pencereye girip çıktığı yerlere. sonra ilaca başvurun. hatta kendinizde yapabilirsiniz 2 arı için bir ton para ödemeyin. böcek ilaçları var bir sürü piyasada muhtelif yerlerden edinin,

batumdansa gönyeye kargolatın. hemen sınır kapısının dibinde, yürüyerek gider gelirsiniz. batum için araba lazım. gümrükten araba geçişleri de 1,5-2 saati buluyor bazen. ya da yürüyerek kapıdan geçip öbür tarafta dolmuşa bineceksiniz.
batuma kadar gitmişken bi kumarhaneye gitmeden olmaz. orda en az bi elli dolar gider söyleyeyim. sonra bi gürcü kız gelir, kaş göz yapar, sizi bağlar o da en az 50 dolar. kargdan daha pahalıya gelir. hadi bunların hiç birisi olmasa bile duty freeden alışveriş yaparsınız.
illa gitcem diyosanız hinkali yiyin bari...

batumu bilmeden dedim, sarpdan yürüyerek geçildiğini biliyorum, işte oralarda yerleşim varsa oraya kargolanır zaten, önemli olan türkiyedeki gibi sınır koymuşlar mı yurtdışından alışverişlere.

ayakkabı,eşya, gıldır gıcık vs. gibi alışveriş, belli alınacak şeyler genelde. amaç sadece yurt dışından alış veriş yapmak değil :) o nedenle duty free tatmin etmedi :D

semt pazarina gidin, mumkunse.

yani sadece sebze alisverisi degil boyle herseye bakmak istiyorum begendik ornegini o yuzden verdim. bir de bu sicakta acik havada olmak istemiyorum.

Migros'tan online siparis de verebilirsiniz.

gideceğiniz market ne kadar büyük olursa, işinize yaramayan o kadar çok şey alırsınız. küçük markette ise sadece ihtiyacınız olan şeyi alıp çıkarsınız. eğer bim gibi abidik gubidik markaların satıldığı biyer değilse arka sokaktakine gidin.

yok ben ozellikle gezmek istiyorum, yani onumde alisveris arabasi, geze geze biraz elektronik bakayim, biraz kedi kumu alayim, sebze seceyim, yogurt seceyim, mesela aoc nin urunleri olsun, ama mobilyada kiyafet de bakayim, fiyatlar uygun olsun, etrafta medeni insanlar olsun oyle bir sey ariyorum...

@halahne cimrinin allahiyim bir savas gormusler benim kadar tutumludur merak etmeyin :) asla ihtiyacim olmayan birsey almam, ama keyifli dolasmak istiyorum.

e niye soruyosun o zaman :)

bwnim sordugum sey farkli alisveris mekani onerileri, yani bunun ihtiyacim olmayan seyi almayacak olmamla ne alakasi var ki?! Secenekleri bol ve kaliteli bir yer olsun istiyorum.
yahu ankara'da milyon tane alisveris merkezi var, bunlarin hepsi ayni degil, mesela panora var gordion var, var oglu var, kisisel favori mekanlar ve sebeplerini merak ettim :)

metro'ya git, gezmesi çok zevkli. et reyonları morg havasında.
sanırım metro kartı olmayan insanlar da girişte tek kullanımlık kart çıkarttırıp alışveriş yapabiliyor.

bir tanidigimizin kopegi bahceli evleri de oldugu icin yari iceride yari disarida yasiyor, tasmali ama hep sokaklarda. dolayisiyla devamli bir kene istilasi sorunlari oluyor, ben bunlara niye kene tasmasi takmiyorsunuz dedigimde, bu kadar kene populasyonu olan kopekte tasmanin yetersiz kaldigini soylemislerdi, onlar bir sprey kullaniyorlar ve daha etkili oldugunu soyluyorlar. yalniz bir de soyle bir durum var o kopek yetiskindi, yanlis hatirlamiyorsam, yavru kopekte daha dikkatli kullanmak lazim. veterinere sprey e mi donsek diye telefon acabilirsiniz.

