kucakta uyutuyoruz, gayet güzel uyuyor. yatağına koyunca biraz sonra uyanıp ağlıyor.

sozlukte kolik basligina bakabilir misiniz bi?

Öncelikle tebrikler, güle güle büyüsün bebek...
Diğer sorularınızın cevabını bilmiyorum ama ilk on gün anne karnındaki sıcak ortamı ararmış o yüzden giyimini, üstündeki örtüsünü normalden biraz daha sıcak tutabilirmişsiniz.
Kucağa alınmak istiyorsa alın bence, aksi daha travmatik geliyor bana. kitabi şeyler her zaman doğru olmuyor.

kolik'e de baktım ama 2 haftada sonra diyor her yerde. bebeğimiz daha 3 günlük. bakın mesela az önce eşim emzirdi, pışpışladı uyuttu, yatağına koydu, 10 dakikada yine uyandı başladı ağlamaya. tekrar aldı kucağına anında sustu. hala kucağında ve hala ses yok, gayet sakin. kucakta uyur şimdi, belki de uyudu bile. ama alıp yerine koyunca başlıyor ağlamaya.

Tebrikler,
Kakası normal yeni doğmuş bebek kakası tamda odur :) firen haklı ama biraz büyüdükten sonra dikkat edin cokta kucağa alışmamali bı cocuk bence. Ilerde çok buyuk sorunlar getirebiliyor. Şımarık olur, okula başlarken sorun olur, olur da olur.
Kolay gelsin:)

Bebeğiniz güle güle büyüsün.
* Kucağınıza aldığınızda susuyorsa büyük ihtimal ağrısı yoktur.
* Doktorlar ilk 6 ay / 1 sene kesinlikle su vermeyin diyorlar.
* Bizimki de çok ağlıyordu. Sonra Buzuki Orhan'ı buldum.
arsiv.sabah.com.tr
10 dakika süren parçası en etkili olan. Parçaları internetten bulabilirsiniz.
Ayrıca şimdilik kulağına şşşşş diye ses çıkararak da belki susmasını sağlayabilirsiniz.
www.masalca.net
Zamanında çok araştırdım. Kolay gelsin.

şimdi güzelce uyuyor. aman dilimi ısırayım, 15-20 dakikadır kesintisiz uyuyor. yani herhangi bir sorunu olsa ona rağmen uyuyabilir mi 15-20 dakika?

inşallah bütün derdi annesinin kokusuyla uyumak istemesidir. yeter ki ağrısı sızısı bi sağlık problemi olmasın. yine de anneye o kadar alışmasa iyi olur. bu anne 3 ay sonra işe başlayacak.

öncelikle hayırlı olsun, güle güle büyütün.

ağlamasıyla ilgili bence de anne kokusunu arıyordur daha çok küçük. annesinin iki gün giydiği kokusu sinmiş bir tişörtü falan yanına koyup deneseniz uyutmayı işe yarar mı ki acaba? aklıma ilk bu geldi. ikinci olarak da çare bulamazsanız şu sling taşıyıcılara bi bakın derim. ilk doğumdan itibaren kullanılanları var ve en azından taşırken eller boşa çıkar daha rahat edersiniz.

Son derece normal. Ilk üç ay yaka süsü olurlar. sonra azalır.

Kaka için şu siteye bakın similac.com

o kakanın renkleri değişecek devamlı. Yeşilse bir sıkıntı yok ama çok fazla for-milk alıyor, yani 3-5 fırt emip sütün şekerli kısmını alıyor, yağlı kısmını az alıyor demektir. Uzun emzirin, bir sonraki emişte bıraktığı memeden devam edin.
Bebek bakımı ile ilgili kitaplar var, bir tanesini mutlaka okuyun, bir çok ortak problem orada anlatılıyor.

ilk gün kakası normal büyük insan kakası gibiydi, bildiğin kahverengi siyah ve koyu kıvamlıydı. ikinci gün yine biraz daha sütlü çikolata renkli ve biraz sulu idi. bugün sabah nasıldı ben görmedim ama akşam açtığımızda az miktarda kaka vardı, açık yeşil ve katı idi. kokladım, sanki kokmuyor da gibiydi, bezin kendi kokusu geliyordu. kaka gibi bile değildi sanki.

şimdi koltukta uyandı, aldı eşim emzirdi, yatırdık uyuyor, uykusunda da ara ara mıkırdanıyor, ara ara da hafif sesli nefes alıyor. ama uyuyor.

Meconium deniyor o ilk yaptığı kakaya
en.wikipedia.org

dediğim gibi bir kitap alın okuyun, o kaka muhabbeti yıllar boyu sürecek o yüzden rahat olun.

İlk aylarda bebeğin en fazla 1-2 problemi olabilir
1) ağlıyor --> karnı aç --> besle --> gazını çıkart (çok önemlidir!!!)-->20 dk dikey pozisyonda tut
2) ağlıyor --> altını kontrol et --> gerekiyorsa değiştir

bir de kolik denen birşey var ki ne etseniz bebek susmaz, o da zamanla geçer.

(bkz: bunlar kuran'da yazıyor zaten)

son "uyuyor" dediğim yazımdan sonra daha yeni uyandı. üç saattir deliksiz uyuduk, o da biz de maaşallah. şimdi uyandı karnını doyuruyor. herhalde ciddi bir sıkıntısı olsa üç saat uyumazdı değil mi? çatır çatır da sesler geliyor altından artık osuruyor mu zıçıyor mu görücez birazdan :)

bir tane kitabımız var aslında fırsat bulup da okuyamadığım. kitaplıktan alıp okuyayım artık. ama okuduklarım çok farklı şeyler yazıyor hep. mesela nasıl yatırılmalı konusuna açıklık getiren yok. kimi diyor sakın yüzüstü yatırmayın boğulur, sırt üstü yatırın. kimi diyor yan yatırın, kimi diyor yüzüstü yatırın sırt üstü kusarsa boğazına kaçar. ne yapsak bilemedik.

Hos geldin Ege bebek, yasama sirasi sende.

(bkz: yeni anne babalara tavsiyeler/@compadrito)

sen cok akilli bi adamsin kibritsuyu hocam. su cumleyi sanki sen yazMAmissin gibi bir daha okur musun?

kucakta gayet sakin, yatağına koyunca ağlıyor. alıyoruz susuyor, koyuyoruz ağlıyor.

bu cumleden sunu anliyorum: 3 gunluk bebek idareyi eline almis. haksizsam, haksizsin de!

"katilacak gibi" ne kadar sure aglayabilir ki? aglar aglar susar. o mu sizi egitecek, siz mi onu egiteceksiniz? aglamakla bir sey elde edemeyecegini ogrendiginde, artik aglamaz olur. cok onemli oldugu icin tekrar ediyorum: aglamakla bir sey elde edemeyecegini ogrendiginde, artik aglamaz olur. yalniz bu egitimi tam manasiyla uygulayabilmeniz icin, anne ve baba olarak tam bir tutarlilik icinde hareket etmelisiniz. baskalari da mudahale etmemeli ve "mudahil olmamali" bu egitime... bebekler ve cocuklar, siz fedakarlikta bulundukca daha cogunu isteyen ve nerede duracagini bilmeyen, durmak da istemeyen ve sonunda, ozellikle annenin kecileri kacirmasina neden olan canlilardir. bu yasinda bile; evet evet, bu yasinda bile, ona bir SINIRI oldugunu ogretmelisiniz. aksi halde, simarik ve tatminsiz cocuklar, onlardan da mutsuz ve tatminsiz yetiskinler ortaya cikar. "Ah caniiiim, kiyamam ben sana, nasil da agliyo, gel anneye, gel babaya" diye diye, bebege kotuluk etmis olursunuz aslinda. (tabii burada, cocukluk cagina geldigindeki bagriniza basma, sefkat gosterme mevzuundan bahsetmiyorum su anda. o tamamen ayri bir hikaye).

aglamasina sebep olarak aklima gelen diger bir ihtimal, kalb sesi duymak istiyordur. kucaginiza aldiginizda kalb sesinizi duyup sakinlesiyor olabilir. eh, anne karninda 7/24 dinledigi ninni kalb sesiydi, oyle ya. ama lutfen anlasin artik o da. burasi dunya ve burada her dakka kalb sesi dinleme luksumuz yok!

merak etmeyin, acikma, gaz sancisi, altinin temiz olmamasi gibi durumlardaki aglamasinin niteligini zaten hemen cozersiniz iki gun sonra.

gaz cikarmanin teknigini cok iyi ogrenmeniz lazim. etrafta bir suru tecrubeli ve hevesli vardir. onlar ogretirler.

karninin doymama ihtimalini hic dusundunuz mu? yani sutun yetersiz olma ihtimalini. ama bu ihtimali dusunmek, iki tarafi keskin bicak. "bu bebek doymuyor, biz buna ilave mama baslayalim" dediginiz anda, anne sutunden kesilme riski buyuk. bu da hic istenmeyen bir durum tabii ki. bu karari kendi basiniza vermeyin. doktorunuzun gozetiminde olsun bu tur seyler.

asi takvimini ogrendiniz mi? beslenmesi kadar, en titizlikle takip etmeniz gereken konulardan birisi de asi takvimi. vergi beyannamesinden, muhtasardan filan cok daha onemli.

