emre bey maili açınca kendi mail göndersin ben bunu yapıyorum diye. en kolay böyle olur sanırım.

@vincent Okundu bilgisi değil, maili alan grubun birbiri arasında bir iletişim sağlama amaçlı soruyorum.
@inheritance emre bey mail atıyor şuan zaten daha kolay bi şey olmalı aslında.

sanki outlook üzerinden istediğinizi yapamazsınız gibi geliyor.
bunun için bir iş akış sistemi kurulması gerekir.

www.manageengine.com

5pm gibi iş takip yazılımları işinizi görür.
www.5pmweb.com

iletişim@cabaciba ya mail atınca direk iş olarak ekliyor, diğer kişilere ve iş grubuna mail gidiyor. cevaplar da aynı sistem üzerinden görünebiliyor.
biri işi kapatıncaya kadar takip edilebilir.

kayıtları dağıtma hakkını 1 kişiye verin. herkes maili görsün ama kimse işlem yapmasın. X kişisi emre bu kaydı sen al, haluk bu kaydı sen al diye sürekli yönlendirsin.(Adaletli şekilde) ismine de şef deyin.

gram altın, ya da iki kişi birleşip çeyrek.

Issizler icin de yorum yapin da aradan ciksin bari.

samimi arkadaşınız değil ise birim/bölüm birleşip bir hediye takılabilir.(3-4 kişi)

minimum 50 lira.

50 ver ötesini düşünme, fazla bile bu durumda

tecrübelerimi anlatayım, aynı durumdaydım.

-telefon faturası gelmeye devam edecek, bunu taşıyamıyorlar.
-telefonu iptal ettiğinizde superonline'ın interneti de kesilecek.
-telefonu türk telekom'dan tekrar aktif edene kadar internetiniz gelmeyecek.
-bir süre daha superonline'a yalın adsl, türk telekom'a da kullanmadığınız telefonun faturasını ödeyeceksiniz.
-bir gün santral kaynaklı internetiniz gidecek, 1 ay boyunca internet hizmeti alamayacaksınız.
-hizmet alamadığınız için superonline aboneliğinizi iptal ettireceksiniz.
-superonline 240 tl cayma bedeli faturası gönderecek. itirazlarınızı hiçbir şekilde dikkate almayacak.
-şikayet ettiğiniz yerlerde savunma olarak sözleşmede geçen türk telekom altyapısı kaynaklı problemler bizi bağlamaz diyerek, sıyrılacaklar.

eşşek kafam, ttnet faturasını ödeyip paşa paşa kalsaydın ya diyorum kendime sürekli.

@uuth gerçekten gözlerim doldu okurken, telefonu iptal etmeden ttneti kapatsam, telefonu da superonline ile çözsem mümkün mü acaba :(

söylediğim gibi, teknik nedenler yüzünden telekom'dan superonline'a taşıma yapamıyorlar. internet bu tip şikayetlerle dolu.
belki sizde durum böyle olmaz, bir şans deneyin bakalım.
superonline bildiğiniz vampir çıktı. iptal edeli 4 ay oldu hala fatura gönderiyorlar.

@uuth hepsi aynı sonuçta, superonlinea da sadece ttnetten tiksindiğimiz için geçtik aynı olduğunu biliyoruz minik psikolojik rahatlamalar için işte :D bi deneyeyim bakayım.

Ben de so a geçmeyi düşünmüştüm Mh so a geçmeden önce tüm ttnet olan bağınızi koparın kapatma işlemlerini yapın. Öyle işleme alalım dedi. Diğer türlü sıkıntı oluyor dedi.

Siz hiç sormadan mi geçtiniz?

@nucleon ttnet kullandığımı ve telefonu taşıyarak yalın internete geçmek istediğimi belirttim, hepsine okey dediler hiç onu kapatın öyle gelin demediler :(

bilgi vermemem ama çok iyi düşünmüşsün, tırt koltukta oturmak insanı çok yoruyor. bence verimliliği ve ofisteki mutluluğu etkiliyor.

neden bilgi veremediğinizi anlamadım:) diğer söylediklerinize katılıyorum şiddetle. verimliliği cidden düşürüyor.
bel yastığı ben de aldım bir medikalciden. ama insan sırtını tamamen dayamak ıstıyor bazen.. ondan pek faydasını goremedım ben..

17-18 yaşına gelmiş adama yapılır mı bu ya. bırakın naparsa yapsın. gelecek onun geleceği.
bu işler interneti kesmekle, saat sınırlaması koymakla olmaz.

ne zannediyorsunuz? internet saati bitince "hadi ders çalışayım bari :)" falan mı? işler daha da karışacak. bırakın ergenliğini yaşasın.

aynı sorun kardeşimde de vardı. okula gitmiyordu, sınıfta kalmaktan kıl payı kurtuldu.
evet, bilgisayarı kaldırmak olmaz. kendisinin sıkılıp bırakması lazım.
biz kardeşime bisiklet aldık, sosyalleşmeye başladı ve bilgisayarı kaldırdı. 2 senedir evde bilgisayar yok.

böyle, sosyalleşmeye yönelik bir şeyler düşünebilirsiniz.

yaygın kanaat sorunun çözümünün diğer bagimliliklarda olduğu gibi azaltarak ve sonra kesilerek olduğu söyler ancak şahsi fikrim profesyonel yardım alınması yönünde.
"kendisinin sıkılıp bırakması" da bi bagimlilik icin kisa vadede ulasilabilecek bi cozum olmaz. "gelecek onun geleceği" yaklasimi da cok yanlis olur

benzer bir durumu yaşamış biri olarak tamamen kardeşinizin düşüncelerine bağlı.

ben de aynı durumdaydım. abim yapmaya çalışırdı sizin yaptığınız şeyleri. bazen gönül mevzusu da girince işin içine ben abartıyordum olayı. gezmeyi, internete girmeyi falan işte. ama genelde ayarındaydım yine de özellikle geç kalkma, sabahlama olaylarımız çok benzer sizinki ile.

abim karşısına alıp konuşmuştu. allah pek fazla tesiri olmadı ama benim düşünce stilimde ''bir şeyler başarmalıyım vardı, bu emekler boşa gitmemeli. şükür öyle de oldu. haa onları dinlese idim bahsettiğiniz şu derece olayı ki iğrenç bir baskıdır o. çok yapıldı bana da. oralara girebilirdim ama hiç hedefim olmadı. baskılarda hedefimi değiştirmedi.

yaşamış biri olarak tamamen kardeşinizin sizin hakkınızdaki düşüncelere bağlı bence. haa herkes annesini babasını sever. buna şüphe yok ama çok da sıkıntı değilse maddi durum bazen düşünce yapısı değişebiliyor. motivasyon kaynağı ne olacağı belli olmuyo.

yanlış bir şey yazdı isem de özürdilerim.

oynadığı oyun ne acaba merak ettim. ben de 2 sene önce knight online denen bi oyuna bulaşmıştım. 6 ay oynadım ve hesabımı 500 tl ye bi öğretmene satarak oyunu bıraktım ama insan yoksunluk hissediyo bi süre. yapacak bişey bulamıyo. eğer maddi durumunuz iyiyse dışarda gezip tozması için para verebilirsiniz bence. parasızlıktan da olabilir bu durum.

abi ne demek 17 18 yaşındaki çocuğun geleceği ya? dalga mı geçiyorsunuz siz? bi dönün bakın allah aşkına 17 18 yaşındaki halinize? hani gören bilen de aileler inanılmaz iyi yetiştiriyorlar çocukları, 17 18 yaşında herkes muhteşem mantıklı davranıyor zannedecek. yok öyle yağma.

alıp konuşacaksınız karşınıza, gerekirse her gün. profesyonel destek almanızı tavsiye ederim, öncelikle lisedeki rehberlik hocasından. gerçi onlar çok fazla umursamazlar ama, iyi biriyse yardımcı olmaya çalışır muhakkak. son çare ise bilgisayarı kaldırmak ancak iş bu aşamaya gelmeden önce profesyonel destek. siz şu sözlükteki duyurudaki kontlara konteslere bakmayın. havaya sıkmak en kolay şey.

ister 17-18 olsun ister daha 15lerinde olsun, o şu an geleceğini kendi başına çizecek olgunlukta değil. o yüzden sınırlama da koyacaksınız, gerekirse bilgisayarı da kaldıracaksınız. o yaşta çocuğun hayatı sadece ev+okuldan ibaret olduğu için bu kısıtlamalar illaki ders çalışmasına pozitif etki eder.

ebeyevn konuşmasını olayına katılıyorum. ders çalışması mesajını verin. sert konuşmaktan korkmayın. şunu yap, bunu yap demek yerine kendinizden örnek verirseniz daha etkili olur. böylece tepki vermesinin önüne geçersiniz. bu konu üzerinde düşünmeye sevk etmeyi başarırsanız o da daha sıkı tutunur. bana kalırsa sabahlaması çok yanlış. onu bir şekilde engellemeniz lazım. geç yatmak/sabahlamak verimli çalışmayı direkt bitirir. uzun vaadeli çözümlerin daha etkili olacağını biliyorum ama sizin böyle bir lüksünüz yok. ben olsam bilgisayarı şu an direkt kaldırırım. stres atmak istediği zaman size gelsin söylesin, o zaman o güne özel açılır. hatta sabah dersaneye gitmediği günler asla oynamamalı. bu arada artık telefonların bilgisayardan farklı bir yanı kalmadı. gerekirse onu da kısıtlayın. son sınıf diyorsunuz, şurada 3 ay kaldı. 3 ay dişini sıksın. bilgisayarı kaldırma konusunda ben eski yöntemden yanayım. olmazsa olmaz 1-2 kabloyu alın saklayın.

17-18 yaşında, kendi bileceği iş ne demek ya?

kendi parasını kazanır, ayakları üzerinde bir başına durabilir o zaman kendi geleceği olur.

ben 33 yaşında tez yazıyorum. bu yaşımda bile konsantre olamıyorum, lise öğrencisi hiç olamaz. tatlı sert konuşun bence.

bilgisayarla ilgilenmediği vakitlerde ders çalışıyorsa tamam ama her şekilde takılıyor sallıyorsa bilgisayarı engellemek çok iyi bir seçenek değil gibi. hatırlıyorum bilgisayarsız odaya kitaplarla gönderdikerinde beni, duvara bakardım. bir soru çözer yarım saat duvara bakardım 14-15 yaşındayken. bence yapılabilecek en iyi şey, evde istediğini yapmasına izin verip dersaneye gitmeye zorlamak. 0 uykuyla da olsun gitsin. orda dikkatinin dağılma şansı yok, hem diğer öğrencilerin ne yaptığını görüp bir ihtimal gaza gelebilir.

hatta sakince şu pazarlığı yapabilirsiniz, ya bilgisayarı kaldırıyoruz ve sen bunu hiç kullanamıyorsun + dersaneye gidiyorsun. ya da bilgisayarı bırakıyoruz ancak dersaneye bir gün bile devamsızlık yapmayacaksın.

İşin teknik tarafı için yorum yapmam gerekirse, Windows içinde "Aile Koruması" ile çözüm üretebilirsiniz. Yapmanız gereken yeni bir kullanıcı hesabı açıp o hesaba Aile koruması koymak. Bu sayede kullanım saatlerini kısıtlayabilir, hangi uygulamaları çalıştırabileceğini dahi belirleyebilirsiniz.

windows.microsoft.com

Açılan sayfada, sağ üstte işletim sistemini değiştirip kendi sisteminizdeki ayarları öğrenebilirsiniz.

abi kardeş birlikte ya da onun tek başına/arkadaşları ile yapabileceği başka bir aktivite bulunamaz mı? birisi bisiklet demiş, bence de mantıklı. örneğin düzenli olarak bisiklete binilse ya da açık havada başka bir sportif aktivite yapılsa, çocuk yorulsa, bilgisayar oynamaya vakit bulamasa, zamanla bir nebze bilgisayardan soğusa? yüksek sesle düşünüyorum sadece.

ama zaman kısıtı koymak ya da benzeri herhangi bir zorlama ters teper kanaatindeyim. çocuğun başka (ve daha yararlı) bir aktiviteyle uğraşması lazım sanki.

Profesyonel destek diyen herkese +1000.
Aile terapistinin nereden başlayacağına dair bir tahmin yapmak gerekirse; eğer anne babanız sağ ise bu konunun sizi ilgilendirmediğini, kenara çekilmenizi salık verecek ve ebeveynlerinizin bilgisayarı bir ödül olarak kullanacağı bir sistem geliştirip bunun uygulanmasını isteyecek. Tüm bu olup bitenin ailenin ilgisini toplamakla ilgili olduğunu, o evin içinde güvende hissetmediğini vs. anlatacak.
üniversite sınavına bu kadar az kalmışken ben olsam ilaç desteği de isterim, psikiyatriste giderim ki, sakinlesin biraz.
Koskoca adam diyenleri de anlamıyorum. 18 yaşını bitirene kadar çocuk o. Ve bu müdahaleye ihtiyacı var. 18 yaşımızdaki halimize söyleyeceğimiz laflar o zamanlar ebeveynlerimizden duymaya ihtiyacımız olan laflardır hep.

saving private ryan

(bkz: flight)

www.imdb.com

edge of tomorrow

the man from earth

flight +1

el cuerpo iyiydi bayağı.

www.imdb.com

running scared

Cube ilk aklima gelen.

maze runner seyirciyi hikayenin ortasına atarak başlıyor.

ex drummer
le jetee

(bkz: american history x) her saniyesi efsanedir.