bizim köpeğe veteriner ense köküne bi damla damlatıyor. omurilik boyunc yayılıyormuş damla, nerelere girip çıkıyor ben de kene vardır onda yoktur.

ilk alındığında hayvan kahverengiydi keneden. 10 gün içinde kene falan kalmadı, meğerse bembeyazmış.

yani cevap: veterinere sorun. yavru hayvanda kafanıza göre ilaç kullanmayın..

damlayı üzerine döktükten sonra(boynunun üstüne) 2 gün su değmemesi gerekiyor.

eğer üzerinde kalan kenelerden bahsediyorsan, ilaç etkisiyle ölüp, orada kalmış olabilir, bunun dışında ilaç bir sebepten dolayı etkisiz de olmuş olabilir.

bazı durumlarda 20 30 tane kene söktüğümü bilirim köpek üstünden.

damlanın da çeşitleri var, frontline gibi fipronil içeren damlalar sadece pire içindir, keneyi etkilemez, kene için bayticol tavsiye ederim,kene için bire birdir ama o da pireyi etkilemez.

@dedi kalabaligin icinden bir ses
Fipronil etken maddesi kenelere etkilidir.
bayticol isimli ilaç da flumethrin etkin maddesine sahiptir ve o da kenelere etkilidir.
fipronil in kenelere etkili olmadığı yanlış bilgisi doğru dozda kullanmamaktan kaynaklanıyor. hayvanı tartın ve uygun dozda olan fipronil içeren ilacı kullanırsanız işe yaradığını görürsünüz.

www.youtube.com

yapı kredinin reklamları vardı kaan girgin'in oynadığı bay pardon diye
cem yılmazlı doritos

muazzez abacı ve gönül yazar - snickers

aklima bi tane daha geldi

www.youtube.com

shubuo gibi bir şeyler bekliyorum aslında.

bu da efsane (:
www.youtube.com

www.youtube.com

bu konunun tartışmasız en üstte yer alan reklamı oralet osmanlı oralet reklamıdır. gülmekten kafayı kırdırtır.
www.youtube.com

müdür bu, buna konuş:
www.youtube.com

bir de eti gofreti serisi:
www.youtube.com

eti gofreti çok iyiymiş hakikaten, teşekkürler.

yüksek lisans ile master aynı şey. ben de aynı olduklarını bilmiyodum mesela başvurana kadar. yüksek lisans yapılan üniversiteden başka bir ilde elbet oturulabilir ancak ders devamlılığı vs. sıkıntı olacaktır. dersler bittikten sonra bir sorun olmaz herhanlde. çalışma konusuna gelince çalışılabilir ama o iş sakat. lisansı bölümün tepelerinde bitiren adamlar çalışırken master yapmaya kalkınca bocalamaya başladılar. tabii bu çalışılan yere de bağlı ancak genel olarak zor.

Lisans dört yıllık üniversite düzeyinde verilen eğitim. Yüksek lisans (YL), lisans'tan sonra 2 yıl süren lisansüstü eğitimin ilk kademesi. Burada bir yıl ders alırsın, ikinci yıl bir tez hazırlarsın (tezsiz olanları da vardır). Bu esnada bir danışman hocan olur, her şeyi onunla planlarsın. Doktora (artık lisans'tan doğrudan doktoraya da başvurulabiliyor) normalde yüksek lisanstan sonra başlar ve teoride dört yıl sürer. Yine bir danışmanın olur, yine bir yıl ders alırsın, ama artık çok daha özel bir konuda çok daha kapsamlı bir tez hazırlarsın. Danışman hocan ile bol bol makale yazar, para bulunca da gidip çalışmalarını konferanslarda sunarsın.

Araştırma Görevlili'ği (ar. gör.), üniversite hocalığı için ilk adımdır (tek adım değildir). Ar. Gör'ün görevi YL ve Doktora yapmaktır. Sonra eğer okulu kadro açarsa yardımcı doçent şeklinde hocalığa ilk adımını atar.

