Şimdiden çok teşekkürler. Bazı kelimeleri tanıyorum ama bütünü oluşruramadım.

imgur.com

şimdi, ben de tüm harry potter kitaplarını okumuştum(melez prens hariç). dün de tüm seriyi yeniden izledim. lakin aklımda birtakım sorular mevcut.

1. voldemort, ilk olarak felsefe taşı'nın peşine neden düştü ki?
sonuçta hortkulukları zaten voldemort'u ölümsüz kılmıyor muydu? yani hortkulukların tamamı yok edilmeden voldemort da tam ölmeyecekti. madem hortkuluklar felsefe taşı'ndan önce oluşturuldu, e, neden felsefe taşı'nın peşine düştü bu adam da kendini tehlikeye attı?


2. gryffindor kılıcı ve başka bir hortkuluk aranırken, snape kendi patronus'unu harry'ye göndermişti. iyi de gryffindor kılıcının nerede olduğunu (donmuş nehrin altındaydı) bu patronus nereden bilebilir?


3. bir yerde okumuştum, aklıma geldi. azkaban tutsağı'nda zamanda yolculuk yapabildilerse neden voldemort'u öldürmediler?

daha da soracağım.

ne düşünüyorsunuz bu abiler hakkında?

iyi akşamlar duyuru ahalisi, şimdi benim babam yıllardır sadece konuşmak için kullandığı nokia 1100 telefondan sıkılmış ve dokunmatik telefonlara (annemde olduğu için) heves etmiş bulunmakta. kendisi normal tuşlu telefonda ne mesaj yazmışlığı ne tarifesini değiştirmişliği vardır.

bana da babama uygun model bulup ona dokunmatik telefonu öğretmek (telefon cevaplamak ve birilerini aramak) düşüyor. bu konuda iphone çok pahalı bulundu ve 600 - 900 tl arası bir fiyat düşünüyoruz. benim aklıma samsung s3 mini veya s4 mini almak geldi.

sizce babaya (64 yaş) uygun mudur bu modeller (dayanıklılık, şarj vs.) ya da başka model öneriniz var mı? samsung hiç kullanmadım ve arkadaşlarımdan bildiğim kadarıyla dayanıklılığı sıkııntılı ama başka model kültürüm de yok.

teşekkürler şimdiden.

7 kıtadaki ülkeler için mini bir anket yapmam gerekiyor..En sevmediğiniz ve en sevdiğiniz 7 ülkeyi yazmanızı rica ediyorum..Benim liste...

- EN SEVMEDİĞİM ÜLKELER;

suudi arabistan
filistin
pakistan
afganistan
mısır
bangladeş
malezya
suriye
ırak

- EN SEVDİĞİM ÜLKELER

amerika
japonya
güney kore
italya
yunanistan
bora bora islands
latin ülkeleri

modern yazarlardan?

bi aleti evde media center olarak kullanmak istiyorum. daha önceki cevaplarda verilen siteleri araştırdım. neler yapılabileceğini söylemişler ama anlayamadığım şeyler şunlar?

Bu alete örneğin bir dağıtım programı kurdum tv'ye bağladım diyelim. Nasıl çalışıyor?
artık tv'im bi aletle mi açılıyor?
yoksa hard disk takıldığında görüldüğü gibi tv açıldıktan sonra bir seçenek olarak geçiş mi yapabiliyorum?
bu alet tv ye usb ile mi bağlanıyor. bilgisayarımda ki verileri ve harici diskimi bu alete nasıl tanıtıcam? harici diski usb ile bağlıcam? peki ardından bu harici diskteki verilere sadece media center programı ile mi ulaşabilcem. ağ üzerinden veri ekleyip silemeyecek miyim? tekrar bilgisayara takıp mı yapmam gerekiyor bunları? bu cihazı nasıl kontrol edeceğim? etmeme gerek var mı?

teşekkür ederim şimdiden. çok uzun oldu.

