yaşları 25-30 arasında değişen 4 kişilik bir arkadaş grubuyuz. bir araya geldiğimiz zaman makara yapmaktan bu konulara sıra gelmiyor.üniversiteden iş ortamına kadar bir çok farklı arkadaş ortamında da bulundum bu konuların konuşulduğu ortamlar tabiki oldu ama ana muhabbet konusu hiç bir zaman bu konu değildi. sadece bu konuya da değinilip geçildi.

Normal konuşmalar, çoğu erkek böyledir. Tabi bu arkadaşlar kendi aralarında samimiler belli ki. Herkese böyle anlatılmaz. Ama kabalaık derecesei böyledir. Çakmak, çıkarmak koymak falan.

Boyle tipler var. Cogu yalancidir, kompleksli eziklerdir. Kizlarin adini cikarirlar. Sayet boyle bir muhabbetin icine girince ya uzaklasiyorum yada kolpaliklarini yuzlerine vurup dahada eziklestiriyorum.

istisnasız her erkek muhabbetinin bir kısmı bu şekilde geçiyor. tek fark bazılarının anlattığı kısmen de olsa doğru veya doğruya yakın iken bazılarının banyodayken hayal ettiklerini anlatması.

ha ortamdaki herkes muhabbetin parçası değil tabi, bazıları "ne anlatıyo yine bunlar amk .s.s" diye dinlermiş gibi yapıyor..

:)) Cogu boyle erkeklerin, soru mu bu?
Ha bir de senin o "Cinsel olarak aktif olan; sadece sevdiği kadınlarla birlikte olan" dedigin adamlarin da bircogu oyle.
Bu muhabbetler bircok erkek ortami icin normal. Nasil ki kiz kizayken farkli kizli-erkekliyken farklilarsa erkekler de oyle. Sasirdiginiza gore yeni farkettiniz boyle muhabbetleri:)

kizlarin pesinden kostugu pic erkek iste bunlar. elifin busenin betulun surekli mesaj atip bir yerlere cagirdigi adamlar bunlar iste

mide bulandırıcı bir üslup. yakın arkadaşlarımdan hiçbirinin gerçek bir insan hakkında böyle konuştuğuna şahit olmadım, olurlarsa da rahatsızlığımı belli ederim. hayır hiç öyle düzgün/elit birisi değilim. ağzım bozuktur, arkadaş ortamında küfürler olsun efendime söyleyeyim ırkçı/cinsiyetçi şakalar olsun gırla gider ama gerçek bir şahıs hakkında bu şekilde iğrenç konuşmayız, konuşmadık. ortaokullu olmadığımız için şuna çaktım buna çaktım diye ilişkilerimizi de anlatmıyoruz zaten, kaldı ki benim ilişkim de olmuyo amk neyini anlatçam.

yani mesela "golden state cleveland'a çakmış akşam" diyoruz ama atıyorum özge'ye çakmışsın knk xD xD tarzı leşlikler hiç olmadı. olmaz. ayıp. o kadar varoş değiliz şükür.

Ahahahahaha,sdc svdgyl brlkt ln ahahaha yok oyle bisi,yalan o baska bulamiyordur olamiyordur,senin sevgilin yapmaz ama bakma sen bana:))))

Serefsizler iste diyecek birşey yok.herkes böyle değil tabiki. Bir de toplu taşıma da filan bağıra bağıra konuşanlar var. Arkadaş sizin aileniz ananız bacınız yok mu? Ben utanıyorum sizin yerinize naapalim hangi birinizin ağzına vuralim.

tam tersi olunca da "x çık iyi çıcıktır yııı" geyiklerine maruz kalıyorsun. muhallebi çocuğu, süt kuzusu muamelesi görüyorsun.

bu muhabbetteki erkekler gibi olmak gerekiyormuş, 30'a 3 kala öğrendim. ama artık çok geç.

ikiyüzlüsünüz kadınlar, kandırmayın kimseyi. o kadar ikiyüzlüsünüz ki, o kadar olur. tam da bu muameleye layıksınız.

Turnusol gibi bir soru olmus valla. Su verilen cevaplara gel. Baksan eksi duyuru biraz daha kaliteli ortam dersin, disaridaki hayata gore. En azindan biraz daha seviyeli insanlarin toplandigi bir yer olarak dusunuyor insan ama buradan bile cikabiliyor bak boyle insanlar.

Genelde kadinlarin pesinden kostuklari erkekler bunlar, aglama.

Zamaninda universite sinavlarina hazirlanirken, bir kizdan hoslaniyordum. Aramiz da iyiydi hani. sonra bir gun benden uzaklasti, pic oldugunu tahmin ettigim biriyle takilmaya basladi. Cocuk hemen yaymaya baslamis, ben bu kiza caktim diye. Sonra neden adimiz cikiyor. Adama laf ediyoruz, ama bunlarin pesinden giden kadinlarin hic mi sucu yok? Bence, beter olsunlar..

bu tip konulari bu sekilde konusmak bazen riskli olabiliyor. arkadaslarimdan biri santiyesinde calistigi elemanin birinin, ortamlarda bu sekilde cok fazla konustugunu anlatmisti. eleman surekli orda sevistim bu sekilde sevistim seklinde tum detaylara inerek anlatip duruyor. ortamlarda da ciddi dusunmuyorum diyor bir de. bunlar 1 senenin ardina bir guzel evleniyorlar. dugunde elemanin arkadasi(ki bu benim tanidigim cocuk), "abi dugune gittik ama ilk defa gorecektik kizi. arkadaslar arasinda bunlarin butun yatak odasi maceralarini biliyorduk, dugunde de boyle gorunce bir tuhaf olduk." diyerek noktayi koymustu.

seks hayatini anlatmak bu sekilde anlatmak bence seviyesizligin dibi. bir insan seks hayatini neden insanlarla paylasma ihtiyaci duyar anlayamiyorum. arkadaslarimla, ne kadar yakin olursak olalim bu tarzda konusmuyoruz. tabii ki her erkek muhabbetinde oldugu kadar argo ve kufur var ama cinsel hayatlarimiz hakkinda konusmuyoruz. birlikte oldugumuz kizlar hakkinda konusulur; fakat, "cakmalar, cikarip masaya vurmalar" falan konusulmuyor. konusmaya calisanlarla zaten mesafeyi koruyoruz.

ben böyle değilim ama böyle tanıdıklarım var. benim grup seks yapmış arkadaşlarım var yahu bu ne ki. aşk ne ki sevgi ne ki grup diyorum ve tiyatro gibi de anlatıyorlar. öyle bir sevgi yumağı. ben hiç böyle olamadım, duygusal bir dangoz olduğum için hemen evlendim zaten. bir kişi de böyle insanlar boş kalıyor demiş ağır saçmalamış ve kendi komplekslerini dışa vurmuş bence.

var böyle olaylar. sandığından daha fazla.

bir erkeğin birlikte olduğu bir kadın hakkında "ne çaktım ama" muhabbeti yapması hatta özel olarak yaşadığı anı bir başka arkadaşıyla paylaşması midemi bulandırmaktan öte bir his veriyor.

27E

Öncelikle yukarıda konusu açıldığı için yazıyorum, ben hayatımın hiçbir noktasında kız arkadaşı, kız arkadaşı olsun diye çaba sarfettiği insan ile yaşadığı veya yaşamak istediği cinsellikten bahseden insan görmedim. Bu "OLOM ÇOKTOM ŞUNA LON" geyiği yapan kekolar kız arkadaşlarından ayrıldıktan sonra anlatma eğilimindedir ama.

Bu muhabbetleri yapan tipler tabii ki var evet. Ama bu tiplerle günlük hayatta karşılaştığınızda zaten bu seviyedeki muhabbete ait karakterler olduğunu anlarsınız muhtemelen. Burada her şeyi bilen insanlar çok fazla olduğu için "herkes öyle yeaaa zaaa" "bütün erkekler öyle ki yeaa ehehehe" diye cevapların sonu kolay kolay kesilmez. Sorunun cevabı evet. Evet bu muhabbetler sıradan ama nasıl adamların arasında? Boş beleş keko tiplerin ya da zaten hikayelerin gerçeklikle alakasının olmadığı 16-17 yaşlarında çocukların arasında sıradan. Ben hayatımda "oolom ona çoktom lan. şuna da çakmak istemiştim halbuse ¿??" ayarında muhabbeti bir tane adam akıllı insandan duymadım.
Kalan sorulara da cevap vereyim,
Yanılmıyorsun, hayır.
Bu konuşma bana iğrenç geliyor.

Şu konuşmayı en son 17 yaşımda duydum. Şu anki ortamımda böyle bir diyalog geçmesi mümkün değil. Çoğu erkek böyledir değildir bilemem. Çocukça. Türk erkeği çocuk zaten o ayrı mesele.

karsindakinde deger vermekle alakali. deger verse sevistik vs der. hatta dedikosunu bile yapmayabilir. cakmak harbi seviyesiz ama.

hemen de turk erkegine getirmisler. ben, ingiltere'de yasiyorum. burada, erkekler tuvaletinde ingiliz erkeklerinden duydugumu soyleyeyim. kendi aralarinda, o gece hangi kizi kaldiracaklar, "cakacaklar" onun tartismasini ve anlasmasini yapiyorlardi. ondan sonra turk erkekleri soyle. erkek ya da kadin, bu tarz igrencliklerin milliyetten bagimsiz seyler oldugunu anlayin.

turkiye'de odtu'de bir muhendislik okudum, orada bizim donemde bir tane populer dallama vardi. kizlarin cogu acik acik beni sevmezdi arkadas olarak bile. gotlerinden ayrilmadigi tipler genelde parali, okula bmw ile gelen angarali bebeler oldugunu belirteyim. neyse bu dallamaya donelim. bir gun, bunla karsilikli muhabbet sirasinda "..ben ihtiyaclarimi gideriyorum sunun ustunde, cakiyorum ona.." dedigini bilirim. oyle samimi falan da degildik pek. olanlara neler anlatiyordur allah bilir. bu dallama hala populer, yeni de evlenmis..bolumden tanidigm tum kizlar, gecenler dugunune gitmis, tebrik mesajlari falan feysbukta..eh iste dunya..dallamalarin hakeretlerini hakediyorlar.

Erkeklerin %90ı böyle.

Kadınlar da böyle insanları tercih ettiği için böyle kalmaya devam edecekler.

Edit : Bi üstümdeki arkadaş yazmış işte.Ben de tanıyorum öyle 1-2 kişi.
Arz talep meselesi sizin talep ettikleriniz bunlar e bunlardan da '' ah sabaha kadar çok güzel vakit geçirdik çok güzel biriydi :)))) '' demesini mi bekliyordunuz ? Amınızın genişliğine kadar konuşuyorlar kızlar :)

Yahu kimisi "caktim" der, kimisi "hoplattim" der, kimisi "goturdum" der, kimisi "takildik" der. Seviyeyr gore degisir bu, kelimelere takilmayin iste, tek bir gercek var o da erkeklerin buyuk cogunlugunun kendine uygun ortami buldugunda bu muhabbetleri yaptigi. Ama patavatsizca ama usturuplu, bir sekilde seks mubabbeti surekli doner.
"Benim cevremde bu muhabbetler donmez" diyenler olmus, doğrudur, onlarin cevresinde bu muhabbetler yapilmiyordur ama bu erkeklerin cogunlugunun bu muhabbetleri yaptigi gerçeğini degistirmez, bu tartismasi bile yapilamayacak su goturmez bir gercektir. Santiyede calisan iscilerin ortamindan beyaz yaka orta-ust duzey yonetici ortamina kadar her sinifta gecerlidir bu.
Ne saniyorsunuz anasını satayim?
Uygun ortam oldugunda ne muhabbetler doner..

kesinlikle böyle değil bütün erkeklerin diyalogları. mesela ben sevmiyorum böyle diyaloglar ve etrafımda da olmasına izin vermiyorum. olduğunu sezdiğim anda baltalıyorum bir şekilde. "çakmak" gibi ifadeler hoş değil ve etrafımda kızları böyle algılayan insanları da pek tutmuyorum.

karakter meselesi biraz, benimki durmaz bu kadar arkadaşımınki hiç durmaz ama başka bir arkadaşımın kedisi biblo gibi. koy dursun öyle.

Bence korkudan paralelize olmuş.

Yarın benimkileri de tıraşa götürücem, ilk defa uyuşturmadan denicez bakalım neler olacak.

benimkisi de hayatta böyle durmaz

bu sekilde durmayi gectim, duracagini sanmiyorum benimkinin. ilac oldugunu dusunmuyorum, yapisaldir.

cinsinden kaynaklı. benim kedim de çok usludur. kolay kolay sinirlenmez. zaten pati atma ısırma gibi huyları yoktur. www.instagram.com

Karakter meselesi aynen. Benim kopek de banyoya soktugumuzda kipirdamadan duruyor hipnotize olmus gibi. Korkudan da degil. Kimisinin ki ortaligi birbirine katiyormus.

innerbliss ya ne güzel. benim kedi tırnak keserken bile sanki canını alıyoruz gibi davranıyor. tam bir panik atak hastası.

izlesinler nolcak kafasındayım daha çok. paranoyakça düşünsen bile yapabileceğin çok fazla şey yok çünkü.

tuvalette falan izleniyorsam bile umrumda olmaz, belki kadin degilim diye. ama umrumda olmamasinin bir diger sebebi asil korkumun web'deki hareketlerimin izleniyor olmasi. ben asil o konuda paranoyak olmanizi tavsiye ederim. webcam'den birinin sizi izleme ihtimali, tum yazismalarinizin okunma ihtimali vs.

Ara ara dusunuyorum o arada da en fazla laptop icin ıslak mendilin yapiskanli kapağını söküp kamerayi kapatıyorum :):)

@hopeless +70616215055215242

tuvaleti izlesinler webi izlemesinler bence. webi izlememeleri için tuvalette izlenmeyi yeğleyebilirdim hatta xd

soruya cevap: izlendiğimi düşünüyorum evet :(

beni izleyip naapsınlar mk diyorum

İzlerlerse izlesinler çok da tın. Napabilirim ki elden ne gelir ki? Önlem olarak sadece laptop'taki webcam'e siyah bant çekiyorum o kadar.

soyunma odalarinda -cinsiyet ayirmaksizin soyluyorum- herkes cirilciplak, saunalarda donen cok acayip olaylar mevcut, aksamlari gidilen yerlerde tuvaletler unisex olunca dikkat ediyorum etrafa, kadin-erkek ayri tuvaleti olan yerlerde ise zaten yalaktan bozma pisuvarlar var onlara bakmiyorum. laptop on kamerasinda bant var. moskova'dan selamlar

Beni izleyip ne yapacaklar? Dolandırıcılık yapılması dışında her hareketimin izlenmesi çok da umrumda olmaz. Dünyada bir milyar kişi ile aynı şeyi yapıyorken niye tutup da beni izlesinler, bir özelliğim yok.

düşünmeye gerek yok. izleniyoruz zaten. ahanda ispatı: www.youtube.com

Samsung tv lerde bir açık yüzünden hackerlar kameraya ulaşıp sizi izleyebiliyordu. Açık kapatılmış olabilir ama samsung bizi kendisi izleyebilecek sistem elinde var.