Funny games

Wild Tales-relatos salvajes
www.imdb.com

exam de güzel bence.

unknown. 2006 yapımı. liam abinin oynadığı değil.

www.imdb.com/title/tt0450340/

Kraftidioten nordiksimit.org

bence güzel.

çiçek güzelmiş, bence boyutları iyi.
ama madem satıcı da yardımcı oluyor, içine sinmediyse geri yollayıp büyütmelerini rica edebilirsin.

çok küçük, bence bu sende kalsın ama yeni bir çiçek bak daha doğal duran ve büyük

büyük güzel olmaz.

kendi fotoğrafları sana gelenden çok daha dolgun görünüyor, belki sapları daha kısa tutulduğu için daha orantılıdır, seninkinin sapları uzun olduğundan biraz küçük kalmış olabilir yukarısı.

içine sinmediyse gönder, bi daha ne zaman gelin çiçeği alacaksın.

bence boyutlar fotoğraftakiyle aynı. içinize sinmediyse düğün günü canlı çiçeklerle zenginleştirebilirsiniz.

bence guzel, ben de aylarca gelin cicegi secmistim ama o telesede siprais fln edemeden dugun gunu ninalim bana bi cicek yaptirmis, hic de sevmemistim. en azindan bu sizin begendiginiz...

ödediğin kalsın, çiçeği gönderme bence de güzelmiş.

bence gönder büyütsünler

ben neden gerçek çiçek kullanmadığınızı merak ettim.

2 fotoğraf arasında ise bence fark yok.

fark yok, seninki biraz üst taraftan sıkıştırılmış bence. içine sinmediyse geri gönder.

h&m basiclerini eve gelene kadar hissetmiyorum. evde de kullanırım diyeceğim kadar değil ama.

@duşbaş ayol onu nereden bulayım burda :p

istanbulda kanyonda var agent provocateur ama rahat mıdır bilemem=P benim ex intimissimi ve m&s'ten alırdı onları severdi hep.

M&S kesinlikle. F/p oranı çok iyi.

tuzlu biraz ama şunlar baya rahat. yok gibi bişi.
shop.kom.com.tr
monbagi.com

fiyat sıkıntısı yok diyorsan şükela bir marka ve şükela modeller; shop.forloveandlemons.com

Victoria's secret ın rahat modelleri var baya. Agent falan biraz daha fantastik şeyler yapıyor genelde.
Calvin klein var bir de, bana da burda önermişlerdi. Rahat çok o da.

kadinlardan tiksimemeniz icin kendi rituellerimi anlatmicam burada. ama demek istedigim herkes oyle degil be haci

bu dediklerini yapmayınca da bakımsız oluyoruz, sizden yakışıklı falan oluyoruz. yaranılmıyo he.

En dusuk gelirlisinde bile var bu, ben de merak ediyorum kaynagini:)
İyi gelirlisinde de merak ediyorum. O paralarla neler yapilmaz?
Ben erkek oldugum icin anlamiyorum tabi bunca seyi, sacin duzgun olsun tamam iste:)

yıl olmuş 2015, ananızdan doğduğunuz gibi kalın diyen var hala. o devirler geçti, kadınlar artık kendileriyle ilgilenmeyi seviyorlar, çeşit çeşit eşyayı-kıyafeti seviyorlar, renklenmeyi seviyorlar.

bunları yapmayan bir kadına bakmışlığın var mı peki? bunu sorayım bir de, önemli bir soru bu.

evet var. sana cevap verdiğim için kendimden utandım devilred :(

erkeklerin iddia'ya yatırdığı para yanında devede kulak kalıyor.

edit: benim de bakmışlığım var.

mamafih 20 ayakkabı ne amk? mülteci kampına hayır mı yapıyor.

Devilred, benim bakmisligim var.

insanın tüysüz+kuyruksuz maymuna evrilmesinde seçimi yapan dişi mi erkek mi bilinmiyor, ama daha tüysüz olmaya meyletmemizi sağlayan bir cinsel seçilim baskısı gördüğümüz aşikar.
batı kültürünün açık renk gacıları model olarak sunması da zorluyor kadın dimağnı.
bi de bu cins sürekli hormon salınımı yaşadığından daha kırılgan oluyor zaman zaman, aksi gibi tam da bu zamanlarda yüzü çökünce yanağı şişince ya da selüliti belirginleşince hafakanlar basıyor bunları iyicene.

kadınları sev ama anlamaya çalışma.

eminim, bıyıkları olan kadınlara aşık olmuşsunuzdur hepiniz ^^

sade kızları beğeniyorum demişsin tamam güzel fakat kimse hindistan cevizi maskesiyle sokağa çıkmıyor o sadece cildin kırışıklık canlılık vs sonuçta sağlıklı görünmesi için yapılan bir şey. yani belki senin o sade kız arkadaşının 76543 tane ayakkabısı vardır nereden bileceksin?
kadınların hayatta böyle bir şansları var. envai çeşit renkte desende elbise çanta alabiliyoruz. kedimizi güzel hissetmek için daha fazla hindistan cevizi maskesi daha fazla pedikür yaptırıyoruz ve güzelleşiyoruz. sizlerse en fazla tıraş oluyorsunuz.

kadınım diye demiyorum çok yanslıyız :)

@senialanaglasinalsin...
ee hayat kadını da (bu da nası bi lafsa, sanki geriye kalanlar ölü) vücudunu satarak para kazanıyor ama nedense ayıplıyor insanlar. bunun dediğin şeyden ne farkı var? ayrıca birinin sen iyi görünüyorsun diye sana para yedirmesi hoş mu? ben tanımıyom öyle insanlar, fakir olduğumdan herhalde.

Biyiklardan kurtulmak icin para dokmeye gerek yok ki?

sen mi veriyorsun mistreated niye bunu dert edindin ? :)

sabah ve akşam yuzume ve ellerime krem surmekten başka bi bakım yapmıyorum. kıl tüy mevzularını saymıyorum, onlar mecburen. tabi kışın kendimi kış moduna aldığım da oluyor :D

haa bu kadar bakım yapana da imrenmiyo değilim. tabi bunlar para ile alakalı şeyler. parası olan yapar, olmayan da istese de yapamaz. herkes bir değil.

neira. kadin oldugumuz icin nasil sansliyiz yahu ? hele hele turkiyede?? cincik gibi olup sokaga cikiyosun rahat vermiyorlar. her 4 haftanin bir haftasi karnim belim agriyacagina gobegimi kasiya kasiya erkek olmayi tercih ederdim.

"sonra saçını boyat, yüzüne boya falan sür, kaşını aldır, kılını yoldur, 20 ayakkabı, 30 elbise, 15 pantolon, 20 tişört, 5 pardesü falan al kendine."

buradaki "kılını yoldur"un içine giriyor bıyık meselesi, benim sorum da buna yönelikti özellikle. para harcamadığı sürece oyalansın yea mı diyorsunuz yoksa siz?

@neira

o cildin yok canlı yok bilmem ne görünmesi bence tamamen yalan. varsa da binde bir oranında falandır. daha çoksa da ben göremiyorum. onu sadece bu safsatalara para verip sonra kazıklandığını düşünmek istemeyen anlıyor bence. hangi erkek kadının cildi nasılmış diye merak edip bakıyor valla merak ediyorum. erkeğin neye baktığını burda saymaya gerek yok galiba.

@devilred

ya sen pala remzi çıktın herhalde. kadının bıyığı ne kadarcık şey ki? 3 senelik eski kız arkadaşımın da arada koyulaşan minik minik bıyıkları vardı, dalga geçiyordum benden çok olmuş diye, umurunda değildi. arada sırada kafasına eserse alıyordu o kadar. zaten yakından bakmayınca görünen şeyler değil ki. ayrıca almak istesen seloteyple de alabilirsin bence. bunu önerdiğimde bana kızmıştı orası ayrı mesele.

@freebird

ne alakası var benim vermemle. saçma buluyorum, komik ve absürt buluyorum. insanların fikrini merak ettim sadece.

''bence yalan''

''bence doğaya ters''

''bence gereksiz''

''bence şöyle de yapabilirsiniz''

ben de senin için derdini seveyim falan diyorum şu an. sana ne ki milletin hindistan cevizinden maskesinden? ihtiyacı var ki yapıyor, zevk alıyor ki yapıyor, karşılayabiliyor ki yapıyor, güzel görünmek istiyor ki yapıyor. biri ya da birçoğu; sana ne, kime ne? insanların seçimleri, hayat tarzları üzerine senceli benceli bu kadar kafa yormak niye? beğenmiyorsan uzak durursun olur biter.

soruya cevaben; derdimiz yok çok şükür kuzum. senin derdin ne peki?

@ kasux

hadi ya? öyle mi? yüzyılın cevabını vermişsin gerçekten. 100 kadına sorduk 100'ü de ben erkekler için süslenmiyorum dedi diye bi bilimsel araştırma getir o zaman belki seni dikkate alabilirim. neyi sorgulayacağımı da bi dahaki sefere sana sorayım :)

@ mayaa

anlamaya çalışıyorum. bana ne senin ne ettiğinden. sen hayatına kaldığın yerden devam et. soru sormak, fikrini söylemek suç mu?

@mistreated

Gec hele bi otur soluklan yigenim. Cvp yetistircem diye uykusuz kalıp harap etme kendini.

yoo dostum yoo her kadın öyle değil raad ol.
ama duuuurr "efendi erkek yerine piç tercihi" gibi, doğal kadın yerine dolgulu sütyen kullanan kadın, yok efendim kırmızı ojeli, doğal görünümlü su dalgası yaptırmış kadın yok kalçası şu oranı geçmeyen kadın...vb tercihi var. yok diyemezsiniz şimdi. empati yeteneğimiz gelişmediğinden algı sistemimiz ilk intibaya odaklı çalışıyor. bi de üstüne televizyon çocuğu olup reklamla büyüyünce ohhhhh yukardaki liste uzuyor gidiyor.
şimdi şuraya bi anket açsan güzel mi olsun zeki mi olsun komik mi olsun bla bla mı desen cevaplayanların yüzde 8679 u görsel öğeler sayar. şimdi bi öğrenmişler "zeki olsun tabi de" ile giriyorlar cümleye filan hadi lan ordan...yapay kültür öğesi kandırıkçı nanikler... bi video vardı makyajın ve saç şeklinin aynı kadın üzerinde 100 yıllık tarihçesini gösteren. aynı kadın yav ama 1920 modeline taptığını söyleyen azdır mesela yorumlara baksan... filan fişman.

ben de makyaj yapan, saçını boyatan, maskeler yapan kadınları anlayamıyorum. 31 yaşındayım daha hayatımda yüzüme 1 kere bile makyaj yaptırmadım. düğünümde bile sürdürmedim bişi sadece gözüme eyeliner çektiler onu bile istemedim de zorla yaptılar. bıyık aldırmak zaten 5 tl. hatta evde kendin alırsan çok daha ucuz. maskeler falan bence yüzü daha da çok yaşlandırıyor. su içmek yeterli diye düşünüyorum. belki de ben çok sade yaşıyorum ama bu halimden de memnunum. 31 yaşında olmama rağmen herkes 20lerimin başında sanıyor beni. o kadar bakıma gerek yok bence doğallık en iyisi.

işte bunlar hep kapitalizm :(
gerçeklerden uzaklaşıp bunlarla oyalanıp kendimizi iyi hissetmeye çalışıyoruz. bir kadın olarak ben de şikayetçiyim bu durumdan ama karşı koymak çok güç.

Kıllarını almaya karşı bir kadın olarak hak veriyorum. Neymiş kıl tüy mecburiymiş. Bi de bunu bir kadın yazmış. Konuşurken kendi adınıza konuşun lütfen.

Dediklerine hak veriyorum soru sahibi abi.