"katılacak gibi" 10 dakika falan bıraktık, dün yemek saatinde eşime de kayınvalideme de dedim gitmeyin yanına, yemeğinizi yiyin, bitene kadar ağlasın. telsizden dinliyoruz 10 dakika katıla katıla ağladı. bi de dediler ki (etraftaki teyzeler meyzeler sürekli bir şey yumurtlamadan kafa karıştırmadan duramaz, ha doğru mudur bilmiyorum ama) göbeği düşmeden çok ağlatmayın, kanar manar. 10 dakika katıla katıla ağlayınca insan bi bakmak istiyor. yani öyle ağlayınca hemen agucu bugucu yapıp da almıyoruz. daha da bekleyelim mi 10 dakikadan fazla?

karnının doymama ihtimali zaten hep aklımızda. ama kendisi bırakana kadar emiyor. serçe parmağı ağzına sokunca emmiyor, emmek istemeyene kadar emziriyoruz. hatta dün akşam ben duyuruyu açmadan önce kustu. dedik herhalde bu sefer de çok yedirdik. çok şükür eşimin sütü var. süre olarak ne kadar emzirmeliyiz? her memeyi 20'şer dakika kadar emziriyoruz.

ilave bilgiler, konuyu anlamamda cok yardimci oldu hocam, sagol.

sutun bol olmasi haberi harika! kusma konusunda endiselenmeyin. o aslinda kusmuyor. mide kapasitesinin uzerinde emmis oldugu fazlaligi cikariyor sadece.

oncelikle gobek konusuna deginelim:

www.mayoclinic.com

kaynak Mayo Clinic oldugu icin guvenebilirsiniz. Ayrica o sayfanin alt kismina dikkat edin. Orada isinize yarayacak bissuru bilgi var.

bu asagidaki metodlardan birisi, aglama probleminizi kesin olarak cozecektir.

ingilizcede problem varsa haber et. seni severim bilirsin. Ege bebek mutlu olsun ama anne babasini da uzmesin isterim.

www.babyzone.com

www.babycenter.com

www.brightfutures.org

susturan bir muzik de kesfedebilirsiniz, deneme yanilmayla.

www.youtube.com

sonucu haber edersen sevinirim.

aklima gelmisken sorayim, bebek agladigi sirada sac kurutma makinesi, elektrik supurgesi calistirip dikkatini dagitmayi denemis miydiniz?

ilk sorunu tekrar okudum. akilli adam oldugun icin dogru sorulari sormussun.

bir hastalığı falan olsa kucağa alınca susar mı?

hayir susmaz. bir yeri aciyan bebek, kucaga alindiginda bile, etinden et kopariyormussunuz gibi aglamaya devam eder.

kucağa alınca susması, bir hastalığı olmadığı anlamına gelir mi?

evet gelir.

yani herhangi bir sorunu olsa ona rağmen uyuyabilir mi 15-20 dakika?

hayir uyuyamaz.

gavurca onerilerden ilki cok mantikli. sakin olun, telas yapmayin. o sizin stresli oldugunuzu hemen algiliyor ve daha beter agliyor. panik yok, telas yok, ter yok, sukunet var, agirbaslilik var, "duruma hakimiz, her sey kontrol altinda, biz bu isi biliriz, cozeriz" seklinde kendine guven var.

yok saç kurutma makinesi, süpürge falan denemedik. biraz gitar çaldım, senelerdir elime almamışım, bi de işte yatağındaki zımbırtının ninnileri var onlarıaçtık falan ama pek faydası olmadı. klasik müzik dinleteyim bugün de bakalım.

gece güzel uyudu. saat 2 gibi yatırdık işte en son, sabah 5'te mızırdandı, aldık emzirdik, gazını çıkardık, yine uyudu, saat 8'de tekrar uyandı, daha uyumamıştı ben işe gelene kadar. son gördüğüm durumda sakin gibiydi. şimdi arar rapor alırım evden.

çocuğu dakikalarca ağlamaya bırakmayın. anneye güven ve bağlanma ihtiyacını onu kucağınıza alarak karşılamalısınız. Uzmanlar da kesinlikle karşı bu duruma.

www.bebek.com

bir de burayı okuyun yardımcı olabilir.

www.anneboyutu.com

Bu "çocuğu kucağına alma, alıştırma" ekolü bana çok ters geliyor. Kucaklayın, gösterin sevginizi, amerikalı mısınız siz.
Benim bir arkadaşım o kitaplardan okudu, çocuk daha küçücükkken odasını ayırdı, emziğini çekip ağzından aldı, bir kaç yıl sonra bana hıçkırarak ağlayıp dert yandı, "ben çocuğumu güvensiz yaptım, ona koşullu sevgi sundum" diyerek.ondan beridir bu hatalarını telafi etmeye çalışıyor. Aman diyim.

Tebrikler ve sağlıklı uzun ömürler bebeğinize.
Bizim de şu an 16 ayını doldurmuş bir bebeğimiz var.
Bir öneri; kundak deneyin. Tüm profesyöneller artık öneriyorlar. .Çok sıkmayan, ama 4. aya kadar devam eden kolları aniden kaldırma refleksini bastırdığı için kendi kendini uyandırmasını önlüyor. (Uykuda anlık bir çırpınma gibi oluyor. 4 aydan sonra kayboluyor. bir ismi de var refleksin ama unuttum gitti)..
Kucakta olmayı sevmesinin sebebi o anne karnındaki sıkışıklığı, sarmalanmayı araması.
Kuncak da bu ihtiyacı karşılıyor, müthiş gğven veriyor. doğru kundaklama şekilllerini youtube'dan bulabilirsiniz (swaddling diye aratın)..
Kundaklayın, ve yan yatırın yavrucağı. Hatta mümkünse kundak yapacağınız örtüyü eşiniz birkaç gece yatakta giysinin içine koysun ki kokusu bulaşsın. (Biz kızın çarşafının üzerin benim geceliğimi serip onun üstüne yatrıyorduk bazen.)
Denemekten zarar gelmez...
Kolay gelsin, sevgiler...

teşekkürler. ilginç bir başlık hortlatma olmuş.

bu bebek yarın 3 yaşını dolduracak. tavsiyeleriniz ikinciye kısmet artık. bu saatten sonra kundaklanmaz herhalde :)

Her gün aynı saatte uykuya daldığımda belli bir saatte kendiliğinden uyandığımı farkettim. Bu sürenin kalkmak istediğim saate denk gelmesi için uyuma saatini aradaki fark kadar kaydırmayı düşündüm ama uygulamadım. mümkündür bence...

uykunun periyotlar halinde olduğunu duymuştum. yanılmıyorsam 3 saat gibi bir rakamdı bu. mesela bu 3 saatin 1 buçuğuncu saatinde uykunun en derin olduğu an 3 de en hafif 4.5 te yine en ağır 6. saatte en hafif gibi.

ben mesela 7 saat, 7 saat 15 dk falan uyuduğumda acayip dinç kalkıyorum. heralde o periyotlar da bende öyle denk geliyordur diye yordum önceleri. bünyeye göre değişiyo olabilir süreleri. ama yaklaşık olarak böyle bişey var galiba.

zamaninda ben de bu konuyu cok arastirdim

baya dindar bi abi bana demisti ki "vücuda gerekli olan uyku 5 saattir, eger 5 saatten yarim saat fazla uyursan vücut onu ikinci 5 saate tamamlamak isteyecek o yüzden 10 saat uyumak zorunda kalacaksin ve namaz vakitlerini kaciracaksin"

diger bi abla ise sunu dedi "eger uyumadan önce günün stresini kafandan atabilecek kadar kendini rahatlatip yataga girersen 7 saatlik uyku, ideal olacaktir"

bi diger canli insan da sunu demisti "gün icerisinde istemedigin kadar yorulsan da yataga girmeden önce 20 dk dinlen sonra uyumak icin yataga gir, 6 saat uyu yeter, eger yataga yorgun girersen 20 saat bile uyusan yorgun kalkarsin"


son 9 yildir ayniyim, yataga kacta gittigim önemli degil, önemli olan "aman cok yoruldum yatayim uyuyup dinleneyim" dememek, eve geliyorum saat kac olursa olsun, yarim saat oturarak dinleniyorum, sonra yataga gidiyorum ve 6 saat uyuduktan sonra bomba gibiyim.

android veya iphone kullanıyorsanız, yataktaki hareketlerinize göre hangi uyku fazında olduğunuzu hesaplayıp ona göre çalan alarmlar var. ben uzun süreli kullanmadığım için yorum yapamayacağım ama siz de bir deneyebilirsiniz.

uykunun çeşitli fazları vardır bu fazlar içinde seni en çok dinlendiren derin uyku kısmıdır. yaklaşık 90 dakikalık periyotlar şeklinde bu fazlar devam eder.

ancak ilk uyku fazında derin uyku kısmı 30 dakika ise 2ci periyotda derin uyku 20 dakikadır vs. vs. giderek azalır. bu yüzden belli bir orandan fazla uykuda artık derin uykuya geçilmez ve dinlendirici olmaz.

(bkz: polyphasic sleep) konusunu araştırabilirsin.

@anonim yazar, abi ben o uygulamayi kullandim (ki o sirada bi yukarda yazdigim yöntemi gelistirmistim) sabahlari uyaninca alet hep ayni seyi diyordu "gerekli hareket olmadigindan dolayi ölcüm yapilamadi" falan filan diye, yani benim yöntemle ölü gibi uyudugundan ölcemiyordu ibnetor.

Şöyle bi site var bende işe yarıyor. Kaçta kalkarsan uykunu alacağını veya istediğin saatte kalkman için kaçta yatman gerektiğini söylüyor.
sleepyti.me

ben bunu kendimde deneyerek buldum.

ertesi gün tam performans: 8 saat.
ertesi gün sıkıntı yapmayacak: 6 saat.
ertesi günü kurtarır: 4 saat

4'ten aşağısı sıkıntı, 8'den yukarısında da başım ağrıyor genelde.

bir de da vinci uykusu diye bir şey var, programlama mümkün yani.

Genc oldugun günlerden önceki günler

O ne demek? :) Çocukken falan demek için mi bu kadar kasmış?

Context'in tamamına bakmak lazım onun icin . Ama zannediyorum oyle bı sey demek istiyor :)

Travis'in şarkısının başı böyle de hatta şarkının ismi de before you were young. Sözlerinin ilk kısmı şöyle:

in the days before you were young
we used to sit in the morning sun
we used to turn the radio on
what happened?
we'd see our lies in the eyes of fate
and take our cradles to the grave
but even then we're never saved
from danger

Net bir bilgisi olan var mıdır? Yoksa çocukken deyip geçiyorum.

Evet, genç olmadan önceki hali, çocukluk denebilir ama yaş olarak değil de ruh hali olarak sanki.

Bizim de böyle bir şarkımız var "ben ölmeden önce".
Bu çağrışımla internete baktım, biri şöyle bir yorum yapmış: "On the official Frandy bootleg cd Fran talks about looking at your loved ones from beyond the grave, well, he starts serious, but it sort of falls apart."
Bir de şu var.
www.songmeanings.net

İyon pansiyon var. Oda kahvaltı fiyatı 110 lira dediler. Birde siren pansiyon var yalnız oda fiyatı 90 lira. Kahvaltı ile 115.