Almanya ile yeşil pasaporta vize yok. Fransa, İsveç, Hollanda'da öyle. Hangi hükümet döneminde bu ülkelerle vize anlaşması sağlandı. Akp değildir herhalde.

nasıl olmalı?

Alabilir miyim önerilerinizi ?

Sayın Arkadaşlar

Eşimle 5 yıllık evliyiz , Kayınpeder 2 ay önce vefat etti. Doğal olarak miras konusu ortaya çıktı, eşim 4 kardeş 3 kız 1 oğlan şeklinde, 2 kız evli diğerleri bekar, mirasçı toplamı kayınvalide ile toplam 5 kişi, mirasın maddi toplam değeri 900 bin lira değerinde 40 dönüm tarla ve bahçeli köy evi


Şimdi sorun şurada başlıyor; Kayınvalide bir miras planı yapmış, bu plana bütün mirasçıların uymasını emrediyor. Plan şöyle , 10 dönüm tarlayı kayınvalide kendi üzerine ve 1 bekar kızın üzerine yapacakmış, 30 dönüm tarlayı ve evi ve arsayı da 1 bekar oğlan üzerine yapacakmış, evli 2 kız evlatlardan da mirası reddettiğine dair belge imzalamalarını emrediyor.

Miras feragatnamesini 2 kız evlat imzalamazsa, duygusal olarak sömürü yapıyor.( gidiş geliş yapmama, beddua etmek vs vs)

Sizce ne yapmalı eşim iki arada kalıyor

Ben hakkını almaktan vazgeçme diyorum,
Kayınvalide benim yüzümü göremezsin diyor.


Gelişmeler üzerine edit :

Eşim dün telefonla arayıp hakkından feragat etmeyeceğini beyan etti, fakat akşama kadar telefonlar susmadı gelen telefonlar da bekar baldız eşimin beyanatı yüzünden ninelerinin fena hasta olduğunu, erkek kardeşlerinin aileye terör estirdiğini ve kayın valideyi evden kovduğunu, çıkan tartışma sonucu kayın validenin hasta olduğunu söyleyerek , eşimi aileyi dağıtmakla, insanların sağlığı ile oynamakla itham etti.

Eşim de beni sorumlu tutmasınlar diye tamam dedi hakkına geleni daha doğrusu bir oğlumuzun hakkını vermeye razı oldu.

Bana da yatıp kalkıp beddua ve küfür etmek kaldı.

Verdiğiniz cevaplar için ve ilgilendiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

soru başlıkta efenim.

Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ını alıp okumak istiyorum. Ancak tabi ki telif hakları bakımından anonim bir eser olduğu için çokça yayın evinin eseri var. En kapsamlısı, en iyisi hangisidir tavsiyesi olan var mı?

Şimdiden teşekkürler.

:) arkadaşlar 3-4 ay önce dayı oldum biraz büyüsün öyle birşeyler alırım demiştim. Ama kendimi mahçup hissediyorum yeğenime ne almam lazım hiç anlamam kıyafet vs sıradan şeyler istemiyorum zaten kadınlar saolsun yeterince alıyolar benden çok çeşidi var keratanın ne yapmak lazım erkek çocuğu.

merhabalar.

seneler önce ablamla bir bilgisayar dergisinin hediyesi olan cdden bir oyun yüklemiştik. böyle kahverengi küçük tatlı varlıklar vardı, onları siz idare ediyordunuz. strateji oyunu gibi bir şey. böyle kazmalı, yıkmaklı topraklı bir oyundu. bu kahverengi varlığa yapamayacağı bir şeyi yaptırmaya çalışınca ı ıh ı ıh diyordu. iyi bir şey yapınca, sevinince hasta la vista baby diyordu.

bilenler bir ses etsin çok seviniriz.

bu tür ürünlerden tavsiye edebileceğiniz var mı? güvenilir bi site varsa hemen alacağım hatta.

bir kitap okudum ama %100'ünü anladığım söylenemez. dünden beri arıyorum internette kitapla ilgili tartışmaları falan ama yok vallahi, bulamadım.