Diğer markalar da vardır ama Samsung bu konuda büyük oynuyor:
-Kamera açığının duyurusu
-Tv açıkken herşeyi konuşmayın duyurusu
-İzlediğimiz filme göre reklam göstereceği duyurusu

m.hurriyet.com.tr

m.haberler.com

m.donanimhaber.com

her yerde tuvalete girmiyorum. avm nin tuvaletine koymak da sıkar biraz gibime geliyor ama konunun uzmani degilim.

Hahah, ben bunu dusunuyorum ya. Yani mesela telefon kamerasindan, pc kamerasindan fln. Ama hani ozellikle beni izledikleri degil de, genel olarak buradan cekilen goruntuler olabilecegini sonra ayiklanabilecegini fln dusunuyorum ama tamamen benim paranoyakligim sanirim. Herkese acik tuvaletlerde de etrafi bir kontrol ederim her zaman, kameraya benzer bir sey var mi diye.

Ek: Telefon kamerasindan izlemek gibi degil de, soyle bir paranoyakligim var. Mesela banyoda snapchat uygulamasini acmiyorum, kameraya erisimi var fln diye. Ya da kameraya erisimi olan herhangi bir uygulama.

Soyunma kabininde en fazla ic camasiriyla kaliyorum. E plajda bikiniyle geziyoruz hatta bir guzel yatiyoruz da soyunka kabininde hic de cekici olmayan 30 saniye boyunca izlenmek mi sorun? Webcam konusunda tereddutteyim ama bilgisayar basinda dunyadaki milyarlarca diger insandan daha absurd bir sey yaptigimi sanmiyorum. O yuzden de kafam rahat. Ha banka hesabima girerlerse calacaklaro hepi topu 1500 euro olur. Baska da malim mulkum yok zaten.

ya bar tuvaletinde sarhoş insanların işeyip sıçmasını kusmasını izleyip napacak adamlar? ya da kabinlerde göt kadar yerde 18 farklı kıyafet denerken ter içinde kalan teyzeleri falan? zerre umrumda olmaz.

ben kabinde çıkartıp sallıyorum iyice görünsün diye.

Kicimi gormeleri pek de umrumda degil. Gorduklerini de sanmiyorum zaten.

Dışarıdayken pek aklıma gelmiyor. Evde de laptop karşısında normal bir şekilde oturduğumdan kamerayı bantlama gereği duymuyorum ama giyinirken monitörü aşağı indiririm hep.

benim laptopun kamerası bağlıdır bu sebepten.

hukuki açıdan konuşursak da, eğer yüzunuz gozukmuyorsa, etek altı kişi bile çekerler bu suç olmuyormuş:

m.haberturk.com

bosluktan ve mutsuzluktan kafayi yedigim donemlerde o sekilde planli yasamak beni motive ediyor. en azindan amaan yine ne mutsuzum diye dusunmeye filan vaktim kalmiyor onceden ne yapacagimi bildigimde. oyun oynuyor gibi dusunuyorum iste, hah gorevi zamaninda tamamladim gelsin xp'ler filan :) bir iki ay sonra zaten bunalimdan filan cikmis oluyorum, o duzenli donemimde yaptigim seyler yanima kâr kalmis oluyor. ama hep oyle saatli planli yasayamazdim sanirim, bilemedim simdi.

o an canım ne isterse onu yapıyorum, plan yapamam darlanırım.

ben böyle app falan kullanmıyorum da gün içerisinde neler yapacağım genel olarak planlı oluyor kafamda. işim düzensiz olduğu için mesela boş günüm varsa o gün biriyle buluşma falan ayarlıyorum, ya da ayarlamadıysam "bi film izlerim, yaklaşık şu saatlerde spora giderim, 1-2 saat şu işi yaparım" falan gibi kafamda bir taslak çiziyorum genelde.

Planlayip planima uymuyorum (gozleri deviren mutsuz smiley was here)

Sabah 9da kalkicam diyorum ama kalkmiyorum. Cunku asiri cok bos vaktim var. kalkmasam da kaybedecek bir seyim yok cunku. (Isim varsa seve seve* kalkiyorum tabi)

Onun disinda yarina guzel bi plan yaptim, gezmeli tozmali. O yuzden kesin uygularim onu mesela.

Genelde gün içinde neler yapacağım, sabah kaçta kalkacagim vs bellidir. Tam 19.05'de şunu yaparım gibi değil de aksam saatlerinde şunu yaparım diyorum. Beklenmedik bir durum olmadığı sürece de o sekilde yaşamak beni mutlu ediyor, kafam rahat. Çünkü her şeyim belli.

Sınav dönemi hangi saat neye calisacagim, ne zaman başlayacağım, hangi notların öncelikli olduğu vs vs. Bunları mutlaka ayarlarım.

Yemek kısmını da önceden belirlemek genelde daha kolay oluyor, alışverişi ona göre yapıyorsun. Bazı dönemler yapamiyorsun tabii o ayrı.

Genel olarak planlı yaşamak güzeldir diyorum. Küçüklüğümden beri de bu şekilde yaşıyorum.

Gelişine vuruyorum. 3 günden uzağa plan yapmayı da sevmiyorum. Fikir vermesi için söylüyorum; bu 3 hafta hayatımın en programlı dönemiydi. Şöyleki; arka arkaya 2 cumartesi düğün vardı, bu cumartesi de doğum günü var.

Pazartesi günleri akşam Game of Thrones izlemeyi ve 2. haftada yer alan AÖF sınavlarını saymadım. Sınavlar o günü programlı yapıyor ama o program severek değil, mecburi zaten.

planlıyorum ama uymuyorum +1. hep bir planım var ertesi güne-haftaya dair ama vakti gelince bahane uyduruyorum. yok efendim yağmur yağdı bugün dışarı çıkmayayım, vay efendim temizlik yapana kadar iki bölüm dizi izleyeyim derken kendi planlarımı ekiyorum.
uyabilseydim hayatımı çok kolaylaştırırdı bu arada.

Gelişine vuruyorum. O yüzden bazı günler aşırı yoğun geçerken bazı günler yapacak zerre iş olmuyor patlıyorum sıkıntıdan. Hiç iyi gelmiyor bu durum da bana ama napayım.

Aslında disiplinli bir insanım, çok katı çizgilerim vardır ama plan yapmayı öğrenemedim bi türlü. İş olunca köpek gibi çalışırım ama olmayınca günü verimli geçireyim bişiler yapayım diyemiyorum. Para da biriktiremem mesela sırf bu sebepten.

İnanılmaz unutkan olduğum için küçük ajanda taşıyorum. Ne zaman okul ne zaman staj ne zaman spora gidicem hangi derse ne zaman nerede kiminle çalışıcam, kiminle ne zaman bulusucam planlıyorum üstelik günlük değil haftalık :D hadi akşam buluşalım şuradayım buluşalım diyenlerle de bu yüzden buluşamam hiç.
Ailemle olduğum için akşam yemeği derdim yok ama yarın et yiyeyim şu meyveyi yiyeyim falan diye gece düşünürüm. Planlarım yolunda gitmediğinde de deliriyorum panik oluyorum.

Bu arada jazzabel gıbı ben de planlarım yolunda gitmeyince delı olurdum eskiden, üstelik coğu da benden bağımsız olaylar yüzünden aksıyordu. Baktım bu benim günlük yaşantıma zarar veriyor, kendimi yoruyorum son 2 senedır daha rahat davranıyorum. O yonumu törpüledım biraz. Aksı durumda planlar da ıskenceye donuyor.

Bir günümü geçtim, bir yıl sonra oluşacak muhtemel boşluğu bile planlıyorum.

is icin planladiklarim var ve bunlari azami duzeyde gerceklestirmeye calisiyorum. bu isler uzerine notlar aliyorum, onem sirasi mevcut. isten arta kalan zaman icin ise planlanan ve gerceklesen isler arasinda pek tabii farkliliklar oluyor ancak onemine gore sonraya otelediklerim de mevcut. rahatlikla ilgili degil, ancak isten sonraki sureci bos gecirmemek adina yapiyorum bunlari da.

bunlar icin herhangi bir uygulama kullanmiyorum ama not defterimde is ve ozel hayatima dair notlari ayirmam. hepsi bir arada duruyor. bu sekilde varsa onceki gunlerde yapmadigim isleri yaparak acigi kapatiyorum.

Saati saatine planlamıyorum günümü kesinlikle. Bence bu delice olur, bilemedim. Kulağa hiç sağlıklı gelmiyor (eğer çok ama çoook yoğun bir iş hayatın yoksa). Lakin şu var, ertesi gün ne yapacağımı kafamda kabaca belirliyorum ve ona göre hareket etmeye çalışıyorum. Fakat tatil günlerimde bunu bile yapmıyorum, aynen dediğin gibi gelişine vuruyorum o an canım ne yapmak isterse onu yapıyorum.

Eğer yok ben böyle yapamıyorum diyorsan, bir gece önce kısa kısa notlar al yarın şunu şunu yapayım diye ama kendini saat konusunda sınırlandırma. Belki faydası olur.

Ajanda ile dolanıyorum. İş günüm yoğun olabiliyor, o yüzden bir yapacaklar listesi gerekiyor. Gün içinde yetişecek gibi ise plan yapmıyorum, geniş geniş çalışıyorum ama çok yoğunsam saati saatine program yapıp çoğunlukla uyuyorum (birkaç ay öncesine kadar günde 2-3 saat uyuduğum günler oluyordu). Açıkçası işleri o listeden sildikçe orgazmik olmasa da, bayağı büyük zevk alıyorum. Ancak büyük çoğunluk 'Öğlen şunu yaparım, akşam spor olur' gibi günün vaktine planlıyorum. Normalde ne yapacağım iki hafta önceden bellidir ama bu ara rahatladım azıcık. Yine de hangi işi hangi gün (en kötü iki gün) içinde yapacağım belli. Bir iki hafta öncesine kadar jazzabel gibiydim, programım hafifledi şimdi.

Haftasonları ise az çok yapacağım yine belli oluyor ama 'Hadi şuraya gidelim' gibi spontan gezilere yer olabiliyor zaman zaman. Eve işle geliyorum ben, onlar illa yapılacaklar grubuna giriyor. Eğer gezip eğlenirsem, gece geç yatıyorum. İş bitmeden yatarsam rüyama girer.

Saati saatine planlıyorum. Eğer öyle olmazsa bütün sistem çöküyor. Örneğin, kaçta kalkıp kahvaltı edeceğim, kaçta duş alacağım, hangi shuttle'a bineceğim, ne zaman alışveriş yapacağım, ne zaman insanlarla buluşacağım vs. hepsi planlı programlı. burcum yengeç. yükselenim başak. onun üstünü ben de bilmiyom. başaklığın verdiği bir şey diye düşünüyorum. iş konusuna girmiyorum bile zaten. programlı olmazsam olmaz. kelle koltukta zaten.

Sadece off günümde anasını ağlatıyorum zamanın o da bazen. ama izin günümü bile muhakkak planlıyorum uyku, yeme içme aktivite konularında. yürüyüşe ve koşuya gideceğim saat bile belli mesela.

ekstra şeylerden nefret ediyorum. ekstra mesai, ekstra, trafik, ekstra "ekmek yok"luk vs. vs. ekstra çıkaran ya da ekstradan çıkan, düzensiz, dağınık insanları da pek sevmiyorum. kocam olsa boşarım o derece.

bir de böyle bir film vardı sanki. adam planlı programlı yaşıyordu. sonra hiç beklenmedik şeyler geliyordu başına. çocuğunun başkasından olması da dahil.

İşte ben de otuz senedir ne bir program yapayım da uyayim, ne bir cycle oturtayim, hiç öyle dertlerim olmadi. Canım istemediğinde alarmı kapatıp tekrar yatan insanım :) Ama son zamanlarda bi "Hicbi şeye yetişemiyorum, kendimi geliştirmem gerek" hissi hasıl oldu. İki haftadır ha başladım, ha basliycam oabt çalışmaya başlayamadim adam gibi. Bir de çok stresliyim, surekli diken ustundeyim. İşleri azıcık planlarsam kafam rahat eder belki diye dusundum. Surekli alarm halinde olmak çok yorucu. Gerçi spontan, yayvan bi insanım, oyle çok hesap kitap yapamam da arada bi saate baksam fena olmaz.

Ya aslında bu kadar rahat olduğum için yaşlanmiyorum bence de neyse, dur bi düşünelim. Yazılanlari okuyunca "Oha, sığır gibi yaşıyormusum!" diye dusundum. Azcik düzen iyidir.

@damdanakan bu bir alışkanlık meselesi aslında. ne iş yaptığını bilmiyorum ama home office ya da freelance falan çalışıyorsan bu da bir etken. bazen biz işi yönetirken o da bizim evrilmemize neden oluyor çünkü :)
saati hayatına sok. atıyorum masanda olsun, kolunda olsun, telefondan arada boş yere alarm kur ya da o kurduğun saatte atıyorum su iç, meyve ye, alışkanlığın oturması lazım yoksa zihnimizden bir milyon tane plan geçer :)

Su an düzenli isim yok. Lisede falan İsviçre saati gibi insandım, sonra bi salis saldim ki aa baktım otuz yaşıma gelmisim. Canım istemiyorsa vizeye, finale bile gitmiyordum uykumu bölüp de. Ama böyle yaşanmiyor hakikaten. Bana kalsa bi otuz sene daha böyle yaşarım da, içimden bi ses "Yeter artık, uyan su gaflet uykundan!" diyor. Bütün bu sallanmalar sigaraya başladığım zamana denk gelir bu arada. Sigarayı bıraksam lisedeki İsviçre saati moduna geri döner miyim? Aman neyse ne :)

İş hayatı için ayrı, özel hayat için ayrı ajandalar tutuyorum. Saat sınırlandırmam yok, toplantı/buluşma saatlerini not alıyorum bir de yapmam gerekenlerin genel listesini. Eğer çok fazla ayrıntı verip de yetiştiremezsem stres oluyorum. İşler bitince tik atmak hoşuma gidiyor. Any.do diye bir app yükledim ama ajandalarımdan vazgeçemiyorum.
Çalışma hayatına girip yaşamın büyük kısmını işte ve trafikte harcayınca, geri kalan ufacık zaman diliminde yaşayabilmek için planlamak zorunda kalıyor insan.