Not: sevgililerim de oldu evet. Çoğ mutluyuz kıllarımızla^^

O zaman kadinlar kadinlari, erkekler de erkekleri sorgulasin sadece, herseyi cozeriz:)

"türlü insanlar dertlerini bir masaya koysa, herkes kendi derdini alıp gider" der atsız patr

Bilmemlerce çift giysim yok, gayet sınırlı sayıda. Bir şeyler eskimeden genelde yenisini almam ama bakım kısmına maaşımın 12'de biri falan gidiyor. Çocukken bakım yapmazdım, annelerimiz gibi yüzümü sabunla yıkar çıkardım, çok ama çok sorunlu bir cildim oldu. Bunun da çoğu kalıtımdan, genler iyi yerinden denk gelmemiş, ne yapayım. Bu yüzden de oturup zaman harcıyorum. Sadeyken yıkayıp çıkınca ışıl ışıl cildim olmuyor, ben n'eyleyim. Cilt bakımı yaptırdığım günden beri yüzümdeki değişim çok fazla. Fakir kaldığım zamanlarda yaptırmadım cilt bakımını, daha sonra elim bollaştığında yeniden yaptırmaya başladım. O zamanla bu zaman arasındaki farkı insanlar "Senin yüzünde bir ışıltı mı var" ile açıklıyor. Öyle sahne yıldızı, assolist gibi durmuyorum bir ton parayı harcayınca, ancak iki gram daha yüzüne bakılır oluyorum. Ben kaşlarımı almadığımda, birilerine batıyor bu, çünkü bu standarda yakışmıyor. Bazen hafif bazen ağır makyaj yapıyorum. Ruju zaten yarım saate yiyorum. Ellerimi yanağıma koymaktan kalanı da bir süre sonra gidiyor. Öyle "Dışarıdan aldım Scarlett Johansson, eve geldim Banu Alkan" da olmuyor pek, makyajın ne olduğu ve az çok altından ne çıkacağı gayet net oluyor.

"Erkekler için mi yapıyorsun" diyorsan, evet, erkekler için de yapıyorum, kadınlar için de yapıyorum, kendim için de yapıyorum. Bazen sevgilim öperek rujumu dağıtsın da daha seksi olayım diye, bazen yanımdaki kadının yanında paçoz kalmayayım ve "Bu alemde ben de varım" diyeyim diye, bazen de öğrencilerimle aramdaki yaş farkını vurgulamam gereken durumlarda büyük göstermek için, bazen de evdeyken yüzümü bir boyama kitabı olarak gördüğüm ve oynamak istediğim için. Bunu da her zaman yapmıyorum, bazen de doğal olasım geliyor. Ama herhangi bir sıkışıklıkta da ilk kıstığım masrafım bu kalemden oluyor.

Batı'nın güzellik anlayışı mı, evet. Uymak zorunda mıyım, hayır. Bu şekilde güdülüyor muyum, evet. Ama bir şekilde var olmak istiyorum; bu var olma şekli de, eğer topluca eyleme geçip sistemi yıkmayacaksak, kullanmaya devam edeceğim var olma şekillerinden bir tanesi. Çünkü yaşlandığımda Canan Karatay değil, Nebahat Çehre olmak istiyorum belki de. 200 yıl önce yaşasak da, büyük olasılıkla 200 kilo almak isteyecektim. Çünkü kendimi daha güzel hissettiğimde daha iyi hissediyorum. Bu güzellik için de geçerli değil sadece, herhangi bir alanda kendimden bir adım öteye geçmek isterim. Bu bakımlar, vb. tabii ki kişisel gelişimin parçaları değil elbet, zamanımın hatrı sayılır kısmını da buna harcıyor değilim, bunun karşılığında "Ben kendime baktım, sen de bunun değerini tart ve bana ona göre davran" diyecek değilim ama kendimi konumumlamamda etkisi sıfır da değil.

her erkek öküz gibi yaşayıp gitmiyor? ben makyaj + bakım işlerinden hiç anlamayan bir kadınım, erkek arkadaşım alıyor benim almayı beceremediğim kozmetik ürünlerini.

ayrıca bahsettiğin her şeyin bütçesi her kadın için aynı değil. mesela ben bir ayakkabıya 500 tl versem üzülmem ama iki sene belki başka ayakkabı almam. bütün soğuk ayları tek ayakkabıyla geçiririm. başka bir kadın tanesi 20 tlden 25 tane ayakkabı almayı tercih edebilir aynı parayla. ayrıca bütçe düşükse saç boyamak, kaş aldırmak, kıl yoldurmak da fazla para eden şeyler değil, ki çoğu zaman evde kendin yapabildiğin şeyler bunlar. bir boya 15 tl bu mu çok geldi anlamadım? ayrıca yurdum kızı default kumral - esmer, hepinizin sarışın - kızıl kadın gördünüz mü tansiyonu düşüyor gerçekten sinirlerim zıpladı sabah sabah.

+ bence maske ne demek başka bi şeylisi de mi var falan demek senin anadan nasıl doğduysan o kafada kaldığını gösteriyor, tebrikler.

her kadın eşit koşullarda doğmuyor. yani yüzünü sadece su ile yıkadığı halde pırıl pırıl ve sivilcesiz olan kadın da var, sivilce önleyici cilt rengini düzenleyici bakım ürünlerine para harcamazsa, burnu yağ ve sivilce dolup, ağız ve çene kenarı pul pul dökülen de.
2 gün uyumasa göz altları şişmeyen var, ne yaparsa yapsın göz altları mosmor olan da. kaş ve bıyığını aldırması gerekmeyen var, kapkara bıyık çıkaran da. göz makyajı yapmadan anlamlı bakan da var, göz makyajı yapmayınca gözü şiş şiş börtlek duran da var.
yarım limon kadar memenin yakıştığı da var, 13 yaşında gibi durduğu da var, doğuştan şahane memeli de var.

hepimizin iyi ve kötü olduğu noktalar var, bunu eşitlemek, ortalama haline gelmek, dezavantajları gidermek, beğenilmek için gerekeni yapıyoruz.

beğenilmeye ne gerek var ya insanların beğenisine muhtaç mısın da çok yüzeysel bir yaklaşım. herkes beğenilmek ve kabul görmek ister, hem evrimsel açıdan hem sosyolojik açıdan, ama görüntümüz, ama tavırlarımız ama bilgimiz, bir bütün olarak beğenilme ve kabul görme peşindeyiz.

ben en azından, sivilcelerimden kurtulmak için bu sebeple avuç avuç para döküyorum, koca kıçımı daha toplu gösterecek en doğru pantalonu ararken, gereksiz sayıda pantalon edinmiş bulunuyorum ve ya bacaklarımdaki kılları aslında acaip sevmeme rağmen (bana kedi kılı gibi geliyor, kediymişim gibi ehehe) kıllardan kurtulmanın yollarını arıyorum.

yarın gel başla.

işini söyleyince kim olduğun nasıl anlaşılıyor ya?

maykıl ceksın mısın?

Dükkanın önünü kapamak gibi olmasın ama şu ilanla seni kabul edecek birisi varsa peygamberliğini ilan etsin ya da çok zordadır.

maykıl ceksınsan bizim bi orta oda var orda kalırsın arkadaşına karışmayız ama çok konuşan olursa pis pis bakarız. maykıl olduğun için kira sana 500 olur. maykıl değilsen bu tavırla biraz zor bulursun zaten.

bence sen ev arama, ev seni arasın

"eve gelecek arkadaşlar noktasında erkek kız dengesini kursun" nedir ya? sana kız mı ayarlayacağız bi de? 700 liraya git 1+0 ev kirala kendine. yoksa sen bu kafayla eve çıksan bile çok kalmazsın.

Yanlış diyemeyiz, içine sinmeyen bir şeyi yapman yanlış olur asıl. Eğer bir insanın içinden günlük ilişkiler yaşama isteği geçiyorsa, onun bir kişi ile içindeki duyguları düdüklü tencere gibi bastırması ne kadar yanlışsa, uzun dönemli ilişkiler arayan birinin de kısa ilişkiler peşinde koşması o kadar yanlış. Daha doğrusu yanlış demeyim de, iki davranış da ilişki içinde olmamış durur, eğreti durur, garip olur.

Ancak insanın istekleri zamanla değişebilir. Nasıl ki şimdi güzellik yerine ideolojik uyuşmaya bakıyorsun; yakında buna başka bir şeyler ekleyebilirsin. Hatta öyle bir an gelebilir ki "Bekarlık yetti, pişman oldum" deyip birkaç yıl ardı ardına kısa ilişkiler de yaşayabilirsin.

Doğru diyebileceğim tek şey içindeki neyse, beklentilerini açık açık göstererek ona göre kimseyi ve kendini kandırmadan yaşamak. Ötesinde kimsenin yaptığının yanlış olduğuna inanmıyorum.

31k

Yanlis yapiyorsun. 19k

yanlış. böyle seçici olursan hiç sevgilin olma z benim gibi sap kalırsn :D

28e

ben de çok seçiciyim. üniversitede de böyleydim.

doğru yapıyorsun. üniversiteden sonra, hayatın bir çok penceresinden çok daha fazla opsiyonun olacak, çok farklı düşünce yapıları olan, çok farklı kültürlerde insanlarla tanışacaksın.

şimdilik öğrenciliğin tadını çıkar. hayata daha yeni başladın.

31 e

Ben de politik ve hayat görüşü bana uymayanlarla yapamadım, hep kısa süreli ilişkilerim oldu o yüzden. Dış görünüş doğrusu çok nadir etkili oldu, benim için kişilik, kafa daha önemli oldu hep. Ama hiç yalnız da kalmadım, sürekli birileriyle tanıştım, takıldım, farklı ilişki biçimleri denedim. 17-25 yaş sürecinde bir tane uzun ilişkim oldu (2.5 yıl), onunla biteceğini düşünmüyordum doğrusu yani hayat arkadaşım olabilir gibiydi. Neyse şu an ikinci uzun ilişkim içindeyim (7 ay olmak üzere) ama doğrusu bu sefer eskiden beklediğim uyum yok, bilakis kişilik olarak çatışmalarımız var epey ve bu birbirimizi geliştiriyor. Yani o hayat arkadaşlığını o kadar öngöremeyebilirsin, kiminle nasıl anlaşacağın belli olmuyor, kişi kendini o kadar iyi tanıyamıyor. O yüzden kendini tanımak için çok çaba harcamalı ve çok insanla tanışıp takılmalı bence. Ben şahsen birçok alanda faydasını gördüm, ha epey kırıcı şeyler de olabiliyor ama tecrübe iyidir.

25.5 K (26 olmadım daha :/)

bence bu dönemi sap geçirmek kötü bir şey, sonuçta dönüp baktıgın zaman en özgür ve bol boş vaktinin oldugu zamanlar bunlar. araya birini sığdıramamış olmak belli bir eksiklik. benim de baska sebeplerden olmuyor, genelde hoslandıgım kızın halihazırda bir ilişkisi olması veya tanısacak ortamım olmaması gibi. gelecek seneye mezun oluyorum bir sıkıntı çıkmazsa, ne kadar koyuyor anlatamam. bizim hikayemizde böyleymiş yapacak bir şey yok.

erkek, yeni 23 oldum (10 gün önce)

edit: çok derin ilişkiler olmasa bile tecrübe edinmek önemli diye düşünüyorum, sonra yaş ileriledikçe gerçekten hoslandıgın biriyle denk gelsen bile ne yapacağını bilemiyorsun, çekinceler büyüyor.

22e

Bence yanlış yapıyorsun. Bizi biz yapan şeyler tecrübelerimiz, ne kadar çok tecrübe yaşarsanız o kadar iyi. Çok genel oldu, tabi yaşanmaması gereken şeyler de vardır ama onun ayrımını yapmak size düşüyor tabi. Tecrübe çok şey öğretir insana, doğru insan karşınıza çıktığında onun o kişi olduğunu anlamak bile daha kolay olur.

Topu topu kaç sene yaşayacağız; bir şeyler paylaşmak için, güzel şeyler yaşamak için evlenmek gerekmiyor. Benim her sevgilim "hayat arkadaşım" olmuştur bir süreliğine. Ve ben iyi ki de yaşamışım diyorum hepsini. Çirkini, güzeli, salağı, zekisi, cahili, kültürlüsü hepsiyle farklı şeyler paylaşabilirsiniz. Ucu diyorsunuz ya ucu kadar oraya giden yol da önemli.

tecrübe evet iyidir de sana hiçbir şey katmayacak o kadar çok adam/kadın(cık) var ki...İdeolojik uyuşma dediğin mesele de çok önemli, insanların fiziği, alışkalıkları bile değişir veya sen alışırsın, seversin ama omurga, ideoloji öyle bişey değil.
Kafamın uymadığı insanla yapamıyorum diyorsan hiç zorlama, zorlasan da yapamayacaksın.
31k

25k

diğer cevapları okumadım aynı şeyi yazarsam kusura bakma. yanlış yapıyorsun. sen bireysel olgunluğa yavaş yavaş ulaşıyor olabilirsin, ancak çift olmak, iki kişilik yaşamayı öğrenmek bambaşka bir şey. ilişkide nasıl bir insan olacağını / olman gerektiğini / olmak istediğini aynı şekilde karşından da nasıl bir beklentiye sahip olman gerektiğini öğrenmen için bence denemen gerek. tabii ki herkesle ilişki dinamiğin farklı olacak ama sen benim amacım maraton koşmak diyorsun daha ısınma hareketlerini yapmamışsın. "hayat arkadaşlığı" öyle kolay bir şey değil maalesef.

ha birde, üniversiteden sonra çok fazla seçeneğin olacak lafına da pek inanma derim, hem potansiyel sevgili havuzun ciddi anlamda daralacak, hem üniversite gibi bir ortamı bir daha bulamayacaksın, hemde tecrübesizliğin yüzünden diğer kişilerden geri kalman işten bile değil. tecrübe çok önemli bu konularda. üniversitede hallet bu işleri.

genelde ben senin gibi üşenerek son anda girdiğim sınavlardan sonra master a hak kazandım ve erasmus sınavını kazandım almanya'ya gittim :)

gir tabii ki.

gir göçerken bize de bir iki tip verirsin.