böyle bir site yok mu ya? insanların kitaplar hakkında yorum/tartışma yaptığı, özet yazdığı vs.

nedir bunun rayici?
hic oruc tutmadim dolayisiyla olculebilir fayda saglamadi, hatta bir seferinde uykumdan da uyandim ama arkadasi emeginin bir karsiligi olmasi gerektigine de inaniyorum.

var mi bir tavsiye, 50 tl civari midir?

kurtuluş savaşı ve türkiye tarihi ile ilgili çok az şey bilen bir kişiye izletmek üzere film arıyorum. şu çılgın türkler'in film versiyonu gibi birşey varsa çok güzel olurdu. yabancı dil opsiyonu yada altyazısı olmalı. içeriğinin düzgün olması da çok önemli kurgu değil belgesel gibi daha çok. teşekkürler.

banyo fayans aralarındaki siyahlıkları nasıl çıkartabilirim?

i59.tinypic.com

bu tarz bir yazılım arıyorum işte duvarların genişliklerini yüksekliklerini girerek bir oda yaratayım, bu odanın önce kapı, pencere, girinti, çıkıntılarını belirleyeyim, sonra koltuk, masa, raf falan ekleyeyim (onların da boyutlarını girebileyim) ve bunu basitçe 3d olarak görüntüleyebileyim. bu tarz basit bir yazılım var mıdır? tşk şimdiden...

herkese selam,

evde kendi kendime İspanyolca öğrenmeye çalışmak istiyorum (sonrası belki kurs, bakıcaz). tavsiye edebileceğiniz kitap var mı?

arkadaslar bunun sonucunda kım haklı bulunmus bi bakar mısınız. cok tesekkurler

www.wto.org

felsefe kitabı olmasın. böyle okuması su gibi giden roman tarzında güzel bir şeyler önerir misiniz?

geçen gün alman edebiyatından sormuştum. tavsiyeler arasından birkaç tane seçip okudum. çok teşekkür ederim o arkadaşlara.
merak ederlerse kendileri alman edebiyatından seçip okuduklarım;

batı cephesinde yeni bir şey yok
satranç
dönüşüm
venedik'te ölüm
werther'in acıları


şimdi italya'dan güzel bir şeyler lazım.

size güveniyorum.

çağrı erhan, twitterda capstakileri söylemiş. siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

haftaiçi 5 gün çalışıyorum. ama yıllık izin alacağım zaman cuma günü de olacaksa cumartesi günü de izinliymişim gibi sayılıyomuş sanırım. yani tek cuma günü alsam değil de böye uzun haftasonuyla filan birleştirmeli olunca böyle oluyomuş sanırım. biraz baktım varmış da herhalde böyle bişey. bu nasıl bişeydir, var mı bi mantığı?

Dostlar, şöyle bir sorum olacak. Ablanın biri benden Birleşik Krallık vizesi alabilmek için iş sözleşmesini çevirmemi istiyor. Ancak öğrendiğine göre, toplamda 7 sayfa olan sözleşmenin hepsinin çevrilmesi şart değilmiş, ilgili maddeler çevrilse yetermiş. Benden de ilgili maddeleri seçerek sözleşmeyi bir sayfalık özet şeklinde çevirmemi istiyor. Şimdi bu bana çok saçma geldi, ama müşteridir, velinimettir diyerek hemen çemkirmek istemedim.
1) Bir sözleşmeyi kafana göre kısaltıp çevirmek yasal mıdır? Bana biraz gg gibi geldi...
2) Hadi böyle bir iş yaptık diyelim, hangi maddeleri seçeceğiz ki çevirmek için?

Teşekkür ediyorum şimdiden.

Arkadaşlar, Firefly'ı geçen bitirdim ve buffy serisine girişip girişmeme arasında kaldım ben de net karar verene kadar bekleteyim dedim, bu esnada Dollhouse isimli bir dizisi olduğunu gördüm whedon abimizin. ama haliyle iptal edilmiş. konusunu bitirip mi iptal edildi, yani izleyeyim mi, sonunda beş yüz soruyla havada kalır mıyım?

güzel mantının püf noktaları nelerdir? içine soğan konuyo mu mesela? bulgur koyuluyo felan dediler. kayserililer bilirler sanırım.