@krem peynir,

benim tahminim 80x20cm'lik bir rafı 25-30tl arasına alabileceğim. zımparası ve verniğiyle 40tl desem 4 raf yeter zaten. 160tl.
halatıyla malatıyla 200tl.

mümkün değil daha pahalıya gelmesi.

@kawaye, ben yukarı sabitlemeyi değil yine duvara sabitlemeyi düşünüyorum aslında. sırf görüntü olsun diye halat şapacam.

-hocam raf boyutlarini tasarla,
-marangozu bul ve tasarimini adama ver,
-siparisi al evde kendin montajini yap. bu kadar

linkteki gibi tavana sabitlemek isteyebilirsin, bunun icin kanca vida vb malzemeler kullanabilirsin.

hiç marangoz gezmene gerek yok, bauhaus'da hazır masif raflar var. istediğin ölçüde olanları al git arka tarafta marangozluk hizmeti de veriyorlar, deliklerini deldir olsun bitsin.

Sitelerden sana bildiriyorum bunları 200-300 TL ye burda yaptırman imkansız. Hem kaliteli olsun hem ucuz olsun mantığı yanlış, ki bunları her yerde olması siteler için tasarım olmadığı anlamına gelmiyor. O yüzden ister abi o paraları satıyorlar da o paralara görüyorum.

Marangoz uğraşmaz boyacı vernikle falan hele ki şu yaz aylarında zerre uğraşmaz işini bırakıp. Adama milyar milyar verip iş yaptıramıyoruz şu anda. O yüzden buralara gelip ne sinirini boz ne de vaktini harca.

Bauhaus da böyle bir hizmet varsa değerlendir.

kurumsal sirketlerden yana kullanirdim tercihimi.
enterprise, avis, sixt

Kurumsaldan şaşma.
Kurumsal yerler aylık kiralama için özel fiyat verebilirler.
Arayıp sor ya da web sitesinden bakabilirsin.

Avis, Hertz, Europcar, Sixt falan filan.

çok lüks istenmezse bir arkadaşı yönlendireyim
uygun fiyat verirler

gokhlayeh ve cakabo'ya katılıyorum. üç kuruş fazla olsun ama düzgün bir firmadan araç kiralasın bence de.
herhangi bir kaza ya da arıza durumunda küçük firmalar yeni araç temininde ve yol yardımında pek başarılı olamıyorlar. ayrıca bu gibi durumlarda saçma masraflar çıkarabilirler.

adamın ne suçu var?
adam senin unuttuğun bir şey için neden indirim yapsın? neden 1 puan veriyorsun?
herkes bir garip ya..

Temizlikçi de Fred Perry'yi bilirdi zaten. Şortu unutan, hatalı olan sensin. Hatanı düzeltmediler diye şikayet veya düşük puan verme hakkın olduğunu sanmıyorum.

@sta @humblebirth

evet hata benim kabul ediyorum. kusura bakmayın ama yepyeni bir şortu hiç kimse atmaz düpedüz kadın yalan söylüyor. iki ihtimal var ya temizlikçi şortu yürüttü, ya da ev sahibi kadın şortu postayla yollamaya üşendi. o şortun atıldığına asla inanmıyorum.

ayrıca temizlikçi kadın markayı tabii ki bilmez. saçma sapan argümanlar üretmeyin. benim demek istediğim pahalı ve kaliteli bir üründü. hem bu ev sürekli ev sahibinin kullandığı bir ev. belki o şort ev sahibinindi nereden bilecek misafirin olduğunu? hadi diyelim misafirin olduğunu bildi, atmaya ne hakkı var?

evde eşya unutman insani bir durum, ama airbnb'ye şikayetten sonuç alman zor. bas 1 puanı geç, yorum olarak da yaz

kimse senin unuttuğun deniz şortunun markasını ve yepyeni olduğunu bilmek, şortu senin için saklamak, ya da sana yeniden yollamak zorunda değil... şortu otelde unutsaydın napıcaktın telefon açıp "bana şortumu geri yollayın" mı diyecektin? yollarlar mıydı sence? durumun hiçbir farkı yok. kimse senin hatan yüzünden rahatını bozmak zorunda değil... bi de o puanlamada sen eve dair aldığın hizmeti puanlıyorsun ve unutulan eşyayı geri yollamak ev sahibinin sana sunması gereken hizmetler arasında değil. başka bir sorun yokken sırf bu yüzden 1 puan verirsen ayıp etmiş olursun.

@ambrosia

ben de airbnb'de ev sahipliği yapıyorum ve aynı durum bir başkasının başına gelse emin ol postayla alıcı öder seçeneğiyle gönderirdim (ki bunu da kendisine söyelmiştim posta masrafını kendimin karşılayacağımı). bu biraz insanlık, biraz da eğitimle alakalı bir durum. sen göndermezsin onu bilemem.

gelelim otel bölümüne. çok dandik bir otelde kalmıyorsan tabii ki gönderiyorlar. mesela geçen sene bir arkadaşım şarj aletini unutmuştu ve oteli aramıştı. 1 haftada göndermişlerdi üstelik posta parası bile almamışlardı.

dediğim gibi bu biraz eğitimle ve insanın kendisiyle ilgili bir durum.

benim en çok bozulduğum durum insanı salak yerine koyması, kendisini zeki sanması. gerçeği söylese daha çok memnun olurum.

Otellerde tabi ki gonderiyorlar. Yunanistanda pansiyonda unuttugumuz mayoyu yolladilar istanbul'a ve para almadilar. Biz sonra hesaplarina para yolladik 5-6€.

Ama temizlikci atmis olabilir ki atmamasi gerekir. Belki kisi tekrar o sehre gidecek? Belki yakinda yasiyor? Atmak ne demek ya? Degerli kolye yuzuk unutulsa da ayni taviri sergileyebilecek mi ev sahibi?? Yoksa ustune mi konacak.

Net ugrasmak istememis. Bence airbnb ye sikayet et, sonra dusuk puan ver. Cunku onu saklayabilirdi ve belki de ayni sehre uhradiginda tekrar alabilirdin ya da orda tanidigin bi arkadasin alirdi vb.
posta parasiyla ugrasmak istememis olabilir, uluslararasi gonderilerde karsi odemeli olmuyor bildigim kadariyla.
Airbnb ile konusup yollamasi karsiliginda hesabina 5€ filan gecirilmesini talep edebilirdin.

Ya da airbnb ye sikayet edip bir sonraki baska bi konaklamanda indirim talep edebilirsin vb.

temizlikcinin atmis olduguna inanmiyorum. arkadas bu, oyle temizlik yaparken 'hmmfp evet tek kullanimlik sort, atmaliyim.'la olacak is degil. yepisyeni fred perry sort diyor adam, markayi bilmeyen biri bile sortu gordugunde anlar atilmayacagini. ic camasirina benzeyen bir tarafi yok o sortun. deniz sortunu nasil ic camasirina benzetebilmis? brava! o yuzden sortun temizlikci tarafindan cope atildigi inandirici degil.

kanit olmamasiyla birlikte kisisel yorumum, sortun hic edildigi yonunde. airbnb oylamasi+1

mesajlarina yanit vermediyse bas 1 star i.

Fred Perry olmasının konuyla alakasını çözemedim. Gerçekten iç çamaşırına benzeyen şortlar veya şorta benzeyen iç çamaşırları mevcut nereden bilsinler. Unutmaman gerekirdi. Airbnb bildiğim kadarıyla otel değil ayrıca. Sana geri yollamak zorunda da değiller. Yapacak bir şey yok. Bir de 40 euro indirim yapalım demişsin yok artık. Ben çok değerli bir şeyimi unutmadığım sürece bu durumdan şikayetçi olma hakkını kendimde görmem. Şansımı denerim ama indirim yaptırtmak da çok aşağılıkça bence. Hırsız muamelesi yapıyorsunuz adamlara.

Kopeklere bisikleti gunduz gosterin.

Sorun sende değil bisiklette.

kimi kopekler bisiklet ve motosiklet gibi araclara karsi bu tur tepkiler verebiliyor. ben de cok kere denk gelmistim. korktuklarindan yapiyorlar bunu.

Bisiklete binmiş bir insan üstelik gece vakti "onların nöbet tuttuğu alanda" ortaya çıkıyorsa köpekler için tehdit anlamına geliyor. Neticede köpek gün içinde seninle oynayabilir ama gece vakti o fabrikayı koruyor içindekileri veya özellikle seni değil, o yüzden böyle bir tepki vermesi normal.
Bisikleti eline al öyle git zamanla geçer.

kopek seni uzayli saniyor bisiklette gorunce. ben olsam bisikleti uzak bir mesafede birakir yururum, mesafeyi de her gun azaltirim.
aslinda clicker kullanmayi bilseniz, saldirma modunda olduklarinda kafa modunu degistirmeye de yarar. kac kopek var?

@chiper
kopegin gunun 11 saati ayni alanda birlikte oldugu adami aksam gorunce havlamasi normal mi gercekten?

@bir varmis bir yokmus
2 taneler. clicker kullanmayi bilmiyorum, hatta suan ogrendim ne oldugunu :)
bisikleti elimde de goturemiyorum. ona da havliyorlar. sadece sirtima alip gidiyorum. bunu da bisikleti gorup alissinlar diye yapiyorum yoksa millet gorunce guluyor sef sirtina bisikleti yuklemis gidiyor diye.

yaslari ilerlemisse (3 ve uzeri, cinse de bagli) ve gecmiste belli tekniklerle egitim verilmemisse clickerla bir sey ogrenebileceklerini sanmiyorum. bolgelerine girmeden once bisikletten inip yanlarina odul biskuvisiyle gitmek ve bunu sikca tekrarlamak ise yarayabilir epey uzun vadede. zamanla bisikleti boylece daha da alistirabilirsiniz onlara. ama bence bu tur aliskanliklari degistiremezler gibi geliyor kopekler. ancak bir egitmen lazim. bu kadar ciddiye aldiginiz bir durumsa bir egitmene danisin tabii.

clicker'i yastan ve irktan bagimsiz tum kopekler ogrenebilir. internetten bakin tabi ki emin olmak isterseniz:)
ama boyle bir vaka icin baya bu isi iyi kavramaniz gerek ki sizde bu azmi gordugum icin bahsettim.
ekstra bilgi; bagirmak azarlamak cok yanlis seyler. ne yazik ki burda bazen okuyorum oneriliyor, siz yapmayin. sakin olani lider tanir kopekler.

gun icinde cok sayida arac girip cikiyor bulundugumuz araziye. kamyonu, tiri, kamyoneti, binek araci vs. isin ilginc yani arac turlerinden bagimsiz olarak bu gencler bazi araclara havliyor, bazilarini da gozmezden geliyorlar sanki o arac oradan gecmiyormus gibi.

@hopeless
bisikletten inip yanlarina biskuviyle gitmeyi deneyecegim. kopeklerin egitimi konusunda kimse adim atmadi, santiye gibi dusun, yavruyken geldi ve buyudu. muhtemelen onun yavrulari da burada bizle birlikte yasayacak.

@bir varmis bir yokmus
ilk olayda bagirdim ama o tamamen refleksti. simdi bagirmiyorum ama sakin de kalamiyorum sagli sollu geliyorlar sanki saldiracaklar gibi. saldirma ihtimalleri olmasa ben de umursamayacagim ama gecmiste yasadigim olaylari referans alinca endise ediyorum.

acikcasi saldirmalari aninda bagirma konusunda yorumum yok. eger cok yaklasirlarsa, yerden tas aliyor gibi yapin ya da elinizde bir dal parcasi filan olsa onlari korkutmaya yeter belki. bu konularda insanin tecrubesi bile olsa, her sey farkli gelisebiliyor. dikkat edin kendinize.. bi de agresif olduklarinda gozlerinin icine bakmayin. umarim alisirlar bisiklete.

Evet, sonucta senin sahibi olmadigini biliyor sana bir bagliligi yok sadece gorevini yapiyor.

Bence orada bu kadar motive olmaniz bile basari. Isi degistirin bence.

Ciddi soylemek gerekirse de daha havadar bir oda olabilir tabi imkan varsa. Aydinlik olmasi mumkunse yesillige bakmasi. Kucuk ama ise yarayan seyler. Cardak bence mantikli bu arada. Kalsik muzik ya da soft enstrumantal seyler benim okumami kolaylastirir. Bunu da deneyebilirsiniz.

Kolay gelsin

öncelikle masanın yerini değiştir hacı,
mümkünse cam kenarı olsun. arada bir dışarı bakarsın için açılır.
masa düzenine de biraz el atarsın ama masanın konumu kadar etkili olmaz diye düşünüyorum.
en olmadı 1 numaraya devreye sokarsın.
selam eder, hasretle kucaklarım.

odayi degistirememe ihtimaline karsilik masa duzeninin degistirilmesinden yanayim. algilarla oynamak motivasyon kaynagi saglamaz ama dikkati verebilme konusunda yardimci olabilir, zira rutin odaklanilandan farkli bir tasarim olacak. alginin seviyeyi ilgi cekici/farklidan tekrar rutine indirmesine kadar bu sizi idare eder diye dusunuyorum.

bir de acik hava eger iyi geliyorsa, bir sure acik havada calismaniz ise yarayabilir. bunun icin imkaniniz varsa, ilk etapta bunu bile deneyebilirsiniz.

İnsan kendi yerine alışınca oluyor bu, insan sürekli oturduğu yeri artık evi gibi kullanmaya başlıyor. Hele bir de masada boş zaman geçirmeye izni ve huyu varsa, alışabiliyor insan ona.