Başka il mevzusu, danışmanına ve alacağın dersleri ne ölçüde takip edebileceğine bağlıdır genellikle. Erzurum'da yaşayıp İstanbul'da YL yapmaya göre Eskişehir'de oturup Ankara'da YL yapmak nispeten daha kolaydır mesela.

4 yıllık üniversiteye lisans denir. (2 yıllıklar ön lisans)

lisans mezunları yüksek lisans yapar. yüksek lisans ile master aynı şeydir.

yüksek lisans sonuçta bir öğrenciliktir. lisans okurken başka şehirde oturulabiliyorsa yüksek lisans yaparken de oturulabilir. çalışmanızda herhangi bir sakınca yoktur. ancak derslere devam ve ödevlerinizi yapma konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz.

iki tür yüksek lisans vardır: tezli ve tezsiz
tezli yüksek lisans: 1 yıl ders aşaması vardır. ders aşamasını tammladıktan sonra tez yazmaya başlarsınız. 1+1 yıl tez süresi vardır. gerçi artık atılma kalktığı için 1+sonsuz gibi bişey oldu. genellikle ilgili lisans bölümü mezunları tercih edilir. öğrenciler sınavla alınır.

tezsiz yüksek lisans: öğrenciler kel alaka lisans bölümlerden mezun olurlar. snav yapılmaz. başvurunalar arasından ales+lisans not ortalaması en yüksek olanlar alınır. dersler genelde ikinci öğretim gibi geç saatlerde olur. harçları tezliye göre çok yüksektir. ders aşamasından sonra bitirm tezi adıyla küçük bi ödev hazırlanabilir.

doktora: yüksek lisans yapmış olanlar başvurabilir. 1 yıl ders aşaması vardır. derslar tamamnlandıktan sonra, "yeterlilik sınavına" girilir. bu sınavla öğrencinin anasından emdiği süt burnundan geitirilir. bütün lisans-yüksek lisans-doktora boyunca öğrendiği herşey sorulabilir. hatta o gün karısıyla kavg etmiş bir hoca varsa jüride sizin ağzınıza sıçar. (bi arkadaş ekolü) bu sınavdan geçen öğrenci tezini yazmaya başlar. doktora aşaması toplam 6 yıl sürer (di eskiden artık atılma kalktığı için ömrünün sonuna kadar doktora yapabilirsin) doktorasını başarıyla tamamlayanlar doktor ünvanı alır. sonuçta bu da öğrenciliktir. şehir dışında oturabilirsin ve hatta çalışabilirsin.

araştırma görevliliği: bir meslektir. yüksek lisans veya doktora nın her aşamasında hatta daha bunlara başlamadan bile bir üniversitenin açtığı araştrma görevlisi kadrosuna başvurabilirisn. hangi koşullarda ar.gör alacaklarına üniversiteler kendileri karar verir. maaşlı olarak üniversitede çalışırsın. yani bşka bi şehirde oturamazsın (yasak değil ama hergün nası mesaiye gidip gelceksin??) ve başka iş yapamazsın.

ar.gör.den beklenen yüksek lisans ve doktorasını tamamlayıp öğretim üyeliğine terfii etmesidir. öğretim üyeleri üniversitelerde ders veren "hoca"lardır. yani yardımcı doçent, doçent ve profesrler. bunlar araştırma görevlilerini kendi ayak işlerini yapmak için işe alınmış hizmetliler olarak görürler. halbuki 3-5 sonra o araştırma görevlileri de doktoralarını bitirip onlar gibi öğretim üyesi olacaktır.