Benim için mümkün olmamıştı. Önce sinirler temizlenmiş ardından 2 gün boyunca geçici bir dolgu ile doldurulmuştu oyuk. Sonrasında ise geçici malzeme temizlenip asıl dolgu yapılmıştı.

ben iki saat kadar dişçi koltuğunda oturduğumu ve asla unutamayacağım bi acı yaşadığımı hatırlıyorum, benim doktorumda mı sıkıntı varmış ya :(

benim de tek seansta 1-2 saat arası bi sürede yapılmıştı, oyuyor sinirleri alıyor, dolduruyor işte o kadar

Benim de tek seans surdu. Yarim saat falan sanırım.

Max 45 dk sürdü benim kanal.
Eskidendi o uzun sürmesi falan

Mümkün tabide o röntgenleri mümkün olduğunca az çektirin.

devletin yapacağı iş bu kadar olur işte, sabah kalktım diş ipiyle arada kalan dolgu parçalarını temizleyeyim dedim dolgu şapka gibi çıkıverdi.

komili
marathon

komili fiyat performansta çok iyi, daha ucuzlarını bulursun ama tırt olur muhtemelen.

Solo

şok marketlerde satılan beyaz güvercin fiyat performans olarak çok iyi bence.

beyaz güvercin +1

yeşil beyaz

komili

soyle bilsin,

erkekle arkadaşlığını sürdürmenin sana olağanüstü bir çıkarı yoksa bildir. hatta her türlü bildir. screenshot al gönder kurtul. nişanlı diyorsun evliliğe çok yakın demektir ki boşuna masraf yapmadan bilsinler.

karışma millete.

Eğer sen o kizin yerinde olsan gerçeği bilmek ister miydin yoksa bu bilginin senden saklanmasını mi isterdin?

Ben olsam bilmek isterdim. Fake bi hesap ac. Oradan ekran görüntülerini gönder.

söyle ya, deli misin, yazık değil mi kızcağıza?

soyle net!
baskasinin iliskisine karisma konusunda ise su sekilde dusunulebilir. sokakta tanimadiginiz biri digerine siddet uygulasa mudahele etmeniz gerekir degil mi? cunku dayak istenmeyen bir durum. peki aptal yerine konmak da oyle degil mi? fiziksel degil duygusal bir yara var ortada sadece.

ama bu gonul islerinde neyin nasil gelisecegi belli olmayacagi icin, aciktan degil de, baska bir arkadasindan rica ile kisiye durumu bildirsen daha iyi olabilir.

ooo ispikçi notunu düştüm

bence kötü insan olmayı ve bu çiftle aranın bozulmasını göze alabiliyorsan kesinlikle söyle. ama söylerken oo seninki neler yapıyormuş şeklinde değil, bana böyle dedi, aslı var mıdır bilmem ama haberin olsun falan gibi yuvarlak laflarla söylersen, adamın aramızı bozmaya çalışıyor kartını elinden almış olursun. yoksa direkt seni kötü yapıp bin türlü yalanla işin içinden çıkabilir.

sanane benim nişanlımdan/sevgilimden diyebilir. bulaşma.

sonunda kötü kişi sen olursun, bulaşma bence.

Onlar barışır, kız affeder vs kötü sen olursun

sana söylensin ister miydin, düşün, sonra da söyle - ha nasıl söylersin orası ayrı bir konu.

Ben başkalarının ilişkilerine müdahale etmem, edemem daha doğrusu.

Mesela geçenlerde şöyle bir olay yaşandı bizim ofiste. Ben bir de part-time çalışıyorum yani burda. Düşünün full time olsa neler göreceğim. Çalışma arkadaşlarımdan birinin eşi diger bir çalışma arkadaşıma, , facebooktan ilanı aşk etmiş. Düşünün artık eşinin iş arkadaşına. Arkadaş kadını Facebooktan engelledikten sonra, bir süre whatsapp tan tacize devam etti. Çocuk ne yapacağını şaşırmış yana yakıla bana danıştı. Hiç bir ilgi göstemediği ve arkadaş ortamında bir, iki kere kere gördüğü bir kadın yalnızca.kadın bunu facebookta eklemiş. Kocasına duyurmadan kadını usturupluca kendinden uzaklaştırdı. Düşünseniz iki de çocukları var. Aman dedim, noolur kocasına duyurmayalım. Söyleyemdik yani.

Bir de yine iş yaptığım kameraman arkadaşlardan biri, geçenlerde genç bir kızla bizim ofise geldi. Daha ben bir şey sormadan (ki aklıma yanlış bir şey gelmemişti) yaa bu kızcağız benim asistanım ehehe ama sen yine de eşime söyleme filan dedi. Bak şimdi karısını tanıyorum, ha arkadaşım mı eşi, değil. Karışmadım bir şey söylemedim. Burnumu sokmam yani. Öyle bir hak görmüyorum kendimde.

Senin ispiyonladığın belli olur, eleman sana patlar. Öyle bir yol seç ki, kız kendi kendine öğrenmiş olsun. Kıps.

şöyle bakıyorum da çok çakal var aranızda

sen müdahale et. evlilerin işine karışmakla aynı değil bu. birini büyük bir yanlıştan döndüreceksin.

Soyle. Barissalar ve kotu insan sen olacak olsan bile soyle. Kizin bilmeye hakki var.

aynı durumu yaşadım.

erkek tarafı çok yakın arkadaşımdı, hatta o ara beraber yaşıyorduk. kız arkadaşıyla da erkek aracılığıyla tanışmıştım. erkek tarafı "çok seviyorum, aşığım." nidalarında geziyordu ama arkadaş çevresinde de şu kızla şöyle yaptım, bu kızla böyle yaptım diye geziyordu. ben de yakın arkadaşım olmasına rağmen kıza söyledim. ayrıldılar ama kötü olan ben oldum, kız bana baya bir nefret besledi ve konuşmamaya başladı.

"çok seviyorum, aşığım." durumu nişanlı olmaktan daha hafif bir durum. yani, büyük ihtimalle kötü olan sen olursun ama söyle. erkeğe de iyilik yapmış olursun zaten. evlendikten sonra o zevk yerini suçluluk duygusuna bırakacak, sorumluluk hissiyatı bitirir onu.

karış, söyle. 'kız iyi kız' diyormuş bir de, lütfetmiş hayvan.
söyleyemezsen ver adresi ben söyleyeyim.

Evet, söyleyin. Kötü olan siz olsanız ne olacak? Doğru olanı yapmış olacaksınız, önemli olan da bu.

Yakalanmak istiyor ki aldattığını anlatıyor... Madem yapıyorsun bari anlatma, bari kız için enayi dedirtme... Pislik adam hak ediyor ispiyonlanmayı.

Adam bunu defalarca yaptıysa kızın anlamamış şüphelenmemiş olması çok düşük ihtimal. Kız sence nasıl biri aman yeter ki evleneyim modunda mı yoksa adamı cidden seviyor mu? Adam anlatırken sen ne tepki verdin?

bana böyle bişey yapılsa bilmek isterdim. çünkü bu durumda kız aptal yerine konuyor. nasıl anlatırsınız bilmem. kız ne kadar olgundur onu da bilmem.

ancak ben olsam kıza screenshotları göndererek konuşurdum. sonra derdim ki ben bu adamla bu hareketinden dolayı daha görüşmek istemiyorum. böyle bir şey dediğim için sen de görüşmek istemezsen görüşme. bana yanlış gelen bu durumu iletmek zorunda hissediyorum kendimi. gerisi size kalmış.

sen karışma diyenler olmuş, tamam etrafımızda gerizekalı çok insan var "sana ne benim nişanlım" diyecek veya sen aldatmışsın gibi sana parlayacak olan. ama bir yandan normal, durumun farkında olmayan ve farkında olsa hayatı değişecek bir insan da olabilir. o yüzden ben salak biri olması riskini göze alır söylerdim.

aramayın. yenibirişten başvurduysanız başvurunun gitmeme gibi bir ihtimali yok. hem başvurdunuz, hem arayıp mail attınız. tekrar arayıp sorarsanız olumsuz izlenim bırakırsınız.

"Mail'im ulaştı mı teyit amaçlı arıyorum" diyebilirsin. O işin gücün arasında çok dikkate alacağını sanmıyorum bu sorunu. Zaten seni bu soruya göre işe almayacaklarsa varsın almasınlar.

adam zaten kibarlıktan vermiştir. o ilana biri lazım olsa açar bakarlar yenibirişten. çok arayanlara biraz negatif bakıyorum ben.

yenibiriş'ten gitmeme ihtimali yok, gitmiş de görüntülememişler. aradığım adam da habersiz gibiydi yenibiriş'ten.

2 farklı yorum geldi. çok kararsız kaldım. verdiği mail adresine bir mail attım, yanlış mail adresi değildir umarım.

ara birader. bir sorun olmaz yeter ki nezaketi tuttur. haliyle seni anlarlar. çok normal bir şey bu. kolay gelsin.

arama tabi ki. ik yı darlamayın arkadaşlar.

senin araman seni uygun yapmayacak pozisyona. zaten kendi kriterlerine göre başvuru sonuçlarını tarıyorlar o kriterlerde değilsen cv n görüntülenmez.

ya sana uygun olmayan yerlere başvuruyorsun, ya ücret beklentin çok yüksek, ya askerliğin yok, ya da tecrüben yok tecrübeli ilanlarına başvuruyorsun.

elbette ara. mail atıp bırakan adam ile işini takip eden adam arasında dev fark var.

ara -arama fark yapmaz. Bazı işverenlere feces atsan yarabbi sukur derler.

Ama ucuza çalısırsan belki bir gun mudur olabilirsin sayın karınca!

Bence zamanınızı özelliklerinizle direkt uyan ilanlara başvurmaya harcayın. Sizi tenzih ederim ama çalıştığım şirket için bir ilan verdik, nerdeyse yüzlerce kişi başvurmuş ilan açıklamasını bile okumamış. İnsan sıkılıyor, dur bir Ahmeti arayım tanıdığı var mı diyor.
İlam içeriği önemli. Birde sizin özgeçmiş. Bence standart cvden başvurmayı ilana göre güncelleyin.
Haa asıl cevap bence de aramayın tekrar.

metrobüsle cevizlibağa devam, cevizlibağdan tramvayla geriye gibi.

aktarma yapması kolay mı metrobüsten tramvaya? aynı yerdeler mi yoksa yürüyor muyuz yani?

cevizlibağda aktarma arası bir üst geçit kadar. aynı yerde denebilir.
köprüden üsküdara gitmek + marmaray + sirkeciden tramvay da bir seçenek, ama köprüye bir kez çıktıysan inmek vakit kaybettirecektir. tam nereden yola çıkacaksın?

neden boğaz köprüsü? birisi orada mı bırakıyor, yoksa oraya kadar nasıl geliyorsun? belki çıkış noktasından itibaren daha farklı bir güzergah sunabiliriz.

cikis noktam marmara uni. and. hisari kampusu. 14m ya da 15f ile kopruye gelip devam etmeyi dusundum.

ordan direkt üsküdar, marmaray, tramvay daha sıkıntısız rota.

o sekilde ne kadar surer uskudar'dan? metrobusu hesapliyorum da marmaray'i henuz hic kullanmadim.