İlk tavsiyem, araları masa başında vermemek ama bu uzun vadede işe yarıyor. Böylece insan masayı çalışmakla özdeşleştirebiliyor aynı kütüphanenin çalışma ile özdeşleşmesi gibi.
Şimdi kısa süreli olarak oda değiştirince insan kendine geliyor. 2-3-1 sırası ile denerdim. Masa düzeni değişince alışılan masa olmuyor, oda değişmiş gibi oluyor ve artık tembellik yaptığın, ara verdiğin masa olmuyor artık o. Hatta sandalye değişiyorsa, bir süreliğine onu değiştirmek bile motivasyon olur. Bir de bilgisayarda 'procrastination'a alışıksan bilgisayarın da tarihinde atıyorum Duyuru'yu silmen ve otomatik bağlanmaması yardımcı oluyor. Normalde tek tuşla gelince insan dalıp gidebiliyor ama önüne login sayfası gelince, insan "Ne yapıyorum ben, burada olmamam gerek" deyip geri dönebiliyor.

mesai saatleri dışında, insanların olmadığı saatlerde çalışmayı denediniz mi? çalışmayı bölen insan olmayınca ben daha rahat çalışıyorum. mesai saatlerinde ise kulaklığımla müzik dinleyerek kendimi izole etmeye çalışıyorum. belki sizde de işe yarar.

evde çalışıp ofiste çalışamıyorsan asıl sorunun disleksiden olmadığını düşüyorum. masan cok dağınıktır; ortamda cok ses vardır. Devamlı işini bölen, soru soran biri vardır. Bunlar çok konsantre bozan seyler bende. senin farketmediğin ama varolan böyle bir durum var mı?

@douchebag, zaten pm'lik yapıyorum bu büyük projede :) ne yapmam gerektiğinin bilincindeyim ama büyük program'dan benim proje streamime gelen bilgi akışında sıkıntı olduğu için kendi sow'larımda eksikler çıkıyor, bilgi bekliyorum gelmiyor, kodumun herifleri adam gibi çalışmıyor sonra benim sow neden hazır değilmişmiş yapıyorlar. lafı sokuyorum sonra arkamdan bileniyorlar haksız yere. programın milestoneları sürklie ötelenip değiştiğinden ötürü benim timelineım daha oturmadı, hep değiştirmek zorunda kalıyorum. cinnet kapıda bekliyor, o yüzden stres büyük.

bir masa düzenini değiştirmeye çalışayom bakalım. o olmazsa farklı bişeyler deniycem. yağmur başladı şansıma, arkada çalışmasam daha iyi bugün...

aranızdaki ilişkiyi sizin algiladiginiz gibi algılamayan biriymiş demek ki.
"yazmazsa kendi bilir" demeniz lazim.

bence siz okuzsunuz. bir kere kelime argo ve küçümseyici, yani samimiyet boyutunuz ne olursa olsun kendisi bu hitaptan hoşlanmayabilir. bunu da size ima etmiş işte. ya tercihine saygı duyarsınız, ya da gorusmezsiniz su noktada.

Yok o kadar değil bence samimiyet var kızım hitabında ama çok laubali. For the recordla aynı fikirdeyim bakış açısı farklı olabilir arkadaşlığınıza. Kezbanlık bir durum yok yani eğer birlikte vakit geçirmekten keyif alıyorsanız bunun bozmaması lazım.

kız kezban

Yazma bırak ya. Millet kendini nimetten sayıyor iyice. Hiç ses etme iki gün sonra o sana yazar.

hatun kadar kızım da çirkin bir ifade. kişilere nasıl hitap edeceğinizi sizin onlarla yakınlığınız değil onların bu yöndeki istekleri belirler.

it depends! ikinizin arasinda, aranizdaki iletisime bakis acilarinizin farkli olmasindan kaynaklanmis benim anladigim. tek kelimeyle iletisimi kesebilecek seviyede gordugun arkadasliga zaten devam edemezsin ki zihnin izin vermez. sana normal gelen, ona gelmeyebilir ki gelmemis goruldugu uzere. o yuzden ne sen okuzsun ne de kiz kezban.

"Kızım" var, "kızım" var. İlk kez kızım'ın sevgili veya eşe söylendiğini eniştemden görmüştüm ve şok anıydı. Teyzemle eniştem arasında 13 yaş fark var ve eniştemin "kızım" demesini duyduğumda eniştem 79, teyzem 66 yaşındaydı. Bir yemekten sonra hep birlikte masayı kaldırdık; herkes dağılınca da teyzemle ben çay-tatlı, vb. işlerine başladık. Bir film mi başlamıştı televizyonda, ne. Teyzemle ben filmi kaçırıyorduk. Eniştem teyzeme "Kızım, bırak mutfağı da gel. Film kaçıyor" dedi. O kızım'ın öyle tatlı bir vurgusu vardı ki, aynı kızımın içinde bir yandan "çıtırım, lolitam" tarzı bir hayranlık, bir yandan baskınlık belirtisi hafif bir emir, bir yandan 80 yaşa rağmen tutku, bir yandan da teyzem filmi kaçırdığı için üzülme ve şefkat, bir yandan da sevgi akıyordu adamın dilinden. Öyle içten hitap o yaşta zor. Peşinden de teyzem hafif o anlık şımartıldığını belli eden, hafif cilveli, hafif de nazlı bir havayla eniştemin yanına oturdu.

Salonda ikisinin yanak yanağa resimleri var. Bir gün kuzenim kocasının yanağını öpünce "Hadi, eniştem de yengemi öpsün" lafı geçti, hepimiz de gaza gelince "Öp! Öp! Öp!" tezahüratları oldu. Eniştem dünden razı zaten, hemen yanağa hamle yaptı. Teyzem "Ay ay, istemem. Olmaz, ayıp!" dedi ama her halinden de "İstemem, yan cebime koy" okunuyordu; ilgi odağı olunca anında sevimli bir şımarıklılık ve naz geldi yüzüne. Eniştem de "Aaa, kızım, uzat o gül yanağını" deyince; teyzem sevinçten ağzı kulaklarına vara vara ama bir yandan da hala nazını koruyarak "Peki, madem" deyip uzatıverdi. Öyle "kızım"a can kurban!

Aynı "kızım"ı babam anneme söylese garip kaçar, çünkü annem babamdan 7 yaş büyük. Babam anneme söylese ve atıyorum ki "Kızım, sus" dese, "Ben seni ciddiye almıyorum" gibi bir vurgu olur. Hatta, vurguya göre, mahalle delikanlısının mahalledeki kızlara horozluk, baskınlık, üstünlük, söz geçirme çabaları gibi bir izlenim bile bırakabilir. Bazıları bunu kaldırır, bazıları kaldıramaz. "Farklı dünyaların insanıymışız" etkisi yaratabilir. balpolen'in dediği gibi ucuz ve itici olabilir.

Evet, kadınlar olarak böyle şeyleri analiz ederiz. Hatta doğal olarak, analiz ettiğimizin farkına bile varmadan analiz ederiz. İçten gelir. Bu "Her adımı bıncık bıncık ayıklıyoruz" demek değil.

Edit: Yazınca fark ettim; teyze-enişte kısmı life is drunk entry'si gibi olmuş ama yalan, uydurma veya çalıntı değil.

varoş hitabı.

Onun sana oğlum demesi gibi. Onun sana oğlum demesini sorun etmeyeceksen demeye devam et.

Edit : Kızın verdiği tepki saçma derecede soğuk muhtemelen sizden hoşlanmıyordur hatta iyi arkadaş olarak bile görmüyordur yoksa biraz dalga geçerdi sizinle tatlıya bağlanırdı olay en fazla.

bu kadar abartılacak bi şey yok, varoş hitabı falan değil. anlamadım hepiniz mi cambridge düşesisiniz... öte yandan hoşuna gitmemiş olsa bile tavrını çocuklar duymasındaki gönül gibi "kızım? nnnneyseah..." diye tripli tripli koyması çok salakça. bilirsiniz ki Gönül ve Meltem karakterleri yurdumuz modern batılı kadın kezbanlarının anasıdır.

Sen öküzsün, kelime ucuz.

Gül gibi isim varken, kızım diye seslenmek niye. Kız kezban değil. Doğrusu diğer seçenek.

süper saça bir hitap falan değil. Ben arkadaşlarıma, arkadaşlarımın kız arkadaşlarına falan diyorum arada.

Cambridge düşesi +1

edit: Arkadaş muhabbeti için tabii bu cevap.

Kezban'ül Ala.

Cambridge düşesi + 1

Kiz bahane ariyormus sogumaya, sana ilgi duysa ve o hitabi begenmese " kizim ne ya varos musun :p" diye espri bile kasabilirdi.

Konuşma dilinde ağızdan çıkar böyle hitaplar o çok sıkıntı değil ama yazarken bana biraz gereksiz geldi ama kızın verdiği tepki de çok kezbanca. Olaya "Kızım da neymiş ya çok öküzce" diyen insanların konuşurken kullandığı üç kelimeden biri amına koyim oluyor genelde. Bülent Ersoy gibi konuşmuyorlar pek.

Hiç hoşlanmadığım bir hitap şekli. Ben de aynı tepkiyi verirdim. Yalnız kız rahatsızlığını belli etmiş sadece. bence bu doğrultuda ilişkinizi sürdürebilirsiniz, neden böyle keskin sınırlar, kezbanlar, öküzler var anlayamıyorum.

bence fazla alınganlık göstermiş

Varoş hitabı. Kızların bir olayı abiğ abiğ diyerek anlatmasıyla aynı.

"Kızım" genellikle olmaz. Okul arkadaşına ya da 7-12 yaş aralığında sokakta oynadığın arkadaşına "kızım" diyebilirsin, o da sana "oğlum" der. Ancak bu şartlar altında ifadeler yanlış olmaz. Bir de konuşma dilinde eklenebilecek mimiklerle kurulan cümle daha yumuşayabilirken, yazı dilinde iç hiç olmaz.
Arada çıktığınız birine "kızım" demişseniz, kurduğunuz cümleye göre: "ne alaka, sen benden üstün mü sanıyorsun kendini" diye düşünebileceği gibi "ne alaka, fried zone'a mı alıyorsun beni" diye de düşünebilir.
Kısa cevap, kız kezban değil, sizin iletişim sorununuz var.

en yakın arkadaşımla birbirimize hitap şeklimiz böyle. o arada güzel kızım falan da der. gayet sevecen sevgi dolu bence. barzolaştıran tonlama. aychovsky nin dediği durum benim anne babamda da var. yaşıtlar ama babam kızım, yavrucuğum gibi hitaplarda bulunur anneme. her ikisi de durumdan memnun.

Pardon hanımefendi diyebilirdiniz Haşmet Bey. Takıldığın biriyse kopma hemen. Herkesin beğenmediği kelimeler var bu hayatta. Ben mesela kendimden küçük birinin bana adam yapıyor yeaaa demesine ayar olurum. Belki o da kızım kelimesini sadece babasından duymak istiyordur.

yoo saygisizca değil. kız kendini friendzonelandi sanmistir.

Kızım ifadesini oldum olası sevmiyorum. Bu şekilde bi hitap olursa da aynen konuştuğunuz kadınınki gibi bir tepki verirdim, ilave olarak hoşlanmadığımı belirtirdim yumuşak bir dille şahsen. Kişisel olarak hoşlanmıyorsa hoşlanmıyordur. "Kezbanlık" da değil bu ayrıca. Kimi -sizin tabirinize göre- "kezbanlar" bu ifadeden hoşlanıp sahiplenme ifadesi olarak görebiliyor, kimisi de görmüyor. Kadınları yalnızca kadın gibi görmeyin lütfen, insan gibi görün. Samimi olmadığınız bir erkek arkadaşınıza küfürlü hitap ettiğinizde hoşuna gitmeyip sizi tersliyorsa ve siz buna bir şey demiyorsanız, buna da bir şey diyemezsiniz. Takılınacak bir nokta değil.
Ayrıca öküzlük de değil bu, o insana o şekilde hitap etmemeniz gerektiğini öğrenmiş oldunuz. Bundan sonra da devam etmezsiniz bunu demeye. Görüşmeme bahanesi değil yani.

Kızım, kız diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmam. Seviyesizlik olduğunu düşünüyorum.

salatalık ek. kıtır kıtır yersin yaz boyu. salatalığı bahçeden koparıp yemenin zevki çok başka. bir de suyunu aksatmazsan çok hızlı büyüyor hergele. bi gün önce 2-3 cm gördüğün hıyar bi bakmışsın bugün hayvan kadar olmuş. çok mutlu ediyor insanı. ben yetiştirdim diyorsun, sonucu hızlıca görüyorsun falan. güzel şeyler bunlar.

Çim zor olur dersen fare kulağı dikebilirsin. Ama bir kısmına domates, salatalık, maydanoz, nane falan ek, koparıp koparıp yersin.

cim & domates +1

öyle bahçem olsa köşelere güzel kokulu çiçekler diker bir bölümüne de meyvesini veya yaprağını yiyebileceğim bitkiler ekerdim. ortaya da güzel bir bahçe masası takımı alırdım.

ilginçlikten ziyade sade takılmanı öneririm başını ağrıtmasın :)

"yerli" domates yap.

Yapay selale yap. Isiklandir bir de onu.

Yüksek lisansa kabul
Kpss'den geçer not ve akabinde atanmak
Şehir degistirmek

yaz sonu gidip avrupada itlik serserilik yapıp gelmek istiyorum.

termik dönebilmek, siv eğitimi almak
thy kabin memurluğuna girmek
daha düzenli bir spor hayatı
okulu bitirince thy akademi

Büte kalmamak, kalırsam çalışıp dersleri vermek
Yazın 3 ay çalışmak, biriktirdiğim parayla tek başıma yurtdışına çıkmak (tercihen japonya)

Güney ve güney doğu asya

Ganong'un hepsini be Robbins'in bir kismini okumak.

Tezi bitirmek.
Binicilik kursuna başlamak.
Dikiş öğrenmek.
Bahçeli bir eve taşınmak.


Uzun vadede şehri toptan bırakıp kırsala yerleşmek.

yarınki vizeyi geçmek.

düzenli temizlik yapabilmek
sağlıklı beslenebilmek
mezun olmak
spor yapmak

Zayiflamak, iran'a gitmek, bi is bulmak

işe girmek.
fransaya yerleşmek.

Güzel uyanmak :(
Kadınımla uyumak (bu uzun vadeli opsiyonlar borsası gibi)
Kadınlar.... Kadınlarımız.... Ashflhlgkd

48, 50 kg arasi oynuyorum. Kafayi yemek uzereyim. 52 olup parasutle atlamak istiyorum artık.