Yanına orası hakkında bir rehber al / iphone'un varsa rehber programlar indir
Oranın para biriminden bir miktar nakit bulundur
Giderken de dönerken de iyice erkenden havaalanında ol ki hazırlıklı ol

içki getireceksen, gittiğin yerin marketlerinden al, çantana güvenli bir şekilde yerleştir. duty free'ye iş bırakma.

nereye gidiyosun bilmiyorum ama raki al yanina bulmak zor oluyor eger orada arkadas falan varsa sen sevmesen bile lokum al seviniyor millet gorunce.
bavul agirlik limitine bak havayoluna gore degisilik gosteriyor. tek bavul amks. 32 kg dir. fiks.

mutlaka internetten check-in yaptırt. hem geç kalsan bile vakit kazanmış olursun hem de bazı yabancı havayolu firmaları havaalanında check-in için extra ücret alıyorlar.
bagaj koşullarını iyi oku: bazı sadece el bagajına izin veriyor, ayrıca bagaj için ücret alıyor. özellkle easy-jet ve ryaniar gibi ucuz uçak firmalarının biletlerinin o kadar ucuz olmasının sebebi bu. ağırlık, ölçü bunlar çok önemli.

el bagajında yanına neleri alamıyosun iyi öğren. kontrolde çöpe atmak zorunda kalırsın.
gideceğinin ülkenin para birimini öğren ve şimdidn yanına yeterli miktarda al. havalanında her zaman kazık yersin para bozdururkentelefon hattının orada çalışıp çalışmayyacağını öğren. çalışacaksa yurtdışında kullanıma açtırt. çalışmayacaksa alternatiflerini bil.
gittiğin yerle ilgili bilgi edin. daha önce gitmiş birileriyle konuş. nereye gideceğini buraya yazarsan sana yol yordam gösteren birileri çıkar mutlaka.

bavul agirlik limitini nerden ogrenecegim arkadaslar?

pasaport (vizeli) + 15 tl harç parası (dış hatlar kısmına gittiğinde görürsün bankoyu)

onun dışında bir şey yok el çantana kesici delici ve belli miktarın üstünde sıvı bulundurmamalısın su bile olsa(yeni kanuna göz at) gözümün önünde litrelik jack'i çöpe attırmışlardı.

ayrıca laptop taşıyorsan laptopı kolay bir yere koy çünkü çıkarttırıyolar her seferinde büyük ızdırap. son kontrolden geçene kadar kemer vs. bişe takma hepsini telefon dahil bir yere tık güvenlikten geç ondan sonra giyin bu da bir eziyet türü mesela. son olarak metal içeren ayakkabı giyme botlar bile ötüyor çıkarttırıyorlar

bavul ağırlık limiti uçak firmalarında değişiklik gösterir online check in yaptığında oradaki kurallardan görebilirsin ya da uçak biletini aldığın firmanın sayfasından öğrenebilirsin

1.Uzun sureli kalacaksan annene veya babana genel vekaletname birak noterde. Herhangi bir resmi islemde adina imza atabilsinler diye. Siddetle tavsiye ederim.

2.Para transferi icin Turkiye'den bir banka karti yaninda bulunsun. En az masrafla en hizli sekilde parani gittigin ulkenin para biriminde cekebilirsin.

çok kaliteli bişey aramıyosan 1 milyoncularda bile var. oyuncakçılara da bakbilirsin.

acelem yok çeşit olsun diyorsan www.dealextreme.com
kargo bedava, çeşit sınırsız :)))

dealextreme den sasma bence de.

superantispyware portable indirip bi taratıverin

Aynısını bu sabah yaşadım. Malwarebytes yükleyip tarat bilgisyari direk temizler.

iki programı da indirdim ama maalesef onları da çalıştırtmıyor. anlaşılan bize yollar göründü...

bilgisayarı güvenli modda açıp deneyin bir de?