üsküdardan marmarayla sirkeci inmesi binmesiyle 10 - 15 dk. 15 -20 dk da tramvay koy.

parası neyse verip şu şahane hanımefendiden doğum haritanı çıkartabilirsin twitter.com

Takipteyim ben de istiyom:)

bizimki dört aylıkken gelmişti, yaklaşık dört ay evde hiç görmedim desem yeridir, şimdi illa ya kafamızda ya kolumuzda bize dokunarak oturuyor. kediler insanlardan çok mekanı önemseyen hayvanlar bildiğim kadarıyla, evin bütün kapılarını açın alışmasını bekleyin, ilk günlerde size sıcak davrandıysa şu an eve alışamıyor olabilir belki.

ama neden misafirlere sıcak davranıyor? o zaman tavrının genel olması gerekmez mi? kedi baya baya bize tavırlı. bilmiyorum yanlış mı yorumluyorum hayvanı.

daha çok minnok, dediğim gibi belki alışamamıştır, ya da bir derdi vardır anlamıyorsunuzdur. mamasını beğenmiyor falan olabilir mi? arada elinizden yaş mama falan verin :') zamanla alışacaktır diye düşünüyorum.

ikinizden birini kıskanıyor olabilir. birlikte başka şeyle ilgilenirken onu yalnız bıraktığınızı düşünüyor olabilir. mesela birlikte film izlerken onu da çağırın. komik gelebilir laptop, telefon vs. kıskanan hayvanlar var. tabii bu birlikteliği abartmayın. yatak odanıza girmesi rahatsız ediyorsa kural koyun ve bozmayın. bir de kız arkadaşınızlayken olan davranışınızla o yokken davranışınız farklıysa çıldırıyorlar. kedilerin en nefret ettiği şey eşyalarının yerinin değişmesi. wc. mama kabı, yatak vs. yerinden oynattıysanız tedirginliği ondan da olabilir. böyle bir durum yoksa ara sıra yalnız hissedebileceği bir kuytu köşe yer sağlayın huzur bulsun zamanla değişir alışkanlığı.

my cat's a hell programında da aynı böyle bir vaka vardı.

ortamı kediye göre uyarlayın, tepelere tırmanabileceği yerler olsun.

misal koltuk, bir üstü kitaplık, bir üstü gibi merdiven usulü basamak basamak tırmanabileceği ve en son ''tepede'' kendisini güvenli hissedeceği bir noktaya ihtiyacı var.

kediler tepeden izleyince her şeyin yolunda olduğu hissine kapılırmış, o tepeye de ipli oyuncak ile çıkaracaksınız.

kendisini huzursuz hissettiğinde yatak altlarına değil o tepeye kaçacak.

kıskançlık bir neden olabilir. çünkü yalnızken ikimize de daha sıcak.

kediyi almadan çok araştırdım, okudum. eşyalarının yerini asla değiştirmiyorum. güvenli bölgeleri var. oradayken asla dokunmuyorum. suyunu her sabah tazeliyorum. maması tahılsız... ev kediye uygun. sevdiği oyuncakları falan var. ancak yüksek bir yer yok. koltuğun tepesine çıkıyor en fazla. bunu denicem. bir kitaplık var. hafta sonu onu salona taşıyorum :)

bir de şöyle teori geliştirdim. dün akşam mesela dizi izliyoruz, uzaktan durup dururken sırtını kamburlaştırıp bize tısladı. hatta kendini büyük göstermek için iki ayağının üzerine de kalktı sırtını kamburlaştırırken. kulaklarını falan yatırdı. bu hayvan başta sokakta yaşamış. acaba oradaki bir travmasını tetikleyen bir şey mi var bizde. belki benim parfümüm, belki kız arkadaşımın kızıl saç rengi, belki başka bir şey... hareket bile etmiyorduk zira.

Siz farkına varmadan korkutmuş olabilirsiniz. Benim kedim de çok korkaktır. 2 sene oldu ancak yavaş yavaş alıştı bize ki ev ortamım çok sakin ve sessizdir. Halen elimi uzatsam koltuğun altına saklanır.
Kedilerin dünyası çok farklı. Sizin hiç farketmediğiniz önemsiz bir detay onu çok rahatsız ediyor olabilir. Kedi kumunun yeri bile önemli olabiliyor.

dizi izlerken demişsiniz. seslerden ürküyor olabilir mi? köpeğim bazı seslere tepki veriyordu. laptopa havlıyor ya da bebek/yavru köpek ses duyduğunda evde arayıp bulamayınca panik yapıyordu.

hastalığı varsa çok üstüne gitmemek lazım ama sonuna kadar haklı olduğun kesin :(

annen ayıp etmiş. hayırsız bir evlat değilse insan nasıl böyle çocuğuna mal mülk para muhabbeti yapabiliyor aklım almıyor.

ben te buradan sinir oldum, iyi etmişsin bırak kalbi varsa var her insan ölecek zaten biraz erken ölür en kötü ihtimal.

bu yaştan sonra ne yapacakmış mülkü? tek çocuğuna bırakacak elbet. 400 tl için bankadan borç dileneceğine anana gideceksin tabii. sinirlendim bak şimdi.
dilenciliğe hırsızlık ile karşılık vermek iyi ama aranız bozulur artık, uzun süre dargın kalırsınız. onun da işine gelir.

az bile demissin. yas yada yasanan travmalar bir insanin kotu olmasina mazaret olamaz. ayni seyi sokakta biri yapsa daha beter seyler isitirdi.

Bence hiç de ağır konuşmamışsınız :/ ben sinirlendim burda.

Nedense bu konuda çok acımasız. Anlamıyorum, etrafında görüyormuş, damatlar para yiyormuş. Arkadaşlarının hayırsız evlatları varmış da, bilmemneymiş. Arakadaşları çocuklarına para yedirmiş, bak şimdi kirada oturuyorlarmış vıd vıdı. Hep böyle şeylerden bahsediyo.

ya bence kendi çocuğundan bile para sakınma durumu gerçekten psikopatolojik bir durum yani normal olduğunu düşünmüyorum.
babaannem de böyleydi parasını saklardı saklardı harcamazdı mesela ama sonunda ölümlü dünya tabi o da hakkı rahmetine kavuştu.
yani burada kendinizi değersiz hissetmeyin sizinle alakası yok ama maalesef annenizde nedenini bilmediğimiz bir sebep yüzünden böyle patolojik bir cimrilik meydana gelmiş.
çevremde bu tarz örneğine çok rastlıyorum özellikle kocası öldükten sonra böyle bir karakter kazanmış olabilir.
babannem de dedem öldükten sonra böyle olmuştu.
belki psikolog arkadaşlar daha detaylı bilgi verir.
ancak birkaç hafta sonra vidana gelip sizi aayacaktır, genelde öyle oluyor çünkü.

edit: bir de ilgisiz ve yalnız kalmış olabilir mi?

eşinizle evliliğinizi onaylamıyormuydu acaba . zira damada mal, mülk bırakmak istemiyor olabilir.

Yok canım. Neden ağır olsun da, eşine bir kini falan mı var? Durumu varsa anne-çocuk arası 400 TL'nin lafı olmaz.

ben sizi sevmiştim çok çift olarak, ayıp etmiş anneniz çok, insan bazen sorguluyor "lan bunları söyleyen kişi benim annnem, nasıl?!" diye.

gönlü alınacak kişi o değil.

anneden anneye değişiyor demek ki, okulu uzattığım zaman kendi maaş kartını bana vermişti annem.

ben bi' şükür namazı kılıp geleyim.

Sen hiçbir sey dememissin ki. Ne agiri. daha sayilabilecek bir suru laf var. eger annenin durumu varken 400 tl icin laf edecekse nerde kaldi o annelik? Gidip baskalarindan mi iste yani. Ki eşin de bugune kadar anne parasi yiyelim dememis bi insansa annenin kendi kendine para yiyen damat tribine girmesi ise kendi dusuncesizligi.

Yaslilarda gorulen evlat paralari yer ben sokaklara duserim bakanim olmaz korkusu sarmis bence. Ozellikle de baban vefat edince.

Eşimi pek onaylamadı evet, onun arkadaşlarından birinin oğluyla evlenmem için çok baskı yapmıştı. Aylarca çocuk namazında niyazında, belki seni de imana getirir. Durumu çok iyi , aman şöyle böyle diye. Bir de etrafındaki arkadaşlarıyla toplanıp tüm gün gelinlerini damatlarını çekiştiriyorlar. Off. Çok etkileniyor işte insanlardan.

rayde demek istediğimi sanırım daha güzel ifade etmiş:

''Yaslilarda gorulen evlat paralari yer ben sokaklara duserim bakanim olmaz korkusu sarmis bence. Ozellikle de baban vefat edince.''

+1

böyle bir korku oluşuyor genelde, o yüzden acaba ilgisiz ve yalnız kaldı mı diye sormuştum aslında.

parasal çıkar için demiyorum ama iletişiminizi biraz daha güçlü tutun bence ölümlü dünya sonuçta.

Benim anneannem ben ölürüm sana birsey kalmaz diye simdiden uzerime birseyler yapma pesinde,bundan yola cikarak ananeme hak veriyorum

Cimrilikten kırılıyor. kendi de harcamıyor ki.

Şimdi eşimle de konuştum da. Sen haklısın ama karşılık vermeseydin keşke dedi. Olay biraz soğusun da, özür dilerim. Napalım, bir şey olur diye korkuyorum.

aynen "ne biçim anne" konusunda haklısın.. yıllarca işin düşmesin 400 liranın lafını et. kendi annem babam böyle yapsa ne yaparım bilmiyorum. pederden para istediğim zaman hiç bir zaman böyle yapmadı ara ara kredi kartım açık veriyor sağ olsun yetişiyor... çocuk beş yaşında toplasan 5 tane kılık kıyafet almadım. babam annem karşıladı...

işin başka boyutu acaba kadını ihmal mi ettiniz biraz. kırgın olabilir size.

Ben yemek yiyeceğim arkadaşlar. Sinirden kaşıntı bastı yeminle. Tikler akşama gelir.

kendisine kim bakacakmış acaba?

''kendi de harcamıyor'' olması işte normal olmadığının kanıtı.

bencillikten değil aslında anneninki bence bir gün ziyaretine gidip bir konuş, derdi var mı bir dinle hatta psikologa gitmeyi teklif et, bunun kötü bir şey olmadığını ve onu desteklediğini hissettir.

belki gerçekten psikolojisi bozulmuştur , normal şartlarda anne çocuğuna böyle yapmaz diye tahmin ediyorum çünkü.

o da yalnız kalmış, siz de zor durumda kalmışsınız ikiniz için de üzüldüm.

yalnız @old possum özür dileyip "anacım gel psikoloğa gidelim" dese o kadın bir daha yüzüne bakmaz
bunlar bana deli raporu aldırıp malı mülkü üstlerine yapacaklar korkusuyla değil doktora gitmek evden bile çıkmaz, iyice uzaklaşır.

Aynı durum bizim bir tanıdığımızda da var. Tüm kirayı sevgilisine yedirdiği için çocuklarına zırnık faydası yok. Çocuklar sevgiliden bihaber

Derhal iyi bir avukatla görüşüp mirasın size düşen kısmını bir iki yıllık bir süreçte kuruşu kuruşuna tahsil edebilirsiniz.
(Hatta annenizde kaldığı süreiçin kira bedelleri dahil olur muhtemelen)

Avukat konusunda isterseniz yardımcı da olurum.

siz haklısınız ama yine de annedir, alttan almak lazım. Bi özür dilemek iyi olacaktır diye düşünüyorum

Özür mözür dileme ya, o ne. Ağır konuşacağım ama annem böyle yapsa yüzüne bakmam, ölsün de o zırnık vermediği miras bana kalsın derim. Üvey evlada bile böyle muamele yapılmaz.

ahhhh ulu gökler aşkıa bayan old posum anneden neler duyulur neler.şu fani hayatta annemi hiç sevmedim. özür dilemeyiniz. para vermek zorunda değil diyen şahşa başına gelsin diliyorum.

"hayırsız evlat" bile olsan babanın varlıklarından yarısının üstünde senin söz hakkın var. annenin yaptığı apaçık hırsızlık ve ben de çok vergi ödedim (malım mülküm o kadar bol yani) demesi de yüzsüzlük. az bile demişsin

annen çok acaipmiş,evet, aslında durum acıklı ama sonuçta annen
belki psikoloji yerinde değil, belki huyu bu hiç bilemedim...400 liranın bir anne-kıza bu diyoloğu yaşatmasına inan çok üzüldüm, geçmiş olsun gerçekten.
yine de evlatsın, ağır konuştun veya konuşmadın, olan olmuş, anne-kız ilişkisi yeri gelince ağır konuşmayı da kaldırır. annenden geçemezsin -herhalde- umarım bir ortamını yaparsın anne çok kırıldım ama senin yaptığın da az şey değil, yine de özür dilerim de, bence. anneni çözemediğim için tavrı ne olur bilemiyorum ama sen bunu demezsen -bence- içine dert olacak.

ağırlığı hafifliği bir yana da, bu dairelerin ve dükkanların tümünün üzerine geçirilme durumu biraz saçma. babanızın rızasının olup olmadığı ve sizin bundan haberdar olmanız önemli tabi de, bundan ziyade babanızın durumundan faydalandığına dair bir dava açabilirsiniz, ki bence açın. aranızın bozulmasından sebep anneniz bir vasiyetle tüm mal variyetinizi sağa sola çarçur edebilir. yeniden evlenebilir vesaire. biraz acımasız gibi görünse de ölüm hak miras helal derler. hakkınızı savunun. normal şartlar altında kardeşiniz yoksa tüm varlığın yarısı sizin yarısı annenizindir babanın vefatından sonra. dediğim gibi ilerde sıkıntı yaşamamak adına şimdiden önleminizi almanızı tavsiye ederim.

Annenden özür dile. Ne olursa olsun hırsız denmez. Şurada ne kadar zamanı var ki, pişman olursun bir şey olursa.

Siz idare edin, nasıl olsa sana kalacak sonunda.

hayır ağır falan konuşmamışsınız ve sonuna kadar haklısınız tüm söylemlerinizde. bence özür dilemesi gereken siz değilsiniz her ne kadar karşınızdaki anneniz dahi olsa.