Geçen biri tavsiye ederken kulak misafiri oldum. çok övüyordu.
www.iyonpansiyon.com

edit: üstte de söylenmiş, görmedim.

biz 2 kişilik bir odada kalicaz. mesela 110 liraysa 2 ye mi bolunur o sekilde mi acaba? yoksa ayri ayri mi verecegiz bu fiyatlari ?

iyon çok güzelmiş, inceledim ama yer yok :(

iyon güzeldir de odaları çok basık ve havasız gelmişti bana.

ben fotograflarina baktim tabii bahcesi tasarimi özenli gibi geldi. eylule kadar doluymus.

Sanırım kiracının insafına kalmış sizin durumunuz. Eğer kiracı isterse çıkar. İstemezse, sözleşmenin bitmesini bekleyeceksiniz.

kontratları varsa siz de ona uymak zorundasınız.
ev sahibi de kafasına göre bir şey diyemez.
adam çıkmıyorum derse uğraşırsınız.

bence en iyisi ev sahibinin yanı sıra bir de evin içindeki kiracılarla konuşmak ve anlaşmaya varılırsa "mutlaka" ellerinden imzalı kağıt almak.

genelde kontrat döneminden daha erken çıkılması için taşınma masrafını verebiliyor evi satın alanlar.
bu da sunabileceğiniz tekliflerden biri.

Ev satildigi an kontrat gecersiz kalir ve kiracilar ivedilikle evi bosaltmak zorundadir

Sallayan arkadaslar kaynak olarak gosterdikleri gotlerini de yazarlarsa iyi olur. Cevap vermekten ziyade kafa karistiriyorlar.

benim bildigim bu sikintili bir durum, oyle protestoyla falan hemen hallolmuyor, cunku kiracilar pratikte cikmayabiliyorlar, ayni zamanda sik vir hareket de degil zaten, bence de kapilarini calip bir sorun, evsahibi hic konusmus mu bunlarla, niyetleri nedir cikmak esterler mi?, yani kiraciyi zorla palas palandiras cikarmak hos degil bence...

40 gün kuralı yok sanki ya? bizim oturduğumuz ev satılırken araştırdık da hiç denk gelmedim. sözleşme aynen devam ediyor diye bir sonuca ulaştım. ayrıca bu süreçte emlakçıların bir kısmıne zerre güven olmayacağı sonucuna da varmıştım:)

ancak, kiracıya taşınma masrafında destek olmayı ya da direkt masrafı karşılamayı teklif ederseniz o da kabul eder büyük ihtimalle. bu tip anlaşma yolları güzel oluyor bence :) ha biz öyle yapmadık, o a yrı.

skywalkeremre evi satın alan ihtiyacı olduğunu hakime ispatlarsa ivedilikle değil 15 gün için de. yok ihtiyacı yoksa protesto falan çektirip dava açacan. tapu üzerine geçtiğinden itibaren tam 6 ay o evde kiracı oturacak. kiracı da insan amk sonuçta, kedi yavrusunu bile atmaya böyle kolay kıyamaz insan lan.

honfleur su anki ev sahibinin, "ben evi satiyorum, 40 gun icinde evi bosaltin" diyebilmesi kontrata bağlı. kontratta öyle bi madde varsa çıkartır.

arkadaşlar kimse kimseyi 15 günde evinden falan çıkaramaz.
aynı şey bizim başımıza geldi.
adam biz içindeyken, bizle konuşmadan aldı evi.
çatır çatır oturduk 7 ay daha kiramızı ödeyerek.
2 kere kirayı geciktirdik diye sadece kira geciktiği için protesto çekebildi.
sonra biz çıkıyoruz diye haber verdik ve öyle çıktık.

kimse kimseyi evinden yaka paça atamıyor yani, mantık biraz lütfen.

ayrıca mavicorap +1

edit:

@coca--cola: gösterdiğim kaynak yeterince açık zannediyorum.

@drgenco, nasil boyle bir madde olabilir ki kontratta? standart kontratlarda boyle bir sey yok. ozel olarak "ben evi satarsam 40 gun icinde bosaltmak zorundasinizd diye mi bir madde olmalı? ..
bu cok kucuk bir ihtimal gibi geldi bana:(

e kiracılarla konuşun işte. bence de taşınmalarına maddi olarak destek olursanız(ki bi ev parasının 300'de 1'i falan eder) rıza gösterirler sonuçta hemen çıkmasalar da.

hukuki olaraksa yanıtını bilmiyorum sorunuzun.

evi satın aldıktan sonra noterden ihtar çekerseniz 6 ay sonra boşaltmak zorunda kiracı. 40 gün yanlış bilgi. ayrıca satın aldığınız evde ikamet etmeye ihtiyacınız olması gerekiyor. yani eviniz varken gidip bir başka ev alıyorsanız kontrat süresinin tamamlanmasını beklemeniz lazım.

Benim son incelediğimde;
1- eski sözleşme ev satılınca sona erer.
2- alınca 1 ay içinde noterden ihtar çekilip, eve ihtiyaç olduğu belirtilip boşaltması istenir.
3- Boşaltmazsa 6 ay içinde tahliye davası açılırmış.

Son durumu bilmiyorum, ama değiştiğini sanmıyorum.
Hukuk sitelerine google' filan da bakın bence.

Bence dandik bir aracın sıfırını alacağına iyi bir arabanın ikinci elini almak daha mantıklı. Gerekirse dayan krediye.

bence 0 almanın faydası finansman. daha cazip opsiyonlar oluyor. hatta arkadaşın biri bana "olm, neden ikinci el bakmıyosun da sıfır bakıyosun?" diye sorduydu da "para yok da ondan olm..." dediydim. tabii orada olmanız gerekiyordu, anlatınca oradaki gibi olmadı.

ilerde satarken de 0 daha iyi oluyor sanırım. finansman olarak avantajlı olan markalar var mı bildiğiniz?

hepsinin dönem dönem avantajları olabiliyor. şu sıra toyota ve fiat'ta var sanırım. geçen ay da honda bilmem kaçıncı yılını kutluyordu, sedan civic'lerde kampanya vardı. halen devam ediyor mu bilmiyorum.

Biz de geçen aileden birine araba alacaktık, aveo'ya baktık bayağı da alıcı olduk ama otomatik vites tercih edince fiyatlar 10bin fırlıyor her markada. İkinci el fiesta aldık. memnunuz. 19bin tl.

ee yi oku sora mekatronikten yüksek yap falan bu tip uzun vadeli planlar gerçekçi değil. ben de çap yapcaktım zaten şimdi okul uzamasın diye kasıyorum.

puanın kaç ki? itü kontrol olmuyor mu?

Elektronik Mühendisliğine git doğrudan, başka yollara sapma.

mekatronik balon kac kere yazdik elektronik veya makine sec oluyorsa cift dal yap

mekatronik nedir yahu, daha dünkü dal... onun atası da anası da babası da elektroniktir. makina ile de biraz akrabalığı vardır.

robot/otomasyon şirketlerinden makinacı alanını görmedim valla. genelde ya ee ya da mekatronkçi alıyor. eğer otomosyan sektöründe çalşmak istiyosan ki bence zevkli bi sektör mekaktronik ya da ee seç. iki bölümün ayrıntısınıpek bilmiyorum.

oyuncakları radyoları falan söküp takıp yeni oyuncak yapmakla mühendislik okumak ve yapmak maalesef uzaktan yakından alakalı değil. keşke olsaydı ben dünyanın en mutlu insanı olur karın tokluğuna çalışırdım.

sıralamam 80 bin itü kontrol gibi yerler rüya yani benim için oyuncakları radyoları falan söküp takıp yeni oyuncak yapmakla mühendislik okumak ve yapmak ilgi alanım olduğu için yakın olduğunu düşündüm çünkü bu hobimi ilerletip mekatronikte kullanılan mikroçip programlama servo motor kontrolü yada elektronik parça lehimleme baskı devre çıkarma gibi şeylerle uğraştığım içinde böyle söylüyorum yanlış düşünüyorsam kusuruma bakmayın

bu dediğim bölümler için ciddi anlamda çok çalışmak gerekiyor. çalışmak da yetmez bir tek; lisede çok iyi bir matematik eğitimi almış olmak da gerekir.
yani, ne demeye getiriyorum? sosyal hayat fln yalan olur.
girdikten sonra pişman olan çok kişi tanıdım.
iyi düşünmek gerek.

her yere reklam dolduruyorlar. heryere resim, haber koyuyorlar.dolayısıyla kalabalıklığa ve yavaşlığa sebep oluyor. bunları yapmayın kafi

çok yoğun oluyor, her şey ortada karışık. oysa ki biraz sadelik olsa anasayfada herşey olmasa az az haber olsa.

reklam OLMASIN canımı yesin. bir de herşey sade sade olsun mesela birgün gazetesinin sitesi çok hoş ama menüler yine de işlevsel değil, bir de javascripte abanmışlar sanırım kasıyor site bildiğin.

ntvmsnbc'de saat kaçta ne oldu diye bir bar çıkıyor bazen o da çok güzel.

@yuto, işlevsel değil derken.

ve mesela google / yandex haberler gibi sadece haber veren görselliğin ikinci planda kaldığı yapılar için düşünceniz nedir

daha fazla haber başlığını ana sayfada görmek isterdim. Neyi ön plana çıkarıp tıklayacağıma ben karar vereyim, onlar karar vermesin. bu da sadelik demek.
illa eğlence isteniyorsa (magazin bölümüne de tıklıyorum çünkü) onun için ayrı bir saydfa olmalı.
okuyucunun yorum yapabilme özelliği yine devam edebilir. (faydasından çok emin değilim gerçi ama tıklama çeker o bakımdan).

sadelik evet, peki buna istinaden şu soruyu sorayım, kayan manşet sistemi (slider) genelde tüm haber sitelerinde var, sizce bu siteye bir artı katar mı? genelde haber içeriğini merak ettirecek fotoğraf veya haberle ilgisi olmayan yanıltıcı başlık atarak tık kazanma derdindeler.

kayan manşet sistemi olmasa o siteyi zayıf mı değerlendirirsiniz?

valla bilmiyorum bişey eksik gibi belki kasmasından bilemedim.

kayan manşet istemezük...