444 1 500

bütün operatörler için çalışıyo olması lazım

4441500

444 1 500

bu olmuyor sizde çalışıyor mu?

ben geçen hafta turkcell'deydim. o zaman aradığımda olmuştu. şimdi avea'dayım, turkcell'i aradım. o da oldu.

bende çalışıyor, müşteri hizmetleri çıkıyor

0212 444 1 500 dene bakalım

ilginç bir şekilde bende çalışmıyor, başında 0212 çevirinde de olmuyor

ben mercimeği haşlarken biraz kimyon atarım içine gazı biraz engeller ve hızlı pişmesine yardımcı olur

sadece domates salçası değil, biber salçası da kullan.
yapacağın tarifi copy paste yapsan buraya onun üzerinden yorum yapsaydık daha iyi olurdu sanki.

kırmızı mercimeğin iki katı kadar su, yarısı kadar ince bulgur. bu ölçü çok kötü bir cins mercimek vesaire olmadığı sürece gayet güzel tutar. bir de tuzunu mercimek pişerken atın.

evet sonucunu haftaya ogreniceksin muhtemelen. gorusme bugun yapildiysa haftaya sonucu belli olur.

ama bir sikinti, hata, problem, eksik evrak olsaydi hic kabul etmezlerdi dimi?

bütün evrakların tamam olsa bile, gözünün üstünde kaş var diyip reddedebilirler. genelde gidiş amacına ve mali durumuna bakarlar. az da olsa red yeme ihtimali her zaman vardır.

haftaya kadar hakkında geri tahkikatlar yapılır ve vize alıp alımayacacağına karar verilir. alırsan sana pasaportunla birlikte vizeni de verirler. ( yani ayrı bir kağıt olarak değil de pasaportunun içine yapıştırdıkları bir kağıt)

alamadıysan da pasaportunu ve belki verdiğin evrakları geri verirler.

not: eksik var olduğu zaman genelde şu eksik tamamla diyip geri gönderirler, aam abzıları hiç sesini çıkarmaz. sen istenen evraklar listesine göre tam olarak verdiysen sorun olmaz.

ücretsiz
yani sene başında yatırdığınız harca dahil :)

rakı fasıl albümlerini koy açın 2şer 100lük..bi süre sora teletabi çalsanda herkes halaya durur sıkıntı olmaz

damat halayı
mezdeke yalel yelil, bi de ayvalı bi şarkları vardı
sezen aksu salla
fatih ürek hade hade hade hadeeeeeeeeeee

aşırı soğuktan ziyade havanın kararmasını göz önünde bulundurmak gerekir. kışın hava çok erken kararacağından hatta belki de gündüzleri bile hiç aydınlanmayacağından en uygun zaman yaz sanki.

ağustosta

öğrenci işleriyle bir konuşun. yaz okulu olan okullarda bu sene yürürlüğe gireceğini pek sanmıyorum, hatta bazı okullar büt + yaz okulu şeklinde devam edebilir sanırım.

şimdi öğrenci işlerini aradım sordum. resmi yazı gelmemiş onlara. resmi yazı gelmeden de öyle bir uygulama yapmaları mümkün değilmiş. zaten yazı gelse de bu sene uygulanması çok çok çok zormuş..

vay be nedir bu çektiğimiz. teşekkür ederim.

yüksek lisansı da kapsıyor mu acaba bilen var mı?

ekle sekmesinden dipnot'u bulup ekleyeceksin, gerisi gelir zaten.

başvuru/references
dipnot ekle/insert footnote köşede bi ok var oraya tıklayınca açılan pencerede:
sembol/symbol
hayırlı olsun

Kızılay'da falan check-up paketleri oluyordu, oraya sorabilirsin.

Yani elbette az ya da çok parasını bastırıp bir check-up paketi alabilirim. İstediğim şey bu değil yalnız. Gerçi eninde sonunda iş oraya varacak gibi. Peki madem, cevap verecek arkadaşlar Ankara'da check-up merkezi de önerebilirler.

izmirde epey teferruatlı (kanser dahil) check-up kampanyaları var. 290 tl ye 2 kişilik aldık. ama telefondan 3-4 kez farklı kurumlardan da aradılar. galiba bir kampanya zamanındayız. ankarada da vardır muhakkak.

ben geçenlerde devlet hastanesinin dahiliye servisine gittim. check up yaptırcam dedim. hiç bişey sormadan işaretledi tahlilleri verdi elime. ama sadece kan tahlili yaptırdı. röntgen vs yok.