Bir de saglikli olmak istiyorum. Tuhaf tuhaf seyler oluyor bedenimde. Tepkiler :(

jesus walk

Üç ay sonra soracağım herkese =]

istifa etmek - done!
tr'ye donup bisikletle sahilden ege turu - checked!
abd bati sahilini arabayla gezmek- checked!

derdin buysa girme.

oldukca entellektüel birikimli, disardan baksan adam sanacagin bir arkadasim, havuza gitmeden evvel tuvalete girmemi garipsemisti. niye lan, zaten havuza girecegiz?

30 snlik dumur ve sonrasinda abi ben zaten hastayim girmeyeyim üsütürüm demek ve topuklamak.

denize işiyorum havuza işemiyorum. havuza girdiysem ev yakın oluyor zaten eve çıkarım.

Üniversitedeki havuza idrar tahlili sonrasında girilebiliyordu. Bir de monitörde sürekli suyun temizlik değerleri yazıyordu. O yüzden oraya giriyordum. Onun haricinde havuza girmeyi tercih etmiyorum. Bence bunu yapanların sayısı çok fazla. Ben ne zaman suda hareketsiz birini görsem direkt bu işiyor derim.

Havuza işemem.. Havuza işemek hakkaten sidik havuzunda yüzmek demek. Bi zahmet tuvalete gitsin diyeceğim ama gitmiyorlar işte :/

havuza işemiyorum, denize de işemiyorum; klasik işeme halinden farklı olduğu için tuhaf geliyor. bir keresinde tuvalet hayli uzak ve kum çok sıcak olduğu için işiyim demiştim, hayli rahatsız olmuştum.

sidik öööyle çok pis bişey değil yalnız, havuzda daha tehlikeli şeyler olabiliyor. birinin azıcık saldığı çişli havuzda bulunmayı çok sorun etmem, sonra duş alıyorum nasıl olsa.

Kankacim balik adam kiyafeti varya,onu giydigimizde icine isiyoruz.valla bak .isinma yolu bu:)

Denize iserim,havuza mumkunse girmem ,girdiysemde isemem.

ben de denize işerim ama havuza işemem. fikir olarak da iğrenç geliyor sidikli havuzda bulunmak. birlikte girdiğim eşin dostun işemeyeceğine de eminim.

öte yandan sidik o kadar da pis bir şey olmasa gerek. fikir olarak iğrenç sadece.

denize işerim havuza işemem zaten yakında tuvalet oluyor tabi tuvalet çok çok pisse havuza işerim.

havuza isemem, iseme mevzusu yuzunden mumkun oldugunca havuzdan uzak duruyorum.

İdrar denilen olay tazeyken öööyle o kadar da pis bir şey değil ama pis elbette ve çok hızlı bakteri üretebilen bir sıvı haliyle büyük miktarlarda olduğunda ve durağan ve hacimce küçük suda olduğunda baya bir iğrenç fikir olarak da içerik olarak da. Duş alıyorum geçiyor diye bakmamak lazım. Deri yolu ile emilim dışında ağza ve/veya buruna kaçan su da var sonuçta.

@duptıs zaten denizde gidip tenhada işeyeni falan kabullendim dedim ya benim soru havuz üzerine :)

Aynı sebepten ve biraz daha fazlası yüzünden mümkün olduğunca havuza girmiyorum. Özellikle çocukların çok bulunduğu ortamda ayağımı bile sokmam. Bir de sadece bu mevzu değil; başka şeyler yüzünden de pek steril gelmiyor. Spor salonunda bile duş almadan, bone takmadan girmek yasak. Günde 3 kere kontrol ediliyor, yok yine de içim rahat etmiyor ki normalde havuzda yüzmeyı severdim.

Duptis'in söylediği mevzu yuzunden de geçen sene çok istememe rağmen dalış yapmaktan vazgeçtim. Milletin cisini yaptığı, tukurdugü kıyafetleri gözlükleri kullanmam dedim. İçimde kaldı biraz ama olsun.

aynı soruyu ben de çok düşündüm. çünkü ne zaman havuza girsem vajinam mikrop kapıyordu. ciddi sıkıntılar yaşamıyordum ama sonuçta hastalanıyordum. artık girmek istemiyorum hiç havuza, çok temiz olduğundan emin olmadığım sürece de girmeyeceğim. neyse benim cevabım havuza küçükken bir kere işemiştim sonra çok iğrenmiştim bir daha yapmadım. Ama denize çatır çutur işerim. O hissi de çok severim ^^ Muhtemelen çocukların olduğu havuzlar hep sidikli.

havuz icindeki sular sürekli devir daim sistemiyle degisiyor, icinde klor neyim bin bir türlü kimyasal var zaten.
cok fazla havuza giren bi insan degilim ama girince iserim. cünkü baskalari da isiyor. bu Kadar hijyen manyagi olmaya gerek yok.

@Safepassage onları biliyorum zaten. Eğer iç çamaşırları ile girmiyorlarsa (ki işe garantiye almak için slip mayo giydirilir bir çok havuzda. Malum şort mayo içine külot giyeni tespit edemiyorsun. İşte bu noktada kimyasallara güveniyoruz sonuçta ppm düşük oluyor onda. Öte yandan işeme konusu ppm'den çıkıp cl hatta litre hesabına giriyor. Tabii kıl konusu için yapacak bir şey yok.

@Pilav hepimiz en azından orta okula kadar okumuş insanlarız diye düşünüyorum, boşaltma-doldurma, arındırma, kimyasal oranı, sınırlar konusuna girmeden basit havuz problemi çözmek bile o devrin bu konuda yetersiz olduğunu gösterir bence.

Eger bulamazsaniz, Bunun programini yazabilirim size .

www.rasterweq.com

1d olanini insaat demiri icin kullandim

vay arkadaş, hemen yurtdışından rakip geldi. yazılımcı olmak ne fena, keşke ben de çinden bir tuşla ev alabilsem :(

@scars dont fade: Excel'de falan mı hocam nasıl olur?

@gokhlayeh: Usta, program süpermiş ya gerçekten, bir optimizasyon yaptım gayet güzel çalıştı. Tabi her parçadan fire çıkarttı ama kısa kısa. Bundan daha iyisini bulamam sanıyorum.

Yine de şunu merak ettim, benim işim için 9 farklı layout çıkarttı; bu layout'ları alt alta sıralayıp iş emrine dönüştürme gibi bir fonksiyonu var mı acaba, ben bulamadım. Label olarak alabiliyorum ama 14 sayfada gösteriyor. Ben sadece layout sekmesindeki görüntünün olmasını, yanında adedini ve hemen altında bir başka layout * adedini hayal etmiştim. böylece 9 layout tek a4 sayfasına sığar. Tek tek screenshot alıp düzenlemek uzun sürecek.

edit: aha da buldum, layout ekranındayken print'e basınca tek sayfada çıkarttı valla. Tabii trial versiyon olduğu için çalışmadı. Bir çaresini buluruz gerçi, eyvallah.

bir çaresini buluruz -> korsan :) bu dünyada yazılımcı olunmaz :(

hayir Excel değil.

@scars dont fade: asla korsanı kastetmedim, screenshot alıp çıktısını aldım:

hizliresim.com

@scars dont fade hocam kusura bakma :) yazilimi kullanip memnun kaldigim icin yazdim.

@karaage trial oldugu icin bazi fonksiyonlari tam randimanli calistiramayabilirsin, bunu zaten program kendisi soyluyor. programda layout kismi var zaten, print version olarak nasil istedigini gosteriyor. sen de bu cikti seysini istedigin gibi duzenleyebiliyorsun.

kusura bakma gec yanitliyorum, dunden beri kosturmaca icindeyim

1- Gurcistan
2- Cek cumhuriyeti
3- Avusturya
4- Almanya
5- Macaristan
6- Italya
7- Hollanda
8- Fransa
9- Ispanya
10- Slovakya
11- Sirbistan
12- Karadag

28 olacagim.

17 ulke

3'unde en az 6 ay yasadim. Transitleri bilmiyorum bile.

Yas 27

yaşı yazmamışım. 29 m :)

finlandiya
isveç
estonya
brunei
malezya
singapur
abd
italya
hırvatistan
bosna
sırbistan
slovenya
karadağ
kosova
bulgaristan
yunanistan

aha bir vatikan. sayılır dimi lan :)

27
1 :(
birleşik krallık diyeyim de namım yürüsün.

27 yaşındayım.bu ülkelerin 2sinde yaşadım gerçi 1inde hala yaşıyorum.
1-abd
2-ispanya
3-hollanda
4-fransa
5-lüksemburg
6-belçika
7-estonya
8-finlandiya
9-çek cumhuriyeti
bu yaz da isveç ve norveç eklenecek :)

yaş 35, gidilen ülke 40'ın üstündedir, tek tek yazamayacağım haliyle. tabi çoğuna iş amaçlı gidiyorum ama tatillerimi de genelde yurt dışında yapıyorum.

yaş 28. şimdiye kadar hiç saymamıştım.

Almanya
Endonezya
Güney Afrika
Hollanda
Macaristan
Malezya
Singapur

20 iken okuldaki değişim programıyla Çin'e gittim iki hafta (ilk yurtdışına çıkışımda:D) o dahil sıralı liste şu:

Çin
İtalya
Fransa
Belçika
Hollanda
Almanya
Polonya
Çek Cumhuriyeti
İngiltere

Hayalim Japonya ve Güney Kore'de en az birer ay yaşamak

25e

1-suudi arabistan
2-filistin
3-israil
4-ürdün
5-fransa
6-belçika
7-almanya
8-makedonya

31m

Almanya
Polonya
Belçika
Çek cumhuriyeti
Norveç
İsveç
İtalya
Malta

Bu ülkelerden iki tanesinde yaşadım biri 2 ay biri 1 sene.
gezdiğim şehirleri saymadım tabii.

30 f

35

Almanya, İtalya, İspanya, Fransa, Romanya, Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Yunanistan, Malta, Bulgaristan, Belçika, Hollanda, Mısır, Cezayir, Fas, Tunus, Libya, Lübnan, Suriye, İsrail.

Toplamda 43 ulkeymis.

26K

Zamaninda transit gectiklerime tekrar gittim zaten.

Turkiye haric 3 farkli ulkede yasadim.
Almanya 2 ay, hindistan 2,5 ay. 7 yildir da avusturya'dayim zaten.

(bkz: hayat çok mu güzel lan)

ben sadece ukrayna'ya gittim. adım samuel 22 yaşım. ağustos'ta da yerleşiyorum oraya.

polonya vize başvurumu reddetmişti liseyi bitirdiğim yaz.

avrupa'nın bütün majör ülkeleri + doğuda çin'e ve tayland'a gittim. bu yaz da güzel bir balkanlar turu düşünüyorum arabayla.

22 erkek.

0(sıfır).
gezmeye görmeye pek meraklı olmadığımdan. sahte geliyor açıkçası.

yaş 27 şimdiye kadar 10 tane ülke görmüşüm ama yurtdışında toplam kaç şehir gördün dersen bu sayı 40 ı bulur. bi balkan turu yapsam ülke sayısı kafadan 14 e çıkacak da zamanı ayarlayamadım bi türlü.sağlık olsun yapılacak! :)

yaş 30
0

38 ülke olmuş yaşım 33
Şehir dersen çok daha fazla

Yaşım 22

1.İran - Iran
2.İtalya - Italy
3.Vatikan - Vatican
4.Avusturya - Austria
5.Slovakya - Slovakia
6.Macaristan - Hungary
7.Çek Cumhuriyeti - Czech Republic
8.Almanya - Germany
9.Hollanda - Netherlands
10.Belçika - Belgium
11.Fransa - France
12.İspanya - Spain
13.Birleşik Arap Emirlikleri - U.A Emirates
14.Sırbistan - Sirbia
15.Gürcistan - Georgia
16.Kuveyt - Kuwait
17.Bosna Hersek - Bosnia and Herzegovina
18.Makedonya - Macedonia
19.Kosova - Kosovo
20.İsrail - Israel
21.Filistin - Palastine
22.Ukrayna - Ukrain
23.Portekiz - Portugal
24.Yunanistan - Greece
25.Hırvatistan - Croatia
26.Slovenya - Slovenia

10'un altında ülke gören ekşiduyuru kullanıcısı yok sanırım. penis boyu sorsak herkesin 17 cm'nin üstünde olur, boy sorsak 185'ten kısa olan olmaz, eğitim durumu sorsak herkes yüksek lisans hatta doktora yapmıştır. bu ne lan?

24
Irak,
Fas,
Suriye,
Ürdün,
İngiltere,
Fransa,
Letonya,
Avusturya

1-apsny

Bulgaristan ve avustralya, baska yok
26

Almanya
Fransa
İtalya
İsviçre
Yunanistan
İspanya
Portekiz
Bosna Hersek
Sırbistan

Yasadigim ulkeler
1-Rusya
2-Turkmenistan
Gittigim gordugum ulkeler
3-Fransa
4-Yunanistan
5-Hollanda
6-Ispanya

isimden istifa ettigimden agustos ayinda listeye Amerika, eylul ayinda da avrupa turu olarak yukaridakilere ek olacak sekilde portekiz, italya, avusturya, macaristan, hirvatistan, cek cumhuriyeti ekleme planim var.

bu kadar ulke gezenleri gorunce hayat negzelmis dedim valla, vay arkadas. 30 yasindayim. bazi seyler icin cok gec kaldigimi dusunuyorum.

22 yaşım - 0 ülke

Yaş 25.

Yurtdışı tecrübesi 0.

Yabancı dil iyi.

Yaş:22
ülke sayısı:2 (Hollanda, Fransa)

çok azmış ya:/

1-italya
2-almanya
3-cek Cumhuriyeti
4-sirbistan
5-karadag
6-bosna Hersek
7-kosova
8-makedonya
9-ispanya
10-ingiltere
11-kibris
12-isvec
13-norvec
14-fransa
15-rusya
16-Arnavutluk
17-avusturya
18-macaristan
19-Danimarka
20-Pakistan
21-birlesik arap Emirlikleri
22 tayland
23-singapur
24-hongkong
25-malezya
26-myanmar
27-laos
28-Malta
29-yunanistan

29 yaşında 29 ülke gezmisim. Turistik amaçla gidilmiş ülkelerdir.

2016 bitimine kadar kısmetse +10 ülkeye daha gitmek için biletler hazır..