-matbu talep formu: babanız iş yerindeki Personel Şubesinden alacak. 1 fotoğrafınız gerekebilir.
-pasaport defter bedeli: 62,5 tl. kaç yıllık olduğuna göre değişmiyor.
-diğer bilgiler için emniyet müdürlüğünün web sayfasına bakabilirsiniz. hususi pasaport diye geçer.

son dikey sayfanın sonuna kesme ekleyin.

edit: verdiğim cevabı ben bile zor anladım ya neyse.

şöyle, son dikey sayfadayken sayfa düzeninden kesmeler > sonraki sayfa. bir sonraki sayfaya, yani yatay olacak sayfaya gelip yönlendirmeyi yatay yapın, sadece o dönecek. bir sonraki sayfanın dikey gelmesini istiyorsanız, yatay sayfanın sonuna yine kesmeler > sonraki sayfa. ve o sayfaya gidip yönlendirmeyi dikey yapacaksınız tekrar. böyle böyle istediğiniz sayfayı yatay/dikey olarak ayarlayabilirsiniz.

Yatay olacak kisimlari seçim ve sayfa ayarında yatay yaparken uygulama yeri olarak "seçili kısımları" seçin.

Bu işlemi yaparken gizli karakterleri gösteren meymenetsiz ters P karakterini de açık tutarsanız daha iyi olur; kesmeleri filan görebiliriniz.

malı satan adamlar 5 taksit yapıyorlar, sonra banka ekstradan 5 taksit daha veriyor.
alışverişten sonra sana verilen fişte 5 taksit ve ayda 50tl yazıyor ama eve ekstre geldiğinde görüyorsun ki aslında 10 taksit ve ayda 25tl ödüyorsun.

ayrıca da 2 ay ödemeyip, üçüncü ay taksit ödemeye başlıyorsunuz.

not: aramaya inandım sonuna kadar. lakin daha da çaresiz kaldım.

atv diye birşeyler çıkmış, dört tekerli motosiklet gibi bir şey. neyin nesidir bilenler belki anlatır size uyar mı uymaz mı diye...

2 tane bisiklet al

hibrit bisiklet ya da dağ bisikleti alacaksın
çok uzun yol yapmam ben diyorsan dağ bisikleti
uzun yola da çıkacam dersen hibrit

3ünün karışımı bi alet yok mu? araba mı alıyım bu durumda napıyım?

hibrit bisiklet istiyorsun galiba. tabi sepet camurluk vs modifiye yapman lazim.

bu tarz bir şehir bisikleti işinize yarar bence.

www.beautifullife.info

@lemmiwinks işte bu görünüm olarak istediğim bir şey ama bunla ne kadar hızlanabilirim? yada tak tuk kaldırım inip çıkarken sıkıntı yaratır mı?

@trajikomix: bence bir dağ bisikletinden daha iyi hızlanırsınız bunla. tabi hız yapmak için düz gidonlu bir model daha uygun olacaktır sanırım. bir de bagajı çıkarırsanız fazla ağırlıktan da kurtulmuş olursunuz. bunun amortisör kilitli mi bilmiyorum ama hız yapmak için kilitli amortisörlü bir model almak daha iyi olur. tabi yine de bir yol bisikleti olmaz ama dağ bisikleti gibi hantal da olmaz. kaldırım inip çıkma konusunda pek bir şey diyemeyeceğim ama yine de bence inip çıkılır.

aidatına göre karar verebilirsiniz. aynıysa worldcard, değilse maximum. aslında aidatı düşük başka kart varsa onu da düşünebilirsiniz.

yapıkredi iyidir. play card var bende. aidatı falan da yok.

Ağvayı siktir et dün ordaydım.Deniz buz gibi, evet bildiğin buz gibi.suya giremeden geri geldim.Ayrıca denizde çok dalga vardı, bi de adam gibi tesis olmamasına rağmen çok pahalı.

bence ikiside değil. Kocaeli'de kefken tarafları, cebeci filan iyi.

Ankaralılar Çakraz diye bir yere gidiyor genelde.

akçakoca'ya bir defa gittim, tadı damağımda kaldı.

ben kurs tavsiyesi veremeyeceğim ancak ankara üniversitesinde japon dili ve edebiyatı bölümü var.oradaki 3. ya da 4. sınıf öğrencilerle irtibata geçip özel ders alabilirsiniz,facebooktaki gruplarına girip ulaşabilirsiniz.öğrencilerin paraya ihtiyacı oluyor,uygun fiyata verirler bence.

Oran'da Türk Japon Vakfı var. Oradan kurs alan 2 kişi falan biliyorum. Sanırım iyi.
www.tjv.org.tr

www.facebook.com
Şuradan yazın, ulaşırsınız. Japon Dili ve Edebiyatı mezunlarının. Herhalde fiyatı da çok tuzlu olmaz ama onlar adına konuşmayayım yine de. Detayları siz konuşursunuz.

iyi mi bilmem ama beleş.tabi üye olman gerekiyor.
elvankent planet aile yaşam merkezi.büyükşehir belediyesinin.

tömer'in de var.

günde 2 kere başkası uğrayacaksa evde kalsın tabi ki.

bol su koy bi de radyo ac evde kalsin yazik kafeste yahu.

arkadaşın 2 günde bi gelsin napcak orda.

evde yaşayan bi kediye kedi otelinde kalmak kadar koyan bi şey olmaz heralde.

devamlı evde özgürce gezen hayvan günlerce kapalı kalcak. çevresinde bir sürü kedi olacak belki psikolojisi bozulacak. verdikleri mama alışkın olduğu mamadan farklı olacak, zaten kapatıldığı için iştahsız olacak. çıktığında da kendi evine yabancılaşma ihtimali var. bulaşıcı hastalık ihtimalini söylemiyorum bile...

10'dan fazla kedi sahibi olmuş birisi olarak söylüyorum. evinden ayırmayın hayvanı. günde 1 saat birisi ilgilensin, mamasını suyunu tuvaletini kontrol etsin yeter.

ben de evde birakmanizi oneririm. bizim kedimizi de 3 gune kadar birakabiliyoruz evde. kiziyor biraz, cani sikiliyor ama yemek ve su takviyesi ile idare edebiliyor mecbur durumlarda. daha uzun zamanlar icin mutlaka eve ugrayacak ve vakit gecirebilecek biri lazim. mumkunse kedinin de tanidigi bildigi biri olursa guzel olur.

kesinlikle evde kalmalı.

pansiyonda başka kedilerin, sesleri, kokuları, terkedilmişlik hissi...v.b döndüğünüzde perişan bulabilirsiniz kedinizi.bir de eve dönünce sizden intikam almak isteyebilir; sağa sola işeyebilir, huyu değişebilir.... ama hep göz önünde olacak olması pansiyonun avantajı tabii...

buna karşın evde bırakacaksınız lütfen şunlara çok ama çok dikkat edin!!!!!

1-bütün pencereleriniz ve balkon kapılarınız kapalı, hatta kilitli olsun.
2-kedinizin gezineceği odaların kapıların sonuna kadar açın ve kapanmaması için önüne engel koyun. bu engel oldukça ağır olsun, kapı kımıldamasın. kısacası evde kediye açık alanların bütün kapılarının açık kalacağından emin olun.
3-klozet kapakları ve tuvalet kapıları mutlaka ama mutlaka kapalı olsun.
4-ortalıktan her türlü deterjan ve kimyasalı kapalı dolaplar ardına kaldırın, kovalarınız boş ve temiz olsun.
5-kedinizin açabildiği dolap kapaklarına da dikkat edin, ya sıkıca bağlayın ya da aksine ardına kadar açın. bir şekilde içine girerse kapak üzerine kapanmasın. çekmeceleri açabiliyorsa o çekmeceleri de yerinden çıkarın. içinde sıkışmasın.
6-kırılacak her nevi biblo, parfüm v.b. yine kapalı dolapların içine kaldırın.
7-ortalıkta ip, kurdele, yumak, poşet, ufak küpe v.b kaldırın!!!!
8-her odaya 1 kap su bırakın. tüm bu önlemlere rağmen olur da bir şekilde bir odada kapalı kalırsa açlıktan ölmez ama susuzluk çok hasta edebilir. en azından arkadaşınız eve gelene kadar sıkıntı yaşamasın.
9-her odaya bir kaç tane oyuncağını serpiştirin.
10-mama kabına bol bol mama koyarak 2 gece 3 gündüze kadar kedinizi evde tek başına bırakabilirsiniz.

bu şekilde hem aklınız kedinizde kalmaz hem de kedinizin düzeni bozulmaz.

not: evde canı sıkılan kediler "hayatta yapmaz" dediğiniz şeyleri yapar haberiniz olsun.mesela benim kedim ilk yalnız bıraktığımda bulaşık süngerleri ile çift kale maç yapıp bir de kitaplarımı kemirmişti. bir sonrakinde odalara oyuncak bırakmak iyi bir fikir oldu.
son not: evden çıkarken kedinizi yanlışlıkla bir yere kilitlemediğinize emin olun!!!!!!
iyi eğlenceler.

arkadaşın mama su verecekse tabiki evde kalsın ama arkadaşın sadece mama su verip gitmesin. tuvaletini mutlaka kontrol etsin. yoksa geldiğinde boktan bir dağ ile karşılaşırsın. :)

hava sıcak, pencereleri sıkıca kapatmaktansa kaçamayacağı kadar az aralık bırakmak daha iyi olmaz mı?

Hayvancagiz bizimki gibi yasli(14) degilse evde kalabilir.

ilk bölümler biraz sıkabilir ama sonra anlamıyosun zamanın nasıl geçtiğini.

aksiyon değil dram sınıfında bir dizi izliyorsun. bunu göz önüne al, sonra da 2. sezonun sonlarına kadar dayan. sonra açılıyor, kopamıyorsun.

nasıl sıkılırsın ya, ben ilk bölüm sonunda daha ekran kararmadan 2. bölümü açmıştım? sonra da 4 sezon nasıl geçti anlamadım.

ayrıca, diziler breaking bad ve diğerleri olarak ikiye ayrılır.

eğer ilk iki bölümde sıkıldıysan gerisini izleme bence.

bence izleme. çünkü izlersen birdaha hiç bir diziyi beğenmezsin breaking bad'den sonra. dizi izlemenin tadı filan kalmaz.