izmirde dokuz eylül üniversitesinin karşıyaka polkliniğinde güzel bi check up servisi var. doktor senle konuşuyor ailende şu var mı bu var mı diye, sigara-alkol soruyor. ona göre detaylı kan-idrar tahlili, grekirse şeker yüklemesi, kalp ekg ve ciğer röntgeni çekiliyor. doktor sonuçlara bakıyor v gerkirse ilgili branşlardaki doktorlara gönderiyor. üstelik hepsini 2-3 günde halledebiliyosun ve 20-30 tl bişey tutuyor. ankaradaki üniversitelerin böyle uygulamaları var mı araştırabilirsin...

ilk önlem olarak kolonya veya su kaşıntıyı alır.
uzun vadeli olarak silverdin krem

systral gel

(bkz: fenistil)

Tukuruk

systral +1
tükürük ve üzerine tuz sürmek de kısa süreli kaşıntıyı alıyor

stilex jel de olur ya da fenistil.

Ovadril kullanıyordum ben iyiydi o da.

tuz ile ovun,iyi gelir

sirke çok iyi kaşıntıyı alır

dinlerin çıkış kaynağı medeniyet eksikliğidir. insanlığın yaşam standartı ve medeniyet ileri düzeylere çıktığında dine olan ihtiyaç ortadan kalkacaktır. tamamen ne zaman kalkar bilinemez tabi ama bu tempoyla devam edersek bundan 100 yıl sonra baya bi azalacağı kanaatindeyim.

efendilerimiz bizi (ve dünyayı) kontrol etmeye devam etmek istediği sürece devam eder.
(bkz: zeitgeist)

eğer ki, bir tanrı yerine omnipotent bir teknoloji yaratabilmesi mümkün olursa insanın, o halde artık tanrısal bağlantıya gereksinimi kalmayabilir. ancak bu durumda da o teknolojiyi edinenler ile edinemeyenler arasındaki mesafe nedeniyle tanrı düşüncesinin ortadan kalkması olanaklı görünmemektedir.
bu materyalist bakışın karşısında metafizik olarak tanrı gibi iktidar merkezi bir varlığa süreğen bir şekilde insanlığın gereksindiğini ileri sürmek mümkün. öyle ki, elindeki sınırsız güce karşın püriten bir adalet anlayıışı ile donanmak ancak bir tanrıya atfedilebilir.

sonlanacagini sanmiyorum.

(bkz: zeitgeist) +1

Dinlere ihtiyaç hiçbir zaman son bulmaz. Belki azalabilir veya form değiştirebilir ama son bulması bence imkansız.

Zira tesadüflerin, sizin elinizde olmayan pek çok etkenin hayatınızı etkilemesi söz konusu. Misal bir uçağa bindiğinizde türbülansa girmeniz, trafik kazası vs.

Belki daha önce din tarafından değerlendirilmiş konular, bilim tarafından açıklandıkça bu alan daralacaktır ama bu tesadüfler hep olacaktır.

Amerika'dan, Avrupa'dan, Uzakdoğu'dan Neden Peygamber Çıkmamış?
www.eksiduyuru.com

"dinler" diye anladığınız şey neden sadece ibrahimi dinler? önce bunu bir sorgulamak lazım. eski mısır'ın antik dini 4,5 milenyum boyunca orada varlığını sürdürmüş 2.000 yıllık bile sayılmayacak hristiyanlık henüz rüştünü bile ispat etmiş sayılmaz, nerede kaldı 1.500 yıllık müslümanlık. mısır dini öldü diyenler, budizm'e iki dakika baksınlar.

din bir ihtiyaç olduğu için insanlıkça bu kadar zamandır var ediliyor. bu söylediğim din için iyi bir şey değil, insan için kötü bir şey benim bakışımla. ihtiyaç değişiyor, mahiyeti değişiyor ama ihtiyacın varlığı değişmiyor. bugünün saçma sapan dinleşmiş ama yeni türemiş inanç mevcut. hiç dillendirmenin gereği yok. kendini felsefe sanan yeni dinler bile mevcut.

tanrının anlaşılması ne demek? olmayan bir şeyi nasıl anlayacağız? insanoğlunun bir amacının olmadığını tez vakitte anlamanızı diliyorum..