şöyle çook güzel bir mantı yapim diyorum.

ben normalde un su tuz koyuyorum hamura içi için de biraz soğan kıyma baharat bunlarla yapıyorum.

teşekkürler

yeis
bengi
akır
avet
alaf
ülger
palamar
tensip
betik

Hadi bakalım aslanlar. Kelimeler Türkçe.

Yazacağım şey sevgili ile ilgili değil, ama gönül işi sayılır. o yüzden buraya yazıyorum.

iki tane yakın arkadaşım var zaten. biri evli. diğeri geçenlerde aradı "biz x'le evlenmeye karar verdik" dedi. ben de şaşırdım çünkü eski sevgilisi evleneceği kişi, kız da daha 1-2 ay önce başka biriyle evlenme hazırlığındaydı, ayrıldılar. ne çabuk karar verdin bile demedim. sadece şaşırdım dedim. bana aileler tanışsın bi görüşelim dedi. gayet normal.

diğer arkadaşa yarın gelcekler tanışmaya demiş. ben de girip facebook'tan damadın profile baktım (bende ekli değil) fotoğrafları atmıştır belki diye. girip baktığımda tanışma, söz, isteme falan değil; bir hafta önce nişanın yapıldığını görüyorum.

beni arayıp haber verirken yalan söylemesi koydu zaten. diğer arkadaş aramış, öğrendiğimizi "hayırlı olsun demeye aradım" diyerek bildirmiş. ben aramadım, sinirlendiğimde ne dediğimi bilmem çünkü. ama aynı gün bize whatsapp'tan şu tarihte nikah var şurda diye mesaj attı. (not: kendisi davetiye gelmeyen düğüne gidilmez diyen biriydi)

dayanamadım aradım dün, bana telefonda bağırmaya başladı "siz benim hakkımda aranızda ne konuşuyosunuz" diye. susturdum, yaptıklarını anlattım ne kadar üzüldüğümü kırıldığımı. insanların tepkilerinden bıkmış bize söylememiş, sana özel bişi değil kimseye söylemedim ben şöyle şöyle mutluyum, tabi anlamıyorsunuz beni, ben ayakları yere basan bi karar aldım vs dedi durdu.

ben de sorunumun onun kararı hakkında olmadığını, etrafındaki insanların tepkisinin beni ilgilendirmediğini, bana yalan söylemesi ve alelade bir insan gibi olayın dışında tutması olduğunu, şimdi whatsapptan davet edildiğim nikaha nasıl gideceğimi sordum, cevap vermedi. hatta dedim ki eğer benim başıma böyle bişe gelse, hızlı kararımdan dolayı beni insanlar eleştirse ben seni arardım insanlar beni bunalttı diye senle dertleşirdim - ki gerçekten öyle yapardım. (daha neler dedim yazmaya gerek yok, anca kafanız şişer:)

telefonda o kadar kızdım, ağladım, küfrettim ki herhangi bir sevgilime böyle kırılmamışımdır. ağırıma gitti çünkü daha geçen gün bir konserdeyken bile "sensiz konser çekilmiyor kızım eğlenemiyoruz resmen" diye mesaj attım. cidden çok sevdiğim ve değer verdiğim bir kişi(ydi). beraber gezdik, yedik, içtik, ne bileyim en kötü zamanlarımı paylaştım, en saçma düşüncelerimizi birbirimize anlattık.

diğer arkadaşım diyor ki komşunun nikahına gider gibi gidelim, tebrik eder takımızı takar hayatta başarılar der çıkarız. o da 10 senenin hatrına, yaşadıklarımızın hatrına.

bense görmek istemiyorum bile o kadar kırgınım. napsam bilmiyorum.

siz olsanız bu durumda hangisini yapardınız?