2 nin ortalarında bende bi ara baya sıkıcydı ileri sarıyordum sahnelerde falan. 3e geçtim yenice çılgın atıyorum merakla diğer bölüme geçiyorum

o tempo bunaltıyorsa seni doğrudan izleme derim.çok daha yavaş bölümler var 3. sezonda. herkes her şeyi izleyecek diye bir kaide yok, damak tadınıza uymuyordur belki.

bu dizi aksiyon-macera dizisi değil. Dizinin en güzel yanı karakter değişimleri vs.. bu bakımdan git gide güzelleşiyor diyebiliriz ama bu bölümlerin hızlanması falan değil! Ama olay örgüsü, karakterler ve ince detaylarıyla bence de gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biridir.

Tamam yeter, saçmaladınız. Aksiyon vs. istediğimi nereden çıkarıyorsunuz. Ben cevabımı aldım.

Yetmez! Benim de diyeceğim var: ilk bölümde korkunç sıkılmış ve nefret etmiştim, çok az diziden bu kadar sıkılmışımdır. Biraz dayanın.gerçekten güzel bir dizi...

izleyin bence oyunculukları güzeldi. melisa sözen için izlemiştim ben

klasik türk dizisi değildi, en azından ilk beş-altı bölümü izleyebilirsiniz, ilginizi çekerse devam edersiniz.

ooffffff melisa sözen' i getirdin yine aklıma, off ki ne off.

izle.

farklı götüşte kasıt, erkek adam beyaz pantul giymez veya çok iyi de olur çok da güzel olur şeklindeki iki görüş.

@Adramelekh_, bence sen uyu ne dediğini anlamadım.

ben pek yakıştırmıyorum. ama giyen kişiye göre, ondaki duruşuna göre değişir tabi.

zengın gosterıyor bıraz

adramalekh ne diyon hacı? beyaz pantolon giyen kadını sormuyor, beyaz pantolon giyen erkeği soruyor adam.
beyaz pantolon giyen erkek hakkında "kesin biriyle yatmıştır, yollu, kötü yola düşmüş" diye kim düşünür ki?

madem heveslendin, git bir kac dene. begenirsen, kendine yakistirirsan al giy iste nolcak. birak millet ne düsünürse düsünsün.

yok illa fikrimi merak ediyosan (ki zevksiz oldugumu iddia edenler var, haberin olsun) ben pek sevmiyorum ama yakisana (mesela uzun boy, kavruk ten) yakisiyor.

pezevenk pantolonu gibi geliyor bana nedense.

erkek gözlemi olaraktan:
karşıdan gelen beyaz pantolonlu adam müslüm gürses değilse eğer;"bir pezevengin ortalama aylık geliri ne kadar lan acaba?" diye düşünürken buluyorum kendimi genelde.

Ben erkeklere beyaz-krem renklerini çok yakıştırıyorum ama sporluğundan emin olman lazım. Biraz klasiğe kaçsa kıro görünürsün.

benim var bi beyaz pantalonum, tatilde falan aksamlari giyiyorum hic de gozume batmadi bu zamana kadar, gerci sadece yaz aksamlari ve tatilde giyiyorum.

yatın varsa beyaz keten pantolon tamam.
yatçı değilsen olmaz.
yatçıysan ve 45 yaşın üzerinde, kocasından ayrılmış bir emmiysen, tam olur.
bu kritere uymuyorsan, büyük ihtimalle olmaz.

ama kendine yakıştırıyorsan neden giymeyesin?
hatta sırf canın istiyor diye giyebilmelisin bence. insanların ne düşündüğünden sana ne?!

edit: "kocasından ayrılmış emmi ne be?!?!?" ahahahaha deli sürçmüşüm. "karısından ayrılmış emmi" olacak o. hay allah!

"masör pantolonu" deriz biz arkadaşlarla..

beyaz pantolonu kadında da erkekte de sevmem... o derece ki kişiliği hakkında önyargıda bulunurum; ne bileyim, dümdüz, derinliksiz, inceliksiz biriymiş gibi gelir. haksız mıyım bilemem...

aslinda yazin beyaz giymemek acayip :) bence kesin yakisir, cunku belli ki goruntunuze duskunsunuz, gerekli bakimlari yapiyorsunuz. yalniz ustune tisort giymek yerine soyle acik renkli ama beyaz olmayan gomlek giyerseniz daha guzel olur.

büyük umutlar - charles dickens

ruh hali deyince pek tabii ki oblomov

bir de mekan betimlemeli duklu vs emile zola'nin nana.

oblomov +1

durun geldim.
jane eyre, uğultulu tepeler
jane austen'in bütün romanları
balzac vadideki zambac,
anna karenina

oblomov'un arkadaşın istedikleri ile alakası yok.

parma manastırı
tehlikeli alakalar

@mea maxima culpa:
evet tam olarak uğultulu tepeler gibi bir şey arıyorum :)

Jane Austen'in romanları da olabilir. (denmiş zaten, +1 o halde).

1800 demissin 1900un baslari olmaz mi? olr dersen john fowles buyucu derim..

dünyaya yakınlığı aydan aya değişiyor, yaklaştığı enlemle filan ilgili olabilir.

aslında bunun sebebi atmosfer. ışıkların atmosfere giriş açısıyla kırılımları değişiyor bu sebeple güneş de batarken büyük görünüyor(daha dik geldiği için ışıklar). evet.

yok yahu, kapı açılmasından falan bir şey olmaz. buzdolabının kapağında bi köşede duruyor benim filmler.

Sakın buzdolabına koyma!

onları naylon torba içinde koymuyor musunuz?

yok yahu kendi kutusu içinde koydum. koymaya mıydım?

kendi kutusunu ayrıca naylona sarmak gerekir diye biliyorum.

en.wikipedia.org

bu olabilir.

Japonya'da yok. Darısı başımıza.

www.epasaport.gov.tr

burdaki adımları izleyip randevu al. giderken ne götürmen gerektiğini de yazıcak zaten.

www.epasaport.gov.tr adlı siteden hem bilgi hemde randevu alabilirsiniz

bu arada eger daha sonraları da yurt dışına çıkmak falan istiyorsan 10 yıllık al derim.. artık pasaport uzatma yok. süresi doldugunda harc parası o parası bu parası hepsini baştan yeniden vereceksin.. benim içim olmaz öyle çok yurtdışıyla deme lazım oluyor ne olacagını bilemezsin..

bir problem var bu aralar, pasaportları uc aydan onceye vermiyorlar, cipli pasaport ihalesinde sorun cıkmıs da. o yüzden ucak bileti getirmeniz gerekiyor, ucak biletiniz sureci biraz hızlandırabiliyormuş. diger türlü 23 gün ile 3 ay arası degişiyormuş. bunu da göz önünde bulundurun derim.

ekonomi.haberturk.com
bunu göz önünde bulundurun derim. netekim tam 1buçuk aydır bekliyorum..

Öncelikle pasaporta uygun biyometrik resminizi çektirin, sonra randevu alın ya da doğrudan gidiliyorsa gidin, aynı gün sıranız gelmeden ücretini yatırın. (sağlamcıysanız önceden yatırın).
sanırım ana hatlarıyla böyle...

Vergi borcunu onlar online kontrol ediyor, yani gerek yok.
Yangın söndürücü ve araba için 2 reflektör isteniyor.

frenlerden kaldık. bi baktır git derim.

birde yangın tüpünün kontrol tarihini dikkat et. hafif kusur :)

Yangın tüpü/reflektör vs olmadan muayeneden geçmek mümkün mü peki?

yangın tüpü ilkyardım çantası falan eskiden çok önemliydi. ama artık hafif kusur sayılıyor. ben bu sene mayısta gittim muayeneye, bagajdaki seti görmemişler.
belgeye;
ilkyardım çantası: YOK
yangın tüpü: YOK

"hafif kusur" yazmışlar, geçtim.

darknum+1
yöneticiye aidatı siz verseniz bile hukuken dönüp kiracıdan alma hakkına (rücu) sahipsiniz.

Teşekkürler. :=)

Hepsinin de getirisi var. Zaten devlet dairelerinde bile çoğu insanın ünvanı Dr. oldu artık. Bu durumda fark yapmak değil arkada kalmamak için yapmanız gerekir.
Görevde yükselmede yüksek lisans yapmanın bir kaç puan avantajı oluyor. KPDs belgesi de parası zaten az da, "yabancı dil bildiğinizi" gösterdiği için prestijiniz çok olur.
Tabii bu teoride; pratikte çalıştığınız amirlerinizle/iş arkdaşlarınızla ilişkileriniz, işi hakikaten yürütebilme beceriniz ve ne yazık ki kaçınılmaz olarak da siyasi tutumunuz etkili olur.

Doğrudan bir faydası yok. Faydaya çevirmek senin elinde birazda :)

demir eksikliği.

ne yemeliyim?

ıspanak

fosfor/balık

yemekle ve benim tahminimle olmaz o işler, önce gidip bir kan sayımı yaptırıp sonra doktorun söylediği ilaçları kullanman gerekiyor.

yeni bir duyuru açmak istemedim konuyla alakası olunca. bende genelde okuduğum şeylerden çok yapmayı planladığım şeyleri unuturum; şunu ara; yarın akşam bu kişiye söz verdim vsvs, sendeki de bu tarz şeyler mi, yoksa dersler/okudukların şeyler de dahil mi?

sonrademiski +1.
dilere destan bir hafızam vardı, şimdi not almazsam hiç bir şey hatırlamıyorum, memento filmine döndüm.

bu muhteşem hafızadan normale dönüş yaş ve stres ile de ilgili biraz. ben de okulda not bile tutmazdım ama iş hayatı vs vs aklı çok dağıtıyor bunları da göz önünde bulundurun. ayrıca demir eksikliği dedim ama b vitamini eksikliği vs gibi düzgün beslenememekten kaynaklı bu sorunlar çok yaygın bugünlerde. sağlıklı yaşamıyoruz ondan oluyor bunlar hep.