23K

1- Uruguay (5 ay)
2- Arjantin
3- Brezilya
4- Bolivya
5- Peru
6- Sili
7- Almanya (2 sene bitti)
8- Hollanda (6 ay)
9- Belcika
10- Fransa
11- Lüksemburg
12- Danimarka
13- Isvec
14- Cek Cumhuriyeti
15- Avusturya
16- Makedonya
17- Sirbistan
18- Arnavutluk
19- Hirvatistan
20- Macaristan
21- Ingiltere
22- Galler
23- Iskocya

Uzak Dogu ülkeleri bir sonraki hedefim

hasdajkdh @mrmlq, sorması ayıp ingilizcelerini niye yazdın?

duyuruda bayağı gezgin varmış, maaşallah diyelim:)

benimkiler şöyle, yunanistan, portekiz, ispanya, hollanda, italya, ingiltere, brezilya, arjantin, uruguay, abd, rusya.

11miş.

29k

Adım samuel 29 yaşım

Çin
Japonya
Tayvan
Güney Kore
Hong Kong
Moğolistan
Özbekistan
Kırgızistan
Nijerya
Demokratik Kongo Cumhuriyeti
Çad
Etiyopya
Kamerun
Nijerya
Senegal
Kenya
Tanzanya
Kıbrıs
Ispanya
Italya
Almanya
Birleşik Krallık
Irlanda
Hollanda
Belçika
Danimarka
Fransa
Kanada
Brezilya

1-Yunanistan
2-İtalya
3-Fransa
4-Almanya
5-Çek Cumhuriyeti
6-Slovakya
7-Macaristan
8-Avusturta
9-Slovenya
10-Hollanda
11-Belçika

27 yaşındayım.

2si hariç hepsini Erasmus yaparken gezmiştim. Bir daha da gidemem heralde:/
Bu vesileyle gençlere erasmus gibi bir nimeti değerlendirmelerini tavsiye ediyorum.

29 yaşındayım 5 ülkede bulundum, bir aya 6 olacak.

O değil de millet iyi gezmiş sayılar güzel:)

@ananiyimioguz tamamen turistlik.

@peggy liste telefonumda o şekilde kayıtlıydı. mobildim, kopyala yapıştır yaptım. telefonumda ingilizcelerinin bulunma sebebide bazen ülke girişlerinde sorgulanıyorum. gittiğim ülkeleri sorduklarında telefondan gösteriyorum kolay oluyor.

Bazıları iş amaçlı ki kendileri arada anlaşılıyor kolayca:)
Sırasıyla:

1. Almanya
2. Gürcistan
3. Azerbaycan
4. Irak
5. Yavru vatan Kıprıs
6. İtalya
7. Tayland
8. İsrail
9. Yunanistan olacak bayramda son olarak :)

yaş 31,kadın. daha çoook yer var görülecek :)

1-) Almanya
2-) Hollanda
3-) Avusturya
4-) Slovakya
5-) Çek Cumhuriyeti
6-) Macaristan

Yaş 28. Millet ne gezmiş. Darısı başıma :D

27 imiş, daha çok ülke görmüşüm +1
karabük
edirne
kırklareli
izmir
muğla
aydın
antalya
izmit
bursa
istanbul
eskişehir
kütahya
afyon
uşak
ısparta
adana
mersin
hatay
kilis
gaziantep
nevşehir
kayseri
ankara
bolu
adapazarı
denizli
yalova

antalya, muğla, izmir, çanakkale, ankara, kocaeli, edirne, bursa, balıkesir, istanbul.

İstanbul
Tekirdağ
Edirne
Çanakkale
Antalya
Muğla
Kocaeli
Ankara
Bursa

Gittim

Geçtiklerim ise
Bilecik
Kütahya
Afyon
Burdur
Isparta
Denizli
Aydın
Bolu
Sakarya
Yalova

13 saydım. gördüğüm ülke daha çok amk.

37. sayende saymış oldum.

sakarya
düzce
kocaeli
istanbul
eskişehir
bursa
ankara
antalya
balıkesir
çanakkale

izmir,aydın,muğla, uşak, afyon vs'lere küçük yaşta gitmiştim. pek az hatırlıyorum.
ankara'dan daha doğu'ya gitmemişim:\
yurtdışında gezdiklerim daha çok +1

İstanbul , çanakkale , ankara , kocaeli , adapazarı , tekirdağ , bursa , amasya , samsun , antalya , muğla , izmir , balıkesir , yalova , aydın

ne azmış ya :(

Adana
Afyonkarahisar
Antalya
Aydın
Bolu
Bursa
Çanakkale
Edirne
Eskişehir
Gaziantep
İstanbul
İzmir
Kastamonu
Kocaeli
Kütahya
Muğla
Sakarya
Sinop
Tekirdağ
Yalova

İzmir
Manisa
Muğla
Aydın
Balıkesir
Tekirdağ
Çanakkale
İstanbul
Eskişehir
Ankara
Niğde
Denizli
Nevşehir
Antalya
Kocaeli
Bolu

16 tane görmüşüm

saydım henüz 19 maalesef.

şehir merkezinde bulunmuş olduklarım bunlar öyle yol üstü geçtiklerimi saymadım tabiki.

kocaeli
rize
trabzon
artvin
ordu
samsun
sinop
edirne
tekirdağ
istanbul
yalova
bursa
ankara
izmir
bolu
çanakkale
manisa
aydın
konya
karabük
kastamonu
bartın
bayburt
23 adet. güneydoğu ve doğu anadolu hariç her yeri görmüşüm neredeyse

10.
balıkesir, çanakkale, izmir, manisa, istanbul, tekirdağ, ankara, trabzon, samsun, eskişehir.

yaş 29.

vay 35+
dogu duruyor ama

Tam 50 il görmüşüm

Adana
Afyonkarahisar
Amasya
Ankara
Balıkesir
Bilecik
Bolu
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Edirne
Erzincan
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kastamonu
Kayseri
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Trabzon
Uşak
Zonguldak
Aksaray
Karaman
Kırıkkale
Yalova
Karabük
Düzce

sakarya, balıkesir, izmit, kırklareli, yalova. bir de bebekken tunceli var.
istanbuldayım bu arada.
yaş 30.

40 aşağı yukarı.

Adana
Ağrı
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Bilecik
Bolu
Bursa
Çanakkale
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Hatay
İstanbul (saymıyorum)
İzmir (saymıyorum)
Kahramanmaraş
Kars
Kayseri
Kırklareli
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Nevşehir
Niğde
Rize
Sakarya
Samsun
Sinop
Şanlıurfa
Tekirdağ
Van
Yalova

İstanbul ve İzmir i saymadım ikametten dolayı.

Sayarsam 45.

Adana
Afyonkarahisar
Ankara
Antalya
Aydın
Balıkesir
Bursa
Çanakkale
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Eskişehir
Gaziantep
Mersin
İstanbul
İzmir
Kayseri
Kocaeli
Konya
Malatya
Muğla
Nevşehir
Rize
Tekirdağ
Trabzon
Zonguldak
Karaman
Batman
Yalova
Karabük
Düzce

Daha çok sanıyordum 31 imiş.

edit: Yaş 33, kadın, hemen hemen yarısına iş için gittim.

39 il görmüşüm yaş 40+

hepsinde gece konaklamadım ama adamakıllı gezdiklerimi sayıyorum.

27 yaşındayım. 20 il görmüşüm
istanbul, ankara, izmir, antalya, muğla, çanakkale, nevşehir, kahramanmaraş, malatya, bolu, yalova, edirne, kırklareli, bursa, aydın, izmit, adana, muş, kastamonu, osmaniye.

Izmit
Tekirdag
Edirne
Duzce
Adapazari
Bursa
Cankiri
KOnya
Adana
Mersin
Mugla
Antalya
Izmir
Gaziantep
Sanliurfa
Adiyaman
Afyon
Hatay
Nevsehir
Kayseri
Kirsehir
Aksaray
Bolu
Yalova
Eskisehir
Kirklareli
Trabzon
Rize
Artvin
Gumushane
Batman
Malatya
Ercincan
Yozgat
Sivas
Isparta
Manisa

yas 28
Aklima gelenler bunlar. 1-2 saat mola verdiklerimi saymadim, en az 1 gun boyunca gezdiklerimi yazdim:)
2-3 tanesi haric hepsi gezi amacli.

5 sehir 28 yas

Ankara
Bingöl
Bolu
Erzurum
İstanbul
Eskişehir
Kahramanmaraş
Muğla
Kastamonu
Çanakkale
Yalova

Yaş 26, tahmin ettiğimden azmış :(

Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Amasya
Ankara
Antalya
Aydın
Balıkesir
Bolu
Bursa
Çanakkale
Çorum
Denizli
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kocaeli
Konya
Kütahya
Manisa
Kahramanmaraş
Muğla
Nevşehir
Niğde
Sakarya
Samsun
Sinop
Sivas
Trabzon
Tunceli
Uşak
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Kırıkkale
Bartın
Ardahan
Yalova
Karabük

yasim 30. toplamda konaklama yaptigim 47 tane il var. bunlari da 25 yasima kadar yaptim. cogunu dayimla birlikte yaz tatillerinde dayimin arabasiyla bolge bolge tur yaparak gordum.

doğudan batıya
kars, ardahan, artvin, elazığ, malatya, mersin, konya, ankara, istanbul, denizli, kırklareli, tekirdağ, çanakkale, edirne.
ossüç yaşım.

izmir
manisa
aydın
muğla
afyon
denizli
burdur
ısparta
antalya
konya
nevşehir
kayseri
malatya
elazığ
maraş
adıyaman
gaziantep
şanlıurfa
istanbul
kocaeli
sakarya
düzce
eskişehir
ankara
bursa
balıkesir
çanakkale

27 şehirmiş, daha fazladır diye düşünmüştüm. 23 yaşındayım.

adana antalya ankara muğla kocaeli edirne istanbul çanakkale

ne iller gördük aslında yoktular, ne ilçeler gördük dolup dolup taştılar !!!

26 yaşındayım, 21 il görmüşüm.

Ben de daha fazla zannediyordum ama birkaç saat takıldığım, geçerken gördüğüm bir bu kadar daha var ondan herhalde :)

Ankara
Antalya
Aydın
Bursa
Çanakkale
Denizli
Edirne
Erzurum
Gümüşhane
İstanbul
İzmir
Karabük
Kocaeli
Manisa
Rize
Sakarya
Samsun
Tekirdağ
Trabzon
Yalova

Edirne
Kırklareli
Tekirdağ
İstanbul
Bursa
Balıkesir
Çanakkale
İzmir
Manisa
Aydın
Muğla
Kütahya
Afyon
Antalya
Konya
Eskişehir
Yalova
Kocaeli
Bolu
Sakarya
Bartın
Kastamonu
Karabük
Düzce
Sinop
Samsun
Ordu
Giresun
Trabzon
Rize
Artvin
Ankara
Adana
Osmaniye
Gaziantep
Şanlıurfa

36 tane.

22 yaşındayım.

en az şehir görme rekoru 9 ile bende sanırım. 13 yaşıma kadar istanbul ve samsundan başka şehir görmemiştim ve hep şikayetçiydim bu durumdan. liseden itibaren her okulu farklı şehirde okudum o yüzden. madem ailem gezdirmiyor bi bahanem olsun emenike deyip bastım gittim. iller sırasıyla şöyle:

istanbul
samsun
kastamonu
ordu
edirne
çanakkale
balıkesir
van
bitlis

ek: yaş 23

eskişehir
erzurum
kastamonu
ağrı
sivas
istanbul
ankara
bursa
bilecik
antalya
hatay
kocaeli
bunların 3 ünde hayatım geçti. 28 yaş. aklıma gelmiyor daha sanırım başka yok.

içinden geçtiklerimi sayarsan türkiye nin yarısı eder.

yaş 22, ağır asosyalim, o yüzden bence fazla bile gitmişim hehe. yaşadığım, bir ya da birden fazla zamanda en az 2-3 gün geçirdiğim şehirler,

tekirdağ
edirne
kırklareli
istanbul
kocaeli
adapazarı
çanakkale
izmir
ankara
mersin
adana
van

istanbul
sivas
çanakkale
tekirdağ
ısparta
burdur
antalya
ankara
izmir
sakarya
edirne
kırklareli
balıkesir
muğla

geçtiklerimi yazmadım. 27.

22 il görmüşüm cogunda konakladım. yas 26

çanakkale
balıkesir
bursa
izmir
manisa
aydın
muğla
antalya
istanbul
izmit
adapazarı
düzce
bolu
eskişehir
ankara
konya
mersin
adana
nevşehir
zonguldak
bartın
sinop
sivas
kilis
gaziantep
şanlıurfa
adıyaman
diyarbakır
mardin
batman
gümüşhane
trabzon
rize
artvin
erzurum
ığdır
ağrı
van

38 şehir görmüşüm
yaş:28, kadın, çoğuna gezmek için gittim.

Yaş 32

Ardahan, Iğdır, Siirt ve Şırnak hariç tamamına gittim. hemen hepsinde konakladım. 77 ediyor sanırım.

Yarı meslek icabı, yarı babamın memuriyeti, biraz da gezme görme hevesi.

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com sağdaki bina kareye girmese beşi bu yapıcaktım onunn yerine i.imgur.com

siradan,

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

i.imgur.com

prefabrik o evler hep o yüzden.
çok kolay monte ediliyorlar, çok kolay büyüyorlar ihtiyaç anında
bana bir de garaj ekleyelim, şuraya bir de oda ekleyelim diyorsun 10 günde ekleniyor
beton olsa, yık, dök bi ton moloz şu bu

www.quora.com

www.quora.com

farklı konu açmayayım bari. bu evler ne kadar sağlam peki ?

evler prefabrik olduğu için normal bir betonarme yapıya göre pek de sağlam olduğu söylenemez. çünkü betonarme yapılar belli bir derinlikte temele oturtuluyor. benim bildiğim prefabrik yapılar genelde belli bir süre için yapılıyor. yani normal bir yapıya göre ömürleri biraz kısa.

bunların evleri hep müstakil bi de banliyö mü diyorlar artık bilemiyorum fakirinden zenginine ahh ah tam hayalimdeki evler :(

scars dont fade in verdiği ikinci linke göre betonarme ya da tahta olması kasırga için çok farketmiyor anladığım kadarıyla. her ikisinde de duvarlar pencereler yok oluyor.