Dinin cikis kaynagi medeniyet eksikligiymis, vay be. O zaman medeniyet din sayesinde ortaya cikmis diyebiliriz. Bi de merak ediyorum, insan evladi gibi sormak varken illa inanmadiginiz seye bok atmak zorunda misiniz? Sacma sapan ritueller ifadesini kullanmasan meramini anlatamayacak misin? Dikkat ediyorum da duyuruda inanan birisinin ateizme bok atarak soru sordugunu gormedim. Ahlak ile dinin dogru orantili olmasiyla alakali sanirim bu durum.

@ winstoncash, senin mantığına göre geleceği görebilen bir allah devamlı yeni dinler göndermiş geçmişte, o dinin boka saracağını bile bile. Ahlak ile dinin dolaylı yoldan alaksı va evet mesela müslümanlar hertürlü ahlaksızlığı dini kurallara göre yaparlar mesela küçük yaştaki bir kıza dini nikah falan tamamdır işi...ama insanların ahlaklı olması için dine ihtiyacı yok...ahlaklı ama dinsiz güel insanların olduğu kuzey slav ülkeleri ve uzakdoğu ülkelerine bakabilirsin mesela...^^

@hınzırpaşa

Bence tanrı var, tanrının anlaşılmasından kastım da bana göre insanın kendi değerini anlamasıdır. Bizler özgür ve zeki canlılarız, bizden daha güçlü bir formun olduğunu keşfetmemiz, kabul etmemiz onu yaşamımızın her anına koymak için bir sebep oluşturmaz.

Gene bana göre insanın amacı da kendini ve evreni fiziksel ve ruhsal anlamda keşfetmektir. Bireysel olarak bile kendi hedeflerim, amaçlarım var, bunları elde ettikte tatmin olup daha büyük hedefler koyuyorum. Şayet ömrümde beslenmek, üremek ve varolmak dışında amacım olmasaydı bu zekama ve benliğime karşı olan en büyük hakaret olurdu. Şöyle düşün, "Zeki ve yeteneklisiniz ancak sizin varolmanız gereksiz. Siz olmasaydınız da birşeyler değişmezdi"

@winstoncash

Dinin amacı insanların ahlaki yapısını geliştirmektir doğru ancak din ile ahlak doğru orantılı değildir. Hatta eğer insanların güzel ahkaklı,dürüst ve erdemli davranışlarının sebebi insanın kendisi değil de din ise bence bu oldukça yoz bir durum. Çünkü insanlar ancak güçlü bir otorite,ödül - ceza (burada otorite din) sistemi ile kendilerine çeki düzen veriyor anlamı çıkar.

Dinlerin kendisi demez mi "Dinler sapkın davranışları olan toplumlara gönderilmiştir" diye. Dolayısıyla ortada medeniyetsiz bir durum sözkonusu. Maalesef lafla yola gelmeyenleri korkuyla dize getirmektedir pek çok din...

@burka

insanın özgür ve zeki olduğuna katılmak mümkün değil. dünyanın haline şöyle bir bakmak yetiyor bana sorarsanız en iyi ihtimal ile yüzde beş ila onu zeki gerisi boş. oscar wilde referansıyla, insanların yüzde doksanı yaşamazlar sadece vardırlar. amaç kısmına gelirsek, cümledeki anlam kelimesini devşirip "hayatın sizin ona verdiğinizden başka bir anlamı yoktur" sözünü referans eylerim. bi amacının olması bence güzel bir şey. ancak manası yok. bi anlamda "mış gibi yapmak" gibi bir şey olarak kalıyor. "mış gibi yapınca" o şey kaide, kurala dönüşmüyor. geldik bir alamete, gideyoz kıyamete. bu kadar. amacım olmasa zeka'ma hakaret olurdu diyorsun ama, şahsi alınma benim için bu söz de varlığına hakaret. zeka da zeka diye bahsediyorsun ama sanarsın hepimiz einstein'ız değilsek francis bacon'ız. gayet de alelade adamlarız, övünmeye layık bir zekan ya da zekam olduğunu sanmıyorum ölçebilsek bütün içinde gayet sıradan çıkarız. o insanlığın toplam zeka endeksi gibi bi grafik görebilsek belki de el yumruğu yemediğin için kendininkini beton sanmak gibi bir hisse sahip olduğunu anlarsın. uzatmayayım, pesimist diyorlar bana, desinler değişemem. bence, ben gayet realist'im. saygılar