20 yaşlarımda yazdığım programlama kodlarımı şimdi(36) kesinlikle algılayamıyorum. Hadi açıklama olmayanlar veya puştluk olsun diye kafa karıştırcak açıklamalar yazdıklarım neyse de.. Sadece benim elimde olan kendime özel tane tane açıklamasını yaptığım kodlarımı bile çözemiyorum. Resmen gerizekalı modunda geçiyorum, hani eskiden bir şeyle çok uğraşınca başımız ağrırdı, su kaynatırdık (en azından bende öyle olurdu) şimdi tık yok. Bu ne be diyip mal gibi bakıp geçiyorum. Yaşlanıyoruz, yediğimiz deli danalı burgerlerden veya yıllardan hiç farketmez. her şey daha kötü olacak :|

www.eksisozluk.com

adam kendi başlığını kendisi açmış zaten, tıkla nick'ine bak hocam son başlıklara entry'lere.

sadece bir kişi değil ki. sözlükte bir grup insan aylardır ateş olmayan yerden duman çıkarmaya çalışıyorlar. saflıklarından değil bilerek yapıyorlar büyük bir amaçları uğruna o belli. benim açımdan önemli olan şey;manipülasyonu kim yaparsa yapsın yanlış bir yöntem, isterse bana yakın görüş için olsun.

youtube'a baktım, burcu yıldız diye yazıyor.

Tamamdır, ben de bir bakınayım.
4 5 yorum vardı. Selda Bağcan, Zara falan pek benzetememiştim. Burcu Yıldız'a da bakayım bir.

Tşkler.

Kocaman da yazıyormuş videoda aslında da görmemişim sanırım.
Galiba yarım kalıyor benim bulduğum video ya da bana öyle geldi.

Neyse tamamını da bulmaya çalışayım...

Bir nüfus kağıdı fotokopisi, ikametgah.

Yapmayacaksın, ölü taklidi yap belki giderler.

Dalga da geçmişsin ama tık attım yine de...

hangi entry/başlık ?

@jimmy: mesaj attım. "sizli bizli başlık formatında" olduğu için hatalıymış.

tamamdir , keltoslu diziyi izlemeye basliyorum , eyvallah @hayirsiz.

bence sıkılacaksın breaking bad'den

sen yeni başlık açmadan

being human diyorum.

breaking bad çok çok iyi bir dizi. kesinlikle kaçırılmamasında fayda var. eğlenceli de...

coupling ( friends tarzı )

breakig bad ile being human karşılaştırması yapan arkadaş için pepe yi öneriyorum trt de. tam bakış açısına uygun, hem heyecanlı hem müzikal.

breaking bad candır.

sokakta reklamını görünce yok artık amk dedirtti

malca. ve yakında ismi değiştirilecek zaten. amk diye gazete ismi olmaz. genel ahlaka aykırı olmasından dolayı değiştirilir ismi.

Bildiğin troll işte onun gazete versiyonu.

türk mizahının geldiği son nokta.

şerefsizler.

ülkenin kültür seviyesi yerlerde. artık meşru olması gereken her şey suç.suç olması gereken her şey meşru.

Açık mert korkusuz amk diye oluyor ondan mka olabilirdi ama mesala mert korkusuz açık spor gazetesi ama dikkatçekmem maksatları

Dikkat çekmek için yaptılar işe de yaradı hani herkesin ağzında bir amk gidiyor. Bu isim onları 1 ay kurtarır eğer içerik boşsa kapanır zaten. 1 sene sonra hatırlamaz kimse.

Turk sporunun geldigi yeri buruk bi gulumsemeyle izliyorum.

eşi doğum yaparken adam niye ölüyor amk. heyecandan mı?

ingiliz filmiydi değil mi, ama kızı 2-3 sene değil de 2-3 aylıkken çocuğa bakmak durumunda kalıyor, hayata dönüyordu.

evet evet öyleydi kesinlikle öyleydi . biliyor musun yoksa O.o

filmi çok net hatırlıyorum, zayıf bir adam, ingiliz tipi döpiyesli anne ve kayınvalideler. hatta bir de "susan" ismi vardı. epey de aradım google'da ama filmin ismini bulamadım.

çabaladığın için teşekkürler yinede :) . bende 1 saat civarı aradım ama sonuç hüsran.

2 gün aradan sonra ampul yandı ve buldum. Jack and sarah. benim aklımda susan diye kaldığı için bulamamışım. bu da linki.
www.imdb.com

kralsın . çok teşekkürler.

iki yol?

www.youtube.com

eskiler falan.

edit: oradaki hayvan gibi "yol" ibaresini görmemişim. türkçe şarkılar diye yardırmışım. neyse hayat tuhaf, eskiler falan.

(bkz: güneye giderken)

güneye giderken

Sezen Aksu- Seni İstiyorum

www.youtube.com

uzun ince bir yoldayım. tarkan versiyonu güzeldir.

uzun incee bir yoldayıımm
gidiyooruuum gündüüz gecee...
Tarkan da söylemiş ama her versiyonu güzel.

edit: üstte de aynısı yazılmış, görmemiştim pardon:)
ozaman bi de 'benim sadık yarim kara topraktır' var yolda dinlenesi bi şarkı.

bulutsuzluk özlemi: yine düştük yollara.
tarih öncesinden: erol evgin: şoför mehmet. (erol evgin değil, o güncel, şarkıyı diyorum. şarkıda yol yoktu galiba ama şoför diyor vardır bir ilgisi.)

Ayna - Akdeniz

mirkelamın koştuğu şarkı geliyor.

Im, imleci sağ altta i nin üzerine tutarsanız tarih ve saat görüküyor :/

i.imgur.com

Ben de tarih olmuyor zannediyordum. hala da öyle zannediyorum, hiç kullanışlı değil orası.

www.youtube.com tamamı ıslık olmasada ıslık çoğunlukta...

wind of change'de de başta ve sonda ıslık var

baksana talihe
www.youtube.com

selçuk ural - serseri (sevecen olan)

www.youtube.com

Peter, Bjorn & John - Young Folks

www.youtube.com

rammstein-engel

kill bill filim müziği:
www.youtube.com

japonca, ünlü bir şarkı: ue o muite (sukiyaki olarak da bilinir). ıslıkla çalınan bölümleri pek güzeldir.

en.wikipedia.org

(bkz: 6 haziran 2012 venüs geçişi)

soruya cevap değil ama bu venüs geçisinin bir dahaki 120 yıl sonra olacakmış. o yüzden önemliymiş.

biraz da cevap vereyim bari: 5 haziran, muhtemelen akşam saatleri.

Bu ay, 4 haziran'da yay burcunda olacak ay tutulması ile başlıyor.
İşler beklediğinizden daha hızlı gelişebilir, bevulunuz hazırda beklesin.
Acilen uçakla bir yere gitmeniz istenebilir.
Ancak Mars bu durumu (seyahati) destekleyen bir durumda değil, bu nedenle bir iş ya da projede bitirmeniz gereken son süreye kadar iş yetiştirmeniz gerekebilir.
Tutulmalar sırasında planlardan sapmala yaşanması normaldir ama Mars bu şekilde bloke edici durumdayken ne yöne ilerleyeceğinizi anlamak için dikkat kesilin.
(devamı da var ama uykum geldi).

aman diyeyim.

(bkz: buhar yanığı)

kil maskesi yapmak için gözenek açmak istiyorum sadece, hamam uzun iş.

çaydanlığa değil de bir legeni tavsiye ederim. kafanıza da bir havlu atarsınız, 5 dakika olur, 10dakika da olur da buhar kalmıyor, su soğuyor.

(aslında babyliss'in buhar makinesi var yüz için, çok güzel).

kovaya kaynar suyu doldurup. başınızı içine sokar gibi yapın, başınıza büyükçe bir havlu örtün ki buharlar dışarı kaçmasın yüzünüze yoğunlaşsın :) aktif kaynayan su buharı olmadığı için haşlanma riski de düşük.

kil maskesi esmer ve biraz koyu tenli kişiler için daha uygun diye demişti kuafördeki kadın, eğer açık renli bi cildin varsa şeffaf maske önermişti.

berberlerde kullanılan sıcak havlunun da işe yarayabiliceğini düşünüyorum.

gece saatlerinde elektrik daha ucuz diye biliyorum. elektriğin en pahalı olduğu saatler de insanların akşam eve geldikleri ve yatana kadar geçen süre.

3 zamanlı tarifeymiş ismi. buyrun linkten bakın.
www.ayedas.gov.tr

1. evet. bundan yararlanmak için dijital sayaç lazım ve idareye gidip 3 zamanlı tarifeye geçmek istiyorum demesi lazım.

sutlu' yu destekleyeyim.
önce elektronik sayaş açıyorsunuz sonra elektrik şirketine gidip o tarifeye geçmek istediğinizi söylüyorsunuz ancak öyle oluyor. onun dışında yapmanızın hiç bir faydası yok

Ben de ekleyeyim tek basina yasayıyorsan ve calisiyorsan 3 zamana gecme, takip etmezsen 3 zaman daha pahali.

akıllı sayaç denen elektronik sayaçlardan almak lazım öncelikle, bunların sözde tarifeleri var akşamları gündüzün yarısı falan diye ama o tariflerde gündüz fiyatları oldukça pahalı olduğundan, eski düz tarifeye göre daha pahalı geldiği de görülüyor bir çok evde. tarifeye geçerken iyice incelemek gerek.

zaman tarifeli sayaçların çalışan insanların işine yarayacağını düşünmüyorum. sonuçta gündüz kullanamazsınız, gece de apartmanda yaşıyorsanız gürültü yapar yine kullanamazsınız.

üç zamanlı tarifede 06:00-17:00 arası eskisiyle aynı. 17.00-22:00 arası eskisinden daha pahalı, 22:00-06:00 arası eskisinden daha ucuz. şimdi 24 saat 06:00-17:00 tarifesi uygulanıyor. üç zamanlıya geçerseniz işten eve geldiğiniz dilimde eskisinden daha pahalı tarifede olacaksınız. bunu sadece çamaşırı, ütüyü gece yarısı yapacaksanız tercih edin.yoksa işten eve gelip bütün işleri 17:00-22:00 arası yaparsanız çok fena kaçar.