Nox
aynen valla ben de çok beğeniyorum. discovery tv de bir program vardı evleri satın alıp yeniliyorlardı. çok kısa sürede çok güzel işler yapıyorlardı. tahta olduğu için mesela banyoyu komple yıkıp aynı gün tekrar yapıyorlardı.

ama bence ses yalıtımı falan betonarme kadar iyi olmaz sanki. duvarlar incecik yan odada ne ses varsa direk duyulur gibime geliyor.

amerika icin yapi-deprem yonetmeliklerinden/standartlarindan okuma yapmak lazim sorulariniza dogru yanit verebilmek icin. her cografyada yapi malzemeleri tercihleri farklilik gosterir, bunlar icin farkli parametreler var, vs.

mesela, dogal afetler sonucunda yapinin zarar gormesi halinde rekreasyon gerekir ki malzemenin geri donusumunu dusundugumuzde (farkli bir yerde tekrar kullanilabilmesi de diyebiliriz) icin ahsap yapilar > betonarme yapilar. dogal afetlerden devam edeyim. afet sonucu bina hasar gordu, ahsap yapilar deprem kuvveti altinda betonarme yapilara gore farkli esneklik/kirilma/basinc vb davranislar sergiliyor, ki bu bizim lehimize. ahsabin birim agirligi (sert agac kullanildigini ongorerek soyluyorum) 0.8 ton/m3 iken betonarme yapida bu 2.5 ton/m3'tur. hangisinin altinda kalmak yasama olasiligini artirir? ahsap > betonarme.

gokhlayeh
deprem için düşününce beton daha iyi değil mi ağırlığından bahsetmişsin ama sonuçta sadece beton değil içinde çeliği vs. si var sonra pek anlamıyorum ama perde beton falan diyorlar aynı şiddette depreme beton daha çok dayanır diye tahmin ediyorum ben :)

yue
2 katli binaya perde duvar yapilmaz, adama gulerler, kimse gulmezse ben gulerim :)) saka bi yana soyle anlatayim biraz yuzeysel olacak ama umarim becerip anlatabilirim.

(turkiye icin)arsam var. ev yapmak istiyorum. once zemine baktiririm. 99 depreminde hatirlarsin soyle bir soylenti vardi hep "aluvyonlu zemine yapmislar binalari." ondan yikilmis derlerdi. neden? bina ne kadar saglam olursa olsun, kendisini zeminde sapasaglam tutabilecek bir zemine ihtiyac duyar. zemin turu onemli ve yeralti su seviyesine bagli olarak ne tipte bir zemin uzerine yapacagim evimi kaya mi toprak mi? sonra, yapacagim binayi ne icin kullanacagim. kendi evim olacak, ok. param var mi? var, sorun degil. guzel. peki kac kat? dubleks istiyorum, hay hay. yapinin malzemesini nasil secerim? tas > ahsap > celik > beton. kriterlerim neler? saglikli olmasi, deprem kuvvetine bagli olarak can guvenligimi saglayacak en guvenilir malzeme olmasi, yillar sonra olasi fikir degisikligiyle birlikte rekreasyon da olabilir, geridonusumunun -dogayi dusunerek- kolay olmasi. 3 kattan fazla yapacak olsam, maliyeti dusunerek, beton>celik uzerinden giderim her halukarda.

bahsettigin yapilar, amerikadaki suburban yapilar. bunlar icin betona gerek yok. sehir merkezine geldikce (downtown) zaten bu tipte binalari ve genis sosyal alanlari bulamazsin diye dusunuyorum, ozellikle yogun nufuslu sehirlerde.

Kırım her zaman Tatar toprağı idi ve öyle kalacak.

Rusya Kırımda her zaman isgalci olarak vardı ve öyle kalacak.

Crimea has been the land of Tatars and will remain! Russia has been the occupiers in the Crimea and will remain!

yazi rusca. ingilizceye bu sekilde cevirdim. ihanet kac kisilik turkcesini yazmis zaten.

Ben bi kere öyle teslim oldum, derin yakınlık ve güven duydum, ebem skildi. Bi daha öyle teslim etmem kendimi.

şu anki ilişkim için tam olarak böyle hissediyorum, daha önceki ilişkilerim için hiç böyle hissetmemiştim.

evet. iki kez hissettim. ilkinde 20 ikincisinde 27 yasindaydim. toparlanmasi epey surdu zira anamdan emdigim sut vucudumun muhtelif yerlerinden geldi. psikolojik olarak da en cok bu iki iliskimde kotu etkilendim.

Çok sayıda ciddi ilişkim olmadı, hepsi uzun sürdü. Hepsinde de çok rahat teslim ettim kendimi. Karşılığında da sevgilimi teslim aldım. İlişkinin en güzel tarafı ve tüm anlamı, olayı da bu bence; kendini kayıtsız şartsız teslim edebilmek.

bahsettiğin derin yakınlık ve güven hissi vermeyen ilişkiye başlamıyorum. birden fazla oldu evet ama çok hissedilebilen bir şey olduğunu söylemek zor. uzun sürenlerin hepsinde hissettim, aksi halde uzun sürmezdi zaten. o kadar kendimi tamamen salamıyorum karakteristik gereği ama derin yakınlık, güven kısımları önemli.

evet ilişkimde tamamen kendimi açtım ve güvendim. sevdim ve sevildim. güvenip teslimiyet sağlanmazsa eğer strateji oyunundan öte geçmez ve ona ilişki denmez kanımca.

duvarları yıktınız mı diyosun? yıktığımız oldu. ama sonu hüsran. kadın tarafı erkeğin acizliklerini bilmek istemiyor aslında... bir süre sonra anlatmayı kestim bende. olumlu şeylerden bahsediyorum. zaaflarımı geçmişte yaşadığım travmaları anlatmıyorum. en güzeli bu...

hayatımda hiç öyle teslim olmadım, olabileceğimi de sanmıyorum. ama hayatta en çok istediğim şey bana o güveni verebilecek birine teslim olmak, sonunda ağzıma sıçılsa da o duyguyu bir kerecik yaşamış olmak.

ben de bir kere hissettim, sonra da evlendik.
end of story.

şu andaki ilişkim için evet tam anlamıyla hissediyorum. daha önceleri kısa süreli hissettim.

Hayatımda kimseye sonsuz güven besleyip kendimi fütursuzca açmadım. Bunun için uygun bir karakterim yok çünkü kendimi savunmasız hissetmek, perdelerimi indirmek bana çok riskli, çok rahatsız edici geliyor. Hayatıma giren herkesle aramda bir mesafe oldu. Hiçbir zaman "biz" olmayı tercih etmedim, hep sen ve ben olalım istedim. Kendimi güvende hissedebilmem için kimseye güvenmemem gerekiyor. En yakınlarıma bile sırlarımı açmıyorum, zayıf noktalarımı göstermiyorum.

Not: Bu arada uzun ve ciddi ilişkim olmuyor pek benim. Daha ziyade takılma düzeyinde kalıyor. Yularıda bahsettiğim özellik yüzünden olabilir bu.

Az sayida uzun iliskiler. Hepsinde full teslimiyet. Bu yuzden uzun ilski yasayip bunlari hissetmedigim olmadi. Kisa iliski yaşamadim. Diger türlüsünü bilmiyorum. Bu olmayacaksa ilişki olmuyor. Aci da huzur da dahil, ne yaşanacaksa üst seviye yaşanıyor.

ciddi saydığım tüm ilişkilerimde bunu yaşadım/buna sahiptim. bundan sonra olur da bir ilişkim olursa kesinlikle öyle olmayacağım. karşındaki ne kadar süper birisi olursa olsun, insan neticede. ayrıldıktan sonra ya da iş ayrılmaya geldiğinde o "intimacy" adamın içinde patlıyor hep. birine karşı tamamen savunmasız ve açık olmak iyi değil kötü bir şey bence. bi' çeşit eksiklik, yetersizlik.

Yaşadım.

Hala daha fatura ödüyorum.

Evdeki eşyaları kamyona yükleyip götürmüş satmış ibne.

bir kere hissetmiştim ağzıma sıçılmıştı, bir daha asla olmaz sanıyordum ama çok daha fazlası oldu ama onu da ben üzüyorum tam da bu nedenden ötürü. insan sevdiğini yerden yere vurur derler ya, en samimi hallerini görürken ister istemez en hırçın hallerini de görmüş oluyor karşındaki. kendine set çekme ihtiyacı duymuyorsun ve her şey güllük gülistanlık değilse eninde sonunda kırıcı oluyorsun.

evet hissettiğim oldu.

bir ilişkimde böyle oldu, evet. diğerlerinde öyle olmamasının temel nedeni, benim kendimi sakınmam değil, karşı tarafın fazla yaklaşmamasıdır sanıyorum. sakınarak ilişki yaşanmaz, yaşanamaz da.

bir kere derin güvendim derin sevdim ve derin yakınlık duydum.

güzel sıçtı ağzıma.

allah razı olsun sayesınde adam oldum.

@der meister ve baglanmak kotudur diyen digerleri: psikologlar da eskiden bunun bi eksiklik, fazla bagimlilik oldugunu, bireylerin bunu hissetmeden bagimsiz ve kendi baslarina guclu olarak iliskiyi yasamalari gerektigini dusunurken gunumuzde artik cogu psikolog bunun tatmin edici bir iliski icin sart oldugunu dusunuyormus. Bagliliktan ve teslimiyetten ne kadar kacsan ve icinde bunlara duydugun ihtiyaci ne kadar bastirmaya calissan da o ihtiyac orda duruyomus ve tatmin edilmedigi surece de bu arayista oluyomussun ve yeterince mutlu olamiyomussun (issiz adam).

Son ilişkimde aynı böyleydim. Aile fertlerime anlatamadıklarımı bile anlatırdım. Ayrıldık hala da anlatırım ki daha dün akşam hüngür hüngür ağlarken onu aradım, uzun süre beni teselli etti ve akıl verdi. Çünkü bu hayatta kendime en yakın hissettiğim tek adam o oldu.

en son 2007 yazında hissetmiştim, sonra da olmadı. bambaşka bir insanla evliyim şimdi.
hayat..

Hissettim. Hissedemediğim de oldu.

@bigbadabum aynen ben de bir defa yaptım . anlattıklarımı ısıtıp ısıtıp önüme koydu . gösterdiğim yaralarıma doğru vurdu hep . bir daha asla ..

bir ilişkimde yaşadım bunu. 20 yaşımda üniversitede iken. sonra üzdüm kızı ve ayrıldım. köpek gibi pişmanım. 34 yaşımdayım ve iflah olmadım. bir daha öyle bir ilişki bulamayacağımı düşünüyorum.

ikametini tasi.
maas bordrolariyla kanitlayacaksin. veya verdigin vergilerle.

Bedelli değil dövizli askerliği soruyorsunuz sanırım, ikisi farklı şeyler.

İkametgahınızı yurt dışına taşıyorsunuz ve konsolosluğa dövizli askerlikten faydalanmayı planladığınızı belirtiyorsunuz.

O 1095 gün hem pasaportunuzda belli (Türkiye'ye giriş çıkış damgalarından) hem de sistemde kayıtlı.

1095 gun calisma gunu degil mi? yoksa kalma gunu mu?

benim de bildiğim sigortalı çalışma günü. yoksa bi dünya öğrenci var yurtdışında, herkes dövizli yapardı.

yani. pasaport falan hikaye. calistigini kanitlayacaksin.

1095 çalışma günü olarak fazla yapar sanki. bence şöyle olabilir, 1095 normal gün ama içinde normal olarak çalışıyor olmak gerek. bordrolarla kanıtlanacağına göre.

sonuçta öğrenciler zaten öğrenci vizeleriyle gittiği için çalışma izinleri olmuyor.

Öğrenci olmaz ki, çalışma olması lazım. Konsolosluğa dövizli askerlik planlıyorum dediğinizde zaten çalıştığınıza dair belgeleri istiyorlar.

is sözlemesiyle konsolosluga gidiliyor basvuru icin, türkiye'de kalinan günler düsüldükten sonra 3 takvim yili yurtdisinda calismis olmak gerekiyor.

1065 is günü degil yani, 1065 gün.

1065 yazmisim, 1095 iste

dovizli askerlikten yararlanma hakki olan biri olarak pek tabii soyleyeceklerim olacak :)

dovizli askerlikten yararlanabilmek icin "Yabancı ülkelerde, oturma veya çalışma izni ile işçi, işveren, meslek veya sanat mensubu statülerinden biri ile bulunuyor veya yabancı bandıralı gemilerde gemi adamı statüsünde çalışıyor olmak" sartini saglayabilmek gerekiyor.

link paylasiyorum. sorularinin cevaplarini oradan alabilirsin. detay sormak istersen mesaj da atabilirsin.

www.konsolosluk.gov.tr

ikameti yurtdışına taşıyacaksın ve iş bulur bulmaz kontratınla birlikte konsolosluğa gidip bildirimde bulunacaksın. onlar çalışma gününü saymaya başlıcaklar. türkiyede geçirdiğin süre bu toplama tabi tutulmaz. edevlette var giriş çıkışlar. ama çalışman lazım yoksa ikametin yurtdışında olsa da farketmez.

duyuruyu gordukten sonra testi yaptim. sorulari -zamani duzgun kullanarak- yogunlasmadan yapmama ragmen 149 cikti. guvenilir degil kesinlikle.

ahah az önce bütün sonuçları sıktım ve 88 çıktı iq'um.

164 cikti, dahiymisim. Ben de dedim madem bu kadar zekiyim neden 15 lira verip ayrintili rapor almiyorum.

çaresiz insanlar
bir de okumuyor ilanı bile.

ben yazılımcı ilanı veriyordum
gösterirseniz öğrenirim diye, kuaför yamağı çocuk başvuruyordu ortaokul mezunu
çaresizlik

Ya tutarsa kafası. Bir de çoğu ilan, aslında beklenenden, ihtiyaç duyulandan fazlasını ya da adama peygamberlik ilan ettirecek kadar ağır bir yetenek listesini talep eder göründüğü için, insanlar "ben de kabul edilirim" diye düşünüyor. İK tayfası iş arayanın gardını düşürmek için ilanlara abartmayı kurnazlık sanınca netice bu.