insanlık bittiği zaman.

asla sonlanmaz. ama dinden ne anladığımıza bağlı tabi ki bu. 3 büyük din dersen eğer, çok uzun sürmeyecek onların son bulması. bir dinin ortalama ömrününn 2000 küsür yıl olduğunu duymuştum. inananların sayısı gittikçe azalıyor.

fakat dinler asla son bulmayacak. biçim değiştirecek. çünkü din, insanlar tarafından icat edilen birşey ve kitleleri hakimiyet altına almak için kullanılabilecek en güzel şeylerden biri.

tanrının anlaşılabilmesi ve insanoğlunun kendini, amacını kavramaya çalışmasına son vermesi asla sonlanmayacak. fakat görüldüğü üzere o kadar çok insan bundan vazgeçecek ki sonlandığını sanacağız. dünya nüfusu arttıkça insanlar azalıyor demiş chuck palaniuk. haklı. insan dediğin amaç arayışındadır. çok azalacak bu ama son bulmayacak. en azından tibet gibi yerlerde yaşatılacak -aynı şimdi ezoterik bilgilerin orada bozulmadan yaşatılması gibi-.

@hınzırpaşa

Özgür olduğumuzu söylemedim zira özgür olduğumuzu da düşünmüyorum. Bahsettiğim zeka hayatımızı anlamlı kılabilecek ve bizi mutlu edebilecek zeka seviyesidir ki bence bu kadarına sahibiz. Dünyadaki insanların çok büyük kısmının sadece varolduklarına da katılıyorum ancak bu içinde bulundukları (ve bulunduğumuz) durumdan kaynaklanmak. Şayet insanlar beslenme, barınak gibi çok basit yaşamsal kaygıları için çalışmak zorunda kalmasalar eminim beyinlerini farklı alanlara kullanabilme lüksüne sahip olurlardı. Dolayısıyla bir zeka potansiyelimiz var ki seninle zekamızı sorgulamamız bile buna bir işaret bence :)

Ayrıca senin taşıdığın realist ve pesimist yapı bazı alanlarda bende de mevcut. Şöyle ki, insanlığa bakınca ne kadar refah seviyesine de ulaşsak bir şekilde saçma sorunlar oluşturacağımızı düşünüyorum bu yüzden insanoğluna düzgün bir yaşam bana göre tam bir ütopyadır.

sonlanmaz. ''big bang 'in düğmesine kim bastı lan '' ? hadi cevapla sonlansın :D

okadar yol otobüsle çekilmez. tren belki. hem rahat hem de etrafı görerek gidiyosun ama geçen yaz uçak bileti ile tren bileti neredeyse aynı fiyattı.

hızlı trenler var ama nerdeyse uçak fiyatıyla aynı. yerinde olsam uçakla giderim.

bi de eski rus trenleri var, yataklı falan, rahattır ve 8 saat sürer. ucuz da,,

kükürtdioksit = SO2
sülfat = SO4

en son bi o kadar zaman önce kimya görmüş adamın yorumu: SO2 + havadaki oksijen (O2) = SO4

meali: kükürtdioksiti havaya salarsan havadaki oksijenle birleşip sülfat oluyor ve güneş ışığını...

kirbit ftw

peki sülfat içeren gübreler kullanıldığında bu sülfat da havaya karışır mı?
bi de havadaki sülfat zehirli midir?