40 yaşında 1 çocuk babası abimiz var, elektrik elektronik 2. sınıftan ders alıyor. afla döndü. çok çalış bir dene. seneye de çalışırsın gerekirse. dikey geçişle gelen arkadaşlar epey başarılı oluyor.

olur abi, çalışınca hepsi olur sen merak etme.

Çalışmaya devam abi, yaşın hiç de geç değil, sık dişini gir dgs'ye, umarım kazanırsın.

25 yaşına gelince dersin ki ülen şimdiye bitmişti dersin. elinde iki yıllık diploman var. dgs ye çalış. olmazsa da olmaz yapacak bir şey yok. 1 sene daha uğraş. piyasayı pek bilmesem de mühendisin 25 yaşındaki ile 28 yaşındaki arasında pek fark yoktur diye tahmin ediyorum.

türkiye şartlarında üzgünüm ama mühendis olmak herşey demek şu anki piyasada. imza hakkın olmadigi surece kimse ciddiye almayacak, sadece ucuz iş gücü olarak görecektir. o gördügün teknisyenler nice mühendislerden daha tecrübeli / bilgili olmasına ragmen yıllarca o şartlarda çalışmaya mahkum kalıyorlar. ya da en basiti çevremden örnek verirsem, mühendis işi teknikere yaptirip kendi imza çakıp müşteriye satıyor. tekniker işi yapan olmasina ragmen aldigi cok cuzi bir mebla. o yüzden ne yap et kalan 2 seneyi tamamla al diplomani. yaş daha kücük. bu sene de olmasa öbür sene yine gir, ilerde büyük bir pişmanlıktan kurtulursun.

yaşın çok geç değil zaten de, öyle bile olsa işe girerken avantajdır. daha ağırbaşlı görünürsün ve daha fazla tercih edilirsin.
en az iki yıl dene bence, tereddütlerini de bir kenara bırak.

ev sahibi eve geliyordur belki?

evet ihmal ettim kiliti değiştirmedim ama yani ev sahibi niye gelsin ya, hadi geldi diyelim, salak mı bu belirtileri bıraksın?

temizlikçi vs. var mi eve gelen siz yokken?

ev sahibi ikinizden birisine göz koymuştur veyahut eve bir şekilde girebilme şansı olan birisi kumpas düzenliyordur?

maliyetini bilemem ama madem bu kadar ciddi kamera falan yerleştirip inceleyebilirsin. kedi böyle mucizevi şeyler yapıyosa görürsün, kapı kilidini değiśtirmediysen başkasının girmesi gibi bir şey de olabilir.
ayrıca kilit değişmediğine göre eski kiracı bi gün denemiş olabilir. baktı açılıyo takılmıştır

kumpas kuracak biri yok, biz yokken gelen bir temizlikçi de yok. en akla yakın iki şey var, anahtara sahip olan biri eve geliyor olabilir ya da kedi buldu bu telefon kılıfını bi şekilde.. yani ben kendimi bildiğime göre, ben eve hatun getirmediğime göre böyle bi izahı vardır. peki hanıma ne diyeceğim ben? yani sağolsun makul bir açıklama o da bulmaya çalışıyor, bana güvenir ama yani güven denen şey nereye kadar ki?

korktum yahu ev sahibi eve geliyordur falan. anahtar baska kimde var? temizlige yardima gelen birileri var mi mesela? ya da ikinizden biri dünyanin en dalgin insani.

birilerinin birakma ihtimaline karşı dokunmayın parmak izi açısından. hatta bir daha olursa özel kriminallabaratuvarlarindan birine incelettirin . kilidi değiştirin. kapıyı kilitleyerek çıkın. uyurgezerlik. ihtimalini ve de en son psikolojik rahatsızlık ihtimalini de düşünün .

ek bilgi: evde çalınabilecek şeylere kimse dokunmamış, bu üç konu dışında bir belirti vs de yok

eşimin öyle bir telefon kılıfı yoktu ondan eminiz ikimiz de o nedenle uyurgezerlikle bile o kılıfı izah edemiyorum. psikolojik rahatsızlık olduğunu sanmam.

ya eşime nasıl izah edebilirim bu durumu? siz olsanız ne derdiniz??

durumu bir defa açıklayamazsınız. açıklamaya da çalışmayın zaten. en mantıklısı eve kamera yerleştirmek. sabahları evde olmuyorsanız evin anahtarını bir şekilde ele geçiren birileri evinizi o değişik amaçlarla kullanıyor olabilir. misal ev sahibinin çapkın yeğeni. apartmanda ki kapıcı. emlakçı olabilir. benim geçen sene tuttuğum emlakçı ev boşken gelip jakuziyi kullanıyormuş.(boşken derken, biz kiralamadan önce ama aklı evvel biri çıkar kiraladıktan sonra da yapar bu işi) olur yani öyle şeyler. önce anahtarı değiştirin, yeterli olmazsa kamera taktırın.

misafir fln geldi mi eve?

evin kilidini değiştirmemişsiniz, o nedenle anahtar sahibi veya sahipleri siz yokken evinize girmiş olabilirler. kılıfı da evin başka bir yerinde düşürmüşlerdir belki, sonra da kediniz oynarken yatağın altına kaçmıştır siz fark etmeden. bence eşinizi eve başka insanların girmiş olabileceği yönünde ikna edin, ayrıca kilidi de derhal değiştirin derim.

kamera koy hacıt mutlaka. 7 24 çeksin derim. evliliğin gidicek lan ahahahha

önce kamera taktırın ki gelen giden varsa kanıtlama şansı olsun. anahtar değişince giren varsa artık giremicek, peki nasıl kanıtlancak masumluğun?

çok boktan durum oldu ya.. yok mu başka öneri?

ya usta kafana bit yeniği sokmak gibi olmasın da karın sana kumpas düzenliyor olmasın?

"ne derdiniz?" sorunuza cevap olsun diye yazıyorum, hoş değil ama...

"aldatsam daha dikkatli olmaz mıydım sence? o kadar aptal mıyım kremi havluyu unutayım..?" falan derdim bence.

komplotuar teori meraklisi bir Turk olarak, "aranizi bozmak isteyen birisi yapiyor olabilir mi bunlari?" sorusunu sormam lazim. eve sizden baska birisinin girdigi kesin. onda artik bir suphe yok.

ben olsam ne derdim? "bu eve bizden baska birisi giriyor ve bunu kamerayla v.s. tespit etmemiz lazim." derdim.

Kedidir o. Vardı ya bir video hırsız kedi diye. inanılmaz, bulduğu her eşyayı eve getiriyor. çok komikti. link bulursam eklerim.

edit: ha havluyu asamaz tabii...


linki yine de ekleyeyim, gülersiniz: www.youtube.com
ABD'nin California eyaletine bağlı, San Mateo kentinde yaşayan, Dusty adlı (kleptoman) kedinin, üç yıl içinde 600'u aşkın hırsızlık yaptığı ortaya çıktı. Jean Chu ve ve Jim Coleman adlı çiftin sahibi olduğu Dusty'nin gece karanlık bastırdıktan sonra komşu ve çevre evlerden çaldığı nesnelerle eve dönüşü,

o kadar konuşmuşsunuz bir cinler, periler diyen çıkmamış yazıklar olsun.

çaresizce açıklamaya çalışan adam biraz şüpheli görünürdü bana. benim de haberim yok, anlamadım neler döndüğünü diyeceksiniz tabi. başka ne denir.

bütün bunlarla eşinin karşılaşması ilginç hakkatten. tüm ihtimallerin dışında ya seni deniyor, ya seni deniyor... bu hatun milletinin aklı başka çalışıyor amman diyim

hakkaten yazdıklarınız için teşekkürler.

kedimiz evden çıkmıyo, 10. kattayız, dışarıdan getirme olasılığı yok. eşimin psikolojik bir sorunu olmadığına eminim. eve giren tanıdık yok öyle hani kumpas filan yapacak vs. o da imkansız. karımın beni aldatmayacağından eminim. üstelik bu olanlardan o sonuca varmak pek mümkün de değil zaten.

benim aklıma 3 mantıklı izahat geldi:

1. havlu ve krem eşimin dalgınlığındandır. telefon kılıfı da bi dolabın içinde filan kalmıştır, kedi bulmuş getirmiş oraya bırakmıştır. bu iyimser tahmin.

2. eve birileri girip takılıyor. ama o kadar salaklar ki orda havluyu burda kremi, öbür tarafta telefon kılıfını unutuyorlar. bu da bi tahmin tabi.

3. eşim beni test ediyor olabilir. havlu, krem, telefon kılıfı filan o organize etti ve benim kendisini aldatıp aldatmadığımı bu yöntemle anlamaya çalışıyor olabilir. bunu eşime sordum, saçmalama dedi :) bu da abuk da olsa aklıma gelen bi olasılıktı tabi.

kapıcı giriyor olabilir mi, benim bir yabancı müdürümün başına gelmişti.
hatta kapıcının kendi de değil, çocukları. yedek anahtar varmış meğer.

bu çerçevede ben de bir şey anlatayım. bir ara bahçemizde bir köpek vardı, civar evlerden ıvır zıvır çalıp getiriyormuş kapımıza. ilk olarak mavi bir bikiniyle fark ettik. ben de kadın tarafı olarak, eşime, eşinizin tepkisine benzer bir tepki verdim, "biri kapıya bikini bırakmış, bana bir mesaj vermeye çalışıyor öteki kadın" diye--yarı şaka yarı ciddi. hani "kapımıza arap kadri donu assa biri, sen ne yaparsın?"a kadar empati yaptırdım. Ama sonra, bildiğimiz köpek çıktı sorumlusu.

Mutlaka bir açıklaması vardır.