Bence annen hakli. En nihayetinde su an mal mulk onun uzerinde ve bla bla bla. Saka lan saka. Tabi ki de haklisin az bile demissin. Torunlarini gostermem diye tehtid et sen de onu.

Evet aslında olayın özündeki sebep "kız çocuk" olmam. Yüzüme diyor zaten, ben hep oğlum olsun istedim, subay olsun istedim diye :) Ama ola ola bir tek kızı oldu, o da vicdanı redçi zaten :) Her ne kadar tek çocuk olsam da, damat paraları yiyecek, bana kefen parası bile kalmayacak sendromu yaşıyor.

Halbuki alakası yok, çalışarak evimizi, arabamız aldık. Kimseye muhtaç değiliz. Borcumuz harcımız yok. Niye bu kadar kaygılanıyor anlamıyorum. O zamanında istemediği damadı, bunlar aslında söylenmez ama babam hastanedeyken etek tıraşını, sakal tıraşını yaptı. Günlerce hastanede idi. Evet ben çocuk bakıyordum her gün gidemedim. Amcam bile şaşırdı eşimin ilgisine, desteğine. Herkes söyler çok iyi damadın var diye.

Teyzemle konuştum da telefonda, boşver kızm sen alttan al sonuna kadar haklısın ama yapacak bir şey yok bu böyle dedi :)

anneni hatalı buldum. bir anne için çocuğu ve torunları hayattaki en önemli varlığıdır. ayrıca daha eşi hayattayken malları üstüne alması çok kötü. tabi ki sen yine de özür dile. biz çocuklar annelerimizin, babalarımızın hatalarını görmemeye çalışmak zorundayız. çünkü yaşlandıkça insanlar çocuk gibi davranıyorlar. bir de yoklukları en acı verecek 2 kişidir bu kişiler.

belirli bir yaştan sonra insanlar paraya,mala mülke daha bir düşkün oluyor sanırım.
normal değil ama yaşlılığın getirdiği şeyler,olabiliyor.

anne sonucta,idare etmekten başka şansınız yok.

yalnız anlamadığım sey,avukat arkadaşlar daha iyi bilirler ama,babanızın vefatından sonra miras için varislerden biri de sizsiniz,sizin onayınız ya da imzanız olmadan anneniz nasıl üstüne aldı her şeyi?
eşimin babasının vefatından sonra tapuların annesinin üzerine geçirilmesi için formlar vs imzalandı örneğin.sizin haberiniz olmadan nasıl işlem yapıldı bilemedim.

@demoniclewinsky, babam hayatta iken yapmış bu devir işlerini yani babamın rızası varmış ama babam zaten demans hastası idi. Akli melekeleri yerinde değildi yani. Eminim ki aklı başında olsaydı, hanım dur hele yapalım ama en azından bir tane de kıza kalsın derdi.

çok paragöz bir anne bence anneniz kusura bakmayın söyleyeceğim. tek evlatsınız hepsi size kalacak zaten dicem allah gecinden versin de dua edin tekrar evlenmesin yanarsınız :)

kendisi (allah gecinden versin) vefat etme durumunda size kalmayacak mı? keşke öyle demeseydiniz. benim çocuğum bana hırsız dese gider başka yere bağışlarım malı mülkü.

yalnız öyle bir anne mallarını çocuğuna bırakmaz, ölmeye yakın başka birisine verir söyleyeyim.

2-3 günde bir olursa rahatsızlık duymazdım sanırım ben. her gün 1 taneye de tavım.

sadece eğlenmek için yapıyorsan ne gereği var? ama followerım çok olsun, şurasından para kazanayım falan diyorsan ayrıca bir hesap daha güzel görünebilir. ama sadece canın istiyorsa paylaş gitsin, istemeyen takibi bıraksın?

kitap eleştirisi gibi içeriği de varsa herkes 4 gün bile bekler bence.

Sırf fotoğrafsa eh işte olur , içini doldurursan beklerler.

@neferkitty eğer blog açarsam kitap ve filmi içerik ve yazar açısından da anlatmayı planlıyorum kısa bir özet şeklinde yeni okuyacaklara tavsiyeler de verir nitelikte ama kişisel hesabımda bunu hiç yapmadım.

@freya takipçi kasma gibi niyetim hiç olmadı sadece hosuma gidiyor ki kitaplar hayatımın büyük kısmını kaplıyor, hayatımı paylasımca da büyük oranda kendi fotografımdan çok kitaplar yer alıyor :)

o zaman kesin beklerler, üzüm ve diğer şeylerde bi hafta bekliyoruz yahu kedi için, kitap için de beklerler :))

1-) fazla yünlü kazak veya süeter giyme
2-) Lastik tabanlı ayakkabı giyme
3-) Haftada 1 veya 2 gün çıplak ayakla toprağa bas 30 dk falan çimende yürü

Giyim kuşamla alakalıdır. 2 ayakkabım ve 1 montum var ne zaman giysem çarpılıyorum.

Giyim kuşam meselesine birşey diyemiyorum. Yaz kış böyleyim. Yazın giydiğim kıyafetlerle kışın giydiklerim doğal olarak çok farklı.. (Yün eşyam da yok fazla.. Hatta şu an üstümdeki %50 pamuk - %50 akrilik)

Çimde yürüme meselesini de denicem.. Ama kış vakti biraz zor..

bende de var bundan :/

metal bir cismi tutmadan önce elimi minicik dokunduruyorum, bir şey olmuyorsa tamamen tutuyorum artık ya da doğrudan ten teması olmadan tutuyorum kapı kollarını, dolap tutamaklarını filan. toprakta yürüyemiyorsan duvara sür elini, ben de buradan öğrendim bu yöntemi. duvar iyidir.

toprakta yürümene gerek yok elle de temas etsen yeterli.

Geçen sene bende de vardı. Kapı bile açamıyordum korkudan.
Buna sebebin iş yerindeki bilgisayar olduğunu buldum daha sonra, elektrik kaçırıyormuş. Kablosuz klavye ile çözdüm. Buna benzer bir durum olabilir belki diye yazmak istedim.

çalıştığın yerle çok alakalı olabilir, plazada çalışırken her yer ayrı yüklüyordu beni bütün gün çatır çutur dolaşıyordum. villa tipi ofiste çalışmaya başladığımdan beri sıfır elektrik.

minik aletler vardı bi yere dokunmadan önce onunla dokunursan sen çarpılmadan ona atlıyordu ama adını hatırlayamadığımdan bulamadım.

Duvar meselesini de denerim.

Sabit bir yerde çalışmıyorum. Ofisim yok. Bundan dolayı belli bir yerden yüklendiğimi de söyleyemiyorum.
Eve gidince çime yüzümü sürücem artık.

Çarpma diye bahsettiğin şeyler yeri geldiğinde binler mertebesinde volt olabilir. Sebebi de elektrostatik yüklenme.

Bunu engellemek için yalıtkan ayakkabı giymekten vazgeçebilirsin. Yün kazaklardan uzak durabilirsin. ama en güzel önlemlerden biri belirli vakit aralıklarında elinizi, yüzünü imkanın varsa ayaklarını da yıkamaktır.

Bir yerde elektrostatik yükün insan psikolojisini negatif anlamda etkilediğini, strese sebep olabileceğini de okumuştum. Bu fikir ise tam olarak doğru mu onu bilmiyorum.

Bi ara bende de vardı bu. hatta ben kendimi değil başkalarını da çarpıyodum :) musluk varsa onu tutabilirsin. Öyle bişey duymuştum sanki. Çimde yürü hava soğuk deme...

Sert şekilde çarpılınca vücuda zarar bile verebildiğini duymuştum. Hatta halı sahadaki kalp krizlerinin bir kısmını zeminden ötürü yaşanan elektrik yüklenmesine bile bağlayanlar var, uzmanı değilim ama şöyle bir düşününce çok da kötü bir teori değil.

Engellemek için bileklikler var diye duymuştum, bir bakın isterseniz. Hatta bana da haber edin, bende de oluyor zaman zaman çok aşırı şekilde :)

Antistatik bileklik cozum olabilir. ama kullanmadigim icin yorum yapamayacagim.

surada tartisilmis:
forum.donanimhaber.com

sözlükte hep yazdılar bunları.
eksisozluk.com

o kartal olayı şöyle: "abi neden silah alıp sıkmıyorlar?" olarak var. birkaç şeye daha var ama spoiler olur. youtube'da hishe diye kanal var. "how it should have ended" açılımı. oraya bak böyle filmler için o dediğin bitişler var.

zaman döndürücü kullanılıyor mesela 3. filmde. onunla neden taaa geçmişe gidip voldemortu güçlenmeden yok etmiyolar diye sorulmuştu bi yerde.

voldemort bir expelliarmus ile öldü la, büyüsü geri tepmişmişmiş, bırak allasen. adam sadece expelliarmus yaparak kahraman oldu resmen. başka büyü yok sanki.

yahu insan voldemortla karşı karşıya gelip expelliarmus yapar mı? silahsızlandırsan nolacak amk adam asasız da büyü yapailiyo. bak yine sinirlendim.

bence yok denebilir. varsa da okuduğum/izlediğim tüm fantastik eserlerin içinde en az mantık hatası barındıranı budur.

Harry potter daha sağlam bir kurguya sahip.

onedio.com

bütün kitapları ezbere bildiğim zamanlarda bir iki minik mantık hatası gördüğümü hatırlıyorum. ama kitabın genelini gölgede bırakacak bir şey yok.

bence seride sıkıntı olan en büyük şey, iletişimsizlik. yani a konusunu bilen iki kişi varsa bu asla gereken kişilere aktarılamıyor. herkes ayrı bir şey biliyor ama bilgiler hiçbir zaman birleşmiyor. dambıldorun heriyle aylarca konuşmadığı ve bir neden bile sunmadığı bir kitap var. halbuki tek yapması gereken bir kağıda 'heri seninle şu nedenlerle yüz yüze konuşamıyorum, bence şu şekilde ilerlemelisin' demek. sadece bu yüzden bir sürü sıkıntı yaşanıyor falan. ama tabii bu bir mantık hatasından çok kurgunun kendisiyle alakalı. kadın bu şekilde yazmak istemiş.

Mesela su olaylara taktim ben simdi hatirladim da. Voldemortun ruhunu sakladigini iksirci profun anisindan ogreniyorlar. Aniya ulasmadan once dumble heriye mutlaka profa yakinlasip aslinda ne dedigini ogrenmen laizm hayat memat meselesi diyor. Sonra ogreniyoruzki dubledor daha onceden hortuluklari aramaya cikmismis zaten.

benim kafama takılan şey güçlü büyücüyü neyin güçlü kıldığı. dumbledore'da yenilmez asa vardı ki o bizim anladığımız manada yenilmezlik de vermiyormuş. sonuçta onu önceki sahibinden destansı bir duelloyla kazanmış. keza malfoy'da kendisini patadanak silahsızlandırdı.

hadi voldemort kimsenin yapmayacağı karanlık büyüleri biliyor ve yapıyor. bunun dışında nedir yani? ruhsal bir farklılık bir güç mü var? yoksa asayı sallama şekilleri mi belirliyor? kim daha çok pratik yaparsa daha iyi büyücü mü olacak? kudretleri güçleri neye göre belirleniyor ben onu hiç anlamadım.

anime izlemekten sanırım çünkü naruto'da chakra diyorlar, bleach-reiatsu, one piece-haki diyor. harry potter'da bu hadise yok gibi.

@Badamli dambildor o anıdan önce hortkuluklari biliyordu evet. Ama heriden israrla o anıyı istemesinin sebebi hortkuluklarin sayisi hakkında bilgi sahibi olabilmekti. O anıdan da sayıya ulaştılar doğal olarak. 7. Orada bi hata yok yani.

ya bi dolu film izledim de aklıma gelenler

dünyalar savaşı
coherence (temaya dahil değil ancak böyle bilimkurgu da olur)
28gün/hafta sonra
ben efsaneyim

aklıma da gelmiyoki ya pek çok film izledim işte arada biriniz bilmediğim bi güzel film verse 10 sevap point göndericem

işte lanet olsun ki onu da izledim film kalmadı amk :/

resident evil'ı izlememiş olma ihtimalin var mı :)

sence varmı? :(

izlendi :/ sizden higher performance bekliyorum

imdb.com

izlemediysen children of men'i tavsiye ederim. 2006 filmi, ben de yakın zamanda izledim, vaaaayaaanasunaaa yaa dedim, şahane yönetmenlik var...