Valla ben de başvuruyorum. Çünkü o kriterler yoğunlukla şişirmece oluyor. Yani 6-7 yıllık tecrübeli denilen işe 5 yıllıkken başvuruyorum. Ya da "x y z bilmek zorunlu" diyorsa "x ve y" bende varsa başvuruyorum. Eğer "olması zorunlu nitelikler" ve "olsa güzel olacak olan nitelikler" diye ayırmamış da bi dünya ister yazmışsa, %70-80 uyduğum takdirde başvuruyorum. Eleyecekse onlar elesin, en kötü ihtimal havuzda bekler cv diyorum.

Ekonomik olarak zor durumda ve iş arayan psikolojisi çok farklı birşey. Onları anlamalısınız vs anlamında yazmıyorum bunu fakat o psikolojide olmak kolay değil. Bazen çaresiz olabiliyor insanlar ve yine de hani belki diyorlar.

Çoğu dikkat etmiyor başvuranların ama herkes için geçerli değil.

Ya yok 2 kriter var sadece yaş ve askerlik başka hiçbirşey yani adam da onlarda tutmuyor ama başvuruyorlar bi tuhaf yani.askerlik işi bırakıp gitmesin diye yaş da ağır iş olduğu için yaşlı bi insanın yapabileceği bir iş değil yani ama belli ki okumuyorlar bile ilanı.sinir bozucu. @Icha @arnold schwarzeneger

belki tutar +1

bir de bunun tam tersi var. bizzat başıma geldi. adam photoshop bilen eleman arıyormuş. ilanda hiç belirtmemiş. görüşmeye çağırdılar. çağırana kadar photoshop'un p'si geçmemiş konuşmalarda. mülakata gidince "e siz photoshop bilmiyorsunuz ki" diyor. gel de delirme.

İK'cıların salaklıklarının da etkisi var bunda. Ne istediklerini net bir şekilde ifade edemiyorlar. Kafa karışıklığı yaratıyorlar.

Ben bir iş ilanında yaş aralığı kriterine uymuyordum ama yine de çağrıldım. Demek ki kriter dışından da görüşmeye çağırabiliyorlar diyerek yine başvuru yapıyorum bazen.

Elinin altında mause var. İki tık yapıp beklediğin kriterleri işaretlersin, kriterlerine uymayanı görmezsin olur biter. Ama işe başvuran her ihtimali değerlendirmek zorunda.

turkiye'de is ilanlarini hazirlayanlar yuzunden oluyor diye dusunuyorum.


yurtdisinda yabanci bir firmanin is ilanina linkedin uzerinden basvurumu yaptim. is icin yeterliliklerden yabanci dile takildim. bildigim yabanci dillerden biri baslangic seviyesiydi, ve onlar icin iyi seviyede bilinmesi gerekiyordu. sonuc, cok guzel bir e-postayla reddedildim. abartmadan, gayet nizami ilanlari var bizdekilerden farkli olarak.

turkiye'de durum farkli. insanlar caresizce saldiriyor is ilanlarina. 'ya olursa, ya tutarsa' mantigiyla, 'ogrenirim' kafasiyla yaklasiyor. bu da ik calisanlarinin ilanlardaki yeterlilikleri fantastik boyutlara cikarmasina neden oluyor.

arnold +1 tamamen.

umut fakirin ekmek kapısıdır da ondan.

ben de kriterlere hiç uymayan bir ilana başvurmuş, hatta ilk görüşmede IK bana "kusura bakmayın, kriterlere uymuyorsunuz, o yüzden görüşmemizin olumlu sonuçlanacağını sanmıyorum" demişti, ama 7 senedir aynı kurumdayım :D

imkansız diye bir şey yok.

Yas siniri denen sacmaligin da ayrimcilik olarak dgerlendirilip yasaklanmasi gerek, 31 yasindaki adam ne yapacak is bulamayacak mi hic?

bu insanların çaresizliğiyle vb ilgili bir durum değil. her boku dramatize etmeyin.

bu ülkede sıraya girilmiyor, trafikte sürekli kaynak, makas yapılıyor. bir devlet dairesinde torpilsiz iş dönmüyor. insanlar nereye nasıl başvuracaklarından, ne yapmaları gerektiğinden bihaber, cahiller. bu beyaz yaka plazasında da böyle sanayide de böyle. saçma sapan alakası olmayan öğretmenlik bitirmiş adam finans pozisyonuna başvuraibliyor. insanla uğraşmak aşırı zor, çünkü geneline laf anlatamıyorsunuz.

@baldur2 tamam o zaman yaş sınırı koymayalım gelsin 50 yaşındaki adam taşısın kilolarca yükü sonra da sakat kalıp dava açsın.
oldu.

31 yaş ile 50 yaş arasında ciddi fark var yalnız.

baldur2 +1

arkaya otururken yaptığın gayet normal.

dedikoducu güvenliği fırçalamamış olman bence eksik :)

şoför tanıdık değilse arkaya oturulur. güvenlik herhalde lan bunda da müdür tipi yok ama paso arkaya oturuyor g.t diye düşünüp dayanamamış.

samimi davrandigin icin oyle bir soru sorabilme curetini gostermisler. insanlar cok merakli. senin isini, parani vs. ogrenecek, ona gore yazacak kafasinin bir kosesine. biraz mesafe koysan fena olmaz sanki.

öyle şeyleri merak eden tiplere direkt yöneticiyim evet diyip geçiştirmek gerekiyor. yaptığın gayet normal lakin bu yaptığını inceleyip konuşup merak edip sana sorma cüretini gösteren adamlara bunu anlatamazsın. bir kaç kez geçerken selam verme gülme yüzlerine bakma, başka şekil sınırlarına girerler sorun yaşarsın. (başıma geldi biliyorum)

takılma boşver normalsin

Olması gerekini yapıyorsun zaten. Adamlar sıkıntıdan dedikodu yapacak malzeme aramışlar.

evde liyakat kalmamis +1

soforu tanimiyorsam one oturmam. boyun da uzunsa, on koltugu ileri aldirip arkada genis genis takilabilirsin. hem uyumak icin de uygun ortam saglanmis oluyor.

bunu dert edip size sormaları çok ilginç . ben olsam cevap vermeden önce neden merak ettiniz der şaşırdığımı belli ederdim . bir de aralarında konuşup dert etmişler . insanlar çok tuhaf .

mesafeyi korumakta fayda var, zira devamı da gelebilir.

bekarsanız ve evinize kadın arkadaşlarınız geliyorsa; oo abla da erik gibiymiş—e kadar yolu var.

torba değil ki büzesin, sınırlar aşılıp gidebiliyor.

Bence çok iyi niyetlisiniz, ben olsam cevap bile vermezdim. Şoförle muhabbete girmek istemem eğer özel şoförüm değilse.

Gercekten haklsiniz. Ben her gun adamlara oyle yanlarindan gecip gitmeyeyim ayip olur diye sabah gunaydin aksam iyi aksamlar deyip de geçiyorum yapmamak lazimmis demek ki

Mesafe koy.

Ben bir devlet erkanının yan komşusuyum işyerinde. Kimse böyle bir hadsizlik yapamaz. Merhaba bile denmez. Seninkiler cıvıkmış. Kime ne anasını satayım.

Arkada oturmak şöförle yüzgöz olmak istemediğin anlamana gelir. Bizim şirkettekileri düşününüyorum da sadece makam şöförü olanlar arkadaya oturuyor. Bu adamların arabaları da yıldızlı, böbrekli Alman markaları. Güvenlik, bu adam arkaya oturuyor ama bu araba makam aracına benzemiyor diye düşünmüş olabilir. Bence burada hata şoförle muhattap olmuyorsan, güvenlikle de olmayacaksın.

yapan arkadaşlarım var, ama sen ne kadar uğraşmak isticeksin? eve gelir gelmez sokağa çıkarman gerekecek mesela tuvalet için.

apartman dairesinde pek olmaz o iş bence. ya da doğru cins köpeği seçmek lazım.

hayvana yazık, kedi olabilir

Olur neden olmasin. Canindan bi parca oglun kizin annen kardesin gibi olacak. Usenir misin kizinin tuvaleti gwlse. Ne guzel hava alirsin. Seni gercekten seven ve ozleyen biri olur evde. Seni bekleyen.

Eger ki sahiplenirsen, sonra zor gelip de geri terk edersen, Allah daha agir terk edilmeleri omrunun sonuna kadar sana da yasatsun derim ama.

Cunku onlar da canlar. Baglaniyorlar.

İyi dusun. Bi omru seni sonsuz sevecek bi canliya adayacaksan, durma bile.

Bizim kizimiz da kopegimiz yani sabah ve aksam cikiyor tuvalete. Ve evde. Apartman yani. Pekala. Gayet de guzel olur.

ya 10 saat çalışıyorsun sabah akşam onu çıkarmak da... nebliyim. zor yani. köpek rahat insan işi, evin işine yakınsa olur. benim arkadaşta her çeşit hayvan var, ama işi evine 10 dk akşamın bi saati de gelse hallediyo. akşam yürüyüşü diye düşünüyodur muhtemelen. oturduğun semt de önemli bu konuda bence.

benimki bir anlık heves değil zaten. yıllardır aklımda var kendi evime çıkıp köpek beslemek fikri. mütevazılığı bi kenara bırakırsam az çok vicdan var bende, hevesi alıp terk etmek falan aklımın ucundan geçmedi :)

Kedi falan olsa siklemez de köpekte olmaz o iş hayvana acı çektirirsin.

olay sadece tuvalete çıkartmak değil bir ebeveyn gibi onunla olmalısın
köpek, büyümeyen çocuk demektir. çocuğunu da evde yalnız bırakmazsın. komşumun köpeği tüm gün yalnız ve inan çok mutsuz. yapmayın etmeyin ilgilenecek biri yoksa evinize canınız istiyor diye köpek almayın.

İdeal değil, zor olur.

Köpek besleme fikir olarak çok tatlış çok cezbedici geliyor olabilir ama gerçekten beslemeye başladığında zorlukları ortaya çıkıyor. Bir kere yavru asla sahiplenemezsin, 10 saat evde tek başına kalamaz, ağzına sıçar evin, çok sıkılır, ağlar. Belki şöyle yaşını başını almış, huyu suyu belli uslu bir köpek, çok enerjik olmayan. Ama zor yine de. Ben tavsiye etmiyorum. Çok hayvan beslemek istiyorsan arkadaşların da dediği gibi kedi sahiplen, daha iyisi iki tane sahiplen.

olmaz.

gunde en az 1 defa yuruyuse cikarman lazim. ben sabah 7de ise giderken komsularim kopekleriyle yuruyusten donuyor oluyorlar cogu zaman, aksam keza 6dan sonra yuruyuse cikariyorlar. sadece bu bile buyuk bir sorumluluk bence. sonucta karar senin, sahiplendiginde, en iyisini yapmaya calisacagini umuyorum. sans seninle olsun.

Bence de kopek iyi bi tercih olmaz, senin durumunda en iyi secenek 2 kedi, ki onlar da aslinda evde uzun sure yalniz kalinca sikilabiliyorlar :) bizim yan dairede var bi kopek, ne zaman apartmandan ses duysa havliyor evde yalnizken. yazik olur kopege

köpek almadan 1 ay önce kendini alıştırmaya çalış. apartman dairesinde besleyeceğini varsayıyorum. aşağıda aklıma gelen maddeleri yazıyorum.

1) hergün 1 saat erken kalk. köpeğine yemeğini yedirdikten sonra hazmetmesi için en az 30dk-1saat geçmesi gerekecek. (fındık kadar köpek almayacağını varsayıyorum)

2) hergün işten geldikten 1,1.50 saat sonra dışarıda 30 dk dolaş. köpeğin enerjisini atması için en az 30 dk yürütmen oynaman gerekecek.

3) yavru almayı düşünüyorsan şimdiden vazgeç. tuvalet eğitimini anlayana kadar sağa sola işeyip sıçacak ev çok pis kokacak. sağı solu kemirecek. sen gelene kadar sıçtığı bok ile oynayacak. bunu deneyimlemek istersen işe gitmeden evin belli kısımlarına koku bırakabilirsin böylece akşam ne kadar kötü koktuğunu görebilirsin :)

4) akşam gezmesinden sonra eve geldiğinde patilerini silmeye bile üşenir olacaksın bir süre sonra :(

5) akşam bir ara mutlaka oyun isteyecek. kendi işlerinle mi ilgileneceksin onunla mı oynayacaksın?

6) illaki bir programın olacak, eve geç gelmen gerekecek. ne olacak bu hayvanın hali?

7) sen evden çıktıktan sonra başlayacak havlamaya.. kolu komşu ne der?

8) tüy olayına girmek istemiyorum, hayat enerjimi bitirdi..

evde bir yardımcın yoksa çok zor be dostum :(

genç bir köpek yerine en az 2-3 yaşında bir köpeğe yuva açarsanız daha mümkün. benzer bir durumda yaşadım ancak köpeğim 8-9 yaşlarında olduğu için hiç sıkıntı olmadı. sadece dönüşünüzde onun heyecanını, oyun isteğini karşılamanız gerekiyor. haftasonu da dışarıda olurum yine kısa dolaşırız diyorsanız sorun olur. boş vakitlerinizin büyük bölümünü ona ayırmanız gerekir. bir de barınaktan, sokaktan bir can kurtaracaksanız en azından bir köpek için güvenli huzurlu bir yuva olacaksanız. köepek beslemek olarak değil köpekle yaşamak olarak düşünürseniz hayatınızda ne kadar yeri olacağını daha kolay idrak etmek mümkün olur.

ben sabah 9 aksam 6 calisirken kucuk ve yasli bir kopegim vardi. butun gun benim yatagimda uyuyordu. sonra sokaktan 10 aylik civari bir piyango vurdu. iki kopekli oldum. ve her gun oglen eve geldim gezdirdim. neyse ki evim is yerine yakindi.
evde iki odaya ip-kamera kurmustum, gittigim yerden bakiyordum.
audacity programiyla gun boyu ses kaydi yapip, aksam baktim havlama durumlarina. bunlar tavsiye edecegim seyler. yalniz kaldiginda havlama huyu olusmamasini saglayin. ben olsam ve eve hapsedeceksem bu kadar uzun sure, en az 4-5 yaslarinda ve barinaktan/sokaktan kurtarirdim.

Yapıştır, hatta topukla git. Ülkenin durumu malum. Ayrıca bir tanıdğımda bu şekilde evlenmişti

Merhaba.
Olmaz.

Orada onsuz da yapabileceksen durma.

Kdkdkdkdkd internetten tanışıp ciddi düşünmek ? Hem de hiç görüşmeden. Bence garip.