Bir de -- acayip şakalara meyilli arkadaşınız var mı?

hacı,

kamera döşe eve. Kedi krem sürüp, havlu çıkartıyorsa tv kanallarına görüntüleri satar köşe olursun. Ecünniler gelip yapıyorsa yine tv kanallarına satar köşe olursun. Tanıdık biri girerse, görüntüleri cd'ye çekip evine gönderirsin. Tanımadık biri giriyor ise polise verirsin. Sen yapıyosan ya.. öhöm bişeyler yemişsin demektir.

aynı firmada çalıştığım bir arkadaşın evine o yokken ev sahibi giriyormuş. aşırı artan telefon faturalarından sonra şüphelenip, döküm alıp bulmuşlardı.
kamera pahalıya gelirse veya yaptırmanız gecikecekse kilidi değiştirin biran önce.

birinizin kardeşinde / kankasında yedek anahtar var mı? siz yokken eve hatun atıyor olabilir.

kilidi değiştireceğim bugün. yedek anahtar kimsede yok. kilit değiştiğinde de benzer şeyler olmaya devam ederse kendimden şüphe ederim artık ulan yoksa ben eve hatun mu getiriyorum diye. yoksa yani başka da izahı yok bu işin :)

maksat muhabbet. kızdan hoşlanıyorsan bırak anlatsın kız işte nolcak.

ben inanmazdım ama üst üste aynı gün doğan 3 ayrı erkeğe abayı yaktığım için inanmaya başladım.
sonra geçmiş ilişkilerimi inceledim;
kova, yay burçlarından olanlara fena bağlanıyorum, saçma sapan şeyler yapıyorum fln.
en yakın arkadaşlarım hep boğa ve yengeçlerden çıkmış.
oğlak burcu olanlar aile gibi hissettiriyor.

ama çevremde hiç balık, akrep, aslan vs yok. varsa yoksa hep aynı burç. şimdi de teraziler türedi, ne kadar arkadaşlık etmek istediğim kız varsa terazi çıkıyor. ikisinin doğum günü aynı yine.

kendime bakıyorum (boğayım) bütün yazılanlar tutuyor; yükselenime baktım geçen, koçmuş; o da öfke kontrolü sorunumu açıklıyor.

ki ben bu tür şeylere hiç inanmayan biriyimdir. ama burç özelliklerine inanmaya başladım.
fallara inanmam ama.

yükseleniniz neymiş?

yükselenim başakmış sanırım. ama başağa da çok benzemiyorum kızın anlattıklarından anladığım kadarıyla. bu sefer doğum saatiyle falan ilişkilendirdi. bi tür savunma-inkar mekanizması falan mı bu? :D

şey de bak kıza, senin burç nedir de. uyumları nasılmış benim burçla senin burcun anlaşabiliyor muymuşuz de :D

merena + 1

:D

tabi o da güzel bi öneri de, kız "hayır hiç anlaşamaz yay ve ornitorenk burcu hıhhh" falan derse bozulurum ben ya :D kız çünkü hala yay burcu özellikleri taşıdığım konusunda ısrarlı, kesin taşıyorumdur yani.

senden hoşlanıyorsa ne yapar eder uydurur onları o merak etme.

inanmayın astrolojiye. dünyanın kendi dinamikleri var üç beş gezegen mi belirleyecekmiş ne olduğumuzu...

Ancak öğrenin astrolojiyi, zevkli ve eğlenceli bir konuşma konusudur. sanıldığı gibi basit değildir, karmaşık matematik bilgisi ve psikolojik yorum yapabilme yeteneği gerektirir. Sizin yay burcu olmanız doğum anınızda güneşin yay burcunda olduğu anlamına geliyor. o sırada hayatınızın farklı alanlarını etkileyen 10 gezegen de farklı burçlarda yer alıyor. onlar da önemli. romantik ilişkilerde burcunuzun fazla önemi yok, venüs-mars arasındaki açılar da önemli.

şunları okuyun
www.bilinmeyen.com
www.bilinmeyen.com

hala uymuyorum diyorsanız da ısrar edin uymadığınız konusunda :)

1)c.
2)c.
3)c.

ccc macnon reyiz ccc

ilk ikisi c, 3. soru d olmalı diyorum ben.

reyizler iyi güzel de keske acıklama yapsanız.

@neira,

virgül varken neden olmasın?

1 - cumle icinde kesin bir zaman diliminden bahsedildigi icin burada past tense olmasi gerektigini ayirt edebilirsiniz.

1- 19. yüzyıldan bahsettiği için ya past ya past cont olur (bir cümlecik daha olsa past perfect de olabilirdi ama burada öyle bir durum yok, simple past trnse.
a şıkkı olamaz. witnessing diyorsa başında "is" olmalıydı. b şıkkı olamaz, pasif yapı. "görüldü-was seen" denecek bir şey yok, cümle aktif fiil içermeli. d şıkkı olamaz, "which witnessed" relative clause yapan kelimeler olduğu için o cümlenin tamamını clause-cümlecik yapar, cümle yarım ve boşta kalır.
(kullandığım bazı gramer terimleri tam doğru değil farkındayım, hatırlayamadım şimdi acele yazıyorum).

2- elimizdeki kelimelerden şunu anlıyoruz: adam hırsızlıktan suçlu bulunmuş.
o halde bulundu anlamını verecek pasif fiil yapısı aramalıyız. bu da bir tek c şıkkında var, present perfect'in pasive yapısı: have been+V3. Burada pasif yapı olduğu gibi ayrıca relative clause kullanmayıp artistik hareketlere girişilmiş, bu nedenle having been found olmuş.
a olamaz: "adam suçlu buldu" anlamı verir ki olmaz.
b olamaz: a şıkkı gibi sadece şimdiki zaman yerine present perfectle söylemiş, yine "adam suçlu buldu" anlamı taşıyor, olmaz.
d olmaz: c deki gibi olanı dğeil, olacak olanı anlatıyor: "suçlu bulunmak üzere" anlamı taşır, yani önce hapise gönderiliyor sonra suçlu bulunacak, o da olmaz.

kaç yıldızlı otel? 3se bırak kendin taşı bavulu, taşıyana da bahşiş vermem ben olsam. işi o zaten diyerekten.
5ve üstü ise, yine kendim taşırım:)

20 falan bile olabilir aslında. 10 yeter diye düşünüyorum. 5 bile çok bana kalsa.

5 ve üstü yıldız için 10tl
3 ve 4 yıldız için 5tl yeter

önce oteline sonra cebine göre değişir.
5 ile 30 arası bana sorarsan. fazlası ziyan.

ha ben hiç para vermem. kendim taşırım maydanoz olur taşımaya kalkarsa kendi bilir.
evet bencil ve sığ biriyim.

yanımda bir kadın varsa ve onunkini taşırsa ancak para verebilirim çünkü kadınların kendi çantasını taşıması saçma olur.

bana kalsa ben de kendim taşırım da kapıveriyorlar elimden. sağolun varolun, görgü bilgi güzel şey... 10 Tl'ye karar verdim. kaptırmazsam bavulu daha mutlu olurum gerçi. kendi işimi kendim görmek daha iyi. bahşiş filan da yapmacık geliyor. film zenginiymişim gibi, kimi kandırıyorsam...

bahşiş, tip miktarı alınan hizmetin bedelinin %10'undan fazla olmamalı.

eleman bellboy olarak geçiyor.

5 ve üstü yıldız için 10tl
3 ve 4 yıldız için 5tl


eski bir bellboy

nice 2000'lere o zaman.

nice 2000'lere o zaman.

bu duyuruyu gorup de cevap sayisini kontrol etmeyen bizden degildir

Kutlarım.

27 duyuru 2000 cevap.. helal olsun reyiz çok yardımseversin..

tebrikler hocam.

2000 i geçeli çok olmadı benim de. güçlerimizi birleştirebiliriz.

1984'ü gereksiz olsa da emeğine sağlık.
şaka şaka ellerin dert görmesin :)

girme amacınız ne peki?

inanın bilmiyorum. maaşıma çok büyük bir yararı da olmayacak. girersem sadece başvuru parama yazık olmasın diye girerim.

maaşa faydası giriş ücretini çıkarır herhalde. sizin için pazar sabahının değeri daha fazlaysa girmeyin.

kpds çok eğlenceli bir sınavdır. sakın kaçırmayın. her girdiğimde çok keyifle çözdüm soruları. hem durumunuzu görmüş olursunuz güzel olur.

maaşa etkisi olması için a düzeyinde bir puan almanız gerekir. yani 90 ve üstü. ana dili ingilizce olan (avustralyalı) bir elemanın bu sınava girip 82 aldığını biliyorum. özel bir kursa gitmeyeceksen a hayal.

kpds senin ingilizce ya da gramer bilgini ölçmüyor. bu tür sınavları çözme bilgini ölçüyor.

bir de kpds sınavı sırasında uygulanan abuk sabuk güvenlik önlemleri var. anahtarlık bozuk para gibi. eğer bu sınavda alacağın puana ihtiyacın varsa gir (ama o puanı toefl veya ielts sınavlarından da alabilirsin. her iki sınav da kpds-üds ikilisiyle eşdeğer kabul ediliyor ve puan karşılaştırmaları yök tarafından yayınlanıyor). ama yoksa ne sinirini ne de zamanını harcamaya değmez.

tekrar ediyorum sakın kaçırmayın.
kpds genelde ingilizce bilgisini gayet de gösteriyor. anlattığınıza göre sizin durumunuz da iyi, giriniz bu sınava.

ek ont: maaşa 70 puan üstü etkili oluyor. ama cüzi bir şey zaten. maaşa etkisinden çok, kafadan atıp da yabancı dilim var demek için sınav iyidir.

ben bugün farkedince iş yerinde çok güldüm ona :)

Eğer küfür yemeyeceksek bir de butonun üzerine geldiğimizde imlecin değişmesi tam olur. :)

gönderiliyor veya iletilmekte olmalıydı.lütfen türkçemize sahip olak.

rezillikten başka bir şey değil.

iyi olmuş

izmir caddesi'nin necatibey'e inen devamı var ya. hah, oralarda fazlasıyla bulursun o tarz şeyleri. yolun teknosa tarafında komple bunarı satan pasajlar var. teknosa'ya kadar inmeden ama.

ulus, cikrikcilar yokusu

çikrikçilar yokuşunu biri daha söyledi, hiç gitmedim ama orası bana sanki eski püskü şeyler ya da paltolarının içlerinde cd satan adamlar olan bi yer izlenimi uyandırıyo:) öyle değil dimi:)
bi de oraya giden dolmuş bişey var mı? ben bi anafartalar çarşısı'nı biliyorum orda

çıkrıkçılar yokuşu prestijli, tarihi-turistik bir yerdir. sanmam öyle cd filan olacağını.