12 maymun'u izlemedim deme.

maymunlar cehennemini şafak vaktini izledim

children of men ve 12 maymunu da izlemiştim.

www.filimadami.com

horror.about.com

world war z
oblivion

Evet zaten en mantıklı açıklama da o. Ama benimle alakalı bir durum da olabilir, bu sebeple sormam kötü karşılanır mı karşılanmaz mı? Eğer eksik bir yönüm varsa tamamlamak istemem de en doğal hakkım bence. Sonuçta iyi niyet çerçevesinde sormayı istiyorum. İstemezlerse tabi ki cevap vermezler.

düz bir cevap verirler fakat sorabilirsin sakıncası yok. "farkli adayin su anda sizden daha uygun oldugunu gorduk" tarzi politik bir cevabi vardir bunun.

yine de 10 başvurudan 2'sine çağrılmaya alış. yani reddedilmeye alış. bazen seçim yapan algoritmayı bile geçemeyeceksin.

"Sana ne?" olur mu, adam bizzat kendini geliştirmek amaçlı öğrenmek istiyor olabilir.

Sebep sorulması normalde pek rastlanmayan bir şey ama sorabilirsin bence. Kibar bir dille ve çok uzatmadan, salt eksiklerini öğrenmek amacıyla olduğunu ve sakıncası varsa cevaplayamayabileceklerini belirterek sor. İK'cı değilim, iş hayatında senden çok daha eski de değilim, ancak benim düşüncem böyle.

Not: Muhtemelen sadece "Bize daha uygun olduğunu düşündüğümüz bir adayda karar kıldık" diyecekler ama sormaktan bir şey kaybetmezsin.

@Lorik Cana;

Keşke 10'da 2 olsa :) O oranı bile yakalamak güç. Kimilerine göre Türkiye'nin en iyi üniversitelerinin birinden mezun olmuş olmak çoğu zaman çok da etki etmiyor. Hem master yapıyor olmam hem de askerliğimi yapmamış olmam zaten başlı başına başvurularımın %50'sini havaya uçuruyor. Gerçi zaten 1,5 senedir çalışıyorum halen de çalışıyorum. Ama daha iyisini aramaktan kim ölmüş.

10'da 2 iyimser bir tahmindir evet. ama önemli olan amansızca aramak. iyi bir üniversite asıl işe girdikten sonra faydasını, farkını gösterecek. onun dışında referans şu bu...birçok etkeni var kabul edilmemenin. hatta bir piyasa araştırmasının bile parçası olmuş olabilirsin. yani kabul edilmeyeceğin veya olmayan bir pozisyon için - hatta birinin seçildiği bir pozisyon - için.

alışmak lazım bunlara. yılmadan hep daha iyisine odaklan.

soruna tekrar gerı donmek gerekirse, elbette sorabilirsin fakat açık veya çok yardımcı bir cevap bekleme.

askerliğini yapmadıysan hiç sorma adamlara, başka sebebi olsa da askerlik diyip geçerler, ayrıntıya inmezler. askerlik yaptıktan sonra iş görüşmesine çağırılma oranı %500 falan artıyor bu arada, şirketler bayaa kafaya takıyor bu askerliği.

Sor gitsin zaten işi almamışsın kaybedecek bir şeyin yok. Herkes merak eder böyle şeyleri.

Kardeşim sen milletin tırı-vırı geyiğini dinleme.
Muhtemelen sana IK bölümünden geldi o cevap değil mi?
Eğer o görüştüğün IK'cı ise maili atan "gayet kibar" bir mail ile geri dön ve aynen burada yazdığın gibi "eksik yanlarım neler onları öğrenmek amaçlı soruyorum ki, kişisel gelişimime katkıda bulunsun" gibibir detayla rica et.
Adam gibi cevap verirlerse ne ala, koy cebine +1 olarak, yok vermezlerse hiç görüşmemiş kabul et kendini onlarla. Bu işin doğrusu bu olur eğer çok istiyorsan.
Başarılar.
Not:Muhtemelen askerlik, askerliği gözardı ettilerse bile +1 olarak başka daha iyi bir adayı seçtiler seni eleyerek.

Bence sorun. Nazik bir şekilde tabii. "Eksikliklerimi görebilmem adına olumsuz geri dönüşünüzün sebeplerini öğrenabilir miyim acaba ?" tarzında bir şeyler sorabilirsiniz.

Ben bu şekilde attığım bir mail sonrasında olumsuz geri dönüş aldığım işe alınmıştım.

bu sorunun gerçekten de "senden daha iyisini bulduk"tan farklı bir cevabı olacağını sanmam. eksiklerini kendin saymışsın, seni bağlayan şeyler var. bence sormana gerek yok.

kullanma imkanı varsa, lambader ya da okuma lambası.

www.misra.com.tr şu lambalardan al.
kadıköyde vardı 40tlye. ya da internette başka bi yerde de bulabilirsin.

Bu günlerde kar küreleri çok moda oldu. Kar küresi alabilirsin.

www.misra.com.tr

troll işi. garip bir kahve ile mavi. ama mavi de mora çalan bir mavi gibi ama ışıktan da olabilir.

ekranla cidden ilgisi var mı acaba? ben sadece beyaz ve altın rengi görüyorum.

oraya da siteden lacivert ve siyah bi elbise koymuslar da bi elbisenin farklı renkleri olamaz mı sanki?

ekrandaki ışık ve bizim gözlerimizin çalışmasıyla alakalıymış.

vine.co

muhabbet buraya bile düşmüş:)
twitter.com
twitter.com

eksisozluk.com

Negatif renkli foto değil mi bu ya bilemedim kahve Li hali daha iyi

Lan şimdi baktım mavili olmuş foto

Nasıl ya?

gözümüz ve beynimiz, ışıktan ve çevre faktörlerinden çok kolay etkilenip yanlış varsayımlarda bulunabiliyor. özellikle karşılaştırmalı durumlarda.

farklı bir açıdan ya da farklı bir ışık altında da görsek farklı fikirler de çıkabilir ama benim şu anki tahminim açık mavi-bej/kahve arası bişey olduğu.

mesela bu aşağıdaki grafikte üstteki şekil ile alttaki şeklin düz yüzeyleri aynı renkte. ama farklı olarak algılıyoruz istemsiz. birleşim yerine parmağınızı koyarak gözünüze bu durumu ıspatlayabilirsiniz:
static5.businessinsider.com

kirli sarı ile- grimtrak buz mavisi görüyorum ben

Doğrudan Parliament mavisi ve siyah görüyorum. Işıktan dolayı tonu farklı olabilir. Trollük değil. Başka bir renk mi bilmiyorum. Ekranı evirdim ve çevirdim. Herhangi bir açıdan altın rengi ve beyaz görmüyorum. Gölgede kaldığı için aslı kahverengi ve daha açık bir mavi olabilir.

Altın ve beyaz renkleri

www.buzzfeed.com

OHA !!

freyanın verdiği linki tıklayın ve resimlere aşapı doğru bakın sonra tekrar yukarı çıkın başta sarı-beyazımsı renkte görürken MAVİ SİYAH GÖRÜYORUM ARTIK

Sorudaki linkteki görseli yandaki siyah alana doğru sürükleyin, siyah mavi olduğunu göreceksiniz. Özellikle mobilde beyaz görünüyor da normal ekranda daha düzgün.

@neferkitty, çünkü aşağı indikçe hep koyu renkli objelere odaklanıyorsun; yazı siyah renkte, resimler hep koyu renkte, bir tanesi direkt siyah arka plan. dolayısıyla gözdeki çubuk fotoreseptörleri uyarılıyor. dolayısıyla tekrar yukarı scroll yaptığında hala çubuklar aktif olduğundan daha koyu olarak görmeye başlıyorsun resmi.

ama kafanı çavirip daha açık renkli cisimlere bakıp tekrar geri döndüğünde bu sefer yine daha açık görmeye başlayacaksın. ya da koyu gördüğün halde bakmaya devam et, çubuklar yavaş yavaş devreden çıkarken rengi de sanki daha bir açılıyormuş gibi hissedebilirsin. beyin ve göz çok ilginç şeyler :)

Hayatımda böyle saçma şey görmedim, mavi siyah işte yahu, %75 gold beyaz görüyormuş yuh diyorum.

neresi mavi la bunun. bildiğin sarı beyaz.

Mavi siyah. Net.

hardal rengi - açık mavi

mavi-siyah görüyorum.

ya herkes o kısmı siyah mı görüyor mavi hariç diğer kısmı kahverengi gören tek ben miyim?

Photoshop'ta renk seç özelliği ile incelediğim zaman, gerçekte şu renklerden oluştuğu anlaşılan elbise.

i.imgur.com

GOLD beyaz iyiydi



Aslında siyah beyaz olsa daha iyi olur

Neyse diyorum


Beyaz ulan!

www.imdb.com

@freya bunu geçenlerde izledim güzeldi gerçekten :)

film önermek çok zor. bu da iyiydi www.imdb.com

çılgınlığın ötesinde
1408

sakın akapunktur denemeyin. hiçbir işe yaramıyor. diğer tedavileri bilmem.(git: #910751)

bahsettiğin gibi birini kazakistanda mı ne öyle bir ülkede duymuştum, arkadaşım hostes o ülkeye uçtuğu için ulaşmış, sadece bileğini tutarak tüm hastalıklarını saymış, onların kendilerince bir çalışma alanları var, sanırım kendi ülkelerinde de alternatif tıp gibi sayılmıyorlar. ancak türkiyede gerçekten böyle bir şey yapan birini bulma ihtimalin düşük gibi.

bunun dışında alternatif tıbbın çok tutarlı olduğu, fikir birliği yaptığı bazı ürünler var. tabii denemeden bilmek imkansız ama isveç şurubu ve aleo vera bunun en yaygın olanı sanırım.

isveç şurubu bitki karışımının alkolde bekletilmesi kadar basit, küçükken kullanmıştım hatırlamıyorum o dönemleri. ama bir süredir yurt dışından gelen bir şişeyi bitirmek üzereyim, belki psikolojik, belki denk geldi ama kendimi daha iyi hissediyrum birçok konuda. bu şurubu evde de hazırlayabiliyorsun, bazı eczaneler kendileri yapıp satıyorlar. ancak ben yurtdışından gelen ürünleri tercih ediyorum bu konuda açıkçası, fiyat farkı da yok gibi bir şey.

yine eskilerden bildiğim ancak güncel çok fazla bilgi sahibi olmadığım aleo vera konusu var www.foreverliving.com şurdan yola çıkarak biraz araştırma yapabilirsin. foreverlivinge göre kanser tedavisine kadar uzanan bir yolu var bu tip ürünlerin.

bu bahsettiklerim tamamen yalan da olabilir, ancak bence modern tıbbın tam çözemediği konularda, hatta bazen daha fazlası için alternatif yöntemler işe yarıyor. sonuçta doğada var olan yaratıklar olarak, doğayla iyleşmemiz mantıklı görünüyor. bence bu kişi sen değilsen, (inş değilsindir öyleyse pek işe yaramaz çünkü) bu alternatiflerden aklına en çok yatanı ona sunun ve "mutlaka" iyleşeceğinden bahset. bu yöntemle iyileşmiş kişileri anlat vs vs. beyin çok ilginç bir şey, gerçekten iyileşeceğine inanırsa ve yeterli desteği alırsa bence önü her zaman açık.

Valla büyük aktarlarda sık sık görüyorum. Böyle doğal ürüncü falan varsa etrafta, oralardan bulabilirsiniz. Dil değdirmeye izin verirler mi bilmiyorum :)

Kozzy de var bir yer. organik ürünler satıyor ya hani en alt katta

garip ama gerçek, yazıcıoğlunun en alt katında görmüştüm. yalamana izin verirler mi onu bilmiyorum.

Parmağının ucunu çaktırmadan yala sonra lambayı elle. Sonra çaktırmadan yine parmağının tadına bak.
Bu rezilliği yaptım, oradan biliyorum :D

bence bir yandan babana bile güvenmeyeceksin, ama bir yandan da birine güvenip derdini anlatmadan derman bulamazsın. o hocadan daha çok güvendiğin başka bir hoca varsa ona danışabilirsin belki.

fikirlerinin dökümünü kendi kendine postala ve gelecek olan zarfı açma.
ileride bu tarz tatsız bir olayla karşılaşırsan delil olarak sunarsın.

@freya hocama güvendim ve bir fikrimden bahsettim, biz bunu geliştirelim, sen şunları şunları araştır dedi, bence problem yok gibi

@kayranın kedisi; süpermiş :)

gayet açık bence; ortalığa dökmek istemiyor, çok da göz önünde olsun istemiyor belki de çevresinde kadınların/erkeklerin pohpohlamasını seviyor. ilgi seviyor kısaca. ayrıca belki de birlikte olduğu insana çok bağlı değil. çok birlikte görünmek istemiyor da olabilir. o da olası.

milletin gözüne sokmaması daha iyi. ben olsam ben de koymam. kabullenememe gibi algılamamak lazım.

ürkütmemek için bence.

nazar değmesin diye koymayan biliyorum.
kendi hayatını ilişkisiyle tanımlamak istemeyen, ara sıra fotoğraf paylaşan biliyorum.
gerçekten de karşı cinsi kaçırmamak için koaymayan da biliyorum.

yani bir sürü farklı nedeni olabilir bence.