Selam arkadaşlar. Yakın zamanda bir yatırımcı ile görüşmelerine başlayacağım bir internet projesi üzerine domain ismi arıyorum. internet sitem hizmet sektörünü ilgilendiren bir site olacaktır. hizmet sektörü nedir diye merak eden olursa; armut.com, ehil.com gibi sitelere bakabilirler. yardımcı olan arkadaşlara şimdiden teşekkürler.

Uzunca bir sorun olacak. Daha önce de burada benzer bir soru sormuştum ama aklımdan çıkmıyor bu durum resmen.

21 yaş üniversite öğrencisiyim. 2012'de İzmir'i kazandım, ablam da istanbul'dan mezun oldu. Nişanlısı İzmirliydi döndü İzmir'e. Haliyle ablam da benimle geldi, beraber kalalım diye ev tuttular bize ablam burada çalışıyor seneye düğünleri var baharda. Annem babam da çocuklara yakın olalım diye emekli olup İstanbul'daki evi satıp Didim'e yerleşti. Annem tekrar Didim'de bir dershanede işe başladı.

Ailemi severim, bir sorunum yoktur. Ancak onlarla yaşamak zorunda kalma düşüncesi beni çok tedirgin ediyor çünkü artık kendi hayatımı idame ettirmeye alıştım. Zaten bu sebeplerle babamla çok kavga ederdik, iyi niyetle dahi söylense tavsiye vb. şeylere tahammül edemiyorum ben. Misal tipik "sabah okulun yok mu yatsana" sözü bile içime daraltmaya yetiyor benim, veya ne bileyim bir gün eve geldiğimde odam toplanmış masamın üstündeki şeyler oraya buraya tıkılmış olunca çok sinirleniyorum. zaten bu anlamda geçimsiz bir insanım hep, biri işime karıştığında falan direk soğurum. ailem anlayışlıdır çoğu konuda. mesela gece geç gelicem ya da hiç gelmicem desem yok mok demezler ama sorguya çekerler haliyle. ama bir de bunun geç geleceğim zaman uyumayıp sabaha kadar beni bekleme huyları var. hala yazın yanlarına gittiğimde yapıyorlar bunu. "merak ettik uyuyamadık" diye oturuyorlar öyle. bu tarz davranışlar beni direk içine kapanık biri haline getiriyor sonra, hiçbir şey yapmak istemiyorum.

E bir de üniversite yaşantısı kısmı var işin. normal şartlar altında 3 sene sonra mezun olucam ve sabah 8 akşam 5 (en iyi ihtimalle) çalışma temposuyla eğlenmektir, şudur budur imkansıza yakın hallere gelecek. belki de hayatta ciddi anlamda eğlenip mutlu olacağım dönemlerdeyim. şimdi bile mesela ablamla yaşadığım için kafama estiğim zaman arkadaşlarımı gecenin bir vakti eve çağıramıyorum rahatsız olur diye. veya ne bileyim geçen bir kız arkadaşım uyuyamamış, mesaj attı gece 2'de çıkıp dolaşalım diye ablam kapının sesini duyunca fırlamış beni arıyor "noldu bişey mi oldu nereye gittin bak doğru söyle" bilmem ne diye. ev zaten küçücük, 2+0. salon mutfak bir. ben kitap okuyorum ablam televizyon açıyor, film izliyim diyorum bu sefer o kitap okuyor oluyor falan derken... İşte ben böyle şeylerden bunalıyorum. O yüzden ev arkadaşıyla falan da yaşayabilecek biri değilim. Sevgilimle mesela arada tatile gidip 3-4 gün otelde kalsak sıkılıyordum resmen ortak bir şeyler yapmak zorunda olmak falan.

Buradan geçimsizin biri olduğum çıkarımı olabilir ama hep böyle değilim. Dışarıda vs gayet uyumlu bir insan olduğumu düşünüyorum ama ev kavramı benim kafamda "bana ait, özel" olarak yerleşmiş durumda ve uzun süre başkalarıyla ailem de olsa yaşamak bana resmen eziyet gibi geliyor.

