Bilmemlerce çift giysim yok, gayet sınırlı sayıda. Bir şeyler eskimeden genelde yenisini almam ama bakım kısmına maaşımın 12'de biri falan gidiyor. Çocukken bakım yapmazdım, annelerimiz gibi yüzümü sabunla yıkar çıkardım, çok ama çok sorunlu bir cildim oldu. Bunun da çoğu kalıtımdan, genler iyi yerinden denk gelmemiş, ne yapayım. Bu yüzden de oturup zaman harcıyorum. Sadeyken yıkayıp çıkınca ışıl ışıl cildim olmuyor, ben n'eyleyim. Cilt bakımı yaptırdığım günden beri yüzümdeki değişim çok fazla. Fakir kaldığım zamanlarda yaptırmadım cilt bakımını, daha sonra elim bollaştığında yeniden yaptırmaya başladım. O zamanla bu zaman arasındaki farkı insanlar "Senin yüzünde bir ışıltı mı var" ile açıklıyor. Öyle sahne yıldızı, assolist gibi durmuyorum bir ton parayı harcayınca, ancak iki gram daha yüzüne bakılır oluyorum. Ben kaşlarımı almadığımda, birilerine batıyor bu, çünkü bu standarda yakışmıyor. Bazen hafif bazen ağır makyaj yapıyorum. Ruju zaten yarım saate yiyorum. Ellerimi yanağıma koymaktan kalanı da bir süre sonra gidiyor. Öyle "Dışarıdan aldım Scarlett Johansson, eve geldim Banu Alkan" da olmuyor pek, makyajın ne olduğu ve az çok altından ne çıkacağı gayet net oluyor.
"Erkekler için mi yapıyorsun" diyorsan, evet, erkekler için de yapıyorum, kadınlar için de yapıyorum, kendim için de yapıyorum. Bazen sevgilim öperek rujumu dağıtsın da daha seksi olayım diye, bazen yanımdaki kadının yanında paçoz kalmayayım ve "Bu alemde ben de varım" diyeyim diye, bazen de öğrencilerimle aramdaki yaş farkını vurgulamam gereken durumlarda büyük göstermek için, bazen de evdeyken yüzümü bir boyama kitabı olarak gördüğüm ve oynamak istediğim için. Bunu da her zaman yapmıyorum, bazen de doğal olasım geliyor. Ama herhangi bir sıkışıklıkta da ilk kıstığım masrafım bu kalemden oluyor.
Batı'nın güzellik anlayışı mı, evet. Uymak zorunda mıyım, hayır. Bu şekilde güdülüyor muyum, evet. Ama bir şekilde var olmak istiyorum; bu var olma şekli de, eğer topluca eyleme geçip sistemi yıkmayacaksak, kullanmaya devam edeceğim var olma şekillerinden bir tanesi. Çünkü yaşlandığımda Canan Karatay değil, Nebahat Çehre olmak istiyorum belki de. 200 yıl önce yaşasak da, büyük olasılıkla 200 kilo almak isteyecektim. Çünkü kendimi daha güzel hissettiğimde daha iyi hissediyorum. Bu güzellik için de geçerli değil sadece, herhangi bir alanda kendimden bir adım öteye geçmek isterim. Bu bakımlar, vb. tabii ki kişisel gelişimin parçaları değil elbet, zamanımın hatrı sayılır kısmını da buna harcıyor değilim, bunun karşılığında "Ben kendime baktım, sen de bunun değerini tart ve bana ona göre davran" diyecek değilim ama kendimi konumumlamamda etkisi sıfır da değil.
0