Çiftlerden diğeri de eklemiyor olabilir bu yüzden de eklemiyordur.

bende koymuyorum illa koyulması mı lazım? böyle bir kaide mi var ?

bu kişi ben oluyorum.
kendimden yola çıkarsam; yasadıgım seyi herkesin bilmesine lüzum yok. gerekli ve bilmesini istedigim insanlar bilir zaten. milletin ağzı torba değil hem büzemiyosun. facebook da işsiz ve boş insan fazlaysa dedikodunun haddi hesabı olmaz zaten. e tabi bide gözleri kalıyor :P asfdljfdsklgf

Kiskanc biriyse prinsep meselesi yapmistir. Yada ekmeginden olmak istemiyorda olabilir. Evli adamlar sanildigi kadar populer degil diger kizlar arasinda :)

kısmen ben oluyorum bu kişi. face kullanıyorum sırf yeğenlerimin fotolarını görmek için. e haliyle eşim ve arkadaş çevrem de ekli, hatta akrabalar falan. profil fotoma öyle çok beğendiğim bir şey olursa koyuyorum, onun dışında da hiçbir şey paylaşmam. eşimle fotomu koydum bir kaç kez ama fark ettim ki nazara geliyoruz, kaldırdım hepsini. zaten foto paylaşmayı sevmem ama onunla çekindiğimiz güzel foto olunca koydum ve pişman oldum. evlilikle alakalı tek bir belirti bile yok hatta :D

nazar da değmese öyle milletin gözüne sokarak hayat yaşamak bana göre değil. bahsi geçen kişi de böyle düşünüyor olabilir.

Aranızda karıştıran oluyordur belki, kendi fotoğraflarını paylaşmasına rağmen eşine, sevdiğine dair fotoları paylaşmayan kıstası önemli. düşünün; face te 50 fotoğrafı 40 tanesi kendi fotoğrafı 10 tanesi de çiçek, böcek, köpek, kedi fotoğrafı.

Belki Çerkesdir, "ayıp" diye koymuyodur, benim çevremdekilerin gerekçesi bu valla :)
Şaka bir yana, hoşuna gitmiyordur. Örneğin bana da, sevgilisiyle bir sürü fotoğrafını koyan insanlar, bunu yapmaktan kaçınan insanlara oranla daha garip geliyor.
Ya da belki ailesiyle ilgilidir(sevgili versiyonu)

görgüsüzlük gibi olmasın diye olabilir. ulan iyi ki bir evlendi(nişanlandı) diye düşünür insanlar diye.

Akrabaları bahane ediyorum. Sevmiyorum o tarz şeyleri.

Bir tanıdığım var öyle. Evlenmeye çok istekliydi adam. Görücü usulü evlendi. Ama karısıyla bir tane fotoğraf paylaşmadı. Halbuki kız ara ara fotoğraf paylaşıyor. Foto paylaşmayan tarafin daha az sevdiğini düşünüyorum böyle durumlarda. Sanki sevgilisinden/eşinden utanıyorlarmış gibi geliyor.

ek bir yorum daha yapacağım.

sık sık tartıştığı bir sevgilisi olabilir. insan arası iyiyken birlikte fotoğrafı olunca mutlu olur ama bozukken kendi profiline girince bile morali bozulabilir. yani çalkantılı ilişkilerde her tartışma sonrası profil fotosu değiştirip herkese rezil olmaktansa, stabil bir şekilde gerçekten kendi profilin olduğunun farkında gibi davranmak daha iyidir. profil ilişkinin profili değil, şahsın.

kendi fotoğrafını koyması normal çünkü profil zaten o insanın. eş/sevgili/çocuk vs. koymaması bana çok normal geliyor. hatta her şeyini paylaşanları yadırgıyorum. survivor taner gibi ne o öyle :)
facebook kullanmıyorum. whatsapp profilinde fotom var. asla aile fotoğrafı kullanmıyorum. o profili işim dolayısıyla görüştüğüm, tanıştığım insanlar da görebiliyor. beni tanıyan birisi benim fotoğrafım görebilir ama daha fazlasına gerek yok.

Tam benim bu kişi. Kendi fotoğrafım bol ama sevgili fotoğrafım hiç yok. Herhangi bir sevgilimle hiç fotoğrafım olmadı. Benim fotoğrafım bol, çünkü profil benim. Ortalıkta ilişki fotoğrafı olması garip geliyor bana. Hani, aile iken bir iki aile fotosu girer araya da, onun dışında benim normalim o. İnsanın kendi fotoğrafı o kadar da özel bir hayat değil, ama sevgili fotoğrafı "özel" gerçekten.

"kendi" profilinde sadece kendi fotoğraflarını paylaşması normal. ben de paylaşmam/paylaşmıyorum. facebook'u fazla önemsememek lazım. ama karısı/sevgilisi dışında başka kadınlarla çekilmiş fotoğraflarını çeşitli ortamlarda paylaşıp bi de profil fotoğrafı yapıyorsa o zaman durup düşünmek lazım gelir tabi.***

Tırnağını kes.

tırnakla alakası yok. eklemeyi unutmuşum ağrı tırnağın olduğu yerde değil. tam parmağın başladığı yerdeki eklemde.

Aynı durum benim ev terliğimde var. Sürekli giymediğim için ara ara oluyor ama sanırım giydiğin ayakkabının baskıladığı bir sinirden kaynaklı. Bir hafta kadar giyme ayakkabıyı sonra tekrar başla. Belki mola vermek iyi gelir.

bana tabanı çok düze bir spor ayakkabımda oluyordu, ayaklarımız bazı ayakkabılara uymuyor sanırım :D

(bkz: reverberation)

Benim öğrenci evimde her yer seramikti. Kendimi banyoyu salona çevirmiş gibi hissediyordum ayrıca çok çabuk tozlanıyordu. Temizliği ayrı bir dert yani

banyo mutfak gibi ileri derece su izolasyonu gerekmiyorsa salona neden seramik döşemek isteyesin ?

asiri serttir , cok kirilgandir, hersey kayar , tini, ses,isik feci gurler,degistirilmesi,tamiri zahmetlidir,pahalidir.

ofiste kaymak gibi bir hobisi olanlar için ideal çözüm.

edit: herhalde dünyanın en zevksiz döşeme yöntemi :(

öyle bir fantazin varsa yap tabi. kurbanda kiralık mezbaha olarak kullanırsın evi çabuk temizlenir nasılsa.

Yazlık evler için seramik iyidir. Serin serin yayılırsın miss. Ama zaten soğuk diyorsun, daha da soğuk olur seramikle.

Çok afedersiniz para bok . bi de 1 kuruş vermeden bunları kendim döşeyecek ustalıgım var.Cumartesi kırmızı beyaz döşüyorum. Seramik yapıştuırıcı ve diğer malzemeleri aldım. Soğuk diyorlar zaten oda 16 dereceyi hiç geçmez. Döşeyeceğim. Sonuçları yazarım :) teşekkürler düşünceler için.

ahahah güzelmiş. benim bildiğim insanlar yine bir yolunu bulur, arıcı kıyafeti ya da astronot kıyafeti ile gezmek lazım.

metrobüs diye bişey var bildin mi?

o küpün içine 32 kişi girer be.

bir kız görmüştüm metrobüste..çantasından parfüm çıkardı önüne sıktı..yani kendine değil tam önüne..erkekler falan çekildi hemen alan açıldı..dedim negzel fikir :)

ben olsam yakında etrafına elektrikli tel de döşemeyi planlayabilirdim :))

valla liseliliğim minik dolmuşlarda geçti, üniversiteye de istanbul'a geldim işte. hayatımda böyle gudik saçma bir şey görmedim. rahatsız edici derecede fiziksel müdahale yoksa "uff kişisel alan" diye sızlanmak çok saçma bence. toplu taşıma yetersiz olabilir, onu tartışırız ama "kişisel alanım cnm :))" diye etrafınıza demir koyarsanız ben şahsen inadına girerim.

ya da ben çok alıştım medeniyetsizliğe bilmiyorum ama çok lüzumsuz ve saçma geldi bana yani. arkadaşım falan bundan alsa yani metrobüste çıkarsa utanırım, tanımıyom ben bunu derim.

istanbul'da işe yaramaz. dayak bile atarlar valla, durduk yere dayak yemek isteyen varsa kullansın.

"la yürüyün boş yer var, boş yer ortaya doğru yürüyün. kaldır şu aq korumasını bacım, binemiyoruz..."

O aygıttan yaptırırsak metrobüs kapasitesi yarıya düşer. Normalde zaten ortalama 20 dakika bekliyorum binebilmek için (iş çıkışı saatlerde), bundan alsa herkes herhalde bir saatte binemem.

"Keşke şehir biraz daha az kalabalık olsa" da diyemiyorum, kalabalığın parçası benim, ayıp olur bunu söylemem.

Ülkede genel olarak "kişisel alan" kültürünün olması ayrı bir konu; fiziksel olarak insanlar her zaman dibinde. Üstüne de özel hayatın sınırları bol bol ihlal ediliyor, tüm hayatının içinde insanlar. Kimseye bir şey söylemek istemezsen "Neden? Nasıl? Ne yapacaksın?" diye ayrıntı üstüne ayrıntı talep ediyorlar. Gerçekten de kişisel alan saygısı yok. Yine de böyle şeyleri toplu taşıma da giymeyi kaldıramayacak kadar nüfusa sahip olmaktan ötürü hakkımız olduğunu düşünmüyorum. Başka birinin kıçına yapışık gitmek zorundayım, diğer seçeneğim gidememek çünkü. Başka bir şehir olsa olur ama.

tacizcilerden bir ihtimal uzak tutsa da yurdum teyzesini asla uzak tutamayacaktır. çantalarını kübümüze koyarlar bence.

hayrettin diye bir tipin parodisi vardı metrobüs hakkında o geldi aklıma bunu görünce. evet yapılabilir ancak pek işe yarayacağını sanmıyorum. "nefes aldığın boşluk" kavramı bazı insanlarda var, bazılarında yok, neye göre nasıl oluşuyor bunu irdelemek lazım. eğitimle falan bir alakası da yok sanırım, daha çok şehire uyum gösterip robotlaşanlar ve hala nefes alacak boşluk arayanlar şeklinde iki tip insanın savaşı gibi bence:)

bence doğrudan ass to as yapmalı.

tramvayla cevizlibağ, metrobüse aktarma, metrobüsle merter.

tramvaydan zeytinburnunda in, karşıya geçince merter.

gideceğin yere göre mehmet akif durağı daha yakın olabilir

nexus 5, lg g2,

çok sevdiğim galaksi sII im bozulunca ağlayarak nexus 4e geçmişim, tuttuğum yas iki gün sürdü, hala çok büyük keyifle kullanıyorum. fiyati da uygundur sanırım şu an.

G2 bulunur o fiyata ama moto g iyidir hani beğenseydiniz L güncellemesini aldı bile cihaz.

s4 mini alma hocam. s4'ün kendi bile saçma sapan bir telefon, minisini hiç alma.

zenfone 5 iyidir.

Şimdi bi göz geçirdim. 30 civarı.

ev numaram
kendi numaram
eşimin numarası

3 imiş

10 civarı (ev, cep noları ve kendi tellerim dahil)

edit: pandispanya'ya saygı duydum :)

@pandispanya 1 dk da o kadar numarayı gözden geçirmen saygı uyandırıcı ne hafızalar var

prntscr.com

30 belki daha fazla.

basond: ezberimde olan numaraları zaten biliyorum. tık tık tık parmaklardan geçirdim işte. ev, eski ev, ondan önceki eski ev, ananem, dedem, babam, dayım, sevgilim, annem, bunların hem iş hem cep telefonları, en yakın arkadaşlarım, bunların evleri, eski sevgililer, eski arkadaşlar, kendi cebim, işim, çok sık sipariş verdiğim birkaç restoran diye pıt pıt gitti. Ayrıca çocukken öğrenilenler hiç unutulmuyor. Kreşimin numarasını bile hatırlıyorum asjgdahaha :D Kolay bir hesaptı. Daha iyileri vardır.

200'den fazla.

Eskiden kullandığım iki telefon numarası, eski ev telefonu dahil: 5

Şuan kullandığım numarayı 3 yılda ezberledim hala ne olur ne olmaz diye rehberde kayıtlıdır..

Ek olarak pandispanyayı tebrik ediyorum gerçekten..

5-6 numara var, eski çoğu. hatta 4 senedir yaşadığım evimin numarasını bir türlü ezberleyemedim.

0

Telefonumda rehber kullanmıyorum.

7 tane
kendim, abla, enişte, hala, anneanne, ev, bir de sucu.
yalnız yazarken aklıma zor getirdim kişileri. 7 kişi dedim ama kimler olduğunu zor hatırladım :)

4 :(

galiba bi tek annemin numarası var, bi de kendi numaram.
bazı arkadaşlarımın son 4 haneleri var bi de ama o sayılmaz tabi :)

3 ben babam ablam

1

6-7 tane sanırım. Bilerek numara ezberlemiyorum. Bunlar yanlışlıkla ezberlediklerim.