Olay da burada başlıyor zaten, ben ablamın evlenip evin tamamen bana kalması için gün sayarken anne babama sürekli İzmir'e taşınmaları konusunda baskı yaptığını fark etmemle anne babamın arada kalması beni aylardır bu iç sıkıntısına soktu.

Bir yandan ailemi özlüyorum, diyorum ki zaten kaç yaşına geldiler, ne kadar onlarla yaşasam kardır. Diğer yandan diyorum ki ben daha kaç kere bu yaşıma gelicem, bu rahatlık ve özgürlüğü yaşayabilicem ? Bir iki kez bu konuyu benle de konuştular. Babamın pek gönlü yok, Didim'de çok mutlu. Annem de mutlu aslında ama çocuklarımdan ayrıyım diye bir aklı da burada. Bana dedikleri zaman ben açıkça istemediğimi söyledim anneme. okulum bitene kadar en azından tek yaşamak istiyorum dedim. ablam da bunu öğrenip bana patlıyor sen niye böyle yapıyorsun bilmem ne diye.

Yahu ben ne yapayım ? Babamın zaten İzmir'e gelmekte gönlü yok, adam 1 haftalığına gelince bile çok sıkılıyor burada kendini neye vuracağını şaşırıyor. Annem desen dershanede çevre yaptı, İstanbul'da mesela çok asosyaldi arkadaşı yoktu resmen şimdi arkadaşları var bir sürü buluşuyorlar falan. Zaten MEB'den emekli olduğunda da üzülmüştü ben daha 4-5 sene çalışmak istiyordum diye, iş de buldu. Bir de Didim küçük yer, İstanbul'dan sonra isim yapması daha kolay haliyle ve 1 sene dolmadan baya isim yaptı bile öğrenciler tarafından da epey seviliyor.

ama mesela Didim otobüsle iki saat, sık sık gidebiliyorum haftasonları. Yazları bütü yaz okulunu çıkarırsak 2 ay full oradayım. Sömestr'da 1 ay oradayım. Öyle çok kopuk da olmuyor zaten onların yanına gitmem. İhmal etmiyorum yani.

Ben napayım ya ? Bırakayım da ablam sürüklesin mi peşinden ? Bana hep derdi ki "keşke ben de şehirdışında okusaydım", bir sürü nasihat verdi aile yanında okuma diye. hala diyor bugünlerinin tadını çıkar. ama bir yandan da ailemi izmir'e çekmeye çalışıyor. Hayır mesela en son "o kadar seviyosun madem 5 ay oldu bir kere gitmedin haftasonu iki gün boşsun gitsene madem." dediğimde de sanki küfretmişim gibi trip attı falan. anlamıyorum ne oluyor anasını satayım.

sonuç olarak ben bir yandan ailemle beraber yaşamak istemediğim için vicdan yapıyorum, diğer yandan eğer cidden gelirlerse diye de içim içimi yiyor.

sonra diyorum ki tamam onlar gelsinler, ben bir yandan işe girip gene iyi kötü bir eve çıkarım olmadı ev arkadaşı olurum birine hiç yoktan arkadaş dediğin şey daha rahat diye bu sefer de bunu yaparsam daha da kötü hissederler kendilerini. ailenle aynı şehirde okuyorsun ama onları beğenmeyip ayrıyetten tüm imkanlarını zorlayıp eve çıkıyorsun bu kadar mı sevmiyorsun bizi diye düşünecekler belki. halbuki çok da seviyorum ama birlikte yaşamak istemiyorum.

lan yeminle sayfalarca yazarım devam etsem. ben napayım ya ?

Şu eklediğim fotoda yazan e-mail adresini okuyamadım. Bi el atıverin :)

başını biliyorum h ile başlıyor.

nasıl?

eskiden dediğim 400-500, hatta bin sene önceleri falan, tıp gelişmeden çnceleri. sadece sünnet de değil; doğum, yaralanma gibi olaylar da var, patır patır ölmesi gerekmiyo mu insanların?
bi de korolan kemikleri falan nasıl iyileştiriliyomuş? bugün bile tomografi mamografi bir sürü şey çektiriyoz, alçı yapılıyo; sonra o kemik gidip yanlış kaynıyo? o zamanlar kolun kırıldı mı çolak mı kalıyodun misal?

hiç hesapta olmayan bir 500 tl bir yerden geldi diyelim. ne alırdınız? ne yapardınız?

yalnız yaşayan bir erkeğim. sık sık ekmek arası birşeyler yiyorum. ve kuru kuru da gitmiyor. cola kesinlikle içmiyorum. icetea tüketiyorum fazlasıyla.

en az zararlı içlebilecek hazır ne önerebilirsiniz? icetea çok mu zararlıdır mesela?

bunlar sevgiliydi. öyle mi değil mi? ne biliyorsanız olur.

##google'dan baktım. bir şarkının gezmiş için söylendiğini ama onun asılsız olduğunu söylemiş selda bağcan. hatta bir yerde tanışmazdık bile falan demiş. o zaman bu söylenti nereden çıktı o yüzden sormak istedim bunu aslında.

selam romalılar
şimdi ben, az çok okuyan bir insanım. Romandır şudur budur elime geçeni okuyorum ve okuduktan sonra haliyle insan o kitap üzerine konuşacak, altını çizdiği yerleri paylaşacak bir insan arıyor. Ama çevremdeki insanlar okumayı pek sevmiyor ve okumuyorlar. Benim de böyle olunca canım sıkılıyor. Şimdi bu soruna nasıl çözüm bulabiliriz? Online kitap forumları tarzı bir oluşum var mı mesela?

misal şunu dicem bir tanıdık eskiden londrada yaşıyordu ve taşındı oradan. sonra orayı ziyarete gitti ona şunu sorcam " özlemiş misin londrayı?" özledin mi değil ama dikkatinizi çekerim

Tatar Çölü'nü hayatıma baş ucu kitabı yaptım zaten.. Tartışılmaz değeri bende büyüktür.. Yürek Söken'in de absürdlüğü o kadar alışılmadık ve güzeldi ki benim için, ondan sonraki neredeyse her kitabın gerçeklik algısının tadı yavan kaldı hep bende..

Sanırım var olmayan yerlerde ve zamanlarda geçen hikayelerle ve kahramanlarla daha iyi bir frekans tutturuyorum ben.. O yüzden sormak istedim, var mıdır acaba bu tarz önerileriniz benim için?

Siz yazın sabah ben tiklerim hepsini.. Hatta üzerlerine konuşalım derseniz mesaj atın vaktimiz oldukça yazalım bir şeyler..

uzun süredir boşvermiştim arkadaşlar, şimdi bazı şartlar beni harekete geçmeye itiyor, hatta itti. şu yaşımda (yani herkesin hayatını bi şekilde rayına oturttuğu bir yaş, iş anlamında olsun, bir aile kurma anlamında olsun, herkesin kendi hayatını düzene koyduğu ya da koymuş olması gerektiği bir yaşta) kafamda fena fikirler var, yeni bir iş kurma fikri (sarraf dükkanı açmaktan tut da bakkal dükkanı açmaya kadar), devlet memurluğu fikri, (bunun için on parmak öğrenmem, 1-2 senemi vermem gerekiyor) hiç şeyime takmadığım için yarıda bıraktığım üniversite öğrenimimi af'tan yararlanarak bitirip kpss'ye girmek suretiyle devlete kapağı atma fikri. ulan be. şu yaşımda kurulu düzenim alt üst oldu ve yeniden başlamak durumunda bulunmaktayım. başlangıç için otuzlara dayanmış bir yaş sizce geç mi? kafamda milyon tane düşünce. af'tan yararlanıp, okulu bitirip, kpss'yi kazanıp hayatımı rayına oturtmak en az 3-4-2 bilemedin 5 yılımı alacak. bütün bunlar zaten tembel bir bünye için çok zor geliyor. lan yoksa çabalamayı bırakıp intihar mı etsem? ne dersiniz? bunun daha evliliği de var ve bunun için henüz bir aday bile yok. yani var da kendisinin bundan pek haberi yok. gidip onu istediğimi söyleyip evlenip ondan sonra mı halletsem bu okul bitirme, devlete kapağı atma işini? bir şey söyleyin lan.

Arkadaşım seçimlerde oyların akpye verilmesi gerektiğini, asıl düşmanın kim olduğunu bilmek lazım diyerek savunmasına başlıyor. Bir yanda Fetullah Gülen bir yanda Recep Tayyip Erdoğan. Kesin olan şey ikisinden birinin kazanacağı diyor. Ama istediği gibi hükümetleri kontrolu altında tutma gücüne sahip olan Fetullah Gülen'i daha büyük düşman olarak gördüğü için Fetullah'ın karşısında olan adama oy vermek istiyor. Recep gibi bi opurtinist başbakan eninde sonunda halkın gücü karşısında ezilecektir asıl büyük resme bakınca düşmanın cemaat tarafı olduğunu göreceksin diyor. Daha önceden fikirlerini çok benimsediğim bir arkadaşımdı fakat kafasından bu fikri silmesi için ne gibi argümanlar kullanabilirim?

Not: Agnostik bir arkadaş kendisi. Akp ile alakası yok yani.

nedir?

akp'li ve sürekli siyaset konuşmayı seven bir aileniz var. tutumları oldukça sert ve muhafazakarlar. sizin üzerinizde de bu konuda hep bir baskı var. sabahtan akşama kadar siyaset üzerine haberler, programlar izliyorlar, tahrik edici sözler söyleyip duruyorlar sürekli. ama siz hiçbir şekilde bu konuda tartışmaya girmemişsiniz onlarla herhangi bir gereksiz sürtüşme olmasın diye.
bugüne kadar hep açık açık konuşmaktan kaçınmışsınız. bu tür konuları aile içinde bile olsa konuşmayı sevmeyen birisiniz. ve bu durumlarından, evin içinde sürekli siyaset olmasından son derece rahatsızsınız.

önümüzdeki yerel seçimlerde de aileniz akp'ye oy vermeniz konusunda baskılar yapıyor. hatta oy vermemeniz ihtimaline karşı kızıyor, sesini yükseltiyor.
ama siz akp'li değilsiniz ve bu yerel seçimlerde chp'nin adayına oy vermek istiyorsunuz.

neyse işin kısası: ailenize size sorduklarında chp'nin adayına oy vermek istediğinizi söyler miydiniz? yoksa söylemeye cesaret edemeyip susar mıydınız veya boş oy verdim diye yalan mı söylerdiniz?

hayır, o değil. eşek kadar adamım ve ailemden çekinip kendi oyumu kime verdiğimi, bunu söyleyebilir miyim diye düşünmek bile zoruma gidiyor ve bu durumdan cidden nefret ediyorum.

sevgili ankaralılar, ankara bağlıcadan ev almayı planlamaktayız. bulduğumuz yer 1.etap diye geçiyo. eskişehir yolundan bağlıca tarafına giriyosun köyün merkezinde gibi. benzin istasyonu(total sanırım) falan var yakınında. oralardan belediye otobüsü, halk otobüsü, dolmuş vs. neler geçmektedir? ne sıklıklıkta geçiyor? bir bilgisi olan var mı? oralar hakkında genel iszleniminizi de belirterseniz sevinirim. pek bilmediğimiz yerler

bi kere başlayıp sıkılmıştım.(2-3 bölüm)
izlemeli miyim? tekrar başlasam mı?

Yarın yurtdışındaki bir radyo gezi direnişi ile ilgili röportaj yapıcak. Burdaki az sayıdaki Türk'ten biri olduğum için, soruları ekleyeceģim aşağıya sizce ne anlatabilirim?